T. C. Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği Klinik Şefi : Op.Dr. Işık GÜREL İNTRAKRANYAL METASTATİK LEZYONLARIN CERRAHİ YÖNETİMİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Kadir ÖZTÜRK İstanbul, 20 1 İÇİNDEKİLER Giriş ve Amaç 1 Epidemiyoloji 4 İntrakranyal Metastaz Anatomisi 7 Fizyopatoloji 10 İntrakranyal Metastazların Radyolojik Özellikleri 11 Tanı 14 Primer Patolojiye Göre Değerlendirme 15 İntrakranyal Metastazların Klinik Yönetimi 19 İntrakranyal Metastazların Cerrahi Yönetimi 23 Cerrahi Yaklaşım Yolları İntrakranyal Metastaz Rekürrensinde Reoperasyon İntrakranyal Metastazlarda Cerrahi Yönetim 26 27 28 Cerrahi Mortalite Cerrahi Morbidite Sağkalım Radyoterapi 31 31 32 34 Kemoterapi 36 Materyal-Metod 37 Bulgular 39 Olgular 46 Tartışma 62 Sonuç 68 Kaynaklar 70 Stratejileri 2 ÖNSÖZ Beş yıl önce nöroşirürji ihtisasıma başladığım günden itibaren baba şefkati ile yaklaşan, geçen süre içinde her zaman yanımda olduğunu hissettiğim; bana iyi bir nöroşirürjiyen olmakla beraber, mesleğimin erdemlerini, insan hayatının önemini öğreten ülkemiz nöroşirürji tarihinin kurucularından, öğrencisi olmaktan gurur duyduğum ve ömrümün sonuna kadar öğrettiklerini uygulamaya çalışacağım değerli hocam Sn. Op. Dr. Işık Gürel’e sonsuz teşekkürler. Yetişmem de emeği geçen şef yardımcılarımız Sn. Op. Dr. Kamil Diriker ve Sn. Op. Dr. Haluk Özsaraç’a teşekkür ederim. Eğitim dönemimiz boyunca hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, bizi ileri ki meslek yaşantımıza eksiksiz olarak hazırlamak için büyük uğraş veren, bilgi, deneyim ve enerjisi ile her zaman yanımızda olan Sn. Op. Dr. Sedat Dalbayrak’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Bir ağabey gibi bizi anlayan, zorluklar ve haksızlıklar karşısında yılmadan mücadele etmek gerektiğini bize öğreten, mesleki zekası ve becerisi ile bize eşsiz yardımları olan Sn. Op. Dr. Mesut Yılmaz’a teşekkür ederim. Eğitimim sırasında bana olan desteklerini her zaman hatırlayacağım Sn. Op. Dr. Ayhan Kara’ya, Sn. Op. Dr. Nural Cafer Çelik’e, Sn. Op. Dr. Jülide Hazneci’ye teşekkür ederim. İyi kötü birçok anımızın olduğu ihtisas döneminin zor ve yorucu zamanlarında bana desteklerini esirgemeyen değerli doktor arkadaşlarım Sn. Dr. Mahmut Gökdağ, Sn Dr. Abdullah H. Marangoz ve Sn Op. Dr. Ahmet Bal’a sonsuz teşekkürler. Kliniğimizde beraber çalışmaktan zevk duyduğum, özverili çalışmaları ile her zaman hatırlayacağım değerli hemşire arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bana olan güvenini ve desteğini hiç esirgemeyen sevgili eşim Seçil Öztürk’e gönül dolusu teşekkürler. Son olarak; doktor olma onur ve gururunu yaşamama olanak sağlayan başta aileme ve ülkeme teşekkürü bir borç bilirim. Dr. Kadir Öztürk 3 GİRİŞ ve AMAÇ 1898 yılında Bucholz’un ilk tanımlamasından bu yana intrakranyal metastazlar; sistemik kansere sahip hastalar için, morbidite ve mortalitenin en önemli kaynağı olmuşlardır.23 Bu hastalarda santral sinir sistemi dışından kaynaklanan kanser odakları vardır ve sekonder olarak intrakranyal yayılımları olmuştur. Erişkinler de, yıllar içerisinde sıklığı giderek artan oranda karşımıza çıkan intrakranyal tümör çeşididir. Sebep olarak; sistemik kanser tedavisindeki gelişmeler ve buna bağlı olarak uzayan hasta yaşamı gösterilmektedir. Ayrıca kullanılan kemoterapötik ajanların kan-beyin bariyerini geçememeleri veya bazılarının kan-beyin bariyerini geçici olarak bozarak metastaz ihtimalini arttırmaları da sebepler arasında sayılmaktadır. 7,54,59,105,162 1926 yılında Grant’in ilk bildirisinden günümüze kadar, metastatik intrakranyal tümörlerin tedavisi tartışmalı olmuştur.57 Genel olarak; kortikosteroid kullanımı, artmış intrakranyal basınca bağlı semptomları kontrol etmeye ve fokal nörolojik defisitlerin geriletilmesine yönelik olmuştur.119 Dramatik iyileşmeler izlenmiştir. Ağır ve hayatı tehdit edici beyin ödemi varlığında ise entübasyon sonrası hiperventilasyon ve osmotik diüretiklerin kullanılması gerekmektedir. Hasta eğer nöbet geçirmiş veya nöbet geçirmesine yol açacak lokalizasyonda lezyona sahip ise mutlaka antikonvülzan terapi de tedavi protokolüne eklenmelidir. 1895 yılında Röntgen tarafından bulunan X-Ray128 sonrası 1899 yılında radyoterapi ile kanserde kür edildiğine dair ilk raporlar yayınlandı.112 Daha sonraki birkaç dekadda X- Ray cihazlarında gelişme sağlandı. 1922 yılında Coutard’ın, larenks kanserinde radyoterapi ile ilk kanser tedavisini gerçekleştirdiğine dair yayını ile, radyoterapi gerçek anlamda kanser tedavi modaliteleri arasında yerini aldı.38 1934 yılında gene Coutard ilk kez radyoterapi de fraksiyonasyon uygulamasını ortaya koydu37 ve günümüz fraksiyonasyonunun temellerini attı. 1950 yılından önce kullanılan teknik derin dokulara penetrasyona olanak vermiyordu. Yüksek enerjili cihazların geliştirilmesi ile derin bölgelere ulaşım sağlanmıştır. Filtrasyon ile kombine edilmesi sonrası, derin yerleşimli lezyonların odaklanması ve tedavisinde hızlı gelişmeler olmuştur. Van de Graaf jeneratörleri70 ile Cobalt-60 ünitesi ve linaklar kullanıma girmişlerdir. Linak radyoterapi ile intrakranyal neoplazmların tedavisinde fraksiyonasyon uygulamaları kolaylaşmıştır. Fraksiyonasyon ile; kullanılan toplam dozun, küçük dozlar halinde verilmesi 4 sayesinde normal beyin dokusunun radyasyonun etkilerinden bir miktar korunması amaçlanmaktadır. İdeal olan ise, optimal doz ve fraksiyonasyon zamanlamasının çeşitli tümörler için ayrı ayrı hesaplanması ile birlikte hedef lezyonun hücre kinetiğine ve hastanın klinik cevabına göre her tümöre özel olarak radyoterapinin planlanıp, uygulanmasıdır. İntrakranyal tümörlerde; konvansiyonel radyoterapi uygulama yöntemlerinin gün geçtikçe gelişmesine rağmen, normal parenkim yapısının da tam doz radyasyondan olumsuz olarak etkilendiği gözden kaçırılmamalıdır. Stereotaktik radyocerrahi; iyi ortaya konulmuş hedef lezyona yönelik tek ve yüksek doz radyasyon uygulamasını içermektedir. Bunun sonucunda; daha yüksek ve daha etkili radyasyon dozu kullanılarak, tümörün dışındaki normal parenkim dokusunun zarar görmesi önlenerek lezyon tedavi edilmeye çalışılır. Radyocerrahinin gelişimi; 1951 yılında Leksell’in temel tekniği ortaya koyması ile başlamıştır.85 Bu teknikle ilk tedavi uygulaması trigeminal nevraljiye bağlı ağrı yakınması olan hastada yapılmıştır ve Leksell bu hastada ağrı kontrolünün uzun dönem sağlandığını bildirmiştir.89 Leksell sonraki yıllarda Larsson ile beyin malignitelerinin tedavisi için proton temelli stereotaktik radyocerrahi sistemini geliştirmiştir.80,81 Lawrence ile Tobias74,89 ve Kjellberg74 pituiter tümör ve AVM tedavisinde bu teknolojinin kullanımı ile ilgili çalışmalarını sonraki birkaç dekadda yayınlamışlardır. Proton kullanımı pahalı ve pratik olmadığı için Leksell, gammaknife tekniğini geliştirmiştir. 1967 yılında cobalt-60’ın radyasyon kaynağı olarak kullanıldığı ilk gammaknife cihazı kullanıma girmiştir.84 Kolay kullanımı nedeniyle proton temelli sisteme göre daha fazla tercih edilen yöntem olmuştur. Gelişen görüntüleme yöntemleri sayesinde 1975 yılında gammaknife tekrar dizayn edilmiştir.89 Gammaknife’ın avantajları olarak; hızlı tedavi, basit ve non-invaziv tedavi olanağı ve yöntemi olması, gösterilebilir. Pahalı olması, 5-10 yıl için de tekrar uygulamasının gerekliliği ve fraksiyonasyonun zorluğu ise dezavantajlarıdır. Metastatik intrakranyal tümörlerde gammaknife radyocerrahi ile % 85-94 oranlarında kontrol ve küçülme elde edildiği bildirilmektedir.50,72 Lineer akselaratör radyocerrahi ise; yüksek enerjili foton yayan lineer akselaratörlerin ( Linak ) kullanıldığı ve radyoterapi merkezlerinin standart uygulama yöntemlerinden biridir. Gammaknife radyocerrahiye alternatif bir yöntemdir. 5 1982 yılında Betti ile Derechinsky17 ve Colombo36 birbirlerinden bağımsız iki grup olarak yaptıkları çalışmalar sonucunda bu sistemi geliştirmişlerdir. Bu araştırmacıların bildirdikleri temelin üstüne 1987 yılında Winston ve Lutz sistemi modifiye ettiler.158 Günümüzde ABD’de nöroşirürjikal müdahalelerde; linak, gammaknife’a oranla altı kat daha fazla kullanılmaktadır. Birincil avantajı; daha ucuz olması ve standart linaklarda sadece minör modifikasyonlar gerektirmesidir. Ancak daha uzun tedavi süresine ihtiyaç duyulmaktadır. Metastatik intrakranyal tümörlerde % 85-96 gibi tümör kontrolü ve küçülme oranları bildirilmektedir.5,47,66 Son yıllarda ; metal başlık yerine görüntü rehberliğini kullanan yeni bir sistem daha radyocerrahi uygulamaları içinde yerini almıştır. Cyberknife adı verilen bu teknikte fraksiyonasyon daha basittir. Genel anestezi gerekmeden küçük hastaların dahi tedavisine imkan veren, ayrıca tüm vücuttaki lezyonların tedavisinde kullanılabilme özelliği olan2,3,30,31bu yeni teknik halen yaygın olarak kullanıma girmemiştir. Kemoterapinin ise tek başına intrakranyal metastatik lezyonlara yönelik etkisi gösterilememiştir. Ancak intrakranyal lezyonun cerrahi veya radyoterapi ile tedavisi sonrası ölüm nedenlerinin başında gelen sistemik hastalığın kontrol altına alınabilmesi için kemoterapi uygulanması gerekli bir tedavi modalitesidir.60,76,162 Biz yaptığımız bu çalışmada, yirminci yüzyılın başından beri nöroşirürjiyenleri tedavisi konusunda sıkıntıya sokan ve sürekli tartışma konusu olan intrakranyal metastazların cerrahisi açısından değerlendirme yapmayı ve hasta için en etkili tedavi şekline ulaşma da bazı noktaları göz önüne sermeyi amaçlamaktayız. Cerrahi tedavi kararını verecek olan hekimlerin nöroşirürjiyenler olduğu zaten bilinmektedir. Ancak cerrahi karar vermeden önce dikkat edilecek hususları ve multidisipliner yaklaşımın bize yardımcı olacağını ortaya koymak istemekteyiz. Farklı vakalar da biz nöroşirürjiyenlerin hangi noktaları değerlendirmemiz gerektiğini ve cerrahi müdahalenin nasıl olması gerektiğini sunarak hastanın en etkili tedavisinin ve kaliteli yaşamının devamının veya kazandırılmasının önemini vurgulamak istemekteyiz. Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Nöroşirürji Kliniğimizde intrakranyal metastaz tanısı almış hastalarımızdan oluşturduğumuz bir seri üzerinde retrospektif değerlendirme yaparak, deneyimlerimizi sizlerle paylaşmak ve bu tümörler karşısında nasıl bir strateji izleyebileceğimizi ortaya koymaya çalıştık. 6 EPİDEMİYOLOJİ İntrakranyal metastaz insidansını tam doğrulukta ortaya koymak zordur. Eski tahminlerin büyük çoğunluğu; sistemik hastalığı bilinen ve intrakranyal metastazı olan hastalara nöroşirürjiyenlerin cerrahi girişim yapmaya soğuk bakmaları nedeniyle, günümüz oranlarının çok altında kalmaktadır. Benzer olarak, durumu anlama ve yayınlama problemleri de geniş katılımlı çalışmaları sınırlayan faktörlerdir. 1973-1974 yılları arasında Walker ve ark. çalışmasında; intrakranyal tümörlerin sadece % 20 si histolojik değerlendirme sonucu metastaz tanısı alabilmiştir.155 ABD, İzlanda ve Finlandiya da yapılan geniş katılımlı metastaz insidansı çalışmalarında 2,8-11,1 / 100.000 oranı bulunmuştur.51,61,111,155 Günümüz de klinik seriler ve otopsi çalışmaları temel alınarak yapılan tahminler ise intrakranyal metastaz insidansını daha yüksek oranlarda karşımıza çıkarmaktadır. Ayrıca bu çalışmalar tüm intrakranyal tümörler içerisinde metastazların en yüksek orana sahip olduğunu da ortaya koymaktadır.119,155,157 ABD kaynaklı literatürlerde; bir yıl içinde 100.000 ile 200.000 insanın intrakranyal metastaz sorunu ile karşılaştığı, bildirilmektedir. Geniş aralıkta göstermektedir ki, tahminler değişkenlik ortaya koymaktadır. Otopsi serileri ise; sistemik kanseri olan hastaların % 20-25 oranında intrakranyal metastaza sahip olarak öldüklerini bildirmektedir.26,115,146 Otopsi serilerindeki bu prevalans oranı; Amerikan Kanser Birliğinin 1999 yılında yayınladığı yıllık kanserden ölüm sayısı 563.100 temel alınarak, rakam ile 112.620-140.775’e çevrilebilir.78 Bu çalışmalar önceki çalışmalara göre metastaz insidansındaki artışı belirlemektedir, ancak artış oranı net olarak gösterilememektedir. Akciğer kanseri ve melanoma insidansındaki artış ve kanserli hastaların yaşam sürelerinin uzaması gerçek sebep olarak öne sürülmektedir. Yeni dönem serilerde, intrakranyal metastaz bildirilerine daha fazla yer verilmeye başlanılması ve görüntüleme tekniklerindeki gelişmelerin avantajları nedeniyle oranlar giderek artmaktadır. İntrakranyal metastaz insidansı ve metastaz yapan primer kanser spektrumu hasta yaşı ile değişkenlik göstermektedir.10,41,141,146 İntrakranyal metastazlar çocuklara oranla erişkinler de daha sık karşımıza çıkmaktadır.58,115,116,117,147,151,155 Erişkinler arasında ise beş ile yedinci dekadlar insidansın pik yaptığı dönemdir.58,146 Bu dönemde en sık kaynaklar ise; akciğer, meme ve cilt olarak karşımıza gelmektedir. Çocuklar da intrakranyal metastaza daha sık yol açan primer kanserler; lösemi ve lenfoma olarak izlenmektedir.146 Osteojenik sarkoma ve rabdomyosarkoma 15 yaş altı çocuklarda solid metastaz yapma eğilimindeki tümörler olarak gözlenir, 15-21 yaş arası ise germ hücreli tümör metastazları daha fazla orandadır.58 7 İntrakranyal metastaz insidansında cinsiyet bir faktör değildir. İstisna olarak melanoma, erkekler de daha fazla intrakranyal metastaz yapma eğilimindedir.48,130,146 Baş, boyun ve göğüs bölgesi melanomaları, erkeklerde intrakranyal metastaz ile beraber görülen en sık lokalizasyonlardır.8,126 Ancak erkeklerde veya kadınlarda daha sık görülen bazı primer kanserler, beraberinde görülen metastaz oranlarını da cinsiyete göre farklı konuma getirebilmektedir. Örnek olarak; akciğer kanseri erkeklerde, meme kanser ise kadınlarda en sık intrakranyal metastaza yol açan primer kanserlerdir.146,155 Primer tümörün histolojik tipi; intrakranyal yayılım için sıklık açısından ana belirleyicidir. Azalan sıklık sırasına göre akciğer, meme, melanoma, renal ve kolon kanserleri intrakranyal metastazların primer odakları olarak karşımıza çıkarlar. Akciğer kanseri, tüm intrakranyal metastazların % 30 ile % 60 primer odağıdır.13,146,163 Meme kanseri de %10 ile % 30 arasında oranı ile ikinci sıklıkta karşımıza çıkmaktadır.13,14,79,96,146,149,153,163 Yaklaşık olarak % 5 ile % 21 oranında ise primer tümör melanomadır.33,79,82,96,116,145,163 Renal ve kolon kanserleri daha az sıklıkla karşımıza çıkan primer odaklardır. Sarkoma ve genitoüriner sistem tümörleri çok nadir olarak intrakranyal metastaz yapan kaynaklardır.28,97 Primeri bilinmeyen intrakranyal metastazlarda görülebilmektedir ve bunların sıklıkları konusunda değişik oranlar bildirilmiştir.71 Primer tümörün intrakranyal yayılım kabiliyeti açısından bakacak olursak farklı bir tablo ile karşılaşırız. İlginç olarak; tüm kanserler içinde % 4 görülme oranı ile nadir kanser türlerinden biri olan melanoma78, intrakranyal metastaz ile birliktelik açısından en yüksek oranlara sahiptir.8,33,113 Malign melanoma hastalarında intrakranyal metastaz ile birliktelik açısından yapılan çalışmalarda; klinik serilerde % 6-43 9,11,98 , otopsi serilerinde ise % 12-90 8,33,91,113 oranları ortaya konulmuştur. Akciğer kanseri yayılım kabiliyeti açısından ikinci sırada yer almaktadır. %18651,24,104,146oranında akciğer kanseri hastasında intrakranyal metastaz gözlenmiştir ve tümörün histolojik tipi de bu oranlarda önemli rol oynamaktadır. Küçük hücreli akciğer kanseri ve adenokarsinomu olan hastalarda yapılan otopsi serilerinde > % 40 oranında intrakranyal metastaza rastlanılmıştır. Bu oran diğer akciğer kanseri tiplerinin toplam oranının yaklaşık iki katıdır.39,136,146 Meme kanserinin metastaz yapma kabiliyeti üçüncü sıradadır. Yaklaşık % 20-30 oranında meme kanserli hastalarda intrakranyal metastaz ile birliktelik gözlenmektedir.1,10,33,34,149,155 8 İNTRAKRANYAL METASTAZ ANATOMİSİ Mikroskopik olarak ortaya konulabildiği kadarıyla, metastazlar beyin dokusu içermeyen solid kitleler olarak karşımıza çıkar. İntrakranyal metastazların 2/3 lük kısmı parenkim içerisinde, 1/3 lük kısmı ise subdural veya ekstradural yerleşimlidir. Çevre beyin dokusuna 5 mm den fazla olmayan ışınsal infiltrasyon alanları içerebilirler.76,132,145 Büyük lezyonlarda ortada nekroz alanı görülebilir. Makroskopisinde ise; tipik olarak yuvarlak ve çevresindeki ödemli parenkimden kolay olarak ayrılabilen lezyon yapısındadır. Özellikle bronkojenik karsinoma metastazlarında olmak üzere kistik komponente sahip olabilirler. Cerrahi sırasında metastaz etrafında gliotik pseudokapsül sıklıkla ortaya konulur. Bu gliotik planda diseksiyon yapma grosstotal tümör rezeksiyonuna olanak tanımış olur. Nedeni ise bu saha da tümör hücreleri bulunmamaktadır. Bilgisayarlı Beyin Tomografisi ( BBT ) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme ( MRG ) deki kontrast tutan alan tümör kitlesi ile uyumlu alandır.68 Metastatik tümörler beyin parenkiminin herhangi bir bölgesinden çıkabilirler. Birçok tümör temporoparyetooksipital kesişme bölgesinde ortaya çıkar. Böylece; orta serebral arter dağılım bölgesine, pre- ve postsantral girus, angular girus, superyor veya medyal temporal girus gibi duyarlı bölgelerin ya içinde yada çok yakınında lokalize olur. Bunun temelinde laminar arteryel akım yatmaktadır.75 Bu kritik lokalizasyon, cerrahi planlamanın çok büyük titizlikle yapılmasını gerekli kılmaktadır. Metastaz Dağılım Oranları Supratentoryal % 80-85 İnfratentoryal % 10-15 Beyin sapı % 3-5 Gri-beyaz cevher bileşkesinde yüzeye yakın olarak daha sık yerleşirler. Ancak dura açıldığında inspeksiyonda görünür değildirler. Daha az sıklıkla; derinde gri veya beyaz cevherin içine yerleşirler. Supratentoryal metastazlar, komşuluklarındaki sulkus ve giruslara göre cerrahi olarak ortaya konulurlar.68,161( şekil 1 ) Supratentoryal metastazlar; 9 sulkus ve girus ile ilişkilerine göre, 1. subkortikal, 2. subgiral, 3. subsulkal, 4. lobar, fissürlerle ilişkilerine göresubinsuler korteks ve singulat girus ventrikül içi olarak ayrılabilirler. 10 Şekil 1: supratentoryal metastazların anatomik lokalizasyonları ve ilgili cerrahi girişim yolları.1. Girusun tepesinde gri-beyaz cevher bileşkesinde subkortikal yerleşimlilerde kortikal insizyonla direkt ulaşım. 