HAFTALIK BÜLTEN 24 Nisan 2017 Ali Orhan YALÇINKAYA TİM Ekonomisti DÜNYA Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Nisan 2017 Küresel Ekonomik Görünüm raporu son dönemde dünya ekonomisine dair oluşan iyimserliği doğrularken aşağı yönlü risklere de dikkat çekerken, 2017 küresel büyüme beklentisini %0,1 puan artırarak %3,5’e yükseltti 2018 büyüme beklentisinde ise değişikliğe gitmeyerek %3,6’da tuttu. Küresel ekonomik aktivitenin, yatırım, imalat ve ticaretteki döngüsel toparlanma ile hızlandığı belirtildi. Ayrıntılara bakıldığında gelişmiş ülkelerin 2017 büyüme beklentisi 0,1 puanlık artışla %2,0’ye yükseltilirken, 2018 beklentisi %2,0’de tutuldu. Gelişmekte olan ülkelerin büyüme beklentisinde bir revizyona gidilmezken 2016 yılında %4,1 olan büyümelerinin 2017’de %4,5, 2018’de %4,8 olacağı öngörülüyor. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) 2016 yılı dış ticaret verilerine göre 2016 yılında dünya ticareti %3,2 daralarak 15,95 trilyon $ oldu (2015: 16,49 trilyon $). Türkiye’nin 2016 yılı dünya ticaretindeki payı %0,89 olarak gerçekleşti (2015: %0,87). 2016 yılında 97 ülkenin ihracatı artarken, 110 ülkenin ihracatı azaldı. İhracatını en çok artan ülkeler Mısır (%19,9 artışla 25,5 milyar dolar); Vietnam (%9,1 artışla 176,8 milyar dolar); İsviçre (%4,6 artışla 303,2 milyar dolar) olurken, ihracatı en çok azalan ülkeler Katar (%25,5 düşüşle 57,6 milyar dolar); Rusya (%17,5 düşüşle 281,8 milyar dolar) ve İngiltere (%11 düşüşle 409,4 milyar dolar) oldu. DTÖ tarafından yayımlanan son rapora göre dünya ticaretinin 2017 yılında %2,4 ve 2018 yılında da %2,1 ila %4 arasında büyümesi öngörülüyor. EURO BÖLGESİ İngiltere’de Başbakan Theresa May, Brexit sürecinde elini güçlendirmek için 8 Haziran’da erken seçime gitme kararı aldı. Muhalefetin İngiltere’nin AB’den ayrılma müzakerelerinde elini zayıflatır bir tutum takındığını savunan Başbakan May, “Ülke’nin bu seçime ihtiyacı olduğuna karar verdim. İngiltere’nin Brexit sürecinde ve sonrasında güçlü ve istikrarlı bir liderliğin sağlanmasına ihtiyacı olduğuna güçlü şekilde inanıyorum” diye konuştu. Euro Bölgesi Mart ayı TÜFE verisi Şubat ayı verisi %2’nin altında %1,5 olarak açıklandı. Aylık bazda fiyatlar genel düzeyindeki artış %0,8 olurken çekirdek enflasyon yıllık bazda %0,9’dan %0,7’ye geriledi. Euro Bölgesi Nisan ayı öncü İmalat Sanayi PMI verisi 56,8 ile 72 ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Bir önceki ay İmalat PMI rakamı 56,2 olarak açıklanmıştı. Benzer şekilde Hizmet PMI verisi bir önceki ay 56 iken Nisan ayında 56,2 olurken, Bileşik PMI verisi 56,4’ten 56,7’ye yükselerek 72 ayın zirvesine yükseldi. Öncü PMI verileri sektör bazında genişlemenin devam ettiğini göstermekte. 