www.sde.org.tr Aylk Uluslararas likiler ve Strateji Dergisi Yl: 1 Say: 6 MAYIS 2010 SD STRATEJK DÜÜNCE Aylk Uluslararas likiler ve Strateji Dergisi Yl: 1 Say: 6 Mays 2010 ãQFH5XKHQYH%HGHQHQ SD STRATEJK DÜÜNCE Fiyat: 7 TL (KDV Dahil) Anayasa Deiikliinde “Protokollere Destein Sivil Ekonomiler Souk Sava “Kalp ‘EVET’çi, ya da Milletin Kararna Doru Sürmesi Gerekir” ve Askeri Harcamalar Sonras’nn Üç Evresi ‘HAYIR’c Deiliz” Yasin AKTAY Kaan SOYAK Hasan KÖN Beril DEDEOLU Masum TÜRKER SDE Çankaya Kökünde Krgzistan’da Halk Devrimi Soykrm le Sorun Arasna Skmak Yarg Reformuyla Siyasallamak Milletin Kararna Doru Fason Olmayan Sivil Düünce Stratejik Düünce Enstitüsü (SDE) Nisan aynda Türkiye gündemini belirleyen çalmalara imza att. Mart aynda Yarg Reformu’nu kapsaml bir ekilde ele alan ve bugün tarttmz konulara k tutan konferans ve raporlar hazrlayan Enstitümüz Krgzistan’da yaanan olaylarda da kamuoyunu birinci dereceden bilgilendirecek faaliyetler organize etti. Doç. Dr. Haluk Alkan’n sunumuyla “Krgzistan’ Anlamak” konulu Beyin Frtnas ile önce konunun uzmanlarn biraraya getiren SDE, Krgzistan Geçici Hükümetinin Ekonomiden Sorumlu Babakan Birinci Yardmcs Sayn Almazbek Atambayev’i arlad. Yeni hükümetin hedeflerini Türk ve dünya kamuoyuna buradan duyuran Atambayev’in Türkçe verdii mesajlar yazl ve görsel medyada geni yank bulurken, özellikle “Krgzistan atavatan, buras anavatan. Buraya gelmezsek ayptr” sözleri Türkiye’nin bölge corafyasnda alglanna dair ciddi izler tayordu. Düünce kurulularnn ve strateji merkezlerinin üstlenebilecei misyonlar Cumhurbakan Abdullah Gül’ün de gündemindeydi. Enstitü Yönetim Kurulu ve kurucumuz Stratejik Düünce ve Aratrma Vakf (SDAV) üyelerini kabul eden Cumhurbakan Gül, düünce kurulularnn Türkiye’nin uluslararas arenada sorun çözme kapasitesini ortaya koymas açsndan önemine vurgu yapt. Genel Sekreter Mustafa sen bakanlndaki danman ve bürokratlar eliinde, SDE heyeti ile planlanandan uzun süren bir görüme gerçekletiren Cumhurbakan, ‘Hepinizi tanyorum. Bu kadro çok i yapar” diyerek Enstitü kadrosunu beklenenden daha güçlü bulduunu ve çalmalarmza her türlü destei vereceini kaydetti. Cumhurbakan, SDE’nin hazrlklarn yürüttüü ve yerli-yabanc uzmanlarn itirak edecei uluslararas bir program formatnda planlad, “Deien Küresel Güç Dengeleri ve Türkiye” konferansna davetimizi de olumlu karlayarak gelmeyi arzuladn belirtti. SDE son günlerde gerçekletirdii hamlelerle hiçbir önemli sorunu ihmal etmediini ispatlad. Galiplerin yazd tarih saf vicdanlar tatmin etmiyor. Böyle olunca küçük bir sosyal kvlcm büyük yangnlara sebebiyet veriyor. Düünce kurulularnn adeta bir dalgakran vazifesi yaparak toplumlar daha ciddi travmalardan korumas gerekiyor. Bu dorultuda, Nisan aynn banda “Ermeni Sorunun Yeni Boyutlar” çaltay topland. Ardndan Prof. Dr. Birol Akgün ve Doç. Dr. Murat Çemrek tarafndan hazrlanan “Türk D Politikasnda Ermeni Sorunu: Tarihsel Açmaz çin Çözüm Önerileri” raporu yaymland. Ülkenin ba döndüren bir hzla deien gündemi içinde ‘fikri takip’in önemini, Yrd. Doç. Dr. Caner Arabac’nn konumac olduu ‘Dersim’ konulu beyin frtnas, bir kez daha hatrlatt. En büyük sorun gibi alglanan vakalar birkaç hafta sonra neredeyse hafzalardan siliniyor. Oysa yaray açmak, hastal tedavi etmek deildir. Uzun ve sabrla süreci takip etmek gerekiyor. Türkiye’nin en çok konuulan ve tartlan gündem konular ile ilgili Mart ve Nisan aylarnda düzenlediimiz faaliyetlere dair haberleri, Stratejik Düünce’nin ve www.sde.org.tr’nin sayfalarnda okuyabilirsiniz. Sivil toplumun, ülkemizde yeni bir kavram olarak ‘kamu diplomasisi’nin ve düünce merkezlerinin yetersizlikleri, imdiye kadar zaten atl durumdaki devlet çarkn daha da yavalatt. Artk, Cumhurbakan Gül’ün de ifade ettii ekilde, ‘fason’ kurulular yerine Türkiye’nin corafi, tarihi ve kültürel enginliine projektör tutacak, kalc projeler üretecek düünce merkezlerine ihtiyacmz var. Bizim de görevimiz bu. Prof. Dr. Yasin AKTAY SDE Bakan MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 1 STRATEJK DÜÜNCE Genel Yayn Yönetmeni Prof. Dr. Yasin Aktay Yayn Kurulu Prof. Dr. Hasan Köni Prof. Dr. Yasin Aktay Büyükelçi (E) Nüzhet Kandemir Prof. Dr. ükrü Halûk Akaln Prof. Dr. Beril Dedeolu Prof. Dr. Ali afak Prof. Dr. Sencer mer Prof. Dr. Birol Akgün Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendolu Prof. Dr. brahim S. Canbolat Prof. Dr. Mehmet iman Prof. Dr. Ramazan Gözen Prof. Dr. aban H. Çal Prof. Dr. Talip Özde Prof. Dr. Ziya Öni Doç. Dr. Murat Çemrek Doç. Dr. Mustafa Aydn Doç. Dr. Ertan Bee Yrd. Doç. Dr. Caner Arabac Mehmet Akif Ak Aydn Bolat Veli irin Bayram Girayhan Danma Kurulu Prof. Dr. Tayyar Ar Prof. Dr. Yavuz Unat Prof. Dr. Gökhan Koçer Prof. Dr. Harun Gümrükçü Prof. Dr. E. Ethem Atay Prof. Dr. Hasan B. Paksoy Doç. Dr. Bekir Berat Özipek Doç. Dr. Cihat Göktepe Doç. Dr. Ensar Nianc Doç. Dr. Ertan Efegil Doç. Dr. M. Vedat Gürbüz Doç. Dr. Mehmet Dikkaya Doç. Dr. Mert Bilgin Doç. Dr. Yaar Akgün Yrd. Doç. Dr. Necdet Suba Dr. Zafer Aydn Ecemi Yayn Koordinatörü Faruk Can Yaz leri Müdürü Ahmet Ünal Yayn Asistanlar Feyzan Ece Çapa, Özlem Pnar Oran, Yasemin Küçer 07 SDE Haber SDE Heyeti Çankaya Kökü’nde ” Stratejik Düünce ve Aratrma Vakf ktisadi letmesi Adna Sahibi Dr. Nurol Canbolat Stratejik Düünce Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyelerini kabul eden Cumhurbakan Gül, düünce kurulularnn Türkiye’nin gerçek düüncelerinin yerli bir gözle d dünyaya aktarlmas konusunda önemli bir rol oynadklarn ifade etti. 73 Nüzhet KANDEMR Irak’ta Demokrasiye Geçi ve Seçim Sonras Demokrasiye ilk admlarn atan Irak’ta, son aamada çkan zorluklara ramen, geçen yl Aralk ay banda, Meclis onayn alarak yürürlüe giren anayasa çerçevesinde yaplan parlamento seçimleri, uluslararas gözlemcilerin de kabul ve beyan ettikleri üzere, olanaklar ölçüsünde demokratik, anayasaya uygun ve eit artlarda cereyan etmitir. 47 Prof. Dr. Hasan KÖN Sivil Ekonomiler ve Askeri Harcamalar Uluslararas ilikileri aratranlar arasnda çok az kimse tarihi, edebiyata benzeyen anlatmlarn dnda uluslararas alanda meydana gelen olaylarn, çatma ve savalarn ekonomik maliyetlerini belirleyen aratrmalar yapmtr. Grak ve Sayfa Tasarm OMEDYA - www.omedya.com Fotoraar AA, Cihan, ShutterStock Bask Yeri / Tarihi Öncü Basmevi Kazm Karabekir Cad. Ali Kabakç han No:85/2 skitler / ANKARA T: 0312 473 80 45 - F: 0312 473 80 46 Stratejik Düünce Entitüsü Çetin Emeç Bulvar A. Öveçler Mah. 4. Cad.1330 Sok. No: 12 Çankaya / ANKARA / Türkiye T: 0312 473 80 45 - F: 0312 473 80 46 www.sde.org.tr Bu dergi içeriinin telif haklar Stratejik Düünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayl Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarnca kaynak gösterilerek ksmen yaplacak alntlar dnda önceden izin alnmakszn hiçbir ekilde kullanlamaz ve yeniden yaymlanamaz. Bu dergide yer alan SDE’nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli’nin çalmalar dndaki dier görü ve deerlendirmeler, yalnzca yazarnn düüncelerini yanstmaktadr; SDE’nin kurumsal görüünü DÜÜNCE temsil etmemektedir. | MAYIS 2010 2 STRATEJK 90 Röportaj “Kalp ‘EVET’çi, ya da ‘HAYIR’c Deiliz” DSP Genel Bakan Masum Türker ile bir röportaj gerçekletirdik. Zayfn hukukunun, normal sistemin hukukunun üstünde olmas gerektiinin üzerinde duran Türker, “Uzlama olmadan, siyasal diyalog gerçeklemeden bir anayasa deiiklii daha balangçta kendisine muhalif yaratr ve askeri anayasadan fark olmaz “ dedi. ÇNDEKLER ” 25 04 Anayasa Deiikliinde Milletin Kararna Doru Prof. Dr. Yasin AKTAY SDE Haber Ermeni Sorununun Yeni Boyutlar Çaltay SDE bünyesinde, “Ermeni Sorunun Yeni Boyutlar” çaltay gerçekletirildi. Prof. Dr. Yasin Aktay ve Prof. Dr. Hasan Köni’nin açl konumalarndan sonra birinci oturum Prof. Dr. Beril Dedeolu ve ikinci oturum ise gazeteci Alper Tan’n moderatörlüünde topland 07 SDE Heyeti Çankaya Kökü’nde SDE Haber 08 Gül’ün Yerli Düünce Özlemi Alper TAN 11 Ermeni Açlmnda Yeni Diplomatik Manevralar Prof. Dr. Birol AKGÜN 16 ‘Soykrm’ ile ‘Sorun’ Arasna Skmamak çin Sivilleme Doç. Dr. Murat ÇEMREK 19 Ermeni Diasporas Propagandasnn Uluslararas Boyutlar Büyükelçi (E) Emin GÜNDÜZ 22 Röportaj: “Protokollere Destein Sürmesi Gerekir” Kaan SOYAK 04 25 Ermeni Sorununun Yeni Boyutlar Çaltay Prof. Dr. Yasin AKTAY Anayasa Deiikliinde Milletin Kararna Doru Bu rejim 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 tarihlerindeki fiili müdahalelerle iyice normalletirildikten sonra 1997 ylnn 28 ubat’nda, günün postmodern artlar ve imkânlarna uygun bir yolla kendini en etkili biçimiyle yeniden üretti. SDE Haber 28 Krgzistan stikrar Bulacak m? Aydn BOLAT 31 Krgzistan’da Hâkimiyet Deiimi ve Çin Doç. Dr. Erkin EKREM 36 Asimetrik likiler Balamnda Krgzistan D Politikas Doç. Dr. Haluk ALKAN 42 Krgzistan’n “Renksiz Devrimleri” Doç. Dr. Konuralp ERCLASUN 47 Sivil Ekonomiler ve Askeri Harcamalar Prof. Dr. Hasan KÖN 50 Souk Sava Sonras’nn Üç Evresi Prof. Dr. Beril DEDEOLU 22 55 Yeni Bir Söylem: Yumuak Dengeleme Doç. Dr. Muhittin ATAMAN Röportaj 59 Ekonomik ve Politik Yönleriyle Sudan Paneli SDE Haber “Protokollere Destein Sürmesi Gerekir” 1996 ylndan bu yana Türkiye ile Ermenistan arasnda ekonomik iliki kurulmas için çalan Türk Ermeni Gelitirme Konseyi ebakan Kaan Soyak, Amerika Birleik Devletleri, Ermenistan ve Türkiye’deki hem diplomatik hem de sivil deneyimleriyle iki ülke arasnda gelinen son noktay güncel gelimeler nda Stratejik Düünce’ ye deerlendirdi. 60 ‘Nükleer Briç’te ABD Kime Kar Oynuyor? Ahmet ÜNAL 64 Din Özgürlüünü Snrlayc Kararlaryla AHM Selvet ÇETN 69 AB’nin Terörizmle Mücadele Anlaynda Gelimeler Doç. Dr. Ertan BEE 73 Irak’ta Demokrasiye Geçi ve Seçim Sonras Büyükelçi(E) Nüzhet KANDEMR 75 Kamu Diplomasisi, Türkiye ve Ortadou’ya Açlmak Dr. Kaan DLEK 81 Kabil-Washington Hattnda Gerginlik ve Çözüm Araylar 50 Khalilullah RASUL - Ali ERTAN Prof. Dr. Beril DEDEOLU Souk Sava Sonrasnn Üç Evresi Günümüz küresel güç dengelerindeki dalm, Souk Sava yllarndaki gibi iki bloklu yapda aramann mümkün olmad gerçei, devlet davranlarnda çok deikenli geçici ittifaklarn kurulmasna yol açmaktadr. 86 Türkiye Afganistan’da Nasl Bir Misyon Üstlenebilir? Prof. Dr. Talip ÖZDE 90 Röportaj: “Kalp “EVET”çi, ya da “HAYIR”c Deiliz” Masum TÜRKER 93 Anayasa Deiiklii, Siyasi Merkezi Deitirmek midir? Dr. Murat YILMAZ 96 Siyaset Yapmak, Siyasallamak Siyasallatrmak Doç. Dr. Mustafa AYDIN 100 Anayasa Deiiklii Süreci Doç. Dr. Faruk BLR 104 HSYK’ya likin Deiiklik Tekli ve Kuvvetler Ayrl 108 Doç. Dr. Yusuf evki HAKYEMEZ 108 Kutlu Doum Haftas Yrd. Doç. Dr. Necdet SUBAI Analiz Anayasa Deiikliinde Milletin Kararna Doru Prof. Dr. Yasin AKTAY* Bu rejim 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 tarihlerindeki ili müdahalelerle iyice normalletirildikten sonra 1997 ylnn 28 ubat’nda, günün postmodern artlar ve imkânlarna uygun bir yolla kendini en etkili biçimiyle yeniden üretti. Rejimin ana stratejisi türlü entrikalarla bir merkezden üretilen korkularn bir “kurtarc güç” olarak korkunç canavarn varlna ve gerekliliine halk iknâ etmesine dayanyordu. Demokrasi Mevsimi Nisan ve Mays aylar yakn tarihimizde demokrasi açsndan önemli aksamalarn yaand, büyük eiklerin atland, keskin virajlarn alnd aylar. 1950 ylnn 14 Mays’ Türkiye’de tek partili otoriter rejime kar “yeter söz milletin” slogannn güçlü ve etkili bir anlam bulduu bir gündür. Demokrat Parti’nin 27 yl süren tek partili CHP rejimine kar halkn özgürleme arzusunu en anlaml bir biçimde ifade ettii gün. Ne yazk ki on yl sonra yine bir Mays günü (27 Mays) Türk halknn demokrasi talebinin tam bir ablukaya alnaca vesayet rejiminin de balangcn oluturacaktr. 27 Mays hiç kukusuz Türkiye’nin demokrasi tarihi açsndan kapkara bir sayfadr. Darbeye giden sürecin hazrlanmas, darbe sonrasnda yaananlar ve darbe rejiminin sürekli hale getirilmesi üzere kurulan yeni rejim Türkiye’de demokrasinin uzun süre sadece bir oyun ve elenceden ibaret bir yanlsama rejimi olarak yaanmasn da beraberinde getirmitir. Görünürde yaplm olan seçimler, halkn oylaryla iktidara gelmi vekillerin yaptklarnn veya yapacaklarnn snrl tutulmasn öncelikli olarak gözetmi bir rejim… Kendisinden kaçnlamayaca bir yerden sonra anlalm olan millete kerhen verilen yetkinin her türlü entrika ve kurumsal tedbir ile belli bir iktidar seçkini oligarik grup ta4 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 rafndan abluka altna alnmasn temin eden bir rejim... Bu rejim 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 tarihlerindeki ili müdahalelerle iyice normalletirildikten sonra 1997 ylnn 28 ubat’nda, günün postmodern artlar ve imkânlarna uygun bir yolla kendini en etkili biçimiyle yeniden üretti. Rejimin ana stratejisi türlü entrikalarla bir merkezden üretilen korkularn bir “kurtarc güç” olarak korkunç canavarn varlna ve gerekliliine halk iknâ etmesine dayanyordu. Komplonun Teorisinden Bizatihi Kendisine: Dantay Cinayeti Yine 4 yl önce bir Mays günü Dantay’a yaplan saldrnn ardndan bu sistemin bütün foyasnn ortaya çkt yeni bir döneme girilmi oldu. Dantay cinayeti ksa bir süre sonra bu oligarik yapnn kendini elli yl boyunca halka nasl bir tezgâh ile yutturduunu da bir bir deifre eden bir sürece dönütü. Türban’n okullarn dnda da öretmenler için yasaklanabileceine hükmettii için dindar kesimin hakl eletirilerini ve kzgnln celp eden Dantay üyelerine Alparslan Aslan isimli avukatn bu öfkeyi ifade etmek üzere düzenledii saldr ilk anda muhafazakâr bir tehdit için gerekli ikna edici delili fazlasyla salyordu. Bu slamclar Ak Parti’nin iktidarndan da yüz bularak ii bu raddeye getirmi, devletin mahremine kadar girip yargya en cüretkâr saldrda bulunmaktan çekinmiyorlard. Bu cüretkârln cezasz braklmas düünülemezdi. Nitekim eylemin haberi duyulur duyulmaz bir anda Cumhurbakanndan Genelkurmay Bakanna, Yüksek Yarg mensuplarndan parti liderlerine kadar herkes bu saldry laik cumhuriyete kar ilenmi bir saldr olarak niteledi. Cenaze töreni olayn faili konusunda hiçbir kukuya yer brakmayan bir infaz protestosuna dönümütü bile. Oysa olay mahallinde suçüstü yakalanm olan failin ksa süre içinde ortaya çkan balantlar sadece Dantay cinayetini deil ayn zamanda öncesinde ilenmi bir dizi benzer cinayeti ve entrikay da aydnlatacak, hem de bu süreç içinde bütün bu eylemlerin toplamda nasl bir sistemi var ettii de yava yava aydnlatlacakt. Bu eylemler sistem, rejim, düzen ve devlet denilen aygtn arkasndaki bütün gizemi çözüyordu. Ortada komplonun teorisi veya senaryosu deil bizatihi kendisi duruyordu. Aslnda Dantay cinayeti bütün boyutlaryla ortaya çkm olmasnn sözü bitirip insanlar hukuk ve adalet çizgisinde buluturmas beklenmeliydi. Böyle bir olayn savunulabilir bir taraf yoktu ve bu eylemle kendisi arasna bir mesafe koymamak bal bana knanmas ge- reken bir tutum olmalyd. 2000 ylnda Hizbullah terörü, akabinde de Taliban veya el-Kaide eylemleri gündeme geldiinde Türkiye’de dindar insanlar tuhaf bir bask altnda kaldlar. Birileri dindar insanlar Hizbullah, el-Kaide veya Taliban slamcl ile aralarna mesafe koymaya günübirlik davet etmeye, hatta zorlamaya balad. Bu konuda dindarlarn yaptklar eletiriler bile yeterli görülmedi, daha fazlas istendi hep. Bugün ise Dantay cinayeti ile birlikte çorap söküü gibi ortaya çkan karanlk ilikiler ana aslnda belli bir mesafede durmann bile yeterince yüz kzartc bir suç oluturmas gerekirken bu iin avukatlna soyunabilen parti liderlerimiz bile olabiliyor. Ayn kesimler Ergenekoncularla aralarna bir mesafe koymaya hiçbir ekilde gerek duymuyor. Demokrasi ve hukuk ne yazk ki bir asgari müterek oluturamyor bile. Dantay Cinayetinin Ardndaki Sistem Yine de bir Mays günü büyük bir faciayla, bir yüksek yargcn ölümüyle, bir kaçnn da yaralamasyla sonuçlanan Dantay saldrsnn ardndan yaanan yarg süreci Türk demokrasisi için hayrl sonuçlara yol açmtr. Ancak saldr günü alelacele dindar insanlar elde hiçbir delil olmad halde töhmet altnda brakmaktan çekinmeyen kesimlerin bugün eldeki bir dizi delile karlk inatç bir suskunluu tercih ediyor olmalar, hatta bu saldrnn örgütleyicilerinin yarglanma sürecine kar homurdanmalar dikkat çekicidir. Açkça ortaya çkmtr ki, Dantay’da bir yargcn katledilmesine aslnda kimsenin üzüldüü yok, aksine böyle bir olayn ilk anda ilan edilen failleri tarafndan yaplm olmas sevindirici bile olmutur -tpk olayla ilgili gerçein ortaya çkmasnn giderek ayn kesimleri üzmesi gibi. Dantay saldrsn böylesi bir gizli sevinçle karlayanlar, “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” diye manet atarken, aslnda ABD için 11 Eylül’ün gördüü ilevin aynsn Türkiye için de istemi oluyorlard. Nitekim Dantay saldrsnda bozuk olduu duyurulan kameralarn aslnda bozuk olmad, aksine yaplan kaytlarn olaydan birkaç gün içinde silindii ortaya çkt. Bu gerçek Dantay saldrsnn inanlmas zor bir büyük organize i olduunu, olaya sanlandan çok daha fazla kiinin hatta kurumun dâhil olduunu gösterdi. Olayn batan itibaren planlanmasndan icrasna, olay sonras kamu iletiimine kadar her eyin ayn büyük organizasyonun parças olarak düünüldüü net bir biçimde ortaya çkt. O gün o manetleri atanlar, dindar insanlar o büyük ithamlarn altnda brakanlar ortaya çkan bunca gerçein karsnda hiçbir ey olmam gibi pikince davranmay sürdürebiliyor. Dantay cinayetinin gelimeler nda iyice netleen amacnn, 2007 ylndaki Cumhurbakanl seçimlerine giden yola bir büyük mayn döemek olduu ksa sürede anlald. Cumhurbakanl seçimine, Türkiye’de oligarik yap çok merkezi bir önem atfediyordu. Daha önce Demirel ve Sezer’in ahsnda billurlam bir cumhurbakanl proli önemli bir siyasi sermayeyi oluturuyordu ve bu sermaye kolayca vazgeçilebilir gibi görünmüyordu. 2007 Nisan aynda balayan Cumhurbakanl seçiminin 27 Nisan’daki ilk turundan hemen sonra Genelkurmay’n internet sitesine konulan e-muhtra, bir kale olarak alglanan cumhurbakanln kaptrmamak adna giriilmi bir dizi hamlenin en etkilisi olaca varsaylmt. Asker, görev ve yetki alannda olmad halde sadece kendi darbe teamülleriyle bir hak ola- rak göstermeyi baard otoriter dile bir kez daha bavurdu. Açkça cumhurbakanl sürecine müdahil olduunu ilan etti. 27 Nisan muhtras bu açdan darbeler tarihimizin yaskoyla sonuçlanm en önemli giriimini oluturdu. Aslnda 27 Nisan muhtras karsnda kaydedilmeyi daha fazla hak eden eylem, hükümetin ertesi gün yaymlad kar bildiri olmutur. Askerlerin yaymladklar bildirilere alz da muhtraya muhatap olan bir hükümetin ilk kez “Genelkurmay’n Babakanln emrinde olduunu” dolaysyla darbe yapmak veya seçimlere karmak gibi bir görevinin olmadn hatrlatmasna tank olunuyordu. O yüzden 27 Nisan Türk demokrasisi açsndan yeni bir lekeyi çalmsa da 28 Nisan bildirisi Türk demokrasisi açsndan çr açc yepyeni bir sayfa oluturmutur. Nitekim 28 Nisan’dan hemen sonra hükümetin ald bir dizi kararla, hem erken seçim hem de cumhurbakann bir daha benzer bir kriz oluturmayacak ekilde halkn seçimine brakan referandumun önünü açmas sonucunda Türkiye demokrasisi yeni bir yapsal dayanaa daha kavumu oldu. Anayasa Deiiklii: TBMM’ne Siyasetin Dönüü Anayasa deiiklii paketinin Nisan aynda ilk turunun tamamlanmas anlaml bir tevafuk oldu. Daha anlamls 12 Eylül darbecilerinin yarglanmasn engelleyen Anayasann geçici 15. Maddesinin kaldrlmasnn tam da son muhtra denemesinin yapld 27 Nisan günü gerçeklemesi oldu. lk turu AK Parti içinde beklenen relerin gerçeklemeden 330 oyun üstünde geçmesi, deitirilen maddelerin içerii göz önünde bulundurulduunda siyaset adna ciddi bir kazanm olduu deerlendirilmelidir. Youn görümeler içinde AK Parti grubunda verilecek relere bel balayan ana muhalefet, bir yandan da kendi grubuna kar açk bir güvensizlik sergilemi, “hayr” oyu verdirmek için bile olsa kendi grubunu oylama sürecinden uzak tutmaya çalm oldu. Anayasa deiikliinin ikinci turunda parti kapatmay düzenleyen ve TBMM’nin iznini art koan 8. Madde oylamasnn dnda dier maddeler MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 5 sorunsuz bir ekilde geçti. 8. Maddenin yeterli oyu alamayarak dümesinin muhalefette yaratt sevinç ile iktidar cephesinde yaratt oka ramen sonraki gelimeler muvacehesinde bu sonucun içinde AK Parti lehine deerlendirilen hesaplanmam politik kârlar olduu görüldü. En önemlisi muhalefetin bütün söylem ve iddialarnn seçmen nezdindeki inandrclnn böyle bir olayla güçlü bir biçimde zedelenmesidir. Muhalefetin asla biraraya gelmeyecek bütün unsurlar AK Parti kartlnda birlemekle kalmam parti kapatma gibi bir konuda bata BDP olmak üzere bütün partiler ittifak etmitir. Bu ittifak büyüdükçe AK Parti için çok daha küçük bir hedef haline gelmi olduu söylenebilir. Çünkü sözkonusu ittifakn etrafnda birletii deerlerin toplumsal karl o kadar büyük deil. Bu yaz yazld esnada paket üzerindeki genel oylama yaplmamt. Ancak bu son oylama da bir sürpriz ortaya çkarmazsa imdiden görünen ey Anayasa deiikliinin AK Parti’nin oylaryla yetinerek referanduma gitmek için gerekli oyu toplam olduudur. Anayasa paketinin içerii dolaysyla ikinci tur görümeleri sonucunda geçtii takdirde bunun demokrasi tarihimiz açsndan gerçek bir devrim saylmas mukadder olacaktr. Bu arada re beklentisine ramen kendi grubunu günlerce sabahlara kadar Meclis’te tutabilen Recep Tayyip Erdoan’n liderlik performans bu olay vesilesiyle yepyeni bir boyut ve derinlik kazanm oldu. Gerçekten de 336 kiilik meclis grubunu bu kadar baarl bir biçimde yöneten Erdoan’n karizmatik liderlik özellii zorlu bir aamadan daha geçmi oldu. Anayasa deiikliine kar muhalefetin ileri sürdüü argümanlar esasen anayasa deiiklii giriimini demokrasinin veya siyasetin meru alanlarn korumak adna bile olsa kaçnlmaz klmtr. Türkiye’de önemli davalar kilitlemi ve yürütülmez hale getirmi olan mekanizmann HSYK ile ilgili olduu malum olmuken adil bir yarglamay tesis etmenin bu kurumu yeniden yaplandrmaktan geçtii de ayan beyan anlalmtr. Aslnda sadece HSYK deil, dier alanlarda da yaplan düzenlemelerin büyük çounluu iktidar, kulland yetkiler bakmn6 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 dan bugünkü konumundan bile geriye götürüyor. Buna ramen iktidarn yargy kuatmaya çalmakla eletiriliyor olmas ilginçtir. Ne yazk ki deiikliklere kar çkanlarn önemli bir ksm Anayasa paketinin içerii hakknda en ufak bir bilgiye sahip deil. Zaten muhalefetin içerie deil, bu deiiklii AK Parti’nin yapyor olmasna yönelik olduu da gizlenmiyor. Her iki muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesi’nin kapatma davasnda AK Parti’yi laiklie kar illerin oda olmakla suçlamasn AK Parti’nin Anayasa yapmndan uzak kalmas için bir gerekçe olarak ileri sürmesi, siyasete açk bir inançszlk halini gösteriyor. Dorusu Anayasa Mahkemesi’ni kendi yasama erkine ortak hale getirenler de bizzat bu parlamenterler oldu. CHP’nin Anayasa Mahkemesi’nin ikinci bir yasama aygt gibi çalmasndan yana hiçbir rahatszlk duymuyor olmas, TBMM’nin manevi ahsn ciddi bir anmaya tabi tutuyor. Anayasa Mahkemesi’nin apaçk siyasi olan kararn kutsayarak AK Parti’yi meruiyet sorunu içinde göstermek, bir haksz rekabet artlarn arzulamak, bu artlara raz olmak ve bu artlardan nemalanmaktan baka bir anlam ifade etmiyor. Bu konuda yine CHP’nin tutumunu anlamak bir nebze mümkün ama AK Parti’ye kapatma davasnn açlmasn tetikleyen süreç Anayasa’nn 10. ve 42. Maddelerinin deitirilmesi giriimiydi. MHP bu giriimde AK Parti ile birlikte hareket etti, hatta bu süreçte inisiyatif ald ama beraber giritii bir iten dolay sadece AK Partiye açlan kapatma davasndan çkarlan meruiyet ithamn dillendirmekten de geri durmam oldu. Anayasa Mahkemesi 10. Ve 42. Maddelerin iptaline cüret etmekle parlamentonun yasama yetkisini bir bakma elinden alm oluyordu. Tam da bundan dolay bu yetkiye TBMM adna sahip çkmak üzere, Anayasa Mahkemesi’nin tekrar iptal edecei bilinse bile inatla anayasa yapmna girimek lazmd. CHP hiçbir müzakeresine katlmad anayasa paketini, daha içeriini belki de doru dürüst okumadan Anayasa Mahkemesi’ne götüreceini ilan etti bile. Oysa bu maddeleri detaylaryla Mecliste tartmak ve belki de muhtemel düzeltme veya düzenlemeleri yap- ma yolu kapal deildi. Bu yol kapal deildir, ama tabii ki Anayasa Mahkemesi kadar güvenli ve garantili deildir. CHP Anayasa Mahkemesi’ni belli ki kendine arka bahçe olarak görüyor ve nasl olsa orada halledebilecei bir meseleyi parlamentoda zahmet edip tartmay gereksiz görüyor. O yüzden Anayasa Mahkemesi’nin giderek bir Ana muhalefet mahkemesine dönümü olduuna dair alg hiç de mesnetsiz durmuyor. Buna ramen, Mahkemenin reddedecei ihtimali olsa bile anayasa deiikliine girimek, Meclisin yasa yapma yetkisine sahip çkmak açsndan çok önemli bir konudur. Bu sürecin sonucunda Anayasa deiiklii gerçeklemese bile sadece Meclisin yetkisini tekrar ilan etmek açsndan böyle bir giriimde bulunmaya deerdi. Bu arada Meclis’ten geçmesini engelleyemedii bu paketin referanduma gitmesini engellemek üzere CHP’nin kollar svad imdiden görülüyor. DSP’nin de kendisine destek olaca bizzat genel bakan tarafndan duyuruldu. Yarg reformu ile ilgili batan beri oldukça farkl ve olumlu bir tutum ve aray içinde görünen Masum Türker’in olumlu araylarn böylesi radikal bir retçi tutuma dönütürmesi siyasetin Türkiye artlarnda ne kadar süreksiz ve takibi zor bir eye dönüebildiini göstermesi açsndan ilginç. Sonuçta süreç u veya bu aamada aksasa bile, en kötü tarafndan, anayasada öngörülen deiiklikler bir kez denenmi olarak bir sonraki daha büyük atlmlar için azmsanmayacak bir tecrübe olur. Dahas Türkiye’ye artk tantlm bir yarg sistemi varken, ülke bunun gerisinde daha çok uzun süre kalamayacaktr. Spesik olarak bu süreci yöneten hükümetinse süreç nasl sonuçlanrsa sonuçlansn, kârl çkaca anlalyor. Esasen muhalefetin de bu saatten sonra kârl çkmay gözetmesi mümkün olmasa bile süreçten daha az zararla çkmann hesabn yapmas hâlâ mümkündür. Muhalefet için süreçten daha az zararla çkmann tek yolu da süreci kabullenip ona destek olmak, hiç deilse köstek olmamakt. Ne var ki o yol da sonuna kadar açk durabilen bir yol deil. SDE Bakan* SDE Haber SDE Heyeti Çankaya Kökü’nde S tratejik Düünce Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyelerini kabul eden Cumhurbakan Gül, düünce kurulularnn Türkiye’nin gerçek düüncelerinin yerli bir gözle d dünyaya aktarlmas konusunda önemli bir rol oynadklarn ifade etti. Gül, Stratejik Düünce Enstitüsü’nün kuvvetli bir kadroya sahip olduunu ve yaynlarn takip ettiini belirtirken düünce kurulularnn ilevselliinin altn çizdi. Düünce kurulular arasnda var olan rekabetin olumlu sonuçlarndan memnuniyetini de dile getiren Gül, sözkonusu kurulularn Türkiye’nin uluslararas arenada sorun çözme kapasitesini ortaya koymas açsndan da önemli olduuna vurgu yapt. SDE Yönetim Kurulu Bakan Prof. Dr. Hasan Köni, Bakan Yardmcs Büyükelçi (E) Nüzhet Kandemir ile yönetim kurulu üyelerinin de hazr bulunduu kabulde SDE Bakan Prof. Dr. Yasin Aktay, Cumhurbakan Gül’e, kendilerine gösterdikleri ilgiden dolay teekkür ederek, Türkiye’nin birikimini uluslararas ortamda temsil etmeyi hedeediklerini belirtti. SDE Yönetim Kurulu üyelerinin ziyaretine özel bir önem veren Cumhurbakan Gül’ün kabulünde, Cumhurbakanl’nn üst düzey bürokratlar da hazr bulundu.Genel Sekreter Mustafa sen, Genel Sekreter Yardmcs Nadir Alpaslan, Özel Kalem Müdürü Büyükelçi Hüseyin Avni Karslolu, Basn Badanman H. Ahmet Sever, Kurumsal letiim Bakan Kemal lter ve Danman Cemil Antalyal ve dier yetkililer de görümeye katldlar. Enstitü’yü temsil eden heyette SDE Yönetim Kurulu Üyeleri; Prof. Dr. Ali afak, Gazeteci Alper Tan, SDAV Genel Sekreteri Aydn Bolat, Prof. Dr. Beril Dedeolu, Hakim (E) Faik Tarmcolu, Prof. Dr. Kvlcm Metin Özcan, Yazar Mehmet Akif Ak, Hak- Genel Bakan Salim Uslu ve Stratejik Düünce ve Aratrma Vakf (SDAV) Mütevelli Heyet Bakan Selahattin Yener de bulundu. Planlanandan uzun süren görümede, Cumhurbakan, SDE kadrosunu beklenenden daha güçlü bulduunu belirterek Enstitü çalmalarn her türlü ve her bakmdan destekleyeceklerini kaydetti. SDE’nin düzenleyecei “Uluslararas Deien Küresel Güç Dengeleri ve Türkiye” konferansna katlmak istediini belirten Gül, davetli heyetin de sivil temsilciler olarak d toplantlara katlmasn önerdi. Yaynlarn yabanc dillerde baslmasnn da önemine dikkat çeken Gül bu yaynlarn dünyann her tarafna ulatrlmasn tavsiye etti. Bu konuda Cumhurbakanl olarak da yardmc olacaklarn belirten Cumhurbakan Gül, “ahsm ve Cumhurbakanl olarak bu tür çalmalara her türlü destei veririz. Köke gelen misarlerimizi size yönlendiririz.” dedi. SDE Heyeti Cumhurbakan Gül’e Enstitü’nün faaliyetleri konusunda bir dosya takdim etti. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 7 Analiz Gül’ün Yerli Düünce Özlemi Alper TAN* Stratejik Düünce Enstitüsü, yedi aylk faaliyetleri ile ülkenin düünce potansiyelindeki beklenti çtas ve ümidini hayli yükseltmi bulunuyor. Cumhurbakan’nn aknl boa deil. Bu ayn zamanda büyük ilerin yaplmas konusunda bizleri tevik eden bir gelime. SDE’nin, Misak- Milli snrlarn aan hedeeri var. Stratejik Düünce Enstitüsü (SDE), Türkiye’nin kir yelpazesinin her rengini içinde barndran büyük bir yap. SDE’yi kuran Stratejik Düünce ve Aratrma Vakf, büyük hedeer koyarak ama Türkiye’nin gerçeklerini de bilerek yola çkt. Ülkede yaayan her kitlenin, her düüncenin bir kymet ifade ettiinin ve bunun olumsuzluk deil bir zenginlik olduunun idraki ile hareket ediyor. SDE’nin yönetim kurulu üyeleri, uzmanlar ve aratrmaclar, ülkemizin kri zenginliini temsil ediyor. Bu tür yaklamlar ve yaplar, ülkemizdeki kir ve ifade özgürlüünün seviyesini yükseltecek, farkl kirlere hogörü veya tahammül zeminini geniletmeye yardmc olacaktr. Farkl düüncelerle mücadelenin yumrukla, mermiyle veya öfkeyle deil yine kir ve ikna ile olabileceine dair anlaylar da yaygnlatracaktr. Ate, atele söndürülemez, ate suyla söndürülür. ki farkl renkteki suyun ka8 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 rmasndan sadece biri deil ikisi de etkilenir. Yeni renkler çkar. Fikirler de öyle. Corafyamzn kir adamlarnn özgür tartma zeminini güçlendirmek için elbirlii yapmasna ihtiyaç var. Bunu ne kadar erken baarabilirsek çatma zemininin genilemesi ve kaba kuvvetin saltanatn sona erdirmeye de o kadar erken ulam oluruz. 20 Nisan 2010’da Stratejik Düünce Enstitüsü (SDE) Yönetim Kurulu olarak Cumhurbakan Abdullah Gül’ü ziyaret ettik. Ziyaretin iki önemli amac vard. Yaklak yedi ay önce faaliyete balayan SDE hakknda bilgi vermek ve yapmay planladmz “Deien küresel güç dengeleri ve Türkiye” konulu konferansa cumhurbakann davet etmek. Cumhurbakan Gül, bizi mutlu eden bir aknlkla karlad heyeti. Her düünceden insann bir araya gelerek ülkemizde demokrasinin gelimesi, millet iradesine dayal sivil siyasetin, özgürlükle- rin güçlenmesi, Türkiye’nin bölgesinde ve Dünya’da sözü dinlenen lider ülkelerden biri olmas için ortak hedeer istikametinde çalmas.. SDE kadrosunun bunu baarm olmas cumhurbakann artmt. aknln gizlemedi. Defalarca ifade etti. “Böyle güçlü bir düünce kulübü, böyle bir ekip olduunuzu tahmin etmiyordum. Çok mutlu oldum. Naylon, fason bir kurulu deilsiniz. Hepinizi tanyorum. Bu kadro çok i yapar” dedi. Cumhurbakan Gül’ün aknl onu da mutlu eden bir aknlkt. Bunu takdirle karladn birkaç kere dile getirdi. SDE tarafndan baarlan, yaplan iin ne kadar önemli olduunu ve buna Türkiye’nin ne denli ihtiyac bulunduunu uzun uzun anlatt. “En eksik ey Türkiye’de yerli düüncenin dile getirilemiyor olmasyd. Türkiye ne düünüyor bilinmiyordu. Türkiye köksüz, ürkek bir ülke gibi alglanyordu. Tercümelere arlk veriliyordu. Bu da ‘Türkiye bir ey yapamaz’ yargsna yol açyor, bu durum bizleri de etkiliyordu” dedi. Cumhurbakan Gül, SDE tarafndan baarlan, yaplan iin ne kadar önemli olduunu ve buna Türkiye’nin ne denli ihtiyac bulunduunu uzun uzun anlatt. Ülkemizde sivil düüncenin ne yazk ki yeterince gelimediini, konuan sivillerin birçounun aslnda belli resmi kurumlarn görülerini dile getirdiklerini, bunun da özellikle yurt dnda hiçbir fayda salamadn izah etti. Ülkemizde sivil düüncenin ne yazk ki yeterince gelimediini, konuan sivillerin birçounun aslnda belli resmi kurumlarn gö- rülerini dile getirdiklerini, bunun da özellikle yurt dnda hiçbir fayda salamadn izah etti. SDE’nin çalmalarnn sadece içe dönük çalmalarla snrl kalmamasn özellikle da dönük çalmalar da yaplmasn tavsiye etti. Baka ülkelerde yaplan toplantlara muhakkak uzmanlarmzn katlmalar gerektiini belirtirken, yaplacak yaynlarn baka dillerde de olmasnn önemine vurgu yapt. Sivillerin, resmi görüleri dillendirmesinin yanll yannda ülkemizdeki tercüme kirlerin yol açt hatalara da dikkat çekti. Düünce kurulularnn, Türkiye’nin kirlerini yerli bir anlayla Dünya’ya aktarmas gerektiini dile getiren Cumhurbakan, “Yerli düüncenin” öneminin altn çizdi. “Çou kere yurt dndaki toplantlara katlan kiilerin Türkiye adna dile getirdii görülerin Türkiye’yi temsil etmediini” belirtti. Stratejik Düünce Enstitüsü’nün yaynlar ve çalmalarn takip ettiini belirten Cumhurbakan Gül, düünce kurulularnn, Türkiye’nin birikimi ve potansiyelinden hem devlet adamlarnn, hem de d dünyann faydalanmas noktasnda çok önemli bir ilevi yerine getirdiklerini söyledi. SDE’nin güçlü bir kadro ile yola çkmasndan duyduu memnuni- yeti dile getiren Cumhurbakan, düünce kurulular arasnda yapc bir rekabetin varln gözlemlediinden söz ederek bu durumun Türkiye için bir kazanç olarak görülmesi gerektiini ifade etti. Cumhurbakan, düünce kurulularnn, Türkiye’de olup bitenlerin ve Türkiye’nin gerçek düüncelerinin yerli bir yaklamla d dünyaya aktarlmas konusunda önemli bir misyon yüklenmenin yan sra, Türkiye’nin uluslararas sorun çözme kapasitesinin ortaya konmas açsndan da önemli bir rol oynayabileceklerini ifade etti. Stratejik Düünce Enstitüsü, yedi aylk faaliyetleri ile ülkenin düünce potansiyelindeki beklenti çtas ve ümidini hayli yükseltmi bulunuyor. Cumhurbakan’nn aknl boa deil. Bu ayn zamanda büyük ilerin yaplmas konusunda bizleri tevik eden bir gelime. SDE’nin, Misak- Milli snrlarn aan hedeeri var. Deien Türkiye’nin düünce ekolü olma yolunda zaman iyi kullanarak çok hzl ilerlememiz gerekiyor. Çünkü umutlar, beklentiler ve kaderin önümüze koyduu frsatlar çok yüksek.. Bu beklentiler boa çkarlmamal. SDE Yönetim Kurulu Üyesi* Foto: Cumhurbakanl Fotoraf MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 9 Servisi Ermeni Tasars Analiz Ermeni Açlmnda Yeni Diplomatik Manevralar Prof. Dr. Birol AKGÜN* Bakan Obama ibana gelirken ilk kez bu kadar güçlü biçimde Ermeni diasporasna yazl taahhütte bulunmutur. Dolaysyla Türkiye kendisi inisiyatif alarak Ermenistan’la ilikilerini gelitirmedii takdirde, Obama döneminde karar tasarsnn Kongreden geçme ihtimali hayli yüksek olaslk olarak görünmektedir. 1 0 Ekim 2009 tarihinde imzalanan ve Türkiye ve Ermenistan halklarn olduu kadar uluslararas toplumu da heyecanlandran Protokoller kât üzerinde diplomatik belgeler olarak varln ve önemini hala koruyor. Ancak her iki taraf da, ne protokollerde öngörülen admlar atacak ne de imzalarn geri çekecek güçlü siyasi irade sergileyebiliyorlar. Türkiye ve Ermenistan arasndaki normalleme sürecinde tam bir siyasi kilitlenme yaanyor. Nükleer zirve vesilesiyle Washington’da gerçekletirilen liderler aras görümeler ve hatta Obama yönetiminin müdahalesi normalleme sürecine ivme kazandrmaya yetmedi. Gelecee ilikin olarak imdilik bilinen tek ey, taraarn balatlan diplomatik sürece ballklarn teyit etmeleridir. Peki, uzun görümelerden sonra ortaya çkan protokollerin imzalanmas hangi siyasi ve diplomatik motivasyonlara dayanmaktayd? Protokollerin sembolik anlam neydi ve daha önemlisi bu uzlama belgelerinin uygulanmasn salayacak en uygun siyasi/ diplomatik artlar nelerdir? Aada srasyla bu konular ele alnacak ve Türk-Ermeni ilikilerinin gelitirilmesine yönelik deerlendirmelerde bulunulacaktr. Protokoller Sürecinin Önemi ve Anlam Napolyon “corafya kaderinizdir” diyor. Komularmz biz seçemiyoruz. Tarihin ak Ermeni ve Türk halklarn bu corafyada bin yl birlikte yaamaya mahkûm etti. Malazgirt’te balayan kader birlii ve halklar arasndaki dostane ilikiler dokuz asr boyunca sorunsuz yürüdü. Ancak, zayam ve çökmekte olan bir imparatorlukta milliyetçilik rüzgârna direnemeyen Ermenilerin bamszlk arayna girip, silahl isyana girimeleri halklar arasndaki kardelii geri dönülmez biçimde bozdu. Ermenilerin bu uralarnda Yunanllarn ve Srplarn Osmanldan kopup kendi devletlerini kurmala- rn salayan baarl milliyetçilik hikâyeleri elbette ki etkili olmutu. Ancak Ermeniler, bamszlk sevdas uruna hem iç içe geçtikleri Türk halkna unutulmaz aclar yaattlar, hem de ne yazk ki kendi anayurtlar olarak gördükleri Anadoluyu terk etmek durumunda kaldlar. Giderken de pek çok acya ve trajediye katlandlar. Zira Türkler de Ermeniler de ayn topraklar yurt olarak görüyorlard. Birinci dünya sava Ermenilerin umutlarn kabartsa da, sonuçta bamsz bir ulus olarak kendi devletlerini ancak bugünkü Ermenistan’da kuracaklard. 1921 Kars antlamas sonrasnda Türkiye Erivan ile resmi olarak diplomatik iliki de kurdu. Ermenistan’n SSCB’nin bir parças olmasndan sonra ise, bu diplomatik ilikiler sona erdi. 1934’te Babakan nönü’nün Kars üzerinden Erivan’a resmi bir ziyarette de bulunduu da bilinmektedir. Bu ziyaret Avrupa’da yükselen Faizme kar, güvenlik arayan Türkiye’nin MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 11 komularyla ilikilerini gelitirme çabasnn bir parçasyd. 1991’de Türkiye Ermenistan’ Azerbaycan ve dier ülkelerle birlikte tand. Diplomatik ilikiler balamak üzereyken, Karaba sorunu patlak verdi. Görümeler kesildi. Azerbaycan’la dayanma adna Türkiye 1993 ylndan itibaren snrlarn da kapatt. 17 yldr snrlar kapal duruyor. kar sorumluk üstlenme cesaretini göstermitir. Uluslararas aktörler bakmndan da, küresel mali krizle bouan ABD, AB ve dier büyük güçler Kafkaslardaki sorunlarn güç kullanlarak deil, diplomasi ve müzakere yöntemiyle çözülmesini tevik etmenin/veya ediyor görünmenin “imdilik” kendi çkarlarna da hizmet edeceini görmülerdir. te Ekim 2009’da imzalanan diplomatik belgeler, taraar arasnda yaklak bir asrlk ayrlktan sonra imzalanan ilk resmi belge olma özellii tayor. Türkiye ve Ermenistan ilk kez “sorunlarn” siyasi ve diplomatik zeminde konuma iradesini gösteriyor. Bunun anlam özetle udur: Türkiye perspektinden bakldnda “Ermeni sorununun” yalnzca tarihi bir konu olmad, tersine Türk d politikasnn güncel bir siyasi konusu olarak ele alnmas gerektii artk anlalmtr. Bu, Türkiye için yeni bir bak açsdr ve Türkiye’nin defansif tavrnn terk edildiini ve konuya proaktif yaklalmas gereinin anlaldn iaret eden paradigmatik bir deiimi simgelemektedir. Türkiye’nin Ermeni açlmnn altnda yatan siyasi mantn özü de budur. Türkiye’yi Protokollere Götüren Süreç ve Nedenler Protokoller sürecinin balamas Ermenistan ve üçüncü taraar açsndan da yeni bir dönemin balangcn oluturmaktadr. Konunun tarihi ve ulusal kimlie olan etkileri düünüldüünde, Erivan hükümetinin Türk-Ermeni yaknlamasna imza atmas ve üstelik ortak bir komisyon kurularak 1915 olaylarnn aratrlmasn kabul etmesi çok daha zordur. Bu anlamda protokollere imza atan Sarkisyan yönetimi att imza ile ilk kez Ermenistan’n bir ulus devlet olduunu ve tarihte ne olduu kadar, Ermenistan halknn çkarlarnn ve refahnn da düünülmesi gerektiini diasporaya göstermitir. Özetle, Ermenistan “Ulus devlet” olarak kendi halkna 12 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 Türk hariciyesini Ermenistan ile diplomatik müzakereye sürükleyen temel motivasyonlar, AB’nin etkisi, ABD’nin tevikleri, iç politikann demokratiklemesi, PKK terörüyle mücadelede uluslararas destek araylar ve d politikadaki yeni vizyon araylar olarak özetlenebilir. Türkiye’nin AB ile 1999’da balayan adaylk sürecinde Ermeni sorunu dolayl olarak pek çok kez AB belgelerinde yer almtr. Nitekim 2005 tarihli Müzakere Çerçeve belgesinde konuya üstü kapal olarak deinilmi ve “Türkiye’nin iyi komuluk ilikilerine yönelik açk taahhüdü ve herhangi bir snr anlamazln, Uluslararas Adalet Divan’na götürmek dâhil olmak üzere, Birlemi Milletler art ile uyumlu bir ekilde çözmek konusunda gayret göstermesi” gerektii ifade edilmitir. Türkiye, Ermeni Sorununu AB ile iliiklerinde bir konu bal yapmaktan kaçnsa da, durumun farkndadr ve nitekim müzakerelerin balad 2005 ylnda TBMM’nin tam bir dayanma içinde Ermenistan’a ve tüm dünyaya yönelik olarak yaynlad “ortak bir tarih komisyonu” Ermeni sorunu 19. yüzyldan beri hiçbir zaman Osmanl (Türkiye) ve Ermenistan halklar arasndaki bir ihtilaf olmamtr. Geçmite Rusya, ngiltere, Fransa ve Almanya gibi güçler ile imdi ABD ve AB gibi aktörler sorunun ortaya çkmasnda rol oynadklar gibi, eer tarihi yaknlama ve halklar arasnda kalc bir bar salanacaksa büyük güçlerin bu sürece olumlu katklar mutlaka salanmaldr. kurulmas ve diyalog kaplarnn açlmas çars bu anlamda oldukça ilginç bir tesadüftür. Kald ki ayn yl ilk kez be önemli Avrupa ülkesi de Ermeni Soykrmn tanyan tasarlar parlamentolarndan geçirmilerdir. ABD de iki ülke arasnda bir uzlamann bulunmas gerektii konusunda taraar sürekli olarak görümeye tevik etmektedir. uras kesin ki, Amerikan kamuoyu 1915 olaylarn büyük ölçüde “soykrm” veya en azndan insanla kar suç olarak görmeye balamtr. Fakat Beyaz Saray, konunun insani ve ahlaki yönünü üpheli görmesinden dolay deil, Türkiye ile ilikilerini zedeleme- mek adna soykrm iddialarnn Kongre’den geçmesini her defasnda engellemektedir. Bununla birlikte, Bakan Obama ibana gelirken ilk kez bu kadar güçlü biçimde Ermeni diasporasna yazl taahhütte bulunmutur. Dolaysyla Türkiye kendisi inisiyatif alarak Ermenistan’la ilikilerini gelitirmedii takdirde, Obama döneminde karar tasarsnn Kongreden geçme ihtimali hayli yüksek olaslk olarak görünmektedir. Dier taraftan Türkiye’nin Ak Parti iktidar döneminde benimsedii “komularla sfr sorun ve maksimum ibirliine” dayal yeni d politika yaklam ve kendi bölgesindeki ihtilaarn diplomatik yollarla çözümüne araclk etmeye dayanan proaktif tutumu da Türkiye’yi Ermenistan ile bir ekilde iliki kurmaya zorlamaktadr. Nitekim sorun üretmek deil, sorunlar tek tek çözmeyi amaçlayan bu yeni yaklam Kbrs ve Kuzey Irak örneklerinde baarl da olmutur. ç politikada sivil toplumun güçlenmesi ve demokrasinin derinlemesi de daha önce tabu görülen ya da krmzçizgilere hapsedilen sorunlarn tartlmasnn önünü açmtr. Bu anlamda Türkiye’de Ermeni sorununun tartlmaya balanmas, toplumsal ve bürokratik zihniyetin deimesinin de bir sonucu olarak görülmelidir. Eer Barry Buzan’n kavramn ödünç almak gerekirse, artk Türkiye iç ve d politikadaki kronik sorunlarn güvenliksizletirme yöntemini benimseyerek (de-securitize ederek) çözmeye çalmaktadr. Ermeni sorunu tam da bu anlamda her boyutuyla tartlabilecek, siyasiler, akademisyenler ve sivil toplum tarafndan çözüm önerileri sunulabilecek “normal” bir konu haline gelmektedir. ç politikadaki normalleme, bu anlamda d politikann da normallemenin yolunu açmaktadr. Normal bir ulus devlet ve vizyoner siyasi liderlik ise, kendi sorunlarn çözümsüz brakarak dardan müdahaleye açk hale getirmek yerine, tüm siyasi sorumluluu üzerine alarak kendi sorununu gerçek muhataplaryla konumay yelemek durumundadr. Protokollerin imzas tam da böyle bir proaktif tutum almann diplomatik örnei olarak okunmaldr. Ermenistan’ Protokolleri mzalamaya Yönelten Faktörler Ermenistan souk sava sonras dönemde bamszln kazanan dier eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde gerek doal kaynaklarnn yetersizlii ve gerekse jeopolitik konumunun getirdii skmlk içinde, bir “ulus devlet” olarak ekonomik ve sosyal gelime potansiyeli en zayf ülkelerden biridir. Üstelik dalk Karaba’daki Ermenilerin bamszlk umuduyla giritikleri ve bir milyon Azerinin kaçgun haline gelmesiyle sonuçlanan sava, Ermenistan’ kendi bölgesindeki dinamiklerden giderek izole etmitir. Ermenistan’n en önemli iki komusu olan Türkiye ve Azerbaycan ile snrlar kapaldr. Ancak Gürcistan üzerinden veya Rusya üzerinden dünyaya açlabiliyor. Hâlbuki batya uzanan en ksa yol Türkiye üzerinden geçmektedir. Üstelik snrn kapal olmasna ramen Ermenistan ihtiyaç duyduu Türkiye meneli mallar Gürcistan üzerinden ve çok daha pahalya almaktadr. Dahas, Gürcistan sava sonrasnda Ermenistan daha derin bir izalosyona girmi görünüyor. Nüfusun giderek ülkeyi terk ettii, yaamak için Rusya’nn yardmna ihtiyaç duyan ve sürekli olarak iç karklklarla mücadele etmek zorunda kalan bir ülke görüntüsü vermeketdir. Tam da bu nedenle, hem ekonomik yardm hem de d politikasnn yönlendirilmesinde Erivan yönetimi Avrupa ve ABD’deki radikal diasporik gruplarn etkisinde kalmaktadr. Oysa Ermenistan’n MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 13 gelimesi ve kalknmasnn yolu, bu ülkenin bölgesel projelere ve entegrasyonlara dâhil olmasndan geçmektedir. Bu nedenle Ermenistan, özellikle Kafkasya eksenli petrol ve doal gaz boru hatlarnda somutlaan enerji jeopolitiinin bir parças olmaya çalmaktadr. Öte yandan, ABD ve AB ülkeleri de Ermenistan’n Rusya’nn siyasi hegemonyasndan kurtularak bat dünyasnn bir parças haline gelmesini desteklemektedir. Özellikle 2008 Rusya Gürcistan çatmasndan sonra, Hazar Petrollerinin ve doal gaz kaynaklarnn Gürcistan yoluyla deil, AzerbaycanErmenistan ve Türkiye üzerinden bat pazarlarna tanmasna yönelik projeler hz kazanmtr. Bunlar içinde en önemlilerinden birisi olan ve Türkiye’nin inisiyatiyle balatlan Nabucco projesinin ilevsel hale gelebilmesi için ErmenistanTürkiye ve Azerbaycan ilikilerinin normalletirilmesi gerekmektedir. Böylece, Ermenistan son 20 yldr izledii Rusya yanls bir ülke olmaktan çkp, hzla batya eklemlenen bir devlet olmaya balayacaktr. Öte yandan, Sarkisyan yönetimi de yukarda bahsedilen izalosyaonlar ve son ekonomik krizler dolaysyla iç politikadaki skmln, D politikadaki stratejik açlmlar ve diplomatik baarlar salayarak amaya çalmaktadr. Protokollerin çerii ve Uygulanma Olasl Ancak kabul etmek gerekir ki, Türk ve Ermeni hükümetleri arasnda imzalanan uzlama belgeleri, tarihi metinler olarak siyasi ve diplomatik önem tasalar da, belgelerde öngörülen admlar atmak ve halklar arasnda güvene dayal yeni bir dönemi balatmak o kadar kolay deildir. Yüz yllk bir tarihsel/psikolojik birikim ve toplumsal hafzay besleyen iki yönlü anlatlarn tek bir anlamayla bitmesini 14 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 beklemek konuyu basite almak olacaktr. Zürih’te 2009’da küresel güçlerin de temsil edildii bir törenle imzalanan protokoller aslnda üç farkl belgeden olumaktadr. Bunlar 1) Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasnda Diplomatik likilerin Kurulmasna Dair Protokol, 2) Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasnda likilerin Gelitirilmesine Dair Protokol ve 3) Bu iki belgenin uygulanmasna ilikin zaman çizelgesini ve atlacak admlar gösterir belgedir. Özetle, birinci belge iyi komuluk ilikileri, uluslararas hukuka sayg, güç kullanma tehdidinden kaçnma, BM art, Helsinki Senedi ve Paris artna uymay, snrlarn tannmasn, terörizme kar ibirliini ve ortak mücadeleyi esas alan ve karlkl anlay ve iyi niyetle “ilikilerde yeni bir model gelitirme” iradesini beyan ederek, karlkl olarak Diplomatik temsilciliklerin açlmasn öngören bir mutabakat belgesidir. kinci belge ise ikili ilikilerin nasl gelitirileceini düzenlemektedir. Burada snrlarn açlmas, iki ülke dileri bakanlklar arasnda düzenli siyasi istiare mekanizmalarnn tesis edilmesi ve halklar arasndaki güvensizlii ortadan kaldrmaya yardm edecek ve tarihi olaylarn aratrlmasn üstelenecek bir tarih komisyonunun kurulmas öngörülmektedir. Üçüncü protokol ise iki belgedeki admlarn hangi aamalarda nasl atlacan ayrntl olarak düzenlemektedir. Bu çerçevede Protokollerin onaylanmasndan sonraki iki ay içinde diplomatik ilikilerin kurulmas, snrlarn açlmas ve ardndan da öngörülen diyalog mekanizmalarnn salanmas için komisyonlarn oluturulmas karara balanmaktadr. mza sonrasnda Türkiye protokolleri hzla TBMM’ye sevk etmi, ancak onay sürecini henüz tamamlayamamtr. Ermenistan ise belgeleri Anayasa Mahkemesine götürmütür. Mahkeme belgeleri onaylamakla birlikte, dütüü erhte bu belgelerin bamszlk bildirgesine ve “soykrmn” tartlmasna dayanak olamayaca yorumunda bulunmutur. Buna karn, Türkiye ise artan toplumsal ve siyasi muhalefet ile Azerbaycan’n sert reaksiyonu nedeniyle belgelerin onayn Karaba sorununda atlacak admlara balamtr. Bir anlamda Türkiye açsndan protokollerin onay üzerinde artk Azerbaycan’n ili vetosu vardr ki, bu da açlm sürecini siyasi olarak daha çetrel hale getirmektedir. Türkiye Ermenistan Yaknlamas: Üç Düzlemli Bir Oyun Görüldüü üzere Ermeni sorunu, yalnzca iki ülkeyi ve hatta iki ülkede yaayan halklar ilgilendirmiyor. Konunun Erivan-Ankara boyutu, hükümetlerle kendi kamuoylarnn arasndaki iliki boyutu yannda, konuya müdahil büyük güçler ile bölgesel aktörlerin soruna yönelik politikalarn içeren üçüncü bir boyutu daha vardr. Siyaset Bilimci Robert Putnam, diplomasiyi iki düzlemli bir oyun (two-level game) olarak tanmlamaktadr. Yukardaki çerçevede deerlendirildii zaman, Ermeni sorununun çözümüne ilikin diplomatik oyunun iki deil, aslnda üç düzlemli bir oyuna dönütüü anlalmaktadr. Birinci Düzlem, devletten devlete ilikileri kapsamaktadr ki burada Türkiye ve Ermenistan’n meru hükümetleri arasndaki diplomatik temaslar sözkonusudur. kinci düzlemde ise Erivan ve Ankara’nn kendi halklar ve etkin kamuoyu aktörleri ile girdikleri ilikiler yer alr. Her iki demokratik ülke yönetimleri, varlan çözümün ulusal çkarlara uygun olduuna ilikin olarak kendi halklarn ikna etme- leri gerekmektedir. Üçüncü düzlemde ise, genel anlamda uluslar aras kamuoyu, özelde ise Kafkasya bölgesinde çkarlar bulunan büyük devletler ile Türkiye ve Ermenistan arasndaki ilikiler önem kazanmaktadr. Burada 10 Nisan 2010’daki protokolleri imzalayan Davutolu ve Nalbandyan’n arkasnda durarak tüm dünyaya ortak resim veren AB, Avrupa Konseyi, AGT gibi uluslar aras örgütler ile ABD, Rusya, Fransa ve Azerbaycan gibi ülkeler ve farkl ülkelerde faaliyet gösteren Ermeni diasporas vardr. Dolaysyla Türk ve Ermeni ilikilerinin imzalanan protokoller dorultusunda gelitirilebilmesi için, diplomasi oyununun parças haline gelen tüm bu aktörlerin çkarlarnn uzlatrlmas gereklidir. Sarkisyan ve Erdoan hükümeti arasndaki ikili mutabakat olsa olsa birinci düzlemdeki çkarlarn uyumasn temsil eder. kinci düzlemde yer alan Ermeni ve Türk kamuoylarn ve dier iç siyasi aktörleri ikna süreci imdiye kadar tam olarak baarlamamtr. Türkiye’de yaklaan seçimler ve Ermenistan’daki Tanak partisi taraftarlarnn artan tehdidi her iki bakenti de tedirgin etmektedir. Uluslararas ihtilaarn baarl bir çözümü ancak ve ancak hem devlet çkarlarnn hem de siyasi aktörlerin çkarlarnn maksimize edildii artlarda ve durumlarda mümkündür. Yoksa anlama imzalansa dahi kararlar uygulanamaz, çözüm ertelenir. Dier yandan Türkiye-Ermenistan yaknlamasn destekler görüntüsü veren ABD ve özellikle Rusya gibi aktörlerin gerçek niyetlerine ve samimiyetlerine ne kadar güvenilebilecei de tartlmaldr. Örnein ABD kongresinin alt meclisinde kabul edilen karar Türk-Ermeni yaknlamasna yönelik Türkiye’deki iç kamuoyunun desteini inanlmaz ekilde zedelemitir. Obama yönetimi samimi olarak bu yaknlamay desteklese dahi, alnan karar son kertede normalleme sürecine zarar vermitir. Öte yandan, Ermenistan, Kafkaslarda Rusya’nn arka bahçesi gibi alglanmaktadr. Türk-Ermeni ilikilerinin normallemesi enerji jeopolitiinde Rusya’ya alternatif yeni boru hatlar güzergâhlarnn ortaya çkmas demektir. Bu durumda, yaknlama sürecini Moskova yönetiminin hangi noktaya kadar destekleyebilecei ancak ya- anarak örenilebilecektir. Sonuç olarak, Ermeni sorunu 19. yüzyldan beri hiçbir zaman Osmanl (Türkiye) ve Ermenistan halklar arasndaki bir ihtilaf olmamtr. Geçmite Rusya, ngiltere, Fransa ve Almanya gibi güçler ile imdi ABD ve AB gibi aktörler sorunun ortaya çkmasnda rol oynadklar gibi, eer tarihi yaknlama ve halklar arasnda kalc bir bar salanacaksa büyük güçlerin bu sürece olumlu katklar mutlaka salanmaldr. Türkiye’nin farknda olmas gereken ve iin zor yönü de burasdr. Çözüm için Ankara yalnzca Erivan’ deil, Washington’u, Moskova’y ve Bakü’yü de ikna etmesi gerekiyor. Erivan ise, hem iç muhalefeti hem de her birinin farkl öncelikleri olan diaspora örgütlerini ikna ederek, sürece dâhil etmesi gerekiyor. Üstelik Türkiye de artk Ermeni diasporasnn önemini kavramal ve kamu diplomasisinin gerektirdii esneklii göstererek Ermeni diasporas ile iletiim kanallarn zorlamaldr. Dileri Bakan Davutolu’nun Washington’daki nükleer kriz zirvesi sonrasnda Kuzey Amerika’daki büyükelçi ve bakonsoloslarla yapt toplantda, diplomatlarmzn Ermeni diasporas dâhil herkese açlmalarn ve diyalog kanallarn güçlendirmelerini istemesi bu çerçevede son derece önemli ve doru bir yaklamdr. Türkiye, sorun ne kadar çetrelli olursa olsun, siyasi maliyeti ne kadar yüksek olursa olsun bu riskli diplomatik oyunu oynamak zorundadr. Defansif ve reaktif kalmaktansa, aktif bir diplomasi izlemek her anlamda Türkiye’nin elini güçlendirecektir. Türkiye bu zorlu diplomasiyi yürütecek birikime, tarihi tecrübeye ve maharetli kadrolara sahiptir. SDE Uzman* MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 15 Ermeni Sorunu ‘Soykrm’ ile ‘Sorun’ Arasna Skmamak çin Sivilleme D politika yapm münhasr (exclusive) özellii ile sadece bir uzmanlk alan olduu için meslekten olmayp kafa yoranlar darda brakc deildir. Tam tersine bir iktidar alan olarak doas gerei irk kabul etmeyen siyasetin çatmac olmas da buradan kaynaklanr. Doç. Dr. Murat ÇEMREK* L ise son snfta (1991-92) hzl konumas ve akc ders anlatm ile örencilerinin takdirini kazanan “Milli Tarih” dersi öretmenimize, biraz da yaklaan üniversite snavlar ile “Abbas yolcu, balasan durmaz” rahatlnda 12 Eylül’ü nasl deerlendirdiini sormutu bir arkadamz. Soru sual edildiinde bahse konu olan askerî darbenin üzerinden on yldan fazla geçtiinden yenisi yolda mdr endielerimizi, Kenan Evren’in de Cumhurbakanl sonras yerletii Marmaris’te kendisini sanata adamas bir nebze haetiyordu. Buna ramen öretmenimiz devlet memurluunun yük/üm/ledii arballa halel getirmeden ve ne kendisi hakknda bir soruturma sebebine frsat ne de pozitivizmden zerre taviz vermeden “Tarihî olaylarn objektif bir analizini 16 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 yapabilmek için en azndan üzerinden yüzyl geçmesi gerekir” deyiini bugün de tebessümle hatrlyorum. O zaman bile bu cevap kendi aramzda gevrek gülümelere sebep olsa da öretmenimizi daha fazla müküle sokmamak için soruya dair hiçbirimiz srarc olmadk. Cevabndaki savsaklaycln “devletlû” âdeti kabilinden olduunun ya da eletirel tarih algsnn da müfredata ters düeceinin elbette farkndaydk. Zira bizatihi ismindeki “milli” ibaresi ile bu derste öretilenlerin kendi iddias ile “objektif” deil propaganda olduu “ayn on dördü” gibi ortayd. Kald ki; pozitivizme taassupla balanm ve “milli” sosu ile terbiye edilmi bir tarih eitimi ancak test eklindeki snavlarla pekitirilerek sorgulanmasna da imkân tannmadan yutturuluyor ama hazmedilmesi bile beklenmiyordu. Eitimi, Althusser’in kavramsallatrd gibi, “devletin ideolojik aygt” klan da bu mekanizmayd. Ne zaman içinde “Ermeni” ile balayp “sorunu/meselesi/tenkili/ tehciri/soykrm” ile devam eden isim tamlamalar aklma gelse, Türkiye’deki siyasa yapmnda rol üstlenenlerin konuyu tartmak yerine, anekdottaki öretmenimin tavryla örtüen sanki ortada bir soru/n yokmu tutumu ilgimi çeker. Soruyu duymazdan ve/ya cevaplamazdan gelmeye dayanan sahiplenmeyileri yerine kerameti kendinden menkul hikmet-ihükümeti ile aslnda birer totoloji olan kelam--kibarlar ve bunu marifet saymalar en sk karlatmz siyasa (policy) modelidir. Bu savsaklay, sistematikliiyle bir beceriksizlik ya da yetkinsizliin tecellisi olmadn haber verir zaten. Tam tersine “gücünü güçsüz- Bizatihi ismindeki “milli” ibaresi ile bu derste öretilenlerin kendi iddias ile “objektif” deil propaganda olduu “ayn on dördü” gibi ortadayd. Kald ki; pozitivizme taassupla balanm ve “milli” sosu ile terbiye edilmi bir tarih eitimi ancak test eklindeki snavlarla pekitirilerek sorgulanmasna da imkân tannmadan ve cevap arasnda hiç bitmeyecek mahiyet tartmalar eliinde soru yalnzlatrlp marjinalize edilir ve cevap da hiç ulalamayacak Nirvana’ya eritirilir. Bu aynen tüm tarih algsn “Millî Tarih” derslerine indirgeyip neyin “millî” neyin “tarih” olacana karar verme hakkn sakl tutarken kendilerinin “kutsal inek”letirdikleri bilimin arkasna saklanarak ideolojilerini gizleme faydaclndan baka bir ey deildir. D politika yapm münhasr (exclusive) özellii ile sadece bir uzmanlk alan olduu için meslekten olmayp kafa yoranlar darda brakc deildir. Tam tersine bir iktidar alan olarak doas gerei irk kabul etmeyen siyasetin çatmac olmas da buradan kaynaklanr. D politika yapm da modern ulus-devlet pratiinde askerî bürokrasi ile siyasetin en billurlam bürokratik yaplanmas olduunu görmek açsndan faydaldr. yutturuluyor ama “Gordion’un Düümüne” Dönütü hazmedilmesi bile Ermeni diasporas, Ermenistan ve Türkiye arasnda yaanan skmlk hâli, taraar arasnda bir tabu ve “Gordion’un Düümü”ne dönümütür. Öte yandan bu hâl, her hâlükârda iki cami arasnda kalm bînamaz gibi ne sa’ya ne de Musa’ya yaranma salamaktadr. Bunda öncelikle konunun nasl kavramsallatrlacann, anlamlandrlacann yani epistemolojik düzeyinin hangi eikten balatlacann tespiti önemli olsa da, beklenmiyordu. lüünden alan” bürokrasinin tipik ireti ayak oyunu manevralar, herhangi bir stratejinin en azndan zaman kazanmak balamnda atlm ilk küçük taktik admlarn oluturur. Böylece, hassaten d politika yapmnda ahit olduumuz üzere, kurgu ve yorum üzerinde “tekel” hakkn bir yandan sakl tutan siyasa yapclar dier yandan da “milli çkarlar” lafzn adeta soyut klmak için ellerinden geleni arkalarna koymazlar. Bu soyut klma gayreti, bir siyasa olarak onlar cevap mahiyetinde yeni siyasalar üretme zorunluluundan, en azndan bir süreliine de olsa, kurtarr. Hatta soruyu süî politika (low politics) derekesinde tutarken o hiç verilmeyen cevap, ulvî politika (high politics) klnarak soru hiçbir taraf dierini hesaba katan bir çaba göstermemitir. Böylece en temel problem daha konunun alfabesi düzeyinde karmza çkmaktadr. Bahsettiim skmlk halini besleyen bir dier tutum da, taraarn tezlerine sahip çkarken dier tarafn tezini dinleme zahmetine katlanmay brakn duymaya tenezzül buyurmayan yaklamlarndan husule gelen kendi iç ataletleridir. Bu sacaya çerçevesinde Türk diasporasnn eksiklii dikkatli gözlerden kaçmayacaktr ama bahsedilen diaspora Türk devlet tezinin hilafna ya da bu tezi güçlendirecek olanaklardan mahrum olduu için çerçeveye dâhil edilmemitir. Hâlbuki Ermeni diasporas gerek nicelik gerekse de nitelik bakmndan Ermenistan’n devlet politikalarn etkileyecek güçtedir. Epistemolojiyi ite hassaten ontolojinin önüne geçirmem, konunun üç ayr anlam dünyasnda nasl ekillendiini anlamann önemine vurgu yapmaya yöneliktir. Çünkü ayn ontoloji en azndan Türkiye balamnda kayda deer bir nitelik farkllamas tamaktadr. Elbette konunun üç tarafn ayrtrrken Atilla lhanvari “Hangi Ermeni Diasporas?” “Hangi Ermenistan?” “Hangi Türkiye?” sorularn sorabileceimiz gibi bu sorular zamana referansla “Ne zamanki …?” eklinde sormamz da mümkündür. Bu sorular sormadan çerçeveyi basitletirmek adna Weberyen ideal tiplerden yararlandm ortadadr. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 17 E-imza günlük hayatn bir parças olurken slak imzann makinelerde üretilmesi ve buna dair tartmalarn younlat bir dönemde, eer bulunuyorsa bile, okunduktan sonra imhasn öütleyen telgraf evrak da dâhil olmak üzere arivlerin belge fetiizmini azdrmaktan baka ne gibi bir faydas olacaktr? 1915 ve sonrasnda Anadolu’da yaanan -her anlamda- ac olaylar, Ermeni (diaspora ve Ermenistan) yaklam “tarih”letirerek hatta “mitolojik”letirip “soykrm”a hapsederken Türk taraf da yaananlar “hukuk”latrarak hatta “mevzu/at”latrp “tehcir”e indirgeyerek tartmann hatta bu vesile ile oluacak diyalogun imkânlarn rüeym halde bomaktadrlar. Aslnda yaananlar “tarihî” deyip üzeri örtülemeyecei gibi “hukukî” deyip bir h/aklandrmaya da gidilemez. Çünkü herhangi bir fenomen ezamanl tarihî, hukukî, sosyolojik, antropolojik ve listeyi uzatabildiimiz kadar farkl (sosyal) bilim alanna girebilir. Konu çeitli ülkelerin parlamentolarna sirayet etmese bile tabiat gerei hem yaand gün için hem de bugün için siyasal vasf en belirgin yönüdür. Dahas, konu yaanm bitmiliiyle ve/ya bundan doan haklar bakmndan deil sebepleri, sonuçlar ksacas süreç itibariyle u ann konusu olduu için biz hayattakileri ilgilendirir ve biz onu içselletirdiimiz kadar 18 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 “bizim”dir. Bundan hareketle konunun epistemolojik eiinin belirlenebilmesi için sivilleebilmesi ve sivilleebilmesi için de birey düzeyinde fark edilmesi gereklidir. Bunda bir nevi Avrupa nsan Haklar Mahkemesi’ne (AHM) bireysel bavuru hakk gibi bir eyden bahsediyorum. Çünkü Ermeni diasporas ve Ermenistan tarafndan gelen ya da onlara hamledilen “3T” (tannma, tazminat, toprak) talebi Türkiye tarafnda devlet düzeyinde örgütlenmi bir tepkiyle karlamaktadr. Bahsettiim sivillemede bireysellik kadar sivil toplum pratiklerinin de altn çiziyorum. Bu balamda, 23-25 Eylül 2005’deki “mparatorluun Son Döneminde Osmanl Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunlar” konferans ile “Özür diliyoruz” kampanyasn konunun sivillemesi açsndan kayda deer kilometre talar olarak deerlendiriyorum. Konunun sivillemesinin Ermeni taraarnn “soykrm” tezinin bana “sözde” sfatn yerletirmekten ve uzun yllar Kbrs konusunda olduu gibi çözümsüzlüü çözüm kabul eden “hilal taktii”nden daha insa bir duru olduu ortadadr. Çünkü yaananlar soykrm temelinde almaya karlk “soykrm deildir” diyerek mefhum-u-muhalinden bir yaklam, meselenin ne olduunu deil ne olmadn anlatsa da ne olduu hâlâ bir yerlerde cevaplanmay beklemektedir. Bu bekleyi ise konunun soruna dönümesine, sorunun kroniklemesine hatta kangrenlemesine su tamaktan fazla bir ilevi olmazken, bekleyi uzadkça konu zaman skalayp anakroniklemektedir. Bu anakronikleme ise taraarn tezlerini “tarihsiz”letirirken taassuplarn katmerletirmektedir. Belge Fetiizmi Bahsettiim sivilleme pratiine katk salamas balamnda suyun bu tarafndan baz sorular taraf- lar açsndan sesli düünüyorum. E-imza günlük hayatn bir parças olurken slak imzann makinelerde üretilmesi ve buna dair tartmalarn younlat bir dönemde, eer bulunuyorsa bile, okunduktan sonra imhasn öütleyen telgraf evrak da dâhil olmak üzere arivlerin belge fetiizmini azdrmaktan baka ne gibi bir faydas olacaktr? 1990’larda insanlarn ancak birbirlerinin kulana fsldamaktan bile imtina ettii asit çukurlar ve faili meçhul cinayetler bugün ayyuka çkmken Ermenilerin saldrlardan deil de salk koullarndan öldüklerini dillendirmenin kar tarafn aclarn umursamazlktan baka ne gibi bir ilevi vardr? Camileri namaz klanlara brakmayp bir yandan “tarihi tarihçilere brakalm” derken ve bir yandan da baz tarihçiler için “arkamzdan bçaklyorlar” diye serzenite bulunurken ya da “arivlerimizi açalm, komisyonlar kuralm” dediimizde ortaya çkan yaman çelikiyi nasl gizleyeceiz? “Ama” ile balayan hassaten de “ama önce onlar balatt” diye mzmzlanan tezleri evire çevire tekrarlamak hangi sadra ifa olacaktr? Büyükelçilerimizi istiare için Ankara’ya çarp merkez büyükelçisi haline getirmeye devam m edeceiz? Konuyu bizatihi kendi elimizle uluslararaslatrp AGT Minsk Grubu’nun uhdesindeki Karaba’n igaline mi ilitireceiz ya da Azerbaycan d politika yapclarna veya Türkiye’deki Azeri lobisine mi havale edeceiz? Konunun acilen sivillemesi için admlar atlmayacaksa 1915’te yaananlarn “objektif” bir deerlendirme için üzerinden en az yüzyl geçmesini mi bekleyeceiz? Ben kendi adma beklemekten ve her Nisan aynda acaba ABD Bakan “soykrm” m diyecek diye hop oturup hop kalkan bir ülkede olmaktansa sivil bir diyalog imkânn aralamay tercih ediyorum. SDE Uzman* Analiz Ermeni Diasporas Propagandasnn Uluslararas Boyutlar Emin GÜNDÜZ* ABD Temsilciler Meclisi D likiler Komitesi Bakan Howard Berman, Temsilciler Meclisi üyelerine gönderdii mektupta, tasarnn kabulü halinde Türk-Amerikan ilikilerinin zarar görmeyeceini, ikili güvenlik ilikilerinden salad faydadan Türkiye’nin vazgeçmeyeceini, Amerikan yatrmlarn reddedeceine ve ürünlerini kullanmay durduracana inanmann sak olacan öne sürmütür. T ürkiye-Ermenistan ilikilerinde on yllardr bir kördüüm oluturan Ermeni sorunu, bugün artk tamamen boyut deitirmi ve uluslararas alanda Türkiye’yi her yönden köeye sktrmay amaçlayan bir Ermeni Diasporas propagandas haline dönümütür. 1980’li yllarn ikinci yarsndan itibaren yeni bir siyasi strateji uygulamasna geçen ve kapsaml bir plan çerçevesinde faaliyetlerine hz veren Ermeni Diasporasnn son yllarda özellikle Amerika Birleik Devletleri ve Avrupa Birlii üyesi ülkelere odakland, her türlü tarihsel ve hukuksal mesnetten yoksun iddialarnn ve çok yönlü yalanlarnn giderek younluk kazand bir dönemden geçiyoruz. Son gelimeler, Diasporann Türkiye-Ermenistan ilikilerinin iyiletirilmesine ayak ba olmaya devam ettii müddetçe, bu konuda görünür gelecekte herhangi bir ilerleme kaydedilmesine olanak bulunmad savn giderek dorulamaktadr. Türkiye’nin ve Ermenistan’n haritadaki yerlerinden dahi haberi olmayan birtakm kendini bilmez gruplarn bir tür geçim kaps haline dönütürdükleri Ermeni Diasporas- nn, ellerindeki yegane gelir kayna olan etkin Ermeni lobilerini kullanmak suretiyle uzun yllardan beri sürdürdükleri büyük yalanlar ve haksz iftiralar bugün olduu kadar gelecekte de arttrarak sürdürecekleri görülmektedir. Var olmalarnn ve yaamlarn sürdürebilmelerinin, Türklerin tarihte yapmadklar bir soykrm er ya da geç kabullenecekleri ve bu durumda önce tazminat ardndan da toprak taleplerinin gerçekleecei hayalini Ermeni toplumunda sürekli canl tutmaktan geçtiinin bilinci içinde faaliyetlerini sürdüren Ermeni Diasporasnn, varlkl Ermeni lobilerinden salad büyük maddi ve manevi katk sayesinde dünyann birçok yerinde oluturduu yaplanmalar dikkate alndnda, böylesine tekilatlanm bir Diaspora ile mücadelenin ve baarl olmann ne denli zor olduu anlalacaktr. Konuya bu açdan yaklaldnda, bugüne dein Ermeni Sorunu olarak bilinen sorunun sadece TürkiyeErmenistan ilikilerini olumsuz yönde etkileyen bir olgu olmann çok ötesinde, Türkiye’yi olabildiince çok sayda ülke ile kar karya getirmek suretiyle uluslararas kamuoyu önünde mahkum etmeyi amaç- layan çok boyutlu bir strateji haline dönütüü gerçei kaçnlmaz olarak ortaya çkmaktadr. Sorunun uluslararas alana tanmasnn nedenleri Diaspora açsndan irdelendiinde, burada dört temel beklentinin esas alnd dikkati çekmektedir. Bunlardan birincisi, 1915 olaylarnn tartmasz bir soykrm olduu hususunda dünya kamuoyunu ikna etmek ve yabanc ülkelerin bunu resmen kabul etmelerini salamaktadr. kinci aamada, d dünyann basks karsnda Türkiye’yi bu sözde soykrm tanmaya mecbur klmaktadr. Üçüncü aamada, tazminat konusunu gündeme getirmek ve soykrma tabi tutulanlarn mirasçlarna tazminat ödenmesini temin etmektir. Dördüncü aamada ise, bütün bu beklentilerin gerçeklemesi durumunda, gerçekçi bir olaslk olmamakla beraber, Ermenistan’a Anadolu’dan toprak verilmesini gündeme tamaktr. Konuya üçüncü ülkelerin bu propagandaya yaklamlar açsndan eildiinizde görünen manzara, ülkelere göre farkllklar arz etmektedir. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 19 Helsinki Zirvesi’nden bu yana konuyu gündemde tutan AB üyesi ülkelerin bir ksm, sorunu Türkiye’nin AB üyeliinin yolunu tkamak için, bir ksm geleneksel dümanlk duygular nedeniyle, bir ksm da bu ülkelerin etkisiyle Türkiye’ye kar bir bask olarak kullanmaktadr. Üye ülkelerden bir bölümü geçmite giritikleri katliamlarda yalnz olmadklarn ispatlama dürtüsüyle hareket etmektedir. Ulusal meclislerinde 1915 olaylarn soykrm olarak kabul eden ülkeleri böylesine bir karar almaya sevkeden perde arkas gerçek nedenler, bu kararlarn aln tarihleri itibariyle irdelendiinde, konunun Ermenilere kar bir özel sempati ya da insan haklarna sayg gibi yüzeysel gerekçelerle alnmad, aksine büyük ölçüde Türkiye’ye yönelik tutumlarnn bir yansmas olduu kolayca saptanacaktr. Sözde Soykrm Türkiye’ye Kar Bask Unsuru Olarak Kullanlmaktadr Nitekim bugüne dein sözde soykrm kabul eden 20 ülkenin bir ksm bu kararlarn birkaç kez tekrarlamlardr. Hatta bunlardan bazlar soykrmn reddini suç sayan yasalar dahi çkartmlardr. ABD ve AB’ye baktmzda ise, buralardaki hareketlilik süreklilik arzetmekte 20 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 ve sözde soykrm Türkiye’ye kar devaml bir bask unsuru olarak kullanlmaktadr. Bütün bunlara, halen 25 ülkede toplam 135 adet sözde soykrm ant dikildiini de göz önünde bulundurmamz gerekmektedir. Bunlardan 28’i ABD’de, 36’s Fransa’da ve 6’s Lübnan’da bulunmaktadr. Dier taraftan ABD’de mevcut elli eyaletten 42’si halen sözde soykrm tanmtr. Bir dier önemli husus da, bu yirmi kararn 18 adedinin 2000’li yllarda alnm olmasdr. 1950’li yllardan bu yana youn ittifak ilikileri içinde bulunduumuz ABD’nin bu balamda sergiledii yaklam, konunun ne denli siyasi bir yaptrm arac olarak kullanldnn en açk göstergesini oluturmaktadr. 1974 Kbrs Bar Harekat’ndan ksa bir süre sonra, 1975 ylnda ABD Kongresi, 1915 ylnda Ermenilerin soykrma tabi tutulduunu belirten ve 24 Nisan 1975 tarihini soykrm anma günü olarak ilan eden bir karar almtr. O tarihten bu yana ve özellikle 2000’li yllardan itibaren benzer karar tasarlar ABD Kongresinin gündemine getirilmektedir. Bu kararn hemen ardndan da 1976 ylnda bakan Jimmy Carter bu balamda ilk mesaj yaynlamtr. Bunu 1981 ylnda Ronald Reagan’n mesaj izlemitir. Bakan Reagan bu mesajnda arlkl olarak Yahudi soykrmna atfta bulunmusa da, 1915 olaylarn bir soykrm olarak nitelemekten geri kalmamtr. Bakan George Bush sadece 1990 ylnda bir mesaj yaynlamakla yetinmi ve olay büyük bir katliam ve yok etme olarak nitelemitir. 1994’lü yllara gelindiinde Bakan Bill Clinton’n bu tür mesajlar her yl tekrarlad ve o tarihten bu yana bu uygulamann bir gelenek haline dönütüü görülmektedir. Bill Clinton’dan Barack Obama’ya kadar uzanan süreçte yaynlanan 24 Nisan mesajlar çok az farkllklarla ayn “katliam”, “yok etme” ve benzeri ifadeleri içermekte iken, Bakan Obama 24 Nisan 2009 tarihli mesajnda, tüm beklentilerimizin aksine, Bakan Reagan gibi soykrm kelimesinin ngilizcesini kullanmam ise de, bu defa soykrm ibaresinin Ermenice de karl olan ‘meds yeghern’ ibaresine yer vermi ve Türk kamuoyunda tepkiye yol açmtr. Ortadou-ran-Kafkasya Üçgeni ABD’nin böyle bir tutum almasnda, bu ülkede 1900’lü yllardan bu yana yerlemi bulunan ve saylar bugün itibariyle yaklak 2 milyona ulaan Ermenilerin yaratt oy potansiyelinin yansra, siyasi ve mali açdan gayet güçlü Ermeni lobilerinin ve bu lobileri gayet sistemli bir ekilde kullanan Ermeni Diasporasnn bir ölçüde etkili olduu tabiatyla yadsnamaz. Ancak ABD’nin bu konuyu daha çok Ortadou-ran-Kafkasya üçgenindeki orta ve uzun vadeli siyasi ve ekonomik çkarlar balamnda, Türkiye’nin üzerinde sürekli bir bask unsuru olarak kulland da apaçk bir gerçektir. AB ve bu birlik üyesi olan ülkelere gelince, Helsinki Zirvesinden buyana konuyu gündeminde tutan ve özellikle son yllarda Türkiye-Ermenistan ilikilerinin normalletirilmesini ve snr kaplarnn açlmasn üyelik sürecinde ilerleme salanmas için bir tür ön art haline getiren bu ülkelerden bir ksm, sorunu Türkiye’nin AB üyeliinin yolunu tkamak için, bir ksm Türkiye’ye kar besledikleri geleneksel dümanlk duygular nedeniyle, bir ksm da bu ülkelerin etkisiyle Türkiye’ye kar bir bask olarak kullanmaktadr. Geriye kalan üye ülkelerden bir bölümü rkç yaklamlarla ya da geçmite giritikleri katliamlarda yalnz olmadklarn ispatlama dürtüsüyle hareket etmektedir. Durum böyle olunca, bu tür mesnetsiz kararlarn önümüzdeki süreçte giderek artacan söylemek sanrm abartl bir öngörü olmayacaktr. Bütün bu gelimeler, günümüzde konunun Türkiye ve Ermenistan arasnda bir sorun olmann çok ötesine tanm olduunu, uluslararas bir boyut kazandn, Türkiye’yi gerek dier ülkelerle ikili alanda, gerek uluslararas düzeyde, deyim yerindeyse köeye sktrmay amaçlayan gayet tehlikeli bir taktik haline dönütüünü açkça göstermektedir. 1990’l yllardan günümüze dein bu balamda izlenen politikalara ve her olayda gösterilen ve sadece o olayla snrl kalan geçici tepkilere bakldnda, bu önemli gerçein yeterince alglanmad izlenimi edinilmektedir. Ermeni Diasporas da bu tür tepkileri kanksam olacak ki, geçtiimiz yllarda bu balamda karar alan ya da karar alma aamasna gelen ülkeler nezdinde giritii propaganda kampanyalarnda, Türkiye’nin hiçbir zaman kalc bir tepki göstermeyeceini, inalinin ksa bir süre sonra geçeceini ifadeyle bu ülkelerin ulusal meclislerini ikna etmeye çalmtr. Bunun en belirgin örnei, soykrm suç sayan yasa tasarsn gündeme alan Fransa’da yaanmtr. Bir dier somut örnei de bugün ABD kongresi nezdinde yaanmaktadr. Nitekim ABD Temsilciler Meclisi D likiler Komitesi Bakan ve açktan aça Ermeni yanls Howard Berman, Nisan ay ortalarna doru Temsilciler Meclisi üyelerine gönderdii mektupta, 1915 olaylarna ilikin Ermeni iddialarna kar çkanlar gayet sert bir üslupla knam, Temsilciler Meclisinin Ermeni tasarsn kabul etmesi halinde Türk-Amerikan ilikilerinin bundan zarar görmeyeceini, ikili güvenlik ilikilerinden salad büyük faydadan Türkiye’nin hiçbir ekilde vazgeçmeyeceini, tüm Amerikan yatrmlarn reddedeceine ve Amerikan ürünlerini kullanmay durduracana inanmann sak olacan öne sürmü, Amerikan ulusal güvenliinin zarar göreceini bekleyenlerin tezlerini kabul etmesinin mümkün olmadn vurgulamtr. Bu itibarla, gelecee yönelik planl, programl, etkin ve kalc önlemler paketini içeren bir milli strateji belgesi oluturulurken, özellikle bu gerçein önemle göz önünde tutulmas kaçnlmaz olmaktadr. Çok Yönlü Propaganda Stratejisi Sorunun bu denli uluslararas boyut kazanmas karsnda ve Ermeni diasporasnn halen sürdürmekte olduu çok yönlü propaganda stratejisinden görünür gelecekte kesinlikle vazgeçmeyecei dikkate alndnda, Ermenistan’n dorudan ya da ABD ve Rusya tarafndan ikna edilmesi ile ikili ilikilerle normallemenin salanmas, hatta Protokollerin onaylanmas ve snrlarn açlmasnn orta ve uzun vadede beklenen sonucu vermesinin beklenmesi sanrm ar bir iyimserlik olacaktr. Yukarda sözünü ettiimiz önlemlerin, Devletin, Türkiye Büyük Millet Meclisi bata olmak üzere bütün kurum ve kurulularnn katks ve ibirlii içinde, Dileri Bakanl’nn koordinatörlüünde hazrlanacak bir milli plan ve program çerçevesinde ele alnmas, tabiatyla bu çalmada yazl ve görsel basndan azami ekilde yararlanlmas esas olmaldr. Ksa, orta ve uzun vadeli önlemleri içerecek olan bu plann, vadeler itibariyle yol haritas da çizilmelidir. Konu uluslararas bir boyut kazandna ve çok sayda ülkeyi Türkiye ile kar karya getirdiine göre, alnacak önlemler de öncelikle bu çerçevede mütalaa edilmelidir. Bugüne kadar 20 ülkenin parlamentolarnda ve saylar 70’e ulaan belediye ve eyalet meclislerinde soykrm kararlar alnd, önümüzdeki dönemde de bunlarn saylarnn giderek artaca görülmekte olduundan, ilk önlemlerin bu parlamentolara, belediye ve eyalet meclislerine kar alnmas yoluna gidilmesi yararl olacaktr. Baka ülkelerin de böyle bir karar almalar durumunda, medyada derhal mukabil yaynlar balatlmal, TV programlar ve belgeselleri düzenlenmeli, gerektiinde o ülkelerin geçmileri ile ilgili olarak önceden hazrlanm belgeseller ve uzun metrajl lmler yayna alnmaldr. Bu konuda aralarnda sözde soykrm ant yaptranlar dahil Arap ve slam ülkeleri nezdinde ciddi giriimler yaplmal, ayn çerçevede halen genel sekreterlii ülkemizin uhdesinde bulunan slam Konferans aktif olmaya çarlmal ve somut sonuçlar alnncaya kadar srar edilmelidir. Geçmite Ermeni katliamna maruz kalm insanlarmz ve de soydalarmz için anma günleri belirlenmeli, anlarna antlar yaplmaldr. Yukardaki öneriler sadece birkaç örnekten ibaret olup, tabiatyla çoaltlmalar mümkündür. Ancak burada önemli olan, siyasi, ekonomik, kültürel, tarihsel, hukuksal ve benzeri alanlarda, diplomatik boyutlar çerçevesinde alnacak önlemlerin, milli çkarlarmz açsndan getiri ve götürülerinin çok iyi hesaplanmas, etkinlik derecelerinin en üst düzeyde olmasna azami itinann gösterilmesidir. Her ne kadar ikili ya da uluslararas anlamazlklarn çözümünde diplomatik yaklamlarn ve iyi niyet göstergesinin ön planda tutulmas esas olsa da, diplomatik ilikileri düzenleyen Viyana Uluslararas Sözlemesi’nin en önemli maddelerinden birinin “karlkllk esasn” içerdii de unutulmamaldr. Büyükelçi (E) MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 21 Röportaj Kaan SOYAK: “Protokollere Destein Sürmesi Gerekir” 1996 ylndan bu yana Türkiye ile Ermenistan arasnda ekonomik iliki kurulmas için çalan Türk Ermeni Gelitirme Konseyi ebakan Kaan Soyak, Amerika Birleik Devletleri, Ermenistan ve Türkiye’deki hem diplomatik hem de sivil deneyimleriyle iki ülke arasnda gelinen son noktay güncel gelimeler nda Stratejik Düünce’ ye deerlendirdi. SD Bugün gelinen noktada dileri bakanlarnn aralarnda imzalad protokol ile ilgili düünceniz nedir? Emeni Tasarnn kabul edilmesi protokolleri etkiler mi? Protokol maddelerinin yerine getirilmesi konusunda hukuki durumla ilgili düünceleriniz nelerdir? SOYAK: Süreci durduran iki ana sorun ortadadr; Anayasa Mahkemesi’nin kararnn süreci etkilemesi ve Yukar Karaba sorununun, Türkiye-Ermenistan normalleme sürecinin önünü tkamas. Her ülkenin kendi iç mahkemeleri olmakla birlikte, burada önemli olan nokta Anayasa mahkemesinin kararlarnn parlamentoya nasl sunulacadr. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararlar ile birlikte mi yoksa gerekçeli karar dikkate almakszn sadece protokollere mi onay vereceidir. Aslnda Ermenistan neye karar verirse versin, Türkiye’nin sürece devam etmesi ve dileri bakanlarnn aralarnda 22 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 imzalad protokolleri esas almalar doru olacaktr. Hukuken geçerli olan iki dileri bakann imzalad anlamadr. Nedeni ne olursa olsun kendi iç sebepleri dolaysyla protokol maddelerini yerine getirmeyen taraf, kontrat yerine getirmemi olacaktr. Burada zor olan, her iki taraf da tatmin etmese de protokollerin yaplmasyd. Protokollerin her iki tarafn beklentilerini hukuki olarak yanstmasnn mümkün olmad gibi, her iki tarafn anayasasna uygun olmadklar, çkan sorunlardan anlalyor. Fakat bütün bunlara ramen, imzalanm protokollere destein sürmesi gerekmektedir. u ana kadar hem Türk hem de Ermeni Diasporasnn lml kesimleri, protokollere destek vermi durumdalar. ABD’ de temsilciler meclisi alt komisyonunda ve sveç Parlamentosunda kabul edilen soykrm tasarlar hiç kukusuz Türkiye ile Ermenistan arasnda zaten zorlukla ve her iki ülke diplomatlarnn ve siyasilerinin büyük çabalar ile yürütülmeye çallan ilikilerin normalletirilmesi sürecini zorlatrmaktadr. Amerika’ da tasar konusu ve lobi çalmas, gelir getirici bir sektör oluturmutur. Biz Türkiye olarak her zaman unu bilmeliyiz ki, gerek ABD gerekse Avrupa ülkelerindeki siyasetçiler için kendi seçmenlerinin ne düündüü Türkiye’den önce gelmektedir. Türkiye olarak sorunumuzu bakalarnn çözmesine frsat vermeden kendimiz çözmeliyiz. Ermenistan’da bir tarafta Cumhurbakan Sarkisyan, protokollerin yürümesini isterken, dier taraftan kendi kamuoyuna kar youn bir bask ile kar karyadr. Sarkisyan protokollerin devam etmesine önem vermekte ve diasporann lml kesimi de Sarkisyan’ a desteini sürdürüyor. Bu destein canl tutulmas ve artrlmas Sarkisyan’n Türkiye ile iç ilikilerde iç politikaya kar üphesiz çok önemlidir. SD Son zamanlarda yaplan açlm çalmalarn nasl deerlendiriyorsunuz. Olumlu ya da olumsuz bir yaklam benimsediniz mi? Sizce iki ülke arasndaki ilikilerin her konuda gelimesi için bireysel ya da kurumsal neler yaplabilir? SOYAK: Türkiye ile Ermenistan’n almaz sorunlarla kitlenmi bir durumda olmas, günümüz küresel gerçekleriyle çelikili bir durumdadr. Donmu sorunlar harekete geçirerek diyalog kanallaryla üst boyutlara tamak, iki ülkenin d politikalarna ve siyasetçilerine katkda bulunmak, iki ülkenin bölgesel kapasitelerinin dünya i çevreleri için umut verici frsatlar sunmasn salamak gerekmektedir. Bu nasl gerçekleebilir? TürkiyeErmenistan tarihinden kaynaklanan çatma konularna m boulacaktr, çatmay çözerek zayf bölgenin rekabet gücünü engelleyen koullar ortadan kaldran bir Türk-Ermeni ibirlii stratejisi gelitirmek için mi ura verilecektir? Yaanan gelimeler göz önünde bulundurulunca gerçeklemesi gereken ura hayati önem tamaktadr. ki toplumun tarihi ve siyasi sorunlar bulunsa bile ticaret üzerinden yaknlamalar mümkündür. u anda bölgesel açlmn ivme kazand bir süreç yaanyor. Dünyada önemli pazarlar douya kaymaktadr ve TürkiyeErmenistan snrnn açlmas ile birlikte bölgenin önemli bir ticaret merkezi haline gelmesi kaçnlmaz olacaktr. ki toplumun ticaret yapanlar için tarih ve siyasetin inatçln bir tarafa brakmay baarmak, çok daha kolaylaacaktr. SOYAK: Snrlarn kapal olmasna ramen, iki ülke arasnda dolayl yoldan yaplan ticaret, gayr resmi rakamlara göre ylda 200 milyon dolarlk bir hacme ulat. Snr kaplarnn açlmas ile bu saylarn çok ksa sürede 3 katna çkabileceini söylemek mümkündür. Dikkati çekmek gereken bir nokta, Ermeni Diasporasnn da ticari anlamda bu iki ülkeye katlmas, Diaspora Ermenilerinin bir ksmnn da snrn açlmasn destekliyor olmasdr. Çünkü bu gelime olduu takdirde kendileri de ticaret yapabilecek duruma geleceklerdir. SD Dalk Karaba sorunu ve Rus- ya ile ilikiler Türkiye-Ermenistan arasndaki ilikiyi nasl etkilemektedir? SOYAK: Ermenistan, Rusya’nn Güney Kafkasya politikasnn önemli ölçüde etkisi altndadr. Bu yüzden de Karaba sorunun çözüm adresi, bölgeyi çok iyi tanyan çok SD Bildiiniz gibi Türkiye, Kafkasya’da daha etkili politika gütmeye odaklanm durumda. Bunun gerçeklemesi için öncelikli olarak nasl bir politika güdülmelidir. Türkiye Ermenistan snrnn kapal olmas durumunda bu hedefe varma olasl ne derece muhtemeldir? MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 23 Çünkü Azerbaycan Rusya’nn AB gibi bir plan olduunu bilerek hareket etmektedir ve bunun dnda kalmaya yol açacak admlar atamamaktadr. Dolays ile hiçbir Orta Asya veya Kafkas ülkesi Türkiye ile karlkl vizeleri önümüzdeki süreçte kaldramayacaklardr. Öncelikle Rusya ile Türkiye arasnda karlkl vizenin kaldrlmas ile ilgili gelimeler beklenecektir. sayda uzmana göre Rusya’dr. Ve Ermenistan’n kendi bana hareket edemeyeceinin bilinmesi konusu da çok önemlidir. Moskova kaynakl bilgiler, Abhazya ve Güney Osetya meselesinin çözüme kavumayacan ifade etmektedirler. Çünkü Rusya Osetya ve Abhazya gibi Karaba’a da bir bütünlük içinde çözüm getirmeyi hedeemektedir. Bundan dolay Rusya, Yukar Karaba sorununun, TürkiyeErmenistan normalleme sürecine balanmasna kar çkmaktadr. Rusya’ ya göre bölge böyle bir çözüme henüz hazr deildir. Rusya uzun vadede Orta Asya ve Kafkasya’ da AB benzeri bir ortak Pazar kurmay hedeemektedir. Ve o vakte kadar da sorunlarn çözüme kavumasna yardm etmeyecektir. Aksi takdirde Rusya’nn bir sözüyle Ermenilerin Karaba’da çekilmesi ve Azerbaycan’ a brakmas mümkündür. Bu noktada genel tavsiye Türkiye’nin de hesaplarn Rusya’y göz ard etmeyecek ekilde yapmas ve problemleri Rusya ile konuarak halletmesidir. SD Türkiye-Ermenistan-Azerbay- can arasndaki ilikiyi ekonomik ve siyasi balamda deerlendirirsek u an gelinen aamada bu iki ülkenin ilikilerini ekillendiren faktörler size göre nelerdir? Gelinen noktada söz konusu ilikilerde bir durgunluk yaandn söylememiz mümkün müdür? SOYAK: Azerbaycan’n Türkiye 24 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 ile ilgili stratejisi hiç deimemitir. “Türkiye-Ermenistan yaknlamasnda Türkiye’deki muhalefet bata olmak üzere, Türkiye kamuoyunu etkileyecek noktalardan hareket ederek Türk-Ermeni yaknlamasna kar tepki oluturmak”. Bu çalmalar Rusya ile Azerbaycan’ birbirine daha da yaknlatrmaktadr. Nitekim Türkiye tarafndan Azerbaycan hükümetinin her türlü gelimeden haberdar edilmesine ramen, hükümetin protokoller ile ilgili bu gelimeleri Azerbaycan halk ve basnla paylamamas da bu siyasetin bir parçasdr. te bu yüzden protokoller imzalanma yoluna girince Azeri halk, daha önce Azerbaycan hükümeti tarafndan gelimeler paralelinde bilgilendirilmedii için büyük tepki göstermitir. Gelinen noktada Azeri halknn sert tepkisi Azerbaycan’n Rusya ile yapt yol haritasnn hzlanarak ilemesini salamtr. Rusya Ermenistan yaknlamas ve ardndan Ermenistan’da kazand ekonomik gücü imdi Azerbaycan’ da elde etmek istemektedir. te bu süreç tamamlandnda Rusya’nn isterse Kafkasya’daki tüm bu sorunlar çözebilecei düünülmektedir. Yukar Karaba sorunu Abhazya’dan sonra çözüme kavumak durumundadr. Bu nedenle iki yldan ksa bir sürede çözüm beklemek gerçekçi deildir. Bir yandan “tek millet iki devlet” denilen Azerbaycan ve Türkiye’nin dier yandan vizeyi kaldramaynn nedeni de budur. SD Son olarak ve yukardaki bilgiler nda bir durum deerlendirmesi yapacak olursak ErmenistanAzerbaycan-Rusya ve Türkiye arasnda gerçeklemesi muhtemel gelimeler size göre nelerdir? SOYAK: Görünen udur ki; hem Ermenistan hem de Azerbaycan devletleri Rusya’ nn Kafkaslarda bar için karar vermesini beklemektedir. Bu bekleme süresinin Türkiye ile ilgisi olmad gibi, Rusya’ nn buna ne zaman karar verecei de belli deildir. Bu gerçek, Türkiye’ de muhalefet partilerince bilinmeyip, kamuoyu da yanl yönlendirilmektedir Rusya’nn, Türkiye kamuoyunu rahatlatmak amacyla geçici bir Karaba çözümü getirmesi ihtimali yüksektir. Bu her cepheyi bir oranda memnun eden geçici bir çözüm olacak, fakat Yukar Karaba sorunu bütünüyle çözülmeyecektir. Bu gelime sonras Türkiye Ermenistan snr açlabilecek ve karlkl ticaret balayacaktr. Böylelikle ölü yatrm halinde bekleyen Ermenistan’ daki Rus yatrmlar, artk karl hale gelmeye balayacaktr. Ticaret, demiryollarnn ilemesini salayacaktr. u anda taraar çözümün ne olduundan haberdarlar ve bu geçen süre, Rusya ile Azerbaycan arasndaki yaknlamaya yardmc olmaktadr. Azerbaycan ise bu durumu doal olarak kendi lehine kullanm, Türkiye ile böyle bir souklama süreciyle kendi yol haritasn gerçekletirmi durumdadr. Röportaj: Yasemin KÜÇER SDE Haber Ermeni Sorununun Yeni Boyutlar Çaltay Stratejik Düünce Enstitüsü (SDE) bünyesinde, “Ermeni Sorunun Yeni Boyutlar” çaltay gerçekletirildi. Prof. Dr. Yasin Aktay ve Prof. Dr. Hasan Köni’nin açl konumalarndan sonra birinci oturum Prof. Dr. Beril Dedeolu ve ikinci oturum ise gazeteci Alper Tan’n moderatörlüünde topland. S tratejik Düünce Enstitüsü (SDE) bünyesinde, “Ermeni Sorunun Yeni Boyutlar” çaltay gerçekletirildi. Çaltayla ilgili olarak katlmclara, Prof. Dr. Birol Akgün ve Doç. Dr. Murat Çemrek tarafndan hazrlanan “Türk D Politikasnda Ermeni Sorunu: Tarihsel Açmaz çin Çözüm Önerileri” ve Büyükelçi (E) Emin Gündüz tarafndan kaleme alnan “Ermeni Sorunu ve Ermeni Diasporasnn Tarihsel ve Güncel Boyutlar” raporlar datld. Çok sayda öretim görevlisinin katld toplantnn açl konumasn SDE Bakan Prof. Dr. Yasin Aktay yapt. Aktay; “1915 ylnda veya daha gerisinde veya daha ilerisinde olanlara dair bugünden bir adaleti tesis edecek ne bilisel imkanlara ne de bir yarg merciine sahibiz. Sca scan kurulmu mahkemeler genellikle bu tür imkanlara daha fazla sahiptir, ama bu durumda da mahkemeyi kurann genellikle savan galip taraf olmas durumunda, mahkemeden istedii karar çkartmas da kaçnlamayan bir tarih gerçeidir. Galiplerin yazd tarih saf vicdanlar tatmin etmedikçe buna dair bir isyan küçük veya büyük dalgalar halinde geliir” diyerek tarihlerin galiplerin yazdna vurgu yapt. Medyaya açk olarak gerçekletirilen açl oturumu SDE Yönetim Kurulu Bakan Prof. Dr. Hasan Köni’nin konumasyla sona erdi. Açl oturumunun ardndan “Tarihsel ve Aktüel Boyutlar” konulu birinci oturum, medyaya kapal bir ekilde Prof. Dr. Beril Dedeolu’nun moderatörlüünde gerçekleti. Oturumda u sorulara cevap arand; D politika çerçevesinde Ermeni sorunu nedir? Geçmiten günümüze Türkiye’nin d politikasnda bu sorun nasl bir yol izlemitir? Son on ylda sorunun Türkiye, Ermenistan ve dünyada kazand boyutlar nasl anlalmal ve yorumlanmaldr? Dedeolu sözü Prof. Dr. Hasan Köni’ye brakt. Köni, balangçtan bu yana ortaya çkan Ermeni iddialarnn balay ekli ve günümüze dein izledii süreçte dsal faktörler hakknda konuurken sorunun nasl biz yol izlediini açklad. Ardndan Büyükelçi (E) Emin Gündüz, sorunun Türk d politikas ile alakal boyutunu deerlendirdi. “sözde soykrm” iddialarnn Türkiye’ye kar bask unsuru olarak kullanldn ifade ederek dünyann çeitli yerlerinde aktif rol oynayan Ermeni Diasporasnn faaliyetleri hakknda da bilgi verdi. Gündüz, d güçlerin ve diasporann çok iyi bir strateji izleyerek Türkiye’ye kar yaplanmalarn açkça gözler önüne serdi. “Yeni Vizyon ve Protokoller” konulu ikinci oturum ise, SDE Yönetim Kurulu Üyesi ve Medya Konseyi Bakan Alper Tan’n moderatörlüünde gerçekletirildi. “Protokoller sürecinin ayrc vasar ve temel özellikleri nelerdir?”, “Yeni sürecin Türkiye, Ermenistan ve uluslararas düzeylerdeki kolaylatrc ve güçletirici dinamikleri nelerdir?”, “Türkiye ve Ermenistan’n bu süreçte izledikleri yol ve çözüm açsndan performanslar nasl deerlendirilebilir” gibi sorulara Prof. Dr. Birol Akgün vastasyla cevap arand. Protokoller sürecinin neden önemli olduu konusuna deindi. Taraarn ilk kez “sorunlarn” siyasi ve diplomatik zeminde konuma iradesini gösterdiklerini de MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 25 belirtti. Ermenistan’n protokolleri imzalamasnn nedenlerini ise öyle sralad; Bölgede siyasi, ekonomik ve diplomatik izolasyondan kurtulmak, halkn kötüleen durumunu düzeltmek, 2008 Gürcistan Sava sonrasnda Batya çk yollarnn giderek daralmas, ABD’nin basklar (Rusya’nn Kafkaslardaki etkisini krmak için Ermenistan’ Türkiye üzerinden batya balamak. Sorunlar ve aktörlerin beklentileri noktasnda ise unlara deindi; “Protokoller “soykrm” karar tasarlarn durdurmuyor. Ermenistan resmi temsilcileri ABD kongresinde açktan lobi yaptlar. Bu, iyi niyeti gölgeliyor. Ermenistan Anayasa Mahkemesinin ‘soykrm tartlamaz’ karar, protokolleri sakatlad. Buna karn, Türkiye’nin onay sürecini Karaba’a balamas siyaseten anlalabilir. Ancak bu Türk D Politikas üzerinde ‘Azerbaycan vetosu’ yaratyor.” Üçüncü oturumun konusu ise, “Çözüm Önerileri” oldu. Oturumun moderatörlüünü SDE Yönetim Kurulu Bakan Yardmcs Büyükelçi (E) Nüzhet Kandemir yapt. Bu oturumda cevap aranan sorular ise unlard; “Yeni d politika vizyonu: Uygulanabilir bir siyasa önerisinin temel çerçevesi ne olmaldr? Sorunun çözümü açsndan Türkiye ksa ve uzun vadede nasl bir rol izlemelidir? Sorunun çözümü açsndan Ermenistan’dan beklentiler nelerdir?” Bu sorulara Prof. Dr. Beril Dedeolu tarafndan cevap verildi. “Öncelikle Türkiye aznlk ve insan haklar konusunda yol almal” diyen Dedeolu ancak bu yolla Kafkasya’daki ilgili sorunlarla rahat bir ekilde ilgilene- bileceimizin üzerinde durdu. Ayn zamanda çözüm yollarnn demokrasi zeminine de oturtulmas gerektiini belirtti. “Soykrm ‘yoktur’ demek ne kadar anlamszsa soykrm ‘vardr’ demek de o kadar anlamszdr” yorumunun üzerinde durarak çözüm önerilerinden birinin de u olabileceini ifade etti; “Yaplmas gereken en doru ey Ermenistan dnda yaayan Ermenilerle diyalog kurulmaldr. Madem bu konuyu sorun haline getirenler Ermenistan dnda yaayan Ermeniler, o zaman biz de o Ermenilerle diyolog kuralm, aradaki araclar çkartalm. Ayn zamanda i çevreleri ve kültürler aras bir balant kurabiliriz. Bunun yannda halklar arasnda da diyalog kurmamz önemlidir. Bir araya geldiimizde sadece ‘soykrm var m yok mu’ diye konumak yerine ‘kadn, eitim’ gibi konular hakknda da konuabiliriz. Uluslararas hukuku konusunda da mutlaka çalmak gerekiyor. Önümüzdeki dönemde buna ihtiyaç duyacaz.” Prof. Dr. Dou Ergil, sorunun çözümünde duygusal deil ama ‘duygulu’ bir dil kullanlmasnn öneminde deinerek, “Osmanl hükümetinin kararlarn kabul edip etmeyeceimiz önemli bir sorun. Bu konuda ortak bir noktaya gelmedik” eklinde konutu. Her oturumun ardndan soru cevap ksmnda hararetli tartmalar gerçekletirildi. Üçüncü oturumun ardndan Ermeni Sorununun Yeni Boyutlar çaltay sona erdi. Haber: Feyzan Ece ÇAPA Çaltaya Katlanlar Ahmet Büberci, Alper Tan, Aydn Bolat, Prof. Dr. Beril Dedeolu, Berkay Genç, Prof. Dr. Birol Akgün, Cafer afak Eyel, Yrd. Doç. Dr. Caner Arabac, Prof. Dr. Dou Ergil, Büyükelçi (E) Emin Gündüz, Faik Tarmcolu, Doç. Dr. Ferudun Ata, Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Hale vgn, Halime Kökçe, Prof. Dr. Hasan Köni, Doç. Dr. lhan Dülger, Prof. Dr. Kvlcm Özcan, Dr. Mehmet Dülger, Prof. Dr. Metin Hülagü, Doç. Dr. Muhittin Ataman, Doç. Dr. Mustafa Aydn, Doç. Dr. Murat Çemrek, Dr. Murat Ylmaz, Büyükelçi (E) Nüzhet Kandemir, Doç. Dr. Ramazan Çalk, Selma Bardakç, Dr. Sinan Oan, Prof. Dr. Vedat Bilgin, Prof. Dr. Yasin Aktay, Zafer Çömez 26 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 Prof. Dr. Beril DEDEOLU: Türkiye’nin kendi bünyesindeki aznlk ve insan haklar meselelerini tümüyle çözüme kavuturmas gerekiyor. Bunun için büyük anayasa deiikliklerini beklemek gerekmiyor. Derhal var olanlarn ili anlamda yaama geçmesi gerekiyor. Özellikle gayr-i Müslimlerle ilgili vakf meseleleri, okul meseleleri gibi konularn halledilmesi gerekiyor. Bunlar ksa vadeli olarak yaplabilecek çok somut eyler. Genel olarak buna bir itiraz olduu kanaatini de tamyorum. Dolaysyla bunlar yaama geçirilebilir. Aznlk ve insan haklar konusunda yol alan Türkiye’nin Kafkasya’daki ülkelerdeki demokratikleme tevikinde “sen kendi evine bak” eletirisini bertaraf etmesi mümkün olacaktr diye düünüyorum. Prof. Dr. Hasan KÖN: 1956’da Msr savandan sonra Ruslar Ortadou’ya girdi. Kzlordu’dan belli bir grup gelerek Lübnan’daki Ermenilere diyor ki; “imdi Türkiye’yi sktracaz. Sktrmak için sizin davanz uluslararas alana çkartyoruz. Peinde de Karaba’ size vereceiz.” Fakat Ortadou’da yaanan çatmalarla bu olayn büyüdüünü görüyoruz. 1967’den sonra Ortadou’da terör hareketleri artyor ve Rusya’nn destei ile özellikle Hristiyan Araplarn kurduu Filistin Kurtulu Örgütü karmza çkyor. Filistin Kurtulu Örgütü’ne bal olarak Rusya ASALA’y kurduruyor. ASALA’ya verilen emir NATO’nun zayf olduunu göstermek için Türk diplomatlarn NATO ülkelerinde vurmak. Prof. Dr. Dou ERGL: Çkarlar tek tara olarak deil, ortak çkarlar olarak vurgulamak çok önemli. Yalnz bunu yaparken aclar ve kayplar yartrmayalm. ki tarafnda aclarn ve kayplarn içeren ve kaplayan bir duyarllk gelitirmek durumundayz. Çözüm iki tarafnda yararlanaca ortak çkarlar üzerine kurulmal. Dr. Sinan OAN: Bizim en büyük eksiimiz Ermenistan’ iyi bilmemek, tanmamak, ne yapmaya çaltklarn anlamadan konuyla ilgili çözüm önerisi sunmaktr. Çözüm önerinizin baar art, karmzdakinin ne istediini doru alglamak ve ona göre bir çözüm üretmekten geçer. Ermeniler protokolleri imzalarken snrlarn açlmasn ve Türkiye ile ilgili sorunlarnn çözülmesini istiyorlar myd diye sormak gerekir. Bir Ermeni’ye ‘4 sene daha ambargoya dayanmak m, yoksa 100 yllk stratejinizin olumlu veya olumsuz sonucunu mu görmek istersiniz?’ diye sorsanz 4 sene daha ambargoya dayanmak isteyecekleri cevabn alrsnz. Hal böyle olunca sizin tüm tespit ve stratejinizin çok fazla deeri kalmadn görürsünüz. Krgzistan Devriminin Liderlerinden Atambayev: Krgzistan Ata Vatan Türkiye Ana Vatan Krgzistan Geçici Hükümetinin Ekonomiden Sorumlu Babakan Birinci Yardmcs Almazbek Atambayev, SDE’den Türk ve dünya kamuoyuna seslendi: “Sayn Cumhurbakannn daveti ile geldim. Hiçbir talebim yok. Karde ülke hereyi talepsiz anlar. Biz de dilenci deiliz.” dedi. Almazbek Atambayev, 15 Nisan’da SDE konferans salonunda gerçekletirilen ve moderatörlüünü Alper Tan’n yapt basn toplantsnda “Türkiye karde ülke, kökümüz bir. Krgzistan atavatan, buras anavatan. Buraya gelmezsek ayptr” dedi. Dünyaya “Krgzistan’da iç sava olmaz” mesaj veren Atambayev unlar söyledi: “Bakiyev’i öldürmek istemiyoruz, kann istemiyoruz. Biz katil deiliz. Allah ceza verdi zaten Bakiyev’e. imdi ne yaptn anlamyor da, çocuklar, torunlar soyadlarn deitirecek. Bundan büyük ceza yoktur.” Basn toplants haberi www.sde.org.tr’de... Krgzistan Analiz Krgzistan stikrar Bulacak m? Aydn BOLAT* Krgzistan son yllarda küresel güçlerin oyun alan içerisindedir. Bundan dolay da Türkiye, hem bölgeye hem de özel olarak Krgzistan’a etkileri bulunacak bu sürecin içinde atak olarak rol almaldr. Bakiyev’in daha fazla direnmemesi için devrede olan Türkiye, Krgzistan huzuru, iç bar ve istikrar için her türlü yardm her bakmdan esirgememelidir. Krgzistan’da Neler Oldu? Krgzistan halk yine ayaklanarak 24 Mart 2005’teki ‘Lale Devrimi’ ile Askar Akayev’e görevden el çektiren Kurmanbek Bakiyev’i benzer nedenlerle ayn akbete uratt. Ei de Rus olan Akayev, halen Rusya’da. Son 5 ylda 2 halk isyan yaanan Krgzistan’da 6-7 Nisan’da meydana gelen ve iktidar deiimi ile sonuçlanan ve 100’e yakn insann ölümüne neden olan olaylarn ardndan kurulan 14 kiilik geçici hükümetin bakan Roza Otunbayeva, ilikileri hem Rusya, hem de ABD ile scak tutmaya çabalarken Kazakistan ve Türkiye’yi de ihmal etmiyor. Devrimin önemli liderlerinden Babakan Yardmcs Almazbek Atambayev ilk yurt d ziyaretini Rusya, Türkiye ve Kazakistan’a yapt. lk destek mesajlarn da Moskova, Ankara ve Astana’dan ald. Washington’a askeri anlamalarn süreceini duyurdu. ABD, Bikek yaknlarndaki Manas üssünü Afganistan operasyonlarnda kullanyor. Otunbayeva ile Bikek’te görüen ABD Dileri Bakan Yardmcs Robert Blake, siyasi istikrar ve ekonominin düzeltilmesi için yardm sözü verdi. 28 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 Gelimeleri yakndan takip eden Türkiye, önce büyükelçisi Nejat Akçal’la Otunbayeva yönetimine her türlü konuda dostluk ve kardelik mesajn iletti. Ardndan Ankara’ya davet ettii Almazbek Atambayev’e özel uçak gönderdi. Cumhurbakan Gül, TBMM Bakan ahin ve Babakan Erdoan’n kabul ettii geçici Krgz hükümeti Babakan Yardmcs Atambayev, Devlet Bakan Ali Babacan’la da biraraya geldi. Gül Atambayev’e mevcut problemlerin ülke içinde ve bölgede baka gerilimlere yol açmadan diyalogla ve biran evvel çözülmesi gerektiini söyledi. Geçici hükümetin rövan duygusuyla davranmamasn telkin ederek ‘iç barn önemi’ni vurgulad. Babakanlktan yansyan haberlere göre Krgzistan’da yaanan olaylardan etkilenen Krgz halknn yaralarn sarmak üzere Türkiye’nin insani yardm (tam donanml ambulans, ilaç ve tbbi malzemeler) yannda her türlü yardm yapma kararlnda olduu bildirildi. Almazbek Atambayev Türkiye ziyaretinde geçici Krgz yönetiminin ilk mesajlarn Stratejik Dü- ünce Enstitüsü’nden (SDE) dünya kamuoyuna bildirdi. Atambayev Krgzistan’da nelerin olduunu, ne yapmak istediklerini ve temaslar hakknda dünya basnna geni bilgiler verdi. Türkçe konuan Atambayev: “Türkiye karde ülke. Kökümüz bir. Krgzistan atavatan, buras anavatan. Buraya gelmezsek ayptr. Krgzistan’ demokratik ülke yapmak istiyoruz. nsan haklarnn egemen olmasn istiyoruz. Yeni anayasa yaplacak. Krgzistan’da her ey deiiyor. Sanyorum dünya ülkeleri bizi doru anlyorlar. AB temsilcileri, ABD, Rusya ve Kazakistan bize iyi bakyorlar.” Devrik lider Kurmanbek Bakiyev, 15 Nisan’da ülkesinden ayrlarak önce Kazakistan’a sonrasnda Belarus/ Minsk’e gitti. stifasn faksla bildirdii duyuldu ise de istifa etmedii halen Krgzistan’n devlet bakan olduu ve direnecei yolunda haberler de geliyor. Geçici Otubayeva geçici hükümeti istikrar salamakta ve olaylar önlemekte zorlanyor. Etnik çatmalarda yine kan döküldü. Bikek’e bal Meyevka köyünde Krgzlar Ahska Türkleri ve Ruslara saldrd. Olaylarda 5 kii öldü, 30 kii yaraland. Küresel güçlerin stratejik basklarna, bölge ülkelerinin politikalarna direnebilmek için Krgzistan’n kendi iç problemlerini kolaylatrabilmesi elzemdir. Dengeleyici bir liderliin, dürüst ve basiretli bir yönetimin gelmemesi durumunda 2005’den sonra yaanan gelgitlerin sürecei ve risklerinin artarak devam edeceinden endieliyiz. Krgzistan Gerçekleri Krgzistan’da dün ve bugün olanlar anlayabilmek, yarn olacaklar da öngörebilmek için ülkeye ait baz gerçekleri bilmek gerekiyor. BDT ülkeleri arasnda en yoksul durumda olan Krgzistan ekonomisinin yüzde 40’n tarm ve hayvanclk sektörü olutururken, maden ve kömür üretimi de ülke ekonomisinin önemli kaynaklar arasnda yer alyor. 5,3 milyon nüfusu, 4,7 milyar dolarlk ekonomisi ile Krgzistan, Rusya bata olmak üzere yurtdnda çalan 800 bin kadar Krgz içinin ülkelerine gönderdikleri paralarda ülke ekonomisini ayakta tutmaya çalyor. çi paralar gayri sa yurtiçi haslann yüzde 30’unu oluturuyor. Halkn 1/3 halen fakirlik seviyesinin altnda ve aylk ortalama gelir düzeyi 130 dolar kadar. Kii ba milli gelir yaklak 740 dolar. 2 milyar dolar d borcu var. Ülkenin esas döviz kaynan maden ürünleri, kömür, pamuk li, tütün ve elektrik enerjisi satarak salayan Krgzistan’da doalgaz ve petrol ko- nusunda halen yurtdna, özellikle Rusya, Kazakistan ve Özbekistan’a baml bulunuyor. Son mali krizden bu ülkeler etkilenince Krgzistan çok daha fazla sarsld. Cora olarak, etnik olarak ve kabileler - airetler yönünden kuzey ve güneye bölünen Krgzistan’n bakenti Bikek’in de bulunduu kuzey bölgesinde sanayi daha gelimi, daha kentli, daha zengin ve modern, Rusya’ya bal metalürji ve kömür üretimi gelimi durumda. O ve Celalabad gibi vilayetlerin yer ald ve Özbeklerin youn yaad güneyde ise tarma dayal ekonomi, daha yoksul ve krsal nüfus ülkede milli gelir paylamnda farkllklar ortaya koyuyor. Ülke ekonomisi 2009’da 2,3 orannda küçüldü, sanayi üretimi 6,4 orannda geriledi. Ekonomik gelime ve kalknma yurtdndan gelecek d yardma bal. Zengin su kaynaklarna sahip Krgzistan’da irili ufakl 1900 rmak var. Rusya ve Çin’in kesitii stratejik bir konuma sahip olan ülkenin bu durumu, onun en avantajl ve ayn zamanda en büyük zaafn oluturmaktadr. Etrafndaki büyük ülkelere ve küresel güçlere kar Krgzistan stratejik konumunun avantajlarn kullanarak para kazanmaya ve güvenliini dengelemeye çabalyor. Ayn anda ABD’ye ve Rusya’ya salad askeri üsler tam da bu balamda bir anlam tayor. Daha açk ve basit ifadeleriyle dardan özellikle batdan gelen transfer ödemelerine bel balayan Krgzistan’n en önemli sorunlar: nakit para ihtiyac, ekonomik da bamllk, siyasal kurumsallaamama, kabile yapsnn çok güçlü olmas, milli bir kimlie ulaamamas, çok etnik yapl olmas (yüzde 65 Krgz, yüzde 15 Özbek, yüzde 8 Uygur, Rus, Kazak, Ahskal v.d.), zayf ve güdümlü yerel siyasi yap, sözde seçimler, laf olsun diye demokrasi, zayf iktidarlar ve küçük partiler, etnik temelli yerel muhalefet özellii, devlet olamama yani rejim sorunu, demokrasi kültürü yerlememi, basn özgürlüü çok snrl, etrafnda kötü yönetim örnekleri var, otoriter merkezilemeye kar yerel direni, bürokrasi hiziplemi ve parçalanm, anayasas en önemli çat- ma ekseni… Rusya – Bat arasnda gidip gelen bir siyasal ve ekonomik rejim, enerji sorunu (Bakent Bikek’te günde 8 saat elektrik kesiliyor), yolsuzluklar, rüvet, ayrmclk, partizanlk, kabilecilik had safhada. Yoksulluk, haksz özelletirmeler, insafsz zamlar (son zamlar elektrie 2 kat, snmaya 4 kat, scak suya 5 kat), insan haklar ihlalleri, bask rejimi, faili meçhuller, muhalefeti sindirme operasyonlar ve siyasi cinayetler, hukuksuz uygulamalar, talan, hortum Krgzistan’n tandk gerçekleri. Hem 2005 hem 2010 darbesinin ortak yönleri, halk sokaklara döken ve muhalefeti ayaa kaldran olgular bunlar. Yani Kronik sorunlar, deimeyen dertler, ülkenin aln yazs ve sanki kör kaderi olan skntlar bunlar. 7 eyaletten oluan ülkede Krgzistan’da ciddi bir ABD aleyhtarl var. Ülkede Rus nüfuzu ve bürokrasisi hakim. 50 ya üstü Rus eitimi alm. Yani Krgzistan’da Ruslar hakim millet. Kazakistan büyük aabey. Özbekistan küçük aabey, Türkiye uzaktaki karde ve dost, anavatan. Sonuç olarak Krgzistan yapsal sorunlar çok fazla olan, stratejik adm atamayan ve siyasi, ekonomik, stratejik, sosyal dengelerini tutturamam daha çok halk ayaklanmalarna, darbelere gebe olan istikrarsz bir ülke görünümündedir. Küresel Güçler ve Krgzistan Krgzistan’dakine benzer devrimlerin arkasnda önceleri Rusya, 2000’li yllarda ise ABD vard. Amerika, Balkanlar, Gürcistan (2003), Ukrayna (2004) ve Krgzistan (2005) renkli devrimlerle Avrasya’y sarsarken ABD Bakan Bush “Son 18 ay içerisinde renkli devrimlere tanklk ettik. Bunlar sadece birer balangçtr. Bu devrimlerde STK’larn ve ABD hükümetinin önemli rolleri bulunmaktadr. Yeni dönem savalar milletleri deil rejimleri hedef alacaktr.” diyordu. Ancak sonrasnda ABD’nin Irak ve Afganistan bataklna saplanmas renkli devrimleri öksüz ve yetim brakt. Devrime tevik ettii ülkeleri ekonomik ve siyasi olarak destekleyemedi. Büyük Ortadou projesinMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 29 Krgzistan; ABD, Rusya ve Çin’in bölgesel çkarlarn korumann, halknn beklentileri istikametinde refah, bar, özgürlük, insan haklar, demokrasi ve güvenliini korumaya yetmeyeceini artk anlamaldr. Krgz halknn özgür seçimlerle iradesini ortaya koyarak seçecei meru bir yönetimin, temel hak ve hürriyetleri, demokratik hukuk devletini, açk ve hesap verebilir bir yönetim yapsn salamas gerekmektedir. den de, kadife devrim ihracndan da, hegemonik hayallerinden de feragat eden ABD küresel mali krizin de etkisiyle yönetimini deitirdi, kabuuna çekildi. Kazand kaleleri bir bir kaybetti. Ayn dönemde petrol yatlarnn artmas Rusya’y enerji zengini yapt ve güçlendirdi. Rusya bekledii ve istedii frsat yakalad. Ukrayna, Gürcistan ve nihayet Krgzistan ABD’nin ard ardna kaybettii, koruyamad kalelerdi. ABD’nin tek kutuplu dünyas artk yok. Ekonomik, siyasi ve stratejik olarak paylalan, yeni bölgesel ve küresel güçlerin ortaya çkt yeni bir dünya düzeni ekilleniyor. Küresel güçlerin manevra sahas Krgzistan’da yabanc askeri üsler, NATO-anghay arasnda gidip gelen tercihler, güvenlik savalarnn ve güç mücadelelerinin yaand bir ortam yaratmaktadr. Yani ller tepiirken karncalar çaresiz olarak ezilmektedirler. 30 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 Krgzistan ve Türkiye Türkiye’nin son yllarda iç politika gündeminin ( parti kapatma davalar, Ergenekon dava süreci, Balyoz v.b. darbe planlar soruturmalar, Anayasa deiiklik süreci, Yarg reformu, demokratik açlm süreci v.b.) d politika gündeminin önüne geçmesi maalesef dost ve karde Krgzistan’da yaananlarnda yeterince gündemde yer alamamasna neden olmutur. Krgzistan bata olmak üzere Türk cumhuriyetleri son yllarda Türk d politikasndaki arln hak ettii kadar koruyamasa da yaanan gelimelerin son derece önemli olduunu ve Türkiye’nin mutlaka süreçte etkili olarak bulunmas gerektiini düünmekteyiz. Komularmzla ‘sfr problem’ in yan sra bölgemizde ortaya koyduumuz ‘Yeni Türkiye Vizyonu’ Türk dünyasnn ekonomik ve siyasi entegrasyonu balamnda önemli beklentiler yaratm bulunmaktadr. Krgzistan son yllarda küresel güçlerin oyun alan içerisindedir. Bundan dolay da Türkiye, hem bölgeye hem de özel olarak Krgzistan’a etkileri bulunacak bu sürecin içinde atak olarak rol almaldr. Bakiyev’in daha fazla direnmemesi için devrede olan Türkiye, Krgzistan huzuru, iç bar ve istikrar için her türlü yardm her bakmdan esirgememelidir. Sonuç: Krgzistan Nereye Gidiyor? imdilik çatmalarn durmas Kurmanbek Bakiyev’in iktidardan uzaklatrlmas tek bana ülkedeki sorunlar çözmekten uzaktr. 