SER XWEBÛN JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE Sal: 27 / Hejmar: 324 / Kanûn 2008 2008 inanc›n serh›ldanlara dönüfltü¤ü y›l oldu Ta r i h e na m s a l ac d i re n a k bi i fl ser r g i le y ece¤ i z Ne w Z ap d roz l a fl a n ha l k i re n i fli n i s el a m l › yor Amara’dan do¤an güneflle özgürlü¤e yürüyoruz ka rfl› a y o l mp ltel i m e o nda s k u k l a ü o d y y n i ifl ›l› ruz rin o e l y i t i d 10. y i nde d iren h e fie va m is e g d z i e ç me y Vi y a n y ür ü 1 Haziran At›l›m› tasfiyecili¤e karfl› Zilan fedai çizgisinin zaferidir 14 Te m mu zd öz g ü r yafl a m i ren ifl i ç› k › fl › d ›r s oylu 15 A¤ u s tos At › l › m i ns an › eme¤ inin z a fe r id ir Kürdistan’da PKK ile yeni bir tarih yaz›l›yor ü rce g z ö sa lac a k lac a k t › r o m Ya fl a i k le o l r e d ve Ö n mini e t s i s z › ac a¤ › ‹ m ra l k › y a l a n la r d l › h r se RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR Marafl katliam› üzerine bir de¤erlendirme 23 Aral›k 1978’de binden fazla kiflinin ölümüne, pek çok kiflinin de yaralanmas›na yol açan Marafl Katliam› gerçeklefltirildi ve arkas›ndan Kürdistan’›n Türkiye ile komflu illeriyle Urfa ve Bingöl gibi baz› yörelerinde s›k›yönetim ilan edildi. Buna iliflkin olarak çeflitli çevreler farkl› yorumlar yapt›lar. Türkiye’deki sa¤ bas›n ve Hükümet d›fl›ndaki sa¤ siyasal çevreler, olaylar›n “ülkeyi ve milleti bölmek isteyen komünistlerce” ç›kar›ld›¤›n› iddia ederek, bunlar›n temizlenmesi için s›k›yönetim ilan edilmesini istediler. Buna, zaman›n içiflleri bakan› ‹rfan Özayd›nl›’n›n da dahil oldu¤u baz› hükümet ve CHP üyeleri de kat›lmakla birlikte, di¤er çevrelerce olay esas olarak faflistlerin k›flk›rtt›¤› Sünnilerin Alevileri katletmesi biçiminde yorumland›. Nitekim S›k›yönetim komutanl›klar› yay›nlad›klar› ilk bildirilerde, “vatan ve milletin bölünmezli¤i”nin tehdit edildi¤i ve bu tür giriflimlerde bulunanlar›n kökünden temizleneceklerini ilan ettiler. fakat Ecevit baflkanl›¤›nda yap›lan ilk “eflgüdüm toplant›s›n”dan sonra “yayg›n fliddet eylemlerini kökünden kaz›mak” söz konusu edilmeye baflland›. D›fl bas›n ve Türkiye demokratik kamuoyu ise olaylar›, faflistlerin k›flk›rtt›¤› Sünnilerin Alevileri katletmesi olarak yorumlad›. Hatta baz› yabanc› gazeteler olaylar› “yeni bir ‹ran” do¤acak biçiminde yorumlay›p muhabirlerini alelacele Türkiye’ye gönderdiler. Türkiye “sol”u ise olaylar› farkl› biçimde yorumlad›. Bir kesime göre: Ecevit hükümetini düflürmeye yönelikti, CIA ve faflist cinayet flebekelerince düzenlenen demokrasiye son verme giriflimlerinin bir provas› ve vard›¤› en yüksek noktayd›. Bu nedenle tüm anti-emperyalist ve anti-faflist güçler, faflist t›rman›fla “dur” demek için CHP etraf›nda kenetlenmeli veya hiç olmazsa hükümeti yaflatmak için güç birli¤i yapmal›yd›lar. S›k›yönetim ise anarflinin kökünü kaz›ma hakk›nda do¤ru bir görüfl ve siyaseti olmayan CHP’nin baflvurmak zorunda oldu¤u son araçt›. CHP denge politikas›ndan vazgeçmeli “iç savafl k›flk›rt›c›l›¤›” üzerine yürüyerek, “vatan ve milletin bölünmezli¤i”ni tehlikeye düflüren güçleri temizlemeliydi. “45 milyonluk Türkiye” halk›n›n birli¤ine giden tek yol buydu. Üçüncü bir kesime göre ise: “iki süper devlet ve iflbirlikçiler”ince tezgahlanan olay, sivil ve resmi faflistlerin, halk› bölme, katlet- me ve sindirme giriflimiydi. Böylece s›k›yönetime bahane uydurulacak, halk›m›z üzerindeki bask› ve zulüm çemberi daha da daralt›lm›fl olacakt›. Dördüncü ve sonuncu bir kesime göre de: Katliam CIA, M‹T, kontrgerila ve MHP’ce tezgâhlanm›fl faflist bir ayaklanma giriflimi ve hükümeti s›k›yönetim ilan›na zorlayan bir hareketti. CHP hükümeti, olaylar› bast›rmakta yetersiz kald›¤› gibi s›k›yönetim ilan ederek faflistlerin istedi¤ini yapmak zorunda kalm›flt›. S›k›yönetim ve bask› tedbirleri ile mücadele edilmeliydi. Biz bu yaflanan olay› tarihsel kökleri, ülkemiz ve Türkiye’nin bugün içinde bulundu¤u sosyo-ekonomik ve siyasal durumlar› de¤erlendirmedikçe dünya ve bölge gerçekleriyle iç ve d›fl ba¤lant›lar›yla ele al›nmad›kça, bilerek veya bilmeyerek yüzeysellikle yetinmek, görüntüden öze gidememek ve a¤açlardan orman› görememek tehlikesi ile karfl›karfl›ya kalaca¤›z. Bu olaylar karfl›s›nda çeflitli güçlerin ald›klar› tav›rlar› kavramak, mümkün oldukça da tek yanl› ve yan›lg›dan ar›nmak, geçmifle dönmek, bu günkü aldat›c› alevi-Sünni çeliflmesini tarih içinde ele alarak de¤erlendirme yapmak durumunday›z. Yüzeysel bir de¤erlendirme ile denebilir ki, faflistlerin, tarihten gelme Alevi-Sünni, Türk-Kürt çeliflmesinin oldu¤u, Kürdistan ile Türkiye aras›ndaki tampon bir bölgede, Sünni esnaf› yanlar›na alarak ve yoksul Türk köylülerini toprak vaadiyle k›flk›rt›p Alevi-Kürtleri katlederek, iktidara do¤ru bir basamak daha t›rmanmaya çal›fl›rken, CHP’nin ise, içte enflasyonun, iflsizli¤in h›zland›¤›, zam üstüne zam›n yap›ld›¤›, karaborsan›n al›p yürüdü¤ü bir ortamda gelip çatan yeni toplu ifl sözleflmesi döneminde halk kitleleri üzerinde bask› ve sömürüyü artt›rmas›, bunu yaparken de uflaklar› sosyal-floven, küçük-burjuva teslimiyetçilerinin deste¤ini kaybetmeyip, emperyalistlerden de “yard›m” koparmas›na hizmet edecek olaylar› yaratmak için koflullar elveriflli oldu¤undan Marafl seçildi. Sivil faflistlerin, kontrgerillalar›n ve M‹T’in de deste¤iyle Marafl’ta korkunç bir Alevi katliam› gerçekleflti. Occak--19 979 * Bu yazı “Maraş Katliamı Üzerine Bir Değerlendirme” adlı Serxwebûn özel sayısından alınmıştır ‹çindekiler 2008 y›l›n›n kazan›mlar› üzerine Miladi 2008 y›l›n›n sonuna do¤ru gidiyoruz. 2009 y›l›na dair de¤erlendirmeler flimdiden bafllam›fl durumda. Halk›m›z PKK’nin 30. kurulufl y›ldönümü... (12’de) PKK’de gerçekleflfle en militanl›k peygamberlik gelene¤inin devam› Kapitalist modernist sistemin temsilcileri Birinci ve ‹kinci Dünya Savafl› ile Ortado¤u’yu kendi ç›karlar› temelinde düzenlediklerinde, sistemlerini... (25’te) Türkiye iki yol a¤z›nda (Reber Apo) Talabani’nin olumsuz bir tav›r göstermemesi yetmez. Bar›fla, demokratik çözüme katk› sunmal›d›r. Sosyalist Enternasyonal’de baflkan yard›mc›s›d›r... (38’de) Yoksul halk çocuklar›n›n özgürlü¤e yolculu¤u PKK’yi ve onun militan yap›s›n› tan›mak için PKK’nin ortaya ç›k›fl koflullar›n› ve bu ç›k›fl sürecindeki kadro flekillenmesini iyi anlamak... (49’da) 30. y›l›nda Marafl katliam› ve devletin Alevi politikalar› Marafl katliam›n›n 30. y›ldönümüne girmifl bulunuyoruz. Türkiye’de yaflanan siyasal geliflmeler yeni bir y›l dönümünde Marafl katliam›n›... (59’da) AKP’nin Kürt ve Alevi politikalar› teflhir olmufltur Aç›k siyaset yapmak Kürdistan halk›n›n ç›kar›nad›r Türk devleti, gerillalar›n direnifli ve Kürt halk›n›n yükseltti¤i serh›ldanlar karfl›s›nda son bir buçuk y›lda “Kürt özgürlük hareketini ezmek aç›s›ndan, büyük s›k›nt›lar yaflam›flt›r... (65’te) Türkiye Cumhuriyeti, 22 Temmuz öncesinde kendi tarihinin en büyük uzlaflmas›n› ve ittifak›n› Komünal örgütlenmede kent meclisleri Yarat›lmak istenen demokratik komünal sistem ileri bir gerçeklefltirmiflti. Klasik inkâr ve imha siyasetini zamana ertelemeksizin devasa bir toplumsal organizauygulayan Genelkurmay karargâh› merkezli derin syonun kuruluflunu gerektiriyor... (77’de) devlet, Kürt özgürlük hareketini tümden tasfiye aç›s›ndan Cumhuriyeti tarihi boyunca...” (2’de) Popüler kültür üzerine Kültür insan›n kendisinden do¤aya katt›¤› ürün olarak tan›mland›¤› için insan toplumunun de¤iflim tarihini kültür ürünlerinde... (82’de) Gabar flfle ehitlerinin an›s›na Bugün 4 Aral›k, Gabar operasyonunun bafllang›ç günü. Gabar karargah komutanlar›m›z Adil ve Gülbahar arkadafllarla birlikte... (87’de) Yaflflaad›¤›m›z bir efsaneydi 1985 y›l›n›n yaz aylar›nda bir efsane dolafl›yordu Botan eyaletinde. Sadece dinlenilen, hayal edilen bir efsane de¤ildi bu. Elini uzatsan dokunaca¤›n... (91’de) Yitirilen yoldaflfl››n ac›s› kazan›lan yoldaflfl››n sevinci Dereler kaynaklar›ndan kopup yaflam›n ak›fl›na efllik edercesine h›zla ak›yorlard›. ‹ki küçük derenin birleflti¤i yerde, tahta ve odunlardan yap›lm›fl köprünün üstüne oturuyorum. Ve seyre dal›yorum,... (93’te) SERXWEBÛN 2 Aral›k 2008 AKP’nin Kürt ve Alevi politikalar› teflhir olmufltur “‹mral› ile ilgili at›lacak ad›mlar›n ne olaca¤› seçimlerden sonra belli olacakt›r. E¤er AKP seçimlerde oyunlar, hileler ve bask›larla DTP’yi geride b›rak›rsa, asl›nda ‹mral›’da bir yumuflaman›n de¤il, sertli¤in daha fazla artaca¤›n› beklemek gerekir. Ama e¤er seçimlerde DTP önemli bir sonuç alabilirse, daha fazla belediye baflkan› ç›kar›p devletin ve AKP’nin seçimdeki hedeflere ulaflmas›n› engellerse, o zaman belki ‹mral›’da belirli gevflemeler ve yumuflamalar ortaya ç›kabilir. Ama mevcut durumda ‹mral›’da yap›lan inflaat ya da yumuflama olaca¤› söylemleri kesinlikle seçime yönelik bir politikad›r, bir oyalamad›r” Kürt özgürlük hareketini ezmek aç›s›ndan, Türkiye Cumhuriyeti, 22 Temmuz öncesinde kendi tarihinin en büyük uzlaflmas›n› ve ittifak›n› gerçeklefltirmiflti. Klasik inkâr ve imha siyasetini uygulayan Genelkurmay karargâh› merkezli derin devlet, Kürt özgürlük hareketini tümden tasfiye etmek aç›s›ndan, Cumhuriyet tarihi boyunca belirli düzeyde çeliflki içinde oldu¤u ‹slamc› kesimlerle uzlaflma yaparak, bütün kesimleri PKK’nin üzerine sürme politikas›n› izledi. AKP’nin iç ve d›fl kamuoyunda hem liberal demokratik hem de ‹slamc› ve milliyetçi kesimleri etraf›na toplayacak siyasal aktör oldu¤u düflünülerek, Kürt özgürlük hareketinin ezilmesi karfl›l›¤›nda Cumhurbaflkanl›¤› makam› da bu güçlere b›rak›ld›. Çünkü Abdullah Gül’ün Kürt özgürlük hareketini ezme konusunda uluslararas› alanda ve Türkiye içinde iyi bir koordinatörlük yapaca¤›n› düflünmüfllerdi. Klasik inkâr ve imha siyaseti uygulayanlar Kürt sorununu bir yönüyle d›fl destekli gördüklerinden, d›fl deste¤i kurutacak bir cumhurbaflkan›n› kendi politikalar› aç›s›ndan uygun gördüler. Bu yönüyle AKP’yi bir dönem daha büyük tehlike olarak gördükleri Kürt özgürlük hareketini ezmek aç›s›ndan kullanmay› uygun bir politika olarak de¤erlendirdiler. Nitekim AKP de bu yönlü büyük gayret gösterdi. Kürt özgürlük hareketini d›flar›dan kuflatmak aç›s›ndan elinden gelen her fleyi yapt›. Bush’un PKK’yi düflman ilan etmesi koflulu da geliflti. AKP bu politikayla devleti ele geçirece¤ini düflündü. PKK’nin ezilmesinde rol alm›fl bir AKP’yi daha sonra ordunun durduramayaca¤›n› düflünerek, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme çerçevesinde devleti ele geçirme politikas› temelinde, Kürt sorununda özel savafl gere¤ince kulland›¤› yumuflak üslubu b›rak›p daha sert üsluplar kullanmaya bafllad›. Ancak bu yaklafl›m› halk›n ve gerillan›n direnifli karfl›s›nda baflar›s›zl›¤a u¤rad›. Buna ra¤men inkârc›-sömürgeci karargâh›n baflka alternatifi olmad›¤› için AKP ile yola devam etme karar› ald›. Öte yandan d›fl güçlerin deste¤ini almak ve AKP’yi bir dönem daha kullanmak aç›s›ndan, ABD ve Avrupa’n›n rahats›z oldu¤u kesimleri ordu içinde etkisizlefltirmeye yöneldiler. Daha çok ABD ve Avrupa’ya yak›n olan generaller, bununla bir taflla birkaç kufl birden vurmay› hedeflediler. Böylece hem kendi muhaliflerini etkisizlefltirdiler, hem de ABD ve Avrupa’y› PKK’ye karfl› daha iyi kullanabileceklerini düflündüler. Bu temelde oluflan Kürt özgürlük hareketini ezmeye yönelik Genelkurmay karargâh› ve AKP uzlaflmas› Kürdistan’da sonuç almak istedi. Ancak hem gerillan›n direnifli, hem de halk›n mücadeleyi yükselterek Önderli¤ine ve partiye sahip ç›kmas›, Kürt özgürlük hareketini ezmek için kurulan bu uzlaflmay› çok zorlad›, sarst›. Bu durum hem orduyu hem de AKP’yi y›pratt›. Türkiye’de bir Kürt sorununun var oldu¤u ve bunu gizleme- nin art›k mümkün olmad›¤› daha aç›k görüldü. Hem iç hem de d›fl kamuoyunda Türkiye’nin bir Kürt sorununun oldu¤u, bunun mutlaka çözülmesi gerekti¤i do¤rultusunda düflünceler ortaya ç›kt›. Ne var ki Türkiye’deki inkârc›-sömürgeci karargâh›n ve uluslararas› güçlerin Kürt sorununu çözme politikalar› olmad›¤› ve bu konuda ortak bir görüfl ortaya ç›kmad›¤› için, dayat›lan bu gerçekli¤i nas›l bertaraf edebiliriz biçiminde yeni politikalar tespit edilmeye ve yeni unsurlarla bu politikalar güçlendirilmeye çal›fl›ld›. AKP ve M‹T, ABD ve Avrupa’n›n istemleri do¤rultusunda Türkiye’ye yeniden bir çeki düzen vermek istemektedir. AKP ve M‹T’in Kürt sorunu konusunda köklü bir çözüm anlay›fl› olmad›¤›ndan, yeniden toplumu oyalay›c›, zaman kazand›r›c›, d›flar›da ve içeride baz› güçlere dayanarak Kürt özgürlük hareketini ezmeye yönelik yeni planlar, yeni oyunlar devreye sokmaktad›r. fiimdi uygulanan konseptin esas› fluna dayanmaktad›r: Kürt sorunu vard›r; ama Kürt sorunu ayr›, PKK ayr›d›r; terör sürdü¤ü müddetçe Kürt sorununun çözülmesi mümkün de¤ildir; Kürt sorununu kabul etmek, ama teröre de karfl› ç›kmak ve PKK’yi etkisizlefltirmek gerekir! K›saca bu biçimde Kürt özgürlük hareketini etkisizlefltirme ve tasfiye etmenin yeni konseptini ve argümanlar›n› oluflturmaya bafllam›fllard›r. Asl›nda Kürt sorunu konusunda yap›lan ve yapt›r›lan tart›flmalar›n merkezinde de yine bu vard›r. Aral›k 2008 SERXWEBÛN “Bir Kürt sorunu vard›r, bu sorunda bir fleyler yapmak gerekir; ama PKK’yi de, terörü de etkisizlefltirmek gerekir, fliddet sürdü¤ü müddetçe çözüm olmuyor, PKK çözümün önünde engeldir” biçiminde özetlenebilecek Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmenin yeni yaklafl›m›n› benimsemifllerdir. 3 Kürt sorunu konusunda yap›lan tart›flmalar asl›nda çözüme yönelik tart›flmalar de¤ildir. Ama çözümün kendisini dayatmas› ve Kürt sorununun art›k gizlenemez bir duruma gelmesi karfl›s›nda, bu defa da Kürt sorununun var oldu¤unu belirterek, YNK olmufltu. Bunlar uluslararas› güçlere ve kamuoyuna, yine Kürt kamuoyuna “PKK teröristtir, Kürtler ayr› PKK ayr›d›r” biçiminde bir anlay›fl vererek, Önderli¤imizin esaretiyle sonuçlanan Kürt özgürlük hareketini tasfiye hedefli uluslararas› komploya meflruiyet kazand›rmaya çal›flm›fllard›. E¤er KDP ve YNK o dönemde PKK’yi ‘terörist’ ilan etmeseler ve uluslararas› alanda PKK’yi tasfiye etmenin meflruiyetini haz›rlayan çabalar içinde olmasalard›, uluslararas› komplonun gerçekleflmesi o düzeyde kolay olmazd›. Bugün de Kürt özgürlük hareketini ezmek aç›s›ndan Kürt iflbirlikçileri ve hainleri, özellikle Türkiye’de yeminli Apo ve PKK düflmanlar› yine bu ifl için kullan›lmaktad›r. Bunlar›n konufltu- böyle bir sorunun olabilece¤ini ve baz› fleyler yap›lmas› gerekti¤ini söyleyip, bu argümanlara dayanarak PKK’yi ve Kürt özgürlük hareketini ezme kampanyas› bafllatm›fllard›r. Yap›lan tart›flmalar› bu çerçevede de¤erlendirmek gerekir. Nitekim bu tart›flmalarda iflbirlikçi hain Kürtler, PKK karfl›t› kesimler özellikle konuflturulmufltur. Bunlar da Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmenin yeni aktörleridir, yeni unsurlar›d›r. Tasfiye planlar› bunlarla güçlendirilmek istenmifltir. Bilindi¤i gibi, 1998-99 y›l›nda gelifltirilen ve Önderli¤imizin esaretiyle sonuçlanan uluslararas› komplo öncesinde ve komplo sürecinde, böylesi bir komplonun düzenlenmesine meflruiyet kazand›ran temel aktörler KDP ve rulmas›n›n nedeni budur. Yoksa bunlar› kullananlar›n Kürt sorununda bir çözüm anlay›fllar› yoktur; Kürt sorununu gerçekten demokratik çözüme kavuflturacak bir anlay›fllar› bulunmamaktad›r. Aksine bunlar› Kürt sorununu çözmemek, Kürt sorununun çözümünü dayatan PKK’den ve Kürt özgürlük hareketinden kurtulmak için konuflturmaktad›rlar. Böylelikle “bak›n, Kürt sorunu var, Kürtler var, bu sorunun çözümü konusunda bir fleyler yap›labilir; ama bir de terör sorunu var, PKK sorunu var; Kürt sorunu ile PKK ve terör sorunu ayr›d›r” denilerek bu hain iflbirlikçi güçler ifle koflturulmakta; yine kendine liberal demokrat diyen, ancak esas olarak AKP’nin devleti ele geçirme çabalar›na ve Kürt so- ‹flbirlikçi hain Kürtler tasfiye konseptinin yeni aktörleridir runundaki çözümsüz politikalar›na maske olan, çözümsüzlü¤ü örten kesimler de bu Kürt iflbirlikçi hainleriyle birlikte PKK’nin tasfiye edilmesinin meflruiyetini haz›rlamaktad›r. Bunlar Kürt özgürlük hareketini ezme plan›n›n, bu konuda yürütülen özel psikolojik savafl›n örtüleridir. Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme konsepti ve Kürt özgürlük hareketine karfl› uygulanan özel psikolojik savafl bunlara dayanarak yürütülmektedir. Çözüm tart›flmalar› PKK karfl›t› kesimlere yapt›r›lmaktad›r Kimi hain ve iflbirlikçi Kürtler ve sözde demokrat oldu¤unu söyleyen liberal kesimleri kullan›p Kürt sorunundan söz etmelerinin ve Kürt sorununu tart›flmalar›n›n nedeni bunlar›n PKK’ye karfl› gözükmeleri temelindedir. Televizyon programlar›nda PKK karfl›tl›¤› ve PKK’ye küfürler yapan bir hava yarat›lmazsa bu programlar anlam›n› yitirece¤i için, kat›l›mc›lar›n Kürt ve Kürdistan ile ilgili sözleri asl›nda PKK’ye karfl› ç›kmay› ifade etmektedir. Türkiye’deki inkârc› sömürgeci karargâh ve özel psikolojik savafl› yürüten güçler, k›rk y›ld›r mücadele yürüten, bu kadar örgütlü olan, bu kadar direnme gücü bulunan, kendini her bak›mdan örgütleyip bir kültür, tarz ve ekol haline gelmifl PKK’yi tasfiye ettikten sonra bunlar›n rahatl›kla saf d›fl› edilece¤ini, sistem içine çekilip sisteme entegre edilece¤ini, ne kadar ayaklar›n› yere vursalar da bunlar›n sisteme entegre olmaktan kurtulamayacaklar›n› düflünmektedir. Bunlar belki devletin politikas›na uymayan ve ona ayk›r› düflen baz› marjinal fleyler söyleyebilirler. Ama bu söylediklerinin hiçbir de¤eri yoktur. Çünkü bir siyasal karfl›l›¤› yoktur, bir sosyal taban› yoktur, örgütsel ve siyasi gücü yoktur, kadrosu yoktur. O bak›mdan bunlar›n PKK’ye karfl› mücadelede konuflmalar›na müsaade edilmektedir. Bunlar kesinlikle kendi soyunu ava düflürmeye çal›flan avc› kekliklerdir. Yani kendi soyuna ihanet eden, düflmanl›k eden avc› keklik rolündedirler. Bunlar›n böyle bilinmesinde fayda vard›r. SERXWEBÛN 4 Televizyonda bu tart›flmalar› yapt›ran SKY Türk olmufltur. SKY Türk, Çukurova grubunun televizyonudur. Bir ekonomik grup olarak, Kürt sorununun çözümsüzlü¤ünün kendilerine ne kadar pahal›ya mal olaca¤›n› bilmektedirler. Bu aç›dan kendileri de yürütülen özel savafla kat›l›p destekleyerek rollerini oynamak istemektedirler. Bu grubun televizyonunda, Erdo¤an ile Genelkurmay aras›nda uzun süreden beri iyi bir uyumun oldu¤unu, ordu ile hükümet aras›ndaki bu uyum neticesinde Kürt sorununun çözülebilece¤i söylenmektedir. Özellikle Genelkurmaya yak›n, klasik inkârc› ve provoke etmeye yatk›n bir tekel grubu olarak, ordu-AKP uzlaflmas›n› desteklemektedir. Bu tart›flmalar›n bir amac› da asl›nda orduyla AKP’nin uzlaflarak oluflturdu¤u yeni tasfiye konseptinin ideolojik ve siyasi ortam›n› oluflturmakt›r. nu ve klasik politikadan farkl› düflündüklerini Kürt ve Türk kamuoyuna kabul ettirmeye çal›fl›yorlar. Ancak flu kesinlikle bilinmelidir ki, bu 24 saatlik Kürtçe yay›n da, Kürdoloji bölümü de kesinlikle özel savafl araçlar›d›r. Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda zorlanan inkârc›-sömürgeci Türk devleti ve bunun dönemsel politikas›n› gerçeklefltiren AKP hükümetinin inkârc›l›¤› art›k eskisi gibi sürdüremeyeceklerini görerek, inkârc›l›¤› yeni koflullarda sürdürmenin gere¤i olarak bu tür giriflimlerde bulunmak zorunda kalm›fllard›r. Bu giriflimleri dayatan Kürt özgürlük hareketidir; ancak bu giriflimlerin amac› Kürt sorununu çözmek de¤ildir. Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda zor durumda “Türkiye’deki siyasi-sosyal kesimler bütün güçlerini kullan›p Kürdistan’da yerel Özel savafl yeni argümanlar› devreye sokmaktad›r Asl›nda üniversitelerde Kürdoloji bölümünün kurulmas› ve 24 saat Kürtçe televizyon yay›n›n›n yap›lmas› konusunu AKP’ye yak›n TV kanallar›n›n yan› s›ra, Çukurova Grubu denen televizyonlar ve gazeteler de savunmaktad›r. Son süreçte bu durum daha iyi görülmeye baflland›. Tabii 24 saatlik Kürtçe televizyon yay›n› ve Kürdoloji bölümleri de gündeme gelmeyebilirdi. Çünkü bu özel savafl araçlar›n› kullanmak bazen tehlikeli sonuçlara da yol açabilir. Özel savafl baflar›l› olmad›¤› takdirde, tabii sistemin çözülüflünde yap›lm›fl tart›flma olarak da rol oynayabilir. Ama özellikle Kürt Halk Önderli¤ine yap›lan iflkence sonras› halk›n Önderli¤ini sahiplenmesi karfl›s›nda, art›k özel savafl›n eski argümanlar ve söylemlerle Kürt özgürlük hareketini daralt›p tasfiye edemeyece¤ini görerek, yeni unsurlarla beslemek durumunda kalm›flt›r. 24 saatlik Kürtçe televizyon yay›n›n›n gündeme girmesi ve Kürdoloji bölümlerinin gündeme sokulmas› kesinlikle bununla ba¤lant›l›d›r. Bunlarla Kürt sorununda belirli ad›mlar att›klar›n›, sorunu çözme niyetlerinin oldu¤u- seçimleri kazanarak DTP’yi etkisizlefltirmeye çal›flmaktad›r. Erdo¤an“tek millet, tek kültür, tek dil ve tek devlet” diyerek, asl›nda devletin Kürdistan’a ideolojik ve askeri yaklafl›m›n› ortaya koymufltur” kalan devletin ve AKP hükümetinin Kürt özgürlük hareketini etkisizlefltirmek ve tasfiye etmek için kulland›¤› özel savafl araçlar›d›r. Tabii özel savafl karargâh› politikalar›n› ad›m ad›m uygulamaktad›r. Asl›nda bunlar, çok zor durumda kalmalar› halinde, ilerde kullanabilecekleri argümanlard›. Bunlar uzun süredir M‹T’in kasas›nda ve devletin politikalar›nda bulunuyordu. Gerekti¤inde ve çok s›k›flt›klar›nda, uluslararas› ve iç kamuoyunu oyalamak ve susturmak için bu giriflimlerde bulunacaklard›. Ama hem halk›n büyük bir direnifl göstermesi, hem de Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmede büyük rol biçtikleri yerel seçimlerin yaklaflmas› karfl›s›nda, bu kartlar›n› devreye sokmay› Aral›k 2008 uygun gördüler. Bu aç›dan Kürdoloji bölümü ve 24 saatlik Kürtçe TRT yay›n›na iliflkin tart›flmalar› bir yandan Kürt özgürlük hareketini daraltma yönünde at›lmas› düflünülen ad›mlar, di¤er yandan bunun bir devam› ve parças› olarak yerel seçimlerde AKP hükümetini baflar›l› k›lma ve Kürt demokratik siyasetini baflar›s›zl›¤a u¤ratman›n bir parças› biçiminde de¤erlendirmek gerekir. Yani bu tür tart›flmalarla 24 saat televizyon yay›n›n yap›laca¤› aç›klamas› aras›ndaki ba¤› da görmek gerekmektedir. Seçimlerde bir DTP bir de bunun karfl›s›nda bütün Türkiye vard›r Devletin yerel seçimleri tamamen bir politik sald›r› ve tasfiye konseptinin parças› haline getirdi¤i aç›kt›r. Bunu bir referandum haline getirmifllerdir. Hatta bir DTP, bir de bunun karfl›s›nda bütün Türkiye vard›r. Bir nevi Türkiye’deki siyasi ve sosyal güçler bütün güçlerini kullan›p Kürdistan’da yerel seçimleri kazanarak DTP’yi etkisizlefltirmeye çal›flmaktad›r. Erdo¤an “tek millet, tek kültür, tek dil ve tek devlet” diyerek, asl›nda devletin Kürdistan’a ideolojik ve askeri yaklafl›m›n› ortaya koymufltur. E¤er ortaya koyduklar› ideolojik ve siyasi yaklafl›m do¤rultusunda Kürdistan’da oylar›n› yükseltirlerse, eskisinden daha fazla belediye kazanma durumlar› olursa, “‹flte bak›n, biz tek millet, tek dil, tek kültür, tek devlet, tek bayrak dedik; toplum buna ra¤men bize oy verdi, tek millet kavram›na karfl› ç›kmad›” diyerek, asl›nda inkârc›-sömürgeci ve imhac› politikalar›n› meflrulaflt›racaklard›r. Kürdistan’› Türk ulusunun yay›lma alan› olarak gören inkârc›-sömürgeci zihniyet böylelikle kendine meflruiyet kazand›rarak, içte ve d›flta bu argüman› kullanarak, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmek için daha da cesaretlenecektir. Bir nevi kendi politikas›n›n meflruiyetini, Kürt özgürlük hareketinin politikas›n›n ise Kürdistan toplumunda benimsenmedi¤ini ileri süreceklerdir. Bu aç›dan devlet bütün gücüyle yerel seçime yüklenmektedir. AKP kriz ortam›nda bile devletin bütün ekonomik imkânlar›n› kullanarak Kürdis- Aral›k 2008 SERXWEBÛN tan’da kazançl› ç›kmaya çal›flmaktad›r. Asl›nda seçimi bir seçim olmaktan ç›karm›fl, Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi taleplerine karfl› inkârc›-sömürgeci bir sald›r› hareketine dönüfltürmüfltür. Bu nedenle bütün istihbarat örgütleri, psikolojik savafl merkezleri, bütün bas›n ve yay›n organlar›, siyasi partilerin hepsi “Kürdistan’da iki parti, yani DTP ve AKP vard›r; DTP’ye oy verilemeyece¤ine göre, AKP’ye oy verilmesi gerekmektedir. Kürdistan’da devlete oy verilmesi gerekir” demektedir. AKP’ye oy verin demek, devletin klasik politikas›na oy verin demektir. Bu ça¤r› baflka anlama gelmemektedir. Bunlar “özgürlük ve demokrasi talebinde bulunan Kürtleri ezmek, bunlar› ezmek için de AKP’yi orada seçimde baflar›ya götürmek gerekir” demektedir. Gerçekten de dünyan›n hiçbir yerinde görülmemifl bir seçim ortam› yarat›lm›flt›r. Bu seçim ortam› daha bafl›ndan itibaren demokratik olmaktan ç›km›flt›r. Seçimler çeflitli siyasi güçlerin rekabet içinde parlamentoda yer almalar› ya da belediye baflkanl›¤› yapmalar› için düzenlenir. Ama burada seçim böyle bir siyasi olgu olmaktan ç›kar›lm›fl, bir devlet politikas›n›n varl›¤›-yoklu¤u haline getirilmifltir. Bu da tabii seçimlerin mant›¤›na terstir. Yerel seçimler adeta bir yeni anayasa teslim etmek için yap›lan bir referandum haline getirilmifltir. Burada yeni anayasa denilirken, gerici bir anayasay› ayakta tutmak, demokratik aç›l›mlara kapal› anayasal anlay›fl›n aç›l›m›n› isteyen kesimleri de susturmak anlam›na gelmektedir. Bunu baflka türlü anlamak, izah etmek mümkün de¤ildir. Dünyada hiçbir seçim sisteminde devletin bu kadar kurumu seçime giremez ve tek partiyi destekleyemez. Dünyan›n neresinde böyle bir seçim olsa ona hemen antidemokratik denir, bu seçim demokratik olarak yap›lmam›fl görülür, o seçim meflru olarak görülmez, derhal iptal edilmesi ve yeni seçimin yap›lmas› istenir. Ama ne var ki ne kendilerinin demokratik oldu¤unu iddia eden kesimler, ne Avrupa, ne de baflka bir siyasal güç “seçimler devletle DTP aras›nda bir seçim haline getirilmifltir; böyle demokrasi olmaz, böyle 5 seçim olmaz; demokratik ülkelerde seçimlerin mant›¤› bu de¤ildir; seçim bu koflullarda yap›lamaz, bu koflullarda yap›lan seçimler meflru görülemez” dememektedir. Böylelikle inkârc›-sömürgeci karargâh›n ya da inkârc›-sömürgeci karargâhla uzlaflan AKP’nin bu seçimdeki politikalar›na, tüm devlet imkanlar›na dayanarak yürüttü¤ü seçim atmosferine, seçim propagandalar›na sesiz kalmaktad›r. Buna sessiz kalanlar›n demokratl›kla ne alakas› olabilir? Buna sessiz kalanlar ne kendisine demokratik ülke, ne de demokratik grup ve hatta bireyler diyebilirler. Tamamen antidemokratik bir seçim yar›fl› vard›r. Bu aç›dan mevcut seçimleri iflte Kürt halk›n›n iradesinin ortaya ç›kaca¤› seçimler ya da bir referandum olarak görmek yanl›flt›r. Seçimler antidemokratik koflullarda yap›lmaktad›r Tabii ki Kürtler bu seçim çal›flmalar›na as›lmal›; devletin bütün bask›lar›na, zulmüne ve hilelerine karfl› duyarl› davranarak seçimi elden geldi¤i kadar mümkünse demokratik ve adil yap›lacak bir seçim haline getirmeli, böyle bir seçim ortam›n›n mücadelesini vermelidir. Ama devletin askeriyle, polisiyle, bas›n-yay›n›yla, istihbarat örgütüyle, psikolojik savafl›yla, her türlü kurumlar›yla devreye girdi¤i bir yerde, seçimlerin gerçekten adil ve demokratik geçece¤ini düflünmek ve buna bel ba¤lamak da yanl›flt›r. fiu anda gerçek demokrat çevreler ve demokratik güçler Türkiye’de gerçek demokrasinin olmad›¤›n›; derin devlet, ordu ve inkârc› sömürgeci güçler denilen çevrelerin vesayeti alt›nda bir siyasal yap›lanman›n oldu¤unu; yaln›z siyasetin de¤il, sosyal, kültürel ve ekonomik bütün kurumlar›n bu inkârc›-sömürgeci karargâh›n vesayeti alt›nda bulundu¤unu söylemektedir. fiimdi gerçek demokrasinin olmad›¤› bir ülkede, inkârc› sömürgeci karargâh›n bütün imkânlar›n› kullan›p AKP’yi de yede¤ine alarak Kürt özgürlük hareketine karfl› yürüttü¤ü psikolojik savafl›n bu kadar zirveye ç›kt›¤› ve keskinleflti¤i bir ortamda, yap›lan seçimlerin Kürt halk›- n›n iradesini yans›taca¤› gibi de¤erlendirmelerde bulunmak kendini aldatmakt›r. Türkiye’de baz› ülkelerde oldu¤u gibi asgari demokratik koflullar›n bulundu¤unu, adil ve demokratik seçimler yap›labilece¤ini, Kürt halk›n›n iradesinin ortaya ç›kar›labilece¤ini düflünmek elbette yanl›flt›r. Türkiye demokratik bir ülke olarak görülmüyorsa, seçimi bu biçimde referandum haline getirmek, devletin Kürdistan’daki politikas›n› kabul veya reddetme biçiminde keskin bir tercihin yap›laca¤› bir noktaya götürmek bizce yan›lg›l›d›r. Türkiye’nin antidemokratik gerçe¤ini, antidemokratik siyasetini ve yap›lanmas›n› görmezlikten gelmek anlam›na gelir. Daha do¤rusu, Türkiye’yi herhangi bir ülke gibi de¤erlendirmek, seçimleri de herhangi bir demokratik ülkede yap›lan seçimler gibi ele almak büyük yan›lg›lar ortaya ç›karabilir. Türk devletinin operasyonlar› tamamen imhaya yöneliktir Türkiye bu seçim sürecini asl›nda d›fl güçlerden ald›¤› destekle uygulad›¤› tasfiye konseptinin bir parças› olarak de¤erlendirmek istemektedir. Bu nedenle d›flar›dan ald›¤› destekle askeri operasyonlar› artt›rm›flt›r. Türk devletinin kara ve hava operasyonlar› tamamen imhaya yönelik operasyonlard›r. Asl›nda Türkiye’yi Ortado¤u, Afganistan ve Pakistan’a müdahalenin bir parças› haline getirmek için d›fl güçlerin verdi¤i bir destek vard›r. ‹nkârc› ve sömürgeci Türk devleti buna dayanarak ve yüklenerek sonuç almak istemektedir. E¤er askeri operasyonlarla gerillay› y›prat›r ve yerel seçimlerde de baflar›l› ç›karsa, sorunu siyasi sorun olmaktan ç›kararak, “bak›n, Kürt halk›n›n sorunu kimlik, dil ve kültür sorunu, etnik siyaset sorunu de¤ildir; Kürt sorunu tamamen afl, ifl ve ekmek sorunudur” diyecektir. Bu sorunun kimi ekonomik ve sosyal tedbirlerle giderilece¤ini söyleyip, böylelikle sorunu iç ve d›fl kamuoyunun gündeminden düflürmeye çal›flacakt›r. Yerel seçimlere bu denli yüklenmesinin alt›ndaki gerçek neden budur. Tabii Kürt egemen s›n›flar› ve özellikle Kürt özgürlük ha- SERXWEBÛN 6 reketine karfl› yürütülen savafltan rahats›z olan orta s›n›f da, Kürt sorununu çözme anlay›fl›na sahip olmad›klar›, sorunu çözüp demokratik yoldan iki halk›n birli¤ini yaratarak demokratik Türkiye’nin birli¤ini yaratma perspektifleri bulunmad›¤› için, inkârc›-sömürgeci karargâh› destekleyerek kendilerine göre bu sorundan kurtulmay› düflünmektedirler. Son dönemlerde baz› çevrelerin Kürt özgürlük hareketine bu kadar yüklenmeleri, “Kürt özgürlük hareketi silah b›raks›n, silahla bu ifl olmaz” diyerek sorununun çözümsüzlü¤ünü Türk devletinin inkârc› politikalar›nda de¤il de Kürt halk›n›n özgürlük direniflinde görmeleri, asl›nda Türkiye’deki bu orta s›n›f›n, çeflitli kesimlerin ve devletin politikalar›n›n ne menem bir fley oldu¤unu, bu sald›r› konseptiyle neyi amaçlad›klar›n› daha aç›k bir biçimde ortaya koymaktad›r. Kürdistan’da baflar›s›z olmas› AKP’nin sonunu getirecektir Böyle bir inkâr ve imha konseptinin politik boyutunu üstlenen AKP de gerçekten hiçbir seçim sürecinde olmad›¤› kadar bu yerel seçimlere yüklenmektedir. Asl›nda AKP’nin bu yerel seçimlere yüklenmesinin nedeni Türkiye’de, flurada burada kaybedece¤ini düflündü¤ü milletvekilleri de¤ildir. Kald› ki, Türkiye’de öyle kendisine çok fazla alternatif bir siyasi güç de yoktur. Belki baz› yerlerde belediye baflkanl›klar›n› kaybedebilir. Bunun AKP için çok sorun yarataca¤›n› sanm›yoruz. AKP için önemli olan, 22 Temmuz’da ald›¤› oy oran›na ulaflmaktan çok, asl›nda geçen yerel seçimlerin gerisine düflmemektir; hatta o yerel seçimlerdeki baflar›s›ndan biraz daha yukarda baflar›l› oldu¤u takdirde kendisini baflar›s›z görmeyecektir. Bu kesindir. Ancak sorun Türkiye genelini ilgilendiren sorun olmaktan ç›km›flt›r. AKP hükümetinin iktidarda olmas›n›n nedeni Büyükan›t-Erdo¤an uzlaflmas› sonucu olmufltur. Yine Gül’ün Cumhurbaflkan› olmas› da bu çerçevede olmufltur. Zap yenilgisine götüren gerillan›n büyük direnifline ve geliflen serh›ldanlara ra¤men AKP’nin iktidarda tutul- mas›n›n nedeni de yine kendisine Kürt özgürlük hareketini ezme rolünün verilmifl olmas›d›r. Buna ra¤men AKP Kürdistan’da baflar›s›z olursa, iktidarda kalmas› elbette zorlaflacakt›r. Çünkü kendisini iktidarda tutan temel rolünü oynayamam›fl olacakt›r. Kürdistan’da yaflayaca¤› baflar›s›zl›k AKP’nin sonunu getirecektir. Bu nedenle Kürt özgürlük hareketine bu kadar düflmanl›k yapmakta, DTP’ye bu kadar sald›rmaktad›r. Devletin bütün imkânlar›n› kullanarak Kürt özgürlük hareketini ve DTP’yi Kürdistan’da etkisizlefltirmeye çal›flmaktad›r. AKP’nin bu kadar gerilim içinde olmas›n›n, bu seçimde Kürdistan’da her türlü imkân› kullan›p siyasi ahlaks›zl›k yaparak ve yalan söyleyerek görülmedik ölçüde çirkin bir seçim kampanyas› yürütmesinin nedeni seçimlerin sonucundan duydu¤u kayg›d›r. Bu seçimler esas olarak da AKP’nin iktidarda kal›p kalmayaca¤›n› belirleyecek bir seçime dönüflmüfltür. Bu da Türkiye’de ald›¤› oylarla de¤il, Kürdistan’da ald›¤› oylarla ölçülecektir. AKP’nin hükümette kal›p kalmayaca¤› durumu ortaya ç›kacakt›r. Bu nedenle AKP asl›nda var gücüyle DTP’ye yüklenmektedir. Dikkat edilirse, bu parti CHP ve MHP’ye çok fazla yüklenmiyor. CHP ve MHP’den çok, DTP’yi nas›l etkisizlefltiririm politikas› gütmektedir. CHP ve MHP’ye yüklense de, “bak›n, ben de MHP ve CHP’ye karfl›y›m. Bunlar çok milliyetçi ve flovenisttir, ben onlardan farkl›y›m. Bu nedenle Türkiye’de benim mi, yoksa onlar›n m› iktidar olmas›n› istiyor- Aral›k 2008 sunuz?” biçiminde bir yaklafl›mla 22 Temmuz’da oldu¤u gibi yine ölümü gösterip Kürt halk›n› s›tmaya raz› etmeye çal›flacakt›r. Seçim zaman› yaklaflt›kça, AKP’nin bu yönlü söylemleri de gündeme gelecektir. MHP ve CHP de sert söylemlerle Kürtleri AKP’ye yöneltiyorlar AKP hükümeti kendisinin y›pranan, daha do¤rusu a盤a ç›kan yüzünü gizlemek için, seçim döneminde de ‘kendine demokrat, kendine Müslüman’ söylemine devam edecektir. Seçimlerin karakteri zaten böyledir. Seçimlerde dilin kemi¤i yoktur, ilkesizlik hâkimdir, herkes kendisini oldu¤undan farkl› göstermeye çal›fl›r. AKP bugüne kadar bunu iyi becerdi. Böylelikle kimi liberal çevrelerin, hatta kendilerine sol diyenlerin bile deste¤ini ald›. Bunun da ötesinde çeflitli milliyetçi, reformist Kürt çevreleri bile AKP hükümetini desteklediler. Tabii bunlar PKK ve Apo düflmanl›¤› nedeniyle, “DTP kazanmas›n da kim kazan›rsa kazans›n” gibi kör bir ihanetle AKP’ye destek sundular. Yine Güney Kürdistan’da KDP ve YNK, AKP’nin di¤er partilerden daha iyi oldu¤u gibi bir anlay›flla seçimde AKP’ye destek verdiler. Dolay›s›yla Türk devletinin Kürt halk›n›n on y›llard›r yürüttü¤ü mücadeleyle kazand›¤› siyasi kimli¤ini bast›rma politikas›na böylelikle hizmet ettiler. Ayn› flekilde MHP ve CHP de sert söylemlerle asl›nda Kürtleri AKP’ye yöneltiyorlar, Genelkurmay bile bu politikay› izliyordu. Aral›k 2008 SERXWEBÛN Çünkü her konuda farkl› görüflleri olsa da, Kürt sorununda temel devlet politikas›nda ortaklafl›yorlard›. Bu aç›dan Kürtlerin DTP’ye de¤il de AKP’ye meyletmesini ulusal ç›karlar› gere¤i gördüler ve bu nedenle Kürtleri AKP’nin kuca¤›na atmak için her türlü söylemi kulland›lar. Nitekim daha sonralar› CHP genel baflkan› Deniz Baykal, “Biz söylemlerimiz, de¤erlendirme ve yaklafl›mlar›m›zla AKP hükümetinin elini güçlendiriyoruz; AKP’nin hem uluslararas› alanda hem de Türkiye içindeki elini güçlendiriyoruz. AKP bunu böyle anlamal›” diyerek, gerçekte nas›l bir iflbölümü içinde olduklar›n› göstermifltir. Yani bu iki parti Kürtlere karfl› iyi polis-kötü polis rolünü oynamaktad›r. Bu seçimde de AKP yine çeflitli Kürt çevreleriyle iliflkilenerek, seçimde desteklerini almaya çal›flacakt›r. YNK’li baz› yetkililerin bu tür aç›klamalar yapmas›, 22 Temmuz öncesi oynanan oyunlar›n tekrar oynanaca¤›n› göstermektedir. APK sadece Kürdistan’da de¤il Türkiye’de de teflhir olmufltur Kuflkusuz bunlar Kürt özgürlük hareketi aç›s›ndan ihanet düzeyindeki yaklafl›mlar olup, kesinlikle ihanetten baflka türlü de¤erlendirilemez. Çünkü AKP bu seçimden alaca¤› oylara dayanarak, Kürtlerin dil ve kimlik istemediklerini ve böyle bir sorunun olmad›¤›n› tarihsel olarak de¤erlendirmek isteyecektir. Seçim günlük politika olmaktan öteye, art›k Kürtlerin inkâr› temelinde kullan›lacak ideolojik ve siyasi argüman olmaktad›r. Buna alet olan herkes elbette Kürt gerçe¤inde iflbirlikçi ve ihanetçi olarak de¤erlendirilecektir. Tabii AKP’nin yüzü o kadar a盤a ç›km›flt›r ki, Kürtlerin art›k bu tür politikalara kanmas› düflünülemez ya da Kürt halk› bu tür yaklafl›mlar içinde olan Kürtleri teflhir ve tecrit edecektir. Bunlar›n Kürdistan’da propaganda yapmas›na ve etkili olmas›na müsaade etmeyecektir. Çünkü AKP’nin sald›r›s›n›n on y›llard›r verilen özgürlük mücadelesine yönelik oldu¤unu bilecek ve bunun yan›nda olanlar› da bu mücadelenin düflmanlar› olarak 7 de¤erlendirecektir. Zaten böyle yaklafl›lmad›¤› takdirde, Kürt özgürlük mücadelesi veren güçler b›rakal›m gafleti yaflamay›, kendileri ihanetçi durumuna düflerler. Bu aç›dan bu süreçte halk› ayd›nlatarak, halk› örgütleyerek, halk› bu tür psikolojik savafl sald›r›lar› karfl›s›nda donan›ml› k›larak, 22 Temmuz’da ortaya ç›kan olumsuz durumu ortadan kald›racaklard›r. AKP’nin teflhir olmas› sadece Kürdistan’da gerçekleflmedi. Türkiye’de de AKP’nin teflhir oldu¤unu görüyoruz. Çeflitli liberaller ve demokrat oldu¤unu söyleyen çevreler AKP’nin son bir y›lda Genelkurmaya teslim oldu¤unu, Genelkurmay›n inkârc› zihniyeti do¤rultusunda politika izledi¤ini söylemektedirler. Bu yönlü de¤erlendirmeler eskiye oranla giderek artm›flt›r. AKP bu de¤erlendirmeler karfl›s›nda zorlanm›fl olup, “ben de¤iflmedim, Kürt sorununa inkârc› yaklaflm›yorum, yine demokratikleflme konusunda da bir iradem var” gibi de¤erlendirmelerle Türkiye toplumu ve çeflitli kesimler nezdinde y›pranan imaj›n› tamir etme çabas› içine girmifltir. Özellikle Kürdistan’daki sald›r›lar sonucu büyük tepki almas› karfl›s›nda üslubunu yeniden yumuflatmaya, bir denge kurmaya çal›flm›flt›r. Yani AKP inkârc› sömürgecilikle uzlaflm›flt›r. Onunla birlikte bir yandan Kürt özgürlük hareketini ezme politikas›n› izler ve bunun uygulamalar›n› ortaya koyarken, di¤er yandan seçime do¤ru gidiflte söylemlerini yumuflatmakta; bir yandan yürüttü¤ü politikaya uygun bir durufl ortaya koymakta, di¤er yandan seçimde demokrasi güçleri ve Kürtlerin oylar›n› almak için yeniden demagojiye baflvurmaktad›r. Türkiye toplumunda teflhir olmas›n› bir yana b›rak›n, AKP ‹slami kesim içinde çeflitli çevreler taraf›ndan bile elefltirilmifltir. Fehmi Koru’nun Erdo¤an’› kastederek, “Obama gibi geldi, Bush gibi oldu” demesi önemliydi. Fehmi Koru’nun amac› ve anlay›fl› farkl› olsa da, asl›nda o söylem epey etkili oldu ve Erdo¤an’›n y›pranmas›nda çok önemli rol oynad›. Bu yönüyle Fehmi Koru’nun maksad›ndan öteye, AKP’nin y›pranmas›yla sonuçlanan bir de¤erlendirme niteli¤i kazand›. Tabii Erdo¤an’›n en yak›n çevresindekilerin böyle de¤erlendirmeleri ortaya ç›k›nca, daha önce çeflitli çevrelerin AKP hükümeti konusunda yapt›¤› elefltiriler de meflruluk kazand›. Bu temelde AKP’nin y›pranmas›nda belirli düzeyde etkili oldu. Mevcut durumda AKP flu anda iktidara geldi¤inden bugüne en fazla y›prand›¤› dönemi yafl›yor. ‹flte Kürdistan’da seçimi kazanarak asl›nda bunu yeniden tamir etmeye çal›fl›yor. AKP, “Türkiye’nin birli¤i ve bütünlü¤ü için, Türkiye’deki en temel sorunlar› çözme aç›s›ndan benden baflka alternatif yok” diyerek, yine çeflitli çevreleri kendi etraf›nda toplamaya çal›flacak ve savaflacakt›r. Ancak AKP hükümetinin bu seçimlerde 22 Temmuz’daki oylar›n›n çok gerisinde oy alaca¤› ve y›pranaca¤› aç›kt›r. Tabii buradan Fehmi Koru’nun ve belirli ‹slami çevrelerin AKP’ye yönelik elefltirilerinin pay›n› da görmek gerekir. Kendi yandafllar› bile AKP’nin politikalar›ndan rahats›z oldular Burada asl›nda ‹slamc› kesim Türkiye’de devlet içinde siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda önemli bir mesafe al›p meflruiyet kazand›. Bu yönüyle kendisini mevcut Türkiye sistemi içerisinde kabul ettirmede önemli bir yol ald›. fiimdi ‹slamc› kesimler asl›nda AKP’nin bu uygulamalar›n› elefltirerek, ‘kendine Müslüman, kendine demokrat’ söylemler temelinde ‹slami alternatifi y›pratmak istemiyorlar. Yine bir ‹slamc› alternatifi gündemde tutmak istiyorlar. Bu aç›dan Türkiye siyasetinde sözüm ona demokratik, liberal özgürlükçü söylemleriyle kendilerini var etmeye çal›fl›yorlar. Bunlar› özellikle Fetullahç›lar ve çeflitli çevrelerin AKP ve Erdo¤an’›n y›pranmas› karfl›s›nda siyasal ‹slamc› alternatifin tümden devre d›fl› kalmamas› için yap›lan de¤erlendirme ve elefltiriler olarak görmek gerekir. Asl›nda Fehmi Koru elefltirilerini bunun için yapt›, ama maksad›n› aflarak AKP hükümetinin çok fazla y›pranmas›na yol açt›. Fehmi Koru bu elefltirileri çok özgürlükçü demokrat oldu¤undan ya da Kürt sorununun çözümü konusunda herhangi bir do¤ru yaklafl›m içinde SERXWEBÛN 8 bulunmas›ndan ötürü yapmad›. Tersine ›l›ml› iflbirlikçi siyasi ‹slam içindeki sözde yanl›fll›klar› ve eksiklikleri elefltirerek, bu elefltiriler temelinde iflbirlikçi siyasi ›l›ml› ‹slam’›n Türkiye’de bir siyasi alternatif olarak devam etmesine yol açmak istemifl, böylesi bir yaklafl›mla bu elefltirileri yapm›flt›. Bu tür yanl›fll›klar oldu¤unda elefltirilirse bunun siyasi hareketi y›pratmayaca¤›n›, tersine daha da güçlendirece¤ini düflünerek bu elefltirileri yapm›flt›. Ama AKP’ye karfl› yo¤un mücadelenin verildi¤i, Kürt özgürlük hareketinin yürüttü¤ü mücadele ve gerçekler karfl›s›nda AKP’nin çok teflhir edildi¤i bir süreçte, yine baz› liberal demokrat kesimlerin AKP ile ordunun uzlaflt›¤›n› belirttikleri bir dönemde Fehmi Koru’nun bunu söylemesi, asl›nda demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren, AKP’yi ve siyasal ‹slamc› kesimleri elefltiren güçlerin elini güçlendirmifltir. Fehmi Koru böyle bir amaç gütmese bile sonucun böyle oldu¤u kesindir. AKP 22 Temmuz’da ald›¤› oylar›n gerisine düflece¤i kesindir AKP’nin bafl afla¤› gidifli durdurmas› zor görülüyor. AKP ve onun baflbakan› Erdo¤an, Ecevit’in 1999 y›l›nda Kürt Halk Önderinin esaret alt›na al›nmas›yla kazand›¤› popülerli¤i ve bir dönem siyasi yaflamda var olmas›n› örnek alarak, bu defa kendisi benzer anlay›flla DTP’yi zay›flat›p PKK’nin siyasi etkisini s›n›rlayarak, bir dönem daha siyasi kredi al›p varl›¤›n› sürdürmek istiyor. AKP’nin flu anda böyle bir siyasal misyonla kaderini böyle bir hamleye ba¤lam›fl durumdad›r. Ancak bunun gerçekleflemeyece¤ini söyleyebiliriz. 22 Temmuz seçimlerinde ald›¤› oylar›n daha gerisinde oy alaca¤› kesindir. Belki 2002’de ald›¤› oylar›n alt›na düflmeyecek, ama 22 Temmuz seçimleri ile 2002’deki seçimlerde ald›¤› yüzde 34 oy aras›nda bir oy alacakt›r. AKP yüzde 34’ten yüzde 47’ye on üç puan ilerlemiflti. Herhalde bu seçimde en az›ndan bunun yar›s›n› kaybedecektir. AKP bu gidiflat› durdurmak için Kürdistan’daki sertli¤ini k›smen yumuflatm›fl; “biz yine eski düflüncede- “Önderli¤e yap›lan fiziki iflkence sonras›nda halk›n Önderli¤ini güçlü sahiplenmesini görünce, AKP hükümeti seçim öncesi ‹mral› koflullar›n›n düzeltilece¤i gibi bir imaj vererek baz› Kürt çevrelerini etkilemeye çal›flmaktad›r” yiz, demokratik aç›l›mlar yapaca¤›z” gibi de¤erlendirmelerle oy kayb›n› azaltmaya çal›fl›rken, di¤er yandan özellikle Kürt halk›n›n Önder Apo’ya yap›lan uygulamalara tepki göstermesi ve Önderli¤ini güçlü biçimde sahiplenmesi karfl›s›nda baz› farkl› yaklafl›mlar içine girmifltir. ‹mral›’da yap›lan yeni inflaat ve Kürt Halk Önderinin yan›na yeni tutuklular gönderilece¤inin söylenmesi, asl›nda Kürt Halk Önderinin Kürdistan üzerindeki siyasi etkisini görülmesindendir. Tabii CPT’nin, yine Bat›’n›n da bu yönlü de¤erlendirmeleri vard›; bunlar ‹mral› koflullar›n›n düzeltilmesini istiyorlard›. Ama flimdiye kadar bu konuda herhangi bir giriflimde bulunulmam›flt›. Kürt Halk Önderine yap›lan fiziki iflkence sonras›nda halk›n Önderli¤ini güçlü sahiplenmesini görünce, AKP hükümeti seçim öncesi ‹mral› koflullar›n›n düzeltilece¤i gibi bir imaj vererek baz› Kürt çevrelerini etkilemeye çal›flmaktad›r. Ancak bunun da çok fazla tutmas› söz konusu de¤ildir. Nitekim di¤er partilerin gösterdi¤i tepki karfl›s›nda “Kürtlerden oy kaybetmeyeyim” derken, Türkiye’de milliyetçi çevrelerden ald›¤› oy kayb›n› düflünerek, flantaj olarak de¤erlendirilebilecek söylemlerde bulunmufltur. Kürt Halk Önderi, Özgürlük hareketi üzerindeki etkisini kullan›p mücadeleyi durdurursa, o zaman bu tür görüflmeler yapt›r›labilece¤i gibi tehdit ve flantaj niteli¤i tafl›yan de¤erlendirmelerde bulunmufltur. Bu durum, AKP’nin nas›l bir politika izledi¤ini, hem devleti ve milliyetçi kesimleri Aral›k 2008 memnun etmek hem de Kürdistan’daki oy kayb›n› engellemek için bir flöyle bir böyle konuflan, tutum tak›nan ilkesiz, oportünist, demagojik bir siyasal parti oldu¤u daha net a盤a ç›km›flt›r. ‹mral› ile ilgili at›lacak ad›mlar›n ne olaca¤› seçimlerden sonra belli olacakt›r. E¤er AKP seçimlerde oyunlar, hileler ve bask›larla DTP’yi geride b›rak›rsa, asl›nda ‹mral›’da bir yumuflaman›n de¤il, sertli¤in daha fazla artaca¤›n› beklemek gerekir. Ama e¤er seçimlerde DTP önemli bir sonuç alabilirse, daha fazla belediye baflkan› ç›kar›p devletin ve AKP’nin seçimdeki hedeflere ulaflmas›n› engellerse, o zaman belki ‹mral›’da belirli gevflemeler ve yumuflamalar ortaya ç›kabilir. Ama mevcut durumda ‹mral›’da yap›lan inflaat ya da yumuflama olaca¤› söylemleri kesinlikle seçime yönelik bir politikad›r, bir oyalamad›r. Yoksa bu konuda net olarak al›nm›fl bir karar ya da bunun uygulanmas›n›n bir nedeni olarak görülmemelidir. AKP’nin Alevi aç›l›m› asl›nda Alevilerin Kürtlerle birleflmesini engellemeye yöneliktir AKP’nin bu süreçte gündeme getirdi¤i bir konu da Alevilere yönelik politikas›d›r. AKP 2008’in bafl›nda Muharrem ay›nda Alevi kesimlerle toplant›lar gerçeklefltirmiflti. Alevilerin özellikle Ankara’dan yapt›¤› miting ve bu mitingin yaratt›¤› etkiden sonra, AKP yeniden sözde Alevi aç›l›m›n› gündeme getirmifltir. Asl›nda bunu sadece seçimle ba¤lant›l› bir giriflim olarak de¤erlendirmek do¤ru de¤ildir. Elbette seçimle ba¤› vard›r; ama esas olarak bu bir devlet politikas›d›r, Alevileri devlete entegre etme çabas›d›r. Bunun da Kürt halk›n›n yürüttü¤ü özgürlük mücadelesiyle ba¤› bulunmaktad›r. Zaten devlet uzun süreden beri Alevilere biraz daha yumuflak yaklaflmaktad›r. Televizyonlar› da, bas›n-yay›n organlar› da art›k Alevilere farkl› bir yaklafl›m› ortaya koymaktad›r. Resmi olarak Alevileri bir inanç toplulu¤u olarak görmese ve haklar›n› temelde benimsemese bile, Alevili¤e bak›fl ve yaklafl›m belirli düzeyde de¤ifltirilmifl, bir yumuflama ortaya ç›km›flt›r. Aleviler kendileri- Aral›k 2008 SERXWEBÛN ni bu temelde örgütleme ve irade etme imkânlar›na kavuflmufltur. Ama bunun yap›lmas›n›n nedeni, asl›nda Türk Alevilerinin Kürtlerle birleflmesini engellemek ya da Alevilerin Kürt özgürlük hareketiyle birlikte hareket etmesinin önüne geçmektir. Özgürlük hareketi Alevi konusuna yeni bir yaklafl›m ortaya ç›kard› Tabii Alevilerin de uzun y›llard›r süren bir mücadelesi vard›r; yine demokratik güçlerin Aleviler üzerindeki bask›lar›n kald›r›lmas› konusunda gelifltirdi¤i mücadeleler söz konusudur. Kürt özgürlük hareketinin mücadelesini gelifltirdi¤i koflullarda, bunlar devletin Kürt özgürlük hareketini tecrit etme politikas› çerçevesinde yaratt›¤› etkiden çok daha fazla bir örgütlenme ve kendini ifade etme imkân› sunmaktad›r. Bu konuyu kesinlikle böyle de¤erlendirmek, bu aç›dan Alevilerin son yirmi y›lda elde ettikleri kimi imkânlar› bu çerçevede ele almak gerekir. Sorun sadece Alevilerin yürüttü¤ü mücadeleyle aç›klan›rsa, bu asl›nda gerçe¤i ifade etmemek olur. Di¤er yandan Kürt özgürlük hareketi Alevi konusuna yeni yaklafl›m› ortaya ç›kard›. Kürt toplumunda Alevili¤e karfl› bak›fl› de¤ifltirdi. Sadece Alevilerin de¤il, Êzidilerin ve di¤er bütün inançlar›n kendilerini ifade etmeleri konusunda ideolojik, siyasi ve örgütsel destek verdi. Bu konuda yaflanan önyarg›lar›n ortadan kalkmas› için büyük bir mücadele yürüttü. Bunun sonucunda Alevilik örgütsel olarak da belirli bir güç kazand›. Bütün bunlar birleflince, 2008’lere geldi¤imizde, devlet Kürt özgürlük hareketini s›n›rlamak ya da mücadeleyi sadece Kürtlere yönelik bir mücadele haline getirmek aç›s›ndan Alevilere yönelik yeni bir yaklafl›m› ortaya ç›kard›. Nas›l ki Genelkurmay ›l›ml› ‹slam’la anlaflarak, onunla belirli konularda uzlafl›p sadece Kürtleri hedef alan bir politika izlediyse, ayn› biçimde Alevileri de bu mücadele sürecinde devlete muhalif olmaktan ç›kar›p Kürt özgürlük hareketine yöneltme, bu konuda Kürt özgürlük hareketinin destekçilerini 9 azaltma çabas› içinde bulunmaktad›r. AKP’nin aç›l›m›n› bu çerçevede görmek gerekir. Yani seçimle ba¤› s›n›rl›d›r, esas olarak devlet politikas›d›r. Asl›nda Alevili¤i entegre etme anlay›fl›d›r, devletlefltirme politikas›d›r. Halbuki Alevilik tarih içinde süzülüp gelen komünal demokratik de¤erlere dayanm›fl, devletten uzak yaflam›fl, sömürücü ve bask›c› devlet sisteminin içine girmemifl; aksine sömürücü ve bask›c› sistemin örgütlü gücü olan devlete karfl› mazlumlar›n, yoksullar›n ve ezilenlerin yan›nda yer alm›flt›r. Alevilik tarih içinde böyle bir kimlik kazanm›flt›r. ‹flte devlet Alevilere çeflitli imkânlar tan›yarak kendilerini devlet içine çekip Alevili¤in bu kimli¤ini ortadan kald›rmaya, onu en- Ama ne yaz›k ki zorla, bask›yla, idamlar ve katliamlarla yap›lamayanlar, çeflitli keklik soylulara belirli imkânlar verilerek, Alevi iflbirlikçilerine ve hainlerine imkân tan›narak, örgütlenmelerine destek sunularak, bu temelde bunlar eliyle Alevilik sistem içilefltirilmek, ehlilefltirilmek, mazlumun yan›nda olmaktan ç›kar›p zalimin yan›nda yer almas›n› sa¤lamak, yani devletin yan›nda yer alan bir karaktere kavuflturulmak isteniyor. Halbuki Alevili¤in güzelli¤i ve de¤eri devletle bütünleflmemesindedir, hep devlete muhalif olmas›ndad›r. Hele bugün devletin anlams›zlaflt›¤›, giderek dev- tegre etmeye, yozlaflt›rmaya, baflkalafl›ma u¤ratmaya, kendi öz gerçe¤inden kopar›p sistemin bir parças› haline getirmeye çal›flmaktad›r. Tabii bu durum gerçekten de Alevi inanc› aç›s›ndan tarihsel düzeyde çok kritik bir aflamay› ifade ediyor. Gerçekten de Alevili¤e karfl› büyük bir sald›r› vard›r. Alevilik son derece despotik devletlere karfl› da¤lar›n doruklar›na ve sistemin k›y›s›nda kalm›fl kuytu alanlar›na çekilerek, devlete bulaflmadan kendi yaflam›n› kendisi örgütleyerek kendi de¤erlerini korumufltur. Bütün katliamlar›na ra¤men hiçbir bask›c› güç Alevileri bu inançlar›ndan, halkç›, demokratik ve mazlumdan yana tutumundan vazgeçirememifltir. letlerin ortadan kalkaca¤› bir özgürlük ve demokrasi anlay›fl›n›n geliflti¤i bir dünyada Alevilik daha fazla özgürlükçü ve demokratik bir rol oynayacakken, Alevili¤in toplumsal ve siyasal düzeyde oldukça etkili olaca¤› bir dönemde, yani devletçili¤in giderek afl›ld›¤› ve devlet d›fl› e¤ilimlerin güçlendi¤i bir ortamda, devlet d›fl› e¤ilimin en önemli aktörlerinden biri olan ve bu konuda en önemli bir kültürel potansiyel tafl›yan Alevili¤i devlete yanaflt›rmak oldukça trajik bir durum olmaktad›r. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Alevilik böyle bir süreçte büyük bir s›navla karfl› karfl›ya kalmaktad›r. Ya kendi kimli¤ini koruyacak ya da bu ekonomik ve siyasi bask›lar ortam›nda Alevilik hep devlete muhalif olmufltur SERXWEBÛN 10 teslim olup tarihsel geçmifline ihanet edecektir. Gelinen nokta böyle bir yol kavfla¤›d›r. Öte yandan böyle bir ihanet dedeler eliyle gerçeklefltirilmek istenmektedir. Çünkü Alevi kültürünü, kurumunu ve de¤erlerini, mazlumdan, ezilenden ve yoksuldan yana kalma tutumunu bu inanç önderleri temsil etmektedir. fiimdi bu kültürü veren, Alevi inanç kültürüne sahip ç›k›p bunun süreklili¤ini sa¤layan dervifller, dedeler, seyitler ve babalar eliyle Alevilik kendi geçmifline ters bir duruma götürülmek istenmektedir. Bunun en önemli yöntemi ise dedelerin Diyanet içine al›nmas› ve kendilerine maafl ba¤lama politikas›d›r. Bir insan paray› kimden al›rsa onun düdü¤ünü çalar Tabii dedelere maafl ba¤lama uygulamas›, esas olarak Alevili¤i temelinden dinamitleme ve yok etme yaklafl›m›d›r. Çünkü dedeler tarih boyunca hep taliplerinden ald›klar› yard›mlarla yaflam›fllard›r. Dedeler genelde ç›ral›k ad› verilen bu yard›mlarla yaflad›klar› için hep halktan yana olmufllar, kendilerini halka karfl› sorumlu hissetmifller, daha do¤rusu halk›n gelirleriyle beslendikleri için halk›n sesi olmufllard›r. Amiyane deyimle bir insan paray› kimden al›rsa onun düdü¤ünü çalar ya da kim paray› verirse onun borazan› olur. Dedeler de tarih içinde hep halktan beslendikleri, onunla yaflamlar›n› ve varl›klar›n› sürdürdükleri için halk›n yan›nda yer alm›fllar; halk›n sosyal, siyasal bütün sorunlar›yla yak›ndan ilgilenmifllerdir. Bu konuda bir adaletli yaklafl›m içinde olmaya, toplumu komünal demokratik de¤erler içinde tutmaya çal›flm›fllard›r. Herhangi bir kesimin veya çevrenin sesi de¤il, toplumun sesi, bütün inanç sahiplerinin sesi olmaya çal›flm›fllard›r. Dedelere maafl ba¤lamak, bu ba¤› ortadan kald›rmaya çal›flmakt›r. Devlet Aleviler üzerinde hangi politikay› izliyorsa, giderek dedeleri de o politikaya çekmek, kendilerini istedi¤i temelde konuflturmak, de¤erlendirmek ve bu biçimde yaflayan bir noktaya çekmek istemektedir. Kürt özgürlük hareketinin özgürlük mücadelesine karfl› bir özel savafl yürüten devlet, maafla ba¤lad›¤› dedeleri de o zaman bu özel savafl›n bir parças› haline getirecektir. Dedelerin karfl› karfl›ya getirildi¤i sorun bugün Kürt sorunu olur, yar›n baflka bir toplumsal kesime ya da kültürel ve siyasal çevreye karfl› yürütülen bir politika olur. Ald›klar› maafl nedeniyle dedeler istemeseler bile bu politikan›n parças› haline gelirler. Art›k kula¤›n› temsil ettikleri toplumsal kesim olan halka de¤il de devlete verirler. Devleti daha fazla dinlemeye, en iyimser deyimle devletle halk aras›nda bir denge oluflturmaya çal›fl›rlar. Halbuki Alevilik devletle halk aras›nda bir denge de¤il, tamamen bask› ve sömürünün temsilcisi olan devlete karfl› halk›n durufl biçimidir. Dedeler böyle bir durufla sahip olan taban›n sesi olmufllar, tarihte hep böyle bilinmifllerdir. Zaten Alevi toplumu içinde din adamlar›n›n ve dedelerin itibar›n›n devam etmesi bu nedenle olmufltur. Di¤er inançlarda, özellikle devletleflen ‹slamiyet’te, Yahudilikte ve H›ristiyanl›kta din adamlar› ve inanç önderleri devletle belirli düzeyde etkileflime girdikleri için itibarlar› büyük ölçüde sars›lm›flt›r. Ama dedeler hâlâ böyle bir zulüm ve bask› düzeniyle bütünleflmedikleri için itibarl› olmufllar, itibarlar›n› bugüne kadar da sürdürebilmifllerdir. Devletin keklik soylu iflbirlikçisi ‹zettin Do¤an, “Dedeler de bir hizmet veriyorlar. O zaman bu hizmetin karfl›l›¤› verilmeli; devlet di¤er memurlara, örne¤in imamlara maafl verdi¤i gibi, Alevi dedelerine de maafl ba¤lamal›d›r” diyerek, Alevi dedelerini devlete ba¤laman›n gerekçesini oluflturmaya çal›fl›yor. Bu çok demagojik bir tav›rd›r. Do¤rudur, Alevi dedeleri de halka hizmet veriyorlar. Ancak bu hizmeti halka verdiklerine göre karfl›l›¤›n› da halktan almal›d›rlar. Dedeler devlete hizmet vermiyorlar, halka hizmet veriyorlar. Bu bir devlet hizmeti de¤il, bir halk›n dini duygular›na yönelik manevi bir hizmettir. Manevi bir hizmet veren dedeleri maddi bir sistem, zulüm ve bask› düzeni olan devletin bir memuru gibi görmek, asl›nda inanç önderlerine ve din adamlar›na sayg›s›z- Aral›k 2008 l›kt›r. Bu yüzden bugün Türkiye’de imamlar da din adaml›¤› özelli¤ini kaybetmifller, devletin ajanlar› haline gelmifllerdir. Bunlar devletten maafl al›p devlet gibi hareket etmekte, devletin politikas›n› izlemektedirler. Bu tür kifliler hiçbir flekilde devletin genel politikas›na ters düflmezler; düfltükleri takdirde görevlerinden uzaklaflt›r›l›r ve öteki memurlar gibi maafllar›ndan olurlar. Bu aç›dan Alevi dedelerini memur gibi gören ‹zettin Do¤an ve onun gibi keklik soylular tak›m› kesinlikle Alevili¤e ihanet etmektedir. Bu aç›dan Alevilerin bu tür yaklafl›ma karfl› oldukça duyarl› olmalar› gerekir. Alevili¤in ‹slamiyet’in olumlu de¤erlerini sahiplendi¤i aç›kt›r Tabii ki baz› yanl›fl tart›flmalar da vard›r. Örne¤in Alevilik ‹slam’›n içinde midir, d›fl›nda m›d›r tart›flmas› do¤ru bir tart›flma de¤ildir. Alevili¤in tabii ki ‹slam öncesinden de devrald›¤› belirli de¤erler vard›r. Aleviler ezilen, bask› ve zulme maruz kalan bir topluluk olduklar› için, bask›ya ve zulme karfl› olmalar›ndan dolay› ‹slam’›n gerçek özüne, dolay›s›yla bunu en iyi biçimde temsil eden Ehlibeyte sayg› duymufllard›r. Ehlibeyt Hz Muhammed’in k›z› Fatma, damad› Ali ve torunlar›n› ifade eder. 12 ‹mam›n hepsi bu sülaleden gelmektedir. Bu yönüyle “Alevilik ‹slamiyet’ten hiç etkilenmedi, ‹slamiyet’le hiç ilgisi yoktur” demek ‹slam’› yanl›fl yorumlamakt›r. ‹slamiyet tabii ki bafllang›çta mevcut düzene karfl› belli bir tepkiyi ifade ediyor, zalime karfl› bir tepkiyi dillendiriyor, daha hakça ve adil bir dünyay› öneriyordu. Bu da elbette Alevilerin önceki kültüründe var olan de¤erlere uygun düflüyor; dolay›s›yla Aleviler ‹slam’›n bu yoksuldan, mazlumdan ve ezilenden yana taraf›na sempati duyuyorlard›. Alevili¤in böyle geliflti¤i ve ‹slamiyet’in olumlu de¤erlerini sahiplendikleri aç›kt›r. Bu yönüyle Alevili¤in ‹slamiyet’le hiçbir ba¤› yoktur demek yanl›flt›r. Buna karfl›l›k Alevili¤i ‹slami çerçeveyle özdefllefltirmek, tamamen ‹slam’›n Hanefi, fiafii, Maliki ve Hambeli mezhepleriyle ayn› kapsamda de¤erlendirmek, yani ‹slam’›n dört Sünni mezhebi gibi görmek de Aral›k 2008 SERXWEBÛN do¤ru olmaz. Bu, Alevili¤i do¤ru de¤erlendirmemek anlam›na gelir. Alevilik herhangi bir Sünni mezhep gibi tan›mlanamaz Bu aç›dan “Alevilik ‹slam’›n içinde mi, d›fl›nda m›?” tart›flmas›ndan öteye, Alevili¤in belirli bir tarihinin var oldu¤unu bilmek gerekir. Alevili¤in ‹slamiyet öncesine dayanan kökleriyle yoksuldan ve ezilenden yana bir kültür oldu¤unu, ‹slamiyet’in ç›k›fl›yla birlikte onun mazlumdan ve ezilenden yana olan anlay›fl› ve yaklafl›m›yla kendini yeniledi¤ini, ‹slam’›n bu özelliklerinden de bir fleyler alarak kendini yeni bir inanç ve kültürel senteze kavuflturan bir inanç sistemi oldu¤unu ortaya koymak daha do¤ru olur. Bu bak›mdan Alevili¤i tümüyle ‹slamiyet’in bir parças› ya da ‹slam’›n herhangi bir mezhebi gibi de¤erlendirmek yetersiz ve yanl›fl olaca¤› gibi, Alevili¤in ‹slamiyet’le hiç ba¤›n›n olmad›¤›n›, ‹slamiyet’ten hiç etkilenmedi¤ini ve onun baz› de¤erlerini tafl›mad›¤›n› söylemek de sekter bir yaklafl›m olur. Bu de¤erlendirme gerçek Alevili¤i ifade etmez. Bu aç›dan gerçek Alevili¤in Ehlibeyt de¤erlerini ifade eden, ‹slamiyet’in ezilenden ve mazlumdan yana olan de¤erlerini de alan, bu yönüyle resmi ‹slam’dan ayr›lan bir özelli¤i bulunmaktad›r. Yani Alevlik ‹slamiyet’in Kuran’da ya da hadislerde bulunan her fleyini almayan, bunlar›n hepsiyle bütünleflmeyen, bu yönüyle ‹slam’dan farkl› yanlar› her zaman aç›kça görülen, bu temelde ‹slami mezheplerden farkl›l›¤›n› ortaya koyan bir inançt›r, bir mezheptir. Alevilik herhangi bir Sünni mezhep gibi tan›mlanamaz. Alevilik asl›nda fiial›k da de¤ildir, fiial›k mezhebiyle de fazla ilgisi yoktur, ondan da ayr›d›r. Ehlibeyte ve Hüseyin’e ba¤l›l›k kültürü aç›s›ndan belki onlara daha yak›n olabilir; ama onlar›n ‹slamiyet’i gibi bir ‹slam da de¤ildir. Bu anlamda Alevilik ‹slamiyet’in içinde midir, d›fl›nda m›d›r türünden çok kat› de¤erlendirmelerle yaklaflmak yerine, Alevili¤i daha gerçekçi ve do¤ru bir biçimde de¤erlendirmeye ihtiyaç vard›r. Ne ‹slam’›n d›fl›nda olmak Alevili¤e iyi 11 bir karakter kazand›r›r, ne de ‹slamiyet’in içinde olmak Alevili¤e bir üstünlük sa¤lar. Yani her iki yaklafl›m›n da yetersizli¤ini iyi görmek gerekir. Tabii biz inanç önderlerinin bunu daha sa¤l›kl› bir biçimde ele alacaklar›na, böyle bir ikileme düflürmeden Alevili¤i daha do¤ru bir de¤erlendirmeye tabi tutacaklar›na inan›yoruz. Bu aç›dan ‹zettin Do¤an gibilerin Alevili¤i Diyanetin içine sokma ve ‹slam’›n herhangi bir mezhebi gibi ele alma yaklafl›m› da yanl›flt›r. Bu yaklafl›m Alevili¤i gerçek içeri¤inden boflaltma ve ‹slam’›n art›k resmi mezhepleri haline gelmifl olan mezhepleriyle bütünlefltirmedir. Alevili¤in ‹slamiyet’le ba¤lar›n› kabul etmemek, asl›nda ‹slamiyet’in geliflmesiyle birlikte ortaya ç›kan baflta Ehlibeyt, HasanHüseyin ve ‹mam Ali kültü olmak üzere yüklendi¤i yeni de¤erleri görmemek, bu konuda sekter ve uç bir de¤erlendirme içinde bulunmak olur ki, bunun da çok do¤ru bir de¤erlendirme olmayaca¤›n› söylemek gerekir. Devletin Alevilik aç›l›m› Alevili¤i devletlefltirme oyunudur Devletin Alevilerle ilgili aç›l›m› sadece yerel seçimlerle ilgili bir durum de¤ildir, kesinlikle tarihsel ve stratejik bir durumdur. Yap›lanlar kesinlikle Alevili¤i devletlefltirme oyunlar›d›r. “Aleviler ne çektiyse devlet d›fl›nda kald›¤› için çekmifltir” diyen ‹zettin Do¤an gibi baz› hainler bir sapt›rma içindedirler. Tabii ki Alevilik hemen her zaman devletle karfl› karfl›ya gelmifltir; ama bu karfl› karfl›ya gelifl Alevili¤in halkç› özünden dolay›d›r, demokratik ve özgürlükçü özü bunu gerektirmifltir, özü nedeniyle devletle bütünleflmemifltir. Bu durum Alevili¤in bir hatas› ya da eksikli¤i de¤ildir, Alevilikte var olan de¤erlerin sonucudur. ‹zettin Do¤an bu de¤erlendirmesiyle asl›nda Alevili¤i ve Alevi dedelerini itham etmekte; tarihte direniflçi bir rol oynayan Alevi önderlerini suçlamaktad›r. Onlara “Niye devletle bütünleflmediniz, neden devletin parças› haline gelmediniz?” demektedir. Tamam, e¤er devlet belirli düzeyde demokrasiye duyarl› hale gelirse, elbette devletle bütünleflilmez ve devletin parças› olunmaz, ancak devletle eski çat›flma ve gerilim de hafifletilebilir. O zaman daha demokratik temelde bir mücadele yöntemi içine girilebilir. Ama devletin demokrasiye duyarl› hale gelmesi bile Alevi inanc›na ba¤l› kesimlerin devletle bütünleflmesi, ezilenlerin devletle bütünleflmesi anlam›na gelmez; aksine demokrasiye duyarl›l›k egemen s›n›flarla ezilen s›n›flar›n mücadelesi sonucu ortaya ç›kan bir dengeyi ifade eder. Yani orada da gerilim devam eder. Ancak sürekli çat›flma da gerekli olmad›¤› için, daha farkl› yöntemlerle bu mücadelenin sürdürülmesi durumu ortaya ç›kar. fiu anda devletli demokratik sistemlerdeki devletle ezilen s›n›f aras›ndaki diyalekti¤i böyle anlamak gerekir. Bu aç›dan ‹zettin Do¤an’›n kalk›p “Aleviler devletle bütünleflmifl de¤il, bu yanl›flt›r” belirlemesi tabii ki sakatt›r. Devlet demokrasiye duyarl› hale gelebilir. Ama bu “Aleviler devletin içine girsinler. Aleviler devletin d›fl›nda kald›klar› için hep ezildiler, bugün bunu de¤ifltirelim” demek bir sapt›rmad›r, ihanettir, Alevilerin devleti demokrasiye duyarl› hale getirmelerini sapt›rmakt›r. Aleviler devleti demokrasiye duyarl› hale getirmek için mücadele yürüttüler; yoksa devletin içine girip mazlumdan ve ezilenden yana tav›r almak yerine egemenlerden yana tav›r almak ya da egemenlerin bir parças› olmak için mücadele etmediler. Herkesin bunu böyle bilmesi gerekir. Alevi de¤erlerinin ‹zettin Do¤an gibi çevrelerin tüccar, ç›karc› ve Alevili¤i kullanma politikalar›na yaklafl›m›ndan daha güçlü oldu¤una, buna karfl› direnece¤ine ve devletle bütünleflmeyece¤ine inan›yoruz. Aleviler kendi içlerinde ç›kan keklik soylular› da teflhir ve tecrit edecektir. Onlar›n Alevili¤i temsil etmedi¤ini ortaya koyarak, kendilerini devlet iflbirlikçisi, hain ve ajan olma konumuyla bafl bafla b›rakacakt›r. Biz Alevi toplumunun, Alevi dedelerinin, inanç sahiplerinin ve Alevili¤i demokrasi mücadelesinde devlete karfl› örgütleyen çevrelerin bu tür devlet ajanlar›n›n ve devletin oyunlar›na gelmeyerek, Alevilerin tarih içindeki durufluna uygun tutumlar›n› sürdüreceklerine inan›yoruz. SERXWEBÛN 12 Aral›k 2008 2008 YILININ KAZANIMLARI ÜZER‹NE Önder Apo’nun özgürlü¤ü olmadan Kürt kad›n›n›n, Kürt gencinin özgür gelece¤i, özgür “Ö yaflam›, özgür duruflu olamaz. Kürt toplumunun özgür gelecek iradesi, projesi kesinlikle oluflamaz. Bunlar›n hepsi Önder Apo’nun özgürlü¤ü temelinde Kürt sorununun demokratik siyasi çözümüne ba¤l›d›r. Dolays›yla 2009 y›l›na böyle büyük bir iddiayla, önümüze büyük bir hedef koymufl olarak giriyoruz. Bu bofl bir iddia ve hedef koyma de¤ildir. Bunu gerçeklefltirme gücünü ve iradesini kendimizde tafl›yarak giriyoruz. 2009 y›l›n› bu hedef do¤rultusunda büyük geliflmelerin yaflanaca¤› bir y›l haline getirme iddiam›z tamd›r” PKK’li olmak her gün yeni bafllang›çlar yapabilmektir Miladi 2008 y›l›n›n sonuna do¤ru gidiyoruz. 