2. Subsulkal metastazda sulkus diseke edilerek tabana ulaşım. 3. Sulkusun bir tarafında lokalize subgiral metastazlarda sulkusun o tarafına insizyon ile. 4. Beyaz cevher içinde yerleşimli lobar metastazlarda transsulkal veya transkortikal yol kullanılarak ulaşım. 5. Singulat girus lokalizasyonlu metastazlarda interhemisferik diseksiyon yolu ile. 6. Subsulkal metastazlar interhemisferik diseksiyon sonrası sulkusun diseksiyonu yolu ile. 7. İnsular metastazlar silviyan diseksiyonu yolu ile. 8. İntraventriküler metastazlar transkortikal veya transkallozal yol ile. İnfratentoryal metastazların multipl folya ve gri-beyaz cevher karışımları yüzünden tam olarak lokalizasyonlarını belirlemek çok zordur. Derin ve hemisferik olarak ikiye ayrılabilirler. Hemisferik olanlar lateral ve medyal diye ikiye ayrılır. Ayrıca direkt vermis lokalizasyonunda da olabilmektedir. ( Şekil 2 ) Serebellum erişkinlerde primer tümörlerin metastaz yapmayı sevdikleri lokalizasyonlardan biridir.62,118 Bu bölgedeki metastazlara tanı koyma süresi daha kısadır, sebebi ise; klinik olarak erken bulgu vermesidir. 11 Şekil 2: Serebellar metastazların anatomik lokalizasyonu ve ilgili cerrahi giriş yolları. 1. Medyal hemisferik metastaz. 2. Lateral hemisferik metastaz. 3. Vermiyan metastaz. 4. Derin serebellar metastaz. Lösemi ve lenfoma gibi hematolojik maligniteler intrakranyal metastazların başka bir bölümünden sorumludur. Bu malignitelerde leptomeninks, diffüz veya multifokal olarak tutulabilir107 ve beyin-omurilik suyuna ekilme yolu ile uzak metastazlarda yapabilir. Meme karsinomu da bu iki hematojen maligniteden sonra leptomeninkse metastaz yapması ile son yıllarda artan sıklıkta karşımıza çıkmaktadır. Multipl intrakranyal metastaz yapma eğilimi yüksek olan kanser grubu melanoma ve akciğer kanserleridir.44 FİZYOPATOLOJİ Primer beyin tümörlerine göre, metastatik intrakranyal tümörler genellikle daha iyi sınırlıdır ve daha az infiltrasyon gösterirler. Genellikle supratentoryal yerleşimlidirler ve sıklıkla gri-beyaz cevher geçiş bölgesine yerleşirler. Tümör hücreleri beyne hematojen yolla ulaşırlar, incelen ve penetran damarlarda tümör embolileri otururlar. Malign hücreler kan-beyin bariyerini oluşturan endotelyal hücrelere yapışırlar ve bu hücreler ile çevresini saran astrositik ayaksı uzantılara doğru penetre ederek parenkime yönelirler.99,100 Tümör hücrelerinin endotelyal hücrelere ve bazal membrana penetrasyonu; adhezyon moleküllerinin overekspresyonu ile degraditif enzimlerin üretimi ve aktive olması sayesinde gerçekleşmektedir.86,102 Yüksek metastatik potansiyele sahip tümör hücrelerinin hedef endotelyal hücrelere yapışma şansı nonmetastatik tümör hücrelerine göre daha fazladır.103 Beyin parenkiminin ürettiği trofik faktörlerde metastatik hücrelerin invazyonunu ve büyümesini desteklemektedir. Metastatik melanomanın deneysel modellerinde, parenkim invazyonunun ortaya konulduğu ve nerve growth factor ( NGF ) oranında 7,9 kat artış oluşturan, artmış tümör hücre invazyonu gösterilmiştir.100 Tümör ile komşu parenkim dokusu arasında NGF konsantrasyonu yüksektir ve bu artış jelatinaz A ve heparanaz aktivitesinde artış ile sonuçlanır. Jelatinaz B prekürsörü ( p-matrix metalloproteinase 9 ); metastatik veya primer beyin tümörlerinde beyin-omurilik sıvısı ( BOS ) içinde bulunmaktadırlar, aksine malign olmayan nörolojik hastalıklarda, intrakranyal metastazı olmayan sistemik kanser hastalıklarında veya sağlıklı kişilerde ise kesinlikle BOS da mevcut değildir.53 Bu durum; intrakranyal metastaz 12 oluşum mekanizmasına matriks metalloproteinazlarınında dahil olduğunu göstermektedir. Bunu destekleyebilecek araştırmalardan birinde, deneysel olarak matriks metalloproteinazın inhibisyonu ile metastaz gelişiminin inhibe olduğu gösterilmiştir.77 Metastatik lezyonların büyümesi, otokrin ve parakrin büyüme faktörlerine cevap olarak tümör hücre proliferasyonun olmasına ve programlanmış hücre ölümünün yetersiz kalmasına bağlıdır.29,100 Deneysel olarak astrositler tarafından üretilen parakrin sitokinler sayesinde meme metastazlarının büyüme potansiyeli artmaktadır.138 Buna ek olarak BOSa salınan trofik faktörler de metastatik tümör hücrelerin proliferasyonunu kolaylaştırır. Ayrıca metastatik hücrelerde bazı sitokinler salgılarlar ve bunların otokrin büyümeyi stimüle etmesi ile kendi kendilerini de aktive ederler.100 İNTRAKRANYAL METASTAZLARIN RADYOLOJİK ÖZELLİKLERİ İntrakranyal metastazlar en sık görülen intrakranyal lezyonlardır. Büyük çoğunluğu parenkim içinden çıkmasına rağmen, metastazlar beyini çevreleyen kemik yapıda, menisklerde, hipofiz glandında ve kavernöz sinüste de görülebilmektedir. Kalvaryuma metastazların; iskelet sisteminin başka bölgelerindeki metastatik odaklar ile beraber görülme sıklığı yüksektir. Enteresan olarak kalvaryal metastaz yapmış bir primer tümör, çok nadir olarak parenkime de metastaz yapar. Sıklıkla kaynak; akciğer, meme ve renal kanserlerdir. Ancak; tüm malign tümörlerin kalvaryuma metastaz yapma potansiyeli mevcuttur. Yalnız meninkslerin tutulumu çok nadir olarak karşımıza çıkar. Duraya tipik olarak metastaz yapma eğiliminde olan primer tümör nöroblastomadır. Nöroblastoma vakalarının büyük çoğunluğu; kalvaryuma metastaz yapar ve içeri doğru büyüyerek beyin ödemi ve intrakranyal basınç artışına neden olur. Leptomeningeal metastazlar nadiren geniş alanları tutarlar. Genellikle küçük bir bölgeye lokalize kitleler yapmaktadırlar. Subaraknoid alana ve komşu parenkime doğru büyüme eğilimi gösterebilmektedirler. Kontrastlı MRG ile bu lezyonları ortaya koymak en iyi tanı yöntemidir. İntrakranyal metastaz araştırmasında mutlaka kontrastlı ve kontrastsız kesitler yapılmalıdır. BBT incelemesinde etrafındaki yoğun ödem görünümü sebebiyle patoloji veya patolojileri tam olarak ortaya koymak bazen mümkün olmayabilir. Bazen de ödem tanı koymayı engellemeyecek kadar silik olabilir. MRG de ise lezyon ve ödem T2-ağırlıklı ve proton dansite kesitlerde çok iyi ortaya konulur. Vakaların büyük çoğunluğunda beyin; metastatik lezyona karşı vazojenik ödem ile çok ağır şekilde cevap verir. Buna rağmen bazı lezyonlar da ise beyin çok iyi tolerans gösterebilir, 13 az veya hiç çevresel ödeme yol açmayabilir. Bazen de lezyon küçük ise ödem teşekkül etmez. Bu lezyonların tamamı kontrastsız BBT ve MRG kesitlerinde dahi gözlenebilir özelliktedir. Lezyonların büyük çoğunluğu subkortikal olarak kortikomeduller bileşkenin yakınında veya içindedir. Çok nadiren ise tamamen gri cevher içinde yer alabilirler. Lezyonların büyük çoğunluğu; BBT de hipodens, T1 ağırlıklı kesitlerde hipointens olarak karşımıza çıkarlar. % 90 civarında vakada iyi kontrast tutulumu mevcuttur. Lezyonlar soliter veya multipl olabilir. Eğer multipl ise metastatik tümör ayırıcı tanısı yapmak daha kolaydır. Ancak tek lezyon halinde, diğer olasılıklar da gözden geçirilmek zorundadır, primer intrakranyal tümörler gibi. 148 Bazı metastatik lezyonlar hemoraji ile birlikte prezante olabilirler. Melonomalar sıklıkla hemorajik karaktere sahip olabilmektedirler. BBT de; melanin veya hemoraji ve melanine bağlı olarak, sıklıkla hiperdens olarak görüntülenirler. MRG de ise; T1 ağırlıklı kesitlerde hiperintens, T2 ağırlıklı kesitlerde hipointens olarak karşımıza çıkarlar. Kontrast tutma eğilimindedirler. Metastatik lezyonların görüntüleme özellikleri Tablo 1’de özetlenmiştir.22 Hemorajik metastatik lezyonlar; akciğer, meme, renal ve koriokarsinoma sonrası da görülebilirler, ancak tüm intrakranyal metastazların hemoraji ile karşımıza çıkma potansiyeli bulunmaktadır. Soliter kistik metastazlar bazen kistik astrositom olarak adlandırılabilirler. Genellikle kistik astrositoma göre daha fazla çevresel ödeme neden olurlar. Sistemik kanser hastalığı hikayesi de bize ayırıcı tanı da yardımcı olacaktır. Bazı metastatik lezyonlar, tedavi sonrası veya spontan olarak kalsifiye olarak ortaya çıkabilirler. Azalan sıklık sırasına göre kalsifiye metastaza neden olan primer tümörler; akciğer, meme ve gastrointestinal sistemdir. Otopsi serilerinde % 7 oranında olguda kalsifikasyon ortaya konulmaktadır. Tablo 1 : Metastatik lezyonların görüntüleme özellikleri22 Parenkimal Metastazların Görüntüleme Bulguları BBT MRG Hipodens veya izodens kitle T1WI kesitte izointens veya kısmen hipointens Hiperdens kitle-hemorajik metastaz, musin kitle T2WI ve FLAİR kesitlerde hiperintens kitle- salgılayan gastrointestinal sistem çevreleyen ödeme göre relatif olarak hipointens adenokarsinomları, lenfoma, lösemi ve nadiren karakterde olur kalsifiye metastazlar 14 Nodüler, diffüz, halkasal kontrast tutulumu T1WI kesitte hiperintens kitle-hemorajik gösteren ve çevresel düşük dansiteli ödem metastaz veya melanoma bulunan T2WI kesitte hipointens kitle-musinöz adenokarsinoma veya hemorajik metastaz Nodüler, diffüz, halkasal kontrast tutulumu Ödem- T1WI kesitte hipointens, T2WI veya FLAİR kesitlerde hiperintens Single Photon Emission Computerized Tomography ( SPECT ) yönteminin beyin metastazlarının tanısında özel bir değeri olmasa da primer glial tümörler ile ayırıcı tanı da faydası mevcuttur.56 Positron Emission Tomography ( PET ) yöntemi ise tümör malignite derecesinin saptanmasında, radyonekroz ayırımının yapılmasında ve primer odağın saptanmasında kullanılabilir.15,73 15 TANI Hastanın anamnezi tanı için ipuçları taşıyabilmektedir. Geçirilmiş hastalıklar ile dahili ve cerrahi işlemler ayrıntılı şekilde sorgulanmalıdır. Sistemik muayene bulguları dikkatli olarak not edilmeli, akciğer ve batın muayeneleri yanında meme, tiroid ve lenf bezlerinin muayenesi ihmal edilmemelidir.162 Anamnez, fizik ve nörolojik muayene ile görüntüleme yöntemlerinin kombine değerlendirilmesi ile metastazlar; primer beyin tümörlerinden, abse, enfarkt ve hemorajilerden ayırt edilebilinir. Primer tümör ile metastatik lezyon arasında tanı konulma açısından geçen süre uzun ise, metakronöz metastaz; eş zamanlı tanı konulduysa ise senkronöz metastaz adı verilmektedir.90,144 Bir çalışmada primeri bilinen sistemik kanser hastalarında intrakranyal lezyonlardan alınan biyopsi materyallerinde % 11 oranında nonmetastatik lezyon sonucuna ulaşılmıştır.110 İntrakranyal metastatik lezyondan şüphe edilen hastalarda mutlaka ilk yapılması gereken işlem PA akciğer grafi çekilmesi olmalıdır. Bu grafilerde % 60 oranında kitlesel lezyon saptanabilmekte, ve bu lezyonlarında natürü ya bronkojenik karsinoma veya bir başka odaktan akciğere metastaz olabilmektedir.16 PA akciğer grafi de lezyon izlenmezse toraks BT veya MRG ile araştırma derinleştirilmelidir. İntravenöz kontrastlı ( IV-C ) BBT ve MRG için tümör boyutu 0,5 cm den büyük ise yüksek sensitivite söz konusudur. MRG daha sensitif tanı modalitesidir.129 Bu çalışma da negatif sonuç verirse; meme ( mamografi ) ve prostat ( prostat spesifik antijen-PSA ) yönünden tetkikler yapılmalı ve bir sonraki adım olarak da tüm batın ve pelvis BT planlanmalıdır. Kalvaryuma metastaz halinde, iskelet sisteminin başka bölgelerinin de tutulabileceği göz önüne alınarak, kemik sintigrafisi ve direkt grafiler ile araştırmak primer tümöre ulaşmak açısından yararlı olacaktır. Kalvaryal metastaza genellikle; akciğer, meme, melanoma ve renal kanserler yol açmaktadır.148 Bu tanısal metodların uygulanmasına rağmen, genelde primer tümör ortaya konulamaz ve intrakranyal lezyondan histolojik tanı amaçlı biyopsi yapılması zorunluluk haline gelebilir. 16 PRİMER PATOLOJİYE GÖRE DEĞERLENDİRME 1. Akciğer Kanseri Akciğer kanseri; intrakranyal uzak metastaz yapabilen en sık kanser grubudur. Otopsi çalışma serilerinde akciğer kanserli hastaların % 30 unda beyin metastazı saptanmıştır133 ve bunlarında 1/3lük grubu soliter kitlelerdir.115 Histolojik tiplerine göre adenokarsinom ve küçük hücreli olanlarında metastaz daha sık görülür.133 Küçük hücreli tipi radyosensitiftir ve bu nedenle seyrek olarak cerrahi serilerde karşımıza çıkar. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri cerrahi+radyoterapi ile en iyi tedavi edilen histolojik tiptir. Fried ve Buckley( 1930 )52 akciğer kanseri+intrakranyal metastaz olgularından derledikleri seriyi yayınlayarak bu alanda ilk bildiriyi yapmışlardır. Magilligan( 1976 ) 93 kombine olarak hem akciğere hem de beyine cerrahi uygulayarak günümüze ışık tutmuştur.92,94 İntrakranyal soliter metastazı rezeke edilmiş akciğer kanseri vakalarında; surviyi belirleyen akciğerdeki lezyonun radikal tedavisi olmaktadır.24,64,95,122,125,145 Mandel ve ark.95 primeri akciğer olan ve radikal cerrahi uygulanmış hastalarda ekstrakranyal metastaz bulunmaması halinde ortalama survinin 33 ay olduğunu bildirmiştir. Read ve ark122; Grade I-III akciğer kanseri ve intrakranyal soliter metastazı bulunan 35 hasta arasında yaptığı değerlendirmede, torakotomi ve kranyotomi ile her iki bölgedeki tümörü dekomprese edilen hastalarda bir yıllık sağkalım oranını % 50 olarak bulmuşlardır. Bu çalışmada sadece torakotomi, sadece kranyotomi ve hiçbir müdahale yapılmamış hastalarda bu oran % 0-2 civarında kalmaktadır. Sundaresen ve Galicich( 1985 )145; küratif rezeksiyonun akciğerdeki lezyona yapılması, negatif mediastinal nodların olması ve beyinle sınırlı sistemik hastalık bulunmasının surviyi uzattığına dair korelasyon olduğunu öne sürmüşlerdir. Hankins ve ark64; küratif pulmoner rezeksiyonun gelişen survi ile ilişkili olduğunu söylemişlerdir. 1992 yılında Burt ve ark.24; 185 hasta üzerinde yaptıkları bir araştırma da, histolojinin, lezyon sayısının, metastaz oluşmasına kadar geçen sürenin, postop radyoterapi uygulamasının ve lezyonun lokalizasyonun sonuca hiçbir etkisi olmadığını bildirmişlerdir. Bu araştırmaya göre; intrakranyal metastazektomi ve primer lezyonun komplet çıkarılması ile survide artış sağlanabilmektedir. Otörlere göre; primer tümörü yüksek gradeli olsa bile eğer çıkarılabilecek durumda ise intrakranyal metastaz cerrahi dışı bırakılmamalıdır.24 17 2. Melanoma İntrakranyal metastazlar içinde % 3-16 oranında görülme sıklığı olsa da, primer tümör grupları içinde metastaz yapma eğilimi en yüksek olan primer odaktır. Melanoma hastalarının geneline bakıldığında hastalık süresince herhangi bir dönemde % 50 oranında intrakranyal metastaz yapma eğilimi ortaya konmaktadır.6 Byrne ve ark.25 daha sık görülen akciğer ve meme metastazları ile kıyaslandığında melanoma metastazlarının; daha sıklıkla multipl olma eğiliminde olduğunu( % 80-90 ), leptomeningeal sıçramanın daha fazla görüldüğünü, kanama eğiliminin daha fazla olduğunu, bazal gangliyonlar ve korteks gibi gri cevhere daha fazla lokalize olduğunu ve daha sık oranda epileptik nöbete yol açtıklarını ortaya koymuşlardır. Ayrıca intrakranyal metastaz tanısı konulan melanoma hastalarında eş zamanlı olarak ekstrakranyal metastaz bulunma sıklığı; % 71-96 oranlarında bildirilmektedir. Diğer primer tümörlere göre daha kötü survilere sahip olmalarına karşın, cerrahi uygulanmış melanoma metastazlarında, uygulanmayanlara göre daha iyi survi izlendiği bildirilmektedir. 1980 yılında Fell ve ark.48 MD Anderson Kanser Merkezinde yaptıkları retrospektif bir çalışma da, 80 hastalık bir grubu ele almışlardır. 42 hastaya( Grup I ) cerrahi uygulamışlardır, 38 hasta( Grup II ) ise onkoloji protokolüne dahil edilmiştir. Grup I için ortalama surviyi beş ay, Grup II için ise ortalama surviyi altı hafta olarak bulmuşlardır. Tüm hastaların 52 tanesinde intrakranyal metastaz tanısı konulduğunda ekstrakranyal metastaz da mevcuttur. Bu grubun 23ü opere olmuş, 29u ise onkoloji protokolünde yer almıştır. Opere edilen 23 hasta diğer grupla karşılaştırıldığında daha başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Sonuç olarak, nörolojik tablo cerrahi uygulananlarda % 88 oranında progresif olarak düzelmiş, onkoloji protokolüne alınanlarda ise bu düzelme oranı % 39 da kalmıştır.48 Brega ve ark.21 1983-1989 yılları arasında tedavi gören hastalar üzerine yaptıkları retrospektif çalışmada, mortaliteye rastlamamışlardır, minimal morbidite mevcuttur; cerrahi uygulananlarda survi 10 ay, tedavi görmeyenlerde bir ay, onkoloji protokolü uygulananlarda ise survi üç ay bildirilmiştir. Cerrahi uygulanan 13 hastanın sekizinde multipl intrakranyal metastaz ve % 85inde ekstrakranyal metastaz bulunmaktaydı. 3. Meme Kanseri Adjuvan terapiler ile primer hastalığın kontrolünün iyi yapılması sonucunda, relatif olarak kemoresistant olan intrakranyal metastaz insidansı artmakta ve ön plana çıkmaktadır. Yaklaşık % 20lik oranla ikinci sıklıkta karşımıza çıkan metastaz tipidir. Cerrahi seriler daha 18 az sıklık bildirmektedir, nedeni ise; cerrahi öncesi hastaların primer olarak radyoterapi görmeleridir.55 Ortalama survi olarak yaklaşık 12 ay, bir yıllık sağkalım oranı ise % 57dir. Diğer tümör tiplerinde olduğu gibi soliter metastaz ve sınırlı ekstrakranyal metastazı olan hastalardan oluşan gruplar üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. 1986 yılında Leavens ve ark.83 MD Anderson Kanser Merkezinde soliter metastazektomi+radyoterapi uygulanmış 33 hasta üzerindeki çalışmalarını yayınlamışlardır. Ortalama survi süresi olarak 15 ay bildirmişlerdir. Yakın dönemde Pieper ve ark.114, 1983-1992 yılları arasında tedavi edilmiş 63 hasta üzerinden yaptıkları yayında; cerrahi+radyoterapi uygulanmış bu hastalarda ortalama surviyi 16 ay, beş yıllık sağkalım oranını % 17 olarak bildirmişlerdir. Survinin uzun olmasının faktörlerini ise; yaş, menapozal durum, postop radyoterapi görmeleri, preop iyi nörolojik tabloya sahip olmaları ve sistemik hastalığın kontrol altında olması olarak sıralamışlardır. 4. Renal Hücreli Karsinom İntrakranyal metastazlardan % 6 oranında sorumludur. Bu konu üzerinde çok az yayın bulunmaktadır. 1954 yılında Stortebecker142 32 vakalık bir seri ortaya koymuştur. Ortalama survi olarak cerrahi sonrası 17 ay bulmuşlardır. Dokuz hasta >1 yıl surviye sahip olmuştur, bunlarında ikisi beş ve 15 yıl sağkalım süresine sahip olmuşlardır. Renal hücreli karsinom metastazı survisi diğer primer tiplere göre 2-4 ay daha uzundur. Yakın dönemde Badalament ve ark12 renal hücreli karsinom metastazı olan 22 hastalık seri bildirmişlerdir. 