İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Nörolog Olmayanlar İçin Nöroloji Sempozyum Dizisi No: 42 • Ocak 2005; s. 177-197 Epilepsi Tedavisi Prof. Dr. Çiğdem Özkara Epilepsi nöbetleri beyindeki fonksiyon bozukluğuna bağlı semptomların en sık karşılaşılanlarındandır. Çeşitli nedenlere bağlı olarak farklı şekillerde ortaya çıkarlar. Bir kısmı kronik bir süreç içinde bazen bir yaşam boyu sürerken bir diğer kısmı beyin gelişiminin belli bir zaman dilimi içinde belirir ve kendiliğinden bir süre sonra kaybolabilir. Bu nedenle hekimin epilepsi tedavisi söz konusu olduğu zaman olayı tanısından başlayarak hasta ve yakınlarında yaratacağı, medikal, sosyal, ekonomik ve psikolojik yönleriyle çok boyutlu olarak ele alması gerekir. Bu yazıda daha çok temel özelliklerden söz edilecek ve sık rastlanan sorunlar üzerinde durulacaktır. Epilepsi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “serebral nöronların aşırı deşarjına bağlı olarak ortaya çıkan nöbetlerle karakterize, değişik etyolojiler nedeniyle olabilen kronik beyin hastalığı” olarak tanımlanmıştır. “Epilepsi nöbeti” ile “epilepsi” kavramlarını ayırmak gerekir. Nöbet bir semptomdur, epilepsi tekrarlayıcı nöbetlerin olduğu bir durumdur. Değişik elektrofizyolojik ve davranışsal özelliklerle giden bir çok nöbet tipi vardır. Bazıları akut veya kronik bir hastalığın seyri sırasında ortaya çıkarak kendini sınırlayan bir seyir gösterirken bir başkası nedeni hiçbir zaman belirlenememiş bir veya iki tek nöbet geçirir. Diğer yandan kronik bir tablo olarak tanımlanan epilepside birden fazla nöbetler çeşidi ve eşlik eden farklı semptomlar olabilir. Bazı durumlarda ise EEG, klinik, etyolojik, prognostik ve ailevi verilerle belli bir grup hastada ortak özellikleri olan epilepsi sendromları tanımlanabilir. Bu temel açıklamalarla çeşitli nöbet tipleri ve formları olan epilepsinin değişik etyolojilere bağlı olarak, farklı prognoz ve sonuçlarla seyrettiği ve bu nedenle her hastanın kendi özelinde ele alınması gerekliliği daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. O halde endikasyonlar hastadan hastaya değişebildiği gibi tüm hastalara uygulanabilecek tek bir algoritim veya formulün varlığından bahsetmek doğru olmayacaktır. 177 • Çiğdem Özkara Tedavi üç ana başlıkta ele alınabilir: A. Antiepileptik ilaç (AEİ) tedavisi B. Cerrahi tedavi C. Diğerleri A. ANTİEPİLEPTİK İLAÇ AEİ TEDAVİSİ Epileptojenik beyin aktivitesi kendini çeşitli şekillerde gösterebilir: a) hastanın sosyal yaşamını bozan vücuduna zarar verebilen nöbetlerle (b) mental fonksiyonları etkileyen belirgin subklinik aktivite ile (c) diğer beyin alanlarında “kindling”e yol açabilen subklinik aktivite ile. O halde tüm çalışmalar epileptik beyin aktivitesinin gelişmesini ve manifestasyonunu önlemeye yönelik olmalıdır. Epilepsilerin tedavisinde iki önemli nokta daima ön plana çıkmıştır: Önleme ve farmakoterapi. Bu ikisinin birçok kereler çakıştığı ve erken girişimin kronikleşmeyi önlediği düşüncesi belirgindir, ancak bunun aksini gösteren çalışmalar da mevcuttur. Ayrıca bugüne kadar ideal bir tedavi edici ajan bulunamadığı gibi, tam bir düzelmeden de bahsetmek doğru olmayacaktır. Günümüzde kullanılan AEİ’ların esas rolü epilepsi tanısı konulduğu zaman nöbetlerin gelişini engellemek, status epileptikus veya sık gelen nöbetleri akut dönemde önlemektedir. Buna karşın epilepsinin gelişimine yani epileptogeneze etkili olduğu gösterilememiştir. O halde esas hedef ilacın etkinliği ile toksisitesi arasında yarar-zarar dengesi bağlamında hassas bir terazi ayarı yapmaktır. Karar Verme Aşamasında Tedavinin Yarar-Zarar Dengesini Belirlemede Gözönüne Alınabilecek Etmenler 1. Nöbet tipi: Değişik nöbet tiplerinin değişik sonuçlar doğuracağı çok açıktır. Örneğin bir jenaralize tonik klonik nöbet bir absans nöbetine göre hasta için hem daha tehlikeli hem de psikososyal açıdan daha fazla yaralayıcı olacaktır. Bunun yanı sıra atonik bir nöbet travmatik hasarlara yol açabilecekken aurayla başlayan kompleks parsiyel nöbet riski daha sınırlı olacaktır. Dolayısıyla değişik epilepsi nöbetiyle seyreden değişik epilepsi sendromları hastaları birbirinden farklı oranla etkileyecektir. 2. Nöbetlerin ortaya çıkış zamanı: Bazı hastalar sadece gece, bazıları ise uykudan uyanma sırasında, kimi kadın hastalar mensturasyon döneminde nöbet 178 Epilepsi Tedavisi • geçirirken, kimileri sadece özel durumlarda (uykusuzluk, alkol alma vd.) veya belirgin tetikleyici etmenlerle (sıcak suyla yıkanırken, TV seyrederken vd.) nöbet geçirirler. Ancak bir çoğunda nöbetlerin ne zaman olacağı öngörülmez. Bu değişik durumlar hastaların yaşamına farklı yansıyacaktır. 3. Nöbet sıklığı: Hangi tip olursa olsun sık nöbet geçirmek hastanın günlük yaşamını belirgin ölçüde etkileyecektir. Ancak bu durum da yine hastanın sosyal konumuna, eğitimine ve diğer birçok kişisel özelliklere bağlı olarak farklılıklar gösterecektir. 4. Yaşa bağlı etkilenme: Tekrarlayıcı nöbetler bebeklerde kognitif gelişimi yavaşlatabilir, ancak belirgin bir fiziksel hasara yol açmaz; buna karşın çocuklarda nöbetin tipine de bağlı olarak (özellikle atonik nöbetler) ciddi yaralanmalar nedeniyle sorunlar yaratabilir. Buluğ çağında içinde bulunduğu durumdan utanma, bağımsızlık isteğine karşı ebeveynler tarafından aşırı korunma sosyal izolasyona, kişilik bozukluklarına yol açacak; erişkin de ise evlilik, iş bulma, araba kullanma, askerlik gibi durumlar hastanın karşısına çıkacaktır. 