Erişkin akciğer Langerhans hücreli histiyositozisi

advertisement
Eur Respir J 2006; 27: 1272–1285
DOI: 10.1183/09031936.06.00024004
CopyrightERS Journals Ltd 2006
SERİLER ‘‘NADİR GÖRÜLEN İNTERSTİSİYEL AKCİĞER HASTALIKLARI”
C. Vogelmeier ve U. Costabel tarafından edit edilmiştir
Bu serinin ikincisi
Erişkin akciğer Langerhans hücreli
histiyositozisi
A. Tazi
ÖZET: Erişkin akciğer Langerhans hücreli histiyositozisi, insidansı 20-40 yaşlarda tepe yapan,
baskın olarak genç sigara içenlerde meydana gelen, etiyolojisi bilinmeyen, nadir görülen bir
bozukluktur. Erişkinlerde Langerhans hücreli histiyositozisin akciğer tutulumu, genellikle tek bir
sistem hastalığı olarak meydana gelir ve distal bronşiyolleri infiltre eden ve yıkımlarına yol açan,
fokal Langerhans hücreli granülomlar ile karakterizedir. Toraksın yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografisi (HRCT) tanıda temel incelemedir ve tipik olarak nodüllerin, kaviteli nodüllerin
ve kalın ve ince duvarlı kistlerin bir kombinasyonunu göstermektedir. Bronkoalveoler lavaj (BAL)
sıvısında yüksek makrofaj sayısı, sık görülmekle birlikte yalnızca tütün dumanına maruz kalındığını gösteren non-spesifik bir bulgudur. BAL genç erişkinlerde görülebilen enfeksiyonları ve infiltrasyonla seyreden diğer akciğer hastalıklarını dışlamak için yararlıdır. Langerhans hücreleri
BAL sıvısında saptanabilir, fakat ilk başlarda umulanın aksine, bu test çok düşük duyarlılığa sahiptir ve hastalığın tanısında nadiren yararlıdır. Akciğer Langerhans hücreli histiyositozis tanısının konulması, genellikle toraks HRCT yoluyla seçilen bir yerden cerrahi akciğer biyopsisi yapılarak Langerhans hücreli granülomların gösterilmesini gerektirir. Bununla birlikte, uygulamada
akciğer biyopsisi kararı olguya göre verilir. Bugüne kadar hiçbir etkili tedavi bulunamamıştır ve
akciğer Langerhans hücreli histiyositozis patogenezinde yer alan mekanizmaların daha iyi anlaşılabilmesine acilen gereksinim duyulmaktadır. Bu hastalığa sahip hastalar için spesifik tedavi
stratejilerinin geliştirilmesine çalışılmalıdır.
İLGİLİ KURUMLAR
Pulmonology Dept, Saint Louis
Teaching Hospital, Paris, France.
İLETİŞİM ADRESİ
A. Tazi
Pulmonology Dept Saint Louis
Teaching Hospital
1 avenue Claude Vellefaux 75475
Paris cedex 10 France
Fax: 33 142499395
E-mail:
abdellatif.tazi@sls.ap-hopparis. fr
Geliş Tarihi:
25 Şubat 2004
Kabul Tarihi:
09 Kasım 2004
ANAHTAR SÖZCÜKLER: Bronkoalveoler lavaj, sitokinler, dendritik hücreler, toraks yüksek
çözünürlüklü bilgisayarlı tomografisi, histiyositozis, Langerhans hücreleri.
angerhans hücreli (LC)
histiyositozis
(LCH) çok çeşitli klinik tabloları ve sonuçları bulunan, sıklıkla çok fazla sayıda
LC’nin granülomlar oluşturacak biçimde dokulara infiltrasyonu ile karakterize olan, nedeni bilinmeyen bir bozukluklar grubunu kapsamaktadır.
Histiyosit Derneği tarafından geliştirilmiş olan
LCH klinik sınıflaması, temel olarak tutulan organ sayısına dayanmaktadır [1, 2]. Akut dissemine (yaygın) LCH (Letterer–Siwe hastalığı) baskın
olarak genç çocukları ve daha seyrek olarak yaşlı
yetişkinleri etkileyen ve kötü prognozlu, ciddi
bir multi-sistem (çoklu sistem) hastalığıdır [3–6].
Multifokal LCH temel olarak büyük çocuklarda
ve ergenlerde (adolesanlarda) görülmektedir
(Hand–Schüller–Christian sendromu veya multifokal eozinofilik granülom) ve çeşitli fakat genellikle daha olumlu seyir gösterir [3–6]. Tek sistem
hastalığı (eozinofilik granülom ve primer akciğer
histiyositozisi) tek bir organ tutulumuyla (kemik,
akciğerler veya deri) karakterizedir ve genellikle
benign seyir göstererek kendiliğinden geriler [3–
6]. Multi-sistem hastalıkta akciğer tutulumu na-
L
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
diren klinik tablonun önüne geçer ve prognoz
üzerine olumsuz etkisi bulunabilir [5]. İzole veya
baskın akciğer tutulumu göğüs hastalıkları uzmanlarının yetişkinlerde ilgilendiği bir biçimidir
ve ayrı bir hastalık olarak değerlendirilmesini gerektiren pek çok epidemiyolojik ve klinik özelliğe
sahiptir [7–9].
EPİDEMİYOLOJİ
Erişkinlerde akciğer LCH (PLCH) neredeyse yalnızca sigara içenlerde meydana gelen ve doğru
epidemiyolojik verilerin bulunmadığı, nadir görülen bir bozukluktur. Diffüz biçimde akciğer
infiltrasyonu bulunan 500’ün üzerinde hasta içeren ilk serilerde, cerrahi akciğer biyopsisi, olguların <%5’inde LCH göstermiştir [10]. Bir referans
merkezinde değerlendirilen hastalarda COLBY
ve LOMBARD, 6 yıllık dönem boyunca 274 sarkoidoz olgusuna karşılık 15 PLCH olgusu saptamışlardır [11]. Daha yakın zamanda, Belçika’daki
20 göğüs hastalıkları merkezinde gerçekleştirilen
5 yıllık prospektif bir çalışmada, interstisiyel
pnömonili 360 hastanın %3’ünde LCH saptanCİLT 1 SAYI 3
European Respiratory Journal
Print ISSN 0903-1936
Online ISSN 1399-3003
219
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
A. TAZI
mıştır [12]. İki yüzün üzerinde yatağı bulunan hastanelerdeki
taburcu tanıları çalışmasında, Japonya’da bir yılı aşkın dönem
boyunca 160 PLCH olgusu belirlenmiş ve hastalığın kaba prevalansı erkeklerde ve kadınlarda 100,000 nüfus başına sırasıyla 0.27 ve 0.07 olarak tahmin edilmiştir [13]. Bu araştırmanın
bazı ön yargılar taşımasına ve ayrıntılı olmamasına karşın, bu
veriler en azından PLCH’nin seyrek olduğunu doğrulamaktadır. Bununla birlikte PLCH prevalansı olasılıkla eksik tahmin
edilmektedir, çünkü bazı hastalar hiçbir belirti göstermez veya
kendiliğinden düzelir ve ileri formlardaki histolojik bulgular
nonspesifiktir. Hastaların değerlendirilmesinde toraks HRCT
kullanılması, PLCH tanısı konulan hastaların sayısında artışa
yol açabilir.
Birkaç ailesel LCH olgusu bildirilmiştir [14], fakat akciğer hastalığı sporadik olarak ortaya çıkmaktadır. Siyah hastalarda
PLCH nadiren bildirilmesine karşın [15, 16], ırksal farklılıklarla ilgili hiçbir doğru epidemiyolojik veri bulunmamaktadır.
Asyalılarda PLCH’nin klinik ve epidemiyolojik özellikleri ise
yakın zamanlarda açıklanmıştır [13].
PLCH daha çok genç yetişkinleri etkilemekte ve 20 – 40 yaşlarda en sık görülmektedir [6, 11, 13, 15–21]. Kadın hastalar
özellikle ABD’de biraz daha ileri yaşlı olabilir. [15]. Önceleri
belirgin bir erkek baskınlığı bildirilmiş [17], fakat daha yakın
tarihli çalışmalarda erkekler ve kadınlarda benzer oranlar bildirilmiş ve hatta özellikle ABD’den gelen serilerde kadınların
biraz daha baskın olduğu görülmüştür [6, 11, 15, 16, 19, 21]. Bu
farklılıklar olasılıkla zaman içerisinde sigara içme alışkanlıklarındaki değişiklikleri yansıtmaktadır. Aslında, erişkin
PLCH’sinin en çarpıcı epidemiyolojik özelliği, hastaların %90–
100’ünün sigara içen kişiler olmasıdır (sıklıkla 20 sigara•gün-1
üzerinde sigara içmektedirler) [6, 11, 13, 15–22]. PLCH ile ilişkili başka hiçbir epidemiyolojik faktör tanımlanmamıştır. Lenfoma, en belirgin olarak da Hodgkin hastalığı için radyasyon
terapisi ve/veya kemoterapi uygulanması sonrasında görülen
PLCH olguları bildirilmiştir [23–25].
KLİNİK GÖRÜNÜM
PLCH klinik görünüm itibariyle pleomorfiktir, yani farklı tablolar görülebilir [6–9, 11, 13, 15–21]. Yaygın akciğer tutulumuna karşın belirtiler oldukça siliktir veya belirti yoktur. Hastalar
başlangıçta belirtilerini sıklıkla sigara içmelerine bağlarlar.
Klinik belirtilerin başlaması ile tanı arasındaki süre çok değişkendir, fakat ortalama olarak 6 aydır [15]. Tanı genellikle aşağıdaki üç durumdan birisinde konulur. 1) Olguların yaklaşık
%25’inde hastalık hiçbir belirti vermez ve rutin göğüs röntgenogramında saptanır. 2) Olguların yaklaşık üçte ikisinde solunum belirtileri, özellikle kuru öksürük ve biraz daha seyrek
olarak eforda nefes darlığı bulunur ve bazı özgün olmayan
bulgularla birlikte olabilir (asteni, ateş, gece terlemeleri ve kilo
kaybı). 3) Olguların %10-20’sinde göğüs ağrısından sorumlu
olan spontan pnömotoraks tanıya götürür. Pnömotoraks genç
erkeklerde daha sık gelişir, hastalık seyrinde herhangi bir zamanda meydana gelebilir ve zorlu tedavi girişimleri gerektiren, iki taraflı ve/veya nüks eden tipte olabilir [6, 11, 13, 15–21,
26, 27]. Pnömotoraks, artan nefes darlığı yakınmaları bulunan
her hastada mutlaka dışlanmalıdır.
Diğer seyrek görülen klinik tablolar, eşlik eden kaburga lezyonlarından veya hırıltıdan kaynaklanan göğüs ağrısını içermektedir. Hemoptizi nadirdir ve diğer sebepler (sigara içicisi
220
bu hastalarda özellikle akciğer kanseri) dışlanıncaya kadar
PLCH düşünülmemelidir [8, 15, 16, 19, 28].
Erişkinlerdeki PLCH genellikle tek bir sistem hastalığıdır.
Hastaların büyük çoğunluğunda diğer dokuların tutulumu
açısından hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Akciğer dışı en sık
görülen bulgular, kemik lezyonları (hastaların <%20’si), arka
hipofizin infiltrasyonu sonucunda poliüri ve polidipsi ile birlikte diyabetes insipidus (hastaların %5’i) ve deri lezyonlarıdır
[6, 13, 15–21].
Pnömotorakslı hastalarda kaburga lezyonları veya kor pulmonale belirtileri bulunan ilerlemiş hastalık bulguları görülmesi
dışında, göğüs fizik muayenesi genellikle normaldir. Nadiren
raller vardır ve parmaklarda çomaklaşma son derece nadir görülmektedir. Akciğer dışı tutulumu olmayan hastalarda diğer
sistemlerin fizik muayene sonuçları tipik olarak normaldir.
RADYOLOJİ
Göğüs röntgenogramı
Rutin inceleme olarak gerçekleştirilen göğüs röntgenogramı,
olguların önemli bir oranında erişkin PLCH tanısına götürür
[7–9]. Anormallikler hastalığın evresine göre değişmektedir.
Retikülomikronodüler infiltrasyon en sık görülen biçimidir
[7–9, 29]. Her iki akciğeri simetrik olarak tutan, baskın olarak
orta ve üst akciğer alanlarında bulunan ve kostofrenik açılarda
nadiren görünen infiltratlar içerisinde kistler görülebilir [29].
Solunum belirtilerinin hafifliği ile zıtlık oluşturacak biçimde
sıklıkla infiltratlar yaygındır. Lenfanjiyoleyomiyomatozis haricindeki diğer pek çok yaygın infiltratif akciğer hastalıklarının aksine akciğer hacimleri normaldir veya artmıştır. Pnömotoraks veya daha nadir olarak da bir kostada litik lezyon görülebilir ve böylece değerli bir tanısal radyolojik bulgu sağlar.
Pulmoner hipertansiyonlu hastalarda hiler genişleme görülmesine karşın, plevral efüzyon hastalığın bir özelliği değildir
ve mediyastinal adenopati seyrek olarak görülür [7–9, 29, 30].
