Endüstri devriminin ardından başlayan çevre kirliliği özellikle 2

advertisement
Endüstri devriminin ardından başlayan çevre kirliliği özellikle 2. dünya savaşının ardından tüm dünyaya
yayıldı.
Şehir havası otomobil egzozlarından çıkan yüz binlerce ton ksilen ve toluen tarafından, içme suyu
sistemleri uçucu organik maddeler tarafından, kırsal alanlar pestisidler ve herbisidler tarafından,
ormanlar ve balıkçılık alanları kükürt ve azot emisyonları tarafından kirletilmektedir. Minamata körfezi,
Çernobil ve Bhopal gibi büyük çevre felaketleri halkın ve hükümetlerin çevre konusuna eğilmelerini
hızlandırdı. Sadece ABD sanayi kuruluşları her yıl 300 milyon tondan fazla tehlikeli atık üretmektedirler ki bu
da kişi başına 1 ton atık demektir. Yine ABD’de 500.000’den fazla doğal alan tehlikeli atıklar nedeniyle
kullanılamaz hale gelmiştir.
Endüstriyel işlem ve ürünlerde ağır metal kullanımı son yıllarda hızla artmış ve buna bağlı olarak insanlar
üzerindeki etkisi de tehlikeli değerlere ulaşmıştır. Günlük hayatta o kadar çok ağır metal içeren ürün
kullanıyoruz ki şimdilik bunlardan kurtulmamız mümkün gözükmüyor. Civa-amalgam diş dolgusu, kurşunlu
boya, musluk suyu, yiyecek prosesleri, kimyasal tortu ve kişisel bakım ürünleri (kozmetik ürünleri,
şampuan, saç ürünleri, gargara sıvısı, diş macunu, sabun vb) her gün kullandıklarımızdan sadece
birkaçı. Bunun yanında insanlar evde, dışarıda, birçok iş sahasında her gün ağır metallerin etkisine maruz
kalmaktadır.
Son yıllarda artan pil kullanımı insan sağlığı ve çevre için potansiyel tehlike oluşturmaktadır. Evlerde,
işyerlerinde, ulaşımda ve sanayide önemli miktarda pil kullanılmaktadır. Piller, motorlarda, elektronik
cihazlarda, saatlerde, kameralarda, hesap makinelerinde, işitme aletlerinde, kablosuz telefonlarda,
oyuncaklarda v.b. yerlerde geniş bir kullanım alanı bulmaktadır. Kullanım süresi dolan pillerin kullanıcılar
tarafından bilinçsizce bertaraf edilmesinin sonucu, çevreye önemli derecede ağır metal dağılmakta, bu da
insan hayatını tehdit etmektedir. Diğer önemli bir tehdit unsuru da akülerdir.
Ağır metaller bioakumülatiftir ve insan vücudunda herhangi bir olumlu fonksiyonu olmayıp fazlası
toksik etkiye neden olurlar. Solunum beslenme ve deri emilimi yoluyla insan vücuduna girerek
dokularda birikmeye başlarlar. Bu metaller vücuttan uzaklaştırılamaz ve zaman içinde toksik değere
ulaşırlar.
Denekler üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda ağır metallere maruz kalan insanlarda, ruhsal ve nörolojik
etkilere bağlı davranış bozuklukları, nörotransmiter üretimi ve bunların fonksiyonunda düzensizlikler ortaya
çıkması ve daha birçok metabolizma sorunu gözlemlenmiştir. Daha sonraları, maruz kalınan ağır metal
oranına göre sakatlıklar ve bazı organların görevini yapamaması gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmıştır.
Alüminyum, Arsenik, Kadmiyum, Kurşun, Civa, ve Çinko en yaygın ağır metallerdir.
Sinir sistemi bozukluklarına neden olan alüminyum mutfak kaplarından, içme suyundan, ilaçlardan ve
alüminyum işleyen tesislerden kaynaklanabilir. Alüminyum akciğere ve sinir sitemine etki etmektedir.
