gündem Kırgızistan Tarihi M. Şemsettin Ünal Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Tarihi kaynaklarda Kırgızların ne zaman ve nasıl İslamlaştığı yönünde açık ve doyurucu malumat yok denecek kadar azdır. Bu bağlamda İslami dönem Kırgız tarihinin kaynaklarını Çin tarihleri, Türk-İslam tarihleri, Yazılı ve Sözlü Kırgız kaynakları ve Rus Tarihleri olarak sayabiliriz.Türklerin büyük bir kısmı 8–13. yüzyıllarda İslamlaşma sürecini önemli ölçüde tamamlamış, ancak Kırgızlar ve Kazaklar gibi göçebe Türklerde bu süreç daha sonraki yüzyıllara uzamıştır. A- Kırgızların Tarihi Tarihin en eski Türk boylarından biri Kırgızlardır. Bu toplumun büyük çoğunluğu bu gün Kırgız Cumhuriyetinde yaşamaktadır. Bunun yanı sıra Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Çin, Pakistan ve Türkiye’de de Kırgızlar yaşamaktadır. (Türk Dünyası Kültür Atlası, s. 519) Kırgız sözü tarihte ilk defa M.S. 735 de dikilen Orhun Kitabelerinde geçmektedir. (Seyfettin Erşahin, Kırgızlar ve İslamiyet, s. 15) Kırgız sözünün etimolojik anlamı ve kökü hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte, yaygın kanaate göre bu söz kır-gezer anlamına gelen kır ve gız sözlerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. (M. Erdem, Kırgız Türkleri, s. 58) Bunun dışında Kırgız kelimesi Arap, Fars ve Türk kaynaklarında Hırkız, Hır hız ve Kır-kız şeklinde geçmekte, bizans kaynaklarında herkiz olarak zikredilmektedir. (İdil Aydın, Özet Kırgızistan Tarihi, s. 8) Kırgız, Oğuz Hanın torunlarından biridir. Onun soyundan gelenlere bu ad verilmiştir. (M. Erdem, s. 58) Kırgızların ata yurdu hakkında farklı görüşler bulunmakla beraber genelde Moğolistan’ın kuzeyAğustos 2010 - 136 5 gündem XVI. yüzyıllara kadar Orta Asya’da Türk kökenli topluluklar arasında yetişen bilim adamları, İslam’a ve bölge kültürünün gelişmesine büyük katkılar sağlayacak ciddi eserler bırakmıştır. Çoğunluğu (o dönemin bilim dili olduğu için) Arapça yazılan bu eserler, yıllarca İslam dünyasının övünç kaynağı olmuştur. batı tarafındaki Kırgız-göl, Yenisey ve Orhun ırmaklarının yukarı boyları ile Altay ve Söyön Dağları olduğu görüşü kabul edilmektedir. (İ. Aydın, a.g.e., 16) Eski Çin kaynaklarından edinilen bilgilere göre en eski Türk kabilelerinden olan Kırgızlar, ilk devletlerini Ki-Ku, Kien Kun veya Gengun adıyla bugünkü Kırgızistan’ın doğusunda ve kuzey doğusunda M.Ö. 2. yüzyılda kurmuşlardır. (S. Erşahin, a.g.e., s. 24) Bir süre sonra bu devletin yıkıldığı ve Kırgızların Hun İmparatorluğu yönetimine girdiği anlaşılmaktadır. (M. Erdem, a.g.e, 62; İ. Aydın, a.g.e., 8, 13) Kırgızlar VI. yüzyılın ikinci yarısında Göktürk Devletinin idaresi altına girdi. Göktürk Kağanlığı 6. yy. da Orta Asya’da kuruldu. Türk kelimesi ilk defa Çin kaynaklarında güçlü ve sağlam anlamında kullanıldı. Kırgızlar, Göktürk Devleti'nin zayıflamasını müteakip Uygurların hâkimiyetini benimsediler. (758) Kırgızların bir kısmının Yenisey’den Talas taraflarına gelip yerleştikleri, bazı Kırgızların 6 Ağustos 2010 - 136 M.S. 1. yüzyıl sonlarında Issık Göl çevresi ve Tanrı Dağları'na yerleştikleri, bazılarının da M.S. 840 yıllarında Kaşgar’a göçtükleri sanılmaktadır. Diğer yandan Fergana, Taşkent civarındaki dağların Kırgız Dağları olarak isimlendirilmesi de söz konusu bölgelerde Kırgızların yaşadığının bir işareti olarak görülebilir. (S. Erşahin, a.g.e., 17) 920’lerde Çin orduları Türk ülkelerini ve Moğolistan’ı işgal ederken bu saldırılardan bu coğrafyadaki Kırgızlar da etkilendi. Bunlardan büyük bir kısmı daha batıya, bu günkü Kırgızistan’a çekildi. Daha sonraları Karahanlılar’a bağlı olan Kırgızların yurdu Karahıtayların istilasına uğradı. Müteakiben Cengiz Han tarafından kurulan imparatorluğun Çağatay ulusuna katıldı. (İ. Aydın, a.g.e., 39) 1399’da Oyratlarla beraber bağımsızlık için çalışmışlarsa da Timur, Kırgızistan topraklarını kurduğu imparatorluğa dâhil etmiştir. (İ. Aydın, a.g.e., s. 34) Kırgızlar 1470-1533 tarihlerinden Kuzey ve Orta Tanrı Dağları'nda Kırgız Hanlığı diye bilinen devletlerini kurmuşlardır. 16. ve 19. Yüzyıllar Dönemi XVII. yüzyılın ortalarına kadar Kazak Türkleri ile birlikte yaşayan Kırgızlar, Moğol kabilelerinin ve Rusların tehdidine maruz kalmıştır. Moğol tehditlerine (Kalmuklar) maruz kalan Kırgızlar, Moğollara karşı Ruslardan yardım talep etmişler, 1730’larda Kazakistan’a giren Ruslar, bu coğrafyanın en verimli topraklarını işgal ederek buralara Rus göçmenleri yerleştirdiler. Bu sırada bazı Kırgız boyları Kazaklar ile Ruslara esir düştüler. 18. yüzyılda Kalmukları yenen Çinliler, Kırgızistan coğrafyasını istila ederek çeşitli baskılar uygulamıştır. (1757) 1822 yılından itibaren Altay ve Tanrı Dağları bölgesindeki Kırgızlar, Doğu Türkistanlı Kırgızlar ve Uygurlarla birleşerek Çinlilere karşı savaşmışlardır. 1760-1845 yılları arasında Kazaklar ve Kırgızlar arasında bazı çatışmalar olmuştur. (İ. Aydın, a.g.e., 44) Daha sonraları Hokand Hanlığının idaresi Kırgız Türklerinin eline geçti. 1848–1856 yılları arasında Ruslar Kazakistan’ın tamamını, Kırgızistan’ın ise kuzeybatı bölgelerini işgal ettiler. (TDV. İslam Ansiklopedisi, 25/443) Tarihi süreçte Kırgızlar için asıl sıkıntılı dönem XIX. (1875) yüzyılda Rusların Hokand Hanlığını istilasıyla başladı. Ruslar Orta Asya Türk ailesini işgalden sonra Taşkent merkez olmak üzere “Türkistan Genel Valiliği”ni kurmuşlardı. Bu valiliğe bağlı yerlerden biri de Hokand idi. (İ. Aydın, a.g.e., s. 52) Bu aşamadan sonra Ruslara karşı ayaklanan Hokandlılar bir başarı elde edemediler. Bununla birlikte Kırgızların mücadelesi Altay bölgesinde devam etti. Kurmancan Datka adındaki bir kadın kahramanın önderliğinde yönetilen Altay isyanı yıllarca sürdü. Sonunda Kırgızlar burada da Rus hâkimiyetini kabul ettiler. Kurmancan Datka Doğu Türkistan’a çekildi. Diğer yandan bu kez 1885 yılında Oş yöresinde Ruslara karşı bir ayaklanma oldu. 1898’de Andican kasabası halkı ayaklandı. Tatarların da gayretiyle 1905 yılında Kırgızistan’da Ceditçilik hareketi başladı. Böylece Türkçülük ve İslamcılık hareketi başlamış oldu. Fakat 1916’da Kırgızların başlatmış olduğu Semirecie isyanı, Ruslar tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. (TDV İs. An, 25/443) Ruslara karşı Kırgızistan halkı üzerinde uyguladıkları politika nedeniyle çeşitli direnişler olmuş, bunun en geniş çaplısı 25 Haziran 1916 tarihinde Hocent’te başlamış, kısa sürede bütün Kırgızistan’a yayılmış ve bu direniş Ruslar tarafından sert bir şekilde bastırılmıştır. 