2009 y›l›na dair de¤erlendirmeler flimdiden bafllam›fl durumda. Halk›m›z PKK’nin 30. kurulufl y›ldönümü kutlamalar›n› halen sürdürmekte. Bu y›l PKK’nin kurulufl y›ldönümü kutlamalar› daha kapsaml›, uzun süreli gerçekleflti. 30. y›ldönümü olmas› vesilesiyle bir aya yay›lan bir kutlama oldu. Parti y›lbafl›n› kutlar, parti de¤erlendirmesi yaparken; flimdi miladi y›lbafl›n› de¤erlendirme, 2008 y›l›n›n sonuçlar›n› tart›fl›p ortaya ç›karma ve 2009 y›l›na iliflkin hedefler oluflturma süreci içerisindeyiz. Y›lbafl›lar ço¤alm›fl; PKK ile her gün, neredeyse yeni bir y›l›n bafllang›c› haline getirilmifl durumda. Önder Apo “PKK’li olmak her gün yeni bafllang›çlar yapabilmektir” demiflti. Her günü yeni bir sürecin bafllang›c› yapmay› da ifade ediyor. Bu temelde bir y›l›n, 2008 y›l›n›n sonuna do¤ru giderken genel durum nedir, y›l de¤erlendirmemiz nas›l olabilir? fiimdi gündemimizde bu var, hareket olarak bunu tart›fl›yoruz; bas›n›m›z bunun üzerinde duruyor, çeflitli biçimlerde toplant›lar, tart›flmalar, de¤erlendirmeler yap›yoruz. 2008 y›l›n›n mücadele derslerini, sonuçlar›n› ç›kartmaya, 2009 y›l›na bu temelde çok daha güçlü ve kapsaml› haz›rlanmaya çal›fl›yoruz. 2008 y›l› öyle s›radan bir y›l olmad›. Gerçi PKK’nin hiçbir y›l› s›radan de¤il, bütün y›llar hep ola¤anüstü y›llar olarak geçti; çok yo¤un bir ideolojik, siyasi, askeri örgütsel mücadeleye sahne oldu. Fakat bunlar içerisinde 2008 y›l›n›n çok daha zorlu ve kapsaml› bir mücadele y›l› oldu¤u tart›flma götürmezdir. Bu hem ideolojik-örgütsel mücadele aç›s›ndan böyle, hem de siyasi-askeri mücadele aç›s›ndan böyledir. 2008 y›l›n› bu duruma getiren neydi? Kuflkusuz inkar ve imha sisteminin yaklafl›mlar›, dayatmalar› ile bu dayatma ve yaklafl›mlara karfl› Kürt halk›n›n Êdî Bese demesiydi. Karfl›l›kl› olarak art›k bu durumun böyle sürmesini istemeyen, benimsemeyen, kabul etmeyen bir durufl vard›. 35 y›ll›k PKK mücadelesinin geldi¤i düzey bunu ifade ediyordu. Bu da 2008 y›l›n› en kapsaml›, derinlikli bir mücadele y›l› haline getirdi. Taraflar mevcut durumu köklü de¤ifltirebilmek için önüne hedefler koydular, ona göre hareket etmeye, mücadele yürütmeye çal›flt›lar. ‹nkar ve imha sistemi, bunu yürüten Türkiye yönetimi bir kez daha topyekün savafl konsepti temelinde Özgürlük hareketimizi imha ve tasfiye etmeyi, böylece ezerek, bast›rarak sonuç almay› bu y›ldaki sald›r›lar›yla denemek istedi. Biz de hareket ve halk olarak, art›k bu durumun böyle devam etmesine son vererek, Kürt sorununun siyasi çözüm sürecinin kal›c› bir biçimde gelifltirilmesi için her alanda kendimizi yenilemeye ve büyük bir mücadele hamlesi yürütmeye çal›flt›k. Biliniyor, bütün bunlar 2007 y›l›nda yürütülen çal›flmalarla haz›rland›. Asl›nda 2007 y›l› bu anlamda taraflar için büyük bir haz›rl›k y›l›yd›. En kapsaml› haz›rl›k süreçlerinden birini ifade ediyor. Alt›-yedi ay boyunca Türkiye yönetimi yeni bir imha ve tasfiye plan› oluflturmaya ve bunun pratik haz›rl›klar›n› yapmaya çal›flt›. Yani 2008 y›l› mücadelesi öyle normal bir biçimde, do¤al bir seyir içerisinde ortaya ç›kmad›; kapsaml› ve uzun süreli bir haz›rl›¤a dayand›. Onun için de çok sert ve amans›z bir mücadele oldu. Bu tart›flmas›zd›r. Belki s›ca¤› s›ca¤›na içindeyiz ve bunu fazla hissetmiyoruz, ama Aral›k 2007’den bu yana yaflanan mücadele her alanda çok keskin, derin ve çok boyutludur. ‹deolojik, örgütsel siyasi ve askeri alanda da bu böyledir. Biz, bu haz›rl›klar temelinde çok yönlü bir sald›r›ya maruz kald›k. Sald›r› tek cepheden olmad›, sadece askeri alanda olmad›, yine sadece siyasi alanda olmad›; ideolojik, psikolojik, örgütsel, kültürel, ekonomik, sosyal tüm alanlarda oldu. Bu sald›r›lar› sadece Türkiye yürütmedi; adeta uluslararas› komplo güçlerinin hepsinin içinde yer ald›¤› dünya gerici blo¤unun sald›r›s› olarak bir yeni sald›r› süreci yafland›. Bu blo¤un içinde ABD, AB yer ald›, yine ‹ran, Suriye, Ortado¤u ve Asya’n›n devletleri flu ya da bu biçimde içinde oldular. En pasif olan› Güney Kürdistan yönetimiydi. Belki bu süreçteki kat›l›mlar› on y›l önceki uluslararas› komploya kat›l›mlar›n›n aktifli¤ine gö- Aral›k 2008 SERXWEBÛN re pasifti, ama yine de bir anlaflmalar› vard›. Onlar da bir biçimde iflin içindeydiler. K›saca, bu geçen sürecin sald›r›s›na kat›lmayan güç kalmad› ve bu büyük bir çabayla haz›rland›. 2007’nin sonunda kapsaml› bir sald›r› plan› haz›rland› Bu haz›rl›k süreci 27 Nisan tarihli Genelkurmay muht›ras›yla bafllad›. Büyükan›t-Erdo¤an aras›ndaki Dolmabahçe görüflmesiyle planland›, 22 Temmuz seçimleriyle haz›rland›, ondan sonra da 5 Kas›mda ABD ile yürütülen görüflmelerle, yine ‹ran’la, Irak ve AB ile sürdürülen diplomatik görüflmelerle bütün gericili¤i içine alan bir sald›r› plan› ortaya ç›kar›ld›. Elbet- 13 dan itibaren bafllat›lan sald›r› süreci gelifltirildi. 1 Aral›k’ta Baflbakan Tayyip Erdo¤an orduya emir verdi¤ini aç›klam›flt›. Meclisten ç›kard›¤› s›n›r ötesi operasyon teskeresi ve yetkisi temelinde Genelkurmay’›n hareket etmesi için emir verdi¤ini, yetkiyi Genelkurmay’a devretti¤ini ifade etmiflti. Nitekim 2 Aral›k’ta Mahsum Korkmaz Akademisi’ne dönük topçu sald›r›s›, 4 Aral›k’ta Gabar karargah›m›za dönük hava ve kara sald›r›s›, 16 Aral›k’ta bütün Medya Savunma Alanlar›’na dönük gece gündüz devam eden uçak sald›r›s› ve top at›fllar› oldu. Bu askeri sald›r› süreci 21 fiubat tarihinde Zap alan›na, HPG Ana karargah›na dönük kapsaml› hava ve kara operasyonuyla doruk noktas›na ç›kt›. Bunlar sald›r›- du, iflkence ve ceza vermeler had safhaya ç›kt›. Demokratik siyasetin önünü kapatmak için bask›lar gelifltirildi, DTP’ye kapatma davas› aç›ld› ve bu dava demoklesin k›l›c› gibi halen demokratik siyasetin üzerinde tutuluyor. Ayn› flekilde kültür kurumlar› kapat›ld›, çal›flmalar› engellendi, bas›n-yay›n organlar› kapat›ld›; bir y›ld›r Türkiye’de günlük gazete ç›kar›lam›yor. 1990 y›l›ndan beri yay›n yapan gazete bu geçti¤imiz y›l boyunca belki befl-alt› say› ancak ç›karabilmifltir. O da yeni bir ad ve yeni bir say› olarak ç›km›flt›r. Ç›kt›¤› an kapat›lm›fl bir ay sonra yay›n yapmas› imkans›z hale gelmifltir. Dergiler öyle, Kürtçe yay›nc›l›¤a karfl› sald›r›lar öyle. Yani propaganda çal›flmalar› üzerinde de sald›r›lar oldu. Çok boyutlu ve derin bir psikolojik savafl süreci yürütüldü te ki bu sald›r›lar sadece Kuzey Kürdistan’la s›n›rl› kalmad›; Kuzey’de oldu¤u kadar Güney’e dönük, Do¤u ve Bat› Kürdistan’a, yurt d›fl›ndaki Kürt kitlesine dönük sald›r› oldu. Yine ekonomiden siyasete, askerli¤e, psikolojiye, kültüre kadar bütün alanlarda, ABD’den ‹ran’a bütün güçlerin içinde yer ald›¤› bir sald›r›ya maruz kald›k. Bu sald›r›da psikolojik savafl›n yalan dolan›ndan ekonomik bask›ya, siyasi kuflatmaya, daraltmaya kadar, yine askeri alanda kara-hava kuvvetlerinin hepsinin içinde yer ald›¤› bütün savafl araçlar›n› kullanmaya kadar her türlü araç ve yöntem kullan›ld›. Nisan’dan Aral›k bafl›na kadar yedi-sekiz ay süren bir haz›rl›k yap›ld›. Böyle kapsaml› bir haz›rl›k temelinde Aral›k bafl›n- n›n askeri boyutta olanlar›d›r. Di¤er yandan ekonomik boyuttaki sald›r›da, “PKK’nin ekonomik imkanlar›n›n kurutulmas›” ad› alt›nda ABD öncülü¤ünde Avrupa’da ve di¤er alanlarda yo¤un bir bask› ve k›s›tlamalar gelifltirildi, tutuklamalar oldu. PKK’ye para topluyor, yard›m ediyor ad› alt›nda birçok say›da insan hapse konuldu. Bunlar›n bir k›sm› bilinmiyor bile. Yine Siyasi alanda da bask›lar oldu; halk üzerinde bask›, tutuklama ve fliddet gelifltirildi. Kuzey’de oldu¤u gibi, Kürdistan’›n di¤er parçalar›nda ve Avrupa’da da oldu; Almanya, Fransa gibi devletler, Türkiye’dekini aratmayacak düzeyde bask› ve tutuklama yapt›lar. Özgürlük güçlerimize karfl› kovuflturma yürüttüler, say›s›z tutuklama ol- Sosyal alanda sa¤l›k bir sat›n alma arac› olarak kullan›l›yor. Ekonomik sald›r›n›n önemli bir boyutu da o zaten. Yokluk ve yoksulluk yine insanlar›n inkar sistemi taraf›ndan sat›n al›nmas›n›n arac› yap›l›yor. Sadece harekete dönük imkanlar› k›s›tlamay› hedefleyen ekonomik sald›r›lar olmad›, halk üzerinde de yo¤un bir ekonomik bask› yap›ld›, bu durum sat›n alma arac›na dönüfltürülerek yürütüldü. Ayn› fley sosyal alanda da sürdü. Sa¤l›k ayn› biçimdedir, spor çok etkili biçimde bir karfl› propaganda arac› olarak kullan›ld›. E¤itim zaten çok daha örgütlü ve planl› yap›ld›. Öyle ki, sözde Kürtçe kurslar ve e¤itimler olacakt›; hepsini pratikte engelleyen, b›rakal›m Kürtçe e¤itimi, neredeyse Kürtçe konuflulmas›n› da yasaklayan bir süreç gelifltirildi. Buna paralel olarak çok boyutlu ve derin bir psikolojik savafl süreci yürütüldü. Öyle ki, bu savafl bizzat Genelkurmay’›n yönlendirdi¤i bir savafl oldu. AKP yönetiminin de demagojik karakteriyle, yalan› yüzü k›zarmadan söyleyen gerçe¤iyle birleflince hem Büyükan›t-Baflbu¤ ikilisinin, hem de Tayyip Erdo¤an yönetimindeki AKP’nin gelifltirdi¤i psikolojik savafl belki de flimdiye kadar uygulanan›n en kapsaml› ve derini oldu. Her türlü k›- SERXWEBÛN 14 s›tlama, daraltma temelinde yalana, aldatmaya dayal›, Kürt insan›n› kand›rmay›, Türkiye toplumunu da ters motive etmeyi ifade eden bir psikolojik savafl yürütüldü. Gerçekler halktan gizlenmeye çal›fl›ld›. Bas›n-yay›n bu konuda çok etkin biçimde kullan›ld›. AKP’ye dayal› bas›n, ‘90’lar sürecinin o boyal› bas›n›n› hiç de geride b›rakmayacak kadar etkili bir psikolojik savafl organ› oldu¤unu net gösterdi. Genelkurmay bu sald›r›y› bizzat yürüttü. Öncesinde Yaflar Büyükan›t yürütüyordu, flimdi ‹lker Baflbu¤ yürütmektedir. ‹lker Baflbu¤ Genelkurmay baflkan› olduktan sonra iki gün bas›n-yay›n organlar›n›n yönetimleriyle toplant›lar yaparak bir psikolojik savafl sistemi oluflturdu. Dünyay› yan›ltmaya, Türkiye toplumunu yan›lt›p kand›rmaya, Kürt toplumunu, yurtseverlerini de bunaltmaya dönük bir sald›r›yd› bu. Önder Apo üzerindeki bask› topluma hakareti ifade ediyor Bütün bunlar›n üzerinde ve en a¤›r olan sald›r› ise, Önder Apo’ya dönük sald›r› oldu. 2007 bahar›nda gelifltirilen kronik zehirleme sald›r›s› k›smen deflifre edildikten sonra, bu bask› düzeyi bu sefer; psikolojik-fiili iflkenceyi ve bask›y› artt›ran, izolasyonu en ileri düzeye ç›kartan, bizzat fliddetle tehdit eden bir düzeye ulaflt›r›ld›. Öyle ki, Önder Apo üzerindeki bask› toplum aç›s›ndan her türlü hakareti içeriyor. Bu güçler örgütü da¤›tamaman›n, gerillay› ezememenin intikam›n› Önderlikten almak istiyorlar. Toplumun “Önder Apo bizim irademizdir” diye milyonlar halinde beyanda bulundu¤u iradesini böyle ölçüsüzce ve aç›k tehditle sald›rarak halk›n iradesini k›rmak, psikolojisini bozmak, hakaretle onurunu zedelemek istiyorlar. Önder Apo’yu da aç›kça intihar ya da teslimiyet dayatmas›yla yüz yüze getiriyorlar. Önder Apo bu bask›y›, 80’lerin bafl›nda 12 Eylül darbesinden sonra Diyarbak›r zindan›ndaki uygulamalara benzetti. O uygulamalar›n anlam› biliniyor; dayatmalar› aç›kt›, aç›kça itirafç›l›k dayat›l›yordu. Orada da ya intihar, ya da itiraf, yani teslimiyet dayat›ld›. Buna karfl› o büyük zindan direniflçili¤i ortaya ç›kt›. Bu dayatmaya karfl› kendi ideolojik gerçe¤ini sahiplenmeye ve savunmaya izin verilmedi, o temelde yaflama imkan› tümden yok edilmek, kapat›lmak istendi. O büyük ölüm orucu direnifli buna karfl› geliflti. fiimdi Önder Apo’ya dayat›lan da budur. ‹deolojik gerçe¤ini yaflama, sahiplenme, savunma ortadan kald›r›larak, yok edilerek aç›k bir dayatmada bulunuldu. Bunun anlam› netti. Önderlik birçok defa ifade etti “ya intihar ya teslimiyet” yani her fleyden vazgeçin; örgütten, özgürlükten, halktan, ülkeden, bütün de¤erlerden vazgeçin, dayatmas›nda bulunuyorlar. Dikkat edilirse, askeri alandaki sald›r›dan çok esas sald›r› psikolojik, siyasi, sosyal-kültürel ve ekonomik alanda yap›lmaktad›r. Hepsi birleflti¤inde bir topyekün sald›r› gerçe¤i ortaya ç›kmaktad›r. K›saca, Aral›k 2008 mak üzere bir dizi toplant› ve tart›flmalar yapt›. A¤ustos sonunda ve Eylül bafl›nda birçok toplant›yla bu durum tart›fl›l›p anlafl›lmaya ve planlanmaya çal›fl›ld›. Kongra Gel ara dönem toplant›s› oldu, KCK Yürütme Konseyi topland›, PKK yönetimi, KJB yönetimi, Gençlik yönetimi topland›, k›sa bir süre içerisinde bütün yönetimlerimiz mevcut durumu, anlamaya çal›flan ve buna göre tehlike karfl›s›nda onu etkisiz k›lacak bir direnifl haz›rl›¤›n› yapmay› öngören bir de¤erlendirme süreci içerisinde oldu. Êdî Bese hamlesi böyle ortaya ç›kt›. Yani öyle birden bire akla gelen bir mücadele süreci, bir slogan de¤ildir; tersine, Êdî Bese hamlesi, bütün hareket olarak bizim birçok toplant› ve tart›flma temelinde planlayarak haz›rlad›¤›m›z bir direnifl sürecini ifade ediyor. Êdî Bese hamlesi öyle kapsaml› planlamaya ve haz›r- 2007 Eylül’ünde yürüttü¤ümüz tart›flmalar, toplant›lar “2 hareketimizi sald›r›lar karfl›s›nda örgütlü, planl›, haz›rl›kl› hale getirdi. Bir di¤er yön ise, düflman cephesi haz›rl›klar›n› tamamlamadan Özgürlük hareketimizin, halk cephemizin haz›rl›kl› hale gelerek onu bofla ç›kartacak, ölü do¤mas›na yol açacak bir direnifli erkenden gelifltirmesine imkan vermesiydi” 23 A¤ustos 2005 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplant›s›n›n kararlaflt›rd›¤› topyekun savafl konsepti 2007 y›l›nda yedi-sekiz ayl›k bir planlama ve haz›rl›k ard›ndan böyle kapsaml› bir biçimde uygulamaya konuldu. Êdî Bese hamlesi kapsaml› bir planlama ve haz›rl›¤a dayal›d›r Buna karfl› Hareketimiz ve halk›m›z da bunlar› bofla ç›kartmak üzere kapsaml› bir direnifl gelifltirdi. Düflman sald›r›lar›n› her fleyden önce anlamaya, önceden görmeye ve buna göre kendini haz›rlamaya çal›flt›. Özellikle 22 Temmuz 2007 seçimleri ard›ndan AKP hükümetinin yeni bir özel savafl hükümeti olarak ortaya ç›kt›¤› belirginlik kazan›nca, bu durumu de¤erlendirmek ve buna karfl› her alandaki direnifli örgütlemek ve haz›rla- l›¤a dayanan bir hamledir. Bu hamlenin esas amac›: bir, inkar ve imha sisteminin 2007 y›l› boyunca topyekün savafl konsepti temelinde yapt›¤› imha ve tasfiye amaçl› sald›r› haz›rl›¤›n› bofla ç›kartmak, yenilgiye u¤ratmak; iki, mevcut durumu de¤ifltirmek, yani tümüyle böyle bir imha sald›r› sürecinin ortadan kalkmas›n› sa¤lamak için ‹mral› sistemini reddetmek ve art›k ‹mral› iflkence sistemiyle yaflanmayaca¤›n› ortaya koymak olarak belirlendi. Nitekim Êdî Bese hamlesinin sloganlar›, “‹mral› iflkencesine son” “Önder Apo’ya özgürlük ve acil tedavi” gibi temel sloganlarla geliflti. Bütün alanlarda bir direnifli öngördü. O toplant›lar ve de¤erlendirmeler çok önemliydi. Zaman›nda tehlikeyi, düflman cephesinin planlar›n› görmeyi ve ona göre haz›rlanmay› ifade etti. Yani belli bir anlay›fl düzeyi oldu. Yetersizlikleri Aral›k 2008 SERXWEBÛN olabilir, hatalar da vard›r; onlar toplant›larda de¤erlendiriliyor, flimdiye kadar baz› toplant›larda de¤erlendirildi, y›l sonu toplant›lar›nda çok daha fazla de¤erlendirilebilir, hata ve eksiklikleri ortaya ç›kart›l›p elefltirilerek afl›lmas› öngörülebilir, ama genel planda bir duyarl›l›¤›n oldu¤u, süreci anlama durumunun oldu¤u tart›flma götürmezdir. 2007 Eylül’ünde yürüttü¤ümüz tart›flmalar, yapt›¤›m›z toplant›lar hareketimizi böyle bir düzeye ulaflt›rd›. Sald›r›lar karfl›s›nda örgütlü, planl›, haz›rl›kl› hale getirdi. Bir di¤er yön ise, düflman cephesi haz›rl›klar›n› tamamlamadan ve planlar›n› pratiklefltirmeye bafllamadan Özgürlük hareketimizin, halk cephemizin haz›rl›kl› hale gelerek onu bofla ç›kartacak, ölü do¤mas›na yol açacak bir direnifli erkenden gelifltirmesine imkan vermesiydi. Bu hamlemizin böyle bir özelli¤i, karakteri de vard›. 15 kay›plar çok cüzi düzeyde oldu. Sald›r›y› yapanlar›n amac›n›n, hedefinin çok çok gerisinde oldu. Oysa Türkiye cephesi, Medya Savunma Alanlar›’na dönük olarak ABD ve ‹ran ile birlikte gelifltirdikleri s›cak istihbarata dayal› topçu at›fl› ve hava sald›r›lar›yla bu alanlar› gerilla üs alan› olmaktan ç›karmay› hedefliyorlard›. Yüzlerce gerillay› imha etmeyi, ezmeyi hedefliyorlard›. Kuzey’de ve Do¤u’da gerillaya vuramad›klar› darbeyi, bu sald›r›larla Güney’de, Medya Savunma Alanlar›’nda vurmay› amaçl›yorlard›. Ancak ortaya ç›kan sonuç, bu güçlerin amaç ve hedeflerinin bofla ç›kmas› olmufltur. Bu sonuç elbette düflman haz›rl›klar›n›n zaman›nda görülmesi, de¤erlendirilmesi, düflman sald›- hesi zay›flat›ld›; iradi olarak k›r›ld›, askeri darbe vurmak anlam›nda k›r›ld›, psikolojik anlamda k›r›ld›. Bu direnifllerin böyle bir önemi var. Bu anlamda biz, gelifltirdi¤imiz Êdî Bese hamlesiyle, düflman daha sald›r›ya geçerken onu karfl›lama ve etkisizlefltirme gibi bir duruflu gösterdik. Bu bizim için bir psikolojik üstünlük, bir avantaj sa¤lad›; inisiyatifi elimize geçirmemizi yaratt›. Dolay›s›yla bu direnifllere dayal› olarak bir yandan Gabar ve Oramar direniflinin etkisi, di¤er yandan Medya Savunma Alanlar›’na dönük hava sald›r›lar›n› bofla ç›kartacak bir tarz de¤iflikli¤inin yap›lmas› 2008 y›l›na bizim daha inisiyatifli, daha haz›rl›kl›, etkili ve baflar›l› girmemizi sa¤lad›. Düflman sald›r›lar› askeri anlamda erken karfl›land› ve bofla ç›kar›ld› Çok geç kalsayd›k, haz›rl›kl›, planl› olmasayd›k 2007 Aral›k’›nda bafllayan sald›r› süreci bizi çok zorlayabilirdi. Oysa Eylül ay›nda yapt›¤›m›z de¤erlendirmeler ve bu temelde yaflanan kararlaflma, planlama ve pratik haz›rl›klar bir yandan sald›r›lara karfl› savunma tedbirlerimizi zaman›nda gelifltirmeyi sa¤lat›rken, di¤er yandan sald›r›lar› erkenden direniflle karfl›lamam›za imkan verdi. Güney’deki üslenme durumumuzu, yaflam ve çal›flma tarz›m›z› bu tart›flma ve planlamalar temelinde de¤iflime u¤ratt›k. Bu önemliydi. Bunu yapamasayd›k, 16 Aral›k’tan itibaren bafllat›lan hava sald›r›lar›n›n sonuçlar› a¤›r olurdu. Biraz zorlansak da, düflüncede anlad›¤›m›z fleyleri prati¤e geçirmede geç kalsak da; Güney’de düflman cephesinin içine girdi¤i sald›r› durumuna karfl› önce düflünce düzeyinde, daha sonra da örgütlenme ve yaflam düzeyinde uygun bir üslenme, yaflam ve çal›flma tarz›n› ad›m ad›m gelifltirdik. Bu, Medya Savunma Alanlar›’na dönük hava sald›r›lar›n›n bofla ç›kart›lmas›n› sa¤lad›. Bu hava sald›r›lar›nda baz› kay›plar›m›z da oldu, fakat bu sald›r›larda verdi¤imiz r›lar›n› bofla ç›kartacak bir tarz›n Medya Savunma Alanlar›’nda ad›m ad›m gelifltirilmesine ba¤l›d›r. Di¤er yandan ise, düflman daha haz›rl›k sürecini yürütürken, sald›r› anlam›nda daha ilk ad›mlar› atarken, Hareketimiz, özellikle askeri cepheden düflman sald›r›lar›n› karfl›layabildi. Yani askeri cephede haz›rl›k düzeyini daha harekete geçirmeden, ilk ad›mlar› atarken, onu sert bir direniflle karfl›lama ve k›rma gücünü gösterdik. Bu da Gabar ve Oramar direniflleriyle oldu. Dikkat edilirse Gabar ve Oramar direniflleri; Türk ordusu daha Güney Kürdistan’a, Medya Savunma Alanlar›na dönük sald›r› pozisyonuna geçmeden, onun mevcut sald›r› plan›n› önemli oranda k›rd›, pratikte daha harekete geçmeden düflman›n sald›r› cep- ‹nisiyatif Özgürlük hareketimizin eline geçmifltir Bir yandan 2008 y›l›n›n çok boyutlu, kapsaml›, karmafl›k, zorlu bir mücadele y›l› olaca¤›n› de¤erlendirdik, di¤er yandan ise, bu mücadele sürecine erkenden haz›rland›k, etkili direnifllerle inisiyatifi elimizde tutarak girdik. Gabar ve Oramar direnifllerinin Özgürlük hareketimize yaratt›¤› inisiyatifi k›rmak için düflman cephesinin Medya Savunma Alanlar›’na dönük gelifltirdi¤i hava sald›r›lar›n› abartan psikolojik savafl yönelimleri çok etkili olmad›. Çok yönlü olarak bas›n-yay›n arac›l›¤›yla propaganda etmeye çal›flt›lar; ama do¤ru olmad›¤› için, pratik sonuca dayanmad›¤› için söyledikleri yalan SERXWEBÛN 16 kald›, aç›klamalar›n› kan›tlayamad›lar ve bundan dolay› da inand›r›c›l›klar› fazla olmad›. Somut bilgiler veremedikleri için bas›n-yay›n bu kadar aç›k yalan› uzun süre devam ettiremedi; tersine, sorgulama süreci geliflti. K›fl ortas›nda, fiubat sonunda Ana karargaha dönük gelifltirilen kara sald›r›s›n›n bu süreçle ba¤› var. Genelkurmay birkaç kez aç›klad› “inisiyatifi ele geçirme operasyonu” dedi. Bu flu anlama geliyordu: inisiyatifi kaybetmifller, inisiyatif Özgürlük hareketimizin elinde; dolay›s›yla yeni sald›r›larla, yeni operasyonlarla inisiyatifi ele geçirmeye çal›flt›lar. Onun için k›fl ortas›nda, karda-so¤ukta bu ç›lg›nca operasyon girifliminde bulundular. Tabii bir de bizi haz›rl›ks›z yakalamak istiyorlard›. K›fl koflullar›na dayanamayarak kolay darbe yiyece¤imizi san›yorlard›. Asl›nda daha kapsaml› hedefler içeren planlamalar› vard›. 2007 Aral›k’ta Gabar’a, ard›ndan Medya Savunma Alanlar›’na dönük hava sald›r›lar›n›, 2008 fiubat sonunda Ana karargaha dönük kapsaml› hava ve kara operasyonu biçiminde sürdürmek istediler. Ana karargah ezilip etkisizlefltirilerek di¤er alt karargahlar, Medya Savuma bölgelerindeki gerilla üslenmeleri imha ve tasfiye edilmek istendi; planlamalar› öyleydi. Buna dayanarak Gabar’dan bafllatt›klar› sald›r›y› Botan ve Zagros’ta 2008 yaz›na do¤ru sonuca götürmeyi, Botan-Zagros-Behdinan alan›n› gerilla üs alan› olmaktan ç›kartmay› hedefliyorlard›. Buna “tampon bölge” de dediler, “s›n›r›n denetim alt›na al›nmas›” olarak öngördüler, “güvenlik bölgeleri yaratma” aray›fllar› olarak da ifade ettiler. Türk ordusu Zap’tan çekilmesini bile bir baflar› olarak de¤erlendirdi Zap’a dönük, Ana karargaha dönük operasyon anlaml›yd›, önemliydi. Türkiye yönetimi gerilla üs alanlar›n› etkisizlefltirmeyi, böylece gerillay› daralt›p marjinal k›larak Özgürlük hareketimizi tümden ezmeyi hedeflerken; bu operasyona kat›lan güçlerden ABD, PKK’nin zay›f düflmesini, özellikle Önder Apo’nun yürüttü¤ü çizginin, radikal direniflçi durumun ezilerek PKK’nin Aral›k 2008 Zap’ta düflman›n yedi¤i darbe biraz az oldu, yetersiz oldu, “Z siyaset de¤iflikli¤i yaratacak dozajda, güçte olmad›. Zap operasyonun sonuçlar› ise bu düzeyde olmay›nca, siyasi kriz, iktidar savafl›m›, yo¤un bir tart›flma ve çeflitli aray›fllar gündeme geldiyse de, bu aray›fllar etkili olamad›. Siyaset de¤iflikli¤ini, Kürt sorununa siyasi çözüm aray›fl›n› ön plana ç›karamad›” ABD’nin Büyük Ortado¤u Projesi’nin içine çekilmesini sa¤layacak bir düzeyi ortaya ç›kartmay› hedefliyordu. ‹ran’›n amaçlar› benzerdi. Gerillan›n etkisiz k›l›nmas›, Medya Savunma Alanlar›n›n zay›f düflürülmesi temelinde PJAK faaliyetlerinin zay›f ve etkisiz hale getirilmesini hedefliyordu. Yani bu sald›r› plan›na kat›lan tüm güçlerin kendine göre ç›karlar›, aray›fllar›, hedefleri, planlar› vard›. Hepsi de Türkiye’nin bu plan›na destek verdiler. Ancak Zap operasyonu planland›¤› gibi olmad›, operasyon baflar›ya ulaflmad›, yenilgiye u¤rad›. Elbette ki bunda birçok etken rol oynad›: Gerillan›n haz›rl›k düzeyi ve direnifli sald›r›lar› k›rd›, Güney’e dönük planlar› tutmad›, hava sald›r›lar› ve topçu sald›r›lar›yla hesaplad›klar› darbeyi vuramad›lar. Sonuçta Zap operasyonu, Ana karargah›n ezilmesi de¤il de, bu operasyonu yürüten güçlerin a¤›r darbe yedi¤i bir sonuca dönüfltü. Türk ordusu Ana Karargaha giremeden, gerillay› ezemeden, Zap’a inemeden geri çekilmek ve kendisini korumaya almak zorunda kald›. Dönemin Genelkurmay baflkan› Yaflar Büyükan›t “ya¤dan k›l çeker gibi geri çekildik” diyerek Türk ordusunun gerilla karfl›s›nda ald›¤› darbelerden dolay› Zap’tan geri çekilmesini bir baflar› olarak de¤erlendirdi. Bu durumun siyaset üzerinde, psikolojik ortam üzerinde, savafl üzerinde çok yo¤un bir etkisi oldu. Zap yenilgisi Türkiye’de derin bir siyasi kriz yaratt› Asl›nda 2008 y›l› mücadelesinin önemli bir dönemeci Zap operasyonudur. Bu operasyonu planlay›p yürütenler de böylesi bir rol yüklenmifllerdi. Onarla göre, Ana karargah ezilirse, bu operasyon gerillan›n ezilip tasfiye edilme sürecinin bafllang›c› yap›lacakt›. Fakat bu baflar›lamay›nca, tersine Türk ordusu yenilgiye u¤ray›p geri çekilmek zorunda kal›nca, bu sefer 2007’de haz›rlanan plan›n uygulanmas›nda ciddi bir baflar›s›zl›k ortaya ç›kt›, plan yürütülemez hale geldi. Bu plana dayal› siyasetlerde bir kriz içerisine girdiler, ittifaklar sars›ld›, da¤›ld›. Türkiye’nin siyasi iktidar›, AKP-Genelkurmay uzlaflmas› bozuldu, ordumuhalefet aras›nda çat›flmalar, tart›flmalar geliflti. K›saca, derin bir siyasi kriz ve buna dayal› yeni bir iktidar savafl›m› Türkiye siyasetinde gündeme geldi. Bu süreç biliniyor; Türkiye siyasetinin ne kadar derin bir kriz içerisinde oldu¤u, yine iktidar›n nas›l bir uzlaflmaya, hesaba, rant bölüflmesine dayal› oldu¤unu bu sonuç net olarak gösterdi. Taraflar birbirlerinin üzerinde üstünlük sa¤lamak, iktidarda daha fazla pay elde edebilmek için sald›r›lar yürüttüler. Milliyetçi cephe AKP’nin kapat›lmas› davas›n› gündeme getirdi; sahte dinci cephe Ergenekon davas›n› gündeme getirdi. Bu tür hamlelerle iktidar savafl›m› sürdürüldü. Birbirlerinin üzerinde üstünlük sa¤lamaya çal›flt›lar. Di¤er yandan Kürt sorununa çözüm aray›fl› süreci de geliflti, tart›flmalar yo¤unlaflt›, birçok çevre art›k bu iflin böyle gitmeyece¤ini de¤erlendirmesine gitti. Fakat sonuçta siyaset de¤iflikli¤i yönünde bir geliflme ortaya ç›kmad›. Neden? Demek ki, Zap’ta düflman›n yedi¤i darbe biraz az oldu, yetersiz oldu, siyaset de¤iflikli¤i yaratacak dozajda, güçte olmad›. Siyaset de¤iflikli¤ine yol açabilmek, yani Kürt sorununa siyasi çözüm sürecinin geliflmesinin önünü açabilmek için daha a¤›r, daha etkili bir askeri darbe vurman›n gerekli oldu¤u görüldü. Zap operasyonun so- Aral›k 2008 SERXWEBÛN nuçlar› ise bu düzeyde olmay›nca, siyasi kriz, iktidar savafl›m›, yo¤un bir tart›flma ve çeflitli aray›fllar gündeme geldiyse de, bu aray›fllar etkili olamad›. Siyaset de¤iflikli¤ini, Kürt sorununa siyasi çözüm aray›fl›n› ön plana ç›karamad›. Böyle olunca Genelkurmay ile AKP aras›nda yeniden bir iktidar uzlaflmas› olufltu. Bu noktada belki baz› çevreler rol oynad›lar, bunu tam bilmiyoruz. ABD’nin oynad›¤› rol olabilir, AB’nin çeflitli kurumlar› rol oynam›fl olabilir. Yani ordu ile AKP’yi yeniden uzlaflt›rd›lar. Dolmabahçe görüflmesine benzer bir biçimde bu sefer yeni Genelkurmay baflkanl›¤›na haz›rlanan ‹lker Baflbu¤ ile Tayyip Erdo¤an bir görüflme yapt› ve yeni bir iktidar paylafl›m› ortaya ç›kart›ld›. Siyasi kriz bununla hafifletilmek, k›smen afl›lmak istendi. ‹ktidar çat›flmas›na son verilerek, bu temelde yeni bir iktidar paylafl›m›, uzlaflmas› yarat›ld›. AKP’yi kapatma davas› ortadan kald›r›ld›, reddedildi. AKP kesinlikle böyle bir iktidar paylafl›m› temelinde kapat›lmad›. AKP’ye yeni süreçte rol ve görev verilerek iktidarda kalmas› sa¤land›. Zaten bu kapat›lma davas›n›n reddedilmesi çok al›fl›lmad›k, acayip bir biçimde oldu; Anayasa Mahkemesinin on bir kifliden oluflan üyesinde bir üyenin karar› genel karar oldu, on kiflinin karar› ise bofla gitti. Öyle bir sistem ki, bir kiflinin karar›yla AKP kapat›lmad›. O düzeyde politik bir karar vard›r. Onun üzerine Ergenekon soruflturmas› da biraz daha ray›ndan sapt›r›ld›. Zaten bir oyundu, daha da bir oyun haline getirildi. Ergenekon davas› PKK’ye karfl› savafl›n, Önder Apo’ya karfl› bir savafl›n arac› yap›lmak istendi. O süreçten sonra gittikçe daha fazla Ergenekon’un PKK ile iliflkisi diye uyduruk bir tez ortaya att›lar. Böylece iktidar uzlaflmas› sonucunda geçersiz hale gelen bu davadan, PKK’ye karfl› savaflta yararlan›lmak istendi. Bu uzlaflma ne üzerinde oldu? Elbette ki savafl üzerinden oldu. PKK’ye karfl› yeni bir imha ve tasfiye sald›r›s› gelifltirme temelinde oldu. Ergenekon davas›n›n PKK’ye karfl› bir psikolojik savafl arac› olarak kullan›lmas› da bunu net olarak gösteriyor. 17 Baflbu¤-Erdo¤an dönemi yönetim öncekine nazaran daha zay›ft› AKP-Genelkurmay, ‹lker Baflbu¤Tayyip Erdo¤an uzlaflmas› 2005’te kararlaflt›r›lan topyekün savafl konsepti temelinde 2007 y›l›nda gelifltirilen imha ve tasfiye plan›n›n yeni verilerle hayata geçirilmesi üzerinde bir uzlaflmad›r. Bu uzlaflma kesinlikle buna dayand›. Bu uzlaflma yeni bir özel savafl uzlaflmas›, imha savafl›n› yürütme anlaflmas› oluyor. AKP, PKK’ye karfl› savafl yürütmeyi kabul etti¤i, savafl›n ekonomik, siyasi sorumlulu¤unu, yükünü üstlendi¤i için kapatma davas› reddedildi. ‹lker Baflbu¤ da bu temelde Genelkurmay baflkan› oldu. Bu bak›mdan 2008 yaz›nda oluflturulan yeni yönetim, 2007’deki yar›da kalan, Zap operasyonuyla hayata geçirilemeyen planlamay› hayata geçirmek göreviyle ortaya ç›kart›lan bir yönetim oldu. Fakat bu yönetim öncekine nazaran daha zay›ft›. Her ne kadar ‹lker Baflbu¤ o zay›fl›¤› gidermek için daha kabaday›ca görünmek istediyse de, yine AKP yönetimi daha sald›rgan bir üslup ve tutum içine girdiyse de, asl›nda bu tutumlar›n arkas›nda bir zay›fl›¤›n var oldu¤u netti. Onu gölgelemek için bunu yapt›lar. Zay›f olmas› da do¤ald›. Çünkü 2007 y›l› boyunca yap›lm›fl olan haz›rl›klara dayal› gerçeklefltirilen sald›r›lar baflar›yla sürmemiflti. Hava sald›r›s› sonuç vermemifl, Zap operasyonu yenilgiyle sonuçlanm›fl, ekonomik-sosyal-kültürel alandaki sald›r›lar karfl›s›nda hareket ve Kürt halk› kapsaml› bir direnifl içine girmifl, her fleyden önce Önder Apo bu süreci iyi de¤erlendirmifl, tan›mlam›fl, bütün sald›r›lar karfl›s›nda demokratik siyasi çözüm çizgisinde sonuna kadar direnme tutumunu bizzat ortaya ç›karm›fl ve bütün toplum için böyle bir direnme öncülü¤ünü somut olarak yaratm›flt›. Böyle olunca yeni Türkiye yönetimi eskisine göre daha zay›f ve iktidars›z bir içerikte olufltu. 2008’in bahar sürecinde geliflen direnifl bu yeni yönetimi ciddi bir biçimde y›pratm›fl, zay›flatm›flt›. 2008 bahar›nda çok kapsaml› büyük halk serh›ldan› yafland› Bu direnifl sürecinin nas›l geliflti¤ini biliyoruz; Zap operasyonu yenilgiye u¤rat›l›nca, bunun toplum üzerindeki etkisi çok büyük oldu. Nas›l ki, düflman cephesini siyasi krize ve iktidar savafl›m›na soktuysa; Kürt halk›n› da büyük bir direnifle çekti, coflku kazand›rd›, moral verdi. Zaten Kürt halk›n›n, 15 fiubat’› daha büyük bir tepkiyle, protestoyla karfl›lama durumu vard›. Bu süreç bir de Zap operasyonu ve onun yenilgiye u¤ramas› ile birleflince gençlerin, kad›nlar›n ve bütün halk›n serh›ldan süreci her zamankinden daha görkemli ve güçlü geliflti. Bilindi¤i gibi 2006 bahar› da bu biçimde bafllam›fl ve geliflmiflti. ‹lk defa ‹mral› sistemini reddetmeyi hedefleyen durufl 2006 fiubat’›nda gelifltirildi. Gerilla cephesinin duruflu halkta böyle bir tutum gelifltirdi, yine genel hareket böyle bir yaklafl›m SERXWEBÛN 18 içinde oldu; bu halk›n kapsaml› serh›ldan›na yol açt›, böyle bir serh›ldanla bu tutum aç›kça ortaya kondu. fiubat’tan May›s sonuna kadar üç-dört ayl›k büyük bir direnifl geliflti. Halk, bu serh›ldanlarda onlarca flehit verdi, yine gerilla cephesi flehitler verdi. Bu serh›ldanlar o kadar etkiliydi ki, Tayyip Erdo¤an’›n “kad›n demeden, çocuk demeden herkese gere¤i yap›lacak” diye katliamla tehdit etme durumu bu direnifllerin sonucunda ortaya ç›kt›. Siyasi yönetimi, hükümeti o kadar zorlayan bir direnifl düzeyi ortaya ç›km›flt›. Benzer bir durum daha geliflmifl olarak 2008 bahar›nda yafland›. Gerçekten de 2008’in Mart ay›, Mart ay›n›n her günü, gece-gündüz halk serh›ldanlar›na, büyük direnifllerine sahne oldu. Biraz da Êdî Bese hamlesinin planl› gerçe¤ine dayanarak bütün serh›ldanlar oldukça örgütlü ve planl› olarak gelifltirildi. Mart bafl›ndan itibaren on günü aflk›n bir süre 8 Mart kutlamalar› oldu. Suruç yürüyüflü ve mitingiyle bafllayarak, her gün bir alanda gerçeklefltirilen kad›n mitingleriyle gerçekten de kitlesel bir kad›n devrimi yafland›. 2008 y›l›n›n 8 Mart’› hem nicelik itibariyle, hem örgütlülük düzeyiyle, hem de mesajlar›yla böyle bir devrimci gerçe¤i ifade etti. Hemen ard›ndan bunu Newroz kutlamalar› devrald›; on befl gün boyunca Newroz kutlamalar› sürdü. 2008 Newroz’u; sald›r›lar› protesto eden, Zap direniflinin coflkusunu doru¤a tafl›yan en kitlesel Newroz, “Önder Apo’yla bütünleflme Newroz’u” olarak gerçekleflti. Bunu 28 Mart Ulusal Kahramanl›k Haftas› ve 4 Nisan Önderliksel Do¤ufl kutlamalar› devam ettirdi. May›s ay›ndaki flehitleri anma etkinlikleriyle sürdü. Dikkat edilirse çok kapsaml› büyük halk serh›ldan› bu 2008 bahar›nda yafland›. Nicelik olarak ve daha önemlisi niteli¤i, yani ideolojik içeri¤i, amaçlar›, verdi¤i mesajlar ve örgütlülü¤ü ile bunu aç›kça ortaya koydu. Di¤er yandan mesajlar› çok netti: Özgürlük mesaj›, Kürt sorununa çözüm mesaj›, Önder Apo’ya özgürlük mesaj› önemliydi. Hareketimizin Demokratik Konfederalizm çizgisinde belli bir örgütlülük düzeyi kazand›¤›n› gösterdi. Gençlik örgütlülü¤ümüz önemli ölçüde bu direnifle ön- cülük etti, özgür kad›n örgütlülü¤ünün önemli bir düzey kazand›¤› hem genel serh›ldanlarda, hem de 8 Mart kutlamalar›nda netçe ortaya ç›kt›. 2008 Mart ve Nisan aylar›ndaki serh›ldan gösterdi ki direnen halkt›r Bütün bunlar birleflince Türkiye cephesinde o büyük siyasi kriz ve iktidar savafl›m› ortaya ç›kt›. Bir yanda çok büyük gürültüyle, herkesin dikkatini çekerek bafllat›lan Zap operasyonunun yenilgiye u¤ramas›, gerillan›n böyle bir sonuç do¤urtacak bir direnifli gerçeklefltirmesi; di¤er yandan birkaç ay süren halk serh›ldan›n›n bununla birleflmesi ile baz› gerçekleri ortaya ç›kard›; Türkiye yönetiminin ne kadar zay›f oldu¤unu gösterdi. Birçok d›fl bas›n-yay›n organlar› “AKP hükümeti Kürt isyan› karfl›s›nda tutunam›yor”, Aral›k 2008 2007 y›l› boyunca haz›rlanan imha ve sald›r› plan› bu direnifllerle önemli ölçüde bofla ç›kart›lm›fl, baflar›s›z k›l›nm›flt›. Bu baflar›s›zl›¤› tersine çevirmek için son bir çare anlam›nda baflvurulmaya çal›fl›lan hamle, kendi içinde bu anlamda ciddi zay›fl›¤› tafl›yordu. Çünkü bir baflar›s›zl›k üzerinde ortaya ç›k›yordu. Onun için de asl›nda bafltan itibaren kendilerine güvensizdiler. Kendi güvensizliklerini bizim zay›fl›¤›m›z olarak bas›na propaganda ederek kamufle etmeye çal›flsalar da, asl›nda gerçek olan kendi güvensizlikleridir. ‹lker Baflbu¤’un faflist diktatör gibi duruflunun alt›nda baflar›s›zl›¤›n verdi¤i güvensizlik yat›yor. Onu o duruflla, kabaday›l›kla örtmeye çal›fl›yor. AKP hükümetinin, Tayyip Erdo¤an’›n bu kadar savaflç› kesilmesi, baflar›s›z kalm›fl olmas›n›n, yenilgiye u¤ram›fl olmas›n›n so- Özgürlük isteyenin öyle sadece gerilla gücünün, bir grup “Ö insan›n de¤il, Kürt halk›n›n kendisi oldu¤u a盤a ç›kt›. Kürt halk› ayakta ve özgürlük istiyor, Kürt sorununa demokratik çözüm istiyor. Bu, Türkiye ortam›n› da, d›fl kamuoyunu da etkiledi. AKP’nin yalanlar›n› ortaya ç›kard›, gerçekleri kamuoyuna gösterdi. ‹flte Erdo¤an-Baflbu¤ yönetimi bu geliflmeler üzerinde olufltu” “Tayyip Erdo¤an yönetimi Kürt isyanc›lar›n› bast›ram›yor” diye yazd›. Türkiye yönetiminin AKP eliyle gelifltirmeye çal›flt›¤› terörizm safsatas› bir kere daha a盤a ç›kt›. Bütün dünyay› buna inand›rmaya çal›fl›yorlard›, oysa Mart ve Nisan aylar›ndaki serh›ldan gösterdi ki; direnen halkt›r, gençlerdir, kad›nlard›r, emekçilerdir; hem de flehit vererek direniyorlar. Özgürlük isteyenin öyle sadece gerilla gücünün, bir grup insan›n de¤il, Kürt halk›n›n kendisi oldu¤u a盤a ç›kt›. Kürt halk› ayakta ve özgürlük istiyor, Kürt sorununa demokratik çözüm istiyor. Bu, Türkiye ortam›n› da, d›fl kamuoyunu da etkiledi. AKP’nin yalanlar›n› ortaya ç›kard›, gerçekleri kamuoyuna gösterdi. ‹flte Erdo¤anBaflbu¤ yönetimi bu geliflmeler üzerinde olufltu. Bütün bu mücadeleyle teflhir edilmifl, baflar›s›z k›l›nm›fl, karizmas› çizilmifl bir yönetim vard› ortada. nucudur, onu örtmek için bunu yap›yorlar. Nitekim böyle bir ç›k›fl yapmak istediler. 2008’in güzünde yeniden, bahar sürecinde, k›fl sürecinde ald›klar› darbeyi tersine çevirerek yeni bir sald›r› hamlesiyle durumlar›n› kurtarmak istediler. ‹lker Baflbu¤- Tayyip Erdo¤an uzlaflmas› bu esaslar üzerinden oldu. Bunun için plan haz›rlamaya, örgüt kurmaya çal›flt›lar. Genelkurmay olur olmaz ‹lker Baflbu¤ Kürdistan’a fetih seferlerinde bulunmaya çal›flt›, teröre karfl› mücadele konsepti diye yeni tan›mlar gelifltirmeye, güya teorik çerçeveyi daha belirgin k›lmaya çal›flt›. Terörle Mücadele Kurulunu üst üste toplad›lar ve günlerce bu toplant›lar› sürdürdüler; hükümet topland›, Milli Güvenlik Kurulu topland›, bir süre toplan›p toplant› ve tart›flma içerisinde oldular ve yeniden bir plan oluflturdular. fiimdi uygulanan bu dönemdeki plan- Aral›k 2008 SERXWEBÛN 19 lamalard›r. Neleri planlad›lar, neyi tart›flt›lar? Bunlar bas›na yans›mad›, ama daha sonra net a盤a ç›kt›. Kendi güvensizliklerini, k›r›lmalar›n› içerse de, onun verdi¤i zay›fl›¤›n yaratt›¤› ç›lg›nca amaç ve hedefler güden tart›flmalar yapt›klar›, kararlar ald›klar› daha sonraki uygulamalardan görüldü. Kürdistan’a dönük yeni bir tehcir karar›n›n tart›fl›ld›¤› ortaya ç›k›yor Asl›nda bu yeni yönetimin kendi planlama tart›flmalar›nda esas tart›fl›lan bir konu Önderli¤in durumu oldu. Nitekim Zap operasyonunun yenilgisi ard›ndan biraz politikas›z kal›n›nca, Önderlik üzerindeki uygulamalar pratikte biraz zay›flam›flt›. Geliflmeler Önder Apo’nun moral gücünü, çal›flma gücünü artt›rm›flt›. Fakat daha sonra yeni hükümet oluflup, Genelkurmay’la uzlaflma sa¤land›ktan sonra Önderli¤e yönelik yaklafl›mlarda ad›m ad›m de¤ifliklik oldu. Önderli¤e yönelik bask›y›, iflkenceyi, tecridi artt›rd›lar, ard›ndan saç kaz›tma sald›r›s›n› gelifltirdiler. Daha sonra da fiili tehdit ve sald›r› durumu ortaya ç›kt›. Savunma haz›rlama imkan›n› elinden alarak, bunun ortam›n› yok ederek bir yandan çal›flmas›n› engelledikleri gibi, di¤er yandan da aç›kça imhayla tehdit ederek, 1982’lerde Diyarbak›r zindan›ndaki düzeyi ‹mral›’da da ortaya ç›kartmaya ve bunu dayatmaya çal›flt›lar. Belli ki, kronik zehirlemeyle bafllatt›klar› ama yürütmedikleri süreci hangi yöntemlerle yürütebileceklerini bu toplant›larda tart›flm›fllar. Di¤er yandan Hakkari’de Tayyip Erdo¤an’›n söyledikleri de bu toplant›lardaki tart›flmalar› ve izlenecek süreci biraz ayd›nlatt›. Kürdistan’a dönük yeni bir tehcir karar›n›n tart›fl›ld›¤› ortaya ç›k›yor. Zaten 94’de k›rsal alan boflalt›lm›flt›. Ama Do¤u ve Güney Kürdistan s›n›r›na yak›n alandaki kasaba ve flehirleri de boflaltmay› öngören bir plan tart›fl›lm›flt›r. MHP’nin önerisi de böyleydi; tampon bölge denilen buydu asl›nda. Terörle Mücadele Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu toplant›lar›nda tart›fl›lan önemli bir husus da bu oluyor. Yeni bir sürgün, zorla göçertme tart›fl›l›yor. Tayyip Erdo¤an’›n “ya sev ya terk et” anlam›ndaki sözü bu temelde söylenen sözdür. Öyle kendi bafl›na ortaya att›¤› bir söz de¤il de, bu toplant›larda tart›fl›lan ve kararlaflt›r›lan bir konudur. Nitekim Savunma Bakan› da ayn› fleyleri söyledi. F›rsat bulur, ortam›n› yarat›rsa böyle bir katliam, soyk›r›m girifliminde bulunmay› besbelli ki düflünüyor ve kendi aralar›nda tart›fl›yorlar. Bunu gündemlerine alm›fllar. O bak›mdan yan›lmamam›z gerekiyor. Bunun f›rsat ve imkanlar›n› nas›l yaratacaklar›n›, bunun neyi içerdi¤ini tam olarak bilemiyoruz. Ama bu imkanlar›n her halde bir tanesi, d›fltan destek olacak; yani ABD ve AB’nin biraz deste¤ini almak olacak. Onun için de ABD’deki seçimlerle yak›ndan ilgilendiler. Sanki yeni bir cumhuriyetçi yönetimin oluflmas›n› istiyorlard›. Cumhuriyetçi yönetimle böyle bir soyk›r›m plan›n›, bu yönetimin daha çok desteklerini alma temelinde hayata geçirebileceklerini hesapl›yorlard›. Di¤er yandan böyle bir plan›n uygulanmas›n›n önemli bir parças›n›n 29 Mart yerel yönetim seçimleri oldu¤u anlafl›l›yor. AKP’ye devlet taraf›ndan Kürdistan’da seçimleri kazanma görevi verilmifltir. Bunu yapt›¤› ölçüde AKP’nin iktidarda kalmas› gerçekleflecek, baflaramazsa iktidar› bitecek. Peki, bu seçimler neden bu kadar önemli? Yerel yönetim seçimlerini AKP kazan›rsa, o zaman Kürtlerin temsilcisi, sözcüsü olarak AKP siyaset sahnesine ç›kacak, d›fl kamuoyunun önüne kendini bu biçimde ç›kartacak. Dolay›s›yla PKK, DTP gibi güçler seçim kazanamam›fl, küçük- marjinal gruplar durumuna düflecekler. O duruma düflürülmüfl bir gücün üzerinde de katliam ve sürgün uygulanabilir. Terörü etkisizlefltiriyoruz, söylemi ad› alt›nda, AKP’nin seçim kazanma sonucuna dayanarak bu tehcir politikas›n› hayata geçirebilecekler. “Küçük bir az›nl›k, terör grubudur”, “teröre karfl› mücadele ediyoruz” diyerek söz konusu alanlardaki kitleyi boflaltmak üzere sald›r› yürütecekler. Bu bak›mdan 29 Mart seçimlerini önemli hale getirdiler. E¤er baflarabilirse öyle bir tehdittin var oldu¤u aç›kt›r. Hareketi ezemeyince Önderlik üzerinde bask›yla sonuç almay› hesapl›yorlar fiimdi bütün bunlara karfl› bizim de bir mücadelemiz ve direniflimiz oldu. öncelikle yeni iktidar uzlaflmas›n›; Tayyip Erdo¤an-‹lker Baflbu¤ uzlaflmas›n›n ne anlama geldi¤ini, neyi içerdi¤ini çok gecikmeden belli düzeyde teflhir ettik. Êdî Bese hamlesinin ikinci aflamas›n› planlayarak bu sald›r› karfl›s›nda daha güçlü bir direnifl konumunda olmay› öngördük. Yaz boyu yürüttü¤ümüz tart›flmalar, toplant›larla Türkiye yönetiminin kendini yeniden planlamas›na karfl›, biz de hareket ve halk olarak kendimizi yeni bir direnifl planlamas›na kavuflturduk. Sonuçta güz döneminde, 2008 y›l›n›n son sürecinde yeniden bir çat›flma süreci geliflti. Bu süreç bizim aç›m›zdan Bezelê eylemiyle bafllad› ve geliflme gösterdi. Daha son- SERXWEBÛN 20 ra bu halk serh›ldanlar›yla sürdü. Düflman cephesi Eylül bafl›ndan itibaren kendisini planlay›p haz›rlayarak, çok fazla direnifl olmadan aktif sald›r› gelifltirmeyi hesap ederken; Bezelê eylemi, bunun ard›ndan Amed, Dersim, Botan eylemleriyle karfl›lafl›nca planlar› biraz bozuldu. T›pk› Gabar ve Oramar direnifllerinin yapt›¤› etki gibi bir etkiyi 3 Ekim’de yaflanan Bezelê direnifli de yapt›. Bir yerde o plan›n ölü do¤mas›na yol açt›. Bunun üzerine daha tehditvari, daha çok sald›rgan davrand›lar. Halk üzerinde bask›lar›n› gelifltirdiler, daha çok da Önder Apo üzerinde bask› gelifltirdiler. Gerilla ve halk karfl›s›nda içine düfltükleri baflar›s›zl›¤›, yedikleri darbeyi Önder Apo üzerinde iflkence ve tehdidi artt›rarak karfl›lamaya çal›flt›lar. Basit insanlar›n duygusudur intikam duygusu. Böyle basit ve kaba bir intikam duygusuyla bütün bu olup bitenlerden Önder Apo’yu sorumlu tutarak iflkenceyi, bask›y› o temelde gelifltirmeye çal›flt›lar. Halen devam eden süreç budur. Bir yandan bu geliflmelerin intikam›n› al›yorlar, di¤er yandan halk›, Hareketi ezemeyince Önderlik üzerindeki bask›yla sonuç almay› hesapl›yorlar. Önder Apo aç›k söyledi “örgütten, özgürlükten, halktan vazgeçmem isteniliyor, bana bu dayat›l›yor; nas›l vazgeçerim; bu asla olmayacak!” dedi ve mevcut direnme konumunda devam edece¤ini defalarca ilan etti. ‹mral› yaflam› psikolojik savafla karfl› bafltan sona bir direnmedir Önder APO büyük bir direnifl içerisinde. Zaten ‹mral› hep bir direnifl gerçe¤i oldu; on y›ll›k bir direnifl ortam›. Bu psikolojik olarak, duygusal, ideolojik, fiili olarak öyledir. Fakat 2008’deki direnifl konumu her bak›mdan çok da- ha ileri düzeydedir. Yani daha önceki süreçlerin, ideolojik-siyasi imhaya karfl› ideolojik mücadeleyle gösterilen direniflin çok ötesinde, ilerisinde bir direnifl konumu var. fiu an psikolojik, felsefik, ideolojik direnifl kadar, çok ilerde düzeyde bir fiili direnifl, fiziki direnifl durumu söz konusu. ‹mral› sistemi hep bir psikolojik savafl ortam›yd›, hep tecrit, izolasyon vard›, her fley psikolojik savafla dayal›yd›. Dolay›s›yla ‹mral› yaflam›, psikolojik savafla karfl› bafltan sona bir direnme yaflam›yd›. Fakat gelinen noktada bu bask›lar›n doru¤a ç›kart›ld›¤›, imha tehdidinin aç›kça gelifltirildi¤i, direniflin de bunlara karfl› yürütüldü¤ü bir gerçektir. Yani geçmiflin bir devam› durumu yoktur. Yeni durumlar var, tehditler ve bask›lar eskiye göre çok daha kapsaml›; dolay›s›yla direnifl durumu da eskiye göre çok daha kapsaml› ve ileri düzeyde. Bu duruma, Önder Apo’ya dönük sald›r›ya karfl› halk büyük tepki gösterdi. Gerçekten de güz döneminde, Bezelê eylemiyle bafllayan gerilla eylemlerinin de verdi¤i moral ve öncülükle halk›n Önder Apo’yu sahiplenme direnifli güçlü biçimde geliflti. “Önder Apo’ya özgürlük” hamlesi güçlü bir halk direnifliyle sürdü. Ekim-Kas›m aylar› boyunca devam etti. PKK kuruluflunun 30. y›ldönümü kutlamalar›yla bu süreç halen devam ediyor. Bu önemli bir direnifl durumudur, y›l›n finalini oluflturuyor, sonucunu belirliyor. Sonuçta siyasi-askeri mücadelede kazanan›n Özgürlük hareketimiz oldu¤unu, bu zorlu mücadele y›l›nda inkar ve imha sisteminin güçlü ve ciddi darbeler yedi¤i, özellikle Türk ordusunun ve AKP hükümetinin ciddi biçimde y›prand›¤›; art›k itibar›n›, otoritesini, etkinli¤ini kaybetti¤i, d›fl kamuoyu, d›fl siyasi çevrelerde oldu¤u kadar, Türkiye toplumunda da ciddi Halk›m›z eskiyi aflan bir eylemlilik düzeyi ortaya ç›kard›. “H Amed’den Van’a, Hakkari’ye kadar birçok alanda gerçeklefltirilen halk eylemleri eskiyi aflan düzeydeydi. Polis karfl›s›nda daha radikal ve sert bir direnifl gösterdi. Gençler, kad›nlar gerçektende serh›ldanda yarat›c› yöntemler gelifltirme gücünde, kabiliyetinde oldu¤unu gösterdiler” Aral›k 2008 bir itibar kayb› yaflad›¤› aç›k bir gerçektir. Ortaya ç›kan sonuç budur. Bezelê eylemiyle gerilla güz hamlesini etkili bir flekilde bafllatt› Bu süreçte biz nas›l bir çizgi izledik? Bence hava sald›r›lar› karfl›s›nda, yine s›n›r ötesi operasyon süreciyle birlikte düflünce düzeyinde yeterli bir de¤erlendirme yapt›k; ama ald›¤›m›z kararlar›, ortaya ç›kard›¤›m›z planlar› hayata geçirmekte, pratikleflmekte biraz geç kald›k, yavafl davrand›k. Kararlar›m›za fazla itibar etmedi¤imiz, inanmad›¤›m›z, ya da en az›ndan niyetle hareket eden bir durum görüldü. Bu bir eksiklikti. Hava sald›r›lar› karfl›s›nda s›n›rl› bir kay›p verdiysek, nedeni budur. Di¤er yandan Gabar-Oramar eylemleriyle güz sürecine biz inisiyatifli girmifltik. Zap operasyonunun yenilgiye u¤rat›lmas›yla gerilla, k›fl ortas›nda çat›flma yap›p baflar› kazanan bir performans sergiledi. Böylece baharda biz düflmana askeri cepheden etkin vurarak girdik. Bunun halk direniflini teflvik etmesi, beslemesiyle, Mart ay›nda geliflen halk serh›ldanlar›yla birleflmesiyle bahar sürecini çok daha etkili kazanan biz olduk. ‹nisiyatif elimizde oldu. Daha sonraki süreçte Türkiye cephesinde siyasi kriz ve iktidar savafl›m›n›n sürdü¤ü bir süreçte biz elimizdeki inisiyatifi çok etkili kullanamad›k. Haziran-Temmuz süreci böyle bir süreç oluyor. Ne askeri cepheden, ne de siyasi cepheden elimizdeki inisiyatifi tam ve etkili kullanamad›k. Deyim yerindeyse durumu biraz idare ettik. A¤ustos ay›nda askeri cephede bu durum biraz k›r›ld›. A¤ustos sonu Eylül bafl›nda bu yetersizlik belli ölçüde k›r›ld›. Dersim de, Erzurum’da, Botan’da, Zagros’ta geliflen eylemler böyle bir düzey yaratt›lar. Elimizdeki inisiyatife denk düflen, dönemin gerektirdi¤i taktik çizgiye yaklaflan bir pratik etkinlik, gerillan›n savunma direnifl düzeyi ortaya ç›kt›. Eylül ay› taraflar aç›s›ndan haz›rl›k süreci oldu. Zaten oruç ay›yd› da. Taraflar haz›rland›lar. Bir hesaplaflma; y›l›n sonuçlar›n›n nas›l olaca¤› Ekim ve Kas›m aylar›nda, güz döneminde yafland›. Bu dönemde Bezelê eylemiyle birlikte gerilla güz hamlesini Aral›k 2008 SERXWEBÛN öncü düzeyde, etkili bir biçimde bafllatt›. Ard›ndan halk, Önder Apo’yu sahiplenme ve savunma etkinli¤ini, serh›ldan›n› etkili bir biçimde gelifltirdi. Böylece “Önder Apo’ya Özgürlük” hamlesi, gerilla eylemlili¤i ve halk direnifliyle güçlü bir biçimde bafllat›lm›fl oldu. Belli düzeyde de sürdürüldü bu bafllang›ç. Sonras›nda gerilla cephesinde bir zay›fl›k, biraz s›n›rl›l›k oldu. Halk›m›z eskiyi aflan bir eylemlilik düzeyi ortaya ç›kard›. Amed’den Van’a, Hakkari’ye kadar birçok alanda gerçeklefltirilen halk eylemleri eskiyi aflan düzeydeydi. Polis karfl›s›nda daha radikal ve sert bir direnifl gösterdi. Gençler, kad›nlar gerçektende serh›ldanda yarat›c› yöntemler gelifltirme gücünde, kabiliyetinde oldu¤unu gösterdiler. Fakat bunun sürekli k›l›nmas› ve büyütülmesi örgütlenmeye ba¤l›. Mevcut olan› ancak bundan sonraki geliflmeler için bir deneyim, tecrübe birikimi olarak de¤erlendirebiliriz. Bütün bunlardan ortaya flu ç›kt›: iflleri baflar›yla yürütebiliriz, serh›ldan›, düflman etkinli¤ini, inkar ve imha sisteminin etkinli¤ini tümden k›racak düzeyde gelifltirebiliriz. Hem örgütsel olarak, hem eylemsel olarak bunu gelifltirme gücü ve imkan›m›z var. Ekim-Kas›m aylar›ndaki halk direnifllerinin sonuçlar›ndan bunu rahatl›kla ç›karabiliriz. Hareketimizi tasfiye plan› gerillan›n halk›n direnifliyle bofla ç›kart›lm›flt›r Bir bütün olarak 2008 y›l›nda inisiyatif bizim elimizde olmufltur. 2008’i kazanan Özgürlük mücadelemiz ve Kürt halk› oldu. Bu bafltan sona kadar böyledir ve tart›flma götürmezdir. Türkiye yönetimi, inkar ve imha sistemi bunu k›rmak için zaman zaman hamleler yapmaya çal›flm›flsa da, bu hamleleri istenen sonucu vermemifl, inisiyatifi ele geçirmelerine yol açmam›fl, gerilla ve halk direnifli karfl›s›nda k›r›lmaktan kendini kurtaramam›flt›r. Dolay›s›yla 2007 y›l› boyunca haz›rlan›p 2008’de gerillay› ezip s›n›rland›rarak, marjinal k›larak, Önder Apo üzerinde imha sürecini gelifltirerek Hareketimizi tasfiye etme plan›, gerillan›n ve halk›n 2008 direnifliyle bofla ç›kart›lm›flt›r. Bu aç›k bir sonuç; bunu küçümsememek 21 laz›m. Kal›c› bir sonuç yok kuflkusuz. Kürt sorununun siyasi çözümü noktas›nda kal›c› bir düzey ortaya ç›karamad›k. O bak›mdan bu gelifltirilen mücadele çok etkisizdir, fazla bir yenilik yok, demek fazla do¤ru de¤ildir. Düflman›n hedefleri vard›, o do¤rultuda sald›r›lar› vard›. ‹mha ve tasfiye etme hesab›yla tüm gücünü ortaya koyarak sald›rd›. Buna göre kendini haz›rlam›fl ve planlam›flt›. Türkiye bütün imkanlar›n›; ekonomiden siyasete ve askerli¤e kadar tüm imkanlar›n› buna sevk etti. ABD’den, Avrupa’dan en ileri düzeyde destek ald›; ‹ran’dan, Suriye’den destek ald›. Irak yönetimini bunun içine katmak, en az›ndan pasif bir biçimde de olsa Güney Kürdistan yönetiminin deste¤ini alma konusunda bir çaba içerisinde oldu, bütün bunlar›n hepsini kulland›. Amac›, PKK’nin radikal duruflunu k›rarak marjinal düzeye düflürmek, kontrol alt›na almak, ikinci bir hamle ile ezip tasfiye edebilecek bir düzeye düflürmekti. Dikkat edilirse bunlar gerçekleflmemifltir. Tam tersine siyasi ve askeri cepheden düflman sald›r›lar› k›r›lm›flt›r. Etkili bir direnifl; düflman sald›r›lar›n›, hesaplar›n›, planlar›n› bozan bir gerilla direnifli ve halk serh›ldan› ortaya ç›km›flt›r. Bütün bunlarla birlikte 2008 y›l›n›n ideolojik ve örgütsel mücadele anlam›nda da tafl›d›¤› derin anlam vard›r. Bu alandaki mücadele bizim büyük baflar›m›z› daha fazla gösteriyor. Siyasi-askeri cepheden düflman sald›r›lar›n›n k›r›lmas›na, inisiyatifin elimizde olmas›na yol açan, ideolojik ve örgütsel cephedeki geliflmelerdir, baflar›lard›r. Üçüncü partileflme hamlesinin en güçlü bir biçimde geliflti¤i y›l 2008 y›l› oldu. Bunda çeflitli etkenler rol oynad›: her fleyden önce en önemli etken olarak, Önderlik savunmalar› bunda en temel rolü oynad›. Kesinlikle böyle bir ideolojikörgütsel düzeyin yakalanmas›nda, mücadelenin sürdürülüp tasfiyeci, orta yolcu e¤ilimlerin elefltirilip mahkum edilerek Önderlik çizgisinde yeniden partileflme sürecinin böyle güçlü gelifltirilmesinde Önder Apo’nun gelifltirdi¤i son savunmalar›n belirgin etkisi vard›r. ‹mral› duruflu, insanl›k tarihinin en özgürlükçü bir direnifl durufludur. Öyle ki, bu durum birçok yan›lg›y› ortadan kald›rd›. Demokratik siyasi çözümün, demokratik mücadelenin öyle direniflsiz, fedakarl›k göstermeden olmayaca¤›n› ortaya ç›kard›. Hep uzlaflmayla, basit biçimde bu mücadelenin sürece¤ini sanan düflüncelerinin yanl›fll›¤›, yan›lg›s› ortaya ç›kt›. Bu da Önderlik çizgisini, içinde bulundu¤umuz sürecin mücadele tarz ve taktiklerini anlamam›zda büyük bir rol oynad›, vicdan devrimi yapmam›z› sa¤lad›. Önder Apo üzerinde bu kadar imha sald›r›s› olurken, Önderlik bunlar karfl›s›nda böyle bir direnifl içinde olurken zay›f durmak, pasif kalmak anlafl›l›r de¤ildi. Bu durum ve durufl herkesi etkiledi. 1 Haziran At›l›m›n›n yenilmemesi halkta yeni bir umut yaratt› ‹kinci olarak, gerilla direniflinin, 1 Haziran At›l›m›n›n yenilmezli¤inin pay› vard›r. Bu konuda da gerçekten geçen süreçte bu at›l›m konusunda belli bir belirsizlik vard›. 1 Haziran At›l›m› çok güçlü kararla bafllamad›, çok haz›rl›kl› de¤ildi, etkili bir biçimde geliflmedi. Ne kadar direnilece¤i, nereye gidece¤i, hangi sonuçlar yarataca¤› belli de¤ildi. O bak›mdan bafllang›çta çok fazla inanç, umut ve güven yaratmad›. E¤er bu kadar da¤›n›kl›k, parçal› durufl olduysa, görevlerden geri çekilmeler yafland›ysa, bunun etkisiyle yafland›. Birçok arkadafl›m›z görev ve sorumluluk üstlenmediler. Niye üstlensinler ki. 1 Haziran At›l›m›n›n baflar›l› olup olmayaca¤› belli de¤ildi, hatta baflar›s›z olma ihtimali çok güçlüydü. Baflar›s›z bir sonuca ortak olmamak için görev üstlenmediler. Niye bu geçen süreçte bu kadar istifac›l›k geliflti, bu kadar geri çekilme oldu, yani bunun hepsi provokasyonun etkisiyle mi oldu? Önder Apo’nun parti çizgisinin, militan çizgisinin bilinmemesinden mi oldu? Hay›r. Bunlar birer etkendi. Fakat bunlardan daha fazlas› asl›nda sürecin yaratt›¤› etkiydi. Çok fazla umut ve inanç vermiyordu. Onun için de birçok kifli baflar›s›zl›¤a fazla ortak olmak istemedi. Ne zaman ki 1 Haziran At›l›m› geliflti, yenilmedi, beflinci y›l›na ulaflt›, halkta yeni bir umut yaratt›, Önderlik çizgisinin SERXWEBÛN 22 yeni bir direniflle baflar›l› biçimde hayata geçirilebilece¤ini gösterdi; düflman cephesinde ciddi sars›nt›lar, zay›fl›klar, darbelenmeler ortaya ç›kard›; bu durum yeniden bir umut, güven ve inanç yaratt›. Mücadele ederek, yeni süreçte mücadeleyi gelifltirerek baflar› kazanabilece¤imiz, düflman› yenilgiye u¤ratabilece¤imiz, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünü mücadeleyle gerçeklefltirebilece¤imiz gerçe¤i ortaya ç›kt›. Bu da önemli bir etkendir. Moral, psikolojik ve bilinç düzeyinde önemli de¤ifliklik yaratt›. Yeniden güçlü bir inanç, irade, güven ve umut oluflmas›na yol açt›. Bu durum toparlanmay› yaratt›, buna dayal› geliflen ideolojik-örgütsel mücadeleler etkili oldu, gerçekleri kavramam›za yol açt›. Hareketimize sadece siyasi-askeri de¤il ideolojik-örgütsel sald›r› vard› Üçüncü olarak, HPG 4. Konferans tart›flmalar›n›n bunda pay› var, ondan sonra gelifltirilen, daha çok yo¤unlaflt›r›lan partileflme çal›flmalar›n›n, HPG’ye dayat›lan provokatif-tasfiyeci-iflbirlikçi e¤ilimin a盤a ç›kart›lmas›, soruflturulmas›, ona karfl› bir ideolojik örgütsel mücadele yürütülmesinin pay› var. Bütün bunlar 2008 bahar›nda önemli bir düzey kazand›. Dr. Ali tasfiyecili¤ini mahkum eden tart›flma ve karar düzeyi genel partileflmenin geliflmesinde, partileflme önünde engel oluflturan sorunlar›n çözülmesinde önemli bir süreci gelifltirdi, umut ve güven verdi. Biz de “ideolojik ve örgütsel mücadele yürüterek tasfiyecili¤i, parti d›fl› e¤ilimleri ortaya ç›kart›p mahkum edebiliriz” anlay›fl›n›, güvenini gelifltirdi. Bir de flunu ortaya ç›kard›; Önderlik çizgisinde birleflilir, çizgi esas al›n›r, çizgi mücadelesi yürütülürse çözülmeyecek ideolojik ve örgütsel sorun yoktur. E¤er ortada sorunlar varsa ve çözemiyorsak bu, sorunlar›n büyük oldu¤undan, a¤›rl›¤›ndan de¤il, bizim sorunlar› çözecek kadar çizgi duruflu, Önderlik çizgisinde örgütsel durufl gösteremememizden kaynaklan›yor. Bu durumu aflt›kça sorunlar›n çözümünün daha kolay oldu¤u, her türlü sorunun çözülebilece¤i ortaya ç›kt›. Bu bizde bir toparlanma yaratt›, partileflme e¤ilimini güçlendirdi, özelefltiri gelifltirdi, kendimizi yenileme gücü, iradesi kazand›rd›. A¤ustos’ta ve Eylül ay›nda yapt›¤›m›z kongreler ve konferanslar bunun üzerinde gerçekleflti. Bir yönüyle de Botan’daki tasfiyecili¤in yaratt›¤› zemine dayanarak yürütülen sald›r›lar›n ortaya ç›kard›¤› kay›plar›n intikam›n› alma arzusu, aray›fl› bizi ideolojik ve örgütsel cephede de böyle bir mücadeleyi gelifltirmeye götürdü. Çünkü Hareketimize sald›r› sadece siyasi-askeri cepheden de¤ildi, en az onun kadar ideolojik-örgütsel cepheden de sald›r› vard›. Dolay›s›yla düflman sald›r›s›n› bofla ç›kartmak, siyasiaskeri cepheden mücadele etmek kadar, ideolojik-örgütsel cepheden de mücadele etmeyi gerektiriyordu. Bu temelde yürütülen soruflturmalar, tart›flmalar, örgütsel toparlanma, ideolojikörgütsel çizgide netleflme aray›fl›, öze- Aral›k 2008 azalmayarak, hatta daha çok artarak devam etti. Ama o sald›r›lar alt›nda Kongre yapabildik. O sald›r›lar, d›fltan düflman›n yöneltti¤i askeri-siyasi sald›r›lar bizim Kongre yapmam›z› engelleyemedi. E¤er bazen engellenmiflse, demek ki engel kendimizdik. Peki, bizdeki engel neydi? Umutsuzlu¤umuzdu, çok inanç duymay›fl›m›zd›, süreci iyi de¤erlendiremeyiflimizdi. Büyük bir iddia ile iradeyle Önderlik çizgisini özümseme temelinde özelefltiri yapamay›fl›m›zd›. Yeni bir yürüyüfl yapma gücü, iradesi olmazsa, elbette ki Kongre olmaz. Kongre demek, yeni bir hedef ortaya koymak, yeni bir iddia ile ortaya ç›kabilmek demektir. ‹flte 2007-2008 y›l› boyunca ideolojik-örgütsel cephede yaflanan geliflmeler, Önderlik savunmalar› ve direniflinin etkisi, 1 Haziran At›l›m›n›n etkisi, tasfiyecili¤i soruflturan, yarg›layan, ideolojik mücadele sürecinin Biz 2008 y›l›nda böyle büyük bir ideolojik-örgütsel çizgi “B mücadelesi yürüttük ve bu alanda baflar› kazand›k. Bu baflar› ki, her türlü siyasi, askeri baflar›n›n ön kofluludur, olmazsa olmaz›d›r. Bütün siyasi-askeri baflar›lardan çok daha de¤erli olan›, gelece¤e güç katan›, ideolojik-örgütsel cephede yürütülen mücadele ve sa¤lanan baflar›d›r” lefltiri sürecinin geliflimi bizi parti kongresi yapmaya götürdü. A¤ustos ay› sonunda PKK 10. Kongresi, Eylül’de PAJK 7. Kongresi gerçekleflti. Bu kongreler önemli ve anlaml›d›r. Büyük bir ideolojik-örgütsel zirveyi ifade ediyorlar. Bu gerçekleri anlamak gerekir. Ama daha da önemlisi buna nas›l ulafl›ld›, onu anlamak laz›m. Ancak tasfiyecili¤e, orta yolculu¤a karfl› mücadele etme gücü kazand›kça, böyle bir bilinç ve irade oluflturdukça, yani özelefltiri yapabildikçe bu kongrelere ulaflabildik. Yoksa o düzey olmasayd› Kongre yapamazd›k; zaten yapam›yorduk. Dikkat edilirse birkaç kez ertelenmiflti. Neden geçen süreçte ertelendi? Bu bizimle ba¤lant›l›d›r. Operasyonlar var, düflman sald›r›lar yap›yor, koflullar uygun de¤il, diye kendimize gerekçeler s›ralad›k, ama dikkat edilirse 2008 A¤ustos ve Eylül’ünde de bu sald›r›lar etkisi bizde yeniden özelefltiri yapma, Önderlik çizgisinde do¤ru bir biçimde militanlaflmay› ele alma, bu temelde yeni bir iddia, irade kazanmaya götürdü. Parti kongrelerimiz bunlar›n somutlaflt›¤›, örgütsel çerçeveye dönüfltürüldü¤ü, kararlara kavuflturuldu¤u çal›flmalar oldular. Bu anlamda da büyük bir zirveyi temsil ettiler, en önemli sonucu ortaya ç›kard›lar. Düflman sald›r›lar›n›n içimizdeki ajanl›¤› rolünü oynayan tasfiyeci-provokatif e¤ilimleri, gizli sosyal reformculuk, gizli piflmanl›k, gizli tasfiyecilik biçiminde tan›mlanan bu durufllar›, e¤ilimleri tan›mlay›p mahkum etti¤i gibi; bunlara zemin teflkil eden, bunlar›n var olmas›na ve hareketimize zarar vermesine yol açan her türlü çizgi d›fl›, orta yolcu durufl ve e¤ilimleri de a盤a ç›kard›, mahkum etti. Bireyci, tepkici, bürokratik, grupçu, liberal, pasif, sa¤ savunmac›, iddias›z, isti- Aral›k 2008 SERXWEBÛN fac› tutum ve anlay›fllar› da a盤a ç›kard›, elefltirdi, mahkum etti. Üçüncü Önderliksel do¤ufl çizgisinde yeniden partileflme ölçülerini gelifltirdi¤i gibi, bu ölçülerde yeniden partileflme sürecini güçlü bir hamle halinde ortaya ç›kard›. Bu ideolojik-örgütsel mücadelede bir zirveyi ifade ediyor. Hareketimizin ideolojik-örgütsel mücadele ile sonuç alma, baflar› kazanma gücünü gösteriyor. Askeri mücadelede baflar› ideolojik ve örgütsel mücadeleden geçiyor Biz 2008 y›l›nda böyle büyük bir ideolojik-örgütsel çizgi mücadelesi yürüttük ve bu alanda baflar› kazand›k. Bu baflar› ki, her türlü siyasi, askeri baflar›n›n ön kofluludur, olmazsa olmaz›d›r. Bütün siyasi-askeri baflar›lardan çok daha de¤erli olan›, gelece¤e güç katan›, ideolojik-örgütsel cephede yürütülen mücadele ve sa¤lanan baflar›d›r. Bu temelde Önderlik çizgisinde kendimizi yeniden sorgulayarak çizgiye daha çok yaklaflan militanlar haline geldik. Güçlü bir netleflme, kararlaflma ve düzeltme hareketi gelifltirdik. Önderlik çizgisi temelinde kendimizde düflünce ve davran›fl birli¤i yaratt›k. Bu, örgütümüzün sa¤lamlaflmas›, öncülü¤ün sa¤lam hale gelmesi, her türlü siyasi-askeri mücadeleyi, taktik süreçleri baflar›yla yürütecek öncü örgütlemenin ortaya ç›kart›lmas› demektir. Biz parti kongrelerimizle böyle bir düzeyi yakalad›k. 2008 y›l› bir de böyle bir mücadele ve kazan›m y›l› haline geldi. Biz flunu gördük ki, askeri mücadelede baflar› ideolojik ve örgütsel mücadeleden geçiyor. Önder Apo hep söyledi: “PKK’lileflelim savafl› kazanal›m.” Her türlü siyasi, askeri mücadelede baflar›n›n ön koflulu olarak partileflmeyi gördü. Ne kadar partileflilirse, o kadar güçlü siyasi-askeri mücadele yürütülür, dedi. Biz de 2008’de bize dayat›lan kapsaml› siyasi-askeri ve di¤er tüm alanlarda planl› olarak gelifltirilen imha sald›r›lar›na karfl› direnmenin önemli bir alan› olarak ideolojik-örgütsel mücadele yürütmeyi ve orada baflar› kazanmay› gördük. Böylece 2008 y›l› direnifli komple bir direnifl oldu. Düflman›n Siyasi-asker, ideolojik-örgütsel cephede gelifltirilen sald›r›lar›na karfl›; geri- 23 cili¤in, hiyerarflik devletçi sistemin sald›r›lar›na karfl›, onun etkilemelerine karfl› güçlü bir ideolojik-örgütsel mücadele yürütme ve kazanma y›l› oldu. Bütünlüklü bir mücadele yürüttük ve kazand›k. ‹deolojik, örgütsel, siyasi, askeri, psikolojik bütün alanlarda bir direnme içinde olduk ve sonuç ald›k. Önderlik, gerilla, örgüt ve halk bütünlüklü bir kenetlenmifl direnifl yürüttük ve önemli bir sonuç ortaya ç›kard›k. PKK 10. Kongresi Önder Apo’ya özgürlük karar›n› ortaya ç›kard› Öte yandan Kürt sorunun siyasi çözümü yönünde henüz kal›c› çözüm yaratamad›k. Yani ne zafer, ne de yenilgi durumunu aflamad›k. Bu bir gerçek. Ald›¤›m›z sonuçlar› bu anlamda çok abartmamak laz›m. Kazan›mlar›m›z› stratejik bir kazanç elde edecek düzeye ulaflt›ramad›k. Fakat ciddi bir imha sald›r›s›yla yüz yüzeydik. Bu sald›r›y› k›rd›k, bofla ç›kard›k. Bu sald›r›n›n k›r›lmas›, bofla ç›kart›lmas› önemlidir. Bu, düflman› zay›flatt›, güçsüz k›ld›. Psikolojiden askeriyeye, siyasetten ideolojiye kadar düflman cephesini sarst›, zay›flatt›. Bizi ise bütün alanlarda daha iddial›, daha güvenli, umutlu, bilinçli, birlik halinde, daha fazla Önderlik etraf›nda kenetlenmifl, örgütlenmifl, gelece¤e daha güvenli ve umutlu bakan bir güç haline getirdi. Bu geliflme ve bu iradedir ki, PKK 10. Kongresinde Önder Apo’ya özgürlük karar›n› ortaya ç›kard›. Bizi böyle büyük bir karara vard›rd›. PAJK Kongresi bu karar›, “kad›n özgür- lü¤ünün gerekçesi ve gerçekleflmesi” olarak tan›mlad›. ‹mral› sistemi on y›ld›r sürüyor, fakat biz flimdiye kadar önümüze böylesi bir hedefi koyamad›k. fiimdi böyle bir karara ulaflabilmemizin mevcut geliflmelerle ba¤› var. Çünkü güç kazand›k, iddia kazand›k, kendimize güven kazand›k. Bu güven sonucundad›r ki, böyle büyük bir hedefi gerçeklefltirilmek üzere önümüze görev olarak koyabildik. Biz bunu bir slogan olarak tespit etmedik, bu konuda kimse yan›lmamal›d›r. Geçmiflte de Önder Apo’nun özgür olmas›n› propaganda ediyorduk. fiimdi karar›m›z bir propaganda karar› de¤ildir. Kongremiz görev süresinde bu soncu almay› taahhüt etmifl, gerçekleflebilir bir görev olarak önüne koymufl ve bütün çal›flmalar›n› bu hedefe kilitlemifltir. Süreci bu hedefin gerçekleflmesine için uygun görüyor. Gücünü bu hedefi gerçeklefltirebilecek düzeyde görüyor. Geliflme düzeyini, örgütsel geliflme düzeyimiz böyledir. Kendimize güvenimiz bu düzeyde artm›flt›r. Bu bak›mdan Êdî Bese hamlemiz, Önder Apo’ya özgürlük hamlesi haline geldi. Parti kongrelerimiz, Özgürlük hareketimizin ve halk›n önüne Önder Apo’ya özgürlük hamlesi görevini koydu. Bunu yürütmek, baflar›ya götürmek, hareket ve halk olarak boynumuzun borcudur. Tarihsel olarak boyun borcudur. 2009 y›l›na biz bu geliflmeler temelinde göreve ba¤lanm›fl ve kilitlenmifl olarak giriyoruz. Önümüze böyle tarihsel bir görevi koymufl olarak giriyoruz. Bu büyük ve a¤›r bir görev. Ama gerçekleflmesi mutlaka gerekli olan, özgür- SERXWEBÛN 24 lü¤ün, demokrasinin, eflitli¤in, insanca yaflam›n, Kürt halk›n›n gelecek kazanmas›n›n buna ba¤l› oldu¤u ve mutlaka gerçeklefltirilmesi gereken bir görev. Bunsuz Kürdistan’›n, Kürt halk›n›n özgürlü¤ü olmaz. Kürt kad›n›n›n, Kürt gencinin özgür gelece¤i, özgür yaflam›, özgür duruflu olmaz, Kürt toplumunun özgür gelecek iradesi, projesi kesinlikle oluflmaz. Bunlar›n hepsi Önder Apo’nun özgürlü¤ü temelinde Kürt sorununun demokratik siyasi çözümüne ba¤l›. Dolays›yla 2009 y›l›na böyle büyük bir iddiayla, önümüze büyük bir hedef koymufl olarak giriyoruz. Bu bofl bir iddia ve hedef koyma de¤ildir. Bunu gerçeklefltirme gücünü ve iradesini kendimizde tafl›yarak giriyoruz. 