Mizanpaj 1

advertisement
Dönem: 23
Yasama Yılı: 4
TBMM
(S. Sayısı: 525)
Mali Kural Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/891)
Not: Tasarı Başkanlıkça; tali olarak Avrupa Birliği Uyum ve İçişleri Komisyonlarına, esas olarak da
Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiştir.
T.C.
Başbakanlık
Kanunlar ve Kararlar
Genel Müdürlüğü
Sayı: B.02.0.KKG.0.10/101-141/2387
26/5/2010
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 12/5/2010 tarihinde kararlaştırılan “Mali Kural
Kanunu Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Dünya genelinde, özellikle 1980’li yıllardan itibaren artmaya başlayan bütçe açıkları, borç stokunu
artırarak kamu finansmanı dengesinin bozulmasına, makroekonomik istikrarın zedelenmesine ve
bazı ülkelerde ekonomik krizlerin tetiklenmesine neden olmuştur. Bu gelişmeler sonrasında, sürdürülebilir maliye politikaları ile makroekonomik istikrarın sağlanması ve öngörülebilirliğin artırılması
için temel ekonomik ve mali göstergelerde daimi nitelikteki bazı sayısal hedeflerin, sınırlamaların ve
ilkelerin belirlenmesi şeklinde tanımlanan mali kurallar veya “kurala dayalı maliye politikaları” hızla
yaygınlık kazanmıştır.
Nitekim, mali kural uygulayan ülkelerin sayısı önemli ölçüde artarak, 1990 yılında 7 iken
2009 yılı sonunda 90’a yükselmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde de son zamanlarda gözlemlenen bu
eğilim ile birçok ülke mali sorumluluk yasaları altında kurallı maliye politikası uygulamasına geçiş
yapmıştır. Bu kapsamda Hindistan, Brezilya, Arjantin, Şili ve Macaristan gibi ülkeler belirli mali
göstergelere koyduğu sayısal sınırlamalar ile mali kural uygulayan ülkeler olarak ön plana çıkmaktadır.
2008 yılının son çeyreğinde başlayarak 2009 yılında etkisini gösteren küresel finansal kriz
ülkelerin kamu açıklarını ve borç stokunu önemli ölçüde artırmıştır. Krize karşı alınan mali önlemlerin
neticesi olarak genel devlet borç stoku gelişmekte olan G-20 ülkelerinde yüzde kırkı, gelişmiş G-20
ülkelerinde ise yüzde yüzü aşmıştır. Bu durum piyasalarda ve kamuoyunda mali sürdürülebilirlik
hususunda endişe yaratmış ve mali disiplinin temini için mali kural uygulamalarına ilişkin düzenlemelerin önemini artırmıştır.
Mali kural uygulaması ile;
–2–
- Kamu açığı ve borç yükünü sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak,
- Mali disiplin anlayışını kalıcı hale getirmek,
- Maliye politikasına olan güveni artırmak,
- Artan güven ve kredibiliteyle beraber risk priminin düşmesini sağlayarak borçlanma maliyetini
azaltmak,
amaçlanmaktadır.
Ülke uygulamaları incelendiğinde tek tip bir mali kural bulunmamakta, farklı mali kuralların
farklı avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Mali kuralların seçimi, tasarımı ve uygulama biçimi,
ülkelerin içinde bulundukları ekonomik koşullar, gelişmişlik düzeyleri, yönetim kültürü ve gelenekleriyle
yakından ilişkilidir. Ancak mali disiplini ve makroekonomik istikrarı sürdürmesi açısından mali
kuralların belirli özellikleri bünyesinde taşıması da önemlidir.
Mali kural, her şeyden önce bir ülkenin kamu açığını ve borç stokunu sürdürülebilir seviyede
tutmalıdır. Beklenmedik durumlarda kuraldan sapma olduğu zamanlar, telafi edici mekanizmaların
tesis edilmesi ve bu mekanizmaların da telafileri zamana yayarak hayata geçirmesi de arzu edilen bir
diğer özelliktir. Ekonomi teorisinde iş çevrimlerini etkileyen önemli faktörlerden biri de maliye
politikası olup, söz konusu politikanın iş çevrimlerini istikrarlı hale getirecek şekilde uygulanması
makroekonomik istikrar adına önem arz etmektedir. Bu çerçevede mali kural ile uygulanacak olan
maliye politikalarının da otomatik istikrarlandırıcıların işleyiş mekanizmasını bozmaması gerekir.
Bu yüzden mali kural uygulamalarının karşıt-döngüsel özellik göstermesi önemlidir. Bir diğer deyişle
ekonominin daralma dönemlerinde genişleyici maliye politikasına izin vererek ekonomik canlanmaya
katkıda bulunması, büyüme dönemlerinde sıkılaştırıcı maliye politikasına izin vererek hem elde edilen
fazla gelirin tasarruf edilerek genişleyici maliye politikasına ihtiyaç duyulduğu anlarda gereken
kaynağı sağlaması hem de iş çevrimlerinin şiddetini azaltması gerekmektedir.
Mali kuralların kamuoyunda kolaylıkla takip edilebilmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından
önemli bir husustur. Bu nedenle mali kuralın basit ve anlaşılır olması istenilen bir diğer özelliktir. Kurallı maliye politikasının mali disiplini sağlaması açısından kamunun tamamının kapsanması önemlidir.
Mali kuralların dayandırıldığı göstergeler, mali kuralın başarılı bir şekilde uygulanması açısından
önem arz etmektedir. Mali kurallar genel olarak gelire, harcamaya, bütçe dengesine veya borç stokuna
ayrı ayrı veya birlikte konulan sayısal sınırlar ile uygulanabilmektedir.
Hem harcama hem de gelir tarafını dikkate alan ve borç stoku ile doğrudan bağlantısı olan bütçe
dengesi kuralları son zamanlarda birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke tarafından benimsenmiş
durumdadır.
Mali kuralın uygulanma zamanının belirlenmesi, mali kuralın başarısı için önem arz eden bir
diğer husustur. Mali kuralı başarı ile uygulayan birçok ülkenin uygulamaya başlamadan önce birtakım
yapısal reformları hayata geçirdiği gözlemlenmektedir. Bu çerçevede, kamu mali yönetimi reformları
adı altında, bütçelerin orta vadeli bir bakışla hazırlanması, bütçe sürecinde şeffaflık ve hesap verebilirliği
artırmaya yönelik veri hazırlama ve yayımlama, raporlama ve denetim gibi alanlarda düzenlemelerin
hayata geçirilmesi ve mali kural uygulaması öncesinde mali disiplini artırarak borç stokunun azaltılması
gibi hususlar mali kuralın uygulanmasının başarısını etkileyen faktörler olarak ön plana çıkmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
–3–
Ülkemizde mali kural uygulamasına geçilmesi, son yıllarda kamu mali yönetimi alanında elde
edilen başarıların kalıcı hale getirilmesi, kamu açıkları ve borç yükünün sürdürülebilir seviyelerde tutulması, maliye politikasına olan güvenin piyasalar ve kamuoyu nezdinde güçlendirilmesi ve artan
güven ve kredibiliteyle beraber risk priminin ve borçlanma maliyetlerinin azaltılmasına önemli katkı
sağlayacak ve kamu mali yönetiminin modernleştirilmesi alanında tamamlayıcı rol üstlenecektir.
Ülkemizde mali kuralın uygulanması için zamanlama ve altyapı açısından gerekli şartların
oluştuğu görülmektedir. Zira, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
ile kamu mali yönetiminde önemli reformlar yapılmıştır. Ayrıca son yıllarda uygulanan faiz dışı fazla
hedefi politikası ile bütçe açığında ve borç stokunda önemli azalmalar sağlanmıştır.
Bu çerçevede, ülke uygulamaları incelendiğinde, kamu mali yönetimi alanında reform yapıldıktan
sonra mali kural uygulamalarına geçildiğinde daha başarılı olunduğu görülmektedir. Ülkemizde de
mali kural uygulaması ülke uygulamalarına paralel olarak kamu mali yönetimi reformunun üzerine
onu tamamlayıcı olacak nitelikte ayrı bir kanun ile yapılmaktadır.
Avrupa Birliği standartlarında ve genel olarak uluslararası standartlarda kamunun mali durumunu
en iyi gösteren kapsamın genel yönetim olduğu bilinmektedir. Nitekim Maastricht kriterlerinde
bütçe açığı ve borç stoku için getirilen üst sınırlar genel yönetim sektörü için ve Avrupa Hesaplar
Sistemi ile uyumlu olarak hesaplanmaktadır. Ülkemizde, bu Tasarı ile uygulanacak olan mali kural
gerek kapsam gerekse hesaplanması açısından aday ülke statüsünde olduğumuz Avrupa Birliği
müktesebatı ile uyumlu olarak uygulanacaktır. Ayrıca döner sermayeli işletmeler ve mahalli idareler
için destekleyici düzenlemelere yer verilmiştir. Toplam kamu kesiminin mali disiplini de gözetilerek,
kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT) için de ayrı bir kural tanımlanmıştır.
Tasarı, yukarıda bahsedilen konular dikkate alınarak hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Madde ile; Kanunun amacı düzenlenmiştir. Kanunun temel amacı, mali sürdürülebilirlik
ve öngörülebilirlik ekseninde makroekonomik istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve güçlendirilmesidir.
Bu amaçlarla Kanun kamu mali yönetiminde uygulanacak mali kuralları ve bunlara ilişkin ilke, esas
ve usulleri düzenlemektedir.
Madde 2- Madde ile; Kanunun kapsamı düzenlenmiştir. Kanunun uygulanacağı kamu kesiminin
kapsamı, genel yönetim ile 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki KİT’ler ile bağlı ortaklıklar ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından
fazlası kamuya ait olan işletmeci kuruluşlar olarak belirlenmiştir. Böylece en geniş içeriğe sahip olacak
kamu kesimi tanımlaması tercih edilerek toplam kamunun Kanun kapsamına alınması amaçlanmıştır.
Madde 3- Madde ile; Kanunda kullanılan bazı ibarelerin tanımlarına yer verilmek suretiyle
uygulamada açıklık sağlanması amaçlanmıştır. Özellikle genel yönetim ve genel yönetim açığı
tanımları ile uluslararası standartlara uygunluk vurgulanmış ve Maliye Bakanlığı, genel yönetim
kapsamı ile ilgili kurumların görüşlerini alarak genel yönetim açığının hesaplanmasına ilişkin usul
ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır.
Kanunla tanımlanan genel yönetim 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda
tanımlanan genel yönetimden daha geniş kapsamı haizdir. Bu Kanunun uygulanmasında genel
yönetim; Avrupa Hesaplar Sistemi ile uyumlu olacak şekilde, merkezi yönetim bütçesine dahil kamu
idareleri, döner sermayeler, işsizlik sigortası fonu dahil sosyal güvenlik kurumları, mahalli idareler,
bütçe dışı fonlar, döner sermayeler, kefalet sandıkları, sosyal tesisler ve diğer idareleri kapsar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
–4–
Madde 4- Madde ile; mali kuralın uygulanmasında esas alınacak temel ilkeler tanımlanmıştır.
Buna göre Kanunun uygulanmasında;
- Genel kurumsal yönetim ilkeleri gözetilerek basitlik, doğruluk, saydamlık ve hesap verilebilirlik
tesis edilmekte,
- Mali kuralın uygulanmasına ilişkin verilerin tam ve zamanında kamuoyuyla paylaşılması
öngörülmekte,
- Kanun kapsamındaki kuruluşların muhasebe ve raporlama işlemlerinin Avrupa Hesaplar Sistemi
ve diğer uluslararası standartlarla uyumlu olarak yürütüleceği ve genel yönetim kapsamına alınacak
kuruluşların belirlenmesinde de benzer ilkenin uygulanacağı ifade edilerek uluslararası alanda verilerin
ve kapsamın güvenilirliğinin artırılması sağlanmakta,
- Kanunun uygulanmasında kullanılan hesaplama ve raporlama işlemlerine ilişkin muhasebe
sistemleri ve istatistiki yöntemlerde önemli bir değişiklik olması halinde kamuoyunun zamanında
bilgilendirilmesi ve verilerin güvenilirliğinin ve karşılaştırılabilirliğinin artırılması amaçlanmaktadır.
Madde 5- Madde ile; kamu mali yönetimimizde ve bütçeleme sürecinde uygulanacak olan mali
kurallar açıklanmaktadır.
Genel yönetim için getirilen mali kural aşağıdaki formülle gösterilmekte olup, maddenin birinci
fıkrasında sözel olarak ifade edilmiştir.
Yukarıdaki formülde:
a(t) < a(t-1) – y(a(t-1) – a*) – k(b(t) – b*)
a(t) : Cari yıldaki genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranını,
a(t-1) : Bir önceki yılın genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranını,
a* : Yüzde bir olarak belirlenmiş olup borç stokunun makul bir seviyeye düşürülmesi amacıyla,
genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının orta-uzun vadede ulaşılması hedeflenen
değerini,
b(t) : Cari yıldaki reel gayrisafi yurtiçi hasıla artış oranını,
b* : Yüzde beş olarak belirlenmiş olup otomatik dengeleyicilerin çalışmasında esas alınacak
eşik reel gayrisafi yurtiçi hasıla büyüme oranını,
y
k
: Yakınsama hız katsayısını,
: Döngüsel (konjonktürel) etkiyi yansıtma katsayısını,
-y(a(t-1) – a*) : Açık etkisini,
-k(b(t) – b*) : Konjonktürel etkiyi,
ifade etmektedir.
Açık etkisi içinde yer alan (y) katsayısı herhangi bir yılda orta uzun vadeli hedeften (yüzde bir)
sapma olduğu zaman söz konusu hedefe hangi hızla yakınsanacağını göstermektedir. Ülkemizde söz
konusu parametre 0,33 olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda, bu katsayı, hedeften sapılan miktarın
yaklaşık yüzde otuzüçünün bir sonraki sene telafi edileceği anlamına gelmektedir.
