T.C. SAĞLIK BAKALIĞI SÜLEYMAĐYE KADI HASTALIKLARI ve DOĞUM EĞĐTĐM ve ARAŞTIRMA HASTAESĐ 11-14 HAFTA TARAMA TESTĐ ESASIDA YAPILA GEĐŞLETĐLMĐŞ FETAL KALP TARAMASII TAISAL ETKĐLĐĞĐ TEZ DAIŞMAI KLĐĐK ŞEFĐ Op.Dr.Hasan Fehmi YAZICIOĞLU Uzmanlık Tezi Dr.Elif Sezin KAYAALTI ĐSTABUL-2009 Asistanlık eğitimim sırasında tüm bilgi ve deneyimlerini benden esirgemeyen, en iyisini sunma ilkesiyle yetişmemde büyük emeği geçen her zaman örnek aldığım Klinik Şefimiz Op.Dr. Hasan Fehmi YAZICIOĞLU’na, Kısıtlı sürede çalışma fırsatı yakaladığım ve desteklerini hissetmekten mutluluk duyduğum klinik şefimiz Prof.Dr.Oğuz Yücel ve Doç.Dr.Ramazan Dansuk 'a, Hastanemizi titiz ve yoğun çalışmalarıyla her anlamda geliştiren Başhekimimiz Op.Dr.Celal YOLA’ya, Asistanlık eğitimim süresince bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım başasistan ve uzmanlarımıza, Birlikte çalışmaktan onur ve mutluluk duyduğum tüm asistan doktor arkadaşlarıma, Ekip ruhu içinde çalışmaktan büyük zevk aldığım tüm hastane çalışanlarına, Eğitim hayatım boyunca desteğini hiç esirgemeyen aileme, En içten teşekkürlerimi sunarım… Dr. Elif Sezin KAYAALTI ĐSTANBUL / 2009 ii ĐÇĐDEKĐLER 1. GĐRĐŞ 1 2. GENEL BĐLGĐLER 2 3. MATERYAL VE METOD 27 4. BULGULAR 34 5. TARTIŞMA 39 6. SONUÇ 44 7. ÖZET 45 8. SUMMARY 46 9.REFERANSLAR 47 iii GĐRĐŞ Konjenital kalp hastalıkları (KKH) her 1000 canlı doğumun 6-8' ini etkileyen, en sık rastlanan konjenital malformasyondur. Bunların yarısı letal ya da cerrahi gerektiren major anomalilerdir. Ayrıca konjenital anomali ile doğan yenidoğanların ölüm sebebi olarak birinci sıradadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar spesifik KKH ’ larının prenatal tanısının morbidite ve mortalite oranları üzerinde olumlu etkisinin olduğunu göstermiştir. Yüksek frekanslı, yüksek rezolüsyonlu transvajinal ve transabdominal problarla birlikte büyütmede ve sinyallerin dönüştürülmesindeki önemli teknolojik ilerlemeler, gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde gelişmekte olan fetal kalbin görüntülenmesindeki gücümüzü belirgin ölçüde arttırmıştır ve bu dönemde fetal kardiyak anatominin değerlendirilmesine ve kardiyak defektlerin tanınmasına olanak sağlamıştır. Erken fetal ekokardiyografinin bilinen potansiyel yararları vardır. Yüksek riskli hastalarda normal kardiyak anatominin erken dönemde saptanması hastanın endişesini azaltır; erken tanı ise gebeliğin daha güvenli sonlandırılmasını sağlar, ayrıca etkilenen fetusların karyotip ve genetik değerlendirmesi için zaman kısıtlaması daha azdır. Bu şekilde gebeliğin getirdiği sıkıntılar gereksiz yere ileri haftalara taşınmamış olur ve ailenin miada yakın ya da doğum sonrası bebek kaybetme üzüntüsü engellenebilir. Tüm bu sebepler fetal anomalilerin 2. trimesterden daha erken saptanabilmesi için perinatolog ve doğum hekimlerini stimüle etmiştir. Bu çalışmada Kasım 2008 – Haziran 2009 tarihleri arasında hastanemize başvuran 11-14 hafta düşük riskli gebe popülasyonuna genişletilmiş fetal kalp taraması uygulanmış ve ikinci trimester fetal kalp taraması sonuçları ile karşılaştırılarak erken fetal kardiak taramanın fizibilitesi incelenmiştir. 1 GEEL BĐLGĐLER EMBRYOLOJĐK GELĐŞĐM Fertilizasyondan sonraki üçüncü haftanın sonuna doğru kalp bir çift endotelyal tüp ile karakterizedir ve embriyo ile ekstraembriyonik memranlardaki (vitellus kesesi, göbek kordonu ve koryon kesesi) damarlar ile ilişki içindedir. Dördüncü haftanın sonunda kardiyovaskuler sistemin ilk taslağı oluşmuştur. Altıncı postmenstrüel haftadan sonra kalp atımı transvaginal ultrasonografi ile saptanabilir. Fertilizasyondan ortalama 56 gün sonra fetal kalp tamamlanmakta ve 8.haftanın sonunda atrium ve ventriküller ayırt edilebilir hale gelip dört-kadran görünümü ortaya çıkmaktadır (1). Embryonal dönemde rölatif olarak daha geniş yer kaplayan kalp ilerleyen gestasyonel hafta ile daha az yer kaplayan hale gelir. 10-11.GH 'da fetal kalpte hareketli kapakçıklar, interventriküler septum ve damar çıkışları görüntülenebilir(2-4). OBSTETRiK UYGULAMALARDA DOPPLER AALĐZĐ Doppler etkisinin temeli, fizikçi Johann Christian Doppler tarafından matematiksel olarak tariflenmiştir. Doppler, yıldızların ışığının, yıldızlar dünyaya doğru hareket ettiklerinde mavi renkle kaydığını saptamış ve bahsedilen şekilde, dünya ve yıldızlar birbirinden uzaklaştığında kırmızı kayması oluştuğunu tespit etmiştir. Bu prensip akustik için de geçerlidir. Medikal tanıda, proba farklı hızlarda yaklaşan veya uzaklaşan kan akımı (eritrositler) kullanılmaktadır. Kan akım hızının ölçümü denemelerine Satomura başlamıştır (5).Ancak, ilk olarak 70’li yıllarda ''continious wave Doppler sonografi''nin (CW-DS) geliştirilmesi ile Pourcelot, beyin arterlerinin hastalıkları konusunda bazı ipuçlarını keşfetmiştir(6).1977'den itibaren de abdomen incelemeleri yanında, obstetrik ve jinekolojik kullanım ile ilgili yayınlar yapılmaktadır (7,8,9). Son 15 yıldır renkli Doppler sonografi kullanımı, cihazların teknik gelişimleri aracılığıyla kabul görmekte ve gün geçtikçe de kullanımı artmaktadır (10). Fetal dolaşımı incelemede ilk kez Fitzgerald ve Drumm (7) tarafından uygulanan Doppler ultrasonografinin kullanıma girmesiyle daha önceden hiçbir şekilde ulaşılması mümkün olmayan fetal sirkülasyon 2 incelenebilir hale gelmiş ve fetal kardiyovasküler sistem fizyolojisi ve perinatoloji alanında büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Yaklaşık 40 yıl önce kullanıma giren ve fetal kalp hareketlerini algılayabilen en basit Doppler aletleriyle başlayan Doppler incelemeleri oldukça ilerlemiş ve günümüzde belli bir damarın hem B-mod ultrason ile görüntülendiği hem de Doppler analizinin yapılabildiği dupleks sistemleri ve belli bir bölgedeki kan akımı varlığını kolaylıkla görebilmemizi sağlayan tripleks renkli Doppler sistemleri oldukça yaygın olarak kullanılır hale gelmiştir. Doppler fiziki temelleri ve sinyal alımına etki eden faktörler Doppler ultrasonda kan akımının tespiti, kan akımı hareketinin ölçülmesiyle elde edilir. Burada kritik nokta hareketin olmasıdır. Çünkü transduserden dokuya gönderilen ses dalgası hareketsiz dokulardan aynı frekansla dönmektedir. Bu da bildiğimiz B-mod görüntüsünü oluşturur. Hareketli dokulara (kan) gönderilen frekans ise kanın transdusere yaklaşması veya uzaklaşmasında farklı olmak üzere bir değişime uğramaktadır. Bu frekans değişikliğine (kaymasına) "Doppler etkisi" veya "Doppler-shift" adı verilir. Eko sinyalinin başlangıçta salındıkları frekanstan farklı bir frekansa kayması kan akımının hızının büyüklük ve açısına bağlıdır. Doppler kayması hesaplanırken kullanılan açı şekil 1’de görülmektedir. Doppler shift frekansı eritrosit hızı (v) ve Doppler dalgası ile damar aksının arasındaki açının kosinüsüyle (cosβ) orantılıdır. Katsayı olarak 2'ninkullanılmasının sebebi, impuls-eko sisteminde Doppler etkisinin iki defa etkin olmasından kaynaklanmaktadır: Đlki probdan yansıtıcı eritrositlere kadar geçen süre, ikincisi de yansıyan sinyalin yine proba ulaşmasına kadar geçen süredir. Doppler kayması inceleme medyumundaki dalga hızı ile ters orantılıdır ve tıbbi uygulamalarda genellikle duyulabilen çerçevede yani 500– 20.000 Hz civarındadır. Aletin gönderdiği frekans ayarlanabilmektedir. Doku içinde ilerleme hızını da sabit kabul edersek ve Doppler açısı da biliniyorsa, teorik olarak kan akım hızı ölçülen Doppler kaymasından hesaplanabilir. 3 Şekil 1: Doppler sinyalleri ile damar kesiti arasındaki β açısı izlenmektedir. Frekans kaymasını matematiksel olarak ifade edersek: Frekans kayması: M Başlangıç frekansı: f Eritrosit hızı: v Đnceleme medyumundaki dalga hızı: C M = 2. f. v. Cosβ/C olarak formülize edilebilir. Ancak Dopplerle dokuya giden net kan akımını ölçmemizi engelleyen bazı faktörler vardır. Doppler kaymasından kan akım hızı hesaplanabilse de kan akım hızını gerçek değer olarak saniyedeki santimetre cinsinden kabul etmekte bazı problemler vardır. Öncelikle Doppler açısının ölçümü gerçekten çok zordur. Çoğu obstetrik vakada Doppler açısı hem bilinmemekte hem de açı muayene sırasında dakikadan dakikaya değişmektedir. Açıdaki değişmeler Doppler kaymasında ve hesaplanan hızda farklılıklara yol açmaktadır. Kan akım hızını etkileyen birçok faktör vardır. Bunlar kan basıncı ve vasküler rezistansla ilgili faktörler olabilir. Myokardiyal fonksiyon, ön yüklenme ard yüklenme, valvüler yeterlilik, damar tonusu, damarın çapı, kan vizkositesi, metabolik durum, damar uzunluğu, damar geometrisi (dallanma,stenoz) ve damarın elastik empedansı gibi diğer özellikleridir (11). Ayrıca akımın doğası da dönen frekansta etkindir. Akımın pulsatil ya da sabit, düzenli ya da türbülan, tek ya da dallanmış, parabolik ya da tıkanmış olması 4 dönen frekansta önemli şekilde etkindir. Dokuya giden kan miktarı ortalama kan akım hızı ve damar çapı hesaplanarak bulunsa da, bu sonuç çok güvenilir değildir(12,13). Doppler spektrumunun analizi Dopplerle dokuya giden net kan akımını saptayamadığımız için çeşitli değerlendirme yöntemleri kullanmaktayız. Elde edilen Doppler verilerinin değerlendirmeyi yapan hekim tarafından dikkatle incelenmesi, tek bir kritere odaklanan yaklaşımdan ziyade bir bütün halinde ele alınması gerekir. Renkli Doppler ve Doppler spektrum analizi birbirini tamamlayan bir bütündür. Her iki yöntem yardımı ile kalitatif, semikantitatif ve kantitatif bilgiler edinilebilmektedir. Aynı damar içindeki eritrositlerin aynı hızda olması beklense de damarın orta kısmındakilerin daha hızlı ve damar çeperine yakın olanların daha yavaş olması fiziksel bir kuraldır. Eritrositlerden proba dönen eko içinde, her bir eritrositin hızının dağılımını içeren bir frekans karışımı bulunmaktadır. Bu karışım Fast-Fourier-Transformation (FFT) denilen matematiksel yöntemle spektrumlarına göre ayrılır. FFT metodu ile demodüle bir sinyalin içinde yer alan karmaşık Doppler parçacıkları, amplitüdlerine göre ayrılabilmektedir. FFT şemasına ulaşan impuls sayısı rezolüsyon kalitesini belirler. FFT birim zamandaki amplitüd-frekans diyagram ya da kalp siklusu boyunca frekans-zaman diyagramı oluşturur. Tıpta daha sıklıkla frekanszaman grafiği kullanılmaktadır (Şekil 2). Bu grafik Doppler spektrumu olarak da adlandırılır. Doppler spektrumu, kan akım hızı ve hacmi ile ilgili kantite ve damarlardaki direnç derecesinin tespiti için kullanılmaktadır. 5 Şekil 2: Frekans-zaman diagramı (Spektral Doppler= Doppler frekans spektrumu). Bir arterin iki kalp siklusu boyunca FFT analizine tabi tutulması sonucu horizontal aksta zaman, y aksında da Doppler kayma frekansı veya açı düzeltiminden sonra akım hızı gösterilmektedir. Doppler spektrumu, spektral bandın genişliği, Doppler eğrisinin dikliği,sistolik ve enddiastolik hızlar ile tariflenmektedir. Eğrinin sol yanı sistolün başlangıcına, sağ yani ise enddiastolik akıma karşılık gelmektedir. Spektral analizde bir veya iki kalp siklusu değerlendirilmektedir. Spektrumun şekli, kanlanan organın lokal bulgularını yansıtmaktadır. Renk bilgisinin analizi Renkteki değişimler incelenen damardaki fizyolojik ve patofizyolojik süreçler tarafından belirlenmekte ve akım bölgesinin proksimal ve distalindeki ilişkilerden de etkilenmektedir. Kalitatif bilgilerin yanında (akım var/yok), özellikle renk doygunluğunun ve renk dağılımının analizi yapılmak tadır.Doppler analizinde renk bir andaki mevcut akımın hacimsel ilişkilerini göstermektedir. Dopplerde renk kodlaması akım yönüne bağlıdır. Proba yaklaşan akımlar kırmızı uzaklaşan akımlar ise mavi olarak görülür. Akımın tersine dönmesi geri akım komponentlerinin oluşmasına neden olmaktadır. Orta serebral arter veya 2–3. trimesterdeki UA gibi düşük dirençli arterlerde diastolde de devam eden artık akım gözlenmektedir. Bunun gibi damarlarda geri akım komponentlerinin oluşması bir patolojinin işaretidir. Geriye doğru akım frekans-zaman diyagramıyla doğrulanabilir. Aliasing malformasyon, darlık ve tıkanmalarda da yine bu patolojik değişiklik gözlenebilmektedir. 