Original Article (Araştırma Makalesi) DOI : 10.15197/jcdcc.0034 Göğüs Hast Yoğun Bak Derg 2014;1(3):111-116 J Chest Dis Crit Care Med 2014;1(3):111-116 Electrocardiographic Changes in Chronic Obstructive Pulmonary Disease Nalan Ogan1, Berkay Ekici2 ABSTRACT Coronary artery disease is the most common and important disorder which is combined with chronic obstructive pulmonary disease (COPD). In this study, we aimed to investigate the role of electrocardiography in clinical practice besides the pulmonary function test (PFT) which is used to assess the severity of COPD. Between January and May 2014, 59 men, 43 women total of 102 acute exacerbation of COPD patients were examined with PFT and detailed ECG evaluation at our department of chest diseases. COPD severity was assessed according to the GOLD staging system. The data were analyzed with the IBM SPSS Statistics 21 for Windows. The average age of patients were 71.28±9.71 years in the study. Mean forced expiratory volume in one second (FEV1), forced vital capacity (FVC) values, and FEV1/FVC ratio were 49.92%±15.31, 61.35±15.40%, and 60.42±14.15, respectively. Right bundle branch block (n=27; n=8, respectively), right ventricular hypertrophy (n=18; n=2, respectively), and cardiac arrhythmias as supraventricular extra systoles (n=15; n=4, respectively) were seen statistically more often in patients with GOLD stage 3-4 than in patients with stage1-2 (p=0.001; p<0.001; p=0.011, respectively). There were negative correlations between the PR interval and FEV1, FVC, and FEV1/FVC (p = 0.003, r = -0318; p <0.001, r = -0368; p <0.001, r = -0480). While, negative correlations were detected between QTc interval and FEV1, FVC, FEV1/FVC ratio (p=0.001, r=-0.318; p=0.003, r=-0.288; p<0.001, r=-0.402, respectively); no statistically significant relationship were found between GOLD staging system and ST segment depression and T wave inversion (p>0.05). Right bundle branch block, right ventricular hypertrophy and cardiac arrhythmias as frequent supraventricular extra systoles were statistically more often in patients with severe obstruction of the respiratory tract symptoms in our study. Due to the ECG is a non-invasive and easy to reach test; evaluating the COPD patients by ECG routinely besides PFT may be useful to predict the possible presence of cardiac disease. Key words: Chronic obstructive lung disease, pulmonary function test, electrocardiography Kronik Obtruktif Akciğer Hastalığı’ nda Elektrokardiyografik Değişiklikler ÖZET Kronik obstruktif akciğer hastalığına (KOAH)’ a eşlik eden en yaygın ve en önemli hastalık koroner arter hastalığıdır. Bu çalışmada, KOAH şiddetini değerlendirmede kullanılan solunum fonksiyon testinin (SFT) yanında, elektrokardiyografinin (EKG) klinik pratikteki yerini araştırmayı amaçladık. Ocak-Mayıs 2014 tarihleri arasında göğüs hastalıkları servisimizdeki akut KOAH akut atağı tanılı 59 erkek, 43 kadın toplam 102 hasta, SFT ve ayrıntılı EKG değerlendirilmesi ile incelendi. KOAH şiddeti, GOLD evreleme sistemine göre değerlendirildi. Veriler, Windows için hazırlanmış olan IBM SPSS Statistics 21 programı ile değerlendirildi. Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması 71.28±9.71’ idi. Ortalama birinci saniyedeki zorlu ekspirasyon hacmi (FEV1) değeri %49.92±15.31, zorlu vital kapasite (FVC) değeri %61.35±15.40 ve FEV1/FVC oranı 60.42±14.15 olarak saptandı. GOLD evre 3-4 olanlarda, evre 1-2 olanlara göre istatistiksel olarak daha sık sağ dal bloğu (sırasıyla, n=27; n=8), sağ ventrikül hipertrofisi (sırasıyla, n=18; n=2) ve daha sık supraventriküler ekstrasistol şeklinde kardiyak aritmi (sırasıyla, n=15; n=4) izlendi (sırasıyla, p=0.001; p<0.001; p=0.011). PR mesafesi ile FEV1, FVC, FEV1/FVC değerleri arasında istatistiksel olarak negatif korelasyon tespit edildi (sırasıyla, p=0.003, r=-0.318; p<0.001, r=-0.368; p<0.001, r=-0.480). QTd mesafesi ile FEV1, FVC, FEV1/FVC değerleri arasında negatif korelasyon varken (sırasıyla, p=0.001, r=-0.318; p=0.003, r=-0.288; p<0.001, r=-0.402), ST