Konjonktürel etki içinde yer alan (k) katsayısı, ekonominin reel olarak büyüme ve daralma
dönemlerinde maliye politikasına esneklik sağlamaktadır. Bu anlamda (k) katsayısı, reel gayrisafi
yurtiçi hasıladaki yüzde 5’in üzerindeki her bir puanlık büyüme için ne kadar tasarruf yapılacağını;
altındaki her bir puanlık büyüme için ise ne kadar açık verilebileceğini göstermektedir. Bir diğer
deyişle mali kuralı karşıt döngüsel bir yapıya dönüştüren söz konusu parametre, iş çevrimlerine ters
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
–5–
yönde tepki vererek otomatik dengeleyicilerin çalışma mekanizmasını desteklemektedir. Böylece
yüksek büyüme dönemlerinde borç stoku daha hızlı düşürülecek, düşük büyüme veya küçülme
dönemlerinde ise ekonominin ihtiyacı olan genişleyici maliye politikalarının uygulanmasına olanak
sağlayacaktır. Söz konusu parametrenin bu özelliği tam olarak sağlayabilmesi için seçilen parametrenin
genel yönetim faiz dışı harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı dikkate alınarak belirlenmesi
önemlidir. Ülkemizde bu husus dikkate alınarak söz konusu parametre 0,33 olarak belirlenmiştir.
Ayrıca, döner sermayeler ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi KİT’ler ve bağlı
ortaklıkları ile 4046 sayılı Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan işletmeci
kuruluşlar için de destekleyici kurallar düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında döner sermayeli işletmelerin mali kuralı olarak bütçelerinin gelir ve
giderlerinin denk olması hususu tanımlanmaktadır. Böylece döner sermayeli işletmelerin kendi gelirleri
ile giderlerini karşılaması ve merkezi yönetime mali yük ve risk oluşturmaması hedeflenmektedir.
Maddenin üçüncü fıkrasında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi KİT’ler ve bağlı
ortaklıklar ile 4046 sayılı Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan işletmeci
kuruluşların mali kuralı olarak bu kuruluşların toplulaştırılmış bazda borçlanma gereği oluşturamayacağı hususu düzenlenmektedir. Böylece merkezi yönetim ile sermaye transferi, görev zararı, kredi
kullanımı, temettü ve hasılat payı ödemeleri altında mali ilişki içinde bulunan bu işletmelerin mali
performansının artırılması amaçlanmaktadır.
Madde 6- Madde ile; mali kuralın nasıl uygulanacağı ve mevcut politika metinleri ile bütçe
hazırlama sürecine nasıl dahil edileceği belirlenmiştir. Genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya
oranına ilişkin tavanın Orta Vadeli Program ve Mali Plan ile üçer yıllık dönem için kamuoyuna açıklanması amaçlanmakta ve genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranında ve/veya reel
gayrisafi yurtiçi hasıla artış oranında bir değişiklik olması halinde söz konusu tavanın 5018 sayılı
Kanun gereği yapılan Yüksek Planlama Kurulu toplantısında ve Orta Vadeli Program ve Mali Plan ile
güncellenebilmesi hususu düzenlenmektedir. Herhangi bir yıl için mali kurala uyulup uyulmadığının
kesin olarak tespitinin ise ilgili yıla ilişkin gerçekleşmeler dikkate alınarak yapılması hüküm altına
alınmıştır. Böylece kamu mali yönetiminde önemli bir yer tutan Orta Vadeli Program ve Mali Plan
mali kural uygulamasının temel politika metni olmuş, mali kuralın işletilmesi, güncellenmesi ve
kamuoyuna duyurulması şeffaf ve standart bir hale getirilmiştir.
Bu madde ile getirilen bir diğer düzenleme de Orta Vadeli Program ve Mali Planın içeriği ile ilgilidir. Söz konusu dokümanın içeriği mali kural uygulamaları ve uluslararası iyi uygulamalar çerçevesinde genişletilmiştir. Böylece, Orta Vadeli Program ve Mali Planın hazırlanmasında esas alınan temel
ekonomik hedefler, tahminler ve varsayımlar ile bunların tutarlılığı ve farklı senaryolar ile bunların
risklerine ilişkin değerlendirmelere ayrıntılı bir şekilde yer verilerek kamuoyunun daha açık bilgilendirilmesi sağlanmış olacak; temel ekonomik büyüklüklere ilişkin yurt içi ve yurt dışı resmi ve özel kuruluşların tahminlerine de yer verilerek bağımsız ve dış bir mekanizma yürürlüğe konulup yapılan resmi
tahminlerin güvenilirliğinin arttırılması sağlanacak; mali kurala ilişkin gerçekleşmelere; varsa kuraldan
sapmalar ve sapmanın gerekçeleri ile mali kurala uyum için gerçekleştirilecek politika ve düzenlemelere
yer verilerek mali kural uygulamasının güvenilirliğine ve disiplinine vurgu yapılacaktır.
Ayrıca, hesap verilebilirlik ve zamanında bilgilendirme ilkeleri çerçevesinde, maddenin beşinci fıkrası ile kuraldan sapma riskinin ortaya çıkması halinde neler yapılacağı açıkça belirtilmiştir. Bu
çerçevede, ilgili idareler olan Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Hazine
Müsteşarlığınca müştereken tedbir alternatifleri hazırlanarak Ekonomi Koordinasyon Kurulunun başkanı olan Bakan tarafından Bakanlar Kuruluna sunulması öngörülmektedir. Böylece ilgili yılda oluşabilecek sapma riskinin zamanında bertaraf edilmesi ve hedeflerin tutturulması amaçlanmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
–6–
Mali kural uygulamasında belirlenen tek istisna olağanüstü hal kapsamında genel yönetime dahil
idarelerin bütçelerinden yapılacak ilave harcamalardır. Bilindiği üzere, 2935 sayılı Olağanüstü Hal
Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinden birinin veya birden fazlasının yurdun genelinde veya
bir veya birden fazla bölgesinde ortaya çıkması hallerinde Bakanlar Kurulu kararı ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinin onayı ile olağanüstü hal ilan edilebilmektedir. Bu hallerin tamamen kontrol dışı
gelişen olaylar olduğu ve Meclisin de sürecin içinde olduğu dikkate alınmıştır. Böyle bir duruma
maruz kalındığında yapılacak ilave harcamalar genel yönetim açık tavanına eklenebilecektir.
Madde 7- Madde ile; mali kural uygulamasının raporlanmasına, denetimine ve istatistiklerinin
derlenmesine ilişkin hususlar düzenlenmektedir.
Bu çerçevede Orta Vadeli Program ve Mali Planın yayımını takip eden onbeş gün içinde Maliye
Bakanı ile Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın, hazırlanan Plan ile ilgili
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu özel gündemli bir toplantıda
bilgilendirmesi zorunluluğu getirilmektedir. Böylece, ilgili bakanların temel kamu maliyesi metni
olan Orta Vadeli Program ve Mali Planı hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkesi çerçevesinde Türkiye
Büyük Millet Meclisine bilgi vermesi ve bu şekilde Meclisin bütçe ve uygulanan politikalar üzerindeki
etkisinin artırılması amaçlanmaktadır.
Mali kural uygulama sonuçlarının zamanında ve tam olarak kamuoyu ile paylaşılması ve mali
raporlama kalitesinin, kapsamının ve sıklığının artırılarak şeffaflığın sağlanması amaçlarıyla; Maliye
Bakanlığı tarafından Mali Kural İzleme Raporunun, Hazine Müsteşarlığı tarafından KİT’lere ve
diğer kamu işletmelerine ilişkin verilerin, Sosyal Güvenlik Kurumu koordinatörlüğünde ilgili idarelerden oluşan bir komisyon tarafından emeklilik ve genel sağlık sigortalarının uzun dönemli aktüeryal
dengesine ilişkin hesaplamaları içeren raporların yayımlanması hükme bağlanmıştır.
Sayıştay Başkanlığı mali kural uygulamasında denetim birimi olarak faaliyet gösterecektir.
Böylece açıklanan verilerin doğru, güvenilir ve standartlara uygun olduğuna dair bağımsız bir denetim
mekanizması sisteme dahil edilmiştir. Sayıştay Başkanlığı, Maliye Bakanlığınca hazırlanarak
kamuoyuna duyurulacak olan Mali Kural İzleme Raporundaki yıllık gerçekleşmelere ilişkin verilerin
doğruluğunu, güvenilirliğini ve önceden belirlenmiş standartlara uygunluğunu değerlendirecek ve
sonuçları Raporun yayımından itibaren kırkbeş gün içinde kamuoyuna duyuracaktır.
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 53 üncü maddesinin son fıkrasında
düzenlenen hususlar madde ile Kanuna dercedilmiştir.
Madde 8- Madde ile; mahsup ve terkin işlemlerinin bütçe ile ilişkilendirilmeden yapılmaması
sağlanarak mali yönetimin saydamlığının artırılması amaçlanmaktadır.
Madde 9- Madde ile; 5393 sayılı Belediye Kanununda, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununda,
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
değişiklikler yapılarak mali kural uygulamasını tamamlayıcı bazı reformlar yapılmaktadır.
Maddenin birinci ve ikinci fıkrası ile;
- İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Mahalli İdareler Bütçe Hazırlama Rehberine Maliye
Bakanlığının görüşü ve en son kesinleşmiş gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan miktarının yüzde onunu geçen iç borçlanmalarda ise
Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın uygun görüşü eklenerek merkezi yönetim ile yerel
yönetimler arasında koordinasyonun artırılması hedeflenmektedir. Bilindiği üzere, 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre halihazırda mahalli idarelerin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
–7–
Hazine garantisi olmaksızın gerçekleştirdikleri dış borçlanmalar ile yurt içi piyasalardan yapacakları
tahvil ihraçları Hazine Müsteşarlığının iznine tabidir. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığı mahalli idarelere
ikrazen dış finansman kullandırmakta ve Hazine garantisi sağlamaktadır. Bu bağlamda, tahvil ihracı
hariç yurt içi borçlanma dışındaki bütün mahalli idare borçlanmalarının Hazine Müsteşarlığının
iznine tabi olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, tahvil ihracı ile birlikte diğer iç borçlanmalara da izin
verilmesi aşamasında Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın uygun görüşünün alınması risk
yönetimi açısından uygun olacaktır.
- Bilindiği üzere, 5018 sayılı Kanunun 52 nci, 53 üncü ve 54 üncü maddeleri ile genel yönetim
kapsamındaki idarelerin mali istatistiklerini hazırlamaya ve açıklamaya Maliye Bakanlığı yetkili ve
görevli kılınmıştır. Bu kapsamda Maliye Bakanlığı yerel yönetimlerin verilerini üçer aylık bazda
derlemekte ve yayımlamaktadır. Diğer kamu idareleri hazırlanan tabloları ve daha ayrıntılı verileri
Maliye Bakanlığından alabilmektedir. Bu kapsamda, yerel yönetimlerin, 5393 sayılı Belediye
Kanunun 68 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 51 inci
maddesinin üçüncü fıkrası gereği varlık ve yükümlülüklerinin ayrıntılı bir şekilde yer aldığı malî
tablolarını üçer aylık dönemler hâlinde İçişleri Bakanlığına, Maliye Bakanlığına, Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığına ve Hazine Müsteşarlığına göndermesine artık ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu
amaçla, ilgili fıkralar kaldırılmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrası ile;
- 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile getirilen ve Bakanlar Kurulu Kararı
ile yayımlanan Orta Vadeli Program ve Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile yayımlanan Orta Vadeli
Mali Plan temel dokümanları “Orta Vadeli Program ve Mali Plan” adı altında birleştirilerek tek bir
doküman haline getirilmiş ve böylece daha etkin bir sistem tasarlanmıştır.
- Orta Vadeli Program ve Mali Planın yürürlükte bulunan ve yürürlüğe konulacağı açıklanmış
olan politikalar ile mali ve ekonomik görünüm üzerinde etkili olabilecek diğer önemli gelişmeler
dikkate alınarak hazırlanması düzenlenerek, Orta Vadeli Program ve Mali Planın kamuoyundaki
güvenilirliğinin artırılması amaçlanmaktadır.
- 5018 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin dördüncü fıkrası değiştirilerek, ödeneği gönderilmediği
için tahakkuk ettiği halde muhasebe kaydı yapılmayan veya bütçe ile ilişkilendirilmeyen harcamalara
ilişkin düzenleme öngörülmüş, böylece genel yönetim kapsamındaki idarelerin tahakkuk etmiş tüm
borçlarının en geç altmış gün içinde muhasebe kayıtlarında gösterilebilmesi amaçlanmıştır.
Maddenin dördüncü fırkası ile;
- Modern işletmecilik anlayışı gereği, KİT’lerin stratejik plan hazırlamaları düzenlenmiştir.
- Kanunun 5 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile belirlenen mali kural 233 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye de eklenmiştir.
Madde 10- Madde ile; çeşitli mevzuat ile getirilen özelleştirme gelirlerinin özel gelir kaydedilip
otomatik ödenekleştirilmesi uygulamasının terk edilmesi ve böylece bütçeleme, muhasebeleştirme ve
kamu mali raporlamasında saydamlığın artırılması amaçlanmaktadır.
Ayrıca 5018 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin son fıkrası bu Kanuna dercedildiği için yürürlükten kaldırılmıştır.
Madde 11- Yürürlük maddesidir.
Madde 12- Yürütme maddesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
–8–
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Plan ve Bütçe Komisyonu
Esas No.: 1/891
Karar No.: 23
24/06/2010
TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ BAÞKANLIÐINA
Bakanlar Kurulu tarafından 26/5/2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunulan ve Başkanlıkça 2/6/2010 tarihinde tali komisyon olarak İçişleri ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonlarına, esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilen (1/891) esas numaralı
“Mali Kural Kanunu Tasarısı”, Komisyonumuzun 11/6/2010 tarihinde yaptığı 48 inci Birleşiminde;
Hükümeti temsilen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN ile Maliye Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Türkiye İstatistik
Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası ve Türkiye Belediyeler Birliği temsilcilerinin de katılımlarıyla görüşülmeye başlanmıştır.
Bilindiği gibi; özellikle yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren, dünya genelinde bütçe açıkları
artmaya, borç stoku ve buna bağlı olarak kamu finansman dengesi bozulmaya başlamış, bu durum
ise bazı ülkelerin ekonomik krizlerle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu sorunlarla mücadele
etmek amacıyla, mali kural ya da “kurala dayalı maliye politikaları” ülkelerin ciddi anlamda ilgilerini
çeken uygulamalar olmuştur. Mali kural uygulaması neticesinde; kamu açığı ve borç yükünün
sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması, mali disiplin anlayışının kalıcı hale getirilmesi, maliye
politikasına olan güvenin artırılması neticesinde risk priminin düşürülmesinin sağlanarak borçlanma
maliyetinin azaltılması amaçlanmaktadır.
