“gençlik ve cinsellik” dosyası gençlerin en az konuştuğu

advertisement
8. BİLGİLENDİRME DOSYASI BASIN BÜLTENİ
8 Mayıs 2007 / İSTANBUL
Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği’nden:
“GENÇLİK VE CİNSELLİK” DOSYASI
GENÇLERİN EN AZ KONUŞTUĞU AMA EN
ÇOK ENDİŞELENDİĞİ KONU: CİNSELLİK
Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD),
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Sağlık Bakanlığı
Türkiye Üreme Sağlığı Programı kapsamında desteklenen
projesinin
sekizinci
ve
son
dosyasını
GENÇLİK
VE
CİNSELLİK üzerine hazırladı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Halk Sağlığı
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selma Karabey ile
Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Genel Koordinatör
Yardımcısı Uzm. Sosyolog Nurcan Müftüoğlu tarafından
hazırlanan
dosyada
toplam
nüfusun
dörtte
birini
oluşturan gençlerin cinsel yaşamları ve bu yaşamda
karşılaştıkları tüm sorunları ayrıntılarıyla ele alındı.
“Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı alanında Ulusal ve Yerel Medya Yoluyla Savunuculuk” projesi,
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen TC Sağlık Bakanlığı Türkiye Üreme Sağlığı Programı
kapsamında desteklenmektedir.
1
CETAD’ın “YAŞAM BOYU CİNSEL SAĞLIK…Sizin de hakkınız!” başlıklı
projesi çerçevesinde hazırlanan GENÇLİK VE CİNSELLİK dosya özeti:
Genç kimdir?
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 10-19 yaş grubu “ergen”, 15-24 yaş grubu ise
“genç” olarak tanımlanıyor. Ergenlik ve gençlik dönemlerine ait yaşların kesişmesi
nedeniyle de 10-24 yaş grubu “genç insanlar” olarak değerlendiriliyor.
Dünya nüfusunun yarıya yakını 25 yaşın altında ve bu grubun yüzde 20’sini 10 ile 19
yaş arasındaki ergenler oluşturuyor. Bu ergenlerin yüzde 87 gibi çok büyük bir
çoğunluğu ise gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
Ülkemizde, 10-24 yaş grubunun toplam nüfusu 19.779.000. Bir başka deyişle
her dört kişiden birisi genç.
Kadınlarda erken yaşta evlilikler azalmakla birlikte hala fazla ( 15–19 yaş grubunda
%11,9 ve 20–24 yaş grubunda %49,2).
Evli olan genç kadınların öğrenim düzeyleri düşük.
Gençler evliliğin ilk yıllarında çocuk sahibi olmayı istemekte ve modern gebeliği
önleyici yöntemleri fazla olarak kullanmamakta. (15–19 yaş grubunda %16,9 ve 20–
24 yaş grubunda %31,4).
Evlilik deneyimi olan genç kadınların %14,4’ü gebelik döneminde doğum
öncesi
hizmetlerine ulaşamamakta, %20,8’i evde doğum yapmakta ve
%17,1’i sağlık personeli yardımı olmaksızın doğum yapmakta.
Öğrenim gören gençler cinsel
gebeliklerle karşılaşıyorlar.
yaşama
evlilik
öncesi
başlıyor
ve istenmeyen
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunmak için kondom kullanımı
yaygın değil.
Erkeklerde cinsel yaşam, kadınlara göre daha erken yaşta başlıyor. Gençlerin çoğunun
“güvenli cinsellik” davranışları göstermedikleri görülüyor.
Genç kız ve erkeklerin cinsel sağlık/üreme sağlığı konusunda bilgileri
yetersiz. Kendi bedenlerini ve doğurganlık süreçlerini öğrenmek istiyorlar.
Gençlerin üreme sağlığı bilgi kaynakları farklı. Kentsel kesimde yapılan araştırmalarda
lise öğrencilerinin cinsellik ile ilgili bilgi kaynakları sırasıyla arkadaş, gazete-dergi,
televizyon ve kitap.
