The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS7101 Number: 58 , p. 523-541, Summer II 2017 Yayın Süreci / Publication Process Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 29.05.2017 30.08.2017 HANSA BİRLİĞİ (AVRUPA BİRLİĞİ’NİN SONU DA HANSA BİRLİĞİ GİBİ Mİ OLACAK?) HANSA UNION (WILL THE END OF EUROPEAN UNION BE LIKE HANSA UNION?) Yrd. Doç. Dr. Selma Aytüre Aksaray Üniversitesi Şereflikoçhisar Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu Arş. Gör. Semra Aydoğdu Bağcı Aksaray Üniversitesi Şereflikoçhisar Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu Ömer Berki Türk Dış Ticaret Vakfı, Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatörü. Öz Hansa Birliği, dünyanın örgütlü ilk ticaret birliğidir. 12. yüzyılın sonlarına doğru kurulan, 13. yüzyılın ilk yarısındaki belgelerde de ismen anılmaya başlayan ve giderek genişleyen bu ticaret birliği, 16. yüzyılın ortalarına kadar önemli bir ticari ve ekonomik güç olarak, Avrupa ve dolayısıyla Dünya ticaretindeki belirleyici aktörlerden biri olmuştur. Bir zamanlar ‚Dünya ticareti‛ demek olan Avrupa ticaretinin merkezi konumundaki Almanya’nın, aradan 900 yıl geçtikten sonra 21. yüzyılda da benzer konumunu muhafaza ettiği görülmektedir. Hansa’nın sonunu hazırlayan ve kuruluşundan itibaren yaklaşık 150 yılda gerçekleşen kontrolsüz genişleme süreci, modern çağdaki Avrupa Birliği örneğinde, 6 üyeden 28 üyeye ulaşılması ile yaklaşık 50 yılda oluşmuştur. Çin ve Uzakdoğu Ülkelerinin güçlenmeleri, ticaret yollarını da tekrar doğuya kaydırmaktadır. Yunanistan krizi ve ardından İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma kararı, Avrupa Birliği’nin temellerini derinden sarsmaktadır. Bu çalışmanın amacı, tarihte yer alan ve etkileri günümüze değin süren bu olgunun ne olduğunu anlamak ve günümüz için gerekli dersleri çıkarmaktır. Çalışmada tarama yöntemi kullanılmıştır. İkinci bölümde Hansa Birliği’nin ne olduğu anlatılmaktadır. Üçüncü bölümde Hansa Birliği’nin oluşumu ve başlangıcı anlatılmıştır. Dördüncü bölümde Hansa Birliği’nin gelişimi anlatılmakta, beşinci bölümde Hansa Günü açıklanmaktadır. Altıncı bölümde Hansa Birliği’nin dağılması anlatılmaktadır. Yedinci bölümde Alman Hansa şehirleri hakkında bilgi verilmiştir. Sekizinci bölümde Hansa Birliği’nin 524 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki globalleşmeye katkısı anlatılmış, dokuzuncu bölümde Avrupa Birliği’ndeki son gelişmeler ışığında Hansa Birliği’nin sonu ile benzeşen yönler irdelenmiş, sonuç bölümünde günümüz için alınması gereken derslere değinilmiştir. Literatürde Hansa Birliği’ni Avrupa Birliği ile karşılaştıran başka bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu anlamda literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: AB, Hansa, Ticaret Birliği, Hansa Şehirleri, Hansa Tüccarları Abstract The Hansa Union, is the first organized trade union in the world. Established towards the end of the 12th century, started to be called at the first half of the 13th century documents and gradually growing until the middle of the 16th century, as a major commercial and economic power, and thus became one of the decisive actor in Europe and consequently in world trade. Germany which was in the position of the center of European trade assumed by that time as ‚worldtrade‛, after 900 years, still is to maintain the similar position in the 21th century. Uncontrolled expansion process which brings the end of Hansa was in 150 years from establishment, while in European Union example of modern ages, raising from 6 member to 28 member is around 50 years. Strengthening of China and the Far East countries, also shifts the trade roads to east again. The Greek crisis and Brexit Decision are shaking the foundations of the European Union critically. The aim of this study is to understand the organisation in the history, which their effects are still going on and draw out lessons necessary for today. Scanning method was used in this study. The second part tells what the Hansa Union is. In the third part, the formation of the Hansa Union and its beginning are explained. The fourth part describes the development of the Hansa Union, and the fifth part describes Hansa Day. The sixth part describes the dissolution of the Hansa Union. In the seventh part, information was given about the German cities of Hansa. In the eighth part, the contribution of the Hansa Union to globalization is explained, in the ninth part, the recent similarities with the end of the Hansa Union in the light of the recent developments in the European Union are examined. In the conclusion section, the courses to be taken for today are mentioned. In the literature, no other study comparing the Hansa Union with the European Union has been found. In this sense, it is thought to contribute to the literature. Keywords: EU, Hansa, Trade Union, Hansa Cities, Hansa Merchants 1. GİRİŞ Almanya’nın Hamburg, Lübeck, Bremen gibi kentlerinde bir restorana gittiğinizde ve orada masa komşunuzla dostluk kurup sohbette ettiğinizde, ona:‚Nerelisiniz?‛diye sorduğunuzda, Hansa’lıyım! veya Hanse’liyiz! (‚Ich bin Hanseat/-in!‛ veya ‚Wir sind Hanseaten!‛) dendiği görülmektedir. Hatta; Hamburg, Lübeck ve Bremen’e ait otomobil plakalarındaki HH, HL, HB şehir kodlarının başındaki H’ların, Hansestadt (Hansa Kenti) olduğunu vurguluyor olması ve halen kullanılıyor olması hayrete şayandır. Bu çalışmanın amacı, tarihte yer alan ve etkileri günü- müze değin süren bu olgunun ne olduğunu anlamak ve günümüz için gerekli dersleri çıkarmaktır. 1200’lerin sonunda Kuzeyde, Baltık Denizi kıyısından yaklaşık 15 km. içerideki Lübeck Şehir Devleti’nde, Hamburg’la yapılan işbirliği sonucunda kurulduğu kabul edilen, Almanya’nın sosyal ve kültürel yaşamında hükmünü hala sürdüren Hansa Birliği kısaca, dünyanın örgütlü ilk ticaret birliğidir. Bu önemli ticaret birliğinin kuruluşunda ve çöküşünde, uluslararası rekabet ön plandadır. Kuruluş, diğer bazı bölgesel unsurlar yanında, temelde Akdeniz ticaretine hâkim olan Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?) Venedik ve Cenovalı’lara bir alternatif yaratma hedefine dayanmakta; çöküş ise, ilerleyen bölümlerde değinileceği gibi ulus devletlerin güçlenmeleri ve ardından yeni ticaret yollarının hizmete girmesi ile, Hollanda ve İngiltere’nin çok güçlü olarak uyguladıkları ‚Hindistan (Ticaret/Sömürgecilik) Politikası‛, hızlı ve kontrolsüz büyüme başta olmak üzere, birçok etmene dayanmaktadır. AB’nin gelişimine bakıldığında, son 50 yılda önemli ilerlemeler kaydedildiğini görmekteyiz. Ancak Yunanistan ile yaşanan finansal kriz AB’nin temellerini sarsmış, hatta Yunanistan’ın EURO bölgesinden atılması bile gündeme gelmiştir. AB’nin lokomotifi durumundaki Almanya insiyatifi ele alarak diğer ülkeleri de ikna etmiş ve Yunanistan’ın EURO Bölgesinde kalmasını sağlamıştır. Bunun ardından İngiltere’nin aldığı Avrupa Birliği’nden ayrılık kararı AB için bir şok etkisi yaratmıştır. Bunu başka ülkeler izleyecek midir? Bu bakımdan Hansa Birliği’nin tarihsel gelişiminin incelenmesi, AB için bazı dersler çıkarılmasını sağlayabilecektir. 2. HANSA BİRLİĞİ NEDİR? 12. yüzyılın sonlarına doğru kurulan, 13. yüzyılın ilk yarısındaki belgelerde de ismen anılmaya başlayan ve giderek genişleyen bu ticaret birliği, idari yapısını Meclis şeklindeki oluşuma dayandırmıştı. Birlik, 16. yüzyılın ortalarına kadar önemli bir ticari ve ekonomik güç olarak, Avrupa ve dolayısıyla dünya ticaretindeki belirleyici aktörlerden biri oldu. Hansa politikasının araçları: boykot, ambargo, kontorların1 yerinin değiştirilmesi, itaatsiz üyelerin Hansa’dan çıkarılmasıydı. Bu politikaların etkisiz olduğu durumda ise Hansa savaşırdı (Hammel-Kiesow vd. 2009: 164). Hansa Birliği’nin kıyı şehirleri ağırlıklı kentsel kompozisyonu, ürün kompozisyonuna da yansımıştır. Birliğin 1 Kontor, Hansa Birliği’ne bağlı ticaret üsleridir. 