BD AĞUSTOS 2016 Tiyatrosuyla, Kütüphanesiyle, Heykeli ve...“İnsan”ıyla... Rüyalardaki Örnek Köy: Bademler Bir köy düşünün ki her vatandaşı tiyatroyla büyümüş, üstelik 1930’lardan beri oyunlar sahnelenen tiyatrosunun tüm oyuncuları da köylülerden oluşsun; 76 yıllık bir kütüphanesi olduğu gibi bir de oyuncak müzesi olsun; bakkalında, berberinde Deniz Gezmiş’in, Albert Einstein’ın resimleri, sözleri asılı olsun; ambalaj atıkları ayrıştırılarak toplansın, altyapı sorunu olmasın; herkes okuma yazma bilsin ve hiç kimse suç işlemesin; köylüler kendi aralarında sahne tekniklerini, oyunları tartışsın, edebiyat ve felsefe üzerine konuşsun ama bir yandan da tarlasında ekip, biçsin... Yazan: SİBEL ÇAĞLAR Bütün bunlar hayal değil gerçek; burası İzmir’in yanıbaşındaki Bademler köyü. Bademler, Güzelbahçe’den başlayıp Seferihisar’a doğru uzanan geniş koridorun ortalarında, İzmir’e 35, Seferihisar’a ve Urla’ya 9’ar km uzaklıkta bir köy. Bademler insanının 1820’li yıllara değin bu yörede göçebe yaşadığı ve tahtacılıkla geçindiği biliniyor. Çevre köyler için tekne, tokaç, dibek ve benzeri eşya yaptıkları, semer ağacı 89 BD AĞUSTOS 2016 Bademler köyünden bir görünüş kestikleri ve tahta biçtikleri anlaşılıyor. Zamanla kimi dış etkenlerin de zoruyla göçebeliği bırakıp yerleşik düzene geçmeye yöneldiklerinde, köyün bugünkü yerini onlara Ulamış’tan Mestan Ağa adında yaşlı biri önermiş. Başlangıçta köy on iki kıl çadırla üç evden oluşuyormuş. Hemen bir kaç yıl içinde beş on aile daha bu yere gelip yerleşince köyün temeli atılmış. Yakın çevrede bulunan bir kaç badem ağacı nedeniyle burası sonraları Bademler diye anılmaya Köy pazarı 90 başlanmış. Uzun süre yüzleri gülmemiş bu çalışkan insanların. Bunun sebebi susuzluk ve büyük bir emekle yetiştirdikleri tütünün para etmemesiymiş. Bademler halkı bu yazgıyı değiştirmek için 1962 yılında bir kalkınma kooperatifi kurmuş ve güçlerini birleştirmiş. Şimdi yaklaşık 1500 kişinin yaşadığı köyün en önemli geçim kaynağı çiçek. Nüfusun neredeyse yarıya yakını geçimini kooperatifin seralarında yetiştirdikleri çiçekten sağlıyor. B ademler Köyü temizliği ile de dikkat çekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2012’de yaptığı bir yarışma sonucu Türkiye’nin en temiz köyü seçilen bu köyde haftanın her günü sokaklar yıkanıyor. “Her atık çöp değildir” prensibiyle köy meydanına pet şişe teneke ve izmaritler için ayrı kutular BD AĞUSTOS 2016 konularak geri dönüşüm sağlanıyor. Bademler, ülkemizde tiyatrosu olan ilk ve tek köy. Köye tiyatro sevgisini 1925 yılında atanan öğretmen Mustafa Anarat aşılamış. Anarat, köylülere müsamereler oynatmış ve böylece köyü tiyatro sevdası sarmış. Daha İzmir’de Devlet Tiyatrosu yokken Bademler’de tiyatro oyunları sahnelenmiş. 