Üniversite öğrencilerinde bilgi kaynakları daha farklı; arkadaş, anne ve baba
daha arka planlarda kalıyor ve yazılı kaynaklar daha ön sıralara geçiyor.
Yüksek sosyoekonomik
kullanıyorlar.
düzeydeki
gençler
yazılı
bilgi
kaynaklarını
daha
fazla
2
Erken Yaşta Cinsel İlişki ve Sorunlar
Milyonlarca genç insan cinsel şiddet, istismar ve cinsel nesne olarak kullanıma maruz
kalıyor. Bir çok toplumda erkeklerden daha fazla maruz kalan kadınlar, çoğu kez
erken evliliği reddetme, gebelikler arasındaki süreyi uzatma ya da korunmasız cinsel
ilişkiyi reddetme haklarını kullanamıyorlar.
Her yıl, 15-19 yaş grubunda 15 milyon genç kadın doğum yapmakta. Genç
yaştaki bu gebeliklerde annenin ölüm olasılığı daha geç yaşta olan
gebeliklere göre iki üç kat daha yüksek.
Bazı cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, henüz bedensel korunma sistemlerinin
gelişmediği bu dönemde daha sık görülüyor.
Her yıl, 20 gençten birisi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara yakalanıyor ve
bu hastalıkların çoğu tedavi edilebilir olduğu halde tedavi edilmiyor.
Yüz milyon genç kız cinsel yolla bulaşan enfeksiyon nedeniyle tedavi almakta.
Dünyada salgın halinde seyreden HIV/AIDS enfeksiyonlarının ise yüzde 40’ı
15-24 yaş grubunda görülüyor. Bu da her yıl 2 milyona yakın genç demek.
Uzmanlar, ergenlik döneminde yaşıtlarına göre erken ya da geç olgunlaşan çocukların
“herkesin kendi vücudu için uygun olan zamanda” büyümeye başlayacağını
bilmesi ve endişe yaratacak bir durum olmadığını fark etmesinin önemini vurguluyor.
Ergenlik
döneminde
gençlerin
bedensel
değişimlerine
cinsel
davranışlarındaki değişiklikler de eşlik ediyor. Ergenlik ilerledikçe merak ve
fantezilerin yerini cinsel deneyimler almaya başlıyor. Ergen genellikle kısa
süreli öpüşme, okşama gibi sınırlı cinsel davranışlarla cinsel yaşamının
sınırlarını genişletiyor. Ergenlik döneminin sonlarına doğru , uzun süreli ve
duygusal ilişkilere hazır hale gelen genç insanın cinsel değişim evreleri şöyle
evrelendiriliyor;
BİRİNCİ EVRE: 12-13 yaş
Bedende oluşan değişikliklerin sosyal ve kişisel anlamı vardır.
Bedene daha çok dikkat edilir.
Bedene güvensizlik yaşanır.
Diğerleri ve karşı cinsiyet hakkında merak artar.
Kızlar ve erkekler arasındaki farklar artar.
Aynı cinsiyetle daha fazla iletişim kurulur (kız grupları ve erkek kulüpleri).
Cinsel ilişkiye girme, cinsel ilişki ve cinsiyet farklılıklarına ilgi artar.
Cinsel fanteziler kurulur.
İKİNCİ EVRE: 14-15 yaş
Birisiyle duygusal beraberlik ve temas isteği oluşur.
Bir cinsel ilişkiye girme arzusu gelişir.
Öpüşme ve giysilerin altından okşama başlayabilir.
ÜÇÜNCÜ EVRE: 16-17 yaş
Kısa süreli ilişkiler başlayabilir.
Öpüşme, okşamaya ilişkin uygun davranışla ilgili birçok endişe ortaya çıkar.
İletişim ve ilişkilere fazlaca zaman ayrılır.