525 temeli, ringa balığı avlama tekeline dayandırılmıştır. Dolayısıyla ringa balığının ticaretinde de bir tekelleşme oluşmuştur. Hansa’lılar bunun yanında, Norveç’in kerestesini, İsveç’in demir ve bakırını, Prusya’nın tahıl ve kehribarını, Rusya’nın balmumu ve kürkünü alıyor ve bunları Batı’nın gelişmiş toplumlarına satıyorlardı. Bugünkü terminolojiyle büyük ölçüde transit ticaret, kısmen de reeksport olarak adlandırabileceğimiz ticareti, aynı şekilde İngilizlerin yününü, Flandra bezini, Gaskonya şarabını ve Asya’dan getirtilen baharatı ihraç etmek suretiyle gelişmiş bir dış ticaretçilik yaklaşımı içindeydiler. Hansa’lılar, Baltık Denizi’ni ve Rusya’nın büyük bölümünü Batılı ticaret firmalarına kapatmışlardı. Eriştiği güç de bir ölçüde buradan kaynaklanıyordu. Antwerp’ten Novgorod’a uzanan bir şerit, Hansa Birliği’nin ticari hâkimiyeti altındaydı (Sedillot, 2005: 156). Portekiz’den, Kuzeybatı Rusya’ya kadar uzanan ticari gücü sayesinde Hansa Birliği, 300 yıl boyunca güçlü ve başarılı politikası ile Hollanda, İngiltere, İskandinavya ve Rusya’nın büyüyen rekabetine karşı koyabilmiştir. Çıkarlarını korumak amacıyla Hansa (her Hansa şehrinin birliği olarak), politik ve askeri olarak da birlikte hareket etmekteydi. 1400’lü yıllarda Klaus Störtebecker’ın korsanlarına karşı olan mücadelede üstünlük sağlamış, 1401’de ünlü deniz korsanı Klaus Störtebecker idam edilmiştir (Bruners, 2014: 1-2). Hansa Birliğinin şehirleri dört bölgede yer almıştır: Batı Baltık bölgesinin başında Lübeck, Rhineland bölgesinin başında Köln, Saxon bölgesinin başında Brunswick ve Doğu Baltık bölgesinin başında Danzig/Gdansk yer almaktaydı. Genel politika ve stratejiyi belirlemek için şehirlerin temsilcileri arasında toplantılar düzenlenirdi. Hansetags olarak bilinen bu konferanslar genellikle Hansa Birliğinin başşehri durumundaki Lübeck’te yapılırdı. Lübeck’in etkisi büyük olmasına rağ- 526 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki men, Birlik üzerinde hâkim bir pozisyon kurmamıştır. Birlik, şehirlerarasında zaman zaman politik ve ticari tercihlerin rekabetinin yaşandığı serbest bir birlik olarak kalmıştır. Buna rağmen organizasyonun altın çağı olan ortaçağın sonlarına kadar etkinliğini sürdürmüştür (Nicole, 2014: 11). Hansa ticaretini düzenleyen organizasyon ve disiplin, Hansa deniz gücüyle de desteklenmekteydi. Sonuç olarak Birlik, uzlaşılan yer ve zamanda deniz filoları oluşturabilmiş olması sayesinde stratejik avantaj kazanmış ve deniz savaşlarında başarılar kazanmıştır (Nicole, 2014: 21). Savunma için sarfedilen çaba ve harcamalara rağmen Hansa Birliği kesinlikle kendi ordusunu veya donanmasını oluşturmamış, askeri güçler, bağımsız şehirlerin sorumluluğunda kalmıştır. Gerçekte Birlik, düşmanlarına karşı daima diplomasi, dayanışma ve ekonomik baskı uygulamayı tercih etmiştir (Nicole, 2014: 12). Hansa, bugünkü gümrük birliklerine benzer şekilde örgütlenmişti. Asıl amacı rakiplere karşı rekabet ortamı yaratmaktı. Üye şehir devletleri için ‚ayrıcalıklar‛ ticaret politikasının temelini oluşturuyordu. Bunun doğal bir sonucu olarak, Birlik dışından gelen malların, bugünkü tabirle ‚serbest dolaşıma girmesi‛, gümrük vergisi ve diğer kesintilerin ödenmesine bağlı idi. Diğer bir ifade ile Hansa, üye ülkelerdeki tacirlerin korunması amacıyla kurulmuştu ve o şekilde de gelişiyordu. Yapılan temaslarla da, Hansa’nın dış ayrıcalıklarının geliştirilmesine gayret gösteriliyordu. Özellikle Köln tacirlerinin 1157 yılında, Londra’da (Londra Hanse’nin asli üyesi olmamakla beraber bir nevi ‚irtibat ofisi‛ konumundaydı) ‚Kraliyet Koruma Ödülü‛ ile onurlandırılmaları, ‚Hanse dışındaki ayrıcalıklar‛ konusundaki ilk adım olarak kabul edilmektedir (Dollinger, 1998: 244). 1337’de tahta geçen III. Edward, Hansa’dan yüklü miktarda kredi almış, buna karşılık Hansa, İngiltere’deki faaliyet alanını genişletme yolunda taviz koparmıştır. Tüm bu olanaklara rağmen, İngiltere’nin toplam ihracatı içinde Hansa’lıların payı, yün ve me- taller dışında oldukça düşük kalmıştır (Zieglar, 1994: 87-89). 3. HANSA BİRLİĞİ’NİN OLUŞUMU Bugünkü Almanya’nın kuzeyindeki tacirler, kendilerini Hansa olarak adlandırmadan 100 yılı aşkın bir süre öncesinden itibaren kooperatifler halinde örgütlü ve çok başarılıydılar. Bu ismi tacirler kendileri bulmamışlardır. Bu ismi Alman ticaret yaşamına sokan, İngiltere Kralı III. Henry’dir. 1267 yılında, ‚Habeant hansam suam (Sizlere bir birlik halinde Hanse, bir araya gelme izni veriyorum)‛ şeklindeki buyruk (Kararname) ile ‚Hansa‛ adı ilk defa kullanılmıştır. Bu buyrukla tacirlere, kralın kendi teb’asından daha avantajlı bir durum yaratılmıştır. Bu noktada, o yıllarda dahi ticaretin siyaset üzerindeki etkisinin ne denli güçlü olduğu görülebilmektedir. İşin esası kooperatif birlikleri olup, Kuzey Almanya’da yerleşik tacirler, bu kooperatifler vasıtasıyla İskandinav ülkeleriyle olduğu gibi, İngiltere ile de önemli ölçüde ticaret yapmışlardır. III. Henry’nin Hansa’yı dillendirdiği buyruğundan sonra, 1282’de ve tekrar Londra’da, bu defa Alman işadamlarının kendilerini, ‚Hanse‛ olarak adlandırdıkları görülmüştür. Bununla beraber tarih kitapları, bu birliğin herhangi bir kuruluş belgesi bulunmadığını da ifade etmektedirler. Hansa, eski Almanca’da kullanılan bir kelimedir ve grup, küme, sürü anlamına gelmektedir. İlk kez İngiliz yünü dışalımı yapan bir grup Flaman tacir tarafından kullanılmıştır. Bu tacirlerin birliği önceleri her kentte bir lonca oluşturmuş, dinsel bayramları birlikte kutlamayı, Hristiyanlığın ‚komşularını seveceksin‛ buyruğunu ve karşılıklı yardımlaşmayı gerçekleştirmeyi amaçlamışlardır. Bu loncaları daha sonra ticari çıkarların korunması için de oluşturmaya başlamışlardır. Kurulan ‚Hansa‛lar, gemi konvoyları hazırlamakta, bunların korunmasını sağlamakta ve ticari tekel oluşturarak yünü en düşük fiyata toptan almaktaydılar. Yönetim merkezleri Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?) Brugge’de, satın alma merkezleri ise Londra’daydı. Bez ticareti ve bunun sağladığı çeşitli çıkarlar çok sayıda yabancıyı Brugge’ye çekmekteydi. Bunlar, kentte yerleşip kendi bürolarını açmışlar ve çok kısa zamanda burasını dünyanın en büyük ticaret merkezlerinden biri yapmışlardı. Kumaşları satın alıyor, buna karşılık Rusya’dan kürk, Polonya ve Bohemya’dan maden, Alsace veya Burgonya’dan şarap getirtiyorlardı. Böylece Brugge, bütün dünya için bu hazinelerin bulunabildiği bir yer olmuştu. Kentte -İspanyol, Cenovalı, Floransalı, Alman- her ulusun kendi sokakları, kendi konutları, kendi ardiyeleri vardı. Patrici’lerin (Eski Roma’nın zengin ve saygın kişileri) taş konakları, eski kentin kerpiç ve ahşap evlerinin yerine geçmişti. Altmış tane kilisesi, yüksek kuleleriyle surları, kapalı pazar yeri ve bez çarşısı gururla yükseliyor, belediye sarayının heybetli kulesi ise bütün bunların hepsine tepeden bakıyordu. Kırk değirmen kuyulardan su çekiyor, bir kanallar ağı üzerinde tepeleme yüklü mavnalar, yedi yüz gemiye yer bulunabilen dış limandan, Brugge limanına, durmadan mal taşıyordu. Burası Kuzeyin Venedik’i olmuştu. Burada tacirler kral gibiydi, hükümet de tacirlerin elindeydi. Bu burjuva aristokrasi, görkemli bir altın sikkeye de sahipti. Bu sikke ‚Gulden‛di. Bu para, 1100’lerde bütün Hansa ticaret ortaklığına da egemendi (Sedillot, 2005: 154). İkinci ve yine Flaman bir Hansa, 1230 yılında Chalons ile Brugge arasındaki 17 kent tarafından oluşturuldu. Bunlar ham yün alımından vazgeçip, hazır bezleri büyük miktarlarda Champagne pazarlarına, İngiltere, Almanya, Avusturya ve Akdeniz Ülkelerine sevk etmeye koyuldular. En uzun ömürlü Hansa, Almanların kurduğu oldu. İtalyan kentleri ölüm kalım savaşı verirken, Alman kentleri 1241’de bir birlik kurdular. Baltık Denizi’ndeki Gotland Adası’nın Visby Limanı’nda bir ofis açılmasından sonra, Lübeck ve Hamburg, işbirliği amacıyla bir dostluk an- 527 laşması yaptı ve çok geçmeden Ren boyundaki Koblenz’den, Alman tarikat şövalyelerinin egemenliğinde bulunan Riga ve Reval’e kadar, Alman kentleri arasında böyle birçok birlik anlaşmaları imzalandı. Ticari tekeller