1933 yılından günümüze kadar her yıl Bademler’de bir ya da iki oyun oynanmış. Anarat’ın yetiştirdiği öğrenciler köyün aydınlanmasında da büyük rol oynamışlar. Bademler’de tiyatro, yaşamın bir parçası olmuş; sahneye çıkmayan köylü yok gibi… Bademler tiyatrosunun oyuncusu, yönetmeni, ışıkçısı yani kadrosunun tamamı köylülerden oluşuyor. Köylüler gündüz tarlada çalışıyorlar, akşam tiyatronun yolunu tutuyorlar, rolleri varsa oyuncu olarak sahnede, oyunda rol almamışlarsa bu kez salonda seyirci olarak yerlerini alıyorlar. T iyatro sevgisi köyde öyle bir kök salmış ki insanlar gerçek adları yerine oyunlarda başarıyla canlandırdıkları karakterin adıyla anılıyor olmuşlar. Köyde Shakespeare Ahmet’le Julliet Zeynep adlarında komşular Bademler köyünde kağıt, plastik ve metal atıklar için geri dönüşüm için toplanıyor da var, Mişon Emmi de var. Eskiden oyunlar Çeşmebaşı olarak anılan köyün meydanında sahneleniyormuş. 1963 yılında imece usulüyle bir tiyatro binası yapmaya başlamışlar. Bademler’de tiyatro 1969 yılında perdelerini açtığında, bir çok büyük kentte halk, hâlâ tiyatro Bademler köyü tiyatrosu özlemi içindeydi. 1963 yılında Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülü kazanan Susuz Yaz filmi de Bademler’de çekilmiş. Necati Cumalı’nın aynı adlı romanından 91 BD AĞUSTOS 2016 Köy tiyatrosunda bir oyun sonrası uyarlanan film, Bademler insanının dramını beyazperdeye aktarmış ve Metin Erksan’ın yönettiği, Hülya Koçyiğit, Ulvi Doğan ve Erol Taş’ın başrollerini oynadığı filmin yardımcı oyuncuları ve figüranları Bademler halkındanmış. Daha sonra Pembe Kadın adlı sinema filmi de Bademler köyünde çekilmiş. Bu iki sinema filmi oyunculuğa meraklı köylüler için adeta bir okul olmuş. Köyde çekilen filmler ve Necati Cumalı’nın tütün emekçilerinin mücadelesini anlatan eserleri Bademler’in ülke çapında ünlenmesini sağlamış. B ademler uzaktan bakıldığında sıradan bir köy gibi görünüyor; ancak köyde dolaştıkça insan, hemen her adımda bir kat daha hayran kalıyor çevresine. Geliniz, bu hayranlığı birlikte duyumsayalım: Şurada, köyün 76 yıldır kapıları açık duran kütüphanesi var. Biraz ötede, eski Gümrük ve Tekel Bakanı’nın adını taşıyan Mahmut 92 Türkmenoğlu Parkı’nı göreceksiniz. Parktaki kütüphanenin önünde bir heykel yükseliyor: Mask Dostluk Heykeli... Bu masklar, Bademler’i “kardeş kent” olarak kabullenen Japonlar’ın bir armağını imiş. Birkaç adım ileride, Türkiye’nin ilk oyuncak müzesini göreceksiniz. Bu müze, arkeolog Musa Baran tarafından Bademler’de kurulmuş ve onun adını taşıyor. Bademler’in, kişiyi kendine hayran bırakan bu özellikleri ve güzelliklerine burada konulacak noktayı, Türk kültürü araştırmacısı Sabiha Tansuğ’a bırakalım. Ünlü araştırmacı, Bademler Köyü konusundaki bir yazısında önce, “Bademler, Ege Uygarlıklarının izini süren köylerimizden biridir” yargısını açıklamakta, sonra da bu yargısını, size ulaştırdığı bir önerisiyle sürdürmektedir: “Kadın erkek eşitliği, doğruluk, çalışkanlık, temizlik örnekleri görmek istiyorsanız bu köyü ziyaret edin.” •