2005 devrimi bugünküne göre daha disiplinli bir güç ve liderlik tarafndan yaplmtr. Bugün geçici hükümeti oluturan yöneticiler, ülkeyi çekip çevirecek liderlik özelliklerini tamyorlar. Muhalefet partilerinin liderleri birbirinden çok farkl ve çok zayf siyasi gürlerdir. En güçlü olanlar Bakiyev iktidarnn eski bakanlarndan geçici yönetim bakan Roza Otunbayeva ile Sosyal Demokrat Parti lideri geçici hükümetin Babakan Yardmcs Almazbek Atambayev’dir. Her ikisi de çok iyi niyetli geçmileri temiz kiilerdir. Ancak Krgzistan’n gelecek perspektinin arln tayabilirler mi zaman gösterecektir. Çok partili, çok çeitli muhalefet partilerinin Krgzistan’a ihtiyac olan istikrarn salanmasnda nasl etki edecekleri endie konusudur. Krgzistan saatli bir bomba gibi her an yeniden patlayabilir ve sokaklar karabilir. çeride salam duramayan, iç sorunlarn çözümleyememi, rejimini kuramam bir ülkenin d tesir ve basklara kolay kapld bilinen bir durumdur. Küresel güçlerin stratejik basklarna, bölge ülkelerinin politikalarna direnebilmek için Krgzistan’n kendi iç problemlerini kolaylatrabilmesi elzemdir. Dengeleyici bir liderliin, dürüst ve basiretli bir yönetimin gelmemesi durumunda 2005’den sonra yaanan gelgitlerin sürecei ve risklerinin artarak devam edeceinden endieliyiz. Krgzistan; ABD, Rusya ve Çin’in bölgesel çkarlarn korumann, halknn beklentileri istikametinde refah, bar, özgürlük, insan haklar, demokrasi ve güvenliini korumaya yetmeyeceini artk anlamaldr. Krgzlarn özgür seçimlerle iradesini ortaya koyarak seçecei meru bir yönetimin, temel hak ve hürriyetleri, demokratik hukuk devletini, açk ve hesap verebilir bir yönetim yapsn baarmas gerekmektedir. Krgzistan’n bütün bunlar baarabilmesini arzu ediyoruz. SDE Yönetim Kurulu Üyesi* Krgzistan-Çin Krgzistan’da Hâkimiyet Deiimi ve Çin Çin hükümeti, 20 Mart 2005’te patlak veren Krgzistan’daki renkli devrim konusunda ancak 23 Mart’ta bir basn toplants ile açklama yapmt. Dileri Bakanl sözcüsü Liu Jianchao, Krgzistan’n Çin’in dostane komusu olduunu belirterek, olay yakndan takip ettiklerini ve Krgzistan’daki parlamento seçimlerinin sonucuna dikkat ettiklerini dile getirmitir. Doç. Dr. Erkin EKREM* Çin’in Krgzistan Olaylar Üzerindeki Tutumu Ç in hükümeti, 20 Mart 2005’te patlak veren Krgzistan’daki renkli devrim konusunda ancak 23 Mart’ta bir basn toplants ile açklama yapmt. Dileri Bakanl sözcüsü Liu Jianchao, Krgzistan’n Çin’in dostane komusu olduunu belirterek, olay yakndan takip ettiklerini ve Krgzistan’daki parlamento seçimlerinin sonucuna dikkat ettiklerini dile getirmitir. Krgzistan’n toplumsal istikrarnn ve ekonomik kalknmasnn salanmasn arzu ettiklerini ve bu arzunun sadece Krgz halknn temel çkarlarna uymakla kalmadn, ayn zamanda Orta Asya’nn bar, istikrar ve kalknmasna da yararl olacan belirtmitir. Krgzistan yönetimi, muhalierin eline geçtikten sonra, 25 Mart’ta Liu Jianchao yeni gelimelere yönelik Krgzistan’da bir an önce istikrarn salanmas ve toplumsal düzenin normallemesini umduklarn dile getirerek, iyi komuluk ilikilerinin salkl bir ekilde ilerlemesini yürekten arzu ettiklerini beyan etmitir. Sözcü Liu Jian-chao, ayn gün düzenlenen basn toplantsnda, Krgzistan’ ziyaret eden ve ticari faaliyetlerle megul olan Çinli vatandalarn güvenlii için gerekli tedbirlerin alndn ifade etmiti. Krgzistan’da yaanan bu olayda, ondan fazla Çinli vatanda yaralanm ve üçü ar yaral olarak hastaneye kaldrlmt. Çinli vatandalarn urad maddi zarar ise 7 milyon dolar olarak hesap edilmiti. Çin Hükümeti, yeni Krgz Hükümeti’nden yaral Çinlilerin tedavisinde kolaylk salamasn istemiti. 29 Mart’taki basn toplantsnda sözcü Liu Jianchao; “anghay birlii Örgütü (Ö) çerçevesinde Krgzistan’n istikrar için tedbirler alnacak m?” sorusuna, Çin Dileri Bakan Li Zhaoxing’in Krgzistan hariç Ö üyesi ülkelerin dileri bakanlar ile telefon görümeleri yapldn ve Ö’nün kurumsallamasnn ve gelimesinin, bölge ve üye ülkelerin çkarna uygun olduu kanaatine varldn ifade etmiti. Ayrca Ö çerçevesinde daha verimli ibirliinin devamn umduunu dile getirmiti. Çin’in Krgzistan’da büyükelçilii olduunu ve uygun zamanda Krgz taraf ile temasta bulunulacan açklamt. Krgzistan’da yaanan olaylar srasnda zarara urayan Çinlilerin tazminatnn ise müzakere ederek uygun bir ortamda çözümleneceini de bildirmiti. Çin-Krgzistan snrnn açk olduunu belirten sözcü, “Krgzistan’da yaanan olaylarn etkisiyle Dou Türkistan ayrlkçlar güç kazanr m?” sorusuna ise “Üç güce” kar mücadelenin Orta Asya bölgesinin ortak çkar ve ilgi alan olduu ifade ederek, ilgili ülkelerin ibirlii yapmaya devam edeceine inandn belirtmiti. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 31 Çin Hükümeti, snr komu ülkesindeki olaylara kar müdahaleci politika izlememi, hatta önleyici faaliyetlere de girimemitir. Çinli uzmanlara göre, 2005 ylndaki olaylarda ABD’nin eli vardr ve 2010 ylndaki olaylarn arkasnda da Rusya’nn olduunu ima etmektedir. Be yl sonra 2010 Nisannda Krgzistan’da ayn olaylar yaand ve Çinliler çkan olaylar sonucu yine zarar gördü. Krgzistan’da 30 bin’den fazla Çinli giriimci bulunmakta ve bu kiiler en çok bakent Bikek’te ikamet etmekle birlikte, deiik kentlerde faaliyet göstermektedir. Son olayda ölen Çinli olmamasna ramen, Bikek’teki Çinlilere ait irket ve maazalarn çou yaklm veya tahribata uramtr. Türkler de dâhil birçok yabanc kiilere ait irket ve dükkânlar tahrip edilmitir, ancak maddi anlamda en çok zarar Çinliler görmütür. Bikek’teki Çinli giriimcilere göre, Çinlilerin zarar 4 milyon dolara ulamtr. Buna ramen be yl önce yaanan olaylara kyaslandnda Çinlilerin zarar fazla saylamaz. Çin Modern Uluslararas likiler Aratrma Enstitüsü (CICIR) Orta Asya Aratrmalar Masas uzman Xu Xiao-tian’n ifadesine göre, bundan sonra Çinlileri en çok etkileyecek olan konu, elektrik santrali ve maden ilet32 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 mecilii gibi iki hükümet arasnda onaylanan büyük ölçekli projelerdir. Ayrca Cumhurbakan Kurmanbek Bakiyev’in ailesine bal irket ve sektörleri ilgilendiren deiimler de Çin’i yakndan etkiyebilir. Çin Hükümeti’nin Bikek’te yaanan son olaylar üzerine yapt açklamalar ve ald tavrlar be yl öncesine benzemektedir. Dileri Bakanl sözcüsü Jiand Yü, 7 Nisan’daki basn toplantsnda, Krgzistan’n dostane komular olduunu belirterek, yaanan olaylar yakndan takip ettiklerini, Krgzistan’n istikrara kavuarak bir an önce normale dönmesini içtenlikle istediklerini, meselelerin hukuk zemininde çözümlenmesinin doru olacan belirtmiti. Sözcüye göre, durumun bir an önce normale dönmesi bölgenin bar ve istikrarna katkda bulunacaktr. 9 Nisan’da Çin Dileri Bakan Yardmcs Chen Guo-ping, Krgzistan’n Pekin Büyükelçisi Zheenbek Kulubaev’i bakanla çararak vatandalarnn güvenliinin salanmasn istemitir. Bakan Yardmcs Chen Guo-ping, Bikek’te yaayan Çinlilerin dükkân ve irketlerin yaklmas olaylaryla yakndan ilgilendiini Çinlilerin tekrar zarar görmemesi için gereken tedbirlerin alnmas talebini iletmitir. Ancak Çinli yetkililerin bu taleplerinin muhatabnn kim olaca meçhuldür. Çin Hükümeti, snr komu ülkesindeki olaylara kar müdahaleci politika izlememi, hatta önleyici faaliyetlere de girimemitir. Çinli uzmanlara göre, 2005 ylndaki olaylarda ABD’nin eli vardr ve 2010 ylndaki olaylarn arkasnda da Rusya’nn olduunu ima etmektedir. Yani her iki olayda Pekin Hükümeti, bu iki gücün yani Çin’e bal Dou Türkistan ile komu olan bölgede sivil darbe yapmasna seyirci kalmtr. Bunun nedeni olarak; Çin’in içilerine karmama ilkesini takip ettii, belki de yaanan gelimelere karsnda zayf kald ya da gelimeleri yönlendirecek kapasitesinin olmad için pasif tavr izledii düünülebilir. Aslnda, Çin’in erken müdahalesi de önem tamamaktadr, çünkü Krgzistan’da kimin kazanaca önemli deildir. ktidara gelenler mutlaka Çin ile iyi ilikiler izlemek zorundadr. Çin’in Krgzistan Üzerindeki Çkarlar Krgzistan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi Çin’in yükseliinde önemli rol oynayan ülkelerde, ABD ve Rusya’nn askerî üsler tesis etmeleri, Çin’in güvenlik, dolaysyla siyasî çkarlarn da ilgilendirmektedir. Orta Asya Cumhuriyetleri’nin bamszlna kavumasndan hemen sonra bu ülkeleri tanyan Çin, ülkesinin snr güvenliini salamak için bu cumhuriyetlerle snr anlamas görümelerine balatmt. Çin, Orta Asya ülkeleriyle 3000 km’lik Kurmanbek BAKYEV snr paylamaktadr. Kazakistan’la 1700 km, Krgzistan’la 1100 km ve Tacikistan’la 400 km snr bulunmaktadr. Snr görümeleri 1996 ylndan itibaren sonuç almaya balam ve anghay Belisi adndaki örgüt zemininde devam etmiti. 4 Temmuz 1996’da Çin-Krgzistan arasndaki snr anlamas imzas atlm ve 26 Austos’ta bir ek protokolle, mevcut anlama yasallamt. En son Mays 2002’de Çin-Krgzistan arasndaki tartmal snr bölgelerinin yüzde 70’inin Krgzistan’a, yüzde 30’unun ise Çin’e braklmas yönünde anlamaya varlmt. Çin, bu snr görümelerinden 90 bin hektar toprak kazanmtr. 1999 ylnda büyük oranda snr sorununu çözen Çin Hükümeti, Orta Asya halk ile ortak tarih, kültür ve dinî inanç birlii olan Dou Türkistan’n güvenliini salayabilmek için bölge ülkeleriyle güvenlik ve ekonomik ibirlii faaliyetlerini devam ettirmiti. anghay Belisi Örgütü’nü, Haziran 2001’de Ö’ye dönütürerek, ‘ilk Çin ehri’nin adn alan bölgesel örgütünü hayata geçirmitir. 11 Eylül olaylar sonras ABD’nin öncülüündeki askerî koalisyonun Afganistan’a girmesi ve Orta Asya ülkelerinden askerî üsler tesis etmesiyle, Taliban ve El-Kaide örgütlerinin yaratt güvenlik sorunu dnda, ABD’nin Çin’e yönelik bir tehdit de oluturduunu alglayan Çin, Ö çerçevesinde üye ülkelerle teröre kar askerî tatbikatlar düzenlemeye balamtr. Çin öteden beri askerî tatbikatlara kar çkmaktayd, ancak ilk defa Ekim 2002’de Krgzistan ile bir askerî tatbikat düzenleyerek ülke dna asker göndermiti. Çin, bu tatbikat sonrasnda, Austos 2003’te Özbekistan dndaki Ö üyesi ülkelerle, Kazakistan ile Dou Türkistan’da iki aamal bir askerî tatbikat düzenlemiti. Austos 2007’de ise bütün üye ülkelerin katlmyla Rusya-Uzakdou bölgesinde ve Dou Türkistan’da askerî tatbikat düzenlemiti. ABD ve Rusya’nn Krgzistan’da askerî üs kurmas, hatta Çin’i bir tehdit olarak gören Hindistan gibi ülkelerin de Tacikistan’da askerî Çin-Krgzistan Ticaret likileri (Milyar Dolar) Hacim Rakam 1992 0.035 1993 0.102 1994 0.105 1995 0.231 1996 hracat Ar Rakam thalat Ar Rakam Ar 0.0365 0.0658 %2.7 0.0299 0.0754 %119.2 0.107 0.124 0.105 -%54.3 0.068 0.037 1997 0.106 %1 0.061 0.0360 1998 0.198 %85.8 0.0172 0.0256 1999 0.135 -%31.9 0.103 0.032 2000 0.177 %31.7 0.110 0.067 2002 0.201 %69.8 0.146 2003 0.314 %55.7 0.245 %67.7 0.069 %24.1 2004 0.602 %91.6 0.492 %101 0.109 %58.4 2005 0.972 %61.4 2006 2.226 %128.9 2007 3.779 2008 9.333 2009 (1-6) 2.537 2001 0.055 2.113 %143.6 0.113 %7.5 3.677 %74.6 0.112 -%6.7 %147 Eyl-21 %151.3 0.120 %6.7 -%22.5 2.519 -%21.5 0.018 -%72.5 Kaynak: Çin Dileri Bakanl Websitesi üs kurarak Özbekistan ile askerî ibirlii yapmas, Çin’i bir an önce bölgede askerî gücünü tesis etme krine sevk etmektedir. 23 Temmuz 2009’da Çin Halk Kurtulu Ordusu Genelkurmay Bakan Chen Binde, Hong Kong’daki Phoenix TV kanalna verdii bir röportajda, Çin ordusunun terörizme kar kapasitesinin arttn ve buna hazr olduunu ifade ederek, BM tarafndan izin verildii takdirde, Ö çerçevesinde Orta Asya’ya ordu gönderebileceini ve “Dou Türkistanclara” kar müterek operasyon yapabileceini belirtmiti. Yani Çin tarafnn en azndan ‘Çin ordusu Orta Asya’ya girmelidir’ düüncesinde olduunu tahmin etmek zor deildir. Askerî açndan zayf olan “Dou Türkistanclara” kar operasyon düzenlemek için Çin ordusunun gerekli olup olmad meselesi bir yana, Çin ordusu Orta Asya’nn hangi ülkesine yerleebilir sorusu da ilgi çeken bir meseleye dönümütü. Bu ülke Krgzistan olabilir. Dier yandan, ABD ve Rusya’nn Çin’in snr komusu olan Krgzistan’da askerî güçlerini bu- lundurmas, Çin’in snr güvenliinin tehdit edilebilecei ihtimalini düündürmektedir. 2005 ylnda Washington, Krgzistan’da, erken uyar ve hava gözetleme E-3 keif uçaklarn konulandrmay planlamt. Bu tür AWACS uçaklar yaklak 9 bin metre irtifaya çkabilmekte ve yerle stratosfer arasnda 400 kilometrelik bir alanda gözetleme yapabilmektedir. Bu uçaklar dümann olas hava saldrsn önlemek ve hava kuvvetlerinin operasyonlarn yönlendirmek için kullanlmaktadr. Bu uçaklar ayrca ayn anda 100 farkl hede takip edebilme ve 600 farkl hede tarama yeteneine sahiptir. Çinli uzmanlara göre, bu tür keif uçaklar havalandnda bütün Dou Türkistan bölgesindeki hedefleri takip altna alabilmektedir. Çinli uzmanlar, ABD’nin Krgzistan’daki üssünden kalkan uçaklarn 10-20 dakika içinde Dou Türkistan’a varabileceini ileri sürmektedir. ABD’nin Krgzistan’daki askerî giriimleri dorudan Dou Türkistan’ tehdit etmekte ve üphesiz Çin’in srtna bir hançer saplanm gibi olacaktr. Bu balamda Çin’in Krgzistan ile hem savunma hem de güvenlik alannda MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 33 ibirlii yapmas zorunludur. Dou Türkistan meselesi Çin’in yu- muak karn olarak 11 Eylül olaylar sonras uluslararas bir soruna dönümeye balamt. Dou Türkistan’da 2000 yl verilerine göre, yaklak 160 bin Krgz yaamaktadr, Krgzistan’da da bu rakama yakn Uygur yaamaktadr, Çin Hükümeti açndan bu durum bir “snr ötesi etnik sorun” (Cross-border ethnic issues) olarak alglanmakta ve bu tür sorunlarn kritik dönemlerde patlak vermesi olasdr. Çin Hükümeti bu tür etnik ve dinî sorunlar terörizm ile mücadele çerçevesinde, Dou Türkistan meselesinin gölgesinde brakmakta ve geçici olarak çözüm getirmeye çalmaktadr. Yani “Dou Türkistan terör sorunu” Çin’e, Krgzistan’a dolaysyla bölgenin istikrarna zarar vermektedir ve güvenlik açndan ibirlii kurulmasn gerektirmektedir. “Dou Türkistan terör sorunu”nu ilikilerin gelitirilmesinde zemin haline getiren Çin Hükümeti, doal olarak Dou Türkistan ayrlkçlarnn Krgzistan’n iç istikrarszlk durumundan yararlanarak Çin’i tehdit edebilecei kanaatini uyandrmaktadr. Neticede Dou Türkistan sorunu Çin’in snr bölge güvenliini tehdit ettii gibi, Çin’in ‘Kuzeybat Bölgeleri Kalknma Projesi’ni engelleyebilmektedir; en önemlisi Çin’in Orta Asya ve Avrasya’ya açlmasna engel tekil etmektedir. Böylece Çin’in bölgeden enerji ve önemli hammaddeleri ithalatna zarar verecektir, ayn zamanda bölge Çin pazar olma özelliini de yitirecektir. Gelecee yönelik Dou Türkistan meselesi Çin’de yaayan dier etnik gruplara örnek tekil edebilecei gibi, eyaletlerin merkeze olan balln da etkileyebilecektir. Tüm faktörler bir arada düünüldüünde, Çin’in yükseliini de engelleyecektir. Bu balamda Krgzistan ile yürütülecek iyi ilikilerle, Dou Türkistan 34 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 ayrlkç güçlerinin bu ülkede üs edinmesinin önüne geçilmi olacaktr. stikrarl bir Krgzistan, Çin’in güvenlii ve dolayl olarak Çin’in toplumsal istikrar açsndan önemlidir. Çin-Krgzistan arasnda youn siyasî ilikilerin varlndan söz etmek mümkündür. Ancak Ö çerçevesinde ve bölgesel-küresel platformda gerçekleen ikili veya çok tara görümeler, ekonomik ilikilere yansyamamtr. kili ticaret ilikiler, Çin’in lehine gelien bir denge sergilemektedir. Bu rakamlar Çin’in genel ticaret rakamlarna kyasla fevkalade düüktür ve Çin’in ekonomik kapasitesi düünüldüünde, Krgzistan ile yaplan ekonomik ilikilerin ikili ilikilere yapt bir katkdan söz etmek zordur. Aksine Pekin Hükümeti zaman zaman Krgzistan’a hibe yoluyla büyük destekler vermektedir. Her eye ramen Krgzistan, Bamsz Devletler Topluluu Örgütü içinde Çin’in üçüncü büyük ticari orta ve Çin ise Krgzistan’n ikinci büyük ticari orta durumundadr. Çin ayn zamanda Krgzistan pazarnda büyük pay alan ülkelerden biridir. Çin’in önde gelen Huawei Technologies Co., Ltd ve Zhongxing Telecommunications Equipment gibi telekomünikasyon irketleri, Krgzistan’n bu alandaki teçhizat tedarik pazarnn yüzde 80’ini elinde tutmaktadr. Krgzistan’da tescil edilen Çin irketlerinin says 200’den fazla olup, bu irketlerin Krgzistan’daki yatrm miktar 80 milyon dolardr. Her iki ülke Dünya Ticaret Örgütü üyesi olduu için, Çin’in orta ve küçük ölçekli iadamlar Krgzistan’n ekonomi alannda önemli yer edinmeye çalmaktadr. Çin Hükümeti, Krgzistan’n polis ve dier güvenlik güçlerin donanm için araba dâhil birçok gereken malzemeyi hibe etmi- tir. Örnein Çin Hükümeti, Eylül 2009’da Krgzistan’n O ehrinin toplu tamacl için 183 yolcu otobüsü hibe etmitir. Cumhurbakan Bakiyev’in itirak ettii teslim töreninde Çin’in Bikek Büyükelçisi Wang Kai-wen, “yakn komu, uzak akrabadan iyidir” Çin atasözüyle konumasna balamt. Ayn atasözünü, Büyükelçi Wang Kai-wen’den önceki Büyükelçi Zhang Yan-nian de, 4 Temmuz 2008’de Krgzistan Olaanüstü Hal Bakan Kamçbek Tayev ile görüürken dile getirmiti. Mart 2009’da Çin’in yeni Krgzistan Büyükelçisi Wang Kai-wen, Bakiyev’e güven mektubunu sunarken de bu atasözünü kullanmt. Çinli diplomatlarn bu atasözü ile Krgzlarn akrabalarna gönderme yapt yönünde intibaa brakmtr. Çin’in Bikek Büyükelçisi Wang Kai-wen, bundan sonra da Krgzistan’a yaptklar maddi desteklerin devam edeceini açklamt. Yine 2009’da Çin, Krgzistan’n 7 milyon 320 dolar borcunu da silmiti. Ocak 2010’da Çin-Krgzistan arasnda, Krgzistan’n güneyinde üretilen elektrii ülkenin kuzeyine iletecek elektrik nakil hatt inaat için 350 milyon dolarlk yatrm öngören bir protokol imzalanmt. Bakiyev de, Çin’in Krgzistan’n en iyi komusu olduunu ifade etmi ve minnet duygusunu beyan etmiti. Yani Çin-Krgzistan arasndaki ekonomik-ticari ilikiler düük düzeyde olmasna ramen, Çin, maddi destek ve ‘karlksz yardmlar’ yoluyla Krgzistan’daki ekonomi gelimeleri etkilemektedir. Dier yandan Krgzlar arasnda Çinlilere yönelik baz endieler de vardr. 30 binden fazla Çinli Krgzistan’da yaamakta ve bu ülkede ikamet eden yabanclar arasnda birinci sray almaktadr. Jeopolitik olarak Rusya ile Çin’in arasnda skm olan Krgzlar arasnda, sözkonusu Çinli nüfusa kar olumlu düünenlerin says fazla deildir. Krgz toplumunda Çinlilere duyulan tarihsel ve reel endieler de vardr. Çin’de kurulan hâkimiyetler Orta Asya’y dört kere igal etmitir; Krgz destanlarnda Çinlilerin hakknda olumsuz imajlar mevcuttur. Zengin Çinli tüccarlarn Krgzistan’daki ticari faaliyetleri, fakir olan baz Krgzlar rahatsz etmektedir. Bikek’teki son olaylarda en çok Çinlilerin dükkânlar yaklmtr, bu bir yama hareketi olmasna ramen, Krgz toplumunun Çinlilere olan bak hakknda da iaretler vermektedir. Çinlilere olumsuz bakn bir dier bir örnei ise, son olaylar sonras, Rusya ve Kazakistan gibi ülkeler Krgzistan’a maddi yardm elini uzatrken Çin’in daha önce de olduu gibi yine geç kalmtr. Bikek’teki Uygur tüccarlar Krgzistan için ba toplarken, Çinli tüccarlar henüz harekete geçmemitir. Çin-Krgzistan likileri 11 Eylül olaylarnda ve Mart 2005’teki Krgzistan sivil darbesinde olduu gibi, Ö, kendi fonksiyonunu gösterememitir. Ocak 2004’te Ö bünyesinde kurulan Anti Terörizm Merkezi de bugüne dek bölgede baarl bir operasyon düzenleyebilmi deildir. ABD ve Rusya’nn Krgzistan’da sürdürdüü etki, Çin’in bu ülke üzerindeki özgüvenini de sarsabilir, ancak zaman Çin’in lehine ilemektedir ve imdilik enerji ve baz hammaddelerin peinde olan Pekin, Orta Asya üzerinde uzun vadeli düünmektedir. Çin Hükümetinin ABD ve Rusya gibi ülkelerden farkl olarak Krgzistan’n iç meseleleriyle hiç ilgilenmemesi, Krgz Hükümeti’ni rahatlatmaktadr. Çin’in Uluslararas Sorunlar Aratrmalar Enstitüsü (CIIS) Çevresel Güvenlik Aratrmalar Merkezi bakan Zhao Ming-wen’n ifade ettii gibi, Çin-Krgzistan, karlkl içilerine karmama ve karlkl egemenlie ve toprak bütünlüüne sayg gösterme prensibi çerçevesinde iyi komuluk ilikilerini gelitirmektedir. Zhao Ming-wen’e göre, bu tür ilikiler iki ülke halknn refah ve çkarna uygundur. Krgzistan da, Çin ile olan ilikilerine önem vermekte ve Çin ile olan siyasal ilikilerini güçlendirmeyi d politika öncelii olarak belirtmektedir. Krgzistan, Çin’in ulusal çkarlar olan Tayvan, Tibet ve Dou Türkistan meselesinde Pekin Hükümetine ciddi destek verdii kanaatindedir. Dier yandan ekonomi ve üretimin alannda zayf kalan Krgzistan halk, günlük tüketim malzemelerini Çin’den satn almaktadr ve Çin’e olan bamll da günden güne artmaktadr. Pekin Üniversitesi Uluslararas likileri Bölümü’nde çalan Prof. Zha Daojun’un belirttiine göre, Krgzistan dier Orta Asya ülkelerinden farkl olarak enerji kaynaklar bakmndan zengin deildir, günlük tüketim mal- zemelerinin temininde daha çok Çin’e baldr, hükümetin kalknma projeleri kaynaklar ise Avrupa ve ABD’den gelmektedir. Çin mallarna bal kalan Krgzistan, zaman zaman Çin’in hibe ettii malzemelere de muhtaç kalmaktadr. Doal olarak Çin’in Krgzistan’a yönelik karlksz yardmlar, Krgzistan’da Çin açsndan olumlu bir imaj yaratmaktadr. Çin’in bu tutumu Orta Asya ülkelerini Çin konusunda dier güçlere oranla daha az endieye sevk etmektedir, yani gelecekte ABD ve Rusya’da olduu kadar Çin’den tehdit gelmeyeceini tahmin etmektedirler. Nitekim Krgzlar yükselmekte olan Çin ejderhasnn yannda yaamann kaçnlmaz bir kader olduunu anlamaktadrlar. Çin’in Uluslararas Sorunlar Aratrmalar Enstitüsü (CIIS) Uluslararas Strateji Aratrmalar bölüm bakan Dong Man-yuan’n belirttii gibi, Krgzistan’n iç siyaseti nasl deiirse deisin, kim ve hangi güçler iktidara gelirse gelsin, Çin ile olan dostane ilikiler deimeyecektir. Çin Modern Uluslararas likiler Aratrma Enstitüsü (CICIR) Orta Asya Aratrmalar Masas uzman Xu Xiao-tian de benzer ifadeyi kullanmtr: Krgzistan’n hâkimiyetini ele geçiren muhalefet Çin’in eski dostlardr, gerek Kurmanbek Bakiyev görevine devam etsin, gerekse muhalefet iktidara geçsin, ilikilerin doasn fazla etkileyemez. Çinli uzmanlarn Krgzistan üzerindeki iddial tespitleri Çin’in bu ülke üzerindeki etkisini göstermektedir. Aynen Rusya’nn Uralsib Bankas’nn ba stratejisti Chris Weafer’n dedii gibi, Krgzistan üzerinde etki yaratmaya çalan ülkelerin arasnda en önemlisi Çin’dir. Bu nedenle Bikek’teki olaylarda Çinlilerin ar maddi zarara uramas, Krgzlarn Çin’e tavr ald anlamna gelmemektedir; Çin’in kendisinden farkl olan komu topluluklarla nasl geçinmesi gerektii hakknda zengin tarihsel birikimi vardr, Çin sadece ABD ve Rusya’nn Orta Asya’daki çkarlarna kar daha etkin faaliyetler içine girmemektedir. SDE Uzman* MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 35 Krgzistan Asimetrik likiler Balamnda Krgzistan D Politikas Nisan aynda yaanan iktidar deiimi tek bana Rusya güdümlü bir iktidar deiimi olarak nitelendirilemez. Bu iktidar deiiminde, birçok iç dinamiin yan sra, gelgitlerle dolu ve her ülkeyi idare etmek temelinde ekillenen istikrasz bir d politikann rolü büyük olmutur. 2005 ylndaki iktidar deiimi ABD destekli bir devrim deildi. Bu çerçevede 2010 ylndaki iktidar deiimi de Rusya’nn bir kar devrimi deildir. Doç. Dr. Haluk ALKAN* K rgzistan Orta Asya’nn ikinci küçük ülkesi olmasna karlk, stratejik açdan önemli bir jeopolitik konuma sahiptir. Ülkenin güneyinde, Sovyet sisteminin çözülmesinden sonra sorunlu bölge ülkesi olan Tacikistan bulunmaktadr. Güney- güneydou snrnda yaklak 1000 km uzunluunda Çin snr uzanmaktadr. Ülkenin kuzeyi Kazakistan, bats Özbekistan’la çevrelenmitir. Dolaysyla Krgzistan, Tacikistan snr nedeniyle Afganistan’daki radikal gruplar, Çin snr nedeniyle Dou Türkistan ve ülkesinde yaayan Özbek aznlk nedeniyle de Özbekistan’la çeitli sorunlar yaayan bir ülkedir. Ayn zamanda Krgzistan, Kazakistan’la birlikte, Rusya Federasyonunun yakn çevre doktrini çerçevesinde öncelik verdii ülkelerin banda gelmektedir. Krgzistan, Özbek, Uygur ve Rus aznlk nedeniyle etnik, Tacikistan’daki iç sava ve Özbekistan slami Hareketinin ülkenin 36 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 güneyini Özbekistan’a kar bir üs olarak kullanma isteinden dolay dini-politik, Rusya federasyonunun etkin d politikas ile Çin’in ekonomik, politik ve güvenlikle ilgili kayglarnn belirleyici olduu gerilimleri birarada yaayan bir ülkedir. Kar karya kald bu çok yönlü gerilimlerle ba edebilecek ekonomik, askeri ve siyasal bir altyapya da sahip bulunmamaktadr. Ekonomik Bamllk ve Etnik Sorunlar Her eyden önce ülke, Kazakistan ve Türkmenistan gibi kolaya paraya çevrilebilir petrol ve doal gaz yataklarna sahip bulunmamaktadr. Krgzistan’da sanayi ve sosyal hizmetler için ihtiyaç duyulan enerji doal gaza dayanrken, bu ihtiyaç büyük çounlukla Özbekistan’dan karlanmaktadr. Özbekistan zaman zaman bu avantajn iki ülke arasndaki gerginliklerde bir bask arac olarak kullanmaktadr. 2000 knda, Özbekistan ülkeye gaz veren vanalar kapatarak Bikek üzerinde bask kurmaya çalmtr. Benzer ekilde, 2007 ylnn Aralk aynda Türkmenistan ile anlaan Kerimov, Krgzistan’a verdii gaz kesmek tehdidi ile yatlara zam yapmtr.1 Krgzistan Batl reformlara en açk ülke imajn vermesine ramen, ülke d ticareti arlkl olarak bölgesel ve kapal bir görünüm sergilemektedir. Ülkenin ihracat yapt ilk be ülke içinde yalnzca Almanya Batl bir ülkedir. Ülke d ticaretinde Özbekistan, Rusya, Kazakistan ve Çin önemli yere sahiptir. Krgzistan’n 2000 yl rakamlar ile toplam ithalat içinde Rusya’nn pay yüzde 30’u bulmaktadr. Oysa ayn dönemde Krgzistan’n bu ülkeye yapt ihracat sadece yüzde 10’dur.2 Bu oranlar ekonomik açdan Krgzistan’n Rusya’ya olan bamlln göstermektedir. Üstelik Rusya’nn ihracattaki stratejik konumu ol- Krgzistan iki büyük bölgesel güce olan bamlln, yine iki büyük gücü birbirleriyle dengeleyerek amaya çaba harcamaktadr. Ekonomik açdan Rusya’ya bamllk, büyüyen Çin ekonomisinden pay alarak dengelenmeye çallmakta, bu nedenle Çin ile mümkün olduunca yakn bir ibirlii arayna girilmektedir. Çin gibi bir ülke ile snrda olmann avantajlar da Rusya ile ilikilerde kullanlmaya çallmaktadr. dukça krlgandr. Çünkü Rusya, Krgzistan’dan ald ürünleri baka ülkelerden de kolaylkla temin edebilecek bir konumdadr.3 Dolaysyla ülkenin uluslararas ekonomik ilikiler açsndan konumu muhataplarna politik açdan avantaj salayabilecek bir durumdadr. Özellikle sanayi ürünlerine dayal ihracat konusunda Krgzistan, d politikada sorunlar yaad ülkelere baml bir ekonomik alt yapya sahiptir. Etnik ve demograk faktörler açsndan da Krgzistan bölge ülkelerine göre daha sorunlu bir konuma sahiptir. Homojen ve 25 milyona varan Özbekistan ile 15 milyonluk Kazakistan karsnda 5 milyonu bulan ve daha heterojen küçük bir nüfus yapsna sahiptir. Ülke, önemli bir Rus nüfus barndrmakta, bu da Rusya ile olan ilikilerinde Kazakistan gibi, hassas davranmasn zorunlu klmaktadr. Bu durum, darya göçün ülke ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin yan sra, Rusya’y etnik Ruslar konusunda hassas davranmaya yönlendirmektedir. Eski Bakan Akayev, Rusya ile 1998 ylnda Krgzistan’da daimi ikametgâh bulunan Rus vatandalar ve Rusya’da yaayan Krgz vatandalarnn hukuki statülerine dair bir anlama imzalam, Parlamentonun direnii nedeniyle bu yasa, ancak 2000 Mays’nda onaylanabilmitir.4 Potansiyel bir demograk sorun ise ülke nüfusunun yüzde 13’ünü oluturan ve büyük bir arlkla güney batda yaayan Özbeklerdir. Özbeklerin, Özbekistan ile Krgzistan arasnda oluturduu sorunun biri potansiyel, biri de güncel olmak üzere iki boyutu vardr. Potansiyel sorun saylar 650 bini bulan ve O bölgesinde younlaan Özbek nüfusun, zaman içinde Özbekistan’n bölgeye nüfuz etmesine demograk bir meruiyet salamasyla ilgilidir ve her Krgz bu potansiyel sorunun varln kabul etmektedir. Güncel sorun ise temelde etnik Özbeklerin daha geleneksel bir topluluk olmalar ile ilgilidir. Bu bölge ayn zamanda Orta Asya’da slamc hareketlerin en youn olduu Fergana Vadisini içermektedir. Bamszlktan önce, Kerimov yönetimine muhalif olan ve Afganistan ve Tacikistan’daki slamc gruplarn yakn desteine sahip bulunan Özbekistan slami Hareketi (IMU), güneydeki O bölgesinde örgütlenebilmiti. Buna, Krgz ordusunun görece zay ve snrlardaki yetersizlii de eklenince, IMU dorudan Tacikistan’dan deil, önce Krgz snrn geçip Özbekistan’n dou snrndan bu ülkeye yönelik saldrlarn gerçekletirmeyi tercih etmitir. 1999 ve 2000 yllarndaki saldrlara, Kerimov’un tepkisi sert olmu, zaman zaman Krgz yönetimini rahatsz edecek boyutlara varan önlemler alnmtr. Özbekistan’n kat tutumu, Krgz yönetimini, bölgede- ki Özbek aznln iyice radikalizme kayarak, daha zayf bulduklar Krgz hükümetine yönelmeleri olaslna kar da kayglandrmaktadr. Özbekistan’daki dini gruplara yönelik uygulamalar bölgede yaayan Özbeklerin tepkisini çekmekte, dolaysyla bu durum, slamc gruplarn bölgede güç kazanmasna ve destek bulmalarna yardmc olmaktadr.5 Krgzistan’n komusu Çin ile belli sorunlar bulunmaktadr. Her eyden önce iki ülke arasnda Sovyetler Birlii döneminden kalma birtakm snr sorunlar vardr. Issk Göl ve Narin bölgelerini kapsayan bu sorunlar, 1996 ve 1999’da imzalanan iki anlama ile Çin lehine çözümlenmitir. Çin büyüyen bir ekonomi olarak, Krgzistan için önemli bir alternatiftir. Buna karlk ekonomisi büyüyen Çin’in, Tanr Dalarndaki madenler ve suya gereksinimi bulunmaktadr. Krgzistan’daki yaayan Uygur aznlk bir dier potansiyel sorun kaynadr. Çin özellikle, Dou Türkistan’n bamszl için mücadele eden güçlerin corak snrlar nedeniyle Krgzistan’ bir üs olarak kullanma olaslndan endie etmektedir. Krgzistan, Çin’in bu endielerini ekonomik anlamda kullanma eilimindedir. Krgzistan, Ocak 2001’de Çin’den 600 bin dolarlk askeri malzeme yardm almtr.6 2003–2004 döneminde Çin ile Krgzistan arasndaki ticaret hacmi yüzde 48 orannda art göstermitir.7 Krgzistan bir yerde, iki büyük bölgesel güce olan bamlln, yine iki büyük gücü birbirleriyle dengeleyerek amaya çaba harcamaktadr. Ekonomik açdan Rusya’ya bamllk, büyüyen Çin ekonomisinden pay alarak dengelenmeye çallmakta, bu nedenle Çin ile mümkün olduunca yakn bir ibirlii arayna girilmektedir. Çin gibi bir ülke ile snrda olmann avantajlar da Rusya ile ilikilerde kullanlmaya çallmaktadr. slam ve Bölgesel Güvenlik Sorunu Dikkat edilirse, bölgedeki etnik ve snr gerilimleri bir noktada düümlenmektedir; slam. Rusya, Çin, ÖzMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 37 ktidar deiimi ile birlikte ülkenin güneyinde ABD’ye bir üs verilmesi olasl zayamtr. Buna karlk Rusya’ya tahsis edilecek üs ile ilgili çalmalar hz kazanacaktr. Özbekistan’daki üsten ABD askerlerinin çkartlmasndan sonra, bu üssün Rusya ile NATO ibirlii içinde Afganistan operasyonunda kullanmna devam edilmi, bir yerde Rusya sürece dahil edilirken, kapdan kovulan ABD, NATO emsiyesi altnda bacadan içeriye alnmtr. bekistan ve 11 Eylül saldrlarndan sonra ABD, bölgesel olarak slamc örgütlerin bölgede güç kazanmas karsnda ortak kayglar tamaktadrlar. Krgzistan jeopolitik konum olarak bölgedeki slamc gruplarn balant noktasnda konumlanmaktadr. Krgzistan, Rusya için Kazakistan’ da içine alacak bir tampon bölgedir. Çin açsndan sorun, Afganistan snr nedeniyle bölgede güçlenen slamclarn, Dou Türkistan’daki ayrlkç hareketleri destekleme potansiyeli ile ilgilidir. Krgzistan’da yaayan Uygur aznlk ve Krgz-Çin snrnn, dalk yapsnn yasad geçilere imkân vermesi bu açdan önem kazanmaktadr. IMU’nun 1999 ve 2000 yllarnda Tacikistan’da güç kazandktan sonra Taliban ve El-Kaide örgütünün 38 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 maddi destei ile Krgzistan’a geçip buradan Özbekistan’a saldrlar düzenlemesi, slamclarla ilgili bölgedeki sorunun en somut yansmasn oluturmaktadr. IMU, Tacik-Özbek snr yerine, snrdan geçiin daha kolay olduu Krgzistan’ kullanm, dini yapnn güçlü olduu ve Özbek aznln yaad O bölgesinde üstlenerek, saldrlarn bu bölgeden gerçekletirmitir. Krgzistan jeopolitik olarak, balant noktasnda olmasna karlk, dier ülkelere nazaran askeri alt yap yönünden en zayf bölge ülkesidir. Bu bir yerde, jeopolitik açdan Krgzistan’n önemini artrmakta, ayn zamanda askeri yardm noktasnda dier ülkelere (ekonomideki duruma benzer ekilde) baml klmaktadr. Krgzistan’n bölge ülkelerinin en kolay desteini salad konu, slamclarla yürütülen mücadeledir. Dolaysyla, 1998’den sonra ülke bütün bölgesel ve ikili ilikilerde bu stratejik konumunu kullanarak d yardm salama çabasnda olmutur. Krgzistan, 1992’de Rusya’nn öncülüünde oluturulan ve Rusya, Belarusya, Ermenistan, Kazakistan ve Tacikistan’n da üye olduklar Kolektif Güvenlik Antlamas’na dâhil olmutur. Bu antlama, temelde Rusya’nn eski askeri çkarlarn koruma ve merkez kaç unsurlara kar bir ibirlii alan oluturma kayglarndan kaynaklanmtr.8 Krgzistan, 1999 ve 2000’de bu antlama kapsamnda, özellikle Rusya’dan destek alm bulunmakta ve halen Çin snrnn güvenlii konusunda Rus askeri gücünden yararlanmaktadr. Benzer ekilde, 1996’da oluturulan anghay birlii Örgütü içinde de Krgzistan, ekonomiden daha çok, güvenlikle ilgili sorunlarnda kendisine destek bulmutur. Askeri Üsler Sorunu Afganistan operasyonunda Krgzistan yönetiminin Bikek uluslararas havaalann ABD güçlerine açmas ve ülkede 4 bin kiilik bir askeri gücün varlna izin vermesi bir noktada ABD’yi bölgesel güvenlik alanna dahil etmitir. Akayev ABD üssünün açlabilmesi için 2002’de yine Bikek yaknlarndaki Kant askeri üssünü Rusya’ya vermitir.9 Krgz yönetimi bu politikay bölgesel bamll dengelemekte bir araç olarak kullanmaktan çok, üsler karlnda salad d yardmlar ve elde ettii kira ve bakm gelirlerini önceleyen gelgitlerle dolu bir politika izlemitir.10 Kira gelirlerinin artrlmas amacyla, zaman zaman kriz yönetimine bavurulmutur. Örnein, 2005 parlamento seçimleri öncesinde ülkedeki ABD temsilcilerinin, muhalif oluumlarla kurduu ilikileri açkça eletiren Akayev, ubat 2005’te gerçekletirdii Moskova ziyaretinin hemen ardndan, ABD yönetiminin Bikek’teki askeri üsse Awacs uçaklarnn konulandrlmas önerisinin reddedildiini açklamtr.11 Bakiyev yönetimi de selenden farkl bir strateji izlememitir. Mart 2005’te yaanan iktidar deiiminin hemen ardndan Rusya, ülkenin güneyinde O’ta bin personeli barndracak ikinci bir askeri üssün açlmas talebini Krgzistan hükümetine iletmitir.12 Yukarda belirtildii gibi 2009 Austos’unda Rusya’nn bu talebi Krgzistan yönetimi tarafndan kabul edilmitir. Bu talepten yaklak bir ay sonra, bu kez Kant askeri üssündeki askeri personel ve ekipman iki katna çkartma talebi gündeme getirilmitir.13 Temmuz 2005’te Krgzistan hükümeti, bölgedeki bütün yabanc askeri güçlerin çekilmesi yönündeki anghay birlii Örgütü deklarasyonuna imza atm, ayn ay yaplan Cumhurbakanl seçimlerinden sonra Bakiyev, Afganistan’da istikrarn önemli ölçüde salandn, dolaysyla ABD’nin ülkedeki askeri varlna artk gerek kalmad yönünde açklamada bulunmutur.14 Bunun pratikteki anlam, Özbekistan’daki Hanabad üssünün kapatlmasndan sonra deeri artan Krgzistan’daki Manas askeri üssünün daha yüksek bir kira bedeli üzerinden hizmet vermesinin salanmasyd. Nitekim, Krgzistan hükümetinin sk pazarlklar sonucunda üssün hizmet vermeye devam etmesi konusunda iki ülke arasnda anlamaya varlmtr.15 SDE bünyesinde, Kahramanmara Sütçü mam Üniversitesi’nden Doç. Dr. Haluk Alkan’n katlmyla “Krgzistan’ Anlamak: Otoriter Merkezilemeye Kar Merkezkaç Direniin Gölgesinde Siyasal stikrarszlk” konulu Beyin Frtnas gerçekletirildi. Toplantnn Moderatörlüünü SDE Uzman Dr. Kaan Dilek, açl konumasn ise SDE Bakan Prof. Dr. Yasin Aktay yapt. Temmuz 2006’da, bu kez iki ABD’li diplomatn, ülkedeki sivil toplum örgütleri ile ülke güvenlii aleyhine çalmalar yapma gerekçesiyle istenmeyen kiiler olarak ilan edilmesi, üsle ilgili benzer tartmalar gündeme getirmitir.16 Sonuçta, Austos 2006’da üssün kiras ABD tarafndan tekrar yükseltilmitir.17 Krgzistan Manas üssü konusunda ABD, Rusya ve Çin arasnda ekonomik getiriyi önceleyen ikircikli bir politikay sürdürmütür. Nisan 2010 Olaylarna Giden Süreç Krgzistan güncel olarak küresel ekonomik krizin neden olduu sorunlarla kar karya bulunmaktadr. Krizin Krgzistan’a ilk etkisi yurtdnda çalan Krgzlarn ülkeye transfer ettikleri döviz miktarnda yaanan gerilemedir. Krgzistan’da GSMH’nn yaklak yüzde 15’ini bu transferler oluturmakta ve yaplan transferlerin yüzde 79’u Rusya’dan gelmektedir.18 Çounluu geçici ilerde çalan bu insanlar, yaanan istihdam daralmasndan birinci düzeyde etkilenen kesimi oluturmaktadrlar. Yurtdnda çalan ve saylarnn 500 ila 800 bin arasnda deitii ifade edilen bu kiilerden elde edilen gelirin kesilmesi Krgzistan’da yalnzca ekonomik deil, sosyal açdan da önemli sorunlar dourabilecek potansiyelde bir gelimedir. Ekonomik daralmaya paralel olarak 2007 ve 2008 yllarnda ülkede yaanan kuraklk, benzer ekilde ekonomik, sosyal, hatta d politikada baz sorunlarn yaanmasna neden olmutur. Bölgenin su kaynaklar yönünden en zengin ülkesi olan Krgzistan, barajlarda yeterli su toplanamamas nedeniyle 2008 ylnda bir enerji krizi ile kar karya kald. 2008 balarndan itibaren hükümet, enerji üretimi için yeterli su bulunmad gerekçesi ile elektrik kesintisine gitme karar ald. Bakent Bikek’te 6-8 saati bulan elektrik kesintileri bir sosyal soruna dönütü. Krgzistan hükümeti, bir yandan ülkenin önemli bir d gelir kayna olan elektrik dsatmndaki taahhütlerini yerine getirmek ve yine komu ülkelerdeki tarmsal üretim için gerekli suyu salamak, dier yandan içeride baz rma ve bürokratlarn gelirlerini garanti etmek pahasna toplumsal gereksinimleri göz ard etmek suçlamalar ile kar karya kald. Bu gelimeler Hükümetin d kaynak ihtiyacn artrmtr. Krgzistan yönetimi bu çerçevede üs konusunu tekrar gündeme tad. Çin açkça, Türkmenistan-Çin doalgaz boru hatt projesinin Krgzistan’ içermesini üssün kapatlmas kouluna balarken, 2008 ylnn bandan itibaren Rusya zorluk çeken Krgz ekonomisini rahatlatc baz admlar, üssün kapatlmas pazarl çerçe- vesinde gündeme getirdi. Gazprom 2008 ylnn Ocak aynda devlet irketi olan Krgzgaz’ 300 milyon dolarlk bir yatrm paketi kapsamnda almak isteini açklad.19 Yaklak bir yl sonra Ocak 2009’da Cumhurbakan Bakiyev’in Moskova ziyaretinde Rus yetkililer 2 milyar dolarlk bir yardm paketi karlnda Manas üssünün kapatlmasn teklif ettiler.20 Bakiev 3 ubat’ta tekrar Moskova’ya giderek Rus yetkililerle görütükten sonra, ABD’den Manas üssünü boaltmalarn isteyeceklerini resmen açklad. Ayn ziyarette toplam 2,15 milyar dolarlk bir yardm paketi üzerinde iki ülke arasnda anlama imzaland ve bir gün sonra hükümet üssün kapatlmas ile ilgili tasary meclise sundu.21 Bunun üzerine parlamento Manas askeri üssünün Austos 2009 tarihine kadar kapatlmas yönünde bir karar ald. Ancak daha sonra yaanan gelimeler bilinen bir senaryonun tekrar gibiydi. Obama yönetiminin Afganistan’daki operasyonlar nedeniyle üssün artan önemini gerekçe göstererek Krgz yönetimi üzerinde yapt basklar Haziran sonunda yeni bir anlama ile sonuçland. Anlamaya göre Krgzistan ylda 60 milyon dolar kira, ayrca 117 milyon dolarlk yardm alacakt.22 Krgzistan ABD üssünün kapatlmamas karlnda Rusya’nn öteden beri istedii güneyde yeni bir askeri üs açlmas talebini kabul etmek zorunMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 39 da kald. Austos banda Medvedev ile Bakiyev, Ortak Güvenlik Antlamas çerçevesinde kullanlmak üzere güney Krgzistan’da bir askeri üssün açlmas konusunda anlamaya vardklarn açkladlar. Ülkede, etnik gerilimin en youn yaand bir bölgeye böyle bir üssün açlmasnn, Rusya’ya Orta Asya ülkelerine müdahale konusunda geni bir hareket alan tanyaca ortadadr. Nitekim Özbek ve Tacik yetkililer anlamaya souk baktklarn açkladlar. Baz Özbek yetkililerin açlacak üssün dorudan ülkelerini hedef alabilecei yönündeki açklamalar dikkat çekicidir.23 Açklamann hemen ardndan Özbekistan Eylül 2009’da Krgzistan’n biriken borçlarn gerekçe göstererek bu ülkeye gönderdii gaz kesti. Bu kesinti Özbek yönetiminin üs anlamasna yönelik bir tepkisidir.24 Daha önemli bir gelime Mart 2010’da, güneydeki Betken’de ikinci bir üs açmak isteyen ABD ile görümelerin balatlmasdr. Bu üs açld takdirde Rusya’ya verilmesi planlanan üssün ilevsiz kalaca Rus yetkililerce açk bir biçimde dile getirildi.25 ABD bu projeye 5,5 milyon dolar ayrmt. Ayrca ülkede özel kuvvetler yetitirilmesi amacyla 9 milyon dolar bütçeli bir eitim ve modernizasyon çalmas ABD tarafndan yürütülmekteydi.26 Krgzistan’n uluslararas ilikilerde izledii bu ikircikli tutum ülkeyi ekonomik ve siyasal açdan birçok sorunla kar karya brakmtr. ktidar Deiimi ve Potansiyel Olaslklar Nisan aynda yaanan iktidar deiimi yukardaki arka plan nda tek bana Rusya güdümlü bir iktidar deiimi olarak nitelendirilemez. Bu iktidar deiiminde, çalmamzda üstünde durulmayan birçok iç dinamiin yan sra, gelgitlerle dolu ve her ülkeyi idare etmek temelinde ekillenen istikrasz bir d politikann rolü büyük olmutur. 2005 ylndaki iktidar deiimi ABD destekli bir devrim deildi. Bu çerçevede 40 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 2010 ylndaki iktidar deiimi de Rusya’nn bir kar devrimi deildir. 2005 olaylarnda muhalefetin ön saflarnda yer alan ve Bakiyev hükümetinin ilk dileri bakan, yine olaylar srasnda Bat’ya en açk lider olarak lanse edilen Roza Otunbayeva’nn, bu kez Rusya destekli devrimin lideri olarak gösterilmesi bu yanlgnn bir örneidir. Ülkede ekonomik ve siyasal istikrarn salanmas, özellikle kriz dönemlerinde, Rusya’nn desteini zorunlu klmaktadr. Bu destee önceki liderler de bavurmutur. Bu nedenle geçici hükümetin Rusya’ya scak mesajlar vermesi Krgzistan artlarnda son derece anlalabilir bir durumdur. Yaanan iktidar deiimi sonrasnda Krgzistan’da d politikann geliim seyri konusunda ise u öngörülerde bulunulabilir: Roza Otunbayeva’nn 8 Nisan’da yapt konumada ABD ile yaplan üs anlamasn gözden geçireceklerini açklamas ve geçici hükümet üyelerinden Omurbek Tekebaev’in Manas üssünün büyük bir olaslkla kapatlaca yönündeki sözleri bu açdan Moskova’ya verilen bir mesaj olarak deerlendirilmelidir. Günün koullarnda geçici hükümetin, Rusya’nn desteini almadan Krgzistan’da otoriteyi salayabilmesi oldukça zordur. ktidar deiiminden hemen sonra önce geçici hükümet üyesi Almazbek Atambayev’in 12 Nisan’da, Temir Saryev’in ise 14 Nisan’da Moskova’ya giderek nansal yardm ve Rusya’nn gümrük engellemelerini kaldrmas yönünde bir dizi görüme yapmalar bu durumun bir sonucudur.27 Yine Krgzistan koullarnda, otorite olutuktan sonra, bunun Rus yanls bir yönetimin güç kazanmas anlamna gelmeyeceinin altnn çizilmesi gerekir. Nitekim Otunbayeva yapm olduu konumadan bir gün sonra geçici hükümetin Krgzistan’n daha önce imzalam olduu uluslararas anlamalara sayg göstereceini açklayacaktr. Geçici hükümetin bakan yardmcl görevini yürüten Adil Baysalov alt ay sonra ya- placak seçimlerden sonra ibana gelecek yönetimin bu konular ele alabileceini, üslerle ilgili mevcut uygulamalarn sürecei yönünde ABD ve Rusya’ya güvence verdiklerini belirtmitir.28 Bu yaklam bir yerde ABD’ye bölge politikasn revize etmesi için süre kazandrmaktadr. Olaylardan hemen sonra ABD Kongresi’nde Manas üssü ile ilgili bir aratrma komisyonunun oluturulmas ve ABD’li yetkililerin soruturma sonucunda baz yolsuzluklar tespit edildii takdirde, ülkenin zararnn karlanmas amacyla üssün kira bedelinde artrma gidebileceklerini açklamalar dikkat çekici bir gelimedir.29 Yine bu çerçevede geçici hükümet, yaanlan kanl olaylarla ilgili açlan soruturma kapsamnda ABD’li askerler ve danmanlarn olaylardaki rolünü Demoklesin klc gibi Obama hükümetine kar bir bask arac olarak kullanabilecektir. ktidar deiimi ile birlikte ülkenin güneyinde ABD’ye bir üs verilmesi olasl zayamtr. Buna karlk Rusya’ya tahsis edilecek üs ile ilgili çalmalar hz kazanacaktr. Bu üssün kullanm konusunda ise Özbekistan’daki Hanabad üssü için bulunan formül uygulanabilir. Özbekistan’daki üsten ABD askerlerinin çkartlmasndan sonra, bu üssün Rusya ile NATO ibirlii içinde Afganistan operasyonunda kullanmna devam edilmi, bir yerde Rusya sürece dahil edilirken, kapdan kovulan ABD, NATO emsiyesi altnda bacadan içeriye alnmtr. Rusya’nn geçici hükümet ile ilikileri gelitirmek noktasnda temkinli bir tutuma sahip olduunun da belirtilmesi gerekmektedir. Geçici hükümetin iç siyasette ne derece iktidar sahibi olduu henüz belli deildir. Bu açdan Rusya geçici hükümet içindeki dengelerin oturmasn, u ana kadar sessiz kalm baz etkili isimlerin sürece yönelik tutumlarnn netlemesini ve halen ülkede belli bir arl olan Roza OTUNBAYEVA güneydeki bölgesel liderlerin yeni hükümet ile olan ilikilerinin ekillenmesini bekleyecektir. Rusya, gerek Akayev, gerekse Bakiyev ile gelitirmeye çalt ilikilerde baarl olamamtr ve bu açdan yeni yönetime tam bir güven duymadkça ilikileri belli bir mesafe tutacaktr.30 Yeni Krgz hükümetinin Rusya ile tek tara bir yaknlama sürecine girmesinin önünde de baz engeller bulunmaktadr. Krgzistan için tam bir bamllk douracak böyle bir yaknlama tehlikelidir ve ülke yöneticileri bunun farkndadr. Yeni yönetim Rusya ile ilikilerini, bu ülkeyi dengeleyici bir güç konumun1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. da tutmaya özen gösterecek ekilde oluturmaya çalacaktr. Rusya’nn Fergana vadisine tek bana askeri bir güç olarak inebilecek olmas Özbekistan ve Tacikistan’ rahatsz etmektedir. Kazakistan, kendisine çok yakn olarak gördüü Krgzistan’n tam anlamyla Rusya’nn nüfuzuna girmesine scak bakmayacaktr. Ekonomik gelime nedeniyle Rusya ile ABD arasnda bir denge politikas oluturmakta önemli admlar atan bu ülke Krgzistan’daki dengelerin deimesine kar oldukça duyarldr. Benzer kayglar Çin için de geçerlidir. ken son ey, önceki yönetimler döneminde izlenen politikalar nedeniyle uluslararas alanda uranlan güven kaybnn yeni yönetim tarafndan giderilmesi zorunluluudur. Yeni yönetim tek bir siyasal oluuma dayanmamakta, bölgesel liderlerin Bakiyev kartl ortak payday oluturmaktadr. Bu arka planda yönetsel unsurlarn aralarnda ibirliini gelitirerek d politikada güveni tesis etmeleri büyük önem kazanmaktadr. Aksi takdirde, ne bölgenin ne de Krgzistan halknn üçüncü bir hayal krklna tahammülü bulunmamaktadr. Krgzistan’da d politikann olas yönü konusunda söylenmesi gere- Kahramanmara Sütçü mam Üniversitesi BF Öretim Üyesi* “Turkmenistan, Uzbekistan Play Energy Games while Central Asia Shivers”, Eurasia Insight, 15 January 2008. Economic Overview, International Trade Center, Lewiston, 2001, p.7. Elnur Soltan, “Rusya ve Krgzistan: Asimetrik likilerin Süreklilii”, Avrasya Dosyas Kazakistan-Krgzistan Özel, 7 (4), 2001-2002, s. 200. Georgiy Rudov, “Rusya ve Krgzistan: Devletleraras likilerin Dinamii ve Perspektieri”, Avrasya Dosyas Kazakistan-Krgzistan Özel, 7 (4), 2001-2002, s. 212. Kyrgyzstan at Ten: Trouble in the “Island of Democracy”, ICG, p. 17. Soltan, s. 191. Bakyt Ibraimov, “Uighurs: Beijing to Blame for Kyrgyz Crackdown”, Eurasia Insight, 28 January 2004. Rudov, s. 207. “Russia to Establish Air Base in Kyrgyzstan, Deals Blow to US Strategic Intereset in Central Asia”, Eurasia Insight, 03 December 2002. Alexander Cooley, “U.S. Bases and Democratization in Central Asia” Orbis, 52 (1), 2008, p. 74. Gulnoza Saidazimova, “Kyrgyzstan: Is Bishkek Moving Toward Russia Ahead of Elections?”, RFE/RL, 15 February 2005. Igor Torbakov, “Kyrgyz, Russian Ofcials Mull Military Base Possibility in Southern Kyrgyzstan”, Eurasia Insight, 02 June 2005. Antoine Blua, “Kyrgyzstan: Russia Hopes to Double Troops at Base, As Future of U.S. Base in Doubt”, RFE/RL, 16 July 2005. “Bakiyev Wins Landslide in Kyrgyzstan, Courts Controversy with United States”, Eurasia Insight,11 July 2005. Gulnoza Saidazimova, “Bishkek Assures Rumsfeld That Us Air Base can Stay”, RFE/RL, 26 July 2005. Deirdre Tynan, “US Embassy Resists Kyrgyz Efforts To Expel American Diplomats”, Eurasia Insight, 14 July 2006. Yulia Savchenko, “US-Kyrgyz Relations Back on Solid Ground - But for How Long?”, Eurasia Insight, 23 August 2006. Deirdre Tynan, “Central Asia: Kyrgyzstan, Tajikistan and Uzbekistan Confront A Fnancial Disaster”, Eurasia nsight, 10 November 2008. “Russia Striking Back in Energy Game, Makes Play for Kyrgyz National Gas Company”, Eurasia nsight, 31 January 2008. “Kyrgyzstan: Kyrgyz Prime Minister Makes Quick Trip to Moscow”, Eurasia nsight, 14 January 2009. Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: Parliament to Consider Bill Closing American Air Base”, 2 April 2009. Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: US Armed Forces to Remain at Air Base for Afghan Resupply Operations”, Eurasia Insight, 23 June 2009. Alisher Khamidov, “Kyrgyzstan: New Military Base Plans Fuel Uzbekistan’s Ire”, Eurasia Insight, 10 September 2009. Alisher Khamidov, “Kyrgyzstan: Bishkek and Tashkent Weigh Gas And Water Concerns”, Eurasia Insight, 14 October 2009. Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: US Intends to Construct Military Training Center in Batken”, Eurasia Insight, 02 March 2010. Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: US Intends to Construct Military Training Center in Batken”, Eurasia Insight, 02 March 2010. “Kyrgyzstan: Bishkek Seeking Kremlin Cash Infusion”, Eurasia Insight, 12 April 2010. Deirdre Tynan, “Kyrgyzstan: Bishkek Plans no Immediate Changes in Strategic Cooperation with US, Russia”, Eurasia Insight, 12 April 2010. Deirdre Tynan “Kyrgyzstan: Manas Contracts Could Be Re-Bid - US Diplomat”, Eurasia Insight, 15 April 2010. Gregory Feifer, “Russian Moves in Kyrgyzstan Raise Questions over US Base”, RFE/RL, 09 April 2010 MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 41 Krgzistan Karikatür: Ali Kocamaz Krgzistan’n “Renksiz Devrimleri” Akayev, kendisine kar devrimin gerçeklemesinden hemen önce göstericilere kar hiç güç kullanmadn ve sonrasnda da hiç kullanmayacan belirtmiti. Bu bir tür taahhüttü ve nitekim iki gün sonra da ciddi bir ekilde kar koymay denemeden iktidar terketti. Onun hale Bakiyev ise iktidara geldikten daha bir yl sonra protestolara kar “ben Akayev’e benzemem, gerekirse elime silâh alr, kendim savarm” diyordu. Doç. Dr. Konuralp Ercilasun* B at siyaseti ve medyasnda, topraklarndaki ABD üssüyle ve 2005 devrimiyle bilinen Krgzistan, geçtiimiz günlerdeki olaylarla kendini Bat’ya bir kere daha hatrlatt. 6 Nisanda ülkenin en batsndaki ehir olan Talas’ta balayan olaylar, ertesi gün bakente sçrad ve dünyann gözü önünde adm adm ülkede gücü elinde tutanlar deiti. Ksaca hatrlayacak olursak Talas’ta meydana gelen protestolar, bu ehirdeki hükümet binalarnn ele geçirilmesine ve olaylara müdahale için oraya gitmi bulunan çileri Bakannn da öldüresiye dövülmesine yol açmt. 7 Nisanda ise protestolarn adresi Bikek, hede de bakanlk sarayyd. Bu sefer olaylar be yl önceki kadar kolay ve barçl gelimedi. Verilen ate emriyle kan döküldü. 42 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 Bakanlk sarayna be yl önceki gibi rahatça deil, zorla ve ölümlerle girildi. Olaylardan birkaç gün sonraki duruma baktmzda ülkede iktidar protestocularn eline geçti, ama Bakiyev’in pes etmeyii sebebiyle protestocular hâlâ ülkeye tam hakim olabilmi deiller. Bu ksa hatrlatmalar ve durum tespitinden sonra olaylar biraz daha eskiden alarak arkaplândaki gelimeleri görmeye çalalm. Demokrasi Adasndan Tek Adam Rejimine... Krgzistan, bamszlk sonras Türkistan bölgesinin demokrasiye en yakn gösterilen ülkesiydi. 1990’larda Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan, doal zenginlikleriyle; Tacikistan, iç savayla önplâna çkar ve dünya basnnda yer alrken Krgzistan, nispeten açk ve demokrasiye geçie en uygun yönetimiyle konu ediliyordu. 1995 ylnda o zamann genç muhalierinden olan ve Krgz Genç Tarihçiler Cemiyetinin o sralarda bakanln yürüten Tnçtkbek Çorotegin’le yapm olduum bir konuma, Krgzistan’n durumunu anlamak bakmndan önemliydi. Konumamz srasnda Çorotegin, Akayev’i demokratik olmamakla eletirince kar çkmtm. Krgzistan’daki siyasî durumun nispeten açk ve demokratik olduunu, Akayev’in lml bir politika yürüttüünü ve yeni bir devlette demokrasinin tam anlamyla yerlemesinin zaman alacan söylemitim. Cevap ilginçti. Çorotegin, Akayev’in bölgedeki en demokratik lider olduu- anghay birlii Örgütü zirvesinde üye ülkelerin topraklarnda baka ülke askerî üslerinin bulunmamas karar Bakiyev’in de bulunduu ortamda oybirlii ile alnyordu. Yeni Krgzistan’da belki de ABD’nin ilk souk duu buydu. Bakiyev, o zirvedeki karara hiçbir zaman uymamasna ramen ülkedeki ABD üssünü sürekli kapanma tartmalar zemininde tutarak üs kirasn ölçüsüz ekilde arttrd. Bu arada Rusya ile çok yakn bir iliki kurmaya da özen gösterdi. na katlm ve eklemiti: “Biz bu eletirileri yapmazsak ve güçlü bir muhalefet oluturmazsak Akayev, komulardan diktatörlüü örenip ayn yöntemleri burada uygulamaya balayabilir.” Gerçekten Çorotegin’in öngörüsü doru çkm, 2000’li yllarla birlikte bölgenin bu demokrasi adas Akayev’in att admlarla gittikçe tek adam yönetimine doru ilerlemeye balamt. Bu gelimede Akayev’in iktidarn pekitirmek istemesi kadar Krgzistan’n içinde bulunduu baz zor durumlarn da etkisi vard. 1999 Austosunda ülkenin bakente en uzak ehri olan Batken’de silâhl bir grubun Krgz askerleriyle çatmas ve askerlerin duruma hâkim olamamas devlet açsndan korkutucu bir gerçei su yüzüne çkard. Krgzistan ordusu ülke snrlarn bir takm babozuk terör gruplarna kar savunacak kadar güçlü deildi. Muhtemelen Akayev, durumu salama almann yolunun özgürlükleri kstlayarak güvenlii arttrmaktan geçtiini düündü. Bu tarihten devrilene kadar Akayev darda büyük güçlerle vazgeçilmez müttek olmaya çalt, içeride de kendi iktidar gücünü gittikçe pekitirmeye doru gitti. Ancak 1999’dan sonra neredeyse her yl Akayev politikalar, sokak protestolaryla karlat ve Akayev’in karsndaki cephe gitgide büyüdü. Akayev, ABD’ye üs verip, Rusya’yla da üs antlamas imzalayarak kendine uluslararas bir savunma alan yaratmaya çalrken içeride kendi içine kapanyor, hatta iktidar artk sadece Akayev ailesine ait bir hâle gelmeye balyordu. 2005 devrimi ite böyle bir ortamda gerçeklemiti.1 2005 Devriminin Amaçlar Ne Kadar Gerçekleti? Akayev’in gidiine yol açan olaylar bugünkü gelimelere k tutmakta ve bugünkü olaylar anlamak bakmndan son derece önem göstermektedir. 