13/05/16 Georg Wilhelm Friedrich Hegel (1770-1831) 19. asrın 2.yarısı ile 20. asra damgasını vuranlardan HEGEL VE MARX Yaşadığı dönemde Fransız İhtilali’ne şahit olmuş, yaşadığı şehir Jena’nın Napolyon tarafından işgal edilmesiyle, eserleriyle beraber kaçmış. Ömrünün son dönemini Berlin’de felsefe üzerine dersler vererek geçirmiştir. Merkezi bir otorite altında Alman Birliği oluşturmaya çalışmış (temel kaygısı bu) Faşist ideoloji, onun devlet ve millet düşüncesinden ilham almış Marksizm onun yöntemini kullanmış 20.asra Hegel’den etkilenen düşüncelerle liberal düşüncenin yarıştığı bir yüzyıl diyenler var 2 Georg Wilhelm Friedrich Hegel Georg Wilhelm Friedrich Hegel Eserlerinde ana tema olarak “tarih” üzerinde durmuştur. Tarihin, insanın üstesinden gelemeyeceği bir kuralı ve gizil gücü var. Bir tür evrensel bir amaç olan bu güç ilerlemeci bir bir tarzda gelişmektedir. Tarihte geri dönüş ya da duraklama yoktur Hegel’e göre “dünya tarihi, özgürlük bilincinin ilerlemesidir”. Doğrusal biçimde ileri akar Doğu toplumlarında sadece bir kişinin “yöneticinin” özgür olduğu inancı Ne zaman kendi amacına ulaşırsa o zaman sona erecek Antik Yunan ve Roma’da sadece bazı insanların “kent yurttaşlarının” özgür olduğu inancı Hıristiyanlığın ortaya çıkmasıyla insanların sadece insan olmaları nedeniyle herkesin özgürlüğü inancının ortaya çıkması Son olarak da Lutherci reform hareketleri ve Fransız devrimiyle özgürlük tam olarak gerçekleşmiştir. Bu devrimi dünya tarihinin doruk noktası olarak görür. Tarihteki her yeni aşama bir önceki (sonraki?) aşamayı içinde barındırır Tüm varlıkların bu şekilde ilerleyen bir tarihi vardır Dinin, hukukun, kültürün ve milletlerin tarihi nihai bir hedefe doğru ilerlemekte Ulusların tarihi devlete gebedir “Devlet, Tanrı’nın yeryüzündeki ihtişamlı yürüyüşüdür” Zamanı geldiğinde bu yeni aşama zorunlu olarak ortaya çıkar Ve bir sonraki aşamaya zemin oluşturur Tarih bu yürüyüşün sahnelendiği alan Tarihin her aşaması kendine uygun kurumlar çıkarır Devlete vardığında tarih nihai amacına erecektir Din, aile, devlet, ahlak gibi kurumlar tarihin aşamalarına bağlı olarak şekil kazanırlar “Rasyonel olan gerçekleşmiş olandır ve gerçekleşmiş olan rasyonel olandır” yani YAŞASIN 3 STATÜKO KAHROLSUN DEVRİM VE DEĞİŞİM 4 1 13/05/16 Georg Wilhelm Friedrich Hegel Georg Wilhelm Friedrich Hegel Tarih diyalektik biçimde ilerler Diyalektik, Hegel felsefesinin temeli Diyalektik düşünce: her şeyi zıddından ibaret görür Gerçek kendi zıddını da içinde barındırır “Gerçek düşüncedir; düşünce de gerçektir” deyişi bundandır Görünen olguların içsel bir gerçeklikleri vardır Görünen onun fiziksel, geçici boyutundan ibarettir Gerçeğin içsel boyutuna nüfuz edebilen güç akıldır Tarih içinde birbirine zıt (tez ve antitez) unsurlar çatışmak suretiyle tarihin bir ileri aşamasını (sentez) meydana getirirler Batı uygarlığı: Antik Yunan Rasyonalizmi ile Hıristiyanlık maneviyatının bir sentezi Tarih, tezle antitez arasındaki çatışma üzerine kuruludur 5 (diyalektik yöntem) Bu gidişat hep ilerlemecidir, daha iyi bir sentez doğurarak devam eder (Modern zamanda buna eleştiri olarak “negatif diyalektik” kavramı geliştirilmiştir) Tarihin, evrensel, genel geçer ve geri döndürülemez kuralı budur Barış, düzen ve diyalog gibi mekanizmaların tarihsel olarak