332.000 kişi Çin’e sığınmış, bunlardan 200.000 kişi yüksek dağlarda kış şartlarında hayatını kaybetmiştir. (İ. Aydın, a.g.e., 60) 10 Eylül 1875 yılında Ruslar'ın Oş’u da ele geçirmesiyle Hokand Hanlığı tamamen Rusların eline geçmiştir. Bu tarihten sonra Rus göçmenler Kırgızistan’a yerleştirilmiş, özel mülkiyet hakkı kaldırılmış, çeşitli vergiler konulmuştur. 1917 Devrimi ve Kırgızlar 1917 Bolşevik ihtilalinden sonra Orta Asya’daki Rus idarecileri Moskova’nın direktifleriyle işçi, asker, köylü şûrası kurarak ülkeyi yönetmeye başladılar. Moskova’nın görüşü doğrultusunda kurulan geçici hükümet encümeninde az sayıda Türk’e yer verilmesi nedeniyle 1917’de Türkler ayrı bir mücadeleye giriştiler. Yine 1917’de bu kez Türkistan Komünist Partisi, ardından da Türkistan Sovyet Komiserliği kurularak Türklerin bağımsızlık çabası önlenmek istendi. Kırgızlar bu dönemlerde bazı partiler oluşturmuşlar, yerel milli hareketler başlatmışlardır. Güney bölgesinde Basmacı Hareketi olarak bilinen ve 1918-1930 yılları arasını kapsayan teşkilatlanmalar oluşturulmuştur. 1918 yılında Ruslar Türkistan otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini oluşturdu. 1921 yılında bütün Türk grupları Türkistan Milli Birliğini kurdu- lar ve bunun başına Zeki Velidi Togan’ı getirdiler. Rusların baskıları neticesinde bir sonuca varılamadı. Bu kez Ruslar Türkistan’da Kırgız, Özbek, Türkmen, Tacik ve Kazak cumhuriyetlerini oluşturdular. Sovyet tipi yeni oluşturulan Kırgızistan hükümetinin başına Milliyetçi aydınlardan Kasım Tınıstanov getirildi. (Sonra halk düşmanı ilan edildi.) Daha sonra Sovyet rejiminin yeni uygulamalarına karşı çıkan bazı Kırgız aydınları sürgüne gönderildi veya hapsedildi. (Abdülkerim Sıddıkov, K. Kudaykulov, D. Babakhanov vb.) (İ. Aydın, a.g.e., s, 66) Kırgızların büyük çoğunluğu hayvancılıkla uğraşıyordu. Sovyet dönemi sırasında ellerindeki malların devletleştirilmesi büyük sıkıntı doğurdu. Bu ortamda mallarını vermek istemeyen bir kısım Kırgız Doğu Türkistan’a geçmeye başladı. Bu zoraki Kolhozlaştırma sürecinde 1933 yılına gelindiğinde halkın % 67’si kolektif tarım işletmelerine yerleştirilmişti. Kırgızistan 1936 yılı sonlarında SSC Birliğinden biri hâline getirildi. (S. Erşahin, a.g.e., s. 29; İ. Aydın, a.g.e., s. 66) Kolhozlaştırma döneminden sonra aydınları sindirme politikası başlatıldı. Bazı milliyetçi aydınlar öldürüldü. (Bişkek, Ata beyit) II. Dünya Savaşı Dönemi II. Dünya Savaşı’ndan sonra da bu faaliyetler sürdürüldü. Özellikle basın yoluyla sindirme çalışmalarına önem verildi. Rusça II. Anadil hâline getirildi. Devlet dairelerinde ve adalet mekanizmasında Kırgızlara yer verilmemeye devam edildi. 1950’den itibaren Moskova’nın tesiri ülkede daha çok hissedildi. Bütün Ağustos 2010 - 136 7 gündem Aynı coğrafyada diğer bölgelerde yaşayan Kırgız Türkleri 1700 yılında Fergana vadisinde kurulan Hokand Hanlığı’nın hakimiyetine girmişlerdir. (İ. Aydın, a.g.e., 46) gündem atamalar Moskova’dan yapıldı. Yöneticiler varlıklı olurken halk fakirleşti. 1979 yılından itibaren ekonomide bir canlanma gözlendi. (Kossigin reformları) Bu dönemlerde Ihsak Razakoz 1953–1961 Turdakun Usubaliyev (24 yıl K. Partisi Kırgızistan Başkanı) önde gelen Kırgız yöneticiler olarak görülür. Gorbaçov’un 1986 yılında başa geçmesiyle takip edilen açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (prestroika) hareketi, Kırgızistan için yeni bir başlangıç oldu. Bu uygulamalar diğer bazı devletlerde olduğu gibi, Kırgızistan’a da bağımsızlık yolunu açtı. 15 Aralık 1990’da hâkimiyet, 31 Ağustos 1991 yılında da bağımsızlık elde edildi. (TDV İs. An. 25/444) Glasnost-Perestroyka Dönemi: (Açıklık-Yenilenme) Oş’ta Kırgızlarla Özbekler arasında çıkan çatışmada (04 Haziran 1990) 155 kişi öldü, 845 kişi yaralandı. (7 Haziran 1990) Aksakallar Kırgızlar ve Özbekler arasında barışı sağladı. Mart 1990’da SSCB’de cumhuriyetlerde Başkanlık sistemi kabul edildi. 27 Ekim 1990’da A. Akayev’in Cumhurbaşkanlığı gerçekleşti. 15 Aralık 1990’da Kırgız Cumhuriyetinin Bağımsızlık bildirgesi kabul edildi. 31 Ağustos 1991’de Kırgız SSC Yüksek Şûrası bağımsızlığa ilişkin bildirgeyi kabul etti. 12 Ekim 1991’de A. Akayev ilk Cumhurbaşkanlığına seçildi. 24 Mart 2005’teki halk hareketi sonunda yapılan seçimde Kurmanbek Bakiyev cumhurbaşkanı oldu. 23 Temmuz 2009 seçimlerinde de Kurmanbek Bakiyev tekrar cumhurbaşkanı seçildi. 07 Nisan 2010 8 Ağustos 2010 - 136 tarihinde ise gerçekleştirilen ihtilal sonucu, Kırgızistan geçici hükümetinin başına Roza Otunbayeva getirildi. Geçici hükümetin Kırgızistan’da işbaşına gelmesinden sonra ülkede bazı karışıklıklar meydana geldi. 10-11 Haziran 2010 tarihlerinde de Oş kentinde Kırgızlar ve Özbekler arasında çatışma çıktı. Celalabad ve diğer komşu şehirlere de sıçrayan çatışmalarda çok sayıda kişi (resmi kayıtlara göre 275 kişi) hayatını kaybetti. Kırgızistan’da geçici hükümetin işbaşına gelmesinden sonra, 27 Haziran 2010 tarihinde yapılan referandum ile ülkede yeni anayasa kabul edildi. B- Kırgızlar ve İslam Önceden Şamanlığı kabul etmiş olan Kırgızlar arasında İslamiyet, VIII. yüzyılda Fergana’da gerçekleştirilen fetihler sırasında yayılmaya başladı. Karahanlı hâkimiyeti sırasında ülkenin merkezi ve kuzeyindeki Kırgızların bir kısmı İslam’a girdi. (11.yy.) XVII. yüzyıldan itibaren tasavvufun etkisiyle Kırgızlar arasında İslamiyet hızla yayıldı. Müslüman Kırgızlar Hanefi mezhebine mensuptur. (TDV. İs. An. 25/443) Türklerin İslamiyet’e girmesi hususunda yapılan çalışmalar, genelde, aşağı Türkistan’da yerleşik hayata geçmiş Türkler üzerinde yoğunlaşmıştır. Kuzeyde göçebe hayat süren Türk boylarının İslamiyet’i kabulü hakkında ise henüz yeterli araştırmalar yapılmamıştır. Tarihi kaynaklarda Kırgızların ne zaman ve nasıl İslamlaştığı yönünde açık ve doyurucu malumat yok denecek kadar azdır. Bu bağlamda İslami dönem Kırgız tarihinin kaynaklarını Çin tarihle- ri, Türk-İslam tarihleri, Yazılı ve