İŞLER BÜLTENİ Çocuk Gelişimi Ve Çocuk ile İletişim Ağustos 2016 SOSYAL İŞLER BİRİMİ ÇOCUK GELİŞİMİ VE ÇOCUK İLE İLETİŞİM olgunlaşma, GELİŞİM SÜRECİ Büyüme, olgunlaşma ve öğrenme kişide hayatı boyunca yaşantı ve öğrenme sonucunda gözlemlenebilir. Gelişimde, bedensel özellikler birbiriyle ilişkili bireyde olarak bütünlük içinde değişir. (eğitimevim,2011) Gelişim; görülen, döllenmeden ölüme kadar gelişim alanlarında Büyüme: devam eden, düzenli ve sürekli niceliksel artışlardır. Vücudun boy, kilo ve hacim olarak artmasıdır. değişmelerdir. Gelişme ise gelişim (Gökler 2011) öğrenmeleri, ilgileri, tutumları, sürecinin sonunda elde edilen Gelişme: Bireyin büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimi kazanımdır Bir sistem taşımayan ile sürekli ilerleme kaydeden değişmesidir. (Gökler 2011) ve Olgunlaşma: tesadüfen değişimler bir gerçekleşen gelişme Gelişim sürecinde Vücut organizmada organlarının meydana kendilerinden gelen beklenen olarak fonksiyonu yerine getirebilecek düzeye gelmesi için, öğrenme görülemez. Gelişme kavramının yaşantılarından bağımsız olarak, kalıtımın etkisiyle geçirdiği en önemli öğeleri olgunlaşma ve biyolojik bir değişmedir. Öğrenme olmaksızın kalıtsal olarak öğrenmedir. Olgunlaşma ya da belirlenmiş büyüme örüntüsüne göre doğal olarak gelişme öğrenme olmazsa bir gelişme, demektir. (Gökler 2011) ilerleme Hazır Bulmuşluk: Yeni bir öğrenme yaşantısı için kişisel olamaz. Gelişim bir süreçtir. Gelişme ise bir üründür. ( yeterliklerin Yücel 2014) Bireyin öğrenebilmesi güdülenmişlik düzeyleri, yetenekleri, genel sağlık durumunu için belli bir olgunluğa ulaşması kapsayan kavramdır. Diğer bir deyişle bireyin eğitim pazarına gerekir. getirdiği özelliklerin tümüdür. (Gökler 2011) Örn; kemik kasları gelişmeyen çocuk kalem tutamaz. tümüdür. Öğrenme: Bireyin Olgunlaşmanın çevresiyle yanında belli bir önceki düzeydeki etkileşimleri sonucunda meydana gelen nispeten kalıcı izli davranış değişikliğidir. (Gökler 2011) Kritik Dönem: Gelişim açısından önemli zaman dilimleridir. Çocukların bazı gelişim dönemlerinde ve yaşlarda belli tür öğrenmelere dönemlerdir.(Gökler 2011) karşı yüksek duyarlılık gösterme eğiliminde oldukları GELİŞİM DÖNEMLERİ Bireylerin fiziksel ve ruhsal Gelişim dönemleri yapısının ve davranışlarının -Motor gelişim değişiminde içinde bulunulan -Bilişsel ( zihinsel ) gelişim gelişim -Dil Gelişimi döneminin etkisi büyüktür. Özellikle gelişimin -Duygusal ve Sosyal alanlardaki, gelişim yaşa bağlı olarak en değişmektedir. hızlı olduğu çocukluk yılları; bireyin, birbirini izleyen dönemlerin kendine özgü görevleriyle başarılı biçimde başa çıkabilmesi çağda üstlenmek olduğu özel için, her FREUD’A GÖRE GELİŞİM DÖNEMLERİ Freud, Psikoseksüel Gelişim Kuramı’ nda kişilik gelişimini beş döneme ayırarak ele almaktadır. Buna göre: -Oral dönem zorunda - Anal dönem sorumlulukları -Fallik dönem içerir. - Latent (gizil) dönem Her çocuğun içinde ayrı bir evren vardır ve kendi -Genital (puberte) dönem Oral Dönem evrenini keşfetmeye çalışan Bu dönem İd’in egemenliği altındadır. İd’in yapısı çocuklarımız için yapmamız isteklerin hemen karşılanmasını gerektirir. Doğal dürtülerin gereken onların gelişim süreci hemen konusundaki farkındalığımızı çocuğun en başta beklentisidir. Çocuk dışardan verilecek artırmaktır. bakıma tümden bağımlı ve çaresizdir. Çocuk ancak doyurulması, gerginliğin hemen giderilmesi kendine verebilecek bir annenin varlığıyla yaşamını sürdürebilir. (Karabekiroğlu, 2016) Çocuğun bu dönemde kazandığı ilk toplumsal işlev, almak, almayı bilmek ve elde etmektir. Yani çocuk kendisine anne tarafından verilen şeyleri alırken, toplumsal anlamda almayı da öğrenir. Çocuk kendisine veren kişilerden verilmiş olmayı da değerlendirerek “vermek-verebilmek” yetisini de kazanır. Sürekli bakım veren kişinin (anne ya da sürekli bir bakıcı) bebekliğin ilk aylarındaki eksikliği, çocuğun motor, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminde önemli aksamaya ve yetmezliğe, hatta geriliğe yol açabilir. ( Karabekiroğlu, 2016) Oral dönemde çevresel koşullara ve biyolojik yapıya bağlı olarak, aşırı doyurulma ya da aşırı doyumsuzluk içinde kalma yüzünden çocuk sonraki dönemlerine ilerleyemeyebilir. Bu nedenle yetişkinlik yaşamında da oral dönem özelliklerine fazlaca tutunabilir. Aşırı ağızcılık (oburluk), aşırı bağımlılık, alıcılık, edilgenlik baskın olursa bu davranış özellikleri oral saplanma belirtileri olarak yorumlanabilir. Böyle bir kişi başkalarından almaya alışmış, aşırı isteyici ve bağımlıdır. Oral dönemde çocuğun kazanması beklenen duygu özgüven duygusudur. Bu da ancak annenin (ya da çocuğa bakım veren kişinin) düzenli ve tutarlı bir şekilde çocuğun ihtiyaçlarını karşılamasıyla mümkündür. Oral dönemde idin haz ilkesi işlemektedir. (pedagojidernegi.com, 2012) 6 Fallik Dönem ve Oidipus Kompleksi Anal Dönem İki buçuk, üç yaşına giren çocuğun düşünce Bu dönem, yaşamın 13 yılları arasını kapsar. Haz bölgesi anüs ve çevresidir. Dışkının tutulması salıverilmesi ve arasındaki yaşanan haz çok vurgulanmaktadır. Bu evrede bağımsızlık, özerklik, kontrol eğilimleri, inatçılık, ambivalans düşünce ve büyüsel dikkat çekicidir. dünyasında, giderek artan biçimde yeni bir ilgi alanı oluşur. Bu