2017 TİM HAFTALIK BÜLTENİ ABD Mart ayı sanayi üretimi bir önceki aya göre %0,5 artarak beklentiler dahilinde açıklanırken, konut başlangıçları Mart’ta %6,8 düşerek (beklenti %3) 4 ayın en düşük seviyesinde gerçekleşti. Gerçekleşme ile beklentiler arasındaki farklılık kısmen Şubat rakamlarında yapılan revizyonlardan kaynaklanırken, ABD konut sektörüne ilişkin karışık sinyaller verdi. Fed’in Bej Kitap raporu, ABD ekonomisinin “ılımlı ve ölçülü” bir aralıkta büyümesini sürdürdüğüne işaret etti. İşgücü piyasasının sıkılığı, maaş artışlarına yardımcı olurken, tüketici harcamalarının karışık seyrettiği belirtildi. UZAK DOĞU Çin ekonomisi ilk çeyrekte %6,8’lik beklentilerin üzerinde %6,9 büyüdü. Resmi büyüme beklentisi ve IMF’nin 2017 beklentileri %6,5 civarında olduğu düşünüldüğünde büyümenin yılın kalanında yavaşlaması muhtemel. Japonya’da Şubat’ta ¥813,4 milyar olan ticaret dengesi, Mart ayında ¥608 milyar beklentinin üzerinde ¥614,7 milyar olarak açıklandı. İhracat, %6,2 artış beklentisinin üzerinde %12, ithalat ise %10 artış beklentisinin üzeerinde %15,8 arttı. TÜRKİYE Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Nisan 2017 Küresel Ekonomik Görünüm raporunda Türkiye’ye ilişkin riskler siyasi belirsizlik, güvenlik endişeleri ve TL’nin değer kaybından kaynaklanan döviz borcundaki artış olarak gösterilirken, öngörülerine bakıldığında şu değerlendirmelerın yapıldığını görmekteyiz. 2016 yılının üçüncü çeyreğinde görülen sert yavaşlamanın ardından ekonomik faaliyetlerde ılımlı bir hızlanma olacağı, 2017 yılında güçlü net ihracat ve ılımlı kamu teşvikinin katkısıyla büyüme beklense de %2,9’dan %2,5’e düşürüldüğünü, 2018 büyüme beklentisinin ise %3,3’te tutulduğunu görüyoruz. TÜFE tahmini 2017 için %8’den %10,1’e, 2018 için ise %7,9’dan %9,1’e yükseltilirken, işsizlik beklentisi 2017’de %11’den %11,5’e revize edilirken 2018 için %11 seviyesinde sabit tutulmuş. Ocak ayında işsizlik bir önceki aya göre 30 baz puan artarak %13,0 oldu. En son 2010 yılının Şubat ayında %13,5 ile işsizlik %13,0 üzerinde gerçekleşmişti. Bu aynı zamanda 2010 yılı Mart ayından beri gördüğümüz en yüksek rakam. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam %11,1 düzeyindeydi. Geçen yılın aynı döneminde %13,0 olan Tarım Dışı İşsizlik de %15,2’ye yükselmiş durumda. Bu rakam da Mart 2010’dan beri gördüğümüz en yüksek gerçekleşme. İşgücüne katılım oranı ise önceki yılın aynı dönemine göre 0,8 puanlık artış göstererek %51,5 olarak gerçekleşti. Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı bir önceki aya göre 20 baz puan gerileyerek %11,80 olurken, geçen yılın aynı döneminde bu rakam %10,1 düzeyindeydi. Tarım dışı işsizlik de bir önceki aya göre 10 baz puan gerileyerek %14,1 oldu; geçen yılın aynı döneminde %12,1 düzeyinde gerçekleşmişti. 2016 Mart ayında 6,5 milyar TL açık veren bütçe bu yılın aynı döneminde 19,5 milyar TL açık verdi. 2016 Ocak-Mart döneminde 0,04 milyar TL olan bütçe fazlasının bu dönemde 15 milyar TL açığa dönüştüğü görülmekte. 0,1 milyar TL fazla veren faiz dışı dengenin ise 12,3 milyar TL açık verdiğini izledik. 2016 ilk çeyreğinde 16,5 milyar TL fazla veren faiz dışı denge ise 3,9 milyar TL fazlaya gerilemiş durumda. Ocak ayında 22,0 milyar TL, Şubat’ta 31,3 milyar TL olan 12 aylık birikimli bütçe açığı Mart’ta 44,2 milyar TL’ye yükselirken Bütçe Açığı/GSYH oranı da bir önceki aya göre %1,2’den %1,7’ye çıkmış oldu (OVP Hedef: %1,9). Giderlerde en dikkat çeken artış %38 ile cari transferlerde olurken, bütçe giderlerindeki artış hızı %21,3 ile gelirlerdeki %9,9 artış hızının üzerinde gerçekleşti. Merkez iYönetimBütç eG erç ekleşmeleri(EnflasyondanArındırılmış) 