İleri hastalıkta nodüler lezyonlar çok azdır veya hiç yoktur.
Bazen amfizem benzeri görünüm meydana getirerek, kistler
temel radyografik anormalliği oluşturur. Son olarak, nadir olgularda göğüs röntgenogramı normal olabilir (ilk serilerde
hastaların <%10’u) [31].
Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi
HRCT tetkiki, PLCH tanısında büyük bir gelişme sağlamıştır
ve bugün bu tanıdan kuşkulanıldığında yapılması zorunlu
olan bir tetkiktir [7–9]. HRCT, standart röntgenogramlarda kolay görülemeyen, nodüllerin kavitasyonu gibi parankimin basit lezyonları hakkında ek ayrıntılar sağlar [30, 32]. Benzer şekilde, standart röntgenogramlarda görülen retikülasyon, genellikle birleşen küçük akciğer kistleri tarafından meydana
getirilir. HRCT, röntgenogramları normal olarak yorumlanan
az sayıdaki hastada parankim anormalliklerinin gösterilmesine de olanak sağlamaktadır. Tipik HRCT görünümü, iyi sınırlı
olmayan küçük nodülleri, kaviteli nodülleri, ince ve kalın duvarlı kistleri gösterir (Şekil 1). Bu değişiklikler akciğerlerin
hem periferik hem de merkezi kısımlarını etkiler. Lezyonlar
fokaldir, normal görünümlü parankim ile birbirlerinden ayrılmaktadır, genellikle üst ve orta akciğer sahalarında baskındır
ve akciğerlerin bazal kısımlarında pek bulunmama eğilimindedir. PLCH’de lezyonların bronşiyol merkezli gelişmesini
yansıtan biçimde nodüllerin dağılımı sentrilobülerdir. Bu hastalık ilerledikçe, kistik lezyonlar baskın bulgu haline gelir (Şe-
CİLT 1 SAYI 3
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
A. TAZI
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
kil 2). Çoğunluğu 1 cm’den küçük çapta olmasına rağmen büyüklükleri değişkendir. Bazen sentrilobüler amfizemi taklit
ederek izole veya birbiri içerisine girmiş olabilirler. Seri BT taramalarını içeren izlem çalışmaları, radyolojik lezyonların zaman içerisinde nodüllerden kaviteli nodüllere, daha sonra kalın duvarlı kistlere ve sonuçta ince duvarlı kistlere doğru ilerlediğini göstermiştir [33]. Bu çalışmalar, kistler zamanla devam
ederken veya büyürken, nodüllerin ve kaviteli nodüllerin çözüldüğünü de göstermiştir [33]. Diğer PLCH bulguları, buzlu
cam görünümünü ve sigara dumanına maruz kalmaya ikincil
olarak lineer dansiteleri veya amfizematöz bülleri içerebilir
[30, 32]. Plevral sıvı çok nadirdir ve mediyastinal adenopati
görülmemektedir. Bazı hastalarda pulmoner arter genişlemesi
bildirilmiştir [30]. Son olarak, bu incelemeye gerek duyulan
hastalarda cerrahi biyopsi yerlerinin seçimi için HRCT çok
önemlidir.
SOLUNUM FONKSİYONU
Solunum fonksiyon bozuklukları değişkendir ve hem baskın
olan anatomik lezyonlara hem de hastalığın süresine bağlıdır
[7, 8]. Bununla birlikte, solunum fonksiyon bozukluğunun
çok az olduğu veya hiç bulunmadığı hastalarda yaygın radyolojik değişiklikler görülmesi de nadir değildir. Solunum fonksiyonu hastaların %10-15’inde istirahatte normaldir [13, 16, 17,
19–21]. Karbon monoksit difüzyon kapasitesinde (DL, CO)
azalma, hastaların %70-90’ında bulunan, en sık karşılaşılan
fonksiyonel anormalliktir [13, 16, 17, 19–21]. Hastaların çoğunda obstrüktif fonksiyon bozukluğu görülebilir. Düşük vital
kapasite (VC), total akciğer kapasitesinde (TLC) hafif değişiklikler ve yükselmiş rezidüel hacim (RV)/TLC oranı sık görülen solunum testi profilini meydana getirir. Hastaların ölçeklenebilen bir oranında hava akımı kısıtlılığı bulunmaktadır.
Çoğu hasta, solunum fonksiyonlarında saptanan anormalliklere katkıda bulunabilecek bir özellik olarak sigara içicileri
olsa da, hava yolu obstrüksiyonu düzeyi toplam sigara tüketimine göre beklenenin ötesinde görünmektedir ve olasılıkla
PLCH lezyonlarının temelde bronşiyoler yerleşimini yansıtmaktadır. Hastaların %50’sinde akım–volüm eğrisinde değişiklikler görülür ve PLCH başlangıç dönemindeki hastaların
% 20–30’unda ve ilerlemiş hastalığı bulunan hastaların çok
daha büyük kısmında, birinci saniyede zorlu ekspirasyon hac-
minin (FEV1) VC’ye oranı düşüktür [13, 16–21]. Yaygın akciğer
infiltratları bulunan bir hastadaki obstrüktif patern PLCH’yi
düşündürmelidir. Hastaların küçük bir kısmında saf restriktif
fonksiyon bozukluğu bildirilmiştir [16, 19–21]. İstirahatteki
kan gazı düzeyleri uzun süre boyunca normaldir; hastalığın
erken dönemlerindeki eforlar, alveoloarteriyel oksijen gradyentinde yükselmeye ve hipoksiye neden olabilir [16, 18] ve
PLCH hastalarındaki bu egzersiz kısıtlaması vasküler yetmezliğe başlanmıştır [16].
HRCT aracılığıyla belirlenen anormalliklerin derecesi DL, CO
ile korele edilmiştir [30]. HRCT bulgularının ilerlemesi ile
PLCH’li hastalardaki solunum fonksiyonunu karşılaştıran ayrıntılı bir çalışma bulunmamaktadır.
BRONKOSKOPİ VE BRONKOALVEOLER LAVAJ
Bronşiyal ağaç genel bakıda normaldir veya yalnızca sigara
içilmesine bağlı nonspesifik yangı gösterir. Bronş mukozası
biyopsi örnekleri PLCH tanısında yardımcı değildir, fakat
özellikle de atipik belirtileri bulunan hastalarda diğer tanıların
dışlanması için yararlıdır. Öte yandan çok sayıda örneğin alınması ve kapsamlı olarak incelenmesi koşuluyla, gereğinde immünohistokimyasal tekniklerin de kullanılması sonucunda,
transbronşiyal biyopsi PLCH tanısını koydurabilir [919, 34,
35]. Bu durumlarda transbronşiyal biyopsinin daha yaygın
kullanıldığı ABD çalışmaları, parankim lezyonlarının fokal dağılımını yansıtan, yalnızca %10-40 arasında değişen tanısal verim elde etmişlerdir [19, 34, 35]. Ek olarak, akciğer kistleri bulunan hastalarda pnömotoraks riski de olasılıkla artmıştır.
Bronkoalveoler lavaj (BAL) yoluyla elde edilen hücrelerin sayısı genellikle yüksektir ve belirgin alveoler makrofaj hakimiyeti ile birlikte 1 x 106 hücre·mL-1 üzerinde hücre sayısı sık
görülmektedir. Bu bulgu sigara dumanına maruz kalmayı
yansıtmaktadır ve makrofaj sayısı günlük sigara tüketimi düzeyi ile kuvvetli korelasyon göstermektedir [22]. Sigara içmeyen hastaların küçük bir kısmında alveol hücre sayımları normaldir. BAL sıvısı diferansiyel hücre sayımları, eozinofil sayımlarında orta derecede nonspesifik artış gösterebilir (genellikle <%10)[7, 22]. Alveoler lenfositlerin oranı normal veya
azalmıştır ve sigara içenlerde gözlendiği gibi CD4/CD8 oranı
azalmıştır.
ŞEKİL 1. Akciğer Langerhans hücreli histiyositozis bulunan bir hastanın nodül-
ŞEKİL 2.
ler, kaviteli nodüller, kalın ve ince duvarlı kistlerin tipik kombinasyonunu gösteren
gösteren, ilerlemiş akciğer Langerhans hücreli histiyositozis bulunan bir hastada
toraks yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi kesiti.
toraks yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi kesiti.
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
CİLT 1 SAYI 3
Yer yer birleşmiş olan, çok çeşitli büyüklükteki akciğer kistlerini
221
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
A. TAZI
CD1a’ya (OKT6 veya eşdeğeri) karşı yöneltilmiş monoklonal
antikorlar kullanılarak lavaj yoluyla elde edilen hücreler arasında LC’lerin tanımlanmasının PLCH’de tanısal test olarak
yararlı olduğu daha önce ileri sürülmüştür [36-38], fakat daha
yakın tarihli bulgular, bu yaklaşımın hayal kırıklığı yaratabildiğini ve duyarlığının düşük olduğunu belirtmektedir. Yalancı pozitif sonuçlar sık görülmektedir ve örnekler deneyimli
bir sitolog tarafından incelenmelidir. Yaygın akciğer hastalığı
olmadan da sigara içenlerden lavaj yoluyla %3’e varan LC yoğunlukları elde edilebilir. Alveoler hiperplazi (özellikle yaygın akciğer fibrozisi) ile birlikte yaygın interstisiyel akciğer
hastalığı bulunan kişilerde artmış LC sayıları (%4’e kadar (yayınlanmamış veriler)) görülebilmektedir [7, 39]. Eğer erişkinlerde LCH tanısı için %5 LC eşiği kullanılırsa, testin özgüllüğü iyidir, fakat duyarlılığın oldukça düşük olduğu görülmektedir (Bu makalenin yazarlarının deneyimine göre <%25).
PLCH’li çoğu erişkinde, CD1a pozitif olan LC’lerin oranı, akciğer hastalığı bulunmayan sigara içerenlerde elde edilenlere
benzemektedir. Lavajdaki LC’lerin sayılarında artış olan ve
olmayan hastaların klinik özelliklerinin farklı olup olmadığı
henüz bilinmemektedir.
Pratikte BAL, erişkinlerde kesin PLCH tanısını nadiren koydurur, fakat daha çok yüksek alveol makrofaj sayıları göstererek ek yönelim sağlamaktadır. En büyük kullanım alanı, tipik
radyolojik bulguları olmayan hastalarda ayırıcı tanı yapılmasıdır. Test, daha karakteristik lavaj bulguları olan interstisiyel
akciğer hastalıkları tanısından uzaklaşmak için ve belirli olgularda karışıklığa sebep olabilen Pneumocystis carinii (son zamanlarda P. jiroveci olarak tekrar adlandırılmıştır) pnömonisinin kaviteleşen formları gibi belirli akciğer enfeksiyonlarını
dışlamak için kullanılabilir. [40].
RUTİN LABORATUVAR TESTLERİ
Standart laboratuvar testleri bilgi vermez. Sigaraya bağlı olarak periferik nötrofil sayılarında hafif artış bulunabilir, fakat
eozinofil sayıları artmamıştır. Nadir hastalarda sistemik yangısal reaksiyon bulguları (örneğin artmış sedimantasyon hızı)
bulunabilir, fakat tipik olarak görülmemektedir. Serum immün globülin düzeyleri normaldir. Çeşitli otoantikorlar ve dolaşımda immün kompleksler düşük düzeylerde bulunmuştur,
fakat bunların hiçbir tanısal önemi yoktur. Nonspesifik yakınmaları bulunan hastalarda, HIV enfeksiyonunu dışlamak amacı ile serolojik testler gerçekleştirilmelidir. Anjiyotensin dönüştürücü enzim serum düzeyleri genellikle normaldir.
baskınlık kurabilir [47]. Pulmoner vasküler lezyonlar venüllerde daha baskındır ve pulmoner veno-oklüziv hastalığa benzer
bir tablo meydana getirebilir [47, 48].
AKCİĞER PATOLOJİSİ
Distal bronş duvarlarında gelişen ve yıkıma neden olan gevşek granülomlar şeklinde organize olmuş aktive LC’lerin birikimi, PLCH’nin patolojik bulgusudur. Eozinofiller ve makrofajlar dahil olmak üzere lenfositler ve yangı hücreleri de
bulunmaktadır.
LCH’deki LC’lerin morfolojisi pek çok yönden normal dokularda bulunanlara benzemektedir [49]. Işık mikroskobu kullanılarak izlendiğinde, LC’ler orta büyüklükteki hücrelerdir (15
mm çapında). Bunlar kıvrımlı düzensiz çekirdeğe sahiptir ve
varsa bile çok az sayıda fagositik partikül içeren soluk zayıf
eozinofilik sitoplazma göstermektedir. Membran antijeninin
CD1a’ya karşı yöneltilmiş monoklonal antikorlar ile immünohistokimyasal boyama yoluyla veya normal LC’lerdekinden
çok daha fazla sayıda olan Birbeck granüllerinin elektron mikroskopta görülmesiyle hücre tipi doğrulaması yapılmalıdır
[50-52] (Şekil 3). Lezyonlarda bulunan LC’lerin doğası, LCH
lezyonlarındakiler dahil olmak üzere LC’ler tarafından spesifik olarak eksprese edilen bir lektin olan langerine karşı oluşmuş antikor ile de doğrulanabilir [53, 54]. Geçmişte LC’leri
saptamak için yaygın olarak kullanılmasına karşın, hücre içi
S100 proteininin pozitif boyanması bu hücrelere özgü değildir
ve nöroendokrin hücreler ve bazı makrofajlar gibi diğer hücre
tiplerinde de gözlenebilmektedir.