Sözlü Kırgız kaynakları ve Rus Tarihleri olarak sayabiliriz. Türklerin büyük bir kısmı 8–13. yüzyıllarda İslamlaşma sürecini önemli ölçüde tamamlamış, ancak Kırgızlar ve Kazaklar gibi göçebe Türklerde bu süreç daha sonraki yüzyıllara uzamıştır. Nitekim 1991’de Sovyet rejimi sona erince Kırgız ve Kazakların diğer Türklerle karşılaştırıldığında İslami dindarlık ve hassasiyet bakımından farklı oldukları görülmüştür. Diğer yandan kaynaklarda Kırgızların İslamlaşma süreci genel olarak Karahanlılar (840-1212), Çağataylar (13-17. yüzyıllar) ve Hokand Hanlığı (18-19. yüzyıllar) dönemleri olarak ele alınmaktadır. Orta Asya, eski kültürlerin, eski medeniyetlerin izlerinin ve etkilerinin bulunduğu dünyanın önemli yerleşim bölgelerinden biridir. Buralarda büyük ölçüde Türk kökenli topluluklar yaşamakla birlikte bazen farklı etnik yapıdaki insanlara da rastlanmıştır. Orta Asya’da dinî alanda plüralist bir yapı gözlenmektedir. İslam öncesinde büyük ölçüde geleneksel inançların etkili olduğu bilinse de, Budizm, Mecusilik, Manihaizm ve Nesturi Hıristiyanlık gibi dinlere mensup insanlar bu bölgelerde yaşamıştır. Bölgenin hakim unsuru olan Türklerden kısmen bu dinlere girenler olsa da, bunlar bireysel inançlardan öte geçmemiş ve Türklerin tamamına yakını, İslam’dan önce hiçbir dine tamamen girmemiştir. Bir başka ifade ile İslam’dan başka hiçbir din, Türkler üzerinde bu kadar etkili olmamıştır. Tarihi kaynaklardan edinilen bilgilere göre; Müslüman Araplarla yapılan savaşlar esnasında birey- neksel kültürel değerler ile ilişkiler kesilmeye çalışılmıştır. SSCB’nin 1991 yılında dağılmasından sonra, siyasi baskının kalkmasını müteakip, bölgede yaşayan unsurlar kendi kültürünü, kökenlerini aramaya başlamış ve bir öze dönüş hareketi gerçekleşmiştir. Günümüzde Orta Asya’daki Müslüman toplulukların dinî eğitim ve kurumlaşma konularında ciddi sorunları bulunmaktadır. Eğitim kurumlarının fiziki şartları, müfredat programları ve dinî literatür yönünde ıslah ve takviyeye ihtiyaç duyulmaktadır. Geçmişte yetişen büyük İslam bilim adamlarının çoğunluğunun mahalli dillerde eserler bırakmamış olması, günümüzde onların manevi miraslarından yeterince yararlanılamaması gibi bir gerçeğin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Günümüz bilim adamları, onlardan yeterince yararlanamadıkları için, yeni fikirlerin üretilmesi yerine onlarla övünmeyi teselli aracı olarak kabul etmektedir. Sovyetler Birliği’nin bağımsızlığından sonra Orta Asya’da bağımsızlığını ilan eden cumhuriyetlerin milli kim- Ağustos 2010 - 136 9 gündem sel olarak VII. asrın ikinci yarısında İslam’ı benimseyenler olsa da İslam’ın Orta Asya’ya girişi VIII. asrın ilk çeyreğinde olmuş ve X. asırda Türklerin büyük bir çoğunluğu kitleler hâlinde Müslüman olmuştur. XVI. yüzyıllara kadar Orta Asya’da Türk kökenli topluluklar arasında yetişen bilim adamları, İslam’a ve bölge kültürünün gelişmesine büyük katkılar sağlayacak ciddi eserler bırakmıştır. Çoğunluğu (o dönemin bilim dili olduğu için) Arapça yazılan bu eserler, yıllarca İslam dünyasının övünç kaynağı olmuştur. Ancak ilerleyen yıllarda dinî kurumlar, dünya çapındaki gelişmelere ayak uyduramamış, önceki yıllardaki başarılarını devam ettirememiş ve kendilerini yenileyemediği için yeterli bilim ve din adamı yetiştirememiştir. Bölge insanlarının, yakın geçmişte yaşanan acılı olaylar sonrasında, büyük ölçüde din ile ilişkileri kesilmiş, dinî kurumlar kapatılmış ve din adamlarının büyük bir kısmı tutuklanmıştır. Böylece bölgenin ortak kültür değeri olan İslam, insanların gündeminden çıkarılmış ve gele- liklerinin ana unsurlarından birisi İslam’dır. Türkiye Cumhuriyeti ile onları bir araya getiren etnik ve tarihi değerler yanında İslam’ın da çok büyük katkısı ve kültürel etkisi bulunmaktadır. Bölgede yaşayan insanların kendi kültürel değerleriyle bütünleşmeleri konusundaki yetersizliklerden kaynaklanan boşluklardan yararlanan bazı terörist faaliyetler, bu cumhuriyetlerdeki siyasi ve sosyal yapıyı rahatsız etmekte ve çoğu kez bütün Müslümanları potansiyel suçlu konumuna düşürmektedir. Oysa İslam, her zaman insanlık için barış ve huzur kaynağı olmuş, insanları uzlaştıran ve kaynaştıran bir örnek olarak insanlık tarihindeki yerini almıştır. Din, insanlık için vazgeçilmez bir olgudur. Tarih boyunca da dinsiz bir topluma rastlanmamaktadır. Dolayısıyla dinin mutlaka yasal yollardan insanlara öğretilmesi gerekmektedir. Zira unutulmamalıdır ki, dini yasal yollarla öğrenemeyenler, onu başka yollarla öğrenmeye çalışacaktır. Meşru olmayan ve gizli olan bu yolların kontrolü güçleşmektedir. Günümüzde Kırgız Cumhuriyetinde Oş Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV’nın katkıları ile anılan coğrafyadaki soydaşlarımıza dinî ihtiyaçlarını ana kaynaklarından, yasal zeminde ve doğru bir şekilde öğretmek için kurulmuştur. Bu haliyle Oş Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi sadece bir dinî bir okul değil, aynı zamanda insanları birleştiren, kaynaştıran fonksiyonu ile toplum için huzur ve güven kaynağı olmaktadır. Ayrıca iki kardeş toplumun uzun yıllar süren ayrılıktan sonra tekrar kaynaşmasına ve ortak projeler üretmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Dünden Bugüne Kırgızistan Doç. Dr. M. Akif Kılavuz - F. Betül Barlas Uludağ Üniv. İlahiyat Fak. Göçebe bir hayat sürmeleri sebebiyle Kırgızların eğitim-öğretim kurumları ve yazılı kaynaklardan bilgi edinme imkânları sınırlı olmuştur. Bu nedenle örfler, âdetler ve destanlar Kırgızların siyasî, sosyal ve dinî hayatlarını şekillendirmede çok etkili olmuştur. Çeşitli kaynaklarda Kırgızların İslamlaşmasının uzun yıllar içinde gerçekleştiği belirtilmektedir. Kırgızların yaşadığı bölgelerin bir kısmı her ne kadar Karahanlılar zamanında İslamiyet ile tanışmış olsa da Kırgızların bu dini benimsemeleri 17. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Kırgız toplumu İslamî yaşantı bakımından bir bütünlük göstermemektedir. Ülkenin güney kesimi ve Fergana vadisinde dinî duyarlılık, kuzey ve doğu bölgelerine göre daha fazladır. (Erşahin, Seyfettin, Türkistan’da İslam ve 10 Ağustos 2010 - 136 Müslümanlar Sovyet Dönemi, İlahiyat Vakfı Yayınları, Ankara 1999, s. 41) Nitekim Fergana vadisindeki Kırgız şehirleri önemli İslamî kültür merkezlerinden sayılmaktadır. Göçebe bir hayat sürmeleri sebebiyle Kırgızların eğitimöğretim kurumları ve yazılı kaynaklardan bilgi edinme imkânları sınırlı olmuştur. Bu nedenle örfler, âdetler ve destanlar Kırgızların siyasî, sosyal ve dinî hayatlarını şekillendirmede çok etkili olmuştur. Nitekim Kırgızlar arasında eski Türk dininin izleri hâlâ devam etmektedir. 70 yıllık Sovyet yönetimi esnasında Orta Asya’daki mescit ve medreselerin işlevlerini yerine getirmesine izin verilmemiştir. 1991 yılında bağımsızlık sonrasında Kırgızistan’da siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda hızlı değişimler yaşanmıştır. Bu değişim, Kırgızların kültürel hayatında önemli rol oynayan dinî alanda da gerçekleşmiştir. Sovyet yönetiminin din karşıtı politikalarına rağmen İslam, Kırgızistan’da önemli bir güç olarak varlığını sürdürmüştür. Özellikle günlük hayatta, sünnet, cenaze törenleri, nikah, oruç gibi pratiklerde dinin etkisi yaygın olarak görülmüştür. Kırgızistan’da bağımsızlık sonrasında Müslümanlardan dinlerini öğrenmeye ve yaşamaya çalışanların sayısı gittikçe artmıştır. Türkiye’den ve diğer bazı İslam ülkelerinden giden yardımlarla ülkede yeni camiler ve yetişen neslin İslamî kimliğine önem veren bazı özel eğitim kurumları açılmıştır. Din aleyhtarlığı adına yapılan pek çok faaliyete rağmen bölgede İslamiyet unutulmamış, Kırgızistan bağımsızlığını kazandıktan sonra, gizli yapılan ibadetler, açık olarak yapılmaya başlanmıştır. 1991 sonrasında ülke genelinde, özellikle Kırgızistan’ın güney bölgesinde dine yönelme hususunda büyük gelişmeler görülmüştür. İbadethanelerin yaygınlaşması, bayram ve Cuma namazları için ibadet yapmak üzere halkın cami ve mescitlere gelmesi, dindarlaşma olgusunun arttığının somut göstergelerinden olmuştur. Din eğitimi yasağının kaldırılması, aileden başlayarak yaygın ve örgün dinî eğitim veren kurumların faaliyetlerine izin verilmesi, dinî bilinçlenmenin artmasında ve dinin toplumun her katmanında ele alınmaya başlanmasında önemli bir etken olmuştur. Orta Asya Cumhuriyetleri arasında dinî özgürlük konusunda en çok tolerans tanıyan cumhuriyet’in Kırgızistan olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle günümüzde Kırgızistan’da İslam ile beraber, Hıristiyanlık ve diğer çeşitli din, dinî akım ve mezhep taraftarları söz sahibi olmaktadırlar. Kırgızistan Cumhuriyeti demokratik laik bir ülke olduğu için din ile ilgili eğitim tamamen devletten ayrı olarak, devletin eğitim kanunlarına aykırı olmadıkça, yapılabilmektedir. Kırgız Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde, “Dinî kurum ve törenler devletten ayrılmıştır. Ancak vatandaşlar, dinî inancı ne olursa olsun, her türlü eğitimi alma hakkına sahiptirler.” ifadesi bulunmaktadır. Kırgızistan Cumhuriyeti’nde din ile ilgili eğitim faaliyetleri devletten ayrı kurumlarca yürütülmektedir. Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda din öğretimi yapılmasına imkan verilmemektedir. Din, sadece ilk ve ortaöğretimdeki Âdâp Dersi’nin programında yer alan Kırgız kültürü, felsefe tarihi gibi konularla bağlantı kurularak anlatılabilmektedir. Yüksek öğrenimde dinin öğretildiği en önemli eğitim kurumu, İlahiyat Fakülteleridir. Kırgızistan’da Eğitim Bakanlığı’na bağlı, resmî olarak çalışan ve yüksek din öğretimi hizmeti veren iki ilahiyat fakültesi bulunmaktadır. Bunlardan birisi başkent Bişkek’teki Oş Devlet Üniversitesi'ne bağlı Araşan İlahiyat Fakültesi, diğeri ise yine Oş Devlet Üniversitesi'ne bağlı Oş şehrindeki İlahiyat Fakültesi’dir. Oş İlahiyat Fakültesi 1993 yılında Oş Devlet Üniversitesi ile Ankara Üniversitesi arasında, “Akademik ve Ağustos 2010 - 136 11 gündem Kırgızlar İslam fıkhıyla birlikte, töre ve yasa dedikleri geleneksel Türk kanunlarını da yaşatmışlardır. Bu uygulamaların ne kadar yaygın olduğu tam olarak bilinmemekle beraber çoğu Kırgız vatandaşında İslam anlayışının ve yaşantısının, inanç ve basit dinî âdetlerden ibaret olduğu sanılmaktadır. gündem Kültürel İşbirliği Protokolü”nün imzalanmasıyla kurulmuştur. Oş İlahiyat Fakültesi’ni finanse ve koordine eden Türkiye Diyanet Vakfı olmuştur. Oş İlahiyat Fakültesi’nin eğitim süresi 5 yıldır. Öğrenciler bu süre içinde bir yıl Türkiye’de hazırlık sınıfı okumaktadırlar. Oş İlahiyat Fakültesi’nde temel ilâhiyat dersleri itibariyle Ankara İlâhiyat Fakültesi programının aynısı uygulanmaktadır. Oş İlahiyat Fakültesi 1997-1998 öğretim yılında ilk mezunlarını vermiştir. Fakülteden mezun olup yapılan sınavlarda başarılı olan öğrenciler, lisansüstü eğitim için tekrar Türkiye’ye gönderilmektedir. Lisansüstü eğitim sırasında öğrencilerin giderleri Türkiye Diyanet Vakfı tarafından karşılanmaktadır. (Pay, Salih, Oş İlahiyat Fakültesi ve Öğrencileri Üzerine Bazı Tespitler ve Değerlendirmeler, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 17, sayı 1, 2008, s. 110) 2006 yılı itibariyle Kırgızistan’da din eğitimi veren 8 İslam Enstitüsü ve 49 medrese bulunmaktadır. Medreselerin kuruluş amacı, Kırgızistan halkından isteyenlere din eğitimi vermek, cami ve mescitlerde görev yapacak imam-hatip yetiştirmektir. Medreselerden mezun olan öğrencilerin başarılı olanlarının bir kısmı medreselerde hocalık görevini yürütmektedirler. Bağımsızlık sonrasında ülke genelinde, özellikle Kırgızistan’ın güney bölgesinde dine yönelme çerçevesinde cami ve mescitlerin sayısı giderek artmıştır. Nitekim 1991 yılında ülkenin tamamındaki mescit sayısı 39 iken, 2006 yılı itibariyle bu sayı 2.000’i geçmiştir. Kırgızlar ibadet yerleri için cami kavramından ziyade tek katlı 12 Ağustos 2010 - 136 olarak inşa edilen mescit kavramını (meçit) kullanmaktadırlar. Mescitlerde çocuklara Kur’an-ı Kerim ve temel dinî bilgiler öğretilmektedir. Bu bilgileri erkeklere imamlar öğretirken, kızlara ise ‘atinça’ denilen bayan görevliler vermektedir. (Yılmaz, “Kırgızistan’da Misyonerlik ve Din Eğitimi”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. XI, sy. 1, Sivas 2007, s. 116) Kırgız halkının eğitim, kültür, ibadet ve ahlak yönünden bilgilenmesinde mescit ve camilerin rolü büyüktür. Halka ulaşmak açısından Cuma namazı, hutbeler ve vaazlar da oldukça