FERRİTİN Ferritin testi; Serum ferritin; Ferritin hücrelerin içinde ilerde kullanılmak üzere demir saklayan proteindir. İnsan vücudu için demir çok değerlidir. Vücudumuz demiri atamaz, demir kullanıldıktan sonra ferritin ile hücre içinde depolanır. Ferritin testi kandaki demir miktarını gösterir. Demir arttıkça ferritin de artar. Demir içeren ilaçlar ferritin düzeyini etkiler. Ferritin testi ne için istenir? Ferritin testi vücudun demir deposunu gösterir, kansızlık araştırmasında, kronik hastalık anemisi teşhisinde istenir. Ferritin normal değeri: Erkeklerde: 12 – 300 ng/mL, Kadınlarda: 12- 150 ng/mL arasındadır. Ferritin miktarını arttıran sebepler: Enfeksiyon hastalıkları sırasında ferritin seviyesi artar, Alkolik karaciğer hastalıkları, Sık kan nakli yapılması, Hemokromatoz sırasında ferritin yükselir. Ferritin seviyesini düşüren sebepler: Kronik kan kayıpları; Aşırı adet kanamaları, Gastrointestinal sistem kanamaları, Demir emiliminin bozulması, Demir eksikliği anemisi sırasında ferritin düşer. Referanslar: McPherson RA and Pincus MR. Henry’s Clinical Diagnosis and Management by Laboratory Methods. 21st ed. Philadelphia, Pa: WB Saunders; 2007:78. Hoffman R, Benz Jr. EJ, Shattil SJ, et al., eds. Hematology: Basic Principles and Practice. 4th ed. Philadelphia, Pa: Churchill Livingston; 2005:482. ZOLLİNGER ELLİSON SENDROMU ZE sendromu; Pankreas veya oniki parmak bağırsağındaki tümör nedeniyle ortaya çıkan inatçı mide ülseri dir. Bu tümörlerden salgılanan gastrin hormonu nedeniyle mide asiditesi artar ve ülserler gelişir. Gastrin hormonıu mideden asit salgısını arttıran bir hormondur. Gastrinoma tek veya birden fazla tümör şeklinde ortaya çıkabilir ve %65 kötü huylu tümörlerdir. Zollinger Ellison hastalarının neredeyse dörtte birinde genetik olarak multipl endokrin neoplazi hastalıkları ( MEN Tip 1) görülür. Bu hastalarda Zollinger Ellison sendromuna ilave olarak beyin ve tiroid bezinde de neoplaziler görülür. Zollinge Ellison sendromunun sebebi nedir? Hastalığın sebebi pankreas veya on iki parmak bağırsağından kaynaklanan ve gastrin hormonu üreten tümörlerdir. Ailede multipl endokrin neoplazi tip 1 vakalarının bulunması durumunda görülme şansı artmaktadır. Zollinger Ellison hastalığının belirtileri nelerdir? Hasta mide ülseri ve gastrit şikayetleri ile başvurur. Şikayetlerin inatçı ve tekrarlayan karakterde olmazı Zollinger Ellison sendromu düşündürür. Sık tekrarlayan mide ve bağırsak ülserleri, Karın ağısı, Bulantı kusma, İshal ( %30 ), Midede yanma, hazımsızlık, şişkinlik, Yutma güçlüğü, Yorgunluk, halsizlik, çabukl yorulma, Kilo kaybı, İştahsızlık, Yağlı ve kötü kokulu dışkılama, Mide bağırsak kanamaları, Dışkıda kan görülmesi veya gizli kan pozitifliği, Katran şeklinde dışkılama, Kanlı kusma. Zollinger konur? Ellison hastalığının teşhisi nasıl Sık tekrarlayan ülser ve gastrit hastalarında Zollinger Ellison sendromu düşünülmelidir. Bu durumda aşağıdaki testlerin yapılması tanı koydurur. Kanda gastrin miktarı, Gastrin stimülasyon testi, Kalsiyum, Sekretin, Gastroskopi, MR, Batın US yapılmalıdır. Tedavi: Zollinger Ellison tedavisinde birkaç basamak bulunur; Cerrahi olarak tümörün çıkarılması: Tek ve kanserleşmemiş tümörlerde cerrahi düşünülebilir, Tıbbi tedavi: Mide asit salgısını azaltan ilaçlar ile ülser gelişimi kontrol edilebilir ve Kemoterapi ile tümör küçültülmeye çalışılabilir. Referanslar: National Digestive Diseases Information Clearinghouse http://digestive.niddk.nih.gov/ The Canadian Association of Gastroenterology http://www.cag-acg.org/ Health Canada http://www.hc-sc.gc.ca/index_e.html/ American Gastroenterological Association http://www.gastro.org/ Berna MJ, Hoffmann KM, Long SH, et al. Serum gastrin in Zollinger-Ellison syndrome: II. Prospective study of gastrin provocative testing in 293 patients from the National institutes of Health and comparison with 537 cases from the literature, evaluation of diagnostic criteria, proposal of new criteria, and correlations with clinical and tumoral features. Medicine . 2006;85:331-64. Campana D, Piscitelli L, Mazzotta E, et al. ZollingerEllison syndrome: diagnosis and therapy. Minerva Med. 2005;96:167-206. DynaMed Editorial Team. Zollinger-Ellison syndrome. EBSCO DynaMed website. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php . Updated October 18, 2010. Accessed November 11, 2010. Mayo Clinic. Zollinger-Ellison syndrome. Mayo Clinic website. Available at: http://www.mayoclinic.com/health/zollinger-ellison-syndr ome/DS00461 . Updated July 24, 2010. Accessed November 11, 2010. Norton JA, Fraker DL, Alexander HR, et al. Surgery to cure the Zollinger-Ellison syndrome. N Engl J Med . 1999;341:635-644. Norton JA, Jensen RT. Resolved and unresolved controversies in the surgical management of patients with Zollinger-Ellison Syndrome. Ann Surg . 2004;240:757-773. Pellicano R, De Angelis C, Resegotti A, Rizzetto M. Zollinger-Ellison syndrome in 2006: concepts from a clinical point of view. Panminerva Med . 