6 Stenotik alanlar renkli dupleks Dopplerde parlak şekilde veya lokal akım hızlanması şeklinde görülür. Maksimal akım hızının ölçülmesi, stenozun kesin tanısının konması ve kantifiye edilmesini sağlamaktadır. Dolu lümendeki renk eksiklikleri ve mozaik tarzında vibrasyon artefaktı, renkli Doppler sonografide trombozun beIirtileridir. Bu belirgin stenozlar veya AV fistüller için de bir belirteç olabilmektedir. Doppler yöntemleri bilgi işlem sistemlerine bakılarak, tek boyutlu ve iki boyutlu yöntemler olarak ikiye ayrılabilir. Tek boyutlu (Spektral) yöntem: Ölçülen veriler spektral dağılım şeklinde de gösterildiğinden, spektral Doppler yöntemi olarak da adlandırılır. Bu yöntemde incelenen damar tek bir ultrason dalgası tarafından kesilmekte, akım hızları dalga yönü boyunca analiz edilmektedir. Tek boyutlu yöntemde, spektral Dopplerin bilgi işlem alanı, ulrason dalgasının tüm derinliğini (CW- Doppler; continious wave) veya bu dalgada sadece seçilen bir alandaki (PW-Doppler; pulsed wave) ölçümleri içerebilir. CW Dopplerde birisi devamlı verici, diğeri de eşzamanlı alıcı olarak işlev gören iki kristal tek probda yerleştirilmiştir. Bunlardan biri devamlı verici, diğeri de eşzamanlı alıcı olarak işlev görmektedir. Hareket eden objelerin işaretleri ultrason demetinin her noktasından alınsın diye transdüserler yanyana yerleştirilir. Çok yüksek kan akım hızlarını değerlendirmesi bir avantaj olsa da CW Dopplerin devamlı çalışması ile ekonun seçilen derinlikte yerleştirimi mümkün değildir. Bu tip sistemler ucuzdur ve kullanımları kolaydır. Damarlar görüntülenmeden lokalize edilmektedir (yani ne oldukları ya da nerede oldukları bilinmemektedir). Transdüserin umut edilen akım dalga şekli görüntüleninceye kadar oynatılır. Tekrar edilebilme şansı, işlemi yapan uygulayıcının damara özgü akım paternlerini tanıma yeteneğine bağlıdır. PW Doppler, B-Mod yötemindeki gibi birbirini takip eden kısa impulslar gönderebilen tek bir ortak kristal bulunmaktadır. Akım hızlarının seçilen derinlikte ölçümünü yapabilmektedir. Burada hem alıcı, hem de verici fonksiyonu aynı kristaldedir. Đmpulsun gidip dönmesi sırasında geçen süre boyunca, geri dönen ekonun alınabilmesi için kısa bir süre için ölçüm kapısı (Doppler gate) açılmaktadır. Ölçüm kapısının büyüklük ve derinliği, B-Mod görüntü veya renkli Doppler görüntü izlenerek ayarlanmaktadır. PW sistemi Dopplerin gösterdiği alan ile sınırlı kalır. 7 Đki boyutlu yöntem Tek boyutlu yöntemlerin aksine birçok ölçüm alanında, aynı anda hareket veri sonuçları alınır ve hacimsel bir dağılımla ifade edilir. Yine tek boyutlu yöntemlerin aksine derinlik ayarlaması yapılabilmektedir. Birden fazla ultrason dalgası ile oluşturulan analiz renkli olarak B-Mod görüntü üstüne yapıştırılmaktadır. Analiz alanı, tüm B-Mod görüntüyü kapsayabileceği gibi, sadece bir kesitinde de mümkündür (Renk penceresi). Đki boyutlu yöntemler: 1)Renkli Dupleks yöntemi 2)Power Doppler veya intensite yöntemleri olarak ayrılabilir. Renkli Duplex yöntemi Spektral PW Dopplerde tek bir ölçüm yerinde hız dağılım süreci incelenir. Renkli duplex yönteminde ise tüm görüntü alanındaki birden fazla ölçüm yerindeki akım hızları analiz edilmektedir. Eğer istenirse bu alan renk penceresiyle daraltılabilmektedir. Her an tüm bölgeler taranır. Đlk taramayı takiben oluşan hareket değişiklikleri tespit edilir. Temel prensip hedeflenen eritrositlerin hareketinin izlenmesidir. Herhangi bir eritrosit hareketi çok sık gönderilen ultrason dalgalarıyla algılanır. Bu yeni ultrason dalgaları önceden belirlenen hedefin yol aldığı yön ve mesafesini belirler. Kan akımındaki ilk hedefin belirlenmesi rastlantısaldır. Ardı sıra yapılan örneklemeler sayesinde geri dönen ekolar çok az yer değiştirmiş olan aynı eritrosit grubuna aitmiş gibi kabul edilebilir. Bu hareket saniyede yüzlerce kez tekrarlandığında, akım gerçek zamanlı olarak gösterilebilir. Renkli duplex yönteminde, spektral Doppler yönteminin aksine, Fourier analizi değil, esas olarak otokorelasyon yöntemi kullanılır. Power Doppler veya intensite yöntemleri Power Doppler analizi sırasında eko amplitüdünü kullanır (14,15). Yansıyan eko sinyallerinin şiddetine belli değerler verilerek değerlendirildiğinde güç yoğunluğu spektrumu hesaplanabilir. Đşlem tekrarlandıkça, güç spektrumu, enerji profili üretilir. Renkli Doppler, akımı yöne bağımlı olarak gösterdiği halde, Power Dopplerde akım yönden bağımsızdır. Çünkü PW temel olarak akımın enerjisini ölçer ve enerji yönsüzdür. 8 Korelatör tarafından alınan akım verileri yönden bağımsız algılanır ve zamansal entegrasyonla renklendirilerek görüntüye dönüştürülür. Bu spektrum gözlenen velosite aralıkları üzerine, yansıyan ekoların güçlerinin toplamını gösterir. Açı 90 derece olsa bile yine de ölçüm yapabilmektedir. Böylece, açı değişse de yansıyan Doppler sinyalinin enerjisini belirten tüm spektrum frekansa bağlıdır. Ortalama frekans ya da velosite değişse de spektrumun enerjisi sabit kalır. Renkli Doppler Enerjisi (power Doppler), artmış sensitivitesi, açıya bağlı olmayışı ve aliasing oluşturmayışı ile diğer yöntemlere üstünlük gösterir. Power Doppler aynı zamanda Transparent Energy Mode (TEM) olarak da bilinmektedir. Bu tarif, B-Mod görüntüye power verilerinin yerleştirildiğini ifade etmektedir. OBSTETRĐKTE ULTRASOOGRAFĐ Ian Donald ve MacVicar 1958 yılında ultrasonografiyi gebelikte (14 hafta) ilk kullanan kişilerdir(16). Daha sonra 1963’de aynı grup bu yöntemin gebelik tanısı için de kullanılabileceğini gostermişlerdir(17). Yine de o yıllarda embriyoner eko ancak 8.gebelik haftasında saptanabilmekteydi. Kratochwil ve arkadaşları 1967’de transvaginal ultrasonografiyi kullanarak kalp aktivitesini belirleyebilmişlerdir (18). Teknolojideki ilerlemeler sayesinde Robinson (1973) ekstraembriyoner yapıları ve embriyonun kendisini görüntülemiş ve halen kullanılan nomogramını hazırlamıştır (19). 1980’lere doğru ilk eşzamanlı ultrasonografi cihazları kullanılmaya başlamış ve Yolk kesesi görüntülenebilmiştir. Green 1988 yılında ilk trimesterde embriyo ve fetusun organlarının gelişimini gösteren bir makale yayınlamıştır (20). Aynı yıl Timor-Tritsch bu sefer transvaginal ultrasonografi ile benzer yapıları daha net olarak ortaya koymuş ve sonrasında erken fetal anomaliler ortaya konmaya başlanmıştır. 1990 yılında, yine Timor-Tritsch "Sonoembriyoloji" terimini ve tanımını literatüre kazandırmıştır. Örnek olarak verecek olursak 7.5 MHz transvaginal ultrasonografi ile lateral planda 0.8mm, aksiyal planda ise 0.4mm boyutlarında rezolüsyon sağlanabilmektedir. Günümüzde artık üç boyutlu çalışmalar ile bu konunun daha da derinlerine inilebilmektedir (21,22). 9 OBSTETRĐKTE DOPPLER ULTRASOOGRAFĐĐ KULLAIMI Perinatal incelemelerin en önemli amaçlarından birisi de perinatalmorbidite ve mortalite açısından yüksek risk altındaki fetüslerin saptanmasıdır. Doppler ultrasonografinin obstetrikte kullanım alanları şunlardır (23): 1. Fetal fizyoloji 2. Đntrauterin gelişme kısıtlılığı 3. Fetal anemi 4. Fetal ekokardiyogram 5. Çoğul gebelik 6. Fetal dolaşım üzerine ilaçların etkisi 7. Üçüncü trimesterde ve doğumda fetal kalp hızı monitörizasyonu 8. Maternal Doppler BĐRĐCĐ TRĐMESTER TARAMA Fetal malformasyonların mümkün olduğunca erken dönemde tanınması prenatal sonografinin en önemli amaçlarındandır. Bugüne kadar bilinen bir zararının gösterilememesi nedeniyle tarama ve tanısal amaçlı ultrasonografi kullanımı gelişmiş toplumlarda %70’lere ulaşmaktadır. Günümüzde fetal anatominin incelenmesi ve malformasyonların ayırt edilmesi ultrasonografinin en önemli kullanım alanları arasındadır. Ancak ultrasonografinin tanısal değerinin en deneyimli ellerde bile %100’e ulaşamadığı unutulmamalıdır. Rutin birinci trimester tarama programları çerçevesinde CRL (crownrump length), NT (nuchal translucency), fetal biyometri, plasentasyon, batın duvarı bütünlüğü, mide cebi, kalbin dört kadranı, mesane, extremiteler, vertebra, burun kemiği ile beraber uterin arterler, ductus venozus, triküspit kapak değerlendirilmektedir. Birinci trimester tarama programları çerçevesinde, ultrasonografik fetal NT ölçümü günümüzde en sık uygulanan tarama programlarından birisidir. Ductus venozus ve triküspit kapaktaki akımlarda oluşan değişiklikler Doppler yöntemleri ile saptanarak kardiak anomaliler hakkında fikir verebilir. 10 UKAL TRASLÜSESĐ (T) Ense kalınlaşması veya artmış nukal kalınlık kavramı, Dr.Langdon Down tarafından 1866’da gözlenen ve tarif edilen Down Sendromunda çocukların enselerinin gövdelerine göre daha kalın olması görüşü ve Fraser ve Mitchel’in 1876’da bu durumun ileri anne yaşıyla ilgili olduğunu bildirmeleri sonrasında, ancak 20.yüzyılın sonlarına doğru sonografik teknolojilerdeki gelişmeler sonrasında klinik değerlendirmeye alınmıştır. Bu durum, ilk olarak Benacarref ve arkadaşları tarafından 1985 yılında ikinci trimester sonografisinde trizomi 21 bulunan fetüslerde sonografide artmış ense kalınlığı kavramını gündeme getirmelerinden sonra aktüalite kazanmaya başlamış ve 1990’lı yılların başlarında bir tarama yöntemi olarak 10-14.GH (gebelik haftası) arasında anne yaşının fetal NT ölçümü ile kombine kullanıldığı çalışmalar başlatılmıştır(24,25). Fetüslerde ensede kalınlaşmasının gebeliğin ilk üç ayında sonografik olarak tespit edilebildiği artık klinik pratikte kabul edilmektedir(24,25,26). NT, fetal ensede cilt altında bulunan ve normalde birinci trimesterde sonografide izlenebilen bir boşluktur. NT artışı ile anöploidiler (özellikle trizomi 21) arasında yakın bir ilişki bulunduğu birçok çalışmada kanıtlanmıştır(27). 10-14. gebelik haftaları arasında sonografik NT ölçümünün rutin hale getirilmesi için yapılan çalışmalar özellikle trizomili fetüslerin saptanmasına yönelik bazı bulguları ortaya çıkarmıştır. NT ölçümü yapılabilmesi için, sonografiyi yapacak kişinin ileri bir eğitim programına katılıp gerekli teorik ve pratik uygulamalar konusunda bir standardizasyonu sağlandıktan sonra tarama programına katılımı söz konusu olmaktadır. Bahsi geçen özel eğitim programından geçmiş araştırmacılardan fetal CRL ve NT ölçümünün yapılması, risk faktörlerinin belirlenmesi (trizomi riski) , anne yaşı, gebelik haftasına göre ve CRL ölçümüne göre olması gereken NT ölçümünün saptanması istenmektedir. Türkiye’de ve dünyada yaygın olarak kullanılan şekliyle FMF (Fetal Medicine Foundation) tarafından eğitim almış sonografistlere verilen özel bilgisayar programı ile gebenin tarama testi sonucundaki riski belirlenmektedir. Sınır değer olarak 1/300 kullanılmaktadır.(24) Nukal translüsensinin 3.5 mm’nin üzerinde saptandığı durumlarda biokimyasal değerlerin (serum serbest-βhCG ve PAPP-A ) normal bulunması muhtemel bir kromozomal anomaliyi ekarte ettirmemektedir. 3.5mm’nin üzerinde bir NT değerinin saptanması mutlaka bir tanısal test (amniosentez, CVS) yapılmasını gerekli kılmaktadır .(28)Artmış fetal NT’de kromozomal olarak normal fetuslarda en sık anatomik defekt kardiak anomalidir(29). 11 UKAL TRASLÜSESĐ ÖLÇÜMÜÜ TEKĐĞĐ VE KURALLARI Gebeliğin ilk trimesterinde terim olarak NT kullanılmaktadır, çünkü ikinci trimesterde bu durum genellikle düzelmekte, bazı vakalarda ise nukal ödem veya nukal kistik higromaya dönüşmektedir. 