Milletin KararÜna Doğru - Stratejik Düşünce Enstitüsü

advertisement
www.sde.org.tr
Aylk Uluslararas likiler ve Strateji Dergisi
Yl: 1
Say: 6
MAYIS 2010
SD STRATEJK DÜÜNCE
Aylk Uluslararas likiler ve Strateji Dergisi
Yl: 1
Say: 6
Mays 2010
ãQFH5XKHQYH%HGHQHQ
SD
STRATEJK
DÜÜNCE
Fiyat: 7 TL (KDV Dahil)
Anayasa Deiikliinde
“Protokollere Destein
Sivil Ekonomiler
Souk Sava
“Kalp ‘EVET’çi, ya da
Milletin Kararna Doru
Sürmesi Gerekir”
ve Askeri Harcamalar
Sonras’nn Üç Evresi
‘HAYIR’c Deiliz”
Yasin AKTAY
Kaan SOYAK
Hasan KÖN
Beril DEDEOLU
Masum TÜRKER
SDE Çankaya
Kökünde
Krgzistan’da
Halk Devrimi
Soykrm le Sorun
Arasna Skmak
Yarg Reformuyla
Siyasallamak
Milletin
Kararna
Doru
Fason Olmayan Sivil Düünce
Stratejik Düünce Enstitüsü (SDE) Nisan aynda Türkiye gündemini
belirleyen çalmalara imza att. Mart aynda Yarg Reformu’nu kapsaml
bir ekilde ele alan ve bugün tarttmz konulara k tutan konferans
ve raporlar hazrlayan Enstitümüz Krgzistan’da yaanan olaylarda da
kamuoyunu birinci dereceden bilgilendirecek faaliyetler organize etti.
Doç. Dr. Haluk Alkan’n sunumuyla “Krgzistan’ Anlamak” konulu Beyin
Frtnas ile önce konunun uzmanlarn biraraya getiren SDE, Krgzistan
Geçici Hükümetinin Ekonomiden Sorumlu Babakan Birinci Yardmcs
Sayn Almazbek Atambayev’i arlad. Yeni hükümetin hedeflerini Türk
ve dünya kamuoyuna buradan duyuran Atambayev’in Türkçe verdii mesajlar yazl ve görsel medyada
geni yank bulurken, özellikle “Krgzistan atavatan, buras anavatan. Buraya gelmezsek ayptr” sözleri
Türkiye’nin bölge corafyasnda alglanna dair ciddi izler tayordu.
Düünce kurulularnn ve strateji merkezlerinin üstlenebilecei misyonlar Cumhurbakan Abdullah
Gül’ün de gündemindeydi. Enstitü Yönetim Kurulu ve kurucumuz Stratejik Düünce ve Aratrma Vakf
(SDAV) üyelerini kabul eden Cumhurbakan Gül, düünce kurulularnn Türkiye’nin uluslararas arenada
sorun çözme kapasitesini ortaya koymas açsndan önemine vurgu yapt. Genel Sekreter Mustafa
sen bakanlndaki danman ve bürokratlar eliinde, SDE heyeti ile planlanandan uzun süren bir
görüme gerçekletiren Cumhurbakan, ‘Hepinizi tanyorum. Bu kadro çok i yapar” diyerek Enstitü
kadrosunu beklenenden daha güçlü bulduunu ve çalmalarmza her türlü destei vereceini kaydetti.
Cumhurbakan, SDE’nin hazrlklarn yürüttüü ve yerli-yabanc uzmanlarn itirak edecei uluslararas
bir program formatnda planlad, “Deien Küresel Güç Dengeleri ve Türkiye” konferansna davetimizi
de olumlu karlayarak gelmeyi arzuladn belirtti.
SDE son günlerde gerçekletirdii hamlelerle hiçbir önemli sorunu ihmal etmediini ispatlad. Galiplerin
yazd tarih saf vicdanlar tatmin etmiyor. Böyle olunca küçük bir sosyal kvlcm büyük yangnlara
sebebiyet veriyor. Düünce kurulularnn adeta bir dalgakran vazifesi yaparak toplumlar daha ciddi
travmalardan korumas gerekiyor. Bu dorultuda, Nisan aynn banda “Ermeni Sorunun Yeni Boyutlar”
çaltay topland. Ardndan Prof. Dr. Birol Akgün ve Doç. Dr. Murat Çemrek tarafndan hazrlanan “Türk
D Politikasnda Ermeni Sorunu: Tarihsel Açmaz çin Çözüm Önerileri” raporu yaymland.
Ülkenin ba döndüren bir hzla deien gündemi içinde ‘fikri takip’in önemini, Yrd. Doç. Dr. Caner
Arabac’nn konumac olduu ‘Dersim’ konulu beyin frtnas, bir kez daha hatrlatt. En büyük sorun gibi
alglanan vakalar birkaç hafta sonra neredeyse hafzalardan siliniyor. Oysa yaray açmak, hastal tedavi
etmek deildir. Uzun ve sabrla süreci takip etmek gerekiyor.
Türkiye’nin en çok konuulan ve tartlan gündem konular ile ilgili Mart ve Nisan aylarnda düzenlediimiz
faaliyetlere dair haberleri, Stratejik Düünce’nin ve www.sde.org.tr’nin sayfalarnda okuyabilirsiniz.
Sivil toplumun, ülkemizde yeni bir kavram olarak ‘kamu diplomasisi’nin ve düünce merkezlerinin
yetersizlikleri, imdiye kadar zaten atl durumdaki devlet çarkn daha da yavalatt. Artk, Cumhurbakan
Gül’ün de ifade ettii ekilde, ‘fason’ kurulular yerine Türkiye’nin corafi, tarihi ve kültürel enginliine
projektör tutacak, kalc projeler üretecek düünce merkezlerine ihtiyacmz var. Bizim de görevimiz bu.
Prof. Dr. Yasin AKTAY
SDE Bakan
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
1
STRATEJK DÜÜNCE
Genel Yayn Yönetmeni
Prof. Dr. Yasin Aktay
Yayn Kurulu
Prof. Dr. Hasan Köni
Prof. Dr. Yasin Aktay
Büyükelçi (E) Nüzhet Kandemir
Prof. Dr. ükrü Halûk Akaln
Prof. Dr. Beril Dedeolu
Prof. Dr. Ali afak
Prof. Dr. Sencer mer
Prof. Dr. Birol Akgün
Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendolu
Prof. Dr. brahim S. Canbolat
Prof. Dr. Mehmet iman
Prof. Dr. Ramazan Gözen
Prof. Dr. aban H. Çal
Prof. Dr. Talip Özde
Prof. Dr. Ziya Öni
Doç. Dr. Murat Çemrek
Doç. Dr. Mustafa Aydn
Doç. Dr. Ertan Bee
Yrd. Doç. Dr. Caner Arabac
Mehmet Akif Ak
Aydn Bolat
Veli irin
Bayram Girayhan
Danma Kurulu
Prof. Dr. Tayyar Ar
Prof. Dr. Yavuz Unat
Prof. Dr. Gökhan Koçer
Prof. Dr. Harun Gümrükçü
Prof. Dr. E. Ethem Atay
Prof. Dr. Hasan B. Paksoy
Doç. Dr. Bekir Berat Özipek
Doç. Dr. Cihat Göktepe
Doç. Dr. Ensar Nianc
Doç. Dr. Ertan Efegil
Doç. Dr. M. Vedat Gürbüz
Doç. Dr. Mehmet Dikkaya
Doç. Dr. Mert Bilgin
Doç. Dr. Yaar Akgün
Yrd. Doç. Dr. Necdet Suba
Dr. Zafer Aydn Ecemi
Yayn Koordinatörü
Faruk Can
Yaz leri Müdürü
Ahmet Ünal
Yayn Asistanlar
Feyzan Ece Çapa,
Özlem Pnar Oran, Yasemin Küçer
07
SDE Haber
SDE Heyeti
Çankaya Kökü’nde
”
Stratejik Düünce ve Aratrma Vakf
ktisadi letmesi Adna Sahibi
Dr. Nurol Canbolat
Stratejik Düünce Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyelerini kabul eden Cumhurbakan
Gül, düünce kurulularnn Türkiye’nin
gerçek düüncelerinin yerli bir gözle d
dünyaya aktarlmas konusunda önemli bir
rol oynadklarn ifade etti.
73
Nüzhet KANDEMR
Irak’ta Demokrasiye Geçi
ve Seçim Sonras
Demokrasiye ilk admlarn atan Irak’ta, son
aamada çkan zorluklara ramen, geçen yl
Aralk ay banda, Meclis onayn alarak yürürlüe giren anayasa çerçevesinde yaplan
parlamento seçimleri, uluslararas gözlemcilerin de kabul ve beyan ettikleri üzere,
olanaklar ölçüsünde demokratik, anayasaya
uygun ve eit artlarda cereyan etmitir.
47
Prof. Dr. Hasan KÖN
Sivil Ekonomiler ve
Askeri Harcamalar
Uluslararas ilikileri aratranlar arasnda
çok az kimse tarihi, edebiyata benzeyen
anlatmlarn dnda uluslararas alanda
meydana gelen olaylarn, çatma ve
savalarn ekonomik maliyetlerini belirleyen
aratrmalar yapmtr.
Grak ve Sayfa Tasarm
OMEDYA - www.omedya.com
Fotoraar
AA, Cihan, ShutterStock
Bask Yeri / Tarihi
Öncü Basmevi
Kazm Karabekir Cad. Ali Kabakç han
No:85/2 skitler / ANKARA
T: 0312 473 80 45 - F: 0312 473 80 46
Stratejik Düünce Entitüsü Çetin Emeç Bulvar
A. Öveçler Mah. 4. Cad.1330 Sok.
No: 12 Çankaya / ANKARA / Türkiye
T: 0312 473 80 45 - F: 0312 473 80 46
www.sde.org.tr
Bu dergi içeriinin telif haklar Stratejik Düünce
Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayl Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu uyarnca kaynak gösterilerek ksmen yaplacak
alntlar dnda önceden izin alnmakszn hiçbir ekilde
kullanlamaz ve yeniden yaymlanamaz. Bu dergide yer alan
SDE’nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli’nin
çalmalar dndaki dier görü ve deerlendirmeler,
yalnzca yazarnn düüncelerini yanstmaktadr;
SDE’nin kurumsal
görüünü DÜÜNCE
temsil etmemektedir.
| MAYIS 2010
2 STRATEJK
90
Röportaj
“Kalp ‘EVET’çi, ya da
‘HAYIR’c Deiliz”
DSP Genel Bakan Masum Türker ile bir
röportaj gerçekletirdik. Zayfn hukukunun, normal sistemin hukukunun üstünde
olmas gerektiinin üzerinde duran Türker,
“Uzlama olmadan, siyasal diyalog gerçeklemeden bir anayasa deiiklii daha
balangçta kendisine muhalif yaratr ve
askeri anayasadan fark olmaz “ dedi.
ÇNDEKLER
”
25
04 Anayasa Deiikliinde Milletin Kararna Doru
Prof. Dr. Yasin AKTAY
SDE Haber
Ermeni Sorununun
Yeni Boyutlar Çaltay
SDE bünyesinde, “Ermeni Sorunun
Yeni Boyutlar” çaltay gerçekletirildi.
Prof. Dr. Yasin Aktay ve Prof. Dr. Hasan
Köni’nin açl konumalarndan sonra
birinci oturum Prof. Dr. Beril Dedeolu ve
ikinci oturum ise gazeteci Alper Tan’n
moderatörlüünde topland
07 SDE Heyeti Çankaya Kökü’nde
SDE Haber
08 Gül’ün Yerli Düünce Özlemi
Alper TAN
11 Ermeni Açlmnda Yeni Diplomatik Manevralar
Prof. Dr. Birol AKGÜN
16 ‘Soykrm’ ile ‘Sorun’ Arasna Skmamak çin Sivilleme
Doç. Dr. Murat ÇEMREK
19 Ermeni Diasporas Propagandasnn Uluslararas Boyutlar
Büyükelçi (E) Emin GÜNDÜZ
22 Röportaj: “Protokollere Destein Sürmesi Gerekir”
Kaan SOYAK
04
25 Ermeni Sorununun Yeni Boyutlar Çaltay
Prof. Dr. Yasin AKTAY
Anayasa Deiikliinde
Milletin Kararna Doru
Bu rejim 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980
tarihlerindeki fiili müdahalelerle iyice
normalletirildikten sonra 1997 ylnn 28
ubat’nda, günün postmodern artlar
ve imkânlarna uygun bir yolla kendini en
etkili biçimiyle yeniden üretti.
SDE Haber
28 Krgzistan stikrar Bulacak m?
Aydn BOLAT
31 Krgzistan’da Hâkimiyet Deiimi ve Çin
Doç. Dr. Erkin EKREM
36 Asimetrik likiler Balamnda Krgzistan D Politikas
Doç. Dr. Haluk ALKAN
42 Krgzistan’n “Renksiz Devrimleri”
Doç. Dr. Konuralp ERCLASUN
47 Sivil Ekonomiler ve Askeri Harcamalar
Prof. Dr. Hasan KÖN
50 Souk Sava Sonras’nn Üç Evresi
Prof. Dr. Beril DEDEOLU
22
55 Yeni Bir Söylem: Yumuak Dengeleme
Doç. Dr. Muhittin ATAMAN
Röportaj
59 Ekonomik ve Politik Yönleriyle Sudan Paneli
SDE Haber
“Protokollere Destein
Sürmesi Gerekir”
1996 ylndan bu yana Türkiye ile Ermenistan arasnda ekonomik iliki kurulmas için
çalan Türk Ermeni Gelitirme Konseyi
ebakan Kaan Soyak, Amerika Birleik
Devletleri, Ermenistan ve Türkiye’deki hem
diplomatik hem de sivil deneyimleriyle iki
ülke arasnda gelinen son noktay güncel
gelimeler nda Stratejik Düünce’ ye
deerlendirdi.
60 ‘Nükleer Briç’te ABD Kime Kar Oynuyor?
Ahmet ÜNAL
64 Din Özgürlüünü Snrlayc Kararlaryla AHM
Selvet ÇETN
69 AB’nin Terörizmle Mücadele Anlaynda Gelimeler
Doç. Dr. Ertan BEE
73 Irak’ta Demokrasiye Geçi ve Seçim Sonras
Büyükelçi(E) Nüzhet KANDEMR
75 Kamu Diplomasisi, Türkiye ve Ortadou’ya Açlmak
Dr. Kaan DLEK
81 Kabil-Washington Hattnda Gerginlik ve Çözüm Araylar
50
Khalilullah RASUL - Ali ERTAN
Prof. Dr. Beril DEDEOLU
Souk Sava
Sonrasnn Üç Evresi
Günümüz küresel güç dengelerindeki
dalm, Souk Sava yllarndaki gibi
iki bloklu yapda aramann mümkün
olmad gerçei, devlet davranlarnda
çok deikenli geçici ittifaklarn kurulmasna yol açmaktadr.
86 Türkiye Afganistan’da Nasl Bir Misyon Üstlenebilir?
Prof. Dr. Talip ÖZDE
90 Röportaj: “Kalp “EVET”çi, ya da “HAYIR”c Deiliz”
Masum TÜRKER
93 Anayasa Deiiklii, Siyasi Merkezi Deitirmek midir?
Dr. Murat YILMAZ
96 Siyaset Yapmak, Siyasallamak Siyasallatrmak
Doç. Dr. Mustafa AYDIN
100 Anayasa Deiiklii Süreci
Doç. Dr. Faruk BLR
104 HSYK’ya likin Deiiklik Tekli ve Kuvvetler Ayrl
108 Doç. Dr. Yusuf evki HAKYEMEZ
108 Kutlu Doum Haftas
Yrd. Doç. Dr. Necdet SUBAI
Analiz
Anayasa Deiikliinde
Milletin Kararna Doru
Prof. Dr. Yasin AKTAY*
Bu rejim 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 tarihlerindeki ili müdahalelerle iyice normalletirildikten
sonra 1997 ylnn 28 ubat’nda, günün postmodern artlar ve imkânlarna uygun bir yolla
kendini en etkili biçimiyle yeniden üretti. Rejimin ana stratejisi türlü entrikalarla bir merkezden
üretilen korkularn bir “kurtarc güç” olarak korkunç canavarn varlna ve gerekliliine halk
iknâ etmesine dayanyordu.
Demokrasi Mevsimi
Nisan ve Mays aylar yakn tarihimizde
demokrasi açsndan önemli aksamalarn yaand, büyük eiklerin atland,
keskin virajlarn alnd aylar. 1950 ylnn 14 Mays’ Türkiye’de tek partili
otoriter rejime kar “yeter söz milletin”
slogannn güçlü ve etkili bir anlam bulduu bir gündür. Demokrat Parti’nin 27
yl süren tek partili CHP rejimine kar
halkn özgürleme arzusunu en anlaml
bir biçimde ifade ettii gün. Ne yazk
ki on yl sonra yine bir Mays günü (27
Mays) Türk halknn demokrasi talebinin tam bir ablukaya alnaca vesayet
rejiminin de balangcn oluturacaktr. 27 Mays hiç kukusuz Türkiye’nin
demokrasi tarihi açsndan kapkara bir
sayfadr. Darbeye giden sürecin hazrlanmas, darbe sonrasnda yaananlar ve
darbe rejiminin sürekli hale getirilmesi
üzere kurulan yeni rejim Türkiye’de demokrasinin uzun süre sadece bir oyun
ve elenceden ibaret bir yanlsama rejimi olarak yaanmasn da beraberinde
getirmitir. Görünürde yaplm olan seçimler, halkn oylaryla iktidara gelmi
vekillerin yaptklarnn veya yapacaklarnn snrl tutulmasn öncelikli olarak
gözetmi bir rejim… Kendisinden kaçnlamayaca bir yerden sonra anlalm olan millete kerhen verilen yetkinin
her türlü entrika ve kurumsal tedbir ile
belli bir iktidar seçkini oligarik grup ta4
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
rafndan abluka altna alnmasn temin
eden bir rejim...
Bu rejim 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980
tarihlerindeki ili müdahalelerle iyice
normalletirildikten sonra 1997 ylnn
28 ubat’nda, günün postmodern artlar ve imkânlarna uygun bir yolla kendini en etkili biçimiyle yeniden üretti.
Rejimin ana stratejisi türlü entrikalarla
bir merkezden üretilen korkularn bir
“kurtarc güç” olarak korkunç canavarn varlna ve gerekliliine halk iknâ
etmesine dayanyordu.
Komplonun Teorisinden Bizatihi
Kendisine: Dantay Cinayeti
Yine 4 yl önce bir Mays günü
Dantay’a yaplan saldrnn ardndan bu sistemin bütün foyasnn ortaya
çkt yeni bir döneme girilmi oldu.
Dantay cinayeti ksa bir süre sonra bu oligarik yapnn kendini elli yl
boyunca halka nasl bir tezgâh ile yutturduunu da bir bir deifre eden bir
sürece dönütü. Türban’n okullarn
dnda da öretmenler için yasaklanabileceine hükmettii için dindar kesimin hakl eletirilerini ve kzgnln
celp eden Dantay üyelerine Alparslan
Aslan isimli avukatn bu öfkeyi ifade
etmek üzere düzenledii saldr ilk anda
muhafazakâr bir tehdit için gerekli ikna
edici delili fazlasyla salyordu. Bu
slamclar Ak Parti’nin iktidarndan da
yüz bularak ii bu raddeye getirmi,
devletin mahremine kadar girip yargya
en cüretkâr saldrda bulunmaktan çekinmiyorlard. Bu cüretkârln cezasz
braklmas düünülemezdi. Nitekim
eylemin haberi duyulur duyulmaz bir
anda Cumhurbakanndan Genelkurmay Bakanna, Yüksek Yarg mensuplarndan parti liderlerine kadar herkes bu
saldry laik cumhuriyete kar ilenmi
bir saldr olarak niteledi. Cenaze töreni
olayn faili konusunda hiçbir kukuya
yer brakmayan bir infaz protestosuna
dönümütü bile. Oysa olay mahallinde
suçüstü yakalanm olan failin ksa süre
içinde ortaya çkan balantlar sadece
Dantay cinayetini deil ayn zamanda
öncesinde ilenmi bir dizi benzer cinayeti ve entrikay da aydnlatacak, hem
de bu süreç içinde bütün bu eylemlerin
toplamda nasl bir sistemi var ettii de
yava yava aydnlatlacakt. Bu eylemler sistem, rejim, düzen ve devlet denilen aygtn arkasndaki bütün gizemi
çözüyordu. Ortada komplonun teorisi
veya senaryosu deil bizatihi kendisi
duruyordu.
Aslnda Dantay cinayeti bütün boyutlaryla ortaya çkm olmasnn sözü bitirip insanlar hukuk ve adalet çizgisinde
buluturmas beklenmeliydi. Böyle bir
olayn savunulabilir bir taraf yoktu ve
bu eylemle kendisi arasna bir mesafe
koymamak bal bana knanmas ge-
reken bir tutum olmalyd. 2000 ylnda Hizbullah terörü, akabinde de Taliban veya el-Kaide eylemleri gündeme
geldiinde Türkiye’de dindar insanlar
tuhaf bir bask altnda kaldlar. Birileri dindar insanlar Hizbullah, el-Kaide
veya Taliban slamcl ile aralarna
mesafe koymaya günübirlik davet etmeye, hatta zorlamaya balad. Bu konuda
dindarlarn yaptklar eletiriler bile yeterli görülmedi, daha fazlas istendi hep.
Bugün ise Dantay cinayeti ile birlikte
çorap söküü gibi ortaya çkan karanlk
ilikiler ana aslnda belli bir mesafede
durmann bile yeterince yüz kzartc bir
suç oluturmas gerekirken bu iin avukatlna soyunabilen parti liderlerimiz
bile olabiliyor. Ayn kesimler Ergenekoncularla aralarna bir mesafe koymaya hiçbir ekilde gerek duymuyor. Demokrasi ve hukuk ne yazk ki bir asgari
müterek oluturamyor bile.
Dantay Cinayetinin
Ardndaki Sistem
Yine de bir Mays günü büyük bir faciayla, bir yüksek yargcn ölümüyle, bir
kaçnn da yaralamasyla sonuçlanan
Dantay saldrsnn ardndan yaanan
yarg süreci Türk demokrasisi için hayrl sonuçlara yol açmtr. Ancak saldr günü alelacele dindar insanlar elde
hiçbir delil olmad halde töhmet altnda brakmaktan çekinmeyen kesimlerin
bugün eldeki bir dizi delile karlk inatç bir suskunluu tercih ediyor olmalar,
hatta bu saldrnn örgütleyicilerinin yarglanma sürecine kar homurdanmalar
dikkat çekicidir. Açkça ortaya çkmtr
ki, Dantay’da bir yargcn katledilmesine aslnda kimsenin üzüldüü yok, aksine böyle bir olayn ilk anda ilan edilen
failleri tarafndan yaplm olmas sevindirici bile olmutur -tpk olayla ilgili
gerçein ortaya çkmasnn giderek ayn
kesimleri üzmesi gibi.
Dantay saldrsn böylesi bir gizli sevinçle karlayanlar, “Türkiye’nin 11
Eylül’ü” diye manet atarken, aslnda
ABD için 11 Eylül’ün gördüü ilevin
aynsn Türkiye için de istemi oluyorlard. Nitekim Dantay saldrsnda
bozuk olduu duyurulan kameralarn
aslnda bozuk olmad, aksine yaplan
kaytlarn olaydan birkaç gün içinde silindii ortaya çkt. Bu gerçek Dantay
saldrsnn inanlmas zor bir büyük
organize i olduunu, olaya sanlandan
çok daha fazla kiinin hatta kurumun
dâhil olduunu gösterdi. Olayn batan
itibaren planlanmasndan icrasna, olay
sonras kamu iletiimine kadar her eyin
ayn büyük organizasyonun parças olarak düünüldüü net bir biçimde ortaya
çkt. O gün o manetleri atanlar, dindar
insanlar o büyük ithamlarn altnda brakanlar ortaya çkan bunca gerçein
karsnda hiçbir ey olmam gibi pikince davranmay sürdürebiliyor.
Dantay cinayetinin gelimeler nda
iyice netleen amacnn, 2007 ylndaki
Cumhurbakanl seçimlerine giden
yola bir büyük mayn döemek olduu
ksa sürede anlald. Cumhurbakanl
seçimine, Türkiye’de oligarik yap çok
merkezi bir önem atfediyordu. Daha
önce Demirel ve Sezer’in ahsnda billurlam bir cumhurbakanl proli
önemli bir siyasi sermayeyi oluturuyordu ve bu sermaye kolayca vazgeçilebilir
gibi görünmüyordu. 2007 Nisan aynda
balayan Cumhurbakanl seçiminin
27 Nisan’daki ilk turundan hemen sonra
Genelkurmay’n internet sitesine konulan e-muhtra, bir kale olarak alglanan
cumhurbakanln kaptrmamak adna
giriilmi bir dizi hamlenin en etkilisi
olaca varsaylmt. Asker, görev ve
yetki alannda olmad halde sadece
kendi darbe teamülleriyle bir hak ola-
rak göstermeyi baard otoriter dile
bir kez daha bavurdu. Açkça cumhurbakanl sürecine müdahil olduunu
ilan etti. 27 Nisan muhtras bu açdan
darbeler tarihimizin yaskoyla sonuçlanm en önemli giriimini oluturdu.
Aslnda 27 Nisan muhtras karsnda
kaydedilmeyi daha fazla hak eden eylem, hükümetin ertesi gün yaymlad
kar bildiri olmutur. Askerlerin yaymladklar bildirilere alz da muhtraya muhatap olan bir hükümetin ilk
kez “Genelkurmay’n Babakanln
emrinde olduunu” dolaysyla darbe
yapmak veya seçimlere karmak gibi
bir görevinin olmadn hatrlatmasna
tank olunuyordu. O yüzden 27 Nisan
Türk demokrasisi açsndan yeni bir lekeyi çalmsa da 28 Nisan bildirisi Türk
demokrasisi açsndan çr açc yepyeni bir sayfa oluturmutur.
Nitekim 28 Nisan’dan hemen sonra
hükümetin ald bir dizi kararla, hem
erken seçim hem de cumhurbakann
bir daha benzer bir kriz oluturmayacak
ekilde halkn seçimine brakan referandumun önünü açmas sonucunda Türkiye demokrasisi yeni bir yapsal dayanaa daha kavumu oldu.
Anayasa Deiiklii:
TBMM’ne Siyasetin Dönüü
Anayasa deiiklii paketinin Nisan
aynda ilk turunun tamamlanmas anlaml bir tevafuk oldu. Daha anlamls
12 Eylül darbecilerinin yarglanmasn engelleyen Anayasann geçici 15.
Maddesinin kaldrlmasnn tam da
son muhtra denemesinin yapld 27
Nisan günü gerçeklemesi oldu. lk
turu AK Parti içinde beklenen relerin gerçeklemeden 330 oyun üstünde
geçmesi, deitirilen maddelerin içerii göz önünde bulundurulduunda
siyaset adna ciddi bir kazanm olduu
deerlendirilmelidir. Youn görümeler içinde AK Parti grubunda verilecek
relere bel balayan ana muhalefet,
bir yandan da kendi grubuna kar açk
bir güvensizlik sergilemi, “hayr” oyu
verdirmek için bile olsa kendi grubunu
oylama sürecinden uzak tutmaya çalm oldu.
Anayasa deiikliinin ikinci turunda parti kapatmay düzenleyen ve
TBMM’nin iznini art koan 8. Madde oylamasnn dnda dier maddeler
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
5
sorunsuz bir ekilde geçti. 8. Maddenin
yeterli oyu alamayarak dümesinin muhalefette yaratt sevinç ile iktidar cephesinde yaratt oka ramen sonraki
gelimeler muvacehesinde bu sonucun
içinde AK Parti lehine deerlendirilen
hesaplanmam politik kârlar olduu
görüldü. En önemlisi muhalefetin bütün söylem ve iddialarnn seçmen nezdindeki inandrclnn böyle bir olayla güçlü bir biçimde zedelenmesidir.
Muhalefetin asla biraraya gelmeyecek
bütün unsurlar AK Parti kartlnda
birlemekle kalmam parti kapatma
gibi bir konuda bata BDP olmak üzere
bütün partiler ittifak etmitir. Bu ittifak büyüdükçe AK Parti için çok daha
küçük bir hedef haline gelmi olduu
söylenebilir. Çünkü sözkonusu ittifakn
etrafnda birletii deerlerin toplumsal karl o kadar büyük deil. Bu
yaz yazld esnada paket üzerindeki
genel oylama yaplmamt. Ancak bu
son oylama da bir sürpriz ortaya çkarmazsa imdiden görünen ey Anayasa
deiikliinin AK Parti’nin oylaryla
yetinerek referanduma gitmek için gerekli oyu toplam olduudur. Anayasa
paketinin içerii dolaysyla ikinci tur
görümeleri sonucunda geçtii takdirde bunun demokrasi tarihimiz açsndan
gerçek bir devrim saylmas mukadder
olacaktr.
Bu arada re beklentisine ramen
kendi grubunu günlerce sabahlara kadar Meclis’te tutabilen Recep Tayyip
Erdoan’n liderlik performans bu
olay vesilesiyle yepyeni bir boyut ve
derinlik kazanm oldu. Gerçekten de
336 kiilik meclis grubunu bu kadar baarl bir biçimde yöneten Erdoan’n
karizmatik liderlik özellii zorlu bir
aamadan daha geçmi oldu.
Anayasa deiikliine kar muhalefetin ileri sürdüü argümanlar esasen
anayasa deiiklii giriimini demokrasinin veya siyasetin meru alanlarn
korumak adna bile olsa kaçnlmaz
klmtr. Türkiye’de önemli davalar
kilitlemi ve yürütülmez hale getirmi
olan mekanizmann HSYK ile ilgili
olduu malum olmuken adil bir yarglamay tesis etmenin bu kurumu yeniden yaplandrmaktan geçtii de ayan
beyan anlalmtr. Aslnda sadece
HSYK deil, dier alanlarda da yaplan düzenlemelerin büyük çounluu
iktidar, kulland yetkiler bakmn6
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
dan bugünkü konumundan bile geriye
götürüyor. Buna ramen iktidarn yargy kuatmaya çalmakla eletiriliyor
olmas ilginçtir. Ne yazk ki deiikliklere kar çkanlarn önemli bir ksm
Anayasa paketinin içerii hakknda en
ufak bir bilgiye sahip deil. Zaten muhalefetin içerie deil, bu deiiklii
AK Parti’nin yapyor olmasna yönelik
olduu da gizlenmiyor.
Her iki muhalefet partisinin Anayasa
Mahkemesi’nin kapatma davasnda
AK Parti’yi laiklie kar illerin oda olmakla suçlamasn AK Parti’nin
Anayasa yapmndan uzak kalmas için
bir gerekçe olarak ileri sürmesi, siyasete açk bir inançszlk halini gösteriyor.
Dorusu Anayasa Mahkemesi’ni kendi
yasama erkine ortak hale getirenler de
bizzat bu parlamenterler oldu. CHP’nin
Anayasa Mahkemesi’nin ikinci bir yasama aygt gibi çalmasndan yana
hiçbir rahatszlk duymuyor olmas, TBMM’nin manevi ahsn ciddi
bir anmaya tabi tutuyor. Anayasa
Mahkemesi’nin apaçk siyasi olan kararn kutsayarak AK Parti’yi meruiyet sorunu içinde göstermek, bir haksz
rekabet artlarn arzulamak, bu artlara
raz olmak ve bu artlardan nemalanmaktan baka bir anlam ifade etmiyor.
Bu konuda yine CHP’nin tutumunu
anlamak bir nebze mümkün ama AK
Parti’ye kapatma davasnn açlmasn
tetikleyen süreç Anayasa’nn 10. ve
42. Maddelerinin deitirilmesi giriimiydi. MHP bu giriimde AK Parti
ile birlikte hareket etti, hatta bu süreçte
inisiyatif ald ama beraber giritii bir
iten dolay sadece AK Partiye açlan
kapatma davasndan çkarlan meruiyet ithamn dillendirmekten de geri
durmam oldu.
Anayasa Mahkemesi 10. Ve 42. Maddelerin iptaline cüret etmekle parlamentonun yasama yetkisini bir bakma
elinden alm oluyordu. Tam da bundan
dolay bu yetkiye TBMM adna sahip
çkmak üzere, Anayasa Mahkemesi’nin
tekrar iptal edecei bilinse bile inatla
anayasa yapmna girimek lazmd.
CHP hiçbir müzakeresine katlmad
anayasa paketini, daha içeriini belki
de doru dürüst okumadan Anayasa
Mahkemesi’ne götüreceini ilan etti
bile. Oysa bu maddeleri detaylaryla
Mecliste tartmak ve belki de muhtemel düzeltme veya düzenlemeleri yap-
ma yolu kapal deildi. Bu yol kapal
deildir, ama tabii ki Anayasa Mahkemesi kadar güvenli ve garantili deildir. CHP Anayasa Mahkemesi’ni belli
ki kendine arka bahçe olarak görüyor
ve nasl olsa orada halledebilecei bir
meseleyi parlamentoda zahmet edip
tartmay gereksiz görüyor. O yüzden
Anayasa Mahkemesi’nin giderek bir
Ana muhalefet mahkemesine dönümü olduuna dair alg hiç de mesnetsiz durmuyor.
Buna ramen, Mahkemenin reddedecei ihtimali olsa bile anayasa deiikliine girimek, Meclisin yasa yapma
yetkisine sahip çkmak açsndan çok
önemli bir konudur. Bu sürecin sonucunda Anayasa deiiklii gerçeklemese bile sadece Meclisin yetkisini
tekrar ilan etmek açsndan böyle bir
giriimde bulunmaya deerdi.
Bu arada Meclis’ten geçmesini engelleyemedii bu paketin referanduma
gitmesini engellemek üzere CHP’nin
kollar svad imdiden görülüyor.
DSP’nin de kendisine destek olaca
bizzat genel bakan tarafndan duyuruldu. Yarg reformu ile ilgili batan
beri oldukça farkl ve olumlu bir tutum ve aray içinde görünen Masum
Türker’in olumlu araylarn böylesi
radikal bir retçi tutuma dönütürmesi
siyasetin Türkiye artlarnda ne kadar
süreksiz ve takibi zor bir eye dönüebildiini göstermesi açsndan ilginç.
Sonuçta süreç u veya bu aamada aksasa bile, en kötü tarafndan, anayasada
öngörülen deiiklikler bir kez denenmi olarak bir sonraki daha büyük atlmlar için azmsanmayacak bir tecrübe
olur. Dahas Türkiye’ye artk tantlm
bir yarg sistemi varken, ülke bunun
gerisinde daha çok uzun süre kalamayacaktr. Spesik olarak bu süreci
yöneten hükümetinse süreç nasl sonuçlanrsa sonuçlansn, kârl çkaca
anlalyor. Esasen muhalefetin de bu
saatten sonra kârl çkmay gözetmesi
mümkün olmasa bile süreçten daha az
zararla çkmann hesabn yapmas hâlâ
mümkündür. Muhalefet için süreçten
daha az zararla çkmann tek yolu da
süreci kabullenip ona destek olmak, hiç
deilse köstek olmamakt. Ne var ki o
yol da sonuna kadar açk durabilen bir
yol deil.
SDE Bakan*
SDE Haber
SDE Heyeti Çankaya Kökü’nde
S
tratejik Düünce Enstitüsü
Yönetim Kurulu Üyelerini kabul eden Cumhurbakan Gül,
düünce kurulularnn Türkiye’nin
gerçek düüncelerinin yerli bir gözle
d dünyaya aktarlmas konusunda
önemli bir rol oynadklarn ifade etti.
Gül, Stratejik Düünce Enstitüsü’nün
kuvvetli bir kadroya sahip olduunu
ve yaynlarn takip ettiini belirtirken
düünce kurulularnn ilevselliinin
altn çizdi. Düünce kurulular arasnda var olan rekabetin olumlu sonuçlarndan memnuniyetini de dile
getiren Gül, sözkonusu kurulularn
Türkiye’nin uluslararas arenada sorun çözme kapasitesini ortaya koymas açsndan da önemli olduuna
vurgu yapt.
SDE Yönetim Kurulu Bakan Prof.
Dr. Hasan Köni, Bakan Yardmcs
Büyükelçi (E) Nüzhet Kandemir ile
yönetim kurulu üyelerinin de hazr
bulunduu kabulde SDE Bakan
Prof. Dr. Yasin Aktay, Cumhurbakan Gül’e, kendilerine gösterdikleri ilgiden dolay teekkür ederek,
Türkiye’nin birikimini uluslararas
ortamda temsil etmeyi hedeediklerini belirtti.
SDE Yönetim Kurulu üyelerinin ziyaretine özel bir önem veren
Cumhurbakan Gül’ün kabulünde,
Cumhurbakanl’nn üst düzey
bürokratlar da hazr bulundu.Genel
Sekreter Mustafa sen, Genel Sekreter Yardmcs Nadir Alpaslan, Özel
Kalem Müdürü Büyükelçi Hüseyin
Avni Karslolu, Basn Badanman
H. Ahmet Sever, Kurumsal letiim
Bakan Kemal lter ve Danman
Cemil Antalyal ve dier yetkililer
de görümeye katldlar.
Enstitü’yü temsil eden heyette SDE
Yönetim Kurulu Üyeleri; Prof. Dr. Ali
afak, Gazeteci Alper Tan, SDAV
Genel Sekreteri Aydn Bolat, Prof.
Dr. Beril Dedeolu, Hakim (E) Faik
Tarmcolu, Prof. Dr. Kvlcm Metin Özcan, Yazar Mehmet Akif Ak,
Hak- Genel Bakan Salim Uslu ve
Stratejik Düünce ve Aratrma Vakf (SDAV) Mütevelli Heyet Bakan
Selahattin Yener de bulundu.
Planlanandan uzun süren görümede,
Cumhurbakan, SDE kadrosunu beklenenden daha güçlü bulduunu belirterek Enstitü çalmalarn her türlü
ve her bakmdan destekleyeceklerini
kaydetti.
SDE’nin düzenleyecei “Uluslararas Deien Küresel Güç Dengeleri
ve Türkiye” konferansna katlmak istediini belirten Gül, davetli heyetin
de sivil temsilciler olarak d toplantlara katlmasn önerdi. Yaynlarn
yabanc dillerde baslmasnn da önemine dikkat çeken Gül bu yaynlarn
dünyann her tarafna ulatrlmasn
tavsiye etti. Bu konuda Cumhurbakanl olarak da yardmc olacaklarn belirten Cumhurbakan Gül,
“ahsm ve Cumhurbakanl olarak
bu tür çalmalara her türlü destei
veririz. Köke gelen misarlerimizi
size yönlendiririz.” dedi.
SDE Heyeti Cumhurbakan Gül’e
Enstitü’nün faaliyetleri konusunda
bir dosya takdim etti.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
7
Analiz
Gül’ün Yerli
Düünce Özlemi
Alper TAN*
Stratejik Düünce Enstitüsü, yedi aylk faaliyetleri ile ülkenin düünce potansiyelindeki
beklenti çtas ve ümidini hayli yükseltmi bulunuyor. Cumhurbakan’nn aknl boa
deil. Bu ayn zamanda büyük ilerin yaplmas konusunda bizleri tevik eden bir gelime.
SDE’nin, Misak- Milli snrlarn aan hedeeri var.
Stratejik
Düünce
Enstitüsü
(SDE), Türkiye’nin kir yelpazesinin her rengini içinde barndran büyük bir yap. SDE’yi kuran
Stratejik Düünce ve Aratrma
Vakf, büyük hedeer koyarak
ama Türkiye’nin gerçeklerini de
bilerek yola çkt. Ülkede yaayan
her kitlenin, her düüncenin bir
kymet ifade ettiinin ve bunun
olumsuzluk deil bir zenginlik olduunun idraki ile hareket ediyor.
SDE’nin yönetim kurulu üyeleri,
uzmanlar ve aratrmaclar, ülkemizin kri zenginliini temsil
ediyor. Bu tür yaklamlar ve yaplar, ülkemizdeki kir ve ifade
özgürlüünün seviyesini yükseltecek, farkl kirlere hogörü veya
tahammül zeminini geniletmeye
yardmc olacaktr.
Farkl düüncelerle mücadelenin
yumrukla, mermiyle veya öfkeyle deil yine kir ve ikna ile
olabileceine dair anlaylar da
yaygnlatracaktr. Ate, atele
söndürülemez, ate suyla söndürülür. ki farkl renkteki suyun ka8
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
rmasndan sadece biri deil ikisi
de etkilenir. Yeni renkler çkar.
Fikirler de öyle. Corafyamzn
kir adamlarnn özgür tartma
zeminini güçlendirmek için elbirlii yapmasna ihtiyaç var. Bunu
ne kadar erken baarabilirsek çatma zemininin genilemesi ve
kaba kuvvetin saltanatn sona erdirmeye de o kadar erken ulam
oluruz.
20 Nisan 2010’da Stratejik Düünce Enstitüsü (SDE) Yönetim
Kurulu olarak Cumhurbakan
Abdullah Gül’ü ziyaret ettik. Ziyaretin iki önemli amac vard.
Yaklak yedi ay önce faaliyete
balayan SDE hakknda bilgi vermek ve yapmay planladmz
“Deien küresel güç dengeleri ve
Türkiye” konulu konferansa cumhurbakann davet etmek.
Cumhurbakan Gül, bizi mutlu
eden bir aknlkla karlad heyeti. Her düünceden insann bir
araya gelerek ülkemizde demokrasinin gelimesi, millet iradesine
dayal sivil siyasetin, özgürlükle-
rin güçlenmesi, Türkiye’nin bölgesinde ve Dünya’da sözü dinlenen lider ülkelerden biri olmas için ortak
hedeer istikametinde çalmas..
SDE kadrosunun bunu baarm olmas cumhurbakann artmt.
aknln gizlemedi. Defalarca
ifade etti. “Böyle güçlü bir düünce
kulübü, böyle bir ekip olduunuzu
tahmin etmiyordum. Çok mutlu
oldum. Naylon, fason bir kurulu
deilsiniz. Hepinizi tanyorum. Bu
kadro çok i yapar” dedi. Cumhurbakan Gül’ün aknl onu da
mutlu eden bir aknlkt. Bunu takdirle karladn birkaç kere dile
getirdi. SDE tarafndan baarlan,
yaplan iin ne kadar önemli olduunu ve buna Türkiye’nin ne denli ihtiyac bulunduunu uzun uzun
anlatt. “En eksik ey Türkiye’de
yerli düüncenin dile getirilemiyor
olmasyd. Türkiye ne düünüyor
bilinmiyordu. Türkiye köksüz, ürkek bir ülke gibi alglanyordu. Tercümelere arlk veriliyordu. Bu da
‘Türkiye bir ey yapamaz’ yargsna yol açyor, bu durum bizleri de
etkiliyordu” dedi.
Cumhurbakan
Gül, SDE tarafndan
baarlan, yaplan
iin ne kadar önemli
olduunu ve buna
Türkiye’nin ne denli
ihtiyac bulunduunu
uzun uzun anlatt.
Ülkemizde sivil
düüncenin ne yazk ki
yeterince gelimediini,
konuan sivillerin
birçounun aslnda
belli resmi kurumlarn
görülerini dile
getirdiklerini, bunun
da özellikle yurt
dnda hiçbir fayda
salamadn izah etti.
Ülkemizde sivil düüncenin ne
yazk ki yeterince gelimediini,
konuan sivillerin birçounun aslnda belli resmi kurumlarn gö-
rülerini dile getirdiklerini, bunun
da özellikle yurt dnda hiçbir
fayda salamadn izah etti.
SDE’nin çalmalarnn sadece
içe dönük çalmalarla snrl kalmamasn özellikle da dönük
çalmalar da yaplmasn tavsiye
etti. Baka ülkelerde yaplan toplantlara muhakkak uzmanlarmzn katlmalar gerektiini belirtirken, yaplacak yaynlarn baka
dillerde de olmasnn önemine
vurgu yapt. Sivillerin, resmi görüleri dillendirmesinin yanll yannda ülkemizdeki tercüme
kirlerin yol açt hatalara da
dikkat çekti. Düünce kurulularnn, Türkiye’nin kirlerini yerli
bir anlayla Dünya’ya aktarmas gerektiini dile getiren Cumhurbakan, “Yerli düüncenin”
öneminin altn çizdi. “Çou kere
yurt dndaki toplantlara katlan
kiilerin Türkiye adna dile getirdii görülerin Türkiye’yi temsil
etmediini” belirtti.
Stratejik Düünce Enstitüsü’nün
yaynlar ve çalmalarn takip
ettiini belirten Cumhurbakan Gül, düünce kurulularnn,
Türkiye’nin birikimi ve potansiyelinden hem devlet adamlarnn,
hem de d dünyann faydalanmas noktasnda çok önemli bir ilevi
yerine getirdiklerini söyledi.
SDE’nin güçlü bir kadro ile yola
çkmasndan duyduu memnuni-
yeti dile getiren Cumhurbakan,
düünce kurulular arasnda yapc bir rekabetin varln gözlemlediinden söz ederek bu durumun
Türkiye için bir kazanç olarak
görülmesi gerektiini ifade etti.
Cumhurbakan, düünce kurulularnn, Türkiye’de olup bitenlerin
ve Türkiye’nin gerçek düüncelerinin yerli bir yaklamla d
dünyaya aktarlmas konusunda
önemli bir misyon yüklenmenin
yan sra, Türkiye’nin uluslararas
sorun çözme kapasitesinin ortaya
konmas açsndan da önemli bir
rol oynayabileceklerini ifade etti.
Stratejik Düünce Enstitüsü, yedi
aylk faaliyetleri ile ülkenin düünce potansiyelindeki beklenti
çtas ve ümidini hayli yükseltmi
bulunuyor. Cumhurbakan’nn
aknl boa deil. Bu ayn zamanda büyük ilerin yaplmas
konusunda bizleri tevik eden bir
gelime. SDE’nin, Misak- Milli
snrlarn aan hedeeri var.
Deien Türkiye’nin düünce ekolü olma yolunda zaman iyi kullanarak çok hzl ilerlememiz gerekiyor. Çünkü umutlar, beklentiler
ve kaderin önümüze koyduu frsatlar çok yüksek.. Bu beklentiler
boa çkarlmamal.
SDE Yönetim Kurulu Üyesi*
Foto: Cumhurbakanl
Fotoraf
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
9 Servisi
Ermeni
Tasars
Analiz
Ermeni Açlmnda
Yeni Diplomatik Manevralar
Prof. Dr. Birol AKGÜN*
Bakan Obama ibana gelirken ilk kez bu kadar güçlü biçimde Ermeni diasporasna
yazl taahhütte bulunmutur. Dolaysyla Türkiye kendisi inisiyatif alarak Ermenistan’la
ilikilerini gelitirmedii takdirde, Obama döneminde karar tasarsnn Kongreden geçme
ihtimali hayli yüksek olaslk olarak görünmektedir.
1
0 Ekim 2009 tarihinde imzalanan ve Türkiye ve Ermenistan halklarn olduu kadar
uluslararas toplumu da heyecanlandran Protokoller kât üzerinde
diplomatik belgeler olarak varln ve önemini hala koruyor. Ancak
her iki taraf da, ne protokollerde
öngörülen admlar atacak ne de
imzalarn geri çekecek güçlü siyasi irade sergileyebiliyorlar. Türkiye ve Ermenistan arasndaki normalleme sürecinde tam bir siyasi
kilitlenme yaanyor. Nükleer zirve vesilesiyle Washington’da gerçekletirilen liderler aras görümeler ve hatta Obama yönetiminin
müdahalesi normalleme sürecine
ivme kazandrmaya yetmedi. Gelecee ilikin olarak imdilik bilinen
tek ey, taraarn balatlan diplomatik sürece ballklarn teyit
etmeleridir. Peki, uzun görümelerden sonra ortaya çkan protokollerin imzalanmas hangi siyasi ve
diplomatik motivasyonlara dayanmaktayd? Protokollerin sembolik
anlam neydi ve daha önemlisi bu
uzlama belgelerinin uygulanmasn salayacak en uygun siyasi/
diplomatik artlar nelerdir? Aada srasyla bu konular ele alnacak
ve Türk-Ermeni ilikilerinin gelitirilmesine yönelik deerlendirmelerde bulunulacaktr.
Protokoller Sürecinin Önemi
ve Anlam
Napolyon “corafya kaderinizdir”
diyor. Komularmz biz seçemiyoruz. Tarihin ak Ermeni ve
Türk halklarn bu corafyada bin
yl birlikte yaamaya mahkûm etti.
Malazgirt’te balayan kader birlii
ve halklar arasndaki dostane ilikiler dokuz asr boyunca sorunsuz
yürüdü. Ancak, zayam ve çökmekte olan bir imparatorlukta milliyetçilik rüzgârna direnemeyen
Ermenilerin bamszlk arayna
girip, silahl isyana girimeleri
halklar arasndaki kardelii geri
dönülmez biçimde bozdu. Ermenilerin bu uralarnda Yunanllarn ve Srplarn Osmanldan
kopup kendi devletlerini kurmala-
rn salayan baarl milliyetçilik
hikâyeleri elbette ki etkili olmutu.
Ancak Ermeniler, bamszlk sevdas uruna hem iç içe geçtikleri
Türk halkna unutulmaz aclar yaattlar, hem de ne yazk ki kendi
anayurtlar olarak gördükleri Anadoluyu terk etmek durumunda kaldlar. Giderken de pek çok acya
ve trajediye katlandlar. Zira Türkler de Ermeniler de ayn topraklar
yurt olarak görüyorlard. Birinci
dünya sava Ermenilerin umutlarn kabartsa da, sonuçta bamsz
bir ulus olarak kendi devletlerini
ancak bugünkü Ermenistan’da kuracaklard.
1921 Kars antlamas sonrasnda Türkiye Erivan ile resmi olarak diplomatik iliki de kurdu.
Ermenistan’n SSCB’nin bir parças olmasndan sonra ise, bu diplomatik ilikiler sona erdi. 1934’te
Babakan nönü’nün Kars üzerinden Erivan’a resmi bir ziyarette de
bulunduu da bilinmektedir. Bu ziyaret Avrupa’da yükselen Faizme
kar, güvenlik arayan Türkiye’nin
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
11
komularyla ilikilerini gelitirme
çabasnn bir parçasyd. 1991’de
Türkiye Ermenistan’ Azerbaycan ve dier ülkelerle birlikte tand. Diplomatik ilikiler balamak üzereyken, Karaba sorunu
patlak verdi. Görümeler kesildi.
Azerbaycan’la dayanma adna
Türkiye 1993 ylndan itibaren snrlarn da kapatt. 17 yldr snrlar kapal duruyor.
kar sorumluk üstlenme cesaretini
göstermitir. Uluslararas aktörler
bakmndan da, küresel mali krizle
bouan ABD, AB ve dier büyük
güçler Kafkaslardaki sorunlarn
güç kullanlarak deil, diplomasi
ve müzakere yöntemiyle çözülmesini tevik etmenin/veya ediyor
görünmenin “imdilik” kendi çkarlarna da hizmet edeceini görmülerdir.
te Ekim 2009’da imzalanan diplomatik belgeler, taraar arasnda
yaklak bir asrlk ayrlktan sonra imzalanan ilk resmi belge olma
özellii tayor. Türkiye ve Ermenistan ilk kez “sorunlarn” siyasi
ve diplomatik zeminde konuma
iradesini gösteriyor. Bunun anlam
özetle udur: Türkiye perspektinden bakldnda “Ermeni sorununun” yalnzca tarihi bir konu olmad, tersine Türk d politikasnn
güncel bir siyasi konusu olarak ele
alnmas gerektii artk anlalmtr. Bu, Türkiye için yeni bir bak
açsdr ve Türkiye’nin defansif
tavrnn terk edildiini ve konuya
proaktif yaklalmas gereinin anlaldn iaret eden paradigmatik bir deiimi simgelemektedir.
Türkiye’nin Ermeni açlmnn altnda yatan siyasi mantn özü de
budur.
Türkiye’yi Protokollere Götüren
Süreç ve Nedenler
Protokoller sürecinin balamas
Ermenistan ve üçüncü taraar açsndan da yeni bir dönemin balangcn oluturmaktadr. Konunun
tarihi ve ulusal kimlie olan etkileri
düünüldüünde, Erivan hükümetinin Türk-Ermeni yaknlamasna
imza atmas ve üstelik ortak bir komisyon kurularak 1915 olaylarnn
aratrlmasn kabul etmesi çok
daha zordur. Bu anlamda protokollere imza atan Sarkisyan yönetimi
att imza ile ilk kez Ermenistan’n
bir ulus devlet olduunu ve tarihte
ne olduu kadar, Ermenistan halknn çkarlarnn ve refahnn da düünülmesi gerektiini diasporaya
göstermitir. Özetle, Ermenistan
“Ulus devlet” olarak kendi halkna
12
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
Türk hariciyesini Ermenistan ile
diplomatik müzakereye sürükleyen temel motivasyonlar, AB’nin
etkisi, ABD’nin tevikleri, iç politikann demokratiklemesi, PKK
terörüyle mücadelede uluslararas
destek araylar ve d politikadaki yeni vizyon araylar olarak
özetlenebilir.
Türkiye’nin AB ile 1999’da balayan adaylk sürecinde Ermeni
sorunu dolayl olarak pek çok kez
AB belgelerinde yer almtr. Nitekim 2005 tarihli Müzakere Çerçeve belgesinde konuya üstü kapal
olarak deinilmi ve “Türkiye’nin
iyi komuluk ilikilerine yönelik
açk taahhüdü ve herhangi bir snr anlamazln, Uluslararas
Adalet Divan’na götürmek dâhil
olmak üzere, Birlemi Milletler
art ile uyumlu bir ekilde çözmek konusunda gayret göstermesi”
gerektii ifade edilmitir. Türkiye,
Ermeni Sorununu AB ile iliiklerinde bir konu bal yapmaktan
kaçnsa da, durumun farkndadr
ve nitekim müzakerelerin balad 2005 ylnda TBMM’nin tam bir
dayanma içinde Ermenistan’a ve
tüm dünyaya yönelik olarak yaynlad “ortak bir tarih komisyonu”
Ermeni sorunu 19.
yüzyldan beri hiçbir
zaman Osmanl
(Türkiye) ve Ermenistan
halklar arasndaki
bir ihtilaf olmamtr.
Geçmite Rusya,
ngiltere, Fransa ve
Almanya gibi güçler
ile imdi ABD ve AB
gibi aktörler sorunun
ortaya çkmasnda rol
oynadklar gibi, eer
tarihi yaknlama ve
halklar arasnda kalc
bir bar salanacaksa
büyük güçlerin bu
sürece olumlu katklar
mutlaka salanmaldr.
kurulmas ve diyalog kaplarnn
açlmas çars bu anlamda oldukça ilginç bir tesadüftür. Kald ki
ayn yl ilk kez be önemli Avrupa
ülkesi de Ermeni Soykrmn tanyan tasarlar parlamentolarndan
geçirmilerdir. ABD de iki ülke
arasnda bir uzlamann bulunmas gerektii konusunda taraar
sürekli olarak görümeye tevik
etmektedir.
uras kesin ki, Amerikan kamuoyu 1915 olaylarn büyük ölçüde
“soykrm” veya en azndan insanla kar suç olarak görmeye
balamtr. Fakat Beyaz Saray,
konunun insani ve ahlaki yönünü
üpheli görmesinden dolay deil,
Türkiye ile ilikilerini zedeleme-
mek adna soykrm iddialarnn
Kongre’den geçmesini her defasnda engellemektedir. Bununla
birlikte, Bakan Obama ibana
gelirken ilk kez bu kadar güçlü biçimde Ermeni diasporasna yazl
taahhütte bulunmutur. Dolaysyla Türkiye kendisi inisiyatif alarak
Ermenistan’la ilikilerini gelitirmedii takdirde, Obama döneminde karar tasarsnn Kongreden
geçme ihtimali hayli yüksek olaslk olarak görünmektedir.
Dier taraftan Türkiye’nin Ak
Parti iktidar döneminde benimsedii “komularla sfr sorun ve
maksimum ibirliine” dayal yeni
d politika yaklam ve kendi
bölgesindeki ihtilaarn diplomatik yollarla çözümüne araclk
etmeye dayanan proaktif tutumu
da Türkiye’yi Ermenistan ile bir
ekilde iliki kurmaya zorlamaktadr. Nitekim sorun üretmek deil,
sorunlar tek tek çözmeyi amaçlayan bu yeni yaklam Kbrs ve
Kuzey Irak örneklerinde baarl
da olmutur. ç politikada sivil
toplumun güçlenmesi ve demokrasinin derinlemesi de daha önce
tabu görülen ya da krmzçizgilere
hapsedilen sorunlarn tartlmasnn önünü açmtr.
Bu anlamda Türkiye’de Ermeni sorununun tartlmaya balanmas,
toplumsal ve bürokratik zihniyetin
deimesinin de bir sonucu olarak
görülmelidir. Eer Barry Buzan’n
kavramn ödünç almak gerekirse,
artk Türkiye iç ve d politikadaki kronik sorunlarn güvenliksizletirme yöntemini benimseyerek
(de-securitize ederek) çözmeye
çalmaktadr. Ermeni sorunu tam
da bu anlamda her boyutuyla tartlabilecek, siyasiler, akademisyenler ve sivil toplum tarafndan
çözüm önerileri sunulabilecek
“normal” bir konu haline gelmektedir. ç politikadaki normalleme,
bu anlamda d politikann da normallemenin yolunu açmaktadr.
Normal bir ulus devlet ve vizyoner
siyasi liderlik ise, kendi sorunlarn
çözümsüz brakarak dardan müdahaleye açk hale getirmek yerine, tüm siyasi sorumluluu üzerine
alarak kendi sorununu gerçek muhataplaryla konumay yelemek
durumundadr. Protokollerin imzas tam da böyle bir proaktif tutum
almann diplomatik örnei olarak
okunmaldr.
Ermenistan’ Protokolleri
mzalamaya Yönelten Faktörler
Ermenistan souk sava sonras
dönemde bamszln kazanan
dier eski Sovyet Cumhuriyetleri
içinde gerek doal kaynaklarnn
yetersizlii ve gerekse jeopolitik
konumunun getirdii skmlk
içinde, bir “ulus devlet” olarak
ekonomik ve sosyal gelime potansiyeli en zayf ülkelerden biridir. Üstelik dalk Karaba’daki
Ermenilerin bamszlk umuduyla
giritikleri ve bir milyon Azerinin
kaçgun haline gelmesiyle sonuçlanan sava, Ermenistan’ kendi bölgesindeki dinamiklerden giderek
izole etmitir. Ermenistan’n en
önemli iki komusu olan Türkiye
ve Azerbaycan ile snrlar kapaldr. Ancak Gürcistan üzerinden
veya Rusya üzerinden dünyaya
açlabiliyor. Hâlbuki batya uzanan en ksa yol Türkiye üzerinden
geçmektedir. Üstelik snrn kapal olmasna ramen Ermenistan
ihtiyaç duyduu Türkiye meneli
mallar Gürcistan üzerinden ve çok
daha pahalya almaktadr. Dahas,
Gürcistan sava sonrasnda Ermenistan daha derin bir izalosyona
girmi görünüyor. Nüfusun giderek ülkeyi terk ettii, yaamak için
Rusya’nn yardmna ihtiyaç duyan
ve sürekli olarak iç karklklarla
mücadele etmek zorunda kalan bir
ülke görüntüsü vermeketdir. Tam
da bu nedenle, hem ekonomik
yardm hem de d politikasnn
yönlendirilmesinde Erivan yönetimi Avrupa ve ABD’deki radikal diasporik gruplarn etkisinde
kalmaktadr. Oysa Ermenistan’n
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
13
gelimesi ve kalknmasnn yolu,
bu ülkenin bölgesel projelere ve
entegrasyonlara dâhil olmasndan
geçmektedir. Bu nedenle Ermenistan, özellikle Kafkasya eksenli
petrol ve doal gaz boru hatlarnda
somutlaan enerji jeopolitiinin bir
parças olmaya çalmaktadr.
Öte yandan, ABD ve AB ülkeleri
de Ermenistan’n Rusya’nn siyasi
hegemonyasndan kurtularak bat
dünyasnn bir parças haline gelmesini desteklemektedir. Özellikle
2008 Rusya Gürcistan çatmasndan sonra, Hazar Petrollerinin
ve doal gaz kaynaklarnn Gürcistan yoluyla deil, AzerbaycanErmenistan ve Türkiye üzerinden
bat pazarlarna tanmasna yönelik projeler hz kazanmtr. Bunlar
içinde en önemlilerinden birisi olan
ve Türkiye’nin inisiyatiyle balatlan Nabucco projesinin ilevsel
hale gelebilmesi için ErmenistanTürkiye ve Azerbaycan ilikilerinin normalletirilmesi gerekmektedir. Böylece, Ermenistan son 20
yldr izledii Rusya yanls bir
ülke olmaktan çkp, hzla batya
eklemlenen bir devlet olmaya balayacaktr. Öte yandan, Sarkisyan
yönetimi de yukarda bahsedilen
izalosyaonlar ve son ekonomik
krizler dolaysyla iç politikadaki skmln, D politikadaki
stratejik açlmlar ve diplomatik
baarlar salayarak amaya çalmaktadr.
Protokollerin çerii ve
Uygulanma Olasl
Ancak kabul etmek gerekir ki,
Türk ve Ermeni hükümetleri arasnda imzalanan uzlama belgeleri, tarihi metinler olarak siyasi ve
diplomatik önem tasalar da, belgelerde öngörülen admlar atmak
ve halklar arasnda güvene dayal
yeni bir dönemi balatmak o kadar
kolay deildir. Yüz yllk bir tarihsel/psikolojik birikim ve toplumsal
hafzay besleyen iki yönlü anlatlarn tek bir anlamayla bitmesini
14
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
beklemek konuyu basite almak
olacaktr.
Zürih’te 2009’da küresel güçlerin
de temsil edildii bir törenle imzalanan protokoller aslnda üç farkl
belgeden olumaktadr. Bunlar 1)
Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasnda Diplomatik likilerin Kurulmasna Dair
Protokol, 2) Türkiye Cumhuriyeti
ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasnda likilerin Gelitirilmesine
Dair Protokol ve 3) Bu iki belgenin
uygulanmasna ilikin zaman çizelgesini ve atlacak admlar gösterir belgedir. Özetle, birinci belge
iyi komuluk ilikileri, uluslararas
hukuka sayg, güç kullanma tehdidinden kaçnma, BM art, Helsinki Senedi ve Paris artna uymay,
snrlarn tannmasn, terörizme
kar ibirliini ve ortak mücadeleyi esas alan ve karlkl anlay
ve iyi niyetle “ilikilerde yeni bir
model gelitirme” iradesini beyan
ederek, karlkl olarak Diplomatik temsilciliklerin açlmasn
öngören bir mutabakat belgesidir.
kinci belge ise ikili ilikilerin nasl gelitirileceini düzenlemektedir. Burada snrlarn açlmas,
iki ülke dileri bakanlklar arasnda düzenli siyasi istiare mekanizmalarnn tesis edilmesi ve
halklar arasndaki güvensizlii
ortadan kaldrmaya yardm edecek
ve tarihi olaylarn aratrlmasn
üstelenecek bir tarih komisyonunun kurulmas öngörülmektedir.
Üçüncü protokol ise iki belgedeki
admlarn hangi aamalarda nasl
atlacan ayrntl olarak düzenlemektedir. Bu çerçevede Protokollerin onaylanmasndan sonraki
iki ay içinde diplomatik ilikilerin kurulmas, snrlarn açlmas
ve ardndan da öngörülen diyalog
mekanizmalarnn salanmas için
komisyonlarn oluturulmas karara balanmaktadr.
mza sonrasnda Türkiye protokolleri hzla TBMM’ye sevk etmi, ancak onay sürecini henüz
tamamlayamamtr. Ermenistan
ise belgeleri Anayasa Mahkemesine götürmütür. Mahkeme belgeleri onaylamakla birlikte, dütüü
erhte bu belgelerin bamszlk
bildirgesine ve “soykrmn” tartlmasna dayanak olamayaca
yorumunda bulunmutur. Buna
karn, Türkiye ise artan toplumsal ve siyasi muhalefet ile
Azerbaycan’n sert reaksiyonu
nedeniyle belgelerin onayn Karaba sorununda atlacak admlara
balamtr. Bir anlamda Türkiye açsndan protokollerin onay
üzerinde artk Azerbaycan’n ili
vetosu vardr ki, bu da açlm sürecini siyasi olarak daha çetrel hale
getirmektedir.
Türkiye Ermenistan Yaknlamas:
Üç Düzlemli Bir Oyun
Görüldüü üzere Ermeni sorunu,
yalnzca iki ülkeyi ve hatta iki ülkede yaayan halklar ilgilendirmiyor. Konunun Erivan-Ankara
boyutu, hükümetlerle kendi kamuoylarnn arasndaki iliki boyutu
yannda, konuya müdahil büyük
güçler ile bölgesel aktörlerin soruna yönelik politikalarn içeren
üçüncü bir boyutu daha vardr.
Siyaset Bilimci Robert Putnam,
diplomasiyi iki düzlemli bir oyun
(two-level game) olarak tanmlamaktadr. Yukardaki çerçevede
deerlendirildii zaman, Ermeni
sorununun çözümüne ilikin diplomatik oyunun iki deil, aslnda
üç düzlemli bir oyuna dönütüü
anlalmaktadr.
Birinci Düzlem, devletten devlete
ilikileri kapsamaktadr ki burada
Türkiye ve Ermenistan’n meru
hükümetleri arasndaki diplomatik
temaslar sözkonusudur. kinci düzlemde ise Erivan ve Ankara’nn
kendi halklar ve etkin kamuoyu
aktörleri ile girdikleri ilikiler yer
alr. Her iki demokratik ülke yönetimleri, varlan çözümün ulusal
çkarlara uygun olduuna ilikin
olarak kendi halklarn ikna etme-
leri gerekmektedir. Üçüncü düzlemde ise, genel anlamda uluslar
aras kamuoyu, özelde ise Kafkasya bölgesinde çkarlar bulunan
büyük devletler ile Türkiye ve Ermenistan arasndaki ilikiler önem
kazanmaktadr. Burada 10 Nisan
2010’daki protokolleri imzalayan
Davutolu ve Nalbandyan’n arkasnda durarak tüm dünyaya ortak
resim veren AB, Avrupa Konseyi,
AGT gibi uluslar aras örgütler ile
ABD, Rusya, Fransa ve Azerbaycan gibi ülkeler ve farkl ülkelerde
faaliyet gösteren Ermeni diasporas vardr.
Dolaysyla Türk ve Ermeni ilikilerinin imzalanan protokoller dorultusunda gelitirilebilmesi için,
diplomasi oyununun parças haline
gelen tüm bu aktörlerin çkarlarnn
uzlatrlmas gereklidir. Sarkisyan
ve Erdoan hükümeti arasndaki
ikili mutabakat olsa olsa birinci
düzlemdeki çkarlarn uyumasn
temsil eder. kinci düzlemde yer
alan Ermeni ve Türk kamuoylarn ve dier iç siyasi aktörleri ikna
süreci imdiye kadar tam olarak
baarlamamtr. Türkiye’de yaklaan seçimler ve Ermenistan’daki
Tanak partisi taraftarlarnn artan
tehdidi her iki bakenti de tedirgin
etmektedir. Uluslararas ihtilaarn
baarl bir çözümü ancak ve ancak
hem devlet çkarlarnn hem de siyasi aktörlerin çkarlarnn maksimize edildii artlarda ve durumlarda mümkündür. Yoksa anlama
imzalansa dahi kararlar uygulanamaz, çözüm ertelenir.
Dier yandan Türkiye-Ermenistan
yaknlamasn destekler görüntüsü veren ABD ve özellikle Rusya
gibi aktörlerin gerçek niyetlerine ve samimiyetlerine ne kadar
güvenilebilecei de tartlmaldr. Örnein ABD kongresinin
alt meclisinde kabul edilen karar
Türk-Ermeni yaknlamasna yönelik Türkiye’deki iç kamuoyunun
desteini inanlmaz ekilde zedelemitir. Obama yönetimi samimi
olarak bu yaknlamay desteklese
dahi, alnan karar son kertede normalleme sürecine zarar vermitir.
Öte yandan, Ermenistan, Kafkaslarda Rusya’nn arka bahçesi gibi
alglanmaktadr.
Türk-Ermeni
ilikilerinin normallemesi enerji
jeopolitiinde Rusya’ya alternatif
yeni boru hatlar güzergâhlarnn
ortaya çkmas demektir. Bu durumda, yaknlama sürecini Moskova yönetiminin hangi noktaya
kadar destekleyebilecei ancak ya-
anarak örenilebilecektir.
Sonuç olarak, Ermeni sorunu 19.
yüzyldan beri hiçbir zaman Osmanl (Türkiye) ve Ermenistan
halklar arasndaki bir ihtilaf olmamtr. Geçmite Rusya, ngiltere,
Fransa ve Almanya gibi güçler
ile imdi ABD ve AB gibi aktörler sorunun ortaya çkmasnda rol
oynadklar gibi, eer tarihi yaknlama ve halklar arasnda kalc bir
bar salanacaksa büyük güçlerin
bu sürece olumlu katklar mutlaka salanmaldr. Türkiye’nin
farknda olmas gereken ve iin
zor yönü de burasdr. Çözüm için
Ankara yalnzca Erivan’ deil,
Washington’u, Moskova’y ve
Bakü’yü de ikna etmesi gerekiyor.
Erivan ise, hem iç muhalefeti hem
de her birinin farkl öncelikleri
olan diaspora örgütlerini ikna ederek, sürece dâhil etmesi gerekiyor.
