MALİ ÇÖZÜM ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERDE İBRA KARARININ SORUMLULUK DAVALARINA ETKİSİ Mustafa YAVUZ*19 ÖZ Genel kurul tarafından alınan ibra kararı, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin, limited şirketlerde de müdürün/müdürler kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırır.Bu karar ayrıca şirket yöneticilerinin yaptıkları işlemlerin, aldıkları kararların ve izledikleri politikaların ortaklar tarafından benimsendiğini ve onlara duyulan güvenin devam ettiğini de gösterir.Kural olarak ibra, sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırmakla birlikte ibranın sorumluluk davalarına etkisi, şirket tüzel kişiliği ile şirket ortakları ve alacaklıları bakımından farklılık göstermektedir. İşte bu çalışmada, öncelikle anonim ve limited şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin/müdürlerin ibrasına ilişin genel bir açıklama yapılmış, daha sonra da sermaye şirketlerinde ibra kararının sorumluluk davalarına etkisi hakkında detaylı ve açıklayıcı bilgi verilmiştir. Anahtar Sözcükler: Anonim şirket, limited şirket, genel kurul, ibra, hukuki sorumluluk, sorumluluk davası. 1. GİRİŞ İbra, sözlük anlamı olarak “aklama, temize çıkarma, beri kılma, beraat etme, aklanma, borçtan kurtarma” anlamlarına gelmektedir(Şener, 2001, 313). Anonim ve limited şirketlerde ibra, hesap dönemi içerisinde gerçekleşen işlem ve faaliyetler ile bunların sonuçlarının, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, limited şirketlerde de müdürler açısından bir sorumluluk taşımadığının şirket tarafından kabul edilmesi, kendilerinden tazminat dâhil herhangi bir talebin olmadığının beyan edilmesi ve güven açıklamasında bulunulmasıdır. İbra, yönetim kurulu üyelerinin/müdürlerin120 sorumluluklarını ortadan kaldırdığı gibi yaptıkları işlemlerin, aldıkları kararların ve izledikleri politikaların benimsendiği ve onlara duyulan güvenin devam ettiği anlamı da taşımaktadır(Aytaç, 1982, 16). Doktrinde ibranın hukuki niteliği ile ilgili hakim görüş, 19 * Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi 120 Bu çalışmada geçen “yönetim kurulu üyeleri/müdürler” ibaresi ile anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, limited şirketlerde de tek müdür varsa onu, birden fazla ise müdürler kurulu üyeleri kastedilmiştir. Yine bu çalışmada geçen “şirket yöneticileri” veya “yöneticiler” ibareleri, aynı şekilde yönetim kurulu üyeleri ve müdürlerin karşılığı olarak kullanılmıştır. Makale Geliş Tarihi: 01.04.2016 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 12.12.2016 KASIM - ARALIK 2016 135 MALİ ÇÖZÜM “menfi borç ikrarı” olduğu yönündedir. Şekli açıdan ise ibra, tek taraflı yenilik doğuran hukuki işlem niteliğindedir. İbranın hukuki olarak sonuç doğurması için ibra edilenin kabul etmesi gerekli değildir. İbranın en somut neticesi, şirket yöneticileri hakkında açılacak olan hukuki sorumluluk davalarına ilişkindir. Kural olarak ibra, sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırmakla birlikte ibranın sorumluluk davalarına etkisi,şirket tüzel kişiliği, ortaklar ve alacaklılar bakımından farklılık göstermektedir. İştebu çalışmada, sermaye şirketlerinde ibra konusuna kısaca değinildikten sonra anonim ve limited şirketlerde ibra kararının sorumluluk davalarına etkisi hakkında detaylı ve açıklayıcı bilgi verilecektir.Bu arada, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (T.C. Yasalar, 14.02.2011) (TTK) 644. maddesinde yapılan atıf dolayısıyla, anonim şirketlerdehukuki sorumluluğa ve ibraya ilişkin hususlar limited şirketler için de geçerlidir. 