Hemodiyaliz deneyimleri sonucunda alüminyumun beyinde zararlara yol açtığı ve Alzheimer hastalığına
neden olduğu saptanmıştır(Diyalize giren hastalara yüksek dozlara alüminyum hidroksit verilmektedir).
Kronik maruz kalma ile akciğer kanseri, astım görülebilir.
Metal ayrıştırma, pestisidler, herbisidler, piller, kablolar, mil yatakları gibi kullanım alanları vardır. Bulaşma
yolları arasında kaynak suları, süttozu, soya sosları, su ürünleri (biyobirikim) besin katkıları ve sigara
sayılabilir. Solunduğunda güçlü bir karsinojen (kanser yapıcı) olan arsenik, bağırsaklar ve karaciğer üzerinde
yüksek derecede tahribata neden olur.
Fransızların büyük komutanı Napolyon’un saç telleri üzerinde yapılan çalışmalar ilginç bir sonuç ortaya
koyarak tarihe ışık tutulmasına vesile olmuştur. Yapılan çalışmalarda Napolyon’a ait saç telleri alüminyum
silindire konuldu ve birkaç saat süreyle bir uranyum reaktöründe tutuldu. Sonuç şaşırtıcıydı. Saçtaki arsenik
miktarı normalin 13 katıydı. Dahası, arsenik ufak dozlar halinde, yavaş yavaş verilmişti. Yani Napolyon,
yemeğine sürekli arsenik eklenmesinin sonucu zehirlenmiştir.
Bakır çok yaygın bir maddedir ve doğada doğal olarak bulunur ve doğal olaylar yoluyla ile doğada yayılır.
İnsanlar bakırı yaygın bir şekilde kullanırlar. Örneğin endüstride ve tarımda kullanılır. Bakır üretimi son on
yılda çok gelişmiştir ve buna bağlı olarak doğadaki bakır miktarı artmıştır.
Bakır birçok çeşit gıdada, içme suyunda ve havada bulunabilir. Bundan dolayı her gün yiyerek, içerek ve
soluyarak önemli bir miktar bakırı vücudumuza alırız. Bakırın absorbsiyonu gereklidir, çünkü bakır insan
sağlığı için gerekli olan bir iz elementtir. İnsanların yüksek konsantrasyonlarda bakırı orantılı olarak idare
edebilmelerine rağmen, çok fazla bakır önemli sağlık problemlerine yol açabilir.
Bakırdan tesisata sahip evlerde yaşayan kişiler çoğu kişiye oranla daha fazla bakır miktarına maruz
kalmaktadırlar, çünkü bakır, korozyona uğramış borulardan içme suyuna geçmektedir.
Bakıra mesleki olarak maruz kalma sıklıkla olmaktadır. Çalışma ortamında bakır bulaşması metal ateşi
olarak bilinen grip benzeri duruma neden olmaktadır. Bu durum iki gün sonra geçer ve bu aşırı hassasiyetten
olur.
Bakıra uzun süreli maruz kalma burun, ağız ve göz tahrişine ve baş ağrılarına, karın ağrılarına, baş
dönmesine, kusmaya ve ishale neden olmaktadır. Bakırın kasten yüksek miktarda alımı karaciğer ve bakır
hasarlarına ve hatta ölüme bile neden olabilir. Bakırın kanserojen olup olmadığı da henüz saptanmamıştır.
Uzun süreli yüksek konsantrasyonlardaki bakıra maruz kalma ile genç ergenlerde zekanın azalması arasında
bir bağlantı olduğunu gösteren bilimsel makaleler bulunmaktadır. Böyle bir şey olup olmadığı gelecek
araştırmalar için konu olmalıdır.
Kurşun tüm çevrede ve özellikle kent havasında bulunan ileri derecede toksik bir ağır metaldir. Sanayide
daha çok pil yapımında, benzin katkı maddesi olarak, basımda, radyasyon koruyucusu olarak, kablo yalıtkanı
olarak, boyalarda, lehimde, folyolarda ve sayısız alaşım içinde kullanılmaktadır. Bir kent sakininin yılda
ortalama 20 kilo kurşunu hurdaya çıkardığı tahmin edilmektedir. Kurşun biyolojik olarak parçalanamaz.