da eşeylik ayrılıkları ile ilgilidir ve çocuğun dikkati eşeylik organlarına ve bunların anlamlarına yönelir. İlk iki dönemde cinsel dürtünün doyurulması ağız ve anal bölgenin işlemleri iken, iki buçuk üç yaşından başlayarak eşeysel organın kendisi cinsel haz bölgesi olmuştur. Freud, ruhsal-cinsel gelişimin bu üçüncü basamağına fallik dönem adını vermiştir. Fallik dönemin iki önemli sorunu iğdişlik korkusu ve oidipus karmaşasıdır. ( Öztürk 1997) Üçüncü yaştan itibaren oyun çağında olan Toplumsal kural ve değerlerle karşılaştıkları ve bocaladıkları bir dönemdir. Dürtü ve dağınıklık kontrolsüzlük bu ve dönemin özgün özellikleridir. Nesneleri tutma ve bırakmama belirgindir. Çevre ile çatışma şiddeti artmıştır. “Ben kendim yaparım” bu dönemin temel eğilimidir. sorunlar, Bu bozukluk ki kompulsif (OKB/Takıntı Bozukluğu) kompulsif evrede obsesif hareket dizgesi ( motor sistem) üzerine egemenlik kurmuş olup, artan devingenliği ile çevresinin çapını genişletmektedir. Konuşabilmesi, insanlar arası gereksinimlerindeki düzensizlik, çocuk, ve obsesif kişilik yapısının belirleyicileridir. ( Karabekiroğlu, 2016) ilişkilerin daha anlamlı biçimde genişletmesinde büyük yer almaktadır. Piaget’in dediği gibi çocuk, “benedönük” ( ego santrik) bir durumdan “topluma-dönük”( sosyometrik) bir duruma doğru hızla ilerlemektedir. ( Öztürk 1997) 3-4 yaşlarında çocuk giricilik ve atılganlık eylemlerini açıkça göstermeye başlar. Sürekli olarak insanlar arasına dalmalar, bilinmeyen konulara büyük merak, sürekli bir şeyler yapma ve büyüme isteği çocukta girişim temellerinin atılmakta olduğunu gösterir. Bu çağda aşırı korkutmalar, suçlandırma, cezalar ve atılganlığın kısıtlanması çocukta girişim kısırlığı ve aşırı çekingenliğe neden olabilir. ( Öztürk 1997) Gizlilik (Latans) Dönemi . Bu dönem 5-6 yaşında başlayıp, Geriye kalan enerji yüceleştirmede ergenlik dönemine dek süren, yatışma kullanılır; arkadaşlıklar kurulur, öğrenme ve dinginliğin egemen olduğu bir evredir. yetisi artar. ( Karabekiroğlu, 2016) Oral, anal ve genital dönemde olan çatışmalar çözülmüş gibidir. Ancak bu görünüm aldatıcıdır, çünkü çözülmüş ya da işlenmiş gibi görünen sorunlar ergenlik döneminde tüm şiddeti ile yeniden alevlenir. Gizillik dönemi artan sorunlarla baş edebilmek için gerekli bir soluklanma molasıdır. Bu soluklanma oral, anal ve genital sorunların çözümünün ileri bir tarihe ertelenmesi, bilişsel yetilerin gelişmesi, haz ilkesinin yerini gerçeklik ilkesinin alması gibi fırsatlar sağlar. Genital dönem Bu dönem ergenlik ve onun getirdiği yoğun fizyolojik değişikliklerle başlar. Ergen bedenini ve cinselliğini öğrenir. Aynı zamanda önceki dönemlerdeki ruhsal süreçler yeniden yaşanır. Bu süreçlerden en önemlisi ise anneden ayrılma ve bireyselleşme sürecidir. Bu sürecin yeniden yaşanıp sağlıklı tamamlanması ile kimlik kazanılması ve cinsel tercihin belirginleşmesi sağlanır. ( Karabekiroğlu, 2016) Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı Erik Erikson da Freud gibi kişilik gelişimini belli dönemler içinde ele alır. Ancak bireyin cinsel gelişimi yerine onun sosyal gelişimini temel alır. Bu nedenle onun kuramı psiko-sosyal yaklaşım adını alır. Erikson kişilik gelişiminin kişinin yaşamı boyunca devam ettiğini belirtir. ( Özdemir ve ark, 2012) Eriksona göre, insan yaşamında belli başlı sekiz kritik dönem vardır. -Oral-duyum dönem: güven ya da güvensizlik -Anal-kas dönemi: özerklik ya da utanç ve kararsızlık . Erikson, ,insanın diğer insanlarla ilişki içinde geliştiğini öne sürmüş ve sosyal çevre içinde yer alan anne- -Cinsel-devinsel dönem: girişim ya da suçluluk -Gizil dönem: beceri ya da aşağılık baba, öğretmenler ve arkadaşların çocuğun psiko-sosyal gelişimi için önemli ve gerekli rol oynadığını belirtmiştir. Kişilik gelişiminde sosyal çevreye verdiği önemin yanında, biyolojik temelli doğuştan getirilen bazı özelliklerin de üzerinde durmuştur. Erikson, epigenetik bir temel ile kişilik gelişimini açıklamaktadır. Gelişmekte olan herhangi bir şeyin bir planı olduğunu vurgulayan epidemik kurama göre; kişilik gelişimi anne karnındaki bebeğin gelişimine benzemektedir. Doğum öncesi dönemde bebeğin organlarının belirli zaman dilimleri içinde şekillenmesi gibi, kişilik gelişimi de zaman içinde aşamalı bir oluşum içinde şekillenir. ( Özdemir ve ark, 2012) duygusu -Erinlik ve Ergenlik dönemi: ego kimliği ya da rol kargaşası -Genç yetişkinlik dönemi: yakın ilişkiler ya da soyutlama -Yetişkinlik dönemi: üretkenlik ya da kısırlık -Olgunluk dönemi: ego bütünleşmesi ya da umutsuzluk. ( Gençtan 1984) İLETİŞİM İletişim becerisi, her bireyin özel Konuşmacının hayatında ve öğrenim sürecinde olduğu gibi meslek hayatında da kendini ifade edebilmek, anlatabilmek, karşısındakini anlayabilmek, çatışmaları önleyebilmek ya da yönetebilmek, çıkan problemleri çözebilmek için, kısacası kendisiyle ve sosyal çevresiyle anlaşabilmesi için ihtiyaç duyduğu temel beceridir.