önemli olmadığına inanır Tarihin itici gücü “çatışma”dır Bu nedenle der ki: “Alman devleti bir gün var olacaksa bu ancak kan ve kılıçla olacaktır” 6 Georg Wilhelm Friedrich Hegel Georg Wilhelm Friedrich Hegel 7 Ulus Hegel felsefesinin temeli ulus Birey yada bireyin oluşturduğu grupların önemi yoktur Ulusun ruhu doğal olarak birey ya da gruplarda somutlaşır Ancak onların bilinçlerinden ve eylemlerinden bağımsızdır Ulusal ruhu oluşturan tek tek bireylerin veya grupların eylemleri, faaliyetleri, karakterleri değildir Aksine ulusal ruhun kendisi onların karakterini ve eylemlerini belirler İnsan pasif bir yaratıktır Sahnede rolünü icra eden aktör gibidir Sahnelenen oyun onun dışında yazılmıştır Ona düşen yazılan oyunu kendi stilince sahnelemek Bu nedenle, bireyin değil, toplumun kolektif amaçları daha önemli İnsan yaşamında görülen değerlerin oluşturucusu birey değil, ulus ruhudur Sanat, kültür, hukuk, teknoloji, yenilik, icatlar, dini ve siyasi değerler bireyler tarafından değil; uluslar tarafından geliştirilir Ulus ve Devlet Devlet toplumun nihai amacı Ulusun tekamülü devletle mümkün Devlet ulusal ruha kumanda ve rehberlik ederek onu medeniyet dünyasına taşır “Devlet, yurttaşlar için var olmaz: tam tersine devlet amaç, yurttaşlar da bu amacın araçlarıdır…. Yurttaşlar, canlı bedenin azaları gibi bu devletin parçalarıdır” Fikirleri Rousseau’ya benzer ancak Rousseau bunu küçük toplumlar için öngörürken Hegel bunu modern dünyadaki büyük devletler mümkün olacağını ileri sürer. Ulus, tekamüle erip devlete ulaştığında, devlet onu bütün ayrıntılarıyla kuşatarak, sarıp sarmalar ve gölgesi altına alır (Aşkın Devlet) Artık bundan sonra toplumun değil, devletin sesi çıkar Bağımsız eyaletler bir devlete dönüşmeli (Alman Devleti için söylüyor) Machiavelli gibi temel kaygısı ulusal birlik ve devlet Almanlarda gelişmiş olan özel çıkara ve bireysel özgürlüğe düşkünlük onları devletten uzak tutmuştur Anayasal Monarşi üzerinde durur ve Almanya'yı diğer ülkeler gibi ulus devlete götürecek olan güç anayasal monarşi 8 2 13/05/16 Georg Wilhelm Friedrich Hegel Georg Wilhelm Friedrich Hegel Özgürlük “Kendine itaat ettiği için ve kendinde varlık özgür olduğundan, sadece yasaya itaat eden irade özgürdür” Özgürlük bireye ait bir değer değildir. “Özgürlük fikri, sadece devlet olarak tam anlamıyla gerçekleşmiş haldedir” Özgürlük, bireyin kişisel tercihlerine, eylemlerine ve seçimlerine işaret etmez Özgürlük, toplumun kolektif bağımsızlığı anlamına gelir Şayet toplum devlete tekamül etmemişse bireyler özgür olsalar da anlam ifade etmez Gerçek özgürlük devletle bütünleşmektir. Birey devletle özdeşleşerek ve yurttaşlık ödevlerini yerine getirerek esas özgürlüğünü elde eder. “Asimilasyon medeniyettir” der İnsanların farklı dinsel, dilsel, etnik ve kültürel özelliklerinden koparıp, kolektif şablon içinde harmanlayarak tek bir karaktere dönüştürmek gerekir İnsanın, insanlaşması için bir siyasi yapıyla bütünleşmesi gerekir (Hobbes ve Rousseau gibi) Bireysel özgürlükleri öne sürüp devletin taleplerine direnç göstermek (Locke), evliliği sadece sözleşmeye indirgemek gibidir. İyi bir evlilik neticede tarafların bencil çıkarlarını aşan duygusal bir birlikteliktir. Devletin ahlaki taleplerinin, bireysel çıkarları aştığını gösteren üç örnekten bahseder: vergilendirme, ölüm cezası ve askerlik 9 Özgürlük İnsanı özgürlüğe götüren iki araç, eğitim kültür 10 Georg Wilhelm Friedrich Hegel Georg Wilhelm Friedrich Hegel Özgürlük Bireyin iyisi, toplumun iyisinden ibarettir Bireysel tercih, kaprise, toplumsal bölünmeye ve başıboşluğa işaret eder Bireyin yararına olan şey bunların peşinden koşmak değil Devlete itaat ve teslim olmak İtaat ve teslimiyet onun özgürlüğünün başladığı yerdir Modern demokrasilerde siyaset “ödevlerden” ziyade yurttaş haklarına vurgu yapar. Sivil Toplum ve Devlet Hegel öncesi sivil toplum ile devlet ayrımı pek yapılmazdı Sivil toplum aynı zamanda siyasi toplumu anlatan bir kavramdı Sivil toplumla devlet arasındaki ayrımı öngören düşünce çoğunlukla Hegel’e dayandırılır (halbuki ilk ayrımı A. Ferguson yaptı) İnsan yaşamının 3 boyutuna vurgu yapar Ör: Bağımsızlık bildirgesi: ödev kelimesi sadece “halkın zorbaları kovma hakkı, aynı zamanda bir ödevdir” şeklinde kullanılır. Locke-liberalizm haklar önceliklidir “bireyin tek ödevi diğerlerinin haklarını ihlal etmekten sakınmaktır Aynı düzenlemeler Fransız insan ve yurttaş hakları bildirgesinde de vardır. Aile Sivil toplum Ancak Hegel, bireysel hakların yücelitlmesinin gerçek özgütlüğe zarar verdiği iddiasındadır. Devlet ancak hakları ve ödevleri birleştirerek insan özgürlüğünü sağlar “bir kölenin ödevleri olmaz, sadece özgür insanın ödevleri vardır”. 11 Bu 2 araç sayesinde toplumun siyasi kültürüyle bütünleşir Doğa durumunda özgürlük denen bir değer yoktur Çünkü özgürlük siyasi ve kültüreldir İnsanlar, bir kültür ve siyasi ortam içinde özgürleşirler Özgürlüğü veren ve tanımlayan çerçeve hukuk Özgürlük hukukun öngördüğü miktarda söz konusu olabilir Haklarla yükümlülükler beraber gider Tek başına hak ya da özgürlük bir anlam ifade etmez Bunların olması için insanların yükümlülüklere de sahip olması gerekir Bu bakımdan özgürlük, toplumun belli yükümlülükler karşısında kendine verdiği ve hukukla güvence altına aldığı lütuftur (hak değil lütuf) Devlet Herbiri kendine özgü etik değerlere sahip 12 3 13/05/16 Georg Wilhelm Friedrich Hegel Georg Wilhelm Friedrich Hegel Sivil Toplum ve Devlet Zamanla özel çıkar ve ihtiyaçların gelişmesiyle birlikte sivil toplum gelişir Sivil toplum, sanayi toplumuyla patlama noktasına gelmiş Aile ile devlet arasında yer alan her türlü grupsal yapı sivil topluma dahil Kısaca, her tür ekonomik, kültürel, siyasi ve dini örgütlenme sivil toplum kuruluşudur (STK) Sivil toplum, “farklılaşma” “rekabet” ve “çatışma” alanıdır Sivil toplumda etik evrensel bencilliktir, şahsi menfaat Bu nedenle sivil toplum “güvensizlik alanı” Sivil toplum tarihin geçici bir aşamasını oluşturur Tarih sivil toplum içindeki çelişkilerden ve çatışmalardan yararlanarak devlete varacaktır Sivil Toplum ve Devlet Aile etiği, karşılıklı dayanışma, sevgi, saygı ve (özel) diğergamlığa dayanır Burada diğergamlık/fedakarlık sadece ailenin bireyleriyle sınırlıdır Burada henüz çıkar ve ihtiyaç farklılaşması gelişmediği için herkes aynı reflekslerle hareket eder Zamanla özel çıkar ve ihtiyaçların gelişmesiyle birlikte sivil toplum gelişir 13 14 Georg Wilhelm Friedrich Hegel Sosyalist Siyaset Düşüncesi 18. asırda gerçekleşen Sanayi devrimine karşı gerçekleşti Zira Sanayi Devrimi beraberinde yeni toplumda yükselen gelir Sivil