GMO GDO Halime Nebioğu İstanbul Üniversitesi Canlıların genetik özellikleri, bir canlının DNA’sının belli bir bölümünde değişiklik yapılarak ya da bir canlıya başka bir canlı türüne ait bir gen aktarılarak değiştirilebilir. Gen teknolojisi kullanılarak doğal süreçler ile edinilmesi mümkün olmayan yeni özellikler kazandırılmış organizmalara Genetik Yapıları Değiştirilmiş Organizma (Genetically Modified Organisms=GMO) denir. Gen aktarımlı böyle ürünlere transgenik ürün de denir. Binlerce yıl boyunca insanlar tarım ürünlerini, ağaçları, çiftlik hayvanlarını ve balıkları iyileştirmek amacıyla bu canlıları üretip, çaprazlayıp daha verimli ya da belli koşullara daha dayanıklı olanlarını elde etmeye çalıştılar. Tarih boyunca her zaman, insan nüfusundaki artışlar tarımsal üretimde verimin artması ve yeni tarım alanlarının açılması gereksinimini doğurdu. 1960’larda uygulanan “Yeşil Devrim” özellikle gelişmekte olan ülkelerde, güçlendirilmiş bitki türlerinin yanı sıra, etkili sulama ve yoğun gübreleme yöntemlerinin yaygınlaştırılmasına dayandı. Bu yeni problemler doğurdu: Yoğun gübreleme ve tarım ilaçları, su kaynaklarının kirlenmesine, erozyona ve toprağın veriminin azalmasına yol açtı. 1990’ların ortalarından bu yana, hem gelişmekte olan, hem de gelişmiş ülkelerde, tarımda biyoteknoloji uygulamaları başladı. İlk transgenik ürün bitkisi olan uzun raf ömürlü domates Flavr Savr adı ile 1996 yılında pazara sürüldü. Bunu gen aktarılmış mısır, pamuk, kolza ve patates izledi. Tarım bitkilerinde neden gen aktarımı uygulamaları yapılır? Zararlılarla savaşmak için kullanılan kimyasal maddelere duyulan gereksinimi azaltmak. Tarım ürünlerinin tadını ve görünümünü iyileştirmek. Toplama, taşıma ve depolamaya uygunluk açısından ürünlerin niteliğini arttırmak. Ürünlerin besin değerini arttırmak. Olumsuz çevre koşullarına dayanıklı bitkiler elde etmek. Ürünlerin güvenirliliğini arttırmak. Yağlar, plastik ve ilaç maddeleri için yeni kaynaklar yaratmak. Daha az alandan daha fazla ürün elde etmek. Zarar görmüş tarım alanlarına uygun bitki çeşitleri yetiştirmek. Yeni ilaçlar, yeni aşılar. Yetiştirilmekte olan transgenik ürünlerin ekim alanları incelendiğinde, bu ekim alanlarının %99’unun ABD, Arjantin, Kanada ve Çin’de olduğu, diğer ülkelerde ise geniş ekim alanlarının bulunmadığı görülmektedir. 1996-2001 yılları arasında dünyada ekimi yapılan transgenik bitkilerin alanı YILLAR 1996 HEKTAR (MİLYON) 1.7 1997 11.0 1998 27.8 1999 39.9 2000 44.2 2001 52.6 Çeşitli GDO Ürünleri Kutuplarda yaşayan bir tür balıktan izole edilen antifreeze (yani bitki dokularında donmayı engelleyen) geni domates ve çilek gibi bitkilere aktarılarak soğuğa dirençli GD domatesler ve çilekler (geliştirilme aşamasında) geliştirilmektedir. Zararlı böceklere karşı kendi zehrini üreten mısır ve pamuk çeşitleri. Bacillus thuringiensis’den alınan bir genle bu böcekler için zehirli olan ancak başka canlılara zarar vermeyen madde üretimi sağlanıyor. Zararlı bitkilerle savaşmada kullanılan ilaçlara karşı dayanıklı hale getirilmiş soya fasulyesi, mısır ve pamuk bitkileri de var. Beta karoten (provitamin A) üreten “altın pirinç” denen transgenik ürünün eldesi 1999 ylında geliştirildi. Doymamış yağ asidi bakımından zenginleştirilmiş soya fasulyeleri. Eksojen amino asit içeriği yükseltilmiş tahıl ve patatesler. GM Hayvanlar Avusrtralya’daki Bresatec domuzları (hayvanın yemden yararlanma kabiliyeti ve et verimi arttırılmıştır). ABD’deki AquAdvantage somon balıkları (okyanus yayın balığının antifreeze proteğin geni aktarılmış, kısa sürede büyüyen balık). GMO’nun Avantajları Ürünlerin yetişmesinde olumsuz etkenlere karşı üstünlük sağlar. İstenen değişmeler birkaç nesilde sağlanabilir. Virüs kaynaklı olanlar dahil olmak üzere çeşitli zararlılara ve