LCH lezyonlarının görünümü, hastalığın evresi ve tutulumun
olduğu dokuya göre değişmektedir. Akciğerde lezyonlar fokaldir, kötü sınırlıdır, normal akciğer parankimi ile belirgin
şekilde ayrılmaktadır ve hava yolu duvarlarını yıkıma uğratarak terminal ve solunum bronşiyollerinde merkezlenmektedir
[7, 8, 11, 15, 17, 19]. Bu özelliğin görülmesi sonucunda, PLCH
yaygın infiltran akciğer hastalığına değil, bronşiyolite benzemektedir. Bununla birlikte granülomlar kötü sınırlıdır ve komşu alveol yapılarına yayılmaktadır. Ek olarak, bu alveoller sıklıkla bol miktarda makrofajlar içerir, böylece RB-İAH benzeri
SIRADIŞI KLİNİK TABLOLAR
Atipik PLCH formları çok seyrektir fakat büyük tanısal zorluklar ortaya çıkarmaktadır. İzole nodüller, belirgin asimetrik
radyolojik anormallikler, kistik lezyonlarda hava-sıvı seviyeleri, fokal “alveoler” konsolidasyon, plevral efüzyon ve mediyastinal adenopati gibi çeşitli atipik radyografik bulgular rapor edilmiştir [41-45]. Son zamanlarda, toraks HRCT incelemesinde yaygın buzlu cam opasiteleri bulunan az sayıda olgu
bildirilmiştir [46]. Buzlu cam görünümü, bu hastaların akciğerlerinde gözlenen sigaraya bağlı histolojik solunumsal bronşiyolit ile ilişkili interstisiyel akciğer hastalığına (RB-İAH) benzer değişikliklerin miktarını yansıtmaktadır [46].
PLCH şiddetli pulmoner arteryel hipertansiyon ile birlikte bulunabilir ve idyopatik pulmoner hipertansiyonda görülenlere
benzer yakınmalar ve hemodinamik özellikler klinik tabloya
222
ŞEKİL 3.
Çok sayıda Birbeck granülü içeren Langerhans hücreli histiyositozis
lezyonunda Langerhans hücrelerinin elektron mikrografı. Ölçek çubuğu = 50 nm.
CİLT 1 SAYI 3
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
A. TAZI
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
değişiklikler veya deskuamatif interstisiyel pnömoni benzeri
görünüm meydana getirir [11, 16]. Tutulum olmayan alanlarda ise, nonspesifik şekilde sigara içilmesine bağlı anormallikler (respiratuvar bronşiyolitik intra-alveoler pigmentli makrofajların birikimi ve alveol duvarlarını infiltre eden lenfoid kümeler) sık olarak bulunmakla birlikte, akciğer yapısı normal
görülmektedir. Patolojik özellikler zaman içerisinde değişmektedir ve aynı akciğer biyopsi örneğinde çeşitli aşamalardaki lezyonlar sıklıkla bulunmaktadır. Erken lezyonlar, aşamalı
yıkıma uğrayan terminal ve solunum bronşiyollerinin duvarlarının eksantrik infiltrasyonundan sorumludur (Şekil 4).
Bronşiyoller ile yakın anatomik ilişkisi nedeniyle, hastalığın
birincil olarak bir vaskülit olmamasına karşın, komşu arteriyollere yayılım sık görülmektedir. Bu aşamada bol miktarda
LC bulunmaktadır ve LC’ler arasında yer alan ve lezyon periferinde bulunan, çok fazla sayıda lenfositler içeren sert merkezi granülom meydana getirmektedir. Temelde eozinofiller ve
makrofajlar olmak üzere değişen sayılarda yangı hücreleri de
yer almaktadır. Bronşiyol merkezli lezyon gelişiminin tek bir
kesitte doğrulanmasını zorlaştıracak şekilde, bronşiyol epitelinin yıkımı hastalık sürecinin erken döneminde meydana gelmektedir. Seri kesitlerde lezyonların üç boyutlu yapılanması,
distal hava yollarının duvarları boyunca yayılan granülomatöz bir manşet (cuff) göstermektedir [55]. Erken lezyonlar sıklıkla kaviteli görünmesine rağmen, bu kavite granülomatöz
reaksiyon nedeniyle yıkıma uğrayan bronşiyolün lümeninden
kalan kısımdır ve doku nekrozundan kaynaklanmaz. Sürecin
sonraki bölümünde, LC’ler daha az miktardadır ve eozinofilleri, makrofajları ve az sayıda nötrofilleri içeren yangısal hücrelerle ve lenfositlerle çevrelenmiş kümeler meydana getirir.
Lenfoid yerleşimler sıklıkla periferik olarak, yeni başlamış fibröz reaksiyon ile ara yüzde görülmektedir. Son olarak, ilerlemiş hastalıkta çok az veya hiç LC bulunmaz, pigment veya lipid inklüzyonları içeren makrofajlar bulunur. Lezyonların yerini stellar fibrotik skarlar veya yapışık olduğunda balpeteği
görünümü verebilen, fibröz halka ile çevrili yapışık ve komşu
kistik kaviteler alır. Traksiyon amfizemi, ilerlemiş lezyonların
kistik görünümüne katkıda bulunur.
TANI
Kesin LCH tanısı, hastalığa yakalanmış bir dokuda LC granülomunun tanımlanması ile konur. PLCH hastalarında
transbronşiyal biyopsi LC granülomlarını gösterebilmesine
karşın, histolojik kanıt daha sık olarak cerrahi biyopsi (genellikle video yardımlı torakoskopi) yoluyla elde edilir. Biyopsi
örnekleri HRCT’nin bol miktarda nodül gösterdiği yerlerden
alınır. Lezyonlar fokal oldukları için, tanısal verimi artırmak
amacıyla önlemler alınmalıdır: Yeterli materyalin bulunmasını sağlamak için örnekler yeterince büyük olmalı; spesifik
lezyonlar için kapsamlı inceleme yapılmalı; ve mümkün olduğunda bir doku fragmanı LC’lerin tanımlanmasını amaçlayan immünohistokimyasal çalışmalar için dondurulmalıdır. Hiçbir dondurulmuş doku bulunmadığında, örnekler,
formalin içerisine fikse ve parafin içerisine gömülü LCH
granülomlarında bulunan LC’ler ile reaksiyon veren antiCD1a O10 antikoru ile test edilebilir [56, 57]. Deskuamatif
interstisiyel pnemoni benzeri veya RB-ILD benzeri biçimlerin
özellikleri LCH lezyonlarını maskeleyebilir ve bu bulguların
varlığı LCH’ye spesifik patolojik değişiklikler için titiz araştırma yapılmasını önlememelidir [11, 19, 46, 58].
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
Hastalığı gösteren klinik belirtilerin bulunduğu hastalarda, tanıyı koymak için sıklıkla HRCT bulguları yeterlidir. Bununla
birlikte, cerrahi biyopsi gereği deneyimli bir göğüs hastalıkları
uzmanı tarafından her olgu için özel olarak tartışılmalıdır.
BAL sıvısının yüksek makrofaj sayıları içerdiği, genç, semptomsuz sigara içicilerde saptanan, akciğer alanlarının üst yarısında baskın olan nodüler ve kistik görünüm, PLCH tanısı
açısından çok az şüphe bırakmaktadır. Aksine, nadir saf nodüler formlar ile birlikte sistemik semptomlar ve kaviteli akciğer
nodülleri bulunan hastalarda, mikobakteri enfeksiyonunu, diğer enfeksiyonları, sarkoidoz, Wegener granülomatozisi, kaviteli akciğer metastazları, bronşiyoloalveoler karsinomu, septik
emboli veya kaviteli P. jiroveci pnemonisini içeren uzun bir
ayırıcı tanı listesi bulunmaktadır. Kadınlarda, saf kistik
PLCH’nin lenfanjiyoleyomiyomatozisden ayırt edilmesi zor
olabilir (batın ultrasonu ve bilgisayarlı tomografisi anjiyomiyolipomları gösterebilir, böylece lenfanjiyoleyomiyomatozis
tanısı desteklenir) [59].
Pratikte, tipik belirtilerin görüldüğü ve çok az veya hiç yakınması bulunmayan hastaların başlangıç incelemesinde ön tanı
konulması uygun görülmektedir ve HRCT’nin bulunması bunun bir seçenek olduğu olguların sayısını artırmıştır. Nüks
eden veya persistan pnömotorakslı hastalarda cerrahi plörodez sırasında cerrahi akciğer biyopsisi yapılabilir. Bu makalenin yazar grubu, izole yaygın akciğer kistik lezyonları bulunan
kadınlarda, sistemik kortikosteroidler açısından değerlendirilen baskın nodüler lezyonları bulunan semptomlu hastalarda
ve atipik şekilde gelen hastalarda da akciğer biyopsisi gerçekleştirmektedir. Tersine, yaygın yıkıcı lezyonları bulunan hastalarda, aşırı cerrahi risk bulunması nedeniyle akciğer biyopsisi yapılması doğru olmayabilir. Son olarak, akciğer belirtileri
LCH ile uyumlu olduğu zaman, toraks dışı lezyonun biyopsisi, örneğin kemik biyopsisi tanıyı sağlayabilir.
SEYİR VE PROGNOZ
Hastalığın doğal seyri çok değişkendir ve her hasta için tahmin edilemeyecek özelliktedir [7-9]. Hastaların yaklaşık %50’si
kendiliğinden veya glukokortikoid tedavisi ile makul bir sonuç elde etmektedir. Radyolojik anormallikler kısmen veya
tamamen ortadan kaybolur ve semptomlar çözülür. Bununla
birlikte, solunum fonksiyon testleri obstrüktif fonksiyon bozukluğunu gösterebilir. Hastaların yaklaşık %10-20’sinde erken şiddetli belirtiler bulunmaktadır, bu belirtiler nükseden
pnömotoraks veya kronik kor pulmonale ile birlikte ilerleyici
solunum yetmezliğinden dolayı meydana gelir. Son olarak,
hastaların %30-40’ı çeşitli şiddette kalıcı semptomlar göstermektedir ve radyolojik nodüller kalın duvarlı ve daha sonra
ince duvarlı kistlere dönüşerek, zaman içerisinde stabil kalır.
Persistan stabil kistleri bulunan bu hastalarda hastalığın bariz
sessizliğine karşın, akciğer parankiminde LC granülomları bulunabilir [60]. Böylece uzun süreli izlem zorunludur ve yıllar
sonra solunum fonksiyonu bozukluğunda alevlenme gelişebilir veya nadiren nükseden nodül oluşumu karşımıza çıkabilir
[61, 62].
Olumsuz sonuçları öngördüğü bildirilen faktörler, ileri yaşta
PLCH başlaması, uzun süredir olan nonspesifik yakınmalar,
nükseden pnömotoraks, toraks dışı lezyonlar (prognoz açısından hiçbir anlam taşımayan kemik tutulumu haricinde), görüntüleme çalışmalarında yaygın kistler ve tanıda şiddetli solunum fonksiyonu anormalliklerini (özellikle FEV1 ve FEV1/
CİLT 1 SAYI 3
223
A. TAZI
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
lar olarak, sigaranın bırakılması birincil akciğer kanseri, kardiyovasküler hastalık ve sigara içilmesinde bağlı kronik obstrüktif akciğer hastalığı riskini tutarlı şekilde azaltmaktadır.
Glukokortikoid tedavisi nonspesifik yakınmaları azaltmaktadır ve yakın zamanda başlayan semptomatik nodüler PLCH
tedavisi için prednizon veya prednizolon, örneğin 0.5–1 mg
•kg-1•gün-1 başlangıç dozunda, 6–12 ayda aşamalı olarak dozun azaltıldığı tedavi şeklinde ampirik çalışmalarda önerilmektedir [7, 8]. Bununla birlikte, PLCH’de bu tedavinin kullanılması konusunda hiçbir kanıta dayalı veri bulunmadığı vurgulanmalıdır. Glukokortikoid tedavisinde yakınmalarda ve
radyolojik anormalliklerde düzelmeler bulunabilmesine karşın, anlamlı solunum fonksiyonu düzelmesi sağladığı kanıtlanmamıştır [18]. Bazı çalışmalarda, olasılıkla hastalığın ağır formlarına yönelik seçim yapılması yüzünden, glukokortikoid tedavisinde kötü sonuçlar görülmüştür [20, 21]. Bu yazar grubu, bu
tedavinin yangısal granülomatöz lezyonların çözülmesini hızlandırabileceği umuduyla, glikokortikoid tedavisini semptomatik nodüler hastalığı bulunan kişiler için saklamaktadır.
ŞEKİL 4.
CD1a’ya yönelik antikor ile akciğer Langerhans hücreli histiyositozi-
sin erken lezyonunun immün boyanması (hematoksilen-eozin). Bronşiyol duvarı
infiltre olmuştur ve kısmen çok sayıda Langerhans hücreleri ile yıkıma uğramıştır.