sağlamak, imtiyazlar elde etmek ve pazarları fethetmek amacıyla bu çeşit çıkar birlikleri doğdu. Lübeck, Köln’ün ayağını kaydırıp Hansa birliğinde yönetimi üstlendi. Hansa, çeşitli ofisleriyle Kuzey Denizi’nde kilit noktaları ele geçirmişti: Bergen’de kereste, balık ve maden dışsatımı yapılmaktaydı. Brugge’de Flamanlarla alışveriş hızlandırılmıştı. Londra’da, Tower yakınlarında kurdukları Stahlhof adlı merkezleri, ne olur ne olmaz diye tahkim edilmişti (Sedillot, 2005: 155). Alman Hansa’sı her ne kadar bir birlik meclisi tarafından yönetilen, bölgeler ve menziller halinde bölümlere ayrılmış, vergiler alan, siyasal bir iktidarsa da, her ne kadar askeri güç olarak emrinde katı disipline çok önem verilen bir savaş filosu bulunuyorsa da, yine de başlıca amacı, sadece denizlerde egemenlik kurmak olan, bir ticari güç halinde kalmıştır (Sedillot, 2005: 156). Hansa ile ilgili bir başka kuruluş hikâyesi de şöyledir: Bosau Rahibi Helmold’un Slav Kroniki’nde (Almanak), Lübeck kentinin kuruluşuna ilişkin bilgiler, sonraları İngiltere’de III. Henry tarafından Hanse olarak adlandırılan oluşumun işaretlerini vermektedir. Hansa Birliği’nin kuruluş yeri Lübeck olarak kabul edilmektedir. Birlikte yolculuk yapan tacirler Batı Avrupa’da ‚Hanse‛ olarak adlandırılmaktaydı. 9.yüzyıl’da ‚Hansa‛ kelimesi, Gotça2 ve Eski Yüksek Almanca dillerinde, ‚silahlanmış grup, halk topluluğu‛ anlamına geliyordu. 12. yüzyılda ise kelimenin anlamı, ‚gurbetteki topluluk‛ ve ‚yabancıların topluluğu‛ olarak daralmıştır. Nihai olarak kelimenin anlamı, ‚uzun mesafe ticareti yapan tacirlerin kooperatifi‛ olarak kalmıştır (Hammel-Kiesow vd. 2009: 22-24). Gotça; Gotların konuştuğu Hint-Avrupa dillerinden Cermen dilidir. 2 528 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki Literatürde Hansa Birliği denildiğinde akla gelen oluşum, III. Henry’nin bir buyruğuna dayanılarak aktarılan, başta Alman şehir devletleri olmak üzere, Kuzey Avrupa ağırlıklı bir yapı içinde Norveç, Polonya, İsveç, Estonya, Letonya, Litvanya, Finlandiya, Rusya, Belarus, Belçika, Fransa, İngiltere, Hollanda’nın iki yüze yakın şehir devletinin, asli üyeler yanında, şube, irtibat bürosu, ticaret noktası deyimleriyle adlandırılabilecek Kontor’ların (örneğin Londra Kontor’u) bir ticari birlik olarak örgütlenmeleridir. 4. HANSA BİRLİĞİ’NİN GELİŞİMİ Hansa’nın gelişimi, şehirlerin gelişimi ile yakından ilgilidir. Hansa, oluşumu ve gelişimi açısından kentseldir. 12. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yavaş yavaş ortaya çıkan Hansa’nın oluşumu, eski şehirlerin gelişim süreçlerini tamamladıkları ve yeni şehirlerin ise oluşmaya başladıkları ve yeni şehir sayılarını 13. yüzyılda aşırı şekilde artırmaya başladıkları zamana rast gelmektedir (Dollinger vd. 2012: 14). Lübeck şehrinin kurulması ile Alman tüccarları, kendi limanlarına kavuşmuş oldular. Helmold’un Slav Kroniki’nde belirttiğine göre, bu durumdan yola çıkarak da Lübeck şehrinin yöneticisi olan Aslan Heinrich’i (Heinrich der Löwe) 1159 yılında, elçilerin merkezlere ve Danimarka, İsveç, Norveç ve Rusya gibi kuzeye gönderilmesi ve buralara barış sunulması ve Lübeck şehrinde serbest ticaret yapılması konularında yönlendirdiler (Hammel-Kiesow vd. 2009: 22). Baltık Denizi sınır komşuları için yapılan bu serbest ticaret politikası ile Baltık Denizi bölgesindeki denizci tacirlerin yeterli miktardaki gemi tonajının Lübeck’e çekilmesi amaçlanıyordu. 1161 yılında Aslan Heinrich tarafından yapılan Artlenburger Sözleşmesi ile Alman tacirlerinin Gotland’da3, Gotlandlılar’ın ise Aslan Heinrich’in yetki alanı olan bölgelerde aynı haklara sahip 3 Gotland Baltık Denizi’nin ikinci büyük adasıdır. olması sağlandı (Hammel-Kiesow vd. 2009: 22-24). Bu sözleşme ile Alman tacirler Gotland’a seyahat edebiliyorlardı. Bu şekilde Gotland’a gelen Almanlar kooperatif kurdular. Bu kooperatife, sadece Lübeck’li şehirlerin tacirleri değil, aynı zamanda Vestfalya bölgesinin ve Sakson bölgesinin tacirleri de üye oldular (Dollinger vd. 2012: 27-28). Gotland ticareti, 1167-95 yılları için Kral Knut Eriksson ve Aslan Heinric tarafından imzalanan ticaret sözleşmesi ile sağlanmıştı. İki tarafın tacirleri bu sözleşmenin şartlarını müzakere edip sonuca bağlama iznine sahipti (Hammel-Kiesow vd. 2009: 30). Visby şehri, Rusya’ya ve İsveç’e devam etmek isteyen ve ikmal malzemesi taşımak isteyen tacirler, çiftçiler, misyonerler ve haçlı seferleri için aşırı hızlı ulaşım sağlayan yer olarak gelişti ve Lübeck şehri ile karşılaştırılabilir hale geldi. 1190-1225 yılları arasında Alman kooperatifinin başkilisesi Visby’de inşa edildi. Zenginliğinden dolayı Visby’nin politik olarak da gücü artmış oldu. Visby, Rusya ile ticaret yapan Almanlar’ın hattını ve korumasını almaya uğraşıyordu. Ancak Visby şehrinin gücü, 13. yüzyılın sonundan itibaren bütün Hansa şehirlerinde hâkimiyet sahibi olan Lübeck’e karşı kısa sürmüştür (Dollinger vd. 2012: 29-30). Novgorod’un kronikine göre, 1201 yılında Daugava nehrinden karaya gelen Alman tacirler olduğu belirtilmiştir. Daha sonraki yıllarda da, Riga ve Tallinn’den ve Pskov üzerinden gelen, karadan seyahat eden tacirler, denizden seyahat eden tacir gruplarına katıldılar (Dollinger vd. 2012: 32). Novgorod’a ek olarak, Gotland’lı Alman tacirler, haçlı seferleri sayesindeki hristiyanlaşma, fetih ve yeni şehirlerin kurulması ile İskandinav yolunda Baltık ülkelerine ve buna ek olarak, Daugava nehrinin yukarısından Polatsk, Vitebsk, Smolensk gibi Rusya pazarlarına ulaştılar. Meinhard, 1184 yılından Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?) itibaren Livonyalıları4 Hristiyanlaştırma misyonu ile geldi ve 1186 yılında Livonya’nın Piskopos’u olarak takdis edildi. Daha sonra ülkenin haçlı seferleri ile Hristiyanlaştırılması sonucu başpiskopos Albert oldu. Albert, Gotlandlılar’ın kooperatifine katılmış ve Livonya’ya ilerlemişti (Dollinger vd. 2012: 32). Almanya’nın kolonizasyonu Elbe ve Oder nehri arasındaki bölgede, 13.yüzyılın 3. çeyreğinde ve 13.yüzyılın sonunda hız kazandı ve bölge Oder nehrinin ötesine kadar Almanlaştırıldı (Dollinger vd. 2012: 36). 1173 yılından sonra Knut Eriksson ve Aslan Heinrich ile İsveç ve Lübeck arasında yapılan bir sözleşme ile İsveçli’lerin Lübeck’de harç ödememesi garantilendi. Bu tarihten itibaren Almanlar İsveç’de yerleşmeye başladılar. İsveç’in güneyine ve 13. yüzyılın ikinci yarısında da İsveç’in ortasına ve Stockholm’a olan yerleşim giderek arttı. Bunun yanında Almanlar, Danimarka’ya ve Schleswig’e de yerleşmeye başladılar (Dollinger vd. 2012: 43-44). Lüneburg’dan tuz getiren Lübeck’ lilerin Skane’ye5 ulaşması ile, tuzlanmış balık ticareti artış gösterdi. Lübeckli’lerin yanında Saksonlu ve Vestfalyalı tacirler Baltık denizi kıyısından, Gdańsk ve Riga’ya uzanan alan arasında tuzlanmış balığın ticaretini yaptılar. 13. yüzyılın ortalarında Skåne pazarı uluslararası oldu ve Norveç’li, İngiltere’li ve Hollanda’lılar da bu pazarı ziyaret etmeye başladılar. Pazarda çoğunlukla tuzlanmış balık, bunun yanında yün kumaş, keten bezi, tuz, tahıl, deri ve bira ticareti yapıldı. 13. yüzyılda Almanlar İngiltere’ye ve Kuzey Denizi’ne ve Hollanda’ya ilerlediler (Dollinger vd. 2012: 45-47). Almanların bu denli ilerlemesini sağlayan, Gotlandlı tacirlerin kooperatifiydi. Bu kooperatif 13. yüzyılın ortalarından itibaren gerilemeye başladı. Seyahat eden tacirlerin, gittikçe artan görevlerini yerine getirmede zorlanmaları, gelişen şehir4 5 Bugünkü Letonya ve Estonya’nın bulunduğu bölge Skåne, İsveç’in en güneyinde yer alan bölgedir. 529 lerin birbirleri ile olan ilişkilerinde ve politik önemlerini artırmalarında kooperatif olarak bu şehirlerin taleplerini yerine getirmede ve kararların bu şehirler için pahalı ve riskli olması konusunda kuşkuda kalmaları gibi nedenlerden dolayı kooperatif gerilemeye başladı (Dollinger vd. 2012: 53). 