Nontoksik forma çevrilemez.
Kurşun vücuda solunum, içme suyu ve gıda zinciri yolu ile girerek ciğerlere kadar ulaşır ve ciğerlerde yavaş
yavaş absorbe(emilme) edilerek kana karışır. Kan yolu ile önce karaciğer, böbrek, beyin ve kas gibi yumuşak
dokulara taşınır. 35–40 gün bekledikten sonra kurşun metabolitleri yardımı ile kemik ve diş gibi sert
dokularda birikir.
Kurşun; işitme bozukluğuna, sinir iletim sisteminde ve hemoglobin bileşiminde düşmeye, kansızlığa, mide
ağrısına, böbrek ve beyin iltihaplanmasına, kısırlığa, kansere ve ölüme neden olmaktadır. Özellikle
çocuklarda bilişsel ve davranışsal bozukluklara yol açar. Çocukluk dönemindeki kronik maruz kalma,
yetişkinlikte kalıcılaşan obeziteye yol açabilir. Yarılanma süresi 20 yıl olduğundan vücuttan atılma olasılığı
yoktur.
Diğer metallerle çok sayıda alaşımın yapısına katılır. Otomotiv endüstrisinde, elektrikli gereçler, oyuncak, diş
dolgusunda, deodorantlarda, pillerde ve kaynak işlerinde kullanılır. Demir ve benzeri metallerin, korozyona
karşı önlem amacıyla galvanizlenmesinde de kullanılır.
Kronik maruziyet ile deri ve akciğer hastalıkları görülür.
Termometrelerin, barometrelerin, difüzyon pompalarının ve daha birçok laboratuar gerecinin yapımında
kullanılır. Cıva buharlı lambaların ve reklâm ışıklandırmalarının, cıvalı şalterlerin, diş hekimliğinde kullanılan
bazı karışımların, koruyucu boyaların, böcek öldürücü ilaçların ve pillerin yapısında da cıva bulunur. Cıva
doğada bozulmadığından cıva ve cıva bileşikleri halk ve çevre sağlığı bakımından çok tehlikeli ve toksittir.
İçme suyu veya gıda zinciri yolu ile insan vücuduna giren cıva; Bazı nörolojik bozukluklara, merkezi sinir
sisteminin tahribine ve kansere, böbrek, karaciğer, beyin dokularının tahribine, kromozomları tahrip edip
sakat doğumlara neden olmaktadır.
Kadmiyum ve bileşiklerinin çözeltileri zehirlidir. Ağır metaller içerisindeki en tehlikeli ve toksit maddelerden
biri kadmiyumdur. Çevremizdeki kadmiyum kaynakları; kadmiyum içeren boyalar, sigara dumanı, plastik katkı
maddeleri, Kadmiyum sülfür ve çinko üreten tesislerdir. Piller çöpe atıldığı zaman depo sahasında bozularak
kadmiyum ve bileşikleri serbest hale geçerek suya karışır. Kadmiyumlu sızıntı suyu, içme suyunu ve toprağı
kirleterek gıda zinciri ve içme suyu yolu ile insan vücuduna girer.
Vücut kadmiyumu kalsiyum gibi algılar ve kadmiyum vücutta birikmeye başlar. Vücutta kalsiyum
eksilmesinden dolayı kemikler yavaş yavaş zayıflamaya başlar. Ayakta durmak hatta öksürmek bile
kemiklerin kırılmasına hatta iskelet ufalanarak neticede hastanın ölmesine neden olur. Ayrıca günde bir paket
sigara içen insanların vücutlarında, daha ziyade karaciğer ve böbreklerinde sigara içmeyenlere nazaran %50
oranında daha fazla kadmiyum taşımaktadırlar. Ankara'da yapılan bir araştırma da hava kirliliği yoğun olan
semtler de yaşayan insanların idrarlarında kadmiyum ve kurşuna rastlanmıştır.