2005 devrimi srasndaki taleplerle devrim meydana geldikten sonra iktidarn gerçekletirdiklerini karlatrmak da ayn derecede önemlidir. O zamann muhalefet liderleri -ki büyük ölçüde imdiki hareketin liderleriyle ayn kiilerdirAkayev’i devirmek için meydanlara çkmamlard; en azndan o ekilde devirmek niyetinde deillerdi. Hedeeri Akayev üzerinde bask oluturarak parlemento seçimlerinin yenilenmesini salamakt. Plâna göre aylarca bakentte bask oluturup parlemento seçimlerini yeniletecekler ve önemli ölçüde sandalye elde edeceklerdi. O parlemento da 2005’in sonbaharnda devlet bakann seçecekti. Yani iktidar deiimi sonbaharda gerçekleecekti. Ancak Akayev baskya direnmeyince muhalefet henüz tam olgunlamadan ve kendi karizmatik liderini çkaramadan gücü eline geçirdi. ktidarn bu ekilde ele geçirilmesi birçok orta güçteki liderin ilk günlerde devrimin nitelikleri konusunda birbiriyle mü- zakere etmelerini ve gücü paylamaya çalmalarn beraberinde getirdi. Akayev döneminin en güçlü muhalefet lideri olarak görülen Feliks Kulov da devrim srasnda hapiste olmas sebebiyle özellikle Bakiyev’in kendinden daha güçlü bir hale gelmesine engel olamad. 2005’teki iktidar deiikliinde ilginç olan noktalardan biri muhalefetin protesto srasndaki hedeeriyle iktidar devrildikten sonra gerçekleenlerin tutarsz olmasdr. Seçimlerde usulsüzlük yapldn ve bu sebeple parlemento seçimlerinin yenilenmesini isteyen protestocular, iktidar ele geçirdikten sonra seçimleri yenilemediler. Akayev’in iktidar terk etmesiyle yetindiler ve aralarnda anlaarak 2005 yaznda seçime gittiler. Seçimlerden beklendii gibi Bakiyev, Devlet Bakan olarak çkt ve o da aralarndaki uzlamaya uyarak Feliks Kulov’u Babakan atad. in garibi parlemento, eski parlemento olarak kalmt. Bu durum, 2005 devriminin siyasî alanda önemli aksamalarndan biriydi. Zaman geçtikçe görüldü ki parlementonun eski halinde kalmas tek aksayan nokta deildi. Muhalefetin Akayev’den gerçekletirmesini talep ettii deiiklikler, Bakiyev döneminde de kolay kolay gerçekleecek gibi görünmüyordu. Akayev muhalierinin eletirdikleri balca konular arasnda seçimlerin dürüstçe yaplmad, Akayev’in çeitli anayasa deiiklikleriyle gücü kendi elinde toplamaya balad, iktidardan hiç gitmemenin plânlarn yapt ve ailesinin yolsuzluklar bulunmaktayd. D ilikilerde ise özellikle Çin’le yaplan anlama sonucu snr düzenlemeleri yaplmas ve burada bir miktar topran Çin’e terkedilmesi balca eletirilen konuydu. Akayev iktidardan uzaklatrldktan sonra bu sorunlar Bakiyev tarafndan neredeyse aynen devam ettirildi. Bunlardan bir tanesi anayasa konusuydu. Akayev muhalieri anayasada ülkede bir daha tek adamla gidi yolunu açmayacak gerekli deiikliklerin yaplmasn ve gücün DevMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 43 atlerini yerine getirmemesi ve Bakanlk Saray önü gösterileri ksa sürede halk yeniden politikadan soutmutu. Akayev Ailesinden Bakiyev Ailesine... let Bakan ile Parlemento arasnda bölünmesini istiyorlard. Bu sebeple bakanlk seçimleri geride kaldktan sonra siyasetin ana gündem maddesi anayasann deitirilmesi oldu ve çok çeitli kesimler anayasa konusunda birçok teklif hazrlad. Nihayet yeni Devlet Bakan Bakiyev bir anayasa tasla ile ortaya çkt ki bunda yetkiler paylatrlmyor, tam tersine daha da çok Devlet Bakan elinde toplanyordu. Böylece yeni protestolar meydana gelmeye balad. Dün Akayev’e kar birlemi olanlar, artk bölünmülerdi. Bakiyev’in kendi tek adamln kurma giriimlerine kar 2006 ylnn özellikle NisanMays ve Kasm aylar sürekli sokak gösterileriyle geçti. Bu youn siyasal muhalefet Bakiyev’e geçici bir geri adm attrd ve Bakiyev, anayasada muhalierin istedii rötulara raz oldu.2 Bakiyev muhalefet karsnda geri adm atmak zorunda kalmasna ramen yeni iktidarn nitelii artk büyük ölçüde belli olmutu. Halk, imdi Akayev kadar eitimli olmayan ve politika olarak da ince siyaset yapma gereini dahi duymayan bir liderle kar karyayd. Akayev, kendisine kar devrimin gerçeklemesinden hemen önce 22 Mart 2005’te ulusa sesleni konumas yaparken gösterilerin kanunsuz olduunu ve dalmas gerektiini söylerken, o zamana kadar göstericilere kar hiç güç kullanmadn ve sonrasnda da hiç kullanmayacan belirtmiti. Bu bir tür taahhüttü ve nitekim iki gün sonra da ciddi bir ekilde kar koymay 44 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 denemeden iktidar terketti. Onun hale Bakiyev ise iktidara geldikten daha bir yl sonra protestolara kar “ben Akayev’e benzemem, gerekirse elime silâh alr, kendim savarm” diyordu. ktidarn Sembolü: Bakanlk Saray... 2005 devriminin halka getirdii gelecee ümitle bakma duygusu ve kendi geleceine sahip çkma gururu yeni iktidarn da farkl olmadnn anlalmas üzerine ksa sürdü. Devrim, ülkeye baka eyler de getirmiti. Bunlardan önemli bir tanesi Bakanlk Saraynn ele geçirilmesiyle iktidarn elde edileceine olan inançt. Çünkü Akayev iktidar, Bakanlk Saraynn ele geçirilmesiyle kesin olarak dümütü. Bu sebeple önceki sokak hareketleri bakent dndaki bölgelerde younlap yerel kalrken 2005 sonrasnda sesini duyurmak isteyen (veya kendi ihtirasn tatmin etmek isteyen), Bakanlk Saraynn önünde sokak gösterisine bavuruyor ve buray ele geçirmeye çalyordu. Bu kalabalklarn gerçekten belli bir ideal etrafnda toplanp toplanmadklarnn pek bir önemi yoktu, zaten baz olaylarda gençler parayla toplanyordu. Devrimin gerçekletii gece meydana gelen maaza ve dükkânlar yamalama hareketleri ise bakent halkn korkutmu, ancak bundan medet uman baz kesimleri de ortaya çkartmt. Bikek halk çou zaman toplanan kalabaln amacnn yama olmasndan da çekiniyordu. Sürekli iktidar kavgas, Bakiyev’in va- 2005 devriminden sonraki ilk aylarda tüketim ekonomisinde gözle görülür bir rahatlama hissedildi. Birbiri ardnca yeni marketler açlyor ve özellikle Bikek’te inaat sektörü hzl bir gelime gösteriyordu. Birçok yeni konutlarn ina edilmesinden tahmin edilebilecei gibi devrim sras ve sonrasnda Bikek önemli bir göç de almt. Ekonomik düzenlemelerde temelden bir takm deiiklikler yaplmamasna ramen tüketim ekonomisinin ve inaat sektörünün canlanmas, aslnda iktidarn el deitirmesiyle ilgiliydi. Akayev iktidarnn özellikle son yllarnda Akayev ailesi, ülke ekonomisinde çok ciddi bir pay tutmaya balamt. Akayev’in ei kurmu olduu vaka büyük bir zenginlie sahip olurken, Akayev’in olu da iktidar gücünü kullanarak bütün önemli irketlere ya sahip ya da ortak oluyordu. Özellikle iktidarn son ylnda Akayev’in olu tarafndan ele geçirilen irketlerin büyük bir hzla artmas halk tarafndan korku ve kzgnlkla takip ediliyordu. Devrim gerçekletiinde Akayev ailesinden geriye kalan bu irketler, yeni iktidarn halletmesi gereken önemli bir konuydu. Öyle ki, ailenin hangi irketlere sahip veya ortak olduunun tespiti bile haftalar almt. Bu kadar büyük bir ekonomik payn datmnn yaplmas, bir anlamda zenginliin yeniden datlmas iine dönütü. Bu da elbette ekonomide geçici de olsa bir rahatlama ve ferahlama getirecekti. Dier yandan devrimin ilk zamanlarnda çok güçlü bir lider yerine birbirine yakn güçteki bir çok lider olmas da ekonomi politikalarn ister istemez daha liberal olmaya zorluyordu. Bu da üretimin zayf olduu bu ülkede tabiî ki tüketim ekonomisini gelitirecekti. Bakiyev, kendisini yeteri kadar güçlü hissettiinde yava yava hem siyaset hem bürokrasi hem de ekonomide ailesine yer açmaya balad. Daha 2006 ylndan itibaren Bakiyev’in kardeleri ve çocuklar önemli pozisyonlara gelmeye baladlar.3 Akayev’in olu irketleri almt, Bakiyev ise oluna resmî bir makam icat etti: Yenilik, Yatrm ve Gelitirme Ajans. Yeni kurulan ve Bakiyev’in olu Maksim’in bakanlna getirildii bu devlet ajansna büyük bir mebla aktarld. Bakiyev ailesi, bu ekilde Akayev ailesinden farkl olarak dorudan bürokratik makamlarda yerlemi bulunuyordu. Halkn zor ekonomik artlarnda Bakiyev ailesinin giderek zenginlemesi âdeta Akayev dönemini geri getirmi gibiydi. Yine Tek Adam Bakiyev, ekonomi ve gücü bir arada tamamen elinde tutmak istiyordu. Bu sebeple giderek artan ölçüde muhalefeti ve basn susturuyordu. Muhalif gazeteciler öldürülmeye, muhalif politikaclar hapse atlmaya balanmt. Bakiyev, yeni tek adamd. 2010’la birlikte hapis furyas artt. Bunun üzerine muhalefet, 7 Nisanda Bikek’te protesto gösterisi yapacan ilân etti. Bu duyuruya Bakiyev’in cevab, darda son kalan muhalif liderleri de içeri almak oldu. Bu son tutuklamalar, halk iyice kzdrd ve Talas’ta gösteriler balad. 7 Nisanda da plânland gibi halk Bikek’te topland, ama lidersiz. Liderler, halkn kendilerini serbest brakmasyla bir süre sonra ortaya çkt. Aslnda bu durum, dünya televizyonlarna düen görüntülerdeki organizasyonsuzluu ve karmaay bir ölçüde açklamaktadr. Ne Deiecek? Buraya kadar görüldüü üzere aslnda Bakiyev, Akayev’in çok uzun bir zamanda katettii yolu 5 yl gibi ksa bir zamanda katetmiti. Dolaysyla geçen hafta gerçekleen hareketler, geliimiyle, eletirileriyle ve hedefleriyle neredeyse 2005 devriminin kopyas gibi oldu. Bata da belirttiim gibi liderler bile büyük ölçüde 2005 devriminin de liderleriydi ki bunlarn en ön plânda olan da Roza Otunbayeva idi. 2005 devriminden sonra yapsal anlamda hiçbir ey deimedi. Bu da “devrim” kelimesini bal bana sorunlu bir hâle getirdi. Devrim sonrasnda çok ciddi yapsal deiiklik olmas gerekir ki kelimenin anlam verilsin. Bu olmad. Biraz da bu sebepten geçtiimiz haftalardaki olaylarda da dünya basnnda “devrim” kelimesine rastlamadk. Çünkü bu olaylardan sonra da yapsal deiikliklerin olaca inanc dünya medyasnda artk yoktu. Yeni Krgz liderleri dünyada oluan bu algy boa çkarabilecekler mi? “2005 Devrimi” iktidar deiikliine dönümütü, “2010 Olaylar” devrime dönüebilecek mi; bunu zaman gösterecek... Devrimler Ne Kadar Renkli? 2003-2005 yllar arasnda Ukrayna, Gürcistan ve Lübnan’da gerçekleen olaylar ve Bush yönetiminin açkça ilân ettii “demokrasi getirme hede”, dünyada Krgzistan 2005 devrimine yönelik bir duyarllk yaratmt. Gerçekten de 2005 devriminin bandan itibaren Krgzistan’daki olaylarda ABD’nin etkisi açkça hissedilmiti. Daha 2004 sonbaharnda Bikek’teki ABD büyükelçisinin açklamalar, Bush yönetiminin niyetini saklamaya hiç gerek duymadn gösteriyordu. ABD’nin dünyada bir ülkeyi daha kazand konuuluyor, bu durum Bush yönetiminde sevinç yaratrken, aslnda dünyada ABD kartln da arttryordu. Ancak hem devrimin olgunlamadan gerçeklemesi hem de muhalefetle ABD’nin önceliklerinin uyumamas bu olay dier renkli devrimlerden ayrd. Daha Mart 2005’in rüzgâr dinmemiken yaplan anghay birlii Örgütü zirvesinde üye ülkelerin topraklarnda baka ülke askerî üslerinin bulunmamas karar çkyor ve bu karar Bakiyev’in de bulunduu ortamda oybirlii ile alnyordu. Yeni Krgzistan’da belki de ABD’nin ilk souk duu buydu. Zaten sonras da farkl olmad. Bakiyev, o zirvedeki karara hiçbir zaman uymamasna ramen ülkedeki ABD üssünü sürekli kapanma tartmalar zemininde tutarak üs kirasn ölçüsüz ekilde arttrd. Bu arada Rusya ile çok yakn bir iliki kurmaya da özen gösterdi. Geçen günlerdeki olayda ise artk kimse ABD parma sorgulamad. Sorgulanan Bakiyev’in son zamanlarda Rusya’nn isteklerini yerine getirmedii ve bu sebeple olaylarda Rus parma olup olmad idi. 2005’te kendini açkça gösteren ABD’nin aksine, 2010’da Rusya böyle bir söylentiyi hemen yalanlad. Dier yandan Putin, Bakanlk Saraynn ele geçirilmesiyle birlikte geçici yönetimi ilk arayan lider olmaktan ve desteini iletmekten de çekinmedi. Ayrca geçici yönetim ilk diplomatik temasn da Moskova’ya temsilci göndererek kurdu. Bunlar Rusya’nn dahlini akla getirmektedir. Ancak bugünkü geçici yönetimin en önemli ismi ve 2005 olaylarnn da önde geleni Roza Otunbayeva’nn geçmiine baklacak olursa bu dtan baklarn her zaman doruyu yanstmayaca anlalr. O ana kadar hiç parma olmadysa bile 8 Nisan sabah Putin’in geçici hükümeti aramas önemli bir destektir. Ama bu durum, ülke içinde gelien muhalefetin esas gücünü, yoksullua bakaldrdan, yolsuzlua tepkiden ve tek adam rejimine gidildiine dair korkudan ald gerçeini deitirmemektedir. Tpk 2005’te olduu gibi... Maltepe Üniversitesi Öretim Görevlisi* 1. Burada çok ksaltarak bahsetmeye çaltm 2005 devrimine giden yol ve devrim ertesi hakknda daha ayrntl bilgi için: Konuralp Ercilasun, “The Kyrgyz Revolution: Before and After”, Cultures and Societies in Transition: India, Russia and Other CIS Countries, editör Manu Mittal, Yeni Delhi: Shipra Publications, Hindistan, 2008. 2. 2006 ylnn sürekli protestolar ve anayasa tartmalar için: Emre Gürbüz, Orta Asya’nn “Demokrasi Adas”nn Demokrasiyle mtihan, Birikim, Say 212 (Aralk 2006), s. 49-58. 3. Erica Marat, Bakiyev Maneuvers to Stay on Top in Kyrgyzstan, The Jamestown Foundation, 17 Ocak 2007 (http://www.jamestown.org/single/?no_cache=1&tx_ttnews[tt_ news]=32400 – Eriim: 11 Nisan 2010). MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 45 D Politika Analiz Sivil Ekonomiler ve Askeri Harcamalar Prof. Dr. Hasan KÖN* Askeri silahlanmay inceleyen uzmanlar u hususlara dikkati çekmektedir: Silah rmalar çevreye sava kokusu yaymakta, ülkelerin askeri programlar konusunda yönlendirici yalan raporlar yaynlamakta, silahlanma halkalar oluturarak silah yar dourmakta ve silahlanmalarn arttrmaktadr. Silah lobileri hükümet görevlilerini iç ve dta yolsuzluu tevik etmektedir. U luslararas ilikileri aratranlar arasnda çok az kimse tarihi, edebiyata benzeyen anlatmlarn dnda uluslararas alanda meydana gelen olaylarn, çatma ve savalarn ekonomik maliyetlerini belirleyen aratrmalar yapmtr. Genel olarak Batl aratrmaclarn insani maliyetler dnda ekonomik maliyetleri öne çkaran aratrmalar yapt görülmektedir. “Savunma ekonomisi” ad verilen bu aratrmalarda bar ve sava zamannda ekonominin yönetimi ve maliyetler ele alnmaktadr. Batl aratrmaclar insan kayb maliyetini, yaralananlarn bakm, sigortalar, yaam boyu tbbi bakm masraarn, savunmaya yönelik kaynak aktarmlar nedeniyle kaybolan gelecekteki yatrmlar deerini hesaplamaktadr. Bar zamannda ise kaynaklarn askeri ve sivil sektörler arasnda datlmalar, askeri güçlerin büyüklüü ve karakteri, silahlarn seçimi ve yaps incelenmektedir. Bir örnek verecek olursak bu konuda yaplan en yeni aratrma, Dünya Bankas Bakan Joseph Stiglitz’in Amerika’nn Irak savann Amerika Birleik Devletine maliyeti ile ilgili olarak yapt aratrmadr. Joseph Stiglitz Türkçeye “Üç Trilyon Dolarlk Sava” olarak çevrilen eserinde, Amerika’nn yedi yllk Irak igali srasnda yapt askeri harcamalar, sosyal sigorta, hastane bakm, ödenekler, silah ve cephane masraarn ele almtr. Bu aratrmada 2008 yl sonlarnda Amerikan ekonomisinin çöküü birçok yönden askeri giderlere balanmaktadr.1 Bugünlerde askeri harcamalarn sivil ekonomiler üzerine etkisinin tekrar ele alnmasna yol açan olay, Yunanistan ekonomisinin Türkiye ile giritii askeri harcamalar nedeniyle üyesi olduu Avrupa Birlii ekonomik standartlarndan çok aa bir performans göstererek ar borçlanmas ve borç ödeyemez duruma gelmesidir. Yunanistan’n dütüü bu durum üçüncü dünya ülkelerinin -Araplar hariç- dikkatini çekmitir. Türkiye’de, 2001 ylnda Orta Dou Teknik Üniversitesi’nin yabanc katlmclarla birlikte yapt bir sempozyumda askeri harcamalarn üçüncü dünya ülkeleri üzerindeki etkilerinin ele alnd görülmektedir.2 Biz de askeri harcamalarn ve Türkiye ile yarmalarn Yunan ekonomisine etkisine ksaca baktktan sonra asl askeri harcamalar artran ortamlarn ne olduuna, üçüncü dünya ülkelerine bu konuda ne gibi propagandalar yapldna bakacaz. Sava Propagandas ABD Devlet Bakan David Eisenhower, bakanl brakmadan önce 1961 ylnda halka sesleniinde, iste- meyen bir biçimde askeri-endüstriyel yapnn etkisiyle felaketlere yol açacak ve bu felaketleri devam ettirecek bir biçimde yanl güç kullanmalara yönlendirilmeye kar halkn uyarmtr. Çamzda küresel güvenlik büyük ölçüde deitii halde askeri politikalar deimemi ve askeri harcamalar önemli olarak artmaya devam etmitir. Gelimekte olan ülkelerin içinde yaratlan iç savalar, snr savalar nedeniyle bu ülkeler küçük ve büyük silahlar endüstriyel ülkelerden almaktadrlar. Gelimi ülkelerdeki silah yapmclar ticari reklamlar, baz gazetecileri desteklemekte ve vergi verenlerin paralarn etkileyici Hollywood lm yapmclarna aktarmaktadr. Öte yandan, temel silah satcs olan ülkeler-Rusya ve Çin hariç-insan haklarn ve insancl sava kurallarn ortaya çkaran ve en çok destekleyen ülkelerdir. Bir yazar, Amerika’nn silah üretim sistemini incelerken büyük silah üreticilerinin Washington’da çok etkili lobileri olduunu ve yüksek askeri bütçe harcamalarnda rollerinin olduunu belirtiyor.3 Yazarn Amerikal olduu dikkate alnrsa silah lobisinin etkisi konusunda niye ardn anlamak pek mümkün olamyor. Lobilerin ve parann yönettii bir siyasal sistemde en çok kazanan ve kazandran gruplarn Amerikan siyasal sistemini akl d yönlendirMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 47 Yunanistan’n Savunma Harcamalar Yerel Para Birimi ( Euro ) Yl 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Deer 1,385 1,476 1,797 2,036 2,452 2,738 3,090 3,438 3,942 4,433 5,061 5,439 5,921 5,986 6,085 [5,355] [6,028] [6,818] [7,321] [7,496] [8,620] 2005’e Sabitlenmi ( US$ ) Yl 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Deer 6,754 6,332 6,402 6,072 6,310 6,159 6,265 6,399 6,783 7,228 7,876 8,245 8,701 8,508 8,350 [7,097] [7,765] [8,480] [8,824] [8,780] [9,706] Gayri Safi Milli Hâslaya Oran Yl Deer 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 5.1 4.6 4.6 4.2 4.4 4.4 4.3 3.8 4 4.1 4.3 4.3 4.3 4.1 3.9 [3.1] [3.2] [3.4] [3.4] meleri zaten çok kolay olmaktadr. Çeitli ülkelerin silah üreticileri, silah satlarnn iyi ilikileri gelitirmede esas olduu ve içerde i hacmini artrdn söylemektedir. Burada, Türkiye’nin durumunu örnek olarak alrsak Amerika’yla aramzda çkan anlamazlklarda silah lobisinin Türkiye lehine giriimlerine ahit olmaktayz. Zaten Türk-Amerikan ilikilerinin temelinde askeri ilikiler ve silah satlar bulunmaktadr. Bunun tersine bir durum Türk-srail ilikilerinde görülmektedir. Son dönemde Türkiye, srail’den insansz gözetleme uçaklar ve 700 milyon dolarlk M60 tanklar almasna karlk srail’e kar insan haklar ile ilgili eletirilerini sürdürmee devam etmitir.4 Askeri silahlanmay inceleyen uzmanlar u hususlara dikkati çekmektedir: a- Silah rmalar çevreye sava kokusu yaymakta ve ülkelerini sava davran içine sokmakta ve silahlanmalarn arttrmaktadr; b- Silah lobileri hükümet görevlilerini iç ve dta yolsuzluu tevik etmektedir; c- Silah rmalar silah harcamalarn arttrmak için ülkelerin askeri programlar konusunda yönlendirici yalan raporlar yaynlamaktadr; d- Silah rmalar kamu oyunu yönlendirmek için kendi ülkelerinde ve darda basn etkileye çalmaktadr;5 e- Silah tüccarlar silahlanma halkalar oluturarak silah yar dourmakta, ülkeleri kendi aralarnda yara sokmaktadr; f- Silah irketleri Uluslararas silah tröstleri kurarak silah yatlarn art48 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 [3.3] trmaktadr. ayrmtr. Gerçekte savunma amacyla kurulan NATO’nun genilemesini ve yeni ülkelerin NATO’ya katlmasn silah irketleri arzu etmektedir. Dou blou ülkelerinden NATO’ya katlan ülkelere yaplacak mali yardm, Bat tipi silahlarn alnmasna ve bu ülkelerin de Yunanistan gibi olaanüstü borçlanmalarna yardm edecektir! ngilizler, Amerika’dan sonra ikinci büyük silah satc ve üreticisi ülke olarak tannmaktadr. Ahlaki yönetimden ve uluslararas ilikilerde ahlaktan bahseden ngiliz eski Babakan Tony Blair ve Dileri Bakan Robin Cook ayn zamanda Endonezya’ya silah satarak Dou Timor’daki Müslüman ayaklanmasnn etnik temizlik düzeyinde bastrlmasnda önemli rol oynamlardr.6 Kaynaklar askeri harcamalara ayrlnca, batk gider olarak kabul edilen askeri harcamalar nedeniyle tasarruar azalm ve bankalardan borç almnn faizleri ve bankalarda bulunan paralarn risk primi oranlar yükselmitir.8 Bu durumda yatrm olanaklar pahallanca Yunanistan dardan borçlanma yoluna gitmek zorunda kalmtr. Borçlanma da belli bir faiz oranyla yapldndan Yunanistan kamu borçlarn ödeyemez duruma dümütür. Bir Fransz gazetesine göre; Avrupa ülkeleri arasnda en büyük askeri harcama orann gerçekletiren Yunanistan’n ias noktasna gelmesinin sebebi, Türkiye ile yllarca giritii silah yardr. Yunanistan savunma Bakan Panos Beglitis, yllarca bir gerçeküstü yaam içinde olduklarn söylemitir.9 Ayn gazeteye göre Yunanistan savunma bütçesi 2009’a göre yüzde 6,6 azalmasna karlk 2010 ylnda alt miyar Euro civarnda olmutur. Yunanistan, NATO’da Amerika’dan sonra ülkesinin gayri sa milli haslasna göre en yüksek harcamay yapan ülke durumundadr. Sosyal Bilimler Akademisi Profesörü Jean Paul Hebert’e göre Yunanistan NATO içinde Türkiye ile birlikte en fazla askeri harcama yapan ülkeler arasndadr. ki ülke, 2008 ylnda, zengin Suudi Arabistan, Hindistan ve Arap Emirlikleri ile birlikte en fazla silah alan ülkeler arasndadr.10 Yunanistan, Amerika’nn yannda, bugün hala kendisine yardm verilip verilmemesini tartan Fransa ve Almanya’dan önemli miktarda silah almaktadr. Fransz-talyan yapm olan Fremm snf sava gemilerine iki buçuk milyar dolar ödemek zorundadr. Ayrca, Devletlerin Savunma Harcamalar ve Yunanistan Devletlerin sava harcamalar için önlerinde üç metot bulunmaktadr; vergilendirme, halktan borç alma yeni para yaratmak için parasal enflasyon. Hükümetler zorlayc kaynak toplama yoluna da gidebilirler. Örnein, materyal kaynaklara el koyma ve i hizmetlerini gerçekletirmek için zorunlu askere alma. Bütün bunlar piyasa deerlerinin altnda yaplr. Tarihsel açdan kaynaklarn askeri alana transferi için bu metotlar karmak bir biçimde kullanld görülmektedir.7 Yunanistan genel olarak kayg duyduu dou snrlarn korumak ve Ege denizinde arzularn gerçekletirmek için Türkiye ile giritii silahlanma yarnda sanayi üretimi ve kalknma ve sosyal politikalar için ayrmas gereken kaynaklar askeri harcamalara Türkiye’nin Savunma Harcamalar Yerel Para Birimi ( lira ) Yl 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Deer 3.8 7.2 13.9 23.7 42.3 77.7 157 303 612 1,183 2,289 4,168 6,248 8,844 13,641 15,426 15,568 16,197 [19,326] [18,013] [20,585] 2005’e Sabitlenmi ( US$ ) Yl 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Deer 7,246 8,385 10,129 10,405 10,957 12,107 11,840 12,162 13,618 14,188 14,866 16,413 15,885 14,562 15,494 13,984 12,762 12,055 [13,016] [11,155] [11,663] Gayri Safi Milli Hâslaya Oran Yl Deer 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2.9 3.1 3.5 3.8 3.9 3.9 4.1 3.9 4.1 4.1 3.3 4 3.7 3.7 3.9 3.4 2.8 2.5 Fransa’dan Rafale sava uçaklar almak durumundadr.11 Almanya’dan ise hem Yunanistan, hem de Türkiye önemli miktarda silah almaktadrlar. Silahlanma her iki ülkenin ekonomik yatrmlarn etkilemekte ve i yaratma yerine i kaybna neden olmaktadr. 2002 ylnda iki Türk aratrmacnn incelemeleri bu gerçei ortaya koymutur.12 Yunanistan’da ibana gelen sosyal demokrat Papandreou hükümeti acil önlemler almak zorunda kalm ve ekonomideki kemer skma durumu halk sokaklara dökmütür. Yunanistan’da eitim sistemi en çok yara alan kurumlardan biri olmutur. Yüksek öretim kurumlarnn masraar yüzde 10 kesintiye uraynca, Avrupa standartlarna göre daha az maa alan Yunanl öretim üyeleri, ekonomik ksnt paketini desteklemelerine kar hükümete kar tavr almak zorunda kalmlardr.13 Avrupa Birliinde Türkiye’nin ba müzakerecisi olan Devlet Bakan Egemen Ba, Brüksel’de verdii bir demeçte Yunanistan kamu harcamalarn ksarken o ülkeye hala silah satmaya çalan Fransa ve Almanya’y knayarak; Türkiye’nin Yunanistan’n silah harcamalarn ksmas veya dondurmas durumunda Türkiye’nin bu duruma karlk vereceini söylemitir.14 Sonuç: 73 milyonluk nüfusu ile Kafkaslardaki çatmalar, ran ve Ortadou gelimeleri ve PKK terörü ile uramas gereken Türkiye’nin bu sorunlarna karlk yine de büyük askeri harcamalar yapt söylenebilmektedir. Ancak 11 milyon nüfusu, kendinin yaratt Kbrs sorunu, kt’a sahanl sorunu bir kenara braklrsa Avrupa Birlii üyesi olan, Amerika’da youn lobisi bulunan ve Batl Hristiyan ülkeler -Rusya dahil- tarafndan korunan Yunanistan’n Türk korkusu nedeniyle bu kadar silahlanmas devlet psikolojilerinde bir çarpklk olduunu göstermektedir. Buna ramen Türkiye, Yunanistan’a el uzatarak çözüm önerileri götürmütür. Ekonomik krizden en çok etkilenen içileri temsil eden Yunanistan Emek Federasyonu askeri harcamalarn kslmas, bu kaynaklarn büyüme, istihdam ve bar için kullanlmas çarsna Türk sendikalar da cevap vermitir. Türk-, Hak-, Disk 2006 2007 [2.5] [2.1] ve Kesk verdikleri cevapta: “...ülkemizde milyonlarca isiz varken silahlanmaya bu denli kaynak aktarlmas elbette arzu ettiimiz bir durum deildir… iki ülkenin birbirlerine kar silahlanmak zorunda olduklarn hissetmelerine gerek olmadna ve bu psikolojiden kurtulmak gerektiine inanyoruz…” demilerdir.15 Silahszlanmay isteyen tabii ki Yunan içileri deil NATO mütteklerimiz ve milliyetçilii körükleyen Yunan Kilisesidir. Türkiye de mütteklerinin zoruyla ran’a kar ksa menzilli füze sistemleri ve PKK ile mücadele etmek için insansz gözetleme uçaklar almak zorundadr. Silah üreticilerin büyük kazançlar karsndaki hrslar tükeninceye kadar orta ve küçük boy devletlerdin çatmas sona ermeyecek gibi gözükmektedir. Akl banda yöneticilerle Ege denizini ortak paylamak, birbirlerini tanyan iki halk bir arada tutmak ve refaha kavumak mümkündür. Yeter ki rahat braksnlar.16 SDE Yönetim Kurulu Bakan* 1. 2. 3. 4. 5. [1] Joseph Stiglitz ve Linda J.Bilmes, The Three Trillion Dolar War: The True Cost of The Iraq Conflict, W.W.Norton, New York, 2008. [2] Yöneticiler: Selami Sezgin ve Jülide Yldrm, Introduction: Symposium on Defence Economics, Eylül 2001. Konferansa sunulan tebliler çeitli kitaplarda yer almtr. [3]-William D. Hartung, Military ndustrial Complex Revisited-How Weapons Makers are Shaping U.S. Foreign and Miltary Policies. [4] Hürriyet Gazetesi, 9 Nisan 2010. [5] Örnein, Amerikan CBS ve NBC televizyonlar silah irketlerine aittir. F16’larn teknisyeni Lockheed reklamlarnda “bar alglamas Amerikallar için daha az i olanadr” demektedir. Silah tüccarlar teknolojinin ilerlemesi ile gelecek savalarda daha az insan öleceini yaymaktadr. 1991 Körfez savanda yalnzca müttefiklerin kayplar bildirilmi Irak’taki büyük sayda olan asker ve sivil kayplardan bahsedilmemitir. Baz aratrmaclara göre Irak’ta insan kayb bir milyonun üstünde olup, bu kayplar günümüzde devam etmektedir. 6. [6] Bu konudaki bilgiler BBC sitesinde yaynlanan(28 Nisan 2002 tarihli) “Silahlara Müptela” adl televizyon programnn yazlarndan alnmtr. 7. [7] John V.Denson, The Costs of War: America’s Pyrrhic Victories, Transactions Publishers, USA, 2nd printing 2007,s.438. 8. [8] “Yunanistan Riski Seviyor”, Milliyet Gazetesi Ekonomi Servisi, 9 Nisan 2010, s.10. 9. [9] “La Crise Oblige la Grece a Reduire le poids”surrealist” de ses depenses militaires”, Le Monde, 19 ubat 2010. 10. [10] idem., 11. [11] Hasan Hac, “Greece unlikely to cut defense expenses for three years”, Today’s Zaman, 01.04.2010. 12. [12] Bkz.: Yldrm J ve S.Sezgin, “A Systüem Estimation of Defense –Growth relation in Turkey” in J.Brauer ve J,P. Dune ,editörs,Arming the South:The Economics of Military Expenditure, Arms Production, and Arms Trade in Developing Countries, Palgrave, London, 2002, ss.319-335. 13. [13] Maki Marseilles, “Greece:Lecturers face Savage salary Cuts,University World News”, www.universityworldnews.com/article.php?story=20100319095323813, 21 Mart 2010. 14. [14] Stephen Castle, “Turkey Faults France and Germany on Arms Sales to Greece”, New York Times, 29 Mart 2010. 15. [15] “Komu içilerden “silah yarn brakn, istihdama bakn” çars”, Radikal Gazetesi, 9 Nisan 2010, s.4. 16. [16] Yunan Savunma Bakan Evangelos Venizelos; …iki ülkenin NATO üyelii sorunlar çözmek yerine pekitirdiini belirterek, “NATO birlikteliimiz hiçbir sorunun çözümüne yardmc olmad, Aksine ittifakn yaps ve çalmasyla ilgili sorunlar çktkça gerginlie yol açt…” demitir. Bkz.: Radikal Gazetesi, 28 ubat 2010, s.13. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 49 Analiz “Souk Sava Sonras”nn Üç Evresi Prof. Dr. Beril Dedeolu* ABD füze sistemleri ile Rusya’nn doal gaz antaj, Avrupa’nn korkutulmasnda ABD kadar Rusya’nn da katks olduunu göstermitir. Rusya, ABD’nin kendisini çevrelemeye çalt gerekçesiyle yakn corafyasndaki ülkelere bask yapma imkan kazanrken, otoriter yönetim anlaynn da sürdürmesi kolay olmutur. G ünümüz küresel güç dengelerindeki dalm, Souk Sava yllarndaki gibi iki bloklu yapda aramann mümkün olmad gerçei, devlet davranlarnda çok deikenli geçici ittifaklarn kurulmasna yol açmaktadr. Sorunlarn nitelii ve oyuncularn bu sorunlar karsndaki tutumlar ilikileri lineer olmaktan çkarmakta; çatma-ibirlii ikilisi ayn oyuncular arasnda e zamanl olarak birlikte görülen iliki biçimi haline gelmektedir. Kurulan geçici ittifaklarn büyük çounluunun geni anlamda ele alnan güvenlik ile bölgesel savunma konularnda olduu, kurulmu güvenlik örgütlerinin faaliyet alanlarnn birbirine benzer ve üyelerinin de birden fazla örgüte üye devletler haline geldii bir sistem sözkonusudur. Çok saydaki rekabetçi oyuncunun karmak geçici ibirlii ve ittifaklarnn, ekonomik-mali alanlar ile enerji sorunsal çerçevesindeki mücadelelerini düzenleme esasna dayand, siyasal ve askeri ilikilerinin de bu çerçeveye oturduu söylenebilir. 50 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 ‘Souk Sava Sonras’ dönemde sistemin iki büyük gücünden birinin yklmas, geriye kalann sisteme hakim olma ihtimalini ortaya çkarm, gelimeler bu yönde sonuç vermediyse de güç dengesi analizlerinin merkezine ABD politikalar oturmutur. Dolaysyla güç dengeleri ve geçici ittifakibirlii ilikileri ele alndnda, merkezde yer alan ABD ile bu ülkenin dier güçlerle ilikileri konu olmaktadr. Bu çerçevede ABD, Rusya Federasyonu ve Çin’in sistemde en fazla etki douran oyuncular olmay sürdürdükleri, ancak davran kalplarnn Souk Sava dönemine göre farkllat belirtilmelidir. Oyuncularn farkllaan davranlarn, Souk Sava sonras döneminin üç evresinde ele almak ve bu seyirden hareketle baz öngörülerde bulunmak mümkündür. ‘Souk Sava Sonras’nn lk Evresi lk dönem, Sovyetler Birlii’nin ykl ve Balkanlardaki istikrarszlk dönemini ifade eder. Yaklak on yl süren bu dönemde ABD’nin temel yaklamnn Rusya Federasyonu’nun dalmasna engel olmak ve benzer biçimde Çin’i de bu dalma ortamnn etkilerinden uzak tutmak olduu söylenebilir. ABD’nin AB ile birlikte hiyerarik bir güvenlik sistemi arayna girdii bu evrede Rusya ile ekonomik ilikilerin gelitirilmesi, ancak askeri-güvenlik konularnda bu ülkenin hareket alannn özellikle Orta Asya ve Kafkasya’da snrlandrlmas ve bu amaç çerçevesinde de Çin’in desteklenmesi esas alnmtr. Balkanlardaki geleneksel Sovyet etkisinin bertaraf edilme çabalar da bu dönemin temel yaklamyla örtümütür. AB’nin hzla Dou’ya genileme karar almas, Türkiye’nin AB üyeliinin Rusya dahil tüm taraarca onaylanmas, Rusya’nn NATO’da neredeyse oy hakk olmayan bir üyeye dönümesi ile eski Sovyet ülkelerinin Avrupa Konseyi üyeleri haline gelmeleri, bu politikann sonuçlar olarak görülebilmektedir. Ancak ABD’nin sözkonusu politikas, baz engellerle karlam ve ABD açsndan “romantik” denebilecek ilk evre fazla uzun ABD, Latin Amerika’dan Ortadou’ya Orta Asya’dan Uzak Dou’ya birçok devletin Rusya ya da ABD etrafnda konumlanmasn zorlayacak bir ortam yaratmtr. Bununla birlikte, sözkonusu politika baz sorunlarla karlamtr. lk sorun, Rusya’nn “korkulan oyuncu” haline gelmesi sonucunda Avrupa’nn ABD önderliindeki güvenlik yaplanmasna raz olaca beklentisinde yaanmtr. sürmemitir. Öncelikle AB, ABD liderliindeki hiyerarik güvenlik sistemi yerine eitler aras ibirlii modelinde srar ederek ABD politikalarnn uygulanabilirliine engel yaratmtr. Özellikle Balkanlardaki çatmalar, Avrupa-ABD çelikilerinin aça çkmasnda son derece keskin bir rol oynam ve AB kendisinin bir merkezi güç olmas konusundaki pek de gerçekçi olmayan politikalarndan geri adm atmamtr. kinci olarak Rusya, eski corafyasndaki hareket yeteneinin ABD’nin öngördüü ölçüde snrlanmasna raz olmamtr. Rusya, özellikle Orta Asya’da artacak bir ABD askeri varlna iddetle di- renme yolunu seçmi, bir anlamda ABD’ye Ortadou ve Avrupa dengelerini havale ederken arln Orta Asya’ya kaydrma arayna yönelmitir. Üçüncü olarak ise Çin, Orta Asya’daki Rusya-ABD rekabetinin ekillenmemesinden yarar salama evresine girmi ve bu yarar da Rusya ile ittifak kurarak denemeyi tercih etmitir. Devletleraras ilikilerde olduu gibi devletlerin içindeki toplumsal ve siyasal ilikilerin de giderek karmak mücadelelere sahne olduu bu dönem, Souk Sava sonras yeniden yaplanma dönemi olarak tanmlanm ve yeniden yaplandrc unsurun da ABD olup olamayaca tartmalaryla geçmitir. Bu tür tartmalarn yerini baka bir tartmann almas ise küresel terörizmin ABD’yi vurmas sonrasnda sözkonusu olmutur. ‘Souk Sava Sonras’nda kinci Evre kinci Dönem, Souk Sava sonras yllarnn en ciddi krlmas olarak ifade bulabilecek 11 Eylül terör saldrlaryla ekillenmitir. lk dönemdeki kararsz yap, terör ve terörle mücadele çizgisinden yeni bir salnma geçmi, ABD’deki G. W. Bush yönetiminin keskin ve sert d politika uygulamalar birinci dönem politikalarnn sonlanmasna yol açmtr. Ancak ABD’nin önce Afganistan ardndan Irak müdahalelerinde oynad lider rol, güç dengelerinde kendisine baat bir pozisyon kazandramamtr. Afganistan müdahalesinde her ne kadar meru gibi görülebilecek gerekçeler bulunmusa da, Rusya’nn snrlarnn yanna yerleen ABD’nin aslnda yeni bir çevreleme politikas peinde olduu kukularn getirmitir. Ardndan gelen Irak igali, bu kukularn Rusya nezdinde güçlenmesine yol açmtr. Avrupa’y tehdit ettii anlayna dayanan bu yaklam, kendisini Gürcistan ve Ukrayna’da göstermi, ardnda da Dou Avrupa’ya yerletirilecek füze sistemleriyle trmanmtr. ABD’nin Rusya’y dümanlatrma çabalarna Rusya’nn pek itiraz olmamtr denebilir. ABD füze sistemleri ile Rusya’nn doal gaz antaj, Avrupa’nn korkutulmasnda ABD kadar Rusya’nn da katks olduunu göstermitir. Muhtemelen birbirlerini düman kamp olarak gören bir anlaytan denge arama giriimlerinin her iki taraf açsndan da makul yönleri bulunmaktayd. Rusya, ABD’nin kendisini çevrelemeye çalt gerekçesiyle yakn corafyasndaki ülkelere bask yapma imkan kazanrken, otoriter yönetim anlaynn da sürdürmesi kolay olmutur. Hatta Bush yönetiminin “haydut devletler” listesine dahil ettii ran, Kuzey Kore, Suriye ile yeniden yaknlama ve Latin Amerika’nn asi devletleri denen Venezüela ve Bolivya ile de balarn gelitirme ans kazanmtr. ABD, Latin Amerika’dan Ortadou’ya Orta Asya’dan Uzak Dou’ya birçok devletin Rusya ya da ABD etrafnda konumlanmasn zorlayacak bir ortam yaratmtr. Bununla birlikte, sözkonusu politika baz sorunlarla karlamtr. lk sorun, Rusya’nn “korkulan oyuncu” haline gelmesi sonucunda kinci dönemdeki ABD politikasnn esas olarak Rusya’y rakip bir blok haline getirme beklentisine dayand söylenebilir. Rusya’nn MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 51 Rusya-ABD barmasnn Türkiye üzerinden yaplandrldna ilikin çok sayda gösterge bulunmaktadr. Enerji yollarnn çeitlendirilmesi, Srbistan-Bosna Hersek sorunlarnn giderilmesi, Suriye’nin kazanlmas, Irak’n yaplandrlmas, Ermenistan’n açlm, Yunanistan’n sorunsuzlatrlmas, Filistin’in devletletirilmesi gibi bir dizi politikann önemli ksm Türkiye üzerinden yürütülmektedir. Avrupa’nn ABD önderliindeki güvenlik yaplanmasna raz olaca beklentisinde yaanmtr. Avrupa ülkelerinin bir ksm, Rusya üpheciliine kaplm olsalar da, korkular orannda ABD politikalarn destekleyen bir tutuma girmemilerdir. Dier bir ksm, özellikle de AB’ne sonradan üye olmu Dou Avrupa ülkeleri ise, ortaklarnn tersine ABD’nin güvenlik emsiyesini her seçimin üzerinde tutmulardr. Dier bir ifadeyle Avrupa, kategorik olarak ABD’nin ban çektii hiyerarik bir “bat” yaplanmasn reddetmi, ancak ilen iki ayr politika uygulamtr. kinci sorun, Rusya’nn bir yandan güç olmasn salarken öte yandan 52 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 bu gücün denetlenemez bir büyüklüe ulama, snr ama ihtimali olmutur. Ukrayna, Gürcistan, Tacikistan ve ran’n iki büyük oyuncu arasnda tampon olarak kalma olasl zayam ve ABD aleyhine geliecek bir denge algs domutur. Sözkonusu dönemde Türkiye’nin de Rusya ile ABD’nin rakip güçler olmasna dayal politikay bozduunu, arln Karadeniz’deki dengeler açsndan Rusya lehine kullandn hatrlatmakta yarar vardr. Üçüncü sorun ise, bloklama giriiminin dünyann bir yannda baarsz olmasna ramen, baka yerinde baarl olma ihtimalini ortaya çkarm olmasdr. Dier bir ifadeyle, ABD-Avrupa ittifak gerçeklemezken ABD’nin agresif politikalar Rusya ile Çin’in daha fazla yaknlamasna yol açmtr. Bu durum, bir yandan Rusya’nn snrlandrlmasn isteyen ABD’nin ayn zamanda Rusya’ya çok daha güçlü bir hareket imkân kazandrmas sonucunu getirmitir. Öte yandan ABD’nin bu politikas Çin’e de yeni bir “açlm” olana kazandrmtr. ABD ile Rusya’nn hem tarihsel hem de güncel rekabeti karsnda yeniden zarara urama algs gelitiren ülkeler, Çin’e dengenin dengeleyici rolünü vererek bu ülkenin ran’dan Afrika’ya, oradan Latin Amerika’ya ekonomik-siyasal alan genilemesine gitmesini olanakl klmlardr. G.W. Bush’un ABD liderliinde dünyay yeniden düzenleme politikas, hem kart ittifaklarn domasna hem de hiçbir oyuncunun hiçbir gelimeyi tek bana yönlendiremeyecei bir uluslararas sistemin ortaya çkmasna yol açmtr. Bu durum güvenlik sorunsalnn oyuncularnn çeitlenmesine, halklarn devletler kadar etkin oyuncu haline gelmelerine, denetlenemez uluslar-ar yasa d faaliyetlerin artmasna, istikrarsz siyasal yaplara, ekonomik-mali krizlere ve yeniden silahlanma yarlarna neden olmutur. “Souk Sava Sonras”ndaki Evrelerden Bir Yenisi Souk Sava sonrasnn ikinci dönemi olarak deerlendiren 2000’lerin bandan itibarenki yaklak on yllk tarih aralnn, küresel güç dengelerinde tarif yapmay zor hale getiren gelimelerle dolu olduu söylenebilir. Sözkonusu ortamn orta ve uzun vadeli politika üretmede yaratt zorluklar ile sistemde ortaya çkan boluklar da iddete dayal güçlerin giderek yaygnlamasna neden olmutur. Bu durum, bata ABD’de olmak üzere politikalarn deitirilmesi ihtiyacn dourmu ve bu talebin sonucu iktidara gelen Obama, deiimin davurumunu ifade etmitir. Üçüncü dönem olarak adlandrlabilecek ve halen içinde yaadmz bu evre, Bush dönemi politikalarnn olabildiince tersine çevrilmesi esasna dayanmaktadr. Yeni ABD yönetimi Rusya’nn çevrelenmesi, Çin’in yalnzlatrlmas ve Avrupa’nn bastrlmas olarak özetlenebilecek politikalar ile bu politikann temel arac olan askeristratejik araçlar terk etme giriimi içerisindedir. Silah-enerji sektörü dayanmasyla çatma zemini üzerinden ilerleme yerine, ekonomiteknoloji sektörü yardmyla ibirlii zemini üzerinden politika üretilmeye çallmaktadr. birlii politikalarnn iki düzeyde ele alnmas mümkündür. Bunlardan birincisi, her bir devletin kendi içindeki sosyal ya da siyasal gruplarn kendi aralarndaki ibirliinin iktidar biçimlerine yansmasnn salanmasdr. Dier bir ifadeyle, yukardan ya da baka devletlerce belirlenecek iktidarlarn, halklarn belirledii iktidarlarla yer deitirmesini salayacak yaplarn tevik edilmesi öngörülmektedir. Balkanlardan sonra Afganistan ve Irak bata olmak üzere özellikle Afrika’daki birçok ülkede olanlar düünüldüünde, sürdürülebilir istikrar araynda bu yeni yönteme neden öncelik tannd anlalabilir. Bu durumda ABD, beklentilerine uygun lider aray ye- rine, seçilen lidere uygun ABD d politikas tasarlama aamasndadr. birliinin ikinci düzeyi, “rakip/ düman devlet ile uzlama” stratejisi olarak isimlendirilebilir. Bu çerçevede ABD’nin Rusya ile ibirlii-ittifak ilikilerini öncelikli kld gözlenmektedir. Stratejik nükleer silahlarn indirimi anlamasna atlan imzalar, bu ibirliinin göstergelerinden biri olarak kabul edilebilir. ki ülkenin Avrupa’daki nükleer silahlarn geri çekerek bu topraklardan birbirlerini tehdit etmeyeceklerini göstermeleri ile Afganistan’da birlikte çalma karar almalar, ibirliinin çerçevesini ortaya koymaktadr. Çerçevenin içi ise, ABD’nin küresel güvenlik faaliyetlerine Rusya’y; Rusya’nn da küresel enerji faaliyetlerine ABD’yi dahil etme politikalaryla dolmaktadr. Yeni dönem ABD politikasnn Rusya’y açkça çevreleme giriimlerinden vazgeçme ilkesine dayand söylenebilir. Gürcistan’a yaplan Rusya müdahalesinin iki ülke arasnda büyük bir krize yol açmamas, Azerbaycan yönetiminin giderek Rusya’ya yaklamasna sessiz ka- lnmas ve Ermenistan’n “Bat”ya açlmasn Rusya’nn tevik etmesi bu politikalarn birkaç göstergesi durumundadr. Bu tabloya Ukrayna ve Krgzistan’daki siyasal gelimelerin eklenmesi de mümkündür. Asya’nn kuzeyini ve Karadeniz havzasn Rusya etkisine brakan ABD’nin etki önceliini, Asya’nn güneyine ve Akdeniz’e younlatrd söylenebilir. Bu durumda ran’n Orta Asya-Ortadou hattnda ne denli önemli bir krlma alan oluturduu anlalabilir. Rusya ve ABD, geçici ittifaklarnn taçlandrlmasn ran üzerinden yapmakta ve bu ülkenin ne fazla anti-Amerikanc ne fazla Rusya yanls olacak biçimde kalmasna çalmaktadrlar. Ksacas ABD-Rusya ibirlii, ortak güçten doan caydrclk sayesinde istikrarsz bölgelere istikrar kazandrlmasn hedeemekte gibidir. Rusya ile geçici ittifak arayna giren ABD açsndan bu dönemdeki en temel yenilik, “Avrupa’y her durumda yanna çekme” politikasndan vazgeçme eilimidir. Rusya’nn da ABD ile ibirlii yapmasn ko- laylatran bu politika, Avrupa’nn kararsz yapsnn baka yerlerdeki stratejilerin bozulmasna izin vermemek anlamna gelmektedir. Öte yandan bu politika Avrupa’nn küresel güç oyununda yer alma beklentisini azaltan, bir anlamda ABD ve Rusya tarafndan çevrelenme hissi yaratan bir durum da ortaya çkarmaktadr. ABD ve Rusya’nn geçici ittifak giriimlerinin bir dier ayan Çin oluturmaktadr. Rusya-ABD yaknlamasnn Çin’in denetim altnda tutulmasna ve Rusya-Çin ekseninin krlmasna hizmet edecei öngörülmektedir. Bununla birlikte, RusyaABD yaknlamasnn Çin’de tehdit algs oluturacak ölçülere varmamas hesaplanmaktadr. Çin’in denetlenmesi ve bir anlamda snrlanmas konusunda kuzeyde Rusya, güneyde ise ABD sorumluluk alm gibi gözükmektedir. Üçüncü dönem güç dengelerinin Rusya-ABD geçici ittifakyla ekillenmesi araynn baz sorunlarla karlamas mümkündür. lk sorun yine Avrupa’dan kaynaklanabilir. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 53 AB kapsamndaki Avrupa ülkeleri, ABD-Rusya geçici ittifakn atlayarak kendi balarna Orta AsyaOrtadou bölgesindeki oyuna katlmay deneyebilirler. Bu giriimin iki büyük ortan oluturaca bölgesel basknn krlmasna yol açaca ve kendisini büyük bask altnda hissetmeyen küçük oyuncularn oyunbozan faaliyetlerde bulunabilecei ileri sürülebilir. kinci sorun ise Çin’in tutumunda ortaya çkabilir. Rusya-ABD ikilisinin nereye kadar ittifak yapacaklarn beklemek yerine, kendisini skma ihtimalinden kurtaracak çatmac bir sürece girme ihtimali bulunmaktadr. Bu ihtimalin Orta Asya ülkeleri kadar Hindistan’ ve Hindistan-Pakistan dengesini etkileyecei açktr. Sonuç Sistemdeki güç dengelerinin esas olarak ABD, Rusya ve Çin arasndaki ilikilere bal olduu ve bu açdan tarihsel anlamda fazla bir yenilikten söz edilemeyecei ortaya çkmaktadr. Bununla birlikte, her bir oyuncunun sadece birine bakarak kendisine 54 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 yön verme ihtimalinin de tamamen ortadan kalktnn alt çizilmelidir. Geçici ittifaklarn yaanyor olmas ise, dier oyuncularn çatma ya da ibirlii seçeneklerinde zamanlama olgusuna önem vermelerini gerektirmektedir. ABD ile Rusya’nn geçici ittifak araylarna ömür biçmek kolay deilse de, bu ittifakn gün yüzüne çkt konu ve corafyalar öngörmek mümkündür, dolaysyla “zamanlama” ya da momentumu yakalama en fazla bu corafyalar için önemli gözükmektedir. Rusya-ABD uzla corafyalarndan biri, Türkiye ve yakn havzasdr. Bu çerçevede Türkiye’nin momentumu yakalad ve hatta bu iki gücün ibirliini tevik ettii, örnein srail’in bu momentumu kaçrp ibirliini zor hale getirdii söylenebilir. Bu çerçevede Türkiye-srail ilikilerinde ortaya çkan gerginliklerin nedeni de anlalabilir. Zira bir tarafta sistemin gelimesi ile uyumlu giden bir oyuncu, dier tarafta ise sistemdeki gelimelerle uyumlu olmayan bir oyuncu bulunmakta ve bu iki ülke Rusya ile ABD’nin uzlama denedik- leri havzada yer almaktadrlar. Rusya-ABD barmasnn Türkiye üzerinden yaplandrldna ilikin çok sayda gösterge bulunmaktadr. Enerji yollarnn çeitlendirilmesi, Srbistan-Bosna Hersek sorunlarnn giderilmesi, Suriye’nin kazanlmas, Irak’n yaplandrlmas, Ermenistan’n açlm, Yunanistan’n sorunsuzlatrlmas, Filistin’in devletletirilmesi gibi bir dizi politikann önemli ksm Türkiye üzerinden yürütülmektedir. Bu, Türkiye’yi Rusya-ABD ilikisinde dengeleyici bir duruma sokarken ayn zamanda hareket alannn genilemesine de imkan tanyan bir ortam sunmaktadr. Büyük oyuncularn ayana baslmad sürece devam edecek gibi gözüken bu ortam, ancak iki gücün ittifak sona erdiinde sorun yaratabilecektir. Bu ihtimal karsnda ise, Türkiye arln ne yöne kaydracan gizleyen bir politika uygulamamaktadr. SDE Yönetim Kurulu Üyesi* D Politika Türk D Politikasnda Yeni Bir Söylem: Yumuak Dengeleme Bir devletin hegemon veya küresel bir devletle sürekli olarak ibirlii yapmamas da yumuak dengeleme siyasetinin öngördüü bir durumdur. Türkiye’nin, 1 Mart Tezkeresi’nin reddi, Irak igali sürecindeki gelimeler, ran’n nükleer enerji ve silah üretme konusu, Hamas ve srail’le ilikiler gibi belli durumlarda ABD’nin beklentilerini karlamamas ve NATO müttekiyle ibirlii yapmamas (non-cooperation) da yumuak dengeleme siyasetinin bir sonucudur. Doç. Dr. Muhittin ATAMAN* T ürkiye’nin, uzun zamandr bir parças olmaya çalt Bat dünyasndan uzak tutulmas ve Batya bamll, özellikle uzun yllar boyunca Bat projelerinin bölgesel bir uygulaycs olarak görülen bir ülkenin farkl bir siyaset tarz benimsemesini klasik güç dengesi kavramyla ve geleneksel realist bir bak açsyla açklamak mümkün deildir. Türkiye’nin ABD ve dier büyük Bat ülkelerinin askeri gücünü dengeleme imkan olmadndan dolay da yumuak dengeleme teorisine uygun olarak ekonomik, kurumsal ve diplomatik yöntemlerle Baty ve muhalif bölgesel devletleri dengelemeye çalmaktadr. Yumuak dengeleme siyaseti bir taraftan askeri açdan güçsüz devletlerin bavurduu, dier taraftan AB-ABD ve Türkiye-ABD gibi dost ülkeler arasndaki ilikilerde kullanlan bir yöntemdir. Türkiye’nin son yllarda ekonomik ilikiler, uluslararas örgütler ve diplomatik düzenlemeler alanlarnda artan hamleleri yumuak dengeleme siyasetinin önemli göstergeleridir. Türkiye, dier bölgesel devletlerin de desteini alarak ABD bata olmak üzere küresel güçlerin, yakn corafyasndaki tek tara davranlarnn önüne geçmek, en azndan snrlandrmak veya tek tara siyasetin maliyetini arttrmak için faaliyetlerini baka alanlarda younlatrmaktadr. Aslnda Almanya, Fransa, Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan gibi dier küresel ve bölgesel güçler de benzer biçimde ABD’nin gücünü s- nrlandrmaya çalmaktadrlar. Bu yazda son dönemde Türk d politikasna yeni bir ve söylemin hakim olduunu söylemek mümkündür. Geleneksel güvenlik merkezli, reaktif ve çatmac söylemin yerini çoktara, çok-boyutlu ve çok kulvarl pro-aktif ve çoulcu bir dil almtr. Türkiye, kendisine biçilen rolü oynamaktan çkp söylem gelitiren ve gündem belirleyen bir ülke oldu. Ekonomik likiler Geleneksel olarak Bat ülkeleriyle sadece siyasal deil, ayn zamanda ekonomik ilikiler gelitirmeye önem veren Türkiye, d ticaretinin büyük bölümünü Batl ülkelerle gerçekletirmekteydi. Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklar hep Avrupal ülkelerMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 55 di. Ancak Özal ile balayan bir süreci hzlandrarak devam ettiren AK Parti Hükümetleri Türkiye’nin ekonomik d politikasnda önemli bir çeitlilik saladlar. Batl olmayan bölgelere önemli açlmlar gerçekletirdiler. Sadece yakn corafyalara deil, daha önce neredeyse tamamen ihmal edilen Uzak Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleriyle yakn ekonomik ilikileri gelitirildi. Bu ekonomik çeitlilik Türkiye’ye siyasal alanlarda daha rahat hareket etme imkan vermekte, gerektiinde geleneksel ortaklarnn beklentilerinin ötesinde tavrlar taknabilmektedir. Türkiye, Rusya ile yllk ticaret hacmini yaklak 40 milyar dolara çkararak Rusya’y ülkenin en büyük d ticaret orta haline getirdi. ABD’nin tüm srarlarna ramen Bat dünyasnn ambargo uygulad, ambargoyu geniletmek istedii ran ile ekonomik ilikilerinden geri adm atmaya yanamad. Türkiye’nin Rusya ve ran ile yapt ikili ticareti ulusal paralar üzerinden yapmak üzere anlamas ve benzer bir antlamay Çin ile yapmaya çalmas da aslnda ABD bata olmak üzere Batl devletlerin ekonomik hegemonyasna bir meydan okuma çerçevesinde deerlendirilebilir. En azndan Türk Liras veya baka bir ulusal parann uluslararas bir para olarak gücünü arttrmas hakim para olan Amerikan Dolarnn ve AB’nin Avrosunun etkisini krmak anlamna gelecektir. 56 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 Uluslararas Örgütler AK Parti döneminde Türkiye AB üyelik sürecindeki yükümlülükleri yerine getirmeye çalrken G-20’nin aktif üyelerinden biri oldu ve tarihinde sadece ikinci kez BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyeliine seçildi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’ne ilk kez bir Türk milletvekili (AK Parti Antalya milletvekili Mevlüt Çavuolu) seçildi. Abdullah Gül, 25 Mart 2009 tarihinde AB Komisyonu’nu ziyaret eden ilk Türk cumhurbakan oldu. slam Konferans Örgütü’nün en aktif üyelerinden biri olmann yannda Ekmeleddin hsanolu’nun üst üstte iki kez örgütün genel sekreteri olmasn salad. Türkiye-Körfez birlii Konseyi (KK) arasnda imzalanan bir antlama, KK’in bir devletle gerçekletirdii ilk ve tek stratejik ibirlii antlamas oldu. Türkiye, daha önce Türk d politikasnda ad pek geçmeyen ve dikkate alnmayan Afrika Birlii, Arap Birlii, Karayip Devletler Birlii ve Amerikan Devletleri örgütlerine gözlemci üye olarak bu platformlarda etkili olmaya çalmaktadr. Alternatif Bir Siyasal ve Diplomatik Söylem Özal dönemi hariç 2000’li yllara kadar Türk d politikasna daha çok dlayc bir söylem hakim olan Türkiye, AK Parti hükümetleriyle birlikte yapc ve kuatc bir siyasi ve diplomatik söylem gelitirdi. Kemalist liderlik altnda “dört taraf dümanlarla çevrili” bir ülke olarak nitelendirilen Türkiye’nin geleneksel seçkinleri için “Türk’ün Türk’ten baka dostu yoktu.” Kemalist Türkiye, uluslararas ilikiler disiplininin geleneksel ve hakim anlay dorultusunda, varln devam ettirebilmek ve güvenliini salayabilmek için sürekli bir güç dengesi (balanceof-power) aray içinde bulunmaktayd. Bu bak açsna göre hareket eden ve politikalar belirleyen Kemalist Türkiye genellikle çatmac bir d politika izlemek durumunda kald. Yeni dönemde, Kemalist liderliin geleneksel olarak uygulad realist paradigma terk edilerek kuatc ve yapc bir diplomatik söylem gelitirildi. Bu yeni dil/söylem/üslup, yumuak dengeleme yaklamna paralel olarak yeni bir siyaset ina etmeyi hedeemekteydi. Dileri Bakan Ahmet Davutolu akademik yazlarnda Souk Sava sonras dönemde gelitirilen ve geni bir Batl kitle tarafndan savunulan “yeni dünya düzeni,” “tarihin sonu” ve “medeniyetler çatmas” tezlerini eletirmi ve alternatif olarak da tekdüzeletirici ve geleneksel medeniyetleri ortadan kaldrmay hedeeyen küreselleme sürecinin farkllklarn yaatld bir mecraya doru çekilmesi ve “medeniyetler aras diyalogun gelitirilmesi” tezlerini savundu. Aslnda bu iddialar, Batl güçlerin hegemonik bir söylemden vazgeçmeleri için bir çar anlamn da tamaktayd. Yani Davutolu liderliindeki Türkiye, yumuak dengeleme stratejisinin bir gerei olarak slam medeniyeti bata olmak üzere dier geleneksel medeniyetlerin etkinliinin arttrlmas ve böylece Batnn dengelenmesini amaçlamaktadr. Davutolu siyasetinin Batl baz kesimler tarafndan srarl bir biçimde eletirilmesinin temel nedenlerinden biri de hedeedii medeniyetsel yeniden-dou ve etkililiktir. Türkiye, Osmanl mirasn ve slam medeniyetinin yeniden Kemalist liderlik altnda “dört taraf dümanlarla çevrili” bir ülke olarak nitelendirilen Türkiye’nin geleneksel seçkinleri için “Türk’ün Türk’ten baka dostu yoktu.” Kemalist Türkiye, uluslararas ilikiler disiplininin geleneksel ve hakim anlay dorultusunda, varln devam ettirebilmek ve güvenliini salayabilmek için sürekli bir güç dengesi (balance-ofpower) aray içinde bulunmaktayd. canlandrlmasn bir yumuak güç unsuru olarak d politikada kullanmaya çalmaktadr. Türkiye son zamanlarda çok sayda önemli uluslararas toplantya ev sahiplii yapt. Türkiye’nin siyasal, bürokratik, ekonomik ve toplumsal aktörleri tarihte benzeri görülmemi bir hareketlilik içinde bulunmaktadrlar. 2003 ylndan itibaren Türkiye’de yaplan uluslararas toplantlar dikkate alndnda diplomatik ilikilerdeki younluk ve hareketlilik kolayca anlalr. 