Avrasya Hospital Sa€l›k Dergisi Kalp Sağlığı Özel Sayısı

advertisement
Avrasya Hospital Sa€l›k Dergisi Kalp Sağlığı Özel Sayısı - Y›l: 14 - Say›: 50 -
www.avrasyahospital.com
BÖLÜMLERİMİZ
TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİMİZ
HASTANEMİZİ FARKLI KILAN ÖZELLİKLER
Temelden itibaren hastane olarak projelendirilip, inşa edilen ülkemizin ender
özel hastanelerinden biridir. Avrasya Hospital; 51 yoğun bakım olmak üzere 135
nitelikli hasta yataklarına sahiptir.
6 adet üstün teknolojik donanımlı ameli-
yathane, 3 doğumhane, 3 küçük cerrahi
müdahale odası mevcuttur. Yenidoğan
Yoğun Bakım Ünitesi, Koroner Yoğun
Bakım Ünitesi, KVC Yoğun Bakım Ünitesi,
Cerrahi ve Dahili Yoğun Bakım Üniteleri,
Onkoloji Merkezi (Radyasyon Onkolojisi,
Medikal Onkoloji Ünitesi) bulunmaktadır.
50 adet modern poliklinik odası, yüksek
teknolojisi ve deneyimli kadrosu, 4200
m2’lik kapalı, 1000 m2’lik açık otoparkı
ile 7 gün 24 saat hizmet veren bir sağlık
kuruluşudur.
BÖLÜMLERİMİZ
• 24 Saat Acil Hizmet
• Genel Cerrahi
• Onkoloji
• Kad›n Hastal›klar› ve Do€um
• Çocuk Sa€l›€› ve Hastal›klar›
• ‹ç Hastal›klar›
• Kulak Burun ve Bo€az
• Nöroloji
• Beyin, Omurilik ve Sinir
Cerrahisi (Nöroflirurji)
• Gö€üs Hastal›klar›
• Gö€üs Cerrahisi
• Kardiyoloji
• Kalp ve Damar Cerrahisi
• Göz Hastal›klar›
• Difl Sa€l›€›
• Ortopedi ve Travmatoloji
• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
• Üroloji
• Estetik-Plastik Cerrahisi
• El ve Mikro Cerrahi
• Psikiyatri
• Cilt Hastal›klar›
• Beslenme ve Diyet
• Eriflkin Yo€un Bak›m
• Koroner Yo€un Bak›m
• Yeni Do€an Yo€un Bak›m
TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİ
Onkoloji Merkezi
Kanser Teflhis ve Tedavisi
Radyasyon Onkolojisi
Kemoterapi
Ifl›n Tedavisi
Lineer Akseleratör (Linak)
Kobalt Ayg›t›
Simülatör
Üç Boyutlu (3D) Tedavi Planlama
Onkoloji Yo€un Bak›m›
Genel Cerrahi
Acil Cerrahi
Kanser Cerrahisi
Endoskopik Cerrahi
Sünnet
Endoskopi Ünitesi
Gastroskopi
Duodenoskopi
E.R.C.P.
Kolonoskopi
Rektoskopi
Gö€üs Hastal›klar›
Bronkoskopi
Transtorasik ‹€ne Aspirasyonu
Plevral Biyopsi
Torasentez
Plörodesiz
Solunum Fonksiyon Testleri
Allerji Testleri
Kardiyoloji
Koroner Anjiyografi
128 Kesit BT Anjiyo
MR Anjiyo
Damarlar›n Doppler Tetkiki
Periferik Anjiyografi
Kalp Anjiyografisi
Balon Anjiyoplasti
Stent Tak›lmas›
ASD
VSD
PDA Kapat›lmas›
Valvüloplasti
DSA ile Damarlar›n Tetkiki
Kal›c› Kalp Pili Tedavisi
Periferik Anjiyografi (Alt-ÜstEkstremite-Karotis-Renal-Beyin
Anjiyografisi)
Ekokardiyografi
Eforlu EKG
EKG
Stres Eko
Holter
Tansiyon Holter
Kardiovasküler Cerrahi
Eriflkin Koroner Arter BYPASS
Kalp Kapak Cerrahisi
Do€ufltan (Konjentinal) Kalp
Hastalıkları Cerrahisi
Büyük Aort Damarı Cerrahisi
Bacak Atardamarları ve Varis
Karotis (fiahdamarı) Ameliyatları
Nöroloji
EEG
A€r› Tedavisi
Göz Ünitesi
FFA (Göz Anjiyosu)
Görme Alan› Belirleme Ünitesi
Argon Laser
Yag Laser
Kontakt Lens
Üroloji
Böbrek Tafl› K›rma Ünitesi
(ESWL)
Pnömatik Tafl K›rma
Sistoskopi
Üreteroskopi
Renoskopi
Sünnet
Dermatoloji (Cildiye)
Laser Uygulama Ünitesi
Kal›c› Epilasyon
Cilt Gençlefltirme
Varis Tedavisi
Elektrokoterizasyon
Krioterapi
Radyoloji
Emar-MR (Manyetik Rezonans)
Multislice Tomografi
128 Kesit Tomografi (Dijital
Anjiyo)
Ultrason
Renkli Doppler
Mamografi
Fluoroskopi
Konvansiyonel Röntgen
Laboratuvar
Biyokimya
CHEK-UP
Mikrobiyoloji
Patoloji Laboratuvar›
Histopatoloji
Sitoloji
Frozen ‹nceleme
Hasta Bafl› Giriflimler
MİSYONUMUZ
VİZYONUMUZ
DEĞERLERİMİZ
Nitelikli uzman kadrolar›m›z ile
bireylerin teflhis, tedavi , bak›m ve
koruyucu sa€l›k hizmetlerini kapsayan
uygulamalar›m›z›, etik de€erlere ba€l›,
hasta haklar›na sayg›l›, dil, din, ›rk ve
cinsiyet ayr›m› gözetmeksizin kaliteli ve
ekonomik olarak sunmakt›r.
Ça€dafl bir yönetim sistemi, t›bbi uygulamalar› ve teknolojisi ile örnek gösterilen,
toplumun beklentileri ile hastalar›m›z›n
tüm sa€l›k gereksinimlerini karfl›layan ve
bu özellikleri ile öncelikle tercih edilen,
güvenilir, standart, kurumsal, sayg›n bir
sa€l›k kuruluflu olmakt›r.
De€iflim ve geliflime aç›kl›k
fiefkat ve güleryüzlülük
Çevreye ve insana sayg›
Tak›m çal›flmas›na olan inanç
Güvenilirlik
HASTANEMİZ SGK, BANKALAR VE ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI İLE ANLAŞMALIDIR.
2
Yön. Kur. Başkanı
Op. Dr. Hüseyin URLU
Kalbimizi
Ne Kadar
Dikkate
Alıyoruz?
İTO Kurumlar
Vergisi Ödülü
2009-2012
Yön. Kur. Baflk. Op. Dr. Hüseyin Urlu
Hastanemiz kalp sağlığı konusun
da ciddi yatırımlar yapmış özel hastanelerden biridir.
Çağın hastalıklarının başında
yer alan kalp hastalığına ilişkin tanı
yöntemlerindeki gelişmeler ve tedavi
deki yüksek başarı oranına rağmen,
Dünya da ve Türkiye’de maalesef
ölüm nedenlerinin başında kalp ve
damar hastalıkları gelmektedir.
Günde yaklaşık 100 bin defa durmadan atan kalbimizi ne kadar dikkate alıyoruz?...
En önemli yaşam organlarımızdan biri olan kalbimizin sağlıklı atması için neler yapıyoruz?...
Kariyerli ve uzman doktorlarımızın bilgileri ışığında sizlere aktarmak,
anlatmak amacıyla bu sayımızı kalp
sağlığına ayırdık.
Kalp sağlığımızı korumak halkımızı bilgilendirmek nedeniyle, yayınlanacak olan kalp sağlığına ayırdığımız
bu özel yayınımızda amacımız okurlarımızı, hastalarımız ve yakınlarını
kalp sağlığı konusunda , daha çok bilinçlendirmek ve meslektaşlarımızla
bilgilerimizi paylaşmaktır.
Kalp hastalığına karşı mücadele de kanser hastalığına ilişkin yayınladığımız 49. Dergimiz halkımız,
hastalarımız tarafından büyük ilgi
ve destek görmüştür. Biz hekimler
olarak hastalıklar hakkında Kanser
de olduğu gibi bu sayımızda da kalp
sağlığıyla ilgili bir başvuru dökümanı
hazırlayarak halkımızı hastalığa karşı
korumak , aydınlatmak arzusundayız.
Kalp hastalığında da “Erken teşhis hayat kurtarır.” sloganı çok önemli
bir rehber sözcüktür. Erken teşhis ve
tedavi gerçekten hayat kurtarır.
Aile ve yakınlarında kalp hastalığının genetik yatkınlık nedeniyle sıklığı
önemlidir. Tüm organlarımızı etki altına alan hayati tehlikesi bulunan ve
sağlıklı yaşam konforunu bozan bir
hastalıktır.
Kalp sağlığımızı korumak için:
Mutlaka Sağlıklı beslenme ve spor
şarttır. Bunun yanısıra, vücut ağırlığımızı kontrol altına almak, kan basıncımızı kontrol ettirmek, kan değerleri
ölçümlerini düzenli yaptırmamız gerekmektedir.
Temmuz - Ağustos - Eylül, 2013
Sigara ve alkol den uzak durmak,
açık alan ve temiz havadan faydalanmak, sıkıntı ve stresten uzak durmak
gerekir.
Şeker hastalığı, kolesterol, obezite, hipertansiyon, kalp sağlığını büyük
ölçüde tehdit eden unsurlardır.
Kalp hastalığında göğüs ağrısı,
nefes darlığı, çarpıntı, baş, boyun,
omuz, kol ağrısı, bacaklarda şişme,
bayılma, baş dönmesi gibi yakınma ve
belirtiler olmaktadır.
Kalp Hastalıklarına ilişkin belirti,
teşhis ve tedavileri bu konuda hastanemizin alt yapı ve cihaz donanımları
ile ilgili daha geniş bilgileri dergimizin
iç sayfalarında bulacaksınız.
Avrasya Hospital donanımlı alt
yapısıyla erken sonuç almaya, hayat
kurtarmaya hedeflenmiş bir hastanedir.
Kalp ünitemizin başında Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Meriç, Kalp ve Damar Cerrahisi
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Esat Akıncı
bulunmaktadır. Ekipte Kalp ve damar
cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Ali Rıza Cenal, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Doç. Dr. Cenk Tataroğlu, Kardiyoloji
Uzmanı Dr. Celal Gölgeci, Kardiyoloji
Uzmanı Behzat Haşmetoğlu yer almaktadır.
Uluslararası sağlık hizmeti veren
Avrasya Hospital’da kaliteli ve güvenilir hizmetler üretilmekte ve sunulmaktadır. Hasta memnuniyetine
önem verilmektedir.
Kendinizi
ve kalbinizi sevin,
önemseyin sağlığınızı ihmal etmeyin…
Sağlıkla kalın hoşçakalın.
Ad›na
Ad
na Sahibi :
Op. Dr. Hüseyin Urlu
Genel Yay›n Yönetmeni:
Op. Dr. Tamer Sözen
Yaz› ‹flleri Müdürü:
Ömer Urlu
Yay›n Koordinatörü:
‹brahim Urlu
Bilgi ‹fllem ve ‹letiflim:
Güner Mollao€lu - Gülay Tunçel
YAYIN KURULU
Uz. Dr. Ahmet Altun
Op. Dr. Ali Güven Ak›nc›
Doç. Dr. Ali Rıza Cenal
Uz. Dr. Ali Vardar
Op. Dr. Arman Çitçi
Uz. Dr. Ayflegül Navdar
Uz. Dr. Banu Altoparlak
Uz. Dr. Behzat Haşmetoğlu
Op. Dr. Bülent Öztürk
Uz. Dr. Celal Gölgeci
Doç. Dr. Cenk Tataroğlu
Doç. Dr. Çetin A. Evliyaoğlu
Op. Dr. Coşkun Görmüş
Uz. Dr. Deniz Yardımcı
Uz. .Dr. Ebru Öztürk
Op. Dr. Ebru Topuz
Uz. Dr. Ersin Sar›
Prof. Dr. Esat Akıncı
Dt. Eylem Uslu
Op. Dr. Ferhat O€uz
Op. Dr. Fuat Kurflun
Op. Dr. Gamze Baykan
Dr. Hakan Oğurlu
Uz. Dr. Handan Yaflar
Op. Dr. Hasan Lice
Op. Dr. Hüseyin Urlu
Uz. Dr. Ifl›l Soysal
Op. Dr. ‹stepan Suna
Prof. Dr. H. Kadircan Keskinbora
Op. Dr. Kemal Y›ld›r›m
Doç. Dr. Mahmut İlhan
Prof. Dr. Mehmet Meriç
Op. Dr. Mehmet Koç
Uz. Dr. M. Ali Talay
Uz. Dr. Melek fialc›o€lu
Uz. Dr. Murat Ulusoy
Uz. Dr. Nilgün Demirba€
Dr. Nur Arslan
Op. Dr. Nurcan Dalan
Op. Dr. Özgür Çetiner
Op. Dr. Özgür Odabafl
Op. Dr. Özgür Ortak
Uz. Dr. Suzan Uzan
Uz. Dr. fienay S›ld›r
Op. Dr. Tamer Sözen
Dr. Türkan Kasabal›
Uz. Dr. Türkan Zeybel Uslu
Uz. Dr. Züleyha Ö. Kadehçi
Baflhemflire: Gülay Aziret
YAYIN DANIfiMA KURULU
Prof. Dr. Ayan Gülgönen - Prof.Dr. Bülent Ergun
Prof. Dr. Gökhan Töre - Op.Dr. Halil Önsoy
Op.Dr. Halil Toplamao€lu - Prof.Dr. Kürflat Bozkurt
Prof.Dr.Lemi ‹brahimo€lu - Doç. Dr. Rafet Yi€itbafl›
Prof.Dr. Türker Özkan - Prof.Dr. Hasan Serdaro€lu
‹LET‹fi‹M:
Befltelsiz Mahallesi Seyit Nizam Caddesi 101. Sk. No:107
Zeytinburnu - ‹stanbul
Tel:(0212) 665 50 50 (pbx) Fax: (0212) 665 50 60
www.avrasyahospital.com.tr - info@avrasyahospital.com.tr
Grafik, Tasarım ve Baskı:
Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No: 129-130
Topkap›-‹stanbul Tel: (0212) 565 21 12 - 544 16 83
E-mail: info@martiofset.com
3
AVRASYA HOSPITAL
KALP SAĞLIĞI ÖZEL SAYISI
Kalbinizin Kontrol
hastanemiz Kalp ve Damar Cerrahisi kurucusu Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Esat Akıncı bulunmaktadır. Ekipte
Kalp ve damar cerrahisi uzmanı Doç.
Dr. Ali Rıza Cenal, Kalp ve Damar
Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cenk Tataroğlu, Kardiyoloji Uzmanı Dr. Celal
Gölgeci, Kardiyoloji Uzmanı Behzat
Haşmetoğlu’da yer almaktadır.
Ç
ağın hastalıklarının başında yer alan
kalp hastalığına ilişkin tanı yöntemlerindeki gelişmeler ve tedavideki
yüksek başarı oranına rağmen,
Dünya da ve Türkiye’de maalesef ölüm
nedenlerinin başında kalp ve damar
hastalıkları gelmektedir.
Avrasya Hospital sağlık kuruluşları
arasında kalp hastalıklarının tedavi ve
teşhisin de önemli bir yer tutmaktadır.
Kalp ünitemizde 18 yataklı servisi, 9 yataklı KVC yoğun bakım ve 8 yataklı koroner yoğun bakım ünitesi bulunmaktadır.
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Baflkan›
Prof. Dr. Esat AKINCI
Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk.
4
Avrasya Hospital kalp sağlığına ilişkin
teşhis ve tedavisi konusunda alt yapısıyla erken sonuç almaya, hayat kurtarmaya hedeflenmiş bir hastanedir.
Kalp ünitemizin başında Türkiye’de İnvaziv Kardiyoloji’nin duayenlerinden ve Avrasya Hospital
Kardiyoloji ve Anjiografi Ünitelerini
kuran Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Meriç. Türkiye’de tüm erişkin
Kalp Damar ameliyatlarını ve 1 yaşından büyük konjenital kalp ameliyatlarını başarıyla gerçekleştiren ve
Uz. Dr. Celal GÖLGEC‹
Kardiyoloji
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
Kalp Damar Cerrahisi
Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU
Kardiyoloji
Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU
Kalp Damar Cerrahisi
Kardiyoloji kliniğimizde tanı aşamasında, kalp kateterizasyonu ve anjiografisi, koroner anjiografisi, periferik damar
anjiografisi (alt–üst ekstremite- karotisböbrek beyin damarları) 128 kesit BT
anjiyo, MR anjiyo, DSA ile damarların tetkiki, damarların doppler USG ile tetkiki,
EKG, ritim holter ve tansiyon holter, eko
kardiyografi, efor testleri yapılmaktadır.
Tedavi aşamalarında ise , koroner ve
perferik damarların balon anjioplastisi
(PTCA), damar darlıklarında stent uygulaması, ASD, VSD, PDA kapatılması ,
valvüloplasti ( balon ile kapak tedavisi)
geçici ve kalıcı kalp pili takılması işlemleri yapılmaktadır. İskemik kalp hastalığı,
periferik arter hastalığı, kalp yetmezliği,
hipertansiyon, ritim ve ileti bozukluğu, romatizmal kalp kapak hastalıkları,
doğumsal kalp hastalıkları birbirinden
değerli başarılı bir ekibin araştırma ve
çalışmasıyla gerçekleşmektedir.
Kalp Damar cerrahisi kliğimiz de ,
erişkin koroner arter bypass ameliyatları,
kalp kapak cerrahisi ameliyatları, doğuştan konjentinal kalp hastalıkları cerrahisi, ASD, VSD, PDA ameliyatları, büyük
aort damar ameliyatları, bacak atardamarları ve varis ameliyatları, karotis (şah
damar teşhis, tedavi ve ameliyatları) yapılmaktadır.
Çok geniş yelpazede ve branşlarda
hizmet üreten kadrolarımız, yardımcı
sağlık personelimiz ve destek kadrolarımızla 26 branşta 350’ye yakın çalışanımız ile ileri teknolojik alt yapımızla halkımıza ekonomik ve kaliteli sağlık hizmeti
sunmaya çalışıyoruz.
AVRASYA HOSPITAL
KALP SAĞLIĞI ÖZEL SAYISI
Noktası...
Kalbimi
Seviyorum
5
6
7
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Başkanı
Kalbimi
Seviyorum
Koroner Kalp
Hastalığı (Angina Pektoris)
Tarif ve Tarihçe:
A
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Baflkan›
1949’da Antalya’da do€du. 1973’de
‹stanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi.Aynı
sene, ‹stanbul Tıp Fakültesi ‹ç Hast.
Anabilim Dalında ihtisasa baflladı.
1995-1998 yılları arasında Alman
Hastanesi’nde, 1998-1999 yılları arasında Academic Hospital’da çalıfltı,
2000-2006 y›llar› aras›nda fiafak Hastanesinde Kardiyoloji Bölüm Baflkanı
olarak kalp kateterizasyon laboratuvarında çalıfltı. 2006 yılından itibaren
JFK hastanesi’nde çalıfltı. A€ustos
2010’dan 2011 yılı sonuna kadar Özel
Avrupa fiafak Hastanesinde çalıfltı.
1 fiubat 2012 tarihinden itibaren
Özel Avrasya Hospital’de Kardiyoloji
Bölüm Baflkanı olarak çalıflmaya
baflladı. ‹ngilizce ve Almanca bilmekte olup, iki çocuk babasıdır.
8
ngina pektoris, kronik iskemik kalb hastalığının en sık rastlanılan bir klinik prezentasyonudur.
1772’ de Dr. William Heberden tarafından tarif edildi. 1799’ da C.H. Parry miyokard oksijen
sunusu ile oksijen ihtiyacı arasındaki dengesizlikten bahsetti. 1910 ve 1912’ de separe bir
antite olarak non-fatal akut miyokard infarktüsü ilk defa Obraztov, Strazhesko ve Herrick in raporları
ile değerlendirildi. 1920’ de iskemik kalb hastalığına ilgi arttı. Akut miyokard infarktüsü öncesi göğüs
ağrısı sendromu (unstable angina)’ndan bahsedildi. Elektrokardiogramın devreye girmesi ile kronik
iskemik kalb hastalığının patofizyolojisi anlaşıldı. Angina pektoris ve miyokard infaktüsünde değişik
histopatolojik bulgular olduğu gösterildi (1940, Blumgart). 1960’larda iki önemli kilometre taşına
ulaşıldı: 1- Sones tarafından koroner anjiografi ile koroner anatominin gösterilmesi. 2-Cerrahi tekniğin geliştirilerek koroner revaskülarizasyonun yerleştirilmesi. Kronik iskemik kalb hastalığı ile angina
pektoris farklı terimlerdir. Kronik iskemik kalb kastalığı daha geniş kapsamlıdır. Angina pektoris, göğüste hissedilen rahatsızlığı anlatır. Kronik iskemik kalb hastalığı ise asemptomatik miyokard iskemisi,
aritmiler ve konjestif kalb yetmezliğini de kapsamına alır. Miyokard iskemisi koroner aterosklerozu
(Resim-1) olmadan aort kapak hastalığı, hipertrofik kardiomiyopati, sfilitik aortitis gibi hastalıklarda da
meydana gelebilir. Koroner kalb hastalığı da diğer kalb hastalıkları ile birlikte olabilir.
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Başkanı
Angina Pektoris : 1-Kronik stabil
(kararlı) angina pektoris, 2-Anstabil (kararsız) angina pektoris, 3-Variant angina
pektoris (Prinzmetal angina),
4- Akut miyokard infarktüsü
1- Kronik Stabil Angina
Pektoris :
Angina Özellikleri:
-Kalite:
-Göğüste baskı, ağırlık hissi
-Yanma hissi
-Sıkışma hissi
-Sıkışma hissi ile birlikte nefes
almada sıklaşma
-Visseral kalite (derinden gelir,
ağırlık, sıkışma ve acıma hissi).
-Lokalizasyon:
-Sternum üzerinde
-Epigastrium ile farenks arasında her
hangi bir yerde
-Sıklıkla sol kolda ve sol omuzda
sınırlıdır.
-Nadiren sağ kola sınırlı kalır.
-Alt çenede sınırlıdır.
-Alt servikal veya üst torasik
vertebralarda
-Sol interskapuler veya supraskapuler
bölgede
-Süresi: 0.5 ile 30 dakika arasında
-Presipitan faktörler:
-Egzersiz
-Efor
-Soğuk
-Rüzgara karşı yürüme
-Emosyonel faktörler
-Korku, hiddet
-Koitus
-Nitrogliserin’in etkisi : Nitrogliserinin
alınmasını takiben ağrı 45 saniye ile 5
dakika içerisinde geçer.