19unun soliter, üçünün ise iki tane lezyonu bulunmaktaydı. 10 hastanın ( % 45) sınırlı, 12 hastanın ( % 55 ) ise ekstrakranyal metastazı bulunmaktaydı. Ortalama survi olarak 21 ay bildirmişlerdir. Üç adet iyi prognostik faktör belirlemişlerdir. Nefrektomiden sonra >1 yıl içinde intrakranyal metastaz gelişmesi, minimal veya hiç nörolojik defisit olmaması ve infratentoryal lezyon bulunması. Decker ve ark43 renal hücreli karsinom metastazı bulunan 34 hastalık serilerinde dokuz hastayı opere ettiklerini bildirmişlerdir. Birçok analiz sonucu, sadece preop Karnofsky performans skoru ile uygulanacak cerrahinin surviye etkisi olduğunu bildirmişlerdir. Genele bakıldığında ise ortalama survi 10 ay, bir yıllık sağkalım oranı % 47, iki yıllık sağkalım oranı ise % 35 olarak bildirilmektedir. 5. Kolon Kanseri 19 Çok nadir intrakranyal metastaz sebeplerindendir ve otopsi serilerinde ancak % 5lik bir oranda karşımıza çıkmaktadır.115,133 Genellikle kolon kanserinin geç dönem komplikasyonudur ve semptomatik hale geldiğinde eş zamanlı olarak pulmoner metastaz da beraberinde mevcuttur.27 En uygun tedavi yolu tam olarak ortaya konulamamıştır. Çok az cerrahi seri literatürde mevcuttur. Cascino ve ark27 kolon kanseri olan ve intrakranyal metastazektomi uygulanan yedi hastalık bir seri de ortalama surviyi 37 hafta olarak belirlemişlerdir. Radyoterapi protokolü ile tedavi olanlarda ise bu süre dokuz haftadır. Ancak bu karşılaştırma objektif kriterlere uymamaktadır, çünkü cerrahi uygulanan grubun yüksek performans skoru ve stabil sistemik hastalığı mevcuttur. Kolon kanseri metastazı radyoterapiye dirençlidir ve kemoterapinin de önemli bir etkisi olmamaktadır. Cerrahinin sistemik stresini kaldırabilecek hastalarda cerrahi en iyi tedavi yolu olarak elimizde kalan tek seçenektir. 20 İNTRAKRANYAL METASTAZLARIN KLİNİK YÖNETİMİ Hasta Seçimi İntrakranyal metastazı olan tüm sistemik kanser hastaları cerrahiye aday değildir. Hangi hastanın cerrahiden yarar göreceği ve kaliteli yaşamın hastaya sunulabileceği, hangi hastanın ise cerrahinin riskleri ve komplikasyonlarından etkilenebileceği çok iyi değerlendirilmelidir. Klinisyen kendi başına buna karar vermemeli, net kararlarını onkoloji ve sistemik kanser ile uğraşan ilgili branş hekimlerinden de konsültasyonlar isteyerek multidisipliner olarak ortak bir sonuca ulaşarak vermelidir. Literatür bilgileri takip edildiğinde; cerrahi risk ve potansiyel sonuçlar açısından rehber bilgilere ulaşılabilmektedir. Ancak birçok seri önceden seçilmiş hastalar üzerinedir, ve bu durum hasta seçiminde nöroşirürjiyenleri etkilemektedir. Cerrahi uygulanacak hastaların seçiminde; 1. klinik değerlendirme, 2. radyolojik değerlendirme, 3. histolojik değerlendirme, çok iyi analiz edilerek hastanın kaliteli yaşamını optimum olarak sağlayacak tedavi seçeneği multidisipliner olarak ortaya konulmalıdır. 1. Klinik Değerlendirme Retrospektif çalışmalar göstermektedir ki; intrakranyal metastaza sahip sistemik kanser hastalarında prognozu belirleyen en önemli faktör sistemik kanser hastalığının klinik durumudur.18,19,55,62,110,145 İntrakranyal metastazı bulunan sistemik kanser hastalarının % 70’i metastaz cerrahisi sonrası sistemik hastalığın progresyonu sonucu hayatlarını kaybetmişlerdir, çok küçük bir bölümü ise nörolojik durumlarındaki progresyon sonucu ölmüşlerdir.110,133 İntrakranyal metastaz cerrahisi; genelde sistemik hastalığı çok yaygın olmayan veya kontrol altında olan kanser hastalarında önerilmektedir. Ancak bu hastalarda karar vermek, subjektif değerlendirmelere bırakıldığı için gene de karmaşık ve zordur. Örnek olarak; uzak ekstrakranyal metastazı da olan, ancak sistemik tedavilere iyi yanıt alınan bir hastayı, bir cerrah opere ederken diğeri etmeyebilmektedir. Multidisipliner yaklaşımın da önemi vardır. Örneğin; Stage I-III Akciğer kanseri hastalarda intrakranyal metastazın rezeksiyonu ile hastalığın torasik stage’i düşürülebilmekte ve göğüs cerrahları tarafından akciğerdeki lezyon opere edilebilir seviyeye getirilebilmektedir.125 21 Sistemik hastalığın kondisyonu ve eş zamanlı medikal problemlerin olması klinik olarak cerrahiye uygun hasta seçimini etkileyen faktörlerdir.124 Anestezi riskini arttıracak medikal problemleri olan hastalarda daha dikkatli karar vermek gerekmektedir. Buna örnek olarak; 3-4 ay survi beklentisi olan, kardiyak veya solunum sıkıntısı olan ve cerrahi riski artmış olan hastalarda intrakranyal metastaza yönelik cerrahi girişimden uzak durulmalıdır. Hastanın nörolojik tablosu da iyi değerlendirilmelidir. Preop kötü nörolojik tablo ile, postop nörolojik tablonun düzelmesi arasında bağlantı mevcuttur. Yapılan birçok çalışma da; preop kötü nörolojik tabloya sahip hastanın, postop yaşam süresinin minimal defisiti olanlara göre daha kısa olduğunu göstermektedir.145,159 Kötü nörolojik tablo gene de cerrahi tedaviden kaçmak için kesin sebep olmamalıdır. Aslında cerrahi; kitle etkisini hızla azaltarak intrakranyal basıncı ( ICP ) düşürür, serebral perfüzyonun artmasına olanak vererek nörolojik fonksiyonların düzelmesini sağlayabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, hiçbir zaman tamamen hasar görmüş nöronların fonksiyonunda geri dönüş sağlayamaz. Preop steroid tedavisi sonrası kötü nörolojik tabloda regresyon izlenen hastalarda, cerrahi sonrası nörolojik tablo da düzelme olacağı daha büyük olasılıkla beklenmelidir. 2. Radyolojik Değerlendirme Radyolojik çalışmalar ile intrakranyal lezyonun lokalizasyonu ve metastaz sayısı hakkında bilgi edinilmeye çalışılır ve cerrahi planlama da en uygun yaklaşım yerinin tayininde önem taşır. Lokalizasyon : Tümör yerleşimine göre; morbidite olmaksızın çıkarılabilecek lezyonlara karar verilebilmektedir. En önemli durumlar, derin yerleşimli veya yüzeysel yerleşimli olup önemli merkezlere yakın lokalizasyonda bulunmasıdır. Modern nöroşirürjikal teknikler ile ulaşılamayacak bölge kalmamıştır. Stereotaktik ve image-guided cerrahi teknikler sayesinde kompleks kafa tabanı ekspojuru ile dahi ulaşılamayan tümörlerin rezeksiyonu mümkün olabilmektedir. Preop fonksiyonel MRG ve intraop fonksiyonel haritalamanın da kullanılması ile önem taşıyan beyin kısımları ile lezyon arasındaki ilişki daha iyi ortaya konulabilmektedir. Böylece özellikle derin ve fonksiyonel parenkim kısımlarına yakın komşuluk içindeki metastatik lezyonlardaki yüksek morbidite riski göz önüne alınarak bu lokalizasyondaki tümörlerde limitli cerrahi uygulama kararı verilebilmektedir. 22 Beyin sapı, talamus ve bazal gangliyonlardaki metastatik lezyonlar bazı nadir durumlar haricinde cerrahi tedavi uygulamasına aday değildirler. Lezyon Sayısı : Tek soliter intrakranyal metastazı olan hastalar cerrahi tedaviye en yakın adaylardır. Oldberg( 1933 )106 adlı araştırmacı ilk olarak soliter metastaz cerrahisinin sistemik kanserli hastalarda surviyi uzattığını bildirmiştir. Birçok retrospektif çalışmada da bu sonuca uygun bildiriler ortaya konulmuştur. Ancak; Patchell ve ark110 ile Vecht ve ark152 yaptıkları birbirlerinden bağımsız prospektif randomize çalışmalar sonrası; soliter intrakranyal metastaz cerrahisi, standart cerrahi yaklaşım prosedürü olarak kabul edilmiştir. Bu iki grubun ortak sonucuna bakacak olursak; soliter metastaz cerrahisi + radyoterapi ile yaşam süresinin uzadığı, daha az rekürrens olduğu ve sadece radyoterapi ile tedavi olanlara göre daha kaliteli yaşam sağlandığı, izlenmektedir. Geleneksel nöroşirürji bilgilerine göre; multipl metastaz varlığında, lezyonlara cerrahi ile ulaşılabilecek dahi olsa, cerrahi kontrendike sayılmaktadır.46,67,106,120 Bu bilgiler ışığında birçok merkezde; BBT de başlangıçta soliter lezyon saptanan, ancak MRG’sinde küçük dahi olsa bir başka lezyona rastlanan hastalara cerrahi uygulamaktan kaçınılır. ABD’de MD Anderson Kanser Merkezinde on yıllık bir periyotta seçilmiş bazı hastalara multipl metastaz cerrahisi uygulanmış ve bu deneyimler ışığında ; Bindal ve ark18 retrospektif bir çalışma da 56 hastaya multipl lezyon cerrahisi uyguladıklarını bildirmişlerdir. 30 hastada bazı lezyonları rezeke etmemişler ( Grup A ), 26 hastada ( Grup B ) tüm lezyonların rezeksiyonunu gerçekleştirmişlerdir. Bu iki grup hasta soliter metastaz cerrahisi uygulanmış 26 hastalık bir seri ile ( Grup C-kontrol grubu ) karşılaştırılmışlardır. Cerrahi mortalite oranlarında anlamlı fark saptanamamıştır. Morbidite oranlarında da önemli bir fark ortaya konulamamıştır. Grup B ile grup A postop survi açısından karşılaştırılmasında ise; grup B deki hastaların daha uzun süre yaşama hakkına sahip olabildikleri gözlenmiştir. Grup B ile grup C arasında survi açısından anlamlı bir fark yoktur. ( Tablo 2 )Bu çalışma sonunda Bindal ve ark18; multipl intrakranyal metastazlı hastalara efektif cerrahi müdahale uygulanması halinde, bu hastaların soliter metastazlı hastaların postop yaşam kaliteleri ile aynı sonuçlara ulaşacaklarını savunmuşlardır. Tablo 2: Bindal ve ark retrospektif çalışma sonuçları Grup A Grup B Grup C Mortalite oranları %3 %4 %0 Morbidite oranları %8 %9 %8 Survi 6 ay 14 ay 14 ay 23 Bu çalışmadan yola çıkarak; multipl intrakranyal lezyonu olan hastalarda hemen cerrahi uygulanamayacağı kararı verilmemelidir. Her bir lezyon için rezektabilitesi ayrı ayrı olarak değerlendirilmelidir. Eğer tüm lezyonlar rezektabl ise; mümkünse tek seansta multipl kranyotomi ile rezeksiyonlar uygulanmalıdır. Eğer tüm lezyonlar rezektabl değilse; cerrahi girişim semptomlara yol açan lezyona saklanmalıdır. 3. Histolojik Değerlendirme İntrakranyal metastaz cerrahisi uygulamadan önce eğer mümkünse primer tümörün histolojik tipinin bilinmesi önemlidir. Eğer bu bilgiye sahip isek, metastazın radyoterapi veya kemoterapiye duyarlılığı ve bundan ne kadar fayda göreceğini öngörerek cerrahi uygulama kararını buna göre de verebiliriz. Örneğin; küçük hücreli akciğer kanseri, lenfoma, germ hücreli tümör metastazları radyoterapi ve kemoterapiye duyarlıdırlar ve cerrahiye göre daha iyi tedavi edilme şansları vardır. Bu nedenledir ki, intrakranyal metastaz tanısı konulan hastalarda, primer odaktan alınacak biyopsi sonucunda hastalığın histolojisine ulaşılabilecek olursa bize metastazın tedavisinin yönetiminde çok önemli bilgiler de vermiş olacaktır, ve hastanın belki de cerrahi uygulanmadan metastazına yönelik girişim yapma imkanı tanıyacaktır. 24 İNTRAKRANYAL METASTAZLARIN CERRAHİ YÖNETİMİ 1926 yılında Grant’in ilk bildirisinden günümüze kadar geçen süre içinde intrakranyal metastazların tedavisi hep tartışmalara yol açmıştır.57 Stereoid135 ve radyoterapi32 1950 yılından yakın döneme kadar önerilen ve kabul edilen tedavi olmuştur.118 1990’lı yıllar ile birlikte bu konu üzerine yapılan çalışmalar yoğunluk kazanmıştır ve iki randomize/prospektif araştırma da 110,152 soliter metastazı olan hastalarda cerrahi+radyoterapinin sadece radyoterapi uygulamasına üstünlüğü ortaya konulmuştur. Bu durum; lezyonu lokalize etme, mikrodiseksiyon ve fonksiyonel haritalama gibi nöroşirürjikal teknikler de ilerlemenin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Son dönemlerde yapılan çalışmalar ile; eski dönemler de cerrahi dışı bırakılan multipl veya rekürran intrakranyal metastaz olgularında da cerrahi uygulanabileceğini, bunun surviye ve hasta yaşam kalitesine olumlu katkıları olacağı gösterilmiştir. 18,19 Günümüzde artık intrakranyal metastaz tedavisinde cerrahinin yeri göz ardı edilemez bir gerçektir. Cerrahi Amaç ve Teknik Cerrahi Amaç 1. histolojik tanı 2. semptomların geriletilmesi 3. gross total rezeksiyon ile lokal kürü sağlamak 1. Histolojik Tanı İntrakranyal metastazları; primer beyin tümörleri ve beyin absesinden, sadece radyolojik araştırma ile ayırmak zordur. Primeri bilinmeyen metastazlarda histolojik tanı konulması gerekliliği mevcuttur. Sistemik kanser hastalarında ise intrakranyal lezyonlarda histolojik tanı çok büyük oranda primer ile uyumlu metastazdır. Ancak % 10-15 oranında bu lezyonların histolojik tanısı; primer beyin tümörü veya abse olarak, karşımıza gelmektedir.110,154 Sistemik kanseri olan ve soliter intrakranyal lezyonu olan hastaların tümünde; kranyotomi veya stereotaktik radyocerrahi ile histolojik doğrulama yapılması, devam edecek tedavi açısından, günümüzde zorunluluk teşkil etmektedir.154 2. Semptomların Palyasyonu 25 İntrakranyal metastazlar; ICP artışına sebep olarak ve çevre beyin parenkimini irrite ederek ve hasarlayarak semptomlara yol açmaktadırlar. Artmış ICP nedenleri 1. tümörün direkt kitle etkisi, 2. peritümöral vazojenik ödem, 3. obstrüktif hidrosefalidir. Nöronal disfonksiyon nedenleri ise 1. direkt tümör kompresyonu, 2. peritümöral ödem, 3. fokal iskemi, 4. hemorajidir. Kortikosteroidler vazojenik ödem etkisini azaltırlar, ancak tümörün direkt kitle etkisini önleyici fayda sağlamazlar ve yan etkileri nedeniyle uzun süre kullanımları imkansızdır.32 İntrakranyal metastazı olan hastaların 2/3ünde nörolojik semptomları düzeltirler ve olumlu etkilerini 24 saat gibi kısa bir süre içinde görmeye başlarız. Radyasyonun neden olduğu tümör kapillerlerindeki permeabiliteyi azaltarak direkt onkolitik etkisi de mevcuttur.65,137 Steroid tedavisine radyoterapi başlangıcından en az 24 saat önce başlanmalıdır. Deksametazonun önerilen günlük toplam dozu 16 mgdır ve eşit dozlara bölünerek hastaya verilmelidir, eğer etki görülmez ise doz arttırımı yapılabilir.123 Radyoterapi sonrası steroid, dozu azaltılarak dikkatlice kesilmelidir. Sadece steroid tedavisi; tedavisiz intrakranyal metastaz hastalarına göre, surviyi bir aydan ancak iki aya çıkartabilmektedir. Bu da steroidin tedavi edici etkisinin az olduğunu göstermektedir. Radyoterapi tümör kitlesi üzerine küçültücü etkisi olan tedavi modalitesidir. Ancak bu etki uzun sürede elde edilir ve ayrıca birçok metastatik lezyon radyosensitif değildir.(Tablo 3) Tablo 3: Beyin metastazlarının radyoterapiye cevapları. Yüksek Sensitivitede Cevap Lenfoma Germinoma Akciğer(küçük hücreli tipi) Koriokarsinoma Orta Sensitivitede Cevap Meme Akciğer(non-small cell) Kolon Cevap Yok Melanoma Renal hücreli Sarkoma Stereotaktik radyocerrahi ise; çok sınırlı kullanım endikasyonları ve uygulama da büyüklük ve biçime bağlı olması nedeniyle, daha az tercih edilmektedir.76 26 Bu tedavilerin karşısında, metastaz cerrahisi hızlı şekilde kitle etkilerini ve ödem kaynağını ortadan kaldırır. Düşen ICP ve nöronal fonksiyonların tamiri ile semptomlarda en hızlı regresyona olanak tanır. 3. Lokal Kür Cerrahi; hızlı lokal onkolojik kür etkisine sahip tek tedavi modalitesidir. Tek bir metastatik lezyon için; cerrahi, tüm tümör hücrelerini ortadan kaldırıp lokal rekürrens olasılığını ekarte eder. Tam rezeksiyonu ortaya koymanın en iyi yolu; BBT ve MRG de kontrast tutulumunun ortadan kalktığını göstermektir. Günümüz gelişen teknolojisi; intraoperatif ultrasonografi ( USG ), computer assisted stereotaktik rezeksiyon, image guided cerrahi teknikler ile kontrast tutan tüm tümör dokularını çıkarma da nöroşirürjiyene yardımcı cerrahi teknikleri kullanıma sunmuştur. Ancak tüm bu yardımcı yöntemlere rağmen günümüzde komplet rezeksiyon postop kontrastlı BBT ve MRG kontrollerinde ortaya konulabilmektedir. Cerrahi Teknikler Gelişmiş nöroşirürjikal teknikler ile günümüzde intrakranyal metastazların rezeksiyonunda mükemmele yakın oranlarda başarı elde edilmektedir. BBT ve MRG gibi görüntüleme yöntemleri ile lezyonun doğru lokalizasyonunu ortaya koymak ve cerrahi anatominin yapılan çeşitli çalışmalar sonucu daha iyi anlaşılması daha güvenli cerrahi yaklaşımların planlanmasına olanak vermektedir. İntraop olarak image-guided metodlar ve USG kullanımı ile nöroşirürjiyen intraop doğru lokalizasyonu tahmin etmede daha başarılı olmaktadır. İntraoperatif olarak etkin bölgeleri ortaya koyabilmek için elektriksel haritalama metodları ile lezyonun hemen yakınındaki parenkim bölgelerinin fonksiyonu hakkında bilgi edinilebilmektedir. Tüm bu metodlar ile cerrahi mortalite oranı % 3-5, morbidite oranı ise < % 10 seviyelerine düşürülmüştür. 27 Cerrahi Yaklaşım Yolları İntrakranyal metastazların anatomik lokalizasyonlarına göre cerrahi planlama yapılır.80,140 Supratentoryal subkortikal lezyonlar : Sulkusun apeksine yapılan insizyon ve tümörün çevresel diseksiyonu ile en iyi çıkarılır.( transkortikal yaklaşım ) Korteksin bir kısmının alınması lezyon üzerinde geniş ekspojuru sağlar. Etkin korteks yakınlarındaki lezyonlar da ise çizgisel insizyon sonrası tümörü ortadan dışa doğru piece-mal( parça parça ) rezeke etmek ve mümkünse intraop haritalama metodlarının kullanılması en doğru girişim yoludur. Morbidite riskini minimalize etmek için bu gereklidir. Supratentoryal subgiral veya subsulkal lezyonlar : Sulkusu ayırarak lezyona ulaşma en iyi yaklaşım yoludur. Subgiral lezyonlarda tümörün olduğu kenara yapılan insizyon ile, subsulkal lezyonlarda ise sulkus tabanına yapılan insizyon ile tümöre ulaşılır. ( transsulkal yaklaşım ) Supratentoryal derin yerleşimli lezyonlar : Transkortikal veya transsulkal yollardan biri seçilir. Subinsular korteks yerleşimli lezyonlar: Silviyan fissür diseksiyonu ile tümöre ulaşılır. Orta hat yerleşimli lezyonlar : İnterhemisferik fissür diseksiyonu en iyi yaklaşım yoludur. İntraventriküler lezyonlar : İnterhemisferik transkallosal veya transkortikal yol ile tümöre ulaşılmaya çalışılmalıdır. İnfratentoryal lezyonlara ulaşırken en kısa transparenkimal yolun tercih edilmesi temel prensip olmalıdır İnfratentoryal superyor hemisferik lezyonlar : Supraserebellar sistern yolu ile tümöre en yakın serebellum noktasından insizyon yapılarak ulaşılır. Bu yöntem; yüksek suboksipital kranyektomi ile transvers sinüsü ortaya koymayı gerektirir. İnfratentoryal lateral hemisferik lezyonlar : Direkt olarak posteryor yoldan girilir. Paraserebellar sisterne girmeyi gerektirmez ve kranyal sinir ekspojuruna gerek kalmaz. İnfratentoryal inferior serebellar lezyonlar : Foramen magnumun açılmasını gerektirir. İnfratentoryal orta hat lezyonlar : Orta hattan girilerek vermisi ayırdıktan sonra rezeksiyon işlemi gerçekleştirilir. İntrakranyal Metastaz Rekürrensinde Reoperasyon Cerrahi tedavi gören intrakranyal metastazlı hastalar, % 31-48 oranlarında rekürran tümör ile karşımıza tekrar gelirler.18 Rekürrensin görülme lokalizasyonu operasyon lojunda 28 tekrarlama veya daha uzak bir bölgede ortaya çıkma şeklinde olabilmektedir. Lokal rekürrens rezidü tümör hücrelerinin çoğalması ile, uzak rekürrens ise yeni tümör embolileri yolu ile oluşmaktadır. Rekürran intrakranyal lezyon, sistemik hastalığın terminal dönem kanıtlarından biri olarak gösterilmektedir. MD Anderson Kanser Merkezinde 10 yıllık bir zaman aralığında rekürran intrakranyal metastazlara agresif cerrahi yaklaşımlar uygulanmıştır. Bu deneyim de Bindal ve ark18 tarafından yayınlanmıştır. Ocak 1984-Nisan 1993 yılları arasında rekürrens gelişen 48 hastanın cerrahi sonuçlarını içermektedir.19 30 hastada ( % 62,5 ) lokal rekürrens , 16 hastada ( % 33,3 ) uzak rekürrens, 2 hastada ( % 4,2 ) ise uzak ve lokal rekürrens izlenmiştir. Ortalama preop Karnofsky skoru 80, sistemik hastalık bulunma oranı % 48 dir. Operasyon morbidite ve mortalitesi yok, % 75 oranında hastaların klinik tablolarında iyileşme izleniyor. Reoperasyon sonrası ortalama sağkalım süresi 11,5 ay, 2 yıl sağkalım oranı % 26, 5 yıl sağkalım oranı % 17 olarak bulunmuş. Bu çalışma sonuçlarına göre reoperasyonun surviyi uzattığı ve kaliteli yaşamı hastaya kazandırdığı fikri benimsenmiştir. Hangi hastaların reoperasyondan fayda göreceklerini belirlemek için beş negatif prognostik göstergenin kullanıldığı multivariete analiz ( gradeleme sistemi ) sistemi geliştirilmiştir.18 Negatif prognostik faktörler; 1. sistemik hastalığın varlığı, 2. Karnofsky skorunun <= 70 olması, 3. 