2006;48:33-40. Tomassetti P, Salomone T, Migliori M, et al. Optimal treatment of Zollinger-Ellison syndrome and related conditions in elderly 2003;20:1019-1034. patients. Drgus Aging. MYELİN BASİC PROTEİN Beyin Omurilik Sıvısında Myelin Basic Protein Testi; CSF myelin basic protein; BOS da myelin basic protein; Beyin Omurilik Sıvısı içinde Myelin Basic Protein miktarının araştırılmasıdır. Myelin Basic Protein sinir hücrelerini kılıf gibi sararak koruyan hücrelerde yer alan ana proteindir. BOS da Myelin basic protein neden bakılır? Sinirleri kaplayan myelin kılıfının bozulduğu hastalkların teşihisi için bakılan bir testtir. Multipl Skleroz gibi myelin hastalıklarının teşhisi, Beyin kanaması, Kafa travması, Ansefalit, menenjit gibi enfeksiyon hastalıkları, Beyin dokusunuı bozan ensefalopatiler, Tıkanma, kanama, sıcak çarpması, dolaşım bozukluğu gibi sebeplerle oluşan myelin hasarının tespiti amacıyla Myelin Basic Protein bakılır. BOS da Myelin basic protein normal değeri nedir? Normalde 4 ng/dL nin altında olmalıdır, bunun üstündeki seviyeler myelin kılıfında bozulma olduğunu gösterir. BOS myelin basic protein 4 – 8 ng/mL arasında ise bu kronik myelin hastalıklarının yada akut bir olayın iyileşme döneminin işaretidir. 9 un üstünde ise bu devam eden akut bir olayı gösterir. Referanslar: Lublin FD, Miller AE. Multiple sclerosis and other inflammatory demyelinating diseases of the central nervous system. In: Bradley WG, Daroff RB, Fenichel GM, Jankovic J, eds. Bradley: Neurology in Clinical Practice. 5th ed. Philadelphia, Pa: Butterworth-Heinemann Elsevier; 2008:chap 58. CPK İZOENZİMLERİ Kreatin Fosfokinaz İzoenzimleri; CPK isoenzymes test; CK izoenzim; Kreatin fosfokinaz kalp, beyin, ve kaslarda bulunan bir enzimdir. Kanda yüksek seviyelerde bulunması kaynaklandığı dokuda hasar olduğunu gösterir. Aşağıdaki ilaçlar CPK değerini etkiler: Alkol kullanımı, Amfotericin B, Bazı anestezik maddeler, Kokain kullanımı, Statinler, Steroid kullanımı sırasında CK artar. CPK izoenzimleri ne için istenir? Total Kreatin kinaz seviyesi yüksek ise bu yüksekliğin nerden kaynaklandığınıo bulmak için CPK-izoenzim testi istenir. Kreatin kinaz yüksekliği 3 farklıo kökenden kaynaklanır: CPK-1: ( CPK-BB de denir): özellikle beyin ve akciğer dokusundan kaynaklanır yüksekliği bu organ hasarını gösterir. Beyin tümörleri, Tıkanma, kanama veya travma sonucu beyin hasarı, Elektroşok tedavisi, Epilepsi krizi, Pulmoner enfarktüs sırasında CPK-! Testi yüksek bulunur. CPK-2: (CPK-MB): Kalp dokusundan kaynaklanır. Kalp hastalıklarında yükselir. Kalp krizinde özellikle enfarktüsün 3-6. Saatleri arasında CPK-2 yükselmeye başlar, krizin 12- 24. Saatleri boyunca yükselir ve 12-48. Saatlerine doğru normale iner. Elektrik çarpması, kalp defibrilasyonu ( kalp için yapılan elektroşok), herhangi bir sebeple ortaya çıkan kalp zedelenmesi ( trafik kazası, ezilme vb.), kalp enfeksiyonları ( viral myokardit ), açık kalp ameliyatlarında CPK-2 artar. CPK-2 seviyesi göğüs ağrısı sırasında (koroner kalp hastalıklarınabağlı angina pektoris, yada Pulmoner embolis) ve konjestif kalp yetmezliğinde yükselmez. CPK-3: (CPK-MM) İskelet kasında bulunur ve iskelet kası hastalıklarında, ezilmelerde yükselir. Kas ezilmesi ( crush sendromu), İlaç ve hareketsizliğe bağlı kas hasarı, Myozit ( kas iltihabı), Kas içi enjeksiyonlar, Epilepsi krizi, Cerrahi girişimler, Aşırı egzersiz sırasında artar. Aşağıdaki durumlarda kreatin fosfokinaz testi sonucu yüksek çıkar Kardiyak kateterizasyon, koroner anjiyo, Kas içi enjeksiyonlar, Cerrahi girişimler, Aşırı egzersiz, Aşırı ve uzun süren hareketsizlik CPK test sonuçlarını etkiler. Referanslar: Anderson JL. ST segment elevation acute myocardial infarction and complications of myocardial infarction. In: Goldman L, Schafer AI, eds. Cecil Medicine. 24th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 73. Chinnery PF. Muscle diseases. In: Goldman L, Schafer AI, eds. Cecil Medicine. 24th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 429. KORONER RİSK TESTİ Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili; Koroner kalp hastalıklarına yol açan kolesterol ve lipit testleridir. Koroner risk testleri koroner kalp hastalıklarına ne derece yatkın olduğumuzu ortaya koyar. Kolesterol bir yağ çeşididir ve damar duvarına yapışarak tıkanma ve sertleşmeye yol açar. Damar sertleşmesi hipertansiyon tıkanmalar ise enfarktüs ve felçlerle sonuçlanır. Koroner risk profili hangi testlerden oluşur? Total kolesterol, LDL kolesterol (kötü kolesterol), HDL kolesterol (iyi kolesterol), VLDL kolesterol, Trigliserid, High sensitif CRP. Kolesterol risk profili ne gösterir? Kalbinizin koroner arter hastalıklarına ne kadar yakın olduğunu gösterir. Koroner arter hastalığına yatkınlığınızı gösterir. Kalp ve diğer damarlarınızın kolesterol ve kan yağları ile tıkanıp tıkanmadığını damar sertliği, hipertansiyon, enfaktüs, inme ve felç gelişme riskinizi gösterir. Koroner risk profili ne zaman yapılır? Erişkinler: İlk kolesterol testleri 20 li yaşların başında yapılmalıdır. Daha sonra 5 yılda bir ve 35 ila 45. Yaşlarda tam kalp muayenesi ile birlikte değerlendirilmelidir. Ailesinde hipertansiyon ve koroner arter hastalığı olanların kolesterol değerlerini daha sık izlemeleri önerilir. Diyabet, şeker hastalığı, hipertansiyon, felç, yada koroner arter hastalığı olanların kolesterol değerlerine dikkat etmeleri gerekir. Korner risk profili zamanı: Hiçbir hastalık ve risk taşımayanlar için 20 yaşından itibaren her 5 yılda bir, Ailede koroner kalp hastalığı, diyabet, hipertansiyon, felç, gibi öyküler var ise daha sık, Kendisinde hipertansiyon, enfarktüs, inme, felç, koroner