13. yüzyılın otuzlu yıllarında şehirler, yurtdışında bulunan tacirlerin güvenliklerini garanti altına almak ve azalan imparatorluk gücünün dış ticareti koruyamayacağını hesaplayarak tacirler için ticarette en uygun koşulları sağlamak çabasına girdiler. Bu amaçları yerine getirmek için 13. yüzyılın ortasından itibaren komşu oldukları belediyelerle karşılıklı olarak anlaşma imzalamaya başladılar (Dollinger vd. 2012: 55). 1259, 1260, 1264 ve 1265 yıllarında imzalanan anlaşmalarla, deniz ticareti ve Livonya’ya ve Rusya’ya kadar olan rotalar koruma altına alınmış oldu (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 78). Hansa’yı belediyeler arasında yapılan bu bölgesel sözleşmelerin birliği olarak ele almak yanlış olur. Gerçek anlamda Hansa, 13. yüzyılın seksenli yıllarında biçimlenmeye başlamıştır (Dollinger vd. 2012: 56-57). Belediyeler arasında yapılan bu anlaşmalara uluslararası sözleşmeler de eklenmiştir. 1280 yılında Lübeck ve Visby’den, Gotland’a kadar olan Alman Belediyeleri arasında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma ile Öresund ve Novgorod arasındaki bölge, yani bütün Baltık Denizi ve limanları kaplayan bölgede ticaret yolları koruma altına alınmış oldu. Bu anlaşmaya 1282 yılında Riga da katıldı. Böylece daha önce Danimarka, Norveç kralları ve Rus derebeyliklerinin hâkimiyetinde bulunan Baltık Denizi’nin merkezi deniz yolları ilk defa devletin koruması ve kontrolü altına alınmış oldu. 13. yüzyılın ortasından itibaren yurtdışında ticaret yapan tacirlerin oluşturdukları birliğe Niederdeutsch dilinde ‚Gemene Kopman‛ denilmekteydi (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 59-60). Gemene 530 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki Kopman, daha çok kuzey-doğu Avrupa, Novgorod, Smolensk ve Livland’da aktifti. Batıda da (1252/1253 yılında Flandra’da) tacirler, Gemene Kopman için müzakere etmişlerdir (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 62). Aynı dönemde Alman şehirleri Norveç’e ve daha önce dünya ticaret pazarı olan Brugge’ye karşı iktisadi menfaatlerini korumak için iktisadi kuşatmalar ile hâkimiyet sağlamışlar, bu sayede bölgesel ve bölgeler üstü şehirlerle yapılan anlaşmaların ve Gemene Kopman’dan dolayı kazanılan imtiyazların yanı sıra, dış ticaret yollarında teminat, barış ve gümrük vergisi muafiyeti ya da indirilmesi gibi ek imtiyazlar da elde etmişlerdi. İmtiyazlar ya her ülkenin tacirleri, ya da Alman tacir birliği için alınırdı. Karayolu ve denizyolunu teminat altına alan bu politikayı derebeyleri ve tacirler bir arada uygulardı. Bu da Hansa’ya ait politikanın başarısını oluşturmuştur (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 78-79). 12. ve 13. yüzyılda Hansa’ya katılan şehirlerin sayısının artmasının nedeni, yurtdışında ticaret yapan tacirlerin Gemene Kopman’ın üyesi olarak yurtdışında faydalandığı bu imtiyazlardır (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 80). 13. yüzyılın sonunda Gemene Kopman etkisini kaybetti. Belediye meclisleri Gemene Kopman’ın gücünü azaltmaya çalıştılar, ancak Kontorlar’da haklar bir süre daha yerine getirilmeye devam etti. 1299 yılında Lübeck’de yapılan toplantıda alınan kararla, Gemene Kopman mührünün Gotland’da kullanma izni ortadan kaldırıldı. Böylece şehirlerin belediye meclis üyelerinin Gotland’da bir işyerini mühürleyerek kapatma yetkisi kalmadı (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 80-82). 13. yüzyılın sonunda İtalya’da başlayan ve Almanya’ya da gelen ticari bir devrim vardı. Yeni ticaret tekniklerinin, özellikle de yazışmanın ticarete girmesi ile yaşlı tacirler artık bütün bir yıl yolda gezmekten kurtulmuşlardı. Masalarından alışverişlerini takip edebiliyorlardı. Yurtdışındaki pazarlara ticaret ortağı olarak arkadaşlarını, ya da genç tacirleri gönderiyorlardı. Siparişler sözlü ya da yazılı olarak mektup ile yurtdışında bulunan personele ya da vekile verilirdi. Siparişlerin yazılı şekilde verilmesi ile ticaret hacmi ve ticaret uzaklığı genişledi (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 81). Yaşlı tacirlerin alış verişlerini kendi ülkelerinden takip etmesi ve genç tacirlerin ya da vekillerinin yurtdışına gönderilmesi ile oluşan iş bölümü, nakliye şirketlerinin karadan ve denizden meslek dallarına ayrılmasına neden oldu. Böylece Baltık Denizi’nin güney-batı kıyısında bulunan şehirler, antrepo yerlerine dönüştü ve doğu ve batı arasında aracı bölge konumu kazandılar (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 82). 13. yüzyılın ortasından itibaren Wendische Staedte olarak adlandırılan Lübeck, Rostock, Wismar, Stralsund ve Greifswalde, doğu ve batı ticareti için merkezi olarak gemi nakliye limanları haline geldiler. Bu durum yaklaşık 100 yıl boyunca devam etti (Beck, 1830: 68). 13. yüzyılın sonuna gelindiğinde bölgesel, bölgeler üstü ve uluslararası olmak üzere 3 aşamalı dış ticaret ağı sağlanmıştı. Hansa, 13. yüzyılda İngiltere’den aldığı imtiyazları 14. yüzyılın başında genişletti (Dollinger vd. 2012: 69). Ancak 14. yüzyılın başında Baltık Denizi’nin güney-batı kısmında bulunan şehirlerin hükümdarlarının ve Danimarka kralı Erich Menved’in (12861319) fetih politikası ile, Hansa’da gerileme görüldü (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 82-84). Danimarka kralı Erich Menved’in 1319’da ölümü ile fetih politikasının yarattığı kriz hızlı bir şekilde hafifledi. Wendische Staedte olarak adlandırılan ülkeler, Hansa’nın üzerindeki otoriteyi tekrar kazandılar. 14. yüzyılın ortasında Lübeck de başrol pozisyonunu tekrar kazanmış oldu (Dollinger vd. 2012: 66-68). Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?) 14. yüzyılın ortasında Flandra`da, Alplerin kuzeyinde bulunan Brugge, Avrupa’nın dünya ticaret pazarıydı. Brugge’de İngiliz, Fransız, İspanyol, Portekiz, İtalyan ve Alman tacirler birlikte ticaret yapıyorlardı. Alman tacirler de, diğer bazı yabancı tacirler gibi "hostel" adı verilen kervansaraylarda kalıyorlardı ve buraları aynı zamanda depo olarak da kullanıyorlardı. Kervansaraylardaki tacirler, getirdikleri paraları ve değerli madenleri, bölgenin madeni paralarına karşılık bozuyorlar ve diğer tacirler ile bağlantı kuruyorlardı. Brugge şehrinin ticaret ağı, Orta Doğu’daki Doğu Akdeniz Ülkeleri’nden İzlanda’ya, Portekiz’den Rusya’ya kadar uzanıyordu. Alman tacirler, 14.Yüzyılın ortasından itibaren Brugge’nin ticaret ağında önemli bir yer tutmaya başladılar. O yıllarda hostel’da kalan 200 kişinin yaklaşık 120 kişisini Alman tacirler oluşturmaktaydı (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 109-110). Alman tacirler, daha iyi haklar elde edebilmek amacıyla, kendilerine verilmesi gereken hakların verilmediğini, ya da ihmal edildiğini iddia ederek bir mücadele içine girdiler ve 14. yüzyılın ortasında Brugge’de ve Sluys’da çalışan kaymakamları, engeller, haklarının reddi ve talep edilen yeni vergiler konusunda şikâyet ettiler. 20 Ocak 1358 yılında Goslar, Braunschweig, Elbing ve Thorn şehirlerinin yanında Wendische şehirlerinin danışma kurulu elçileri tarihi bir karar aldılar ve karada ve denizde ticari ambargo konusunda uzlaştılar. Ticari ambargo sadece Brugge’ye karşı değil, aynı zamanda Flandra hükümdarının bütün kontluklarına karşı getirildi. Kendilerini, Flaman şehirlerine ve kontluklarına karşı güçlü ve bütünleşmiş bir rakip olarak ‚Dudeschehense‛ olarak adlandırdılar. İlk defa bu tarihte Hansa kelimesi kullanılmış oldu (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 111113). 1358 yılında ilk defa dile getirilen ‚Dudesche hense‛, Alman tacirlerinin ve 531 Alman şehirlerinin ilk amaçlı birliğidir. Bu birliğin kurullarında yurt dışında ticaret yapan tacirler ya çoğunluktadırlar, ya da önemli bir rol üstlenirler. Tacirler 13. yüzyıldan beri Gemene Kopman’ın imtiyazlarından yararlanmaktaydılar. Gemene Kopman gibi, Dudeschehense de hukuki açıdan eşit olan üyelerden oluşmaktaydı (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 119). 1360 yılında Flamanlar, Dudeschehense’nin şartlarının hemen hemen tamamını kabul ettiler ve barış sağlandı (Dollinger vd. 2012: 82). Danimarka kralı IV. Waldemar, 1361 yılında Visby şehrini ele geçirdi (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 123). Yaklaşık üç asır boyunca Gotland Adası Danimarkalı olarak kaldı. 