-Yayılma:
-Sol kolun medial yüzüne
-Sol omuza
-Çeneye
-Sıklıkla sağ kola
Angina Pektoris
Mekanizması:
Ağrının oluşumu kompleks olup, henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Mesela,
sempatik afferentleri stimüle eden ve
sonuçta bir dizi interaksiyona yol açan
spesifik maddeler idantifiye edilememiştir. Bradikinin, histamin veya serotonin gibi transient iskemi sonucu olarak
hücrelerden salınan ajanları bazı belirti-
ler ön plana çıkartmıştır. Olayın cereyan
ettiği dokuda asidoz veya yüksek potasyum konsantrasyonu bu maddelerin
salınımını tetiklemekte ve bu da sensor
intrakardiak sinir uçlarını hassas hale getirmektedir. Sinir uçları kalb adele lifleri
ile koroner damarların çeperinde oturan
miyelinsiz sinir ağı reseptörleridir. Bu reseptörler kalb pleksusuna ve oradan da
sempatik ganglionlara uzanırlar (C7-T4).
Impulslar ait olduklari spinal gangliyonlara, oradan da spinal kord aracılığı ile
Talamusa ve sonunda serebral kotekse
ulaşırlar. Miyokard iskemisine ait bu rahatsızlık göğüsün değişik bölgelerinde
hissedilir. Çünkü, kalbin sipinal kordun
aynı segmentlerine afferent sinirler vermesinden bu rahatsızlık ait olduğu periferal dermatomlara refere edilir. Akla
uygun olan izah sekonder nöronların
somatik ve visseral afferent impulslar ile
stimüle edilmesidir. Visseral stimuluslar
aşrı ise somatik impulslar için reseptörleri olan yakındaki ara nöronlar uyarılır
ve rahatsızlık kutanöz orijinde algılanır.
Böylece, ağrı impulsları Brakial pleksusa genel bağlantılar aracılığı ile kolun
medial yüzüne refere olur ve servikal
kökler ile iştirak sonucu boyna refere
olabilir. Diabetik ve sessiz iskemili hastalarda olduğu gibi miyokard iskemisine
rağmen bazı hastaların angina pektorisi
hissetmemelerinin nedeni açık değildir. Paroksismal iskemiye rağmen bazı
hastalarda göğüs ağrısı miyokard infaktüsünden sonra kaybolur. Bu hastalarda
infaktüs sonucu olarak sinir uçlarının leze
olduğu düşünülmektedir. Angina pektoris uniform değildir ve göğüs ağrısının
teşhisini zorlaştıran diğer antiteler tarafından taklit edilir. Ağrının kalitesi, süresi,
presipite eden faktörler ve ilave semptomlar gözönüne alındığı takdirde nonkardiak rahatsızlıklardan kaynaklanan
ağrıyı angina pektoristen ayırdetmek
mümkündür. Tipik angina epizodu yavaş
yavaş başlar ve şiddeti bir dakika içerisinde maksimuma ulaşır. Birden şiddetli
başlayan, aynı şiddetle devam eden ağrı
ve yanmalarda non-kardiak sebepler
düşünülmelidir. Benzer şekilde, postürle
ortaya çıkan değişiklikler miyokard iskemisi ağrısı olarak yorumlanamaz ve bu
manevra anginayı perikard hastalığı veya
hiatus hernisinden ayırmada yardımcıdır.
Tipik anginada, ağrı miyokard oksijen
ihtiyacındaki artmaya bağlıdır, sıklıkla
fizik aktivite sırasında gelişir. Aktivitenin
hızı önemlidir. Emosyon veya yemek
yeme, fizik aktivite ile birlikte ise, sıklıkla anginaya neden olur. Titreme ve ateş,
tirotoksikoz, taşikardi, ağır anemi ve
hipoglisemi gibi metabolik ihtiyacı arttıran durumlarda anginaya neden olurlar. Bazen bu durumlarda sabit koroner
arter obstrüksiyonu mevcuttur. Egzersiz
ve ateş gibi diğer faktörler kalb aktivitesini arttırır, miyokard oksijen ihtiyacını
sınırlı oksijen sunusunda stimule eder
ve iskemi ile göğüs rahatsızlığını presipite eder. Koroner vazokonstriksiyon
sonucu olarak, anginanın oksijen sunusunun geçici olarak azalması ile ortaya
çıktığına dair artan sayıda işaretler vardır.
Koroner arterler iyi bir şekilde innerve
olmaktadırlar ve değişik uyarılar koroner
damarların tonusunu değiştirirler, miyokard iskemisine neden olan dinamik ve
9
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Başkanı
Nonanginal göğüs ağrısı ne tipik angina kalitesine ne de sık olarak presipite
eden nedenlere sahiptir.
Anginanın Klinikopatolojik
korelasyonu:
organik obstrüksiyonun ağırlığı arasında
resiprokal bir ilişki vardır. Organik lezyon
bulunmayan hastalarda aşikar dinamik
obstrüksiyon miyokard iskemisine ve
anginaya neden olur. Diğer taraftan ağır,
aynı zamanda obstrüksiyonlu hastalarda
dinamik obstrüksiyonda minimal bir artış koroner kan akımında kritik seviyenin
altına düşmesine ve miyokard iskemisine neden olur.
Sabit ve Değişken Eşikli
Angina
Angina için eşik değişkenliği kişiden
kişiye farklılık gösterir. Sabit eşikli anginası olan hastalarda herhangi bir dinamik komponente rağmen, anginayı presipite eden faktörler sabittir. Değişken
eşikli anginalı hastalar sabit obstrüktif
lezyona sahip olabilir veya olmayabilir, fakat bunlarda vazokonstrüksiyonun
yaptığı dinamik obstrüksiyon miyokard
iskemisinin ortaya çıkmasında önemli
rol oynar. Bu hastalar günün belirli zamanlarında devamlı fizik aktiviteyi kaldırabilirler, günün bir başka saatinde ise
minimal aktivite anginayı ortaya çıkarabilir. Değişken eşikli bu hastalar sıklıkla
istirahat anginasından ve nokturnal anginadan şikayet ederler ve angina soğuk,
emosyon ve yemek ile presipite olur.
Angina eşiği sabahları daha düşüktür,
öğleden sonra daha yüksektir. Birçok
hasta bu iki ekstrem arasında bulunur ve
angina eşikleri hafifçe değişkendir. Buna
mikst angina denir.
Egzersizden başka durumlarda angina görülen hastalardaki gözlemler anginanın patofizyolojik
esasını açıklamaya yardım eder. Mesela,
10
iskemik kalb hastalığı olan bazı kişiler
özellikle soğuk havaya maruz kalma
veya yemeği takiben ağrı tarif ederler.
Soğuk çevre koşulları istirahat ve egzersizde periferik direncin artmasına neden
olur. Arter basıncındaki artma miyokard
oksijen gereksinimini arttırarak angina
gelişme eşiğini düşürür. Bir alternatif
veya ilave açıklama, koroner arterlerde spazm oluşmasıdır. Yemek sırasında
veya sonrasında egzersiz kapasitesinde
azalma kalb hızı ve kan basıncındaki ani
yükselme ile açıklanmıştır. Miyokard oksijen ihtiyacında yemek sonrası artma
iskemi gelişimini açıklamaya yetmiştir.
Ancak dinamik komponent de (koroner
vazokonstrüksiyon) sözkonusu olabilir.
Benzer şekilde emosyonel strese bağlı angina esnasında da kalb hızı ve kan
basıncı ve dolayısı ile miyokard oksijen
gereksinimi artmaktadır. Fakat bu, egzersiz sirasındaki oksijen gereksinimlerindeki artış seviyelerine ulaşmamaktadır.
Böylece, muhtemel bir dinamik komponentin rol oynadığı düşünülür. Anginal
rahatsızlık istirahat ve sublingual nitrogliserin ile geçmektedir. Bu arada ilaca
cevap, yararlı bir tanı aracıdır. Ağrının
geçmesinden önce 5-10 dakikadan fazla
bir sürenin geçmesi, ağrının iskemik kaynaklı olmadığını düşündürür. Levine’nin
belirttiği gibi Karotid sinüse basınç rahatsızlığın hızla gerilemesine neden olabilir.
Atipik anginada, presipite eden faktörler
aynıdır fakat rahatsızlığın kalitasi farklıdır
veya rahatsızliğın kalitesi anginaya benzerse presite eden faktörler nadirdir (Değişen vucut pozisyonu gibi). Rahatsızlık
kalite olarak tipik olabilir veya yalnızca
istirahatte meydana gelir, fakat, karakteristik ST değişiklikleri ile birlikte değildir.
Tipik anginalı, atipik anginalı ve nonanginal göğüs ağrılı hastalarda koroner
arter hastaliği prevalansı Diamond ve
Forrester tarafından sıra ile % 90, % 50
ve % 16 olarak saptanmıştır. Halbuki,
asemptomatik erişkinlerde koroner arter hastalığının prevalansı % 3-4 olarak
saptanmıştır. Anginasız infaktüs koroner
kalb hastalığının ilk manifestasyonu ise
sıklıkla tek damar hastalığı ile birliktedir.
İnfaktüsten önce ve sonra angina varsa
sıklıkla 2 vaya 3 damar hastalığı mevcuttur.
Göğüs Ağrısının Ayırıcı
Tanısı:
Özofajitis, sıklıkla substernal lokalizasyonda ve yanma komponenti olması nedeni ile miyokard iskemisini taklit
eder. Özofagial spazma bağlı olarak
oluşan ağrı nitrogliserinle azalır, anginaya benzemiyen şekilde süt ve antiasidler ile geçer. Asid infüzyon çalışmaları,
radyolojik tetkikler ve özofagoskopi bu
hastalığın tanısını doğrulamada yardımcı olur. Gastrik reflü sıklıkla radyografik
olarak teşhis edilebilen hiatus hernisi
ile birliktedir. Postprandial rahatsızlığın
yatar pozisyonda artması bu rahatsızlığı
angina pektoristen ayırmada yardımcı
olur. Kolonun splenik fleksurasının distansiyonu da anginal ağrıyı taklit eder,
anginanın aksine barsak hareketleri ile
kaybolur. Anginayı taklit eden en önemli
eklem hastalığı subakromial bursitis ve
kostokondritistir. Servikal radikülitis sıklıkla his kaybı ile birlikte sabit bir ağrı
olarak ortaya çıkabilir. Boynun hareketine
bağlı olabilir. Bursitise bağlı ağrıyı omuz
hareketleri arttırır. Tietze sendromunda
kostokondral eklemler şiş ve palpasyon
ile ağrılıdır. Servikal kotun Brakial pleksusa kompresyonuna bağlı olarak meydana gelen ağrı da anginayı taklit edebilir.
Angina pektorisi diğer kardiovaskuler
hastalıklar da taklit edebilir. Sıklıkla sırta
yayılan ani şiddetli retrosternal ağrı ile
karakterize aort disseksiyonuna ilaveten, pulmoner hipertansiyon da ayırıcı
tanıda problem teşkil eder. Pulmoner
hipertansiyonun ağrısı sıklıkla prekordialdir. Egzersizle presipite olmasına karşın
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Başkanı
daha süreklidir. Anginadan ayırmakta
güçlük çekilen bir diğer hastalık akut
perikarditisdir. Perikarditisde ağrı, sıklıkla oturmakla ve öne eğilmekle azalır ve
yatar pozisyonda şiddetlenir. Sürtünme
sesi tanıyı doğrulamada yardımcı olur.
Belirtilen bu hastalıkların çoğunda angina pektoris dikkatli bir anamnez ve fizik
muayene bulguları ile ekarte edilir.
Normal Koroner Arteriogramlı Göğüs Ağrısı:
Normal koroner arteriogramlı angina
veya anginaya benzer göğüs ağrısı sendromu koroner arteroskleroza bağlı klasik
iskemik kalb hastaliğından ayırdedilmesi gereken önemli bir klinik antitedir.
Bu durumda prognoz çok iyidir. Angina
şüphesi ile koroner arteriograma alınan
hastaların yaklaşık 20 sinde normal koroner arterler mevcuttur. Bu sendromun
etyolojisi bilinmemektedir. Bu hastaların
sadece küçük bir bölümünde gerçek miyokard iskemisi bulunur. Bu hastaların
bir kısmında angina ve iskemiden küçük
damar hastalığı sorumludur. Bazı hastalarda ise kardiyomiyopati bulunmaktadır.
Bu arada anormal oksihemoglobin dissosiasyon eğrisi, arteriografinin yanlış
yorumlanması, okkült kardiyomiyopati,
psikomotor faktörler, psikojenik göğüs
ağrısı, nörosirkontrolülatuar asteni, Da
Costa Sendromu sayılabilir. Bu hastalarda koroner spazmı sözkonusu değildir.
Ergonavine cevap yoktur. Anormal fizik
bulgu yoktur. İstirahat elektrokardiogramı normal olabilir fakat nonspesifik ST-T
değişiklikleri de müşahade edilebilir. Göğüs ağrılı, normal koroner arteriogramlı
hastaların yaklaşık % 20 sinde egzersiz
testi pozitiftir.
Fizik Muayene:
Genel muayene tamamen normaldir
veya koroner risk faktörlerini gösterir.
Kan basıncı ya devamlı yüksektir veya
angina atağı sırasında yükselir. Hiperkolesterolemiyi yansıtan ksantomalar bulunabilir. Anginal atak esnasında 4. ve 3.
ses ve de 2. ses çiftleşmesi duyulur. Papiller adele disfonksiyonuna bağlı olarak
geçici veya devamlı apikal sistolik üfürüm duyulabilir. Bu üfürüm egzersizde ve
angina esnasında şiddetlenir.
Elektrokardiogram:
İstirahat elektrokardiogramı hastaların yarısı ile dörtte birinde normaldir.
Normal elektrokardiogramlı hastalarda
ağır angina olabilir. Elektrokardiogram
normalse en sık bulgu nonspesifik ST
dalga değişiklikleridir. Bunlar nonspesifik
değişikliklerdir ve iskemik kalb hastalığı
dışında pekçok hastalıkta meydana gelebilir. Özellikle ventriküler erken vurular
oluşabilir. Fakat onlar da nonspesifiktir.
Sol atrial genişlemeyi gösteren P dalga
anormalliği sıklıkla sol ventrikül kontraktilite yetersizliği ile birliktedir.
Egzersiz Elektrokardiogram:
Şüpheli iskemik kalb hastalığını ortaya
çıkarmada egzersiz elektrokardiogramı
değerlidir. ST segment depresyonunun
derecesi, testin sensitivitesi ve spesifitesini arttıran treadmill esnasında ST
depresyonunun devamı ve başlangıcı ile
konfigürasyonudur. ST segment depresyonunun erken başlaması egzersizi takiben uzun süre devam etmesi ve daha
önemlisi şekli çok damar lezyonu ile
birliktedir. Bir veya birkaç derivasyonda
egzersiz esnasında R dalgası amplitünde
artma sıklıkla koroner arter hastalığı ve
sol ventrikül disfonksiyonu ile birliktedir.
Koroner arter hastalığını göstermede
hipotansiyonun gelişmesi de önemlidir.
Test esnasında erken olarak ağrının ortaya çıkması gelecekte miyokard infaktüsü
gelişme riski ve ani ölüm ile koreledir.
Egzersiz Test İndikasyonları:
-Göğüs ağrısının teşhisine ilave olarak.
-Koroner kalb hastalığının prognoz açısından ağırlığını saptamak
-Bilinen koroner kalb hastalığının tedevisini değerlendirmek
-Miyokard infaktüsünü takiben rehabilitasyona yön vermek
-Cerrahi girişimin faydasına karar vermek
Egzersiz Test
Kontrendikasyonları:
-Akut miyokard infaktüsü
-Kararsız angina pektoris
-Akut miyokardit veya perikardit
-Ağır aort darlığı
-Konjestif kalb yetmezliği
-Ağır hipertansiyon
-Kontrol edilemiyen aritmiler
-1.derece AV bloktan daha ileri ileti bozukluğu
-Akut sistemik hastalık
ST Segment Cevabı:
1- Dakikada 130 kalb hızının altında 2
mm veya daha fazla horizontal veya
yukarıdan aşağıya ST segment depresyonu, 2-Egzersizden sonra ST segment
depresyonunun 5 dakikadan fazla devam etmesi
Progressif Egzersize Sistemik Kan Basıncı Cevabı:
1- 2. basamak için 10 mmHg den az
yükselme, 2- 10 mmHg den daha fazla
devamlı düşme
Egzersiz Kapasitesi:
1- Bruce protokol II yi tamamalayamama, 2- Yaşa göre hedeflenen maksimum kalb hızının % 70 ine ulaşamama
11
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Başkanı
Göğüs Ağrısı:
a- Çoğunlukla istirahatte ve günlük normal çalışma sırasında belirir. Beden hareketleri ile provake
olmaz. b- Göğüs ağrısı klasik anginadan
daha şiddetli ve uzun sürelidir. c- Ağrı
bazen siklik karakter gösterir; gündüz
veya gece aynı saatlerde meydana gelir.
Elektrokardiogram: - Karakteristik ST elevasyonu (ST elevasyonu R dalgasının tepesinden itibaren başlar) - R
amplitünde artma - Ağrı geçince ST segment elevasyonu normale döner. - Ağrı
esnasında ağır ritim bozukluğu
Koroner Anjiografi:
2- KARARSIZ ANGİNA
PEKTORİS:
“Unstable” angina pektoris terimi
ilk kez 1971 de yayınlanmıştır. Anginanın özellikleri: 1- Yeni başlamış hafif ile
ağır derecedeki stabil angina pektorise,
özellikle, istirahatte semptomlar ilave
olmuştur. 2- Mevcut olan stabil angina
pektoriste akselerasyon (semptomların
sıklık, şiddet ve süresinde artma); sıklıkla istirahatte ve gece gelen semptomlar vardır ve medikal tedaviye az cevap
vardır. 3- Nitrogliserin ile geçmeyen 15
dakikadan fazla süren istirahat ağrısı
(intermediate coronary syndrome). Miyokard nekrozunun EKG ve enzim bulguları bulunmamaktadır. Anstabil anginanın
tarifine ilaveten iskemik EKG repolarizasyon anomalilerinin eklenmesi teşhisin
spesifitesini arttırır. Anstabil anginalı hastaların yaklaşık % 10’ unda normal koroner arterler bulunur. Koroner arter lezyon genişliği stabil anginadakine benzer.
Yalnız ana koroner lezyonu biraz fazladır.
İlk kez, 1923 te Wearn tarafından tarif
edilmiştir. “Impending coronary oclussion”, Akut koroner yetersizliği, “Intermediat” koroner sendrom, Status anginosus,
“Pre-infarction angına”, Kreşendo angina
gibi isimler ile de anılmıştır.
Kararsız angina koroner arter hastalarının %
10’unda görülür. İstirahatte miyokardın
oksijen istem ve sunusu arasındaki denge geçici olarak bozulmaktadır. “Preload”, “afterload”, kalb kontraktilitesi ve
kalb hızının artması ile trombosit agregasyonunda artma ağrı oluşumunda
önemli rol oynayan belirleyici faktörlerdir. Patolojik olarak, plak rüptürü sonucu
olarak koroner arterlerde trombositten
zengin, non-okluzif bir lezyon mevcuttur.
Miyokardda nekroz gelişmez.
12
Göğüs Ağrısı:
a- Yeni ortaya çıkmış angina: Eskiden
şikayeti olmayanlarda ağrı başlar; sıklığı,
süresi ve şiddeti giderek artar.
b- Progressif angına: Stabil anginada
ağrının şiddet süre ve sıklığında progressif bir artma olur.
c- İstirahatte angina: Ağrılar belirgin
bir presipitan faktör olmaksızın istirahatte ortaya çıkar ve 15 dakika veya daha
uzun sürer.
d- İnfaktüs sonrası angina: Miyokard
infaktüsünden sonra ilk ay içinde ağrı belirir.
EKG Değişiklikleri: a- Geçici olarak repolarizasyon değişiklikleri, b- Geçici aritmiler, c- EKG de patolojik Q dalgaları gelişmez.
Kalp Emzimleri: a- Normal serum
seviyelerindedir. b- Normal değerlerin
% 50’sinden daha fazla yükselmez
Stabil Olmayan Anginada
Prognoz:
a- Yatakta veya istirahatte sık sık ağrı
geliyorsa,
b- Hastada önceden stabil angina varsa,
c- Ağrı sırasında belirgin iskemik EKG değişiklikleri oluşuyorsa,
d- Konjestif kalb yetersizliği varsa,
e- Multipl damar daralmaları saptanmışsa,
f- Sol ana koroner arter daralması varsa
bu hastalarda prognoz kötüdür.
3- VARİANT ANGİNA
PEKTORİS:
İlk tarif, 1957’ de Prinzmetal tarafından
yapılmıştır.
- Major
koroner arterde aterosklerotik lezyon,
- Vazospazm, - Vazospazm olmaksızın
normal koroner arterler bulunabilir. - Ergonavin maleat, meterjin, soğuk su vazospazmı provake ederek ortaya çıkarır. Vazospazm nitrogliserin veya nifedipine
ile geçer.
4-AKUT MİYOKARD
İNFARKTÜSÜ:
Koroner arter intima altında gelişen,
damarı daraltan lezyonun üzerindeki
plağın rüptürü veya çatlaması sonucunda, koroner arteri inkomplet veya komplet olarak tıkayan; trombositten veya
trombosit ve fibrinden zengin trombüsün
gelişmesine bağlı olarak miyokard nekrozu ile seyreden dinamik bir tablodur.
Elektrokardiyogramda ortaya çıkan ST
dalga değişikliklerine göre; 1- ST elevasyonsuz miyokard infarktüsü, 2- ST
elevasyonlu miyokard infarktüsü olarak
ikiye ayrılmaktadır ve anstabil angina
pektoris ile birlikte akut miyokard infarktüsü “Akut Koroner Sendrom” adı altında
toplanmıştır. Bunlar benzer patofizyolojiye sahiptirler: 1- Anstabil angina pektoris ile ST elevasyonsuz miyokard infarktüsünde trombositten zengin trombusa
bağlı inkomplet koroner oklüzyonu, 2- ST
elevasyonlu miyokard infarktüsünde ise
fibrinden zengin trombusa bağlı komplet
koroner oklüzyonu mevcuttur.
Teşhis:
Semptomatoloji
Elektrokardiyogram bulguları
Kan biyobelirteçleri ile konulur.
Klinik Belirtiler:
. Çene ve her iki kola yayılan 30 dakikadan
uzun süren baskı şeklinde retrosternal ağrı
. Bulantı, kusma
. Nefes darlığı
. Terleme
. Semptomların nitrogliserine cevap vermemesi
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Başkanı
Fizik Muayene:
.
.
.
.
•
.
.
Hipertansiyon veya hipotansiyon
S3, S4
Boyunda venöz dolgunluk
Yeni ortaya çıkan üfürüm
Akut pulmoner ödem
Ritm bozukluğu
Subfebril ateş
Elektrokardiyogram:
1- ST elevasyonlu miyokard infarktüsünde miyokard duvarını gören derivasyonlarda 1- patolojik Q dalgası, 2- ST elevasyonu ve 3- T dalga inversiyonu veya yeni
ortaya çıkmış sol dal bloku mevcuttur.
. İnferior Mİ: II, III, aVF
. Anterior Mİ: V1-V6
. Lateral Mİ: I, AVL, V5, V6
. Posterior Mİ: V1-V3 te yükse R dalgası
ve ST depresyonu
. Sağ ventrikül infarktüsü: Sağ taraf derivasyonları
. Wellen sendromu(LAD hastalığı): Ağrı
olmaksızın V2-V4 de T dalga inversiyonu
2- ST elevasyonsuz miyokard infarktüsünde elektrokardiyogramda ST depresyonu ve dinamik T dalga inversiyonu
mevcuttur.