5. Çevresel etmenler: Kişinin yaşadığı ortam nöbetlerin sonuçları açısından önemlidir. Sürekli toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda kalan, aktif yaşam içinde bulunanla ev ortamında bulunan arasında fark olacağı gibi; büroda çalışanla fabrikada alet kullanarak çalışanının karşı karşıya olduğu risk de aynı olmayacaktır. Tıbbi tedaviye ulaşabilirlik açısından da yaşanılan çevre önemlidir. Kırsal ve kentsel bölgelerde yaşama, acil yardım gereğinde karşılaşılan sonuçlar açısından oldukça farklı koşullar sunmaktadır. 6. Tedavinin sonuçları: Kullanılan ilaçları cinsi, sayısı, dozları, yan etkilerin gelişip gelişmemesi ve nöbetlerin kısmi veya tam kontrollü tedavi sonuçları üzerinde önemli etmenlerdir. Tüm ilaçların az veya çok, ciddi veya hafif yan etkileri olmaktadır. Davranışsal ve kognitif açıdan sinsice gelişebilen nörotoksisite, özellikle çocukluk çağında öğrenme ve psikolojik gelişim açısından sorunlar yaratabilir. Tek Bir Nöbet Sonrası Tedaviye Başlanması Bu konuda her zaman net bir karar vermek çok kolay olmamakla birlikte genel görüş tek bir nöbetle heman ilaç başlanmaması şeklindedir. Ancak aşağıda sözü edilen durumlar göz önüne alınmalıdır. 179 • Çiğdem Özkara Öncelikle yanıtlanması gereken sorular • Bu gerçekte bir epilepsi nöbeti mi? • Nöbetse hangi tip? • Nöbetin tekrarlama olasılığı var mı?(EEG,nörolojik muayene,görüntülemenin patolojik olması) • Bu nöbetin ortaya çıkışına yol açan durum açıklanabilir ve ortadan kaldırılabilir mi? • Nöbeti tetikleyen bir durum varsa bu azaltılabilir veya yok edilebilir mi? • Daha sonra olabilecek nöbetlerin getireceği psikososyal, fiziksel sonuçlar ve tedaviye bağlı olabilecek yan etkilerle, tedaviden elde edilecek yarar arasındaki dengenin ilaç kullanımından yana mı? AEİ Ne Zaman Başlanmalı? Mutlaka başlanması gereken durumlar: • Eğer belirlenebilmiş yapısal bir lezyon varsa ve bu lezyon çeşitli nedenlerden ötürü cerrahi girişimine uygun değilse • Belirlenebilmiş yapısal bir lezyon yoksa; • Kardeşinde epilepsi öyküsü varsa (ebeveyninde değil) • EEG de aktif epileptik aktivite varsa • Öyküde daha önce geçirilmiş semptomatik nöbet varsa (febril konvulsiyon, veya bir hastalık sırasında geçirilen nöbetler) • Öyküde geçirilmiş kafa travması, inme SSS enfeksiyonu varsa • Başlangıç status epileptikus şeklindeyse • Başlanması düşünülebilecek durumlar: • Yukarıdaki hiçbir risk faktörünün olmadığı provoke olmamış nöbetlerde • Başlanmayabilecek durumlar (kısa süreli tedavi uygulanabilir): • Alkol kesilmesi • Uyuşturucu kullanımı • Akut bir sırasında nöbetler (yüksek ateş, dehidratasyon, hipoglisemi) • Akut bir hasar sonrası gelişenler (kafa travmasının hemen ardından olan tek nöbet) • Febril konvulsiyon veya çocukluk çağının santro-temporal dikenli iyi huylu epilepsisi gibi özel sendromlar • Aşırı uykusuzluğun ardından olan nöbetler (ÜSYS’ye hazırlanan lise 180 Epilepsi Tedavisi • öğrencisi) Yukarıdaki sorular yanıtlandıktan sonra eğer gerçekten nöbetlerin ilaçlarla önlenmesi gerektiğine karar verilirse üç seçenek arasında duruma göre seçim yapılır; a. Tekrarlayıcı nöbetler için uzun süreli profilaktik tedavi b. Geçici durumlara yönelik aralıklı tedavi (ateş, mensturasyon, akut beyin travması, enfeksiyon, abstinans durumları, entoksikasyonlar, cerrahi sonrası gibi) Status Epileptikus da Akut Tedavi Öykü ve muayene: İlk görüşmede ayrıntılı öykü alınması son derece elzemdir. Nöbet sırasında olan bitenin olayı gözleyen biri tarafından ve hastanın kendi hatırlayabildikleri birlikte dinlenmeli, önceki tıbbi öyküsü mutlaka sorgulanmalıdır. Proveke edici faktörler: uykusuzluk, hipoglisemi. Alkol veya tetikleyici faktör (örn; sıcak su, egzersiz veya yoğun sterss) olup olmadığı belirlenmelidir. EEG nin olabildiğince nöbetin hemen ardından yapılması, görüntüleme (tercihen MRG) uygulanması, kardiyovaskuler ve metabolik olayları saptamak için gereğinde bunlarla ilişkili araştırılmaların yapılması uygun olacaktır. Antiepileptik İlaç Seçimini Etkileyen Faktörler A. Nöbet Tipi (Tablo 1) Parsiyel nöbetler: İlk seçilecek ilaç karbamazepin, (KBZ) fenitoin, (FNT) valproat (VA) ikinci planda lamotrijin, (LTJ) okskarbazepin, (OKZ) topiramat, (TMP) levatirasetam, vigabatrin, fenobarbital veya primidon olacaktır. Fenobarbital (FB) ve primidon çok etkili olmalarına karşın özellikle çocuklarda istenmeyen etkileri nedeniyle ilk sırada yer almazlar. Yeni AEİ tümü yine bu tip nöbetlerde etkilidir. Ancak ilaç seçimini etkileyen diğer faktörlerde vardır; Örneğin yaşam tarzı nedeniyle sık aralarla ilaç almak istemeyenlerde günde tek doz alabilecekleri valproik asitin uzun salınımlı formu veya fenitoin yada iki kez alabilecekleri ilaçlar tercih edilebilir. Fenobarbital ülkemizde yeşil reçeteyle alınabildiğinden elde etmesi sorun yaratabilir, buna karşılık barbeksaklon (maliasin) daha rahat bulunabilir. O zaman da içindeki etkin FB dozunun 60 mg olduğunu unutmamak gerekir. Genç kızlarda kilo alma valproik asit ve vigabatrini, kıllanma ve yüzde kabalaşma fenitoin kullanımını kıstlayabilir. Yeni ilaçlardan vigabatrini son zamanlarda bildirilen görme alan defektleri nedeniyle kullanımı sınırlanmıştır. Topiramat özellikle kognitif yan etkileri, 181 • Çiğdem Özkara iştah sınatipine yol aç maAEİ sı açı sından dikkatli kullanılmalıdır. Tabazal lo 1.ma Nöbet göre seçimi Nöbet tipi Parsiyel ve