((Uzuntaş 2013) Etkili iletişimde kimin neyi nasıl söylediği çok önemlidir. Konuşmacının (gönderici) konuşma tarzının dışında kiminle konuştuğu da belirleyicidir. Konuşmacı konuşurken karşısındakine (alıcı) göre konuşma biçimini ayarlar, çünkü alıcının (dinleyicinin) kim olduğu, onunla olan ilişkisinin türü, statü farkı, yakınlık derecesi, roller gibi birçok faktöre bağlıdır ve buna göre konuşma biçimi değişkenlik göstermektedir. Aynı şekilde dinleyicinin de neyi nasıl anladığı önemlidir. durumdaki amacı mesajı gönderdiği dinleyici tarafından çözümlenemeyebilir ya da dinleyici mesaja farklı anlamlar yükleyebilir. Aynı mesajı birkaç dinleyici farklı farklı anlayabilir, tıpkı aynı konuyu ya da amacı birkaç konuşmacının farklı farklı ifade edebileceği gibi. Bunun ötesinde birebir aynı sözü söyleyen kişiler bile farklı anlaşılabilir. Bunda da rol oynayan, iletişimin önemli faktörleri arasında bulunan ama sözlü olmayan ve iletişimde bir o kadar belirleyici olan mimik, beden dili ve söyleyiş biçimi, ses tonu, vurgusu ve alıcının algısıdır. Alıcı açısından bakıldığında ne söylendiğinden ziyade kimin söylediği ya da nasıl söylendiği anlamayı etkilemektedir. (Uzuntaş 2013) ÇOCUK İLE İLETİŞİM Çocuk anne ve babası ile nasıl Uygun zamanda, uygun yerde iletişim kuruyorsa hayatla da o şekilde ve uygun biçimde tepki verebilme iletişim başarısını kurar. Ana-baba ve çocuk gösterebilmek üçgeninde, ancak tarafların duygu ve çocukla düşüncelerini birbirlerine aktarmaları ve sayesinde gerçekleşebilir. başarılı diyalog kurabilmeleri halinde 2015) sorunlarına çözüm bulmaları mümkündür. var olan Çocukla sağlıklı sağlıklı ancak iletişim (Öztürk iletişim kurmadan onun duygularını istek ve İyi anne-baba olabilmenin temel ihtiyaçlarını anlamamız mümkün koşulu çocuk ile beyaz eşya kullanma değildir. Çocukla sadece sözlü iletişim kılavuzlarında yazıldığı gibi mekanik ve kurulmaz, iletişimin duygusal yönü de ruhsuz önerilerle dolu bir ilişki biçimi vardır. Anne-baba çocuk ilişkisinde oluşturmamaktır. Her çocuk doğuştan duygunun eksikliği istenmeyen ruhsal var olan bireysel özelliklere sahiptir. sorunların Bilişsel işlevleri, zekaları, duyguları, gelişmesen neden olur. Çocuğun ne düşünce biçimleri ve davranışları farklı hissettiğini farklıdır. Anne babalık sanatı aslında tepkilerin sağlıklı olması beklenemez. çocuğun bireysel özelliklerini (Öztürk 2015) önünde tutarak onunla kurabilmeyi başarabilmektir. göz iletişim ve kişilik bilmeden özelliklerinin vereceğimiz DİNLEMEYİ ÖĞRENMEK Çocuk konuşmaya başlamayla birlikte anne babayla sözlü iletişim kurmaya başlar. Anne-baba çocuk arasındaki ilişkinin en göze çarpan biçimi budur. Her anne-baba, çocuğunu dinlediğinden, ona söz verdiğinden bahseder hakkı ancak uygulamada bu ne kadar doğrudur, tartışma götürür. Çocuğun konuşmasına izin vermek için öncelikle sessiz kalmayı ve dinlemeyi öğrenmek gerekir. Sürekli konuşan, önerilerde bulunan, müdahale düşüncesini hisseden eden söylemek anne ya da zorunda babaların çocuğun konuşmasına fırsat vermeleri mümkün değildir. Çocuk her söze başladığında kendi yorumunu ifade etmek isteyen anne babanın laf kesmesiyle karşılaşırsa nasıl konuşabilecektir? Doğruyu sadece kendisinin bildiği, engin tecrübesiyle çocuğun hayatına yön vermesi gerektiği düşüncesinden hareketle müdahalelere, bahaneler bulunulur. Oysa çocuğun kendini ifade edebilme şansını bulabilmesi aynı zamanda sizi daha iyi anlayabilmesi demektir. ( Öztürk 2015) Çocuğu dinlerken onun sözlerini işittiğinizi belli eder biçimde basit tekrarlar yapabilir, söylemek istediklerini özetleyebilirsiniz. Böylece onu dikkatlice dinlediğiniz ve ona değer verdiğiniz, onu saydığınız ve sevdiğiniz mesajını vermiş olursunuz. ( Öztürk 2015) ÇOCUKLARIN KONUŞMASINA FIRSAT VERMEK Çocuklarla konuşuyorken hem bir yetişkinle konuşuyormuş gibi saygılı, hem de bir çocukla konuşulduğu unutulmadan sabırlı, şefkatli olunması gerekmektedir. Çocuğun anlatacaklarını bitirmesini beklemeden, direkt çözüm önerileri sunmak ya da hak vermek değil, bazen sadece dinlemenin de çok etkili olduğu göz ardı edilmemeli. ( Yıldırım 2016) TARTIŞMAYI ÖĞRENMEK Çocuğa kendi düşünce ve isteklerini ifade etme Tartışma mutlaka galibi olması şansı tanımak onun birey ve güçlü olma arzusunun gereken bir yarışma, mücadele ya da yerine gelmesinde büyük katkı sağlar. Tartışmayı sert savaş değildir. Üstün çıkma adına baskı tepkiler kurmak veya kaybedeceğini anladığında vererek kesmek ona ve düşüncelerine saygısızlık anlamına gelir. Ayrıca çocuğa tartışma tartışmayı sonlandırmak kadar, adabını öğretmek ana babanın işidir. Tartışma sırasında bıkkınlıktan dolayı veya rahat etmek için anne babanın kullandığı söz, ses tonu ve tavırların tartışmayı bırakıp çocuğun isteklerini çocuğa örnek olduğu akılda tutulmalıdır. yerine getirmek ve ona haklı olduğu mesajını vermek de doğru değildir. (Öztürk 2015) Aile İçi İletişim Aile içindeki bireylerin birbirleriyle olan iletişim şekli farklılıklar gösterebilir. Her bireyin kendi kişilik özelliklerinden kaynaklanan iletişim biçimi vardır. Önemli olan aile içinde bireylerin birbirleriyle iletişim kopukluğu olmamasıdır. Ailesinin ortak sorunları rahatça konuşulabiliyor ve hep birlikte sohbet sağlıklı havasında aile içi paylaşılabiliyorsa iletişimden edebiliriz. ( Öztürk 2015) söz Anne-baba arasında sağlıklı iletişimin olmadığı durumlarda çocuklar aracı ya da arabulucu olarak kullanılmakta ve üzerlerine kaldıramayacakları ağırlıkta bir yük yüklenmektedir. Bu durum çocukla anne –baba arasında