2004 ylnda NATO Zirvesi, KÖ Zirvesi, 2005 ylnda Afrika Zirvesi, 2007 ylnda Irak’a Komu Ülkeler Toplants, Uluslararas Su Foru- mu, Uluslararas Finans Toplants gibi çok-tara, Solana-Laricani Toplants, Müerref-Karzai Görümesi ve Abbas-Peres Görümesi gibi Türkiye’nin araclyla yaplan ikili görümeler Türkiye’nin uluslararas politikann etkin bir aktörü olduunu göstermektedir. Türkiye, bölgesel anlamazlklarn taraar arasnda dorudan ve dolayl görümelere ev sahiplii yapt. Örnein, Suriye ile srail arasndaki dolayl görümeler ile Afganistan ile Pakistan arasndaki dorudan görümeler stanbul’da yapld. Türkiye liderleri de oldukça hareketli ve verimli bir diplomasi kullanmaktadr. Görece sembolik bir görevde bulunan Cumhurbakan Abdullah Gül’ün 2009 ylnda gerçekletirdii Suudi Arabistan (ura Meclisi), Rusya (ticaretin Ruble üzerinden yaplmas), ran (ECO zirvesi), Irak (Talabani ve Barzani ile görüme) ve Belçika (AB Komisyonu ziyareti) gibi ziyaretleri bile aslnda Türkiye’nin uluslararas politikada ne kadar aktif olduunu göstermeye kâdir. Türkiye, sadece bölgesel veya küresel güçlerle yaad sorunlar konusunda deil, kendisini dorudan ilgilendirmeyen pek çok bölgesel ve uluslararas kriz srasnda da aktif bir diplomasi yapmtr. Bölgesel sorunlarn çözümü için ilk diplomatik admlarn Bat dünyasndan atlmasn beklemeden harekete geçerek inisiyati ele almtr. Örnein, Türkiye Gürcistan Sava ve Kafkasya Krizi srasnda Avrupal devletlerden daha önce Gürcistan, Azerbaycan ve Rusya’ya ziyaretler gerçekletirdi. Krizin atlatlmas için de ilk somut projeyi, be Kafkasya ülkesinin (Türkiye, Rusya, Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan) dahil edildii Kafkasya stikrar ve birlii Platformu’nu, önerdi. Diplomasiyi ön plana çkararak Karadeniz’de muhtemel bir NATO-Rus çatma- snn da önüne geçti. Dier taraftan, srail’in 2008 yl sonlarnda Gazze’ye yapt saldrlar üzerine Babakan Erdoan dört önemli Arap ülkesini ziyaret etti, Dileri Bakan Davutolu da am ile Kahire arasnda mekik dokudu. Sadece son ay içinde ran ve Irak’ta meydana gelen terör olaylarnda ran-Pakistan ve Irak-Suriye arasnda yaanan gerginliklere yapc bir ekilde müdahale etmesi bunun en önemli göstergelerinden biridir. Yeni Türkiye, taraarla eit mesafeli etkileimden, sorunlarn çözümü için geni koalisyonlar oluturmaktan ve geni kapsaml giriimler balatlmasndan yanadr. Uluslararas aktörlerin endielerini gidermek için kazan-kazan stratejisiyle yapc bir biçimde hareket ederek cepheleme içine girmemeye ve taraar üstü kalmaya özen göstermektedir. Bölgesel sorunlarda bar yapc ve kolaylatrc rol oynayabilmek amacyla da srarla Türkiye ile muhataplar ve uluslararas sorunlarn taraar arasnda güven arttrc tedbirlerin alnmasna dikkat etmektedir. Örnein, Türkiye Irak’taki tüm aktörlerle yapc ilikilere sahip tek ülkedir. Ülkenin birlii ve refah için tüm etnik ve dinsel gruplar ortak hareket etmeye çaran Türkiye, Irak’n istikrar için BMGK ve KÖ gibi uluslararas platformlarda da aktif olarak çalmaktadr. Davutolu’nun ‘stratejik derinlik’ yaklam, devletlerin ulusal egemenliklerine sayg duyarken ulusal snrlar uygulamada anlamszlatrmaktadr. Özellikle, yabanc güçler tarafndan çizilen Türkiye’nin Güney snrlar da dahil Ortadou’daki snrlar anlamszlatran giriimlerde bulundu. Ulus-devletlerin, Bat medeniyetinin bulular olduunu ve evrensel siyasal birimler olmadn iddia eden Davutolu, ülkeler aras ilikilerin gelitirilmesinde tarihsel ve cora unsurlarn dikkate alnMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 57 mas gerektiini savunmakta ve Türkiye’nin yakn bölgesiyle ilikilerini de bu temel üzere belirlemektedir. Türkiye ABD’nin, muhalif devletleri nitelendirmek için kulland “er ekseni” veya haydut devletler” nitelemesi gibi ötekiletirici ve ayrmc bir söylem yerine içinde bulunduu farkl cora ve stratejik bölgelerde yeni bir söylem gelitirerek istikrar eksenleri oluturma siyaseti izlemektedir. Ötekiletirerek deil, benimseyerek devletlerle ilikiler kurmaya çalan Türkiye, ABD’nin ilan ettii er eksenlerine alternatif olarak bölgesel siyaseti yeniden ekillendirmeyi amaçlayan istikrar eksenlerini oluturmak için hem bölgesel devletlerle ilikilerini gelitirdi hem de bölgesel ülkeler arasnda arabuluculuk yapmaya balad ve yapc siyasetin hakim olmas için çaba sarf etti. Davutolu’ya göre, bölgesel konularn birbiriyle çok yakndan ilgili olmas dolaysyla, her bir gelime dier bölgesel gelimeleri domino etkisiyle olumlu veya olumsuz bir ekilde etkilediinden, bölgesel istikrarn salanmas için bölgedeki talar iyi dizmek ve ilk ta doru yönde düürmek gerekir. Yeni dönem Türk d politikas söyleminde komu ülkeleriyle ilikilerde sfr toplaml bir oyun (zero sum game) yerine, maksimum ibirlii hedeeyen ve kazan-kazan stratejisine dayal pozitif toplaml bir oyun (positive sum game) tercih edilmektedir. Kbrs, Kürt, Irak, ran ve Ermeni sorunlarnda yeni stratejiye dayal olarak yeni yaklamlar gelitirildi. Örnein, Ermenistan ile imzalanan protokollerin ardndan Dileri Bakan Davutolu, “adil hafza (just memory)” kavramyla yapc ve iki tarafn bak açlarn da yanstan bir ortak tutum taknlmas çarsnda bulunurken bu stratejinin gereklerini yerine getiriyordu. Dlayc ve ötekiletirici bir söylem yerine iki tarafn beklentilerini uzlatracak yapc, benimseyici ve kuatc bir 58 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 söylem kullanmaktadr. Bu söylemsel deiimin akabinde Türkiye’nin yakn bölgesinin Türkiye’ye baknda olumlu bir deiim gözlendi. Örnein, Cumhurbakan Abdullah Gül, Suudi Arabistan’a ziyareti srasnda ura Meclisi’ne hitap eden ilk Müslüman ülke lideri oldu. Cumhurbakan Gül istikrarszlk içinde ve igal altnda bulunan Irak’ta geceleyen ilk ve tek lider oldu. Bu ziyaret srasnda Irak Cumhurbakan Celal Talabani’nin ei, Gül’e duyduu sayg dolaysyla ilk kez resmi bir törene katld. Resmi temsilcilerin yannda Ortadou ülkelerindeki sradan insanlar, aydnlar, yöneticiler ve siyasal seçkinlerin de Türkiye’ye güvenleri artmaya balad. Türkçe bölge halk tarafndan konuulan bir dil olurken, Türk televizyon dizileri ve sinema lmleri daha önce benzeri görülmemi biçimde geni bir izleyici kitlesine ulat. Görece istikrarl ve gelimi demokrasisi, güçlü siyasi kurumlar, kalknm ekonomisi, tarihsel birikimi ve toplumsal ilerlemeyle birlikte Türkiye’nin yumuak gücü, bölge ülkelerini ve halklarn kuatp etkiledi. birlii Yapmama Bir devletin hegemon veya küresel bir devletle sürekli olarak ibirlii yapmamas da yumuak dengeleme siyasetinin öngördüü bir durumdur. Türkiye’nin, 1 Mart Tezkeresi’nin reddi, Irak igali sürecindeki gelimeler, ran’n nükleer enerji ve silah üretme konusu, Hamas ve srail’le ilikiler gibi belli durumlarda ABD’nin beklentilerini karlamamas ve NATO müttekiyle ibirlii yapmamas (non-cooperation) da yumuak dengeleme siyasetinin bir sonucudur. Eskiden olduu gibi mütteki olduu hegemon devletin d politika davranlarn neredeyse kaytsz artsz hatta bazen daha tarafgir bir tavrla izlemekten vazgeçti. NATO çerçevesinde ABD mütteki olan Türkiye, Karadeniz konu- sunda ABD’nin beklentilerini karlamad. Montrö Antlamas’nn bir gerei olarak Amerikan gemilerinin Karadeniz’e geçilerine izin vermedi. 1 Mart tezkeresiyle Amerikan askerlerinin Türkiye’de konulandrlmasna ve geçiine izin vermedi ve Irak igali srasnda da ABD’ye destek olmad. ABD-ran arasnda nükleer silahlar konusunda ortaya çkan sorun konusunda ABD ve srail söyleminin aksine diyalog ve ibirliinden yana bir siyaset izledi. Ortadou’ya bar ve istikrarn getirilmesi amacyla Hamas ile Hizbullah’n muhatap alnmas gerektiini srarla gündeme getirerek çatmac siyasetin terk edilmesi konusunda ABD’ye ve dier küresel güçlere telkinlerde bulundu. Sonuç Türkiye, uzun yllar boyunca hemen bütün d politika konularn ve sorunlarn güvenlikletirerek ele almaktayd. Böyle olunca da Souk Sava dönemi boyunca NATO ve ABD merkezli bir d politika eilimi içinde oldu. Ülkenin d politika davranlarnda güvenlik ve askeri konular lehine bir sapma sözkonusuydu. lk kez Özal ile birlikte askeri ve güvenlik konularnn dndaki konular önemsenmeye baland. Ancak genelde Bat özelde ABD yanls siyasete devam edildi. AK Parti’nin 2002’de iktidara gelmesinden bu yana ise Ahmet Davutolu’nun akademik ve kri liderliinde Türk d politikasnn Batya olan bamll önemli ölçüde azaltld. Davutolu bunu çatmac bir üslupla deil, yumuak güç unsurlarn harekete geçirerek yapmaya çalmakta ve görüldüü kadaryla da bugüne kadar baarl bir ekilde yürütülmütür. Bu yeni söylemle Türkiye, artk mütteklerinin siyasal projelerinde rol alan bir güran deil, gündem belirleyen bir ülke konumuna yükselmitir. Abant zzet Baysal Üniversitesi Uluslararas likiler Bölümü* SDE Haber Ekonomik ve Politik Yönleriyle Sudan Paneli SDE bünyesinde “Ekonomik ve Politik Yönleriyle Sudan” konulu panel düzenlendi. Panele Sudan Cumhuriyeti Büyükelçisi Ömer Haidar Abuzaid, Uluda Üniversitesi Öretim Üyesi Prof. Dr. Tayyar Ar ve TUSKON Uzman Timur Tdemir konumac olarak katld. S tratejik düünce Enstitüsü bünyesinde “Ekonomik ve Politik Yönleriyle Sudan” konulu panel düzenlendi. Sudan Cumhuriyeti Büyükelçisi Ömer Haidar Abuzaid, Uluda Üniversitesi Öretim Üyesi Prof. Dr. Tayyar Ar ve TUSKON Uzman Timur Tdemir’in konumac olarak katld ve moderatörlüünü SDE Uzman Dr. Kaan Dilek’in yapt panelde, SDE Bakan Prof. Dr. Yasin Aktay ve Büyükelçi Abuzaid birer açl konumas gerçekletirdi. Açl konumalarnn ardndan TUSKON Uzman Timur Tdemir, Sudan’n “Cora Konum ve Özellikleri, Sosyo-Ekonomik Yaps ve Ekonomik Göstergeleri”ni anlatan bir sunum yapt. Tdemir, Sudan’n gelimekte olan ülke snfnda olduunu ve bölgede var olan petrolün ekonomiye büyük bir katk saladn belirtirken Sudan ekonomisini büyük ölçüde canlandran bir yabanc yatrmc potansiyeli olduunun da altn çizdi. Tdemir, Sudan’da yaklak 10 bin Çinli’nin bulunduunu ve bu kiilerin çounlukla petrol ile ilgili iler yaptn bunun yansra ülkede halihazrda sulanabilir arazi miktarnn Türkiye’ye oranla bir hayli fazla olduunu vurgulad. Tdemir, Sudan’daki Türk müte- ebbislerden de söz ederek ülkenin Afrika’da ilk gidilen ülkelerden biri olduunu belirtti. Ülkeye giden Türk müteebbislerin genellikle ülkeye yerleiyor olmasn bir avantaj kabul eden Tdemir, Sudan’ da bir Türk iadamlar derneinin olduunu ve aktif bir ekilde çaltn da ekledi. eyalete bölünmütür. Bunlarn 15’i kuzeyde, 10’u güneyde bulunmaktadr. Ayrca Güney Sudan özerk yönetiminin 2011’de yaplacak referandum ile bamsz olmas gündemde. Ancak imdilik özerk yönetim sözkonusu ve özerk yönetimin bakanlna en son seçimlerde Salva Kiir seçildi. Tdemir sonuç ksmnda Sudan ile ilgili olarak u balklar sralad: “9 ülke ile komu -Comesa üyesi, Arab serbest bölgesi üyelii kazanyor, güvenlik sorunu yok, yatrmcya açk, denize çk var– hava, deniz ulam mevcut, Müslüman ve Türk olmak avantaj, doal kaynaklar var, halen bakir bir pazar ve birçok üründe ithalat yapyor.” Ar, Sudan’da 1970’lerin banda balayan Darfur krizinden de bahsetti. Ülkedeki temel sorunlar “iç sava, demokratikleme, komularla ilikiler, bölünme ve snrn belirlenmesi” eklinde sralayan Ar, Sudan’ bekleyen sorunlar da “Nil’in kullanm ile ilgili sorunlar, petrolün paylam, yerel milliyetçilik ve ayrlkç hareketler, SHKH’nin bölünme tehlikesi, kuzey-güney snr, Abyei bölgesinin snr düzenlemesi, iki taraf arasndaki ilikilerin gelecei, uluslararas borçlarn paylam, alt yap sorunlarnn çözümü” olarak aktard. Ardndan sözü alan Uluda Üniversitesi Öretim Üyesi Prof. Dr. Tayyar Ar ise Sudan’n tarihi arka plan, ekonomik yaps ve temel sorunlarn anlatan bir sunum gerçekletirdi. Ar, Sudan’da halkn yüzde 40’nn yoksulluk snrnn altnda yaadn dile getirirken ülkedeki petrol rezervlerinin 6,6 milyar varil olduunu yansra ülkede 3 trilyon m3 doalgaz bulunduunu belirtti. SiyasalsistemededeinenAr,Sudan’da bakanlk sisteminin uygulandn ve devlet bakannn 1989’den beri Ömer el-Beir olduunu belirtti. Ülke 25 Son olarak ülkedeki yatrm frsatlarna da deinen Ar, iç savan sona ermesiyle yeniden ina süreci baladn, enerji, alt yap, eitim ve salk projeleri öne çktn buna paralel olarak da Türk müteahhitlik ve mimarlk rmalar için cazip imkânlarn sözkonusu olduunu ifade etti. Haber: Yasemin KÜÇER MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 59 Nükleer Zirve ‘Nükleer Briç’te ABD Kime Kar Oynuyor? Ahmet ÜNAL* ABD-Avrupa ikilisinin ran’a yaptrm dayatmasn onayladklar takdirde, dolar kullanmayarak ABD’ye kafa tutan BRIC devletlerinden Rusya ve Çin, milyar dolarlar deerindeki enerji yatrmlarndan vazgeçmek zorunda kalacak. ran halledilirse, çözüm(!) srasnn Komünist kardei Kuzey Kore’ye geleceini hesaplayan Çin savunma hattn snrndan uzak tutuyor. Yaptrmdan en fazla etkilenen ülkelerden biri de Türkiye…. Ahmet ÜNAL* 60 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 A BD ve Avrupa ikilisi “nükleer silahlanma” konusunda dorudan karsna alamad BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) ülkelerine kar ran üzerinden dolayl ama ezici bir diplomatik sava yürütüyor. ran’la dev enerji yatrmlar gerçekletirmeye niyetlenen ülkeler “yatrm – yaptrm” ikilemi üzerinde bocalyor. Ortaklaryla ayn güç seviyesine yükselmek için çabalayan Brezilya dndaki BRIC üyelerinin nükleer silah sahibi olduu da dikkate alnrsa, sorunun nükleer silah dnda boyutlarnn varl daha kolay görülebilir. Günümüzdeki ‘büyük oyun’, Souk Sava dönemini tasvirde kullanlan siyah-beyazdan ibaret iki tara ve soldan saa dizilen talarla oynanan satrançtan ziyade çok tara ve blöfe arlk veren kumar formundaki briç üzerinden anlatlmaya daha yatkndr. Biri akl ve zekay esas alan dou zihniyetini dieri zeka ve ansa arlk veren bat deerlerini yanstr. Briç’i çartrdndan özellikle mi seçildii pek bilinmese de BRIC ülkeleri, Washington’daki Nükleer zirvenin hemen ardndan Brezilya’nn bakentinde biraraya gelerek esasl bir hamle gerçekletirdi. Aralarndaki ticari ortakl her geçen gün artran Dörtlü, orta vadede dünyann ilk beteki en büyük dört ekonomisi olma aamasna ilerliyor. Ticari ilikilerde dolar kullanmama dahil ciddi kararlarn alnd BRIC zirvesinden Birlemi Milletler’e yaplan çar da anlamlyd: “BM’deki etkinliimiz artrlsn.” Son krk yln en önemli bulumas olarak taçlandrlan Nükleer Güvenlik Zirvesi, 47 ülkenin liderlerini 12 Nisan’da Washington’da buluturdu. ki günlük zirve dört maddelik uzla plan ile tamamland. Katlmclar; nükleer silahlar koruma, teröristlerden uzak tutma, hassas nükleer maddelerin korunmasn dört yl içinde garantiye alma ve yasad nükleer ticaretin önlenmesi amacyla daha fazla ibirlii çarsn imzalad. Zirveye giden yolda büyük adm, Bakan Barack Obama’nn, George Bush döneminde kabul edilen ‘nükleer duruu’ deitirmesiyle balad. Amerika, Nükleer Silahlarn Yaylmasnn Önlenmesi Anlamasna (NPT) taraf ülkelerin kimyasal ve biyolojik silahlarla yapaca saldrlara dahi ‘olaanüstü’ durumlar haricinde nükleer silahla karlk vermeyeceini duyurdu. Öte yandan yeni strateji Rusya ve Çin’e göndermede bulunsa da en çok Kuzey Kore ve ran’ hedef alyordu. “Nükleer Durumun Gözden Geçirilmesi” plan üzerine ran’n BM Daimi Temsilcisi Muhammed Hazayi, Genel Sekreter Ban Ki-mun ve ilgililere mektup göndererek, 6 Nisan tarihli planda, ABD yönetiminin nükleer silaha sahip olmayan ülkesine “nükleer antaj” yapt ihbarnda bulundu. Plann ardndan 8 Nisan’da Prag’da Rusya ile yeni ‘Nükleer Silahlarn ndirimi Antlamas’ (START2) imzaland. Obama ve Rus lider Medvedev, nükleer silah stoklarn 3’te 1’e varan oranda azaltmaya söz verdi. Nükleer zirve balamadan müjdeli haberler gelmeye balamt. Ukrayna zenginletirilmi uranyum stoklarn 2012’ye kadar imha sözü verirken, Kanada kullanlm nükleer yaktlar, ABD’ye gönderme karar aldn duyurdu. Zirve srasnda Meksika, ili ve Ukrayna zenginletirilmi uranyum stoklarn yok etmeyi kabul etti. Zirve hep müjdeli haberlerle geçmedi. Kuzey Kore ve ran zirveye davet edilmezken, uluslararas ajanslar “nükleer emeller peinde olduuna inanlan” Suriye’nin zirveye çarlmadn duyurdu. Hindistan, Pakistan ve Çin gibi nükleer güce sahip BRIC ülkeleri ise zirveye davetliydi. Bir gazeteci Obama’ya, “srail’in elindeki nükleer silahlara tolerans gösteren ABD ve mütteklerinin ikiyüzlü davrandklarn” hatrlatnca, “srail’in program hakknda yorum yapamam ama önemli olan bütün ülkelerin, NPT’yi imzalamasdr” diyerek ‘sürpriz’ bir çk yapt. Açklama srail basnnda geni yanklansa da olumlu bir karlk bulmad. Zirveye katlacak cesareti gösteremeyen ncirlik’teki Nükleer Silahlar! T ürkçe yaynlanan Turquie Diplomatique gazetesinin Nisan 2010 saysnda ncirlik’teki nükleer silahlarn yerini gösteren uzaydan çekilmi bir fotoraf yaynlad. Buna göre; ABD 39. Kanat’n sorumlu olduu ncirlik Hava Üssü’ndeki 90 adet B61 nükleer bombann 50’si Amerikan F-16C/Ds içinde korunuyor. Kalan 40’ ise Aknc 4. Ana Jet Üs ve Balkesir’deki 9. Ana Jet Üs komutanlklarndaki Türk F-16 jetleri için tahsis edilmi halde bekletiliyor. Fransz gazetesi, ABD nükleer silah uzman Hans M. Kristensen tarafndan yazlan “Amerika’nn Avrupa’daki Nükleer Silahlar” raporundan geni bir alnt yapt. Babakan Benyamin Netanyahu’yu, yardmcs Dan Meridor temsil etti. Meridor Türkiye ve Msr’ kastederek “Zirvede srail’le çatma bekleyenleri hayal krklna urattm için üzgünüm. Ne Arap ülkeleri ne de baka bir dünya lideri tarafndan tuzaa düürülmedim” diyerek içine dütükleri aknl ifade etti. Ülkesinde nükleer silah varln resmen kabul etmeyen srail; Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore’yle birlikte, 189 ülke tarafndan imzalanan Nükleer Silahszlanma Anlamas’n imzalamayan dört ülkeden biri. Nükleer Soygunculara Dikkat! Obama’nn Zirve balamadan önce yapt “Ksa, orta ve uzun vadede, Amerika’nn güvenlii açsndan en büyük tehlike, nükleer silahlarn bir terör örgütünün eline geçme ihtimalidir” sözleri ilgi çekiciydi. Dünya kamuoyunun desteini alabilmek açsndan Obama, örneklerini New York, Londra veya Johannesburg gibi ehirler üzerinden vererek ekledi: “babo nükleer malzemeleri eline geçirebilecek El Kaide gibi örgütler buralar vurabilir!” MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 61 imha edilmesi” mesaj verildi. Bar amaçl nükleer enerji tesislerine yönelik askeri saldrnn, BM ilkelerine aykr olduu, insan ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekildi. Konferansta, ran’n ruhani lideri Ali Hamaney’in, “Nükleer silahlarn kullanlmas slam’a göre haramdr. Nükleer suç ileyen tek hükümet ise Amerikan hükümetidir” mesaj da okundu. Uluslararas Atom Enerjisi Kurumu Bakan Yukiya Amano da Obama ile az birlii içindeydi. “Nükleer güçleri, hrszlk ve kaçakçl önlemek için dikkatli olmaya” çaran Amano’ya ngiltere Dileri Bakan David Miliband, nükleer silah üreten Pakistan’n ‘saldrya açk’ olduunu iddia ederek destek verdi. Amerikal terör uzman John Brennan da, El Kaide’nin 15 yldan beri nükleer bomba üretmek için malzeme aray içinde olduu uyarsnda bulundu. Sözkonusu siyasetçilere ve özellikle terör uzmanna güçlü devletlerin bile baaramad teknolojiye El Kaide’nin nasl ulaaca ve nerede tesis kuraca sorusu ise yöneltilmedi… Zirve sahnesinin kulisinde ikili (dublike) briç oynayan ABD-Avrupa çifti, Çin-Rusya blouna kar ran üzerinden salvolarn sürdürdü. Füze kalkan konulandrlmas muhtemel Romanya, Polonya ve Çek Cumhuriyeti arasnda köe kapmaca oynayan taraar, ran’n Balkanlar’a bile ulamayan füzeleri için niçin Avrupa ortasna güvenlik duvar örmeye kalktklarna da makul bir izah getiremiyordu. Konunun trajikomik taraf “komularyla sfr problem” iddiasndaki Türkiye’nin, Rusya ve ran’ taciz etmesi kaçnlmaz olan ve daha ilk aamada 1 milyar dolarlk dev sistem alacan açklamasyd. Galiba Avrupa’y koruma ihalesi sonuçta Türkiye’ye kalacakt! Oyun masasndan uzak duramayan Fransa da az dalana kaytsz kalmad. Cumhurbakan Sar62 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 kozy, “Hemen harekete geçmezsek srail, ran’ vurabilir” diyerek Medvedev’den destek ararken sert bir ‘hayr’ cevabyla karlat. ki lider zirvede yüksek sesle tartt. Tartmaya ran Cumhurbakan Mahmud Ahmedinejad da uzaktan demeçlerle katkda bulundu. Nükleer programn devam edeceini yineleyen Ahmedinejad’a göre; “Obama vaat ettii deiimi gerçekletirme yeteneinde ama Siyonistlere boyun ememeli.” Çin’den arzulad destei bulamayan Obama, Çin’in yaramaz ‘Komünist kardei’ Kuzey Kore’yi gündeme getirdi. Obama, Kuzey Kore’nin sekteye urayan altl (ABD, Kuzey Kore, Güney Kore, Çin, Japonya ve Rusya) görümelere geri döneceine inandn belirtti. ran’ uluslararas arenada yalnz brakmayan Çin Devlet Bakan Hu Jintao, nükleer faaliyet konusunda ran’la diyalog ihtiyacna vurgu yapt. Jintao ile ezamanl olarak Moskova’dan konuan Rusya Genelkurmay Bakan General Nikolay Makarov da, ABD’nin ran’a kar nükleer tehdidinin, mantk d olduunu belirtti. ABD’ye kafa tutmakla övünen BRIC devletlerinin elinin ne kadar güçlü olduunu veya ran’a arka çkmaktaki samimiyetini ise zaman gösterecek. Her frsatta NPT’yi imzaladn vurgulayan ran, batya nisbet yaparcasna kendi zirvesini toplad. 2 günlük “Nükleer Silahlarn Yaylmasnn Önlenmesi ve mhas Konferans”nn sonuç metninde “kitle imha silahlarnn bir an önce Konferansa büyük zirveye çarlmayan Suriye’nin yansra, Irak, Libya, Umman, Ermenistan, Türkmenistan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Svaziland dileri bakanlar ile Rusya, Katar, BAE dileri bakan yardmclar, Çin dileri bakannn özel danman, KÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin hsanolu, UAEK ve BM temsilcileri katld. ‘Hiroima Facias’ konulu fotoraf sergisi açlan konferanstan bir hafta sonra Davutolu da Tahran’a giderek Ahmedinejad ile konuyu görütü. Konferansta, Suriye Dileri Bakan Velid el Muallim, 200’den fazla nükleer bombaya Satlabilir Ortak! ABD öteden beri Türkiye ile ilgili kararlar, keynce uygulamay tercih ediyor. Müttekimiz tarafndan zor zamanda satlmalarn ilki 1960’l yllarda Küba ile nükleer füze krizinde yaand. Birleik Devletler 1961’de Türkiye’ye SSCB’yi hedef alan nükleer Jüpiter füzeleri yerletirdi. Sovyetler buna Küba’ya namlusu ABD’ye dorultulmu SAM füzeleri yerletirerek cevap verdi. Bu resti gören ABD, SSCB’nin füzelerini Küba’dan çekmesi karlnda Türkiye’nin güvenliini pazarlk konusu yapt. Türkiye böylece komusu SSCB’yi, Nükleer balkl 15 Jüpiter füzesi ile açktan tehdit etmi, ardndan 1963 ylnda bunlar sökmek zorunda kalmt. Oysa daha 1960’da ncirlik üssünden dn kalkan U-2 uçaklar, Ruslar tarafndan düürülmü ve Türkiye Rusya tarafndan “ABD’nin suç orta” ilan edilmiti. stanbul Nükleer Bombalarn Üzerinde Z irve öncesi bomba haber Hürriyet’in internet nüshasnda yaynland. Gazetede baslmaya deer bulunmayan 5 Nisan 2010 tarihli habere göre; ABD’nin Türkiye’deki yaklak 100 taktik nükleer silah, sanld gibi ncirlik Üssü’nde deil, 12 milyon kiinin yaad stanbul’da. Dileri Bakanl NATO Dairesi Bakanl gibi önemli görevlerde bulunan ve halen bakanln D Politika Danma Kurulu üyesi Taner Baytok’a göre; “Bir patlama annda, silahlar boazn altn üstüne getirecek güçte…” Türkiye’dekilerin ABD’deki stratejik silahlar atelenene kadar geçecek sürede devreye girecek olan “taktik nükleer silahlar” olduunu söyleyen Baytok, “hedef, özellikle SSCB olduu için o dönemde stanbul’daki depolarda bulunduruluyor. Bir ksm ise Karadeniz kentlerinde, kylarndaki askeri depolarda. ncirlik’e hiç götürülmemiler bile” diyor. “Çifte anahtar sistemi” ile atelenen silahlarn bir anahtarnn ABD’de, dierinin ise evsahibi Türkiye’de olduunu belirten Baytok’un verdii bilgiler düündürücü: “SALT ve START anlamalar çerçevesinde Avrupa’daki ABD nükleer silahlarnn büyük çounluunun mekanizmas deitirildi. Bu silahlar, F-16 ve benzeri sava uçaklarna konulandrlabilecek ekilde mobil hale getirildi. Oysa Türkiye’deki silahlar bu uygulamann dnda tutuldu. Bunun nedenini de Türkiye’de hiçbir hükümetin bu konuda ses çkarmamas. Nükleer silahlar konusunda alnan tek hükümet karar 1972 tarihini tayor. O kararda da, gerei olmad taktirde Türkiye’deki nükleer silahlar konusunda hiçbir deiiklik yaplmayaca yer alyor. Bunun anlam da u; ne yeni nükleer silah isteriz, ne de eskileri veririz…” sahip srail’in ‘bölge güvenliini’ tehdit ettiini söyledi. Bu arada ran da yangna körükle gitme huyunu terk etmedi. Tahran’daki reaktörde aylk 1,5 kiloyu bulan yakt ihtiyacn karlamak için yüzde 20 orannda zenginletirilmi 5 kilogram uranyum üretildiini duyurdu. Bat ülkeleri bu zenginletirmeyi kendileri yapp ran’a ‘ihtiyac kadarn’ vermeyi öneriyordu. Buna paralel olarak da Rusya, “nükleer snrlama ilkesini ihlal etmediini” vurgulayarak Buehr’de yapm 1995’den beri süren 1 milyar dolarlk reaktörün 2010 Austos’unda faaliyete açlaca taahhüdünü bir kez daha yineledi. Avrupa’nn Nükleer Bamll Babakan Recep Tayyip Erdoan, geçen ay Almanya’da “ran’n nükleer enerjiyi sivil amaçl kullanmaya hakk var. Bu bizim için de geçerli. Ancak gerçekleri de söylememiz lâzm. Bölgemizde nükleer silahlara sahip bir ülke var. Bu ülke neden bask altnda tutulmuyor? ran’a bask yapan ülkelere gelince, bunlarn nükleer silah yok mu?” diyerek srail ve destekçisi batl ülkelere göndermede bulunmutu. Ortadou’da nükleer silaha sahip tek ülke olarak srail gösterilirken, yabanc ve yerli basn Türkiye’deki nükleer silahlarn bulunduu yerleri gösteren raporlar yaynlad. Ancak bombalarn asl sahibi ABD olduu için sesleri ksk kald. ttifakn gelecekteki konumunu deerlendiren NATO uzmanlar grubu bakan Madeleine Albright’tan gelen haber zirvenin perde arkasna k tutuyordu. Avrupa’daki taktik nükleer silahlarnn yerinde kalmasn tavsiye etmeye hazrlanan Albright’n, 1 Mays’ta tamamlanaca açklanan “NATO’nun Yeni Stratejik Konsepti” raporunda, Avrupa’daki 200 kadar Amerikan B61 silahnn tek yanl çekilmemesi, Rusya ile yaplacak yeni bir anlama çerçevesinde karlkl olarak kaldrlmas gerektii tavsiye edilecei bildirildi. Yeri gelmiken Almanya’nn da bombalarn tek tarafl olarak kaldrlmasna kar çktn hatrlatalm. Sonuç olarak; ABD-Avrupa ikilisinin ran’a yaptrm dayatmasn kabul ettikleri takdirde Rusya milyar dolarlk nükleer enerji santrali ve boru hatt projelerinden vazgeçmek zorunda kalacak. Çin ise hem yaptrm sras en büyük ticari partneri olan Kuzey Kore’ye gelecei, dolaysyla sorunu kendi snrlarna tayaca hem de en çok ihtiyaç duyduu petrol ve enerji kaynan kendi eliyle kurutmu olaca için savunma hattn ilerde tutuyor. ran’n ezeli düman srail’in tahrikleri dnda bölgeyi ve Avrupa’y dorudan tehdit eden bir risk görünmezken, üstelik Türkiye’nin de ekonomik kaybna yol açan ABD’nin yaptrm kararndaki srar dikkat çekicidir. Öte yandan Türkmenistan doalgazn ran-Türkiye güzergâhndan Avrupa pazarna sunmak ve ran’n Güney Pars bölgesinde doalgaz aramak için Nisan ay banda son kararn vereceini duyuran ancak bunu erteleyen Türkiye de süreçten fazlasyla etkileniyor. ABD ambargosu nedeniyle ran’n Pars sahasnda doal gaz arama yatrmlarnn durduu ve baz baz irketlerin de sahay terk etmeye baladn belirten TPAO yetkilisi devlet ajansna unu söylüyor (aa, 26 Nisan 2010): “Yani siz orada bir sondaj yapmak istediiniz zaman, bunu yapamyorsunuz. Çünkü petrol ve doal gaz arama ve üretiminde kullanacanz makineler, araç ve gereçler ABD irketlerinin patentinde bulunuyor. Onun için Pars’taki bütün yatrmlar durmu vaziyette. Hiç kimse arama yatrm yapamyor. Çünkü orada size verilen limitler 20 milyon dolar. Hemen hemen tüm irketler çalmalarn durdurdu, bir ksm da sahalar terk ediyorlar.” ABD, ran hakknda komularnn bilmedii bir istihbarata sahipse bunu açklamal yahut Atlantik ötesinden mevcut yaralar kama huyundan vazgeçmelidir. SD Yaz leri Müdürü* MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 63 nsan Haklar Din Özgürlüünü Snrlayc Kararlaryla AHM AHM’nin slam dini mensuplarnn aleyhine ve çelikili kararlar verdii dikkatlerden kaçmamaktadr. Prais/EC Council davasnda, Musevi bavurucunun Cumartesi günü snav yaplmasna ilikin itirazn yerinde bulurken, ngiltere’de bir ilkokulda görevli öretmenin mesai saati içinde Cuma namazna gitme talebini geri çevirmitir. Selvet Çetin* A vrupa Konseyi üyesi 47 ülkenin temsilcilerini buluturan Interlaken konferansnda devletlerin Avrupa nsan Haklar Mahkemesi’nde reform için dümeye basm olmalar kukusuz önemli bir gelimedir. Üye devletler, mahkemeye yaplan bavurularn önemli bir bölümünü oluturan “kabul edilemez” nitelikteki dosyalarn saysn azaltabilmek amacyla yeni önlemlere ihtiyaç duyulduunu ve ltreleme yönetimini kullanarak bavuru saysn azaltmay hedeediklerini belirtmektedirler. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, mahkeme için öngörülen reformun asl amacn, ülkelerdeki iç hukuk mekanizmalarna ilerlik kazandrmak ve böylece mahkemeye yaplan bireysel ba64 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 vuru younluunun önünü kesmek olarak açklamaktadr. Jagland ve konsey üyesi ülkelerin temsilcileri, mahkemeyi hantallatran ve i yükünü artran yapsal sorunlar çözmek konusunda ortak eylem karar alrken, mahkemenin saygnln yakndan ilgilendiren ve yapsal sorunlardan çok daha önemli olan temel sorun, sözlemeye (Avrupa nsan Haklar Sözlemesi) bal olarak ortaya konan içtihatlarn gittikçe daha çok tartlr hale gelmesidir. Burada sözlemenin 9. maddesi altnda korunan din ve vicdan özgürlüü ile ilgili mahkemenin baz önemli içtihatlarna deinerek bu özgürlük alannn snrlandrlmasna gerekçe yaplan unsurlar çeitli yönleriyle ele alacaz. Din Özgürlüünün Hukuki Çerçevesi Uluslararas insan haklar belgelerinde yer alan düzenlemeler, din ve vicdan özgürlüünü oldukça geni bir çerçevede ele almakta ve korumaktadr. BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözlemesi’nin 18. maddesi, din ve vicdan özgürlüünü herkesin bir dine sahip olma ya da kendi seçtii bir inanc benimseme hakk olarak ifade etmekte ve bu hakkn din ya da inancn tek bana ya da topluca, açk ya da özel olarak, ibadet, gözetme, uygulama ve öretme yoluyla açklama özgürlüünü de içerdiini vurgulamaktadr. Bu balamda hiç kimseye bir din ya da inanca sahip olma ya da seçtii bir din ya da inanc benimseme özgür- nsan Haklar Mahkemesi, Hristiyanlar hakknda çounluk dininin imtiyazl kabul edildii içtihatlara karlk Türkiye sözkonusu olunca bu kez “çounluk dinine mensup olanlarn basksndan aznlkta kalan felse inanç grubunu koruma” gerekçesiyle, diploma belgesine baörtülü fotoraf izni verilmemesinin meru bir amaca yönelik olduuna hükmetmitir. lüünü zedeleyici baskda bulunulamayacann alt çizilirken, din ya da inanç açklama özgürlüüne ancak, yasayla konulan ve kamu güvenliini, kamu düzenini ve saln ya da genel ahlak, bakalarnn temel hak ve özgürlüklerini korumak için gerekli olan snrlamalar getirilebilecei belirtilmektedir. Avrupa nsan Haklar Sözlemesi’nin (AHS) 9. maddesinde düzenlenen din ve vicdan özgürlüünün kapsamn oluturan unsurlar BM sözlemesinde yer alan hükümlerle paralellik göstermektedir. Sözleme, din ve vicdan özgürlüü hakkn genel olarak din veya inanç deitirme özgürlüünü de içine alacak ekilde tek bana veya topluca, açkça veya özel tarzda ibadet, öretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle din veya inanc açklama özgürlüünü de kapsayc hükümler içermektedir. Ayrca sözleme, din veya inancn açklama özgürlüünün snrlandrlmasyla ilgili ölçütlerden söz ederken BM sözlemesinde de vurguland gibi, bu snrlamann ancak kamu güvenliinin, kamu düzenin, genel saln veya ahlakn, ya da bakalarnn hak ve özgürlüklerinin korunmas için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla olabileceini hükme balamaktadr. Temel sözleme metinlerinden de anlalaca üzere din ve vicdan özgürlüü, bireyin devlet ya da devlet adna yetkilendirilmi makamlar tarafndan herhangi bir bask, ayrmclk veya hogörüsüzlükle karlamadan inanç ve ibadet özgürlüüne sahip olmas olarak tarif edilmektedir. Vicdan özgürlüü ise, devletin vicdan alanna ve insan onuruna müdahalede bulunmakszn bireyin vicdani tepkisine uygun hareket özgürlüünün salanmas olarak açklanmaktadr. AHS’in din ve inanç özgürlüünü düzenleyen 9. maddesindeki koruyucu hükümler, 8, 10, 11 ve 14. maddelerinde korunmakta olan ifade özgürlüü, örgütlenme özgürlüü, özel hayatn gizlilii, eitim hakk ve ayrmclk yasa maddeleriyle de güvence altna alnmakta, ayrca sözlemeye ek 1. Protokol’ün 2. maddesi de bu güvenceleri desteklemektedir. Din ve vicdan özgürlüünün snrlandrlaca koullarn çerçevesi uluslararas belgelerde somut olarak belirtilmekte ve bir kimsenin dinini veya inancn aça vurma özgürlüünün, sadece hukuken öngörülen ve kamu güvenliini, kamu düzenini, sal, ahlak veya bakalarnn temel hak ve özgürlüklerini korumak için gerekli olduu ölçüde snrlamaya tabi tutulabilecei öngörülmektedir. Bu durumda devletler kiisel, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel yaamn her alannda insan haklarnn ve temel özgürlüklerinin tannmas, kullanlmas ve bunlardan yararlanlmas srasnda din ve inanca dayanan ayrmcl önlemek ve tasye etmek için etkili tedbirler almakla sorumlu olmaktadrlar. Sözlemenin devletlere bireyin inanç özgürlüünü hangi koullarda snrlandrma yetkisi tand bellidir. Buna göre sözlemeye taraf olan herhangi bir devlet; Snrlamay yerel hukukta kanunla düzenlemeli ve snrlamann temel amac, kamu düzenini, kamu güvenliini, kamu ahlakn ve dier bireylerin özgürlüklerini korumak olmaldr. Devletler snrlamann demokratik bir düzende zorunlu olmas gerektiini bilmeli ve snrlamann orantll ilkesinden hareketle, korunmak istenen yarar ile özgürlüklere getirilen kstlamalar arasndaki dengeyi kesinlikle gözetmekle yükümlüdür. AHM Kararlarnda Din Özgürlüüne Bak AHS 9. maddesinin 1. fkrasnda yer alan din ve vicdan özgürlüü mutlak özelliktedir ve herhangi bir snrlamaya tabi tutulamaz. Devlet bu hakka her koulda sayg göstermeli, birey diledii inanca sahip olmal, inancn açklamaya zorlanmamal, inancndan dolay suçlanmamal, zor kullanlarak veya serbest iradeyi etkileyen baka yollarla herhangi bir inanç benimsettirilmemeli veya inancndan vazgeçirilmemelidir. Maddenin ikinci fkrasndaki meru snrlama gerekçesi olabilecek koullar ise, maddenin birinci fkrasnda belirtilen hususlarn tamam için deil ancak “din ve inanc açklama” özgürlüü ile ilgilidir. Din ve vicdan özgürlüünün temelini bireylerin iç dünyasnn oluturduunu kabul etmekte olan mahkemeye göre, bu inancn gerei olarak dinin aça vurulmasn, bakalaryla paylalmasn, söz ve eylemler ile sahip olunan inancn ifade edilmesini de zorunlu bir ihtiyaç ve hakkn kullanm olarak nitelendirmektedir Avrupa nsan Haklar Mahkemesi’nin, din ve inanç özgürlüü MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 65 konusundaki içtihatlar son on yl kapsamaktadr. Mahkemeye gelen bavurularn nitelikleri incelendiinde arlkl olarak, dini aznlk mensubu kiilerin din özgürlüü ihlali nedeniyle ikayet bavurularndan olumaktadr. Özellikle Müslümanlar, Museviler, Yehova ahitleri ve Sikhler hem aznlk olarak yaadklar ülkeler için hem de Türkiye örneinde görüldüü gibi kendi ülkelerine yönelik bavuru mekanizmasn iletmektedir. nrlama nedenleri olarak kabul ettii, müdahalenin varl, yasall, meru amaç tamas ve demokratik toplumda zorunluluk koullarna uygunluu ölçütlerine göre hareket etmektedir. Ancak buradaki sorun, 9. Maddede yer alan özgürlükler düzenlenmesi yönüyle hangi eylemlerin içsel alanla ilgili olduu, hangi davran biçimlerinin ise din ve inanc açklama özgürlüü saylmasyla ilgili sorunudur. Mahkeme bu konuda birbirinden Müslümanlarn dahaa çok Yunanistan, Bulgaristan, ngiltere, ere, Türkiye ve sviçre’ye kar açtklar klar davalar sözkonusu iken, Yehova ahitlerinin Yunanistan’a stan’a kar, Uzakdou dinlenlerine mensup kiilerin in (Sikh ve Budizm m gibi) ngiltere ve Avusturya’ya kar, Musevilerin ise Fransa’ya kar bavurular mahkemeye tanmaktadr. Bununla beraber herhangi bir dine inanmayanlarn ve belli bir düünce grubuna mensup up olanlarn 9. madde dde kapsamnda bavurular rular bulunmaktadr. Mahkemenin, din ve vicdan özgürlüü ile ilgili bavurular deerlendirirken, bavurucularn vurucularn dini inançlarn ekillendiren normlar ile hukuki mevzuat hükümleri arasnda tutarl bir dengeleme yoluna gitmeye çalt görülmektedir. Kiinin iç dünyasnda sahip olduu dini inanç bütünlüü ile d koullar birbirinden farkl olarak ele alan mahkemeye göre, içsel boyutu ile inanç özgürlüü mutlak ve snrlamadan muaf bir alan olmakla birlikte, uygulamada farkl etmenler dikkate alnarak snrlamaya gidilebilecei kabul edilmektedir. Dini inançlarn açklanmas ve uygulanmas ile ilgili gelen ihlal bavurularnda mahkeme, genel s- 66 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 farkl yorumlarda bulunmutur. Kararlara Yönelik Eletiriler Din ve vicdan özgürlüü kapsamnda mahkemenin ilk ayrntl karar 1993 tarihli Kokkinakis/Yunanistan karardr. lginçtir, bu karara kadar çok uzun bir süre mahkemenin din özgürlüü ile ilgili esasa ilikin bir karar vermemi olmas tartmalar yaratm ve sonraki tarihlerde çkan içtihatlar mahkemeye çeitli eletirilerin yöneltilmesine yol açmtr. Mahkemenin 9. madde kapsamndaki bavurularda, genellikle hükümet tezlerini kabul ettii görülmektedir. Hem kabul edilemezlik karar verilen bavurularda, hem de mahkumiyet karar açklanan bavurularda hükümetlerin ileri sürdüü tezler çok büyük bir yüzde ile mahkemece kabul edilmekte ve bavurucular ile aleyhine bavurulan devletin tezlerinin mahkemede orantl olarak dikkate alnmad izlenimi domaktadr. Mahkemenin iç hukukta ihlal gerekçesi olarak gösterilen mevzuatn sözleme hükümlerine aykrlk iddialarn tartmakoluturduu kaçnmaktadr (Kokkinakis/ tan kaçnmaktadr. Yunanistan, Y Yanak/ Türkiye davalar) O Oysa baka maddelerden açlan davalaryer hukuk normda yerel larn larnn sözlemeye uy uygunluunun tart tld kararlar bulunmaktadr. Mahkeme içtihatlarnda, yaygn olarak bilinen dinler veya bir ülkedeki nüfusun çounluunun bal olduu dini inançlar, az bilinen dinler ve felse inançlara göre daha çok koru koruma görebilmekM tedir. Mahkemenin bu yöndeki içtihatlar tarto ma konusu olmakta ve ele(W tirilmektedir. (Wingrove/Birleik Krallk) Bu noktada mahkeme zorunlu katlm istenmemesi veya isteyerek ayrlmann yasaklanmamas artyla bir devlet dininin varln kabul etmekte ve yerleik devlet dinini korumaya yönelik içtihatlarda bulunmaktadr. Darby/sveç davasnda mahkeme, sveç Lutheran kilisesine üye olmayan bavurucunun sveç vergi kanunlar kapsamnda bu kiliseye vergi ödemesi zorunluluuna ilikin davada, kilisenin vergi toplamasnda sözlemeye aykrlk görmemitir. Mahkeme kimi bavurularda ülkele- AHM, Yanak/Türkiye, Karaduman/Türkiye, Kalaç/Türkiye, Refah Partisi/Türkiye ve Leyla ahin/Türkiye kararlarnda, iç hukuk mekanizmalarnn snrlayc ve müdahaleci uygulamalarn Avrupa nsan Haklar Sözlemesi’ne aykr bulmamas ve hükümetin öne sürdüü siyasi gerekçeleri kabul edilmezlik kararlarnn gerekçesinde kullanmas düündürücüdür. rin iç hukuklarndaki din özgürlüüne ilikin ayrmc hükümleri sözlemeye aykr bulmayabilmektedir. X/ Birleik Kral- lk davasnda, ngiltere’de dine küfür edilmesi ile ilgili olarak ceza davas açabilmenin sadece Hristiyanlk dini mensuplarn içeriyor olmasn mahkeme sözleme hükümlerine uygun bulmutur. ‘eytan Ayetleri’ kitab yazarnn slam dinine hakaret ettii gerekçesiyle ceza davas açlmas için ikayet yolunun kapal olmas ile ilgili bavuruda mahkeme ayrmclk olmadna karar vermitir. nançlarn davurumu ile ilgili mahkemenin kimi içtihatlar, benzer eletirilerin yaplmasna neden olmaktadr. Cha’re Shalom ve Tsedek/ Fransa kararnda, dini inançlarna uygun olarak bir mezbahada kesim izni isteyen ancak bu izin verilmeyen dindar Musevi kuruluunun bavurusunu deerlendiren mahkeme, kesilmi ete baka yollardan da ulalabilecei gerekçesiyle izin talebinin reddedilmesinin inancn açklanmas hakkna bir müdahale olmadna hükmetmitir. X/Birleik Krallk kararnda ise, Budist bir mahkum inancnn bakalaryla iletiime geçmesini emrettiini, bu sebeple dini bir dergide makale yaynlamasnn en engellenemeyeceini iddia etmi, fak fakat mahkeme bu istein Budist inancnn inan uygulanmasyla bir ilgisinin bulunmadna hükmetmitir. Mahkemenin din ve vicdan özgürlüünün davurumu ko konusunda birçok kez özellikle slam ddini mensuplarçelikili kararlar vernn aleyhine ve çelik dii dikkatlerden kaçmamaktadr. kaç davasnda, MusePrais/EC Council da bavurucunun Cumartesi vi bavurucu snav yaplmasna günü sna ilikin itirazn yerinde it bulmu vve devletin kamusal alan düzenlemeleribavurucunun inancnn nin bavuruc yerine getirmesine gereini yeri engel olmamas olmam gerektiini belirtmitir. Buna karlk belirtmit ngiltere’de bir ilkokulngiltere da gör görevli öretmenin Cuma Cum namazna gitme talebine ilikin davada, bavuru dav sahibinin, hala sahi sürmekte olan i sözlemesini ihlal ederek mesai saati içinde camiye gitmesini slam dini açsndan zorunlu olduunu ikna edici biçimde ispatlayamadndan bavurusunu kabul edilemez bulmutur. Wingrove/Birleik Krallk kararnda görüldüü gibi çounluk dininin imtiyazl kabul edildii içtihatlara karlk Karaduman/Türkiye kararnda bu kez çounluk dinine mensup olanlarn basksndan aznlkta kalan felse inanç grubunu korumaya çalan mahkeme, diploma belgesine baörtülü fotoraf konulmasna izin verilmemesinin meru bir amaca yönelik olduuna hükmetmitir. Dahlab/sviçre kararnda, ilkokul öretmeni olan bavurucunun, görev yeri okulda baörtüsü ile derslere girmesinin “devlet okullarnda laiklik” ilkesine aykrlk oluturduu gerekçesiyle ulusal mahkemelerde yasaklanmasnn ardndan mahkeme, öretim faaliyetlerinde baörtüsü takma yasann bakalarnn hak ve özgürlüklerinin, kamu güvenliinin ve kamu düzeninin korunmas amacyla orantl ve demokratik bir toplumda gerekli bir tedbir olduu yönünde karar vererek sözkonusu bavuruyu kabul etmemitir. Dahlab ve Karaduman içtihatlarnda mahkeme, bavurucularn dini inançlarna göre bir emri uygulayamamaktan doacak vicdani sorunlarna yani konunun içsel boyutuna hiç deinmeden karar vermitir. Mahkeme, Yanak/Türkiye kararnda, dini inancn da vurumu olarak eylemlerin “inançlarn zorunlu ifadesi” ve “genel kabul gören biçimiyle din ya da kanaatin uygulama görünümlerini oluturan ibadet ve dindarlk eylemleri gibi kiisel inançla yakndan ilintili eylemler” olup olmadklarn sorgulamtr. Mahkemenin askeri örencilerin ibadetlerini askeri hayatn gerekleri çerçevesinde yerine getirebileceklerini belirtmesi ilginç bulunmutur. lginçtir, mahkeme Türkiye’ye kar açlan din özgürlüü davalarnn tamamna yaknnda hükümet tezlerini kabul ederek, bu tezlerdeki siyasi MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 67 Yanak/Türkiye kararnda, dini inancn da vurumu olarak eylemlerin “inançlarn zorunlu ifadesi” ve “genel kabul gören biçimiyle din ya da kanaatin uygulama görünümlerini oluturan ibadet ve dindarlk eylemleri gibi kiisel inançla yakndan ilintili eylemler” olup olmadklarn sorgulamtr. Mahkemenin askeri örencilerin ibadetlerini askeri hayatn gerekleri çerçevesinde yerine getirebileceklerini belirtmesi ilginçtir. 68 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 argümanlar karar gerekçelerinde kullanmtr. Yanak/Türkiye, Karaduman/Türkiye, Kalaç/Türkiye, Refah Partisi/Türkiye ve Leyla ahin/Türkiye kararlarnda mahkemenin iç hukuk mekanizmalarnn snrlayc ve müdahaleci uygulamalarn sözlemeye aykr bulmamas ve hükümetin öne sürdüü siyasi gerekçeleri kabul edilmezlik kararlarnn gerekçesinde kullanmas düündürücüdür. Sadece Türkiye’de deil slam dünyasnda da geni yank uyandran kararlardan biri olan Leyla ahin/ Türkiye karar, mahkemenin din özgürlüünün boyutlarn uluslararas standartlar göz önüne alndnda oldukça daraltan bir yorumu olarak ve politik bir karar olarak alglanmtr. Üniversite örencisi olan bavurucunun Türkiye’de laik olmayan bir üniversitede okuma ans olmad halde mahkemenin bavurucuya laik üniversitenin kurallarna uymak zorunda olduunu hatrlatmasnn anlamszl ortadadr. Kararda baörtüsüyle eitim görmenin yasak kapsamna alnmasnn, demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir olarak uygulanmasnn ikna edici bir yan bulunmamaktadr. Baörtülülerin ba açk olanlar üzerinde bask oluturmasyla ilgili tezlere mahkemenin onay vermesi ise Türkiye’deki toplumsal gerçeklikten uzak bir yorum eklidir ve somut bir hukuki ge- rekçeye de dayanmamaktadr. Sonuç Avrupa nsan Haklar Mahkemesi’nin bavuru younluu ile uramak zorunda kalmas, i yükünün artm olmas ve dier yapsal sorunlarnn güncelliini koruduu bir dönemde kararlarnn hukukilii üzerinde devam eden tartmalar görmezlikten gelemeyiz. Birçok insan, kendi ülkesinde bulamad adaleti uluslararas yarg kurumlarnda aramakta ve AHM bu kurumlarn en öhretlisi olarak hukukun temel normlarn bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunmas yönünde ve olabildiince geni biçimde yorumlayabilmelidir. Son dönemde önemli din özgürlüü davalarnda yaanan ve AHM yargsnn siyasallamaya baladn gösteren baz önemli içtihatlar ne yazk ki mahkemeye duyulan güvenin sarslmasna yol açmaktadr. Dolaysyla hukuka balln, bamszlk ve tarafszln mahkemenin yapsal sorunlarndan çok daha önemli bir hale geldiini görmek ve bu soruna yönelik çözüm önerileri gelitirmek için hukuk çevrelerine önemli görevler dümektedir. SDE Uzman* Analiz AB’nin Terörizmle Mücadele Anlaynda Gelimeler Doç. Dr. Ertan BEE* AB ülkelerinin terörizm konusuna farkl açlardan yaklamalar, mücadelede ortak bir politika izlemelerinin önündeki en ciddi engeldir. Ulusal çkar ve deerlerin farkllamas da, ortak önlem almay ve yaptrm uygulamay zorlatryor. Bugün AB snrlar dahilinde, ‘hayvan haklar’ ya da ‘çevreci’ gruplarn oluturduklar örgütlenmelere kadar, terörizmin her türlüsünü görmek mümkündür. Avrupa Birlii’nde (AB) terör ve terörle mücadele uzun bir dönem ngiltere ve spanya gibi baz ülkelerin bireysel sorunu olarak kendisini göstermi, dolaysyla AB’nin kurumsal anlamda siyasi öncelikleri arasnda yer almamtr. Bununla birlikte, 1980’lerden sonra terör hareketlerinin artan uluslararas boyutlar nedeniyle tartma konular arasnda yer almaya balad. Bir ekilde bireysel anlamda terörizm sorunuyla karlaan Avrupa ülkeleri, dier Avrupa ülkelerinin terörizmi mevcut konjonktürel artlar içerisinde farkl alglamalar nedeniyle tam bir uyum içerisinde ortak önlemler alma ve ibirlii yapma imkân bulamamlardr. Bir ülkenin sadece kendisine problem olan terör örgütlerine kar dier ülkelerden destek almas, gerçekten çok zor bir itir. Örnein ngiltere, uzun yllar boyunca stratejik mütteki olmasna ramen ABD’yi, IRA’ya destek veren rlanda kökenli lobiler konusunda ikna etmeye çalm ve özellikle 1995’ten sonra bu amacna ulaabilmitir. spanya da ETA konusunda Fransa’y uzun çabalar sonucunda ikna etmeyi baarmtr. ETA, özellikle Fransa snrlar dâhilindeki Bask Bölgesi’ni 1986’da Babakan Gonzales ile Babakan Mitterand’n görüerek ETA’yla mücadelede ibirlii kararn almalarna kadar adeta snak yeri olarak kullanmtr. Fakat özellikle her bir Avrupa ülkesini benzer ekilde potansiyel olarak tehdit eden uluslararas ya da yeni moda tabirle küresel terörizmin ortaya çkmasyla birlikte, terörle mücadele amacyla daha fazla ibirlii içerisinde olma ihtiyac duymaya baladlar. ‘Avrupa Adli Alan’ Buna paralel olarak ayn dönemde, üye ülkeler arasnda polis ve adalet alanlarnda ibirliini arttrma ihtiyac da zaten belirmeye balamt. Bu durum, özellikle 1986 Avrupa Tek Senedi ve Schengen süreciyle uluslararas nitelikte snr aan suçlara kar Birlik ve üye ülkelerin tela edici önlemlere duyduklar ihtiyaçla alakal bir eydi. Zira Avrupa Tek Senedi’nin getirmi olduu ‘snrsz bir Avrupa Topluluu’ konseptiyle birlikte, ‘Avrupa Adli Alan’ kri gelimeye balad. AB’de terörizm konusu 1993 Maastricht Anlamas’yla birlikte Üçüncü Sütun, yani Adalet ve çilerinde birlii kapsamnda iç güvenlik, polis ibirlii ve adli yardmlama balamnda ele alnmaya baland. Maastricht’in Üçüncü Sütunu, ilk defa adalet ve içileri konularn AB üye devletlerinin hükümetleri arasnda ‘hükümetler aras ibirlii’ konusu yapmtr. Terörle mücadelenin, AB’nin önceliklerinden birisi haline gelmesi süreci, özellikle AB Bakanlar Konseyi’nin 15 – 16 Ekim 1999 tarihinde gerçekleen olaanüstü Tampere (Finlandiya)’ Zirvesi’yle balad. Bu çerçevede Komisyon, terörizmle mücadele amacyla somut önlemleri belirlemek için görevlendirildi. Buna paralel olarak AB Konseyi de, 09 Aralk 1999’da terörizmin nansmanyla mücadele konusunda bir tavsiye karar kabul etmitir. birliinin salanmas amacyla MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 69 PKK, AB’nin terör örgütleri listesine 2 Mays 2002 tarihinde girdi. Buna ramen AB, snrlar dâhilinde serbestçe hareket etmesine, haraç toplamasna ve da kadrosu için militan devirmesine kar uzun bir dönem sessiz kalmasna ramen; son dönemde ne oldu da birbiri ardnca PKK’ya kar operasyonlara girimeye balad. Dolaysyla cevap aranmas gereken temel soru; Avrupa ülkelerini PKK’ya kar aktif tavr almaya iten nedenler nelerdi? sadece bilgi alveriinin snrlarn çizen bu tavsiye karar, 11 Eylül 2001 saldrlarndan sonra, 21 Eylül 2001’de olaanüstü toplanan Avrupa Konseyi’nde onaylanm ve gelitirilmitir. 11 Eylül 2001 saldrlar AB’yi yeni ittifaklara yöneltmitir. Fakat 25 Mart 2004’teki Madrid saldrlar, 11 Eylül sonras alnan kararlarn uygulanmaya balanmas açsndan hzlandrc bir etkiye sahip olmutur. Ne var ki, terörle mücadele amacyla alnan kararlarda, bir yanda hükümetler aras ibirlii esasna dayanan Üçüncü Sütun, Adalet ve çilerinde birlii sütunu, ya da dier bir ifadeyle Amsterdam Anlamas sonras ‘Özgürlük, Güvenlik ve Adalet Alan’ ile BM düzenlemeleri arasnda 70 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 bir iç içe geçmilik sözkonusu olmutur. 11 Eylül 2001 saldrlarnn tüm dünyada ortak bir tehdit ve korku yaratm olmas nedeniyle, BM uluslararas terörizmle mücadelede daha aktif bir rol oynamaya balamtr. Bu yeni süreçte terörizmle mücadele daha ziyade askeri ve uluslararas ibirlii meselesi haline gelmitir. Neticede AB de bu yeni dönemde terörizmle mücadele konusunu sadece bir iç güvenlik ve dolaysyla Üçüncü Sütun’a ait bir mesele olarak görmemeye balam; ayn zamanda bir d güvenlik meselesi olarak kinci Sütun’un, yani Ortak D ve Güvenlik Politikas’nn ilgi alanna dâhil etmitir. AB ülkelerinin terörizm konusuna farkl açlardan yaklamalar, mücadelede ortak bir politika izleyebilmelerinin önündeki en ciddi engeldir. Ulusal çkar ve deerlerin farkllamas da, ortak önlemler almay ve yaptrmlar uygulamay zorlatrmt. Bugün AB snrlar dahilinde dini motii, ETA ve IRA gibi etnik milliyetçi, ar sa ve sol ideolojilere dayal örgütlerden, ‘single issue terrorism’ olarak tabir edilen, toplumda belirli politika deiiklikleri isteyen ‘hayvan haklar’ ya da ‘çevreci’ gruplarn oluturduklar örgütlenmelere kadar, terörizmin her türlüsünü görmek mümkündür. Bunlardan birisi de PKK terör örgütünün Avrupa yaplanmasdr. Geçtiimiz Mart aynn banda baz Avrupa ülkelerinde PKK terör örgütüne kar ard ardna operasyonlar yapld. 04 Mart 2010’da Belçika’da yaplan operasyonlarda PKK’nn Avrupa sorumlusu Remzi Kartal ile yardmcs Zübeyir Aydar’n aralarnda bulunduu 22 kii gözaltna alnm ve bunlarn 8’i çkarldklar mahkemede tutuklanmt. Üç hafta sonra da tutuklanan 8 kiiden aralarnda Remzi Kartal ve yardmcs Zübeyir Aydar’n da bulunduu 6’s tutuksuz yarglanmak üzere serbest brakld. Belçika polisi, ayrca, Roj TV’nin ve Mezopotamya radyosunun terör eylemlerine yönelik saldrlarda ‘iletiim arac’ olarak kullanldn öne sürdü ve Roj TV’nin Brüksel’deki çalmalar durduruldu.1 Daha önce talya’da düzenlenen operasyonda, PKK’nn örgüte üye toplama amacyla oluturduu eitim kamplar ortaya çkarlm; birçok kentte düzenlenen basknlarda, Avrupa’dan PKK’ya üye toplamak, kaynak ve lojistik destek salamay amaçlayan bir yaplanmann üyesi olmak suçundan 10’u Türk vatanda 11 kii gözaltna alnmt. Yine ayn süreç içerisinde PKK’nn Almanya’daki sorumlularndan Hasan Adr, 19 Ocak’ta Hollanda’da yakalanmt. Fransa’da da bata Paris olmak üzere birçok ehirde basknlar yaplm ve PKK balantl 9 kii tutuklanmt. Belçika polisi 8 Mart’ta ise örgütün eski Belçika sorumlusu Sezai Uçar’ Anvers kentinde yakalad. Hatrlanaca üzere, Brüksel federal savclnn talebiyle Almanya’da yakalanan PJAK (Kürdistan Özgür Yaam Partisi) yöneticisi Hac Ahmedi de gözaltna alnm ve daha sonra da serbest braklmt. Belçika’daki bu soruturmalar yürüten federal savcln sözcüsü Lieve Pellens, bu operasyonlarn sradan deil, üç yldr sürdürülen çalmalardan sonra yaplan bir operasyon olduunu söyledi. Bu süre içerisinde PKK’nn özellikle insan kaçakçl ve kara para aklama faaliyetlerine ilikin deliller toplanmt. Tutuklananlar, tehditle para toplamak, sahte belge düzenlemek, terör örgütü için üye devirmek, insan kaçakçl ve uyuturucu ticareti yapmakla suçlandlar. Yaplan aramalar sonucunda yaklak 214 bin Euro/Avroya el konuldu. PKK, AB’nin terör örgütleri listesine 2 Mays 2002 tarihinde girdi. Buna ramen AB ülkeleri, snrlar dâhilinde serbestçe hareket eden, haraç toplayan ve da kadrosu için militan deviren terör örgütüne kar uzun bir dönem sessiz kalmasna ramen; son dönemde ne oldu da birbiri ardnca PKK’ya kar bu ope- hususta birbirlerine olan ihtiyacn bilincine varm olmalardr. Bu çerçevede özellikle terör örgütlerinin nans kaynaklarnn kesilmesine yönelik ibirlii süreçleri ortaya çkt. Bu konuda gerekli özeni göstermeyen ülkeler, uluslar aras kurum ve kurulularla dier ülkeler tarafndan açkça eletirilmeye baland. rasyonlara girimeye balad. Dolaysyla burada cevap aranmas gereken temel soru; Avrupa ülkelerini PKK’ya kar aktif tavr almaya iten nedenler nelerdi? AB ülkelerinin PKK’nn Avrupa’daki faaliyet ve örgütlenmelerine kar esnek tavrlarn ortaya çkmasnda özellikle belirli faktörler sözkonusu oldu. Örnein Avrupa ülkeleri, PKK terör örgütünü özünde bir Kürt hareketi olarak gördü ve siyasi anlamlar yükledi. Türkiye’nin PKK’y gerçek yüzüyle Avrupa’ya anlatabilmesi için uzun bir zaman geçmesi gerekti. kinci bir neden; Avrupa ülkeleri Türkiye’de yaanan demokrasi sorunu, insan haklar ihlalleri ve anayasal sistemden kaynaklanan uygulamalar nedeniyle PKK’ya sempatik yaklatlar. Baz Avrupa ülkeleri ise, PKK’y dorudan Türkiye’yi zayatacak bir unsur olarak gördüler. Bu nedenle baz Avrupa ülkelerinin PKK’y desteklediine, en azndan bu ülkelerin istihbarat ve güvenlik örgütlerinin kendi ülkelerinde iddet eylemleri yapmama karlnda, örgütün Avrupa’daki faaliyetlerine izin verdiine dair genel ve yaygn bir kanaat ortaya çkt. O halde Avrupa’daki tavr deiikliinin nedenleri neler olabilirdi? Her eyden önce PKK Avrupa’nn kendi 1. güvenliini tehdit etmeye balad ve PKK’nn aslnda çok farkl ekillerde AB ülkelerine ve vatandalarna da zarar verdii anlalr hale geldi. PKK Avrupa’daki Uyuturucu Ticaretinin En Önemli Aktörlerinden Birisi… PKK’nn Avrupa kanad, uyuturucu kaçakçl, göçmen kaçakçl, silah kaçakçl ve insan ticareti dâhil Avrupa’nn iç güvenliini tehdit eden her türlü faaliyetin içinde yer almaktadr. Schengen süreciyle birlikte AB içinde snrlarn kalkmas ile birlikte önemli bir hareket imkân kazanan örgüt üyeleri; Türkiye, Irak ve ran uzantlar ile büyük çapl bir uyuturucu ve dolaysyla karapara traini yönetmeye baladlar. PKK Avrupa’daki uyuturucu ticaretinin en önemli aktörlerinden birisi haline geldi. Avrupa Birlii Polisi Tekilat EUROPOL, raporlarnda Avrupa çapndaki uyuturucu pazarnda PKK’nn ilk sralarda yer aldn açklamt. PKK’nn uyuturucudan kazand yllk gelirin 300 – 500 milyon dolar civarnda olduu ileri sürülmektedir. AB ülkelerinde PKK’ya kar tavr deiikliinde rol oynayan önemli faktörlerden birisi de 11 Eylül saldrlar sonrasnda dünyada terörle mücadelede uluslararas ibirliinin öneminin anlalmas, ülkelerin bu Nitekim Babakan Recep Tayyip Erdoan, 2007 ylnda Washington’da bulunan Ulusal Basn Kulübü’nde yapm olduu bir konumada baz Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin PKK ile olan mücadelesinde tutunduklar tavrlar eletirmi ve Bat’daki uyuturucu ticaretinde PKK’nn oynad role iaret etmi ve “bunun üstünde hassasiyetle durulmasn istiyoruz” demiti. Belirtmek gereken dier bir husus ise, Avrupa ülkelerinin PKK’y dlamaya balamasnda etkili faktörlerden birisi de ABD’nin son aylarda taknd tavrdr. Hatrlanaca üzere, ABD Hazine Bakanl 14 Ekim 2009’da, PKK terör örgütünün üst düzey lider kadrosunda yer alan Murat Karaylan, Rza Altun ve Zübeyir Aydar’n ‘Yabanc Narkotik Çeteleri Belirleme Yasas’ çerçevesinde uyuturucu kaçakçlar listesine dâhil edildiklerini ve bu kiilerin mal varlklarnn dondurulduunu açklamt. Üçüncü bir husus, Türkiye’nin terör ve Kürt sorununu çözme konusunda yapm olduu Demokratik Açlm çalmalarnn Avrupa ülkeleri tarafndan olumlu karlanmas ile ilgilidir. Türkiye’nin yaad deiim süreci, Kopenhag siyasi kriterlerini gerçekletirmedeki baars, uyum paketleriyle yaplan anayasal ve yasal deiiklikler, Avrupa ülkelerinin tavr deiikliinde küresel ve bölgesel ölçeklerdeki deiimlerin yannda önemli bir rol oynad. SDE Uzman* Roj TV, ayn zamanda sveç’in bakenti Stockholm’deki stüdyolarndan yayn sürdürmektedir. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 71 72 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 Analiz Irak’ta Demokrasiye Geçi ve Seçim Sonras Büyükelçi (E) Nüzhet KANDEMR* Irak, hem demokrasi hem de terörle ba edebilme balamlarnda, halkn beklentilerine uygun ekilde, bir an önce istikrarl bir hükümete sahip olmak zorundadr. Amerikan askerleri çekilirken, yeni bir hükümete kavuamamas, siyasi mekanizmalarn verimli ekilde harekete geçememesi ve güvenlik zayetinin ortaya çkmas, ülkeyi yeni batan 2006-2007 yllarndaki iddet ve karmaa ortamna sürükleyebilir. D emokrasiye ilk admlarn atan Irak’ta, son aamada çkan zorluklara ramen, geçen yl Aralk ay banda, Meclis onayn alarak yürürlüe giren anayasa çerçevesinde yaplan parlamento seçimleri, uluslararas gözlemcilerin de kabul ve beyan ettikleri üzere, olanaklar ölçüsünde demokratik, anayasaya uygun ve eit artlarda cereyan etmitir. Nitekim Birlemi Milletler Güvenlik Konseyi seçimlerin hukuki çerçevede cereyan ettiini ve Irak’ta ulusal birlik ve bamszlk açlarndan önemli bir admn atlm bulunduunu açklamtr. Buna göre, seçimlerde yolsuzluk yapldna ilikin olarak ortaya çkabilecek itirazlarn da gücü imdiden kesilmi saylabilir. Böyle bir uygulama ve alnan sonucu, ülkenin gelecei açsndan, ümit verici olarak deerlendirmek olasdr. Seçimler sonucunda, eski babakanlardan Eyad El-Allawi’nin “Irakiya Koalisyonu” Mecliste 91 sandalye kazanarak birinci olmutur. imdiki Babakan Nuri El-Maliki’nin “Hukuk Devleti Koalisyonu” ise iktidarda olmann salad kolaylklar da kullanarak ortaya koyduu büyük çabalara ramen, Mecliste 89 sandalyeye sahip olarak ikinci srada gelmitir. 70 sandalye ile üçüncülüü alan grup ise radikal ii lider Mukteda El-Sadr’n da içinde yer ald “Irak Ulusal ttifak”dr. Gerçekten Mukteda El-Sadr, seçime damgasn vuranlardan biri olmutur. Mesud Barzani’nin KDP’si, Kürt siyasetine yön verebilecek bir konum elde etmi ayrca slamc Kürt partilerinin oylarnda önemli artlar kendini göstermitir. Barzani etkinlik ve oy toplama alanlarn geniletirken, Kerkük’deki Arap-Türkmen beraberlii gücünü ortaya koyarak, Kürt partilerinin beklentilerini zayatmtr. Kerkük’ü kuzeydeki bölgesel yönetime balama giriimleri, bu seçimlerden sonra büyük engel ve zorluklarla karlaacaktr. “Irak Türkmen Cephesi”, 5 milletvekili gibi mütevaz bir sandalye saysnda kalsa da, kendisinden beklentilerin yüksek olduu görülmektedir. Babakan El-Maliki’nin, seçim sonuçlarnn henüz resmen açklanmad bir aamada, Yüksek Mahkemeden çkartmay baard bir karar uyarnca, yeni hükümeti kurma yetkisi, parlamentoda temsil edilen partiler arasnda oluturulacak ve böylece en yüksek sandalye saysn elde edecek koalisyona verilecektir. Halen cereyan eden babakanlk yarnda, 70 üyeli Irak Ulusal ttifak ve özellikle, onun içinde yer alan 40 temsilcili El-Sadr yanllar kilit bir konumda görünmektedir. Bu yüzden bir yandan Eyad El-Allawi dier yandan Nuri El-Maliki, Sadr’ kazanabilme çabasndadr. Bu çabalarda Maliki’nin handikab olduu söylenebilir. Zira igalci Amerikan silahl kuvvetlerine kar geçmiteki en sert mücadeleyi Sadr’a bal milis güçleri vermitir. Buna karn Maliki, Amerikallarla birlikte, bata Basra ve Badat kentleri olmak üzere, bu milislerin saldrlarn önlemek için büyük çaba sarf etmi ve sonuçta, Sadr milisleri, yenilgiyi kabullenerek, faaliyetlerini yeraltna tamlardr. O zamandan bu yana, Sadr ve taraftarlar, Maliki’nin bir ‘hain’ olduu iddiasndadr. te ad geçenin handikab da bu olguda yatmaktadr. Süregiden babakanlk yar, hükümetin kuruluunu geciktirmekte ve Irak’n deerli bir zaman kaybna uramasna neden olmaktadr. Oysa demokrasiye geçi sürecindeki Irak, hem demokrasi hem de terörle MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 73 ba edebilme balamlarnda, halkn beklentilerine uygun ekilde, bir an önce istikrarl bir hükümete sahip olmak zorundadr. Amerikan askerlerinin çekiliyor olmas da bu tabloya eklendiinde, deinilen zorunluluk daha da bir aciliyet kazanmaktadr. Ülkenin yeni bir hükümete kavuamamas, siyasi mekanizmalarn verimli ekilde harekete geçememesi ve üstelik devletin güvenlik güçlerinde, halkn iddetle muhtaç olduu güvenlii salamakta zayetin ortaya çkmas ülkenin yeni batan 2006-2007 yllarnda görülen iddet ve karmaa ortamna sürüklenmesi olasln güçlendirmektedir. Unutmamak gerekir ki, seçimlerin yaplmas ve ortaya çkan sonuçlardan hiç de mutlu olmayan, Irak’ta konulanm El-Kaide ve dier terör odaklar, yaratlacak frsatlar deerlendirecek ekilde harekete geçmekte tereddüt etmeyeceklerdir. Etnik ve dini gruplar arasnda çkacak çatmalar ve ülke genelindeki siyasi belirsizlikler terör örgütlerince önemli bir silaha dönütürülecektir. Ülkede belirginleecek bölünmülük olgusu, terör örgütlerinde getiri elde etme beklentilerini artran faktörlerdir. Kukusuz, bir dier olumsuz faktör de, bunca yldr muhtaç olduklar güvenliklerini salayan bir hükümetin bulunmadn gören bireyler arasn- Babakan Nuri Kamil EL MALK 74 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 dan terör odaklarna yönelik kaymalar olmas doaldr. ABD’nin, Irak’taki silahl güçlerini geri çekme planlar yaparken, en fazla endie ettii husus da, yönetimde meydana gelecek boluklardan yararlanarak, kendini gösterecek terör olgusuyla mücadelede içine düülecek zayet ve çaresizlik olmutur. Bu durum, ülkede yaratlmaya çallan bar ve istikrarn, bir daha düzeltilmesi zor ve hatta imkansz olacak tarzda ortadan kalkmas olasldr. Laik ii gruba dahil olan Eyad ElAllawi’nin, kendisi gibi ii olan Maliki’nin “Hukuk Devleti Koalisyonuyla” mücadelede giderek zorland görülmektedir. Maliki grubu ise bir yandan “Irak Ulusal ttifak”, dier yandan iki ayr Kürt grubun oluturduu “Kürdistaniya” gruplarn yanna çekmek için youn gayret içindedir. Bu gruplarn, çounluunun, din baznda kurulmu ii gruplar olduunu belirtmek gerekir. Bu dinci gruplara yönelik bir uyar eklinde, Eyad El-Allawi “dinci bir ii hükümetin ülkeyi yeni batan kana bulayacak çatmalarn öncüsü olaca” uyarsn yapmtr. Allawi’ye nazaran, bu tür bir çözüm, “son derece tehlikeli olacak, ters tepecek ve bunun vahim sonuçlar ortaya çkacaktr. Bu durum, ayn zamanda, ülkede yaratlmaya çallan ve emekleme aamasnda olan demokrasinin de sonu olacaktr.” Bu arada, Allawi, yeni hükümetin kurulu ekli ile ilgili konular görümek üzere Maliki ile bir araya gelmek arzusundadr. Amerikallarn geri planda kalmay yeleyen çekinser tutumlar dolays ile Allawi Amerikan Yönetimini Irak’a verdii sözleri tutmamakla itham eder beyanlarda bulunmaktadr. Onun arzusu, Amerikallarn, bir yandan reformlar tevik ederken, dier yandan ülkede bir uzla zemini yaratmak için gayret sarf etmeleridir. Ona göre, Amerika sadece güvenlii salamakla yükümlü deildir. Amerika’nn bir baka görevi de ülkede bar ve uzla havasn tesis etmektir. Allawi, yabanc ülkelerin Irak’n iç ilerine karmasna kar çkarken, öteden beri Irak’taki etkinlii yadsnamayacak olan ran’la da iyi ilikiler kurmaya gayret etmektedir. Sonuç itibariyle, ülke genelinde devlet otoritesini salayacak bir hükümetin, bir an evvel kurulmas Irak’n olduu kadar bu ülkenin yakn komular ile bulunduu bölgedeki bar ve istikrar açlarndan da yaamsal önem tamaktadr. SDE Yönetim Kurulu Bakan Yardmcs* Kamu Diplomasisi Kamu Diplomasisi, Türkiye ve Ortadou’ya Açlmak Türkiye’de kamu diplomasisinin Ortadou aya için en önemli sorun alanlarndan biri de üphesiz, Ortadou ülkeleriyle yakn ilikilere sahip ama devletle aras pek de iyi olmayan yine tam tersi devletle aras iyi olan ama Ortadoulu aydnlar, kanaat önderlerini küçümseyen ve bu bölgeye has düüncelere souk bakan Türkiyeli aydnlar arasndaki çelikidir. Dr. Kaan DLEK* K amu diplomasisi bir uluslararas ilikiler arac olarak, 11 Eylül 2001’de ABD’de yaanan saldrlardan sonra medya ve akademilerin youn olarak ilgilendii bir kavram haline geldi. Kamu diplomasisi kavramnn aslnda çok yeni bir fenomen olmaktan öte özellikle I. Dünya Sava yllarnda ABD d politikasnn en önemli uluslararas ilikiler arac olduu görülmektedir. Yine ayn ekilde kamu diplomasisi uygulamalarnn her ne kadar ABD’nin Birinci Dünya Sava srasnda balad genel kabul görse de, kamu diplomasisi daha önceki dönemlerde de uygulanmaktadr. Fransa’nn Prusya savanda ald yenilgiden sonra Fransz hükümeti bu savala sarslan imajn düzeltmek için 1883 ylnda Alliance Française adyla bir kurum kurmu ve bu kurum aracl ile Fransz dili ve edebiyatn Fransa dnda yaymay amaçlamtr. Bu süreçle beraber Fransz kültürünün yurtdndaki geliimi de Fransz diplomasinin uluslararas arenada vazgeçilmez araçlarndan biri haline gelmitir.1 I. Dünya Sava kamu diplomasisi uygulamalarnn ivme kazand bir dönemdir ve Almanya, talya ve özellikle de ABD kendi politika ve stratejilerinin propagandas için kamu diplomasisi uygulamalarn balatmlardr. 1917 ylnda Bakan W. Wilson “Commitee on Public Information” adl bir kurum oluturmu ve bu kurumun bana George Creel adl bir gazeteciyi getirmitir. Bundan sonra Creel Komitesi adn alan organizasyonun amac ABD’nin savataki amaçlarn uluslararas arenada bilinir ve tannr hale getirmektir.2 Souk Sava döneminde ise kamu diplomasisi dikkate deer bir önem kazanr. Bu dönemde kamu diplomasisi kavram baka halklarn kalbinin ve düüncelerinin kazanlmas olarak alglanr. 1950 ylna gelindiinde Souk Sava sürecinde ABD Bakan Truman amac komünistlere Bat düüncesi ve kirlerini anlatmak olan bir kamu diplomasisi kampanyas balatr. Kampanyann MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 75 Kamu diplomasisi, bir hükümetin kendi toplumsal ideallerini, kirlerini, kurumlarn, kültürünü ayn zamanda ulusal hedeerini ve hali hazrdaki politikalarn dier ülkelerin/hedef ülkelerin kamuoyunu etkilemek veya bunlar anlatmak için balatt iletiim sürecidir. amac komünizmin dünyada evrensel özgürlüü tehlikeye soktuu ve sürdürülen anti-komünist mücadelenin insanln kurtuluu için olduunu lanse etmektir.3 ABD’de yaanan 11 Eylül olaylar ayn zamanda uluslararas ilikilerde yumuak güç kullanm ve kamu diplomasisi uygulamalarn tekrar gündeme tamtr. Bu dönemde uluslararas güvenlik kavramlarnn gelimesi ve güvenlik alglarnn deimesi sonucu terörle mücadelede çözüm salamayan sert güç kullanm yerine, mücadelenin baka toplumlarn da bu mücadeleye inandrlmas ve karlkl etkileimden geçtiinin farkna varlm ve kamu diplomasisi uygulamalar yeniden uygulanmaya balamtr. Bu süreçte uluslararas güvenlik teorileri ve hükümetler bu gelimeyi göz önünde tutarak güvenlik ortamnn salanmas için sert gücün yerine yumuak gücü kullanmay seçmitir. Burada kamu diplomasisi ayn zamanda deien güvenlik alglarnn da bir sonucu olarak bugün en çok üzerinde durulan yumuak güç kon76 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 septi haline gelmitir. Kamu Diplomasisi Nedir ve Ne e Yarar? Dünyada iletiim alannda yaanan teknolojik gelimelere paralel olarak demokrasi, insan haklar, etnik ve dini kimliklere vurgu yapan politikalarn yaylmas ve serbest pazar ekonomilerinin gelimesi devletlerin dnda farkl uluslarn halklarn birbirleriyle yakndan iletiime geçen bir konuma getirdi. Uluslararas arenada kamuoyunun önemli bir konuma gelmesi, bir kavram olarak kamu diplomasisini de en çok üzerinde durulan bir kavram haline dönütürdü. Bugünün dünyasnda resmi politik ilikilerin artk ulusal hükümetlerden ziyade sivil toplum örgütleri ve aktörleriyle sk balar kurduu görülmektedir. Devletler düzeyinde sürdürülen geleneksel diplomasinin kamuoyunu hedef alan yabanc halklar düzeyinde diplomasiye doru bir dönüüm geçirdii açkça gözlenmektedir. Resmi politikalarn artk hükümetler aras görümeler yerine hükümetler ile dier ülkelerin halklar arasnda yaanan siyasi bir sürece dönütüü görülmektedir.4 Geleneksel diplomasi üst düzeydeki hükümet görevlileri arasnda “farkl uluslarn hükümetleri arasnda siyasi iliki kurmak suretiyle d siyasetin hayata geçirilmesi” olarak tanmlanrken5 ve geleneksel diplomasi genellikle örtülü bir biçimde cereyan ederken deien gelien iletiim teknolojileri ve halklar aras diyalog ortam diplomatik paradigmalarn da deimesini salad. Bu gelimeler hükümetler aras diplomasinin deimesine ve devlet odakl diplomasi yerine halklar hedef alan bir diplomasi ekline dönütü. Uluslararas arenada teknolojik gelimeler ve güvenlik konseptlerinin deimesine paralel olarak gelien diplomaside kamu diplomasisi kavram öne çkt. Geleneksel diplomasiden farkl olarak kamu diplomasisi dier ülkelerin kamuoyunu etkilemeye çalr. Kamu diplomasisi, bir hükümetin kendi toplumsal ideallerini, kirlerini, kurumlarn, kültürünü ayn zamanda ulusal hedeerini ve hali hazrdaki politikalarn dier ülkelerin/hedef ülkelerin kamuoyunu etkilemek veya bunlar anlatmak için balatt iletiim sürecidir. Kamu diplomasisi kavram ilk olarak 1965 ylnda Tuft Üniversitesine bal olan Edward Murrow Merkezi’nin bakan olan Edmund Gullion tarafndan kullanlm ve tanmlanmtr. Gullion, kamu diplomasisini; “kamuoyu tutumlarnn d ilikiler ve politika oluumunda ve yürütmesindeki etki” olarak tanmlar. Kamu diplomasisi, geleneksel diplomasisinin dnda dier ülkelerdeki kamuoyunun etkilenmesi, bilginin ve düüncelerin ak, ülkelerdeki çkar gruplaryla kanaat önderlerinin etkileimi gibi uluslararas ilikilerin farkl yönlerini içerir.6 Kamu diplomasisini uluslararas ilikilerde en iyi kullanan ABD’ye göre kamu diplomasisi; yabanc kanaat önderleri ve aktörleri bilgilendirmek, yaknlatrmak ve etkilemek, baz özel ulusal politikalarla d ilikilere yönelik stratejiler ve toplumsal konular için karlkl sayg ve anlay çerçevesinde temelde güvene dayanan bir iliki a kurmak ve etkileime geçmektir. Genel hatlaryla, kamu diplomasisinin ana krinin dier halklarn, dolaysyla hükümetlerinin düüncelerini ve bak açlarn etkileyebilmek için dorudan iletiime geçmek olduu ve bir ülkenin politikalar, eylemleri, ekonomik ve politik sistemleri hakknda olumlu bir imaj oluturma çabas olduu söylenebilir. Kamu diplomasisi, bir hükümetin baka bir ulusun halkn, kanaat önderlerini ve aydnlarn, kendi ulusal politikalar için avantaja dönütürmek amacyla etkilemeye çalmasdr.7 Hans Tuch’n tanmyla “kamu diplomasisi, hükümetlerin kendi ulusunun politikalarn, düüncelerini ve ideallerini, kurumlar ve kültürlerini, ulusal hedeerle güncel politikalarn baka halklara anlatmay amaçlayan bir iletiim sürecidir.”8 Ayrca, kamu Türkiye’nin Ortadou’ya yönelik kamu diplomasisi uygulamalar için bölge dillerini bilen uzman, akademisyen, aratrmac ve gönüllülerin saysnn artmas için bölge dillerinin örenilmesinin tevik edilmesi, bu dillerin örenilmesi için üniversiteler dnda kurumlarn kurulmasna destek verilmesi gerekmektedir. diplomasisinin çift yönlü olduu da unutulmamaldr. Zira baka halklarla iletiim ve etkileime geçebilmek için o halklarn dillerini, kültür ve uygarlklarn yakndan tanmak gerekir. Gifford Malone, “eer kendi toplumumuzu ve politikalarmz anlatmak istiyorsak öncelikle iletiime geçmek istediimiz halkn kültürünü, tarihini, psikolojisini ve özellikle de dilini örenmeliyiz”9 diyerek kamu diplomasisinde yaanan bu çift yönlü etkileimin altn çizmektedir. Bugün gelinen noktada kamu diplomasisi ülkelerin yumuak güç kullanm konusunda en etkin arac olarak uluslararas ilikilere yön vermektedir. Kamu diplomasisi, günlük iletiim yani açk medya stratejisi, stratejik iletiim10 ve karlkl uzun vadeli ilikilerin gelitirilmesi boyutlaryla öne çkmaktadr. Burada kamu diplomasisinin en önemli boyutu uygulama sürecinde uzun süreli ilikilerin gelitirilmesidir. Bu iliki- ler kilit rollerdeki kanaat önderleri ve toplumsal aktörlerle uzun bir zaman dilimi içinde çeitli eitim, öretim, toplant ve organizasyonlarla medya aracl ile kurulur ve gelitirilir.11 Geleneksel kamu diplomasisi hükümetler aras ilikiler kurularak yürütülürken, yeni kamu diplomasisi konsepti bir yandan hükümetler aras diplomasiyi dier taraftan youn bir ekilde toplumlarda resmi olmayan organlar tarafndan yürütülmektedir. Toplumda öne çkan bu organlar, sivil toplum kurulular, medya kurulular, dernekler, özel ve kamu irketleri olabilmektedir. Yumuak güç kullanmn öngören yeni kamu diplomasisi, çok yönlü iletiimi, bilgi yönetimiyle karlkl etkileimi ve teknolojik imkanlarla e-imaj süreçlerini içermektedir. Kamu Diplomasisi ve Türkiye Yakn döneme kadar geleneksel Türk d politikas, uluslararas ilikilerde Türkiye’nin jeopolitik konumunu dikkate alan, Atatürkçü ilkeleri ve özellikle de milliyetçilii benimsemi ve onun pragmatizminden beslenen bir perspektife sahiptir.12 Batllama sürecini önceleyen Türk d politikas Souk Sava yllarnda komünizmden korunmay düstur edinmiken 1990’larn banda yaanan hzl küresel deiime de ayak uydurmaya çalm ve bu balamda Türk d politikas, çok baarl olmasa da “çok boyutlu” olarak adlandrlabilecek d politika stratejisi izlemeye balamtr. Souk Sava yllarnn sona ermesi ve uluslararas arenada yaanan gelimelere paralel olarak Türkiye de demokratikleme, çoulculuk, sürdürülebilir kalknma, etnik ve dini kimliklerin politik arenada varlk göstermesi, insani gelime ve kültürler arasnda karlkl anlay, uyum ve hogörünün tesisi gibi konular d politika gündemine alm ve özellikle komu ülkeleriyle bu eksenlerde ilikilerini yeniden tesis etme yoluna girmitir.13 Türk D Politikasnda bu süreç 1980 ylnda yaan askeri darbe süreci sonras gerçekleen ilk genel seçimlerde hükümeti kuran Turgut Özal döne- minde gelimeye balam ve 2002 ylndan sonra AK Parti döneminde büyük bir ivme kazanmtr. Özelikle 2002 ylndan sonra Türkiye’nin d politika üretmesinde Dileri bakanl bürokratlar ve diplomatlarnn dnda akademisyenlerin yer almaya balamas yeni Türk d politikasnn olgunlaarak kuramsal bir çerçeveye oturmasn salamtr. Bu balamda yeni Türk d politikas bölgesinde ve uluslararas arenada yaanan gelimelere proaktif tavr sergileyen ve özellikle de barçl söylemler gelitirerek çözüm üretici inisiyatier ortaya koyan bir konuma gelmitir.14 Türk D Politikasnn kazand bu ivmenin ihtiyaç duyduu en önemli unsur da hiç üphesiz yumuak güç kullanmn öngören kamu diplomasisine ayn oranda ivme kazandrmasdr. Özellikle de uzun yllar Souk Sava yllarnda NATO devlet yapsndan kaynaklanan Ortadou, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle olan zayf ilikilerin gelitirilmesi için kamu diplomasisi uygulamalarn bildik askeri ve istihbarat odakl psikolojik harekât tarzndan öte yöntemlerle yeniden canlandrmas gerekmektedir. Son dönemde Türkiye’nin d politikada eski dönemlere göre çok boyutlu ilikiler kuran, d kamuoyunu önemseyen, daha aktif ve daha dinamik bir d politika izlendii de görülmektedir. AK Parti döneminde Ahmet Davutolu’nun da açk etkisi ile doruk noktasna ulaan bu süreçte Türkiye, medeniyet orta ve ortak kültürü barndran doulu komularyla etkileime geçmek için uygun zeminler yakalamtr. Davutolu'na göre, Türkiye’nin uluslararas arenada daha etkin ve baarl olabilmesi için Cumhuriyet öncesi tarihini, özellikle de Osmanl mparatorluu'nun farkl kültür ve dinlere sayg duyarak çok çeitli halklar içine alma becerisini daha iyi anlamas gerekmektedir.15 Bu balamda oluturulacak bir d politika vizyonu ise tarihe, kültüre ve felsefeye baklarak gelitirilebilir. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 77 Türkiye’nin d politikasnn Davutolu’nun ortaya koyduu konseptlere uygun kamu diplomasisi uygulamalar gelitirme aamasna geldii görülmektedir. Bu süreçte elde edilecek vizyonla kültürel kodlar önceleyen yumuak gücün ön plana çkarlmas, kültürel diplomasiyi öne çkaran bir prol izlenmesi, Türkiye’ye yakn komularyla uluslararas arenada saygnlk kazandraca gibi olumlu bir imaj ve kamuoyu olumasna da katk salayacaktr. Dier taraftan d politikada böyle bir politika izleyen Türkiye, kendi içinde Kürt Sorunu gibi iç sorunlarn da çözebilecek imkanlar yakalayabilecek ve bu yönde oluan olumsuz imajlar da ortadan kaldrarak d politikada daha da etkin bir hale gelebilecektir. Türkiye, yeni iç ve d politika vizyonu karsnda eski kamu diplomasisi yöntemlerinin kullanlamayaca da derinden anlayarak, yeni d politika vizyonuna uygun kamu diplomasisi tesis etmeye çalmaktadr. Bu yeni dönemde Türkiye’nin hedef bölgelerinin banda Ortadou gelmektedir. Kültürel kodlar ortak medeniyet mirasyla çok yakn oldu- 78 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 u bu bölge ayn zamanda yakn tarihinde hafzasndan silmeye çalt kimlikleri barndrmas açsndan da bir o kadar uzak kald bir corafyadr. Türkiye yeni d politika algsnda Ortadou’ya büyük önem atfetmesine ramen kadim kültür ve medeniyet havzasna yaknlamak için bir o kadar da zorluklarla karlamaktadr. Kamu Diplomasisi ve Ortadou AK Parti döneminde d politikann en önemli söylemi olarak öne çkan komularla sfr sorun politikasnn Ortadou’da devletler baznda ciddi etkileri olduu görülmektedir. AK Parti’den önceki dönemlerde de önemi anlalan ve Ortadou ülkelerine açlm gerekli gören d politika anlaynn bu süreçte en önemli sorunu, bu politikalar uygulayabilecek d politika bürokrat ve diplomatlarnn kültürel kodlarnn yetersizliiydi. D politikada etkin ahslarn dünya alglar, bak açlar ve kurum kültürü, özellikle Ortadou’yu derinden kavramaya yetmiyordu. Din-Politika ilikilerinin yani dini politiin egemen olduu bir coraf- yada seküler tavr sergilemeyi bir misyon olarak gören bürokrat ve diplomatlar, bu dünyadan çok uzak kalmaktayd. Oysa bugünkü AK Parti hükümetinin, d politika ideologu ve pratisyeni Dileri Bakan Ahmet Davutolu’nun dil ve içerik kazandrd bir eksende16, bürokrasi d, siyasal, iktisadi ve kültürel iliki alarn derinlikli bir biçimde d politikaya katk yapar konumda devreye sokulduu görülmektedir. Davutolu, d politika algsnda özellikle Ortadou, Kafkasya ve Orta Asya ile Afrika ülkelerinde Türkiye Dileri’nin kültürel kodlardan yoksun kurumsal yetersizlii yerinde görerek Türkiye’nin yeni d politikasna idari makamlarn dnda da alan tand görülmektedir. Bu süreçle Türkiye’nin, bölgesel etkinliini çok ksa sürede artrd ve bölgesinde olduu kadar uluslararas arenada da yakndan izlenen bir ülke konumuna geldii açkça görülmektedir. Bu süreç Türkiye’nin kamu diplomasisi alannda att en önemli ilk admlar olarak da görülmelidir. Davutolu, Dileri Bakanl’nn tekelinde olan d politika ve d ilikiler süreçlerini bakanlk dna da tayarak, özellikle çkar odakl, pragmatik ve rasyoneliteyi önceleyen yeni d politika uygulayclarnn ortaya çkmasna zemin hazrlad. Davutolu’nun bu giriimleri öncelikle Ortadou corafyasnda hemen olumlu geri dönüleri ald ve Türkiye’nin kadim kültür ve medeniyet havzasna geri dönüünde etkin rol oynad. Bu dönemde Türk d politikasnda yaanan gelimelere paralel olarak medya alannda da önemli deiimler yaand ve Türkiye’de çok dilli ve çok kültürlü yaynclk ivme kazand. Türkiye’nin önemli bir kamu diplomasisi arac haline gelen TRT çok dilli yaynlar, Ortadou halklarna ulamaya balayarak, Türkiye’nin yeni imajna katk yapt. Ayn ekilde son yllarda THY’nin Ortadou ülkelerine youn olarak balatt uçular ve bu uçular srasnda Türkiye’nin tantmna yönelik giriimleri de ülke tantmn destekledi. Tüm olumlu gelimeler yannda Türkiye’de bu süreçlerin önünde duran ciddi sorunlarn da bulunduunu göz ard etmemek gerekmektedir. Özellikle, Türkiye’nin bölgesel ilikilerinde daha önceki dönemlerde “sorun çkar” mantyla snrl tutulan Ortadou ilikilerinden ne gibi çkarmlar ve hedeere sahip olduu netlik kazanmas gerekir. Hükümet kamu diplomasisi alannda Ortadou’ya yönelik giriimlerde bulunurken öncelikle Türkiye’nin nasl bir devlet olacana ve bölgesinde neyi temsil ettiine ve neyi talep ettiine karar vermesi öncelikli admlarn banda gelmektedir. Zira Türkiye’de yaanan iç gelimeler baz çevrelerce devrim olarak nitelenirken baz çevrelerce yozlama olarak görülmektedir. Türkiye bu noktada yeni vizyonunu hem iç kamuoyunda ekillendirme ihtiyac duyarken bu süreçleri bölgesel kamu diplomasisine de yanstmaktan kaçnamamaktadr. Türkiye, dier uluslararas güçler gibi bölgesinde hegemonik bir güç mü olmak istiyor? Ya da en azndan bölgesinde belli alanlarda muhatap alnan ve görülerine önem verilen yar-hegemonik bir güç mü olmak istiyor? Tüm bu sorulara verilecek yantlar Ortadou’ya yönelik kamu diplomasisinin yönünü belirleyecektir. Türkiye’de kamu diplomasisinin Ortadou aya için en önemli sorun alanlarndan biri de üphesiz, Ortadou ülkeleriyle yakn ilikilere sahip ama devletle aras pek de iyi olmayan yine tam tersi devletle aras iyi olan ama Ortadoulu aydnlar, kanaat önderlerini küçümseyen ve bu bölgeye has düüncelere souk bakan Türkiyeli aydnlar arasndaki çelikidir. Türkiye’de aydnlar, kanaat önderleri arasnda var olan bu çeliki toplumun baz kesimlerinde de bulunmaktadr. Yani Türkiye kendi toplumsal gruplarn da Ortadou politikalar ve stratejileri konusunda kazanmak için öncelikle iç kamu diplomasisine ihtiyaç duymaktadr. Türkiye’nin Ortadou’da izleyecei kamu diplomasisi önünde duran belki de en önemli sorun Türkiye’deki çok az aydn, yazar, sanatç, akademisyen ve aratrmacnn Ortadou dillerini bilmeleridir. Kamu diplomasisinin en önemli araçlar olan sivil toplum örgütlerinin hedeerinde Ortadou olmamas da bu alanda önemli bir açk olarak karmza çkmaktadr. Yine Türkiye’nin Ortadou’da izleyecei kamu diplomasisinin en önemli handikaplarndan birisi de bu bölgeyle yakn ilikileri olan kimlik olarak dini eilimleri nispeten güçlü muhafazakâr gruplarn, sivil toplum örgütleri ve aydnlarn baka dinler ve mezhepler konusunda (özellikle bölgedeki etkin güç iilik) yeterli bilgi ve müsamahaya sahip olmamalardr. AK Parti hükümetinin Ortadou aç- lmnda ve kamu diplomasisi stratejilerinde iç politikaya dönük olarak önüne çkabilecek bir dier sorun alan da “Türkiye’deki geçerli Laiklik anlay” olmas muhtemeldir. Zira Ortadou’da dini politiin öne çkt ve teopolitik yaklamlardan uzak siyasetlerin ksa vadede tutunmasnn zor olduu görülmektedir. Ortadou’da teopolitik yaklamlar sergilemek durumunda kalacak bir Türkiye’nin iç politikada da özellikle cumhuriyetçi ulusal gruplarn uygulayaca basklara maruz kalabilecei düünülebilir. Bu gruplarn iç politikada hükümetin elini zayflatma çabalarnn bölgesel politikalarla d politika açlmlarna da uzanmas durumunda Ortadou’ya yönelik kamu diplomasisinin de sert bir muhalefetle karlamas mümkün gibi görünmektedir. Tüm sorun alanlar ve zorluklara ramen Türkiye’nin deien küresel dengeler ve uluslararas konjonktürel hesaplar karsnda Ortadou ülkeleriyle ve toplumlaryla yakn ilikiler gelitirmesi gerektii ortadadr. Bunun mantkl bir tutum olduu konusunda Türkiye’deki tüm gruplarn ayn düündüünü ama yöntemler ve açlmlarn biçimiyle ilgili tarz farklar olduunu görüyoruz. Ortadou ülkeleriyle dengeli ilikiler gelitirmeyi, çkarlarn koruyabilen ve ayn zamanda Batl güçlerle de entegre politikalar izlemeyi amaçlayan Türkiye’nin d politikada uygulayaca kamu diplomasisinin en önemli ayan kendisinin kadim kültür ve medeniyet havzas Ortadou’nun oluturduu tartmasz kabul edilmektedir. Burada Türkiye’nin Ortadou’ya yönelik kamu diplomasisi için baz önerilere yer verilecektir. Türkiye’nin Ortadou’ya yönelik kamu diplomasisi uygulamalar için u önerileri sralayabiliriz: - Öncelikle Türkiye’nin Ortadou’ya yönelik kamu diplomasisi uygulamalar için bölge dillerini bilen uzman, akademisyen, aratrmac ve MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 79 gönüllülerin saysnn artmas için bölge dillerinin örenilmesinin tevik edilmesi, bu dillerin örenilmesi için üniversiteler dnda kurumlarn kurulmasna destek verilmesi. - Ortadou’da ortak kültürel kodlardan yararlanarak toplumlar aras diyalogu canlandrmak ve Ortadoulu gençlerin Türkiye’yi kefetmesi için Arapça, Farsça, Urduca gibi çeitli dillerde yayn yapan aktüel internet sitelerinin oluturulmasna destek verilmesi. - Ortadoulu gençlerin Türkiye’de eitim-öretim hayatlarn devam ettirmeleri için tevik programlarnn hazrlanmas, çeitli burslarla birlikte ülkeler aras eitim-öretim kurumlar arasnda deiim programlarnn ivedilikle hayata geçirilmesi. - Türkiye’de Kamu Diplomasisinden sorumlu devlet yetkililerine dorudan ulam, soru ya da mesaj iletilmesini salayacak sanal ortamlarn oluturulmas. - Radyo, televizyon, gazete gibi geleneksel medya organlarnn Ortadou ülkelerine yönelik faaliyetlerine katk yaplmas ve bölge dillerinde yayn yapan kamu medya organlarnn dnda özel sektörde bu alanda çalacak medya organlarnn oluturulmas. - Ortadou’ya yönelik çalmalar yürütecek sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi. - Ortadou ülkelerinde resmi ve gayr resmi iletiim kanallaryla kanaat önderleri, aydnlar, gazeteciler, yazarlar ve sanatçlarn tespit edilmesi ve bu gruplarn çeitli organizasyonlarla Türkiye’ye getirilmesi ve bu gruplarla sivil inisiyatin öncelenecei iletiimi toplantlar, mülakatlar, seminerler ve münazaralar gibi organizasyonlarn tevik edilmesi ve var olan organizasyonlarn desteklenmesi. - Kriz durumlarnda kamu diplomasisi yetkililerinin Ortadou’ya yönelik çalmalar yürüten tüm sivil toplum örgütlerini, aratrmac, akademisyen ve aydnlarn en doru biçimde bilgilendirilmesi ve yaanan gelimelerle ilgili gerekli enformasyonun salanmas. - Türkiye’nin kamu diplomasisi uygulamalarn ölçecek ve gelitirecek mekanizmalarn oluturulmas. - Dileri Bakanl’nn tüm diplomatlar ve elçiliklerde görevli olan temsilcilerinin kamu diplomasisi eitiminden geçirilmesi. - Türkiye’deki üniversitelerde kamu diplomasisinin çallabilecei programlar açarak, bu alanda akademisyen yetitirilmesinin salanmas. - Kamu diplomasisinin, sadece kriz ortamlarnda kullanlacak bir yöntem olmad aksine sürekli devam eden uzun süreli bir d politika arac olduu yönünde farkndalk oluturulmas. - Tüm bu süreçlerin sivil topluma braklmas ve stratejik yönetim için Kamu Diplomasisi Koordinatörlüünde etkin proje birimi kurulmas, ayrlacak fonlarn sivil toplum örgütlerince kullanlabilecei mekanizmalarn hayata geçirilmesi. - Türkiye’nin tüm komu ülkelerle birlikte Ortadou halklarna yönelik ABD’de uygulanan “Green Card” benzeri uygulamalar balatmas. - Türkiye’de bugün gelinen politik yeni vizyon çerçevesinde kar muhalefet edilen iç dinamiklerin ve bunun yansmalar olan medya ürünleriyle kültürlerin Ortadou’ya ihraç edilmesinden kaçnlmas. Tüm uluslararas güçlerin hedende olan bir bölge olarak Ortadou’da Türkiye’nin kamu diplomasisi alannda zorluklarla karlaaca ortadadr. Özellikle Batl ülkelerle ilikilerini Ortadou ülkeleriyle gelitirecei ilikiler ekseninde dengeli yürütmesi hayati öneme sahip Türkiye için jeopolitik avantajlar, ayn zamanda farkl boyutlaryla tehditler de içermektedir. Ama Türkiye’nin Kamu Diplomasisinin, bu tehditleri önceden alglayan bir yapyla tehditleri frsata dönütürecek potansiyel güce sahip olduunu cesaretle anlamak gerekir. SDE Uzman* 1. Joseph S.Nye Jr, “Public Diplomacy and Soft Power”, The Annals of American Academy of Political and Social Science, Vol. 616, No. 94, 2008, s.96 2. Anna Tiedeman, “U.S. Public Diplomacy in Middle East”, Seminar on Geography, Foreign Policy and the World Order, Mays 2004, s.84 3. age, s. 9 4. Carl Botan, Vincent Hazleton (haz.), Public Relations Theory, London, LEA, 2006, s. 436 5. Tiedeman, s.4 6. The Neaman Document, A Study on Israeli Public Diplomacy, Mart 2009, s. 26; What is Public Diplomacy? The Edward R. Morrow Center of Public Diplomacy, Bkz: etcher.tufts.edu/murrow/public-diplomacy.html (eriim 16 Nisan 2010) 7. Evan POTTER, Canada and the New Public Diplomacy, Discussion Papers in Diplomacy, Netherlands Institute of International Relations, 2002, s.3 8. Hans N. TUCH, Communicating With the World: U.S. Public Diplomacy Overseas, New York, St.Martin’s Press, 1990, s.3 9. Gifford MALONE, Political Advocacy and Cultural Communications: Organising the Nation’s Public Diplomacy, Lanheim University of America, 1988, s. 12 10. Tiedeman, s.7: “Stratejik iletiimde önemli olan tutarll salamaktr. Bunun içinse, stratejik mesajn ya da iletilmesi amaçlanan temann, medyann tüm unsurlar tarafndan yaylmas gerekmektedir. Stratejik mesajlar genelde seri halinde devam eden olaylar ve mesajlar aracl ile güçlendirilir ve yaylr. Dolaysyla, mesajn sürekli ve tutarl olmas en kritik noktalardan birisidir.” 11. Nye Jr. s.102 12. Birol Akgün, “Türk D Politikas ve Uluslar aras Örgütler”, Akademik Ortadou, Cilt 3, Say 2, Mart 2009, s.4 13. Tayyar Ar, “Uluslar aras likiler ve D Politika”, Alfa Yaynlar, stanbul, 2006, s.82 14. Akgün, s.3 15. Richard Falk: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=891660&title=yorum-richard-falk-turkiyenin-sansi-ahmet-davutoglu (Eriim tarihi 16.04.2010) 16. Bkz. Ahmet Davutolu, “Türk D Politikasnda Stratejik Teori Yetersizlii ve Sonuçlar” Yeni Türkiye, Yl 1, Say 3, Mart-Nisan 1995, s.497-501. 80 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 Afganistan Kabil-Washington Hattnda Gerginlik ve Çözüm Araylar Afganistan’n meru hükümetinin banda olan Karzai’nin bask altna alnarak Batllarn isteklerinin Afganistan’da sorumsuzca uygulanmas, hükümetin halk nezdinde itibarn yok ederek ve otoritesi de zayayarak, pek çok bölgede militanlarn mevzi meruiyet ve prestij kazanmasna yol açmaktadr. K arzai’nin bakanlk koltuuna tek aday olarak yerlemesi ve gerek ülke içi gerek dndaki muhalif giriimlerin baarszlkla sonuçlanmasnn ardndan, son dönemde Karzai’nin ve ailesinin hedef alnd, Bat merkezli medya kampanyalar, Batl diplomatlar ve temsilcilerinin sistematik olarak Karzai’yi ypratma giriimleri ve youn propaganda faaliyetleri dikkat çekmektedir. Karzai ve Bat arasnda yaanan sözlü sürtümeler beraberinde pek çok soruyu da getirmi, bir yandan Karzai’nin Afganistan’daki Bat çkarlarn korumak için yeterli bir aday olup olmad, dier yandan da Karzai’nin görevi brakmasyla yerinin nasl doldurulaca üzerinde en çok düünülen ve tartlan konular oluturmaktadr. 20 Austos 2009’daki bakanlk seçimlerine kadar, NATO operasyonlar srasnda yaanan sivil kayplar dnda, Batllarn Afganistan’daki uygulamalarna ar eletiriler getirmekten kaçnan Karzai, bu tarihten sonra karlat youn bask ve suçlamalar karsnda sessizliini koruyamamtr ve Bat’da tepkiyle karlanan açklamalarda bulunmaktadr. Karlkl suçlamalar ve bu atmosferle birlikte doan gerilimin ardndan, ABD taraf yerinde bir karar alarak geri adm atm ve Karzai’yi her koldan hedef alan bask hamlelerini yavalatm gibi gözükmektedir. Karzai Üstünde Artan Bask ve Karzai’nin Destek Araylar 20 Austos 2009 tarihli Afganistan devlet bakanl seçimlerinin ardndan ikinci kez bakanlk koltuuna geçen Hamid Karzai, 1 Nisan 2010’da Afganistan Bamsz Seçim Komisyonu’nda yapt konumasnda, seçimlerde “büyük hile” olduunu kabul etmi, ancak bu hilenin Afganlar tarafndan yaplmadn söylemiti. Karzai, bata BM Genel Sekreter Yardmcs Peter Galbraith ve AB gözlemcilerinin bakan Fransz General Philippe Morillon olmak üzere BM ve AB yetkililerini seçimlerin ikinci tura kalmas için seçim sürecine müdahale etmekle itham etmiti. Karzai, seçimler srasnda terör olaylar üzerinden tehdit edildiini açklamasnn yannda, yabanclar tarafndan muazzam bask altnda kaldn, baz büyükelçiliklerin komisyon üyelerine rüvet dahi teklif ettiini iddia etmiti. Ayrca Karzai, Batllar kendi otoritesini hiçe saymakla ve Afganistan’da ‘kukla’ bir hükümet kurmaya çabalamakla suçlamt. Karzai’nin bu ifadelerinin Obama’nn 28 Mart tarihli sürpriz Afganistan ziyaretinden birkaç gün sonra ve ABD’nin Karzai yönetimini korumak adna Afganistan’a 50 bin asker gönderme plannn karar aamasnda söylenmi olmas önemliydi. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 81 Karzai, seçimler srasnda terör olaylar üzerinden tehdit edildiini, yabanclar tarafndan muazzam bask altnda kaldn, baz büyükelçiliklerin komisyon üyelerine rüvet dahi teklif ettiini iddia etmiti. Ayrca Karzai, Batllar kendi otoritesini hiçe saymakla ve Afganistan’da ‘kukla’ bir hükümet kurmaya çabalamakla suçlamt. Gerilimli balayan Nisan aynn ikinci gününde, Karzai ile Hillary Clinton arasnda bir telefon görümesi gerçeklemi, erken diyalog yoluyla problemlerin çözülmesini hedeeyen bu giriim, Nisan ay boyunca yaanacak gerginliklerin devam etmesinden anlalaca gibi, baarszla uramt. Afganistan Hükümeti sözcüsü Vahid Ömer, son haftalarda Karzai’nin sarfettii Bat kart sözlerin Afganistan-Bat ilikilerindeki genel gidiat yanstmadn ve Kabil-Washington arasndaki iyi ilikileri etkilemeyeceini vurgulamt. 4 Nisan’da Kandahar’da gerçekletirilen toplantya, Güney Afganistan’da önde gelen 2 bin kiiyle beraber Karzai, Afganistan savunma bakan, içileri bakan yardmcs, istihbarat genel müdürüyle birlikte NATO kdemli sivil temsilcisi Mark Sedwill ve General Stanley Mc Chrystal de katlmt. Karzai toplant srasnda El Kaide örgütü ile 82 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 ba olmayan Taliban mensuplarna seslenmi ve Afganistan’daki bar sürecine katkda bulunmalar çarsnda bulunmutu. Ayrca toplant srasnda Karzai, önümüzdeki aylarda toplanmas kararlatrlan Loya Jirga’ya Kandahar’dan temsilcilerin de katlmasn istemiti. Karzai, Afganistan’n kendi ayaklar üstünde durmas için milletin kendi cumhurbakanna ve hükümetine itimat etmesi ve kendinden görmesi gerektiini vurgulamt. Bu noktada Karzai’nin iç kamuoyundan ve ülkesinin önde gelen liderlerinden destek aray içinde olmasnn yannda, Haziran aynda balamas planlanan NATO’nun Kandahar operasyonunu engellemek, eer bunda baarsz olursa ikinci seçenek olarak operasyonu gerçekletiren kuvvetlere mukavemet gösterilmemesini hedeemi olabilir. Kandahar’dan sonra Kuzey Afganistan’daki Kunduz vilayetini ziyaret eden Karzai, Kandahar’da kulland ifadeleri burada da sarfetmi ve Kandahar’da hedeediklerini Kunduz’da da hedeemi olabilir. Karzai, halkla olabildiince iç içe olmak ve toplantlarda dile getirdii sözleriyle çelimeyen bir tutum sergilemeye çalmaktadr. tavrla isyanclarn “ulusal direni hareketi” olarak meru bir kisveye bürünmesine neden olmakla suçlamt. Karzai’nin Afganistan’daki destek turlarnn ardndan, 6 Nisan’da Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs tarafndan Karzai’nin Mays aynda Washington’a yapaca ziyaretin iptal edilebilecei açklamasnn yaplmas, gerilimi trmandran dier bir unsur olmutur. Gerilim, Afganistan’n stikrarn Olumsuz Etkiliyor Afganistan’n meru hükümetinin banda olan Karzai’nin bask altna alnarak Batllarn isteklerinin Afganistan’da sorumsuzca uygulanmas, hükümetin halk nezdinde itibarn yok ederek ve otoritesi de zayayarak, pek çok bölgede militanlarn mevzi, meruiyet ve prestij kazanmasna yol açmaktadr. Nitekim Beyaz Saray’dan gelen uyarnn ardndan, 8 Nisan’da Karzai koalisyon güçlerini, sergiledikleri igalci D basklarn Afganistan iç siyasetine de birtakm olumsuz yansmalar olmaktadr. 10 Nisan’da 60 parlamento üyesiyle bir araya gelen Karzai, teklif ettii yeni seçim yasasn reddeden üyelere sert tepki göstermiti. Reddedilen teklif, üyeleri Birlemi Milletler Afganistan Yüksek Mahkemesi ve Afganistan Bamsz nsan Haklar Komisyonu tarafndan atanan Seçim ikâyet Komisyonu’nun, tüm üyelerini atama hakknn Karzai’ye verilmesini öngörüyordu. (Afganistan Seçim ikayet Komisyonu 5 üyeden olumaktadr. Bu 5 üyeden 3’ü yabanc, 2’si ise Afganlar arasndan atanmaktadr. Karzai, kanun düzenlemesi ile tüm üyelerin Afganlar arasndan atanmasn talep etmektedir.) Talebin reddedilmesinin ardndan, Karzai mecliste yapt konumasnda ret kararnda yabanclarn eli olduunu, ardndan Bakanlk Saray’nda konu ile ilgili bir dier açklamasnda bu basklar devam ettii takdirde siyaseti brakacan ve Taliban’a katlacan açklamt. BM Genel Sekreteri Ban Kimoon’un Mart aynda Güvenlik Konseyi’ne sunduu raporda, 2001 ylndan itibaren Afganistan’a yaplan tüm uluslararas yardmlarn yüzde 80’inin Karzai hükümetinin eline geçmedii ve Kabil yönetiminin öncelikli olarak ele almak istedii sosyal hizmetler, güvenlik vs. alanlarda kullanlmadn ortaya koymutu. 30 Kasm 2009 tarihli ‘Donor Financial Rewiev’ balkl rapora göre, 2001 ylndan itibaren yaplan yardmlar 62 milyar dolar bulmakta ve yine bu rapora göre Afganistan’da kii bana verilen yardm miktar bin 241 dolara ulamaktadr. Oysa 2007, 2008 ve 2009 yllarndaki kii bana düen tahmini deer deimemi ve 800 dolar civarnda kalmtr. Amerika kaynakl yeni aratrmalara göre, Afganistan’dan sadece Dubai yönünde günlük 6 milyon Sterlin kaçak olarak çkartlmaktadr. Bunun da ylda 2,3 milyar Sterlin yapt ve bu rakamn sadece Kabil havaalanndan çkartld hesaba katldnda, Afganistan ve Pakistan yaplan kaçakçln miktar kesin olarak bilinememektedir. Sözkonusu kaçakçlk haberleri dikkat alndnda, dünya ülkelerinin Afganistan’a yapt maddi hibelerin kaçta kaçnn Afganistan halkna ulat sorunu kafalar kurcalamaktadr. Afganistan’da merkezi otoritenin salkl biçimde ilemediinin en somut göstergesi olan ekonomik alanda bile bu derecede yolsuzluun yaanmas ve tüm faturann Afganistan hükümetine kesilmesi; danmanlarnn ve medyann Obama’y nasl yanl yönlendirdiini ve Karzai’nin Bat’dan yabanclatrldn ortaya koymaktadr. (Obama’nn Afganistan Özel Temsilcisi Richard Halbrooke ile Karzai arasnda seçimlerden iki ay sonra yaanan tartma ve Halbrooke’un Karzai tarafndan bizzat ‘kap d’ edilmesi, Obama’nn danmanlarnn Karzai aleyhinde lobi yapmasn açklayan örneklerden yalnzca birisidir.) NATO operas- yonlarnda yaanan sivil kayplara dönük aratrmalarn sonuçsuz kalmas, ABD’nin Afganistan hukuk sisteminden bamsz cezaevi ve üpheli sorgulama uygulamalar, Karzai’nin iç ve dta kazand prestiji sarsmakta ve kazanmlarn etkisini snrlamaktadr. Seçim sonuçlar ve Afganistan ikayet Komisyonu üzerinden balatlan gerginlik artarak devam ettii süreçte, Karzai’nin görevden alnmasn teklif ettii öne sürülen, üstleriyle seçim yolsuzluklaryla nasl ba edilecei konusunda büyük bir tartmaya giren ve görevinden alnan BM Afganistan özel temsilcisi yardmcs Peter Galbraith, Bat’nn Afganistan’daki kuvvetlerini geri çekmekten baka ihtimali olmadn u ekilde dile getirmiti: “Önemli olsa da sonu gelmeyecek bir görev için asker göndermek anlamsz. syanclarla mücadelede baarl olmak için güvenilir bir yerel ortaa ihtiyaç var.” Yerel ortak kavramndan anlalan kukusuz Afganistan’da kurulmas planlanan Bat yanls sivil hükümet olmasna ramen, Bat’nn bu makamda görmek istedii ismin Karzai olup olmad tartma konudur. ras kamuoyundan gördüü destei asgari düzeye çekmek için; maddi temellere dayanmayan ve iftira niteliine bir takm ifadeler kullanmt. MSNBC Televizyonu’na verdii bir röportajda Peter Galbraith, Karzai’ye “dengesiz, ar duygusal” gibi yaktrmalarda bulunmu ve kendisini uyuturucu bamls olmakla itham etmiti. Galbraith, Bakan Obama’ya da Karzai’nin resmi görevli atama yetkilerinin kstlanmas çarsnda bulunmutu. Bu açklamadan sonra ABD kaynaklar, Galbraith’in açklamasnn temelsiz ve akld olduunu, ABD-Afganistan ilikilerini olumsuz etkileyen nitelikte olduunu açklamlardr. Ayrca Kabil’de görev yapan Batl bir diplomatn kulland ifade, konu üzerinde Galbraith’in yorumlarndan farkllk göstermektedir: “Karzai’nin tutumuyla ilgili analiz yapmak gerekirse; bakann ar duygusal davrandn veya çldrdn vurgulamak yersiz olacaktr. Karzai’nin açklamalar bütünüyle hesaplanm bir çerçevede kendini göstermektedir. Buna ramen, yaplan hesabn ne olduunu tam anlamyla kavrayabilmi deiliz.” Karzai ile yaad kiisel sorunlar unutmayan Peter Galbraith, Kabil ve Washington’un arasnda souk rüzgârlarn estii bir dönemde dikkat çekmek ve Karzai’nin uluslara- ABD’nin önde gelen gazetelerinden Financial Times’da Matthew Green imzal bir yazda; ‘Bat tarafndan Karzai’nin seçim yolsuzluu ve Taliban militanlarn ‘destekleyiMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 83 ci’ açklamalar yapmas nedeniyle youn eletirilerde bulunduunu ancak Karzai’nin bu sorunu inkâr ettiini’ iddia etmektedir. Yaznn devamnda, ‘Karzai’nin seçim reformlarna istekli olmas gerektii halde, yolsuzlukla mücadelede görevlendirilmi gözlemcileri istemediini, Afganistan’a sevk edilen on binlerce asker ve harcanan milyarlarca dolarn ABD ve müttekleri üzerinde youn bask oluturduundan’ bahsetmektedir. Yazarn bu yorumlarn ardndan vard u sonuç özellikle dikkat çekicidir: “Karzai, Batllarn Afganistan’a kendilerini adam olmas varsaym üzerinden kumar oynamaktadr ve kendisinin vazgeçilmez olduunu düünmektedir.” Karzai’yi Tanmayan Bat Siyaseti Karzai, 2001 ylnda göreve baladnda, yakn çevresinde görevlendirilen kilit bakanlklardan korucularna kadar, tam itimat edemeyecei bir takm isimlerle çalmak durumundayd. Taliban hükümeti yeni devrilmiti ve ülke tam anlamyla kaos içindeydi. Afganistan içinde etkin olan isimlerinden hemen hemen hiçbirinin merkezi hükümeti desteklemesi beklenmiyordu. Bugün Karzai’nin kazand otoritesinin snrlarna bakldnda; Hizb-i slam lideri Hikmetyar’a bal heyetlerle yaplan görümelerin olumlu geçtii, Afganistan’da General Stanley Mc CHRYSTAL 84 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 etkili olan isimlerden etnik ve mezhepsel liderlerinden olan Tacik asll Muhammed Kasm Fahim’in, Karzai’nin bayardmcs ve Hazara asll Muhammed Kerim Halili’nin ikinci yardmc olarak seçilmesi, seçimlerde Karzai’yi açk biçimde destekleyen Özbek asll Abdulraid Dostum, Petun asll Abdurrab Resul Sayaf, Tacik asll Muhammed smail Han gibi Afganistan’n en önde gelen liderlerinin desteinin alnd bir dönemden bahsetmek mümkündür. Belki de Batllarn hesaplarn yanl çkaran ve onlar yanltan olgu; 2001 ylnda göreve yeni balayan Hamid Karzai ve bugün ikinci dönem bakanlk koltuunu elinde tutan Karzai’nin sahip olduu güç ve balantlardr. Middle East Institute’de çalan Afganistan uzman Dr. Marvin Weinbaum, Bat’nn Karzai konusunda içinde bulunduu ikilemi u cümleyle özetlemektedir: “ Kendimizi öyle bir durumun içinde bulduk ki; onunla (Karzai) yaamak çok zor olduu gibi, onsuz da yapamyoruz.” Karzai’nin Afganistan’n önde gelen isimleriyle kurduu yakn ilikileri sorunsuz biçimde yürütebilmek için bir cumhurbakannn sahip olmas gereken yetkiler ile donatlm olmas ve karizmatik bir liderde bulunmas gereken özellikleri ayn anda göstermesi gerekmektedir. Karzai’yi kyasya eletirenlerin de bir cumhurbakanna hak ettii saygy göstermesi ve talep edilen yetkilerle donatlmasn da doal karlamas gerekir. Aksi takdirde ortaya çkacak durumda yalnzca Karzai deil, hiçbir isim ne halkna ne de ‘mütteklerine’ gereken fayday salayabilecektir. Karzai’nin Afganistan genelinde artan saygnl ve ona duyulan güven, pek çok analizciyi de, Bat’nn çkarlarna zarar vermeksizin Karzai’yi engellemek ya da cezalandrmak için elde çok fazla seçenek bulunmad görüünde birletirmektedir. ç siyasetteki kazanmlar tek bana yetersiz bulan Karzai d politikay da öncelikleri arasnda almakta, Çin ve ran ile ortak diyalog balar kurmaya çabalamaktadr. Karzai; 24 Mart’ta ekonomik düzeyde Çinli yatrmclar Afganistan’da daha geni çapl yatrmlar yapmaya tevik etmek için çarda bulunmu, Çin’in 2002 ylndan itibaren Afganistan’da en çok yatrm yapan ülke olduunu vurgulamt. Çin’in Afganistan’daki mega projeleri arasnda yer alan Aynak Bakr leme Tesisleri’ni de bu balamda ses getiren bir örnek olarak telaffuz etmiti. 200 milyon dolarlk mevcut ticaret hacminin Çin-Afganistan ibirlii ile artacan ve yapm süren demir yolu projesinin de iki ülke arasndaki dostluu ve ticareti pekitireceini dile getirmiti. 25 Mart’ta Karzai, Çin’e yapt ziyaretinin üçüncü gününde Pekin Üniversitesi örencilerine hitaben bir konuma yapm ve Çin’in Orta Asya’ya bata ortak kültürel alanlar ve terörizmle mücadele olmak üzere, yapaca olumlu katklarn bölgesel ve küresel barn salanmasnda büyük önemi olduunun altn çizmiti. ran devlet bakan Mahmud Ahmedinejad, 10 Mart 2010 tarihinde, yannda ran üst düzey bakanlarndan oluan bir heyetle birlikte Afganistan’a varm ve Afganistan devlet bakan Hamid Karzai ile temaslarda bulunmutu. Düzenlenen basn toplantsnda Ahmedinejad, ABD’nin 11 Eylül saldrlarnn ardndan dünyaya sunduu argümanlarn büyük bir yalan olduunu ve terörizmle savan Afganistan’n igali için bir mazeret tekil ettiini iddia etmiti. Karzai ise bu açklamalar karsnda sessiz kalmt. Ahmedinejad, bu ziyaretin ardndan Karzai’yi Nevruz bayram kutlamalar için Tahran’a davet etmiti. 27 Mart’ta ran’da düzenlenen Nevruz kutlamalarna ran, Tacikistan, Türkmenistan, Irak ve Türkiye’den katlan üst düzey temsilcilerin yannda Afganistan’ da devlet bakan düzeyinde Hamid Karzai temsil etmiti. ABD ile yaad ihtilafa ramen Tahran, Afganistan ile çok yönlü ekonomik ve siyasi balar tesis etmitir. Dou snrnn güvenliini salayabilmek, stratejik derinlik yaratabilmek ve geçmite yaad göçmen istilas gibi durumlarla tekrar karlamamak için ibirlii yollar aramaktadr. Nitekim gerek Nevruz kutlamalarnda, gerekse de bir önceki görüme olan 10 Mart tarihinde ortaya çkan samimi hava, Afganistan-ran ilikilerinde görülen yaknlamann iaretleridir. Sivil Otorite Desteklemeden Çözüm Salanamaz Kabil ve Washington hattnda yaanan anlamazlktan sonra, ngiliz gazetesi The Guardian’da 7 Nisan’da Simon Tisdall imzal yazda, Karzai’nin alternatini bulmann mümkün olmadn tezini desteklemesi dikkat çekicidir. Bu yazya göre, “ABD her ne kadar istemezse de Karzai’nin cumhurbakanlk süresi doluncaya kadar Afganistan cumhurbakan olarak kalacaktr.” Afganistan’n tarihine bakldnda bu ülkede bir lider siyasi alanda bamszln ilan ettiinde, Afgan halk da ona sahip çkarak, destekleyecektir. ABD’nin hükümet cephesi balamnda att en önemli geri adm, 9 Nisan’da Obama’nn Hamid Karzai’ye gönderdii mektubudur. Obama Afganistan ziyaretinden sonra Karzai’ye bir mektup yazarak gösterdii misarperverlikten dolay teekkür etmi, Afganistan ve ABD’nin ibirlii halinde çalmasnn önemini vurgulamt. 12 Mays 2010’da bakanlar düzeyinde gerçekletirilecek toplantnn gerçekleecei de sözü edilen mektupta yer almt. ABD Ulusal Güvenlik Danman James L. Jones, Obama’nn seçimler sonrasnda yolsuzluk ve hükümetteki zayetler nedeniyle Karzai’yi fena halde azarladn ve ders verdiini ancak o dönemde yaanan gerginliin Obama’nn mektubuyla birlikte, bugünlerde yerini karlkl sayg ve dostlua dayanan, dorudan ve içten ilikilere braktn söylemitir. Bu mektuptan sonra, ABD Dileri Bakan Hillary Clinton ve Savunma Bakan Gates, 11 Nisan’da CBS televizyonu “Face the Nation” programna katlm, Gates, Karzai’nin uyuturucu kulland suçlamalarn ‘aptalca bir iddia’ olarak deerlendirmi, Clinton da Karzai’nin akl salnn yerinde olduu ve kirleriyle tutarl bir tablo çizdiini dile getirmiti. Yine 11 Nisan’da General Petraus ve Richard Halbrooke, Kabil’de düzenlenen konferansta Karzai’yle bir araya gelerek Afganistan’n sorunlarn görümü ve her ikisi de ABD’nin Karzai’yi cumhurbakan olarak desteklediini ifade etmiti. Sonuç Afganlar bamsz bir millet olarak, kim olursa olsun kendi cumhurbakanlarna kar sayg gösterilmesini isterler. Afganistan Cumhurbakannn da kendisine ve halkna saygszlk yapldn hissettiinde tabii ki rahatsz olup, karlk vermesi doaldr. Afganistan’daki NATO Kuvvetleri Genel Komutan Stanley McChrystal, Afganistan’da çözüm için ortaya koyduu stratejisinde; Afgan halknn kazanlmasnn çözüm yolunda önemli bir adm tekil ettiini ve e zamanl olarak Bat destekli bir Afganistan hükümetinin, NATO kuvvetlerinin üstlendii yükü azaltacan vurgulamt. McChrystal bir komutan olduu halde, ABD’li siyasetçilere, Afganistan hükümetine sorumluluk vererek sorunlar çözme imkann sunmaktadr. Çözüme giden yol, daha fazla sorumluluk ve daha fazla yetki gerektirir. Siyasetçilerin bu bariz gerçei gözard etmesi ve Obama’y yanl yönlendirmeleri, Kabil-Washington hattnda politik bir karmaaya sebep olmutur. Obama, Karzai’nin ABD’yi bir düman olarak görmediini (öyle gösterilmek istense bile) ve AfPak politikasnn baarszla uramas taraftar olmadn anlamaldr. Karzai; Bat medyas, diplomat ve temsilcilerin açklad gibi romantizme varan duygusal karaktere ve airet kafa yapsna sahip deil, tam tersine Afganistan’n ulusal birlik içinde hareket etmesi ve uluslararas alanda hak ettii saygy görmesi taraftardr. Obama’nn Karzai’ye yazd mektup olumlu ibareler kullanlmasna ramen, 12 Mays 2010’da bakanlar düzeyinde gerçekleecek Afganistan-ABD toplants dezenformasyon ve spekülasyonlarla iptal edilmezse, Obama, Karzai ile birebir görüerek gerilimin yumuatlmas veya sonlandrlmas yönünde doru bir adm atm olacaktr. Obama Afganistan sorununu ‘ikinci el’ kaynaklardan edindii yanl bilgiler yerine, Karzai’nin açklamalarna dayanarak ele alma ve AfPak politikasn, Afganistan halknn beklentileri ve ihtiyaçlarn dikkate alarak ekillendirme imkânna sahip olacak ve ABD’nin Afganistan’da yaad skntlarnn azaltlmasna katkda bulunacaktr. Khalilullah RASUL - SDE Uzman* Ali ERTAN - SDE Asistan* MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 85 Analiz Türkiye Afganistan’da Nasl Bir Misyon Üstlenebilir? Prof. Dr. Talip ÖZDE* Afganistan’da iktidar mücadelesini etnik veya mezhebi farkllklar üzerinden yürütmeyi tercih eden taraarn Türkiye’nin süreci yönlendirme noktasnda ortaya koyaca giriimlerle biraraya getirilip uzlatrlmalar; mevcut artlar içerisinde hak ve hukukun ikamesini, adil paylam esas alan demokratik, açk ve effaf bir yönetimin oluturulmas, bütün rüvet ve yolsuzluk kaynaklarnn kurutulmas için tüm imkanlarn ortaya konulmas gerekmektedir. T urgut Özal’l yllara gelinceye kadar içe kapank, yakn çevresiyle, komularyla, slam ve Türk dünyasnn meseleleriyle fazla ilgilenmeyen; bütün stratejisini etnik yap ve dil birliine dayal “ulus devlet” mihverine oturtmaya çalan, d politikasn neredeyse tamamen NATO’nun güvenlik siyasetine endeksleyen bir Türkiye var olmutur. Souk Sava stratejisine uygun olarak gelitirilen sözkonusu güvenlik siyaseti, Sovyet yaylmaclna kar Rusya’ya snr oluturan Türkiye’yi tampon bir bölgeye dönütürürken, Ortadou ve Türk dünyasnn yer ald kendi corafyasna da olabildiince yabanclatrmtr. 