2016 2017 Değişim* Mart Mart O ranı BütçeGiderleri 46.838 58.571 12,4% BütçeGelirleri 40.269 39.059 -12,8% GenelBütçeVergiGelirleri 30.497 33.201 -2,2% BütçeDengesi -6.569 -19.512 166,9% FaizDışıDenge 160 -12.362 -7042,3% *TÜFEileenflasyonetkisindenarındırılmıştır MioTL 2017 Bütç e 645.124 598.274 511.084 -46.850 10.650 Merkez Bankası’nın Nisan ayı Beklenti Anketi’nde cari yıl enflasyonu, ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti, BİST gecelik repo faiz oranlarında bozulma devam ederken, cari işlemler dengesine ilişkin bekleyişlerde ılımlı bir iyileşme; Merkez Bankası’nın parasal sıkılaştırmaya yönelik atmış olduğu adımlar sonrası döviz kuruna ilişkin bekleyişlerde ise kısa vade ve uzun vadede ayrışma olduğunu gördük. 2017 yılına ilişkin büyüme beklentisinde ise sınırlı bir iyileşme olduğunu izlemekteyiz. 2017 TİM HAFTALIK BÜLTENİ Fitch, yayınladığı raporda referandumunun Türkiye’nin ülke kredi notu profili için negatif olan siyasi dönüşümün bir parçası olduğunu belirtti. Diğer taraftan referandumun kredi notu için pozitif olabilecek ekonomik reformların canlandırılmasını sağlayabileceğini bildirdi. Önümüzdeki dönemde uygulanacak farklı politika seçenekleri ve bunların istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemekte başarılarının Türkiye’nin kredi notuna yönelik değerlendirmelerin önemli bir parçası olacağını belirten Fitch, “Yapısal eksiklikleri düzelten ve dış kırılganlıkları azaltan reform uygulamaları pozitif bir not hassasiyeti oluşturacak. Zayıflayan kamu finansmanı ve dış finansmanıın kamu borcu/GSYH oranına yansıması veya dış finansman kırılganlıklarının ön plana çıkması negatif not hassasiyetleri olacak” dedi. Fitch yaptığı açıklamada Türkiye’nin kredi notu için bir sonraki değerlendirmenin 21 Temmuz 2017’de yapılacağını da belirtti. Fitch yılın başında Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyenin bir basamak altına düşürmüştü. Moody’s Türkiye’ye ilişkin yayımladığı raporda, “Kutuplaşmış seçimler, türbülanslı jeopolitik gelişmeler, devam eden belirsizlikler ve geniş dış finansman ihtiyacı, ülkenin şoklara karşı kırılganlığının not üzerinde baskı yapmaya devam ettiğini gösteriyor” ifadelerine yer verdi. Türkiye’deki kutuplaşmanın devam edeceği, hükümetin bir yandan iç siyaset, diğer taraftan jeopolitik risklere bağlı güvenlik endişeleriyle karşı karşıya olduğunu belirterek referandumdan az farkla evet çıkmasının kredibilite üzerinde baskı oluşturduğunu ve belirsizliği artırdığını ifade etti. Olumsuz siyasi iklimin Türkiye’nin büyümesini düşürebileceği vurgulanırken olağanüstü halin uzatılmasıyla oluşan gergin siyasi atmosferin iş ve tüketici güvenini zedeleyeceğine, yatırım ve tüketimi azaltacağına vurgu yapıldı. Ayrıca genişlemeci maliye politikası duruşunun devam etmesini ve kamu borçlarının GSYH’ye oranının 2018 sonunda %30 ile zirve yapmasını beklediklerini bildirdi. Tüketici Güven Endeksi (TGE), bir önceki aya göre %5,1, geçen yılın aynı dönemine göre %4,1 artarak Nisan ayında 71,3 değerini aldı. 2017 yılının ilk dört ayında ortalama 67,9 olurken 2016 yılının ilk dört ayında ortalama 68,4, son dört ay ortalaması 70,2 ve tüm yıl ortalamasının 