DÖRDÜNCÜ EVRE: 18-19 yaş
Uzun süreli bir ilişki başlayabilir.
Kızların daha büyük arkadaşları olur.
Daha duygusal ilişkiler kurulmaya başlanır.
İlişkiler daha fazla önemli hale gelir.
3
Cinsel Yönelimler…
Bir kişinin, belli bir cinsiyetteki bireye karşı duygusal, romantik ve cinsel
çekim ile yaklaşımı olarak tanımlanan cinsel yönelim, her zaman cinsel bir
eylemi gerektirmiyor. Duygusal, düşünsel, romantik ve fantezi düzeyinde
kalabiliyor.
Cinsel yönelimleri temel olarak heteroseksüel, homoseksüel
kavramlarını içeren geniş bir yelpazede gözlemlenebiliyor:
ve
biseksüel
•
Bir kişi yalnızca karşı cinse eğilim duyuyorsa heteroseksüaliteden,
yalnızca
kendi
cinsinden
kişilere
cinsel
ilgi
duyuyorsa
eşcinsellikten,
her
iki
cinsten
kişilere
ilgi
duyuyorsa
biseksüaliteden söz edilir.
•
Heteroseksüel, eşcinsel veya biseksüel erkeklerin, bedensel cinsiyetleri de
cinsel kimlikleri de erkektir. Aynı şekilde heteroseksüel, eşcinsel ya da
biseksüel kadınların da, bedensel cinsiyetleri ve cinsel kimlikleri kadındır.
Yani eşcinsel erkekler kendilerini kadın gibi ya da eşcinsel kadınlar
kendilerini erkek gibi hissetmezler. Eşcinsel kadın ve erkeklerin bedensel
cinsiyetlerine herhangi bir itirazları yoktur, yalnızca aynı cinsten bireylerle
cinsel ilişki kurmak isterler.
•
Sahip olduğu biyolojik cinsiyet özelliklerini reddederek, karşı
cinsten biri olarak görülme ve karşı cinse benzeme isteği, kendisini
karşı cinsten biriymiş gibi hissetme olarak tanımlanabilen
transseksüellik de hem erkek hem de kadın için geçerlidir. Daha
çok ruhsal eğilimler için belirleyici bir kelimedir. Kişinin
davranışlarından çok iç dünyasında kendisini karşı cinsten biri gibi
görmesi, hissetmesidir. Ameliyat olmamış/olamamış gerçek bir
transseksüel cinsel kimlik olarak karşı cins özelliklerini gösterebilir
ve cinselliği doğrudan karşı cinse yöneliktir.
•
Bir başka farklı cinsel yönelim travestilerin yaşadıklarıdır. Travestiler karşı
cinsin eşyalarını kullanmaktan, karşı cinsin giydiği kıyafetleri giymekten,
karşı cinsin davranışını sergilemekten cinsel haz alan kimselerdir.
Uzmanlar, cinsel yönelimin fark edildiği gençlik döneminde, kendisinin
çoğunluktan farklı olduğunu algılayan bir gencin daha da ağır sorunlar
yaşayabileceğine dikkat çekiyorlar. Çoğunluktan farklı cinsel yönelimleri
olan gençlerin toplumdaki homofobik yaklaşımlar nedeniyle büyük
zorluklar içinde yaşadıklarını ve örselendiklerini vurguluyorlar.
Gençlerde Cinsel Etkinlik
Evlilik öncesi cinsel ilişkinin yaygın olduğu ve genel olarak, dünyada her
bölgede artma eğiliminde olduğu biliniyor.
Gençlerin cinsel deneyimleri bölgelere göre değişiklik gösteriyor;
Araştırmalar Asya’da kadınların 18 yaşına geldiğinde % 11’inin,
Latin Amerika’da 16 yaşına geldiklerinde % 12 ile 44’ünün ve
Sahra-altı Afrika’da 19 yaşına geldiklerinde % 45-52’sinin cinsel
ilişkiye girdiklerini gösteriyor.
