Ord. Prof. Dr. Halil Arslanlı’nın Özgeçmişi Halil Arslanlı 26 Ekim 1906 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Küçük yaşta, Şam Kadısı olan babasını kaybetmiş ve ağabeyleri ile birlikte 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın emri üzerine öğrenim yapmak için Almanya’ya gönderilmiştir. İlkokul döneminden başlayarak, tamamen yabancı bir çevrede babadan yoksun ve annesinden uzak olarak büyümüştür. Kendisi 1. Dünya Savaşı’nın sonunda, yani henüz 12 yaşında iken, tamamen boşlukta kaldığını ve yalnızlığı yüreğinde duyduğunu anlatırdı. 1914’te tamamen kimsesiz kalan küçük Halil’i Danzig’de yaşayan bir hanım yanına aldı ve Saint Petri Lisesi’ni bitirinceye kadar ona yardım etti. Genç Halil yüksek öğrenimini kendi olanakları ile yapmak üzere Fransa’ya gitti. Kısa bir süre Marsilya Ticaret Okulunda okuduktan sonra yurda döndü ve Osmanlı Bankası’nda çalışmaya başladı. Halil Arslanlı’nın İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydolduğu tarih 1932’dir. Demek ki, yüksek öğretime 26 yaşında başlamış ve 1935 yılında 29 yaşında iken Fakülteden mezun olmuştur. Fakat Prof. Dr. Ernst E. Hirsch’in asistanlığına “aslî” olarak atanması Fakültenin ikinci sınıfında gerçekleşmiştir. Bilimsel hayatının başlangıcı olarak 28 yaşını kabul edecek olursak ölümüne kadar (29 Nisan 1964) sadece 30 yıl çalışabilmiş demektir. Otuz yıl ise bilimsel ömür için kısadır. Buna rağmen Arslanlı bu kısa ömre büyük bir bilimsel “eser” sığdırabilmiştir. Genç Halil’in henüz Hukuk Fakültesi 2. sınıf öğrencisi iken “aslî” asistanlığa atanmasının öyküsü ilgi çekicidir. Bu öyküyü “Hatıra Defterimden” adlı yazısında “Ernest Hirş” şöyle anlatmaktadır. “….saçları sarışın, zarif ve uzun boylu alman tipli ….pek hoş ve yumuşak bir alman şivesi ile konuşan “delikanlı”nın bu karşılaşmamızla hayatının akışını değiştirmiştir. Kendisi “Hirş ile tanışmasaydım, Fakülteyi bitirince Osmanlı Bankasına dönecektim. Şimdi de başarılı bir müdürdüm. Pek de iyi olacakmış” diye yıllar sonra 147’ler olayı nedeni ile “şikâyetçi” olmuştur. 1933 yılında “Hirş”e aslî asistan olan Halil Arslanlı bu tarihten itibaren Hirş’in hem derslerini hem kitaplarını Türkçeye çevirmiş hem de kendi bilimsel araştırmalarına başlamıştır. 1935 yılında Fakülteyi pekiyi derece ile bitirmesinden sonra bu defa kadrolu olarak Ticaret Hukuku Kürsüsü asistanlığına başlamış, 1938 yılında “Türk Hukukunda Devletçiliğin Anonim Şirketlerin Ehliyeti Üzerine Tesiri” adı tezi ile hukuk doktoru olmuştur. 1940’da “Türk Bankalar Kanununun Şirketler Hukukunu Muadil ARSLANLI BİLİM ARŞİVİ – www.arslanlibilimarsivi.com Sayfa 1 Hükümleri” tezi ile üniversite doçenti unvanını kazanmış ve aynı yıl öğretim üyeliğine atanmıştır. Tez çalışmaları yanında Hirş’in ilk kitaplarını Türkçeye çeviren Halil Arslanlı 1944 yılında Hirş’in, özel hukukumuzda yöntem açısından etkisi büyük olan “Hukuk Meseleleri, I. Kara ve Deniz Ticareti Hukuku, İstanbul 1944” adlı kitabına katkıda bulunmuştur. Aynı yıllarda “Büyük eser” niteliği taşıyacak önemde olan “Ticari Bey” üzerinde çalışmaya başlamıştır. Arslanlı bu kitabının ancak 1952 yılında üçüncü basısında “tamamlandığı”nı belirtmektedir. 1955’de “Temyiz Mahkemesinin yayınlanan içtihatları, tetkik edilen eserler münasebetiyle ilaveler” yapıldığını belirttiği dördüncü basısında “Ticari Bey” kesin halini almıştır. Arslanlı’nın alçak gönüllülüğü “Üçüncü Basıya Önsöz”de bütün açıklığı ile ortaya çıkmaktadır: “Takriben altı yıllık bir mesaiden sonra “Ticari Bey” adlı etüdümüz bu basıda tamamlanmış bulunuyor. Gerçi, hiçbir eser tamamiyet iddiasında bulunamaz, ne kadar tamik edilmiş olursa olsun, ancak yazıldığı sırada, hâkim olan görüş ve içtihatları tetkik imkânı bulunan kaynaklara göre, nispi bir ölçüde aksettirebilir. Kaldı ki, her mevzuu bütün teferruatı ile incelemek de pedagojik bakımdan doğru değildir. Bu itibarla “Ticari Bey” adlı etüd de kısmi bir tamamiyet iddiasındadır. Gayemiz ilim ve tatbikat sahasında mevcut olan ihtiyacı, iktidar ve bilgimiz yettiği nispette, bir dereceye kadar karşılamak, bilhassa talebeye çalışmalarında lüzumlu bilgiyi toplu ve mukayeseli olarak vermektir. Bu gaye tahakkuk edebilmişse kendimizi bahtiyar hissedeceğiz.” Arslanlı 1946 yılında profesörlüğe 1957’de de ordinaryüs profesörlüğe yükselmiş ve artan bir hızla çalışmalarına devam ederek ticari işletme, ortaklıklar ve fikrî hukuk alanlarında kalıcı nitelikte eserler vermiş, inceleme ve makaleler yayınlamıştır. Arslanlı’nın başarılı bilimsel hayatı 1961 yılında “147’ler Olayı” adı ile anılan, temel hukuk ilkelerine, yasalara, üniversite kavramına ve düşünceye, çalışmaya ve araştırmaya saygıyı öngören en genel kurallara aykırı ve haksız bir tasarrufla büyük bir darbe yemişti. Arslanlı bu olayı kendi kişiliği yönünden değil ilkeler açısından değerlendirmişse de etkilerini içinde daima duymuştur. Etkiler, çalışma hevesini kırmamışsa da değer yargılarında büyük değişikliklere neden olmuştur. 29 Nisan 1964’de, ardında büyük bir eser, her zaman hatırlanacak bir temiz isim bırakıp öbür dünyaya göçerken bu etkinin içinde bıraktıklarını da beraberinde götürmüştür. ARSLANLI BİLİM ARŞİVİ – www.arslanlibilimarsivi.com Sayfa 2