Kan Biyobelirteçleri:
• CK, CK-MB, myoglobin, Troponin I, Troponin T
• CK-MB: 6 saatten önce sansitivitesi düşüktür. Değişikliği saptamak için tekrarlamak gerekir. Re-infarktüsü saptamada
değerlidir.
• Myoglobin: Erken dönemde sansitivitesi yüksek, spesivitesi düşüktür.
• Troponin T veya I: Çok spesifiktir, fakat
6 saat içinde sansivitesi düşüktür. Bağımsız tanı prediktörüdür. 8-12 saat sonra tekrarlamak gerekir.
SONUÇ: Angina pektoris, aslında bir
intima hastalığı olan atherosklerozun ortaya çıkardığı değişik koroner
arter patolojisini ihtiva eden ve bu
patolojinin birçok risk faktörünün
de etkisi ile erken teşhis ve tedavi
edilmediği takdirde morbidite ve
mortalitesi yüksek olan geniş bir
yelpazede klinik ve semptomatolojik karşıt bulan hastalık tablolarına
yol açtığı bilinen bir rahatsızlıktır.
Bu klinik belirti iyi değerlendirildiğinde tek başına tanıyı koydurucu
olabildiği gibi hastanın fizik muyenesi ve labortuvar tetkikleri ile
desteklendiği takdirde yüzde yüze
yakın bir oranda koroner arter hastalığını teşhis temek mümkündür.
Bu teşhis iyi bir tedavi ile sürdürülürse hastaların yaşam kaliteleri artacak ve sürvileri uzayacaktır.
13
Prof. Dr. Esat AKINCI
Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk.
Kalbinizin Güzel
Atması İçin Spor Şart!
Prof. Dr. Esat AKINCI
Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk.
1961 yılında Denizli-Acıpayam’da
doğdu. A.Ü. Tıp Fak. 1985 yılında mezun oldu. Koşuyolu Kalp ve Araştırma
Hast. Kalp ve Damar Cerrahisi ihtisasını 1993 yılında tamamladı. Koşuyolu Kalp Hast. baş asistanlık görevine atandıktan sonra 1998 yılında
Doçent 1999 yılında klinik şefi olarak
aynı hastanede görevine devam etti.
2005 yılında başladığı Avrupa Şafak
Hastanesinde K.V.C. bölüm başkanlığı görevine 2011 yılına kadar devam
etti. 2011-2012 yıllarında Universal
grup Çamlıca hastanesinde bölüm
başkanlığı görevini yürüttü, aynı
yıl profesör unvanını aldı. Ağustos
2012’den beri Avrasya Hospital Kalp
ve Damar Cerrahisi bölüm başkanlığı
görevini yürütmektedir.
Kalbimi
Seviyorum
14
Prof. Dr. Esat AKINCI
Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk.
Y
azın gelmesiyle birlikte spora ilgi artmaya başladı, mevsimsel değişimin yarattığı
atmosferdeki oksijen seviyesindeki değişiklikler; yanlış nefes alımı,
hızlı kilo vermek isterken bilinçsizce vücudu zorlayarak yapılan sporlar kalbi krizini arttırıyor.
Kışın alınan kiloların çabuk verilmesi
adına gidilen spor salonları yada parkur
alanlarında bilinçsizce yapılan egzersizler ve vücut geliştirme amacıyla ağırlık
çalışanlar kalp krizi geçirme tehlikesiyle de karşı karşıya gelebilir, sağlık için
kalbinizi yormadan bilinçli spor yapmak
şart.
Birçok spor salonunda, üyelik için
başvuranlardan sağlık rapor bile istenmiyor. Kişi rahatsızlığının farkında bile
olmadığı için, aslında ciddi ya da başlangıç safhasında olan aort darlığı gibi
bir durum yaşıyorsa, ani efor sonucunda
ölebilir. Ayrıca kas büyüten hormonlar ve
içinde pek çok kimyasal bulunan protein tozları da kullanılmamalıdır. Özellikle
kas geliştirici hormonların damarlar ve
kalp kası üzerinde yağlanma yaptığı son
yapılan araştırmalara göre gayet açıkça
ortadadır…
Yaşınıza göre spor yapın kalp için en
yararlı spor ise tempolu yürüyüş ve yüz-
medir… Tabi spora başlamadan önce en
önemli ilk şey sağlığınızla ilgili kafanızda
şüpheniz dahi varsa, mutlaka muayeneden geçmektir. “30 yaş üstü ve spora
yeni başlayacak kişi mutlaka efor testi ve
kalp ultrasonografisi yaptırmalıdır.”
Maalesef ki, günümüz şartlarında
yoğun iş temposunun da etkisiyle
insanlar spor yapmak için vakit bulamıyoruz
mazereti
göstermekte-
dir. Aslında spor alışkanlığını nasıl
yemek yemek, su içmek, uyku vs…
Daha önce sporla tanışmamış 40
yaşında bir insanın ısınmadan vücut
geliştirme ya da abartılı biçimde koşu
yapması son derece sakıncalıdır. Kişinin
yaşına uygun ve bilinçli bir şekilde yaptığı sporun birçok faydası bulunmaktadır,
vücudun sınırlarını zorlamak ani ölümlere sebebiyet verebilir. Kalbi yormadan bilinçli spor yapın ki hem sağlıklı kilo verin
hem de kalp sağlığınızı koruyun.
yaşam için vazgeçilmez önemi var
ise, sporu da sağlıklı kaliteli yaşamın
vazgeçilmezi olarak hayatımızın içine
almak gerekir. Kaliteli yaşam için en
azından haftada 3 gün spor yeterlidir.
Spor salonlarına gidemeyenler için
ise, günde yarım saatte olsa yürüyüş
yapmak kendi sağlığınıza çok faydalı
bir yatırım olacaktır.
15
Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU
Kardiyoloji
Kalp Kapağı Nedir?
Hastalıkları ve Tedavisi
Kalbimi
Seviyorum
K
Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU
Kardiyoloji
1966’da İran’da doğdu. 1991’de İran
Tebriz Tıp Fak. mezun oldu. 2004’te
İst. Tıp Fak. Kardiyoloji Ana Bilim Dalında ihtisas yapmıştır. 2008’de Tebriz
Tıp Fakültesi’den İnvazif Kardiyoloji
üst ihtisas yapmıştır (Fellowship). Nisan 2013 itibariyle Avrasya Hospital
Kardiyoloji bölümünde çalışmaktadır.
Görev Saati: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4009
16
alp Kapakçığı Hastalığı, her ne kadar yüzyılımızın en can alıcı salgını olan koroner kalp hastalıklarının gölgesinde de kalsa aslında kalp kapak hastalıkları özellikle ülkemizin bulunduÇoğu coğrafyada gerek yaşam kalitesine gerekse de yaşamın kendisine karşı ciddi bir tehdit boyutunda
varlığını korumaktadır. Esasen tüm dünyada tüm ölümlerin %1-2’sini kalp kapak hastalıkları oluşturmaktadır. Bunun da ötesinde kimi zaman koroner kalp hastalıklarına eşlik eden kapak hastalıkları rahatsızlığın boyutunda artışa yol açmakta, kalp kapak hastalıkları zemininde oluşan kalp yetmezlikleri,
kalp atışlarında düzensizlikler (ritm bozuklukları) insanlarda ciddi yakınmaların oluşumuna yol açabilmektedir. Bu yazıda kalp kapak hastalıkları, tanı ve tedavilerine yönelik olarak bilgi verilmeye çalışılacaktır. Kalp kapak hastalıklarından bahsetmeden önce kalp kapakları nedir, onları tanımaya çalışalım.
Kalp-, gevşeme ve kasılma hareketleri yaparak kanı sürekli ileri doğru pompalayan en hayati organımızdır. Birbirinden kaslarla ayrılan dört odacıktan oluşan kalp içinde kan vücutta yaptığı gibi hep ileri
Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU
Kardiyoloji
doğru hareket etmeli, geriye kaçmamalıdır. İşte bu ileri hareket sağlayan yapılar
kalp kapaklarıdır. Bunlar motorlardaki
karbüratörlerin valflerine benzetilebilirler. Kalbin alt ve üst odacıklar arasında
yer alan iki kapağının sağdakinin ismi
triküspit, soldakinin ise mitral kapaktır.
Kanın kalbi terk ettiği noktalarda, yani
kalp ile ana atardamarlar arasında yer
alan diğer iki kapağın sağındakine, akciğer ana atardamarları ile kalp arasında
yer alır, pulmoner kapak, soldakine ise ki
bu da aort dediğimiz temiz kanı vücuda
taşıyan büyük atardamar ile kalp arasında yer alır, aort kapak denmektedir. İşte
kalp kapak hastalıkları bu kapakların etkilendiği tüm hastalıkların genel ismidir.
Sebebi, oluşum mekanizması ne olursa
olsun kalp kapak hastalığında kaşımıza
çıkan üç tipte bozukluk vardır.
1. Darlık
Birinci tipte kapakların açılımı kısıtlanmıştır. Kapak açılamadığından
darlık oluşmuş, normalde geçmesi gereken kan miktarından az bir
kısım ileri doğru geçebilmektedir.
Hepimiz hortumla bahçe sulamışızdır. Hortumun ucunu sıktığınızı düşünün,
suyun geçişi ne kadar tazyikle olmakta,
su akamadığı için geride göllenmekte, oluşan zorlanma belki de hortumun
musluktan çıkması ile sonuçlanmaktadır. İşte kalp kapak darlıklarında da bu
meydana gelir. Kapak darlığına bağlı
olarak yeterli miktarda kan ileriye geçemediğinden kan basıncında düşmeler (hipotansiyon), çoçuklarda gelişme
gerilikleri, erişkinlerde nefes darlığı,
çabuk yorulma yakınmaları, bazı tiplerde de göğüs ağrıları oluşur. Açılamayan
kapağın gerisinde ise kan göllenmeye
, artan basınçla bu kalbin bu bölümleri
genişlemeye başlamıştır. İleri akamayan kan ve sıvılar kimi zaman akciğerde
kimi zaman ise çevre organlarda birikir.
Bu nefes darlığı, ayaklarda ödem, şişme
gibi tablolara yol açar. Kapak darlıklarında bulgular oluşum mekanizmasına da
bağlı olarak erken dönemde ortaya çıkar.
2. Yetmezlik
İkinci tipteki kalp kapak hastalıkları
kapakların açılımında değil ama kapanmalarındaki bozukluk ile oluşur. Kapakların asli görevleri kanın hep ileri doğru
akışını sağlamalarıdır demiştik. İşte bu
görevdeki aksama kapakların tam kapanamaması sonucu oluşur ve kapak
kaçakları meydana gelir. Yine bahçe
hortumu ile sulama örneğine dönelim.
Hortumda büyük bir delik olduğunu varsayalım. Bu durumda hortumun ucunu
daraltmasak bile yeterli suyu sağlamayacağız. Aynı tablo kalp kapak kaçaklarında vücudun başına gelir. Eğer kaçak
fazla ise dokular yine yeterli miktarda
kana kavuşamayacaklar, kan basıncı
düşmeye meyledecektir. Öte yandan ileri doğru gidemeyen kan kalp boşlukları
içinde birikecek, bu sefer basınç, tazyik
artışı ile değil; ama hacim artışı ile kalp
kaslarını gererek büyütecek ve zaman
içinde kalbin pompalayabilme, yani kasılıp gevşeme özelliğine zarar verecektir. Bu kalp kapak hastalıkları zemininde
gelişen kalp yetmezliklerinin oluşum
şeklidir. Kalp kapak kaçakları özellikle yavaş seyirli ise uzun süre belirgin şikayet
oluşturmazlar. Belirgin yakınmalar oluştuğunda kalp çalışmasındaki bozukluk
artık iyileşmez aşamaya gelmiş olabilir.
Bu yüzden kalp kapak kaçakları kapak
darlıklarına göre daha tolere edilebilen
ancak sinsi ilerleyen rahatsızlıklardır.
3. Darlık + Yetmezlik
Kalp kapak hastalıklarının üçüncü tipi
ki aslında en sık olanıdır, hem kapağın
açılması hem de kapanması kısıtlanmıştır. En fazla yakınma oluşturan bu tipteki kalp kapak hastalıklarıdır. Hakim olan
lezyon, açılım ya da kapanmadaki sıkıntı, kişinin şikayetlerinin tipini de belirler.
Kalp kapak hastalıklarının nedenlerine
gelince; kalp kapak hastalıklarının içinde
çok önemli olan bir kısmı, ki ülkemizde
de en önde gelen sebeptir, çoçukluk çağında, boğazda yerleşen, üst solunum
yolu infeksiyonuna yol açan özel bir tipteki mikroplara karşı vücutta oluşan savunma mekanizmasının yanlış bir yola
girerek vücudun kendi organlarına, başta
kalp ayrıca böbrekler, beyin ve eklemler,
zarar vermesi ile oluşur. Aslında biraz da
kafa karıştırıcı olacak şekilde “romatizmal kalp kapak hastalığı” olarak adlandırılan bu grup kalp kapak ameliyatlarının
da önde gelen nedenidir. Hayatın ileri
yaşlarında özellikle kalbin sol tarafında
yer alan kapakların etkilendiği kireçlenmelere bağlı kapak hastalıkları, kalbi
17
Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU
Kardiyoloji
3- Mitral kapak: sol karıncık ve sol
kulakçık arasında bulunur.
artar. Kapak yetmezliği fazla miktarda
olursa kalp yetmezliğine neden olabilir.
4- Aort kapağı: sol karıncık ile aort
Kapak Darlığı:
arasında bulunur.
Kalp Kapakları Nasıl Çalışır?
Kalp kası kasılıp gevşedikçe kapaklar
açılır ve kapanır. Bu şekilde kan karıncıklara ve kulakçıklara dönüşümlü olarak dolar. Aşağıda kalbin sol tarafındaki
kapakların nasıl çalıştığı anlatılmıştır:
Sol karıncık gevşedikten sonra aort
kapağı kapanır ve sol kulakçıktan sol
karıncığa kan akışını sağlamak için
mitral kapak açılır.
Sol kulakçık kasılır ve sol karıncığa daha
fazla kan akışı olur.
Daha sonra sol karıncık kasılır, mitral
kapak kapanır ve böylece kanın tekrar
sol kulakçığa kaçması önlenir. Aynı zamanda aort kapağı açılır, böylece kan
aortaya atılır. Daha sonra sol karıncık
gevşer aort kapağı kanın sol karıncığa geri kaçmasını engellemek için kapanır ve böylece döngü devam eder.
Benzer olaylar sağ tarafta, triküspit kapak ile pulmoner kapak arasında olur.
Kalp Kapak Hastalığı Nedir?
besleyen koroner damarlardaki tıkanmalar yani kalp krizleri sonucunda özellikle
mitral kapağın çalışmasını sağlayan kasların hasarlanması sonucu gelişen mitarl
yetmezlikleri kalp kapak hastalıklarının
önde gelen sebepleri arasındadır.
Kalp dört odacıktan oluşur: üst kısımda
iki kulakçık (sağ ve sol atrium) ve kulakçıkların altında iki karıncık (sol ve
sağ ventrikül). Kulakçıklar ile karıncıklar
arasında ve karıncıklarla buradan çıkan
damarlar arasında kapaklar bulunur. Kapaklar, kanın tek yönlü akmasını, dolayısıyla kanın geri kaçışını engellemeye
yarar. Kapaklar, kanın karıncıklara tek
yönlü girişini sağlarken tek yönlü de çıkışını sağlarlar. Her kapak (2 yaprakçıktan
oluşan mitral kapak hariç) 3 yaprakçıktan oluşur. Bu dört kalp kapak şunlardır:
1-Triküspit kapak: sağ kulakçık ve sağ
karıncık arasında bulunur.
2- Pulmoner kapak: sağ karıncık ile
pulmoner arter (akciğer arteri) arasında
bulunur.
18
Kalp kapaklarındaki hastalıklar büyük
oranda romatizmal kalp hastalığı sonucu
oluşur. Bunun dışında, kapakların yapısal
bozuklukları, kalp boşluklarının genişlemeleri, kalp damar hastalıkları, iltihabi
hastalıklar da kapak hastalığına neden
olabilir. Kapakçık hastalığı, kalbin kapakçıkları doğru çalışmadığında meydana
gelir. Kapakçık hastalığı, kapakçıklardaki
darlık veya yetmezlikten dolayı meydana gelebilir. Kalp kapaklarında iki türlü
bozukluk olabilir:
Kapak Yetmezliği: Kapakçık yetersizliğinde kapakçığın leafletleri (yaprakçık) tamamen kapanamazlar ve kanın
kapakçık içerisinden ters yönde geri
kaçmasına neden olurlar. Bu ters yönde
geri kaçan kana rejürjitan kan akışı denir.
Bazı hastalarda hem kapakçık yetersizliği hem de darlığı bir veya daha fazla
kapakçıkta aynı anda bulunabilir.Kapakçıklar tam olarak kapanmaz; böylece
yalnızca ileriye doğru akması gereken
kanın bir kısmı da geriye doğru kaçar.
Dolayısıyla kalbin yaptığı işin bir kısmı
boşa gitmiş olur. Böylece kalbin yükü
Kapakçık leafletlerini (yaprakçık) oluşturan dokular
sertleşerek kapakçık açıklığını daraltırlar. Bu durumda kapakçık içerisinden geçen kan miktarı azalır.
Daralmış bir kapakçık nedeniyle kalp
kan pompalamak için daha çok güç
sarf eder. Bu sebeple kalp gittikçe zorlanır ve pompaladığı kan miktarı giderek azalır. Eğer daralma hafifse kalbin
genel fonksiyonları bozulmayabilir. Kapaklar arasındaki açıklık daralır, böylece
kalbin diğer boşluklara veya damarlara kan göndermesi zorlaşır. Kalp bunu
başarmak için daha fazla güç harcar.
Darlık oranı fazla olursa kalpten atılan
kanın azlığına bağlı şikayetler ortaya
çıkar ve yine kalp yetmezliği oluşabilir.
Bazı durumlarda aynı kapakta hem
darlık hem de yetmezlik olabilir.
Kapağın Hastalanması Kalbi
Nasıl Etkiler?
Darlık veya kaçak nedeni ile bir boşlukta kan miktarı artarsa basınç artar
ve o boşluk büyümeye başlar. Basıncın
çok artması durumunda kalp kası kasılması bozulur ve geriye doğru bütün
boşlukların basıncı artar. Sol kalp kapakları hastalandığında sol boşlukların
basıncı artar ve bu akciğer içindeki kan
basıncını arttırır. Bu durum sol kalp yetmezliği ile sonuçlanır. Belirtisi nefes daralmasıdır. Sol kalp yetmezliği başlamadan kapaktaki problem düzeltilmelidir.
Sağ kalp kapaklarından pulmoner kapakta doğumsal darlık dışında pek hastalık
görülmez. Erken tanı genellikle konulur.
Balonla kapak genişletilir, nadiren cerrahi gerekir. Trikuspit kapak ise genellikle
sol kalp yetmezliği akciğerde basınç
artışı sağ kalpte basınç artışını takiben
hastalanır ve geriye kaçırır. Kaçak ileri
derecede ise sonuç sağ kalp yetmezliği olur. Bu durumda bacaklarda ödem,
karaciğerde büyüme, karında sıvı toplanması olarak klinik belirti verir.
Kapak Hastalıklarında Teşhis
Muayene-EKG-Ekokardiografi
tanıyı koymakta yeterlidir. Bazı durumlarda yemek borusundan Ekokardiografi gerekebilir. (TEE) Eğer operasyon
ile tedavi yapılacak ise ve hastanın
yaşı 40’ın üzerinde ise koroneranjio
ile kalp damarlarının kontrolü gerekir.
Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU
Kardiyoloji
Kalp Kapağı Hastalıklarının
Nedenleri
Kapakçık hastalığının pekçok sebebi vardır. Kapakçık hastalığı doğumsal
(konjenital) veya edinsel (ileri yaşlarda ortaya çıkan) olabilir. Bazen kapakçık hastalığının sebebi bilinmeyebilir.
A. Konjenital kapakçık hastalığı doğumdan önce meydana gelen bir bozukluktur. Uygunsuz kapakçık boyutu, bozulmuş
leafletler (yaprakçıklar) veya yaprakçıkların
kapakçığa tutunmasındaki düzensizlik nedeniyle meydana gelebilir. Bu bozukluk sıklıkla aort veya pulmoner kapakçıkları etkiler.
Biküspid aort kapakçık hastalığı, aort kapakçığı etkileyen konjenital bir hastalıktır.
Normal üç leaflet (yaprakçık) yerine biküspid aort kapakçıkta sadece iki leaflet
bulunur.
Biküspid Aort Kapakçık hastalığında
üçüncü leaflet olmadığı için bu kapakçık:
Dar olabilir – sert kapakçık leafletleri yeterince açılamaz.
Yetersiz olabilir – leafletler sıkıca kapanamaz.
Biküspid Aort Kapakçık
Biküspid aort kapakçık hastalığının ailevi
geçiş özelliği vardır. Toplumda yaklaşık
olarak % 2 oranında görülür. Bu hastaların yaklaşık 1/4’ünde aort kapakçık üzeri
seviyede aort genişlemesi mevcuttur.
B.
Edinsel kapakçık hastalığı daha önceden normal olan kapakçıkların sonradan bozulması sonucu meydana gelir. Bu hastalığa kapakçığın yapısındaki
bozulmalar veya enfeksiyon sebep olur.
Enfeksiyon : Enfektif endokardit ve
romatizmal ateş kalp kapakçık bozukluğu yapan iki yaygın enfeksiyondur.
1.
Romatizmal ateş sık görülen bir
kalp kapakçık hastalığı olan romatizmal kalp hastalığına neden olur.
Bu hastalıkta: kalp kapakçık leafleleri enflame olur (iltihabi durum)
kalp kapakçık leafletleri birbirine yapışabilir ve üzerinde oluşan nedbeler nedeniyle sert, kalın ve kısa hale gelebilir
kalp kapakçıklarının (sıklıkla mitral kapakçık) bir veya daha fazlasında darlık veya yetmezlik meydana gelebilir.
Romatizmal ateş, sıklıkla tedavi
edilmeyen streptokok enfeksiyonları nedeniyle meydana gelir (örneğin
tedavi edilmeyen boğaz enfeksiyonları). Streptokoklara bağlı olarak gelişen
boğaz enfeksiyonlarının penisilin ile
tedavisi bu hastalığı önleyebilir. Romatizmal ateş hastalığı sıklıkla 5-15 yaş
arası çocukları etkilerken, oluşacak kalp
kapakçık hastalığının belirtileri yıllarca
görülmeyebilir. Romatizmal ateş hastalığında kapakçığın kendisi iltihaplanmaz.
Enfeksiyona karşı savaşmak üzere vücut tarafından üretilen antikorlar kalp kapakçıkları ile etkileşerek
kapakçıklarda enflamasyon ve nihayetinde nedbeleşmeye neden olur.