Kurallı maliye politikası uygulamasını benimseyen ülke sayısı 1990 yılında 7 iken 2009 yılı
sonunda 90’a yükselmiştir. Bu çerçevede, özellikle Hindistan, Brezilya, Arjantin, Şili ve Macaristan
gibi gelişmekte olan ülkeler de son yıllarda makroekonomik hedeflerin, sınırlamaların ve ilkelerin
belirlenmesi amacıyla mali kural uygulamasına geçen ülkeler arasında yerlerini almışlardır.
Son dönemde dünya genelinde yaşanan küresel finansal krizin etkisiyle ülkelerde kamu açıkları
ve borç stoku miktarı önemli ölçüde artmış, bu durum piyasalarda ve kamuoyunda mali disiplin ve
istikrarın sağlanması konusunda tereddütlerin oluşmasına neden olmuş; netice olarak mali kural
uygulamalarına ilişkin bir düzenleme yapılması gereği ortaya çıkmıştır. Mali kural uygulamaları;
seçimi, tasarımı ve uygulama biçimi bakımından ülkeden ülkeye farklılıklar gösterebilmekle birlikte,
mali disiplinin ve makroekonomik istikrarın sağlanabilmesi bakımından belirli özellikleri taşıması
gerekmektedir. Öncelikle mali kural, bir ülkenin kamu açığı ve borç stoku düzeyinin sürdürülebilirliğini sağlamalıdır. Diğer yandan, mali kuralla belirlenen sınırlardan beklenmedik durumlarda sapma
olması halinde, telafi edici mekanizmaların oluşturulması, zamana yayarak önlemlerini alan bir yapının
tesis edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, mali kural ile uygulanacak maliye politikalarının; makroekonomik istikrarın sağlanması bakımından, otomatik istikrarlandırıcıların işleyişini bozmayacak şekilde
iş çevrimlerinin düzenliliğini sağlayan bir yapı içerisinde olması gerekmektedir. Mali kuralın kamuoyu
tarafından rahat bir biçimde anlaşılabilmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik esasları bakımından önem
arz eden bir diğer husustur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
–9–
Mali kuralın bir ülkede başarılı bir biçimde uygulanabilmesi için, uygulanma zamanı olarak
öncelikle gerekli yapısal reformların hayata geçirilmiş olması gerekmektedir. Bu kapsamda, bütçelerin
orta vadeli bir perspektifle hazırlanması, bütçe sürecinde şeffaflık ve hesap verebilirliğin artırılmasına
yönelik olarak veri hazırlama ve yayımlama, raporlama ve denetim gibi alanlarda düzenlemelerin
yapılması, mali disiplinin sağlanması çerçevesinde borç stokunun azaltılması mali kural uygulamasının
başarılı olmasında büyük önem arz etmektedir.
Bu kapsamda, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ülkemizde kamu mali yönetimi alanında mali kural uygulamasının altyapısını oluşturması açısından önemli
reformlar olarak değerlendirilmektedir. Söz konusu bu reformları tamamlayıcı bir nitelikte olan mali
kuralın, aday ülke statüsünde olduğumuz Avrupa Birliği müktesebatıyla uyumlu olacak şekilde uygulanması mali kuraldan beklenen amacın gerçekleşmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Kanun Tasarısı ve gerekçesi incelendiğinde;
- Maliye politikalarının sürdürülebilirliğinin sağlanması, makroekonomik istikrarın kalıcı hale
getirilmesi ve öngörülebilirliğin artırılması amacıyla kamu mali yönetiminde uygulanacak mali
kuralların ve bunlara ilişkin ilke, esas ve usullerin düzenlenmesinin,
- Mali Kural Kanununun genel yönetimi, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları Hakkında Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan işletmeci
kuruluşları kapsadığının,
- Kanunda geçen, “genel yönetim” ve “genel yönetim açığı” kavramlarının, 5018 sayılı Kanunda
belirtilen tanımlardan daha geniş bir biçimde ve Avrupa Hesaplar Sistemi ile uyumlu olacak şekilde
tanımlandığının,
- Mali kuralın uygulanmasındaki temel ilkeler olarak; basitlik, doğruluk, saydamlık ve hesap
verilebilirliğin; verilerin tam ve zamanında kamuoyuyla paylaşılmasının; uluslararası alanda verilerin
güvenilirliğinin artırılması amacıyla kanun kapsamındaki kuruluşların muhasebe ve raporlama
işlemlerinin Avrupa Hesaplar Sistemi ve diğer uluslararası standartlarla uyumlu olarak yürütülmesinin;
genel yönetim kapsamına alınacak kuruluşların belirlenmesinde de benzer ilkelerin uygulanmasının;
muhasebe ve istatistik yöntemlerinde önemli bir değişiklik yapılması durumunda kamuoyunun
zamanında bilgilendirilmesinin ve önceki verilerin karşılaştırılabilirliğinin artırılmasının,
- Kamu mali yönetiminde ve bütçeleme sürecinde uygulanacak mali kurallar olarak; herhangi
bir yılda genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının, bir önceki yıl genel yönetim
açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranına belirlenen genel yönetim açık uyarlamasının eklenmesi
suretiyle hesaplanan tavanı aşamayacağının; döner sermayeli işletmelerin bütçelerinin denk olmasının;
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile
4046 sayılı Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan işletmeci kuruluşların,
toplulaştırılmış şekilde borçlanma gereği oluşturamayacağının,
- Mali kuralın uygulanmasına ve mevcut politika metinleri ile bütçe hazırlama sürecine nasıl
dahil edileceğine ilişkin temel esasların belirlenmesinin; orta vadeli program ve mali planın içeriğinin
uluslararası iyi uygulamalar kapsamında genişletilmesinin; mali kuraldan sapma riski olması ve
olağanüstü hal durumlarında alınacak önlemler ile yapılacak işlemlerin belirlenmesinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 10 –
- Orta vadeli program ve mali planın yayımını takip eden onbeş gün içinde Maliye Bakanı ile
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın, hazırlanan orta vadeli program ve
mali plan ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu özel gündemli
bir toplantıda bilgilendirmesinin,
- Mali kural uygulamalarının kamuoyu ile zamanında ve şeffaf bir biçimde paylaşılabilmesini
teminen Maliye Bakanlığı tarafından Mali Kural İzleme Raporunun yayımlanmasının; Hazine
Müsteşarlığı tarafından ise 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri
ve bağlı ortaklıkları ile 4046 sayılı Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan
işletmeci kuruluşlara ilişkin mali verilerin yayımlanmasının,
- Mali kural uygulamalarında açıklanan verilerin doğruluğunun, güvenilirliğinin ve standartlara
uygunluğunun bağımsız bir denetim mekanizması olarak Sayıştay Başkanlığı tarafından değerlendirilmesinin ve yıllık gerçekleşmelere ilişkin Mali Kural İzleme Raporu değerlendirme sonuçlarının
kamuoyuna duyurulmasının,
- Sosyal Güvenlik Kurumu koordinatörlüğünde, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı ve Hazine Müsteşarlığı temsilcilerinden oluşan bir Komisyon tarafından emeklilik ve
genel sağlık sigortalarının uzun dönemli aktüeryal dengesine ilişkin hesaplamaları içeren bir raporun
hazırlanarak kamuoyuna duyurulmasının,
- Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kesinleşmiş borç ve alacaklarının mahsup işlemleri ile alacaklarının terkin edilmesi işlemlerinin bütçeleriyle ilişkilendirilmeksizin yapılamayacağının,
- Mali kural uygulamasının ilgili diğer mevzuatla uyumunu sağlayacak şekilde; 5393 sayılı Belediye Kanununda, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununda, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede bazı değişikliklerin yapılmasının,
- Bütçeleme, muhasebeleştirme ve kamu mali raporlamasında saydamlığın artırılması amacıyla çeşitli mevzuat ile getirilen özelleştirme gelirlerinin özel gelir kaydedilip otomatik ödenekleştirilmesi uygulamasının terk edilmesinin,
öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Komisyonumuzda Kanun Tasarısının geneli üzerinde yapılan görüşmelerde;
- Mali kural uygulamasına geçilmesinin makroekonomik istikrarın ve mali disiplinin sağlanması
açısından Türkiye için çok gerekli bir düzenleme olduğu, ancak bu düzenlemenin küresel finans
krizinin etkilerini göstermesinden önce gündeme getirilmiş olması gerektiği ve mali kural uygulamasına geçilmesi konusunda geç kalındığı,
- Mali kuralın sadece genel yönetim açığına odaklanmayarak, vergileme başta olmak üzere
gelir unsurları ile iç tasarrufları artırmaya yönelik tedbirleri de kapsaması gerektiği; ayrıca borç-faiz
yükü, dış ticaret açığı ve buna bağlı olarak da cari işlemler açığı ile Merkez Bankası döviz rezervleri
miktarının da yakından izlenerek düzenlemenin kapsamına alınması gerektiği,
- Mali kural ile KİT’lerin toplulaştırılmış borçlanma gereğinin oluşturulamayacağının öngörüldüğü;
halbuki KİT’lerin belli bir borç yüküne sahip olmasının her zaman iktisadi kıymetlerini azaltıcı bir
etki oluşturmayacağı, borçlanmalarını verimli yatırım alanlarına yaptıkları taktirde özelleştirme
sürecinde daha yüksek bir değere sahip olmalarının mümkün olacağı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 11 –
- Mali kural uygulamasının ekonominin daralma dönemlerinde daha da daraltıcı bir etki oluşturabileceği, bu nedenle düzenlemede esnekliği sağlayacak hususlara yer verilmesinin büyük önem
arz ettiği,
- Genel yönetim için AB tanımlı bütçe açığının milli gelire oranının uzun vadede %1 olarak
belirlenmesi ile büyümenin uzun dönem ortalamasının %5 eşikte belirlenmesinin, bütçe açığı ile
büyüme arasında doğrudan bir korelasyon olmaması nedeniyle bu iki kuralın birbiriyle uyumlu olarak
tutturulamama riskini beraberinde getirdiği,
- Bir kanun olarak mali kuralın daha kolay değiştirilebilme ihtimali nedeniyle, düzenlenmenin
anayasada yapılmasının daha doğru olacağı,
- Mali kurala ilişkin hususların bir kanunla düzenlemesinin son derece yerinde olduğu, ancak
belirlenen kurallara uymanın çok daha büyük önem arz ettiği, bu kapsamda kanun tarafından belirlenen makroekonomik sınırların aşılması ve hedeflerin tutturulamaması durumunda yaptırım mekanizmasının da somut olarak belirlenmesi gerektiği,
- Genel yönetim bütçe açığı ve borç stokunun bilimsel çalışmalar neticesinde belirlenen sınırlarda
kontrol altında tutulmasının, mali disiplinin sürdürülebilirliğinin sağlanması bakımından büyük önem
arz ettiği,
- Mali kuralın kapsamına yerel yönetimlerin, KİT’lerin ve döner sermayeli kuruluşların da dahil
edilmesinin son derece yerinde bir düzenleme olduğu, böylece bu kuruluşların makroekonomik
istikrarın bozulmasına neden olabilecek etkilerinin önlenebileceği, bununla birlikte belediyelerle
doğrudan mali ilişkisi bulunan belediye iktisadi teşebbüslerinin de faaliyette bulundukları ekonomik
değer göz önünde bulundurulduğunda mali kural kapsamına alınması gerektiği,
şeklindeki görüş, eleştiri ve önerilerin ardından Hükümet adına yapılan tamamlayıcı açıklamalarda;
- 2009 yılında açıklanan Orta Vadeli Programda yapısal reformlar anlamında vurgulanan en
önemli hususun, mali kural yasa tasarısının hazırlanarak TBMM’ye sunulması olduğu,
- Türkiye’nin uygulamayı planladığı mali kurala ilişkin düzenlemelerin AB Komisyonu tarafından
da ilgi gördüğü, Avro bölgesi içerisinde Türkiye’deki modelden esinlenerek çalışmaların yapıldığı,
- Küresel krizin etkilerinin tüm dünyada hissedildiği dönemlerde Türkiye’nin gerekli önlemleri
zamanında alarak kamu borçlarını kontrol altında tutmayı başardığı, bu yönüyle de Türkiye’nin diğer
Avrupa ülkelerinden olumlu anlamda farklılaştığı, geçtiğimiz yıl küresel krizle mücadele için özellikle
Avrupa’da kamu harcamalarını artıran ülkelerin kamu borç stokunu kontrol edemediği ve ciddi
önlemler almak zorunda kaldıkları,
- Bazı ülkelerin mali kuralı harcamalara sınırlama getirerek uyguladığı, ancak Türkiye’de vergi
gelirlerinin milli gelire oranının OECD ülkeleri ortalamalarının altında kaldığı dikkate alındığında,
yalnızca harcamalara sınırlama getirilerek mali kuralın uygulanmasının, kayıt dışının azaltıldığı ya da
vergi denetimleri sonucu vergi gelirlerinin artırıldığı dönemlerde kamu gelirlerinde meydana gelecek
artıştan faydalanma imkanını sınırlandırabileceği,
- Genel yönetim açığına odaklanmak suretiyle, mali kuralı bozmadan Türkiye’de vergi gelirlerinin OECD ülkelerinin ortalamasına ulaşıncaya kadar yatırım amaçlı olarak kamu harcamalarında
da artış yapılabileceği,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 12 –
- Mali kuralın teori ve formülasyonunun son derece iyi hazırlandığı, ancak mali kuralın öngörüldüğü şekilde uygulanmasının önemli bir gereklilik arz ettiği; mali kurala uyulmadığı taktirde ise
en büyük yaptırımın kredibilite kaybı olacağı,
- Mali kuralın alanının geniş tutulmasının mali kuraldan beklenen amacın gerçekleşmesini
zorlaştırabileceği; bu nedenle daha sınırlı ama uygulanabilecek alanlara odaklanılmaya çalışıldığı,
- Belediye iktisadi teşebbüslerinin üzerinde durulması gereken önemli bir konu olduğu, ancak
mali kurala ilişkin açıklanacak rakamların kapsam bakımından Avrupa Hesaplar Sistemine uygun
olarak belirlendiği, açıklanan rakamların aynen Avrupa Birliği ve OECD raporlarında yer almasının
daha doğru olacağı,
- Güven unsurunun kamu açığı-büyüme ilişkisinde büyük önem arz ettiği, Türkiye’nin kamu
açığının az olduğu dönemlerde yüksek büyüme oranını yakalayabildiği, bu nedenle mali kuralla
birlikte güven ortamı sağlandığı taktirde kamu açığı-büyüme ilişkisinde hedeflerin tutturulabileceği,
- İşsizlik oranlarının büyüme ile çok yakın bir ilişkisinin olduğu, büyüme arttıkça istihdamda da
bir artışın meydana geleceği, bu nedenle işsizliğin mali kural kapsamı dışında düşünülmemesi
gerektiği, uzun vadede pek çok farklı alanla birlikte istihdam konusunu ele alan bir Ulusal İstihdam
Strateji Belgesi üzerinde çalışıldığı,
- Mali kural formülünde yer alan ilk 0,33’ün genel yönetim açığının kapanma hız katsayısını
gösterdiği ve 0 ile 1 arasında yer alması gerektiği, bu katsayının yaklaşık 10 yıllık bir süre içerisinde
genel yönetim açığının milli gelire oranının %1 hedefine ulaşmasını temin edecek bir yaklaşımla
belirlendiği; formülasyondaki ikinci 0,33 katsayısının ise tamamen teknik bir katsayı olduğu ve otomatik
stabilizatörlerin etkisini yansıttığı, ayrıca mali kural formülasyonundaki parametrelerin belirlenmesinde
çok sayıda akademisyen ve finans kuruluşlarının katkılarının alındığı,
- Daraltıcı ya da genişletici maliye politikaları ve büyüme gibi konuların ülkelerin kendine
özgü şartları dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği, Türkiye’nin bu anlamda dünyadaki tüm
gelişmeleri dikkatle izlediği, ancak kendine en uygun ve en doğru politikaları kendi şartları çerçevesinde
belirlediği,
- Uluslararası kuruluşların yayımladığı raporlarda, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde Avrupa’nın
en hızlı büyümesi beklenen beş ülkesinden biri olarak yer aldığı, bu aşamaya uygulanan sıkı maliye
politikaları ve ekonomide güven ortamının sağlanmasıyla gelindiği,
- Türkiye ekonomisinde büyümenin ağırlıklı olarak özel sektör yatırım ve tüketim harcamalarından kaynaklandığı, milli gelirin kompozisyonunda kamu yatırım ve harcamalarının payının düşük
olduğu, bu nedenle büyümenin ve istihdamın artırılmasının temelinde ekonomide güven ortamının
sağlanarak özel tüketim ve yatırımın harcamalarının artırılmasının yer aldığı,
- Ekonomide büyümenin gerçekleşmesi için kamu harcamalarını artırmanın önemli bir unsur
olduğu, ancak bunun her zaman büyümeye neden olmayacağı, konunun ülkelerin borç stoku miktarıyla
da birlikte düşünülmesi gerektiği,
ifade edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 13 –
Komisyonumuzda Tasarının geneli üzerinde yapılan görüşmelerin ardından, daha ayrıntılı bir
şekilde incelenebilmesini teminen Tasarının öncelikle bir alt komisyonda ele alınmasına ve alt
komisyon çalışmalarını müteakiben görüşmelere devam edilmesine karar verilmiştir.