Üstelik Türkiye de artk Ermeni
diasporasnn önemini kavramal
ve kamu diplomasisinin gerektirdii esneklii göstererek Ermeni
diasporas ile iletiim kanallarn zorlamaldr. Dileri Bakan
Davutolu’nun Washington’daki
nükleer kriz zirvesi sonrasnda
Kuzey Amerika’daki büyükelçi ve
bakonsoloslarla yapt toplantda, diplomatlarmzn Ermeni diasporas dâhil herkese açlmalarn
ve diyalog kanallarn güçlendirmelerini istemesi bu çerçevede son
derece önemli ve doru bir yaklamdr. Türkiye, sorun ne kadar
çetrelli olursa olsun, siyasi maliyeti ne kadar yüksek olursa olsun
bu riskli diplomatik oyunu oynamak zorundadr. Defansif ve reaktif kalmaktansa, aktif bir diplomasi
izlemek her anlamda Türkiye’nin
elini güçlendirecektir. Türkiye bu
zorlu diplomasiyi yürütecek birikime, tarihi tecrübeye ve maharetli
kadrolara sahiptir.
SDE Uzman*
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
15
Ermeni Sorunu
‘Soykrm’ ile ‘Sorun’ Arasna
Skmamak çin Sivilleme
D politika yapm münhasr (exclusive) özellii ile sadece bir uzmanlk alan olduu için
meslekten olmayp kafa yoranlar darda brakc deildir. Tam tersine bir iktidar alan
olarak doas gerei irk kabul etmeyen siyasetin çatmac olmas da buradan kaynaklanr.
Doç. Dr. Murat ÇEMREK*
L
ise son snfta (1991-92)
hzl konumas ve akc
ders anlatm ile örencilerinin takdirini kazanan “Milli
Tarih” dersi öretmenimize, biraz da yaklaan üniversite snavlar ile “Abbas yolcu, balasan
durmaz” rahatlnda 12 Eylül’ü
nasl deerlendirdiini sormutu
bir arkadamz. Soru sual edildiinde bahse konu olan askerî
darbenin üzerinden on yldan fazla geçtiinden yenisi yolda mdr
endielerimizi, Kenan Evren’in de
Cumhurbakanl sonras yerletii Marmaris’te kendisini sanata
adamas bir nebze haetiyordu.
Buna ramen öretmenimiz devlet memurluunun yük/üm/ledii
arballa halel getirmeden ve
ne kendisi hakknda bir soruturma
sebebine frsat ne de pozitivizmden zerre taviz vermeden “Tarihî
olaylarn objektif bir analizini
16
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
yapabilmek için en azndan üzerinden yüzyl geçmesi gerekir”
deyiini bugün de tebessümle hatrlyorum. O zaman bile bu cevap
kendi aramzda gevrek gülümelere sebep olsa da öretmenimizi
daha fazla müküle sokmamak
için soruya dair hiçbirimiz srarc
olmadk. Cevabndaki savsaklaycln “devletlû” âdeti kabilinden
olduunun ya da eletirel tarih algsnn da müfredata ters düeceinin elbette farkndaydk. Zira bizatihi ismindeki “milli” ibaresi ile bu
derste öretilenlerin kendi iddias
ile “objektif” deil propaganda olduu “ayn on dördü” gibi ortayd.
Kald ki; pozitivizme taassupla
balanm ve “milli” sosu ile terbiye edilmi bir tarih eitimi ancak
test eklindeki snavlarla pekitirilerek sorgulanmasna da imkân
tannmadan yutturuluyor ama hazmedilmesi bile beklenmiyordu.
Eitimi, Althusser’in kavramsallatrd gibi, “devletin ideolojik
aygt” klan da bu mekanizmayd.
Ne zaman içinde “Ermeni” ile
balayp “sorunu/meselesi/tenkili/
tehciri/soykrm” ile devam eden
isim tamlamalar aklma gelse,
Türkiye’deki siyasa yapmnda
rol üstlenenlerin konuyu tartmak
yerine, anekdottaki öretmenimin tavryla örtüen sanki ortada
bir soru/n yokmu tutumu ilgimi
çeker. Soruyu duymazdan ve/ya
cevaplamazdan gelmeye dayanan
sahiplenmeyileri yerine kerameti kendinden menkul hikmet-ihükümeti ile aslnda birer totoloji
olan kelam--kibarlar ve bunu marifet saymalar en sk karlatmz siyasa (policy) modelidir. Bu
savsaklay, sistematikliiyle bir
beceriksizlik ya da yetkinsizliin
tecellisi olmadn haber verir zaten. Tam tersine “gücünü güçsüz-
Bizatihi ismindeki
“milli” ibaresi ile bu
derste öretilenlerin
kendi iddias ile
“objektif” deil
propaganda olduu
“ayn on dördü” gibi
ortadayd. Kald ki;
pozitivizme taassupla
balanm ve “milli”
sosu ile terbiye edilmi
bir tarih eitimi
ancak test eklindeki
snavlarla pekitirilerek
sorgulanmasna da
imkân tannmadan
ve cevap arasnda hiç bitmeyecek
mahiyet tartmalar eliinde soru
yalnzlatrlp marjinalize edilir
ve cevap da hiç ulalamayacak
Nirvana’ya eritirilir. Bu aynen
tüm tarih algsn “Millî Tarih”
derslerine indirgeyip neyin “millî”
neyin “tarih” olacana karar verme hakkn sakl tutarken kendilerinin “kutsal inek”letirdikleri
bilimin arkasna saklanarak ideolojilerini gizleme faydaclndan
baka bir ey deildir. D politika
yapm münhasr (exclusive) özellii ile sadece bir uzmanlk alan
olduu için meslekten olmayp
kafa yoranlar darda brakc deildir. Tam tersine bir iktidar alan
olarak doas gerei irk kabul etmeyen siyasetin çatmac olmas
da buradan kaynaklanr. D politika yapm da modern ulus-devlet
pratiinde askerî bürokrasi ile siyasetin en billurlam bürokratik
yaplanmas olduunu görmek açsndan faydaldr.
yutturuluyor ama
“Gordion’un Düümüne” Dönütü
hazmedilmesi bile
Ermeni diasporas, Ermenistan ve
Türkiye arasnda yaanan skmlk hâli, taraar arasnda bir
tabu ve “Gordion’un Düümü”ne
dönümütür. Öte yandan bu hâl,
her hâlükârda iki cami arasnda
kalm bînamaz gibi ne sa’ya ne
de Musa’ya yaranma salamaktadr. Bunda öncelikle konunun nasl
kavramsallatrlacann, anlamlandrlacann yani epistemolojik düzeyinin hangi eikten balatlacann tespiti önemli olsa da,
beklenmiyordu.
lüünden alan” bürokrasinin tipik
ireti ayak oyunu manevralar,
herhangi bir stratejinin en azndan zaman kazanmak balamnda
atlm ilk küçük taktik admlarn
oluturur. Böylece, hassaten d
politika yapmnda ahit olduumuz üzere, kurgu ve yorum üzerinde “tekel” hakkn bir yandan
sakl tutan siyasa yapclar dier
yandan da “milli çkarlar” lafzn
adeta soyut klmak için ellerinden
geleni arkalarna koymazlar. Bu
soyut klma gayreti, bir siyasa olarak onlar cevap mahiyetinde yeni
siyasalar üretme zorunluluundan,
en azndan bir süreliine de olsa,
kurtarr. Hatta soruyu süî politika
(low politics) derekesinde tutarken
o hiç verilmeyen cevap, ulvî politika (high politics) klnarak soru
hiçbir taraf dierini hesaba katan
bir çaba göstermemitir. Böylece
en temel problem daha konunun
alfabesi düzeyinde karmza çkmaktadr. Bahsettiim skmlk
halini besleyen bir dier tutum da,
taraarn tezlerine sahip çkarken
dier tarafn tezini dinleme zahmetine katlanmay brakn duymaya
tenezzül buyurmayan yaklamlarndan husule gelen kendi iç ataletleridir. Bu sacaya çerçevesinde Türk diasporasnn eksiklii
dikkatli gözlerden kaçmayacaktr
ama bahsedilen diaspora Türk devlet tezinin hilafna ya da bu tezi
güçlendirecek olanaklardan mahrum olduu için çerçeveye dâhil
edilmemitir. Hâlbuki Ermeni diasporas gerek nicelik gerekse de
nitelik bakmndan Ermenistan’n
devlet politikalarn etkileyecek
güçtedir. Epistemolojiyi ite hassaten ontolojinin önüne geçirmem,
konunun üç ayr anlam dünyasnda nasl ekillendiini anlamann
önemine vurgu yapmaya yöneliktir. Çünkü ayn ontoloji en azndan
Türkiye balamnda kayda deer
bir nitelik farkllamas tamaktadr. Elbette konunun üç tarafn
ayrtrrken Atilla lhanvari “Hangi Ermeni Diasporas?” “Hangi
Ermenistan?” “Hangi Türkiye?”
sorularn sorabileceimiz gibi bu
sorular zamana referansla “Ne zamanki …?” eklinde sormamz da
mümkündür. Bu sorular sormadan çerçeveyi basitletirmek adna
Weberyen ideal tiplerden yararlandm ortadadr.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
17
E-imza günlük hayatn
bir parças olurken slak
imzann makinelerde
üretilmesi ve buna
dair tartmalarn
younlat bir
dönemde, eer
bulunuyorsa bile,
okunduktan sonra
imhasn öütleyen
telgraf evrak da dâhil
olmak üzere arivlerin
belge fetiizmini
azdrmaktan baka
ne gibi bir faydas
olacaktr?
1915 ve sonrasnda Anadolu’da
yaanan -her anlamda- ac olaylar,
Ermeni (diaspora ve Ermenistan)
yaklam “tarih”letirerek hatta
“mitolojik”letirip
“soykrm”a
hapsederken Türk taraf da yaananlar “hukuk”latrarak hatta
“mevzu/at”latrp “tehcir”e indirgeyerek tartmann hatta bu vesile
ile oluacak diyalogun imkânlarn
rüeym halde bomaktadrlar.
Aslnda yaananlar “tarihî” deyip üzeri örtülemeyecei gibi
“hukukî” deyip bir h/aklandrmaya
da gidilemez. Çünkü herhangi bir
fenomen ezamanl tarihî, hukukî,
sosyolojik, antropolojik ve listeyi
uzatabildiimiz kadar farkl (sosyal) bilim alanna girebilir. Konu
çeitli ülkelerin parlamentolarna
sirayet etmese bile tabiat gerei
hem yaand gün için hem de
bugün için siyasal vasf en belirgin yönüdür. Dahas, konu yaanm bitmiliiyle ve/ya bundan
doan haklar bakmndan deil
sebepleri, sonuçlar ksacas süreç
itibariyle u ann konusu olduu
için biz hayattakileri ilgilendirir
ve biz onu içselletirdiimiz kadar
18
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
“bizim”dir. Bundan hareketle konunun epistemolojik eiinin belirlenebilmesi için sivilleebilmesi
ve sivilleebilmesi için de birey
düzeyinde fark edilmesi gereklidir. Bunda bir nevi Avrupa nsan
Haklar Mahkemesi’ne (AHM)
bireysel bavuru hakk gibi bir eyden bahsediyorum. Çünkü Ermeni
diasporas ve Ermenistan tarafndan gelen ya da onlara hamledilen
“3T” (tannma, tazminat, toprak)
talebi Türkiye tarafnda devlet düzeyinde örgütlenmi bir tepkiyle
karlamaktadr. Bahsettiim sivillemede bireysellik kadar sivil
toplum pratiklerinin de altn çiziyorum. Bu balamda, 23-25 Eylül
2005’deki “mparatorluun Son
Döneminde Osmanl Ermenileri:
Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunlar” konferans ile “Özür
diliyoruz” kampanyasn konunun
sivillemesi açsndan kayda deer
kilometre talar olarak deerlendiriyorum. Konunun sivillemesinin Ermeni taraarnn “soykrm”
tezinin bana “sözde” sfatn yerletirmekten ve uzun yllar Kbrs
konusunda olduu gibi çözümsüzlüü çözüm kabul eden “hilal
taktii”nden daha insa bir duru
olduu ortadadr. Çünkü yaananlar soykrm temelinde almaya
karlk “soykrm deildir” diyerek mefhum-u-muhalinden bir
yaklam, meselenin ne olduunu
deil ne olmadn anlatsa da ne
olduu hâlâ bir yerlerde cevaplanmay beklemektedir. Bu bekleyi
ise konunun soruna dönümesine,
sorunun kroniklemesine hatta
kangrenlemesine su tamaktan
fazla bir ilevi olmazken, bekleyi
uzadkça konu zaman skalayp
anakroniklemektedir. Bu anakronikleme ise taraarn tezlerini
“tarihsiz”letirirken taassuplarn
katmerletirmektedir.
Belge Fetiizmi
Bahsettiim sivilleme pratiine
katk salamas balamnda suyun
bu tarafndan baz sorular taraf-
lar açsndan sesli düünüyorum.
E-imza günlük hayatn bir parças
olurken slak imzann makinelerde
üretilmesi ve buna dair tartmalarn younlat bir dönemde,
eer bulunuyorsa bile, okunduktan
sonra imhasn öütleyen telgraf
evrak da dâhil olmak üzere arivlerin belge fetiizmini azdrmaktan
baka ne gibi bir faydas olacaktr?
1990’larda insanlarn ancak birbirlerinin kulana fsldamaktan bile
imtina ettii asit çukurlar ve faili
meçhul cinayetler bugün ayyuka
çkmken Ermenilerin saldrlardan deil de salk koullarndan
öldüklerini dillendirmenin kar
tarafn aclarn umursamazlktan
baka ne gibi bir ilevi vardr? Camileri namaz klanlara brakmayp
bir yandan “tarihi tarihçilere brakalm” derken ve bir yandan da
baz tarihçiler için “arkamzdan bçaklyorlar” diye serzenite bulunurken ya da “arivlerimizi açalm,
komisyonlar kuralm” dediimizde
ortaya çkan yaman çelikiyi nasl
gizleyeceiz? “Ama” ile balayan
hassaten de “ama önce onlar balatt” diye mzmzlanan tezleri evire çevire tekrarlamak hangi sadra
ifa olacaktr? Büyükelçilerimizi
istiare için Ankara’ya çarp
merkez büyükelçisi haline getirmeye devam m edeceiz? Konuyu
bizatihi kendi elimizle uluslararaslatrp AGT Minsk Grubu’nun
uhdesindeki Karaba’n igaline
mi ilitireceiz ya da Azerbaycan d politika yapclarna veya
Türkiye’deki Azeri lobisine mi
havale edeceiz? Konunun acilen sivillemesi için admlar atlmayacaksa 1915’te yaananlarn
“objektif” bir deerlendirme için
üzerinden en az yüzyl geçmesini
mi bekleyeceiz? Ben kendi adma
beklemekten ve her Nisan aynda
acaba ABD Bakan “soykrm”
m diyecek diye hop oturup hop
kalkan bir ülkede olmaktansa sivil
bir diyalog imkânn aralamay tercih ediyorum.
SDE Uzman*
Analiz
Ermeni Diasporas
Propagandasnn
Uluslararas Boyutlar
Emin GÜNDÜZ*
ABD Temsilciler Meclisi D likiler Komitesi Bakan Howard Berman, Temsilciler
Meclisi üyelerine gönderdii mektupta, tasarnn kabulü halinde Türk-Amerikan
ilikilerinin zarar görmeyeceini, ikili güvenlik ilikilerinden salad faydadan
Türkiye’nin vazgeçmeyeceini, Amerikan yatrmlarn reddedeceine ve ürünlerini
kullanmay durduracana inanmann sak olacan öne sürmütür.
T
ürkiye-Ermenistan ilikilerinde on yllardr bir kördüüm
oluturan Ermeni sorunu, bugün artk tamamen boyut deitirmi
ve uluslararas alanda Türkiye’yi her
yönden köeye sktrmay amaçlayan bir Ermeni Diasporas propagandas haline dönümütür.
1980’li yllarn ikinci yarsndan itibaren yeni bir siyasi strateji uygulamasna geçen ve kapsaml bir plan
çerçevesinde faaliyetlerine hz veren
Ermeni Diasporasnn son yllarda
özellikle Amerika Birleik Devletleri ve Avrupa Birlii üyesi ülkelere odakland, her türlü tarihsel ve
hukuksal mesnetten yoksun iddialarnn ve çok yönlü yalanlarnn giderek younluk kazand bir dönemden geçiyoruz.
Son
gelimeler,
Diasporann
Türkiye-Ermenistan ilikilerinin iyiletirilmesine ayak ba olmaya devam ettii müddetçe, bu konuda görünür gelecekte herhangi bir ilerleme
kaydedilmesine olanak bulunmad
savn giderek dorulamaktadr.
Türkiye’nin ve Ermenistan’n haritadaki yerlerinden dahi haberi
olmayan birtakm kendini bilmez
gruplarn bir tür geçim kaps haline
dönütürdükleri Ermeni Diasporas-
nn, ellerindeki yegane gelir kayna
olan etkin Ermeni lobilerini kullanmak suretiyle uzun yllardan beri
sürdürdükleri büyük yalanlar ve
haksz iftiralar bugün olduu kadar
gelecekte de arttrarak sürdürecekleri görülmektedir.
Var olmalarnn ve yaamlarn sürdürebilmelerinin, Türklerin tarihte
yapmadklar bir soykrm er ya da
geç kabullenecekleri ve bu durumda
önce tazminat ardndan da toprak
taleplerinin gerçekleecei hayalini Ermeni toplumunda sürekli canl
tutmaktan geçtiinin bilinci içinde
faaliyetlerini sürdüren Ermeni Diasporasnn, varlkl Ermeni lobilerinden salad büyük maddi ve manevi katk sayesinde dünyann birçok
yerinde oluturduu yaplanmalar
dikkate alndnda, böylesine tekilatlanm bir Diaspora ile mücadelenin ve baarl olmann ne denli zor
olduu anlalacaktr.
Konuya bu açdan yaklaldnda,
bugüne dein Ermeni Sorunu olarak bilinen sorunun sadece TürkiyeErmenistan ilikilerini olumsuz yönde etkileyen bir olgu olmann çok
ötesinde, Türkiye’yi olabildiince
çok sayda ülke ile kar karya getirmek suretiyle uluslararas kamuoyu önünde mahkum etmeyi amaç-
layan çok boyutlu bir strateji haline
dönütüü gerçei kaçnlmaz olarak
ortaya çkmaktadr.
Sorunun uluslararas alana tanmasnn nedenleri Diaspora açsndan
irdelendiinde, burada dört temel
beklentinin esas alnd dikkati çekmektedir.
Bunlardan birincisi, 1915 olaylarnn tartmasz bir soykrm olduu
hususunda dünya kamuoyunu ikna
etmek ve yabanc ülkelerin bunu resmen kabul etmelerini salamaktadr.
kinci aamada, d dünyann basks karsnda Türkiye’yi bu sözde
soykrm tanmaya mecbur klmaktadr.
Üçüncü aamada, tazminat konusunu gündeme getirmek ve soykrma
tabi tutulanlarn mirasçlarna tazminat ödenmesini temin etmektir.
Dördüncü aamada ise, bütün bu beklentilerin gerçeklemesi durumunda,
gerçekçi bir olaslk olmamakla beraber, Ermenistan’a Anadolu’dan
toprak verilmesini gündeme tamaktr.
Konuya üçüncü ülkelerin bu propagandaya yaklamlar açsndan eildiinizde görünen manzara, ülkelere
göre farkllklar arz etmektedir.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
19
Helsinki Zirvesi’nden
bu yana konuyu
gündemde tutan AB
üyesi ülkelerin bir ksm,
sorunu Türkiye’nin
AB üyeliinin yolunu
tkamak için, bir ksm
geleneksel dümanlk
duygular nedeniyle, bir
ksm da bu ülkelerin
etkisiyle Türkiye’ye
kar bir bask olarak
kullanmaktadr. Üye
ülkelerden bir bölümü
geçmite giritikleri
katliamlarda yalnz
olmadklarn ispatlama
dürtüsüyle hareket
etmektedir.
Ulusal meclislerinde 1915 olaylarn
soykrm olarak kabul eden ülkeleri
böylesine bir karar almaya sevkeden perde arkas gerçek nedenler, bu
kararlarn aln tarihleri itibariyle
irdelendiinde, konunun Ermenilere kar bir özel sempati ya da insan
haklarna sayg gibi yüzeysel gerekçelerle alnmad, aksine büyük
ölçüde Türkiye’ye yönelik tutumlarnn bir yansmas olduu kolayca
saptanacaktr.
Sözde Soykrm Türkiye’ye
Kar Bask Unsuru Olarak
Kullanlmaktadr
Nitekim bugüne dein sözde soykrm kabul eden 20 ülkenin bir
ksm bu kararlarn birkaç kez tekrarlamlardr. Hatta bunlardan bazlar soykrmn reddini suç sayan
yasalar dahi çkartmlardr. ABD ve
AB’ye baktmzda ise, buralardaki hareketlilik süreklilik arzetmekte
20
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
ve sözde soykrm Türkiye’ye kar
devaml bir bask unsuru olarak kullanlmaktadr. Bütün bunlara, halen
25 ülkede toplam 135 adet sözde
soykrm ant dikildiini de göz
önünde bulundurmamz gerekmektedir. Bunlardan 28’i ABD’de, 36’s
Fransa’da ve 6’s Lübnan’da bulunmaktadr. Dier taraftan ABD’de
mevcut elli eyaletten 42’si halen
sözde soykrm tanmtr. Bir dier
önemli husus da, bu yirmi kararn 18
adedinin 2000’li yllarda alnm olmasdr.
1950’li yllardan bu yana youn ittifak ilikileri içinde bulunduumuz
ABD’nin bu balamda sergiledii
yaklam, konunun ne denli siyasi
bir yaptrm arac olarak kullanldnn en açk göstergesini oluturmaktadr.
1974 Kbrs Bar Harekat’ndan ksa
bir süre sonra, 1975 ylnda ABD
Kongresi, 1915 ylnda Ermenilerin
soykrma tabi tutulduunu belirten
ve 24 Nisan 1975 tarihini soykrm
anma günü olarak ilan eden bir karar
almtr. O tarihten bu yana ve özellikle 2000’li yllardan itibaren benzer karar tasarlar ABD Kongresinin
gündemine getirilmektedir. Bu kararn hemen ardndan da 1976 ylnda
bakan Jimmy Carter bu balamda
ilk mesaj yaynlamtr. Bunu 1981
ylnda Ronald Reagan’n mesaj
izlemitir. Bakan Reagan bu mesajnda arlkl olarak Yahudi soykrmna atfta bulunmusa da, 1915
olaylarn bir soykrm olarak nitelemekten geri kalmamtr. Bakan
George Bush sadece 1990 ylnda
bir mesaj yaynlamakla yetinmi ve
olay büyük bir katliam ve yok etme
olarak nitelemitir. 1994’lü yllara
gelindiinde Bakan Bill Clinton’n
bu tür mesajlar her yl tekrarlad
ve o tarihten bu yana bu uygulamann bir gelenek haline dönütüü
görülmektedir. Bill Clinton’dan Barack Obama’ya kadar uzanan süreçte yaynlanan 24 Nisan mesajlar çok
az farkllklarla ayn “katliam”, “yok
etme” ve benzeri ifadeleri içermekte
iken, Bakan Obama 24 Nisan 2009
tarihli mesajnda, tüm beklentilerimizin aksine, Bakan Reagan gibi
soykrm kelimesinin ngilizcesini
kullanmam ise de, bu defa soykrm ibaresinin Ermenice de karl
olan ‘meds yeghern’ ibaresine yer
vermi ve Türk kamuoyunda tepkiye
yol açmtr.
Ortadou-ran-Kafkasya Üçgeni
ABD’nin böyle bir tutum almasnda,
bu ülkede 1900’lü yllardan bu yana
yerlemi bulunan ve saylar bugün
itibariyle yaklak 2 milyona ulaan
Ermenilerin yaratt oy potansiyelinin yansra, siyasi ve mali açdan
gayet güçlü Ermeni lobilerinin ve
bu lobileri gayet sistemli bir ekilde
kullanan Ermeni Diasporasnn bir
ölçüde etkili olduu tabiatyla yadsnamaz. Ancak ABD’nin bu konuyu
daha çok Ortadou-ran-Kafkasya
üçgenindeki orta ve uzun vadeli siyasi ve ekonomik çkarlar balamnda, Türkiye’nin üzerinde sürekli
bir bask unsuru olarak kulland da
apaçk bir gerçektir.
AB ve bu birlik üyesi olan ülkelere
gelince, Helsinki Zirvesinden buyana
konuyu gündeminde tutan ve özellikle son yllarda Türkiye-Ermenistan
ilikilerinin normalletirilmesini ve
snr kaplarnn açlmasn üyelik
sürecinde ilerleme salanmas için
bir tür ön art haline getiren bu ülkelerden bir ksm, sorunu Türkiye’nin
AB üyeliinin yolunu tkamak için,
bir ksm Türkiye’ye kar besledikleri geleneksel dümanlk duygular
nedeniyle, bir ksm da bu ülkelerin
etkisiyle Türkiye’ye kar bir bask
olarak kullanmaktadr. Geriye kalan
üye ülkelerden bir bölümü rkç yaklamlarla ya da geçmite giritikleri
katliamlarda yalnz olmadklarn
ispatlama dürtüsüyle hareket etmektedir.
Durum böyle olunca, bu tür mesnetsiz kararlarn önümüzdeki süreçte
giderek artacan söylemek sanrm
abartl bir öngörü olmayacaktr.
Bütün bu gelimeler, günümüzde
konunun Türkiye ve Ermenistan arasnda bir sorun olmann çok ötesine
tanm olduunu, uluslararas bir
boyut kazandn, Türkiye’yi gerek
dier ülkelerle ikili alanda, gerek
uluslararas düzeyde, deyim yerindeyse köeye sktrmay amaçlayan gayet tehlikeli bir taktik haline
dönütüünü açkça göstermektedir.
1990’l yllardan günümüze dein bu
balamda izlenen politikalara ve her
olayda gösterilen ve sadece o olayla
snrl kalan geçici tepkilere bakldnda, bu önemli gerçein yeterince
alglanmad izlenimi edinilmektedir.
Ermeni Diasporas da bu tür tepkileri kanksam olacak ki, geçtiimiz
yllarda bu balamda karar alan ya
da karar alma aamasna gelen ülkeler nezdinde giritii propaganda
kampanyalarnda, Türkiye’nin hiçbir
zaman kalc bir tepki göstermeyeceini, inalinin ksa bir süre sonra geçeceini ifadeyle bu ülkelerin ulusal
meclislerini ikna etmeye çalmtr.
Bunun en belirgin örnei, soykrm
suç sayan yasa tasarsn gündeme
alan Fransa’da yaanmtr. Bir dier
somut örnei de bugün ABD kongresi nezdinde yaanmaktadr. Nitekim
ABD Temsilciler Meclisi D likiler Komitesi Bakan ve açktan aça
Ermeni yanls Howard Berman, Nisan ay ortalarna doru Temsilciler
Meclisi üyelerine gönderdii mektupta, 1915 olaylarna ilikin Ermeni
iddialarna kar çkanlar gayet sert
bir üslupla knam, Temsilciler Meclisinin Ermeni tasarsn kabul etmesi
halinde Türk-Amerikan ilikilerinin
bundan zarar görmeyeceini, ikili güvenlik ilikilerinden salad büyük
faydadan Türkiye’nin hiçbir ekilde
vazgeçmeyeceini, tüm Amerikan
yatrmlarn reddedeceine ve Amerikan ürünlerini kullanmay durduracana inanmann sak olacan
öne sürmü, Amerikan ulusal güvenliinin zarar göreceini bekleyenlerin
tezlerini kabul etmesinin mümkün
olmadn vurgulamtr.
Bu itibarla, gelecee yönelik planl,
programl, etkin ve kalc önlemler
paketini içeren bir milli strateji belgesi oluturulurken, özellikle bu gerçein önemle göz önünde tutulmas
kaçnlmaz olmaktadr.
Çok Yönlü Propaganda Stratejisi
Sorunun bu denli uluslararas boyut
kazanmas karsnda ve Ermeni diasporasnn halen sürdürmekte olduu çok yönlü propaganda stratejisinden görünür gelecekte kesinlikle
vazgeçmeyecei dikkate alndnda,
Ermenistan’n dorudan ya da ABD
ve Rusya tarafndan ikna edilmesi
ile ikili ilikilerle normallemenin
salanmas, hatta Protokollerin onaylanmas ve snrlarn açlmasnn orta
ve uzun vadede beklenen sonucu vermesinin beklenmesi sanrm ar bir
iyimserlik olacaktr.
Yukarda sözünü ettiimiz önlemlerin, Devletin, Türkiye Büyük Millet
Meclisi bata olmak üzere bütün kurum ve kurulularnn katks ve ibirlii içinde, Dileri Bakanl’nn
koordinatörlüünde hazrlanacak bir
milli plan ve program çerçevesinde
ele alnmas, tabiatyla bu çalmada
yazl ve görsel basndan azami ekilde yararlanlmas esas olmaldr.
Ksa, orta ve uzun vadeli önlemleri
içerecek olan bu plann, vadeler itibariyle yol haritas da çizilmelidir.
Konu uluslararas bir boyut kazandna ve çok sayda ülkeyi Türkiye ile
kar karya getirdiine göre, alnacak önlemler de öncelikle bu çerçevede mütalaa edilmelidir.
Bugüne kadar 20 ülkenin parlamentolarnda ve saylar 70’e ulaan belediye ve eyalet meclislerinde soykrm
kararlar alnd, önümüzdeki dönemde de bunlarn saylarnn giderek artaca görülmekte olduundan,
ilk önlemlerin bu parlamentolara,
belediye ve eyalet meclislerine kar
alnmas yoluna gidilmesi yararl olacaktr.
Baka ülkelerin de böyle bir karar
almalar durumunda, medyada derhal mukabil yaynlar balatlmal,
TV programlar ve belgeselleri düzenlenmeli, gerektiinde o ülkelerin
geçmileri ile ilgili olarak önceden
hazrlanm belgeseller ve uzun metrajl lmler yayna alnmaldr.
Bu konuda aralarnda sözde soykrm
ant yaptranlar dahil Arap ve slam
ülkeleri nezdinde ciddi giriimler yaplmal, ayn çerçevede halen genel
sekreterlii ülkemizin uhdesinde bulunan slam Konferans aktif olmaya
çarlmal ve somut sonuçlar alnncaya kadar srar edilmelidir.
Geçmite Ermeni katliamna maruz
kalm insanlarmz ve de soydalarmz için anma günleri belirlenmeli,
anlarna antlar yaplmaldr.
Yukardaki öneriler sadece birkaç
örnekten ibaret olup, tabiatyla çoaltlmalar mümkündür. Ancak burada
önemli olan, siyasi, ekonomik, kültürel, tarihsel, hukuksal ve benzeri
alanlarda, diplomatik boyutlar çerçevesinde alnacak önlemlerin, milli çkarlarmz açsndan getiri ve götürülerinin çok iyi hesaplanmas, etkinlik
derecelerinin en üst düzeyde olmasna azami itinann gösterilmesidir.
Her ne kadar ikili ya da uluslararas
anlamazlklarn çözümünde diplomatik yaklamlarn ve iyi niyet
göstergesinin ön planda tutulmas
esas olsa da, diplomatik ilikileri düzenleyen Viyana Uluslararas
Sözlemesi’nin en önemli maddelerinden birinin “karlkllk esasn”
içerdii de unutulmamaldr.
Büyükelçi (E)
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
21
Röportaj
Kaan SOYAK:
“Protokollere Destein Sürmesi Gerekir”
1996 ylndan bu yana Türkiye ile Ermenistan arasnda ekonomik iliki
kurulmas için çalan Türk Ermeni Gelitirme Konseyi ebakan Kaan Soyak, Amerika Birleik Devletleri, Ermenistan ve Türkiye’deki hem diplomatik
hem de sivil deneyimleriyle iki ülke
arasnda gelinen son noktay güncel gelimeler nda Stratejik Düünce’ ye
deerlendirdi.
SD Bugün gelinen noktada dileri bakanlarnn aralarnda imzalad protokol ile ilgili düünceniz
nedir? Emeni Tasarnn kabul edilmesi protokolleri etkiler mi? Protokol maddelerinin yerine getirilmesi konusunda hukuki durumla
ilgili düünceleriniz nelerdir?
SOYAK: Süreci durduran iki ana
sorun ortadadr; Anayasa Mahkemesi’nin kararnn süreci etkilemesi ve Yukar Karaba sorununun,
Türkiye-Ermenistan normalleme
sürecinin önünü tkamas. Her ülkenin kendi iç mahkemeleri olmakla
birlikte, burada önemli olan nokta
Anayasa mahkemesinin kararlarnn parlamentoya nasl sunulacadr. Anayasa Mahkemesinin
gerekçeli kararlar ile birlikte mi
yoksa gerekçeli karar dikkate almakszn sadece protokollere mi
onay vereceidir. Aslnda Ermenistan neye karar verirse versin,
Türkiye’nin sürece devam etmesi
ve dileri bakanlarnn aralarnda
22
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
imzalad protokolleri esas almalar doru olacaktr. Hukuken geçerli
olan iki dileri bakann imzalad
anlamadr. Nedeni ne olursa olsun
kendi iç sebepleri dolaysyla protokol maddelerini yerine getirmeyen
taraf, kontrat yerine getirmemi
olacaktr. Burada zor olan, her iki
taraf da tatmin etmese de protokollerin yaplmasyd. Protokollerin
her iki tarafn beklentilerini hukuki olarak yanstmasnn mümkün
olmad gibi, her iki tarafn anayasasna uygun olmadklar, çkan
sorunlardan anlalyor. Fakat bütün
bunlara ramen, imzalanm protokollere destein sürmesi gerekmektedir. u ana kadar hem Türk hem
de Ermeni Diasporasnn lml kesimleri, protokollere destek vermi
durumdalar.
ABD’ de temsilciler meclisi alt komisyonunda ve sveç Parlamentosunda kabul edilen soykrm tasarlar
hiç kukusuz Türkiye ile Ermenistan
arasnda zaten zorlukla ve her iki
ülke diplomatlarnn ve siyasilerinin büyük çabalar ile yürütülmeye
çallan ilikilerin normalletirilmesi sürecini zorlatrmaktadr.
Amerika’ da tasar konusu ve lobi
çalmas, gelir getirici bir sektör
oluturmutur. Biz Türkiye olarak
her zaman unu bilmeliyiz ki, gerek
ABD gerekse Avrupa ülkelerindeki
siyasetçiler için kendi seçmenlerinin ne düündüü Türkiye’den önce
gelmektedir. Türkiye olarak sorunumuzu bakalarnn çözmesine frsat
vermeden kendimiz çözmeliyiz.
Ermenistan’da bir tarafta Cumhurbakan Sarkisyan, protokollerin
yürümesini isterken, dier taraftan
kendi kamuoyuna kar youn bir
bask ile kar karyadr. Sarkisyan
protokollerin devam etmesine önem
vermekte ve diasporann lml kesimi de Sarkisyan’ a desteini sürdürüyor. Bu destein canl tutulmas
ve artrlmas Sarkisyan’n Türkiye
ile iç ilikilerde iç politikaya kar
üphesiz çok önemlidir.
SD Son zamanlarda yaplan açlm
çalmalarn nasl deerlendiriyorsunuz. Olumlu ya da olumsuz
bir yaklam benimsediniz mi? Sizce iki ülke arasndaki ilikilerin her
konuda gelimesi için bireysel ya
da kurumsal neler yaplabilir?
SOYAK: Türkiye ile Ermenistan’n
almaz sorunlarla kitlenmi bir
durumda olmas, günümüz küresel
gerçekleriyle çelikili bir durumdadr. Donmu sorunlar harekete
geçirerek diyalog kanallaryla üst
boyutlara tamak, iki ülkenin d
politikalarna ve siyasetçilerine katkda bulunmak, iki ülkenin bölgesel
kapasitelerinin dünya i çevreleri
için umut verici frsatlar sunmasn salamak gerekmektedir. Bu
nasl gerçekleebilir? TürkiyeErmenistan tarihinden kaynaklanan
çatma konularna m boulacaktr,
çatmay çözerek zayf bölgenin rekabet gücünü engelleyen koullar
ortadan kaldran bir Türk-Ermeni ibirlii stratejisi gelitirmek için mi
ura verilecektir? Yaanan gelimeler göz önünde bulundurulunca
gerçeklemesi gereken ura hayati
önem tamaktadr. ki toplumun
tarihi ve siyasi sorunlar bulunsa
bile ticaret üzerinden yaknlamalar mümkündür. u anda bölgesel
açlmn ivme kazand bir süreç
yaanyor. Dünyada önemli pazarlar douya kaymaktadr ve TürkiyeErmenistan snrnn açlmas ile
birlikte bölgenin önemli bir ticaret
merkezi haline gelmesi kaçnlmaz
olacaktr. ki toplumun ticaret yapanlar için tarih ve siyasetin inatçln bir tarafa brakmay baarmak,
çok daha kolaylaacaktr.
SOYAK: Snrlarn kapal olmasna ramen, iki ülke arasnda dolayl
yoldan yaplan ticaret, gayr resmi
rakamlara göre ylda 200 milyon
dolarlk bir hacme ulat. Snr kaplarnn açlmas ile bu saylarn çok
ksa sürede 3 katna çkabileceini söylemek mümkündür. Dikkati
çekmek gereken bir nokta, Ermeni
Diasporasnn da ticari anlamda bu
iki ülkeye katlmas, Diaspora Ermenilerinin bir ksmnn da snrn
açlmasn destekliyor olmasdr.
Çünkü bu gelime olduu takdirde
kendileri de ticaret yapabilecek duruma geleceklerdir.
SD Dalk Karaba sorunu ve Rus-
ya ile ilikiler Türkiye-Ermenistan
arasndaki ilikiyi nasl etkilemektedir?
SOYAK: Ermenistan, Rusya’nn
Güney Kafkasya politikasnn önemli
ölçüde etkisi altndadr. Bu yüzden
de Karaba sorunun çözüm adresi, bölgeyi çok iyi tanyan çok
SD Bildiiniz gibi Türkiye, Kafkasya’da daha etkili politika gütmeye odaklanm durumda. Bunun gerçeklemesi için öncelikli
olarak nasl bir politika güdülmelidir. Türkiye Ermenistan snrnn
kapal olmas durumunda bu hedefe varma olasl ne derece muhtemeldir?
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
23
Çünkü Azerbaycan Rusya’nn AB
gibi bir plan olduunu bilerek hareket etmektedir ve bunun dnda
kalmaya yol açacak admlar atamamaktadr. Dolays ile hiçbir Orta
Asya veya Kafkas ülkesi Türkiye
ile karlkl vizeleri önümüzdeki
süreçte kaldramayacaklardr. Öncelikle Rusya ile Türkiye arasnda
karlkl vizenin kaldrlmas ile
ilgili gelimeler beklenecektir.
sayda uzmana göre Rusya’dr. Ve
Ermenistan’n kendi bana hareket
edemeyeceinin bilinmesi konusu
da çok önemlidir. Moskova kaynakl
bilgiler, Abhazya ve Güney Osetya
meselesinin çözüme kavumayacan ifade etmektedirler. Çünkü
Rusya Osetya ve Abhazya gibi
Karaba’a da bir bütünlük içinde
çözüm getirmeyi hedeemektedir. Bundan dolay Rusya, Yukar Karaba sorununun, TürkiyeErmenistan normalleme sürecine
balanmasna kar çkmaktadr.
Rusya’ ya göre bölge böyle bir çözüme henüz hazr deildir. Rusya
uzun vadede Orta Asya ve Kafkasya’ da AB benzeri bir ortak Pazar
kurmay hedeemektedir. Ve o
vakte kadar da sorunlarn çözüme
kavumasna yardm etmeyecektir.
Aksi takdirde Rusya’nn bir sözüyle
Ermenilerin Karaba’da çekilmesi
ve Azerbaycan’ a brakmas mümkündür. Bu noktada genel tavsiye
Türkiye’nin de hesaplarn Rusya’y
göz ard etmeyecek ekilde yapmas
ve problemleri Rusya ile konuarak
halletmesidir.
SD Türkiye-Ermenistan-Azerbay-
can arasndaki ilikiyi ekonomik ve
siyasi balamda deerlendirirsek
u an gelinen aamada bu iki ülkenin ilikilerini ekillendiren faktörler size göre nelerdir? Gelinen
noktada söz konusu ilikilerde bir
durgunluk yaandn söylememiz mümkün müdür?
SOYAK: Azerbaycan’n Türkiye
24
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
ile ilgili stratejisi hiç deimemitir.
“Türkiye-Ermenistan yaknlamasnda Türkiye’deki muhalefet bata
olmak üzere, Türkiye kamuoyunu
etkileyecek noktalardan hareket
ederek Türk-Ermeni yaknlamasna kar tepki oluturmak”. Bu
çalmalar Rusya ile Azerbaycan’
birbirine daha da yaknlatrmaktadr. Nitekim Türkiye tarafndan
Azerbaycan hükümetinin her türlü
gelimeden haberdar edilmesine
ramen, hükümetin protokoller ile
ilgili bu gelimeleri Azerbaycan
halk ve basnla paylamamas da
bu siyasetin bir parçasdr. te bu
yüzden protokoller imzalanma yoluna girince Azeri halk, daha önce
Azerbaycan hükümeti tarafndan
gelimeler paralelinde bilgilendirilmedii için büyük tepki göstermitir. Gelinen noktada Azeri halknn
sert tepkisi Azerbaycan’n Rusya ile
yapt yol haritasnn hzlanarak ilemesini salamtr. Rusya Ermenistan yaknlamas ve ardndan
Ermenistan’da kazand ekonomik
gücü imdi Azerbaycan’ da elde
etmek istemektedir. te bu süreç
tamamlandnda Rusya’nn isterse Kafkasya’daki tüm bu sorunlar
çözebilecei düünülmektedir. Yukar Karaba sorunu Abhazya’dan
sonra çözüme kavumak durumundadr. Bu nedenle iki yldan ksa bir
sürede çözüm beklemek gerçekçi
deildir. Bir yandan “tek millet
iki devlet” denilen Azerbaycan ve
Türkiye’nin dier yandan vizeyi
kaldramaynn nedeni de budur.
SD Son olarak ve yukardaki bilgiler nda bir durum deerlendirmesi yapacak olursak ErmenistanAzerbaycan-Rusya ve Türkiye
arasnda gerçeklemesi muhtemel
gelimeler size göre nelerdir?
SOYAK: Görünen udur ki; hem
Ermenistan hem de Azerbaycan
devletleri Rusya’ nn Kafkaslarda
bar için karar vermesini beklemektedir. Bu bekleme süresinin Türkiye
ile ilgisi olmad gibi, Rusya’ nn
buna ne zaman karar verecei de belli deildir. Bu gerçek, Türkiye’ de
muhalefet partilerince bilinmeyip,
kamuoyu da yanl yönlendirilmektedir Rusya’nn, Türkiye kamuoyunu rahatlatmak amacyla geçici bir
Karaba çözümü getirmesi ihtimali
yüksektir. Bu her cepheyi bir oranda memnun eden geçici bir çözüm
olacak, fakat Yukar Karaba sorunu bütünüyle çözülmeyecektir. Bu
gelime sonras Türkiye Ermenistan snr açlabilecek ve karlkl
ticaret balayacaktr. Böylelikle ölü
yatrm halinde bekleyen Ermenistan’ daki Rus yatrmlar, artk karl
hale gelmeye balayacaktr. Ticaret,
demiryollarnn ilemesini salayacaktr. u anda taraar çözümün ne
olduundan haberdarlar ve bu geçen
süre, Rusya ile Azerbaycan arasndaki yaknlamaya yardmc olmaktadr. Azerbaycan ise bu durumu doal olarak kendi lehine kullanm,
Türkiye ile böyle bir souklama
süreciyle kendi yol haritasn gerçekletirmi durumdadr.
Röportaj: Yasemin KÜÇER
SDE Haber
Ermeni Sorununun Yeni Boyutlar Çaltay
Stratejik Düünce Enstitüsü (SDE) bünyesinde, “Ermeni Sorunun Yeni Boyutlar”
çaltay gerçekletirildi. Prof. Dr. Yasin Aktay ve Prof. Dr. Hasan Köni’nin açl
konumalarndan sonra birinci oturum Prof. Dr. Beril Dedeolu ve ikinci oturum ise
gazeteci Alper Tan’n moderatörlüünde topland.
S
tratejik Düünce Enstitüsü
(SDE) bünyesinde, “Ermeni
Sorunun Yeni Boyutlar” çaltay gerçekletirildi. Çaltayla ilgili
olarak katlmclara, Prof. Dr. Birol
Akgün ve Doç. Dr. Murat Çemrek
tarafndan hazrlanan “Türk D Politikasnda Ermeni Sorunu: Tarihsel
Açmaz çin Çözüm Önerileri” ve Büyükelçi (E) Emin Gündüz tarafndan
kaleme alnan “Ermeni Sorunu ve Ermeni Diasporasnn Tarihsel ve Güncel Boyutlar” raporlar datld.
Çok sayda öretim görevlisinin katld toplantnn açl konumasn
SDE Bakan Prof. Dr. Yasin Aktay
yapt. Aktay; “1915 ylnda veya daha
gerisinde veya daha ilerisinde olanlara
dair bugünden bir adaleti tesis edecek
ne bilisel imkanlara ne de bir yarg
merciine sahibiz. Sca scan kurulmu mahkemeler genellikle bu tür
imkanlara daha fazla sahiptir, ama bu
durumda da mahkemeyi kurann genellikle savan galip taraf olmas durumunda, mahkemeden istedii karar
çkartmas da kaçnlamayan bir tarih
gerçeidir. Galiplerin yazd tarih saf
vicdanlar tatmin etmedikçe buna dair
bir isyan küçük veya büyük dalgalar
halinde geliir” diyerek tarihlerin galiplerin yazdna vurgu yapt.
Medyaya açk olarak gerçekletirilen
açl oturumu SDE Yönetim Kurulu
Bakan Prof. Dr. Hasan Köni’nin
konumasyla sona erdi. Açl oturumunun ardndan “Tarihsel ve Aktüel Boyutlar” konulu birinci oturum,
medyaya kapal bir ekilde Prof. Dr.
Beril Dedeolu’nun moderatörlüünde gerçekleti. Oturumda u
sorulara cevap arand; D politika
çerçevesinde Ermeni sorunu nedir?
Geçmiten günümüze Türkiye’nin
d politikasnda bu sorun nasl bir
yol izlemitir? Son on ylda sorunun
Türkiye, Ermenistan ve dünyada kazand boyutlar nasl anlalmal ve
yorumlanmaldr?
Dedeolu sözü Prof. Dr. Hasan
Köni’ye brakt. Köni, balangçtan
bu yana ortaya çkan Ermeni iddialarnn balay ekli ve günümüze
dein izledii süreçte dsal faktörler
hakknda konuurken sorunun nasl
biz yol izlediini açklad. Ardndan
Büyükelçi (E) Emin Gündüz, sorunun
Türk d politikas ile alakal boyutunu
deerlendirdi. “sözde soykrm” iddialarnn Türkiye’ye kar bask unsuru olarak kullanldn ifade ederek
dünyann çeitli yerlerinde aktif rol
oynayan Ermeni Diasporasnn faaliyetleri hakknda da bilgi verdi. Gündüz, d güçlerin ve diasporann çok
iyi bir strateji izleyerek Türkiye’ye
kar yaplanmalarn açkça gözler
önüne serdi.
“Yeni Vizyon ve Protokoller” konulu
ikinci oturum ise, SDE Yönetim Kurulu Üyesi ve Medya Konseyi Bakan
Alper Tan’n moderatörlüünde gerçekletirildi. “Protokoller sürecinin
ayrc vasar ve temel özellikleri
nelerdir?”, “Yeni sürecin Türkiye,
Ermenistan ve uluslararas düzeylerdeki kolaylatrc ve güçletirici
dinamikleri nelerdir?”, “Türkiye ve
Ermenistan’n bu süreçte izledikleri
yol ve çözüm açsndan performanslar nasl deerlendirilebilir” gibi
sorulara Prof. Dr. Birol Akgün vastasyla cevap arand. Protokoller sürecinin neden önemli olduu konusuna
deindi. Taraarn ilk kez “sorunlarn” siyasi ve diplomatik zeminde
konuma iradesini gösterdiklerini de
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
25
belirtti. Ermenistan’n protokolleri
imzalamasnn nedenlerini ise öyle
sralad; Bölgede siyasi, ekonomik
ve diplomatik izolasyondan kurtulmak, halkn kötüleen durumunu
düzeltmek, 2008 Gürcistan Sava
sonrasnda Batya çk yollarnn
giderek daralmas, ABD’nin basklar (Rusya’nn Kafkaslardaki etkisini
krmak için Ermenistan’ Türkiye üzerinden batya balamak. Sorunlar ve
aktörlerin beklentileri noktasnda ise
unlara deindi; “Protokoller “soykrm” karar tasarlarn durdurmuyor.
Ermenistan resmi temsilcileri ABD
kongresinde açktan lobi yaptlar.
Bu, iyi niyeti gölgeliyor. Ermenistan
Anayasa Mahkemesinin ‘soykrm
tartlamaz’ karar, protokolleri sakatlad. Buna karn, Türkiye’nin
onay sürecini Karaba’a balamas
siyaseten anlalabilir. Ancak bu Türk
D Politikas üzerinde ‘Azerbaycan
vetosu’ yaratyor.”
Üçüncü oturumun konusu ise, “Çözüm Önerileri” oldu. Oturumun moderatörlüünü SDE Yönetim Kurulu
Bakan Yardmcs Büyükelçi (E)
Nüzhet Kandemir yapt. Bu oturumda cevap aranan sorular ise unlard;
“Yeni d politika vizyonu: Uygulanabilir bir siyasa önerisinin temel çerçevesi ne olmaldr? Sorunun çözümü
açsndan Türkiye ksa ve uzun vadede nasl bir rol izlemelidir? Sorunun
çözümü açsndan Ermenistan’dan
beklentiler nelerdir?”
Bu sorulara Prof. Dr. Beril Dedeolu
tarafndan cevap verildi. “Öncelikle
Türkiye aznlk ve insan haklar konusunda yol almal” diyen Dedeolu
ancak bu yolla Kafkasya’daki ilgili
sorunlarla rahat bir ekilde ilgilene-
bileceimizin üzerinde durdu. Ayn
zamanda çözüm yollarnn demokrasi
zeminine de oturtulmas gerektiini
belirtti. “Soykrm ‘yoktur’ demek
ne kadar anlamszsa soykrm ‘vardr’ demek de o kadar anlamszdr”
yorumunun üzerinde durarak çözüm
önerilerinden birinin de u olabileceini ifade etti; “Yaplmas gereken en
doru ey Ermenistan dnda yaayan Ermenilerle diyalog kurulmaldr.
Madem bu konuyu sorun haline getirenler Ermenistan dnda yaayan Ermeniler, o zaman biz de o Ermenilerle
diyolog kuralm, aradaki araclar çkartalm. Ayn zamanda i çevreleri
ve kültürler aras bir balant kurabiliriz. Bunun yannda halklar arasnda
da diyalog kurmamz önemlidir. Bir
araya geldiimizde sadece ‘soykrm
var m yok mu’ diye konumak yerine
‘kadn, eitim’ gibi konular hakknda
da konuabiliriz. Uluslararas hukuku
konusunda da mutlaka çalmak gerekiyor. Önümüzdeki dönemde buna
ihtiyaç duyacaz.”
Prof. Dr. Dou Ergil, sorunun çözümünde duygusal deil ama ‘duygulu’
bir dil kullanlmasnn öneminde deinerek, “Osmanl hükümetinin kararlarn kabul edip etmeyeceimiz önemli
bir sorun. Bu konuda ortak bir noktaya
gelmedik” eklinde konutu.
Her oturumun ardndan soru cevap
ksmnda hararetli tartmalar gerçekletirildi. Üçüncü oturumun ardndan
Ermeni Sorununun Yeni Boyutlar çaltay sona erdi.
Haber: Feyzan Ece ÇAPA
Çaltaya Katlanlar
Ahmet Büberci, Alper Tan, Aydn Bolat, Prof. Dr. Beril Dedeolu, Berkay
Genç, Prof. Dr. Birol Akgün, Cafer afak Eyel, Yrd. Doç. Dr. Caner Arabac,
Prof. Dr. Dou Ergil, Büyükelçi (E) Emin Gündüz, Faik Tarmcolu, Doç.
Dr. Ferudun Ata, Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Hale vgn, Halime Kökçe,
Prof. Dr. Hasan Köni, Doç. Dr. lhan Dülger, Prof. Dr. Kvlcm Özcan, Dr.
Mehmet Dülger, Prof. Dr. Metin Hülagü, Doç. Dr. Muhittin Ataman, Doç.
Dr. Mustafa Aydn, Doç. Dr. Murat Çemrek, Dr. Murat Ylmaz, Büyükelçi
(E) Nüzhet Kandemir, Doç. Dr. Ramazan Çalk, Selma Bardakç, Dr. Sinan
Oan, Prof. Dr. Vedat Bilgin, Prof. Dr. Yasin Aktay, Zafer Çömez
26
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
Prof. Dr. Beril DEDEOLU: Türkiye’nin
kendi bünyesindeki aznlk ve insan haklar
meselelerini tümüyle çözüme kavuturmas gerekiyor. Bunun için büyük anayasa
deiikliklerini beklemek gerekmiyor. Derhal
var olanlarn ili anlamda yaama geçmesi
gerekiyor. Özellikle gayr-i Müslimlerle
ilgili vakf meseleleri, okul meseleleri gibi
konularn halledilmesi gerekiyor. Bunlar ksa
vadeli olarak yaplabilecek çok somut eyler.
Genel olarak buna bir itiraz olduu kanaatini
de tamyorum. Dolaysyla bunlar yaama
geçirilebilir. Aznlk ve insan haklar konusunda yol alan Türkiye’nin Kafkasya’daki
ülkelerdeki demokratikleme tevikinde “sen
kendi evine bak” eletirisini bertaraf etmesi
mümkün olacaktr diye düünüyorum.
Prof. Dr. Hasan KÖN: 1956’da Msr
savandan sonra Ruslar Ortadou’ya
girdi. Kzlordu’dan belli bir grup gelerek
Lübnan’daki Ermenilere diyor ki; “imdi
Türkiye’yi sktracaz. Sktrmak için
sizin davanz uluslararas alana çkartyoruz. Peinde de Karaba’ size vereceiz.”
Fakat Ortadou’da yaanan çatmalarla bu
olayn büyüdüünü görüyoruz. 1967’den
sonra Ortadou’da terör hareketleri artyor
ve Rusya’nn destei ile özellikle Hristiyan Araplarn kurduu Filistin Kurtulu
Örgütü karmza çkyor. Filistin Kurtulu
Örgütü’ne bal olarak Rusya ASALA’y
kurduruyor. ASALA’ya verilen emir
NATO’nun zayf olduunu göstermek için
Türk diplomatlarn NATO ülkelerinde
vurmak.
Prof. Dr. Dou ERGL: Çkarlar tek tara
olarak deil, ortak çkarlar olarak vurgulamak
çok önemli. Yalnz bunu yaparken aclar
ve kayplar yartrmayalm. ki tarafnda
aclarn ve kayplarn içeren ve kaplayan bir
duyarllk gelitirmek durumundayz. Çözüm
iki tarafnda yararlanaca ortak çkarlar
üzerine kurulmal.
Dr. Sinan OAN: Bizim en büyük eksiimiz
Ermenistan’ iyi bilmemek, tanmamak, ne
yapmaya çaltklarn anlamadan konuyla
ilgili çözüm önerisi sunmaktr. Çözüm
önerinizin baar art, karmzdakinin ne
istediini doru alglamak ve ona göre bir çözüm üretmekten geçer. Ermeniler protokolleri imzalarken snrlarn açlmasn ve Türkiye
ile ilgili sorunlarnn çözülmesini istiyorlar
myd diye sormak gerekir. Bir Ermeni’ye ‘4
sene daha ambargoya dayanmak m, yoksa
100 yllk stratejinizin olumlu veya olumsuz
sonucunu mu görmek istersiniz?’ diye
sorsanz 4 sene daha ambargoya dayanmak
isteyecekleri cevabn alrsnz. Hal böyle
olunca sizin tüm tespit ve stratejinizin çok
fazla deeri kalmadn görürsünüz.
Krgzistan Devriminin
Liderlerinden
Atambayev:
Krgzistan
Ata Vatan
Türkiye Ana Vatan
Krgzistan Geçici Hükümetinin
Ekonomiden Sorumlu Babakan
Birinci Yardmcs Almazbek
Atambayev, SDE’den Türk ve
dünya kamuoyuna seslendi: “Sayn
Cumhurbakannn daveti ile geldim.
Hiçbir talebim yok. Karde ülke
hereyi talepsiz anlar. Biz de dilenci
deiliz.” dedi.
Almazbek Atambayev, 15 Nisan’da
SDE konferans salonunda
gerçekletirilen ve moderatörlüünü
Alper Tan’n yapt basn
toplantsnda “Türkiye karde ülke,
kökümüz bir. Krgzistan atavatan,
buras anavatan. Buraya gelmezsek
ayptr” dedi. Dünyaya “Krgzistan’da
iç sava olmaz” mesaj veren
Atambayev unlar söyledi: “Bakiyev’i
öldürmek istemiyoruz, kann
istemiyoruz. Biz katil deiliz. Allah
ceza verdi zaten Bakiyev’e. imdi ne
yaptn anlamyor da, çocuklar,
torunlar soyadlarn deitirecek.
Bundan büyük ceza yoktur.”
Basn toplants haberi www.sde.org.tr’de...
Krgzistan
Analiz
Krgzistan stikrar Bulacak m?
Aydn BOLAT*
Krgzistan son yllarda küresel güçlerin oyun alan içerisindedir. Bundan dolay da
Türkiye, hem bölgeye hem de özel olarak Krgzistan’a etkileri bulunacak bu sürecin içinde
atak olarak rol almaldr. Bakiyev’in daha fazla direnmemesi için devrede olan Türkiye,
Krgzistan huzuru, iç bar ve istikrar için her türlü yardm her bakmdan esirgememelidir.
Krgzistan’da Neler Oldu?
Krgzistan halk yine ayaklanarak
24 Mart 2005’teki ‘Lale Devrimi’ ile
Askar Akayev’e görevden el çektiren
Kurmanbek Bakiyev’i benzer nedenlerle ayn akbete uratt. Ei de
Rus olan Akayev, halen Rusya’da.
Son 5 ylda 2 halk isyan yaanan
Krgzistan’da 6-7 Nisan’da meydana gelen ve iktidar deiimi ile sonuçlanan ve 100’e yakn insann ölümüne neden olan olaylarn ardndan
kurulan 14 kiilik geçici hükümetin
bakan Roza Otunbayeva, ilikileri
hem Rusya, hem de ABD ile scak
tutmaya çabalarken Kazakistan ve
Türkiye’yi de ihmal etmiyor. Devrimin önemli liderlerinden Babakan
Yardmcs Almazbek Atambayev
ilk yurt d ziyaretini Rusya, Türkiye ve Kazakistan’a yapt. lk destek
mesajlarn da Moskova, Ankara ve
Astana’dan ald. Washington’a askeri anlamalarn süreceini duyurdu.
ABD, Bikek yaknlarndaki Manas
üssünü Afganistan operasyonlarnda
kullanyor. Otunbayeva ile Bikek’te
görüen ABD Dileri Bakan Yardmcs Robert Blake, siyasi istikrar
ve ekonominin düzeltilmesi için yardm sözü verdi.
28
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
Gelimeleri yakndan takip eden
Türkiye, önce büyükelçisi Nejat
Akçal’la Otunbayeva yönetimine
her türlü konuda dostluk ve kardelik
mesajn iletti. Ardndan Ankara’ya
davet ettii Almazbek Atambayev’e
özel uçak gönderdi. Cumhurbakan
Gül, TBMM Bakan ahin ve Babakan Erdoan’n kabul ettii geçici
Krgz hükümeti Babakan Yardmcs Atambayev, Devlet Bakan Ali
Babacan’la da biraraya geldi. Gül
Atambayev’e mevcut problemlerin
ülke içinde ve bölgede baka gerilimlere yol açmadan diyalogla ve
biran evvel çözülmesi gerektiini
söyledi. Geçici hükümetin rövan
duygusuyla davranmamasn telkin
ederek ‘iç barn önemi’ni vurgulad.
Babakanlktan yansyan haberlere
göre Krgzistan’da yaanan olaylardan etkilenen Krgz halknn yaralarn sarmak üzere Türkiye’nin insani
yardm (tam donanml ambulans,
ilaç ve tbbi malzemeler) yannda
her türlü yardm yapma kararlnda olduu bildirildi.
Almazbek Atambayev Türkiye
ziyaretinde geçici Krgz yönetiminin ilk mesajlarn Stratejik Dü-
ünce Enstitüsü’nden (SDE) dünya
kamuoyuna bildirdi. Atambayev
Krgzistan’da nelerin olduunu, ne
yapmak istediklerini ve temaslar
hakknda dünya basnna geni bilgiler verdi. Türkçe konuan Atambayev: “Türkiye karde ülke. Kökümüz bir. Krgzistan atavatan, buras
anavatan. Buraya gelmezsek ayptr.
Krgzistan’ demokratik ülke yapmak istiyoruz. nsan haklarnn egemen olmasn istiyoruz. Yeni anayasa yaplacak. Krgzistan’da her ey
deiiyor. Sanyorum dünya ülkeleri
bizi doru anlyorlar. AB temsilcileri, ABD, Rusya ve Kazakistan bize
iyi bakyorlar.”
Devrik lider Kurmanbek Bakiyev, 15
Nisan’da ülkesinden ayrlarak önce
Kazakistan’a sonrasnda Belarus/
Minsk’e gitti. stifasn faksla bildirdii duyuldu ise de istifa etmedii halen
Krgzistan’n devlet bakan olduu
ve direnecei yolunda haberler de
geliyor. Geçici Otubayeva geçici hükümeti istikrar salamakta ve olaylar
önlemekte zorlanyor. Etnik çatmalarda yine kan döküldü. Bikek’e bal Meyevka köyünde Krgzlar Ahska
Türkleri ve Ruslara saldrd. Olaylarda 5 kii öldü, 30 kii yaraland.
Küresel güçlerin
stratejik basklarna,
bölge ülkelerinin
politikalarna
direnebilmek için
Krgzistan’n kendi
iç problemlerini
kolaylatrabilmesi
elzemdir. Dengeleyici
bir liderliin, dürüst ve
basiretli bir yönetimin
gelmemesi durumunda
2005’den sonra yaanan
gelgitlerin sürecei
ve risklerinin artarak
devam edeceinden
endieliyiz.
Krgzistan Gerçekleri
Krgzistan’da dün ve bugün olanlar anlayabilmek, yarn olacaklar da
öngörebilmek için ülkeye ait baz
gerçekleri bilmek gerekiyor. BDT
ülkeleri arasnda en yoksul durumda
olan Krgzistan ekonomisinin yüzde
40’n tarm ve hayvanclk sektörü
olutururken, maden ve kömür üretimi de ülke ekonomisinin önemli kaynaklar arasnda yer alyor. 5,3 milyon
nüfusu, 4,7 milyar dolarlk ekonomisi ile Krgzistan, Rusya bata olmak
üzere yurtdnda çalan 800 bin
kadar Krgz içinin ülkelerine gönderdikleri paralarda ülke ekonomisini
ayakta tutmaya çalyor. çi paralar gayri sa yurtiçi haslann yüzde
30’unu oluturuyor. Halkn 1/3 halen
fakirlik seviyesinin altnda ve aylk
ortalama gelir düzeyi 130 dolar kadar. Kii ba milli gelir yaklak 740
dolar. 2 milyar dolar d borcu var.
Ülkenin esas döviz kaynan maden
ürünleri, kömür, pamuk li, tütün
ve elektrik enerjisi satarak salayan
Krgzistan’da doalgaz ve petrol ko-
nusunda halen yurtdna, özellikle
Rusya, Kazakistan ve Özbekistan’a
baml bulunuyor. Son mali krizden
bu ülkeler etkilenince Krgzistan çok
daha fazla sarsld.
Cora olarak, etnik olarak ve kabileler - airetler yönünden kuzey ve
güneye bölünen Krgzistan’n bakenti Bikek’in de bulunduu kuzey
bölgesinde sanayi daha gelimi,
daha kentli, daha zengin ve modern,
Rusya’ya bal metalürji ve kömür
üretimi gelimi durumda. O ve Celalabad gibi vilayetlerin yer ald ve
Özbeklerin youn yaad güneyde
ise tarma dayal ekonomi, daha yoksul ve krsal nüfus ülkede milli gelir
paylamnda farkllklar ortaya koyuyor. Ülke ekonomisi 2009’da 2,3
orannda küçüldü, sanayi üretimi 6,4
orannda geriledi. Ekonomik gelime
ve kalknma yurtdndan gelecek d
yardma bal. Zengin su kaynaklarna sahip Krgzistan’da irili ufakl
1900 rmak var. Rusya ve Çin’in kesitii stratejik bir konuma sahip olan
ülkenin bu durumu, onun en avantajl ve ayn zamanda en büyük zaafn
oluturmaktadr. Etrafndaki büyük
ülkelere ve küresel güçlere kar Krgzistan stratejik konumunun avantajlarn kullanarak para kazanmaya
ve güvenliini dengelemeye çabalyor. Ayn anda ABD’ye ve Rusya’ya
salad askeri üsler tam da bu balamda bir anlam tayor. Daha açk
ve basit ifadeleriyle dardan özellikle batdan gelen transfer ödemelerine bel balayan Krgzistan’n en
önemli sorunlar: nakit para ihtiyac,
ekonomik da bamllk, siyasal
kurumsallaamama, kabile yapsnn
çok güçlü olmas, milli bir kimlie
ulaamamas, çok etnik yapl olmas
(yüzde 65 Krgz, yüzde 15 Özbek,
yüzde 8 Uygur, Rus, Kazak, Ahskal
v.d.), zayf ve güdümlü yerel siyasi
yap, sözde seçimler, laf olsun diye
demokrasi, zayf iktidarlar ve küçük
partiler, etnik temelli yerel muhalefet
özellii, devlet olamama yani rejim
sorunu, demokrasi kültürü yerlememi, basn özgürlüü çok snrl,
etrafnda kötü yönetim örnekleri var,
otoriter merkezilemeye kar yerel
direni, bürokrasi hiziplemi ve parçalanm, anayasas en önemli çat-
ma ekseni…
Rusya – Bat arasnda gidip gelen bir
siyasal ve ekonomik rejim, enerji sorunu (Bakent Bikek’te günde 8 saat
elektrik kesiliyor), yolsuzluklar, rüvet, ayrmclk, partizanlk, kabilecilik had safhada. Yoksulluk, haksz
özelletirmeler, insafsz zamlar (son
zamlar elektrie 2 kat, snmaya 4
kat, scak suya 5 kat), insan haklar
ihlalleri, bask rejimi, faili meçhuller,
muhalefeti sindirme operasyonlar
ve siyasi cinayetler, hukuksuz uygulamalar, talan, hortum Krgzistan’n
tandk gerçekleri. Hem 2005 hem
2010 darbesinin ortak yönleri, halk
sokaklara döken ve muhalefeti ayaa
kaldran olgular bunlar. Yani Kronik
sorunlar, deimeyen dertler, ülkenin
aln yazs ve sanki kör kaderi olan
skntlar bunlar. 7 eyaletten oluan
ülkede Krgzistan’da ciddi bir ABD
aleyhtarl var. Ülkede Rus nüfuzu
ve bürokrasisi hakim. 50 ya üstü Rus
eitimi alm. Yani Krgzistan’da
Ruslar hakim millet. Kazakistan büyük aabey. Özbekistan küçük aabey, Türkiye uzaktaki karde ve dost,
anavatan. Sonuç olarak Krgzistan
yapsal sorunlar çok fazla olan, stratejik adm atamayan ve siyasi, ekonomik, stratejik, sosyal dengelerini
tutturamam daha çok halk ayaklanmalarna, darbelere gebe olan istikrarsz bir ülke görünümündedir.
Küresel Güçler ve Krgzistan
Krgzistan’dakine benzer devrimlerin arkasnda önceleri Rusya, 2000’li
yllarda ise ABD vard. Amerika,
Balkanlar, Gürcistan (2003), Ukrayna (2004) ve Krgzistan (2005) renkli devrimlerle Avrasya’y sarsarken
ABD Bakan Bush “Son 18 ay içerisinde renkli devrimlere tanklk ettik.
Bunlar sadece birer balangçtr. Bu
devrimlerde STK’larn ve ABD hükümetinin önemli rolleri bulunmaktadr. Yeni dönem savalar milletleri
deil rejimleri hedef alacaktr.” diyordu. Ancak sonrasnda ABD’nin Irak
ve Afganistan bataklna saplanmas
renkli devrimleri öksüz ve yetim brakt. Devrime tevik ettii ülkeleri
ekonomik ve siyasi olarak destekleyemedi. Büyük Ortadou projesinMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
29
Krgzistan; ABD,
Rusya ve Çin’in bölgesel
çkarlarn korumann,
halknn beklentileri
istikametinde refah,
bar, özgürlük, insan
haklar, demokrasi ve
güvenliini korumaya
yetmeyeceini artk
anlamaldr. Krgz
halknn özgür
seçimlerle iradesini
ortaya koyarak seçecei
meru bir yönetimin,
temel hak ve hürriyetleri,
demokratik hukuk
devletini, açk ve hesap
verebilir bir yönetim
yapsn salamas
gerekmektedir.
den de, kadife devrim ihracndan da,
hegemonik hayallerinden de feragat
eden ABD küresel mali krizin de etkisiyle yönetimini deitirdi, kabuuna çekildi. Kazand kaleleri bir
bir kaybetti. Ayn dönemde petrol
yatlarnn artmas Rusya’y enerji
zengini yapt ve güçlendirdi. Rusya
bekledii ve istedii frsat yakalad. Ukrayna, Gürcistan ve nihayet
Krgzistan ABD’nin ard ardna
kaybettii, koruyamad kalelerdi.