1360 yılında Skane ilini ele geçiren Danimarka’ya Hanse ticaret imtiyazlarını kabul ettirmek için ağır bir bedel ödendi. Danimarka kralının bu politikası nedeniyle, Visby’nin fethinden 4 gün sonra, Greifswald’da bulunan sahil şehirleri Danimarka kralına karşı birlikte hareket etmek üzere kararlar aldılar. Danimarka ile olan ticaret ilişkilerine ara verildi ve Danimarka’yla olan savaşın finanse edilebilmesi için gümrük vergisi toplandı (Hammel-Kiesow vd. 2009: 163). 1361-70 yıllarında Hansa ile Danimarka arasında süren müzakere sonunda 1370 yılında yapılan Strahlsund Anlaşması ile barış sağlandı. Hansa için başarı ile sonuçlanan bu zafer, aslında Hansa tarafından değil, Köln Konferasyonu tarafından başarılmıştır. Köln şehrinin dâhil olmadığı bu konfederasyon 1367 ve 1385 yılları arasında mevcuttu ve Hansa’nın sahil şehirlerinden ve Hollanda’nın Hansa şehirlerinden meydana gelmişti. Köln Konferasyonu’na dâhil olmayan Hansa şehirlerinin tacirleri, Danimarka’ya karşı yapılan savaşı finanse etmek için Hansa’ya gümrük vergisi öderlerdi. Şehirlerin yanında Mecklenburg dükü II. Albrecht ve Yutland’ın 532 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki asilzadesi gibi derebeylikleri de Danimarka kralına karşı kurulan bu konfederasyona katıldılar (Hammel-Kiesow vd. 2009: 162). 24 Ekim 1370’de Köln Konfederasyonu ve Danimarka ile yapılan Strahlsund Anlaşması ile Hansa, Skane’deki ticaret imtiyazlarına kavuştu ve Alman tacirlerden talep edilen vergiler kaldırıldı. Hansa, yapılan bu anlaşma ile Hansa hasılatlarının bir bölümüne ek olarak, Helsingborg, Malmö, Skanör ve Falsterbo saraylarının anahtarlarını 15 yıllığına teslim aldı. Bunun yanında Waldemar’ın ardından gelen Danimarka Kralının da Hansa’nın onayı olmadan seçilemeyeceği onayı alındı. Stralsund Anlaşması, Hansa tarihinin doruk noktası olarak bilinmektedir (HammelKiesow vd. 2009: 164). Dudeschehense, 15. yüzyılda Hansa’ya ait meselelere aktif olarak dâhil olan yaklaşık 70 şehri ve 130 temsili küçük şehri kapsamaktaydı. Hanse ticaretinin esas dayanağı Novgorod, Bergen, Brugge ve Londra’da bulunan Kontorlar ve Litvanya’dan Portekiz’e kadar olan 44 küçük şubeydi (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 119). 5. HANSA GÜNÜ (KONFEDERASYON MECLİSİ) Hansetag6 olarak adlandırılan Hansa günü ya da Konfederasyon Meclisi7 (Ortaylı, 2008: 89) ilk defa 1358 yılında Lübeck’de toplandı. Daha sonra Hansa günü, üç ya da dört ayda bir toplanmaya başladı. Hansa gününe ek olarak, bölgesel konfederasyon meclisleri de vardı (Bruners, 2014:1). Konfederasyon Meclisi’nde şehirlerin elçileri birliğin sorunları hakkında karar vermek için biraraya gelirlerdi (DIE ADRESSE FUR AUSBILDUNG, STUDIUM UND BERUF, 2014). Konfederasyon Meclisi’nde başka şehirlere ya da hükümdarlara tanınacak olan ticari imtiyazlar konusunda kararlar alınırdı. Bunun dışında mecliste sözleşmelerin 6Hansetag 7Bu Türkçe’ye Hansa Günü olarak çevrilir. tabir İlber Ortaylı tarafından kullanılmaktadır. . imzalanması, üyeliklerin iptali ya da yeni üyeliklerin kabulü gibi konular hakkında oylama yapılırdı. Tartışmalı durumlarda Konfederasyon Meclisi aracı olarak işlev görürdü. Bunun dışında ablukaya alma, elçi belirleme ve yönetmelik çıkarma gibi işlemler de Konfederasyon Meclisi’nde kararlaştırılırdı. Hatta bu mecliste savaş ve barış anlamına gelebilen askeri önlemlerin alınması konusunda da kararlar alınırdı. Alınan bütün kararlarda itiraz hakkının kullanılamaması kuralı geçerliydi (LEBEN IM MITTELALTER, 2015) Hansa, katı kanunları, başkanı veya ana sermayesi bulunmamasına rağmen, Hansa günlerinde alınan kararlar katılımcılar için zorunlu kılınmıştı. Hansa’nın parlak döneminde 160’ın üzerinde şehri vardı. Bunlardan 70-80 tanesi daimi üyelerdi (Bruners, 2014:1). Kendilerini tam üye olarak tanımlandıran yaklaşık 70 şehir bu meclise davet edilirdi. Bu şehirler ya doğrudan, ya da başka ülkelerin temsilcisi olarak Konfederasyon Meclisi’ne katılırlardı ve mali ve askeri aidatları öderlerdi (Take, 2013: 32). Son Konfederasyon Meclisi 1669 yılında düzenlendi. Buna sadece altı şehir fiilen katılmış, üçü temsilci göndermiştir. Lübeck, Hamburg ve Bremen şehirleri 1629 yılında diğer Hansa şehirlerinden, tüm Hansa sorunlarını temsil etmek için vekâlet almışlardır (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014). 6. HANSA BİRLİĞİ’NİN DAĞILMASI Hansa’nın bitişi yavaş yavaş gerçekleşmiştir (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014) Hansa’nın dağılmasının birçok çeşitli nedeni vardır. Bunlardan biri, bazı hükümdarların şehirlerine, Hansa Birliğinde kalmayı yasaklamalarıdır. Bu merkezi güç, her konuda kendini hissettirmiştir. 15. yüzyıldan itibaren Hansa, birçok ülkede etkisini gitgide kaybetmeye başlamıştır. Çünkü hükümdarlar, Hollanda ve İngiltere ile kendileri de ticaret yapabileceklerinden, Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?) kendilerini artık Hansa’dan bağımsız ve üstün görmekteydiler (MEER IM FOKUS, 2015). Danimarka, Hollanda ve Rusya hükümdarları politik güçlerini kazandıktan sonra Hansa şehirlerinin ticaretteki ve balıkçılıktaki monopol durumu tehlikeye girmiştir. Hansa tüccarlarının yüzyıllar boyunca koruduğu imtiyazlar ve vergi muafiyetleri kısıtlanmış, Danimarka, 1429 yılında geçen ticaret gemilerinden düzenli olarak gümrük vergisi almaya başlamıştır (Delvaux de Fenffe, 2015). Bir başka neden, Rusya’nın iç bölgesinden gelen ürünlerin, gittikçe daha fazla karadan taşınmaya başlaması ve böylece Baltık Denizi’nde bulunan Hansa şehirlerinin aracı rolünün ortadan kalkmasıdır (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014). Özellikle yeni oluşan ve büyük paralar kazanılan Atlantik ekonomisine (Amerika ve Hindistan´a uzanan deniz yollarının keşfi) direkt erişimleri olan Hollanda ve İngiltere’nin büyüyen ticaret rekabeti de Alman tüccarlarını büyük zarara uğratmıştır (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014). Özellikle Hollanda ve İngiltere’nin, ticaret temeline dayalı kolonyalist ‚girişimcilikleri‛ ile kurulan Doğu ve Batı Hint Kumpanyaları’na vurgu yapmak kaçınılmazdır. 1600’lerin ilk yıllarında kurulan bu ‚Kumpanyalar (Companies)‛, Hansa Birliği’nin çöküş sürecinin de başlangıcına denk gelmektedir. Bunun, bir tesadüf olmadığı ortadadır. Ticaretin ağırlık merkezi batıdaki denizaşırı ülkelere taşınmış ve Hansa’nın gücü giderek azalmıştır. Hansa’nın kendini güvence altına almak için yeterli parası yoktur. Hükümdarların verdiği krediyi ödeyemedikleri için imtiyazlarını kaybetmişlerdir. Hansa’nın şehir hukuku da kısıtlanmıştır. Novgorod’un Rus, daha doğrusu İsveç İmparatoru tarafından 1494 yılında fethiyle, Novgorod Hansa’dan ayrıldı. Novgorod ticaret şubesinin, 533 Moskova grandükü tarafından kapatılması ile Hansa ağır bir darbe aldı. Danimarka Krallığı ile kişisel iş birliği yapan Schleswig ve Holstein düklükleri, Lübeck’e doğrudan komşu olan ve Hansa’nın en büyük rakiplerinden biri olan Danimarka Kralı, Lübeck ile Hamburg arasındaki karada olan transit ticareti ve boğaz üzerindeki deniz yolunu kontrol altına almış oldu (MEER IM FOKUS, 2015). İsveç, Norveç ve Danimarka, Hollanda ve İngiltere’ye de ticaret ortaklığı sundular. Fuggerund Welser’in de ticaret hâkimiyeti kurmasıyla Güney Almanya’da da güç kaybettiler. Böylece Hansa, sırayla imtiyazlarını kaybetti (1537’de İsveç’den, 1596’da Danimarka’dan ve 1606’da da İngiltere’den) (MEER IM FOKUS, 2015). İngiltere ve Hollanda´nın giderek güçlenmesi ile Hansa´nın imtiyazı giderek kayboldu ve böylece gittikçe daha çok şehir, ya hükümdarlarının baskısı üzerine birlikten ayrılmak zorunda kaldılar ya da kendi istekleriyle birliğe arkalarını döndüler (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014). Hansa Birliği’nin dağılmasında reformasyonun da etkisi olmuştur. Bazı şehirler Protestan olurken, bazı şehirler Katolik kaldığından, reform hareketi Hansa’yı bir arada tutmak için olumsuz bir etki yapmıştır. Bu, öncelikli olarak 1547 tarihinde Schmalkaldik Savaşları`nda, Hansa şehirlerinin imparator Karl IV tarafında, ya da onun karşısında savaşmalarıyla kendini göstermiştir (MEER IM FOKUS, 2015). Reform hareketi Hansa’nın bölgeleri arasında, mezheple ilgili bir çatlak oluşturmuştur. Otuz Yıl Savaşı, mevcut olan dış ticareti durdurmada büyük bir rol oynamıştır. En başta da Barok Dönemi’nde hükümdarların güçlenmesi, bu hükümdarların yönetimi altında bulunan küçük şehirlerin etki alanlarını daraltmıştır (Rönnau, 2009: 65). 