Toplum ve Devlet Devlet Sivil toplum içindeki diyalektik ayrışmanın sonucunda aşkın bir sentez olarak gelişir Bu “aşkın devlet”in ortaya çıkışıdır. Devlette etik evrensel diğergamlık/fedakarlıktır Aşkın devlet ortaya çıktıktan sonra ulusal ruhun tekamülü sağlanmış olur Her biri farklı bir tarafa çeken STKlar devletin şahsında “birlikteliğe” ve “ortak hedefe” yönelir Aşkın devlet, böylece, sivil topluma damgasını vurarak, sivil toplum alanını homojen ve entegre bir alan haline getirir Toplumsal alan böylece farklılaşma alanı olmaktan çıkarak yekpare bir varlık olarak devletin gölgesine çekilir 15 16 dağılımı dengesizliği ve sosyal kesimler ararsı uçurumu varan eşitsizlik getirdi Sosyalist düşünce buna reaksiyon gösterdi Sömürünün olmadığı, devletten, sosyal sınıflardan, özel mülkiyetten, hatta aileden arınmış, tam anlamıyla eşit bir sosyalist toplum arayışı ortaya çıktı Bu arayış ilk olarakl Fransa’da başladı Ama buradaki sosyalizm ütopik biçimde gelişti Ütopik sosyalizmi Saint Simon ve Charles Fourier gibi Fransız ve Robert Owen gibi İngiliz ütopyacılar geliştirdi Böyle bir topluma nasıl geçilecek? Sorusuna cevap verememişlerdi Cevabı 19. asırda Marks verdi 4 13/05/16 Karl Marks (1818-1883) Sosyalist Siyaset Düşüncesi Prusya’da doğdu Orta sınıf Hıristiyanlığa dönmüş Yahudi ailenin yedi çocuğundan birisi Genç yaşta Hegel felsefesini öğrendi. Gençliğinde Genç Hegelcilerden etkileniyor. Grup ateizm ve radikal siyasi fikirleriyle ünlüdür. Bu arada Ludwig Fuerbach’ın Hegel’e materyalist eleştirisi Marx’ı Fuerbach’ın materyalizmi ile Hegel’in idealizmini birleştirme arayışı fikrini oluşturuyor 1943’de sosyalist düşüncenin merkezi olan Paris’e göç etti. Engel ile burada tanıştı. Ailesi tekstil fabrikatörü olan Engels yoksul Marks için en önemli dayanak noktası oluyor 1845 yılında radikal fikirlerinden dolayı Paris’i terk etmek zorunda bırakıldı. Brüksel'e göç etti Burada Engels ile Komünist Manifestoyu yazdı Komünist manifestoda hem komünist toplumu resmetti hem de ona nasıl varılacağını Marks’ın ortaya çıkışından sonra sosyalizmin yol haritası belirginleşmeye başladı Sosyalizme nasıl geçileceğine ilişkin somut bir proje gelişti Marks, Hegel’in yöntemini kullanarak nasıl sosyalizme geçileceğini gösterir Hegel’in diyalektik yöntemini tüm insanlık tarihine uyarlar Diyalektik yöntemle kapitalizmin iç çelişkilerini analiz eder Bu çelişkilerden sosyalizmin çıkacağı varsayımını ileri sürer Marks’ın sosyalizmine “bilimsel sosyalizm” denmiş Marksist teorinin ortaya çıkışından sonra 19. asırda sosyalst düşünce 2 koldan gelişti Devrimci sosyalizm Sosyal demokrasi 17 18 Karl Marks (1818-1883) Karl Marks 1849 Londra’ya taşındı. 1850-1864 yılları arasında hiçbir devrimci faaliyete doğrudan müdahil olmadı. Bunu en önemli nedeni ailesinin ekonomik durumu ve az da olsa bir gelir sağlama telaşı (NY Tribune’nın Avrupa muhabiri olarak makaleler yazıyor). Çocuklarından iki tanesi açlıktan yaşamını yitiriyor. Das Capital birinci cildi British Museum da yazılıyor 1864’te Uluslararası Çalışan İnsanlar Derneği’nin (1. Enternasyonel) kurulmasına yardımcı olduğunda siyasal faaliyetlere geri dönmüş oluyor. 