VC ve daha az oranda RV/TLC anormalliklerini) içermektedir
[17, 20, 21]. Bir hastada sonucu tahmin etmek açısından bu kriterlerden hiçbirisi başarısızlık kanıtı değildir. Şiddetli pulmoner hipertansiyon kötü prognozu belirtmektedir [47].
Çoğu hastada hamileliğin PLCH seyrini etkilediği görülmemiştir. LCH’ye bağlı diyabetes insipitus alevlenmesi bildirilmiştir [63-64]. Böylece, ciddi solunum yetmezliği bulunmadıkça, LCH hamilelik için bir kontrendikasyon değildir.
LCH ile lenfoma arasındaki ilişkiye ek olarak, devamlı sigara
içilmesinin bir risk faktörü olduğu PLCH’li hastalarda yüksek
oranda birincil akciğer kanseri bildirilmiştir; diğer çeşitli malignensiler de artmış oranlarda bulunmuştur [6, 21, 23, 24, 65-67].
TEDAVİ
Birçok PLCH hastası kendiliğinden iyileştiği veya tedavisiz
stabil bir durumda kaldığı için, bu durumda kullanılan çeşitli
tedavilerin etkinliğinin belirlenmesi zordur. Ek olarak,
PLCH’nin düşük insidansı, kontrol grubu içeren tedavi çalışmaları için yeterli sayıda hastanın dahil edilmesi açısından bir
engel oluşturmaktadır. Pratikte hiçbir etkili tedavi bulunmamaktadır ve hiçbir randomize çift kör çalışma yayımlanmamıştır. Hafif yakınmaları bulunan hastalar sıklıkla takip sırasında kaybedildiği için, mortalite oranının değerlendirilmesi
zor olmaktadır. Bu nedenle, PLCH’li hastaların izlem çalışmalarında mortalite olasılıkla olduğundan fazla tahmin edilmektedir [20, 21].
PLCH ile sigara içilmesi arasında çok sıkı bir ilişki bulunması,
sigara dumanının nedensel rolünü göstermektedir. Bu nedenle sigaranın bırakılması zorunludur. Bu hastalar sıklıkla yoğun
sigara içen kişiler oldukları için, bir sigara bırakma programı
gerekebilir. Sigara bırakıldıktan sonra hastalığın düzeldiği bildirilmiştir [68, 69]. Bununla birlikte, beklenen bir durum olmasına karşın, uzun dönemdeki sonuçlarda yararlı etki henüz
kesinleşmemiştir ve sigara bırakılmasına karşın birkaç nüks
olgusu bildirilmiştir [62]. PLCH hastalarında sık görülen olay224
Ciddi multisistemik LCH hastalığında, glukokortikoid tedavisi ile kombine şekilde sitotoksik ajanlar (vinblastin ve daha
seyrek olarak metotreksat) endikedir. İzole PLCH bulunan
erişkinlerde bu ajanların yararlı olduğu konusunda hiçbir kanıt bulunmamaktadır. İnatçı sistemik LCH’li hastalarda 2-klorodeoksiadenozinin yararlı olduğu gösterilmiş olmasına karşın, PLCH’li erişkinlerde akciğer fonksiyonunda düzelme sağladığı kesin olarak gösterilmemiştir [70–72].
PLCH’li hastalarda solunumsal durumun bozulmasının sık
nedenlerinden birisi alt solunum yolu enfeksiyonudur ve dikkatli tedavi edilmelidir. Pnömotoraks drenaj gerektirir. Plörodez de gerekebilir [27]. Bir gün akciğer nakli için aday olabilecek genç hastalarda, plörektomiden kaçınılması en iyi yaklaşım olacaktır. Çok ciddi solunum yetmezliği veya ağır pulmoner hipertansiyonu bulunan hastaların pek çoğu, yaygın infiltran akciğer hastalığı bulunanlara benzer sonuçlarla, akciğer
nakli yapılarak tedavi edilmişlerdir. [73, 74]. Bununla birlikte,
olası risk faktörleri olarak sigara içmeye tekrar başlanması ve
akciğer dışı tutulum ile birlikte, bir yıl içinde nakledilen organda hastalık nüksü bildirilmiştir [73–77].
PLCH hastalarında optimal izlem stratejilerini belirlemedeki
engeller, bazı hastalarda sınırlı yakınmaların bulunmasını ve
hepsinin üzerinde etkili tedavilerin eksikliğini içermektedir.
Örneğin 3-6 ay aralıklarla, periyodik olarak fizik muayene, göğüs röntgenogramı ve solunum fonksiyon testleri gerçekleştirilmelidir. Göğüs röntgenogramında değişiklikler görüldüğünde, HRCT incelemesi yapılmalıdır. HRCT, PLCH doğal
seyrinin izlenmesi için yararlı olmasına karşın, optimal sıklığı
ve tedavi yaklaşımı üzerine etkisi henüz belirsizdir. Özellikle,
HRCT ile saptanan akciğer anormalliklerinin şiddetinin DL,
CO [30] ile korele olmasına karşın, HRCT ile zaman içindeki
solunum fonksiyon testleri değişikliklerini karşılaştıran hiçbir
çalışma bulunmamaktadır.
Tipik olarak, obstrüktif solunum fonksiyonu bozukluğu, ilerlemiş hastalığı bulunanlarda büllöz benzeri görüntüleri oluşturan, birbiriyle birleşmiş kistik lezyonların kötüleşmesi ile
ilişkilidir. Bununla birlikte, standart göğüs röntgenogramı akciğer kistlerinin görülmesi açısından düşük duyarlılığa sahip
olduğu için, lezyonların belirgin radyografik stabilitesi veya
CİLT 1 SAYI 3
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
A. TAZI
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
kistlerin yerini nodüllerin alması nedeniyle düzelme, gittikçe
ağırlaşan obstrüktif fonksiyon bozukluğu bulunan hastalarda
nadir olmayan oranda görülebilir. Açıklanamayan nefes darlığı veya bunu gösteren radyografik değişikliklerin bulunduğu
hastalarda, pulmoner hipertansiyon araştırılması için Doppler
ekokardiyografi yararlıdır.
PLCH aktivitesini belirlemek için hiçbir güvenilir kriter bulunmamaktadır. Yalnızca kistlerin görüldüğü hastalarda bile akciğer parankimi içerisinde granülomlar bulunabildiği için, aktif hastalığı belirlemede HRCT’ye bütünüyle güvenilmez [60].
Tedavi stratejisindeki rolünü belirlemek için daha geniş çalışmalar gerekmesine karşın, yakın zamandaki ön sonuçlar, indiyum-111 pentetreotid (bir somatostatin analoğu) kullanarak
yapılan sintigrafi çalışmasının lezyon aktivitesini belirlemede
yararlı olduğunu göstermektedir [78–80].
PATOGENEZ
LCH etiyolojisi bilinmediği için, hastalık patogenezi de yeterince anlaşılamamaktadır. Ek olarak, bu hastalık için hiçbir
hayvan modeli bulunmamaktadır ve çeşitli LCH klinik biçimlerinin benzer histopatolojik özellikleri paylaşmalarına karşın,
tüm LCH formları için benzer mekanizmaların geçerli olup olmadığı bilinmemektedir. Bununla birlikte, son zamanlarda
dendritik hücrelerin (DC’ler) biyolojisi ile ilgili bilgilerde olağanüstü ilerlemeler olmuştur. Bu bilgiler LCH ile potansiyel
olarak ilgili mekanizmaların anlaşılmasında önemli bilgiler
sağlamıştır [51, 52, 81, 82].
PLCH için üretilecek patogenetik hipotezler en az üç yönünü
dikkate almalıdır: 1) LCH lezyonlarının bronşiyollerde selektif
tutulumu ve buralarda başlangıçta LC’lerin birikmesi; 2) LC
granülomlarının infiltre ettiği bronşiyolleri tahrip etme yeteneği; ve 3) genel popülasyonda sigara içme prevalansı ile karşılaştırıldığında, düşük PLCH insidansının yanı sıra sigara
içimi ile çok kuvvetli epidemiyolojik bağlantı. Örneğin hem
fokal LC birikimine hem de bronşiyol duvarlarında LC’lerin
yıkıcı etkilerine yol açan bu farklı aşamalarda benzer bir mekanizmanın bulunabileceğine dikkat çekilmelidir.
Langerhans hücre biyolojisi
LC’ler, kemik iliğinde üretilen, heterojen bir hareketli hücre
popülasyonunu meydana getiren ve ana fonksiyonu T hücrelerine antijen sunulması olan DC nesline aittir [51, 52]. 1990’lardan beri, çeşitli hematopoetik öncüllerin büyüme faktörleri ve sitokinlerin farklı kombinasyonlarıyla kültürlendiği
çalışmalar, çeşitli DC alt setlerini tanımlamıştır [51, 52]. Miyeloid DC’ler (DC1), granülosit-makrofaj koloni stimüle edici
faktör (GM-CSF) ve tümör nekroz faktörü (TNF)-α varlığında
CD34-pozitif miyelomonositik öncüllerden farklılaşmaktadır
[83]. DC1, GM-CSF ve interlökin (IL)-4’e maruz bırakılan saflaştırılmış kan monositlerinden de elde edilebilir [51]. Bu öncüller özellikle transforme edici (transforming) büyüme faktörü (TGF)-β varlığında LC farklılaşmasında önemli rol oynayan
LC’lerin oluşumunu da sağlayabilir [84–86]. Daha yakın zamanda, insanlarda ve hayvanlarda, sağkalımı GM-CSF’ye değil IL-3’e bağımlı olan, lenfoid öncüllerden (plasmasitoid
DC’ler veya DC2) türetilen bir başka DC alt seti tanımlandı
[87]. Belirli koşullar altında, bu hücreler LC benzeri hücrelere
farklılaşabilmektedir [88], fakat in vivo olarak DC ontojenliği
ile birlikte bu farklılaşma yollarının kesin bağlantısı bütünüyle
belirlenmemiştir.
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
Dokuların çoğunda (örneğin lenfoid organlar, dermis, akciğer
parankimi, vs.) bulunan DC’lerin aksine, LC’ler spesifik olarak
hava yolları epitelini de içeren epidermis ve diğer mukozaların
epitelinde lokalize olmaktadır [51, 52, 89]. Bu hücreler, spesifik
organellerden oluşan sitoplazmalarının bulunmasıyla, Birbeck
granüllerinin varlığıyla, yalnızca elektron mikroskobu yoluyla
görülmesiyle ve ekzojen maddelerin internalizasyonunda yer
almalarıyla, diğer DC’lerden morfolojik olarak ayrılmaktadır.
LC’ler yapısal olarak Birbeck nodülleri ile ilişkili olan tip II
mannoz lektin olan spesifik marker langerin (CD207) ekspresyonu yoluyla da tanımlanabilir [53]. LC’lerin dolaşımdaki öncüllerinin yanı sıra, yakın zamanda dermal yerleşimli CD14pozitif hücrelerin LC’lere farklılaşabildiği gösterildi [90–92].
LC işleyişi ve farklılaşması için, özellikle GM-CSF, TGF-β ve
CC kemokin CCL20 (makrofaj yangısal proteini (MIP)-3α) lokal salgılanması üzerinden farklılaşması için, epitelyal mikroçevre yaşamsaldır [51, 84, 85, 93–102]. Hem epitel hücreleri
hem de LC’ler tarafından E–kaderin ekspresyonu gibi diğer
faktörler, bu hücrelere ev sahipliği yapan doku için önemlidir
[103–105].
Normal akciğerde LC’ler iyi gelişmiş bir ağ meydana getirdikleri transbronşiyal epitel ile neredeyse bütünüyle sınırlıdır [50,
106]. Normal alveol epitelinde LC’ler son derecede az bulunmasına rağmen, bu hücreler sigara içenlerin ve akciğerde yangısal
değişiklikleri bulunan hastaların akciğerlerinde, alveol epitel
hiperplazisi bölgelerinde bulunmaktadır [107, 108]. Ek olarak,
akciğer kanserinde bol miktarda LC infiltratları bulunabilir
[108, 109]. İlginç olarak, bu farklı patolojik durumlarda LC’lerin
varlığı, hiperplastik alveol hücreleri veya bronşiyal tümör hücreleri tarafından lokal GM-CSF üretimi ile yakın korelasyon
vermektedir; böylece GM-CSF’nin insan akciğerinde LC’lerin
oluşumunun ve/veya farklılaşmasının kontrol edilmesinde
anahtar rol oynadığını güçlü bir şekilde göstermektedir [108].