Jeneralize tonik- Myoklonik absans Tonik* Atonik* Valproat klonazepam Valproat etosuksimid Lamotrijin, Fenitoin,++ fenobarbital Valproat Lamotrijin Lamotrijin Lamotrijin Klonazepam Fenobarbital klonazepam klonik sekonder 1. seçenek Karbamazepin Valproat fenitoin Klonazepam 2. seçenek Fenobarbital, Fenobarbital Lamotrijin, Vigabatrin, Felbamat++ Pirimidon *tonik, atonik nöbetler seyrek görülür ve çoğunlukla tüm ilaçlara dirençli olabilir **fenitoin yan etkileri nedeniyle genç kız ve çocuklarda ön planda düşünülmemelidir ++felbamat hepatotoksisite ve aplastik anemi yapması nedeniyle bir çok ülkede çok sınırlı izinle kullanılabilmektedir. Jeneralize nöbetler: Özellikle primer veya idyopatik epilepsilerin bulgusu olan jeneralize tonik-klonik nöbetlerde valproik asit (veya sodyum valproat) ilk seçilecek ilaçtır. Bu nedenle tanısından kesin emin olunamayan jeneralize nöbetlerde VA kullanmak rasyonel bir tutum olabilir. İkinci seçenek olarak lamotrijin denenebilir. Absans nöbetleri: Komplike olmayan, tonik klonik nöbetin olmadığı durumlarda ethosüksimid (ETS) tercih edilebilir ancak ülkemizde bu ilacın bulunması giderek zorlaşmaktadır, bu nedenle valproat küçük çocuklardaki minimal hepatotoksik etki bir yana bırakılınca ön plana çıkmaktadır. Lamotrijinin de jeneralize epilepsilerde etkiliği olduğu gösterilmiştir. Myoklonik nöbetler eğer primer jeneralize epilepsisi kapsamında ise VA ilk seçilecek ilaçtır. Prograsif myoklonik epilepsilerle birlikte olanlarda ise tedavi zaten sıklıkla yetersiz kalmakla birlikte VA, pirasetam ve benzodiyazepin (BNZ) ilk seçenek olmaktadır. Ülkemizde olmayan Zonizamid kullanımına bağlı iyi sonuçlar da bildirmiştir. Atonik, tonik ve atipik absans nöbetleri: Sıklıkla daha az sıklıkta görülürler ve kontrolü daha zordur. Lamotrijin, fenitoin ve fenobarbital tonik; lamotrijin, valproat, klobazam ve klonezapam atonik ataklar için ilk ilaçlar olarak kullanılabilir. Klonazepam tüm jeneralize epilepsilerde etkili olmasına karşın tolerans 182 Epilepsi Tedavisi • gelişmesi ve çeşitli istenmeyen etkileri nedeniyle alt sıralarda kalmaktadır. AEİ ların avantaj ve dezavantajları tablo 2’de gösterilmiştir. B. Epilepsi Sendromları Tablo 2. AEİ ların parsiyel ve sekonder jeneralize nöbetlerde göreceli avantaj ve dezavantajları İlaç Avantajlar Karbamazepin Çok etkili, minimal Sedatif, kognitif ve Davranışsal etkiler Valproat Geniş spektrum, minimal Sedatif, kognitif ve Davranışsal etkiler Fenitoin Fenobarbital Çok etkili, parental Formülü var Geniş spektrum değişik Tipte uygulama olanağı, ucuz Dezavantajlar Öneriler Tedevinin başlangıcında Paesiyel epilepsilerde Geçici yan etkileri, Birinci ilaç, enzim parenteral İndükleyici Formülü yok, otoindüksiyon yapar Hipersensitivite Kilo alma, saç dökülmesi, Reaksiyonları nadir, titreme Enzimleri Güçlü enzim inhibitörü Kosmetik yan etkiler, Saturasyon kinetiği Sedatif, kognitif ve davranışsal Yan etkiler, konnektif doku Bozuklukları, seksüel disfonksiyon Göreceli olarak güvenli, Güçlü enzim inhibitörü, Farmokokinetik açıdan çok iyi Lamotrijin Geniş spektrum Kendini iyi hissetme hali Aşırı duyarlılık reaksiyonları, metabolizma indüklenebilir Enzim indüksiyonundan (PB,PHT) ve inhibisyonunda (VPA) etkilenir Nadir psikiyatrik semptomlar, Görme alan defekti, uzun dolaylı etki mekanızması Kendine özgü etki mekanızması: GABA transaminazın geri dönüşümsüz inhibisyonu, Serum düzeyleri etkinlikle ilişkili değil Vigabatrin West send.(tuberoz skleroz), Parsiyel ve tonik-klonik, nöbetlerde oldukça etkili Okskarbazepin Levatirasetam Topiramat etkili Yan etkileri göreceli olarak az. geniş spektrumlu Aşırı duyarlılık reaksiyonları, hiponatremi Daha az interaksiyon Haricinde karbomazepinle ayrı Halsizlik, iritabilite, davranış bozuklukları yapabilir Ek ilaç, kendine özgü reseptörlere bağlanarak etki,enzim indüksiyonu veya inhibisyonu yok Kognitif etkilenme, iştah Zayıf indüksiyon ve inhibisy- 183 • Çiğdem Özkara AEİ seçiminde rol oynayan ikinci önemli faktör nöbetlere yol açan sendromdur. Bunları primer/idyopatik (genetik etyoloji) ve sekonder/semptomatik (lezyonel) olarak ayrılabilir. Ayrıca ortaya çıkan nöbetlerin fokal veya jeneralize olmasına göre de alt gruplara ayrılırlar. Parsiyel nöbetli idyopatik epilepsiler: Çocukluk çağının iyi huylu nöbetlerini içeren bu grupta tedaviye gereksinim olmayabilir, ancak eğer gerekirse karbamazepin veya valproat kullanılabilir. Son zamanlarda ülkemizde olmayan Gabapentin (Neurontin) kullanımı üzerine çalışmalar bildirilmektedir. Jeneralize nöbetli idiyopatik epilepsiler: Çocukluk çağı absans (yukarda tartışıldı), juvenil absans ve juvenil myoklonik epilepsiler (JME) bu gruba girmektedir. Son iki sendrom JME varyantı gibi ortaya çıktıkları için birlikte tartışılabilir ve ilk seçilecek ilaç valproattır ancak lamotrijin de tek başına veya dirençli olgularda valproatla kombine edilerek kullanılabilir. Bu grupta genel anlamda prognoz iyi olarak değerlendirilirse de, ilaç kesimi tekrarlama riski oldukça yüksek olması nedeniyle önerilmemektedir. Lokalizasyonla ilişkili nöbetleri olan semptomatik epilepsiler: Yukarıda bahsedildi. Jeneralize Nöbetli Semptomatik Epilepsiler 1.West send: ACTH veya vigabatrin ilk ilaç olarak seçilebilir. 