4 aydan kısa süre de rekürrens gelişmesi, 4. >= 40 yaş, 5. primer tümör melanoma veya meme ise. Bu sistemde; hastalar negatif prognostik faktör varlığına göre puanlandırılır. ( maksimum skor,4 ) Tablo 4 de grade ile sağkalım süreleri arasındaki ilişki şeması gösterilmektedir. Tablo 4 : Reopere edilen hastaların sağkalım değerlendirmeleri Grade I Grade II Grade III Grade IV Sağkalım Süresi 5 yıl survi oranı % 57 13,4 ay 6,8 ay 3,4 ay 29 Bu sistem baz alınarak; Grade I ve II ye reoperasyon önerilir, Grade III için çok dikkatli bir şekilde değerlendirme yapılmalıdır. Grade IV hastalarda ise cerrahiden kaçınılmalıdır. İntrakranyal Metastazlarda Cerrahi Yönetim Stratejileri Hastalar nadir olarak da olsa metastatik lezyon içine hemoraji ve artan İCP nedeniyle herniasyon gibi acil şartlar altında prezante olabilmektedirler. Bu hastalar acil entübasyona ve hiperventilasyona ihtiyaç duyarlar, böylece serebral perfüzyon dengelenerek İCP yi acil olarak düşürmek mümkün olabilir. Yüksek doz steroid ve IV mannitol tedavisi ile herniasyona girmiş hastaya yardım edilmeli, eğer hastanın kalan survisi hakkında bilgi varsa ve uzun olarak öngörülüyorsa, cerrahi müdahale acil koşullar altında hemen planlanmalıdır. İntrakranyal metastaza sahip olan hastaların büyük çoğunluğu yukarıda anlatılan acil şartlar içinde nöroşirürjiyenin karşısına çıkmamaktadır. Elektif şartlar da karşımıza çıkan bu hastalara yaklaşımda bulunmadan önce hasta ve yakınları ile bilgilendirici ve onları durumun ciddiyeti hakkında tam bilgi sahibi yapıcı konuşma yapmak tedavinin gidişatı açısından en sağlıklı başlangıç olacaktır. Bu tip hastalarda nöroşirürjiyen; multidisipliner yaklaşım çerçevesinde medikal onkolog ile çok iyi iletişim içinde olmalıdır. Mevcut olan intrakranyal lezyonun rezektabilitesini nöroşirürjiyen değerlendirirken, primer odak açısından ve hastanın öngörülecek survisi yönünden onkoloji hekiminden konsültasyon istemesi önemlidir. Ayrıca hastanın genel durumu ve ek medikal hastalıkları hakkında ilgili branşlara danışılmalı ve onlardan cerrahi uygulanması halinde risklerin ortaya konulması istenmelidir. Hastanın nörolojik tablosu ortaya konmalı, başlanacak steroid tedavisine cevap takip eden nörolojik muayeneler ile çok iyi belirlenmelidir. Primer tümörü yapılan tetkikler ile ortaya konulabilen hastalarda, primer lezyona yönelik yapılabilecek cerrahi müdahale açısından ilgili cerrahi birimden konsültasyon istenmeli ve uygulanacak cerrahi müdahale veya müdahalelerin şekli ve zamanlamasını beraber planlamalıdır. Tüm bu işlemleri gerçekleştirirken mümkün olduğunca hızlı olunmalı ve hastanın geçen süreden zarar görmesi engellenmelidir. İntrakranyal metastazı olan hastalar iki gruba ayrılabilmektedir: 1. primeri bilinmeyen 2. primeri bilinen 30 1. Primeri bilinmeyen intrakranyal metastazlı hastalarda cerrahi yönetim Radyolojik olarak teşhis edilen, ancak primer odağı bilinmeyen, intrakranyal metastatik lezyonu olan hastalarda histolojik tanı ile metastaz doğrulanmamıştır. Bu hastalarda dikkatli anamnez alınması, fizik ve nörolojik muayenenin geniş tutulması, rutin laboratuar testleri ve PA akciğer grafinin hızlı olarak elde edilmesi ile zaman kaybedilmeden primere yönelik ilk ve önemli bilgilere ulaşılmaya çalışılır. Primere yönelik daha geniş tetkikler yapılmalı ancak bu tamamlanana kadar lezyon metastaz olarak adlandırılmamalıdır. Ama birçok hasta bu geniş araştırmanın sonuçlanmasına olanak tanıyacak klinik tabloya sahip değildir. Primerin ortaya konulmasını önemsemeden birçok hastada cerrahi girişim yapılma gerekliliği mevcuttur. Primeri bilinmeyen tek soliter lezyonu olan hastalarda cerrahi rezeksiyon önerilmektedir, bu hem lokal küre hem de histolojik tanı konulmasına imkan tanır. Geçmiş dönemlerde postop dönemde rutin tüm beyin radyoterapisi(whole brain radiotherapy-WBRT ) kullanılması önerilmekteydi, ancak günümüzde WBRT nin potansiyel yan etkileri ile lokal veya uzak rekürrens gelişmesi halinde reoperasyonun iyi sonuçlar vermesi nedeniyle bu uygulama hakkında kararsızlık hakimdir. Postop kontrastlı MRG de rezidü tümör izlenmeyen hastalarda WBRT çok gerekli görülmemektedir. Rezidü tümörü gözlenenlerde ise stereotaktik radyocerrahi alternatif olarak uygulanabilecek yöntem olabilir. Ancak bunu destekleyici çalışmalar bulunmamaktadır. Soliter intrakranyal metastazı olan, ancak hastaya zarar vermeden ulaşılabilecek konumda lezyona sahip olmayan hastalarda ise stereotaktik biyopsi ile histolojik tanıya ulaşmak ve devam edecek tedavisini planlamak uygundur. Günümüzde <= 3 cm çapa sahip olup cerrahi olarak ulaşılması güç lokalizasyondaki intrakranyal metastatik lezyonlara stereotaktik radyocerrahi önerilmekte olan tedavi yöntemidir. Bu yaklaşımın WBRT ye göre daha etkili olduğu ve normal parenkim yapısına daha az hasar verdiği söylenmektedir. 3 cm den büyük çaptaki lezyonlara ise WBRT ile tedavi uygulanması önerilmektedir. Multipl lezyon varlığında ise tedavi şeklinin kararını vermek, daha subjektif olmakta ve lezyonun bölgesine ve sayısına bağımlı olabilmektedir. WBRT ile tedavi ilk akla gelebilecek tedavi modalitesidir. Lezyon sayısı az olmasına rağmen; ya cerrahi ile rezeksiyonun zor yada hastaya zarar verebilecek konumda olması veya cerrahi olarak ulaşılabilecek konumda olması ancak sayısının çok fazla olması nedenleri ile WBRT önerilebilecek yaklaşım yoludur. Hayatı tehdit eden lezyon yok ise, tanı koymak için en uygun lezyondan sterotaktik biyopsi yapmak mümkündür. Bu nokta da karar, lezyon sayısına ve ulaşılabilirliğine bağlıdır. 31 Eğer 2-4 adet lezyon mevcut ve ulaşılabilir konumda ise tüm lezyonların rezeksiyonu denenebilir. Perop frozen section yapılarak histolojik tanı doğrulanması sonrası aynı seansta diğer lezyonların rezeksiyonu denenmelidir. Yukarıda da bahsedildiği gibi son dönem de adjuvan WBRT tartışmalı dahi olsa bu hastalara postop radyoterapi uygulanmalıdır. Limitli sayıda ( 2-4 adet ) ulaşılamayacak lezyonu olan ve lezyonların çapı< 3 cm olan hastalarda rutin tedavi olmasa da stereotaktik radyocerrahi kullanılabilecek tedavi yöntemidir. Dörtten fazla lezyonu olup ulaşılamaz lokalizasyonda olanlarda ise cerrahi müdahale endikasyonu yoktur. Cerrahi dışı tedavi protokolleri planlamak daha doğru olacaktır. Tüm bu yaklaşımların amacı intrakranyal lezyonun histolojisinin metastaz olarak doğrulanmasıdır. Histolojik tanının yardımı ile primer odak açısından öngörülen yerlerden başlanılarak araştırılmalı ve odak bulununca tedavi şeması ilgili branş hekimlerince düzenlenmelidir. 2. Primeri bilinen intrakranyal metastazlı hastalarda cerrahi yönetim Primeri bilinen ve intrakranyal metastaz tanısı konulan hasta grubu büyük çoğunluğu oluşturur. Radyosensitivite ve kemosensitivite bu durumda ilk ortaya konulması gereken özellik olmalıdır. Radyosensitif ve kemosensitif lezyonlar radyoterapi veya kemoterapi ile tedavi edilmelidirler. Cerrahi rezeksiyon bu tedavilere yanıt vermeyecek veya bu tedavilerin yetersiz kalacağı durumlarda uygulanmalıdır. Ancak cerrahi uygulanması planlanan hastalarda, sistemik hastalığının durumu ve ek medikal problemleri ve cerrahi riskler çok iyi analiz edilmelidir. Kontrol edilemeyen sistemik hastalığı olan ve cerrahi risk oluşturacak medikal problemleri olan hastalara cerrahi dışı tedavi yöntemleri önerilmelidir. Limitli ve kontrol altında sistemik hastalığı olan ve genel kondisyonu cerrahiye müsait olanlarda ise cerrahi planlama yapılmalıdır. Cerrahi yönetim stratejisi, primeri bilinmeyen hastalarda uyulması gereken kurallar göz önüne alınarak belirlenmelidir. Cerrahi Mortalite Eski cerrahlar daha kısa bir periyod olarak ele alsa da, bu tabir operasyondan sonra ki 30 günlük süre içindeki ölüm durumunu içermektedir. 108,142,153 32 Literatürdeki bir kısım seriler de ise eğer hasta halen hastane de yatıyorsa 30 günden sonraki dönemdeki ölümleri de içerir.40,55 İlk bildirilen serilerden bu yana bir karşılaştırma yapacak olursak cerrahi mortalite oranlarının dramatik bir düşüş içinde olduğunu görebiliriz. Cushing40 metastazektomi sonrası % 38 gibi; astrositom ( % 15 ), glial tümörlerin ( % 23 ) rezeksiyonu sonrasına göre, çok yüksek bir mortalite oranı bildirmiştir. Son dönem yapılan çalışmalarda ise anlamlı olmayacak derecelerde küçük oranlar bildirilmektedir.18,19,68 Modern nöroşirürjikal tekniklerin kullanılması ile beraber cerrahi mortalite oranlarının % 0- % 10 arasında ve ortalama olarak % 5 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Patchel ve ark.110 randomize çalışmalarında; yaptıkları operasyonlar sonrasında cerrahi mortalite oranını radyoterapi uygulaması sonrası 30 günlük dönemdeki mortalite oranı ile aynı bulmuşlardır. ( % 4 ) Cerrahinin radyoterapiden daha riskli olmadığını ortaya koymuşlardır. Bindal ve ark.19 yaptıkları çalışmada ise soliter metastaz cerrahisi ile multipl metastaz cerrahisi arasında cerrahi mortalite oranları arasında fark gösterememişlerdir. Her ikisinde de % 0 gibi çarpıcı bir rakam ortaya koymuşlardır. Cerrahi Morbidite Cerrahi morbidite nedenleri; nörolojik durumda kötüleşmeye sebep olan komplikasyonlar ve nörolojik kötüleşmeye sebep olmayan komplikasyonlar olarak postop hematom, yara yeri enfeksiyonu, derin venöz tromboz, pnömoni, pulmoner embolizm vb olarak iki planda incelenebilinir. Bazı seriler morbidite sebeplerinin iki planda da ortaya koyar18,19,68,145, bazıları ise hepsini bir arada inceler62,110,152, çok azı sadece nörolojik morbidite sebeplerini ele alır49,79,121,131,159, bir çoğu ise morbiditeyi hiç ele almaz.55,57,120,124,139,142,153,156 Günümüzde beklenen nörolojik kötüleşme oranı yaklaşık % 6 dır( % 0-%13 ). Diğer komplikasyonların oluşma oranı ise % 8( % 0-%21 ) olarak düşünülmektedir. Patchel ve ark110 operatif morbidite oranını % 8, postradyasyon 30 günlük morbidite oranını % 17 olarak saptamışlardır, bu durum radyoterapinin daha benign bir tedavi modalitesi olduğu fikrine ters düşmektedir. Sağkalım Ortalama bir yıllık sağkalım oranları günümüzde artmıştır. Bu durumu nöroşirürjikal tekniklerin gelişmesi ve nonserebral hastalık kontrolünün iyi yapılmasına bağlanılmaktadır. 33 Modern nöroşirürji uygulamaları ile ortalama survinin 10 ay ( 6-16 ay ) ve bir yıllık sağkalım oranının % 44 ( %32-%68 ) olması beklenmektedir. Kelly ve ark.68 BT yardımlı stereotaktik kranyotomi kullanımı ile bir yıllık sağkalım oranını % 63 olarak bildirmişlerdir. MD Anderson Kanser Merkezinde beş yıllık periyotta cerrahi uygulanan hastalarda ortalama yaşam süresi 14 ay, bir yıllık sağkalım oranı ise % 50 olarak ortaya konulmuştur.18,19 Tüm lezyonları çıkarılmış multipl metastaz hastalarında da ortalama yaşam süresi 14 ay, bir yıllık sağkalım oranı ise % 55 olarak izlenmiştir.19 Metastaz cerrahisinin hasta ölümleri üzerine etkisini ortaya koymanın en iyi yolu, ölüm üzerindeki nörolojik olaylarının etkisinin belirlenmesidir. Patchel ve ark110 nörolojik iyi halin devam etmesinin cerrahi+radyoterapi uygulanmış hastalarda 16 ay, sadece radyoterapi uygulanmış hastalarda ise altı ay olduğunu bulmuşlardır. Aynı çalışma da ölümün sistemik hastalığa bağlı gelişmesi hakkında her iki grup arasında anlamlı bir fark ortaya koyamamışlardır. Metastazektomi sadece serebral hastalığı iyileştirir, sinir sitemi dışındaki hastalığın durumuna etkisi yoktur. Birçok çalışma da; cerrahi rezeksiyon sonrası sonuçları etkileyen faktörleri analiz etmek için uğraşılmıştır. Bu çalışmaların sonuçlarında örnek olarak; kontrol altında olmayan sistemik hastalık ve kötü nörolojik performans durumunun olması, kısa surviye işaret eder. Birçok araştırmacı survi ile primer-metastaz tanıları konulması arasında geçen süreyi ilişkilendirmiştir.18,55,110,120 Galicich ve ark.55; primer hastalığın tanısı konulduktan >bir yıl sonra intrakranyal metastaz tanısı konulanlarda survinin uzun olduğunu, <bir yıl içinde tanı konulanlarda ise survinin kısa olduğunu bildirmişlerdir. Artan yaş, erkek cinsiyeti ve infratentoryal yerleşim kısa survi ile ilişkilidir.18,110,156,159 Primer tümör histolojisi sonuçlar üzerinde etkili değildir.55,131,142,145,156,159 Winston ve ar.159 primeri böbrek ve meme olan metastazların, diğerlerine oranla daha uzun surviye sahip olduklarını bildirmişlerdir. White ve ark.156 melanoma metastazlarının daha az survi ile olan ilişkisini göstermiştir. 34 RADYOTERAPİ Postop Adjuvan Tüm Beyin Radyoterapisinin Rolü Tüm beyin radyoterapisi ( whole brain radiotherapy-WBRT ) teorik olarak cerrahi rezeksiyon sahasındaki rezidü kanser hücrelerini harap eder ve diğer bölgelerdeki mikroskobik artıkları da yıkmak için kullanılan tedavi modalitesidir. WBRT uygulamasının; cerrahi yapılmış her intrakranyal metastazlı hastaya yapılmasının çok net yararları ortaya konulamamıştır. İlk olarak birçok retrospektif çalışma da WBRT kullanılmış ve yararlı etkileri olduğu gösterilmiştir42,63,140, bazıları ise bunun karşısında görüşler bildirmişlerdir.45,145,160 Daha sonraki çalışmalarda ise; WBRT’nin demans ile ilişkisi ve diğer nörotoksik etkileri ortaya konulmuştur. Looper ve ark88, uzun dönem yaşayan küçük hücreli akciğer kanseri hastalarında kombine terapi ( radyoterapi + kemoterapi ) ile ağır nörolojik problemlerin yüksek insidansı arasında bağlantı olduğunu vurgulamışlardır. Sundaresen ve Galicich145 cerrahi sonrasında radyoterapi uygulanmış ve iki yıllık surviye sahip hastalarda BBT tetkiklerinde % 50 oranında hidrosefalus eksitus vacuo veya lökoensefalopati lehine bulgular olduğunu ve % 17 oranında radyasyon nekrozunun geliştiğini göstermişlerdir. Cerrahi sonrası uzun surviye sahip olan hastalarda radyasyonun yol açtığı demansın hasta mutluluğunu azalttığını ve yaşam kalitesinde kötüleşme yarattığını vurgulamak isterim. WBRT’nin avantaj ve dezavantajlarını ortaya koyan prospektif randomize çalışmalara ihtiyaç olduğunu söylemek isterim. Ancak unutulmamalıdır ki, metastazın kontrol altına alınabilmesi için postop radyoterapi uygulaması gerekli bir tedavi modalitesidir. Stereotaktik Radyocerrahinin Rolü Stereotaktik radyocerrahi ( SR ), daha az invaziv, daha az maliyetli, daha az hastane de kalım süresi gerektirir. SR; radyoterapiye dirençli melanoma gibi tümörlerde bile semptomları iyileştirir133. Ortalama yaşam süresi 6-10 ay olarak bildirilmiştir.4,35,143 Dezavantajları ; peritümöral ödemin artması ve 3 cm çapından büyük lezyonların uygulama dışında bırakılmasıdır.76,143 SR ile standart cerrahiyi karşılaştıran prospektif bir çalışma bulunmamaktadır. Cerrahi uygulamanın SRye olan üstünlüğünü araştırmak için MD Anderson Kanser Merkezinde bir çalışma yapılmıştır. Ağustos 1991-Mart 1994 tarihler arasında SR ile tedavi edilen 31 hasta ile, aynı dönemde cerrahi ile tedavi edilmiş 62 hasta karşılaştırılmıştır.20 Yaş, 35 cinsiyet, primer tümör histolojisi, sistemik hastalığın yayılımı, tedavi öncesi Karnofsky skoru, intrakranyal metastazlarda tanı konulma zamanı, metastaz sayısı karşılaştırılmıştır. SR için ortalama yaşam süresi 7,5 ay, cerrahi uygulanan grup için ise 16,4 aydır. SR ile tedavi gören gruptaki hastaların % 50 si nörolojik kötüleşmeden dolayı hayatını kaybetmiştir, cerrahi grubunda ise bu oran % 19 da kalmıştır. Bu sonuçlar ışığında; cerrahi tedavinin, SR uygulamasına göre daha efektif tedavi modalitesi olduğu sonucu çıkarılmıştır. Cerrahi tedavi eğer mümkünse tercih edilmesi gereken yol olmalıdır. SR ise ulaşılamayacak bölgedeki metastazı olan hastalara veya kötü genel duruma sahip hastalara saklanmalıdır.20 SRnin en gelişmiş yöntemi olarak nitelendirilen cyberknife teknolojisi dünyada sınırlı sayıda, ülkemizde ise sadece bir merkez de tedavi amacıyla kullanılmaktadır. İntrakranyal vasküler ve tümöral lezyonlarda kullanılan bu cihaz aynı zaman da gammaknife teknolojisinden farklı olarak 2001 yılından itibaren tüm vücut kullanımı için de onay almıştır. Her türlü kanserin radyoterapisinde en son teknolojik gelişme olan bu sistem de metal başlık kullanılmaması nedeniyle pediatrik grup hastalarda da rahatlıkla kullanılma avantajı mevcuttur. Bu özellik aynı zaman da ağrısız ve anestezi gerektirmeyen müdahale şansı vermektedir. Diğer radyocerrahi yöntemlerine oranla fraksiyonasyonu daha kolaydır. Ancak tek dezavantajı yüksek maliyeti ve yaygınlaşmayan kullanımıdır. Bu nedenle henüz metastatik tümörlerin tedavi modaliteleri arasında yerini almamıştır. 