1. Enternasyonel birbiriyle rekabet eden gruplar nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanıyor ve dernek dağılıyor. Sonuç bildirgesinde “Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşiniz” sloganı ve çağrısı var İşçi sınıfı mücadelesinde önce aktif rol adlı. Sonraki yıllar kendini teorik çalışmalara verdi Ölümünden sonra Marks fikirleri değişik sosyalist ideolojilerin doğmasına yol açmış: Diyalektik Materyalizm ve Sosyal Sınıflar Hegel gibi diyalektik yöntemi kullanır. Ondan farklı olarak diyalektik yöntemi materyalist bir anlayış içinde formüle eder Hegel’de “düşünce madde, madde de düşünceden ibaret” Marks bunu reddetmiş. Ona göre madde düşünceden doğmaz Düşünce maddenin bir ürünü olarak gelişir Düşünce ve onun ürün olan tüm değerlerin ve kurumların maddi şartların ürünü olarak geliştiğini ileri sürer “Hegel’in teorisi baş aşağı duruyordu, onu alıp ayakları üzerine diktim” Eduard Bernstein: Evrimci sosyalizm. Şiddetli devrim fikri yerine barışçı reformlar=Sosyal demokrasi fikri V.İ.Lenin: Devrimci sosyalizm 19 Das Kapital’in 2. ve 3. ciltleri ölümünden sonra Engels tarafından tamamlanmış 20 5 13/05/16 Karl Marks DİN İYİLİK BİREYSEL VAROLUŞ Diyalektik Materyalizm ve Sosyal Sınıflar AİLE YAPISI İYİLİK Diyalektik yöntemi tüm tezine hatta tüm insanlık tarihine uyarlar ADALET FİKİRLER Diyalektik anlayışa göre her şey kendi zıddını içinde barındırır ve SİYASET onunla çatışma ilişkisi içinde bulunur Varlığın kendisiyle, zıddı arasındaki çatışma, tarihsel ilerlemenin TOPLUM motorunu oluşturur DEVLET SINIF ADALET İYİLİK FİKİRLER DİN DÜRÜSTLÜK ÜRETİM ARAÇLARI EKONOMİ 22 Karl Marks Karl Marks Materyalist diyalektik yöntemle tarihi açılar Tarihin itici gücü sosyal sınıflardır (Hegel’den farklı) Sosyal sınıf kavramı onun teorisinin en önemli kavramıdır Tarihsel ilerlemeyi sosyal sınıflar arasındaki çatışma üzerine bina etmiştir (Hegel’de tarih, değişik milletlerarası çatışmanın sonucu olarak ilerlemekteydi) Tarih, sosyal sınıf çatışmalarının bir ürünü olarak gelişir Tarih, gelecektir İlerde ortaya çıkacak olan bir aşamadır tarih Şuan tarih öncesi yaşanmakta Tarih öncesi Avrupa'sını 5 aşamaya ayırmakta İlkel-komünal aşama Köleci aşama Feodal aşama Kapitalist aşama Sosyalist aşama Her aşama bir sonraki aşamanın gelişmesini sağlar her aşamadaki iç çelişkiler, başka bir değişle, diyalektik çatışma tarihin 23 bir sonraki aşamasına yol açar Ön aşaması yaşanmayan herhangi bir aşamanın ortaya çıkıp gelişmesi mümkün değil Tarih sosyal sınıfların sahneye çıkmasıyla harekete geçmiş Marksist teoriyi “sınıf ” teorisi olarak nitelemek mümkün 24 6 13/05/16 Karl Marks Karl Marks Asya toplumlarını inceler Burada özel mülkiyet kurumu olmadığı için sınıfların tam olarak gelişemediğini Sosyal sınıflar “özel mülkiyet”in gelişmesiyle ortaya çıkmış Özel mülkiyetin olmadığı “ilkel-komünal” toplumda insanlar arasında eşitlik var Henüz üretim gelişmemişti. Avcılık ve toplayıcılık geçim kaynağı İnsanlar arası kolektif ve eşitliğe dayalı yaşam biçimi vardı Ne zamanki insanlar yerleşik hayat geçip özel mülkiyeti geliştirdi; işte o zaman sosyal sınıflar ortaya çıktı Mülkiyete sahip olan sermaye sınıf Zamanla bunlara hizmet eden emekçi sınıf Tarih böylece harekete geçmiş 25 söyler Buradan hareketle bu toplumları “tarihsiz toplumlar” olarak niteler Asya Tipi Üretim Tarzı (ATÜT): Hint Çin, Osmanlı Buralarda mülkiyet devletin elinde Bu yüzden buralarda sosyal sınıflar