doğal olmayan bir ilişki sürecini başlatabilir. Sonuçta yıpranan da çocuk olur. ( Öztürk 2015) TUTARLILIK Ancak tutarlı davranmak ve olumlu Anne-baba çocuk arasındaki ilişkinin en can alıcı noktalarından biri çocuğa karşı mesajlar tutarlı davranabilmektir. Kendi içindeki çelişki değişmez yaklaşım sergilemek demek ve çatışmaları yenememiş anne babaların değildir. Çocuğa zulmetme yerine tutarsız çocukla olan ilişkilerinde tutarlı olması pek olmayı tercih etmek gerekir. ( Öztürk mümkün değildir. Söyledikleri ile yaptıkları 2015) arasında tutarlılık olmayan ya da bugün söylediklerinin yarın tam tersini söyleyen ya da yapan anne babaların çocuklarına doğru, kalıcı ve sağlıklı mesajlar vermesi beklenemez. Anne babaların tutarlı olmayışı ne yapacağını bilemeyen, davranışlarından emin olmayan kendi endişeli ve güçsüz hisseden bir çocuk yetiştirmelerine neden olur. Anne ve baba kadar çocuğun yakın ilişkide bulunduğu (örneğin, bakıcı, büyükanne ve büyükbaba gibi) kişilerin de kurallar konusunda tutarlı olmaları gerekir. vermek katı, acımasız ve DOĞAL OLMAK Çocukla iletişim kurarken aşırı kural ve kalıplardan uzak doğal olmayı ve davranmayı tercih edenler çabuk sonuç alırlar. Doğal olmak tamamen içimizden davranmak geldiği anlamına Yapmacık olmayan gibi gelmez. bir samimiyet içerisinde ve abartıdan uzak davranarak çocuğun size dolayısıyla da kurulmasına İnsanların taşıdıkları güven duymasına iletişimin sağlıklı katkıda bulunabiliriz. doğuştan üzerlerinde özelliklerden olan sevgi, şefkat, anlayış, sıcaklık, merhamet gibi pozitif değerleri çocukla iletişimimizde sıklıkla kullanmamız gerekir. ( Öztürk 2015) ÖVGÜ Kimi anne babalar çocuklarına övücü sözlerle iltifat ettiklerinde onların şımaracaklarını düşünürler. övülmek çocuğun her çocuklara duygusal öğretmek istediklerimizi ve mesajlarımızı daha kolay iletebiliriz. Sürekli eleştirmek ve yanlışları söylemek yerine olumlu davranışlarını destekler biçimde övmek çocukta uygun 2015) Çocukla iletişim kanallarının açık Oysa ihtiyaçları arasında yer alır. Ayrıca övgülerle desteklediğimiz mesajını verir. ( Öztürk davranışların tekrarlanmasını sağladığı gibi kendisinin değerli olduğu düşüncesini de yerleştirir. Özellikle çocuğun hak ettiğinde övgü alması ona değer verdiğimiz ve tutulması için yeri geldiğinde abartısız övgü şarttır. Örneğin, sürekli küçük kardeşiyle geçimsizliği olan, zaman zaman ona zarar veren bir çocuğun bir süre kardeşine bakıp annesinin ütü yapmasına fırsat vermesi anne tarafından övgüyle karşılanıp çocuğa “Çok iyi bir abla olduğunu gösterdin” mesajı verilebilir. Çocuğun başarılı davranışlarını överek desteklemek onu yeni başarılara yüreklendirecektir. adım atmada hayli ( Öztürk 2015) KIYASLAMA Anne babalar çocuklarını kardeşleriyle ve diğer çocuklarla kıyaslayarak teşvik edeceklerini düşünürler. Oysa çocukların sevmedikleri tutumların başında başkalarıyla kıyaslanmak gelir. Kendi yanlış ya da eksiğini görme yanında “Sen birilerinden daha kötüsün” mesajını almak Kıyaslandığı kişiyle yoğun bir yarışma ve rekabet yaşayan çocuk olumlu özellikleri alacağı yerde tam tersi karşıt tepki oluşturup aynı tavrına devam edebilir. ( Öztürk 2015) çocuğu oldukça rahatsız eder. SEVGİYİ İFADE ETME Sevgi insanlar var olduğundan beri onları kuşatan ve bir arada tutan en önemli ilaçtır. Hiçbir şey sevginin yerini dolduramaz. Bir çocuk için hava ve su kadar doğal bir ihtiyaçtır sevgi. Ancak sevginin kişiler arasında iletişim kaynağı olabilmesi için mutlaka karşı tarafa aktarılması, yani çocuğun anne babasının sevgisinden emin olması gerekir. ( Öztürk 2015) “Ben çocuğumu seviyorum bunu ifade etmeme gerek yok ki” gibi düşüncelerin değeri yoktur. Sevgimizi aktarmanın yollarını mutlaka bulmalıyız. Bu yollardan birincisi çocuğa onu sevdiğimizi sözlerle ifade etmektir. Çocuğa onu sevdiğimizi açık bir şekilde söylemeliyiz. “Seni Seviyorum” sözü içinde çok tılsımlar barındırır. Bunu duymak her çocuğu mutlu eder, sevindirir ve kendine olan güvenini artırır. Bazı anne babalar çocuk şımarır gibi bahanelerle bundan uzak dururlar. Oysa çocukla kurabilecekleri en olumlu iletişimin fırsatını kaçırmış olurlar. ( Öztürk 2015) Sevgiyi sadece sözlerle aktarmak yeterli değildir. Dokunmak, gülümsemek, okşamak ya da öpmek gibi sevgi ifade eden beden dilini kullanarak çocukla sevgimizi paylaşmalıyız. Böylece çocukla iletişim için gerekli şartlardan önemli birini daha yerine getirmiş oluruz. ( Öztürk 2015) SÖZSÜZ İLETİŞİM İnsan bilmeyerek, Sözsüz İletişim çift anlamlıdır; çoğu kez, çoğunlukla farkında olmaksızın günlük beden kişinin sözlü ve sözsüz mesajları, farklı anlamları dilini vurgular. Sinirli olan kişinin yüz ifadesi, sesinin son bilerek derece ya etkili da kullanır. Ancak bedenini kelimeleri kontrol ettiği gibi kontrol tonu edemez. Bedenimiz olaylara veya durumlara gönderdiği halde, sözleri bu kızgınlığı saklamaya karşı çok daha kendiliğinden tepkiler verir. çalışabilir. Bir konuşma, görüşme ve tartışmada Gerçek duygu ve düşüncelerimizi kelimelerin kişi gerginliğini saklamaya çalışabilir, birinin ardına gizlememiz mümkündür ama beden kendi hakkında üzülmesini istemediği anlar olur, dilimizi gizlememiz çoğu zaman mümkün ya da kendini düşündüğünden daha cazip