36 KEMOTERAPİ Kemoterapinin intrakranyal metastazlardaki tek başına etkinliği gösterilememiştir. Kan-beyin bariyeri ve kan-tümör bariyerlerinin kemoterapötik maddeler tarafından geçilememesi intrakranyal metastazların tedavisindeki önemlerini azaltır. Ancak cerrahi ve WBRT ile tedavi edilen hastalarda en sık ölüm nedeni sistemik hastalığın ilerlemesi olduğundan primer tümör kemoterapi ile kontrol altına alınmalıdır.60,76,162 Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserleri ile meme kanseri kemosensitiftirler. Bu kanserlerin tedavisinde cisplatin, etoposide, topotecan ve temozolamide kullanılmaktadır.109,127,134,150 Radyoterapinin beraber uygulanması kemoterapinin etkinliğini arttırmaktadır.60 Kemoterapi uygulanmasında mikrometastazlarında etkilenmesini sağlamak amacıyla kan-beyin bariyerini geçici olarak kaldıran hiperozmolar mannitol ve bir bradikinin agonisti olan RMP-7 gibi ajanlar kullanılır. Koriokarsinoma, lenfoma, germ hücreli tümörler, meme tümörleri ve bazı akciğer kanserlerinin beyin metastazları ile leptomeningeal karsinomatozis olgularında WBRTye kemoterapi de eklenir. Ancak bu konuda sonuçlar üzerinde belirleyici olabilecek kontrollü bir çalışma yoktur.60,87 İmmunglobulin tedavisi gibi bazı yardımcı tedavi yöntemleri konusunda yeterli bilgi birikimi bulunmamaktadır.101 Primer tümörün tedavisine yönelik gen terapisi uygulanması henüz rutin tedavi yöntemleri arasına girmemiştir. 37 MATERYAL ve METOD Ocak 2001- Nisan 2005 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi I. Nöroşirürji Kliniğinde intrakranyal yer kaplayan lezyon ön tanısı ile opere edilen 256 hastadan, patoloji raporları sonucunda; sistemik kanser hastalığının intrakranyal uzak metastazı kesin tanısı almış 45 ( % 17,5 ) hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Olguların yaşları, cinsiyetleri, tümör lokalizasyonları, sayısı, ek medikal problemleri, sistemik kanserin varlığı ve durumu, preop hastaların multidisipliner değerlendirilmesi, patolojik tanısı ve preop/postop Karnofsky Performans Skala ( Tablo 5 ) puanı göz önüne alınarak uygulanacak tedavinin şekline karar vermek için değerlendirilmiştir. Tablo 5: Karnofsky performans skalası Pua n 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Anlamı Normal, hiçbir yakınması yok, hastalığa ait hiçbir kanıt yok Normal aktiviteyi sürdürebilir, minör belirtiler Gayret ile normal aktivite, bir miktar belirti Kendi kendine bakabilir, normal aktiviteyi sürdüremez Bazen yardım gerektirir, pek çok ihtiyacını yapabilir Önemli ölçüde yardım ve sık bakım gerektirir Sakat, sık bakım ve yardım gerektirir Ciddi derecede sakat, hastanede yatar, yakın zamanda ölüm beklenmez Çok hasta, aktif destekleyici bakım gereksinim gösterir Ölmek üzere, fatal süreçler hızlı bir biçimde ilerlemekte Ölü Hastaların kliniğimize yatışlarından itibaren, iyi anamnez ve yeterli sistemik fizik muayene ile primere yönelik bulgular not edilmiştir. Hastanın nörolojik tablosu değerlendirilmiş olup her hastaya 16 mg/gün glukokortikoid tedavisi başlanılarak, cevap yönünden hasta takibe alınmıştır. Hastalara IV kontrastlı/kontrastsız BBT, IV kontrastlı/kontrastsız kranyal MRG tetkikleri ile lezyonun natürü, sayısı, duyarlı bölgeler ile ilişkisi, çevresel ödem yoğunluğu, herniasyon varlığı araştırılmıştır. PA akciğer grafi, biyokimya değerlerinin kapsamlı tetkiki, tüm batın USG , toraks, abdomen ve pelvis BT, kemik sintigrafisi yapılarak primer kaynak açısından geniş değerlendirme yapılmıştır. Primer odak tespiti yapılabilen hastalar da ilgili kliniklerden konsültasyon istenerek, primer odağa yönelik ayırıcı tanı ve tedavi için önerileri alınmıştır. 38 Onkoloji kliniği ile hastanın survisi ve onkolojik tedavinin nasıl olacağı konusunda konsülte edilerek, gerektiğinde tedavi şeklinde değişiklik yapılmıştır. Lokal veya uzak rekürrens gelişmesi halinde hastaları reoperasyon açısından değerlendirirken, multivariete analiz sistemi kullanılmıştır. 18 Tablo 6 : Multivariete analiz sistemi ile reoperasyon değerlendirmesi negatif prognostik faktörler sistemik hastalığın varlığı Karnofsky skorunun <= 70 olması 4 aydan kısa süre de rekürrens gelişmesi >= 40 yaş primer tümör melanoma veya meme derecelendirme Grade I Grade II Grade III Grade IV reoperasyon + +/- Bu sistemde; hastalar negatif prognostik faktörlerin adetine göre puanlandırılır ve reoperasyon kararı verilir. ( maksimum skor,4 )( tablo 6 ) 39 BULGULAR İntrakranyal metastatik lezyon tanısı almış 45 hastanın sekiz ( % 18 ) tanesi kadın, 37 ( % 82 ) tanesi erkektir. Yaşları 16 ile 79 arasında olup, ortalama yaş 54,46 dır. En sık beşinci ve altıncı dekadlarda ortaya çıkmaktadır. Erkek/Kadın oranı yaklaşık 4,6 dır. Kadınlar için yaş aralığı 30-70 yaş olup, ortalama yaş 56,1 olarak hesaplanmıştır. Erkekler için yaş aralığı 16-79 yaş olup, ortalama yaş 54,1 dir. Dört hasta düzenli takiplerine gelmemiş olup, bunlardan iki tanesinin öldüklerinde hasta yakınları tarafından bilgi alınabilmiştir. 41 hasta konulan tanıları sonrasında onkoloji kliniği ile beraber düzenli takip altına alınabilmiştir. Ortalama takip süresi 11,6 aydır. 13 hasta halen hayatta olup düzenli olarak kontrollerine gelmektedir. 30 hasta ise onkoloji tedavileri sırasında veya takip altında iken hayatlarını kaybetmişlerdir. Ortalama survi 11,7 aydır. Ölen 30 hastadan 26sı cerrahi uygulanmış gruba dahil olup ortalama survi 12,5 aydır. Yalnız onkoloji tedavisi alan dört hastanın ortalama survisi 5,75 aydır. Cerrahi uygulanıp takipleri sırasında ölen 26 hastadan 23ünde soliter metastaz, üçünde ise multipl metastaz bulunmaktaydı. Soliter metastazlı hastaların ortalama survisi 11,6 aydır. Soliter infratentoryal metastaza sahip altı hastanın ortalama survisi 9,6 ay olup, soliter supratentoryal metastaza sahip 17 hastanın ortalama survisi 12,2 ay olarak bulunmuştur. Multipl metastaza sahip cerrahi uygulanmış üç hastanın ortalama survisi 16,3 ay olarak hesaplanmıştır. Tanı konulup cerrahi tedavi uygulanan hastaların preop Karnofsky Performans puanı ortalaması 66,6 olup, postop dönemde yapılan değerlendirmelerin sonucunda ortalama 83,8 olarak hesaplanmıştır. Tanı konulduktan sonra her hastaya antiödem etkisi amaçlanarak steroid tedavisi başlanıldı ve nörolojik defisite sahip 37 hastanın 26 sında ( % 70 ) defisitlerde regresyon izlenildi. Nörolojik defisitlerinde regresyon izlenen hastaların 18i soliter supratentoryal, dördü soliter infratentoryal, dördü ise multipl metastaza sahipti. Defisitlerinde regresyon izlenen 26 hastanın ortalama survisi 13,8 ay olup, steroid tedavisine yanıt vermeyen 11 hastanın ortalama survisi 10,1 ay olarak hesaplanmıştır. Cerrahi uygulanan ve takiplerinde rekürrens saptanan dört hasta ( % 10 ) reopere edildi. Multivariete analiz sistemine göre değerlendirilen hastalardan ikisi Grade II, diğer ikisi ise Grade III olarak saptandı. İki hasta da lokal, diğerlerinde ise uzak lokalizasyonlu nüks metastatik lezyon mevcuttu. 23 hastada ( % 51,1 ) supratentoryal soliter metastatik kitle, sekiz hastada ( % 17,7 ) infratentoryal soliter metastatik kitle, 13 hastada ( % 28,8 ) multipl metastatik kitle ve 40 bir hastada ( % 2,4 ) ise kalvaryal metastatik kitle izlenmiştir. Supratentoryal soliter metastazların 19u erkek, dördü kadın; infratentoryal soliter metastazların altısı erkek, ikisi kadın; multipl metastazların 12si erkek, biri kadın; kalvaryal metastaz ise kadın hastada ortaya çıkmıştır. ( Tablo 7 ) Tablo 7 : Metastazların genel dağılımı Erkek Kadın Toplam supratentoryal infratentoryal 19 6 4 2 23 8 multipl 12 1 13 kalvaryal -1 1 Toplam 37 8 45 Multipl metastatik kitleye sahip 13 hastanın; beş tanesinde ( % 38,4 ) supratentoryal iki lezyon, iki tanesinde ( % 15,4 ) supratentoryal üç lezyon, bir tanesinde ( % 7,7 ) supratentoryal >4 lezyon, bir tanesinde ( % 7,7 ) infratentoryal iki lezyon, iki tanesinde ( % 15,4 ) supra- ve infratentoryal iki lezyon, iki tanesinde ( % 15,4 ) ise supra- ve infratentoryal >4 lezyon mevcut idi. ( Tablo 8 ) Tablo 8 : Multipl metastazların yer ve sayısına göre dağılımı 5 hasta ( % 38,4 ) 2 hasta ( % 15,4 ) 1 hasta ( % 7,7 ) 1 hasta ( % 7,7 ) 2 hasta ( % 15,4 ) 2 hasta ( % 15,4 ) supratentoryal iki lezyon supratentoryal üç lezyon supratentoryal >4 lezyon infratentoryal iki lezyon supra- ve infratentoryal iki lezyon supra- ve infratentoryal >4 lezyon Bir hasta stereotaktik biyopsi için sevk edildi, iki hasta önerilen cerrahi tedaviyi kabul etmedi, iki hasta ise supraklavikuler lenf nodu biyopsi sonucu ile yapılan konsültasyonlar sonrasında inop olarak kabul edildi. 40 hasta soliter ve multipl metastazektomi sonrası onkoloji kliniği ile beraber takip altına alındı. Patolojik tanılar; iki hastada supraklavikuler lenf nodu biyopsi materyaline göre, 40 hasta da ise cerrahi dekompresyon sonrası alınan tümör parçalarının incelenmesi sonucunda konulmuştur. En sık primer bölge olarak akciğerler göze çarpmaktadır. ( 33 hasta - % 82,5 ). Gastrointestinal sistem ( iki hasta - % 5 ), malign melanoma ( bir hasta - % 2,5 ), malign mezenkimal tümör ( bir hasta - % 2,5 ), overin papiller seröz karsinomu ( bir hasta - % 2,5 ) , overin papiller adenokarsinomu ( bir hasta - % 2,5 ), tiroid papiller karsinomu ( bir hasta - % 2,5 ) diğer primer kaynakları oluşturmaktadır. ( Tablo 9 ) Tablo 9 : Primer odağa göre dağılım Akciğer 33 % 82,5 41 Gastrointestinal sistem Malign melanoma Sakral malign mezenkimal Over Tiroid 2 1 1 %5 % 2,5 % 2,5 2 1 %5 % 2,5 Akciğer kaynaklı metastazlar içinde en sık karşımıza çıkan % 39 luk oran ile az diferansiye karsinom metastazıdır. Bunu sırasıyla; az diferansiye squamöz hücreli karsinom metastazı ( % 21 ), küçük hücreli dışı karsinom metastazı ( % 21 ), küçük hücreli karsinom metastazı ( % 13 ), indiferansiye büyük hücreli karsinom metastazı ( % 3 ), büyük hücreli karsinom metastazı ( % 3 ), takip etmektedir. ( Tablo 10 ) Tablo 10 : Akciğer kaynaklı metastazların histolojik tanılarına göre dağılımı az diferansiye karsinom metastazı az diferansiye squamöz hücreli karsinom metastazı küçük hücreli dışı karsinom metastazı küçük hücreli karsinom metastazı indiferansiye büyük hücreli karsinom metastazı büyük hücreli karsinom metastazı % 39 % 21 % 21 %13 %3 %3 Multipl metastazlı hastaların, grup olarak incelenmesinde primer kaynak olarak çeşitli histolojik tiplere sahip akciğerler karşımıza çıkmaktadır. ( Tablo 11 ) Tablo 11 : Multipl metastaza sahip hastaların histolojik tanılarının dağılımı az diferansiye karsinom metastazı adenokarsinom metastazı küçük hücreli dışı karsinom metastazı küçük hücreli karsinom metastazı az diferansiye squamöz hücreli karsinom metastazı sakral malign mezenkimal tümör metastazı histolojik tanı konulamayan 2 2 2 1 1 1 4 Kliniğimize başvurduklarında; 11 hastada primer sistemik hastalık biliniyordu, 34ünde ise primeri bilinmeyen metastaz ile uyumlu görünüm mevcuttu. Başvuru sırasında primeri bilinmeyen hastaların 13ünde yapılan tetkikler sonucunda primer kanser odağı ortaya konulabilmiştir. Dört hasta daha önce akciğer de kitle nedeniyle çeşitli hastanelerin göğüs cerrahisi kliniklerinde opere edilmişlerdi. Hastanemiz onkoloji kliniği tarafından yapılan takip ve 42 tedavileri sırasında intrakranyal yer kaplayan lezyon tespit edilerek kliniğimize refere edilmişlerdi. Dört hasta onkoloji kliniği tarafından; akciğerlerindeki farklı lezyonlar ve patoloji sonuçları ( yapılan biyopsi sonuçlarına göre ) ile takip ve tedavileri devam ederken semptomların ortaya çıkması üzerine yapılan tetkikler sonucu kliniğimize refere edildi. İki hastaya; over karsinomu nedeniyle daha önce TAH+BSO uygulanmış ve onkoloji tarafından yapılan takip ve tedavileri sırasında konulan ön tanıları sonrasında kliniğimize refere edilmişlerdir. Bir hasta daha önce kliniğimizde sakral malign mezenkimal tümör nedeniyle opere edilmişti. Hasta onkoloji kliniği ile beraber takip edilirken multipl intrakranyal lezyon saptanması üzerine opere edildi. Bir hasta daha önce mesane tümörü ( patoloji sonucu: transisyonel hücreli karsinom Grade II Stage B1 ) ön tanısı ile opere edilmişti, ancak yapılan tetkikleri sırasında toraks BTsinde yer kaplayan lezyon izlendi ve intrakranyal lezyonun patolojik tanısı akciğerden kaynaklanan metastaz olduğu yönünde çıktı. Hasta ameliyat sonrası onkoloji tarafından radyoterapi+kemoterapi uygulamasına alındı. On hastanın kliniğimize yattıktan sonra çekilen kontrastlı/kontrastsız toraks BTlerinde akciğerde yer kaplayan lezyon ve mediastinal lenfadenopati ( LAP ) ile uyumlu görünümler izlendi ve opere edilen hastaların patoloji sonuçları da koreleydi. İki hastanın kliniğimizde yapılan ayrıntılı fizik muayenesinde batında kitle ile uyumlu bulgu elde edilmesi ile tüm batın USG tetkiki yapıldı. Karaciğer de nodüle rastlanan her iki hastanın intrakranyal lezyonlarından alınan biyopsilerinin patoloji sonucu gastrointestinal sistem kaynaklı adenokarsinom metastazı çıktı. 21 hastanın ise primer kanser hastalığı yapılan muayene ve tetkikler sonucu ortaya konulamadı. Dört hastada postop dönemde onkoloji kliniği takibinde iken rekürrens gelişti. İki hasta lokal nüks, iki hasta ise uzak nüks nedeniyle reopere edildi. Sol serebellar kitle nedeniyle opere edilen bir hastanın postop takiplerinde semptomların tekrarlaması üzerine lokal nüks saptandı ve reopere edildi. Kliniğimize yatırıldıktan sonra tetkiklerinde yaygın mediastinal LAP saptanan ve göğüs hastalıkları konsültasyonu sonrası supraklavikuler lenf nodu ince iğne aspirasyon biyopsisi ( İİAB ) yapılan iki hastanın patoloji sonuçları karsinom metastazı olarak belirlendi ve RT+KT için onkoloji kliniğine devredildi. 2001 yılında sol Pancoast tümörü nedeniyle opere edilmiş olan bir hasta 2003 yılında geçirdiği trafik kazası sonrası acil ünitemizde yapılan kontrolleri sırasında çekilen BBT de 43 insidental olarak intrakranyal lezyon saptanması üzerine opere edildi ve postop WBRT protokolüne alındı. Bir hastamız akciğerde kitle nedeniyle opere olup az diferansiye akciğer karsinomu patolojik tanısı ile onkoloji kliniği kontrolünde iken kafa içi basınç artışı sendromu ( KİBAS ) semptomları gelişmesi üzerine çekilen kranyal MRG de sağ serebellar kitle ve intrasellar bölgede kavernöz sinüse invazyon gösteren kitleler saptanması üzerine kliniğimizden konsültasyon istendi. Yapılan değerlendirme sonucunda serebellar kitleye cerrahi müdahale uygulanıldı. İntrasellar bölgedeki lezyon ise inop kabul edildi ve hasta postop dönemde onkoloji protokolüne dahil edildi. Küçük hücreli akciğer karsinomu nedeniyle onkoloji takibinde olan bir hastamızın Mayıs 2001 tarihinde çekilen kranyal MRGsinde sağ paryetal kistik kitle saptanmıştı, asemptomatik olan hastanın Eylül 2001 de semptomlarının ortaya çıkması üzerine çekilen kontrol MRGsinde kitle boyutlarında artış saptanması üzerine onkoloji kliniği ile konsülte edilerek kist dekompresyonu ve kemoterapi uygulanması için hastaya Ommaya rezervuarı yerleştirildi. Serebellar solid kitle ve beraberinde hidrosefalisi olan bir hastaya dekompresyon+eksternal sualtı ventriküler drenaj uygulandı. Postop beşinci gün dreni çekilen hastanın kontrol BBTlerinde hidrosefali izlenmedi. 79 yaşında ve serebellar kitle+akciğerde kitlesi mevcut bir hastanın onkoloji konseyinde değerlendirilmesi sonrası, ek dahili problemleri yoksa operasyonuna karar verildi. Yapılan konsültasyonlar sonucu hasta opere edildi. Dekompresyon cerrahisi uyguladığımız bir hasta akciğerdeki lezyonun rezeksiyonu için kliniğimizden taburcu sonrası göğüs hastalıkları ve göğüs cerrahisi takibine alındı. Akciğerde lezyonu+sol serebellar kitlesi olan bir hastaya yapılan akciğer tru-cut biyopsisi sonucu patolojik tanı konulamaması üzerine histolojik tanı amaçlı serebellar dekompresyon yapıldı. Kalvaryal tutulumu olan tek hastamızın kliniğimizde yapılan tetkiklerinde iskelet sisteminde başka bir odağa rastlanılmadı. Muayene ve USG de tiroid glandında kitle saptandı. Kliniğimizde dekompresyon+kranioplasti( patoloji sonucu: tiroid papiller karsinom metastazı) yapıldı. Taburcu sonrası genel cerrahi kliniği tarafından total tiroidektomi uygulandı ve hasta onkoloji kliniği tarafından takibe alındı. Sol mediastende kitle+sol paravermian kitle+hidrosefali tespit edilen bir hastaya kliniğimizde dekompresyon+ventriküloperitoneal şant takıldı. Mediastendeki kitlesi için göğüs cerrahisi ile konsülte edilen hastaya inop görüşü bildirildi ve hasta onkoloji takibine alındı. 44 Sol paryetal bölge de lezyonu olan ve akciğerde kitle saptanan bir hasta aktif dirençli tüberküloz tanısı aldı. İntrakranyal kitle boyutlarının küçük olması ve semptom oluşturmaması üzerine hasta tüberküloz tedavisi amacıyla Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesine gönderildi. Buradaki tedavisi sırasında KİBAS semptomları oluşan hasta acil olarak opere edildi. Adenokarsinom metastazı tanısı alan hasta Siyami Ersek Eğitim ve Araştırma Hastanesinde akciğerindeki lezyon opere edildi. Yaklaşık altı ay sonra sağ temporal lokalizasyonlu nüks kitle tespit edilen hasta reopere edildi. 75 yaşında dominant hemisferde insular bölgede solid 25x25 mm ebatlarında kitleye sahip hasta gammaknife için Marmara Üniversitesi Nöroşirürji Kliniği ile konsülte edildi. Endikasyon konulmayan hastanın akciğerdeki kitlesi için göğüs cerrahisi inop görüşü bildirdi. Onkoloji kliniği tarafından RT+KT önerilen hasta tedavi olmayı kabul etmedi. 