2. GENEL OLARAK İBRA TTK uyarınca anonim ve limited şirketlerde ibra kararı almaya yetkili organ genel kuruldur. Genel kurul bu yetkisini hiçbir organ veya temsilciye devredemez (TTK md. 408/II-b, 616/I-f).TTK’ya göre genel kurulun olağan toplantı gündeminde yer alacak hususlardan biri de yönetim kurulu üyelerinin/müdürlerin ibrasıdır (açık ibra). Yöneticilerin ibrası, gündem maddeleri arasında açıkça yer alır. Bununla birlikte, yöneticilerin ibrası bir şekildegündemde yer almasa bile bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin/müdürlerin ibrası sonucunu doğurur (örtülü/zımni ibra). Bununla beraber, bilançoda bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz (TTK md. 424, 617/III). İbra kararı, olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarında alınabilir. TTK’da ibra kararı için özel bir toplantı ve karar nisabı öngörülmemiştir. Dolayısıyla ibra kararı olağan nisaplarla alınabilir.Öte yandan, ibra kararı tek taraflı ve hukuki niteliği yenilik doğuran bir hak olduğundan, genel kurul daha önceden aldığı ibra kararını kaldıramaz (TTK md. 558/I, 644). Bununla birlikte ibra, aynı zamanda bir genel kurul kararı olması nedeniyle, ilgili genel kurul kararı hakkında iptal veya butlan davası açılabilir. Anonim ve limited şirketlerde genel kurulun aldığı geçerli bir ibra kararı, ilgili hesap döneminde gerçekleşen her türlü eylem ve işlem nedeniyle yö136 KASIM - ARALIK MALİ ÇÖZÜM neticilerinden herhangi bir tazminat talebinde bulunulmayacağının ikrarı ve yöneticilerin aklanması niteliğindedir. Dolayısıyla, ibra kararı ister açık ister örtülü şekilde alınsın, ibrayla birlikte şirketin hukuk davası açma hakkı ortadan kalkar. Ancak genel kurulun ibra kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylar için söz konusudur. Genel kurula sunulmayan ve/veya açıklanmayan ya da genel kurulca bilinemeyecek nitelikteki işlem ve faaliyetler için şirket yöneticileri ibra edilmiş olmaz. Dolayısıyla, ibra kararının kapsamına girmeyen konularda şirketin ve ortakların sorumluluk davası açma hakkı saklıdır. Yeri gelmişken belirtelim ki, ibra kararı yönetim kurulu üyelerinin/ müdürlerin sadece hukuki sorumluluğuyla ilgili bir düzenleme olup, yöneticilerin cezai sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Yönetim kurulu üyeleri/müdürler, Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunların ceza hükümleri kapsamında suç işledikleri takdirde, genel hükümlere göre haklarında Cumhuriyet Savcılarınca soruşturma yürütülebilir. Bu bağlamda ibra kararının, şirket yöneticileri açısından cezai takibat yapılmasını ve ceza davası açılmasını engelleyici bir yönü bulunmamaktadır. 3. İBRANIN HUKUKİ SORUMLULUK DAVALARINA ETKİSİ 3.1. İbranın Şirket Tüzel Kişiliğinin Dava Hakkına Etkisi Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, limited şirketlerde de müdürler, kanundan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, öncelikle şirket tüzel kişiliğine karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Bu sorumluluk, şirket yöneticileri ile şirket arasındaki sözleşme ilişkisinin bir sonucudur. Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda (T.C. Mülga Yasalar, 30.12.2012)(ETTK) düzenlenmeyen anonim ve limited şirket genel kurulunca alınan ibra kararının şirketin dava hakkını kaldırıp kaldırmadığı hususu öğretideki görüşler ve Yargıtay kararları çerçevesinde TTK’da açıklığa kavuşturulmuştur. Anılan Kanunun 558/II ve 644. maddeleri uyarınca, anonim ve limited şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylarla ilgili olarak şirketin sorumlulukdavası açma hakkını ortadan kaldırır. Şirket yönetim kurulu üyelerinin/müdürlerinin genel kurul tarafından ibra edilmemesi halinde ise şirket, uğramış olduğu doğrudan zararlar nedeniyle TTK’nın 553. maddesikapsamında ilgili yöneticiler hakkında aynı Kanunun 560. maddesinde hüküm altına alınan zamanaşımı süreleri içinde sorumluluk davası açabilir. Yeri gelmişken belirtelim ki, TTK’nın 553 ve devamındaki KASIM - ARALIK 2016 137 MALİ ÇÖZÜM hükümler çerçevesinde şirketin dolayısıyla zarara uğraması olanağı bulunmamaktadır. Bu bağlamda şirket, dolaylı olarak zarara uğradığı iddiasıyla sorumluluk davası açamaz. 