2009 y›l›n›n bu hedef do¤rultusunda büyük geliflmelerin yaflanaca¤› bir y›l haline getirme iddiam›z tamd›r. Böyle bir y›l haline getirmenin verileri var; askeri ve siyasi durum buna uygundur. ABD’de yönetim de¤ifliyor. Ortado¤u’daki savafl›mda, onun politikalar›nda de¤ifliklikler olacak. Bizim için de burada yeni ç›k›fllar gündeme gelebilecek. Türkiye yönetimi büyük umut ba¤lad›¤› sald›r› sürecinde baflar›s›z k›l›nm›flt›r. Türkiye’de çok güçlü aray›fllar, tart›flmalar var. Bu da bizim mücadeleyi gelifltirmemiz için büyük imkan veriyor. Ortado¤u’da çeliflkiler, çat›flmal› ortam sürüyor. Buna dayanarak özgürlük mücadelemizi gelifltirebiliriz. K›saca siyasi, askeri ortam özgürlük mücadelemizi gelifltirmek için f›rsat ve imkan sunma bak›m›nda her zamankinden daha elveriflli. Kesinlikle güçlü verilere sahiptir. Gerilla her sald›r›ya karfl› direnifli gelifltirebilecek haz›rl›k içerisinde Di¤er yandan ideolojik, örgütsel cephede önemli bir güçlenme yaflad›k. Parti kongrelerimiz halkta büyük bir coflku ve heyecana yol açm›flt›r. Gençli¤i, kad›n› büyük bir moral düzeyi ve aktivite ortaya ç›kard›. Dolays›yla buna dayanarak her türlü siyasi askeri mücadeleyi yürütme gücümüz var. Her türlü sald›r›y› gö¤üsleyecek, önümüze ç›kacak her türlü görevi baflar›yla yürütecek bir güce sahibiz. Bunlar kesindir. Bu anlamda k›fl sürecini Önder Apo, yeniden bir bar›flç›l çözüm için ça¤r› süreci olarak tan›mlad› ve ilgili çevrelere ça¤r›lar yapt›. Destek görürse biz elbette izleriz. Fakat bu olmazsa, tehlikeli, zorlay›c› geliflmelerinin 2009 y›l›nda ortaya ç›kabilece¤ini ifade ettik. Biz buna göre de kendimizi haz›rlamak istiyoruz. Özellikle gerilla cephesinde, Türkiye hükümetinin Baflbakan›n›n gelifltirdi¤i katliam ve sürgün tehdidini ve bu temel de geliflebilecek olas› imha sald›r›lar›n› tümden gö¤üsleyebilecek, onlar› bofla ç›kartacak bir direnifli gelifltirebilecek düzeye ç›kmak üzere kendimizi haz›rl›yoruz. Gerilla cephemizin, Meflru Savunma cephemizin haz›rl›k düzeyi böyledir. Halk cephemiz, serh›ldan cephemiz yerel seçim sürecini yafl›yor. Mart sonunda yerel seçimler var ve biraz da ondan sonraki sürecin nas›l geliflece¤i bu seçim sonuçlar›na ba¤l› olarak ortaya ç›kacak. Onun için k›fl boyunca siyasi ortam hareketli, ateflli, s›cak olacak. Halk hareketli¤i sürecek, siyasi tart›flmalar sürecek. Demokratik siyasi mücadele, e¤er mevcut yönetiminin faflist geri sald›r›lar›yla kesilmezse, geliflerek devam edecek. Bu noktada Mart sonundaki yerel seçimlerde demokratik siyasetin büyük bir baflar› kazanmas› için elbette el birli¤iyle mücadele ediyoruz, mücadele edece¤iz. Türkiye’nin tüm demokratik güçleri, siyasi güçleri, demokratik kurum ve kurulufllar›, gençlik, kad›n hareketleriyle, sendikalar›yla birleflerek, iflbirli¤i, ittifak yaparak, çat› partisini gelifltirerek Mart sonundaki yerel seçimlerde demokratik siyasetin büyük baflar›, zafer kazanmas›n› yaratmak için çabalayaca¤›z, çal›flaca¤›z. Çizgimiz budur. Daha sonraki süreci de ona göre de¤erlendirece¤iz. Demek ki 2009 y›l›na girerken gerilla cephemiz, baharda ortaya çakabilecek olas› topyekun sürgün ve katliam tehditlerine, sald›r›lar›na karfl› halk› savunmak üzere kendini güçlü bir biçimde haz›rl›yor, haz›rlayacak. Halk cephemiz, demokratik siyaset alan›m›z da 29 Mart seçimlerinde büyük baflar› kazanarak çat›flmal› ortama son verecek, sorunlar›n demokratik siyasi yöntemle çözümünün önünü, dolay›s›yla Kürt sorunun demokratik siyasi çözümün önünü açacak bir siyasi sonucu elde etmeye çal›flacak. Aral›k 2008 Biz demokratik siyasi cephede sonuç alaca¤›m›z› umut ediyoruz Biz daha sonraki süreci burada ortaya ç›kacak sonuçlara göre de¤erlendirece¤iz. Önder Apo “2009 bahar›, her zamankiden daha fazla özgürlü¤e yak›n oldu¤umuz bir bahard›r, umudumuzun daha güçlü oldu¤u bir bahard›r.” dedi. Bütün bunlar›n gerçekleflmesi, k›fl boyu demokratik siyasi mücadelenin geliflmesine ve yerel seçimlerde baflar›l› bir sonuç almas›na ba¤l›. Onun d›flar›da da, içeride de etkisi olacak. Türkiye ortam›n› etkileyecek ve daha sonraki siyasi geliflmeler buna ba¤l› olacak. Biz demokratik siyasi cephede sonuç alaca¤›m›z› umut ediyor, buna inan›yoruz. Bu gerçekleflirse, bundan sonraki siyasi süreç, demokratik siyasi yöntemlerle sorunlar›n çözüldü¤ü süreç olur. Böyle bir sürecin geliflimine biz de Özgürlük hareketi olarak etkin, aktif olarak kat›l›r›z. Ama böyle olmazsa, tersine bize, Önderlik gerçe¤imize, gerillam›za, halk›m›za, Özgürlük hareketimize bir bütün olarak özgürlükçü varl›¤›m›za bask›, tehdit, sald›r›, katliam, imha dayat›l›rsa, buna karfl› da bütün gücümüzle Meflru Savunma Çizgisinde topyekün bir direnifl yürütece¤imiz tart›flmas›zd›r. Buna da gücümüz var. Kendimizi yan›ltmadan, aldatmadan böyle bir durufl göstermeye de haz›rl›yoruz. Elbette sonucu, mücadele eden güçlerin performanslar› belirleyecek. Çat›flmal› durumun geliflip geliflmeyece¤ini demokratik siyasi mücadelenin gücü belirleyecek. Çat›flmal› ortamda da sonuçlar›, gerilla ve halk olarak imha sald›r›lar› karfl›s›nda kendimizi savunmak üzere yürüttü¤ümüz haz›rl›klar belirliyor. Bu haz›rl›k düzeyini en ileri noktaya vard›raca¤›z. Gerillan›n her an›, her saati de¤erlendirerek kendini her türlü tehdit karfl›s›nda halk› savunmak üzere güçlü bir haz›rl›¤a kavuflturmas› önem tafl›yor. Bunu bilelim, anlayal›m, bu temelde bu k›fl çal›flmalar›na yüklenelim diyoruz. 2009 y›l›na, 2008 y›l›nda sa¤lad›¤›m›z kazan›mlar temelinde daha güçlü, daha iddial›, daha mücadeleci bir temelde girelim. Do¤ru olan da, bize sonuç kazand›racak olan da budur. Aral›k 2008 SERXWEBÛN 25 P K K ' D E G E R Ç E K L E fifiE EN M‹L‹TANLIK PEYGAMBERL‹K GELENE⁄‹N‹N DEVAMI Kürdistan’a, Kürt halk›na, Kürt bireyine sahip ç›kmak, özgür yaflflaam› ve bu temelde özgür bir toplum “K ve birey yaratmay› amaçlamak çok radikal bir eleflflttiri ve özeleflflttiri ile iflflee baflflllamay› zorunlu k›l›yordu. Bu yap›lmadan gerçekler ortaya ç›kar›lamaz, Kürt toplumu ve insan› e¤itilemez, aya¤a kald›r›lamaz ve harekete geçirilemezdi. Lanetlilik reddedilmeden kutsall›kla birleflfliilemez ve yaflflaanamazd›. Yok olmaktan kurtulunamayaca¤› gibi, gelece¤e yürünemezdi. Özgürleflflm me, özgür bir toplum ve birey olma yolunda ad›m at›lamaz ve geliflflm me yaflflaanamazd›” Kapitalist modernist sistemin temsilcileri Birinci ve ‹kinci Dünya Savafl› ile Ortado¤u’yu kendi ç›karlar› temelinde düzenlediklerinde, sistemlerini Kürdistan ve Kürt toplumunun parçalanmas›, inkar ve imhas› temelinde gelifltirdiler. Kürdistan’›n her bir parças›n› bir sömürgeci devletin egemenli¤ine vererek bu sömürgeci devletlerin inkar ve imha politikalar›n› sürdürmelerine destek verdiler. Kahire Konferans› ard›nda gelifltirdikleri baz› anlaflmalar ve en son Musul Antlaflmas›yla da Ortado¤u ve Kürdistan’da sürekli sorunlar›n yaflanmas›na yol açarak müdahale etmeyi ve ç›karlar›n› güvence alt›na almay› amaçlad›lar. Sömürgeci devletler Kürdistan’da iflbirlikçi ve hain Kürt egemen s›n›fa dayanarak, bu s›n›f› kullanarak ve güçlendirerek, kapitalist modernist sistemin de gücünü ve deste¤ini arkas›na alarak Kürt toplumunu ve bireyini da¤›tmaya, tarihle ba¤›n› keserek s›n›rs›z bir vahfleti, katliam›, sürgünü, iflkenceyi, asimilasyon ve kültürel soyk›r›m› gerçeklefltirmeye çal›flt›lar. Bunda küçümsenmeyecek bir düzeyde ileri sonuçlar da elde ettiler. Neredeyse amaçlar›na tamamen ulaflacaklard› da. Kürdistan ve Kürt toplumuna ait ne varsa imha etmeyi esas ald›lar. Kürt toplumuna ve insan›na sadece yaflam›n›n yolu olarak kendini inkar edip, sömürgecilerle bütünleflmeyi b›rakt›lar. Bunun için de sadece afla¤›lamay›, iflkenceyi, tutuklamay›, sürgünü, asimilasyonu lay›k gördüler. Tümüyle iradesini k›r›p teslim almay›, istedikleri gibi kullanmay› esas ald›lar. Kürt toplumu ve insan› bu inkar ve imha sistemine, politikalar›na karfl› direndi ama bu direnifller k›sa zamanda ezildi. Direnifl liderleri idam edildi, büyük katliamlar gerçeklefltirildi, sonuçta Kürt toplumu ve insan›n›n iradesi k›r›ld›, teslim al›nd›. Ülke askeri olarak tamamen iflgal edildi. Siyasi olarak sömürgecilik kendisini örgütleyip, kurumlaflt›rd›. Ekonomik olarak tam bir talan gelifltirildi ve halk açl›¤a mahkum edildi. Kimlik, dil, kültür yasaklanarak, asimilasyona tabi tutularak bir kültürel soyk›r›m uyguland›. Art›k Kürtler çözümsüzlük içerisinde inkar ve imha politikalar›n› kendileri yürütür duruma getirildi. Sadece fiziki yaflam önlerine tek yol olarak b›rak›ld›. Bu, ölümle yaflam aras›nda her gün ama onursuzca ölmek demekti. Bu adeta bir kadermifl gibi kabul edilmiflti. Öyle ki düflman› oldukça çok ve vahfli, inkar ve imhan›n d›fl›nda hiçbir fleyi lay›k görmüyor, dostu az ama düflman› çok olan bir durumdayd›. Kürt toplumu ve insan› ise kendi gerçekli¤inden kaç›yor, tamamen teslim olmufl ve sömürgecileri yafl›yor, en ufak bir umudu kalmam›fl, art›k kendini inkar ve imha etmede görüyordu. Baflka bir fleyi düflünemiyor durumdayd›lar. Bu ise toplumsall›¤›n› yitirme, tarihle ba¤›n› koparma ve insanl›¤›n› kaybetmeyi ifade ediyordu. Onun için sömürgeciler, Kürtleri art›k insan görmüyor, insan muamelesi yapm›yor, kuyruklu Kürt diye adland›- r›yor ve hayvanlara yap›lan muamelenin de gerisinde bir muamele uyguluyorlard›. Ortada Kürtlükten de öte bir insanl›k sorunu, dram› yaflan›yordu. Hem de tarihte insanl›¤a en büyük hizmeti yapm›fl olan Kürtlere bu lay›k görülmüfltü. “Ben insan›m, Kürt’üm, demokrat›m, sosyalistim” diyen hiç kimse asla bu durumu normal göremez ve kabul edemezdi. Önder Apo, Kürdistan’da yaflanan bu durumdan utanç duydu¤unu ve bundan mutlaka kurtulunmas› gerekti¤ini belirterek “yaflam olacaksa özgür olmal› ya da asla olmamal›” dedi. Yaflam ile ölüm aras›nda her gün onursuzca ölümün yaflam olarak kabul edilmeyece¤ini, özgür yaflam d›fl›nda bir yaflam›n da kabul edilemeyece¤ini sürekli hayk›rd›. Özgür bir yaflam, toplum, insan yaratma amac›yla daha ilk ad›mlar› att›¤›nda, Önderlik, “asla özgür yaflama, halka, yoldafll›¤a, insanl›¤›n demokratik, özgür, eflitlikçi de¤erlerine ihanet etmeyece¤im” dedi. Toplumsall›¤›n› da bu ilkeler temelinde oluflturmaya giriflti. Bafllang›c›ndan günümüze kadar bu ilkelere ba¤l› kald›, gereklerini yerine getirmek için yaflad› ve mücadele etti. Partiyi, militanl›¤›, mücadeleyi ve toplumu da bu ilkeler temelinde gelifltirmeye özen gösterdi. Önder Apo öncelikle ifle zihniyetten bafllad›. Giderek bunun tarz›n› da gelifltirdi. Kürdistan’da topluma ve bireye verilen tüm ideolojiler, felsefeler tamamen Kürt’ü inkar ve imhay› amaç- SERXWEBÛN 26 layan felsefe ve ideolojilerdi. Bunlar›n gerçe¤ini Kürt toplumuna ve insan›na kavratmak, beyninden söküp atmak, Kürt’ün ç›kar›n›, varl›¤›n› ve gelece¤ini gerçeklefltiren felsefe ve ideolojiyi vermek ve bu utan›las› durumdan ç›karmak gerekiyordu. Kürt baflkas› için düflünme, yaflama, ölme yerine kendisi için düflünmeli, yaflamal› ve mücadele etmeliydi. Bu çok zor bir görevdi. Ama mutlaka baflar›lmas› gereken bir görevdi. Bu görev baflar›lmadan Kürt’ün imhas›n›n önüne geçilemezdi. Çünkü her fley zihniyette kazan›l›r veya kaybedilirdi. Kürt’ün elinden zihniyeti al›nd›¤› için baflka bir zihniyete çekildi¤i için Kürt kendine ait olmaktan ç›km›fl, baflkas›n› ve her gün ölümü yafl›yordu. Önder Apo en büyük savafl› burada yo¤unlaflt›rd›, Kürt’ün zihniyetinde devrimi gerçeklefltirdi. Kürt’e beyin, bilinç, düflünce ve bunda derinleflmeyi kazand›rd›. Kürt’ün beynindeki ve yüre¤indeki sömürgecili¤i öncelikle y›kt›. Kürt art›k baflkas› için de¤il de kendisi için düflünmeye bafllad›. ‹çine düflürüldü¤ü durumu ve bundan nas›l kurtulaca¤›n› gördü ve anlad›. Kürtlerin çarp›t›lan, sapt›r›lan duygu ve düflünceleri, ruhu bu temelde düzeltildi, Kürtlere ait duygu, düflünce ve ruh yarat›ld›, Kürt toplumu ve bireyi bu temelde aya¤a kald›r›ld›. Önder Apo sadece zihniyet vermedi, içinde tutuldu¤u durumdan nas›l ç›k›laca¤›n› da gösterdi. Nas›l bir önderlikle, örgütle, militanl›kla ve mücadeleyle bunu baflar›laca¤›n› da gösterdi. Bunun yaflam›n›, kiflili¤ini, kültürünü, ahlak›n›, ölçülerini ve nas›l olmas› gerekti¤ini de gelifltirip kavratt›. Bütün bunlar› sadece düflüncede de¤il bizzat pratikle de gelifltirip göstererek kavratt›. Halk bunu görerek yaflayarak varl›¤›na ve özgür gelece¤ine sahiplik yapt›. Kapitalist modernist sistem, sömürgeciler ve Kürt iflbirlikçi-hain s›n›f› el ele vererek inkar ve imha sistemini birlikte yürütüyordu ve bunu hem de çok vahflice gerçeklefltiriyordu. Kürt her gün ölümü yafl›yor ve art›k son s›n›r›ndayd›, bundan ötesi tam bir ölümdü. Dostlar› çok az olmas›na ra¤men, dostlar› da art›k Kürt toplumuna ve bireyine bak›p yaflanan du- rum karfl›s›nda yapabilecekleri bir fleylerinin olmad›¤›na kanaat getirmifller, olup bitene seyirci konumundayd›lar. Kürtler ise iradesi k›r›lm›fl, teslim olmufl, inkar ve imha politikas›n› art›k kendileri yürütür durumdayd›lar. Hiçbir ç›k›fl yollar›n›n kalmad›¤›na inanm›fllard›, olup biteni bir kader olarak kabul etmifllerdi. Art›k hiç kimse Kürtlerin tekrar var olabilece¤ine inanm›yor, bu iflin bitti¤ine inan›yordu. Sistem, sömürgeciler, iflbirlikçi hainler sonuç ald›klar›na inanarak bir tehlike görmüyordular ve rahatt›lar, ç›karlar›n›n güvence alt›nda oldu¤unu düflünüyorlard›. Büyük bir emek ve fedakarl›kla kendine ait de¤erler yarat›labilir Böylesi bir durumun yafland›¤› koflullarda ancak kendine güvenerek, çözüm olanaklar›n› bizzat yaratarak, kendini sürekli çözüm gücü haline getirerek, aya¤a kalkmak, yürümek ve baflar›y› elde etmek gerekiyordu. Baflka türlü olamayaca¤› çok aç›kt›. Çünkü herkes imhay› gerçeklefltirmeye çal›fl›yor, kimsenin verece¤i bir fleyi yoktu, kimseden bir fley istenemezdi. Yok olman›n önünü almak, dirilmek, aya¤a kalkmak, baflar›ya yürümek, baflarmak tamamen zorluklarla bo¤uflarak yenmeyi, asla kolay› ve haz›r› seçmemeyi zorunlu k›l›yordu. Ortada kolay bir yol, elde edilecek bir olanak ve haz›r ele geçirilecek bir fley yoktu. Aral›k 2008 Tamamen zorluklar, yokluklar içinde ancak büyük bir emekle fedakarl›kla ve cesaretle kendine ait de¤erler ve yaflam yarat›labilirdi. Bu baflar›l›rsa var olma ve gelece¤e özgür yürüme olana¤› elde edilebilirdi. Önder Apo bu gerçekli¤i tüm yoldafllar›na ve halka kavratmaya çal›flt›. Gelifltirdi¤i hareketi bu ilkeye oturtarak, yoldafllar›n› ve halk›n› bu ilke temelinde e¤iterek gelifltirdi. Onun için çelikleflen bir Önderlik, parti, militan ve halk gerçekli¤i ortaya ç›kt›. Her flart alt›nda özgürlü¤e ba¤l›, ondan taviz vermeyen, onun için yaflayan ve ölen bir önderlik, parti, militanl›k ve halk gerçekli¤i geliflti ve kendini bu temelde gerçeklefltirerek kabul ettirdi. PKK militanl›¤›n›n büyük ve yenilmez gerçekleflmesinde ortaya ç›kt›¤› vahfli koflullar ve kendine temel ald›¤› özgücüne dayanma, kendine güvenme, kendi olanaklar›n› yaratma, kendi olanaklar›na dayanarak mücadeleyi gelifltirme, sürekli kendini çözüm gücü olarak tutma, gelifltirme, çözümü kendinde arama ilkesine ba¤l›l›k esast›r. Bu ilke hareketin ba¤›ms›zl›¤›n› ve özgürlük ilkelerine ba¤l›l›¤›n› gelifltirmifltir. Her flart alt›nda hiçbir zorluk karfl›s›nda y›lmadan mücadelede ›srarl› olmas›n› ve bu güne gelmesini sa¤lam›flt›r. Büyük bir fedakarl›k, cesaretin gerçekleflmesine, büyük bir emek hareketinin gerçekleflmesine yol açm›flt›r. Büyük bir adalet hareketi olarak gerçekleflmesi de bundan ötürüdür. Çünkü temelinde büyük bir Aral›k 2008 SERXWEBÛN emek yatmaktad›r. Bu da büyük fedakarl›k ve cesaret ile gerçekleflmifltir. Zorluklarla mücadele etme, yenme, geliflmeyi bu temelde yaflama, haz›r› istememe, kolay› seçmeme duygu ve düflüncedeki derinlik, güçlü bir iradenin yarat›lmas›n› ortaya ç›karm›flt›r. Bütün zorluklara, engellemelere sald›r›lara ra¤men PKK iradesi k›r›lam›yorsa bu gerçeklikle ba¤lant›l›d›r. Önderlik özgürlük mücadelesi veren güçlerin umudu oldu Kürdistan, Kürt toplumu ve Kürt bireyi paramparça edildi¤i, Kürt toplumsall›¤› da¤›t›ld›¤›, tarihle ba¤› kesildi¤i, üzerinde inkar ve imha politikalar› yürütüldü¤ü, bunun da kapitalist modernist sistem, sömürgeciler ve Kürt iflbirlikçi-hain s›n›f› el ele vererek gerçeklefltirildi¤i için böylesi bir topluma sahip ç›kmak, hele hele özgür bir yaflam› toplum ve bireyi yaratmay› amaçlamak dünyan›n en zor ama en onurlu görevini üstlenmektir. Var olan dünyaya karfl› ç›kmak onunla savaflmak ve mutlaka onun alternatifini yaratmak demektir. Onun için de daha bafl›ndan ç›k›fl› ayk›r› yapmak bunda ›srarl› olmay› gerektirir. Çünkü Kürdistan her hangi bir sömürge, karfl›s›ndaki de herhangi bir sömürgeci güç de¤il. Uluslararas› bir sömürge ve hatta sömürgeden de öte bir duruma düflürülmüfltür. Böylesi bir ülkeye, halka sahip ç›kmak burada özgür yaflam› bu temelde bir toplum ve bireyi yaratmay› sahiplenmek büyük cesaret, fedakarl›k, yürek ve bilinç ister. Bu temelde pratikleflmek baflar›da ›srar ister. Daha iflin bafl›nda dünyada var olan sistemle ba¤›n› tümden kesme, onu aflma, onunla her yönden mücadele etme onun alternatifini gelifltirme ister. Aksi taktirde ad›m at›lamaz at›lsa dahi sonuç al›namaz, yem olmaktan kurtulunamaz. Böylesi bir mücadelenin do¤uflunun çok zor olaca¤›, do¤uflu halinde de büyük bir do¤ufl olaca¤›, gelifliminin çok büyük de¤iflimleri ortaya ç›karaca¤› bir gerçektir. Nitekim Önder Apo öncülük etti¤i hareket ve halk›n do¤u- 27 flu ve geliflimi Kürdistan’da ve Ortado¤u’da büyük geliflmelere yol açm›flt›r. Kürdistan toplumunun ve bireyinin içine düflürüldü¤ü durum, bunun esasta kapitalist modernist sistem taraf›ndan gerçeklefltirildi¤i dikkate al›nd›¤›nda burada özgür yaflam, toplum ve bireyi amaçlayan bir hareketin sisteme ayk›r› do¤mas› gerekti¤i ve sistemle, sistemin tüm güçleriyle karfl› karfl›ya gelece¤i aç›kt›r. E¤er Önder Apo ve PKK bu gün tüm sistem güçlerinin hedefi haline gelmiflse nedeni budur. Bu Önderlik ve gelifltirdi¤i hareket ayk›r› do¤mufl, bunu sürekli koruyarak bu güne gelmifltir. Bu gün bu ayk›r›l›¤›n› daha net ve derinlikli olarak ortaya koymufl bulunuyor. Onun için hiçbir zaman sisteme, sistemin herhangi bir gücüne özenti duymam›fl, onlar gibi olmay› önüne koymam›flt›r. ‹çinde ve etkileri alt›nda do¤du ama sürekli d›fl›na ç›kmaya, etkilerini aflmay› da bildi. Onun için ayk›r› bir önderlik, hareket olarak kalmay› baflard›. Önderlik; demokrasi, özgürlük ve eflitlik mücadelesi veren güçlerin umudu olmas›n› bildi. Geliflmesini en çok da reel sosyalizmin tasfiye edildi¤i, kapitalist modernist sistemin zaferini ilan etti¤i, tüm alternatiflerin etkisizleflmeye girdi¤i bir dönemde bunu sürdürdü. Bu amaçlar›na ba¤l›l›ktaki ›srar› ile mümkün oldu. Önder Apo sistemin var olan felsefe, ideoloji, siyaset, yaflam, kiflilik, ahlak, kültür vb ölçüleri esas almayarak giderek de bundan tümden kopup, aflarak yeni bir zihniyet ve buna ba¤l› yaflam›, kültürü, ahlak›, kiflili¤i ve toplumu gelifltirmeyi esas ald›. “Yaflam olacaksa özgür olacak yada asla” deyip, çok radikal bir kopuflu esas ald›, gerçeklefltirdi. Önder Apo ifle elefltiri ve özelefltiri ile bafllad›. Ç›k›fl›, hareketin flekillendirilmesi, geliflme ve baflar›y› bu temelde oluflturdu. En çok da Kürt toplumu ve bireyini elefltirdi. Bu elefltiri ile gücünü, kimli¤ini, iradesini, enerjisini ortaya ç›kard› ve harekete geçirdi. Teslim olmufl, ölüme yatm›fl bir toplumu ve bireyini direnen, özgürlü¤e tutkulu, onurlu bir düzeye getirdi. Bütün zay›fl›klar›ndan, geriliklerin- den temizleyerek, güçlü, geliflen, temiz ve güzel bir halk ve onun bireyini ortaya ç›kard›. Kürdistan ve Kürt sorununu bütün yönleriyle ortaya ç›kar›p, herkesin reddetmeyece¤i, çözümden kaçamayaca¤› bir düzeye getirdi. Kürdistan üzerinde uygulanan vahfli inkar ve imha sistemini bu siyaseti uygulayan güçlerin gerçekli¤ini yine bütün yönleriyle ortaya ç›kar›p Kürt halk›na, insan›na kavratt›. Kürt toplumu adalet ve bar›flfl››n d›flfl››na itilmiflflttir Kürdistan’a, Kürt halk›na, bireyine sahip ç›kmak, özgür yaflam› ve bu temelde özgür bir toplum ve birey yaratmay› amaçlamak çok radikal bir elefltiri ve özelefltiri ile ifle bafllamay› zorunlu k›l›yordu. Bu yap›lmadan gerçekler ortaya ç›kar›lamaz, Kürt toplumu ve insan› e¤itilemez aya¤a kald›r›lamaz ve harekete geçirilemezdi. Lanetlilik reddedilmeden kutsall›kla birleflilemez ve yaflanamazd›. Yok olmaktan kurtulunamayaca¤› gibi, gelece¤e yürünemezdi. Özgürleflme, özgür bir toplum ve birey olma yolunda ad›m at›lamaz ve geliflme yaflanamazd›. Kapitalist modernist sistem, sömürgecilik, Kürt iflbirlikçili¤i ve ihanetçili¤i el ele vererek Kürdistan’da her türlü özgür yaflam de¤erlerini yok etmifl, Kürt toplumu ve bireyi demokrasi, özgürlük, eflitlik, adalet ve bar›fl›n d›fl›na itilmiflti. Kürdistan’da gerçekler sapt›r›l›p çarp›t›lm›flt›, neyin do¤ru, neyin yanl›fl, neyin çirkin, neyin güzel oldu¤u bilinemez duruma gelmiflti. Beyinler durdurulmufl, yürekler karart›lm›flt›. Bir toplumu toplum yapan, bir insan› insan yapan de¤erler ayaklar alt›na al›nm›flt›. Yaflanan durum insanl›k için yüz karas›yd›. Bu durumdan utanç duymak, bunu büyük bir öfkeye ve bilince dönüfltürmek, bunu örgüt ve eyleme ulaflt›rmak gerekiyordu. Bu da çok köklü ve radikal bir ç›k›fl› gerektiriyordu. Bu da ancak var olan› elefltirip reddetmek, yerine yenisini koymak, benimsetmek ile mümkündü. Baflka türlü insanl›k, Kürtlük, özgürlük, demokratik de¤erleri aya¤a kald›rmak mümkün de¤ildi. SERXWEBÛN 28 Önder Apo, bunun için köklü bir elefltiri ve özelefltiriyi esas ald›, netleflmeyi, kararlaflmay› ve bu temelde pratikleflip baflar›y› ortaya ç›kard›. PKK’de gerçeklefltirilen militanl›k, Kürdistan toplumu birey ve toplumun içine düflürüldü¤ü durum ve düflman gerçekli¤ine göre gelifltirilen, flekillendirilen bir militanl›kt›r. Düflman› çok ve vahflidir. ‹nkar ve imha d›fl›nda bir fley düflünmemektedir. Dostu az ve vefas›zd›r. Kürt toplumsall›¤› da¤›t›lm›fl, tarih ile iliflkisi kopar›lm›fl ve ölümün efli¤inde yaflamaktad›r. Kürdistan’a, Kürt toplumuna ve bireyine sahip ç›kmak, özgür yaflam ve bu temelde özgür bir toplum ve bireyi yaratmay› amaçlamak fedai bir tarz› ve militanl›¤› zorunlu k›lar. Fedai militan kendini aflflaan toplumsall›¤› kendinde geliflflttirendir Fedai bir önderlik, örgüt, militanl›k esas al›nmazsa kesinlikle ç›k›fl, dirilifl, geliflme ve baflar› yaflanamaz, yok olufl önlenemez. Herhangi bir önderlik, örgüt, militanl›kla Kürdistan’da var olma, gelece¤e özgür yürüme, gerçeklefltirilemez. Onun içindir ki, gelifltirilecek olan militanl›k da fedakarl›¤›, cesareti esas alarak tamamen kendini adamak zorundayd›. Kendine ait olmaktan ç›kan, kendini aflmas›, toplumsall›¤› kendinde gerçeklefltirmesi, özgürlü¤e tutku düzeyinde ba¤lanmas›, tüm yaflam›n› buna göre düzenlenmesi, özgürlük için yaflama ve ölmeyi esas almas›, bunun d›fl›nda bir yaflam› reddetmesi gerekirdi. Ancak böyle bir militanl›k Kürt toplumu ve insan›n›n sorunlar›na cevap olabilirdi, her flart alt›nda özgür yaflam, toplum ve birey mücadelesi verebilirdi. ‹nkar ve imha sistemine karfl› mücadele edip bofla ç›karabilirdi. Böylesi bir militanl›k tümüyle aile, afliret, yöre, mezhep, parça, s›n›ftan koparak, aflarak ülke, halk ve demokratik ulus ve insanl›k düzeyini kendinde gerçeklefltirerek demokratik, özgürlükçü, eflitlikçi de¤erlerle bütünleflerek gelifltirebilirdi. Bu, tarihte peygamberlik, dervifllik gelene¤inin esas al›narak günümüzde Kürdistan’da bir insanl›k “K sorunu yaflflaan›yor, ancak bu gelenek güncelleflflttirilerek ve buna anlam verilerek bu sorun çözümlenebilir. Önder Apo, e¤er bu gelene¤i esas ald›ysa ve buna anlam verip güncelleflflttirdiyse bunun içindir. Biz buna fedailik dedik. Fedailik tamamen adanm›flflll›¤› ifade eder. Böylesi bir militanl›k d›flfl››nda hiçbir militanl›¤›n Kürdistan’daki sorunlar› çözemeyece¤i aç›kt›r” gerçeklefltirilmesi ve büyük bir gerçeklefltirme tarz›d›r. Çünkü bu gelenek insanl›¤›n demokrasi, özgürlük, eflitlik, adalet ve bar›fl aray›fl›n›n sürdürülmesiydi, insanl›¤› yaflatan ve gelifltirendi. Kürdistan’da bir insanl›k sorunu yaflan›yordu, ancak bu gelenek güncellefltirilerek ve buna anlam verilerek bu sorun çözümlenebilirdi. Önder Apo, e¤er bu gelene¤i esas ald›ysa ve buna anlam verip güncellefltirdiyse bunun içindir. Biz buna fedailik dedik. Fedailik tamamen adanm›fll›¤› ifade eder. Böylesi bir militanl›k d›fl›nda hiçbir militanl›¤›n Kürdistan’daki sorunlar› çözemeyece¤i netleflmifltir. Kürdistan’da yaflanan geliflmeler ve ortaya ç›kan tüm de¤erler böylesi bir militanl›kla gerçeklefltirilmifltir. PKK ve Kürdistan halk›n›n gücü bu militanl›ktad›r. Böylesi bir militanl›k oldukça temiz, yüce, kutsal, gelifltirici ve kazand›r›c›d›r. ‹çinde hiçbir bireysel, ailesel, yöresel, parça, din, s›n›f, cinsiyetçi ç›kar› yoktur, tamamen kendini insanl›¤a, özgürlü¤e, halka, yoldafll›¤a, topra¤a ve insanl›¤›n de¤erlerine adanm›fll›k vard›r. Onun için halka büyük güven vermifltir, halk› aya¤a kald›rm›flt›r, bütün sald›r›lar karfl›s›nda direnebilmifl ve geliflmeyi yaflam›flt›r. Böylesi bir militanl›k karfl›s›nda hiçbir güç baflar›l› olamaz ve olamam›flt›r. Çünkü insanl›¤›n özünü, özlemlerini, istemlerini temsil etmifl ve gücünü buradan alm›flt›r. Aral›k 2008 Maddi kültürü de¤il, manevi kültürü kendine esas alm›flt›r. PKK’de gerçekleflen militanl›k daha ç›k›fl›nda gerçeklefltirilen ve sürekli bu temelde derinlefltirilen bir militanl›k olmufltur. Bu ölçülerde gerçeklefltirilen ve derinlefltirilen militanl›ktan daha büyük bir militanl›k da olamaz. Fedai bir halk ve militan bir durufl gerçekleflflttirilmiflflttir Baflka halklar›n tarihinde çok az gerçeklefltirilebilen bu militanl›k, Önder Apo taraf›ndan PKK’de, öncülükte, PKK militanlar›nda ve giderek toplumda gerçeklefltirilmifltir. Fedai bir önderlik, örgüt, militanl›k ve halk gelifltirilip gerçeklefltirilmifltir. Bu tarzda gerçekleflen bir önderli¤i, örgütü, militanlar›, halk› hiçbir gücün yenemeyece¤i aç›kt›r. Bu militanl›kta büyük duygu ve düflünceler bunlar›n örgüt ve eyleme dönüfltürülmesi, buradan duygu ve düflüncenin tekrar derinlefltirilmesi, bunlar›n tekrar örgüt ve eyleme dönüfltürülmesi vard›r. Bu militanl›kla yeni bir zihniyet, bu zihniyete dayal› örgüt ve eylem vard›r. Bu militanl›kta bu zihniyete dayal› siyaset, ahlak, kültür, yaflam, kiflilik ve toplumu gelifltirme vard›r. Bu militanl›kta büyük bir sorumluluk, ciddiyet, iddia, moral, inanç, bilinç, örgüt, disiplin, ba¤l›l›k, dürüstlük, temiz olma, keskin irade ve kimlik vard›r. PKK’nin resmi 30 y›ll›k, fiili 36 y›ll›k tarihi ne zamanki bu militanl›k ölçülerinde bir geriye düflme yaflam›flsa a¤›r sorun, tahribat ve kay›plar yaflad›¤›n›, ne zamanki bu ölçülerde bir militanl›k yaflam›flsa büyük geliflme ve baflar›lar›n yafland›¤›n› bize göstermifltir. PKK’nin 10. Kongresi, uluslararas› komploya ba¤l› olarak geliflen provokasyon ve tasfiyecilik, sivil toplum anlay›fl› özel savaflla el ele vererek tahribat ve kay›plar yaflatmas›, hareket içinde sistem içileflmenin nedeni olarak PKK’nin militan ölçülerinde geriye düflme, zay›flama, mu¤laklaflma, yer yer uzaklafl›p kopmay› tespit etmifl ve yeniden ölçüleri egemen k›larak bunun önünü almay› kararlaflt›rm›flt›r. Aral›k 2008 SERXWEBÛN Böylece yeniden kendi gerçekli¤i ve özüyle birleflmeyi baflararak gücüne kavuflmay› bilmifltir. Buna ra¤men hala baz› örgüt ve kadrolar›m›zda PKK’nin militan ölçüleriyle çeliflen ölçülerin yafland›¤›n› görebiliyoruz. 10. Kongre kararlaflma düzeyine ra¤men bunun yaflanmas› oldukça önemle üzerinde durmam›z› gerektiriyor. PKK çizgi gerçekli¤ine ters durufllar›n yaflanmas›n›n temelinde kat›l›m tarz› yatmaktad›r. PKK’ye kat›lmak, PKK’de partileflmeyi yaflamak, PKK’nin ölçülerinde militanl›¤› yaflamak ancak Önder Apo gerçekli¤ine kat›lmak ve onunla bütün yönleriyle birleflmeyi gerektirir. PKK bir önderlik hareketidir, PKK’ye kat›lmak isteyen bu önderlik gerçe¤ine kat›l›rsa do¤ru kat›lmay› baflar›r, do¤ru bir militanl›¤› yaflar. Önder Apo’nun parti anlay›fl›nda duygu, düflünce, ruh ve tarz birli¤i esast›r. Farkl› duygu, düflünce, ruh ve tarzlarla partiye kat›lma, partileflmeyi yaflama olamaz. Baz› genel ilkelerde birleflmek, ama duygu, düflünce, ruh ve tarzda birleflmemek Önder Apo’nun partileflme, militanlaflma anlay›fl›na terstir. Bu Semir’den bafllay›p Mehmet fiener, Botan ve en son Dr. Ali’ye kadar süren bütün tasfiyecilerin parti anlay›fl›d›r. 29 al›r. Hiçbir zaman partiden ve halktan haz›r bir fley istemez. Kendini yaratarak yaratmay›, yaratt›¤›nda da yine kendini yaratmay› esas al›r. Bu tarz partileflmeyi esas almak tamamen fedai tarz›nda bir partileflmeyi yaflamak demektir. Bu, kendini flarts›z, koflulsuz ve tamamen yaratmay›, gelifltirmeyi baflarmay› esas alan bir kat›l›m tarz›d›r. Her fleyi emekle yaratma, haz›r› istememe tarz›ndaki bir kat›l›mla partileflmeyi yaflamakt›r. Önderli¤in parti anlay›fl›n› esas almayan, kendine göre bir kat›l›m›, partileflmeyi esas alan, bunda ›srar edenler var. Bunun için Önderli¤e kat›lmayan, ama fiziki veya ittifakla kat›lanlar var. Bu tarz kat›lanlar sistemi parti içine tafl›makta, sistem içileflmeyi ya- türlü bireycilik, kendine görelik, bencilik, tepkicilik, grupçuluk, hizipçilik, idarecilik, uzlaflmac›l›k, bürokratizm, liberalizm, sorumsuzluk, ciddiyetsizlik, karars›zl›k, netsizlik, geri çekilme, istifac›l›k gibi anlay›fllar orta yolculuktan kayna¤›n› almaktad›r. Partileflmeyi tehlikelerle yüz yüze getiren, kaybettiren, düflmana hizmet eden, orta yolculuk ve orta yolculuktan kaynaklanan anlay›fllar olmaktad›r. Onun için PKK 10. Kongresi orta yolculu¤u mahkum etmifl, Önderli¤in parti anlay›fl›yla partileflmeyi egemen k›lm›flt›r. Bütün PKK, örgüt ve kadrolar›n›n bu temelde partileflmeyi yaflamas› gerekiyor. PKK’de baflka türlü partileflme yaflanamaz, yaflan›rsa terstir ve kabul edilemez. flamakta, her türlü parti d›fl› anlay›fl›n yarat›c›s› olmaktad›r. Partideki tahribat, kay›plar, sorunlar, bu tarz kat›l›m› esas alanlardan kayna¤›n› al›yor. ‹ster parti d›fl›, ister parti içinde gelifltirilen tüm tehlikeler bu tür kat›l›m üzerinden gelifltirilmekte ve partiyi baflar›dan al›koymaktad›r. Biz buna orta yolculuk diyoruz. Bir aya¤› parti içinde, bir aya¤› d›flar›da, sistemle yürümekte, iki kiflili¤i bir arada yaflamakta, prati¤i ikisine de, ama ço¤unlukla sisteme hizmet etmekte ve sonuçta da ihanet edip tamamen sistemle birleflmektedir. Orta yolculuk partileflmemeyi, toplumsallaflmamay›, örgütsüzlü¤ü, baflar›s›zl›¤›, her fleyi ortada b›rakmay›, peflkefl çekmeyi ifade etmektedir. Her PKK’nin partileflflm me militanlaflflm ma ölçüleri flfleehitler gerçe¤idir Kadro hiçbir zaman partiden ve halktan haz›r bir flfleey istemez PKK tarihinde tüm tasfiyeciler hiçbir zaman kaç›ncaya kadar Önder Apo ve PKK’yi reddetmediler, hatta sözde kabul ediyorlard›. Ama sadece genel ilkelerde kabul ediyor, esasta kabul etmiyorlard›. Bunun için sonuçta ihanete gittiler. Önder Apo’nun parti anlay›fl›nda “Parti beni kabul etsin, bu onuru bana versin, bu kimlikle yaflayay›m, çal›flay›m. Parti bana çal›flma olana¤› tan›s›n, baflka hiçbir fley partiden istemiyorum. Parti, halk, yoldafll›k ve özgürlük mücadelesi neye ihtiyaç duyuyorsa onu yarataca¤›m, yoksa da yarataca¤›m, varsa da olan› daha da büyütece¤im” tarz›ndad›r. Kadro, iliflki, maddiyat, silah vb neye ihtiyaç duyuluyorsa yaratmay›, gelifltirmeyi, üretmeyi esas Önderlik gerçe¤i PKK’nin gerçekli¤idir. Önderlik gerçe¤i flehitler gerçe¤idir. PKK’nin partileflme, militanlaflma ölçüleri flehitler gerçe¤idir. PKK’nin flehitler gerçe¤inde ifadesini bulan kendisini kan›tlam›fl kadro ölçüleri gerçekli¤i vard›r. PKK’nin militan ölçülerinde militanlaflmay› esas alan bu gerçe¤i esas alarak militanlaflacakt›r. Baflka türlü militanlaflma olamaz. Buna ters ölçülerde PKK’nin militan› olunamaz. Onun için PKK’lileflme ve militanlaflman›n Kemal Pir, Beritan ruhu ile yaflanmas›n› önümüze koymaktad›r. Haki Karer, Ke- SERXWEBÛN 30 mal Pir ve Beritan ruhu Önder Apo ruhunun zihniyette ve tarzda yaflanmas›d›r. Önder Apo’nun duygu, düflünce, ruh ve tarz›n› esas almak onunla birleflmek için büyük bir çaba ve bunda baflar›l› olma gerçe¤i vard›r. PKK militan› sürekli yenilenmeyi kendisine esas almal› Partileflmek, militanlaflmak isteyenlerin tamamen bu büyük flehitleri kendilerine esas almalar› gerekiyor. O zaman do¤ru bir kat›l›m ve yürüyüflü gerçeklefltirirler. Baflar›l› bir prati¤in sahibi olabilirler. PKK militanlar› sürekli bir de¤iflim ve dönüflümü yaflamak zorundad›rlar. Çünkü Önder Apo gerçe¤i tamamen böylesi bir gerçekliktir. Eskiyen, cevap olamayan, geride kalan, baflar›y›, iyiyi, güzeli ortaya ç›karamayan yanlar›n› sürekli görüp bünyesinden temizlemeyi bu temelde yenilenmeyi, güçlenmeyi, geliflmeyi ve baflar›y› yaflamak durumundad›rlar. Bunu esas alamayan PKK ölçülerinde bir militanlaflmay› ve yürüyüflü baflaramaz. Geride kal›r, ters düfler ve kopar. Çünkü do¤ada dura¤anl›k söz konusu de¤ildir. Ayn› fley genelde insan ve özelde PKK kadrosu için geçerlidir. Yaflam gerçe¤inde “buraya kadar, bu kadar yeterlidir, daha fazlas› gerekmiyor” biçimindeki bir anlay›fl olamaz. Sürekli ileriye ve yukar›ya do¤ru bir hareketlilik vard›r. Yetinmecilik özgür ahlak›n bitti¤i yerdir. Çürümenin, kaybetmenin, bitiflin, köleli¤in bafllang›ç noktas›d›r. Bunun için hiçbir PKK’li ortaya ç›kan ile yetinemez, kendinden memnun olamaz. Önderlik felsefesine ve ideolojisine ters düflemez. PKK’de militan olmak sürekli bir geliflmeyi, derinleflmeyi yaflamay› gerektirir. Asla tembelli¤i, üretimsizli¤i, tüketicili¤i kabul etmez. fiehitler gibi sürekli de¤er yaratmay›, büyütmeyi, özgür yaflam› kazanmay›, gelifltirmeyi hiçbir gerekçe ile bundan vazgeçmemeyi, s›n›rland›rmamay› gerektirir. Yoldafll›¤a, halka, partiye, Önderli¤e, özgür yaflama, demokratik özgürlükçü, eflitlikçi de¤erlere ters düflmemeyi ve bunlara en üst düzeyde ba¤l›l›¤›n gereklerini her koflulda yerine getirmeyi gerektirir. Bunlar için yaflamay› veya ölmeyi, bunun d›fl›nda bir yaflam› veya ölmeyi kabul etmemeyi gerektirir. Önderlik çizgisini do¤ru bütünlüklü kavramak, bunda sürekli derinleflmek kendimize göre yaklaflmamak gerekiyor. Baz›lar›n›n anlamak istemedi¤ini, baz›lar›n›n kendine göre anlad›¤›n› baz›lar›n›n da kavrama sorunu yaflad›¤›n› görüyoruz. Bu, sonuçta farkl› çizgilerin, ölçülerin ortaya ç›kmas›na neden oluyor. Bu da bize sorun ve kay›plar yaflat›yor. Kadronun çizgiyi kavrama, halk› do¤ru ve yeterli tan›ma, halk› bu temelde örgütleyip eyleme geçirme sorumlulu¤u vard›r. Bu da ideolojik ve örgütsel mücadeleyi yo¤unlaflt›rmak, kendine görelikleri gidermek, tüm örgüt ve kadroyu çizgiye çekmekle mümkündür. Haki Karer ile bafllayan ve 1 Haziran At›l›m›n›n kahraman flehit yoldafllar› olan Ad›l, Medeni, Nuda, Ferhat, Gulbahar, Kurtay, Sorxwin arkadafllarla devam eden militan gerçekli¤imiz onun ölçülerinin günümüzde nas›l yaflanmas› gerekti¤ini, mücadele edilmesi ve gelece¤in nas›l kazan›lmas› gerekti¤ini bize çok çarp›c› olarak kavratmaktad›r. fiehitler niçin yaflamal› sorusuna en do¤ru cevab› verdiler. Onlar Kürt halk›, tüm ezilenler ve özgürlü¤e susam›fl insanl›k için yaflad›lar. Bütün varl›klar›yla özgürlük, eflitlik davas›na kendilerini adad›lar. Parti yoldafllar› ve halk için, onlara göre oldular. Hizmeti esas ald›lar. Bunu bir ibadet gibi ele al›p yaflad›lar. Asla halktan, Önderlikten, yoldafllardan, özgür yaflamdan ve insanl›k de¤erlerinden kopmad›lar. Kopmay› lanetlediler, kutsall›kta ›srar ettiler. Önderlik gerçe¤i, onun çizgi gerçe¤i her koflul alt›nda halka ba¤l›l›¤›, gerekeni yerine getirmeyi, asla ihanet etmemeyi gerektirir. Halktan kopmak Önderlikten, PKK’den ve onun militan ölçülerinden kopmakt›r. Üst topluma, egemen s›n›flara do¤ru ad›m atmak demektir, despotlu¤a soyunmak demektir. Önderli¤e ba¤l› olmak, PKK’li olmak ve onun militan› olmak halka hizmet etmek, halk›n duygu, düflünce ve ruhunu büyütmek, örgüt ve eylem- Aral›k 2008 lili¤ini gelifltirip yenilmez k›lmakt›r. Halk›n gücünü, enerjisini, iradesini ortaya ç›kar›p güçlendirmektir. Halk› egemenlere, zalimlere karfl› donat›p yenilmez k›lmakt›r. Özgür bir toplum ve birey yaratmak için özgür yaflam kavgas›n› sürekli derinlefltirmektir. Apo çizgisi halklaflflm may› zorunlu k›lar Baz› örgüt ve kadrolar›m›z›n Önderlik, PKK gerçe¤inden koptuklar›n›, uzaklaflt›klar›n›, onun için halktan uzaklafl›p koptuklar›n› görüyoruz. Önder Apo çizgisi halklaflmay› yaflamay› zorunlu k›lar. Ancak halklaflmay› yaflayan Önder Apo’yu yaflayabilir. Halkç› olmak tamamen halk içinde ve halk› gibi yaflamay› onun hassasiyetlerini gözetmeyi, de¤erlerine ters düflmemeyi, gönlünü feth etmeyi, elefltirileri ve önerilerini sürekli almay›, do¤ru olanlar›n› yerine getirmeyi, yanl›fl olanlar› kavratarak gidermeyi, bilinçlendirmeyi, örgütleyip güç haline getirmeyi gerektirir. Halka karfl› aç›k ve dürüst olmay›, aldatmamay›, doland›rmamay›, bask› alt›na almamay›, dilini, gözünü, kula¤›n›, beynini, yüre¤ini açmay› gerektirir. Halk, Önderli¤e, PKK’ye, PKK militanl›¤›na inand›¤›, güvendi¤i için aya¤a kalkm›fl, her fleyini vermifl, kaderini birlefltirmifltir. Onun için “Önder Apo’suz yaflam olmaz”, “Önder Apo’suz yaflam bize haramd›r”, “PKK halkt›r” demektedir. Baz› örgüt ve kadrolar›m›z›n yaflam›na, giyimine, ahlak›na, kültürüne, kiflili¤ine, üslubuna çal›flmas›na, yönetimine bakarak “siz PKK’yi temsil etmiyorsunuz, biz eski PKK’lileri istiyoruz” diyor. Çünkü halk›n Önderlik ve PKK’den anlad›¤› bir PKK kadro gerçe¤i var. Sözü ile prati¤i bir olan, tamamen özgürlü¤e, halka, topra¤a, yoldafll›¤a ve insanl›¤›n demokratik, özgürlükçü, eflit de¤erlerine kendini adayan bir kadro gerçe¤i var. Kendisi için düflünmeyen, yapmayan, yaflamayan, istemeyen, tamamen yaflam›n› halka adayan, oldukça mütevazi bir yaflama sahip olma gerçe¤i var. Dürüst, temiz, fedakar, cesur, ba¤l›, halk›n deyimiyle bir melek gibi olmak gerçe¤i var. Ama baz› örgüt ve kadronun halktan Önderlik gerçe¤inden, PKK’den ve onun militan özel- Aral›k 2008 SERXWEBÛN liklerinden kopmas› var. Sorunlar›n, tahribatlar›n, kay›plar›n kayna¤›nda bu yatmaktad›r. Kendini halk›n yerine geçirme, halk› de¤il kendini düflünme, örgütleme, halk›n ve hareketin bütün de¤erlerini bireysel yaflam›na kurban etme var. Bir PKK kadrosu “ben nas›l yaflamal›y›m” dan önce “ne için yaflamal›y›m”, “kimin için yaflamal›y›m” demesi gerekir. Buna do¤ru cevap veren nas›l yaflayaca¤›n› da bilir. PKK bir yoksullar hareketi olarak do¤du Yoksul halk kesimini esas almam›z gerekiyor. Yoksullardan kopmak esasta kökenden ve halktan kopmakt›r. Kapitalist modernist sistem d›fl› toplum yoksullarda, ezilenlerde yaflar. PKK do¤arken bir yoksullar hareketi olarak do¤du, kadrosu yoksul halktand› ve güçlü do¤du. Halk da onun için benimsedi. Yoksa bu düzeyde benimsenmez ve geliflmesi de olmazd›. Kürdistan’da yoksulluk egemendir ve giderek de artmaktad›r. Toplumun büyük ço¤unlu¤u yoksuldur. Yoksullar› esas almak toplumun a¤›rl›¤›n› kazanmakt›r, yenilmemektir. Yoksullardan kopmak halk› kaybetmektir, mücadeleyi kaybetmektir. Yoksullar›n zeminine dayanmak, soylu duygulara dayanmakt›r. Kutsall›¤› yaflamakt›r. Bundan kopmak lanetlili¤e do¤ru ad›m atmakt›r. Kapitalizme, devletli topluma öfke duymak yoksul halk zemininde geliflir. Ama yer yer halktan kopma, orta s›n›f› esas alma geliflmektedir. Oysa orta s›n›f kapitalist modernist sistemin esas dayana¤›d›r. Sistem buradan beslenmektedir. Orta s›n›f› esas almak demek kapitalist modernist sisteme do¤ru yol almak, sistem içileflmeyi yaflamak demektir. Orta s›n›f zemini her türlü ayak oyununun geliflti¤i, aldatman›n yaflat›ld›¤›, kirlenmenin yafland›¤› bir zemindir. E¤er sistem içileflme geliflmiflse, kirlenme geliflmiflse, güçsüzleflme yaflanm›flsa ve düflman umutlanm›flsa, inkar ve imha sisteminde ›srar etmesinin nedenini orta s›n›f anlay›fl›, bunun siyaset, örgüt ve eyleminde aramak gerekiyor. 31 Sistem içileflmeyle mücadele, orta s›n›f çizgisiyle mücadele etmekten geçer. Orta yolculu¤un afl›lmas›yla sistem içileflme afl›l›r, alternatif sistem gelifltirilir. Baflka türlü olamaz. Bu aç›dan halk PKK militanl›¤›yla çeliflen bir kadroyu kabul etmemeli, ›srar edenleri kovmal›d›r. Böylelerinin partiye, halka, flehitlere, de¤erlere zarar vermesini kabul etmemelidir. Halk›n kabul etmedi¤i biri PKK kadrosu olamaz. PKK böyle birisini kabul etmez. Onun için halkç› yan› zay›flam›fl, halktan uzaklaflm›fl veya kopmufl olanlar›n tekrar halkla ba¤›n› gelifltirip güçlendirmeleri gerekir. Yoksa ortam›m›z› terk etmeleri gerekir. Önder Apo gerçe¤i elefltiri özelefltiri gerçe¤idir. Elefltiri ve özelefltirinin Eleflflttirmek, özeleflflttiriyi, “E özeleflflttiri ise eleflflttirileri gidermek, baflflaar›n›n olana¤›n› ve ortam›n› yaratmay› gerektirir. Özeleflflttiri nefs savaflfl››n› yürütmektir. Mevcut kapitalist modernist sistemi aflflm mak, demokratik, özgür, eflfliit, adalete dayal› bar›flflçç› bir sistem ve demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplumu yaratmak için kesinlikle derviflflllik evliyal›k yaklaflfl››mlar›n› esas almak gerekiyor” olmad›¤› veya yeterli yap›lmad›¤› yerde PKK, PKK militanl›¤› yoktur. Elefltiri ve özelefltiri kendini yenileme, güçlendirme, derinlefltirme, baflar›ya yürüme her türlü zay›fl›ktan, gerilikten, yanl›fll›ktan, çarp›kl›ktan, kirden, sorumsuzluktan ar›nd›rma, gücünü, yetene¤ini ortaya ç›karmak, kendini kontrol etmek demektir. Sürekli ölçüleri yüksek tutmak ve öncülükte yürümek demektir. Bunun için elefltiri ve özelefltiri silah›n› sürekli sonuç al›c› ve etkili bir tarzda kullan›yoruz. Önder Apo, PKK militanl›¤›n›n gücü bir de burada yatmaktad›r demektedir. PKK’deki geliflme ve ba- flar›n›n s›rr› burada yatmaktad›r. PKK’de elefltiri ve özelefltiri ne zaman yap›lmam›fl veya yetersiz yap›lm›flsa sorun, tahribat ve kay›plar yaflanm›fl, yap›ld›¤›nda ise geliflme ve baflar› ortaya ç›km›flt›r. Bu silah ne kadar zaman›nda, yerinde, do¤ru ve yeterli kullan›l›rsa mevcut düzeyin o kadar anlaml› oldu¤undan söz edilebilinir. Elefltirmek, özelefltiriyi de gerektirir. Özelefltiri ise elefltirileri gidermek, baflar›n›n olana¤›n› ve ortam›n› yaratmak ve bu temelde yürümeyi gerektirir. Özelefltiri nefs savafl›n› yürütmektir. Mevcut kapitalist modernist sistemi aflma, demokratik, özgür, eflit, adalete dayal› bar›flç› bir sistem ve demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplumu yaratmak için kesinlikle peygamberlik, dervifllik, evliyal›k yaklafl›mlar›n› esas almak gerekiyor. Bu yaklafl›mlar›n ve gelene¤in içeri¤inde yo¤un olarak nefs savafl› vard›r. 10. Kongrede yap›lan eleflflttiri ve özeleflflttiriler kadroya ruh verdi PKK 10. Kongresi ile elefltiri ve özelefltiri silah› yeniden etkin bir tarzda kullan›lmaya, tüm örgüt ve kadro yap›s› da buna çekilmeye baflland›. Bu örgüte, kadroya halka ruh verdi. Bunun hemen pratikte yans›malar› ve sonuçlar› da yafland›. Bezelê, Amed, Dersim ve Botandaki gerilla eylemleri ve ard›ndan geliflen serh›ldanlar birbirlerini tamamlayarak sömürgeci sistemi sarst›. Elefltiri, özelefltiri olanla yetinmemek, olmas› gerekene göre çal›flmak, buna ulaflmak için mücadelede kararl› olmak demektir. Bu tarzda düflünüp örgütlenir ve eylemi gelifltirirsek do¤rultumuz anlaml›, de¤erli ve sonuç al›c› olur. Önderlik, PKK ve onun flehitler gerçe¤ine ulaflan bir kadro gerçe¤ini yakalam›fl oluruz. Önder Apo ve flehitlerin gerçek yoldafl›, PKK’nin militan kadrosu olmaya hak kazan›r›z. Ama baz› örgüt ve kadrolar›m›zda elefltiri ve özelefltiriyi önemsememe, bir kenara b›rakma, bundan rahats›z olma, tepki duyma, istememe, yetkin, zaman›nda ve yerinde iflletmemenin yafland›¤›n› görü- SERXWEBÛN 32 yoruz. Bunun yerine uzlaflma, idare etme, her türlü parti d›fl›l›kla yaflama, ifl önemli deyip parti d›fl› anlay›fllarla mücadele etmeme anlay›fl›n›n esas al›nd›¤›n› görüyoruz. Bunun sonucu olarak “biz ifl yönetimiyiz, insan yönetimi de¤iliz” anlay›fl›n› benimseyen yöneticilerimiz var. Bu geçmiflte fiemdin Sak›k, Nas›r vb uygulad›¤› bir anlay›flt›, çetecilikti, bu çeteci anlayafl›n bize büyük kaybettirdi¤i biliniyor. Bu çetecilik anlay›fl›n›n günümüzde kendini “ifl yönetimi” biçiminde yans›tmakta oldu¤unu anlamak gerekiyor. Yine “elimizde kadro azd›r, e¤er elefltiri ve özelefltiri istersek olan› tutamay›z, baz›lar› gidebilir, ifller aksayabilir” diyerek uzlaflmay›, idarecili¤i, her türlü parti d›fl› anlay›flla yaflamay› esas alanlar var. Bunu gören, anlayan kadro parti d›fl› anlay›fllar›n› yaflamaya devam ediyor. Partiyi ve çizgisini ciddiye almayarak her gün zarar veriyor. Hatta tehdit ve flantaja baflvurarak örgütü rehin al›yor, bireysel yaflam için istedi¤i gibi kullan›yor. Mesleki yön gerektiren çal›flmalardaki kadro, rahatl›kla ideolojik ve örgütsel yan› önemsemeyerek bir tarafa b›rakmas›na, tamamen bir meslek kadrosu gibi, sistemdeki bireysel yaflam› için çal›flan bir insana dönüflebiliyor. Bu anlay›fl›n bir sonucu olarak partiden tümüyle koparak, “partiden istifa ediyorum”, “meslek kadrosu olaca¤›m” diyenler ç›kabiliyor. “Ben bas›n kadrosu”, “sanat kadrosu vb olaca¤›m” diyenler ve bu anlay›fla öncülük ederek partisizli¤i, örgütsüzlü¤ü, bireycili¤i bize dayatmaya çal›flanlar var. Halbuki Kürdistan’da partileflme olmadan toplumsall›k ve baflar› yaflanamaz. Bir de¤er yarat›lamaz ve yaflam kazan›lamaz, her fley kaybedilir. Partisiz bir yaprak dahi k›p›rdamaz. Bu anlay›fllar elefltiri ve özelefltiri silah›n›n yerinde ve zaman›nda, do¤ru ve yetkin kullan›lmamas›n›n veya hiç kullan›lmamas›n›n bir sonucu olarak gelifliyor. Bizi sistem içine çekiyor, sistemle birlefltirip onun bünyesine koflturuyor. Kesinlikle kabul edilmemesi, mücadele edilerek saflar›m›zdan temizlenmesi gerekiyor. Kapitalist modernitenin bireysel yaflflaam felsefesini dayatanlar var Aral›k 2008 Orta yolculuktan kayna¤›n› alan bireycilik, kendine görelik ve bencillik ve bunlardan beslenen ideolojik ve örgütsel mücadelenin elefltiri ve özelefltiri silah›n›n kullan›lmad›¤› veya yetkin kullan›lmamas› sonucu saflar›m›zda ortaya ç›kan tehlikeli, bizi geriye çeken, bize kaybettiren, düflman›n inkar ve imha siyasetinde ›srarl› davranmas›n› sa¤layan baz› anlay›fllar var. Bunlar›n mutlaka Önderli¤in son savunmas›, PKK 10. Kongre gerçe¤i ile karfl›lan›p, giderilmesi gerekiyor. PKK ortam›nda PKK ve halk›n imkanlar› ile bireysel yaflam›n›, ahbap çavufllar›n›n yaflam›n› gözetmek, düzenlemek, ko- lamak, bunun için bütün bilincini, yüre¤ini ayakland›rmay› ve bu temelde pratiklefltirmeyi gerektirir. Tersi suçtur, hiçbir gerekçeyle izah edilemez, af edilemez. Örgütselli¤i ifade eden toplant›lar› önemsememe, rapor sunmama, kararlar› yerine getirmeme, kendine göre yaklaflma tasfiyecili¤i ifade eder. Baz›lar› “neden parti, yönetimi çok müdahale ediyor, biz biliyoruz, bize b›rak›lmas› gerekiyor, sadece baz› genel fleylerde müdahale olabilir” diyor. Bunu dillendirenler bireycilikte, kendine görelikte, orta yolculukta direnenlerdir. PKK’nin böyle bir özgürlük anlay›fl›n›n olmad›¤› biliniyor. Hiçbir PKK militan›n›n bunu kabul etmeyece¤i aç›kt›r. Çünkü bu partiye örgütsüzlü¤ü ve baflar›s›zl›¤› dayatmad›r. mün yaflam›n› lafta dillendirip ama bu yaflam› yaflamamak, toplumsall›k yerine bireycili¤i dayatmak, kapitalist modernist sistemin kiflili¤ini üslubunu, yaflam›n›, felsefesini, kültürünü ve ahlak›n› partiye dayatmak, isteyen, teflvik eden anlay›fllar var. Bu, sistemi parti içine tafl›mak ve partiyle savaflmakt›r. Bu, y›k›c›l›k ve bozgunculuktur. Partinin karar ve talimatlar›n› kendine göre yorumlayan veya öyle yaklaflan ya da sadece benimsedi¤ini uygulayan, benimsemedi¤ini uygulamayan, partinin düzeltici, gelifltirici çabalar›n› bofla ç›karan, baflar›ya gidiflin önünü engelleyen ve buna ses ç›karmay›p bu suça ortak olanlar var. PKK’de militan olmak, karar ve talimatlar› zaman›nda eksiksiz uygu- Baz›lar› PKK’nin kabul etti¤i kifliyi veya kurumu kabul etmiyor, onunla çal›flm›yor, bunu partiye dayatarak kabul ettirmek istiyor. Bunun PKK taraf›ndan kabul edilmeyece¤i çok aç›kt›r. PKK militan› olmak, PKK’nin kabul etti¤i, saflar›nda tuttu¤u her kifliyle ve her kurumuyla çal›flmak demektir. Bunu reddetmek, PKK’yi reddetmek, PKK’yle çal›flmay› reddetmek demektir. PKK’yi reddetmesine ra¤men kendini do¤ru, hakl› gördü¤ü gafletini yaflamaktad›r. Neden dayatmas› kabul edilmiyor diye de, tepkisini çal›flmaya yans›tmakta, bozgunculuk yapmakta ve bu tarzla sonuç almak istemektedir. Bu, PKK ile savafl ve PKK’nin reddidir. Sürekli didiflmeyi, dedikoduyu, teflhiri gelifltirerek or- Aral›k 2008 SERXWEBÛN tam› çekilmez hale getirmekte, çal›flmay› sabote etmektedirler. Bunu her ortamda yapmakta sak›nca görmemektedirler. Hiçbir düflman gücünün vermedi¤i zararlar› vermekte, hem de bunu PKK’lilik ad›na yapmaktad›rlar. Çal›flflm mayan ve sadece tüketenler var bu PKK ahlak› ile ba¤daflflm maz PKK militan› olmak PKK’nin hedeflerini gerçeklefltirmek için çal›flmak, ihtiyaçlar›n› sürekli tespit edip gidermek demektir. PKK’nin tarz›n› temposunu ve üslubunu esas almak gerekir. Amir veya memurluk bu hareketin gerçekli¤i ile terstir. Hatta baz›lar› bunun da gerisinde bir çal›flma içindedirler. Gününü nas›l dolduracak diye hesap yapanlar var. Zaman›n›n ço¤unu bofl, kahve veya benzeri yerlerde geçirenler var. Çal›flmayan, üretmeyen, az çal›flan, tüketenler var. Bunun PKK ahlak› ile ba¤daflmad›¤›, ahlaks›zl›k oldu¤u bilinmelidir. Yeniden çal›flma ahlak›m›z›n esas al›nmas› gerekti¤i, ancak bununla PKK militan› olunaca¤› bilinmek durumundad›r. PKK’nin çal›flma ahlak›nda i¤ne ucu ile kuyu kaz›p su ç›karmak, bu suyu yerli yerinde kullanarak yaflam› kazanmak, yaflam› yüceltip güzellefltirmek esast›r. Bireycili¤i, kendine göreli¤i, bencilli¤i ve bununla da sistemi yaflayan, ona özenti duyanlar›n çokça dillendirdikleri ve dayatmaya çal›flt›klar› “kadroya de¤er verilmiyor, istemleri karfl›lanm›yor, sorunlar çözülmüyor, de¤iflim olmuyor ve olaca¤›na da inanm›yorum” yaklafl›m› var. Bunlar, bireysel istemleri karfl›lanmad›¤› için “kadroya de¤er verilmiyor” diyorlar. Bir PKK kadrosunun bireysel istemi olamaz. Onun istemleri halk›n ve örgütün istemleridir. Böyleleri bireysel sorunlar›n›, örgütte sorunlar varm›fl gibi gösteriyor, gerçekliklerinin anlafl›lmamas› için bu üslubu kullan›yorlar. PKK hiçbir bireyin özellikle de PKK militan›n bireysel amaçlar›n›, yaflam›n›, sorunlar›n›, ihtiyaçlar›n› gidermek için kurulmad›. Kürdistan halk›n›n ve insanl›¤›n demokrasi, özgür- 33 lük, eflitlik, adalet ve bar›fl sorunlar›n› gidermek, ihtiyaç ve özlemlerini karfl›lamak için kuruldu. PKK’ye gelen de bu amaçlar› gerçeklefltirmek için geliyor. PKK’yi de bu tarzda kabul ediyor. Baflka türlü PKK’yi anlamak, yaklaflmak yanl›flt›r. Baz›lar›nda afl›r› duygusall›k yaflan›yor. Bu iyi bir fleymifl gibi anlafl›l›yor ve dillendiriliyor. “Arkadafl duygusald›r” denerek yüceltiliyor, elefltirilmesi önlenmek isteniyor. Duygusall›k zay›fl›¤›, çözümsüzlü¤ü, köleli¤i ifade ediyor. Bunun iyi bir taraf› yoktur. Yoldafl›na sayg›, sevgi, ba¤l›l›k onu duygusall›ktan ç›karmakt›r. PKK’nin güçlenmesi, baflar›s› militanlar›n›n çözüm gücü olmas›ndan geçiyor. Militanlar›n da özgürlük bilincinin s›n›rs›z geliflmesinden geçiyor. Hiç kimse PKK ortam›nda yoldafl›n› güçsüzlük, çözümsüzlük içinde tutamaz. Ortam›m›zda maddiyatç› kültürün oldukça geliflmifl oldu¤unu, maneviyatç› kültürün zay›flam›fl oldu¤unu, bunun da kapitalist modernist kültür anlay›fl›ndan kaynakland›¤›n› biliyoruz, görüyoruz. Önder Apo daima manevi kültürü esas alm›flt›r. Çünkü insanl›¤›n gerçe¤ini, özünü, amaçlar›n› bu kültür temsil ediyor ve yaflat›yor. Maddi kültürü esas almak insanl›¤›n özünden uzaklaflmak, kirlenmek demektir. Nerede maddi kültür esas al›nm›flsa orada insanl›¤›n kirlenmesi geliflmifl, özgürlük, eflitlik aray›fllar› bafllam›flt›r. Tarihteki tüm özgürlük, eflitlik, adalet ve baz› aray›fllar bunun sonucunda ortaya ç›km›flt›r. Maddiyatç› anlay›fl salt para olarak görülmemelidir. Maddiyatç›l›k, her fleyi haz›r ve hem de istedi¤i gibi haz›r olmas›n› istemektir ortam›m›zda bu anlay›fl›n güçlü oldu¤unu görüyoruz. ‹stedi¤i gibi, istedi¤i haz›r verilmezse “olmaz” felsefesine baflvuruldu¤unu çokça görüyoruz. Oysaki önder Apo felsefesinde olmaz diye bir fley yoktur, yoksa yaratmak, azsa ço¤altmak, varsa da olana anlam vermek esast›r. ‹htiyaç duyulan› kendinde yaratarak gelifltirmek, yarat›c›l›¤›nda yine kendini yaratmak esast›r. Gelifltirici ve baflar›ya götüren budur. Görsel, iflitsel, yaz›msal bas›n› izlememek, izletmemek, yaz›nsal olan› her yere ulaflt›rmamak, bas›n›n› güçlendirip etkili k›lmamak, hareketin gündemini böylece takip etmemek, propaganda, ajitasyonu güçlü yürütmemek, taban›n› geniflletmemek, örgütsel geliflmeyi yaratmamak, ideolojik ve örgütsel mücadeleye kat›lmamak, sadece bunu bas›n-yay›n alan›ndaki kadro ve çal›flanlar›n görevi olarak görmek, görevi ve sorumlulu¤u bu konuda yerine getirmemek var. Kendini de buna ra¤men PKK militan› olarak görmek var. PKK militan› olmak kendini dar sorumluluk alan›na hapsetmemek, genele karfl› sorumluluk duymak, onun bir parças› ve tamamlay›c›s› olarak görmek, görev ve sorumluluklar›n› bu temelde yerine getirmeyi gerektirir. Ama baz› kadro ve kurumlar›m›zda sadece içinde yer ald›¤› örgütü, kurumu, komiteyi, çal›flmay› düflünme, onun d›fl›ndakini görmeme, ciddiye almama, sorumluluk duymama, kendini onlardan koparma var. Böylece çal›fl›p sonuç alaca¤›n› sanma var. Bu bir gafletin yaflanmas›d›r. Böyle baflar›l› olunamayaca¤›n›n, bunun bireycilik, bencillik ve kendine görelik oldu¤unun anlafl›lmas› gerekiyor. PKK’lilik ruh ve düflflüünce birliktenli¤i demektir PKK’lilik duygu, düflünce, ruh ve tarz birli¤ini gerektirir. Bunu esas almayanlarda bireycilik, kurumculuk vb anlay›fllar yaflan›r. Bu ise bize baflar›y› de¤il, baflar›s›zl›¤› yaflat›r, yaflat›yor da. Bu mülkiyetçilik anlay›fl›n›n, kapitalist modernist sistemin kiflili¤i, düflüncesi, duygusu, ruhu, kültürünün hortlat›lmas›d›r. Baz› örgüt ve kadrolar›m›zda Apocu bak›fl aç›s›n›n kaybedilmesi, onun yerine nerede yafl›yorsa oran›n bak›fl aç›s›n› esas alma, tüm olaylara ve olgulara bu bak›fl aç›s›yla yaklaflma var. Bu sistemin mant›¤›na göre sistemi yaflamad›r. Partiye de bunu dayatmad›r. Bu bak›fl aç›s›na kayanlarda sistem ile PKK’yi idare etme, ikisini memnun etme ve giderek sistemi tümden esas alma yaklafl›m› oldu¤unu görüyoruz. SERXWEBÛN 34 PKK daha ç›k›flfltta sistem ile çeliflflkki içinde oldu ve sistemi reddetti Çözümü ABD’de, AB’de, iflbirlikçi hain Kürtlerde, sömürgecilerde gören, bunu esas alan bir yaklafl›m da söz konusudur. Bas›n-yay›n örgütleri, ayd›n, yazar ve baz› siyasi güçlerin, kiflilerinin etkisinde kald›klar›na, onlar› esas ald›klar›na, onlar›n a¤z›yla parti ve mücadelesini de¤erlendirdiklerine tan›k oluyoruz. “Herkes bize düflman, böyle sonuç alam›yoruz”, “herkes nas›l yafl›yor ve mücadele ediyorsa biz de onlar› esas alal›m” diyerek, farkl›l›¤›m›z›, sistem d›fl›l›¤›m›z› terk ederek sistemi esas almam›z› istemekte ve dayatmaktad›rlar. Halbuki biz daha ç›k›flta sistem ile çeliflki içinde do¤duk, sistemi reddettik, kendi sistemimizi gelifltirerek bu güne geldik. Biz de herkes gibi yapsayd›k bu güne gelemez, bu de¤erleri yaratmazd›k. Biz hiçbir zaman d›flar›da çözüm aramad›k, kendimize güvendik, dayand›k, kendimizi dinledik, kendi gündemimize ve amaçlar›m›za ba¤l› kalarak yaflad›k, mücadele ettik. Bu zordur ama onurlu bir yoldur. Yaflam tarz›d›r, bunun ne kadar do¤ru oldu¤u da ortaya ç›km›flt›r. Yanl›fl› elefltirmek ama do¤ruyu kavramamak, sonuç almak için gerekti¤i yerde ve zamanda tutum, uygulama gelifltirmeme hastal›¤›n› aflmak gerekiyor. Bu, yönetim veya kadrolar›m›zda yaflanan ciddi bir durumdur. Bize en çok kaybettiren yaklafl›mlardan birisidir. Nas›l ki elefltirmemek bize kaybettiriyorsa, sadece elefltirmek ama onu gidermemek, orada geliflmeyi ve baflar›y› ortaya ç›karmamak da ayn› sonuçlara yol açmaktad›r. PKK’lilik söz ve eylemi birlefltirmek, ikisini bir arada yürütmektir, çözümleyiciliktir, sonuç almakt›r. Sonuca götürmeyen hiçbir de¤erlendirme ve karar›n de¤eri yoktur. Yanl›fl›, çirkini elefltirmek, gidermek için ›srarl› bir çaban›n sahibi olmamak, çeflitli bahanelere s›¤›narak, buna ihtiyaç duyarak geri çekilmek, sessiz kalmak, istifa etmek, bunu bir çözüm olarak görmek, PKK militanl›¤›yla ba¤daflmaz, terstir. Bunu yapan dedi¤ini laf olsun diye söy- lüyor, özünde bunlar› yanl›fl ve çirkin olarak görmüyor, onun için gidermek istemiyor ya da gerçekten “yanl›flt›r, çirkindir” dedi¤ini gidermeyi görevi olarak kabul etmiyor. Onun için de bunlar› gidermek için yeterli çaba göstermeyi gerekli görmüyor, bahane yaratmaya ihtiyaç duyuyor. Her iki durumda da aldatma, dürüst davranmama, partiyi yanl›fla, çirkine teslim etme vard›r, suç iflleme vard›r. PKK militanl›¤›nda bahanelere ihtiyaç duymama, aldatmama, ikiyüzlü davranmama, partiye ve yoldafll›¤a son derece aç›k olma, görev sorumlulu¤unu kutsal görüp gereklerini yerine getirme vard›r. Bahaneye ihtiyaç duyma, aldatma, ikiyüzlülük güçsüzlü¤ün, çözümsüzlü¤ün ifadesidir. Bu kültür egemenlerin iktidar›n› sürdürmek için halk›n, ezilenlerin köle yaflamas› için verdikleri bir kültürdür. Bunun PKK kültürü, ahlak›, kiflili¤i ile hiçbir ilgisi yoktur, egemenlerin verdi¤i kültürün parti ortam›nda sürdürülmesidir. Yine baz› örgüt ve kadrolar›m›zda “parti bizi unuttu, görmüyor, de¤er vermiyor, bir kenara itti, ne yapsak bofltur, onun için bofl ver” anlay›fl› var. Çözüm gücü olan birinin unutulmayaca¤›, bir kenara itilemeyece¤i, çözüm gücü olmayan›n ancak kendini bu duruma düflürece¤i aç›kt›r. Çözüm gücü olan›n de¤il unutulmas›, yaflad›klar› yetersizliklerin bile görmemezlikten gelindi¤i bilinmektedir. Herkesin böylesi kadrolarla birleflti¤i, güç al›p verdi¤i, sürekli onlarla olmak istedi¤i böylesi bir kadronun baflka bir alana verilmek istendi¤inde “giderse buras› çöker” denildi¤ini de biliyoruz. PKK’de biri kendini kenara çekmezse hiç kimsenin onu itmeyece¤i, PKK’li olman›n da sürekli kendini çözüm gücü olarak tutmak, bunda derinleflmek oldu¤u gerçe¤i unutulmamal›d›r. Baz› yönetim, yöneticiler de partinin karar ve talimatlar›n› kadroya kavrataca¤›na, kadroyu bu temelde harekete geçirece¤ine, buna gelmeyenlerle mücadele edece¤ine, “parti böyle istiyor ama ben istemiyorum.” “Parti istiyor” deyip görevini yerine getirme yerine, kadroyu partiye, parti yönetimine yöneltiyor. Güya kimseyle Aral›k 2008 aras›n› bozmamaya, tepkileri üslenmemeye, karar ve talimatlar› pratiklefltirmeyip, partiyi bofla ç›karmaya çal›fl›yor. Partinin böyle bir yönetiminin, yöneticisinin olamayaca¤› aç›kt›r. PKK’de yönetim olmak her türlü parti d›fl›l›kla, sorumsuzlukla, keyfiyetçilikle mücadele etmek, parti çizgisini egemen k›lmak, tüm kadroyu, çal›flan› çizgide yaflatmak ve partilefltirmektir. Ucuz, kestirme, emeksiz ve baflar›y› yaratmayan, partiyi, kadroyu her türlü parti d›fl› anlay›flla yaflatan bir yönetim anlay›fl› olamaz. Bu partiye karfl› bir savaflt›r, düflman için çal›flmakt›r. Hiçbir PKK yönetimi ve kadrosu kolay›, rahat›, ucuz yoldan sonuç almay›, haz›ra konmay›, riskten, tehlikeden uzak bir devrimcili¤i önüne koyamaz. Ama bunu esas alanlar›n oldu¤unu görüyoruz. Nerede risk, tehlike, zorluk, olanaks›zl›k varsa oradan kaç›p, zorluklar›n olmad›¤›, olanaklar›n oldu¤u, risk ve tehlikelerin yaflanmad›¤› alanlara, görevlere koflanlar›n oldu¤unu görüyoruz, biliyoruz. ‹htiyac› gidermeyen bir örgüt biçimseldir yüktür zarar verir Kendisinin yaflamak istemedi¤ini yoldafl›na lay›k görme var. Halbuki PKK’liklik kendine lay›k görmedi¤ini yoldafl›na lay›k görmeme, her türlü zorlu¤u, olanaks›zl›¤›, riski ve tehlikeyi öncelikle üslenme ve yoldafl›na bunu yaflatmamad›r. Önder Apo ve PKK gerçe¤inde zorluklarla, olanaks›zl›klarla, tehlikelerle mücadele ederek, bunlar› kazanman›n gerekçesi yapma söz konusudur. Arzulad›¤› ortam›, olanaklar› yaratma, mücadeleyi bu temelde büyütme, kimsenin hiçbir beklentisini karfl›lamayaca¤›n› bilerek her türlü ihtiyac›m›z› bizzat mücadele ile elde etme söz konusudur. Zorluklar›n olmad›¤›, olanaklar›n oldu¤u tehlikeden uzak bir devrimcili¤in PKK’den kopma, sistem s›n›rlar›nda bir devrimcili¤e soyunma, bunun da devrimcilikten vazgeçme oldu¤unu bilmek gerekiyor. Örgütler kurma ama ifllevsel k›lmama, halkta umut ve güven yarat›p Aral›k 2008 SERXWEBÛN sonra bunu bofla ç›karma, düflman› harekete geçirip, sald›rgan ve baflar›l› k›lmad›r. Örgüt bir ihtiyac› gidermek için gelifltirilir ve buna hizmet eder. ‹htiyac› gidermeyen bir örgüt biçimseldir, yüktür, zarar verir. Mutlaka kurdu¤umuz örgütleri amaçlar›na uygun, ifllevsel k›lmak gerekir. Halk›n beklenti ve umutlar›n› bofla ç›karmamak, örgüte olan güvenini sarsmamak, düflmana hizmet etmemek gerekir. ‹fllevsel olmayan örgütler ya amac›na göre kurulmam›flt›r ya da kadro iflletmek için ciddi bir çaba sergilememektedir. Amaca uygun de¤ilse amaca uygun hale getirmek, çabalar yetersizse yeterli hale getirmek gerekir. Tüm örgütlerimizin parti ve halka dayanmas›, gücünü oradan almas› gerekiyor. Partinin zihniyet ve tarz›na, halk›n gücüne dayanmayan hiçbir örgütün ifllevsel olmas› düflünülemez. Örgütlerimizde yaflanan bu uzaklaflma ve kopman›n giderilmesi, amaçlar›na uygun hale getirilmesi ve ifller k›l›nmas› gerekiyor. Baz› kadrolar›m›z biz kadroyuz, “yard›m toplayamay›z, parti tüm ihtiyaçlar›m›z› karfl›lamal›d›r, nereden ve nas›l buluyorsa bulsun” diyor. Bu toplumdan kopman›n, orta s›n›fa ad›m atman›n ifadesi oluyor. Biz toplumsall›¤a dayanan, gücünü buradan alan bir hareket ve onun mensuplar›y›z. Herhangi bir flirket, tekel de¤iliz, maddi ihtiyaçlar›m›z› da bu mant›kla çözemeyiz. Bu mant›k kapitalist modernitenin sistemin mant›¤›d›r. Onun etkisine girme vard›r. 35 PKK’de egemenlerin de¤il ezilen halk›n ç›karlar› temsil edilir Üzerinde durulmas› gereken önemli bir tehlikeli anlay›fl da “Parti içinde siyaset yapanlar var, bundan sonra ben de yapaca¤›m” anlay›fl›d›r. En çok bunu dillendirenler bu anlay›fla sahip olanlard›r. Herkesi de buna çekmeye çal›fl›yorlar. PKK siyaset yapma yeridir. PKK’ye kat›lan herkes siyaset yapmak için kat›l›yor. PKK’de egemenlerin siyaset anlay›fl› de¤il, alt toplumun, halk›n, ezilenlerin ç›kar›n› temsil eden siyaset anlay›fl› yap›l›yor. Bu siyaset ideolojiye ve ahlaka dayal› bir siyasettir. Önder Apo siyaseti egemenlerin elinden al›p halka, ezilenlerin eline vermifl, halk› ve ezilenleri siyasete kavuflturmufltur. Siyasete yeni bir içerik kazand›rm›flt›r. Demokratik siyaset anlay›fl›n› gelifltirmifltir. “Siyaset yap›l›yor, bundan sonra ben de yapaca¤›m” diyenler, PKK’nin siyaset anlay›fl›na karfl› egemenlerin siyaset anlay›fl›n› gelifltirmek isteyenlerdir. PKK’nin siyaset anlay›fl›ndan zarar görenlerdir. Bu, gerçekliklerini gizlemek ve PKK’deki siyaset anlay›fl›n› karalamak, PKK militanlar›n› siyasetten so¤utmak, siyaset yapamaz duruma düflürmek ve kendini, siyaset anlay›fl›n› ortama dayatmak, PKK’de egemenlerin kirli siyaset anlay›fl›n› egemen k›lmak istemektir. Herkes de biliyor ki Kürt halk›, PKK ile siyasetle tan›flm›fl ve kendi ad›na siyaset yapmaya bafllam›flt›r. Böylesi bir ortam- da “siyaset yap›l›yor, bende yapaca¤›m demek”, PKK’ye hakarettir, PKK’yi baflka türlü yans›tmakt›r, bir yerlere çekmeyi amaçlamakt›r. Ama bu boflunad›r, PKK’de egemenlerin siyaset anlay›fl›na yer yoktur. Hiç kimsenin gücü PKK’yi böylesi bir siyasete çekmeye yetmeyecektir. PKK ortam›nda olup da PKK’yi yaflamayan, hiçbir çal›flma yürütmeyen, de¤er yaratmayan, sorumluluk tafl›mayan, parti ve halk›n olanaklar› üzerinde yaflamak isteyenler bunu dillendirmektedir. 