ABD’nin tek kutuplu dünyas artk
yok. Ekonomik, siyasi ve stratejik olarak paylalan, yeni bölgesel
ve küresel güçlerin ortaya çkt
yeni bir dünya düzeni ekilleniyor.
Küresel güçlerin manevra sahas
Krgzistan’da yabanc askeri üsler,
NATO-anghay arasnda gidip gelen tercihler, güvenlik savalarnn
ve güç mücadelelerinin yaand
bir ortam yaratmaktadr. Yani ller
tepiirken karncalar çaresiz olarak
ezilmektedirler.
30
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
Krgzistan ve Türkiye
Türkiye’nin son yllarda iç politika
gündeminin ( parti kapatma davalar, Ergenekon dava süreci, Balyoz
v.b. darbe planlar soruturmalar,
Anayasa deiiklik süreci, Yarg
reformu, demokratik açlm süreci
v.b.) d politika gündeminin önüne geçmesi maalesef dost ve karde
Krgzistan’da yaananlarnda yeterince gündemde yer alamamasna neden olmutur. Krgzistan bata olmak
üzere Türk cumhuriyetleri son yllarda
Türk d politikasndaki arln hak
ettii kadar koruyamasa da yaanan
gelimelerin son derece önemli olduunu ve Türkiye’nin mutlaka süreçte
etkili olarak bulunmas gerektiini
düünmekteyiz. Komularmzla ‘sfr
problem’ in yan sra bölgemizde ortaya koyduumuz ‘Yeni Türkiye Vizyonu’ Türk dünyasnn ekonomik ve siyasi entegrasyonu balamnda önemli
beklentiler yaratm bulunmaktadr.
Krgzistan son yllarda küresel güçlerin oyun alan içerisindedir. Bundan
dolay da Türkiye, hem bölgeye hem
de özel olarak Krgzistan’a etkileri
bulunacak bu sürecin içinde atak olarak rol almaldr. Bakiyev’in daha
fazla direnmemesi için devrede olan
Türkiye, Krgzistan huzuru, iç bar
ve istikrar için her türlü yardm her
bakmdan esirgememelidir.
Sonuç: Krgzistan Nereye Gidiyor?
imdilik
çatmalarn
durmas
Kurmanbek Bakiyev’in iktidardan
uzaklatrlmas tek bana ülkedeki
sorunlar çözmekten uzaktr. 2005
devrimi bugünküne göre daha
disiplinli bir güç ve liderlik tarafndan yaplmtr. Bugün
geçici hükümeti oluturan
yöneticiler, ülkeyi çekip çevirecek liderlik özelliklerini
tamyorlar. Muhalefet partilerinin liderleri birbirinden
çok farkl ve çok zayf siyasi
gürlerdir. En güçlü olanlar Bakiyev iktidarnn eski
bakanlarndan geçici yönetim
bakan Roza Otunbayeva ile
Sosyal Demokrat Parti lideri geçici
hükümetin Babakan Yardmcs Almazbek Atambayev’dir. Her ikisi de
çok iyi niyetli geçmileri temiz kiilerdir. Ancak Krgzistan’n gelecek
perspektinin arln tayabilirler mi zaman gösterecektir. Çok partili, çok çeitli muhalefet partilerinin
Krgzistan’a ihtiyac olan istikrarn
salanmasnda nasl etki edecekleri
endie konusudur.
Krgzistan saatli bir bomba gibi
her an yeniden patlayabilir ve sokaklar karabilir. çeride salam
duramayan, iç sorunlarn çözümleyememi, rejimini kuramam bir
ülkenin d tesir ve basklara kolay
kapld bilinen bir durumdur.
Küresel güçlerin stratejik basklarna, bölge ülkelerinin politikalarna direnebilmek için Krgzistan’n
kendi iç problemlerini kolaylatrabilmesi elzemdir. Dengeleyici
bir liderliin, dürüst ve basiretli bir
yönetimin gelmemesi durumunda
2005’den sonra yaanan gelgitlerin sürecei ve risklerinin artarak
devam edeceinden endieliyiz.
Krgzistan; ABD, Rusya ve Çin’in
bölgesel çkarlarn korumann,
halknn beklentileri istikametinde
refah, bar, özgürlük, insan haklar, demokrasi ve güvenliini korumaya yetmeyeceini artk anlamaldr. Krgzlarn özgür seçimlerle
iradesini ortaya koyarak seçecei
meru bir yönetimin, temel hak
ve hürriyetleri, demokratik hukuk
devletini, açk ve hesap verebilir
bir yönetim yapsn baarmas gerekmektedir. Krgzistan’n bütün
bunlar baarabilmesini arzu ediyoruz.
SDE Yönetim Kurulu Üyesi*
Krgzistan-Çin
Krgzistan’da Hâkimiyet
Deiimi ve Çin
Çin hükümeti, 20 Mart 2005’te patlak veren Krgzistan’daki renkli devrim konusunda ancak
23 Mart’ta bir basn toplants ile açklama yapmt. Dileri Bakanl sözcüsü Liu Jianchao,
Krgzistan’n Çin’in dostane komusu olduunu belirterek, olay yakndan takip ettiklerini ve
Krgzistan’daki parlamento seçimlerinin sonucuna dikkat ettiklerini dile getirmitir.
Doç. Dr. Erkin EKREM*
Çin’in Krgzistan Olaylar
Üzerindeki Tutumu
Ç
in hükümeti, 20 Mart
2005’te
patlak
veren
Krgzistan’daki renkli devrim konusunda ancak 23 Mart’ta bir
basn toplants ile açklama yapmt. Dileri Bakanl sözcüsü
Liu Jianchao, Krgzistan’n Çin’in
dostane komusu olduunu belirterek, olay yakndan takip ettiklerini
ve Krgzistan’daki parlamento seçimlerinin sonucuna dikkat ettiklerini dile getirmitir. Krgzistan’n
toplumsal istikrarnn ve ekonomik
kalknmasnn salanmasn arzu
ettiklerini ve bu arzunun sadece
Krgz halknn temel çkarlarna
uymakla kalmadn, ayn zamanda Orta Asya’nn bar, istikrar ve
kalknmasna da yararl olacan
belirtmitir. Krgzistan yönetimi,
muhalierin eline geçtikten sonra,
25 Mart’ta Liu Jianchao yeni gelimelere yönelik Krgzistan’da bir
an önce istikrarn salanmas ve
toplumsal düzenin normallemesini
umduklarn dile getirerek, iyi komuluk ilikilerinin salkl bir ekilde
ilerlemesini yürekten arzu ettiklerini
beyan etmitir. Sözcü Liu Jian-chao,
ayn gün düzenlenen basn toplantsnda, Krgzistan’ ziyaret eden ve
ticari faaliyetlerle megul olan Çinli
vatandalarn güvenlii için gerekli
tedbirlerin alndn ifade etmiti.
Krgzistan’da yaanan bu olayda,
ondan fazla Çinli vatanda yaralanm ve üçü ar yaral olarak hastaneye kaldrlmt. Çinli vatandalarn urad maddi zarar ise 7 milyon
dolar olarak hesap edilmiti. Çin Hükümeti, yeni Krgz Hükümeti’nden
yaral Çinlilerin tedavisinde kolaylk
salamasn istemiti. 29 Mart’taki
basn toplantsnda sözcü Liu Jianchao; “anghay birlii Örgütü
(Ö) çerçevesinde Krgzistan’n
istikrar için tedbirler alnacak m?”
sorusuna, Çin Dileri Bakan Li
Zhaoxing’in Krgzistan hariç Ö
üyesi ülkelerin dileri bakanlar
ile telefon görümeleri yapldn
ve Ö’nün kurumsallamasnn ve
gelimesinin, bölge ve üye ülkelerin çkarna uygun olduu kanaatine
varldn ifade etmiti. Ayrca Ö
çerçevesinde daha verimli ibirliinin
devamn umduunu dile getirmiti.
Çin’in Krgzistan’da büyükelçilii
olduunu ve uygun zamanda Krgz
taraf ile temasta bulunulacan açklamt. Krgzistan’da yaanan olaylar srasnda zarara urayan Çinlilerin tazminatnn ise müzakere ederek
uygun bir ortamda çözümleneceini
de bildirmiti. Çin-Krgzistan snrnn açk olduunu belirten sözcü,
“Krgzistan’da yaanan olaylarn
etkisiyle Dou Türkistan ayrlkçlar
güç kazanr m?” sorusuna ise “Üç
güce” kar mücadelenin Orta Asya
bölgesinin ortak çkar ve ilgi alan
olduu ifade ederek, ilgili ülkelerin
ibirlii yapmaya devam edeceine
inandn belirtmiti.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
31
Çin Hükümeti, snr
komu ülkesindeki
olaylara kar
müdahaleci politika
izlememi, hatta
önleyici faaliyetlere
de girimemitir. Çinli
uzmanlara göre, 2005
ylndaki olaylarda
ABD’nin eli vardr
ve 2010 ylndaki
olaylarn arkasnda da
Rusya’nn olduunu
ima etmektedir.
Be yl sonra 2010 Nisannda
Krgzistan’da ayn olaylar yaand ve Çinliler çkan olaylar sonucu
yine zarar gördü. Krgzistan’da 30
bin’den fazla Çinli giriimci bulunmakta ve bu kiiler en çok bakent
Bikek’te ikamet etmekle birlikte,
deiik kentlerde faaliyet göstermektedir. Son olayda ölen Çinli olmamasna ramen, Bikek’teki Çinlilere ait
irket ve maazalarn çou yaklm
veya tahribata uramtr. Türkler
de dâhil birçok yabanc kiilere ait
irket ve dükkânlar tahrip edilmitir,
ancak maddi anlamda en çok zarar Çinliler görmütür. Bikek’teki
Çinli giriimcilere göre, Çinlilerin
zarar 4 milyon dolara ulamtr.
Buna ramen be yl önce yaanan
olaylara kyaslandnda Çinlilerin
zarar fazla saylamaz. Çin Modern
Uluslararas likiler Aratrma Enstitüsü (CICIR) Orta Asya Aratrmalar Masas uzman Xu Xiao-tian’n
ifadesine göre, bundan sonra Çinlileri en çok etkileyecek olan konu,
elektrik santrali ve maden ilet32
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
mecilii gibi iki hükümet arasnda
onaylanan büyük ölçekli projelerdir.
Ayrca Cumhurbakan Kurmanbek
Bakiyev’in ailesine bal irket ve
sektörleri ilgilendiren deiimler de
Çin’i yakndan etkiyebilir.
Çin Hükümeti’nin Bikek’te yaanan
son olaylar üzerine yapt açklamalar ve ald tavrlar be yl öncesine
benzemektedir. Dileri Bakanl sözcüsü Jiand Yü, 7 Nisan’daki
basn toplantsnda, Krgzistan’n
dostane komular olduunu belirterek, yaanan olaylar yakndan takip
ettiklerini, Krgzistan’n istikrara
kavuarak bir an önce normale dönmesini içtenlikle istediklerini, meselelerin hukuk zemininde çözümlenmesinin doru olacan belirtmiti.
Sözcüye göre, durumun bir an önce
normale dönmesi bölgenin bar ve
istikrarna katkda bulunacaktr.
9 Nisan’da Çin Dileri Bakan Yardmcs Chen Guo-ping,
Krgzistan’n Pekin Büyükelçisi
Zheenbek Kulubaev’i bakanla çararak vatandalarnn güvenliinin
salanmasn istemitir. Bakan Yardmcs Chen Guo-ping, Bikek’te
yaayan Çinlilerin dükkân ve irketlerin yaklmas olaylaryla yakndan
ilgilendiini Çinlilerin tekrar zarar
görmemesi için gereken tedbirlerin
alnmas talebini iletmitir. Ancak
Çinli yetkililerin bu taleplerinin muhatabnn kim olaca meçhuldür.
Çin Hükümeti, snr komu ülkesindeki olaylara kar müdahaleci
politika izlememi, hatta önleyici
faaliyetlere de girimemitir. Çinli
uzmanlara göre, 2005 ylndaki olaylarda ABD’nin eli vardr ve 2010
ylndaki olaylarn arkasnda da
Rusya’nn olduunu ima etmektedir.
Yani her iki olayda Pekin Hükümeti,
bu iki gücün yani Çin’e bal Dou
Türkistan ile komu olan bölgede
sivil darbe yapmasna seyirci kalmtr. Bunun nedeni olarak; Çin’in
içilerine karmama ilkesini takip
ettii, belki de yaanan gelimelere
karsnda zayf kald ya da gelimeleri yönlendirecek kapasitesinin
olmad için pasif tavr izledii
düünülebilir. Aslnda, Çin’in erken
müdahalesi de önem tamamaktadr, çünkü Krgzistan’da kimin kazanaca önemli deildir. ktidara
gelenler mutlaka Çin ile iyi ilikiler
izlemek zorundadr.
Çin’in Krgzistan
Üzerindeki Çkarlar
Krgzistan, Kazakistan, Özbekistan
ve Türkmenistan gibi Çin’in yükseliinde önemli rol oynayan ülkelerde, ABD ve Rusya’nn askerî üsler
tesis etmeleri, Çin’in güvenlik, dolaysyla siyasî çkarlarn da ilgilendirmektedir.
Orta Asya Cumhuriyetleri’nin bamszlna kavumasndan hemen
sonra bu ülkeleri tanyan Çin, ülkesinin snr güvenliini salamak için
bu cumhuriyetlerle snr anlamas görümelerine balatmt. Çin,
Orta Asya ülkeleriyle 3000 km’lik
Kurmanbek BAKYEV
snr paylamaktadr. Kazakistan’la
1700 km, Krgzistan’la 1100 km ve
Tacikistan’la 400 km snr bulunmaktadr. Snr görümeleri 1996
ylndan itibaren sonuç almaya balam ve anghay Belisi adndaki
örgüt zemininde devam etmiti. 4
Temmuz 1996’da Çin-Krgzistan
arasndaki snr anlamas imzas atlm ve 26 Austos’ta bir ek protokolle, mevcut anlama yasallamt. En
son Mays 2002’de Çin-Krgzistan
arasndaki tartmal snr bölgelerinin yüzde 70’inin Krgzistan’a,
yüzde 30’unun ise Çin’e braklmas
yönünde anlamaya varlmt. Çin,
bu snr görümelerinden 90 bin hektar toprak kazanmtr.
1999 ylnda büyük oranda snr sorununu çözen Çin Hükümeti, Orta Asya
halk ile ortak tarih, kültür ve dinî
inanç birlii olan Dou Türkistan’n
güvenliini salayabilmek için bölge
ülkeleriyle güvenlik ve ekonomik ibirlii faaliyetlerini devam ettirmiti.
anghay Belisi Örgütü’nü, Haziran
2001’de Ö’ye dönütürerek, ‘ilk
Çin ehri’nin adn alan bölgesel örgütünü hayata geçirmitir. 11 Eylül
olaylar sonras ABD’nin öncülüündeki askerî koalisyonun Afganistan’a
girmesi ve Orta Asya ülkelerinden
askerî üsler tesis etmesiyle, Taliban
ve El-Kaide örgütlerinin yaratt güvenlik sorunu dnda, ABD’nin Çin’e
yönelik bir tehdit de oluturduunu
alglayan Çin, Ö çerçevesinde üye
ülkelerle teröre kar askerî tatbikatlar
düzenlemeye balamtr. Çin öteden
beri askerî tatbikatlara kar çkmaktayd, ancak ilk defa Ekim 2002’de
Krgzistan ile bir askerî tatbikat
düzenleyerek ülke dna asker göndermiti. Çin, bu tatbikat sonrasnda,
Austos 2003’te Özbekistan dndaki Ö üyesi ülkelerle, Kazakistan
ile Dou Türkistan’da iki aamal bir
askerî tatbikat düzenlemiti. Austos
2007’de ise bütün üye ülkelerin katlmyla Rusya-Uzakdou bölgesinde
ve Dou Türkistan’da askerî tatbikat
düzenlemiti.
ABD ve Rusya’nn Krgzistan’da
askerî üs kurmas, hatta Çin’i bir
tehdit olarak gören Hindistan gibi
ülkelerin de Tacikistan’da askerî
Çin-Krgzistan Ticaret likileri (Milyar Dolar)
Hacim
Rakam
1992
0.035
1993
0.102
1994
0.105
1995
0.231
1996
hracat
Ar
Rakam
thalat
Ar
Rakam
Ar
0.0365
0.0658
%2.7
0.0299
0.0754
%119.2
0.107
0.124
0.105
-%54.3
0.068
0.037
1997
0.106
%1
0.061
0.0360
1998
0.198
%85.8
0.0172
0.0256
1999
0.135
-%31.9
0.103
0.032
2000
0.177
%31.7
0.110
0.067
2002
0.201
%69.8
0.146
2003
0.314
%55.7
0.245
%67.7
0.069
%24.1
2004
0.602
%91.6
0.492
%101
0.109
%58.4
2005
0.972
%61.4
2006
2.226
%128.9
2007
3.779
2008
9.333
2009
(1-6)
2.537
2001
0.055
2.113
%143.6
0.113
%7.5
3.677
%74.6
0.112
-%6.7
%147
Eyl-21
%151.3
0.120
%6.7
-%22.5
2.519
-%21.5
0.018
-%72.5
Kaynak: Çin Dileri Bakanl Websitesi
üs kurarak Özbekistan ile askerî ibirlii yapmas, Çin’i bir an önce
bölgede askerî gücünü tesis etme
krine sevk etmektedir. 23 Temmuz
2009’da Çin Halk Kurtulu Ordusu
Genelkurmay Bakan Chen Binde, Hong Kong’daki Phoenix TV
kanalna verdii bir röportajda, Çin
ordusunun terörizme kar kapasitesinin arttn ve buna hazr olduunu ifade ederek, BM tarafndan izin
verildii takdirde, Ö çerçevesinde
Orta Asya’ya ordu gönderebileceini ve “Dou Türkistanclara” kar
müterek operasyon yapabileceini
belirtmiti. Yani Çin tarafnn en
azndan ‘Çin ordusu Orta Asya’ya
girmelidir’ düüncesinde olduunu
tahmin etmek zor deildir. Askerî
açndan zayf olan “Dou Türkistanclara” kar operasyon düzenlemek
için Çin ordusunun gerekli olup olmad meselesi bir yana, Çin ordusu Orta Asya’nn hangi ülkesine
yerleebilir sorusu da ilgi çeken bir
meseleye dönümütü. Bu ülke Krgzistan olabilir.
Dier yandan, ABD ve Rusya’nn
Çin’in
snr
komusu
olan
Krgzistan’da askerî güçlerini bu-
lundurmas, Çin’in snr güvenliinin tehdit edilebilecei ihtimalini
düündürmektedir. 2005 ylnda
Washington, Krgzistan’da, erken
uyar ve hava gözetleme E-3 keif
uçaklarn konulandrmay planlamt. Bu tür AWACS uçaklar
yaklak 9 bin metre irtifaya çkabilmekte ve yerle stratosfer arasnda
400 kilometrelik bir alanda gözetleme yapabilmektedir. Bu uçaklar dümann olas hava saldrsn önlemek
ve hava kuvvetlerinin operasyonlarn yönlendirmek için kullanlmaktadr. Bu uçaklar ayrca ayn anda 100
farkl hede takip edebilme ve 600
farkl hede tarama yeteneine sahiptir. Çinli uzmanlara göre, bu tür
keif uçaklar havalandnda bütün
Dou Türkistan bölgesindeki hedefleri takip altna alabilmektedir. Çinli
uzmanlar, ABD’nin Krgzistan’daki
üssünden kalkan uçaklarn 10-20 dakika içinde Dou Türkistan’a varabileceini ileri sürmektedir. ABD’nin
Krgzistan’daki askerî giriimleri
dorudan Dou Türkistan’ tehdit etmekte ve üphesiz Çin’in srtna bir
hançer saplanm gibi olacaktr. Bu
balamda Çin’in Krgzistan ile hem
savunma hem de güvenlik alannda
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
33
ibirlii yapmas zorunludur.
Dou Türkistan meselesi Çin’in yu-
muak karn olarak 11 Eylül olaylar sonras uluslararas bir soruna dönümeye balamt. Dou
Türkistan’da 2000 yl verilerine
göre, yaklak 160 bin Krgz yaamaktadr, Krgzistan’da da bu
rakama yakn Uygur yaamaktadr, Çin Hükümeti açndan bu
durum bir “snr ötesi etnik sorun”
(Cross-border ethnic issues) olarak alglanmakta ve bu tür sorunlarn kritik dönemlerde patlak vermesi olasdr. Çin Hükümeti bu
tür etnik ve dinî sorunlar terörizm
ile mücadele çerçevesinde, Dou
Türkistan meselesinin gölgesinde
brakmakta ve geçici olarak çözüm
getirmeye çalmaktadr. Yani
“Dou Türkistan terör sorunu”
Çin’e, Krgzistan’a dolaysyla
bölgenin istikrarna zarar vermektedir ve güvenlik açndan ibirlii kurulmasn gerektirmektedir.
“Dou Türkistan terör sorunu”nu
ilikilerin gelitirilmesinde zemin haline getiren Çin Hükümeti, doal olarak Dou Türkistan
ayrlkçlarnn Krgzistan’n iç
istikrarszlk durumundan yararlanarak Çin’i tehdit edebilecei kanaatini uyandrmaktadr. Neticede
Dou Türkistan sorunu Çin’in snr bölge güvenliini tehdit ettii
gibi, Çin’in ‘Kuzeybat Bölgeleri
Kalknma Projesi’ni engelleyebilmektedir; en önemlisi Çin’in Orta
Asya ve Avrasya’ya açlmasna
engel tekil etmektedir. Böylece
Çin’in bölgeden enerji ve önemli hammaddeleri ithalatna zarar
verecektir, ayn zamanda bölge
Çin pazar olma özelliini de yitirecektir. Gelecee yönelik Dou
Türkistan meselesi Çin’de yaayan dier etnik gruplara örnek
tekil edebilecei gibi, eyaletlerin
merkeze olan balln da etkileyebilecektir. Tüm faktörler bir
arada düünüldüünde, Çin’in
yükseliini de engelleyecektir. Bu
balamda Krgzistan ile yürütülecek iyi ilikilerle, Dou Türkistan
34
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
ayrlkç güçlerinin bu ülkede üs
edinmesinin önüne geçilmi olacaktr. stikrarl bir Krgzistan,
Çin’in güvenlii ve dolayl olarak
Çin’in toplumsal istikrar açsndan önemlidir.
Çin-Krgzistan arasnda youn
siyasî ilikilerin varlndan söz
etmek mümkündür. Ancak Ö
çerçevesinde ve bölgesel-küresel
platformda gerçekleen ikili veya
çok tara görümeler, ekonomik
ilikilere yansyamamtr. kili
ticaret ilikiler, Çin’in lehine gelien bir denge sergilemektedir.
Bu rakamlar Çin’in genel ticaret rakamlarna kyasla fevkalade düüktür ve Çin’in ekonomik
kapasitesi düünüldüünde, Krgzistan ile yaplan ekonomik
ilikilerin ikili ilikilere yapt
bir katkdan söz etmek zordur.
Aksine Pekin Hükümeti zaman
zaman Krgzistan’a hibe yoluyla
büyük destekler vermektedir. Her
eye ramen Krgzistan, Bamsz Devletler Topluluu Örgütü
içinde Çin’in üçüncü büyük ticari orta ve Çin ise Krgzistan’n
ikinci büyük ticari orta durumundadr. Çin ayn zamanda Krgzistan pazarnda büyük pay alan
ülkelerden biridir. Çin’in önde
gelen Huawei Technologies Co.,
Ltd ve Zhongxing Telecommunications Equipment gibi telekomünikasyon irketleri, Krgzistan’n
bu alandaki teçhizat tedarik pazarnn yüzde 80’ini elinde tutmaktadr. Krgzistan’da tescil
edilen Çin irketlerinin says
200’den fazla olup, bu irketlerin
Krgzistan’daki yatrm miktar
80 milyon dolardr.
Her iki ülke Dünya Ticaret Örgütü üyesi olduu için, Çin’in
orta ve küçük ölçekli iadamlar
Krgzistan’n ekonomi alannda
önemli yer edinmeye çalmaktadr. Çin Hükümeti, Krgzistan’n
polis ve dier güvenlik güçlerin
donanm için araba dâhil birçok
gereken malzemeyi hibe etmi-
tir. Örnein Çin Hükümeti, Eylül
2009’da Krgzistan’n O ehrinin toplu tamacl için 183
yolcu otobüsü hibe etmitir. Cumhurbakan Bakiyev’in itirak ettii teslim töreninde Çin’in Bikek
Büyükelçisi Wang Kai-wen, “yakn komu, uzak akrabadan iyidir” Çin atasözüyle konumasna
balamt. Ayn atasözünü, Büyükelçi Wang Kai-wen’den önceki Büyükelçi Zhang Yan-nian de,
4 Temmuz 2008’de Krgzistan
Olaanüstü Hal Bakan Kamçbek
Tayev ile görüürken dile getirmiti. Mart 2009’da Çin’in yeni
Krgzistan Büyükelçisi Wang
Kai-wen, Bakiyev’e güven mektubunu sunarken de bu atasözünü
kullanmt. Çinli diplomatlarn
bu atasözü ile Krgzlarn akrabalarna gönderme yapt yönünde
intibaa brakmtr. Çin’in Bikek
Büyükelçisi Wang Kai-wen, bundan sonra da Krgzistan’a yaptklar maddi desteklerin devam edeceini açklamt. Yine 2009’da
Çin, Krgzistan’n 7 milyon 320
dolar borcunu da silmiti. Ocak
2010’da Çin-Krgzistan arasnda,
Krgzistan’n güneyinde üretilen
elektrii ülkenin kuzeyine iletecek
elektrik nakil hatt inaat için 350
milyon dolarlk yatrm öngören
bir protokol imzalanmt. Bakiyev de, Çin’in Krgzistan’n en iyi
komusu olduunu ifade etmi ve
minnet duygusunu beyan etmiti.
Yani Çin-Krgzistan arasndaki
ekonomik-ticari ilikiler düük
düzeyde olmasna ramen, Çin,
maddi destek ve ‘karlksz yardmlar’ yoluyla Krgzistan’daki
ekonomi gelimeleri etkilemektedir.
Dier yandan Krgzlar arasnda
Çinlilere yönelik baz endieler
de vardr. 30 binden fazla Çinli Krgzistan’da yaamakta ve
bu ülkede ikamet eden yabanclar
arasnda birinci sray almaktadr.
Jeopolitik olarak Rusya ile Çin’in
arasnda skm olan Krgzlar
arasnda, sözkonusu Çinli nüfusa
kar olumlu düünenlerin says
fazla deildir. Krgz toplumunda
Çinlilere duyulan tarihsel ve reel
endieler de vardr. Çin’de kurulan
hâkimiyetler Orta Asya’y dört kere
igal etmitir; Krgz destanlarnda
Çinlilerin hakknda olumsuz imajlar
mevcuttur. Zengin Çinli tüccarlarn
Krgzistan’daki ticari faaliyetleri,
fakir olan baz Krgzlar rahatsz
etmektedir. Bikek’teki son olaylarda en çok Çinlilerin dükkânlar
yaklmtr, bu bir yama hareketi
olmasna ramen, Krgz toplumunun Çinlilere olan bak hakknda
da iaretler vermektedir. Çinlilere
olumsuz bakn bir dier bir örnei
ise, son olaylar sonras, Rusya ve
Kazakistan gibi ülkeler Krgzistan’a
maddi yardm elini uzatrken Çin’in
daha önce de olduu gibi yine geç
kalmtr. Bikek’teki Uygur tüccarlar Krgzistan için ba toplarken, Çinli tüccarlar henüz harekete
geçmemitir.
Çin-Krgzistan likileri
11 Eylül olaylarnda ve Mart 2005’teki
Krgzistan sivil darbesinde olduu
gibi, Ö, kendi fonksiyonunu gösterememitir. Ocak 2004’te Ö bünyesinde kurulan Anti Terörizm Merkezi
de bugüne dek bölgede baarl bir
operasyon düzenleyebilmi deildir.
ABD ve Rusya’nn Krgzistan’da
sürdürdüü etki, Çin’in bu ülke üzerindeki özgüvenini de sarsabilir, ancak zaman Çin’in lehine ilemektedir
ve imdilik enerji ve baz hammaddelerin peinde olan Pekin, Orta Asya
üzerinde uzun vadeli düünmektedir.
Çin Hükümetinin ABD ve Rusya gibi
ülkelerden farkl olarak Krgzistan’n
iç meseleleriyle hiç ilgilenmemesi,
Krgz Hükümeti’ni rahatlatmaktadr.
Çin’in Uluslararas Sorunlar Aratrmalar Enstitüsü (CIIS) Çevresel Güvenlik Aratrmalar Merkezi bakan
Zhao Ming-wen’n ifade ettii gibi,
Çin-Krgzistan, karlkl içilerine
karmama ve karlkl egemenlie
ve toprak bütünlüüne sayg gösterme prensibi çerçevesinde iyi komuluk ilikilerini gelitirmektedir. Zhao
Ming-wen’e göre, bu tür ilikiler iki
ülke halknn refah ve çkarna uygundur. Krgzistan da, Çin ile olan
ilikilerine önem vermekte ve Çin ile
olan siyasal ilikilerini güçlendirmeyi d politika öncelii olarak belirtmektedir. Krgzistan, Çin’in ulusal
çkarlar olan Tayvan, Tibet ve Dou
Türkistan meselesinde Pekin Hükümetine ciddi destek verdii kanaatindedir.
Dier yandan ekonomi ve üretimin
alannda zayf kalan Krgzistan halk,
günlük tüketim malzemelerini Çin’den
satn almaktadr ve Çin’e olan bamll da günden güne artmaktadr. Pekin Üniversitesi Uluslararas likileri
Bölümü’nde çalan Prof. Zha Daojun’un belirttiine göre, Krgzistan
dier Orta Asya ülkelerinden farkl
olarak enerji kaynaklar bakmndan
zengin deildir, günlük tüketim mal-
zemelerinin temininde daha çok Çin’e
baldr, hükümetin kalknma projeleri kaynaklar ise Avrupa ve ABD’den
gelmektedir. Çin mallarna bal kalan Krgzistan, zaman zaman Çin’in
hibe ettii malzemelere de muhtaç
kalmaktadr. Doal olarak Çin’in
Krgzistan’a yönelik karlksz yardmlar, Krgzistan’da Çin açsndan
olumlu bir imaj yaratmaktadr. Çin’in
bu tutumu Orta Asya ülkelerini Çin
konusunda dier güçlere oranla daha
az endieye sevk etmektedir, yani
gelecekte ABD ve Rusya’da olduu
kadar Çin’den tehdit gelmeyeceini
tahmin etmektedirler. Nitekim Krgzlar yükselmekte olan Çin ejderhasnn
yannda yaamann kaçnlmaz bir kader olduunu anlamaktadrlar.
Çin’in Uluslararas Sorunlar Aratrmalar Enstitüsü (CIIS) Uluslararas
Strateji Aratrmalar bölüm bakan Dong Man-yuan’n belirttii gibi,
Krgzistan’n iç siyaseti nasl deiirse deisin, kim ve hangi güçler
iktidara gelirse gelsin, Çin ile olan
dostane ilikiler deimeyecektir.
Çin Modern Uluslararas likiler
Aratrma Enstitüsü (CICIR) Orta
Asya Aratrmalar Masas uzman
Xu Xiao-tian de benzer ifadeyi kullanmtr: Krgzistan’n hâkimiyetini
ele geçiren muhalefet Çin’in eski
dostlardr, gerek Kurmanbek Bakiyev görevine devam etsin, gerekse
muhalefet iktidara geçsin, ilikilerin doasn fazla etkileyemez. Çinli
uzmanlarn Krgzistan üzerindeki
iddial tespitleri Çin’in bu ülke üzerindeki etkisini göstermektedir. Aynen Rusya’nn Uralsib Bankas’nn
ba stratejisti Chris Weafer’n dedii
gibi, Krgzistan üzerinde etki yaratmaya çalan ülkelerin arasnda
en önemlisi Çin’dir. Bu nedenle
Bikek’teki olaylarda Çinlilerin ar
maddi zarara uramas, Krgzlarn
Çin’e tavr ald anlamna gelmemektedir; Çin’in kendisinden farkl
olan komu topluluklarla nasl geçinmesi gerektii hakknda zengin
tarihsel birikimi vardr, Çin sadece
ABD ve Rusya’nn Orta Asya’daki
çkarlarna kar daha etkin faaliyetler içine girmemektedir.
SDE Uzman*
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
35
Krgzistan
Asimetrik likiler Balamnda
Krgzistan D Politikas
Nisan aynda yaanan iktidar deiimi tek bana Rusya güdümlü bir iktidar deiimi olarak
nitelendirilemez. Bu iktidar deiiminde, birçok iç dinamiin yan sra, gelgitlerle dolu ve her
ülkeyi idare etmek temelinde ekillenen istikrasz bir d politikann rolü büyük olmutur. 2005
ylndaki iktidar deiimi ABD destekli bir devrim deildi. Bu çerçevede 2010 ylndaki iktidar
deiimi de Rusya’nn bir kar devrimi deildir.
Doç. Dr. Haluk ALKAN*
K
rgzistan Orta Asya’nn
ikinci küçük ülkesi olmasna karlk, stratejik açdan
önemli bir jeopolitik konuma sahiptir. Ülkenin güneyinde, Sovyet sisteminin çözülmesinden sonra sorunlu
bölge ülkesi olan Tacikistan bulunmaktadr. Güney- güneydou snrnda yaklak 1000 km uzunluunda
Çin snr uzanmaktadr. Ülkenin kuzeyi Kazakistan, bats Özbekistan’la
çevrelenmitir. Dolaysyla Krgzistan, Tacikistan snr nedeniyle
Afganistan’daki radikal gruplar, Çin
snr nedeniyle Dou Türkistan ve
ülkesinde yaayan Özbek aznlk
nedeniyle de Özbekistan’la çeitli
sorunlar yaayan bir ülkedir. Ayn
zamanda Krgzistan, Kazakistan’la
birlikte, Rusya Federasyonunun
yakn çevre doktrini çerçevesinde
öncelik verdii ülkelerin banda
gelmektedir. Krgzistan, Özbek,
Uygur ve Rus aznlk nedeniyle etnik, Tacikistan’daki iç sava ve Özbekistan slami Hareketinin ülkenin
36
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
güneyini Özbekistan’a kar bir üs
olarak kullanma isteinden dolay
dini-politik, Rusya federasyonunun
etkin d politikas ile Çin’in ekonomik, politik ve güvenlikle ilgili
kayglarnn belirleyici olduu gerilimleri birarada yaayan bir ülkedir.
Kar karya kald bu çok yönlü
gerilimlerle ba edebilecek ekonomik, askeri ve siyasal bir altyapya
da sahip bulunmamaktadr.
Ekonomik Bamllk
ve Etnik Sorunlar
Her eyden önce ülke, Kazakistan
ve Türkmenistan gibi kolaya paraya çevrilebilir petrol ve doal gaz
yataklarna sahip bulunmamaktadr. Krgzistan’da sanayi ve sosyal
hizmetler için ihtiyaç duyulan enerji
doal gaza dayanrken, bu ihtiyaç
büyük çounlukla Özbekistan’dan
karlanmaktadr. Özbekistan zaman
zaman bu avantajn iki ülke arasndaki gerginliklerde bir bask arac
olarak kullanmaktadr. 2000 knda, Özbekistan ülkeye gaz veren
vanalar kapatarak Bikek üzerinde
bask kurmaya çalmtr. Benzer
ekilde, 2007 ylnn Aralk aynda
Türkmenistan ile anlaan Kerimov,
Krgzistan’a verdii gaz kesmek
tehdidi ile yatlara zam yapmtr.1
Krgzistan Batl reformlara en açk
ülke imajn vermesine ramen, ülke
d ticareti arlkl olarak bölgesel
ve kapal bir görünüm sergilemektedir. Ülkenin ihracat yapt ilk be
ülke içinde yalnzca Almanya Batl
bir ülkedir. Ülke d ticaretinde Özbekistan, Rusya, Kazakistan ve Çin
önemli yere sahiptir. Krgzistan’n
2000 yl rakamlar ile toplam ithalat içinde Rusya’nn pay yüzde 30’u
bulmaktadr. Oysa ayn dönemde
Krgzistan’n bu ülkeye yapt ihracat sadece yüzde 10’dur.2 Bu oranlar ekonomik açdan Krgzistan’n
Rusya’ya olan bamlln göstermektedir. Üstelik Rusya’nn
ihracattaki stratejik konumu ol-
Krgzistan iki büyük
bölgesel güce olan
bamlln, yine iki
büyük gücü birbirleriyle
dengeleyerek amaya
çaba harcamaktadr.
Ekonomik açdan
Rusya’ya bamllk,
büyüyen Çin
ekonomisinden pay
alarak dengelenmeye
çallmakta, bu nedenle
Çin ile mümkün
olduunca yakn bir
ibirlii arayna
girilmektedir. Çin gibi
bir ülke ile snrda
olmann avantajlar
da Rusya ile ilikilerde
kullanlmaya
çallmaktadr.
dukça krlgandr. Çünkü Rusya,
Krgzistan’dan ald ürünleri baka
ülkelerden de kolaylkla temin edebilecek bir konumdadr.3 Dolaysyla
ülkenin uluslararas ekonomik ilikiler açsndan konumu muhataplarna
politik açdan avantaj salayabilecek bir durumdadr. Özellikle sanayi
ürünlerine dayal ihracat konusunda
Krgzistan, d politikada sorunlar
yaad ülkelere baml bir ekonomik alt yapya sahiptir.
Etnik ve demograk faktörler açsndan da Krgzistan bölge ülkelerine
göre daha sorunlu bir konuma sahiptir. Homojen ve 25 milyona varan
Özbekistan ile 15 milyonluk Kazakistan karsnda 5 milyonu bulan ve
daha heterojen küçük bir nüfus yapsna sahiptir. Ülke, önemli bir Rus
nüfus barndrmakta, bu da Rusya ile
olan ilikilerinde Kazakistan gibi,
hassas davranmasn zorunlu klmaktadr. Bu durum, darya göçün
ülke ekonomisi üzerindeki olumsuz
etkilerinin yan sra, Rusya’y etnik
Ruslar konusunda hassas davranmaya yönlendirmektedir. Eski Bakan Akayev, Rusya ile 1998 ylnda
Krgzistan’da daimi ikametgâh bulunan Rus vatandalar ve Rusya’da
yaayan Krgz vatandalarnn hukuki statülerine dair bir anlama
imzalam, Parlamentonun direnii nedeniyle bu yasa, ancak 2000
Mays’nda onaylanabilmitir.4
Potansiyel bir demograk sorun ise
ülke nüfusunun yüzde 13’ünü oluturan ve büyük bir arlkla güney
batda yaayan Özbeklerdir. Özbeklerin, Özbekistan ile Krgzistan
arasnda oluturduu sorunun biri
potansiyel, biri de güncel olmak
üzere iki boyutu vardr. Potansiyel
sorun saylar 650 bini bulan ve O
bölgesinde younlaan Özbek nüfusun, zaman içinde Özbekistan’n
bölgeye nüfuz etmesine demograk
bir meruiyet salamasyla ilgilidir
ve her Krgz bu potansiyel sorunun
varln kabul etmektedir.
Güncel sorun ise temelde etnik Özbeklerin daha geleneksel bir topluluk olmalar ile ilgilidir. Bu bölge
ayn zamanda Orta Asya’da slamc
hareketlerin en youn olduu Fergana Vadisini içermektedir. Bamszlktan önce, Kerimov yönetimine muhalif olan ve Afganistan ve
Tacikistan’daki slamc gruplarn
yakn desteine sahip bulunan Özbekistan slami Hareketi (IMU),
güneydeki O bölgesinde örgütlenebilmiti. Buna, Krgz ordusunun
görece zay ve snrlardaki yetersizlii de eklenince, IMU dorudan
Tacikistan’dan deil, önce Krgz
snrn geçip Özbekistan’n dou snrndan bu ülkeye yönelik saldrlarn gerçekletirmeyi tercih etmitir.
1999 ve 2000 yllarndaki saldrlara, Kerimov’un tepkisi sert olmu,
zaman zaman Krgz yönetimini
rahatsz edecek boyutlara varan önlemler alnmtr. Özbekistan’n kat
tutumu, Krgz yönetimini, bölgede-
ki Özbek aznln iyice radikalizme
kayarak, daha zayf bulduklar Krgz hükümetine yönelmeleri olaslna kar da kayglandrmaktadr.
Özbekistan’daki dini gruplara yönelik uygulamalar bölgede yaayan
Özbeklerin tepkisini çekmekte, dolaysyla bu durum, slamc gruplarn
bölgede güç kazanmasna ve destek
bulmalarna yardmc olmaktadr.5
Krgzistan’n komusu Çin ile belli
sorunlar bulunmaktadr. Her eyden önce iki ülke arasnda Sovyetler
Birlii döneminden kalma birtakm
snr sorunlar vardr. Issk Göl ve
Narin bölgelerini kapsayan bu sorunlar, 1996 ve 1999’da imzalanan
iki anlama ile Çin lehine çözümlenmitir. Çin büyüyen bir ekonomi
olarak, Krgzistan için önemli bir
alternatiftir. Buna karlk ekonomisi büyüyen Çin’in, Tanr Dalarndaki madenler ve suya gereksinimi
bulunmaktadr. Krgzistan’daki yaayan Uygur aznlk bir dier potansiyel sorun kaynadr. Çin özellikle,
Dou Türkistan’n bamszl için
mücadele eden güçlerin corak snrlar nedeniyle Krgzistan’ bir üs
olarak kullanma olaslndan endie etmektedir. Krgzistan, Çin’in
bu endielerini ekonomik anlamda
kullanma eilimindedir. Krgzistan, Ocak 2001’de Çin’den 600 bin
dolarlk askeri malzeme yardm
almtr.6 2003–2004 döneminde
Çin ile Krgzistan arasndaki ticaret hacmi yüzde 48 orannda art
göstermitir.7 Krgzistan bir yerde,
iki büyük bölgesel güce olan bamlln, yine iki büyük gücü birbirleriyle dengeleyerek amaya çaba
harcamaktadr. Ekonomik açdan
Rusya’ya bamllk, büyüyen Çin
ekonomisinden pay alarak dengelenmeye çallmakta, bu nedenle
Çin ile mümkün olduunca yakn
bir ibirlii arayna girilmektedir.
Çin gibi bir ülke ile snrda olmann
avantajlar da Rusya ile ilikilerde
kullanlmaya çallmaktadr.
slam ve Bölgesel Güvenlik Sorunu
Dikkat edilirse, bölgedeki etnik ve
snr gerilimleri bir noktada düümlenmektedir; slam. Rusya, Çin, ÖzMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
37
ktidar deiimi
ile birlikte ülkenin
güneyinde ABD’ye bir
üs verilmesi olasl
zayamtr. Buna
karlk Rusya’ya
tahsis edilecek üs
ile ilgili çalmalar
hz kazanacaktr.
Özbekistan’daki üsten
ABD askerlerinin
çkartlmasndan
sonra, bu üssün Rusya
ile NATO ibirlii
içinde Afganistan
operasyonunda
kullanmna devam
edilmi, bir yerde Rusya
sürece dahil edilirken,
kapdan kovulan
ABD, NATO emsiyesi
altnda bacadan içeriye
alnmtr.
bekistan ve 11 Eylül saldrlarndan
sonra ABD, bölgesel olarak slamc
örgütlerin bölgede güç kazanmas
karsnda ortak kayglar tamaktadrlar. Krgzistan jeopolitik konum
olarak bölgedeki slamc gruplarn balant noktasnda konumlanmaktadr. Krgzistan, Rusya için
Kazakistan’ da içine alacak bir
tampon bölgedir. Çin açsndan sorun, Afganistan snr nedeniyle bölgede güçlenen slamclarn, Dou
Türkistan’daki ayrlkç hareketleri
destekleme potansiyeli ile ilgilidir.
Krgzistan’da yaayan Uygur aznlk ve Krgz-Çin snrnn, dalk
yapsnn yasad geçilere imkân
vermesi bu açdan önem kazanmaktadr.
IMU’nun 1999 ve 2000 yllarnda
Tacikistan’da güç kazandktan sonra Taliban ve El-Kaide örgütünün
38
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
maddi destei ile Krgzistan’a geçip
buradan Özbekistan’a saldrlar düzenlemesi, slamclarla ilgili bölgedeki sorunun en somut yansmasn
oluturmaktadr. IMU, Tacik-Özbek
snr yerine, snrdan geçiin daha
kolay olduu Krgzistan’ kullanm, dini yapnn güçlü olduu ve
Özbek aznln yaad O bölgesinde üstlenerek, saldrlarn bu bölgeden gerçekletirmitir. Krgzistan
jeopolitik olarak, balant noktasnda olmasna karlk, dier ülkelere
nazaran askeri alt yap yönünden en
zayf bölge ülkesidir. Bu bir yerde,
jeopolitik açdan Krgzistan’n önemini artrmakta, ayn zamanda askeri yardm noktasnda dier ülkelere
(ekonomideki duruma benzer ekilde) baml klmaktadr.
Krgzistan’n bölge ülkelerinin en
kolay desteini salad konu, slamclarla yürütülen mücadeledir.
Dolaysyla, 1998’den sonra ülke
bütün bölgesel ve ikili ilikilerde bu
stratejik konumunu kullanarak d
yardm salama çabasnda olmutur. Krgzistan, 1992’de Rusya’nn
öncülüünde oluturulan ve Rusya,
Belarusya, Ermenistan, Kazakistan
ve Tacikistan’n da üye olduklar
Kolektif Güvenlik Antlamas’na
dâhil olmutur. Bu antlama, temelde Rusya’nn eski askeri çkarlarn
koruma ve merkez kaç unsurlara
kar bir ibirlii alan oluturma
kayglarndan kaynaklanmtr.8 Krgzistan, 1999 ve 2000’de bu antlama kapsamnda, özellikle Rusya’dan
destek alm bulunmakta ve halen
Çin snrnn güvenlii konusunda
Rus askeri gücünden yararlanmaktadr. Benzer ekilde, 1996’da oluturulan anghay birlii Örgütü içinde de Krgzistan, ekonomiden daha
çok, güvenlikle ilgili sorunlarnda
kendisine destek bulmutur.
Askeri Üsler Sorunu
Afganistan operasyonunda Krgzistan yönetiminin Bikek uluslararas
havaalann ABD güçlerine açmas ve ülkede 4 bin kiilik bir askeri
gücün varlna izin vermesi bir
noktada ABD’yi bölgesel güvenlik
alanna dahil etmitir. Akayev ABD
üssünün açlabilmesi için 2002’de
yine Bikek yaknlarndaki Kant
askeri üssünü Rusya’ya vermitir.9
Krgz yönetimi bu politikay bölgesel bamll dengelemekte bir
araç olarak kullanmaktan çok, üsler
karlnda salad d yardmlar
ve elde ettii kira ve bakm gelirlerini önceleyen gelgitlerle dolu bir
politika izlemitir.10 Kira gelirlerinin
artrlmas amacyla, zaman zaman
kriz yönetimine bavurulmutur.
Örnein, 2005 parlamento seçimleri
öncesinde ülkedeki ABD temsilcilerinin, muhalif oluumlarla kurduu
ilikileri açkça eletiren Akayev,
ubat 2005’te gerçekletirdii Moskova ziyaretinin hemen ardndan,
ABD yönetiminin Bikek’teki askeri
üsse Awacs uçaklarnn konulandrlmas önerisinin reddedildiini
açklamtr.11 Bakiyev yönetimi de
selenden farkl bir strateji izlememitir. Mart 2005’te yaanan iktidar
deiiminin hemen ardndan Rusya,
ülkenin güneyinde O’ta bin personeli barndracak ikinci bir askeri
üssün açlmas talebini Krgzistan
hükümetine iletmitir.12 Yukarda
belirtildii gibi 2009 Austos’unda
Rusya’nn bu talebi Krgzistan yönetimi tarafndan kabul edilmitir.
Bu talepten yaklak bir ay sonra, bu
kez Kant askeri üssündeki askeri personel ve ekipman iki katna çkartma talebi gündeme getirilmitir.13
Temmuz 2005’te Krgzistan hükümeti, bölgedeki bütün yabanc askeri
güçlerin çekilmesi yönündeki anghay birlii Örgütü deklarasyonuna
imza atm, ayn ay yaplan Cumhurbakanl seçimlerinden sonra
Bakiyev, Afganistan’da istikrarn
önemli ölçüde salandn, dolaysyla ABD’nin ülkedeki askeri varlna artk gerek kalmad yönünde
açklamada bulunmutur.14 Bunun
pratikteki anlam, Özbekistan’daki
Hanabad üssünün kapatlmasndan
sonra deeri artan Krgzistan’daki
Manas askeri üssünün daha yüksek
bir kira bedeli üzerinden hizmet vermesinin salanmasyd. Nitekim,
Krgzistan hükümetinin sk pazarlklar sonucunda üssün hizmet vermeye devam etmesi konusunda iki
ülke arasnda anlamaya varlmtr.15
SDE bünyesinde, Kahramanmara Sütçü mam Üniversitesi’nden Doç. Dr. Haluk Alkan’n katlmyla “Krgzistan’ Anlamak:
Otoriter Merkezilemeye Kar Merkezkaç Direniin Gölgesinde Siyasal stikrarszlk” konulu Beyin Frtnas gerçekletirildi.
Toplantnn Moderatörlüünü SDE Uzman Dr. Kaan Dilek, açl konumasn ise SDE Bakan Prof. Dr. Yasin Aktay yapt.
Temmuz 2006’da, bu kez iki ABD’li
diplomatn, ülkedeki sivil toplum
örgütleri ile ülke güvenlii aleyhine çalmalar yapma gerekçesiyle
istenmeyen kiiler olarak ilan edilmesi, üsle ilgili benzer tartmalar gündeme getirmitir.16 Sonuçta,
Austos 2006’da üssün kiras ABD
tarafndan tekrar yükseltilmitir.17
Krgzistan Manas üssü konusunda
ABD, Rusya ve Çin arasnda ekonomik getiriyi önceleyen ikircikli bir
politikay sürdürmütür.
Nisan 2010 Olaylarna
Giden Süreç
Krgzistan güncel olarak küresel
ekonomik krizin neden olduu sorunlarla kar karya bulunmaktadr. Krizin Krgzistan’a ilk etkisi
yurtdnda çalan Krgzlarn ülkeye transfer ettikleri döviz miktarnda
yaanan gerilemedir. Krgzistan’da
GSMH’nn yaklak yüzde 15’ini bu
transferler oluturmakta ve yaplan
transferlerin yüzde 79’u Rusya’dan
gelmektedir.18 Çounluu geçici
ilerde çalan bu insanlar, yaanan istihdam daralmasndan birinci
düzeyde etkilenen kesimi oluturmaktadrlar. Yurtdnda çalan ve
saylarnn 500 ila 800 bin arasnda
deitii ifade edilen bu kiilerden elde edilen gelirin kesilmesi
Krgzistan’da yalnzca ekonomik
deil, sosyal açdan da önemli sorunlar dourabilecek potansiyelde
bir gelimedir.
Ekonomik daralmaya paralel olarak
2007 ve 2008 yllarnda ülkede yaanan kuraklk, benzer ekilde ekonomik, sosyal, hatta d politikada
baz sorunlarn yaanmasna neden
olmutur. Bölgenin su kaynaklar yönünden en zengin ülkesi olan
Krgzistan, barajlarda yeterli su
toplanamamas nedeniyle 2008 ylnda bir enerji krizi ile kar karya
kald. 2008 balarndan itibaren hükümet, enerji üretimi için yeterli su
bulunmad gerekçesi ile elektrik
kesintisine gitme karar ald. Bakent
Bikek’te 6-8 saati bulan elektrik
kesintileri bir sosyal soruna dönütü. Krgzistan hükümeti, bir yandan
ülkenin önemli bir d gelir kayna
olan elektrik dsatmndaki taahhütlerini yerine getirmek ve yine komu
ülkelerdeki tarmsal üretim için gerekli suyu salamak, dier yandan
içeride baz rma ve bürokratlarn
gelirlerini garanti etmek pahasna
toplumsal gereksinimleri göz ard
etmek suçlamalar ile kar karya
kald.
Bu gelimeler Hükümetin d kaynak ihtiyacn artrmtr. Krgzistan
yönetimi bu çerçevede üs konusunu
tekrar gündeme tad. Çin açkça,
Türkmenistan-Çin doalgaz boru
hatt projesinin Krgzistan’ içermesini üssün kapatlmas kouluna
balarken, 2008 ylnn bandan
itibaren Rusya zorluk çeken Krgz
ekonomisini rahatlatc baz admlar, üssün kapatlmas pazarl çerçe-
vesinde gündeme getirdi. Gazprom
2008 ylnn Ocak aynda devlet irketi olan Krgzgaz’ 300 milyon dolarlk bir yatrm paketi kapsamnda
almak isteini açklad.19 Yaklak
bir yl sonra Ocak 2009’da Cumhurbakan Bakiyev’in Moskova ziyaretinde Rus yetkililer 2 milyar dolarlk bir yardm paketi karlnda
Manas üssünün kapatlmasn teklif
ettiler.20 Bakiev 3 ubat’ta tekrar
Moskova’ya giderek Rus yetkililerle
görütükten sonra, ABD’den Manas
üssünü boaltmalarn isteyeceklerini resmen açklad. Ayn ziyarette
toplam 2,15 milyar dolarlk bir yardm paketi üzerinde iki ülke arasnda
anlama imzaland ve bir gün sonra
hükümet üssün kapatlmas ile ilgili
tasary meclise sundu.21 Bunun üzerine parlamento Manas askeri üssünün Austos 2009 tarihine kadar kapatlmas yönünde bir karar ald.
Ancak daha sonra yaanan gelimeler bilinen bir senaryonun tekrar gibiydi. Obama yönetiminin
Afganistan’daki operasyonlar nedeniyle üssün artan önemini gerekçe
göstererek Krgz yönetimi üzerinde yapt basklar Haziran sonunda yeni bir anlama ile sonuçland.
Anlamaya göre Krgzistan ylda 60
milyon dolar kira, ayrca 117 milyon
dolarlk yardm alacakt.22 Krgzistan ABD üssünün kapatlmamas
karlnda Rusya’nn öteden beri
istedii güneyde yeni bir askeri üs
açlmas talebini kabul etmek zorunMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
39
da kald. Austos banda Medvedev
ile Bakiyev, Ortak Güvenlik Antlamas çerçevesinde kullanlmak üzere
güney Krgzistan’da bir askeri üssün açlmas konusunda anlamaya
vardklarn açkladlar. Ülkede, etnik gerilimin en youn yaand bir
bölgeye böyle bir üssün açlmasnn,
Rusya’ya Orta Asya ülkelerine müdahale konusunda geni bir hareket
alan tanyaca ortadadr. Nitekim
Özbek ve Tacik yetkililer anlamaya
souk baktklarn açkladlar. Baz
Özbek yetkililerin açlacak üssün
dorudan ülkelerini hedef alabilecei yönündeki açklamalar dikkat
çekicidir.23 Açklamann hemen ardndan Özbekistan Eylül 2009’da
Krgzistan’n biriken borçlarn
gerekçe göstererek bu ülkeye gönderdii gaz kesti. Bu kesinti Özbek
yönetiminin üs anlamasna yönelik
bir tepkisidir.24
Daha önemli bir gelime Mart
2010’da, güneydeki Betken’de ikinci bir üs açmak isteyen ABD ile
görümelerin balatlmasdr. Bu üs
açld takdirde Rusya’ya verilmesi planlanan üssün ilevsiz kalaca
Rus yetkililerce açk bir biçimde
dile getirildi.25 ABD bu projeye 5,5
milyon dolar ayrmt. Ayrca ülkede özel kuvvetler yetitirilmesi
amacyla 9 milyon dolar bütçeli bir
eitim ve modernizasyon çalmas
ABD tarafndan yürütülmekteydi.26
Krgzistan’n uluslararas ilikilerde izledii bu ikircikli tutum ülkeyi
ekonomik ve siyasal açdan birçok
sorunla kar karya brakmtr.
ktidar Deiimi ve
Potansiyel Olaslklar
Nisan aynda yaanan iktidar deiimi yukardaki arka plan nda tek
bana Rusya güdümlü bir iktidar
deiimi olarak nitelendirilemez. Bu
iktidar deiiminde, çalmamzda
üstünde durulmayan birçok iç dinamiin yan sra, gelgitlerle dolu ve
her ülkeyi idare etmek temelinde
ekillenen istikrasz bir d politikann rolü büyük olmutur. 2005 ylndaki iktidar deiimi ABD destekli
bir devrim deildi. Bu çerçevede
40
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
2010 ylndaki iktidar deiimi de
Rusya’nn bir kar devrimi deildir.
2005 olaylarnda muhalefetin ön saflarnda yer alan ve Bakiyev hükümetinin ilk dileri bakan, yine olaylar
srasnda Bat’ya en açk lider olarak
lanse edilen Roza Otunbayeva’nn,
bu kez Rusya destekli devrimin lideri
olarak gösterilmesi bu yanlgnn bir
örneidir. Ülkede ekonomik ve siyasal istikrarn salanmas, özellikle
kriz dönemlerinde, Rusya’nn desteini zorunlu klmaktadr. Bu destee
önceki liderler de bavurmutur. Bu
nedenle geçici hükümetin Rusya’ya
scak mesajlar vermesi Krgzistan
artlarnda son derece anlalabilir
bir durumdur.
Yaanan iktidar deiimi sonrasnda
Krgzistan’da d politikann geliim seyri konusunda ise u öngörülerde bulunulabilir:
Roza Otunbayeva’nn 8 Nisan’da
yapt konumada ABD ile yaplan
üs anlamasn gözden geçireceklerini açklamas ve geçici hükümet
üyelerinden Omurbek Tekebaev’in
Manas üssünün büyük bir olaslkla kapatlaca yönündeki sözleri
bu açdan Moskova’ya verilen bir
mesaj olarak deerlendirilmelidir.
Günün koullarnda geçici hükümetin, Rusya’nn desteini almadan Krgzistan’da otoriteyi salayabilmesi oldukça zordur. ktidar
deiiminden hemen sonra önce
geçici hükümet üyesi Almazbek
Atambayev’in 12 Nisan’da, Temir Saryev’in ise 14 Nisan’da
Moskova’ya giderek nansal yardm ve Rusya’nn gümrük engellemelerini kaldrmas yönünde bir dizi
görüme yapmalar bu durumun bir
sonucudur.27 Yine Krgzistan koullarnda, otorite olutuktan sonra,
bunun Rus yanls bir yönetimin
güç kazanmas anlamna gelmeyeceinin altnn çizilmesi gerekir.
Nitekim Otunbayeva yapm olduu konumadan bir gün sonra geçici hükümetin Krgzistan’n daha
önce imzalam olduu uluslararas anlamalara sayg göstereceini
açklayacaktr. Geçici hükümetin
bakan yardmcl görevini yürüten Adil Baysalov alt ay sonra ya-
placak seçimlerden sonra ibana
gelecek yönetimin bu konular ele
alabileceini, üslerle ilgili mevcut
uygulamalarn sürecei yönünde
ABD ve Rusya’ya güvence verdiklerini belirtmitir.28 Bu yaklam bir
yerde ABD’ye bölge politikasn revize etmesi için süre kazandrmaktadr.
Olaylardan hemen sonra ABD
Kongresi’nde Manas üssü ile ilgili
bir aratrma komisyonunun oluturulmas ve ABD’li yetkililerin
soruturma sonucunda baz yolsuzluklar tespit edildii takdirde, ülkenin zararnn karlanmas amacyla
üssün kira bedelinde artrma gidebileceklerini açklamalar dikkat
çekici bir gelimedir.29 Yine bu çerçevede geçici hükümet, yaanlan
kanl olaylarla ilgili açlan soruturma kapsamnda ABD’li askerler ve
danmanlarn olaylardaki rolünü
Demoklesin klc gibi Obama hükümetine kar bir bask arac olarak kullanabilecektir.
ktidar deiimi ile birlikte ülkenin
güneyinde ABD’ye bir üs verilmesi
olasl zayamtr. Buna karlk Rusya’ya tahsis edilecek üs ile
ilgili çalmalar hz kazanacaktr.
Bu üssün kullanm konusunda ise
Özbekistan’daki Hanabad üssü
için bulunan formül uygulanabilir.
Özbekistan’daki üsten ABD askerlerinin çkartlmasndan sonra, bu
üssün Rusya ile NATO ibirlii
içinde Afganistan operasyonunda kullanmna devam edilmi, bir
yerde Rusya sürece dahil edilirken,
kapdan kovulan ABD, NATO emsiyesi altnda bacadan içeriye alnmtr.
Rusya’nn geçici hükümet ile ilikileri gelitirmek noktasnda temkinli bir tutuma sahip olduunun da
belirtilmesi gerekmektedir. Geçici
hükümetin iç siyasette ne derece
iktidar sahibi olduu henüz belli
deildir. Bu açdan Rusya geçici
hükümet içindeki dengelerin oturmasn, u ana kadar sessiz kalm
baz etkili isimlerin sürece yönelik tutumlarnn netlemesini ve
halen ülkede belli bir arl olan
Roza OTUNBAYEVA
güneydeki bölgesel liderlerin yeni
hükümet ile olan ilikilerinin ekillenmesini bekleyecektir. Rusya,
gerek Akayev, gerekse Bakiyev
ile gelitirmeye çalt ilikilerde
baarl olamamtr ve bu açdan
yeni yönetime tam bir güven duymadkça ilikileri belli bir mesafe
tutacaktr.30
Yeni Krgz hükümetinin Rusya ile
tek tara bir yaknlama sürecine
girmesinin önünde de baz engeller
bulunmaktadr. Krgzistan için tam
bir bamllk douracak böyle bir
yaknlama tehlikelidir ve ülke yöneticileri bunun farkndadr. Yeni
yönetim Rusya ile ilikilerini, bu ülkeyi dengeleyici bir güç konumun1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
da tutmaya özen gösterecek ekilde
oluturmaya çalacaktr. Rusya’nn
Fergana vadisine tek bana askeri
bir güç olarak inebilecek olmas Özbekistan ve Tacikistan’ rahatsz etmektedir. Kazakistan, kendisine çok
yakn olarak gördüü Krgzistan’n
tam anlamyla Rusya’nn nüfuzuna girmesine scak bakmayacaktr.
Ekonomik gelime nedeniyle Rusya
ile ABD arasnda bir denge politikas oluturmakta önemli admlar
atan bu ülke Krgzistan’daki dengelerin deimesine kar oldukça
duyarldr. Benzer kayglar Çin için
de geçerlidir.
ken son ey, önceki yönetimler döneminde izlenen politikalar nedeniyle uluslararas alanda uranlan
güven kaybnn yeni yönetim tarafndan giderilmesi zorunluluudur.
Yeni yönetim tek bir siyasal oluuma dayanmamakta, bölgesel liderlerin Bakiyev kartl ortak payday
oluturmaktadr. Bu arka planda
yönetsel unsurlarn aralarnda ibirliini gelitirerek d politikada
güveni tesis etmeleri büyük önem
kazanmaktadr. Aksi takdirde, ne
bölgenin ne de Krgzistan halknn
üçüncü bir hayal krklna tahammülü bulunmamaktadr.
Krgzistan’da d politikann olas
yönü konusunda söylenmesi gere-
Kahramanmara Sütçü mam Üniversitesi
BF Öretim Üyesi*
“Turkmenistan, Uzbekistan Play Energy Games while Central Asia Shivers”, Eurasia Insight, 15 January 2008.
Economic Overview, International Trade Center, Lewiston, 2001, p.7.
Elnur Soltan, “Rusya ve Krgzistan: Asimetrik likilerin Süreklilii”, Avrasya Dosyas Kazakistan-Krgzistan Özel, 7 (4), 2001-2002, s. 200.
Georgiy Rudov, “Rusya ve Krgzistan: Devletleraras likilerin Dinamii ve Perspektieri”, Avrasya Dosyas Kazakistan-Krgzistan Özel, 7 (4), 2001-2002, s. 212.
Kyrgyzstan at Ten: Trouble in the “Island of Democracy”, ICG, p. 17.
Soltan, s. 191.
Bakyt Ibraimov, “Uighurs: Beijing to Blame for Kyrgyz Crackdown”, Eurasia Insight, 28 January 2004.
Rudov, s. 207.
“Russia to Establish Air Base in Kyrgyzstan, Deals Blow to US Strategic Intereset in Central Asia”, Eurasia Insight, 03 December 2002.
Alexander Cooley, “U.S. Bases and Democratization in Central Asia” Orbis, 52 (1), 2008, p. 74.
Gulnoza Saidazimova, “Kyrgyzstan: Is Bishkek Moving Toward Russia Ahead of Elections?”, RFE/RL, 15 February 2005.
Igor Torbakov, “Kyrgyz, Russian Ofcials Mull Military Base Possibility in Southern Kyrgyzstan”, Eurasia Insight, 02 June 2005.
Antoine Blua, “Kyrgyzstan: Russia Hopes to Double Troops at Base, As Future of U.S. Base in Doubt”, RFE/RL, 16 July 2005.
“Bakiyev Wins Landslide in Kyrgyzstan, Courts Controversy with United States”, Eurasia Insight,11 July 2005.
Gulnoza Saidazimova, “Bishkek Assures Rumsfeld That Us Air Base can Stay”, RFE/RL, 26 July 2005.
Deirdre Tynan, “US Embassy Resists Kyrgyz Efforts To Expel American Diplomats”, Eurasia Insight, 14 July 2006.
Yulia Savchenko, “US-Kyrgyz Relations Back on Solid Ground - But for How Long?”, Eurasia Insight, 23 August 2006.
Deirdre Tynan, “Central Asia: Kyrgyzstan, Tajikistan and Uzbekistan Confront A Fnancial Disaster”, Eurasia nsight, 10 November 2008.
“Russia Striking Back in Energy Game, Makes Play for Kyrgyz National Gas Company”, Eurasia nsight, 31 January 2008.
“Kyrgyzstan: Kyrgyz Prime Minister Makes Quick Trip to Moscow”, Eurasia nsight, 14 January 2009.
Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: Parliament to Consider Bill Closing American Air Base”, 2 April 2009.
Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: US Armed Forces to Remain at Air Base for Afghan Resupply Operations”, Eurasia Insight, 23 June 2009.
Alisher Khamidov, “Kyrgyzstan: New Military Base Plans Fuel Uzbekistan’s Ire”, Eurasia Insight, 10 September 2009.
Alisher Khamidov, “Kyrgyzstan: Bishkek and Tashkent Weigh Gas And Water Concerns”, Eurasia Insight, 14 October 2009.
Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: US Intends to Construct Military Training Center in Batken”, Eurasia Insight, 02 March 2010.
Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: US Intends to Construct Military Training Center in Batken”, Eurasia Insight, 02 March 2010.
“Kyrgyzstan: Bishkek Seeking Kremlin Cash Infusion”, Eurasia Insight, 12 April 2010.
Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: Bishkek Plans no Immediate Changes in Strategic Cooperation with US, Russia”, Eurasia Insight, 12 April 2010.
Deirdre Tynan “Kyrgyzstan: Manas Contracts Could Be Re-Bid - US Diplomat”, Eurasia Insight, 15 April 2010.
Gregory Feifer, “Russian Moves in Kyrgyzstan Raise Questions over US Base”, RFE/RL, 09 April 2010
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
41
Krgzistan
Karikatür: Ali Kocamaz
Krgzistan’n “Renksiz Devrimleri”
Akayev, kendisine kar devrimin gerçeklemesinden hemen önce göstericilere kar hiç güç
kullanmadn ve sonrasnda da hiç kullanmayacan belirtmiti. Bu bir tür taahhüttü ve
nitekim iki gün sonra da ciddi bir ekilde kar koymay denemeden iktidar terketti. Onun
hale Bakiyev ise iktidara geldikten daha bir yl sonra protestolara kar “ben Akayev’e
benzemem, gerekirse elime silâh alr, kendim savarm” diyordu.
Doç. Dr. Konuralp Ercilasun*
B
at siyaseti ve medyasnda,
topraklarndaki ABD üssüyle ve 2005 devrimiyle
bilinen Krgzistan, geçtiimiz günlerdeki olaylarla kendini Bat’ya bir
kere daha hatrlatt.
6 Nisanda ülkenin en batsndaki ehir olan Talas’ta balayan olaylar,
ertesi gün bakente sçrad ve dünyann gözü önünde adm adm ülkede
gücü elinde tutanlar deiti. Ksaca
hatrlayacak olursak Talas’ta meydana gelen protestolar, bu ehirdeki
hükümet binalarnn ele geçirilmesine ve olaylara müdahale için oraya
gitmi bulunan çileri Bakannn da
öldüresiye dövülmesine yol açmt.
7 Nisanda ise protestolarn adresi
Bikek, hede de bakanlk sarayyd. Bu sefer olaylar be yl önceki
kadar kolay ve barçl gelimedi.
Verilen ate emriyle kan döküldü.
42
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
Bakanlk sarayna be yl önceki
gibi rahatça deil, zorla ve ölümlerle
girildi. Olaylardan birkaç gün sonraki duruma baktmzda ülkede iktidar protestocularn eline geçti, ama
Bakiyev’in pes etmeyii sebebiyle
protestocular hâlâ ülkeye tam hakim
olabilmi deiller.
Bu ksa hatrlatmalar ve durum tespitinden sonra olaylar biraz daha
eskiden alarak arkaplândaki gelimeleri görmeye çalalm.
Demokrasi Adasndan
Tek Adam Rejimine...
Krgzistan, bamszlk sonras Türkistan bölgesinin demokrasiye en yakn gösterilen ülkesiydi. 1990’larda
Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan, doal zenginlikleriyle; Tacikistan, iç savayla önplâna çkar ve
dünya basnnda yer alrken Krgzistan, nispeten açk ve demokrasiye
geçie en uygun yönetimiyle konu
ediliyordu.