Periferik dokularda bulunan diğer DC’ler gibi, LC’ler olgunlaşmamıştır ve temel olarak antijenleri alan fakat in situ bağışıklık yanıtını uyarmayan gözcüler olarak işlev görmektedir
[51, 52, 89]. Çeşitli uyarımlara (özellikle lipopolisakkarid, TNFα ve IL-1β gibi proinflamatuvar uyaranlara) yanıtta, bu hücreler afferent lenf kanalları üzerinden, antijene spesifik T hücrelerini stimüle ettikleri bölgesel lenfoid organlara göç ederler
[110, 111]. İkincil lenfoid organlara doğru yapılan bu göç, spesifik bağışıklık yanıtının uyarılması açısından çok önemlidir
ve afferent lenf kanalları ile antijen tanıma yerleri arasındaki
kemokin gradyentinden kuvvetle etkilenmektedir [51, 52, 97,
98, 101, 112]. Göçleri sırasında, LC’ler Birbeck granüllerini
kaybederler ve CC kemokin reseptörü CCR6 - CCR7 ekspresyonları, ikincil lenfoid dokularda üretilen kemokin olan CCL19
(MIP-3β)’ya döner. Bu hücreler antijenleri yakalama yeteneklerini kaybederler ve ek sinyallere karşı, özellikle CD40–CD40
ligant (CD40L) etkileşimine karşı yanıt olarak, büyük miktarlarda IL12 salgılayabilen ve T lenfositleri etkin şekilde aktifleştirebilen, tamamen olgun DC’ler haline gelirler [81, 113].
Önemli olarak, bağışıklık yanıtının tüm adımlarında mikro
çevre DC fonksiyonu üzerinde kuvvetli etki meydana getirir
ve etkili bağışıklık yanıtının veya toleransın ortaya çıkarılmasını etkiler (Şekil 5). Böylece, DC’lere gelen sitokinler ve membran sinyalleri bu hücrelerin fonksiyonel olgunlaşmasını etkileyerek, etkili T-helper hücresi (Th) tip 1 yanıtına veya tersine
Th2 lenfositlerin veya düzenleyici (regülatör) T-lenfositlerin
CİLT 1 SAYI 3
225
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
A. TAZI
aktivasyonu üzerinden bağışıklık yanıtını yönetir [81, 82, 113].
Böylece, sağlıklı hayvanlardan alınan akciğer DC’leri izole
edilerek T hücreleri ile enkübe edildiği zaman, bunlar tercihen
Th2 yanıtını ve immün toleransı uyarır [106, 114]. Tersine,
mikroorganizmalar tarafından yayılanlar gibi yangısal uyaran
sinyallerin varlığında, GM-CSF veya TNF-α gibi sitokinler
veya membran etkileşimleri (CD40–CD40L) bulunduğunda,
bu hücreler birlikte stimüle edici moleküller eksprese eder ve
etkili bir Th1 hücresiyle düzenlenen bağışıklık yanıtını uyarır
[106, 114, 115].
Fonksiyonel yetenekleri ile uyumlu olarak, normal akciğerlerdeki LC’ler dahil olmak üzere LC’ler olgunlaşmamış DC’lerin
yüzey fenotipini eksprese ederler (Tablo 1). Özellikle, bu hücreler birlikte stimüle edici moleküller olan CD40, CD80 (B7-1)
ve CD86 (B7-2) özelliklerini çok az veya hiç eksprese etmezler
[50, 106, 114, 115]. İlginç olarak, alveoler epitel hiperplazisi bulunan yerlerde ve bazı akciğer kanserlerinde LC sayıları belirgin olarak artmasına karşın, bu hücreler CD80, CD86 ve CD40
açısından negatif olarak kalırlar [115].
PLCH’de Bronşiyollerde LC birikimi
PLCH’de, patolojik sürecin bulunduğu bronşiyollerde çok sayıda LC bikrimi olur. Lezyonlar fokaldir, distal bronşiyollerden
bazılarını tutar fakat diğerlerinde bulunmaz. Bu dağılım, olasılıkla sigara içilmesi nedeniyle uyarılan bronşiyol epiteli mikro
çevresindeki değişikliklerin, bronşiyollerde LC birikimi açısından önemli olduğunu göstermektedir. Bu çok sayıda LC tarafından bronşiyollerin infiltrasyonu, LC öncüllerinin LC oluşturması, lokal LC proliferasyonu ve/veya apopitozu uyaran
mekanizmalara karşı azalmış LC duyarlığı ile ilgili olabilir.
Daha önce belirtildiği gibi, bronşiyol epitel hücreleri en belirgin olarak hematopoetik LC öncüllerinin proliferasyonunu ve
farklılaşmasını düzenlediği ve in vitro olarak bunların ömrünü
artırdığı bilinen GM-CSF olmak üzere pek çok mediyatörü
meydana getirebilir [108]. Çok erken PLCH lezyonlarında, tutulan bronşiyollerin epiteli, aynı hastadaki tutulum bulunmayan bronşiyol epiteline göre daha büyük miktarlarda GM-CSF
üretmektedir [116]. İlginç olarak, bol miktarda GM-CSF üretimi, deri LCH lezyonlarında da bulunmuştur ve bu lezyonlardaki LC’ler GM-CSF reseptörü eksprese etmiştir [117]. Ek olarak, lepralı hastalarda intradermal GM-CSF enjeksiyonu, en-
a) Antijen prosedürü
Hücre içi MHC II
CD1a+ (LC)
Langerin+ (LC)
CD80-, CD86+/CD40CCR6+
Baskılayıcı sinyaller
IL-10, TGF-β, VEGF, etc.
ŞEKİL 5.
b) T-cell aktivasyonu
Yüzey MHC II
CD40++
CD80++, CD86++
CD83+
DC-LAMP+
CCR7+
Aktifleştirici sinyaller
IL-1β, TNF-α, CD40L, etc.
a) Olgunlaşmamış ve b) olgunlaşmış dendritik hücrelerin (DC’ler)
yüzey fenotipinin ve baskılayıcı/aktifleştirici sinyal mikro-çevresinin karşılaştırması.
MHC II: klas II majör histokompatibilite kompleksi; LC: Langerhans hücresi; CCR:
CC kemokin reseptörü; IL: interlökin; TGF: transforme edici büyüme faktörü; VEGF:
vasküler endotelyal büyüme faktörü; LAMP: lizozom bağlantılı membran proteini;
TNF: tümör nekroz faktörü; CD40L: CD40 ligandı.
226
jeksiyon yerinde çok sayıda LC birikimi ile ilişkilidir. Ayrıca
GM-CSF genini fazla eksprese eden transgenik hayvanlardan
alınan deri, kontrol hayvanlarından alınan deriye göre daha
fazla epidermal LC içermektedir [95, 118, 119]. Son olarak, farelerin akciğerlerine GM-CSF transfeksiyonu, temel olarak akciğerdeki bağışıklık yanıtları sırasında makrofajlar üzerine
etki ederek, miyeloid DC popülasyonunun farklılaşmasını ve
aktivasyonunu teşvik etmektedir [120]. Hepsini bir araya topladığımızda, bu veriler özellikle akciğerlerde olmak üzere
LCH lezyonlarında LC’lerin birikiminde GM-CSF’nin rolünü
kuvvetle göstermektedir.
Diğer mediyatörler hava yolu hücreleri tarafından üretilirler
ve olasılıkla bu sürece katkıda bulunurlar.. Örneğin, PLCH’li
hastalarda bombesin analoğu olan peptitleri üreten pulmoner
nöroendokrin hücrelerin hiperplazisi bildirilmiştir, fakat bu
hücrelerin hastalık patogenezindeki rolü henüz aydınlatılamamıştır [121–123]. Benzer şekilde, granülomatöz PLCH lezyonları, intraepitelyal LC farklılaşması için çok önemli olan
TGF-β büyük miktarlarda üretmektedir [124]. Son olarak, yakın tarihli iki çalışmada, CCL20 (MIP-3α)’nın kemik ve derideki LCH lezyonlarında üretildiği gösterildi [125, 126]. İlginç
olarak, bir çalışmada bu granülomların LC’leri hem CCR6 hem
de şaşırtıcı şekilde CCR7 eksprese ettiği gösterildi [126]. PLCH
için benzer çalışmalar rapor edilmemiştir.
PLCH lezyonları tarafından bronşiyol epitelinin hızlı yıkımı,
epitel dışı faktörlerin granülom içindeki LC’lerin devamına
katkıda bulunması gerektiğini göstermektedir. GM-CSF’yi içeren LC’ler, birçok mediyatör üretebilir ve otokrin ve/veya parakrin mekanizma üzerinden lezyonların devamına katkı yapabilirler [117, 122]. Ek olarak, akciğer LC granülomlarının
immünohistokimyasal çalışmaları, bazıları (TNF-α ve IL-4 dahil) LC üremesini, devamlılığını ve farklılaşmasını in vitro olarak etkileyen birkaç sitokin tanımlamıştır, fakat bunların
PLCH patogenezindeki kesin rolü henüz belirlenmemiş bir
konu olarak kalmaktadır [121, 122]. Ciddi sistemik LCH’li bir
hastada anti-TNF-α yoluyla uyarılan dramatik düzelme bildirilmiştir [123]. LC konakçı mekanizmalarını ve adresinlerin
veya spesifik adezyon moleküllerinin ekspresyonunu içeren,
PLCH’li hastalarda LC’lerin selektif olarak bronş içi birikiminin diğer yönlerinin araştırılması gerekmektedir [127, 128].
LC’lerin LCH lezyonları içerisinde proliferasyon yeteneği bir
tartışma konusudur. PLCH granülomları içinde LC’lerin bölünme hızı, normal bronş epitel hücrelerininkine benzer ve
akciğer kanseri hücrelerinin bölünme hızından çok daha düşüktür. Bu durum PLCH lezyonları içinde LC birikiminde
hücre bölünmesinin sınırlı rolünü göstermektedir [129]. Tersine, diğer yerlerdeki, özellikle deride ve kemikte, LCH lezyonları içindeki LC’ler hücre döngüsü ile ilgili diğer peptitlerin
yanı sıra Ki67 proliferasyon belirtecini de eksprese etmektedir
[130].
LCH granülomları içinde LC’lerin uzun süre devamı, apopitoz
yoluyla hücre ölümünü uyaran mekanizmalara bağlanabilir
görünmektedir [130–132].
LCH ile ilgili ana nokta, hastalığın bir neoplastik süreç sonucunda mı, yoksa henüz tanımlanmamış olan bir uyarana karşı
reaksiyon mu olduğudur. Çeşitli klinik seyirleri bulunan hastalardan alınan lezyonlar içindeki LC’lerin neoplastik bir kökeni gösteren klonal proliferasyondan köken almalarına kar-
CİLT 1 SAYI 3
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
A. TAZI
TABLO 1
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
dan salgılanan LC’lerin yüzeyinde bulunmayan CD80, CD86
ve CD40 eksprese etmektedir [115]. Ek olarak, bu lezyonlarda
CD40L eksprese eden T hücreleri bulunmaktadır ve LC’ler ile
lokal etkileşimlerin varlığını desteklemektedir [115]. Bununla
birlikte bu veriler, bu LC’lerin tamamen olgun DC’ler olduğu
ve T hücre proliferasyonunu uyarabildiği konusunda kesin bir
kanıt değildir. Aslında, bu hücreler tarafından lokal IL-12 üretimi gösterilmemiştir ve in vitro çalışmalar için PLCH lezyonlarından yeterli sayıda LC izole edilmesindeki güçlük, bu hücrelerin fonksiyonel değerlendirmesine izin vermemiştir.
Akciğer Langerhans hücreleri tarafından
ortak stimülatör molekül ekspresyonu
ile mikro-çevrelerinde üretilen sitokinler
arasındaki korelasyon
Alveoler
hiperplazi
Akciğer
karsinomu
LCH
granülomu
CD80
-
-
+++
CD86
-
-
+++
CD40
-
-
+++
GM-CSF
+
+/++
+++
IL-1β
-
-
++
IL-10
++
++
-
LCH: Langerhans hücreli histiyositozis ; GM-CSF: granülosit-makrofaj
koloni stimüle edici faktör; IL: interlökin. -: yok; +: biraz miktarda
ekspresyon; ++: orta derecede ekspresyon; +++: kuvvetli ekspresyon.
Veriler [114]’ten alınmıştır.
şın [133–135], bir başka çalışma PLCH’li hastaların akciğerlerinde LC’lerin poliklonal genişlemesini ileri sürmektedir [136].
Böylece, PLCH bir veya daha fazla bilinmeyen uyarana karşı
yanıtta yer alan reaktif bir süreç olarak görülmektedir.
Özetle, her ne kadar akciğerlerdeki ve/veya kandaki öncüllerinden LC’lerin ortaya çıkması olasılıkla daha baskın olsa da,
PLCH lezyonları içerisinde LC’lerin birikimine katkı yapan
pek çok mekanizma bulunmaktadır. PLCH’li hastaların periferik kanlarında artmış CD34-pozitif öncüllerin sayısı da bu
hipotezi desteklemektedir [137].