değildir. ( Baltaş 1992) göstermek isteyebilir. ( Baltaş 1992) İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin ve bedeni, Çocuk, kızgınlık karşısındaki dolu mesajlar kişinin sözsüz yalnız söylediklerini değil, yüzü, eli, kolu ve mesajlarını gelişim düzeylerine göre algılar ve bedeniyle yaptıklarını da duyar. Çünkü yüz ona karşı bir tepki verir. Örneğin, küçük bir ifadeleri, el ve kol hareketleri, bedenin duruş çocuğa başını sağa sola sallayıp kaşınızı tarzı, mesajlar kaldırdığınızda yanlış yaptığını ya da yapacağını kullanarak da iletişim kurulur. Karşı karşıya anlatmış olursunuz. Diğer taraftan bir şeyler gelerek kurulan kişiler arası iletişimlerde, hem yaptıktan sonra çocuğu kucaklayıp öpmeniz sözlü, hem de sözsüz mesajlar aynı anda onun kullanılır. alış benimsediğiniz anlamına gelir. Çocukla olan verişinin ancak küçük bir bölümünü sözlü iletişimde sözsüz mesajlar da oldukça etkilidir. mesajlar mesajları Dolayısıyla anne babanın sözsüz mesajlarında anlayabilmek için bu sembol ve belirtilere da sözlü mesajda bahsedilen incelikleri bilmesi duyarlık kazanmak gerekir. ( Baltaş 1992) ve değerlendirmesi gerekir.( Öztürk 2015) sesin Bu tonu gibi sözsüz konuşmalarda, oluşturur. Sözsüz mesaj davranışını desteklediğiniz ve SÖZLÜ İLETİŞİM Çocukla konuşurken kullandığımız sözcüklerin önemini yadsıyamayız. Günlük konuşma dilinde ağız alışkanlığı olarak ifade ettiğimiz bazı sözcüklerin çocuğu ne kadar zedelediği ve rencide ettiğini tahmin etmek zor değildir. Özellikle çocuğun yanlış davranışlarına zaman tutum karşı zaman anne kaba ve babalar konuşmadan hakarete kadar varan değişik tepkiler verebilmektedirler. Çocuğun kişiliğine yönelik bu gibi olumsuz mesajların olumlu davranışlara yol açmak yerine tepkisel davranışlar oluşturduğu bir gerçektir. ( Öztürk 2015) Yaptığı bir hatadan dolayı çocuğa “Aptal, sen adam olmazsın, geri zekâlı” gibi yakıştırmalar sıralamak çocuğun hatalı davranışına değil, kişiliğine yönelik mesajlar olduğundan ilgili yerlere ulaşmaz. Aksine çocuğun üzülmesine, anne babaya kızmasına ve aradaki iletişimin tamamen kopmasına neden olur. Kırılan ve gücenen çocuk ya kendini tamamen geri çeker ya da saldırgan bir tutum içine girer. ( Öztürk 2015) Çocuğu küçültücü, aşağılayıcı ve zedeleyici düşünülmeden sözler ve bazen masumane bir şekilde kullanılabilir. Ancak sonuçta çocukla anne-baba arasındaki iletişimi bozan ve çocuğun benlik saygısını azaltan bu sözleri daha az kullanmayı öğrenmek ve kendimizi kontrol etmek zorundayız. Anne ve babalar sonradan utanacakları bazı sözler sarf etseler de gerektiğinde özür dileyerek gönül 2015) almayı bilmelidirler. (Öztürk durumlar da olabilir. Ama bunu, çocuğunuzun gururunu ÇOCUKLA İLETİŞİM İÇİN ÖNERİLER Çocuklarınızı dinleyin Meşgulseniz, başınız ağrıyorsa ya da aklınız başka bir şeyle meşgulse bunu çocuğunuza ifade edin, onu dinliyor gibi yapmayın. Ona, ‘'Şimdi meşgulüm ama biraz sonra seni dinleyeceğim deyin. Dinlediğinizi göstermek için mutlaka göz teması kurun, baş sallayın, soru sorun ve fikrinizi belirtiniz. Sorunlarını kendi kendine çözmesi konusunda teşvik edin Çocuğunuzun bağımsız bir birey olabilmesi için, kendini eğlendirmesine, sakinleştirebilmesine, üzüntüyle baş etmesine, sıkıntısını gidermesine izin verin. Bütün bunları siz, onun için yaparsanız, bu duygularla baş etmeyi öğrenemez ve ömür boyu başka insanlarla bağımlı kalır. Sorumluluğunu alması konusunda teşvik edin. Duygularını duyguların tanımasına zenginliğini yardımcı anlatın. olun. Öfke, kıskançlık, yetersizlik, hayal kırıklığı, özlem gibi duygular; heyecan, sevinç, sevgi, aşk, gurur gibi duygular yaşanabileceğini anlatın. Başkalarının duygularına değer vermesini öğretin. Hayattan ne istediğini bilen bir birey olması konusunda onu yetiştirin. Gerektiğinde ağlayabilsin ve çıkış yolunu o bulsun. Bu aşamada yanında olduğunuzu hissettirin. Pozitif disiplini kullanın Davranışlarını sisteminden çok değiştirmek ödül sistemini yapın, başkalarının yanında eleştirmemeye özen gösterin, doğru güzel yaptığı davranışları gördüğünüzü beğendiğinizi ona anlatın. Olumlu davranışlarını görün Çocuğunuzun başarılarını, olumlu davranışlarını gördüğünüzü gösterin. Örneğin, bir çocuk ağladığında annesinden ilgi görüyorsa, bu yöntemi kullanmaya devam edebilir. Aynı şekilde, okuldan geldiğinde elini yıkadığı zaman annesi bu davranışını övüyorsa, ilgiyi sürdürmek için bu olumlu davranışa devam edecektir. Olumlu davranışlarını görürseniz ve gördüğünüzü ona gösterir veya hissettirirseniz bu davranışları yeniden yapacaktır. Kurallarınızda ve ilişkilerinizde devamlılık gösterin Gerekli olduğuna inandığınız bir kısıtlamayı, çocuğunuzun ‘yalvarmalarıyla' değiştirmeyin. Kuralların devamlılığı olmalıdır, yoksa çocuğunuz kurallarınızı hiç ciddiye almaz. Gerektiği durumlarda siz kendi koyduğunuz kuralları çocuğunuzla konuşarak değiştirebilirsiniz, kendi koyduğunuz kuralların esiri olmayın. Gerektiğinde değiştirin. Bu durumun neden gerektiğini ona açıklayın. Yaşamını planlayın Çocuk gün içinde ne yapacağını bilsin. Çocuk ne zaman yemek yiyeceğini, ne kadar TV seyretmeye Duygularını dinlemesini, tanımasını öğretin Ona, kırmadan için ceza kullanın. Cezalandırılmış çocuklar, cesareti kırılmış, kendilerine