1995 ylnda o zamann genç muhalierinden olan ve Krgz Genç
Tarihçiler Cemiyetinin o sralarda bakanln yürüten Tnçtkbek Çorotegin’le yapm olduum bir konuma, Krgzistan’n
durumunu anlamak bakmndan
önemliydi. Konumamz srasnda
Çorotegin, Akayev’i demokratik olmamakla eletirince kar çkmtm.
Krgzistan’daki siyasî durumun nispeten açk ve demokratik olduunu,
Akayev’in lml bir politika yürüttüünü ve yeni bir devlette demokrasinin tam anlamyla yerlemesinin
zaman alacan söylemitim. Cevap
ilginçti. Çorotegin, Akayev’in bölgedeki en demokratik lider olduu-
anghay birlii
Örgütü zirvesinde üye
ülkelerin topraklarnda
baka ülke askerî
üslerinin bulunmamas
karar Bakiyev’in de
bulunduu ortamda
oybirlii ile alnyordu.
Yeni Krgzistan’da belki
de ABD’nin ilk souk
duu buydu. Bakiyev, o
zirvedeki karara hiçbir
zaman uymamasna
ramen ülkedeki ABD
üssünü sürekli kapanma
tartmalar zemininde
tutarak üs kirasn
ölçüsüz ekilde arttrd.
Bu arada Rusya ile çok
yakn bir iliki kurmaya
da özen gösterdi.
na katlm ve eklemiti: “Biz bu
eletirileri yapmazsak ve güçlü bir
muhalefet oluturmazsak Akayev,
komulardan diktatörlüü örenip
ayn yöntemleri burada uygulamaya
balayabilir.”
Gerçekten Çorotegin’in öngörüsü
doru çkm, 2000’li yllarla birlikte bölgenin bu demokrasi adas
Akayev’in att admlarla gittikçe
tek adam yönetimine doru ilerlemeye balamt. Bu gelimede
Akayev’in iktidarn pekitirmek
istemesi kadar Krgzistan’n içinde
bulunduu baz zor durumlarn da
etkisi vard. 1999 Austosunda ülkenin bakente en uzak ehri olan
Batken’de silâhl bir grubun Krgz
askerleriyle çatmas ve askerlerin
duruma hâkim olamamas devlet açsndan korkutucu bir gerçei su yüzüne çkard. Krgzistan ordusu ülke
snrlarn bir takm babozuk terör
gruplarna kar savunacak kadar
güçlü deildi. Muhtemelen Akayev,
durumu salama almann yolunun
özgürlükleri kstlayarak güvenlii
arttrmaktan geçtiini düündü. Bu
tarihten devrilene kadar Akayev darda büyük güçlerle vazgeçilmez
müttek olmaya çalt, içeride de
kendi iktidar gücünü gittikçe pekitirmeye doru gitti. Ancak 1999’dan
sonra neredeyse her yl Akayev politikalar, sokak protestolaryla karlat ve Akayev’in karsndaki cephe gitgide büyüdü. Akayev, ABD’ye
üs verip, Rusya’yla da üs antlamas
imzalayarak kendine uluslararas bir
savunma alan yaratmaya çalrken
içeride kendi içine kapanyor, hatta
iktidar artk sadece Akayev ailesine ait bir hâle gelmeye balyordu.
2005 devrimi ite böyle bir ortamda
gerçeklemiti.1
2005 Devriminin Amaçlar
Ne Kadar Gerçekleti?
Akayev’in gidiine yol açan olaylar
bugünkü gelimelere k tutmakta
ve bugünkü olaylar anlamak bakmndan son derece önem göstermektedir. 2005 devrimi srasndaki
taleplerle devrim meydana geldikten
sonra iktidarn gerçekletirdiklerini karlatrmak da ayn derecede
önemlidir. O zamann muhalefet
liderleri -ki büyük ölçüde imdiki
hareketin liderleriyle ayn kiilerdirAkayev’i devirmek için meydanlara
çkmamlard; en azndan o ekilde devirmek niyetinde deillerdi.
Hedeeri Akayev üzerinde bask
oluturarak parlemento seçimlerinin yenilenmesini salamakt. Plâna
göre aylarca bakentte bask oluturup parlemento seçimlerini yeniletecekler ve önemli ölçüde sandalye
elde edeceklerdi. O parlemento da
2005’in sonbaharnda devlet bakann seçecekti. Yani iktidar deiimi
sonbaharda gerçekleecekti. Ancak
Akayev baskya direnmeyince muhalefet henüz tam olgunlamadan
ve kendi karizmatik liderini çkaramadan gücü eline geçirdi. ktidarn
bu ekilde ele geçirilmesi birçok orta
güçteki liderin ilk günlerde devrimin
nitelikleri konusunda birbiriyle mü-
zakere etmelerini ve gücü paylamaya çalmalarn beraberinde getirdi.
Akayev döneminin en güçlü muhalefet lideri olarak görülen Feliks Kulov da devrim srasnda hapiste olmas sebebiyle özellikle Bakiyev’in
kendinden daha güçlü bir hale gelmesine engel olamad.
2005’teki iktidar deiikliinde ilginç olan noktalardan biri muhalefetin protesto srasndaki hedeeriyle
iktidar devrildikten sonra gerçekleenlerin tutarsz olmasdr. Seçimlerde usulsüzlük yapldn ve bu
sebeple parlemento seçimlerinin
yenilenmesini isteyen protestocular,
iktidar ele geçirdikten sonra seçimleri yenilemediler. Akayev’in iktidar terk etmesiyle yetindiler ve aralarnda anlaarak 2005 yaznda seçime
gittiler. Seçimlerden beklendii gibi
Bakiyev, Devlet Bakan olarak çkt ve o da aralarndaki uzlamaya
uyarak Feliks Kulov’u Babakan
atad. in garibi parlemento, eski
parlemento olarak kalmt. Bu durum, 2005 devriminin siyasî alanda
önemli aksamalarndan biriydi.
Zaman geçtikçe görüldü ki parlementonun eski halinde kalmas tek
aksayan nokta deildi. Muhalefetin
Akayev’den gerçekletirmesini talep
ettii deiiklikler, Bakiyev döneminde de kolay kolay gerçekleecek
gibi görünmüyordu. Akayev muhalierinin eletirdikleri balca konular arasnda seçimlerin dürüstçe yaplmad, Akayev’in çeitli anayasa
deiiklikleriyle gücü kendi elinde
toplamaya balad, iktidardan hiç
gitmemenin plânlarn yapt ve ailesinin yolsuzluklar bulunmaktayd.
D ilikilerde ise özellikle Çin’le
yaplan anlama sonucu snr düzenlemeleri yaplmas ve burada bir
miktar topran Çin’e terkedilmesi
balca eletirilen konuydu.
Akayev iktidardan uzaklatrldktan
sonra bu sorunlar Bakiyev tarafndan neredeyse aynen devam ettirildi.
Bunlardan bir tanesi anayasa konusuydu. Akayev muhalieri anayasada ülkede bir daha tek adamla gidi
yolunu açmayacak gerekli deiikliklerin yaplmasn ve gücün DevMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
43
atlerini yerine getirmemesi ve Bakanlk Saray önü gösterileri ksa sürede
halk yeniden politikadan soutmutu.
Akayev Ailesinden
Bakiyev Ailesine...
let Bakan ile Parlemento arasnda
bölünmesini istiyorlard. Bu sebeple
bakanlk seçimleri geride kaldktan
sonra siyasetin ana gündem maddesi
anayasann deitirilmesi oldu ve çok
çeitli kesimler anayasa konusunda
birçok teklif hazrlad. Nihayet yeni
Devlet Bakan Bakiyev bir anayasa
tasla ile ortaya çkt ki bunda yetkiler paylatrlmyor, tam tersine
daha da çok Devlet Bakan elinde
toplanyordu. Böylece yeni protestolar meydana gelmeye balad. Dün
Akayev’e kar birlemi olanlar, artk bölünmülerdi. Bakiyev’in kendi
tek adamln kurma giriimlerine
kar 2006 ylnn özellikle NisanMays ve Kasm aylar sürekli sokak
gösterileriyle geçti. Bu youn siyasal muhalefet Bakiyev’e geçici bir
geri adm attrd ve Bakiyev, anayasada muhalierin istedii rötulara
raz oldu.2
Bakiyev muhalefet karsnda geri
adm atmak zorunda kalmasna ramen yeni iktidarn nitelii artk büyük ölçüde belli olmutu. Halk, imdi Akayev kadar eitimli olmayan ve
politika olarak da ince siyaset yapma
gereini dahi duymayan bir liderle
kar karyayd. Akayev, kendisine
kar devrimin gerçeklemesinden
hemen önce 22 Mart 2005’te ulusa
sesleni konumas yaparken gösterilerin kanunsuz olduunu ve dalmas gerektiini söylerken, o zamana kadar göstericilere kar hiç güç
kullanmadn ve sonrasnda da hiç
kullanmayacan belirtmiti. Bu bir
tür taahhüttü ve nitekim iki gün sonra da ciddi bir ekilde kar koymay
44
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
denemeden iktidar terketti. Onun
hale Bakiyev ise iktidara geldikten
daha bir yl sonra protestolara kar
“ben Akayev’e benzemem, gerekirse elime silâh alr, kendim savarm” diyordu.
ktidarn Sembolü:
Bakanlk Saray...
2005 devriminin halka getirdii gelecee ümitle bakma duygusu ve kendi
geleceine sahip çkma gururu yeni iktidarn da farkl olmadnn anlalmas üzerine ksa sürdü. Devrim, ülkeye
baka eyler de getirmiti. Bunlardan
önemli bir tanesi Bakanlk Saraynn
ele geçirilmesiyle iktidarn elde edileceine olan inançt. Çünkü Akayev
iktidar, Bakanlk Saraynn ele geçirilmesiyle kesin olarak dümütü. Bu
sebeple önceki sokak hareketleri bakent dndaki bölgelerde younlap
yerel kalrken 2005 sonrasnda sesini
duyurmak isteyen (veya kendi ihtirasn tatmin etmek isteyen), Bakanlk
Saraynn önünde sokak gösterisine
bavuruyor ve buray ele geçirmeye
çalyordu. Bu kalabalklarn gerçekten belli bir ideal etrafnda toplanp
toplanmadklarnn pek bir önemi
yoktu, zaten baz olaylarda gençler parayla toplanyordu. Devrimin gerçekletii gece meydana gelen maaza
ve dükkânlar yamalama hareketleri
ise bakent halkn korkutmu, ancak
bundan medet uman baz kesimleri de
ortaya çkartmt. Bikek halk çou
zaman toplanan kalabaln amacnn
yama olmasndan da çekiniyordu.
Sürekli iktidar kavgas, Bakiyev’in va-
2005 devriminden sonraki ilk aylarda tüketim ekonomisinde gözle
görülür bir rahatlama hissedildi.
Birbiri ardnca yeni marketler açlyor ve özellikle Bikek’te inaat
sektörü hzl bir gelime gösteriyordu. Birçok yeni konutlarn ina edilmesinden tahmin edilebilecei gibi
devrim sras ve sonrasnda Bikek
önemli bir göç de almt. Ekonomik
düzenlemelerde temelden bir takm
deiiklikler yaplmamasna ramen
tüketim ekonomisinin ve inaat sektörünün canlanmas, aslnda iktidarn el deitirmesiyle ilgiliydi.
Akayev iktidarnn özellikle son yllarnda Akayev ailesi, ülke ekonomisinde çok ciddi bir pay tutmaya
balamt. Akayev’in ei kurmu
olduu vaka büyük bir zenginlie sahip olurken, Akayev’in olu
da iktidar gücünü kullanarak bütün
önemli irketlere ya sahip ya da ortak oluyordu. Özellikle iktidarn son
ylnda Akayev’in olu tarafndan
ele geçirilen irketlerin büyük bir
hzla artmas halk tarafndan korku ve kzgnlkla takip ediliyordu.
Devrim gerçekletiinde Akayev
ailesinden geriye kalan bu irketler,
yeni iktidarn halletmesi gereken
önemli bir konuydu. Öyle ki, ailenin
hangi irketlere sahip veya ortak olduunun tespiti bile haftalar almt.
Bu kadar büyük bir ekonomik payn
datmnn yaplmas, bir anlamda
zenginliin yeniden datlmas iine dönütü. Bu da elbette ekonomide
geçici de olsa bir rahatlama ve ferahlama getirecekti. Dier yandan devrimin ilk zamanlarnda çok güçlü bir
lider yerine birbirine yakn güçteki
bir çok lider olmas da ekonomi politikalarn ister istemez daha liberal
olmaya zorluyordu. Bu da üretimin
zayf olduu bu ülkede tabiî ki tüketim ekonomisini gelitirecekti.
Bakiyev, kendisini yeteri kadar güçlü hissettiinde yava yava hem
siyaset hem bürokrasi hem de ekonomide ailesine yer açmaya balad. Daha 2006 ylndan itibaren
Bakiyev’in kardeleri ve çocuklar önemli pozisyonlara gelmeye
baladlar.3 Akayev’in olu irketleri
almt, Bakiyev ise oluna resmî bir
makam icat etti: Yenilik, Yatrm ve
Gelitirme Ajans. Yeni kurulan ve
Bakiyev’in olu Maksim’in bakanlna getirildii bu devlet ajansna
büyük bir mebla aktarld. Bakiyev
ailesi, bu ekilde Akayev ailesinden
farkl olarak dorudan bürokratik
makamlarda yerlemi bulunuyordu. Halkn zor ekonomik artlarnda
Bakiyev ailesinin giderek zenginlemesi âdeta Akayev dönemini geri
getirmi gibiydi.
Yine Tek Adam
Bakiyev, ekonomi ve gücü bir arada tamamen elinde tutmak istiyordu. Bu sebeple giderek artan ölçüde
muhalefeti ve basn susturuyordu.
Muhalif gazeteciler öldürülmeye,
muhalif politikaclar hapse atlmaya balanmt. Bakiyev, yeni tek
adamd. 2010’la birlikte hapis furyas artt. Bunun üzerine muhalefet, 7
Nisanda Bikek’te protesto gösterisi
yapacan ilân etti. Bu duyuruya
Bakiyev’in cevab, darda son kalan muhalif liderleri de içeri almak
oldu. Bu son tutuklamalar, halk
iyice kzdrd ve Talas’ta gösteriler
balad. 7 Nisanda da plânland
gibi halk Bikek’te topland, ama
lidersiz. Liderler, halkn kendilerini
serbest brakmasyla bir süre sonra
ortaya çkt. Aslnda bu durum, dünya televizyonlarna düen görüntülerdeki organizasyonsuzluu ve karmaay bir ölçüde açklamaktadr.
Ne Deiecek?
Buraya kadar görüldüü üzere aslnda Bakiyev, Akayev’in çok uzun bir
zamanda katettii yolu 5 yl gibi ksa
bir zamanda katetmiti. Dolaysyla
geçen hafta gerçekleen hareketler,
geliimiyle, eletirileriyle ve hedefleriyle neredeyse 2005 devriminin
kopyas gibi oldu. Bata da belirttiim gibi liderler bile büyük ölçüde
2005 devriminin de liderleriydi ki
bunlarn en ön plânda olan da Roza
Otunbayeva idi.
2005 devriminden sonra yapsal
anlamda hiçbir ey deimedi. Bu
da “devrim” kelimesini bal bana sorunlu bir hâle getirdi. Devrim
sonrasnda çok ciddi yapsal deiiklik olmas gerekir ki kelimenin
anlam verilsin. Bu olmad. Biraz da
bu sebepten geçtiimiz haftalardaki
olaylarda da dünya basnnda “devrim” kelimesine rastlamadk. Çünkü bu olaylardan sonra da yapsal
deiikliklerin olaca inanc dünya
medyasnda artk yoktu. Yeni Krgz
liderleri dünyada oluan bu algy
boa çkarabilecekler mi? “2005
Devrimi” iktidar deiikliine dönümütü, “2010 Olaylar” devrime
dönüebilecek mi; bunu zaman gösterecek...
Devrimler Ne Kadar Renkli?
2003-2005 yllar arasnda Ukrayna,
Gürcistan ve Lübnan’da gerçekleen
olaylar ve Bush yönetiminin açkça
ilân ettii “demokrasi getirme hede”,
dünyada Krgzistan 2005 devrimine
yönelik bir duyarllk yaratmt. Gerçekten de 2005 devriminin bandan
itibaren Krgzistan’daki olaylarda
ABD’nin etkisi açkça hissedilmiti.
Daha 2004 sonbaharnda Bikek’teki
ABD büyükelçisinin açklamalar,
Bush yönetiminin niyetini saklamaya
hiç gerek duymadn gösteriyordu.
ABD’nin dünyada bir ülkeyi daha
kazand konuuluyor, bu durum
Bush yönetiminde sevinç yaratrken,
aslnda dünyada ABD kartln da
arttryordu. Ancak hem devrimin
olgunlamadan gerçeklemesi hem
de muhalefetle ABD’nin önceliklerinin uyumamas bu olay dier
renkli devrimlerden ayrd. Daha
Mart 2005’in rüzgâr dinmemiken
yaplan anghay birlii Örgütü
zirvesinde üye ülkelerin topraklarnda baka ülke askerî üslerinin
bulunmamas karar çkyor ve bu
karar Bakiyev’in de bulunduu ortamda oybirlii ile alnyordu. Yeni
Krgzistan’da belki de ABD’nin ilk
souk duu buydu. Zaten sonras da
farkl olmad. Bakiyev, o zirvedeki
karara hiçbir zaman uymamasna
ramen ülkedeki ABD üssünü sürekli kapanma tartmalar zemininde tutarak üs kirasn ölçüsüz ekilde
arttrd. Bu arada Rusya ile çok yakn
bir iliki kurmaya da özen gösterdi.
Geçen günlerdeki olayda ise artk
kimse ABD parma sorgulamad.
Sorgulanan Bakiyev’in son zamanlarda Rusya’nn isteklerini yerine getirmedii ve bu sebeple olaylarda Rus
parma olup olmad idi. 2005’te
kendini açkça gösteren ABD’nin
aksine, 2010’da Rusya böyle bir
söylentiyi hemen yalanlad. Dier
yandan Putin, Bakanlk Saraynn
ele geçirilmesiyle birlikte geçici yönetimi ilk arayan lider olmaktan ve
desteini iletmekten de çekinmedi.
Ayrca geçici yönetim ilk diplomatik temasn da Moskova’ya temsilci
göndererek kurdu. Bunlar Rusya’nn
dahlini akla getirmektedir. Ancak
bugünkü geçici yönetimin en önemli
ismi ve 2005 olaylarnn da önde geleni Roza Otunbayeva’nn geçmiine
baklacak olursa bu dtan baklarn
her zaman doruyu yanstmayaca
anlalr. O ana kadar hiç parma olmadysa bile 8 Nisan sabah
Putin’in geçici hükümeti aramas
önemli bir destektir. Ama bu durum,
ülke içinde gelien muhalefetin esas
gücünü, yoksullua bakaldrdan,
yolsuzlua tepkiden ve tek adam
rejimine gidildiine dair korkudan
ald gerçeini deitirmemektedir.
Tpk 2005’te olduu gibi...
Maltepe Üniversitesi Öretim Görevlisi*
1. Burada çok ksaltarak bahsetmeye çaltm 2005 devrimine giden yol ve devrim ertesi hakknda daha ayrntl bilgi için: Konuralp Ercilasun, “The Kyrgyz Revolution: Before and
After”, Cultures and Societies in Transition: India, Russia and Other CIS Countries, editör Manu Mittal, Yeni Delhi: Shipra Publications, Hindistan, 2008.
2. 2006 ylnn sürekli protestolar ve anayasa tartmalar için: Emre Gürbüz, Orta Asya’nn “Demokrasi Adas”nn Demokrasiyle mtihan, Birikim, Say 212 (Aralk 2006), s. 49-58.
3. Erica Marat, Bakiyev Maneuvers to Stay on Top in Kyrgyzstan, The Jamestown Foundation, 17 Ocak 2007 (http://www.jamestown.org/single/?no_cache=1&tx_ttnews[tt_
news]=32400 – Eriim: 11 Nisan 2010).
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
45
D Politika
Analiz
Sivil Ekonomiler ve
Askeri Harcamalar
Prof. Dr. Hasan KÖN*
Askeri silahlanmay inceleyen uzmanlar u hususlara dikkati çekmektedir: Silah rmalar
çevreye sava kokusu yaymakta, ülkelerin askeri programlar konusunda yönlendirici
yalan raporlar yaynlamakta, silahlanma halkalar oluturarak silah yar dourmakta ve
silahlanmalarn arttrmaktadr. Silah lobileri hükümet görevlilerini iç ve dta yolsuzluu
tevik etmektedir.
U
luslararas ilikileri aratranlar arasnda çok az kimse
tarihi, edebiyata benzeyen
anlatmlarn dnda uluslararas alanda meydana gelen olaylarn, çatma
ve savalarn ekonomik maliyetlerini belirleyen aratrmalar yapmtr.
Genel olarak Batl aratrmaclarn
insani maliyetler dnda ekonomik
maliyetleri öne çkaran aratrmalar
yapt görülmektedir. “Savunma
ekonomisi” ad verilen bu aratrmalarda bar ve sava zamannda ekonominin yönetimi ve maliyetler ele
alnmaktadr.
Batl aratrmaclar insan kayb maliyetini, yaralananlarn bakm, sigortalar, yaam boyu tbbi bakm masraarn, savunmaya yönelik kaynak
aktarmlar nedeniyle kaybolan
gelecekteki yatrmlar deerini hesaplamaktadr. Bar zamannda ise
kaynaklarn askeri ve sivil sektörler
arasnda datlmalar, askeri güçlerin büyüklüü ve karakteri, silahlarn
seçimi ve yaps incelenmektedir.
Bir örnek verecek olursak bu konuda yaplan en yeni aratrma, Dünya
Bankas Bakan Joseph Stiglitz’in
Amerika’nn Irak savann Amerika
Birleik Devletine maliyeti ile ilgili
olarak yapt aratrmadr. Joseph
Stiglitz Türkçeye “Üç Trilyon Dolarlk Sava” olarak çevrilen eserinde,
Amerika’nn yedi yllk Irak igali
srasnda yapt askeri harcamalar,
sosyal sigorta, hastane bakm, ödenekler, silah ve cephane masraarn
ele almtr. Bu aratrmada 2008 yl
sonlarnda Amerikan ekonomisinin
çöküü birçok yönden askeri giderlere
balanmaktadr.1 Bugünlerde askeri
harcamalarn sivil ekonomiler üzerine etkisinin tekrar ele alnmasna yol
açan olay, Yunanistan ekonomisinin
Türkiye ile giritii askeri harcamalar nedeniyle üyesi olduu Avrupa
Birlii ekonomik standartlarndan
çok aa bir performans göstererek
ar borçlanmas ve borç ödeyemez
duruma gelmesidir. Yunanistan’n
dütüü bu durum üçüncü dünya ülkelerinin -Araplar hariç- dikkatini
çekmitir. Türkiye’de, 2001 ylnda
Orta Dou Teknik Üniversitesi’nin
yabanc katlmclarla birlikte yapt
bir sempozyumda askeri harcamalarn
üçüncü dünya ülkeleri üzerindeki etkilerinin ele alnd görülmektedir.2
Biz de askeri harcamalarn ve Türkiye ile yarmalarn Yunan ekonomisine etkisine ksaca baktktan sonra asl
askeri harcamalar artran ortamlarn
ne olduuna, üçüncü dünya ülkelerine bu konuda ne gibi propagandalar
yapldna bakacaz.
Sava Propagandas
ABD Devlet Bakan David Eisenhower, bakanl brakmadan önce
1961 ylnda halka sesleniinde, iste-
meyen bir biçimde askeri-endüstriyel
yapnn etkisiyle felaketlere yol açacak ve bu felaketleri devam ettirecek
bir biçimde yanl güç kullanmalara
yönlendirilmeye kar halkn uyarmtr. Çamzda küresel güvenlik
büyük ölçüde deitii halde askeri politikalar deimemi ve askeri
harcamalar önemli olarak artmaya
devam etmitir. Gelimekte olan ülkelerin içinde yaratlan iç savalar,
snr savalar nedeniyle bu ülkeler
küçük ve büyük silahlar endüstriyel
ülkelerden almaktadrlar.
Gelimi ülkelerdeki silah yapmclar ticari reklamlar, baz gazetecileri desteklemekte ve vergi verenlerin paralarn etkileyici Hollywood
lm yapmclarna aktarmaktadr.
Öte yandan, temel silah satcs olan
ülkeler-Rusya ve Çin hariç-insan
haklarn ve insancl sava kurallarn
ortaya çkaran ve en çok destekleyen
ülkelerdir. Bir yazar, Amerika’nn silah üretim sistemini incelerken büyük
silah üreticilerinin Washington’da
çok etkili lobileri olduunu ve yüksek askeri bütçe harcamalarnda rollerinin olduunu belirtiyor.3 Yazarn
Amerikal olduu dikkate alnrsa
silah lobisinin etkisi konusunda niye
ardn anlamak pek mümkün olamyor. Lobilerin ve parann yönettii
bir siyasal sistemde en çok kazanan
ve kazandran gruplarn Amerikan
siyasal sistemini akl d yönlendirMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
47
Yunanistan’n Savunma Harcamalar
Yerel Para Birimi ( Euro )
Yl
1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
Deer 1,385 1,476 1,797 2,036 2,452 2,738 3,090 3,438 3,942 4,433 5,061 5,439 5,921 5,986 6,085 [5,355] [6,028] [6,818] [7,321] [7,496] [8,620]
2005’e Sabitlenmi ( US$ )
Yl
1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
Deer 6,754 6,332 6,402 6,072 6,310 6,159 6,265 6,399 6,783 7,228 7,876 8,245 8,701 8,508 8,350 [7,097] [7,765] [8,480] [8,824] [8,780] [9,706]
Gayri Safi Milli Hâslaya Oran
Yl
Deer
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006 2007
5.1
4.6
4.6
4.2
4.4
4.4
4.3
3.8
4
4.1
4.3
4.3
4.3
4.1
3.9
[3.1]
[3.2]
[3.4]
[3.4]
meleri zaten çok kolay olmaktadr.
Çeitli ülkelerin silah üreticileri, silah
satlarnn iyi ilikileri gelitirmede esas olduu ve içerde i hacmini
artrdn söylemektedir. Burada,
Türkiye’nin durumunu örnek olarak
alrsak Amerika’yla aramzda çkan
anlamazlklarda silah lobisinin Türkiye lehine giriimlerine ahit olmaktayz. Zaten Türk-Amerikan ilikilerinin temelinde askeri ilikiler ve silah
satlar bulunmaktadr. Bunun tersine bir durum Türk-srail ilikilerinde
görülmektedir. Son dönemde Türkiye, srail’den insansz gözetleme
uçaklar ve 700 milyon dolarlk M60
tanklar almasna karlk srail’e kar insan haklar ile ilgili eletirilerini
sürdürmee devam etmitir.4
Askeri silahlanmay inceleyen uzmanlar u hususlara dikkati çekmektedir:
a- Silah rmalar çevreye sava kokusu yaymakta ve ülkelerini sava
davran içine sokmakta ve silahlanmalarn arttrmaktadr;
b- Silah lobileri hükümet görevlilerini iç ve dta yolsuzluu tevik etmektedir;
c- Silah rmalar silah harcamalarn
arttrmak için ülkelerin askeri programlar konusunda yönlendirici yalan
raporlar yaynlamaktadr;
d- Silah rmalar kamu oyunu yönlendirmek için kendi ülkelerinde ve darda basn etkileye çalmaktadr;5
e- Silah tüccarlar silahlanma halkalar oluturarak silah yar dourmakta, ülkeleri kendi aralarnda yara
sokmaktadr;
f- Silah irketleri Uluslararas silah
tröstleri kurarak silah yatlarn art48
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
[3.3]
trmaktadr.
ayrmtr.
Gerçekte savunma amacyla kurulan
NATO’nun genilemesini ve yeni
ülkelerin NATO’ya katlmasn silah irketleri arzu etmektedir. Dou
blou ülkelerinden NATO’ya katlan
ülkelere yaplacak mali yardm, Bat
tipi silahlarn alnmasna ve bu ülkelerin de Yunanistan gibi olaanüstü
borçlanmalarna yardm edecektir!
ngilizler, Amerika’dan sonra ikinci
büyük silah satc ve üreticisi ülke olarak tannmaktadr. Ahlaki yönetimden ve uluslararas ilikilerde ahlaktan bahseden ngiliz eski Babakan
Tony Blair ve Dileri Bakan Robin
Cook ayn zamanda Endonezya’ya
silah satarak Dou Timor’daki Müslüman ayaklanmasnn etnik temizlik
düzeyinde bastrlmasnda önemli rol
oynamlardr.6
Kaynaklar askeri harcamalara ayrlnca, batk gider olarak kabul edilen
askeri harcamalar nedeniyle tasarruar azalm ve bankalardan borç
almnn faizleri ve bankalarda bulunan paralarn risk primi oranlar
yükselmitir.8 Bu durumda yatrm
olanaklar pahallanca Yunanistan
dardan borçlanma yoluna gitmek
zorunda kalmtr. Borçlanma da
belli bir faiz oranyla yapldndan
Yunanistan kamu borçlarn ödeyemez duruma dümütür. Bir Fransz
gazetesine göre; Avrupa ülkeleri arasnda en büyük askeri harcama orann gerçekletiren Yunanistan’n ias
noktasna gelmesinin sebebi, Türkiye
ile yllarca giritii silah yardr.
Yunanistan savunma Bakan Panos
Beglitis, yllarca bir gerçeküstü yaam içinde olduklarn söylemitir.9
Ayn gazeteye göre Yunanistan savunma bütçesi 2009’a göre yüzde
6,6 azalmasna karlk 2010 ylnda
alt miyar Euro civarnda olmutur.
Yunanistan, NATO’da Amerika’dan
sonra ülkesinin gayri sa milli haslasna göre en yüksek harcamay yapan
ülke durumundadr. Sosyal Bilimler Akademisi Profesörü Jean Paul
Hebert’e göre Yunanistan NATO
içinde Türkiye ile birlikte en fazla
askeri harcama yapan ülkeler arasndadr. ki ülke, 2008 ylnda, zengin
Suudi Arabistan, Hindistan ve Arap
Emirlikleri ile birlikte en fazla silah
alan ülkeler arasndadr.10 Yunanistan, Amerika’nn yannda, bugün hala
kendisine yardm verilip verilmemesini tartan Fransa ve Almanya’dan
önemli miktarda silah almaktadr.
Fransz-talyan yapm olan Fremm
snf sava gemilerine iki buçuk milyar dolar ödemek zorundadr. Ayrca,
Devletlerin Savunma
Harcamalar ve Yunanistan
Devletlerin sava harcamalar için
önlerinde üç metot bulunmaktadr;
vergilendirme, halktan borç alma
yeni para yaratmak için parasal enflasyon. Hükümetler zorlayc kaynak
toplama yoluna da gidebilirler. Örnein, materyal kaynaklara el koyma ve
i hizmetlerini gerçekletirmek için
zorunlu askere alma. Bütün bunlar piyasa deerlerinin altnda yaplr. Tarihsel açdan kaynaklarn askeri alana
transferi için bu metotlar karmak bir
biçimde kullanld görülmektedir.7
Yunanistan genel olarak kayg duyduu dou snrlarn korumak ve Ege
denizinde arzularn gerçekletirmek
için Türkiye ile giritii silahlanma
yarnda sanayi üretimi ve kalknma
ve sosyal politikalar için ayrmas gereken kaynaklar askeri harcamalara
Türkiye’nin Savunma Harcamalar
Yerel Para Birimi ( lira )
Yl
1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
2007
2008
Deer 3.8
7.2
13.9 23.7 42.3 77.7 157
303
612 1,183 2,289 4,168 6,248 8,844 13,641 15,426 15,568 16,197 [19,326] [18,013] [20,585]
2005’e Sabitlenmi ( US$ )
Yl
1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
2007
2008
Deer 7,246 8,385 10,129 10,405 10,957 12,107 11,840 12,162 13,618 14,188 14,866 16,413 15,885 14,562 15,494 13,984 12,762 12,055 [13,016] [11,155] [11,663]
Gayri Safi Milli Hâslaya Oran
Yl
Deer
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2.9
3.1
3.5
3.8
3.9
3.9
4.1
3.9
4.1
4.1
3.3
4
3.7
3.7
3.9
3.4
2.8
2.5
Fransa’dan Rafale sava uçaklar almak durumundadr.11 Almanya’dan
ise hem Yunanistan, hem de Türkiye
önemli miktarda silah almaktadrlar.
Silahlanma her iki ülkenin ekonomik
yatrmlarn etkilemekte ve i yaratma yerine i kaybna neden olmaktadr. 2002 ylnda iki Türk aratrmacnn incelemeleri bu gerçei ortaya
koymutur.12 Yunanistan’da ibana
gelen sosyal demokrat Papandreou
hükümeti acil önlemler almak zorunda
kalm ve ekonomideki kemer skma
durumu halk sokaklara dökmütür.
Yunanistan’da eitim sistemi en çok
yara alan kurumlardan biri olmutur.
Yüksek öretim kurumlarnn masraar yüzde 10 kesintiye uraynca,
Avrupa standartlarna göre daha az
maa alan Yunanl öretim üyeleri,
ekonomik ksnt paketini desteklemelerine kar hükümete kar tavr
almak zorunda kalmlardr.13
Avrupa Birliinde Türkiye’nin ba
müzakerecisi olan Devlet Bakan
Egemen Ba, Brüksel’de verdii
bir demeçte Yunanistan kamu harcamalarn ksarken o ülkeye hala
silah satmaya çalan Fransa ve
Almanya’y knayarak; Türkiye’nin
Yunanistan’n silah harcamalarn
ksmas veya dondurmas durumunda
Türkiye’nin bu duruma karlk vereceini söylemitir.14
Sonuç:
73 milyonluk nüfusu ile Kafkaslardaki çatmalar, ran ve Ortadou gelimeleri ve PKK terörü ile
uramas gereken Türkiye’nin bu
sorunlarna karlk yine de büyük
askeri harcamalar yapt söylenebilmektedir. Ancak 11 milyon nüfusu, kendinin yaratt Kbrs sorunu, kt’a sahanl sorunu bir kenara
braklrsa Avrupa Birlii üyesi
olan, Amerika’da youn lobisi bulunan ve Batl Hristiyan ülkeler
-Rusya dahil- tarafndan korunan
Yunanistan’n Türk korkusu nedeniyle bu kadar silahlanmas devlet
psikolojilerinde bir çarpklk olduunu göstermektedir. Buna ramen
Türkiye, Yunanistan’a el uzatarak
çözüm önerileri götürmütür. Ekonomik krizden en çok etkilenen içileri temsil eden Yunanistan Emek
Federasyonu askeri harcamalarn
kslmas, bu kaynaklarn büyüme,
istihdam ve bar için kullanlmas
çarsna Türk sendikalar da cevap
vermitir. Türk-, Hak-, Disk
2006 2007
[2.5]
[2.1]
ve Kesk verdikleri cevapta: “...ülkemizde milyonlarca isiz varken
silahlanmaya bu denli kaynak aktarlmas elbette arzu ettiimiz bir
durum deildir… iki ülkenin birbirlerine kar silahlanmak zorunda
olduklarn hissetmelerine gerek
olmadna ve bu psikolojiden kurtulmak gerektiine inanyoruz…”
demilerdir.15
Silahszlanmay isteyen tabii ki
Yunan içileri deil NATO mütteklerimiz ve milliyetçilii körükleyen Yunan Kilisesidir. Türkiye
de mütteklerinin zoruyla ran’a
kar ksa menzilli füze sistemleri
ve PKK ile mücadele etmek için
insansz gözetleme uçaklar almak
zorundadr. Silah üreticilerin büyük
kazançlar karsndaki hrslar tükeninceye kadar orta ve küçük boy
devletlerdin çatmas sona ermeyecek gibi gözükmektedir. Akl banda yöneticilerle Ege denizini ortak
paylamak, birbirlerini tanyan iki
halk bir arada tutmak ve refaha kavumak mümkündür. Yeter ki rahat
braksnlar.16
SDE Yönetim Kurulu Bakan*
1.
2.
3.
4.
5.
[1] Joseph Stiglitz ve Linda J.Bilmes, The Three Trillion Dolar War: The True Cost of The Iraq Conflict, W.W.Norton, New York, 2008.
[2] Yöneticiler: Selami Sezgin ve Jülide Yldrm, Introduction: Symposium on Defence Economics, Eylül 2001. Konferansa sunulan tebliler çeitli kitaplarda yer almtr.
[3]-William D. Hartung, Military ndustrial Complex Revisited-How Weapons Makers are Shaping U.S. Foreign and Miltary Policies.
[4] Hürriyet Gazetesi, 9 Nisan 2010.
[5] Örnein, Amerikan CBS ve NBC televizyonlar silah irketlerine aittir. F16’larn teknisyeni Lockheed reklamlarnda “bar alglamas Amerikallar için daha az i olanadr” demektedir. Silah tüccarlar teknolojinin ilerlemesi ile gelecek savalarda daha az insan öleceini yaymaktadr. 1991 Körfez savanda yalnzca müttefiklerin kayplar bildirilmi Irak’taki büyük
sayda olan asker ve sivil kayplardan bahsedilmemitir. Baz aratrmaclara göre Irak’ta insan kayb bir milyonun üstünde olup, bu kayplar günümüzde devam etmektedir.
6. [6] Bu konudaki bilgiler BBC sitesinde yaynlanan(28 Nisan 2002 tarihli) “Silahlara Müptela” adl televizyon programnn yazlarndan alnmtr.
7. [7] John V.Denson, The Costs of War: America’s Pyrrhic Victories, Transactions Publishers, USA, 2nd printing 2007,s.438.
8. [8] “Yunanistan Riski Seviyor”, Milliyet Gazetesi Ekonomi Servisi, 9 Nisan 2010, s.10.
9. [9] “La Crise Oblige la Grece a Reduire le poids”surrealist” de ses depenses militaires”, Le Monde, 19 ubat 2010.
10. [10] idem.,
11. [11] Hasan Hac, “Greece unlikely to cut defense expenses for three years”, Today’s Zaman, 01.04.2010.
12. [12] Bkz.: Yldrm J ve S.Sezgin, “A Systüem Estimation of Defense –Growth relation in Turkey” in J.Brauer ve J,P. Dune ,editörs,Arming the South:The Economics of Military Expenditure, Arms Production, and Arms Trade in Developing Countries, Palgrave, London, 2002, ss.319-335.
13. [13] Maki Marseilles, “Greece:Lecturers face Savage salary Cuts,University World News”, www.universityworldnews.com/article.php?story=20100319095323813, 21 Mart 2010.
14. [14] Stephen Castle, “Turkey Faults France and Germany on Arms Sales to Greece”, New York Times, 29 Mart 2010.
15. [15] “Komu içilerden “silah yarn brakn, istihdama bakn” çars”, Radikal Gazetesi, 9 Nisan 2010, s.4.
16. [16] Yunan Savunma Bakan Evangelos Venizelos; …iki ülkenin NATO üyelii sorunlar çözmek yerine pekitirdiini belirterek, “NATO birlikteliimiz hiçbir sorunun çözümüne yardmc
olmad, Aksine ittifakn yaps ve çalmasyla ilgili sorunlar çktkça gerginlie yol açt…” demitir. Bkz.: Radikal Gazetesi, 28 ubat 2010, s.13.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
49
Analiz
“Souk Sava
Sonras”nn Üç Evresi
Prof. Dr. Beril Dedeolu*
ABD füze sistemleri ile Rusya’nn doal gaz antaj, Avrupa’nn korkutulmasnda ABD kadar
Rusya’nn da katks olduunu göstermitir. Rusya, ABD’nin kendisini çevrelemeye çalt
gerekçesiyle yakn corafyasndaki ülkelere bask yapma imkan kazanrken, otoriter yönetim
anlaynn da sürdürmesi kolay olmutur.
G
ünümüz küresel güç dengelerindeki dalm, Souk Sava yllarndaki gibi
iki bloklu yapda aramann mümkün olmad gerçei, devlet davranlarnda çok deikenli geçici
ittifaklarn kurulmasna yol açmaktadr. Sorunlarn nitelii ve oyuncularn bu sorunlar karsndaki
tutumlar ilikileri lineer olmaktan
çkarmakta; çatma-ibirlii ikilisi
ayn oyuncular arasnda e zamanl
olarak birlikte görülen iliki biçimi
haline gelmektedir. Kurulan geçici
ittifaklarn büyük çounluunun
geni anlamda ele alnan güvenlik
ile bölgesel savunma konularnda
olduu, kurulmu güvenlik örgütlerinin faaliyet alanlarnn birbirine benzer ve üyelerinin de birden
fazla örgüte üye devletler haline
geldii bir sistem sözkonusudur.
Çok saydaki rekabetçi oyuncunun
karmak geçici ibirlii ve ittifaklarnn, ekonomik-mali alanlar
ile enerji sorunsal çerçevesindeki
mücadelelerini düzenleme esasna
dayand, siyasal ve askeri ilikilerinin de bu çerçeveye oturduu
söylenebilir.
50
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
‘Souk Sava Sonras’ dönemde sistemin iki büyük gücünden
birinin yklmas, geriye kalann
sisteme hakim olma ihtimalini ortaya çkarm, gelimeler bu yönde
sonuç vermediyse de güç dengesi
analizlerinin merkezine ABD politikalar oturmutur. Dolaysyla
güç dengeleri ve geçici ittifakibirlii ilikileri ele alndnda,
merkezde yer alan ABD ile bu ülkenin dier güçlerle ilikileri konu
olmaktadr. Bu çerçevede ABD,
Rusya Federasyonu ve Çin’in sistemde en fazla etki douran oyuncular olmay sürdürdükleri, ancak
davran kalplarnn Souk Sava
dönemine göre farkllat belirtilmelidir. Oyuncularn farkllaan
davranlarn, Souk Sava sonras döneminin üç evresinde ele
almak ve bu seyirden hareketle
baz öngörülerde bulunmak mümkündür.
‘Souk Sava Sonras’nn lk Evresi
lk dönem, Sovyetler Birlii’nin
ykl ve Balkanlardaki istikrarszlk dönemini ifade eder. Yaklak on yl süren bu dönemde
ABD’nin temel yaklamnn Rusya Federasyonu’nun dalmasna
engel olmak ve benzer biçimde
Çin’i de bu dalma ortamnn etkilerinden uzak tutmak olduu söylenebilir. ABD’nin AB ile birlikte
hiyerarik bir güvenlik sistemi arayna girdii bu evrede Rusya ile
ekonomik ilikilerin gelitirilmesi,
ancak askeri-güvenlik konularnda
bu ülkenin hareket alannn özellikle Orta Asya ve Kafkasya’da
snrlandrlmas ve bu amaç çerçevesinde de Çin’in desteklenmesi
esas alnmtr. Balkanlardaki geleneksel Sovyet etkisinin bertaraf
edilme çabalar da bu dönemin
temel yaklamyla örtümütür.
AB’nin hzla Dou’ya genileme
karar almas, Türkiye’nin AB üyeliinin Rusya dahil tüm taraarca
onaylanmas, Rusya’nn NATO’da
neredeyse oy hakk olmayan bir
üyeye dönümesi ile eski Sovyet
ülkelerinin Avrupa Konseyi üyeleri haline gelmeleri, bu politikann
sonuçlar olarak görülebilmektedir. Ancak ABD’nin sözkonusu
politikas, baz engellerle karlam ve ABD açsndan “romantik”
denebilecek ilk evre fazla uzun
ABD, Latin
Amerika’dan
Ortadou’ya Orta
Asya’dan Uzak Dou’ya
birçok devletin Rusya
ya da ABD etrafnda
konumlanmasn
zorlayacak bir ortam
yaratmtr. Bununla
birlikte, sözkonusu
politika baz sorunlarla
karlamtr. lk sorun,
Rusya’nn “korkulan
oyuncu” haline
gelmesi sonucunda
Avrupa’nn ABD
önderliindeki güvenlik
yaplanmasna raz
olaca beklentisinde
yaanmtr.
sürmemitir.
Öncelikle AB, ABD liderliindeki
hiyerarik güvenlik sistemi yerine
eitler aras ibirlii modelinde srar ederek ABD politikalarnn uygulanabilirliine engel yaratmtr.
Özellikle Balkanlardaki çatmalar,
Avrupa-ABD çelikilerinin aça
çkmasnda son derece keskin bir
rol oynam ve AB kendisinin bir
merkezi güç olmas konusundaki
pek de gerçekçi olmayan politikalarndan geri adm atmamtr.
kinci olarak Rusya, eski corafyasndaki hareket yeteneinin
ABD’nin öngördüü ölçüde snrlanmasna raz olmamtr. Rusya,
özellikle Orta Asya’da artacak bir
ABD askeri varlna iddetle di-
renme yolunu seçmi, bir anlamda
ABD’ye Ortadou ve Avrupa dengelerini havale ederken arln
Orta Asya’ya kaydrma arayna
yönelmitir. Üçüncü olarak ise
Çin, Orta Asya’daki Rusya-ABD
rekabetinin ekillenmemesinden
yarar salama evresine girmi ve
bu yarar da Rusya ile ittifak kurarak denemeyi tercih etmitir.
Devletleraras ilikilerde olduu
gibi devletlerin içindeki toplumsal ve siyasal ilikilerin de giderek
karmak mücadelelere sahne olduu bu dönem, Souk Sava sonras
yeniden yaplanma dönemi olarak
tanmlanm ve yeniden yaplandrc unsurun da ABD olup olamayaca tartmalaryla geçmitir.
Bu tür tartmalarn yerini baka
bir tartmann almas ise küresel
terörizmin ABD’yi vurmas sonrasnda sözkonusu olmutur.
‘Souk Sava Sonras’nda
kinci Evre
kinci Dönem, Souk Sava sonras yllarnn en ciddi krlmas olarak ifade bulabilecek 11 Eylül terör saldrlaryla ekillenmitir. lk
dönemdeki kararsz yap, terör ve
terörle mücadele çizgisinden yeni
bir salnma geçmi, ABD’deki
G. W. Bush yönetiminin keskin
ve sert d politika uygulamalar birinci dönem politikalarnn
sonlanmasna yol açmtr. Ancak
ABD’nin önce Afganistan ardndan Irak müdahalelerinde oynad
lider rol, güç dengelerinde kendisine baat bir pozisyon kazandramamtr. Afganistan müdahalesinde
her ne kadar meru gibi görülebilecek gerekçeler bulunmusa da,
Rusya’nn snrlarnn yanna yerleen ABD’nin aslnda yeni bir
çevreleme politikas peinde olduu kukularn getirmitir. Ardndan gelen Irak igali, bu kukularn
Rusya nezdinde güçlenmesine yol
açmtr.
Avrupa’y tehdit ettii anlayna
dayanan bu yaklam, kendisini
Gürcistan ve Ukrayna’da göstermi, ardnda da Dou Avrupa’ya
yerletirilecek füze sistemleriyle
trmanmtr. ABD’nin Rusya’y
dümanlatrma
çabalarna
Rusya’nn pek itiraz olmamtr
denebilir. ABD füze sistemleri
ile Rusya’nn doal gaz antaj,
Avrupa’nn korkutulmasnda ABD
kadar Rusya’nn da katks olduunu göstermitir. Muhtemelen
birbirlerini düman kamp olarak
gören bir anlaytan denge arama
giriimlerinin her iki taraf açsndan da makul yönleri bulunmaktayd. Rusya, ABD’nin kendisini
çevrelemeye çalt gerekçesiyle yakn corafyasndaki ülkelere
bask yapma imkan kazanrken,
otoriter yönetim anlaynn da
sürdürmesi kolay olmutur. Hatta
Bush yönetiminin “haydut devletler” listesine dahil ettii ran,
Kuzey Kore, Suriye ile yeniden
yaknlama ve Latin Amerika’nn
asi devletleri denen Venezüela ve
Bolivya ile de balarn gelitirme
ans kazanmtr.
ABD, Latin Amerika’dan Ortadou’ya Orta Asya’dan Uzak
Dou’ya birçok devletin Rusya ya
da ABD etrafnda konumlanmasn zorlayacak bir ortam yaratmtr.
Bununla birlikte, sözkonusu politika baz sorunlarla karlamtr.
lk sorun, Rusya’nn “korkulan
oyuncu” haline gelmesi sonucunda
kinci dönemdeki ABD politikasnn esas olarak Rusya’y rakip bir
blok haline getirme beklentisine
dayand söylenebilir. Rusya’nn
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
51
Rusya-ABD
barmasnn
Türkiye üzerinden
yaplandrldna ilikin
çok sayda gösterge
bulunmaktadr.
Enerji yollarnn
çeitlendirilmesi,
Srbistan-Bosna
Hersek sorunlarnn
giderilmesi, Suriye’nin
kazanlmas, Irak’n
yaplandrlmas,
Ermenistan’n
açlm, Yunanistan’n
sorunsuzlatrlmas,
Filistin’in
devletletirilmesi gibi bir
dizi politikann önemli
ksm Türkiye üzerinden
yürütülmektedir.
Avrupa’nn ABD önderliindeki
güvenlik yaplanmasna raz olaca
beklentisinde yaanmtr. Avrupa
ülkelerinin bir ksm, Rusya üpheciliine kaplm olsalar da, korkular orannda ABD politikalarn
destekleyen bir tutuma girmemilerdir. Dier bir ksm, özellikle de
AB’ne sonradan üye olmu Dou
Avrupa ülkeleri ise, ortaklarnn tersine ABD’nin güvenlik emsiyesini
her seçimin üzerinde tutmulardr.
Dier bir ifadeyle Avrupa, kategorik olarak ABD’nin ban çektii
hiyerarik bir “bat” yaplanmasn
reddetmi, ancak ilen iki ayr politika uygulamtr.
kinci sorun, Rusya’nn bir yandan
güç olmasn salarken öte yandan
52
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
bu gücün denetlenemez bir büyüklüe ulama, snr ama ihtimali olmutur. Ukrayna, Gürcistan,
Tacikistan ve ran’n iki büyük
oyuncu arasnda tampon olarak
kalma olasl zayam ve ABD
aleyhine geliecek bir denge algs
domutur. Sözkonusu dönemde
Türkiye’nin de Rusya ile ABD’nin
rakip güçler olmasna dayal politikay bozduunu, arln
Karadeniz’deki dengeler açsndan
Rusya lehine kullandn hatrlatmakta yarar vardr.
Üçüncü sorun ise, bloklama giriiminin dünyann bir yannda
baarsz olmasna ramen, baka
yerinde baarl olma ihtimalini
ortaya çkarm olmasdr. Dier
bir ifadeyle, ABD-Avrupa ittifak
gerçeklemezken ABD’nin agresif politikalar Rusya ile Çin’in
daha fazla yaknlamasna yol
açmtr. Bu durum, bir yandan
Rusya’nn snrlandrlmasn isteyen ABD’nin ayn zamanda
Rusya’ya çok daha güçlü bir hareket imkân kazandrmas sonucunu
getirmitir. Öte yandan ABD’nin
bu politikas Çin’e de yeni bir
“açlm” olana kazandrmtr.
ABD ile Rusya’nn hem tarihsel
hem de güncel rekabeti karsnda
yeniden zarara urama algs gelitiren ülkeler, Çin’e dengenin dengeleyici rolünü vererek bu ülkenin
ran’dan Afrika’ya, oradan Latin
Amerika’ya ekonomik-siyasal alan
genilemesine gitmesini olanakl
klmlardr.
G.W. Bush’un ABD liderliinde
dünyay yeniden düzenleme politikas, hem kart ittifaklarn domasna hem de hiçbir oyuncunun
hiçbir gelimeyi tek bana yönlendiremeyecei bir uluslararas
sistemin ortaya çkmasna yol açmtr. Bu durum güvenlik sorunsalnn oyuncularnn çeitlenmesine, halklarn devletler kadar etkin
oyuncu haline gelmelerine, denetlenemez uluslar-ar yasa d
faaliyetlerin artmasna, istikrarsz
siyasal yaplara, ekonomik-mali
krizlere ve yeniden silahlanma yarlarna neden olmutur.
“Souk Sava Sonras”ndaki
Evrelerden Bir Yenisi
Souk Sava sonrasnn ikinci dönemi olarak deerlendiren 2000’lerin
bandan itibarenki yaklak on yllk
tarih aralnn, küresel güç dengelerinde tarif yapmay zor hale getiren
gelimelerle dolu olduu söylenebilir. Sözkonusu ortamn orta ve uzun
vadeli politika üretmede yaratt
zorluklar ile sistemde ortaya çkan
boluklar da iddete dayal güçlerin
giderek yaygnlamasna neden olmutur. Bu durum, bata ABD’de
olmak üzere politikalarn deitirilmesi ihtiyacn dourmu ve bu
talebin sonucu iktidara gelen Obama, deiimin davurumunu ifade
etmitir.
Üçüncü dönem olarak adlandrlabilecek ve halen içinde yaadmz bu evre, Bush dönemi politikalarnn olabildiince tersine
çevrilmesi esasna dayanmaktadr.
Yeni ABD yönetimi Rusya’nn çevrelenmesi, Çin’in yalnzlatrlmas
ve Avrupa’nn bastrlmas olarak
özetlenebilecek politikalar ile bu
politikann temel arac olan askeristratejik araçlar terk etme giriimi
içerisindedir. Silah-enerji sektörü
dayanmasyla çatma zemini üzerinden ilerleme yerine, ekonomiteknoloji sektörü yardmyla ibirlii
zemini üzerinden politika üretilmeye
çallmaktadr.
birlii politikalarnn iki düzeyde
ele alnmas mümkündür. Bunlardan
birincisi, her bir devletin kendi içindeki sosyal ya da siyasal gruplarn
kendi aralarndaki ibirliinin iktidar
biçimlerine yansmasnn salanmasdr. Dier bir ifadeyle, yukardan
ya da baka devletlerce belirlenecek iktidarlarn, halklarn belirledii iktidarlarla yer deitirmesini
salayacak yaplarn tevik edilmesi
öngörülmektedir. Balkanlardan sonra Afganistan ve Irak bata olmak
üzere özellikle Afrika’daki birçok
ülkede olanlar düünüldüünde,
sürdürülebilir istikrar araynda bu
yeni yönteme neden öncelik tannd anlalabilir. Bu durumda ABD,
beklentilerine uygun lider aray ye-
rine, seçilen lidere uygun ABD d
politikas tasarlama aamasndadr.
birliinin ikinci düzeyi, “rakip/
düman devlet ile uzlama” stratejisi
olarak isimlendirilebilir. Bu çerçevede ABD’nin Rusya ile ibirlii-ittifak
ilikilerini öncelikli kld gözlenmektedir. Stratejik nükleer silahlarn
indirimi anlamasna atlan imzalar,
bu ibirliinin göstergelerinden biri
olarak kabul edilebilir. ki ülkenin
Avrupa’daki nükleer silahlarn geri
çekerek bu topraklardan birbirlerini
tehdit etmeyeceklerini göstermeleri
ile Afganistan’da birlikte çalma
karar almalar, ibirliinin çerçevesini ortaya koymaktadr. Çerçevenin
içi ise, ABD’nin küresel güvenlik faaliyetlerine Rusya’y; Rusya’nn da
küresel enerji faaliyetlerine ABD’yi
dahil etme politikalaryla dolmaktadr. Yeni dönem ABD politikasnn
Rusya’y açkça çevreleme giriimlerinden vazgeçme ilkesine dayand söylenebilir. Gürcistan’a yaplan
Rusya müdahalesinin iki ülke arasnda büyük bir krize yol açmamas, Azerbaycan yönetiminin giderek
Rusya’ya yaklamasna sessiz ka-
lnmas ve Ermenistan’n “Bat”ya
açlmasn Rusya’nn tevik etmesi
bu politikalarn birkaç göstergesi durumundadr. Bu tabloya Ukrayna ve
Krgzistan’daki siyasal gelimelerin
eklenmesi de mümkündür.
Asya’nn kuzeyini ve Karadeniz
havzasn Rusya etkisine brakan
ABD’nin etki önceliini, Asya’nn
güneyine ve Akdeniz’e younlatrd söylenebilir. Bu durumda
ran’n Orta Asya-Ortadou hattnda ne denli önemli bir krlma alan
oluturduu anlalabilir. Rusya ve
ABD, geçici ittifaklarnn taçlandrlmasn ran üzerinden yapmakta ve
bu ülkenin ne fazla anti-Amerikanc
ne fazla Rusya yanls olacak biçimde kalmasna çalmaktadrlar.
Ksacas ABD-Rusya ibirlii, ortak
güçten doan caydrclk sayesinde
istikrarsz bölgelere istikrar kazandrlmasn hedeemekte gibidir.
Rusya ile geçici ittifak arayna
giren ABD açsndan bu dönemdeki en temel yenilik, “Avrupa’y her
durumda yanna çekme” politikasndan vazgeçme eilimidir. Rusya’nn
da ABD ile ibirlii yapmasn ko-
laylatran bu politika, Avrupa’nn
kararsz yapsnn baka yerlerdeki
stratejilerin bozulmasna izin vermemek anlamna gelmektedir. Öte yandan bu politika Avrupa’nn küresel
güç oyununda yer alma beklentisini
azaltan, bir anlamda ABD ve Rusya
tarafndan çevrelenme hissi yaratan
bir durum da ortaya çkarmaktadr.
ABD ve Rusya’nn geçici ittifak
giriimlerinin bir dier ayan Çin
oluturmaktadr. Rusya-ABD yaknlamasnn Çin’in denetim altnda
tutulmasna ve Rusya-Çin ekseninin
krlmasna hizmet edecei öngörülmektedir. Bununla birlikte, RusyaABD yaknlamasnn Çin’de tehdit
algs oluturacak ölçülere varmamas hesaplanmaktadr. Çin’in denetlenmesi ve bir anlamda snrlanmas
konusunda kuzeyde Rusya, güneyde
ise ABD sorumluluk alm gibi gözükmektedir.
Üçüncü dönem güç dengelerinin
Rusya-ABD geçici ittifakyla ekillenmesi araynn baz sorunlarla
karlamas mümkündür. lk sorun
yine Avrupa’dan kaynaklanabilir.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
53
AB kapsamndaki Avrupa ülkeleri,
ABD-Rusya geçici ittifakn atlayarak kendi balarna Orta AsyaOrtadou bölgesindeki oyuna katlmay deneyebilirler. Bu giriimin iki
büyük ortan oluturaca bölgesel
basknn krlmasna yol açaca ve
kendisini büyük bask altnda hissetmeyen küçük oyuncularn oyunbozan faaliyetlerde bulunabilecei
ileri sürülebilir. kinci sorun ise
Çin’in tutumunda ortaya çkabilir.
Rusya-ABD ikilisinin nereye kadar ittifak yapacaklarn beklemek
yerine, kendisini skma ihtimalinden kurtaracak çatmac bir sürece
girme ihtimali bulunmaktadr. Bu
ihtimalin Orta Asya ülkeleri kadar
Hindistan’ ve Hindistan-Pakistan
dengesini etkileyecei açktr.
Sonuç
Sistemdeki güç dengelerinin esas
olarak ABD, Rusya ve Çin arasndaki ilikilere bal olduu ve bu açdan
tarihsel anlamda fazla bir yenilikten
söz edilemeyecei ortaya çkmaktadr. Bununla birlikte, her bir oyuncunun sadece birine bakarak kendisine
54
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
yön verme ihtimalinin de tamamen
ortadan kalktnn alt çizilmelidir.
Geçici ittifaklarn yaanyor olmas
ise, dier oyuncularn çatma ya da
ibirlii seçeneklerinde zamanlama
olgusuna önem vermelerini gerektirmektedir. ABD ile Rusya’nn geçici ittifak araylarna ömür biçmek
kolay deilse de, bu ittifakn gün
yüzüne çkt konu ve corafyalar
öngörmek mümkündür, dolaysyla
“zamanlama” ya da momentumu yakalama en fazla bu corafyalar için
önemli gözükmektedir.
Rusya-ABD uzla corafyalarndan
biri, Türkiye ve yakn havzasdr. Bu
çerçevede Türkiye’nin momentumu
yakalad ve hatta bu iki gücün ibirliini tevik ettii, örnein srail’in
bu momentumu kaçrp ibirliini
zor hale getirdii söylenebilir. Bu
çerçevede Türkiye-srail ilikilerinde ortaya çkan gerginliklerin nedeni de anlalabilir. Zira bir tarafta
sistemin gelimesi ile uyumlu giden
bir oyuncu, dier tarafta ise sistemdeki gelimelerle uyumlu olmayan
bir oyuncu bulunmakta ve bu iki ülke
Rusya ile ABD’nin uzlama denedik-
leri havzada yer almaktadrlar.
Rusya-ABD barmasnn Türkiye
üzerinden yaplandrldna ilikin
çok sayda gösterge bulunmaktadr.
Enerji yollarnn çeitlendirilmesi,
Srbistan-Bosna Hersek sorunlarnn giderilmesi, Suriye’nin kazanlmas, Irak’n yaplandrlmas,
Ermenistan’n açlm, Yunanistan’n
sorunsuzlatrlmas, Filistin’in devletletirilmesi gibi bir dizi politikann önemli ksm Türkiye üzerinden
yürütülmektedir. Bu, Türkiye’yi
Rusya-ABD ilikisinde dengeleyici
bir duruma sokarken ayn zamanda
hareket alannn genilemesine de
imkan tanyan bir ortam sunmaktadr. Büyük oyuncularn ayana baslmad sürece devam edecek gibi
gözüken bu ortam, ancak iki gücün
ittifak sona erdiinde sorun yaratabilecektir. Bu ihtimal karsnda ise,
Türkiye arln ne yöne kaydracan gizleyen bir politika uygulamamaktadr.
SDE Yönetim Kurulu Üyesi*
D Politika
Türk D Politikasnda Yeni Bir Söylem:
Yumuak Dengeleme
Bir devletin hegemon veya küresel bir devletle sürekli olarak ibirlii yapmamas da yumuak
dengeleme siyasetinin öngördüü bir durumdur. Türkiye’nin, 1 Mart Tezkeresi’nin reddi,
Irak igali sürecindeki gelimeler, ran’n nükleer enerji ve silah üretme konusu, Hamas
ve srail’le ilikiler gibi belli durumlarda ABD’nin beklentilerini karlamamas ve NATO
müttekiyle ibirlii yapmamas (non-cooperation) da yumuak dengeleme siyasetinin bir
sonucudur.
Doç. Dr. Muhittin ATAMAN*
T
ürkiye’nin, uzun zamandr bir
parças olmaya çalt Bat
dünyasndan uzak tutulmas
ve Batya bamll, özellikle uzun
yllar boyunca Bat projelerinin bölgesel bir uygulaycs olarak görülen
bir ülkenin farkl bir siyaset tarz
benimsemesini klasik güç dengesi
kavramyla ve geleneksel realist bir
bak açsyla açklamak mümkün
deildir. Türkiye’nin ABD ve dier
büyük Bat ülkelerinin askeri gücünü dengeleme imkan olmadndan dolay da yumuak dengeleme
teorisine uygun olarak ekonomik,
kurumsal ve diplomatik yöntemlerle
Baty ve muhalif bölgesel devletleri
dengelemeye çalmaktadr. Yumuak dengeleme siyaseti bir taraftan
askeri açdan güçsüz devletlerin
bavurduu, dier taraftan AB-ABD
ve Türkiye-ABD gibi dost ülkeler
arasndaki ilikilerde kullanlan bir
yöntemdir.
Türkiye’nin son yllarda ekonomik
ilikiler, uluslararas örgütler ve diplomatik düzenlemeler alanlarnda
artan hamleleri yumuak dengeleme
siyasetinin önemli göstergeleridir.
Türkiye, dier bölgesel devletlerin
de desteini alarak ABD bata olmak
üzere küresel güçlerin, yakn corafyasndaki tek tara davranlarnn
önüne geçmek, en azndan snrlandrmak veya tek tara siyasetin maliyetini arttrmak için faaliyetlerini
baka alanlarda younlatrmaktadr. Aslnda Almanya, Fransa, Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan gibi
dier küresel ve bölgesel güçler de
benzer biçimde ABD’nin gücünü s-
nrlandrmaya çalmaktadrlar. Bu
yazda son dönemde Türk d politikasna yeni bir ve söylemin hakim
olduunu söylemek mümkündür.
Geleneksel güvenlik merkezli, reaktif ve çatmac söylemin yerini çoktara, çok-boyutlu ve çok kulvarl
pro-aktif ve çoulcu bir dil almtr.
Türkiye, kendisine biçilen rolü oynamaktan çkp söylem gelitiren ve
gündem belirleyen bir ülke oldu.
Ekonomik likiler
Geleneksel olarak Bat ülkeleriyle
sadece siyasal deil, ayn zamanda
ekonomik ilikiler gelitirmeye önem
veren Türkiye, d ticaretinin büyük
bölümünü Batl ülkelerle gerçekletirmekteydi. Türkiye’nin en büyük
ticaret ortaklar hep Avrupal ülkelerMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
55
di. Ancak Özal ile balayan bir süreci
hzlandrarak devam ettiren AK Parti
Hükümetleri Türkiye’nin ekonomik
d politikasnda önemli bir çeitlilik
saladlar. Batl olmayan bölgelere
önemli açlmlar gerçekletirdiler.
Sadece yakn corafyalara deil,
daha önce neredeyse tamamen ihmal
edilen Uzak Asya, Afrika ve Latin
Amerika ülkeleriyle yakn ekonomik
ilikileri gelitirildi. Bu ekonomik
çeitlilik Türkiye’ye siyasal alanlarda daha rahat hareket etme imkan
vermekte, gerektiinde geleneksel
ortaklarnn beklentilerinin ötesinde
tavrlar taknabilmektedir.
Türkiye, Rusya ile yllk ticaret hacmini yaklak 40 milyar dolara çkararak Rusya’y ülkenin en büyük d
ticaret orta haline getirdi. ABD’nin
tüm srarlarna ramen Bat dünyasnn ambargo uygulad, ambargoyu
geniletmek istedii ran ile ekonomik ilikilerinden geri adm atmaya
yanamad. Türkiye’nin Rusya ve
ran ile yapt ikili ticareti ulusal
paralar üzerinden yapmak üzere
anlamas ve benzer bir antlamay
Çin ile yapmaya çalmas da aslnda ABD bata olmak üzere Batl
devletlerin ekonomik hegemonyasna bir meydan okuma çerçevesinde
deerlendirilebilir. En azndan Türk
Liras veya baka bir ulusal parann
uluslararas bir para olarak gücünü
arttrmas hakim para olan Amerikan
Dolarnn ve AB’nin Avrosunun etkisini krmak anlamna gelecektir.
56
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
Uluslararas Örgütler
AK Parti döneminde Türkiye AB
üyelik sürecindeki yükümlülükleri
yerine getirmeye çalrken G-20’nin
aktif üyelerinden biri oldu ve tarihinde sadece ikinci kez BM Güvenlik
Konseyi’nin geçici üyeliine seçildi. Avrupa Konseyi Parlamenterler
Asamblesi’ne ilk kez bir Türk milletvekili (AK Parti Antalya milletvekili Mevlüt Çavuolu) seçildi. Abdullah Gül, 25 Mart 2009 tarihinde
AB Komisyonu’nu ziyaret eden ilk
Türk cumhurbakan oldu.
slam Konferans Örgütü’nün en aktif üyelerinden biri olmann yannda
Ekmeleddin hsanolu’nun üst üstte
iki kez örgütün genel sekreteri olmasn salad. Türkiye-Körfez birlii
Konseyi (KK) arasnda imzalanan
bir antlama, KK’in bir devletle
gerçekletirdii ilk ve tek stratejik
ibirlii antlamas oldu. Türkiye,
daha önce Türk d politikasnda ad
pek geçmeyen ve dikkate alnmayan
Afrika Birlii, Arap Birlii, Karayip
Devletler Birlii ve Amerikan Devletleri örgütlerine gözlemci üye olarak bu platformlarda etkili olmaya
çalmaktadr.
Alternatif Bir Siyasal
ve Diplomatik Söylem
Özal dönemi hariç 2000’li yllara kadar Türk d politikasna daha
çok dlayc bir söylem hakim olan
Türkiye, AK Parti hükümetleriyle
birlikte yapc ve kuatc bir siyasi ve diplomatik söylem gelitirdi.
Kemalist liderlik altnda “dört taraf
dümanlarla çevrili” bir ülke olarak
nitelendirilen Türkiye’nin geleneksel seçkinleri için “Türk’ün Türk’ten
baka dostu yoktu.” Kemalist Türkiye, uluslararas ilikiler disiplininin
geleneksel ve hakim anlay dorultusunda, varln devam ettirebilmek ve güvenliini salayabilmek
için sürekli bir güç dengesi (balanceof-power) aray içinde bulunmaktayd. Bu bak açsna göre hareket
eden ve politikalar belirleyen Kemalist Türkiye genellikle çatmac bir
d politika izlemek durumunda kald. Yeni dönemde, Kemalist liderliin geleneksel olarak uygulad realist paradigma terk edilerek kuatc
ve yapc bir diplomatik söylem gelitirildi. Bu yeni dil/söylem/üslup,
yumuak dengeleme yaklamna
paralel olarak yeni bir siyaset ina
etmeyi hedeemekteydi.