2. Lennox-Gastout send: Çocukluk çağının bu ağır epileptik ensefalopati tablosunda ilaçlar sıklıkla yetersiz kalmaktadır. Valproat ve benzodiazepinler başarısız olarak kullanılmaktadır. Felbamat bu duruma tam yeni bir umut gelişmişken hepatik ve hematolojik yan etkileri nedeniyle kullanımı ileri derecede her ülkede sınırlandırılmış olup ülkemizde bulunmamaktadır. 3. Landau-Kleffner send: ve yavaş uykuda epileptik status gibi özel durumlarda sıklıkla başarı şansı değişken olan prednizolon denenir. 4. Refleks epilepsiler: Valproat ilk seçilecek ilaç olup kontendikasyon varsa benzodiyazepinler denenebilir. 5. Febril konvulsiyon: Basit olanlarda sıklıkla tedavi verilmezken tekrarlayıcı olanlarda ateşli hastalığın başlangıcında aralıklı rektal diazepam uygulaması yapılabilir. Komplike olanlarda ise uzun süreli valproat tedavisi verilebilir. C. Tedavinin Beklenen Süresi 184 Epilepsi Tedavisi • AEİ seçimi hekimin bir başlangıç nöbetle mi, göreceli olarak kısa süreli bir duyarlılık dönemi boyunca veya uzun süreli hatta ömür boyu sürebilecek bir epilepsi tablosuyla mı ilgilendiğine bağlı olarak etkilenebilir. Kronik yan etkilerinden dolayı bazı ilaçlar (serebellar dejenerasyon, folat eksikliği, kozmetik etkiler; diş eti hiperplazisi, kıllanma gibi) kısa süreli kullanımda daha uygun olabilirler. D. Tedavinin Maliyeti Her ne kadar etik olarak hasta için en uygun ilaç neyse onun verilmesi doğru olarak kabul edilse de pratik uygulamada hasta kompliansı da göz önüne alınarak özellikle sosyal güvencesi olmayan hastalar için alabilecekleri ilaçlar arasında tercih yapmaya çalışmak rasyonel bir yaklaşım olabilir. E. Hastanın Kendine Özgü Özellikleri Hastanın gebe veya çocuk doğurma potansiyeli olup olmaması, genç kız olması, şişman veya yaşlı olması gibi özellikleri ayrı ayrı düşünülmelidir. İlaç seçiminde en önemli nokta her hastayı yukarıda sayılan tüm faktörler gözönüne alınarak kendi özelinde ele alınıp AEİ seçimini yapmaktadır.Piyasada çeşitli yeni ve eski ilaçlar bulunmaktadır, eskiler ne olduğu iyi bilinen ilaçlardır, yeniler ise özellikle parsiyel epilepsilerde yer kapma çabası içindedirler. Kimi zaman biri kimi zaman bir diğeri etkin olabilir ancak dirençli epilepsilerin büyük kısmında yine de çok belirgin fayda sağladıkları sölenemez, ayrıca yan etkileri açısından kesin bilgiler vermek için veriler henüz yetersiz. AEİ Başlanması, Sürdürülmesi ve Sesilmesi Başlama: Eğer endikasyon konulmuşsa birçok durumda ilaç hemen başlanmalıdır çünkü tedaviyi ertelemenin çeşitli riskleri olabilir: Özellikle jeneralize tonik-klonik nöbetler diziler halinde veya status şeklinde gelirse beyin hasarına yol açabilir. Düşme atakları ciddi hasara yol açabilir. Subklinik epileptik aktivite ve nöbetler epileptojenik beyin aktivitesinin yayılımına neden olabilirler. Tekrarlayan nöbetlerin psikososyal sonuçları çok ağır ve hatta geri dönüşümsüz olabilir. Aile ve hastaya bu riskler ve ilaç yan etkileri hakkında bilgi verilmelidir. 185 • Çiğdem Özkara Böylelikle eğer allerjik reaksiyon, anjin, ateş, güçsüzlük, bulantı, kusma veya iştah değişiklikleri ortaya çıkacak olursa hekimi bilgilendireceklerini bilmelidirler. Ayrıca ilacın nasıl kullanılacağı açıklanmalı ve olası yan etkileri değerlendirebilmek amacıyla ilaç başlamadan önce karaciğer, böbrek fonksiyonları ve kan değerleri kontrol edilmelidir. Klinik muayinede diş etleri ve lenf nodları da incelenmelidir. • Tedaviye tek ilaçla başlamak (Monoterapi) etkin doza yavaş yavaş çıkmak artık genel kabul gören bir tutumdur. Politerapi açısından birçok olumsuz nokta bulunmaktadır.1 Yan etkilerin çıkma olasılığı ve şiddeti artabilir2 ilaç etkileşimleri olabilir3 nöbet sıklığı artabilir4 hasta kompliansı daha kötüdür5 daha fazla ekonomik yük getirir. O halde monoterapi mümkün olduğunca uygulanmalı, tüm yeni tanı alan hastalara mutlaka tek ilaçla başlanmalı, eğer hasta optimal monoterapiden doğru ilaç, yeterli doz ve süreye karşın yarar görmemişse o zaman politerapi denenebilir. Ancak yapılan çalışmalar tek ilaca yanıt vermeyen durumlarda politera-pinin başarı şansının yüksek olmadığını göstermiştir. • Yaşlılarda erişkin dozunun üçte ikisi verilmeli eğer kreatinin klirensi azalmışsa doz daha da düşürülmelidir. Ayrıca bu grupta yaşa bağlı ortaya çıkabilecek diğer hastalıklar nedeniyle kullanılmakta olan ilaçlar ve bunların AEİ larla etkileşimleri dikkate alınmalıdır. Sürdürme: Uygun ilaç düşük dozla başlanıp giderek istenen doza kadar yavaşça arttırılmalıdır. Eğer hızlı tero-potik etki isteniyorsa yükleme dozu uygulanabilir ancak o zaman geçici ama rahatsız edici yan etkileri göze almak gerekebilir. Kimi zaman teröpatik üst sınıra ulaşana veya hasta entoksikasyon belirtileri çıkana kadar dozu arttırmak gerekebilir. Ancak ilaç toksisitesine bağlı bulguların özellikle mental retarde, veya fiziksel özürü olan hastalar, çocuk ve yaşlılarda anlamanın zor olabileceğini unutmamak gerekir. Hastaların büyük bir kısmı tek ilaçla nöbetler durabilir. İkinci ilacı eklerken birinci ilacın düzeyinin kararlı hale gelmiş olması özellikle ilaçlar arası etkileşimi en aza indirgemek için gereklidir. Eğer nöbetler ikinci ilacın eklenmesiyle kesilirse o zaman ilk ilaç azaltılarak kesilebilir, ama nöbetler azaltma sırasında veya kesilmeyi takiben yeniden başlarsa tekrar ilk ilaç önceki düzeye çıkana kadar verilmelidir. Herşeye rağmen bir grup hasta nöbet geçirmeye devam edebilir, bunlar daha sık kontrole ve değerlendirmelere gereksinim duyarlar, bu durumda bazen önceden denenmiş ilaçlar tekrardan verilebilir. Ancak ilaca yanıtsız 