güvenmeyen çocuklardır. Ceza verilmesi gereken izinli olduğunu, ne zaman yatması gerektiğini bilsin. Bu programı birlikte hazırlayın. Birlikte olduğunuz zamanı kaliteli hale getirin Çocuklarınızla zaman geçirin, onlarla oynayın, konuşun, spor yapın, yemek yiyin. Unutmayın, çocuklar sizinle zaman harcarken, sizi örnek alarak, yeni ve doğru davranışlar öğreneceklerdir. Sorumluluk verin Yaşına uygun görevler verin onların sorumlulukları olsun. Örneğin, 10 yaşındaki bir çocuk ödevlerini zamanında sofranın yapabilmeli, toplanmasına yatağını yardım toplayabilmeli, edebilmelidir. Diş fırçalamak, el yıkamak, çantasını hazırlamak ve son kontrollerini yapmak onun görevleridir. Ahlaki kuralları öğretin Dürüstlük, saygı, nezaket gibi kavramları aile ortamında hikâyeler kullanarak, anlatarak öğretin. vererek, Meraklı olmasını teşvik edin Okumanın, merakın onun için ne kavramları, kadar faydalı olduğunu tahmin edemezsiniz. örnekler Bu tutarlılık ve devamlılıkla pekiştirin. Örneğin, yalan Birlikte söylemenin yanlış olduğunu öğretmek istiyorsanız, gösterin, onarlın yanında yalan söylemeyin. Unutmayın, yarışmalar yapın, oyunlar oynayın. ahlaklı insan olmanın tohumları önce kaliteli zaman fıkralar geçirmeye anlatın, şiir özen yazın, Kendinize değer verin aile ortamında atılır. Onun yanında yalan söylemek İyi anne-baba olabilmek için sizin de zorunda kaldı iseniz bu durumun ne anlama huzurlu ve mutlu olmanız şarttır. Mutlu geldiğini ona açıklayın. yetişkinler çocuklarına, iyi örnek olurlar. İlgi ve sevgi göstermekten kaçınmayın Hobilerinize zaman ayırın, birbirinize değer Sevginizi söylemekten ve göstermekten verdiğinizi, sevgi ve saygınızı gördüklerinde kaçınmayın. Araştırmalara göre, her gün sevgi onlar gören çocuklar daha az stres hormonu salgılıyor yaşlarında ise sizi taklit edeceklerdir. ( Özalp ve huzursuz olduklarında, stres reaksiyonları ile 2016) daha kolay baş edebiliyorlar. Güven verin Size güvenebileceğini bilsin. Sözlerinizi tutun, tutamayacağınız sözler vermeyin. Onu koşulsuz sevdiğinizi kaldığında, hata hissettiğinde anlatırsanız, yaptığında, güveneceği kendisini kişinin çaresiz yalnız anne-babası olduğunu anlatın, sizin de ona güvendiğinizi gösterin. Tatsız durumları da size anlatmaktan kaçınmamasını sağlayın, hoşgörü gösterin, espri yapın. kullanın. Hoş görüyü ve espriyi ilişkilerinizde da size mutlu olacak ve ileriki ÇOCUKLAR NE İSTER Sevgi ister: Sevildiklerini bilmek isterler. Çocuklar anlayış ister: Anne babaları Bunu her fırsatta söyleyin ve anlatın. Çocuklar yakın çevrelerinden ve ebeveynlerinden uyum onları içinde olmalarını isterler. Siz yetişkin kişiler olarak yaptıklarında eşinizle nedenlerini anlaşamayabilirsiniz. uyum olmazsa Çocuklar yaşamlarını ailede devam anlamayı çalışmalıdırlar. mutlaka önce düşünmelidirler. Bir hata yaptıklarının Öncelikle onları dinlemelidirler. Çocuklar ettiremeyeceklerini, aç kalacaklarını düşünürler. arkadaşlık ister: Gerektiği Çocuklar hiçbir durumda ailelerinin uyumsuzluk zaman anne babasıyla arkadaş olmak ister. Anne yaşamasını baba istemezler. Böyle bir duruma Aileler çocuklarının yanında hiçbir şekilde tartışmamalıdırlar. Uyum problemleri çektiklerini problemlerini çocuklarıyla değil onların arkadaşlarıyla da ilişki içinde olmalıdırlar. Onları katlanamazlar. çocuklarına sadece belli etmemelidirler. öncelikle çözmelidirler. Uyum Bu tür problemleri çözmek, onların sorumluluğundadır. Eşitlik isterler: Çocuklar ailedeki herkesin tanımalı ve yakın olabilmelidirler. Çocuklar yakınlık konuşabilmeleri, tamamen anlattıklarını dinleyin. isterler. Kardeşler arasında eşitlik isterler. Kız ve erkek yanında Çocuklar onu Başkalarının yanında isterler. Her çocuğun yetenekleri farklı farklıdır. beğendiğiniz davranışlarını Her çocuğun farklı bir yeteneği vardır, her beğendiğinizi anlatın. Cevap ister: Sordukları soruları atlamayın. Vereceğiniz her bir cevap onlar için çok önemlidir. Çocuklar susturmayın önemsenmek çocukları arasında değer farklılıkları olmasın çocuktan her şeyi en iyi yapması beklenmemelidir. onlara Çocuklar ciddiye alınmak ister: Özellikle kendilerinde olmalarını sizin göstereceğini yakınlık sonucu mümkün olur. başkalarının sahibi Sıkıntılarını sizlerle paylaşmaları, yanlışlarını bile sizlerle eşit hakları olsun isterler. Çocuklar aile içinde söz ister: destek onu ister: onure edin, fark ettiğinizi, ister: Sizlerden yaptıkları olumsuz şeylerin şikâyetini değil, olumlu davranışlarının övülmesini isterler. Çocuklar Çocuklar tutarlılık ister: Onların ruh hali annelerinden ve babalarından onların var olmalarından sık sık değişen, neye ne tepki göstereceği belli dolayı olmayan değil, tavırları ve doğruları belli olan anne Kabul mutlu görmek olduklarını görmek olduklarının hissettirilmesini isterler. ister: isterler. Değerli babalara ihtiyaçları vardır. ( Özalp 2016) ANNE VE BABALARIN ÇOCUKLARLA YAPTIĞI İLETİŞİM HATALARI Çocuğun ne söyleyeceğini dinlemek yerine o esnada ne cevap vereceğini ya da onu nasıl ikna edeceğini tasarlamak. Gereğinden fazla ve suçlayıcı bir takım sorular sormak. “ Bu kaçıncı söz verişin?”, “Düşük notlarını düzelteceğini söylememiş miydin?” gibi sorular çocuğun doğru düşünmesine, sorunun nerden kaynaklandığını bulmasına ve bu