Dileri Bakan Ahmet Davutolu
akademik yazlarnda Souk Sava
sonras dönemde gelitirilen ve geni bir Batl kitle tarafndan savunulan “yeni dünya düzeni,” “tarihin
sonu” ve “medeniyetler çatmas”
tezlerini eletirmi ve alternatif olarak da tekdüzeletirici ve geleneksel
medeniyetleri ortadan kaldrmay
hedeeyen küreselleme sürecinin
farkllklarn yaatld bir mecraya
doru çekilmesi ve “medeniyetler
aras diyalogun gelitirilmesi” tezlerini savundu. Aslnda bu iddialar,
Batl güçlerin hegemonik bir söylemden vazgeçmeleri için bir çar anlamn da tamaktayd. Yani
Davutolu liderliindeki Türkiye,
yumuak dengeleme stratejisinin bir
gerei olarak slam medeniyeti bata
olmak üzere dier geleneksel medeniyetlerin etkinliinin arttrlmas
ve böylece Batnn dengelenmesini
amaçlamaktadr. Davutolu siyasetinin Batl baz kesimler tarafndan
srarl bir biçimde eletirilmesinin
temel nedenlerinden biri de hedeedii medeniyetsel yeniden-dou ve
etkililiktir. Türkiye, Osmanl mirasn ve slam medeniyetinin yeniden
Kemalist liderlik altnda
“dört taraf dümanlarla
çevrili” bir ülke
olarak nitelendirilen
Türkiye’nin geleneksel
seçkinleri için
“Türk’ün Türk’ten
baka dostu yoktu.”
Kemalist Türkiye,
uluslararas ilikiler
disiplininin geleneksel
ve hakim anlay
dorultusunda, varln
devam ettirebilmek
ve güvenliini
salayabilmek için
sürekli bir güç
dengesi (balance-ofpower) aray içinde
bulunmaktayd.
canlandrlmasn bir yumuak güç
unsuru olarak d politikada kullanmaya çalmaktadr.
Türkiye son zamanlarda çok sayda
önemli uluslararas toplantya ev
sahiplii yapt. Türkiye’nin siyasal,
bürokratik, ekonomik ve toplumsal
aktörleri tarihte benzeri görülmemi bir hareketlilik içinde bulunmaktadrlar. 2003 ylndan itibaren
Türkiye’de yaplan uluslararas
toplantlar dikkate alndnda diplomatik ilikilerdeki younluk ve
hareketlilik kolayca anlalr. 2004
ylnda NATO Zirvesi, KÖ Zirvesi, 2005 ylnda Afrika Zirvesi,
2007 ylnda Irak’a Komu Ülkeler
Toplants, Uluslararas Su Foru-
mu, Uluslararas Finans Toplants
gibi çok-tara, Solana-Laricani
Toplants, Müerref-Karzai Görümesi ve Abbas-Peres Görümesi gibi Türkiye’nin araclyla yaplan ikili görümeler Türkiye’nin
uluslararas politikann etkin bir
aktörü olduunu göstermektedir.
Türkiye, bölgesel anlamazlklarn taraar arasnda dorudan ve
dolayl görümelere ev sahiplii
yapt. Örnein, Suriye ile srail
arasndaki dolayl görümeler ile
Afganistan ile Pakistan arasndaki
dorudan görümeler stanbul’da
yapld.
Türkiye liderleri de oldukça hareketli ve verimli bir diplomasi kullanmaktadr. Görece sembolik bir
görevde bulunan Cumhurbakan
Abdullah Gül’ün 2009 ylnda gerçekletirdii Suudi Arabistan (ura
Meclisi), Rusya (ticaretin Ruble
üzerinden yaplmas), ran (ECO
zirvesi), Irak (Talabani ve Barzani
ile görüme) ve Belçika (AB Komisyonu ziyareti) gibi ziyaretleri
bile aslnda Türkiye’nin uluslararas politikada ne kadar aktif olduunu göstermeye kâdir.
Türkiye, sadece bölgesel veya küresel güçlerle yaad sorunlar
konusunda deil, kendisini dorudan ilgilendirmeyen pek çok bölgesel ve uluslararas kriz srasnda
da aktif bir diplomasi yapmtr.
Bölgesel sorunlarn çözümü için
ilk diplomatik admlarn Bat dünyasndan atlmasn beklemeden
harekete geçerek inisiyati ele almtr. Örnein, Türkiye Gürcistan
Sava ve Kafkasya Krizi srasnda Avrupal devletlerden daha
önce Gürcistan, Azerbaycan ve
Rusya’ya ziyaretler gerçekletirdi.
Krizin atlatlmas için de ilk somut
projeyi, be Kafkasya ülkesinin
(Türkiye, Rusya, Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan) dahil edildii Kafkasya stikrar ve birlii
Platformu’nu, önerdi. Diplomasiyi
ön plana çkararak Karadeniz’de
muhtemel bir NATO-Rus çatma-
snn da önüne geçti. Dier taraftan, srail’in 2008 yl sonlarnda
Gazze’ye yapt saldrlar üzerine Babakan Erdoan dört önemli
Arap ülkesini ziyaret etti, Dileri
Bakan Davutolu da am ile Kahire arasnda mekik dokudu. Sadece son ay içinde ran ve Irak’ta
meydana gelen terör olaylarnda
ran-Pakistan ve Irak-Suriye arasnda yaanan gerginliklere yapc
bir ekilde müdahale etmesi bunun
en önemli göstergelerinden biridir.
Yeni Türkiye, taraarla eit mesafeli etkileimden, sorunlarn
çözümü için geni koalisyonlar
oluturmaktan ve geni kapsaml
giriimler balatlmasndan yanadr. Uluslararas aktörlerin endielerini gidermek için kazan-kazan
stratejisiyle yapc bir biçimde hareket ederek cepheleme içine girmemeye ve taraar üstü kalmaya
özen göstermektedir. Bölgesel sorunlarda bar yapc ve kolaylatrc rol oynayabilmek amacyla
da srarla Türkiye ile muhataplar
ve uluslararas sorunlarn taraar
arasnda güven arttrc tedbirlerin
alnmasna dikkat etmektedir. Örnein, Türkiye Irak’taki tüm aktörlerle yapc ilikilere sahip tek
ülkedir. Ülkenin birlii ve refah
için tüm etnik ve dinsel gruplar
ortak hareket etmeye çaran Türkiye, Irak’n istikrar için BMGK
ve KÖ gibi uluslararas platformlarda da aktif olarak çalmaktadr.
Davutolu’nun ‘stratejik derinlik’ yaklam, devletlerin ulusal
egemenliklerine sayg duyarken
ulusal snrlar uygulamada anlamszlatrmaktadr.
Özellikle,
yabanc güçler tarafndan çizilen
Türkiye’nin Güney snrlar da dahil Ortadou’daki snrlar anlamszlatran giriimlerde bulundu.
Ulus-devletlerin, Bat medeniyetinin bulular olduunu ve evrensel
siyasal birimler olmadn iddia
eden Davutolu, ülkeler aras ilikilerin gelitirilmesinde tarihsel
ve cora unsurlarn dikkate alnMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
57
mas gerektiini savunmakta ve
Türkiye’nin yakn bölgesiyle ilikilerini de bu temel üzere belirlemektedir.
Türkiye ABD’nin, muhalif devletleri nitelendirmek için kulland “er
ekseni” veya haydut devletler” nitelemesi gibi ötekiletirici ve ayrmc
bir söylem yerine içinde bulunduu
farkl cora ve stratejik bölgelerde
yeni bir söylem gelitirerek istikrar
eksenleri oluturma siyaseti izlemektedir. Ötekiletirerek deil, benimseyerek devletlerle ilikiler kurmaya çalan Türkiye, ABD’nin ilan
ettii er eksenlerine alternatif olarak
bölgesel siyaseti yeniden ekillendirmeyi amaçlayan istikrar eksenlerini oluturmak için hem bölgesel
devletlerle ilikilerini gelitirdi hem
de bölgesel ülkeler arasnda arabuluculuk yapmaya balad ve yapc
siyasetin hakim olmas için çaba sarf
etti. Davutolu’ya göre, bölgesel konularn birbiriyle çok yakndan ilgili
olmas dolaysyla, her bir gelime
dier bölgesel gelimeleri domino
etkisiyle olumlu veya olumsuz bir
ekilde etkilediinden, bölgesel istikrarn salanmas için bölgedeki
talar iyi dizmek ve ilk ta doru
yönde düürmek gerekir.
Yeni dönem Türk d politikas
söyleminde komu ülkeleriyle ilikilerde sfr toplaml bir oyun (zero
sum game) yerine, maksimum ibirlii hedeeyen ve kazan-kazan
stratejisine dayal pozitif toplaml
bir oyun (positive sum game) tercih
edilmektedir. Kbrs, Kürt, Irak, ran
ve Ermeni sorunlarnda yeni stratejiye dayal olarak yeni yaklamlar
gelitirildi. Örnein, Ermenistan ile
imzalanan protokollerin ardndan
Dileri Bakan Davutolu, “adil
hafza (just memory)” kavramyla
yapc ve iki tarafn bak açlarn da
yanstan bir ortak tutum taknlmas
çarsnda bulunurken bu stratejinin
gereklerini yerine getiriyordu. Dlayc ve ötekiletirici bir söylem yerine
iki tarafn beklentilerini uzlatracak
yapc, benimseyici ve kuatc bir
58
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
söylem kullanmaktadr. Bu söylemsel deiimin akabinde Türkiye’nin
yakn bölgesinin Türkiye’ye baknda olumlu bir deiim gözlendi.
Örnein, Cumhurbakan Abdullah
Gül, Suudi Arabistan’a ziyareti srasnda ura Meclisi’ne hitap eden ilk
Müslüman ülke lideri oldu. Cumhurbakan Gül istikrarszlk içinde ve
igal altnda bulunan Irak’ta geceleyen ilk ve tek lider oldu. Bu ziyaret
srasnda Irak Cumhurbakan Celal
Talabani’nin ei, Gül’e duyduu
sayg dolaysyla ilk kez resmi bir
törene katld. Resmi temsilcilerin
yannda Ortadou ülkelerindeki sradan insanlar, aydnlar, yöneticiler
ve siyasal seçkinlerin de Türkiye’ye
güvenleri artmaya balad. Türkçe
bölge halk tarafndan konuulan bir
dil olurken, Türk televizyon dizileri
ve sinema lmleri daha önce benzeri
görülmemi biçimde geni bir izleyici kitlesine ulat. Görece istikrarl
ve gelimi demokrasisi, güçlü siyasi kurumlar, kalknm ekonomisi,
tarihsel birikimi ve toplumsal ilerlemeyle birlikte Türkiye’nin yumuak
gücü, bölge ülkelerini ve halklarn
kuatp etkiledi.
birlii Yapmama
Bir devletin hegemon veya küresel bir devletle sürekli olarak
ibirlii yapmamas da yumuak
dengeleme siyasetinin öngördüü
bir durumdur. Türkiye’nin, 1 Mart
Tezkeresi’nin reddi, Irak igali sürecindeki gelimeler, ran’n nükleer enerji ve silah üretme konusu,
Hamas ve srail’le ilikiler gibi
belli durumlarda ABD’nin beklentilerini karlamamas ve NATO
müttekiyle ibirlii yapmamas
(non-cooperation) da yumuak dengeleme siyasetinin bir sonucudur.
Eskiden olduu gibi mütteki olduu hegemon devletin d politika
davranlarn neredeyse kaytsz
artsz hatta bazen daha tarafgir bir
tavrla izlemekten vazgeçti.
NATO çerçevesinde ABD mütteki olan Türkiye, Karadeniz konu-
sunda ABD’nin beklentilerini karlamad. Montrö Antlamas’nn
bir gerei olarak Amerikan gemilerinin Karadeniz’e geçilerine izin
vermedi. 1 Mart tezkeresiyle Amerikan askerlerinin Türkiye’de konulandrlmasna ve geçiine izin
vermedi ve Irak igali srasnda da
ABD’ye destek olmad. ABD-ran
arasnda nükleer silahlar konusunda
ortaya çkan sorun konusunda ABD
ve srail söyleminin aksine diyalog
ve ibirliinden yana bir siyaset izledi. Ortadou’ya bar ve istikrarn getirilmesi amacyla Hamas ile
Hizbullah’n muhatap alnmas gerektiini srarla gündeme getirerek
çatmac siyasetin terk edilmesi
konusunda ABD’ye ve dier küresel güçlere telkinlerde bulundu.
Sonuç
Türkiye, uzun yllar boyunca hemen
bütün d politika konularn ve sorunlarn güvenlikletirerek ele almaktayd. Böyle olunca da Souk
Sava dönemi boyunca NATO ve
ABD merkezli bir d politika eilimi içinde oldu. Ülkenin d politika
davranlarnda güvenlik ve askeri
konular lehine bir sapma sözkonusuydu. lk kez Özal ile birlikte askeri
ve güvenlik konularnn dndaki
konular önemsenmeye baland. Ancak genelde Bat özelde ABD yanls
siyasete devam edildi. AK Parti’nin
2002’de iktidara gelmesinden bu
yana ise Ahmet Davutolu’nun akademik ve kri liderliinde Türk d
politikasnn Batya olan bamll
önemli ölçüde azaltld. Davutolu bunu çatmac bir üslupla deil,
yumuak güç unsurlarn harekete
geçirerek yapmaya çalmakta ve
görüldüü kadaryla da bugüne kadar baarl bir ekilde yürütülmütür. Bu yeni söylemle Türkiye, artk
mütteklerinin siyasal projelerinde
rol alan bir güran deil, gündem
belirleyen bir ülke konumuna yükselmitir.
Abant zzet Baysal Üniversitesi Uluslararas
likiler Bölümü*
SDE Haber
Ekonomik ve Politik
Yönleriyle Sudan Paneli
SDE bünyesinde “Ekonomik ve Politik Yönleriyle Sudan” konulu panel düzenlendi. Panele
Sudan Cumhuriyeti Büyükelçisi Ömer Haidar Abuzaid, Uluda Üniversitesi Öretim Üyesi
Prof. Dr. Tayyar Ar ve TUSKON Uzman Timur Tdemir konumac olarak katld.
S
tratejik düünce Enstitüsü bünyesinde “Ekonomik ve Politik
Yönleriyle Sudan” konulu panel
düzenlendi. Sudan Cumhuriyeti Büyükelçisi Ömer Haidar Abuzaid, Uluda
Üniversitesi Öretim Üyesi Prof. Dr.
Tayyar Ar ve TUSKON Uzman Timur
Tdemir’in konumac olarak katld
ve moderatörlüünü SDE Uzman Dr.
Kaan Dilek’in yapt panelde, SDE
Bakan Prof. Dr. Yasin Aktay ve Büyükelçi Abuzaid birer açl konumas
gerçekletirdi.
Açl
konumalarnn
ardndan
TUSKON Uzman Timur Tdemir,
Sudan’n “Cora Konum ve Özellikleri, Sosyo-Ekonomik Yaps ve Ekonomik Göstergeleri”ni anlatan bir sunum
yapt. Tdemir, Sudan’n gelimekte
olan ülke snfnda olduunu ve bölgede var olan petrolün ekonomiye büyük
bir katk saladn belirtirken Sudan
ekonomisini büyük ölçüde canlandran bir yabanc yatrmc potansiyeli
olduunun da altn çizdi. Tdemir,
Sudan’da yaklak 10 bin Çinli’nin bulunduunu ve bu kiilerin çounlukla
petrol ile ilgili iler yaptn bunun
yansra ülkede halihazrda sulanabilir
arazi miktarnn Türkiye’ye oranla bir
hayli fazla olduunu vurgulad.
Tdemir, Sudan’daki Türk müte-
ebbislerden de söz ederek ülkenin
Afrika’da ilk gidilen ülkelerden biri
olduunu belirtti. Ülkeye giden Türk
müteebbislerin genellikle ülkeye yerleiyor olmasn bir avantaj kabul eden
Tdemir, Sudan’ da bir Türk iadamlar
derneinin olduunu ve aktif bir ekilde
çaltn da ekledi.
eyalete bölünmütür. Bunlarn 15’i
kuzeyde, 10’u güneyde bulunmaktadr. Ayrca Güney Sudan özerk yönetiminin 2011’de yaplacak referandum
ile bamsz olmas gündemde. Ancak
imdilik özerk yönetim sözkonusu ve
özerk yönetimin bakanlna en son
seçimlerde Salva Kiir seçildi.
Tdemir sonuç ksmnda Sudan ile ilgili
olarak u balklar sralad: “9 ülke ile
komu -Comesa üyesi, Arab serbest bölgesi üyelii kazanyor, güvenlik sorunu
yok, yatrmcya açk, denize çk var–
hava, deniz ulam mevcut, Müslüman
ve Türk olmak avantaj, doal kaynaklar
var, halen bakir bir pazar ve birçok üründe ithalat yapyor.”
Ar, Sudan’da 1970’lerin banda balayan Darfur krizinden de bahsetti. Ülkedeki temel sorunlar “iç sava, demokratikleme, komularla ilikiler, bölünme
ve snrn belirlenmesi” eklinde sralayan Ar, Sudan’ bekleyen sorunlar
da “Nil’in kullanm ile ilgili sorunlar,
petrolün paylam, yerel milliyetçilik
ve ayrlkç hareketler, SHKH’nin bölünme tehlikesi, kuzey-güney snr,
Abyei bölgesinin snr düzenlemesi,
iki taraf arasndaki ilikilerin gelecei,
uluslararas borçlarn paylam, alt yap
sorunlarnn çözümü” olarak aktard.
Ardndan sözü alan Uluda Üniversitesi Öretim Üyesi Prof. Dr. Tayyar Ar
ise Sudan’n tarihi arka plan, ekonomik
yaps ve temel sorunlarn anlatan bir
sunum gerçekletirdi. Ar, Sudan’da
halkn yüzde 40’nn yoksulluk snrnn
altnda yaadn dile getirirken ülkedeki petrol rezervlerinin 6,6 milyar varil
olduunu yansra ülkede 3 trilyon m3
doalgaz bulunduunu belirtti.
SiyasalsistemededeinenAr,Sudan’da
bakanlk sisteminin uygulandn ve
devlet bakannn 1989’den beri Ömer
el-Beir olduunu belirtti. Ülke 25
Son olarak ülkedeki yatrm frsatlarna
da deinen Ar, iç savan sona ermesiyle
yeniden ina süreci baladn, enerji,
alt yap, eitim ve salk projeleri öne
çktn buna paralel olarak da Türk
müteahhitlik ve mimarlk rmalar için
cazip imkânlarn sözkonusu olduunu
ifade etti.
Haber: Yasemin KÜÇER
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
59
Nükleer Zirve
‘Nükleer Briç’te ABD
Kime Kar Oynuyor?
Ahmet ÜNAL*
ABD-Avrupa ikilisinin ran’a yaptrm
dayatmasn onayladklar takdirde, dolar
kullanmayarak ABD’ye kafa tutan BRIC
devletlerinden Rusya ve Çin, milyar
dolarlar deerindeki enerji yatrmlarndan
vazgeçmek zorunda kalacak. ran
halledilirse, çözüm(!) srasnn Komünist
kardei Kuzey Kore’ye geleceini
hesaplayan Çin savunma hattn snrndan
uzak tutuyor. Yaptrmdan en fazla
etkilenen ülkelerden biri de Türkiye….
Ahmet ÜNAL*
60
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
A
BD ve Avrupa ikilisi “nükleer silahlanma” konusunda
dorudan karsna alamad BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan
ve Çin) ülkelerine kar ran üzerinden dolayl ama ezici bir diplomatik
sava yürütüyor. ran’la dev enerji
yatrmlar gerçekletirmeye niyetlenen ülkeler “yatrm – yaptrm” ikilemi üzerinde bocalyor. Ortaklaryla
ayn güç seviyesine yükselmek için
çabalayan Brezilya dndaki BRIC
üyelerinin nükleer silah sahibi olduu da dikkate alnrsa, sorunun nükleer silah dnda boyutlarnn varl
daha kolay görülebilir.
Günümüzdeki ‘büyük oyun’, Souk
Sava dönemini tasvirde kullanlan
siyah-beyazdan ibaret iki tara ve
soldan saa dizilen talarla oynanan
satrançtan ziyade çok tara ve blöfe
arlk veren kumar formundaki briç
üzerinden anlatlmaya daha yatkndr. Biri akl ve zekay esas alan dou
zihniyetini dieri zeka ve ansa arlk veren bat deerlerini yanstr.
Briç’i çartrdndan özellikle mi
seçildii pek bilinmese de BRIC ülkeleri, Washington’daki Nükleer zirvenin hemen ardndan Brezilya’nn
bakentinde biraraya gelerek esasl
bir hamle gerçekletirdi. Aralarndaki ticari ortakl her geçen gün
artran Dörtlü, orta vadede dünyann
ilk beteki en büyük dört ekonomisi
olma aamasna ilerliyor. Ticari ilikilerde dolar kullanmama dahil ciddi
kararlarn alnd BRIC zirvesinden
Birlemi Milletler’e yaplan çar da
anlamlyd: “BM’deki etkinliimiz
artrlsn.”
Son krk yln en önemli bulumas
olarak taçlandrlan Nükleer Güvenlik Zirvesi, 47 ülkenin liderlerini 12
Nisan’da Washington’da buluturdu.
ki günlük zirve dört maddelik uzla
plan ile tamamland. Katlmclar;
nükleer silahlar koruma, teröristlerden uzak tutma, hassas nükleer maddelerin korunmasn dört yl içinde
garantiye alma ve yasad nükleer
ticaretin önlenmesi amacyla daha
fazla ibirlii çarsn imzalad.
Zirveye giden yolda büyük adm,
Bakan Barack Obama’nn, George
Bush döneminde kabul edilen ‘nükleer duruu’ deitirmesiyle balad.
Amerika, Nükleer Silahlarn Yaylmasnn Önlenmesi Anlamasna
(NPT) taraf ülkelerin kimyasal ve biyolojik silahlarla yapaca saldrlara
dahi ‘olaanüstü’ durumlar haricinde
nükleer silahla karlk vermeyeceini duyurdu. Öte yandan yeni strateji
Rusya ve Çin’e göndermede bulunsa
da en çok Kuzey Kore ve ran’ hedef
alyordu. “Nükleer Durumun Gözden
Geçirilmesi” plan üzerine ran’n
BM Daimi Temsilcisi Muhammed
Hazayi, Genel Sekreter Ban Ki-mun
ve ilgililere mektup göndererek, 6 Nisan tarihli planda, ABD yönetiminin
nükleer silaha sahip olmayan ülkesine “nükleer antaj” yapt ihbarnda
bulundu.
Plann ardndan 8 Nisan’da Prag’da
Rusya ile yeni ‘Nükleer Silahlarn ndirimi Antlamas’ (START2) imzaland. Obama ve Rus lider Medvedev,
nükleer silah stoklarn 3’te 1’e varan
oranda azaltmaya söz verdi.
Nükleer zirve balamadan müjdeli
haberler gelmeye balamt. Ukrayna zenginletirilmi uranyum
stoklarn 2012’ye kadar imha sözü
verirken, Kanada kullanlm nükleer
yaktlar, ABD’ye gönderme karar aldn duyurdu. Zirve srasnda
Meksika, ili ve Ukrayna zenginletirilmi uranyum stoklarn yok etmeyi kabul etti.
Zirve hep müjdeli haberlerle geçmedi. Kuzey Kore ve ran zirveye davet
edilmezken, uluslararas ajanslar
“nükleer emeller peinde olduuna
inanlan” Suriye’nin zirveye çarlmadn duyurdu. Hindistan, Pakistan ve Çin gibi nükleer güce sahip
BRIC ülkeleri ise zirveye davetliydi.
Bir gazeteci Obama’ya, “srail’in
elindeki nükleer silahlara tolerans
gösteren ABD ve mütteklerinin ikiyüzlü davrandklarn” hatrlatnca,
“srail’in program hakknda yorum
yapamam ama önemli olan bütün ülkelerin, NPT’yi imzalamasdr” diyerek ‘sürpriz’ bir çk yapt. Açklama
srail basnnda geni yanklansa da
olumlu bir karlk bulmad. Zirveye katlacak cesareti gösteremeyen
ncirlik’teki Nükleer
Silahlar!
T
ürkçe yaynlanan Turquie
Diplomatique gazetesinin Nisan 2010 saysnda
ncirlik’teki nükleer silahlarn
yerini gösteren uzaydan çekilmi bir fotoraf yaynlad. Buna
göre; ABD 39. Kanat’n sorumlu
olduu ncirlik Hava Üssü’ndeki
90 adet B61 nükleer bombann
50’si Amerikan F-16C/Ds içinde
korunuyor. Kalan 40’ ise Aknc
4. Ana Jet Üs ve Balkesir’deki
9. Ana Jet Üs komutanlklarndaki Türk F-16 jetleri için tahsis
edilmi halde bekletiliyor. Fransz gazetesi, ABD nükleer silah
uzman Hans M. Kristensen tarafndan yazlan “Amerika’nn
Avrupa’daki Nükleer Silahlar”
raporundan geni bir alnt yapt.
Babakan Benyamin Netanyahu’yu,
yardmcs Dan Meridor temsil etti.
Meridor Türkiye ve Msr’ kastederek “Zirvede srail’le çatma bekleyenleri hayal krklna urattm
için üzgünüm. Ne Arap ülkeleri ne de
baka bir dünya lideri tarafndan tuzaa düürülmedim” diyerek içine dütükleri aknl ifade etti. Ülkesinde
nükleer silah varln resmen kabul
etmeyen srail; Hindistan, Pakistan
ve Kuzey Kore’yle birlikte, 189 ülke
tarafndan imzalanan Nükleer Silahszlanma Anlamas’n imzalamayan
dört ülkeden biri.
Nükleer Soygunculara Dikkat!
Obama’nn Zirve balamadan önce
yapt “Ksa, orta ve uzun vadede,
Amerika’nn güvenlii açsndan en
büyük tehlike, nükleer silahlarn bir
terör örgütünün eline geçme ihtimalidir” sözleri ilgi çekiciydi. Dünya
kamuoyunun desteini alabilmek
açsndan Obama, örneklerini New
York, Londra veya Johannesburg gibi
ehirler üzerinden vererek ekledi:
“babo nükleer malzemeleri eline
geçirebilecek El Kaide gibi örgütler
buralar vurabilir!”
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
61
imha edilmesi” mesaj verildi. Bar
amaçl nükleer enerji tesislerine yönelik askeri saldrnn, BM ilkelerine
aykr olduu, insan ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekildi. Konferansta, ran’n ruhani lideri
Ali Hamaney’in, “Nükleer silahlarn
kullanlmas slam’a göre haramdr.
Nükleer suç ileyen tek hükümet ise
Amerikan hükümetidir” mesaj da
okundu.
Uluslararas Atom Enerjisi Kurumu
Bakan Yukiya Amano da Obama
ile az birlii içindeydi. “Nükleer
güçleri, hrszlk ve kaçakçl önlemek için dikkatli olmaya” çaran
Amano’ya ngiltere Dileri Bakan
David Miliband, nükleer silah üreten
Pakistan’n ‘saldrya açk’ olduunu iddia ederek destek verdi. Amerikal terör uzman John Brennan da,
El Kaide’nin 15 yldan beri nükleer
bomba üretmek için malzeme aray içinde olduu uyarsnda bulundu.
Sözkonusu siyasetçilere ve özellikle terör uzmanna güçlü devletlerin
bile baaramad teknolojiye El
Kaide’nin nasl ulaaca ve nerede
tesis kuraca sorusu ise yöneltilmedi…
Zirve sahnesinin kulisinde ikili (dublike) briç oynayan ABD-Avrupa çifti, Çin-Rusya blouna kar ran üzerinden salvolarn sürdürdü. Füze
kalkan konulandrlmas muhtemel
Romanya, Polonya ve Çek Cumhuriyeti arasnda köe kapmaca oynayan taraar, ran’n Balkanlar’a bile
ulamayan füzeleri için niçin Avrupa ortasna güvenlik duvar örmeye
kalktklarna da makul bir izah getiremiyordu. Konunun trajikomik
taraf “komularyla sfr problem”
iddiasndaki Türkiye’nin, Rusya ve
ran’ taciz etmesi kaçnlmaz olan
ve daha ilk aamada 1 milyar dolarlk
dev sistem alacan açklamasyd.
Galiba Avrupa’y koruma ihalesi sonuçta Türkiye’ye kalacakt!
Oyun masasndan uzak duramayan Fransa da az dalana kaytsz kalmad. Cumhurbakan Sar62
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
kozy, “Hemen harekete geçmezsek
srail, ran’ vurabilir” diyerek
Medvedev’den destek ararken sert
bir ‘hayr’ cevabyla karlat. ki
lider zirvede yüksek sesle tartt.
Tartmaya ran Cumhurbakan
Mahmud Ahmedinejad da uzaktan
demeçlerle katkda bulundu. Nükleer programn devam edeceini yineleyen Ahmedinejad’a göre; “Obama
vaat ettii deiimi gerçekletirme
yeteneinde ama Siyonistlere boyun
ememeli.”
Çin’den arzulad destei bulamayan Obama, Çin’in yaramaz ‘Komünist kardei’ Kuzey Kore’yi gündeme getirdi. Obama, Kuzey Kore’nin
sekteye urayan altl (ABD, Kuzey
Kore, Güney Kore, Çin, Japonya ve
Rusya) görümelere geri döneceine
inandn belirtti. ran’ uluslararas
arenada yalnz brakmayan Çin Devlet Bakan Hu Jintao, nükleer faaliyet konusunda ran’la diyalog ihtiyacna vurgu yapt. Jintao ile ezamanl
olarak Moskova’dan konuan Rusya
Genelkurmay Bakan General Nikolay Makarov da, ABD’nin ran’a
kar nükleer tehdidinin, mantk d
olduunu belirtti. ABD’ye kafa tutmakla övünen BRIC devletlerinin
elinin ne kadar güçlü olduunu veya
ran’a arka çkmaktaki samimiyetini
ise zaman gösterecek.
Her frsatta NPT’yi imzaladn
vurgulayan ran, batya nisbet yaparcasna kendi zirvesini toplad.
2 günlük “Nükleer Silahlarn Yaylmasnn Önlenmesi ve mhas
Konferans”nn sonuç metninde
“kitle imha silahlarnn bir an önce
Konferansa büyük zirveye çarlmayan Suriye’nin yansra, Irak, Libya,
Umman, Ermenistan, Türkmenistan,
Orta Afrika Cumhuriyeti, Svaziland
dileri bakanlar ile Rusya, Katar,
BAE dileri bakan yardmclar,
Çin dileri bakannn özel danman, KÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin
hsanolu, UAEK ve BM temsilcileri katld. ‘Hiroima Facias’ konulu fotoraf sergisi açlan konferanstan bir hafta sonra Davutolu da
Tahran’a giderek Ahmedinejad ile
konuyu görütü. Konferansta, Suriye Dileri Bakan Velid el Muallim, 200’den fazla nükleer bombaya
Satlabilir Ortak!
ABD öteden beri Türkiye ile ilgili
kararlar, keynce uygulamay tercih
ediyor. Müttekimiz tarafndan zor
zamanda satlmalarn ilki 1960’l
yllarda Küba ile nükleer füze krizinde
yaand. Birleik Devletler 1961’de
Türkiye’ye SSCB’yi hedef alan
nükleer Jüpiter füzeleri yerletirdi.
Sovyetler buna Küba’ya namlusu
ABD’ye dorultulmu SAM füzeleri yerletirerek cevap verdi. Bu
resti gören ABD, SSCB’nin füzelerini Küba’dan çekmesi karlnda
Türkiye’nin güvenliini pazarlk konusu yapt. Türkiye böylece komusu
SSCB’yi, Nükleer balkl 15 Jüpiter
füzesi ile açktan tehdit etmi, ardndan
1963 ylnda bunlar sökmek zorunda
kalmt. Oysa daha 1960’da ncirlik
üssünden dn kalkan U-2 uçaklar,
Ruslar tarafndan düürülmü ve Türkiye Rusya tarafndan “ABD’nin suç
orta” ilan edilmiti.
stanbul Nükleer
Bombalarn Üzerinde
Z
irve öncesi bomba haber
Hürriyet’in internet nüshasnda yaynland. Gazetede
baslmaya deer bulunmayan 5
Nisan 2010 tarihli habere göre;
ABD’nin Türkiye’deki yaklak
100 taktik nükleer silah, sanld
gibi ncirlik Üssü’nde deil, 12
milyon kiinin yaad stanbul’da.
Dileri Bakanl NATO Dairesi
Bakanl gibi önemli görevlerde
bulunan ve halen bakanln D Politika Danma Kurulu üyesi Taner
Baytok’a göre; “Bir patlama annda,
silahlar boazn altn üstüne getirecek güçte…”
Türkiye’dekilerin ABD’deki stratejik silahlar atelenene kadar geçecek
sürede devreye girecek olan “taktik
nükleer silahlar” olduunu söyleyen
Baytok, “hedef, özellikle SSCB olduu için o dönemde stanbul’daki
depolarda bulunduruluyor. Bir
ksm ise Karadeniz kentlerinde,
kylarndaki askeri depolarda.
ncirlik’e hiç götürülmemiler bile”
diyor. “Çifte anahtar sistemi” ile
atelenen silahlarn bir anahtarnn
ABD’de, dierinin ise evsahibi
Türkiye’de olduunu belirten
Baytok’un verdii bilgiler düündürücü: “SALT ve START anlamalar çerçevesinde Avrupa’daki ABD
nükleer silahlarnn büyük çounluunun mekanizmas deitirildi.
Bu silahlar, F-16 ve benzeri sava
uçaklarna konulandrlabilecek
ekilde mobil hale getirildi. Oysa
Türkiye’deki silahlar bu uygulamann dnda tutuldu. Bunun nedenini
de Türkiye’de hiçbir hükümetin bu
konuda ses çkarmamas. Nükleer
silahlar konusunda alnan tek hükümet karar 1972 tarihini tayor. O
kararda da, gerei olmad taktirde
Türkiye’deki nükleer silahlar konusunda hiçbir deiiklik yaplmayaca yer alyor. Bunun anlam da u;
ne yeni nükleer silah isteriz, ne de
eskileri veririz…”
sahip srail’in ‘bölge güvenliini’
tehdit ettiini söyledi.
Bu arada ran da yangna körükle gitme huyunu terk etmedi. Tahran’daki
reaktörde aylk 1,5 kiloyu bulan yakt
ihtiyacn karlamak için yüzde 20
orannda zenginletirilmi 5 kilogram
uranyum üretildiini duyurdu. Bat
ülkeleri bu zenginletirmeyi kendileri yapp ran’a ‘ihtiyac kadarn’ vermeyi öneriyordu. Buna paralel olarak
da Rusya, “nükleer snrlama ilkesini ihlal etmediini” vurgulayarak
Buehr’de yapm 1995’den beri süren 1 milyar dolarlk reaktörün 2010
Austos’unda faaliyete açlaca taahhüdünü bir kez daha yineledi.
Avrupa’nn Nükleer Bamll
Babakan Recep Tayyip Erdoan,
geçen ay Almanya’da “ran’n nükleer enerjiyi sivil amaçl kullanmaya
hakk var. Bu bizim için de geçerli.
Ancak gerçekleri de söylememiz
lâzm. Bölgemizde nükleer silahlara
sahip bir ülke var. Bu ülke neden bask altnda tutulmuyor? ran’a bask
yapan ülkelere gelince, bunlarn nükleer silah yok mu?” diyerek srail ve
destekçisi batl ülkelere göndermede
bulunmutu.
Ortadou’da nükleer silaha sahip
tek ülke olarak srail gösterilirken,
yabanc ve yerli basn Türkiye’deki
nükleer silahlarn bulunduu yerleri
gösteren raporlar yaynlad. Ancak
bombalarn asl sahibi ABD olduu
için sesleri ksk kald.
ttifakn gelecekteki konumunu deerlendiren NATO uzmanlar grubu
bakan Madeleine Albright’tan gelen haber zirvenin perde arkasna k
tutuyordu. Avrupa’daki taktik nükleer silahlarnn yerinde kalmasn tavsiye etmeye hazrlanan Albright’n,
1 Mays’ta tamamlanaca açklanan
“NATO’nun Yeni Stratejik Konsepti” raporunda, Avrupa’daki 200 kadar
Amerikan B61 silahnn tek yanl çekilmemesi, Rusya ile yaplacak yeni
bir anlama çerçevesinde karlkl
olarak kaldrlmas gerektii tavsiye
edilecei bildirildi. Yeri gelmiken
Almanya’nn da bombalarn tek tarafl olarak kaldrlmasna kar çktn
hatrlatalm.
Sonuç olarak; ABD-Avrupa ikilisinin ran’a yaptrm dayatmasn kabul ettikleri takdirde Rusya milyar
dolarlk nükleer enerji santrali ve
boru hatt projelerinden vazgeçmek
zorunda kalacak. Çin ise hem yaptrm sras en büyük ticari partneri olan
Kuzey Kore’ye gelecei, dolaysyla
sorunu kendi snrlarna tayaca
hem de en çok ihtiyaç duyduu petrol ve enerji kaynan kendi eliyle
kurutmu olaca için savunma hattn ilerde tutuyor. ran’n ezeli düman srail’in tahrikleri dnda bölgeyi ve Avrupa’y dorudan tehdit
eden bir risk görünmezken, üstelik
Türkiye’nin de ekonomik kaybna
yol açan ABD’nin yaptrm kararndaki srar dikkat çekicidir.
Öte yandan Türkmenistan doalgazn ran-Türkiye güzergâhndan Avrupa pazarna sunmak ve ran’n Güney
Pars bölgesinde doalgaz aramak
için Nisan ay banda son kararn
vereceini duyuran ancak bunu erteleyen Türkiye de süreçten fazlasyla
etkileniyor. ABD ambargosu nedeniyle ran’n Pars sahasnda doal gaz
arama yatrmlarnn durduu ve baz
baz irketlerin de sahay terk etmeye
baladn belirten TPAO yetkilisi
devlet ajansna unu söylüyor (aa, 26
Nisan 2010): “Yani siz orada bir sondaj yapmak istediiniz zaman, bunu
yapamyorsunuz. Çünkü petrol ve
doal gaz arama ve üretiminde kullanacanz makineler, araç ve gereçler
ABD irketlerinin patentinde bulunuyor. Onun için Pars’taki bütün yatrmlar durmu vaziyette. Hiç kimse
arama yatrm yapamyor. Çünkü
orada size verilen limitler 20 milyon
dolar. Hemen hemen tüm irketler
çalmalarn durdurdu, bir ksm da
sahalar terk ediyorlar.”
ABD, ran hakknda komularnn
bilmedii bir istihbarata sahipse bunu
açklamal yahut Atlantik ötesinden
mevcut yaralar kama huyundan
vazgeçmelidir.
SD Yaz leri Müdürü*
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
63
nsan Haklar
Din Özgürlüünü
Snrlayc Kararlaryla AHM
AHM’nin slam dini mensuplarnn aleyhine ve çelikili kararlar verdii dikkatlerden
kaçmamaktadr. Prais/EC Council davasnda, Musevi bavurucunun Cumartesi günü snav
yaplmasna ilikin itirazn yerinde bulurken, ngiltere’de bir ilkokulda görevli öretmenin
mesai saati içinde Cuma namazna gitme talebini geri çevirmitir.
Selvet Çetin*
A
vrupa Konseyi üyesi 47
ülkenin temsilcilerini buluturan Interlaken konferansnda devletlerin Avrupa nsan
Haklar Mahkemesi’nde reform için
dümeye basm olmalar kukusuz
önemli bir gelimedir. Üye devletler, mahkemeye yaplan bavurularn önemli bir bölümünü oluturan
“kabul edilemez” nitelikteki dosyalarn saysn azaltabilmek amacyla
yeni önlemlere ihtiyaç duyulduunu
ve ltreleme yönetimini kullanarak
bavuru saysn azaltmay hedeediklerini belirtmektedirler.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri
Thorbjorn Jagland, mahkeme için
öngörülen reformun asl amacn,
ülkelerdeki iç hukuk mekanizmalarna ilerlik kazandrmak ve böylece
mahkemeye yaplan bireysel ba64
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
vuru younluunun önünü kesmek
olarak açklamaktadr. Jagland ve
konsey üyesi ülkelerin temsilcileri,
mahkemeyi hantallatran ve i yükünü artran yapsal sorunlar çözmek konusunda ortak eylem karar
alrken, mahkemenin saygnln
yakndan ilgilendiren ve yapsal
sorunlardan çok daha önemli olan
temel sorun, sözlemeye (Avrupa
nsan Haklar Sözlemesi) bal olarak ortaya konan içtihatlarn gittikçe
daha çok tartlr hale gelmesidir.
Burada sözlemenin 9. maddesi altnda korunan din ve vicdan özgürlüü ile ilgili mahkemenin baz önemli
içtihatlarna deinerek bu özgürlük
alannn snrlandrlmasna gerekçe
yaplan unsurlar çeitli yönleriyle
ele alacaz.
Din Özgürlüünün
Hukuki Çerçevesi
Uluslararas insan haklar belgelerinde yer alan düzenlemeler, din ve
vicdan özgürlüünü oldukça geni
bir çerçevede ele almakta ve korumaktadr. BM Medeni ve Siyasal
Haklar Sözlemesi’nin 18. maddesi,
din ve vicdan özgürlüünü herkesin
bir dine sahip olma ya da kendi seçtii bir inanc benimseme hakk olarak ifade etmekte ve bu hakkn din
ya da inancn tek bana ya da topluca, açk ya da özel olarak, ibadet, gözetme, uygulama ve öretme yoluyla
açklama özgürlüünü de içerdiini
vurgulamaktadr.
Bu balamda hiç kimseye bir din ya
da inanca sahip olma ya da seçtii bir
din ya da inanc benimseme özgür-
nsan Haklar
Mahkemesi,
Hristiyanlar hakknda
çounluk dininin
imtiyazl kabul edildii
içtihatlara karlk
Türkiye sözkonusu
olunca bu kez
“çounluk dinine
mensup olanlarn
basksndan aznlkta
kalan felse inanç
grubunu koruma”
gerekçesiyle, diploma
belgesine baörtülü
fotoraf izni
verilmemesinin meru
bir amaca yönelik
olduuna hükmetmitir.
lüünü zedeleyici baskda bulunulamayacann alt çizilirken, din ya da
inanç açklama özgürlüüne ancak,
yasayla konulan ve kamu güvenliini, kamu düzenini ve saln ya
da genel ahlak, bakalarnn temel
hak ve özgürlüklerini korumak için
gerekli olan snrlamalar getirilebilecei belirtilmektedir.
Avrupa nsan Haklar Sözlemesi’nin
(AHS) 9. maddesinde düzenlenen
din ve vicdan özgürlüünün kapsamn oluturan unsurlar BM sözlemesinde yer alan hükümlerle paralellik göstermektedir. Sözleme, din
ve vicdan özgürlüü hakkn genel
olarak din veya inanç deitirme
özgürlüünü de içine alacak ekilde
tek bana veya topluca, açkça veya
özel tarzda ibadet, öretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle din
veya inanc açklama özgürlüünü
de kapsayc hükümler içermektedir.
Ayrca sözleme, din veya inancn
açklama özgürlüünün snrlandrlmasyla ilgili ölçütlerden söz ederken BM sözlemesinde de vurguland gibi, bu snrlamann ancak
kamu güvenliinin, kamu düzenin,
genel saln veya ahlakn, ya da
bakalarnn hak ve özgürlüklerinin
korunmas için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla
olabileceini hükme balamaktadr.
Temel sözleme metinlerinden de
anlalaca üzere din ve vicdan özgürlüü, bireyin devlet ya da devlet
adna yetkilendirilmi makamlar tarafndan herhangi bir bask, ayrmclk veya hogörüsüzlükle karlamadan inanç ve ibadet özgürlüüne
sahip olmas olarak tarif edilmektedir. Vicdan özgürlüü ise, devletin
vicdan alanna ve insan onuruna
müdahalede bulunmakszn bireyin
vicdani tepkisine uygun hareket özgürlüünün salanmas olarak açklanmaktadr.
AHS’in din ve inanç özgürlüünü
düzenleyen 9. maddesindeki koruyucu hükümler, 8, 10, 11 ve 14.
maddelerinde korunmakta olan ifade
özgürlüü, örgütlenme özgürlüü,
özel hayatn gizlilii, eitim hakk
ve ayrmclk yasa maddeleriyle
de güvence altna alnmakta, ayrca sözlemeye ek 1. Protokol’ün 2.
maddesi de bu güvenceleri desteklemektedir.
Din ve vicdan özgürlüünün snrlandrlaca koullarn çerçevesi
uluslararas belgelerde somut olarak
belirtilmekte ve bir kimsenin dinini
veya inancn aça vurma özgürlüünün, sadece hukuken öngörülen
ve kamu güvenliini, kamu düzenini, sal, ahlak veya bakalarnn temel hak ve özgürlüklerini
korumak için gerekli olduu ölçüde
snrlamaya tabi tutulabilecei öngörülmektedir. Bu durumda devletler
kiisel, ekonomik, siyasal, sosyal ve
kültürel yaamn her alannda insan
haklarnn ve temel özgürlüklerinin
tannmas, kullanlmas ve bunlardan yararlanlmas srasnda din ve
inanca dayanan ayrmcl önlemek
ve tasye etmek için etkili tedbirler
almakla sorumlu olmaktadrlar.
Sözlemenin devletlere bireyin
inanç özgürlüünü hangi koullarda
snrlandrma yetkisi tand bellidir. Buna göre sözlemeye taraf
olan herhangi bir devlet; Snrlamay
yerel hukukta kanunla düzenlemeli
ve snrlamann temel amac, kamu
düzenini, kamu güvenliini, kamu
ahlakn ve dier bireylerin özgürlüklerini korumak olmaldr. Devletler snrlamann demokratik bir
düzende zorunlu olmas gerektiini
bilmeli ve snrlamann orantll
ilkesinden hareketle, korunmak istenen yarar ile özgürlüklere getirilen
kstlamalar arasndaki dengeyi kesinlikle gözetmekle yükümlüdür.
AHM Kararlarnda
Din Özgürlüüne Bak
AHS 9. maddesinin 1. fkrasnda yer
alan din ve vicdan özgürlüü mutlak
özelliktedir ve herhangi bir snrlamaya tabi tutulamaz. Devlet bu
hakka her koulda sayg göstermeli,
birey diledii inanca sahip olmal,
inancn açklamaya zorlanmamal,
inancndan dolay suçlanmamal,
zor kullanlarak veya serbest iradeyi etkileyen baka yollarla herhangi
bir inanç benimsettirilmemeli veya
inancndan vazgeçirilmemelidir.
Maddenin ikinci fkrasndaki meru
snrlama gerekçesi olabilecek koullar ise, maddenin birinci fkrasnda belirtilen hususlarn tamam için
deil ancak “din ve inanc açklama”
özgürlüü ile ilgilidir. Din ve vicdan
özgürlüünün temelini bireylerin
iç dünyasnn oluturduunu kabul
etmekte olan mahkemeye göre, bu
inancn gerei olarak dinin aça vurulmasn, bakalaryla paylalmasn, söz ve eylemler ile sahip olunan
inancn ifade edilmesini de zorunlu
bir ihtiyaç ve hakkn kullanm olarak nitelendirmektedir
Avrupa nsan Haklar Mahkemesi’nin, din ve inanç özgürlüü
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
65
konusundaki içtihatlar son on yl
kapsamaktadr. Mahkemeye gelen
bavurularn nitelikleri incelendiinde arlkl olarak, dini aznlk mensubu kiilerin din özgürlüü ihlali
nedeniyle ikayet bavurularndan
olumaktadr. Özellikle Müslümanlar, Museviler, Yehova ahitleri ve
Sikhler hem aznlk olarak yaadklar ülkeler için hem de Türkiye örneinde görüldüü gibi kendi ülkelerine yönelik bavuru mekanizmasn
iletmektedir.
nrlama nedenleri olarak kabul ettii, müdahalenin varl, yasall,
meru amaç tamas ve demokratik
toplumda zorunluluk koullarna
uygunluu ölçütlerine göre hareket
etmektedir. Ancak buradaki sorun,
9. Maddede yer alan özgürlükler
düzenlenmesi yönüyle hangi eylemlerin içsel alanla ilgili olduu, hangi davran biçimlerinin ise din ve
inanc açklama özgürlüü saylmasyla ilgili sorunudur. Mahkeme bu
konuda birbirinden
Müslümanlarn dahaa çok Yunanistan,
Bulgaristan, ngiltere,
ere, Türkiye ve
sviçre’ye kar açtklar
klar davalar sözkonusu iken, Yehova
ahitlerinin Yunanistan’a
stan’a
kar, Uzakdou dinlenlerine mensup kiilerin
in
(Sikh ve Budizm
m
gibi) ngiltere ve
Avusturya’ya
kar, Musevilerin ise Fransa’ya
kar
bavurular mahkemeye
tanmaktadr.
Bununla beraber
herhangi bir dine
inanmayanlarn
ve belli bir düünce grubuna mensup
up
olanlarn 9. madde
dde
kapsamnda bavurular
rular
bulunmaktadr.
Mahkemenin, din ve vicdan
özgürlüü ile ilgili bavurular deerlendirirken, bavurucularn
vurucularn dini
inançlarn ekillendiren normlar ile
hukuki mevzuat hükümleri arasnda
tutarl bir dengeleme yoluna gitmeye çalt görülmektedir. Kiinin iç
dünyasnda sahip olduu dini inanç
bütünlüü ile d koullar birbirinden farkl olarak ele alan mahkemeye göre, içsel boyutu ile inanç
özgürlüü mutlak ve snrlamadan
muaf bir alan olmakla birlikte, uygulamada farkl etmenler dikkate alnarak snrlamaya gidilebilecei kabul
edilmektedir.
Dini inançlarn açklanmas ve
uygulanmas ile ilgili gelen ihlal
bavurularnda mahkeme, genel s-
66
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
farkl yorumlarda bulunmutur.
Kararlara Yönelik Eletiriler
Din ve vicdan özgürlüü kapsamnda mahkemenin ilk ayrntl karar
1993 tarihli Kokkinakis/Yunanistan
karardr. lginçtir, bu karara kadar
çok uzun bir süre mahkemenin din
özgürlüü ile ilgili esasa ilikin bir
karar vermemi olmas tartmalar
yaratm ve sonraki tarihlerde çkan
içtihatlar mahkemeye çeitli eletirilerin yöneltilmesine yol açmtr.
Mahkemenin 9. madde kapsamndaki bavurularda, genellikle hükümet
tezlerini kabul ettii görülmektedir.
Hem kabul edilemezlik karar verilen
bavurularda, hem de mahkumiyet
karar açklanan bavurularda hükümetlerin ileri sürdüü tezler çok büyük bir yüzde ile mahkemece kabul
edilmekte ve bavurucular ile aleyhine bavurulan devletin tezlerinin
mahkemede orantl olarak dikkate
alnmad izlenimi domaktadr.
Mahkemenin iç hukukta ihlal gerekçesi olarak gösterilen mevzuatn sözleme hükümlerine aykrlk
iddialarn tartmakoluturduu
kaçnmaktadr (Kokkinakis/
tan kaçnmaktadr.
Yunanistan, Y
Yanak/ Türkiye
davalar) O
Oysa baka maddelerden açlan davalaryer hukuk normda yerel
larn
larnn
sözlemeye
uy
uygunluunun
tart
tld
kararlar
bulunmaktadr.
Mahkeme içtihatlarnda,
yaygn olarak
bilinen dinler
veya bir ülkedeki nüfusun
çounluunun
bal olduu
dini inançlar,
az bilinen dinler
ve felse inançlara göre daha çok
koru
koruma
görebilmekM
tedir. Mahkemenin
bu
yöndeki içtihatlar tarto
ma konusu olmakta
ve ele(W
tirilmektedir.
(Wingrove/Birleik
Krallk)
Bu noktada mahkeme zorunlu katlm istenmemesi veya isteyerek
ayrlmann yasaklanmamas artyla bir devlet dininin varln kabul
etmekte ve yerleik devlet dinini
korumaya yönelik içtihatlarda bulunmaktadr. Darby/sveç davasnda
mahkeme, sveç Lutheran kilisesine
üye olmayan bavurucunun sveç
vergi kanunlar kapsamnda bu kiliseye vergi ödemesi zorunluluuna
ilikin davada, kilisenin vergi toplamasnda sözlemeye aykrlk görmemitir.
Mahkeme kimi bavurularda ülkele-
AHM, Yanak/Türkiye,
Karaduman/Türkiye,
Kalaç/Türkiye, Refah
Partisi/Türkiye ve
Leyla ahin/Türkiye
kararlarnda, iç hukuk
mekanizmalarnn
snrlayc ve
müdahaleci
uygulamalarn
Avrupa nsan Haklar
Sözlemesi’ne
aykr bulmamas ve
hükümetin öne sürdüü
siyasi gerekçeleri kabul
edilmezlik kararlarnn
gerekçesinde
kullanmas
düündürücüdür.
rin iç hukuklarndaki din özgürlüüne ilikin ayrmc hükümleri sözlemeye aykr bulmayabilmektedir. X/
Birleik Kral-
lk davasnda, ngiltere’de dine küfür
edilmesi ile ilgili olarak ceza davas
açabilmenin sadece Hristiyanlk dini
mensuplarn içeriyor olmasn mahkeme sözleme hükümlerine uygun
bulmutur. ‘eytan Ayetleri’ kitab
yazarnn slam dinine hakaret ettii gerekçesiyle ceza davas açlmas
için ikayet yolunun kapal olmas
ile ilgili bavuruda mahkeme ayrmclk olmadna karar vermitir.
nançlarn davurumu ile ilgili mahkemenin kimi içtihatlar, benzer
eletirilerin yaplmasna neden olmaktadr. Cha’re Shalom ve Tsedek/
Fransa kararnda, dini inançlarna
uygun olarak bir mezbahada kesim
izni isteyen ancak bu izin verilmeyen dindar Musevi kuruluunun
bavurusunu deerlendiren mahkeme, kesilmi ete baka yollardan
da ulalabilecei gerekçesiyle izin
talebinin reddedilmesinin inancn
açklanmas hakkna bir müdahale
olmadna hükmetmitir.
X/Birleik Krallk kararnda ise, Budist bir mahkum inancnn bakalaryla iletiime geçmesini emrettiini,
bu sebeple dini bir dergide makale
yaynlamasnn en
engellenemeyeceini iddia etmi, fak
fakat mahkeme bu
istein Budist inancnn
inan
uygulanmasyla bir ilgisinin bulunmadna
hükmetmitir.
Mahkemenin din ve vicdan özgürlüünün davurumu ko
konusunda birçok
kez özellikle slam ddini mensuplarçelikili kararlar vernn aleyhine ve çelik
dii dikkatlerden kaçmamaktadr.
kaç
davasnda, MusePrais/EC Council da
bavurucunun Cumartesi
vi bavurucu
snav yaplmasna
günü sna
ilikin itirazn
yerinde
it
bulmu vve devletin kamusal alan düzenlemeleribavurucunun inancnn
nin bavuruc
yerine getirmesine
gereini yeri
engel olmamas
olmam gerektiini
belirtmitir. Buna karlk
belirtmit
ngiltere’de
bir ilkokulngiltere
da gör
görevli öretmenin
Cuma
Cum namazna gitme talebine ilikin
davada,
bavuru
dav
sahibinin,
hala
sahi
sürmekte olan i sözlemesini ihlal
ederek mesai saati içinde camiye gitmesini slam dini açsndan zorunlu
olduunu ikna edici biçimde ispatlayamadndan bavurusunu kabul
edilemez bulmutur.
Wingrove/Birleik Krallk kararnda
görüldüü gibi çounluk dininin imtiyazl kabul edildii içtihatlara karlk Karaduman/Türkiye kararnda
bu kez çounluk dinine mensup
olanlarn basksndan aznlkta kalan
felse inanç grubunu korumaya çalan mahkeme, diploma belgesine
baörtülü fotoraf konulmasna izin
verilmemesinin meru bir amaca yönelik olduuna hükmetmitir.
Dahlab/sviçre kararnda, ilkokul
öretmeni olan bavurucunun, görev
yeri okulda baörtüsü ile derslere
girmesinin “devlet okullarnda laiklik” ilkesine aykrlk oluturduu
gerekçesiyle ulusal mahkemelerde
yasaklanmasnn ardndan mahkeme, öretim faaliyetlerinde baörtüsü takma yasann bakalarnn hak
ve özgürlüklerinin, kamu güvenliinin ve kamu düzeninin korunmas
amacyla orantl ve demokratik bir
toplumda gerekli bir tedbir olduu
yönünde karar vererek sözkonusu
bavuruyu kabul etmemitir. Dahlab
ve Karaduman içtihatlarnda mahkeme, bavurucularn dini inançlarna
göre bir emri uygulayamamaktan
doacak vicdani sorunlarna yani
konunun içsel boyutuna hiç deinmeden karar vermitir.
Mahkeme, Yanak/Türkiye kararnda, dini inancn da vurumu olarak eylemlerin “inançlarn zorunlu
ifadesi” ve “genel kabul gören biçimiyle din ya da kanaatin uygulama görünümlerini oluturan ibadet
ve dindarlk eylemleri gibi kiisel
inançla yakndan ilintili eylemler”
olup olmadklarn sorgulamtr.
Mahkemenin askeri örencilerin
ibadetlerini askeri hayatn gerekleri
çerçevesinde yerine getirebileceklerini belirtmesi ilginç bulunmutur.
lginçtir, mahkeme Türkiye’ye kar
açlan din özgürlüü davalarnn tamamna yaknnda hükümet tezlerini
kabul ederek, bu tezlerdeki siyasi
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
67
Yanak/Türkiye
kararnda, dini inancn
da vurumu olarak
eylemlerin “inançlarn
zorunlu ifadesi” ve
“genel kabul gören
biçimiyle din ya da
kanaatin uygulama
görünümlerini
oluturan ibadet ve
dindarlk eylemleri gibi
kiisel inançla yakndan
ilintili eylemler”
olup olmadklarn
sorgulamtr.
Mahkemenin askeri
örencilerin ibadetlerini
askeri hayatn gerekleri
çerçevesinde yerine
getirebileceklerini
belirtmesi ilginçtir.
68
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
argümanlar karar gerekçelerinde
kullanmtr. Yanak/Türkiye, Karaduman/Türkiye, Kalaç/Türkiye,
Refah Partisi/Türkiye ve Leyla ahin/Türkiye kararlarnda mahkemenin iç hukuk mekanizmalarnn
snrlayc ve müdahaleci uygulamalarn sözlemeye aykr bulmamas
ve hükümetin öne sürdüü siyasi
gerekçeleri kabul edilmezlik kararlarnn gerekçesinde kullanmas düündürücüdür.
Sadece Türkiye’de deil slam dünyasnda da geni yank uyandran
kararlardan biri olan Leyla ahin/
Türkiye karar, mahkemenin din özgürlüünün boyutlarn uluslararas
standartlar göz önüne alndnda oldukça daraltan bir yorumu olarak ve
politik bir karar olarak alglanmtr.
Üniversite örencisi olan bavurucunun Türkiye’de laik olmayan bir
üniversitede okuma ans olmad halde mahkemenin bavurucuya
laik üniversitenin kurallarna uymak
zorunda olduunu hatrlatmasnn
anlamszl ortadadr. Kararda baörtüsüyle eitim görmenin yasak
kapsamna alnmasnn, demokratik
bir toplumda zorunlu bir tedbir olarak uygulanmasnn ikna edici bir
yan bulunmamaktadr. Baörtülülerin ba açk olanlar üzerinde bask
oluturmasyla ilgili tezlere mahkemenin onay vermesi ise Türkiye’deki
toplumsal gerçeklikten uzak bir yorum eklidir ve somut bir hukuki ge-
rekçeye de dayanmamaktadr.
Sonuç
Avrupa nsan Haklar Mahkemesi’nin
bavuru younluu ile uramak zorunda kalmas, i yükünün artm
olmas ve dier yapsal sorunlarnn
güncelliini koruduu bir dönemde
kararlarnn hukukilii üzerinde devam eden tartmalar görmezlikten
gelemeyiz. Birçok insan, kendi ülkesinde bulamad adaleti uluslararas yarg kurumlarnda aramakta
ve AHM bu kurumlarn en öhretlisi olarak hukukun temel normlarn bireylerin hak ve özgürlüklerinin
korunmas yönünde ve olabildiince
geni biçimde yorumlayabilmelidir.
Son dönemde önemli din özgürlüü
davalarnda yaanan ve AHM yargsnn siyasallamaya baladn
gösteren baz önemli içtihatlar ne yazk ki mahkemeye duyulan güvenin
sarslmasna yol açmaktadr. Dolaysyla hukuka balln, bamszlk
ve tarafszln mahkemenin yapsal
sorunlarndan çok daha önemli bir
hale geldiini görmek ve bu soruna
yönelik çözüm önerileri gelitirmek
için hukuk çevrelerine önemli görevler dümektedir.
SDE Uzman*
Analiz
AB’nin Terörizmle
Mücadele Anlaynda
Gelimeler
Doç. Dr. Ertan BEE*
AB ülkelerinin terörizm konusuna farkl açlardan yaklamalar, mücadelede ortak bir
politika izlemelerinin önündeki en ciddi engeldir. Ulusal çkar ve deerlerin farkllamas
da, ortak önlem almay ve yaptrm uygulamay zorlatryor. Bugün AB snrlar dahilinde,
‘hayvan haklar’ ya da ‘çevreci’ gruplarn oluturduklar örgütlenmelere kadar, terörizmin her
türlüsünü görmek mümkündür.
Avrupa Birlii’nde (AB) terör ve
terörle mücadele uzun bir dönem ngiltere ve spanya gibi baz ülkelerin
bireysel sorunu olarak kendisini göstermi, dolaysyla AB’nin kurumsal
anlamda siyasi öncelikleri arasnda
yer almamtr. Bununla birlikte,
1980’lerden sonra terör hareketlerinin artan uluslararas boyutlar nedeniyle tartma konular arasnda yer
almaya balad.
Bir ekilde bireysel anlamda terörizm sorunuyla karlaan Avrupa
ülkeleri, dier Avrupa ülkelerinin terörizmi mevcut konjonktürel artlar
içerisinde farkl alglamalar nedeniyle tam bir uyum içerisinde ortak
önlemler alma ve ibirlii yapma
imkân bulamamlardr. Bir ülkenin sadece kendisine problem olan
terör örgütlerine kar dier ülkelerden destek almas, gerçekten çok
zor bir itir. Örnein ngiltere, uzun
yllar boyunca stratejik mütteki
olmasna ramen ABD’yi, IRA’ya
destek veren rlanda kökenli lobiler
konusunda ikna etmeye çalm ve
özellikle 1995’ten sonra bu amacna
ulaabilmitir.
spanya da ETA konusunda Fransa’y
uzun çabalar sonucunda ikna etmeyi
baarmtr. ETA, özellikle Fransa
snrlar dâhilindeki Bask Bölgesi’ni
1986’da Babakan Gonzales ile
Babakan Mitterand’n görüerek
ETA’yla mücadelede ibirlii kararn almalarna kadar adeta snak
yeri olarak kullanmtr.
Fakat özellikle her bir Avrupa ülkesini benzer ekilde potansiyel olarak
tehdit eden uluslararas ya da yeni
moda tabirle küresel terörizmin ortaya çkmasyla birlikte, terörle mücadele amacyla daha fazla ibirlii
içerisinde olma ihtiyac duymaya
baladlar.
‘Avrupa Adli Alan’
Buna paralel olarak ayn dönemde,
üye ülkeler arasnda polis ve adalet
alanlarnda ibirliini arttrma ihtiyac da zaten belirmeye balamt.
Bu durum, özellikle 1986 Avrupa
Tek Senedi ve Schengen süreciyle
uluslararas nitelikte snr aan suçlara kar Birlik ve üye ülkelerin tela
edici önlemlere duyduklar ihtiyaçla
alakal bir eydi. Zira Avrupa Tek
Senedi’nin getirmi olduu ‘snrsz
bir Avrupa Topluluu’ konseptiyle
birlikte, ‘Avrupa Adli Alan’ kri
gelimeye balad.
AB’de terörizm konusu 1993 Maastricht Anlamas’yla birlikte Üçüncü
Sütun, yani Adalet ve çilerinde
birlii kapsamnda iç güvenlik,
polis ibirlii ve adli yardmlama
balamnda ele alnmaya baland.
Maastricht’in Üçüncü Sütunu, ilk
defa adalet ve içileri konularn AB
üye devletlerinin hükümetleri arasnda ‘hükümetler aras ibirlii’ konusu yapmtr. Terörle mücadelenin,
AB’nin önceliklerinden birisi haline
gelmesi süreci, özellikle AB Bakanlar Konseyi’nin 15 – 16 Ekim 1999
tarihinde gerçekleen olaanüstü
Tampere (Finlandiya)’ Zirvesi’yle
balad. Bu çerçevede Komisyon, terörizmle mücadele amacyla somut
önlemleri belirlemek için görevlendirildi.
Buna paralel olarak AB Konseyi
de, 09 Aralk 1999’da terörizmin
nansmanyla mücadele konusunda bir tavsiye karar kabul etmitir.
birliinin salanmas amacyla
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
69
PKK, AB’nin terör
örgütleri listesine 2
Mays 2002 tarihinde
girdi. Buna ramen
AB, snrlar dâhilinde
serbestçe hareket
etmesine, haraç
toplamasna ve da
kadrosu için militan
devirmesine kar
uzun bir dönem sessiz
kalmasna ramen; son
dönemde ne oldu da
birbiri ardnca PKK’ya
kar operasyonlara
girimeye balad.
Dolaysyla cevap
aranmas gereken temel
soru; Avrupa ülkelerini
PKK’ya kar aktif tavr
almaya iten nedenler
nelerdi?
sadece bilgi alveriinin snrlarn çizen bu tavsiye karar, 11 Eylül
2001 saldrlarndan sonra, 21 Eylül
2001’de olaanüstü toplanan Avrupa
Konseyi’nde onaylanm ve gelitirilmitir. 11 Eylül 2001 saldrlar
AB’yi yeni ittifaklara yöneltmitir.
Fakat 25 Mart 2004’teki Madrid
saldrlar, 11 Eylül sonras alnan
kararlarn uygulanmaya balanmas
açsndan hzlandrc bir etkiye sahip olmutur.
Ne var ki, terörle mücadele amacyla
alnan kararlarda, bir yanda hükümetler aras ibirlii esasna dayanan
Üçüncü Sütun, Adalet ve çilerinde
birlii sütunu, ya da dier bir ifadeyle Amsterdam Anlamas sonras
‘Özgürlük, Güvenlik ve Adalet Alan’ ile BM düzenlemeleri arasnda
70
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
bir iç içe geçmilik sözkonusu olmutur. 11 Eylül 2001 saldrlarnn
tüm dünyada ortak bir tehdit ve korku yaratm olmas nedeniyle, BM
uluslararas terörizmle mücadelede
daha aktif bir rol oynamaya balamtr. Bu yeni süreçte terörizmle mücadele daha ziyade askeri ve
uluslararas ibirlii meselesi haline
gelmitir.
Neticede AB de bu yeni dönemde terörizmle mücadele konusunu sadece
bir iç güvenlik ve dolaysyla Üçüncü Sütun’a ait bir mesele olarak görmemeye balam; ayn zamanda bir
d güvenlik meselesi olarak kinci
Sütun’un, yani Ortak D ve Güvenlik Politikas’nn ilgi alanna dâhil
etmitir.
AB ülkelerinin terörizm konusuna farkl açlardan yaklamalar,
mücadelede ortak bir politika izleyebilmelerinin önündeki en ciddi
engeldir. Ulusal çkar ve deerlerin
farkllamas da, ortak önlemler almay ve yaptrmlar uygulamay zorlatrmt.
Bugün AB snrlar dahilinde dini
motii, ETA ve IRA gibi etnik milliyetçi, ar sa ve sol ideolojilere
dayal örgütlerden, ‘single issue terrorism’ olarak tabir edilen, toplumda
belirli politika deiiklikleri isteyen
‘hayvan haklar’ ya da ‘çevreci’
gruplarn oluturduklar örgütlenmelere kadar, terörizmin her türlüsünü
görmek mümkündür. Bunlardan birisi de PKK terör örgütünün Avrupa
yaplanmasdr.
Geçtiimiz Mart aynn banda baz
Avrupa ülkelerinde PKK terör örgütüne kar ard ardna operasyonlar
yapld. 04 Mart 2010’da Belçika’da
yaplan operasyonlarda PKK’nn Avrupa sorumlusu Remzi Kartal ile yardmcs Zübeyir Aydar’n aralarnda
bulunduu 22 kii gözaltna alnm
ve bunlarn 8’i çkarldklar mahkemede tutuklanmt. Üç hafta sonra
da tutuklanan 8 kiiden aralarnda
Remzi Kartal ve yardmcs Zübeyir
Aydar’n da bulunduu 6’s tutuksuz
yarglanmak üzere serbest brakld.
Belçika polisi, ayrca, Roj TV’nin
ve Mezopotamya radyosunun terör
eylemlerine yönelik saldrlarda ‘iletiim arac’ olarak kullanldn öne
sürdü ve Roj TV’nin Brüksel’deki
çalmalar durduruldu.1
Daha önce talya’da düzenlenen
operasyonda, PKK’nn örgüte üye
toplama amacyla oluturduu eitim kamplar ortaya çkarlm; birçok kentte düzenlenen basknlarda,
Avrupa’dan PKK’ya üye toplamak,
kaynak ve lojistik destek salamay
amaçlayan bir yaplanmann üyesi olmak suçundan 10’u Türk vatanda 11 kii gözaltna alnmt.
Yine ayn süreç içerisinde PKK’nn
Almanya’daki sorumlularndan Hasan Adr, 19 Ocak’ta Hollanda’da
yakalanmt. Fransa’da da bata Paris olmak üzere birçok ehirde basknlar yaplm ve PKK balantl 9
kii tutuklanmt.
Belçika polisi 8 Mart’ta ise örgütün
eski Belçika sorumlusu Sezai Uçar’
Anvers kentinde yakalad. Hatrlanaca üzere, Brüksel federal savclnn talebiyle Almanya’da yakalanan PJAK (Kürdistan Özgür Yaam
Partisi) yöneticisi Hac Ahmedi de
gözaltna alnm ve daha sonra da
serbest braklmt. Belçika’daki
bu soruturmalar yürüten federal
savcln sözcüsü Lieve Pellens,
bu operasyonlarn sradan deil, üç
yldr sürdürülen çalmalardan sonra yaplan bir operasyon olduunu
söyledi. Bu süre içerisinde PKK’nn
özellikle insan kaçakçl ve kara
para aklama faaliyetlerine ilikin
deliller toplanmt. Tutuklananlar,
tehditle para toplamak, sahte belge
düzenlemek, terör örgütü için üye
devirmek, insan kaçakçl ve
uyuturucu ticareti yapmakla suçlandlar. Yaplan aramalar sonucunda yaklak 214 bin Euro/Avroya el
konuldu.