Gelişmiş ülkelerde 20 yaşına ulaşmış genç kadınların büyük çoğunluğunun
cinsel ilişkide bulundukları, örneğin Fransa’da genç kadınların % 67’si,
İngiltere’de % 79’u ve ABD’de % 71’inin cinsel ilişkiye girmiş olduklarını
belirtiyorlar.
4
Genç erkekler için durum daha da yaygın. Araştırmalar, Asya’da
erkeklerin 18 yaşına geldiğinde % 24-75’inin, Latin Amerika’da 16
yaşına geldiklerinde % 44 ile 66’sının ve Sahra-altı Afrika’da 17
yaşına geldiklerinde % 45-73’ünün cinsel ilişkiye girdiklerini
gösteriyor.
Gelişmiş ülkelerde 20 yaşına gelmiş genç erkeklerin büyük çoğunluğunun
cinsel ilişkide bulundukları, örneğin Fransa’da genç erkeklerin % 83’ü,
İngiltere’de % 85’i ve ABD’de % 81’inin cinsel ilişkiye girmiş olduklarını
belirtiyorlar.
Gençlerin
cinsel
deneyimlerinin
her
zaman
kendi
onaylarıyla
gerçekleşmediğine dikkat çeken uzmanlar, Brezilya ve Tayland gibi ülkelerde
pek çok çocuğun ticari seks mağduru konumunda kaldığını hatırlatıyorlar.
ABD’de her üç kız çocuğundan ve her altı erkek çocuğundan birinin cinsel
tacize uğramış olduğuna da dikkat çekiyorlar.
İlk Cinsel İlişki Yaşı
Toplumun değişik kesimlerinde yaşayan genç kadınlar, yaşam boyu
farklı
davranışlara sahip. Bir kesimde erken yaşta evlenme daha yaygın iken, bir kesimde
ise evlilik öncesi cinsellik yaşanmakta.
CETAD 2006 araştırmasına göre kadınlarda ilk cinsel ilişki yaşı 19,5,
erkeklerde ise 19.
Yapılan çeşitli çalışmalar sosyal yapı ile birlikte ilk cinsel ilişki yaşının değiştiğini
göstermekte. Üniversitelerde değişik sınıflarda yapılan çalışmalarda genç erkeklerin %
65-80’inin cinsel ilişki deneyimi olduğu, ortalama ilk cinsel ilişki yaşlarının ise 17,0–
17,8 arasında olduğu saptanmış durumda.
Ergenlikte Cinsel İlişki, Gebelik ve Çocuk Sahibi Olma
Genç kızlarda, henüz tam olarak olgunlaşmamış vajina içini kaplayan ince zar
örtüsünün, mikroplara karşı koruyucu doku özelliği gelişmemiş olduğundan erken
yaşta olan cinsel ilişkilerle hastalık etkeni bulaşması daha kolay olmakta.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ergen gebeliği ve çocuk sahibi olma
gençlerin sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açıyor. Bunlar arasında
gebelik sorunları ve yasadışı ya da güvenli olmayan düşüklerin neden olduğu
ölümler en başta gelenler arasında.
Yirmili yaşların ortalarındaki kadınlarla karşılaştırıldıklarında 15 yaşın altındaki
kadınlarda gebelik ve doğum komplikasyonlarından ölüm riski 25 kat, 15-19 yaş
grubundaki kadınlarda iki kat daha fazla.
Dünyada ergenlerin yaptıkları doğumlar giderek azalmakla birlikte her yıl 13
milyonu az gelişmiş ülkelerde olmak üzere 15-19 yaş grubunda 15 milyon
kadın çocuk sahibi olmakta. Bazı ülkelerde kadınların % 33’ü 20 yaşından
önce anne olmakta, batı Afrika’da bu oran % 55’lere çıkabilmekte.
