SU JEOPOLİTİĞİ IŞİD VE BİR BASKI ARACI OLARAK SU P ek çok farklı isimle (İslam Devleti, DAEŞ, İslam Devleti Örgütü, vs.) tanınan IŞİD, Irak ve Suriye sınırları boyunca uzanan topraklarda kendi kendine ilan ettiği halifeliğini daimi olarak sürdürebilmek için iki yönlü bir strateji belirlemiştir. Bu strateji, siyasi ve askeri amaçları gerçekleştirmek için sudan yararlanmayı içermektedir. Stratejinin ilk kısmı, suyun bir silah olarak kullanılmasını öngörmektedir. Bu, çok miktarda suyun yıkıcı bir güç oluşturmak maksadıyla serbest bırakılması tehdidi ya da sudan mahrum bırakma tehdidi anlamına gelebilir. Stratejinin ikinci kısmı, destek tabanını genişletmek ve eylemlerini meşrulaştırmak maksadıyla suyun ve elektriğin tedarikinin sosyal yardım yöntemi olarak kullanılmasını kapsamaktadır. IŞİD’in stratejisine bütün olarak bakıldığında, suyun bu stratejinin en önemli kısımlarından biri olduğu açıktır. Dolayısıyla IŞİD’le mücadele stratejisi geliştirirken bu gerçek göz ardı edilemez. IŞİD’in su kaynaklarını kontrolünü zayıflatmak, büyük toprak arazileri üzerindeki hâkimiyetini önemli ölçüde azaltacaktır. Bir Silah olarak Su Savaşta konvansiyonel silahlar düşünüldüğünde, ‘su’ akla gelen ilk silah değildir. IŞİD, suyu ve su altyapısını kullanarak insanları boyun eğmeye ve muhalif güçleri devre 70 Savaşta konvansiyonel silahlar düşünüldüğünde, ‘su’ akla gelen ilk silah değildir. IŞİD, suyu ve su altyapısını kullanarak insanları boyun eğmeye ve muhalif güçleri devre dışı kalmaya mecbur bırakarak bu gerçeği tamamıyla değiştirmektedir. IŞİD, özellikle kurak bölgelerde, su kaynaklarını kontrol edenin hem şehirleri hem de kırsalı kontrol edebileceğini idrak etmiştir. Mattie LANZ dışı kalmaya mecbur bırakarak bu gerçeği tamamıyla değiştirmektedir. IŞİD, özellikle kurak bölgelerde, su kaynaklarını kontrol edenin hem şehirleri hem de kırsalı kontrol edebileceğini idrak etmiştir. Ayrıca Irak’ın altyapısının büyük bir kısmı 2003 ABD işgalinden sonra yeniden inşa edilmemiştir ve böylelikle büyük zarar verebilecek bir hedef haline gelmiştir. IŞİD, Fırat nehri boyunca ilerleyip Irak’tan sonra Suriye’deki saldırılarına başladı. IŞİD’in, bu ilerlemedeki en önemli askeri manevrası ise Felluce yakınlarındaki Nuaymiye Barajı’nı ele geçirip barajın taşkın kapaklarını kapatmak suretiyle çok miktarda suyun akış yönünü değiştirmek ve nehrin yukarı kısmında büyük su baskınlarına neden olmaktır. Bu durum, silahlı kuvvetlerin konuşlanmış oldukları yerlerden çıkmalarına ve yaklaşık 60,000 sivilin ise evlerini terk etmelerine neden olmuştur. IŞİD, suyun yönünü değiştirerek Şii nüfusu, nehrin aşağısındaki su kaynağından yoksun bırakmıştır. IŞİD’in, Felluce Barajı’nı kullanması, emsal teşkil etmek suretiyle Irak hükümeti ve koalisyon güçlerini, IŞİD benzeri taktiklere Irak’ın hemen her yerinde kullanmaya devam edebilir korkusuyla barajların ve su kaynaklarının güvenliğini sağlamaya sevk etti. IŞİD militanları Musul Barajı’nı yoğun bir biçimde hedef almıştır, ancak IŞİD, barajı koalisyon güçlerinin hava saldırıları onları bulundukları yerleri terke zorlayana kadar, çok kısa bir süre için kontrol altında tutabilmişlerdir. Bu barajı kontrol etmek, IŞİD için büyük bir zafer olacaktı; barajı imha etmekse, benzer biçimde, ağır kayıplara sebep olma potansiyeli taşımaktaydı. Dolayısıyla baraja yönelik tehditleri elinde bulundurmak müzakerelerde IŞİD’e önemli bir avantaj sağlayabilecekti. IŞİD, Anbar saldırıları süresince, Diyala, Anbar, Selahaddin ve Ocak-Şubat Cilt: 7 Sayı: 66 Ninova’da 56’dan fazla köprü yıkılmıştır. Bunların bir kısmını doğrudan hedef almıştır, diğer kısmı ise çatışmaların sonucu olarak tahrip olmuştur. Özellikle Musul’a giden güzergâhta yer alan pek çok köprü, Irak ordusunun nehirleri geçerek IŞİD saflarına yaklaşmasını önlemek için imha edilmiştir. Bunların yanı sıra, IŞİD, su altyapılarını tahrip etmek ve su kaynaklarını zehirlemek gibi yöntemlere de başvurmuştur. Şengal eyaletinde Yezidilere yönelik saldırılarında IŞİD, halka su dağıtan boruları sökmüş, elektrik kablolarını kesmiştir. Balat kentinin kuzeyinde ve Tikrit’in