PKK, AB’nin terör örgütleri listesine 2 Mays 2002 tarihinde girdi.
Buna ramen AB ülkeleri, snrlar
dâhilinde serbestçe hareket eden,
haraç toplayan ve da kadrosu için
militan deviren terör örgütüne kar uzun bir dönem sessiz kalmasna
ramen; son dönemde ne oldu da
birbiri ardnca PKK’ya kar bu ope-
hususta birbirlerine olan ihtiyacn
bilincine varm olmalardr. Bu çerçevede özellikle terör örgütlerinin
nans kaynaklarnn kesilmesine yönelik ibirlii süreçleri ortaya çkt.
Bu konuda gerekli özeni göstermeyen ülkeler, uluslar aras kurum ve
kurulularla dier ülkeler tarafndan
açkça eletirilmeye baland.
rasyonlara girimeye balad. Dolaysyla burada cevap aranmas gereken temel soru; Avrupa ülkelerini
PKK’ya kar aktif tavr almaya iten
nedenler nelerdi?
AB ülkelerinin PKK’nn Avrupa’daki
faaliyet ve örgütlenmelerine kar
esnek tavrlarn ortaya çkmasnda
özellikle belirli faktörler sözkonusu
oldu. Örnein Avrupa ülkeleri, PKK
terör örgütünü özünde bir Kürt hareketi olarak gördü ve siyasi anlamlar
yükledi. Türkiye’nin PKK’y gerçek
yüzüyle Avrupa’ya anlatabilmesi
için uzun bir zaman geçmesi gerekti.
kinci bir neden; Avrupa ülkeleri
Türkiye’de yaanan demokrasi sorunu, insan haklar ihlalleri ve anayasal sistemden kaynaklanan uygulamalar nedeniyle PKK’ya sempatik
yaklatlar.
Baz Avrupa ülkeleri ise, PKK’y
dorudan Türkiye’yi zayatacak bir
unsur olarak gördüler. Bu nedenle
baz Avrupa ülkelerinin PKK’y desteklediine, en azndan bu ülkelerin
istihbarat ve güvenlik örgütlerinin
kendi ülkelerinde iddet eylemleri yapmama karlnda, örgütün
Avrupa’daki faaliyetlerine izin verdiine dair genel ve yaygn bir kanaat ortaya çkt.
O halde Avrupa’daki tavr deiikliinin nedenleri neler olabilirdi? Her
eyden önce PKK Avrupa’nn kendi
1.
güvenliini tehdit etmeye balad ve
PKK’nn aslnda çok farkl ekillerde AB ülkelerine ve vatandalarna
da zarar verdii anlalr hale geldi.
PKK Avrupa’daki Uyuturucu Ticaretinin En Önemli Aktörlerinden
Birisi…
PKK’nn Avrupa kanad, uyuturucu
kaçakçl, göçmen kaçakçl, silah kaçakçl ve insan ticareti dâhil
Avrupa’nn iç güvenliini tehdit
eden her türlü faaliyetin içinde yer
almaktadr. Schengen süreciyle birlikte AB içinde snrlarn kalkmas
ile birlikte önemli bir hareket imkân
kazanan örgüt üyeleri; Türkiye, Irak
ve ran uzantlar ile büyük çapl bir
uyuturucu ve dolaysyla karapara
traini yönetmeye baladlar. PKK
Avrupa’daki uyuturucu ticaretinin
en önemli aktörlerinden birisi haline
geldi.
Avrupa Birlii Polisi Tekilat EUROPOL, raporlarnda Avrupa çapndaki uyuturucu pazarnda PKK’nn
ilk sralarda yer aldn açklamt.
PKK’nn uyuturucudan kazand
yllk gelirin 300 – 500 milyon dolar
civarnda olduu ileri sürülmektedir.
AB ülkelerinde PKK’ya kar tavr
deiikliinde rol oynayan önemli
faktörlerden birisi de 11 Eylül saldrlar sonrasnda dünyada terörle
mücadelede uluslararas ibirliinin
öneminin anlalmas, ülkelerin bu
Nitekim Babakan Recep Tayyip Erdoan, 2007 ylnda Washington’da
bulunan Ulusal Basn Kulübü’nde
yapm olduu bir konumada baz
Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin PKK
ile olan mücadelesinde tutunduklar
tavrlar eletirmi ve Bat’daki uyuturucu ticaretinde PKK’nn oynad
role iaret etmi ve “bunun üstünde
hassasiyetle durulmasn istiyoruz”
demiti.
Belirtmek gereken dier bir husus
ise, Avrupa ülkelerinin PKK’y dlamaya balamasnda etkili faktörlerden birisi de ABD’nin son aylarda taknd tavrdr. Hatrlanaca
üzere, ABD Hazine Bakanl 14
Ekim 2009’da, PKK terör örgütünün
üst düzey lider kadrosunda yer alan
Murat Karaylan, Rza Altun ve Zübeyir Aydar’n ‘Yabanc Narkotik
Çeteleri Belirleme Yasas’ çerçevesinde uyuturucu kaçakçlar listesine dâhil edildiklerini ve bu kiilerin
mal varlklarnn dondurulduunu
açklamt.
Üçüncü bir husus, Türkiye’nin terör
ve Kürt sorununu çözme konusunda
yapm olduu Demokratik Açlm
çalmalarnn Avrupa ülkeleri tarafndan olumlu karlanmas ile ilgilidir. Türkiye’nin yaad deiim
süreci, Kopenhag siyasi kriterlerini
gerçekletirmedeki baars, uyum
paketleriyle yaplan anayasal ve yasal deiiklikler, Avrupa ülkelerinin
tavr deiikliinde küresel ve bölgesel ölçeklerdeki deiimlerin yannda önemli bir rol oynad.
SDE Uzman*
Roj TV, ayn zamanda sveç’in bakenti Stockholm’deki stüdyolarndan yayn sürdürmektedir.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
71
72
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
Analiz
Irak’ta Demokrasiye Geçi
ve Seçim Sonras
Büyükelçi (E) Nüzhet KANDEMR*
Irak, hem demokrasi hem de terörle ba edebilme balamlarnda, halkn
beklentilerine uygun ekilde, bir an önce istikrarl bir hükümete sahip olmak
zorundadr. Amerikan askerleri çekilirken, yeni bir hükümete kavuamamas, siyasi
mekanizmalarn verimli ekilde harekete geçememesi ve güvenlik zayetinin ortaya
çkmas, ülkeyi yeni batan 2006-2007 yllarndaki iddet ve karmaa ortamna
sürükleyebilir.
D
emokrasiye ilk admlarn
atan Irak’ta, son aamada
çkan zorluklara ramen,
geçen yl Aralk ay banda, Meclis
onayn alarak yürürlüe giren anayasa çerçevesinde yaplan parlamento seçimleri, uluslararas gözlemcilerin de kabul ve beyan ettikleri üzere,
olanaklar ölçüsünde demokratik,
anayasaya uygun ve eit artlarda
cereyan etmitir. Nitekim Birlemi
Milletler Güvenlik Konseyi seçimlerin hukuki çerçevede cereyan ettiini ve Irak’ta ulusal birlik ve bamszlk açlarndan önemli bir admn
atlm bulunduunu açklamtr.
Buna göre, seçimlerde yolsuzluk yapldna ilikin olarak ortaya çkabilecek itirazlarn da gücü imdiden
kesilmi saylabilir. Böyle bir uygulama ve alnan sonucu, ülkenin gelecei açsndan, ümit verici olarak
deerlendirmek olasdr.
Seçimler sonucunda, eski babakanlardan Eyad El-Allawi’nin “Irakiya
Koalisyonu” Mecliste 91 sandalye
kazanarak birinci olmutur. imdiki Babakan Nuri El-Maliki’nin
“Hukuk Devleti Koalisyonu” ise
iktidarda olmann salad kolaylklar da kullanarak ortaya koyduu
büyük çabalara ramen, Mecliste 89
sandalyeye sahip olarak ikinci srada
gelmitir. 70 sandalye ile üçüncülüü
alan grup ise radikal ii lider Mukteda El-Sadr’n da içinde yer ald
“Irak Ulusal ttifak”dr. Gerçekten
Mukteda El-Sadr, seçime damgasn
vuranlardan biri olmutur.
Mesud Barzani’nin KDP’si, Kürt siyasetine yön verebilecek bir konum
elde etmi ayrca slamc Kürt partilerinin oylarnda önemli artlar kendini göstermitir. Barzani etkinlik ve
oy toplama alanlarn geniletirken,
Kerkük’deki Arap-Türkmen beraberlii gücünü ortaya koyarak, Kürt
partilerinin beklentilerini zayatmtr. Kerkük’ü kuzeydeki bölgesel
yönetime balama giriimleri, bu
seçimlerden sonra büyük engel ve
zorluklarla karlaacaktr.
“Irak Türkmen Cephesi”, 5 milletvekili gibi mütevaz bir sandalye saysnda kalsa da, kendisinden beklentilerin yüksek olduu görülmektedir.
Babakan El-Maliki’nin, seçim sonuçlarnn henüz resmen açklanmad bir aamada, Yüksek Mahkemeden çkartmay baard bir
karar uyarnca, yeni hükümeti kurma
yetkisi, parlamentoda temsil edilen
partiler arasnda oluturulacak ve
böylece en yüksek sandalye saysn
elde edecek koalisyona verilecektir.
Halen cereyan eden babakanlk yarnda, 70 üyeli Irak Ulusal ttifak
ve özellikle, onun içinde yer alan
40 temsilcili El-Sadr yanllar kilit bir konumda görünmektedir. Bu
yüzden bir yandan Eyad El-Allawi
dier yandan Nuri El-Maliki, Sadr’
kazanabilme çabasndadr. Bu çabalarda Maliki’nin handikab olduu
söylenebilir. Zira igalci Amerikan
silahl kuvvetlerine kar geçmiteki en sert mücadeleyi Sadr’a bal
milis güçleri vermitir. Buna karn
Maliki, Amerikallarla birlikte, bata Basra ve Badat kentleri olmak
üzere, bu milislerin saldrlarn önlemek için büyük çaba sarf etmi
ve sonuçta, Sadr milisleri, yenilgiyi
kabullenerek, faaliyetlerini yeraltna
tamlardr. O zamandan bu yana,
Sadr ve taraftarlar, Maliki’nin bir
‘hain’ olduu iddiasndadr. te ad
geçenin handikab da bu olguda yatmaktadr.
Süregiden babakanlk yar, hükümetin kuruluunu geciktirmekte
ve Irak’n deerli bir zaman kaybna uramasna neden olmaktadr.
Oysa demokrasiye geçi sürecindeki
Irak, hem demokrasi hem de terörle
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
73
ba edebilme balamlarnda, halkn
beklentilerine uygun ekilde, bir an
önce istikrarl bir hükümete sahip olmak zorundadr. Amerikan askerlerinin çekiliyor olmas da bu tabloya
eklendiinde, deinilen zorunluluk
daha da bir aciliyet kazanmaktadr.
Ülkenin yeni bir hükümete kavuamamas, siyasi mekanizmalarn verimli ekilde harekete geçememesi
ve üstelik devletin güvenlik güçlerinde, halkn iddetle muhtaç olduu güvenlii salamakta zayetin
ortaya çkmas ülkenin yeni batan
2006-2007 yllarnda görülen iddet
ve karmaa ortamna sürüklenmesi
olasln güçlendirmektedir. Unutmamak gerekir ki, seçimlerin yaplmas ve ortaya çkan sonuçlardan hiç
de mutlu olmayan, Irak’ta konulanm El-Kaide ve dier terör odaklar,
yaratlacak frsatlar deerlendirecek
ekilde harekete geçmekte tereddüt
etmeyeceklerdir.
Etnik ve dini gruplar arasnda çkacak
çatmalar ve ülke genelindeki siyasi
belirsizlikler terör örgütlerince önemli bir silaha dönütürülecektir. Ülkede
belirginleecek bölünmülük olgusu,
terör örgütlerinde getiri elde etme beklentilerini artran faktörlerdir.
Kukusuz, bir dier olumsuz faktör
de, bunca yldr muhtaç olduklar güvenliklerini salayan bir hükümetin
bulunmadn gören bireyler arasn-
Babakan Nuri Kamil EL MALK
74
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
dan terör odaklarna yönelik kaymalar
olmas doaldr.
ABD’nin, Irak’taki silahl güçlerini
geri çekme planlar yaparken, en fazla endie ettii husus da, yönetimde
meydana gelecek boluklardan yararlanarak, kendini gösterecek terör
olgusuyla mücadelede içine düülecek zayet ve çaresizlik olmutur.
Bu durum, ülkede yaratlmaya çallan bar ve istikrarn, bir daha
düzeltilmesi zor ve hatta imkansz
olacak tarzda ortadan kalkmas olasldr.
Laik ii gruba dahil olan Eyad ElAllawi’nin, kendisi gibi ii olan
Maliki’nin “Hukuk Devleti Koalisyonuyla” mücadelede giderek zorland görülmektedir.
Maliki grubu ise bir yandan “Irak
Ulusal ttifak”, dier yandan iki ayr
Kürt grubun oluturduu “Kürdistaniya” gruplarn yanna çekmek için
youn gayret içindedir.
Bu gruplarn, çounluunun, din baznda kurulmu ii gruplar olduunu belirtmek gerekir. Bu dinci gruplara yönelik bir uyar eklinde, Eyad
El-Allawi “dinci bir ii hükümetin
ülkeyi yeni batan kana bulayacak
çatmalarn öncüsü olaca” uyarsn yapmtr. Allawi’ye nazaran,
bu tür bir çözüm, “son derece tehlikeli olacak, ters tepecek ve bunun
vahim sonuçlar ortaya çkacaktr.
Bu durum, ayn zamanda, ülkede yaratlmaya çallan ve emekleme aamasnda olan demokrasinin de sonu
olacaktr.”
Bu arada, Allawi, yeni hükümetin
kurulu ekli ile ilgili konular görümek üzere Maliki ile bir araya
gelmek arzusundadr. Amerikallarn
geri planda kalmay yeleyen çekinser tutumlar dolays ile Allawi
Amerikan Yönetimini Irak’a verdii
sözleri tutmamakla itham eder beyanlarda bulunmaktadr. Onun arzusu,
Amerikallarn, bir yandan reformlar
tevik ederken, dier yandan ülkede
bir uzla zemini yaratmak için gayret sarf etmeleridir. Ona göre, Amerika sadece güvenlii salamakla
yükümlü deildir. Amerika’nn bir
baka görevi de ülkede bar ve uzla
havasn tesis etmektir. Allawi, yabanc ülkelerin Irak’n iç ilerine karmasna kar çkarken, öteden beri
Irak’taki etkinlii yadsnamayacak
olan ran’la da iyi ilikiler kurmaya
gayret etmektedir.
Sonuç itibariyle, ülke genelinde devlet otoritesini salayacak bir hükümetin, bir an evvel kurulmas Irak’n
olduu kadar bu ülkenin yakn komular ile bulunduu bölgedeki bar
ve istikrar açlarndan da yaamsal
önem tamaktadr.
SDE Yönetim Kurulu Bakan Yardmcs*
Kamu Diplomasisi
Kamu Diplomasisi, Türkiye ve
Ortadou’ya Açlmak
Türkiye’de kamu diplomasisinin Ortadou aya için en önemli sorun alanlarndan
biri de üphesiz, Ortadou ülkeleriyle yakn ilikilere sahip ama devletle aras pek de
iyi olmayan yine tam tersi devletle aras iyi olan ama Ortadoulu aydnlar, kanaat
önderlerini küçümseyen ve bu bölgeye has düüncelere souk bakan Türkiyeli
aydnlar arasndaki çelikidir.
Dr. Kaan DLEK*
K
amu diplomasisi bir uluslararas ilikiler arac olarak,
11 Eylül 2001’de ABD’de
yaanan saldrlardan sonra medya
ve akademilerin youn olarak ilgilendii bir kavram haline geldi.
Kamu diplomasisi kavramnn aslnda çok yeni bir fenomen olmaktan öte özellikle I. Dünya Sava
yllarnda ABD d politikasnn en
önemli uluslararas ilikiler arac
olduu görülmektedir. Yine ayn
ekilde kamu diplomasisi uygulamalarnn her ne kadar ABD’nin
Birinci Dünya Sava srasnda balad genel kabul görse de, kamu
diplomasisi daha önceki dönemlerde de uygulanmaktadr. Fransa’nn
Prusya savanda ald yenilgiden
sonra Fransz hükümeti bu savala
sarslan imajn düzeltmek için 1883
ylnda Alliance Française adyla bir
kurum kurmu ve bu kurum aracl
ile Fransz dili ve edebiyatn Fransa
dnda yaymay amaçlamtr. Bu
süreçle beraber Fransz kültürünün
yurtdndaki geliimi de Fransz
diplomasinin uluslararas arenada
vazgeçilmez araçlarndan biri haline gelmitir.1 I. Dünya Sava kamu
diplomasisi uygulamalarnn ivme
kazand bir dönemdir ve Almanya,
talya ve özellikle de ABD kendi politika ve stratejilerinin propagandas
için kamu diplomasisi uygulamalarn balatmlardr. 1917 ylnda
Bakan W. Wilson “Commitee on
Public Information” adl bir kurum
oluturmu ve bu kurumun bana
George Creel adl bir gazeteciyi getirmitir. Bundan sonra Creel Komitesi adn alan organizasyonun amac
ABD’nin savataki amaçlarn uluslararas arenada bilinir ve tannr
hale getirmektir.2
Souk Sava döneminde ise kamu
diplomasisi dikkate deer bir önem
kazanr. Bu dönemde kamu diplomasisi kavram baka halklarn
kalbinin ve düüncelerinin kazanlmas olarak alglanr. 1950 ylna
gelindiinde Souk Sava sürecinde
ABD Bakan Truman amac komünistlere Bat düüncesi ve kirlerini
anlatmak olan bir kamu diplomasisi
kampanyas balatr. Kampanyann
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
75
Kamu diplomasisi,
bir hükümetin kendi
toplumsal ideallerini,
kirlerini, kurumlarn,
kültürünü ayn
zamanda ulusal
hedeerini ve hali
hazrdaki politikalarn
dier ülkelerin/hedef
ülkelerin kamuoyunu
etkilemek veya bunlar
anlatmak için balatt
iletiim sürecidir.
amac komünizmin dünyada evrensel özgürlüü tehlikeye soktuu ve
sürdürülen anti-komünist mücadelenin insanln kurtuluu için olduunu lanse etmektir.3
ABD’de yaanan 11 Eylül olaylar
ayn zamanda uluslararas ilikilerde yumuak güç kullanm ve kamu
diplomasisi uygulamalarn tekrar
gündeme tamtr. Bu dönemde
uluslararas güvenlik kavramlarnn
gelimesi ve güvenlik alglarnn
deimesi sonucu terörle mücadelede çözüm salamayan sert güç kullanm yerine, mücadelenin baka
toplumlarn da bu mücadeleye inandrlmas ve karlkl etkileimden
geçtiinin farkna varlm ve kamu
diplomasisi uygulamalar yeniden
uygulanmaya balamtr.
Bu süreçte uluslararas güvenlik teorileri ve hükümetler bu gelimeyi
göz önünde tutarak güvenlik ortamnn salanmas için sert gücün yerine
yumuak gücü kullanmay seçmitir.
Burada kamu diplomasisi ayn zamanda deien güvenlik alglarnn
da bir sonucu olarak bugün en çok
üzerinde durulan yumuak güç kon76
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
septi haline gelmitir.
Kamu Diplomasisi Nedir
ve Ne e Yarar?
Dünyada iletiim alannda yaanan
teknolojik gelimelere paralel olarak demokrasi, insan haklar, etnik
ve dini kimliklere vurgu yapan politikalarn yaylmas ve serbest pazar
ekonomilerinin gelimesi devletlerin
dnda farkl uluslarn halklarn
birbirleriyle yakndan iletiime geçen bir konuma getirdi. Uluslararas arenada kamuoyunun önemli bir
konuma gelmesi, bir kavram olarak
kamu diplomasisini de en çok üzerinde durulan bir kavram haline dönütürdü.
Bugünün dünyasnda resmi politik
ilikilerin artk ulusal hükümetlerden ziyade sivil toplum örgütleri
ve aktörleriyle sk balar kurduu
görülmektedir. Devletler düzeyinde
sürdürülen geleneksel diplomasinin kamuoyunu hedef alan yabanc halklar düzeyinde diplomasiye
doru bir dönüüm geçirdii açkça
gözlenmektedir. Resmi politikalarn
artk hükümetler aras görümeler
yerine hükümetler ile dier ülkelerin
halklar arasnda yaanan siyasi bir
sürece dönütüü görülmektedir.4
Geleneksel diplomasi üst düzeydeki
hükümet görevlileri arasnda “farkl
uluslarn hükümetleri arasnda siyasi
iliki kurmak suretiyle d siyasetin
hayata geçirilmesi” olarak tanmlanrken5 ve geleneksel diplomasi
genellikle örtülü bir biçimde cereyan ederken deien gelien iletiim
teknolojileri ve halklar aras diyalog
ortam diplomatik paradigmalarn
da deimesini salad. Bu gelimeler hükümetler aras diplomasinin
deimesine ve devlet odakl diplomasi yerine halklar hedef alan bir
diplomasi ekline dönütü. Uluslararas arenada teknolojik gelimeler ve
güvenlik konseptlerinin deimesine
paralel olarak gelien diplomaside
kamu diplomasisi kavram öne çkt. Geleneksel diplomasiden farkl
olarak kamu diplomasisi dier ülkelerin kamuoyunu etkilemeye çalr.
Kamu diplomasisi, bir hükümetin
kendi toplumsal ideallerini, kirlerini, kurumlarn, kültürünü ayn
zamanda ulusal hedeerini ve hali
hazrdaki politikalarn dier ülkelerin/hedef ülkelerin kamuoyunu etkilemek veya bunlar anlatmak için
balatt iletiim sürecidir.
Kamu diplomasisi kavram ilk olarak 1965 ylnda Tuft Üniversitesine bal olan Edward Murrow
Merkezi’nin bakan olan Edmund
Gullion tarafndan kullanlm ve
tanmlanmtr. Gullion, kamu diplomasisini; “kamuoyu tutumlarnn
d ilikiler ve politika oluumunda
ve yürütmesindeki etki” olarak tanmlar. Kamu diplomasisi, geleneksel diplomasisinin dnda dier ülkelerdeki kamuoyunun etkilenmesi,
bilginin ve düüncelerin ak, ülkelerdeki çkar gruplaryla kanaat önderlerinin etkileimi gibi uluslararas
ilikilerin farkl yönlerini içerir.6
Kamu diplomasisini uluslararas ilikilerde en iyi kullanan ABD’ye göre
kamu diplomasisi; yabanc kanaat
önderleri ve aktörleri bilgilendirmek, yaknlatrmak ve etkilemek,
baz özel ulusal politikalarla d ilikilere yönelik stratejiler ve toplumsal konular için karlkl sayg ve
anlay çerçevesinde temelde güvene dayanan bir iliki a kurmak ve
etkileime geçmektir.
Genel hatlaryla, kamu diplomasisinin ana krinin dier halklarn, dolaysyla hükümetlerinin düüncelerini
ve bak açlarn etkileyebilmek için
dorudan iletiime geçmek olduu
ve bir ülkenin politikalar, eylemleri, ekonomik ve politik sistemleri
hakknda olumlu bir imaj oluturma
çabas olduu söylenebilir. Kamu
diplomasisi, bir hükümetin baka bir
ulusun halkn, kanaat önderlerini ve
aydnlarn, kendi ulusal politikalar
için avantaja dönütürmek amacyla etkilemeye çalmasdr.7 Hans
Tuch’n tanmyla “kamu diplomasisi, hükümetlerin kendi ulusunun politikalarn, düüncelerini ve ideallerini, kurumlar ve kültürlerini, ulusal
hedeerle güncel politikalarn baka halklara anlatmay amaçlayan bir
iletiim sürecidir.”8 Ayrca, kamu
Türkiye’nin
Ortadou’ya yönelik
kamu diplomasisi
uygulamalar için
bölge dillerini bilen
uzman, akademisyen,
aratrmac ve
gönüllülerin
saysnn artmas
için bölge dillerinin
örenilmesinin
tevik edilmesi, bu
dillerin örenilmesi
için üniversiteler
dnda kurumlarn
kurulmasna destek
verilmesi gerekmektedir.
diplomasisinin çift yönlü olduu da
unutulmamaldr. Zira baka halklarla iletiim ve etkileime geçebilmek
için o halklarn dillerini, kültür ve
uygarlklarn yakndan tanmak gerekir. Gifford Malone, “eer kendi
toplumumuzu ve politikalarmz anlatmak istiyorsak öncelikle iletiime
geçmek istediimiz halkn kültürünü,
tarihini, psikolojisini ve özellikle de
dilini örenmeliyiz”9 diyerek kamu
diplomasisinde yaanan bu çift yönlü etkileimin altn çizmektedir.
Bugün gelinen noktada kamu diplomasisi ülkelerin yumuak güç
kullanm konusunda en etkin arac
olarak uluslararas ilikilere yön vermektedir. Kamu diplomasisi, günlük
iletiim yani açk medya stratejisi,
stratejik iletiim10 ve karlkl uzun
vadeli ilikilerin gelitirilmesi boyutlaryla öne çkmaktadr. Burada
kamu diplomasisinin en önemli boyutu uygulama sürecinde uzun süreli
ilikilerin gelitirilmesidir. Bu iliki-
ler kilit rollerdeki kanaat önderleri ve
toplumsal aktörlerle uzun bir zaman
dilimi içinde çeitli eitim, öretim,
toplant ve organizasyonlarla medya
aracl ile kurulur ve gelitirilir.11
Geleneksel kamu diplomasisi hükümetler aras ilikiler kurularak yürütülürken, yeni kamu diplomasisi
konsepti bir yandan hükümetler aras
diplomasiyi dier taraftan youn bir
ekilde toplumlarda resmi olmayan
organlar tarafndan yürütülmektedir. Toplumda öne çkan bu organlar, sivil toplum kurulular, medya
kurulular, dernekler, özel ve kamu
irketleri olabilmektedir. Yumuak
güç kullanmn öngören yeni kamu
diplomasisi, çok yönlü iletiimi, bilgi yönetimiyle karlkl etkileimi
ve teknolojik imkanlarla e-imaj süreçlerini içermektedir.
Kamu Diplomasisi ve Türkiye
Yakn döneme kadar geleneksel Türk
d politikas, uluslararas ilikilerde
Türkiye’nin jeopolitik konumunu
dikkate alan, Atatürkçü ilkeleri ve
özellikle de milliyetçilii benimsemi ve onun pragmatizminden
beslenen bir perspektife sahiptir.12
Batllama sürecini önceleyen Türk
d politikas Souk Sava yllarnda komünizmden korunmay düstur
edinmiken 1990’larn banda yaanan hzl küresel deiime de ayak
uydurmaya çalm ve bu balamda
Türk d politikas, çok baarl olmasa da “çok boyutlu” olarak adlandrlabilecek d politika stratejisi
izlemeye balamtr. Souk Sava
yllarnn sona ermesi ve uluslararas
arenada yaanan gelimelere paralel
olarak Türkiye de demokratikleme,
çoulculuk, sürdürülebilir kalknma,
etnik ve dini kimliklerin politik arenada varlk göstermesi, insani gelime ve kültürler arasnda karlkl
anlay, uyum ve hogörünün tesisi
gibi konular d politika gündemine
alm ve özellikle komu ülkeleriyle bu eksenlerde ilikilerini yeniden
tesis etme yoluna girmitir.13 Türk
D Politikasnda bu süreç 1980 ylnda yaan askeri darbe süreci sonras gerçekleen ilk genel seçimlerde
hükümeti kuran Turgut Özal döne-
minde gelimeye balam ve 2002
ylndan sonra AK Parti döneminde
büyük bir ivme kazanmtr. Özelikle 2002 ylndan sonra Türkiye’nin
d politika üretmesinde Dileri
bakanl bürokratlar ve diplomatlarnn dnda akademisyenlerin yer
almaya balamas yeni Türk d politikasnn olgunlaarak kuramsal bir
çerçeveye oturmasn salamtr.
Bu balamda yeni Türk d politikas bölgesinde ve uluslararas arenada
yaanan gelimelere proaktif tavr
sergileyen ve özellikle de barçl
söylemler gelitirerek çözüm üretici
inisiyatier ortaya koyan bir konuma gelmitir.14
Türk D Politikasnn kazand bu
ivmenin ihtiyaç duyduu en önemli
unsur da hiç üphesiz yumuak güç
kullanmn öngören kamu diplomasisine ayn oranda ivme kazandrmasdr. Özellikle de uzun yllar Souk Sava yllarnda NATO devlet
yapsndan kaynaklanan Ortadou,
Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle
olan zayf ilikilerin gelitirilmesi
için kamu diplomasisi uygulamalarn bildik askeri ve istihbarat odakl psikolojik harekât tarzndan öte
yöntemlerle yeniden canlandrmas
gerekmektedir.
Son dönemde Türkiye’nin d politikada eski dönemlere göre çok
boyutlu ilikiler kuran, d kamuoyunu önemseyen, daha aktif ve daha
dinamik bir d politika izlendii de
görülmektedir. AK Parti döneminde Ahmet Davutolu’nun da açk
etkisi ile doruk noktasna ulaan bu
süreçte Türkiye, medeniyet orta
ve ortak kültürü barndran doulu komularyla etkileime geçmek
için uygun zeminler yakalamtr.
Davutolu'na göre, Türkiye’nin
uluslararas arenada daha etkin ve
baarl olabilmesi için Cumhuriyet
öncesi tarihini, özellikle de Osmanl mparatorluu'nun farkl kültür
ve dinlere sayg duyarak çok çeitli
halklar içine alma becerisini daha
iyi anlamas gerekmektedir.15 Bu
balamda oluturulacak bir d politika vizyonu ise tarihe, kültüre ve
felsefeye baklarak gelitirilebilir.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
77
Türkiye’nin
d
politikasnn
Davutolu’nun ortaya koyduu konseptlere uygun kamu diplomasisi
uygulamalar gelitirme aamasna
geldii görülmektedir. Bu süreçte
elde edilecek vizyonla kültürel kodlar önceleyen yumuak gücün ön
plana çkarlmas, kültürel diplomasiyi öne çkaran bir prol izlenmesi, Türkiye’ye yakn komularyla
uluslararas arenada saygnlk kazandraca gibi olumlu bir imaj ve
kamuoyu olumasna da katk salayacaktr. Dier taraftan d politikada böyle bir politika izleyen Türkiye, kendi içinde Kürt Sorunu gibi iç
sorunlarn da çözebilecek imkanlar
yakalayabilecek ve bu yönde oluan
olumsuz imajlar da ortadan kaldrarak d politikada daha da etkin bir
hale gelebilecektir.
Türkiye, yeni iç ve d politika vizyonu karsnda eski kamu diplomasisi yöntemlerinin kullanlamayaca da derinden anlayarak, yeni
d politika vizyonuna uygun kamu
diplomasisi tesis etmeye çalmaktadr. Bu yeni dönemde Türkiye’nin
hedef bölgelerinin banda Ortadou
gelmektedir. Kültürel kodlar ortak
medeniyet mirasyla çok yakn oldu-
78
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
u bu bölge ayn zamanda yakn tarihinde hafzasndan silmeye çalt
kimlikleri barndrmas açsndan
da bir o kadar uzak kald bir corafyadr. Türkiye yeni d politika
algsnda Ortadou’ya büyük önem
atfetmesine ramen kadim kültür ve
medeniyet havzasna yaknlamak
için bir o kadar da zorluklarla karlamaktadr.
Kamu Diplomasisi ve Ortadou
AK Parti döneminde d politikann
en önemli söylemi olarak öne çkan
komularla sfr sorun politikasnn
Ortadou’da devletler baznda ciddi
etkileri olduu görülmektedir. AK
Parti’den önceki dönemlerde de önemi anlalan ve Ortadou ülkelerine
açlm gerekli gören d politika anlaynn bu süreçte en önemli sorunu, bu politikalar uygulayabilecek
d politika bürokrat ve diplomatlarnn kültürel kodlarnn yetersizliiydi. D politikada etkin ahslarn
dünya alglar, bak açlar ve kurum kültürü, özellikle Ortadou’yu
derinden kavramaya yetmiyordu.
Din-Politika ilikilerinin yani dini
politiin egemen olduu bir coraf-
yada seküler tavr sergilemeyi bir
misyon olarak gören bürokrat ve
diplomatlar, bu dünyadan çok uzak
kalmaktayd. Oysa bugünkü AK
Parti hükümetinin, d politika ideologu ve pratisyeni Dileri Bakan
Ahmet Davutolu’nun dil ve içerik
kazandrd bir eksende16, bürokrasi
d, siyasal, iktisadi ve kültürel iliki alarn derinlikli bir biçimde d
politikaya katk yapar konumda devreye sokulduu görülmektedir. Davutolu, d politika algsnda özellikle Ortadou, Kafkasya ve Orta
Asya ile Afrika ülkelerinde Türkiye
Dileri’nin kültürel kodlardan yoksun kurumsal yetersizlii yerinde görerek Türkiye’nin yeni d politikasna idari makamlarn dnda da alan
tand görülmektedir. Bu süreçle
Türkiye’nin, bölgesel etkinliini çok
ksa sürede artrd ve bölgesinde
olduu kadar uluslararas arenada da
yakndan izlenen bir ülke konumuna geldii açkça görülmektedir. Bu
süreç Türkiye’nin kamu diplomasisi
alannda att en önemli ilk admlar
olarak da görülmelidir.
Davutolu, Dileri Bakanl’nn
tekelinde olan d politika ve d
ilikiler süreçlerini bakanlk dna
da tayarak, özellikle çkar odakl,
pragmatik ve rasyoneliteyi önceleyen yeni d politika uygulayclarnn ortaya çkmasna zemin hazrlad. Davutolu’nun bu giriimleri
öncelikle Ortadou corafyasnda
hemen olumlu geri dönüleri ald
ve Türkiye’nin kadim kültür ve medeniyet havzasna geri dönüünde
etkin rol oynad.
Bu dönemde Türk d politikasnda yaanan gelimelere paralel
olarak medya alannda da önemli
deiimler yaand ve Türkiye’de
çok dilli ve çok kültürlü yaynclk
ivme kazand. Türkiye’nin önemli
bir kamu diplomasisi arac haline
gelen TRT çok dilli yaynlar, Ortadou halklarna ulamaya balayarak, Türkiye’nin yeni imajna
katk yapt. Ayn ekilde son yllarda THY’nin Ortadou ülkelerine
youn olarak balatt uçular ve
bu uçular srasnda Türkiye’nin tantmna yönelik giriimleri de ülke
tantmn destekledi.
Tüm olumlu gelimeler yannda
Türkiye’de bu süreçlerin önünde
duran ciddi sorunlarn da bulunduunu göz ard etmemek gerekmektedir. Özellikle, Türkiye’nin bölgesel
ilikilerinde daha önceki dönemlerde “sorun çkar” mantyla snrl
tutulan Ortadou ilikilerinden ne
gibi çkarmlar ve hedeere sahip
olduu netlik kazanmas gerekir.
Hükümet kamu diplomasisi alannda Ortadou’ya yönelik giriimlerde
bulunurken öncelikle Türkiye’nin
nasl bir devlet olacana ve bölgesinde neyi temsil ettiine ve neyi talep ettiine karar vermesi öncelikli
admlarn banda gelmektedir. Zira
Türkiye’de yaanan iç gelimeler
baz çevrelerce devrim olarak nitelenirken baz çevrelerce yozlama olarak görülmektedir. Türkiye
bu noktada yeni vizyonunu hem iç
kamuoyunda ekillendirme ihtiyac duyarken bu süreçleri bölgesel
kamu diplomasisine de yanstmaktan kaçnamamaktadr.
Türkiye, dier uluslararas güçler
gibi bölgesinde hegemonik bir güç
mü olmak istiyor? Ya da en azndan
bölgesinde belli alanlarda muhatap
alnan ve görülerine önem verilen
yar-hegemonik bir güç mü olmak
istiyor? Tüm bu sorulara verilecek
yantlar Ortadou’ya yönelik kamu
diplomasisinin yönünü belirleyecektir.
Türkiye’de kamu diplomasisinin
Ortadou aya için en önemli sorun
alanlarndan biri de üphesiz, Ortadou ülkeleriyle yakn ilikilere sahip ama devletle aras pek de iyi olmayan yine tam tersi devletle aras
iyi olan ama Ortadoulu aydnlar,
kanaat önderlerini küçümseyen ve
bu bölgeye has düüncelere souk
bakan Türkiyeli aydnlar arasndaki çelikidir. Türkiye’de aydnlar,
kanaat önderleri arasnda var olan
bu çeliki toplumun baz kesimlerinde de bulunmaktadr. Yani Türkiye kendi toplumsal gruplarn da
Ortadou politikalar ve stratejileri
konusunda kazanmak için öncelikle
iç kamu diplomasisine ihtiyaç duymaktadr.
Türkiye’nin Ortadou’da izleyecei
kamu diplomasisi önünde duran belki de en önemli sorun Türkiye’deki
çok az aydn, yazar, sanatç, akademisyen ve aratrmacnn Ortadou
dillerini bilmeleridir. Kamu diplomasisinin en önemli araçlar olan
sivil toplum örgütlerinin hedeerinde Ortadou olmamas da bu alanda önemli bir açk olarak karmza
çkmaktadr.
Yine Türkiye’nin Ortadou’da izleyecei kamu diplomasisinin en
önemli handikaplarndan birisi de
bu bölgeyle yakn ilikileri olan
kimlik olarak dini eilimleri nispeten güçlü muhafazakâr gruplarn,
sivil toplum örgütleri ve aydnlarn
baka dinler ve mezhepler konusunda (özellikle bölgedeki etkin güç
iilik) yeterli bilgi ve müsamahaya
sahip olmamalardr.
AK Parti hükümetinin Ortadou aç-
lmnda ve kamu diplomasisi stratejilerinde iç politikaya dönük olarak
önüne çkabilecek bir dier sorun
alan da “Türkiye’deki geçerli Laiklik anlay” olmas muhtemeldir.
Zira Ortadou’da dini politiin öne
çkt ve teopolitik yaklamlardan
uzak siyasetlerin ksa vadede tutunmasnn zor olduu görülmektedir.
Ortadou’da teopolitik yaklamlar
sergilemek durumunda kalacak bir
Türkiye’nin iç politikada da özellikle cumhuriyetçi ulusal gruplarn
uygulayaca basklara maruz kalabilecei düünülebilir. Bu gruplarn
iç politikada hükümetin elini zayflatma çabalarnn bölgesel politikalarla d politika açlmlarna da
uzanmas durumunda Ortadou’ya
yönelik kamu diplomasisinin de
sert bir muhalefetle karlamas
mümkün gibi görünmektedir.
Tüm sorun alanlar ve zorluklara
ramen Türkiye’nin deien küresel dengeler ve uluslararas konjonktürel hesaplar karsnda Ortadou ülkeleriyle ve toplumlaryla
yakn ilikiler gelitirmesi gerektii
ortadadr. Bunun mantkl bir tutum
olduu konusunda Türkiye’deki
tüm gruplarn ayn düündüünü
ama yöntemler ve açlmlarn biçimiyle ilgili tarz farklar olduunu
görüyoruz. Ortadou ülkeleriyle
dengeli ilikiler gelitirmeyi, çkarlarn koruyabilen ve ayn zamanda
Batl güçlerle de entegre politikalar
izlemeyi amaçlayan Türkiye’nin d
politikada uygulayaca kamu diplomasisinin en önemli ayan kendisinin kadim kültür ve medeniyet
havzas Ortadou’nun oluturduu tartmasz kabul edilmektedir.
Burada Türkiye’nin Ortadou’ya
yönelik kamu diplomasisi için
baz önerilere yer verilecektir.
Türkiye’nin Ortadou’ya yönelik
kamu diplomasisi uygulamalar için
u önerileri sralayabiliriz:
- Öncelikle Türkiye’nin Ortadou’ya
yönelik kamu diplomasisi uygulamalar için bölge dillerini bilen uzman, akademisyen, aratrmac ve
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
79
gönüllülerin saysnn artmas için
bölge dillerinin örenilmesinin tevik edilmesi, bu dillerin örenilmesi için üniversiteler dnda kurumlarn kurulmasna destek verilmesi.
- Ortadou’da ortak kültürel kodlardan yararlanarak toplumlar aras diyalogu canlandrmak ve Ortadoulu gençlerin Türkiye’yi kefetmesi
için Arapça, Farsça, Urduca gibi
çeitli dillerde yayn yapan aktüel
internet sitelerinin oluturulmasna
destek verilmesi.
- Ortadoulu gençlerin Türkiye’de
eitim-öretim hayatlarn devam
ettirmeleri için tevik programlarnn hazrlanmas, çeitli burslarla
birlikte ülkeler aras eitim-öretim
kurumlar arasnda deiim programlarnn ivedilikle hayata geçirilmesi.
- Türkiye’de Kamu Diplomasisinden sorumlu devlet yetkililerine
dorudan ulam, soru ya da mesaj
iletilmesini salayacak sanal ortamlarn oluturulmas.
- Radyo, televizyon, gazete gibi geleneksel medya organlarnn Ortadou ülkelerine yönelik faaliyetlerine
katk yaplmas ve bölge dillerinde
yayn yapan kamu medya organlarnn dnda özel sektörde bu alanda
çalacak medya organlarnn oluturulmas.
- Ortadou’ya yönelik çalmalar
yürütecek sivil toplum örgütlerinin
desteklenmesi.
- Ortadou ülkelerinde resmi ve gayr resmi iletiim kanallaryla kanaat
önderleri, aydnlar, gazeteciler, yazarlar ve sanatçlarn tespit edilmesi
ve bu gruplarn çeitli organizasyonlarla Türkiye’ye getirilmesi ve bu
gruplarla sivil inisiyatin öncelenecei iletiimi toplantlar, mülakatlar, seminerler ve münazaralar gibi
organizasyonlarn tevik edilmesi ve
var olan organizasyonlarn desteklenmesi.
- Kriz durumlarnda kamu diplomasisi yetkililerinin Ortadou’ya
yönelik çalmalar yürüten tüm sivil
toplum örgütlerini, aratrmac, akademisyen ve aydnlarn en doru biçimde bilgilendirilmesi ve yaanan
gelimelerle ilgili gerekli enformasyonun salanmas.
- Türkiye’nin kamu diplomasisi uygulamalarn ölçecek ve gelitirecek
mekanizmalarn oluturulmas.
- Dileri Bakanl’nn tüm diplomatlar ve elçiliklerde görevli olan
temsilcilerinin kamu diplomasisi
eitiminden geçirilmesi.
- Türkiye’deki üniversitelerde kamu
diplomasisinin çallabilecei programlar açarak, bu alanda akademisyen yetitirilmesinin salanmas.
- Kamu diplomasisinin, sadece kriz
ortamlarnda kullanlacak bir yöntem olmad aksine sürekli devam
eden uzun süreli bir d politika arac
olduu yönünde farkndalk oluturulmas.
- Tüm bu süreçlerin sivil topluma
braklmas ve stratejik yönetim için
Kamu Diplomasisi Koordinatörlüünde etkin proje birimi kurulmas,
ayrlacak fonlarn sivil toplum örgütlerince kullanlabilecei mekanizmalarn hayata geçirilmesi.
- Türkiye’nin tüm komu ülkelerle
birlikte Ortadou halklarna yönelik
ABD’de uygulanan “Green Card”
benzeri uygulamalar balatmas.
- Türkiye’de bugün gelinen politik yeni vizyon çerçevesinde kar
muhalefet edilen iç dinamiklerin ve
bunun yansmalar olan medya ürünleriyle kültürlerin Ortadou’ya ihraç
edilmesinden kaçnlmas.
Tüm uluslararas güçlerin hedende
olan bir bölge olarak Ortadou’da
Türkiye’nin kamu diplomasisi alannda zorluklarla karlaaca ortadadr. Özellikle Batl ülkelerle
ilikilerini Ortadou ülkeleriyle gelitirecei ilikiler ekseninde dengeli
yürütmesi hayati öneme sahip Türkiye için jeopolitik avantajlar, ayn
zamanda farkl boyutlaryla tehditler
de içermektedir. Ama Türkiye’nin
Kamu Diplomasisinin, bu tehditleri
önceden alglayan bir yapyla tehditleri frsata dönütürecek potansiyel
güce sahip olduunu cesaretle anlamak gerekir.
SDE Uzman*
1. Joseph S.Nye Jr, “Public Diplomacy and Soft Power”, The Annals of American Academy of Political and Social Science, Vol. 616, No. 94, 2008, s.96
2. Anna Tiedeman, “U.S. Public Diplomacy in Middle East”, Seminar on Geography, Foreign Policy and the World Order, Mays 2004, s.84
3. age, s. 9
4. Carl Botan, Vincent Hazleton (haz.), Public Relations Theory, London, LEA, 2006, s. 436
5. Tiedeman, s.4
6. The Neaman Document, A Study on Israeli Public Diplomacy, Mart 2009, s. 26; What is Public Diplomacy? The Edward R. Morrow Center of Public Diplomacy,
Bkz: etcher.tufts.edu/murrow/public-diplomacy.html (eriim 16 Nisan 2010)
7. Evan POTTER, Canada and the New Public Diplomacy, Discussion Papers in Diplomacy, Netherlands Institute of International Relations, 2002, s.3
8. Hans N. TUCH, Communicating With the World: U.S. Public Diplomacy Overseas, New York, St.Martin’s Press, 1990, s.3
9. Gifford MALONE, Political Advocacy and Cultural Communications: Organising the Nation’s Public Diplomacy, Lanheim University of America, 1988, s. 12
10. Tiedeman, s.7: “Stratejik iletiimde önemli olan tutarll salamaktr. Bunun içinse, stratejik mesajn ya da iletilmesi amaçlanan temann, medyann tüm unsurlar
tarafndan yaylmas gerekmektedir. Stratejik mesajlar genelde seri halinde devam eden olaylar ve mesajlar aracl ile güçlendirilir ve yaylr. Dolaysyla, mesajn
sürekli ve tutarl olmas en kritik noktalardan birisidir.”
11. Nye Jr. s.102
12. Birol Akgün, “Türk D Politikas ve Uluslar aras Örgütler”, Akademik Ortadou, Cilt 3, Say 2, Mart 2009, s.4
13. Tayyar Ar, “Uluslar aras likiler ve D Politika”, Alfa Yaynlar, stanbul, 2006, s.82
14. Akgün, s.3
15. Richard Falk: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=891660&title=yorum-richard-falk-turkiyenin-sansi-ahmet-davutoglu (Eriim tarihi 16.04.2010)
16. Bkz. Ahmet Davutolu, “Türk D Politikasnda Stratejik Teori Yetersizlii ve Sonuçlar” Yeni Türkiye, Yl 1, Say 3, Mart-Nisan 1995, s.497-501.
80
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
Afganistan
Kabil-Washington Hattnda
Gerginlik ve Çözüm Araylar
Afganistan’n meru hükümetinin banda olan Karzai’nin bask altna alnarak
Batllarn isteklerinin Afganistan’da sorumsuzca uygulanmas, hükümetin halk
nezdinde itibarn yok ederek ve otoritesi de zayayarak, pek çok bölgede militanlarn
mevzi meruiyet ve prestij kazanmasna yol açmaktadr.
K
arzai’nin bakanlk koltuuna tek aday olarak yerlemesi ve gerek ülke içi
gerek dndaki muhalif giriimlerin baarszlkla sonuçlanmasnn
ardndan, son dönemde Karzai’nin
ve ailesinin hedef alnd, Bat
merkezli medya kampanyalar, Batl diplomatlar ve temsilcilerinin
sistematik olarak Karzai’yi ypratma giriimleri ve youn propaganda faaliyetleri dikkat çekmektedir.
Karzai ve Bat arasnda yaanan
sözlü sürtümeler beraberinde pek
çok soruyu da getirmi, bir yandan
Karzai’nin Afganistan’daki Bat
çkarlarn korumak için yeterli bir
aday olup olmad, dier yandan
da Karzai’nin görevi brakmasyla
yerinin nasl doldurulaca üzerinde en çok düünülen ve tartlan
konular oluturmaktadr. 20 Austos 2009’daki bakanlk seçimlerine kadar, NATO operasyonlar
srasnda yaanan sivil kayplar dnda, Batllarn Afganistan’daki
uygulamalarna ar eletiriler getirmekten kaçnan Karzai, bu tarihten sonra karlat youn bask
ve suçlamalar karsnda sessizliini koruyamamtr ve Bat’da
tepkiyle karlanan açklamalarda
bulunmaktadr. Karlkl suçlamalar ve bu atmosferle birlikte doan
gerilimin ardndan, ABD taraf yerinde bir karar alarak geri adm atm ve Karzai’yi her koldan hedef
alan bask hamlelerini yavalatm
gibi gözükmektedir.
Karzai Üstünde Artan Bask ve
Karzai’nin Destek Araylar
20 Austos 2009 tarihli Afganistan
devlet bakanl seçimlerinin ardndan ikinci kez bakanlk koltuuna geçen Hamid Karzai, 1 Nisan
2010’da Afganistan Bamsz Seçim
Komisyonu’nda yapt konumasnda, seçimlerde “büyük hile” olduunu kabul etmi, ancak bu hilenin
Afganlar tarafndan yaplmadn
söylemiti. Karzai, bata BM Genel
Sekreter Yardmcs Peter Galbraith
ve AB gözlemcilerinin bakan Fransz General Philippe Morillon olmak
üzere BM ve AB yetkililerini seçimlerin ikinci tura kalmas için seçim
sürecine müdahale etmekle itham
etmiti. Karzai, seçimler srasnda
terör olaylar üzerinden tehdit edildiini açklamasnn yannda, yabanclar tarafndan muazzam bask altnda
kaldn, baz büyükelçiliklerin komisyon üyelerine rüvet dahi teklif
ettiini iddia etmiti. Ayrca Karzai,
Batllar kendi otoritesini hiçe saymakla ve Afganistan’da ‘kukla’ bir
hükümet kurmaya çabalamakla suçlamt. Karzai’nin bu ifadelerinin
Obama’nn 28 Mart tarihli sürpriz
Afganistan ziyaretinden birkaç gün
sonra ve ABD’nin Karzai yönetimini korumak adna Afganistan’a 50
bin asker gönderme plannn karar
aamasnda söylenmi olmas önemliydi.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
81
Karzai, seçimler
srasnda terör olaylar
üzerinden tehdit
edildiini, yabanclar
tarafndan muazzam
bask altnda kaldn,
baz büyükelçiliklerin
komisyon üyelerine
rüvet dahi teklif
ettiini iddia etmiti.
Ayrca Karzai, Batllar
kendi otoritesini
hiçe saymakla ve
Afganistan’da ‘kukla’
bir hükümet kurmaya
çabalamakla suçlamt.
Gerilimli balayan Nisan aynn
ikinci gününde, Karzai ile Hillary
Clinton arasnda bir telefon görümesi gerçeklemi, erken diyalog
yoluyla problemlerin çözülmesini
hedeeyen bu giriim, Nisan ay
boyunca yaanacak gerginliklerin
devam etmesinden anlalaca gibi,
baarszla uramt. Afganistan
Hükümeti sözcüsü Vahid Ömer, son
haftalarda Karzai’nin sarfettii Bat
kart sözlerin Afganistan-Bat ilikilerindeki genel gidiat yanstmadn ve Kabil-Washington arasndaki iyi ilikileri etkilemeyeceini
vurgulamt.
4 Nisan’da Kandahar’da gerçekletirilen toplantya, Güney
Afganistan’da önde gelen 2 bin kiiyle beraber Karzai, Afganistan
savunma bakan, içileri bakan yardmcs, istihbarat genel müdürüyle
birlikte NATO kdemli sivil temsilcisi Mark Sedwill ve General Stanley Mc Chrystal de katlmt. Karzai
toplant srasnda El Kaide örgütü ile
82
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
ba olmayan Taliban mensuplarna seslenmi ve Afganistan’daki
bar sürecine katkda bulunmalar
çarsnda bulunmutu. Ayrca toplant srasnda Karzai, önümüzdeki
aylarda toplanmas kararlatrlan
Loya Jirga’ya Kandahar’dan temsilcilerin de katlmasn istemiti.
Karzai, Afganistan’n kendi ayaklar
üstünde durmas için milletin kendi
cumhurbakanna ve hükümetine
itimat etmesi ve kendinden görmesi
gerektiini vurgulamt. Bu noktada
Karzai’nin iç kamuoyundan ve ülkesinin önde gelen liderlerinden destek
aray içinde olmasnn yannda,
Haziran aynda balamas planlanan
NATO’nun Kandahar operasyonunu engellemek, eer bunda baarsz olursa ikinci seçenek olarak
operasyonu gerçekletiren kuvvetlere mukavemet gösterilmemesini
hedeemi olabilir. Kandahar’dan
sonra Kuzey Afganistan’daki Kunduz vilayetini ziyaret eden Karzai,
Kandahar’da kulland ifadeleri
burada da sarfetmi ve Kandahar’da
hedeediklerini Kunduz’da da hedeemi olabilir. Karzai, halkla
olabildiince iç içe olmak ve toplantlarda dile getirdii sözleriyle
çelimeyen bir tutum sergilemeye
çalmaktadr.
tavrla isyanclarn “ulusal direni
hareketi” olarak meru bir kisveye
bürünmesine neden olmakla suçlamt.
Karzai’nin Afganistan’daki destek
turlarnn ardndan, 6 Nisan’da Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs
tarafndan Karzai’nin Mays aynda
Washington’a yapaca ziyaretin iptal edilebilecei açklamasnn yaplmas, gerilimi trmandran dier bir
unsur olmutur.
Gerilim, Afganistan’n stikrarn
Olumsuz Etkiliyor
Afganistan’n meru hükümetinin
banda olan Karzai’nin bask altna alnarak Batllarn isteklerinin
Afganistan’da sorumsuzca uygulanmas, hükümetin halk nezdinde
itibarn yok ederek ve otoritesi de
zayayarak, pek çok bölgede militanlarn mevzi, meruiyet ve prestij
kazanmasna yol açmaktadr. Nitekim Beyaz Saray’dan gelen uyarnn
ardndan, 8 Nisan’da Karzai koalisyon güçlerini, sergiledikleri igalci
D basklarn Afganistan iç siyasetine de birtakm olumsuz yansmalar olmaktadr. 10 Nisan’da 60
parlamento üyesiyle bir araya gelen
Karzai, teklif ettii yeni seçim yasasn reddeden üyelere sert tepki
göstermiti. Reddedilen teklif, üyeleri Birlemi Milletler Afganistan
Yüksek Mahkemesi ve Afganistan
Bamsz nsan Haklar Komisyonu tarafndan atanan Seçim ikâyet
Komisyonu’nun, tüm üyelerini atama hakknn Karzai’ye verilmesini
öngörüyordu. (Afganistan Seçim
ikayet Komisyonu 5 üyeden olumaktadr. Bu 5 üyeden 3’ü yabanc,
2’si ise Afganlar arasndan atanmaktadr. Karzai, kanun düzenlemesi
ile tüm üyelerin Afganlar arasndan
atanmasn talep etmektedir.) Talebin reddedilmesinin ardndan, Karzai
mecliste yapt konumasnda ret
kararnda yabanclarn eli olduunu,
ardndan Bakanlk Saray’nda konu
ile ilgili bir dier açklamasnda bu
basklar devam ettii takdirde siyaseti brakacan ve Taliban’a katlacan açklamt.
BM Genel Sekreteri Ban Kimoon’un Mart aynda Güvenlik
Konseyi’ne sunduu raporda, 2001
ylndan itibaren Afganistan’a yaplan tüm uluslararas yardmlarn
yüzde 80’inin Karzai hükümetinin
eline geçmedii ve Kabil yönetiminin öncelikli olarak ele almak istedii sosyal hizmetler, güvenlik vs.
alanlarda kullanlmadn ortaya
koymutu. 30 Kasm 2009 tarihli
‘Donor Financial Rewiev’ balkl
rapora göre, 2001 ylndan itibaren yaplan yardmlar 62 milyar
dolar bulmakta ve yine bu rapora
göre Afganistan’da kii bana verilen yardm miktar bin 241 dolara
ulamaktadr. Oysa 2007, 2008 ve
2009 yllarndaki kii bana düen
tahmini deer deimemi ve 800
dolar civarnda kalmtr. Amerika
kaynakl yeni aratrmalara göre,
Afganistan’dan sadece Dubai yönünde günlük 6 milyon Sterlin kaçak olarak çkartlmaktadr. Bunun
da ylda 2,3 milyar Sterlin yapt
ve bu rakamn sadece Kabil havaalanndan çkartld hesaba katldnda, Afganistan ve Pakistan yaplan kaçakçln miktar kesin olarak
bilinememektedir. Sözkonusu kaçakçlk haberleri dikkat alndnda, dünya ülkelerinin Afganistan’a
yapt maddi hibelerin kaçta kaçnn Afganistan halkna ulat sorunu kafalar kurcalamaktadr.
Afganistan’da merkezi otoritenin
salkl biçimde ilemediinin en
somut göstergesi olan ekonomik
alanda bile bu derecede yolsuzluun yaanmas ve tüm faturann
Afganistan hükümetine kesilmesi; danmanlarnn ve medyann
Obama’y nasl yanl yönlendirdiini ve Karzai’nin Bat’dan yabanclatrldn ortaya koymaktadr.
(Obama’nn Afganistan Özel Temsilcisi Richard Halbrooke ile Karzai
arasnda seçimlerden iki ay sonra
yaanan tartma ve Halbrooke’un
Karzai tarafndan bizzat ‘kap
d’ edilmesi, Obama’nn danmanlarnn Karzai aleyhinde lobi
yapmasn açklayan örneklerden
yalnzca birisidir.) NATO operas-
yonlarnda yaanan sivil kayplara
dönük aratrmalarn sonuçsuz kalmas, ABD’nin Afganistan hukuk
sisteminden bamsz cezaevi ve
üpheli sorgulama uygulamalar,
Karzai’nin iç ve dta kazand
prestiji sarsmakta ve kazanmlarn
etkisini snrlamaktadr.
Seçim sonuçlar ve Afganistan ikayet Komisyonu üzerinden balatlan gerginlik artarak devam ettii
süreçte, Karzai’nin görevden alnmasn teklif ettii öne sürülen, üstleriyle seçim yolsuzluklaryla nasl
ba edilecei konusunda büyük bir
tartmaya giren ve görevinden alnan BM Afganistan özel temsilcisi
yardmcs Peter Galbraith, Bat’nn
Afganistan’daki kuvvetlerini geri
çekmekten baka ihtimali olmadn u ekilde dile getirmiti:
“Önemli olsa da sonu gelmeyecek
bir görev için asker göndermek
anlamsz. syanclarla mücadelede
baarl olmak için güvenilir bir yerel ortaa ihtiyaç var.” Yerel ortak
kavramndan anlalan kukusuz
Afganistan’da kurulmas planlanan
Bat yanls sivil hükümet olmasna ramen, Bat’nn bu makamda
görmek istedii ismin Karzai olup
olmad tartma konudur.
ras kamuoyundan gördüü destei
asgari düzeye çekmek için; maddi
temellere dayanmayan ve iftira niteliine bir takm ifadeler kullanmt. MSNBC Televizyonu’na
verdii bir röportajda Peter Galbraith, Karzai’ye “dengesiz, ar
duygusal” gibi yaktrmalarda
bulunmu ve kendisini uyuturucu
bamls olmakla itham etmiti.
Galbraith, Bakan Obama’ya da
Karzai’nin resmi görevli atama
yetkilerinin kstlanmas çarsnda
bulunmutu. Bu açklamadan sonra ABD kaynaklar, Galbraith’in
açklamasnn temelsiz ve akld
olduunu, ABD-Afganistan ilikilerini olumsuz etkileyen nitelikte
olduunu açklamlardr. Ayrca
Kabil’de görev yapan Batl bir
diplomatn kulland ifade, konu
üzerinde Galbraith’in yorumlarndan farkllk göstermektedir:
“Karzai’nin tutumuyla ilgili analiz
yapmak gerekirse; bakann ar
duygusal davrandn veya çldrdn vurgulamak yersiz olacaktr.
Karzai’nin açklamalar bütünüyle
hesaplanm bir çerçevede kendini
göstermektedir. Buna ramen, yaplan hesabn ne olduunu tam anlamyla kavrayabilmi deiliz.”
Karzai ile yaad kiisel sorunlar
unutmayan Peter Galbraith, Kabil
ve Washington’un arasnda souk
rüzgârlarn estii bir dönemde dikkat çekmek ve Karzai’nin uluslara-
ABD’nin önde gelen gazetelerinden
Financial Times’da Matthew Green
imzal bir yazda; ‘Bat tarafndan
Karzai’nin seçim yolsuzluu ve
Taliban militanlarn ‘destekleyiMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
83
ci’ açklamalar yapmas nedeniyle
youn eletirilerde bulunduunu
ancak Karzai’nin bu sorunu inkâr
ettiini’ iddia etmektedir. Yaznn
devamnda, ‘Karzai’nin seçim reformlarna istekli olmas gerektii
halde, yolsuzlukla mücadelede görevlendirilmi gözlemcileri istemediini, Afganistan’a sevk edilen on
binlerce asker ve harcanan milyarlarca dolarn ABD ve müttekleri
üzerinde youn bask oluturduundan’ bahsetmektedir. Yazarn
bu yorumlarn ardndan vard u
sonuç özellikle dikkat çekicidir:
“Karzai, Batllarn Afganistan’a
kendilerini adam olmas varsaym üzerinden kumar oynamaktadr
ve kendisinin vazgeçilmez olduunu düünmektedir.”
Karzai’yi Tanmayan Bat Siyaseti
Karzai, 2001 ylnda göreve baladnda, yakn çevresinde görevlendirilen kilit bakanlklardan
korucularna kadar, tam itimat edemeyecei bir takm isimlerle çalmak durumundayd. Taliban hükümeti yeni devrilmiti ve ülke tam
anlamyla kaos içindeydi. Afganistan içinde etkin olan isimlerinden
hemen hemen hiçbirinin merkezi
hükümeti desteklemesi beklenmiyordu. Bugün Karzai’nin kazand
otoritesinin snrlarna bakldnda; Hizb-i slam lideri Hikmetyar’a
bal heyetlerle yaplan görümelerin olumlu geçtii, Afganistan’da
General Stanley Mc CHRYSTAL
84
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
etkili olan isimlerden etnik ve
mezhepsel liderlerinden olan Tacik
asll Muhammed Kasm Fahim’in,
Karzai’nin bayardmcs ve Hazara
asll Muhammed Kerim Halili’nin
ikinci yardmc olarak seçilmesi,
seçimlerde Karzai’yi açk biçimde
destekleyen Özbek asll Abdulraid Dostum, Petun asll Abdurrab
Resul Sayaf, Tacik asll Muhammed smail Han gibi Afganistan’n
en önde gelen liderlerinin desteinin alnd bir dönemden bahsetmek mümkündür. Belki de Batllarn hesaplarn yanl çkaran ve
onlar yanltan olgu; 2001 ylnda
göreve yeni balayan Hamid Karzai
ve bugün ikinci dönem bakanlk
koltuunu elinde tutan Karzai’nin
sahip olduu güç ve balantlardr.
Middle East Institute’de çalan Afganistan uzman Dr. Marvin Weinbaum, Bat’nn Karzai konusunda
içinde bulunduu ikilemi u cümleyle özetlemektedir: “ Kendimizi
öyle bir durumun içinde bulduk ki;
onunla (Karzai) yaamak çok zor
olduu gibi, onsuz da yapamyoruz.”
Karzai’nin Afganistan’n önde gelen isimleriyle kurduu yakn ilikileri sorunsuz biçimde yürütebilmek
için bir cumhurbakannn sahip
olmas gereken yetkiler ile donatlm olmas ve karizmatik bir liderde
bulunmas gereken özellikleri ayn
anda göstermesi gerekmektedir.
Karzai’yi kyasya eletirenlerin
de bir cumhurbakanna hak ettii
saygy göstermesi ve talep edilen
yetkilerle donatlmasn da doal
karlamas gerekir. Aksi takdirde
ortaya çkacak durumda yalnzca
Karzai deil, hiçbir isim ne halkna
ne de ‘mütteklerine’ gereken fayday salayabilecektir.
Karzai’nin Afganistan genelinde artan saygnl ve ona duyulan güven, pek çok analizciyi de,
Bat’nn çkarlarna zarar vermeksizin Karzai’yi engellemek ya da
cezalandrmak için elde çok fazla
seçenek bulunmad görüünde
birletirmektedir. ç siyasetteki kazanmlar tek bana yetersiz bulan
Karzai d politikay da öncelikleri
arasnda almakta, Çin ve ran ile
ortak diyalog balar kurmaya çabalamaktadr.
Karzai; 24 Mart’ta ekonomik düzeyde Çinli yatrmclar Afganistan’da
daha geni çapl yatrmlar yapmaya tevik etmek için çarda bulunmu, Çin’in 2002 ylndan itibaren
Afganistan’da en çok yatrm yapan
ülke olduunu vurgulamt. Çin’in
Afganistan’daki mega projeleri
arasnda yer alan Aynak Bakr leme Tesisleri’ni de bu balamda
ses getiren bir örnek olarak telaffuz
etmiti. 200 milyon dolarlk mevcut
ticaret hacminin Çin-Afganistan
ibirlii ile artacan ve yapm
süren demir yolu projesinin de iki
ülke arasndaki dostluu ve ticareti pekitireceini dile getirmiti.
25 Mart’ta Karzai, Çin’e yapt
ziyaretinin üçüncü gününde Pekin
Üniversitesi örencilerine hitaben
bir konuma yapm ve Çin’in Orta
Asya’ya bata ortak kültürel alanlar ve terörizmle mücadele olmak
üzere, yapaca olumlu katklarn
bölgesel ve küresel barn salanmasnda büyük önemi olduunun
altn çizmiti.
ran devlet bakan Mahmud Ahmedinejad, 10 Mart 2010 tarihinde,
yannda ran üst düzey bakanlarndan oluan bir heyetle birlikte
Afganistan’a varm ve Afganistan
devlet bakan Hamid Karzai ile temaslarda bulunmutu. Düzenlenen
basn toplantsnda Ahmedinejad,
ABD’nin 11 Eylül saldrlarnn
ardndan dünyaya sunduu argümanlarn büyük bir yalan olduunu
ve terörizmle savan Afganistan’n
igali için bir mazeret tekil ettiini
iddia etmiti. Karzai ise bu açklamalar karsnda sessiz kalmt.
Ahmedinejad, bu ziyaretin ardndan
Karzai’yi Nevruz bayram kutlamalar için Tahran’a davet etmiti. 27
Mart’ta ran’da düzenlenen Nevruz kutlamalarna ran, Tacikistan,
Türkmenistan, Irak ve Türkiye’den
katlan üst düzey temsilcilerin yannda Afganistan’ da devlet bakan düzeyinde Hamid Karzai temsil
etmiti.
ABD ile yaad ihtilafa ramen
Tahran, Afganistan ile çok yönlü
ekonomik ve siyasi balar tesis etmitir. Dou snrnn güvenliini
salayabilmek, stratejik derinlik
yaratabilmek ve geçmite yaad göçmen istilas gibi durumlarla
tekrar karlamamak için ibirlii
yollar aramaktadr. Nitekim gerek
Nevruz kutlamalarnda, gerekse de
bir önceki görüme olan 10 Mart
tarihinde ortaya çkan samimi hava,
Afganistan-ran ilikilerinde görülen yaknlamann iaretleridir.
Sivil Otorite Desteklemeden
Çözüm Salanamaz
Kabil ve Washington hattnda yaanan anlamazlktan sonra, ngiliz gazetesi The Guardian’da 7
Nisan’da Simon Tisdall imzal yazda, Karzai’nin alternatini bulmann mümkün olmadn tezini
desteklemesi dikkat çekicidir. Bu
yazya göre, “ABD her ne kadar
istemezse de Karzai’nin cumhurbakanlk süresi doluncaya kadar
Afganistan cumhurbakan olarak
kalacaktr.” Afganistan’n tarihine
bakldnda bu ülkede bir lider siyasi alanda bamszln ilan ettiinde, Afgan halk da ona sahip
çkarak, destekleyecektir.
ABD’nin hükümet cephesi balamnda att en önemli geri adm,
9 Nisan’da Obama’nn Hamid
Karzai’ye gönderdii mektubudur.
Obama Afganistan ziyaretinden
sonra Karzai’ye bir mektup yazarak gösterdii misarperverlikten
dolay teekkür etmi, Afganistan
ve ABD’nin ibirlii halinde çalmasnn önemini vurgulamt. 12
Mays 2010’da bakanlar düzeyinde gerçekletirilecek toplantnn
gerçekleecei de sözü edilen mektupta yer almt. ABD Ulusal Güvenlik Danman James L. Jones,
Obama’nn seçimler sonrasnda
yolsuzluk ve hükümetteki zayetler nedeniyle Karzai’yi fena halde
azarladn ve ders verdiini ancak o dönemde yaanan gerginliin
Obama’nn mektubuyla birlikte,
bugünlerde yerini karlkl sayg
ve dostlua dayanan, dorudan ve
içten ilikilere braktn söylemitir.