1980 askeri darbesinin ardndan gelen Özal’l yllar, Türkiye’nin siyaset ve ekonomide açlmlar gerçekletirmesine, yeni balantlar kurmasna yönelik olmutur. Bu dönemde da daha açk, bireysellemeyi ve Müslüman kimliini koruyarak modernlemeyi öne çkaran bir politika izlenmi, kri ve ideolojik kutuplamalar iddetini kaybetmitir. Türkiye gerek Avrupa ile gerekse Türk ve slam dünyasna mensup ülkelerle ibirliini artrc önemli admlar atmtr. 1980’li yllardan 86 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 itibaren Türkiye’nin öncelikli hede AB olmutur. 1979’da gerçekleen ran Devrimi, 1979’da Afganistan’ igal eden Rusya’nn, ABD ve Bat ülkelerinin de yardm ettii Afgan direniçiler karsnda malubiyete urayarak 1989’da ülkeyi terk etmesi, 1990-91’de Sovyetlerin dalmas dünya siyasetinde önemli deimelere ve yeni gelimelere kap açmtr. Souk Sava’n bitip Varova Pakt’nn dalmas, NATO’nun varlnn sorgulanmasn gündeme getirmitir. Bütün bu gelimeler Türkiye’nin kendi bölgesine ne kadar yabanclam olduunun farkna varmasna neden olmutur. 1990’da yaplan NATO zirvesinde ngiltere Babakan Margaret Thatcher, NATO’nun hedene yeni bir düman yerletirmenin ilk sinyalini vermitir; artk bu yeni dümann rengi krmz deil, yeil olacaktr. Bernard Lewis, Samuel Huntington gibi oryantalistler, slam dünyasn hedef alan yazlaryla ABD ve Bat’nn yeni yol haritasnn belirlenmesinde önemli rol oynamlardr. Bütün bu deiim ve ortaya çkan yeni gelimeler, Türkiye dâhil bütün slam ülkelerinde halkn kendi kültür ve medeniyetinin asli kay- naklarna yönelerek kendi kimliini yeniden kefetmesine, ABD ve Bat’dan bamszlama taleplerinin ortaya çkmasna neden olmutur. Artk dünyadaki güç merkezlerinin Filistin’de ABD’nin açk mütteki srail’in igal ve zulüm politikasna kar bütün slâm dünyasnda ortaya konulan tepkilere kaytsz kalmas düünülemezdi. Nitekim postmodern darbe olarak da nitelendirilen 1997’de Erbakan hükümetine kar gerçekletirilen 28 ubat müdahalesi, iç politikada, yönetim ve halktaki dindarlama eilimlerine kar hukuk d uygulamalar devreye sokan baskya dayal bir siyaset gelitirirken; d politikada tekrar ülkeyi içe kapatan, AB sürecini olumsuz yönde etkileyen, ABD-ngiltere ve srail’in Türkiye ve Ortadou stratejisi ile örtüen bir siyaset gelitirmitir. Siyasi-Kültürel-Ekonomik Balar 11 Eylül 2001 ylnda Amerika’daki ikiz kulelerin aibeli bir ekilde vurulmasnn ardndan George Bush, 7 Ekim 2001 tarihinde Afganistan’a hava taarruzunu balatarak, bunun bir Haçl Seferi olduunu ifade etmitir. Önceden hazrlanan bir lm senaryosu gibi ikiz kulelerin vu- Türkiye bir baka gücün güdümüne girmeksizin, balantlarn deerlendirme noktasnda akll ve dengeli bir siyaset izleyebilirse bölgesinde merkezi bir güç haline gelebilir, Irak ve Afganistan’daki gelimeleri tarihi bir frsata çevirebilir. Türkiye’nin Dou-Bat dengesini ve sentezini kurarak Irak ve ran konusunda izledii dengeli siyaset, Türkiye ve bölge ülkeleri açsndan olumlu neticeler verme yönünde gelimektedir. rulmasnn ardndan gelen Afganistan igali, daha sonra 2003’te gerçekleen Irak igali ile binlerce Müslüman’n katledilmesi ve insanlk d uygulamalar, slam ülkelerinde ABD’ye kar tepkilerin artmasna, Müslüman halklarn daha çok dine yönelmelerine neden olmutur. 2002 ylnda AK Parti’nin iktidara tanmasnda 28 ubat siyasetinin ortaya çkard men durumlara kar gelitirilen toplumsal tepkilerin yannda, ABD, srail ve Bat’ya kar gelitirilen kitlesel tepkiler de önemli rol oynamtr. 2000’li yllar AB yolunda atlan srarl admlarla beraber, Türkiye’nin en yakn komular dâhil Ortadou’ya ve Türk dünyasna açlma noktasnda önemli admlar att, son derece önemli siyasi-kültürel-ekonomik balar gelitirdii bir dönem olmutur. Bu bir anlamda Türkiye’nin kendi bölgesinde barçl siyaset dorultusunda kendi tarihi ve kültürel mirasna sahip çkmas anlamna gelmektedir. 11 Eylül’den sonra ABD’nin NATO ve Birlemi Milletlerin de desteini alarak önce Afganistan’, daha sonra Irak’ igal etmesiyle devam eden süreç ve gelitirilmek istenen stratejiler, Türkiye’nin kendi bölgesinde bar, istikrar ve inisiyatif salamasna matuf son derece dinamik, aklc ve dengeli bir siyaset izlemesini zorunlu hale getirmitir. Türkiye’nin üzerinde yer ald corafya, o corafya ile olan dini, kültürel ve etnik balar bölge politikasnda Türkiye’nin merkezi ve belirleyici bir konumda olmasn gerektirmektedir. çeride Emperyalizmin ekmeine ya çalarcasna ideolojik bir vasf kazanan sekülerist zihniyete dayal anlamsz bir statükoculuk, darda Souk Sava dönemi kalnts bir siyaset anlaynn körü körüne devam ettirilmesi; en yakn komularyla, ortak tarihi ve kültürel balara sahip ülkelerle güvensizlik ve dümanlk mihveri üzerinde yürütülecek siyasetler Türkiye’yi altndan kalkamayaca çok kötü sonuçlarla kar karya getirebilir. Afganistan ve Irak konusuyla ilgili olarak bugün gelinen noktada Türkiye’nin kendi bölgesini ve dünyay çok iyi okumas, mevcut artlar çok iyi deerlendirmesi gerekmektedir. 11 Eylül hadisesinden sonra gelien süreç içerisinde ortaya çkan yeni durumlar karsnda u ana kadar Türkiye ABD, BM ve NATO ile de ters dümeyecek ekilde ama bölgesinde bar yeleyen nispeten bamsz bir siyaset izlemeye gayret etmitir. 2008 ylnda yaplan ABD bakanlk seçimlerinde Demokrat Partili Barack Hüseyin Obama’nn bakan seçilip George W. Bush yerine bakanlk koltuuna oturmas, bütün dünyada heyecan yaratm, sava ve igal politikalarn yeleyen ABD d siyasetinin belirli düzeyde bar ve demokrasi yönünde deiebileceine dair olumlu bir beklenti oluturmutur. Obama ile Türk-ABD siyasetinde yeni bir dönem balamtr. Ancak Obama, daha önceki Bush yönetiminden miras alnan ve ekonomik krizi de tetikleyen halli güç problemleri kucanda bulmutur. ABD’nin siyasal sistemiyle bütünleen, varlklarn sava ve sömürü politikalarnn devamnda gören derin yaplar ve güçlü lobiler Obama’nn seçim öncesi halka ve dünyaya vaat ettiklerini yerine getirmesinde en büyük engeli oluturmaktadr. Bugün Afganistan ve Irak problemi ABD siyasetinin çözüm bekleyen en önemli iki gündem maddesi olarak Obama hükümetinin önünde durmaktadr. çerisine düülen bataklktan kurtulmann hiç de kolay olmad bilinmektedir. Irak probleminin çözümünde belirli bir mesafe alnm olsa da Afganistan’da durum hiç de iç açc deildir. ABD’nin askerlerini Afganistan’dan çekeceine dair verdii taahhütler, 2011 gibi bir tarih zikredilse de, Afganistan’daki mevcut artlar itibara alndnda ksa zamanda gerçekleecek gibi gözükmemektedir. Uzun bir zamandan beri Afganistan’da çarpmalara devam eden ABD, uluslararas hukuku geçersiz hale getirmi, BM’yi devre d brakarak bar ve güvenliin korunmasn NATO’ya havale etmitir. ABD’nin bölgeye daha fazla asker yma ve bu arada mütteklerinden yardm isteme siyasetinde de bir deiiklik gözükmemektedir. ABD, Afganistan’dan çekilme konusunu; 2001’de maruz kald kayplarn ve yitirdii saygnl hzla tela etmekte olan Taliban güçlerinin tasye edilmesine, demokrasi(!), güvenlik ve istikrarn salanmas artna balyor. Bu arada El-Kaide ve Taliban’n sktrlmas için savan Pakistan’n kuzeyine çekilebileceinin iaretleri de verilmi, bölgedeki ABD politikasna uyumlu hale getirilmesi için Pakistan hükümetine ekonomik yardm da yaplmtr. Ayrlkç akmlar üzerinden istikrarszla sürüklenmesi mümkün olan Pakistan’n, bölgede ABD’nin politikasna ters düecek açk bir politika izlemesi olas gözükmüyor. Ancak adna El-Kaide veya Taliban MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 87 Ne kadar askeri ve teknolojik güce sahip olursa olsun, ABD askerlerinin igalci ve saldrgan tutumu; askerler eliyle Afganistan halkna kar gerçekletirilen katliam, ikence, tecavüz ve kötü muameleler kaybedilen imajn yeniden kazanlmasn neredeyse imkânsz hale getirmitir. Obama hükümeti bu gerçein farknda olduu içindir ki Afganistan’da lml Taliban güçlerini ve sava lortlarn bir araya getirip demokratik bir hükümet oluturmaya ikna etme giriimlerini de sürdürüyor. Ancak bu konuda ABD’nin, Müslüman kimlii ve balantlaryla Afganistan halk ve yönetimi yannda oldukça itibarl bir yere sahip Türkiye’nin yardm olmadan istenilen sonucu alamayaca bir vakadr. te Türkiye’nin tarihi misyonunu ifa etmek durumunda olaca nokta da tam burasdr. balamnda Türkiye’den bölgeye daha fazla asker göndermesini, gönderilecek askerlerin savaç niteliklerinin öne çkmasn ve Afganistan’da daha aktif bir görev üstlenmelerini talep etmitir. Türkiye bu talepler karsnda kendi kimliine ve konumuna uygun dolayl bir politika izlemi, mütteki durumundaki Amerika’y karsna almakszn belirli sayda askeri sosyal ve insani amaçlar dorultusunda oraya göndermeyi tercih etmitir. Çünkü Türkiye’nin ABD’nin talebine uygun ekilde bölgeye savaç asker göndermek gibi büyük bir tarihi hataya dümesi, Türkiye’yi dibi belli olmayan sava bataklna çekecei gibi Türkiye’ye kar çok derin bir sevgi ve sayg besleyen Afgan halk ve yönetimi yanndaki bütün itibarnn ve güvenilirliinin de yok olmasna götürecek bir süreci beraberinde getirir. Türkiye bu noktada inisiyatif kullanmak durumundadr. slam dünyasnn bir parças olan Türkiye asla George Bush önderliinde slam dünyasna kar yürütülen emperyalist sava ve igal politikasnn aleti olamaz ve olmamaldr. Ama dier taraftan AB’ye giri yolunda önemli admlar atan, ABD ile müttek olan bir Türkiye vardr. Washington yönetimi yeni strateji Türkiye bir baka gücün veya ülke- ne denirse densin, Afganistan halkyla bütünleen, gittikçe mukavemet ve itibar kazanan, gerilla harbini yeleyen direni kuvvetlerini tasye etmek hiç de kolay ve ksa zamanda gerçekleebilecek bir hedef gibi gözükmüyor. ABD’nin Türkiye’den stedikleri… 88 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 nin güdümüne girmeksizin bu balantlarn deerlendirme noktasnda akll ve dengeli bir siyaset izleyebilirse bölgesinde merkezi bir güç haline gelebilir, Irak ve Afganistan’daki gelimeleri tarihi bir frsata çevirebilir. u ana kadar Türkiye’nin kendi çkarlar ve hassasiyetleri dorultusunda Dou-Bat dengesini ve sentezini kurarak Irak ve ran konusunda izledii dengeli siyaset, Türkiye ve bölge ülkeleri açsndan olumlu neticeler verme yönünde gelimektedir. AB yolunda önemli admlar atan, demokrasi, insan haklar ve hukukun üstünlüü prensiplerinden hareketle esasl açlmlar ve reformlar gerçekletirmeye çalan Türkiye, birtakm güç merkezlerinin ve karanlk odaklarn Bat ve slam dünyas arasnda medeniyetler çatmas senaryolarn hayata geçirmeye matuf bütün kutuplatrma, dümanlatrma ve bloklama planlarn boa çkarmaktadr. Bu bakmdan bütün eksikliklerine ve zaaarna ramen AB sürecinin devam ettirilmesi, Bat dünyasnn ve özellikle Obama yönetiminin seçim öncesi Amerikan halkna ve bütün dünyaya vaat ettii gibi saldrya maruz kalan yerlerde bar, istikrar ve demokrasinin hakim olmas yönünde ciddi admlar atmasnn tevik edilmesi gerekir. Türkiye’nin daha bamsz siyaset izleyerek Ortadou, Türk dünyas, Kafkasya ve Afganistan’daki gelimelere müdahil olmas, Amerika ve Bat dünyas ile ilikilerini koparmasn gerektirmedii gibi sözkonusu ilikilerin gelitirilmesine engel bir durum da oluturmaz. Afganistan’da görünen odur ki, Amerikan ordusunun ülkeyi terk etmesi hemen gerçekleebilecek bir durum deildir. Çünkü ABD bu i için Taliban güçlerinin silah brakp tamamen teslim olmasn art komaktadr. Bar, demokrasi ve istikrarn salanmas bu artn gerçeklemesine endekslenmitir. Ancak Taliban, bu talebin karsnda teslim olmayacan, bar, demokrasi ve istikrarn salanmas için önce ABD ordusunun Afganistan’dan çekilmesini art komaktadr. Böylece konu bu noktada düümlenmi, fasit bir döngü haline gelmitir. Türkiye Aktif Bir Görev Üstlenebilir Türkiye bu düümün çözülmesinde aktif bir görev üstlenebilir. Çözümün kilitlendii nokta, Müslüman bir gelenee sahip olsalar bile kri altyapsn kabilecilik zihniyetinin ördüü gruplarn, Rusya’nn malup olup ülkeyi terk etmesinin hemen ardndan iktidar mücadelesi için birbirleriyle kyasya bir mücadele içerisine girmeleri, birbirlerinin kann dökmeleri, hukukun üstünlüünü esas alan demokratik ve adil paylama dayal bir Afganistan hükümeti kurma noktasnda bir türlü uzlaamamalardr. Yani kökleri geçmie uzanan problem hiç de yeni deildir. slâm’n temel deerleriyle ve evrensel ahlak ilkeleriyle uyumas mümkün olmayan Kabilecilik zihniyetinin (Kur’an’n ifadesiyle cahiliye hamiyetinin) bütün bir toplumu ve siyasi gelenei teslim almas, problemin can alc noktasn oluturmaktadr. Kabilecilik zihniyetinin esas olduu ideolojik, kri ve politik yaplanmalarn ideal manada uzun soluklu bir hukuk ve siyaset sistemi oluturmas; adaleti, bar ve istikrar salamas mümkün deildir. Osmanl’da ve bütün bir slâm corafyasnda olduu gibi, Afganistan’da da kabilecilik zihniyetinin yaygnlatrlp kkrtlmas, Müslüman toplumun çözülmesini beraberinde getirerek igalcilerin ekmeine ya sürmü, onlarn iini kolaylatrmtr. “Allah’a ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekimeyin, sonra zayayp baarszla düer ve kuvvetiniz elden gider…” (Enfâl, 8/46) mealindeki âyet bu gerçee yeterince iaret etmektedir. Afrika’da, Balkanlarda, Kafkasya ve Avrasya’da uygulanan senaryo ve politikalar daha farkl olmamtr. Rusya ve ABD’nin Irak ve Afganistan’da bata kabilecilik olmak üzere her türlü ayrmcl olabildiince tevik ettii herkesin malumudur. Böyle bir çaba bölgede yapacan yapm ve sonuçta içinden çklmas zor bir kaos ortam ve bataklk yaratmtr. Kur’an’da müminlerin birbirlerinin kardei olduklar vurgulanarak ayet Müslümanlardan birtakm topluluklar/gruplar/kabileler arasnda bir çarpma varsa, hakkaniyet ve adaletin esas alnmasyla sözkonusu çatmann giderilip aralarnn slah edilmesi, yerine getirmesi gerekli bir görev olarak dier Müslümanlarn omuzlarna yüklenmekte; herhangi bir kavmin/kabilenin dieri ile alay etmesi yasaklanmaktadr (bk. Hucurât, 49/9-11). Bu yüce buyruklar nüfusunun çounluu Müslüman olan, yüzyllar boyunca slâm corafyasna egemen olmu bir milletin manevi mirasnn sorumluluunu tayan Türkiye’nin problemin çözümü noktasnda bölgede nasl bir yol ve yöntem izlemesi konusunda gerekli mesaj vermektedir. Afganistan’da iktidar mücadelesini etnik veya mezhebi farkllklar üzerinden yürütmeyi tercih eden taraarn Türkiye’nin süreci yönlendirme noktasnda ortaya koyaca giriimlerle biraraya getirilip uzlatrlmalar; mevcut artlar içerisinde hak ve hukukun ikamesini, adil paylam esas alan demokratik, açk ve effaf bir yönetimin oluturulmas, bütün rüvet ve yolsuzluk kaynaklarnn kurutulmas için tüm imkanlarn ortaya konulmas gerekmektedir. Sürecin uzamas iç çatmalara taraftar olanlar açsndan hayrl bir sonuç yaratmayaca gibi, Afganistan’daki kaos ortamn ve batakl ortadan kaldrmayacak, Afgan halknn maduriyet ve skntlarn daha çok artracaktr. Böyle bir yönlendirme giriiminde Türkiye’nin ayrmclk yapmakszn Afganistan halkn oluturan bütün etnik ve mezhebi yaplara eit mesafede durmas, dengeleri gözetmesi, bütün Afgan halkn kardelik prensibinden hareketle kucaklamas izleyecei siyasette baarl olmasnn anahtar olacaktr. Sadece Özbek ve Türkmenlerin çkarlarna endekslenilmesi, kavmiyetçilik tuzana düülmesi, inisiyatin etnik ve mezhebi çatmalar kkrtarak siyaset yapan sava lortlarna teslim edilmesi ne Türkiye için ne de Özbek ve Türkmenler dâhil topyekûn Afganistan halk için hayrl sonuçlar ortaya çkarmaz. Bölgede taraflar arasnda uzlamann gerçekletirilmesi, bütün taraarn katlm ile oluacak demokratik ve adil bir yönetimin oluturulmas, yolsuzluklarn önlenip siyasi-ekonomik istikrarn salanmas, yabanc güçlerin Afganistan’ terk etmesinin ve yatrmlarn bu ülkeye akmasnn da yolunu açacaktr. SDE Uzman* MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 89 Röportaj Masum TÜRKER: “Kalp ‘EVET’çi, ya da ‘HAYIR’c Deiliz” Demokratik Sol Parti Genel Bakan Masum Türker ile bir röportaj gerçekletirdik. Zayfn hukukunun, normal sistemin hukukunun üstünde olmas gerektiinin üzerinde duran Türker, “Anayasa deiikliklerinde en önemli hususun uzlama olduunu biliyoruz. Uzlama olmadan, siyasal diyalog gerçeklemeden bir anayasa deiiklii daha balangçta kendisine muhalif yaratr ve askeri anayasadan fark olmaz “ dedi. SD Anayasa deiiklii paketi sizce yeterli mi? TÜRKER: Anayasa deiiklik paketi demokratikleme için tek bana yeterli deildir. Paketin içerii de anayasa deiikliinin kavramak istedii konular kavramamaktadr. Türkiye’de öteden beri özellikle AKP bata olmak üzere anayasa deiikliini gündeme getirmektedir. Biz Demokratik Sol Parti olarak anayasann deitirilmesi gerektiini 1985 ylnda, yani kurulduumuz günden bu yana söylüyoruz. Çünkü Türkiye’de askeri rejimin en büyük etkisi sol kanada olmutur, sola ciddi bir darbe vurmutur. Demokratik kitle örgütü mensuplar ve liderleri 1995’e kadar siyaset yapmalar engellenmitir. u anda da bunlar milletvekili seçildikleri takdirde 6 ay içinde milletvekilliinden ayrlmalar gündeme getirilmitir ki biz Demokratik Sol olarak kurucumuz rahmetli Bülent Ecevit’ten bu yana milletvekili seçilen bir demokratik 90 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 kitle örgütü liderinin veya mensubunun iki görevi birden sürdürmesinin gerektiini toplumsal dinamiklerin etkileimi açsndan önemsemi bir partiyiz. 1995’te 2001’de ciddi anayasa deiikliklerinin gerçeklemesine öncülük ettik. Bu anayasa deiikliklerinde en önemli hususun ise uzlama olduunu da biliyoruz. Uzlama olmadan, siyasal diyalog gerçeklemeden bir anayasa deiiklii daha balangçta kendisine muhalif yaratr ve askeri anayasadan fark olmaz. Bu nedenle bu anayasa deiikliinin gerçekleebilmesi için tam demokrasi hedef olmaldr. 12 Eylül’ün sonucu sadece anayasa deiiklii deil; öncelikle seçim yasalarndaki deiiklik çok büyük önem tamaktadr, sonra seçim yasalarnda deiiklikle birlikte siyasi partiler kanununda da demokratikleme açsndan baz deiikliklerin yaplmas gerekmektedir. SD Bu pakette sizin gördüünüz eksiklikler nelerdir? TÜRKER: Biz Demokratik Sol Parti olarak AKP bir anayasa deiikliini gündeme getirmeden önce 29 Ocak 2010 tarihinde 5 konuda milletvekillerimiz araclyla kanun tekli verdik; ilk teklimiz Türkiye’de yüzde 10 olan seçim barajn yüzde 5’e düürmekle ilgiliydi. Aslnda biz seçim barajnn tamamen kaldrlmasn istiyoruz. kincisi, yerel yönetimlerde kesme barajnn kaldrlmas ile ilgiliydi. Kesme baraj olduu sürece temsil daima güçlülerin yönünde oluyor. Üçüncüsü, önseçim mecburiyetinin siyasi partiler kanununa konulmasn ve bunun yüzde 90 orannda uygulanma zorunluluu olmas gerektiiydi. Böylelikle seçilen milletvekilleri liderin vekilleri deil, kendi bölgelerindeki halkn oylar ile aday olmaldrlar. Dördüncü teklimiz kadn erkek eitliine gereken özenin gösterilmesi konusuydu. Özellikle siyasi partilerin kadn kotasn siyasi malzeme olarak kullanp, ka- Ulusal çizgisi olmayan, ulusal çkarlar gözetmeyen bir anayasann ülkede insanlar arasndaki uzlay, toplumsal yaama duygusunu pekitirmesini beklememeliyiz. Hatta uluslararas arenada da bu anayasann yaps, toplum olarak pazarlk gücümüzü yitirmemize neden olur. Böylesi düzenlemekler tehlikelidir. dnlar siyasette sömürmesine son verilmelidir. Beinci teklimiz ise, yurt dnda çalanlar için bir seçim çevresi öngörümüzdü. 10 milletvekilinden olusun dedik, ama 5 ya da 6 vekilden de oluabilir. En azndan yurtdnda yaayanlarn bir seçim çevresiyle ilikilendirilmesiyle çeitli kentlerin milletvekili says üzerinde bask unsuru olmas düzenlenmelidir. Biz bunlar tamamladktan sonra da Adalet Bakanmz (E) Hikmet Sami Türk’ün yönetiminde organize edilen çalmalar sonucu biz anayasa deiiklii tasla hazrladk. Ve bu taslakta da baz önerilerimiz vard. imdi o önerilerimizden bazlar AKP’nin taslanda yer alyor. Bunlar CHP’ye, Bar ve Demokrasi Partisi’ne, MHP’ye ve en son AKP’ye liderleriyle görüerek sunduk. Verdiimiz 5 teklimize destek verilmesini istedik. Hem de anayasa deiiklii konusunda uzlama zeminin olumasna araclk etmek istedik. Maalesef bu konuda partiler çekimser davrandlar. AKP bu ii hzlandrd, bizim verdiimiz önerilerin bazlarndan yararland. AKP’nin öneri paketinde tartlmaya deer ve Türkiye’yi demokratiklemeye deil, aksine tamamen otokrat bir yapy gelitiren anayasa deiiklii paketi ile kar karya geldik. Bu hali ile yasalarsa Türkiye’nin bundan sonra daha da faizan bir ekilde kuatacan düündüümüz madde; siyasi partilerin kapatlmasnda parlamentonun erk olmasdr. Parlamentoda çalan milletvekilleri bu karar veren komisyon olursa, parlamentoda olamayan partilerin bana ne geleceini Allah bilir. SD HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin üye dalmyla ilgili ne düünüyorsunuz? TÜRKER: Bu anayasa deiiklii paketinde dier olumsuz nokta, hukukun zedelenmesidir. Kuvvetler ayrl ortadan kalkmaktadr. Dünyann hiçbir yerinde çatan insanlarn kendi davalarnda hâkim olduu görülmemitir. Seçim tek derece ve yarg arlkl olmaldr. Bu konuda belki Saytay üyelerinden 1 tanesinin olmas öngörülebilir. Ama örnein baro bakanlarn seçtii kii deil, Barolar Birlii’nin seçtii kii aday olmal ve Anayasa Mahkemesi’ne atanmaldr. Üniversiteden 4 kii seçmeye gerek yoktur. Mevcut hali ile 1 kii üniversiteleri temsil etmek için yeterlidir. Bu konuda özellikle devlet yöneticileri arasnda seçilecek anayasada imdiki durumun düzeltilmesi gereklidir. Bir ay önce Anayasa Mahkeme’sinde teknik hâkim iken, müstear yardmclna getirilen bir kiinin bir ay sonra Anayasa Mahkemesine yedek üye olarak seçilmesi Türkiye’de u anda anayasann oluumunun siyasal balants olan bir kesime bir Cumhurbakanl’na braklmasnn oralardan üye alnarak düzenlenmesinin ne kadar tehlikeli olacan gösteriyor. Yarn öbür gün aniden özü ve sözü AKP olan 17 Anayasa Mahkemesi üyesi ile kar karya kalrsak hiç armayz. Bu konuda bizim anlamadmz nokta AKP’nin neden bu kadar acele ettiidir. Sayn Abdullah Gül’ün süresi bitmeden bütün Anayasa Mahkemesi üyeleri deiecek! Neden böyle süreler bitmeden bu yaplanmaya gidiliyor, bu da düündürücü. Tabi bu konuda tahminlerimiz var. Biz Sayn Erdoan ile görüürken en çok üzerinde durduu konu, parti kapatlmas konusuydu. AKP’nin rejim kart bir davran var ki bilmediimiz, her zaman kapanma riskini tamak ve yaamak istemiyor, onun için bu ii kökten deitirmek istiyor. Dier kar olduumuz konu ise, hâkim ve savclar yüksek kurulu ile ilgilidir. Bu kurul çok çarpk ve yanl bir kuruldur. Bu kurula 4 tane üniversite hocas, 1 tane hukukçu alyoruz. Bir kere hukukçunun burada ne ii var, 4 tane hoca neden var, bunlar yargç deiller. Dier taraftan 7 asl, 4 yedek olmak üzere birinci snfa ayrlm hâkimler arasnda seçimin 10 bin hâkime yaptrlmas bir kadrolamann varln ortaya koyuyor. Çünkü son 8 yldr, rütbesi olmayan hâkimler AKP iktidar tarafndan göreve alnd. Bunlarn statükoya karyz, deiim yapyoruz demeleri ile aslnda yeni bir statüko ihdas edilir. Bu anlay bir ayrmaya, toplumda bir çatmaya en azndan gönül birlikteliinin kaybolmasna neden olabilir. Ulusal çizgisi olmayan, ulusal çkarlar gözetmeyen bir anayasann ülkede insanlar arasndaki uzlay, toplumsal yaama duygusunu pekitirmesini beklememeliyiz. Hatta uluslararas arenada da bu anayasann yaps, toplum olarak pazarlk gücümüzü yitirmemize neden olur. Böylesi düzenlemekler tehlikelidir. AKP’nin bu konuda çok daha MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 91 farkl düünmesi gerektiini onlara ilettik. SD Askeri personelin sivil mahkemelerde yarglanmas konusunda ne düünüyorsunuz? TÜRKER: Bu konuda Türkiye’nin biraz hazrlksz olduunu düünüyorum. Burada önemli olan yargnn varldr. Sivil personelden birisini yarglayabilmek için bir üst kademenin onay vermesi gerekiyor. u anda askeri personele bu güvence salanmadkça yanl olacaktr. Genel Kurmay Bakan ile Kuvvet Komutanlarn Yüce Divan’a kayrp ilerde Kuvvet Komutan olmas söz konusu olan bir ordu komutannn bir iftira yüzünden sorgulanmasna müsaade eden düzen yanltr. Ama belli bir rütbeye gelmi olan askeri personelin tpk valilerde olduu gibi, Yargtay’n bir ceza mahkemesinde yarglanmas tesis edilebilirse bir saknca görmüyoruz. Burada askeri personelin üzerine gitmek, statükoyu deitirmekle ilgili deildir. Devlet kart bir rejimi tesis etmek isteyenlerin kar taraf suçlayarak kendi rejim deiikliklerini gerçekletirme alann boaltmalarna neden olur ki, bu Türkiye’ye çok ey kaybettirir, hukuksal güvenliin salanmasn zedeler. Biz aslnda herkesin ayn yerde yarglanmasn, kimsenin imtiyazl olmasn istemiyoruz. Ama buradaki temel olgu u; yasaya aykr olmasna ramen suçlu diye yakalanan kiilerin muhbir olarak onlarn açklamalarna itibar edilmesi ve bu insanlarn isimsiz mektuplar nedeniyle yakalanmas Türkiye’de hukuk düzenini ypratan, hukukun güvenilirliini ortadan kaldran, hukukun bir kesiminin siyasallamasna neden olan bir duruma yol açar. larmz da kimse görmüyor. Kimse bizi görmedii için de onlar seçiliyor. Bizim bildiimiz ey AKP’nin de dier partilerin de yanamyor olmas. Bu iin ilk sorusu iktidar neden temsilde adaleti salamyor? Temsilde adalet olmamasnn bir etkisi var; yeni anayasa deiikliklerinde salt çounluk çok yerde düzenlenmitir. Ama bu salt çounluun saland parlamentoda, baraj dolaysyla belli oylar temsil edilmemise, o zaman ulusal çounluk toplumun salt çounluunu asla oluturmaz. Örnein geçen seçimlerde yüzde 34 oy, yüzde 65 çounluu salamt. SD Anayasa deiikliinin referanduma götürülmesi süreci ile alakal düünceleriniz nelerdir? TÜRKER: uan eer AKP kendi üyeleri dndaki partilerle uzla içinde olmazsa, mutabakat salanmazsa AKP’nin alaca oy says yetersiz olacaktr. Bunu onlarda biliyorlar ve referanduma götürmeyeceklerdir. Ama biz bunun referanduma götürülmesini istiyoruz. Bu konu zaten referanduma gittii zaman, konu AKP’nin güven oylamasna dönüür. Benzer bir oylama Turgut Özal zamannda gerçekletirildi, sonuç hüsran oldu. Güven oyunu salamak için kiilerin uzlamas ve karsndaki insanlarn düüncelerine de itibar ederek empati içinde yönetmesi gerekir. SD Siz bir uzla salamaya çal- rken, ezber bozdunuz. Bundan sonra anayasa deiiklii ile ilgili ne gibi admlar atmay planlyorsunuz? SD Taraar neden uzla içinde anayasa deiiklii paketi konusundaki sorunlar çözmeye çalmyorlar? TÜRKER: Biz bu konuda mevcut olan önerimizin yan sra, öneri ile de ilgili çalmalar yapyoruz. Düüncelerimizi söyleyip gündeme getirmeye devam edeceiz. Yani batan kalp “evet”çi, ya da “hayr”c deiliz. Ama içinde uzlamadmz hükümler olursa tümüne de hayrc oluruz. TÜRKER: Biz Demokratik Sol Parti olarak bu konuyu uzla içinde çözmeye çalyoruz. Ama bizim yaptk- SD Sizce anayasa deiikliinin yönetimi ve yöntemi nasl olmaldr? 92 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 TÜRKER: Parlamentoda temsil edilen partilerin 2 milletvekilinden oluan bir uzlama komisyonu oluturmas lazm. Bu uzlama komisyonu dayatlm bir anayasa tasla üzerinde çalmamal. Herkes kendi daarcndaki bilgiyi ortaya koyabilmeli. Taslak madde madde hazrlanmaz. Taraar gelir, üzerinde tartrlar, birbirleri ile anlaabilmek adna her taraf baz istemlerinden vazgeçer. Uzlama komisyonu süreç içinde bir anayasa metninde mutabk kalr. O metnin altn bütün taraar imzalar. Bu anayasa önerisi verilir ve ardndan yasalatrlr. Uzlama, birlikten mutabakat salamaktr. Anayasa güçlüleri korumak için yaplamamaldr. Güçlü olmayanlar koruma amac gütmelidir. Zayfn hukuku, normal sistemin hukukunun üstünde olmaldr. Böylelikle kendisini aznlkta hisseden kesimler anayasada haklar korunduu için yasal taleplerini daha rahat dile getirebilirler. SD Kamuoyuna iletmek istediiniz mesajnz var m? TÜRKER: Demokratik Sol Parti yakn zamanda yaplacak olan seçime hazrlanyor. Bizim seçimlerdeki hedemiz özgür ve bamsz Türkiye’dir. Özgür ve tam bamsz bir Türkiye oluturabilmek için herkes oyunu kendi partisine vermelidir. Böylelikle bir siyaset mühendislii ile insanlar ürkütüp, korkutup hiç bilmedikleri, inancn tamadklar yerlere oy vermesinin önüne geçilmelidir. Herkes seçime girsin ama ald ile yetinsin. Çalarak, topluma kendini beendirerek oyunu arttrmaya çalsn. Bu gerçekletirilebilirse bata biz olmak üzere kendisini bu ülkeye adamaya hazr olan bütün partilerin ne baraj derdi olur, ne de halktan kopuk bir siyasal yap oluur. Böylesi bir anlay, Türkiye’de demokrasinin olumasn salar. Röportaj: Feyzan Ece Çapa Yarg Reformu Anayasa Deiiklii, Siyasi Merkezi Deitirmek midir? Siyasi partilerin merkez ile çevre arasndaki ilikileri yeniden tanzim etmek, çevrenin meselelerini merkeze tamak yerine, merkezin, çevre üzerindeki bir kontrol aracna veya ajanna dönümesi bir temsil krizi yaratr. Partiler, bu surette ideolojilerden soyutlanarak salt maddi kaynak dalmna veya sembolikletirilmi-dondurulmu kimlik kovuklar olmaya yönelir. Dr. Murat YILMAZ* G ALLE, “Güne dünyann merkezidir” dedii için 1616’da Engizisyon tarafndan lanetlendi. Engizisyon bu söze Galileicileri aforoz edecek kadar kzmt. Çünkü merkezin deimesi yerleik düzenin alt-üst olmas demekti. Türkiye’nin geleneksel “merkez” tartmas da bu türden bir kzgnla ve Engizisyon’a yol açmaktadr. AK Parti’nin son anayasa deiiklik tekli, bir Engizisyon yarglamas sonrasn temsil ediyor. AK Parti’nin, TBMM’nin ve Türkiye’nin « kapatma travmas »ndan ne ölçüde kurtulduu bu teklin serencamyla ortaya çkacak. Cumhuriyet’in ilk yllarnda Milli Mücadele’nin liderleri arasndaki mücadeleleri hatr-layalm. Merkez-çevre dengesini daha demokratik ve liberal bir ekilde tanzim etmek isteyen Terakkiperver Cumhuriyet Frkas, kuruluundan 5 ay sonra tasye edilir; Halk Frkas bu ekilde asker-sivil bürokrasinin temsilcisi olarak ttihatçlarn brakt mer-keze oturur. Gazi Paa’nn 1930’da Serbest Cumhuriyet Frkas’nn (SCF) kuruluunda Fethi Bey’e “Siz CHP’nin biraz solunda durursunuz” sözü, bu merkezin muhalefete çizdii snrn çevreye mesafesini göstermektedir. Fakat halk SCF’ye çevrenin partisi rolü- nü atfedince merkezin senaryosu ias eder. Demokrat Parti (DP) de, milli ef smet Paa’nn çizdii merkezî snrlar içerisinde tutulmaya çallr; ancak halk DP’ye de çevrenin partisi olarak bakar. DP ise tpk SCF’deki Fethi Okyar gibi “ttihatç çelik çekirdek”ten gelen merkez-i umuminin mutemet temsilcisi Celal Bayar’ liderlerinden biri olarak bünyesinde tar. Buna ramen DP, nüfusun ekseriyetini köylerde sabitleyen CHP’nin merkez-çevre dengesini, nüfusun yüzde 5’ini ehirlere yani merkeze tayarak sarsar. Bu deiikliklere ve demokratiklemeye tahammül edemeyen merkez, 27 Mays MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 93 Dönemin önce önemli iktisadi, sonra da siyasi aktörü olan Turgut Özal, bu dönüüm gücüyle “oynak merkez” teorisini gündeme tar. Siyasi sistemin merkezini deitirmek ve halka göre yeni bir merkez tayin etmek için çevrenin ve piyasann yannda, küresel aktörlerin de devreye sokulmas bakmndan Özal dönemi, eskiden bir koputur. Daha önce genellikle çevreyi kontrol etmek ve bastrmak için küresel merkezleri kullanan Türkiye’deki merkezî güçler, Özal’dan sonra bu dinamikler karsnda giderek güç kaybeder. darbesi ve 1961 Anayasas ile DP’yi tasye ederek merkezin çevre üzerindeki kontrolünü tahkim eder. Ancak DP ile balayan ve somut olarak her be ylda yüzde 5 artan ehirleme oran ve birçok iktisadi, toplumsal ve kültürel deikende müahede edilen deime, ister istemez merkez-çevre ilikilerini etkiler. Adalet Partisi (AP), merkez-çevre ilikisini deitirecek bir iktisadi kalknma dönemini sürdürürken, idam edilen Bavekil Adnan Men94 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 deres ve iki bakannn gölgesinde mer-kezi gözetmeye çalr. Ancak artk harekete geçen Türkiye dinamikleri, AP dnda çevrenin yeni aktörlerini de Ankara’ya tar. Bunlarn banda Milli Nizam Partisi ile balayan Milli Görü Hareketi gelir. Tavanyla merkez, tabanyla çevre hassasiyetleri gösteren ve zamanla Türk-slam ülküsü adyla bir denge ina etmeye çalan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de bu vadide saylabilir. Türkiye çi Partisi tecrübesi ise mer-kezdeki elitlerin bir ksmnn CHP emsiyesi dna çkma cesareti olarak anlamldr; ancak ksa zamanda baarszlkla sonuçlanr ve CHP dna çkanlarn büyük çounlu-u bir cuntayla merkezi ele geçirmeyi dener. Merkez çevre ilikilerini sarsan büyük dö-nüüm, merkezdeki hizipleri de birbirine düürür. Merkez artk sadece çevreyi deil, kendi içinde sarslan güç dengesini de kontrol etmek zorundadr. 1970’lerde CHP içerisinde yaanan deiimin sonucunda genel bakanlk yarn smet Paa’nn karsnda kazanan Bülent Ecevit, partinin merkezî karakterini deitirecek bir baar sergileyemez. Komünizm korkutmacasyla sada AP emsiyesinde salanmaya çallan Milliyetçi Cephe ise, merkezde arzu edilen karl bulamaz. 12 Eylül darbesi, 27 Mays ve 12 Mart’a nispetle merkezin topluma sert bir müdahalesi olarak tarihe geçer. Ancak tuhaf bir ekilde siyasetin ve hukukun kontrol altna alnd bu dönemde, merkezin gücünün içini boaltacak uzun vadeli piyasa dinamikleri hayata geçer. Dönemin önce önemli iktisadi, sonra da siyasi aktörü olan Turgut Özal, bu dönüüm gücüyle “oynak merkez” teorisini gündeme tar. Siyasi sistemin merkezini deitirmek ve halka göre yeni bir merkez tayin etmek için çevrenin ve piyasann yannda, küresel aktörlerin de devreye sokulmas bakmndan Özal dönemi, eskiden bir koputur. Daha önce genellikle çevreyi kontrol etmek ve bastrmak için küresel merkezleri kullanan Türkiye’deki merkezî güçler, Özal’dan sonra bu dinamikler karsnda giderek güç kaybeder. Özal’n ardndan Cumhurbakan olan Süleyman Demirel ilk beyanatnda “Devlette dengeler yerine oturmutur” diyerek, bundan sonra merkezin deil partilerin oynayacann iaretini verir. Böylece merkez, kazand bu mevziiyle bir on sene daha siyasi alanda hegemonyasn devam ettirir. Böylece “oynak merkez”in yerini alan “oy-nak partiler” giderek çevreden kopar ve merkezin ajan konumuna gelerek güç kaybe-der. Giderek daralan merkez ise bir kriz odana döner. Siyasi merkezin tahkimatna meydan okuyan ve merkezin toplumsal kürede belirlenmesini isteyen aktörler, artan temsil kabiliyetlerini -Refah Partisi (RP) örnein-de olduu gibi- siyasi kürede sergileyemezler. Siyasi merkez, özellikle de “devletlu” elit ve sermaye, bu yeni aktörleri dlar. Bu, sadece siyaseten olgunlamam bir tavrn deil, iktisaden siyasi merkez olmadan ayakta duramayacak kesimlerin edid bir sa-vunma refleksinin ifadesidir. 27 Mart 1994 mahalli idareler seçimiyle balayan “devlet ve rejim sorunu” tartmas, 24 Aralk 1995 genel seçimiyle pier ve Refah-Yol koalisyonuyla servise hazr hale ge-lir. Böylece 28 ubat 1997’deki post-modern darbeyle siyaset zemini giderek daraltlr ve “merkez”e hapsedilir. Bu, siyasetin çevre kökeninden kopartlarak devirilmesi veya devletletirilmesi olarak da okunabilir. Bu sürecin son dönemdeki balangç noktas Susurluk olayna kadar iner. Dönemin Babakan Susurluk olayn ve bu olaya gösteri-len tepkileri “fasa so” diyerek “ben bilmem merkez bilir” eklinde siyaset yapmama iradesini beyan eder. “Aydnlk için bir dakika karanlk” eyleminde ifadesini bulan tep-kiler ise, bir anda RP kart bir nitelik kazanarak siyasi bel kemii olmayan ve manipü-lasyona açk olmaktan da öte, tene tavryla “merkezî” bir karakter kazanr. Olaya ha-raretle müdahil olmak isteyen ANAP ise Mesut Ylmaz ve Eyüp Ak’n ahsnda hayelie soyunarak Susurluk’u siyaset d bir alana hapseder. 18 Nisan 1999 seçimleri, bu çerçevede “siyaset d” bir mahiyet arz eder. Ana partiler “siyaset” yapmazken, reel politii en iyi okuyup tatbik eden, Ecevit’in DSP’si ve ziya-desiyle MHP olur. Bunda MHP’nin bir yandan merkezde reel politie, “siyaset d siyaset”e uygun prol çizmesinin, dier yandan tekilatlarn özellikle tarada bir bedevi asabiyetiyle seçime “siyasi” müdahalesinin katks olur. Bedevi enerjisiyle bir impara-torluk kurulabilir ama imparatorluk bedevilikle yönetilemez. Daha önce RP’nin karlat handikap, MHP’nin de önüne çkar. MHP liderliinin merkez vurgusu, ite bu problemi konsolide ederek zamanla ama stratejisini yanstr. Fakat problem, MHP’yi de içine alan siyasi sistemden kaynaklanmaktadr. Sadece MHP deil, herkes merkezdedir. Herkesin merkezde olduu bir yerde sahiden merkezden bahsetmek mümkün müdür? Çevreyi kim temsil edecektir? Reel politii baarl bir ekilde okuyan Ecevit ailesinin DSP’si, baarl olmasn asln-da parti diyebileceimiz bir zatiyet içermemesine ve siyaset d kalabilmesine borçlu-dur. Ecevit “bu düzen deiecek” isyankarlndan “bu düzen deimeyecek” noktas-na gelerek tövbekar olmu bir dervi edasyla artk Türk siyasetinin “merkez efendisi” unvann almaya hak kazanr. CHP ise ne merkeze ne çevreye yaranr ve tecrit duru-munda bir stratejik açmazn içinde merkezin yedek kulübesinde srasn bekler. Siyasi partilerin merkez ile çevre arasndaki ilikileri yeniden tanzim etmek, çevrenin meselelerini merkeze tamak yerine, merkezin, çevre üzerindeki bir kontrol aracna ve-ya ajanna dönümesi bir temsil krizi yaratr. Partiler, bu surette ideolojilerden soyutlanarak salt maddi kaynak dalmna veya sembolikletirilmidondurulmu kimlik ko-vuklar olmaya yönelir. Bu genel tablo içinde iktisaden ve siyaseten çrndan çkan siyasi merkez ve bu merkezin partileri pe pee gelen krizlerle çöker. Çevreden gelerek siyasi merkezdeki boluu doldurmaya balayan AK Parti 3 Kasm 2002’de tek bana iktidara gelir ve on yldr bekleyen reformlar yapmaya balar. Merkez ise krizlerin yaand Ecevit dö-neminden beri siyasi sistemi yeniden kuatacak darbe teebbüsleriyle meguldür. Basna aksettii kadaryla en son AK Parti’nin kapatlmas davasna kadar yedi darbe te-ebbüsü, siyasi merkezdeki krizin derinliini anlatmaya bal balna yeterlidir. AK Parti hem lideri hem de kadrosuyla merkez san profesyonel siyasetçilerine göre, tabann organik bir devam olarak dikkat çekiyor. Tpk Özal gibi merkezi deitirmek için çevreyi, piyasay ve küresel aktörleri motive etmeyi baaran bir performans göste-ren AK Parti, özellikle son anayasa deiiklii teebbüsüyle, Galilei gibi merkezi yeni-den tayin etmeye yöneliyor. Bunun sonucunda da Engizisyon’la kar karya. Merke-zin siyasi komiseri olan CHP Genel Bakan Deniz Baykal’n “Anayasa’y ancak idam göze alarak deitirebilirsin” sözü ve yeni kapatma davas iddialar bu bakmdan manidardr. SDE Uzman* MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 95 Yarg Reformu Siyaset Yapmak, Siyasallamak Siyasallatrmak Yaplan hiçbir darbeye yarg tekilatnn tepkisi olmamtr. 1960 darbesini ilk tebrik edenler, 28 ubat bringlerini dakikalarca ayakta alklayanlar onlar olmutu. imdi de bir bakma yasal olmayan gizil yaplarn tasyesini amaçlayan Ergenekon soruturmasna engel oluturmaya çalan yine baz yargsal örgütlerdir. Doç. Dr. Mustafa AYDIN* S iyaset yapmak, siyasallamak ve siyasallatrmak, sosyal politik tartma ortammza sklkla giren kavramlardr ve yaamakta olduumuz Anayasa deiiklii sürecinde bir kez daha güncellemi bulunmaktadrlar. Yüksek yarg organlarnn örgütleniinde de deiiklikler getiren paket, yukarlardaki yarg mensuplarnca eletirilmekte, Meclis ve toplum tepkiye çarlmaktadr. Gerekçe olarak kullanlan en belirgin kavram da yürütmenin yargy kuatmak istedii ve siyasallatrddr. Yürütme de, bu canhra tepkiyi üstteki bir grup yarg mensubunun yargy siyasallatrmas olarak nitelendirmektedir. Yani ayn olgu farkl taraarca ayn kavramlarla anlatlmaktadr. Gerçekten siyasallatrmak ne demektir; kim, neyi, nasl yaparsa siyasallatrm olur? Bu soruya cevap vermeden önce kimden gelirse gelsin bu kavramlarn kullanmnda 96 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 bir olumsuz tarafn olduunun altn çizmeliyiz. Genel olarak da burada siyaset, siyasallamak ve siyasallatrmak kavramlarnn kullanm balamnda olumsuz bir anlama sahip bulunmaktadr. Buna göre siyaset kirli bir eydir ve bulat yeri de kirletir. Tabii ki belirtmeye bile gerek yoktur ki bu durum toplumlar için fevkalade önemli olan bir kurumsal olgunun farknda olarak veya olmayarak toplum genelinin gözünde aalanmas manasn tamaktadr. Gerçi tüm entelektüalizm ifade eden kavramlarda olduu gibi siyasete, ön plandaki olumluluuna karlk arkada pusuya yatm bir olumsuz anlam yüklene gelmitir. Bu durum bazen, bilgine karlk bilgiç, entelektüele karlk entel gibi kelimenin yapsnda biraz deiiklikle saland gibi, bazen ayn kelimenin söyleni vurgusu veya ses tonuyla yaplabilmektedir. Mesela konuan birisini gös- tererek “ne olacak siyasetçi” veya “politikac” eklindeki bir ifade, yalan ima eden bu olumsuz anlamdaki kullanmn tipik bir örneidir. Sosyolojik olarak aralarnda hiyerarik bir fark bulunan kesimlerin ilikilerinde alttakiler üsttekilerden beklediklerini yeterince bulamadklar durumlarda bu gizil çeliki ortaya çkar ki bunun yaand yerlerden birisi siyaset alandr. Ne var ki burada, sözkonusu potansiyel sorundan daha ileri bir durum sözkonusudur. Hemen belirtelim ki üphesiz siyaset yapmak göreviyle yükümlü birimlerin en temel görevi siyaset yapmaktr. Burada belki siyasiler açsndan eletirilebilecek taraf, siyaset yapmalar deil, gereken yerde beklenen siyaseti yapmamalar veya yapamamalardr. Siyaset Yapmak veya Yapamamak Siyaset üphesiz toplumsal hayat Siyaset her eyi siyasallatrmak yani siyasetin konusu yapmak zorundadr. Bu balamda bir örnek olarak belirtmeliyiz ki vatandan dini sorunlarna el atmak, (bir dini sorunla siyaseti dinselletirmek olmad gibi), dini siyasallatrmak demek de deildir. için yerine getirilmesi gerekli önemli ilevlerden birisidir. Çünkü ortak sorunlarn çözülecei yer orasdr. Siyasiler bu alan doldurabilmelidirler. dari açdan bakldnda siyasetin konusu olmayan hiçbir sorun yoktur. Sadece baz kesimlerce salt siyasal olarak nitelendirilen alan deil, ekonomik, eitimsel, ailesel, dini, adli tüm sorunlarn idari bakmdan çözümlenecei yer orasdr. Nasl ekonomik sorunlar siyasetin konusu ise eitim sorunlarnn, dini hayatla ilgili skntlarn giderilecei yer de orasdr. Birilerinin iddia ede geldii gibi bu durum, dinin siyasete veya siyasetin dine kartrlmas demek deildir. Yoksa baz sorunlara çok farkl çözüm yerleri göstermek gerekir. Hem siyasetten uzak tutmak hem de bir baka çözüm yolu bulamamak her eyden önce toplumu basite almak demektir. Tabi belirtmeye bile gerek yoktur ki yargnn kulland yasalar ve örgütsellik sorunlar da siyasetin iidir. Bilindii gibi siyasal erk yasama, yürütme ve yarg birimlerinden olumaktadr. Her biri kendine özgü erkin ilevini yerine getirirler. Ama toplum hayatnn deiik kesimleriy- le ilgili asl çözümleyici siyaset, yürütmeye aittir. Bir baka deyile yürütme icra makamnda bir kurumdur. üphesiz önemsiz olmamakla birlikte mesela buna göre yasama kurallar ortaya koymakla yetinir, yasama icradan sonra aksamalar gidermeye çalr. Ama önce ilen yürüyen bir mekanizme vardr ve bu siyasete aittir. Demokratik ortamlarda aktif siyaset dendii zaman da genelde toplumca seçilen kesimin yürüttüü bu i akla gelir. Hatta bu süreçte nerede ve hangi konumda bulunursa bulunsun tüm bürokratik örgütler ve genel olarak memur adn tayan bütün görevliler bu siyasetin emrinde hareket ederler. Ne var ki Türkiye’de özellikle 1960 darbesinden sonra gerçekletirilen seçkinci yaplanmasnda seçilenler atananlarn gözetim ve denetimine verilmilerdir. Tabi üzerinde durduumuz konu açsndan ülkemizde siyasetçinin siyaseti bask altna alnm, süreç darbeler, parti kapatmalar, açk veya kapal tehdit ve töhmetlerle, siyasetçinin alan daraltlm, boaltlan alan siyaset yapma yetkisi olmayanlar tarafndan doldurula gelmitir. Böylesi bir ortamda siyasetçinin bazen siyasetten kaçnma ama çou kere de siyaset yapamama gibi durumlar ortaya çkmtr. Siyasilerin siyaset yapamamas bazen beceriksizlik, kapasite ve ufuk yetersizliinden kaynaklanr. Ama bir baka önemli neden siyasete yaplan ciddi müdahalelerdir. Mesela ortaya çkan ve toplumca izlediimiz tablo, bir yüksek subay kesiminin hükümete müdahale edip etkisiz hale getirmeyi kendilerine görev bildiklerini ve bunun için de her yolu düündüklerini göstermektedir. Tabii böylesi bir ortamda kapasitesi ne olursa olsun siyasiler, siyasetsizlemekte ve siyaset ii, baka kurumlarca paylalmaktadr. te yazmza konu edindiimiz siyasallama ve siyasallatrma, böylesi bir ortamn sorunlardr. Siyasallamak ve Siyasallatrmak Çok ciro yapmalarna ramen maalesef bu kavramlar her zaman yerinde kullanlmamaktadr. Siyasallatrma ilk bakta doas itibariyle siyasal olmayan bir eyin birileri tarafndan siyasete dâhil edilmesi, siyasetin konusu haline getirilmesi anlamna gelmektedir. Ne var ki olumsuz anlamda kullanlan bu kavram her haliyle ve herkes için olumsuz anlam tamaz. Bir eyi siyasetin konusu yapmann olumlu veya olumsuzluu, yukarda belirttiimiz gibi bunu kimin yaptyla ilgilidir. Sonuç olarak hangi konuyla ilgili olursa olsun siyasetin ilgisi siyasallatrma, hele siyasal etkinlii bir knama gerekçesi olamaz. Çünkü siyaset her eyi siyasallatrmak yani siyasetin konusu yapmak zorundadr. Bu balamda bir örnek olarak belirtmeliyiz ki vatandan dini sorunlarna el atmak, (bir dini sorunla siyaseti dinselletirmek olmad gibi), dini siyasallatrmak demek de deildir. Aksine icra makamna gelip bu tür sorunlarla ilgilenmemek tabir caizse bir siyasetsizlik siyaseti gütmek demektir. Burada yeterince çözüp çözememe ikinci derecede bir itir. Çözer görünmü veya çözememise bu ayrca topluma ait bir takdir konusudur. Onun hesabn soraca yer vardr ve orada sorar. Siyasetin dndaki birilerinin veya kurumlarn toplumsal baz sorunlarn siyasetin konusu yaplamayacana ilikin dayatmas ise hak ve yetki alannn dnda o kurumun siyasallamas demektir. Siyasallama, bir kurumun siyasete soyunmas, kendini dorudan siyasal çözümleme noktasnda görmesi anlamna gelmektedir. Buna göre siyasallatrma bir sorunu her halükarda siyasetin emsiyesi altna almak anlamna alnrsa burada ölçü bunu kimin yaptna dayanr. Siyaset yapyorsa dorudan bir anormallik sözkonusu deildir. Anormal olan siyasi çözümleme noktasnda olmayan bir merciin onu bir siyasal delil olarak kullanmasdr ki bu siyasallatrmaktan çok siyasallamak kavramyla ifade edilebilir. Tabi siyaset yapma ve çözümlemeMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 97 ler üretme noktasndaki kiilerin ve mercilerin icraatlarnn da balamnn dnda olmas mümkündür. stismar veya istiskal her alanla ilgili bir konudur. Hatta burada bir parantez açarak belirtmeliyiz ki her alann gerçek anlamda istismar bizzat o alann mensuplarnca yaplabilir. Tarih boyunca mesela genelde din, dindarlar; siyaset, siyasetçiler tarafndan istismar edilmitir. Özel uzmanlk ve teknik imkân gerektiren alanlarda bu durum çok daha açktr. Yani buralarda dardan birilerinin istismar iyiden zorlar. Bu balamda mesela, bilimi bilim adamlar; askerlii, meslei bizzat askerlik olanlar; hukuku hukukçular istismar edebilir. Bunun tipik örneklerinden birisi çou yüksek rütbeli baz darbeci askerlerle ilgili olarak yaplan operasyonlardr. Verilen yetki bazen key kullanla gelmitir. Aslnda burada kabaca istismar olarak nitelendirilen ve görevin kötüye kullanlmas anlamna gelen eylemler bütünüyle olmasa bile çounlukla bir siyasallama olarak karmza çkarlar. Bir Örneklem Olarak Yargnn Siyasallamas Tarttmz sorunun tipik örnekle- 98 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 rinden birisi bugün yarg alannda yaanmaktadr. Anayasa deiiklii çerçevesinde özellikle Anayasa Mahkemesi ve HSYK’daki yeniden yaplandrma baz yüksek yarg mensuplar ve bu arada ana muhalefet partisi CHP, yargnn AK Parti tarafndan siyasallatrlmas olarak nitelendirmektedir. Bilindii üzere bu süreçte hükümetin yapt, deiiklik tasars hazrlamak, Meclisin görevi ise görüüp karara balamaktr ve bunlar bu organlarn sadece yetkileri içinde bir i deil, en temel görevleridir. Yürütmenin görevi ise buradan çkacak yasalar uygulamaktr. Yarg örgütünün görevi kendini konumlandrmak ve son zamanlarda skça yapla geldii gibi kendini yasama yerine koymak deildir. Yürütmenin icra ettii iin, yargya müdahale anlamna alnacak bir siyasallatrma olmas için örgütleni biçimine, atamalara, ald kararlarn içeriine müdahale etmek, verilen kararlar görmezlikten gelmek gibi uygulamalar içermesi gerekmektedir. Ergenekon davasnda olduu gibi birilerinin houna gitmeyen yargsal ilemleri hükümete balamak, “bu onlarn döneminde yaplyorsa onlarn talimatyla yaplyordur” demek de pek key bir hüküm olur. Buna karlk yaanmakta olan süreçte baz yüksek yarg mensuplarnn yaptklaryla yarg açkça siyasallamakta, yarg siyasete koulmaktadr. Bir kere son zamanlarda kamuoyu tarafndan, verilen baz kararlarn hukuki deil siyasal olduu bilinmektedir. Yine mesela Türkiye’nin bir demokratikleme süreci olarak kabul edilen ve genelde askeri sivil cunta yapsn tasye edip effaf bir anayasal düzen amacn tayan Ergenekon davasnda örgüte destek veren özellikle HSYK’nn siyasal davrandnda üphe yoktur. Bizzat anayasa deiiklii konusunda da yüksek yarg mensuplarnn, genel siyasal diyebileceimiz polemiklerin ötesinde (eer mutlaka bir ey söylemek ihtiyacn duyuyorlarsa) yaplmas gerekenin makullüü üzerine bir açklama getirmeleri gerekirdi. Ama hukuksal bir açklama yerine bir siyasal söylemi tercih etmilerdir. Zaman zaman anayasada deiiklik yaplmaldr diyenler, onu bir deimezlik zrhna büründürmeye çalmakta, deiim taslandaki maddeleri galiba merulatrm olmamak için bütünüyle reddetmekte, hatta yargy kuatmak gibi uç noktada ifadeler kullanmaktadrlar. Bir yüksek yarg organnn bakan açkça Meclisi reddetmeye çarmakta, Belki darbe gibi daha somut müdahaleleriyle asker ön planda gözükmektedir. Ama asker bu sivil bürokrasiden hep tevik ve destek göre gelmitir. Darbelerin bir hukuk düzeninin askya alnd hareketler olduu göz önüne getirilirse darbelere kar çkacak ilk kesimin bata yüksek yarg mensuplar olmak üzere hukuk camias olmas gerekir. halkn önüne geldii takdirde halk olumsuz oy vermeye davet etmektedir. Bir açdan bu çar bir bakaldr çarsdr. Gerçekten de 30 maddelik deiikliin neresine kar çktklar da belli deildir. Ancak yüksek yarg organlar lehine youn bir mücadele verdii anlalan CHP lideri Sayn Baykal’n konumalarndan anladmza göre asl kar çktklar nokta, yüksek yarg organlarnn kendi içinde bir kast sistemi gibi çalan örgütsel yapsn deitiren ve herhangi bir medeni ülkedeki yarg yaplanmas durumuna getirmeyi amaçlayan üç maddedir. Bu öyle siyasal bir tavrdr ki üç maddenin dndaki 27 maddeyi de görmezlikten gelmekte, son zamanlarda gördüümüz baz olaylar, meydana gelebilecek herhangi bir deiiklie kar, Ergenekon davas sürecini tökezletebilecek tedbirlerin alnd izlenimini vermektedir. Yasa tekli hazrlama yetkisine sahip bulunan yürütme ve bir tasary görüüp yasallatrma hak ve yetkisine sahip bulunan yasama organ Meclis için, “böyle bir haklar yoktur” deme noktasna kadar götürebilmenin savunulabilir bir taraf yoktur. Son zamanlarda skça kullanlan bir ifadeyle galiba bir kuatma sözkonusudur ama bu kuatma yarg için deil, yasama ve yürütme üzerinden bir toplumsal kuatma için daha doru olur. Ülkemizde bir gizil yapnn çözülüp toplumun önünün açlmasn istemeyen bir seçkinci yap vardr. te asl siyasallama budur. Siyasallama Bir YönetmeArzusudur Çou kere siyasallamann arkasndaki duygu açk olarak ifade edilmediinde de yönetenleri beenmemek, yerine göre yetersiz, yerine göre tehlikeli bulmak ve bir biçimde yönetime müdahale etmek, hatta duruma göre ona talip olmaktr. Bu durum özellikle, atananlar seçilenlerin üzerine çkaran seçkinci yapnn temel özelliidir. Konunun ilgi çeken bir dier önemli yönü, bu toplumsal inisiyati temsil eden siyasete müdahaleci ve dolaysyla da siyaseti elinde tutmak için çabalayan otoriter ve totaliter bürokratik kesimin asker ve sivil fark etmemesidir. Belki darbe gibi daha somut müdahaleleriyle asker ön planda gözükmektedir. Ama asker bu sivil bürokrasiden hep tevik ve destek göre gelmitir. Darbelerin bir hukuk düzeninin askya alnd hareketler olduu göz önüne getirilirse darbelere kar çkacak ilk kesimin bata yüksek yarg mensuplar olmak üzere hukuk camias olmas gerekir. Her darbenin yapt en belirgin i, Anayasay iptal, yargnn kayna olan meclisi ilga etmek, hukuk sürecini askya almaktr. Bir baka deyile yarg örgütüne müdahale etmek, yargnn srf bamszlyla deil, içeriiyle oynamak darbelerin ilk iidir. Çünkü bir darbe sürecinde gerçekle- en o olaand ilerin normal ileyen bir hukuk düzeninde yaplmas mümkün deildir. Ne var ki yaplan hiçbir darbeye yarg tekilatnn tepkisi olmamtr. 