3.2. İbranın Şirket Ortaklarının Dava Hakkına Etkisi ETTK’dan farklı olarak TTK’nın 558/II. maddesinde, “Şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, (…) ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.” hükmüne yer verilmiştir. Ortaklar tarafından açılacak hukuki sorumluluk davalarında,zararın doğrudan doğruya ve dolaylı olarak (dolayısıyla) gerçekleşmiş olması;davanın hukuki dayanaklarını, niteliklerini, şartlarını ve ibra kararının dava hakkına etkisini yakından ilgilendirmektedir. Bu çerçevede konu, uğranılan zararın doğrudan ve dolaylı olmasına göreaşağıda incelenmiştir. 3.2.1. Doğrudan Zarar Bakımından Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal etmeleri nedeniyle anonim ve limited şirketler ile bu şirketlerin ortakları ve alacaklıları doğrudan zarara uğrayabilir. Ortakların doğrudan zararlarının tazmini davasının dayanağı, TTK’nın 553/I. maddesidir. Bahse konu hükümde geçen “verdikleri zarardan” ibaresi, şirket ortaklarının uğramış oldukları doğrudan zararlar için sorumluluk davası açabileceğini göstermektedir. TTK’nın 553/I. maddesi bağlamında doğrudan zarar, bir kurucunun, yönetim kurulu üyesinin/müdürlerin, yöneticinin veya tasfiye memurunun, kanundan ve/veya şirket sözleşmesinden doğan bir yükümlülüğü kusuruyla ihlal ederek, şirket ortağının doğrudan malvarlığında bir değer eksilmesine yol açan veya malvarlığında oluşması beklenen değer artışının meydana gelmemesi şeklindeki zarardır. Doğrudan zararda hukuka aykırılık, doğrudan ortağın malvarlığına yönelmiş, zarar doğrudan o malvarlığında vücut bulmuştur. Bir ortağın doğrudan zararının, şirket ile ilgisi yoktur; ortağın doğrudan zararı anonim veya limited şirketin zararından bağımsızdır. Ortakların, doğrudan zararları nedeniyle dava açabilmesi, hukukun genel ilkelerinin bir gereğidir. Ortaklar tarafından doğrudan zarar nedeniyle genel hükümler çerçevesinde açılan dava, şirkete yöneltilir ve talep edilen tazminat doğrudan zarar görmüş 138 KASIM - ARALIK MALİ ÇÖZÜM olan davacı ortağa ödenir. Ortaklar açısından doğrudan zarara örnek olarak; ‘kurucunun bilirkişiyle anlaşarak ayni sermaye taahhüt eden kişinin (gelecekteki ortağın) taşınmazını emsallerine nazaran ve bu ortağa zarar verecek ölçüde düşük değerlettirmesi, yönetim kurulunun/müdürlerin haksız olarak (kanuna aykırı bir şekilde) bir ortağa rüçhan (yeni pay alma) hakkını kullandırtmaması, şirket payının kanuna aykırı şekilde iptali, kar payının veya kuruluş dönemi faizinin ödenmemesi, yönetim kurulunun basılmış ve dağıtılan hamiline pay senetlerini ortaklara vermeyerek devri zorlaştırması veya geciktirmesi, tasfiye memurunun bir ortağı kasten tasfiye payından yoksun bırakması’ verilebilir(Tekinalp, 2013, 390). Öte yandan TTK’nın gerekçesinde de, şirketin doğrudan zararının varlığında tazminat davasını ikame edebileceği, çünkü şirketin 553 ve devamındaki hükümler çerçevesinde dolayısıyla zarara uğraması olanağının bulunmadığı, ortağın ise hem doğrudan hem de dolayısıyla zararının varlığında bunun tazminini isteyebileceği ifade edilmiş221 ve doğrudan zararda tazminatın ortağa ödeneceği belirtilmiştir. Yapılan açıklamalar ışığında, anonim ve limited şirket genel kurulu tarafından alınan ibra kararı, ortakların doğrudan doğruya uğradıkları zararların tazmini için açacakları sorumluluk davalarına etkili değildir. Zira ortakların açacakları bu davalar,anonim ve limited şirketin davasından tamamen bağımsızdır. Doğrudan uğranılan zarar nedeniyle ortaklar tarafından açılan davalarda, şirketin zarara uğrayıp uğramaması önemli değildir. Bu nedenle ortakların dava hakkı, ibra kararından etkilenmez.