Romatizmal kapakçık hastalığı
2. Enfektif Endokardit ciddi bir enfeksiyondur ve hayatı tehdit eder. Mikropların kan dolaşımına karışması ve bu yolla
kalp kapakçıklarının yüzeyine yapışması
neticesinde meydana gelir. Endokardit
hastalığında: mikroplar kalp kapakçıklarına saldırarak kapakçıkta kabarıklıklar,
delikler veya nedbeleşmelere (yara)
neden olur. Kapakçıkta yetersizlik veya
daralmaya neden olabilir.
Mikroplar kan dolaşımına;
Diş tedavileri
Cerrahi girişim
Damar içine uygulanan ilaçlar
Ciddi enfeksiyonlar nedeniyle bulaşabilir.
Kapakçık yapısında bozulmalar
Edinsel veya konjenital sebeplerle meydana gelebilir. Bu sebepler arasında:
1. Korda tendinea veya papiller
adelelerde gerilme ve yırtılma.
Sıklıkla mitral kapakçıkta görülür. Oluşma
sebepleri arasında
19
Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU
Kardiyoloji
Kalp Kapağı Hastalıklarında
Tedavi
Mitral kapakta darlık varsa tedavi kapak
alanına bağlıdır. 1,5 cm2 üzerinde ise
operasyon gerekmez. Hasta takibe alınır.
1-1,5 cm2 arasında klinik belirtiler, yaş,
gebelik beklentisine göre karar cerrahi
olabilir. 1 cm2 altında cerrahi şarttır.
Mitral kapakta kaçak varsa ve orta-ileri
derecede ise kalp boşlukları büyümeden ve sol kalp kasılması bozulmadan
operasyon gerekir. Hafif derece kaçaklar
izlemeye alınır.
Aort kapağında darlık varsa darlığın
derecesine göre operasyon yapılır. Hafif
darlıklarda hasta Ekokardiografi ile izlenir.
Orta-ileri darlığı olan ve belirti veren
(Semptomatik) vakalarda cerrahi şarttır.
Aort kaçağında ise hafif kaçaklar izlenir.
Orta ve ileri derecede kaçaklar sol kalp
boşluğunda büyüme yapmadan ve kalp
kasılması bozulmadan önce operasyon
gerektirir.
Kalp krizi
Kalp kapakçık enfeksiyonu
Travma bulunmaktadır,
2. Mitral kapakçıkta sarkma
(Mitral valve prolapse – MVP)
Mixomatöz bir kapakçık hastalığıdır.
MVP hastalığında kalp kasılma yaptığı esnada mitral kapakçığın leafletleri
sol atrium içerisine sarkarlar. MVP kapakçık dokularının anormal ve gergin
olmasına neden olarak kapakçık kaçağı meydana gelmesine neden olabilir.
MVP toplumda % 1-2 oranında görülür.
Kadınlarda ve erkeklerde eşit orandadır.
Çoğunlukla herhangi bir sorun oluşturmaz. MVP olan 10 hastadan yalnızca birinde cerrahi girişim ihtiyacı olmaktadır.
Eğer kapakçıktaki sarkma ciddi boyutta
olursa veya kordada yırtılma gibi diğer
bir durum meydana geldiğinde kapakçıkta kaçak çok artabilir ve cerrahi girişim gerekebilir.2007 BETHESTA konfransı
sonrası artık MVP hastalarında endokardit gelişimini önlemek için koruyucu tedavi gerekmemektedir.
3. Fibro-kalsifik dejenerasyon
Sıklıkla aort kapakçığı etkiler ve 65
yaş üzeri erişkinlerde görülür. Koro-
20
ner arter hastalığındaki ateroskleroz’a
benzetilebilir. Kapakçık leafletleri kalınlaşır, kalsifiye olur ve sertleşir. Neticede kapakçık açıklığı daralır. Bu
hastalık için risk faktörleri arasında;
• İleri yaş
• Kilo azlığı
• Yüksek kan basıncı
• Yüksek kan kolestrol değeri bulunmaktadır.
4. Kapakçık annulusunun
genişlemesi
Kapakçık annulusunun genişlemesi ve
gerilmesi neticesinde leafletler için
destek azalır ve sıkıca kapanamazlar.
Annulus genişlemesine kalp kasının hasarlanması neden olabilir. Kalp kası kalp
krizi, kardiyomiyopati, kalp yetersizliği,
ileri derecede yüksek kan basıncı, sifiliz
veya kalıtımsal hastalıklar (Marfan sendromu vb) gibi pekçok sebebe bağlı olarak hasarlanabilir.
Kapakçık annulusunun genişlemesine
bağlı olarak kapakçıkta kaçak meydana
gelmesi
Trikuspit kapak romatizmal hastalanması tek başına nadirdir. Aort ve/veya
mitral kapak tutulumu ile beraber olur.
Aort ve mitral için opere edilen hastada
ciddi trikuspit kapak tutulumu varsa aynı
operasyonda tamir edilir.
Pulmoner kapakta romatizmal tutulum olmaz. Doğumsal olarak darlık
en sık görülen durumdur. Eskiden ciddi
darlıklar için operasyon tek yöntem iken
artık sadece balon tedavisi ile açılmadığı
durumlarda operasyon yapılmaktadır.
Mitral ve aort kapak darlıklarında da balon yapılabilir. Ancak handikapları vardır
ve belirli kriterlere uyan hastalarda uygulanabilir.
Tüm kapak hastalıklarında cerrahi
tedavi gerekmediği sürece hastanın periodik olarak 6 ay veya senede 1 defa
olmak üzere muayene, EKG ve Ekokardiografi ile takibi ve duruma göre kardiolog tarafından seçilen ilaçlarla izlenmesi
gerekir.
ÖNEMLİ:
Kalp kapak hastalıklarında kişide protez
kapak var ise bu kapaklar enfeksiyona
duyarlıdır. Özellikle Diş Çekimi başta olmak üzere cerrahi uygulamalar sırasında endokardit denilen ve ciddi sonuçlar
doğuran bir enfeksiyon hastalığının önlenmesi gerekir. Bu nedenle hastanın
sadece müdehale öncesi antibiyotik
kullanması gerekir.
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
Kalp Damar Cerrahisi
Koroner By-Pass
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
Kalp Damar Cerrahisi
1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du.
1991 yılında istanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri
arasında Kofluyolu Kalp E€itim ve
Arafltırma Hastanesinde ihtisasını
yaptı. 1 yıl bu hastanede uzman doktor
olarak çalıfltı. 2001-2011 yılları arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve
2011 y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı. 2012 y›l›nda Avrasya
Hospital’de göreve bafllam›flt›r.
Ameliyatları
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1118
D
ünyadaki ölüm sebepleri arasında kalp damar
hastalıkları hala 1.sıradaki yerini korumaktadır.
Bilim, Teknoloji ve sağlıktaki
gelişmelere rağmen, damarların tıkanmasına sebep
olan damar sertliği dediğimiz
aterosklerozun
gelişiminin
önlenmesi ve tamamen yok
edilmesi günümüzde hala
mümkün değildir. Fakat aterosklerozun gelişmesindeki
risk faktörleri sayısız sayıdaki
bilimsel çalışmalarla belirlenmiş ve erken teşhis ve tedavi
olanakları oldukça ilerlemiştir.
Risk faktörleri çoğumuzunda bildiği gibi;
genetik faktörler, yüksek kolesterol oranları,
şeker hastalığı, sigara içimi, obezite, stres,
hareketsiz yaşam, kötü beslenme v.b sayılabilir. Genetik faktörler gibi elimizde olmayan sebeplerden ateroskleroza bağlı damar
tıkanıklığına maruz kalabilisekte, yaşam
tarzımıza dikkat ederek yukarıdaki risk faktörlerinin çoğunu azaltabiliriz.
Damar sertliği olarak bilinen “ateroskleroz”, atardamarların esnekliğini kaybedip
kalınlaşması ile oluşan bir hastalıktır. Bu
hastalıkta, kalbe kan götüren koroner damarların duvarlarında kolesterol, pıhtılaşma
faktörleri ve hücreler birikmeye başlar. Böylece damar duvarı kalınlaşır, damar içi daralır ve kan geçişi azalır. İskemik kalp hastalığı
dediğimiz bu tablo genellikle “anjina” adı
verilen göğüs ağrısına neden olur. Anjina
her hastada olmamakla birlikte, genellikle
bir kalp krizinin en önemli habercisidir. Bazen de hastalar hiç ağrı duymadan da kalp
krizi geçirebilir. Bu duruma özellikle şeker
hastalarında rastlanır. Damarları daralmış
bir kalp uzun süre fonksiyonlarını devam ettiremez ve kasılmasında bozulmalar başlar,
göğüs ağrısı ve/veya nefes darlığı şikayeti
ile efor kapasitesi kısıtlanır ve daha kötüsü
damarın tamamen tıkanması ile kalp krizi
geçirerek hayati tehlikeye maruz kalır, yada
ileride kalp yetmezliği gibi tedavisi daha zor
Kalbimi
Seviyorum
problemlerle karşıkarşıya kalabilir.
Koroner damar darlığı anjiyografi ile teşhis
edildikten sonra, darlığın nerelerde olduğu,
kaç damarda olduğu, darlığın özellikleri,
damar yapısı, hastanın özellikleri gibi birçok
faktöre göre başlıca 3 yol izlenir: ilaç tedavisi, balon ve stent takılması yada koroner
bypass ameliyatı.
Günümüzde özellikle ilaç kaplı stentlerin geliştirilmesi ile çoğu hastaya katater labaratuarında, ameliyat olmadan kısa sürede stent
takılmakta ve hasta ertesi gün evine yollanmaktadır. Fakat, hala bu yöntemden sonra 6
ay içinde tekrar tıkanma veya daralma riski yaklaşık %20-30 civarlarında olup, ilaçlı
stentlerde bu oran %8-15’lere düşmüştür.
Anjiyografi sonrası bir kısım hastaya (sol
ana koroneri olan,çok damar hastalığı olan,
damar yapısı stente uygun olmayan, kapak
hastalığı gibi ilave kalp hastalığı olan v.b sebeplerle) koroner by pass kararı verilmektedir.
By pass’ın türkçe karşılığını köprüleme olarak ifade edebiliriz.Damarın tıkalı
olan kısmının ilerisine yeni bir damar ilave
ederek,o bölgeye kan götürmek amaçlanır.
Böylece hastanın hem göğüs ağrısı şikayeti
hemde kalp krizi geçirme riski azaltılır. Bu
bypass damar sayısı tıkalı damarın sayısına
göre 1 ile 8 arasında olabilir.Çoğunlukla
3-4 damar bypass yapılır ve 3-4 saat süren
ameliyat süresi vardır.
Günümüzde teknoloji ve tecrübenin gelişimi ile birlikte ameliyat yöntem ve teknikleri gelişim göstermektedir. Robotik cerrahi
ve otomatik anostomoz cihazları kullanımı
hala çok küçük miktarlarda uygulanmakta
ve gelişimi devam etmektedir.Minimal invaziv dediğimiz göğüs kafesindeki imam
tahtasını(sternum) kesmeden 4-5cmlik kesilerle yapılan bypass ameliyatları da sınırlı
sayıda yapılmaktadır(çok damar hastaları
için uygun değildir).Çalışan kalpte, kalpakciğer makinesine bağlanmadan yapılan
bypass ameliyatları son 15 yılda yurdumuzdada dahil olmak üzere giderek artan oranlarda (%15-20) başarı ile yapılmaktadır. Bu
yöntemin avantajı kalp-akciğer makinesinin zararlı etkilerinden korunmaktır. Dezavantajı ise özellikle kalbin alt kısmındaki
damarlara daha az konfor ile bypass yapmaktır. Klasik bypass ameliyatı dediğimiz
kalp-akciğer makinesine bağlanılarak ve
kalbi durdurarak yapılan ameliyatlar halen
tüm dünyada en sık kullanılan yöntemdir.
Günümüzde bypass ameliyatlarında kullanılan greft (yedek damar) türleride değişim göstermektedir.son 15-20 yıldır bacaktan alınan ven greftlerinin yerine özellikle
koldan alınan arter(radial arter) greftleri
daha uzun açık kalım oranları nedeni ile
tercih edilmektedir. Klasik olarak meme
arteri dediğimiz internal mammarian arter
(İMA) ençok kullanılan ve en iyi uzun açıklık oranlarına sahip (10 yılda % 95) grefttir.
Bypass ameliyatları günümüzde artık %1-3
gibi oldukça düşük ölüm riski ve ilaç tedavisi
ve stentlere göre daha konforlu ve daha uzun
yaşam süreleri ile başarı ile uygulanmaktadır.
21
Op. Dr. Hüseyin URLU
Uz. Dr. Türkan USLU
Yön. Kur. Baflkan›
Baflhekim - Nöroloji
1950 Dörtyol/Hatay’da do€du. 1973
‹st. T›p Fak.’nden mezun oldu. 1980
y›l›nda Vak›f Gureba Hast. Genel
Cer. Uzm. E€itimi ald›. B.Evler Erdem Yügen Klini€i’nde çal›flt›. 19921998 y›llar› aras›nda Özel Çaml›k
Hastanesi’nin Baflhekimli€ini yapt›.
1998’den itibaren Avrasya Hospital’da
Yön. Kur. Baflk. ve Genel Cerrahi Uzmanl›€› görevini yürütmektedir.
‹stanbul do€umlu. Uluda€ Üniversitesi T›p Fakültesi’nden 1990 Y›l›nda
mezun oldu. Bak›rköy Ruh ve Sinir
Hastal›klar› Hastanesi’nde Nöroloji
ihtisas›n› tamamlad›. 1999 y›l›ndan
itibaren Nöroloji Uzman› olarak görev
yapmaktad›r. 2008 y›l›ndan beri Avrasyo Hospital’da Baflhekim olarak görev
yapmaktad›r.
Dahili Tel: 1020 - 1122
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1112 - 1122
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun oldu.
1992-1996 y›l›nda ‹st. T›p Fak. Kad›n
Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda
ihtisas yapt›. Bir y›l süreyle Alman
Hastanesi’ne ba€l› olarak çal›flt›.
2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de
görev yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk
babas›.
1967’de Tekirda€’da do€du. ‹lk ve orta
e€itimini Tekirda€ fiarköy’de tamamlad›. Lise e€itimini Kandilli K›z Lisesinde, T›p e€itimini de Uluda€ Ün. T›p
Fakültesi’nde tamamlad›. Uzmanl›k
e€itimini Osmangazi Üniversitesi’nde
tamamlad›. Lüleburgaz SSK ve
K›rklareli SSK Hast. 7 y›l görev yapt›
Halen Avrasya Hospital’da Kad›n
Hast. ve Do€um Uzman› olarak görev
yapmakta ...
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1128 - 1136
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1123 - 1138
Op.Dr. Mehmet KOÇ
Op. Dr. Gamze BAYKAN
Tüp Bebek ve Reprodüktif Endokrinoloji
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
05.07.1972 yılında Kırşehirde doğdu.1996 yılında
Atatürk Üniv. Tıp Fak. bitirdi. Kadın Hast. ve Doğum
uzmanlığı eğitimini Şişli Etfal E.A. hastanesinde
yaptıktan sonra 2003-2007 özel bir sağlık kuruluşunda çalıştı. 2007 yılında İ.Ü. Çapa Tıp Fak.
Perinatoloji (2. Düzey USG eğitimi aldı. 2008 yılında
yurtdışında Laparaskopi(kapalı ameliyat) eğitimi
aldı.2008 Kasım ayından itibaren hastanemizde çalışmaktadır. 2009-2010 yılları arasında İ.Ü. Çapa Tıp
Fak. Yard. Üreme Teknikleri Merkezinden Tüp Bebek eğitimi almıştır.Tüp bebek uzmanlığını İ.Ü. Çapa
Tıp Fak. 2010 yılında aldı.Yurt içi ve yurt dışında bir
çok kongreye katıldı. Evli ve 1 çocuk babası.
Muayene saatleri:08:00-18:00
Dahili Tel: 1114
Op.Dr. Coşkun GÖRMÜŞ
1973 Tokat do€umlu. ‹lk, orta, lise ve
üniversite e€itimini ‹stanbul’da tamamlad›. ‹stanbul T›p Fakültesinden
mezun olduktan sonra Taksim E€itim
ve Araflt›rma Hastanesinde ihtisas›n›
tamamlad›. Bir süre serbest doktorluk yapt›. Halen Avrasya Hospital’da
Kad›n Hastal›klar› ve Do€um Uzman›
olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1122
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
Genel Cerrahi
1977 İstanbul’da doğdu, 2001 yılında
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden
mezun oldu. 2002-2007 yılları arsında
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisas yaptı. 2009-2010 yılları
arasında Van Özalp Devlet Hastanesi, 2010-2012 yılları arasında Bilecik
Bozüyük Devlet Hastanesinde çalıştı.
2012 Mart Ayından itibaren Avrasya
Hospital’de görev yapmaktadır. Evli ve
1 çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1993’de
Çapa Tıp Fak. mezun oldu. 1994-1998 yılları arasında Taksim Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde asistanlık yaptı. 1998-2012
yılları arasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde
Genel Cerrahi, Kanser Cerrahisi, Laparoskopi Cerrahisi ve Endoskopi alanlarında teşhis ve terapatik çözümler konusunda hizmet verdi. Evli ve 2 çocuk babası.
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
Op.Dr. Özgür ODABAfi
Genel Cerrahi
Genel Cerrahi
1974 Razgart’da do€du. 1997 y›l›nda
‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. Aral›k
2002’de Haseki Araflt›rma ve E€itim
Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›n›
tamamlad›. Avrasya Hospital’da Genel
Cerrahi Uzman› olarak çal›flmakta.
1971 y›l›nda Trabzon’da do€du. 1989
y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi ‹ngilizce program›n› kazand›.
1995 y›l›nda Haseki Hastanesi’nde
Genel Cerrahi ‹htisas›na bafllad›.
Mart 2000’de Cerrahi Uzman› oldu.
fiu an Avrasya Hospital’da Endoskopi ERCP ve Genel Cerrahi ünitesinde görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2051 - 2053
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2053 - 2051
Op. Dr. Arman Ç‹TÇ‹
Üroloji
‹stanbul’da do€du. 1992 y›l›nda ‹st.
T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu. 1999 y›l›nda ‹.Ü.
Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Üroloji ihtisas›n› tamamlad›. 1999-2000
y›llar›nda Erciyes Üniversitesi T›p
Fakültesi Üroloji A.B.D.’da ö€retim
görevlisi olarak çal›flt›. 2000 y›l›ndan
beri Avrasya Hospital’da üroloji uzman› olarak görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2052 - 2046
Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK
Gö€üs Hastal›klar›
Erzurum’da do€du 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi’nden
mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve
Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma
Hastanesi’nde
tamamlad›.
2005
y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1015 - 1012
Op. Dr. Ebru TOPUZ
Op. Dr. Ferhat O⁄UZ
K.B.B.
K.B.B.
1974 ‹stanbul do€umlu. ‹lk, Orta, Lise
ö€renimini ‹stanbul’da tamamlad›ktan
sonra, Uluda€ Üniv. T›p Fakültesi’ne
girdi. 1997 y›l›nda mezun olduktan sonra fiiflli Etfal E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde 4 y›l K.B.B. ihtisas›n› yapt›. 2
y›l ayn› hastanede uzman olarak çal›flt›.
Evli ve iki çocuk annesi.
Muayene Saatleri 09:00 - 17:00
Dahili Tel: 1117 - 1138
Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise ö€renimini
Mersin’de tamamlad›. 1988 y›l›nda
‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesine girdi. 1996-1999 yılları
arasında aynı fakültede uzmanlık eğitimini tamamladı. 1999 yılında Avrasya Hospital’de göreve başladı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1009 - 1012
Uz. Dr. Ersin SARI
Uz. Dr. M. Ali TALAY
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Eskiflehir do€umlu. Marmara Üniversitesi ‹ngilizce T›p
Fakültesi’nden mezun oldu.
Eskiflehir
Osmangazi
T›p
Fakültesi’nde uzmanl›€›n› tamamlad›.
Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994
y›llar›nda Çapa T›p Fakültesi’nde
t›p e€itimini ald›. Ayn› fakültede
1999 y›l›nda Çocuk Hastal›klar›
ve Sa€l›€› Uzman› oldu.
Op. Dr. Ali Güven Akıncı
Başhekim Yard. - Göğüs Cerrahisi
Gaziantep 1970 do€umlu. Gaziantep Anadolu
Lisesinden mezun oldu. ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesini 1994 y›l›nda bitirdi. Yedikule Gö€üs Cerrahisi Merkezinde uzmanl›k e€itimi ald›ktan sonra, Kastamonu Devlet Hast. mecburi hizmetini
tamamlayarak, Özel Ordu Umut Hast. çal›flt›ktan
sonra, 2007 y›l›nda Avrasya Hospital bünyesine kat›ld›.
Evli ve iki çocuk babası.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1136
Op.Dr. ‹stepan SUNA
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
1956
Yozgat do€umlu. 1981 ‹stanbul
Çapa T›p Fakültesi mezunu, fiiflli Etfal
Hastanesi’nde Kad›n Hastal›klar› ve Do€um
ihtisas›n› 1996 y›l›nda tamamlad›. Evli ve iki
çocuk babas›d›r.
Muayene Saatleri: 08:30 - 17:00
Dahili Tel: 1109 - 1122
Op. Dr. Özgür ÇET‹NER
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
1977 ‹skenderun’da do€du. 2000 yılında
Cerrahpafla Tıp Fakültesi’den mezun oldu.
Kadın Hastalıkları ve Do€um Uzmanlı€ı
e€itimini fiiflli Etfal E€itim ve Arafltırma Hastanesinde yaptı. 2011 Kasım ayından itibaren
Avrasya Hospital’da Kadın Hastalıkları ve
Do€um Uzmanı olarak çalıflmaktadır. Evli ve
2 çocuk Annesi.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1134
Uz. Dr. Celal GÖLGEC‹
Kardiyoloji
1970 y›l›nda Gaziosmanpafla – ‹stanbul’da do€du.
1996 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesinden mezun oldu. 2009 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesinde Kardiyoloji
uzmanl›€›n› tamamlad›. Ocak 2010 tarihinden
itibaren Avrasya Hospital’da Kardiyoloji uzman›
olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1126
Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU
Kardiyoloji
1966’da İran’da doğdu. 1991’de İran Tebriz Tıp Fak.
mezun oldu. 2004’te İst. Tıp Fak. Kardiyoloji Ana
Bilim Dalında ihtisas yapmıştır. 2008’de Tebriz Tıp
Fakültesi’den İnvazif Kardiyoloji üst ihtisas yapmıştır (Fellowship). Nisan 2013 itibariyle Avrasya Hospital Kardiyoloji bölümünde çalışmaktadır.
Görev Saati: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4009
Op. Dr. Özgür ORTAK
Ortopedi ve Travmatoloji
1976 Bornova do€umlu. Ege Üniv. T›p Fakültesinden 2000 Y›l›nda mezun oldu. 2005 y›l›nda
Vak›f Gureba Araflt›rma ve E€itim Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve 1 çocuk babası. Halen Avrasya
Hospital’da çal›fl›yor.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1011 - 1012
Uz. Dr. Nilgün DEM‹RBA⁄
Patoloji
1963 y›l›nda Bolu’da do€du. 1986 y›l›nda
Ege Üniversitesi T›p Fakültesinden mezun
oldu. Uzmanl›k e€itimini Haseki E€itim ve
Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. Avrasya Hospital’da Patoloji Uzman› olarak görev
yapmaktad›r. Evli ve iki çocuk annesi.