1999 yılında over kanseri nedeniyle TAH+BSO uygulanan hastanın onkoloji takiplerinde 2001 yılında intrakranyal metastaz saptandı ve opere edildi. Yapılan takiplerinde 2004 Ocak ve Aralık aylarında iki defa lokal nüks saptanan hasta her ikisinde de reopere edildi. Sağ oksipital lob medyalinde korpus kallosum genusunda lokalize kitleye sahip hastaya tedavisi hakkında bilgi verildi ve hasta öncelikli olarak stereotaktik biyopsi için İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroşirürji Kliniğine sevk edildi. Multipl metastazı olan üç hastanın tüm kitleleri rezeke edildi. Küçük hücreli karsinom tanısı olan bir hastanın önce klinik oluşturan sol temporal lezyonu rezeke edildi. Takibe alınan hastanın pineal bölgedeki kitlesi nedeniyle hidrosefali gelişmesi üzerine reopere edildi ve hidrosefalisi geriledi. Multipl kitleleri değerlendirilen bir hastada sağ paryetal subkortikal yerleşimli kitlenin kliniğe yol açtığı ve rezektabl olduğu sonucuna varıldı ve opere edildi. Heybeliada Göğüs Hastalıkları hastanesinde akciğer de kitle nedeniyle yatan bir hasta infratentoryal ve sol oksipital iki adet kitle saptanması üzerine kliniğimize refere edildi. Oksipitaldeki kitlesi yaklaşık bir cm çapında olan hastanın kliniğe yol açan infratentoryal lezyonu dekomprese edildi. Akciğer tru-cut biyopsi sonucu küçük hücreli dışı karsinom olan ve onkoloji kliniği tarafından takip edilen bir hastada sol oksipital ve paryetal kistik kitleler saptandı. Kistik kitleler içine Y konektör aracılığı ile Ommaya rezervuarı takılarak kemoterapi uygulandı. Kontrollerinde yaklaşık bir yıl sonra sağ temporal uzak lokalizasyonlu rekürrens saptanan hasta opere edilerek yeni oluşan kitle dekompresyonu yapıldı. Multipl intrakranyal kitle ve akciğer de lezyon saptanan iki hasta; onkoloji konseyinde alınan karar ile inop olarak kabul edildi ve onkoloji takibine alındı. 45 Cerrahi olarak tedavi edilen toplam 40 hastanın üçünde ( % 7,5 ) postop dönemde morbidite izlendi. Ommaya rezervuar takılan bir hastanın postop dönemde insizyon yerinde yara dudaklarında rezervuarın skalpi germesine bağlı nekroz gelişti ve yara dudakları ayrışması oldu. Lokal anestezi ile yara yeri revizyonu yapıldı. İki hasta da postop kontrol BBTlerinde operasyon lojunda hematom izlendi. Bunların birinde hematoma bağlı solunum arresti gelişti va acil olarak ameliyata alındı. Tekrar operasyona alınan iki hastaya da hematom boşaltılması operasyonu yapıldı. Cerrahi tedavi uygulanan 40 hastamızda mortalite oranımız % 0 olarak bulunmuştur. Tüm hastalar kliniğimizden taburcu sonrası onkoloji poliklinik takibine alınarak, 26 hastaya radyoterapi, bir hastaya kemoterapi, sekiz hastaya ise radyoterapi+kemoterapi tedavileri başlanılmıştır. 46 OLGU ÖRNEKLERİ 47 OLGU 1 39 y, E başağrısı, unutkanlık santral fasial paralizi preop karnofsky skoru: 100 Resim 1: T1WI kesitte sol frontal bölge de kortikal-subkortikal yerleşimli düzensiz konturlu yer kaplayan lezyon yapılan tetkiklerde primer odak ortaya konulamadı hasta opere edildi-grosstotal eksizyon yapıldı postop karnofsky skoru: 100 histoloji: küçük hücreli dışı karsinom metastazı onkoloji protokolüne dahil edildi Resim 2: postop 7. ayda çekilen kontrol BBT 48 OLGU 2 65 y, E sol hemiparezi ( 3/5 ), preop Karnofsky skoru: 50 steroid tedavisine yanıt hemiparezi 4/5 Resim 3: sağ parietal kortikal-subkortikal yer kaplayan lezyon çekilen BBT de tek soliter lezyon mevcut MRG de ise sol temporal yerleşimli bir kitle daha izlendi Resim 4: IV-C BBT de saptanamayan sol temporal kitle izlendi toraks BT de sol akciğer alt lob posterior segmentte solid kitlesel lezyon göğüs cerrahisi konsültasyonu sonucu inop onkoloji kliniği ile konsültasyon sonrası cerrahi kararı verildi Resim 5: PA akciğer grafi ve IV-C toraks BT hastanın kliniğini yaratan sağ parietal kitleye grosstotal eksizyon uygulandı postop 2. gün sol früst hemiparezik, postop karnofsky skoru: 80 histoloji: az diferansiye karsinom metastazı Resim 6: postop IV-C BBT de rezidü kitle izlenmedi 49 OLGU 3 50 y, E sağ hemiparezi ( 3/5 ), sağ elini yumruk yapamıyor, preop Karnofsky skoru: 50 steroid tedavisine yanıt hemiparezi 4/5 Resim 7: sağ parietal ve parietooksipital kistik yer kaplayan lezyon Resim 8: sağ akciğer apikalinde yer kaplayan lezyon göğüs cerrahisi ve onkoloji konsültasyonları sonrası tru-cut biyopsi histoloji: küçük hücreli dışı karsinoma tümör konseyinde tartışıldı. Kistik kitle drenajı ve lokal kemoterapi uygulanabilmesi için cerrahi müdahale ile Ommaya rezervuar takılması kararı alındı Resim 9: kistik kavitelerin içinde kataterler ve cilt altında Ommaya rezervuar izlenmekte postop Karnofsky skoru: 90 hastanın güç kaybı tam olarak düzeldi ve postop 4. gün sağ elini yumruk yapar hale geldi postop insizyon yerinde rezervuarın skalpi germesine bağlı ayrışma nedeniyle lokal anestezi altında yara yeri revizyonu uygulandı 50 onkoloji ve kliniğimiz tarafından takip altında iken postop 13.ay çekilen kontrol kranyal MRG de uzak lokalizasyonlu nüks saptandı Nörolojik muayene doğal, preop Karnofsky skoru: 90 Multivariete analiz sistemine göre Grade II Resim 10: postop 13.ay kontrol kranyal MRG onkoloji kliniği konsültasyonu sonrası operasyona karar verildi sağ temporal lobektomi + grosstotal tümör eksizyonu yapıldı postop Karnofsky skoru: 100 Resim 11: sağ temporal lobektomi + grosstotal tümör eksizyonu sonrası IV-C kontrol BBT- rezidü tümör izlenmedi 51 OLGU 4 79 y, E serebellar testler bozuk, preop Karnofsky skoru: 50 1991 ve 1992 yıllarında mesane tm opere Resim 12: yaklaşık bir yıl önce çekilen kranyal MRG de serebellar patoloji yok Resim 13: şikayetleri sonrası çekilen MRG de sol serebellar hemisferde derin yerleşimli lezyon Resim 14: postop BBT ve MRG ile kontrolü primere yönelik tetkiklerinde sonuca ulaşılamadı hasta tümör konseyinde tartışıldı ve ek medikal problemi yok ise operasyona karar verildi grosstotal kitle eksizyonu yapıldı postop Karnofsky skoru: 80 histoloji: az diferansiye karsinom metastazı-primer odak açısından akciğerler ön planda 52 OLGU 5 43 y, E serebellar testler bozuk, preop Karnofsky skoru: 50 Yalova Devlet Hastanesinde çekilen PA akciğer grafide kitle saptanmış sevk edildiği Heybeliada Göğüs Hastalıkları Hastanesinde serebellar semptomları nedeniyle çekilen BBT de sol serebellar kitle saptanması üzerine kliniğimize refere edildi Resim 15: sol serebellar halkasal kontrast tutulumu olan hemisferik kitle onkoloji konsültasyonu ile survinin > 6 ay olduğu öğrenildi operasyona alınan hastaya grosstotal eksizyon uygulandı postop Karnofsky skoru: 80 histoloji: az diferansiye karsinom metastazı Resim 16: sol suboksipital kranyektomi defekti ve operasyon loju izlenmekte, belirgin kontrast tutan rezidü tümör izlenmedi Resim 17: kontrol MRG de sağ oksipital kortiko-subkortikal yer kaplayan lezyon, operasyon lojunda hematom ile uyumlu görünüm, rezidü kitle izlenmedi semptom oluşturmayan sağ oksipital kitle takibe alındı MRG nin sensitivitesinin yüksekliği izlendi ve mümkünse metastaz düşünülen her hastaya MRG çekilmesinin gerekliliği ortaya konuldu 53 OLGU 6 37 y, E sağ hemiparezik(4/5) steroid tedavisine yanıt früst hemiparezi Resim 18: sol parietal yerleşimli yer kaplayan lezyon, çevresel ödem Resim 19: sağ akciğer üst lobta kaviter lezyon hastanın göğüs hastalıkları konsültasyonu sonucunda tüberküloz açısından tetkikleri yapıldı balgam yaymasında ARB +++ basiller izlendi aktif TBC tanısı alan hastanın intrakranyal lezyonunun tüberkülom olabileceği düşünüldü anti TBC tedavisine başlanıldı Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesine sevk edildi yaklaşık bir ay sonra enfeksiyonun aktif dönemi geçtikten sonra operasyon için tekrar kliniğe yatırıldı preop Karnofsky skoru: 100 gross-total tümör rezeksiyonu uygulandı, postop Karnofsky skoru: 100 histoloji: akciğer adenokarsinom metastazı göğüs cerrahisi konsültasyonu sonucunda akciğerdeki lezyona cerrahi planlandı Resim 20: postop kontrol IV-C BBT ve MRG, rezidü tümör dokusu izlenmedi 54 Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesinde sağ akciğer apikal lobektomi yapılmış Resim 21: sağ apikal lobektomi sonrası diyaframın sola göre yukarıda olduğu izlenmekte onkoloji kliniği ile kontrolleri sırasında 4 ay sonra aşırı başağrısı nedeniyle çekilen kontrol MRG de uzak lokalizasyonlu nüks saptandı Resim 22: sağ temporal kistik-nekrotik yer izlenmedi. Resim 23: sol parietal de lokal nüks kaplayan lezyon multivariete analiz sistemine göre Grade II olarak değerlendirildi operasyona karar verildi, preop Karnofsky skoru: 100 sağ temporal lobektomi + grosstotal tümör eksizyonu uygulandı postop Karnofsky skoru: 100 Resim 24: postop IV-C BBT rezidü izlenmedi 55 OLGU 7 74 y, E frontal lob sendromu, sensoryal afazi Karnofsky skoru: 50 Resim 25: IV-C BBT de multiple yer kaplayan lezyon Resim 26: Aksiyal, koronal ve sagittal Kranyal MRG kesitleri Resim 27: sol parakardiyak alanda yaklaşık 4x2 cm boyutlarında düzensiz sınırlı kitle imajı ek dahili sorunları mevcut hastanın operasyonunun yüksek riskli olacağı görüşü alındı yapılan göğüs hastalıkları ve onkoloji konsültasyonları sonrasında hastaya öncelikli olarak onkoloji protokolünün uygulanması kararı alındı hasta onkoloji kliniğine devir edildi 56 OLGU 8 52 y, E küçük hücreli akciğer karsinomu tanısı ile onkoloji takibinde kontrol kranyal MRG de sağ parietal asemptomatik kitle takibe alındı Resim 28: ilk kranyal MRG de semptom yapmayan kitle hastanın semptomları gelişmesi üzerine çekilen kranyal MRG de lezyon boyutlarında artış kliniğimize refere edildi sol hemiparezik(3/5), destekle yürür, preop Karnofsky skoru: 50 Resim 29: semptomları sonrasında kontrol MRG de sağ parietal kitlenin kistik karakter kazanarak boyutlarında artış olduğu izlendi kist içine yerleştirilen katater yardımı ile kist sıvısı drenajı yapılarak kitle etkisi yok edildi kataterin ağzına yerleştirilen Ommaya rezervuar cilt altına tespit edildi sol früst hemiparezi, postop 4. gün desteksiz olarak yürür, postop Karnofsky skoru: 90 cilt altındaki bu kalıcı rezervuar sayesinde kist sıvısı gerekirse tekrar aspire edilebilecek onkoloji kliniğinin uygulamak istediği lokal kemoterapi de mümkün olabilecek kist sıvısı sitolojisi: küçük hücreli akciğer karsinomu metastazı Resim 30: kistik kitlenin tamamen kaybolduğu izlendi 57 OLGU 9 16 y, E Sağ hemiparezik(4/5), Preop Karnofsky skoru: 70 Yaklaşık 10 ay önce kliniğimizde sakral malign mezenkimal tümör patolojik tanısı ile opere Onkoloji kliniği ile beraber takip altında iken Kafa da şişlikler belirmesi üzerine çekilen kranyal MRG sonrası kliniğimize refere edildi Resim 31: sol paryetal ve sağ temporal bölgelerde intrakranyal uzanım gösteren yer kaplayan lezyonlar Yapılan tetkiklerinde başka organ metastazı saptanmadı Aynı seansta her iki bölgeye yapılan kranyotomiler ile subdural mesafeye de uzanım gösteren kitlelerin grosstotal eksizyonu yapıldı ve her kranyotomi sahasına bone cement ile kranyoplasti uygulandı früst hemiparezik, postop Karnofsky skoru: 90 histoloji: malign mezenkimal tümör metastazı Resim 32: postop BBT görüntüleri 58 OLGU 10 74 y, E Sağ hemiparezik(4/5), disfazisi mevcut, Karnofsky skoru: 70 Steroide yanıt 2. gün güç kaybı ve disfazisi düzeldi Resim 33: sol insular bölge de solid metastatik kitle Hastanın primer odak araştırmasında akciğerler de kitle saptandı Resim 34: sol akciğer periferisinde kitle göğüs cerrahisi konsültasyonunda kitlenin nonrezektabl olduğu görüşü alındı duyarlı alanlara yakın komşuluk içinde ve dominant hemisferde olan kitle için Marmara Üniversitesi Nöroşirürji Bölümü ile Gamma-Knife açısından konsülte edildi uygun değil sonucu alındı hastaya cerrahi önerildi ve muhtemel riskleri anlatıldı aydınlatılmış onam yapıldıktan sonra hasta hiçbir tedaviyi kabul etmediğini ve kesinlikle ameliyat olmayacağını bildirdi 59 OLGU 11 60 y, K over kanseri nedeniyle 1999 yılında Zeynep Kamil Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesinde opere TAH+BSO+Omentektomi onkoloji takipleri hastanemiz onkoloji kliniğince yapılmakta 2 yıl sonra çekilen kranyal MRG sinde kitle saptanması üzerine kliniğimize refere edildi Resim 35: sol frontal de nekroz ve hemoraji alanları gösteren, orta hat şiftine neden olan yer kaplayan lezyon BBT ve MRG bulguları preop Karnofsky skoru: 90 başka organ metastazı saptanmadı grosstotal kitle eksizyonu yapıldı postop Karnofsky skoru: 100 histoloji: papiller adenokarsinom metastazı (overin yüzey epiteli kaynaklı) Resim 36: postop IV-C BBT de rezidü kitle izlenmedi 60 postop takip ve tedavisi onkoloji kliniği ile beraber yapılan hastanın rutin kontrollerinde 2,5 yıl sonra lokal nüks lezyon saptandı Resim 37: sol frontal bölge de nüks kitle preop Karnofsky skoru: 100 onkoloji konsültasyonu sonrası reoperasyon önerdiler multivariete analiz sistemine göre Grade II değerlendirmesi yapılarak reopere edildi postop Karnofsky skoru: 100 histoloji: papiller adenokarsinom metastazı (overin yüzey epiteli kaynaklı) Resim 38: postop IV-C BBT postop 1. ay çekilen kranyal MRG de nüks lehine boyanma izlendi asemptomatik olan hasta poliklinik takibine alındı 61 Resim 39: postop 1. ay çekilen kontrol MRG postop 9. ay ataksi ve yakın hafıza da bozulma yakınmaları sonrası MRG istendi idrar inkontinansı mevcut, yakın hafıza bozuk preop Karnofsky skoru: 60 Resim 40: sol frontalde bir önceki filme göre kitle boyutlarında artış multivariete analiz sistemine göre Grade III onkoloji kliniği konsültasyonunda dekompresyon sonrası radyoterapi önerdiler grosstotal tümör eksizyonu + invaze dura eksizyonu + sol frontal lobektomi + duraplasti uygulandı hasta halen takip edilmektedir ve nüks henüz mevcut değildir Resim 41: postop BBT 62 TARTIŞMA Yirminci yüzyılın başlarında ilk kez tanımlanan intrakranyal metastazların tedavi yönetimi hep tartışmalı olmuştur. Günümüzde sistemik kanser tedavisindeki gelişmeler ve buna bağlı olarak uzayan hasta yaşamı ve yeni görüntüleme yöntemleri sayesinde özellikle erişkin hasta grubunda görülme sıklığı giderek artmaktadır. Sistemik kanser tedavisinde kullanılan kemoterapötik ajanların kan-beyin bariyerini geçememeleri veya bazılarının kan-beyin bariyerini geçici olarak bozarak metastaz ihtimalini arttırmaları da etkilidir. 7,54,59,105,162 İntrakranyal neoplastik lezyonlar içerisinde en sık görülen tümör grubu olan metastazların, cerrahi yönetimi de biz nöroşirürjiyenler için önem taşımaktadır. Günümüzde, radyolojik ve klinik değerlendirme de intrakranyal metastazla uyumlu kitle saptanan hastaların tedavisi sadece biz nöroşirürjiyenlerin inisiyatifi altında değildir. Biz; intrakranyal lezyon ile polikliniklerimize direkt başvuran veya kliniğimize refere edilen hastalar da kitlenin öncelikli olarak radyolojik ayırıcı tanısını yaparak, hemen medikal tedavi şemasını düzenleyerek, hastanın sistemik ve nörolojik tablosunu stabil hale getirmek için ilk adımları atmaktayız. İntrakranyal metastatik lezyon ile uyumlu nörodefisite sahip olan hastalarda preop 16 mg yükleme ve 4x4mg idame steroid tedavisi başlıyoruz. Nörolojik tablo takibinde hastalarımızın % 70 inde literatürlerle de uyumlu olarak defisitlerinde regresyon izledik. 65,137 Antiödem etkisinden faydalandığımız steroid sayesinde olumlu yönde cevap aldığımız vakalarda, serebral vazojenik ödemin asıl kaynağı olan metastatik lezyonun dekompresyonu sayesinde daha etkili ve daha uzun süreli sonuçlar elde etme olasılığımızın yüksek olduğu kanaatindeyiz. İntrakranyal metastatik lezyon ön tanısı ile kliniğimize yatan ve acil cerrahi müdahale gerektirmeyen her hastadan öncelikli olarak ayrıntılı anamnez alınması ile primere yönelik araştırmaya başlıyoruz. Yeterli sistemik muayene ile dikkatli nörolojik muayene sonrası gerekli tetkiklerin yapılması için mümkün olduğunca hızlı davranmaya çalışıyoruz. Unutulmamalıdır ki intrakranyal metastaza sahip sistemik kanser hastalarının mümkün olduğunca çabuk tedavi planının oluşturulması sağkalım ve kaliteli yaşam açısından çok önemlidir. İntrakranyal metastatik lezyona sahip hastalar multidisipliner yaklaşımla, sistemik hastalığı açısından primer odağın bulunduğu organ ile ilgili hekimler tarafından ve 63 adjuvan/primer RT ve KT uygulanması ve survi açısından ise onkoloji klinikleri tarafından da değerlendirilmelidir. Survi değerlendirmesinin; primer odak ve diğer uzak metastazları da ortaya konulup, hastanın ek medikal problemleri de ayrıntılı şekilde değerlendirilerek yapılması uygun olacaktır. Onkoloji hekimlerinin postop dönem de uygulamayı planladıkları tedavi modalitesini konsültasyonda belirtmeleri halinde cerrahi uygulamamızın da değişeceğini unutmamalıyız. Olgu 3 ve 8 de örneklediğimiz gibi etkin, morbite ve mortalite riskini azaltan, daha basit müdahale ile hasta yaşam kalitesine olumlu yönde katkı sağlayabiliriz. Yapılan tetkikler sonucunda primer odak ortaya konuldu ise, ilgili branş hekimlerinden konsültasyon istenmelidir. Primer odaktan histolojik tanısı konulabilecek hastalarda öncelik bu girişime verilerek, metastazın patolojik tanısı konulabilirse, intrakranyal lezyonun radyosensitivitesi ve kemosensitivitesi hakkında da bilgilere ulaşma şansına sahip olunur. Bu sayede hastaya uygulanacak tedavinin şekli de değişebilmektedir. Aynı zamanda metastazektomi sonrası primer hastalığın değerlendirmesinde evrenin düşecek olmasının, bu lezyona yönelik cerrahi tedavi şansını sağlayacağı da unutulmamalıdır. Eğer ki konsültasyonda bu yönde bilgi sağlanırsa intrakranyal lezyonun dekompresyonu açısından pozitif değerlendirme yapma düşüncesi güçlenecektir. ( Olgu 6 ) Hastanın sistemik hastalığının kontrolü de daha hızlı sağlanacaktır. Rizzi ve ark 1990 yılında yaptıkları çalışma da sistemik hastalığın kontrolünün bu şekilde daha kolay sağlandığı ve survi açısından olumlu etkileri vurgulanmaktadır.125 Yapılan konsültasyonlara rağmen tedavi açısından net bir karara varılamaması halinde ise olgu, hastanemiz dahilinde bulunan Onkoloji Konseyine götürülmektedir. Konseyde; medikal ve radyasyon onkolojisi, radyoloji, göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, genel cerrahi ve nöroşirürji uzmanları bulunmaktadır. Burada olgu üzerine yapılan tartışma sonrası çıkan sonucun uygulanmasının doğru olacağı kanaatindeyiz. Primer odak açısından bulguya rastlanılmayan hastalarda ise operasyon yönünden medikal problemleri gözden geçirip hastaya uygulanacak cerrahi prosedürün risklerini ortaya koyuyoruz. Multidisipliner değerlendirme sonrasında survisi altı aydan uzun ve sistemik hastalığı kontrol altında olan, ek medikal problemi olmayan hasta ve yakınlarına uygulanması planlanan tedaviler ve komplikasyonları hakkında geniş kapsamlı bilgi veriyoruz. Aynı zamanda tedavi olmamaları halinde olabilecekleri de izah etmeye çalışıyoruz. Operasyon için onayını aldığımız vakalar için cerrahi planlamaya ancak bundan sonra başlıyoruz. 