Şirket ortakları böyle bir dava hakkına sahip olmakla birlikte, ortakların uğradıkları doğrudan zararlara ilişkin dava açmasına uygulamada nadiren rastlanmaktadır. 3.2.2. Dolayısıyla Zarar Bakımından Bir anonim veya limited şirkette ortaklar doğrudan doğruya uğradıkları zarardan başka, dolaylı olarak uğradıkları zararları da dava edebilirler. Bu dava hakkı bağımsız nitelikte olmayıp, ikincil nitelikte bir dava hakkıdır. Yönetim kurulu üyeleri/müdürler, ortakların uğramış olduğu dolaylı zararlardan da sorumludur. Genel olarak, şirketi doğrudan doğruya verilen zarar, ortaklar açısından “dolaylı zarar” veya “dolayısıyla zarar” olarak nitelendirilebilir. Esas itibariyle zarara uğrayan şirket olmakla birlikte, şirketin malvarlığını azaltan veya onun değerini düşüren her işlem veya fiil, şirketin yanı sıra ortaklara da zarar verir. Bu halde şirketin zarar gördüğü her durumda ortakların da ku221 Madde Gerekçesi (Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324, S.Sayısı:96). KASIM - ARALIK 2016 139 MALİ ÇÖZÜM ral olarak dolaylı bir şekilde zarar gördüğü kabul edilir. Söz konusu davanın temel amacı ise ortakların zararının giderilmesi değil, şirket malvarlığının haksız olarak azalmasını önlemek ve buna bağlı olarak ortaklık paylarındaki değer düşüklüğünü gidermektir. Ortakların dolayısıyla uğradığı zararlara ‘yöneticilerin yetkilerini kötüye kullanmaları ve kötü idareleri, gerçek olmayan kar dağıtımı,spekülatif krediler kullanılması ve gereksiz yatırımlar sonucu pay senetlerinin değerinindüşmesi, tasfiye artığı veya kâr payının azalması’ gibi örnekler verilebilir. Ortağın dolayısıyla bir zarara uğraması sonucunda açacağı sorumluluk davasında hükmedilecek tazminat, doğrudan doğruya uğranılan zararlardan farklı olarak şirkete ödenir. Ortak, bu tazminatın kendisine ödenmesini talep edemez(Avcı, 2007, 115). Bu husus TTK’nın 555/I. maddesinde, “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” şeklinde ifade edilmiştir. İbra kararının, ortaklar tarafından açılan sorumluluk davalarına etkisi, TTK’nın 558/II. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hüküm kapsamında, şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan ortakların dava hakkını ortadan kaldırır. Bu düzenlemenin temeli Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralıdır.Belirtelim ki, ibra kararının alınmış olduğunu bilerek şirket paylarını devralan yeni ortakda sorumluluk davası açma hakkına sahip değildir.Aksi takdirde üçüncü kişiler, sadece sorumluluk davası açmak ve tazminat talebinde bulunmakamacıyla pay devralmak yoluna başvurabilirdi.Diğer (ibra oylamasında olumsuz veya çekimser oy kullanan ya da toplantıya katılmayan) ortakların dava hakları ise ibra tarihinden itibaren altı ay geçmekle düşer. Söz konusu altı aylık süre hak düşürücü süredir. Böyle bir sürenin öngörülmüş olmasının nedeni ise şirket yöneticilerinin uzun süre sorumluluk tehdidi altında kalmalarını önlemektir. Mezkûr altı aylık sürenin dolup dolmadığı hakim tarafından resen göz önünde bulundurulur. Bahsi geçen süre uzatılamaz ve kesilemez.Bu süre içinde ortağın payını devretmesi durumunda devralan için süre yeniden başlamaz. Devralan, sorumluluk davası açma hakkını ancak halefinin kalan süresi içinde kullanabilir. Hükümde açıkça belirtilmemekle birlikte, ibranın görüşüldüğü genel kurul toplantısına katılmayan veya oylamada çekimser kalan ortaklar da, genel 140 KASIM - ARALIK MALİ ÇÖZÜM kurul tarihinden itibaren altı ay içerisinde sorumluluk davası açma hakkına sahiptir. Bunun yanında, genel kurulda olumlu oy kullanmakla