Görev Saatleri : 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2047
Op. Dr. Fuat KURfiUN
Plastik-Rekonstruktif ve El Cer.
1966 ‹stanbul do€umlu. 1990 ‹stanbul Üniv. T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. 2000 y›l›nda uzmanl›k
e€itimini tamamlad›. 2006 y›l›nda Avrasya
Hospital’da çal›flmaya bafllayan Op. Dr. Fuat Kurflun
El Cerrahisi alan›nda Amerika Birleflik Devletleri
Columbia University Newyork Hand Department of
Orthopedic Surgery de bir y›l çal›flt›ktan sonra 2008
Eylül’ünde tekrar aram›za kat›ld›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1138
Uz. Dr. Handan YAfiAR
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1113 - 1122
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1008 - 1012
Malatya’da do€du. Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesinden mezun oldu. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk Sa€lı€ı ve
Hastalıkları ihtisasını yaptı. Evli ve 2 kız çocuk annesi. 1 Aralık 2011 tarihinden itibaren
Avrasya Hospital’de çalıflmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1013
Prof. Dr. Gökhan TÖRE
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Prof. Dr. Esat AKINCI
Onkoloji Bölümü Baflkan›
Kardiyoloji Bölüm Baflkan›
Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk.
1943 ‹zmit do€umlu. 1967 ‹stanbul T›p Fakültesi mezunu. 1967-72 Ayn› Fakültede Kad›n Do€um
Klini€inde Uzmanl›k e€itimi. 1973-77 ‹st.T›p Fakültesi
Raryoterapi Klini€inde Uzm. e€itimi. 1977-80 ayn› Fakültede Radyoterapi Klini€inde Bafl Asistanl›k. 198081 ‹nstitut Gustave-Roussy (Paris) tez çal›flmalar›
1982 Radyoterapi Doçenti 1988 y›l›nda Radyoterapi
Profesörü oldu.
Avrasya Hospital Kurucusu ve Onkoloji Merkezi
Koordinatörlü€ü görevini yürütmektedir.
Prof. Dr. H.Kadircan KESKİNBORA
Göz Hastalıkları Uzmanı
1959 yılında Mardin’de doğdu. Yüksek öğrenimini
Hacettepe Tıp Fak. tamamladı. Göz Hast. konusunda 1987 yılında Uzman, 1999’da Doçent, 2007’ de
Profesör olan Keskinbora, hekimlik görevini yurdun
çeşitli yerlerinde sürdürdü. Ulusal veya uluslararası
bilimsel, sosyal ve sivil toplum kuruluşlarından bazılarına da üye olan Keskinbora İngilizce, Almanca ve
Arapça bilir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Halen Avrasya
Hospital’de Göz Hastalıkları Uzmanı olarak görevini
yürütmektedir.
Dahili Tel: 1127
Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU
Kalp Damar Cerrahisi
1968 İstanbul doğumlu. Kadıköy Anadolu Lisesi
ve Hacettepe Tıp Fakültesi (İngilizce Tıp) mezunu
(1992). Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesinde
Uzmanlık eğitimini aldı. Düzce Üniversitesi Tıp
Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006
yılından beri özel sektörde çalışıyor. 11.10.2012
tarihinde Doçentlik Ünvanını aldı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili:4007
1949’da Antalya’da do€du. 1973’de ‹stanbul Tıp Fakültesi’ni
bitirdi.Aynı sene, ‹stanbul Tıp Fakültesi ‹ç Hast. Anabilim
Dalında ihtisasa baflladı. 1995-1998 yılları arasında Alman Hastanesi’nde, 1998-1999 yılları arasında Academic
Hospital’da çalıfltı, 2000-2006 y›llar› aras›nda fiafak Hastanesinde Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak kalp kateterizasyon laboratuvarında çalıfltı. 2006 yılından itibaren JFK
hastanesi’nde çalıfltı. A€ustos 2010’dan 2011 yılı sonuna
kadar Özel Avrupa fiafak Hastanesinde çalıfltı. 1 fiubat 2012
tarihinden itibaren Özel Avrasya Hospital’de Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak çalıflmaya baflladı. ‹ngilizce ve Almanca
bilmekte olup, iki çocuk babasıdır.
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
1961 yılında Denizli-Acıpayam’da doğdu. A.Ü. Tıp Fak. 1985
yılında mezun oldu. Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hast. Kalp
ve Damar Cerrahisi ihtisasını 1993 yılında tamamladı.
Koşuyolu Kalp Hast. baş asistanlık görevine atandıktan
sonra 1998 yılında Doçent 1999 yılında klinik şefi olarak
aynı hastanede görevine devam etti. 2005 yılında başladığı
Avrupa Şafak Hastanesinde K.V.C. bölüm başkanlığı görevine 2011 yılına kadar devam etti. 2011-2012 yıllarında
Universal grup Çamlıca hastanesinde bölüm başkanlığı
görevini yürüttü, aynı yıl profesör unvanını aldı. Ağustos
2012’den beri Avrasya Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi
bölüm başkanlığı görevini yürütmektedir.
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Kalp Damar Cerrahisi
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du. 1991 yılında istanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri arasında Kofluyolu Kalp E€itim ve Arafltırma
Hastanesinde ihtisasını yaptı. 1 yıl bu hastanede
uzman doktor olarak çalıfltı. 2001-2011 yılları
arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve 2011
y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı.
2012 y›l›nda Avrasya Hospital’de göreve bafllam›flt›r.
1966 Ağrı doğumlu.1989 yılında Erzurum Tıp
Fakültesini bitirdi.1995 yılında Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi İç Hastalıkları ve 2000 yılında aynı
fakülteden Medikal Onkoloji dalında uzmanlığını aldı. 2006 yılında Doçentlik ünvanı aldı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1118
Doç. Dr. Çetin Ayhan EVLİYAOĞLU
Beyin ve Sinir Cerrahisi
1964 Ankara doğumlu.1988 Ankara Üni. Tıp Fak. mezun
oldu.1995 yılında Ankara Numune Eğit. Araşt. Hast. Nöroşirurji ihtisasını tamamladı. 1997-1998 yılları arası Boston
Harvard Üni. Brigham Women’s Hospitalda Nöroonkoloji
research followluğu yaptı.1996-2001 yılları arası Kocaeli
Üni. ve 2001-2009 yılları arasında Kırıkkale Üni. akademik
çalışmalarını devam ettirdi. 2005 Doçentlik ünvanı aldı.
2006-2009 yılları arası anabilim dalı başkanlığı yaptı. İngilizce ve Almanca bilmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri : 08.00 - 18.00
Dahili Tel: 4806
Op. Dr. Kemal YILDIRIM
Göz Hastal›kları
Malatya do€umlu. ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi
1988-1994 mezunu. 1994-1998 ‹st. Üniv. ‹st. T›p
Fakültesi Göz Hastal›klar› Ana Bilim Dal›’nda
ihtisas yapt›. 2001 itibaren Avrasya Hospital’da
Göz Hastal›klar› Uzman› olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1132 - 1136
Muayene Saatleri : 08:30 - 14:00
Dahili Tel: 1140 - 1136
Uz. Dr. Ali VARDAR
Uz.Dr. Ayflegül NAVDAR
‹ç Hastal›klar›
‹ç Hastal›klar›
‹ç Hastal›klar›
1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 – 1994 aras›
Gata Haydarpafla E€itim Hastanesi’nde ‹ç
hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–2007 y›llar›
aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde
klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar› uzman› olarak
çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1016
Rize do€umlu. 1996 y›l›nda ‹st. Ünv.
Cerrahpafla T›p Fakültesinden mezun
oldu. 1996- 2001 aras›nda Haseki E€itim
ve Araflt›rma Hastanesinde ‹ç Hastal›klar›
Uzmanl›k E€itimi ald›. Evli ve 2 çocuk
annesi. 2001 yılından itibaren Avrasya
Hospital’da görev yapmaktadır.
1997 Yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden
mezun oldu, 2002 Yılından beri iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapmaktadır. İyi
derece de İngilizce biliyor. Birçok dergilerde
yayınlanmış çalışmaları vardır. 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de İç Hastalıkları
Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1111 - 1122
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili:1129
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
Cildiye (Dermatoloji)
Uz. Dr. Meral ÖZER
Uz.Dr. Züleyha Ö.KADEHÇ‹
Reanimasyon ve Anestezi
Radyasyon Onkoloji
Mardin do€umlu. 1985’de ‹stanbul Üniversitesi
Cerrahpafla Tıp Fakültesini bitirdi. Kofluyolu
Kalp ve Arafltırma Hastanesinde Anesteziyoloji ve Reanimasyon ihtisasını tamamladı. 2012
Ocak ayından bu yana Avrasya Hospital’da görev yapıyor.
1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi mezunu ‹stanbul Üniversitesi
Çapa T›p Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Ana
Bilim Dal›nda ihtisas›n› tamamlad›. Avrasya
Hospital’da Onkolog olarak çal›fl›yor. Evli ve iki
çocuk sahibi.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4105
Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 3078 - 3079
Uz. Dr. fienay SILDIR
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
1947 K›br›s’ta do€du. 1972’de ‹stanbul Çapa
T›p Fakültesinden mezun oldu.1978 y›l›nda Okmeydan› Hastanesinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve üç çocuk
annesi. Ekim 2007 tarihinden itibaren Avrasya
Hospital’da FTR uzman› olarak çal›fl›yor.
Uz.Dr. Ifl›l SOYSAL
Dt. Eylem USLU
Diş Hekimi
‹stanbul Do€umlu. 1992 Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi’den mezun oldu. Avrasya
Hospital’da çal›fl›yor. Evli ve bir çocuk babas›.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2065
Uz.Dr.Hasan Murat DİKMEN
Radyoloji
Radyoloji
1964 yılında İstanbul’da doğdu. İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fak. bitirdikten sonra TUS sınavını kazanarak Önce Prof.Dr. Siyami
Ersek ve Haydarpaşa Numune Hast.’de Radyoloji asistanı olarak çalıştı. Daha sonra tekrar TUS sınavına girdi ve Marmara
Üniv. Radyodiagnostik Ana Bilim Dalın’nda ihtisas yaptı. İhtisas
sonrası sırasıyla StarMar Görüntüleme Merkezi, Acıbadem İnternatinal Hospital, Memorial Hastanesi Şişli, Medikal Park
Bahçelievler ve en son Özel Gaziosmanpaşa hastanelerinde 5
yıl Radyoloji uzmanı olarak görev yaptı. Ağustos 2012 tarihinde
Avrasya Hospital da göreve başladı.
Dahili Tel: 2071
Uz. Dyt. Meryem AKBEN
Uz. Dr. Suzan UZAN
Beslenme ve Diyet
Biyokimya ve Klinik Biyokimya
1988 yılında ‹ngiltere’de do€du. Baflkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu. Yüksek
lisans e€itimini ‹ngiltere’de Chester Üniversitesinde
tamamladı. fiubat 2012 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak
çalıflmaktadır.
1968 y›l›nda Kocaeli’de do€du. 1991 y›l›nda ‹st.
Üniv. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru
olarak mezun oldu. 1998 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla
T›p Fakültesi’nde Biyokimya ve Klinik Biyokimya
ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve bir çocuk annesi.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1126
Ardahan do€umlu. 1998 y›l›nda Hacettepe
Difl Hekimli€i Fakültesi mezunu. Halen
Avrasya Hospital’da difl hekimi olarak görev
yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 10:00 - 18:00
Dahili Tel: 1010 - 1012
Uz. Dr. Ahmet ALTUN
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2052 - 2046
1987 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olan Deniz
YARDIMCI, Haseki Eğitim Araştırma Bölümünde
Dermatolog İhtisasını tamamlayarak 1992 yılında
Uzman Dermatolog ünvanını aldı, 3 yıllık mecburi
hizmet görevini Niğde Devlet Hastanesinde
sürdürdü. Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinde
2011 yılına kadar çalıştı. 2011 yılından sonra
istanbul 29 Mayıs Hastanesinde mesleğine devam
etti, 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de görevini
sürdürmektedir. Evli 2 çocuk annesidir.
Görev Saati: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 1105
Reanimasyon ve Anestezi
Muayene Saatleri : 08.00 - 17.00
Dahili Tel: 1119-1138
1963 Elbistan Do€umlu. Çukurova Üniversitesi
Mezunu. ‹htisas›n› Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Radyoloji Ana Bilim Dal›nda, Radyasyon Onkoloji Rotasyonunu ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde
tamamlad›. Halen Avrasya Hospital’da Radyoloji
Uzman› olarak görev yapmaktad›r.
Uz.Dr. Ebru ÖZTÜRK
Görev Saatleri: 09:00 - 17:00
Dahili Tel: 2044
Uz. Dr. Murat ULUSOY
Radyoloji
1957-İstanbul’da doğdu. 1980 İstanbul Tıp Fak. mezun
oldu. 1982-1985 İstanbul Bezmi Alem Vakıf Gureba
hastanesinde Radyoloji Uzmanlığı eğitimini tamamladı. 1986-2006 Sinop Atatürk Hastanesi, Taksim Hast.
ve Haseki Hast. çalıştı. 2006 yılında Haseki Hast. radyoloji Klinik Şefliğinden kendi isteği ile emekli olup serbest çalışmaya başlamıştır. Haziran 2013’den itibaren
Avrasya Hospital’de görev almaktadır.
Görev Saati: 08:00 - 14:00
Dahili Tel: 2071
Uz. Dr. Melek fiALCIO⁄LU
Mikrobiyoloji
1960 y›l›nda Antalya’da do€du. 31.01.1984 tarihinde
fakülteden mezun oldu. 1992 tarihinde uzmanl›k
e€itimini tamamlad›. ‹stanbul Üniversitesi Çocuk
Sa€l›€› Enstitüsü ve ‹stanbul T›p Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dal›’nda
uzman olarak görev yapt›. May›s 2008’den itibaren
hastanemizde görev yapmaktad›r.
Uz. Dr. Celal GÖLGECİ
Kardiyoloji
Kırık Kalpler
Hastalığı
Uz. Dr. Celal GÖLGECİ
Kardiyoloji
(Tako-Tsubo)
1970 y›l›nda Gaziosmanpafla –
‹stanbul’da do€du. 1996 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesinden mezun oldu. 2009 y›l›nda
‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesinde
Kardiyoloji uzmanl›€›n› tamamlad›.
Ocak 2010 tarihinden itibaren Avrasya
Hospital’da Kardiyoloji uzman› olarak
çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1126
N
adir görülen, ani başlayan ve
genellikle ölümle sonlanan bir
kalp hastalığıdır. Bilirsiniz sen
benim kalbimi kırdın, beni çok üzdün,
hayatımın ışığıydın ama söndürdün gibi
sözleri.
Genellikle büyük aşkların hüzünlü
bir şekilde sonlanması sonrasında ani
başlayan gögüs ağrısı, soğuk terleme
ve vücutta soluklukla seyreden ve kişiyi
yataklara düşüren hastalıklar vardır.
Yüzyıllar boyu bu hastalığın tanımı
yapılamamış ve gencecik insanlar yetersiz tanı yöntemleri nedeniyle hayatlarını kaybetmişlerdir. Eski çağlarda
türkülerimize de giren ve yetersiz beslenme ve bakımsızlık sonucu verem
hastalığı gibi kalbin üzüntü sonucu
“ kırılması “ da kişiyi hayati riske sokmaktadır.
İlk olarak 1990’lı yılların başında
Japon bilim adamları tarafından tarif
edilen ve hasta kalbi ahtapot tuzağına (Tako-Tsubo) benzetildiğinden bu
ismi almıştır. Burda kalp tam ortadan
boğumlanmış (kırılmış) ve uç kısmı taş
olmuş gibi durmaktadır .
Kırılmış Kalbin anjiografi sırasında çekilen tipik görüntüsü .
Kalbin kasılma – pompalama gücü
ileri derece azalmıştır. Bu zamana kadar bu hastalığın varlığından şüphelenilmiş fakat vakalar toplanılmadığından ismi konulamamıştır. İlk vaka
tanımlandıktan sonra tüm dünyada
hızla çok sayıda vakanın olduğu bildirilmiş ve sanılanın aksine nisbeten
24
Uz. Dr. Celal GÖLGECİ
Kardiyoloji
Kalbimi
Seviyorum
sık görülen bir kalp hastalığı olduğu belirlenmiştir. Belirtiler kalp krizine benzer
şekilde başlar ve genellikle bahsedildiği, gibi olağanüstü bir duygusal ya da fiziksel stresten hemen sonra ortaya çıkar.
Hastalığın stres hormonların (adrenalin
ve noradrenalin gibi katekolaminler)
aniden kana boşalmasına bağlı olarak
geliştiği düşünülmektedir .
Tüm hastaların ortak yönü ani gelişen
duygusal bir yıkım sonrasında (ayrılma,
kaza, saldırı, doğal afet, ölüm veya hararetli bir tartışma) nadirende aşırı bir sevinç sonrası (piyango kazanmak gibi) bu
hastalığa yakalanmalarıdır .
Yapılan çalışmalarda dünya çapında
kalp krizi ile hastaneye yatırılan hastaların yaklaşık %2, sinde bu hastalığın olduğu tespit edilmiştir.
2004 yılında iki kızkardeş te tespit
edilen bu hastalığın oluşumunda kalıtsal
bir yatkınlık düşündüren bulgulara rastlanılmıştır .
Bu hastalık özellikle ilk saatlerinde ciddi ve hayatı tehlikeye sokan (ritim bozuklukları, şok, ani kalp
yetmezliği) belirtiler ile seyreder.
Tahmin edildiği gibi tedavisi de olmamakla birlikte başta yatak istirahati
önerilmekte. Hastalığın başlangıcında
hasta yüksek hayati riskten dolayı yoğun
bakımda monitör gözetimi altında tutulur. Bu dönemde oluşabilecek yeni stres
faktörlerinden (üzüntü) hasta korunmalı. Buna rağmen gelişebilen şok tablosu
varlığında kalbi destekleyen intra-aortik
balon pompası (IABP) denilen bir pompa
ana damara yerleştirilir ve erken kullanımı önerilir. Bunun haricinde genel destekleyici tedavi, sağlıklı beslenme ve bol sıvı
önerilir.
Tabiiki mümkünse üzüntü kaynağının giderilmesi kesin tedavi olacağı aşikardır.
Bu sebeple kimsenin sizi üzmesine izin
vermeyin ve kimseyi de üzmeyin.
25
Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU
Kalp Damar Cerrahisi
Kalbimi
Seviyorum
“Bacak Ağrısı”
deyip geçmey i n !
B
acak ağrısı küçük bir sorun gibi
görünebilinir ancak aslında önemsenmesi gereken bir yakınmadır.
Bacaklarda başlayan bazen kronik ve bazen akut karakterdeki ağrıların travmalar
dışında en başta gelen nedeni dolaşım
bozukluklarıdır. Bunun dışında ortopedik,
inflamatuar ve nörolojik nedenli pek çok
bacak ağrısı nedeni olabilir dedi.
Bacak ağrısı damar tıkanıklığının öncü
belirtisidir olabilir. Bir ağacın dallanması
gibi vücuda yayılan damar sistemindeki
herhangi bir kısmındaki hastalık kalp ve
beyin gibi hayati önemdeki organlardaki
felç ve krizin habercisi olabilir.
Oksijeni bol, temiz kanı taşıyan atardamarların tıkanıklıklarında damar içindeki kanın beslediği alanda beslenme
eksikliği oluşur ve özellikle efor yani hareket sırasında artan ve dinlenince kısa
sürede geçen ağrılar meydana gelir. Bu
26
ağrılara tıp dilinde Latincede topallama
manasına gelen “Kladikasyon” denir.
Baldır ağrıları, ayak ağrıları ve zamanla
beslenememeye bağlı istirahat ağrısı ve
yaralar görülmeye başlar dedi..
Ayrıca Bacak damarlarındaki tıkanıklıklar hastada bazen de hiçbir şikayet yaratmayabilir. Tıkanıklıklar damar çapının
%50 sinden az olan darlıklar şeklindeyse, ana damarda değil de yan dallarda
ise ya da hastada şiddetli tıkanıklığa
rağmen vücudun ürettiği tali damarlar
yeterli ise bu durum görülebilir.
Bacak ağrılarına bacaklarda üşüme,
soğukluk ve solukluk ekleniyorsa mutlaka bir kalp-damar cerrahına atardamarlar yönünden muayene olunması gerektiğini söyledi.
Hastada damar tıkanıklığına bağlı şikayetlerin giderilmesinde geçerli 3 yöntem vardır:
1. İlaç ve egzersiz tedavisi ile yürüyüş
mesafesi artırılır.
2. Endovasküler (Damar içinden tedavi):
Kasıktan iğneyle veya küçük bir cerrahi
işlemle girilerek tıkalı damarlar açılır.
3. Cerrahi tedavi: Yukarıdaki tedavi seçenekleri uygun değilse cerrahi sorunu
etkin bir şekilde çözebilir.
Damar tıkanmasıyla gelen hastalarda
kalp damarlarının değerlendirmesini yapılmalıdır. Bu hastalarda damar ameliyatı öncesi hem bacak damarını gösteren
hem de kalp damarlarını gösteren anjiografi uygulanması gerekebilir ve boyun
şah damarı da hastalık yönünden araştırılmalıdır.
Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU
Kalp Damar Cerrahisi
İNME (FELÇ)
Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU
Kalp Damar Cerrahisi
1968 İstanbul doğumlu. Kadıköy Anadolu Lisesi ve Hacettepe Tıp Fakültesi
(İngilizce Tıp) mezunu (1992). Koşuyolu
Kalp ve Araştırma Hastanesinde Uzmanlık eğitimini aldı. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesinde Öğretim Görevlisi
olarak çalıştı. 2006 yılından beri özel
sektörde çalışıyor. 11.10.2012 tarihinde
Doçentlik Ünvanını aldı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili:4007
Önlenebilir Mi?
Günümüzde inmeye sebep olan olan kalp ve damar hastalıkları ilaçlarla ve boyun
damar ameliyatları, kalp kapak ameliyatları yapılarak etkili bir şekilde önceden
tedavi edilebilmektedir.
İ
nme halk arasında, konuşma kaybı ve
beraberinde vücudun bir bölümünde
geçici veya kalıcı tarzda oluşan hareket
kaybı veya güçlüğü anlamına gelir. Tıp
dilinde ise inme; ani başlayan 24 saatten
daha uzun süreli Beyinde hasara (serebral
kayıp ) veya ölüme yol açan ve ana kaynağı
genelde damar içi bozukluklar olan klinik
sendrom olarak tanımlanmaktadır. Gelişmiş
ülkelerde inme ölüm nedenleri açısından
üçüncü sırada yeralmaktadır. Ayrıca yüksek
oranda engellilik hali oluşturmakta,
sosyoekonomik sorunları beraberinde
getirmektedir. İnme 40 yaş altında nadir
görülür ve erkeklerde kadınlara oranla
daha sıktır. İnmelerin çoğunluğu beyin kan
akımının kısmi olarak kesilmesi ile daha az
bir bölümü de beyiniçi kanama sebebiyle
olmaktadır. Felç gelişen hastaların yaklaşık
yarısında şah damarı (karotis) ve boyun
arka damarlarında damar sertliğine
bağlı tıkanmalar tespit edilmektedir.