kalp hastalığı var ise ve kolesterol düşürücü ilaç alıyorsa en az yılda bir kolesterol lipit profili bakılmalıdır. Çocuklarda ilk yapılmalıdır? kolesterol testi ne zaman Ailede koroner kalp hastalıkları, enfarktüs, beyin kanaması, hipertansiyon, diyabet var ise 5 yaşından itibaren 5 yılda bir kolesterol ve lipit profiline bakılmalıdır. Kolesterol için normal değerler nedir? • LDL kolesterol: < 130 mg/dL (düşük değerler tercih edilir) • HDL kolesterol: > 40 – 60 mg/dL (yüksek değerler tercih edilir) • Total kolesterol: < 200 mg/dL (düşük değerler tercih edilir) • Trigliserid: 10 – 150 mg/dL (düşük değerler tercih edilir) • VLDL: 2 – 30 mg/dL. Yüksek kolesterol ne anlama gelir? Yüksek kolesterol ( HDL hariç) sizin kalp hastalıklarına, kalp krizine, hipertansiyona, beyin kanaması, inme ve felç geçirmeye yatkın olduğunuzu gösterir. Kalp ve diğer arterlerin kolesterol nediyle sertleşmeye başladığını tıkanmaya başladığını gösterir. Bu durumda yaşam şeklinizi değiştirmeniz, diyet yapmanız ve kolesterol düşürücü ilaçlar almaya başlamanız gerekebilir. Kronik hastalıklar, artrit, nefrit, kronik böbrek yetmezlikleri, tiroit hastalıkları, Hipotiroidi, hipertiroidi ve karaciğer hastalıkları kolesterol seviyesini arttırabilir. Artrit alevlenmesine bağlı ise tedaviden 2-3 ay sonra kolesterol testleri tekrarlanmalıdır. Koroner risk profili koroner kalp hastalıklarına yatkınlığımızı gösterir ne zaman enfarktüs yada felç geçireceğinizi göstermez. Referanslar: Expert Panel on Detection, Evaluation, and Treatment of High Blood Cholesterol in Adults. Executive summary of the third report of the National Cholesterol Education Program (NCEP) expert panel on detection, evaluation, and treatment of high blood cholesterol in adults (Adult Treatment Panel III). JAMA. 2001;285:2486-2497. Updated 2004. Libby P. Lipoprotein disorders and cardiovascular disease. In: Bonow RO, Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds. Braunwald’s Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine. 9th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 49. Gennest J, Libby P. Lipoprotein disorders and cardiovascular disease. In: Bonow RO, Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds. Braunwald’s Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine. 9th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 47. Adult Treatment Panel III (ATP III) of the National Cholesterol Education Program. Implications of recent clinical trials for the National Cholesterol Education Program Adult Treatment Panel III guidelines. Circulation. 2004 Jul 13; 110(2):227-39. SERVİKS KANSERİ Rahim ağzı kanseri; Serviks tümörü; kanseri; Cerviks tümörü; Cervix Ca; Cerviks Serviks kanseri uterusun giriş kısmı olan serviks bölümünün tümörüdür. Halk arasında Rahim ağzı kanseri denir. Kadınlarda en sık görülen üçüncü kanser çeşididir. Serviks kanserinin sebebi nedir? Serviks kanseri uterusun giriş kısmı olan rahim ağzında meydana gelen kanserdir ve çok sık görülür. Serviks bölgesinde iki çeşit hücre bulunur (Skuamöz hücreler ve kolumnar hücreler) tümör bu hücrelerden kaynaklanır. Serviks kanserlerinin büyük kısmı Skuamöz hücreli tümörlerdir. Serviks kanserleri öncesi bu bölgede değişim başlar buna prekanseröz gelişme yani displazi denir ( Cervical İntraepitelial Neoplazi =CİN). CİN ler kanser öncesi gelişmelerdir tedavisiz bırakılır ise kansere dönüşürler. Bu durum muayene ve PAP smear ile kolayca tespit edilebilir ve tedavi ile tamamen ortadan kaldırılabilir. Bu nedenle düzenli jinekolojik muayene serviks kanserinden korunmanın en önemli yoludur. Serviks kanseri teşhis edilen kadınların birçoğunun düzenli jinekologa gitmediği görülmüştür. Prekanseröz bir lezyonun kanserleşip yayılması yıllar alır. Serviks kanserleri etrafa yayılmaya başlamadan pek şikayete sebep olmaz. Erken dönemde teşhis edilemeyen serviks kanseri mesane, üreter çıkışları, bağırsaklar, akciğer, karaciğer ve diğer organlara yayılır. Serviks kanserlerinin birçoğu HPV virüsleri nedeniyle olur. HPV ( Human Papilloma Virüs = İnsan Siğil Virüsü ) sık görülen ve cinsel yolla yayılan bir virüstür. HPV virüsünsün birçok tipi vardır ve bunlardan birkaçı serviks kanserine yolaçar. Serviks kanserine neden olan risk faktörleri: Erken yaşta cinsel temas, Birden fazla cinsel partner olması, Düşük ekonomik durum ( PAP smear ve düzenli jinekolojik muayene yaptıramamak), Düşük eğitim düzeyi (PAP smear ve düzenli jinekolojik muayene yaptırmamak), Çok eşli biri ile cinsel ilişki, 1960 larda annesi düşük tehdidi nedeniyle DES kullanan kadınlar, İmmün sistemi zayıflatan hastalıklar ve ilaç kullanımı var ise, Sigara içiyor ise, normalden yüksektir. serviks kanseri gelişme riski Serviks kanseri belirtileri nelerdir? Serviks kanserleri erken dönemde hiçbir şikayete neden olmaz. Kanser serviks bölgesinin dışına yayılmaya başlayınca şikayetler ortaya çıkmaya başlar. En sık görülen şikayetler: Adet arasında kanama, Cinsel temas sırasında kanama, Menopozda kanama, Sürekli vajinal akıntı, Açık renkli, sulu, pembe, kötü kokulu akıntı, Adet sürelerinin normalden uzun sürmesi, kanamanın fazla olması, Serviks kanserinde en sık görülen şikayetlerdir? İlerlemiş ve etrafa yayılmış serviks kanserlerinde ise aşağıdaki şikayetler görülebilir: Sırt ağrıları, Bel ağrıları, Halsizlik, Vajinal