LC Granülomları Nedeniyle Bronşiyollerin Yıkımı
Akciğerlerde LC birikimi ile karakterize olan diğer durumlarda (örneğin alveoler epitelyal hiperplazi ve bazı akciğer kanserleri), LC’ler doku yıkımını uyarmaz ve büyük sayılarda
yangısal hücreler ile ilişkili değildir. Bunlar PLCH ile aralarındaki iki önemli farklılıktır [7]. PLCH’de görülen bronşiyol yıkımı için olası bir açıklama, LC’lerin bronşiyol epitel duvarı ve
komşu akciğer dokusu üzerinde sitotoksik etkilerle birlikte lokal T hücreli immün yanıtı uyarmalarını sağlayan özel fonksiyonel durumlarıdır. Bu hipotezle uyumlu olarak, LC’lerden
ayrı olarak, T-hücreleri erken PLCH lezyonlarında bulunan
ana hücre popülasyonunu meydana getirir. Bu T hücresi birikimi spesifik lezyonlar içerisinde selektif olarak meydana gelir
ve granülomları ayıran tutulum olmamış parankimde T hücresi sayıları artmamıştır [138]. Antijen stimülasyonuna ikincil
hücresel immün yanıtlarda olduğu gibi, bu T-hücreleri temel
olarak CD4-pozitiftir ve erken aktivasyon belirteçlerinin yanı
sıra αβ antijen reseptörlerini eksprese ederler [138]. Elektron
mikroskop görüntülemesini kullanarak, PLCH lezyonları içindeki LC’ler normal LC’lerden çok daha fazla Birbeck granülleri, ekzojen maddelerin internalizasyonunda yer alan sitoplazmik organelleri içerir (Şekil 3) [138]. Deri aşırı duyarlık reaksiyonlarında görülenlere veya DC’ler in vitro olarak T hücreleri
ile birlikte enkübe edildiği zaman görülene benzer şekilde, bu
durumdaki LC’lerin, lenfositlerle yakın ve farklılaşmış membran temaslarına sahip oldukları görülür [138, 139]. Daha yakın
zamanda, PLCH lezyonları içindeki LC’lerin aktive edilmiş
hücreler olduklarını gösteren özel bir yüzey fenotipini eksprese ettikleri gösterilmiştir [115]. Böylece, PLCH lezyonları içindeki LC’ler, normal akciğerlerden veya alveoler epitelyal hiperplazi veya akciğer kanseri gibi diğer akciğer lezyonlarınEUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
Bununla birlikte, ilginç olarak, PLCH lezyonlarında LC’leri çevreleyen mikro çevre lokal LC aktivasyonu için olanak sağlamaktadır (Tablo 1). Sitokin profili (GM-CSF, TNF-α ve IL-1β bulunması fakat IL-10 bulunmaması), in vitro DC olgunlaşmasını teşvik edenlere benzer olmakla birlikte, LC’lerin olgunlaşmamış
fenotip gösterdiği diğer patolojik durumlarda bunun tersi bir
sitokin profili bulunmaktadır (IL-10 bulunur ve IL-1β bulunmaz) [51, 82, 114, 115, 140]. Özetle, LCH lezyonlarındaki LC’ler
sıra dışı bir yüzey fenotipi göstererek en azından bu hücrelerin
kısmi olgunlaşmasını belirtmektedir. Özellikle bu lezyonlarda
bulunan T hücrelerinin lokal aktivasyonu olmak üzere, PLCH
granülomlarındaki bu hücrelerin fonksiyonel yeteneklerini kesin olarak değerlendirmek için ek çalışmalar gereklidir.
Hava yolu epitel hücrelerine karşı yöneltilmiş olduğu varsayılan T hücre sitotoksitesinden ayrı olarak, TGF-β ve bazı metalloproteinaz tipleri gibi mediyatörler lokal olarak üretilmektedir ve zaman içerisinde lezyonlar değiştikçe görülen kist formasyonu ve fibröz reaksiyonu içeren doku “remodeling”inde
yer alabilir [124, 141]. PLCH lezyonlarının kontrolsüz bağışıklık yanıtı sonucunda meydana geldiği hipotezi, bu cevabı bir
veya daha fazla antijenin uyardığı anlamına gelmektedir. Bugüne kadar hiçbir aday antijen tanımlanmamıştır. Bazı granüloma LC’lerinde mitokondi içi inklüzyonlar bulunması üzerine bir viral neden hipotezi ortaya atıldı; insan herpesvirüs
6’nın rolü bulunduğu ileri sürülse de doğrulanmadı [135, 142–
144]. LCH lezyonlarında geniş bir virüsler dizisinin genomları
için yapılan testler olomsuz sonuçlar verdi [135, 144].
Sigara içimi ve PLCH
Sigara içimi ile PLCH arasındaki yakın ilişki, bu hastalığın patogenezinde tütün dumanının rolünü kuvvetle belirtmektedir.
PLCH’yi tetikleme konusunda sigara içilmesinin rolü, ergenlikte veya erişkinlikte PLCH gelişen sistemik LCH’li çocukların çoğunun bu olaydan önce sigara içmeye başlamış olduğu
bulgusuyla birlikte yakın zamanda aydınlatılmıştır [145]. Ek
olarak, bir hayvan modelinde çalışma yapan bir grup, tütün
dumanına maruz kalan fare akciğerlerinde LC kümelerinin birikimini bildirmiş, fakat bu çalışma tekrarlanmamıştır [146].
Tütün dumanının PLCH lezyonlarının meydana gelişini nasıl
tetiklediği ile ilgili ayrıntılar belirsiz kalmaktadır. Tütün dumanının bir bileşenine karşı bağışıklık yanıtı ileri sürülmüştür, fakat şaşırtıcı şekilde, tütün glikoproteinine karşı cevap olarak
PLCH’li hastalardan alınan kan lenfositlerinin proliferasyonunun, kontrollerle karşılaştırıldığında daha da azaldığı bulunmuştur [147]. Yakın zamanda, nikotinin DC fonksiyonu üzerine etkileri değerlendirilmiş ve hem uyarıcı hem de baskılayıcı
etkileri rapor edilmiştir [148, 149]. Bununla birlikte, küçük çocuklarda ve bazen sigara içmeyen erişkinlerde tütün dumanının direkt etkisi PLCH’nin meydana gelişini açıklayamaz. Bir
başka olasılık, PLCH’de bronşiyol epitel hücrelerinin bağışıklık
CİLT 1 SAYI 3
227
A. TAZI
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
yanıtı için hedef olmasıdır. Bu nedenle, hiperplastik veya displastik bronşiyol lezyonlarının gelişiminde, hem bronşiyollerde
LC’lerin birikiminin hem de aktivasyonunun ilgisi olabilir. Ek
olarak, epitel hücreleri neoantijenler eksprese ederek bunları
bağışıklık yanıtının hedefi durumuna getirir. Kanıtlanmayı
bekleyen bu hipotez, bronşiyol epitelinin erken yıkımının yanısıra lezyonların bronşiyol merkezli dağılımını da açıklar. Bronşiyol epitelindeki değişikliklerin genel bir nedeni olarak sigara
içilmesi yatkınlık yaratan bir faktör olabilir, fakat diğer faktörlere bağlı bronşiyol anormallikleri bulunan hastalar da (örneğin radyasyon tedavisi) PLCH geliştirme riski taşıyabilir.
Bununla birlikte, geniş popülasyonlarda yüksek sigara içme
prevalansı ile karşılaştırıldığında, düşük PLCH insidansı, bu
hastalığın gelişmesi için yatkınlık yaratan konakçıyla ilgili faktörlerin varlığını kuvvetle desteklemektedir. PLCH’li hastalara nakledilen akciğerlerde nüks eden hastalık raporları, aydınlatılmayı bekleyen bir konu olarak, hastayla ilgili faktörler
yönünde ek bir kanıttır [73–77].
YORUM
Her ne kadar akciğer Langerhans hücreli histiyositozisine yol
açan hastalık sürecindeki adımlardan bazıları aydınlanmaya
başlamış olsa da, Langerhans hücreli granülomun farklı yönlerini açıklamak için daha fazla çalışma gereklidir. Ana amaç,
hastalığın yerleşimi ve klinik ortaya çıkışı ile ilgili mekanizmaların belirlenmesidir. Langerhans hücreli histiyositozis patogenezi,,özellikle de Langerhans hücrelerinin rolü konularında
daha gelişmiş bilgiler sağlanmasının, sonuçta bu nadir görülen hastalık için işe yarar tedavilerin geliştirilmesine yol açması beklenmektedir.
KAYNAKLAR
1 Writing Group of the Histiocyte Society. Histiocytosissyndromes in children. Lancet 1987; 1: 208–209.
2 Favara BE, Feller AC, Pauli M, et al. Contemporaryclassification of histiocytic disorders. The WHOCommittee
on Histiocytic/Reticulum Cell Proliferations.Reclassification Working Group of the Histiocyte Society.Med
Pediatr Oncol 1997; 29: 157–166.
3 Lieberman PH, Jones CR, Steinman RM, et al. Langerhanscell (eosinophilic) granulomatosis. A clinicopathologicstudy encompassing 50 years. Am J Surg Pathol 1996;
20:519–552.
4 Malpas JS. Langerhans cell histiocytosis in adults.Hematol Oncol Clin North Am 1998; 12: 259–268.
5 Arico M, Egeler RM. Clinical aspects of Langerhans cellhistiocytosis. Hematol Oncol Clin North Am 1998; 12:247–
258.
6 Howarth DM, Gilchrist GS, Mullan BP, et al. Langerhanscell histiocytosis: diagnosis, natural history,
management,and outcome. Cancer 1999; 85: 2278–2290.
7 Tazi A, Soler P, Hance AJ. Adult pulmonary
Langerhans’cell histiocytosis. Thorax 2000; 55: 405–416.
8 Vassallo R, Ryu JH, Colby TV, Hartman T, Limper
AH.Pulmonary Langerhans’-cell histiocytosis. N Engl J
Med2000; 342: 1969–1978.
9 Sundar KM, Gosselin MV, Chung HL, Cahill
BC.Pulmonary Langerhans cell histiocytosis: emerging
conceptsin pathobiology, radiology, and clinical evolution ofdisease. Chest 2003; 123: 1673–1683.
228
10 Gaensler E, Carrington C. Open biopsy for chronicdiffuse
infiltrative lung disease: clinical, roentgenographic,and
physiological correlations in 502 patients.Ann Thorac
Surg 1980; 30: 411–426.
11 Colby TV, Lombard C. Histiocytosis X in the lung.
HumPathol 1983; 14: 847–856.
12 Thomeer M, Demedts M, Vandeurzen K. Registration
ofinterstitial lung diseases by 20 centres of respiratorymedicine in Flanders. Acta Clin Belg 2001; 56: 163–172.
13 Watanabe R, Tatsumi K, Hashimoto S, Tamakoshi
A,Kuriyama T. Clinico-epidemiological features of pulmonaryhistiocytosis X. Intern Med 2001; 40: 998–1003.
14 Arico M, Haupt R, Russotto VS, et al. Langerhans cellhistiocytosis in two generations: a new family and reviewof
the literature. Med Pediatr Oncol 2001; 36: 314–316.
15 Friedman PJ, Liebow AA, Sokoloff J. Eosinophilicgranuloma of lung. Clinical aspects of primary histiocytosisin
the adult. Medicine (Baltimore) 1981; 60: 385–396.
16 Crausman RS, Jennings CA, Tuder RM, et al. Pulmonaryhistiocytosis X: pulmonary function and exercise pathophysiology.Am J Respir Crit Care Med 1996; 153: 426–435.
17 Basset F, Corrin B, Spencer H. Pulmonary histiocytosis
X.Am Rev Respir Dis 1978; 118: 811–820.
18 Schonfeld N, Frank W, Wenig S, et al. Clinical andradiologic features, lung function and therapeutic resultsin
pulmonary histiocytosis X. Respiration 1993; 60: 38–44.
19 Travis WD, Borok Z, Roum JH, et al. PulmonaryLangerhans cell granulomatosis (histiocytosis X). Aclinicopathologic study of 48 cases. Am J Surg Pathol1993; 17: 971–986.
20 Delobbe A, Durieu J, Duhamel A, Wallaert B, the
Grouped’Etude en Pathologie Interstitielle de la Socie´te´
dePathologie Thoracique du Nord. Determinants of survivalin pulmonary Langerhans’ cell granulomatosis(hist
iocytosis X). Eur Respir J 1996; 9: 2002–2006.
21 Vassallo R, Ryu JH, Schroeder DR, Decker PA,Limper
AH. Clinical outcomes of pulmonaryLangerhans’-cell
histiocytosis in adults. N Engl J Med2002; 346: 484–490.
22 Hance AJ, Basset F, Saumon G, et al. Smoking andinterstitial lung disease. The effect of cigarette smokingon the
incidence of pulmonary histiocytosis X andsarcoidosis.
Ann N Y Acad Sci 1986; 465: 643–656.
23 Neumann MP, Frizzera G. The coexistence ofLangerhans’ cell granulomatosis and malignant lymphomamay
take different forms: report of seven caseswith a review
of the literature. Hum Pathol 1986; 17:1060–1065.
24 Egeler RM, Neglia JP, Puccetti DM, Brennan CA,Nesbit
ME. Association of Langerhans cell histiocytosiswith
malignant neoplasms. Cancer 1993; 71: 865–873.
25 Unger J, England D, Collins J. Miliary nodules,Hodgkin’s
disease, and eosinophilic granuloma. JThorac Imaging
1994; 9: 71–73.
26 Minghini A, Trogdon SD. Recurrent spontaneous pneumothoraxin pulmonary histiocytosis X. Am Surg 1998;
64:1040–1042.
27 Mendez JL, Nadrous HF, Vassallo R, Decker PA, Ryu
JH.Pneumothorax in pulmonary Langerhans cell histiocytosis.Chest 2004; 125: 1028–1032.