önemlidir. Kırgızistan’da hutbeler Arapça okunmakta, ancak Cuma ve Bayram vaazları halkın dilinde yapılmaktadır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Kırgızistan halkı, geçmişte mahrum kaldığı din eğitimi ihtiyacını karşılama arayışına girmiştir. Bağımsızlığa kavuşmasından itibaren pek çok etnik unsurun ortak vatanı olan Kırgızistan'ın, tarihte kader birliği yaptığı ülkelerle ve şu anki komşularıyla ilişkileri nedeniyle zengin bir tarihi birikim ve dinî/ kültürel dokuya sahip olduğu söylenebilir. Ancak dinî/kültürel doku açısından sahip olunan bu zenginlik, devletin yeniden yapılandırılmasında ve bu yapılandırma içerisinde din eğitiminin konumlandırılmasında karar almayı güçleştirmektedir. Ülkede dinî problemlerin çözülmesinde devletin kontrol ve desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede devlet ile din kurumları arasında yeni ilişkilerin kurulması gerekmektedir. Bu husus din eğitim kurumlarının yeniden şekillenmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Kırgızistan’da Dinî Hayat Fahri Sağlık Din Hizmetleri Müşaviri Bağımsızlıklarına kavuştukları ilk yıllarda camilerdeki cemaatin, namaz kılanların, oruç tutanların, zekât verenlerin, kurban kesenlerin, hacca gidenlerin sayısı çok az iken şimdi önemli bir artışın olduğu, cuma günleri camilerin avlularının dahi dolup yollara taştığı, bir bayram namazında karın üstünde 50-60 bin kişinin namaz kıldığı, zekâtını verenlerin, oruç tutanların, kurban kesenlerin, hacca gidenlerin çoğaldığı gözlenmektedir. Kırgızistan 31 Ağustos 1991 yılında bağımsızlığına kavuştuktan sonra dinî hayattaki zayıflık ve bilgi eksikliğini giderebilmek için süratle adımlar atılmaya başlanmış, bu alanda düzenlemeler yapmak üzere “Din Komisyonu Başkanlığı” ve “Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı” adında kurumlar oluşturulmuştur. 1) Din Komisyonu Başkanlığı 2) Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı (Müftülük) 1) Din Komisyonu Başkanlığı A- Dinî Kurum ve Kuruluşlar Din Komisyonu Başkanlığı devletin resmî organıdır. Genel idare içerisinde yer almaktadır. Başbakanlığa bağlıdır. 9 üyesi vardır. Komisyon Başkanı Müslümandır. Başkan Yardımcısı Hıristyandır. Diğer üyeler aralarında görev taksimi yapmışlardır. Kırgızistan’da dinî alanda hizmet vermekte olan iki teşkilat vardır. Başkan ve üyeler Başbakan tarafından atanırlar. Ağustos 2010 - 136 13 gündem İlçelerde kadılık yoktur. İlçenin en büyük camisinin İmam Hatibi Kadı Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Kırgızistan’da 2.000’e yakın cami vardır ve aynı sayıda da görevli bulunmaktadır. B- Din Eğitimi Görevleri - Bütün dinleri koordine eder, - Müftülük ve devlet kademeleri arasında köprü vazifesi görür, - Din eğitimi kurumlarının açılmasına, - Din eğitiminde görev alan öğretmenlerin çalışmalarına, - Mabetlerin ibadete açılmasına, - Çeşitli dine mensup görevlilerin çalışmalarına izin verir. 2) Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı (Müftülük) Genel idare içerisinde yer almamaktadır. Tamamen kendine has özerk bir kurumdur. Başta Dinî İdare Başkanı Müftü olmak üzere hiçbir din görevlisi devletten maaş almamaktadır. K.M.D.İ. Başkanı Müftü seçimle gelmektedir. Seçilme usulü şöyledir: Bölge il ve ilçelerden belirlenen 200 delege vardır. Bu delegeler “Kurultay”ı oluştururlar. “Kurultay”da 25 kişiden oluşan “Ulemalar Keneşi”ni seçer. “Ulemalar Keneşi”de K.M.D.İ. Başkanı olan Müftüyü seçerler. Bu kurul her zaman Müftüyü görevden almaya ve seçmeye 14 Ağustos 2010 - 136 yetkilidir. Aralarında herhangi bir uyuşmazlık olursa mahkemeye başvururlar. Diğer taraftan Dinî İdare'de görev alacak olan bütün görevlileri Müftü tayin eder. Dinî İdare Başkanlığının Görevi: İslam dininin itikat, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak, ibadet yerlerini ve din eğitimini yürütmek ve yönetmektir. K.M.D.İ. Başkanlığı merkez ve taşra kuruluşundan oluşmaktadır. 2.500 çalışan görevlisi vardır. K.M.D.İ. Başkanlığının Birimleri: 1) Fetva bölümü 2) Mescit, Medrese ve İslam Enstitüsü bölümü 3) Dış İşleri bölümü 4) Enformasyon bölümü 5) Davet bölümü Taşra Teşkilatı Kırgızistan’da 7 bölge vardır. Her bir bölgenin bir Kadısı (müftüsü) bulunmaktadır, bunlar bölgelerinde Dinî İdare Başkanlığını temsil ederler. Bölge kadıları bölgelerindeki din hizmetlerini, din eğitimini yönetir ve denetlerler. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra 1991 yılında istiklaline kavuşan Kırgızistan Cumhuriyeti Devleti birçok sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Bunlardan biri de, uzun yıllar Sovyetlerin eğitim ve öğretimini yasakladığı dinlerini yeniden öğrenme ihtiyacını duymalarıdır. Kırgızistan’daki dinî hayat her geçen gün canlanmaktadır. Soydaşlarımızın büyük bir iştiyak içerisinde dinlerini öğrenme ve ibadetlerini yerine getirme gayreti içerisinde oldukları görülmektedir. Bağımsızlıklarına kavuştukları ilk yıllarda camilerdeki cemaatin, namaz kılanların, oruç tutanların, zekât verenlerin, kurban kesenlerin, hacca gidenlerin sayısı çok az iken şimdi önemli bir artışın olduğu, cuma günleri camilerin avlularının dahi dolup yollara taştığı, bir bayram namazında karın üstünde 50-60 bin kişinin namaz kıldığı, zekâtını verenlerin, oruç tutanların, kurban kesenlerin, hacca gidenlerin çoğaldığı gözlenmektedir. Halkta böyle bir potansiyel vardır. Medreseler ve İslam enstitüleri yeterli alt yapıya ve iyi yetiştirilmiş kadrolara sahip olmadıkları için çağdaş bir eğitim yapılamamaktadır. Din hizmetinde görev alanlar Sovyet döneminde yetiştirilmiş mollalar veya çeşitli ülkelerde okumuş kimselerden oluşur. Kırgızistan’daki Dinî İdare ve din eğitimi genel idare içerisinde yer almamaktadır. Tamamen kendi- gündem ne has özel bir kurumdur. Başta Dinî İdare Başkanı Müftü olmak üzere hiçbir din görevlisi ve din eğitiminde görev alan öğretmenlere devlet maaş vermemektedir. Bu yüzden dinî idare mevzuat, sağlam malî kaynak, tecrübeli yönetici ve yeterli din görevlisinden yoksundur. Bunun için de din hizmetleri ve din eğitimi değişik ülkelerden gelen çeşitli dinî görüşlere sahip grupların sponsorluğunda yürütülmektedir. Böylece halk arasında farklı görüş ve anlayışta gruplar oluşmakta ve bölünmelere sebep olmaktadır. Dinin gayesi birlik, beraberlik, dayanışma, sevgi, saygı, barış, hoşgörü olması gerekirken maalesef bunlar sağlanamamaktadır. Bu açığı bir nebze olsun kapatabilmek için Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı ile Kırgızistan Oş Devlet Üniversitesi yetkilileri arasında imzalanan protokolle 1993-1994 eğitim öğretim yılında adı geçen Üniversite bünyesinde bir İlahiyat Fakültesi açılmıştır. Fakülte, idari ve eğitim bölümü, yurt ve lojmanlardan oluşmaktadır. Fakülte bahçesinde yapılan cami 24 Kasım 2005 tarihinde ibadete açılmış olup hizmete devam etmektedir. 2000-2001 eğitim öğretim yılında da aynı Üniversiteye bağlı Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde Bişkek’in banliyösü Araşan’da Araşan İlahiyat Fakültesi açılarak eğitim öğretime başlanmış ve hâlâ devam etmektedir. Her iki fakültede 200’er öğrenci öğrenim görmekte olup, geleceğin din görevlileri yetiştirilmeye çalışılmaktadır. C- Dinî Bayramlar ve Günler Ramazan ve Teravih Namazları Kırgızlar Ramazan ayına gere- ken hürmet ve tazimi göstermektedirler. Halkın çoğunluğu oruçlarını tutmakta, akşam teravih namazlarına gitmektedir. Şehirlerde merkezî birkaç camide teravih hatimle kılınmaktadır. Ramazan Bayramı Kırgızistan’da ramazan bayramına büyük ilgi vardır. Bayram hazırlıkları bir hafta önceden başlar. Bayram namazına erken gelip vaaz dinlenir. Namaz kılındıktan sonra topluca mezarlıklar ziyaret edilir. Mezarlıktan dönülünce yakınlarından yeni vefat eden birisi varsa evi ziyaret edilip Kur’an okunur ve yemek yenilir. Köyün en yaşlıları mutlaka ziyaret edilir. Bazıları da birinci ve ikinci gün evinde Kur’an okutup yemek verir. Bayramda misafirlere ikram etmek üzere değişik yiyecek ve içecekler hazırlanır. Bayram günü sabah herkes erkenden kalkar. Yeni elbiseler giyilir. Erkekler bayram namazına giderken kadınlar da gelecek Ağustos 2010 - 136 15 gündem misafir için bayram sofrası hazırlar. Namazdan sonra bayramlaşma başlar. Daha sonra bayram ziyaretleri başlar. Büyükler ziyaret edilerek elleri öpülür ve duaları alınır. Bayram sofraları akşama kadar devam eder. Gelen misafirler derhal sofraya davet edilir, yenilip içildikten sonra hane sahibi için dua yapılır. Bu ziyaretler gün boyunca devam eder. İkindi namazı cemaatle kılındıktan sonra imam, bütün cemaat adına yılın tamamının bayram günü gibi barış ve hoşnutluk içinde geçmesi için dua eder ve böylece bir ramazan ve ramazan bayramı uğurlanmış olur. Kurban Bayramı Kırgızistan’da bayramlar büyük bir coşku ve sevinç içerisinde kutlanır. Birkaç gün öncesinden hazırlıklar başlar. Büyük şehirlerin dışında köy ve kasabalarda yörenin ileri gelen zenginleri yedi ayrı caddeye Bozüy (çadır) kurarlar. Bunun anlamı, kurban kesebilen kimseler olarak yedi ayrı yerde bayramlaşmak için gelen insanlara yemek vermektir. Kırgızistan’da kurban kesenlerin sayısı azdır. Kesmeyenler kesenleri ziyaret ederek bayramlaşırlar. Ziyarette en az 7 çadır (Bozüy) dolaşılır. Bişkek’te Bayram Namazı Bişkek’te bayram namazları sadece camilerde değil aynı zamanda Ala-Too meydanda da kılınıyor. 1993 yılından itibaren bu bir gelenek hâline gelmiştir, Kırgızistan’da sadece Bişkek’e mahsus. Bayram namazına Cumhurbaşkanını temsilen Genel Sekreter, üst düzey yöneticiler ve isteyen Büyükelçiler de katılıyor. 16 Ağustos 2010 - 136 Müftülük namaz için gerekli hazırlıkları yapıyor. Bayram namazını basın ve televizyonlar naklen veriyorlar. Halk meydanda kılınan bayram namazına büyük bir ilgi gösteriyor. Camilerde kılma yerine meydanda kılmayı tercih ediyorlar. Hava sıcaklığının eksinin altında olmasına rağmen uzak semtlerden imkânlar ölçüsünde kimileri özel arabalarıyla, kimileri şehir otobüsleri ve dolmuşlarla, kimileri de yürüyerek geliyorlar. Namaz vaktine 1 saat kala sabahın erken saatinde Bişkek sokak ve caddelerinde büyük bir hareketlilik oluyor. Küçük, büyük, genç, yaşlı adeta koşuyor meydana. Tahminen 60.000’nin üzerinde büyük bir cemaat toplanıyor. Seccadesini soğuk betonun üzerine seren saf tutarak oturuyor ve namaz vaktini bekliyor. Gerçekten heyecan verici bir manzara, görmeye değer bir tablo, gözler nemleniyor bu manzara karşısında. Bayramın manası olan sevinç, neşe, barış, kardeşlik, birlik ve beraberlik, sevgi, saygı bütün ihtişamıyla tecelli ediyor bu meydanda. Namaz vaktine yarım saat kala Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanı, Müftü, bayram vaazını yapıyor ve protokol konuşmalarına geçiliyor. Protokol konuşmalarından sonra Müftü tarafından namaz kıldırılıyor ve hutbe okunuyor, yapılan uzun bir dua ile bayram namazı sona eriyor. Ahıska Türklerinde Ramazan ve Bayram Kırgızistan’da Ahıska Türkleri eski Osmanlı âdet ve geleneklerinin bir kısmını sürdürüyorlar. Bunlardan bir tanesi de eve gelen misafire yemek öncesi ve sonrası leğen ve ibrik getirerek ellerine su dökmeleri ve peşkir sunmalarıdır. Diğeri ise ramazan ayında toplu iftar verilmesidir. Ramazan ayı girmeden bir hafta önce kadınlar evleri temizler. Yeni kullanılmamış desenli halılarını odalara sererler. Sandıklarda sakladıkları çeşitli renklerden oluşan elbiselerini giyerler. Erkekler ise ramazan ayının yaklaşmasıyla beraber kendilerine biraz daha çeki düzen vererek ramazana merhaba derler. Cami olan yerlerde camilerde, cami olmayan yerlerde ise bir evi mescit hâline getirerek ramazanın ilk teravih namazına heyecan ve coşku içinde merhaba derler. Ramazan ayı boyunca ihtiyarlar, gençler, çocuklar ve kadınlar camiye teravih namazına koşarlar. İmamın vaazını can kulağıyla dinlerler. Cuma Namazı Cuma günleri camiler dolup taşmakta, cami bahçesine seccadeler serilerek namaz kılınmaktadır. Cemaatin çoğunluğunu gençlerin oluşturması geleceğe ümitle bakmamıza vesile olmaktadır. Kırgızların Aile Yapısı Büyük şehirlerde çoğunlukla çekirdek aileye benzer bir aile yapısı vardır. Kırsal kesimde ise ataerkil aile hakimdir. Daha tutucu ve gelenekleri ayakta tutan bir yapıya sahiptir. Birbirlerine saygı ve sevgilerini eksik etmezler. Ailede inisiyatif genelde kadının elindedir. Çocukların geleceğini belirleme hususunda annenin görüşü geçerlidir. Kırgızistan Cumhuriyeti ve Kırgızistan’la Dinî Alanda İşbirliğimiz Kemal Hakkı Kılıç DİB Avrasya Ülkeleri