birlikte, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (T.C. Yasalar, 04.02.2011) 30. ve devamı maddelerine göre irade bozukluğu (yanılma, aldatma, korkutma) sebeplerinden birine dayanarak açtığı dava sonucunda kullandığı olumlu oyu iptal ettiren ortak da, sorumluluk davası açma hakkına sahip olur. TTK’nın 558/II.maddesi ile çoğunluğun keyfi şekilde alabileceği ibra kararına karşılık ortaklar sorumluluk davası açma hakkından mahrum kalmamakta, belli bir süreliğine bu davayı açabilme imkanına sahip olmaktadır. İbra oylamasında olumlu oy kullanan ortaklar ise sorumluluk davası açma hakkını kaybetmektedir.Genel kurul toplantısında ortak, ibra kararının oylamasında olumlu oy kullanmışsa, uğramış olduğu zararlar nedeniyle artık sorumluluk davası açamayacaktır. Bunun yanında, yönetim kurulu üyeleri/müdürler ibra edilmiş olsa dahi pay oranı ne olursa olsun ibra oylamasında olumsuz oy kullanan ortak, karar tarihinden itibaren altı ay süreyle sorumluluk davası açma hakkını korumaktadır. Olumsuz oy kullanan ortağın, sorumluluk davası açabilmesi için aynı zamanda veya ayrıca ibra kararının iptalini istemesi de gerekli değildir. Dolayısıyla anılan hüküm, hem şirket yöneticilerinin hem de ortakların menfaatine olan bir düzenlemedir. Bahsi geçen maddede öngörülen şartların gerçekleşmediğini ve dava hakkının düştüğünü ispat etme yükümlülüğü ise davalı şirkete, bir başka deyişle davada şirketi temsil eden yönetim kurulu üyelerine/müdürlere aittir. Genel kurulda alınan ibra kararı, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde, olumlu ve olumsuz oyların toplamları da gösterilmek suretiyle genel kurul toplantı tutanağında belirtilir. İbra kararına muhalif kalınması ve olumsuz oy kullanıldığının toplantı tutanağında gösterilmesi yeterli olup, ayrıca muhalefetin tutanağa geçirtilmesine gerek bulunmamaktadır. Bununla birlikte, ispat bakımından kolaylık olması bakımından ibra oylamasında olumsuz oy kullanan ortakların muhalefetlerini tutanağa geçirtmeleri menfaatlerine olacaktır.Diğer taraftan ortak, ibranın görüşüleceği genel kurul toplantısından önce sorumluluk davası açması halinde, davaya devam edilebilmesi için öncelikli şart, genel kurulda davacı ortağın ibra oylamasında olumsuz oy kullanmasıdır. Kanaatimizce, olumlu oy kullanılması halindedavacı olma şartı ortadan kalkacağından, buna bağlı olarak mahkeme tarafındandava dosyasının işlemden kaldırılması gerekir. KASIM - ARALIK 2016 141 MALİ ÇÖZÜM TTK’nın 558/II. maddesi ile ibra kararında ortakların kullanmış olduğu oyun niteliği (olumlu-olumsuz) etkili bir hale gelmiştir. Bu çerçevede şirket ortaklarının,genel kurul toplantılarına hazırlıklı bir şekilde katılması ve genel kurulda daha bilinçli ve özenli hareket etmesi gerekmektedir. Zira ortaklar gelişigüzel olumlu oy kullanırsa sorumluluk davası açma hakkını kaybetmiş olacaktır(Sever, 2012, 209-210). 3.3. İbranın Şirket Alacaklılarının Dava Hakkına Etkisi ETTK’dan farklı olarak TTK’da, şirket alacaklılarının uğradıkları dolaylı zararlar nedeniyle yönetim kurulu üyeleri/müdürler aleyhine hukuki sorumluluk davası açma yetkisi oldukça sınırlandırılmıştır. Alacaklılar ancak zarara uğrayan şirketin iflası halinde, tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkını haizdir. Ancak, şirket alacaklılarının istemleri öncelikleiflas idaresince ileri sürülmelidir.İflas idaresinin söz konusu davayı açmadığı (dava açmaktan kaçındığı) takdirde, her ortak veya şirket alacaklısı mezkûr davayı ikame edebilme hakkına sahiptir (TTK md. 556, 644). TTK’da ibranın, alacaklıların açacağı sorumluluk davalarına etkisine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.