islam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy.9, 2007, s.171-176 isLAM HUKUKUN'DA EVLiLiK: MODERNİST BAKlŞ Açısı*. Marriage In Islami c Law: The Modern View Points Prof. Dr. Majid KHADDURI** Çev. Y Doç. Dr. Ali DUMAN*** 1 Klasik İslam Hukuku açısından evlilik, bir kısım yazarlar taraf~ndan yeterince tartışılmıştır, fakat modernist bakış açısından · çok az şey yazılmıştır. Batılılar --özelde iş adamları- açısından muhtemelen iş hukuku üzerine bir tartışma, evlilik hukuku üzerine bir tartışmadan daha faydalıdır. Bununla birlikte, çoğu İslam ülkelerinde modern iş kodları Batı Hukukundan sonra şekillendirilmiş olduğundan, evlilik Hukuku -aslında bütünüyle kişiler hukuku- üzerine bir tartışma, İslam toplumunu daha derinden anlamaya çalışan bir gayr-ı müslim için daha faydalıdır. Mukayeseli Hukuk öğrencileri için, aile hukuku daha _.fazla ilgi çekici olmalıdır, çünkü aile, İslami Bölgelerdeki hukukun gelişmesinde merkez olmuştur. İslam aile hukuku üzerine bir araştıtma ilk dönem İslam hukuk sisteminin gelişimini ve modern İslam toplumlanndaki sosyal problemierin karmaşıklığını gösterir. İslam öncesi hukukta, erkeklerin evlenme haklannda veya boşanma sınırlama yoktu. İslam'da yeni hukuk -Şeriat- evlilik yetkisinde uygulamalarını düzenlemiş olsa bile, ilk dönem Hıristiyan toplumunun Kanonik hukukundaki gibi çok eşliliği (poligami) kaldırınadı veya boşanmayı yasaklamadı. · İslam öncesi kişi hukukunda, ataerkil güç (patria potetasJkoca neredeyse hiçbir hak sahibi değillerdi. Şeriat kadınlara bir takım haklar getirdi ve böylece evlilik formunu, sorgtılanamaz erkek üstünlüğü karakterindeki bir kurumdan, kadının ilgiİi ortak olduğu bir kuruma dönüştürdü. Mesela mehir önceden gelin ücreti. olarak babaya egemenliği) altında, kadınlar ·· Majid Khadduri, John Hopkins Universitesi, Üniversite Seçkin Araştınna Profesörii. ••• İnönü Üniversitesi ilahiyat Fakültesi !~liim Hukuku Ana Bilim Dalı BaşkaQt. 1 72 Prof. Dr. Majid KHADDURI 1 Çev. Y. Doç. Dr. Ali DUMAN ödenirken, kadının ki§isel malının bir bölümü olarak evlilik· hediyesine dönü§tü. Sir Henry Maine'in deyimiyle, §eriat aynı zamanda evliliğin. doğasıı1ı "statü"den, "akit"e (contract) dönü§türdü. Erkek tarafından bir evlilik teklifi, kadın tarafından kabul ve mehir ödemesi gibi §artların yerine getirilmesinin hepsi evlilik akdinin temel unsurlarındandır. Her ne kadar bir evlilik teklif! · gerçekte babaya yapılınasına rağmen, eğer akit bağlayıcıysa kadın!n rızası zorunludur. Ek olarak, evlilik akdinin geçerli olabilmesi için icap ve kabıılün en azından iki §ahidin h uzunında yapılması zorunluluğu vardır. jslam'da evlilik dini bir fonksiyon olarak dü§ünülse bile, §eriat, evlilik töreni için belirli bir form önermemi§tir. Sözlü ya da yazılı bağlayıcı evlilik akdine dini törenler ya da sosyal {nitelikli törenler) örfler eklenebilir. Modern seki.iler hukuk sis-temlerinde olduğu üzere, İslam hukukunda evlilik medeni bir akit olarak kabul edilebilir. · Düzenlenmi§ bir sözle§me olarak evFlik, sünni (ortodoks) doktrininde, §ii (heterodoks) doktrinindekinin aynıdır. 