64 İntrakranyal metastaz cerrahisi planlamasında, cerrahi teknikler bölümünde cerrahi yaklaşım yolları başlığı altında belirtilen yöntemlere uygun davranıyoruz. Hastada nörolojik komplikasyon yaratmadan lezyonun grosstotal rezeksiyonunu sağlamanın en optimum sonuç olduğunu savunmaktayız. Hızlı bir şekilde lokal onkolojik kür sağlayan tek tedavi modalitesi olan intrakranyal metastaz cerrahisindeki amaç; hastanın hayatını tehdit eden lezyonun ortadan kaldırılması ile lokal kür sağlanması, histolojik tipinin belirlenmesi ile devam edecek tetkik ve tedavilerinde gerekli ön bilgiye sahip olunması, mevcut semptomların iyileştirilmesi sayesinde hastanın daha kaliteli bir yaşama kavuşturulması olmalıdır. Ancak zaten tartışmalı olan bu konu da nöroşirürjiyenlerin uyması gereken bazı kuralları ortaya koymak, hastanın tedavisini belirleme de üzerimize düşen görevi kolaylaştıracağı inancındayız. İntrakranyal tek veya multipl metastazı olan hastaları cerrahi açıdan değerlendirirken aşağıda sıralanmış bilgilere sahip olmak, bu hasta grubunda, multidisipliner yaklaşımın içinde nöroşirürjiyenlerin doğru kararı vermelerine yardımcı olacağı kanaatindeyiz. Nadir olarak da olsa herniasyon bulguları ile karşımıza çıkabilecek hastalarda artmış ICPyi düşürmek için hızlı medikasyon ve entübasyon sonrası, acil dekompresif cerrahi gerekebileceği unutulmamalıdır. ( Olgu 5 ) Soliter metastatik lezyonlarda primer odak bilinsin veya bilinmesin, ek nörolojik hasara neden olabilecek yerleşimlilerin dışındakilere grosstotal cerrahi rezeksiyon yapılması gereklidir.106,110,152 ( Olgu 1, 4, 6, 11 ) Duyarlı bölgelere yakın olanlarda nörolojik hasardan kaçınmak için internal dekompresyon ile subtotal rezeksiyon yapılması hastanın postop yaşam kalitesinin güvenliği için uygun yaklaşım yoludur. Metastatik tümörlerin agresif büyüme potansiyeli ile hızlı nüks etme kabiliyetleri nedeniyle lobektomi yapılabilecek yerleşimli kitleler de uygun lobektomiyi yaparak, hastada olabilecek semptomatik nüks gelişim süresini arttırmak amaçlanabilir. ( Olgu 3, 6 ) Metastaz cerrahisi uyguladığımız hastaların takiplerini sıkı bir şekilde yapıp rekürrens gelişmesi olasılığına karşı hazırlıklı olmalıyız. Bizim serimiz de olduğu gibi günümüzde nüks halinde reoperasyon, etkili ve hasta yararına sonuçlar vermektedir. Rekürran lezyonun değerlendirilmesi yapılıp, hasta multivariete analiz sistemine göre ele alınırsa reoperasyon açısından karar vermenin kolaylaşacağı kanaatindeyiz. ( Olgu 3, 6, 11 ) 65 Çok sayıda intrakranyal metastazı olan vakalarda cerrahi kararında lezyon sayısını göz önünde tutmak gerekir. Dört ve daha az sayıda lezyonu olanlarda her lezyon ayrı değerlendirilmeli, rezektabl olanlar mümkünse aynı seansta çıkarılmalıdır. Yapılan çalışmalar göstermektedir, multipl metastazektomi sonrasında morbidite ve mortalite oranları soliter kitle cerrahisinden daha yüksek değildir. Ayrıca literatürde de cerrahi uygulanmayan hastalar ile karşılaştırıldığında survinin arttığı gözlenmektedir.18 ( Olgu 9 ) Tüm lezyonların rezeksiyonunun mümkün olmadığı vakalarda; hastaların, nörolojik tablosunun nedeni olabilecek kitlenin tespiti gerekmektedir. Uygulanacak cerrahi müdahaleyi bu lezyona yönelik planlamak hastanın en azından daha konforlu yaşam kalitesine sahip olmasını sağlayacaktır.( Olgu 2 ) Soliter metastazın yerleşim yeri duyarlı bölgelerin için de ise uygulanacak cerrahi sonrası nörodefisit gelişmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu lokalizasyondaki lezyonlara stereotaktik biyopsi önermek ve histoloji sonucuna göre uygulanacak tedavi planını belirlemek daha doğru olacaktır. Duyarlı bölge yerleşimli lezyonlarda veya 2-4 adet multipl lezyona sahip hastalarda stereotaktik radyocerrahi ile tedavi günümüzde önerilen tedavi modalitesidir. Primer odağı önceden bilinen veya tetkikler ile ortaya konulan hastalarda histolojik tanıyı koymak amacıyla öncelikli olarak buradan alınacak biyopsi materyali sonucu beklenmelidir. Özellikle radyosensitif tümörlerde intrakranyal lezyonun tedavisi radyoterapiye bırakılarak cerrahi risklerden de hastayı korumuş oluruz. Kistik yapıya sahip olanlarda; kist içine yerleştirilecek katater ile kist sıvısı aspire edilerek, dekompresyon sağlanabilir. Kist içinde tekrar biriktiğinde sıvıyı aspire edebilmek için Ommaya rezervuar, kataterin ucuna bağlanarak cilt altına tespit edilebilir. Kranyotomi+dekompresyona göre basit bu işlem sayesinde onkoloji hekimleri tarafından lokal olarak kemoterapi uygulamasına da olanak sağlanmış olur. ( Olgu 3, 8 ) Cerrahi kararı verilmiş olgularda, hasta ve hasta yakınları mutlaka durumdan yeterince bilgi sahibi olmalıdır. Hastalığın özellikleri, önerilen tedavi ile hastanın ne kazancı olacağı, mevcut riskler ve olabilecek en ufak komplikasyon hakkında dahi geniş kapsamlı ve anlayabilecekleri şekilde açıklama yapılmalıdır. Tedaviyi kabul etmemeleri halinde hastayı ve dolaylı olarak yakınlarını bekleyecek sorunlar hakkında bilgi sahibi yapılmalıdırlar. Hastanın hayatını tehdit eden acil şartlar dışında kesinlikle uygulanacak tedaviye yazılı onay alınmadan müdahale yapılmamalıdır. ( Olgu 10 ) 66 Karnofsky performans skalası ile değerlendirme hastaların genel kondisyonunu içermektedir. Ancak hasta da intrakranyal metastatik lezyona bağlı olarak gelişen nörodefisit nedeni ile yaşam kalitesi düşmekte ve performans skoru < 70 olabilmektedir. Skoru < 70 olan hastalara genel görüşe göre cerrahi uygulanması zorunlu değildir. Buna rağmen bilinmelidir ki nörodefisite sahip hastalara cerrahi uygulandığında nörolojik tablolarında hızlı ve dramatik iyileşmeler izlenmektedir. Postop dönem de Karnofsky performans skorları yükselen bu hastaların yaşam kaliteleri de iyileşmekte, ihtiyaçlarını giderebilecek konuma gelmektedirler. Çalışmamızda yaptığımız değerlendirmeye göre, hastalarımızın çoğunluğunda postop dönemde nörolojik tabloları kısmen veya tamamen düzeldi. Bu nedenle; biz Karnofsky performans skoru düşük olan hastalarda cerrahi müdahaleden kaçınılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ek olarak Karnofsky performans skoru, rekürrens halinde kullanılan multivariete analiz sisteminde de tek belirleyici negatif faktör olarak görülmemektedir. Nörodefisite yol açan rezektabl lezyonu olup, sadece Karnofsky performans skoru düşüklüğü nedeniyle cerrahiden uzak modaliteler ile hastayı tedavi etmeye çalışmanın doğru olmadığı kanaatindeyiz. Ancak Karnofsky performans skorunun sistemik hastalığa bağlı olarak düşük değerlendirilmesi halinde, hastanın cerrahi müdahale ile düzelebilecek lokalizasyonda soliter metastaza bağlı nörodefisiti olsa dahi bu hastalara cerrahi müdahaleden kaçınmak gereklidir. Cerrahi dışı tedavi modaliteleri için gene multidisipliner olarak primer odak ile ilgili branş ve onkoloji hekimleri ile olguyu konsülte etmek doğru olan yaklaşımdır. Postop dönemde WBRT uygulamasının gerekliliği son dönemde yapılan çalışmalar sonrasında tartışmalı hale gelmiştir. WBRT nin normal beyin parenkimine potansiyel etkileri88,145nedeniyle ve nüks halinde reoperasyonun iyi sonuçlarının bulunması nedeniyle günümüzde postop dönemde radyoterapi uygulaması eski popülaritesini kaybetmiştir. Postop ilk 24 saat içinde çekilecek kontrastlı BBT veya MRG de tutulum izlenmemesi halinde WBRT uygulamasının gerekmediği görüşü günümüzde hakimdir. Ancak gene de rezidü açısından şüphe halinde veya operasyon düşünülmeyen vakalarda WBRT uygulaması tedavi seçenekleri arasında etkin yerini hala korumaktadır. Teknolojik gelişmeler sayesinde metastazektomi ve diğer tümör cerrahilerinde komplikasyonları azaltan ve cerraha güvenli rezeksiyon olanağı tanıyan yeni cihazlar günümüzde kullanılmaktadır. İntraoperatif USG, computer assisted stereotaktik rezeksiyon, image guided cerrahi teknikler ile fonksiyonel bölgelerin haritalanması sayesinde morbidite ve mortalite oranlarını en aza indirmek amaçlanmaktadır. 67 Son yıllarda gündeme gelen ve ülkemizde de bazı üniversitelerimizin bünyesinde olan stereotaktik radyocerrahi-gammaknife ile boyutları <= 3 cm olan lezyonların tedavisi yapılabilir. Bu tedavi modalitesinde metal başlık kullanılması ve ağrı sebebi olması, kolay fraksiyonasyona imkan tanımaması, tedaviye yanıtın uzun sürede alınması, anestezi altında uygulanması, pediatrik gruba uygulanamaması dezavantajlardır. Hospitalizasyon süresini azaltması, normal parenkime yan etkilerinin az olması avantajları arasındadır. Sınırlı endikasyonu sebebiyle halen günümüzde yaygın bir tedavi modalitesi olarak yerini almamıştır. Stereotaktik radyocerrahi bölümünde de kısaca bahsettiğimiz cyberknife teknolojisi ise çok yeni bir tedavi modalitesidir. Böyle olması nedeniyle çok sınırlı hasta grubuna tedavi olanağı vermektedir ve dünyada da sayılı merkez de bulunmaktadır. Tüm vücutta kullanım olanağının olması, metal başlık olmadığı için anestezi gerektirmemesi, bu nedenle pediatrik hastalara da uygulama kolaylığı, fraksiyonasyona daha uygun olması avantajlarıdır. Ancak teknolojideki bu gelişmeler neoplastik lezyonlara karşı her yönden mücadele edildiğinin ve onu yenmek için insan ve teknolojinin beraber çalıştığının bir göstergesidir ve umut vermektedir. 68 SONUÇ Tedavi metodları çeşitlilik yansıtan, doğru tedavi yöntemi hakkında tam bir görüş birliğine varılamamış intrakranyal metastatik lezyonlar için bazı temel yaklaşımların bilinmesi biz nöroşirürjiyenlere karar vermede yardımcı olacaktır. Erişkin hasta grubunda en sık karşılaşılan neoplastik hastalık olan metastatik tümörlerde acil dekompresyon gerektiren hayatı tehdit edici herniasyon harici olgularda cerrahi kararı vermeden önce hastanın noninvaziv bir tedavi modalitesi ile kür şansı araştırılmalıdır. Mümkünse primer odak ortaya konularak öncelikli müdahale ihtimali açısından ilgili branş hekimi ile konsülte edilmelidir. Primer odaktan histolojik tanıya ulaşılabilmesi halinde intrakranyal metastatik lezyonun radyo- ve kemosensitivitesi değerlendirilerek tedavi yönlendirilmelidir. Primer odaktan histolojik tanı konulamaz ise intrakranyal lezyonun tedavisi hakkında karar verme görevi, onkoloji hekimi ile nöroşirürjiyene düşmektedir. Hastanın ek medikal problemlerini de göz önünde tutarak survisi hakkında görüşü onkoloji hekiminden alınmalıdır. Ek medikal problemleri olanlarda dahili risk belirlenmelidir. Hasta ve hasta yakınlarına ayrıntılı aydınlanmış onam yapılarak, uygulanacak cerrahi tedaviye yazılı olarak onay alınmalıdır. Bu işlemlerden sonra lezyon/lezyonlara yönelik müdahale planı hazırlıkları başlamalıdır. Metastaz cerrahisi sonuçları günümüzde nöroşirürjiyenler açısından oldukça yüz güldürücü olmaktadır. Hastanın yaşam kalitesine ve sağkalım süresine olumlu katkıları yadsınamaz bir gerçektir. Cerrahinin hızlı ve lokal onkolojik kür sağlayan tek tedavi modalitesi olduğunu unutmamak gerekmektedir. Cerrahi uygulanan hastalarda gelişen görüntüleme tekniklerinin ve intraoperatif cerraha yardımcı cihazların yaygın olarak kullanıma girmesi sayesinde postop morbidite ve mortalite oranları düşük kalmaktadır. Rezektabl olan soliter veya multipl kitlelerde, nüks halinde multivariete analiz sistemine göre düşük grade hastalarda, karnofsky performans skoru nörodefisite bağlı < 70 olan olgularda dahi cerrahi tedavi mutlaka değerlendirilmelidir. Metastatik lezyonlar da rezektabl olmayan kitlelerde; WBRT uygulaması, stereotaktik biyopsi sonrası histolojik tanı konulabileceği, stereotaktik radyocerrahi metotları olan gammaknife ve cyberknife kullanılabileceği unutulmamalıdır. 69 Tüm bu tedavi yaklaşımlarının içinde; iyi değerlendirme yapılmış olgularda uygun prosedürle en hızlı semptomatik palyasyon ve onkolojik kür sağlayan, hastanın survisini en olumlu yönde etkileyen, morbidite ve mortalite oranlarında noninvaziv metotlarla kıyaslandığında anlamlı farkların olmadığı, cerrahi dekompresyon uygulaması halen intrakranyal metastaz tedavisinde en hızlı ve etkili lokal kür sağlayan yöntem olma özelliğini korumaktadır. 70 KAYNAKLAR Abrams HL, Spiro R, Goldstein N: Metastases in carcinoma: Analysis of 100 autopsied cases. Cancer 3: 74-85, 1950. Adler JR, Chang SD, Murphy MJ,et al: The CyberKnife: A frameless robotic system for radiosurgery. Stereotact Funct Neurosurg 69:124-128, 1998. Adler JRJ, Cox RS: Preliminary clinical experience with the CyberKnife:Image guided stereotactic radiosurgery. In Alexander E, Kondziolka D, Loeffler JS(eds): Radiosurgery 1995. Basel,Karger, 1996, pp 316-326. Alexander E, Loeffler J: Radiosurgery using a modified linear accelerator. Neurosurg Clin North Am 3:167-90, 1992. Alexander E, Moriarty TM, Davis RB, et al.: Stereotactic radiosurgery for the definitive, non invasive treatment of brain metastasis. J Natl Cancer Inst 87:34-40, 1995. Allan SG, Cornbleet MA: Brain metastases in melanoma. In Rumke P (ed): Therapy of Advanced Melanoma, vol 10. Basel, Karger, 1990. Allen MB Jr, Miller RH: Essentials of Neurosurgery, 1st edi, NewYork Mc Graw-Hill, 1995, 172-176. Amer MH, Al-Sarraf M, Baker LH, et al: Malignant melanoma and central nervous system metastases: Incidence, diagnosis, treatment and survival. Cancer 42:660-668, 1978. Amer MH, Al-Sarraf M, Vaitkevicius VK: Clinical presentation, natural history and prognostic factors in advanced malignant melanoma. Surg Gynecol Obstet 149: 687692, 1979. Aronson SM, Garcia JH, Aronson BE: Metastatic neoplasms of the brain: Their frequency in relation to age. Cancer 17:558-563, 1964. Atkinson L: Melanoma of the central nervous system. Aust N ZJ Surg 48: 14-16, 1978. Badalament RA, Gluck RW, Wong GY, et al: Surgical treatment of brain metastases from renal cell carcinoma. Urology 36:112, 1990. Baker AB: Metastatic tumors of the nervous system. Arch Pathol Lab Med 34:495537, 1942. Baker GS, Kernohan JW, Kiefer EJ: Metastatic tumors of the brain.<Surg Clin North Am 31:1143-1145, 1951. 71 Belohlavek OB, Simonava G, Kantorova I, Novotni JJr, Li R: Brain metastasis after stereotactic radiosurgery using the Leksell Gamma Knife: can FDG PET help to differantiate radionecrosis from tumor progression. Eur J Nucl Med mol Imaging 30 (1):96-100,2003. Bentson JR, Steckel RJ, Kagan AR: Diagnostic imaging in clinical cancer management: Brain metastases. Invest Radiol 23:335-341, 1988. Betti OO, Derechinsky VE: Hyperselective encephalic irradiation with a linear accelarator. Acta Neurochir Suppl(Wien) 33:385-390, 1984. Bindal RK, Sawaya R, Leavens ME, et al : Reoperation for recurrent metastatic brain tumors. J Neurosurg 83:600, 1995. Bindal RK, Sawaya R, Leavens ME, et al : Surgical treatment of multiple brain metastases. J Neurosurg 79:210, 1993. Bindal AK, Bindal RK, Hess KR, et al: A comparison of surgery and radiosurgery in the treatment of brain metastasis (abstract). J Neurosurg 82:355A, 1995. Brega K, Roninson WA, Winston K, et al: Surgical treatment of brain metastases in malignant melanoma. Cancer 66:2105, 1990. Brishna C.V.G.R, S. Howard L., Robert A.Z.: Cranial MRI and CT, 4th edi, 1999, p:394. Bucholz A: Kasuistischer Beitrag zur Kenntis der Karzinome des Zentralnervensystems. Monatsschr Psychiatr Neurol 4: 183-210, 1898. Burt M, Wronski M, Arbit E, et al.: Resection of brain metastases from non-small-cell lung carcinoma.Results of therapy. J Thorac Cardiovasc Surg 103: 399, 1992. Byrne TN, Cascino TL, Posner JB: Brain metastases from melanoma. J Neurooncol 1:313, 1983. Cairncross JG, Posner JB: The Management of the brain metastases. In Walker MD (ed): Oncology of the Nervous System. Boston, Nijhof, 1983, pp 341-377. Cascino TL, Leavengood JM, Kemeny N, et al: Brain metastases from colon cancer. J Neurooncol 1:203, 1983 Castaldo JE, Bernat JL, Meier FA, et al: Intracranial metastases due to prostatic carcinoma. Cancer 52:1739-1747, 1983. Cavanaugh PG, Nicolson GL: Lung derived growth factor that stimulates the growth of lung-metastasizing tumor cells: identification as transferin. J Cell Biochem 1991; 47:261-271. 72 Chang SD, Adler JR, Murphy MJ, :. Stereotactic radiosurgery of spinal lesions.In Maciunas RJ(ed): Advanced Techniques in Central Nervous System Metastasis. Park Ridge, Ill, American Association of Neurological Surgeons, 1998, pp 269-276. Chang SD, Murphy MJ, Tombropoulos R, et al: Robotic radiosurgery. In Alexander E, Maciunas R(eds): Advance Neurosurgical Navigation. New York, Thieme, 1998, pp 443-449. Chao JH, Phillips R, Nickson JJ : Roentgen-ray therapy of cerebral metastases. Cancer 7:682, 1954. Chason J, Walker F, Landers J:Metastatic carcinoma in central nervous system and dorsal root ganglia. 16: 781-787, 1963. Cifuentes N, Pickren JW: Metastases from carcinoma of mammary bland: An Autopsy study. J Surg Oncol 11: 193-205, 1979. Coffey R, Flickinger J, Lunsford LD, et al: Solitary brain metastasis: Radiosurgery in lieu of microsurgery in 32 patients. Acta Neurochir Supp1(Wien) 52:90, 1991. Colombo F: Linear accelarator radiosurgery: A clinical experience. J Neurosurg Sci 33:123-125, 1989. Coutard H: Principles of x-ray therapy of malignant diseases. Lancet 2:1-8, 1934. Coutard H: Roentgentherapy of epitheliomas of tonsiller region, hypopharynx and larynx from 1920 to 1926. AJR Am J Roentgenol 28:313-331,1932. Cox JD, Komaki R: Prophylactic cranial irradiation for squamous cell carcinoma, large cell carcinoma, and adenocarcinoma of the lung: Indications and techniques. In Mountain CF, Carr DT (eds): Lung Cancer: Current Status anD Prospects fort he Future. The University of Texas System Cancer Center M.D. Anderson Hospital and Tumor Institute Annual Clinical Conference on Cancer, vol 28. Chicago, Yera Book Medical Publishers, 1986, pp 233-237. Cushing H: Metastatic and invasive tumors. In Intracranial Tumors. Notes upon a Series of Two Thousand Verified Cases with Surgical-Mortality Percentages Pertaining Thereto. Springfield, Charles C Tomas, 1932. de la Monte SM, Hutchins GM, Moore GW: Influence of age on the metastatic behavior of breast carcinoma. Hum Pathol 19: 529-534, 1988. DeAngelis L, Mandell L, Thaler H, et al:The role of postoperative radiotherapy after resection of single brain metastases. Neurosurgery 24:798, 1989. Decker DA, Decker VL, Herskovic A, et al: Brain metastases in patients with renal cell carcinoma: Prognosis and treatment. J Clin Oncol 2:169, 1984. 