Alt Komisyonun; 15/6/2010 tarihinde Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı,
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Türkiye Belediyeler
Birliği temsilcilerinin katılımlarıyla yapmış olduğu toplantıda, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile
Komisyon üyelerinin görüşleri geniş bir şekilde dile getirilmiş ve yapılan kapsamlı değerlendirmeler
sonucunda Alt Komisyonca Tasarıda aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır.
Tasarının;
- 1 ve 2 nci maddeleri; aynen,
- 3 üncü maddesi; (1) numaralı fıkrasının (a) bendine genel yönetim tanımının fonları da
kapsayacak şekilde genişletilmesi amacıyla “mahalli idareler” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve
fonlar” ibaresinin eklenmesi suretiyle,
- 4 üncü maddesi; (1) numaralı fıkrasının (d) bendine, muhasebe ve istatistik yöntemlerinde
önemli bir değişiklik yapılması halinde, geçmiş en az iki yıla ilişkin verilerin yeni duruma uygun
olarak raporlanmasını temin eden bir hükmün metne eklenmesi suretiyle,
- 5 inci maddesi; (3) numaralı fıkrasının anlatıma sadelik ve açıklık kazandırılması amacıyla
redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 6 ncı maddesi; (4) numaralı fıkrasının Orta Vadeli Program ve Mali Planın tek bir belgeyi ifade
etmesini sağlayacak şekilde redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 7 nci maddesi; (4) numaralı fıkrası, fıkrada geçen raporun, yıllık gerçekleşmelere ilişkin Mali
Kural İzleme Raporu olduğunun vurgulanması amacıyla “Raporun” ibaresi yerine “yıllık gerçekleşmelere ilişkin Mali Kural İzleme Raporunun” ibaresinin eklenmesi; Sayıştay tarafından yıllık
gerçekleşmelere ilişkin Mali Kural İzleme Raporu hakkında yapılacak değerlendirme sonuçlarının
Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmesini teminen fıkrada yer alan “kırkbeş gün içinde”
ibaresinden sonra gelmek üzere “Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilir ve” ibaresinin eklenmesi;
(6) numaralı fıkrası, Maliye Bakanlığının raporlama, denetim ve istatistiklerin derlenmesi konusunda
maddenin uygulanmasına ilişkin yetkilerinin genişletilmesini teminen “verileri almaya,” ibaresinden
sonra gelmek üzere “verilerin incelenmesi sonucu bulunan hataların düzeltilmesini istemeye,” ibaresinin
eklenmesi ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen sorumlu birim yöneticilerine uygulanacak müeyyideleri düzenleyen yeni bir hükmün metne ilave edilmesi suretiyle,
- 8 inci maddesi; aynen,
- 9 uncu maddesi; (1) ve (2) numaralı fıkralarının (b) bentlerinin, iç borçlanma konusunda İçişleri
Bakanlığınca Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın uygun görüşünün alınacağı hususuna
açıklık kazandırılması amacıyla redaksiyona tabi tutulması; kanunların hazırlanmasında uygulanan
esas ve usullere uygunluğunun sağlanmasını teminen maddenin (1) numaralı fıkrasının 9 uncu madde,
(2) numaralı fıkrasının 10 uncu madde, (3) numaralı fıkrasının 11 inci madde, (4) numaralı fıkrasının
ise 12 nci madde olarak düzenlenmesi ve maddenin redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 14 –
- 10 uncu maddesi, Tasarı ile 5018 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin dördüncü fıkrasının
yürürlükten kaldırılması nedeniyle 53 üncü maddenin dördüncü fıkrası da hükümsüz kalacağından,
53 üncü maddenin dördüncü fıkrasını yürürlükten kaldıran bir hükmün metne eklenmesi ve 13 üncü
madde olarak,
- Yürürlük ve yürütmeye ilişkin 11 ve 12 nci maddeleri; 14 ve 15 inci maddeler olarak, aynen,
kabul edilmiş; ayrıca, Üçüncü Bölümün başlığı redaksiyona tabi tutulmuştur.
Alt komisyonda yapılan müzakerelerin ardından, Komisyonumuzun 18/6/2010 tarihinde
Hükümeti temsilen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN ile Maliye Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Türkiye İstatistik
Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu, Türkiye Belediyeler Birliği ve TÜRMOB temsilcilerinin de
katılımlarıyla yaptığı 51 inci Birleşiminde; Tasarı ve gerekçesi Komisyonumuzca da benimsenmiş ve
Tasarının görüşmelerine Alt Komisyon metni esas alınarak devam edilmesine karar verilmiştir.
Alt Komisyon metninin;
- 1, 2, 3 ve 4 üncü maddeleri; aynen,
- 5 inci maddesi; (3) numaralı fıkrasında anlatıma açıklık kazandırılması amacıyla “oluşamaz”
ibaresinin “oluşturulamaz” şeklinde redaksiyona tabi tutulması suretiyle;
- 6, 7 ve 8 inci maddeleri; aynen,
- 9 ve 10 uncu maddeleri; (2) numaralı fıkralarının, anlatıma akıcılık kazandırılması ve iç borçlanmaya ilişkin hususta İçişleri Bakanlığınca Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın uygun
görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı adına İçişleri Bakanının onay vereceğinin açıklığa kavuşturulması
amacıyla redaksiyona tabi tutulmaları suretiyle,
- 11 inci maddesi; (1) numaralı fıkranın (a) ve (b) bentlerinin birleştirilmesini temin edecek
şekilde (1) numaralı fıkranın çerçeve hükmünün değiştirilmesi ve redaksiyona tabi tutulması; (2) numaralı fıkra ile değiştirilen hükmün ise anlatımda sadeliği sağlamak amacıyla “ödeneğinin gönderilmemiş olması halinde söz konusu” ibaresinin “ödeneği gönderilmediği için ödenemeyen” şeklinde
redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- 12 ve 13 üncü maddeleri; aynen,
- Yürürlüğe ilişkin 14 üncü maddesi; Tasarının 8 inci maddesinde düzenlenen genel yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin kesinleşmiş borç ve alacaklarının mahsup işlemleri ile alacaklarının
terkin edilmesi işlemlerinin bütçe ile ilişkilendirilmeksizin yapılamamasına ilişkin hususun 1/1/2011
tarihinden itibaren yürürlüğe girmesini sağlayacak şekilde maddenin (1) numaralı fıkrasına (a) bendinden sonra gelmek üzere yeni bir bendin eklenmesi ve takip eden bendin buna göre teselsül ettirilmesi suretiyle,
- Yürütmeye ilişkin 15 inci maddesi; aynen,
kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 15 –
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.
Başkan
Başkanvekili
Sözcü
M. Mustafa Açıkalın
Recai Berber
Hasan Fehmi Kinay
Sivas
Manisa
Kütahya
(Bu Raporun Sözcüsü)
Kâtip
Üye
Üye
Süreyya Sadi Bilgiç
Necdet Ünüvar
Halil Aydoğan
Isparta
Adana
Afyonkarahisar
(Bu Raporun Sözcüsü)
Üye
Üye
Üye
Sadık Badak
Osman Kaptan
Mehmet Günal
Antalya
Antalya
Antalya
(Ayrışık oy var)
(Muhalefet şerhi ektedir)
Üye
Üye
Üye
İsmail Özgün
Ali Osman Sali
Zeki Ergezen
Balıkesir
Balıkesir
Bitlis
Üye
Üye
Üye
Sedat Kızılcıklı
Cahit Bağcı
Mehmet Yüksel
Bursa
Çorum
Denizli
(Bu Raporun Sözcüsü)
(Bu Raporun Sözcüsü)
Üye
Üye
Üye
Emin Haluk Ayhan
Necdet Budak
Alaattin Büyükkaya
Denizli
Edirne
İstanbul
(Muhalefet şerhi ektedir)
Üye
Üye
Üye
Mustafa Özyürek
Harun Öztürk
Tuğrul Yemişçi
İstanbul
İzmir
İzmir
(Ayrışık oy yazısı eklidir)
(Ayrışık oy eklidir)
Üye
Üye
Üye
Bülent Baratalı
Muzaffer Baştopçu
Eyüp Ayar
İzmir
Kocaeli
Kocaeli
(Ayrışık oy eklidir)
Üye
Üye
Üye
Hasan Angı
Mustafa Kalaycı
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Konya
Konya
Malatya
(Muhalefet şerhi ektedir)
(Ayrışık oy eklidir)
Üye
Üye
Üye
Erkan Akçay
Süleyman Çelebi
Ali Er
Manisa
Mardin
Mersin
(Muhalefet şerhi vardır)
Üye
Üye
Üye
Gürol Ergin
Münir Kutluata
Osman Özçelik
Muğla
Sakarya
Siirt
(Ayrışık oy ektedir)
(Muhalefet şerhim eklidir)
(Ayrışık oy eklidir)
Üye
Üye
Üye
Kadir Tıngıroğlu
Hasip Kaplan
Faik Öztrak
Sinop
Şırnak
Tekirdağ
(Ayrışık oy)
(Ayrışık oy yazısı eklidir)
Üye
Üye
Üye
Osman Demir
Kerem Altun
İlhan Evcin
Tokat
Van
Yalova
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 16 –
AYRIŞIK OY
Kamu mali politikalarına öngörülebilirlik kazandırmak, böylece ekonomik aktörler nezdinde bu
politikalara güveni tesis etmek maksadıyla maliye politikasının kural bazlı yürütülmesi son yıllarda
önemli bir uygulama haline gelmiştir.
Küresel krizin ardından tüm ülkelerde gevşetilen maliye politikasının yeniden nasıl toparlanacağı
ve ülkelerin sıçrayan borç stoklarının sürdürülebilir oranlara yeniden nasıl çekileceğinin sorgulandığı
şu günlerde, ekonomik ajanlara orta vadeli perspektif kazandıracak kural bazlı politikalar ayrı bir
önem kazanmıştır.
Böyle bir uluslararası konjonktürde, getirilen bu Tasarı ile Türkiye'de maliye politikasına
öngörülebilirlik ve kredibilite kazandıracak, mali disiplini sağlamlaştıracak bir uygulamanın
amaçlanıyor olması olumlu karşılanmaktadır.
Bununla birlikte, mali kural uygulamasının başarısı kamu mali yönetiminde şeffaflık ve
uygulama konusundaki samimiyete bağlıdır. AKP iktidarı dönemindeki uygulamalar, her iki alanda
da ne yazık ki sorunların bulunduğunu göstermektedir.
Nitekim, çok uzağa gitmeden AKP iktidarının geçen yıl kriz sürecinde izlediği politikalar hali
hazırda mevcut örtük mali kural uygulamalarının nasıl ters yüz edilebildiğini açıkça ortaya koymuştur.
Bu çerçevede;
(i) Kriz sürecinde ekonomik aktörlerin en çok ihtiyaç duyduğu belirsizliği azaltacak, orta vadeli
perspektif sunacak resmi belge ve dokümanlar kanunun açık amir hükümlerinin hilafına ciddi bir
gecikme ile çıkarılabilmiştir. Nitekim 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununa göre
Mayıs ayı sonuna kadar Resmi Gazetede yayımlanması gereken Orta Vadeli Program (OVP), 2009
yılında Hükümet tarafından, 3,5 ay gecikme ile Orta Vadeli Mali Plan (OVMP) ise 3 ay gecikme ile
çıkarılabilmiştir. Nitekim 2010 yılında da Mayıs ayı sonuna kadar yayınlanması gereken OVP henüz
ortada yoktur. Hükümetin açık kanun hükmüne rağmen, uygulamada gösterdiği bu özensizlik sadece
2009 ve 2010 yıllarına mahsus da değildir. 2006 yılından bu yana söz konusu iki resmi doküman hep
gecikme ile çıkarılmıştır.
