RUHSAL HASTALIĞA YÖNELİK DAMGALAMA İLE MÜCADELE Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her yıl 10 Ekim’de kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2015 yılı için belirlenen teması “Ruh Sağlığında Saygınlık” olarak belirlemiştir. Saygınlık kazanmanın en önemli adımı damgalamanın önlenmesiyle gerçekleşecektir. Damgalama(Stigmatization), kişinin içinde yaşadığı toplumun “normal” saydığı ölçülerin dışında sayılması nedeniyle, toplumu oluşturan diğer bireyler tarafından, kişiye saygınlığını azaltıcı bir atıfta bulunmasıdır. Damgalanan kişiye damgalanma nedeniyle, gerçeğe dayanmaksızın, adını kötüye çıkaran utanç verici bir özellik yüklenmektedir. Damgalamanın temelinde olumsuz inançlar ve bunun sonucu olan önyargı yer almaktadır. Yani damgalama, toplumdaki kişi ya da grupları önyargı nedeniyle bazı hak ve menfaatlerden yoksun bırakması boyutunda yaşanmakta ve en az hastalığın kendisi kadar tehlikeli olmaktadır. Damgalamanın izleri, insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir. İlk damgalanan hastalıklardan olan cüzam; tanrının insana verdiği “kötülük” olarak, veba; “kara ölüm” olarak, tüberküloz; “aşağı sınıfın” bir hastalığı olarak bilinmiştir. Bunların dışında, kanser, epilepsi ve AIDS de damgalanan hastalıklar arasında bulunmaktadır. Ruhsal hastalığı olanların damgalanmasının kökeni ise, hastalıkların belirtilerinin açıklanamadığı ve korkuya kapıldığı zamanları kapsar. Toplumda özellikle düşük özsaygısı olanlar, dış kontrol odaklılar ve yüksek kaygısı olanlar daha dışlayıcı olmaktadırlar. Ruhsal hastalığı olan bireyin hastalık öncesinde sahip olduğu bütün kimlik özellikleri, damgalayan toplum tarafından kaldırılır, yerine “lekeli bir kimlik” manasında “deli” damgası vurulur. Damgalanan ruhsal hastalığı olan birey ve aileleri tedavi tercihini yapmaktansa evde tecrit edilmeyi tercih eder hale gelmişlerdir. Damgalama bu hastalıklara ayrılan kaynak miktarını sınırlamakta, ev-iş bulma, toplumsal etkileşim sorunlarını ağırlaştırmaktadır. Bu nedenle damgalama ile mücadele, tedavi kadar etkilidir. Hastalıklara ve hastalara yönelik tutumların, yanlış inanışların ve önyargıların değişmesi ancak toplumun eğitilmesiyle ve farkındalığın artmasıyla mümkündür. TEKİRDAĞ HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