186 Epilepsi Tedavisi • bu hastaların aynı zamanda kronik intoksikasyona maruz kalabileceği unutulmamalı ve bu hastalar daha kötü sonuçlara ulaşmadan cerrahi açıdan ele alınmalıdır. Doz ayarlanmasında olabildiğince tek veya iki kez alınabilecek ilaçlar Tablo 3. Epilepsili hastalarda izlenmesi gereken parametreler Rutin • Hemogram: tan kan sayımı, trombositler • Serum biyokimya: glukoz, BUN, elektrolitler, kalsiyum fosfor, magnezyum, • kreatinin, üre, demir, kolestrol, bilurubin, alkali fosfataz, • AST, ALT, total protein albümin, globulin • PT, PTT Yüksek riskli hastalar • Lakata, pirüvat, arteriyal kan gazları • İdrarda metabolik tarama, organik asidler • Amonyak • Karnitin • Altta yattığında şüphelenilen hastalığa yönelik özel testler tercih edilmelidir. Böylelikle hem öğlen dozlarının unutulması engellenmiş, hem de kullanılan ilaç yavaş salınımlı formüle sahipse daha kararlı bir plazma düzeyi sağlanmış olacaktır. Günlük dozların alınma saatlerinde aşırı dakikliğin yeri olmadığı hastaya belirtilmeli, bu şekilde gereksiz erken veya gece uyanmaların önüne geçilmelidir. Poliklinik kontrolleri: Eğer yeterli nöbet kontrolü ve ilaç toleransı sağlanmışsa hastanın senede bir veya iki kez görülmesi yeterli olacaktır. Bu kontrollerde özellikle ilaç yan etkileri açısından hasta gözden geçirilmeli karaciğer, böbrek, pankreas veya kan elemanları ile ilgili bir durum belirlenirse hemen ileri inceleme için yollanmalıdır. Sık infeksiyonu olan hastalarda ilaca bağlı immun yetmezlik gelişebileceği gibi, bir miksödem de ilaçla ilişkili olabilir. Rutin kontrollerde bakılması uygun olan lab. parametreleri Tablo 3’de ele alınmıştır. EEG özellikle çocuklarda en azından senede bir kez yapılması uygunken, ilerleyici bir hastalıktan şüpheleniyor, cerrahi düşünülüyor veya hastalık giderek kötüleşiyorsa her yaş grubunda daha sık aralarla yapılmalıdır. Buna karşın özellikle erişkinde eğer EEG uzun zamandır değişme göstermiyor veya 187 • Çiğdem Özkara hasta hiç nöbetsiz, tanısı kesin belirlenmiş ise her görüşmede EEG yapılmasına gerek olmayabilir. Kullanılan AEİ’ların serum düzeylerinin izlenmesi hekime oldukça yar- Tablo 4. Major AEİ’lara bağlı yan etkiler Dozla ilişkili Sadyum valproat Tremor Ataksi Kusma, bulantı Sersemlik Karaciğer enzimlerinden artış Karbamazepin Ataksi Sersemlik Nistagmus Bulanık görme Hiponatremi Fenitoin Diş eti hipertrofisi Hirsutizm Akne Ataksi Sersemlik Bulanık görme Dizartri Tremor dımcıdır. Ancak düşük düzeylerde olsa da nöbetleri kontrol altına alınmış bir hastada düzeyi tedavi aralığına (tedavi edici en düşük ve en yüksek serum düzeyleri arası) çıkartmak için doz artışı yapmak doğru değildir. Ayrıca tüm AEİ’ların serum düzeyleri ile etkinliği arasında aynı derecede korelasyon yoktur. Serum düzeyi bakılması gereken durumlar şöyle sıralanabilir: 188 Epilepsi Tedavisi • 1. AEİ başlandıktan uygun bir süre sonra kararlı duruma geçtiğinden emin olmak amacıyla, 2. Nöbetler kontrol altına alınamıyor, doz artışı veya ilaç değişikliği düşünülüyorsa, 3. Entoksikasyondan şüpheleniliyor veya başka bir sistemik hastalık eşlik ediyor veya beklenmedik yan etkiler ortaya çıkmışsa, 4. Hasta status epileptikusda gelmişse, 5. Hasta yaşlı, çocuk veya başka nedenlerden ötürü kooperasyon güçlüğü (örn. koma) varsa, 6. Hasta hamileyse 7. Hastanın ilaç uyuncu (kompliansı) ile ilgili şüphe varsa, İstenmeyen ilaç etkileri: Epilepsili bir hastanın düzenli kontrolünü gerektiren en önemli bir etken AEİ’ların yan etkileridir. Çok hafif ve geçiciden, fulminan seyre kadar çeşitlilikde olabilir (Tablo 4). 1. Doza bağımlı yan etkiler: Her ilacın kendine özgü olup, hastaların Tablo 5. AEİ’lara bağlı ciddi idyosinkratik reaksiyonlar Reaksiyon KBZ ETS PB X Agranulositoz X X Aplastik anemi X X Karaciğer yetmezliği X Stevens-Johnson send. X Alerjik dermatit/döküntü X Serum hastalığı X Pankreatit X FNT VA X X X X X X X X X X X X X X X X X X X X X %30’unda görülür. En yüksek risk genellikle 1. haftada ortaya çıkar, Karbamazepinle ve Lamotrijinle görülen döküntü en iyi bilinenidir. Yavaş doz artışı ile önüne geçilebilir. 2. İdiyosinkratik reaksiyonlar: (Tablo 5) AEİ lara bağlı bu tip reaksiyonlar ön görülemez ve önlenemez ancak eğer hasta ve hekim başlangıç bulgularından haberdar ise şiddeti azaltılabilir. Örneğin valproatla ilişkili ortaya çıkabilen hepatit erken dönemde fark edilirse ilaç hemen kesilerek durum geri döndürü- 189 • Çiğdem Özkara lebilir. Ancak kronik etkileri tanımak mental retarde bir hastada ensefalopati ayrımını yapmak gibi güç olabilir. 3. Bazı ilaçlar nöbetleri arttırabilirler. Benzodiyazepinler tonik nöbetleri, vigabatrin myokloni ve absansları tetikleyebilir veya çocukluk çağının iyi gidişli parsiyel epilepsileri ve Landau-Kleffner sendromunda tabloyu kötüleştirebilir. Hastanın uyuncu çok önemlidir. Bu konuda ortaya çıkan sorunların belli başlı nedenleri şöyle sıralanabilir: 1. Özellikle başlangıçta ilaçların çok hızlı veya çok yüksek doz verilmesine bağlı yan etkiler yaşayan hastaların ilaçların nöbetlerden daha tehlikeli olduğuna inanması 2. Nöbet sonrası postiktal amnezisi olan bazı hastaların ilaç kullanmanın yararını kavrayamaması, 3. Bazı hastaların nöbetle yaşamaya alışıp ikincil kazançlar elde etmeye başlaması, 4. Bir süre nöbet geçirmeyan hastaların iyi olduklarını düşünüp ilaçlarını kendiliklerinden azaltması veya kesmesi, Bu olasılıklar göz önüne alınıp hastanın