1603 yılında, 15. yüzyıldan beri Hansa’nın Londra’daki yerleşim yeri olarak adlandırılan Stalhof kaldırılmıştır. İngilizler ticaret konusunda çıraklık eğitimlerini Hansa 534 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki Birliği’nde yapmışlar, sonra da ustalarını kovmuşlardı ve niyetleri, kıta pazarlarını fethetmekti. Bir girişimin giderlerini ortaklaşa karşılamak için çoğu kez şirketler kurdular. Önceleri Lübeck veya Hamburg’tan aldıkları gemileri kendi tersanelerinde yapmaya başladılar (Sedillot, 2005: 229). Alman hükümdarları, şehirlere hâkimiyet kurmaya başlayınca Hanse’nın dağılmasını hızlandırdılar. Alman hükümdarları, Almanya’da bulunan Hansa şehirlerine kuzeyde bulunan liman şehirleri ile olan ittifaklarını yasakladılar ve Hansa şehirlerini, Hansa Birliği’nden çıkmaya zorladılar. Eş zamanlı olarak İngiltere ve Hollanda, Baltık Denizi’ndeki ekonomik alana nüfuz ederek güçlendiler. Hansa’nın çok güçlü rakipleri oldular. Vestfalya Antlaşması ile son güçsüzlük belirginleşti. İsveç, bütün Baltık Denizi’ne hâkim olduğundan, Hansa ticaretini kontrol edebiliyordu (MEER IM FOKUS, 2015). Bazı Hansa deniz operasyonları özellikle çok pahalıydı. Tahminen 800 ve 1000 araçlık ve toplam kapasitesi yaklaşık 45.000 ton olan büyük ticaret filoları doğal olarak oldukça pahalıydı. Bazı Hansa şehirleri yerel olarak yapılan bu araçların yabancılara satışını yasaklamıştı. Buna karşılık Hansa araçları ile yapılan operasyonlar diğerlerinden çok daha başarılıydı. Ancak 15.yüzyılın ilk yarısındaki bu başarı, yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren kaybedilmeye başladı (Nicole, 2014: 37-38). Bu nedenlerle gücünü yitiren Hansa Birliği, son 100-120 yıllık sürecini bir kültür topluluğu olarak sürdürdü ve nihayet Meclis son olarak 1669’da Lübeck`de toplandı (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014) ve dünyanın bu ilk organize ticaret birliği sona erdi. Hansa, özü gereği hep bir denizcilik birliği olarak kaldı. Fakat gün geldi, Hansa da ticaretin her şey demek olmadığını anlamak zorunda kaldı. Zira süreklilik açısından bakılırsa, Hansa, Brugge gibi üstünlüğünü koruyabilmesini sağlayacak büyük bir ticaret merkezinden ve İtalya’ya akan büyüklükte bir sermayeden yoksun bulunuyordu (Sedillot, 2005: 156). Ticaret tarihçileri Hansa Birliği’nin sona ermesinin nedenlerini şöyle sıralamaktadırlar: 1. Ringa balığının, Hansa’nın avlanma tekeli bulunmadığı Kuzey Denizi’ne göç etmesi, 2. Reform Hareketi (büyük perhiz kuralları ringa balığı tüketimini kısıtlamıştır.), 3. İtalya şehir devletlerindeki (burada kastedilen büyük ölçüde Venedik ve Cenova şehir devletleridir) büyüklükte sermayenin olmayışı, 4. Merkezi devletlerin güçlenmeleri, 5. Yeni keşfedilen deniz yolları ile yeni ticaret yollarının açılması, 6. Yeni pazarlar ve sömürgecilik, 7. Kontrolsüz genişleme. Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?) 535 7. ALMAN HANSA ŞEHİRLERİ Şekil 1: 15. Yüzyılda Rhein Nehri’nden Baltık Ülkeleri’ne Kadar Olan Önemli Alman Hansa Şehirleri Kaynak: ZDF, 2014. Bazı önemli Alman Hansa şehirleri şunlardır; Neuss: Orta Çağ döneminde 14741475 yılları arasında İmparator III. Friedrich, Neuss şehrine, Burgonya dükü olan I. Charles’a, bir yıl boyunca olan kuşatması karşısında başarılı savunması için Hanse şehir hakkı vermiştir (STÄDTE BUND DIE HANSE, 2014). İmparator III. Friedrich Neuss’a, Hansa hakkının yanı sıra, madeni para basma hakkı, imparator kartalı modelli altın arma hakkını vermiştir (DEUTSCHE STAEDTE, 2015). Erft ve Rhein nehirlerinde olan konumundan dolayı Neuss ve Hollanda arasındaki ticaret canlanmıştır. Neuss’un ticari ilişkileri İskandinavya ve Baltık Denizi bölgesine kadar uzanmıştır (STÄDTE BUND DIE HANSE, 2014). Köln: Orta Çağın büyük şehri olarak Hanse’nın merkezi durumundadır. Bunda İngiltere’ye olan ticaretin önemli bir rolü vardır (Rönnau, 2009: 65). Lüneburg: Tuz üretimi, Lüneburg şehrinin, tuz için en önemli dış ticaret limanı olan Lübeck ile bağlantısını sağlamıştır. 124666 yıllarında Sakson Şehir Birliğine ait olan Lüneburg şehri, çok kısa bir süre sonra da, Wend Şehir Birliği’ne katılmıştır. Böylece iki yerleşim yerini bağlayarak Hanse birliğinde önemli bir fonksiyona sahip olmuştur (STÄDTE BUND DIE HANSE, 2015). Hamburg: 12. yüzyılda Hamburg`un ticareti Kuzey-Avrupa bölgesinde hızlı bir şekilde gelişmiş ve Elbe Nehri de çok büyük bir öneme kavuşmuştur. Hamburg’a 1189 tarihinde Imparator Barbarossa tarafından ayrıcalık verilmiştir. Elbe Nehri`ndeki gümrük kaldırılmış ve bağımsız bir İmparatorluk şehri haline gelmiştir. Hamburg, Hansa Birliği`nin en önemli Kuzey Denizi limanıdır. Tahıl, kumaşlar, kürkler, ringa balıkları, baharatlar, orman ürünleri ve madenlerin aktarma yeri olarak hizmet etmiştir. En önemli ihraç ürünü olan –Birası- ile ünlüdür. 1188 536 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki yılında Schauenburg`un Kont`u Adolf III, Alsteurufer`in batısında bir liman kurmuş ve bu sayede Hamburg dünyaya geçiş kapısı (das Tor zur Welt) olarak üne kavuşmuştur. 14. yüzyılda Hamburg, Hansa`nın en önemli üyesi olarak tanınmıştır. Kârlı Bira ihracından dolayı Hansa`nın Bira Fabrikası olarak adlandırılmıştır. 1510 yılında Augsburg Bağımsız İmparatorluğu`nun yasama organı, Hamburg`u, bağımsız Hansa Şehri olarak tanımıştır. 1558 yılında Hamburg`da ilk Alman Borsası açılmıştır. Amerika`nın ve Asya`ya olan deniz yollarının keşfinden sonra Hamburg, 1550 yılından itibaren Avrupa`nın önemli ithalat limanlarından birisi olmuştur. Hamburg, 1806-1814 tarihleri arasında Napolyon orduları tarafından işgal edildi. Bu işgal, bir taraftan demokratik yenilikler getirirken, diğer taraftan da ekonomik ve sosyal açıdan çöküş getirdi. 1842 yılında çıkan yangınla tarihi şehrin yarısından fazlası tahrip oldu. Bu yangın Hansa tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu (OFFIZIELLES STADTPORTAL FÜR HAMBURG, 2015). Lübeck: Lübeck ticaret şehirlerinin ortasında yer almaktaydı ve gayri resmi olarak lider durumundaydı, bu nedenle de, Hansa`nın başı olmuştu. 1370 yılında Danimarka ile olan zor bir savaş sonunda bir süre için Baltık Denizi`nde bulunan Hanse şehirlerine üstünlük sağlamış olan Stralsund`da barış sağlandı. Lübeck`in üstünlük durumu İmparator Karl IV`ün, 1375`de şehri ziyaret etmesiyle daha da pekişti. Daha sonra 1397 yılında, Kuzey şehirleri ile Kalmar Birliği’nde birleşildi. 1613`de yapılan sağlamlaştırıcı tahkimatlar sayesinde Otuz Yıl Savaşı`ndan uzak kaldı (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014). Wismar: 1259 yılında Lübeck, Wismar ve Rostock şehirleri arasında yapılan üçlü ittifak, bölgede bulunan deniz ve karadaki ticaret yollarının emniyetine, her şeyden önce deniz korsanlarına karşı korunmaya hizmet ediyordu. Wismar`da liman, denizcilik ve ticaret sanatı çok hızlı bir şekilde gelişti. İspanya, İtalya ve Fransa`dan şarap, Rusya`dan kürk ve orman ürünleri, Norveç`ten post, kumaş, ipek ve yün, her şeyden önce de balık, baharat, balmumu, bira mayası ve tuz getirtildi. Baltık denizi ve denizin arkasında kalan iç topraklara olan ticaret çok iyiydi. Hansa’nın parlak dönemi başladığında, Wismar varlıklı bir şehir olmuştu (HANSESTADT WISMAR, 2015). 