Nikel, çevrede çok düşük seviyede bulunan bir elementtir. İnsanlık, nikeli, bir çok farklı uygulamalar için
kullanır. Nikelin, en yaygın uygulaması, paslanmaz çelik ve diğer metal malzemelerin içeriği olarak
kullanılmasıdır. Nikel, mücevherat gibi metal ürünlerde genelde bulunur.
Gıda maddeleri, doğal olarak küçük miktarlarda nikel içerir. Çikolata ve katı yağların, yüksek oranda nikel
içerdiği bilinir. Kirli topraklardan elde edilen sebzelerin yüksek miktarda tüketilmesiyle nikel alımı artacaktır.
Bitkilerin nikeli topladığı bilinir ve dolayısıyla sebzelerden nikel alımı yüksektir. Sigara içenler, ciğerlerine
yüksek oranda nikel alırlar. Nikel deterjanlarda da bulunabilir.
İnsanlar nikele solunum yoluyla, içme suyuyla, gıdaların tüketimiyle veya sigara içilmesiyle maruz kalabilir.
Nikelle kirlenen toprak veya su deriyle temas ettiğinde de nikele maruz kalınabilir. Aslında nikelin az miktarda
alınması vücut için gereklidir; fakat aşırı dozda alınırsa insan sağlığı için tehlikeli olabilir.
Nikelin fazla miktarda alınması aşağıda belirtilen bozukluklara neden olabilir.
Akciğer, burun, prostat ve gırtlak kanseri riskini artırır.
Akciğerlerde tıkanma
Solunum yetersizliği
Doğum kusurları
Astım ve kronik bronşit
Mücevherlerden kaynaklanan deri isiliği gibi alerjik reaksiyonlar
Kalp rahatsızlıkları
Nikel gazına maruz kalındığında, halsizlik ve baş dönmesi
Günlük hayatta en dikkatli kullanmamız gereken nesnelerden biri, piller…
Piller konusunda :
< Pillerdeki cıva, kadmiyum ve kurşun gibi zehirli ağır metaller konusunda halkı bilinçlendirmek
< Pillerin ayrı toplanmasını sağlamak ve kırmızı renkli pil kutuları ile pil toplama merkezleri oluşturmak.
< Vatandaşların pilleri nasıl ayrı toplayacakları konusunda bilgilendirmek
< Pillerin depolama alanlarında ayrı özel hücrelerde depolanması sağlanmak
Pil kullanırken dikkat edilmesi gerekenler
• Çok zorunlu kalmadığınız sürece pil tercih etmeyiniz
• İhtiyacınıza göre pil seçiniz
• Kullanım talimatlarına uyunuz
• Çocuklardan kesinlikle uzak tutunuz
• Pilleri dilinizle kontrol etmeyiniz
• Herhangi bir şekilde içini açmayı denemeyiniz
• Eski, sızıntı yapan pilleri katiyen çıplak elle temas etmeyiniz, temas halinde ellerinizi iyice yıkayınız
• Cihazınızı uzun süre kullanmayacaksanız pilleri çıkartınız
• Ateşe atmayınız
• Kullanılan pilleri kesinlikle çöpe atmayınız, ayrı poşette biriktiriniz ve belediyenizin pil toplama merkezi varsa
oraya götürünüz
Çevremize bırakılan metal emisyonlarının azaltılması konusunda her türlü önlemin alınması öncelikle kirletici
durumundaki kuruluşların görevi olmalıdır. Çevremizi kirleten emisyonların azaltılması hatta mümkünse doğal
değerlere kadar indirilmesi, atık suların ve baca gazlarının temizlenmesi ek bir maliyet gibi düşünülmemelidir.
Çünkü gerekli önlemler alınmazsa gelecek nesillere bırakacak bir dünya kalmayacaktır.
Download