izlenmesi uygun olacaktır. Sonlandırma: Bir çok hasta tedavi başladıktan sonra bir yıl içinde nöbet geçirmeyecektir, ancak bir kısmında nöbet kontrolünü sağlamak yıllar sürebilir. Yapısal lezyonu olanlarda, nöbetlerin çocukluğun erken dönemlerinden beri süregelenlerde, birden fazla nöbet çeşidi olanlarda, uzun zamandır nöbet geçirenlerde ilaçların etkisi beklendiğinden az olacaktır. Hasta uzun yıllar nöbetsiz ise; nöbet tipi, hasta yaşı EEG deki epileptojenik aktivitesi göz önüne alınarak 2-5 yıl nöbetsiz dönem sonrası ilacı kesilebilir. EEG de epileptojenik aktivitenin oluşu ne ilaca başlamak nede kesmek için bir kriter olarak tek başına ele alınmamalıdır. Nöbet geçirme eğilimi ile EEG deki epileptojenik özelliklede jeneralize diken-dalga aktivitesi arasında zayıf bir ilişki gösterilmiştir. Ancak bu durum ilaç kesilmesinden yana olmayan hekim için hastasını ikna etmesinde yardımcı olabilir. Diğer yandan 20 dakikalık rutin EEG çekimi ile karar vermek doğru olmayacaktır. Mümkün olduğu kadar tüm gece ve gündüz sürekli EEG kayıtları yapmak bunları ilaç kesiminin hemen öncesinde ve sonrasında tekrarlamak eğer aktivitede artış görülürse ilaç dozunu sabit tutmak veya kesilmişse yeniden başlamak arasında karar vermek daha uygun olacaktır. Eğer çok sayıda EEG de epileptojenik bulgu görülmemişse nöbetsiz hastalarda erken kesilme de düşünülebilir. Eğer 190 Epilepsi Tedavisi • hasta birden fazla ilaç kullanmaktaysa önce en az etkili olanı yavaş yavaş azaltılmaya başlanmalıdır. Ancak kesilme döneminden ilacın hızlı kesilmesine “withdrawal” veya koruyucu etkisinin kalkmasına bağlı olabilen nöbetler ortaya çıkabilir ki uzun yıllar nöbetsiz geçen bir sürenin ardından bu durum hasta için özellikle psikososyal açıdan çok yıpratıcı olabilir. Bu nedenle hastalar daima nöbet riskinden haberdar edilmelidir ve ilaç kesimi aylar, yıllar içinde çok yavaş olarak gerçekleştirilmelidir. Eğer epilepsi 2 yaşından sonra başlamış, nöbetler ilaçlara başlar başlamaz kesilmiş, hastanın sadece birkaç kez jeneralize tonik-klonik nöbeti olmuş, beyin hasarı olduğuna ait bulgusu yok ve EEG de epileptojenik patolojiye rastlanmıyorsa kesilme sonrası nöbetlerin tekrarlanmaması çok yüksektir. İdiyopatik jeneralize epilepsilere ait absans ve jeneralize tonik-klonik nöbetler ve çocukluk çapının iyi huylu epilepsilerinde görülen nöbetler ergenlik çağında kaybolabilir bu durumlarda ilaç kesimi gündeme gelince hastanın yaşamındaki nöbet kolaylaştırıcı faktörler (örn; uykusuzluk, çok alkol alma,yoğun stres) mutlaka göz önüne alınmalıdır. İlaç kesiminin denenmesi hastanın evlilik-gebelik planlaması, ehliyet alma durumu gibi durumlar söz konusu olmadan gündeme getirilmesi uygun olacaktır. Gebelikte yaklaşım: Gebelik insan yaşamının en önemli dönemlerindendir. Epilepsili hastalarda gebeliklerinin olabildiğince önceden planlanması, hasta ile malformasyon olasılıklarının konuşulması ve folat preperatlarına konsepsiyon öncesi başlanması en ideal durumdur, ancak pratikte bu her zaman mümkün olmamaktadır. Epilepsili gebe hastaya yaklaşımda önerilen uygulamalar şu şekildedir.10 Nöbet tipi ve epilepsi sendromuna uygun ilk seçilecek ilaç kullanılmalıdır. • AEİ’ları monoterapi ve tonik-klonik nöbetlerde koruyabilecek bir serum düzeyi ile en az dozda verilmelidir. • Ailede nöral tüp defekti öyküsü varsa valproat ve karbamazepin kullanılmamalı (diğer yandan bir çok hekim fenitoinin gebelikte karbamazepinden daha sorunlu olabileceği görüşüne paylaşmaktadır (11) Politerapiden özellikle valprot, karbamazepin ve fenobarbital kombinasyonundan kaçınmalıdır. • Serum AEİ düzeyleri sık sık izlenmeli mümkünse serbest ve bağlı fraksiyonlara bakılmalıdır (serbest düzeyler rutinde kullanılmaz). 191 • Çiğdem Özkara • Günlük folat desteği sağlanmalı ve organogenez periyodu olan 1. trimestrda plazma ve eritrosit folat düzeyleri bakılmalıdır. • Valproat kullanılıyorsa yüksek dozlardan kaçınılmalı, günlük doz yavaş salınımlı preparatlarla 3 veya 4’e bölünerek verilmelidir. • Valproat ve karbamazepin alanlarda alfa fetoprotein bakmak için amniyosentez 16. Haftada, ultrasonografi 18-19. Haftada yapılmalıdır (son zamanlarda gelişmil US cihazlarıyla erken dönemlerde amniyosenteze gerek kalmaksızın tanı koymak mümkün olmaktadır. Ayrıca vigabatrin ve lamotrijin gibi yeni ilaçlar için öneride bulunmaya yetecek bilgi henüz yeterli düzeyde değildir.) • Gebelikte önce ve gebeliğin 12. Gestasyonel haftasına kadar min 0.4 mg folat tabletleri günlük olarak verilmelidir ( eğer öyküde nöral tüp defekti mevcutsa doz 4 mg olmalı, ancak bu dozlar konusunda belirgin bir konsensus bulunmamakta) • Özellikle enzim indükleyen AEİ (karbomazepin, fenobital gibi) kullanılan gebe annelere son ayda 20mg oral K-vit verilmeli, bebek doğar doğmaz 1mg K-vit IM yapılmalıdır (bebeğin doğundan sonra 3 ay kadar oral K-vit almaya devam etmesini önerenler bulunmakta) • AEİ alan anne bebeğini emzirmeli ancak bebek olası ilaç etkilerine karşı yakın gözlem altında bulunmalı, şüphe edilen durumlarda serum AEİ düzeyleri bebekte de ölçülmelidir. B. EPİLEPSİDE CERRAHİ TEDAVİ İlaç tedavisine yanıtsız nöbetleri olan hastalarda cerrahi girişim farmakolojik tedaviye etkili bir alternatiftir. Hasta ne kadar uzun süre medikal anlamda yanıtsız nöbetler geçirirse antiepileptiklerin toksik etkilerinin gelişme riski ve sosyal anlamda yıkıma uğramaya o kadar yatkın olacaktır. Ne yazık