gelişememiş Dolayısıyla da tarih gelişememiş Tarihteki her aşama bir önceki aşamanın iç çelişkilerinden doğar Sosyalizm de doğal olarak kapitalizmin iç çelişkilerinden doğacak ATÜT ülkelerinin sosyalizme geçebilmesi için önce kapitalistleşmesi gerekecek Bu yüzden kapitalist ülkelerin bu ülkeleri sömürmesini normal karşılamış Böylece bu ülkeler de kapitalistleşerek sosyalizme hazırlanacak 26 Karl Marks Karl Marks Alt Yapı ve Üst Yapı Tüm toplumsal yaşam 2 yapıya ayrılır Alt Yapı ve Üst Yapı 2 sınıf arasındaki ilişki: “üretim ilişkileri” Alt yapı Üst yapı Bu ilişki aslında bir çatışma ilişkisidir Çıkarlar farklıdır zira Alt yapı: ekonomi (üretim biçimi) Üst yapı: ekonomik olmayan Devlet, din, aile, kültür ahlak gibi kurumlar Ekonomik alt yapıda 2 sınıf bulunur “sermaye” sınıfı “emekçi” sınıfı Sermaye sınıfı: üretim araçlarına (toprak, fabrika, para, kaynaklar vb) Değer yargıları, dünya görüşleri, bilinçleri, kültürleri de birbirinden çok farklıdır Zira insanın maddi koşulları onun bilincini oluşturur İnsanın sınıfsal konumu, onun dünya görüşünü ve bilincini belirlediğine göre iki sınıfa mensup 2 farklı insan tip ile karşı karşıyayız sahip sınıf Emekçi sınıf ise sadece emeğini satarak geçinmeye çalışan sınıf 27 28 7 13/05/16 Karl Marks 29 Alt Yapı ve Üst Yapı Aralarındaki ikili çatışma ilişkisi olduğu kadar sömürme-sömürülme ilişkisidir de Sermaye sınıfı, emekçi sınıf üzerindeki tahakkümünü meşrulaştırmak ve sürekli hale getirmek için üst yapısal kurumları ortaya çıkarmış Üst yapıdaki tüm kurumlar sermaye tarafından ortaya çıkarılmıştır ve onlara hizmet eder Devletin, ailenin hatta dini varlık sebebi bu sınıfa hizmet etmek “Din, kitlelerin afyonudur” der Dinin ortaya çıkış nedeni, emekçi sınıfın zihnini yatıştırarak onda kanaat, kaderine razı olmak, sadakat gibi kavramları geliştirmek Din böylece, emekçi sınıfın sermaye sınıfına teslim ve razı olmasına zemin hazırlar Devlet de sermayenin hizmetinde Yani üst yığındaki kurumların tümü, alt yapıdaki ilişkilere süreklilik ve meşruluk kazandırmak üzere geliştirilmiş Karl Marks Kapitalizmin Analizi ve Sosyalizme Geçiş En önemli yaklaşımı kuşkusuz kapitalizmle ilgili analizi Tarihin kapitalist evresi sömürünün en yüksek seviyesi oluşturur Kapitalizm içinde derinleşen çelişkiler bizi sosyalizme taşıyacak “artık değer” sömürüyü gösterir. Sermaye sahibine giden kısım artık değerdir Sömürüye konu olan değer artık değerdir Ürettiğinin çok azını alan bir işçi sınıfı var O zamanın kötü sanayi koşullarında bu analiz yapmış Ona göre, kapitalizm derinleştikçe ve geliştikçe artık değer üzerindeki sömürü de artmaktadır 30 Karl Marks Karl Marks 31 Kapitalizmin Analizi ve Sosyalizme Geçiş Kapitalist sistemde, İşçi ürettiği değerden, dolayısıyla emeğinden uzaklaşır İşçinin emeği satılan bir meta haline gelmiştir Kişi üretim içinde hem artık değerine hem de insan olarak kendine uzaklaşır Buna “yabancılaşma” diyor Yabancılaşma kapitalist sistemde üst seviyeye çıkmış Halbuki feodal sistemde emekçileri koruyan bir takım kurumlar gelişmişti Söz gelimi bir emekçi, bir toprak sahibi lordun himayesine girdiğinde, lord onun her şeyinden sorumlu olurdu Ailesini de himayesine alır ve sorumluluğu üstlenirdi Oysa kapitalist sistem, emekçinin emeğini maaş karşılığında satın alır; başka bir şeyle ilgilenmez