Ayrıca çeşitli kalp hastalıklarına bağlı
kalpiçi oluşan kan pıhtısı koparak beyin
damarlarını tıkayabilmekte ve inmeye
neden olabilmektedir. Dolayısıyla kalpdamar hastalığı sebebi birçok neden
aynı zamanda inme oluşumunu da
arttırmaktadır.
Risk faktörleri ve korunma:
Yaş: özellikle 60 yaş üstü görülme sıklığı artar
Sigara; bırakılması için her türlü
destek araştırımalı
Hipertansiyon, kolesterol ; tedavi edilmeli
Diyabet; kan şekeri iyi kontrol edilmeli
Şişmanlık; kilo verilmesi ve düzenli spor
Kalp ritim bozukluğu; kan sulandırıcı tedavi
Boyun atardamar tıkanıklığı; cerrahi tedavi
İnmenin ön belirtisi var mı?
Kalbimi
Seviyorum
Geçici iskemik atak (TIA) olarak
adlandırılan geçici ya da aralıklı olarak
meydana gelen, beynin geçici bir süre
kanlanamaması ile karakterize olan
iskemik ataklar, kalıcı felç için önemli
uyarıcıdır. Yüzde, bacak ya da kollarda,
aniden gelişen güçsüzlük, anormal
bir his ya da güç kaybı, konuşmada
güçlük, anlamsız kelimelerin söylenmesi
veya görme alanının bir
kısmında ani körlük, baş dönmesi,
denge kaybı veya koordinasyon kaybı
şeklinde belirtiler genellikle birkaç
saat içinde kendiliğinden normale
döner. Bunun gibi bulgu gelişirse
derhal hekime danışılmalı ve gerekli
incelemeler başlatılmalıdır.
Yukarıda risk faktörleri taşıyan kişilerde
ve ailesinde inme öyküsü olanlarda dopler
ultrasonu ile boyun atardamar incelemesi
ve genel kalp-damar muayenesi yapılması
erken teşhis ve önlem almak için çok
etkili olabilir.
Günümüzde inmeye sebep olan olan
kalp ve damar hastalıkları ilaçlarla (kan
sulandırıcılar, kalp ritim düzenleyiciler) ve
cerrahi (boyun damar ameliyatları, kalp
kapak ameliyatları) yapılarak etkili bir
şekilde önceden tedavi edilebilmektedir.
27
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
Kalp Damar Cerrahisi
Varis ve Venöz
Yetmezlik
Kalbimi
Seviyorum
L
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
Kalp Damar Cerrahisi
1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du.
1991 yılında istanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri
arasında Kofluyolu Kalp E€itim ve
Arafltırma Hastanesinde ihtisasını
yaptı. 1 yıl bu hastanede uzman doktor olarak çalıfltı. 2001-2011 yılları
arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve 2011 y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı. 2012
y›l›nda Avrasya Hospital’de göreve
bafllam›flt›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1118
atincede kıvrımlı anlamına gelen “Varix“ kelimesinden türetilen Varis bacaktaki yüzeyel
toplardamarlarının genişlemesi, uzaması ve
büklümlü hale gelmesi olarak tanımlanır. Varisin oluşma nedeni tam olarak bilinmemektedir. Oluşan temel sorun toplardamar duvarında
oluşan yapısal bozukluk nedeniyle damarın
genişlemesidir. Ancak asıl başlangıcın damar
duvarındaki bozukluk mu, yoksa kapakçıklardaki
hasar mı olduğu net değildir. Ülkemizde yeterli
istatistikler bulunmadığından tam sıklığı bilinmemekle birlikte batı toplumumunda % 15-30
gibi yüksek oranda görülmektedir. Türkiye’de
10 milyon bireyde değişik derecelerde varis olduğu öngörülmektedir. Varis konusunda özellikle kadınlar daha talihsizlerdir. Kadınlık hormonları toplardamar (ven) duvarlarını gevşetmeye,
elastikiyeti bozmaya meyillidir. Esas olarak damarlardaki yapısal (genetik) zayıflıktan dolayı
oluşan varisler aşağıdaki durumlarda daha fazla
artış göstermekte ve şikayetler oluşturmaktadır:
• İş yerinde uzun süre oturarak çalışmak veya
çok fazla ayakta ve / veya hareketsiz
kalmak
28
• Spor yapmamak, evle iş arasında araç
kullanmak, yürümekten kaçınmak
• Sigara ve alkol kullanmak
• Aşırı sıcaklara maruz kalmak (sıcak banyo,
Aşırı güneşlenme, kum banyo su, sıcak çamur
banyosu)
• Gebelik, fazla kilo, sık kilo alıp vermek
• İlaç kullanımı (Doğum kontrol hapları,
menopoz döneminde kullanılan
hormon replasman tedavileri)
Varisin sebep olduğu başlıca şikayetler bacaklarda yorgunluk, ağırlık, ağrı, gece krampları, kaşıntı, kızarıklık ve ileri durumlarda yüzeyel kanama ve ciltte yaralardır.
Varisten nasıl korunabiliriz? Alınabilecek en
önemli önlemler kilo kontrolü, düzenli egzersiz,
uzun süre sabit pozisyonda kalmama ve ayaküstü uzun süre durarak çalışanların koruyucu
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
Kalp Damar Cerrahisi
varis çolabı kullanmasıdır. Hasta her fırsatta bacağını yüksekte tutmalıdır.
Varis tanısı fizik muayene ve doppler
ultrasonografi ile büyük ölçüde konulur.
Tedavi seçenekleri:
Variste ve venöz yetmezlik tedavisinde uygulanan tedavi yöntemlerinin hiç
birisi tek başına varis çorabı uygulaması
olmadan başarılı olamaz. Bu nedenle
varis çorabı, varis ve venöz yetersizlik
tedavisinde altın standarttır.Ayrıca varisten korunmak içinde kullanılmaları da
uygundur. Varislerin yerleşimine göre dizaltı, dizüstü veya külotlu varis çorapları
önerilmektedir. Ancak hastalar en kolay
dizaltı varis çoraplarını kullanabilmektedir. Hafif, orta, yüksek ve çok yüksek basınç uygulayan varis çorapları mevcuttur.
Korunma amacıyla hafif basınçlı çoraplar
yeterlidir. Ancak varisleri ve şişliği olan
hastalar daha yüksek basınç basınçlı çorapları giymelidir.
Tedavi gerekliliği ve tipi hastaya göre
değişir. Genç bir bayanda görüntü bozukluğuna yol açan küçük bir varis tedavi edilebileceği gibi, yaşlı hastalarda
daha yaygın varisler basınçlı çorap ile
yaşam boyu izlenebilir. Genelde bireyi
rahatsız edici görüntü bozukluğu, ağrı ve
şişliğe yol açan varisler tedavi edilmelidir. İleri derece varisler özellikle ciltte
renk değişikliği ve yara varsa mutlaka
tedavi edilmelidir.
Varis tedavisinde 2 ayrı sorun birlikte
giderilmelidir. Dıştan görülebilen varisler tedavi edilmeli, ancak belki bundan
daha önemli olan altta yatan ve toplardamar içindeki basıncın artmasına yol
açan sorunun giderilmesidir. Böylece
hastanın görüntü sorunu giderildiği gibi
ağrı ve bacakta şişme yakınlaraı düzelecektir. Belki de en önemlisi hastaların temel kuşkusu olan varislerin tekrarlama
olasılığı en aza indirilecektir.
Skleroterapi (iğne tedavisi): Bacaktaki varislerin içine çok ince iğneler ile bir
madde verilerek toplardamarın tıkanmasıdır. Orta ve büyük çaplı damarlarda başarı şansı düşük olduğundan önerilmemektedir. Çapı 1-3 mm civarında olan
varislerde kullanılabilir.
Bu girişim muayenehane veya poliklinik
koşullarında yapılmaktadır. Her seansta belli bir alan yapılmakta ve belirli
aralıklarla hasta çağırılarak tedavi tamamlanmaktadır. Hasta girişim sonrası
yürüyerek evine gidebilmekte, araba
kullanabilmektedir. Girişim sonrası 3-5
gün arasında varis çorabı giyilmesi önerilmektedir. Başarı oranı yüksektir. Yan
etkiler nadir olsa da görülebilir. Allerjik
reaksiyon son derece nadirdir. Verilen
ilacın damar dışına sızması renk değişikliğine yol açabilir. Tedavi sonrası bu
bölgede oluşan morluklar ve şişlikler
geçicidir.
Lazer tedavisi
Lazer teknolojisi varis tedavisinde
son yıllarda gittikçe artan yaygınlıkta
kullanılmaktadır. Cildin dışından verilen
lazer ışınları ile çapı 1 mm altında olan
toplardamar genişlemeleri yok edilebilir Ancak daha geniş çaplı damarlar cilt
dışından lazer ile tedavi edilmemelidir.
Damarı kapatmak için gereken yüksek
enerji ciltte yanıklara, renk değişikliğine
ve parşömen gibi değişikliklere yol açabilir.
Günümüzde tüm dünyada en popüler
tedavi büyük varislerin içten lazer ile kapatılmasıdır. Bu girişim eskiden hemen
daima cerrahi tedavi gerektiren hastalarda rahatlıkla kullanılabilmektedir. İşlem
sırasında öncelikle bir iğne ile damarın
içine girilmektedir. Ardından Doppler
ultrason denen bir cihaz kılavuzluğunda
öncü tel damarda uygun yere yerleştirilmektedir. Ardından lazer ışığını damar
duvarına verecek olan ince tüp damar
içinde ilerletilmektedir. Son olarak lazer
kaynağı çalıştırılarak kontrollü olarak damarın içten tıkanması sağlanmaktadır .
Bu yöntem önemli avantajlara sahiptir.
Öncelikle lokal anestezi altında yapılabilmektedir. İşlem ortalama 30 dakika-1
saat sürmekte, hasta 1-2 saat dinlendikten sonra yürüyerek evine gönderilmektedir. İşlem sonrası hareketlerinde
herhangi bir kısıtlama gerekmemektedir.
Cerrahi tedavi
Burada amaç dıştan görülen varislerin çıkartılmasının yanısıra toplardamarların içinde yüksek basınca yol açan, ve
hemen daima kasık bölgesindeki kapakçıkların yol açtığı yetersizliğin giderilmesidir. Bu yetersizlik giderilmezse hastaların yakınmaları süregelecek ve varisler
kısa zamanda tekrarlayacaktır. Hastaların
ameliyat öncesinde Doppler ultrason ile
incelenmesi bu nedenle çok önemlidir.
Eskiden ayak bileğinden kasığa kadar
tüm toplardamar bir tel yardımı ile soyulmakta iken ,günümüzde kasık-diz arasındaki sorunu gidermek ve kalan yan dal
varislerini bölgesel olarak çıkartmaktadır.
Hastada kapak yetersizliği yoksa tek
gerekli olan genişlemiş varis yumaklarını
üzerlerine yapılan küçük cilt kesileri ile çıkartmakdır. Bunlar cildin doğal çizgilerine
paralel olarak yapılan 2-3 mm uzunlukta
kesilerdir ve çoğu zaman dikiş gerektirmeden iyileşmektedir. Bu nedenle ameliyat
sonrası iz kalmamaktadır. Girişim yan dal
varislerin çokluğuna ve hastanın isteğine bağlı olarak genel anestezi veya lokal
anestezi altında yapılabilmektedir. Hasta
genelde hastanede kalmamakta ve aynı
gün ayağa kalkıp evine gidebilmektedir.
3-4 gün dinlenme önerilmekte ancak kesin yatak istirahati gerekmemektedir. 1-2
hafta varis çorabı önerilmektedir.
29
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
Kalbi Etkileyen Duru
Sıcak havaların kalbe etkisi
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda
GATA T›p Fakültesi’nden mezun oldu.
1990 – 1994 aras› Gata Haydarpafla
E€itim Hastanesi’nde ‹ç hastal›klar›
ihtisas›n› yapt›. 1994–2007 y›llar›
aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde klinik flefli€i yapt›. 2008
y›l›ndan itibaren Avrasya Hospital’da
‹ç hastal›klar› uzman› olarak
çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1016
Dünyada her yıl milyonlarca insan kalp ve damar hastalıklarından yaşamını yitiriyor. Uzmanlar,
havaların ısınmasıyla bu hastalıklar açısından riskin arttığını söyleyip, uyarılarını sıralıyor Sıcakların artmasıyla beraber kalp ve damar hastaları
açısından risk de artar. Özellikle tatil öncesinde
tansiyon, kan ve şeker gibi değerlerin bilinmesi bizler için yol göstericidir. Buna göre neler
yapılması gerektiği konusunda hekimler zaten
yönlendirir. Çağdaş insan sağlığını ilgilendiren
bu değerleri bilmeli, bunlar bize trafik işaretleri
gibidir. Yaz sıcakları iyice bastırmadan bu değerlerini bilirlerse gereken önlemleri alırlar. Böylece
hekimlerin tavsiyeleriyle güzel bir tatil geçirme
olanağı bulunmuş olur.
Kalp-damar hastalıkları açısından yazın dikkat
edilmesi gereken bir diğer konu da alkol tüketimidir. Bu konuda oldukça ölçülü olmak gereklidir.
Yağlı, tuzlu, şekerli ve yüksek kalorili besinlerden
mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Hafif ve sulu
gıdalara daha fazla ağırlık verilmelidir.
Tuzun Kalbe Etkisi
Bilim adamları, American Journal of Clinical
Nutrition isimli dergide yayınlanan araştırmada
aşırı tuzlu yiyeceklerin kan damarlarına zarar
verdiğini ve genişlemelerine engel olduğunu
belirtti.Araştırmacılar 16 sağlıklı kişilik bir grubun
yarısına az tuzlu domates çorbası, diğer yarısına
da 10 kat daha fazla tuz içeren bir kase çorba
verdi. Çorbayı yedikten sonra gönüllülerin damarları teknolojik bir cihaz yardımıyla incelendi.
Sonuçlara göre; tuzlu yiyen kişilerin damarlarında
normalde olması gereken genişleme miktarı fark
edilemeyecek kadar azdı.Uzmanlar bunun nedeninin nitrik oksit salgılanmasını engelleyen tuz
olduğunu savunuyor. Bu madde damarların duvarlarının rahatlamasını ve gerektiği zamanlarda
genişlemesini sağlıyor. Bu etki yarım saat kadar
sürüyor. Ancak sürekli tuzlu besinler tüketildiğinde damarların içerisinde yağ birikebilir ve damar
tıkanıklığına neden olabilir.
Tuzun dışında hiçbir şey tuzun yerini tutamaz.
Yemeklerin yapımı sırasında damak tadı ve lezzet
nedeni ile ilâve edildiği düşünülen tuz, esasında
doğal bir vücût ihtiyacı ile konulmaktadır. Çünkü tuzun yerini tutabilecek hiçbir madde yoktur.
Vücûdu oluşturan hücrelerin içi ve hücrelerarası
ortam tuzlu sudur. Anne karnındaki bebek tuzlu
su ortamında gelişir; çünkü hayat tuzlu sularda
başlamıştır, eksikliğinde de biter.
Saf su elektriği iletmez; tuzlu su ise vücûtdaki
elektriğin üretilmesinden ve iletilmesinden sorumludur. Hücrenin içi ile dışı arasındaki farklı
tuz konsantrasyonundan oluşan ozmotik basınç
farkı ile de madde alışverişi sağlanır. Vücuda bağlanan serum veya göz-burun damlaları vb. gibi
dışarıdan dahil edilen sıvıların konsantrasyonları
‘izotonik’ denilen vücut hücre sıvısı konsantrasyonuna uygun olmalıdır. Hatta, içilen suyun bile
saf su olmaması gerekir. Çünkü saf su, vücuttaki
mineralleri çözüp uzaklaştırarak vücudu güçsüz
ve zafiyet halinde bırakır. Benzer şekilde, rafine
edilmiş, içindeki vücudun ihtiyacı olan minerallerden arındırılmış sofra-sanayi tuzu, sözde saf
tuz, vücut için çok faydalı değildir; kurumanın
başlıca sebeplerinden biridir.
Uzmanlara göre, fiziksel aktivitenin
fiziksel sağlık üzerine etkileri şöyle:
“Kilo Kontrolü: Birçok ülkede fiziksel aktivite
düzeyi besin tüketiminden daha fazla düşüş göstermiş, böylece düşük düzeyde fiziksel aktivitenin şişmanlık için önemli bir etken olduğu sonucuna varılmıştır. Önemli bir sağlık sorunu olan
şişmanlık giderek artmakta ve koroner kalp hastalığı, diyabet, inme, artrit ve kazalara karşı risk
30
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
umlar ve Hastalıklar
Kalbimi
Seviyorum
oluşturmaktadır. Kilo kaybının enerji sınırlaması ve fiziksel aktivitenin artırılmasıyla sağlanması daha kolay ve etkilidir.
Daha da önemlisi kilo almayı önlemede
önemli rol oynamaktadır. Örneğin günde
2-5 km yürüyüş enerji dengesinin sağlanmasını önemli ölçüde etkilemektedir.
Kan Basıncının Kontrolü: Yüksek
kan basıncı (tansiyon) 140-90 mmHg.
olduğunda kalp krizi, kalp ve böbrek yetmezliği, inme gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini iki katına, 160-95 mmHg.
Olduğunda ise üç katına çıkarmaktadır.
Düzenli fiziksel aktivite kan basınçlarını
diğer klinik uygulamalarla kıyaslanabilecek düzeyde yaklaşık 6-10mmHg.
azaltabilmektedir. Ancak her zaman tek
başına yeterli olmayabilir ve diğer klinik
uygulamalarla (kilo kaybı, alkol ve tuzun
azaltılması, çoğu zaman ilaç kullanımı)
birlikte olması gerekebilir. Fiziksel aktivite ilerleyen yaşla birlikte gözlenen
tansiyonun artmasına karşı koruyucu
olabilmektedir. Önerilen fiziksel aktivite
düzeyi, düzenli orta şiddette egzersizlerdir. Ciddi hastalık risklerinin bile, çok hafif düzeyde fiziksel aktivitenin arttırılması
ile azaldığı bilinmektedir.
Kan Yağlarının Kontrolü: Düzenli fiziksel aktivitenin yağ metabolizmasına
olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. HDL
kolesterolünü (iyi kolesterol) artırırken,
bazı durumlarda toplam LDL kolesterolünü (kötü kolesterol) düşürerek daha yüksek HDL/LDL oranı ve buna bağlı koroner
kalp hastalığı riskini azaltmakta, ayrıca
yüksek plazma trigliserid düzeyini de
düşürmektedir. Önerilen fiziksel aktivite
düzeyi; haftada 15 km veya daha fazla
yürüme veya koşma gibi aktivitelerdir.
Aktivitenin toplam miktarı ve sıklığı, şiddetinden daha önemlidir.
31
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
Şeker Hastalığı ve Kan Şekerinin
Kontrolü: Düzenli fiziksel aktivite insülin
aktivitesinin kontrolüne ve kan şekerinin
düzenlenmesine yardımcıdır. Fiziksel olarak aktif, insüline bağımlı olmayan şeker
hastalığı olanlarla hareketsiz yaşam
sürenlere göre damar komplikasyonlarının görülme sıklığı daha düşüktür. Yaşın ilerlemesine bağlı şeker hastalığına
yakalanma riski de aktif kişilerde yüzde
20 veya daha fazla oranda azalmaktadır.
Böylece düzenli fiziksel aktivite, insüline
bağımlı olmayan şeker hastalığının tedavisinden çok korunmasında önemli rol
oynamaktadır. Önerilen fiziksel aktivite
düzeyi; yürüyüş ve düşük şiddetli, uzun
süreli egzersiz programlarıdır.
Damar ve kas-İskelet Sistemi Hastalıklarını Önleme: Koroner kalp has-
talığı ve inme riskinin fiziksel aktivitesi
fazla olan kişilerde daha düşük olduğu
görülmektedir. Orta düzeyde bir aktivite bile tamamen hareketsiz(sedanter)
kalmaktan daha iyidir ve giderek artan
aktivite düzeyi daha çok yarar sağlamaktadır. Kas ve kemiklerin kuvveti, eklemlerin esnekliği; koordinasyon, denge ve
hareket çevikliği için önemlidir. Bütün bu
özellikler yaşla birlikte önemli derecede
azalmaktadır. Bu durum fiziksel aktivite
düzeyindeki azalma ile yakından ilişkilidir. Özellikle kadınlarda yaşlandıkça osteoporozla birlikte kemik kırıkları (bilek,
omur ve kalçada) görülme riski artmaktadır. Kemik mineral yoğunluğunda artış,
çocukluk ve adölesan döneminde yapılan egzersizlerle örneğin; ağırlık taşıma,
yürüyüş, koşu, tenis,v.b. gibi egzersizlerle
sağlanmaktadır. Yetişkinlikte yapılan orta
düzey aktiviteler ise yaşla ilgili kayıpların
önlenmesine yardımcıdır.”
32
Depresyonun kalbe etkisi
Amerikalı bilim insanları, sonuçları
Psychiatry dergisinde yayımlanan araştırmada, yaşları 17 ile 39 arasında değişen, kalp rahatsızlığı bulunmayan 7600
kişinin sağlık verilerini 15 yıl takip etti.
Deneklerin yüzde 7’sine depresyon teşhisi konuldu, yüzde 5,5’inin daha önce
intihar girişiminde bulunduğu tespit
edildi. 15 yıl içerisinde depresyon geçirenlerin kalp rahatsızlığı sonucu ölüm
oranı, depresyon geçirmeyenlere göre
2,5 kat fazla çıktı. Bu oranın, daha önce
intihar girişiminde bulunmuşlarda 3,2
kat olduğu görüldü.Ölümcül kalp krizi
riskinin ise depresyon geçirenlerde 4 kat
fazla, intihar girişiminde bulunmuşlarda
7 kat fazla olduğu belirlendi. Araştırma,
depresyon geçiren veya intihar girişiminde bulunan kadınların kalp krizi sonucu
ölme ihtimalinin diğer kadınlara göre
14,5 kat, erkeklerde bu oranın 3,5 kat
olduğunu gösterdi.
TİROİD HASTALIKLARI KALBİ
ETKİLER
Tiroid bezesi, tiroksin adında bir hormon salgılar. Bu hormon, kalbin 1 dakikadaki atım sayısını (nabzı) ve kalbin
bir atımda pompaladığı kanın miktarını
(debisini) düzenler. “Tiroid Hormonunun Fazla Salgılandığı Tiroid Hastalığında
(Zehirli Guatr’da) Ortaya Çıkan
Kalp Hastalığı Tıbben hipertiroidizm denilen zehirli guatr kalp
atımı artar (taşikardi) ve ritmi
bozulur (aritmi).” Bunun sonucunda hasta “çarpıntı” hisseder. Ayrıca, guatr tedavisinde kullanılan tiroid hormonu
gereğinden yüksek doz kullanılırsa aynı
şekilde kalp ritmini bozar. Zehirli guatr
tedavisinden sonra hastanın ilk farkettiği şey kalp çarpıntısının hızla normale
dönmesidir. Tiroid hastalığına bağlı olduğu bilinmeden, bu hastalara, genellikle,
uzun süre ritm düzeltici tedaviler uygulanır ancak sonuç almak pek mümkün
olmaz, zira, asıl neden olan tiroid hastalığı tedavi edilmeden bu kalp hastalığı
normale dönmez.