(ii) Hükümet geçtiğimiz yıl olağanüstü artan kamu harcamalarına karşın ek bütçe çıkarmamak
amacıyla, borçlanmaya ilişkin mali kuralı değiştirmede sakınca görmemiştir. Nitekim 28 Mart 2002
tarih ve 4749 sayılı "Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun" ile
getirilmiş borçlanma limitleri, 25 Haziran 2009 tarih ve 5917 sayılı Kanun ile beş katına çıkarılmıştır.
Bu örneklere ilave olarak AKP iktidarının mali politikalarda gösterdiği samimiyetsizliğin belki
de en güzel örneği bizzat bu Tasarının kendisidir.
Hükümet, 16 Eylül 2009 tarihinde çıkardığı OVP'de, Mali Kural uygulamasına 2010 yılının ilk
üç aylık döneminde yasal zemin kazandırılacağını ilan etmesine rağmen, bu açık taahhüdünü yerine
getirmemiştir. Ne zaman ki Yunanistan ekonomisinde sorunlar başlamış, diğer Avrupa ekonomilerine
ilişkin kuşkular artmış ve gözler ülkelerin borç stoklarına çevrilmiş Hükümet telaşla mali kuralı
yeniden gündemine almak zorunda kalmıştır. Hükümet bu tavrıyla, seçimler öncesinde tasarıyı yüce
Meclis huzuruna getirmekten imtina edeceğini açıkça göstermiştir. Hükümetin bu yaklaşımını
uluslararası piyasalarda tekrarlanmaya başlayan çalkantılar bozmuştur.
AKP iktidarında mevcut kurallar gevşetilmekle kalmamış, maliye politikalarında saydamlığı
ortadan kaldıran uygulamalara da sıklıkla başvurulmuştur.
Bu çerçevede;
(i) AKP iktidarında bütçe ile ilişkilendirmeden harcamalar yapılmıştır. Bu çerçevede, Çalışanların
Tasarrufa Teşvik Hesabı ve Konut Edindirme Yardımı ödemeleri bu şekilde gerçekleştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 17 –
(ii) Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununun kapsamından çıkarılmıştır. Böylece TOKİ'nin tüm mali işlemleri kamu harcama ve gelir
işlemleri dışında tutulmuştur.
(iii) Son yıllarda TOKİ, kamu kurumlarından aldığı arsalar karşılığında, hizmet binası vb. bir
takım kamu yatırımlarını gerçekleştirir hale gelmiştir. Yatırım maliyeti arsa bedelini aşan projelerde
ayrılan yatırım ödenekleri büyük ölçüde kamu yatırım toplamına dahil edilmemektedir.
(iv) AKP iktidarında ödenekler arasında aktarmalar ve muhasebe oyunları ile cari yıl açığı
olduğundan düşük gösterilmektedir. Bu çerçevede, personel ve faiz ödeneklerinden yedek ödeneğe
oradan da diğer ödeneklere aktarma yapılması suretiyle ve ayrıca Sayıştay'dan tamamlayıcı ödenek
alarak cari yıl açığı düşük gösterilmektedir.
(v) AKP iktidarında kamu kurum ve kuruluşlarının birbirine olan borçlarında, borcun mahsubu
için kullanılacak kaynaklar bütçeye gelir yazılmıştır. Nitekim bu çerçevede, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonundan Hazine'ye aktarılan kaynaklar, bu kurumun borçlarına mahsup edilecek iken,
bütçeye gelir kaydedilmiştir.
(vi) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelir, gider, tahsilat, ödeme, nakit
planlaması ve borç yönetimi zaman zaman Hazine birliğini sağlayacak şekilde yürütülmemiştir.
(vii) Tüm gelir ve giderler gayri safi olarak bütçeleştirilmemiştir.
(viii) Yılı içinde kamuya yapılacak atamalarda bütçe kanunları ile öngörülen sınırlamalar,
öğretmen atamalarında olduğu gibi özel yasal düzenlemelerle aşılmıştır.
(ix) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri; kamu gelirlerinin azalmasına veya kamu
giderlerinin artmasına neden olacak ve kamu idarelerini yükümlülük altına sokacak kanun
tasarılarının getireceği mali yükü, orta vadeli program ve mali plan çerçevesinde, en az üç yıllık
dönem için hesaplayarak tasarılara eklemeleri gerekirken eklememişler ve 5018 sayılı Kanunun
14 üncü maddesine aykırı hareket etmişlerdir.
(x) Komisyonun gündeminde bulunan ve enerji kurumlarının birbirleriyle ve Hazine ile olan borç
ve alacaklarının mahsuplaşmaya tabi tutulmasını öngören tasarının Mali Kural Yasa Tasarısından sonra
yasalaşabileceği ihtimali dikkate alınarak, Mali Kural Yasa Tasarısının, 'genel yönetim kapsamındaki
kamu idarelerinin kesinleşmiş borç ve alacaklarının mahsup işlemleri ile alacaklarının terkin edilmesi
işlemlerinin bütçeleriyle ilişkilendirilmeksizin yapılamayacağına' dair 8 inci madde hükmünün
yürürlüğü 1.1.2011 tarihine ertelenmiştir. Komisyonda iktidar grubu tarafından verilen önerge ile
gerçekleştirilen bu değişiklik, mali kuralın daha komisyon aşamasında delinmesi anlamına gelmektedir.
(xi) Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa sürekli olarak istisnalar
getirilmiştir.
(xii) AKP iktidarı ne parlamento içi ne de parlamento dışı denetimden memnun olmuş; mahalli
idarelere aktarılan kaynakların denetimini tümüyle bir kenara bırakmış; denetimi muhaliflerini
susturmak için kullanmış; dokunulmazlıkların sınırlandırılmasına yanaşmamış; yolsuzlukların üzerine
gitmediği gibi yolsuzluklara kol kanat germiştir.
(xiii) Seçimlerden önce popülist yaklaşımlarla bütçe disiplininden uzaklaşmaktan çekinmemiştir.
Kurallara uymada hükümetin samimiyetsizliğini ortaya koyan örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Tüm bu örnekler mali kuralın başarısı için olmazsa olmaz koşul olan uygulamada samimiyet ve
saydamlığın AKP iktidarında yerleşmediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 18 –
Hal böyle iken, mali kural uygulamasında izleme, denetim, sorumluluk, yaptırım süreçlerinin net
olarak belirlenmesinin önemi daha da artmaktadır. Nitekim AB'de yaşanan son borç krizi de,
sorumluluk ve yaptırım yüklemeyen mali kuralların çalışmayacağını net bir şekilde ortaya koymuştur.
Ancak getirilen bu Tasarıda izleme, denetim, sorumluluk ve yaptırım süreçlerinin oldukça gevşek
bırakıldığı dikkati çekmektedir.
Bu bağlamda mali kurala ilişkin izleme görevi büyük ölçüde Maliye Bakanlığına verilirken,
mali kural uygulamasında denetim işlevi Sayıştay'a bırakılmaktadır.
Uygulama sonuçlarının bağımsız bir mali komisyon yerine Sayıştay tarafından denetlenmesinin
amaca hizmet etmeyeceği düşünülmektedir. Mali kural uygulamasının başarısı kredibilitesine,
kredibilitesi ise kurala uyumun bağımsız ve güvenilir olduğuna inanılan bir kurum tarafından
sağlanmasına bağlıdır.
Sayıştay her ne kadar TBMM adına denetim yapmakta ve başkan ile üyeleri TBMM tarafından
seçilmekte olsa da siyasi sistemimiz gereği bu, yasamada çoğunluğu olan hükümetin bu seçimde
belirleyici olması anlamına gelmektedir. Bu da mali kuralı denetleyecek organda bulunması gereken
en önemli özellik olan bağımsızlık unsurunun ortadan kalkması anlamına gelmektedir.
Tasarıda denetimin içeriği üzerinde bir netlik bulunmamaktadır. Tasarıya göre Sayıştay, Maliye
Bakanlığının yayımlamış olduğu Mali Kural İzleme Raporundaki verilerin güvenilirliğini denetleyecek
ve elde ettiği sonuçları raporun yayımı tarihinden itibaren 45 gün içinde yayımlayacaktır.
Bu bağlamda Sayıştay, mali kural kapsamında genel devlet tanımına giren kurumları tekil
anlamda denetleyecek midir, yoksa Maliye Bakanlığının izlemeye ilişkin yapmış olduğu işlemleri
usule uygunluk anlamında mı denetleyecektir. Bu durum Tasarıda açık değildir.
Sayıştay mali kural uygulamasındaki kurumları tekil anlamda denetleyecekse, bu durumda
denetimin kapsamı yönünden de sıkıntılar doğabilecektir. Sayıştay belediyeleri denetleme yetkisine
sahip olmasına rağmen uygulamada bu mümkün olamamaktadır. Ayrıca KİT'ler Sayıştay tarafından
değil Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetlenmektedir. Belediye İktisadi Teşekkülleri ise zaten
Sayıştay denetimi kapsamı içinde değildir. Belediyeler ve bunların iktisadi teşekküllerinde veri ve
mali kayıtların halihazırda saydam olmadığı düşünüldüğünde, mali kuralın uygulamasında sıkıntılar
yaşanabileceği düşünülmektedir.
Hükümetin daha önceki samimiyetsiz ve saydamlığı ortadan kaldıran uygulamalarıyla beraber
Tasarıda mali kuralın izlenmesi, denetlenmesi, sorumluluk ve yaptırım unsurlarında gösterilen
gevşekliğin mali kuralın kredibilitesini, dolayısıyla başarı şansını zayıflatacağı düşünülmektedir.
Tüm bu hususları dikkate alarak getirilen bu Tasarıya ayrışık oy kullanıyoruz.
Mustafa Özyürek
Osman Kaptan
Bülent Baratalı
Harun Öztürk
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Gürol Ergin
İstanbul
İzmir
Antalya
Malatya
İzmir
Muğla
Faik Öztrak
Tekirdağ
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 19 –
MUHALEFET ŞERHİ
Mevcut durumda bütçe gerçekleşmeleri ve hedefleri arasındaki sapmalar özellikle ekonominin
yavaşladığı dönemler ve seçim yıllarında artmaktadır. Bu durumda sadece maliye politikalarının değil
ekonominin de istikrarsızlaşmasına katkıda bulunmaktadır. Mali kuraldan beklenen faydalardan biri
de maliye politikasında öngörülebilirliğin artırılarak ekonomik aktörlerin karar alma süreçlerinde daha
rasyonel davranabilmelerine yardımcı olunmasıdır. Mali kural uygulaması bu yönde önemli bir adım
olmakla birlikte yaptırımlarla desteklenmeyen bir mali kural uygulamasının bir istikrar aracı değil
göstergeden öteye gidemeyeceği açıktır. Nitekim euro bölgesinde yaşanan son krizde göstermiştir ki,
yaptırım olmadığı taktirde mali kural uygulamasından beklenen faydalar elde edilememektedir.
Mali kural formülü, büyüme dönemlerinde bütçe açığının trendin altında hedeflenerek tasarruf
edilmesi, küçülme ve durgunluk dönemlerinde ise daralmanın daha da şiddetlendirilmemesi için trendin
üstünde bir açığa müsaade edecek şekilde dizayn edilmiştir. Mali kural formülünün döngü-karşıtı diğer
bir ifadeyle ekonomideki gelişmelere kamu ekonomisinin tepkisinin istikrarı sağlayacak, dengeleyecek
tepki vermesi şeklinde dizayn edilmesi yerindedir. Ancak, ülkemizde bütçenin son dönemde yapısal
olarak bozulmuş olması formülün işleyişini güçleştirecektir. Bütçe harcamaların her yıl artan oranda
esnekliğini yitirmesi muhtemel bir mali düzeltmenin son yıllarda olduğu gibi bütçenin gelir tarafı
üzerinden yapılacağını işaret etmektedir. Dolaysız vergi alanında reform yapılmasındaki isteksizlik de
mevcut bütçe yapısıyla ele alındığında, önümüzdeki dönemde mali kural uygulamasında ortaya çıkacak
mali düzeltme ihtiyacının yine son yıllarda olduğu gibi dolaylı vergilerle yapılan kolaycı mali araçlarla
devam edeceğini ve geniş kitleler üzerindeki vergi yükünün önümüzdeki dönem daha da artacağını
göstermektedir. Diğer taraftan, geçmiş bütçe uygulama pratiği mali düzeltme yapıldığı zamanlarda
harcama tarafında ilk kurbanın yatırım harcamaları (sermaye gideri) olduğunu göstermiştir. Özetle, bütçe
yapısının ve kamu maliyesinin bozulduğu bir ortamda mali kural uygulamasının ilk sonuçları vergilerin
artırılması ve yatırımların kısılması olacak, bu durumda mevcut dengesizlikleri daha da artıracaktır.
Mali kuralın izlenmesi ve değerlendirilmesinin bağımsız bir kurul tarafından yapılmaması ise tasarının
bir diğer eksikliğidir. Sağlam bir izleme ve değerlendirme sisteminin kurulması, kural uygulamalarının
başarısı açısından son derece önemlidir. Kural uygulamalarının başarısının sağlanması açısından politik
etkilerden uzak ve bağımsız bir yapılanmanın kurulması gerekli görülmektedir. İzleme kurulu
yapılanmasının başta AB birliğine üye olan ülkeler olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hızla
artmakta olduğu görülmektedir. Söz konusu Kurulun temel işlevi mali kurallara uyum konusunda
parlamentoyu ve kamuoyunu bilgilendirmek olmalıdır. Gelişmiş uygulama örnekleri göz önüne alındığında,
mali kurallara ilişkin en etkin yaptırım mekanizmasının, hükümetlerin ortaya koymuş oldukları taahhütleri
yerine getirememeleri sonucunda kamuoyu nezdinde kredibilite kaybına uğramaları olduğu görülmektedir.