8. HANSA BİRLİĞİ’NİN GLOBALLEŞMEYE KATKISI 8.1.Teknolojik Gelişme Hansa zamanında bütün Avrupa`daki artan nüfusun çoğalan talepleriyle pazarın genişlemesine, şimdi olduğu gibi, sevkiyat araçları ve yollarda yapılan gelişmeler neden olmuştur. Örneğin ‚Hansa-Kogge‛ çok hızlı, büyük ve dayanıklı bir gemidir. Bu gemi ekonomik, büyük emeklerle yapılan bir gemiydi ve deniz korsanlarının gemiyi ele geçirmesi oldukça zordu. 4 tekerlekli ön dingili hareketli araçların keşfi olmasaydı ve Alpler üzerinden geçen yolların yapımı olmasaydı, bugün modern Lojistik’te kara-deniz bağlantısı olarak adlandırılan terim 14. yüzyıla kadar oluşamayacaktı. Hansa tüccarları, mal ulaşımını hızlandıran ve kolaylaştıran bu bağlantıyı ‚Reise über See und Sand (deniz ve kum üzerinde yolculuk)‛olarak adlandırıyorlardı. Bu iyileştirilmiş ulaşım imkânları, bulunulan yerden bağımsız ve bölgeler arası üretimin oluşması için çok önemliydi. Örneğin; tarihi dünya markası Flandra menşeli bezlerin adı, 14. yüzyıl’da Flandra`dan gelmektedir. Bu bezler için gerekli olan hammadde ve malzemeler Baltık denizi bölgesinden, İngiltere`den ve Küçük Asya`dan sağlanırdı. Asıl üretim ise, Roma zamanından beri Know-How`a sahip olan Flandra`da yapılırdı (Hammel-Kiesow, Rolf, 2014: 124). 8.2. Tacir Aileleri Arasında Güvene ve Yardımlaşmaya Yönelik İktisadi Bağlar 12. yüzyıl’dan 16. yüzyıl’a kadar süre gelen Hansa ekonomisinin başarısının kaynağını bir bakıma tüccar ailelerin uluslararası girişimcilik cesareti oluşturmuştur. Bunlar, ekonomik fırsatları görüyorlardı ve kara ve Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?) deniz yollarındaki risklere rağmen bu fırsatları kullanmaya çalışıyorlardı. Diğer taraftan da şehirli tüccarlar her zaman güvenliği amaçlıyorlardı ve nesiller boyunca aile-politikası stratejisi geliştiriyorlardı. Böylece Hansa ortakları ile yapılan ticari evliliklerde de, ileriye yönelik ticari birliktelikler gözetiliyor, bu bir aile politikası olarak görülüyordu. Bildiğimiz Sertifikalama Sistemlerinin en eskilerinden birinde de güvenle ilgili bir durumun söz konusu olduğu görülmektedir: Eğer Novogrod`da bulunan Hansa ortağı Kürklerin paketleri ile ilgili olarak, yurt dışı Kontorunda kalite-kontrol-damgasını mühürletmişse, Lübeck ya da Brügge`da bulunan Hansa ortağı, ikinci bir kontrol yapmak zorunda değildi. Geç fark edilen hatalar için ortakların şikâyet hakları bulunmaktaydı. Böylece işlem masraflarından tasarruf ediliyordu. Günümüzün firma yöneticileri ve kurumsal ERP – Yazılım Sistemleri de aynı amaca sahiptirler. 8.3. Birliğin İktisadi Bağının Siyasi ve Hukuki Güce Olan Etkisi Hansa Birliği, var olan iç rakiplere karşı dış ticaret menfaatlerinin ortak olarak korunmasını sağlıyordu. Hansa Günlerinde eşit haklara sahip olan ortaklar için uzlaşma ilkesi geçerliydi ve Hansa günlerinde alınan 537 kararlar, her Hansa şehrinin meclisi tarafından onaylanmak zorundaydı (HammelKiesow, 2014: 125). Bunun benzer şekli Avrupa Birliği`nde de görülmektedir. Avrupa Birliği’nde de Konsey’de alınan kararlar Avrupa Parlamentosunca onaylanmaktadır. Hansa`nın ekonomik gücü hem siyasi, hem de hukuki gücün gelişmesini sağlıyordu. Yurt dışındaki kontorların Novogrod, Bergen, Brügge, Londra gibi büyük olanları, kendi bölgeleri için cezalar çıkarma ve bunu uygulama hakkına sahiplerdi. Kontorlar yürürlükte olan şehir hukukundan içsel olarak bağımsızlardı (Şehir sakinleri ile olan münakaşa dışında). Hansa’nın deniz hukuku, bölgeler arası ticaret hukuku olarak başarılıydı ve 1614’ten, 19. yüzyıl’a kadar Avrupa mahkemeleri tarafından kanun gibi kabul görüyordu. Hansa şehirlerinde bulunan tüccarlar, ekonomik güçlerinden dolayı kendi vatanlarında da politik güce sahiplerdi. Bu da onlara, artan sorumluluklarını Lübeck şehrinde de çok yönlü olarak kullanma imkânı veriyordu. Örneğin tüccarlar, saraylarda sıkıntı çeken kişiler için konaklama imkânları (bugün Lübeck şehrinde çok şaşırtıcı turistik etkinlikler), ya da fakirler için yemek imkânları sunarak hayırseverlik yapıyorlardı (Hammel-Kiesow, 2014: 125). 538 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki Şekil 2: 1564-1568 yılları arasında kurulan Ostersches Haus (Antwerp’in Kontor’u) Kaynak: ZDF, 2014. 9. AVRUPA BİRLİĞİ’NDEKİ SON GELİŞMELER Avrupa Birliği, bugün mevcut uluslararası ekonomik bütünleşme örnekleri içerisinde en etkin ve en önemli olanıdır. Bunun birinci nedeni, Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi dünyanın en güçlü ekonomilerinin AB bünyesinde yer almasıdır. İkinci neden, büyük ölçüde AB’nin sahip olduğu diğer bölgesel blokların hiç birisinde bulunmayan kurumsal yapıdır. Üçüncü neden ise, dünyadaki mevcut ekonomik bütünleşme örnekleri arasında en ileri seviyedeki ekonomik bütünleşmeyi gerçekleştirmiş olmasıdır. Bugün AB, dünya üretimi ve dünya ticaretindeki payı ile uluslararası ekonominin başta gelen aktörlerinden biridir. 1980’li yıllarda başlayan ve giderek tüm dünyayı içine alan küreselleşme dalgası, ekonomiler arasındaki bağımlılığı artırmıştır. Dünya ithalat-ihracatının %16’sı AB-28 tarafından gerçekleştirilmektedir (EUROPEAN COMMISSION, 2017). 2015 yılı verilerine göre 2015 yılı GSYİH’sı 16312 milyar Dolar olup, bu miktar Dünya toplamının %26.3’üne tekabül etmektedir (TRADING ECONOMICS, 2017). Küreselleşen dünyada AB’nin artan ekonomik gücü, dış piyasalar için bu bölgedeki gelişmelerin önemini artırmış ve daha dikkatli takip edilmesine yol açmıştır. Nitekim 2009 yılının son çeyreğinde AB üyesi Yunanistan’ın mali sorunları açığa çıktığında, tüm dünyanın gözü AB’ye çevrilmiştir. Aslında Yunan borç krizi, Avro Bölgesinde ekonomik bütünleşmenin ne kadar ilerlemiş olduğunu bir kez daha teyit etmiştir. Bu kriz, parasal birlik alanından başlayarak tüm AB finansal sistemi üzerinde ve sonuçta ortak para birimi –avro- üzerinde baskı yaratmıştır (Akçay, 2013: 27). AB üretiminde % 2 gibi düşük paya sahip olan Yunanistan’da başlayan borç krizinin ardından, İrlanda ve Portekiz de borç krizine girmiştir. Böylece Yunan borç krizi Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?) hızla yayılarak adeta Avro Bölgesi borç krizine dönüşmüştür. Daha sonra borç krizinin, Avro Bölgesinin en büyük ekonomileri arasında yer alan İspanya’ya sirayet etmesiyle, borç krizine girmemiş olmasına rağmen İtalya da uluslararası piyasalarca riskli ülke grubuna sokulmuştur. Uluslararası piyasada küresel krizin yarattığı olumsuz koşulların devam ettiği ortamda AB’de yaşanan bu gelişmeler, bir yandan yatırımcıların endişelerini giderek artırırken, diğer yandan yakın bir gelecekte AB’nin varlığına ilişkin tartışmaları dünya gündeminin ilk sıralarına taşımıştır (Akçay, 2013: 31). Küresel finansal krizin Avrupa’ya sıçraması, üye devletlerdeki ciddi ekonomik sorunların yanı sıra AB düzeyinde ekonomi politikalarının koordinasyonu ve yönetişim yapısındaki zafiyeti gözler önüne sermiştir. Özellikle Avro Bölgesi gibi ekonomik açıdan karmaşık ve bütünleşmiş bir sistemin yönetimi, politika seçeneklerinin sosyal düzen üzerindeki etkileri ve bunun siyasi yansımaları dolayısıyla giderek zorlaşmıştır. Ekonomik kriz, zaman içerisinde sosyal ve siyasi bir krize, hatta Birlik için bir varoluş krizine dönüşmüştür. Bu durum, Birlik içerisindeki yapısal sorunların ve yıllarca birikerek sürdürülemez boyutlara ulaşan dengesizliklerin arkasındaki siyasal ve kurumsal mimarinin gözden geçirilmesini mecbur kılmıştır (Akçay, 2013: 282). Krizle birlikte, 50 yıl boyunca başarıyla ilerleyen AB ekonomik bütünleşmesi, Tek Pazar ve Ekonomik Parasal Birliğin geleceği sorgulanır hale gelmiştir. Bugüne kadar Ekonomik Parasal Birliğin geleceği için vurgulanan tüm adımları içeren, istikrar ve refahı artırabilecek daha derin ve gerçek bir Ekonomik Parasal Birliğe ulaşmayı hedefleyen ‚Gerçek bir Ekonomik ve Parasal Birlik Planı‛ henüz gerekli siyasi desteği bulabilmiş değildir (Akçay, 2013: 404). Middelaar’ın dediği gibi, avro krizi, tıpkı kendinden öncekiler gibi, üye devletler 539 grubunu, eylem ve sorumluluk alma kapasitesini artırması için zorlamaktadır. İçeride tek para biriminin türbülansı, dışarıda dünya güçleri arasındaki ilişkilerin kargaşası: Avrupa’yı kendini yaratmaya ve yeniden yaratmaya iten ne çok sarsıntı var! (Middelaar, 2013: 413). Avrupa borç krizini atlatmaya çalışırken, bir de Brexit Kararı(Birleşik Krallığın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı) ile sarsılmıştır. Üstelik sular kolay kolay durulacak gibi görünmemektedir. Brexit Kararından sonra, ‚AB’nden ayrılma sırası kimde? Frexit, Nexit veya Auxit?