1 Şii hukuku, mut'a veya süreli evlilik olarak bilinen kısa süreli evlilik akdini kabul eder. Sünni hukuku, hukukun ruhuna aykırı olduğu için mut'ayı uygun görmez. Halbuki Sünni hukuku bir erkeğe, bir gayr-ı müslim -zımmi (Hıristiyan ya da Yahudi kadın)- ile evlenıneye izni verirken, Şii hukuku bir erkeğe, bir gayr-ı nıüslim kadınla sadece .mut'a nikahı için izin. verir. Buna rağmen Şii hukuku bu tür "süreli" evliliklerin süresinin oldukça uzun olmasına göz yumar. Ülkeden ülkeye hatta ilden ile çe§itli deği§ik uygulamalar olmasına. rağmen İslam dünyasında evlilik hukuku; XX. yüzyılın ba§langıcına kadar devam edegelmi§tir. Hatta §eriatın belirli özellikle ceza hukuku, idare hukuku ve ekonomik konularla ili§kili olan kısımlar, deği§tirilmi§ ve çe§itli hükümlere ek yapılmı§ olmasına rağmen, doğrudan Kur'an'dan alınan evlilik ve mirasa ili§kin kısımlarını kapsayan Alıval-i Şahsiyye hukuku, modern zamanlara kadar neredeyse bir bütün halinde/bozulmamı§ olarak devam edegelmi§tir. temelde deği§ikliğe uğramaksızın kısımları, Osmanlı İmparatorluğu idaresinde, ilerleme ve verimliliği desteklemek için tasarlanan bir dizi libera1 reformlardan meydana gelen Tanzimat kabul zaman, özellikle yÇJ.zılı emirlerle/yaptırımlarla ilgili olan Şeriatın belirli kısımlan, Avmpalı modeliere dayalı olarak yeniden formüle edildi ve 1877'de Osmanlı Medeni Kanunu olarak yasala§tı. Bu yasa, Mecelle (tam adıyla Mecelle-i Alıkam-ı Adliyye) olarak isimlendirHdL Aile hlikuku, §eriatın önemli bir kısmı olmasına rağmen, Mecelle'de ·yer almadı. Kısmen Müslümanların tutuculuğu (conservatism) ve esasen de imparatorluğun her ·bir eyalerinin geleneksel olarak farklı bölgelerinde farklı mezheplere dayalı Alıval-i Şahsiyye hukukunun uygulanması ve temelde ilke olarak Mecelle'nin edildiği ı İslam mezheplerinin çoğu günümüzde kaybolmuş durumdadır. bu gün sadece bir kaç tanesi varlığını sürdüımektedir. isianı Hukuku'nda [vi ilik:. ModcrnistBakış Açısıl 73 Osmanlı'nın resmi mezhebi olan Hanefi hukukuna sebepleri olarak görülebilir. dayalı olması bumıri ı9ı7'ye· kadar bulunmayan aile hukuku düzenlemesi, imparatorluğun · çökmeyc yüz tuttuğu zaman reformcular, Hanefi mezhebi Alıval-i şahsiyyc hukukuna uygun olarak düzenlenen Osmanlı Aile Hukuku Kararnamesi'ni yasalaştırabildiler. Fakat Hanefi mezhebi ile diğer mezhepler arasındaki farklılıklara da müsaade ettiler. Bu kararname, Kemalist rejim altındaki Türkiye'de yürürlükten kaldırılmasına rağmen, modern düzenlemeler tarafından yürürlükten kaldırılıncaya kadar birkaç islam ülkesinde yürürlükte kalmaya devam etti. 2 Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasından sonra aile hukuku reformu dini mahkemelerini yeniden gözden geçirerek ı. Dünya Savaşı'nın ardından kendi aile hukukunu düzenlemeye başladı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Mısır miras hukukunu düzenledi, vakıf müc_ssesesini (bir ailenin ya da yardımsever bir kuruluşun desteklenmesi için sürekli tutulan arazi) ilga etti ve dini mahkemeleri feshederek yargı sistemini bütünleştirdi. Bu reformlar, kendi Alıval-i şahsiyye kanunlarını düzenlemeyi düşünerek kanunlaştırmaya başlayacak olan diğer ülkelerin reformcuları için ilham kaynağı oldu. genişletildi. Mısır, Reform hareketleri aynı zamanda evliliği de etkiledi. 