Mali kural kapsamında hesaplanacak genel yönetim açığının ise sadece Avrupa Hesaplar
Sistemiyle (ESA) uyumlu olarak açıklanması ise anlaşılamamıştır. Avrupa Birliğine verilen
dokümanlar ve Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslamada ESA bazında hesaplanacak veriler faydalı
olacaktır. Ancak, komisyon çalışmaları sırasında yapılan açıklamalardan da görüldüğü üzere mevcut
bütçe açığından daha yüksek ve anlaşılması zor bir genel yönetim açığı değeri açıklanacaktır.
Kamu maliyesi sisteminin bir diğer önemli parçası olan yerel yönetimlere ilişkin hiçbir kural
getirilmemiştir. Oysa, özellikle son yıllarda yerel yönetim bütçe açıklarının ve borçlarının hızla arttığı
bir ortamda yerel yönetimlerin sadece genel yönetim kapsamında takip edilmesi Tasarının temel
amacıyla önemli bir çelişkiyi ifade etmektedir. Mali kural hedefi konsolide genel yönetim bazında
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 20 –
takip edileceği için yerel yönetimler bütçe dengelerinde ortaya çıkacak artış ve azalışların formül
kapsamındaki diğer idarelerin (özellikle merkezi idare bütçesi) bütçe dengeleri üzerinde baskı
oluşturması kaçınılmazdır. Ayrıca, bu durum mali kuralla hesaplanacak olan genel yönetim açığı
hedefinin bir göstergeden öteye geçemeyeceğini ortaya koymaktadır.
Yerel yönetimler iç borçlanmalarında onay verecek kuruluşlara (vesayet makamı) Hazine
Müsteşarlığının da katılmasının nedeni olarak risk yönetimi öne sürülmektedir. Ancak, 4749 sayılı
Kanunda Hazine Müsteşarlığının risk yönetimi yetkisi merkezi idare bütçesiyle sınırlıdır. Yerel
yönetimlerin temel kanunlarında borç yüküne ilişkin mali kural zaten mevcuttur. Yerel bazda ihtiyaçları
en etkin değerlendirecek ve buna paralel bütçe ve finansman oluşturacak kuruluş yerel yönetimin bizzat
kendisidir. Eğer gerekçede bahsedildiği üzere risk yönetimi anlamında bir denetim yapılacaksa bu yerel
yönetimlerin bütçe hakkına müdahale anlamı taşımaktadır ve Anayasaya aykırıdır. Eğer gerekçe bu değilse
borçlanmaya yönelik İçişlerinin ötesinde ikinci kere aynı nitelikli ve bürokrasiyi iki katına artıracak bir
yetkiden bahsedilmektedir ki, aynı zamanda bu durum İçişleri Bakanlığının mevcut uygulamasına
güvenilmediği gibi bir şüpheyi akıllara getirmektedir. Özellikle, yatırımların hızlandığı dönemlerde bu
ikincil onay kuruluşların yatırımlarının aksamasına veya nakit akışının bozulmasına neden olabilecektir.
Tasarının 3. Tanımlar başlıklı maddesinde; Kapsama dahil kuruluşların Avrupa Hesaplar Sistemine
(ESA) uygun olarak belirlendiği ifade edilmektedir. Sayılmayan idare ve fonların ise yine ESA sistemine
uygun olarak DPT, Hazine Müsteşarlığı, TÜİK ve T.C. Merkez Bankası görüşleri doğrultusunda Maliye
Bakanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmaktadır. Bu hükümden maksadın ise Avrupa Birliği ve
diğer gelişmiş ülkelerle kıyaslanabilir bir genel kamu sektörü tanımlamasının yapılması olduğu ifade
edilmektedir. Bu bağlamda Avrupa Birliği ülkelerde olmayan ve fakat ülkemizde mevcut olan bazı
kamu idare ve fonlarının olduğu/olabileceğini de gözden uzak tutmamak gerekir. Örneğin Büyükşehir
Belediyelerinin bağlı otobüs, terminal işletmeleri diğer birçok Büyükşehir, İl, ilçe belediyelerinin Ticaret
Kanununa göre kurulmuş büyük ölçekli şirketleri de bulunmaktadır. Bu şirketlerin de kapsamda
değerlendirilmesi gerekir. Bunlarla ilgili hazırlanacak mali kuralların da KİT'lere benzer düzenlenmesi
gerekir. Ancak bu bağlı işletme ve şirketlerin bütününün sahibi KİT'lerde olduğu gibi tek belediye
değildir. Dolayısıyla bu şirketlerin konsolide borçlanma gereği oluşturmasından bahsedilemez, zira
patronları çok sayıda belediyedir ve tek çatı altında idare ve planlama yapılamamaktadır. Bu nedenle
KİT'ler için tasarının 5. maddenin 3. fıkrasındaki gibi "toplulaştırılmış bazda" bir kural getirilemez.
Genel Kamu Kesimi olarak adlandırılabilecek "Genel Yönetim" içerisinde mütalaa edilemeyen
ve 233 sayılı KHK'ya da tabi olmadığından KİT statüsünde de değerlendirilemeyen, 4046 sayılı
Kanuna da tabi olmayan kuruluşlar da bulunmaktadır.
Bütçe açığı bilindiği üzere gelir tahmini ve gider tahminlerinden oluşan açığı ifade eder. Kapsama
dahil kuruluşların mali kurala uyumlu hareket etmeleri bakımından bütçe açığı da bir iyi niyet göstergesi
kabul edilebilir ise de, esas olan gerçekleşmelerdir. Bir başka deyişle bütçelerin samimi olmadığı;
gerçekleşme ihtimali olmayan gelirlerin bütçede tahmin edildiği yada yapılacak bazı giderlerin bütçelerde
gösterilmediği hallerde, kriter olarak seçilen "bütçe açığı" na dayanan mali kural bir fonksiyon ifa
etmeyecektir. Bu nedenle niyetler yanında gerçekleşmelerin nazara alınması daha uygun olur.
Tasarının Döner Sermayeli İşletmeler bakımından 5/2 fıkrasındaki gelir gider denkliği de sadece
bütçelerde denklik sağlanması değil, uygulama sonuçları itibarıyla denklik sağlanmalıdır.
Mali Kural kanununa tabi olup bütçeleri TBMM'nin onayından geçmeyen kuruluşların bütçelerinin
hazırlanmasında "samimiyet" ilkesine uyumlu olarak hazırlanıp hazırlanmadıkları, uygulama sonuçları
ile karşılaştırılarak sapmaların; harcamaların hem bütünü hem de ayrıntı kalemleri itibarıyla belirli
limitlere tabi tutulmaları da bu kuruluşların gerçekçi bütçe hazırlamalarının yolunu açacaktır. Bu amaçla
kuruluşların kendi inisiyatifi dışındaki gelişmelerden kaynaklı tahmin-gerçekleşme farkları da
yayınlanan raporlarında etki analizleri ile hesaplanarak açıklanmalıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
– 21 –
Tasarının 7. maddesindeki raporlama, denetim ve istatistiklerin değerlendirilmesi, başlıklı maddenin
4. fıkrasında; "Yıllık gerçekleşmelere ilişkin Mali Kural İzleme Raporunda yer alan verilerin doğruluğu,
güvenilirliği ve önceden belirlenmiş standartlara uygunluğu bakımından değerlendirilmesi Sayıştay'ca
yapılır ve sonuçları, yıllık gerçekleşmelere ilişkin Mali Kural İzleme Raporunun yayımından itibaren 45
gün içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilir ve kamuoyuna duyurulur." denilmektedir.
Yukarıdaki maddelere göre; mali kuralla ilgili genel yönetime ilişkin veriler Maliye Bakanlığı,
223 sayılı KHK ve 4046 sayılı Kanuna tabi kuruluşlarla ilgili veriler ise Hazine Müsteşarlığı
Tarafından açıklanmaktadır. Denetim maddesinde ise sadece Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan
Mali Kural İzleme Raporu hakkında değerlendirmede bulunması öngörülmektedir. Öncelikle 233
Sayılı KHK ve 4046 sayılı Kanuna tabi kuruluşlarla ilgili de Sayıştay'ın değerlendirmede bulunması
kapsama alınmalıdır. Yapılacak değerlendirmelerde baz alınan idarelere ait veriler sadece ilgili Maliye
Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığına iletilmektedir. Sayıştay'ca rapor hakkında bir değerlendirmede
bulunulabilmesi için; Ya aynı verilerin Sayıştay'a da sunulması, yahut ilgili kuruluşlara sunulan
verilerin rapor hazırlayan kuruluşlarca nasıl bir sürece tabi tutularak hazırlandığına ilişkin süreç ve
hazırlıkla ilgili kontrol yapılmasına imkan tanınmalıdır.
Gerçekleşen veriler konusunda bilgi sahibi olmayan Sayıştay'ın verebileceği görüş dayanaksız
kalacaktır. Görüş bildirememe durumu ile karşı karşıya kalabilecektir. Bu nedenle bu fıkraya
"Sayıştay gerektiğinde bu kanun kapsamındaki idare ve kuruluşlardan belge ve bilgi alabilir.
Ayrıca, Kuralla ilgili raporlama yapan idarelerden de gerekli her tür bilgi ve belgeyi alabileceği
gibi, hazırlanma süreçlerini de inceleyebilir." Şeklinde bir ifade eklenmelidir. Bu fıkra ile mali kural
uygulaması ve raporlaması istikrarlı hale gelinceye değin, Sayıştay'ın görüş verebilmesi gerekli bilgi
ve belge ihtiyaçları ile Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı'nca rapor hazırlamasında izlenen
usullerle ilgili olabilecek ihtiyaçlarını temin edilmesine yönelik olacaktır.
Hükümetin açıkladığı "Mali Kural Kanunu" taslağı Avrupa'da gelişmekte olan krizin Türkiye'ye
etkilerini sınırlandırmaya yönelik bir adımdır. Bu noktada mali kural içeriye fon girişlerini
artırabilecek bir enstruman olarak görülmektedir. Mali Kural demek "sıkı maliye politikası" anlamına
gelmektedir. Önemli olan samimiyet ve niyettir. 2009 Yılı bütçesinde de Hükümet, iyi niyetli ve
samimi olmadığını göstermiştir. Söylediği açıkla gerçekleşen açığı ifade etmeye bile gerek yoktur.
Mali Kural; temel mali değişkenler üzerine konulan daimi nitelikteki sayısal sınırlamalar olarak
tanımlanmaktadır. Mali Kural Hükümetlerin iradi maliye politikalarının sınırlandırılması anlamına
gelmektedir. Mali kural uygulamalarıyla; Kamu finansmanının sürdürülebilir hale getirilmesi, kamu
ekonomisinin genel ekonomi içerisindeki ağırlığının sınırlandırılması, nesiller arasında borç yükünün adil
dağılımının sağlanması, ekonomik istikrarın korunması amaçlanmaktadır. Tasarı gerekçesinde de Mali
Kural Uygulamasıyla Kamu açığı ve borç yükünün sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması, mali disiplin
anlayışının kalıcı hale getirilmesi, maliye politikasına olan güvenin artırılması, artan güven ve kredibiliteyle
beraber risk priminin düşmesinin sağlanarak borçlanma maliyetinin azaltılmasının amaçlandığı ifade
edilmektedir. Mali kural uygulamasına geçilmesini olumlu karşılamakla birlikte, Yukarıdaki hususların
dikkate alınmaması nedeniyle Tasarıya muhalefet ediyoruz.
Münir Kutluata
Sakarya
Emin Haluk Ayhan
Mustafa Kalaycı
Konya
Denizli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Mehmet Günal
Erkan Akçay
Manisa
Antalya
(S. Sayısı: 525)
– 22 –
AYRIŞIK OY YAZISI
Mali kural Kanunu Tasarısı “AB uyum yasalarına”, Sayıştay’ın yeni yasa tasarısına, çoğulcu
demokrasinin, yerel yönetim çalışmalarını merkezi hükümetin vesayetine bağlayan bir tasarıdır.
9 uncu madde de Belediyelerin, 10 uncu madde de İl Özel İdarelerinin yetkileri, İçişleri
Bakanlığı’nın, Hazine Müsteşarlığının, bağlı bakanlığın onayına, vesayetine tabi tutulmaktadır.
Yerel yönetimlerde demokrasi gelişmeden, genel olarak demokratik bir topluma geçiş mümkün
değildir.
Belediyelerin veya İl Özel İdarelerinin şirketlerinin de denetime alınması, TTK’na, yargısal
denetime aykırıdır.
Muhalif belediyeleri çalışamaz duruma getiren bu tasarıya muhalifiz.
Hasip Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Osman Özçelik
Siirt
(S. Sayısı: 525)
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN
– 23 –
MALİ KURAL KANUNU TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkeler
Amaç
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
MALİ KURAL KANUNU TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkeler
Amaç
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, mali
sürdürülebilirliğin ve öngörülebilirliğin artırılması suretiyle makroekonomik istikrarın güçlendirilmesi için kamu mali yönetiminde uygulanacak mali kuralları ve bunlara ilişkin ilke,
esas ve usulleri düzenlemektir.
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, mali
sürdürülebilirliğin ve öngörülebilirliğin artırılması suretiyle makroekonomik istikrarın güçlendirilmesi için kamu mali yönetiminde uygulanacak mali kuralları ve bunlara ilişkin ilke,
esas ve usulleri düzenlemektir.
MADDE 2- (1) Bu Kanun, genel yönetimi,
8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı
ortaklıkları ile 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanuna
tabi olup, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan işletmeci kuruluşları kapsar.
MADDE 2- (1) Bu Kanun, genel yönetimi,
8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı
ortaklıkları ile 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanuna
tabi olup, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan işletmeci kuruluşları kapsar.
MADDE 3- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
MADDE 3- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
Kapsam
Tanımlar
a) Genel yönetim: Merkezi yönetim bütçesine dahil kamu idareleri, döner sermayeler,
işsizlik sigortası fonu dahil sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler ile Avrupa Hesaplar
Sistemine uygun olarak Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumunun da görüşünü almak suretiyle
Maliye Bakanlığınca belirlenen diğer kamu idarelerini ve fonları,
b) Genel yönetim açığı: Genel yönetimin
Maliye Bakanlığı tarafından çerçevesi belirlenerek kamuoyuna duyurulan Avrupa Hesaplar
Sistemi ile uyumlu konsolide açığını,
ifade eder.