11-14. gebelik haftasında saptanan NT’deki artış, birçok kromozomal anomalinin saptanmasında yol gösterici olması dışında, fetal kardiak anomali ve diğer genetik hastalıkların bir ön bulgusu olarak da karşımıza çıkabilmektedir. NT’nin tekniğine uygun olarak ölçülmesi son derece önemlidir. Bu nedenle NT ölçümünde standardizasyonun sağlanabilmesi için FMF(fetal medicine foundation) tarafından belirtilen aşağıdaki şartlar genel kabul görmektedir: 1- Ölçüm transabdominal veya transvaginal ultrasonografi ile yapılabilir. %95 olguda transabdominal ultrason ile ölçülebilir, sadece %5 olguda transvaginal ultrasonla ölçüm gerekmektedir. Ultrason cihazının mutlaka 'cine' özelliğine sahip olması ve kaliperler ile 0.1mm’lik ölçümler yapılabilmesi gerekmektedir. 0,1 mm’lik ölçümün yapılabilmesi teknik olarak ölçümün doğruluk payını %20 artırmakta ve ölçümü daha kolay hale getirmektedir. 2- Ölçüm 11 hafta ile 13 hafta 6 günlük gebelik haftalarında yapılmalıdır. CRL 45-84mm arasında olmalıdır. CRL arttıkça-gebelik yaşı ilerledikçe, NT’nin de arttığı unutulmamalıdır. 3- Fetüsün iyi bir sagittal görüntüsü elde edilmelidir. Fetüs nötral pozisyonda olmalıdır. Fetüsün hiperekstansiyonu, ölçülen değerin büyük bulunmasına; hiperfleksiyonu ise değerin olduğundan küçük bulunmasına neden olmaktadır. 4- Görüntü ekranın en az ¾’ünü (%75) kaplayacak şekilde büyütülmelidir. 5- Fetal cilt ile amniotik membran birbirinden iyi ayırt edilmelidir. Erken gebelik haftalarında fetal cilt ile amniotik membran çok sık birbiriyle karışabilmektedir. Spontan fetal hareketler beklenerek veya hastanın karnına ultrason probuyla yapılan hafif, kısa süreli baskılarla fetüsün amniondan uzaklaştığı anda ölçüm yapılmalıdır. 12 6- Ölçüm esnasında umblikal kordun boyun etrafında (nukal kord) olmamasına dikkat edilmelidir. Aksi halde yanlış pozitif sonuçlar elde edilebilmektedir. 7- Kaliperler ile içten içe olacak şekilde ve genişliğin en fazla olduğu yerden ölçüm yapılmalıdır. 8- Her gebeye en az 10dak’lık bir zaman ayrılmalı, üç ölçüm yapılarak, en büyük ölçüm kullanılmalıdır(30,31). Fetal NT, CRL’e bağlı olarak kalınlaşır, bu nedenle artmış NT tanısı koymadan önce gebelik haftasının bilinmesi gereklidir. NT ölçümünün 96.127 gebeden elde edilmiş median ve 95. persantil değerleri, CRL ölçümü 45mm olan fetus için 1,2 ve 2,1; CRL’i 84mm olan fetus için ise 1,9 ve 2,7mm' dir (32). Şekil 3 : Boyun bölgesinin arkasında sıvı birikimi olan fetus Şekil 4 : Artmış NT’in görüntü 13 T ARTIŞII KALP AOMALĐLERĐYLE ĐLĐŞKĐSĐ Kalp ve büyük arterlerin majör anomalilerinde NT artışı saptanabilmektedir. Yapılan çalışmalarda, NT’si artmış bulunan ve kromozomal olarak normal olan fetüslerde kalp ve büyük arterlere ait anomalilerin ve majör kardiak anomalilerin prevalansının yüksek olduğu bildirilmektedir. Büyük arterlerin ve kalbin majör anomalilerinin her tipinde NT artışı saptanabilmesine karşın, hipoplastik sol kalp ve aort koarktasyonu gibi kalbin sol tarafını ilgilendiren anomalilerin artmış NT ile daha yakın ilişkide olduğu gösterilmiştir. Tüm kardiak anomalilerin %40’ı NT>%99 persantil olan olgularda ; %56’sı NT>%95 persantil olan olgularda saptanmaktadır(33). Artmış NT saptanan fetüslerde normal kromozom varlığında kardiak anomali sıklığında ve dolayısıyla fetal ekokardiografi ihtiyacında artma olduğu bildirilmiştir(34). NT artışının, fetal ekokardiografi için bir endikasyon oluşturduğu kabul edilmektedir(35). DUKTUS VEOSUS (DV) Ductus venosus ve akım profilinin bulunması iki boyutlu real-time görüntü haricinde renkli doppler aracılığıyla da mümkündür( Şekil 5). Duktus venosus, umblikal venden gelen oksijenden zengin kanın kalbe ulaşmasını, foramen ovale yoluyla sol atriuma geçtikten sonra koroner ve serebral dolaşıma gitmesini sağlayan özel bir şanttır. Duktus venosus, tüm prekardial venler arasında fetal myokardial hemodinami ve fonksiyonu hakkında en iyi ve en güvenilir, kolay tekrarlanabilir doppler akım spektrumlarını vermektedir(36). Doppler sinyallerinin en hızlı ve en kolay, fetüsün dorsoposterior pozisyonda olduğu durumda saptandığı bilinmektedir. Venöz damar sistemi hakkında hızlı bir oryantasyonun sağlanabilmesi için, öncelikle v.umblikalisin intrahepatik akım yolunun bulunması gereklidir. Optimal ayarlama ya median sagittal düzlemde ya da fetal abdomenin eğik transversal kesitinde yapılmaktadır(37-40). Đntrahepatik v.umblikalisin uzantısında duktus venosusun başlangıcı saptanmaktadır. Çapı nadiren 2mm’yi aşmakta ve seyri boyunca huni şeklinde bir genişleme ile maksimal uzunluğu 20mm olarak saptanmaktadır(41). 14 Şekil 5: Sinus vena portae ve ductus venosus çıkışının birlikte gösterimi Dorsoposterior vertex prezentasyonu. Renk kodlaması yardımı ile v.umblikalis ile duktus venosus arasındaki kan akım hızları belirgin olarak ortaya konmaktadır. Duktus venosus, içindeki 3-4 kat hızlı kan akım hızları ile ‘Alliasing etkisi’ (Şekil-6) olarak da bilinen renk dönüşümüne neden olmaktadır. Akım sinyallerinin kaydı için doppler penceresi (sample volume), direkt olarak duktus venosusun başlangıç noktasına (renk dönüşümünün olduğu nokta) yerleştirilir(37,39). Doppler penceresi bu sırada sadece damarı örtecek genişlikte tutulmalı, aksi halde yakın komşuluktaki hepatik venler ve v.umblikalise ait akımlar artefaktlara neden olmaktadır. Huni şeklindeki yapısı nedeniyle duktus venosusun akım hızı, başlangıç noktasında bitiş noktasına göre daha yüksektir(42). Optimal bir akım eğrisinin elde edilmesi için doppler açısının 30 derecenin altında tutulması önerilmektedir(42). Duvar filtresi de ultrason cihazına göre 100125Hz arasında bulunmalıdır. Şekil 6: Fetal abdominal median sagittal kesit. Umblikal venlerin (mavi), Duktus venosusa (sarı) boşalışı. Renk değişimi (Alliasing fenomeni) buradaki en yüksek hızlı bölgeyi yansıtmaktadır. Dorsoposterior vertex prezentasyonu 15 Doppler sonografi tecrübesi yeterli araştırmacılar, vakaların %94’ünde duktus venosusa ait doppler sinyallerini net olarak ortaya koyabilmektedir(37). Duktus venosusun normal doppler akım eğrisi kalp siklusu sırasında devamlı trifazik bir ileri akım göstermektedir. Eğrinin değerlendirmesinde ventrikuler sistol sırasında maksimal akım hızları (S), ventriküler erken diastol(D) ve ventriküler geç diastol(atrial kontraksiyon,a) kullanılmaktadır(Şekil 7). Şekil 7: Duktus venosus akım eğrisi Fetusun sağ kalbinde santral venöz basınç yükselmesine neden olan kardiak patolojiler ductus venosusa ait akım eğrisinde değişikliklere neden olarak belirti gösterebilir. Bu durumda duktus venosusta atrial kontraksiyon sırasında maksimal akım hızları azalmakta hatta reverse akıma neden olabilmektedir (Şekil 8)(43-47). Şekil 8: Ciddi pulmoner stenozlu bir fetüste atrial kontraksiyonlar sırasında, Duktus Venosusda retrograd akım 16 TRĐKUSPĐD REGURJĐTASYOU Kalp kapaklarının anomalileri Ağır triküspidal regürjitasyonlara, kapak mekanizmasının triküspidal kapak displazisi ve Ebstein anomalisiyle ilgili bozukluklarda rastlanmaktadır. Bunlar in utero sağ atriumda şiddetli dilatasyona, hatta bazı olgularda da hidrops fetalis ile sonuçlanan venöz basınç yükselmesine yol açabilmektedir. Kapak halkası dilatasyonları Kapak halkası dilatasyonları, artık fizyolojik olarak nitelendirilemeyen sekonder fonksiyonel triküspidal kapak regürjitasyonlarına yol açmaktadır. Bu durum, dışa akım obstrüksiyonları nedeniyle ventrikülün aşırı hacim veya basınç yükselmesinde ortaya çıkmaktadır. Nitekim, hafif tip triküspidal kapak regürjitasyonları, sol kalbin akım obstrüksiyonlarında ve sonucunda oluşan sağ ventriküler ve arterio-venöz fizyolojik şantlarındaki hacim yüklenmesi nedeniyle meydana gelmektedir. Duktus arteriosus konstriksiyonu gibi çoğu zaman ilaçlarla indüklenen (48) , seyrek olarak da spontan olarak çıkan (49) dışa akım obstrüksiyonları ve intakt interventriküler septum varlığında ağır pulmoner obstrüksiyon veya absent-pulmonary-valve sendromu sekonder olarak triküspidal regürjitasyonlara yol açabilmektedir. Triküspid kapak kanın sağ ventriküle dolmasını sağlamaktadır. Kalbin dolumu sırasında kan kapaktan geçer ve de sağ ventriküle dolar, kalbin kasılması sırasında ise normalde kapak kapanarak kanın geri dönüşünü engeller. Eğer kapakta herhangi bir nedenle kaçak meydana gelirse kapaktan geriye doğru kanın bir jet akımı oluşur ve de buna triküspid regürjitasyonu denir. Bu konuda Kagan ve arkadaşlarının 19800 gebede yaptıkları geniş bir araştırmada, birinci trimester taramada triküspid kapak değerlendirmesinin özellikle trizomi 21 tanısındaki performansı güçlendirdiği bildirilmiş(106). Şekil 9: Triküspid kapağın değerlendirilmesi. 17 ĐKĐCĐ TRĐMESTER PREATAL ULTRASOOGRAFĐ Đkinci trimester ultrasonografik taramanın 18-23.GH' da yapılması önerilmektedir. Rutin uygulamada fetus internal ve eksternal anlamda major ve minor anomali tesbiti için tam bir sistemik muayeneden geçirilir. Biometrik ölçümler alınarak fetal gelişme değerlendirilir. Uteroplasental ünite ile ilgili patolojileri saptayabilmek uterin arterler, umbilikal arter, ductus venozus ve median cerebral arter Doppler dalga formları incelenir. Fetal ekokardiyogramın düşük riskli hastalara nazaran konjenital kalp hastalıkları riski daha fazla olan gebelere uygulanması önerilse de bir talihsizlik olarak prenatal teşhis edilebilen konjenital kalp hastalarının çoğunda herhangi bir risk faktörü veya kalp dışı anomali bulunmaz(50,51). Bu yüzden kardiak tarama rutin olarak tüm gebelere önerilmelidir. Ancak tüm ultrasonografi yapan kadın doğum hekimlerinin bu taramayı yapabilecek tarzda henüz eğitilmemiş olmaları ve fetal eko yapabilen merkezlerdeki yükü azaltabilmek için buralara belirli prensipler dahilinde seçilmiş hastaların gönderilmesini sağlayan risk faktörlerinin belirlenmesine yol açmıştır. (Tablo 2)(35) Örnek olarak 3.5 mm den fazla bir nuchal translusensiye sahip 11-14. gebelik haftasında olan bir gebe ilerleyen gebelik haftalarında nuchal translusensi normal düzeylere gerilese de detaylı kalp incelemesine yönlendirilmelidir(33,52-54). 18 Tablo 1: Fetal ekokardiyografi endikasyonları(35) Maternal endikasyonlar Anne ve babanın birinci derece akrabalığı Bulunan metabolik hastalıklar Fenilketonüri Diyabet Maternal enfeksiyonlar Parvovirüs B19 Rubella Coxakie Kardiyak teratojene maruz kalma Retinoidler Fenitoin Karbamezepin Valproik asit Lityum karbonat Maternal antikorlar Anti-Ro (SSA) Anti-La (SSB) Fetal endikasyonlar Fetal kalp anomalisi şüphesi Anormal fetal karyotip Büyük ekstrakardiyak anomali Artmış ense kalınlığı ölçümü 14.hafta öncesi ≥ 3.5 mm Fetal kardiyak hız ve ritim düzensizlikleri Persistan Bradikardi Persistan Taşikardi Persistan düzensiz kardiyak ritim 19 STADART FETAL EKOKARDĐOGRAFĐ(61) Fetal ekokardiografi neredeyse tüm yöntemlerini erişkin ve neonatal ekokardiografi uygulamalarından ödünç almıştır denilebilir (55,56). Prensip olarak aşağıdaki sıra izlenir: Apikal yaklaşım: 1. Fetal pozisyonun tesbiti. Prob kolumna vertebralise paralel hale getirilerek başın ve sırtın pozisyonları tesbit edilir. Burada en önemli amaç fetusun sağ ve sol yarısını birbirinden ayırdetmektir. 2. Mide, portal ven, aorta ve inferior vena kava ve karaciğeri içeren transvers abdominal kesit bulunur. Midenin solda olduğu, portal venin sağa doğru kavis yaptığı inen aortanın vertebral kolonunun sol önünde, vena cava inferiorun sağ ve ön tarafta olduğu teyid edilir. 