ABD hariç olmak üzere gelişmiş ülkelerde kadınların % 10’u 20 yaşın altında doğum
yapmakta. Bu oran ABD’de % 19.
Dünyada her yıl 4,5 milyon kadın çoğunlukla istenmeyen gebeliklere bağlı
düşük yapıyor ve bu düşüklerin % 40’ı güvenli olmayan koşullarda
uygulanıyor.
5
Gençlere Cinsellikle İlgili Kararlarını Verirken Yol Gösterici Olabilecek Değerler:
Cinsellik insan yaşamının sağlıklı ve doğal bir parçasıdır.
Cinsellik tüm insanlara özgüdür.
Cinsellik bedensel, ahlaksal, sosyal, psikolojik ve duygusal boyutlar içerir.
Her insan özeldir ve değerlidir.
İnsanlar cinselliklerini farklı biçimlerde ifade ederler ve yaşarlar.
Her birey, diğerlerinin cinsellikle ilgili farklı değer ve inançları
olabileceğini kabul etmek ve bu farklılığa saygı göstermek zorundadır.
Cinsel yaşam zorlama ve sömürüden uzak olmalıdır.
Cinsel davranışlar içten ve karşılıklı güven ve saygıya dayalı olmalıdır.
Bütün çocuklar cinsiyeti gözetilmeden sevilmeli ve korunmalıdır.
Bütün cinsel kararların etkileri ve sonuçları vardır.
İnsanların cinsel kararlarını verme hakları vardır.
Ailelerin çocuklarına cinsellikle ilgili bilgi vermesi ve temel değerleri
onlarla paylaşması toplumun yararınadır.
Gençlerin cinsel olgunluğa ulaşmaları sürecinde cinselliklerini araştırmaları
doğaldır.
Düşünülmeden yaşanan cinsel deneyimler risk içerir. Cinsel deneyim
yaşayacak gençler sağlık merkezlerinden bilgi ve destek alabilirler.
Cinsel davranışlar (deneyimler) sorumluluk üstlenmeyi ve özdenetimi gerektirir.
Cinsel ilişkiyi erteleme, istenmeyen gebeliklerden, cinsel yolla bulaşan
enfeksiyonlar ve AIDS’den korunmada çok önemli bir yöntemdir.
Gençler, yetişkin olma sürecinde cinsellikle ilgili değerlerini de geliştirirler.
Koruyucu cinsel davranışı öğrenmek ve benimsemek cinsel sağlığı
korumak için önemlidir.
Karar Verme Aşamasında Gençlerin Dikkate Alması Gereken Temel Bilgiler:
Gençler cinsel ilişkiye girip girmeme ve ilişkinin sınırlarını belirleme konusunda
bazen karar vermekte zorlanabilir.
Doğru kararlar verebilmek için bireylerin her birinin seçenekler ve
sonuçlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiye gereksinimleri vardır.
Gençler verdikleri kararı uygulamaya geçirmede güçlüklerle karşılaşabilirler.
Bunlarla baş edebilmek sınırlarını tanımlamış olmaları gerekir.
Geçmiş
kararları
değerlendirme,
bireylerin
deneyimlerinden
yararlanmalarına ve hatalarını yenilememelerine katkıda bulunur.
En iyi karar genellikle bireyin değerleriyle uyumlu, kendisinin ya da başkasının
sağlığını riske atmayan ve yasalara uygun olan karardır.
Karşı cinsten ya da akranlardan gelen baskılar nedeniyle bazen cinsellikle
ilgili doğru kararların alınması güçleşebilir.
Cinsellikle ilgili
etkileyebilir.
kararlar
bireyin
gelecekteki
sağlığını
ve
yaşam
planlarını
Cinsel yakınlaşmadan önce cinsel sınırları belirlemek akılcı bir yoldur.
Karar verme sürecinde anne-babayla, güvenilir bir yetişkinle ya da bir danışmanla
konuşmak yardımcı olabilir.