1962 'de yasalaşan kanunu, karısını tck taraflı olarak boşarnayı kocaya yasaklayarak poligarniyl sınırlandırdı -fakat kaldırmadı-. 1953 tarihliSuriye . Alıval-i Şahsiyye kanunu, l'ir adama ikinci karısını geçindirme/destekleme yeteneğini ispatlarsa ikinci lıir eş alabilmesine izin verdi. Sadece iki ülke 1956 Tunus ve ı 959 Irak kanunları- poligamiyi ·kaldırmaya ve miras hukukunu liberalleştirmeye yöneldi. Muhalefete rağmen Tunus kanunu hala yi.!rürlüktedir. Çok güçlü muhafazakar muhalefetle karşı karşıya olan Irak kanunu, ı 963'de poligamiyi sınıdandırmaya imkan tanır biçimde düzenlendi, fakat bununla birlikte mirasa ilişkin Şii hukukundan alınan liberai hükümler devam edegeldi: Böylece Irak kanunu bir ölçüde uzlaşmacıyken, Tunus kanunu libetalizmin zaferine teslim oldu. Her iki kanunun değeri, kendi tarihlerinin açıklamasını ve çol5. önemli hükümlerini Mısır Alıval-i Şahsiyye doğrular. Başbakan Hayrettİn Paşa'nın sevkiyle, Bey'in (Tunus emiri). Avrupalı modeliere dayalı yazılı bir anayasayı 1960'da resmen yürürlüğe koymasıyla Tunus, hukuk sistemini liberal reforma tabi tutan ilk İslam milleti oldU. Hayrettİn öncelikle Akvamu'l-Mesalik isimli bir kitaptaki Avrupalı modeliere dayalı kanunları adapte etmeye yöneldi. Yürürlüğe konulan anayasadan önce, Tunuslu reformİstler Tunus'un Fransa'dan bağımsızlığını kazandığı 'Bu yasa halen Lübnan. ve İsrail'deki ivliislümaıilar arasında yiirürliiktedir. 174 Prof. Dr. Majid KHADDURI 1 Çev. Y. Doç. Dr. Ali QUMAN 1956 yılında Ahvali ettiler. Şahsiye Kanun.unu ·geçirerek aile hukukunu revize Tunus Ahval-i Şahsiyye Kanunu, üç devrimci reform içermektedir: Birincisi poligami'nin iptali· (madde ıs) olup, birden fazla kadınla evli olan erkeğin adil. olmasının imkansız olduğu esasına dayandırılmıştır. Tunus Kanunu, bir adamın birden fazla eşi varsa (onlar arasında adaleti sağlamaya) güç yetiremez · .(Nisa!, 4/ı29) şeklindeki Kur~ani tavsiyeye uyarken, yasa, Kur'an'da izin verilmiş çok eşliliğe (Nisa, 4/3) açıkça aykırıdır. Çok eşliliği (poligami) yasaklamada Türkiye, Tunus'tan önce olmasına rağmen, Tunüs kanünu daha yenilikçiydi. Çünkü Tunus hukukü Kur'ani .temel ilkeyi yürürlükten:kaldıran ilk.yasaydi. Tunus kanunu aynı zamFında evlilik akdiniri · yalnızca erkek ·.. ve kadın Üıiafından düzenlerimesini gerektiriyordu .. Yasa aynı .zamanda kadınlara eşit olarak boşanma hakkıni veriyordu (madde 3Ö-3 ı) ve bir boşanma sadece devam eden bir mahkeme sürecinde· gerçekleşebilirdi. Şeriat koca ve karıya. hakimden önce yeniden anlaşma yolunu emrettiği için, bu hüküm, çok eşliliğin feshi kadar devrimci gözükmüyorsa da, bir· kocanın· 'dilediği zaman karısından boşanmasına müsaade eden geçmiş uygulamalardan daha radikaldi. · Son olarak yasa, bir kocanın boşanma talebinde bulunmak için bir gerekçe sunmak zorunda olmasını şart kılmıştı. _Eskiden. koca herhangi bir sebep göstermeksizin karısını boşayabilirdi. Irak!ta monarşinin yı kılmasından sonra devrimci rejim, 1959'da özel hakim izni haricinde çok eşliliği yasaklayan (madde 3) 3 yeni · bir Alıval-i Şahsiyye Kanunu yayınladı. Turius kanunu gibi, Irak Kanunu da hükümlerine