3. Bu seviyeden prob hafifçe fetusun kranialine doğru kaydırılarak veya açılandırılarak kalbi ve tüm toraksı kapsayan bir kesit elde edilir. Prob bir kaburgayı boylu boyunca izleyecek tarzda minik açılandırmalarla düzeltilir, takiben ultrason demeti interventriküler septuma tam paralel olacak ve septumu ekranın tam ortasına alacak şekilde prob anne karnında sağa veya sola kaydırılır. Bu kaydırma işlemi bebeğin büyüklüğü ve konumuna göre anne karnının oldukça büyük bir bölümünü kapsayabilir. Bu şekilde ventriküller, atriumlar, perikard, myokard, papiller kaslar, moderator bant, interventriküler ve interatrial septum, foramen ovale, atrioventriküler kapaklar, koroner sinus ve pulmoner ven drenajının ve kalp kontraktilitesi ile kardiotorasik indeksin (kalp alanı/toraks alanı) değerlendirilebildiği apikal 4 kadran görüntüsü elde edilir 4. 4 kadran görüntüsünden kraniale doğru minimal bir açılandırma ile aorta kapağı ve çıkan aortun görüntülenebildiği 5 kadran görüntüsü elde edilir. 5. Kraniale doğru açılandırmaya devam edilerek soldan sağa doğru pulmoner arter, aorta ve superior vena kavanın görüldüğü 3 damar görünümü elde edilir. 6. Yine kraniale doğru açılandırmaya devam edilerek arkus aorta ve duktus arteriozusun inen aorta ile buluşmasından oluşan ve trakea kesitinin hemen önünde yeralan "V" görünümü "V-sign" elde edilir. 20 7. Kraniale doğru açılandırmaya devam edildiği takdirde arkus aortanın transvers parçası tek başına görüntülenir. Lateral (Subkostal) yaklaşım: 1. Fetal pozisyon tesbit edilir. 2. Abdominal transvers kesit bulunur ve organ situsu kontrol edilir. 3. Kranial kaydırma veya açılandırma ile bir kaburgayı boylu boyunca görebileceğimiz torakal kesit bulunur. 4. Ultrasonik demet interventriküler septuma 90 derecelik açı ile yönlendirilene kadar anne karnında prob lateral veya mediale hareket ettirilir. 5. Minik kranio-kaudal açılandırmalar ile 4 kadran kesiti bulunur. 6. Bu kesitten minik kranial açılandırma ve fetusun sağ omuzuna doğru minik bir rotasyon ile çıkan aortun longitudinal kesiti elde edilir. 7. Kraniale doğru açılandırmaya devam edilerek önce 3 damar kesiti, sonra da V kesiti elde edilir. Transvers yaklaşım: 1. Lateral dört kadran kesitinde apeks ekranın tam ortasına gelinceye kadar prob laterale kaydırılır. Takiben tam 90 derece rotasyon yaptırılarak apikal kısa eksen kesiti elde edilir. 2. Kraniale doğru kayma ve/veya açılandırma ile triküspidal kapak, pulmoner kapak, trunkus pulmonalis, çıkan aortun transvers kesiti, sağ pulmoner arter ve duktus arteriozusun birlikte görülebildiği bazal kesitler elde edilir Longitudinal yaklaşım: 1. Pulmoner ark: Lateral yaklaşım ile V kesiti elde edilir. Ultrason demeti duktus arteriozusa tam paralel gidecek ve arter ekranın tam ortasına konuşlandırılacak şekilde prob laterale kaydırılır ve 90 derece rotasyon yaptırılarak pulmoner ark sağ ventrikül çıkışından inen aortaya döküldüğü yere kadar boylu boyunca görüntülenir. 21 2. Aortik ark: Pulmoner arktan farklı olarak prob, ultrason demeti V kesitinde aortaya tam paralel gidecek ve aortayı ekranın tam ortasına alacak şekilde konuşlandırılır ve tam 90 derece rotasyon yaptırılarak aort arkı çıkan aort, aort kavsi, kranial dalları, isthmus aorta ve nihayet inen aortayı da içine alacak şekilde görüntülenir. Kesitlerin Değerlendirilmesi: Yukarıda belirtilen kesitlerin değerlendirilmesi biçimsel (morfolojik) ve işlevsel (fonksiyonel) olmak üzere iki aşamada yapılır. Kalbin gelişimi esnasında biçim ve hemodinamik fonksiyon birbirlerini indükleyerek sonuçta hem biçimsel hem de işlevsel açıdan mükemmel bir organ oluştururlar. Dolayısı ile örneğin santral sinir sisteminde her zaman görmeye alışık olmadığımız biçim ile işlev arasındaki paralellik fetal kalpte fazlası ile mevcuttur. Biçimsel değerlendirme yukarıda tarif edilen standart kesitlerin incelenmesi ile yapılır. Sırası ile aşağıdaki aşamalardan oluşur: 1.Dört kadran kesiti : • Toraks içindeki yerleşim ve eksen denetlenir. Kalp toraksın ön solunda yerleşmiştir. Ventriküler septuma paralel uzun ekseni ile orta hatla 25-65 derecelik bir açı yapacak tarzda sola bakar. Kalbin toplam çevresi aynı kesitteki toraksın toplam çevresinin yaklaşık 1/3’ü kadar olmalıdır. • Situs denetlenir. Sol ventrikül solda arkada, sağ ventrikül (moderatör bandı içeren ventrikül) sağda önde olmalı, sol atrium (pulmoner venler drene olur, foramen ovale flepini içerir) kolumna vertebralisin ve inen aort transvers kesitinin hemen önünde yer alır ve mitral kapak ile sol ventriküle; sağ atrium (inferior ve superior vena cava, sinus coronarius drene olur) triküspit kapak (mitrale nazaran daha apikal yerleşimli) ile sağ ventriküle açılır. • Perikard : Minimal veya hiç mayii içermemeli, düzgün yüzeyli olmalıdır • Myokard : Heriki ventrikülde de hemen hemen eşit kalınlıktadır, homojen ekojeniktir, sağda apikalde septumla apikal myokard arasında moderatör bant uzanır. • Ventriküller: Herikisi hemen hemen eşit büyüklükte olmalı, sağdaki önde ve kaba trabekülasyonludur. Septumdan serbest duvara doğru uzanan en bariz trabekül moderatör bant olarak adlandırılır. Sol ventrikül solda ve arkadadır. Yüzeyi nisbeten homojen görünümlüdür. 22 • Ventriküler septum intakt olmalı AV kapak medial insersiyonları ve atrial septum primum ile devamlılık göstermelidir. Bütünlüğü en iyi lateral 4 kadran ve transvers kesitlerde incelenebilir. Kalbin kabaca ortasından geçen bir kesitte kalınlığı normalde 5 mm’yi aşmaz (55). Membranöz parçası lateral aort uzun eksen kesitinde aort ön duvarı ile devamlılık gösterir. • Kapak insersiyonları: Solda mitral, sağda triküspit kapak medial yapraklarının septumun her iki yanında triküspit kapak hafifçe daha apikalde olacak tarzda insersiyon gösterdikleri ve yaprakların diastolde tam açılım, sistolde tam kapanım halinde oldukları kontrol edilir. Mitral kapak anterior ve posterior iki yapraktan oluşur. Yapraklar korda tendineaları vasıtası ile myometrial duvarlardan kaynaklanan papiller kaslara yapışırlar. Septal yapışmaları yoktur. Triküspit kapak 3 yaprakçık içerir ve septal yaprak septal yapışma gösterir. • Atriumlar: Bilateral eşit büyüklükte olmalıdırlar. Foramen ovale flepi soldadır. Pulmoner venler sol atriuma dökülürler. Vena cava inferior, superior ve koroner sinus sağ atriuma dökülür. • Atrial septum: Septum primum, septum sekundum ve aralarında yeralan foramen ovale kontrol edilir. Foramen ovale çapı septum uzunluğunun en az 1/3’ü kadar olmalıdır. 2. Beş kadran görünümü: Apikal kesitte aortanın sol ventrikülden çıktığı ve ventriküler septum ile yaklaşık 20-30 derecelik bir açı yaparak sağa doğru yöneldiği görülür. Lateral kesitte aortanın sol ventrikülden çıkıp kraniale ve öne doğru yöneldiği, medio-anterior duvarı ile septum arasında devamlılık olduğu, kapak seviyesinin altında septal devamlılıkta herhangibir kesinti olmadığı gözlenir. 3. Üç damar görünümü: Soldan sağa ve çaplarına göre büyükten küçüğe ve önden arkaya doğru ana pulmoner arter, aorta ve superior vena cava kesitleri görülür. 4. V kesiti: Hem duktus arteriozus hem de transvers aort arkının inen aorta ile birleştiği ve her iki damarın trakeanın önünde seyrettiği ve çaplarının aşağı yukarı birbirilerine eşit olduğu tesbit edilir. Bu kesitte iyi ayarlanmış bir cihazla timusu ayırdetmenin mümkün olduğu bildirilmiştir. 5. Pulmoner ark kesiti: Pulmoner arterin önde sağdaki ventrikülden çıktığı, kranial dal vermeden duktus arteriozus ile inen aorta döküldüğü izlenir. 90 derecelik bir açı ile inen aortla birleştiği için şekli hokey sopasını 23 andırır. Hafif açılandırma ile bu kesitte infero-kaudal seyirli sol pulmoner arter de izlenebilir. 6. Aort kesiti: Aortanın soldaki ventrikülden ve kalbin ortasından çıkarak önce kraniale ve posteriora doğru ilerlediği ve sağdan itibaren trunkus brakiosefalikus, sol karotis kommunis ve sol subklavian arterleri verdiği saptanır. şekli baston sapını andırır. Aort kavsinin içerisinde sağ pulmoner arter transvers kesiti yeralır. Aort/sağ pulmoner arter oranı yaklaşık 3’tür. inen ve çıkan aort kesitleri arasında sol atrium izlenir. 7. Bazal kısa eksen kesiti: Pulmoner kapak, trunkus pulmonalis, duktus arteriozus, sağ pulmoner arter ve aort transvers kesiti izlenir. Kapak seviyesinde pulmoner arter / aort çapı oranı 1,13 tür. Đşlevsel değerlendirmede şu sıra takip edilir: A) B Mod & M Mod • Myokard kasılması sağda ve solda eş zamanlı, ritim düzenli ve normal sınırlar dahilinde (120-160/dak) olmalıdır. • M mod kürsörü sağ atriumun en mobil yeri ve sol ventrikülü kapsayacak şekilde ve maksimum zoomda konuşlandırılarak atrial kasılmaların düzenli ve ventriküler ritim ile uyumlu oldukları gösterilir. Foramen ovale flepi sol atriuma doğru atrial ritmin iki katı bir hızla hareket ediyor olmalıdır. Flepin hareket menzili sağ veya sol atrium çapının yarısı kadar veya daha fazla bir mesafeyi kapsamalıdır. (57,58). • AV kapakların normal medial ve lateral insersiyon gösterdikleri ve tam açılıp kapandıkları saptanır. • Pulmoner ve aortik kapakların normal yerlerinde oldukları düzenli açılıp kapandıkları saptanır. • B mod ve/veya M modda sistolik ve diastolik ventriküler çap ölçümleri yapılarak myokard işlevi hakkında bilgi veren "Shortening fraction= Diastolik çap – Sistolik Çap/ Diastolik çap x 100 (Yaklaşık normal değeri % 25 tir)" gibi parametreler hesap edilebilir (56). 24 B) Spektral Doppler • Tüm damarlar ve AV kapakların ve doğal şantların (Foramen ovale, duktus arteriozus, isthmus aorta) akım yönlerinin, akım dalga formlarının ve maksimum hızlarının normal görünüm ile uyumlu olup olmadıkları kontrol edilir. • B modda septum devamlılığında defekt görülen yerler spektral Doppler ile kontrol edilerek akım olup olmadığı saptanır. C)Renkli Doppler • Tüm kapaklar, damarlar ve doğal şantlar da akım yönü ve laminer akım karakteristiğinde bir değişiklik olup olmadığı (aliasing) kontrol edilir. • Normalde akım olmaması gereken noktalarda akım alınıp alınmadığı (sol inferior vena kava persistansı, anormal pulmoner ven drenajı, septal defekt, ventrikülo-koroner fistül vb) kontrol edilir. D) Power Doppler •Đzdüşüm açısından bağımsız olarak düşük akımları tesbit etmek için (Septal defekt, pulmoner venler vb) kullanılır (55,56). • Büyük damarların 3 boyut benzeri hacimli görüntülerinin oluşturulması için kullanılabilir . E) Doku renkli Doppleri • Myokard kontraktilitesindeki düzensizlik ve zaafların erken tanısında kullanılabilir (60). 25 KLASĐK FETAL EKOKARDĐOGRAFĐ UYGULAMALARI Şekil 10: Cross sectional Şekil 11:Color flow mapping (CFM) Şekil 12:Pulsed Doppler Şekil 13:Continuous Doppler Şekil 14:M-Mode Doppler Şekil 15:Color M-Mode 26 MATERYAL VE METOD Çalışmamıza Kasım 2008-Haziran 2009 tarihleri arasında hastanemize başvuran düşük riskli gebe popülâsyonundan perinatoloji bölümümüzde genişletilmiş fetal kalp taraması protokolü ile taranan hastalardan toplam 114 hasta dahil edildi. Çalışmamız prospektif fizibilite çalışma formatında planlandı. Olguların tümüne, FMF lisanslı perinataloji dalında 10 yıllık deneyimi olan tek bir operatör tarafından General Electric Medical Systems Voluson 730 Expert Doppler (Avusturya) cihazının AB 2-7 MHZ konveks abdominal probu ile, görüntüler yetersiz kaldığında RIC 5-9 MHz vaginal probu ile ardışık segmental analiz metodolojisi kullanılarak birinci ve ikinci trimester fetal kalp taraması yapılarak sonuçlar karşılaştırıldı. 1. trimester: Çalışmamıza, GH CRL ölçümüne göre hesaplanarak 11+6 – 15+2 GH ve 52,1 -98,8mm arası CRL olan fetuslar dahil edildi. Çoğul gebelikler çalışma dışında bırakılmadı. Her olgunun 1.trimester USG taraması esnasında fetal kardiak aktivite doğrulandıktan sonra situs saptandı. CRL nötral pozisyonda, sagittal düzlemde en uzun boyu alınacak şekilde baş ile popo arası mesafe ölçülerek yapıldı (62)(Şekil 16). Şekil 16 27 Daha sonra nötral pozisyonda, sagittal düzlemde, fetal profil elde edildi. Fetal baş ve üst toraks ekranın %60-70’ini kaplayacak şekilde büyütüldü. Ultrason ayarları her kalibrasyon hareketinde ölçüm 0.1mm olacak şekilde ayarlandı. Video loop ayarı sayesinde geriye dönüş yapılarak uygun ölçüm için gerekli görüntü sağlandı. Anne karnına dokunarak veya anne öksürtülerek fetus hareket ettirildi. Amnion zarı ayrıca izlendi. Nötral pozisyonda servikal omur arkasında, deri ile yumuşak doku arasındaki subkutan saydam alan izlendi. NT kalınlığını belirleyen çizgilerin olduğu yere kalibreler içten içe yerleştirildi ve maksimum saydam alan ölçüldü (63)(Şekil 17). Şekil 17 Çalışmada 1.trimester kardiak tarama için obstetrik uygulamalardan ''fetal cardio'' modalitesi seçilerek CFM (color flow mapping) opsiyonu kullanıldı. Görüntü ayarları aşağıda verilen seviyeler arasında olacak şekilde yapılandırıldı: B-mod için : 1) Harmonik görüntüleme : 2) Aktarım gücü: 3) Kazanım(gain): 4) Dinamik kontrol 5) Dayanım(persistance): 6)Geliştirme(enhance): 7)Derinlik: mid %97-100 (-15) – (-6) C6 2 1 3,8-10,7cm 28 CFM için : 1)Aktarım gücü: 2)Kazanım(gain): 3)Alıcı frekans aralığı: 4)Kalite: 5)Duvar hareket filtresi (WMF): 6) Hız skalası(PRF): 7) Maksimum hız ölçüm aralığı: 8)Görüntü penceresi: %100 (-9,8) – (5) mid norm low 1-2 0,6-9 kHz 13-50 cm/s minimum Kaliteli ve doğru görüntü için video loop opsiyonundan da yararlanıldı. CFM yardımı ile kardiak görüntüler alınarak dört kadran(AV giriş), asendan aorta, 3 damar trakea ve aort arkı vizualize edilmeye çalışıldı.(Şekil 18-21): 1)Dört kadran : Apikal yaklaşımda eşit büyüklükteki ventriküller ve atriumlar, atrioventriküler kapakçıkların açılıp kapandığı ( gerçek zamanlı ve video loop opsiyonlarından yararlanılarak )ve intakt interventriküler septumun izlendiği 4 kadran görüntüsü ( AV giriş) 2)Aortanın sol ventrikülden çıkışını gösteren asendan aorta kesiti 3)Üç damar trakea görüntüsü (pulmoner çıkış, aorta ve vena kava süperior) 4)Arkus aortanın longitudinal kesiti 1.trimester tarama esnasında ayrıca duktus venosus ve trikuspid kapağın doppler akım profili açısından değerlendirilmesi yapıldı. Muayene süresi 15 dakika ile sınırlı tutuldu.1.trimesterde elde edilen görüntüler kaydedilerek görüntülerin kalitesi ve yeterliliği ikinci bir uzman doktor tarafından bağımsız olarak tekrar değerlendirildi ve not edildi. 29 Şekil 18: AV GĐRĐŞ Şekil 19: ASEDA AORTA Şekil 20: 3 DAMAR TRAKEA Şekil 21: ARKUS AORTA 30 2.trimester : 1.trimesterde kayıtları alınan gebeler 18 +3 – 23+6 GH arasında kontrole çağrıldı. 2.trimesterde gebelere genişletilmiş fetal kalp taraması protokolüne göre fetal ekokardiografi yapıldı. Temel kalp muyenesinde 1) dört kadran kesitinde: -kalbin situs, aks, pozisyon, büyüklük ve toraksa oranı, -dört odacık görüntüsünde ventriküllerin eşit boyutta olduğuna, moderetör band ve kaba trabekülasyonların öndeki sağ ventrikülde, nisbeten homojen yapıdaki sol ventrikülün arkada ve solda olduğuna; intakt bir ventriküler septumun olup olmadığına ve kalınlığına; -atriumların eşit boyutlarda, foramen ovale flebinin solda, atrium septum primumun ve sekundum olup olmadığına, foramen ovale çapının septum uzunluğunun en az 1/3'ü kadar olduğuna, -sol atriumun (pulmoner venler drene olur) mitral kapak ile sol ventriküle, sağ atriumun (inferior ve superior vena cava, sinus coronarius drene olur) triküspit kapak (mitrale nazaran daha apikal yerleşimli) ile sağ ventriküle açıldığına, -atrioventriküler kapakçıkların septumun her iki yanında diastolde tam açık, sistolde tam kapalı, triküspit kapağın apekse mitral kapaktan daha yakın olduğuna, medial insersiyonlarının atrial septum primum ile devamlılık gösterdiğine, -miyokardın eşit kalınlıkta olduğuna, homojen ekojenik yapıya, -perikardial effüzyonunun olup olmamasına; 2) beş kadran kesitinde apikal kesitte aortanın sol ventrikülden çıktığı ve sağa doğru yöneldiği; lateral kesitte aortanın sol ventrikülden çıkıp kraniale ve öne doğru yöneldiği, medio-anterior duvarı ile septum arasında devamlılık olduğu, kapak seviyesinin altında septal devamlılıkta herhangi bir kesinti olmadığına; 31 3) üç damar ve trakea kesitinde sırasıyla önden arkaya pulmoner arter, aorta ve vena cava süperiorun mediastendeki ilişki ve çaplarına; 4)bazal kısa eksen kesitinde pulmoner kapak, trunkus pulmonalis, duktus arteriozus, sağ pulmoner arter ve aort transvers kesitlerinin birbiriyle ilişkilerine dikkat edildi. Ayrıca miyokard kontraksiyonlarının sağda ve solda, atriumlarda ve ventriküllerde senkronize ve birbirlerinin ritimleriyle de uyumlu olup olmadıkları; tüm kapaklar, damarlar ve doğal şantlar da akım yönü ve laminer akım karakteristiğinde bir değişiklik olup olmadığı (aliasing) kontrol edildi. Takip edilen gebeler telefonla aranarak çalışmaya dahil edilen fetusların postpartum sonuçları değerlendirildi. Aşağıdaki bulgular excel tablosu şeklinde kaydedildi. 1.trimester için ; - SAT ve SAT' a göre GH, - CRL ve CRL' ye göre GH, - NT kalınlığı, - DV ve tricüspit kapak akım paternleri (normal ya da saptanan patolojinin tanımı şeklinde not edildi), - AV giriş, asendan aorta, 3 damar trakea ve aortik ark kesiti alma sonuçları (normal,saptanan patoloji tanımı ya da yapılamadı şeklinde not edildi), 32 2.trimester için ; - SAT ve SAT' a göre GH, - Biometrik ölçümler (BPD, HC, AC, FL, HL), - USG' ye göre GH, - DV ve tricüspit kapak akım paternleri (normal ya da saptanan patoloji tanımı şeklinde not edildi), - Ense ödemi varlığı, - AV giriş, asendan aorta, 3 damar trakea ve aortik ark kesiti alma sonuçları (normal, saptanan patoloji tanımı ya da yapılamadı şeklinde not edildi), - Ekokardiografik ve genel ultrasonografik değerlendirmede tanı alan patolojiler ve gerektiğinde ileriki GH' da yapılan kontrollerin sonuçları; ayrıca - Maternal yaş, - Karyotip analizi önerilme nedenleri, karyotip analizini kabul edenlerin sonuçları, - Postpartum dönemde ulaşılabilen gebelerin doğum tarihi, doğum şekli, doğum tartısı, bebeklerde patolojik bulguların varlığı. Bu veriler tablolar haline getirilerek özetlendi. 33 BULGULAR Perinatoloji bölümümüzde Kasım 2008-Haziran 2009 tarihleri arasında başvuran 114 düşük riskli gebe değerlendirmeye alınarak 1. ve 2. trimesterde fetal kardiak tarama yapıldı. Çalışmamıza katılan gebelerin SAT(son adet tarihi) ve CRL' ye göre hesaplanan GH' ları arasında fark olmadığı saptandı ve GH' ya ve ortalama CRL' ye göre dağılımı Tablo 2'deki gibi özetlendi. Ortalama GH CRL = 114 % 11W0D-11W6D 51,9 2 1.7 12W0D-12W6D 59.0 40 35 13W0D-13W6D 69,4 60 52.7 14W0D-14W6D 74,3 11 9.7 15W0D-15W1D 98,8 1 0.9 Tablo 2 : Gebelerin GH' ya ve ortalama CRL' ye göre dağılımı Maternal yaş 29 ± 5,88 (19-44)olarak saptanmıştır ve 27 gebelikte maternal yaş 35 ve üzerinde tespit edilmiştir(%24). Çalışmaya 2 adet ikiz gebelik de dahil edildi. Takip edilen gebelerin NT dağılımı Tablo 3' de izlenmektedir. GH Ortalama NT 11W0D-11W6D 1,67±0,41 12W0D-12W6D 1,70±0,28 13W0D-13W6D 2,57±0,38 14W0D-14W6D 1,70±0,42 15W0D-15W1D 2,50±0 34 Tablo 3 :GH 'ye göre ortalama NT 1.trimesterde ductus venozus ve triküspid kapaktaki akım paternleri değerlendirilerek 2 gebede duktus venozusta ters A dalgası görülmesi dışında tüm sonuçlar normal sınrlarda izlendi. 2.trimesterde yapılan kontrollerde ölçümler normal bulundu. Erken fetal kardiak tarama yapılan gebelerde dört ultrasonografik kesit esas alındı. GH' ya göre başarılı görüntü elde edilme oranları Tablo 4'de ve alınan kesitlere göre başarılı vizualizasyon oranları Tablo 5' deki gibidir. Asendan 3 Damar Arkus Aorta Trakea Aorta 2(%100) 2(%100) 2(%100) 2(%100) 12W0D-12W6D 40 36(%90) 34(%85) 37(%92.5) 28(%70) 13W0D-13W6D 60 58(%97) 55(%92) 53(%88) 28(%46) 14W0D-14W6D 11 11(%100) 10(%91) 9(%82) 8(%73) 1 1(%100) 1(%100) 1(%100) 1(%100) GH AV Giriş 11W0D-11W6D 2 15W0D-15W1D Tablo 4 : GH 'ya göre başarılı görüntüleme oranları Asendan 3 Damar Arkus Aorta Trakea Aorta 108 102 102 67 94.7 89.4 89.4 58.7 =114 AV Giriş VĐZUALĐZASYO % Tablo 5 : Olgularda görüntülenmesi planlanan kesitlerin vizualizasyon oranı. 35 Ayrıca hedeflenen ultrasonografik planların eksiksiz görüntülenme oranları Tablo 6' daki gibidir. Aortik ark dışında diğer 3 kesit için (AV giriş, 3 damar trakea ve asendan aorta) tüm gebelerde eksiksiz görüntü elde etme oranımız ise transabdominal yaklaşım ile %74'dür. GH 11W0D-11W6D 2(%100) 12W0D-12W6D 20(%50) 13W0D-13W6D 21(%35) 14W0D-14W6D 6(%55) 15W0D-15W1D 1(%100) TOPLAM 51(%44) Tablo 6 : GH' ya göre eksiksiz görüntülenen hasta sayısı ve oranları Düşük riskli popülasyonun tarandığı çalışmamızda erken gebelik döneminde yapılan kardiak taramada 3 gebede solda hiperekojen fokus dışında anomali düşündüren yapı saptamadık. Bu 3 gebeden 1 tanesinde midtrimesterde hiperekojen odağın persiste etmesi üzerine genetik danışma önerdik. Müdahaleyi kabul etmeyen ailenin bebeğinde postpartum dönemde de patoloji izlenmedi. 1.trimester taramada 114 hastanın 7 tanesi için transvaginal incelemeye ihtiyaç duyuldu. Bunlardan 6 tanesi 13–13+6 GH aralığında iken 1 tanesi 12 +6 GH 'da idi. 6 hastada arkus aorta kaliteli olarak görüntülenemezken birer hastada 3 damar trakea ve asendan aorta kesitleri değerlendirilemedi (Tablo 7). CRL' ye göre GH 12W6D 13W1D 13W1D 13W1D 13W3D 13W3D 13W4D Görüntülenemeyen Kesitler Aortik Ark Aortik Ark Aortik Ark Aortik Ark Aortik Ark Asendan Aorta Aortik Ark ve 3 Damar Trakea Tablo 7 : Transvaginal yaklaşıma gerek duyulan hastalar ve görüntü alınamayan kesitler 36 Takip ettiğimiz gebelerde 2.trimesterde yapılan fetal kardiak tarama esnasında 4 gebede solda, 1 gebede bilateral hiperekojen fokus; 2 gebede 6,6mm ve 6mm olmak üzere ense ödeminde artış; 2 gebede triküspid regürjitasyonu ve 1 gebede ARSA (aberrant right subclavian artery) ve solda hiperekojen fokus dışında kardiak anomali tespit edilmedi. 2 gebede ise 20. ve 21.GH' da saptanan minimal triküspit regurjitasyonun 28.GH' da yapılan kontrolde gerileyip kaybolduğunu, postpartum dönemde sorunsuz takip edildiğini saptadık. Toplam 46 hastaya karyotip analizi önerildi. Endikasyonlar ve kabul eden gebelere uygulanan amniyosentez sonuçları Tablo 8' deki gibidir. KABUL EDE GEBELERĐ SOUÇLARI GEBE SAYISI EDĐKASYO MATERNAL YAŞ RĐSKĐ SOLDA HEF* BĐRĐNCĐ TRĐMESTER TARAMADA RĐSK ARTIŞI TEK UMBĐLĐKAL ARTER HĐPEREKOJEN BARSAK BĐLATERAL HEF + HĐPEREKOJEN BARSAK HĐPEREKOJEN BARSAK + MATERNAL YAŞ RĐSKĐ ENSE ÖDEMĐ : 6,6 MM ENSE ÖDEMĐ : 6MM + MATERNAL YAŞ RĐSKĐ BĐLATERAL PĐYELEKTAZĐ BĐLATERAL PĐYELEKTAZĐ + MATERNAL YAŞ RĐSKĐ BĐLATERAL CPC**+ BĐLATERAL PĐYELEKTAZĐ BĐLATERAL CPC+MATERNAL YAŞ RĐSKĐ SAĞDA CPC KARDEŞĐ DOWN MATERNAL YAŞ RĐSKĐ ARTIŞI + 2.TRĐMESTER TARAMADA RĐSK ARTIŞI HĐPOPLAZĐK BURUN KEMĐĞĐ ARSA + SOLDA HEF + GENĐŞ PELVĐK AÇI MATERNAL YAŞ RĐSKĐ + BĐRĐNCĐ TRĐMESTER TARAMADA RĐSK ARTIŞI 22 4 3 2 1 1 NORMAL(1 GEBE) 1 1 1 1 1 1 1 1 1 NORMAL 1 NORMAL 1 1 NORMAL 1 *HEF: Hiperekojen fokus **CPC: Koroid Pleksus kisti Tablo 8: Amniyosentez endikasyonları ve sonuçları 37 NORMAL Postpartum takip için telefon edilen gebelerden 65 tanesine ulaşılabildi. Gebelerden 3 tanesi henüz doğurmamıştı. 1 gebelik ise düşük ile sonuçlandı. 3 tanesi erken doğum (34.GH, 29 GH ve 28.GH) olmak üzere gerçekleşen 61 doğumda postpartum takiplerin sorunsuz olduğu saptandı. 38 TARTIŞMA Fetal kalp major anomali riski en yüksek organlardan biridir ve canlı doğumların yaklaşık %1' i konjenital kalp hastalığı (KKH) ile komplikedir (64,65). KKH kromozom anomalilerinden 6,5 kat, nöral tüp defektlerinden 4 kat fazla görülmektedir (66,67). Bunların yarısından fazlası ise postnatal dönemde palyatif veya korrektif cerrahiye ihtiyaç duyarlar(68,69). KKH varlığı perinatal mortaliteyi de arttırır. 1972 yılında Winsberg’in fetal ekokardiyografi ile ilgili ilk çalışmasını takiben doğumsal kalp malformasyonlarının tanısı konusundaki çalışmalar hız kazanmıştır(70). 1.trimester USG tarama birçok ülkede standart uygulama haline gelmiştir. Genelde fetus sayısı, viabilite, GH tayini ve NT ölçümü için 11+0 GH 'dan 13+6 GH 'ya kadar yapılır. Fetal organogenez NT ölçümünün de yapıldığı geç 1. trimesterde tamamlanır. Bu haftalarda yapılan kapsamlı ultrasonografik muayene kardiak anomaliler dahil birtakım konjenital malformasyonların tanı almasına yardımcı olabilir(71-76). Hem bu yüzden hem de NT kalınlığı ile fetal anöploidi arasındaki yaygın kabul görmüş ilişki yüzünden kullanılan transduser teknolojisindeki gelişmeler sayesinde prenatal tanı 1.trimestere kaymıştır(77). Kardiyak malformasyon saptanan fetusların %15’ine bir kromozom anomalisi eşlik ettiği düşünülürse, erken fetal ekokardiyografi erken tanı ve genetik araştırma konusunda da yönlendiricidir(78). Fetal ekokardiografi genelde KKH riski olan fetuslar için uygulanır. Ama maalesef KKH ile doğan bebeklerin %50 si için belirgin bir risk tanımlanamaz(79) ve KKH' nın çoğu düşük riskli popülasyonda gözlenir(50,80). Bu yüzden tüm gebelikler için ayrıntılı fetal kardiak değerlendirme gerekli görülmektedir(81,82). Günümüzde fetal ekokardiyografik inceleme doğumsal kalp hastalıkları ve aritmilerin saptanmasında, 18-22. haftalarda, transabdominal yolla rutin tarama testi niteliğinde yerini almış olsa da (83,84), ultrason teknolojisindeki gelişmeler perinatal kardiyolojiye yeni bir yön vermiş ve erken fetal kalp görüntülemesi 1990’ların başından beri yapılabilir hale gelmiştir(4,8589)(Tablo 9). 39 ARATIRMACILAR 11 GH 12 GH 13 GH Dolkart ve Reimers 1991 10(%0) 10(%40) 13(%38) Johnson ve ark. 1992 33(%0) 51(%33) 61(%43) Gembruch ve ark.1993 15(%67) 30(%80) 51(%100) Gembruch ve ark.2000 16(%69) 15(%87) 16(%100) Haak ve ark.2002 85(%20) 85(%60) Vimpelli ve ark.2006 85(%92) 53(%60) 201(%67) 330(%72) Tablo 9 : Daha önceki ilgili yayınlarda 11+0-13+6 GH 'da transvaginal yaklaşımla dört kadran ve damar çıkışlarının görüntülenebildiği hasta sayısı ve oranlarının karşılaştırması.(3,77,86,90-92) Dolkart ve arkadaşlarının 1991'de yaptığı çalışmada ayrıca 10. gebelik haftasından itibaren atriyoventriküler kapakların hareketlerini olguların %25’inde görmek mümkün iken, 12. haftada kısa eksen görüntüde aortik çıkım yolunu %75 oranında incelemenin olanaklı olduğunu bildirmişlerdir (90). Tablo 9' dan da anlaşıldığı gibi genel olarak gestasyonel yaş artışı ve ilerleyen yılların getirdiği olanaklar sayesinde görüntülenebilirlik oranlarında gözle görülür bir artış vardır. Bizim çalışmamızda da sırasıyla AV giriş ve asendan aorta görüntülenme yüzdesi 11.GH için %100 ve %100, 12.GH için %90 ve %85, 13. GH için %95 ve % 92 olarak bulunmuştur. Görüntü kalitesinin gebelik haftaları ilerledikçe iyileştiği başka yayınlarla da desteklenmektedir(4,85,90,). Belirlemiş olduğumuz dört ayrı ultrasonografik kesit 114 gebenin %44' ünde eksiksiz olarak elde edilmiştir. Bizim çalışmamızda bu oranın daha önceki çalışmalara göre düşük bulunması aortik ark kesitinin bu çalışmalara dahil edilmemiş olması ile açıklanabilir. Aortik ark dışında diğer 3 kesit için ( AV giriş, 3 damar trakea ve asendan aorta) tüm gebelerde eksiksiz görüntü elde etme oranımız ise transabdominal yaklaşım ile %74'dür. Türkiye' de bu konuyla ilgili ilk çalışma olan Saygılı ve arkadaşları yaptıkları çalışmada doğumsal kalp malformasyonlarının tanısında fetal transvaginal ekokardiyografi 14.GH gibi erken dönemde temel kardiyak yapı hakkında güvenilir ve duyarlı bilgiler verdiğini ifade etmişlerdir. Çalışmada GH' ya göre vizualizasyon oranları Tablo 10' daki gibidir(93). 40 11-12 hafta 13 hafta 14 hafta 15 hafta Dört Kadran %59 %85 %87 %90 Beş Kadran %47 %70 %74 %77 Arkus Aorta %36 %45 %65 %77 Tablo 10 : Saygılı ve arkadaşlarının çalışmasında GH' ya göre kesitlerin vizualizasyon oranları Bizim çalışmamıza dahil olan en küçük gebelik ise 11+6 GH' da olup görüntülemeyi amaçladığımız tüm kesitler bu haftada başarıyla elde edilmiş olsa da kısıtlı hasta sayısı ve nonhomojen gestasyonel hafta dağılımı nedeniyle 11. ve 15.GH' daki sonuçlar genel dağılımı açıklamak için yetersiz kalabilir. Đlerleyen gestasyonel yaş ile görüntülenme oranları değişkenlik gösterse de, genel olarak artış eğilimindedir. Özellikle 13.GH' da belirgin düşüş görülen aortik ark görüntülenme oranının %46' da kalması fetus hareketlerinin fazlalığı ve malpozisyonu, plasenta lokalizasyonunun görüntü almayı zorlaştırması, yalancı pozitif görüntülerin zaman kaybına neden olması, muayene süresinin kısıtlı tutulmasıyla ve muayenelerin tekrarlanmamasıyla açıklanabilir. Serimizdeki gebelerin %52,7'sinin 13.GH' da olması sebebiyle diğer kesitlerin görüntülenme oranları AVgiriş, asendan aorta ve 3 damar trakea için sırasıyla %94,7, %89,4 ve %89,4 iken bu durum aortik arkın genel görüntülenebilme yüzdesine yansımış, diğerlerine göre oldukça düşük seviyede %58,7 olarak bulunmuştur. Gembruch ve arkadaşları ilk olarak 11.GH' da fetal bradikardi nedeni ile yaptıkları transvaginal ekokardiyografi çalışmasında komplet atriyoventriküler septal defekt saptamışlar(4), bunu izleyen yılda Bronshtein ve arkadaşları 12-16.GH' da transvaginal ekokardiyografi ile tanı alan doğumsal kalp hastalıkları serilerini yayınlamışlardır (85). Gene Bronshtein ve arkadaşları, 13.GH' da Fallot tetraloji tanısı bildirmiştir (94). Achiron ve arkadaşları ise, 10-12 GH' da major kalp anomalili 8 olgu (ektopia kordis, geniş sağ atrium, atrioventrikuler septal defekt) yayınlamışlardır(88). Saygılı ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada olguların 4’ünde 13. ve 14. GH' da VSD gösterilmiştir(93). Bu çalışmada 68 gebenin beşinde (%7) kalp anomalisi bulunurken bu oran aynı grup içindeki 26 riskli gebede %15 olarak görülmüştür. Yapılan başka çalışmalarda düşük riskli popülasyonda KKH yakalanma oranlarının düşük kaldığı (95,96), buna karşın yüksek riskli popülasyonda eğitimli operatörlerle bu oranın arttığı izlenmiş(67,97). 41 Düşük riskli popülasyonun tarandığı çalışmamızda erken gebelik döneminde yapılan kardiak taramada ise 3 gebede solda hiperekojen fokus dışında anomali düşündüren yapı saptanmadı. Bu 3 gebeden 1 tanesinde midtrimesterde hiperekojen odağın persiste etmesi üzerine genetik danışma önerildi. Müdahaleyi kabul etmeyen ailenin bebeğinde postpartum dönemde patoloji izlenmedi. Becker ve Wegner' in 11+0–13+6 GH 'da 3094 fetusu kapsayan geniş bir seride yaptığı fetal kardiak taramada 38 gebede KKH saptanmış(98). Total olarak görülme oranını %1,2 iken bunların içinde majör KKH saptanma oranını %84.2 olarak saptamışlardır. Bu gebelerden 32 tanesine 11+0-13+6 GH' da, 3 tanesine 14+0-23+6 GH' da, 3 tanesine postpartum dönemde tanı konulmuştur. 11+0-13+6 GH' da major kardiak anomali tespit edilen 32 fetusun 29 tanesinde (%96,7) NT ölçümünün 2,5mm' nin üzerinde olduğu görülmüştür. Çalışmanın geneline baktığımızda ise tanı alan KKH olgularının oranı NT kalınlığı 2,5mm ve üzerindeki fetuslar için %79 bulunmuşsa da NT kalınlığı 2,5mm altında olan fetuslarda KKH oranı %21 gibi göz ardı edilemeyecek düzeydedir. Kısaca NT kalınlık artışı fetal kardiak anomali açısından uyarıcı olsa da her geçen gün NT' si normal saptanan hastalarda tanımlanmış fetal kardiak malformasyon vaka sayısı artış göstermektedir(53,99). Bu durum NT kalınlığının KKH açısından tek güvenilir parametre olarak kabul edilmemesi gerektiğinin altını çizmektedir. Bizim takip ettiğimiz gebelerde ise 2.trimesterde yapılan fetal kardiak tarama esnasında 2 gebede ense ödeminde artış olmak üzere 4 gebede solda ve 1 gebede bilateral hiperekojen fokus; 2 gebede triküspid regürjitasyonu ve 1 gebede ARSA (aberrant right subclavian artery) ve solda hiperekojen fokus dışında anomali tespit edilmedi. 1 gebe ense ödeminde artış nedeniyle amniyosentezi kabul etti ve sonuçta anormal bulgu izlenmedi. Bu gebelerin yapılan postpartum takiplerinde patolojik bulguya rastlanmadı. Hyett ve arkadaşları ise yaptıkları çalışmada 10-14.GH' da NT artışı ile birlikte doğumsal kalp hastalığı görülebilme oranını %81 olarak saptamış ve Becker ile benzer sonuçlara ulaşmışlardır (100). Biz erken fetal kardiak tarama yaptığımız gebelerde patolojik NT değerine rastlamadık. 2.trimester taramada saptanan 2 adet artmış ense ödemi olgusunda doğumsal kalp hastalığı saptanmamamış olmasını olgu sayısının azlığına bağladık. 42 Vimpelli ve arkadaşları transvaginal yaklaşım ile 11+0-13+6.GH' da standart ekokardiografik görüntülerin elde edilebildiğini ama sonraki haftalarda tekrar değerlendirmeye ihtiyaç duyulduğunu belirtmişlerdir(77). KKH' nın doğal seyri ve in utero gelişiminin özellik arz etmesi nedeniyle bazı kardiyak malformasyonlar, deneyimli kişiler tarafından yapılan detaylı ekokardiyografik değerlendirmeye rağmen geç tanınabilmekte, hatta atlanabilmektedir. Bazı KKH 'larının fetal süreçte geliştiği iyi bilinmektedir(67). Herhangi bir gebelik haftasında kalbin normal ekokardiyografik görünümü, daha sonraki gelişiminde normal olmasını garanti etmez ve ileri gebelik haftalarında, hatta postnatal dönemde gelişebilecek bir yapısal kalp hastalığını dışlamaz (67). En dikkat çeken ise in utero beliren ve ilerleyen lezyonlardır. Bu tip lezyonlara örnek olarak büyük damar stenozları ve ventrikül çıkışlarındaki tıkanıklıklar verilebilir. Anormal basınç farkları fokal hipoplazi ve yapısal düzenlemeye neden olabilir. Fetal kalp 10. haftada dört-kadran yapısını kazanmış olsa da (1), erken dönemde yapılan taramanın negatif olması majör konjenital kalp hastalıklarını dışlamaz. Ayrıca ikinci trimesterden sonra bile ciddi defektler ortaya çıkabilir. Kontrol taramaları özellikle yüksek riskli vakalarda gebelik boyunca mutlaka yapılmalıdır(101). David ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada özellikle sol ventrikül ve aort çıkış yolu patolojilerinde yol gösterici olan ventriküller ve büyük damarlar arası dengesizliğin 22. ve çoğunluklada 25. gebelik haftasından önce belirmediğini belirtmişlerdir (102). Başlangıçta yapılan değerlendirmelerde transvaginal prob kullanılırken (4,85,88) yapılan son çalışmalarda transabdominal yaklaşımda da başarılı olunduğu görülmüştür(73-75,103,104) Çalışmamızda transvaginal yaklaşımın toplumuzda genel olarak kabul görmemesi sebebiyle 114 gebenin sadece 7 tanesinde transvaginal yaklaşım uygulanabilmiş; bunlardan 6 tanesinde 13.GH' da yeterli görüntü alamama nedenleriyle prob değişikliği yapılmıştır. Bize erken fetal ekokardiografinin gelecekteki yeri hakkında fikir verecek bir başka yayında da Fliedner ve arkadaşları 11+3 GH 'da yaptıkları fetal ekokardiografide iki boyutlu B-mode görüntüde tamamen normal olan dört kadran görüntüsüne rağmen CFM yardımı ile aortik valv seviyesinde turbulan akım saptamışlar ve yapılan seri ultrasonografik muayeneler sonucunda hipoplastik sol kalp tanısını kesinleştirmişlerdir. Böylece bebeğe postnatal 5. günde Norwood 1 operasyonu uygulamak mümkün olmuştur(105). Geniş bir seri olmaması nedeni ile takip ettiğimiz gebelerde anomalili bebek saptanmadığı için çalışmamızdan daha geniş çıkarımlar yapmak zor olmakla beraber erken fetal ekokardiografi sonuçlarımızın 18.GH' dan sonra yapılan kontrollerde bizi yanıltmadığını gördük. 43 SOUÇ Çalışmamızda erken gebelikte Doppler ultrasonografi ile elde edilen görüntülerin fetal kardiak değerlendirme adına ne kadar efektif olduğu ve bu uygulamanın muayene için ayrılmış kısıtlı zamanda ne kadar yapılabilir olduğuna yanıt aranmaktadır. Son 20 yıldır, fetal kardiyolojideki gelismeler dogrultusunda, fetal kardiyak anatomi ve fetal kardiyak fonksiyon konusundaki bilgilerimiz artmıstır. 1.trimesterde ayrıntılı fetal ekokardiografi fizibilitesi çelişkili gibi görünse de asıl kısıtlayıcı faktör eğitim ve perinataloğun uzmanlaşma derecesidir. Fetal anomali yakalama oranı eğitim ve tecrübe ile artmaktadır. Çalışmamızda erken dönemde yapılan fetal ekokardiografi sonuçları ikinci trimesterde tekrarlanan fetal ekokardiografi sonuçları ile uyumlu bulunmuştur. Transabdominal yaklaşım genelde yeterli olmuş, sınırlı sayıda hastada obezite ve fetal malpozisyon nedeniyle transvaginal değerlendirmeye ihtiyaç duyulmuştur. Planlanan zaman içerisinde muayeneler tamamlanmıştır. Erken fetal ekokardiografi ebeveynlere ciddi fetal anomalili bebekler hakkında erken karar verme seçeneğini sunmaktadır. Bu şekilde geç terapötik düşüklerin sayısının azaltılması amaçlanmaktadır. Ayrıca fetal ve postnatal dönemde tedavi ihtimali de gebeliğin sonlandırılması ihtimali kadar tartışılır hale gelmektedir. Sonuç olarak erken fetal ekokardiyografi deneyimli ellerde yüksek ve düşük riskli hastalara bir tarama yöntemi olarak önerilebilir; ancak taramanın normal bulunduğu durumlarda daha geç dönemde oluşabilecek lezyonların da saptanabilmesi için ikinci trimesterde tekrarlanması şarttır. Gebelikte bir sorun ne kadar erken tanımlanırsa, o kadar erken etkin tedavi edilebilir düşüncesiyle bu alandaki gelişmeler ilerki yıllarda önem kazanacak gibi görünmektedir ve bu alanda çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. 44 ÖZET AMAÇ : 11-14 hafta tarama testi esnasında yapılan fetal kalp taramasının tanısal etkinliğinin araştırılması METOD :Kasım 2008-Haziran 2009 tarihleri arasında Süleymaniye Doğum ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Perinatoloji Bölümü' nde düşük riskli populasyonda 114 fetusa prospektif olarak ardışık segmental analiz metodolojisi ile birinci ve ikinci trimester fetal kardiak tarama uygulandı. CRL'si 52,1-98,8 mm arasında olan 11+6 – 15+2 GH' da transabdominal veya transvaginal yaklaşımla fetal kardiak görüntüler alınarak dört kadran, üç damar trakea, asendan aorta, ve aort ark kesitleri vizualize edilmeye çalışıldı. Muayene süresi 15 dakika ile sınırlı tutuldu.1.trimesterde elde edilen görüntüler ikinci bir uzman tarafından değerlendirilerek ikinci trimester fetal kardiak tarama ve postpartum dönem sonuçları ile karşılaştırıldı. BULGULAR :Eksiksiz görüntü elde edilme oranları 11.GH' da %100 (2/2), 12.GH' da %50 (20/40), 13.GH' da %35(21/60), 14.GH' da %55 (6/11), 15.GH' da %100 (1/1)olarak bulunurken çalışmaya dahil olan tüm gebeler için toplamda % 44'dü. Aortik ark kesiti dahil edilmediği zaman toplam eksiksiz görüntülenme oranı %74 olarak hesaplandı. Her kesit için görüntülenme oranları dört kadran, üç damar trakea, asendan aorta ve aortik ark için sırasıyla %94.7(108/114), % 89,4(102/114), %89,4(102/114) ve %58,7 (67/114)olarak saptandı. 1.trimester taramada patoloji gözlenmedi ve bu sonuçlar 2.trimester sonuçları ve postpartum dönem ile uyumlu bulundu. SOUÇ: 1.trimester tarama esnasında standart ekokardiografik görüntüleri elde etmek ve fetal kalp taraması yapmak mümkündür. Deneyimli ellerde yüksek ve düşük riskli hastalara bir tarama yöntemi olarak önerilebilir; ancak birçok kardiyak defektin gelişimsel seyri akılda tutularak daha geç dönemde oluşabilecek lezyonların da saptanabilmesi için, tarama mutlaka ikinci trimesterde tekrarlanmalıdır. 45 SUMMARY OBJECTĐVE : To investigate the feasibility of fetal cardiac screening during routine 11-14 week scan METHOD : In a prospective study first and second trimester fetal cardiac screening was performed using sequential segmental analysis in Süleymaniye Maternity Hospital between November 2008 and June 2009 in an unselected population who have applied to perinatology unit. In the first trimester 114 fetuses were examined by Doppler ultrasound with a crown-rump length 52,1-98,8 mm and gestational age between 11+6-15+2 weeks trying to visualize four chamber, three-vessels and tracheal, assending aorta and aortic arch views using both transvaginal and transabdominal approach. Examination time was limited to 15 minutes. First trimester ultrasonographic views were also evaluated by another specialist in order to compare with second trimester cardiac scan and postpartum results. FIDIGS : Complete visualization rates are %100 (2/2), %50 (20/40), %35(21/60), %55 (6/11), %100 (1/1) for 11., 12., 13., 14. and 15. weeks respectively. It was found %44 for all gestational weeks. When aortic arch view excluded complete visualization rate is calculated as %74. Satisfactory visualization was possible in %94.7(108/114),%89,4(102/114), %89,4(102/114) and %58,7 (67/114) of fetuses for four chamber, threevessels and trachea, assending aorta and aortic arch,respectively. There was no pathologic findings in the first trimester scanning which was concordant with second trimester and postpartum period. COCLUSĐO : It is feasible to obtain standard echocardiographic views of the fetal heart during first trimester screening.It may be offered to high and low-risk pregnancies as a screening method in experienced hands. On the other hand developmental nature of many heart defects must kept in mind and screening must be repeated for detecting the lesions which can show up late in the second trimester. 46 REFERASLAR 1. Moore KL, Persaud TVN. The developing human: Clinically oriented embryology, 6th Edn. Philadelphia: WB Saunders,1998: 349–404. 2. Blaas HG: The Embryonic Examination. Ultrasound studies on the development of the human embryo. Tapir 1999, pp: 15-105 3. Johnson P, Sharland G, Maxell D, Allan L. The role of transvaginal sonography Đn the early detection of congenital heart disease. Ultrasound Obstet Gynecol 1992;2:248-251 4. Gembruch U, Knopfle G, Chatterijee M, Blad R, Hansmann M. Firsttrimester diagnosis of fetal congenital heart disease by transvaginal twodimentional and Doppler echocardiography. Obstet Gynecol 1990;75: 496498. 5. Satomura S: Ultrasonic Doppler Method for the Inspection of Cardiac Functions. J. Acoust. Soc. Am. 1957; 29 1181–1183 6. Pourcelot l: Applications clinique de I'examen Doppler transcutane. In Pourcelot L (ed.): Velocimetric Ultrasonore Doppler. Iserme, Paris 1994 7. FitzGerald DE, Drumm JE: Non invasive Measurement of the Fetal Circulation using Ultrasound: A new Method. Brit. med. 1977; J. 2 1450– 1451 8. Seitz KH, Kubale R: Duplex-Sonographie der abdominellen und retroperitonealen Gefal Be. VCH, Weinheim 1987 9. Taylor K. Burns PN, Woodcock JP, Wells PN: Blood flow in deep abdominal and pelvic vessels: ultrasonic pulsed Doppler analysis.Radiology 1985;154, 487–493 10. Maulik D, Nanda NC, Saini VD: Fetal Doppler Echocardiography: methods and characterization of normal and abnormal hemodynamics. Am. J. Cardiol. 1984; 53, 572–578. 11. Eiknes SH, Marshal K, Kristoffersen K. Methodology and basic problems related to blood flow studies in the human fetus. Ultrasound Med Biol. 1984; 10.329–337 12. Gill RW. Pulsed Doppler with B-mode imaging for quantitative blood flow measuremenL Ultrasound Med Biol. 1979, 5: 223–235 13. Lingman G, Gennser G, Marsal K. Ultrasonic measurements of the blood velocity and pulsatile diameter changes in the fetal deseending aorta. In: Rolfe P, ed. Fetal Physiological Measurements. London: Butterworths; 1986;9,206– 10 14. Newman JS, Adler RS, Bude RO, et AL. Detection of soft-tissue hyperemia: Value of power Doppler sonography. AJR. 1994; 163:385–389. 47 15. Bude RO, Rubin JM, Adler RS. Power versus conventional color Doppler sonography: Comparison in the depiction of normal intrarenal vasculature. Radiology. 1994; 192:777–780. 16. Donald I, MacVicar J, Brown TG: Investigation of abdominal masses by pulsed ultrasound. Lancet, 1958;1:1188-95 17. MacVicar J, Donald I: Sonar in the diagnosis of early pregnancy and its complications. J Obstet Gynaecol Br Cwlth, 1963;70:387-95 18. Kratochwil A: Ein neues vaginales Ultraschall-Schnittbildverfahren. Geburtshilfe Frauenheilkd 1969;13:183-6 19. Robinson HP: Sonar measurement of fetal crown-rump length as means of assessing maturity in first tirmester of pregnancy. Br Med J 1973;4:28-31 20. Green JJ, Hobbins JC: Abdominal ultrasound examination of the first trimester fetus. Am J Obstet Gynecol 1988;159:165-75 21. Timor-Tritsch IE, Farine D, Rosen MG: A close look at the embryonic development with the high frequency transvaginal transducer. Am J Obstet Gynecol 1988;159:678-81 22. Timor-Tritsch IE, Peisner DB, Raju S: Sonoembryology: an organ oriented approach using a high frequency vaginal probe. J Clin Ultrasound 1990;18:286 98 23. Maulik D, Yarlagadda AP, Youngblood JP :Components of Variability of Umbilical Arterial Doppler Velocimetry. A Prospective Analysis. Am J Obstet Gynecol, 1989; 160:1406. 24. Ermis H.11-14 Gebelik Haftaları Arasında Trizomi Taraması. Jinekoloji Obstetrik 2002 ;12 :337-42 25. Brizot M, Noble P.Nukal Translüsensi Ve Anne Serum Biyokimyası. In: Ermis H, editor.11-14 Gebelik Haftası Ultrasonu, Fetal anomalilerin Tanısı. 2003. p.1-67 26. ACOG. Ultrasonography in pregnancy. Technical Bulletin 1993;187 27. Stewart T, Malone F. Ultrasonography screening for aneuploidy: nuchal translucency sonography. Semin Perinatol 1999;23:381-94. 28. Çiçek N., Akyürek C. , Çelik Ç. , Haberal A. 1. Trimester fetal anomali tarama testleri. Kadın hastalıkları ve doğum bilgisi 2006 : 381-399 . 29. Maymon R, Jauniaux E, Cohen O, Dreazen E, Weinraub Z, Herman A. Pregnancy outcome and infant follow-up of fetuses with abnormally increased first trimester nuchal translucency. Hum Reprod. 2000; 15: 2023-7. 30. Lembet A. Erken gebelik döneminde genetik bozuklukların saptanması. In: Beksaç M,Demir N, Koç A, Yüksel A, editors. Maternal Fetal Tıp & Perinatoloji. 2001. P.232-42. 31. Fetal Medicine Foundation. Guideleness for the measurement of nuchal translucency2003. 48 32. Snijders RJM, Noble P, Sebire N, Souka A, Nicolaides KH. UK multicentre Project on assessment of risk of trisomy 21 by maternal age and fetal nuchal translucency thickness at 10–14 weeks of gestation. Lancet 1998;351:343–6. 33. Hyett J,Perdu M, Sharland G, Snidjers R, Nicolaides K. Đncreased nuchal translucency at 10-14 weeks of gestation as a marker for major cardiac defects. Ultrasound Obstet.Gynecol 1997;10:242-46. 34. Bahado-Singh RO, Wapner R, Thom E, Zachary J, Platt L, Mahoney MJ, Johnson A,Silver RK, Pergament E, Filkins K, Hogge WA, Wilson RD, Jackson LG. Elevated first trimester nuchal translucency increases the risk of congenital heart defects. Am.J.Obstet.Gynecol. 2005;192:1357-61. 35. Small M, Copel JA. Indications for fetal echocardiography. Pediatr Cardiol 2004;25: 210–222. 36. Rizzo G, Capponi A, Arduini D, Romanini C: Ductus venosus velocity waveforms in appropriate and small for gestational age fetuses. Early Hum.Develop.39(1994)15-26 37. Hecher K, Campbell S, Snijders R, Nicolaides K: Reference ranges for fetal venous and atrioventricular blood flow parameters. Ultrasound Obstet. Gynecol.4(1994)381-390. 38. Huisman IWA, Stewart PA, Wladimiroff JW: Ductus Venosus blood flow velocity waveforms in the human fetus- A Doppler study. Ultrasound Med. Biol.18(1992)33-37. 39. Kiserud I, Eik-Nes SH, Blaas HG, Hellevik LR: Ultrasonographic velocimetry of the fetal ductus venosus. Lancet 338(1991) 1412-1414. 40. Kiserud I, Eik-Nes SH, Blaas HG, Hellevik LR: Foramen Ovale: An ultrasonographic study of its relation to the inferior vena cava, ductus venosus and hepatic veins.Ultrasound Obstet.Gynecol.2(1992)389-396. 41. Kiserud I, Eik-Nes SH, Hellevik LR, Blaas HG: Ductus Venosus – a longitudinal Doppler velocimetric study of the human fetus. J.Matern.Fetal.Đnvest.2(1992)5-1. 