1960 darbesini ilk tebrik edenler, 28 ubat bringlerini dakikalarca ayakta alklayanlar onlar olmutu. imdi de bir bakma yasal olmayan gizil yaplarn tasyesini amaçlayan Ergenekon soruturmasna engel oluturmaya çalan yine baz yargsal örgütlerdir. Burada asker ve sivil gibi tabiat itibariyle birbirinden farkl iki kesimi bir araya getiren ortak nokta, toplum üstü bir seçkincilik yapsdr. Amerikal ünlü siyaset bilimci C. W. Mills’in iktidar seçkinlerini deerlendirirken kulland bir ifadeyle “içinden geldikleri snf çkarlarnn ve mesleki konumlarnn üzerinde bir iktidar ortakl” sözkonusudur ki bu, yaknl açklayacak yegâne ilkedir. Eer meslek öncelenseydi, yarg mensuplarnn askeri cuntalara kar çkmamalar mümkün deildi. kincil bir görev olarak gözüken, sistem sahiplii meslein önüne geçebilmektedir. Bütün bunlar, dorudan siyasal olmayan kurumsal yaplarn bir siyasallama sorunu, siyaseti her haliyle topluma ve onu temsil eden siyasilere brakmama çabasdr. Bürokratik örgütsel yapnn genel bir demokratik ortam yerine kendini önceleyen bir siyaset tipidir. Bu, Sayn Babakann ifadesiyle cübbe çkarmadan, toplumla yüz yüze gelmeden yaplan bir siyasettir. Aslnda siyasallama genel toplumsal düzen kadar o kurumlar için de önemli bir sorundur. Bir kesim seçkinciyi tatmin etse de toplum nezdinde saygnln zedeler. Onun için önümüzdeki anayasa deiiklii büyük önem tamaktadr. Toplum bu siyasallamay krmak zorundadr. Her kurum yer yer öncelenen ikincil ilevlerden arndrlmal, herkes kendi iini yapar hale gelmelidir. Yeterli olmasa da anayasa deiiklii bu konuda atlm önemli bir adm olacaktr. SDE Uzman* MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 99 Yarg Reformu Anayasa Deiiklii Süreci 1987’de yaplan deiiklikle, Anayasa deiiklii teklinin kabulü için aranacak asgari yetersay, üye tamsaysnn üçte ikisinden bete üçüne indirilmitir. Anayasa deiikliine ilikin oylamann gizli oyla yaplmas esas getirilmi ve deiikliklerin Cumhurbakannca halkoylamasna sunulmas konusunda yeni esaslar benimsenmitir. Doç. Dr. Faruk BLR* Tali kurucu iktidar bir ülkenin anayasasn, o anayasada belirlenmi usullere uyulmak suretiyle deitirebilir. Bu durumda, bir anayasann tümden, yeniden oluturulmas deil, mevcut bir anayasann baz hükümlerinin deitirilmesi sözkonusu olmaktadr. Bu deiiklikler, mevcut anayasann anayasa deiiklikleri için öngördüü usullere uygun olarak yaplmakta ve hukuki geçerliliini bu uygunluktan almaktadr. Bu anlamda, asli kurucu iktidarn hukuk d bir olay olmasna karlk, tali kuruculuk hukuki bir fonksiyondur.1 Tali kurucu iktidar, anayasann deitirilmeyecek maddeleri hariç bütün maddelerini deitirilebilir. Günümüzde devletler yazl anayasalarnda, anayasann deitirilmesine ilikin usulleri kendileri belirlemi ve anayasa hükümlerinin deitirilmesini kanunlarn kabul veya deitirilmelerindeki usullerden daha farkl ve daha güçletirici bir takm kurallara balam bulunmaktadrlar. 1982 Anayasasnn, 17.5.1987 tarihli tadilinden önce kabul etmi olduu yöntemde, 1924 ve 1961 Anayasalarndaki teklif ve karar yeter saylar100 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 n aynen muhafaza etmekle birlikte, bu anayasalarda mevcut olmayan bir onay safhas öngörmütür.2 1982 Anayasas’nda onay yetkisi, Cumhurbakan ile halk arasnda paylalmaktadr. Cumhurbakan Anayasa deiikliklerini, dier kanunlarda olduu gibi, bir kere daha görüülmek üzere TBMM’ne geri göndermek ve Meclis bu kanunu aynen kabul ettii takdirde onu halkoyuna sunmak yetkisine sahiptir. 1982 Anayasasnda 17.5.1987 gün ve 3361 sayl Kanunla yaplan deiiklik, Anayasann deitirilmesi usulünü büyük ölçüde deitirmitir. Buna göre, Anayasa deiiklii teklinin kabulü için aranacak asgari yetersay üye tamsaysnn üçte ikisinden bete üçüne indirilmitir. Yine bu deiiklikle Anayasa deiikliine ilikin oylamann gizli oyla yaplmas esas getirilmi ve Anayasa deiikliklerinin Cumhurbakannca halkoylamasna sunulmas konusunda yeni esaslar benimsenmitir.3 Anayasa deiiklii süreci, teklif, görüme ile karar ve onay aamalarndan oluur (An. md.175). Teklif Anayasann 175. maddesinin ilk fkrasna göre, anayasann deitirilmesi, TBMM üye tamsaysnn (550) en az üçte biri (184 milletvekili) tarafndan yazyla teklif edilebilir. Kanun teklierinden farkl olarak Bakanlar Kurulu’na Anayasa deiiklik teklinde bulunma yetkisi verilmemitir. Anayasann 175. maddesinde öngörülmemekle birlikte Anayasa deiiklik teklierinin gerekçeli olarak verilmesi gerekir. Kanun teklierinde aranan gerekçe artnn, anayasa deiiklik teklierinde aranmamas düünülemez. Uygulamada da Anayasa deiiklik teklieri gerekçeli olarak verilmektedir.4 Ayrca, Anayasann 175. maddesinin ikinci fkrasna göre, “Anayasann deitirilmesi hakkndaki teklierin görüülmesi ve kabulü, bu maddedeki kaytlar dnda, kanunlarn görüülmesi ve kabulü hakkndaki hükümlere tâbidir.” TBMM çtüzüü’nün 74. maddesine göre kanun teklieri gerekçeli olarak Meclis Bakanl’na sunulmas gerekir.5 Teklif yetersaysnn anayasay deitirme sürecinin balangcnda aramak gerekir. Teklif yetersaysn anayasay deitirme sürecinin bandan sonuna kadar aramak Anayasa koyucunun amacn aan bir yorum olacaktr.6 184 milletvekili tarafndan bir anayasa deiiklii tekli verildikten sonra, bu teklin Anayasa Komisyonunda ve Genel Kurulda görüülmesi srasnda artk bu teklif yetersays aranmamaldr. Bir milletvekilinin de deiiklik önergesi verebilmesi mümkündür. Çünkü bu aama artk görüme safhasdr. Anayasa hukukunun getirdii teklif yetersays teklif aamasna ilikindir.7 “Meclis Bakan anayasa deiiklii teklini ilgili komisyona havale etmeden deiiklik teklinde yer alan baz imzalar, imza sahibi milletvekilleri tarafndan geri alnmlarsa ve bu nedenle imza says teklif yetersaysnn altna dümü ise, Meclis Bakan, tekli ilgili komisyona havale etmeyip, teklif sahibi milletvekillerine iade etmelidir. Buna karlk, anayasa deiiklii tekli verildikten sonra imza sahiplerinden bazlarnn ölmesi veya milletvekili sfatn kaybetmesi, teklin geçerliliini etkilemez. Çünkü böyle bir durumda verildii an geçerli olan bir teklif vardr.”8 Anayasa deiiklik teklieri, TBMM Bakanl tarafndan Anayasa komisyonuna havale edilir. Anayasa Komisyonu Anayasa deiiklik teklierini aynen veya deitirerek kabul veya reddedebilirler, birbirleriyle ilgili gördüklerini birletirerek görüebilirler (TBMM çtüzüü, md. 35). Anayasa Komisyonunda görüülen Anayasa deiiklik teklieri hakknda komisyon bir rapor düzenler ve bu rapor ile birlikte Anayasa deiiklik teklieri Meclis Bakanl’na gönderilir. Anayasann 4. maddesine göre, “Anayasann 1 inci maddesindeki Devletin eklinin Cumhuriyet olduu hakkndaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri deitirilemez ve deitirilmesi teklif edilemez”. Bu maddeye göre Anayasann ilk üç maddesinin deitirilmesine ilikin anayasa deiiklii tekli verilemez. Böyle bir teklif verilir ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakannn bu tekli, teklif sahiplerine iade etmesi gerekir.9 Görüme Anayasann 175. maddenin birinci fkrasna göre, Anayasann deitirilmesi hakkndaki teklier Genel Kurulda iki defa görüülür. ki defa görüülmesinin amac, Anayasa deiikliklerinin aceleye getirilmemesi, üzerinde titizlikle durulmas ve iki görüme arasnda kamuoyunun çeitli yollardan bilgilenmesine ve tartmasna imkân tannmasdr. Anayasa deiikliklerine ilikin teklierin görüülmesi, 175. maddedeki kaytlar dnda, kanunlarn görüülmesi hakkndaki hükümlere tabidir. ki defa görüülme art (ivedilikle görüülememe), anayasa deiikliine ilikin teklierin görüülmesi usulünü dier kanunlarn görüülmesi usulünden ayran tek farktr. “kinci görümeye, birinci görümenin bitiminden krksekiz saat geçmeden balanamaz. kinci görümede yalnzca maddeler üzerinde verilmi deiiklik önergeleri görüülür, birinci görümede üzerinde deiiklik tekli bulunmayan bir madde hakknda ikinci görümede önerge verilemez” (TBMM çtüzüü, md. 93). Anayasa deiikliklerinin öncelikle görüülmesini yasaklayan herhangi bir hüküm bulunmamaktadr. Dolaysyla TBMM çtüzüü’nün 52. maddesinin burada uygulanmas mümkündür. Bu maddeye göre, “Genel Kurula sevk edilen bir komisyon raporu veya herhangi bir metin, aksine karar alnmadkça datm tarihinden itibaren krksekiz saat geçmeden görüülemez. Bu süre geçmeden gündeme alnmas, gündemdeki kanun tasar ve teklieri ile komisyonlardan gelen dier ilerden birine öncelik verilerek bu ksmn ilk srasna geçirilmesi, Hükümet veya esas komisyon tarafndan gerekçeli olarak Genel Kuruldan istenebilir. Bu takdirde, Genel Kurul, iaret oyuyla karar verir.” Anayasa deiiklik teklierinin Genel Kuruldaki birinci görümelerinde, teklin tümü görüülür. Anayasa deiiklik teklierinin tümü üzerindeki görümeler bittikten sonra, maddelere geçilmesine ilikin oylama yaplr. Bu oylama gizli olarak yaplr. Maddelere geçilmesine ilikin oylamada aranmas gereken çounluk üye tamsaysnn bete üç çounluu deil, Anayasann 96. ve çtüzüün 146. maddesinde yer alan toplantya katlanlarn salt çounluudur. Anayasa Mahkemesi de maddelere geçilmesine ilikin oylamada aranmas gereken çounluun basit çounluk olduuna karar vermitir. Buna göre, “Anayasann 175. maddesiyle çtüzüün 93. ve 94. maddelerinde, Anayasa deiiklik teklierinin iki defa görüülmesinin zorunlu olduu, teklin birinci görümesi srasnda maddelerin ayr ayr görüülüp oylanaca, tüm maddelerin oylanmasnn tamamlanmasndan 48 saat sonra ikinci görümenin açlaca, bu görümede de tüm maddelerin ayr ayr oylanaca, oylamalar tamamlandktan sonra teklin tümü üzerindeki oylamada gerekli çounluun salanmasyla teklin kabul edilmi olaca, birinci oylamada yeterli çounluu alamayan maddelerin, ikinci oylamada da yeterli çounluu alamamas durumunda reddedilmi saylaca öngörülmektedir. Anayasann 175. maddesi, Anayasa deiiklik teklierinin iki defa görüülmesini zorunlu klmaktadr. Birinci görümenin ardndan yaplacak oylamalarda yeterli çounluu salayamayan maddelerin reddedilmi saylmas, ikinci görümeyi engelleyici bir yoruma geçerlik tannmas anlamna gelir. Oysa çtüzüün 94. maddesinin ikinci fkrasna göre birinci görümede gerekli çounlukla kabul oyu alamayan bir madde, ancak ikinci görümede de gerekli çounlukta kabul oyu alamamsa reddedilmi olur. Bu nedenle, deiiklik teklinin maddeleri hakkndaki birinci görümenin ardndan yaplacak oylamadaki çounluun, Anayasann 148. maddesinde denetim ölçütü olarak öngörülen “oylama çounluu” kapsamnda olmadnn kabulü gerekir.”10 Birinci görümede gerekli çounlukla kabul edilmeyen bir anayasa deiikliinin akibeti ne olur? TBMM çtüzüü’nün 94. maddesinin ikinci fkrasna göre, “birinci görümede gerekli çounlukla kabul oyu alamayan bir madde ikinci görümede de gerekli çounlukla kabul oyu alamamsa reddedilmi olur”. çtüzüe göre, birinci görümede reddedilmi maddeler hakknda da ikinci görümede oylama yaplmas gerekir. kinci görümede MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 101 yaplan oylamalarda gerekli çounluk salanamazsa ancak bu durumda deiiklik reddedilmi olur.11 Anayasa deiikliklerinin görüülmesinde, teklin maddelerine geçilmesinin oylanmas, birinci görümede maddelerin oylanmas, birinci görümeden 48 saat sonra yaplacak olan ikinci görümede maddelerin oylanmas ve teklin tümünün oylanmas biçiminde dört farkl oylama yaplmaktadr. Anayasann 148. maddesinde denetim ölçütü olarak öngörülen oylama çounluundan ikinci görümelerdeki maddelere ilikin oylama ile Anayasa deiiklik teklinin tümü üzerindeki yaplacak son oylamadaki çounluun anlalmas gerekir.12 Karar ve Onay Anayasa deiiklik teklierinin kabulü için üye tamsaysnn bete üçü ve üçte ikisi olmak üzere, iki deiik karar yeter says öngörmütür. Anayasa deiiklii tekli, bete üç (330 üye) veya daha fazla fakat üçte ikiden (367 üye) az oyla kabul edildii takdirde, Cumhurbakannn kanunu tekrar görüülmek üzere Meclise geri göndermesi veya kanunun halkoyuna sunulmas gibi iki ihtimal ortaya çkmaktadr. Cumhurbakannn geri göndermesi halinde anayasa deiiklii sürecinin devam edebilmesi için, Meclisin bu Anayasa deiikliini üye tamsaysnn en az üçte iki çounluu ile mi yoksa bete üç çounluu ile mi aynen kabul etmesi gerektii konusu tartmaldr. Doktrinde hakim olan görü Meclisin bu Anayasa deiikliini üye tamsaysnn en az üçte iki çounluu ile kabul etmesi yönündedir. Ancak Anayasa Mahkemesi’ne göre, geri gönderme halinde üçte iki ço- 102 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 unluk zorunlu deildir; bete üç çounluk yeterlidir. “Maddenin üçüncü fkrann birinci tümcesi, Cumhurbakannn geri gönderme yetkisi bulunduunu öngörmekte, ikinci tümcesinde ise Meclis, geri gönderilen Kanunu, üye tamsaysnn üçte iki çounluu ile aynen kabul ederse Cumhurbakan bu Kanunu halkoyuna sunabilir ifadesi yer almaktadr. Halkoyuna sunabilme bir seçim hakknn varlna iaret etmektedir. Seçim hakknn kullanm üçte iki ile kabul kouluna balanm bir sonuçtur. Üçte iki ve üzeri bir çounlukla kabul edilen Anayasa deiikliinin halkoyuna sunulmas zorunluluu ortadan kalkmakta, bu çounluun salanamamas durumunda uygulanacak kural 175. maddenin dördüncü fkrasnda yer almaktadr. Buna göre, üçte ikiden az ve bete üçten fazla bir çounlukla kabul edilen Anayasa deiiklikleri halkoyuna sunulmak zorundadr. Üçüncü fkrann lafzndaki üçte iki çounluu ile kabul ederse ifadeleri, baka çounluklarla da kabul edilme olanann varlna iaret eder. Üçte iki çounluu ile kabul ederse” ifadesi, “ancak üçte iki çounluu ile kabul edilebilir” ifadesiyle mantksal olarak özde deildir. Bu ifade, üçüncü fkradaki sunabilir yüklemine balanm bir koul olduundan, bunu ancak üçte iki çounluu ile kabul edilebilir biçiminde bir önermeye dönütürmek olanakszdr.” 13 Anayasa Mahkemesi’nin bu yorumunun, anayasa deiikliklerini kolaylatrmay amaçlayan 1987 deiikliinin ruhuna daha uygun olduunu söylemek mümkündür.14 Geri gönderme halinde gerekli çounlukla kabul edilen Anayasa deiikliini Cumhurbakan, ya halkoyuna sunabilir veya onaylayarak kesinletirebilir. Cumhurbakan bete üçle üçte iki arasnda oyla kabul edilmi bir anayasa deiikliini geri göndermezse, sözkonusu kanunun halkoyuna sunulmas zorunludur. Dier bir ifadeyle, bu durumda Anayasa, zorunlu halkoylamas yöntemini benimsemi ve üçte ikiden az oyla kabul edilen bir anayasa deiikliinin sadece Cumhurbakannn onayyla kesinlemesine izin vermemitir (zorunlu halkoylamas). Anayasa deiikliine ilikin kanun Meclisteki ilk oylamada üçte iki veya daha büyük bir çounlukla kabul edildii takdirde ise, üç ihtimal ortaya çkmaktadr; Cumhurbakan, bu kanunu tekrar görüülmek üzere Meclise geri göndermek, dorudan doruya halkoyuna sunmak veya onaylayarak kesinletirmek seçeneklerine sahiptir. Son durumda, anayasa deiikliine ilikin kanun Resmi Gazete’de yaymlanarak yürürlüe girer.15 Geri gönderme halinde, deiiklik tekrar üye tamsaysnn bete üç çounluu ile aynen kabul edilmesi gerekir. Bu takdirde de, Cumhurbakannn, deiiklii ya onaylamak veya halkoyuna sunmak gibi iki seçenei bulunmaktadr (ihtiyari halkoylamas). Cumhurbakannn onay safhasna ilikin yetkileri, anayasa deiikliini halkoyuna sunmak veya tekrar görüülmek üzere Meclise geri göndermekten ibarettir. Cumhurbakannn deiiklikleri Meclise geri gönderme yetkisi, Cumhurbakannn kanunlar bir kere daha görüülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisini düzenleyen 89. maddedeki usule tabidir. Yani, geri göndermenin onbe gün içinde ve gerekçeli olarak yaplmas gerekir. Meclis, geri gönderilen Anayasa deiikliini aynen kabul etmeyip bunda yeni bir deiiklik yapt takdirde, Cumhurbakan sözkonusu deiiklii tekrar Meclise geri gönderebilir. Cumhurbakan Anayasa deiikliinin tümünü veya sadece baz maddelerini halkoyuna sunabilir. Bu durumda halkoylamasna sunulmayan maddeler yaymlanarak yürürlüe girer . Ancak bu hükmü Anayasann 175. maddesinin yedinci fkrasyla birlikte deerlendirdiimizde, Cum- hurbakannn bu yetkisinin Meclisçe anayasa deiikliinin halkoylamasna ilikin herhangi bir hüküm öngörmedii durumlarda geçerli olabileceini söylemek mümkündür. Baka bir ifadeyle Meclis Anayasa deiikliinin halkoylamasna sunulmas halinde birlikte oylanacan öngördüü durumlarda, Cumhurbakannn anayasa deiikliini bir bütün halinde halkoylamasna sunmas gerekir. Halkoylamas 1982 Anayasas bir durumda zorunlu iki durumda ihtiyari halkoylamasn benimsemitir. Buna göre, Cumhurbakan bete üçle üçte iki arasnda oyla kabul edilmi bir anayasa deiikliini geri göndermezse, sözkonusu kanunun halkoyuna sunulmas zorunludur. Anayasa deiikliine ilikin kanun Meclisteki ilk oylamada üçte iki veya daha büyük bir çounlukla kabul edildii takdirde ve geri gönderme halinde, deiiklik tekrar üye tamsaysnn bete üç çounluu ile aynen kabul edilmesi durumda halkoylamalar ihtiyaridir. Anayasann 175. maddesinin 7. fkrasna göre, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa deiikliklerine ilikin kanunlarn kabulü srasnda, bu Kanunun halkoylamasna sunulmas halinde, Anayasann deitirilen hükümlerinden, hangilerinin birlikte hangilerinin ayr ayr oylanacan da karara balar”. Anayasann bu hükmüne göre, TBMM Anayasa deiikliklerine ilikin kanunlarn kabulü srasnda, halkoylamasnda Anayasann deitirilen hükümlerinin birlikte mi yoksa ayr ayr m oylanacan anayasa deiikliine ilikin kanunda kararlatrabilir. Anayasada bu yetki TBMM’ne verilmitir. Anayasann 175. maddesinin 7. fkrasnn getirili amac, gerekçesinde, “Halkoyuna sunulmasnn Anayasann deitirilen her hükmü için ayr ayr yaplmas kararlatrld takdirde, oylama sonunda baz hükümlerin benimsenmesi, bazlarnn ise reddi mümkün olabilecek, böylece halkoylamasnn daha salkl ekilde sonuçlanmas ve baz hükümler reddedilmi olsa bile hiç olmazsa benimsenen deiikliklerin yürürlüe girmesi salanm olacaktr” biçiminde açklanmtr. Halkoylamasnda hangi hükümlerin birlikte, hangi hükümlerin ayr ayr oylanacana ilikin hüküm, Anayasa deiikliinin halkoylamasnda kabulü ve reddi sonucunu douracak nitelikte önemli bir hükümdür. Bu hükümle maddeler arasnda yaplan ayrma göre baz maddelerin kabulü salanaca gibi, Anayasa deiikliinin bütün olarak reddedilmesi de salanabilir. Dolaysyla halkoylamasna ilikin hüküm, Anayasa deiikliinin kaderini belirlemede etkili olabilecektir16 . Ancak buna ramen Anayasa deiikliinde halkoylamasna ilikin maddenin Anayasa metninden olduu- nu söylemek mümkün deildir. Bu hüküm Anayasa deiikliinin yürürlük maddesidir. Anayasa Deiikliinin Halk Oyuna Sunulmas Hakknda Kanun’un 1. maddesine göre, “Anayasa gereince yaplacak olan halk oylamalarnda bu Kanun hükümleri uygulanr. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 298 sayl Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri hakknda Kanunun bu Kanuna aykr olmayan hükümleri tatbik edilir.”. Bu Kanun’un 2. maddesine göre, “Anayasa deiikliinin halkoylamas, ilgili Anayasa deiiklii Kanununun Resmi Gazetede yaymn takip eden altmnc günden sonraki ilk pazar günü yaplr”17. “Halkoyuna sunulma ilemleri, Yüksek Seçim Kurulunun yönetim ve denetiminde seçim kurullarnca yürütülür. Yüksek Seçim Kurulu, Anayasa deiikliklerinin halkoyuna sunulmas için bütün tedbirleri alr ve hazrlklar yapar. Kurul, halkoylamasnn salkl ve düzenli bir ekilde gerçeklemesini salamak amacyla gerekli ilke kararlarn almaya yetkilidir” (md. 3). Halkoyuna sunulan Anayasa deiikliklerine ilikin kanunlarn yürürlüe girmesi için, halkoylamasnda kullanlan geçerli oylarn yarsndan çounun kabul oyu olmas gerekir (An. Md. 175/6).18 Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öretim Üyesi* 1. Özbudun, Ergun, Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2002, s. 147- 148. 2. Has, Volkan, Anayasa’y Deitirme Süreci, Ankara 2009, s. 10; Tunç, Hasan- Bilir, Faruk- Yavuz, Bülent, Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2009, s. 69. 3. Tülen, Hikmet, “Gündemin Deimeyen Konusu: Anayasa Deiiklik Tartmalar”, AÜEHFD, C: IV, Say: 1- 2, Yl: 2000, s. 200. 4. Nezirolu, rfan, Türk Parlamento Hukukunun Temel Kavramlar, Ankara 2008, s. 35. 5. Has, s. 35. 6. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s. 150; kar görü için bkz. Nezirolu, s. 34. 7. Gözler, Kemal, Anayasann Deitirilmesi, http://www.anayasa.gen.tr/anayasadegisikligi.htm. (e. t. 23.04. 2010). 8. Gözler, Kemal, Anayasann Deitirilmesi, http://www.anayasa.gen.tr/anayasadegisikligi.htm. (e. t. 23.04. 2010). 9. Gözler, Kemal, Anayasann Deitirilmesi, http://www.anayasa.gen.tr/anayasadegisikligi.htm. (e. t. 23.04. 2010). 10. AYM, E. 2007/72, K. 2007/68, k. t: 05.07.2007, Resmi Gazete: 07.08.2007/26606. 11. Gözler, Kemal, Anayasann Deitirilmesi, http://www.anayasa.gen.tr/anayasadegisikligi.htm. (e. t. 23.04. 2010). 12. Özbudun, Ergun, Anayasa Hukuku, Anadolu Üniversitesi Açköretim Fakültesi Yayn, Eskiehir 2009, s. 96; AYM, E. 2007/72, K. 2007/68, k. t: 05.07.2007, Resmi Gazete: 07.08.2007/26606. 13. AYM, E. 2007/72, K. 2007/68, k. t: 05.07.2007, Resmi Gazete: 07.08.2007/26606. 14. Özbudun, Anayasa Hukuku, s. 95. 15. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s. 156. 16. Has, s. 111. 17. 3/3/2010 tarihli ve 5955 sayl Kanunun 1. maddesiyle bu maddede yer alan “yüzyirminci günden” ibaresi “altmnc günden” olarak deitirilmitir. 18. Bugüne kadar be kez halkoylamas yapld. lk halkoylamas, 27 Mays 1960 darbesinin ardndan hazrlanan 1961 Anayasas için yapld. Bu halkoylamasnda yüzde 61.7 evet, yüzde 38. 3 hayr oyu kullanld. Katlm oran ise yüzde 81. 9 Temmuz 1961’deki halkoylamasnda 1961 Anayasas kabul edildi. kinci halkoylamas ise 12 Eylül darbesinin ardndan hazrlanan 1982 Anayasas için 7 Kasm 1982’de gerçekletirildi. 1982 Anayasas halkoylamasnda yüzde 91.4 evet, yüzde 8.6 hayr oyu kullanld. Katlm oran ise yüzde 91.3. Üçüncü halkoylamas ise 1982 Anayasas’nn geçici 4’ncü maddesi ile getirilen siyasal yasaklarn kaldrlp kaldrlmamas konusunda yapld. 6 Eylül 1987’de gerçekletirilen halkoylamasnda siyasi yasaklar yüzde 49,8 hayr oyuna karlk yüzde 50,2 evet oyuyla kaldrld. Katlm oran yüzde 93.6. Dördüncü halkoylamas Anayasa’nn 127’nci maddesindeki yerel seçimlerin 1 yl erkene alnp alnmamas konusunda yapld. 25 Eylül 1988’de yaplan halkoylamas, seçmenin iradesinin hayr olarak yansd ilk halkoylamas oldu. Bu halkoylamasnda yüzde 65 hayr, yüzde 35 evet oyu kullanld. Katlm oran yüzde 88.8. Beinci halkoylamas ise 25 Ekim 2007 ylnda yapld. Bu halkoylamasnda Cumhurbakannn halk tarafndan seçilmesi bata olmak üzere bir takm Anayasa deiiklikleri için oy kullanld. Halkoylamasnda yüzde 68.9 evet, yüzde 31.01 hayr oyu kullanld. Katlm oran ise yüzde 67.5, Türkiye statistik Kurumu Halkoylamas Sonuçlar Veri Taban, http://tuikrapor.tuik.gov.tr. (e. t. 22.04.2010) MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 103 Yarg Reformu HSYK’ya likin Deiiklik Teklifi ve Kuvvetler Ayrl Yedi üyeden oluan HSYK’nn üye saysnn azl, üyeleri; adli ve idari yargnn ileyiinde ve Yargtay ile Dantay’n oluumunda çok güçlü yetkilere sahip kiiler haline getirmektedir. Adalet Bakannn bakan ve yine tabii üye olarak Bakanlk müstearnn katlmamas durumunda Kurulun toplanamamas, bu iki üyeyi önemli hale getirmekteydi. Doç. Dr. Yusuf evki HAKYEMEZ* H SYK, Türkiye’de adli ve idari yargda görev yapan hakim ve savclarn meslee kabulü dahil tüm özlük haklar konularnda güçlü yetkilerle donatlm olan idari bir birimdir. Kurul, adli ve idari yargdaki hakim ve savclarn, meslee kabulden meslekte kalmalar uygun görülmeyenler hakknda karar vermeye, atama ve nakletmeden yükselmeye kadar çok deiik yetkilerle donatlmtr. Öte yandan Yargtay üyelerinin tümünü ve Dantay üyelerinin dörtte üçünü yine HSYK seçmektedir. Bu güçlü yetkiler sayesinde HSYK’nn adli ve idari yargnn oluumu ve ileyii balamnda siyasal sistem içerisinde çok önemli bir konuma sahip olduu göze çarpmaktadr. Bununla birlikte 1982 Anayasasnda öngörüldüü ekliyle HSYK, oluumu, kulland yetkiler ve kararlar dolaysyla deiik zamanlarda eletirilerin merkezinde yer almaktadr. Haliyle bugüne dein verdii pek çok kararla birlikte HSYK, ayn zamanda yarg bamszl ve tarafszl 104 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 açsndan ciddi sorunlara yol açmaktadr. Bu biçimdeki sorunlarn ortaya çkmas önemli ölçüde Kurulun 1982 Anayasasndaki oluumundan kaynaklanmaktadr. te bu nedenle, bugüne dein karlalan sorunlarla birlikte HSYK’nn yeniden yaplandrlmas bir zorunluluk halini almtr. Avrupa Birlii ile üyelik müzakerelerinin devam ettii süreçte 23. fasl kapsamnda “yarg ve temel haklar” bal altnda bu konu gündeme gelmi olmakla birlikte, özellikle son yllarda Kurulun verdii kimi kararlar üzerine HSYK’nn yeniden yaplandrlmas Mart 2010’da açklanan Anayasa deiiklii paketine de dahil edilmitir. u anda paket Anayasa Komisyonundan geçmi ve TBMM Genel Kurulunda görüülmeye balanmtr. Bu balamda HSYK’yla ilgili paketteki hükümler bugüne dein karlalan sorunlara yönelik olarak ne biçimde çözümler sunabilecektir? Bu hususlarn irdelenmesi gerekmektedir. 1982 Anayasasndaki ekliyle HSYK balamnda yaplan en önemli ele- tiriler, Kurulun oluumunda Adalet Bakan ve Adalet Bakanl Müstearna yer verilmesi, yedi kiiden oluan Kurulun yargnn bütünü yerine sadece be üye ile Yargtay ve Dantay’dan gelen üyelere temsil imkan salamas, Kurulun ayr bir örgüt ve sekreteryaya sahip olmamas ve Kurul kararlarna kar yarg yoluna bavurulamamas noktalarnda odaklanmaktadr. Anayasa deiiklii teklinde bu hususlara yönelik baz somut önerilere yer verilmektedir. HSYK’ya ilikin teklin yenilik getirdii en önemli hususlarn banda Kurulun oluumu ile ilgili düzenlemeler gelmektedir. Deiiklik teklinin Anayasa Komisyonundan geçen eklinde oluumla ilgili olarak u hüküm yer almaktadr: “Kurulun Bakan Adalet Bakandr. Adalet Bakanl Müstear Kurulun tabii üyesidir. Kurulun, dört asl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköretim kurumlarnn hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarnda görev yapan öretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasndan Cumhurbakannca, üç asl ve üç yedek üyesi Yargtay üyeleri arasndan Yargtay Genel Kurulunca, iki asl ve iki yedek üyesi Dantay üyeleri arasndan Dantay Genel Kurulunca, bir asl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasndan, yedi asl ve dört yedek üyesi birinci snf olup, birinci snfa ayrlmay gerektiren nitelikleri yitirmemi adli yarg hakim ve savclar arasndan adli yarg hakim ve savclarnca, üç asl ve iki yedek üyesi birinci snf olup, birinci snfa ayrlmay gerektiren nitelikleri yitirmemi idari yarg hakim ve savclar arasndan idari yarg hakim ve savclarnca, dört yl için seçilir”. Anayasa Deiiklii Teklifi Kolaylkla fark edilebilecei gibi Anayasa deiiklii tekli ile Kurulun asl üye says 22’ye çkarlm ve geni temsil esasna dayal karma oluum yöntemi benimsenmitir. Deiiklik teklindeki ekliyle HSYK’da artk Yargtay ve Dantay’n temsil tekeline son verilmekte, oluumdaki yenilikler olarak ilk derece mahkemeleri yannda yarg dndan seçilen üyelere de yer verilmekte ve ayrca üye says artrlmaktadr. Anayasa deiiklii tekliyle HSYK’nn oluumuna ilikin getirilen yeni modelde baz eletirilebilecek hususlar olmakla birlikte bir bütün olarak Kurula ilikin yeni oluum eklinin özde Avrupa standardna ulamay salayabilecek olumlu bir nitelik arz ettii belirtilmelidir. Kurulda yüksek yargnn arl yerine yargnn bütününün orantl temsiline imkan salanmas sayesinde artk adli ve idari yarg ilk derece mahkemelerinde görev yapan hakim ve savclar hakknda karar veren HSYK’nn oturumlarnda ilk derece mahkemelerindeki yarg mensuplar arasndan seçilen belli sayda üyenin de bulunmas imkan salanm olacaktr. kinci olarak, üye saysnn artrlmas ile Kuruldaki karar alma sürecinde arkadalk ilikileri, kiisel kayrma ve benzeri subjektif karar alma imkân dourabilecek durumlarn yaanmas ihtimali azalacaktr. Üçüncü olarak, yargnn dndan seçilen üyelerin de yer ald ekliyle HSYK, karma oluum yöntemiyle Kurul toplantlarnda farkl eilimleri de dikkate alma imkânna kavuacak ve böylece Kurul kararlarnda nitelikli bir çounluun blok halinde belli bir eilim dorultusunda karar vermesi örneklerinden bahsedilemeyecektir. Dördüncü olarak, çounluu yargdan gelen üyelerden olmak artyla Kurulda belli sayda yarg dndan seçilen üyenin yer almas korporatizmin olumsuz etkilerini bertaraf edebilecektir. Bu balamda demokratik meruiyete yönelik katky salama açsndan parlamentonun Kurula belli sayda üye seçmesi daha isabetli formülasyon olarak kabul edilmekle birlikte, teklif metninde TBMM’nin Kurula üye seçmesine yer verilmedii göze çarpmaktadr. Bunun yerine teklifte, halkn oyu ile seçilen Cumhurbakanna Kurula dorudan dört üye seçme imkân verilmesi bu aç belli ölçüde kapatabilecektir. Zikredilen dört üyenin yarg ile ilgili konularda çalan öretim üyeleri, yüksek yönetici ve avukatlar arasndan seçilmesi Kurul çalmalarna dardan bakan farkl bir bak açs olarak olumlu katklar salayabilecektir. Bununla birlikte aralarnda talya, Fransa, spanya ve Portekiz gibi birçok Avrupa ülkesindeki yargsal kurullarda parlamentonun seçtii belli sayda üyeye yer verilmekte ve Venedik Komisyonunun 2007 tarihli “yargsal atamalar” balkl raporunda yargsal kurullarda demokratik meruiyeti salamak amacyla hukukçu öretim üyeleri ve dier hukukçu kiiler arasndan parlamento tarafndan üye seçilmesi gerektii ifade edilmektedir . Avrupa Konseyinin bir dier danma organ konumundaki Avrupa Hakimleri Danma Konseyi de yargsal kurullarn daha salkl karar verebilmesi balamnda karma oluum yöntemini önerirken, kurulun belli saydaki üyesini parlamentonun seçmesinin mümkün olabileceine iaret etmektedir . Bu balamda Anayasa deiiklii teklinde Cumhurbakan yerine TBMM’nin bu biçimde üye seçme imkanna yer verilmesi daha isabetli bir formülasyon olabilirdi. Özellikle 1961 Anayasasndan bu yana bürokrasinin parlamento üzerindeki vesayetinin arln gittikçe arlaan biçimde hissettirmekte olduu Türkiye gibi bir ülkede, yasama organnn HSYK’ya belli sayda üye seçme imkan ile donatlmasnn siyaset kurumu açsndan daha anlaml bir deiiklik olarak deerlendirilmi olaca belirtilmelidir. Kurulda Adalet Bakannn bakan olarak yer almasnn ilk bakta yarg bamszl açsndan sorunlu olduu ifade edilebilirse de, teklif metninde Bakann sadece Genel Kurul toplantlarna katlaca, Anayasa deiiklii ile birlikte oluturulmas planlanan üç dairenin toplantlarnn hiçbirine katlmayaca düünüldüünde, bu ekliyle Bakann Kurul’a üye olarak yer almasnn pek bir sorun tekil etmeyecei belirtilmelidir. Çünkü deiiklik teklinde denetim yapma, soruturma izni verilmesi, disiplin cezas verme, ter, atama, nakil ve yarglama yetkisi ile ilgili konularda karar verme yetkisi dairelere braklmtr. Dolaysyla Adalet Bakan bu toplantlarn hiçbirisine katlamayacaktr. Bakann sadece HSYK Genel Kuruluna katlmasna imkan salayan oluum tarz Avrupa standard ile de çelimemektedir. Nitekim Venedik Komisyonunun 2007 tarihli “Yargsal Atamalar” balkl raporunda Adalet Bakannn Kurulun disiplin ileri gibi toplantlarna katlmasnn uygun olmayaca özellikle vurgulanmaktadr . Bunun gibi 2008 Anayasa deiiklii sonrasndaki ekliyle Fransa’da da Adalet Bakannn Yüksek Yarg Konseyinin disiplin konularna ilikin olanlar dndaki toplantlarna katlmnn sürdürüldüü görülmektedir . Kald ki, parlamenter bir rejimde adalet hizmetlerinin iyi ilemesinden dolay parlamentoya kar yarg mensuplar ya da HSYK üyeleri deil, Adalet Bakan sorumlu olduuna göre, böylesi bir sorumluluk altnda bulunan Adalet Bakannn HSYK’da bulunmas gerekmektedir . Anayasa deiiklii teklinde Adalet Bakanl MüsteMAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 105 arnn da HSYK’daki tabii üyelii devam etmekte ise de, önemli bir yenilik olarak artk Müstear Kurul çalmalarn bloke edemeyecektir. Teklifteki ekliyle HSYK içinde Adalet Bakanl Müstear, sadece bir dairede görev almakta ve ilgili dairenin çalmalar Müstearn yokluunda bile yaplabilmektedir. Hakim ve Savclarn Görevleri Oluumu yannda HSYK’nn ayr kamu tüzelkiiliine ve sekreteryaya sahip bir idari birim haline getirilmesi, Kurulun gerçekletirdii görev göz önünde tutulduunda yarg bamszln salamada önemli bir yenilik olarak deerlendirilmelidir. Böylece deiiklikle birlikte artk Kurulun Adalet Bakanlnn gölgesinde çalt izlenimi ortadan kalkacaktr . Öte yandan hakim ve savclarn görevleri ile ilgili soruturmalarn Kurul müfettilerinin yapmas esasnn benimsenmesi de eski durumda karlalan sorunlar önemli ölçüde ortadan kaldrabilecektir. Deiiklik tekline göre Adalet Bakanl müfettileri yannda HSYK bünyesinde görevlendirilecek olan Kurul müfettileri, hakim ve savclarn rutin denetimleri, inceleme ve soruturmalarn yapmakla yetkilendirilecek; Adalet Bakanlna bal müfettiler ise hakim ve savclarn yargsal faaliyetleri balamnda hiçbir denetim yapamayacak- lardr. Bakanlk müfettileri savclar sadece idari görevleri yönünden denetleyebilecektir. Bunun yannda HSYK’nn bir ksm kararlarna kar yarg yolunun açlmasnn öngörülmesi hukuk devleti açsndan olumlu bir yeniliktir. Ancak, deiiklik teklinde, sadece Kurulun meslekten çkarma cezasna kar yarg yolunun açlm olmasn yeterli görmek mümkün deildir. Kurulun baka konularda da icrai nitelikte karar alma yetkileri olduuna göre bu konulardaki kararlarna kar da yarg yolunun açlmas gerekmektedir. Bu balamda özellikle Kurulun tayin ettii dier disiplin cezalarna ve özellikle meslekte yükseltilme ve Yargtay ve Dantay üyeliklerine seçme biçimindeki kararlarna kar da yarg yolunun açlmasnn hukuk devleti açsndan zorunluluk arz etmekte olduu vurgulanmaldr. Anayasa deiiklik teklinde yukarda açklanan hususlarda da görüldüü üzere teklifteki ekliyle HSYK, gerek oluumu açsndan ve gerekse örgütlenme, personel ve çalma düzeni açsndan 1982 Anayasasnn öngördüünden oldukça farkl bir hal almaktadr. Teklifte her ne kadar baz noktalarda Avrupa ülke örneklerinde ve Venedik Komisyonunun yargsal atamalar adl raporunda belirttii ilkeler balamnda sorunlu noktalar varsa da, teklifteki ekliyle Kurul, 1982 Anayasasndaki orijinal ekline göre fevkalade olumlu yenilikler getirmektedir. HSYK’ya ilikin teklin bu haliyle kabul edilmesi halinde dahi bugüne dein uygulamada karlalan sorunlar önemli ölçüde karlamas mümkün olabilecektir. Gerçekten 1982 Anayasasndaki ekliyle yedi üyeden oluan HSYK’nn üye saysnn azl, tüm Kurul üyelerinin adli ve idari yargnn ileyiinde ve Yargtay ile Dantay’n oluumunda çok güçlü yetkilere sahip kiiler haline gelmesi sonucunu dourmaktadr. Adalet Bakannn bakan olarak HSYK’da yer almas ve yine tabii üye olarak Adalet Bakanl Müstearnn Kurul toplantlara katlmamas durumunda Kurul 106 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 toplantlarnn yaplamamas Kurulun bu iki üyesini önemli hale getirmekteydi. Bunun yannda Kurulun oyçokluu ile karar ald düünüldüünde Kurulda daha önemli bir sorun Kurulun yarg kökenli 5 üyesinin blok halde hareket etmesi durumunda ortaya çkabilmektedir. Zira HSYK’nn Yargtay’dan seçilen 3 ve Dantay’dan seçilen 2 üyesi sahip olduklar oy çokluu ile HSYK’daki tüm kararlarda arlkl etkiye sahip olabilmektedirler. Nitekim bunun sonucu olarak Kurulun yarg kökenli be üyesi hakim ve savclarn görev yeri deitirme, yükseltme, disiplin cezas verme ve benzeri tüm özlük haklar konularnda istedikleri kararlar daha rahat alabilmektedirler. Bu balamda daha da önemlisi ise bu be üyenin Yargtay üyelerinin tümünün ve Dantay üyelerinin dörtte üçünün seçiminde belirleyici olduu düünüldüünde, böyle bir durumda bu be üyenin desteklemedii bir ilk derece mahkemesi hakim veya savcsnn Yargtay ve Dantay üyesi olmas tamamen imkansz hale gelebilmektedir. Oysa teklifteki ekliyle 22 üyeden oluacak HSYK’da böyle bir sorunun ortaya çkmas ihtimali çok daha zayf olacaktr. Özellikle teklifte Yargtay ve Dantay’n Kuruldaki arlna son verilmesi ve yargnn bütününün temsiline imkan salanmas ve öte yandan yarg dndan gelen üyelerin seçilmesi sayesinde HSYK artk daha çoulcu bir oluumla ve geni temsil imkan sayesinde daha çok müzakereye dayal ve daha savunulabilir, yetkin kararlar alabilecektir. Yeni ekliyle HSYK’nn liyakate daha fazla arlk veren ölçütler belirleyerek yüksek mahkeme üyeliine seçme görevlerini yerine getirmesi durumunda hukuk devletindeki ilevine daha uygun bir yüksek yarg oluumunun gerçeklemesi mümkün olabilecektir. HSYK ve Kuvvetler Ayrl Bunun yannda üzerinde durulmas gereken önemli bir nokta da teklifteki ekliyle HSYK’nn olu- umunun kuvvetler ayrl ilkesi ile çeliip çelimedii hususudur. Öncelikle belirtilmelidir ki, yarg görevini yerine getiren kiilere yönelik yetkiler kullanan bir birim olsa da, HSYK, bir yarg mercii deil; idari bir birimdir. Bu balamda böylesi bir idari birimde çounluu yargdan gelen üyeler yannda yasama ve yürütme tarafndan siyasetle ilgisi olmayan kiiler arasndan üye seçilip gönderilmesini kuvvetler ayrl ile çelien bir durum olarak nitelendirmek mümkün deildir. Nitekim Batl anlamda hukuk devleti ölçütleri açsndan bakldnda hiçbir ülkede yargsal atamalar konusunun tamamen yargya brakldn görmek mümkün deildir . Böylesi bir uygulamann demokratik hukuk devleti ile deil; ancak kooptasyon ile izah mümkün olabilir ki, bu tür bir uygulamann olduu yerde yarg organnn yaanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve hukuksal gelime ve deimelerden koparak kendi içine kapanmaya doru gidecei unutulmamaldr . Bunun içindir ki Avrupa ülkelerinde yargsal kurullara yer veren ülke örneklerinde mutlaka yarg organ dndan gelen belli saydaki üyeye de yer verilmekte ve bu üyelerin demokratik meruiyeti salama açsndan yasama organ tarafndan seçilmesi esas öngörülmektedir. Tüm bu hususlar HSYK’ya ilikin teklife kuvvetler ayrl ilkesi balamnda kar çklmasnn aslnda Türkiye’deki kuvvetler ayrl algsnn da ne derece ev- rensel anlamndan uzak ve kendine özgü biçimde anlamlandrlmaya çalldn göstermektedir. Kald ki Kurulda yarg dndan gelen üyelerin yarg bamszln ihlal edebilecekleri argümanna karlk olarak belirtmek gerekir ki, yarg bamszln Kurulun yargdan gelen üyelerinin de ihlal etmesi mümkün olabilir. Bu bakmdan sadece yarg organ dndan gelen üyelerin yarg bamszln ihlal edecekleri argüman tutarl bir temele dayanmamaktadr. 1982 Anayasasndaki ekliyle HSYK, aslnda sadece yüksek yargdan seçilen be üyeyle yargnn bütünü hakknda karar vererek yarg bamszln ilk derece mahkemeleri açsndan erozyona uratabilecek bir oluum tarzna sahiptir. Bu nedenle yargnn bütününün geni ve orantl temsili esasna göre HSYK’da yer almas biçimindeki bir oluum yarg bamszl gerçekletirmeye daha uygun bir formülasyondur. Dolaysyla teklifteki ekliyle HSYK’nn oluumu yarg bamszl açsndan da 1982 Anayasasndaki biçiminden daha olumlu bir nitelik arz etmektedir. Sonuç Sonuç olarak, gündemi youn biçimde megul eden HSYK’ya ilikin Anayasa deiiklik teklinin, bugüne dein yargnn ileyiinde ciddi sorunlara sebebiyet veren 1982 Anayasasnn öngördüü ekliyle HSYK’ya göre, gerek oluum ve gerekse ileyi açsndan farkl bir boyut kazandrabilecek nitelikte olduu söylenebilir. Bu ekliyle deiiklik metni genelde olumlu bir adm olarak kabul edilmelidir. Bu deiiklikle birlikte 1971 Anayasa deiikliklerinden bu yana ilk kez HSYK’nn oluumunda ilk derece mahkemeleri temsil edilebilecek ve Kurulda yargnn dndan belli sayda üye seçilmesi söz konusu olabilecektir. Böylece 1961 Anayasas ile balayan ve 1982 Anayasas ile zirveye çkan bürokratik vesayetçi yapnn etkisinin belli ölçüde zayatlmas ve belli bir eilimin etkisinden ziyade yüksek yargda çoulcu bir yapnn tesisi mümkün olabilecektir. Dolaysyla adli ve idari yargnn oluumu ve ileyiinde Yargtay ve Dantay’n arlkl konumuna son verilmesi, bunun yerine HSYK’da yargnn bütününün temsili yannda belli ölçüde karma oluum yönteminin benimsenmesi sayesinde Türkiye’deki yargnn oluum ve ileyii de önemli ölçüde deiecektir. Gerçek anlamyla yarg reformunun tamamlanabilmesi için kukusuz bu deiikliklerin gerçekletirilmesinden sonraki aamada hukuk eitimi, yargnn i yükü, mahkemelerin yapsal sorunlar ve benzeri yargnn ileyiindeki dier sorunlara eilmenin zaman gelmi olacaktr. KTÜ BF Öretim Üyesi* 1. Avrupa ülkelerindeki deiik örnekler için bkz.: Yusuf evki Hakyemez, “Hakimler ve Savclar Yüksek Kurulu”, Yarg Raporu: Demokratikleme Sürecinde Yarg Kurumlar, Stratejik Düünce Enstitüsü Yay., Ankara, 2010, s. 53-55. 2. CDL-JD(2007)001 - “Judicial Appointments”: Revised discussion paper prepared by the Secretariat for the meeting of the Sub-commission on the Judiciary (14 March 2007). http://www.venice.coe.int/docs/2007/CDL-JD(2007)001-e.asp. Eriim Tarihi: 10.02.2010. 3. Bkz.: “Opinion no.10(2007) of the Consultative Council of European Judges (CCJE) to the attention of the Committee of Ministers of the Council of Europe on the Council for the Judiciary at the service of society”. https://wcd.coe.int/ViewDoc.jsp?Ref=CCJE(2007)OP10&Language=lanEnglish&Ver=original&Site=COE&B ackColorInternet=FEF2E0&BackColorIntranet=FEF2E0&BackColorLogged=c3c3c3 (Eriim Tarihi: 07.04.2009) 4. Bkz.: “Judicial Appointments”: Revised discussion paper prepared by the Secretariat for the meeting of the Sub-commission on the Judiciary (14 March 2007). 5. Bu konuda bkz.: Hakyemez, “Hakimler ve Savclar Yüksek Kurulu”, s. 54. 6. Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, 7. Bask, Ekin Yay., Bursa, 2009, s. 542. 7. Yusuf evki Hakyemez, “Demokratik Hukuk Devleti Balamnda Hakimler ve Savclar Yüksek Kurulunun Yeniden Yaplandrlmas”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: XIII, Say: 1-2, Haziran 2009, s. 79. 8. Yener Ünver, “Yarg Bamszl Açsndan Hakimler ve Savclar Yüksek Kurulu”, ÜHFM, 1988-1990, Cilt: 1-4, s. 165-166. 9. Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, 9. Bask, Yetkin Yay., Ankara, 2008, s. 375. MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 107 Analiz Kayglarn Ötesinde Kutlu Doum Haftas Yrd. Doç. Dr. Necdet Suba* Kutlu Doum Haftas etkinliklerine dinsel gerekçelerden veya laik kayglardan beslenen paniklerle serdedilen yaklamlarn her biri gündelik gerçeklii sürekli olarak göz ard eden, reel politikle temas bir hayli azalm marijinal eilimleri yanstmaktadr. Dinin sosyal ve psikolojik arl ihmal edilmekte, Türk laikliinin kendine özgü ileyiine ise pek az vurgu yaplmaktadr. K utlu doum haftas, Diyanet leri Bakanl’nn ihdas ettii aslnda oldukça yeni saylabilecek bir program olmasna ramen genel toplumda ciddi düzeyde ilgi görüyor. 1989’dan beri hemen her yl düzenli olarak Nisan aynn 3. haftasnda gerçekletirilen etkinliklerin amac Hz. Muhammed’i anmak, onun mesajlarnn daha geni kitlelere ulamasna vesile olmak eklinde özetlenebilir. imkânlaryla snrl kalmakszn ilahiyat alanndaki verimliliin de sürece dahil edilerek toplumla buluturulmasna arlk verilmektedir. Diyanet personelinin bilil görev ald programlarda kurumla ilahiyatçlar arasndaki iletiim muhatap kitle üzerinden de pekitirilmi oluyor. Etkinliklerin törensel arl göz dolduruyor, öyleki iletiimin tüm imkânlar kullanlyor. Programlarda görselliin bilhassa öne çkarld da açk. Kutlu Doum Haftas, Diyanet leri Bakanl’nn Türk laiklii içinde kurumsallatrmaya çalt etkinlikler arasnda kukusuz en dikkat çekici olandr. Diyanet, çok kere silik ve ihmal edilmi vizyonunu son yllarda esasl bir ekilde deitirmi, misyonunu süreç içinde yeniden biçimlendirmitir. Kutlu doum etkinlikleri yenilenen vizyon ve biçimlenen misyonun taycs olmutur. Hafta içinde Hz. Peygamberi anma programlar düzenlenmekte, genellikle akademik bir dil üzerinden youn bir dini coku yaanmaktadr. slami gelenekte esasl bir karl olmasa da ilgili kamuoyu bu giriimleri olumlu birer yenilik olarak görmekte hemkirdirler. Ülke içinde de dnda da hemen her bölgede hafta vesilesiyle toplantlar yaplyor. Böylece bir ekilde gündelik ve pratik bilgi alanlar gözden geçiriliyor, esasl bir güncelleme arzusu sosyo-politik gerçeklik ihmal edilmeksizin kendine has yeni karlklar buluyor. Geleneksel anlamda cami ve aile merkezli olarak gerçekletirilen ve sohbet kültürünün snrlar içinde muhatabna ulaan vaaz ve irat uygulamalar bugün artk modern araçlarla buluuyor. Diyanet, Kutlu Doum Haftalar sayesinde, yapsal düzeyde ortaya çkan farkllamalarn yaratt kemekei amak ve gerçekte modernleme sürecini oldukça dalgal ve muhataral hatta çok sayda re vererek yaayan Müslüman kamuoyuna devlet diline hapsedilmemi bir retorikle ulamaya çalyor. Müslüman halk youn bir irat programyla buluturan bu etkinliklerde, Diyanet leri Bakanl’nn mevcut 108 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 Ne var ki kurumun bu ataklar kimi kesimlerce de kyasya eletiriliyor. Sözkonusu etkinlikler ihdas edildii ilk günden itibaren toplumda yerleik iki kana(a)t tarafndan sürekli olarak tartma konusu yaplyor. Eletirilerden biri dini hassasiyetlere gönderme yaparken dieri de ideal laiklik normlarnn ihlal edildiinden yaknyor. Dinsel Gerekçelerden Beslenen Kayglar Birinci kanat, bu tür etkinlikleri slami tebli ve iradn geleneksel formuna aykr bulmaktadr. Radikal modernleme programn gündelik hayat sekülerletirici bir niyetle sürdüren laik devlet, geçmite din üzerinden gerçekletirmeyi umduu Batllama sürecini bugün de ayn yolla sürdürmek ve tamamlamak istemektedir. slami öze aykrlk iddiasyla takbih edilen bu tür çalmalarn gelenekte hiçbir karl ve meruiyetinin olmad vurgulanmaktadr. Aslnda bu eletirel vurgu hafta etkinlikleri üzerinden Diyanet leri Bakanl’nn siyasi ve dini pozisyonunu sorgulama amac da tamaktadr. Diyanet’i kelimenin tam anlamyla rejimin hem teminat hem de garantörü olarak gören bu yaklam kurumun önayak olduu her faaliye- ti de gayri meru ve gayr slami ilan etmekte her hangi bir beis görmemektedir. slami terminoloji içinde geleneksel öze aykr icad ve inalar için kullanlan bid’at kavramnn öne çkarld bu eletiride, genel Müslüman kamuoyundan beklenen, hem devlet hem de onun ideolojik aygtlar arasnda gördükleri Diyanet leri Bakanl’na kar sürekli, bir dikkat ve teyakkuz halinde olmalardr. Bu eletiride öne çkan dilin radikal bir lehçeyle bütünletiinde hiç kuku yoktur. Bu yaklamn Diyanet leri Bakanl’nn kurumsal varlna ilikin yargs bir hayli sert ve eletireldir. Sözkonusu yaplanmann ilânihaye slami talepkârl bloke etmeye yönelik bir gizli ajandann ürünü olduuna vurgu yaplmakta ve hassasiyeti olan herkesin bu konuda apaçk bir dikkate sahip olmalar istenmektedir. Çünkü Diyanet bir ekilde saf ve pak bir gelenei tahrif etmekte, tam da Kemalist beklentilerin çkarna uygun düecek bir ekilde din alann müphemletirmektedir. Çünkü Hz. Peygamber’in seküler tarz ve adetleri hatrlatacak bir ekil ve üslupla anlmasnn dinde ne bir karl ne de bir meruiyeti vardr. Bugün yaygnlatrlmaya çallan bu nevzuhur icatlarla, Hz. Peygamberin bütün zamanlar kuatan dili ketmedilmeye çallmakta, bu atafatl ve gösterili tören pratikleriyle slami tebli ve irat geleneinden inhiraf edilmektedir. konusunda tatminkâr bir dile ulaamamakta ve köktenci bir dilin cenderesinde kendini yok etmektedir. Bu yaklam dinde saf ve püriten bir ilgiyle kendini tanmlamakta ve devletin belli bir düzenek içinde bu duyarll körelttiini iddia etmektedir. Altüst edilen dini duyarllklar sayesinde, sonuçta slam belli bir terminolojiye dahil edilmekte ve onun devletin gerekliliklerine dahil edilmesinden hiçbir kayg duyulmamaktadr. Sonuçta din, devlet ve iktidar teknolojisinin belli bal unsurlar arasna katlmakta, simgesel düzeyde görünürlüünü artrlan bir din algsyla gerçekte maneviyat bir hayli andrlm ancak imajinatif deeri oldukça abartlm yeni bir dindarln önü açlmaktadr. Bu bak açsndan bakldnda Diyanet, devletin, öteden beri Müslümanlar denetlemek için organize ettii bir yaplanmadr ve sonuçta bu kurum slami gelimelerin önünü kapatacak bir dizi stratejinin tüm Cumhuriyet’e yaylan örgütlü yapsn hatrlatmaktadr. Doum günü anmalar olsa olsa seküler dünya algsnn maneviyat eksikliini giderme çabas olarak görülebilirdi. Bu tarz bir eilim sonuçta kutlu doum haftalarn da bir tür tatminle geçitirme hatta slami talepkârl maniple etme olarak görmektedir. Böylece Hz. Peygamberi anma etkinliklerinin Müslüman geleneini ihya edecek bir ekilde tasarlanmadndan yola çklarak, bu haftaya yaylan programlardaki ov vurgusuna, görünürlük çabasna ve dahas seküler yaamla örtüen dil ortaklklarna iddetle kar çklmaktadr. Bu eletirilerde Diyanet’in kurumsal varln kavrama konusundaki genel yaklamlar da etkileyici olmaktadr. Türkiye’yi göz ard eden bu bak, dinin gündelik yaamdaki karlklarn deerlendirme konusunda temel birtakm çekincelerini temellendirme Dier bir yaklam ise daha çok din alanna köktenci bir eletiriyle yaklaan çevrelerden gelmektedir. Bu yaklamlarla da öteden beri sorunlu olarak gördükleri Türk laiklii içinde konulanan Diyanet’in, toplumu adm adm slamlatrma konusundaki örtük niyetini artk saklama niyeti tamadn bu nedenle de resmen deifre olduu kaydedilmektedir. Bu yaklamla, Diyanet leri Bakanl’nn laik bir devlette hiçbir ekilde yer almamas gerektii vurgulanmakta ve mevcut uygulamada Kemalist seçkinlerin inisiyatierini kaybetmi olduklar ger- Laik Kayglardan Beslenen Panikler MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 109 Dinin gündelik hayata damgasn vuran arl Cumhuriyet’in kurulu mimarlarnn da farknda olduu bir durumdu. Cumhuriyet’i laik bir nizamname ekseninde ina edenlerin balangç itibariyle dini nasl konumlandracaklar konusundaki eilimlerinin çok açk olmad bugün daha iyi anlalmaktadr. çei esee itiraf edilmektedir. Bunlara göre Cumhuriyet’in kurucu seçkinleri din alann geçi döneminin beklentileri içinde yeniden yaplandrmlard. Her eyden önce laik öncü kurmaylar, kurumun zaman içinde ihtiyaç olmaktan çkacann bilinciyle hareket etmilerdi. Ne var ki siyaset dünyasnn her eyi altüst eden pragmatizmi bata olmak üzere, özellikle samuhafazakar siyasetlerin süreç içinde Kemalist Cumhuriyet’in kurucu dinamiklerini alaa eden ataklar sayesinde Diyanet, giderek devletin en kalc ve ayrmaz örgütsel yaplar arasnda yer almaya balamtr. Böylece antilaik unsurlar, Diyanet üzerinden modern seküler devlete szmay baarm, buna karlk devlet de, örgütlü dier sivil pratikler karsnda kurumu güçlendirmeye çalmtr. Öyleki artk devletin de laiklik vurgusunu ba tac ederek Diyanet leri Bakanl’nn meruiyetini tartmaya açacak bir takati kalmamtr. Diyanet süreç içinde kendini olmazsa olmazlar arasnda göstermeyi tüm Cumhuriyet mirasnn hilafna gerçekletirmeyi baarmtr. Artk laik devlet vurgusu, toplumun kendine bir dil bulmu talepleri karsnda açkça malup olmu, Kemalizm’in radikal unsurlar bile Diyanet’in tasyesi konusundaki eilimlerini kamuoyu önünde seslen110 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 dirmekten çekinmeye balamlardr. Diyanet’in varln dinin görünürlük kazanmas olarak kodlayan bu yaklam, Kutlu Doum Haftalarn da dinsel ilgide younlama ve toplumun kendine yeni birtakm referans alanlar bulma konusundaki enerjik araynn bir yansmas olarak görmekte ve topyekün bu gelimeleri ciddi bir proje olarak görerek eletirmektedirler. Hafta boyunca toplumda din alannda esasl bir motivasyon olumakta, dini hayat tarzlarna yönelik ilgide kayda deer bir canlanma gözlenmektedir. Bu tür etkinliklerde modern Cumhuriyet’e kar tam bir kalkma potansiyeli gören yaklamlar her yl tekrarlanan etkinliklerin toplumun dini duyarllklarn pekitirmekle kalmadn yan sra onu Cumhuriyet’in bilumum deerlerine kar duyarl ve eletirel bir noktaya çektiini iddia etmektedirler. Aslnda bu eletiri politiin parametreleri sadece Diyanet alanyla deil dinin gündelik hayattaki temsillerine bütüncül anlamda reddederek bakan bir perspektiften sadr olmaktadr. Sonuç tibariyle Aslna baklrsa yukarda serdedilen yaklamlarn her biri gündelik gerçeklii sürekli olarak göz ard eden, reel politikle temas bir hayli azalm marijinal eilimleri yanstmaktadr. Bu temsilde dinin sosyal ve psikolojik arl ihmal edilmekte, Türk laikliinin kendine özgü ileyiine ise pek az vurgu yaplmaktadr. Nihayet bu ileyiin bandan beri dikkate ald baz temel ölçütler göz ard edilmekte böylece dinin sosyal temsili de birey üzerindeki arl da hesap dna itilmektedir. Bugün her iki yaklam, kendi mutlakç söylemlerinin realiteden kopuk bir tarzda ilediini çok az fark edebilmektedirler. Dinin görünürlüünün artrlmas da kstlanmas da artc bir ekilde ayn simetrik beklentilerde bulumakta ve sonuçta toplumun nasl dizayn edilmesi gerektii konusunda düzenlemeci yaklamlara özlem duyulmaktadr. Dini duyarllklarnn yüksek olduunu düünen ancak hayat ideolojik kabuller üzerine kuranlar kadar dinin varlna hiçbir ekilde tahammül edemeyenler de gündelik gerçekliin akna hiçbir ekilde dikkat etmemektedirler. Dinin varlnn herhangi bir otoritenin iltimasna, himaye ve desteine bal olmakszn yürüyebilecei gerçei çok az fark edilebilmitir. Türkiye uygulamalar içinde yaanan çelikiler, ortaya çkan gerilim ve kargaann din alannda kayda deer bir gerilemeye frsat verememi olmasnn bile bugün yeterli bir çözümlemeye ele alnd söylenemez. Din alannn doru bir ekilde okunmasnn ciddi bir ehliyet sorununu da beraberinde getirdii açktr. Bununla birlikte toplumun din alanndaki beklentilerinin devletle toplum arasndaki ahengi besleyecek özellikler tad da göz ard edilemez. Dinin gündelik hayata damgasn vuran arl Cumhuriyet’in kurulu mimarlarnn da farknda olduu bir durumdu. Cumhuriyet’i laik bir nizamname ekseninde ina edenlerin balangç itibariyle dini nasl konumlandracaklar konusundaki eilimlerinin çok açk olmad bugün daha iyi anlalmaktadr. Örnein Cumhuriyet’in kuruluunu yokluklarna dayandrabildikleri saltanat ve hilafetin bile sonuçta slami referans alarnn desteiyle ancak kaldrlabildii gerçei bugün pek az fark edilebilmitir. Gerek saltanat gerekse hilafetin ilgas için gerekli söylem ve argümanlarn din alanndan ödünç alnd gerçei üzerinde yeterince durulmamtr. Batllama ve modernleme yönündeki ataklar her iki kurumsal gelenein ortadan kaldrlmasna yetecek bir meruiyet çizgisi üretememitir. Denilebilirki laik cumhuriyet ulemann siyasi ve entelektüel destei sayesinde saltanat ve hilafetten “yakasn kurtarabilmitir”. Oldukça karmak bir zihin halinde devletin din alann tanzimi, ciddi bir tartma konusu olmaya devam etmektedir. Kutlu Doum Haftas üzerinden gerçekletirilen laiklik tartmalar gerçekte bir hazmetme sorunu olarak ele alnmaldr. SDE Uzman* karikadü Ali Kocamaz MAYIS 2010 | STRATEJK DÜÜNCE 111 C 112 STRATEJK DÜÜNCE | MAYIS 2010 M Y CM MY CY CMY K