karşı gelen herh6lngi bir adam ıçin' bir yıl hapis ve 100 dinar para cezası ile cezalandırmayı öngörüyordu. Muhtemelen kadınlara mirastan eşit haklar verilmesi ve Şii ve Sünni hukukunun birleştirilmesi belki daha fazla devrimciydi. şartlar altında Muhafazakar kesimler tarafından çok radikal olduğu düşünülen y.eni yasa, güçlü bir muhalefetle karşılaştı ve gerrellikle uygulamada· göz ardı edildi. Böylece Kasım Rejimi ı 963'te Baas Partisi tarafından yıkıldığ~ zaman, Alıval-i Şahsiyye Kanunu yeniden gözden geçirildi. Poligamiyi yasaklayan ve kadınlara mirastan eşit haklar veren· maddeler, Kur'an öğretisine aykırı görüldüğü için kaldırıldı. Sünni ve Şiiler için Mir·as )i<isası' ·orfak Olarak · kalmasına rağmen, IrakAhval-i Şahsiyye Karrunu, çok eşliliği yasaklamayan, fakat sınırlandıran Suriye ve Mısır kanunlarının. modellni izledi. . . Müslüman reformcular ·gen~llikle, prensipte şeriat tarafından müsaade _edilmiş olmasına rağmen boşamanur belirli sınırlada sınırlanması gerektiği Hakim izni,' kocanın birden fazla kadına ekonomik olarak bakabilme imkanına ve başkasıyla evlenmek için hukuki bir sebebi n bulunmasına bağlıydı. 3 islam Hukuku'nda Evlilik: Modernisı Bakış Açısı175 konusunda .hemfikirdirler. Kesinlikle, Katalik Kilisesinin yaptığı gibi. hiçbir Müslüman lider boşama yasağını savunmamıştır. Reformcular. Kur'an ve Sünnette boşama hakkının sınırlandırılmasına karşı yeterince çok uyarılar olduğu için, kocanın bo.şama hakkının sınırlandırılmasını vurgulayarak kendi görüşlerini doğrulamak konusunda · zorlukla karşılaşmadılar. Yargılama usıılüne. ilişkin sınırlandırma yöntemleri şeriatta da bulunduğı.ı için, bu hc;ıkkın kullanılması sınırlandırılmıştır. Çağdaş reformcular, bir kocanın boşama hakkından mahrum edilmesi çabasında olmadılar; onlar kadına da boşama konusunda aynı hakkı vermeyi ve bu noktada karar verme yetkisini mahkemeye devretmeyi amaçladılar. Poligami konusunda reformcular, yasaklamanın tamamen olmasını savunanlarla, uygulamada bazı sınırlandırmalam izin verilmesini isteyenlere kadar varan çeşitli bakış açılarına sahiplerdir. Sınırlamalar ya Fas Evlil-ik · Kanununun sunduğu gibi kendiliğinden vaz edilmiş olabilir' veya Irak Kanununun getirdiği gibi hakim tarafından kontrolü şeklinde olabilird!. Yasa yapıcılar Kur'an 'daki: "Eğer kendileriyle evlendi ği niz takdirde yetimlcrin haklarına riayet etmekten korkarsanız başka kadınlardan ikişer, üçer, dörder.· alın ... " (Nisa, 4/3) ayetiyle doğrudan çelişen bir yasa yapmaya gönülsüzken.-: reformcular aynı ayetteki "Eğer haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın ... " hükmünü uygulamanın sınırlandırılmasına yasal dayanak gördüler. 1 Böylece bu sınırlandırma istisnai durumlar için yeterli bir kural olarak düşünüldü ve buiıun gibi poligami yaptırımlarının önemsiz bir kuralın yerine geçemeyeceği düşünüldü. Tunus'ta monogaminin adaptasyonu, hukukçular tarafından nadiren başvurulan başka bir Kur'an ayetine dayanıyordu: "Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında adil davranmaya giiç yetiremezsiniz" (Nisa, 4/129). Reformcu ve Mısır Baş Müftüsü Muhammed Abduh (v. 1950) sıklıkla, modern hayat şartları