42. Pennati G, Belltti M, Ferrazzi E, Rigano S, Garberi A: Hemodynamic changes across the human ductus venosus: a comparison between clinical findingsand mathematical calculations. Ultrasound Obstet.Gynecol.9(1997)183-391. 43. Gudmundson S, Lulzer G, Hutha JC, Marsal K: Venous Doppler in the fetus with absent end-diastolic flow in the umblical artery. Ultrasound Obstet.Gynecol.7(1996)262-267 44. Hecher K, Campbell S, Doyle P, Harrington K, Nicolaides K: Assessment of fetal compromise by Doppler ultrasound investigation of the fetal circulation. Arterial, intracardiac and venous blood flow velocity studies. Circulation 91(1995)129-138. 49 45. Hecher K, Snijders R, Campbell S, Nicolaides K: Fetal venous, intracardiac and arterial blood flow measurements in intrauterin growth retardation: Relationship with fetal blood gases. Am.J.Obstet.Gynecol.173(1995)10-15. 46. Kiserud T, Eik-Nes SH, Blaas HG, Hellevik LR, Simensen B: Ductus venosus blood velocity and the umblical circulation in the seriously growthretarded fetus. Ultrasound Obstet.Gynecol.4(109-114) 47. Rizzo G, Capponi A, Talone PE, Arduini D, Romanini C: Doppler indices from inferior vena cava and ductus venosus in predicting pH and oxygen tension in umblical blood at cordocentesis in growth-retarded fetuses. Ultrasound Obstet.Gynecol.7(1996)401-410. 48. Respondek ML, Weil SR, Huhta JC: Fetal echocardiography during indomethacin treatment. Ultrasound Obstet.Gynecol.5(1995)86-89 . 49. Hofstadler G, Tulzer G, Altmann R, Schmitt K, Danford D, Huhta Spontaneous closure of the human fetal ductus arteriosus – A cause of fetal congestive heart failure.Am.J.Obstet.Gynecol.174(1996)879-883 50. Stumpflen I, Stumpflen A, Wimmer M, Bernaschek G. Effect of detailed fetal echocardiography as part of routine prenatal ultrasonographic screening on detection of congenital heart disease. Lancet 1996; 348: 854–857. 51. Schleich JM, Almange C.Fetal echocardiography Arch Pediatr 1998 ;5:1236-45 52. Hyett J, Moscoso G, Papapanagiotou G, Perdu M, Nicolaides KH. Abnormalitiesof the heart and great arteries in chromosomally normal fetuses with increased nuchal translucency thickness at 11–13 weeks of gestation. Ultrasound Obstet Gynecol 1996; 7: 245–250. 53. Mavrides E, Cobian-Sanchez F, Tekay A, Moscoso G, Campbell S, Thilaganathan B, Carvalho JS. Limitations of using firsttrimester nuchal translucency measurement in routine screening for major congenital heart defects. Ultrasound Obstet Gynecol 2001; 17:106–110. 54.Ghi T, Huggon IC, Zosmer N, Nicolaides KH. Incidence of major structural cardiac defects associated with increased nuchal ranslucency but normal karyotype.Ultrasound Obstet Gynecol 2001; 18: 610–614. 55. Allan L. The normal fetal heart. In: Allan L, Hornberger LK, Sharland G, (Eds) Textbook of Fetal Cardiology. First Ed. London, Greenwich Medical Media Limited; 2000; p:55-102 56. Drose JA. Scanning: Indications and Technique. In: Drose JA (Ed) Fetal Echocardiography First Ed W. B. Saunders Company ; 1998; p: 15-57 57. Kiserud T, Rasmussen S. Ultrasound assesment of the fetal foramen ovale. Ultrasound Obstet Gynecol. 2001; 17: 119-24 58. Firpo C, Zielinsky P.Mobility of the flap valve of the primary atrial septum in the developing human fetus. Cardiol Young 1998 ;8:67-70 50 59. Chaoui R: Fetal echocardiography: state of the art of the state of the heart. Ultrasound ObstetGynecol 2001; 17: 277-84 60. Paladini D, Lamberti A, Teodoro A, Arienzo M, Tartaglione A, Martinelli P. Tissue Doppler imaging of the fetal heart. Ultrasound Obstet Gynecol 2000; 16: 530-5 61. Yazıcıoğlu H.F. Fetalekokardiyografi:Prenatal Tanı Perspektifinde Değerlendirme. Perinatoloji Dergisi 2002;10(4):0 62. Callen PW, First trimester ultrasonogarphic measurement. Obstetric and Gynecologic Ultrasonography 3rd ed 1997: 68–69 63. Nicolaides KH. Nuchal translucency and other first-trimester sonographic markers of chromosomal abnormalities. Am J Obstet Gynecol. 2004; 191:4567. 64. Allan LD, Sharland GK, Milburn A, Lockhart SM, Groves AMM, Anderson RH, Cook AC, Fagg NLK. Prospective diagnosis of 1006 consecutive cases of congenital heart disease in the fetus. J AM Coll Cardiol 1994;23:1452-1458 65. Lopes LM, Brizot ML, Lopes MAB, Ayello VD, Schultz R, Zugaib M. Structural and functional cardiac abnormalities identified prior to 16 weeks' gestation in fetuses with increased nuchal translucency. Ultrasound Obstet Gynecol 2002; 20 :22-29 66. David N. Les anomalies des quatre cavités. In Echographie Foetale. Paris, Masson 1996, pp:63-76 67. Yagel S, Weissmann A, Rotstein, Manor M, Hegesh J, Anteby E, Lipitz S, Achiron R. Congenital heart defects: Natural course and in utero development. Circulation 1997; 96:550-555 68. Ferencz C, Rubin JD, McCarter RJ, Brenner JI, Neill CA, Perry LW, Hepner SI, Downing JW. Congenital heart disease: Prevalence at livebirth. The Baltimor-Washington infant study. Am J Epidemiol 1985;121: 31-36 69. Hoffmann JIE. Đncidence of congenital heart disease : II.Prenatal incidence. Pediatr Cardiol 1995;16:155-165 70. Winsberg F. : Echocardiography of the fetal and newborn heart. Invest Radiol 1972; 7:152 71. Whitlow BJ, Chatzipapas IK, Lazanakis ML, Kadir RA, Economides DL. 1999. The value of sonography in early pregnancy fort the detection of fetal abnormalities in an unselected population. Br J Obstet Gynaecol 106 (9): 929936 72. Souka AP, Pilalis A, Kavalakis Y, Kosmas Y, Antsaklis P, Antsaklis A. 2004. Assesment of fetal anatomy at the 11-14 week ultrasound examination. Ultrasound Obstet Gynecol 24(7):730-734 73. Carvalho JS, Moscoso G, Ville Y. 1998. First-trimester transabdominal fetal echocardiography. Lancet 351 (9108): 1023-1027. 51 74. Weiner Z, Lorber A, Shalev E. 2002. Diagnosis of congenital cardiac defects between 11 and 14 weeks' gestation in high-risk patients. J Ultrasound Med 21(1):23-29 75. Huggon IC, Ghi T, Cook AC, Zosmer N, Allan LD, Nicolaides KH. 2002. Fetal cardiac abnormalities identified prior to 14 weeks' gestation. Ultrasound Obstet Gynecol 20(1):22-29 76. Haak MC, Bartelings MM, Gittenberger-De Groot AC, van Vugt JM. 2002. Cardiac malformations in first-trimester fetuses with increased nuchal translucency : ultrasound diagnosis and post-mortem morphology. Ultrasound Obstet Gynecol 20(1):14-21 77.Vimpelli T, Huhtala H, Acharya G. Fetal echocardiography during routine first-trimester screening: a feasibility study in an unselected population. Prenat Diagn 2006; 26: 475-482 78. Lin AE. Congenital heart defects in chromosome abnormality syndromes. In Emmanouilides GC, Allen HD, Reimenschneider TA, Gutgesell HP. Heart disease in infants,children, and adolescents. Baltimore, Williams & Wilkins 1995, pp:633 79. Ayres NA. 1997. Advances in fetal echocardiography. Tex Heart Inst J 24 (4): 250-259 80. Copel JA, Pilu G, Green J, Hobbins JC, Kleinman CS. 1987. Fetal echocardiographic screening for congenital heart disease: the importance of the four chamber view. Am J Obstet Gynecol 157(3): 648-655 81. Carvalho JS, Mavrides E, Shinebourne EA, Campbell S, Thilaganathan B. 2002. Đmproving the effectiveness of routine prenatal screening for major congenital heart defects. Heart 88(4): 387-391 82. Sharland G. 2004.Routine fetal cardiac screening: what are we doing and what should we do? Prenat Diagn 24 (13):1123-1129 83. Allan LD. Antenatal diagnosis of heart disease. Heart 2000;83: 367-70 84. Ewigmen BG, Crane JP, Frigoletto FD, Lefevre KL, Bain RP, McNellis D. Effect of prenatal ultrasound screening on prenatal outcome. N Engl J M 1993; 329: 821-7 85. Bronshtein M, Zimmer Z, Milo S, Ho SY, Lorber A, Gerlis LM. Fetal cardiac abnormalities detected by transvaginal sonopgraphy at 12-16 weeks gestation. Obstet Gynecol 1991;78: 374-8 86. Gembruch U, Knopfle G, Bald R, Hansmann M. Early diagnosis of fetal congenital heart disease by transvaginal echocardiography. Ultrasound Obstet Gynecol 1993; 3:310–317. 87. Bronshtein M, Zimmer EZ, Gerlis LM, et al. Early ultrasound diagnosis of fetalcongenital heart defects in high-risk and low-risk pregnancies. Obstet Gynecol 1993; 82:225–229. 88. Achiron R, Rotstein Z, Lipitz S, Mashiach S, Hegesh J: First trimester diagnosis of fetal congenital heart disease by transvaginal ultrasonography. Obstet Gynecol 1994; 84:69-72 52 89. Achiron R, Weissman A, Rotstein Z, et al. Transvaginal echocardiographic examination of the fetal heart between 13 and 15 weeks’ gestation in a low-risk population. J Ultrasound Med 1994; 13:783–789. 90. Dolkart LA, Reimers FT. Transvaginal fetal echocardiography in early pregnancy : normative data. Am J Obstet Gynecol 1991; 165: 688-91 91. Gembruch U, Shi C, Smrcek JM. 2000. Biometry of the fetal heart between 10 and 17 weeks gestation. Fetal Diagn Ther 15(1): 20-31 92. Haak MC, Twisk JW, van Vugt JM. 2002. How succesful is fetal echocardiographic examination in teh first trimester of pregnancy? Ultrasound Obstet Gynecol 20(1): 9-13 93. Saygılı A, Yılmaz E, Barutçu Ö, Tokel K. Fetal kalbin değerlendirilmesinde transvaginal ekokardiografinin etkinliği.Perinatoloji Dergisi 2001; 9(4):235-240 94. Bronshtein M, Siegler E, Eshcoli Z, Zimmer EZ: Transvaginal ultrasound measurements of the fetal heart at 11 to 17 weeks of gestation. Am J Perinatol 1992; 9:38-42 95. Buskens E, Grobbee DE, Frohn-Mulder IM, et al.1996. Efficacy of routine fetal ultrasound screening for congenital heart disease in normal pregnancy. Circulation 94(1):67-72. 96. Garne E, Stoll C, Clementi M, Euroscan Group. 2001. Evaluation of prenatal diagnosis of congenital heart diseases by ultrasound:experience from 20 European registries. Ultrasound Obstet Gynecol 17(5):386-391 97. Comas Gabriel C, Galindo A, Martinez JM, et al.2002. Early prenatal diagnosis of major cardiac anomalies in a high risk population. Prenat Diagn 22 (7):586-593 98. Becker R, Wegner R.D. 2006. Detailed screening for fetal anomalies and cardiac defects at the 11-13-week scan. Ultrasound Obstet Gynecol 27:613618 99. Makrydimas G, Sotiriadis A, Huggon IC, Simpson J, Sharland G, Carvalho JS, Daubeney PE, Ioannidis JPA. Nuchal translucency and fetal cardiac defects: A pooled analysis of major fetal echocardiography centers. Am J Obstet Gynecol 2005;192: 89-95 100. Hyett J, Perdu M, Sharland G, Snijders R, Nicolaides KH.Using fetal nuchal translucency to screen for major congenital cardiac dafects at 10-14 weeks of gestation:population based cohort study. B M J 1999;318: 81-85 101. Yagel S, Cohen S.M, Messing B. 2007. First and early second trimester fetal heart screening. Curr Opin Obstet Gynecol 19: 183-190 102. David N, Iselin M, Blaysat, Durand I, Petit A. Déséquilibre dans la diametre des cavités cardiaques et vaisseux chez le foetus. Arch Mal Coeur 1997;90: 673-678 103. Braithwaite JM, Armstrong MA, Economides DL. Assesment of fetal anatomy at12 to 13 weeks of gestation by transabdominal and transvaginal sonography. Br J Obstet Gynaecol 1996;103: 82-85 53 104. Simpson JM, Jones A, Callaghan N, Sharland GK. Accuracy and limitations of transabdominal fetal echocardiography at 12-15 weeks of gestation in a population at high risk for congenital heart disease. BJOG 2000;107:1492-1497 105. Axt-Fliedner R, Kreiselmaier P, Schwarze A, Krapp M, Gembruch U.2006. Development of hypoplastic left heart syndrome after diagnosis in the first trimester by early fetal echocardiography. Ultrasound Obstet Gynecol 28:106-109 106. Kagan K.O, Valencia C, Lıvanos P,Wright D,Nicolaides K.H. 2009. Tricuspid regurgitation in screening for trisomies 21, 18 and 13 and Turner syndrome at 11 + 0 to 13 + 6 weeks of gestation. Ultrasound Obstet Gynecol 2009; 33: 18–22 54