ki cerrahi sıklıkla son durak olarak ele alınmakta ve potansiyel aday hastalar uzun yıllar tekrarlayıcı nöbetler ve antiepileptik ilaç toksisitesi ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Epilepside tedavi pratiği, sıklıkla alternatif tedavi aramadan önce bir çok ilaç seçeneğini değişik kombinasyonlar halinde kullanmanın gerekli olduğu yanlış kanısına kapılmaktadır, oysa ki cerrahi tedavinin güvenirliği ve etkinliği iyi seçilmiş olgularda gösterilmiş olup “yeni” veya “deneysel” bir girişim olarak kabul edilmelidir. Tedaviye yanıtsızlık yeterli doz ve sürede 192 Epilepsi Tedavisi • uygun AEİ kullanılmasına karşın 6 ay-1 sene süresince nöbetlerin kontrol altına alınamaması olarak tanımlanabilir, ancak yinede her hastanın kendi özelinde ele alınmalıdır. Diğer yandan epilepsili hastalarda cerrahi uygulamaları arttıkça bu konudaki bilgi birikimleri de çoğalmakta ve giderek cerrahi ile tedavi edilebilen sendromlar tanınmaya başlanmaktadır. O halde cerrahi adayı hastaların1 uygun sendromlardan birine ait olması veya AEİ tedavisine yanıtsız olması beklenmektedir. CERRAHİ İLE TEDAVİ EDİLEBİLEN SENDROMLAR Mesiyal Temporal Lob Epilepsisi İlaç tedavisine yanıtsız temporal lob nöbetleriyle karakterize olup sıklıkla yaşamın ilk on yılında başlayan, öyküde çoğunlukla geçirilmiş febril konvülsiyon bulunan ve hipokampal sklerozla ilişkilendirilen bir tablodur. Cerrahi öncesi değerlendirmede sıklıkla noninvasiv yöntemler yeterli olabilmektedir. Hastaların % 70-80’i çok sınırlı anteromedian rezeksiyon ve selektif amigdalohipokampektomi operasyonu ile nöbetsiz hale gelmekte, diğerlerinde ise belirgin düzelme olmaktadır. Sonuçların iyi olması belirgin olarak ameliyat sırasında hastanın yaşı ve epilepsinin süresiyle ilişkili olarak bulunmaktadır. Erken girişimin önemi göz önüne alınınca bu hastaları uzun süreli ilaç denemelerine girişmeksizin bir cerrahi merkezine yollanmasının uygun olacağı açıktır (Tablo 6). Lezyonel Parsiyel Epilepsiler Bu grupta yer alan epilepsiler ek bir sekel oluşturmaksızın kolaylıkla çıkarılabilen lezyonlara bağlı olarak gelişen durumlardır. Bunlar neoplazm, hamartom, vasküler malformasyon, travmatik skarlar ve migrasyon anomalileri gibi patolojilerdir. Bu tip lezyonların çoğu yüksek rezolüsyonlu MRI ile görüntülenebilmektedir, ancak yine de cerrahi öncesi araştırmalarda bu lezyonların nöbetle doğrudan ilişkili olduğunu göstermek gereklidir. Yaygın Hemisferik Epilepsiler Rasmussen ensefaliti, Sturge-Weber sendromu ve hemimegalansefali gibi epilepsi hastalıkları bir hemisfere sıklıkla sınırlı kalan yaygın hemisferik lezyonlarla ilişkilidir. Bunlar anormal hemisferden kaynaklanan unileteral veya bilateral olabilen ağır epilepsi nöbetlerine ve sıklıkla karşı tarafta hemiparaziye yol açarlar. Ancak patolojik hemisferin çıkarılması nöbetlerin ortadan kalk- 193 • Çiğdem Özkara Tablo 6. Mesial temporal lob epilepsisinin özellikleri Öykü Komplike febril konvülsiyon Ailede epilepsi öyküsü Nöbetler ilk on yılda başlar İzole auralar sıktır Sekonder jeneralize nöbetler seyrek Nöbetler geç çocukluk ve buluğ çağına kadar ara verir Nöbetler ilaç tedavisine sıklıkla yanıtsızdır İnteriktal davranış bozuklukları olabilir(sıklıkla depresyon) Nöbetler Aura: Sıklıkla epigastrik yükselme hissi, diğer otonomik, emosyonel, Psişik semptomlar ve gustator duyumlar Kompleks parsiyel nöbetler Genellikle başlangıç donuk bakma şeklinde, oro-alimentar Ve kompleks otomatizmler sıktır Karşı taraf kolda postur (1-2 dakika) Postiktal fazla genellikle dezoryantasyon, yakın bellek bozukluğu, Olaya ilişkin amnez, ve eğer nöbet dominan hemisferde başlarsa disfazi Nörolojik ve lab. Muayene Nörolojik muayene bellek bozukluğu hariç genellikle normal Tek veya cift taraflı bağımsız anteriyor temporal diken aktivitesi İnteriktal FDG PET: Sıklıkla aynı tarafta hipometabolizma İnteriktal SPECT de temporal lob hipoperfuzyon, iktal SPECRTde Karakteristik hipo-hiper metobolizma Nöropsikolojik testlerde materyale özel bellek bozukluğu Ve sodyum amitalin kontrlateral enjeksiyonunda amnezi MRI da hipokampal atrofi (ve/veya skleroz) masını sağlarken nörolojik defisitte artma çok az veya hiç yoktur. Yeni Doğan ve Küçük Çocuklarda Katastrofik Epilepsiler Son çalışmalar lokalize kortikal anomalileri olan çocuklarda jeneralize epilepsilerin olabileceğini göstermiştir.Bu durumda özellikle West sendromunda nadiren de Lennox-Gastaut sendromunda görülmektedir.Dikkatle incelenip seçilmiş olgularda lokal kortikal rezeksiyon nöbetlerin ortadan kalkmasını 194 Epilepsi Tedavisi • sağlayabilir. Daha İleri Yaştaki Sekonder Jeneralize Epilepsiler İlaç tedavisine yanıtsız ancak fokal rezeksiyonla düzelebilecek parsiyel veya jeneralize nöbetleri olmayan bu hastalarda, özellikle düşme ataklarına karşı palyatif bir girişim olarak korpus kallozotomi uygulanabilmektedir Epilepsi cerrahisi multidisipliner bir yaklaşım içinde ekip çalışması ile gerçekleştirilir. Hastalar interiktal ve iktal video-EEG kayıtları, nöropsikolojik test, psikiyatrik inceleme ve ayrıntılı görüntüleme yöntemleri ile incelenir ve nöbeti başlatan ve rezeksiyonu yapılması gereken beyin bölgesi olarak tanımlanan “epileptojenik zon”belirlenebilirse cerrahi girişim uygulanır. En sık uygulanan yöntem epileptik beyin dokusunun fokal rezeksiyonudur, diğerleri ise korpus kallozotemi, hemisferektomi, multilobar kortikal rezeksiyon ve multipl subpial rezeksiyondur. C. DİĞER TEDAVİLER 1. Vagal Sinir Uyarılması Sol vagus sinirinin önceden programlanmış ve cilt altına yerleştirilmiş bir cihazla uyarılması esasına dayanmaktadır. Antiepileptik etkinin mekanizması tam anlaşılamamış olmakla birlikte retiküler aktive edici sistemle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Yaklaşık son 10 yıldır bu konudaki çalışmalar sürdürülmekte olup ses kısıklığı, öksürme, dispne gibi işlemi durdurmayı gerektirmeyecek düzeyde yan etki bildirilmektedir. Etkinliği ile ilgili sonuçlar henüz netlik kazanmamıştır; ancak rezektif cerrahiye aday olamayacak medikal tedaviye yanıtsız olgularda, alternatif olarak gündeme gelmesi mümkün gibi görünmektedir. 