İbra, şirket dışındakilere etkisi olmayan, tümüyle ortaklık içi bir hukuki işlem olduğundan, şirketi ve belli şartlar altında ortakları bağlar. Buna karşılık ibranın alacaklılara karşı bir etkisi yoktur. Dolayısıyla şirket yöneticileri ibra edilmiş olsa bile şirketin alacaklıları, yöneticiler hakkında TTK’nın 556. maddesiçerçevesinde sorumluluk davası açabilir. Durum böyle olmakla birlikte yukarıda belirtildiği üzere alacaklılar, dava haklarını ancak şirketin iflas etmesi ve iflas idaresi tarafından dava açılmaması (hareketsiz kalınması) halinde kullanabilirler. 4. SONUÇ Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin/limited şirketlerde müdürlerin, bir hesap dönemi içerisindeki faaliyet ve çalışmaları genel kurul tarafından değerlendirilir ve sonucunda yöneticilerin ibra edilmesi/edilmemesi yönünde bir karar verilir. İbranın en önemli etkisi, şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılmasına ilişkindir. Şirket tüzel kişiliği açısından ibra kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylarla ilgili olarak şirketin sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırır. Şirket yöneticilerinin genel kurul tarafından ibra edilmemesi halinde ise şirketin sorumluluk davası açma hakkı saklı kalır. 142 KASIM - ARALIK MALİ ÇÖZÜM Şirket ortakları açısından ibra kararının etkisi doğrudan ve dolaylı zararlar bakımından farklılıkgöstermektedir. Buna göre ibra kararı, ortağın uğramış olduğu doğrudan zararların tazmini için sorumluluk davası açılmasına engel değildir. Zira doğrudan zarar, şirket ortağının doğrudan malvarlığında bir değer eksilmesine yol açan veya malvarlığında oluşması beklenen değer artışının meydana gelmemesi şeklinde oluşan ve şirketin zararından bağımsız olanbir zarardır. Söz konusudava, şirket aleyhine açılır ve talep edilen tazminat doğrudan zarar görmüş olan davacı ortağa ödenir. Bununla birlikte, ortaklar dolaylı olarak uğramış oldukları zararlar için sorumluluk davası açma ve tazminatın sadece şirkete ödenmesini isteyebilme hakkına sahipse de ibra kararı, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan ortakların bu dava hakkını ortadan kaldırır.Bu kapsamda ibra kararında olumlu oy kullanan ortaklar, dolaylı olarak uğradıkları zararlar nedeniyle hukuki sorumluluk davası açamaz. Genel kurula katılmayan ve olumsuz oy kullanan diğer ortakların dava açma hakkı ise ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer. İbra, şirket dışındakilere etkisi olmayan, tümüyle ortaklık içi bir hukuki işlem olduğundan, ibranın alacaklılara karşı bir etkisi yoktur. Bu bağlamda şirket yöneticileri ibra edilmiş olsa bile şirketin alacaklıları, şirketin iflas etmiş ve iflas idaresinin dava açmaması halinde yönetim kurulu üyeleri/müdürler hakkında TTK’nın 556. maddesindebelirtilen esas ve sınırlamalar çerçevesinde sorumluluk davası açabilir. KAYNAKÇA Avcı, Nihan (2007). Anonim Ortaklıklarda İbra, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi Aytaç, Zühtü(1982). Anonim Şirketlerde İbra. Ankara : Batıder Yayınları. Mülga Yasalar (09.07.1956). 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (9353 sayılı). Sever, Rabia (2012). 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Bakımından Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrası. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul, Bahçeşehir Üniversitesi Şener, Esat (2001). Hukuk Sözlüğü. Ankara : Seçkin Yayınevi,. T.C. Yasalar (14.02.2011). 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (27846 sayılı). T.C. Yasalar (44.02.2011). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (27836 sayılı). KASIM - ARALIK 2016 143 MALİ ÇÖZÜM Tekinalp, Ünal (2013). Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku. İstanbul : Vedat Kitapçılık Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324, S. Sayısı:96. 144 KASIM - ARALIK