6
Cinsel Eğitimle İlgili Tartışmalar ve Araştırma Sonuçları
Dünyanın bütün bölgelerinde çocukların eğitimine ilişkin çabaların ortaya
çıkması ile birlikte konuya ilişkin farklı bakış açılarını içeren tartışmalar da
başlamış durumda.
Bazı insanlar cinsel sağlık eğitiminin, gençlerin cinsel konulara karşı merakını artırarak
daha erken yaşlarda cinsel ilişkiye başlamalarına neden olacağını savunurken, bazıları
bunun tam tersini düşünmekte.
Okullarda cinsel eğitim programlarının yürütüldüğü ülkelerde ise tartışmalar
daha çok eğitimin hedefi ve içeriğinde odaklanmış durumda.
Sağlığın korunmasında okulların öneminin ön plana çıkması, her ülkenin eğitim
müfredatlarına kendi gereksinimlerine göre programlar eklenmesi ile sonuçlandığını
belirten uzmanlar, uygulamada en yaygın dört yaklaşımı şöyle sıralıyor;
1- Cinsel Sağlık Eğitiminin ayrı bir ders ya da ünite olarak uygulanması: Bazı
ülkelerde okul personeli ya da öğretmenler, ayrı bir ders ya da ünite olarak cinsel
sağlık eğitiminin sorumluluğunu üstlenir. Bu uygulamaya en iyi yaklaşım olarak
bakılmaktadır. Bu yaklaşımda bilgiler etkili bir şekilde verilebilir ve amaçtan
uzaklaşma olasılığı düşüktür.
2- Yayılma (İnfüzyon) yöntemi: Cinsel sağlıkla ilgili konular, doğrudan ya da
dolaylı olarak okullarda okutulan bir çok dersle (biyoloji, psikoloji, sosyoloji, tarih,
nüfus, coğrafya vb.) ilişkilidir. İnfüzyon yöntemi, cinsel sağlıkla ilgili konuların,
farklı öğretmenler tarafından verilen ana dersler içine entegre edildiği bir
yöntemdir. Cinsel sağlık bilgilerini farklı dersler içine yaymak eğitimin etkisini
azaltabilir ve programı amacından uzaklaştırabilir.
3- Dışardan eğitici davet etme: Okulların kullandığı bir diğer yöntem, okula
dışardan sağlık eğitimcisi davet etmektir. Bu yaklaşımın öğrenciler tarafından en
beğenilen yaklaşım olduğu belirtilmektedir. Çünkü, öğrenciler dışardan gelen
eğitimcilere daha fazla güvenmekte ve duygularını açabilmektedir. Bu yöntemin
bir dezavantajı, eğitimde sürekliliğin sağlanamamasıdır.
4- HIV/AIDS Önleme Programları: Cinsel sağlıkla ilgili konuları okullara
yerleştirmenin bir diğer yolu, yeni HIV/AIDS önleme çabalarıdır. Var olan
HIV/AIDS önleme programlarının içine cinsel sağlıkla ilgili diğer konuların dahil
edilmesiyle, her iki programın da daha etkili olacağı düşünülmektedir.
Akranlarının gençler üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğuna dikkat çeken
uzmanlar, akran eğitiminin önemini şöyle vurguluyorlar;
•
Gençler, gençlerin ihtiyaçlarını, isteklerini daha iyi anlar, algılar, bilir.
•
Gençler, öncelikle yaşıtlarıyla ilişki ve iletişim kurmayı yeğler.
•
Gençler, gençlerin dilinden konuşur.
•
Gençler, akranlarının sözünü / mesajını dinlemeye daha yatkındırlar.
•
Gençler, gençlerin sosyo-kültürel, cinsel ve benzeri değerlerini bilir ve hatta bu
değerleri yaşar ve taşır.