10. Kongre ile bu anlay›fllar›n tümüne darbe vurulmufl, PKK çizgisi partiye egemen k›l›nm›flt›r. Önemle üzerinde durulmas› gereken bir anlay›fl da örgütsel çal›flmalar›n internet ve telefon üzerinden yürütülmesidir. Bu ifl yapmak, erken sonuç almak ve bunun sonucu olarak kolaya kaçmaktan da öte bir durumu, sorumsuzlu¤u, düflmana çal›flmay›, kendine zarar vermeyi ifade ediyor. Bu kadar sald›r› alt›nda, uluslararas›, bölgesel ve sömürgeci güçlerin inkar ve imhaya çal›flt›¤› bir hareketin kadrolar›, yönetimleri olarak böylesi bir çal›flma tarz› içinde olunacak ve bu normal görülecektir. Bu düflmana imha etmesi için ne gerekiyorsa sunmak, bütün emeklerini bofla ç›karmak ve kendini imhaya yat›rmakt›r. Bütün yakalanma, tutuklanma, yarg›lanma ve cezalara çarpt›rma hatta fiziki imhalar›n internet ve telefon bilgilerine dayand›r›larak gerçeklefltirildi¤ini bilmeyen yoktur. Ama buna ra¤men örgütsel çal›flmalar›n ›srarla internet ve telefonlar üzerinden yürütüldü¤ü, bütün tart›flmalar›n, kararlar›n, talimatlar›n, raporlar›n, randevular›n vb internet ve telefonlar üzerinden yürütüldü¤ü bir gerçektir. ‹nsan bu kadar kendini imhaya yat›ramaz, imha edilmesi için cellatlar›na her türlü kolayl›¤› sa¤layamaz. Art›k bu gafletten, ihanetten bir an önce ç›kmak gerekti¤i aç›kt›r. Israrla sürdürenlerden art›k kuflkulanmak ve buna göre önlem gelifltirmek gerekir. Önderlik gerçe¤inden, PKK ve PKK militan ölçülerinden, halktan uzaklaflmak, kopmak bize tüm kazand›klar›m›z› kaybettirir. Bizi yok eder, sis- SERXWEBÛN 36 temin köleleri durumuna düflürür. Uzaklaflma ve yer yer kopma sonucunda sorunlar, tahribatlar, kay›plar ve baflar›s›zl›klar PKK 10. Kongre gerçekli¤i ile çok net bir biçimde ortaya konmufltur. Kapitalist modernist sisteme yem olmamam›z, demokratik konfederal sisteme, onun demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü toplumu yaratmak için toplumda ve kiflili¤imizde kapitalist modernist sistemi çözümlememiz, etkileri ile mücadele edip aflmam›z gerekiyor. Günlük olarak ideolojik, örgütsel, kültürel, ahlaki, yaflamsal mücadeleyi vermemiz, bunu sürekli derinlefltirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde baflar›l› olunamayaca¤› bilinmelidir. Kapitalist modernite bireyin tarihle ba¤›n› kesip bilincini karart›yor Kapitalist modernitenin ideoloji ve kültüründen bilim ve teknik kullan›larak toplumlar, insanlar çok güçlü bir flekilde etkileniyor. Bu ideoloji ve kültür toplumsall›¤› da¤›t›p, insanlarda bireyselli¤i en uç noktaya kadar gelifltiriyor. Tarihle ba¤›n› kesip, bilincini karart›yor, düflünemez duruma getiriyor, sürülefltirip kolay yönetmeyi gelifltiriyor. Bu ideoloji ve kültürden baflka bir ideoloji ve kültürün art›k olamayaca¤›n› güçlü propaganda ediyor. PKK militanlar›n›n bu ideoloji ve kültürle mücadele etmesi, kendi ideoloji ve kültürlerini topluma ve her bireye vermesi kavratmas› gerekiyor. Sistem bu gün bas›n ve kültür kurumlar› ile ideoloji ve kültürünü yaymaktad›r. Tüm toplumlar› ve insanlar› kendi yaflam›na çekmektedir. Bunun karfl›s›nda PKK militanlar›n›n alternatif bas›n ve kültür kurumlar›n› gelifltirerek, bu kurumlarda alternatif yaflam›, PKK’nin yaflam anlay›fl›n› gelifltirmeleri gerekir. En büyük savafl› ve gerçek savafl› burada verip kazanmalar› gerekir. Bu savafl› vermemek, verip de kazanmamak kesinlikle kaybetmektir. Kapitalist modernitenin bir zihniyeti buna dayal›, kiflili¤i, üslubu, yaflam›, ahlak›, kültürü, giyimi, estetik anlay›fl› vard›r. Bizim demokratik sosyalizm çizgimizin de zihniyeti, kiflili¤i, üslubu, estetik anlay›fl›, yaflam›, kültürü ve ahlak› vard›r. PKK militanlar› kapitalist moderniteyi veya etkilerini yaflayamazlar. Buna özenti duyamazlar. Özgürleflmeyi küçük burjuval›k veya burjuval›k olarak anlayanlar, sadece feodalizme karfl› olmak olarak anlayamazlar. Halktan, ezilenlerden do¤al toplumun demokratik komünal de¤erlerinden, özgürlük, eflitlik, demokrasi için verilen mücadelelerin ortaya ç›kard›¤› de¤erlerden kopma, bunlar› küçümseme olarak anlayamazlar. Ama baz› kurum ve kadrolar›m›zda bunun böyle anlafl›ld›¤›, yaflanmaya çal›fl›ld›¤›n› görüyoruz. Kapitalist modernite ile mücadele, ideolojik ve örgütsel duruflumuzun, varl›¤›m›z›n esas›d›r. Bütün ideolojik ve örgütsel mücadelenin, bu temelde elefltiri ve özelefltirilerin bu gerçeklik üzerinden gelifltirilip derinlefltirilmesi gerekiyor. Kapitalist modernitenin yaflflaam›na özenti duyulmaktad›r En çok da Avrupa ve Türkiye’de yaflayan, mücadele eden kadrolar›m›z›n bu mücadeleyi sürekli gelifltirmeleri gerekiyor. Çünkü sistem en çok buralarda etkili oluyor. Sistem içinde yaflamak, ona karfl› mücadele edip aflmak en zor, ama en baflar›lmas› gereken bir görev olmaktad›r. Aksi takdirde etkisinden ve sonuçta yem olmaktan kurtulunamaz. Nitekim etkisine giren, özenti duyan, yaflayanlar. hatta buna teflvik edenler var. Bundan kopmadan, buna öfke duymadan, bu afl›lmadan komünal demokratik yaflam, kültür, ahlak, toplum, birey gelifltirilemez. Bu gün baz› kadrolarda kapitalist moderniteden etkilenme oldu¤una ve yaflam›na özenti duyuldu¤una tan›k oluyoruz. Bu giyimde, üslupta, yaflamda çok net gözükebiliyor. Elefltirildi¤inde “neden bu kadar bize kar›fl›l›yor, önemseniyor, önemli olan özdür” deniyor. Aç›kça bir gaflet yaflan›yor, parti aldat›lmaya çal›fl›l›yor. Öz baflka, biçim baflka olamaz, olunca bu bir kifliliksizli¤i, kimliksiz- Aral›k 2008 li¤i ifade eder. Kald› ki biçim, özü ifade eder, onun d›fla vurumudur. Öz demokratik komünal, biçim de kapitalist moderniteyi ifade edemez. Kapitalist modernite biçimi esas al›r, buna önem verir, buna uygun bir öz yaratmaya çal›fl›r. Çünkü mant›¤›nda her fley azami kâr amaçl›d›r. Her fley almak ve satmak içindir. Bunun için de ambalaja önem verir. Yaratt›¤› toplum, gösteri toplumudur, aldatmaya dayal›d›r. “Biçim önemli de¤il” demek özü sapt›rmak içindir, çürümeyi, yozlaflmay› gizliden gizliye kapitalist moderniteyi yaflamay› gizlemek ve bunun anlafl›lmas›n›n da önünü almak içindir. PKK militanlar›n›n bunu anlamas› gerekiyor. Önderlik kendini süslemenin, kendini pazarlamaya yönelik oldu¤unu belirtir, bunun estetikle alakas›n›n olmad›¤›n› da vurgular. PKK’nin estetik anlay›fl› anlam gücünü gelifltirmek ve derinlefltirmektir. Özgür bir kiflilik ve yaflam mücadelesi, bunun gücünü kendinde yaratmakt›r. Kendinde toplumsall›¤›, toplumsall›kta kendini yaratmakt›r. ‹nsanl›¤› demokratik, özgür, eflit de¤erleri ile büyütmektir. Estetik ad›na kendini süsleyip sat›fla ç›karmak, kiflili¤ini, iradesini, kimli¤ini, ruhunu kaybetmektir. PKK kadrolar›n›n komünal demokratik kültürü, ahlak› ve yaflam› esas almalar›, bunu yaflamalar› ve gelifltirmeleri gerekiyor. PKK’li olmak demek temiz, çekici, etkileyici, kabul edici olmak, özgür yaflam› ve bu temelde toplum ve bireyi gelifltirmek, herkesin birleflti¤i kendine örnek ald›¤›, güç ald›¤›, sevdi¤i ve vazgeçilemez biri haline gelmek demektir. Kapitalist moderniteye özenti duymak, yaflamak güçsüzleflmek, kaybetmek ve sisteme köle olmakt›r. Parti ve halktan uzaklaflan ve kopanlarda özellikle bu süslenme ortaya ç›k›yor. Sadece bayanlarda de¤il, erkeklerde de yaflan›yor. Partiyle ve halkla birleflmeden, kendini parti ve halka adamadan bu yozlaflmadan ç›k›lamaz. Parti ve halktan kopman›n nedeni, sistemin ideolojik ve kültürel bombard›man›d›r. Bu bombard›mana karfl› kadronun anlam gücündeki yetersizli¤i zay›fl›¤›d›r. Dayanmak, etki- Aral›k 2008 SERXWEBÛN lenmemek, aflmak için yetkin anlam gücüne sahip olmak, bunda sürekli derinleflmeyi yaflamak gerekiyor. Bu gücü yaratmayan kadroda savrulman›n yafland›¤›n›, halk›n da bu tip kadroyu tasvip etmeyip, elefltirdi¤ini biliyoruz. Halk›n elefltiri ve istemleri yerindedir. PKK kiflili¤ini, yaflam ölçülerini, ahlak›n›, kültürünü görmedi¤i kadroyu elefltirip uyarmaya devam etmelidir. Buna ra¤men ›srar edenleri de kadro olarak görmemeli, tav›r almal›d›r. Halk›m›z›n PKK kadrosuna her fleyini verdi¤ini çok iyi biliyoruz. Sürekli PKK kadrosunu yan›nda görmek istedi¤ini de biliyoruz. Kapitalist modernite yaflflaam› bir hayvanat bahçesine dönüflflttürmüflflttür Kapitalist modernitenin yaratt›¤› toplum, gösteri toplumu, yaratt›¤› insan da seyirlik bir insan tipidir. Yaflam› bir hayvanat bahçesine dönüfltürmüfltür. Gerçek yaflam yerine taklidi geçirmifltir. Biçim özü silip süpürmüfl, böylece bir sürü toplumu yarat›lm›flt›r. Tüketim toplumuyla her fleyi yiyip, geride çöp da¤lar› b›rakan bir yarat›k ortaya ç›kar›lm›flt›r. Seks, sanat ve spor endüstrisi ile bu derinlefltirip pekifltirilmifltir. ‹nsanl›¤›n özünü, ruhu kurutularak, felakete do¤ru sürüklenmifltir. Böyle bir sistemde tam bir izolasyon içerisinde yafl›yoruz. Her gün de bunlar›n bombard›man› alt›nda bulunuyoruz ve böyle bir sistemin içerisinden de saflar›m›za her gün yeni insanlar gelmektedir ve bunlar sistemin etkilerini tafl›maktad›rlar. Onun içindir ki ideolojik ve örgütsel mücadelenin oldukça yetkin yürütülmesi daha yaflamsal olmaktad›r. Yürütülmedi¤inde veya yetersiz yürütüldü¤ünde sistemin partide kendini örgütleyece¤i ve etkisine alaca¤›, sisteme götürüp entegre edece¤i bilinmelidir. ‹deolojik ve örgütsel mücadele ile sistemin etkileme çabalar›n› bofla ç›karmak, partileflmeyi gelifltirerek toplumsallaflmay› gelifltirmek, öncülü¤ü güçlü tutmak, kadro ve yurtsever ölçülerde derinleflmeyi yaratmak, özgür yaflam›, toplumu ve bireyi gelifltirmek gerekiyor. Her PKK militan›n›n kendi- 37 ni Önder Apo’nun parti anlay›fl› ile örgütlemesi, partinin ve halk›n ihtiyaçlar›n› giderme yönünde çabalar›n› süreklilefltirmesi, hedeflerine kilitlenip bunu gerçeklefltirmek için mücadele içinde olmas› ve her flart alt›nda hareketin süreklili¤ini sa¤lamas›, baflar›s› d›fl›nda hiçbir fleyi kabul etmemesi gerekir. PKK’lilik sürekli kendinde moral, inanç, görev, bilinç yaratmak, iradeyi sa¤lamlaflt›rmak, bunu örgüt ve eyleme kavuflturmakt›r. Her gün zihniyette devrim yapmak ve kendini çözüm gücü olarak gerçeklefltirmek, yenilmez k›lmakt›r. PKK militan› Önderlik zihniyeti ve tarz›n› anlamak, bunu halka tafl›mak, kavratmak, hal- Kapitalist modernitenin yaratt›¤› “K toplum, gösteri toplumu, yaratt›¤› insanda seyirlik bir insan tipidir. Yaflflaam› bir hayvanat bahçesine dönüflflttürmüflflttür. Gerçek yaflflaam yerine taklidi geçirmiflflttir. Biçim özü silip süpürmüflfl,, böylece bir sürü toplumu yarat›lm›flfltt›r. Tüketim toplumuyla her flfleeyi yiyip, geride çöp da¤lar› b›rakan bir yarat›k ortaya ç›kar›lm›flfltt›r. Seks, sanat ve spor endüstrisi ile bu derinleflflttirip pekiflflttirilmiflflttir” k› örgütleyip eyleme çekmek, halk›n gücünü ortaya ç›karmakt›r. Mücadele karfl›tlar›n›n politikalar›n› görüp bofla ç›karmak, parti politikalar›n›n baflar›s›n› sa¤lamakt›r. Kurumlarda, militanlarda ortaya ç›kan zay›fl›klar, yanl›fll›klar, parti d›fl› anlay›fllar› aflmak, ancak Önderlik gerçe¤ine do¤ru kat›lmakla mümkündür. Biz bir önderlik hareketiyiz ve Önderli¤imiz ise çözüm gücüdür. Bütün sorunlar›n çözüm yöntemi Önder Apo’nun zihniyeti ve tarz›na do¤ru kat›lmak ve bunda sürekli derinleflmeyi yaflamaktan geçiyor. Önder Apo’da yakalanan çözüm evrenseldir. Kadro olarak çözüm gücü olman›n yöntemi, Önderlik gerçe¤inde son derece netleflmifltir. Önemli olan bu gerçekli¤e bir münaf›k gibi de¤il, bir ça¤dafl mümin gibi yaklaflmakt›r. Büyük bir zihniyet ve vicdan devrimi gerçekleflflm miflflttir Önderli¤i do¤ru anlamak ve uygulamak her fleyin çaresidir. ‹nsanl›¤›n düflünsel gelifliminin zirvesi Önder Apo’da somutlaflm›flt›r. Genelde hiyerarflik devletçi toplum özelde ise kapitalist modernizim Önder Apo taraf›nda çözülüp afl›lm›flt›r. Özellikle de son savunma tam bir düflünce patlamas›d›r, PKK militanlar›na, Kürdistan halk›na ve insanl›¤a dünyan›n en büyük özgürlük düflünce gücünün kazand›r›lmas›d›r. Salt bu düflünce gücü ile bile, bir çok sorunu çözmek, sonuç almak mümkündür. Önder Apo büyük bir zihniyet ve vicdan devrimini gelifltirmifltir. Kadroya düflen bunu bütünlüklü kavramak, gereklerini yerine getirmektir. Kendine göre yaklaflmamakt›r. Yani paradigman›n ideolojik, felsefi, siyasi, örgütsel, askeri, sosyal, kültürel, ahlaki, ekonomik ve kiflilik esaslar›n› do¤ru kavramak, bu temelde partileflme ve meflru savunma savafl›n› gelifltirmektir. ‹deoloji, siyaset ve ahlak› birlefltirerek Demokratik Konfederalizmi, demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü bir toplumu yaratmak için mücadeleyi yo¤unlaflt›rmakt›r. PKK’nin 10. Kongresinin önüne hedef olarak koydu¤u Önder Apo’yu özgürlefltirmek, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünü gerçeklefltirmektir. Hedef olarak önümüze koydu¤umuz özgür yaflam ve bu temelde özgür birey ve toplumu yaratma mücadelesinde sürekli bir geliflmeyi yaflamakt›r. Bunu baflarman›n yolu son savunma ve PKK 10. Kongre ruhu ile zihniyet ve tarz›m›z› yetkinlefltirmekten geçiyor. PKK militanl›¤› ancak Önder Apo, PKK, flehitler gerçe¤i ve halkla birleflilirse Önder Apo’nun zihniyet ve tarz› temelinde partileflme yaflan›rsa, bu halka tafl›r›l›p mal edilirse, halk örgütlendirilir ve demokratik konfederalizm gelifltirilirse, PKK militanl›¤›, kimlik ve onuru kazan›labilir. SERXWEBÛN 38 Aral›k 2008 Abdullah Öcalan Türkiye ‹ki Yol A¤z›nda Önümüzdeki süreçte Ortado¤u'da iki yol var. Birincisi Türkiye'nin “Ö de içinde yer alaca¤› ‹ran Suriye ve beflfllli fi fiaanghay zirvesi. fi fiaanghay örgütüyle yeni bir siyasi bloku, yani Avrasya seçene¤i. ‹kincisi ‹srail çizgisi. ‹srail-Kürtler-ABD ve di¤erleri. Türkiye tercihini bu seçeneklerden birinden yana yapmak zorundad›r. PKK de kendi durumlar›na göre tercihini yapar. Türkiye hangi blokta yer al›rsa Kürtler, PKK de di¤er blokta yer al›r” Talabani’nin olumsuz bir tav›r göstermemesi yetmez. Bar›fla, demokratik çözüme katk› sunmal›d›r. Sosyalist Enternasyonal’de baflkan yard›mc›s›d›r. Avrupa, Amerika nezdinde demokratik çözüm için çaba göstermeli, bu konuda etkin olmal›d›r. Bu, hem kendilerinin, hem Türkiye’nin hem de Amerika’n›n yarar›nad›r, kendilerini de rahatlat›r. Mevcut durum, çözümsüzlük, kimseye yarar getirmez. Bunu Barzani için de söylüyorum. Bu görüfllerim tekrar bir mektup halinde gönderilebilir. Adalet Bakan›’n›n aç›klamas›n›n ancak haber bafll›klar›n› alabildim, Radyo’dan Hürriyet Gazetesi’nin manfletinden duydum. Evet, do¤ru, bir inflaat var. Tabii ki silahlar b›rak›l›r, çözüm geliflirse her fley olur. Silah b›rakma meselesi de¤il, çözüm diyorum, diyalog diyorum. Onlar›nki bir flantaj. Murat Yetkin de hükümet ve ordunun iflbirli¤i yapt›¤›n› söylüyor yani. Kürtler zaten kuflat›lm›fl durumda. Bundan daha fazlas› olmaz. Tabii Kürtler siyaseten de daha iyi durumdalar. Birand’›n önerileri var. Ahmet Altan’›n yaz›lar›n› takip ediyorum. Derinli¤ine takip etmeye çal›fl›yorum onlar›. Ama sorun daha karmafl›k. Tabii bir Kürt-Türk çat›flmas› tehlikesi var. Ayd›nlar da anlayam›yor. Selim Çürükkaya’n›n bunlar› niçin söyledi¤ini biliyorum. Buradaki Ergenekon’un tasfiyesi de benimle ilgilidir. Beni denetime alamay›nca tasfiye edildiler. Selim Çürükkaya Ergene- kon’un filintas›d›r. Çürükkaya kardefllerin Yeflil ile ba¤lant›lar› vard›. Bunlar Gladio. Selim Çürükkaya Türkiye’de aran›yor ama iadesi neden istenmiyor? Almanya’da çok daha rahatlar ve güvendeler. Oysa Muzaffer Ayata Avrupa’ya ç›kt›¤›nda hiçbir suçu yoktu ama onu hemen tutuklad›lar. Neden, dürüst oldu¤u için. PKK 35 y›ll›k bir mücadele gelene¤ine sahip PKK’nin 30. y›ldönümü vesilesiyle flunlar› belirtmek istiyorum: PKK asl›nda ‘73’te bafllad›, o zaman bir gruptu ama önemli bir gruptu. Bu nedenle PKK’nin 30. de¤il 35’nci y›l› demek daha do¤ru olur. Ama tabi ‘78’de resmen kuruldu¤u için 30. y›l deniyor. ‘73-78 döneminden az bahsedilir ama o dönem çok önemlidir. ‘78’e kadar befl y›ll›k grup deneyimimiz var. Reel Sosyalizmin etkisiyle klasik ulusal hareket durumundayd›k ama o zamanlar, yanl›fl buldu¤umuz ve elefltirdi¤imiz yanlar› da vard›. Biz ‘95’lere kadar klasik ulusal kurtuluflçu bir harekettik, ‘9598 aras›nda bir aray›fl›m›z vard›. Roma’dayken söyledi¤im çok önemli bir söz vard›. ‘Ben bu PKK’den istifa ediyorum’ demifltim. Bu çok önemli bir sözdü. Bunu flunun için söyledik. Benim istedi¤im gerilla hareketi bu de¤ildi. Yani ben gerekirse mevcut gerillac›l›ktan istifa edecektim. Bizim oluflturmak istedi¤imiz gerilla hareketi bu de¤ildi. O zaman Parti kendi Kongresini de yap›yordu. Bununla ba¤lant›l› olarak da bu sözü söyledim. Yozlaflma vard›. ‘85’te ilk silahl› mücadele 1984’ten itibaren ‘85’e gelindi¤inde o zaman yozlaflmalar bafllad›. Tabii bunda KDP’nin etkisi ne kadard›, TSK’nin etkisi ne kadard›r bilemiyorum. Sonralar› Hog›r, Cemil vard›, Muflluydu. Korucu, fleyler, zorla adam kaç›rma, çoluk çocuk... Agit bunlar› iyi tan›yordu. Bunlar› düzeltmek için geldi, ama kendisini vurdular. Hogir onlar bu yozlaflmalar› yapt›lar. Sonra fiemdin onlar bunlar› derinlefltirdiler. Ben insanlarla ilkeler do¤rultusunda bir araya gelir, çal›fl›r›m. Çal›flma tarz›m bu. Kimin ne oldu¤unu bilemem, çal›flt›kça süreç bunlar› ortaya ç›kar›r. Mesela Duran Kalkan, Ben Siyasal Bilgiler’deyken o da Ankara’dayd›. Olaylar›n bafl›ndan beri hareketin içinde Saimbeyli Türk bir arkadafl›m›z, s›rf bu nedenle ben onu ajan ilan edemem ki. Cemil Bay›k, bafl›ndan beri mücadelenin içinde. Mesela Cemil Bay›k, ben Cemil Bay›k’la ilkeler do¤rultusunda çal›flt›m, bir araya geldim. Ama ben olmasayd›m, Cemil Bay›k’› k›rk kez götürmüfllerdi. Bunlar böyle tuhaf insanlar. ‘85’lerde, o zaman bunlar neden böyle savafl›yorlar, bu nas›l gerillac›l›k? Anlamaya çal›fl›yordum, bu durumu çok düflünüyordum, çözmeye çal›fl›yordum bunlar›. O zaman neden böyle davrand›klar›n› anlayam›yordum. Çok sonralar› anlad›m bunlar›n neden böyle yapt›klar›n›. O Dörtlü Çe- Aral›k 2008 SERXWEBÛN te dedi¤imiz Kör Cemal, Metin, fiahin onlar büyük tahribatlar yaratt›lar. Yozlaflt›rd›lar. Giden iyi kadrolar› da öldürüyorlard›. Mesela çok de¤erli bir arkadafl›m›z, Harun vard›, Bingöl K›¤›’l›yd›. Yerlefltirdikleri bir bombayla bulundu¤u yerden 7-8 kifliyle havaya uçurdular. Harun gidince, onlar›n yerini alacakt›. Onlar görevlerinden al›nacaklard›. Veli Küçük, ‘PKK içindeki müttefiklerimiz’ diyordu. Bunlar›n Türk Gladiosu’yla iliflkileri var. Bunlar fiemdin’i ne kadar etkilemifl, fiemdin’in bunlarla ne kadar iliflkisi var, bilemiyorum. Bunlar ‹smail ad›nda çok temiz bir arkadafl› öldürdüler. O da Muflluydu. Yine Mufllu Azime ad›nda bir arkadafl›m›z› öldürdüler. Bu flekilde onlarca kadromuzu öldürdüler. Aysel ad›nda bir kad›n vard›, Çürükkaya’n›n efliydi. Rezil bir kad›nd›. H›d›r Yalç›n’›n yan›nda evin tek o¤lu olan birisi vard›. Kod ad› Cihan’d› onu da öldürdüler. Bunu yapan bir çete anlay›fl›, Hareketi yozlaflt›r›yordu. Babas› sa¤sa selamlar›m› iletin. Bunlar PKK’yi ele geçireceklerdi. Tabii beni de götüreceklerdi. Ya da etkisizlefltireceklerdi. En yak›n›mda bulunan Hasan Bindal’› öldürdüler. Tedbir almasayd›m, rastgele hareket etseydim beni de öldürebilirlerdi. Selim Çürükkaya siyasi koldan, küçük kardefl Sait Çürükkaya askeri koldan bizi kuflatmaya al›yorlard›. Pilot Necati vard›. Öldü mü öldürüldü mü, uçak kazas› m›yd›? Pilot Necati ›srarla bizi baz› eylemleri yapmaya teflvik ediyordu, ses getiren eylemlere yönlendirmeye çal›fl›yordu. Bize ‘Sabiha Gökçen’i öldürelim’ teklifinde bulundu, ‘çok ses getirir’ diyordu. Ben de ›srarla reddettim. Böyle olaylar›n bizi bitirece¤ini biliyordum. Kemal Pir de adeta yalvar›yordu, ‘b›rak Pilot Necati ile ortak eylem yapal›m, Denizler gibi banka soyal›m’ diyordu. Ben kabul etmedim. Bunlar iyi göremiyorlard›. Çok ilginçtir, Mahir Çayan’›n yan›nda da ‹lyas Ayd›n isimli bir yüzbafl› vard›. Onlar› farkl› eylemlere yönlendirdi, tasfiye oldular. Bizim yan›m›zda da Pilot Necati vard›, yüzbafl› veya üste¤mendi. Biz onun istedi¤i eylemlere girseydik Mahir Çayanlar gibi olacakt› sonumuz. 39 Pilot Necati’nin para yard›mlar› da oldu, o zaman paralar ya¤d›rd›, bizim için çok para harcad›. Ancak biz hiçbir oyuna gelmedik, kendimizi o riskli durumlardan kurtard›k. Ben hata yapsayd›m, oyuna gelseydik daha o zaman, 12 Eylül’den önce hepimiz tasfiye olurduk. Tedbirli davrand›k. Almanya kaçanlar› NATO-Gladio gücüyle koruyor Yine Kesire Y›ld›r›m’›n evlilik meseleleri vard›. Kesire’nin tam olarak ajan olup olmad›¤›n› bilemiyorum. Dersimlidir. Babas› Ali Y›ld›r›m M‹T mensubu. Ailesinin de Mustafa Kemal, ‹smet ‹nönü’yle, o dönemde devletle iliflkisi oldu¤u söyleniyordu. Kesire’nin de devletle iliflkisi olup olmad›¤›n› tam bilemiyorum. Hatta U¤ur Mumcu’nun da bu ba¤lant›y› kurdu¤u s›rada öldürüldü¤ünü söyleyenler oldu. Ancak gerçek nedir bilemiyorum. ‘85’e gelindi¤inde Almanya bize yöneldi, bizi terörist ilan etti. NATO’nun, NATO’daki Gladio’nun kirli iflleri Almanya yap›yordu. Almanya derken devletin bütününü de¤il, bir kesimini kastediyorum. Sonra ayr›lanlar, kaçanlar da hep Almanya’ya kaçt›. Almanya bunlar› NATO-Gladio gücüyle koruyor. Bunlar Almanya’da NATO’nun himayesinde çok s›k› korunuyorlar. Ayr›lanlardan psikolojik a¤›rl›¤› hissedenler, iyi niyetli olanlar Güney’de kald›lar. Baz›lar› Barzani, Tala- bani’ye kat›ld›lar. ‹yi niyetli olanlarla tekrar görüflülebilir. 1989’a gelindi¤inde Sovyetler çözülmeye bafllad›. Reel sosyalizm, ideolojik örgütlenmesi çözüldü. Bizde de de¤iflik aray›fllar bafllam›flt›. Biz de kendimizi buna haz›rlad›k, dönemi biraz atlatt›k. ‘93’e gelindi¤inde Özal, bu sorunu çözmek istiyordu di¤erlerine göre. Uzak görüfllü biriydi. Biz yeteri kadar anlayamad›k o süreci. Fakat biz yeteri kadar cevap verebilseydik, olumlu tepki verseydik dahi de¤iflen bir fley olmazd›, sorun çözülmezdi. Çünkü Türkiye, Gladio’nun bata¤›ndayd› sonuna kadar. Bo¤az›na kadar batm›flt›. Gladio, Türkiye’yi kuflatm›flt›, hareketsiz b›rakm›flt›. ‘97’ye geldi¤imiz- SERXWEBÛN 40 de Erbakan’dan olumlu mesajlar ald›k. Bu kez daha derli toplu hareket edelim, haz›rl›kl› olal›m dedik. Ancak Erbakan’› tasfiye ettiler. Da¤a gitseydim her taraf bombalanacakt› Ben da¤a neden gitmedim. Bunu o zaman çok de¤erlendirdik. Türkiye benim da¤a gidece¤imi düflünüyordu. Buraya getirildi¤imizde de çözüm aray›fl›m›z devam ediyordu. Beni sorgulayan görevlinin yan›nda bir itirafç› da vard›. fiurada burada görev yapt›¤›n› anlad›m, olaylar› anlat›nca. Sen neden Kuzeye gitmedin, biz seni orada bekliyorduk, dedi. Ben da¤a neden gitmedim. Bunu o zaman çok de¤erlendirdik. Buna göre birçok haz›rl›k yapm›flt›, Suriye s›n›r›na da asker y›¤m›fllard›. Benim oraya, da¤a gidece¤imi düflünerek, hesaplayarak haz›rl›k yapm›fllard›. Ben da¤a gitseydim, korkunç bir savafl olurdu. Sorun savafl etraf›nda dönecekti. Ben bunu do¤ru bulmad›m. Kendim için de¤il, hareket için, mücadelenin tarz› aç›s›ndan do¤ru bulmad›m. Da¤a gitseydim, her taraf› bombalayacaklard›, uçaklarla da vuracaklard›. Bu bak›mdan da¤a gitmeyi do¤ru bulmad›m. Da¤a gitseydim böyle d›flar›dan kuflatacaklard›, içerden de çeteleflmeyle bizi tasfiye ederlerdi. Bir kampta, bir gerilla birli¤inin denetlenmesinde ya da bir silahl› çat›flma s›ras›nda tasfiye edebilirlerdi. Buraya getirildi¤imizde de aray›fl›m›z devam etti. Sorunlar›n giderilmesi gerekiyordu. Benim istedi¤im, oluflturmak istedi¤im gerilla-hareket bu de¤ildi. Bu nedenle KADEK onlar› kurduk ama sonuçta yeni örgütlülü¤e iliflkin, yeni anlay›fl›m›z›n ilkelerini, örgütlenme ilkelerimizi Bir Halk› Savunmak isimli savunmamda belirttim. Yeni savunmamda da daha da gelifltirdim. Savunmam› ald›n›z m›? Ama benim burada esas ulaflt›¤›m nokta iktidar merkezli örgütlenmeleri, kurumlar› çözmem oldu. ‹ktidar› çözdüm. Yeni bir çözüm gücüne kavufltum. Kapitalist moderniteden kurtul- dum. Bu öyle kolay de¤il. Bir Halk› Savunmak’da bunlar› bulabilirsiniz. Önceki savunmamda da bulabilirsiniz. Yeni savunmamda çok daha kapsaml› açt›m bunlar›. Yeni savunmam çok önemli. Art›k yararlan›rlar. DTP, herkes bu yeni savunmadan yararlan›rlar. Dünya çap›nda bir savunma. ‹smail Beflikçi onlar kat› pozitivisttirler. Ulusal devlet anlay›fl›ndan kendilerini kurtaramad›lar. Kürtler ad›na mücadele ettiklerini söyleyenlerin bugün esamesi okunmuyor. Bu savunmamda Marksizm’i aflt›¤›m› da söyledim. Marks, Lenin, Mao, kapitalizmin yede¤inden kurtulamad›lar, ulus-devletin etkisinden kurtulamad›lar, ulusdevleti aflamad›lar. Almanya ve ‹ngiltere milliyetçili¤inin, kapitalizmin Marks’› nas›l kuflatt›¤›n› biliyoruz. Zaten Marks ve Lenin, Hegelcidirler, Hegel’in soludurlar. Bunlar›n hepsi sol Hegelisttirler. PKK’nin 30 y›ll›k dönemi ile ilgili bunlar› belirtiyorum. Bu söylediklerim bu konuda daha önce belirttiklerim de eklenerek 15-20 sayfa olarak yay›nlanabilir. Türkiye Kürt sorununu çözerse bölgesel bir güç olabilir Bundan sonra önümüzdeki süreçte Ortado¤u’da iki yol var. Birincisi Türkiye’nin de içinde yer alaca¤› ‹ran, Suriye ve beflli fianghay zirvesi. fianghay örgütüyle yeni bir siyasi blok, Avrasya seçene¤i. ‹kincisi ‹srail çizgisi. ‹srailKürtler-ABD ve di¤erleri. Güney Kürtleri ‹ran’› karfl›lar›na almazlar. Birinci Blok’un içinde yer alabilirler. Ya da duruma göre ‹srail blokunda yer al›rlar. Türkiye tercihini ya ondan ya ondan yana yapmak zorundad›r. PKK de kendi durumlar›na göre tercihini yapar. Ya içinde KDP’nin de içinde oldu¤u tüm Kürtler-‹srail ittifak› do¤ar. Ya da di¤er blokta yer al›r. Burada Türkiye’nin yer alaca¤› blok önemli. Türkiye hangi blokta yer al›rsa Kürtler, PKK de di¤er blokta yer al›r. Ben demokratik çözüm için ikisini de istemiyorum. Fuller de ‘Türkiye Kürt sorununu demokratik flekilde Aral›k 2008 çözerse bölgesel güç olabilir’ diyor. Çok do¤ru. M‹T kendini buna göre biraz haz›rlam›fl. Di¤er kurumlara göre daha haz›rl›kl›, daha ileri. Alt yap›s›n› buna göre biraz haz›rlam›fl. Ordu halen eski konumunu sürdürüyor. Kurumlar aras›nda flu an en ileri konumda olan M‹T’tir. Ancak ordunun durumu flu an çok müphem. Levent Ersöz, Rusya’ya kaçt›, Jitem Baflkan›yd›. Avrasyac›yd›. Bu kaçmalar öyle basit de¤il. Bunlar bloklar aras› çat›flmalar›n sonucudur. Tuncay Güney de Kanada’ya kaçt›. Her fley olabilir. Bu bir tezgaht›r. Tuncay Güney’e Ergenekon’u deflifre ettirdiler. Ordunun içinde kimi Avrasyac› kimi ABD ittifak›ndan yana, kimi ba¤›ms›zl›ktan yana hiç bilemiyorum. Bu konuda bilgi sahibi de¤ilim. Çözüm ve diyalog önemlidir Türkiye iki yol a¤z›nda; Kürt sorunu ile, bu silahla ya vurulacak ya kurtulacak. G. Fuller’in bir de¤erlendirmesini özet olarak dinledim. Bu çok önemlidir. Türkiye ile Amerika’n›n ç›karlar›n›n Ortado¤u’da uyuflmad›¤›n› söylüyorlar. CIA demek Amerika demektir. Biliyorsunuz Fuller eski CIA yöneticisidir. Onlar iyi biliyorlar. Amerika bu Gladio’dan kurtulmak istiyor. Bu Gladio’yla yürümek istemiyor. ‹talya’daki gibi Türkiye bu Gladio’yu temizleyecek mi, bu Gladio’dan kurtulmak istiyor mu? Bunlar faflistler, korkunç bir faflizm zihniyetine sahipler. Sadece bunlar gerçek Ergenekon de¤il. Gerçek Ergenekon’u çözmek istiyorlar m›? Bu önemli. E¤er bundan kurtulmak istiyorsa bunun gere¤ini yapmal›. Üç befl kiflinin buraya getirilmesiyle bu sorun çözülmez. Çözüm ve diyalog önemlidir. Bugüne kadar da Türkiye, Suriye‹ran ittifak›yla ifli götürdü. Bu ittifak, Amerika’y› Ortado¤u’da bata¤a sürükledi. Amerika bunu iyi biliyor. Bu, asl›nda ABD’ye savafl ilan›d›r. Türkiye, biz ‹srail ile Suriye’yi bar›fla do¤ru götürelim diyor, bar›fl için arabuluculuk yapal›m diyor. Kendilerini kand›r›yorlar, bunlar sonuç vermez. Aral›k 2008 SERXWEBÛN Ehud Olmerti de bu yüzden götürdüler. AKP de çözüm konusunda tercihini yapmak zorundad›r. Avrasya m› olur, di¤eri mi? Bilemiyorum. Baflbakan›n Amerikada iken nükleer silahlanmaya iliflkin sözleri, gereksiz sözler. Ciddi de¤iller. Baflbakan ne kadar içinde bilemiyorum. Cumhurbaflkan› bu meselelerde baz› fleyleri biliyor. Ancak o da korkuyor, konuflam›yor. Türkiye’de milliyetçili¤i, çat›flmay› isteyen bir kanat var. Bunlar çat›flmay› derinlefltirmek istiyor. Bunlar yeni bir ittihatç›lar, neo-ittihatç›lard›r. Enver gibi yapmak istiyorlar. Enver bile bu kadar de¤ildi, bir yere kadar onurunu korumaya çal›flt›. Bunlarda o bile yok. Bunlar rezil bir durumdalar. Ayd›nlar bunlar› yeteri kadar göremiyorlar. CHP ve MHP gelebildikleri yere gelmifller. Bundan sonra daha fazla yükselmezler. Fuller’in aç›klamas› önemli. Türkiye demokratik çözümü esas alabilir. O zaman Türkiye geliflir. Alt› yüz milyar borçtan kurtulur. Bölgesel güç olur. Benim Mustafa Kemal’den bahsetmemin nedeni de budur, blokçu de¤ildi. Cumhuriyetçiydi, onun özgürlükçü, ba¤›ms›zl›kç› yan› vard›. Benim Mustafa Kemal’i gündeme getirmemin nedeni onun bilime verdi¤i önemdir. Mustafa Kemal’in b›rakt›¤› miras budur. Bugün de bu miras esas al›narak sorun çözülebilir. Çözüm için önerimi sunuyorum. Hakikatleri araflt›rma ve uzlafl› komisyonu kurulabilir. Bu komisyon, ba¤›ms›z ve adilce çal›flmalar›n› yürütmelidir. Ancak içinde deneyimli sivil, asker, bürokrat olabilir. Parlamento çat›s› alt›nda da yürütülebilir bar›fl çal›flmalar›. Parlamento diyecek ki, biz flunu flöyle yapaca¤›z, böyle yapaca¤›z, flununla görüflece¤iz bununla görüflece¤iz, gelip bizimle de görüflecekler, biz de fikir beyan edece¤iz, biz de projelerimizi sunaca¤›z. Önümüzde bahara kadar dört ay var. Bu çal›flmalar bafllat›labilir. Yap›lan çal›flmalar› kamuoyuna deklere edecekler. Güney Afrika’daki sorun da böyle afl›ld›. Dünyada da befl on devlet bu flekilde sorunlar›n› çözdü. Kosova’da da böyle oldu. Kardeflleflme böyle olur, ac›lar›m›z› böyle sarar›z. 41 Bar›fl Meclisi çal›flmalar›n› daha da yo¤unlaflt›rmal›. Yapt›¤› çal›flmalardan, bar›fl meclisinden bir bar›fl projesi, bar›fl ç›karabilir. Buna katk› sunabilir. Ayd›nlar da bu çal›flmalarda yer almal›d›r. Ülkelerini seviyorlarsa ülkeleri için bunu yapmal›lar. Ülkelerinin kurtuluflunu sa¤layabilirler. Buradan Say›n Bakana, Say›n Baflbakan’a ça¤r›da bulunuyorum. Bu silahla Türkiye’nin vurulmas›n› de¤il kurtulmas›n› istiyorum. Bir çözüm projesi sunsunlar, adilce demokratik bir proje. O zaman Cumhuriyet kurtulur, toplum kurtulur, devlet kurtulur. Evet devlet diyorum, o zaman devlet kurtulur, bölgesel bir güç olur. Bunu yapmazlarsa f›rt›na olabilir. fiu an genel bir ayaklanma hali var. Bu durum baharla birlikte f›rt›naya dönüflebilir. Bu tehdit de¤ildir, bir tespittir. Üzülerek, s›k›larak dile getiriyorum ama gerçek bu. setçiler, akademisyenler rahatl›kla alt›n› doldurabilirler. Bunun çok iyi okunmas›, sat›r sat›r, cümle cümle hatta kelime kelime okunup çok iyi anlafl›lmas› gerekir. On iki sorun belirledim her biri için ayr› ayr› çözüm önerileri var, bu çok önemlidir. Gazetecilere de verirler, onlar da de¤erlendirebilirler. Ama beni öyle ucuz de¤erlendirmesinler. Çözüm konusundaki yaklafl›m›m üzerinden de¤erlendirip anlamaya çal›fls›nlar, o flekilde elefltirsinler. Hatta beni yerden yere vurabilirler, ama ilkeler çerçevesinde elefltirebilirler. ‹lkeleri elefltirtmem. Yoksa kabul etmem öyle ucuz elefltirileri de pek dikkate alm›yorum. Ben Marks’la ilgili düflüncelerimi daha önce aç›klam›flt›m. Burada kendimi Marks, Napolyon, Mustafa Kemal, Kant ve Hegel ile k›yaslama gere¤i duymuyorum, gerek de yok zaten. Çözüm için adilce demokratik bir proje sunsunlar o zaman “Ç Cumhuriyet kurtulur, toplum kurtulur, devlet kurtulur. Evet devlet diyorum, o zaman devlet kurtulur, bölgesel bir güç olur. Bunu yapmazlarsa f›rt›na olabilir. fi fiu u an genel bir ayaklanma hali var. Bu durum baharla birlikte f›rt›naya dönüflfleebilir. Bu tehdit de¤ildir, bir tespittir. Üzülerek, s›k›larak dile getiriyorum, ama gerçek bu. Çözüm konusundaki yaklaflfl››m›m› anlamaya çal›flflss›nlar” Lozan’›n tamamlanmas› Cumhuriyet’in demokratikleflflm mesiyle olacakt›r Savunmalar›m al›nd›, öyle mi çok iyi, ne zaman ald›n›z? Tamam, geçen hafta almam›flt›n›z. Nas›l olmufl bakabildiniz mi? Di¤er arkadafllar bakabilmifller mi? Yorumlar var m›? O zaman daha okunamam›flt›r. Çok geç verildi, dört ay falan oldu. Bu kadar gecikmesinin nedeni onlar›n da okumalar›, kendi önlemlerini ald›ktan sonra göndermeleridir. Avrupal›lar da okumufllard›r. Çünkü her fleyi ilkelerle savunmamda ortaya koydum. Çok derine inmedim. ‹lkeler fleklinde belirttim. Önemli olan da budur. Temel ilkeler belirlendikten sonra alt›n› herkes doldurabilir. Ayd›nlar, siya- Ben Hegel’i inceledim, ilginç sonuçlara ulaflt›m. Almanya’n›n bugünkü durumunda olmas›n›n nedeni Hegel’i anlamalar›d›r. Hegel’i anlamasalard› bugünkü Almanya olmayacakt›! Benim düflünce sistemati¤im ile Hegel’in düflünce sistemati¤i aras›nda büyük benzerlikler var. Aram›zda iki yüz y›l var, ancak çok ilginç. O kadar zaman olmas›na ra¤men, onun düflünce ve felsefe anlay›fl› kent ve üst s›n›flar içindir, Marx da Napolyon da Hegel’den etkilenmifltir. Onlar kapitalist modernitenin etkisinde kalm›fllard›r. Hegel’in felsefesi klasik uygarl›k felsefesidir. Benimki ise demokratik uygarl›k felsefesidir. Felsefenin çok iyi anlafl›lmas› gerekiyor. Türkiye’de felsefeyi bitirdiler. Felsefe olmazsa anlama olmaz, anlama olmazsa; aflk olmaz! SERXWEBÛN 42 Türkiye’de zihniyet çöküflflü ü yaflflaan›yor ‹flte son bir-iki gündür radyodan dinledim. Avc›lar’da befl kifli taraf›ndan kaç›r›larak 5-6 saat tecavüz edilen kad›ndan söz ediyorlar. ‹flte Türkiye budur, Türkiye’nin her fleyini bu olay gösteriyor. Hem de polis yele¤i giyerek yap›yorlar bunu. Zihniyet de¤ifliminden bahsediyorlar. Bu zihniyetin çöküflüdür, insanl›¤›n bitti¤i noktad›r. Türkiye toplumunun getirildi¤i son nokta budur, bu her fleyi özetliyor. Bu öyle lafla olmaz. Tecavüz edenler, ben kendime hâkim olamad›m, kendimi kontrol edemedim, etkilendim, âfl›k oldum diyor. Sonra da kaç›r›p tecavüz ediyor, buna da aflk diyor. Bu eskiden beri kad›na karfl› süregelen bir anlay›flt›r. Olmaz öyle, kendini kontrol edeceksin, kendine hâkim olacaks›n. Sümerlerde kad›n, Zigurat tap›na¤›na Tanr›ça olarak girer fahifle olarak ç›kard›. Aflk bu de¤ildir. Biliyorsunuz Kant önemli bir filozoftur, kapitalist modernitedeki aflk anlay›fl›n› birazdan size söyleyece¤im, savunmalar›mda da de¤indi¤im bir cümle çok iyi özetliyor. Kant, aflk› kad›n ve erke¤in cinsel organlar›n›n birleflmesi olarak tan›ml›yor. ‹flte bunlar›n aflk anlay›fl› budur. Siirt cezaevinden Mustafa Tunçyüzlü’nün gönderdi¤i mektubunda benim ‘mevcut aflk ihanete götürür’ sözümü iyi anlayamam›fl. Ona ulafl›l›p, bu konudaki görüfllerim mektupla iletilebilir, derinlemesine inceleyip yo¤unlafls›n. Ona özel selamlar›m› söylüyorum. Söylediklerim bu flekilde oldu¤u iletilebilir. Benim bahsetti¤im aflk anlay›fl› Naz›m Hikmet’in aflk anlay›fl› gibi sadece kad›na olan aflk de¤ildir. Naz›m tarz› aflk, aflk de¤ildir. Tanr› aflk›ndan da bahsetmiyorum. Aflk anlamakt›r, derinleflmektir. Do¤ay›, evreni, insan› anlamakt›r. Bunlar› anlamadan aflk olmaz. Bende ki aflk anlay›fl› anlamad›r, budur. Benim için de bir fleyler söylüyorlar, benim kad›n› yüceltme anlay›fl›m bellidir, ben bu mücadeleme devam edece¤im. Radyodan dinledim. Taraf gazetesinin dünkü say›s› olacak, bafll›¤›nda sadece 33 askerin de¤il, 27.800 kiflinin öldü¤ünü söylüyor. Do¤rudur, otuz bin diyebiliriz. O gün Bakanlar Kurulu’nda genel af tart›fl›l›yormufl. 33 asker otobüse binmek istememifl. “Biz korumas›z ve silahs›z gitmeyiz “ demifller ama zorla bindirilmifller. Niye bindirdiler, kim bindirdi, kimin ad›na yap›ld› bunlar? PKK ad›na da fiemdin, bunlar› flehit Zeynel’e yapt›r›yor. Zeynel’e talimat vererek öldürmelerini söylüyor. Zeynel, cezaevinde yat›p-ç›km›fl biri. Çok yetenekli bir arkadaflt›. fiemdin daha sonra onu da öldürtüyor. Defalarca sormama ra¤men fiemdin, ne flekilde oldu¤una dair her defas›nda farkl› fleyler söylüyordu. fiemdin direk Ergenekon’la ba¤lant›l›d›r, onlar›n adam›d›r demiyorum. Ancak kullan›lm›flt›r. Bu dönemde ateflkes vard› zaten. O ateflkes döneminde nas›l böyle bir fley oldu? Bu ateflkesi istemeyenler kimlerdi? Bunu anlamak benim için zor oldu. Yine Dr. Baran vard›, onun da ölümü kuflkuludur. Onun için de farkl› fleyler söylediler. Yok bomba ensesinde patlad›, yok üzerinde patlatt› dediler. Yine asl›nda ‹sviçre’de yaflayan Hatice Kahraman vard›, Dersimli olmal›. O, ailesinin nas›l katledildi¤ini, kendisi anlatt›. ‹sviçre’de olmal›, ona ulafl›larak, bu olay› ayd›nlatmas› sa¤lanabilir. Yine bir köye bask›na gidilirken 53 arkadafl›m›z flehit düfltüler. Sonradan köye bask›n yap›ld›. Bütün bunlar› anlamakta zor- Celal Barak(Zeynel) Aral›k 2008 lan›yordum. Nas›l oluyordu bunlar? ‹flte fiemdin, Çürükkayalar. Hasan Bindal öldürülürken ben de k›l pay› kurtulmuflum. Sonradan ö¤reniyorum. fiemdin’i dört kez, Osman’› iki kez idamla yarg›lad›m, bu olaylar nedeniyle. Bu yapt›klar›ndan dolay› öldürdü¤ümde ‘kardeflini, eflini öldürüyor’ diyeceklerdi. Öldürmedi¤imde de bunlar böyle vahflice fleyler yap›yorlard›. Bu durumda nas›l davranaca¤›ma karar vermekte zorlan›yordum. PKK’nin içinde de hainler vard›. ‹flte Osman Güney’dedir. Osman haindir. Kürtlerin bunlar› iyi tan›mas› laz›m. Bunlara çok dikkat edilmesi gerekir. Avrupa’da da bunlardan var. Türkiye’de de iflbirlikçiler var. Bir pakete, torba kömüre, krediye kananlar var. Adalet ve Hukuk Komisyonu kurulmal› Taraf gazetesi tek yönlü araflt›rma yap›yor. Bu konuda benzer yaflanm›fl olaylar var. Bütün bunlar›n daha iyi anlafl›labilmesi için daha öncesinden de söylemifltim, Adalet ve Hukuk Komisyonu kurulursa biz her fleyi anlatmaya haz›r›z ve bu a盤a ç›kar, Taraf Gazetesi’ne cevab›m budur. Zaten bu komisyon kurulursa Albay R›dvan Özden ve benzeri olaylar a盤a ç›kacakt›r. Bu komisyon araflt›rma yapar ve görüfllerini belirtir. Devlet mahkemeleri böyle bir araflt›rma yapamaz. Onlar›n çal›flma flekilleri bellidir, Aral›k 2008 SERXWEBÛN yetkileri yok. Baflbakan bu konuda Meclis’ten Adalet ve Hukuk komisyonu için yetki ç›kararak, iki-üç ay içerisinde Meclis bu komisyonu kurar, içinde seçkin hukukçular, hocalar, akademisyenler de olabilir, kaliteli siyasetçiler de yer alabilirler, yarg›lama yetkisi olmaz, sadece gerçeklerin a盤a ç›kmas›na sa¤lar. Ben bildi¤im her fleyi onlara anlat›r›m. Onlar da yapt›klar› araflt›rmalar› kamuoyuna aç›klarlar. Ondan sonra kimin Türkiye’nin iyili¤ini isteyip kimin istemedi¤ine, kimin hakl› kimin haks›z oldu¤una, kimin affedilip kimin affedilemeyece¤ine kamuoyu vicdan› karar versin. O zaman her fley daha iyi anlafl›l›r. Adalet ve Hukuk Komisyonu’nun kurulmas›n› kabul etsinler. Neden kabul etmiyorlar? Neden kabul etmediklerini aç›klas›nlar. Adalet Bakan›’n›n aç›kla- 43 Bunlar iyi anlafl›lamazsa Anadolu’da birlikte yaflama olana¤› kalmaz. Bunlarla birlikte Mustafa Kemal’in de iyi anlafl›lmas›, güncellenmesi, ça¤a uygun hale getirilmesi gerekiyor. ‹ngilizler iki yüz y›ld›r Ortado¤u üzerinde oyun oynuyorlar Bana Mustafa Kemal’le ilgili düflüncelerimden dolay› “Kemalist olmufl” diyenler de var. Benim Mustafa Kemal’de önemsedi¤im bilimdir. ‹nönü’den önceki Baflbakan kimdi? Mustafa Kemal, Serbest F›rkay› kuran Fethi Okyar onlar›n nas›l düflürüldü¤ünü, kendi etraf›n› nas›l kuflatt›klar›n› biliyordu. Bu konuda özellikle Yalç›n Küçük okunabilir ama Mahir Kaynak da k›smen de¤iniyor. Mustafa Kemal’in ordusu, silah›, ulusu vard› ancak O, bunlar›n hiç biri- “‹‹ngilizlerin daha önceki anlay›flflllar› ve yaklaflfl››mlar› ulusalc›l›k, milliyetçilik ve dincilikti. 1970'lerden bu yana bu ›l›ml› ‹slam dedikleri flfleey, Kenan Evren'le baflflllad›. Ve bu aflflaamaya geldi. Bu ‹slamiyet'in Hz Muhammed'le bir ilgisi yok. Il›ml› ‹slam, ucube bir flfleeydir. Buna karflfl›› Hz Muhammed'in iyi anlaflfl››lmas› ve bugüne güncellenmesi gerekiyor. Bunlar›n çekiflflm mesi Laik ve anti laisizmdir. CHP'nin laiklik anlay›flfl›› Mustafa Kemal'in ruhuna hakarettir” malar›n› dinledim. Bombalar› falan b›raks›n, diyor. Bu gidiflle sorun bitmez. Neydi o Zeyno Baran iflte Hindistan’daki gibi patlamalar Taksim’de olabilir dedi. ‹flte Güngören’de patlayan bomba kim yapt› bunlar›? Adalet Bakan› flantaj yap›yor. Bunlar ciddi de¤iller. Benim savunma anlay›fl›m öyle kaba saba, silahla, bombayla de¤ildir, benim düflüncelerim bellidir. Benim anlay›fl›m, yaflam felsefesinin düflüncesini anlamad›r. Savunmalar›mda ilke olarak ortaya koydum. Anlama, düflüncenin dünyalaflmas›d›r. Anlama olmadan pratik olamaz. Felsefeyi ve tarihi iyi anlayamazsak bugün gelinen aflamay› çözemeyiz, anlam biçemeyiz. Türkiye’de felsefeyi bitirdiler. O yüzden tecavüzler oluyor. Halac-› Mansur, Yunus Emre, Mevlana ki bu hafta Mevlana Haftas›’d›r. Yunus Emre de çok önemlidir. Bunlar›n yapt›klar›, anlay›fllar› aflkt›r. sine güvenmezdi, önemsemezdi, bilimi esas al›rd›. Hayatta en hakiki mürflit olarak ilimi görüyordu. Bu nedenle ben Mustafa Kemal’i önemsiyorum. Ama esas ald›¤› ilim, dönemin pozitivizmidir. Lenin’le iliflkileri de bu bilim temelindedir. fiimdilerde bir kitap var “Musa’n›n Çocuklar›” diye. O kitap 1927’de Mustafa Kemal için de yaz›lm›flt›. Mustafa Kemal bunu istemiyordu, bundan rahats›zd›. Günümüzde Tayyip Erdo¤an için söylüyorlar. AKP bu söyleme dört elle sar›l›yor. Bunlar ‹ki yüz y›ll›k ‹ngiliz oyunlar›. ‹ngilizler iki yüz y›ld›r Ortado¤u üzerinde oyun oynuyorlar. fiex Sait isyan› ve Seyit R›za’n›n idam› da bu oyunlar›n parças›d›r. Ermenistan-Karaba¤, K›br›s sorunu, Ortado¤u sorunu ‹ngiliz politikalar›n›n sonuçlar›d›r. ‹ngilizler benimle de u¤raflt›lar, u¤rafl›yorlar. Ben Suriye’deyken çok s›k gelip benimle görüflüyorlard›. Ben o zaman an- lam veremiyordum, bunlar niye bu kadar s›k benimle görüflüyorlar diye düflünüyordum. As›l niyetlerinin beni denetimlerine almak, bu olmazsa yok etmek oldu¤unu sonradan anlad›m. 1990’dan bu yana ‹ngilizlerle çat›fl›yorum. Daha öncesinde Almanya vard›. ‹ngilizlerin daha önceki anlay›fllar› ve yaklafl›mlar› ulusalc›l›k, milliyetçilik ve dincilikti. 1970’lerden bu yana bu ›l›ml› ‹slam dedikleri fley, Kenan Evren’le bafllad›. Ve bu aflamaya geldi. Bu ‹slamiyet’in Hz. Muhammed’le bir ilgisi yok. Il›ml› ‹slam, ucube bir fleydir. Buna karfl› Hz. Muhammed’in iyi anlafl›lmas› ve bugüne güncellenmesi gerekiyor. Ergenekon için ben bunlara birisine Avrasyac› birisine de Amerikanc› diyorum. Ergenekon’da as›l görülmesi gereken bu iki taraf›n çat›flmas›d›r. Yarg›lanan Avrasyac› Ergenekon’dur. Örgütlenmesinin kökeni 1946’lara kadar gidiyor. Levent Ersöz, Silopi’de bizim insanlar› kaybedendir. Öyle s›radan biri de¤ildir, çok güçlüler. fiimdi Rusya’da olmas›n›n anlam›, ordunun yar›s›n›n Rusya’da olmas› demektir. J‹TEM, kendi bünyesinde iki yüz bin kifliyi istihdam ediyor. Asl›nda ‹lker Baflbu¤’un yapt›¤› aç›klama Taraf Gazetesi-Ahmet Altan’a yönelik de¤il, kendi içindekilerine yöneliktir, onlara k›z›yor. Ahmet Altan’a k›zm›yor. Genelkurmay zor zapt ediyor. Çok zorlan›yor. Nitekim bir general yapt›¤› aç›klamada ‘Rusya, ‹ran, Suriye ittifak›ndan’ söz ediyor. Bu önemlidir. Bunlar›n çekiflmesi Laik ve anti laisizmdir. CHP’nin laiklik anlay›fl› Mustafa Kemal’in ruhuna hakarettir. Ne o öyle çarflaf aç›l›m› maç›l›m›, kad›n ne giyinece¤ine kendisi karar verir. Kad›n kapanaca¤›na veya kapanmayaca¤›na kendi özgür iradesiyle karar vermelidir. Kad›n›n özgürlü¤ünü savunuyorsan›z o zaman kad›n›n siyaset yapmas›n›, milletvekili, belediye baflkan› olmas›n› sa¤lamal›s›n›z. Öyle kuru lafla özgürlük olmaz. Tuncay Güney’in M‹T’le olan iliflkisi çok önemli de¤ildir. Bunlar fasarya, onun iliflkisi üsttendir, herkesle iliflkisi olabilir, herkes kullanm›fl olabilir. Barzani’yle de görüfltü¤ü biliniyor. Bütün bunlar Amerika taraf›n- SERXWEBÛN 44 dan yapt›r›l›yor. ‹stedikleri olmay›nca Amerika sert bir flekilde kesti ve Avrasya Ergenekon’unu tutuklad›. Türkler aç›s›ndan Lozan tamamlanm›flfltt›r Benim bu görüflmede as›l söylemek istedi¤im fley, Kürtlerin Lozan’›d›r. Söyledi¤imi iyi dinleyin. Herkese de bunu anlat›n. Bu çok önemlidir. Tarihi bir aç›klama yap›yorum. Bugün as›l söyleyece¤im fley budur. Sevr’i ‹ngilizler dayatt›, ben Sevrci de¤il Lozanc›y›m. Lozan’a gidilirken iki Kürt milletvekili götürülmüfltü. Orada ‘Türklerin ve Kürtlerin temsilcisi olarak buraday›z’ denilmiflti ama gere¤i yap›lmad›. Türkler aç›s›ndan Lozan tamamlanm›flt›r. Kürtler aç›s›ndan bugün tamamlanmas› gerekiyor. Ben buna ‹kinci Lozan veya Lozan’›n tamamlanmas› süreci diyorum. Lozan’›n tamamlanmas› Cumhuriyet’in demokratikleflmesiyle olacakt›r. Ben Konfederalizm derken yanl›fl yorumlay›p ulus-devletin, üniter devletin parçalanaca¤›n› düflünüyorlar. Cumhuriyete de karfl› de¤ilim. Konfederalizm benim söyledi¤im fley, b›rak›n ulus-devleti daraltmas›, tehlikeye sokmas›, cumhuriyete zerre kadar zarar› yok, cumhuriyet kal›yor, cumhuriyeti geniflletiyorum. Konfederalizmden kast›m Suriye, ‹ran, Irak, Türkiye içindir. Suriye dâhil olmasa da Suriyeli Kürtler, ‹ran da bu birlikteli¤in içinde olabilir. Konfederalizm, Türkiye’deki Kürtlerin kendi demokratik örgütlenme biçimidir, ayr› bir devlet de¤ildir. Lozan’la Cumhuriyet kuruldu. Konfederalizmle içi doldurulacak, Kürtlerin haklar› tan›nacak. Böylece Lozan tamamlanacak. Musul ve Kerkük’te misak-› milliye dâhildi. Konfederalizmle bunlar› da dâhil ediyorum. Misak-› Milli önemlidir. Burada Kürtlerin haklar›na sayg›l› olunaca¤› belirtiliyor. Kürtler ayr›lmak istemiyorlard›. Zorla ay›rd›lar. Benim kast›m Kürtlerin haklar›d›r. Bunu Talabani’ye mektup yaz›labilir demifltim, geçen hafta. Bir tane de Barzani’ye yaz›labilir. Selamlar›m› söyleyin, baflar› dileklerimi iletin. Türkiye ile bu temelde Kürtlerin haklar› ve birlikteli¤i temelinde iliflki gelifltirebilirler. Bu çerçevede Barzani ve Talabani’ye mektup yaz›labilir. Osmanl› nas›l ki alt› yüz y›l boyunca bu bölgede bir güç olarak yönettiyse e¤er böyle bir çözüm gelifltirilirse Cumhuriyet de buna öncülük ederek bunu devam ettirebilir. Adalet Bakan›’n›n yapt›¤› aç›klamalar› biliyorsunuz, buradaki geliflmelerle ilgili. ‹nflaat yap›m› devam ediyor. Sonucunun nas›l olaca¤›n› bilemiyorum. Olumlu ya da olumsuz olmas›na göre biz de tavr›m›z› koyaca¤›z. Asl›nda bu Avrupal›lar›n tutumunun bir sonucudur. ‹mral›’da yap›lanlar›n hepsi Baflflbbakan’›n emriyle oluyor Bunlar ikiyüzlüdür. Madem böyle bir karar verecek idiyseler neden on y›l beklediler? ‹lk günden bunu yapabilirlerdi. Befl y›ld›r nerdeler? Ben zaten ›srarla bunu anlatmaya çal›fl›yorum. Burada olmam›n nedeni de onlard›r. Her fleyi onlar›n eliyle yapmaya çal›flmalar› çok tehlikelidir. Ben ›srarla buna dikkat çekmeye çal›fl›yorum. Daha önceden de burada bana “biz aram›zda çözelim “ demifllerdi, sonra yok oldular! Baflbakansa Baflbakan gibi davrans›n. Tayip 9-10 DTP’li milletvekiliyle u¤rafl›yor, onlara tahammül edemiyor, Meclis’ten att›rmaya çal›fl›yor. Temsilci ar›yorlarsa DTP temsil- Aral›k 2008 cidir, ben buraday›m temsilciyim. Ama burada yap›lanlar›n hepsi Baflbakan’›n emriyle yap›l›yor. Bizzat o yapt›r›yor. Bana radyo vermifller, çal›flm›yor. Ya hiç verme ya da vereceksen do¤ru düzgün çal›flan›n› ver. Bir çay bile veriyorlar, yar› veriyorlar, di¤er yar›s› tortuyla dolu. Bunu bile pazarl›k konusu yapmaya çal›fl›yorlar. Biraz ciddi olsunlar. fiantaj yap›yorlar. Bu flekilde benim üzerime gelmesinler. Ben bunu devlete de söylüyorum, PKK’ye de söylüyorum; ben, yaflam felsefesinin anlafl›lmas›yla ilgileniyorum. Ben sorunun demokratik çözümü ve bar›fl için üzerime düfleni yapmaya çal›fl›yorum. Daha önceden Baflbakan ve Say›n Cumhurbaflkan› Gül’e mektup yazm›flt›m. Tabii bu çok önemlidir. E¤er bunu yaparlarsa hiç kimse ölmez. E¤er bunu da yapmazlarsa benim yapabilece¤im hiçbir fley olmaz. Baflbakan›n e¤er birazc›k vicdan› varsa bunun gere¤ini yaps›n. E¤er bunun gere¤ini yapmazsa savunma kendisini korur. fiunu da çok iyi anlamalar› gerekiyor ki savunma yenilmez. E¤er bunu yapmazlarsa savunman›n kendisini korumak ve savunmak d›fl›nda baflka yapabilece¤i bir fley yok. Ben de aradan çekilirim. Ne yaparlarsa yaps›nlar. Burada bir fleyler oluyor, bir fleyler dönüyor. ‹nflaat yap›l›yor. Bir fleyler de¤iflecek ama ne flekilde olacak, iyi mi kötü mü olacak, bu aflamada bir fley diyemiyorum. Ama bunun arkas›nda Avrupa ve Amerika vard›r. Aral›k 2008 SERXWEBÛN E¤er gücün ve birli¤in olursa etkili olursun Tabi ki e¤er gücün olursa bar›fl olur, birli¤in olursa bar›fl olur. Bölgedeki afliretler aras› sorun, kavgalardan söz edilmiflti. Bölgeden parti de yapabilir, komisyonlar kurulabilir. Kürtler aras›ndaki, afliretler aras›ndaki kan davalar›n›n çözümü için çal›flma yürütülebilir. ‹çinde baz› flahsiyetler de olabilir. Amaç Kürtler aras›ndaki birli¤i sa¤lamakt›r. Kürtler aras›ndaki tüm sorunlar›, koruculuk olur, kan davas› olur, afliretler aras› kavga olur vs birlik önünde engel olan her tür sorunlar› çözecek yöntemleri kullanarak, birli¤i sa¤lamak için çal›flabilirler. fiunu demek istiyorum; birli¤iniz olmazsa gücünüz olmaz. Birli¤ine göre mücadele yürütürsün. E¤er gücün, birli¤in olmazsa etkili olamazs›n. Herkes, kurumlar›m›z bunu çok dikkate alabilir. Bar›fl konusunda e¤er devlet samimiyse, Türkiye’de ve bölgede demokratik bir çözüm istiyorsa, zaten biz bu konuda daha önce de söyledik, buna haz›r›z. Ama bu karar› ben tek bafl›ma vermeyece¤im, demokratik kurumlar›m›z, halk›m›zla birlikte bu karar› verece¤iz. Halk›m›z en iyi flekilde karar›n› verir. E¤er yetkililer samimi olursa ben de bu konuda elimden gelen katk›y› yapar›m. Seçim çok önemlidir. Muhtarl›ktan, köy heyetinden bafllar demokrasi. Birlikler oradan, alt birimlerden, köyden bafllar. Bölgenin her taraf›nda muhtarl›k çok önemlidir. Köy heyetleri dikkate al›ns›n. Yine DTP adaylar› üzerine daha önce de defalarca söyledim. Bölgede, yerelde halk›n en sevilen insan› olmal›, böyleleri seçilmelidir. Ama bununla birlikte bilinçli, birikimli olmal›d›r. Bu seçim, 29 Mart seçimi, çok hassas bir seçimdir. Ben bu yüzden halk›n sevdi¤i adaylar olsun diyorum. E¤er bu seçim iyi bir sonuçla al›namazsa kötü olur. Bu seçim hem uluslararas› hem Türkiye hem de bölgede belirleyici bir seçim olacakt›r ve bunun sonucu Kürt meselesinin çözümünde çok etkili olacakt›r. Bu nedenle herkes üzerine düfleni yapmal›d›r, 45 afliretleri bar›flt›rmal›, kavgalar›, sorunlar› çözmeli, birlikleri sa¤lamal›d›r. O Ergenekon, Jitem diyorlar, ne diyorlarsa desinler, o askerleri kim oraya gönderdi ve kim orada olduklar›n› bildirdi, e¤er bu a盤a ç›karsa konu ayd›nlan›r. Binlerce faili meçhul cinayetler de bunlarla ba¤lant›l›d›r. E¤er bu ortaya ç›karsa di¤er sorunlar›n nedeni de ortaya ç›kacakt›r. Yani kimin neyi ne yapt›¤› ortaya ç›kacakt›r. Ben bunu defalarca söyledim, içimizde baz›lar› Jitemle, Ergenekonla ba¤lant›l› çal›flm›fllar. Bunlar da a盤a ç›kar›lmal›d›r. Bayram yaklafl›yor. Suriye, ‹ran, Irak, Türkiye, dört parçadaki ve Avrupa’daki, her yerdeki tüm halk›m›z›n, herkesin bayram›n› kutluyorum. Bayram›n bar›fla, demokrasiye vesile olmas›n› diliyorum. Ben Kürtlerin birli¤ini istiyorum Gördü¤ünüz gibiyim. Eski gerginlik yok. Biraz daha rahatlad›m. Ama radyom hala h›fl›rt›l›, gazeteleri de gecikmeli olarak al›yorum, ald›klar›m da kesilerek anlams›z halde veriliyor. Savunmalar›m› alm›fl olman›z beni daha da rahatlatt›. Sa¤l›¤›mdan daha önemliydi. Savunmalar›m›n okunmas› ve anlafl›lmas› benim için çok önemli. Avrupa’y› merak ediyorum. Avrupa’daki PKK’nin içi nas›l, bunu merak ediyorum. Önemli olan savunmalar›m›n toplumda anlam geniflli¤i yaratmas›d›r. Ben elimden geldi¤ince anlam geniflli¤ini yaratmaya çal›flt›m. Bir insan›n yo¤unlaflabilece¤i en üst seviyede yo¤unlaflarak yazd›m. ‹simlere, kavramlara çok tak›lmamak gerekiyor. Konfederal sistem, komünal sistem veya baflka bir fley de denilebilir. Ben bu savunmada içeri¤i verdim, önemli olan da budur. Ben savunmamda ayr›nt›l› olarak içeri¤ini anlatt›m, daha ne yapabilirim. Savunmalar›m› devlet üç ay boyunca okudu. Buna karfl› her türlü tedbirini ald›. Mesela Taraf Gazetesi’ni okuyunca görüyorum ki Taraf Gazetesi sol liberal bir parti gibi davran›yor, sistemi çözmüfl, sürekli elefltiriyor. Bunu gazetelerinden anl›yorum. Öyle sadece okursan›z anlayamazs›n›z, arka plan›n› da görmek gerekiyor. Ben burada k›t imkânlarda çözümlemeler yap›yorum. Kürt milliyetçili¤i kitab›, Ergenekon iddianamesi bana verilseydi, bunlar› görüp inceleyebilseydim daha içerikli çözümlemelerim olurdu. Ama bu k›t imkânlara ra¤men güçlü çözümlemeler yapabiliyor, yaflananlar›n arka plan›n› görebiliyorum. Savunmalar›m benim için sa¤l›ktan daha önemlidir Ben savunmam› haz›rlarken Hegel’i de Kant’› da, Carl Schimit’i de iyi okudum. -Kant biliyorsunuz bir hukuk filozofu- Bugünkü dünya anlafl›lmak isteniyorsa Hegel’i iyi okumak gerek. Çünkü Hegel, modern düflüncenin babas›d›r. Ama ben onun gibi düflünmüyorum. fiimdi daha iyi anlad›m. Benim düflünce sistemim onu aflt›. Dörtyüz y›ll›k kapitalist düflüncenin d›fl›nda yeni fleyler söylüyorum. Kamuoyunda da ulus-devletin yumuflat›lmas› tart›fl›l›yor. Savunmalar›m benim için sa¤l›ktan daha önemlidir. Bana yak›n, beni takip eden çevrelerin benim için yapaca¤› en iyi fley, savunmalar›m› okumalar›, iyi anlamalar›, beni anlayabilmeleri ve anlay›fl gösterebilmeleridir. Anlay›fl ve öngörü çok önemlidir. Ben Leyla Zana’ya Cezaevi’nden ç›kt›ktan sonra “Avrupa’ya git, orada siyasal temsilcilik yap” dedim. Beni dinlemedi, yaz›k de¤il mi? Hatta o dönem farkl› tart›flmalar ve de¤erlendirmeler oldu. Ama iflte flimdi on y›l ceza ald›, bu anlay›fl› gösteremedi. Leyla Zana’ya siyaset yolunu kapatt›lar. Ekonomik kriz var diyorlar. Bu kriz neden kaynaklan›yor? Kriz, tekellerden kaynaklan›yor. Ben tekellere karfl›y›m. Bir tekel demek on binlerce iflsiz demek. Her gün gazetelerden radyodan takip ediyorum, iflte bir günde elli bin insan iflten ç›kar›ld›, deniyor. Bu iflsizlik demektir. Bir kar›ncan›n iflsizlik sorunu yoktur, nas›l oluyor da insanlar iflsiz kal›yor! Asl›nda bu sorunlar›n temeli iyi görülürse iflsizlik sorunu üç ayda befl ayda çözülür. Ekonomi eflittir kad›nd›r. Ama flimdiki sistem ekonomiyi kad›n›n elinden alm›flt›r, kad›n üretimden uzaklaflt›r›lm›fl, eve SERXWEBÛN 46 hapsedilmifltir. Oysa ekonomi kad›n›n iflidir. Yetmifl yafl›nda adamlar ç›k›p, ekonomiyi de¤erlendiriyor. Yetmifl yafl›nda adam ekonomiyi nas›l çözer? Bu adamlar zaten tekellerin ç›karlar›na hizmet ediyorlar, tekelleri güçlendiriyorlar. Bunlar ne anlar ekonomiden? ‹flte görüyorsunuz evde çoluk-çocuk herkes aç. Bu flartlarda insanlar bir iki günlük bayramlarla avutuluyor. Çözüm için Kad›n Akademileri kurulmal› Toplumda hiçbir sorun çözülmemiflken kad›n sorunu, e¤itim sorunu, iflsizlik sorununu çözmek dururken, gidip evlilikten bahsediyorlar. Oysa evlilikle kad›nlar bu sorunlar›n bin kat› fazlas›n› yafl›yor. Namus ad›na öldürülüyor, dövülüyor, sövülüyor. Yine de bir kad›n ç›k›p “biz bu sorunlar› tart›flal›m, çözelim” demiyor. Bu, yurtseverli¤in bir gere¤idir. Ben çözüm için Kad›n Akademisi demifltim. Ama nerde! Akademiyle ilgili hiçbir fley yap›lmam›fl, umursanmam›fl. Yap›lan çal›flmalar çok yetersiz. Kad›nlar›n onlarca, binlerce sorunu var. Bunu ancak akademiyle çözebilirler. Bir kahvehaneyi, bir binay›, bir alan› al›p orada günlerce tart›flabilmeli ve çözüm üretebilmeliler. Buralarda iflte namus cinayetleri var, dövülüyoruz, sövülüyoruz, buna çözüm gelifltirmeliyiz, demelidirler. Gayet tabi, sistemin size sundu¤u hedef, bir ev, bir araba, bir efl ve çocuklar. Ama flu an bundan daha geri durumdas›n›z. Kimsenin evi yok, kimsenin arabas› yok. Bunlar› iyi görmek, iyi anlamak gerekiyor. Ben, Demokratik Toplum Kongresi’ni de bu nedenle önemsiyorum. Özellikle Diyarbak›r için belirtiyorum. Diyarbak›r’›n onlarca sorunu var. Bu Kongre çerçevesinde tüm sorunlar› günlerce, bir çözüm buluncaya kadar tart›flmal›d›rlar. Bu Kongre süreklileflmelidir. Bu iyi iflletilirse sorunlar çok daha kolay ve zaman›nda çözülür. Diyarbak›r bilinmiyor, Diyarbak›r anlafl›lm›yor. Ben bugün Diyarbak›r’› de¤erlendirece¤im. Diyarbak›r’›n tarihi misyonunu ve rolünü anlataca¤›m. Aral›k 2008 Yüz yirmi befl sayfal›k savunmamda da de¤inmifltim. Ben Gül Teorisi diyorum. Gül üzerine düflündüm. Gül, kendini korumak için diken ç›kar›yor. Bir Gülün, bir bitkinin bile öz savunmas› vard›r. Öz savunma için do¤aya, tabiata bakmak bile yeterlidir. Bir Gül kadar bile kendimizi öz savunmaya hakk›m›z yok mudur? Öz savunma kutsald›r. Hat›rl›yorum küçükken bizim köyde ihtiyar bir amca vard›, diyordu ki, “biz kuru tahtalar gibiyiz.” Ben “bu nas›l olur?” diyordum. Bir a¤aç bile kayalar› delerek kök vermekte, kendini yaflatabilmektedir. Bunun kadar da m› olam›yoruz? Bu savunmalar›mda da öz savunmay› derinlikli açt›m. Yunan avukat›ma özel selamlar›m› söylüyorum. Bu dava benim için de Bugün özellikle Diyarbak›r’dan bahsetmek istiyorum. Kurulufl y›ldönümü nedeniyle bu konuflmay› yap›yorum. ‹lk toplant›y› da Fis’te yapm›flt›k. Diyarbak›r’da bir y›l memurluk yapm›flt›m, o taraflarda kald›m. Evlilik meselelerim de orda oldu. Oradan Mardin’e geçtim. Ferhat Kurtay’la yine Mazlum Do¤an arkadaflla buralarda kald›k. Kimse bunlar› pek bilmez. Yunan halk› için de önemli. Çünkü bu dava ile Yunanistan içindeki kirli oyunlar› ve odaklar› da ortaya ç›karmak istiyorum. Bu komplodaki yeri daha net ortaya ç›kacakt›r. ‹flte kaç gündür Yunanistan yak›l›p y›k›l›yor. Bunlar birbirleriyle ba¤lant›l›. Dava kabul edilmifl mi? Davan›n aç›lmas›, devam› durumunda birçok tan›k dinletilmeli. Birçok kifli ve kurumlar›n bilgisine baflvurulmal›. ‹ran, Türkiye bombalamaya devam ediyor mu? Ama köylüler direniyor de¤il mi? Bu yüzden bombalan›yorlar. Avrupa’y› çok iyi biliyorum. Kani’ye yapt›klar›n› Muzaffer’e de yapmaya çal›fl›yorlar ama Muzaffer, bu oyuna gelmedi. ‹flte bir de Çürükkayalar var, Diyarbak›r’› anlamak için 1918’deki Diyarbak›r’›n flartlar›n› iyi bilmek gerekiyor. 2008’i tutup geriye 1918’e götürürsek flartlar›n çok benzer oldu¤unu görürüz. 1918’lerde Diyarbak›r’da Kürt Teali Cemiyeti vard›. Merkezi Diyarbak›r’dayd›. Bu Cemiyetin bir taraf›nda Do¤u Müdafa-i Hukukçular, di¤er taraf›nda ise Seyit Abdülkadir ve çevresi vard›. O dönem Mustafa Kemal, Diyarbak›r eflraf›na mektuplar yazarak “‹ngilizler’den uzak durun, onlarla iflbirli¤i yaparsan›z var olan Kürdistan’› da kaybedersiniz” demifltir. Bunun üzerine Kürt Teali Cemiyeti ikiye ayr›ld›. Bir tarafta ‹ngilizlere yak›n olan Seyit Abdülkadir ve çevresi, di¤er tarafta ise Mustafa Kemal’den asl›nda Cumhuri- binlerce insan›n kan›na girdiler ama Almanya’da güvenlik içinde çevrelerinde kad›nlarla yafl›yorlar. Bir kez olsun tutuklanmad›lar, aksine korunuyorlar. Kimse onlara dokunmuyor. Bunu iyi görmek gerekiyor. Diyarbak›r’› anlamak gerekiyor Aral›k 2008 SERXWEBÛN yet’ten yana tav›r alan Diyarbak›rl›lar vard›. O dönem tercihini Cumhuriyet’ten yana yapan Diyarbak›rl›lar bugün beni dinlemekte, benden yana tav›r almaktad›rlar. Diyarbak›r’›n pratikpolitik duyarl›l›¤› çok geliflkindir. Diyarbak›r hiçbir zaman ne kaba-kör bir fliddetten yana tav›r ald› ne de ulusal iradesinden vazgeçip teslim oldu. Farkl› bir yap›s› vard›r, iyi çözmek gerekir. ‹ngiliz oyunu ile Musul ve Kerkük Mustafa Kemal’den al›n›yor Ben fiex Sait ve Seyit Abdulkadir’e ‹ngiliz ajan› diyemem ancak ‹ngiliz oyunlar›n› görememifllerdir, ‹ngiliz politikalar›na alet olmufllard›r. Bilindi¤i gibi Seyit Abdulkadir de oyuna getirilerek ‹ngilizlerle görüfltü¤ünü san›rken Mustafa Kemal’in gönderdi¤i kendine ‹ngiliz ajan› süsü veren flah›slarla görüflmüfltü. Bu nedenle idam edilmiflti. Asl›nda Mustafa Kemal o kadar Kürt düflman› de¤ildir. Mustafa Kemal Türk toplumundan gizlenmifltir. ‹zmir’deki konuflmas›nda Kürtler için muhtariyet düflünülebilece¤ini söylemifltir. ‹ngilizler Mustafa Kemal’den intikam almaya çal›fl›yorlard›. ‹ngilizler o zaman Musul Kerkük’te petrol oldu¤unu keflfetmifllerdi, bu nedenle almak istiyorlard›. Mustafa Kemal’in iradesi iki yerde k›r›lm›flt›r. Bunlardan birincisi Musul ve Kerkük’ün elden ç›kar›lmas›d›r. Asl›nda Musul ve Kerkük’ün al›nmas› ‹ngilizlerin Mustafa Kemal’den ald›¤› intikamd›r. ‹ngilizler Mustafa Kemal’e “Sen Samsun’a 1919’da bizim iznimizle bir Osmanl› Paflas› olarak gittin ama bizim politikalar›m›z›n ve bizim söylediklerimizin d›fl›na ç›kt›n” diyordu. Bunun için Mustafa Kemal’in iradesini k›rmaya çal›flt›lar. Çünkü Mustafa Kemal ‹ngiliz oyunlar›n› görüyor, bozmaya çal›fl›yordu. Ben de bu gün ‹ngiliz oyunlar›n› görüyorum ve bozuyorum. Hatta Musul ve Kerkük’ün ayr›lma sürecinde Meclisteki Kürt milletvekilleri buna karfl› ç›km›flt›r, “bizi bölmeyin” demifllerdir. Mustafa Kemal “yapabilece¤im bir fley yok” demifltir. fiex Sait ‹syan›’n›n ç›kmas› da Musul ve Ker- 47 kük’ün elden ç›kmas›n›, Kürtlerin bölünmesini h›zland›rm›flt›r. Mustafa Kemal’in iradesinin k›r›ld›¤› ikinci olay ise ‹zmir Suikast olay›d›r. Mustafa Kemal bu suikastten kurtulmufl ve bunun üzerine gitmek istemifltir. Bu olayla ilgili olarak Kâz›m Karabekir yarg›lan›rken, tüm generaller sivil k›yafetleriyle duruflma salonuna gelerek, biz buraday›z mesaj›n› vermifllerdir, bunun neticesinde de yarg›lama düflmüfl, Karabekir ceza almam›fl, Fevzi Çakmak’›n durumu netleflmifltir. Bu bir ‹ngiliz tavr›yd›. Zaten bundan sonra Fethi Okyar Hükümetten düflürüldü, partisi kapat›ld›. Yerine ‹smet ‹nönü getirildi. Bu flekilde Mustafa Kemal iradesizlefltirilmifl oldu. Bu dönemde 1927’lerde Mustafa Kemal’in çevresi en koyu Türkçülük yapanlarla kuflat›ld›. Bunlar›n siyasal teolojisi gere¤i Mustafa Kemal tanr›laflt›r›ld›, ‹smet ‹nönü ise peygamberlefltirildi! Abraham Galanti’nin siyasal teolojisi budur. Kitab› da geldi, henüz okuyamad›m. Nihal Ads›z’›n kitab›n› okurken onu anlamam için tek kelime yetti. Aynen flöyle diyordu kitab›nda; “Türkçülük Dehfleti” diyordu. Bu kavram onu anlamak için yeterlidir. Carl Schimit, Siyasal Teoloji kitab›nda, siyasal teolojiyi çok derinlikli aç›yor. Bu kitab› okumak istememin sebebi de bu. Siyasal teolojiyi anlamak için bu kitap okunabilir. Bunun benimle ilgili olan k›sm› ne? O dönem hayata geçirilmeye çal›fl›lan siyasal teoloji, 1990’larda da benim üzerimden uygulanmaya çal›fl›l›yordu. Çürükkayalar’da fiemdin’de inan›lmaz bir iktidar h›rs›, önderlik h›rs› vard›. Ben, “neden bu kadar istiyorlar” diye merak ediyordum, buna çok flafl›r›yordum. Nedir bu önderlik merak›, biz onlarca sorunla bo¤ufluyoruz. O dönem, ‹ngilizler 1927’lerde Mustafa Kemal’e uygulanan siyasal teoloji 1990’larda Çürükkaya ve fiemdin onlarla bana uyguland›. Ben bu ‹ngiliz oyunlar›n› gördüm, ‹ngiliz oyunlar›n› bozdum, tüm bunlar› bofla ç›kard›m. Benim tasfiye karar›m da ta o zamanlar al›nm›flt›. Do¤an Gürefl ‘90’larda Londra’ya gitti. Ve ‹ngilizlerden “Kürtleri ez, vur” talimat›n› ald›. Bunun üzerine döndükten sonra beni s›k›flt›r- maya bafllad›lar. Hatta o dönem Talabani, beni s›k s›k ça¤›r›yordu. Beni kendi yan›na çekmeye çal›fl›yordu. Ben de gitmiyordum. “PKK ba¤›ms›z bir harekettir, PKK kimsenin denetimine girmez” diyordum. ‹ttifaksa ittifak yapal›m, diyordum. Ama bu ona yetmiyordu, denetimlerine girmemizi istiyorlard›. Daha sonradan net olarak ortaya ç›kt› ki, Talabani’nin bu talepleri, ‹ngilizlerin talebiydi. ‹ngilizlerin Ortado¤u’daki politikalar›n›n bir gere¤iydi. Ben bu politikalar› bozuyordum. Beni kendi politikalar›na alet etmeye çal›flfl››yorlard› Zaten ‹ngiltere’nin rolünü ben çözdüm. ‘90’larda ‹ngilizler’de yan›ma kad›nl› gruplar gönderiyordu. Bunu flimdi daha iyi görüyorum. Beni kendi politikalar›na alet etmeye çal›fl›yorlard› ama ben ‹ngiliz oyunlar›n› bofla ç›kar›yordum. Bu nedenle ta 1990’lardan tasfiyeme karar verdiler. Avrupa’ya ç›kt›¤›m dönemde biliyorsunuz o dönem “person nan grata” (istenmeyen adam) ilan edilmifltim. Uça¤›m Yunanistan’dan Minsk’e gitmiflti. Birkaç saat burada bekletildim. Hava çok so¤uktu. Israrla bana inmemi söylüyorlard›. Belki de inseydim orada kalabilirdim, sonuçta asi bir devlet. Ama ben inmedim. Daha sonra ö¤rendik ki, NATO o akflam tüm Avrupa hava sahas›n› uçufllara kapatm›flt›. Sözüm ona beni Hollanda’ya götüreceklerdi. Ama biliyorsunuz Afrika-Kenya süreci devreye konuldu. Yunanistan’da dolambaçl› arazili bir yoldan gidiyorduk, araba yedi sekiz kez yolda durdu. fiöför sanki “in nereye gidiyorsan git, seni götürmek istemiyorum” der gibiydi. Yine Yunan hava alan›nda araba, beni götürecek uça¤a çarpt›, orada da birkaç saat oyaland›k. fiöför bana bir fleyler anlatmak istiyordu, beni uça¤a bindirmek istemiyordu asl›nda. Yunan istihbarat› içerisinde beni C‹A’ye teslim etmek istemeyenler de vard›. Bunu sonradan anlad›m. Ama ilginçtir hiç biri tek kelime bile etmedi, ama davran›fllar›yla bir fleyler anlatmak istiyorlard›. Ben bunu çok sonradan anlad›m. SERXWEBÛN 48 ‹mral›’ya getirildi¤imde benimle 2002’ye kadar görüflmeler oluyordu. Çok yo¤un görüflmeler yapt›k. Buraya gelen devlet yetkilisi, “biz bu sorunu kendi aram›zda çözelim” diyordu. Ben de zaten bafl›ndan beri bunu söylüyordum. Bu nedenle burada yapt›¤›m görüflmelerle ilgili arkadafllar›ma da mektuplar yazd›m. Görüflmeleri onlara da iletiyordum. Onlara biraz esnetin, ›l›ml› olun, diyordum. Çünkü çözümün geliflece¤ini umuyordum. Ecevit’le de dolayl› ve yo¤un görüflmeler yapt›k. Ama Ecevit’in tasfiyesiyle diyaloglar bir anda kesildi. Diyaloglar kesildikten sonra ‹ngiliz oyunlar› yavafl yavafl ortaya ç›kt›. Kani’nin durumu netleflti. Osman, Botan onlar›n durumu ortaya ç›kt›. Hepsi ‹ngiliz oyunlar›yd›. Daha sonra Erdo¤an iktidara geldi. Baz› Güneyli Güçler, Erdo¤an’a “Öcalan’la görüfleceksen bizden destek alamazs›n” dedi. Asl›nda bu, ‹ngilizlerin görüflüydü. Böylece Erdo¤an’›n da bir fley yapmas›na izin vermediler. Erdo¤an’a sesleniyorum; Güney’li güçlere s›rt›n› dayamakla bu sorun çözülmez. Yoksa benim de önüne geçemeyece¤im bir sürece girilir. Bir diyalog geliflmezse ben Mart’tan sonra daha sert konuflaca¤›m. Diyarbak›r ola¤anüstü bir pozisyon almak durumundad›r. ‹nisiyatifini yerine getirmelidir. Böylece Kerkük, Diyarbak›r’› arkas›ndan de¤il, Diyarbak›r Kerkük ve Erbil’i arkas›ndan sürüklemelidir. Bu da Demokratik Toplum Kongresi’nin iyi iflletilmesi, güçlendirilmesi ve süreklilefltirilmesiyle olur. Ben Demokratik Toplum Kongresi’yle iflsizlik, yoksulluk ve ekonomik vs tüm sorunlar›n tart›fl›lmas›n› ve bu çerçevede çözüm bulunmas›n› önermifltim. Gerekirse günlerce bir eve kapanmal› sorunlar›n çözümünü tart›flmal›lar ve bahara kadar somut bir proje haz›rlay›p sunmal›d›rlar. Bunlar yasaklansa bile ç›k›p demeliler ki, bu sorunlar bizim sorunlar›m›z ve biz bunlar› çözmek istiyoruz. Bu yurtseverli¤in, vatandafll›¤›n do¤al bir gere¤idir. Biz böylece savafla karfl› siyasete bir flans veriyoruz demeliler. Bu istemlerini Hükümete kadar tafl›rmal›lar. Bahara kadar anlaml› bir diyalogun önünü açmal›lar. Seçimlere de bu flekilde çal›fl›lmal›, oy- lar›n› ve iradelerini birlefltirmelidir. Ben bahara kadar olumlu bir fleyler olaca¤›n› umut ediyorum. Özgünlükler korunarak birlikte yaflflaanabilir Geçen görüflmede söylemifltim. Lozan güncellefltirilmeli. Kürtler demeli ki “biz Sevr’i kabul etmiyoruz. Kendi Lozan’›m›z› yapmak ve güncellemek istiyoruz.” Biliyorsunuz Lozan imzalan›rken ‹smet ‹nönü, yan›nda iki Kürt milletvekili de götürerek, “bunlar Kürt’tür, Kürtlerin temsilcisidir” diye tan›tm›fl; “Biz sorunu kendi içimizde çözece¤iz” demifltir. ‹smet ‹nönü’nün yan›nda götürdü¤ü milletvekilleri Diyarbak›r milletvekilleriydiler. Bunlardan biri Fevzi Bey’di. Lozan’› güncelleyerek ‹kinci Lozan’› hayata geçirmeliyiz. Böylece Mi- Aral›k 2008 larla, Türklerle bu temelde birlikte yaflam mümkündür. Bak›n dikkat edin bölücülük demiyorum. Ben gönül ba¤› diyorum, kötülük bunun neresinde, bölücülük bunun neresinde? Misak-› Milli kavram›yla, Kürdistan’›n dört parças›n›n Türkiye s›n›rlar›na katmak istedi¤imi ileri sürenlerin can›na okuyorum. Ben Kürtleri dört parçaya ay›ranlar›n can›na okuyorum. Binlerce insan›n can›na mal olacak Kürt-Türk çat›flmas› yaratmak isteyenlerin de can›na okuyorum. Ben Kürtlerin birli¤ini istiyorum. Ama ben ne Ziya Gökalp’in milliyetçili¤ine ne de ‹smail Beflikçi’nin milliyetçi¤ine düflerim. Benim kadar Türklerle savaflan ve Türklerle savaflmay› bilen yoktur. Türklerle savaflmaktan korkmayacak biri varsa o da benim. Ben otuz y›ld›r Türklerle en yo¤un savafl› verdim. Ben Kürtleri dört parçaya ay›ranlar›n can›na okuyorum. Binlerce “B insan›n can›na mal olacak Kürt-Türk çat›flflm mas› yaratmak isteyenlerin de can›na okuyorum. Ben Kürtlerin birli¤ini istiyorum. Ama ben ne Ziya Gökalp'in milliyetçili¤ine ne de ‹smail Beflfliikçi'nin milliyetçi¤ine düflfleerim. Benim kadar Türklerle savaflflaan ve Türklerle savaflflm may› bilen yoktur. Türklerle savaflflm maktan korkmayacak biri varsa o da benim. Otuz y›ld›r Türklere karflfl›› yo¤un bir savafl verdim” sak-› Milli de geniflletilir. Suriye, Irak ve ‹ran’daki Kürtler de dâhil edilir. Benim ne söylemek istedi¤im tam anlafl›lm›yor. Bugün söylenen do¤ru sözler on y›l sonras›n›n prati¤i olur. Ben bu gün s›n›rlar kalksa bile desem hemen bugün olacak bir fley de¤il. Benim Misak-› Milliyle anlatmak istedi¤im tüm parçalardaki Kürtler aras›nda gönül ve dostluk ba¤›n›n kurulmas›d›r. Benim söylediklerim yanl›fl anlafl›lmaktad›r. Bununla devlet büyütülmüyor. Benim Misak-› Milli anlay›fl›m, ‹dris-i Bitlisi’nin anlay›fl› de¤ildir. Ben Suriye, ‹ran, Irak ile gönül ba¤›, dostluk ba¤›ndan söz ediyorum. Özgünlükler korunarak birlikte yaflayabilecekleri alanlar yaratmak için söylüyorum. Demokratik Konfederal sistem dedi¤im de budur. Parçalar özgünlüklerini koruyarak bir araya gelip, tüm halklarla, Araplarla, Azerilerle, Fars- Ama ben Türk ve Kürt savafl›n›n sonuç vermeyece¤ini biliyorum. Bunun önüne geçmeye çal›fl›yorum. Say›n Erdo¤an’a buradan sesleniyorum; anlaml› bir diyalogun yolu aç›lmazsa benim de önüne geçemeyece¤im sonuçlar do¤abilir. Direk olmasa bile dolayl› görüflmeler bile birçok fleyi de¤ifltirebilir. Bir devlet temsilcisinin gelip görüflmesi yeterlidir. Savafla de¤il, demokratik siyasete flans verelim. Bunlar benim ad›ma kamuoyuna benim demecim olarak verilebilir. Bunlar y›lbafl› nedeniyle de yay›nlanabilir. Bu söylediklerim Diyarbak›r’da paneller düzenlenerek halka anlat›labilir. Yanl›fl anlafl›lmalar›n önüne geçilmeli. Halk›m›za selamlar›m› iletiyorum. Kad›nlara özel selamlar›m› ve cezaevindeki arkadafllara da selamlar›m› iletiyorum. Herkesin, halk›m›z›n bayram›n› kutluyorum. Aral›k 2008 SERXWEBÛN 49 YOKSUL HALK ÇOCUKLARININ ÖZGÜRLÜ⁄E YOLCULU⁄U “Önderlik, Ortadoğu insanının ruhani özelliğinin ağır basmasından olsa gerek, inanç yanı ağır basan bir grup yaratmıştı. Bu grup hem Önderliğine ve hem de birbirine sonuna kadar güveni esas aldı. Bir kişi inandı, birkaç kişi de ona inandı ve artık yürüyüşe çıkmak için her şey hazırdı. Gerisini gelişmeler gösterecekti. Elde avuçta para yoktu, dernek ve dergi gibi bir şey yoktu, tecrübe yoktu, destek olacak bir olanak da ufukta pek görünmüyordu. Böyle bir durumda Kürdistan gibi adı sanı neredeyse unutulma noktasına gelmiş bir coğrafya ve halk adına yola çıkılıyordu. Bu, korku tünelleriyle dolu dehşet verici bir yolculuktu. Daha ilk günden ne tür tehditler ve tehlikelerin grubu beklediği ortaya çıkıyordu. Hemen katliamlar akla getiriliyor, ‘Kürtler yeniden mi katliamdan geçirilecek?’ deniliyordu” PKK’yi ve onun militan yap›s›n› tan›mak için PKK’nin ortaya ç›k›fl koflullar›n› ve bu ç›k›fl sürecindeki kadro flekillenmesini iyi anlamak gerekir. Dünya, bölge ve a¤›rl›kl› olarak Türkiye olmak üzere Kürdistan’daki 1970’li y›llar› ve onun k›sa zaman öncesini do¤ru bilmek, anlamak ve yorumlamak, PKK’yi ve onun ilk y›llar›n› anlamak için önemli bir veri olmaktad›r. PKK ayn› zamanda bir önderlik hareketi oldu¤u için, PKK’yi anlamak, Önderli¤inin yaflam tarz› ve durufluyla da ilgili olmaktad›r. Önderli¤in ahlaki, ruhsal ve vicdani yaklafl›mlar›n›n yan›nda, arkadafll›k iliflkileri, olay ve olgulara bak›fltaki elefltirel duruflu, öngörüsü ve yaflam›n tüm kesitlerinde örgütlü oluflu gibi temel özellikler PKK’nin gelecekteki temel ilkeleri haline gelecektir. Onun için PKK’ye do¤ru bak›fl ve PKK tarihini do¤ru yorumlay›fl, ayn› zamanda Önderli¤e de do¤ru yaklafl›m ve O’nu do¤ru anlamak anlam›na gelmektedir. PKK ayn› zamanda bir halk›n neredeyse durdurulan tarihinin yeniden ve hem de ça¤lar› y›llara s›¤d›ran bir h›zla yaz›m› anlam›na gelmektedir. O aç›dan PKK’yi anlamak, onu do¤ru yorumlamak, Kürdistan toplumu ve kiflilik flekillenmesi tarihini do¤ru kavramak ve bilince ç›karmaktan geçmektedir. PKK'yi anlamak insan›n gerçe¤ini anlamakt›r. PKK hareketi, dillendirdi¤i ilk sözcüklerden bu yana bir insanl›k hareketi olarak flekillendi. PKK kendisini hiçbir zaman dar ulusal, inançsal ve s›n›fsal kal›plar içerisine sokmad›. Belki yeni paradigma kapsam› içinde olmayabilir ancak ona fazla uzakta durmay›p bafl›ndan itibaren dogmatizmi reddederek, her geliflme ve veriyi bir derinleflme ve aray›fl nedeni olarak gördü. Onun için PKK’yi anlamak, bir bütün olarak insanl›¤›n geliflim evrelerinin maddi ve manevi tüm boyutlar›n› anlamaktan geçiyor. K›saca PKK’yi anlamak asl›nda insan›n gerçe¤ini anlamak oluyor. Onun için PKK’yi anlamak ve tan›mlamak, salt bilimsel ölçülerle mümkün olmuyor. Hücrelerine kadar duygu ve düflünce yüklü insan› anlamak nas›l oluyorsa, PKK’yi de öyle ele almak gerekiyor. Nas›l ki, insan›n var olan potansiyeli tam olarak bilinemiyor ve bu potansiyel parça parça hem de zamana yay›larak dinamik hale geliyorsa, bir enerji ve maddi gerçeklik olarak kendisini nas›l d›fla vuruyorsa, PKK de benzer bir geliflim seyri izliyor. Temelinden çat›s›na kadar haz›rlanan, iç ve d›fl dizayn›yla tamamlanan bir binaya benziyor PKK. Ama ne bina bitiyor, ne de dizayn tamamlan›yor. Nas›l ki insanl›k son sözünü söylemekten ne kadar uzaksa, gerçekte PKK de ayn› durumu yafl›yor. Onun için “PKK nedir”, “ne anlama geliyor”, “hangi objektif ve sübjektif koflullar›n ürünüdür” gibi sorular›n pefline tak›larak aç›klay›c› anlat›mlar yapmak yerine, sözü k›sa geçmifl zaman›n, yani 35–40 y›l öncesinin geliflmelerine b›rakarak, PKK’lileri, onlar›n yaflamlar›n›, iliflki, eylem ve düflünce düzeylerini anlatmaya çal›flmak en do¤rusu olacakt›r. 1960’l› y›llar›n sonu ve 70’li y›llar›n bafl›, dünya ve a¤›rl›kl› Türkiye olmak üzere bölgede önemli geliflmelerin ya- SERXWEBÛN 50 fland›ğ› ve insan yaflam›n›n art›k bir bütün olarak gözden geçirilmesi gerektiği mesaj›n›n yoğun olarak verildiği y›llard›. Sanki tarihin enerjisi yeniden insanl›ğ›n vicdan›n› sorguya çekiyordu. ‹ki kutuplu dünyada, hem bu dünya gerçekliğini sorgulayan, hem de mevcut bilinç düzeyi ve güncel ç›karlar gereği kutuplar›n buz kal›plar› aras›na s›k›fl›p kalan bir sorgulama gücü olufluyordu. Bu sorgulama gücünü, destans› kahramanl›klar›n ötesinde, bugün elbette farkl› bir gözle ele al›yoruz. Bu güçler kapitalist modernitenin mezhepleri olmaktan ve ona yeni bir enerji katmaktan öteye gidemediler diyoruz. Liberalizmin, karfl›tlar›n› bile nas›l yedek lastik durumuna getirdiğinden bahsediyoruz. Ama buna rağmen, o gün geliflen ve tarihin befl bin y›l öncesinin insan›n› ve onun iliflkilerini arayan devrimci ruhun hakk›n› da teslim etmekten geri durmuyoruz. Yani hem elefltiriyoruz, koymaya güç getiremeyen farkl› merkezler mevcuttu. Ad›na üçüncü dünya denen bu güç merkezleri de, var olan egemenlikçi sistemin imkanlar›na kavuflmak istiyorlard›. Asl›nda hepsi de kapitalist modernitenin sağdan, soldan ortadan temsili yar›fl›na girmifl güçler oluyordu. Ama tarih bafllang›c›ndaki insan› ar›yor. Yani yanl›fllar› çok, ama bofl bir çaba olmayan bir insan› bulma aray›fl› sürüyor. Güneydoğu Asya kayn›yor. Afrika ve Latin Amerika hakeza öyledir. Ulusal kurtulufl hareketleri ad› alt›nda küçük ve yeterli donan›m› olmayan halklar dev gibi güçlere karfl› savafl›yor. 1900’lerin bafllar›nda ilkeleri konulmufl, uluslar›n kendi kaderini tayin hakk› talebi yar›, yeni ve klasik sömürgelerin temel ç›k›fl noktas› olmufl ve bu noktadan çakan k›v›lc›m tüm bozk›rlar› tutuflturuyor. Hemen yan› bafl›m›zda efsaneleflen gerillay› kendi ülkelerine tafl›ran “Gençler yoksul gecekondu mahallelerinin devamlı konukları olmuş, sosyalizm, eşitlik ve özgürlükten bahsediyorlar. Devrimciler, işçi-köylü gazetelerini satıyorlar. Sendikalar ya da öğrenci evleri ve öğrenci yurtları hep devrimcilerin yüce iddialarının tartışıldığı merkezler olmuş. İnsanlar değişiyor, hayalleri değişiyor, yürüyüşleri değişiyior, giyim kuşamları ve beğenileri değişiyor. Yoksul çoğunluk, devrimci gençliğin öncülüğünde aydınlanıyor, örgütleniyor, eyleme geçiyor” hem de sahip ç›k›yoruz. O günleri devrimci bir yaflam›n çocukluk y›llar› olarak değerlendirirsek, hiçbir zaman ‘çocukluk hayallerimize ihanet etmeyeceğimizi’ ortaya koyuyoruz. ‹flte PKK, çocukluk hayallerinin özgürlük özlemlerini gerçeklefltirmenin ad› oluyor. Madem insan tasar›m ve hayal gücünün ürünü olarak ortaya ç›kt› ve madem insan büyük ütopyalar›n› ilk önce bilinç kurgular› ile gerçeklefltirdi, o halde PKK de o insandan geri kalmaman›n ve geri kal›nmayacağ›n›n sözü oluyor. PKK’nin çıkış sürecinde dünyada ve Türkiye’de yaşanan durum 1968’lerde iki kutuplu bir dünya vard›. Bir kutup ABD, diğer kutup SSCB önderlikli reel sosyalizmdi. Arada çeflitli tonlarda ve bu önderliklerle çeliflen, ama durufllar›yla onlara karfl› Filistinliler çocuk generaller yarat›yor. Tüm dünyada modernitenin hem solunu, hem de sağ›n› elefltiren, ağ›rl›kl› olarak öğrenci gençlik hareketleri biçiminde ortaya ç›kan 68 eylemlilikleri, Doğu-Bat› tüm metropol merkezleri sars›yor. Sol içerisinde hem düflünsel, hem de eylemsel olarak SSCB flahs›nda gerçekleflen sosyalizm sorgulan›yor. Latin Amerika’n›n efsane gerilla lideri Che Guevara, sosyalizme olan inanc›n› bir iktidar gücü olmakla değifltirmiyor ve ütopyas›n› gerçeklefltirme yolculuğuna devam ederken flehit düflüyor. 1968’li y›llar, sadece entelektüel düzeyde değil, destans› devrimci öykülerinin Türkçelefltirilerek günlük yaflama girdiği y›llar oluyor. Sanat ve kültürün her düzeyinde umuda koflufl dile getiriliyor. ‹flte o y›llarda baflta üniversite öğrencileri olmak üzere iflçiler ve yoksul köylüler yaflam›n her ala- Aral›k 2008 n›nda örgütlenme yar›fl›na giriyorlar. Üniversiteli gençler fabrikalarda grevlere, tarlalarda toprak iflgallerine öncülük ediyor. Yoksul insanlar yüzy›llar öncesinin Bedrettin'leri, Celalileri, Babaileri olmufl; "Yaratan biz, üreten biz, yöneten de biz olmak istiyoruz" diyorlar. Gençler yoksul gecekondu mahallelerinin devaml› konuklar› olmufl, sosyalizm, eflitlik ve özgürlükten bahsediyorlar. Gece bekçileri ve polis devriyelerinin gece karanl›ğ›nda yank›lanan düdük seslerine kar›flan koflar ad›m ayak sesleriyle devrimciler, iflçiköylü gazetelerini sat›yorlar. O dönemin önder kadroları demokrasi ve sosyalizm düşüncesiyle yatıp kalkıyorlar Üniversite kantinleri, köy evleri, kahvehaneler, gecekondular, fabrikalar, sendikalar ya da öğrenci evleri ve öğrenci yurtlar› hep devrimcilerin yüce iddialar›n›n tart›fl›ld›ğ› merkezler olmufl. ‹nsanlar değifliyor, hayalleri değifliyor, yürüyüflleri, giyim kuflamlar› ve beğenileri değifliyor. Tiyatrolar›n, filmlerin, türkülerin, romanlar›n, resimlerin konular› değifliyor. Türkiye’de daha önceleri hesapta olmayan bir fleyler oluyor. fiimdiye kadar kader-al›n yaz›s› olarak görülen fleyler, asl›nda öyle değilmifl deniliyor. Dernekler, üretim ve tüketim kooperatifleri ç›ğ gibi büyüyerek çoğal›yor. Gençler köylerde ekin biçiyor, köylerin yollar›n› ve köprülerini yap›yorlar. Sar› sendikac›l›k mahkum ediliyor ve yerine devrimci sendikac›l›k konuyor. Aral›k 2008 SERXWEBÛN ‘Do¤uya elektrik, yol, su’ ad› alt›nda s›radan taleplerle de olsa Kürt sorunu tart›fl›l›yor, mitingler düzenleniyor. Güney Kürdistan’da var olan peflmerge hareketi, gazete ve radyo haberlerinin konusu oluyor. Eksik ve yanl›fl da olsa, çözüm yerine esasta çözümsüzlük içerse de, Kürtler ve Kürt sorunu tart›flmalar›n gündemine giriyor. ‹flte böylesi bir atmosferde var olan rejim, s›k›nt›lar›na ra¤men sürüyor. Ama yoksul ço¤unluk, devrimci gençli¤in öncülü¤ünde ayd›nlan›yor, örgütleniyor, eyleme geçiyor ve devrim liderleri flekilleniyor. Gerilla art›k Türkiyelilefliyor. Çözümü silahl› mücadeleyle ele alan örgütler kuruluyor. FKF (Fikir Kulüpleri Federasyonu), akademik gençlik örgütü olmaktan ç›k›p farkl› çözüm aray›fl›nda olan örgütlerin ana rahmi ifllevini görüyor. THKP-C ve Mahir Çayan, Ulafl Bardakç› ve Hüseyin Cevahir; THKO ve Deniz Gezmifl, Sinan Cemgil, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan; TKPML-T‹KKO, ‹brahim Kaypakkaya ve Ali Haydar Y›ld›z gibi isimler sadece düflünceleriyle de¤il, örnek yaflamlar› ve cesur eylemleriyle Türkiye ve Kürdistan halklar›n›n ayd›nlanmas›n›n simgeleri oluyorlar. Halklar›n özgürlük davas›na samimi ba¤l›l›klar› gönüllerde taht kurmalar›n› sa¤l›yor. Türkiye sol hareketinin tarihi düflünüldü¤ünde, elit bir ayd›n kesimin s›n›rlar›n› aflmayan sosyalist hareket, 1968’li y›llar›n bir avuç gençlik önderinin flahs›nda genifl yoksul kitlelere ulafl›yor. ‹flçi, iflsiz, köylü, ö¤renci ve birçok ara s›n›f ve katman›n yan›nda, 51 kad›n, genç ve çocuk denecek yafltaki insanlar, neredeyse o dönemin önder kadrolar› flahs›nda özgürlük, demokrasi ve sosyalizm düflüncesiyle yat›p kalk›yorlar. Soygunlar, çat›flmalar, polis bask›nlar›, iflkenceler ve flahadet haberleri, kitlelerin ilgisinde azalma flöyle dursun, tepkisini giderek artt›r›yor. Yüz binlerin kat›ld›¤› protesto eylemlilikleri, grevler, on binlerin kat›ld›¤› toprak iflgalleri art›k günlük geliflmelerin rutin haberleri içinde yer al›yorlar. Soldaki özellikle antiAmerikanc› örgütlenme karfl›s›nda, sistemin bafl jandarmas› ABD taraf›ndan özellikle 1950’lerle birlikte örgütlenen kontrgerilla (flimdilerde Ergenekon deniliyor) hareketi, sa¤da da giderek MHP ad›n› alan faflist bir siyasal oluflumla soldaki geliflmeyi dengeleme ya da yönlendirme yoluna gidiyor. Bunlar›n d›fl›nda Ankara, ‹stanbul ve Diyarbak›r merkezli DDKO adl› Kürdistan’a özgü dernekleflmeler de geliflmeye bafllam›fl bulunuyor. Türkiye devrimci mücadelesinin grup oluşumu üzerindeki etkisi Misak-› Milli s›n›rlar› içinde Türkiye'de san›rsam bu geliflmeden etkilenmeyen tek bir bölge kalmam›flt›. 15–16 Haziran direniflleriyle zirveye ç›kan iflçi eylemlikleri, 'Tam ba¤›ms›z Türkiye' fliar› alt›nda devrim öncesi dönemleri an›msat›yordu. Kriz halinde olan egemenler ve art›k böyle yönetilmek istemeyen yoksul halk, sanki tayin edici son raundu için ringe ç›kmaya haz›rlan›yordu. ‹flte daha sonra kendisine ‘Kürdistan Devrimcileri' diyen grubun kadrolar› da bu atmosferin içinde flekilleniyordu. Bu durumda ya devrimin kabaran coflkusunun sarhofllu¤una kap›lanacakt› ya da zulüm girdab›nda bo¤ulup gidilecekti. Üçüncü ve esas olmas› gereken nokta ise, kendini her koflul alt›nda süreklilefltiren, do¤ru devrimci perspektifle donanm›fl, stratejisi netleflmifl bir programa sahip ve güncel taktik geliflmelere güç getiren devrimci bir parti öncülü¤ünde sürece yön verilecek ve ayd›nlanan ezilen emekçi y›¤›nlar örgütlü bir mücadeleye kanalize edilecekti. San›r›m Türkiye devrimci gençlik hareketinin öncüleri bunlar› hep tart›flt›lar. Onun için farkl› örgüt ve eylem biçimlerine de yöneldiler, ama bunlar› süreklilefltiremediler. Ne kendileri için güvenli alan yaratabildiler, ne de süreklili¤i sa¤layacak ihtiyati kuvvetler oluflturabildiler. Bütün örgütlü yap›lar›n› cepheye sürdüler. Durum böyle olunca, sarp engebeli denilen yolda birer birer düfltüler. Diz çökmediler, ama yenildiler. Düflerken belki de ak›llar›na bile getirmedikleri Kürdistan Devrimcileri için özgürlük belle¤i oluflturdular. 12 Mart darbesiyle bafllayan y›llar, soluk solu¤a geçen günlerin beklentileriyle doluyordu. Dara¤açlar›, iflkence haneler, toplu ve tek tek flahadetler ya bütün beklentileri zulüm cenderesinde bo¤acak ya da f›rt›nal› aç›k denizlerde bir f›nd›k kabu¤u gibi sallanarak k›y›ya ulaflan gemi kaptanlar› yaratacakt›. ‹kisi de oldu. Dev dalgalar›n alt üst olufllar›nda neredeyse bütün gemiler paramparça oldu. Paramparça olmufl enkazlar k›y›lara tafl›nd›. ‹flte o enkazlar›n yaratt›¤› ruh hali üzerine Karao¤lan-Ecevit efsanesi haz›rland›. Devrimin efsanesinin yerine yenisi gerekiyordu. Neredeyse mitolojik kahramanlar› aratmayacak flekilde belleklere kaz›nan Deniz'lerin, Mahir'lerin, ‹brahim'lerin ve yüzlerce devrimci militan›n görkemli ç›k›fllar› yerine yeni bir bellek ikame ediliyordu. Ecevit efsanesi Türkiye siyaset sahnesinde böyle sahne ald›. K›br›s iflgali köy-kent projeleri, toprak reformlar›, Özel Harp Da- SERXWEBÛN 52 iresi aç›klamalar› ad› alt›nda 'Toprak iflleyenin, su kullanan›n' slogan›yla kabaran devrimci direnifl ruhu devletin de¤irmenine su tafl›r hale getirilmek isteniyordu. Yeni bir önderlik doğuyor ‹flte o koflullarda, geleneksel tüm iliflkilere rest çekmifl, dinsel ideolojide oldukça derinleflmifl, insan›n mutluluk aray›fl›nda sa¤›n bir mutluluk olamayaca¤›n› gören bir genç, '68 kufla¤›n›n ideolojik-politik a¤›rl›¤›n› hissederek, insanl›¤›n kurtuluflunun ancak sosyalizmden geçece¤ine inan›yor. Ad› Abdullah Öcalan'd›r. Köyünde 'da¤›n delisi' denilen, okulunda s›n›f›n›n en çal›flkan› olarak ö¤retmenlerinin gözüne giren, sessiz sakin haliyle tart›flma platformlar›n›n iyi bir dinleyicisi ve izleyicisi olan bir gençtir. Sosyalizme oldu¤u kadar Kürt sorununa karfl› ilgilidir. DEV-GENÇ ve önderli¤inin samimiyetine inanan, ona sempati duyan Abdullah Öcalan, çocukken aile ve köy iliflkilerini sorgulayarak metropole kadar gelmifl, sorgulama ve elefltiri sürecine burada da devam etmifltir. Hiçbir zaman hiçbir fleyi tamamlanm›fl olarak görmemifl, eksikliklerini aram›fl ve mutlaka tamamlama aray›fl› içerisinde olmufl bu genç adam, aray›fl›na öfke katmay› da eksik etmemifltir. Bu genç devrimci 12 Mart faflizminin cenderesinden bir biçimde geçmifl, bu durum öfke ve aray›fl›n› daha da büyütmüfltür. Deniz'in idam sehpas›nda hayk›rd›¤› 'Kürt ve Türk halklar›n›n kardeflli¤i' sözü belle¤ine bir nak›fl gibi ifllenmifltir. Mahir'in, daha netleflmemifl haliyle olsa da Kürt meselesini ele almas› onun aç›s›ndan oldukça önemlidir. Mahirlerin katledilifllerinin hemen ard›ndan Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bafllat›lan boykot eylemine öncülük etmesi de yoldafllara ba¤l›l›k konusundaki tutarl›l›¤›n›n ifadesidir. Yeni bir dönemece girilmiflti; yeni bir önderlik do¤uyordu. Önder Apo yapt›¤› çözümlemelerde o dönemi ve kendisini öne ç›karan koflullar› kapsaml› de¤erlendirdi. Tüm öncü kadrolar›n birer birer flehit düfltü¤ü, önemli bir k›sm›n›n esaret alt›na al›nd›¤› ko- flullarda ruhsal olarak en haz›rl›kl›, karar olarak tamamen ikirciksiz olan, inanç konusunda hiçbir tereddüttü olmayan kifli bayrak koflusunun en bafl›na geçecekti. Devrim bir maraton yar›fl› gibiydi. Bu kofluda bayrak elden ele geçerek hedefe ulaflabilirdi ve bayrak o dönemde Abdullah Öcalan'›n elindeydi. Abdullah Öcalan tarihsel maraton koflusunun bayra¤›n› tafl›may› üslenmiflti, ama bu kez tafl›ma biçimi farkl› olmal›yd›. Yeni bayraktar, öncüllerinin durumunu ve niçin yenildiklerini çok köklü bir biçimde de¤erlendirdi. Mustafa Suphi'ler, fiefik Hüsnü'ler, T‹P deneyimi ve en son 68 kufla¤›… Yenilgi sanki bir kadermiflçesine hepsinin yakalar›na yap›flm›flt› ve bu kaderi de¤ifltirmek gerekiyordu. Önder Apo çözümlemelerinde bu sürecin nas›l sorguland›¤›n› çok detayl› olarak ele al›yor. Neden örgütte süreklili¤in ve Kürt sorununun öncelik kazand›¤›n› ortaya koyuyor. 1973 y›l› Mart sonu-Nisan bafl›nda Çubuk Baraj› toplant›s› yap›l›yor. Çevrede hiç kimse olmad›¤› halde, kulaklara "Kürdistan sömürgedir" cümlesi f›s›ldan›yor. Bu hem bir iddia hem de bir korkuyu ifade ediyor. Elbette örgütlenme bir tedbir hareketidir, dolay›s›yla tedbiri elden b›rakmamak gerekir. Hele bir de konu Kürdistan olunca, bin kez daha tedbirli davranmak zorunludur. Yenilen Kürt isyanlar›, idam edilen isyan önderleri, umudu defalarca k›r›lan mazlum Kürt halk›n› unutmamak gerekir. Yani yeni öncülere, tamamlanmam›fl görevlerin sorumlulu¤u da yüklenmektedir; k›y›mlar ve k›r›mlardan geçen bu halk bir daha hayal k›r›kl›¤› yaflamamal›d›r. Sadece bu da de¤il, Kürt sorununun çözümü Ortado¤u halklar›n›n özgürlü¤ünün de temel halkas›d›r. Tarihin 2500 y›l öncesinde bunun örne¤i yaflanm›flt›r. Ütopya aç›kt›r: ‹nsanl›¤›n kurtuluflu mücadelesinde Kürdistan'da bafllayacak özgürlük yolculu¤u Ortado¤u Demokratik Konfederasyonunun kap›s›n› aralayacakt›r. Bölge yeni türden bir Sovyetik sistemle dünya devrimlerini taçland›racakt›r. Onun için o zamana kadar söylendi¤i gibi, Kürt sorunu demokratik ya da Aral›k 2008 sosyalist Türkiye gerçeklefltikten sonra çözülmeyecektir. Aksine, Kürdistan ulusal kurtuluflu Türkiye’nin de kurtuluflunun anahtar› olacakt›r. Bunun için kendisini süreklilefltiren öncülere ve onlardan oluflan öncü bir kurmay partiye ihtiyaç vard›r. Asl›nda burada her fley gün gibi ortaya konulmakta ve Türkiye sol tarihinde önemli bir yol ayr›m› ortaya ç›kmaktad›r. Bir yanda da¤›lan ö¤renci gençlik hareketini toparlama çal›flmalar›, di¤er yanda "Kürdistan sömürgedir" tezine dayal› örgütsel ve eylemsel çözüm aray›fllar› söz konusudur. Bafllang›çta DEVGENÇ gelene¤ini yeniden canland›rma hedefine ba¤l› olarak, öncelik ö¤renci gençli¤in toparlanmas› çal›flmalar›na veriliyor. Çünkü üniversitelerde, liselerde ve hatta ilkokullara kadar faflistler ve dinciler yayg›n olarak örgütlenmeye giriflmifltir. Bir zamanlar devrimcilerin örgütlenme merkezleri olan yoksul köylü, iflsiz, iflçi yerleflim ve çal›flma yerleri, onlar için adeta temel çal›flma sahalar›na dönüflmüfltür. Gericilik devrimci örgütlerin da¤›n›kl›¤›n› f›rsat bilerek kendisini örgütlemektedir. Fabrikalar, gecekondu mahalleleri, köyler, kasabalar, hatta flehirler art›k siyasal kimlikle an›l›r hale geliyorlard›. Erzurum, Yozgat, Malatya, Urfa, Marafl, Elaz›¤ ve daha birçok il faflist karargahlar olarak tan›mlan›yorlard›. Yerden mantar biter gibi faflist-dinci sendikalar, imam hatip okullar› aç›l›yordu. Çubuk Barajı toplantısıyla fırtınalı günler başlıyor Kürdistan'da ilkel milliyetçili¤in farkl› görünümleri olan örgütlenmelere de gidiliyordu. Ciddi bir örgütsel tecrübesi olmayan, sadece iki sözlü bir cümlenin gereklerini yerine getirmenin inanc›n› tafl›yan, ama mutlaka baflar›lmas› gerekti¤ine inanan bir grup genç, Ankara'da Çubuk Baraj› k›y›s›nda bir araya gelmiflti. Önder Apo o günleri 'f›rt›nal› günlere' benzetiyor. Yer gök birbirine kar›flm›fl; a¤açlar› kökünden söken f›rt›nalar, gök delinmiflçesine boflalan ya¤mur, patlayan flimflekler ve düflen y›ld›r›mlar alt›nda ve simsiyah Aral›k 2008 SERXWEBÛN bir gecede, "Ne olaca¤›z?" sorular›yla dolu bir yaflam vard›. Dönemin daha çok ütopik olan, yürek ve beyinleri hayallerle dolu ve yaflamdan kendileri için hiçbir fley beklemeyen, güneflin zapt›na ç›km›fl genç önderleri, en de¤erli varl›klar› olan canlar›n› ortaya koymaktan çekinmemifllerdi. Efsanelerdeki kahramanlar gibi ortaya ç›km›fllar ve sanki hayalmifller gibi birdenbire yok olmufllard›. Geriye sadece yürek at›fllar› kalm›flt›. Tabii hissedenler için bu böyleydi. Ö¤renci evleri ve fakültelerdeki tart›flmalar ADYÖD’ün kurulmas›n› getirmiflti. Yönetiminde bugünün efsanevi örgütü PKK'yi yaratan Abdullah Öcalan ve Haki Karer de yer al›yordu. K›z›lay'da Tapu Kadastro Okulu ile Amerikan pasaj› aras›ndaki ‹zmir caddesine paralel ara sokakta, birkaç katl› bir binan›n üst kat›nda ve daha yeni kurulmufl olan TS‹P Merkezinin hemen karfl›s›nda yeni bir karargâh oluflmufltu. 53 sidir. Di¤er erkek kardefllerine inat, tepeden t›rna¤a enerji yüklü bir emekçidir. Tembellik nedir bilmeyen, sürekli çal›flan, çevresine yard›m eden ve oldukça sevilen, haks›zl›k karfl›s›nda ele avuca s›¤mayan Haki, Ankara Beflevler'de Gazi E¤itim Enstitüsü, ‹lahiyat Fakültesi, ‹ktisadi ve Ticari ‹limler Akademisi ve Fen Fakültesi'nden oluflan yüksek okullar toplulu¤unu ele geçirmeye, oray› kendileri için karargâh yapmaya çal›flan faflistlere karfl› direniflin öncü militan›d›r. Tüm solcu demokrat örgenciler taraf›ndan sevilen, faflistlerin, gericilerin korkulu rüyas› olan Haki, k›sa zamanda Ankara gençlik hareketinin önderlerinden biri olmufltu. O da Türkiye solunun sürekli yenilgisini sorguluyordu. "Bu bir kader olamaz" diyordu. Bu sorgulama onu Önder Apo ile yan yana getirmiflti. Gençlik içinde solun yenilgisi ve baflar›s›zl›¤›n› sorgulayanlar›n say›s› bir ev tutacak kadar artm›flt›. Ö¤renci yurtlar›nda kalanlar da vard›. Önemli bir k›sm› Bahçelievler ve Emek Mahallesi üçgeninde, ‹lahiyat Fakültesi'ne yak›n bir yerde olan Siirt Ö¤renci Yurdu'na yerleflmiflti. Anadolu ve Kürdistan’›n birçok yerinden yoksul köylü ve iflçi çocuklar›, ailelerinin umudu olarak Ankara’ya geliyorlard›. Bunlar›n küçük bir k›sm› yap›lan sohbetler ve yürütülen tart›flmalar sonunda Kürdistan ve bölge halklar›n›n umudu olma yolunu seçiyordu. Kemal Pir Haki Karer Ordu-Ulubeyli yoksul bir ailenin çocu¤u olan ve Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'ni okuyan Haki Karer için, Önder Apo'nun "O benim gizli ruhumdu" dedi¤i bilinmektedir. Babas› ve annesi, Haki için, çocukluk ve gençlik y›llar›nda aile yaflam› içerisinde tam bir emekçi profili çizmektedir. Haki, fundal›klar›n içindeki beton ve briket kar›fl›m› evin yap›m ustas›, evin önündeki genifl fundal›¤›n ve bahçenin düzenleyici mimar› ve iflçi- Bunlardan Kemal Pir, Gümüflhane Bayburt’tan yoksul bir ailenin çocu¤uydu. Dil ve Tarih-Co¤rafya Fakültesi'nde okuyordu. Okul faflistlerin iflgali alt›ndayd›. Yerinde duramayan, atak ve cesur kiflili¤iyle Kemal Pir, k›sa sürede faflist iflgale karfl› direnifl liderlerinden biri olmufltu. Hiçbir siyasal harekete kat›lmam›flt›. Ankara'da yeni aç›lm›fl olan ve genellikle siyasal rengi belli olmayan, mevcut y›lg›n pasifist ruh halinden de memnun olmayan radikal devrimcilerin u¤rak yeri olan ‹fiÇ‹-DER’e gidip geliyordu. Daha çok kavgac› yönü öne ç›km›flt›. Davudi se- si, atak kiflili¤i ve yüzünde belirgin olan et beniyle bir ö¤renciden çok ajitasyon yönü öne ç›kan bir halk önderini an›msat›yordu. Kemal Pir, faflistler ve pasifistlere karfl› kendisini sert tutumu ile tan›tm›flt›r. ‹nsanlara karfl› çok sayg›l›, arkadafllar›na son derece ba¤l›d›r. O arkadafllar› için ölümü bile göze alan bir kiflilikti. ‹nsan onun yan›nda kendisini güvende hissediyordu. Örnek olmas› aç›s›ndan babas›yla olan bir iliflkisini anlatmak istiyorum. ‹kinci yakalan›fl›nda Adana Askeri Cezaevi'ne götürülüyor. Genifl bir a¤açl›k alan içerisinde olan cezaevi tel örgü ile çevrilidir. Havaland›rmada oturan tutsaklar, ziyarete gelenleri daha tel örgünün d›fl›ndayken görebiliyor. Yine bir görüfl günü Kemal Pir ve yan›ndaki arkadafllar› bahçede oturmufl sigara içip sohbet ediyorlar. Birden Kemal Pir elindeki sigaras›n› at›p dimdik ayakta duruyor. Etraf›ndakiler flafl›r›yor. Kemal Pir, tel örgüye do¤ru bak›p, "Babam geliyor" diyor. Mesafe çok uzakt›r, ama O ismi okunup görüfl yerine ça¤r›l›ncaya kadar öylece dimdik ayakta kal›yor. ‹flte O Pir budur. Dostlar›n›n sevgilisi, düflmanlar›n›n sayg›yla kar›fl›k korkulu rüyas› olan Kemal Pir, babas›na öyle sayg› duyuyor. Belki benzetmek kaba olacak, ama Kemal Pir’in Önder Apo karfl›s›ndaki pozisyonu da hep öyledir. Babas›na karfl› ç›km›fl m›, bilemem, ama daha bafl›ndan itibaren Önderli¤e karfl› ç›k›fl› hiç olmam›flt›r. Onun için inan›lan bir fleye, bir kifliye karfl› kuflku SERXWEBÛN 54 duymak ve sayg›s›zl›k yapmak olmayacak bir fleydir. Yerinde duramayan, otururken bile sürekli hareket eden, devrimci fliddetin çözüm gücü oldu¤u noktas›nda kendisini inand›rd›¤› için silahl› mücadele konusunda ikirciksiz yaklafl›p f›rsat›n› buldu¤unda eyleme geçen özelli¤i ile Kemal Pir, sadece ö¤renci gençlik içinde de¤ildir. Kemal, k›sa bir süre kald›¤› Ankara’n›n Tuzluçay›r Mahallesinde de kendisine has bir arkadafl grubu oluflturmakta gecikmedi. Ölümsüz flehitlerimizden Ali Do¤an Y›ld›r›m ve Do¤an K›l›çkaya bunlar›n bafl›nda geliyordu. Zaman zaman bu arkadafllar› ile faflistlere karfl› devrimci eylemliklere de gidiyorlard›. Tuzluçay›r Mahallesine Önder Apo da gidiyordu. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden tan›d›¤› baz› ö¤rencileri anti-sömürgeci mücadeleye çekmek için tart›flma amaçl› ziyaretlerdi bunlar. Bunlardan Vartolu olan birisinin yan›na s›k s›k gitti¤i için, o ö¤rencinin akrabas› olan flehit fiahin K›lavuz da çok genç yaflta olmas›na ra¤men, bu tart›flmalara kat›l›p dinlermifl. Önder Apo ise, "Bu çocuk neden gelip ikide bir sohbetimizi dinliyor?" diye k›zarm›fl. Bu mahalle daha önceleri ayn› zamanda Deniz Gezmifl ve Hüseyin ‹nan'›n da u¤rak yeriydi. Mehmet Hayri Durmuş Yoksul Kürt çocuklar› Kürdistan’dan metropol kenti Ankara’ya okumak için ak›yorlar. Bu ak›fl belki de bireysel kurtuluflun son umut yol- culu¤u olarak düflünülüyor. Anneler ve babalar çocuklar›n› son bir çabayla okutarak 'kurtarmak' ve biraz da bu yolla ömürlerinin son y›llar›nda rahat yüzü görmek istiyorlar. Mehmet Hayri Durmufl da bu amaç için gelenlerden ve k›sa sürede Önderli¤imizin ikna edici konuflmalar› karfl›s›nda yoksul Kürt halk›n›n umudu olma yoluna girmeye karar verenlerden biridir. Babas›, Hayri için, “O ne yap›yorsa, o ne söylüyorsa do¤rudur” demifl bir keresinde. “Senin o¤lun Apocu olmufl, Kürdistan’› kurtaracakm›fl” diye o¤lunu kendisine flikayet edenlere böyle söylemifl. Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi'nde okuyor. Sosyalizme sempati duyuyor. Sosyalizmin mutlaka kazanmas› gerekti¤ine inan›yor. Öteki baz› gençler gibi, solun sürekli yenilgisini o da sorguluyor. Mehmet Hayri ince uzun boyu, kamburumsu yürüyüflüyle sessiz, sakin etraf› izleyen, dinleyen bir insand›r. Onu gören herkes o anda mutlaka çok önemli fleyler üzerinde yo¤unlafl›yor diyebilir. Somurtkan olmayan ve hatta gülümseyen yüz hatt› ve bak›fl›yla etraf›na bir anda güven veren Hayri, genel olarak solcular›n hakim oldu¤u Hacettepe Üniversite'sinde tart›flmalar›yla ve makul çözüm yaklafl›mlar›yla ilgi merkezi ve sayg› duyulan bir insan olmay› baflar›yor. Oldukça ciddidir ve çevresine de sürekli ciddiyet telkin ediyor. Yaflça birço¤undan daha genç olmas›na ra¤men, girdi¤i arkadafl ortam›nda hemen herkes kendisine çekidüzen verme gere¤ini hissediyor. Genç yafl›nda bir önder devrimcinin bütün özelliklerini temsil ediyor. Çubuk Baraj› k›y›s›nda iki sözcükten oluflan bir cümle söylenmiflti. Bu iki sözcük grubun ideolojik cephaneli¤inde yer alan en büyük silahlar›yd›. Yine Türkiye Devrimci Gençlik Hareketinin yeniden toparlanmas› için ADYÖD yönetiminde yer al›nm›flt›. Ama CHP-MSP Koalisyon Hükümetinin 1974 aff› ile halen tutsak olan birçok ileri kadro devrimci de sal›verilmiflti. Bu aflamadan sonra Türkiye Devrimci Hareketini aftan yararlanan ileri kadrolara b›rakarak, Kürdistan devrim mücadelesi yoluna Aral›k 2008 ç›k›lm›flt›. fiimdi art›k ayr› bir grup do¤uyordu. D›fl›m›zdakilerin Önderli¤in ismine atfen 'Apocular' dedi¤i (daha çok küçümsemek için böyle adland›r›yorlar), ama grubun ise kendisini Kürdistan Devrimcileri diye adland›rd›¤› yeni bir hareket olufluyor. Türkiye devrim liderleri son sözlerini Ali Do¤an Y›ld›r›m devrimci mücadeleye bağlılık temelinde verdiler Zindanlar boflald›ktan sonra 12 Mart öncesi birkaç isim fleklinde örgütlenen Türkiye sol hareketi, k›sa sürede birçok isim alt›nda siyasal yaflama girmeye bafllad›. Toparlanmak ve birlik yaratmak yerine, bir amip gibi her gün yeni parçalara bölünmek solun yeni yönelimi durumundayd›. Türkiye devrim liderleri son sözlerini devrimci mücadeleye ba¤l›l›k ve sosyalizme inanç temelinde dile getirerek yaflamlar›n› verdiler. Onlar›n ard›llar› olduklar›n› söyleyenler ise, daha ilk ç›k›fllar›nda bu son sözlerini de farkl› yorumlayarak, bir anlamda onlar›n cesetlerini bile parçalara böldüler. Bu bölünme 12 Eylül'e kadar artarak devam edecekti. Kürdistan'a has örgüt olarak dernek biçiminde örgütlenen DDKD’nin arkas›ndan, ayn› Türkiye solu da yine birçok örgütle devreye girdi. Fakat bunlar›n d›fl›nda, 60’l› y›llardan beri Güney'den Hakkari ve Mardin’den Bingöl, Dersim ve Elaz›¤ hatt›na kadar uzanan alanda illegal temelde örgütlenen Türkiye KDP’sinin de örgütlülü¤ü vard›. Öyle ki, o dönem Aral›k 2008 SERXWEBÛN TKDP’nin ad›na konuflan S›raç Bilgin, “E¤er Apocular Kürdistan’a girerse onlar›n ayaklar›n› k›rar›z” diyebilecek gücü kendisinde buluyordu. Bu kifli Önderli¤imizi Kürdistan'›n bafl›nda sallanan Demokles'in k›l›c›na benzetiyordu. Kürdistan Devrimcileri bir umut yaratma hareketi olarak ortaya çıkıyor ‹flte Kürdistan Devrimcileri neredeyse evlere kadar siyasal hareketler taraf›ndan parçalanm›fl bir co¤rafyada, yeni bir umut yaratma dalgas› ve mutlaka kazanma çabas› içinde büyük bir iddia ile ortaya ç›k›yorlard›. Bir kifli inand›, birkaç kifli de ona inand› ve art›k yürüyüfle ç›kmak için her fley haz›rd›. Gerisini geliflmeler gösterecekti. Elde avuçta para yoktu, dernek ve dergi gibi bir fley yoktu, tecrübe yoktu, destek olacak bir olanak da ufukta pek görünmüyordu. Böyle bir durumda Kürdistan gibi ad› san› neredeyse unutulma noktas›na gelmifl bir co¤rafya ve halk ad›na yola ç›k›l›yordu. Bu, korku tünelleriyle dolu dehflet verici bir yolculuktu. Daha ilk günden ne tür tehditler ve tehlikelerin grubu bekledi¤i ortaya ç›k›yordu. Hemen katliamlar akla getiriliyor, "Kürtler yeniden mi katliamdan geçirilecek?" deniliyordu. Daha o günlerde, 1976’larda san›r›m Ayd›nl›k dergisinin bir say›s›nda yeni oluflan gruba dikkat çekiliyor; “Apocular adl› bir grup ç›km›fl, bunlara dikkat etmek gerekir” denilerek bir tak›m çevreler sanki uya- 55 r›l›yordu. Halbuki ortada ne bir eylem, ne bir yaz›, ne de kalabal›k bir topluluk vard›. Ama buna ra¤men "dikkat edilsin" deniliyordu. Hakk›n› yememek gerekir, Do¤u Perinçek ve liderli¤ini yapt›¤› Ayd›nl›k dergisi çevresi hep 'Apocu tehlikeye' dikkat çekti. Yoksul aile çocuklar›, ama ailesinin ve çevresinin hat›r› say›l›r ölçüde ilgisini toplam›fl ve sayg›s›n› kazanm›fl gençler, tek tek, grup grup yeni oluflan Kürdistan Devrimcilerinin etraf›nda toplan›yordu. Enerjik, dinamik, sürekli sorgulayan, araflt›ran yap›s›yla Karakoçanl› Mazlum Do¤an da Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü ö¤rencisi olarak grup içindeki yerini ald›. Sanki art›k d›fla taflman›n zaman› gelmifl gibiydi. Kemal Pir ilk elden Tuzluçay›r mahallesinde faflistlere karfl› mücadelede aktif rol alan bir grubu etraf›na toplam›flt› bile. Belki de bu mücadele tarihinde ilk defa toplu kat›l›m sa¤layan insand› Kemal Pir. Kürdistan sömürgedir tezi yeni bir çıkış oluyor "Kürdistan sömürgedir" cümlesi grubun ç›k›fl noktas›yd›. Uluslar›n kendi kaderini tayin hakk› ilkesi, ezilen halklar ve sömürge ülkelere, sömürgeci egemenlikten kurtularak, ba¤›ms›z devlet kurma hakk› da dahil, her düzeyde kendini temsil etme hakk›n› tan›yordu. “Farkl› çeliflkiler farkl› yöntemlerle çözülür” fleklindeki diyalektik bak›fl aç›s›, sömürge konumundaki halk›n çeliflkisini çözme görevini üstlenecek ayr› bir örgütü de zorunlu k›l›yordu. Onun için ayr› örgütlenmek gerekiyordu. fiiddet yani zor, yeni topluma 'ebelik' yapacakt›. Bu da bir ilkeydi. Var olan devrimci sosyalist literatür de bunlar› kaps›yordu. ‹flgal, ilhak ve sürekli asimilasyon alt›nda olan bir ulusun kurtuluflu ancak ulusal kurtulufl savafl›yla mümkün olacakt›. Hepsinden önemlisi, ça¤›m›z, yani 20. yüzy›l proleter devrimler ve ulusal kurtulufl hareketleri ça¤›yd› ve Kürdistan bu ça¤›n sonuna do¤ru giderken geriye nadir olarak kalan dört parçaya bölünmüfl klasik bir sömürgeydi. Ama Kürdistan’›n sömürge olmas›n› bir yana b›- fiahin K›lavuz rakal›m, ayr› bir halk ve ülke olup olmad›¤›n› kan›tlayacak ciddi kaynaklar bile yoktu. Dinci yap›lanmalar ve faflistlerin d›fl›nda, Türkiye ve Kürdistan neredeyse mevcut statünün sürdürülmesinde ›srar eden sol hareketlerin iflgali alt›ndayd›. Beyni ve yüre¤i iflgal edilmemifl tek bir birey dahi kalmam›flt›. Sadece sömürgecilik sistemi de¤il, 1971 gelene¤inden uzaklaflan sol da Kürdistan’›n yoklu¤u üzerinde adeta bir asimilasyon kurumu ifllevini görüyordu. Bir yanda parçalanan sosyalist dünya, birbirine giren SSCB, Çin ve Arnavutluk ve Che Guevara esintisiyle flekillenmifl sola ve onlar›n ideolojikpolitik durufllar›na karfl› ideolojik mücadele; di¤er yandan KDP'nin etkisiyle flekillenmifl, daha çok Kürt orta s›n›flar›na ve egemenlerine dayanarak örgütlenen ilkel milliyetçi yap›lanmalar ve bunlara karfl› mücadele; yine giderek etkisini artt›ran faflist ve dinci örgütlenmelere karfl› mücadele gerekiyordu. Bu mücadeleyi koflulland›ran ve süreklilefltiren ideolojik donan›m çal›flmas›, sömürgecili¤e karfl› yürütülecek savafl›n önkoflulu olmaktayd›. Yani Kürdistan Devrimcilerinin ifli oldukça zordu ve bu zorluk da kendisine göre bir kiflilik flekillendirmek zorundayd›. ‹flte o koflullar, Kürdistan devrimcilerinin baflta Önderli¤i olmak üzere tüm kadrolar›na biçim veriyordu. Düflünün: Bir tez ortaya konulmufl; bu “Kürdistan sömürgedir” tezi oluyor. Ama daha dünün katliamlar›n›n, sürgün ve dara¤açlar›n›n halen yaflanan müthifl ürküntüsüyle, Kürt toplumun- SERXWEBÛN 56 daki insanlar adeta "Bizden uzak durun" diyorlar. Güvenmiyor ve inanm›yorlar. Öyle olunca da, kendi korkular›n›n üzerine gidebilecek gücü kendilerinde bulam›yorlar. Sömürgecilik ya da inkar ve imha sistemi, zaten "Kürtlük ve Kürdistan ad›na k›m›ldayan her yapra¤›n üzerinde salland›¤› a¤ac› kökünden sökerim" diyor. "En son 1938’de Kürt'ü mezara gömdüm, üzerini betonla örttüm" diyor. "Kürt yoktur, kart-kurt sesleri var" deniliyor. Faflistler, zaten ad› üzerinde, sadece Kürtlük için de¤il, demokrasi ve sosyalizm ad›na ç›kacak her oluflumu fliddetle bast›rmak için örgütlendirilmifllerdir. Hücrelerine kadar inkar› ve inkarc›l›¤› yafl›yorlar. Kürt diriliflinin ilk taze filizlerini kesmek üzere örgütleniyor ve devrimcilere hayat hakk› tan›mamakta kararl› görünüyorlar. Dinciler 'ümmet' bayra¤› açm›fllar; etnik, si- dür. Bulundu¤umuz her alanda "Bunlar serseri, lümpen, kaba kuvvetten baflka bildikleri yok, ayyafllar tak›m›, güvenilmez, hayalperestler, macerac›lar" fleklinde propagandalar yap›larak, bizi ad›m atamaz hale getirmeye çal›fl›yorlar. ‹flte bu koflullar ya da daha da derinlefltirilmifl biçimleri, küçük grubu ve Önderli¤ini daha ilk günden itibaren herkesten farkl› olmaya götürdü. Yeni bir ütopya, yeni bir yaflamsal duruflu zorunlu k›l›yordu. Biz sosyalisttik ve o konularda derinleflmeye ihtiyac›m›z vard›. Ancak bilgimiz ve tecrübemiz çok s›n›rl›yd›. Sosyalizmin temel ilkelerinin Kürdistan gibi ad› san› belli olmayan bir halk ve co¤rafyaya uyarlanmas› gerekiyordu. Yurtseverlik esas olarak gücünü sosyalizmden alacakt›. Her türlü dar ulusçu, milliyetçi etkiden uzak kalmak için sosyalist olmak, enternasyonalist olmak esast›. Örnek olmas› aç›- “Daha ilk günden sistemin kontrolü altına girilmemeliydi. Bunun için dergi, dernek, parti, silahlı eylem gibi araçlara başvurulmamalıydı. Öncülerin söz ve yaşam gücü haline gelebilmesi için sosyalist bir zihniyetle donanması gerekiyordu. Kendini anlatma ve kabul ettirme ancak dil gücü ve örnek bir yaşam duruşuyla mümkün olacaktı. Onun için okumak araştırmak, düşünsel genişlik içinde insan kazanmak ve bu temelde en geniş topluluklara ulaşmak gerekiyordu” yasal ve inançsal kimlikleri bu bayrak alt›nda toplamaya çal›fl›yorlar. Kuflkusuz burada as›l önemli olan solun durufludur. Sol bizim de içinde yaflad›¤›m›z çevrelerde hakim olan düflünüfl oluyor. Ama ne yaz›k ki, daha düflünce düzeyinde bile bize yaflam hakk› tan›mak istemiyor. Bunun için dalga geçmekten ciddiye almamaya, aleyhte propaganda yapmaktan neredeyse tecrit koflullar›n› dayatmaya kadar olumsuz bir durufl sergiliyor; hatta bizi sindirmek için her yolu deniyor. Evinde, sokakta, kahvede, kantinde sürekli bir k›skaç havas› egemen k›l›n›yor. "Kürdistan var m›d›r, yok mudur? Varsa o halde tarihini anlat›n. Tarihsiz bir ulus olmaz. Milliyetçilik yaparak halklar›m›z› bölüyorsunuz. Bir örgütseniz, hani bir yaz›l› belgeniz nerede?" fleklindeki sald›r›lar› içeren konular› ve sorular› daha da artt›rmak mümkün- s›ndan, o dönemlerde duvarlara yazd›¤›m›z ilk slogan “Yaflas›n Ba¤›ms›zl›k ve Proletarya Enternasyonalizmi” idi. İnsanlığın buluşması olarak PKK gruplaşması ‹flte ideolojik grup bu koflullarda ortaya ç›kt› ve flekillendi. Bu flekilleniflte inanç kesinlikle önde geldi. Önderlik, belki de Ortado¤u insan›n›n ruhani özelli¤inin a¤›r basmas›ndan olsa gerek, inanç yan› a¤›r basan bir grup yaratt›. Bu grup hem Önderli¤ine ve hem de birbirine güvendi. Sonuna kadar sad›k kalmay› esas ald›. Ortak yaflam içinde, ayn› mekanda, bir anlamda ruhlar›n birleflmesi çal›flmas› yap›ld›. Bu ruh, etnik kimli¤in ötesinde, adeta insan›n bulunmas› ve buluflmas›yd›. Belki de Önderli¤in hemen yak›n›nda bulunan Haki Karer ve Kemal Pir gibi Aral›k 2008 Türk arkadafllar›n olmas› bunda rol oynam›flt›r. Ayn› flekilde yaflam› hep do¤ru insan› aramakla geçmifl olan Önderli¤in sosyalizmde insan› bulma karar›n› k›lmas›, yine Denizler ve Mahirlerin an›s›n› yaflatma tutumu da bunda belirleyici olmufltur. Çünkü Önderlik, daha ç›k›fl›n›n ilk an›ndan itibaren, onlar›n özgürlük özlemlerini gerçeklefltirme sözünü vermifltir ve bunu kendi yol arkadafllar›na her zaman hat›rlatm›flt›r. Öncüllerine ve arkadafllar›na lay›k olma sözü, bu hareketin temel ilkesi olarak böyle flekillendi. ‹nanç, söz ve söze mutlaka lay›k olma ilkesiydi bu. Moskova-Pekin çat›flmas› ve daha sonra reel sosyalizmde yaflanan parçalanma karfl›s›nda, grup olarak "SSCB, Çin veya Arnavutluk flöyle do¤ru, böyle yanl›fl" gibi bir tutum içerisine girilmedi. Bürokratikleflen sosyalizm, devletle bütünleflen parti, halkç› karakterini yitiren rejim hep elefltirildi fakat hareketin esas gündemi bu de¤ildi. Türkiye ve Ortado¤u devrimlerinin kilidi Kürdistan’da aç›lacakt›. Bunun üzerinde yo¤unlaflmak, baflta Kürtler olmak üzere bölge halklar›n› bu gerçeklikle tan›flt›rmak gerekiyordu. Bu tan›flman›n gerçekleflmesi için tüm araçlar yarat›c› bir tarzda devreye konulmal› ve bu yürüyüflte tedbir asla elden b›rak›lmamal›yd›. Daha ilk günden sistemin kontrolü alt›na girilmemeliydi. Bunun için dergi, dernek, parti, silahl› eylem gibi araçlara baflvurulmamal›yd›. Öncülerin söz ve yaflam gücü haline gelebilmesi için sosyalist bir zihniyetle donanmas› gerekiyordu. Kendini anlatma ve kabul ettirme ancak dil gücü ve örnek bir yaflam durufluyla mümkün olacakt›. Onun için okumak araflt›rmak, düflünsel genifllik içinde insan kazanmak ve bu temelde en genifl topluluklara ulaflmak gerekiyordu. Bundan dolay› grupsal ve bireysel e¤itimler önemliydi. Grubun tüm üyeleri okumak gibi bir zorunlulukla karfl› karfl›yayd›. Evlerde ve yurtlarda üçer, befler kiflilik e¤itim gruplar› oluflturuldu. Bunun d›fl›nda zaman zaman Önderli¤in yapt›¤› 15-20 ya da daha fazla kiflinin kat›ld›¤› grup toplant›lar›nda, Kürdistan ve sömürgecilik tarihine ve devrimci çözüme iliflkin konular iflleniyordu. Bu toplant›larda Aral›k 2008 SERXWEBÛN ortak düflünce olufluyordu. Bu toplant›lar, Bolfleviklerin ideolojik yay›n organ› Iskra'n›n rolünü görüyordu. Bu toplant›lara kat›lan herkes, gitti¤i her yerde ayn› fleyleri söylüyordu. Bu durum di¤er sol gruplar› flafl›rt›yordu. "Bir derginiz ve kitab›n›z yok, ama hepiniz ayn› fleyi söylüyorsunuz. Bunu nas›l baflar›yorsunuz?" diye soruyorlard›. K›sacas› ideolojik birlik son derece önemliydi. Özellikle Ankara'daki bafllang›ç döneminin teorik araflt›rma ve inceleme dönemi olarak tan›mlanmas› da buradan kaynaklan›yordu. Bu konuda Mao'nun bir cümlesini kendimiz bir ilke olarak ele al›yor, "Araflt›rma yapmayan›n konuflma hakk› yoktur" diyorduk. Etiyopya-Eritre örneği Kürtlere ve Kürdistan tarihine iliflkin olarak Bazil Nikitin’in “Kürtler” ve Minorsky’nin “Ça¤dafl Kürdistan Tarihi” gibi kitaplar› elimizdeki s›n›rl› kaynaklardand›. Tarih konusunda ortada baflka kitap yoktu. Daha sonra Yaklafl›m Yay›nlar› ad› alt›nda yay›nlanan, bir tarih dizisi olarak s›raya konan ve bizim taraf›m›zdan Kurtulufl örgütünün imkanlar›yla illegal olarak bas›lan ve sadece kendi yap›m›z içerisinde da¤›t›lan M. Emin Zeki’nin “Kürdistan Tarihi” kitab› vard›. Ksenofon’un “Anabasis” kitab› ve “Heredot Tarihi” de bizim için birer kaynak gibiydi. Bir ara Mazlum Do¤an arkadafl Genelkurmay baflkanl›¤›na ait olan ve Kürt isyanlar›n› konu alan baz› belgelere ulaflm›flt›. Bunlar düflman gözüyle de olsa, en az›ndan yak›n tarihimizin bir yüzüne bir parça ›fl›k tutuyorlard›. Korkunç imkans›zl›klar ortam›nda bunlar› ciddi birer imkan olarak görüyorduk. Hiç unutmuyorum; Siyasal Bilgiler Fakültesinden Antepli bir ö¤renci, Cezayir'de ç›kan bir gazetede yer alan Eritreli ö¤rencilerin uzunca bir mektubunu Türkçeye çevirmiflti. Eritre, Etiyopya'n›n bir sömürgesiydi. Bizler Türkiyeli sol gruplarla tart›flt›¤›m›z zaman, "Türkiye'nin kendisi zaten yar› ya da yeni sömürge bir ülkedir. Böyle bir ülkenin nas›l sömürgesi olabilir?" diye sürekli karfl› ç›k›yorlard›. Onlara kal›rsa, sömürgeler ancak denizafl›r› ülkeler için geçerli bir 57 tan›m olabilirdi. Oysa tercüme edilen yaz›da ad› geçen Etiyopya bir yar› sömürgeydi ve Eritre gibi bir sömürgesi vard›. Bu örnek tezimizi do¤rulayan çok önemli bir kan›t durumundayd›. Bu yaz›y› kitaplaflt›rd›k ve bütün arkadafllara da¤›tt›k. Bizim için önemli bir e¤itim materyali de oldu. Daha sonra kitap olarak Yöntem Yay›nlar› aras›nda ç›kt›. Bütün bunlar›n yan› s›ra, temel sosyalist ö¤retinin özümsenmesi için grup e¤itimlerinde okunup tart›fl›lacak 15-16 kitapl›k bir listemiz vard›. Politzer'in “Felsefenin Temel ‹lkeleri” kitab›yla bafllayan bu kitap dizisi tüm gruplar›n ortak e¤itim kaynaklar›yd›. Bunlar›n d›fl›nda Çin ve Vietnam devrim deneylerini anlatan kitaplar, Afrika'daki ulusal kurtulufl hareketleri ve Küba Devrimini anlatan kitaplar önemli araflt›rma ve seminer konusu olan kaynaklard›. Arnavutluk Emek Partisi Tarihi, SBKP, ÇKP, Vietnam ‹flçi Partisi tarihi kitaplar› da temel kaynaklar›m›z içindeydi. “Uluslar›n Kendi Kaderlerini Tayin Hakk›”, “Ulusal Sorun ve Sömürgeler Sorunu” gibi Marksist-Leninist kitaplar da kaynaklar›m›z aras›ndayd›. Engels ve Lenin'in hemen hemen tüm eserleri okudu¤umuz temel kitaplar oluyordu. E¤itimlerimiz, o dönemin bak›fl aç›s›n›n içerdi¤i zaaflara ra¤men, bize insanl›k tarihi hakk›nda bütünlüklü bir anlay›fl kazand›r›yordu. K›sacas› Kürdistan Devrimcileri denilen grup içinde yer alan her kifli, k›sa süre içinde, belki de en fazla bir y›l içinde, o dönem temel olarak tespit edilen en az 100 kitap okuyup bir tart›flma düzeyine gelmekle karfl› karfl›yayd›. Düflünsel birlik iflte böyle yarat›l›yordu. Olgunlaşan düşünceler örnek davranışa ilişkiye ve eylemlere dönüşüyor Grup sohbetleri ve tart›flmalar›nda ortak ruh gelifltirilirken, ideolojik grubun flekillenmesi neredeyse 1975’in sonlar›nda tamamlan›yordu. Art›k grup kendi düflüncesini her alanda yayacak duruma gelmiflti. Olgunlaflan düflünceler örnek davran›fllara, iliflkiler ve eylemlere dönüflüyordu. ‹ncil kitab›nda geçer: ‹sa, geçimini bal›k avlamakla geçiren ve sonradan havarilerine kat›lacak insanlara, "Siz yine kendi mesle¤inizi sürdüreceksiniz; ama bu sefer bal›k de¤il insan tutacaks›n›z" der. ‹nsan kazanmak, insanlar›n kalplerini ve kafalar›n› fethetmek, daha da ileri gidip kalpleri ve kafalar› de¤ifltirmek, ortaya ç›kan her ideolojik ak›m›n yapt›¤› temel çal›flmad›r. Bizim için de bir insan kazanmak ve Kürdistan Devrimcilerinin bir üyesi veya çevresi haline getirmek önemliydi. Onun için yüzlerce kilometre yol tepilebilir, insanlarla günlerce konuflulup tart›fl›labilirdi. Kemal Pir'in söyledi¤i gibi, bir insan kazanmak için gerekirse üç saat, gerekti¤inde üç yüz saat konuflulurdu. Aç susuz kalmak, yorgun ve uykusuz olmak hiç önemli de¤ildi. Önemli olan yeni bir insan kazanmak ya da Kürt sorununa karfl› duyarl› hale getirmekti. Bir arkadafl anlat›yordu: “Ankara'da An›ttepe’deki eve gitmifltik; bodrum kat›nda ön ve arka iki kap›s› olan bir daireydi. biz üç kifliydik. Evde de Önderlik, Haki ve birkaç arkadafl daha vard›. Bize ‘hofl geldiniz’ dediler. ‘Biraz konuflup tart›flmak istiyoruz’ dedik. Önderlik, ‘acele etmeyin, birkaç gün kalabilirsiniz, bu süreçte tart›fl›r›z’ dedi ve herkes ifline koyuldu. Kitap okuyorlard›. Önderlik ‘siz de kitap okuyun’ dedi. Eritre Kurtulufl Mücadelesi ve birkaç kitap daha getirdi. Çok kitap vard›. Onlar› gösterdi, ‘‹stedi¤inizi okursunuz’ dedi. Akflam Önderlik yemek yapt›. Haki, oday› süpürüp, ortal›¤› toparlay›p bulafl›klar› y›kad›. Sonra yine kitap okuma fasl› bafllad›. Gecenin ilerleyen saatlerinde, san›r›m Ankara d›fl›ndan Kemal Pir geldi. Merhabalafl›p hemen sohbete bafllad›. Sabah otobüse binmifl, gece yar›s› eve gelmifl ve hemen sohbete bafllam›flt›. Sohbet sabaha kadar sürdü. Birkaç saatlik uykudan sonra kahvalt› yap›ld›. Akflama kadar süren bir sohbet daha gerçeklefltirildi. Bu fas›l di¤er akflama kadar sürdü." Yol yorgunu Kürdistan Devrimcisi, düflünce yo¤unlaflmas› ve aktar›m›yla dinleniyor, yatarak de¤il. Ve e¤er bu bir insan kazanmay› sa¤l›yorsa, en büyük eylemini gerçeklefltirmenin mutlulu¤unu yafl›yor. SERXWEBÛN 58 Kürdistan'a taşan militan Esas itibar›yla Ankara'da yo¤unlaflan grup, 1976 y›l› ile birlikte Kürdistan’a yöneliyor. Antep, Dersim, A¤r›, Kars, Urfa, Bingöl, Elaz›¤, Batman ve Amed'e do¤ru yola ç›k›l›yor. Ocaklar›ndan ald›klar› e¤itimle bir h›rka bir lokma misali seferine bafllayan dervifllere benzeyen kutsal ve maceral› bir yolculuk bafll›yor. Bu derviflleri nelerin bekledi¤i fazla bilinmiyordu. Adlar› Kürdistan Devrimcisiydi. Herkes ne kadar derviflleflmiflse o kadar sonuç alacakt›. ‹ki sözcükten oluflan ideolojik cephanelikleri ve inançlar› neredeyse tek sermayeleriydi. Bilinç de oluflmufltu. Ankara’n›n imkans›z koflullar›nda aç kalm›fl, aç›kta kalm›fl, uykusuz ve elbisesiz kal›nm›fl, insan kazanman›n en büyük erdem oldu¤unun bilinciyle bir s›navdan geçmifllerdi. Beyinleri ve yürekleriyle küçük bir fedai toplulu¤u olarak haz›rlanm›fllard›. Keskin k›l›çlar yerine, bilenmifl sözcükler kuflanm›fllard›. Ad›na propaganda ve ajitasyon denenen sanat›n en alas›n› sunmaya çal›flacaklard›. Kendilerini dinleyenlerin dudaklar›n› uçuklatacaklard›. Koltuklar›n›n alt›nda tuttuklar› kitap sayfalar› çevrildikçe yürek ç›rp›nt›lar› artacakt›. Sözleriyle yüreklerin buzlar›n› eritecekler, beyinlerin pasl› kilitlerini açacaklard›. Ülkeye dönüfl karar›n›n al›nd›¤› Dikmen Toplant›s›n›n ard›ndan yorgan›n› s›rtlay›p ilk yola düflen Haki'ydi. Apocu hareketin soy damarlar›ndan biri olan bu 'bozulmam›fl Karadeniz çocu¤u', bafllang›çta ‹skenderun ve Adana taraflar›na aç›lacakt›. Çal›flma imkanlar› oluflturmak için bazen inflaatlarda çal›flacak, bazen hamall›k yapacakt›. O dönemde kendisiyle inflaatlarda çal›flm›fl biri anlat›yordu. "Biz bazen ifli yavafllat›r, deyim yerindeyse kaytar›rd›k; Haki kendi evinin inflaat›ndaym›fl gibi çal›fl›rd›. Mola s›ras›nda konuflur, bize Kürt sorunundan söz ederdi. Üniversite ö¤rencisi oldu¤unu ö¤renmifltik. Ama o ö¤renciden çok y›llar›n tecrübeli bir emekçisine benziyordu. Bu yüzden konuflmas›ndan daha fazla etkileniyorduk. Bir gün kendisini lokantada yeme¤e davet ettik, kabul etti. Biz lokantada kebap istedik, kendisine sormadan ona da kebap ›smarlad›k. Bizden kebap paras›n› kendisine vermemizi istedi. Biz de verdik. Kebap yerine kuru fasulye yedi. Kebap paras›ndan geriye kalan› tasarruf ediyordu. Kendisine sevgi ve hayranl›¤›m›z daha da artt›." Haki iflte böyle bir insand›. Haki bir süre sonra Batman'a geçti. Batman bir iflçi kentiydi ve bu yüzden burada çal›flma yürütmek önemliydi. Ancak ilkel milliyetçiler kendisine büyük engeller ç›kard›lar. Türk bir devrimci olarak Kürdistan'da Kürt halk› içinde çal›flmas›n› kabul etmediler. Bunun üzerine Haki arkadafl çal›flmalar›n› Mazlum Do¤an'a devredip Antep'e yöneldi. Mazlum, Batman’da her zaman oldu¤u gibi sözlerini kurflun gibi s›kacakt›. Belki de insanl›k, tarihi Aral›k 2008 vudi sesiyle “Kürdistan Sömürgedir” diyerek, TÖB-DER’in çay bahçesini inletiyor. Belki de insanl›k, Kemal Pir'in prati¤inde görüldü¤ü türden, bedenlerde de¤il de yüreklerde derin izler b›rakan sözlerden oluflmufl bir kamç› tan›mam›flt›r. Kemal Pir’in her sözü tam da bir kamç› gibidir. Haki ve Kemal, o muhteflem ajitasyonlar›yla bir anda Antep gündemini de¤ifltirdiler. Kürt ve Türk birçok gencin ilgisini çekip sempati ve sevgisini kazand›lar. Yeni grup Antep’te iki etnik kökenden gençleri bir araya getiriyordu. Gruplaflma iflçiler içerisinde de boy at›yordu. Kürdistan Devrimcileri Dersim, Elaz›¤, Bingöl A¤r›, Kars, Batman ve Amed’te ayn› durumda ve büyük bir h›zla gelifliyordu. Emekçi Kürt halk› 'bizim çocuklar' dedi¤i bu gençlerde farkl› fleyler buluyordu. Kürdistan Devrimcileri, yani Apocular, kendileri- “Beyinleri ve yürekleriyle küçük bir fedai topluluğu olarak hazırlanmışlardı. Keskin kılıçlar yerine, bilenmiş sözcükler kuşanmışlardı. Adına propaganda ve ajitasyon denenen sanatın en alasını sunmaya çalışacaklardı. Kendilerini dinleyenlerin dudaklarını uçuklatacaklardı. Koltuklarının altında tuttukları kitap sayfaları çevrildikçe yürek çırpıntıları artacaktı. Sözleriyle yüreklerin buzlarını eritecekler, beyinlerin paslı kilitlerini açacaklardı” boyunca sözünü kurflun gibi s›kan öylesi bir hatibi fazla tan›mam›flt›. Mazlum do¤rudan, net ve her türden oportünizme karfl› keskin bir söz ve davran›fl gücüydü. Söz keskinli¤i, ideolojik keskinlik denince akla Mazlum gelirdi. O’nun bu keskinli¤i bugünün Batman’›na da bir kiflilik kazand›rd›. Haki arkadaş emeği eylemi ve sözüyle müthiş bir bütünlük sağlıyordu Haki bu kez Antep yolundayd›. Ordu’nun Ulubey ilçesinin fundal›klar›n›n çocu¤u, Adana ve Antep varofllar›nda bir devrimcinin eme¤ini nas›l örgüte dönüfltürdü¤ünün dersini veriyordu. Eme¤i eylemi ve sözüyle müthifl bir bütünlük sa¤l›yordu. Ayn› flekilde Kemal Pir ve yan›nda ö¤rencisi Do¤an K›l›çkaya, ayn› co¤rafyada devrimci militanl›¤›n tamamlay›c›s› oluyor. Da- ne devrimci diyen öteki insanlardan farkl›yd›. Sözleri, yaflamlar›, iliflki ve davran›fllar› kesinlikle farkl›yd›. Antep ayn› zamanda faflistlere karfl› ilk örgütlü ve sürekli mücadelenin geliflti¤i bir aland›. Haki faflistlere yönelik eylemlere bizzat kat›l›yor, yan›na ald›¤› gençleri eylem içinde e¤itip haz›rl›yordu. Bu eylemlerle bir bak›ma ilk flehir gerillac›l›¤›n›n da temellerini at›yordu. Kiral›k gecekondularda oluflturulan komünler, Kürt tarihinin yeniden ele al›n›p de¤erlendirilmesi ve gençli¤in örgütlenmesinin de kalbi ifllevini görüyordu. Bir yanda okullar, kahveler ve baflta TÖB-DER olmak üzere çay bahçeleri birer tart›flma merkezi olurken, di¤er yandan baflta komün evleri olmak üzere iliflki kurulan tüm evler birer e¤itim kurumuna dönüflüyordu. K›zl›-erkekli, Kürt-Türk birçok genç harekete ilgi duyuyordu. Aral›k 2008 SERXWEBÛN 59 30. y›l›nda Marafl katliam› ve devletin Alevi politikalar› Marafl’ta sadece bir Alevi katliam› gerçekleflmemifltir. Ayn› zamanda demokratik, “M sol güçlere karfl› bir yönelim de ortaya ç›km›flt›r. O nedenle de Marafl katliam›n›n 30. y›l› sol, demokratik güçler taraf›ndan da büyük protestolarda bulunularak karfl›lanmal›d›r. Bu, sol demokratik güçlerin önünde de duran bir görevdir. Unutulmamal›d›r ki, Türkiye’de ilerici, demokratik, sol çevrelere ve bir bütün olarak da topluma büyük ac›lar yaflatan 12 Eylül’e karfl› sa¤lam bir durufl ancak Marafl katliam› karfl›s›nda tutarl› bir yaklafl›m›n gelifltirilmesiyle olanakl› hale gelmifl olacakt›r” Marafl katliam›n›n 30. y›ldönümüne girmifl bulunuyoruz. Türkiye’de yaflanan siyasal geliflmeler yeni bir y›l dönümünde Marafl katliam›n› daha farkl› yönleriyle ele almay› ve bir de¤erlendirmeye tabii tutmay› gerekli k›l›yor. Özellikle de flu anda mahkemelerde yarg›lama konusu olan Ergenekon davas› da bunu daha da bir gereklilik haline getirmifl bulunuyor. Aç›lan Ergenekon davas›nda her ne kadar Türkiye’nin bir dönemi aç›kça yarg›lama konusu haline getirilmemeye çal›fl›lsa da, ortaya ç›kan belgeler belirli tart›flmalar›n yap›lmas›na da neden oluyor. Bu tart›flmalar›n bafl›nda da geçmiflte yaflanan cinayetler ve katliamlar geliyor. Marafl katliam› da bunlar aras›nda yer al›yor. Marafl katliam›n›n yeni bir y›l dönümünde yap›lan bu tart›flmalarla birlikte, bu katliam›n yaflanmas›nda rol sahibi olan MHP vb parti ve kimi çevrelerin a¤›z de¤ifltirerek; yeni aç›l›mlar ad› alt›nda Alevi yaklafl›m›nda bulunmalar› daha da dikkat çekici bir durum yarat›yor. Tüm bu yaflananlarda Marafl katliam›n› birçok yönüyle yeniden ele almay› daha da gerekli bir hale getirmifl oluyor. Bugün yaflananlarla birlikte ele al›nd›¤›nda Marafl katliam›n›n neden gerçeklefltirildi¤i çok daha anlafl›l›r olmaktad›r. Bas›n-yay›n organlar›na yans›t›ld›¤› kadar›yla Ergenekon dava tutanaklar›na da bu gerçekli¤in yans›t›ld›¤› anlafl›lmaktad›r. 12 Eylül 1980 öncesinde Türkiye’de yaflanan birçok cinayet ve katliamda Ergenekon’un rolünün oldu¤u a盤a ç›km›flt›r. Ergenekon’un bu cinayet ve katliamlar› ya kendi eliyle ya da tafleronlar› arac›l›¤›yla gerçeklefltirmifl oldu¤u anlafl›lm›flt›r. Ergenekon’un neden bu cinayet ve katliamlar› gerçeklefltirmifl oldu¤u da belgeleriyle gün yüzüne ç›kar›lm›flt›r. Ergenekon Türkiye’nin derin devleti olarak örgütlendirilmifltir. Tüm NATO üyesi ülkelerde oldu¤u gibi Türk devleti içerisinde gizli NATO olarak ülke genelinde ise tamam›yla özel savafl gücü biçiminde örgütlenerek konumland›r›lm›flt›r. Tam yetkili ve yasalar karfl›s›nda dokunulmaz k›l›nan bu güçler derin devlet taraf›ndan gerekli görüldü¤ünde harekete geçirilmifl ve bunlara dayan›larak provokasyonlar yarat›lm›fl, katliamlar, cinayetler ifllenmifltir. Marafl katliam› da bunlardan biri olarak Türk siyasal tarihindeki yerini alm›flt›r. Marafl katliam› Türk siyasal tarihinin kritik bir aflamas›nda gerçeklefltirilmifltir. Siyasal anlamda iktidar güçlerinin ülkeyi yönetemez bir hale geldi¤i, sosyal alanda toplumun devletten umutlar›n› keserek farkl› toplumsal sistemler aray›fl›na girdi¤i, Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesinin büyük geliflmeler kaydetti¤i, ekonomik anlamda tam bir iflas›n yafland›¤› tüm bunlara da demokrasi güçlerinin bir kabar›fl göstermesinin efllik etti¤i bir süreçte gerçekleflmifltir. Ayr›ca uluslararas› ve bölgesel düzeyde konjoktürel durumun varl›¤› da söz konusudur. Marafl katliam› böylesi koflullar da gerçekleflmifltir. Marafl katliam›n›n nedenleri de bu gerçeklik içerisinde yerini bulmaktad›r. Demokrasi güçleri o zamana kadarki tarihlerinde olmad›¤› kadar büyük bir at›l›m gerçeklefltirmifllerdir. Toplumsal anlamda bir politikleflme sa¤lanm›fl, halk›n var olan parti ve iktidarlardan umutlar› kesilmifltir. Toplum “art›k böyle gitmez” deme noktas›na gelmifltir. Siyasal iktidar› yöneten güçlerin aralar›nda sa¤lam›fl olduklar› ittifaklar bozulmufl, ç›kar ve egemenlik iliflkileri onlar› karfl› karfl›ya getirmifltir. Ekonomi dibe vurmufl, ‹MF reçeteleri ülke pazar›na yön verir bir hale gelmifltir. Demokrasi güçlerinin yaflad›¤› geliflmeler ise iktidar için daha fazla tehlike yaratmaya bafllam›fl bu da iktidar› adeta ülke genelinde “ad› var, kendi yok” hale getirmifltir. Kürt özgürlük mücadelesinin geliflim düzeyi ise iktidar güçlerini temel varl›k noktas›nda sarsm›fl onu her yönüyle bir telafl içerisine sokmufltur. Tüm bunlar yaflan›rken, Türk egemen güçlerine ABD iflbirlikçisi olarak NATO içerisinde üzerlerine düflen “görevleri” hat›rlat›lm›flt›r. Türkiye devletinden Ortado¤u’da ve Afganistan’da yaflanan geliflmeler karfl›s›nda harekete geçmesi istenmifltir. Filistin kurtulufl mücadelesinin o süreçte Ortado¤u halklar›n› etkileme düzeyi ve ‹srail devletinin ç›karlar›n› önemli oranda sarsmas› ABD’yi telafla düflürmüfl ve buna Ortado¤u’da geliflen Sovyetler Birli¤inin etkisi de eklenince, ABD’nin bu telafl›n› tam bir pani¤e dönüfltürmüfltür. SERXWEBÛN 60 Marafl katliam› bir tesadüf de¤il önceden haz›rlanm›fl bir tertiptir Bu geliflmeler, Marafl katliam›n›n as›l nedenlerini de ortaya koymaktad›r. Ancak Marafl katliam› birden gerçeklefltirilmemifltir. Belirli bir haz›rl›k ve koflullar›n buna uygun hale getirilmesi temelinde uygulamaya konulmufltur. O nedenle de “Marafl katliam› belirli bir sürecin tamamlay›c›s› olarak gündeme getirilmifltir” demek do¤ru bir yaklafl›m olacakt›r. Bugün bu gerçeklikler aradan otuz y›l geçtikten sonra ortaya ç›kan belgelerle daha da net olarak anlafl›lmaktad›r. Bu anlamda ortaya ç›kan belgeler Marafl katliam›n›n bir tesadüf olmad›¤›n› ve bir tertip oldu¤unu gözler önüne sermektedir. Ortaya ç›kan belgeler, Marafl katliam›n›n ad›m ad›m haz›rland›¤›n› göstermektedir. Marafl katliam›ndan önce de ayn› amaç do¤rultusunda daha farkl› katliamlar ve cinayetlerin gerçeklefltirildi¤i, provokasyonlar›n düzenlendi¤i a盤a ç›km›flt›r. Tüm bunlar›n da bir sisteme ba¤l› olarak, belirli bir planlama temelinde uygulamaya konuldu¤u ve bu anlamda, 1977 y›l›n›n bir bafllang›ç teflkil etti¤i anlafl›lmaktad›r. 1977 y›l›nda Türkiye’de Faflist bir darbenin haz›rland›¤› ve uygulamaya konulmak istendi¤i bilinmektedir. Planlanan bu darbe tamamen bir ABD patentli olma özelli¤ini tafl›maktad›r. ABD patentli olan bu faflist darbe 1977 1 May›s katliam› ile uygulama sürecine konulmufltur. Bunu zaman›n baflbakanlar›ndan olan Bülent Ecevit’e düzenlenen suikast giriflimi izlemifltir. Ayn› süreçte Kürt özgürlük mücadelesinin önder kadrolar›nda Haki Karer ayn› güçler taraf›ndan katledilmifl ve Önder Apo’ya karfl› düzenlenen bir komplo sonuçsuz kalm›flt›r. Bunlar› Malatya belediye baflkan› Hamit Fendio¤lu’nun katledilmesi ve Malatya olaylar› izlemifltir. Daha sonrada Türkiye’de bilinen, tan›nan siyasetçilere, yazarlara, ayd›nlara, sendikac›lara hatta devlet görevlilerine yönelik ard arda suikastlar ve Piyango tepe, Tepecik, Balgat, Maltepe, Bahçelievler vb gibi yerlerde toplu cinayetler ifllenmeye bafllan- Aral›k 2008 m›flt›r. Ard›ndan da Marafl’ta bir katliam gerçeklefltirilmifltir. 23-25 Aral›k tarihleri aras›nda gerçekleflen Marafl katliam›nda resmi rakamlara göre yüzün üzerinde insan›n öldü¤ü bir o kadarda insan›n yaraland›¤› belirtilse de asl›nda binden fazla insan katledilmifltir. Marafl katliam›ndan sonra da a¤›rl›kl› olarak içerisinde Kürtlerin yaflad›¤› birçok ilde s›k›yönetim ilan edilmifltir. Marafl katliam› ve bu katliam vesile edilerek s›k›yönetim ilan›n›n yap›lmas› için Bülent Ecevit hükümeti döneminin seçilmifl olmas› da dikkat çekicidir. Daha sonra ortaya ç›kan belgeler de bu katliam›n ve ard›ndan s›k›yönetim ilan›n›n Bülent Ecevit dö- yonlar ve katliamlar, ifllenmeye devam eden cinayetler de hep bu temelde kesintiye u¤rat›lmadan sürdürülmüfltür. Bunlar›n bir sonucu olarak ta baflta s›n›rl› kalan s›k›yönetimin ilan edildi¤i illerin say›s› artt›r›lm›fl ve 12 Eylül 1980’de askeri faflist bir darbe gerçeklefltirilmifltir. Böylece 1977’lerle bafllat›lan, Marafl katliam› ile start› verilen bir süreç tamamlanarak; Türk siyasal tarihi aç›s›ndan da yeni bir döneme girilmifltir. nemine denk getirilmifl olmas›n› daha dikkat çekici k›lm›flt›r. Hatta dikkat çekici olmaktan öte bu katliam›n o süreçte gerçeklefltirilmifl olmas›n›n bir tesadüf olmad›¤›n› göstermektedir. Bülent Ecevit hükümetinin kamuoyuna sosyal-demokrat olarak sunulmufl olmas›ndan ve halk içerisinde de belirli yönleriyle bu flekilde kabul görmesinden yararlan›lmak istenmifltir. Böylece de ad›m ad›m Türkiye de iktidar›n faflistlefltirilmesi ve bunun içinde gerekli gördükleri askeri bir darbenin gerçekleflmesi için koflullar olgunlaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Marafl katliam›n›n ard›nda Sivas’ta, Çorum’da yaflanan provokas- rafl’›n seçilmifl olmas› da bir tesadüf de¤ildir. Toplumsal yap›lanmas›, ulusal kimlik bileflimleri ve bunlar aras›ndaki çeliflkiler, siyasal co¤rafya da alm›fl oldu¤u yer, özel savafl örgütlenmesi olarak Ergenekon’un burada örgütlenme düzeyi Marafl’› böyle bir katliam için en uygun alanlardan biri konumuna getirmifltir. Marafl siyasal co¤rafya içerisinde Kürdistan ile Türkiye aras›nda yer alan bir il olma durumundad›r. Hatta bu ilin baz› ilçeleri Akdeniz Bölgesi içerisinde de¤erlendirilebilmektedir. Toros da¤lar› bu ilin içlerine kadar uzan›rken, ayn› zaman da Kürdistan’›n içlerine do¤ru bir geçifl kap›s› olma Katliam için neden Marafl seçildi Türk siyasal tarihi içerisinde önemli bir yer teflkil eden bir katliam›n düzenlenece¤i alan olarak Ma- Aral›k 2008 SERXWEBÛN 61 özelli¤ine de sahiptir. Co¤rafik aç›- alandaki farkl›l›klar da Kürtler ve mas› sömürgeci rejim aç›s›ndan san›ls›nda Marafl’›n bu özelli¤i Türk ege- Türkler aras›ndaki çeliflkilerin derin- d›¤›ndan daha fazla bir tehlike yaratm›flt›r. Bu geliflme sömürgeciler aç›menlerinin de dikkatini çekmifl ve bu leflmesinde etkili olmufltur. Marafl’ta Alevi Kürtler önceki y›l- s›ndan mutlaka önü al›nmas› gereken alana yönelik buna göre bir yaklafl›m belirlemesine neden olmufltur. Türk larda sa¤l›¤a elveriflsiz batakl›k bölge- bir tehlike olarak kabul edilmifltir. egemenlerine ba¤l› flekilde geliflen lerde yaflamak zorunda b›rak›lm›fllar- Tüm bunlar Marafl’›n, neden böyle bir maket burjuvazinin olufltu¤u alan- d›r. Sünni Türkler ise hayvanc›l›¤a el- katliam için seçildi¤inin as›l nedenlelarda biri olmas› ve özel savafl güçle- veriflli yüksek, havadar yerlerde yer- rini ortaya koymufl olmaktad›r. rinin Marafl’› sar› bölge olarak ilan leflmifllerdir. Cumhuriyet sonras› y›llarda Alevi Kürtlerin yaflad›klar› baetmesinin nedeni de bu gerçekliktir. Marafl katliam›n› kimler gerçeklefltirdi Özel savafl içerisinde sar› bölgeler takl›k bölgeleri kurutulunca buralarve kullan›lanlar kimlerdi “oynak alanlar” olarak kabul edilmifl- da üretime son derece elveriflli arazilerdir. Buna ba¤l› olarak da özel sa- ler ortaya ç›km›flt›r. Bu durum, Alevi Marafl’›n var olan bu gerçekli¤i vafl aç›s›ndan “oynak” kabul edilen Kürtlerin ekonomik yaflam› üzerinde katliam› kimlerin gerçeklefltirdi¤ini ve bu bölgeler ayn› zaman da “kazan›l- olumlu aç›dan etkide bulunmufltur. bu katliam da kimlerin kullan›ld›¤›n› mas› gereken yerler” olarak da kabul Daha sonralar› Avrupa’ya giden ya- göstermektedir. Marafl katliam› üzeriedilmektedirler. O nedenle de özel sa- banc› iflçiler aras›nda bu bölgeden ne bafllat›lan yarg›lamalarda ve kavafl güçlerinin en fazla örgütlendikle- Alevi Kürtlerin de yer almas› bu eko- muoyuna yans›yan tart›flmalarda bu ri ve karfl›t ilan etti¤i kesimleri etkisiz nomik geliflmeyi daha da artt›rm›flt›r. çok aç›k bir flekilde de görülmüfltür. hale getirmek istedi¤i alanlar›n ba- Bunun karfl›s›nda ise Türk Sünni keMarafl katliam› bir Ergenekon profl›nda bu tür özellikler sahip vokasyonudur. Bu provokasMarafl katliam› bir Ergenekon “M olan bölgeler gelmektedir. yonun yarat›lmas›nda do¤ruBuralarda özel e¤itilmifl ve dan Türk özel savafl güçleri provokasyonudur. Bu provokasyonun görevlendirilmifl kadrolar›n›n harekete geçmifllerdir. Bu yarat›lmas›nda do¤rudan Türk özel savafl konumland›r›lmas›ndan, hergüçler komando kamplar›nda hangi bir çat›flma halinde e¤ittikleri militanlar›n› devregüçleri harekete geçmifllerdir. Bu güçler kullan›lacak olan silahlar›n ye sokmufllard›r ve günler önkomando kamplar›nda e¤ittikleri militanlar›n› depolanmas›na var›ncaya kacesinden de bu katliam›n hagetirip günler öncesinden de bu katliam›n dar akla gelecek her türlü haz›rl›klar›n› yapm›fllard›r. fiehir z›rl›klar›n› yapmaktad›rlar. d›fl›ndan yüzlerce faflist getihaz›rl›klar›n› yapm›fllard›r. fiehir d›fl›ndan Marafl da bu türden haz›rl›krilmifltir. Kürt Alevilerin mayüzlerce faflist getirilmifltir” lar fazlas›yla yap›ld›¤› bölgehalleri belirlenmifl, özel olarak ler aras›nda yer alm›flt›r. katledecek kiflilerin listeleri simlerin ekonomik düzeyi h›zla afla¤›- ç›kar›larak oturduklar› evler iflaretKimliksel dinsel ve ekonomik çeliflkiler ya do¤ru düflmeye bafllam›flt›r. Orta- lenmifltir. Yap›lan propagandalarla ya ç›kan bu tablo Kürt Alevi ve Türk birlikte patlat›lan bombalar ile provokatliama zemin yap›lm›flt›r Sünni kesimler aras›ndaki çeliflkiyi kasyon bafllat›lm›flt›r. Tescilli faflist Marafl, özel savafl›n yeralt› unsur- daha da fazlalaflt›rm›flt›r. Marafl’ta parti MHP bizzat bu katliam›n örgütlar›yla birlikte yer üstü unsurlar›n›n var olan kimliksel, dinsel ve ekono- lendirilmesinde rol oynam›flt›r. Mahda örgütlendirildi¤i alanlardan bir ol- mik çeliflkilere daha sonra siyasal ve kemelerde yarg›lananlar›n ço¤unun ma özelli¤ine sahip olmufltur. Tescilli ideolojik çeliflkilerde eklenmifltir. MHP üyesi olmas› da bunu do¤rulafaflist parti MHP’nin en örgütlü oldu- Kürt Alevileri sol, demokrat siyasal maktad›r. Daha sonralarda Marafl bir e¤ilim içerisine girerlerken, Türk katliam›nda aktif yer alan katillerden ¤u alanlardan biri de Marafl’t›r. Farkl› ulusal topluluklar›n bir ara- Sünniler de sa¤ ve faflist partilere bir olan Ökkefl Kenger (sonra ad›n› deda bulunmalar› ve bunlar aras›nda zemin haline gelmeye bafllam›fllard›r. ¤ifltirerek Ökkefl fiendiler yapt›) gibi Kürt özgürlük ve demokrasi müca- kifliler yine bu partinin saflar›nda yarat›lan kimlik ve dinsel çeliflkilerin varl›¤› bu yönüyle de Marafl’› gerçek- delesi böyle bir zeminde geliflmeye Meclise tafl›nm›fllard›r. lefltirilecek olan bir provokasyon için bafllam›fl, sa¤ ve faflist partiler için Bafllat›lan provokasyonda yoksul en elveriflli alanlardan biri durumuna büyük bir tehlike oluflturmufltur. Ay- Türk Sünni köylüleri de kullan›lm›flt›r. getirmifltir. Marafl’taki Kürtler Alevi r›ca demokratik ulus bilincine dayal› Kullan›lan bu yoksul Türk Sünni köyinanc›na sahiptirler. Türkler ise Sün- bir geliflmeyi yaratt›¤› için de Türk sö- lülerine “öbür dünya da cennet, bu ni inanc›ndad›rlar. Tarihsel olarak da mürgecileri ve her türden inkarc›l›k dünyada da Kürt Alevilerin mal varl›kAlevi-Sünni çeliflkisi sürekli bir flekil- karfl›s›nda bir tehlike yaratmaya bafl- lar›” vaadinde bulunulmufltur. Mahkede bu topluluklar› karfl› karfl›ya getir- lam›flt›r. Türkiye, Kürdistan s›n›r›nda me yarg›lamalar›nda bu gerçeklikler, mifltir. Ayr›ca bu bölgede, ekonomik böyle bir geliflmenin ortaya ç›km›fl ol- yap›lan itiraflar aras›nda yer alm›flt›r. SERXWEBÛN 62 Marafl katliam›yla bafllayan süreç 12 Eylül’le tamamland› Zaman, mekan ve koflullar› bütünlü¤ü içerisinde ele al›nd›¤›nda neden yer olarak Marafl’›n seçildi¤i ve süre olarak ta 1978’in Aral›k ay›n›n belirlendi¤i bu flekilde net bir flekilde anlafl›l›r olmaktad›r. O nedenledir ki, Marafl katliam› her yönüyle ele al›nm›fl ve sonucu darbe olarak belirlenmifl bir plan›n gerçekleflmesi olarak Türk siyasal tarihi içerisindeki yerini alm›flt›r. Bu anlamda da tam bir özel savafl uygulamas› olarak da pratiklefltirilmifltir. Askeri darbelerin özel savafl›n bir gerçekleflme biçimi oldu¤u bilinmektedir. Ancak özel savafl›n bir biçimi olarak gündeme giren darbeler de bir ön haz›rl›k sonucunda gerçekleflmektedirler. Dünyan›n her yerinde darbeciler, darbelerini yapmadan önce toplumu ve devleti darbeye haz›rlama ve darbenin koflullar›n› oluflturmaya çal›flm›fllard›r. Bununla yapacaklar› darbeler için toplum nezdinde kendileri için “hakl›l›k” ve “meflruluk” gerekçesi yaratmak ve toplumu kendilerine destekçi haline getirmek istemifllerdir. Türkiye’de 12 Eylül askeri faflist darbesini gerçeklefltirenler bu yöntemi dünyan›n farkl› bölgelerinde gerçekleflen darbelerden çok daha yayg›n ve etkili bir flekilde kullanm›fllard›r. Topluma “teröre karfl› bir darbe gerçeklefltirildi¤i ve terör son bulduktan sonra da k›fllalar›na döneceklerini” söylemifllerdir. Bas›n-yay›n organlar›nda da bu do¤rultu propagandalar gerçeklefltirerek tamamen toplumun bilinciyle oynam›fllard›r. Bunlar› yaparken de tamamen kendi yapt›klar›n›, kirli oyunlar›n› propaganda malzemesi olarak kullanm›fllard›r. Bu temel de oluflturmak istedikleri faflist iktidara “meflruiyet” kazand›rmak istemifllerdir. Böylece darbeyi haz›rlarken yapt›klar› gibi, oluflturmak istedikleri faflist bir yap›lanman›n da zeminini yaratmaya çal›flm›fllard›r. 12 Eylül Anayasas›n› esas alan siyasal flekillenmelere de bu temelde gidilmifl ve buna göre de toplumun hareket alanlar› yeniden belirlenmifltir. Böylece toplumun siyasetle ilgilenmesi ve hareket alan› iyice s›n›rland›r›lm›flt›r. 12 Eylül’le birlikte siyaset ve toplum bask› alt›na al›nm›flt›r. Tamamen askeri faflist bir rejim oluflturulurken, toplum da tek tiplefltirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Öngörülen bu siyasal yap›lanmayla ekonomiden siyasete, toplumun sosyalitesinden kültürel flekillenifline kadar her fleyin tekellefltirilmesi hedeflenmifltir. Hedeflenen bu tekelleflme ise kaba bir zor alt›nda gerçeklefltirilmeye bafllanm›flt›r. Bunun için de iflkencelerden, idamlara var›ncaya kadar akla gelebilecek her türlü bask› yöntemlerine baflvurulmufltur. Bunlar yap›l›rken de toplumun tamamen sessiz kalmas›, siyasetten uzak ve güdülür bir hale getirilmesi esas al›nm›flt›r. Bu da topluma adeta bir deli gömle¤inin giydirilmesi anlam›na gelmifltir. Bunda da belirli bir düzeyde baflar›l› olunmufltur. Gençli¤in depolitize edilmesi, toplumun sindirilmesi ve 12 Eylül rejimine karfl› güçlü bir direniflin gelifltirilememesi böyle bir yönelimin sonucunda gerçekleflmifltir. As›l olarak ta Marafl katliam›yla birlikte hedeflenenlerin bu gerçeklikler oldu¤u uygulamalar›yla birlikte a盤a ç›km›flt›r. 12 Eylül ve din 12 Eylül rejiminin dine ve Alevili¤e yaklafl›m› da bu çerçevede geliflmifltir.12 Eylül ile birlikte din istismarc›l›¤› ve Aleviler üzerindeki bask›lar daha da artarak devam etmifltir. Devlet toplumun etkisizlefltirilmesi ve üzerinde etki oluflturmak için dini yayg›n bir flekilde kullanm›flt›r. Darbeciler kendilerine Kemalist ve laik demelerine ra¤men tam bir fleriatç› üslubu kullan- Aral›k 2008 maya bafllam›fllard›r. Darbecilerin bu yaklafl›mlar› uluslararas› ve ekonomik iliflkilerde de görülmüfltür. Suudi sermayesi ile yak›n iliflkiler bu süreçte geliflmifltir. Yine bu iliflkiler içerisinde Türkiye’de ‹slamc› sermaye önemli bir birikim sa¤lamaya bafllam›flt›r. Devlet uzun vadede bugün AKP’de biraya getirdi¤i kadrolar›n› da bu temellere dayand›rarak oluflturmaya bafllam›flt›r. Darbecilerin bu yaklafl›mlar› ABD ç›karlar›yla da örtüflecek bir flekilde geliflmifltir. ABD’nin iflbirlikçi yeflil sermayeye ba¤l› bölgede yeni dengeler oluflturmak istemesi tamamen Türkiye’deki darbecilerin politikalar›yla bir uyumluluk ve bütünlük arz etmifltir. Devlet bu süreçte de Sünni inanc› üzerine yat›r›mlar yaparak geleneksel özelli¤ini korurken, Alevi inanc›na sahip olanlar üzerindeki bask›lar›n› daha yo¤unlaflt›rm›flt›r. Bu süreçte adeta Aleviler Sünnilefltirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Dersim gibi Alevilerin yo¤un oldu¤u bir kentte bile Alevi köylerine zorla cami yapt›rmaya bafllanm›fl, okullarda din dersi seçmeli olmaktan ç›kar›larak zorunlu hale getirilmifltir. Alevi karfl›tl›¤› ve Sünni mezhebinin kullan›lmas› öyle bir noktaya getirilmifltir ki, darbeciler adeta fleriat devletlerinde oldu¤u gibi haz›rlad›klar› bildirileri besmele ile bafllatm›fllard›r. Aç›klamalar da bulunurlarken, Kuran› Kerim’den ayetler okur hale gelmifllerdir. Uçaklardan, helikopterlerden halka yönelik bu temelde bildiriler da¤›t›lm›flt›r. Bununla da kal›nmam›fl, iflkencelerden geçirilerek zindana al›nan tutsaklara zoraki din dersleri verilmifltir. Hatta bu konu- Aral›k 2008 SERXWEBÛN 63 da Diyarbak›r zindan›nda oldu¤u gibi, fl›n bu uygulamalar›na a¤›rl›k verildi¤i burada da gelifltirilmifltir. Bu özellikler tutuklu baz› fleriatç›lar› bile kullanm›fl- alanlardan biri olmufltur. Bugün Ma- 1990’lar›n bafl›nda yaflanan siyasal lar buralarda daha sonra halk›n bafl›- rafl’ta din istismarc›l›¤› o kadar yayg›n- süreçle birleflince de Mad›mak katliam› yaflanm›flt›r. Mad›mak’ta Marafl’tana bela edilen Hizb-i kontran›n temel- laflm›flsa nedeni de bu gerçekliktir. kinden farkl› olarak ayd›nlar ve sanatleri at›lmaya çal›fl›lm›flt›r. 12 Eylül’ün Alevi politikas›n›n ald›¤› ç›lar diri diri yak›lm›fllard›r. Gazi olayDarbeciler, bu yaklafl›mlar›yla kendi lar› ise tamamen bir provokasyon sokendilerini de teflhir etmifllerdir. Esas biçim: Mad›mak katliam› nucu olarak gerçekleflmifltir. Burada ilke olarak belirlediklerini ilan ettikleri ve Gazi olaylar› kullan›lan provokatörler ise özel savafl laikli¤e bu yaklafl›mlar›yla ne kadar “ba¤l› olduklar›n›” göstermifllerdir. As12 Eylül askeri faflist rejiminin Ale- güçlerinden baflkas› de¤illerdir. Mal›nda bu Türk egemenlerinin bir gerçek- vi karfl›t› politikas› kendini sonraki y›l- rafl’ta oldu¤u gibi Abdullah Çatl› gibileli¤ini de ortaya koymufltur. Türk ege- larda daha da somut bir ifadeye ka- ri bu katliamda da yer alm›fllard›r. Gamenleri aç›s›ndan tarihin hiçbir kesi- vuflturmufltur. Mad›mak katliam› ve zi katliam›nda bu tür güçlerin kullan›ltinde din esas olmam›flt›r. Türk ege- Gazi olaylar› bunun somut gerçekle- d›¤› daha sonra aç›lan Susurluk davamenleri dini her zaman kendi ç›karlar› flen biçimleri olarak Türk siyasal tari- s› belgeleriyle de ispatlanm›flt›r. Dini gericili¤in k›flk›rt›lmas› ve için kullanm›fllard›r. Müslümanl›¤› ka- hinde yerlerini alm›fllard›r. 12 Eylül bul etmeleri de gerçekten inand›klar› rejiminin kendisini sivil görünümler katliamlarda özel savafl güçlerinin için de¤il, bunu kendi ç›karlar›na gör- alt›nda sürdürdü¤ü koflullarda bu kullan›lmas› 12 Eylül darbecilerinin dükleri için gerçekleflmifltir. O nedenle- katliamlar›n gerçekleflmifl olmas› da bir yöntemidir. Ve bu yöntemler Marafl katliam›nda oldu¤u gibi Mad›mak dir ki, Türk egemenlerinde din de¤ifltir- bu gerçekli¤in bir sonucudur. katliam›nda ve Gazi olaylar›nmek ç›karlar›n›n gere¤i baflvurda da kullan›lm›flt›r. duklar› bir yöntem olarak bugüAKP’nin belirgin kadrolar› tamamen “A ne kadar hep süregelmifltir. 12 Eylül’ün haz›rlad›¤› kifliliklerdir. Bu, Türk egemenlerinin laikli¤e AKP’nin Alevi yaklafl›m› yaklafl›m› da bundan öte bir anAbdulkadir Aksu’dan, Cemil Çiçek’e kadar lam ifade etmemifltir. Laikli¤i ele 12 Eylül rejiminin günümüzbirçok AKP yöneticisinin ortak özelli¤idir. al›fllar› da dine yaklaflt›klar› gibi de ald›¤› biçimin ad› ise AKP hüolmufltur. Bu gerçeklik sonu- O nedenle AKP’nin dine ve Alevili¤e yaklafl›m› kümeti olmufltur. AKP’nin belircundad›r ki, “laikli¤i esas ald›¤›gin kadrolar› tamamen 12 Ey12 Eylül’den farkl› de¤ildir. Bu gerçe¤e n›” söyleseler de onunla tam bir lül’ün haz›rlad›¤› kifliliklerdir. tezatl›k içerisinde olmufllard›r. ra¤men AKP hükümeti kendini oldu¤undan Bu, Abdulkadir Aksu’dan, Cemil Bu flekilde dini kulland›klar› giÇiçek’e var›ncaya kadar birçok farkl› olarak topluma sunmaktad›r” bi laikli¤i de kullanm›fllard›r. AKP yöneticisinin ortak özelli¤iAncak, bu da bir yere kadar dir. O nedenledir ki AKP’nin didevam etmifl, 1984’te 15 A¤ustos’ta gerMad›mak katliam› ve Gazi olaylar› 12 ne ve Alevili¤e yaklafl›m› 12 Eylül’den çekleflen gerilla ç›k›fl› bu duruma son Eylül’ün flekillendirdi¤i bir ortamda ger- farkl› de¤ildir. Bu gerçe¤e ra¤men AKP vermifltir. Bu gerçe¤e ra¤men 12 Eylül çekleflmifltir. Her iki olay›n gerçekleflme hükümeti kendini oldu¤undan farkl› rejimi ve onun ard›llar› dini kullanmaya biçimlerinde farkl›l›klar olsa da bu ger- olarak topluma sunmaya çal›flmaktad›r. devam etmifllerdir. Özellikle de Diyanet çek de¤iflmemifltir. Mad›mak katliam›nAKP’nin kendini topluma farkl› iflleri baflkanl›¤› bu konuda önemli bir da gerici duygular› k›flk›rt›lan topluluk- sunmaya çal›flt›¤› konulardan biride rol oynam›flt›r. Bununla birlikte 1984’le lar›n galeyana getirilerek kullan›lmas› Alevili¤e yaklafl›m olmaktad›r. Yerel beraber bafllayan gerilla ç›k›fl›n›n top- söz konusu olmufltur. Katliam› planla- seçimlere do¤ru AKP’nin “Alevi aç›l›lum üzerindeki etkisini engellemek için yanlar ve toplumu k›flk›rtanlar ise yine m›” ad› alt›nda ortaya att›¤› görüflleri de dini kullanmaktan geri kalmam›fllar- özel savafl›n kontra güçleridirler. de bunlar aras›nda yerini almaktad›r. Özellikle de Kürdistan’da tarikatlaGericilik, Mad›mak katliam›n›n ger- d›r. Bunu da, Mad›mak katliam›n›n r›n devlet eliyle gelifltirilmifl olmalar› da çeklefltirildi¤i Sivas’ta bizzat devlet san›klar›ndan olan Temel Karamollabunun bir sonucudur. Öyle ki, Kürdis- eliyle gelifltirilmifltir. 12 Eylül’den son- o¤lunun parti üyesi oldu¤unu atlayatan’da yerden mantar biter gibi tarikat- ra da Sivas’ta gericili¤in gelifltirilmesi rak yapmaktad›r. Bu noktada da lar türetilmeye bafllanm›fl ve tarikatlar›n ve örgütlendirilmesine daha da h›z ka- inand›r›c› olmaktan çok uzakt›r. girmedi¤i hiçbir yer b›rak›lmam›flt›r. zand›r›lm›flt›r. Sivas’›n, Marafl’›n topAncak AKP Aleviler üzerinde oynaDaha çok da özgürlük ve demokrasi lumsal, dinsel, kimlik ve co¤rafi aç›dan mak istedi¤i oyunlardan da vazgeçmemücadelesinin yayg›n bir flekilde geliflti- var olan özelliklerinde birbirine benzer mifltir. Daha önce bu kirli oyunu, bün¤i, kitleleri etkiledi¤i yerlerde bu tür e¤i- yönleri oldu¤u gibi, özel savafl›n etkin yesine ald›¤› Reha Çamuro¤lu vas›talimlere ve örgütlenmelere çok daha faz- hale gelmek istedi¤i bölgeler aras›nda s›yla gerçeklefltirmek istemifltir. Reha la a¤›rl›k verilmifltir. Marafl da özel sava- yer alm›flt›r. Alevi ve Kürt düflmanl›¤› Çamuro¤lu bu kirli oyunda üzerine SERXWEBÛN 64 düfleni yapamay›nca da AKP’nin kendine verdi¤i görevden istifa etmifltir. Aleviler, AKP’nin oynamak istedi¤i kirli oyunu yüz binleri Ankara’da soka¤a dökerek, meydanlarda toplayarak bofla ç›karm›flt›r. Bu gerçekli¤e ra¤men AKP son süreçte aç›klad›¤› “Alevi aç›l›m›n›” devreye sokmufltur. AKP’nin “Alevi aç›l›m›n›n” bir oyun ve seçim yat›r›m› oldu¤u aç›kt›r. Alevilerle kan uyuflmazl›¤› derecesinde tezatl›k içerisinde olan böyle bir partinin -Alevilere yönelik- bir aç›l›mda bulunmas› da mümkün de¤ildir. AKP’nin Alevilere yönelik bir aç›l›m gelifltirebilmesi için öncelikle bir devlet partisi olmaktan ç›kmas› gerekir. Çünkü tarihten günümüze gelinceye kadar, tüm Alevi katliamlar› devlet eliyle gerçeklefltirilmifltir. AKP’de parti olarak devlet eliyle gerçeklefltirilen bu katliamlara karfl› tav›r gelifltirecek bir konumun sahibi de¤ildir. Nas›l tarihiyle hesaplaflmayan bir devletin Alevilere yönelik bir aç›l›m› yoksa, AKP’nin böyle bir politikas› yoktur ve olamaz da. Bu do¤rultu da kullanaca¤› söylemler de bir demagoji olmaktan öte bir anlam ifade etmez. AKP’nin “aç›l›m “ ad›yla dile getirdi¤i yaklafl›m asl›nda bir özel savafl yönelimidir ve bu AKP ile de s›n›rl› de¤ildir. Ayn› süreçte tescilli faflist parti MHP’nin de benzeri bir yaklafl›mda bulunmas› o nedenle bir tesadüf de¤ildir. MHP de sözde Alevi ileri gelenleriyle görüflerek kendi saflar›na katmaya çal›flmaktad›r. MHP gibi eli Alevi kan›na bulaflm›fl, binlerce Alevinin, Kürt’ün kat- ledilmesinden sorumlu olan bir partinin nas›l Alevilere yönelik politikas› inand›r›c›l›ktan uzaksa; ayn› flekilde AKP’nin de inand›r›c› olmas› asla mümkün de¤ildir. Aleviler içerisinde ‹zzettin Do¤an gibi baz› iflbirlikçi hainler ç›karak, Özel savafl güçlerini umutland›rm›fl olabilirler. Bunlar›nda hiçbir flekilde Alevilerin iradesi temsil etmedi¤i ve edemeyece¤i de bilinmelidir. Katledilenler katledenlerden hesap soracaklard›r Türkiye’de özel savafl rejimi her yönüyle y›pranm›fl ve çözümsüz kald›¤› bir sürece girmifltir. Asl›nda bu gerçek Marafl katliam›yla bafllat›lan sürecin yeni bir dönüm noktas›na geldi¤i anlam›na gelmektedir. Art›k bu flekilde özel savafl güçlerinin, rejimlerinin provokasyonlarla, kontra elemanlar›n› devreye sokarak gerçeklefltirdi¤i kirli ifllerle, darbelerle hiçbir sonuç elde edemeyece¤i a盤a ç›km›flt›r. Bu, ayn› zaman da Türk özel savafl rejimi için bir k›r›lma noktas›na gelindi¤ini de göstermifltir. Yaflanan böylesi bir süreçte özel savafl rejimi kendini çehre de¤ifltirmek zorunda hissetmifltir. Bu do¤rultuda da bir özel savafl hükümeti olarak AKP’ye rol vermifltir. AKP de bu konuda üzerine düfleni yapmaya bafllam›flt›r. Bu anlamda aç›lan Ergenekon davas› Türk siyasal tarihinin geride kalan kirli ve kanl› yönleriyle bir hesaplaflmas› olmaktan çok uzakt›r. Sadece Aral›k 2008 özel kirli savafl›n teflhir olmufl ve bu yönleriyle de rejim için at›lmas› gereken yönlerinden ar›nma hareketi olarak gündeme getirilmifltir. Bu da as›l Ergenekon’un hala varl›¤›n› korumaya ve rejim üzerindeki etkisini sürdürmeye devam etti¤ini göstermektedir. Marafl katliam›n›n yeni bir y›l dönümüne böylesi koflullarda girmifl bulunuyoruz. O nedenle de her y›l dönümünden farkl› olarak bu y›lki Marafl katliam›n›n perde arkas›nda kalan, Ergenekon’la olan iliflkisi teflhir edilebilmelidir. Bu anlamda Marafl katliam›n›n yeni bir y›ldönümünde protesto gösterileri daha farkl› bir nitelik ve anlam tafl›yabilmeli ve bir hesaplaflma vesilesi haline getirilebilmelidir. Demokrasi güçlerinde ve Aleviler’de geliflen örgütlenme düzeyi ve bilinç böyle bir sonucun ortaya ç›kmas› için imkan sunmaktad›r. Demokrasi güçleri ve Aleviler flimdiden bunu farkl› biçimler de ortaya koymaya bafllam›fllard›r. Marafl’ta sadece bir Alevi katliam› gerçekleflmemifltir. Ayn› zamanda demokratik, sol güçlere karfl› bir yönelim ortaya ç›km›flt›r. O nedenle de Marafl katliam›n›n 30. y›l› sol, demokratik güçler taraf›ndan da büyük protestolarda bulunularak karfl›lanmal›d›r. Bu, sol demokratik güçlerin önünde de duran bir görevdir. Unutulmamal›d›r ki, Türkiye’de ilerici, demokratik, sol çevrelere ve bir bütün olarak ta topluma büyük ac›lar yaflatan 12 Eylül’e karfl› sa¤lam bir durufl ancak Marafl katliam› karfl›s›nda tutarl› bir yaklafl›m›n gelifltirilmesiyle olanakl› hale gelmifl olacakt›r. Bugün Marafl katliam›n›n yeni bir y›ldönümünde katliamc› güçler karfl›s›nda her zamankinden daha fazla bir direnifl gelifltirme koflullar› oluflmufltur. Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesi bunun koflullar›n› yaratm›flt›r. Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yarat›¤› ve önünü açt›¤› zeminde katliamc› güçleri ve onlar›n bugünkü temsilcisi olan AKP’yi yenilgiye u¤ratmak olanakl› hale gelmifl bulunmaktad›r. Marafl katliam›n›n yeni bir y›ldönümünde Marafl’ta daha sonralar› Mad›mak’ta, Gazi’de katledilenlerin an›s›na ba¤l› kal›narak, en anlaml› karfl›l›k da bu flekilde verilmifl olacakt›r. Aral›k 2008 SERXWEBÛN 65 AÇIK S‹YASET YAPMAK KÜRD‹STAN HALKININ ÇIKARINADIR “ Kesinlikle ulusal demokratik bir politika izlemek gerekiyor. Bölge, parça, afliret ve aile ç›kar› gibi yanl›fl e¤ilimlerden uzak durulmal›. Yine çeflitli ekonomik imkânlar ve imtiyazlar temelinde di¤er parçalar›n özgürlük mücadelesinin feda edilmemesi gerekiyor. Bu konuda gerçekten büyük sorumluluk tafl›nmal›. ‹ster ‹ran, ister Türkiye, ister baflka bir ülke yaps›n flantaj ve tehditlere boyun e¤ilmemeli. Kürtler, ortak ulusal tutum temelinde kendi öz güçlerine güvenerek Kürt sorunun demokratik çözümü için bu ülkeleri zorlamal›d›rlar. Kürt özgürlük hareketini kendileri ezemedi¤i için Güneyli güçleri kullanmak istiyorlar ” Türk devleti, gerillalar›n direnifli ve Kürt halk›n›n yükseltti¤i serh›ldanlar karfl›s›nda son bir buçuk y›lda büyük s›k›nt›lar yaflam›flt›r. 22 Temmuz 2007’de gerçekleflen Genelkurmay AKP uzlaflmas› ve ABD’nin tam deste¤inin al›nmas› PKK’nin tasfiyesi için sonuç vermemifltir. Yeni Genelkurmay baflkan› ‹lker Baflbu¤, Büyükan›t’tan daha iddial› biçimde genelkurmay baflkan› olmufl, sanki di¤er genelkurmay baflkanlar› savaflmam›fl, mücadele etmemifl, kendisi bu ifli halledecekmifl gibi büyük laflar ederek göreve bafllam›flt›r. ‹nkârc› sömürgeci karargâh, AKP’yi kullanarak, ABD ve Avrupa’n›n da deste¤ini alarak sonuç almay› düflünmüfltür. Ancak gerillan›n direnifli, halk›n serh›ldanlar› yükseltmesi Genelkurmay baflkan›n› flaflk›na çevirmifltir. Hem Genelkurmay baflkan› hem de AKP hükümeti Kürt özgürlük hareketinin mücadelede kazand›¤› inisiyatifi geriletmek aç›s›ndan özellikle iki y›ld›r yapmak istedikleri gibi Güney Kürdistanl› güçleri ve Irak’› PKK’nin üzerine sürme politikas›n› devreye sokmufllard›r. Son aylarda bu konuda özellikle daha fazla çaba göstermeleri çok fazla s›k›flt›klar›n› göstermektedir. Nitekim gerillan›n Bezelê eyleminin AKP ve orduyu y›pratmas›, halk›n gelifltirdi¤i serh›ldanlar›n tasfiye konseptini önemli oranda bofla ç›karmas› sonucu yak›n zamana kadar Güney Kürdistan federasyon hükümetine, KDP ve YNK’ye olumsuz yaklaflan, onlar› sürekli bask› alt›ndan tutmaya çal›flan Türkiye, Güneyli güçlerle daha yak›n iliflki içine girmifltir. Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda s›k›flan Türkiye, ABD’nin bölge politikalar›na daha yak›n durmaya bafllam›flt›r. Eskiden kimi konularda ABD’nin isteklerini tam karfl›lamayan Türkiye, giderek AKP’nin her dedi¤ine “evet” diyen bir noktaya gelmifltir. Baharda yedi¤i darbeden sonra ise ABD ve AB’nin deste¤ini daha fazla al›p PKK konusunda avantaj kazanmak için kendi içinde Avrasyac› kesimleri tasfiye etme yolunu seçmifltir. Ergenekon olarak tan›mlanan bu operasyon, AKP-Genelkurmay uzlaflmas›, ABD ve Avrupa’n›n birlikte hareket etmesiyle yap›lm›flt›r. Bu operasyonla özellikle d›fl deste¤ini artt›rarak sonuç alaca¤›n› düflünen AKP-Genelkurmay uzlaflmas›, Kürt özgürlük hareketinin direnifli karfl›s›nda istedi¤i sonuca ulaflamam›flt›r. Son zamanlarda Güney Kürdistan’la iliflki, ABD ve Güneylilere kimi tavizler vererek onlar› PKK üzerine sürme konusunda daha aktif bir çaba içine girmesi Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda yaflad›¤› baflar›s›zl›¤›n sonucudur. Nitekim son aylarda “PKK’nin tasfiyesi için KDP ve YNK ile iliflki gelifltirmek gerekir” biçimindeki de¤erlendirmeler daha fazla artm›flt›r. “PKK Türkiye ile KDP’nin iliflkisini bozmak için bu tür eylemler yap›yor” de¤erlendirmeleriyle gelifltirilmek istenen iliflkinin zeminini oluflturmaya çal›flm›fllard›r. AKP hükümeti 22 Temmuz’da Kürdistan’da artt›rd›¤› oylar›n› ve etkisini son bir buçuk y›lda önemli oranda kaybetmifltir. Yerel seçimlere do¤ru giderken de yine 22 Temmuz’da oldu¤u gibi KDP’nin, YNK’nin deste¤ini almaya çal›flmaktad›r. Kuzey Kürdistan’daki iflbirlikçi, reformist, yeminli PKK düflmanlar› ve baz› çevrelerin deste¤ini almak için Güney Kürdistan ve Irak’la iliflkilerini gelifltirmeye yönelmifltir. Zaten ABD’de de Türkiye’yi hep böyle bir iliflki içine itmek istiyordu. Türkiye sorunlar›n› Irak, Güney Kürdistan’la birlikte çözsün diyordu. PKK sorununun çözümünün de Irak ve Güneyli güçlerle gelifltirilecek iliflkilerle sa¤lanaca¤›n› söylüyordu. Kürt halk›n›n yürüttü¤ü serh›ldanlar ve gerillan›n vurufluyla birlikte Türkiye böyle bir iliflki gelifltirme sürecine girdi. Türkiye, böyle bir siyasal iliflkiye karfl› de¤ildi, ama bunun kendi inisiyatifinde ve etkisinde olmas›n› istiyordu. Bu nedenle daha fazla kendini dayatarak, daha fazla taleplerde bulunarak Irak’la, Güney Kürdistanl›larla bir iliflki gelifltirme politikas› içindeydi. Ancak son bir buçuk y›lda bu politikas›nda baflar›l› olamad›¤› gibi Irak ve Güneyli güçler karfl›s›nda pozisyonu daha da geriledi. Gerillan›n mücadelesi, halk›n mücadelesi karfl›s›nda s›k›flt›kça Güneyli güçleri ve Irak’› kullanarak PKK’yi zay›flatma politikas›na a¤›rl›k verdi. Bu nedenle geçen ay Irak’ta yap›lan Irak, Güneyli güçler ve Türkiye toplant›s› böyle bir siyasal sürecin sonucu SERXWEBÛN 66 olarak gerçekleflmifltir. Bu üçlü toplant› ABD’nin koordinatörlü¤ünde gelifliyor. Eskiden ABD üçlü taraftan biri iken flimdi ise yeni üçlüyü koordine eden, onlar›n hangi temelde anlaflacaklar›n›, uzlaflacaklar›n› yönlendiren bir inisiyatif kazanm›flt›r. Buradaki toplant›da ne konufluldu¤u tam net olarak bilinmemekle birlikte esas olarak PKK’nin etkisizlefltirilmesi, gerillan›n s›n›rland›r›lmas› temelinde gerçekleflti¤i aç›kt›r. Türkiye’de devlet temsilcisinin ve M‹T müsteflar yard›mc›s›n›n bu toplant›ya kat›lmas› dikkate al›nd›¤›nda esas gündemin PKK’nin tasfiye edilmesi oldu¤u aç›kt›r. Zaten Türkiye aç›s›ndan en önemli görüflmeler PKK’nin s›n›rland›r›lmas›yla, PKK’ye yönelik ortak politikalar›n belirlendi¤i görüflmelerdir. Di¤er diplomatik görüflmeler Türkiye için kamuoyuna bile yans›mas› gerekmeyen, rutin görüflmelerdir. ‹ran’la gaz anlaflmalar› m› yapacak, ‹ran’la belli iliflkiler mi olacak onun da katalizörü Kürt sorunudur. PKK ile ilgili pazarl›klar ve ortak politikalar temelinde bu tür görüflmeleri ve anlaflmalar yapmaktad›rlar. Güney Kürdistan halk›n› PKK’ye karfl› tepkilendirmeye çal›flmaktad›rlar Bu çerçevede Ba¤dat görüflmelerinde de PKK ile ilgili konular tart›fl›lm›flt›r. PKK’nin birçok bak›mdan s›n›rland›r›lmas› hedeflenmifltir. Güney Kürdistan halk›n›n da PKK’ye yard›mc› olmamas›, hatta tepkilendirilmesi için çeflitli çabalar›n gelifltirilmesi de istenmifltir. Gerilla alanlar› ile Güney Kürdistan aras›ndaki kasaba ve köyleri aras›ndaki yollar›n kapat›lmas›, Avrupa’ya girifl-ç›k›fllar›n›n engellenmesi tart›fl›lm›flt›r. Bu toplant›n›n gündemi önceden yap›lan istiflareler sonucunda belirlenmifltir. Bu konular›n tart›fl›lacak konular oldu¤unun tespit edilmesi Güney Kürdistanl› güçler aç›s›ndan olumsuz bir durumdur. Bu nedenle yap›lan toplant›da olumsuz bir sonuç ç›kmam›flt›r demek do¤ru de¤ildir. Tabii ki mevcut durumda Türkiye ile Güneyli güçlerin tümden PKK’ye sald›r› konusunda anlaflt›klar› söylenemez. Ama Ali Babacan’›n da belirtti¤i gibi gizli diplomasi ile sonuç almak istemektedirler. fiu anda böyle s›k› bir biçimde gizli diplomasi yürütülmektedir. Karfl›l›kl› tavizlerle bir noktada uzlafl›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu yönüyle flu anda Türkiye ile Güneyli Kürtler aras›nda PKK’ye sald›r› konusunda herhangi bir pratik sorun yaflanmasa da bunun ileride yaflanmayaca¤› anlam›na gelmiyor. Çünkü böyle bir gündem üzerinde tart›flmaya bafllamak bile bir pazarl›k yapmak, pazarl›¤a haz›r olmak anlam›na geliyor. Türkiye, baz› isteklerini kabul ederse, Güneyli siyasi güçler de Türklerin dediklerini yapacakt›r. fiu anda böyle bir gündem üzerinden tart›fl›ma yap›lmas› bu anlama gelmektedir. Bu, sadece Kuzey Kürdistan’daki Özgürlük hareketi aç›s›ndan de¤il, bütün Kürtler aç›s›ndan tehlikeli bir durumdur. B›rakal›m flu anda anlafl›l›p anlafl›lmamas› konusunu, böyle bir gündem üzerinde tart›flmalar yapman›n bile tehlikeli oldu¤unu vurgulamal›y›z. Herhangi bir Kürt gücünün bu gündemler üzerinde tart›flmamas› gerekmektedir. Yap›lmas› gereken “Türkiye’ye sen Kürt sorununu demokratik temelde çöz, bu sorun baflka türlü çözülemez” denilmesidir. “E¤er siz bu sorunu çözerseniz, sorunun çözülmesi temelinde sadece Kuzey Kürtleriyle de¤il, bütün Kürtlerle iliflki de kurabilirsiniz, bütün Kürtler ile iliflki kurman›z›n yolu kendi Kürtleriniz ile anlaflmaktan geçer” felsefesiyle bu tür toplant›lara kat›l›m sa¤lanmas› gerekir. “Bizlerle sa¤l›kl› ve kal›c› iliflki kurmak, inkârc› politikadan vazgeçmekten ve Kürtlerin haklar›n› tan›maktan geçer” biçiminde bir yaklafl›m gösterilmesi gerekir. Do¤ru politika budur. Nitekim son zamanlarda Kürt halk Önderi ‹mral›’dan gönderdi¤i mesajlarda hem Talabani’nin hem de Barzani’nin Kürt sorununun demokratik çözümü için rol almalar›n› istiyor. Türkiye ile bütün Kürtlerin iliflki gelifltirmesinin yanl›fl olmayaca¤›n›, ama bunun Türkiye’nin demokratikleflmesi, Türkiye’nin demokratik temelde Kürtlerle özgür birlik kurmas›ndan geçmesi gerekti¤ini vurgulamaktad›r. Bunun için de KDP’nin de YNK’nin de Türkiye’de Kürt sorunu- Aral›k 2008 nun demokratik temelde, Kürtlerin haklar›n›n kabul edilmesi ve Kürt sorunun demokratik yollarla çözülmesi çerçevesinde bir rol oynamas› gerekti¤ini söylemektedir. Türkiye bütün parçalardaki Kürtlerin özgürlük istemlerine karfl›d›r Türkiye ile iliflkilenecek herhangi bir Kürt liderinin, Kürt örgütünün, Kürt bireyinin kesinlikle tak›nmas› gereken tav›r budur. PKK’nin tasfiyesi, s›n›rland›r›lmas› konusunda tart›flmalar yapmak, tart›flmalar içine girmek daha bafl›ndan Türkiye’nin tezlerini ya da Kürt özgürlük hareketini inkâr ve imha temelinde kendileriyle iliflki kurma çerçevesini kabul etmek anlam›na gelir. Dolay›s›yla hiçbir Kürt siyasi gücünün PKK’yi s›n›rland›rma, PKK’nin üzerine gitme biçimindeki tart›flmalar› kesinlikle yapmamas› gerekir. KDP de YNK de Mesut Barzani de Celal Talabani de bilmelidir ki Türkiye kendi Kürt sorununu çözmedi¤i taktirde yaln›z Güney Kürdistan’daki Kürtler de¤il, bütün Kürtler rahat edemez. Çünkü Türkiye bütün parçalardaki Kürtlerin özgürlük kazan›mlar›na karfl›d›r. Asl›nda Türkiye inkârc› ve bask›c› politikay› bütün sömürgeci güçler ad›na uygulamaktad›r. Bu aç›dan da Kürt sorununun kal›c› çözümünün anahtar›, Türkiye’nin inkârc› ve imhac› politikalardan vazgeçmesidir. Türkiye inkârc› politikas›ndan vazgeçer, kendi Kürtleriyle demokratik birlik temelinde, Kürtlerin kimlik, dil, kültür ve temel demokratik haklar›n› tan›yarak sorunu çözerse Güney Kürdistan da rahatlar, bütün parçalar da rahatlar. Tüm Kürt örgütlerinin, Kürt siyasi güçlerinin Türkiye’ye yaklafl›mda böyle bir tutum içinde olmalar› gerekiyor. Kürt sorununu çözmeyen, Kürt özgürlük hareketini ezmekte ›srar eden Türkiye ile sa¤l›kl› iliflki gelifltirmenin mümkün olmayaca¤›n›, ama Kürt sorununu demokratik temelde çözerse bütün Kürtlerin Türkiye ile iliflki kurmas›n›n kolaylaflaca¤›n›, hatta Kürtlerin Türkiye ile iliflki kurmas›n›n faydal› olaca¤›n› söylemelidirler. Hatta kendi Kürt sorununu demokratik temelde çözen bir Aral›k 2008 SERXWEBÛN Türkiye’nin yaln›z kendisi için de¤il, demokratik temelde Ortado¤u halklar›n›n ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal gelifliminde olumlu rol oynayabilece¤ini ve etkili olabilece¤ini söyleyebilirler. Demokratikleflen bir Türkiye’nin etkin olmas›na karfl› olunmayaca¤›n›n, ama Kürt sorununu inkâr temelinde Ortado¤u’da ya da Kürtler üzerinde egemen olan bir Türkiye’ye de karfl› durulaca¤›n›n hat›rlat›lmas› gerekiyor. Bu yönüyle Güneyli güçlerin Türkiye’ye karfl› yürüttü¤ü politikalar›n gözden geçirilmesi gerekir. Geçen y›l Talabani’nin aç›kça ifade etti¤i gibi DTP’ye karfl› AKP’nin desteklenmesi ya da Kürt sorunun çözümünde PKK’nin engelleyici rol oynad›¤›n›, AKP’nin Kürtlere yarar sa¤lad›¤›n›, söylemek tabii ki art›k bir gaflet de¤il, ihanet durumunu ortaya ç›kar›r. Bu aç›dan yaln›z Say›n Talabani ve Barzani’nin, bütün Kürt flahsiyetlerinin Türkiye ile politikalar› ilkeler çerçevesinde yürütmesi gerekiyor. Ulusal demokratik ilkeler çerçevesinde yürütmesi gerekiyor. Kendi Kürt sorununu demokratik temelde çözmeyen bir Türkiye’nin Kürtler taraf›ndan olumlu karfl›lanmas› mümkün de¤ildir. Böyle bir Türkiye ile iliflkiye Kürt halk› her zaman kuflkuyla yaklafl›r. Hatta kendi Kürt sorununu çözmeyen Türkiye bütün Kürtler için tehlike yaratt›¤›ndan bütün Kürtler böyle bir Türkiye’ye karfl› tav›r almak zorundad›r. Kürt halk Önderi bir görüflme notunda, Türkiye e¤er Kürt 67 sorununu çözmezse, herhangi bir kamplaflma ortaya ç›kt›¤›nda, Ortado¤u’da farkl› politik dengelerle karfl› karfl›ya gelindi¤inde, Türkiye nerede yer al›yorsa, Kürtlerin de kesinlikle onun karfl›s›ndaki kampta yer almas› gerekti¤ini vurgulayarak, mevcut Türkiye politikas›n›n ne kadar Kürt karfl›t›, bütün Kürtlere karfl› oldu¤unu ortaya koymufltur. ‹nkârc›l›kta ›srar eden Türkiye’nin bütün Kürtler aras›ndaki siyasi konumunun ve bugünkü tarihsel durumunun bu çerçevede oldu¤u aç›kt›r. Bunu görmek için büyük bir siyasetçi olmaya gerek yoktur. Herhangi bir Kürt bile Türkiye’nin bölgedeki bütün Kürtlere karfl› oldu¤unu, Kürt karfl›t› bir konumda bulundu¤unu rahatl›kla söyleyebilir. Türkiye Güneyli güçlerle gizli görüflmeler yapmaktad›r Türkiye-Irak-Güneyli güçlerin Terörle Mücadele Komisyonu kurmalar› tabii ki kabul edilebilir bir durum de¤ildir. Gizli diplomasi yürütmeleri Kürtler aç›s›ndan kabul edilemez. Kürt örgütleri belki bunu söylemiyor, ama hem Ali Babacan hem de bu görüflmelere kat›lan devlet temsilcisi görüflmelerin gizli sürdürüldü¤ünü, sessiz diplomasi ile sonuç alacaklar›n›, hatta belirli ilerlemeler kaydettiklerini söylemektedirler. Bu tür iliflkiler tehlikelidir ve Güneyli güçlere de yarar getirmez, hatta tuzaklarla karfl› karfl›ya kalmalar›n› beraberinde getirir. Belki hala Kürt gruplar›n›n, Kürt özgürlük hareketine karfl› aç›k somut bir olumsuz durumu ortaya ç›kmam›flt›r, ama Türkiye’nin bu de¤erlendirmelerini de kimse göz ard› edemez. Türkiye olumlu bak›yor, sonuç alaca¤›na inan›yor, yine ABD çeflitli de¤erlendirmelerde bu üçlü komisyonun toplant›ya kat›lan güçler aras›ndaki sorunlar› çözece¤ini belirtiyor. Bu güçlerin siyasal literatüründe sorunu çözmek demek PKK’nin tasfiyesi konusunda anlaflmak demektir. Çünkü Türkiye Güney Kürdistanl›larla iliflkinin geliflmesinden söz ederken bunu kastetmektedir. Zaten Türkiye iliflkilerin gelifltirilmesi konusunda PKK’ye karfl› olmay› önflart olarak koflmaktad›r. Güneyli güçler zaman zaman Türkiye kendi sorunlar›n› demokratik temelde çözsün diyorlar, bu yönlü demeçler de veriliyor. Bu sorun zorla, fliddetle, çözülemez gibi de¤erlendirmeler de oluyor. Ama bu konuda ›srarl› de¤iller. Çok ilkeli olduklar› söylenemez. Biz Kürt sorununun demokratik temelde çözümü d›fl›nda hiçbir tart›flmay› kabul edemeyiz, hiçbir dayatmay› kabul edemeyiz biçiminde tüm Kürt kamuoyunu rahatlatacak ve Türkiye’yi do¤ru politikaya sevk edecek tutumlar gösterilemiyor. Bu nedenle Türkiye hala Güneyli güçlerle iliflki gelifltirip PKK’yi tasfiye edece¤i konusunda umutlar besliyor. KDP’yi, YNK’yi PKK üzerine sürece¤i konusunda bir iyimserlik içindedir. Bu gerçeklik de gösteriyor ki, Kürt örgütleri, flahsiyetleri Türkiye’ye karfl› net tutum göstermiyorlar. Bir taraftan sorun demokratik temelde çözülsün derken, ama di¤er taraftan da PKK’nin tasfiyesiyle ilgili konular› tart›fl›yorlar. Böylelikle bir nevi siz bizim dediklerimizi yerine getirirseniz, bizim varl›¤›m›z› kabul ederseniz, biz de sizin istekleriniz konusunda bir fleyler yapabiliriz gibi Türkiye’yi cesaretlendiren tutumlar içine giriyorlar. Bu da Kuzey Kürdistan’da Kürt sorununun çözümünü geciktiriyor, hatta engelliyor. fiu aç›kt›r, e¤er Güneyli güçler ve uluslararas› çevreler Türkiye’yi cesaretlendirmeseler, Türkiye Kürt sorununu en k›sa zamanda çözmek zorunda kal›r. Kürtler özgürlü¤ü için, demokrasi için az mücadele et- SERXWEBÛN 68 mediler. Dünyan›n herhangi bir köflesinde bir halk bu kadar mücadele verseydi kesinlikle özgürlüklerini, demokrasilerini, temel demokratik haklar›n› rahatl›kla elde edebilirlerdi. fiu anda ortada Kürt sorunu diye bir sorun kalmazd›, inkârc›l›k diye bir sorun kalmazd›. Ama bu kadar büyük bir mücadeleye ve 21. yüzy›lda özgürlük ve demokrasi fikrinin önemli bir siyasal de¤er, ideolojik de¤er haline gelmesine ra¤men Türkiye, insanl›¤›n en kadim halk› olan Kürt halk›n›n dilini, kültürünü, kimli¤ini reddediyorsa, hâlâ onu resmi olarak kabul etmiyorsa, bu politikada ›srar devam ediyorsa bunun bir nedeni de Güney Kürdistanl› güçlerin Türkiye’nin bu politikas›na cesaret vermesidir. Türkiye hâlâ d›fl güçlere dayanarak ya da Güneyli güçleri kullanarak PKK’yi ezme politikas›ndaki umudunu kaybetmemifltir. Tabii ki bu durum tüm Güneyli örgütler aç›s›ndan elefltirilmesi gereken bir durumdur. söz konusu oldu¤unda hiçbir parça kendi dar ç›karlar› gere¤i di¤er parçalar›n özgürlük ve demokrasi sorunlar›na duyars›z kalamaz ya da di¤er parçadaki halk›n özgürlük ve demokrasi sorunlar›n› pazarl›k konusu yapamaz, yapmamal›d›r. Güney Kürdistanl› güçlerin politikalar›, yaklafl›mlar› asl›nda Kürt özgürlük hareketinden kaç›fllar› teflvik etmekte, Kürt özgürlük hareketine siyasi bask› kurarak, çeflitli bask› yöntemlerini süreklilefltirerek Türkiye’nin imha politikalar›na katk› sunmaktad›r. Gerilladan, Medya Savunma Alanlar›ndan çeflitli kaç›fllar›n ortaya ç›kmas›nda KDP’nin, YNK’nin politikalar› belirleyicidir. Kaç›fllar teflvik ediliyor, kaçanlar korunuyor, hatta kaçanlar›n belirli koflullarda teslim edilmesi konusunda Türkiye ile yap›lan anlaflmalar da vard›r. Bu da tabii Aral›k 2008 kalman›za gerek yok, kaçar gelirseniz herhangi bir zorlukla karfl›laflmazs›n›z” biçimindeki propagandalar› ortadayken Güney Kürdistan’da kaçanlara kucak aç›lmas›, hatta kaç›fllar›n çeflitli biçimlerde teflvik edilmesi, desteklenmesi kabul edilebilecek bir durum de¤ildir. E¤er kaçanlara bu kadar destek verilmesi, kucak aç›lmas› olmasayd› belki bu kaç›fllar›n önemli bir k›sm› gerçekleflmeyecekti. Tabii ki kaçmak isteyenleri kimse zorla durduramaz. PKK’den geçmiflte de kaçanlar olmufltur, Mücadelede zorland›kça kaçanlar olabilir, bu ayr› bir konudur. Mücadelenin zorluklar›, s›k›nt›lar›, koflullar› gere¤i bu tür fleyler olmaktad›r. Ama Güneyli güçlerin tutumlar›yla, tav›rlar›yla zay›f unsurlara bir nevi kaçarsan›z, gelirseniz burada yaflayabilirsiniz biçiminde bir yaklafl›m içinde olmas› bir Kürt hare- “Güney Kürdistanl› güçler hâlâ ulusal demokratik politikada ilkeli davranmamaktad›rlar. Siyasal duruma göre, dengelere göre politika Güney Kürdistanl› güçler ulusal politikada ilkeli davranmal›d›rlar yapmay› bir tarz haline getirmifllerdir. Tabii ki uluslararas› ve bölgesel dengelerde çeflitli politik yaklafl›mlar, taktikler, üsluplar kullan›labilir. Bu aç›dan da Güneyli güçler “biz Kürtler aras› bir çat›flmaya girmek istemiyoruz, Türkiye kendi sorunlar›n› demokratik temelde çözmeli” yaklafl›m›n› bir ilke ve temel politika haline getirmeli ve Türkiye’ye bunun d›fl›nda farkl› politika izlenmeyece¤ini göstermelidir. Bu yap›l›rsa biz Türkiye’nin mevcut inkârc› politikadan vazgeçece¤ini, Kürt sorununu da demokratik temelde çözme konusunda daha istekli olaca¤›n› ya da bugünkü mevcut politikay› sürdürmesinin koflullar›n›n kalmayaca¤›n› söylüyoruz. Güney Kürdistanl› güçler hâlâ ulusal demokratik politikada ilkeli davranmamaktad›rlar. Hâlâ siyasal duruma göre, dengelere göre politika yapmay› bir tarz haline getirmifllerdir. Tabii ki uluslararas› ve bölgesel dengelerde çeflitli politik yaklafl›mlar, taktikler, üsluplar kullan›labilir. Bunlar do¤ald›r. Ama burada biz temel ilkelerden bahsediyoruz. Bütün Kürdistan halk›n›n ulusal demokratik ç›karlar›ndan söz ediyoruz. Temel ilkeler ve ulusal demokratik ç›karlar Bunlar do¤ald›r. Ama biz bütün Kürdistan halk›n›n ulusal demokratik ç›karlar›ndan söz ediyoruz” ki Türkiye’nin Kürt özgürlük hareketini da¤›tma, tasfiye etme politikalar›na destek anlam›na geliyor. Özgürlük mücadelesi yürüten savaflç›lar›n, gerillalar›n, kadrolar›n, sempatizanlar›n kaç›rt›lmas›, bu parçadaki hareketten uzaklaflt›r›lmas›n›n herhalde herhangi bir Kürt örgütünün görevi olmamas›, böyle bir rolü üstlenmemesi, kaç›fllar› teflvik edici bir yaklafl›m içinde olmamas› gerekiyor. Güneyli güçlerin herhangi bir Kürdistan parças›ndaki Özgürlük hareketinden kaç›fllar› teflvik etmesi, onlara olumlu bir fley yapm›fllar gibi davranmas›, onlar› takdir etmesi, onlara imkân tan›mas› Türk devletinin politikas›na hizmet etmektedir. Zaten Türk devleti de “bu s›k›nt›lar› b›rak›n, vazgeçin, kendinizi harcamay›n, gelin burada rahat edersiniz” ça¤r›lar› yapmaktad›r. Türkiye’nin “so¤ukta, açl›kta, susuzlukta keti, bir Kürt grubu aç›s›ndan gafletten de öte bir fleydir. Güneyli güçler kaç›fllar› teflvik etmektedir Hiçbir Kürt grubunun, Kürt hareketinin, Kürt siyasetçisinin herhangi bir parçadaki özgürlük mücadelesini zay›flatacak, oradaki kaç›fllar› özendirecek ya da hareketin da¤›lmas›n›, ortadan kald›r›lmas›n› teflvik edecek bir tutuma girmemesi gerekiyor. Ne yaz›k ki Güney Kürdistan böyle bir olumsuz rol oynuyor. Hatta bir nevi Do¤u’da, Güneybat›’da, Kuzey Kürdistan’daki gençlere ve yurtd›fl›ndaki halka “bak›n Güney’de bir devlet var, devletimiz oldu” deyip, Do¤u Kürdistan’da, Kuzey Kürdistan’da, Güneybat› Kürdistan’da gençlerin, halk›n bir özgürlük sorunu oldu¤unu, bir mücadele Aral›k 2008 SERXWEBÛN sorunu oldu¤unu unutturmas›n›, insanlar›n Güney’deki bu devletçikle tatmin olmas›n› sa¤layan bir anlay›fl yaratmas› söz konusudur. Yarat›lan bu havan›n ve zihniyetin Kürdistan halk›n›n di¤er parçalar›ndaki mücadelesi aç›s›ndan ciddi bir tehlike oluflturdu¤unu vurgulamak gerekmektedir. ‹lk bafllarda böyle bir oluflum di¤er parçalardaki mücadelenin geliflmesi aç›s›ndan zemin olaca¤› düflünülürken, di¤er parçalardaki mücadele duygusunun gevfletilmesine yol açmas›, giderilmesi gereken ciddi bir sorun olarak görülmelidir. Bugün Güney Kürdistan’daki siyasi güçlerin tarihsel aç›dan, Kürt halk›n›n ulusal demokratik mücadelesi aç›s›ndan kabul edilemeyecek, gerçekten tarihsel olarak gelecekte, ileride mahkûm edilecek böyle bir politikay› izlememesi gerekiyor. Bunun do¤ru olmad›¤›n›, KDP’nin de YNK’nin de bu tür sonuçlara yol açacak tutumlardan vazgeçmesi gerekti¤ini söylemek her yurtsever demokrat›n görevi olmal›d›r. Bütün yurtseverlerin, demokratlar›n, ayd›nlar›n da KDP ve YNK’ye b›rakal›m herhangi bir parçadaki demokratik ulusal mücadeleyi zay›flatmas›n›, tersine destek verilmesi gerekti¤ini dayatmalar› gerekir. Nitekim Kürt halk Önderi son görüflmelerinde Talabani için “sadece olumsuz duruma girmemesi yetmez, aksine Kürt sorunun demokratik çözümü için destek sunmas› gerekir” demesi, Kürt örgütlerinin ve liderlerinin sorumlular›n›n nas›l davranmas› gerekti¤ini ortaya koymas› aç›s›ndan çok önemlidir. KNK’nin ortak ulusal bir tutum belgesini gündeme almas› önemlidir Yak›nda toplanacak KNK genel kurulunda bu durumlar›n tart›fl›lmas› gerekiyor. Bir Ulusal Tutum Belgesi tasla¤› haz›rlanm›fl. San›r›z bunun üzerine tart›flma olacak, bütün Kürtleri, siyasi güçleri ba¤layacak baz› ilkeler tespit edecektir. Gerçekten de KNK’nin böyle bir toplant›y› yapmas› bu süreçte anlaml›d›r. Zamanlama aç›s›ndan da do¤rudur. Türk devletinin, ‹ran’›n ve çeflitli uluslararas› güçlerin Kürtler aras› çat›flma yaratmaya, 69 Kürtler aras› so¤ukluk ve gerilim ortaya ç›karmaya çabalad›¤› bir dönemde, hem de Kürtlerin birli¤e en fazla ihtiyac› oldu¤u bir dönemde bu tür olumsuz politikalar›n engellenmesi aç›s›ndan KNK’nin çabalar›, giriflimleri de¤erlidir. KNK’nin ve KNK içindeki tüm yurtseverlerin, ayd›nlar›n, hatta KNK d›fl›ndaki tüm yurtsever ayd›nlar›n ortak ulusal bir tutum belgesinin ortaya ç›kmas›nda katk› sunmas› taktir edilecek bir çabad›r. Kürt örgütlerinin b›rakal›m birbirine engel olmas›, her parçadaki sorunun demokratik çözümü ve bu yönlü mücadelenin desteklenmesi aç›s›ndan ulusal demokratik ilkelerin belirlenmesi önemli olmaktad›r. Bu aç›dan KNK’nin bu ifli daha ciddiye almas›, çal›flmalar›n› ve ortaya ç›karaca¤› sonuçlar›, bütün ayd›nlara ve yurtseverlere mal etmesi gerekmektedir. Ortaya ç›kar›lacak ulusal tutum belgesi çerçevesinde bütün Kürt siyasi örgütlerinin birbirine ve de¤erlerine sayg›l› olmas›, birbirlerinin aleyhinde çal›flmamas› gerekir. Ulusal Tutum Belgesine ters tutum içine girenlere karfl› KNK’nin de Kürt demokratik kamuoyunun da tutum gelifltirmesi, Kürt halk›n›n ulusal demokratik mücadele tarihinde örgütler aras› iliflkilerde yeni bir dönemin bafllamas›n› beraberinde getirecektir. Kürdistan tarihinde, siyasal mücadele alan›nda yanl›fl tutumlar›n ortaya ç›kmas›n›n nedeni yanl›fl yapan, ulusal demokratik tutum içinde olmayan örgütlere ve kiflilere tutum tak›n›lmad›¤› için bu davran›fllar bir nevi normal hale gelmifltir. O bak›mdan onlarca y›l yürütülen zorlu mücadelenin getirdi¤i siyasal bilinç, Kürtlerin siyasal düzeyde kazand›¤› tecrübeler, oluflan yurtsever demokratik bilinç, Kürt halk›n›n demokratik ve özgür yaflam özlemi art›k Kürt halk›na, Kürt ulusuna, Kürt halk›n›n bütün parçalardaki özgürlük ve demokrasi mücadelesine zarar veren tutumlara karfl› tav›r gelifltirilmesini gerektirmektedir. Art›k yurtseverden ayd›n›na tüm Kürt halk› aç›s›ndan ulusal demokratik ölçülerin, tutumun ne olmas› gerekti¤inin bilinmesi gerekir. Neyin yap›lmas›, neyin yap›lmamas› gerekti¤inin netleflmesi gerekir. Bu nedenle de KNK’nin Ulusal Tutum Belgesi konusunda tart›flmalar› ilkesel düzeyde, temel ilkeler düzeyinde mutlaka netlefltirilmesi ve bunun bütün Kürt kamuoyuna mal edilmesi gerekmektedir. Kürt kamuoyunun bu temel ilkeler temelinde izlenen politikalar› takip edip de¤erlendirmesi gerekiyor. Bu temel ilkelere ters düflüldü¤ünde de kamuoyu olarak tutum koyarak olumsuzluklar›n önüne geçmelidir. Bu yönüyle de Kürdistan halk›n›n özgürlük ve demokrasi sorunu art›k bireylerin ya da örgütlerin insaf›na b›rak›lmamal›d›r. Kürt demokratik kamuoyunun, Kürt halk›n›n demokratik kurumlaflmalar›n›n, sivil toplum örgütlerinin, sivil inisiyatiflerin kesinlikle devrede olmas› ve duyarl› davranmas› do¤ru ulusal demokratik politikalar›n yürütülmesi aç›s›ndan zorunlu hale gelmifltir. Yanl›fl tutumlara tav›r alarak halk›n demokratik ç›karlar›n› esas alan bir siyasal kültürün, siyasal ortam›n oluflmas›n›n sa¤lanmas› gerekiyor. Kürt halk› ba¤›ms›z ve özgür iradesini ortaya koyabilmelidir Kürt halk Önderi örgütlerin ve bireylerin içine girece¤i yanl›fll›klar›n önüne geçmek için “halk benim ne dedi¤ime veya her hangi bir örgütün ne dedi¤ine bakmas›n, kendini örgütlesin, kendi ulusal demokratik kararlar›na kendisi karar versin” demektedir. Sadece bir kiflinin, bir liderin söylemesiyle Kürt halk›n›n ç›karlar›n›n belirlenemeyece¤i bu yönüyle sadece kendisinin de¤il hiç kimsenin esas al›nmamas›, esas al›nmas› gerekenin ilkeler ve Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi ç›karlar› oldu¤unu vurgulam›flt›r. Halk›n özgür, demokratik yaflam› ve bunun ilkeleri çerçevesinde karar verilmelidir, tutum al›nmal›d›r diyerek Kürt halk›na, Kürt kamuoyuna nas›l bir demokratik durufl içinde olmas› ve özgürlük anlay›fl› içinde olmas› gerekti¤ini hat›rlatm›flt›r. Böylelikle de bireylerin, örgütlerin yapaca¤› yanl›fll›klara karfl› halk›n demokratik iradesinin devrede olmas›n› istemifltir. Kürt halk› ve SERXWEBÛN 70 Kürt kurumlar› art›k bu olgunlu¤a ulaflm›flt›r. Bu aç›dan KNK ve sorumlu bütün Kürt demokratik kurumlar› Kürt halk Önderli¤inin belirtti¤i çerçevede kendi demokratik iradelerini ulusal demokratik ilkeler çerçevesinde ortaya koymalar›, böylelikle Kürt demokratik yaflam› üzerinde rollerini oynamalar› gerekiyor. Zaten özgürlük de demokrasi de demokratik irade haline gelmek de budur. Bu da art›k birilerinin a¤z›ndan ç›kan sözler de¤il de halk›n örgütlü gücüyle kendi gelece¤ini belirlemesidir. Tabii ki Kürt halk› Önderli¤ine de mücadeleyi yürüten örgütlerine de de¤er verecektir. Bu konuda kuflku yoktur. Siyasi örgütlerine sahip ç›kmayan, Önderliklerine de¤er vermeyen halklar özgürlü¤e de lay›k olamazlar. Tabii ki Kürt halk› Önderine sahip ç›kacakt›r, sahip ç›kmal›d›r da. Nitekim sahip ç›k›yor. Çünkü Kürt halk Önderinin ortaya koydu¤u irade, birikim kendine de¤il, insanl›¤a aittir, Kürt halk›na aittir. Önder Apo, Kürt halk›n›n de¤eridir, insanl›¤›n de¤erdir. Bu yönüyle buna sahip ç›kacak bu çerçevede özgürlük ve demokrasi mücadelesini yürütecektir. Önderlik kendinizi esas al›n, kurumlar›n›z› esas al›n derken demokratik kültürü, demokratik iradeyi ilkelerle yaflamay› ortaya koyuyor. Yoksa mücadele yürüten örgütlerinizden uzak durun, liderinizden uzak durun, örgütünüz olmas›n, lideriniz olmas›n bunlar› dinlemeyin demiyor. Burada örgütle iliflkilerinizin, liderle iliflkilerinizin ulusal demokratik ç›karlar temelinde, özgürlük ç›karlar› temelinde olmas› gerekti¤ini, ilkeli olunmas› gerekti¤inin alt›n› çiziyor. Bu yönüyle de Kürt halk Önderi Kürt halk›n›n gerçekten demokratik özgür irade kazanmas› konusunda Kürt halk›na önemli bir destek veriyor, güç veriyor, kuvvet veriyor. Halk›n nas›l durufl göstermesi, yaflamas› gerekti¤i konusunda büyük bir e¤itimci gibi davran›yor. Büyük bir ö¤retmen gibi davran›yor. Baflta Kuzey Kürdistan olmak üzere Kürt halk›nda özgür irade, demokratik irade ortaya ç›km›flsa, her türlü bask›ya ra¤men demokratik durufl ortaya koyabiliyorsa, mücadele edebiliyorsa hiçbir bask›, hiçbir zulüm Kürt halk›n› mücadeleden vazgeçiremiyorsa bunun nedeni Önderli¤in halk› demokratik ve özgür irade konusunda e¤itmesidir. Halk›n kendi iradesine güvenmesi, demokratik iradesini ortaya ç›kararak siyaset yapmas›, Önderli¤in perspektiflerinin, çabalar›n›n, yaklafl›mlar›n›n Kürt toplumunda maya tutmas›, hatta maddi bir güç haline gelerek bu ilkesel anlay›fl›n örgüte ve kurumlara kavuflmas› sonucudur. Politikada aç›kl›k ilkesini herkesten çok Kürtler uygulamal›d›r Kürt hareketleri, Kürt liderleri tabii ki diplomasi de yaparlar, siyasette yaparlar, komflu ülkelerin siyasi güçleriyle, devlet baflkanlar›yla, baflbakanlar›yla görüflebilirler. Bunlar yanl›fl de¤ildir. Yanl›fl olan bu tür iliflkilerin her hangi bir parçadaki Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi aleyhine yap›lmas›d›r. Kürt halk› bu tür iliflkileri, görüflmeleri yak›ndan takip etmeli, ilkelere göre mi oluyor, yoksa sömürgeci güçlerin bask›s›, dayatmas› karfl›s›nda Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi aleyhine mi gelifliyor bunlar› de¤erlendirebilmeli ve zaman›nda tutum alabilmelidir. Asl›nda bugün dünyada politikada aç›kl›k ilkesini herkesten fazla Kürtler uygulamal›d›r. Çünkü Kürtlerin politikas›nda da mücadelesinde de kendi temel demokratik haklar›n› savunma d›fl›nda hiçbir etken yer almamaktad›r. Dolay›s›yla Kürtlerin politikalar›n› Aral›k 2008 ve diplomasilerini aç›k yürütmeleri kendi ç›karlar›nad›r. Her fleyden önce de Kürdistan’›n parçalanm›fll›¤› koflullar›nda diplomasi ve politikay› her hangi bir parçan›n veya örgütün aleyhine yapmamal›d›rlar. Kesinlikle kendi özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ilkeleri temelinde yürütmelidirler. Örne¤in Güney Kürdistanl› güçler di¤er ülkelerle sadece Güney Kürdistan’daki sorunlar› tart›flmal›d›rlar. Güney Kürdistan ile söz konusu ülkeler aras›ndaki iliflkileri tart›flmal›d›rlar. E¤er ‹ran’la Do¤u Kürtleri tart›fl›lacaksa, Türkiye ile Kuzeyli Kürtlerin durumu tart›fl›lacaksa bu pazarl›k temelinde de¤il, oralardaki Kürt sorununun demokratik temelde nas›l çözülece¤i, Kürt halk›n›n temel demokratik haklar› nas›l pratikleflece¤i üzerinden tart›flmalar› gerekir. Bunun d›fl›ndaki her türlü tart›flma gayr› ahlakidir, gayri meflrudur. Ulusal demokratik ilkeler ve ç›karlar aç›s›ndan ise gaflet ve ihanettir. Bu aç›dan da ne sömürgeci güçler Kürt örgütleriyle bu temelde bir iliflkiye girmelidirler ne de Kürt örgütleri sömürgeci güçlerin dayatmas› temelinde bu tür görüflmeler ve iliflkiler içinde olmal›d›rlar. Bu çerçevede bak›ld›¤›nda Talabani geçen baharda oldu¤u gibi yine Türkiye’ye gitmeyi düflünüyor. Abdullah Gül’ün ise e¤er “kulak a¤r›lar›” geçerse yak›n zamanda Irak’a ve Güney Kürdistan’a gitme planlar› var. Güneyli siyasi güçler ve tüm flahsiyetler bilmelidirler ki Abdullah Gül Türkiye’de Kürt- Aral›k 2008 SERXWEBÛN lere karfl› yürütülen özel savafl›n koordinatörüdür. Kürt özgürlük hareketine karfl› tasfiye plan›n›n d›fl dünyadaki koordinatörlü¤ünü yaparak d›fl iliflkileri Kürt özgürlük hareketini tasfiye temelinde harekete geçirme çabas›n› sürdürüyor. Bu rol kesinlikle Abdullah Gül’e verilmifltir. Abdullah Gül geçen dönemdeki Necdet Sezer gibi politikadan uzak duran kifli de¤ildir. Aksine d›fliflleri bakanl›¤›ndan gelen bir cumhurbaflkan› olarak Kürt özgürlük hareketinin tasfiye edilmesinde d›fl iliflkileri, diplomasiyi bizzat yürütmektedir. ‹çeride de kimi ayd›nlar›, sanatç›lar›, yazarlar›, sivil toplum örgütlerini örgütleyerek Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme, kuflatma ve ezme politikas›n›n parças› haline getirmek için çal›flmaktad›r. ‹çeride ve d›flar›da Kürt özgürlük hareketini kuflatma rolü önemli oranda Abdullah Gül’e verilmifltir. E¤er Abdullah Gül Ba¤dat’a ve Erbil’e gidecekse kesinlikle bu görevi temelinde gidecektir. Irakl› ve Güneyli güçleri Kürt özgürlük hareketinin üzerine sürmek için bu ziyaretleri yapacakt›r. Bu ziyaretler herhangi bir hava alan›n›n aç›l›fl› ya da Talabani’nin geçen baharda Türkiye’ye yapt›¤› ziyaretin karfl›l›¤› de¤ildir. Türk devletinin gerilla ve halk›n serh›ldanlar› karfl›s›nda s›k›flmas› sonucu Kürtlerin ve Irak’›n deste¤ini alarak PKK’nin siyasette kazand›¤› inisiyatifi k›rmak ve Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmede inisiyatifi ele geçirmek için bu ziyaret yap›lmaktad›r. Abdullah Gül yapaca¤› görüflmelerde Talabani’nin PKK’ye karfl› aç›k tav›r almas›n› isteyecektir Bu aç›dan bu tür görüflmeler kesinlikle gizli diplomasinin daha üst düzeyde yürütülmesi anlam›na gelmektedir. Buna bütün Kürtlerin karfl› ç›kmas› gerekiyor. Güneyli Kürtler “Abdullah Gül Erbil’e gelecekse Güney Kürdistan’la iliflki içinde olmak için gelmelidir, PKK konusunda pazarl›k yapmak için gelmemelidir” yaklafl›m›n› ortaya koymal›d›r. Abdullah Gül s›k s›k “terör Irak’la, Kuzey Irak’la iliflkilerimizi zehirliyor” diyerek asl›nda Güney Kürdistanl› siyasi güçleri tehdit et- 71 mektedir. PKK’yi tasfiye edersek iliflkilerimiz daha iyi geliflir, bundan befl kat daha iyi geliflir, on kat daha iyi geliflir, Güneye yat›r›mlar yapar›z, böylece ekonomik, sosyal refah geliflir diyerek havuç sopa politikas› izliyor. Bu aç›dan tüm Kürtlerin Abdullah Gül’ün bu gezilerine dikkatli yaklaflmas› gerekiyor. Özellikle Güney Kürdistan halk›n›n bu ziyaretlerin kesinlikle Erbil havaalan›n›n aç›l›fl› veya dostluk ziyareti olmad›¤›n›, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmek için yap›lan ziyaretler oldu¤unu bilmelidir. Tabii ki Türk devleti “PKK’yi ezdikten sonra pozisyonumu güçlendiririm, Güney Kürdistan federe hükümetine her istedi¤imi kabul ettiririm” anlay›fl›ndad›r. Bu bak›mdan Güney Kürdistan halk› bu ziyaretlerin öyle masum ziyaretler olmad›¤›n› bilmeli, ona göre tav›r ve tutum almal›d›r. Irak’a gitmesi de iyi niyetli bir yaklafl›m de¤ildir. Irak hükümeti zaten “Türkiye ile terörün tasfiye edilmesi konusunda ortak politika içindeyiz” diyor. Türkiye bu tür görüflmeler ve yapaca¤› bask›larla Talabani’yi de tümden bu politikan›n içine katmak istiyor. Talabani bir Kürt oldu¤u için Kürt özgürlük hareketi üzerine gitmede Irakl›lar gibi, Türkiye gibi aç›k tav›r tak›nam›yor. Abdullah Gül yapaca¤› görüflmelerde bask› ve vaatlerle Talabani’nin aç›k tav›r almas›n› sa¤lamaya çal›flacakt›r. Türkiye son zamanlarda Talabani ile Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesi konusunda pazarl›k görüflmelerini artt›rm›fl bulunuyor. ‹liflkileri s›klaflt›rmalar› kesinlikle Türkiye’deki esas siyasi karar al›c› olan Milli güvenlik kurulunun karar› do¤rultusundad›r. Bu bak›mdan Talabani’nin de bu konuda net, ilkeli tutum tak›nmas› gerekiyor. fiimdiye kadar Türkiye ile iliflkileri Kürt özgürlük hareketi hakk›nda yapt›¤› de¤erlendirmeleri, söylemleri Kürt halk›nda kuflku uyand›r›yor. Belki ciddi bir olumsuz pratik ortada yok, zaman zaman YNK de “Kürtler aras› art›k savafl olmaz, biz Irak’›n, Türkiye’nin dayatmalar›n› kabul etmeyiz” gibi söylemlerde bulunuyor olsa da, YNK’nin kimi yetkililerinin ve Türkiye’nin temsilcisinin aç›klamas›, Talabani’nin yer yer Türkiye’yi ve AKP’yi öven sözler söylemesi ister istemez Kürt halk›n›, Kürt demokratik kamuoyunu kuflkuland›rmaktad›r. Yerelde sorunlar›n çözülmesi Türkiye ile Kürtler aras› iliflkileri gelifltirir Abdullah Gül’ün ziyareti s›ras›nda Kürtler, Kürt ayd›nlar›, yazarlar›, “PKK ile pazarl›k için gelme, böyle bir pazarl›k ziyaretini kabul etmiyoruz” tutumunu göstermelidirler. Irak ziyareti, Erbil ziyareti PKK’nin tasfiye edilmesi üzerinde yap›lacak pazarl›k ziyaretiyse Kürt halk› bunu kabul etmez, diye aç›kça tav›rlar›n› koymal›d›rlar. Talabani de Önderli¤in belirtti¤i gibi Abdullah Gül’e, Türkiye’nin birli¤inden yanay›z, ama Türkiye de kendi Kürtleriyle sorunlar›n› demokratik temelde çözsün, Kürtlerin kimli¤ini, anadilde e¤itimini kabul etsin, kültürü önündeki engelleri kald›rs›n, demokratik örgütlenmesine engel ç›karmas›n, DTP’nin Kürt kimli¤i ad›na siyaset yapmas›na engel olunmas›n, demelidir. Kuzey Kürtleri Türkiye’nin parças› olsunlar, ama Kürtlerin temel demokratik haklar›yla, sorunlar›yla ilgilenmesinin de do¤al karfl›lanmas› gerekti¤ini söylemelidirler. Bu temelde Kürtlerin demokratik iradelerinin olabilece¤ini, meclislerinin olabilece¤ini, belediye yetkilerinin geniflletilmesi gerekti¤ini, bunlar›n Türkiye’nin birli¤ine zarar verme de¤il, Türkiye’nin birli¤ini güçlendirece¤ini aç›kça belirtmelidir. Yerelde sorunlar›n çözülmesinin merkezi hükümetle, Türkiye ile ç›kacak pürüzlerin önüne geçece¤ini, sorunlar›n›n ço¤unun yerelde çözülmesinin Türkiye ile Kürtler aras› iliflkileri zorlayan de¤il, hatta rahatlatan bir geliflme olaca¤›n› ortaya koymal›d›r. KDP ve Mesut Barzani’nin de Türkiye’ye “biz Türkiye ile iliflki kurmaktan yanay›z, Osmanl› döneminden beri Türkiye ile iliflkilerimiz var, bu iliflkilerimizi daha da gelifltirebiliriz, ekonomik iliflkiler gelifliyor, siyasal iliflkilerin daha da geliflmesi ve sa¤l›kl› bir temele oturmas› için, süreklileflmesi için Türkiye’nin kendi s›n›rlar› içinde Kürtlerin temel demokratik haklar›n› kabul ederek Kürt sorununu çözmesi gerekir, bu yap›ld›¤› taktirde biz Güney Kürdistan SERXWEBÛN 72 “Son zamanlarda görüldü¤ü gibi Türkiye ile ‹ran ortak operasyonlar yapmaktad›rlar. Efl zamanl›, koordineli biçimde Medya Savunma Alanlar›na sald›rmaktad›rlar. Hava sald›r›lar›, a¤›r topçu at›fllar›yla gerilla alanlar›n› vurmaktad›rlar. Bu sald›r›lardan en fazla da Medya Savunma Alanlar›nda bulunan köylüler zarar görmektedir. Güney Kürdistanl› siyasilerin, demokratik kurumlar›n›n ve halk›n buna tepki göstermesi gerekiyor” olarak Türkiye ile daha s›k› iliflkileri gelifltirebiliriz” demelidirler. Türkiye, Güney Kürdistan ve Irak’la daha s›k› iliflki içinde olabilir, ama bunun için Türkiye cumhuriyetinin demokratikleflmesi ve iliflkilerini bu çerçevede ele almas› gerekir, demelidirler. Ba¤dat ve Erbil ziyaretlerinde e¤er tart›fl›lacaksa bunlar tart›fl›lmal›d›r. Bunlar›n d›fl›ndaki her tart›flma Kürt sorununun demokratik çözümüne hizmet etmedi¤i gibi di¤er parçalardaki Kürtleri de zor duruma düflürür. En baflta Güney Kürdistan’daki Kürtlerin kazan›mlar›n›, kurumlaflmalar›n› tehlikeye atar. E¤er Güney Kürdistan’da siyasal istikrar, ekonomik-sosyal geliflme ve Kürtlerin kazan›mlar›n›n kal›c›laflmas›, kökleflmesi isteniliyorsa Türkiye’nin kendi Kürtleriyle sorununu çözerek Güney Kürdistan’a ve tüm parçalara olumsuz bak›fl›n› de¤ifltirmesi gerekir. Bu yönüyle de Talabani ve Barzani’nin Türkiye ile Abdullah Gül’ün ziyaretlerini bu temelde de¤erlendirmeleri gerekir. Önderlik zaten ‹mral›’da bu temelde Talabani ve Barzani’ye ça¤r› yapm›flt›r. Talabani ve Barzani’nin nas›l bir tarihsel sorumluluk duygusu içinde olmalar› gerekti¤ini hat›rlatm›flt›r. Herhalde Say›n Talabani ve Barzani’nin de bu sorumluluklar›n› hissederek Kürt halk Önderinin belirtti¤i biçimde Türkiye ile iliflkinin temel ilkelerini Abdullah Gül’e hat›rlat›rlar. Hava sald›r›lar›nda en fazla köylüler zarar görmektedir Son zamanlarda görüldü¤ü gibi Türkiye ile ‹ran ortak operasyonlar yapmaktad›rlar. Efl zamanl›, koordineli biçimde Medya Savunma Alanlar›na sald›rmaktad›rlar. Hava sald›r›lar›, a¤›r topçu at›fllar›yla gerilla alanlar›n› vur- maktad›rlar. Bu sald›r›lardan en fazla da Medya Savunma Alanlar›nda bulunan köylüler zarar görmektedir. Güney Kürdistanl› siyasilerin, demokratik kurumlar›n ve halk›n buna tepki göstermesi gerekiyor. Böyle bombard›manlarla ‹ran ve Türkiye’nin Kürt sorununu çözemeyece¤ini ve bunlardan y›lmayacaklar›n› ortaya koymalar› gerekiyor. Kürtler bugün zay›f bir halk de¤ildir. E¤er Kürt demokratik güçleri do¤ru bir ulusal tutumla birlik olurlarsa elli milyona yak›n Kürt bu politika ve birlik etraf›nda toplan›r. Do¤ru bir politika etraf›nda birleflmifl ve örgütlenmifl Kürtleri de hiçbir devlet bast›ramaz. Art›k hiçbir devletin kendi Kürt’ünü bast›rma flans› kalmam›flt›r. Yeter ki Kürtler birlik içinde olsun, birbirlerine karfl› olumsuz tutum içinde olmas›n. Kürt halk›n›n ulusal demokratik bilincinin geliflkinli¤i dikkate al›nd›¤›nda Ortado¤u’da ortak tutum tak›nm›fl Kürtlere hiçbir devletin gücü yetmez. HPG gerillalar›n›n Türkiye’nin sald›r›lar› karfl›s›nda ortaya koydu¤u direnifl ortad›r. E¤er Kürtler birlikte hareket ederlerse ne da¤da savaflarak Kürtleri ezebilirler ne de flehirlerde. Kürt halk›n›n flehirlerde her türlü bask›ya karfl› nas›l fedaice bir direnifl ortaya koydu¤u ortadad›r. Türkiye bütün imkânlar› seferber ediyor, d›fl dünyan›n deste¤ini al›yor, ama gerilla karfl›s›nda baflar›s›z kalmaktan kurtulam›yor. Kald› ki Kürtler ortak politika izledi¤i taktirde d›fl dünya Türkiye’ye bu kadar destek vermez. Ne iran ne Türkiye bu kadar cesaretli sald›ramaz. Aksine Kürtlerin ortak tutumu karfl›s›nda Türkiye de ‹ran da geri ad›m atarak Kürt sorununu demokratik temelde çözmek zorunda kal›rlar. Bu aç›dan da Güney Kürdistanl› güçler ‹ran’›n ve Irak’›n ortak sald›r›lar›na karfl› ç›kmal›d›rlar. ‹ran ve Türkiye’nin Aral›k 2008 bu ortak sald›r›lar›n›n ayn› zamanda kendilerine karfl› oldu¤unu söylemelidirler. Bugün PKK’ye karfl›, yar›n da bize karfl› ortak politika izleyebilirsiniz, f›rsat buldu¤unuzda bizi de ezmek isteyebilirsiniz, bu nedenle biz sizin politikalar›n›z› do¤ru bulmuyoruz, demelidirler. Türkiye kendi Kürtleriyle sorunu çözsün, ‹ran kendi Kürtleriyle sorunu çözsün, demelidirler. Türkiye ve ‹ran’›n Medya Savunma Alanlar›na sald›rmalar› kendi Kürtleriyle sorunlar›n› çözmemelerinden kaynaklan›yor. Ben direnen Kürtleri ezersem ‹ran’da Kürt sorunu kalmaz, Türkiye’de Kürt sorunu kalmaz, Kürtlerin iradelerini k›rm›fl olurum, cesaretlerini k›rm›fl olurum, böylelikle inkârc› politikalar›m›z›, bask›c› politikalar›m›z› sürdürebiliriz demektedirler. Bu nedenle Medya Savunma Alanlar›na yönelik ‹ran’›n ve Türkiye’nin sald›r›lar›na karfl› ç›kmamak asl›nda Türkiye’nin ve ‹ran’›n bu politikalar›n› sürdürmesine cesaret vermektedir. Bu aç›dan Güney Kürdistanl› güçler sadece Türkiye’ye de¤il, ‹ran’a karfl› da politikalar›nda net olmal› ve tutum tak›nmal›d›rlar. Kürtler e¤er birlik olurlarsa ne Türkiye ne ‹ran ne de dünya karfl›s›nda zay›ft›rlar. Kürtleri Türkiye ve ‹ran karfl›s›nda zay›f b›rakan, ortak politika izleyememeleridir. Bunun mutlaka görülmesi, gere¤inin yap›lmas› gerekiyor. Ulusal Tutum Belgesi’ne destek verilmeli KNK’nin Ulusal Tutum Belgesi’ne bu nedenle destek vermesi gerekiyor. Böyle bir ulusal tutum belgesi ortaya ç›kt›¤›nda Kürt siyasi güçlerinin bask›lara karfl› direnme gücü de meflruiyeti de artar. Kürtler aras›nda bir ulusal tutum belgesi var, biz bunun d›fl›na ç›kamay›z deme imkân›na kavuflurlar. Bu bak›mdan KNK’nin Ulusal Tutum Belgesi’ni uluslararas› düzeyde meflrulaflt›rmas› için bütün örgütler çal›flmal›d›r. Böyle bir Ulusal Tutum Belgesi’nin Kürt kamuoyu taraf›ndan benimsenmesi ve uluslararas› güçler taraf›ndan kabul edilir hale gelmesi Güney Kürdistanl› siyasal güçlerin ç›kar›nad›r. Kuzey Kürdistan Kürtlerinin de Do¤u Kürdistan ve Gü- Aral›k 2008 SERXWEBÛN neybat› Kürtlerinin de ç›kar›nad›r. Böyle bir Ulusal Tutum Belgesi’nin meflruiyet kazanmas›, desteklenmesi uluslararas› ve sömürgeci güçlerin dikkate alaca¤› bir belge haline getirilmesi Kürt sorunun demokratik çözümü aç›s›ndan önemli bir geliflme olur. Böylece ‹ran, Türkiye, Suriye, Irak Kürtleri birbirleriyle kavga ettirme, düflürme politikas›ndan vazgeçerler, bu tür politikalara umut ba¤lamazlar. Kürtleri birbiriyle kavga ettirme döneminin son buldu¤unu, bu tür politikalarla Kürtlerin haklar›n›n gasp edilemeyece¤ini, Kürtleri siyasal olarak geriletemeyece¤ini ö¤renirler. Kürtleri birbirine k›rd›r, klasik inkâr politikalar›n› sürdür anlay›fl› böylelikle yerle bir olur. Bu da bütün parçalarda Kürt sorununun demokratik çözümü aç›s›ndan bir dönüm noktas› olur. Bunu bütün Kürt ayd›nlar›n›n da yurtsever demokratlar›n da Kürtlerin dostlar›n›n da bilmesi gerekiyor. DTP’nin Güney Kürdistan ziyareti önemli DTP heyeti Güney Kürdistanl› partiler ve yetkililerle görüflme yap›yorlar. Biz KNK Kongresinin de DTP’nin Güney Kürdistan ziyaretini de ulusal tutum ilkelerinin ortaya ç›kmas›, netleflmesi aç›s›ndan önemli görüyoruz. Özellikle 22 Temmuz seçimlerinde YNK ve KDP’nin direkt ve dolayl› olarak ulusal demokratik çizgiye uymayan ters bir yaklafl›m içine girerek ulusal demokratik Kürt gücünü de¤il de, Türkiye’de inkârc› sömürgeci devletin özel savafl partisi AKP’yi desteklemesi gerçekten çok ac› verici olmufltur. Tarihsel büyük hata olmufltur. Umuyoruz ki, DTP’nin bu ziyaretinden sonra bu Kürt güçleri Türk devletinin inkârc› güçlerinin bir özel savafl partisi ve hükümeti olarak, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmede kulland›¤› AKP hükümetine bak›fllar›n› de¤ifltirirler. ‹nkârc› sömürgeci karargâh, Kürt özgürlük hareketine karfl› kullanaca¤› baflka psikolojik savafl arac› kalmad›¤› için en son olarak kendine göre Müslüman, kendine göre demokrat olan iflbirlikçi ‹slamc› AKP’yi kullanmaktad›r- 73 lar. Bununla Kürt özgürlük hareketini tasfiye edece¤ini hesaplam›fllard›r. Böyle bir özel savafl hükümetine Güneyli güçlerin destek olmas› tarihsel olarak Kürt örgütleri için kara leke olmufltur. DTP’nin KDP ve YNK ile görüflmesi sonucu bu yanl›fl›n, bu gafletin düzelmesini, Güney Kürdistan hükümetinin ve partilerinin inkârc› ve sömürgeci güçlerin özel savafl partisi olan AKP’yi de¤il de Kürt demokratik partisi DTP’yi destekleyen bir tutum içine girmelerini bekliyoruz. Bunun d›fl›ndaki her tutum Kürt örgütleri, partileri, flahsiyetleri için yanl›fl olacakt›r. Herkes de bilmektedir ki DTP Türkiye devletinin inkârc› politikadan vazgeçerek Kürt sorununun demokratik temelde çözülmesini istiyor. DTP Kürt sorununun demokratik çözümü aç›s›ndan bir muhatapt›r. Kürtleri temsil eden bir konumlar› olabilir. Türkiye Kürtlerin temel demokratik haklar›n› kabul etme temelinde diyaloga geçerse demokratik çözümün önü aç›labilir. Yoksa Kürt halk›n›n temel demokratik haklar›n› kabul etmeden, PKK teslim olsun, gerilla silah b›raks›n gibi yaklafl›mlar kesinlikle yanl›fl fleylerdir. Demokratik mücadele yöntemleri ve halk hareketleriyle amaca ve hedefe ulaflma imkânlar› artm›flt›r. Talabani bu gerçekli¤e bakarak art›k silahl› mücadele b›rak›lmal›d›r gibi söylemlerde bulunuyor. Meflru savunma d›fl›nda silahl› yönteme baflvurmak do¤ru de¤ildir. Bunu ideolojik ve teorik olarak en güçlü biçimde ortaya koyan Meflru Savunma d›fl›nda silahl› mücadeleyi meflru görmeyen Kürt halk Önderidir. Ama ne var ki Kürt özgürlük hareketinin karfl›s›nda meflru savunmay› gerektirecek koflullar vard›r. Çünkü Türk sömürgecili¤i gibi bir sömürgecilikle kary› karfl›yad›r ve Türk sömürgecili¤inin benzeri de dünyan›n baflka yerinde yoktur. Gerilla ile savaflla bu tür sorunlar›n çözülmemesi gerekiyor. Bu tür sorunlar art›k demokratik temelde çözülmelidir. Dünyadaki demokratik zihniyet art›k bir halk›n dilinin, kültürünün, kimli¤inin yok say›lmas›n› kabul etmiyor. Bu tür haklar› tan›mak art›k temel bir anlay›fl haline gelmifltir. ama ne var ki Türkiye’de hala böyle bir zihniyet yok. Türkiye 20. yüzy›l›n ortalar›nda tamamen b›rak›lm›fl bir uygulamay› hâlâ sürdürmektedir. Türk devleti bugün bile Kürdistan’› Türk uluslaflmas›n›n yay›lma alan› görüyor. ‹nkârc›l›k sürüyor. Bu nedenle de baflka yerde olmayan fedaice silahl› direnifl, savunma direnifli Türkiye’de sürdürülmek zorunda kal›yor. Bu zorunlulu¤u ortaya ç›karan PKK’nin tercihi ya da politikas› de¤ildir, Türk devletinin inkârc› politikas›d›r. Dünyada olmayan büyük bir inkârc›l›k Türkiye’de devam etmektedir. Hem de bu inkârc›l›k NATO’nun en büyük ordusu ve iki yüz binlik polis gücüyle sürdürülmektedir. Dünyan›n hiçbir köflesinde olmayan, uygulanmayan bir bask›, sömürü, inkâr politikas› uyguland›¤› için buna karfl› da tabii ki savunma direnifli sürecektir. Sürmek zorundad›r. Kuzey Kürdistan’da silahl› direnifl neden var sorusunun cevab› Türkiye’nin dünyan›n hiçbir yerinde kalmayan inkârc› politikas›ndad›r. ‹nkâr ve imha politikalar› sürdükçe gerillalar silah› b›rakmayacakt›r Talabani ya da baflka birileri PKK neden silahl› direnifl yürütüyor sorusuna cevap ararken bunu düflünmesi gerekirdi. Niye silahl› direnifl gösteriyor deyip PKK yi suçlamak ve gerillan›n silah b›rakmas›n› istemek, Türkiye’nin dünyan›n hiç bir köflesinde hiç bir ülkesinde uygulanmayan bu politikas›n› görmemek olur. Hele hele bir Kürt’ün bunu söylemesi ise hiç kabul edilemez. Belki dünyan›n baflka bir köflesindeki bir insan Türklerin bu politikas›n› anlayamaz, Türklerin bu inkârc› yok edici politikalar›n› kavrayamaz, hiç bir ülkede uygulanmayan politikalar›n Kürdistan’da uygulanmad›¤›n› göremeyebilir, ama Kürt liderlerinin bunu görmesi gerekiyor. Özellikle tecrübesi, siyasi birikimi olan Talabani’nin bunu görmesi gerekiyor. Bunu görmeden “art›k silahl› mücadele dönemi geçmifltir Che Guevera dönemi geçmifltir” demek ucuz, demagojik laflar söylemenin hiç bir de¤eri, anlam› yoktur. Biz bu tür söylemleri sadece bir politik tarz›n sonucu olarak görü- SERXWEBÛN 74 yoruz. Yani bu tür sözlerle çeflitli kesimleri memnun etme yaklafl›m› olarak görüyoruz. Ama Türkiye’yi memnun edeyim derken, Avrupa’y› memnun edeyim derken Kürtlerin en temel özgürlük mücadelesinin savunma savafl›m›n› tart›flt›rmaya açmak, bunun aleyhinde konuflmak hiç bir Kürt liderinin tutumu olmamal›d›r, hakk› olmamal›d›r. Bu aç›dan biz tabii ki Talabani’den de di¤er Kürt siyasi gruplar›ndan da Kürt halk›n›n meflru savunma savafl›m› karfl›s›nda daha gerçekçi, daha do¤ru bir tutum tak›nmalar›n› bekliyoruz. Türkiye’nin gerçe¤ini görerek de¤erlendirmeleri gerekir. Öyle soyut, iflte silahl› mücadele zaman› geçmifltir söylemleri çok basit ve hiçbir siyasal de¤eri olmayan söylemlerdir, ciddiye al›namaz. Ciddiye al›rsak daha a¤›r fleyler konuflmak zorunda kal›r›z. PKK’nin verebilece¤i kararlar›n DTP’yle tart›fl›lmas› kabul edilemez Bu çerçeveden bak›ld›¤›nda KDP’nin de YNK’nin de Talabani’nin de Barzani’nin de DTP ile iliflkilerini daha sa¤l›kl› yürütmeleri gerekir. Onlar da Avrupa gibi, ABD gibi, Türk genelkurmay› ve AKP gibi DTP’ye PKK üzerinde bask› kurun, PKK savunma savafl›m›n› b›raks›n, direnifli b›raks›n, gibi dayatmalar içinde olmamal›d›rlar. Böyle bir tart›flmaya bile girmemelidirler. Her fleyden önce PKK ayr›d›r, DTP ayr›d›r. DTP demokratik bir siyasal güç olarak Kuzey Kürdistan’da mücadelesini sürdürüyor. Dolay›s›yla tüm Kürt örgütlerinin destek temelinde DTP ile iliflkilerini sürdürmeleri gerekir. Sizin demokratik mücadelenize, demokratik siyasal mücadelenize sorunlar› demokratik temelde çözmenize destek veriyoruz demeleri gerekir. PKK’nin politikalar›n›n, PKK’nin iradesinin, PKK’nin verebilece¤i kararlar›n DTP’yle tart›fl›lmas› kabul edilemez. Kimsenin bunu tart›flmaya da hakk› yoktur. Bu nedenle biz bu ziyaretle Güneyli güçlerle DTP aras›ndaki iliflkilerin sa¤l›kl› bir temele oturaca¤›na inan›yoruz. Bu aç›dan da DTP’nin Güney Kürdistan’daki bu ziyaretini olumlu görüyoruz. AKP’nin tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek kültür dedi¤i bir dönem- de böyle bir ziyaretin anlaml› olaca¤›n›, AKP’nin tek millet, tek bayrak, tek dil dayatmas›na karfl› Kürt siyasi güçlerinin bir cevab› olmas› gerekti¤ini düflünüyoruz. Bu görüflmeyi ve iliflkileri böyle ele alacaklar›n› düflünüyoruz. Öte yandan ya tek milleti kabul edersiniz ya da çekip gidersiniz yaklafl›m› bir soyk›r›m yaklafl›m›d›r. Aç›kça Kürtleri kovma yaklafl›m›d›r. Buna karfl› tabii ki KDP de YNK de tav›r almal›d›r, Barzani de Talabani de tav›r almal›d›r. Böyle bir söylem tüm Kürtleri ilgilendirir. Yine Milli Savunma Bakan›’n›n Ermeni ve Rumlar›n kovulmas›n› savunmas›, Kürtlere bunun yap›lmad›¤› için bugünkü sorunlar›n ç›kt›¤›n› söylemesi çok tehlikeli bir politikan›n varl›¤›n› göstermektedir. Bu tür fleyleri dillendiren bir Milli savunma bakan›’d›r. Türk devletinde baflbakanl›ktan sonra en önemli bir bakanl›kt›r. Orduyla hükümet aras›ndaki iliflki de bu bakanl›k taraf›ndan yürütülmektedir. Türkiye’deki ordunun gücü dikkate al›n›rsa, Milli savunma bakan›n›n bu söylemini bütün Kürtlerin ciddiye al›p, tutum tak›nmalar› gerekir. Yaln›z Güney Kürdistanl› güçler de¤il, bütün Kürtler “ya tek milleti kabul edersin ya da çekip gidersin” denilmesinin kabul edilmeyece¤ini aç›kça ortaya koymal›d›rlar. Tek millet dayatmas›n› kabul etmedi¤imiz gibi Kürtler kendi topraklar›nda yaflayacakt›r, “çekip gidin” söylemini de asla kabul etmeyece¤iz demelidirler. Böyle bir durumda bütün Kürtleri karfl›nda bulacaklar›n› hat›rlatmal›d›rlar. Aç›kça Türkiye çok milletlidir ve Türkiye’de 25 milyon Kürt’ün kimli¤inin yok say›lamayaca¤›n›n söylenmesi laz›m. Irak’›n tek millet olmad›¤›n›, ‹ran’da tek millet olmad›¤›n›, Türkiye’nin de tek millet olmad›¤›n› her f›rsatta hat›rlatmal›d›rlar. Özcesi AKP’nin, Baflbakan›n, Cumhurbaflkan›n›n Türkiye’deki yetkililerin tek millet deyifline bütün Kürt örgütlerinin, liderlerinin tav›r koymas› gerekir. Bu aç›dan da tek millet anlay›fl›na karfl› durufl gösteren DTP’ye Güney Kürdistan federe hükümetinin ve Kürt liderlerinin destek olmas› ve Aral›k 2008 moral vermesi gerekiyor. Tek milleti kabul etmeyin, demokratik çözüm için arkan›zday›z denmesi gerekiyor. B›rakal›m DTP’nin cesaretini k›rmay›, DTP aleyhinde konuflmay›, DTP’yi moral olarak destekleyen bir yaklafl›m içinde olmalar› gerekir. Talabani’den de Barzani’den de Kürt örgütlerinden de beklenen budur. Bunun d›fl›ndaki her tutum yanl›flt›r. Ne ulus anlay›fl›na ne demokrasi anlay›fl›na ne ulusal demokratik çizgiye ne de yurtseverli¤e s›¤ar. Bu nedenle DTP’ye karfl› olumlu bir yaklafl›m içinde olmak tarihsel görevleridir. Böylelikle Güney Kürdistan halk›yla, Kuzey Kürdistan halk› aras›ndaki dayan›flman›n s›klaflmas› da sa¤lan›r. Güney ve Kuzey Kürdistanl› Kürtler Karfl›l›kl› birbirini destekleyen politik durufllar gösterilmelidir. Güney Kürdistanl› güçler tabii ki Türkiye devleti ile görüflebilir, konuflabilir. Ancak Kürt sorununun çözümü konusunda, Türkiye devletini ve hükümetini teflvik etmelidirler. Bizimle konufltu¤unuz kadar DTP ile de konuflun, biz de sorunun çözümüne yard›mc› olal›m; yoksa bizim vas›tam›zla, DTP’yi s›n›rlamak istiyorsan›z, PKK’yi tasfiye etmek istiyorsan›z, biz buna yokuz demelidirler. Biz Kürt sorununun çözümünde yard›mc› oluruz, ama esas muhatap Türkiye’deki Kürtlerdir, demelidirler. Sorun esas olarak yerinde çözülmelidir. DTP’yi tan›m›yorum, DTP ile konuflmam, ama KDP ve YNK ile konuflurum denilirse, bunun samimi olmad›¤›n› söylemelidirler. Tutumlar›yla davran›fllar›yla, Türkiye’nin DTP’ye yönelik politikas›n›n yanl›fll›¤›n› ortaya koymalar› gerekir. CHP hâlâ tek ulus tek millet yaratma anlay›fl›ndan vazgeçmemifltir Di¤er bir konuysa, son günlerde tart›fl›lan, CHP’nin Kürt aç›l›m› ve bu çerçevede Güney Kürdistan’a gitmek istemesidir. Tabii ki CHP’nin Kürt sorunu konusunda aç›l›m yapmas› istenir. Kürt sorunun demokratik çözümü konusunda düflünce de¤ifltirmesi reddedilemez. Ama CHP gerçekten Kürt sorununun demokratik çözümünü is- Aral›k 2008 SERXWEBÛN tiyor mu, bu konuda düflünce de¤iflimine mi u¤ram›flt›r, yoksa o da art›k Kürt sorununda eski politikalar›n yürütülemeyece¤ini görerek inkârc›l›¤› yeni koflullarda sürdürme politikas› çerçevesinde baz› ad›mlar m› at›yor? Bize göre CHP’nin baz› giriflimlerde, ad›mlarda bulunmas›n›n nedeni inkârc›-sömürgecili¤i yeni koflullarda sürdürmek isteyen devlet politikas›n›n yans›mas›d›r. Bu kesinlikle devlet içindeki, ordu içindeki yaklafl›mla ba¤lant›l›d›r. Nitekim ordu, AKP ile uzlaflma içinde Kürdoloji bölümlerinin aç›l›p Kürtçe TV yay›n›n yap›lmas› çerçevesinde Kürt sorunundan kurtulma politikas›n› benimsemifltir. Asl›nda CHP, AKP ve Genelkurmay’›n Kürt özgürlük hareketini ezme, inkârc›l›¤› yeni koflullarda sürdürme bu politikas›na destek vermektedir. Yani yeni bir fley ortada yoktur. Kürt sorununu gerçekten köklü temelde çözme anlay›fl› yoktur. CHP hâlâ tek ulus yaratma, tek millet yaratma anlay›fl›ndan vazgeçmemifltir. Daha düne kadar “seksen y›lda bir ulus yaratt›k, geriye dönemeyiz, geriye dönmek ihanettir” diyen CHP’dir, CHP’nin genel baflkan›d›r. Bu anlay›fl b›rak›lmam›flt›r. Zaten söyledi¤i fludur; Türkiye’deki ulasal bütünlü¤ü birli¤i bozmayacak, uluslaflma sürecini sekteye u¤ratmayacak, baz› giriflimleri kabul edebiliriz. Kurs, Kürt enstitüsü, yay›n gibi fleyler Türk devleti aç›s›ndan asimilasyoncu inkârc› politikadan vazgeçilmesi anlam›na gelmiyor. Gelmedi¤i içinde böyle giriflimlerde bu- 75 lunuyorlar. Nas›l ki CHP çarflaf ve türban aç›l›m› bizim laiklik politikas›ndan vazgeçti¤imiz anlam›na gelmiyor diyorsa, Kürt sorununda yapacaklar› giriflim de ayn› anlama geliyor. ‹nkârc› Kürt politikas›ndan vazgeçtikleri anlam›na gelmiyor. Ancak mevcut inkârc› politikay› art›k eskisi gibi sürdüremiyorlar. Bunun için de inkârc› ve imhac› politikalar›n› yeni koflullarda devam ettirmek istiyorlar. Bunun için inkârc› sömürgecili¤i meflrulaflt›racak baz› uygulamalar yapmay› gerekli görüyorlar. Kürdoloji bölümü ve TV yay›n› gibi giriflimleri meflruiyet unsurlar› olarak kullanmak istiyorlar. CHP’nin aç›l›m›n› böyle görmek gerekir. CHP’nin bir Kürt aç›l›m› yoktur Geçen sene Bush’un ABD’de PKK’yi düflman ilan etmesinden sonra, CHP de herkes orayla iliflki kuruyor biz niye kurmayal›m, oradan ö¤renci al›p okutal›m, yat›r›mlar yapal›m, diyerek yeni bir yaklafl›m içinde bulunmufltu. O zaman da CHP’nin aç›l›m yapt›¤›ndan söz ediliyordu. Deniz Baykal, onlar› terörden uzaklaflt›racaksak, PKK’den uzaklaflt›racaksak niye yapmayal›m diyerek, bu iliflki ile PKK’yi kuflatma, Kürt özgürlük hareketini ezme anlay›fl›nda olduklar›n› aç›kça ortaya koymufltur. Hatta AKP’yi çok fazla elefltirmelerinin, AKP’nin Güney Kürdistan ve ABD politikalar›n› elefltirmelerini, Irak politikalar›n› elefltirmelerini de AKP’nin elini ABD ve Gü- neyliler karfl›s›nda güçlendirip onlara PKK konusunda ad›m att›rmak için yapt›klar›n›, bunu amaçlayan bir politika izlediklerini aç›kça söylemifllerdir. Bu aç›dan CHP’nin bir Kürt aç›l›m› yoktur. Mevcut zihniyetle olaca¤›n› da sanm›yoruz. Tabii ki sosyal demokrat parti olma iddias›yla, Sosyalist Enternasyonale üye parti olma iddias›yla CHP’nin bunu yapmas› gerekiyor. CHP’den bu beklenir. Ama CHP bunu yapmak yerine kendini Türkiye devletinin kurucu partisi olarak görüyor. Yürütülen asimilasyoncu, inkârc› sömürgeci politikalar›n devam›n› sa¤layan bir parti olarak kendisini lanse ediyor ve öyle görüyor. Türkiye cumhuriyetinin kurulufl y›llar›ndaki politikay› benimseme yerine, özelikle 1924 anayasas›ndan sonra Kürdistan’› tamam›yla Türk ulusal yay›lma alan› haline getiren politikan›n sürdürücüsü, sahiplenicisi, mirasç›s› olarak kendini görüyor. Bu aç›dan CHP’nin Güney Kürdistan’a her hangi bir heyet göndermesine kuflkuyla yaklafl›lmal›d›r. Nas›l ki AKP içindeki Kürtler geliyor Güneyli güçlerle iliflkileniyor böylelikle Güneyli güçleri Kuzey Kürdistan’da DTP’yi daraltma, Kürt örgütlerini daraltma için kullanmak istiyorlarsa, flimdi buna CHP de kat›l›yor. CHP de KDP ve YNK’yi Kürt özgürlük hareketinin üzerine sürme politikas›n›n gere¤i olarak bu tür yaklafl›mlar gösterecektir. AKP ve iflbirlikçi Kürtler, Kürt sorunu ayr› terör sorunu ayr›, diyerek PKK’nin bast›r›lmas›n›n meflruiyetini yaratmak istiyorsa, CHP heyetinin de yapaca¤› ve yapmak istedi¤i budur. Devlet son zamanlarda AKP ve ‹slamc› bas›n yoluyla “Kürt sorununu kabul ediyoruz, ama PKK sorunu ayr›d›r, PKK bir terör sorunudur, bunu ay›rmak laz›m, bu aç›dan da PKK’nin ezilmesi konusunda bize destek verin” politikas›n› çeflitli kesimlere kabul ettirmeye çal›flmaktad›r. Böylece PKK’ye karfl› mücadelede Güneyli güçleri, Kuzey’deki iflbirlikçi Kürtleri ve baz› liberalleri yan›na alacaklar›n› hesaplamaktad›rlar. Türk devletinin yeni politikas› Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de böyledir. Böylece PKK’ye karfl› daha etkili mücadele vereceklerini düflün- SERXWEBÛN 76 mektedirler. Uluslararas› alanda da Kürt özgürlük hareketine karfl› bu temelde daha fazla destek almaya çal›fl›yor. Art›k Kürt yoktur demiyor. Demagojik olarak Kürt vard›r, ama Kürt PKK ayr›d›r terör sorunu ayr›d›r, deyip böylelikle iradeli Kürt’ü, örgütlü Kürt’ü ortadan kald›rmay› hedeflemektedir. Bunun bir oyun ve Kürt’ü yok etme politikas› oldu¤u aç›kt›r. Kürt özgürlük hareketini tasfiye edip ortadan kald›rd›ktan sonra, Kürtlerin iradesini k›rd›ktan sonra Kürt’ü de tan›ma olmayacakt›r. Sözde Kürt’ten söz edilecek, ama resmiyette inkâr edilip ortadan kald›rmaya çal›flacakt›r. Kürdoloji bölümü, özel savafl TV yay›n›, hatta ilerde çok zorlan›rsa okullarda kurs gibi seçmeli dersi de gündeme getirebilirler. Böylelikle Kürt sorunu çözülmüfltür, art›k Türkiye’nin Kürt sorununda ataca¤› ad›m yoktur, ataca¤›n› atm›flt›r, bireysel haklar verilmifltir, o bak›mdan bu dava bitmifltir, biçiminde bir politikay› uluslararas› alanda kabul ettirmek istiyorlar. PKK’yi ezdikten sonra Türkiye kamuoyuna ve Kürtlere de bu politikay› dayatacaklard›r. Ancak bu amaca ulaflmak için ilk önce önlerinde en büyük engel olan PKK’yi tasfiye etmek için çal›flmaktad›rlar. Politika da diplomasi de bu temelde yürütülmektedir. Bir buçuk y›ld›r Güney Kürdistan’a yönelik diplomasi faaliyetinin amac› da budur. Bundan farkl› bir amac› oldu¤unu kimse düflünmemelidir. Kürtler en güçlü ve en örgütlü dönemini yafl›yorlar Sonuç olarak, Türkiye Güney Kürdistan iliflkileri, Kürt özgürlük hareketiyle Güney Kürdistanl› siyasal gruplar aras›ndaki iliflkiler kritik bir noktaya gelmifltir. Gelinen aflamada bütün Kürt örgütlerinin ciddi bir sorumluluk duymas› gerekmektedir. Günümüzde koflullar her bak›mdan Kürtler lehine sonuçlar ortaya ç›karacak niteliktedir. Kürtler tarihteki en güçlü, en örgütlü dönemini yafl›yorlar. Do¤ru politika izledikleri taktirde bütün parçalarda sonuç alma imkânlar› fazlas›yla artm›flt›r. Çünkü Kürtler hem örgütlü güçle- rini oluflturmufllard›r hem de demokratik irade olma aç›s›ndan, ulusal demokratik bilinç aç›s›ndan yediden yetmifle, kad›ndan gence büyük bir bilinçlenme, örgütlenme ve güce ulaflm›fllard›r. Sadece Kuzey Kürdistan’da de¤il, Do¤uda’da, Güneybat›’da da tüm dünyadaki Kürtler aç›s›ndan da böyle bir geliflme vard›r. Uluslararas› durum da müsaittir. Bölgedeki eski statükolar y›k›lm›flt›r, ancak henüz yenisi de kurulmam›flt›r. Öte yandan 21. yüzy›l kimliklerin kültürlerin art›k meflru olarak görüldü¤ü, kabul edildi¤i bir ça¤d›r. Kürtlerin yürüttü¤ü özgürlük mücadelesi e¤er ortak politika çerçevesinde yürütülürse statükolar›n y›k›ld›¤›, yeni dünya dengelerinin kurulmaya yüz tuttu¤u ve yeni dünya dengelerinin esas olarak da Ortado¤u merkezli kuruldu¤u bir süreçte Kürtler tabii ki çok büyük kazançlarla ç›kabilirler. Ama bunun tek koflulu ulusal demokratik politika ve ortak tutumdur. Yoksa Türkiye’de, ‹ran’da, bölgede, dengelerin yeniden kuruldu¤u bu süreçte devlet güçlerine dayanarak, -özellikle ABD’nin bölgede yaflad›¤› s›k›fl›kl›¤› da de¤erlendirerek- kendi politikalar›n› etkili k›lmak isteyeceklerdir. Yine yeni statükolar›n oluflmas›nda Kürt inkâr›na dayal› yeni bir sistem kurulmas› için çaba göstereceklerdir. Nitekim Türkiye, ‹ran ve Arap egemen güçleri bu yönlü bir politika izlemektedirler. Ancak Kürtler birlik olursa bu amaçlar›na ulaflamazlar. Ancak Kürtler parçal› olursa, ortak politika izlemezlerse, ‹ran’da Türkiye’de devlet güçlerine dayanarak yeniden Kürtleri ulusal demokratik anlamda, siyasal anlamda s›n›rlama, denetim alt›nda tutma politikalar›n› pratiklefltirebilirler. Böyle bir süreçte bu politikay› izlemelerinin nedeni onlar›n güçlerinden de¤il, Kürtlerin kendi güçlerini birlefltirememelerindendir. Türkiye en zay›f dönemini yafl›yor Bilindi¤i gibi flu anda Türkiye en zay›f dönemini yafl›yor, Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda gerçekten çok zorlanmaktad›r. ‹ran çok zorlanmaktad›r, Irak’ta Kürtler zaten belir- Aral›k 2008 li bir güce ulaflm›fllard›r. Türkiye’nin, ‹ran’›n, özellikle bu iki büyük devletin zorland›¤› bir süreçte Kürtler birlik oldu¤u taktirde sonuç alacaklar› kesindir. Bu bak›mdan bütün Kürt siyasi örgütlerine, gruplar›na, flahsiyetlerine tarihsel sorumluluk düflmektedir. Kesinlikle ulusal demokratik bir politika izlenmelidir. Parça ç›kar›, bölge ç›kar›, afliret ve aile ç›kar› gibi yanl›fl e¤ilimlerden kesinlikle uzak durulmal›d›r. Yine çeflitli ekonomik imkânlar ve imtiyazlar temelinde di¤er parçalar›n özgürlük mücadelesi feda edilmemelidir. Bu konuda gerçekten büyük sorumluluk tafl›nmas› gerekiyor. Bu konuda sa¤lam durufllar kesinlikle Kürtlere kazand›r›r, inkârc› sömürgeci güçlere ise kaybettirir. Bu nedenle ister ‹ran, ister Türkiye, ister baflka bir ülke yaps›n flantaj ve tehditlere boyun e¤memek gerekir. Bu kadar flantajc›, tehditvari politikalar izlemeleri onlar›n zay›fl›klar›ndan ileri geliyor. Zay›f olmasalar zaten yap›lmas› gerekeni derhal yaparlar, bask›y› kendileri uygularlar, Kürt özgürlük hareketini kendileri ezerler. Kendileri ezemedi¤i için Güneyli güçleri kullanmak istiyorlar. Onun için tehdit ve flantaj yap›yorlar. Bu bak›mdan böyle bir tarihsel süreçte tehdit ve flantajlara pabuç b›rak›lmamal›d›r. Kürtler, birlik ve ortak ulusal tutum temelinde kendi güçlerine güvenerek bu ülkeleri geriletmelidirler ve onlar› Kürt sorunun demokratik çözümü için zorlamal›d›rlar. E¤er birlik olunmaz ve onlar›n tehditlerine flantajlar›na boyun e¤ilirse, Kürtler üzerinde uygulad›klar› klasik inkâr politikalar›n› sürdürme cesareti kazan›rlar. Bu cesaret verilmezse gerçekten sars›lm›fllard›r, zay›f dönemlerini yafl›yorlar. Kürtlerin birlik içinde olduklar›n› görürlerse ‹ran da Türkiye’de Kürt sorununu çözmek zorunda kalacakt›r. 2009 y›l›na do¤ru giderken bütün Kürt örgütlerinin Kürt liderlerinin, flahsiyetlerinin, Kürt demokratik kurumlar›n›n, ayd›nlar›n›n ve tüm yurtseverlerin bunu bilmesi ve bu temelde hareket etmesi gerekmektedir. Aral›k 2008 SERXWEBÛN 77 KOMÜNAL ÖRGÜTLEMEDE KENT MECL‹SLER‹ Konfederal sistemde Kent Meclisleri, tabanda komün ve mahalle meclislerinde al›nan kararlar›n idare “K ve koordinasyonunu sa¤lar, belirlenen politikay› hayata geçirir. Demokratik yasal, meflflrru temelde örgütlenmifl çeflfliitli sivil toplum kuruluflflllar›, toplumun farkl› sorunlar›n› gündemleflflttirip çözmeye çal›flfl››yor. Bunun mücadelesini veriyor. Halk›m›z›n çok ciddi özgürlük ve demokratikleflflm me sorunlar›; sosyal, e¤itim, sa¤l›k, iflflssizlik, fuhuflfl,, uyuflfltturucu vb sorunlar› vard›r. Bu nedenle de, Kent Meclisleri, halk›n siyasal, ekonomik, sosyal vb gündemini yarat›p, mücadelesini yürütmesinin zemini olacakt›r” Yarat›lmak istenen demokratik komünal sistem ileri bir zamana ertelemeksizin devasa bir toplumsal organizasyonun kuruluflunu gerektiriyor. Bu, bir toplumsal yap›lanma kurulufludur. Bir parti, örgüt, kurum veya bir hareket kuruluflu de¤ildir. Bu, Özgürlük hareketimiz için yeni bir olgudur. Bir devrimci örgüt kurmak, onu idare etmek, denetlemek ve yürütmek de¤ildir. Ayn› zamanda örgütler aras› birlik veya bir cephe kuruluflu da de¤ildir. Öyle olsayd›, KCK sistemine gerek kalmazd›. PKK olurdu ve o kendisini bütün halk içerisinde örgütlerdi. Cephe çal›flmas› yürütülürdü. Fakat KCK sistemi bir cephe örgütlenmesi de¤ildir. Orada da kad›n, gençlik, emekçiler, ayd›nlar›n kol örgütlenmeleri vard›. Ve bunlara yine PKK kadrolar› öncülük ediyor. Fakat KCK sistemi bunu afl›yor, tam bir toplumsal kuruluflu ifade etmesi itibar›yla hatta bunun alternatifi durumundad›r. Yine kadrolar olacak, öncülük yapacak; fakat as›l amaç halk›n kendi öz örgütlülü¤ünün ve iradesinin a盤a ç›kar›lmas›, bunun demokratik komünal de¤iflim ve dönüflümü kendili¤inden sa¤layabilecek zemin ve mekanizmalara kavuflturulmas›d›r. PKK bu anlamda kurmay güçtür. Fakat KCK çok daha kapsay›c›, bütünlefltirici ve esnek bir ortaklaflmay›, bütünleflmeyi isteyen bir sistemdir. Toplumsal do¤an›n zenginli¤ini bütün çeflitlili¤i-çoklu¤u içerisinde a盤a ç›karman›n, yaflatman›n ve sentezleyebilmenin sistemidir. Say›s›z topluluklar›n ortak de- mokratik-komünal bir flekilde kendilerini ve yaflamlar›n› örgütlemeleri ve kendi demokratik özerk kimlikleriyle toplumsal kurulufl ve geliflime kat›l›mlar›yla ancak gerçek anlam›na kavuflacakt›r. Kad›nlar, gençler, emekçiler, mesleki örgütlenmeler, dini birlikler, mezhepler, etnik az›nl›klar kendi özerkliklerini koruyarak örgütleneceklerdir. Yine burada say›s›z sivil toplum örgütlenmeleri, dernekler, vak›flar, sendikalar gibi iktidar› denetleyen ve s›n›rland›ran yap›lar olacakt›r. Ayr›ca demokratik-komünal sistemde siyasi koordinatörlük rolünü üstlenecek kurumlar aras› iliflkilerde ve yine devletle olan iliflkilerde arac› konumunda olan KCK sözleflmesine uygun siyasi partiler de olacakt›r. Bunlar birer mahalle örgütlenmesi de¤ildir. Bunlar bir komün örgütlenmesi de de¤ildir. Komünleri olabilir, meclisleri de olabilir. Ama bir komün örgütlenmesini afl›yor. Topluluklar›n örgütlenmesidir. Onun için ‘topluluklar toplulu¤u KCK’ diyoruz. fiimdi gelinen aflamada tüm bu toplumsal örgütlenmeleri varoldu¤u kadar Kent Meclisleri düzeyinde ortaklaflt›racak m›y›z? Önderlik Demokratik Konfederalizm olarak tan›mlad›¤› sistemi, daha da rafine ederek “ Demokratik Komü nalizm” diye nitelendirdi. “Koma Komalen” kelimesini “ Koma Civaken” yani topluluklar toplulu¤u olarak de¤ifltirdi. Kurumlar, örgütler aras› bir iliflkiler sistemati¤inden ziyade topluluklar›n demokratik-komünal örgütlenmesine ve demokratik özerklik çerçevesindeki iliflkiler sistemati¤ine vurgu yapt›. Bu ancak radikal bir demokrasi anlay›fl›yla köklü toplumsal bir iç demokratikleflme mücadelesi anlam›na gelmektedir. Halk›m›z kendi öz örgütlenmesini yaratabilmiflflttir Verileri ve ipuçlar› Özgürlük hareketi tarihimizde çokça bulunan, ama günümüze kadar da efli bulunmayan bir yeni toplumsal örgütlenme modelidir. Özgürlük hareketinin çok h›zla kendisini k›sa süre içerisinde genifl bir toplumsall›k içerisinde halk›n siyasal, sosyal, e¤itim, sa¤l›k, adalet gibi temel yaflam sorunlar›n›n akt›¤› bir zemin haline geldi¤i ve kendisini örgütlemeye bafllad›¤› bilinmektedir. Hilvan-Siverek, yine Batman gibi alanlarda devlet kesinlikle toplumsal yaflam ve sorunlar›n d›fl›na ç›kar›lm›flt›r. Halk›n yerel öz yönetiminden tutal›m, halk›n öz-savunma güçlerine, kadar kendi öz örgütlenmesini yaratt›¤› örnekler kendi tarihimizde var. Güney-Bat› Kürdistanda bizzat Önderli¤in perspektifi ve pratik kat›l›m›yla halk›m›z özgür yurttafll›k anlay›fl› çerçevesinde kendi öz örgütlenmesini yaratabilmifltir. Bunlar yarat›lacak demokratik-komünal toplum paradigmas›n›n birer kilometre tafllar›d›r. Yeni demokratik-toplumsal cinsiyet özgürlükçü ve ekolojik toplum paradigmas›yla yarat›lmak istenen sistem daha paradigmal, sistemli ve somut bir ifadeye kavuflmufltur. Özellikle devlet- SERXWEBÛN 78 çilik-ataerkillik ve s›n›fç›l›k etkilerinden ar›nd›r›larak, tarihsel-toplumsal zeminlerine dayand›r›larak halklar›n alternatif özgür yaflam ve toplum kuruluflunun temelleri at›lm›flt›r. Bu anlamda Demokratik-komünal kurulufl bizim için gerçekten yeni bir düzlemdir. Yeni bir boyuttur. Yeni bir sistemdir. Geçmifl bütün örgütsel, kurumsal flekillenmelerimiz, yine dünya ölçe¤inde alternatif örgütlenmeler ve hareketler bu toplumsal organizasyon karfl›s›nda çok dar, kaba ve yüzeysel kalmaktad›r; ayn› zamanda bu konudaki alg›lar›m›z ve kavray›fllar›m›z da ortaya ç›kan bu yeni boyutlarda sadece kaba ve dar de¤il, zaman zaman modernist paradigman›n da a¤›r etkisinde kal›yor. Yerele inme ya da mahalleye inme dönemin temel flfliiar›d›r Yerel oldu¤u kadar kendini genelin içerisinde tan›mlamak, genel olabilmek, geneli gözetti¤i kadar yereli zihniyet, örgüt, eylem ve yaflam olarak genelin içerisine do¤ru yerlefltirmek demokratik komünal duruflun esas›n› oluflturmaktad›r. Tam bir toplumsal organikleflmedir yaflanan; moleküllerden, hücreye, hücre birimlerinden dokulara, dokulardan organlara ve organik sistemlere do¤ru bir oluflum ve kurulufl. Bunun zihniyet temellerinin güçlü at›lmas› gerekiyor. Devletçi-ataerkil sistemin insan bilincinde en çok tahrip etti¤i bu kurucu, parça-bütün ortaklaflmas› ve sistemlefltirici bütüncül düflünce biçimidir. Bütün içerisinde parçay›, genelin içerisinde yereli ezme ya da parçalama ve parçay› bütüne karfl› merkezilefltirme, parça dokusuyla oynama, afl›r› büyütme, öne ç›karma iktidar›n uygulana gelen belli bafll› yöntemi olmufltur. Toplum bilimden tutal›m, felsefeye, antropolojiye, psikoloji bilimine, tarih bilimine, fizik ve di¤er pozitif bilimlere kadar bütün bilimlere bu yöntem uygulanm›flt›r. Bunun en büyük tahribat› ise zihniyette b›rakt›¤› çat›flmal›, iktidarc› mant›k yap›s›d›r. Einstein “Biz maddeyi çözdük, tek çözülmeyen bir fley kald›. O da zihniyet yap›s›d›r. En tehlikelisi de zaten budur” diyor. Basitten karmafl›kl›¤a do¤ru daha kompleks bir geliflim seyri içerisinde olan sistemlerin kendisini yaflatabilmesi, daha esnek-demokratik ve daha geliflkin örgütlenmeleri gerektirir. Yerellik, siyasetin toplumsal bir nitelik kazanmas›, yaflam alanlar›nda bizzat sorunlar›n çözüm ve de¤iflim gücü olarak geliflmesinde ve demokratik komünalizmin geliflim sorunlar›na cevap oluflturmas› önemli kuflkusuz. Bu anlamda “yerele inme” ya da “mahalleye inme” dönemin temel fliar›d›r. Ve yerele inildi¤i yerlerde geliflim gözle görülür oluyor. Ama bir yerelin serpilip genifllemesi, kendi organik yap›s›na kavuflabilmesi ancak karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ilkesi ve dayan›flma ile gerçekleflir. Karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve dayan›flma bir yerde organlar aras› kan ak›fl›n› sa¤layan, bünyeyi bir a¤ gibi saran damar ve liflere benzemektedir. As›l olarak yerelin, mahallenin, soka¤›n ya da bir komünün di¤erleri ile iliflki a¤› içerisinde ak›flkan bir iletiflim ortam›nda, ortaklaflt›r›lan karar ve icra süreçleri içerisinde canl› organik bir yap›ya kavuflmas› mümkündür. Mekanizma tanelerin tamamlanmas›yla oluflmaz. Hatta tanelerin gerçekten tamamlanabilmesi, iflleyebilmesi, misyonunu yerine getirebilmesi, kendisi olabilmesi mekanizmay› bir aflamadan sonra gerekli k›lar. Yoksa taneler birbiriyle yal›t›lm›fll›k içerisinde gerçek ifllevinden ve var olufl gerekçesinden uzaklaflm›fl olacakt›r. Sorun çok say›da örgütün yarat›lmas› de¤ildir Bak›n flimdi oluflan yerel özgür yurttafl meclisleri ne gerçek ifllevine kavuflabiliyor ne de nitelik kazanabiliyorlar. Asl›nda bütün örgütlenmeler bir yerde organik bir iliflkiler sistemati¤i içerisinde toplumsal nitelikler kazan›rlar. Sorun çok say›da örgütün yarat›lmas› de¤ildir kuflkusuz. Bu da gereklidir, fakat oluflturulan her bir meclisin, komünün, dernek, sendika veya yerel yönetimin, parti komisyonunun gerçek ifllevine kavuflmas›, içerisinde yer alaca¤› mekanizma ile Aral›k 2008 olacakt›r. Karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve her birinin kendi demokratik özerk yap›lanmas› as›l olarak toplumsal örgüyü oluflturacakt›r. Toplumsall›¤›n gücü as›l olarak böylesi bir üst örgütlenme düzeyinde ortaya ç›kmaktad›r. Toplumsal yap›lanmalarda parçan›n bütün içerisinde, bütünün parça karfl›s›ndaki konumunu do¤ru bir örgü içerisinde tan›mlamak gittikçe daha önem kazanmaktad›r. Ayn› fley öz biçim tart›flmas› aç›s›ndan da geçerlidir. Bir uçtan biçimi -mekanizmay›, araçlar›- esas alan, di¤er uçtan ise özü iflin esprisini esas alan, iki ayr› fleymifl gibi yaklafl›mlar da, ulafl›lmak istenen toplumsal bütünlü¤ü zorlamaktad›r. Burada anlat›lmak istenen nedir? Sistemin kuruluflunda gittikçe karmafl›klaflan ve artan örgütleflme ihtiyaçlar› ne salt yerellere inmek ve yerel meclis ve komünlerin oluflturulmas› ne de salt idari mekanizmalar›n›n üstten tesis edilmesi ile karfl›lanabilir. Bundan bir iki y›l önce yerelde bir komünün veya bir yerel meclisin oluflturulmas› çok önemliydi; flimdi de önemli, sistemin temel aya¤›d›r çünkü. Yine yayg›n örgütlenmelerin ve kurumlaflmalar›n geliflimi de öyle. Ama kendi bafl›na sistemin kendisi bu de¤ildir kuflkusuz. Sadece meclis oluflumuyla veya salt yayg›n örgütlenmelerle kendili¤inden toplumsal sistem kurulmufl olmuyor. Biz bu anlamda sivil toplumu gelifltiriyoruz, ama sivil toplumcu da de¤iliz. fiimdi her bir örgütümüz, kurumumuz kendi talepleri etraf›nda kendi özgünlü¤ünde yayg›n bir eylemlili¤e, hatta ortak bir eylemlili¤e de gidebilir, bunda gerçekten sonuç al›c› da olabilir, ama bu bir toplumsallaflmay› getirmez. Devleti toplumsal yaflam›n d›fl›na tafl›ramaz, devleti kendi s›n›rlar›na çekemez. Demokratik toplumsall›¤› da yaratamaz. Fakat dedi¤imiz gibi, iki y›l önce sistemin temel yap›tafllar›n›n oluflmas›na ad›m›n at›lmas› çok önemliydi. ‹flin özü ortaya ç›k›yor, esprisi veriliyor, ruhu kendisini hissettiriyor. Ama tespihin bir de imamesi ve bütün oluflmufl, oluflacak taneleri birbirine ba¤layacak olan mekanizma gereklidir. Aral›k 2008 SERXWEBÛN Eflfliit özgür yurttaflflll›k zihniyeti ve kimli¤i yarat›lmal›d›r 79 Tersine çevrilmifl piramidler sistemi de diyebiliriz. Piramitlerin tepesindeki en genifl, örgütlülü¤e ulaflm›fl, kendi çat›s› alt›nda say›s›z meclis ve benzeri örgütlenmeleri bar›nd›ran kararl›, sistemli, iflleyen canl› bir oluflumdur. En üst düzeyde geliflkin bir örgütlülüktür. Her biri kendi içerisinde birçok komün, kad›n meclisleri, gençlik meclisleri, siyasi parti komisyonlar› ve meclislerinden örülü bir örgütsel sistemi oluflturan say›s›z örgütlenmeleri en tepede toplum zemininde ortaklaflt›ran bir ba¤d›r. Kent Meclisleri bu ba¤lar›n en önemli dü- olarak da henüz tam biçimlenmemifl ve hatta biraz sistem içileflmeye mehilli oldu¤unu da görebilmekteyiz. Bütün kentlerimizde de henüz Kent Meclisleflmesine gidilememifl, varolanlar da henüz kimlik oluflturma sürecindedir. Hatta birço¤u parti il komisyonuna benziyor veya toplumsal yaflamdan belli oranda kopuk, biraz elit bürokratik kal›yor. Biraz zamana ve biraz da komünal bir demokratikleflmeye, bunun zihniyetine ve mücadelesine ihtiyac› vard›r. Oluflan adalar› bir araya getirecek, alt›n› dolduracak, birbirine ba¤layacak ve gerçek kimli¤ine kavuflturacak olan eflit özgür yurttafll›kt›r. Eflit özgür yurttafll›k zihniyeti ve kimli¤i geliflmedikçe ¤ümü konumundad›r. Bir örgüt tan›m› de¤ildir, bir komisyon ya da bir komite veya bir platform tan›m› da de¤ildir. Bir toplumsal tan›md›r. Yoksa bir örgüt tan›m› de¤ildir. ‹flin ruhunu ve toplumsal kimli¤ini ortaya koymaktad›r. Bir örgüt yaratma hareketi de¤iliz. Yeni demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü bir toplumsallaflmay› yaratma hareketiyiz. Bu, tarihte belki de hiç görülmemifl düzeyde bir örgütlenme ve eylem kimli¤idir ayn› zamanda. Say›s›z örgütlenme adalar›n› karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve demokratik özerklik iliflkisi içerisinde birbiriyle buluflturma ve örme çal›flmas›d›r. fiimdi adac›klar oluflmufl mu? Tümden de¤il. Demokratik komünal ruha tam ulafl›lmam›flt›r. Hatta ideolojik örgütsel yaflam kültürü bu adac›klar bir araya gelmeyecektir. Tehlike budur. Zaten onun zihniyeti ve örgüt anlay›fl›, eylem anlay›fl›, yine yaflam tarz› tam oluflmad›¤› için, flu anda oluflturmak istedi¤imiz demokratik komünal toplum zemini hem örgütsel olarak zay›f kal›yor, hem de karar, yürütme ve yaflam alanlar›nda ciddi boflluklar olufluyor. Adalar›n birbirine ba¤lanamad›¤› yerlerde devlet ve devletçi yaklafl›mlar ve yap›lanmalar s›z›yor. Bu ayn› zamanda oluflan adalar› da kendi içerisinde güçsüzlefltiriyor, yaflam› zehirleyen çetecilik, tarikatç›l›k, fuhufl, uyuflturucu ve faflist devlet sald›r›lar›na aç›k hale getiriyor. Bizim adalar› birbirine ba¤lamad›¤›m›z için, renklendiremedi¤imiz alanlar› devlet kendi rengiyle, kendi karakteriyle dolduruyor. Adeta toplumsal yaflam› iflgal ediyor, parçal›yor ve her türlü faflist sald›r›ya aç›k hale getiriyor. Kapitalist modernite hegemonyas›n› kentler üzerinden sa¤lamaktad›r Bir yandan alttan, tabandan yayg›n ve yatay bir flekilde oluflturulan yerel meclis, komün örgütlenmeleri, di¤er yandan sistemin idari mekanizmalar›n›n üstten kurucu nitelikte oluflturulmas›. fiimdi bu ikisinin buluflmas› baz› sanc›lar› ve zorluklar› beraberinde getiriyor. Getirecektir de kuflkusuz. Ama kesinlikle birbirini d›fltalamayan, birbirini ifllevsizlefltirmeyen, iradesizlefltirmeyen, tam tersine birbirini ifllevsel k›lan bir süreçtir ayn› zamanda. Bu buluflman›n zemini ilk elden kentler olacakt›r kuflkusuz. Her aç›dan daha zenginleflen, çeflitlenen ve daha karmafl›klaflan bir örgütsel mekanizmay› gerektirir. Kendi içinde devletçi, iktidarc› yap›lanmalara ve s›n›flaflmaya aç›k yönlerin de, ama demokratik komünal yap›lar›n da demokratik özerklik çerçevesinde büyük bir zenginlik, çeflitlilik içerisinde yer alaca¤› toplumsal bir dinami¤e dönüflebilece¤i bir zemindir kentler. Her ikisini de gözden kaç›rmamak gerekiyor. Dikkat edelim, tarihte de demokratik-komünal de¤erlerle, s›n›flaflan, devletçi niteli¤e bürünen yönlerin en çok mücadele etti¤i, karfl› karfl›ya geldi¤i zeminler kentler olmufltur. Asl›nda kapitalist modernite gerçek hegemonyas›n› kentleri tümden ele geçirerek, toplumsal iliflkiler örgüsünü, onun ruhunu ve oluflum felsefesini parçalay›p yabanc›laflmaya u¤ratarak elde etmifltir. Özünde do¤al toplum özelliklerinin geliflkin bir örgütlenme düzeyi olarak geliflen kentleflme, k›sa sürede devletin ve s›n›fsall›¤›n, sömürü ve kölelefltirmenin merkezleri haline gelmifltir. Demokratik komünal de¤erlerin kendi içinde d›fla kapal›, dar ve salt öz yeterlilik üzerinde kendisini genifl bir örgütsel a¤a ve bütünlüklü bir yap›ya kavuflturmadan kendisini s›n›flaflan, devletleflen yönler karfl›s›nda korumas› kentsel yap›larda çok zordur. Do¤ru bir mücadele zeminini ve perspektifini ge- SERXWEBÛN 80 rektirir. Bu mücadelenin en çok yo¤unlaflaca¤› zemin yine kent olmaktad›r. Hem egemenlikli, devletli, s›n›fl› ve ataerkil sistemin en çok yo¤unlaflt›¤› ve kendisini kurumlaflt›rd›¤› hem de zengin, çok kültürlülü¤ün, çeflitlili¤in toplumsal aç›dan en çok geliflkin oldu¤u sahalar yine kentlerdir. Toplumsal dokunun muhteflem bir zenginli¤e ulaflt›¤›, say›s›z topluluklar›n, mesleki gruplar›n, etnik dini yap›lar›n bir arada bulundu¤u Amedi göz önüne getirelim. Zengin yaflam ufkunun ve biraradal›¤›n geliflece¤i ve özünde tarihsel kimli¤i ve ruhu böyle flekillenmifl olan kentlerimiz, bu anlamda demokratik mücadelenin en diri ve canl› organlar› konumundad›rlar. Demokratik mücadeleyi içimizde do¤ru yöntemlerle, do¤ru zeminlerde yürütmek zorunday›z. Ve bunun mücadele zeminleri hep kentler olmufltur. K›rda demokratik komünal de¤erlerin daha güçlü korunmufl olmas›n›n sebeplerini de bu anlamda iyi çözmek durumunday›z. Kent Meclislerini ve buradaki demokratikkomünal niteli¤i bu anlamda besleyecek ve güçlendirecek olan k›rsal ve köy alanlar› mevcut haliyle geri ve zay›f b›rak›lm›fl durumdad›r. Bu Kent Meclislerinin geliflimini ve güçlü toplumsal temellere oturmas›n› etkilemektedir. Aral›k 2008 liflim ivmesini ve do¤rultusunu gerçekten geriye çekiyor; hatta çarp›t›yor. Oluflturulan her bir örgütlenme, kurulan her bir komün veya meclisin neden uzun süreli olamad›klar› ve nitelik kazanamad›klar›, kurumlar›m›z›n neden bu kadar marjinalleflti¤i sorusunu salt ‘iktidarc› yaklafl›mlar, bürokratik, elit siyaset tarz›’ diye cevaplayamay›z. Bunun gerekçesi salt bu olamaz. Sistem nas›l iflliyor, sistemin ana karakteri nedir; geliflim yasalar› nas›l iflliyor? Bu kadar s›n›flaflt›ran, iktidarc›l›¤› da içimizde besleyen, yarat›lan bütün örgütlenmeleri küçülten ve birbirinden yal›tan, asl›nda her birini birbiri karfl›s›nda iradesizlefltiren nedir? Demokratik komünal sistemde taban› meclis ve komünlerle örülmüfl pi- cu gibi sorunlar› vard›r. Bu, parça parça gündemlerin bir yerde ortaklaflt›r›lmas› ve bir anlamda halk›n gündeminin bir bütün ortaya ç›kar›lmas›, bunlar aras›nda koordinasyon ve iflbirli¤inin oluflturulup ortak mücadele ve çözüm zeminin yarat›lmas›na ihtiyaç vard›r. Bu nedenle de, Kent Meclisleri, halk›n siyasal, ekonomik, sosyal vb gündemini yarat›p, mücadelesini yürütmesinin zemini olacakt›r. ramidal sistemin koordinasyon, ortaklaflma, iflbirli¤i ve paylafl›m alanlar› Kent Meclisleridir. Piramidal sistemin tabandan üste do¤ru gittikçe bir kararlaflma, icra ve ortaklaflma alanlar› olmas› gerekti¤i ortada. Bu aç›dan kent Meclisleri geliflme, büyüme ve derinleflme aç›s›ndan demokratik komünal sistemde üst bir evreyi ifade eder. Demokratik yasal, meflru temelde örgütlenmifl çeflitli sivil toplum kurulufllar›, toplumun farkl› sorunlar›n› gündemlefltirip çözmeye çal›fl›yor, bunun mücadelesini veriyor. Halk›m›z›n çok ciddi özgürlük ve demokratikleflme sorunlar›; sosyal, e¤itim, sa¤l›k, iflsizlik, yoksulluk, fuhufl, uyuflturu- her konuda salt sorunlar› dile getirme, bir yerlerden isteme, bekleme yerine, çözüm gelifltirmek gerekiyor. Bu aç›dan Kent Meclisleri sivil toplum örgütlerini de kapsayan bir içeri¤e sahiptir. Fakat kendisi sivil toplum örgütü veya örgütlerinin platformu de¤ildir. Ayn›laflt›rma yaklafl›mlar› ortaya ç›kmakta veya farkl›l›klar› yeterince anlafl›lmamaktad›r. Bu nedenle meclisler, toplumun her türlü sorununu tart›flma, çözüm üretme ve uygulama yeri olacakt›r. Sivil toplum örgütleri ise daha çok sorunlar› dile getiren, gündemlefltiren veya ihtiyaç olarak kuruldu¤u amaç çerçevesinde çözmeye çal›flan toplumsal örgütlü- Kent Meclisleri toplumun sorunlar›n› çözüm yeri olacakt›r Kent Meclislerinin ifllevleri için de baz› hususlar belirtmek gerekir. Gelinen aflamada sürecin karakteri olarak savafl ve bar›fl baflta olmak üzere, Kent Meclisleri komünal sistemde üst bir evreyi ifade eder Kent Meclislerine iliflkin yürütülen tart›flmalardaki k›s›rl›k ve de¤erlendirmelerden de bu anlafl›l›yor. Geçen y›ldan beri yürütülen bu tart›flmalar bir türlü tam olarak ray›na oturtulam›yor; gittikçe geniflleme ve büyüme potansiyeli olan canl› toplumsal organlar› da adeta frenliyor, darlaflt›r›yor ve marjinallefltiriyor. Her alan çal›flmas›nda yaflanan küçülme ve içe büzülerek dar bir dernek çal›flmas›na dönüflmenin nedeni, demokratik yol ve yöntemlerin önünün kapat›lm›fl olmas›d›r. Kent Meclislerinin oluflumu karar›yla bunun perspektifi belli oranda ortaya ç›km›fl, fakat sorunun yerinde ve zaman›nda giderilmesi, ihtiyaçlar üzerinden bir araya geliflin sa¤lanmas› k›s›r tart›flmalarda bo¤uluyor. Bu sistemin ge- Aral›k 2008 SERXWEBÛN lüklerdir. Bu anlamda Kent Meclislerinin, sadece karar alan de¤il, ayn› zamanda uygulayan, bunun örgütlülü¤ünü, kaynaklar›n› yaratan, infla ve çözüm meclisleri olmalar› gerekir. Konfederal sistemde Kent Meclisleri, tabanda komün ve mahalle meclislerinde al›nan kararlar›n idare ve koordinasyonunu sa¤lar, belirlenen politikay› hayata geçirir. Di¤er taraftan dünyan›n de¤iflik bölgelerinde ve Türkiye’de kent konseyleri, kent kurultaylar›, vb ad alt›nda daha çok belediye çal›flmalar›n› takip etme, yönlendirme, kat›l›mc›l›¤› sa¤lama çerçevesinde, dan›flma meclisleri fleklinde oluflumlar da vard›r. Bunlar incelenebilir. Fakat bu konuda KCK sistemindeki sistemsel farkl›l›k göz ard› edilmemelidir. Kurulacak Kent Meclisleri, belediye çal›flmalar›n› da kapsayan ancak, yukar›da vurgulad›¤›m›z gibi daha genifl bir hedefi, ifllevi olacak ve güncel ihtiyaçlardan, nedenlerden dolay› da, dan›flma, idari, yürütme ifllevlerini iç içe yapmak durumundad›r. Kent Meclislerinin amac› halk› irade haline getirmektir Tart›fl›lan bir di¤er konu da, çal›flmalar›n bafllamas› ve yürütülmesi esnas›nda ç›kmas› muhtemel sorunlard›r. Bütün söylemlerimize, iddialar›m›za ve hatta inanc›m›za ra¤men, zihniyetten kaynakl› engellemeler, karfl›laflaca¤›m›z temel sorunlar›n bafl›nda gelecektir. ‹deolojik, teorik tespitlerin yarat›c› ve gerçekçi bir flekilde uygulamaya geçirilmesi, bu konuda yöntemlerde demokratik bir yaklafl›m›n geliflimi önemli bir husustur. Bir taban çal›flmas› olarak farkl› ideolojik, siyasal çevrelerin de ilgi gösterece¤ini hesaba katarsak, çal›flmay› yürüteceklerin en baflta ideolojik bir netli¤e ve kararl›l›¤a sahip olmas› gerekir. Uygulamada ise, paradigmal perspektifi göz ard› etmeden, güncel siyasal, örgütsel ve yasal gerçeklikleri dikkate alarak yarat›c› yol ve yöntemleri esas almak durumunday›z. Fakat özellikle Kent Meclislerinin kuruculu¤unda ortak yaklafl›m›n 81 oluflturulmas›, bu konuda iflin ciddiyetine denk bir tutumun gelifltirilmesi en önemli husus olmaktad›r. Özellikle her bir yap›lanma aç›s›ndan güçlü bir örgütsel ve paradigmasal perspektif geliflmeden “feshedelim, ifllevini yitirmifltir” ya da “kat›lm›yoruz” gibi yaklafl›mlar iflin ciddiyetini fazla yans›tm›yor. Daha ciddi bir yaklafl›m flartt›r. Kent Meclislerinin oluflumundaki temel espri; halk› demokratikkomünal ve cinsiyet özgürlükçü de¤erler ekseninde demokratik sosyalist bir çizgide irade haline getirmektir. Dolay›s›yla s›n›fç›, devletçi ve cinsiyetçi ataerkil zihniyet ve yap›lanmalar karfl›s›nda mücadele zeminine kavuflturmak, yol ve yöntemini, bunun mekanizmas›n› oluflturmakt›r. Bu, demokratik bir iç mücadeleyi ve zeminini gerektirir. Kent Meclislerini bu anlamda sadece örgütlerin bir araya geldi¤i, bir hukuk oluflturdu¤u bir platform gibi ele alamay›z. Halk› örgüt ve eylem noktalar›nda bu kadar felçli k›lmak, iradesini koyaca¤› örgütsel siyasal mekanizmalardan yoksun b›rakmak zaten bürokratik elit her an s›n›flaflmaya meyilli bir zemini besliyor, büyütüyor. Oysa Kent Meclisleri bireyleri, gruplar›, örgütleri, kurumlar›, özgür yurttafl meclis ve komünlerini demokratik komünaliteye çekme mekanizmas›d›r. Buna kat›lm›yorum demek bafl›ndan demokratik mücadeleye girmemektir. “Halka dayanm›yor” demek ifli tersinden ele al›flt›r. Zaten Kent Meclisleri halk›n özgücünün ve iradesinin örgütlenmesi için bir mekanizmad›r. ‹çte mücadele yol ve yöntemlerinin demokratikleflmesinin zeminidir. Kurumlar aras›, örgütler aras› çeliflki ve iktidarc› yaklafl›mlar›, devletçi, s›n›flaflmaya aç›k yönlerin afla¤›ya çekerek halk›n denetimine açacak zemindir. Bunun en temel arac›d›r, mekanizmas›d›r. Kent Meclislerinin oluflturulmamas›, -hangi gerekçeyle olursa olsun- demokratik komünalizmin felç edilmesidir. Devleti ve her türlü devletçi yaklafl›m›n halk›n yaflam sahalar›na, toplumsal yaflama çekilmesidir. Bunun böyle de¤erlendirilmesi ve buna göre yaklafl›kmas› gerekiyor. Demokratik siyaset de¤iflflttirme dönüflflttürme gücüdür “Meclis kuruluyor, biz yokuz” gibi bir yaklafl›m, Kent Meclislerinin demokratik komünalitenin gelifliminde oynayaca¤› rolü görmemektir bir yerde. Sanki meclis kuruldu mu, kim kurduysa onun mal›ym›fl gibi yaklaflmak, zaten mülkiyetçi, iktidarc› yaklafl›m›n kendisi olmaktad›r. Oradaki dinami¤i, sürekli oluflum halini ve mücadeleyi anlayamamakt›r. Demokratik komünalite demek sürekli mücadele, ama demokrasiye ve komünaliteye çeken, katan, içine alan, de¤ifltiren, dönüfltüren bir süreçtir. Öyle bir ç›rp›da demokratik komünal meclis oluflmaz. Kimse de bunun sahibi olamaz. Bunun bir mücadele ve bir süreç ifli oldu¤u; bu sürecin ve bu mücadelenin de bizim kendi demokrasimizi ifade etti¤i ›srarla vurgulamak gerekiyor. Radikal demokrasi, talep demokrasisini aflan, kendi içine çeken, de¤ifltiren, dönüfltüren bir demokrasidir. Demokratik siyaset bu anlamda de¤ifltirme, dönüfltürme gücüdür. Kent Meclisleri bu çerçevede demokratik siyaset felsefesinin hem en çok ihtiyaç duyulaca¤›, hem de en çok geliflece¤i bir örgütlenme düzeyidir. Demokratikleflme mücadelesinin özünde süreklileflerek bir varolufl, yaflam biçimine kavuflmas› toplumsal de¤iflim ve devinimin ana halkas› konumundad›r. Bundaki ahlak-felsefe ve pozitif bilimsel yaklafl›m esaslar›n› gelifltirilmesi tam bir kurmayl›k iflidir. Dünyan›n birçok ülkesinde birçok Kent Meclisleri oluflturulmufltur; fakat bizde farkl›laflan, onlar› aflan yönler iflin ahlak›, felsefesi ve toplumsal kurulufl boyutlar› olmaktad›r. Bunun için halk›n örgüt ve eyleme ve bunun mekanizmalar›na kavuflturulmas›d›r. Yoksa bir iktidar da¤›t›m alan› de¤ildir. Ama sanki iktidar alan› oluflmufl, art›k da¤›t›lm›fl, bir fley kalmam›fl, dolay›s›yla ifllevsiz kal›nm›fl gibi de¤erlendirilebiliyor. Bu KCK sistemini anlamamakt›r her fleyden önce. Demokratik sosyalist çizgiyi daha derinlikli kavramaya ihtiyac›m›z var. SERXWEBÛN 82 Aral›k 2008 POPÜLER KÜLTÜR ÜZER‹NE “Kültürün popülerlefltirilmesi kültürel ürünlerden daha çok para kazanmak amaçl› olup, pazar› geniflletmekle birebir iliflkisi vard›r. Kültürün popülerlefltirilmesinin sa¤lanmas› için uygulanan yöntemlerin amac› kesinlikle söylendi¤i gibi tüm toplumu kültür sanat ile buluflturmak de¤ildir. Para kazanma amac› olmayan hiçbir uygulama kapitalist dönemde gerçekleflmez. Gerçekleflmesine izin verilmez. Çünkü de¤erlerin el de¤ifltirmesinde para kazanmak amaç olmaktan ç›karsa kapital birikmez. Kapitalizm biter. Kültürün en genifl kesimlere ulaflmas› için halk kültürlerinin ifllenmesi gerekir” Kültür insan›n kendisinden do¤aya katt›¤› ürün olarak tan›mland›¤› için insan toplumunun de¤iflim tarihini kültür ürünlerinde izlemek do¤ruya yak›n bir yaklafl›md›r. Kültür ürünleri yarat›ld›klar› dönemin toplumsal kimlikleridir. Tarihin her hangi bir dönemi hakk›nda en sa¤l›kl› bilgilere kültür ürünleri de¤erlendirilerek ulafl›l›r. Her tarihsel sürecin kendi zenginlikleri o dönemde yap›lm›fl kültür ürünlerinde olur. Zaten tarihsel toplumsal zenginli¤in di¤er bir anlam› da kültürel zenginlik demektir. Kültür insan yarat›m› olan her fleyi kapsar. Maddi ve manevi olarak insana ait ne varsa kültürdür. ‹nsan tan›mlanmas›nda bulunulurken “insan kültürel bir varl›kt›r” denilmesi bu aç›dan anlaml›d›r. ‹nsan kültürel geliflmeyi yarat›rken ayn› zamanda kendisini varl›k haline getirmektedir. ‹nsan›n do¤ada kendi kendisini yapan bir olgu olmas›n› sa¤layan fley toplumsall›¤›d›r. Toplumsall›k insan için bir zorunluluktur. T›pk› bafllang›çta baflka bir dünya seçme flans› olmad›¤› gibi. Bir kez toplumsall›k dedi¤imiz var olufl gerçeklefltikten sonra bu “ikinci do¤a” içinde insan›n kendisini kendi eliyle yapmas› süreci bafllar. Toplumsall›¤›n tarih içinde yaflad›¤› de¤iflimler vard›r. Bu toplumsal de¤iflimler önemli oranda kültürel de¤iflimleri de kendi içinde bar›nd›r›r. Bu ba¤lant›dan dolay› toplumsal de¤iflimin di¤er bir ad› da kültürel de¤iflim olmaktad›r. Kültür insanl›¤›n tarih içinde emekleri sonucunda ürettikleri de¤erler oldu¤undan tüm tarih boyunca hangi dönemin insanl›k aç›s›ndan daha çok kültürleflmeyi ifade etti¤ini anlamak mümkündür. Bunun yan›nda insan›n ancak toplumsal bir varl›k fleklinde yaflayaca¤› ve üretece¤i ilkesi kültürel zenginlik için gerekli oldu¤u kadar, geçmifl kültürel süreçlerin zenginlikleri esas al›nan toplumsal biçim ile yak›ndan ba¤lant›l›d›r. Kültür de¤erlerinin kal›c› de¤erlerden olufluyor olmas› da kültürleflme de önemli bir husustur. Kültür temelde kal›c›laflm›fl ürünlerdir. Bunun için kültürel de¤erler söz konusu oldu¤unda çok üretmekten ziyade kal›c›l›k önemlidir. Kültür de¤erleri çok fazla yarat›ld›klar› için de¤il kal›c›l›klar› esas oldu¤undan zengin bir kültür dünyas› oluflmufltur. Kal›c›laflmam›fl ürünler gibi kal›c›laflma olana¤› zay›f olan ya da olmayan de¤erlerin kültür için fazla önemli olmad›klar› ve kültürel de¤erlere dönüflmedi¤i de belirtilmek durumundad›r. Kültür sadece insan eme¤inin ürünüdür Günümüzden geçmifl tarihe kültürel de¤erler baz al›narak bak›l›p bir de¤erlendirme yap›l›rsa çok ilginç sonuçlarla karfl›lafl›laca¤› kesindir. Hangi dönem insanl›¤› “insan kültürel bir varl›kt›r” belirlemesine göre yaflam›fl daha net ortaya ç›kar. ‹nsanl›k denilen varl›¤›n yeryüzünde kal›c›laflarak yaflama olanaklar›n› yakalamas› insan olmas›n›n gere¤idir. ‹nsan bunu kültür denilen yarat›mlar›yla yapar. Kültür dedi¤imiz maddi ve manevi üretimlerinin tümü insan› insan yapan de¤erleridir. Gerçekleflmifl insanl›k esasta kültürle dile gelen geliflmelerin içindedir. Kültür de¤erlerini yaratma özelli¤i olmasayd› insan olmazd›. Olsayd› da di¤er canl›lardan örne¤in kurt, koyun sürüsünden fark› olmazd›. Kültür, toplum ve insan iliflkisinden hareketle insan ad›na ne varsa bu ko- Aral›k 2008 SERXWEBÛN nu içinde dile getirilebilir. Çünkü kültür yapan sadece insand›r. Do¤ada insandan baflka kültür yapan canl› bulunmaz. Bunun için insan ve di¤er canl›lar; bitkiler, hayvanlar aras›nda bilinen farklar oluflmufltur. Kültürleflme kapasitesinin düzeyi insan›n kendini di¤er canl›lardan ayr›flt›rarak aralar›nda mesafenin aç›lmas› ile sonuçlanm›flt›r. Ne kadar toplum o kadar kültür yine ne kadar kültür o kadar insanlaflma gibi karfl›l›kl› bir iliflki de böylece ortaya ç›km›fl olmaktad›r. ‹nsanl›¤›n flimdiye kadar tan›d›¤› temel iki toplumsal biçim vard›r. Bunlardan birincisi toplumsall›¤›n ilk flekillendi¤i do¤al süreci ve bunun sistem kazanm›fl neolitik dönemidir. ‹kincisi ise kan›tland›¤› gibi bin bir hile ve kurnazl›kla kurulan devletçi toplum biçimidir. ‹lk dönem kültürleflmesi toplumsal yaflam› var eden temel yaflam sahalar›n›n hemen hepsinde kal›c›laflarak günümüze gelen çok say›da ilk yarat›mlar› ortaya ç›kararak insanl›¤›n var olmas›n› sa¤lad›. Toplumsall›¤›n ikinci aflamas›nda hakim k›l›nan iktidar oldu¤u için ilk aflaman›n yarat›lan de¤erlerinin üstüne konmay› ve iktidar kültürünün gerektirdi¤i yarat›mlar› yaratmay› ifade eder. Bu aflama bir bütün insan toplumu ve bireyini de¤il egemen olan kesimlerin bu egemen hallerinin devam› için kültür gelifltirmifltir. Günümüzde tart›fl›lan yabanc›laflma olgusunun dayand›¤› bu yaklafl›m ilerledikçe kültür de¤erleri insan toplumunun geliflmesini de¤il kendinden uzaklaflmas›na yol açt›. Üretti¤i halde karn›n› doyurama- 83 yan insan giderek ekti¤i bu¤daya karfl› yabanc›laflt›. K›zarm›fl ekme¤i doyas›ya yiyemeyen insan, bu¤day›n yeflil ve sar› renklerinin kendisi için bir anlam ifade etmedi¤i duygu ve düflüncesine kap›lmaya bafllam›flt›r. Bu, temelde insan›n kendisine toplumuna karfl› yabanc›laflmaya bafllamas›d›r. Eme¤ine yabanc›laflmas›d›r. Bu yabanc›laflma her geçen gün daha da h›z kazanarak devam ede gelmifltir. En büyük kültürel de¤iflimler putlar›n k›r›lmas›yla yaflanm›flt›r Kuflkusuz kültürel üretim olgusu ve toplumsall›¤›n binlerce y›ll›k de¤iflim ve dönüflümünü bir iki cümle ile ifade etmek mümkün de¤ildir. Bu konuda yaflananlar›n anlafl›lmas› için belki de flimdiye kadar yaz›lm›fl tüm kitaplara bakmak gerecektir. Ancak insan›n kültürleflme düzeyini göz önünde bulundurarak çok zengin ve derin olan bu konuda bir iki genel belirleme ile olmasa da birkaç sayfal›k bir yaz› içinde her gözün görebilece¤i bir resim çizilebilir. Bir kitap da yol gösterebilir. Toplumun devletlefltirilerek yönetilmeye bafllanmas› süreci özde ayn›, biçimsel olarak renk de¤iflikli¤ine u¤rayarak bu güne kadar gelip dayanm›flt›r. Devlet-iktidar toplum biçimi hakk›nda hem güncel olmas› hem de yaratt›¤› kültürel tahribatlardan dolay› kendisi hakk›nda en fazla söz söylenmesi gerekenin kapitalizm oldu¤una kuflku duyulmamal›d›r. Bu yaklafl›m tan›m› gere¤i en kapsay›c› kültürel bir yaklafl›md›r. Kültür denilen de¤erler dünyas›n›n üretim biçimi ve bu üretimlerin insanl›kla iliflkisi göz önünde bulunduruldu¤unda kapitalizme söylenecek çok fley oldu¤u görülecektir. Kapitalizm biçiminde devam eden iktidar olgusunun kültür-toplum-birey ba¤lam›nda izah edilmesi günümüzün en temel insani görevdir. Kapitalizm konusunda do¤ru de¤erlendirmeler için yap›lmas› gereken ilk fley bu sistemin kendisini meflru k›lmak için ortaya koydu¤u maddi ve manevi kültürel izahlardan uzak durmak olmal›d›r. Kurt y›rt›c› bir hayvansa kurdun y›rt›c› bir hayvan olmas›na neden olan özellikleriyle tekrar tekrar tarif edilmesinin bir anlam› olmaz. Önemli olan bu hayvan›n y›rt›c› olmas›na yol açan biyolojik organizasyonunu anlamak ve bundan kaynakl› özelliklerinin izah edilerek buna karfl› tedbirlerin al›nmas›d›r. Yani kurda ha bire sen y›rt›c› bir hayvans›n demek yerine ondan korunmak ve kurtulmak daha do¤rudur. Kapitalizm konusunda da s›kça yap›lan onu tüm kötülüklerini modernli¤in insan düflüncesinde yaratt›¤› ideolojik hakimiyetle “ilercilik” olarak anlatmak olmufltur. Hayat›n do¤rular›na karfl› kurulmufl en büyük kapitalist tuzak, toplumu bir bütün ele almamakt›r. ‹nsan olgusunu yaratt›¤› tüm kültür de¤erleri ile bir bütünlük içinde ele al›rsak gerçek daha bilimsel ve daha sade olarak anlafl›l›r. Kapitalizmin en büyük gücü ama ayn› zamanda en büyük zaaf› olay ve olgular› parçal› ele almas›d›r. Konumuz gere¤i belirtirsek kapitalizmin tüm çirkinliklerine ra¤men zorlanarak da olsa devam ediyor olmas›n›n nedeni insanl›k kültürünü parça parça edip bunu pazara sürmesidir. Bunu bilimcilik ad›na yapmas› kendisine “yeni putlar” infla etmesine neden olmufltur. Tarihte defalarca görüldü¤ü gibi en büyük kültürel de¤iflimler putlar›n k›r›lmas›yla yaflanmaya bafllanm›flt›r. Kapitalist putlar› k›rmak için yap›lacak ilk ifl her olay ve olguyu zaman ve mekan ba¤lam›nda bütünlüklü ele almakt›r. E¤er insan akl› ve duygusu kendisini kapitalist kültür ve SERXWEBÛN 84 yaflama olan yaklafl›mlar›ndan kurtarmak istiyorsa bunu bilim yöntemini de¤ifltirmekle yapmak durumundad›r. Bu konuda kültür olgusunu birkaç hususta ele alarak kapitalist iktidar döneminin hakim hale getirdi¤i popüler kültürün ne oldu¤u sorusuna cevap kadar neden popüler kültür sorunsall›¤›na bak›p bu iktidar fleklinin ne oldu¤unu anlatmak oldukça yararl› sonuçlar verecektir. Çünkü kültürel bak›fl aç›s›yla tarihi ve toplumu de¤erlendirme yöntemi ile kapitalist kültürü incelemek çok çarp›c› sonuçlar›n ortaya ç›karmas›na yol açacakt›r. Kapitalizm tamamen tüketime dayal› bir iktidar organizasyonudur Bir kere kültür olgusunda temel olan kültürün