Bu yüzden emekçi sınıfın en kötü dönemi kapitalizmdir Kapitalizmin Analizi ve Sosyalizme Geçiş Kapitalizm içindeki çelişkilerin derinleşmesiyle devrim de kaçınılmaz olacak, Kapitalizmin gelişmesiyle sermaye giderek daha küçük bir grubun elinde toplanacak Buna karşılık geniş kitleler emekçi duruma düşecek 2 sınıf arasında hem nitel hem de nicel uçurum meydana gelecek Burjuvazi ve proletarya arasındaki çatışma sosyalizmi getirecek Sosyalizm, proletarya aracılığıyla gelecek 2 tür proletarya Bilinçli proletarya (sınıf bilincinde olan ve devrimi yapacak) Lümpen proletarya (konumunun bilincinde olmayan) 32 8 13/05/16 Karl Marks Karl Marks Komünist Toplum Komünist Manifesto ’da resmedilmiş Bu toplumda aile, devlet, bürokrasi, kilse gibi üst yapı kurular Kapitalizmin Analizi ve Sosyalizme Geçiş Proletaryanın üretim araçlarına el koymasıyla sosyalist devrim 33 gerçekleşecek Sosyalist devrim, kapitalizmin zirveye ulaştığı sanayi toplumunda oluşacak Devrimin İngiltere’de olacağını bekliyordu Sosyalist devrimle “proletarya diktatörlüğü” kurulacak Bu diktatörlük de sosyalist toplumu “komünizme” taşıyacak Özel mülkiyet ve üst yapı kurumlarının çok eski bir mazisi olması bunların tasfiyesini zaman içinde mümkün kılacak Bunun için proletarya diktatörlüğüne ihtiyaç var. Geçiş dönemi Bu diktatörlük devlet dahil tüm üst yapı kurumlarını tasfiye ederek sosyalist toplumu komünizme götürecek tasfiye edilmiş Mülkiyet ve üretim kolektif hale getirilmiş Kimsenin özel mülkiyeti yok Üretim hizmet amacıyla yapılmakta kar amacıyla değil Üretim insanların ihtiyacına cevap verecek kadar Bu durumda günlük çalışma süresi 3-4 saate kadar düşecek Özel mülkiyet güdüsünden ayrılmış insanlar olacak Bu durumda bencillikten de arınmış olacak insanlar Kimse kendini düşünmez ve kendine yontmaz Özel mülkiyet kalktığı için zaten gerek de olmaz buna İnsanların tam anlamıyla eşit ve özgür olacağı komünist toplum 34 böyle bir toplum olacak Karl Marks Karl Marks Sosyalist Devrim ile Öngörüsü Sosyalist Devrim ile Öngörüsü Bunu fark eden Lenin, devrimi tarım toplumu proletaryasının ve Sosyalist devrim sanayi toplumunda değil tarım toplumu olan önün öncülüğünü yapacak partinin gerçekleştireceğini söyler Rusya’da oldu Öngörüsünün tersine burjuvazi ile proletarya arasındaki orta sınıf yok olmadı Hatta daha da genişledi Orta sınıfın genişlemesiyle 2 sınıf arasındaki keskinlik de doğal olarak azaldı Kapitalizmin olgunlaşmasına paralel olarak gelişen verimlilik, sosyal devlet ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi gibi hususlar sanayileşmiş ülkelerde devrimin dinamizmini öldürmüştür 35 Lenin’e göre, işçi sınıfının kendiliğinden devrim yapmasını beklemek doğru değil Ona dışarıdan “bilinç vermek” gerekir Bu da ancak proletaryanın siyasi organizasyonu olan parti tarafından verilebilir Parti, proletaryanın bilinçli kesiminin yönettiği örgüt Yani “öncü proletarya” (Lenin) Lenin’e göre sosyalist devrim, öncü proletarya gücüne sahip az gelişmiş ülke proletaryası tarafından gerçekleştirilecek 36 9 13/05/16 Karl Marks Sosyalist Devrim ile Öngörüsü 1917 Bolşevik devrimi Rusya’da Lenin öncülüğünde Sosyalist rejim kurulmuş 2.WW sonrası Doğu Avrupa'ya da ihraç edilmiş 1980 sonlarıyla birlikte hem Rusya’da hem de Doğu Avrupa’da sosyalist rejimler yıkıldı 37 10