•
Gençler, geleneksel olmayan yöntemlerle bilgiyi paylaşır.
•
Gençler, toplumun dinamik unsurları ve geleceğin yetişkinleridir.
7
Ülkemizde Cinsel Sağlık Eğitimi
1950’li yıllarda başlayan kentlere göçün önemli toplumsal sorunları da beraberinde
getirdiği ülkemizde çok hızlı bir toplumsal değişim süreci yaşanmakta.
Gençler ise bu süreçte güvenilir bilgi edinebilme olanağından ve sağlıklı
davranabilme becerisinden yoksun. Cinsellik de üzerinde en az konuşulan ve
yazılan ancak en çok düşünülen ve endişe duyulan konulardan birisi olarak
kalmış durumda.
Örgün eğitimin, Cinsel Sağlık Bilgileri Eğitimi için önemli bir fırsat olduğunu
vurgulayan uzmanlar, yarının anne – babaları olan gençlerin bilgilenmesinin
gelecekteki çocukları için de değerli bir kaynak olacağını belirtiyorlar.
Uzmanlar, cinsel sağlık bilincini geliştirme etkinliklerinin istenilen
doğrultuda düzenlenebilmesi için ilgili kuruluşların kısa ve uzun vadede
işbiliği yaparak gerçekleştirebileceği adımları şöyle sıralıyorlar ;
o
Örgün eğitimde ders programlarının içeriklerinin geliştirilmesi,
o
Geliştirilen programların yürütülebilmesi için öğretmenlerin ve öğretmen
adaylarının geliştirilmesi,
o
Bu adımlar tüm sistemde yaygınlaşana değin halen eğitimi yürüten ilgili branş
öğretmenlerinin kısa süreli kurslarla hazırlanarak ve dışardan sağlanan
uzman/program destekleri ile öğrencilerin sağlık bilincini geliştirmek amacıyla
eğitim etkinliklerinin düzenlenmesi.
_________________________________________________________
EDİTÖRE NOT:
“YAŞAM BOYU CİNSEL SAĞLIK…Sizin de hakkınız!” PROJESİ
Bir yıl sürecek ve toplam 290.608 Euro bütçe ayrılan “Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Alanında
Ulusal ve Yerel Medya Yoluyla Savunuculuk” projesinin bilimsel altyapısını Türkiye’nin alanlarında
saygın isimlerinden oluşan bir Çalışma Grubu üstlendi.
Çalışma Grubu’nda, Proje Direktörü Doç. Dr. Cem İncesu’nun yanısıra İstanbul Tıp Fakültesi
Kadın Sağlığı ve Eğitimi Araştırma Birimi Başkanı Prof. Dr. Ayşen Bulut, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Geropsikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Engin
Eker, Türkiye Aile Sağlığı Planlaması Vakfı’ndan Sosyolog Nurcan Müftüoğlu, Uzman Dr. Haluk
Pektaş Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferruh
Şimşek, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Psikiyatri Derneği
Başkanı Prof. Dr. Şahika Yüksel ve Proje Koordinatörü Azime Acar yer alıyor.
Proje kapsamında, kendi alanlarında uzman akademisyenlerden oluşan editörler ve bu editörlere
yardımcı olacak bir araştırmacı yazar kadrosu tarafından hazırlanacak
sekiz ayrı
araştırma/inceleme dosyası İstanbul, Bursa, Diyarbakır ve İzmir’de medya mensupları ve sivil
toplum kuruluşları yetkilileriyle paylaşılacak.
Dosyaların başlıkları:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Cinsel Yaşam ve Sorunları
Erkekte Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Açısından Sağlıklı Yaşlanma
Kadında Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Açısından Sağlıklı Yaşlanma
Güvenli Cinsellik
Kadın Cinselliği
Erkek Cinselliği
Gençlik ve Cinsellik
Seks Ticareti
Proje, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAP) ile Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği
(ESAM) tarafından da destekleniyor.
8
Download