73 Delattre JY, Krol G, Thaler HT, et al: Distribution of brain metastases. Arch Neurol 45:741, 1988. Dosoretz DE, Blitzer PH, Russell AH, et al: Management of solitary metastasis to the brain. The role of elective brain irradiation following complete surgical resection. Int. J Radiat Oncol Biol Phys 6:1727, 1980. Elvidge AR, Baldwin M: Clinical analysis of eightyeight cases of metastatic carcinoma involving the central nervous system. With an outline of therapeutic principles. J Neurosurg 6:495, 1949. Engenhart R, Kimmig BN, Hover KH, et al: Long-term follw up for brain metastses treated by percutanous stereotactic single high-dose irradiation. Cancer 71:1353-1361, 1993. Fell DA, Leavens ME, McBride CM: Surgical versus nonsurgical management of metastatic melanoma of the brain. Neurosurgery 7:238-242, 1980. Ferrara M, Bizzozzero L, Talamonti VA, et al: Surgical treatment of 100 single brain metastases. Analysis of results. J Neurosurg Sci 34:303, 1990. Flickinger JC, Kondziolka D, Lundsford LD, et al.:A muti institutional experience with stereotactic radiosurgery for solitary brain metastasis. Int J Radiat Oncol Biol Phys 28: 797-802, 1994; see comments. Fogelholm R, Uutela T, Murros K: Epidemiology of central nervous system neoplasms: A regional survey in central Finland. Acta Neurol Scand 69:129-136, 1984. Fried BM, Buckley RC: Primary carcinoma of the lung. IV.Intracranial metastases. Arc Pathol 9: 483, 1930. Friedberg MH, Glantz MJ, Klempner MS, Cole BF, Perides G: Specific matrix metalloprotenase profiles in the cerebrospinal fluid correleted with the presence of malignant astrocytomas, brain metastasis, and carcinomatous meningitis. Cancer 1998; 82; 923-930. Galicich JH, Arbit E, Wronski M: Metastatic Brain Tumors, Wilkins RH, Rengachary SS(eds), Neurosurgery, vol 1,2nd edi, New York, McGraw-Hill, 1996: 807-821. Galicich JH, Sundaresan N, Arbit E: Surgical treatment of single brain metastases: Factors associated with survival. Cancer 45:381, 1980. Garcia-Morales F, Chengazi VU, O’mara RE: Detection of brain metastasis with Indium-111-capromab pentetide(prostascint) due to prostatic carcinoma; case report. Urology 55,286xiii286xv,2000. 74 Grant FC: Concerning intracranial malignant metastases. Their frequency and the value of surgery in their treatment. Ann Surg 84:635, 1926. Graus F, Walker RW, Allen JC: Brain metastases in children. J Pediatr 103:558-561, 1983. Greenberg Ms: Handbook of Neurosurgery, 5th edi, NewYork,Thieme, 2001, 463-469 F Grossi, Scolaro T, Tixi L, Loprevite M, Ardizzoni A: The role of the systemic chemotherapy in the treatment of brain metastasis from small cell lung cancer. Crit Rev Oncol Hemat 37: 6167, 2001. Guomundsson KR: A survey of tumors of the central nervous system in Iceland during the 10-year period 1954-1963. acta Neurol Scand 46:538-552, 1970. Haar F, Patterson RH Jr: Surgery for metastatic intracranial neoplasm. Cancer 30:1241, 1972. Hagen NA, Cirrincione C, Thaler HT, et al: The role of radiation therapy following resection of single brain metastasis from melanoma. Neurology 40:158, 1990. Hankins JR, Miller JE, Salcman M, et al: Surgical management of lung cancer with solitary cerebral metastases. Ann Thorac Surg 46:24, 1988. Jarden JO, Dhawan V, Poltorak A, et al: Positron emission tomographic measurement of blood-to-brain and blood-to-tumor transport of 82 Rb: The effect of dexamethasone and whole-brain radiation therapy. Ann Neurol 18:636, 1985. Joseph J, Adler JR, Cox RS, et al.: Linear accelerator-based stereotactic radiosurgery for brain metastases: The influence of number of lesions on survival.J Clin Oncol 14:1085-1092, 1996. Kato A, Yoshimine T, Hayakawa T, et al: A frameless, armless navigational system for computer-assisted neurosurgery. Technical note. J Neurosurg 74:845, 1991 Kelly PJ, Kall BA, Goerss SJ: Results of computed tomography-based computerassisted stereotactic resection of metastatic intracranial tumors. Neurosurgery 22:7, 1988 Kelly PJ: Nonglial mass lesions. In Tumor Stereotaxis. Philadelphia, Saunders, 1991, pp 358-369. Khan FM: The Physics of Radiation Therapy. Baltimore, Williams&Wilkins, 1984. Khansur T, Routh A, Hickman B: Brain metastases from unknown primary site. J Miss State Med Assoc 38:238-242, 1997. 75 Kihlstrom L, Karlsson B, Lindquist C: Gamma-knife surgery for cerebral metastases: Implication for survival based on 16’ years experience. Stereotact Funct Neurosurg 61 (Suppl 1): 45-50, 1993. Kim DG, Kim CY, Paek SH, Lee DS, Chung JK, Jung HW,Cho BK: Whole body (18F) FDG PET in the management of metastatic brain tunors. Acta Neurochir (Wien) 140: 665-674,1998. Kim TF: Proton radiotherapy: Some perspectives. JAMA 259:787-788, 1988. Kindt GW: The pattern of location of cerebral metastatic tumors. Kondziolka D, Lunsford LD: Brain Metastases. Apuzzo MLJ(ed), Brain Surgery, vol 1, 1st edi,New York, Churchill-Livingston, 1993,615-641. Kruger A, Sanchez-Sweatman OH, Martin DC, Fata JE, Ho AT, Orr FW, at al: Host TIMP-1 overexpression confers resistance to experimental brain metastsis of a fibrosarcoma cell line. Oncogene 1998; 16:2419-2423. Landis SH, Murray T, Bolden S, et al. Cancer statistics, 1999. CA Cancer J Clin 49:931, 1999. Lang EF, Slater J: Metastatic brain tumors. Results of surgical and nonsurgical treatment. Surg Clin North Am 44:865, 1964. Larsson B, Leksell L, Rexed B,et al.: The high energy proton beam as a neurosurgical tool. Nature 182: 1222-1223, 1958. Larsson B: Radiobiological fundamentals in radiosurgery. In Steiner L, LindquistC (eds):Radiosurgery: Baseline and Trends. New York, Raven Press, 1992, pp3-14. Le chavilier T, Smith FP, Caille P, et al: Sites of primary malignancies in patients presenting with cerebral metastases: A review of 120 cases. Cancer 56:880-882, 1985. Leavens ME, Moser RP, Obbens EAMT, et al: Surgical treatment of metastatic brain tumors. The Cancer Bullatin 38:39, 1986. Leksell L: Stereotactic radiosurgery. J Neurol Neurosurg Psychiatry 46:797-803, 1983. Leksell L: The stereotactic method and radiosurgery of the brain Acta Chir Scand 102:316-319, 1951. Liotta LA, Steeg PS, Stetler-Stevenson WG: Cancer netastasis and angiogenesis: an imbalance of positive and negative regulation. Cell 1991; 64:327-336. Little JR, Frankel A: Meningeal Carcinomatosis. Wilkins RH, Rengachary SS(eds), Neurosurgery, vol 1, 1st edi, New York, McGraw Hill, 1996, 829-832. 76 Looper JD, Einhorn LH, Garcia SA, et al: Severe neurological problems following successful therapy for small cell lung cancer (abstract). In Proc Am Soc Clin Oncol C903:231, 1984. Lunsford LD, Alexander E, Loeffler JS: General introduction: History of radiosurgery. In Alexander E, Loeffler JS, Lunsford LD(eds): Stereotactic Radiosurgery. New York, McGraw-Hill, 1993,pp1-4. Macchiarini P, Bounaguid IR, Hardin M, et al.: Results and prognosis factors of surgery in the management of non smallcell lung cancer with solitary brain metastasis. Cancer 68:300-304,1991. Madajewicz S, Karakousis C, West CR, et al: Malignant melanoma brain metastases: Review of Ropswll Park Memorial Institute experience. Cancer 53: 2550-2552, 1984. Magilligan DJ, Duvernoy C, Malik G, et al: Surgical approach of lung cancer with solitary cerebral metastasis: Twenty five years experience. Ann Thorac Surg 42:360, 1986. Magilligan DJ, Rogers JS, Knighton RS, et al: Pulmonary neoplasm with solitary brain metastases. Results of combined excision. J Thorac Cardiovasc 72:690, 1976. Magilligan DJ: Treatment of lung cancer metastatic to the brain. Results of combined excision. Surg Clin North Am 67:1073, 1987. Mandell L, Hilaris B, Sullivan M, et al:The Treatment of single brain metastases from non-oat cell lung carcinoma. Surgery and radiation versus radiation therapy alone. Cancer 58:641, 1986. Markesbery WR, Brooks WH, Gupta GD, et al: Treatment for patients with cerebral metastases. Arch Neurol 35: 754-756, 1978. Martinez-Manas RM, Brell M, Rumia J, et al: Brain metastases in endometrial carcinoma. Gynecol Oncol 70:282-284, 1998. McNeer G, das Gupta T: Problem of recurrence in the management of melanoma. CA Cancer J Clin 15: 270-274, 1965. Menter DG, Herrman JL, Marchetti D, Nicolson GL: Involvement of neurotrophins and growth factors in brain metastasis formation. Invasion Metastasis 1994; 14:372384. Menter DG, autocrine/oaracrine growth factors in brain metastasis. Clin Exp Metastasis 1995; 13:67-88. 77 Murata JI, Sawamura Y, Terasaka S, Saito H, Abe H: Complete response of a large brain metastais of renal Herrman JL, Nicolson GL: The role of trophic factors and cell cancer to interferon-alpha; case report. Surg Neurol 51:289-291,1999. Nicolson GL, Nakajima M, Herrmann JL, Menter DG, Cavanaugh PG, Park JS, et al: Malignant melanoma metastasis to brain: role of degraditive enzymes and responses to paracrine growth factors. J Neurooncol 1993; 18:139-149. Nicolson GL: Cancer metastasis: tumor cell and host organ properties important in metastasis to specific secondary sites. Biochim Biophys Acta 1988; 948:175-224. Nugent JL, Bunn PA Jr, Matthews MJ, et al: CNS metastases in small cell bronchogenic carcinoma: Increasing frequency and changing pattern with lengthening survival. Cancer 44: 1885-1893, 1979. Oktar N: Nöro Onkoloji(Kuramsal Yaklaşım, birinci baskı, İzmir: Açılım Yayıncılık, 1998, 121-128. Oldberg E: Surgical considerations of carcinomatous metastases to the brain. JAMA 101:1458, 1933. Olson ME, Chernik NL, Posner JB: Infiltration of the leptomeninges by systemic cancer. A clinical and pathologic study. Arch Neurol 30:122, 1974. Oredsson S, Ingvar C, Stromblad LG, et al: Palliative surgery for brain metastases of malignant melanoma. Eur J Surg Oncol 16:451, 1990. Paraskevaidis E, Antonadou D, Sarris G, Kolliarakis N, Economou I, Karageirgus P, Throuvalas N: Aphase II randomized trial of synchronus radiotherapy with temozolamide in brain metastasis. Int J Radiat Oncol Biol Phys 48(3) Suppl: 114-2000 Patchell RA, Tibbs PA, Walsh JW, at al.: A randomized trial of surgery in the treatment of single metastases to the brain. N Engl J Med 322:494, 1990. Percy AK, Elveback LR, Okazaki H, et al: Neoplasms of the central nervous system: Epidemiologic considerations. Neurology 22:40-48, 1972. Perez CA, Brady LW: Overview. In Perez CA, Brady LW(eds): Principles and Practice of Radiation Oncology, 2nd ed. Philadelphia, JB Lippincott, 1992, pp 1-63. Pickren JW, Lopez G, Tsukada Y, et al: Brain metastases: An autopsy study. Cancer Treat Symposia 2: 295-313,1983. Pieper D, Hess KR, Sawaya RA: The role of surgery in the treatment of brain metastases in breast cancer patients (abstract). Society of Surgical Oncology Fourth Annual Cancer Symposium, 1996, p 31. 78 Posner JB, Chernik NL: Intracranial metastases from systemic cancer. Adv Neurol 19:579-592, 1978. Posner JB: Brain Metastases: A clinician’s view. In Weiss L, Gilbert HA, Posner JB (eds) : Brain Metastasis, vol 2. Boston, GK Hall, 1980, pp 2-2948. Posner JB: Management of brain metastases. Rev Neurol (Paris) 148:477-487,1992. Posner JB: Management of central nervous system metastases. Semin Oncol 4:81, 1977. Posner JB: Neurologic complication of cancer. Philadelphia: F.A. Davis Company, 1995. Ransohoff J: Management of central metastatic tumors. Semin Oncol 2:21, 1975. Raskind R, Wiss SR, Manning JJ, et al: Survival after surgical excision of single metastatik brain tumors. Am J Roetgenol Radium Ther Nucl Ned 111:323, 1971. Read R, Boop WC, Yoder G, et al: Management of nonsmall cell lung carcinoma with solitary brain metastasis. J Thorac Cardiovasc Surg 98:884, 1989. Renaudin J, Fewla D, Wilson CD: Dose dependency of Decadron in patients harboring brain tumors. J Neurosurg 39:302, 1973. Richards P, McKissock W: İntracranial metastases. Br Med J 1:15, 1963. Rizzi A, Tondini M, Rocco G, et al: Lung cancer with a single brain metastasis: Therapeutic options. Tumori 76:579, 1990. Robinson W, Jobe K, Stevens R: Central nervous system metastases in malignant melanoma. In Nathanson L(ed): Basic and Clinical Aspects of Malignant Melanoma. Boston, Hijhof, 1987, pp 155-163. Rodrigus P, deBrouwer P, Raaymakers E: Brain metastasis and non-small cell lung cancer. Prognostic factors and correlation with survival after irradiation. Lung Cancer 32: 129-136, 2001. Roentgen WC: ‘On a new kind of rays(preliminary comunications).’ Translation of a paper read before the Physikalizschemedicinischen Gesellschaft of Wurzburg on December 28,1895. Br J Radiol 4:32, 1931. Russell EJ, Geremia GK, Johnson CE, Huchman MS: Multiple cerebral metastases: Detectability with Gd-DTPA-enhanched MR imaging. Radiology 165:609, 1987. Sampson JH, Carter JH jr, Friedman AH, et al: Demoghraphics, prognosis, and therapy in 702 patients with brain metastases from malignant melanoma. J Neurosurg 88:11-20, 1998. 79 Sause WT, Crowley JJ, Morantz R, et al: Solitary brain metastasis. Results of an RTOG/SWOG protocol evaluation surgery+RT versus RT alone. Am J Clin Oncol 13:427, 1990. Sawaya R, Bindal RK, Lang FF, et al: Metastatic brain tumors. In Kaye AH, Laws ER (eds): Brain Tumors. An Encyclopedic Approach, 2nd ed. Edinburgh, Churchill Livingstone, 2001, pp 999-1026. Sawaya R, Bindal RK: Metastatic brain tumors. In Kaye AH, Laws ER (eds): Brain Tumors. An Encyclopedic Approach. Edinburgh, Churchill Livingstone, 1995, pp 923-946. Schuette W: Chemotherapy as treatment of primary and recurrent small cell lung cancer. Lung Cancer 33( Suppl.1): 99-107, 2001. Selker RG: Corticosteroids: Their effects on primary and metastatic brain tumors. In Walker MD (ed): Oncology of the Nervous System. Boston, Nijhoff, 1983. Sen M, Demiral AS, Cetingoz R, et al: Prognostic faftors in lung cancer with brain metastasis. Radiother Oncol 46:33-38, 1998. Shapiro WR, Posner JB: Corticosteroid hormones: Effects in an experimental brain tumor. Arch Neurol 30:217, 1974. Sierra A, Price JE, Garcia-Ramirez M, Mendez O, Lopez L, Farba A. Astrocyte- derived cytokines contribute to the metastatic brain specificity of breast cancer cells. Laboratory Investigation 1997; 77: 357-368. Simionescu MD: Metastatic tumors of the brain. A follow-up study of 195 patients with neurosurgical considerations. J Neurosurg 17:361-373. Smalley SR, Schray MF, Laws ER, et al: Adjuvant radiation therapy after surgical resection of solitary brain metastasis. Association with pattern of failure and survival. Int. J Radiat Oncol Biol Phys 13:1611, 1987. Sorenson JB, Hansen HH, Hansen M, et al: Brain metastases in adenocarcinoma of the lung. Frequency, risk groups, and prognosis. J clin oncol 6:1474-1480, 1988. Stortebecker TP: Metastatic tumors of the brain from a neurosurgical point of view. A follow-up study of 158 cases. J Neurosurg 11:84, 1954. Sturm V, Kimmig B, Engenhardt R, et al: Radiosurgical treatment of cerebral treatment of cerebral metastases. Stereotact Funct Neurosurg 57:7, 1991. Sundaresan N, Galicich JH, Beattie EJ: Surgical treatment of brain metastases from lung cancer. J Neurosurg 58:666, 1983. 80 Sundaresan N, Galicich JH: Surgical treatment of brain metastases: Clinical end computerized tomography evaluation of the results of treatment. Cancer 55:13821388, 1985. Takakura K, Sano K, Hojo S, et al: Metastatic Tumors of the Central Nervous System. New York, Igaku-Shoin, 1982. Tasdemiroglu E, Patchell RA: Cerebral metastases in childhood malignancies. Acta Neurochir(Wien) 139:182-187, 1997. Taveras JM: Taveras Neuroradiology, 3rd edi, NewYork, Williams&Wilkins, pp:664, 1996. Tsukada Y, Fouad A, Pickren JW, et al: Central nervous system metastasis from breast carcinoma: Autopsy study. Cancer 52: 2340-2354,1983. Ushio Y, Arita N, Hayakawa T, Mogami H, Hasegawa H, Bitoh S, Oku Y, İkeda H, Kanai N, Akagi K, Nakagawa H: Chemotherapy of brain metastasis from lung carcinoma: a controlled randomized study. Neurosurgery 28: 201-205,1991.. Vannucci RC, Baten M: Cerebral metastatic disease in childhood. Neurology 24: 981-985, 1974. Vecht CJ, Haaxma-Reiche H, Noordijk EM, et al: Treatment of single brain metastases: Radiotherapy alone or in combination with neurosurgery? Ann Neurol 33:583, 1993. Vieth RG, Odom GL: Intracranial metastases and their neurosurgical treatment. J Neurosurg 23:375, 1965. Voorhies R, Sundaresan N, Thaler T: The single supratentorial lesion: An evaluation of preoperative diagnostic tests. J Neurosurg 53:364, 1980. Walker AE, Robins M, Weinfeld FD: Epidemiology of brain tumors: The national survey of intracranial neoplasms. Neurology 35:219-226, 1985. White KT, Fleming TR, Laws ER: Single metastases to the brain: Surgical treatment in 122 consecutive patients. Mayo Clin Proc 56:424, 1981. Wingo PA, Tong T, Bolden S: Cancer statistics, 1995. CA CancerJ Clin 45:8-30, 1995. Winston KR, Lutz W: Linear accelarator as a neurosurgical tool for stereotactic radiosurgery. Neurosuergery 22:454-464, 1988. Winston KR, Walsh JW, Fischer EG: Results of operative treatment of intracranial metastatic tumors. Cancer 45:2639, 1980. 81 Wronski M, Arbit E, Burt M, et al: Survival after surgical treatment of brain metastases from lung cancer: a follow-up study of 231 patients treated between 1976 and 1991. J Neurosurg 83:605, 1995. Yasargil MG: Topographic Anatomy for Microsurgical Approaches to İntrinsic Brain Tumors. Microneurosurgery, vol 4A. New York, Thieme Medical, 1994, pp 2-114. Young B, Patchell RA: Brain Metastases. Youmans JR(ed),Neurological Surgery, vol 5 , 4th edi, Philadelphia, Saunders, 1996, 2872-2898. Zimm S, Wampler GL, Stablein D, et al: Intracerebral metastases in solid-tumor patients: Natural history and results of treatment. Cancer 48: 384-394, 1981. 82