2. Ketejonik Diyet Sürdürülmesi ve uygulanması hasta ve aile için oldukça güç olan alınan kalorinin %80 nin yağlardan elde edilmesi esasına dayanan özel bir diyettir.Etki mekanizması çok açık olmayan bu yöntem özellikle çocuklarda çeşitli nöbet tiplerinin birlikte bulunduğu (Lennox-Gastaut) dirençli tablolarda denenmektedir. 3. Psikolojik Tedavi Davranışsal, kognitif ve psikodinamik yaklaşımlarla bazı hastalarda yarar- 195 • Çiğdem Özkara lı sonuçlar alındığı bildirilmektedir. Tedavide Sık Karşılaşılan Hatalar • Nöbet tipi veya tiplerinin yanlış veya yetersiz tanımlanması sonucunda uygun olmayan tedavinin seçilmesi (örn. Juvenil myoklonik epilepsiyi tanımamak veya kısa süreli kompleks parsiyel nöbetle absans nöbetlerini ayıramamak) • Hastanın nöbetine uygun seçilen ilacın o hastaya uygun olmayışı (örn. buluğ çağında genç kıza fenitoin veya ailesinde nöral tüp defekti olan, hamile kalmayı planlayan bir kadına valproat vermek gibi) • Tanı ve ilaç seçimi doğru fakat dozun çok düşük verilmesi (örn. sadece başlangıç dozu denemiş) veya hastaya yüksek dozun hızla verilmesi (örn. karbamazepine başlarken) • Epilepsi kontrol altına alınmış ancak yan etkilerin sorun yaratmasına karşın tedavide değişiklik (doz veya ilaç) yapılmaması. Sonuç olarak epilepsi tedavisinde, tedaviye başlamak, sürdürmek veya sonlandırmak için birçok parametrenin göz önünde bulundurulması ve hastanın yeterince izleniyor olması gerekmektedir. KAYNAKLAR 1. Gastaut H. Definitions in Dictionary of Epilepsy. Part I.Word Health Organisation, Geneva 1973. 2. Reynolds EH,Elwes RDC;Shorvion SD.Why does epilepsy become intractable? Prevention of chronic epilepsy. Lancet 1983;2:352-354. 3. First seizure trial group.Randomized clinical trial of the efficacy of antiepileptic drugs in reducing the risk of relapse after first unprovoked tonic-clonic seizure. Neurology 1993;43:478-483. 4. Feksi AT, Kaamugısha J,Gaititi S, Sander JW, Shorvon Comprehensive primary health care antiepileptic drug treatment in rural and semi-urban Kenya. Lancet 1991;337:406-7. 5. Dulac O,Leppik I. Initiating and Discontinuing treatment. In: Engel Jr, Pedley T.eds. Epilepsy. Philadelphia. Lippincort and Raven Press;1998:1237-46. 6. Dreifuss FE,porter RJ. Choice of antiepileptic drugs. In: Engel Jr, Pedley T. eds. Epilepsy. Philadelphia: Lippincort and Raven Press;1998:1233-36. 7. Brodie MJ., Richens A, Yuen AWC (1995) Double blind comparison of lomotrigine and carbamazepin in newly diagnosed epilepsy. Lancet 1995:345,476-9. 8. Johannessen J, Loyning Y, Munthe-Kaas A. General Aspects In: Dam M, Gram L.eds.Comprehensive Epileptology.New York: Raven Press. 1991:514-6. 9. Perucca E. Gram L. Avanzini G. Dulac O. Antiepileptic drugs as a couse of worsening seizures. Epilepsia 1998,39: 5-17. 10. Torbjörn T. Lennart G. Sillanpaa M. Johannessen S. Recommendatitons for the management and care ofpregnant women with epilepsy in. Epilepsy and Pregnancy. UK: Wrightson Biomedical Publishing LTD. 1999; 201-8. 11. Hopkins A. Epilepsy, mensturation, contraception and pregnancy. In: Hopkins A, Shorvon S. Cascino G. Epilepsy. 2nd Edition Cambrige: Chapman&Hall, 1995, 529. 12. Handforth, A. MD; Tecoma, E. S. MD, PhD et al; Vagus nerve stimulation therapy for partial-onset seizures: A randomized activi-control trial. Neurology 1998 5:48-55. Brown S. Other treatments for epilepsy. In: Hopkins A, Shorvon S. Cascino G. Epilepsy. 2nd Edition Cambrige: 13. 196 Chapman&Hall, 1995,309. Epilepsi Tedavisi • 14. Feely M. Drug treatment of epilepsy. BMJ 1999, 318: 106-9. 15. S.Shorvon. The drug treatment of epilepsy. In: Hopkins A, Shorvon S. Cascino G. Epilepsy. 2nd. Edition Cambrige: Chapman&Hall, 1995, 171. 16. Mattson R. Craer J. The choice antiepileptic drugs in focal epilepsy. In: Wyllie E. The treatment of epilepsy. 2nd edition. Baltimore: Wilkins and Wilkins, 1997:774. 17. Mattson R. Craer J. Collins JB. The department of veteran affairs epilepsy cooperatif study No: 264 group A. N Engl J Med 1992;327:765-771. 18. Pellock JM, Willmore LJ. A. Rational guide to routine blood monitoring in patients receiving antiepileptic drugs. Neurology 1991;41:961-4. 19. Cockerell C, Shorvon S. Epilepsy Current concepts. Current medical literature UK, 1996,:56. 20. Engel JR. Update on the surgical treatment of the epilepsy. Neurology 1993,43:1612-17. 21. French JA, Kanner AM, Bautista J ve ark. Efficacy and tolerability of the new antiepileptic drugs I: Treatment of new onset epilepsy. Neurology 2004, 62: 1252-1260. 22. French JA, Kanner AM, Bautista J ve ark. Efficacy and tolerability of the new antiepileptic drugs II: Treatment of refractory epilepsy. Neurology 2004, 62: 1261-1273. 197