kanama, Vajinadan idrar yada dışkı gelmesi, Bacak ağrıları, İştahsızlık, Pelvis ağrıları, Tek bacakta şişme, Açıklanamayan kilo kaybı en sık görülen belirtilerdir. Serviks kanseri nasıl teşhis edilir? Hastanın şikayetleri teşhise yardımcı olur. Kesin teşhis muayene ve muayenede alınan örneklerin patolojik incelemesi ile konur. Kanser öncesi değişimler yani displazi çıplak göz ile görülemez. Bu nedenle PAP smear yapılır. Bu işlemde özel bir çubuk ile örnek alınıp incelenir. PAP smear da kanser başlangıcı görülürse daha detaylı bakmak için kolposkopi yapılır. Bir lezyon görülür ise cerrahi olarak çıkartılıp detaylı inceleme yapılır. Ayrıca daha ileri tetkik için biyopsisi yapılabilir. Eğer kanseri teşhisi konmuş ise ne derece yayıldığını görmek için aşağıdaki testler istenir: Batın tomografisi, Akciğer tomografisi, Sistoskopi ( mesane ve üreter lerin ışıklı bir alet ile incelenmesi, İVP, İlaçlı böbrek filmi, Bölgesel MR incelemeleri istenebilir. Serviks kanserinde erken teşhis hayat kurtarıcıdır. Serviks kanserleri düzenli jinekolojik muayene ve PAP smear testi ile kolayca tespit edilebilmektedir. Özellikle : Cinsel olarak aktif ancak bir yıl içinde hiç PAP test yapılmamış ise, 20 yaşın üstünde olup hiç PAP test yapılmamış ise, Anneniz size gebe iken DES ( dietilstilbesterol ) kullanmış ise, bir jinekologa danışınız. Serviks kanserinde tedavi: Serviks kanseri tedavisi aşağıdaki faktörlere bağlıdır: Kanserin derecesi, Kanserin büyüklüğü ve yaygınlığı, Hastanın yaşı ve genel durumu yapılacak olan tedavinin şeklini belirler. Erken dönemde yakalanmış serviks kanseri cerrahi olarak çıkarılır. Etrafa yayılmamış ise uterusa hasar vermeden serviks kanserini cerrahi olarak almak mümkün olabilir. Bu amaçla yapılabilen birçok cerrahi teknik mevcuttur. İleri serviks tümörlerinde ise uterus, overler ve lenf bezleri tamamen çıkartılır. Etrafa yayılmış ise mesane ve kalın Barsakların bir kısmı da alınabilir. Radyo terapi: pelvis dışına yayılmış serviks kanserlerinin tedavisinde kullanılır. Kemo terapi: cerrahi olarak alınamayan tümör hücrelerinin öldürülmesi amacıyla verilen ilaç tedavisidir. Tümörün küçülmesi ve cerrahi olarak yapılacak işlemin kolaylaşması amacıyla da verilir. Erken dönemde yakalanan serviks kanserleri ve prekaseröz displaziler başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Serviks kanserinde erken teşhis hayat kurtarıcıdır. Kanser serviks dışına yayılmaya başlayınca tedavi başarısı da düşer. Serviks kanseri tehlikeli midir? Bazı serviks kanserleri tedaviye cevap vermezler, Bazıları tedaviden sonra tekrarlarlar, Uterusun korunduğu tedavilerde kanserin tekrarlama şansı yüksektir, Cinsel yaşam ile ilgili sıkıntılar olabilir, Yayılmış kanserlerin tedavisinde mesane, barsak fonksiyonlarında problemler görülür. Serviks kanserinden korunmak mümkün mü? 2006 yılından itibaren serviks kanserine neden olan HPV virüsüne karşı bir aşı vardır. HPV virüsü birçok serviks kanserinin tek sebebidir. Birçok çeşidi olan HPV virüsünün birkaç çeşidi serviks kanserine neden olur. Kanser yapan cinslere karşı geliştirilmiş olan HPV aşısı kanserden korunmak amacı ile uygulanmaya başlanmıştır. Bu nedenle HPV aşısı ilk kanser aşısı olarak ortaya çıkmıştır. Korunmalı cinsel temas, kondom kullanımı, HPV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma serviks kanserinden korunmanın ilk adımıdır. Genital siğiller birkaç milimetre boyunda genital bölgede ortaya çıkan siğil benzeri oluşumlardır. Bu tür lezyonların olduğu kişi ile cinsel temastan kaçınmak gerekir. Çok eşli cinsel yaşam olduğu kadar, çok eşli cinsel yaşamı olan bir kişi ile beraber olmak da serviks kanseri riskini arttırır. Düzenli jinekolojik muayene ve PAP testi serviks kanserlerinin erken dönemde yakalanmasını sağlar. erksen dönemde serviks kanseri kolayca tedavi edilebilmektedir. 20 yaş üstünde her kadının yılda bir kez PAP test yaptırması önerilmektedir. Referanslar: 1. Kahn JA. HPV vaccination for the prevention of cervical intraepithelial neoplasia. N Engl 16;361(3):271-8. [PubMed: 19605832] J Med. 2009 Jul 2. Noller KL. Intraepithelial neoplasia of the lower genital tract (cervix, vulva): Etiology, screening, diagnostic techniques, management. In: Katz VL, Lentz GM, Lobo RA, Gershenson DM, eds. Comprehensive Gynecology. 5th ed. Philadelphia, Pa: Mosby Elsevier; 2007:chap 28. 3. National Comprehensive Cancer Network. NCCN Practice Guidelines in Oncology: Cervical Cancer Screening. v.1.2011. 4. Smith RA, Cokkinides V, Brooks D, Saslow D, Brawley OW. Cancer screening in the United States, 2010: a review of current American Cancer Society guidelines and issues in cancer screening. CA Cancer J Clin. 2010;60:99-119. [PubMed: 18443206] 5. NCCN Clinical Practical Guidelines in Oncology: Cervical cancer. V.1.2010. National Comprehensive Cancer Network, Inc. Available at www.nccn.org. December 28, 2009 OVER KANSERİ Yumurtalık kanseri; Over tümörü; Over hücrelerinden kaynaklanan kanserdir. Kadınlarda yumurtalıklara over denir. Over ler döllenme için gerekli yumurtaların hazırlandığı ve kadın hormonlarının kontrolünde çalışan bir organdır. Kadınlarda en sık görülen tümörlerden biridir. her 100 kadından biri over kanserinden ölmektedir. Sinsi bir tümördür, teşhis konulduğunda hastaların % 70 inde hastalık ilerlemiştir. Bu nedenle düzenli