güneyinde IŞİD’in su kaynaklarını ham petrol ile zehirleyerek içilmez hale getirdiği rapor edilmiştir. Ayrıca IŞİD’in, taleplerini karşılamayan kentlere su teminini engellediği bilinmektedir. Bunun örneği yakın zamanda, Aralık 2014’te El-Roz nehrinin Diyala eyaletindeki Bildoz kentine ulaşması engellendiğinde yaşanmıştır. IŞİD’ın Sosyal Yardım Anlayışı IŞİD; hazine, ulaşım, güvenlik, tutuklular ve savaş gibi işlerden sorumlu bakanlardan oluşan kabinesi ile kendi kendine ilan ettiği halifelikte sosyal yardım için ayrıntılı bir plan uygulamaya başlamıştır. IŞİD, sözde “İslam Devleti”nin vatandaşlarının su kaynakları dâhil olmak üzere hak ettikleri kaynak ve hizmetleri almalarından sorumludur. Bu, kendi mali kaynaklarını kullanarak köylerde kuyu kazmayı, mevcut su altyapısının bakımını ve gerektiği yerlerde bu tip altyapıları yeniden inşa etmeyi kapsamaktadır. IŞİD, Suriye’de Deyrizor ve Rakka’nın yukarısında bulunan Teşrin ve Tabka Barajlarını kontrol Ocak-Şubat Cilt: 7 Sayı: 66 etmektedir. Başlangıçta söz konusu barajları, daha önce günde sadece birkaç saat elektrik ve su temininden faydalanabilen Rakkalılara elektrik ve su sağlamak için kullanıyordu. Daha sonra Rakka’yı başkenti ilan ettiğinde, IŞİD, kentteki mevcut su ve elektrik miktarını artırmak için tüm barajları tam güç çalıştırmaya başladı. O zamandan itibarense, IŞİD’ın kaynak temin kabiliyeti ciddi bir biçimde düşmüştür. Aslında IŞİD’in bulunduğu yerlerde insanların ihtiyaçlarını karşılaması, ona belli bir oranda destek ve hatta meşruiyet sağlamıştı. Fakat şu an IŞİD’in sosyal projeleri iflas etmekte ve bu da örgütün desteğini yitirmesine neden olmaktadır. Musul ve Rakka’da ciddi su sıkıntısı baş göstermiştir. Rakka’da su altyapısı, Irak hükümeti ve koalisyon güçlerinin IŞİD’e yönelik hava saldırıları sonucu çok büyük zarar görmüştür. Musul’da vatandaşlar, temiz su bulma garantisi olmasa da kendi kuyularını kendileri kazmak zorunda kalmışlardır. Hastanelere su kaynaklı zehirlenme vakası ile başvuran hastaların sayısı artmakta ve buna şimdilik bir çözüm bulunamamaktadır. IŞİD, Suriye ve Irak’taki su altyapısını silah olarak kullanmaya devam ederken bölgeyi de bilerek tehlikeye sürüklemeye devam etmektedir. Daha önce belirtildiği gibi IŞİD’in suyu silah olarak kullanma stratejisi göz ardı edilemez. Suriye ve Irak’ta insani krizler devam etmektedir ve önemli altyapıların tahribatı, adeta cephaneliklerindeki bir el bombasından farksızmışçasına, bu krizi sadece daha da kötüleştirecektir. IŞİD’in amacı, meşruiyet tesis etmek ve topraklarını genişletmeye devam ederken zapt ettiği toprakları elinde tutabilmektir. Tesis ettiği meşruiyetin devamlılığını sağlayabilmek için IŞİD’in vaat ettiği devlet hizmetlerini sunabilmesi gerekmektedir. Eğer IŞİD, elindeki topraklarda yaşayan insanlara su sağlayamazsa, bu IŞİD’in devletleşme çabalarının sonunu getirir. IŞİD’in şimdiye kadar elinde tuttuğu topraklarda suyu etkin bir biçimde kullanma siyaseti etkili sonuç vermişken sözde “İslam Devleti”ndeki mevcut durum sürdürülebilir değildir ve bu durum iyileşmezse, IŞİD’in sonunu getirebilir. IŞİD’in yayını Dabık’ın ikinci sayısında, IŞİD, okuyucularına bir seçenek sunar: “İslam Devleti ya da sel”. Bu tehdit, dev bir selden gerçek bir inanan olduğu için kurtarılan Nuh’un hikâyesine referansla hikâyede Nuh’un uyarılarını duymazdan gelen inanmayanların nasıl yok olup gittiğini ortaya koymaktadır. Dergide yer verilen görüntüler ise IŞİD’in yapay sellerinde kendini bulmanın nasıl olacağını göstermeyi amaçlamaktadır. Loretta Napoleoni, yeni kitabında, IŞİD’i “İslamcı Anka Kuşu” (Islamist Phoenix) olarak adlandırmaktadır. IŞİD’in Irak’ın ve Suriye’nin küllerinden yeryüzünde en çok korkulan terör örgütü değilse bile terör örgütlerinden biri olarak doğmasına referansla Napoleoni’nin, IŞİD’i selefinin küllerinden her defasında yeniden doğmayı başaran bir kuşa benzetmesi çok yerinde görünüyor. IŞİD’in bölge için suyun önemini idrak etmiş olması, örgüte bölgede rekabet eden bir aktör olarak var olması için gerekli askeri gücü sağlamıştır. Lisansüstü Öğrencisi, ODTÜ 71