insan toplumu taraf›ndan üretiliyor olmas›d›r. Art›k sa¤›r sultan›n sa¤›r kulaklar›n› incitecek kadar yüksek sesle duyuldu¤u ve kör gözlerin gördü¤ü gibi kapitalizm de¤er üretmeye de¤il tüketmeye dayal› bir iktidar organizasyonudur. Demek ki kapitalizm kültürel de¤erlerin ortaya ç›kmas› ilkesinin birinci maddesine karfl› bir sistemdir. Kapitalizmde bir de¤er kültürleflmek için de¤il tüketilmek için yap›l›r. Tüketim; kapitalizmin öz kimli¤idir. Kapitalizmin gücü tüketim ile do¤ru orant›l›d›r. Ne kadar tüketim olursa o kadar kapitalizm yaflan›r. Son aylarda yaflanan ekonomik krizin bir kez daha gösterdi¤i de budur. Hem maddi hem de manevi de¤erlerin kullan›lmas› tüketilip at›lmas› kapitalist sistemi zengin yapt›¤›ndan ne kadar çok satarlarsa o kadar zengin olmalar› için tüketimin anl›k ve çok olmas› gerekir. Bir nesneyi tüketmek gerekmiyorsa da onu, tüketilmesi gereken bir duruma düflürmek kapitalist kültürün bir gere¤idir. Tüketim olsun ki sistem ifllesin. Sahipleri zengin olsun. Bu temel yaklafl›m kültür ürünlerinin di¤er temel bir ilkesi olan kal›c›l›¤›n öldürülmesidir. Çünkü üretilen de¤erler kal›c› olursa tüketimi yavafl ve geç olur. Bu da az para kazanmak demektir. Kapitalizm sürekli ve daha çok para biriktirmek oldu¤u için kal›c›l›¤a düflman olmak zorundad›r. Kültürel de¤erler toplumsal eme¤in bir sonucudur Kapitalist kültürde al›m sat›m esas oldu¤u için insan ile maddi ve manevi kültür de¤erleri aras›nda bu ilkeyi harekete geçirecek bir mant›¤›n kurulmas› gerekir. Al›m sat›m için felsefik olarak olmas› gereken de¤ersizliktir. Çünkü bir fleyin sat›l›p elden ç›kar›lmas› için önce onun insan haf›zas›nda de¤ersizlefltirilmesi gerekir. De¤erli olan bir fley sat›lmaz. Yine bir fleyin sat›lmas› için onun ihtiyaç olmad›¤› halde kullan›lmas›n›n mecburi bir ihtiyaç oldu¤u fikrinin insan kafas›na yerlefltirilmesi gerekmektedir. Kapitalizmin al›m sat›m mant›¤›nda de¤erin ölçüsü parad›r. En de¤erli fley para oldu¤u için paran›n herkeste birikmesine izin verilmez. Herkeste paran›n birikmemesi içinde bulunan yöntem sat›lan nes- Aral›k 2008 rekir. Çünkü toplum üretmek, yeni de¤erler kazanmak için oluflmufltur. Toplumsall›k ihtiyac›ndan fazlas›n› tüketen de¤il üreten bir özellikte ifller. Toplumsal üretimin fazlal›¤› tüketimi de¤il zenginli¤i art›r›r. Kapitalizm toplumsall›¤› da da¤›tt›¤› için çok rahat bir flekilde her de¤eri al›m sat›m konusu yapabilmektedir. Kapitalist dönemde onca teknik imkana ve çal›flma kolayl›¤›na ra¤men yoksullu¤un giderilmemesi ve iflsizli¤in yaflanmas› bundan kaynaklanmaktad›r. Al›m sat›m konusunda kapitalist pazarlamac›l›k, kültürü popülerlefltirerek satar. Bu konuda popüler kültürün ne oldu¤undan çok kültürün neden böyle ele al›nd›¤›n› anlamak daha aç›klay›c› olacakt›r. Zaten popüler kültürün ne oldu¤u sorusunun cevab› kapitalist pazarlamac›l›¤›n kültürü satmas›n›n içinde gerçekleflir. Hemen flunu belirtmek gerekir ki “Kültürel de¤erler toplumsal kimli¤imizin eme¤inin bir sonucudurlar. Kültür de¤erleri ayr›m yap›lmadan sat›l›yorsa bu ifl için toplumun kendi de¤erlerine karfl› ‘bunlar sat›labilir’ mant›¤›n›n geliflmesini kaç›n›lmaz k›lar. Bu mant›¤›n toplumda hakim olmas› için de toplumun toplum olmaktan ç›kar›lmas› gerekir. Çünkü toplum üretmek, yeni de¤erler kazanmak için oluflmufltur” nenin as›l sahiplerinin kapitalistler olmas›d›r. Böylece sistem sahipleri hem en de¤ersiz yani sat›lan nesnelerin sahibidirler hem de en de¤erli yani paran›n sahibidirler. Para en de¤erli oldu¤u için onun konumland›¤› mekanlar›n yeri hiç de¤iflmez. Kültür insan toplumu aras›ndaki kopmaz ba¤ kapitalist mant›kta kendisini var k›lmak için esas ald›¤› yaklafl›mlar›n›n insana yaklafl›mlar›n› da ele vermektedir. Kültüre yaklafl›m kültürel bir varl›k olan insan ve toplumuna da yaklafl›md›r. Kültürel de¤erler toplumsal kimli¤imizin eme¤inin bir sonucudurlar. Kültür de¤erleri ayr›m yap›lmadan sat›l›yorsa bu ifl için toplumun kendi de¤erlerine karfl› “bunlar sat›labilir” mant›¤›n›n geliflmesini kaç›n›lmaz k›lar. Bu mant›¤›n toplumda hakim olmas› için de toplumun toplum olmaktan ç›kar›lmas› ge- kapitalizmin hangi konuda olursa olsun de¤erlendirmesi yap›ld›¤›nda e¤er iflin içinde al›m sat›m kelimeleri geçmez ise o izahlar›n yeterli olmad›¤›n› vurgulamak gerekir. Bir mal›n piyasada daha çok zenginlik getirecek bir sonuç ortaya ç›karmas›n›n de¤iflik hile ve kurnazl›klar› vard›r. Bu yalan ve kurnazl›klar› en iyi kapitalistler bilir. Onlar bu iflin ustas›d›r. Bu konuda kar getirecek bir yol da pazar›n geniflli¤i ve büyüklü¤üdür. Pazarlamada en genifl al›c› kitlesi yiyeceklerindir. Bunun nedeni yemenin temel biyolojik bir ihtiyaç olan beslenme sorununu gidermesidir. Yiyecekler kadar genifl bir pazar› olan di¤er bir saha ise beslenmeye benzer bir ihtiyac› karfl›layan kültür de¤erlerinin özellikle manevi olanlar›d›r. Tabii maddi de¤erler de oldukça yayg›n bir flekilde sat›lmaktad›r. Aral›k 2008 SERXWEBÛN 85 Kültürün al›m sat›m konusu yap›larak para kazand›ran bir alan olmas›n›n da kendine göre yol ve yöntemleri vard›r. Bir kere kültür de¤erlerinin hepsi tüm insanl›¤›n de¤erleri olduklar› için özü gere¤i sat›lacak dereceye düflürülmesi ile al›c›s› tüm insanl›k olur. Bir devlet bunu yaparsa al›c›lar› egemenli¤i alt›ndaki tüm toplumsal kesimler olur. Kültürün özellikle manevi alan›n›n de¤erleri olan ve daha çok da sanat dallar›yla yarat›lanlar› biyolojik açl›¤›n giderilmesi gibi insa- nan yöntemler kesinlikle söylendi¤i gibi tüm toplumu kültür sanat ile buluflturmak de¤ildir. Para kazanma amac› olmayan hiçbir uygulama kapitalist dönemde gerçekleflmez. Gerçekleflmesine izin verilmez. Çünkü de¤erlerin el de¤ifltirmesinde para kazanmak amaç olmaktan ç›karsa kapital birikmez. Kapitalizm biter. Kültürün en genifl kesimlere ulaflmas› için halk kültürlerinin ifllenmesi gerekir. Bunun için cinsi s›n›f› ne olursa olsun herkesimden al›c›s›n›n oldu¤u tek alan kültür de¤erlerinin sat›ld›¤› pazar alan›d›r. Kültür ayn› zamanda toplumun kimlik de¤erlerini oluflturan yarat›mlar› oldu¤u n›n manevi olarak beslenmesini sa¤lar. Kültürel de¤erlerin pazarda herkese sat›l›k olarak sunuldu¤u halde al›c›s›n›n ç›kmas›n›n bir nedeni de budur. Sanat ürünleri düflünsel ve duygusal olarak temel insan ihtiyaçlar›n› giderirler. Kültür de¤erlerinin bu iki temel özelli¤i kapitalist para kazanma mant›¤› ile buluflturulmas› kültüre popülerleflmek d›fl›nda sunum olana¤› b›rakmaz. Kültürün popülerlefltirilmesi kültürel ürünlerden daha çok para kazanmak amaçl› pazar› geniflletmekle birebir iliflkisi vard›r. Kültürün popülerlefltirilmesinin sa¤lanmas› için uygula- için kültür pazar›ndaki tüketici al›c›s› oldu¤u mal›n kendisini ifade etmesini isteyecektir. Pazarda birçok mal› tan›madan almak mümkündür. Ancak kültür ürünlerinin özellikle sanat kolundaki ürünün kesinlikle bir flekilde al›c›s›yla bir tan›fl›kl›¤›n›n olmas› gerekir. Bu bir Müslüman’›n domuz eti ihtiva eden ürünleri tercih etmemesi gibi bir fleydir. Dolays›yla al›m gücüne bak›lmadan herkese sunulacak ürünler haz›rlamak daha çok satmak anlam›na geldi¤inden kültürün pazar geniflli¤ine yol açar. Kültürel de¤erler pazar› en çok kazand›ran pazard›r. Çünkü ifllenen mal›n ham maddesinin sahibi Sanat ürünleri düflünsel ve duygusal olarak insan›n ihtiyaçlar›n› giderir kendi paras›yla bu mallar› alacak konuma getirilmifltir. Bir fleyi belefl verip daha sonra para karfl›l›¤›nda sat›n almak sadece kültür de¤erlerinin popüler kültür ad› alt›nda sat›l›¤a ç›kar›lmas›yla kapitalizmde ortaya ç›km›flt›r. Kapitalist sistem bu rahat kazanma f›rsat›n› kazanç kap›s› olarak gördü¤ünden kültür popülerlefltirilmifltir. Bunun için herkes kültür sanat ürünlerine ulafls›n politikas› büyük bir oyundur. ‹kiyüzlülüktür. Sanat aya¤a düflürülmüfltür Kapitalist elindeki mallar›n sat›fl›n› art›rma iflini en fazla reklamlarla yapar. Sat›l›¤a ç›kar›lm›fl kültür ürünlerinin sat›fl miktar› ise popülerlik üzerinden olur. En çok satan en popüler ürün ve kifli oldu¤u gibi en çok satmak için de popülerli¤e ihtiyaç duyulmaktad›r. Popülerlik satt›r›r. Ancak satmak için de popüler olana ihtiyaç vard›r. Bu kendi içinde çok ilginç bir durum ortaya ç›karm›flt›r. Kültür ürünlerinin sat›lmas› için yap›lan reklamlar›n kendisi de mal›n pazarda satma biçiminin bir de¤iflik halidir. Dolay›s›yla kültür sanat reklamc›l›¤› di¤er mallar›n reklamc›l›¤› gibi de¤ildir. Yani hem reklam hem de mal satman›n iç içe oldu¤u bir durum yaflanmaktad›r. Kültür ürünlerinin sat›l›k duruma düflürülmesi en fazla rafine kültür ürünleri olan sanat alan›n› aya¤a düflürmüfltür. Sanat satmak için yap›lan bir zanaat olmufltur. Günümüzde sanat ürünlerinden bahsetmek zordur. Toplumsal yaflam içinde en güzel insan ürünlerinin topland›¤› bu saha art›k en çirkin olanlar›na yönelmeye bafllam›flt›r. Tarihte ilk defa çirkin güzele galebe gelmifltir. Sanat ürününün kal›c›l›¤›nda güzel olma esast›r. Bir sanat eserinin arkas›nda b›rakt›¤› etki güzel demektir. Ancak pazara mal yetifltirme mant›¤› içindeki popülerlik sanat› bitirmifltir. Popüler kültür içinde sanat kolu en etkili kullan›lan aland›r. Bundan dolay› bir sanat eseri ile çiklet ayn› reyonda yan yana durmaktad›r. Amaç satmak oldu¤undan nitelik de¤il gösterifl öne ç›kmaktad›r. Göze-kula¤a hitap etmek sat›fl› art›rmada en etkili SERXWEBÛN 86 bir yöntem oldu¤u için biçim temel, içerik ve kal›c›l›k önemsizleflmektedir. Kültürü popülerlefltirmek sadece kültür sanat ürünlerinin özlerine ters biçimde kullanmak de¤ildir. Bu durum kendisiyle beraber her türlü derde hiçbir tepki vermeden dayanacak bir birey ve toplumsal yap›ya yol açmaktad›r. Popüler olma sevdas› herkesi sar›nca popüler olmak için belirlenmifl kal›plara uygun davranmak gerekecektir. Bu kal›plara uymak da bir yere kadar popüler olmakt›r. Saç kesme biçiminden, tercih edilen yemek ve içecek markalar›na, be¤enilen sanat ve sanatç›lara kadar popüler olma sevdas›ndaki bireyin popüler olma tercihi popülerlikten kazananlarca haz›rlanm›fl bir listesi vard›r. Popüler kültürde neyin popüler oldu¤u çok iyi ve amaçl› haz›rlanm›fl popülerlere söylettirilir. Neyin popüler oldu¤una birey veya toplum karar veremez. Çünkü bunlar sat›lan mal›n sahibi de¤ildir. Bu karar› popüler olandan ekonomik ve siyasi olarak kazananlar karar verirler. Popüler kültür toplumsal alanda kolay yönetilir bir durum yarat›r. Çünkü popülerin temel sloganlar›n›n bafl›nda “bana, sana ne”dir. Bu durum da popüler kültürün siyasi sonucudur. Kültür ve sanat de¤erlerinin popüler kültür ad› alt›nda sat›l›¤a ç›kar›lmas›nda bu alan›n karakteristik özelli¤inden dolay› toplumsal yaflam›n her taraf›n› etkisi alt›na almaktad›r. Her fleyin en popüleri kültürün popülerlefltirilmesiyle iliflkilidir. En popüler olmak üzerinden ifl yapmak, bir kimlik yaratmak kapitalist dille marka olmak geçer akçe olur. Bunun kültür kimlik iliflkisinden kaynakland›¤› bilinmelidir. Her ça¤›n kültürü bir kimlik yarat›r. Kapitalizmde de bu kimlik popülerliktir. Bu kimlik, popüler kad›n, popüler adam ile bafllar, popüler ciklet markas›yla devam eder. Ancak unutulmamas› gereken fley, popülerlikten kast edilenin en çok satan veya satmaya vesile olan oldu¤udur. Ya da en çok satmaya kat›lan oldu¤u gerçe¤idir. Kültür ürünlerinin satmak amaçl› haz›rlan›p piyasaya sunulmas› kültürün popülerlefltirilmesi demektir. Kültürün popülerlefltirilmesi demek toplumsal yaflama ve bin y›llar›n ortaya ç›kard›¤› kutsal de¤erlere yap›lan en büyük sald›r› demektir. Bu sald›r›n›n start› kapitalist sistemce verilmifltir. Bu sald›r›ya u¤ramayan toplum ve de¤erler kalmam›flt›r. Son y›llarda bu sald›r›n›n Kürt kültür de¤erlerine de yöneldi¤ine tan›k olmaktay›z. Kürt kültürünün popülerlefltirilmesinin de¤iflik nedenleri vard›r. Türkiye merkezli planl› sald›r›lar›n›n amac› Kürt kültürünü asimile etmektir. Direnifl kültürüne sald›r›lar asimilasyon hedefi kadar Kürt halk›n›n son otuz befl y›l›k kültürel de¤ifliminin yönünü sapt›rarak Kürt halk›n› özgürlük mücadelesinden koparmay› hedeflemektedir. Kürt halk uyan›fl› ulusallaflmay› gelifltirdi¤i için kimi Kürt kimlikli sanatç›lar ve di¤er baz› kesimler bu geliflmenin yaratt›¤› talebi Aral›k 2008 ney Kürdistan’da farkl› bir yerel siyasetin geliflmesine zemin olacak bir Kürtlük amaçlanmaktad›r. Kürt kültürünün uzun y›llar yaflad›¤› bask› ve asimilasyon bir halk olarak Kürtlerin geliflimini geriletti. 20. yüzy›lda Kürdistan’›n dörde bölünmesiyle temel ulusal de¤erlerimizin ortak bir üslup kazanmas› da engellendi. Bu Kürtler aras›nda ruhsal uzaklaflmaya neden oldu. Kürdistan parçalar› içinde yaflanan kültürel zenginli¤in birbirini güçlendirerek daha zengin bir kültüre dönüflmemesi için egemen devletlerin yo¤un yabanc›laflt›r›c› politikalar› Kürtlerin kendi de¤erlerini sahiplenmesi bilincini olumsuz etkilemifltir. Kürdistan halk kültürüne popüler sald›r› daha çok bu durumdan güç almaktad›r. Kültüre sahiplik etmemenin en derin oldu¤u yer sürekli yenilgi ve ihanetin yafland›¤› alan olan Güney “Kürt kültürünün popülerlefltirilmesinin de¤iflik nedenleri vard›r. Türkiye merkezli planl› sald›r›lar›n amac› Kürt kültürünü asimile etmektir. Direnifl kültürüne sald›r›lar asimilasyon hedefi kadar Kürt halk›n›n son otuz befl y›l›k kültürel de¤iflimin yönünü sapt›rarak Kürt halk›n› özgürlük mücadelesinden koparmay› hedeflemektedir. Kürt halk uyan›fl› ulusallaflmay› gelifltirdi¤i için kimi sanatç›lar bunu kullanmak istemektedir” popüler tarzda kullanmak istemektedir. Tev-çand kurumlar›ndaki kimi sanatç›lar›n da popüler olan yaklafl›mlar› vard›r. Bu kapsamdaki sanatç›lar özgürlük de¤erlerini kimliklerinin bir gere¤i olarak sanatsal olarak de¤erlendirmek isterken bir bütün sanat ürünlerine ve yaflamlar›na bak›ld›¤›nda elefltirilmesi gereken tutum ve davran›fllar›n›n oldu¤u görülür. Kürt kültürü Türk egemenlerinin inkarc› sald›r›s› alt›ndad›r Kürt kültürünü içeri¤inden boflalt›p piyasaya sürmenin en sistematik yap›ld›¤› yer hiç tart›flmaya mahal b›rakmayacak biçimde Güney Kürdistan’d›r. Bu, Güney Kürdistan’da yaflayan Kürtleri Kürdistan’›n di¤er üç parças›ndan kopartarak BOP kapsam›nda yürütülen siyasal projeye katmak amaçl›d›r. Bu kültür politikas› ile Gü- Kürdistan olmas› popüler kültürün en çok bu alanda yayg›nlaflmas›na olanak sunuyor. Bu yoldan ç›kman›n ne kadar etkili yürütüldü¤ünü Güney merkezli yay›n yapan televizyonlar› izleyerek anlamak mümkündür. Özellikle müzik bu yoldan ç›kmaya öncülük ediyor. Bunu f›rsat bilen Kuzey Kürdistanl› baz› sanatç›lar ile Kuzey Kürdistanl› flaibeli kimi kiflilerin buraya dadand›¤›n› belirtmek gerekir. Kürt kültürü inkarc› bir sald›r› alt›nda, oldu¤undan Kürt kültürüne dönük popüler kültür sald›r›lar›n arkas›nda baflta Türkiye devleti olmak üzere egemen devletlerin olaca¤›n› göstermektedir. Bunun için Kürt kültürünün pazarda sat›lmas› yaklafl›m› sadece para kazanma yaklafl›m› de¤il sömürgeci asimilasyon ve yok etme amaçl›d›r. Bunun karfl›s›nda durmak baflta siyasetçiler, ayd›n ve sanatç›lar olmak üzere her Kürt insan›n›n temel görevidir. Aral›k 2008 SERXWEBÛN 87 GABAR fiEH‹TLER‹N‹N ANISINA Adil ve Gülbahar arkadafllar›n cesareti öyle kendili¤inden olan kof bir cesaret de¤il, büyük bir duyarl›l›¤›n, “A bilincin, amac›n, Önderlik ve halka ba¤l›l›¤›n ortaya ç›kard›¤› bir cesarettir. Bu cesaret hepimiz için bir örnektir. Her zaman güç alabilece¤imiz bir kaynakt›r. Dolay›s›yla her türlü görevi baflar›yla yürütebilmek için ihtiyaç duyulan cesaret ve fedakarl›¤›n en fazlas› her zaman bu büyük flehitlerimizin an›lar›nda bulunabilir. ‹steyen istedi¤i kadar bu cesaret ve fedakarl›kla kuflanabilir, kendisini her türlü mücadelenin baflar›yla yürütücüsü haline getirebilir. Bu arkadafllar›m›z zorluklar karfl›s›nda, efli görülmeyen bir cesaret örne¤i sergilediler ” Bugün 4 Aral›k, Gabar operasyonunun bafllang›ç günü. Gabar karargah komutanlar›m›z Adil ve Gülbahar arkadafllarla birlikte alt› arkadafl›m›z›n flahadetlerinin birinci y›ldönümü. Bu büyük militan, savaflç› ve komutan yoldafllar flahs›nda tüm özgürlük mücadelesi flehitlerimizi sayg›yla, minnetle an›yoruz. Amaç ve özlemlerini zafere götürmek tek yaflam gerekçemiz olacak diyoruz. Bu and›m›z›, karar›m›z› bu y›ldönümü vesilesiyle bir kere daha yineliyoruz. PKK’nin Önderlik ve flehitler partisi oldu¤unu hep söylüyoruz. Önder Apo, “PKK flehitler partisidir” dedi. Böyle bir anlam ve tan›mla flimdiye kadar gelindi. Önderlik, kendisinin “fiehitlerin sözcüsü” oldu¤unu ifade etti. PKK’yi yaflayan flehitlerin gerçe¤i olarak tan›mlad›. Bu temelde bir parti konferans›n› yaparken, elbette biz de flehitler gerçe¤i, Önderlik gerçe¤i karfl›s›nda her an kendimizi sorguluyoruz. Hata ve eksikliklerimizi bulmaya, elefltirmeye, düzeltmeye çal›fl›yoruz. Çünkü flehitler do¤ru yaflam› temsil ediyorlar, do¤ru yaflam›n ölçü ve özelliklerini veriyorlar. Kürt halk›n›n, gençlerinin, kad›nlar›n›n özgür yaflam ruhunu, bilincini temsil ediyor, do¤rultusunu gösteriyorlar. Özgür yaflam kayna¤›m›z, özgürlük mücadelemizin yol gösterici önderleri, komutanlar› oluyorlar. Gabar flehitlerimiz de bu büyük flehitler ordumuzun bir parças›n› oluflturuyor. Biz 2008 y›l› mücadelesini baflta Gabar flehitlerimiz Adil ve Gülbahar yoldafllar olmak üzere, Botan flehitlerimizin an›s›na adad›k. 2008 direniflini bu flehitlerin an›s›na bir intikam direnifli olarak tan›mlad›k. Mümkün oldu¤u oranda bu büyük insanlar›n gerçe¤ini temsil edecek bir direnifl mücadelesi, baflar›l› çal›flma, sonuç verici çal›flma ortaya ç›karmaya çal›flt›k. Özgürlük mücadelemizin bütün y›llar› direnifl y›llar›d›r 2008 y›l› Özgürlük hareketimizin Apocu çizgide en çok derinleflti¤i, kesinleflti¤i, örgütsel hamle yapt›¤›, yine inkar ve imha sisteminin topyekün sald›r›lar›na karfl› gerilla ve halk cephesinde kahramanca direndi¤i bir y›l oldu. Özgürlük mücadelemizin bütün y›llar› direnifl y›llar›d›r. 2008 y›l› bu y›llar içerisinde en büyük direnifl y›llar›ndan biri olma özelli¤ini tafl›yor. Hem ideolojik-örgütsel cephede, hem de siyasi ve askeri cephede düflman›n topyekün sald›r›lar›na karfl› büyük bir direnifl ve çaba içinde olduk. Ve 2008 y›l›n› bu büyük kahramanlar›n an›s›na laik bir biçimde, onlardan ald›¤›m›z güçle büyük kazan›mlar y›l› haline getirdik. 2008 y›l›n›n tan›mlanmas›, de¤erlendirilmesi böyledir. 2008 y›l›n›n sonuna do¤ru gidiyoruz. Bu y›l›n genel bir muhasebesi ve de¤erlendirmesi yap›lacakt›r. Botan flehitlerinin an›s›na nas›l güçlü ve büyük bir direnifl içinde olundu¤u y›l de¤erlendirmelerinde ortaya ç›kacakt›r. Böyle kapsaml› sald›r›lar karfl›s›nda bizlere direnme gücünü, ruhunu, bilincini, iradesini SERXWEBÛN 88 bu flehit yoldafllar›m›z verdiler. Onlar›n an›lar›na ba¤l›l›k, onlar›n büyük cesaret ve fedakarl›klar›, kahramanl›klar›, zorluklar› yenme, engelleri aflma ve en karmafl›k sorunlar› çözme gücünü bizde yaratt›. 2008 y›l›nda yürüttü¤ümüz mücadele ve ald›¤›m›z sonuçlarla bu kahraman yoldafllar›n an›s›na belli ölçüde cevap verdi¤imizi düflünüyoruz. Onlar›n tafl›d›¤› bayrak yere düflürülmemifl, yükseklerde tutulmufl ve dalgaland›r›lm›fl, an›lar›na büyük bir duyarl›l›kla sahip ç›k›lm›fl ve belli bir intikam mücadelesi yürütülmüfltür. Bu, kimsenin inkar edemeyece¤i, somut sonuçlar›yla kesinleflmifl bir olgudur. 2008 y›l›n› bahar ay›nda kazand›k Bu y›l içerisinde ideolojik-örgütsel cepheden PKK ve PAJK Kongreleriyle güçlü bir hamle yapt›k. Önderlik çizgisinde, flehitler çizgisinde kendimizi düzeltme, çizgiyle çeliflen yönlerimizi giderme ve Önderlik çizgisinin gereklerine uygun hareket eden bir hareket haline gelerek daha sa¤lam kararl›, dolay›s›yla gelece¤e yürüyüflte daha güçlü bir özgürlük hareketi haline geldik. Siyasi-askeri cepheden de Zap operasyonunun yenilgiye u¤rat›lmas›yla bafllayan süreç, halk›n büyük 8 Mart ve Newroz serh›ldanlar›yla -Mart ay›n› boydan boya serh›ldana dönüfltüren direnifliyle- 2008 y›l›n› daha bahar ay›nda kazanmam›z› sa¤lad›. Yaz boyu geliflen mücadele, A¤ustos ve Eylül ay›nda gerillan›n Zagros’tan Botan’a, Erzurum’a Dersim’e, Amanos’a kadar düflmana kahramanca vurufllar›yla büyük bir zirve kazand›. Di¤er yandan Önder Apo’ya dönük tehdit ve imha sald›r›lar›na karfl› cevap olarak ve yine Kongremizin “Önder Apo’ya Özgürlük” hedefini ve hamlesini baflar›yla gelifltirmek üzere Bezelê eylemiyle bafllayan büyük bir güz direnifli, hamlesini gelifltirdik. Bu hamleye halk›m›z, bir ay devam eden ve Önder Apo’yu güçlü bir biçimde sahiplenen büyük bir serh›ldanla kat›ld› ve bunu destekledi. Gerillan›n ve halk›n direniflinin birleflmesi 2008’in güzünde düflman› daha çaresiz, yenilgili, fakat daha h›rç›n hale getirdi, birçok gerici çevrenin umudunu k›rd›. Bu temelde 2008’in büyük siyasi, askeri direnifli Kürt sorununun demokratik çözümünü, siyasi çözümünü bir kere daha ve çok güçlü bir biçimde siyaset gündemine dayatm›fl bulunuyor. Bunlar somut gerçekler, 2008 y›l›nda yürütülen mücadelenin ortaya ç›kard›¤› sonuçlard›r. Biz bütün bu mücadeleyi, bu büyük komutanlar›m›z›n an›lar›na sahip ç›kmak, laik olmak, onlar için bir intikam duruflu gösterebilmek amac›yla yürüttük. Dikkat edilirse, bir düzey yakalanm›flt›r. Adil ve Gülbahar gerçe¤ine uygun, onlar›n an›lar›na layik diyebilece¤imiz bir gerilla ve halk direnifli ortaya ç›kart›lm›flt›r. Bizi biraz rahatlatan yön, bu direnifli ortaya ç›karabilmemiz, dolay›s›yla da bu yoldafllar›n an›s›na sahip ç›kma gücünü gösterebilmifl olmam›zd›r. Medeni arkadafl flehit düfltü¤ünde ilk intikam eylemini Adil arkadafl yapm›flt›. Bunu herkes biliyor. Adil arkadafl Önderli¤e, yoldafll›¤a, özgürlü¤e, halka sahip ç›kt›. Arkadafllar›n hepsi Adil arkadafl› tan›yor. Adil Arkadafl ‘87 y›l›ndan bu yana hem bir savaflç› ve ayn› zamanda çok küçük yaflta a¤›r komuta sorumluluklar›n› üstlenen, büyük bir yürek gücü, cesaret gücü olarak en zor ortamlarda, Botan gibi savafl›m›z›n merkezi alan›nda hep savafl içinde oldu. En büyük direnifl eylemlerimizin içinde yer ald›. Bu eylemler içerisinde bir savaflç› olarak da, bir komutan olarak da yer ald›. Botan’da gerçekleflen tüm eylemlere kat›ld›, bu eylemlere imzas›n› att›. Adil’in imzas›n› tafl›mayan büyük gerilla eylemlerimizin say›s› azd›r. Bu düzeyde bir kat›l›m gösterdi. Cesareti ve fedakarl›¤›yla her zaman önder oldu. En a¤›r görev ve sorumluluklar›n yürütücüsü oldu. Bize hep öncülük etti, çekim gücü oldu. Birçok arkadafl›m›z›n, burada bulunan arkadafl›m›z›n siper arkadafll›¤›n›, savafl komutanl›¤›n› yapt›. Birçoklar›m›z askerli¤i, savafl盤›, gerillac›l›¤› Adil arkadafltan ö¤rendik. Herkes takdir eder ki, Adil komutanl›¤› her zaman an›lmaya, komutas›nda yürünmeye de¤er bir gerilla komutanl›¤›d›r. Adil arkadafl Agit arkadafltan Apocu çizginin komuta bayraktarl›¤›n› devralarak, Botan’da, Aral›k 2008 Gabar’da 20 y›l boyunca tafl›yabilmifltir. Eksiklikleriyle, hatalar›yla, ama bütün bunlar› hep aflmaya çal›flan bir tutumla, Önderlik çizgisinin gereklerini, Önderlik talimatlar›n›n gereklerini pratikte yerine getirebilmek için hep en zor ortamlarda, mevzide, cephede ve savafl içinde olmufltur. Adil arkadaflta geri çekileme, y›lma, ürkmenin en küçük belirtisi bile asla görülmemifltir. Son ana kadar gerçekleflen hep bu durufl olmufltur. Bu, büyük cesaret, fedakarl›k, bu büyük ruh, Apocu ruhu, Kürt halk›n›n özgür ve demokratik yaflam ruhu oluyor. Bu düzeyde Önderlik gerçe¤ine, Apocu çizgiye, Kürt halk›na, onun özgür ve demokratik yaflam gerçe¤ine hep ba¤l› oldu. Hiç bir zaman bu ba¤l›l›¤›ndan ve bunun gere¤ini yerine getirmek üzere ön saflarda mücadele etmekten geri durmad›. Sonunda da Botan’› gerilla kalesi olmaktan ç›karmaya dönük giriflimlere ve çabalara karfl› direnme merkezi olma gerçe¤ine uygun bir konumda kalmas›n› büyük çabas›yla, kahramanl›¤›yla sa¤lad›. Her türlü geri, bozguncu, gerillay› yozlaflt›r›c› giriflime, çabaya karfl›, gerilla direnifl çizgisinde sonuna kadar yürüdü. Adil arkadafl›n hepimizin üzerinde eme¤i var ve bu görülüyor da Önder Apo Hasan Bindal arkadafl›n an›s›na yapt›¤› de¤erlendirmede “Onun her kesin üzerinde eme¤i vard›r; görünmez, ama vard›r” demiflti. fiimdi Adil arkadafl›n her kesin üzerinde, hepimizin üzerinde eme¤i var. Asl›nda görünmez de de¤ildir, bu emek çok büyük ölçüde aç›kt›r, görünürdür. Bütün zorluklar› gö¤üsleyerek, engelleri aflarak, bunu gerçeklefltirecek bir direnifl çizgisini pratikte yürüterek bu düzeye gelmemizde en baflta rol oynad›. Bir kere büyük emek, katk› burada var. Di¤er yandan Adil arkadaflla birlikte kalan arkadafllar›m›z›n an›lar› halen canl› ve tazedir. Birço¤umuza do¤rudan ö¤rettikleri, verdikleri çoktur. Büyük savaflç› ve komuta kiflili¤ine lay›k olmak, onun izinde, onun komutas›nda büyük bir cesaret ve fedakarl›kla yürümek boynumuzun borcudur. Aral›k 2008 SERXWEBÛN Her kes çok iyi biliyor; Adil bir cesaret topuydu. O küçücük bedeni sanki tepeden t›rna¤a bir yürekti. Zorluklar karfl›s›nda, savafl içinde efli görülmeyen bir cesaret örne¤iydi. Elbette bu büyük cesaret kendili¤inden olmad›. Bu, Kürt halk›n›n özüyle ba¤lant›l›, Apocu çizginin, Önder Apo’nun, PKK gerçe¤inin özüyle ba¤lant›l›d›r; Kürt halk gerçe¤ine ve Önderlik çizgisine tutku düzeyinde ba¤l›l›kla gerçekleflen bir olay. Böyle bir duygu, ruh yüceli¤i, bilinç derinli¤i var. Bu düzeyde Önderlik çizgisine, Kürt halk›n›n özgür-demokratik yaflam›na ba¤lanma, kendini adama gerçe¤i var. Fedakarl›¤›n en yüksek düzeyine ç›kmas›, fedai çizgisinin en üst düzeyde flekillenmesi, gerçekleflmesi söz konusu. Bu büyük cesaret bu gerçekler temelinde olufltu. Öyle kendili¤inden olan kof bir cesaret de¤il, büyük bir duyarl›l›¤›n, bilincin, amac›n ortaya ç›kard›¤›, Önderlik ve halk ba¤l›l›¤›n›n, yurtseverli¤inin ortaya ç›kard›¤› bir cesarettir bu. Bu cesaret hepimiz için bir örnektir. Her zaman güç alabilece¤imiz bir kaynakt›r. Dolay›s›yla her türlü görevi baflar›yla yürütebilmek için ihtiyaç duyulan cesaret ve fedakarl›¤›n en fazlas› her zaman bu büyük flehitlerimizin an›lar›nda bulunabilir. ‹steyen istedi¤i kadar bu cesaret ve fedakarl›kla kuflanabilir, kendisini her türlü mücadelenin baflar›yla yürütücüsü haline getirebilir. Gülbahar arkadafl özgürük çizgisine tutku düzeyinde ba¤l›yd› Gülbahar arkadafl da benzer özellikler tafl›yan, çevre yöreden, ayn› toplumsal gerçeklik içerisinde ç›kan, Kürt kad›n›n›n direniflçi, yurtsever, toplumcu karakterini en ileri düzeyde temsil eden, bunu zorluklar ve engeller karfl›s›nda büyük bir direnifl ruhuyla ve beceriyle hayata geçirmeyi bilen temsilcili¤i oluyor. En zor ortamlarda o da hep direnifl içinde oldu, gerilladan kopmad›. Önder Apo’nun özgürlük çizgisine tutku düzeyinde ba¤land›. Kad›n özgürlük hareketinin güçlü fedai militan›, komutan›, her türlü zorluk ve engel karfl›s›nda savaflan gücü oldu. Baflka türlü bir aray›fl, 89 Adil ve Gülbahar gerçe¤i, büyük bir önderlik gerçe¤i, kahraman flehitler “A ordumuzun önemli bir temsil gerçe¤idir. Bu arkadafllar›n Botan'a dayat›lan provokatif-tasfiyeci e¤ilimin baflar›s›z olmas›nda da katk›lar› büyüktür. Asl›nda sadece Botan'da düflman›n topyekun savafl konsepti temelindeki askeri sald›r›lar›na karfl› kahramanca direnmediler; ayn› zamanda ajan-provokatif kiflilere karfl› da büyük bir direnifl içinde oldular ” yaflam düflünmedi, her hangi bir zay›fl›k e¤ilimi göstermedi. Hep özgür yaflam aray›fl›, kad›n›n özgür yaflam›, toplumun özgür yaflama kavuflmas› aray›fl› içinde oldu. Ve bunu büyük bir cesaretle ve fedakarl›kla, olgunlukla, coflkuyla yürüttü. Son ana kadar duruflu, istemi ve çabas› hep öyle oldu. Gülbahar arkadafl›n da kad›n ordulaflmas›n›n, kad›n özgürlük direniflinin gelifltirilmesinde önemli bir yeri, pay› vard›r. Her zaman zorluklar›n içinde, onlar› aflma mücadelesinin içinde yer alm›flt›r. Zorluklar› kendisi üslenmifl, yoldafllar›n›n, hareketimizin bu temelde daha güçlü ve rahat mücadele eder olmas›n› hedeflemifltir. Bu, büyük bir bilinç, ruh ve fedakarl›k durufludur. Bêritanlar›n, Zilanlar›n büyük bir takipçisi oldu¤unu kan›tlam›flt›r. Onun da üzerimizde eme¤i, duruflumuzda katk›s› çoktur. Birçok alanda uzun süre hep savafl›n içinde olmufl, kad›n ordulaflmas›n›n, gerillas›n›n yarat›lmas›nda, genelde de gerilla hareketimizin en zor ortamlar›nda hep direnifl içinde olmufltur. 4 Aral›k günü önemli bir gün. Gabar fiehitleri gerçe¤i; Adil ve Gülbahar gerçe¤i, büyük bir önderlik gerçe¤i, kahraman flehitler ordumuzun önemli bir temsil gerçe¤idir. Bu duruflun Botan’a dayat›lan provokatif-tasfiyeci e¤ilimin baflar›s›z k›l›nmas›ndaki katk›s› da büyüktür. Asl›nda bu yoldafllar Botan’da sadece düflman›n topyekün savafl konsepti temelindeki askeri sald›r›lar›na karfl› kahramanca direnmekle kalmad›rlar; ayn› zamanda inkar ve imha sisteminin içimizdeki alt›nc› kolu olarak hareket eden provokatif-ajan yap›n›n her türlü tasfiyeci, y›k›c› giriflimlerine karfl› da Önderlik gerçe¤ini, Önderlik çizgisini sahiplenmenin büyük bir direnifli içinde oldular. Botan’› bozgunculu¤un, y›k›c›l›¤›n hakim oldu¤u alan haline gelmesinden al›koydular. Tasfiyecili¤in d›fl sald›r›lardan daha tehlikeli bir biçimde gerilla direniflimizi içten tasfiye etme giriflimlerine karfl› direniflteki kararl›l›klar› ve öncülükleriyle bizzat Botan’da bu provokatif, tasfiyeci duruflun baflar›s›z kalmas›nda büyük bir rol oynad›lar. Tasfiyecili¤in hain, tehlikeli, alçakça yüzünü Gabar direnifli çok net ve kesin olarak bizlere gösterdi. Gabar direnifli içimizdeki tasfiyeci e¤ilime de öldürücü darbeyi vurdu Gabar direnifli sadece iflgale, gericili¤e, inkar ve imha amaçl› sald›r›lara karfl› direnen, darbe vuran bir direnifl de¤il, ayn› zamanda provokatif-tasfiyeci e¤ilime de öldürücü darbeyi vuran büyük bir direnifl gerçe¤i olarak ortaya ç›kt›. Bu sald›r›lar içerisinde tasfiyecili¤in etkisi büyüktür. Halen ayd›nlat›lmam›fl baz› yönler bulunmaktad›r. Ama flunu görüyoruz ki, iç sald›r›lar, d›fl sald›r›lardan daha tehlikeli. ‹hanet sömürgeciden daha büyük bir zarar veriyor, ondan çok daha tehlikelidir. Bu öyle bir ihanet ki, bir bitmifllik, tükenmifllik, özgür yaflam, irade ve özden kopmufllu¤u, kokuflmufllu¤u, çevresini çürütmeyi temsil ediyor. ‹çten ve bir a¤ac›n kendi içindeki kurt taraf›ndan kurutulmas› gibi, bu ihanet özgürlük ve demokrasi hareketimizi içten kurutmay›, çökertmeyi, çürütmeyi hedefledi. Bu çok tehlikeli bir durum, bunu basite almamam›z gerekir. Gabar direnifl gerçe¤inden bir de bu sonucu ç›kart›yor, bu direnifl gerçe¤ini flimdi biraz daha iyi anl›yoruz. Yak›n zamanda belki daha iyi anlayaca¤›m›z hususlar olacakt›r. Ancak flunu gördük ki, Hareketimiz asl›nda SERXWEBÛN 90 d›fl sald›r›lardan daha çok iç sald›r›yla yüz yüze. Önder Apo hep içteki mücadeleye, yani örgütsel ve ideolojik mücadeleye büyük bir önem verdi. ‹flbirlikçiliğe, ihanete, teslimiyetçiliğe karfl› mücadeleyi her zaman d›fl düflmana karfl› mücadeleden önde tuttu. Bu gerçeği Botan direnifli içerisinde bir kez daha görüyoruz. Asl›nda düflman kendi gücüyle değil de, içten verdiği zarara, provokatif-tasfiyeci yap›lanmalara dayanarak, bunlara bel bağlayarak bu sald›r›lar› gelifltirildi. fiimdi bu gerçek biraz daha iyi aç›ğa ç›k›yor. Yoksa Botan gibi bir alanda düflman›n bu kadar hesap içeren, buna bel bağlayan bir sald›r›s› kolay kolay söz konusu olamazd›. Olsa bile böyle bir sonuç öyle kolay ortaya ç›kmazd›. fiimdi aç›ğa ç›k›yor ki, yaflanan bu flahadetler düflman›n maharetinden, marifetinden, gücünden çok, iç ihanetin yaratt›ğ› tehlikeden dolay› yaflan›yor. Bu bak›mdan ideolojik ve örgütsel mücadeleyi önemsemeliyiz. Gabar fiehitlerinin an›lmas› bir de bu noktada olmal›. ‹hanetçi-provokatif-tasfiyeci eğilimlere karfl›, her türlü y›k›c›, bozguncu, parti d›fl› eğilim ve tutumlara karfl› mücadeleyi önemsemeliyiz. Eğer bu alanda güçlü bir durufl, güçlü bir mücadele verilmezse, tehlike her zamankiden daha büyük olur, düflmana kap›lar› aç›k tutulur, düflman sald›r›lar›n›n gerçekleflmesi için ortam haz›rlan›r. Bu bak›mdan Gabar direnifl gerçeğinin, Gabar fiehitlerini anman›n bir de bu yönlü bir gerçekliği var. ‹hanete, tasfiyeciliğe, provokasyona, teslimiyete, çürümeye karfl› uyan›k olmak laz›m. ‹deolojik ve örgütsel çizgi mücadelesini her zaman önde tutmam›z, güçlü yürütmemiz gerekiyor. Yoksa bunun zarar› büyük oluyor. Botan kay›plar›m›zda bu iç ihanetin verdiği zarar büyüktür. Bu durum Gabar olaylar›yla bafllad›, Hezil olaylar›nda devam etti. Yoksa bu kay›plar öyle kolay ortaya ç›kmazd›. Bu ifli böyle anlamam›z, bilmemiz gerekli. ‹çten ajanl›k yapanlar, zemin sunanlar çok oldu. Saf olmamak laz›m. Öyle anlafl›l›yor ki, bu provokatif-tasfiyeci- iflbirlikçi eğilim düflmanla doğrudan bağlant›l›, ondan uzak ve kopuk değil, el birliği ederek birçok sald›r›y› planl›yorlar ve bunlar› yürütüyorlar. Gabar ve Botan’daki olaylar bu gerçeği biraz daha net aç›ğa ç›kart›yor. Bu aç›dan da Gabar direniflini askeri olduğu kadar, ideolojik ve örgütsel cepheden de iflbirlikçi, teslimiyetçi eğilime karfl› büyük bir direnme olarak ele almam›z gerekli. ‹çten bizi zay›flat›c›, çürütücü, düflmana zemin sonucu durumlar, tutumlar olmad›kça düflman›n d›fltan sald›r›s›n›n öyle çok fazla gücü yoktur. Bunu 30 y›ll›k mücadele pratiğimiz binlerce kez doğrulad›. En son Botan, Gabar olaylar› bir kez daha bu gerçeği doğrulam›fl oluyor. Adil ve Gülbahar’›n direnifllerinden büyük dersler ç›kart›yoruz Sonuç olarak bu direnifller büyük bir cesaret, fedakarl›k ruhu verme, Önderliğe ve onun ortaya ç›kard›ğ› halk özgürlük çizgisine tutku düzeyinde bağl›l›k temelinde kahramanca yürüme dersi vermek kadar; içten her türlü iflbirlikçi, tasfiyeci, teslimiyetçi eğilime karfl› ideolojik-örgütsel çizgi mücadelesinde de sağlam durma ve sürekli böyle bir mücadele içinde olma dersini veriyor ve bunu bizlere öğretiyor. Biz flahadetlerinin birinci y›ldönümünde bu büyük direnifllerden bu dersleri ç›kart›yoruz. fiahadet günlerinde bu büyük komutanlar›m›z› anarken flunu söylüyoruz: Botan ve Gabar direniflinde flehit düflen yoldafllar›n birinci flahadet y›ldönümlerinde gelifltir- Aral›k 2008 diğimiz direnifl ve intikam eylemliği, bundan böyle de bu büyük insanlara, an›lar›na nas›l sahip ç›kacağ›m›z ve bunlar›n gereğini pratikte hareket ve halk olarak nas›l yerine getireceğimiz konusunda somut bir kan›tt›r, göstergedir, aynad›r. Önümüzdeki bütün süreç, Önder Apo’nun özgürlüğü temelinde Kürt halk›n›n özgür-demokratik yaflam›n› gerçeklefltirmek üzere direnmek, mücadele etmek, gece-gündüz demeden, durmadan, usanmadan, yorulmadan, yiyip içmeden sonuna kadar çal›flmak ve çal›flmak olacak. Bizim bu y›ldönümünde bu büyük özgürlük flehitlerimize bir kez daha vereceğimiz söz bu oluyor. Bu temelde diyoruz ki, Adil ve Gülbahar arkadafllar flahs›nda bütün flehitlerimizin an›lar› ölümsüzdür. Onlar›n amaç ve özlemlerini yaflan›r k›lmak için biz de insani olarak ne varsa hepsini ortaya koyarak büyük bir ruh ve örgütlülükle, zafer çizgisinde, baflar› çizgisinde bu direnifl mücadelesini sürekli gelifltireceğimizi belirtiyoruz. Önderlik ve flehitler gerçeği bizim için her zaman en kutsal değerler oluyor ve bu gerçeklerin bizim üzerimizde yüklediği görevleri ve sorumluluklar› baflarmaktan baflka bir yaflam› asla kabul etmeyeceğimizi, mutlaka baflar›y›, zaferi yaratan bir direnifl mücadelesini sürekli k›lacağ›m›z› ifade ediyoruz. Bir kez daha flahadetlerinin birinci y›ldönümünde Adil ve Gülbahar arkadafllar›m›z› sayg› ile an›yor ve diyoruz ki; -fi fieehitlerimiz ölümsüzdür! Aral›k 2008 SERXWEBÛN 91 Y A fi A D I ⁄ I M I Z B ‹ R E F S A N E Y D ‹ “Gurubun en arkas›nda yürüyen köylümüz Resul yan›m›za gelerek, ‘Onu tan›d›n›z m›?’ diye sordu, ‘Hay›r kimdir?’ dedik. Resul gö¤sünü kabartarak ‘Heval Agit’ dedi. Eylemlerini duydu¤umuz, sözünü, sevgisini masal gibi dinledi¤imiz bu insan›, hiç göremeyece¤imi, benden çok uzak oldu¤unu düflünürdüm. Oysa flimdi yan›mdayd›. Günlerce, bak›fllar›, el hareketleri, kayan›n önünde ay ›fl›¤› vurmufl saçlar›, elindeki bastonuyla gözümün önünde canl› kald›. Sesi kula¤›mda ç›nl›yordu. Ne yapaca¤›m› bilmeden dolaflt›m durdum. Her gece onlar› görme ümidi ile da¤lara ç›k›yordum” Elinde bastonu vard› 1985 Y›l›n›n yaz aylar›nda bir efsane dolafl›yordu Botan eyaletinde. Sadece dinlenilen, hayal edilen bir efsane de¤ildi bu. Elini uzatsan dokunaca¤›n kadar yak›n, beynini ve yüre¤ini saracak kadar gerçekti. ‹çimizde, bize ait olan ama bir o kadar da uzak bir efsaneydi. Ne gökyüzünün geniflli¤i ne de topra¤›n bereketi bu kadar flafl›rt›c› ve gerçek de¤ildi. 15 A¤ustos eylemi öyle esmiflti ki yüreklerdeki inançs›zl›klar, güvensizlikler kaybolmufltu. Çocuklar›n oyunlar› de¤iflmifl, gençlerin yüzü da¤a dönmüfl, yafll›lar›n umutlar› tekrardan yeflermiflti. Herkesin gözü kula¤› bu sese yönelmifl, yaflamlar› o sesten gelecek en küçük bir söze ba¤lanm›flt›. Son günlerde bir eylemden bahsediliyordu. Kaflura ve Haftanin yolu üzerinde, s›n›r ticaretini durdurmak amac›yla kurulan karakola eylem yap›lm›flt›. Karakol s›n›rdan kald›r›lm›flt›. Halk bu eylemin neden yap›ld›¤›n› tahmin edemiyordu. Karakol, ticareti durdurma bahanesiyle hem halka eziyet ediyor hem de tüm ekonomik geliri durduruyordu. Bir köylü ile karfl›laflt›m. O kadar mutlu ve gururlu görünüyordu ki “Heval Agit karakolu yerle bir etmifl. Ticaret yolunu açm›fl. Agit halk›n durumunu iyi biliyor. Özelikle de fakirlerin” diyordu. Kürt halk› devrimcili¤e yeni bafllamam›flt›. Y›llard›r bir çok örgüte kucak açm›fl, evini bark›n›, var›n› yo¤unu hatta can›n› bile vermiflti onlara. Ama gel gör ki, devletin haks›zl›¤›na, sömürüsüne karfl› hiçbir fley yapamam›fllard›. Bu da yetmezmifl gibi halk›n tüm de¤erlerini ölçüsüzce harcam›fllard›. Ahlaki ölçüleri zorlar olmufllard›. Bütün bunlar Kürt halk›n› devrimcili¤e ve devrimlere karfl› so¤utmufl, inançs›zl›¤› gelifltirmiflti. Böylesi bir durumda yap›lacak olan ise içe büzülme, sessiz kalma, kimseye kar›flmama ve kendi ya¤›nda kavrulmayd›. Ki 15 A¤ustos 1984’e kadar da böyle sürdü. 15 A¤ustos, sözün ve eylemin birlikteli¤ini ispatlam›fl, küllenmifl inançlar› diriltmifl, umudun alevlerini gürlefltirmifl, olmaz›n, korkunun, y›lg›nl›¤›n kefenini y›rtm›flt›. Militanlar›n›n oturuflu kalk›fl›, halk›n mal›na inançlar›na verdi¤i de¤er, halk›n partiye günden güne ba¤lanmas›n› sa¤lamakla kalmam›fl, ölümüne canlar›n› ortaya koyma cesaretini de do¤urmufltu. Bunda öncülü¤ü Agit arkadafl yap›yordu. Halk›n en ufak bir eflyas›na sonsuz de¤er verir, onlardan izinsiz ne mal›na ne bahçelerine, ne de tarlalar›na el sürerdi. Zarar ve- renleri ise an›nda uyar›rd›. Sahipsiz buldu¤unu sonuna kadar korur, sonra onu sahibine teslim ederdi. Derinden gelen bir sesle uyand›m Dolunay geceyi tüm parlakl›¤› ile ayd›nlat›yordu. A¤aç yapraklar› aras›ndan s›zan ay ›fl›¤› pörsümüfl kuru otlara vuruyordu. Rüzgar ›l›k ›l›k esiyordu. SERXWEBÛN 92 Ben ve Ferhan, B›ndarine’de koyunlar› otlatmaya ç›karm›flt›k. Köyden uzaklafl›r, uzaklaflmaz koyunlar› serbest b›rakm›fl, bir a¤ac›n dibinde uyumufltuk. Koyunlar›n, tarlalara girdi¤inden, köylülerin yeni biçti¤i otlar› yedi¤inden habersiz, rüyalar görüyorduk. Derinden gelen bir sesle uyand›m. Önce karfl›mda duran bu karart›y› tan›yamad›m. Ama uyku sersemli¤im geçince bunun, 84 y›l›nda Partiye kat›lan köylümüz Resul oldu¤unu anlad›m. Çok atik bir hareketle aya¤a kalkt›k. Bize “Korkmay›n, ben heval›m” dedi. Heval oldu¤unu duymam›z ikimizin de korkmas›na yetiyor da art›yordu bile. Her ne kadar halk aras›nda onlardan mükemmel bahsediyorlarsa da, devlet tam tersini; onlar›n Rusya’dan geldiklerini, “dinsiz, terörist” olduklar›n› söylüyordu. Bu korku birazda devlet korkusuydu. “Bir arkadafl sizi bekliyor. Sizinle konuflmak istiyor” dedi. Bizi görmek isteyenin kim oldu¤unu söylememiflti. Bulundu¤umuz yerin biraz yukar›s›nda bir kayan›n önünde durmufltu. Koyunlar› etraf›na toplam›flt›. Elinde bastonu, omuzunda ise askeri parkesi vard›. Ay ›fl›¤› gözbebeklerinde ›fl›l ›fl›l parl›yordu. Öyle heybetli duruyordu ki, içimize korku dolmufl, bize ne yapaca¤›n› merak ediyorduk. Tam önünde durduk. “Hangi köydensiniz” diye sordu. Ard›ndan da ad›m›z› ö¤renmek istedi. Cevaplar›n› ald›ktan sonra sesini yükselterek “Köylüler sabahtan akflama kadar ot biçiyor, siz ise koyunlar› tarlalara b›rak›yor sonrada uyuyorsunuz. Günah de¤il mi? Bu suç de¤il mi? Suç iflliyorsunuz. Köylülerin eme¤ini bofla ç›karmamal›s›n›z, dikkat edin” dedi. Tüylerim ürperdi. Utand›m. Dizlerim titriyor a¤z›m› açam›yordum. Hem söylediklerinden hem de onun gür ve sert sesinden oldukça etkilenmifltim. Her yerde onu ar›yordum Kimdir? Nedir? Bu gece yar›s› nereden geliyor ve nereye gidiyordu. Hiçbir fley düflünemiyordum. Kara sakallar› ve çakmak çakmak yanan gözleri yüzüne daha sert bir ifade vermiflti. Sözü bittikten sonra yola koyuldu. Daha üç ad›m atmam›flt› ki döndü. “Daha önce arkadafllara Partiye kat›laca¤›n›za söz vermiflsiniz. Uygun bir zamanda gelirseniz iyi olur. Sözünüzü yerine getirmeniz gerekir. Özellikle, siz Firaz arkadafla söz vermiflsiniz” dedi ve yoluna devam etti. Gurubun en arkas›nda yürüyen köylümüz Resul yan›m›za gelerek, “Onu tan›d›n›z m›?” diye sordu, “Hay›r kimdir?” dedik. Resul gö¤sünü kabartarak “Heval Agit” dedi. Eylemlerini duydu¤umuz, sözünü, sevgisini masal gibi dinledi¤imiz bu insan›, hiç göremeyece¤imi, benden çok uzak oldu¤unu düflünürdüm. Oysa daha biraz önce yan›mdayd› ve onu bir daha görme istemi ile dolup tafl›yordum. Günlerce, bak›fllar›, el hareketleri, kayan›n önünde ay ›fl›¤› vurmufl saçlar›, elindeki bastonuyla gözümün önünde canl› olarak kald›. Sesi kula¤›mda ç›nl›yordu. Ne yapaca¤›m› bilmeden dolaflt›m durdum. Her gece onlar› görme ümidi ile da¤lara Serif Guyi Aral›k 2008 ç›k›yordum. Bir yandan korkuyor, bir yandan da büyük bir ba¤l›l›¤›n geliflti¤ini duyumsuyordum. Sanki bir fleylerimi kaybetmifltim. Belki de yaflam›m boyunca sahip olmad›¤›m ve olamayaca¤›m çok de¤erli bir fleyi kaybetmifltim. Her yerde onu ar›yordum. Beni, arad›¤›m›n ne oldu¤unu bilmeden sürükleyen içimdeki bu duygu önü al›nmas› imkans›z bir ça¤layan gibiydi. O günlerde yine bir eylemden ve Agit arkadafltan bahsediyorlard›. Diyorlard› ki; “Arkadafllar caddeye pusu atm›fllar. ‹ki arkadafl asker elbiseleri giymifl. Di¤er arkadafllar ise mevzilenmifller. Araba gelince asker elbisesi giyen iki arkadafl arabay› durdurmufl. Ne yaz›k ki, bu iki arkadafl da Türkçe bilmiyormufl. Türkçe bilmeyen askeri gören halk ne oldu¤una anlam verememifl. Tam bu s›rada Agit arkadafl arabaya binmifl ve arabayla Çatak giriflindeki denetleme kulübesine sald›r› düzenlemifller” Eylemin baflar›s› dilden dile dolafl›yordu. Sonbahar›n ilk günlerinde arad›¤›m› bulma umudu ile içimdeki ça¤layan›n dalgas›na kap›larak pefline tak›ld›m. Eylül ay› ortalar›nda Haftanin’e ilk parti e¤itimimi almak için gönderildim. Arkadafllar, Haftanin’in derin vadilerinden birinde üslenmifllerdi. Agit arkadafl› gördüm. Gözlerime inanam›yordum. Onu uzaktan uzun bir süre izledim. Elindeki M-16’y› sanki vücudunun bir parças› gibi tutuyordu. Çok sayg›l›yd›. Karfl›s›ndakiyle konuflurken ona bakarak dinliyor, ve arada bir bafl›n› sall›yordu. Yan›na gitti¤imde beni hemen tan›d›. Bizimle uzun uzun konufltu. Ona bakmaktan kendimi alam›yor, söylediklerini dinleyemiyordum. Hat›r›mda kalan “bak›n bu gördü¤ünüz arkadafllar sizin oral›lar, bizim halk›m›z›n çocuklar›d›rlar. Biz, daha önce birbirimizi gördük, konufltuk. Siz bu konuflmalar üzerine Partiye kat›ld›n›z. Bize inand›n›z biz de size inan›yoruz. Bu nedenle mutluyuz. ‹nan›yoruz ki, sizde öylesinizdir” Konuflman›n sonunda “fiimdi e¤itim göreceksiniz. E¤itiminiz bitti¤inde Parti sizi gerillac›l›k yapmak istedi¤iniz yere gönderir” dedi. Bu, onu ikinci ve son görüflümdü. fiehit fierif GUY‹ Aral›k 2008 SERXWEBÛN 93 Y i t i r i l e n y o l d a fl › n a c › s › k a z a n › l a n y o l d a fl › n s e v i n c i üfl an›ndaki siluetini “Ne çabuk da flfliifrelenmiflfltti bilincime Medya. Gözlerim, alaca karanl›¤a düflflü çiziyordu hep. fi fieehit düflflm müfl olmal›yd›, kurtulma imkan› yoktu. Rojda ile yaln›z kalm›flfltt›k. Düflflm man›n buray› vurmas› tesadüf müydü? Yoksa gündüzden yerimiz tespit edilip, ç›kma an›m›z m› beklenmiflfltti? Karanl›kta ve apans›z nereden gelmiflfltti bu havan? Bir süre etraf› dinledik. Düflflm man›n hareketlerinden ve sesinden fark edildi¤imizi anlad›k. Tehlike yaklaflfl››yordu. Atefl müflflttük. Bu kez de atefl çemberinden geçecektik” çemberlerine defalarca düflflm Dereler kaynaklar›ndan kopup yaflam›n ak›fl›na efllik edercesine h›zla ak›yorlard›. ‹ki küçük derenin birleflti¤i yerde, tahta ve odunlardan yap›lm›fl köprünün üstüne oturuyorum. Ve seyre dal›yorum, sular›n birleflti¤i o an›. Uzun süre birbirleriyle mücadele verdikten sonra birleflerek bazen h›zl›, bazen durgun ak›yorlard›. Ya bir set vurulmuflsa yataklar›na? Yaflam›m›z›n sessiz tan›¤› olan Bingöl'ün Yedisu co¤rafyas›nday›z. Grubumuz altm›fl arkadafltan olufluyordu. O günlerde eylem planlar› üzerinde tart›fl›yorduk. Uzun tart›flmalar sonucunda bir hedef üzerinde anlaflt›k. Bu flekilde, gece geç saatlere kadar süren tart›flmalar›m›z da sonuçlanm›flt›. Kardeflçe akan dereleri arkam›zda b›rak›p kayalar› aflt›¤›m›zda, do¤an›n yedi harikas›ndan biri olan, tahta ve odunlarla oyulmufl köprüyü de ard›mda b›rakm›flt›m. Son bir kez bafl›m› çevirip bakt›¤›mda, iki serçe, köprünün orta yerinde c›v›ldafl›yordu. Yürüdüm ve bir daha arkama dönüp bakmad›m. Eylem yerine vard›k. Amac›m›z; düflman› sakland›¤› yerden ç›kar›p çat›flabilece¤imiz araziye çekmekti. Düflman› hareketlendirmek için de¤iflik taktikler uyguluyorduk. Bazen bir yerlere iz b›rakarak, bazen de iflaretler vererek pusulara yat›yorduk. Düflman bir türlü harekete geçmiyor, düflüncelerimizi sezmiflçesine uzak duruyordu. Gerçekten pusular kurdu¤umuzu düflman hissetmifl miydi? Neden ç›k›p gelmiyordu? 94 y›l›n›n ikinci yar›s›n›n solmayan günlerini yaflarken, yedi gün yedi gece izler b›rakt›k yollara. Yedi gün yedi gece günefl do¤du, ay batt›. Ayd›nl›k ve karanl›k s›rayla hakim oldu yaflama. Düflman, kurdu¤umuz pusulara düflmedi. Biz, sabr›m›z› büyütmeye çal›fl›rken, zaman acelesi olmayan birinin seyrindeydi. Yedinci geceden sonra günefl yavafl yavafl yeni güne merhaba demenin telafl›ndayd›. Erza¤›m›z bitmiflti. Erza¤›n temin edilece¤i köy önceden ayarlanm›flt›. On kiflilik bir grup olarak yola koyulduk. Köyün yak›n›na vard›¤›m›zda sorumlumuz; "heval iki saatlik bir keflif yapaca¤›z. Olumsuz bir olay geliflmez ve flüphe uyand›racak bir ize rastlamazsak köye girece¤iz" dedi. Keflif için köyün etraf›nda konumland›k. Uzaktan köye girifl ç›k›fllar› gözetliyor, köyün içindeki hareketlere bak›yorduk. Köylülerin d›fl›nda kimseler yoktu. Befl arkadafl köye erzak almak amac›yla girdi. Biz ise d›flar›da, onlar›n güvenliklerini sa¤lamaya çal›fl›yorduk. Giden arkadafllar bir saat sonra geri geldiler. Getirilen eflyalar› dengeleyerek s›rtlay›p yola ç›kt›k. Pusu kurdu¤umuz araziye yak›nlaflt›¤›m›zda, silah sesleri duymaya bafllad›k. Acaba çat›flmaya m› girdiler? Yak›nlafl›yorduk, yak›nlaflt›kça yaflanan›n çat›flma oldu¤unu anlad›k. Silah sesleri karfl›l›kl› yükseliyor ve alçal›yordu. "Çat›flmaya girmifller" dedi içimizden en uzun olan›. Bize en yak›n olan pusu yerine do¤ru gittik. Kayalar ve a¤açlar do¤al savunmam›z› olufltursa da, ilerlememiz önünde engel oluyordu. Düflman›n s›zabilme ihtimalini de göz önüne ald›¤›m›zda, yol almakta oldukça zorlan›yorduk. Bizimkilerin yan›na yaklafl›rken de dikkatli davranmam›z gerekiyordu. Bizi düflman zannedip vurulabilirlerdi. Bu birinci ihtimalken, ikinci bir ihtimalde; düflman bizi gözetleyebilir ve SERXWEBÛN 94 arkadafllar›n pusu att›klar› yerleri deflifre edebilirdik. Yak›nlaflt›kça ihtimalleri arkada b›rakt›k. Geliflimizi fark eden bölük komutan›m›z olmufltu. Düflman pusu att›¤›m›z genel alan› uzaktan fark etmifl olmal› ki tedbirli, yer yer de s›zarak pusu at›lan noktalara giriyor. Neyse ki o pusu yerlerinin baz›lar›n› çoktan b›rakm›flt›k, eli bofl ç›k›yorlar pusu yerlerinden. Ama yine iki arkadafl›m›z› flehit vermifltik; ilk mevziye girdiklerinde günlerdir uyumayan arkadafllardan üçü uyuyormufl. Ayfer arkadafl da nöbetçiymifl ve uyuyakalm›fl. ‹lk taramada Ayfer ve Biflar arkadafllar flehit düflüyorlar. Mevzideki di¤er arkadafllardan Botan, Binevfl'in kuca¤›nda son nefesini veriyor. Binevfl baca¤›ndan yaral› bir flekilde bize ulaflt›. Çat›flmalar hala sürüyor, tedbir olarak baz› pusu yerlerini de¤ifltirdik. Yaklafl›k bir saattir çat›fl›yoruz. Eflyalar›m›z› b›rak›p, mevzilenmemizi de¤ifltirmek için harekete geçti¤imizde gök masmaviydi. Eski mevzi ve pusu yerlerimizi de¤ifltirmeliydik. Yeni yerleri bulup yerleflmek için, k›sa bir zaman dilimini kullanmal›yd›k. Bu koflulda ya zamanla at bafl› koflacakt›k ya da zaman apans›z ata¤a geçip dört nala koflarken, biz sadece arkas›ndan bakacakt›k. Maviyye dostt ve yeflilce yaflamaktt›r özgüürlüük Mevzilendik. Mevzilenip pusu att›¤›m›z yerler, askerlerin gelebilece¤i yerlerdi. Biz üç bayan arkadafl, iki kayan›n arkas›na geçip mevzilendik. Geriye kalan yedi erkek arkadafl ise üçer ve dörder kifli ayr›larak, iki mevziyi tuttular. Mevzilendi¤imiz yerin üst taraf›ndan geçen toprak yol, k›vr›larak en son görünen tepeci¤in zirvesine var›yordu. Alt›m›zdaki seyrek a¤açlar›n aras›ndan uzaktaki köyün da¤›n›k evleri görünüyordu. Afla¤›larda, seyrek a¤açlar›n aras›nda yer yer yükselen kavak a¤açlar›, masmavi gö¤ün içerisinde bir renk olurken, özgürlü¤ü düflünüyorum. Kim bilir, belki de bir kavak misali, mavinin içinde, maviye dost ve yeflilce yaflamakt›r özgürlük. Kavak a¤ac› misali gö¤e yükselip duyumsamak istiyorum öz- gürlü¤ü... Yeflil kavak dallar›na kufllar kümeler halinde konup, birkaç saniye geçmeden kanatlar›n› ç›rparak süzülüyorlar. Kufllar› ve güvercinleri düflünüyorum. Güvercinler hep özgürlü¤e konar. Baflkan Apo'ya konan güvercinleri düflünüyorum. Güvercinlerle kurdu¤u iletiflimin gizinde kayboluyorum. Kufllar seslerini gökyüzünün bofllu¤una bir hiç u¤runa b›rakm›yorlar, süzülerek uzaklafl›rlarken duyumsuyorum. Eller tettiktte nefesler tuttulmuflttu Mevzilendi¤imiz kayalar›n üstündeki toprak yoldan birileri e¤ilmifl vaziyette, mesafeli olarak yan›m›za yaklafl›yordu. Gelenler, "yolun di¤er taraf›na pusu kurmufl arkadafllar olabilir mi?" diye düflündüm. Sadece kafalar›n› görebiliyordum. Biraz daha yaklaflt›klar›nda düflman oldu¤unu anlad›m. Hemen vurufl pozisyonu ald›k. Eller tetikte, nefesler tutulmufltu. Birazdan düflman klefl mesafesine girecekti. Küçücük bir ses duyulsa bombalar patlayacakt›. Düflman yaklaflt›, yaklaflt›... ‹lk mevzideki arkadafllar taramaya bafllad›lar. O anda en öndeki asker yere düfltü. Vurulmufltu. Yüzündeki ifade flaflk›nl›k ve ac›n›n belirtisiydi. Di¤er askerler kendilerini o anda yere atm›fllard›. Habire kurflun s›k›yorlard›. Saniyeler süren bir zaman diliminden sonra aya¤a kalkarak, panikten, da¤›lm›fl bir vaziyette geri çekiliyorlard›. Durmadan ve rast gele etraf› kurflun ya¤muruna tutuyorlard›. Baz›lar› ise atefl açt›¤›m›z mevziyi görmüfl olmal› ki, habire oraya kurflun s›k›yorlard›. Askerler geriye do¤ru kaçarken, deflifre olan mevzimizin yerini hemen de¤ifltirmifltik. Onlar›n geri çekilifliyle birlikte ortam› bir sessizlik kaplad›. Medya arkadafl düflman› gözetliyordu. "Tamamen gitmifl olamazlar. Di¤er taraftan bir düflman grubu daha yaklafl›yor,dikkatli olal›m" dedi. Az sonra k›s›k bir sesle "yaklafl›yorlar" deyip, bir iki saniye geçmeden teti¤e bast›. Yükselen kurflun sesleriyle birlikte düflman tekrar geriye kaçt›. Biraz bekledik, geri çekiliyorlard›. Afla¤›daki yamaçtan t›rman›p, yamac›n ötesine geçtiklerinde rahatlam›flt›k. Kalk›p cesetlerin oldu¤u yere do¤ru yürüdük. Her Aral›k 2008 ad›mda etraf›m›za bak›yor, kayalar›n, küçük a¤açl›k ve çal›l›klar›n aras›ndan ilerliyorduk. Cesetlere yaklafl›p tarad›k. Bu bir tedbirdi. Yerde yatan ölü olmayabilirdi. Ayn› zamanda bir askeri kurald›. Üzerlerindeki elbiselerden, saç ve sakallar›ndan, yafllar›ndan özel tim olduklar› anlafl›l›yordu. Befl cesetten biri de kad›nd›. Takt›¤› flapka yere düflmüfl, saçlar› darmada¤›n›kt›. Gözünün alt›ndaki mor halkalarla ve yüzündeki maskeyle nas›l da kirletilmiflti. "Ayflecikler, zavall› Ayflecikler" dedim kendi kendime. Kad›nl›k bu mu? ‹çkiden nefesi kokan, ruhuna yer eden göz alt›ndaki morluklar art›kça beyni uyuflan insan? "C›l›z bir ›fl›¤›n gölgesinde de olsam, titresem de bir gün yazabilecek miyim bunlar›?" diye sessizce söylefliyorum kendimle. Her olay ve olgunun bir görünen yüzü, bir de görünmeyen yüzü vard›. As›l olan da görünmeyen yüzden bakmak de¤il miydi insana ve kad›na? Derin bir sessizli¤e gömülmüfltü zaman. Karfl› yamaçta kaybolan düflman acaba gitmifl miydi? Yoksa bizi aldatmaya m› çal›fl›yorlard›? Zaman sessizli¤inden döndü¤ünde sorular›m cevaplanm›fl olacakt›. Sorular›m cevab›n› buldu ve zaman sessizli¤inden silkinerek uyand›. Mevzilendi¤imiz alanlara gürleyen havan toplar›n› gönderdiler. Bu da düflman›n birebir geliflecek bir çat›flmay› göze alamad›¤›n› gösteriyordu. Pusulamalara yenik düflmüfllerdi. ‹kindi vaktiydi. Parça almayacak, zarar görmeyecek flekilde mevzilenmifltik. Cephanemiz çok azalm›flt›. Benim alt›, di¤er arkadafllar›n da say›l› mermileri kalm›flt›. Neyse ki bombalar›m›z vard›. Yan taraftaki arkadafllar›n yan›na gidip cephane temininde bulunduk. Düflmanla karfl›lafl›ncaya kadar mermiler kullan›lmayacak, hiçbir mermi hedefinden flaflmayacakt›. Akflama do¤ru iki kobra geldi. Kobralar vuruyor, geri dönüyor, manevra yapt›ktan sonra tekrar bulundu¤umuz yere geliyor, üstümüzdeki gökyüzünde dolafl›yorlard›. Otuz dakikaya yak›n bir süre vurdular. Etraf cehenneme dönmüfltü. Kobran›n beni görmemesi için gizleniyordum. Susam›fl ve susuzluktan dudaklar›m çatlam›flt›. Aç, bitkin ve yorgundum. Kobralar bafl›m›n Aral›k 2008 SERXWEBÛN üzerinde dönüp duruyorlard›. Korkuyordum, ama paniklememeye çal›fl›yordum. Bazen "hadi vur, vur art›k" diyordum. Da¤lara, tafla ve topra¤a barut kokusu ifllemiflti. "‹nsan›n cehennemi bu olsa gerek" dedim kendi kendime. Peki neden kendi kirlili¤iyle kalm›yor insan o¤lu, do¤ay›, evreni kirletiyor? Havanlar›n çarpt›¤› yerde a¤açlar devrilip, yan›yordu. Hayvanlar ölüyordu. Sözcüklerim yetmiyor bunlar› anlatmaya. Do¤an›n sessiz diliyle konuflaca¤›m; yan›mdakilerle göz göze geliyorum. Yaflananlar›n tek tan›¤› Küürddisttan co¤rafyyas› oluyyorddu Kobralar gittikten sonra korundu¤umuz yerlerden d›flar› ç›kt›k. Rahat bir nefes alacakt›k ki; "teslim oluuun!" sesiyle irkildik. Sesin yak›nl›¤› bizi flafl›rtm›flt›. Hemen gizlendi¤imiz ma¤araya girdik. "Teslim olun" ça¤r›s›n›n ard›nda yatan gerçeklik: "Bizimle savaflmay›n, gelin sizi istedi¤iniz gibi öldürelim idi." Son mermisini yitiren ,bombas› kalmayan, kendisini ölümle buluflturacak bir uçurum bulamad›¤› için esir düflen yoldafllar›m›z›n bedenlerine s›k›lan kurflunlar›n sesi kula¤›mda. Düflman›n, "teslim ol" ça¤r›s›n›n anlam› buydu. Yaflananlar›n tek tan›¤› Kürdistan co¤rafyas› oluyordu. Hiçbir savafl kural› bu mekanda ifllemiyordu. Dakikalar geçiyordu. Bizim teslim olmayaca¤›m›z› biliyorlard›. Neyi bekliyorlar, geçen dakikalar neyin iflaretiydi? Büyük bir gürültüyle birlikte tekrar havan at›fllar› bafllad›. Havan at›fllar› karanl›k çökene kadar sürdü. Karanl›k bu kez dost yüzünü gösterecekti galiba. Her yer karar›nca Rojda arkadafl hareketlendi. S›¤›nd›¤›m›z küçük ma¤aran›n kap›s›na vard›¤›nda, k›s›k bir sesle "Heval, d›flar› ç›k›p etraf› kontrol edece¤im" dedi. ‹çinde bulundu¤umuz bu küçük ma¤aran›n girifl k›sm›nda havanlar›n vurufluyla toz, toprak ve tafl parçalar› birikmiflti. Rojda d›flar› ç›karken, ma¤aran›n a¤z›nda birikmifl topra¤›, aya¤›yla, ses ç›karmamaya dikkat ederek, hafifçe itti. Birkaç dakika bekledikten sonra sab›rs›zlan›p d›flar› ç›kt›. Bulundu¤umuz 95 yerden çok seri bir flekilde uzaklaflmam›z gerekiyordu. Hava bozulmaya bafllam›flt›. Karfl› yamac›n üzerine kara bulutlar›n gölgesi çökmüfl, her yan› kaplam›flt›. Birkaç ad›m att›¤›mda kendimi Rojda'n›n yan›nda bulmufltum. Geliflimi fark etmifl olmal› ki, "afla¤›ya bak" dedi sessizce. Rojda arkadafla yanafl›p afla¤›ya bakt›¤›mda; düflman›n alt taraf›m›zda yakt›¤› ateflleri gördüm. Alevler karanl›¤›n içinde dalgalanarak çevresine yay›l›yordu. Askerler ise yanan atefllerin etraf›nda üçer-dörder oturmufllard›. Ya¤mur çiselemeye bafllam›flt›. Bu gece ya¤mur da ya¤sa, k›yamet de kopsa buradan uzaklaflmam›z gerekiyordu. "Nereden ç›kabiliriz" dedi Rojda. Karanl›k da olsa düflman geçebilece¤imiz yerlere pusular atm›fl olabilir, atefllerin yak›n›ndan da olsa geçecektik. Biz keflif yapmaya çal›fl›rken, bir süredir arkam›zda sessizce duran Medya arkadafl gelip karfl›ma dikildi. Onun flaflk›n soru dolu durufluna bakarak; "bir fley mi var heval Medya?" diye sordum. Bafl›yla beni onaylad›. Ama sanki düflündü¤ünü söylemekten çekiniyor gibiydi. “Evet, seni dinliyorum” “Ben gidip savunman›z› yapaca¤›m; siz geri çekilin.” Medya yeniydi. Ankaral›yd›. Türk olmas›, halk gerçekli¤imizi anlamas›n› zorlaflt›r›yorsa da, canl›yd› ve çabuk ö¤reniyordu. Bir süre sessiz kald›m. Hareketlerinden merak edip, heyecanland›¤›n› anl›yordum. Sab›rs›zlan›yordu. Sabr›n› ölçmek istiyordum fakat, ortam uygun de¤ildi. “Heval Medya gitmen do¤ru olmaz. Yeni ve tecrübesizsin. Böyle bir zorunlulu¤umuz da yok zaten. Merak etme, düflman›n kalbinden geçece¤iz ruhlar› duymayacak." dedim. ‹tiraz eder gibi oldu. "Anlad›n m›" dedim. Bir fley söylemedi. Sessizce bafl›n› önüne e¤ip bar›nd›¤›m›z yere do¤ru gitti. Elinde silah›yla d›flar› ç›kt›. Art›k sözün hiçbir anlam› kalmam›flt›. Daha birkaç ad›m atmadan bir havan topu, büyük bir gürültüyle birlikte Medya arkadafl›n yan taraf›na düfltü. Attefl çemberlerine defalarca düflmüüflttük bu kez de geççecekttik Havan topunun bas›nc›yla Medya arkadafl, düflman›n oldu¤u afla¤› kesime do¤ru yuvarland›. Ne çabuk da flifrelenmiflti bilincime Medya. Gözlerim, alaca karanl›¤a düflüfl an›ndaki siluetini çiziyordu hep. fiehit düflmüfl olmal›yd›, kurtulma imkan› yoktu. Rojda ile yaln›z kalm›flt›k. Düflman›n buray› vurmas› tesadüf müydü? Yoksa gündüzden yerimiz tespit edilip, ç›kma an›m›z m› beklenmiflti? Karanl›kta ve apans›z ne- SERXWEBÛN 96 reden gelmiflti bu havan? Bir süre etraf› dinledik. Düflman›n hareketlerinden ve sesinden fark edildi¤imizi anlad›k. Tehlike yaklafl›yordu. Atefl çemberlerine defalarca düflmüfltük. Bu kez de atefl çemberinden geçecektik. Sis çökmeye bafllad›. Do¤a en zor an›m›zda bizi yaln›z b›rakm›yordu. ‹kimiz sisin ortas›na dald›k, kapkara ya¤mur bulutlar›n›n yere yans›yan karart›s›nda yürüdük. Tehlike, düflman›n kalbinden geçmek kadar büyüktü. Bazen e¤ilerek,bazen ise sürünerek kurtulmak için tek olas›l›¤›m›z› kullan›yorduk. Ses ç›karmaks›z›n ilerledik. Düflman hareketlenmifl, toparlanmaya çal›fl›yordu. Görüp görmemeleri anlams›z kal›rken, sürünerek düflman›n yo¤unluklu bulundu¤u alan› geçtik. "Oh!" diyerek rahat bir nefes ald›ktan sonra, h›zla oradan uzaklaflmaya bafllad›k. Tehlikeli yeri geçtikten sonra düzlük bir alana do¤ru yürüdük. Hava çok so¤uktu. Ya¤mur, her yeri barut kokusundan ar›nd›rmak istercesine hiç durmadan ya¤›yordu. S›r›ls›klam olmufltuk. Sürünerek yüklendi¤imiz çamurlar›, ya¤mur damlalar› zerre zerre söküp atmaktayd›. Ne havan›n so¤uklu¤u ne de ya¤an ya¤mur, gitmek istedi¤imiz yere ulaflmak için yürüdü¤ümüz yoldan bizi geri çeviremezdi. ‹lerleyerek ilk pusular› att›¤›m›z yere vard›k. ‹ki saatlik uzakl›kta noktalar›m›z vard›. Çantalar›m›z› b›rakt›¤›m›z yere do¤ru ilerliyorduk. Düflman›n s›zm›fl olabilece¤ini düflünerek, yavafl yavafl yaklaflt›k. Düflman içeriye girip çantalar›m›z› alm›fl olabilir miydi? Birbirimizi savunarak çantalar›m›z› b›rakt›¤›m›z yere ulaflt›k. Kimseler yoktu. Neler olmufltu, ne yapmal›yd›k? Çok yorgunduk. On befl dakikal›k dinlenme karar› ald›k. Uzun bir zaman dilimi geçmeden uzaktan sesler gelmeye bafllad›. ‹kimiz hemen mevzilendik. Gelen sesleri dinleyip anlamaya, tan›maya çal›fl›yorduk. Sesler giderek yak›nlafl›yordu. Bizimkilerin seslerine benziyordu. ‹yice yaklaflt›klar›nda Rojda bana dönerek, "gelen sesler bizimkilerindir, Hawar'›n sesini duyuyorum." dedi nefleli bir sesle. ‹yice yaklaflt›klar›nda "heval" diye seslendik. Durdular. Duyduklar›ndan emin olmak gibi bir halleri vard›. "Heval biziz" dedik. Bizi tan›m›fllard›. Yan›m›za geldik- lerinde, flaflk›nl›kla, sevinci bir arada yaflad›k. Bizim flehit düfltü¤ümüzü düflünmüfller. O s›rada telsizden, "kopan arkadafllar› hala bulamad›n›z m›?" diye soruyordu Bagok arkadafl. "Bizim d›fl›m›zda da kopan arkadafllar var m›?" diye sordum. "Evet" dediler. Kopuk oldu¤umuz süre içerisindeki durumumuzu anlatacakt›m. Anlatmaya nereden bafllayaca¤›m› bilemiyordum. Andok arkadafl bana dönerek; “Medya arkadafl nerede?” dedi. Ardd›m›zdda bir alev orman› b›rakarak yürüüdük Hepimiz susmufltuk. Andok arkadafl telsizle Bagok'a ça¤r› yaparak; "Kopuk arkadafllarla bulufltuk" dedi. Bagok arkadafl; "hemen bize ulafl›n, alan› terk edece¤iz." diyerek konuflmas›n› bitirdi. Yola ç›kt›k. Her yeri rahatl›kla görebilece¤imiz yüksek bir tepenin zirvesine vard›¤›m›zda, çat›flma alan›n›n atefller içinde yand›¤›n› gördük. Her yer yan›yordu. Ya¤mur dinmiflti. Alevler gö¤e kadar yükseliyor, etraf› ayd›nlat›yordu. Esen rüzgar›n da etkisiyle alevler uzaktan da olsa çok hareketli görünüyordu. Ard›m›zda bir alev orman› b›rakarak yürüdük. Dinlenme süremiz dolmadan verilen komutla yeniden hareketlendik. Dört arkadafl yaral› olan Rewflen arkadafl› sedyeyle tafl›yorlard›. Yürürken öndeki arkadafl bana yanaflarak; “Talimatlar› neden aktarm›yorsun?” “Çat›flmada kulaklar›m etkilenmifl olmal›, iyi duyam›yorum. “ Konuflmalar› iyi alg›lam›yordum. Aral›k 2008 Küçük ma¤araya o kadar fazla havan de¤miflti ki, hava bas›nc› kulaklar›m› etkilemiflti. Aradan geçen süre, sesleri bo¤uk, k›s›k alg›lad›¤›m› gösterdi. Gecenin bitifline saatler kalm›flt›. fiafakla birlikte varaca¤›m›z esas noktaya varm›flt›k. Oradaki arkadafllardan bir grup oluflturularak çat›flma alan›n›n çevresinde bilgi toplamas›, flehit düflenlerin cenazelerinin getirilmesi için görevlendirildi. Bilgi toplamak için giden grubun bir k›sm› geri döndü¤ünde, cenazelerin düflman taraf›ndan Yedisu merkezine götürüldü¤ünü belirtiler. Cenazeleri sergileyerek halk› y›ld›rmay›, korkutmay› düflünüyorlard›. ‹breti-alem olsun diye cenazelerimiz sergilenecekti. Bu olaylar yaflad›¤›m›z tan›d›k olaylard›. Düflünüfl fleklimize tan›d›k gelse ve anlamland›r›lsa da bizdeki insano¤lu duygusu, tan›d›k gelenleri kabullenmekte zorlan›yordu. Arkadafllar kald›¤›m›z noktaya gidiyor, çevreyi gözetliyor, sakin ve güvenlikli bir anda köye iniyorlar. Köylüler yaral› bir bayan arkadafl›n köye geldi¤ini söylüyorlar. Israr ettiklerini fakat arkadafl›n kalmad›¤›n› belirtiyorlar. Arkadafllar köyden ç›k›p epey ilerledikten sonra Medya arkadafl› yaral› bir halde bizleri ararken buluyorlar. "Medya bizden sonraki grupla arkadan geliyor" dediklerinde h›zla f›rlad›m. Yola bak›yordum. Medya gelecek! Yar›m saate yak›n yola bakt›m. Geride kalan grup geldi¤inde, içlerinde Medya da vard›. Yitirdi¤im yoldafllar›n ac›s›n›n yerini, kazan›lan yoldafl›m›n sevinci kaplam›flt›. Medya geliyor! Ad›, soyad›: Zozan fialo Ad›, soyad›: Xalit Serdar Ad›, soyad›: Ümit Akgül Kod ad›: Zozan Koçer Kod ad›: Xalit Cudi Kod ad›: Ag›r Serhat Do¤um yeri ve tarihi: Derik 1984 Do¤um yeri ve tarihi: fi›rnak 1982 Do¤um yeri ve tarihi: Bismil 1983 fiahadet tarihi: Ekim 2008 E¤itimde kaza fiahadet tarihi: 10 Kas›m 2008 fiikefta fiahadet tarihi: 10 Kas›m 2008 fiikefta sonucu Birindara alan› Birindara alan› Ad›, soyad›: Ümit Y›lmaz Ad›, soyad›: Xudafan Süleyman Pur Ad›, soyad›: Kamuran Fettah Kod ad›: Baran Serhat Kod ad›: Çekan Kod ad›: Mervan Do¤um yeri ve tarihi: Ardahan 1981 Do¤um yeri ve tarihi: Xoy 1986 Do¤um yeri ve tarihi: Süleymaniye 1981 fiahadet tarihi: 16 Kas›m 2008 fiahadet tarihi: 19 Kas›m 2008 fiahadet tarihi: 19 Kas›m 2008 ‹slahiye/Antep Lice/Amed Lice/Amed Ad› soyad›: Ferzat Necip Ad› soyad›: Bedirhan Arslan Ad›, soyad›: Sasan Mehdizade Kod ad›: fiiyar Kobani Kod ad›: Seyit Kod ad›: fiervan Serkeftin Do¤um yeri ve tarihi: Kobani 1983 Do¤um yeri ve tarihi: C‹zre 1981 Do¤um yeri ve tarihi: Sine 1981 fiahadet tarihi: 19 Kas›m 2008 fiahadet tarihi: 19 Kas›m 2008 fiahadet tarihi: 5 Aral›k 2008 Lice/Amed ‹dil/fi›rnak Besta/fi›rnak