muayene ve erken teşhisi çok önemlidir. Over hücrelerinin kontrol dışı çoğalmaya başlaması sonucu ortaya çıkan over kanseri çevreye ve diğer uzak organlara yayılarak hastanın ölümüne neden olabilir. Over kanserleri hiçbir şikayete sebep olmadan büyük boyutlara ulaşabilirler. Hastada hiçbir şikayete neden olmadan etrafa ve birçok organa yayılabilirler. Muayene sırasında kolayca fark edilmezler. Teşhis edildiklerinde hastaların % 70 inde tümör büyümüş ve etrafa yayılmış olur. Şikayete neden olmadan büyümeleri ve teşhis edildiğinde yayılmış olmaları nedeniyle over tümörleri tehlikelidir. Over kanserlerinin büyük kısmı epiteliyal kanserlerdir. %20 si Germ hücreli tümördür kalanı ise stromal hücrelidir ve hormon ürettiğinden şikayete neden olur. Over kanseri neden olur? Over kanserlerinin sebebi bilinmemektedir ancak aşağıda sayılan risk faktörleri over kanseri gelişimini arttırmaktadır. Over kanseri riskini arttıran faktörler : Ailede over kanseri hastası olması; Özellikle anne, Kız kardeş, Kız evlatta over kanseri olması, 50 yaş üstü, Menstrual adet hikayesi: İlk adet 12 yaşından önce ise, Çocuk doğurmamış, İlk çocuğu 30 yaş üstünde doğurmuş, Geç menopoza girmiş ise, Öz geçmişinde; Meme tümörü, Kolon tümörü hikayesi varsa; Bazı genlerinde mutasyon var ise özellikle: BRCA 1, BRCA 2 gen mutasyonları taşıyor ise 5 yıldan uzun süre kesintisiz doğum kontrol hapı kullanıyor ise; over kanseri gelişme riski diğer insanlardan yüksektir. Over kanserinin belirtileri nelerdir? Over kanserleri büyük boyutlara ulaşmadan pek bir şikayete neden olmaz. Over kanserleri hep ileri evrelerde şikayete neden olmaya başlarlar buda hastalığın tedavisini çok güçleştirir. Bu nedenle over kanserlerinin teşhisi düzenli jinekolojik muayene ve tetkiklere bağlıdır. Over kanserleri büyük boyutlara ulaşmaya başlayınca aşağıdaki şikayetlere neden olurlar: Karında rahatsızlık hissi, karın ağrısı, Gaz, Hazımsızlık, Karında basınç, şişkinlik, gaz, geğirme hissi ve kramplar, Karında su toplanması, Bulantı, ishal, kabızlık, sık idrara gitme, İştahsızlık, Hafif bir yemekten sonra aşırı şişkinlik, doygunluk, Açıklanamayan kilo alma yada kilo verme, Anormal vajinal kanama, Tüylenme artışı, seste boğuklaşma ve kabalaşma, Akne, sivilce, Adet düzensizliği yada adet kesilmesi. Yukarıdaki şikayetler birçok başka sebebe de bağlı olabileceğinden kolayca geçiştirilir ve atlanır. Buda teşhisin gecikmesine ve over kanserinin daha da yayılmasına neden olur. over kanseri teşhisi nasıl konur ? Over kanserinin teşhisi muayene ve testler ile konur. Jinekolojik muayene ve ultrason ile birlikte laboratuar testleri yapılır, kan alınarak yapılan bu testler erken teşhiste çok değerlidir. Şüphe var ise baryumlu barsak filmleri ve tomografi teşhise yardımcı olur. Over kanserinde laboratuvar testleri: CA – 125 kan testi ( over kanserinde yükselir ), HE4 testi ( CA-125 ile birlikte kullanıldığında daha değerlidir ). Bu iki basit kan testi over kanserinin erken teşhisinde çok değerlidir. Over kanseri tedavisi: Over kanserinin tedavisi kanserin cinsine ve yaygınlığına bağlı olarak değişir. Yayılmış tümörlerde tedavi şansı azalmaktadır. Epitelyal tümörlerin yaklaşık % 75 i teşhis edildiği anda ileri seviyede yayılmış haldedir. Çok ileri vakalara cerrahi yapılamaz. Over kanseri tedavisinde cerrahi halen ilk basamakta dır. Cerrahi yapılabilen hastalara ameliyat sonrası kemoterapi ve gerekir ise radyoterapi yapılır. Cerrahide amaç kanser kitlesini etrafındaki lenf bezleri ile birlikte çıkartmaktır. Kemoterapide ise amaç cerrahi olarak alınamayan hücrelerin ilaçlar ile yok edilmesini sağlamaktır. Kemoterapi ilaçları kanser hücreleri ile birlikte birçok normal hücreyi de zedeler yada öldürür, bu nedenle çok yan etkiye neden olur. Radyo terapi kanser hücrelerini öldürmek ve kanser kitlesini küçültmek için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Over kanserinden korunma: Over kanserinden korunmanın kesin bir yolu, yöntemi yoktur. Bilinen en güvenli korunma yolu düzenli jinekolojik muayene ve testlerin yapılmasıdır. Over kanserlerinde erken teşhis hayat kurtarır. Özellikle üreme çağı dışında jinekolojik muayene çok önemlidir. Over kanseri risk faktörlerinden biri var ise düzenli jinekolojik muayene ve testlerinizi ihmal etmeyiniz. Referanalar: 1. American Cancer Society http://www.cancer.org/ 2. CancerCare http://www.cancercare.org/ 3. Gynecologic Cancer Foundation http://www.wcn.org/gcf/ 4. National Cancer Institute National Institutes of Health http://www.cancer.gov/ 5. Canadian Cancer Society http://www.cancer.ca/ 6. The Society of Obstetricians and Gynaecologists of Canada http://www.sogc.org/ 7. Ovarian cancer. National Cancer Institute, National Institutes of Health (NIH) website. Available at: http://www.cancer.gov/ . June 10, 2008. 8. What is ovarian cancer? American Cancer Society website. Available at: http://www.cancer.org/docroot/CRI/content/CRI_2_2_1X_What_is_o varian_cancer_33.asp?sitearea= . Updated February 6, 2008. June 10, 2008. 9. 9/18/2009 DynaMed Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance : FDA clears a test for ovarian cancer. US Food and Drug Administration website. Available at: http://www.fda.gov/NewsEvents/Newsroom/PressAnnouncements/ucm1 82057.htm . Published September 11, 2009. September 18, 2009 KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ Kırım Kongo hastalığı 2002 yılından bu yana ülkemizde giderek yayılan viral bir hastalıktır. Keneler aracılığıyla yayılan hastalık tedaviye rağmen % 10 oranında ölümcül seyretmektedir. Bilgilenmek hastalığa karşı en önemli silahtır. KKK nedir? Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Bunyavirus ailesinden Nairoviruslar ile meydana gelen keneler aracılığıyla bulaşan kanamalarla karakterize viral bir hastalıktır. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi zoonoz karakterli bir hastalık olup sporadik vakalar şeklinde veya salgınlarla seyreder, vakaların çoğu asemptomatiktir. Hastalık ilk olarak 1944 de Kırımda 1969 da Kongoda tespit edildiğinden adı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olarak konmuştur. Hastalık nerelerde bulunur ? Kırım Kongo Kanamalı Ateşi genellikle Doğu Avrupa, Sovtyetler Birliği, Doğu Akdeniz , Orta Doğu, Kuzey Afrika, , Hindistan, Orta Asya Kuzey Çin ülkelerinde bulunur. Ülkemizde özellikle İç Anadolu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadoluda görülmektedir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virusu İxodid Hyalomma cinsi sert kenelerle yayılır. Keneler virusun hem rezervuarı hemde vektörüdür. Virüs insanlar dışında doğada tavşan, dağ keçisi, kuşlar, kemirgenler gibi hayvanları, ayrıca inek, koyun, keçi gibi evcil hayvanları da infekte ederek çoğalır ve keneler yoluyla yayılır. Hastalık kuşlarda çok hafif seyreder, çiflik hayvanlarında da çok ölümcül seyirli değildir. Virüs insanlara kene ısırması yada infekte hayvanların kan ve çıkartılarıyla temas sonucu hematojen yolla bulaşır. Virus insandan insana kan ve çıkartılarla temas sonucu bulaşabilir. Hastalık en çok kırsal alanda yaşayanlarda, hayvancılıkla uğraşanlarda ve mezbaha çalışanlarında görülmektedir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi belirtileri nelerdir? Virüs, sığır, koyun, keçi, tavşan ve tilki gibi hayvanlardan tespit edilmiştir. KKKA virusu kenelerin konakladığı hayvanlara bulaşmasına rağmen hayvanlarda; bazen hafif ateş çıkabilir, bunun dışında hastalık belirtisi görülmemektedir. Buna karşılık hayvanlar hastalığın yayılmasında aracı rol (portör) oynamaktadır. Kırım-Kongo kanamalı ateşi salgınlarını etkileyen doğa şartları nelerdir? Doğu Avrupa ve Asya’daki Kırım-Kongo hemorajik ateş salgınlarının genellikle insanlar tarafından oluşturan çevresel şartlara bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Kırım’daki ilk salgının, İkinci Dünya Savaşı yıllarında kene ile enfekte olmuş bölgelerin tarıma açılması nedeniyle oluştuğu sanılmaktadır. Daha sonra eski Sovyetler Birliği ve Bulgaristan’ da olan salgınlarda ise ziraatçılık ve hayvancılıktaki değişmelerin rol oynadığı belirtilmektedir. Hastalık yaklaşık 1-3 günlük bir kuluçka döneminin ardında aniden ortaya çıkan yüksek ateş, başağrısı, sırt ağrısı, kas eklem ağrıları, bulantı kusma karın ağrısı gibi gribal şikayetlerle başlar. Göz aklarında kızarıklık, kırmızı yüz, kızarık boğaz, yumuşak damakta enantemler sık görülür. İlk günlerdeki yüz ve göğüsteki peteşilerle konjoktivalarda kızarıklık dikkat çeker. Ağır vakalarda hepatit ve sarılık, huy değişiklikleri, duyusal algılarda bozukluklar olabilir. Hastalığın dördüncü gününden itibaren yaygın ekimozlar, şiddetli burun kanamaları, melena, hematemez, enjeksiyon yerinden sürekli kanama ve sızıntılar gibi hemorajik diatezler başlar. Hastalığın kanamalı dönemi 2 hafta kadar sürebilir. Patogenezden yaygın karaciğer ve endotel hasarıyla ağır trombositopeni sorumludur. Ağır vakalarda 5. Günden itibaren hepatorenal ve pulmoner yetersizlikler görülür. Ölüm genellikle 2. Haftada ve MSOF nedeniyledir. Laboratuar tahlillerinde lökopeni, trombositopeni, ALT, AST de artış, CK ve bilirubin artışı, ALT, GGT, LDH artişi görülür. INR, PT ve aPTT de uzama vardır. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarında %9 ila %50 arasında değişen mortalite oranları bildirilmiştir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi nasıl teşhis edilir? Şüpheli vakalarda ilk iki hafta içinde Nairovirus RNA PCR pozitif bulunabilir. Nairovirus IgM 9. Günden sonra pozitif olur. Hastalığa bağlı antikorlar ELİSA yöntemiyle tespit edilebilir. Erken dönemde IgM antikorlarının artması yada IgG antikorlarında 4 kat artış gösterilmesi tanı koydurur. Bu testler spesifik testler olduklarından sadece belli kurumlar tarafından yapılabilmektedir. Kırım kongo kanamalı ateşinini tedavisi varmı? Kırım Kongo Kanamalı Ateşi de ana tedavi destek tedavisidir. Metabolik ve hemodinamik parametreler yerinde tutulmaya çalışılır. Hastalığın spesifik bir tedavisi bulunmamakla birlikte, antiviral ilâçlardan ribavirinin, oral veya parenteral olarak kullanılabileceği bildirilmektedir. Ayrıca hastalığı geçirmiş kişilerden hazırlanan anti serumlar tedavi ve koruma amacıyla kullanılmış fakat istatistiksel anlamlı sonuçlar alınamamıştır. KKK den korunma ve kontrol: Tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ’NDE de korunma ve kontrol önlemlerinin alınması çok önemli ve gereklidir. Doğu Avrupa da üretilmiş fare beyninden elde edilen bir aşının %70 koruma sağladığı bildirilmiştir fakat halihazırda dünya sağlık örgütünün onayladığı bir aşı yoktur. Hasta ve hastanın sekresyonları ile temas sırasında mutlaka üniversel