Kapsam
Tanımlar
a) Genel yönetim: Merkezi yönetim bütçesine dahil kamu idareleri, döner sermayeler,
işsizlik sigortası fonu dahil sosyal güvenlik kurumları, mahalli idareler ve fonlar ile Avrupa
Hesaplar Sistemine uygun olarak Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve
Türkiye İstatistik Kurumunun da görüşünü almak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen
diğer kamu idarelerini ve fonları,
b) Genel yönetim açığı: Genel yönetimin
Maliye Bakanlığı tarafından çerçevesi belirlenerek kamuoyuna duyurulan Avrupa Hesaplar
Sistemi ile uyumlu konsolide açığını,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
ifade eder.
(S. Sayısı: 525)
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin)
– 24 –
Temel ilkeler
MADDE 4- (1) Mali kural uygulamasının
temel ilkeleri şunlardır:
(Plan ve Bütçe Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
Temel ilkeler
MADDE 4- (1) Mali kural uygulamasının
temel ilkeleri şunlardır:
a) Mali kuralın uygulanmasında basitlik, doğruluk, saydamlık ve hesap verilebilirlik esastır.
a) Mali kuralın uygulanmasında basitlik, doğruluk, saydamlık ve hesap verilebilirlik esastır.
c) Bu Kanun kapsamındaki kuruluşların
muhasebe ve raporlama işlemleri Avrupa Hesaplar Sistemi ve diğer uluslararası standartlarla uyumlu olarak yürütülür.
c) Bu Kanun kapsamındaki kuruluşların
muhasebe ve raporlama işlemleri Avrupa Hesaplar Sistemi ve diğer uluslararası standartlarla uyumlu olarak yürütülür.
b) Mali kuralın uygulanmasına ilişkin veriler tam ve zamanında kamuoyuyla paylaşılır.
b) Mali kuralın uygulanmasına ilişkin veriler tam ve zamanında kamuoyuyla paylaşılır.
ç) Genel yönetim kapsamına alınacak kuruluşların belirlenmesinde Avrupa Hesaplar Sistemi esas alınır.
ç) Genel yönetim kapsamına alınacak kuruluşların belirlenmesinde Avrupa Hesaplar Sistemi esas alınır.
İKİNCİ BÖLÜM
İKİNCİ BÖLÜM
d) Muhasebe ve istatistik yöntemlerinde
önemli bir değişiklik yapılması halinde, kamuoyu zamanında bilgilendirilir ve geçmiş veriler
yeni duruma uygun olarak raporlanır.
d) Muhasebe ve istatistik yöntemlerinde önemli bir değişiklik yapılması halinde, kamuoyu zamanında bilgilendirilir ve geçmiş en az iki yıla ilişkin veriler yeni duruma uygun olarak raporlanır.
Mali Kurala İlişkin Hükümler
Mali Kurala İlişkin Hükümler
Mali kural
Mali kural
MADDE 5- (1) Herhangi bir yılda genel
yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı,
bir önceki yıl genel yönetim açığının gayrisafi
yurtiçi hasılaya oranına aşağıdaki şekilde belirlenen genel yönetim açık uyarlamasının eklenmesi suretiyle hesaplanan tavanı aşamaz.
MADDE 5- (1) Herhangi bir yılda genel
yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı,
bir önceki yıl genel yönetim açığının gayrisafi
yurtiçi hasılaya oranına aşağıdaki şekilde belirlenen genel yönetim açık uyarlamasının eklenmesi suretiyle hesaplanan tavanı aşamaz.
b) Açık etkisi, bir önceki yıl genel yönetim
açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranından, genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya
oranına ilişkin uzun dönemli hedef olan yüzde
birin çıkarılması sonucu bulunan değerin -0,33
ile çarpılması suretiyle hesaplanır.
b) Açık etkisi, bir önceki yıl genel yönetim
açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranından, genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya
oranına ilişkin uzun dönemli hedef olan yüzde
birin çıkarılması sonucu bulunan değerin -0,33
ile çarpılması suretiyle hesaplanır.
a) Genel yönetim açık uyarlaması, açık etkisi ile konjonktürel etkinin toplamından oluşur.
a) Genel yönetim açık uyarlaması, açık etkisi ile konjonktürel etkinin toplamından oluşur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin)
– 25 –
(Plan ve Bütçe Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
c) Konjonktürel etki, ilgili yıl reel gayrisafi yurtiçi hasıla artış oranından yüzde beşin
çıkarılması sonucu bulunan değerin -0,33 ile
çarpılması suretiyle hesaplanır.
c) Konjonktürel etki, ilgili yıl reel gayrisafi yurtiçi hasıla artış oranından yüzde beşin
çıkarılması sonucu bulunan değerin -0,33 ile
çarpılması suretiyle hesaplanır.
(3) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile 4046 sayılı Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan
işletmeci kuruluşlar, toplulaştırılmış bazda borçlanma gereği oluşturamaz.
(3) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile 4046 sayılı Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan
işletmeci kuruluşların, toplulaştırılmış olarak
borçlanma gereği oluşturulamaz.
(2) Döner sermayeli işletmelerin bütçelerinde gelir ve gider denkliğinin sağlanması esastır.
Uygulama
(2) Döner sermayeli işletmelerin bütçelerinde gelir ve gider denkliğinin sağlanması esastır.
Uygulama
MADDE 6- (1) Genel yönetim açığının
gayrisafi yurtiçi hasılaya oranına ilişkin tavan,
5 inci maddenin birinci fıkrasına göre belirlenerek üçer yıllık dönemler itibarıyla Orta Vadeli
Program ve Mali Planda açıklanır.
MADDE 6- (1) Genel yönetim açığının
gayrisafi yurtiçi hasılaya oranına ilişkin tavan,
5 inci maddenin birinci fıkrasına göre belirlenerek üçer yıllık dönemler itibarıyla orta vadeli
program ve mali planda açıklanır.
(3) Herhangi bir yıl için 5 inci maddenin birinci fıkrasına göre belirlenecek olan genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranına
ilişkin nihai tavan, o yıla ilişkin gerçekleşen reel gayrisafi yurtiçi hasıla artış oranı ve bir önceki yıl gerçekleşen genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı kullanılarak belirlenir.
Mali kuraldan sapma olup olmadığı, o yıl için
gerçekleşen genel yönetim açığının gayrisafi
yurtiçi hasılaya oranı ile nihai tavan mukayese
edilerek yapılır.
(3) Herhangi bir yıl için 5 inci maddenin birinci fıkrasına göre belirlenecek olan genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranına
ilişkin nihai tavan, o yıla ilişkin gerçekleşen reel gayrisafi yurtiçi hasıla artış oranı ve bir önceki yıl gerçekleşen genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı kullanılarak belirlenir.
Mali kuraldan sapma olup olmadığı, o yıl için
gerçekleşen genel yönetim açığının gayrisafi
yurtiçi hasılaya oranı ile nihai tavan mukayese
edilerek yapılır.
(2) Birinci fıkra çerçevesinde genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranına
ilişkin tavan belirlendikten sonra genel yönetim
açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranında
ve/veya reel gayrisafi yurtiçi hasıla artış oranında değişiklik olması halinde, söz konusu tavan,
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun 18 inci maddesi uyarınca yapılacak Yüksek Planlama Kurulu toplantısında ve Orta Vadeli Program ve
Mali Plan çalışmalarında güncellenerek kamuoyuna duyurulur.
(2) Birinci fıkra çerçevesinde genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranına
ilişkin tavan belirlendikten sonra genel yönetim
açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranında
ve/veya reel gayrisafi yurtiçi hasıla artış oranında değişiklik olması halinde, söz konusu tavan,
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun 18 inci maddesi uyarınca yapılacak Yüksek Planlama Kurulu toplantısında ve orta vadeli program ve mali plan çalışmalarında güncellenerek kamuoyuna duyurulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin)
– 26 –
(Plan ve Bütçe Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
(4) Orta Vadeli Program ve Mali Planda ve
Yıllık Programda; genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının belirlenmesinde
esas alınan temel ekonomik hedefler, tahminler
ve varsayımlar ile bunların tutarlılığı ve risklerine ilişkin değerlendirmelere, temel ekonomik
büyüklüklere ilişkin yurt içi ve yurt dışı resmi
ve özel kuruluşların tahminlerine, mali kurala
ilişkin gerçekleşmelere, varsa kuraldan sapmalar
ve sapmanın gerekçeleri ile mali kurala uyum
için gerçekleştirilecek politika ve düzenlemelere yer verilir.
(4) Orta vadeli program ve mali plan ile
Yıllık Programda; genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının belirlenmesinde
esas alınan temel ekonomik hedefler, tahminler
ve varsayımlar ile bunların tutarlılığı ve risklerine ilişkin değerlendirmelere, temel ekonomik
büyüklüklere ilişkin yurt içi ve yurt dışı resmi
ve özel kuruluşların tahminlerine, mali kurala
ilişkin gerçekleşmelere, varsa kuraldan sapmalar
ve sapmanın gerekçeleri ile mali kurala uyum
için gerçekleştirilecek politika ve düzenlemelere yer verilir.
(6) 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca olağanüstü hal
ilan edilmesi durumunda, doğrudan olağanüstü
hal ile ilgili olarak yapılan genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçelerinde öngörülmeyen
ilave harcamalar bu maddenin üçüncü fıkrası
kapsamında hesaplanan kesin tavana eklenir.
(6) 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca olağanüstü hal
ilan edilmesi durumunda, doğrudan olağanüstü
hal ile ilgili olarak yapılan genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçelerinde öngörülmeyen
ilave harcamalar bu maddenin üçüncü fıkrası
kapsamında hesaplanan kesin tavana eklenir.
(5) Genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının mali kurala göre belirlenen
tavanın üzerinde gerçekleşmesi olasılığının ortaya çıkması halinde, Maliye Bakanlığı, Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Hazine
Müsteşarlığınca müştereken tedbir alternatifleri hazırlanır ve Ekonomi Koordinasyon Kurulunun başkanı olan bakan tarafından Bakanlar
Kuruluna sunulur.
Raporlama, denetim ve istatistiklerin
derlenmesi
MADDE 7- (1) Orta Vadeli Program ve
Mali Planın yayımını takip eden onbeş gün içinde Maliye Bakanı ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının bağlı olduğu bakan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu özel gündemli bir toplantıda, hedefler,
gerçekleşmeler, güncellemeler ve varsa kuraldan sapmalar ile sapmaların gerekçeleri konusunda bilgilendirir.
(5) Genel yönetim açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının mali kurala göre belirlenen
tavanın üzerinde gerçekleşmesi olasılığının ortaya çıkması halinde, Maliye Bakanlığı, Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Hazine Müsteşarlığınca müştereken tedbir alternatifleri
hazırlanır ve Ekonomi Koordinasyon Kurulunun başkanı olan bakan tarafından Bakanlar Kuruluna sunulur.
Raporlama, denetim ve istatistiklerin
derlenmesi
MADDE 7- (1) Orta vadeli program ve
mali planın yayımını takip eden onbeş gün içinde Maliye Bakanı ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının bağlı olduğu bakan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu özel gündemli bir toplantıda, hedefler, gerçekleşmeler, güncellemeler ve varsa kuraldan
sapmalar ile sapmaların gerekçeleri konusunda
bilgilendirir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin)
– 27 –
(2) Genel yönetime ilişkin mali verilerin;
ilk üç çeyrek gerçekleşmeleri, dönemi izleyen
ikinci ayın sonuna kadar, yıllık gerçekleşmeleri ise izleyen yılın nisan ayının sonuna kadar
Maliye Bakanlığı tarafından Mali Kural İzleme
Raporu ile kamuoyuna duyurulur.
(3) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile 4046 sayılı Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan
işletmeci kuruluşlara ilişkin mali verilerin; ilk
üç çeyrek gerçekleşmeleri, dönemi izleyen
üçüncü ayın sonuna kadar, yıllık gerçekleşmeleri ise izleyen yılın mayıs ayı sonuna kadar Hazine Müsteşarlığı tarafından kamuoyuna duyurulur. Hazine Müsteşarlığı genel yönetime dahil
kamu idarelerinin doğrudan veya dolaylı olarak
sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip
olduğu veya kontrolü altında yer alan diğer işletmelerden veri almaya, bu verileri derlemeye, raporlamaya ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
(Plan ve Bütçe Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
(2) Genel yönetime ilişkin mali verilerin;
ilk üç çeyrek gerçekleşmeleri, dönemi izleyen
ikinci ayın sonuna kadar, yıllık gerçekleşmeleri
ise izleyen yılın Nisan ayının sonuna kadar Maliye Bakanlığı tarafından Mali Kural İzleme Raporu ile kamuoyuna duyurulur.
(3) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile 4046 sayılı Kanuna tabi olup sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan
işletmeci kuruluşlara ilişkin mali verilerin; ilk
üç çeyrek gerçekleşmeleri, dönemi izleyen
üçüncü ayın sonuna kadar, yıllık gerçekleşmeleri ise izleyen yılın Mayıs ayı sonuna kadar Hazine Müsteşarlığı tarafından kamuoyuna duyurulur. Hazine Müsteşarlığı genel yönetime dahil
kamu idarelerinin doğrudan veya dolaylı olarak
sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip
olduğu veya kontrolü altında yer alan diğer işletmelerden veri almaya, bu verileri derlemeye, raporlamaya ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
(4) Yıllık gerçekleşmelere ilişkin Mali Kural İzleme Raporunda yer alan verilerin doğruluğu, güvenilirliği ve önceden belirlenmiş standartlara uygunluğu bakımından değerlendirilmesi, Sayıştay tarafından yapılır ve sonuçları,
Raporun yayımından itibaren kırkbeş gün içinde kamuoyuna duyurulur.
(4) Yıllık gerçekleşmelere ilişkin Mali Kural İzleme Raporunda yer alan verilerin doğruluğu, güvenilirliği ve önceden belirlenmiş standartlara uygunluğu bakımından değerlendirilmesi Sayıştay tarafından yapılır ve sonuçları,
yıllık gerçekleşmelere ilişkin Mali Kural İzleme
Raporunun yayımından itibaren kırkbeş gün
içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilir ve kamuoyuna duyurulur.