Şubesi Müdürü Ramazan aylarında da bugüne kadar 74 din görevlisi gönderilmiştir. Kırgız soydaşlarımızın kısa ve uzun vadeli din hizmetlerini göz önünde tutan Başkanlığımız beliren bu ihtiyacı karşılamak üzere başlangıcından bugüne kadar Kur’an Kursu, İmam-Hatip Lisesi, İlahiyat Fakültesi, Yüksek Lisans, Doktora ve Mahalli Din görevlilerinin eğitilmesi amacıyla ülkemize 1900 civarında öğrenci getirilmiş ve hizmet içi eğitim kursuna alınmıştır. Kırgızistan Cumhuriyeti; kuzeyde Kazakistan, batıda Özbekistan, güneyde Tacikistan, doğu ve güney doğuda Çin Halk Cumhuriyeti ile çevrilmiş olup, Başkenti Bişkek’tir. Kırgızistan’ın nüfusu 5.315.850, yüzölçümü ise 198.500 km² dir. Önemli şehirleri; Oş, Narin, Celalabad, Tokmok, Çolpanata, Karakol, Karabalta, Koçkor vb. dir. Kırgızistan Cumhuriyeti; 15 Aralık 1990 tarihinde egemenliğine, 31 Ağustos 1991 tarihinde de bağımsızlığına kavuşmuştur. Ancak, üzülerek söylemek gerekir ki, ülkedeki gelir dağılımındaki dengesizlik, demokrasinin iyi işlememesi, yolsuzlukların ve adam kayırmaların bir türlü önüne geçilememesi sebebiyle tarihte dünyaya yön veren ilimlerin geliştiği ve ilim adamlarının yetiştiği Fergana Vadisi’nin bu güzel ülkesi, maalesef bir türlü istikrara kavuşamamıştır. Çünkü, Ağustos 2010 - 136 17 gündem bağımsızlıkla beraber Cumhurbaşkanı olan Askar Akayev, 2005 senesinde yukarıda belirtilen sebepler nedeniyle halkın ayaklanması neticesinde en yakın arkadaşları (Başbakan Kurmanbeg Bakıyev ve Dışişleri Bakanı Roza Otunbayeva) tarafından görevinden uzaklaştırılmış ve ülkesini terk etmek mecburiyetinde kalmıştır. Ülkeyi istikrara kavuşturmak, yolsuzluklara ve kayırmalara son vermek, insanca ve hakca bir düzen kurmak amacıyla Cumhurbaşkanlığını üstlenen Kurmanbeg Bakıyev de maalesef beş sene sonra 2010 yılı Şubat ayında yine aynı gerekçelerle halkın ayaklanması sonucunda görevden uzaklaştırılmış ve selefi gibi o da ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Ancak, bu defa da geçmiş hükümetlerde görev almış olan Roza Otunbayeva'nın Cumhurbaşkanlığına getirilmesine rağmen ülkede istikrar sağlanamamış ve etnik çatışmaların önüne bir türlü geçilememiştir. Orta Asya’nın bu en küçük Türk Cumhuriyeti’nde bu ayaklanmalar hem cana hem de mala malolmaktadır. Çünkü, birinci halk ayaklanması ve yönetim değişikliği sırasında yüzlerce Kırgız kardeşimiz hayatını kaybetmiş, ayrıca çok sayıda Türk ve Kırgız işyeri, devlet dairesi ve evler yağmalanmıştır. Bu defaki halk ayaklanması ve yönetim değişikliği sırasında ise yine çok sayıda Kırgız soydaşımız hayatını kaybetmiş, iş yerleri ve devlet daireleri yağmalanmıştır. Öbür taraftan ilk defa Stalin döneminden beri Kırgızistan’da yaşayan Ahıska Türklerine yönelik bir saldırı ve yağmalama olayı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca yine hiç arzu edilmeyen Kırgız-Özbek 18 Ağustos 2010 - 136 kavgası körüklenmiş, yüzlerce Özbek kardeşimiz öldürülmüş, binlercesi yaralanmış ve yüz binlercesi Özbekistan’a göç etmek zorunda kalmıştır. Özellikle Oş ve Celalabad şehirlerinde meydana gelen çatışmalar nedeniyle bu şehirlerde bulunan vatandaşlarımızın da can emniyetlerini sağlamak amacıyla uçaklar gönderilmiş ve ülkemize gelmeleri sağlanmıştır. Türk Kızılay’ınca uçaklar dolusu yardım gönderilmiş ancak, Kırgız Kızılayı bu yardımların Türk Kızılayınca dağıtımını engellemiştir. Buna rağmen Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül, yaraların sarılması amacıyla Kırgızistan’a 15-20 milyon ABD Doları yardım yapılacağını belirtmiş, BM’ce de gereğinin yapılacağı açıklaması yapılmıştır. Ata yurdumuzdaki bu istikrarsızlık ve kargaşa dileriz en kısa zamanda son bulur. Çünkü, küçük bir ülkede görülen bu etnik kıvılcım ateşinin diğer kardeş ülkelere de sıçramadan ve tehlikeli bir boyuta ulaşmadan en kısa sürede sönmesi en içten gelen arzumuzdur. Dileriz bu ilk ve son olur. Dünyanın en uzun (60 bin beyit) Manas Destanı gibi muazzam yazılı bir destana ve Cengiz Aytmatov gibi Nobel ödüllü bir yazara sahip ve Maveraü’n-Nehir ve Fergana Vadisi’nin manevi atmosferi içinde yer alan Kardeş ve soydaş Kırgızistan’a bu görüntüler hiç de yakışmıyor. Kırgızistan’da konuşulan dil, Türk dil ailesine bağlı olan Kırgızca olup, para birimi ise Som’dur. Etnik yapıya gelince; ülke nüfusunun %66.3’ü Kırgız, %13.7’si Özbek, %11’i Rus ve %9’u ise diğer 30 etnik grubu oluşturmaktadır. Nüfusun %84’ü Müs- lüman, %15’i Hıristiyan ve %1’i ise diğer din mensuplarından meydana gelmektedir. Kırgızistan’da da diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi Din İşleriyle ilgili iki kurum bulunmaktadır. Bunlardan birisi bir devlet kurumu olan ve ülkede bulunan bütün dinî faaliyetleri kontrol eden Devlet Din Ajansı Başkanlığı, diğeri ise Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı’dır. Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı 1996 senesinde kurulan Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı’nın ilk başkanı Kimsenbay Abdurrahmanov, daha sonra ise bu görevi uzun yıllar Muratali Hacı Cumanov yürütmüş, ihtilalden sonra birkaç kişi bu makama getirilip sonra uzaklaştırılmıştır. Şimdi Dinî İdarenin başında Ruslan Cumagulov bulunmaktadır. Ülkede bulunan iki bin kadar cami ve bir o kadar da din görevlisinin bağlı olduğu ve genellikle cami hizmetleriyle ilgilenen Başkanlığın gelirleri camilerden elde edilmekte ve din görevlilerine de bu gelirlerden ücret ödenmektedir. Devlet bütçesinden ise herhangi bir ödenek tahsis edilmemektedir. Kırgızistan Devlet Din Ajansı Başkanlığı 1996 senesinde kurulan Devlet Din Ajansı’nın Başkanlığını önce Jolbors Jorobekov, sonra Latifcan Sagınbayev yürütmüş, daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı da yapmış olan Kanıbeg Osman Osmanaliyev bu görevde bulunmuş, şimdi ise bu göreve Bolotbek Abdurahmanov getirilmiştir. Bu kurum ise; devletin din ile ilgili işlerini planlamakta, düzenlemekte ve hangi din ile gündem ilgili faaliyet olursa olsun bu kurum izin vermekte ve okullarda okutulacak din dersleri ile ilgili düzenlemeleri ve çalışmaları da yapmaktadır. Başkanlığımızca Sunulan Hizmetler A- Din Hizmetleri - Kırgız soydaşlarımıza daha etkin, verimli ve koordineli bir hizmet sunulabilmesi amacıyla öncelikle bu ülkede bir Din Hizmetleri Müşavirliği ihdas edilmiş ve Dini Yayınlar Dairesi Başkanı Orhan Balcı atanarak (1992-1996) görev yapmıştır. Daha sonra sırasıyla bu göreve Süleyman Coşkun (1996-2000), Mehmet Gürler (2002-2005) ve M. Şemsettin Ünal (2005-2009) atanmıştır. 15.09.2009 tarihinde bu göreve atanan Fahri Sağlık ise hâlen göreve devam etmektedir. -Kırgız soydaşlarımıza hizmet sunmak amacıyla bugüne kadar 97 din görevlisi gönderilmiş olup, bu amaçla hâlen bu ülkede görev yapan 13 din görev- limiz bulunmaktadır. Ramazan aylarında da bugüne kadar 74 din görevlisi gönderilmiştir. Ayrıca, Oş İlahiyat Fakültesi mezunlarından din hizmeti sunan otuz civarında mahalli din görevlisine maddi katkı sağlanmaktadır. B- Eğitim Hizmetleri -Kırgız soydaşlarımızın kısa ve uzun vadeli din hizmetlerini göz önünde tutan Başkanlığımız beliren bu ihtiyacı karşılamak üzere başlangıcından bugüne kadar Kur’an Kursu, İmam-Hatip Lisesi, İlahiyat Fakültesi, Yüksek Lisans, Doktora ve Mahalli Din görevlilerinin eğitilmesi amacıyla ülkemize 1900 civarında öğrenci getirilmiş ve hizmet içi eğitim kursuna alınmıştır. -Kırgız soydaşlarımızın uzun soluklu ve kalıcı din hizmetleri ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Oş Üniversitesi İşbirliği ile 1993-1994 eğitim-öğretim yılında bir İlahiyat Fakültesi açılmıştır. Hazırlık sınıfı ülkemizde, diğer sınıfları Kırgızistan’da devam eden Fakülteden bugüne kadar 500 civarında öğrenci mezun olmuştur. Her türlü masrafları Türkiye Diyanet Vakfı’nca karşılanan Fakültede, mahalli öğretim görevlilerinin yanında ülkemizden gönderilen akademisyenler de görev yapmaktadır. C- Dinî Yayın Hizmetleri Kırgız soydaşlarımızın ihtiyaç duydukları ve talep ettikleri dinî yayın ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla bağımsızlıklarından bugüne kadar başta Kur’an-ı Kerim ve Meali olmak üzere Kırgızca Kur’an Okumaya Giriş, Resimlerle Namaz Hocası, Siyer-i Nebi, Hatemü’l-Enbiya, Cep İlmihali, İslam'da Haramlar ve Büyük Günahlar, Mutluluk Yolu İslam, Çocuk Hikayeleri, Özet Olarak İslam, Tonton Nine, Masal Dünyasından Merhaba, İslam İnanç Esasları, Diyanet Avrasya Dergisi, Diyanet Takvimi, Dinimi-Kitabımı-Peygamberimiİbadetlerimi ve Dualarımı Öğreniyorum vb. 700.000 civarında Ağustos 2010 - 136 19 gündem Kanıbeg Osmanaliyev başkanlığındaki heyet ülkemize gelerek TBMM, Devlet Bakanlığı, MEB ve Başkanlığımızı ziyaret ederek ülkelerinde uygulamayı düşündükleri din ile ilgili yasa çalışmaları konusunda resmî görüşmeler yapmışlardır. dinî yayın, Kırgız soydaşlarımıza ücretsiz dağıtılmak üzere gönderilmiştir. D- Sosyal ve Kültürel Etkinlikler - Etleri ve yan ürünleri ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak ve Oş Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okuyan öğrencilerin yıllık et ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 1995 tarihinden 2008 yılına kadar 3548 adet, 2008 senesinde 400 ve 2009 senesinde 600 adet Vekalet Yoluyla Kurban kestirilmiştir. - Kardeş Şehir Projesi kapsamında Çankırı ile Bişkek, Erzurum ile Talas, Şanlıurfa ile Oş, Karabük ile Narın ve Zonguldak ile Koçkar Kardeş Şehir olarak eşleştirilmiş ve bazı ihtiyaçları eşleştirilen bu illerimizin müftülüklerince karşılanmıştır. - Türkiye Diyanet Vakfı’nca Koçkor şehrinde kubbeli-minareli bir cami ile Kur’an kursu, lojman, şadırvan vb. yaptırılmış ve 1996 senesinde Kırgız soydaşlarımıza hediye edilmiştir. - Türkiye Diyanet Vakfı’nca Özgen Şehrinde medfun bulunan İmam Serahsi’nin Türbesi, yanında cami ve kütüphane yaptırılmakta olup, Kırgızistan’da meydana gelen gelişmeler nedeniyle yapımı henüz sonuçlandırılamamıştır. - Yine Türkiye Diyanet Vakfı ile beş Kardeş Şehir Müftülüğümüz 20 Ağustos 2010 - 136 Başşehir Bişkek’te kubbeliminareli bir cami ile külliyesini yaptırmak üzere çalışmalara başlamış ancak, yukarıda zikredilen sebepten dolayı inşaatına henüz başlanamamıştır. - Oş İlahiyat Fakültesi öğretim elemanları için lojman temin edilmiş, buraların her türlü (gaz, elektrik, su vb.) ihtiyaçları karşılanmış ve hâlen de karşılanmaya devam edilmektedir. - Ayrıca Oş İlahiyat Fakültesi yanında da bir cami yaptırılarak öğrencilerle beraber soydaşlarımızın istifadesine sunulmuştur. Gelen-Giden Heyetler - 18-23 Mayıs 2004 tarihlerinde Oş İlahiyat Fakültesi’nce düzenlenen “Orta Asya’da İslam” konulu Uluslararası sempozyuma Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr Ali Bardakoğlu ile Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez katılmıştır. - 19-24 Mayıs 2007 tarihlerindeki “Globalleşme Sürecinde Din Bilimleri-Ahlak Bilgisi” konulu sempozyumda Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Şevki Aydın bir tebliğ sunmuştur. - Oş Üniversitesi Rektörü Muhtar Orozbekov ve Dinî İdare Başkanı 2007 ve 2010 tarihlerinde ülkemizi ve Başkanlığımızı ziyaret etmiştir. - 15-19 Aralık 2008 tarihlerinde Kırgızistan Din Ajansı Başkanı - Aynı amaçla kendilerine yardımcı olmak ve ülkemizin bu konudaki deneyimlerini kendi arzuları istikametinde paylaşmak amacıyla Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Şevki Aydın, Din Öğretimi Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Aycan ve l. Hukuk Müşaviri Süleyman Duman’dan oluşan bir heyet Kırgızistan’ı ziyaret etmiştir. - Avrasya İslam Şûralarının tamamına Kırgızistan Dinî İdare Başkanları ile Devlet Din Ajansı Başkanları katılmış ve bu konuda iyi bir şûra üyeliği örneği sergilemişlerdir. - Başkanlığımız ile Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı arasında 14.05.2009 tarihinde 28 maddelik Dinî Alanda İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Dost, kardeş ve soydaş Kırgızistan ve Kırgız kardeşlerimiz dileriz en kısa zamanda huzur ve istikrara kavuşur, uzun yıllar yabancı boyunduruğu altında kalmanın ezikliğinden ve zilletinden bir an önce kurtularak İslam kardeşliğinin asırlar ötesinden gelen sevecenliği ile sevgi ve barış ortamında gerçek manada benliğine dönmüş olur. Bu sayede de dış mihrakların kışkırtmalarından ve kurmuş oldukları tuzakların farkına vararak gerçek benliklerine dönerler. Böylece birikimlerini ve enerjilerini ülkelerinin, geleceklerinin ve çocuklarının refahı ve mutluluğu için harcarlar.