önlemler (eldiven, önlük, gözlük, maske vb.) alınmalıdır. Genellikle hava yolu ile bulaşmadan bahsedilmemektedir. Ancak, kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın söz konusu olması halinde, temaslının en az 14 gün kadar ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. Hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında da gerekli korunma önlemleri alınmalıdır. Kene mücadelesi çok önemli olmakla birlikte oldukça zor görülmektedir. Keneler yumurta dönemleri hariç diğer biyolojik evrelerinde insanlara hücum ederek kan emebilir. Hem mera keneleri hem de mesken keneleri gelişmelerini sürdürebilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için konakçılarından kan emmek zorundadırlar; genel olarak da konakçı spesifitesi göstermezler. Coğrafik bölgelere ve türlere göre değişmekle beraber, KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ’yı bulaştıran Hyalomma soyuna ait keneler genel olarak Nisan ve Ekim aylarında aktiftirler; bu dönemlerdeki salgınların sebebi de budur. Bu nedenle öncelikle konakçılar kenelerden uzak tutulmalı ve kenelerin kan emmeleri engellenmelidir. Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış olanlar dikkatlice toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan (bir pensle sağa sola oynatarak, çivi çıkarır gibi) alınmalıdır. Diğer önemli hususlardan birisi de piknik amaçlı olarak su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar döndüklerinde, mutlaka üzerlerini kene bakımından kontrol etmeli ve kene varsa usulüne uygun olarak vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir. Ormanlarda çalışan işçilerin ve ava çıkanların lastik çizme giymeleri veya pantolonlarının paçalarını çorap içine almaları kenelerden koruyucu olabilmektedir. Hayvan sahipleri hayvanlarını kenelere karşı uygun akarisitlerle ilâçlamalı, hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkân vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. Kene bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne göre ilâçlanmalıdır. Gerek insanları gerekse hayvanları kene enfestasyonlarından korumak için repellent olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. Repellentler sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca, bu maddelerin emdirildiği plâstik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir. İçinde DEET içeren akarisitler kullanılmalıdır HİPERTANSİYON Yüksek Tansiyon; HT; HBP; Hipertansiyonun neden olduğu kalp damar hastalıkları dünyadaki en büyük ölüm sebebidir. Kan kalp tarafından damarlara pompalanır. Damar içindeki basıncın yüksek olmasına hipertansiyon denir. Arter içindeki kan basıncı normalde 120 ila 70 mm cıva basıncıdır ( 120- 70 mmHg). İlk rakam ( 120 mmHg ) sistolik basınç yani kalbin kasılması sırasında olan basınçtır. İkinci rakam ( 70 mm Hg) ise diyastolik yani kalbin gevşemesi sırasında oluşan basınçtır. Bu değerlerden birinin yükselmesine hipertansiyon denir. Normal tansiyon 120 – 70 mm Hg olmalıdır, Yüksek tansiyon 140 – 90 mm Hg ve üstüdür, Tansiyon 120 – 70 ila 140 – 90 arasında ise buna sınır hipertansiyon denir. Sınır hipertansiyon hastalar ileride hipertansiyon hastası olurlar. Böbrek, kalp hastaları ve inme geçirmiş hastalarda tansiyonun normale getirilmesi hayati önem taşır. Hipertansiyon neden olur? Birçok faktör kan basıncını etkiler. Vücuttaki tuz ve su miktarı, Böbreklerin iyi çalışması, Sinir sistemi, Damarların iyi çalışması, Hormonlar tansiyonu belirleyen en önemli faktörlerdir. Yaş ilerledikçe tansiyon yükselir, bunun nedeni yaşla birlikte damarların sertleşmesi ve elastikliğini kaybetmesidir. Günümüzde yüksek tansiyonun ana sebebi damar sertleşmesidir. Yüksek kolesterol damar duvarında birikerek damarın elastikliğini bozar ve kalp den gelen basınç ile genişleyemez, tansiyon yükselir. Tansiyonu yükselten sebepler: Obezite, Stres, anksiyete, Aşırı alkol tüketimi ( erkekler için günde 2, kadınlar için günde 1 bardaktan fazla içki), Tuzlu yemek, Ailede hipertansiyon öyküsü olması, Diyabet, Sigara içmek tansiyonu yükseltir. Ancak genellikle hastaların çoğunda tansiyonu yükseltecek bir sebep bulunamaz, buna esansiyel hipertansiyon denir. Yüksek tansiyon kalp damar hastalıkları, böbrek hastalıkları, kalp yetmezliği, kalp krizi, inme, felç ve erken ölüm riskini çok arttırır. Hipertansiyonun belirtileri nelerdir? Hipertansiyon genellikle hiçbir şikayete sebep olmaz. Hastalar genellikle sağlık kontrolleri sırasında yakalanır. Kalp, böbrek hastalıkları ortaya çıkınca hipertansiyon hastası olduklarını öğrenen birçok hasta vardır. Ani tansiyon yükselmeleri ve malin hipertansiyon denilen tehlikeli ve aşırı yükselmelerde baş ağrısı, bulantı, kusma, şuur bulanıklıkları olabilir. Hipertansiyon nasıl teşhis edilir? Tansiyon ölçümü temel sağlık kontrollerinden birisidir ve çocuk yaştan itibaren düzenli kontrol edilmesi gerekir. Gün içinde tansiyonda iniş çıkışlar olması normaldir. Evde istirahatte tansiyon ölçümü daha sağlıklı sonuçlar verir. Gün içinde koşuşturmalar arasında tansiyon doğal olarak üst sınırları aşabilir bu hipertansiyon değildir. Önemli olan istirahat sırasında tansiyonun yüksek olmasıdır. Hipertansiyonu olan hastalarda aşağıdaki testler yapılmalıdır: Holter tansiyon takibi, EKO kardiyografi, EKG, Böbrek fonksiyon testleri, Metabolik tarama, Böbrek