‛ gibi tartışmalar yapılmaya başlanmıştır. Fransa’da sağ parti lideri Le Pen, Fransız referandumu için söz vermiş, Hollanda’da, sağ parti lideri Geert Wilders, seçimde AB üyeliğini anahtar konu yapma sözü vermiştir. Neyse ki Le Pen ve Wilders gerekli çoğunluğu sağlayamadılar. Ancak önümüzdeki dönem oylarını arttırmayacaklarını kim garanti edebilir? Avusturya’da, Polonya’da, Macaristan’da, İtalya’da AB karşıtı söylemler giderek tırmanmaktadır. İsveç’te de Brexit’ten önce parlamenter Peter Lundgren, Danimarka ve İsveç için ‚Nordik Ticaret Bloğu‛ önermişti (BREXIT, 2017). 10. SONUÇ Bir zamanlar ‘Dünya ticareti’ demek olan Avrupa ticaretinin merkezi konumundaki Almanya, aradan 900 yıl geçtikten sonra 21. yüzyılda da aynı konumunu muhafaza etmektedir. 2. Dünya Savaşı’nın bitiminden 6 yıl sonra, 1951 yılında kurulan ve temel felsefesi Alman savaş sanayiini kontrol altına almak olan AKÇT (Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu) sürecinde önce AET’ye (Avrupa Ekonomik Topluluğu), daha sonra da AB’ye (Avrupa Birliği) dönüşen Birlik, hiç te düşünüldüğü gibi Almanya’nın kontrolünü değil, tam aksine diğerlerinin Almanya tarafından kontrolü sonucunu doğurmuştur. Hansa’nın sonunu hazırlayan ve kuruluşundan itibaren yaklaşık 150 yılda gerçek- 540 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki leşen genişleme süreci, Avrupa Birliği boyutunda, 6’dan 28’e ulaşılan üye sayısı ile yaklaşık 50 yılda oluşmuştur. Bu noktadan hareketle ve Doğu Avrupa ülkelerinin de katılımıyla son 10-15 yıldır yaşanan ticari ve mali sorunlar dikkate alındığında tarihin tekerrür edebileceği sinyallerini vermektedir. Üstelik Çin ve Uzakdoğu Ülkelerinin güçlenmeleri, ticaret yollarını tekrar doğuya kaydırmaktadır. Nitekim günümüzde hızla sürdürülmekte olan Trans Atlantik Ortaklığı görüşmeleri ile, bir ölçüde bu ticaret kaybı telafi edilmeye çalışılmaktadır. Başta ABD ve Çin olmak üzere, onlarca güçlü ticaret ülkesi ve bir o kadar da güçlü bölgesel ticaret birliği, genişleyen Avrupa Birliği’ni ciddi anlamda zorlamaktadır. Avrupa Birliği’nin ABD’yi serbest ticaret antlaşmasına zorlaması da bu çerçevede değerlendirilmesi gereken bir olgudur. Rusya ve Çin’in, uzun uğraşlardan sonra Dünya Ticaret Örgütü Antlaşması’nın altına imza koymaya razı edilmelerinin, bilinen nedenleri yanında, bilinçaltındaki nedenlerinden biri, belki de budur. Diğer bir deyişle, genişlemeye içsel faktörler dersek, önemli dışsal faktörler de Avrupa Birliği için ciddi anlamda rahatsız edici bir iklim yaratmış durumdadır. Üstelik Yunanistan krizi ve onun ardından bazı ülkelerde ortaya çıkan krizler, Avrupa Birliği’nin temellerini sarsmaktadır. Avrupa Birliği’nin lokomotifi görünümündeki Almanya, artık bu yükü taşımaktan yorulmuş görünmektedir. Bir taraftan Doğu Avrupa Ülkelerinin entegrasyon sorunları, bir taraftan Yunanistan krizi, önce Almanya’yı ve bütün Avrupa Birliği’ni zorlamaktadır. Bu nedenle AB, mevcut Anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini sürdürmekle birlikte, yeni üye alınmasını kabullenecek durumda değildir. Bundan da öte Yunanistan’ın Euro Bölgesinden çıkarılması söylemleri, Avrupa Birliği’nin Ekonomik ve Parasal Birlik ruhunu sarsmış ve entegrasyonu yavaşlatmış, buna karşılık İzlanda Avrupa Birliği’ne girmekten vazgeçmiş, İngiltere de Euro Bölgesine girmediği gibi, AB üyeliğini de referanduma götürmüş ve ayrılık kararı almıştır. Alman halkı yanında, Avrupa Birliği’nin çekirdeğini oluşturan Fransa ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin halkları, genişleme sürecinde yaşadıkları, tükettikleri malların KDV’lerinin, yeni ülkelere destek sağlanması adına yine arttırılması kâbusunu artık yaşamak istememektedirler. Üstelik İngiltere’nin verdiği ayrılık kararı bir domino etkisi yaratmış, diğer ülkelerdeki ayrılık yanlılarını cesaretlendirmiştir. Bütün bu saptamalar ve değerlendirmeler, Avrupa Birliği’nin sonunun da Hansa Birliği gibi olup olmayacağı sorusunu ister istemez akla getirmektedir. KAYNAKÇA Akçay, B. (2013). Avrupa’yı Saran Kriz, Ankara: Seçkin Yayınları. Beck, C. D. (1830). Allgemeines Repertorium der neusten in- und auslaendischen Literatur für 1830, Leipzig: Carl Cnobloch. BREXIT (2017). Brexit News. http://www.express.co.uk/latest/brexit adresinden erişildi. Bruners, J. (2014). Die Hanse. https://eden.one/pdf/2282.pdf adresinden erişildi. DEUTSCHE STAEDTE (2015). Geschıchte der Stadt Neuss. http://www.deutschestaedte.de/ neuss/geschichte.html adresinden erişildi. DIE ADRESSE FUR AUSBILDUNG, STUDIUM UND BERUF (2014). Hanse. http://www .uniprotokolle.de/Lexikon/Hanse.html adresinden erişildi. Dollinger, P. vd. (2012). Die Hanse, Neu bearbeitet von Volker Henn und Nils Jörn, Stuttgart: Alfred Kröner Verlag. Dollinger, (1998). Die Hanse, Stuttgart: Alfred Kröner Verlag. EUROPEAN COMMISSION (2017). EU Position in World Trade. http://ec.europa.eu/trade/policy/eu- Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?) position-in-world-trade/ adresinden erişildi. Graichen, G. & Hammel-Kiesow R. (2011). Die Deutsche Hanse. Eine heimliche Supermacht. Unter Mitarbeit von Alexander Hesse, Reinbeck: Rowohlt Verlag. Hammel-Kiesow, R. (2014). Wirtschaftssystem der Hanse. Die Globalisierung vor der Glolabisierung, 124-125. http://www.tzl.de/zukunftluebeck.de/buchpdf/kultur/kultur_124_125. pdf adresinden erişildi. Hammel-Kiesow, R. vd. (2009). Die Hanse, Darmstadt: Primus Verlag. HANSESTADT WISMAR (2015). WismarHansestadt. http://wismar.de/TourismusWelterbe/Kultur-undHansestadt/Hansezeit adresinden erişildi. LEBEN IM MITTELALTER (2015). Die Hanse. https://www.leben-immittelalter.net/kultur-immittelalter/wirtschaft/handel/hanse.ht ml adresinden erişildi. MEER IM FOKUS (2015). Niedergang der Hanse. http://www.ikzmd.de/main.php?page=419,7545 adresinden erişildi. Middelaar, L. V. (2013). Avrupa: Bir Geçiş Süreci, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları. Nicole, D. (2014). Forces of the Hanseatic League 13th-15th Centuries, New York: Osprey Publishing. http://bregoweard.com/lib/2014/MAA%20494.pdf adresinden erişildi. OFFIZIELLES STADTPORTAL FÜR HAMBURG (2015). Hamburgs Geschichte. http://www.hamburg.de/hamburghistorisch/1776880/hamburgsgeschichte adresinden erişildi. 541 OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK (2014). Lübeck ‟Königin der Hanse„ –Entstehung, Aufstieg und Ende der Hanse. http://www.luebeck.de/tourismus/ sightseeing/geschichte/koenigin_der_ hanse adresinden erişildi. Ortaylı, İ. (2008). Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, Ankara: Cedit Neşriyat. Rönnau, A. (2009). Hansegeschichten – eine Einführung, Quadrat, October 2009, 64-67. http://www.quadratlueneburg.de/xar chiv/quadrat/quadrat_2009-10.pdf adresinden erişildi. Sedillot, R. (2005). Değiş Tokuştan Süpermarkete, Ankara: Dost Kitabevi. STÄDTE BUND DIE HANSE (2015). Hansestadt Lüneburg. http://www.hanse.org/ hansestaedte/lueneburg adresinden erişildi. STÄDTE BUND DIE HANSE (2014). Hansestadt Neuss. http://www.hanse.org/de/hansestaedt e/neuss adresinden erişildi. Take, I. (2013). Regieren in Grenzüberschreitenten Raeumen: Die Hanse als eine Form legitimen globalen Regierens, Greifswald, Köln: BöhlauVerlag. TRADING ECONOMICS (2017). European Union GDP. https://tradingeconomics.com/europe an-union/gdp adresinden erişildi. ZDF (2014). Deutsche Hänsestadte. http://www.zdf.de/ZDF/zdfportal/blo b/23731132/1/data.jpg adresinden erişildi. Zieglar, U. (1994). Die Hanse, Aufstieg, Blütezeitund Niedergang der ersteneuropäischen Wirtschaftsgemeinschaft, Bern, München, Wien: ScherzVerlag. 542 Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki