Prof. Dr. Ayhan AYDIN FELSEFE DÜŞÜNCE TARİHİ 7. Baskı Prof. Dr. Ayhan AYDIN FELSEFE (düşünce tarihi) ISBN 978-605-4282-62-3 Kitapta yer alan bölümlerin tüm sorumluluğu yazarına aittir. © 2012, Pegem Akademi Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti’ye aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, kapak tasarımı, mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz. Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır. Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları satın almamasını diliyoruz. 1. Baskı: Mayıs 2000 7. Baskı: Kasım 2012 Dizgi-Grafik Tasarım: Şermin Yılmaz Kapak Tasarımı: Gürsel Avcı Baskı: Ayrıntı Matbaası (Ankara-0312 394 55 90) Yayıncı Sertifika No: 14749 Matbaa Sertifika No: 13987 İletişim Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARA Yayınevi: 0312 430 67 50 - 430 67 51 Yayınevi Belgeç: 0312 435 44 60 Dağıtım: 0312 434 54 24 - 434 54 08 Dağıtım Belgeç: 0312 431 37 38 Hazırlık Kursları: 0312 419 05 60 E-ileti: pegem@pegem.net PROF. DR. AYHAN AYDIN Ankara ve Hacettepe Üniversiteleri mezunu olan yazar, İngilizce ve Eğitim Bilimleri alanında yüksek öğrenim görmüştür. Bir süre İngilizce öğretmeni olarak görev yapan Aydın, bu dönem içinde bir yandan lisans üstü öğrenimini sürdürürken öte yandan M.E.B.’nin çeşitli komisyon ve kurullarında görev almıştır. Doktora öğreniminden sonra Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim elemanı olarak çalışan yazar halen Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyesidir. Yazar ayrıca Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı olarak görev yapmaktadır. Ayırca, Gazi, Anadolu, Bahçeşehir Üniversitelerinde dersler veren Aydın kendisini kısaca yaşamsever olarak tanımlamaktadır. Yazarın 60 dolayında yayınlanmış makalesi, ayrıca ikisi araştırma kitabı olmak üzere (M.E.B. Merkez Örgütünde Yetki Devri Sorunu, Milli Eğitim Politikaları ve Şuraları) toplam 10 yayınlanmış kitabı vardır. Elinizdeki kitabın dışında Öğretmen Yetiştirme ve Eğitim Fakülteleri (ortak yazarlı-YÖK yayını), Sınıf Yönetimi, Eğitim Psikolojisi, Yaşamın ve Sevginin Anlamı, İnsanca Varolma Sanatı, Yaşadığımız Dünya, Hayat Neden Güzeldir, Eğitim Hikayedir (derleme) adlı kitapları bulunan yazar, psikoloji ve felsefeye ilgi duymakta ve bu alanlarda ürünler vermektedir. iii Bu kitap bilgeliğin, sevginin, erdemin ve aklın doruklarında yaşayan ve isimlerini insanlık tarihine altın harflerle yazdıran büyük adamların aziz hatıralarına adanmıştır. v ÖNSÖZ İnsanın düşünsel, duygusal ve kültürel evrimi, kısaca insanlığın ve insanın öyküsü anlatılıyor bu kitapta, yalın, sıcak, anlaşılır ve şiirsel bir dille... Sokrates’ten Erich Fromm’a dek uzanan düşünce tarihinde bir gezintiye çıkmak isteyenlere ya da şöyle diyelim insanın ve yaşamın üzerinde düşünenlere önerilir. Bu kitap düşüncenin üzerinde düşünmek ve yaşamın güzelliklerine farklı pencerelerden bakmak için ayrıca insan olmanın mutluluğunu duyumsamak ve hayata yeniden gülümsemek için yazılmıştır. Bu nedenle okunmaya değer. Gerçekten insan olmak da insanı anlatmak da zor bir iştir. İnsanın ne olduğu sorusunu St. Augustinus şöyle yanıtlıyor. “Bu soru bana sorulmadan önce yanıtını biliyordum ama artık bilmiyorum” Kitabın yazarı olarak ben de bu yanıta katılıyorum. Ayrıca böylesine önemli bir soruya kestirme yanıtlar vermek, konunun ciddiyeti ile bağdaşmaz. Üstelik bu soruya yanıt vermek bu denli kolay olsaydı elinizdeki kitabın yazılmasına gerek kalmazdı. Kitabın her satırında ve satır aralarında bu soruya verilen farklı yanıtlara tanık olacaksınız. Bu yanıtlar, insanların en büyükleri olan filozofların düşünceleri, beklentileri, umutları ve kaygıları ile yoğrulmuştur. Her biri insanın tanımlanması zor gerçekliğine; yalnızlığına, saldırganlığına, bilgeliğine, azizliğine ve günahkârlığına farklı pencerelerden bakmışlardır. Bu yanıtlardan herhangi birinin doğru olduğunu düşünmek yerine, hepsinin gerçeğin bir yönünü aydınlattığını düşünmek, akla daha uygun görünmektedir. Sonuçta bu kitap herkesin kabul edeceği ortak bir yanıta ulaşmak için değil (ki bu gerçekçi bir beklenti de değildir) kendi varoluş biçimimizi ve doğamızı anlamak için okunmalıdır. AYHAN AYDIN vi İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ................................................................................. v 1. BÖLÜM İLKÇAĞ FELSEFESİ İLKÇAĞ FELSEFESİ ............................................................. 1 Sokrates................................................................................. 2 Sokrates Sonrası Sokratik Okullar .......................................... 6 Megara Ekolü.................................................................. 6 Kinikler .......................................................................... 6 Kirenaikler ..................................................................... 9 Kuşkuculuk ..................................................................... 9 Eflatun ................................................................................ 10 Aristoteles ........................................................................... 18 2. BÖLÜM HELEN FELSEFESİ HELEN FELSEFESİ............................................................. 29 Epikuros ............................................................................. 30 Kıbrıslı Zenon ...................................................................... 33 Karneades ........................................................................... 37 3. BÖLÜM ROMA FELSEFESİ ROMA FELSEFESİ .............................................................. 41 Cicero ................................................................................. 41 Seneca................................................................................. 44 Köle Ayaklanması ve İki Farklı Bakış Açısı............................ 46 Plotinos ............................................................................... 48 vii 4. BÖLÜM ORTAÇAĞ FELSEFESİ ORTAÇAĞ FELSEFESİ ....................................................... 53 St. Augustinus...................................................................... 56 Roscelinus ........................................................................... 60 Aquinolu Thomas ............................................................... 62 Skolastik Öğreti İçinde İki Karşıt Bakış Açısı Bağlamında Thomas ve Scotus ............................................................... 65 Ockhamlı William ............................................................... 66 5. BÖLÜM DOĞU FELSEFESİ DOĞU FELSEFESİ.............................................................. 69 Veda Mitolojisi .................................................................... 71 Veda İnancında İlk Kırılma: Çaynak Materyalizmi ............... 77 Çaynacılık ........................................................................... 78 Budizm ............................................................................... 80 Buda’nın Yaşamı ................................................................ 81 Buda’nın Öğretisi ................................................................ 83 Yaşayan Budizm ................................................................. 85 Taoizm ............................................................................... 89 Konfüçyüs ........................................................................... 94 Konfüçyüsçülük .................................................................. 95 6. BÖLÜM İSLAM FELSEFESİ İSLAM FELSEFESİ ............................................................ 101 Farabi ............................................................................... 104 İbn-i Sina .......................................................................... 108 Gazali ............................................................................... 111 Mevlana Celaleddin Rumi ................................................. 113 Yunus Emre ...................................................................... 115 viii 7. BÖLÜM RÖNESANS FELSEFESİ RÖNESANS FELSEFESİ ................................................... 119 Nicolo Machiavelli ............................................................ 124 Sir Thomas More .............................................................. 129 Didier Erasmus ................................................................. 133 Thomas Campanella ......................................................... 136 Francis Bacon ................................................................... 139 Thomas Hobbes ............................................................... 141 8. BÖLÜM 17. YÜZYIL FELSEFESİ 17. YÜZYIL FELSEFESİ .................................................... 147 Rene Descartes ................................................................. 149 Benedict Spinoza .............................................................. 157 Gottfried Wilhelm Leibniz ................................................. 164 9. BÖLÜM AYDINLANMA FELSEFESİ AYDINLANMA FELSEFESİ ............................................... 171 John Locke ....................................................................... 173 David Hume ..................................................................... 180 François Marie Voltaire ..................................................... 187 Jean Jacques Rousseau .................................................... 193 10. BÖLÜM ALMAN İDEALİZMİ ALMAN İDEALİZMİ ........................................................... 201 Immanuel Kant ................................................................. 202 G.W. Friedrich Hegel ........................................................ 210 Arthur Schopenhauer ........................................................ 217 ix 11. BÖLÜM NIETZSCHE ve MARKS’IN FELSEFELERİ NIETZSCHE ve MARKS’IN FELSEFELERİ........................ 223 Friedrich Nietzsche ............................................................ 224 Karl Marks ........................................................................ 232 12. BÖLÜM 20. YÜZYIL FELSEFESİ 20. YÜZYIL FELSEFESİ .................................................... 245 Fenomenoloji Kavramı ...................................................... 245 Condillac’ın Heykeli .......................................................... 246 Fenomenolojik Yaklaşımın Kavramsal Çerçevesi ............... 249 Yeraltından Notlar ............................................................ 254 Kafka’nın Karmaşık Dünyası ............................................. 257 Varoluşsal Suçluluk ........................................................... 259 Varoluşçular Kimdir?.......................................................... 262 Varoluş Felsefesinin Gelişimi ............................................. 264 İnsanı Arayan Adam ......................................................... 269 Varoluşçu Olmayan Varoluşçu ........................................... 275 Varoluşçuluk Hümanizmadır ............................................. 280 İnsan Doğasına Olumlu Bir Bakış ...................................... 286 Maslow’un Gereksinimler Sıradizini.................................... 290 Rogers’ın Özgerçekleştirme Kuramı ................................... 291 Kendini Gerçekleştiren İnsanın Özellikleri .......................... 