69,5 olduğu dikkate alındığında tüketici güveninde zayıf seyrin devam ettiğini görmekteyiz. Yurt dışında yerleşik kişilerin 14 Nisan itibarıyla, bir önceki hafta 39,664 milyar dolar olan hisse stok miktarı 41,191 milyar dolara, 26,210 milyar dolar olan DİBS stok miktarı 26,813 milyar dolara, 833,7 milyon dolar olan özel sektör tahvil ve bonoları 845 milyon dolara yükseldi. Piyasa fiyatı ve kur hareketlerinden arındırılmış olarak hesaplandığında hisse senedi değerinde 173,3 milyon dolar, DİBS değerinde 5 milyon dolar, özel sektör bonolarında ise 11,2 milyon dolar yükseliş gözlendi. 52 haftalık birikimli olarak bakıldığında önceki hafta 620 milyon dolar olan hisse senedi girişleri 458 milyon dolar seviyesine azalış gösterirken; 440 milyon dolar olan DİBS girişleri 358 milyon dolar çıkışa döndü. 2017 yılında hisse senedine toplam yabancı girişi 1.220 milyon dolar olurken, DIBS’e giriş 1.026 milyon dolar oldu. 2017 TİM HAFTALIK BÜLTENİ HAFTANIN GÜNDEMİ Bu hafta Merkez Bankalarının faiz kararlarını alacağız. Yurt dışında Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BOJ) toplantıları yapılacak. BOJ Başkanı Kuroda’nın konuşması, faiz oranları ve parasal genişleme programında bir değişiklik olmayacağına işaret ediyor. ECB’den de bir politika değişikliği beklenmiyor. Fransa seçimlerini Macron’un kazanması halinde faiz oranlarında sürpriz artırım gelebilir. Karar sonrası ECB Başkanı Draghi’nin konuşmasını takip edeceğiz. Cuma günü ise ABD birinci çeyrek büyüme rakamları açıklanacak; beklenti ekonominin %1,5 (yıllıklandırılmış) büyüyeceği yönünde. Yurt içinde ise en önemli gelişme 26 Nisan tarihinde gerçekleştirilecek olan Merkez Bankası (TCMB) Nisan ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı. Piyasa beklentisi bir faiz değişikliğine gidilmeyeceği yönünde. Cuma günü ise 2017 yılının 2. Enflasyon Raporu’nu alacağız. Merkez Bankası’nın buradaki değerlendirmelerini yakından takip edeceğiz. Hafta başında ise imalat sanayi kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi açıklanacak. İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı Mart’ta 0,6 puan artmış olsa da genele yayılmış bir tablo görmemiştik. Mevsimsel etkilerden arındırılmış reel sektör güven endeksi ise bir önceki aya göre hafif artış kaydetmişti. İhracattaki kuvvetli seyrin Nisan ayında hız kestiğine ilişkin işaretler söz konusuydu. İstihdam ise teşvik ve kampanyaların etkisiyle toparlanma sinyalleri vermişti. VERİ TAKVİMİ 24 Nisan Konut Satış İstatistikleri Sektörel Güven Endeksleri İmalat Sanayi Kap. Kul. Oranı Reel Kesim Güven Endeksi Almanya IFO Güven Endeksi 25 Nisan Case-Shiller Konut Endeksi 26 Nisan Para Politikası Kurulu Toplantısı 27 Nisan Ekonomik Güven Endeksi Avrupa Merkez Bankası Toplantısı Japonya Merkez Bankası Toplantısı 28 Nisan Enflasyon Raporu Turizm İstatistikleri Dış Ticaret İstatistikleri Giriş-Çıkış Yapan Turist İstatistikleri Konut Fiyat Endeksi Uyarı Notu: Bu araştırma raporunda yer alan görüş ve değerlendirmeler yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmakta olup Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin kendi kurumsal görüş ve yaklaşımını temsil etmemektedir. 2017