Ayrıca, kalbin bir atımda pompaladığı kan miktarı artar. Bunun sonucunda
zorlanan kalp büyür. Bu büyüme maalesef geriye dönmez. Zehirli guatr kısa
sürede tedavi edilmezse kalp büyümesi
kalp yetmezliğine dönüşür, bu da ölümle sonuçlanır. Ülkemizde görülen kalp
yetmezliklerinin önemli bir bölümü bu
nedenle ortaya çıkmaktadır. Zehirli guatr
tedavi edildikten sonra kalp büyümesi düzelmez ancak ilerleyip kalp yetmezliğine girmesi önlenmiş olur. Kalp
yetmezliğine kadar giden zehirli guatr
tedavi edilmezse hasta kısa sürede kaybedilebilir, tek başına kalp yetmezliği
ilaçları bu hastalarda etkili olmayabilir.
Bu hastalarda, kalp hastalığı tanısı konulurken tiroid hastalığı da araştırılmalı, tedavi aşamasında öncelikle tiroid hastalığı tedavi edilmeli, sonra veya aynı anda
kalp hastalığı tedavisi yapılmalıdır. Aksi
halde “akıntıya karşı kürek çekilmiş” olur.
“Tiroid Hormonunun Az Salgılandığı Tiroid Hastalığında (Tiroid Yetmezliği) Ortaya Çıkan Kalp Hastalığı
Tıbben hipotiroidizm denilen tiroid
hormon yetmezliğinde kalp atımı
yavaşlar, dakikada 70’in altına düşer, kalp yavaşlar.” Ayrıca, hastanın
kolesterolü yükselir. Bu yüksek kolesterol diyet ve ilaçlarla da düşmez. Hastanın tiroid yetmezliği kısa sürede tedavi
edilmezse yükselen kolesterol kalp ve
beyin damarlarını tıkar, kalp krizi ve be-
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
yin inme olasılığı artar. Gerek kalp atımı yavaş olan hastaların tedavi öncesi
tetkikinde gerekse yüksek kolesterolün
tanısı aşamasında tiroid hastalığı yönünden inceleme yapılmalı, bu hastaların
tedavi aşamasında tedavisi için yeterli
dozda tiroid hormonu verilmelidir. Bu tedavi ömür boyunca yakın takiple sürmek
zorundadır.
Kansızlık kalbi yoruyor
Halsizlik, çarpıntı ve soluk görünümle
belirti veren anemi, kalbi tehdit eder.
Anne sütüyle beslenmeyen bebekler ve
kırmızı et yemeyen vejetaryenler hastalık açısından risk grubundadır.
Kırmızı kan hücreleri ve hemoglobin
miktarının yaşa ve cinse göre normal değerinden yüzde 10 ve daha fazla azalması durumunda anemi tanısı konur.
Anemi tedavi edilmemesi durumunda
birçok organı etkiler. Hastalığın ciddiye
alınması gereklidir. Aneminin etkilediği
organların başında kalp gelmektedir.
“Anemide kanın oksijen taşıma kapasitesi azalır. Dokulara giden oksijen miktarının azalması ile dokularda fonksiyon
bozukluğu oluşur. Bu nedenle pek çok
sistemde anemi belirtileri ortaya çıkar.
Bunlardan özellikle kalp, sinir sistemi ve
kaslarda oluşanlar önemlidir. Anemi nedeniyle kalpte üfürüm, kalp genişlemesi,
kalp kasının beslenememesi (myokardial iskemi), kalp hızında artış görülür.”
Anemi, halsizlik, yorgunluk, çabuk
yorulma, soluk görünüm ve çarpıntı gibi
belirtiler veriyor. İleri derece anemide
nefes darlığı, baş dönmesi, düşük tansiyon, bayılma ve göğüs ağrısı gibi belirtiler görülebilir. Tedavi şeklinin aneminin
nedenine ve şiddetine göre değişir.Ani
kan kaybına bağlı anemilerde hastaya
kan verilmesi gerekir. Demir ve B12 vitamin eksikliğine bağlı anemilerde eksik
olan maddenin yerine koyulması ile tedavi yapılır. Kronik hastalıklara bağlı ane-
milerin tedavisi, ilgili hastalığın ya da
hastalığa bağlı anemi oluşturan nedenin
tedavisi ile mümkündür..
FAZLA ÇAY TÜKETİMİ DEMİRİ
AZALTIYOR
Büyüme çağındaki çocuklar, gebeler
ve emziren annelerde demir ihtiyacı artar. Demir eksikliği anemisi olan hamilelerde bebek gelişiminde olumsuzluklar
ve erken doğumun görülebilir Anne sütü
yerine inek sütü verilen bebeklerde de
demir eksikliğinin meydana gelebilir.
Vejetaryen beslenmede demir ve vitamin B12 açısından zengin olan kırmızı
et tüketimi olmaması nedeniyle anemi
oluşabilir.
Aşırı lifli beslenme ve fazla miktarda çay
tüketimi de demir emilimini azaltabilir..
AKUT EKLEM ROMATİZMASI
(Akut Romatizmal Ateş)
Akut eklem romatizması, A grubu
Beta hemolitik streptokokların neden
olduğu eklemler, kalp,SSS,böbrekler,deri
ve deri altı dokusunu tutan sistemik bir
inflamatuar hastalıktır.Çocuk ve adolesan
dönemin edinsel kalp hastalığınında en
sık görülen nedeni olarak kabul edilir.
Tonsillit, anjin ve faranjit gibi üst solunum yolu enfeksiyonları sonrasında ortaya çıkabilmektedir. Hastalık genellikle
beş ile on beş yaş arasında çocuklarda
görülür ancak, her yaşta ortaya çıkabilir.
Genellikle diz, dirsek, el bileği ve ayak
bileği tutulur.Ancak, herhangi bir eklemi
de tutabilir.Hastalığın ileri dönemlerinde tüm eklemler tutulabilir.Eklemlerde
şişlik,kızarıklık,yanma,ağrı ve hareket kısıtlılığı görülebilir. Romatizmanın karakteristik özelliği “gezici” olmasıdır. Hastalık bir ekleme yerleştikten sonra, burada
iyileşir ve beklenmedik başka bir eklemde yeniden kendini gösterebilir. Hastalık süresince birçok organ tutulmasına
rağmen, kalp dışındakilerin hepsi kalıcı
hasardan kurtulurlar. Kalp kapakçıklarını tutarsa kalp kapaklarını iltihaplandırır
ve ileride kalp yetmezliğine neden olur.
Bazal ganglion tutulumuna bağlı olarak
kontrolsüz yüz veya kol- bacak hareketleri (kore) olabilir. Deride kırmızımtrak
dökülmeler(eritema marjinatum), derialtı lenf düğümleri vardır.
Akut eklem romatizması, kalbin değişik
anatomik bölümlerini tutabilir.
Bunlar:
a) Kalp kasını tutarak “miyokardit” oluşturur.
b) Kalbin iç zarını ve kapakçıklarını tutarak “endokardit”e neden olur.
c) Kalbin dış zarında “perikardit”e neden
olur.
Akut eklem romatizması akut dönemde; kalbi değişik derecelerde tutabilir.Bu
tutulum; klinik olarak basit veya tersine
çok ciddi olup hastanın ölümüne neden
olabilir.Akut safhada eklem ağrıları ve
öldürücü olabilen kardit meydana gelir.
Kardit meydana gelen kişide sedimentasyon anormal yükselir, lökosit sayısı
artar ve EKG’de P-R aralığı uzar. Teşhis
ve tedavi yöntemlerinin gelişmesiyle
ölümcül vakalar daha az sıklıkla görülmektedir.
Akut eklem romatizması kronik dönemde; kalp üzerine kalıcı hasara neden
olabilir. Romatizmanın en ciddi sonucu,
kalp kapakçıklarında kalıcı harabiyetin
meydana gelmesidir. Bu durum genellikle akut bir romatizmal nöbetten yıllar
sonra kendini gösterir. Akut dönemde
kapakçıklarda oluşan ödem ve iltihap,
kronik dönemde fibrozise (kalınlaşma,
büzülme) ve kalsifikasyona (kireçlenme)
neden olur.Bu yüzden kapakçıkların şekli bozulur, zedelenir ve görevlerini tam
olarak yerine getiremezler ve kan akışı
mümkün olmaz.
33
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
KOAH’ın KALBE
Etkileri ve Tedavi Yöntemleri
Kalbimi
Seviyorum
KOAH Nedir?
K
Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK
Gö€üs Hastal›klar›
Erzurum’da do€du 1997 y›l›nda
Ankara Gazi Üniversitesi T›p
Fakültesi’nden
mezun
oldu.
Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule
Gö€üs Hastalıkları ve Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde
tamamlad›. 2005 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1015 - 1012
34
ronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı isminin baş
harflerinden oluşan kısaltılmış bir hastalık
ismidir. Kronik kelimesi uzun süredir devam
eden anlamındadır. Obstrüktif kelimesi tıkayıcı
anlamındadır ve bu hastalıkta nefes borularının
(bronşların) tıkandığını göstermek için kullanılır.
KOAH ‘’uzun süredir bronşlarda tıkanmaya neden olan bir hastalıktır’’ şeklinde tarif edilebilir.
Bu hastalığın en kötü yanı, bronşlarda oluşan tıkanmanın bir daha düzelmemesi ve tedavi olunmazsa hastalığın sinsice ilerlemesidir.
Hastalığın en önemli nedeni sigara bağımlılığıdır. KOAH yaklaşık olarak 20 yıl günde bir paket
sigara içme sonrasında ortaya çıkar. Eğer günde
bir paketten daha fazla sayıda sigara içiliyorsa
bu zaman daha da kısalır. Hastalık genellikle 40
yaşından sonra belirti vermeye başlar. KOAH teşhisi alan kişilerin büyük çoğunluğu halen sigara
içen veya çok uzun süre sigara içmiş ve bırak-
mış kişilerdir. Hastalık sinsi ilerlediği için ve sigara bağımlıları öksürük, balgam çıkarma gibi
şikayetleri önemsemedikleri için KOAH teşhisi
konduğu zaman hastalar akciğer kapasitelerinin önemli bir kısmını kaybetmiş olmaktadırlar.
Sigara içen her beş kişiden birinde KOAH gelişmektedir. Ülkemizde 20 yaş üstündeki kişilerin
en az yarısı sigara bağımlısıdır. Dolayısıyla bizim
gibi sigara içme alışkanlığının çok yaygın olduğu
ülkelerde KOAH önemli bir halk sağlığı sorunudur.
Ülkemizde en iyimser tahminle 5 milyon KOAH’lı
vardır. Fakat bu hastaların sadece az bir kısmı
teşhis edilmektedir. Hastaların önemli bir sayısı
hastalıklarının farkında olmayıp öksürük, balgam
çıkarma ve nefes darlığı gibi şikayetleri çok rahatsız edici olmadıkca doktora gitmemektedirler. Sigara bağımlısı olanların rahatsızlıklarında doktora
gitmemelerinin önemli bir nedeni de sigarayı
bırakmaları konusunda uyarı almaktan kaçmaktır.
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
Sigara dumanı ile nefes borularına ve
hava keseciklerine zararlı gazlar ve maddeler dolar. Yıllar geçtikce bu zararlı gazlar ve maddeler bronşların ve hava keseciklerinin yapısını bozmaya başlar. Bunun
sonucunda bronşların hastalanmasıyla
Tıkayıcı Bronşit, hava keseciklerinin harabiyeti ve parçalanması ile Amfizem ortaya çıkar.
İşte KOAH adı altında bu iki hastalık yer almaktadır. Sigara içimi ile hem
bronşlarda tıkayıcı bronşit hem de aynı
zamanda amfizem gelişir. Akciğerlerde
ortaya çıkan bu tıkanıklıklar ve bozulmalar sonucunda kana oksijen geçişi azalır
ve vücudun oksijensiz kalması ile pek
çok ciddi rahatsızlıklar doğar.
Oluşan bu bozuklukların tedavisi ve
tamiri mümkün değildir. Akciğerler bu
hastalıkla erkenden yaşlanır ve bozulur. Çünkü KOAH ilerleyici bir hastalıktır.
KOAH başlayan bir hastada sigarayı bıraktıktan sonra bozuklukların tamamen
ortadan kaybolması çok zordur. Ancak
sigaranın bırakılması ile hastalığın ilerlemesi yavaşlar. Diğer yandan sigara bırakılmazsa hastalık çok hızlı ilerler. KOAH
için kullanılan ilaçlar sadece hastaların
nefes darlığı şikayetlerini azaltmak için
kullanılır. Bu ilaçların hastalığı ortadan
kaldırmak veya ilerlemesini yavaşlatmak
gibi bir etkileri yoktur. Bu nedenle KOAH
tedavisinin temelini sigarayı bırakmak
oluşturur.
KOAH Belirtileri Nelerdir?
· Öksürük
· Balgam
· Nefes Darlığı
Öksürük ve balgam çıkarma önceleri sadece sabah görülür. Balgam çok az
miktarda çıkar. Hastalar genellikle bu şikayetleri önemsemezler ve sigara içmenin doğal bir sonucu olarak kabul ederler. Gerçekte, şiddetli olmayan öksürükle
birlikte az miktarda balgam çıkarmak
KOAH hastalığının erken habercisi olabilir. Eğer sigara içmeye devam edilirse ve
hastalık ilerlerse öksürükler şiddetlenir
ve balgam miktarı gittikçe artar. Hastalar
günün her saatinde balgam çıkarmaya
başlarlar. Bazen boğulacak kadar şiddette öksürükler olmaya başlar.
Nefes darlığı hastalığın erken dönemlerinde koşma, hızlı yürüme veya merdiven çıkma gibi eforlarda ortaya çıkarken,
hastalığın ilerlemesi ile istirahatte dahi
nefes darlığı oluşur. Genellikle öksürük,
balgam ve nefes darlığı şikayetleri 50
yaşına doğru ciddi şekilde artış
gösterir. Bütün bu yakınmalar kış
aylarında ve özellikle hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde
ve gribal enfeksiyonlar sonrasında
çok artar.
Sigara içen kişilerde bu şikayetlerden bir veya birkaç tanesi ortaya çıktığı zaman hemen bir sağlık
kuruluşuna başvurmak gerekir.
Çünkü erken teşhis ve sigaranın
bırakılması ile ancak bu ilerleyici
ve akciğerleri sakat bırakan hastalıktan kurtulmak mümkün olabilir.
KOAH, nefes darlığının
şiddetine göre dört gruba
ayrılır:
1- Hafif KOAH : Ağır iş yapıldığı zaman
veya hızlı yürüme ve merdiven çıkma
esnasında bazen nefes darlığı hissedilir.
2- Orta KOAH : Ağır iş yapıldığı zaman veya hızlı yürüme ve merdiven
çıkma esnasında genellikle nefes darlığı hissedilir. Bazen günlük işler yapılırken dahi nefes darlığı hissedilir.
Gece uykusu rahattır, nefes darlığı nedeniyle uykusuzluk çekilmez.
3- Ağır KOAH : Günlük işler yapılırken
genellikle
nefes
darlığı hissedilir. Şiddetli halsizlik vardır. Merdiven çıkmada çok zorlanılır.
Gece nefes darlığı nedeniyle uyku düzeni bozulur.
4- Çok ağır KOAH : Otururken dahi nefes darlığı hissedilir. Oda içinde yürümek zorlaşır.
İşe gidilemez. Hastalığın ileri dönemlerinde kanda ve organlarda oksijen miktarı önemli oranda azalacağı için çok
daha fazla rahatsızlıklar belirir.
Bunlar;
Bol terleme
Dilde, dudaklarda, parmak uçlarında morarma
Şiddetli baş ağrısı
Çarpıntı
Gündüzleri uyuklama, geceleri uykusuzluk
Zihinsel faaliyetlerde azalma (unutkanlık, dikkatsizlik)
Aşırı sinirlilik
Şiddetli halsizlik, yorgunluk
Zayıflama
Mide rahatsızlıkları, karında şişkinlik ve
hazımsızlık
Kabızlık
35
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
Solunum testi ile hem KOAH teşhisi konur hem de hastalığın şiddeti belirlenir. KOAH tedavisi hastalığın şiddetine göre planlanacaktır.
KOAH Nasıl Tedavi Edilir ?
KOAH tedavisinde başarılı olabilmek
için uyulması gereken kurallar; Sigaranın
bırakılması, Tozlu ve dumanlı ortamlarda çalışmamak, bulunmamak ve düzenli
ilaç tedavisidir. KOAH tedavisinin temelini “sigara içmemek” oluşturur. Sigara
bırakıldığı zaman bronşlardaki ve hava
keseciklerindeki bozulmaların şiddeti yavaşlar. İlaçlar hastalığın ilerlemesini önlemez bu nedenle sadece nefes darlığını
azaltmak için kullanılırlar.
Ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma hissi
Ellerde titreme
Hastalığın ilerlemesi ile kalp yetmezliği meydana gelebilir ve ayaklarda su
toplama başlar. Kalp yetmezliği gelişen
hastalarda hastalığın ileri dönemlerinde
nefes darlığı çok şiddetlenir ve hastalar
evden dışarı çıkamaz hale gelirler. Bu
dönemdeki hastalar artık günün en az
yarısında oksijen makinasına bağlı kalırlar. Hastalığın çok ilerleyerek yukarıda belirtilen ağır rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önlemek için yapılması gereken Sigarayı bırakmaktır.
KOAH Nasıl Teşhis Edilir?
KOAH ilerleyici ve geriye dönüşü olmayan bir hastalık olduğu için, ne kadar
erken teşhis edilir ve ne kadar erken
tedaviye başlanırsa hastalık o kadar az
rahatsızlığa neden olacaktır. KOAH’lı hastalar ilk teşhis edildikleri anda genellikle
36
akciğer kapasitelerinin önemli bir kısmını kaybetmiş oluyorlar. Bunun nedeni
öksürük, balgam ve nefes darlığı şikayetlerini ihmal etmeleridir. Hastalığın hafif
dönemde iken teşhis edilmesi ile tedavi
kolaylaşacak, hastalar tedaviden daha
çok yararlanacak ve hastalığın ilerlemesi durdurulmuş olacaktır.
KOAH, teşhisi çok kolay olan hastalıklardan birisidir. Bu hastalığı akla getiren
önemli özellikler sigara içimi, uzun zamandır öksürük, balgam ve nefes darlığı.
KOAH hastalığının kesin teşhisinde solunum testi yapılır. Bu çok kolay uygulanan bir testtir. Derin bir nefesle alınan
hava solunum test cihazının plastik borusu içinde çok hızlı bir şekilde üflenir.
KOAH erken teşhisi için sigara içen
ve 40 yaşını aşmış herkes yılda bir kez
solunum testi yaptırmalıdır. Uzun süredir
öksürük, balgam ve en önemlisi nefes
darlığı şikayetleri olan sigara içicilerde
KOAH riski çok yüksektir. Bu kişilerin en
kısa sürede solunum testi yaptırmaları
gerekir.
Sigarayı bırakamayan bir hasta ilaçlardan yarar beklememelidir. İlaçlar sadece
geçici süre için nefes darlığını azaltabilir.
Sigarayı bırakmayan hastalar her yıl bir
önceki yılı arayacaklardır. Birkaç yıl sonra
hastalık çok ilerleyince hastalar isteseler
dahi sigara içemez hale geleceklerdir. KOAH’lı hastaların nefes darlıklarını rahatlatmak amacıyla kullanılan çok sayıda
ilaç vardır. Bunların bazıları solunum yolu
ile kullanılırlar.
Solunum yolu ile kullanılan ilaçlar, çalışma prensipleri ve şekilleri birbirinden
farklı cihazlar yardımı ile kullanılırlar. Solunum yolu ile kullanılan ilaçların dozları
çok düşüktür. Fakat ilaçlar direk olarak
solunum yollarına ulaştığı için etkileri
çok kuvvetlidir. Ancak etkili olabilmeleri
için doğru teknikle kullanılmaları gerekir. Bu cihazların nasıl kullanılacağı çok
iyi öğrenilmelidir. Hata varsa bunu düzeltmek için muayene sırasında hekim
önünde kullanma denemeleri yapılmalıdır. İlaçların dozu düşük olduğundan ve
kullanılan dozun da çok az bir kısmı kana
karıştığından yan etkileri yok denecek
kadar azdır. Solunum yoluyla kullanılan
ilaçlar alışkanlık yapmazlar, dişlere ve
akciğerlere herhangi bir zarar vermezler.
Oksijen tedavisi
Çok ağır KOAH’lı hastalar sürekli olarak
günde en az 15 saat oksijen kullanma
zorundadırlar. Kanda oksijen seviyesi
tehlike sınırının altına inmiş olan hastaların uzun süreli oksijen tedavileri hem
şikayetlerini azaltacak hem de yaşam
kalitelerini arttıracaktır. Çünkü KOAH’da
ortaya çıkan sorunların önemli bir bölümü vücudun yeterince oksijen alamamasından kaynaklanır.
Uz. Dr. Ebru ÖZTÜRK
İç Hastalıkları
Kalp
Hastalığı
Böbrek
Hastalığı
İlişkisi
K
alp hastalıklarına tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de
yıllar geçtikçe daha sıklıkla rastlamaktayız. Sıklığının yanında kalp hastalıkları, hastaneye yatış ve hatta ölümle
sonuçlanması bakımından da ekstra önem taşır. Örneğin; konjestif kalp yetmezliğine bağlı ölüm, son 20 yıl içinde %145
artmıştır. Türkiye’de 3 milyon kadar kalp-damar hastası bulunmaktadır. Her yıl yaklaşık 200 bin kişi kalp-damar hastalığına
yakalanmaktadır.
Günümüzde kardiyorenal sendrom olarak tanımlanan ve
hekimler tarafından gittikçe daha fazla kullanılmaya başlanan
bir tanım bulunmaktadır. Buna göre kalp hastalıkları ile böbrek
fonksiyonlarındaki bozulma ilişki halindedir. Örneğin; kalp yetmezliği olan hastaların yaklaşık % 30-60’ında orta-ciddi derecede böbrek yetmezliği bulunmaktadır.
Kalp ve böbrekler birbiriyle bağımlı olarak çalışır. Bu sayede
kan basıncı (tansiyon), damar gerginliği (vasküler tonus), idrar çıkışı (diürez), sodyum atılımı (natriürez), damar içi dolaşan sıvı dengesi
(IV hacim homeostazisi), dokuların
dolaşım ve oksijenlenmesini(doku
perfüzyonu) sağlarlar. Kalp ve böbrekler arasındaki bağlantıyı RAAS
(renin anjiotensin aldosteron) adlı
nörohormonal sistem sağlar.
Uz.Dr. Ebru ÖZTÜRK
İç Hastalıkları
1997 Yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu, 2002 Yılından
beri iç hastalıkları uzmanı olarak
görev yapmaktadır. İyi derece de
İngilizce biliyor. Birçok dergilerde
yayınlanmış çalışmaları vardır. 2013
itibariyle Avrasya Hospital’de İç Hastalıkları Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili:1129
Hem akut hem de kronik dönemde böbrek fonksiyonlarındaki (GFR)
küçük azalmalar bile kalp-damar
hastalıkları açısından kötü sonuçlara
yol açmaktadır. Akut dekompanse
kalp yetmezliği olan hastalarda serum kreatininde 0.3 mg/dl’den fazla
artış, artmış mortaliteye(ölüm) yol
açmaktadır.