ultrasonu. Hipertansiyon tedavisi Tedavide amaç tansiyonu düşürmek ve komplikasyonları önlemektir. Hipertansiyon tedavisinde ilaç ile birlikte hayat tarzı değişiklikleri de gereklidir. Sınır hipertansiyonlu hastalarda hayat tarzı değişiklikleri ilaçsız tansiyon kontrolü sağlayabilir. Özellikle aşağıdaki önerilere dikkat etmek gerekir: Kilo vermek, Dengeli ve sağlıklı beslenme, Potasyumdan zengin diyet, Bol su içmek, Düzenli egzersiz, Sigarayı bırakmak, Alkolü azaltmak, Tuzsuz beslenmek, Stresi azaltmak, hipertansiyonu düzeltmek amacıyla yapılması gerekenlerdir. Hipertansiyonu kontrol etmek amacıyla verilen ilaçlar bu önlemler olmadan pek işe yaramamaktadır. Kontrol edilmeyen hipertansiyon birçok probleme ( komplikasyona ) yol açar: hipertansiyon komplikasyonları genellikle ölümle sonuçlanır. Hipertansif kriz ( çok tehlikeli ani tansiyon yükselmeleridir, ölümle sonuçlanabilir), İnme ve felçler, Kronik böbrek hastalıkları, Kalp krizi, kalp yetmezliği, Aorta anevrizması ve rüptürü, Göz dibi kanamaları, Hipertansiyon hastası iseniz tansiyon ilaçlarınız ile oynamayın. Hayat tarzı değişikliklerine uymuyor iseniz ilaçlarınız fayda etmeyecektir. Düzenli doktor kontrolünüze gidin. Hipertansiyondan korunma: Çocuk yaştan itibaren düzenli tansiyon kontrolleri ve özellikle ailede hipertansiyon var ise 18 yaşından itibaren düzenli check-up kontrolleri yapılmalıdır. Hayat tarzı değiştirilmeli ve bu kurallara uyulmalıdır. Referanslar: 1.Goldstein LB, Bushnell CD, Adams RJ, Appel LJ, Braun LT, Chaturvedi S, et al. Guidelines for the primary prevention of stroke: a guideline for healthcare professionals from the American Heart Association/American Stroke Association. Stroke. 2011 Feb;42:517-84. 2.Kaplan NM. Systemic hypertension: Treatment. In: Bonow RO, Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds. Braunwald’s Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine. 9th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 46. 3.Victor, RG. Systemic hypertension: Mechanisms and diagnosis. In: Bonow RO, Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds. Braunwald’s Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine. 9th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 45 HANTA VİRÜS Hanta Virüs Enfeksiyonu; Hanta virüs nedir? Hanta virus farelerle bulaşan yüksek ateş ve kanamalar ile seyreden bir hastalıktır. Virüs bulaştıktan sonra iki çeşit hastalık yapar: – Hanta virüs kanamalı ateşi: böbrek yetmezliği ve kanamalarla seyreder, – Hanta virüs kalp akciğer sendromu : kalp yetmezliği ve akciğer kanamaları ile seyreden daha ağır bir hastalıktır. Hanta virüs nasıl bulaşır ? Hanta virüsler doğada fare gibi kemiricilerde bulunabilir, fareler hasta olmaz, idrar, dışkı ve salyalarıyla virüsü etrafa yayarlar. Virüs insanlara birkaç yolla bulaşır. – Gıdalar ile ağızdan bulaşabilir, – Toz halinde solunum yoluyla bulaşabilir, – Hastalık taşıyan farelerin ısırması ile bulaşabilir. Hanta virüs en çok gıdalar ve solunumla bulaşır. En sık fareler ile teması olan orman işçileri, çiftçiler, hayvancılıkla uğraşanlarda hastalık görülür. Hantavirüs hastalığının belirtileri nelerdir ? Virüs bulaştıktan sonra 1 ila 3 haftalık kuluçka dönemi vardır. Daha sonra – Yüksek ateş, – Üşüme titreme, – Kas eklem ağrıları, – Başağrısı, bulantı kusma, ishal, – Karın ağrıları, – Nefes almakta zorluk . gibi şikayetler ortaya çıkmaya başlar. Daha sonra böbrek yetmezliği ve kanamalar başlar, kanamalar mide barsak kanamaları, cilt ve mukoza kanamaları, burun ve solunum yolları kanamaları şeklinde ortaya çıkabilir ve daha da ilerleyerek iç organ kanamaları ve ölüme neden olabilir. Hastalık çok hafif şikayetlerle seyredip geçebileceği gibi ağır böbrek yetmezliklerine, iç organ kanamalarına ve ölüme de neden olabilir. Hantavirüs hastalığının tedavisi varmıdır? Hantavirüs hastalığının bilinen kesin bir tedavisi yoktur. Tedavi hastanın yoğun bakım şartlarında destek tedavisini içerir. Hastaların yaklaşık % 15 kadarı tüm destek tedavisine rağmen ölümle sonuçlanmaktadır. Hastalık insandan insana bulaşmaz. Hastalığın teşhisi ileri laboratuvar incelemeleri ile konulabilmektedir. Hanta virüsten nasıl korunurum ? Hastalığa karşı korunmak için etkili bir aşı yoktur. Hanta virus hastalığından korunmanın en önemli yolu fareler ile mücadeledir. Farelerin yiyecek içeceklere ulaşması engellenmelidir. Yiyecek içecekler açıkta bırakılmamalıdır. Fare idar ve dışkısıyla kirlenmiş yerlerde toz kaldırılmamalıdır, hastalık bu tozlar ile kolayca bulaşır. Kiler, depo, kömürlük, garaj, mezra evi, barınak, kulübe vb. gibi fare olması muhtemel alanlarda temizlik yapmadan önce mikroplar öldürülmelidir. Bu amaçla iki litre su içine bir çay bardağı çamaşır suyu atarak spey şeklinde serpmek 10 – 15 dakikada mikropları öldürür. Daha sonra temizlik yapılabilir. Kesinlikle toz kaldırmadan temizlik yapılmalıdır, süpürge ve elektrik süpürgesi kesinlikle kullanılmamalıdır. Fare dışkısı bulunan alanlarda gıda varsa kesinlikle yenmemeli imha edilmelidir. Avcılar, kampçılar, tarla da çalışan çiftçiler, çiftlik çalışanlarının dikkatli olması gerekir. Fareler canlı yakalanmaya çalışılmamalıdır, fare ölüsü derin çukura gömülmeli çöpe atılmamalıdır. Farelere çıplak elle dokunulmamalıdır. Bu gibi yerlerin temizliğinde mutlaka eldiven giyilmeli ve eller sıklıkla yıkanmalıdır.