(6) Genel yönetime dahil kamu idarelerinin
mali istatistiklerine esas teşkil edecek verilerinin teslimine ilişkin süre belirlemeye, olağandışı
durumlarda veri gönderilmesi için ek süre vermeye, bu süreler içerisinde hazırlanan verileri
(6) Genel yönetime dahil kamu idarelerinin
mali istatistiklerine esas teşkil edecek verilerinin teslimine ilişkin süre belirlemeye, olağandışı
durumlarda veri gönderilmesi için ek süre vermeye, bu süreler içerisinde hazırlanan verileri
(5) Sosyal Güvenlik Kurumu koordinatörlüğünde, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Hazine Müsteşarlığı temsilcilerinden oluşan bir Komisyon tarafından her
yıl mayıs ayı sonuna kadar emeklilik ve genel
sağlık sigortalarının uzun dönemli aktüeryal
dengesine ilişkin hesaplamaları içeren rapor
hazırlanarak kamuoyuna duyurulur.
(5) Sosyal Güvenlik Kurumu koordinatörlüğünde, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Hazine Müsteşarlığı temsilcilerinden oluşan bir Komisyon tarafından her
yıl Mayıs ayı sonuna kadar emeklilik ve genel
sağlık sigortalarının uzun dönemli aktüeryal
dengesine ilişkin hesaplamaları içeren rapor
hazırlanarak kamuoyuna duyurulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin)
– 28 –
almaya, hesapların derlenmesi ve gönderilmesinden sorumlu birim yöneticilerini kamu idareleri itibarıyla belirlemeye ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Mahsup ve terkin işlemlerinin bütçeleştirilmesi
(Plan ve Bütçe Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
almaya, verilerin incelenmesi sonucu bulunan
hataların düzeltilmesini istemeye, hesapların
derlenmesi ve gönderilmesinden sorumlu birim
yöneticilerini kamu idareleri itibarıyla belirlemeye ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin
usul ve esasları düzenlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir. Genel yönetime dahil kamu idarelerinden, mali istatistiklerine esas verilerini süresinde göndermeyenler ile tespit edilen hata ve
noksanlıklarını gidermeyenlerin hesapların derlenmesi ve gönderilmesinden sorumlu birim yöneticilerine, Maliye Bakanlığının talebi üzerine
ilgili kamu idaresinin üst yöneticileri tarafından
her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dahil
yapılan bir aylık net ödemeler toplamı tutarında
idari para cezası verilir. İdari para cezası uygulanmış olması bilgi verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İdari para cezaları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Mahsup ve terkin işlemlerinin bütçeleştirilmesi
MADDE 8- (1) Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kesinleşmiş borç ve alacaklarının mahsup işlemleri ile alacaklarının terkin edilmesi işlemleri, bütçeleriyle ilişkilendirilmeksizin yapılamaz.
MADDE 8- (1) Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kesinleşmiş borç
ve alacaklarının mahsup işlemleri ile alacaklarının terkin edilmesi işlemleri, bütçeleriyle ilişkilendirilmeksizin yapılamaz.
MADDE 9- (1) 3/7/2005 tarihli ve 5393
sayılı Belediye Kanununun;
MADDE 9- (1) 3/7/2005 tarihli ve 5393
sayılı Belediye Kanununun 62 nci maddesine birinci fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Değiştirilen mevzuat
a) 62 nci maddesine birinci fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Belediye bütçesi, Maliye Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve temmuz ayı içerisinde yayımlanan Mahalli İdareler Bütçe Hazırlama Rehberine uygun
olarak hazırlanır.”
“Belediye bütçesi, Maliye Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından
hazırlanan ve Temmuz ayı içerisinde yayımlanan Mahalli İdareler Bütçe Hazırlama Rehberine uygun olarak hazırlanır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin)
– 29 –
b) 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (e)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“e) Belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler, en son kesinleşmiş bütçe
gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla
artırılan miktarının yılı içinde toplam yüzde
onunu geçmeyen iç borçlanmayı belediye meclisinin kararı; yüzde onunu geçen iç borçlanmayı ise meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın uygun görüşü ve İçişleri Bakanlığının vereceği onay ile yapabilir.”
(2) 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanununun;
a) 45 inci maddesine birinci fıkra olarak
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“İl özel idaresi bütçesi Maliye Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve temmuz ayı içerisinde
yayımlanan Mahalli İdareler Bütçe Hazırlama
Rehberine uygun olarak hazırlanır.”
b) 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (e)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“e) İl özel idaresi ve bağlı kuruluşları ile
bunların sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler, en son kesinleşmiş
bütçe gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan miktarının yılı içinde toplam yüzde
onunu geçmeyen iç borçlanmayı il genel meclisinin kararı; yüzde onunu geçen iç borçlanmayı
ise meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun
kararı, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın uygun görüşü ve İçişleri Bakanlığının vereceği onay ile yapabilir.”
(Plan ve Bütçe Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
(2) 5393 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
“e) Belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların
sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler, en son kesinleşmiş bütçe gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan
miktarının yılı içinde toplam yüzde onunu geçmeyen iç borçlanmayı belediye meclisinin kararı;
yüzde onunu geçen iç borçlanmayı ise meclis üye
tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve İçişleri
Bakanlığınca Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın uygun görüşü alınarak İçişleri Bakanının vereceği onay ile yapabilir.”
MADDE 10- (1) 22/2/2005 tarihli ve 5302
sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 45 inci maddesine birinci fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“İl özel idaresi bütçesi Maliye Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Temmuz ayı içerisinde
yayımlanan Mahalli İdareler Bütçe Hazırlama
Rehberine uygun olarak hazırlanır.”
(2) 5302 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
“e) İl özel idaresi ve bağlı kuruluşları ile
bunların sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına
sahip oldukları şirketler, en son kesinleşmiş bütçe gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa
göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan miktarının yılı içinde toplam yüzde onunu
geçmeyen iç borçlanmayı il genel meclisinin kararı; yüzde onunu geçen iç borçlanmayı ise meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve
İçişleri Bakanlığınca Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın uygun görüşü alınarak İçişleri
Bakanının vereceği onay ile yapabilir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin)
– 30 –
(3) 5018 sayılı Kanunun;
a) 16 ncı maddesinin madde başlığı “Orta
Vadeli Program ve Mali Plan ve bütçe hazırlama
rehberi” şeklinde değiştirilmiştir.
b) 16 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Merkezi yönetim bütçesinin hazırlanma
süreci Bakanlar Kurulunun haziran ayının onbeşine kadar toplanarak Orta Vadeli Program ve
Mali Planı kabul etmesiyle başlar. Orta Vadeli
Program ve Mali Plan, aynı süre içinde Resmî
Gazetede yayımlanır.
Orta Vadeli Program ve Mali Plan, Maliye
Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı ile işbirliği
içerisinde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanır. Orta Vadeli Program ve Mali Planda; kalkınma planları, stratejik
planlar, genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda oluşturulan makro politikalar, ilkeler, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik ve
mali büyüklükler ile bunlarla uyumlu olmak üzere gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri, hedef açık tavanları, borçlanma durumu
ve merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin ödenek teklif tavanları yer alır.”
“Orta Vadeli Program ve Mali Plan, yürürlükte bulunan ve yürürlüğe konulacağı açıklanmış olan politikalar ile mali ve ekonomik görünüm üzerinde etkili olabilecek diğer önemli
gelişmeler dikkate alınarak hazırlanır.”
c) 16 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Merkezi yönetim kapsamı dışındaki kamu
idareleri Orta Vadeli Program ve Mali Planda
yer alan politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge
niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri, hedeflenen açık ile gelir ve gider tahminlerini bütçe hazırlık ve uygulamalarında dikkate alır.”
ç) 18 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan “Orta vadeli malî planı” ibaresi “Orta Vadeli Program ve Mali Planı” şeklinde değiştirilmiştir.
(Plan ve Bütçe Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
MADDE 11- (1) 5018 sayılı Kanunun; 16
ncı maddesinin başlığı “Orta vadeli program ve
mali plan ile bütçe hazırlama rehberi” şeklinde;
ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; dördüncü ve son fıkra olarak aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Merkezi yönetim bütçesinin hazırlanma
süreci Bakanlar Kurulunun Haziran ayının onbeşine kadar toplanarak orta vadeli program ve
mali planı kabul etmesiyle başlar. Orta vadeli
program ve mali plan, aynı süre içinde Resmî
Gazetede yayımlanır.”
“Orta vadeli program ve mali plan, Maliye
Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı ile işbirliği
içerisinde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanır. Orta vadeli program
ve mali planda; kalkınma planları, stratejik planlar, genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda oluşturulan makro politikalar, ilkeler,
hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik
ve mali büyüklükler ile bunlarla uyumlu olmak
üzere gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri, hedef açık tavanları, borçlanma
durumu ve merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin ödenek teklif tavanları yer alır.”
“Orta vadeli program ve mali plan, yürürlükte bulunan ve yürürlüğe konulacağı açıklanmış olan politikalar ile mali ve ekonomik görünüm üzerinde etkili olabilecek diğer önemli gelişmeler dikkate alınarak hazırlanır.”
“Merkezi yönetim kapsamı dışındaki kamu idareleri orta vadeli program ve mali planda
yer alan politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge
niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri, hedeflenen açık ile gelir ve gider tahminlerini bütçe hazırlık ve uygulamalarında dikkate alır.”
(2) 5018 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin
ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Orta vadeli mali planı” ibaresi “Orta vadeli program ve mali planı” şeklinde, 34 üncü maddesinin dördüncü
fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin)
– 31 –
(Plan ve Bütçe Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
d) 34 üncü maddesinin dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, bütçede ödeneği öngörülmüş olmakla
birlikte, mal veya hizmet teslim alınmış, iş yaptırılmış veya diğer hallerde ilgili mevzuatına göre kamu idaresi bakımından borcun tahakkuk ettirilmesi gereken bir safhaya gelmiş olmasına
rağmen altmış gün içerisinde ödeneği gönderilmediği için ödenemeyen giderler, dayanağını
oluşturan harcama belgeleri de eklenmek suretiyle usulüne göre gerçekleştirilerek ilgili hesaplara alınır ve ödeneğinin temin edilmesi halinde ödenir. Bu tutarlara ilişkin ödenek işlemleri en geç mali yıl sonuna kadar tamamlanır. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Maliye Bakanlığınca düzenlenir.”
(4) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin;
MADDE 12- (1) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 29 uncu maddesine yedinci fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, bütçede ödeneği öngörülmüş olmakla
birlikte, mal veya hizmet teslim alınmış, iş
yaptırılmış veya diğer hallerde ilgili mevzuatına
göre kamu idaresi bakımından borcun tahakkuk
ettirilmesi gereken bir safhaya gelmiş olmasına
rağmen altmış gün içerisinde ödeneğinin gönderilmemiş olması halinde söz konusu giderler
dayanağını oluşturan harcama belgeleri de eklenmek suretiyle usulüne göre gerçekleştirilerek
ilgili hesaplara alınır ve ödeneğinin temin edilmesi halinde ödenir. Bu tutarlara ilişkin ödenek
işlemleri en geç mali yıl sonuna kadar tamamlanır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığınca düzenlenir.”
a) 29 uncu maddesine yedinci fıkra olarak
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“7. Teşebbüsler, Hazine Müsteşarlığının
görüşünü alarak Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca hazırlanacak usul ve esaslar çerçevesinde stratejik planlarını hazırlar.”
b) 32 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Teşebbüslere ait uzun vadeli veya yıllık
genel yatırım ve finansman programlarının
hazırlanmasında, finansman imkanları ve teşebbüslerin yatırım kapasiteleri göz önünde tutulur
ve toplulaştırılmış borçlanma gereği oluşturulmaması esas alınır.”
Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 10- (1) 24/11/1994 tarihli ve
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun geçici 23 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlesi ile geçici 24
üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi ve üçüncü fıkrası,
“7. Teşebbüsler, Hazine Müsteşarlığının
görüşünü alarak Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca hazırlanacak usul ve esaslar çerçevesinde stratejik planlarını hazırlar.”
(2) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Teşebbüslere ait uzun vadeli veya yıllık
genel yatırım ve finansman programlarının hazırlanmasında, finansman imkanları ve teşebbüslerin yatırım kapasiteleri göz önünde tutulur
ve toplulaştırılmış borçlanma gereği oluşturulmaması esas alınır.”
MADDE 13- (1) 24/11/1994 tarihli ve
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun geçici 23 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlesi ile geçici 24
üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi ve üçüncü fıkrası,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin)
– 32 –
(2) 20/2/2001 tarihli 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 14 üncü maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü, dördüncü ve beşinci cümleleri,
(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 52 nci
maddesinin dördüncü fıkrası,
yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 11- (1) Bu Kanunun;
a) 7 nci maddesinin beşinci fıkrası 1/1/2012
tarihinde,
b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 12- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
(Plan ve Bütçe Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
(2) 20/2/2001 tarihli 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 14 üncü maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü, dördüncü ve beşinci cümleleri,
(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 52 ve 53
üncü maddelerinin dördüncü fıkraları,
yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 14- (1) Bu Kanunun;
a) 7 nci maddesinin beşinci fıkrası 1/1/2012
tarihinde,
b) 8 inci maddesi 1/1/2011 tarihinde,
c) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 15- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
Recep Tayyip Erdoðan
Baþbakan
Devlet Bak. ve Baþb. Yrd. Devlet Bak. ve Baþb. Yrd.
Devlet Bak. ve Baþb. Yrd.
C. Çiçek
B. Arınç
A. Babacan
Devlet Bakaný
Devlet Bakaný
Devlet Bakanı
M. Aydın
H. Yazıcı
F. N. Özak
Devlet Bakaný
Devlet Bakaný
Devlet Bakaný
M. Z. Çağlayan
F. Çelik
E. Bağış
Devlet Bakaný
Devlet Bakanı
Adalet Bakanı
S. A. Kavaf
C. Yılmaz
S. Ergin
Millî Savunma Bakaný V.
Ýçiþleri Bakaný
Dışişleri Bakanı
F. Çelik
B. Atalay
A. Davutoğlu
Maliye Bakanı
Millî Eğitim Bakanı
Bayındırlık ve İskân Bakanı
M. Şimşek
N. Çubukçu
M. Demir
Sağlık Bakanı
Ulaştırma Bakanı
Tarım ve Köyişleri Bakanı
R. Akdağ
B. Yıldırım
M. M. Eker
Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı Sanayi ve Ticaret Bakanı
En. ve Tab. Kay. Bakanı
Ö. Dinçer
N. Ergün
T. Yıldız
Kültür ve Turizm Bakanı
Çevre ve Orman Bakanı
E. Günay
V. Eroğlu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı: 525)
Download