Kardiyorenal sendromun 5 tipi bulunur:
Tip 1: Akut kardiyorenal sendromda kalp fonksiyonlarında ani
kötüleşme akut böbrek hasarına yol açar. Örneğin: kardiyovasküler by-pass, kalp kapak operasyonu, anjiografi sonrası gibi...
Tip 2: Kronik kardiyorenal sendromda kalp fonksiyonu bozukluğu
ilerleyici ve genelde kalıcı böbrek fonksiyon bozukluğuna yol açar.
Tip 3: Böbrek fonksiyonlarında akut bozulma ile kardiyak disfonksiyon gelişmesi.Ör: Akut böbrek yetmezliği.
Tip 4: Böbrek fonksiyonlarındaki uzun süreli anormalliklerle
kalp hastalığı gelişmesi.Ör: Anemi, kalsiyum- kolesterol metabolizması bozuklukları…
Tip 5: Eş zamanlı olarak böbrek ve kalpte bozukluk gelişmesi.
Ör: Diyabetes Mellitus, amiloidoz, sistemik lupus eritematozus,
sepsis gibi.
Tedavide; uygun ilaç kullanımı, gereğinde girişimsel
cerrahi, diyaliz uygulaması, hastanın dolaşımına uygun sıvıelektrolit tedavisi ve yakın klinik takip önerilir.
37
Uz. Dr. Murat ULUSOY
Radyoloji
Kalbinizi
Görüntüleyen,
Multidedektör BT (128 kanal)
H
astanemiz radyoloji departmanında bulunan 128 kanallı SIEMENS
marka BT cihazının hastalarımız
yararına olan özellikleri nelerdir sorusunun yanıtlarını özetlemek gerekirse
Cihazda bulunan 128 bilgi toplama
kanalı sayesinde hasta tetkik süresi belirgin derecede kısalmakta, hastalarımızın
cihazda kalma süreleri azalmakta, nefes
tutma ve hareketsiz kalma gibi sıkıntılı
süreçler hissedilmeyecek hale gelmekte, hasta konforu artmış olmaktadır. Ayrıca daha da önemli olarak uzun süre nefes tutamama
ve hareketsiz
kalamamaktan
k ay n a k l a n a n
bozuk, hareketli görüntü gibi
teşhisi olumsuz etkileyecek
Uz.Dr. Murat ULUSOY
faktörler ortaRadyoloji
dan kalkmak1957-İstanbul’da doğdu. 1980 İstanbul Tıp Fak. mezun oldu. 1982-1985
tadır. Bu durum
İstanbul Bezmi Alem Vakıf Gureba
özellikle çocuk,
hastanesinde Radyoloji Uzmanlığı eğitimini tamamladı. 1986-2006
yaşlı ve genel
Sinop Atatürk Hastanesi, Taksim
Hast. ve Haseki Hast. çalıştı. 2006
durumu bozuk
yılında Haseki Hast. radyoloji Klinik
Şefliğinden kendi isteği ile emekli
hastalar
için
olup serbest çalışmaya başlamıştır.
Haziran 2013’den itibaren Avrasya
son derece yaHospital’de görev almaktadır.
rarlıdır.
Görev Saati: 08:00 - 14:00
Dahili Tel: 2071
• 128 kanal-
38
lı cihaz inceleme süresini kısaltmanın
yanında daha önceki model cihazlarla
karşılaştırıldığında görüntü kalitesinde
de ciddi bir artış gibi teşhis ve hasta takibi süreçlerini önemli ölçüde etkileyecek bir özelliği de hastalarımız yararına
sunabilmektedir. Detay gerektiren ileri
tetkiklerde başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Cihaz volum tarama özelliği sayesinde
incelenen alanı tamamıyla kapsayarak
milimetrik boyutla lezyonları ortaya koyabilmektedir.
• 128 kanallı Multidedektör BT cihazı
inceleme süresini kısaltma, görüntü kalitesini artırma özelliklerinin yanında hastanın aldığı radyasyon dozunu da ciddi
olarak azaltmakta, tetkik için belirlenmiş
olan limitleri aşan radyasyon dozunun
kullanımına kesinlikle izin vermemektedir.
• 128 kanallı cihaz kalple ilgili olarak
koroner arter BT anjiografi incelemesini
yaklaşık 4 saniye gibi çok kısa bir sürede ve yüksek görüntü kalitesiyle gerçekleştirmektedir. Bu sayede koroner
arter hastalıkları erken dönemde saptanabilmekte, gerekli önlemlerin önceden
alınması mümkün olabilmektedir.
• 128 kanallı cihazla, genel vücut trav-
ması gibi hayati tehlike potansiyelli acil
durumlarda deyim yerindeyse tepeden
tırnağa denilebilecek tüm vücut taraması dakikalar değil saniyelerle ifade edilen bir sürede gerçekleştirilebilmekte,
elde edilen bilgilerle klinik hekim(ler)
inin hastayla ilgili olarak son derece kısıtlı zamanlarda vereceği hayati kararlara, uygulayacağı tedavi ve müdahalelere
hasta yararına ciddi katkıda bulunulabilmektedir.
• Cihazla elde edilen görüntüler hastanemiz PACS sisteminde depolanmaktadır. Bu sayede hastaların takiplerinde
eski tetkiklerle karşılaştırma mümkün
olmaktadır. Ayrıca tetkik görüntülerine
her an ulaşabilmektedir.
128 kanallı BT yukarıda saydığımız özelliklerine ek olarak
içerdiği ileri teknoloji sayesinde
akla gelebilecek her türlü rutin
ve ileri radyolojik inecelemeleri
hızlı, kaliteli, hasta yararına ve
klinik hekiminin işini kolaylaştırır tarzda gerçekleştirebilen ileri
teknoloji radyolojik tanı cihazı
olup deneyimli radyoloji ekibimizle birlikte hastalarımızın hizmetindedir.
AVRASYA HOSPITAL
BİZDEN HABERLER
KALP SAĞLIĞINDA
TÜRKİYE-YUNANİSTAN HATTI
Hacı Hasan, “Yunanistan’dan
tavsiye
üzerine
Avrasya
Hospitali
seçtim…
Ameliyat öncesinde heran
bir belirsizliğim vardı, gittiğim
doktorlardan güven ve cesaret
alamadım. Her işin başında önce
güven sonra başarı önemlidir.
Bu
yüzden
hep
erteledim
ameliyatımı…
‘’Hiçbir şey insan ve sağlık kadar önemli değildir’’ parolasıyla insan
sağlığına yatırım yapan Avrasya Hospital kalp sağlığında başarılı ameliyat
ve tedavileriyle iddiasını sürdürüyor.
Yunanistan’dan 10 gün öncesi kalp
rahatsızlığı şikayeti Avrasya Hospital’e
başvuran Hacı Hasan Hasan kalp hastalıklarında en zor yapılan ameliyatların
başında gelen atardamar arter ameliyatı
sonrasında taburcu oldu.
Gençliğim de yok artık yaşım 70 yaklaşık 4 yıldır vücudumda canlı bomba taşıyor
gibiydim taki, Avrasya Hospital
Yönetim Kurulu Başkanı Genel
Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hüseyin Urlu
ve ekibini tanıyana kadar bütün korku ve endişelerim gitti. Güven içinde
Yunanistan’dan aldım bavulumu doğru
hastanenin yolunu tuttum. Burada çok
güzel karşılandım tüm çalışan doktor,
hemşire personel çok iyi davranıyor
bana ve aileme güler yüzlü hepsi …
Kendimi tatil köyünde gibi hissettim çok şanslı hissettirdiler bizleri mutluyum şükür sağlığıma da kavuştum.
Ne ağrı ne sızı hiçbir şey hissetmiyorum, yeniden doğmuş gibiyim dedi.
Başta tecrübesi ve güler yüzüyle samimi
olarak bizleri karşılayıp hikayemizi dinleyen ve insan sağlığına yatırım yaparak
böyle güzel tam teşekküllü bir hastaneyi
bizler için açarak hizmet sunan, Avrasya
Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Genel
Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hüseyin Urlu,
Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Esat Akıncı, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Ali Rıza Cenal ve emeği
geçen herkese çok teşekkür ediyorum.”
’Hiçbir şey insan ve sağlık kadar önemli değildir’’İnsandaninsanatavsiyeçokönemlidir…
Özellikle sağlık konusunda bunu bir
hekim ya da hasta tavsiye ediyorsa çok
daha önem teşkil etmektedir. 4 yıl sonrasında yeni bir hayata Avrasya Hospital
sayesinde başlamaktan çok mutluyum
artık burası benim ikinci evim ailem, Yunanistan da ve gittiğim her yerde artık
hep sizi anlatacağım güzel anılarla hastaneden ayrılıyorum dedi.
Muhammet Miraç Bebek Taburcu Oldu...
Ömer - Gökçe Salihoğlu çiftinin Muhammet Miraç bebekleri 70 günün ardından yoğun bakım ünitesinde geçen takibin ardından, bugün son kontrolleri çocuk sağlığı ve
hastalıkları uzmanı Dr. Handan Yaşar, Kadın
Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gamze Baykan tarafından yapılarak taburcu edildi. Muhammet Miraç Bebeğin
Hikayesi:
23 yaşındaki annenin ilk gebeliğinden olan
bebek 29 haftalık olarak doğdu. Doğum sonrası; 970 gr. Boy 32 cm. olarak yenidoğum bakım
ünitesinde 70 gün izlenerek bugün ailesine doktorları tarafından teslim edildi. Muhammet Miraç Bebek Ömer- Gökçe Salihoğlu Ailesine teslim edilirken duygusal anlar
yaşandı.
Hoşgeldin Miraç Muhammet Bebek Ailemize...
Avrasya Hospital Ailesi olarak geçmiş olsun
dileklerimizle sağlıklı günler diliyoruz.
39
AVRASYA HOSPITAL
BİZDEN HABERLER
AVRASYA HOSPITAL HEMFEST’te
ŞİFA DAĞITTI!
Halk Eğitimi Merkezleri Festivalinin dördüncüsü 27 Mayıs - 1 Haziran 2013 tarihleri arasında CNR /
İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşti.
Halk Eğitimi Merkezlerinde kurs alan
kursiyerler arasında dayanışma ve işbirliğinin geliştirilmesi, toplumsal ihtiyaçlara duyarlılık gösterilmesinin sağlanması,
toplumla buluşmak, yapılan faaliyetlerin
tanıtılması, yaygınlaştırılması ve geleneksel sanatlarımız konusunda farkındalık yaratılması amaçlanan İstanbul Halk
Eğitim Merkezleri festivalinin açılış törenine İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu,
Vali Yardımcısı Harun Kaya, Hayat Boyu
Öğrenme Genel Müdürü Doç. Dr. M. Kemal Biçerli, Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, ilçe kaymakamları, İl Milli
Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim
Müdürlüklerinin yöneticileri, okul ve kurum müdürleri, kursiyerler katıldı.
Fuarın bu yılki ana teması; “En’ler
ve El’ler İstanbul’da Buluşuyor” olarak
belirlenen HEMFEST / Halk Eğitimi Mer-
40
kezleri Festivali son gününe kadar çeşitli
etkinlikleriyle devam etti.
Fuarda insan sağlığına büyük yatırım
yapan 40 yıllık tecrübesiyle şifa dağıtan
Avrasya Hospital Yönetim Kurulu Başkanı
ve Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hüseyin Urlu ve ekibi 4. sü düzenlenen festival de ana sponsorlar arasında yerini
alarak bu yılda sağlık hizmeti vermenin keyfini yaşıyor. Ziyaretçiler Avrasya
Hospital’in sağlık hizmetlerinden faydalanarak güven içinde festival boyunca
gönül rahatlıklarıyla keyifli bir gün geçirerek el emeği göz nuru ile hazırlanan
standları dolaşıyor.
Hemfeste ilişkin Avrasya Hospital Genel koordinatörü Eğitimci İbrahim
Urlu ilişkin şunları söyledi. “Bir eğitimci olarak
Hanımların el emeği göz
nuru ürünlerinin daha
çok kişiye duyurulmasında katkı sağlamak amacı
ile İstanbul İl Milli Eğitim
Müdür yardımcısı Sayın
Zekine Dayıoğlu ile Av-
rasya Hospital olarak iletişime geçtikten
sonra bu yıl 4. sü yapılan HEMFEST organizasyonuna yeniden maddi ve manevi
katkı da bulunmamanın doğru olacağını
düşündüğümüz için gelen teklife olumlu
cevap verdikten sonra Avrasya Hospital
olarak ana sponsorlar arasında yer almanın mutluluğunu yaşıyoruz ; Festivale katkı sağlamak adına İstanbul’un her
tarafını “HEMFEST” duyuru afişleri ile
donattık” … Avrasya Hospital şifa kapısı
olarakta bizde festivalde standımızda
yerimizi alarak gelen ziyaretçilerimize
sağlık hizmeti vereceğiz ve bu sayede
birçok çok hastaya şifa dağıtmış olacağız dedi.
AVRASYA HOSPITAL
BİZDEN HABERLER
20. Ulusal Kanser Kongresine Katıldık...
19-23 Nisan 2013 tarihleri arasında Antalya da gelişen Ulusal Kanser Kongresinde Avrasya Hospitali Temsilen Radyasyon
Onkoloji Uzmanı Dr.Züleyha Kadehçi yer aldı.
12 MAYIS HEMŞİRELER GÜNÜ’NÜ
KANATSIZ MELEKLERİMİZLE KUTLADIK...
Her yıl düzenlenen hemşirelik haftasında
Avrasya Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Urlu, Değerli Eczacı Eşi Nermin Urlu, Yönetici Ömer
Urlu, Nöroloji Uzmanımız Başhekim Dr. Türkan Uslu, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Banu
Altoparlak Hemşireler Haftası Dolayısıyla
verilen kahvaltıda bir araya geldiler. Keyifli geçen kahvaltıda Avrasya Hospital Ailesi
başladığı günden bugüne kalabalık ailesindeki büyümenin keyfini doyasıya eğlenerek
çıkardı.
ARAMIZA YENİ KATILANLAR
Doç. Dr. Çetin Ayhan EVLİYAOĞLU
Beyin ve Sinir Cerrahisi
1964 Ankara doğumlu.1988 Ankara Üni. Tıp Fak. mezun oldu.1995
yılında Ankara Numune Eğit. Araşt.
Hast. Nöroşirurji ihtisasını tamamladı. 1997-1998 yılları arası Boston Harvard Üni.
Brigham Women’s Hospitalda Nöroonkoloji research followluğu yaptı.1996-2001 yılları arası Kocaeli
Üni. ve 2001-2009 yılları arasında Kırıkkale Üni. akademik çalışmalarını devam ettirdi. 2005 Doçentlik
ünvanı aldı. 2006-2009 yılları arası anabilim dalı başkanlığı yaptı. İngilizce ve Almanca bilmektedir. Evli ve
iki çocuk babasıdır.
Uz. Dr. Behzat HAŞMETOĞLU
Kardiyoloji
1966’da İran’da doğdu.
1991’de İran Tebriz Tıp Fak.
mezun oldu. 2004’te İst. Tıp
Fak. Kardiyoloji Ana Bilim
Dalında ihtisas yapmıştır. 2008’de Tebriz Tıp
Fakültesi’den İnvazif Kardiyoloji üst ihtisas
yapmıştır (Fellowship). Nisan 2013 itibariyle Avrasya Hospital Kardiyoloji bölümünde
çalışmaktadır.
Uz. Dr. Murat ULUSOY
Radyoloji
1957-İstanbul’da doğdu.
1980 İstanbul Tıp Fak.
mezun oldu. 1982-1985
İstanbul Bezmi Alem
Vakıf Gureba hastanesinde Radyoloji Uzmanlığı eğitimini tamamladı. 1986-2006
Sinop Atatürk Hastanesi, Taksim Hast. ve
Haseki Hast. çalıştı. 2006 yılında Haseki
Hast. radyoloji Klinik Şefliğinden kendi
isteği ile emekli olup serbest çalışmaya
başlamıştır. Haziran 2013’den itibaren Avrasya Hospital’de görev almaktadır.
41
AVRASYA HOSPITAL
BİZDEN HABERLER
ÇAĞIN HASTALIĞI KALP SAĞLIĞINA DİKKAT...
KARDİYAK’taki yeniliklerde biz hekimler
açısından hastalarımızı uygulanan tedavi açısından büyük önem taşımaktadır”
dedi.
“Son yıllarda genç nüfusta kalp hastalıkları artış gösteriyor. Nedenler, genel
kalp hastalıkları nedenleriyle aynı olduğunu açıklıyor. Uzmanlara göre sigara,
kötü beslenme ve hareketsiz yaşam
kalp hastalıkları yüzde 48 oranla dünyada tüm ölümler arasında birinci sırada.
Türkiye’de her yıl 200 bin kişi koroner
hastalıklar teşhisiyle bu hastalığa yakalanıyor. Ancak iyi olan ise değiştirilebilir
nedenler devre dışı bırakıldığında, kalp
hastalıklarının yüzde 80 oranında önlenebildiği her fırsatta yazılı ve görsel ba-
sında uzmanlar anlatıyor. Kalp sağlığına
hayatını adayan Prof. Dr. Mehmet Meriç
insan sağlığının ne kadar önemli olduğunu her toplantıda dile getiriyor.
Avrasya Hospital Kardioloji Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Mehmet Meriç’in hazırlayıp sunduğu kalp dışı cerrahide
PRE-OPERATİF KARDİYAK değerlendirmesine ilişkin de çok önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Meriç “Kalp sağlığına
ilişkin mesleğe başladığımız öğrencilik
döneminden bugüne tıpta çok önemli
gelişmeler yaşanmaktadır. PRE-OPERATİF
Prof. Dr. Meriç sağlıklı yaşam için spor,
sağlıklı beslenme, stresli yaşam, hava kirliliği ve teknoloji tembelliğine uzak durmak
kalp sağlığına yalanmamak için önemli
faktörlerdir. Prof. Meriç sağlığınızı kaybetmeden sağlığınızın kıymetini biliniz dedi.
Tedavide erken teşhis çok önemlidir, Sağlıklı yaşam için spor şart dedi.
Konferans sunumu bitiminde Avrasya
Hospital Kardioloji Bölüm Başkanı Prof.
Dr. Mehmet Meriç her branştan hekimlerin kalp sağlığına ilişkin hastalarıyla ilgili
yaşadıkları sıkıntıları önlemek adına yeni
bilgi ışığında ne yapılması gerektiğinin
cevaplarının paylaşıldı. Hekim ve hastane
çalışanlarının yoğun ilgi gösterdiği sunum
en yakın zamanda tekrar biraraya gelinmek ve yeni bilgileri paylaşmak üzere
sona erdi.
Sigarayla Savaşanlar Derneği
Gecesinde Avrasya Hospital’da Yeraldı...
Her yıl düzenlenen Türkiye Sigarayla
Savaş Derneğinin muhteşem gecesi bu yıl
da 21 Mayıs 2013 Salı günü Harbiye’ Cemal Reşit Rey’ Konser salonunda gerçekleşti. İstanbul Aydın Üniversitesinin Mütevelli
Heyet Başkanı ve Sigarayla Savaşanlar
Derneğinin Başkanı olan Mustafa Aydın’ın
önderliğinde gerçekleşen bu gecede birbirinden ünlü sanatçılar, iş adamları, siyasi
isimler yer aldı. Avrasya Hospital Yönetim
Kurulu Başkanı ve Türkiye Sigarayla Savaş
Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Op. Dr.
Hüseyin Urlu bu muhteşem gecede ekibiyle
beraber yer alarak Avrasya Hospital standın da misafirlerin sağlıkla ilgili sorularını
cevapladı. Geceye katılan konuklar Avrasya
Hospital’e verdikleri hizmetten başarılı ve
uzman kadrosundan, onkoloji ve kardiyoloji dallarındaki başarılarından dolayı Op.Dr.
Hüseyin Urlu’ya teşekkürlerini ileterek başarılarının devamını dilediler. “İnsanlığın
Gerçek Dostları” ödül töreninde ise Op. Dr.
Hüseyin Urlu sanatçı Yılmaz Morgül’e “İnsanlığın Gerçek Dostları” ödülünü verdi.
42
AVRASYA HOSPITAL
BİZDEN HABERLER
FESHANE’DEKİ YÖRESEL GÜNLERE
AVRASYA HOSPITAL’DAN DESTEK!
Hatay Günleri 2 - 7 Nisan
Arasında kutlandı...
Hatay’ın ulusal ve uluslararası alanda
tanıtımını sağlamaya, geleneksel hale
getirilen ‘Hatay Günleri’ 2 Nisan-7 Nisan 2013 tarihinde, İstanbul’da Feshane
Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde
gerçekleşti. Büyük ilgi gören Hatay Fuarında Avrasya Hospital sağlık hizmeti
verirken katılımcılardan büyük ilgi ve
destek gördü.
Hiçbirşey insan ve sağlık kadar
önemli değil diyerek 13 yıldır Türkiye Ve
sağlık turizmine büyük ölçüde katkı sağlayan, kanser ve kalp sağlığında tedavi
ve hizmet alanında iddialı olan Avrasya
Hospital’de fuarda yerini aldı. Hatay’lı
Yönetim Kurulu Başkanı Genel Cerrahi
uzmanı Op. Dr. Hüseyin Urlu’nun başkanlığında görevli tüm ekip, fuar katılımcılarına sağlık alanında tam teşekküllü
olarak bilgilendirme ve tedavi amacıyla
hizmet verdi. Fuarda, barış, hoşgörü ve
kardeşlik mesajları verilirken, Hatay ile
ilgili bilinmeyenler, kültürel zenginlikleri,
eşsiz mutfağı, sanayisi, tarım ve turizm
değerlerimiz tüm dünya ile bir kez daha
buluşturuldu. Etkinliğin en güzel bölümlerinden biri olan yürüyüş, Üsküdar Belediyesi Orkestrası eşliğinde, Galatasaray
Lisesi önünden başlayarak ,Hatay ilinin
simgesi olan Defne ve Apollon’un üzerinde olduğu ve defne ağaçları ile süslü
fayton önde olmak üzere pankartlarla
Taksim Atatürk Anıtı’na kadar devam
etti. Defne ve Apollon yürüyüş esnasında vatandaşlara, mini paketlerde hazırlanmış, içinde ürün hakkında bilgilerin
yer aldığı ve ‘Barış, Hoşgörü ve Kardeşlik
İli Hatay yazan defne sabunu ile lokum
dağıttı. Yürüyüş; Hatay ilinin yüzyıllardır var olan sevgi, barış ve hoşgörünün
temsilcileri ‘cemaat önderlerinin’ birlik
ve beraberlik mesajları eşliğinde büyük
bir coşkuyla sona erdi.
Rize Günleri sona erdi…
Eyüp Rizeyi sevenler ve Rizeliler Derneği ve Çaydef Dernekler
Federasyonu,Tunca Derneğininde destek verdiği 3 günlük Feshane günleri
sona erdi.
Rize etkinliği boyunca sağlık hizmetinde Feshane ziyaretçilerini yalnız
bırakmayan Avrasya Hospital’i ziyaret
eden misafirler sağlık ekibinden bilgi
alarak büyük ilgi ve destek gösterdi.
02 - 07 Nisan 2013 arasında
İstanbul’da gerçekleşen Hatay Günleri,
henüz Hatay’a gidemeyenler için görülmeye değerdi.
43
0212
ve
TBMM
665 50 50
DUR
Download