293 Bir Sevgi Adamı: Erich Fromm .......................................... 295 SON SÖZ .......................................................................... 309 KAYNAKÇA....................................................................... 311 x 1. BÖLÜM İLKÇAĞ FELSEFESİ Tarihsel kaynaklar felsefe (philosophia) teriminin ilk kez Eski Yunan’da kullanıldığını göstermektedir. Felsefe terimini ilk kullanan düşünür ise, Pythagoras’tır. Pythagoras’a göre bilgelik ve eksiksizlik anlamına gelen Sophia ve anlama çabalarının ürünüdür. Dolayısıyla felsefenin varlık nedenlerinden biri, dogmaları, tabuları ve bunlarla temellendirilen geleneksel inançları sorgulamaktır. Bu amaçla düşünceye yön veren sorular yöneltilerek, bilgiye ulaşma yolları geliştirilir ve bu yolla yeni ve özgün çözümlere ulaşılır. Buna göre düşüncenin dogmatik inançlardan ayrıldığı nokta, insanlık için yeni bir aşamayı simgelemektedir. İsa’dan önce 6. yüzyılda Yunan kültürü böyle bir düşünsel dönüşümü yaşamıştır. Bu yüzyılda Yunanlılar için kutsal gelenek ve mitler çağı kapanmaya başlamıştır. Artık söylencelerin ve dinsel kültlerin çizdiği dünya görüşü, insanın bilme, anlama ve kavrama düzeyinin gerisine düşmüştür. Felsefe tarihçilerine göre, M.Ö. dördüncü bin yıldan İsa’dan sonra 476 yılına (Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşü) dek süren bu uzun periyotta birçok kültür doğup gelişmiştir. Bu kültürlerin en önemlileri Mısır, Sümer, Akad, Babil, Hitit, Hint, Yunan, Pers, Kartaca ve Roma kültürleridir. Şu halde ilkçağ sadece Yunan kültürünü değil, yukarıda değinilen tüm halkların kültürlerini kapsar. Ancak söz konusu kültürler içinde en yetkin gelişmişlik düzeyine erişmiş olan Yunan düşünce yaşamı, özel bir yere ve öneme sahiptir. Bu nedenle İlkçağ Felsefesi, Yunan felsefesi olarak kabul edilir. 2 FELSEFE (düşünce tarihi) Yunan felsefesi, doğa ve insan felsefeleri olarak iki büyük döneme ayrılır. Thales ile başlayan Anaximondros, Herakleitos, Parmanides, Pythagoras ve Demokritos ile devam eden doğa felsefesi evrenin (makrokosmos) yapısı ve oluşumu ile ilgilidir. Felsefenin yaşama ve insana yöneldiği ikinci dönemde karşımıza çıkan üç büyük düşünür; Sokrates, Eflatun (Platon) ve Aristoteles’tir. Hem konumuz olan insan felsefesi açısından hem de düşünce tarihi açısından önemli olan dönem de, bu dönemdir. Çünkü bu dönemde insan her şeyin ölçüsü olmuş ve felsefe ete, kemiğe bürünmüştür. Sokrates, Eflatun ve Aristoteles; erdem, mutluluk, töre, din, devlet, tanrı gibi doğrudan yaşamla ilgili konulara yönelmişlerdir. İnsanın kişisel yaşamı üzerinde sorumluluk bilinci kazanması, soru sormayı öğrenmesi, kısaca kendini fark etmesi de böylece başlamıştır. Şimdi etkileri yaşadıkları dönemin sınırlarını aşarak, tüm felsefe tarihine yayılan bu üç büyük düşünürün görüşlerine değinelim: Sokrates (M.Ö. 469-399) Rasyonalist (akılcı) felsefenin en önemli temsilcilerinden biri olan Sokrates, orta halli Atinalı bir ailenin çocuğu olarak M.Ö. 469 yılında doğmuş ve 399 yılında trajik bir biçimde ölüme mahkûm edilmiştir. Atinalı gençlere, devletçe onaylanan tanrılara inanmamayı öğretmekle suçlanmıştır. Mahkemeye göre onun suçu toplumsal düzene ve töreye karşı gelmektir. Aslında Sokrates’in gerçek suçu, düşünce üzerinde düşünmektir. Çıplak ayaklı, bakımsız, saçı, sakalı seyrek, iri yapılı bir adamdır Sokrates. Sokağın ortasında saatlerce hareketsiz kalarak derin düşüncelere dalan veya karşılaştığı herhangi bir insanla saatlerce konuşan ilginç bir düşünürdür. Yaşamı bo- İlkçağ Felsefesi 3 yunca eline kalem almamış olan Sokrates’e ait bütün bilgileri öğrencisi Eflatun’un yazdıklarından öğreniyoruz. Sokrates’e göre bilgilerimiz doğuştan gelir. Aslında insan yeni bir şey öğrenmez. Kendi deyişiyle söyleyecek olursak, öğretmenler öğrencilerine yeni bir şey öğretmez. Bu nedenle Sokrates öğrencilerine kendi düşünceleri üzerinde yoğunlaşmalarını önermiştir. İki önemli tezi vardır. Bunlar: 1) Gerçek, değişmeyen ussal varlıkların yani düşüncelerin, kavramların bilgisinde aranmalıdır. 