Bu mektuptan sonra, ABD Dileri
Bakan Hillary Clinton ve Savunma
Bakan Gates, 11 Nisan’da CBS televizyonu “Face the Nation” programna katlm, Gates, Karzai’nin
uyuturucu kulland suçlamalarn
‘aptalca bir iddia’ olarak deerlendirmi, Clinton da Karzai’nin akl salnn yerinde olduu ve kirleriyle tutarl bir tablo çizdiini dile getirmiti.
Yine 11 Nisan’da General Petraus ve
Richard Halbrooke, Kabil’de düzenlenen konferansta Karzai’yle bir araya gelerek Afganistan’n sorunlarn
görümü ve her ikisi de ABD’nin
Karzai’yi cumhurbakan olarak desteklediini ifade etmiti.
Sonuç
Afganlar bamsz bir millet olarak,
kim olursa olsun kendi cumhurbakanlarna kar sayg gösterilmesini
isterler. Afganistan Cumhurbakannn da kendisine ve halkna saygszlk yapldn hissettiinde tabii
ki rahatsz olup, karlk vermesi
doaldr.
Afganistan’daki NATO Kuvvetleri Genel Komutan Stanley
McChrystal, Afganistan’da çözüm
için ortaya koyduu stratejisinde;
Afgan halknn kazanlmasnn çözüm yolunda önemli bir adm tekil
ettiini ve e zamanl olarak Bat
destekli bir Afganistan hükümetinin, NATO kuvvetlerinin üstlendii yükü azaltacan vurgulamt.
McChrystal bir komutan olduu
halde, ABD’li siyasetçilere, Afganistan hükümetine sorumluluk
vererek sorunlar çözme imkann
sunmaktadr. Çözüme giden yol,
daha fazla sorumluluk ve daha fazla yetki gerektirir. Siyasetçilerin
bu bariz gerçei gözard etmesi ve
Obama’y yanl yönlendirmeleri,
Kabil-Washington hattnda politik
bir karmaaya sebep olmutur.
Obama, Karzai’nin ABD’yi bir
düman olarak görmediini (öyle
gösterilmek istense bile) ve AfPak
politikasnn baarszla uramas taraftar olmadn anlamaldr.
Karzai; Bat medyas, diplomat ve
temsilcilerin açklad gibi romantizme varan duygusal karaktere ve
airet kafa yapsna sahip deil, tam
tersine Afganistan’n ulusal birlik
içinde hareket etmesi ve uluslararas alanda hak ettii saygy görmesi
taraftardr.
Obama’nn Karzai’ye yazd mektup olumlu ibareler kullanlmasna
ramen, 12 Mays 2010’da bakanlar düzeyinde gerçekleecek
Afganistan-ABD toplants dezenformasyon ve spekülasyonlarla
iptal edilmezse, Obama, Karzai ile
birebir görüerek gerilimin yumuatlmas veya sonlandrlmas yönünde doru bir adm atm olacaktr.
Obama Afganistan sorununu ‘ikinci
el’ kaynaklardan edindii yanl bilgiler yerine, Karzai’nin açklamalarna dayanarak ele alma ve AfPak
politikasn, Afganistan halknn
beklentileri ve ihtiyaçlarn dikkate
alarak ekillendirme imkânna sahip
olacak ve ABD’nin Afganistan’da
yaad skntlarnn azaltlmasna
katkda bulunacaktr.
Khalilullah RASUL - SDE Uzman*
Ali ERTAN - SDE Asistan*
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
85
Analiz
Türkiye Afganistan’da
Nasl Bir Misyon Üstlenebilir?
Prof. Dr. Talip ÖZDE*
Afganistan’da iktidar mücadelesini etnik veya mezhebi farkllklar üzerinden yürütmeyi
tercih eden taraarn Türkiye’nin süreci yönlendirme noktasnda ortaya koyaca
giriimlerle biraraya getirilip uzlatrlmalar; mevcut artlar içerisinde hak ve hukukun
ikamesini, adil paylam esas alan demokratik, açk ve effaf bir yönetimin oluturulmas,
bütün rüvet ve yolsuzluk kaynaklarnn kurutulmas için tüm imkanlarn ortaya
konulmas gerekmektedir.
T
urgut Özal’l yllara gelinceye kadar içe kapank, yakn
çevresiyle, komularyla, slam ve Türk dünyasnn meseleleriyle fazla ilgilenmeyen; bütün stratejisini etnik yap ve dil birliine dayal
“ulus devlet” mihverine oturtmaya
çalan, d politikasn neredeyse
tamamen NATO’nun güvenlik siyasetine endeksleyen bir Türkiye var
olmutur. Souk Sava stratejisine
uygun olarak gelitirilen sözkonusu
güvenlik siyaseti, Sovyet yaylmaclna kar Rusya’ya snr oluturan
Türkiye’yi tampon bir bölgeye dönütürürken, Ortadou ve Türk dünyasnn yer ald kendi corafyasna
da olabildiince yabanclatrmtr.
1980 askeri darbesinin ardndan gelen Özal’l yllar, Türkiye’nin siyaset
ve ekonomide açlmlar gerçekletirmesine, yeni balantlar kurmasna yönelik olmutur. Bu dönemde da daha açk, bireysellemeyi
ve Müslüman kimliini koruyarak
modernlemeyi öne çkaran bir politika izlenmi, kri ve ideolojik kutuplamalar iddetini kaybetmitir.
Türkiye gerek Avrupa ile gerekse
Türk ve slam dünyasna mensup
ülkelerle ibirliini artrc önemli
admlar atmtr. 1980’li yllardan
86
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
itibaren Türkiye’nin öncelikli hede
AB olmutur. 1979’da gerçekleen
ran Devrimi, 1979’da Afganistan’
igal eden Rusya’nn, ABD ve Bat
ülkelerinin de yardm ettii Afgan
direniçiler karsnda malubiyete
urayarak 1989’da ülkeyi terk etmesi, 1990-91’de Sovyetlerin dalmas
dünya siyasetinde önemli deimelere ve yeni gelimelere kap açmtr. Souk Sava’n bitip Varova
Pakt’nn dalmas, NATO’nun
varlnn sorgulanmasn gündeme getirmitir. Bütün bu gelimeler
Türkiye’nin kendi bölgesine ne kadar yabanclam olduunun farkna varmasna neden olmutur.
1990’da yaplan NATO zirvesinde
ngiltere Babakan Margaret Thatcher, NATO’nun hedene yeni bir
düman yerletirmenin ilk sinyalini
vermitir; artk bu yeni dümann
rengi krmz deil, yeil olacaktr.
Bernard Lewis, Samuel Huntington
gibi oryantalistler, slam dünyasn hedef alan yazlaryla ABD ve
Bat’nn yeni yol haritasnn belirlenmesinde önemli rol oynamlardr. Bütün bu deiim ve ortaya çkan yeni gelimeler, Türkiye dâhil
bütün slam ülkelerinde halkn kendi
kültür ve medeniyetinin asli kay-
naklarna yönelerek kendi kimliini yeniden kefetmesine, ABD ve
Bat’dan bamszlama taleplerinin
ortaya çkmasna neden olmutur.
Artk dünyadaki güç merkezlerinin
Filistin’de ABD’nin açk mütteki
srail’in igal ve zulüm politikasna
kar bütün slâm dünyasnda ortaya
konulan tepkilere kaytsz kalmas düünülemezdi. Nitekim postmodern darbe olarak da nitelendirilen
1997’de Erbakan hükümetine kar
gerçekletirilen 28 ubat müdahalesi, iç politikada, yönetim ve halktaki
dindarlama eilimlerine kar hukuk d uygulamalar devreye sokan
baskya dayal bir siyaset gelitirirken; d politikada tekrar ülkeyi içe
kapatan, AB sürecini olumsuz yönde
etkileyen, ABD-ngiltere ve srail’in
Türkiye ve Ortadou stratejisi ile örtüen bir siyaset gelitirmitir.
Siyasi-Kültürel-Ekonomik Balar
11 Eylül 2001 ylnda Amerika’daki
ikiz kulelerin aibeli bir ekilde vurulmasnn ardndan George Bush, 7
Ekim 2001 tarihinde Afganistan’a
hava taarruzunu balatarak, bunun
bir Haçl Seferi olduunu ifade etmitir. Önceden hazrlanan bir lm
senaryosu gibi ikiz kulelerin vu-
Türkiye bir baka gücün
güdümüne girmeksizin,
balantlarn
deerlendirme
noktasnda akll ve
dengeli bir siyaset
izleyebilirse bölgesinde
merkezi bir güç
haline gelebilir, Irak
ve Afganistan’daki
gelimeleri tarihi bir
frsata çevirebilir.
Türkiye’nin Dou-Bat
dengesini ve sentezini
kurarak Irak ve ran
konusunda izledii
dengeli siyaset, Türkiye
ve bölge ülkeleri
açsndan olumlu
neticeler verme yönünde
gelimektedir.
rulmasnn ardndan gelen Afganistan igali, daha sonra 2003’te
gerçekleen Irak igali ile binlerce
Müslüman’n katledilmesi ve insanlk d uygulamalar, slam ülkelerinde ABD’ye kar tepkilerin artmasna, Müslüman halklarn daha çok
dine yönelmelerine neden olmutur.
2002 ylnda AK Parti’nin iktidara
tanmasnda 28 ubat siyasetinin
ortaya çkard men durumlara
kar gelitirilen toplumsal tepkilerin yannda, ABD, srail ve Bat’ya
kar gelitirilen kitlesel tepkiler de
önemli rol oynamtr. 2000’li yllar
AB yolunda atlan srarl admlarla
beraber, Türkiye’nin en yakn komular dâhil Ortadou’ya ve Türk
dünyasna açlma noktasnda önemli admlar att, son derece önemli
siyasi-kültürel-ekonomik balar gelitirdii bir dönem olmutur. Bu bir
anlamda Türkiye’nin kendi bölgesinde barçl siyaset dorultusunda
kendi tarihi ve kültürel mirasna sahip çkmas anlamna gelmektedir.
11 Eylül’den sonra ABD’nin NATO
ve Birlemi Milletlerin de desteini
alarak önce Afganistan’, daha sonra Irak’ igal etmesiyle devam eden
süreç ve gelitirilmek istenen stratejiler, Türkiye’nin kendi bölgesinde
bar, istikrar ve inisiyatif salamasna matuf son derece dinamik, aklc ve dengeli bir siyaset izlemesini
zorunlu hale getirmitir. Türkiye’nin
üzerinde yer ald corafya, o
corafya ile olan dini, kültürel ve
etnik balar bölge politikasnda
Türkiye’nin merkezi ve belirleyici
bir konumda olmasn gerektirmektedir. çeride Emperyalizmin ekmeine ya çalarcasna ideolojik bir
vasf kazanan sekülerist zihniyete
dayal anlamsz bir statükoculuk, darda Souk Sava dönemi kalnts
bir siyaset anlaynn körü körüne
devam ettirilmesi; en yakn komularyla, ortak tarihi ve kültürel balara sahip ülkelerle güvensizlik ve
dümanlk mihveri üzerinde yürütülecek siyasetler Türkiye’yi altndan
kalkamayaca çok kötü sonuçlarla
kar karya getirebilir.
Afganistan ve Irak konusuyla ilgili olarak bugün gelinen noktada
Türkiye’nin kendi bölgesini ve dünyay çok iyi okumas, mevcut artlar
çok iyi deerlendirmesi gerekmektedir. 11 Eylül hadisesinden sonra
gelien süreç içerisinde ortaya çkan
yeni durumlar karsnda u ana kadar Türkiye ABD, BM ve NATO
ile de ters dümeyecek ekilde ama
bölgesinde bar yeleyen nispeten
bamsz bir siyaset izlemeye gayret
etmitir. 2008 ylnda yaplan ABD
bakanlk seçimlerinde Demokrat
Partili Barack Hüseyin Obama’nn
bakan seçilip George W. Bush yerine bakanlk koltuuna oturmas, bütün dünyada heyecan yaratm, sava
ve igal politikalarn yeleyen ABD
d siyasetinin belirli düzeyde bar
ve demokrasi yönünde deiebileceine dair olumlu bir beklenti oluturmutur. Obama ile Türk-ABD siyasetinde yeni bir dönem balamtr.
Ancak Obama, daha önceki Bush
yönetiminden miras alnan ve ekonomik krizi de tetikleyen halli güç
problemleri kucanda bulmutur.
ABD’nin siyasal sistemiyle bütünleen, varlklarn sava ve sömürü politikalarnn devamnda gören derin
yaplar ve güçlü lobiler Obama’nn
seçim öncesi halka ve dünyaya vaat
ettiklerini yerine getirmesinde en
büyük engeli oluturmaktadr. Bugün Afganistan ve Irak problemi
ABD siyasetinin çözüm bekleyen
en önemli iki gündem maddesi olarak Obama hükümetinin önünde
durmaktadr. çerisine düülen bataklktan kurtulmann hiç de kolay
olmad bilinmektedir. Irak probleminin çözümünde belirli bir mesafe
alnm olsa da Afganistan’da durum
hiç de iç açc deildir. ABD’nin askerlerini Afganistan’dan çekeceine
dair verdii taahhütler, 2011 gibi bir
tarih zikredilse de, Afganistan’daki
mevcut artlar itibara alndnda
ksa zamanda gerçekleecek gibi gözükmemektedir.
Uzun bir zamandan beri Afganistan’da çarpmalara devam eden
ABD, uluslararas hukuku geçersiz
hale getirmi, BM’yi devre d brakarak bar ve güvenliin korunmasn NATO’ya havale etmitir.
ABD’nin bölgeye daha fazla asker
yma ve bu arada mütteklerinden
yardm isteme siyasetinde de bir
deiiklik gözükmemektedir. ABD,
Afganistan’dan çekilme konusunu;
2001’de maruz kald kayplarn
ve yitirdii saygnl hzla tela
etmekte olan Taliban güçlerinin tasye edilmesine, demokrasi(!), güvenlik ve istikrarn salanmas artna balyor. Bu arada El-Kaide ve
Taliban’n sktrlmas için savan
Pakistan’n kuzeyine çekilebileceinin iaretleri de verilmi, bölgedeki
ABD politikasna uyumlu hale getirilmesi için Pakistan hükümetine
ekonomik yardm da yaplmtr.
Ayrlkç akmlar üzerinden istikrarszla sürüklenmesi mümkün
olan Pakistan’n, bölgede ABD’nin
politikasna ters düecek açk bir
politika izlemesi olas gözükmüyor.
Ancak adna El-Kaide veya Taliban
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
87
Ne kadar askeri ve teknolojik güce
sahip olursa olsun, ABD askerlerinin igalci ve saldrgan tutumu;
askerler eliyle Afganistan halkna
kar gerçekletirilen katliam, ikence, tecavüz ve kötü muameleler
kaybedilen imajn yeniden kazanlmasn neredeyse imkânsz hale
getirmitir. Obama hükümeti bu
gerçein farknda olduu içindir ki
Afganistan’da lml Taliban güçlerini ve sava lortlarn bir araya getirip
demokratik bir hükümet oluturmaya ikna etme giriimlerini de sürdürüyor. Ancak bu konuda ABD’nin,
Müslüman kimlii ve balantlaryla
Afganistan halk ve yönetimi yannda oldukça itibarl bir yere sahip
Türkiye’nin yardm olmadan istenilen sonucu alamayaca bir vakadr.
te Türkiye’nin tarihi misyonunu
ifa etmek durumunda olaca nokta
da tam burasdr.
balamnda Türkiye’den bölgeye
daha fazla asker göndermesini, gönderilecek askerlerin savaç niteliklerinin öne çkmasn ve Afganistan’da
daha aktif bir görev üstlenmelerini
talep etmitir. Türkiye bu talepler
karsnda kendi kimliine ve konumuna uygun dolayl bir politika izlemi, mütteki durumundaki
Amerika’y karsna almakszn
belirli sayda askeri sosyal ve insani amaçlar dorultusunda oraya
göndermeyi tercih etmitir. Çünkü
Türkiye’nin ABD’nin talebine uygun ekilde bölgeye savaç asker
göndermek gibi büyük bir tarihi hataya dümesi, Türkiye’yi dibi belli
olmayan sava bataklna çekecei
gibi Türkiye’ye kar çok derin bir
sevgi ve sayg besleyen Afgan halk
ve yönetimi yanndaki bütün itibarnn ve güvenilirliinin de yok olmasna götürecek bir süreci beraberinde
getirir. Türkiye bu noktada inisiyatif kullanmak durumundadr. slam
dünyasnn bir parças olan Türkiye
asla George Bush önderliinde slam
dünyasna kar yürütülen emperyalist sava ve igal politikasnn aleti
olamaz ve olmamaldr. Ama dier
taraftan AB’ye giri yolunda önemli
admlar atan, ABD ile müttek olan
bir Türkiye vardr.
Washington yönetimi yeni strateji
Türkiye bir baka gücün veya ülke-
ne denirse densin, Afganistan halkyla bütünleen, gittikçe mukavemet ve itibar kazanan, gerilla harbini
yeleyen direni kuvvetlerini tasye
etmek hiç de kolay ve ksa zamanda
gerçekleebilecek bir hedef gibi gözükmüyor.
ABD’nin Türkiye’den stedikleri…
88
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
nin güdümüne girmeksizin bu balantlarn deerlendirme noktasnda
akll ve dengeli bir siyaset izleyebilirse bölgesinde merkezi bir güç haline gelebilir, Irak ve Afganistan’daki
gelimeleri tarihi bir frsata çevirebilir. u ana kadar Türkiye’nin kendi
çkarlar ve hassasiyetleri dorultusunda Dou-Bat dengesini ve sentezini kurarak Irak ve ran konusunda
izledii dengeli siyaset, Türkiye ve
bölge ülkeleri açsndan olumlu neticeler verme yönünde gelimektedir.
AB yolunda önemli admlar atan,
demokrasi, insan haklar ve hukukun üstünlüü prensiplerinden hareketle esasl açlmlar ve reformlar
gerçekletirmeye çalan Türkiye,
birtakm güç merkezlerinin ve karanlk odaklarn Bat ve slam dünyas arasnda medeniyetler çatmas
senaryolarn hayata geçirmeye matuf bütün kutuplatrma, dümanlatrma ve bloklama planlarn boa
çkarmaktadr. Bu bakmdan bütün
eksikliklerine ve zaaarna ramen
AB sürecinin devam ettirilmesi, Bat
dünyasnn ve özellikle Obama yönetiminin seçim öncesi Amerikan
halkna ve bütün dünyaya vaat ettii
gibi saldrya maruz kalan yerlerde
bar, istikrar ve demokrasinin hakim olmas yönünde ciddi admlar
atmasnn tevik edilmesi gerekir.
Türkiye’nin daha bamsz siyaset
izleyerek Ortadou, Türk dünyas,
Kafkasya ve Afganistan’daki gelimelere müdahil olmas, Amerika ve
Bat dünyas ile ilikilerini koparmasn gerektirmedii gibi sözkonusu
ilikilerin gelitirilmesine engel bir
durum da oluturmaz.
Afganistan’da görünen odur ki,
Amerikan ordusunun ülkeyi terk
etmesi hemen gerçekleebilecek bir
durum deildir. Çünkü ABD bu i
için Taliban güçlerinin silah brakp
tamamen teslim olmasn art komaktadr. Bar, demokrasi ve istikrarn salanmas bu artn gerçeklemesine endekslenmitir. Ancak
Taliban, bu talebin karsnda teslim
olmayacan, bar, demokrasi ve
istikrarn salanmas için önce ABD
ordusunun Afganistan’dan çekilmesini art komaktadr. Böylece konu
bu noktada düümlenmi, fasit bir
döngü haline gelmitir.
Türkiye Aktif Bir Görev Üstlenebilir
Türkiye bu düümün çözülmesinde
aktif bir görev üstlenebilir. Çözümün kilitlendii nokta, Müslüman
bir gelenee sahip olsalar bile kri
altyapsn kabilecilik zihniyetinin
ördüü gruplarn, Rusya’nn malup
olup ülkeyi terk etmesinin hemen
ardndan iktidar mücadelesi için birbirleriyle kyasya bir mücadele içerisine girmeleri, birbirlerinin kann
dökmeleri, hukukun üstünlüünü
esas alan demokratik ve adil paylama dayal bir Afganistan hükümeti
kurma noktasnda bir türlü uzlaamamalardr. Yani kökleri geçmie
uzanan problem hiç de yeni deildir.
slâm’n temel deerleriyle ve evrensel ahlak ilkeleriyle uyumas mümkün olmayan Kabilecilik zihniyetinin
(Kur’an’n ifadesiyle cahiliye hamiyetinin) bütün bir toplumu ve siyasi
gelenei teslim almas, problemin
can alc noktasn oluturmaktadr.
Kabilecilik zihniyetinin esas olduu
ideolojik, kri ve politik yaplanmalarn ideal manada uzun soluklu bir
hukuk ve siyaset sistemi oluturmas; adaleti, bar ve istikrar salamas mümkün deildir. Osmanl’da ve
bütün bir slâm corafyasnda olduu gibi, Afganistan’da da kabilecilik
zihniyetinin yaygnlatrlp kkrtlmas, Müslüman toplumun çözülmesini beraberinde getirerek igalcilerin ekmeine ya sürmü, onlarn
iini kolaylatrmtr. “Allah’a ve
Resulüne itaat edin, birbirinizle
çekimeyin, sonra zayayp baarszla düer ve kuvvetiniz elden
gider…” (Enfâl, 8/46) mealindeki
âyet bu gerçee yeterince iaret etmektedir. Afrika’da, Balkanlarda,
Kafkasya ve Avrasya’da uygulanan
senaryo ve politikalar daha farkl
olmamtr. Rusya ve ABD’nin Irak
ve Afganistan’da bata kabilecilik
olmak üzere her türlü ayrmcl
olabildiince tevik ettii herkesin
malumudur. Böyle bir çaba bölgede
yapacan yapm ve sonuçta içinden çklmas zor bir kaos ortam ve
bataklk yaratmtr.
Kur’an’da müminlerin birbirlerinin
kardei olduklar vurgulanarak ayet Müslümanlardan birtakm topluluklar/gruplar/kabileler arasnda
bir çarpma varsa, hakkaniyet ve
adaletin esas alnmasyla sözkonusu
çatmann giderilip aralarnn slah
edilmesi, yerine getirmesi gerekli bir
görev olarak dier Müslümanlarn
omuzlarna yüklenmekte; herhangi bir kavmin/kabilenin dieri ile
alay etmesi yasaklanmaktadr (bk.
Hucurât, 49/9-11). Bu yüce buyruklar nüfusunun çounluu Müslüman
olan, yüzyllar boyunca slâm corafyasna egemen olmu bir milletin
manevi mirasnn sorumluluunu tayan Türkiye’nin problemin çözümü
noktasnda bölgede nasl bir yol ve
yöntem izlemesi konusunda gerekli
mesaj vermektedir. Afganistan’da
iktidar mücadelesini etnik veya mezhebi farkllklar üzerinden yürütmeyi tercih eden taraarn Türkiye’nin
süreci yönlendirme noktasnda ortaya koyaca giriimlerle biraraya
getirilip uzlatrlmalar; mevcut
artlar içerisinde hak ve hukukun
ikamesini, adil paylam esas alan
demokratik, açk ve effaf bir yönetimin oluturulmas, bütün rüvet ve
yolsuzluk kaynaklarnn kurutulmas
için tüm imkanlarn ortaya konulmas gerekmektedir. Sürecin uzamas
iç çatmalara taraftar olanlar açsndan hayrl bir sonuç yaratmayaca
gibi, Afganistan’daki kaos ortamn
ve batakl ortadan kaldrmayacak,
Afgan halknn maduriyet ve skntlarn daha çok artracaktr.
Böyle bir yönlendirme giriiminde
Türkiye’nin ayrmclk yapmakszn Afganistan halkn oluturan
bütün etnik ve mezhebi yaplara eit
mesafede durmas, dengeleri gözetmesi, bütün Afgan halkn kardelik
prensibinden hareketle kucaklamas izleyecei siyasette baarl olmasnn anahtar olacaktr. Sadece
Özbek ve Türkmenlerin çkarlarna
endekslenilmesi, kavmiyetçilik tuzana düülmesi, inisiyatin etnik
ve mezhebi çatmalar kkrtarak
siyaset yapan sava lortlarna teslim
edilmesi ne Türkiye için ne de Özbek ve Türkmenler dâhil topyekûn
Afganistan halk için hayrl sonuçlar ortaya çkarmaz. Bölgede taraflar arasnda uzlamann gerçekletirilmesi, bütün taraarn katlm
ile oluacak demokratik ve adil bir
yönetimin oluturulmas, yolsuzluklarn önlenip siyasi-ekonomik
istikrarn salanmas, yabanc güçlerin Afganistan’ terk etmesinin ve
yatrmlarn bu ülkeye akmasnn da
yolunu açacaktr.
SDE Uzman*
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
89
Röportaj
Masum TÜRKER:
“Kalp ‘EVET’çi, ya da ‘HAYIR’c Deiliz”
Demokratik Sol Parti Genel Bakan
Masum Türker ile bir röportaj gerçekletirdik. Zayfn hukukunun,
normal sistemin hukukunun üstünde
olmas gerektiinin üzerinde duran
Türker, “Anayasa deiikliklerinde
en önemli hususun uzlama olduunu biliyoruz. Uzlama olmadan,
siyasal diyalog gerçeklemeden bir
anayasa deiiklii daha balangçta
kendisine muhalif yaratr ve askeri
anayasadan fark olmaz “ dedi.
SD Anayasa deiiklii paketi sizce
yeterli mi?
TÜRKER: Anayasa deiiklik paketi demokratikleme için tek bana
yeterli deildir. Paketin içerii de
anayasa deiikliinin kavramak
istedii konular kavramamaktadr. Türkiye’de öteden beri özellikle
AKP bata olmak üzere anayasa deiikliini gündeme getirmektedir.
Biz Demokratik Sol Parti olarak
anayasann deitirilmesi gerektiini 1985 ylnda, yani kurulduumuz
günden bu yana söylüyoruz. Çünkü
Türkiye’de askeri rejimin en büyük
etkisi sol kanada olmutur, sola ciddi bir darbe vurmutur. Demokratik
kitle örgütü mensuplar ve liderleri 1995’e kadar siyaset yapmalar
engellenmitir. u anda da bunlar
milletvekili seçildikleri takdirde 6
ay içinde milletvekilliinden ayrlmalar gündeme getirilmitir ki biz
Demokratik Sol olarak kurucumuz
rahmetli Bülent Ecevit’ten bu yana
milletvekili seçilen bir demokratik
90
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
kitle örgütü liderinin veya mensubunun iki görevi birden sürdürmesinin
gerektiini toplumsal dinamiklerin
etkileimi açsndan önemsemi
bir partiyiz. 1995’te 2001’de ciddi
anayasa deiikliklerinin gerçeklemesine öncülük ettik. Bu anayasa
deiikliklerinde en önemli hususun
ise uzlama olduunu da biliyoruz.
Uzlama olmadan, siyasal diyalog
gerçeklemeden bir anayasa deiiklii daha balangçta kendisine
muhalif yaratr ve askeri anayasadan
fark olmaz. Bu nedenle bu anayasa deiikliinin gerçekleebilmesi
için tam demokrasi hedef olmaldr.
12 Eylül’ün sonucu sadece anayasa deiiklii deil; öncelikle seçim
yasalarndaki deiiklik çok büyük
önem tamaktadr, sonra seçim yasalarnda deiiklikle birlikte siyasi
partiler kanununda da demokratikleme açsndan baz deiikliklerin
yaplmas gerekmektedir.
SD Bu pakette sizin gördüünüz
eksiklikler nelerdir?
TÜRKER: Biz Demokratik Sol
Parti olarak AKP bir anayasa deiikliini gündeme getirmeden
önce 29 Ocak 2010 tarihinde 5 konuda milletvekillerimiz araclyla
kanun tekli verdik; ilk teklimiz
Türkiye’de yüzde 10 olan seçim
barajn yüzde 5’e düürmekle ilgiliydi. Aslnda biz seçim barajnn
tamamen kaldrlmasn istiyoruz.
kincisi, yerel yönetimlerde kesme
barajnn kaldrlmas ile ilgiliydi.
Kesme baraj olduu sürece temsil
daima güçlülerin yönünde oluyor.
Üçüncüsü, önseçim mecburiyetinin
siyasi partiler kanununa konulmasn ve bunun yüzde 90 orannda
uygulanma zorunluluu olmas gerektiiydi. Böylelikle seçilen milletvekilleri liderin vekilleri deil, kendi
bölgelerindeki halkn oylar ile aday
olmaldrlar. Dördüncü teklimiz
kadn erkek eitliine gereken özenin gösterilmesi konusuydu. Özellikle siyasi partilerin kadn kotasn
siyasi malzeme olarak kullanp, ka-
Ulusal çizgisi olmayan,
ulusal çkarlar
gözetmeyen bir
anayasann ülkede
insanlar arasndaki
uzlay, toplumsal
yaama duygusunu
pekitirmesini
beklememeliyiz.
Hatta uluslararas
arenada da bu
anayasann yaps,
toplum olarak pazarlk
gücümüzü yitirmemize
neden olur. Böylesi
düzenlemekler
tehlikelidir.
dnlar siyasette sömürmesine son
verilmelidir. Beinci teklimiz ise,
yurt dnda çalanlar için bir seçim
çevresi öngörümüzdü. 10 milletvekilinden olusun dedik, ama 5 ya da
6 vekilden de oluabilir. En azndan
yurtdnda yaayanlarn bir seçim
çevresiyle ilikilendirilmesiyle çeitli kentlerin milletvekili says
üzerinde bask unsuru olmas düzenlenmelidir. Biz bunlar tamamladktan sonra da Adalet Bakanmz (E)
Hikmet Sami Türk’ün yönetiminde
organize edilen çalmalar sonucu
biz anayasa deiiklii tasla hazrladk. Ve bu taslakta da baz önerilerimiz vard. imdi o önerilerimizden bazlar AKP’nin taslanda
yer alyor. Bunlar CHP’ye, Bar
ve Demokrasi Partisi’ne, MHP’ye
ve en son AKP’ye liderleriyle görüerek sunduk. Verdiimiz 5 teklimize destek verilmesini istedik.
Hem de anayasa deiiklii konusunda uzlama zeminin olumasna
araclk etmek istedik. Maalesef bu
konuda partiler çekimser davrandlar. AKP bu ii hzlandrd, bizim
verdiimiz önerilerin bazlarndan
yararland. AKP’nin öneri paketinde tartlmaya deer ve Türkiye’yi
demokratiklemeye deil, aksine tamamen otokrat bir yapy gelitiren
anayasa deiiklii paketi ile kar
karya geldik. Bu hali ile yasalarsa Türkiye’nin bundan sonra daha
da faizan bir ekilde kuatacan
düündüümüz madde; siyasi partilerin kapatlmasnda parlamentonun erk olmasdr. Parlamentoda
çalan milletvekilleri bu karar
veren komisyon olursa, parlamentoda olamayan partilerin bana ne
geleceini Allah bilir.
SD HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin üye dalmyla ilgili ne
düünüyorsunuz?
TÜRKER: Bu anayasa deiiklii paketinde dier olumsuz nokta,
hukukun zedelenmesidir. Kuvvetler
ayrl ortadan kalkmaktadr. Dünyann hiçbir yerinde çatan insanlarn kendi davalarnda hâkim olduu
görülmemitir. Seçim tek derece ve
yarg arlkl olmaldr. Bu konuda
belki Saytay üyelerinden 1 tanesinin olmas öngörülebilir. Ama
örnein baro bakanlarn seçtii
kii deil, Barolar Birlii’nin seçtii kii aday olmal ve Anayasa
Mahkemesi’ne atanmaldr. Üniversiteden 4 kii seçmeye gerek
yoktur. Mevcut hali ile 1 kii üniversiteleri temsil etmek için yeterlidir.
Bu konuda özellikle devlet yöneticileri arasnda seçilecek anayasada imdiki durumun düzeltilmesi
gereklidir. Bir ay önce Anayasa
Mahkeme’sinde teknik hâkim iken,
müstear yardmclna getirilen bir
kiinin bir ay sonra Anayasa Mahkemesine yedek üye olarak seçilmesi
Türkiye’de u anda anayasann oluumunun siyasal balants olan bir
kesime bir Cumhurbakanl’na braklmasnn oralardan üye alnarak
düzenlenmesinin ne kadar tehlikeli
olacan gösteriyor. Yarn öbür gün
aniden özü ve sözü AKP olan 17
Anayasa Mahkemesi üyesi ile kar
karya kalrsak hiç armayz.
Bu konuda bizim anlamadmz
nokta AKP’nin neden bu kadar acele
ettiidir. Sayn Abdullah Gül’ün süresi bitmeden bütün Anayasa Mahkemesi üyeleri deiecek! Neden
böyle süreler bitmeden bu yaplanmaya gidiliyor, bu da düündürücü.
Tabi bu konuda tahminlerimiz var.
Biz Sayn Erdoan ile görüürken
en çok üzerinde durduu konu, parti kapatlmas konusuydu. AKP’nin
rejim kart bir davran var ki bilmediimiz, her zaman kapanma riskini tamak ve yaamak istemiyor,
onun için bu ii kökten deitirmek
istiyor.
Dier kar olduumuz konu ise,
hâkim ve savclar yüksek kurulu
ile ilgilidir. Bu kurul çok çarpk ve
yanl bir kuruldur. Bu kurula 4 tane
üniversite hocas, 1 tane hukukçu
alyoruz. Bir kere hukukçunun burada ne ii var, 4 tane hoca neden var,
bunlar yargç deiller. Dier taraftan
7 asl, 4 yedek olmak üzere birinci
snfa ayrlm hâkimler arasnda
seçimin 10 bin hâkime yaptrlmas
bir kadrolamann varln ortaya
koyuyor. Çünkü son 8 yldr, rütbesi olmayan hâkimler AKP iktidar
tarafndan göreve alnd. Bunlarn
statükoya karyz, deiim yapyoruz demeleri ile aslnda yeni bir
statüko ihdas edilir. Bu anlay bir
ayrmaya, toplumda bir çatmaya
en azndan gönül birlikteliinin kaybolmasna neden olabilir.
Ulusal çizgisi olmayan, ulusal çkarlar gözetmeyen bir anayasann
ülkede insanlar arasndaki uzlay,
toplumsal yaama duygusunu pekitirmesini beklememeliyiz. Hatta
uluslararas arenada da bu anayasann yaps, toplum olarak pazarlk
gücümüzü yitirmemize neden olur.
Böylesi düzenlemekler tehlikelidir. AKP’nin bu konuda çok daha
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
91
farkl düünmesi gerektiini onlara
ilettik.
SD Askeri personelin sivil mahkemelerde yarglanmas konusunda
ne düünüyorsunuz?
TÜRKER: Bu konuda Türkiye’nin
biraz hazrlksz olduunu düünüyorum. Burada önemli olan yargnn
varldr. Sivil personelden birisini
yarglayabilmek için bir üst kademenin onay vermesi gerekiyor. u
anda askeri personele bu güvence
salanmadkça yanl olacaktr. Genel Kurmay Bakan ile Kuvvet Komutanlarn Yüce Divan’a kayrp
ilerde Kuvvet Komutan olmas söz
konusu olan bir ordu komutannn
bir iftira yüzünden sorgulanmasna
müsaade eden düzen yanltr. Ama
belli bir rütbeye gelmi olan askeri
personelin tpk valilerde olduu
gibi, Yargtay’n bir ceza mahkemesinde yarglanmas tesis edilebilirse
bir saknca görmüyoruz. Burada askeri personelin üzerine gitmek, statükoyu deitirmekle ilgili deildir.
Devlet kart bir rejimi tesis etmek
isteyenlerin kar taraf suçlayarak
kendi rejim deiikliklerini gerçekletirme alann boaltmalarna
neden olur ki, bu Türkiye’ye çok
ey kaybettirir, hukuksal güvenliin
salanmasn zedeler. Biz aslnda
herkesin ayn yerde yarglanmasn,
kimsenin imtiyazl olmasn istemiyoruz. Ama buradaki temel olgu u;
yasaya aykr olmasna ramen suçlu diye yakalanan kiilerin muhbir
olarak onlarn açklamalarna itibar
edilmesi ve bu insanlarn isimsiz
mektuplar nedeniyle yakalanmas
Türkiye’de hukuk düzenini ypratan, hukukun güvenilirliini ortadan
kaldran, hukukun bir kesiminin siyasallamasna neden olan bir duruma yol açar.
larmz da kimse görmüyor. Kimse
bizi görmedii için de onlar seçiliyor.
Bizim bildiimiz ey AKP’nin de dier partilerin de yanamyor olmas.
Bu iin ilk sorusu iktidar neden temsilde adaleti salamyor? Temsilde
adalet olmamasnn bir etkisi var;
yeni anayasa deiikliklerinde salt
çounluk çok yerde düzenlenmitir.
Ama bu salt çounluun saland
parlamentoda, baraj dolaysyla belli
oylar temsil edilmemise, o zaman
ulusal çounluk toplumun salt çounluunu asla oluturmaz. Örnein
geçen seçimlerde yüzde 34 oy, yüzde
65 çounluu salamt.
SD Anayasa deiikliinin referanduma götürülmesi süreci ile
alakal düünceleriniz nelerdir?
TÜRKER: uan eer AKP kendi
üyeleri dndaki partilerle uzla
içinde olmazsa, mutabakat salanmazsa AKP’nin alaca oy says
yetersiz olacaktr. Bunu onlarda
biliyorlar ve referanduma götürmeyeceklerdir. Ama biz bunun referanduma götürülmesini istiyoruz.
Bu konu zaten referanduma gittii
zaman, konu AKP’nin güven oylamasna dönüür. Benzer bir oylama
Turgut Özal zamannda gerçekletirildi, sonuç hüsran oldu. Güven oyunu salamak için kiilerin uzlamas
ve karsndaki insanlarn düüncelerine de itibar ederek empati içinde
yönetmesi gerekir.
SD Siz bir uzla salamaya çal-
rken, ezber bozdunuz. Bundan
sonra anayasa deiiklii ile ilgili
ne gibi admlar atmay planlyorsunuz?
SD Taraar neden uzla içinde
anayasa deiiklii paketi konusundaki sorunlar çözmeye çalmyorlar?
TÜRKER: Biz bu konuda mevcut
olan önerimizin yan sra, öneri ile
de ilgili çalmalar yapyoruz. Düüncelerimizi söyleyip gündeme getirmeye devam edeceiz. Yani batan
kalp “evet”çi, ya da “hayr”c deiliz.
Ama içinde uzlamadmz hükümler olursa tümüne de hayrc oluruz.
TÜRKER: Biz Demokratik Sol Parti
olarak bu konuyu uzla içinde çözmeye çalyoruz. Ama bizim yaptk-
SD Sizce anayasa deiikliinin
yönetimi ve yöntemi nasl olmaldr?
92
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
TÜRKER: Parlamentoda temsil
edilen partilerin 2 milletvekilinden
oluan bir uzlama komisyonu oluturmas lazm. Bu uzlama komisyonu dayatlm bir anayasa tasla
üzerinde çalmamal. Herkes kendi
daarcndaki bilgiyi ortaya koyabilmeli. Taslak madde madde hazrlanmaz. Taraar gelir, üzerinde tartrlar, birbirleri ile anlaabilmek adna
her taraf baz istemlerinden vazgeçer.
Uzlama komisyonu süreç içinde bir
anayasa metninde mutabk kalr. O
metnin altn bütün taraar imzalar.
Bu anayasa önerisi verilir ve ardndan yasalatrlr. Uzlama, birlikten
mutabakat salamaktr. Anayasa güçlüleri korumak için yaplamamaldr.
Güçlü olmayanlar koruma amac
gütmelidir. Zayfn hukuku, normal
sistemin hukukunun üstünde olmaldr. Böylelikle kendisini aznlkta
hisseden kesimler anayasada haklar
korunduu için yasal taleplerini daha
rahat dile getirebilirler.
SD Kamuoyuna iletmek istediiniz
mesajnz var m?
TÜRKER: Demokratik Sol Parti
yakn zamanda yaplacak olan seçime hazrlanyor. Bizim seçimlerdeki hedemiz özgür ve bamsz
Türkiye’dir. Özgür ve tam bamsz bir Türkiye oluturabilmek
için herkes oyunu kendi partisine
vermelidir. Böylelikle bir siyaset
mühendislii ile insanlar ürkütüp,
korkutup hiç bilmedikleri, inancn
tamadklar yerlere oy vermesinin
önüne geçilmelidir. Herkes seçime
girsin ama ald ile yetinsin. Çalarak, topluma kendini beendirerek
oyunu arttrmaya çalsn. Bu gerçekletirilebilirse bata biz olmak
üzere kendisini bu ülkeye adamaya
hazr olan bütün partilerin ne baraj derdi olur, ne de halktan kopuk
bir siyasal yap oluur. Böylesi bir
anlay, Türkiye’de demokrasinin
olumasn salar.
Röportaj: Feyzan Ece Çapa
Yarg Reformu
Anayasa Deiiklii, Siyasi
Merkezi Deitirmek midir?
Siyasi partilerin merkez ile çevre arasndaki ilikileri yeniden tanzim etmek, çevrenin
meselelerini merkeze tamak yerine, merkezin, çevre üzerindeki bir kontrol aracna veya
ajanna dönümesi bir temsil krizi yaratr. Partiler, bu surette ideolojilerden soyutlanarak salt
maddi kaynak dalmna veya sembolikletirilmi-dondurulmu kimlik kovuklar olmaya
yönelir.
Dr. Murat YILMAZ*
G
ALLE, “Güne dünyann merkezidir” dedii
için 1616’da Engizisyon
tarafndan lanetlendi. Engizisyon bu söze Galileicileri aforoz
edecek kadar kzmt. Çünkü
merkezin deimesi yerleik düzenin alt-üst olmas demekti.
Türkiye’nin geleneksel “merkez”
tartmas da bu türden bir kzgnla ve Engizisyon’a yol açmaktadr. AK Parti’nin son anayasa
deiiklik tekli, bir Engizisyon
yarglamas sonrasn temsil ediyor. AK Parti’nin, TBMM’nin ve
Türkiye’nin « kapatma travmas
»ndan ne ölçüde kurtulduu bu
teklin serencamyla ortaya çkacak.
Cumhuriyet’in ilk yllarnda Milli Mücadele’nin liderleri arasndaki mücadeleleri hatr-layalm.
Merkez-çevre dengesini daha
demokratik ve liberal bir ekilde
tanzim etmek isteyen Terakkiperver Cumhuriyet Frkas, kuruluundan 5 ay sonra tasye edilir;
Halk Frkas bu ekilde asker-sivil
bürokrasinin temsilcisi olarak
ttihatçlarn brakt mer-keze
oturur. Gazi Paa’nn 1930’da
Serbest Cumhuriyet Frkas’nn
(SCF) kuruluunda Fethi Bey’e
“Siz CHP’nin biraz solunda durursunuz” sözü, bu merkezin muhalefete çizdii snrn çevreye
mesafesini göstermektedir. Fakat
halk SCF’ye çevrenin partisi rolü-
nü atfedince merkezin senaryosu
ias eder.
Demokrat Parti (DP) de, milli ef
smet Paa’nn çizdii merkezî
snrlar içerisinde tutulmaya çallr; ancak halk DP’ye de çevrenin partisi olarak bakar. DP ise
tpk SCF’deki Fethi Okyar gibi
“ttihatç çelik çekirdek”ten gelen
merkez-i umuminin mutemet temsilcisi Celal Bayar’ liderlerinden
biri olarak bünyesinde tar. Buna
ramen DP, nüfusun ekseriyetini köylerde sabitleyen CHP’nin
merkez-çevre dengesini, nüfusun
yüzde 5’ini ehirlere yani merkeze
tayarak sarsar. Bu deiikliklere ve demokratiklemeye tahammül edemeyen merkez, 27 Mays
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
93
Dönemin önce önemli
iktisadi, sonra da siyasi
aktörü olan Turgut
Özal, bu dönüüm
gücüyle “oynak
merkez” teorisini
gündeme tar. Siyasi
sistemin merkezini
deitirmek ve halka
göre yeni bir merkez
tayin etmek için
çevrenin ve piyasann
yannda, küresel
aktörlerin de devreye
sokulmas bakmndan
Özal dönemi, eskiden
bir koputur. Daha
önce genellikle çevreyi
kontrol etmek ve
bastrmak için küresel
merkezleri kullanan
Türkiye’deki merkezî
güçler, Özal’dan
sonra bu dinamikler
karsnda giderek güç
kaybeder.
darbesi ve 1961 Anayasas ile
DP’yi tasye ederek merkezin
çevre üzerindeki kontrolünü tahkim eder. Ancak DP ile balayan
ve somut olarak her be ylda yüzde 5 artan ehirleme oran ve birçok iktisadi, toplumsal ve kültürel
deikende müahede edilen deime, ister istemez merkez-çevre
ilikilerini etkiler.
Adalet Partisi (AP), merkez-çevre
ilikisini deitirecek bir iktisadi
kalknma dönemini sürdürürken,
idam edilen Bavekil Adnan Men94
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
deres ve iki bakannn gölgesinde
mer-kezi gözetmeye çalr. Ancak artk harekete geçen Türkiye
dinamikleri, AP dnda çevrenin
yeni aktörlerini de Ankara’ya tar. Bunlarn banda Milli Nizam
Partisi ile balayan Milli Görü
Hareketi gelir. Tavanyla merkez,
tabanyla çevre hassasiyetleri gösteren ve zamanla Türk-slam ülküsü adyla bir denge ina etmeye
çalan Milliyetçi Hareket Partisi
(MHP) de bu vadide saylabilir.
Türkiye çi Partisi tecrübesi ise
mer-kezdeki elitlerin bir ksmnn
CHP emsiyesi dna çkma cesareti olarak anlamldr; ancak ksa
zamanda baarszlkla sonuçlanr
ve CHP dna çkanlarn büyük
çounlu-u bir cuntayla merkezi ele geçirmeyi dener. Merkez
çevre ilikilerini sarsan büyük
dö-nüüm, merkezdeki hizipleri
de birbirine düürür. Merkez artk
sadece çevreyi deil, kendi içinde
sarslan güç dengesini de kontrol
etmek zorundadr.
1970’lerde CHP içerisinde yaanan deiimin sonucunda genel
bakanlk yarn smet Paa’nn
karsnda kazanan Bülent Ecevit, partinin merkezî karakterini
deitirecek bir baar sergileyemez. Komünizm korkutmacasyla
sada AP emsiyesinde salanmaya çallan Milliyetçi Cephe
ise, merkezde arzu edilen karl bulamaz. 12 Eylül darbesi,
27 Mays ve 12 Mart’a nispetle
merkezin topluma sert bir müdahalesi olarak tarihe geçer. Ancak
tuhaf bir ekilde siyasetin ve hukukun kontrol altna alnd bu
dönemde, merkezin gücünün içini
boaltacak uzun vadeli piyasa dinamikleri hayata geçer.
Dönemin önce önemli iktisadi,
sonra da siyasi aktörü olan Turgut
Özal, bu dönüüm gücüyle “oynak merkez” teorisini gündeme
tar. Siyasi sistemin merkezini
deitirmek ve halka göre yeni bir
merkez tayin etmek için çevrenin
ve piyasann yannda, küresel aktörlerin de devreye sokulmas bakmndan Özal dönemi, eskiden
bir koputur. Daha önce genellikle çevreyi kontrol etmek ve bastrmak için küresel merkezleri kullanan Türkiye’deki merkezî güçler,
Özal’dan sonra bu dinamikler
karsnda giderek güç kaybeder.
Özal’n ardndan Cumhurbakan
olan Süleyman Demirel ilk beyanatnda “Devlette dengeler yerine
oturmutur” diyerek, bundan sonra merkezin deil partilerin oynayacann iaretini verir. Böylece
merkez, kazand bu mevziiyle
bir on sene daha siyasi alanda
hegemonyasn devam ettirir.
Böylece “oynak merkez”in yerini alan “oy-nak partiler” giderek
çevreden kopar ve merkezin ajan
konumuna gelerek güç kaybe-der.
Giderek daralan merkez ise bir
kriz odana döner.
Siyasi merkezin tahkimatna meydan okuyan ve merkezin toplumsal kürede belirlenmesini isteyen
aktörler, artan temsil kabiliyetlerini -Refah Partisi (RP) örnein-de
olduu gibi- siyasi kürede sergileyemezler. Siyasi merkez, özellikle
de “devletlu” elit ve sermaye, bu
yeni aktörleri dlar. Bu, sadece
siyaseten olgunlamam bir tavrn deil, iktisaden siyasi merkez
olmadan ayakta duramayacak kesimlerin edid bir sa-vunma refleksinin ifadesidir.
27 Mart 1994 mahalli idareler
seçimiyle balayan “devlet ve
rejim sorunu” tartmas, 24 Aralk 1995 genel seçimiyle pier ve
Refah-Yol koalisyonuyla servise
hazr hale ge-lir. Böylece 28 ubat
1997’deki post-modern darbeyle
siyaset zemini giderek daraltlr
ve “merkez”e hapsedilir. Bu, siyasetin çevre kökeninden kopartlarak devirilmesi veya devletletirilmesi olarak da okunabilir. Bu
sürecin son dönemdeki balangç
noktas Susurluk olayna kadar
iner. Dönemin Babakan Susurluk olayn ve bu olaya gösteri-len
tepkileri “fasa so” diyerek “ben
bilmem merkez bilir” eklinde
siyaset yapmama iradesini beyan
eder. “Aydnlk için bir dakika karanlk” eyleminde ifadesini bulan
tep-kiler ise, bir anda RP kart
bir nitelik kazanarak siyasi bel kemii olmayan ve manipü-lasyona
açk olmaktan da öte, tene tavryla “merkezî” bir karakter kazanr.
Olaya ha-raretle müdahil olmak
isteyen ANAP ise Mesut Ylmaz
ve Eyüp Ak’n ahsnda hayelie soyunarak Susurluk’u siyaset d bir alana hapseder.
18 Nisan 1999 seçimleri, bu çerçevede “siyaset d” bir mahiyet arz
eder. Ana partiler “siyaset” yapmazken, reel politii en iyi okuyup tatbik eden, Ecevit’in DSP’si
ve ziya-desiyle MHP olur. Bunda
MHP’nin bir yandan merkezde reel politie, “siyaset d siyaset”e uygun prol çizmesinin,
dier yandan tekilatlarn özellikle tarada bir bedevi asabiyetiyle
seçime “siyasi” müdahalesinin
katks olur. Bedevi enerjisiyle
bir impara-torluk kurulabilir ama
imparatorluk bedevilikle yönetilemez. Daha önce RP’nin karlat handikap, MHP’nin de
önüne çkar. MHP liderliinin
merkez vurgusu, ite bu problemi
konsolide ederek zamanla ama
stratejisini yanstr. Fakat problem, MHP’yi de içine alan siyasi
sistemden kaynaklanmaktadr. Sadece MHP deil, herkes merkezdedir. Herkesin merkezde olduu
bir yerde sahiden merkezden bahsetmek mümkün müdür? Çevreyi
kim temsil edecektir?
Reel politii baarl bir ekilde
okuyan Ecevit ailesinin DSP’si,
baarl olmasn asln-da parti diyebileceimiz bir zatiyet içermemesine ve siyaset d kalabilmesine borçlu-dur. Ecevit “bu düzen
deiecek” isyankarlndan “bu
düzen deimeyecek” noktas-na
gelerek tövbekar olmu bir dervi edasyla artk Türk siyasetinin
“merkez efendisi” unvann almaya hak kazanr. CHP ise ne merkeze ne çevreye yaranr ve tecrit
duru-munda bir stratejik açmazn
içinde merkezin yedek kulübesinde srasn bekler.
Siyasi partilerin merkez ile çevre
arasndaki ilikileri yeniden tanzim etmek, çevrenin meselelerini
merkeze tamak yerine, merkezin, çevre üzerindeki bir kontrol
aracna ve-ya ajanna dönümesi
bir temsil krizi yaratr. Partiler,
bu surette ideolojilerden soyutlanarak salt maddi kaynak dalmna veya sembolikletirilmidondurulmu kimlik ko-vuklar
olmaya yönelir.
Bu genel tablo içinde iktisaden ve
siyaseten çrndan çkan siyasi
merkez ve bu merkezin partileri pe pee gelen krizlerle çöker.
Çevreden gelerek siyasi merkezdeki boluu doldurmaya balayan AK Parti 3 Kasm 2002’de tek
bana iktidara gelir ve on yldr
bekleyen reformlar yapmaya balar. Merkez ise krizlerin yaand
Ecevit dö-neminden beri siyasi
sistemi yeniden kuatacak darbe
teebbüsleriyle meguldür. Basna aksettii kadaryla en son AK
Parti’nin kapatlmas davasna kadar yedi darbe te-ebbüsü, siyasi
merkezdeki krizin derinliini anlatmaya bal balna yeterlidir.
AK Parti hem lideri hem de kadrosuyla merkez san profesyonel siyasetçilerine göre, tabann
organik bir devam olarak dikkat
çekiyor. Tpk Özal gibi merkezi
deitirmek için çevreyi, piyasay ve küresel aktörleri motive
etmeyi baaran bir performans
göste-ren AK Parti, özellikle son
anayasa deiiklii teebbüsüyle, Galilei gibi merkezi yeni-den
tayin etmeye yöneliyor. Bunun
sonucunda da Engizisyon’la kar
karya. Merke-zin siyasi komiseri olan CHP Genel Bakan Deniz
Baykal’n “Anayasa’y ancak idam göze alarak deitirebilirsin”
sözü ve yeni kapatma davas iddialar bu bakmdan manidardr.
SDE Uzman*
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
95
Yarg Reformu
Siyaset Yapmak, Siyasallamak
Siyasallatrmak
Yaplan hiçbir darbeye yarg tekilatnn tepkisi olmamtr. 1960 darbesini ilk tebrik edenler,
28 ubat bringlerini dakikalarca ayakta alklayanlar onlar olmutu. imdi de bir bakma
yasal olmayan gizil yaplarn tasyesini amaçlayan Ergenekon soruturmasna engel
oluturmaya çalan yine baz yargsal örgütlerdir.
Doç. Dr. Mustafa AYDIN*
S
iyaset yapmak, siyasallamak
ve siyasallatrmak, sosyal
politik tartma ortammza
sklkla giren kavramlardr ve yaamakta olduumuz Anayasa deiiklii sürecinde bir kez daha güncellemi bulunmaktadrlar. Yüksek
yarg organlarnn örgütleniinde de
deiiklikler getiren paket, yukarlardaki yarg mensuplarnca eletirilmekte, Meclis ve toplum tepkiye
çarlmaktadr. Gerekçe olarak
kullanlan en belirgin kavram da yürütmenin yargy kuatmak istedii
ve siyasallatrddr. Yürütme de,
bu canhra tepkiyi üstteki bir grup
yarg mensubunun yargy siyasallatrmas olarak nitelendirmektedir.
Yani ayn olgu farkl taraarca ayn
kavramlarla anlatlmaktadr.
Gerçekten siyasallatrmak ne demektir; kim, neyi, nasl yaparsa siyasallatrm olur? Bu soruya cevap vermeden önce kimden gelirse
gelsin bu kavramlarn kullanmnda
96
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
bir olumsuz tarafn olduunun altn
çizmeliyiz. Genel olarak da burada
siyaset, siyasallamak ve siyasallatrmak kavramlarnn kullanm
balamnda olumsuz bir anlama sahip bulunmaktadr. Buna göre siyaset kirli bir eydir ve bulat yeri
de kirletir. Tabii ki belirtmeye bile
gerek yoktur ki bu durum toplumlar için fevkalade önemli olan bir
kurumsal olgunun farknda olarak
veya olmayarak toplum genelinin
gözünde aalanmas manasn tamaktadr.
Gerçi tüm entelektüalizm ifade eden
kavramlarda olduu gibi siyasete, ön
plandaki olumluluuna karlk arkada pusuya yatm bir olumsuz anlam
yüklene gelmitir. Bu durum bazen,
bilgine karlk bilgiç, entelektüele
karlk entel gibi kelimenin yapsnda biraz deiiklikle saland gibi,
bazen ayn kelimenin söyleni vurgusu veya ses tonuyla yaplabilmektedir. Mesela konuan birisini gös-
tererek “ne olacak siyasetçi” veya
“politikac” eklindeki bir ifade, yalan ima eden bu olumsuz anlamdaki
kullanmn tipik bir örneidir.
Sosyolojik olarak aralarnda hiyerarik bir fark bulunan kesimlerin
ilikilerinde alttakiler üsttekilerden
beklediklerini yeterince bulamadklar durumlarda bu gizil çeliki ortaya çkar ki bunun yaand yerlerden birisi siyaset alandr. Ne var ki
burada, sözkonusu potansiyel sorundan daha ileri bir durum sözkonusudur. Hemen belirtelim ki üphesiz
siyaset yapmak göreviyle yükümlü
birimlerin en temel görevi siyaset
yapmaktr. Burada belki siyasiler
açsndan eletirilebilecek taraf, siyaset yapmalar deil, gereken yerde
beklenen siyaseti yapmamalar veya
yapamamalardr.
Siyaset Yapmak veya Yapamamak
Siyaset üphesiz toplumsal hayat
Siyaset her eyi
siyasallatrmak yani
siyasetin konusu
yapmak zorundadr.
Bu balamda bir örnek
olarak belirtmeliyiz
ki vatandan dini
sorunlarna el atmak,
(bir dini sorunla
siyaseti dinselletirmek
olmad gibi), dini
siyasallatrmak demek
de deildir.
için yerine getirilmesi gerekli önemli ilevlerden birisidir. Çünkü ortak
sorunlarn çözülecei yer orasdr.
Siyasiler bu alan doldurabilmelidirler. dari açdan bakldnda siyasetin konusu olmayan hiçbir sorun
yoktur. Sadece baz kesimlerce salt
siyasal olarak nitelendirilen alan
deil, ekonomik, eitimsel, ailesel,
dini, adli tüm sorunlarn idari bakmdan çözümlenecei yer orasdr.
Nasl ekonomik sorunlar siyasetin
konusu ise eitim sorunlarnn, dini
hayatla ilgili skntlarn giderilecei
yer de orasdr. Birilerinin iddia ede
geldii gibi bu durum, dinin siyasete
veya siyasetin dine kartrlmas demek deildir. Yoksa baz sorunlara
çok farkl çözüm yerleri göstermek
gerekir. Hem siyasetten uzak tutmak
hem de bir baka çözüm yolu bulamamak her eyden önce toplumu basite almak demektir. Tabi belirtmeye
bile gerek yoktur ki yargnn kulland yasalar ve örgütsellik sorunlar
da siyasetin iidir.
Bilindii gibi siyasal erk yasama,
yürütme ve yarg birimlerinden
olumaktadr. Her biri kendine özgü
erkin ilevini yerine getirirler. Ama
toplum hayatnn deiik kesimleriy-
le ilgili asl çözümleyici siyaset, yürütmeye aittir. Bir baka deyile yürütme icra makamnda bir kurumdur.
üphesiz önemsiz olmamakla birlikte mesela buna göre yasama kurallar ortaya koymakla yetinir, yasama
icradan sonra aksamalar gidermeye
çalr. Ama önce ilen yürüyen bir
mekanizme vardr ve bu siyasete aittir. Demokratik ortamlarda aktif siyaset dendii zaman da genelde toplumca seçilen kesimin yürüttüü bu
i akla gelir. Hatta bu süreçte nerede
ve hangi konumda bulunursa bulunsun tüm bürokratik örgütler ve genel
olarak memur adn tayan bütün
görevliler bu siyasetin emrinde hareket ederler. Ne var ki Türkiye’de
özellikle 1960 darbesinden sonra
gerçekletirilen seçkinci yaplanmasnda seçilenler atananlarn gözetim
ve denetimine verilmilerdir.
Tabi üzerinde durduumuz konu
açsndan ülkemizde siyasetçinin
siyaseti bask altna alnm, süreç
darbeler, parti kapatmalar, açk veya
kapal tehdit ve töhmetlerle, siyasetçinin alan daraltlm, boaltlan
alan siyaset yapma yetkisi olmayanlar tarafndan doldurula gelmitir.
Böylesi bir ortamda siyasetçinin
bazen siyasetten kaçnma ama çou
kere de siyaset yapamama gibi durumlar ortaya çkmtr.
Siyasilerin siyaset yapamamas bazen beceriksizlik, kapasite ve ufuk
yetersizliinden kaynaklanr. Ama
bir baka önemli neden siyasete yaplan ciddi müdahalelerdir. Mesela
ortaya çkan ve toplumca izlediimiz tablo, bir yüksek subay kesiminin hükümete müdahale edip etkisiz
hale getirmeyi kendilerine görev bildiklerini ve bunun için de her yolu
düündüklerini göstermektedir. Tabii böylesi bir ortamda kapasitesi ne
olursa olsun siyasiler, siyasetsizlemekte ve siyaset ii, baka kurumlarca paylalmaktadr. te yazmza
konu edindiimiz siyasallama ve
siyasallatrma, böylesi bir ortamn
sorunlardr.
Siyasallamak ve Siyasallatrmak
Çok ciro yapmalarna ramen maalesef bu kavramlar her zaman yerinde
kullanlmamaktadr. Siyasallatrma
ilk bakta doas itibariyle siyasal
olmayan bir eyin birileri tarafndan
siyasete dâhil edilmesi, siyasetin
konusu haline getirilmesi anlamna
gelmektedir. Ne var ki olumsuz anlamda kullanlan bu kavram her haliyle ve herkes için olumsuz anlam
tamaz. Bir eyi siyasetin konusu
yapmann olumlu veya olumsuzluu, yukarda belirttiimiz gibi bunu
kimin yaptyla ilgilidir. Sonuç olarak hangi konuyla ilgili olursa olsun
siyasetin ilgisi siyasallatrma, hele
siyasal etkinlii bir knama gerekçesi olamaz.
Çünkü siyaset her eyi siyasallatrmak yani siyasetin konusu yapmak
zorundadr. Bu balamda bir örnek
olarak belirtmeliyiz ki vatandan
dini sorunlarna el atmak, (bir dini
sorunla siyaseti dinselletirmek olmad gibi), dini siyasallatrmak
demek de deildir. Aksine icra makamna gelip bu tür sorunlarla ilgilenmemek tabir caizse bir siyasetsizlik siyaseti gütmek demektir. Burada
yeterince çözüp çözememe ikinci
derecede bir itir. Çözer görünmü
veya çözememise bu ayrca topluma ait bir takdir konusudur. Onun
hesabn soraca yer vardr ve orada
sorar.
Siyasetin dndaki birilerinin veya
kurumlarn toplumsal baz sorunlarn siyasetin konusu yaplamayacana ilikin dayatmas ise hak ve
yetki alannn dnda o kurumun
siyasallamas demektir. Siyasallama, bir kurumun siyasete soyunmas, kendini dorudan siyasal çözümleme noktasnda görmesi anlamna
gelmektedir.
Buna göre siyasallatrma bir sorunu
her halükarda siyasetin emsiyesi altna almak anlamna alnrsa burada
ölçü bunu kimin yaptna dayanr.
Siyaset yapyorsa dorudan bir anormallik sözkonusu deildir. Anormal
olan siyasi çözümleme noktasnda
olmayan bir merciin onu bir siyasal
delil olarak kullanmasdr ki bu siyasallatrmaktan çok siyasallamak
kavramyla ifade edilebilir.
Tabi siyaset yapma ve çözümlemeMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
97
ler üretme noktasndaki kiilerin ve
mercilerin icraatlarnn da balamnn dnda olmas mümkündür. stismar veya istiskal her alanla ilgili
bir konudur. Hatta burada bir parantez açarak belirtmeliyiz ki her alann gerçek anlamda istismar bizzat
o alann mensuplarnca yaplabilir.
Tarih boyunca mesela genelde din,
dindarlar; siyaset, siyasetçiler tarafndan istismar edilmitir. Özel uzmanlk ve teknik imkân gerektiren
alanlarda bu durum çok daha açktr.
Yani buralarda dardan birilerinin
istismar iyiden zorlar. Bu balamda mesela, bilimi bilim adamlar; askerlii, meslei bizzat askerlik
olanlar; hukuku hukukçular istismar
edebilir. Bunun tipik örneklerinden
birisi çou yüksek rütbeli baz darbeci askerlerle ilgili olarak yaplan
operasyonlardr. Verilen yetki bazen
key kullanla gelmitir.
Aslnda burada kabaca istismar olarak nitelendirilen ve görevin kötüye
kullanlmas anlamna gelen eylemler bütünüyle olmasa bile çounlukla bir siyasallama olarak karmza
çkarlar.
Bir Örneklem Olarak
Yargnn Siyasallamas
Tarttmz sorunun tipik örnekle-
98
STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
rinden birisi bugün yarg alannda
yaanmaktadr. Anayasa deiiklii çerçevesinde özellikle Anayasa
Mahkemesi ve HSYK’daki yeniden yaplandrma baz yüksek yarg mensuplar ve bu arada ana muhalefet partisi CHP, yargnn AK
Parti tarafndan siyasallatrlmas
olarak nitelendirmektedir. Bilindii
üzere bu süreçte hükümetin yapt, deiiklik tasars hazrlamak,
Meclisin görevi ise görüüp karara
balamaktr ve bunlar bu organlarn
sadece yetkileri içinde bir i deil,
en temel görevleridir. Yürütmenin
görevi ise buradan çkacak yasalar uygulamaktr. Yarg örgütünün
görevi kendini konumlandrmak ve
son zamanlarda skça yapla geldii
gibi kendini yasama yerine koymak
deildir.
Yürütmenin icra ettii iin, yargya
müdahale anlamna alnacak bir siyasallatrma olmas için örgütleni
biçimine, atamalara, ald kararlarn
içeriine müdahale etmek, verilen
kararlar görmezlikten gelmek gibi
uygulamalar içermesi gerekmektedir. Ergenekon davasnda olduu
gibi birilerinin houna gitmeyen yargsal ilemleri hükümete balamak,
“bu onlarn döneminde yaplyorsa
onlarn talimatyla yaplyordur” demek de pek key bir hüküm olur.
Buna karlk yaanmakta olan süreçte baz yüksek yarg mensuplarnn
yaptklaryla yarg açkça siyasallamakta, yarg siyasete koulmaktadr.
Bir kere son zamanlarda kamuoyu
tarafndan, verilen baz kararlarn
hukuki deil siyasal olduu bilinmektedir. Yine mesela Türkiye’nin
bir demokratikleme süreci olarak
kabul edilen ve genelde askeri sivil
cunta yapsn tasye edip effaf bir
anayasal düzen amacn tayan Ergenekon davasnda örgüte destek
veren özellikle HSYK’nn siyasal
davrandnda üphe yoktur.
Bizzat anayasa deiiklii konusunda da yüksek yarg mensuplarnn,
genel siyasal diyebileceimiz polemiklerin ötesinde (eer mutlaka bir
ey söylemek ihtiyacn duyuyorlarsa) yaplmas gerekenin makullüü
üzerine bir açklama getirmeleri gerekirdi. Ama hukuksal bir açklama
yerine bir siyasal söylemi tercih etmilerdir. Zaman zaman anayasada
deiiklik yaplmaldr diyenler, onu
bir deimezlik zrhna büründürmeye çalmakta, deiim taslandaki
maddeleri galiba merulatrm olmamak için bütünüyle reddetmekte,
hatta yargy kuatmak gibi uç noktada ifadeler kullanmaktadrlar. Bir
yüksek yarg organnn bakan açkça Meclisi reddetmeye çarmakta,
Belki darbe gibi daha
somut müdahaleleriyle
asker ön planda
gözükmektedir.
Ama asker bu sivil
bürokrasiden hep
tevik ve destek göre
gelmitir. Darbelerin
bir hukuk düzeninin
askya alnd
hareketler olduu
göz önüne getirilirse
darbelere kar
çkacak ilk kesimin
bata yüksek yarg
mensuplar olmak
üzere hukuk camias
olmas gerekir.
halkn önüne geldii takdirde halk
olumsuz oy vermeye davet etmektedir. Bir açdan bu çar bir bakaldr
çarsdr.
Gerçekten de 30 maddelik deiikliin neresine kar çktklar da
belli deildir. Ancak yüksek yarg
organlar lehine youn bir mücadele verdii anlalan CHP lideri
Sayn Baykal’n konumalarndan
anladmza göre asl kar çktklar nokta, yüksek yarg organlarnn
kendi içinde bir kast sistemi gibi çalan örgütsel yapsn deitiren ve
herhangi bir medeni ülkedeki yarg
yaplanmas durumuna getirmeyi
amaçlayan üç maddedir.
Bu öyle siyasal bir tavrdr ki üç
maddenin dndaki 27 maddeyi
de görmezlikten gelmekte, son zamanlarda gördüümüz baz olaylar,
meydana gelebilecek herhangi bir
deiiklie kar, Ergenekon davas
sürecini tökezletebilecek tedbirlerin
alnd izlenimini vermektedir.
Yasa tekli hazrlama yetkisine sahip bulunan yürütme ve bir tasary
görüüp yasallatrma hak ve yetkisine sahip bulunan yasama organ
Meclis için, “böyle bir haklar yoktur” deme noktasna kadar götürebilmenin savunulabilir bir taraf yoktur.
Son zamanlarda skça kullanlan bir
ifadeyle galiba bir kuatma sözkonusudur ama bu kuatma yarg için
deil, yasama ve yürütme üzerinden
bir toplumsal kuatma için daha doru olur. Ülkemizde bir gizil yapnn
çözülüp toplumun önünün açlmasn istemeyen bir seçkinci yap vardr.
te asl siyasallama budur.
Siyasallama Bir
YönetmeArzusudur
Çou kere siyasallamann arkasndaki duygu açk olarak ifade edilmediinde de yönetenleri beenmemek, yerine göre yetersiz, yerine
göre tehlikeli bulmak ve bir biçimde
yönetime müdahale etmek, hatta duruma göre ona talip olmaktr. Bu durum özellikle, atananlar seçilenlerin
üzerine çkaran seçkinci yapnn temel özelliidir. Konunun ilgi çeken
bir dier önemli yönü, bu toplumsal
inisiyati temsil eden siyasete müdahaleci ve dolaysyla da siyaseti
elinde tutmak için çabalayan otoriter
ve totaliter bürokratik kesimin asker
ve sivil fark etmemesidir.