hastalıklara biyolojik direncin artmasının bir sonucu olarak kimyasal pestisitlere olan gereksinim azalır. Geciktirilmiş olgunlaşma, artmış nişasta içeriği ve artmış raf ömrü gibi fonksiyonel özelliklerin sağlanması. GM Gıdalarının güvenilirliğine ilişkin şüpheler: Antibiyotiklere dirençlilik Allerjenite Toksisite Karşılaşılabilecek diğer sorunlar: Gen aktarımıyla bitkilere kazandırılan özellikler başka canlılara geçebilir. Genler, aktarıldıkları canlıların genetik yapısını olumsuz etkileyebilir. Gen aktarımlı ürünlerin doğal türlerle ve yerli populasyonlarla etkileşimi Transgenik olmayan ekili alanlara gen göçü ve gen kirliliği Zararlıların bağışıklık kazanması Gen aktarımlı ürünlerin besin zincirine istemsiz olarak girmesi Çiftçilerin biyoteknojoli şirketlerine bağımlı kalması Gen patentleri araştırmaları yavaşlatabilir “Terminatör” teknolojisinin etkisi Bu şüpheler; basında ve toplumda korkuyla karşılandı ve çağımız GMO üretiminden dolayı Frenkestayn çağı olarak nitelendirildi. “GMO’ya HAYIR” yürüyüşleri düzenlendi. Biyogüvenlik Sistemi A.B.D. GDO’ların en önemli üreticilerinden biri konumundadır. Bu ülkede üretilen GDO’lar doğaya salınmadan önce USDA (United States Dept. of Agriculture), FDA (Food and Drug Administration), EPA (Enviromental Protection Agency) tarafından çok yönlü olarak incelenmektedir. USDA izni için uygulanan testler: Transfer edilen genin orijini, doğaya yayılma potansiyeli, hedef dışı canlılara etkileri. EPA izni için uygulanan testler: Yararlı böcek ve hedef olmayan böcekler üzerlerine etkileri, pestisidal bileşenin toksisitesi, insan tüketimine uygunluk, ekolojik tehlikeleri, böcek direncinin oluşması. FDA izni için uygulanan testler: Genin kaynağı, kullanılışının geçmişi, toksisite, beslenme profili, kimyasal kompozisyonu, allerjik potansiyeli ve antibiyotik direnci. Bu testler sonucunda sağlık açısından bir risk taşımadığı tespit edilen GDO’lar gıda ve/veya yem olarak kullanılmak üzere üretim izni alırlar. ABD’de GDO’ların etiketlenme zorunluluğu yoktur, ancak AB’de bu ürünlerin etiketlenme zorunluluğu vardır. GM Ürünlerin Saptanması GMO çiğ ve işlenmiş ürünlerin tespiti, söz konusu DNA’nın varlığı yönünden veya bu genetik materyal tarafından kodlanan proteinlerin varlığı ile belirlenebilir. Bu amaçla kullanılan kalitatif ve kantitatif metotlar: ■Örnekleme ■GM gıdaların saptanması için referans materyaller ■Protein bazlı test metotları ■DNA bazlı test metotları Türkiye’de GMO Ülkemizde gen aktarımlı ürünlerin yetiştirilmesine izin verilmiyor. Gen aktarımlı ürünlerin ülkeye giriş ve çıkışı da yasak. 1998’den bu yana , Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na bağlı tarımsal araştırma enstitülerince pamuk, mısır ve patates bitkilerinin alan denemeleri yürütülüyor. Türkiye’de; Özel koşullarda laboratuvar donanımı ve uzman personel istihdamı gerektiren GDO ürünlerin tespiti TÜBİTAK MAM’da yapılabilmektedir. Bu labratuvar 2002 yılından itibaren gıda sektörü hizmetine açılmıştır. Ayrıca, GDO laboratuvarı uluslararası akreditasyon belgesine de sahip olduğundan analiz raporlarının uluslararası geçerliliği vardır. Sonuç olarak; Teknolojide meydana gelen her bir gelişmenin toplumsal bir boyutu vardır. Bu gelişmeler toplumun ihtiyacını karşılamak amacıyla ortaya konur. Fakat bilimin hızla ilerlemesi ve gittikçe daha karmaşık ve anlaşılması güç bir hal alması, toplumun büyük bir kısmının sıklıkla bu buluş ve uygulamaları hayretle karşılaması ve bu gelişmelerin geniş kapsamlı uygulamasından kaynaklanacak etkilerin ne olacağı konusunda kaygılanmasına neden olmaktadır. Modern biyoteknolojinin insan sağlığı, sosyal yapı ve biyolojik çeşitlilik üzerinde oluşacak olumsuzlukları önceden belirleyerek, gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.