28 Knight RK. Haemoptysis in eosinophilic granuloma. Br
JDis Chest 1979; 73: 181–186.
29 Lacronique J, Roth C, Battesti JP, Basset F, Chretien
J.Chest radiological features of pulmonary histiocytosis
CİLT 1 SAYI 3
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
A. TAZI
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
X:a report based on 50 adult cases. Thorax 1982; 37: 104–
109.
Moore AD, Godwin JD, Muller NL, et al. Pulmonaryhistiocytosis X: comparison of radiographic and CTfindings. Radiology 1989; 172: 249–254.
Epler G, McLoud T, Gaensler E. Normal chest roentgenogramsin chronic diffuse infiltrative lung disease. N
EnglJ Med 1978; 298: 934–939.
Brauner MW, Grenier P, Mouelhi MM, Mompoint
D,Lenoir S. Pulmonary histiocytosis X: evaluation withhigh-resolution CT. Radiology 1989; 172: 255–258.
Brauner MW, Grenier P, Tijani K, Battesti JP, Valeyre
D.Pulmonary Langerhans cell histiocytosis: evolution
oflesions on CT scans. Radiology 1997; 204: 497–502.
Wall CP, Gaensler EA, Carrington CB, Hayes
JA.Comparison of transbronchial and open biopsies inchronic infiltrative lung diseases. Am Rev Respir Dis1981;
123: 280–285.
Houssini I, Tomashefski J, Cohen A. Transbronchialbiopsy in patients with pulmonary eosinophilic granuloma.Arch Pathol Lab Med 1994; 118: 523–530.
Chollet S, Soler P, Dournovo P, et al. Diagnosis ofpulmonary histiocytosis X by immunodetection ofLangerhans
cells in bronchoalveolar lavage fluid. Am JPathol 1984;
115: 225–232.
Xaubet A, Agusti C, Picado C, et al. Bronchoalveolarlavage analysis with anti-T6 monoclonal antibody in
theevaluation of diffuse lung diseases. Respiration 1989;
56:161–166.
Auerswald U, Barth J, Magnussen H. Value of CD-1-positive cells in bronchoalveolar lavage fluid for thediagnosis
of pulmonary histiocytosis X. Lung 1991; 169:305–309.
Casolaro MA, Bernaudin JF, Saltini C, Ferrans VJ,Crystal
RG. Accumulation of Langerhans’ cells on theepithelial
surface of the lower respiratory tract in normalsubjects
in association with cigarette smoking. Am RevRespir Dis
1988; 137: 406–411.
Feurestein IM, Archer A, Pluda JM, et al. Thin-walledcavities, cysts, and pneumothorax in Pneumocystis cariniipneumonia: further observations with histopathologiccorrelation. Radiology 1990; 174: 697–702.
Pappas CA, Rheinlander HF, Stadecker MJ. Pleuraleffusion as a complication of solitary eosinophilicgranuloma
of the rib. Hum Pathol 1980; 11: 675–677.
Pomeranz SJ, Proto AV. Histiocytosis X. Unusualconfusingfeatures of eosinophilic granuloma. Chest1986; 89:
88–92.
Brambilla E, Fontaine E, Pison CM, et al. Pulmonaryhistiocytosis X with mediastinal lymph node involvement.
Am Rev Respir Dis 1990; 142: 1216–1218.
ten Velde GP, Thunnissen FB, van Engelshoven
JM,Wouters EF. A solitary pulmonary nodule due toeosinophilic granuloma. Eur Respir J 1994; 7: 1539–1540.
Khoor A, Myers JL, Tazelaar HD, Swensen SJ. Pulmonary Langerhans cell histiocytosis presenting as a solitarynodule. Mayo Clin Proc 2001; 76: 209–211.
Vassallo R, Jensen EA, Colby TV, et al. The overlapbetween respiratory bronchiolitis and desquamativeinterstitial pneumonia in pulmonary Langerhans cellhistiocytosis: high-resolution CT, histologic, and functionalcorrelations. Chest 2003; 124: 1199–1205.
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
47 Fartoukh M, Humbert M, Capron F, et al. Severepulmonary hypertension in histiocytosis X. Am J RespirCrit Care
Med 2000; 161: 216–223.
48 Hamada K, Teramoto S, Narita N, et al. Pulmonary
venoocclusivedisease in pulmonary Langerhans’ cell
granulomatosis.Eur Respir J 2000; 15: 421–423.
49 Nezelof C, Basset F, Rousseau MF. Histiocytosis Xhistogenetic arguments for a Langerhans cell origin.Biomedicine 1973; 18: 365–371.
50 Hance AJ. Pulmonary immune cells in health anddisease:
dendritic cells and Langerhans’ cells. Eur RespirJ 1993; 6:
1213–1220.
51 Banchereau J, Briere F, Caux C, et al. Immunobiology
ofdendritic cells. Annu Rev Immunol 2000; 18: 767–811.
52 Mellman I, Steinman RM. Dendritic cells: specialized
andregulated antigen processing machines. Cell 2001;
106:255–258.
53 Valladeau J, Duvert-Frances V, Pin JJ, et al. The monoclonalantibody DCGM4 recognizes langerin, a proteinspecific of Langerhans cells, and is rapidly internalizedfrom the cell surface. Eur J Immunol 1999; 29: 2695–2704.
54 Geissmann F, Lepelletier Y, Fraitag S, et al. Differentiationof Langerhans cells in Langerhans cell histiocytosis.
Blood2001; 97: 1241–1248.
55 Kambouchner M, Basset F, Marchal J, et al. Threedimensionalcharacterization of pathologic lesions inpulmonary langerhans cell histiocytosis. Am J RespirCrit Care
Med 2002; 166: 1483–1490.
56 Krenacs L, Tiszalvicz L, Krenacs T, Boumsell
L.Immunohistochemical detection of CD1A antigen informalin-fixed and paraffin-embedded tissue sectionswith monoclonal antibody 010. J Pathol 1993; 171: 99–104.
57 Emile JF, Wechsler J, Brousse N, et al. Langerhans’ cellhistiocytosis. Definitive diagnosis with the use of monoclonalantibody O10 on routinely paraffin-embeddedsamples. Am J Surg Pathol 1995; 19: 636–641.
58 Ryu JH, Colby TV, Hartman TE, Vassallo R. Smokingrelatedinterstitial lung diseases: a concise review. EurRespir J 2001; 17: 122–132.
59 Johnson S. Rare diseases. 1. Lymphangioleiomyomatosis:clinical features, management and basic mechanisms.
Thorax 1999; 54: 254–264.
60 Soler P, Bergeron A, Kambouchner M, et al. Is highresolutioncomputed tomography a reliable tool topredict the
histopathological activity of pulmonaryLangerhans cell
histiocytosis? Am J Respir Crit Care Med2000; 162: 264–
270.
61 Powers MA, Askin FB, Cresson DH. Pulmonary eosinophilicgranuloma. 25-year follow-up. Am Rev Respir
Dis1984; 129: 503–507.
62 Tazi A, Montcelly L, Bergeron A, et al. Relapsing nodularlesions in the course of adult pulmonary Langerhans cellhistiocytosis. Am J Respir Crit Care Med 1998;
157:2007–2010.
63 King TE Jr. Restrictive lung disease in pregnancy. ClinChest Med 1992; 13: 607–622.
64 DiMaggio LA, Lippes HA, Lee RV. Histiocytosis X andpregnancy. Obstet Gynecol 1995; 85: 806–809.
65 Lombard CM, Medeiros LJ, Colby TV. Pulmonaryhistiocytosis X and carcinoma. Arch Pathol Lab Med1987; 111:
339–341.
CİLT 1 SAYI 3
229
A. TAZI
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
66 Tomashefski JF, Khiyami A, Kleinerman J. Neoplasmsassociated with pulmonary eosinophilic granuloma. ArchPathol Lab Med 1991; 115: 499–506.
67 Sadoun D, Vaylet F, Valeyre D, et al. Bronchogeniccarcinoma in patients with pulmonary histiocytosis X.Chest
1992; 101: 1610–1613.
68 Von Essen S, West W, Sitorius M, Rennard SI. Completeresolution of roentgenographic changes in a patient
withpulmonary histiocytosis X. Chest 1990; 98: 765–767.
69 Mogulkoc N, Veral A, Bishop PW, et al. PulmonaryLangerhans’ cell histiocytosis: radiologic resolution followingsmoking cessation. Chest 1999; 115: 1452–1455.
70 Saven A, Burian C. Cladribine activity in adultLangerhans-cell histiocytosis. Blood 1999; 93: 4125–4130.
71 Pardanani A, Phyliky RL, Li CY, Tefferi A. 2-Chlorodeoxyadenosine therapy for disseminatedLangerhans cell
histiocytosis. Mayo Clin Proc 2003; 78:301–306.
72 Goh NS, McDonald CE, MacGregor DP, Pretto JJ,Brodie
GN. Successful treatment of Langerhans cellhistiocytosis
with 2-chlorodeoxyadenosine. Respirology2003; 8: 91–94.
73 Boehler A. Lung transplantation for cystic lung diseases:
lymphangioleiomyomatosis, histiocytosis x, and sarcoidosis.Semin Respir Crit Care Med 2001; 22: 509–515.
74 Sulica R, Teirstein A, Padilla ML. Lung transplantation
ininterstitial lung disease. Curr Opin Pulm Med 2001;
7:314–322.
75 Etienne B, Bertocchi M, Gamondes JP, et al. Relapsingpulmonary Langerhans cell histiocytosis after lungtransplantation. Am J Respir Crit Care Med 1998; 157:288–291.
76 Gabbay E, Dark JH, Ashcroft T, et al. Recurrence ofLangerhans’ cell granulomatosis following lung transplantation.Thorax 1998; 53: 326–327.
77 Habib SB, Congleton J, Carr D, et al. Recurrence ofrecipient Langerhans’ cell histiocytosis following bilaterallung
transplantation. Thorax 1998; 53: 323–325.
78 Calming U, Jacobsson H, Henter JI. Detection ofLangerhans cell histiocytosis lesions with somatostatinanalogue
scintigraphy – a preliminary report. Med PediatrOncol
2000; 35: 462–467.
79 Weinmann P, Crestani B, Tazi A, et al. 111In-pentetreotidescintigraphy in patients with Langerhans’ cell histiocytosis.J Nucl Med 2000; 41: 1808–1812.
80 Lastoria S, Montella L, Catalano L, et al. Functionalimaging of Langerhans cell histiocytosis by 111In-DTPADPhe1-octreotide scintigraphy. Cancer 2002; 94: 633–640.
81 Banchereau J, Paczesny S, Blanco P, et al. Dendritic cells:
controllers of the immune system and a new promise
forimmunotherapy. Ann N Y Acad Sci 2003; 987: 180–187.
82 Steinman RM, Hawiger D, Nussenzweig MC.Tolerogenic
dendritic cells. Annu Rev Immunol 2003; 21:685–711.
83 Caux C, Dezutter-Dambuyant C, Schmitt D, Banchereau
J.GM-CSF and TNF-a cooperate in the generation ofdendritic Langerhans cells. Nature 1992; 360: 258–261.
84 Geissmann F, Prost C, Monnet JP, et al. Transforminggrowth factor b1, in the presence of granulocyte/macrophage colony-stimulating factor and interleukin
4,induces differentiation of human peripheral bloodmonocytes into dendritic Langerhans cells. J Exp
Med1998; 187: 961–966.
85 Caux C, Massacrier C, Dubois B, et al. Respectiveinvolvement of TGF-b and IL-4 in the development ofLanger230
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
CİLT 1 SAYI 3
hans cells and non-Langerhans dendritic cellsfrom
CD34+ progenitors. J Leukoc Biol 1999; 66: 781–791.
Zhang Y, Zhang YY, Ogata M, et al. Transforming
growthfactor-b1 polarizes murine hematopoietic progenitor cellsto generate Langerhans cell-like dendritic
cells through amonocyte/macrophage differentiation
pathway. Blood1999; 93: 1208–1220.
Hochrein H, O’Keeffe M, Wagner H. Human and
mouseplasmacytoid dendritic cells. Hum Immunol 2002;
63:1103–1110.
Mollah ZU, Aiba S, Nakagawa S, et al. Interleukin-3
incooperation with transforming growth factor b inducesgranulocyte macrophage colony stimulating factor independentdifferentiation of human CD34+ hematopoieticprogenitor cells into dendritic cells with
features ofLangerhans cells. J Invest Dermatol 2003; 121:
1397–1401.
Knight SC, Burke F, Bedford PA. Dendritic cells, antigendistribution and the initiation of primary immuneresponses to self and non-self antigens. Semin CancerBiol
2002; 12: 301–308.
Ito T, Inaba M, Inaba K, et al. A CD1a+/CD11c+ subset
ofhuman blood dendritic cells is a direct precursor ofLangerhans cells. J Immunol 1999; 163: 1409–1419.
Larregina AT, Morelli AE, Spencer LA, et al.
DermalresidentCD14+ cells differentiate into Langerhans cells.Nat Immunol 2001; 2: 1151–1158.