Belki darbe gibi daha somut müdahaleleriyle asker ön planda gözükmektedir. Ama asker bu sivil
bürokrasiden hep tevik ve destek
göre gelmitir. Darbelerin bir hukuk
düzeninin askya alnd hareketler
olduu göz önüne getirilirse darbelere kar çkacak ilk kesimin bata
yüksek yarg mensuplar olmak üzere hukuk camias olmas gerekir. Her
darbenin yapt en belirgin i, Anayasay iptal, yargnn kayna olan
meclisi ilga etmek, hukuk sürecini
askya almaktr. Bir baka deyile yarg örgütüne müdahale etmek,
yargnn srf bamszlyla deil,
içeriiyle oynamak darbelerin ilk
iidir.
Çünkü bir darbe sürecinde gerçekle-
en o olaand ilerin normal ileyen bir hukuk düzeninde yaplmas
mümkün deildir. Ne var ki yaplan
hiçbir darbeye yarg tekilatnn tepkisi olmamtr. 1960 darbesini ilk
tebrik edenler, 28 ubat bringlerini dakikalarca ayakta alklayanlar
onlar olmutu. imdi de bir bakma
yasal olmayan gizil yaplarn tasyesini amaçlayan Ergenekon soruturmasna engel oluturmaya çalan
yine baz yargsal örgütlerdir.
Burada asker ve sivil gibi tabiat itibariyle birbirinden farkl iki kesimi
bir araya getiren ortak nokta, toplum üstü bir seçkincilik yapsdr.
Amerikal ünlü siyaset bilimci C. W.
Mills’in iktidar seçkinlerini deerlendirirken kulland bir ifadeyle
“içinden geldikleri snf çkarlarnn
ve mesleki konumlarnn üzerinde
bir iktidar ortakl” sözkonusudur
ki bu, yaknl açklayacak yegâne
ilkedir. Eer meslek öncelenseydi,
yarg mensuplarnn askeri cuntalara
kar çkmamalar mümkün deildi.
kincil bir görev olarak gözüken, sistem sahiplii meslein önüne geçebilmektedir.
Bütün bunlar, dorudan siyasal olmayan kurumsal yaplarn bir siyasallama sorunu, siyaseti her haliyle
topluma ve onu temsil eden siyasilere brakmama çabasdr. Bürokratik
örgütsel yapnn genel bir demokratik ortam yerine kendini önceleyen
bir siyaset tipidir. Bu, Sayn Babakann ifadesiyle cübbe çkarmadan,
toplumla yüz yüze gelmeden yaplan
bir siyasettir.
Aslnda siyasallama genel toplumsal düzen kadar o kurumlar için de
önemli bir sorundur. Bir kesim seçkinciyi tatmin etse de toplum nezdinde saygnln zedeler. Onun
için önümüzdeki anayasa deiiklii
büyük önem tamaktadr.
Toplum bu siyasallamay krmak
zorundadr. Her kurum yer yer öncelenen ikincil ilevlerden arndrlmal, herkes kendi iini yapar hale gelmelidir. Yeterli olmasa da anayasa
deiiklii bu konuda atlm önemli
bir adm olacaktr.
SDE Uzman*
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE
99
Yarg Reformu
Anayasa Deiiklii Süreci
1987’de yaplan deiiklikle, Anayasa deiiklii teklinin kabulü için aranacak asgari
yetersay, üye tamsaysnn üçte ikisinden bete üçüne indirilmitir. Anayasa deiikliine
ilikin oylamann gizli oyla yaplmas esas getirilmi ve deiikliklerin Cumhurbakannca
halkoylamasna sunulmas konusunda yeni esaslar benimsenmitir.
Doç. Dr. Faruk BLR*
Tali kurucu iktidar bir ülkenin anayasasn, o anayasada belirlenmi usullere uyulmak suretiyle deitirebilir.
Bu durumda, bir anayasann tümden,
yeniden oluturulmas deil, mevcut
bir anayasann baz hükümlerinin
deitirilmesi sözkonusu olmaktadr.
Bu deiiklikler, mevcut anayasann
anayasa deiiklikleri için öngördüü
usullere uygun olarak yaplmakta ve
hukuki geçerliliini bu uygunluktan
almaktadr. Bu anlamda, asli kurucu
iktidarn hukuk d bir olay olmasna karlk, tali kuruculuk hukuki bir
fonksiyondur.1 Tali kurucu iktidar,
anayasann deitirilmeyecek maddeleri hariç bütün maddelerini deitirilebilir.
Günümüzde devletler yazl anayasalarnda, anayasann deitirilmesine
ilikin usulleri kendileri belirlemi ve
anayasa hükümlerinin deitirilmesini kanunlarn kabul veya deitirilmelerindeki usullerden daha farkl ve
daha güçletirici bir takm kurallara
balam bulunmaktadrlar.
1982 Anayasasnn, 17.5.1987 tarihli
tadilinden önce kabul etmi olduu
yöntemde, 1924 ve 1961 Anayasalarndaki teklif ve karar yeter saylar100 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
n aynen muhafaza etmekle birlikte,
bu anayasalarda mevcut olmayan
bir onay safhas öngörmütür.2 1982
Anayasas’nda onay yetkisi, Cumhurbakan ile halk arasnda paylalmaktadr. Cumhurbakan Anayasa
deiikliklerini, dier kanunlarda olduu gibi, bir kere daha görüülmek
üzere TBMM’ne geri göndermek ve
Meclis bu kanunu aynen kabul ettii
takdirde onu halkoyuna sunmak yetkisine sahiptir.
1982 Anayasasnda 17.5.1987 gün
ve 3361 sayl Kanunla yaplan deiiklik, Anayasann deitirilmesi
usulünü büyük ölçüde deitirmitir.
Buna göre, Anayasa deiiklii teklinin kabulü için aranacak asgari
yetersay üye tamsaysnn üçte ikisinden bete üçüne indirilmitir. Yine
bu deiiklikle Anayasa deiikliine
ilikin oylamann gizli oyla yaplmas
esas getirilmi ve Anayasa deiikliklerinin Cumhurbakannca halkoylamasna sunulmas konusunda yeni
esaslar benimsenmitir.3 Anayasa
deiiklii süreci, teklif, görüme ile
karar ve onay aamalarndan oluur
(An. md.175).
Teklif
Anayasann 175. maddesinin ilk fkrasna göre, anayasann deitirilmesi, TBMM üye tamsaysnn (550) en
az üçte biri (184 milletvekili) tarafndan yazyla teklif edilebilir. Kanun
teklierinden farkl olarak Bakanlar
Kurulu’na Anayasa deiiklik teklinde bulunma yetkisi verilmemitir.
Anayasann 175. maddesinde öngörülmemekle birlikte Anayasa deiiklik teklierinin gerekçeli olarak
verilmesi gerekir. Kanun teklierinde aranan gerekçe artnn, anayasa
deiiklik teklierinde aranmamas düünülemez. Uygulamada da
Anayasa deiiklik teklieri gerekçeli olarak verilmektedir.4 Ayrca,
Anayasann 175. maddesinin ikinci
fkrasna göre, “Anayasann deitirilmesi hakkndaki teklierin görüülmesi ve kabulü, bu maddedeki
kaytlar dnda, kanunlarn görüülmesi ve kabulü hakkndaki hükümlere tâbidir.” TBMM çtüzüü’nün 74.
maddesine göre kanun teklieri gerekçeli olarak Meclis Bakanl’na
sunulmas gerekir.5 Teklif yetersaysnn anayasay deitirme sürecinin
balangcnda aramak gerekir. Teklif
yetersaysn anayasay deitirme sürecinin bandan sonuna kadar aramak
Anayasa koyucunun amacn aan bir
yorum olacaktr.6 184 milletvekili tarafndan bir anayasa deiiklii tekli
verildikten sonra, bu teklin Anayasa Komisyonunda ve Genel Kurulda
görüülmesi srasnda artk bu teklif
yetersays aranmamaldr. Bir milletvekilinin de deiiklik önergesi verebilmesi mümkündür. Çünkü bu aama artk görüme safhasdr. Anayasa
hukukunun getirdii teklif yetersays
teklif aamasna ilikindir.7
“Meclis Bakan anayasa deiiklii
teklini ilgili komisyona havale etmeden deiiklik teklinde yer alan baz
imzalar, imza sahibi milletvekilleri
tarafndan geri alnmlarsa ve bu nedenle imza says teklif yetersaysnn
altna dümü ise, Meclis Bakan,
tekli ilgili komisyona havale etmeyip, teklif sahibi milletvekillerine iade
etmelidir. Buna karlk, anayasa deiiklii tekli verildikten sonra imza
sahiplerinden bazlarnn ölmesi veya
milletvekili sfatn kaybetmesi, teklin geçerliliini etkilemez. Çünkü böyle bir durumda verildii an geçerli olan
bir teklif vardr.”8
Anayasa deiiklik teklieri, TBMM
Bakanl tarafndan Anayasa komisyonuna havale edilir. Anayasa Komisyonu Anayasa deiiklik teklierini
aynen veya deitirerek kabul veya
reddedebilirler, birbirleriyle ilgili gördüklerini birletirerek görüebilirler
(TBMM çtüzüü, md. 35). Anayasa
Komisyonunda görüülen Anayasa
deiiklik teklieri hakknda komisyon bir rapor düzenler ve bu rapor ile
birlikte Anayasa deiiklik teklieri
Meclis Bakanl’na gönderilir.
Anayasann 4. maddesine göre, “Anayasann 1 inci maddesindeki Devletin
eklinin Cumhuriyet olduu hakkndaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi
hükümleri deitirilemez ve deitirilmesi teklif edilemez”. Bu maddeye
göre Anayasann ilk üç maddesinin deitirilmesine ilikin anayasa deiiklii tekli verilemez. Böyle bir teklif verilir ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Bakannn bu tekli, teklif sahiplerine
iade etmesi gerekir.9
Görüme
Anayasann 175. maddenin birinci fkrasna göre, Anayasann deitirilmesi
hakkndaki teklier Genel Kurulda iki
defa görüülür. ki defa görüülmesinin amac, Anayasa deiikliklerinin
aceleye getirilmemesi, üzerinde titizlikle durulmas ve iki görüme arasnda
kamuoyunun çeitli yollardan bilgilenmesine ve tartmasna imkân tannmasdr. Anayasa deiikliklerine ilikin
teklierin görüülmesi, 175. maddedeki kaytlar dnda, kanunlarn görüülmesi hakkndaki hükümlere tabidir.
ki defa görüülme art (ivedilikle
görüülememe), anayasa deiikliine
ilikin teklierin görüülmesi usulünü
dier kanunlarn görüülmesi usulünden ayran tek farktr. “kinci görümeye, birinci görümenin bitiminden
krksekiz saat geçmeden balanamaz.
kinci görümede yalnzca maddeler
üzerinde verilmi deiiklik önergeleri
görüülür, birinci görümede üzerinde
deiiklik tekli bulunmayan bir madde hakknda ikinci görümede önerge
verilemez” (TBMM çtüzüü, md. 93).
Anayasa deiikliklerinin öncelikle
görüülmesini yasaklayan herhangi bir
hüküm bulunmamaktadr. Dolaysyla
TBMM çtüzüü’nün 52. maddesinin burada uygulanmas mümkündür.
Bu maddeye göre, “Genel Kurula
sevk edilen bir komisyon raporu veya
herhangi bir metin, aksine karar alnmadkça datm tarihinden itibaren
krksekiz saat geçmeden görüülemez.
Bu süre geçmeden gündeme alnmas,
gündemdeki kanun tasar ve teklieri
ile komisyonlardan gelen dier ilerden birine öncelik verilerek bu ksmn
ilk srasna geçirilmesi, Hükümet veya
esas komisyon tarafndan gerekçeli
olarak Genel Kuruldan istenebilir. Bu
takdirde, Genel Kurul, iaret oyuyla
karar verir.”
Anayasa deiiklik teklierinin Genel Kuruldaki birinci görümelerinde,
teklin tümü görüülür. Anayasa deiiklik teklierinin tümü üzerindeki
görümeler bittikten sonra, maddelere
geçilmesine ilikin oylama yaplr. Bu
oylama gizli olarak yaplr. Maddelere
geçilmesine ilikin oylamada aranmas gereken çounluk üye tamsaysnn
bete üç çounluu deil, Anayasann
96. ve çtüzüün 146. maddesinde yer
alan toplantya katlanlarn salt çounluudur. Anayasa Mahkemesi de maddelere geçilmesine ilikin oylamada
aranmas gereken çounluun basit çounluk olduuna karar vermitir. Buna
göre, “Anayasann 175. maddesiyle çtüzüün 93. ve 94. maddelerinde, Anayasa deiiklik teklierinin iki defa görüülmesinin zorunlu olduu, teklin
birinci görümesi srasnda maddelerin
ayr ayr görüülüp oylanaca, tüm
maddelerin oylanmasnn tamamlanmasndan 48 saat sonra ikinci görümenin açlaca, bu görümede de tüm
maddelerin ayr ayr oylanaca, oylamalar tamamlandktan sonra teklin
tümü üzerindeki oylamada gerekli çounluun salanmasyla teklin kabul
edilmi olaca, birinci oylamada yeterli çounluu alamayan maddelerin,
ikinci oylamada da yeterli çounluu
alamamas durumunda reddedilmi
saylaca öngörülmektedir. Anayasann 175. maddesi, Anayasa deiiklik
teklierinin iki defa görüülmesini zorunlu klmaktadr. Birinci görümenin
ardndan yaplacak oylamalarda yeterli
çounluu salayamayan maddelerin
reddedilmi saylmas, ikinci görümeyi engelleyici bir yoruma geçerlik
tannmas anlamna gelir. Oysa çtüzüün 94. maddesinin ikinci fkrasna
göre birinci görümede gerekli çounlukla kabul oyu alamayan bir madde,
ancak ikinci görümede de gerekli
çounlukta kabul oyu alamamsa reddedilmi olur. Bu nedenle, deiiklik
teklinin maddeleri hakkndaki birinci
görümenin ardndan yaplacak oylamadaki çounluun, Anayasann 148.
maddesinde denetim ölçütü olarak
öngörülen “oylama çounluu” kapsamnda olmadnn kabulü gerekir.”10
Birinci görümede gerekli çounlukla kabul edilmeyen bir anayasa deiikliinin akibeti ne olur? TBMM
çtüzüü’nün 94. maddesinin ikinci
fkrasna göre, “birinci görümede gerekli çounlukla kabul oyu alamayan
bir madde ikinci görümede de gerekli
çounlukla kabul oyu alamamsa reddedilmi olur”. çtüzüe göre, birinci görümede reddedilmi maddeler
hakknda da ikinci görümede oylama
yaplmas gerekir. kinci görümede
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 101
yaplan oylamalarda gerekli çounluk
salanamazsa ancak bu durumda deiiklik reddedilmi olur.11
Anayasa deiikliklerinin görüülmesinde, teklin maddelerine geçilmesinin oylanmas, birinci görümede maddelerin oylanmas, birinci görümeden
48 saat sonra yaplacak olan ikinci
görümede maddelerin oylanmas ve
teklin tümünün oylanmas biçiminde dört farkl oylama yaplmaktadr.
Anayasann 148. maddesinde denetim
ölçütü olarak öngörülen oylama çounluundan ikinci görümelerdeki
maddelere ilikin oylama ile Anayasa
deiiklik teklinin tümü üzerindeki
yaplacak son oylamadaki çounluun
anlalmas gerekir.12
Karar ve Onay
Anayasa deiiklik teklierinin kabulü için üye tamsaysnn bete üçü
ve üçte ikisi olmak üzere, iki deiik
karar yeter says öngörmütür. Anayasa deiiklii tekli, bete üç (330
üye) veya daha fazla fakat üçte ikiden (367 üye) az oyla kabul edildii
takdirde, Cumhurbakannn kanunu
tekrar görüülmek üzere Meclise geri
göndermesi veya kanunun halkoyuna sunulmas gibi iki ihtimal ortaya
çkmaktadr. Cumhurbakannn geri
göndermesi halinde anayasa deiiklii sürecinin devam edebilmesi için,
Meclisin bu Anayasa deiikliini üye
tamsaysnn en az üçte iki çounluu
ile mi yoksa bete üç çounluu ile mi
aynen kabul etmesi gerektii konusu
tartmaldr. Doktrinde hakim olan
görü Meclisin bu Anayasa deiikliini üye tamsaysnn en az üçte iki çounluu ile kabul etmesi yönündedir.
Ancak Anayasa Mahkemesi’ne göre,
geri gönderme halinde üçte iki ço-
102 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
unluk zorunlu deildir; bete üç çounluk yeterlidir. “Maddenin üçüncü
fkrann birinci tümcesi, Cumhurbakannn geri gönderme yetkisi bulunduunu öngörmekte, ikinci tümcesinde ise Meclis, geri gönderilen Kanunu,
üye tamsaysnn üçte iki çounluu
ile aynen kabul ederse Cumhurbakan bu Kanunu halkoyuna sunabilir
ifadesi yer almaktadr. Halkoyuna sunabilme bir seçim hakknn varlna
iaret etmektedir. Seçim hakknn kullanm üçte iki ile kabul kouluna balanm bir sonuçtur. Üçte iki ve üzeri
bir çounlukla kabul edilen Anayasa
deiikliinin halkoyuna sunulmas
zorunluluu ortadan kalkmakta, bu
çounluun salanamamas durumunda uygulanacak kural 175. maddenin
dördüncü fkrasnda yer almaktadr.
Buna göre, üçte ikiden az ve bete üçten fazla bir çounlukla kabul edilen
Anayasa deiiklikleri halkoyuna sunulmak zorundadr. Üçüncü fkrann
lafzndaki üçte iki çounluu ile kabul
ederse ifadeleri, baka çounluklarla
da kabul edilme olanann varlna
iaret eder. Üçte iki çounluu ile kabul ederse” ifadesi, “ancak üçte iki çounluu ile kabul edilebilir” ifadesiyle
mantksal olarak özde deildir. Bu
ifade, üçüncü fkradaki sunabilir yüklemine balanm bir koul olduundan, bunu ancak üçte iki çounluu ile
kabul edilebilir biçiminde bir önermeye dönütürmek olanakszdr.” 13 Anayasa Mahkemesi’nin bu yorumunun,
anayasa deiikliklerini kolaylatrmay amaçlayan 1987 deiikliinin
ruhuna daha uygun olduunu söylemek mümkündür.14
Geri gönderme halinde gerekli çounlukla kabul edilen Anayasa deiikliini Cumhurbakan, ya halkoyuna
sunabilir veya onaylayarak kesinletirebilir. Cumhurbakan bete üçle üçte
iki arasnda oyla kabul edilmi bir anayasa deiikliini geri göndermezse,
sözkonusu kanunun halkoyuna sunulmas zorunludur. Dier bir ifadeyle,
bu durumda Anayasa, zorunlu halkoylamas yöntemini benimsemi ve üçte
ikiden az oyla kabul edilen bir anayasa
deiikliinin sadece Cumhurbakannn onayyla kesinlemesine izin vermemitir (zorunlu halkoylamas).
Anayasa deiikliine ilikin kanun
Meclisteki ilk oylamada üçte iki veya
daha büyük bir çounlukla kabul edildii takdirde ise, üç ihtimal ortaya çkmaktadr; Cumhurbakan, bu kanunu
tekrar görüülmek üzere Meclise geri
göndermek, dorudan doruya halkoyuna sunmak veya onaylayarak kesinletirmek seçeneklerine sahiptir. Son
durumda, anayasa deiikliine ilikin
kanun Resmi Gazete’de yaymlanarak yürürlüe girer.15 Geri gönderme
halinde, deiiklik tekrar üye tamsaysnn bete üç çounluu ile aynen
kabul edilmesi gerekir. Bu takdirde
de, Cumhurbakannn, deiiklii ya
onaylamak veya halkoyuna sunmak
gibi iki seçenei bulunmaktadr (ihtiyari halkoylamas).
Cumhurbakannn onay safhasna
ilikin yetkileri, anayasa deiikliini
halkoyuna sunmak veya tekrar görüülmek üzere Meclise geri göndermekten ibarettir. Cumhurbakannn
deiiklikleri Meclise geri gönderme
yetkisi, Cumhurbakannn kanunlar bir kere daha görüülmek üzere
TBMM’ne geri gönderme yetkisini
düzenleyen 89. maddedeki usule tabidir. Yani, geri göndermenin onbe gün
içinde ve gerekçeli olarak yaplmas
gerekir. Meclis, geri gönderilen Anayasa deiikliini aynen kabul etmeyip bunda yeni bir deiiklik yapt
takdirde, Cumhurbakan sözkonusu
deiiklii tekrar Meclise geri gönderebilir. Cumhurbakan Anayasa deiikliinin tümünü veya sadece baz
maddelerini halkoyuna sunabilir. Bu
durumda halkoylamasna sunulmayan maddeler yaymlanarak yürürlüe
girer . Ancak bu hükmü Anayasann
175. maddesinin yedinci fkrasyla
birlikte deerlendirdiimizde, Cum-
hurbakannn bu yetkisinin Meclisçe
anayasa deiikliinin halkoylamasna ilikin herhangi bir hüküm öngörmedii durumlarda geçerli olabileceini söylemek mümkündür. Baka bir
ifadeyle Meclis Anayasa deiikliinin halkoylamasna sunulmas halinde birlikte oylanacan öngördüü
durumlarda, Cumhurbakannn anayasa deiikliini bir bütün halinde
halkoylamasna sunmas gerekir.
Halkoylamas
1982 Anayasas bir durumda zorunlu
iki durumda ihtiyari halkoylamasn
benimsemitir. Buna göre, Cumhurbakan bete üçle üçte iki arasnda oyla
kabul edilmi bir anayasa deiikliini
geri göndermezse, sözkonusu kanunun halkoyuna sunulmas zorunludur.
Anayasa deiikliine ilikin kanun
Meclisteki ilk oylamada üçte iki veya
daha büyük bir çounlukla kabul edildii takdirde ve geri gönderme halinde,
deiiklik tekrar üye tamsaysnn bete
üç çounluu ile aynen kabul edilmesi
durumda halkoylamalar ihtiyaridir.
Anayasann 175. maddesinin 7. fkrasna göre, “Türkiye Büyük Millet Meclisi
Anayasa deiikliklerine ilikin kanunlarn kabulü srasnda, bu Kanunun halkoylamasna sunulmas halinde, Anayasann deitirilen hükümlerinden,
hangilerinin birlikte hangilerinin ayr
ayr oylanacan da karara balar”.
Anayasann bu hükmüne göre, TBMM
Anayasa deiikliklerine ilikin kanunlarn kabulü srasnda, halkoylamasnda
Anayasann deitirilen hükümlerinin
birlikte mi yoksa ayr ayr m oylanacan anayasa deiikliine ilikin kanunda kararlatrabilir. Anayasada bu
yetki TBMM’ne verilmitir. Anayasann 175. maddesinin 7. fkrasnn getirili amac, gerekçesinde, “Halkoyuna
sunulmasnn Anayasann deitirilen
her hükmü için ayr ayr yaplmas kararlatrld takdirde, oylama sonunda
baz hükümlerin benimsenmesi, bazlarnn ise reddi mümkün olabilecek,
böylece halkoylamasnn daha salkl
ekilde sonuçlanmas ve baz hükümler reddedilmi olsa bile hiç olmazsa
benimsenen deiikliklerin yürürlüe
girmesi salanm olacaktr” biçiminde
açklanmtr. Halkoylamasnda hangi
hükümlerin birlikte, hangi hükümlerin
ayr ayr oylanacana ilikin hüküm,
Anayasa deiikliinin halkoylamasnda kabulü ve reddi sonucunu douracak nitelikte önemli bir hükümdür.
Bu hükümle maddeler arasnda yaplan
ayrma göre baz maddelerin kabulü
salanaca gibi, Anayasa deiikliinin bütün olarak reddedilmesi de salanabilir. Dolaysyla halkoylamasna
ilikin hüküm, Anayasa deiikliinin
kaderini belirlemede etkili olabilecektir16 . Ancak buna ramen Anayasa
deiikliinde halkoylamasna ilikin
maddenin Anayasa metninden olduu-
nu söylemek mümkün deildir. Bu hüküm Anayasa deiikliinin yürürlük
maddesidir.
Anayasa Deiikliinin Halk Oyuna Sunulmas Hakknda Kanun’un 1.
maddesine göre, “Anayasa gereince
yaplacak olan halk oylamalarnda bu
Kanun hükümleri uygulanr. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 298
sayl Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri hakknda Kanunun
bu Kanuna aykr olmayan hükümleri
tatbik edilir.”. Bu Kanun’un 2. maddesine göre, “Anayasa deiikliinin halkoylamas, ilgili Anayasa deiiklii
Kanununun Resmi Gazetede yaymn
takip eden altmnc günden sonraki
ilk pazar günü yaplr”17. “Halkoyuna
sunulma ilemleri, Yüksek Seçim Kurulunun yönetim ve denetiminde seçim
kurullarnca yürütülür. Yüksek Seçim
Kurulu, Anayasa deiikliklerinin halkoyuna sunulmas için bütün tedbirleri alr ve hazrlklar yapar. Kurul,
halkoylamasnn salkl ve düzenli
bir ekilde gerçeklemesini salamak
amacyla gerekli ilke kararlarn almaya yetkilidir” (md. 3). Halkoyuna
sunulan Anayasa deiikliklerine ilikin kanunlarn yürürlüe girmesi için,
halkoylamasnda kullanlan geçerli
oylarn yarsndan çounun kabul oyu
olmas gerekir (An. Md. 175/6).18
Selçuk Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Öretim Üyesi*
1. Özbudun, Ergun, Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2002, s. 147- 148.
2. Has, Volkan, Anayasa’y Deitirme Süreci, Ankara 2009, s. 10; Tunç, Hasan- Bilir, Faruk- Yavuz, Bülent, Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2009, s. 69.
3. Tülen, Hikmet, “Gündemin Deimeyen Konusu: Anayasa Deiiklik Tartmalar”, AÜEHFD, C: IV, Say: 1- 2, Yl: 2000, s. 200.
4. Nezirolu, rfan, Türk Parlamento Hukukunun Temel Kavramlar, Ankara 2008, s. 35.
5. Has, s. 35.
6. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s. 150; kar görü için bkz. Nezirolu, s. 34.
7. Gözler, Kemal, Anayasann Deitirilmesi, http://www.anayasa.gen.tr/anayasadegisikligi.htm. (e. t. 23.04. 2010).
8. Gözler, Kemal, Anayasann Deitirilmesi, http://www.anayasa.gen.tr/anayasadegisikligi.htm. (e. t. 23.04. 2010).
9. Gözler, Kemal, Anayasann Deitirilmesi, http://www.anayasa.gen.tr/anayasadegisikligi.htm. (e. t. 23.04. 2010).
10. AYM, E. 2007/72, K. 2007/68, k. t: 05.07.2007, Resmi Gazete: 07.08.2007/26606.
11. Gözler, Kemal, Anayasann Deitirilmesi, http://www.anayasa.gen.tr/anayasadegisikligi.htm. (e. t. 23.04. 2010).
12. Özbudun, Ergun, Anayasa Hukuku, Anadolu Üniversitesi Açköretim Fakültesi Yayn, Eskiehir 2009, s. 96; AYM, E. 2007/72, K. 2007/68, k. t: 05.07.2007, Resmi
Gazete: 07.08.2007/26606.
13. AYM, E. 2007/72, K. 2007/68, k. t: 05.07.2007, Resmi Gazete: 07.08.2007/26606.
14. Özbudun, Anayasa Hukuku, s. 95.
15. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s. 156.
16. Has, s. 111.
17. 3/3/2010 tarihli ve 5955 sayl Kanunun 1. maddesiyle bu maddede yer alan “yüzyirminci günden” ibaresi “altmnc günden” olarak deitirilmitir.
18. Bugüne kadar be kez halkoylamas yapld. lk halkoylamas, 27 Mays 1960 darbesinin ardndan hazrlanan 1961 Anayasas için yapld. Bu halkoylamasnda
yüzde 61.7 evet, yüzde 38. 3 hayr oyu kullanld. Katlm oran ise yüzde 81. 9 Temmuz 1961’deki halkoylamasnda 1961 Anayasas kabul edildi. kinci halkoylamas
ise 12 Eylül darbesinin ardndan hazrlanan 1982 Anayasas için 7 Kasm 1982’de gerçekletirildi. 1982 Anayasas halkoylamasnda yüzde 91.4 evet, yüzde 8.6 hayr
oyu kullanld. Katlm oran ise yüzde 91.3. Üçüncü halkoylamas ise 1982 Anayasas’nn geçici 4’ncü maddesi ile getirilen siyasal yasaklarn kaldrlp kaldrlmamas konusunda yapld. 6 Eylül 1987’de gerçekletirilen halkoylamasnda siyasi yasaklar yüzde 49,8 hayr oyuna karlk yüzde 50,2 evet oyuyla kaldrld. Katlm
oran yüzde 93.6. Dördüncü halkoylamas Anayasa’nn 127’nci maddesindeki yerel seçimlerin 1 yl erkene alnp alnmamas konusunda yapld. 25 Eylül 1988’de
yaplan halkoylamas, seçmenin iradesinin hayr olarak yansd ilk halkoylamas oldu. Bu halkoylamasnda yüzde 65 hayr, yüzde 35 evet oyu kullanld. Katlm
oran yüzde 88.8. Beinci halkoylamas ise 25 Ekim 2007 ylnda yapld. Bu halkoylamasnda Cumhurbakannn halk tarafndan seçilmesi bata olmak üzere bir
takm Anayasa deiiklikleri için oy kullanld. Halkoylamasnda yüzde 68.9 evet, yüzde 31.01 hayr oyu kullanld. Katlm oran ise yüzde 67.5, Türkiye statistik
Kurumu Halkoylamas Sonuçlar Veri Taban, http://tuikrapor.tuik.gov.tr. (e. t. 22.04.2010)
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 103
Yarg Reformu
HSYK’ya likin Deiiklik
Teklifi ve Kuvvetler Ayrl
Yedi üyeden oluan HSYK’nn üye saysnn azl, üyeleri; adli ve idari yargnn ileyiinde
ve Yargtay ile Dantay’n oluumunda çok güçlü yetkilere sahip kiiler haline getirmektedir.
Adalet Bakannn bakan ve yine tabii üye olarak Bakanlk müstearnn katlmamas
durumunda Kurulun toplanamamas, bu iki üyeyi önemli hale getirmekteydi.
Doç. Dr. Yusuf evki HAKYEMEZ*
H
SYK, Türkiye’de adli ve
idari yargda görev yapan
hakim ve savclarn meslee
kabulü dahil tüm özlük haklar konularnda güçlü yetkilerle donatlm
olan idari bir birimdir. Kurul, adli ve
idari yargdaki hakim ve savclarn,
meslee kabulden meslekte kalmalar
uygun görülmeyenler hakknda karar vermeye, atama ve nakletmeden
yükselmeye kadar çok deiik yetkilerle donatlmtr. Öte yandan Yargtay üyelerinin tümünü ve Dantay
üyelerinin dörtte üçünü yine HSYK
seçmektedir. Bu güçlü yetkiler sayesinde HSYK’nn adli ve idari yargnn oluumu ve ileyii balamnda
siyasal sistem içerisinde çok önemli
bir konuma sahip olduu göze çarpmaktadr.
Bununla birlikte 1982 Anayasasnda
öngörüldüü ekliyle HSYK, oluumu, kulland yetkiler ve kararlar
dolaysyla deiik zamanlarda eletirilerin merkezinde yer almaktadr.
Haliyle bugüne dein verdii pek çok
kararla birlikte HSYK, ayn zamanda yarg bamszl ve tarafszl
104 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
açsndan ciddi sorunlara yol açmaktadr. Bu biçimdeki sorunlarn ortaya çkmas önemli ölçüde Kurulun
1982 Anayasasndaki oluumundan
kaynaklanmaktadr. te bu nedenle,
bugüne dein karlalan sorunlarla
birlikte HSYK’nn yeniden yaplandrlmas bir zorunluluk halini almtr. Avrupa Birlii ile üyelik müzakerelerinin devam ettii süreçte 23. fasl
kapsamnda “yarg ve temel haklar”
bal altnda bu konu gündeme gelmi olmakla birlikte, özellikle son
yllarda Kurulun verdii kimi kararlar üzerine HSYK’nn yeniden yaplandrlmas Mart 2010’da açklanan
Anayasa deiiklii paketine de dahil
edilmitir. u anda paket Anayasa
Komisyonundan geçmi ve TBMM
Genel Kurulunda görüülmeye balanmtr. Bu balamda HSYK’yla ilgili paketteki hükümler bugüne dein
karlalan sorunlara yönelik olarak
ne biçimde çözümler sunabilecektir?
Bu hususlarn irdelenmesi gerekmektedir.
1982 Anayasasndaki ekliyle HSYK
balamnda yaplan en önemli ele-
tiriler, Kurulun oluumunda Adalet
Bakan ve Adalet Bakanl Müstearna yer verilmesi, yedi kiiden
oluan Kurulun yargnn bütünü yerine sadece be üye ile Yargtay ve
Dantay’dan gelen üyelere temsil
imkan salamas, Kurulun ayr bir
örgüt ve sekreteryaya sahip olmamas
ve Kurul kararlarna kar yarg yoluna bavurulamamas noktalarnda
odaklanmaktadr. Anayasa deiiklii teklinde bu hususlara yönelik baz
somut önerilere yer verilmektedir.
HSYK’ya ilikin teklin yenilik getirdii en önemli hususlarn banda
Kurulun oluumu ile ilgili düzenlemeler gelmektedir. Deiiklik teklinin Anayasa Komisyonundan geçen eklinde oluumla ilgili olarak
u hüküm yer almaktadr: “Kurulun
Bakan Adalet Bakandr. Adalet
Bakanl Müstear Kurulun tabii
üyesidir. Kurulun, dört asl üyesi,
nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköretim kurumlarnn hukuk, iktisat
ve siyasal bilimler dallarnda görev
yapan öretim üyeleri, üst kademe
yöneticileri ile avukatlar arasndan
Cumhurbakannca, üç asl ve üç yedek üyesi Yargtay üyeleri arasndan
Yargtay Genel Kurulunca, iki asl ve
iki yedek üyesi Dantay üyeleri arasndan Dantay Genel Kurulunca,
bir asl ve bir yedek üyesi Türkiye
Adalet Akademisi Genel Kurulunca
kendi üyeleri arasndan, yedi asl ve
dört yedek üyesi birinci snf olup, birinci snfa ayrlmay gerektiren nitelikleri yitirmemi adli yarg hakim ve
savclar arasndan adli yarg hakim
ve savclarnca, üç asl ve iki yedek
üyesi birinci snf olup, birinci snfa
ayrlmay gerektiren nitelikleri yitirmemi idari yarg hakim ve savclar
arasndan idari yarg hakim ve savclarnca, dört yl için seçilir”.
Anayasa Deiiklii Teklifi
Kolaylkla fark edilebilecei gibi
Anayasa deiiklii tekli ile Kurulun asl üye says 22’ye çkarlm ve
geni temsil esasna dayal karma oluum yöntemi benimsenmitir. Deiiklik teklindeki ekliyle HSYK’da
artk Yargtay ve Dantay’n temsil
tekeline son verilmekte, oluumdaki
yenilikler olarak ilk derece mahkemeleri yannda yarg dndan seçilen
üyelere de yer verilmekte ve ayrca
üye says artrlmaktadr. Anayasa deiiklii tekliyle HSYK’nn
oluumuna ilikin getirilen yeni modelde baz eletirilebilecek hususlar olmakla birlikte bir bütün olarak
Kurula ilikin yeni oluum eklinin
özde Avrupa standardna ulamay
salayabilecek olumlu bir nitelik arz
ettii belirtilmelidir. Kurulda yüksek yargnn arl yerine yargnn
bütününün orantl temsiline imkan
salanmas sayesinde artk adli ve
idari yarg ilk derece mahkemelerinde görev yapan hakim ve savclar
hakknda karar veren HSYK’nn oturumlarnda ilk derece mahkemelerindeki yarg mensuplar arasndan seçilen belli sayda üyenin de bulunmas
imkan salanm olacaktr. kinci
olarak, üye saysnn artrlmas ile
Kuruldaki karar alma sürecinde arkadalk ilikileri, kiisel kayrma ve
benzeri subjektif karar alma imkân
dourabilecek durumlarn yaanmas
ihtimali azalacaktr. Üçüncü olarak,
yargnn dndan seçilen üyelerin
de yer ald ekliyle HSYK, karma
oluum yöntemiyle Kurul toplantlarnda farkl eilimleri de dikkate
alma imkânna kavuacak ve böylece Kurul kararlarnda nitelikli bir
çounluun blok halinde belli bir
eilim dorultusunda karar vermesi
örneklerinden bahsedilemeyecektir.
Dördüncü olarak, çounluu yargdan gelen üyelerden olmak artyla
Kurulda belli sayda yarg dndan
seçilen üyenin yer almas korporatizmin olumsuz etkilerini bertaraf edebilecektir.
Bu balamda demokratik meruiyete yönelik katky salama açsndan
parlamentonun Kurula belli sayda
üye seçmesi daha isabetli formülasyon olarak kabul edilmekle birlikte,
teklif metninde TBMM’nin Kurula
üye seçmesine yer verilmedii göze
çarpmaktadr. Bunun yerine teklifte,
halkn oyu ile seçilen Cumhurbakanna Kurula dorudan dört üye seçme
imkân verilmesi bu aç belli ölçüde
kapatabilecektir. Zikredilen dört üyenin yarg ile ilgili konularda çalan
öretim üyeleri, yüksek yönetici ve
avukatlar arasndan seçilmesi Kurul
çalmalarna dardan bakan farkl
bir bak açs olarak olumlu katklar
salayabilecektir. Bununla birlikte
aralarnda talya, Fransa, spanya ve
Portekiz gibi birçok Avrupa ülkesindeki yargsal kurullarda parlamentonun seçtii belli sayda üyeye yer
verilmekte ve Venedik Komisyonunun 2007 tarihli “yargsal atamalar”
balkl raporunda yargsal kurullarda demokratik meruiyeti salamak
amacyla hukukçu öretim üyeleri
ve dier hukukçu kiiler arasndan
parlamento tarafndan üye seçilmesi
gerektii ifade edilmektedir . Avrupa
Konseyinin bir dier danma organ konumundaki Avrupa Hakimleri
Danma Konseyi de yargsal kurullarn daha salkl karar verebilmesi
balamnda karma oluum yöntemini önerirken, kurulun belli saydaki
üyesini parlamentonun seçmesinin
mümkün olabileceine iaret etmektedir . Bu balamda Anayasa deiiklii teklinde Cumhurbakan yerine
TBMM’nin bu biçimde üye seçme
imkanna yer verilmesi daha isabetli
bir formülasyon olabilirdi. Özellikle
1961 Anayasasndan bu yana bürokrasinin parlamento üzerindeki vesayetinin arln gittikçe arlaan
biçimde hissettirmekte olduu Türkiye gibi bir ülkede, yasama organnn
HSYK’ya belli sayda üye seçme imkan ile donatlmasnn siyaset kurumu açsndan daha anlaml bir deiiklik olarak deerlendirilmi olaca
belirtilmelidir.
Kurulda Adalet Bakannn bakan
olarak yer almasnn ilk bakta yarg bamszl açsndan sorunlu
olduu ifade edilebilirse de, teklif
metninde Bakann sadece Genel Kurul toplantlarna katlaca, Anayasa
deiiklii ile birlikte oluturulmas
planlanan üç dairenin toplantlarnn
hiçbirine katlmayaca düünüldüünde, bu ekliyle Bakann Kurul’a
üye olarak yer almasnn pek bir sorun tekil etmeyecei belirtilmelidir.
Çünkü deiiklik teklinde denetim
yapma, soruturma izni verilmesi,
disiplin cezas verme, ter, atama,
nakil ve yarglama yetkisi ile ilgili
konularda karar verme yetkisi dairelere braklmtr. Dolaysyla Adalet
Bakan bu toplantlarn hiçbirisine
katlamayacaktr. Bakann sadece
HSYK Genel Kuruluna katlmasna
imkan salayan oluum tarz Avrupa
standard ile de çelimemektedir. Nitekim Venedik Komisyonunun 2007
tarihli “Yargsal Atamalar” balkl
raporunda Adalet Bakannn Kurulun disiplin ileri gibi toplantlarna katlmasnn uygun olmayaca
özellikle vurgulanmaktadr . Bunun
gibi 2008 Anayasa deiiklii sonrasndaki ekliyle Fransa’da da Adalet
Bakannn Yüksek Yarg Konseyinin
disiplin konularna ilikin olanlar
dndaki toplantlarna katlmnn
sürdürüldüü görülmektedir . Kald ki, parlamenter bir rejimde adalet
hizmetlerinin iyi ilemesinden dolay
parlamentoya kar yarg mensuplar
ya da HSYK üyeleri deil, Adalet Bakan sorumlu olduuna göre, böylesi
bir sorumluluk altnda bulunan Adalet Bakannn HSYK’da bulunmas
gerekmektedir . Anayasa deiiklii
teklinde Adalet Bakanl MüsteMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 105
arnn da HSYK’daki tabii üyelii
devam etmekte ise de, önemli bir
yenilik olarak artk Müstear Kurul
çalmalarn bloke edemeyecektir.
Teklifteki ekliyle HSYK içinde
Adalet Bakanl Müstear, sadece
bir dairede görev almakta ve ilgili
dairenin çalmalar Müstearn yokluunda bile yaplabilmektedir.
Hakim ve Savclarn Görevleri
Oluumu yannda HSYK’nn ayr
kamu tüzelkiiliine ve sekreteryaya
sahip bir idari birim haline getirilmesi, Kurulun gerçekletirdii görev göz önünde tutulduunda yarg
bamszln salamada önemli
bir yenilik olarak deerlendirilmelidir. Böylece deiiklikle birlikte
artk Kurulun Adalet Bakanlnn
gölgesinde çalt izlenimi ortadan
kalkacaktr . Öte yandan hakim ve
savclarn görevleri ile ilgili soruturmalarn Kurul müfettilerinin
yapmas esasnn benimsenmesi de
eski durumda karlalan sorunlar
önemli ölçüde ortadan kaldrabilecektir. Deiiklik tekline göre Adalet Bakanl müfettileri yannda
HSYK bünyesinde görevlendirilecek olan Kurul müfettileri, hakim
ve savclarn rutin denetimleri, inceleme ve soruturmalarn yapmakla
yetkilendirilecek; Adalet Bakanlna bal müfettiler ise hakim ve
savclarn yargsal faaliyetleri balamnda hiçbir denetim yapamayacak-
lardr. Bakanlk müfettileri savclar sadece idari görevleri yönünden
denetleyebilecektir.
Bunun yannda HSYK’nn bir ksm kararlarna kar yarg yolunun
açlmasnn öngörülmesi hukuk devleti açsndan olumlu bir yeniliktir.
Ancak, deiiklik teklinde, sadece
Kurulun meslekten çkarma cezasna
kar yarg yolunun açlm olmasn yeterli görmek mümkün deildir.
Kurulun baka konularda da icrai nitelikte karar alma yetkileri olduuna
göre bu konulardaki kararlarna kar
da yarg yolunun açlmas gerekmektedir. Bu balamda özellikle Kurulun
tayin ettii dier disiplin cezalarna
ve özellikle meslekte yükseltilme ve
Yargtay ve Dantay üyeliklerine
seçme biçimindeki kararlarna kar
da yarg yolunun açlmasnn hukuk
devleti açsndan zorunluluk arz etmekte olduu vurgulanmaldr.
Anayasa deiiklik teklinde yukarda açklanan hususlarda da görüldüü üzere teklifteki ekliyle HSYK,
gerek oluumu açsndan ve gerekse örgütlenme, personel ve çalma
düzeni açsndan 1982 Anayasasnn
öngördüünden oldukça farkl bir
hal almaktadr. Teklifte her ne kadar
baz noktalarda Avrupa ülke örneklerinde ve Venedik Komisyonunun
yargsal atamalar adl raporunda
belirttii ilkeler balamnda sorunlu
noktalar varsa da, teklifteki ekliyle
Kurul, 1982 Anayasasndaki orijinal
ekline göre fevkalade olumlu yenilikler getirmektedir. HSYK’ya ilikin teklin bu haliyle kabul edilmesi
halinde dahi bugüne dein uygulamada karlalan sorunlar önemli
ölçüde karlamas mümkün olabilecektir.
Gerçekten 1982 Anayasasndaki ekliyle yedi üyeden oluan HSYK’nn
üye saysnn azl, tüm Kurul üyelerinin adli ve idari yargnn ileyiinde ve Yargtay ile Dantay’n
oluumunda çok güçlü yetkilere sahip kiiler haline gelmesi sonucunu
dourmaktadr. Adalet Bakannn
bakan olarak HSYK’da yer almas
ve yine tabii üye olarak Adalet Bakanl Müstearnn Kurul toplantlara katlmamas durumunda Kurul
106 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
toplantlarnn yaplamamas Kurulun bu iki üyesini önemli hale getirmekteydi. Bunun yannda Kurulun
oyçokluu ile karar ald düünüldüünde Kurulda daha önemli bir
sorun Kurulun yarg kökenli 5 üyesinin blok halde hareket etmesi durumunda ortaya çkabilmektedir. Zira
HSYK’nn Yargtay’dan seçilen 3 ve
Dantay’dan seçilen 2 üyesi sahip
olduklar oy çokluu ile HSYK’daki
tüm kararlarda arlkl etkiye sahip
olabilmektedirler. Nitekim bunun
sonucu olarak Kurulun yarg kökenli
be üyesi hakim ve savclarn görev
yeri deitirme, yükseltme, disiplin
cezas verme ve benzeri tüm özlük
haklar konularnda istedikleri kararlar daha rahat alabilmektedirler. Bu
balamda daha da önemlisi ise bu
be üyenin Yargtay üyelerinin tümünün ve Dantay üyelerinin dörtte
üçünün seçiminde belirleyici olduu
düünüldüünde, böyle bir durumda
bu be üyenin desteklemedii bir ilk
derece mahkemesi hakim veya savcsnn Yargtay ve Dantay üyesi
olmas tamamen imkansz hale gelebilmektedir.
Oysa teklifteki ekliyle 22 üyeden
oluacak HSYK’da böyle bir sorunun ortaya çkmas ihtimali çok
daha zayf olacaktr. Özellikle teklifte Yargtay ve Dantay’n Kuruldaki arlna son verilmesi ve
yargnn bütününün temsiline imkan
salanmas ve öte yandan yarg dndan gelen üyelerin seçilmesi sayesinde HSYK artk daha çoulcu
bir oluumla ve geni temsil imkan sayesinde daha çok müzakereye
dayal ve daha savunulabilir, yetkin
kararlar alabilecektir. Yeni ekliyle HSYK’nn liyakate daha fazla
arlk veren ölçütler belirleyerek
yüksek mahkeme üyeliine seçme
görevlerini yerine getirmesi durumunda hukuk devletindeki ilevine
daha uygun bir yüksek yarg oluumunun gerçeklemesi mümkün olabilecektir.
HSYK ve Kuvvetler Ayrl
Bunun yannda üzerinde durulmas gereken önemli bir nokta da
teklifteki ekliyle HSYK’nn olu-
umunun kuvvetler ayrl ilkesi
ile çeliip çelimedii hususudur.
Öncelikle belirtilmelidir ki, yarg görevini yerine getiren kiilere
yönelik yetkiler kullanan bir birim
olsa da, HSYK, bir yarg mercii deil; idari bir birimdir. Bu balamda
böylesi bir idari birimde çounluu yargdan gelen üyeler yannda yasama ve yürütme tarafndan
siyasetle ilgisi olmayan kiiler
arasndan üye seçilip gönderilmesini kuvvetler ayrl ile çelien
bir durum olarak nitelendirmek
mümkün deildir. Nitekim Batl
anlamda hukuk devleti ölçütleri
açsndan bakldnda hiçbir ülkede yargsal atamalar konusunun
tamamen yargya brakldn görmek mümkün deildir . Böylesi bir
uygulamann demokratik hukuk
devleti ile deil; ancak kooptasyon
ile izah mümkün olabilir ki, bu tür
bir uygulamann olduu yerde yarg organnn yaanan ekonomik,
toplumsal, siyasal ve hukuksal
gelime ve deimelerden koparak kendi içine kapanmaya doru
gidecei unutulmamaldr . Bunun içindir ki Avrupa ülkelerinde
yargsal kurullara yer veren ülke
örneklerinde mutlaka yarg organ
dndan gelen belli saydaki üyeye
de yer verilmekte ve bu üyelerin
demokratik meruiyeti salama
açsndan yasama organ tarafndan seçilmesi esas öngörülmektedir. Tüm bu hususlar HSYK’ya
ilikin teklife kuvvetler ayrl
ilkesi balamnda kar çklmasnn aslnda Türkiye’deki kuvvetler
ayrl algsnn da ne derece ev-
rensel anlamndan uzak ve kendine
özgü biçimde anlamlandrlmaya
çalldn göstermektedir. Kald
ki Kurulda yarg dndan gelen
üyelerin yarg bamszln ihlal
edebilecekleri argümanna karlk
olarak belirtmek gerekir ki, yarg
bamszln Kurulun yargdan
gelen üyelerinin de ihlal etmesi
mümkün olabilir. Bu bakmdan
sadece yarg organ dndan gelen
üyelerin yarg bamszln ihlal
edecekleri argüman tutarl bir temele dayanmamaktadr.
1982 Anayasasndaki ekliyle
HSYK, aslnda sadece yüksek yargdan seçilen be üyeyle yargnn
bütünü hakknda karar vererek
yarg bamszln ilk derece
mahkemeleri açsndan erozyona
uratabilecek bir oluum tarzna
sahiptir. Bu nedenle yargnn bütününün geni ve orantl temsili
esasna göre HSYK’da yer almas
biçimindeki bir oluum yarg bamszl gerçekletirmeye daha
uygun bir formülasyondur. Dolaysyla teklifteki ekliyle HSYK’nn
oluumu yarg bamszl açsndan da 1982 Anayasasndaki biçiminden daha olumlu bir nitelik arz
etmektedir.
Sonuç
Sonuç olarak, gündemi youn biçimde megul eden HSYK’ya ilikin Anayasa deiiklik teklinin,
bugüne dein yargnn ileyiinde ciddi sorunlara sebebiyet veren
1982 Anayasasnn öngördüü ekliyle HSYK’ya göre, gerek oluum
ve gerekse ileyi açsndan farkl
bir boyut kazandrabilecek nitelikte olduu söylenebilir. Bu ekliyle
deiiklik metni genelde olumlu bir
adm olarak kabul edilmelidir. Bu
deiiklikle birlikte 1971 Anayasa
deiikliklerinden bu yana ilk kez
HSYK’nn oluumunda ilk derece
mahkemeleri temsil edilebilecek ve
Kurulda yargnn dndan belli sayda üye seçilmesi söz konusu olabilecektir. Böylece 1961 Anayasas ile
balayan ve 1982 Anayasas ile zirveye çkan bürokratik vesayetçi yapnn etkisinin belli ölçüde zayatlmas ve belli bir eilimin etkisinden
ziyade yüksek yargda çoulcu bir
yapnn tesisi mümkün olabilecektir. Dolaysyla adli ve idari yargnn
oluumu ve ileyiinde Yargtay ve
Dantay’n arlkl konumuna son
verilmesi, bunun yerine HSYK’da
yargnn bütününün temsili yannda belli ölçüde karma oluum yönteminin benimsenmesi sayesinde
Türkiye’deki yargnn oluum ve ileyii de önemli ölçüde deiecektir.
Gerçek anlamyla yarg reformunun
tamamlanabilmesi için kukusuz bu
deiikliklerin gerçekletirilmesinden sonraki aamada hukuk eitimi,
yargnn i yükü, mahkemelerin yapsal sorunlar ve benzeri yargnn
ileyiindeki dier sorunlara eilmenin zaman gelmi olacaktr.
KTÜ BF Öretim Üyesi*
1. Avrupa ülkelerindeki deiik örnekler için bkz.: Yusuf evki Hakyemez, “Hakimler ve Savclar Yüksek Kurulu”, Yarg Raporu: Demokratikleme Sürecinde Yarg
Kurumlar, Stratejik Düünce Enstitüsü Yay., Ankara, 2010, s. 53-55.
2. CDL-JD(2007)001 - “Judicial Appointments”: Revised discussion paper prepared by the Secretariat for the meeting of the Sub-commission on the Judiciary (14
March 2007). http://www.venice.coe.int/docs/2007/CDL-JD(2007)001-e.asp. Eriim Tarihi: 10.02.2010.
3. Bkz.: “Opinion no.10(2007) of the Consultative Council of European Judges (CCJE) to the attention of the Committee of Ministers of the Council of Europe on the
Council for the Judiciary at the service of society”. https://wcd.coe.int/ViewDoc.jsp?Ref=CCJE(2007)OP10&Language=lanEnglish&Ver=original&Site=COE&B
ackColorInternet=FEF2E0&BackColorIntranet=FEF2E0&BackColorLogged=c3c3c3 (Eriim Tarihi: 07.04.2009)
4. Bkz.: “Judicial Appointments”: Revised discussion paper prepared by the Secretariat for the meeting of the Sub-commission on the Judiciary (14 March 2007).
5. Bu konuda bkz.: Hakyemez, “Hakimler ve Savclar Yüksek Kurulu”, s. 54.
6. Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, 7. Bask, Ekin Yay., Bursa, 2009, s. 542.
7. Yusuf evki Hakyemez, “Demokratik Hukuk Devleti Balamnda Hakimler ve Savclar Yüksek Kurulunun Yeniden Yaplandrlmas”, Erzincan Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi, Cilt: XIII, Say: 1-2, Haziran 2009, s. 79.
8. Yener Ünver, “Yarg Bamszl Açsndan Hakimler ve Savclar Yüksek Kurulu”, ÜHFM, 1988-1990, Cilt: 1-4, s. 165-166.
9. Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, 9. Bask, Yetkin Yay., Ankara, 2008, s. 375.
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 107
Analiz
Kayglarn Ötesinde
Kutlu Doum Haftas
Yrd. Doç. Dr. Necdet Suba*
Kutlu Doum Haftas etkinliklerine dinsel gerekçelerden veya laik kayglardan beslenen
paniklerle serdedilen yaklamlarn her biri gündelik gerçeklii sürekli olarak göz ard
eden, reel politikle temas bir hayli azalm marijinal eilimleri yanstmaktadr. Dinin sosyal
ve psikolojik arl ihmal edilmekte, Türk laikliinin kendine özgü ileyiine ise pek az
vurgu yaplmaktadr.
K
utlu doum haftas, Diyanet
leri Bakanl’nn ihdas
ettii aslnda oldukça yeni
saylabilecek bir program olmasna
ramen genel toplumda ciddi düzeyde ilgi görüyor. 1989’dan beri hemen
her yl düzenli olarak Nisan aynn 3.
haftasnda gerçekletirilen etkinliklerin amac Hz. Muhammed’i anmak,
onun mesajlarnn daha geni kitlelere ulamasna vesile olmak eklinde
özetlenebilir.
imkânlaryla snrl kalmakszn ilahiyat alanndaki verimliliin de sürece
dahil edilerek toplumla buluturulmasna arlk verilmektedir. Diyanet
personelinin bilil görev ald programlarda kurumla ilahiyatçlar arasndaki iletiim muhatap kitle üzerinden
de pekitirilmi oluyor. Etkinliklerin
törensel arl göz dolduruyor, öyleki iletiimin tüm imkânlar kullanlyor. Programlarda görselliin bilhassa öne çkarld da açk.
Kutlu Doum Haftas, Diyanet leri Bakanl’nn Türk laiklii içinde
kurumsallatrmaya çalt etkinlikler arasnda kukusuz en dikkat çekici olandr. Diyanet, çok kere silik ve
ihmal edilmi vizyonunu son yllarda
esasl bir ekilde deitirmi, misyonunu süreç içinde yeniden biçimlendirmitir. Kutlu doum etkinlikleri
yenilenen vizyon ve biçimlenen misyonun taycs olmutur. Hafta içinde Hz. Peygamberi anma programlar
düzenlenmekte, genellikle akademik
bir dil üzerinden youn bir dini coku
yaanmaktadr. slami gelenekte esasl bir karl olmasa da ilgili kamuoyu bu giriimleri olumlu birer yenilik
olarak görmekte hemkirdirler.
Ülke içinde de dnda da hemen her
bölgede hafta vesilesiyle toplantlar
yaplyor. Böylece bir ekilde gündelik ve pratik bilgi alanlar gözden geçiriliyor, esasl bir güncelleme arzusu
sosyo-politik gerçeklik ihmal edilmeksizin kendine has yeni karlklar
buluyor. Geleneksel anlamda cami ve
aile merkezli olarak gerçekletirilen
ve sohbet kültürünün snrlar içinde
muhatabna ulaan vaaz ve irat uygulamalar bugün artk modern araçlarla
buluuyor. Diyanet, Kutlu Doum
Haftalar sayesinde, yapsal düzeyde
ortaya çkan farkllamalarn yaratt
kemekei amak ve gerçekte modernleme sürecini oldukça dalgal
ve muhataral hatta çok sayda re
vererek yaayan Müslüman kamuoyuna devlet diline hapsedilmemi bir
retorikle ulamaya çalyor.
Müslüman halk youn bir irat programyla buluturan bu etkinliklerde,
Diyanet leri Bakanl’nn mevcut
108 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
Ne var ki kurumun bu ataklar kimi
kesimlerce de kyasya eletiriliyor.
Sözkonusu etkinlikler ihdas edildii
ilk günden itibaren toplumda yerleik
iki kana(a)t tarafndan sürekli olarak
tartma konusu yaplyor. Eletirilerden biri dini hassasiyetlere gönderme
yaparken dieri de ideal laiklik normlarnn ihlal edildiinden yaknyor.
Dinsel Gerekçelerden
Beslenen Kayglar
Birinci kanat, bu tür etkinlikleri slami
tebli ve iradn geleneksel formuna
aykr bulmaktadr. Radikal modernleme programn gündelik hayat
sekülerletirici bir niyetle sürdüren
laik devlet, geçmite din üzerinden
gerçekletirmeyi umduu Batllama
sürecini bugün de ayn yolla sürdürmek ve tamamlamak istemektedir.
slami öze aykrlk iddiasyla takbih
edilen bu tür çalmalarn gelenekte
hiçbir karl ve meruiyetinin olmad vurgulanmaktadr.
Aslnda bu eletirel vurgu hafta etkinlikleri üzerinden Diyanet leri
Bakanl’nn siyasi ve dini pozisyonunu sorgulama amac da tamaktadr. Diyanet’i kelimenin tam anlamyla rejimin hem teminat hem de
garantörü olarak gören bu yaklam
kurumun önayak olduu her faaliye-
ti de gayri meru ve gayr slami ilan
etmekte her hangi bir beis görmemektedir. slami terminoloji içinde
geleneksel öze aykr icad ve inalar
için kullanlan bid’at kavramnn öne
çkarld bu eletiride, genel Müslüman kamuoyundan beklenen, hem
devlet hem de onun ideolojik aygtlar arasnda gördükleri Diyanet leri
Bakanl’na kar sürekli, bir dikkat
ve teyakkuz halinde olmalardr. Bu
eletiride öne çkan dilin radikal bir
lehçeyle bütünletiinde hiç kuku
yoktur.
Bu yaklamn Diyanet leri Bakanl’nn kurumsal varlna ilikin
yargs bir hayli sert ve eletireldir.
Sözkonusu yaplanmann ilânihaye
slami talepkârl bloke etmeye yönelik bir gizli ajandann ürünü olduuna vurgu yaplmakta ve hassasiyeti
olan herkesin bu konuda apaçk bir
dikkate sahip olmalar istenmektedir.
Çünkü Diyanet bir ekilde saf ve pak
bir gelenei tahrif etmekte, tam da
Kemalist beklentilerin çkarna uygun düecek bir ekilde din alann
müphemletirmektedir. Çünkü Hz.
Peygamber’in seküler tarz ve adetleri hatrlatacak bir ekil ve üslupla
anlmasnn dinde ne bir karl ne
de bir meruiyeti vardr. Bugün yaygnlatrlmaya çallan bu nevzuhur
icatlarla, Hz. Peygamberin bütün zamanlar kuatan dili ketmedilmeye
çallmakta, bu atafatl ve gösterili
tören pratikleriyle slami tebli ve irat geleneinden inhiraf edilmektedir.
konusunda tatminkâr bir dile ulaamamakta ve köktenci bir dilin cenderesinde kendini yok etmektedir.
Bu yaklam dinde saf ve püriten
bir ilgiyle kendini tanmlamakta ve
devletin belli bir düzenek içinde bu
duyarll körelttiini iddia etmektedir. Altüst edilen dini duyarllklar sayesinde, sonuçta slam belli
bir terminolojiye dahil edilmekte ve
onun devletin gerekliliklerine dahil
edilmesinden hiçbir kayg duyulmamaktadr. Sonuçta din, devlet ve iktidar teknolojisinin belli bal unsurlar
arasna katlmakta, simgesel düzeyde
görünürlüünü artrlan bir din algsyla gerçekte maneviyat bir hayli
andrlm ancak imajinatif deeri
oldukça abartlm yeni bir dindarln önü açlmaktadr.
Bu bak açsndan bakldnda Diyanet, devletin, öteden beri Müslümanlar denetlemek için organize
ettii bir yaplanmadr ve sonuçta
bu kurum slami gelimelerin önünü kapatacak bir dizi stratejinin tüm
Cumhuriyet’e yaylan örgütlü yapsn hatrlatmaktadr. Doum günü
anmalar olsa olsa seküler dünya algsnn maneviyat eksikliini giderme
çabas olarak görülebilirdi. Bu tarz
bir eilim sonuçta kutlu doum haftalarn da bir tür tatminle geçitirme
hatta slami talepkârl maniple etme
olarak görmektedir.
Böylece Hz. Peygamberi anma etkinliklerinin Müslüman geleneini
ihya edecek bir ekilde tasarlanmadndan yola çklarak, bu haftaya
yaylan programlardaki ov vurgusuna, görünürlük çabasna ve dahas
seküler yaamla örtüen dil ortaklklarna iddetle kar çklmaktadr.
Bu eletirilerde Diyanet’in kurumsal
varln kavrama konusundaki genel
yaklamlar da etkileyici olmaktadr.
Türkiye’yi göz ard eden bu bak,
dinin gündelik yaamdaki karlklarn deerlendirme konusunda temel
birtakm çekincelerini temellendirme
Dier bir yaklam ise daha çok din
alanna köktenci bir eletiriyle yaklaan çevrelerden gelmektedir. Bu
yaklamlarla da öteden beri sorunlu
olarak gördükleri Türk laiklii içinde
konulanan Diyanet’in, toplumu adm
adm slamlatrma konusundaki örtük
niyetini artk saklama niyeti tamadn bu nedenle de resmen deifre olduu kaydedilmektedir. Bu yaklamla, Diyanet leri Bakanl’nn laik
bir devlette hiçbir ekilde yer almamas gerektii vurgulanmakta ve mevcut
uygulamada Kemalist seçkinlerin inisiyatierini kaybetmi olduklar ger-
Laik Kayglardan Beslenen Panikler
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 109
Dinin gündelik hayata
damgasn vuran
arl Cumhuriyet’in
kurulu mimarlarnn
da farknda olduu bir
durumdu. Cumhuriyet’i
laik bir nizamname
ekseninde ina
edenlerin balangç
itibariyle dini nasl
konumlandracaklar
konusundaki
eilimlerinin çok açk
olmad bugün daha iyi
anlalmaktadr.
çei esee itiraf edilmektedir. Bunlara
göre Cumhuriyet’in kurucu seçkinleri
din alann geçi döneminin beklentileri içinde yeniden yaplandrmlard.
Her eyden önce laik öncü kurmaylar,
kurumun zaman içinde ihtiyaç olmaktan çkacann bilinciyle hareket
etmilerdi. Ne var ki siyaset dünyasnn her eyi altüst eden pragmatizmi bata olmak üzere, özellikle samuhafazakar siyasetlerin süreç içinde
Kemalist Cumhuriyet’in kurucu dinamiklerini alaa eden ataklar sayesinde Diyanet, giderek devletin en kalc
ve ayrmaz örgütsel yaplar arasnda
yer almaya balamtr. Böylece antilaik unsurlar, Diyanet üzerinden modern seküler devlete szmay baarm,
buna karlk devlet de, örgütlü dier
sivil pratikler karsnda kurumu güçlendirmeye çalmtr. Öyleki artk
devletin de laiklik vurgusunu ba tac
ederek Diyanet leri Bakanl’nn
meruiyetini tartmaya açacak bir takati kalmamtr. Diyanet süreç içinde
kendini olmazsa olmazlar arasnda
göstermeyi tüm Cumhuriyet mirasnn
hilafna gerçekletirmeyi baarmtr.
Artk laik devlet vurgusu, toplumun kendine bir dil bulmu talepleri karsnda açkça malup olmu,
Kemalizm’in radikal unsurlar bile
Diyanet’in tasyesi konusundaki
eilimlerini kamuoyu önünde seslen110 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
dirmekten çekinmeye balamlardr.
Diyanet’in varln dinin görünürlük
kazanmas olarak kodlayan bu yaklam, Kutlu Doum Haftalarn da
dinsel ilgide younlama ve toplumun
kendine yeni birtakm referans alanlar
bulma konusundaki enerjik araynn bir yansmas olarak görmekte ve
topyekün bu gelimeleri ciddi bir proje olarak görerek eletirmektedirler.
Hafta boyunca toplumda din alannda
esasl bir motivasyon olumakta, dini
hayat tarzlarna yönelik ilgide kayda deer bir canlanma gözlenmektedir. Bu tür etkinliklerde modern
Cumhuriyet’e kar tam bir kalkma
potansiyeli gören yaklamlar her yl
tekrarlanan etkinliklerin toplumun
dini duyarllklarn pekitirmekle kalmadn yan sra onu Cumhuriyet’in
bilumum deerlerine kar duyarl ve
eletirel bir noktaya çektiini iddia
etmektedirler. Aslnda bu eletiri politiin parametreleri sadece Diyanet
alanyla deil dinin gündelik hayattaki
temsillerine bütüncül anlamda reddederek bakan bir perspektiften sadr
olmaktadr.
Sonuç tibariyle
Aslna baklrsa yukarda serdedilen
yaklamlarn her biri gündelik gerçeklii sürekli olarak göz ard eden,
reel politikle temas bir hayli azalm
marijinal eilimleri yanstmaktadr.
Bu temsilde dinin sosyal ve psikolojik
arl ihmal edilmekte, Türk laikliinin kendine özgü ileyiine ise pek
az vurgu yaplmaktadr. Nihayet bu
ileyiin bandan beri dikkate ald
baz temel ölçütler göz ard edilmekte
böylece dinin sosyal temsili de birey
üzerindeki arl da hesap dna
itilmektedir. Bugün her iki yaklam,
kendi mutlakç söylemlerinin realiteden kopuk bir tarzda ilediini çok az
fark edebilmektedirler. Dinin görünürlüünün artrlmas da kstlanmas da
artc bir ekilde ayn simetrik beklentilerde bulumakta ve sonuçta toplumun nasl dizayn edilmesi gerektii
konusunda düzenlemeci yaklamlara
özlem duyulmaktadr.
Dini duyarllklarnn yüksek olduunu düünen ancak hayat ideolojik
kabuller üzerine kuranlar kadar dinin
varlna hiçbir ekilde tahammül
edemeyenler de gündelik gerçekliin
akna hiçbir ekilde dikkat etmemektedirler. Dinin varlnn herhangi bir
otoritenin iltimasna, himaye ve desteine bal olmakszn yürüyebilecei gerçei çok az fark edilebilmitir.
Türkiye uygulamalar içinde yaanan
çelikiler, ortaya çkan gerilim ve kargaann din alannda kayda deer bir
gerilemeye frsat verememi olmasnn bile bugün yeterli bir çözümlemeye ele alnd söylenemez.
Din alannn doru bir ekilde okunmasnn ciddi bir ehliyet sorununu da
beraberinde getirdii açktr. Bununla
birlikte toplumun din alanndaki beklentilerinin devletle toplum arasndaki
ahengi besleyecek özellikler tad
da göz ard edilemez. Dinin gündelik hayata damgasn vuran arl
Cumhuriyet’in kurulu mimarlarnn
da farknda olduu bir durumdu.
Cumhuriyet’i laik bir nizamname ekseninde ina edenlerin balangç itibariyle dini nasl konumlandracaklar
konusundaki eilimlerinin çok açk
olmad bugün daha iyi anlalmaktadr. Örnein Cumhuriyet’in kuruluunu yokluklarna dayandrabildikleri
saltanat ve hilafetin bile sonuçta slami referans alarnn desteiyle ancak
kaldrlabildii gerçei bugün pek az
fark edilebilmitir. Gerek saltanat gerekse hilafetin ilgas için gerekli söylem ve argümanlarn din alanndan
ödünç alnd gerçei üzerinde yeterince durulmamtr. Batllama ve
modernleme yönündeki ataklar her
iki kurumsal gelenein ortadan kaldrlmasna yetecek bir meruiyet çizgisi
üretememitir. Denilebilirki laik cumhuriyet ulemann siyasi ve entelektüel
destei sayesinde saltanat ve hilafetten
“yakasn kurtarabilmitir”.
Oldukça karmak bir zihin halinde
devletin din alann tanzimi, ciddi bir
tartma konusu olmaya devam etmektedir. Kutlu Doum Haftas üzerinden
gerçekletirilen laiklik tartmalar
gerçekte bir hazmetme sorunu olarak
ele alnmaldr.
SDE Uzman*
karikadü
Ali Kocamaz
MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 111
C
112 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010
M
Y
CM
MY
CY CMY
K
Download