yeteneği kazanmasına bir katkı sağlamaz. Tam tersine çocuğun savunmaya geçmesine, düşüncelerini gizlemesine yol açar. duygu ve ( Erbaşlar 2011) Onun almamak. duygu Olaylar ve düşüncelerini karşısında ne dikkate hissettiğini önemsememek. Saldırgan bir dil kullanmak. Çocukları hatalı davranışı yerine top yekûn eleştirmek. Hatalı davranış yerine top yekûn eleştirilen çocukların öz saygısı azalır yani kendini değersiz görür. ( Erbaşlar 2011) “Akılsızsın”, “Başarısızsın” gibi çok fazla olumsuz sıfat kullanmak. Çok fazla olumsuz sıfat kullanılması zamanla çocukların davranışlarını olumsuzlaştırır. ( Erbaşlar 2011) Gereğinden fazla akıl ve öğüt vermek. Yargılayarak konuşmak. Çocuğunuz okuldan geldi ve arkadaşıyla arasında geçen münakaşayı anlatmaya başladı, “Neden oldu” “Ne gerek vardı” “Nasıl olur” gibi sorular kapı kapatıcılardır. Yargılayıcı konuştuğunuz zaman çocuk kabuğuna çekilecektir. ( Erbaşlar 2011) Tehditkâr konuşmak. “Odanı veya masanı toplamazsan olacakları sen düşün” gibi konuşmalarla gözdağı vermek. Alaycı konuşmak. Birçok anne-baba, çocuklarında onunla gördükleri alay ederek hatalı davranışı giderebileceklerini düşünürler ve böyle davranırlar. Alay çocuk üzerinde manevi baskı oluşturur ve davranış bozukluklarına neden olur. Sonra ki yıllarda bir birey olarak toplumla olan ilişkisinde zorluklar yaşayabilir. Yıkıcı eleştirilerde bulunmak “Her şeyi berbat ediyorsun “ eleştirisi zamanla hiçbir şeyi iyi yapamayacağını düşünmesine neden olur. Çocuğun yapabileceği şeyleri anne babanın üstleniyor olması. Yapılan araştırmalara göre aşırı koruyucu ebeveynlerin çocuklarında rastlanmaktadır. özgüven yoksunluğuna Ebeveynlerin desteği çekildiğinde ortaya, beceriksiz, hiçbir işin üstesinden Saldırgan gelemeyen, pasif ve bağımlı çocuklar çıkmaktadır. ( istediklerinizi de yutmayın. Açık ve net ifadeler Erbaşlar 2011) ile duygularınızı kontrol ederek hataları dile Sen dilini kullanarak mesajlar vermek. “Beni dil kullanmayın. Söylemek getirin. sinirlendiriyorsun” “Çok dikkatsizsin” “Saygısızca Başardıkları davranıyorsun” gibi cümleler kullanıldığında çocuk davranışlarını övün. da kendini savunmak zorunda hissedecek ve benzer Çocukları karşılıklar verecektir. ( Erbaşlar 2011) kaçınmayın. Ergenlik döneminde anne babaların düştüğü en davranışını eleştirin. Eleştirirken “ben” dilini büyük yanlışlardan biri de çocuğu ile farklı yaş kullanın. “Masamı toplamadığın için kendime dönemlerinde hep “aynı” tarzda konuşmalarıdır. çalışacak alan bulamıyorum” cümlesi tehdit Çocuk içermeyen bir cümledir. Çocuk tarafından sürekli içerisindedir. büyüme, Çocuk gelişim değişir ama ve değişim anne için ödüllendirin, gerektiği zaman Kişiliğini değil doğru eleştirmekten hatalı olan baba hatası kolay kabul edilir bir davranıştır ve “ iletişimde konuşma tarzını değiştirmemekte direnir. Masanı dağıttığımı fark etmedim” gibi yanıtlar ( Erbaşlar 2011) gelecektir. ( Erbaşlar 2011) Daha sağlıklı bir iletişim kurmak ve sağlıklı bireyler yetiştirmek için neler yapılmalı; ilişki biçimlerinizi, dinlerken, onu dinlediğinizi hissettiren “ hı hı “, “evet”, “dinliyorum” gibi Anne ve babalar olarak kendi beklentilerinizi, davranışlarınızı, Çocukları yaşama ve ifadeler kullanın. Sessiz dinliyorsanız çocuğa bakmalı, onun konuşmasını olaylara bakış açılarınızı gözden geçirmelisiniz. yüreklendirmelisiniz. Yeni şeyler söylemek Kendinizde bir eksiklik hissediyorsanız ilgili kitap ve yerine dergileri okumalı, okullarda verilen seminerlere tekrarlayabilirsiniz. katılmalı, Genel sorular yerine daha özel sorular sorun. öğretmenlerden ve alanında uzman kişilerden destek almalısınız. ( Erbaşlar 2011) anlattıklarını kısa özetler ile “Bu gün okul nasıldı” yerine “ Bugün sunduğun Çocuğunuza güvenmeyi öğrenin ve bunu sergileyin ki o da kendisine güvensin. fen bilgisi deneyi nasıl sonuçlandı” gibi Çocuğunuz üniversite sınavına hazırlanıyor ve Çocuğunuzu önce iyice dinleyin daha sonra gerekiyorsa ikna etmeye çalışın. bir gün bu sınavda başarılı olamayacağını ve sınava katılmak istemediğini belirtti. “Yaparsın” Çocuğunuzun doğru düşünmesini sağlamak , “Başarırsın” gibi sabit belli mesajlar vermek ve problemi kendisinin çözmesine yardımcı olmak yerine, karşılıklı ve sakin olarak nasıl böyle bir için yargılayıcı ve suçlayıcı soruları bir tarafa kanıya kapıldığını araştırarak onun duygu ve bırakmanız gerekir. düşüncelerini ifade etmesine yardımcı olunuz. Onun duygu ve düşüncelerini dikkate alın. Okulda yaşadığı olay Öğüt vermek yerine, onun sıkıntılarına benzer isteyin. “ sıkıntıları yaşamışsanız bunu paylaşmanız ve Korktun mu” , “ Heyecanlandın mı” veya “ Mutlu anlatmanız daha faydalı olacaktır. Yaşadığı oldun mu” gibi yönlendirici sorularla ne hissettiklerini sıkıntıların açıklamasına yalnızca ona özgü olmadığını bilmesi onu karşısındaki veya tanık olduğu duygularını açıklamasını yardımcı olabilirsiniz. bir ( Erbaşlar 2011) Zamanla duygularını rahatlıkla ve doğru olarak ifade etmesini öğrenecektir. ( Erbaşlar 2011) herkes tarafından rahatlatacaktır. ( Erbaşlar 2011) yaşandığını Çalışan veya çalışmayan anne ve babaların, KAYNAKÇA çocuklarıyla faydalı zaman geçirmeleri için daha çok - Baltaş, Zuhal-Baltaş, Acar, Bedenin Dili. çaba İstanbul: Remzi Kitabevi, 