Arrighi JF, Soulas C, Hauser C, et al. TNF-a induces
thegeneration of langerin/(CD207)+ immature Langerhanstypedendritic cells from both CD14-CD1a
andCD14+CD1a- precursors derived from CD34+ cord
bloodcells. Eur J Immunol 2003; 33: 2053–2063.
Borkowski TA, Letterio JJ, Farr AG, Udey MC. A role
forendogenous transforming growth factor beta 1 inLangerhans cell biology: the skin of transforming
growthfactor beta 1 null mice is devoid of epidermal
Langerhanscells. J Exp Med 1996; 184: 2417–2422.
Charbonnier AS, Kohrgruber N, Kriehuber E, et
al.Macrophage inflammatory protein 3a is involved in
theconstitutive trafficking of epidermal langerhans cells.
JExp Med 1999; 190: 1755–1768.
Burnham K, Robb L, Scott CL, O’Keeffe M, Shortman
K.Effect of granulocyte-macrophage colony-stimulatingfactor on the generation of epidermal Langerhans cells.J
Interferon Cytokine Res 2000; 20: 1071–1076.
Dieu-Nosjean MC, Massacrier C, Homey B, et
al.Macrophage inflammatory protein 3a is expressed atinflamed epithelial surfaces and is the most potentchemokine known in attracting Langerhans cell precursors.J
Exp Med 2000; 192: 705–718.
Zlotnik A, Yoshie O. Chemokines: a new classificationsystem and their role in immunity. Immunity 2000;
12:121–127.
Cook DN, Prosser DM, Forster R, et al. CCR6 mediatesdendritic cell localization, lymphocyte homeostasis,
andimmune responses in mucosal tissue. Immunity 2000;
12:495–503.
Homey B, Dieu-Nosjean MC, Wiesenborn A, et al. Upregulationof macrophage inflammatory protein-3 alpha/CCL20 and CC chemokine receptor 6 in psoriasis.
JImmunol 2000; 164: 6621–6632.
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
A. TAZI
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
100 Godefroy S, Guironnet G, Jacquet C, Schmitt D,Staquet
MJ. A combination of MIP-3a and TGF-b1 isrequired
for the attraction of human Langerhans precursorcells
through a dermal–epidermal barrier. Eur JCell Biol 2001;
80: 335–340.
101 Caux C, Vanbervliet B, Massacrier C, et al. Regulation ofdendritic cell recruitment by chemokines.
Transplantation2002; 73: Suppl. 1, S7–S11.
102 Vanbervliet B, Homey B, Durand I, et al. Sequentialinvolvement of CCR2 and CCR6 ligands for immaturedendritic cell recruitment: possible role at inflamedepithelial
surfaces. Eur J Immunol 2002; 32: 231–242.
103 Tang A, Amagai M, Granger LG, Stanley JR, Udey
MC.Adhesion of epidermal Langerhans cells to keratinocytesmediated by E-cadherin. Nature 1993; 361: 82–85.
104 Udey MC. Cadherins and Langerhans cell immunobiology.Clin Exp Immunol 1997; 107: Suppl. 1, 6–8.
105 Riedl E, Stockl J, Majdic O, et al. Ligation of E-cadherin
onin vitro-generated immature Langerhans-type dendriticcells inhibits their maturation. Blood 2000; 96: 4276–
4284.
106 Holt PG. Antigen presentation in the lung. Am J RespirCrit
Care Med 2000; 162: S151–S156.
107 Soler P, Moreau A, Basset F, Hance AJ. Cigarettesmoking-induced changes in the number and differentiatedstate of pulmonary dendritic cells/Langerhanscells. Am
Rev Respir Dis 1989; 139: 1112–1117.
108 Tazi A, Bouchonnet F, Grandsaigne M, et al. Evidencethat
granulocyte macrophage-colony-stimulating factorregulates the distribution and differentiated state ofdendritic
cells/Langerhans cells in human lung and lungcancers. J
Clin Invest 1993; 91: 566–576.
109 Colasante A, Poletti V, Rosini S, Ferracini R, Musiani
P.Langerhans cells in Langerhans cell histiocytosis
andperipheral adenocarcinomas of the lung. Am Rev
RespirDis 1993; 148: 752–759.
110 Geissmann F, Dieu-Nosjean MC, Dezutter C, et
al.Accumulation of immature Langerhans cells in humanlymph nodes draining chronically inflamed skin. J
ExpMed 2002; 196: 417–430.
111 Stoitzner P, Holzmann S, McLellan AD, et al.Visualization
and characterization of migratoryLangerhans cells in
murine skin and lymph nodes byantibodies against
langerin/CD207. J Invest Dermatol2003; 120: 266–274.
112 Sallusto F, Lanzavecchia A. Understanding dendritic celland T-lymphocyte traffic through the analysis of chemokinereceptor expression. Immunol Rev 2000; 177: 134–140.
113 Trinchieri G. Interleukin-12 and the regulation of innateresistance and adaptive immunity. Nat Rev Immunol
2003;3: 133–146.
114 Stumbles PA, Upham JW, Holt PG. Airway dendriticcells:
co-ordinators of immunological homeostasis andimmunity in the respiratory tract. APMIS 2003; 111:741–755.
115 Tazi A, Moreau J, Bergeron A, et al. Evidence thatLangerhans cells in adult pulmonary Langerhans cellhistiocytosis are mature dendritic cells: importance of thecytokine
microenvironment. J Immunol 1999; 163:3511–3515.
116 Tazi A, Bonay M, Bergeron A, et al. Role of granulocytemacrophagecolony stimulating factor (GM-CSF)
in thepathogenesis of adult pulmonary histiocytosis X.
Thorax1996; 51: 611–614.
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
117 Emile JF, Fraitag S, Andry P, et al. Expression of GMCSFreceptor by Langerhans’ cell histiocytosis cells. VirchowsArch 1995; 427: 125–129.
118 Kaplan G, Walsh G, Guido LS, et al. Novel responses
ofhuman skin to intradermal recombinant granulocyte/
macrophage-colony-stimulating factor: Langerhans cellrecruitment, keratinocyte growth, and enhanced woundhealing. J Exp Med 1992; 175: 1717–1728.
119 Xing Z, Gauldie J, Tremblay GM, Hewlett BR, Addison C.Intradermal transgenic expression of granulocyte-macrophagecolony-stimulating factor induces
neutrophilia,epidermal hyperplasia, Langerhans’ cell/
macrophageaccumulation, and dermal fibrosis. Lab Invest 1997; 77:615–622.
120 Wang J, Snider DP, Hewlett BR, et al. Transgenicexpression of granulocyte-macrophage colony-stimulatingfactor induces the differentiation and activation of anovel
dendritic cell population in the lung. Blood 2000; 95:2337–
2345.
121 de Graaf JH, Tamminga RY, Dam-Meiring A, Kamps
WA,Timens W. The presence of cytokines in Langerhans’ cellhistiocytosis. J Pathol 1996; 180: 400–406.
122 Egeler RM, Favara BE, van Meurs M, Laman JD,Claassen
E. Differential in situ cytokine profiles ofLangerhans-like
cells and T cells in Langerhans cellhistiocytosis: abundant expression of cytokines relevantto disease and
treatment. Blood 1999; 94: 4195–4201.
123 Henter JI, Karlen J, Calming U, et al. Successful treatmentof Langerhans’-cell histiocytosis with etanercept. N Engl
JMed 2001; 345: 1577–1578.
124 Asakura S, Colby TV, Limper AH. Tissue localization
oftransforming growth factor-b1 in pulmonary eosinophilicgranuloma. Am J Respir Crit Care Med 1996;
154:1525–1530.
125 Annels NE, Da Costa CE, Prins FA, et al. Aberrantchemokine receptor expression and chemokine productionby
Langerhans cells underlies the pathogenesis ofLangerhans cell histiocytosis. J Exp Med 2003; 197:1385–1390.
126 Fleming MD, Pinkus JL, Alexander SW, et al. Coincidentexpression of the chemokine receptors CCR6 and
CCR7by pathologic Langerhans cells in Langerhans cellhistiocytosis. Blood 2003; 101: 2473–2475.
127 de Graaf JH, Tamminga RY, Kamps WA, Timens
W.Expression of cellular adhesion molecules in Langerhanscell histiocytosis and normal Langerhans cells. Am
JPathol 1995; 147: 1161–1171.
128 Riedl E, Stockl J, Majdic O, et al. Functional involvementof E-cadherin in TGF-b1-induced cell cluster formation
ofin vitro developing human Langerhans-type dendriticcells. J Immunol 2000; 165: 1381–1386.
129 Brabencova E, Tazi A, Lorenzato M, et al. Langerhanscells in Langerhans cell granulomatosis are not activelyproliferating cells. Am J Pathol 1998; 152: 1143–1149.
130 Schouten B, Egeler RM, Leenen PJ, et al. Expression of
cellcycle-related gene products in Langerhans cell histiocytosis.J Pediatr Hematol Oncol 2002; 24: 727–732.
131 Savell VH Jr, Sherman T, Scheuermann RH, Siddiqui
AM,Margraf LR. Bcl-2 expression in Langerhans’ cell
histiocytosis.Pediatr Dev Pathol 1998; 1: 210–215.
132 Marchal J, Kambouchner M, Tazi A, Valeyre D, Soler
P.Expression of apoptosis-regulatory proteins in le-
CİLT 1 SAYI 3
231
AKCİĞER LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZİSİ
A. TAZI
sions ofpulmonary Langerhans cell histiocytosis.
Histopathology2004; 45: 20–28.
133 Willman CL, Busque L, Griffith BB, et al. Langerhans’cellhistiocytosis (histiocytosis X) – a clonal proliferativedisease. N Engl J Med 1994; 331: 154–160.
134 Yu RC, Chu C, Buluwela L, Chu AC. Clonal proliferationof Langerhans cells in Langerhans cell histiocytosis.
Lancet 1994; 343: 767–768.
135 Willman CL, McClain KL. An update on
clonality,cytokines, and viral etiology in Langerhans
cell histiocytosis.Hematol Oncol Clin North Am 1998; 12:
407–416.
136 Yousem SA, Colby TV, Chen YY, Chen WG, Weiss
LM.Pulmonary Langerhans’ cell histiocytosis: molecularanalysis of clonality. Am J Surg Pathol 2001; 25: 630–636.
137 MiseryL, RougierN,CrestaniB, et al. Presence of circulatingabnormal CD34+ progenitors in adult Langerhans
cellhistiocytosis. Clin Exp Immunol 1999; 117: 177–182.
138 Tazi A, Bonay M, Grandsaigne M, et al. Surfacephenotype of Langerhans cells and lymphocytes ingranulomatous lesions from patients with pulmonaryhistiocytosis
X. Am Rev Respir Dis 1993; 147: 1531–1536.
139 Enk AH, Katz SI. Contact sensitivity as a model for Tcellactivation in skin. J Invest Dermatol 1995; 105: Suppl.
1,80S–83S.
140 Akbari O, DeKruyff RH, Umetsu DT. Pulmonarydendritic cells producing IL-10 mediate toleranceinduced
by respiratory exposure to antigen. NatImmunol 2001; 2:
725–731.
141 HayashiT,RushWL,TravisWD,etal.Immunohistochemical
study of matrix metalloproteinasesand their tissue inhibi-
232
tors in pulmonaryLangerhans’ cell granulomatosis. Arch
Pathol Lab Med1997; 121: 930–937.
142 Leahy MA, Krejci SM, Friednash M, et al. Humanherpesvirus 6 is present in lesions of Langerhans cellhistiocytosis. J Invest Dermatol 1993; 101: 642–645.
143 Glotzbecker MP, Carpentieri DF, Dormans JP.Langerhans
cell histiocytosis: a primary viral infectionof bone?
Human herpes virus 6 latent protein detected inlymphocytes from tissue of children. J Pediatr Orthop2004;
24: 123–129.
144 Slacmeulder M, Geissmann F, Lepelletier Y, et al. Noassociation between Langerhans cell histiocytosis andhuman
herpes virus 8. Med Pediatr Oncol 2002; 39:187–189.
145 Bernstrand C, Cederlund K, Sandstedt B, et al. Pulmonaryabnormalities at long-term follow-up of patients withLangerhans cell histiocytosis. Med Pediatr Oncol 2001;
36:459–468.
146 Zeid NA, Muller HK. Tobacco smoke induced lunggranulomas and tumours: association with pulmonaryLangerhans cells. Pathology 1995; 27: 247–254.
147 Youkeles LH, Grizzanti JN, Liao Z, Chang CJ,Rosenstreich
DL. Decreased tobacco-glycoproteininducedlymphocyte
proliferation in vitro in pulmonaryeosinophilic granuloma. Am J Respir Crit Care Med 1995;151: 145–150.
148 Nouri-Shirazi M, Guinet E. Evidence for the immunosuppressiverole of nicotine on human dendritic cellfunctions. Immunology 2003; 109: 365–373.
149 Aicher A, Heeschen C, Mohaupt M, et al. Nicotinestrongly activates dendritic cell-mediated adaptiveimmunity:
potential role for progression of atheroscleroticlesions.
Circulation 2003; 107: 604–611.
CİLT 1 SAYI 3
EUROPEAN RESPIRATORY JOURNAL
Download