2) Gerçek, bütün insanlarda aynıdır ve doğuştandır. (Berlin, 1969) Doğal olarak öğretmenin yapması gereken, bilginin ortaya çıkmasına diğer bir deyişle doğmasına rehberlik etmektir. Bu amaçla Sokrates annesinin mesleği olan ebeliği bir öğretim yönetimi olarak kullanmakta ve bununla övünmektedir. Eflatun Menon adlı diyaloğunda, hiçbir bilgiye sahip olmayan bir köle ile Sokrates’in konuşmasını aktarmaktadır. Sokrates birbirini tamamlayan anlamlı sorular sorarak, köleye geometrik bir önerme buldurur. Buradan şöyle bir sonuç çıkarır: “Hiçbir şey bilmeyen insan bile gerçekte, bilmediği konularla ilgili doğru kanılara ve şemalara sahiptir. Uygun bir yöntem kullanıldığında bu kanı ve şemalar canlanır ve tıpkı bir rüyada olduğu gibi kendiliğinden ortaya çıkıverir.” (Hutcheson, 1968) Sokrates bilgilerimizin doğuştan geldiğini kanıtlamak için, diyalektik yöntemi kullanır. Diyalektik yöntem alay (ironie) ve doğurtma (maietique) evresi olarak ikiye ayrılır. Birinci evrede Sokrates karşısındakine birtakım düzenli sorular sorarak, bilirim iddiasında bulunan kişinin, gerçekte hiçbir şey bilmediğini kanıtlar. Böylece onunla alay eder. Ancak diyaloğu “senin gibi ben de bir şey bilmiyorum, senden farkım bir şey bilmediğimi biliyor olmamdır” diyerek sürdürür. Bu yolla insanları yaşam üzerinde düşünmeleri için kışkırtır ve bu arada tabulara ve dogmalara saldırır. Şöyle diyor Sokrates: “Atina bir at ben de bir atsineğiyim. Benim görevim onu uyuşukluğundan ve aymazlığından uyandırmaktır. Onun diliyle konuşalım. Ölüme mahkûm edildikten sonra, kendini yargılayanla- 4 FELSEFE (düşünce tarihi) ra şöyle sesleniyor: “Şimdi ey beni mahkûm edenler, size gelecekten söz etmek isterim. Pek yakında öleceğim. Ölüm saati gelip çatınca, insanlara geleceği bildirme gücü bağışlanır. Katillerim olan sizlere şunu bildirmek isterim; çekilip gitmemden sonra, beni uğrattığınız cezadan daha ağırı bekliyor sizleri... Eğer insanları öldürmekle birtakım kişileri, kötü yaşantılarınızı kınamaktan alıkoyacağınızı sanıyorsanız, aldanıyorsunuz. Olanaklı ya da onurlu bir kaçış yolu değildir bu. En kolay ve en soylu yol; başkalarını yeteneksiz ve güçsüz kılmak için suçlamak değil, kendinizi düzeltmenizdir.” (Russell, 1997, 201) Eflatun’a göre Sokrates tam bir yaşam ustasıdır. Hayatı boyunca bilgiyi ve sevgiyi aramış bir insandır Sokrates. Ölümü asla umursamamış, aksine onu büyük bir susuzluk özlemiyle kana kana içmek istemiştir. Çünkü ölümsüzlüğe inanmaktadır. Dünyaya ait birçok değeri küçümsemiştir. Yırtık pırtık giysilerle ve çıplak ayakla dolaşarak, insanların yapay değer yargılarına verdikleri önemi kınamak istemiştir. Onun yaşam sloganı “Kendini Bil” ilkesidir. Sokrates’e göre, insanın kendini bilmesi erdemli olmasının önkoşuludur. Erdem bilgi ile özdeştir. Başka bir anlatımla bilge insan erdemlidir. Bir eylemin iyi olması için, öncelikle yararlı olması gerekir. Eylemin yararlı olması, kişinin amaçlarına ve beklentilerine karşılık vermesi ile doğru orantılıdır. Bunun için insan, insanlığın ortak amaç ve beklentileri üzerinde odaklanmalıdır. Çünkü bireyin mutluluğu, toplumun mutluluğuna bağlıdır. Ona göre iyi davranışlar herkese başarı ve mutluluk getirirken, kötü davranışlar da başarısızlık ve endişe getirir. İnsanlar doğaları gereği mutlu olmayı isterler. Mutluluk, insansal varoluşun en yüksek amacı ve insanın dünyadaki varlığının temel nedenidir. Ancak mutlu olmak için, insan bilgi ve erdeme gereksinim duyar. Bilgi, insana neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösteren bir yol haritasına benzer. Böyle bir yol haritasına sahip olan insan, bile bile kötülük yapmaz.