altında bir kocanın birden fazla kadına karşı adil olamayacağını öne sürüyordu. Bildiğim kadarıyla hiçbir. modern reformcu, Hz. Muhammed'in bunu . jstediğini öne sürerek çok eşliliği sınırlandırma meselesini temellendirmeye çalışmamışlardır. Bununla birlikte, Kur'an Hukukunun çok eşlilik .ilkesini kabul etmek anlamında mı olup olmadığı veya onun uygulamasında çeşitli nice! ve nitel sınirlamalar empoze ederek onu reforme etmeye çalışıp çalışmadığının sorgulandığı görülüyor. Çünkü o, prensip olarak,' -pagan bir toplumda devriınci bir ilke olan- Tek bir Allah inancını yerleştirmeyle ilgilenen bir din reformcusuydu. Peygamber Muhammed, sosyal sistem içinde tam bir değişiklik aramaya kadar yönelmedi. Peygamber, radi.kal bir değişikliği savunmaiı.ın, kendi dini öğretisini yayarken aksi tesir yapabileceğini hissetmiştir; bu· yüzden hukukta! tedrici bir değişimi amaçlamıştır. Bu açıdan bakılınca, evlilikle ilgili Kur'ani düzenleme, çok eşlilik uygularrtasını onaylamayı amaçlamaktan çok, o zamanda ·mümkün derecede ·onu sınırlaıidırmayı hedeflemiş gibi görünüyor. Arabistan'da hüküm süren şartlar altında çok eşliliği feshetmek, aşırı güçlükleri 1 76 Prof. Dr. Majid KHADDURI 1 Çev. Y. Doç. Dr. Ali DUMAN yüklenmek olurdu. Çok eşlilik uygulamasını sınırlandırarak, Peygamber'in ana amacı evliliği, çok eşlilikten tek eşlilik ilişkisine döndürınckti. Kur'ani evlilik hukukunun temel amacı, çok eşliliği kuvvetlendirrnek yerine, tck cşliliği yasallaştırmaktı. · Evlilik hukuku açısından İslfn:n toplumları üç kategoriye ayrılabilir. Birincisi, şeriatı kısi:nen veya tamamen kaldıran ve sekiHer hukuka adapte edilmiş ülkclcrdir. Türkiye, şeriatı tamamen kaldıran tck ülkedir vc·Tumıs hala şeriata tutunutkcn, poligamiyi feshetmiştiL Prensipte şeriatı izleyen fakat modern hayat şartlarını adapte etmeye çalışarak evrimsel bir sürece sürüklenen ülkelcrdir. Çoği.ı Orta Doğu ülkeleri bu kategori içerisinde yer alır. · Son olarak, hala şeriatı bölgelerinin temeli olarak tanıyan ve onun temel prensiplerini değiştirmek konusunda herhangi bir gayret içine girmeyen ülkeler vardır. Arap yarımadasındaki çoğu ülke bu kategori içindedir. İslam hukuk sisteminde devam edegelen değişiklikler sebebiyle, bir sanı gelebilir: Türkiye'nin devrimleriyle yaptığı şeyi, ilke olarak şeriata bağlı ülkeler yavaş yavaş· gerçekleştirmemckte midirler? İzafi olarak Türkler için, asla kendi milli mirasiarinın bir kısmı olarak kabul etmedikleri bir hukuk sistemini başlanndan atmak kolayken, şeriatı. kendi kültürel miraslarının önemli bir kısmı olarak gören Araplar için bu kolay olmayacaktı. Modern Arap reformcular için şeriatın temel ilkelerinin muhafazası milli miraslarının dcvamlılığının sürdürülmesi için gerekli bir unsur olarak kabul edilir. Böylece, şeriatın modernizasyonu Arap hukuk sisteminin Batılı seküler sistemlere dönüştürülmesinin bir diğer yolu olarak görülmez. Arap reformcuları bilinçli olarak, mevcut şartlara adapte etmek suretiyle şeriatın temel unsurlarını kanımayı amaçladıkları için, cevap olumsuz olarak verilecektir. Avnıpalıların Roma Hukuku'na inandıkları gibi, Müslümanlar Şeriata saygı gösterirler. insanın.aklına şöyle ..