1992 göstermeleri gerekir. Vakit bulamadığını söyleyen anne ve babalar, size ve çocuğunuza -Erbaşlar Ö. ( 2011), “Okul Dönemindeki faydası olmayan magazin programları ve dizilere Çocuklarla zaman bulabiliyorsanız, çocuğunuza ayıracağınız www.izgorenakademi.com zamanınız var demektir. ( Erbaşlar 2011) -Gençtan, E. ( 1984) “Çağdaş Yaşam ve İletişim, iki kişinin bir birine tatlı bir İletişim Nasıl Olmalıdır?” Normal Dışı Davranışlar” , Maya yayınları, 3. gülümsemesiyle başlar, iyi bir dinleyici olmasıyla Basım, Ankara devam eder. Aktif dinlemeyi öğrenen anne ve - Gökler H. (2011), “Gelişimle İlgili Temel babalar, çocuklarının duygularını daha iyi anladıkça Kavramlar” huseyingokler.blogcu.com sıcacık ilişkiler kurulacaktır. Korkmayın, çocuklarınız -Karabekiroğlu, K. (2016 ). Psiko-dinamik hangi yaşta olursa olsun onları kucaklayın ve sarılın. Yaklaşım Anne baba olarak sizi model alan çocuklarınıza tatlı kuramı neleri içerir?, www.cocukhayat.com dilinizle, etkin dinlemenizle, onlara duyduğunuz -Özalp A. ( 2016). “ Çocukla İletişim İçin saygı ve sevgiyi göstererek örnek olun. Her çocuk Öneriler”, : www.alopsikolog.net değerlidir -Öztürk, ve her çocuk kendisini anlayan, Freud’un O.M. psiko-seksüel (1997), “Ruh gelişim Sağlığı ve sorunlarına yanıt bulan, sevinçlerini ve üzüntülerini Bozuklukları” Hekimler Yayın Birliği, 7.Basım paylaşan -Öztürk, M. ( 2015), “ Çocukla İletişim” , bir aile ortamında yetişmek ister. Çocuklarınızı bir birey olarak kabul edin iletişiminiz www.mucahitozturk.com daha sağlıklı olacaktır. ( Erbaşlar 2011) -Uzuntaş A. ( 2013).” Etkili İletişim: Anlatabilmek Ve Anlayabilmek”, Kastamonu Eğitim Dergisi, Cilt 21, No:1 ss:11-30 -Pedagoji Derneği. ( 2012), Çocuğun Psikoseksüel Gelişimi, www.pedagojidernegi.com -Yıldırım, S. ( 2016), “Çocuk ve İletişim, Aile içi Sağlıklı İletişimin Önemi”, cocuklaringelisimi.com -Yücel, M. ( 2014). “Gelişim Psikolojisi”. www.dmy.info DOĞUM GÜNLERİ Fatma EROĞLU, Leman AYKANAT, Burhan ÖZBURUN, Ali KIRATLI, Şahin KARAOĞLAN, Tuğba, ALTIN, Ahmet Murat MIZRAK, Aişe Şükran KARADAYI, Ali ÖZDEMİR, Alper DOĞAN, Aslı CAN AĞCA, Aydan ERATALAY, Ayşegül ÖZGEN, Belgin KUTLU, Benay ATAMAN, Betül Ceyda ÖNCEL KOÇ, Çağlar Derya ATEŞ, Dilara Elif Derya AKALGAN, Demetay GÜLDAŞ, Deniz ERDEM, ORHAN, Demet EKER, Dilek GÖKCEK, Dönsel ÖZDEMİR, Emel HACIÖMEROĞLU, Esra AKGÜN, Fikri YILDIRIM, Gizem YÜKSELEN, Gözde YILDIRIM, Gökçe DERELİ, Gülsen Hasan SAK, Hatice Tuğba Kadriye KESGİN, Kürşat ÇELİK, Hilal TURAN, Buket ÇİÇEK, DOĞAN, Ebru KARACA, Ekrem MUTLU, BAKAR, Evrim SAYGIN, Fatih TOPUZ, Feray YILDIRIM, Göksun ULUOĞLAKCI, Gökşen HACIÖMEROĞLU, Hande SEYİS, Hanife RAHMANLAR, İNCE, Hürya ÖZÇELİK, İlker ÖZDEMİR, Mehmet KAYA, Mehmet Emin YALÇIN, Kaan AYHAN, Çelik, Mehmet Soner BAY, Mehtap VAREL ALP, Meltem KAPLAN, Memnune BOŞGELMEZ, Merve PINARBAŞLI, Merve GÜNDÜZ, Mesil AKSOY, Muhammed Enes KARACA, Mustafa DEMİR, Muhammed Merve ÖZTÜRK, Mustafa ÜNAL, Mustafa KAŞ, Mümtaz IŞIK, Nabile DEMİR, Nalan YAVAŞÇA, Necati GÜNAY, Neriman ERDOĞAN, Nermin YILDIRIM, Neslihan YALÇIN, Neziha EROĞLU, Nilgün Numan DADAK, Nuray KAMAR, Nurcan YAŞAR ARICI, Olcay Faruk KURU, Ömer Tarık GÜRSOY, Özgül Aktaş URUÇ, Özlem DEMİRCAN, Osman TOKTAŞ, Selçuk Serpil ÖNAL, Sevda AYDAR, Sevgi ERDOĞAN, Sevgi Uğur ŞENEL, Ömer ÇOLAK, Pakize ŞAKALAR, Pelin AKSUNGUR AYDIN, Rağıp Özgür KARACA, Rana Ülker ÖZKAN, Rukiye ARSLANSOYU, SametUSLU, Seçil GÜZELSOYLU, COŞKUN, Sadun UYGUR, Semra KOYUNOĞLU, Serhat KAYA, GENÇ, Tahsin ONAY, Tunç Levent ÖZDEMİR, DÖNGEL, Ülkü ÇAKIR, Yakup ZEYREK, Yasin İlkay SEVER, Zehra Gülrü GÜRDEMİR’ Mustafa KAKI, Ahmet KARAKOCA, Halil DEBELİ, Sadık YILMAZ’ ın Yeni yaşlarını kutluyoruz, yeni yaşlarında Sağlık ve Mutluluk diliyoruz. DOĞUM (HOŞGELDİN BEBEK) Eray KAPLAN, Fatih AKÇOBAN, Serkan TAŞTAN ‘ın Dünyamıza yeni gelen çocuklarına “Hoş Geldin” diyor, sağlıklı, uzun ömürler diliyoruz. “Allah analı babalı büyütsün” ÖNEMLİ GÜN VE HAFTALAR 30 Ağustos 1922 yılında Dumlupınar’ da büyük zafer kazanan vatan için hayatlarını feda eden şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz. EVLİLİK • Şule SIRAKAYA Evlilik Hayatınızda Mutluluk Dileriz. • Süheyla TOPRAK Evlilik Hayatınızda Mutluluk Dileriz. Nefise Esra YEĞİN Evlilik Hayatınızda Mutluluk Dileriz. Aynur KOSKER Evlilik Hayatınızda Mutluluk Dileriz. Mahsum SAMİ Evlilik Hayatınızda Mutluluk Dileriz. Ramazan AKYAY Evlilik Hayatınızda Mutluluk Dileriz. Zeynep ÖZCAN Evlilik Hayatınızda Mutluluk Dileriz. VEFAT Tıbbi Cihaz Sektörel Hizmetler Daire Başkanı Mehmet BAŞ’ ın annesi vefat etmiştir. Merhumeye Allah’tan rahmet, geride kalanlara, sağlıklı uzun ömürler dileriz. İlaç Denetim Dairesi Başkanlığı Ürün Denetmen Yardımcılarından Ayşe GÜNBAŞ’ ın dedesi vefat etmiştir. Merhuma Allahtan rahmet, geride kalanlara, sağlıklı uzun ömürler dileriz. İlaç Ruhsatlandırma Sertifikalandırma Daire Biriminde Başkanlığı görevli Farmasötik Görklay Ürün AVŞAR kayınvalidesini kaybetmiştir. Merhumeye Allahtan rahmet, geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler dileriz. Kurumumuz Ekonomik Değerlendirmeler eski Daire Başkanı Dr. Akif AKBULAT vefat etmiştir. Merhuma Allahtan rahmet, geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler dileriz.