segment depresyonu ve T dalga negatiftiğinin GOLD evreleri ile istatistiksel olarak anlamlı ilişkisi görülmedi (p>0.05). Çalışmamızda, solunum yollarında ciddi obstruksiyon bulguları olan hastalarda istatistiksel olarak daha sık sağ dal bloğu, sağ ventrikül hipertrofisi ve sık supraventriküler ekstrasistol şeklinde kardiyak aritmi bulguları izlendi. KOAH hastalarını, noninvaziv ve ulaşılması kolay olması nedeniyle beraberinde rutin olarak EKG ile de değerlendirmek, eşlik edebilecek olası kardiyak hastalıkları öngörmek açısından faydalı olabilir. Anahtar kelimeler: Kronik obstruktif akciğer hastalığı, solunum fonksiyon testi, elektrokardiyografi Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları1 ve Kardiyoloji2 AD, Ankara, Received: 05.02.2015, Accepted: 27.02.2015 İletişim Yazarı: Berkay Ekici, Mevlana Bulvarı (Konya Yolu) No:86-88, 06520 Balgat – Ankara, Türkeye. Tel: +90 532 400 01 73, Fax : +90 312 287 23 90. E-mail: berkay.ekici@gmail.com Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Dergisi 2014; 1 (3): 111-116 KOAH’ta EKG değişiklikleri Giriş PKronik Obstruktif Akciğer Hastalığı (KOAH) tüm dünyada en önde gelen morbidite ve mortalite nedenlerinden biridir. Bugün tüm nedenlere bağlı ölümlerin % 66’ sı kronik hastalıklar nedeni ile gerçekleşmektedir. Kalp damar hastalıkları, kanserler, kronik solunum yolu hastalıları ve diyabet tüm kronik hastalıkların %80’ ini oluşturmaktadır (1). Son 30 yılda, tüm hastalıklar için yaşa uyarlanmış mortalite %32 oranında olmasına rağmen, aynı süre içerisinde KOAH ile ilgili mortalite %102 oranında artmıştır (2). KOAH, kalp krizi, malignite ve inmeden sonra dünyadaki ölümlerin en sık dördüncü nedenidir (3). Kardiyovasküler hastalıklar, KOAH’ da en sık görülen komorbiditelerdendir. İskemik kalp hastalıkları, kalp yetersizliği, atriyal fibrilasyon, hipertansiyon ve KOAH birlikteliği sık olarak bulunmaktadır (4). KOAH’ da akciğer fonksiyonlarının azalması kardiyovasküler hastalıklar için önemli bir risk faktörüdür. Bu çalışmamızda KOAH şiddetini değerlendirmede kullanılan spirometri parametreleri ile beraber elektrokardiyografi (EKG) bulgularını araştırdık. (çok ağır) KOAH olarak kabul edildi (5). Tüm hastaların 12 derivasyonlu istirahat EKG’ leri 25 mm/sn ve 1 mm= 1 mV olacak şekilde standardize edilmiş bir şekilde çekildi (PETAŞ, Kardiopet 600, Türkiye). Tüm EKG’ ler klinik durumdan habersiz olan bir kardiyolog tarafından hız, ritm, aks, PR, QRS, düzeltilmiş QT (QTd) mesafeleri, ventrikül hipertrofisi (Sokolow-Lyon indexine göre (6)), atriyum dilatasyonu, bloklar, iskemi - enfarkt bulguları ve aritmi yönünden detaylı bir şekilde değerlendirildi. İstatistiksel Analiz İstatistiksel analiz için IBM SPSS (Statistical PackagefortheSocialSciences) Statistics 21 for Windows paketi kullanıldı. Değişkenlerin normal dağılımı için Kolmogorov-Smirnov testi yapıldı. Değişkenlerden biri veya her ikisi normal dağılım göstermediği zaman Spearman-rho korelasyon analizi kullanıldı. Gruplar arasındaki karşılaştırmalar, Mann-Whitney U testi ile yapıldı. Kategorik değişkenlerin dağılımlarının, gruplar içinde farklı olup olmadığını araştırmak için ki-kare (χ2) testi kullanıldı. Devamlı değişkenler “ortalama ± standart sapma”; gruplar içindeki mutlak sayılar ise “%” olarak ifade edildi. p değerinin 0.05’ in altında olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Gereç ve Yöntem Hastanemiz göğüs hastalıkları polikliniğine, Ocak-Mayıs 2014 tarihleri arasında şiddetli nefes darlığı şikayeti ile başvuran 158 hasta incelendi. Çalışmaya dahil edilmeme özellikleri olan 56 hasta çalışma dışı bırakıldı. Astım, bronşektazi, kistik fibrozis gibi KOAH dışı kronik akciğer hastalıkları, kollajen doku hastalıkları, akut pulmoner emboli, romatizmal kalp hastalığı, bilinen koroner arter hastalığı, ritm bozukluğu, ciddi kalp kapak hastalığı, konjestif kalp yetmezliği, konjenital kalp hastalığı öyküsü ve böbrek yetmezliği olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Sonuç olarak, KOAH akut atak tanısı ile göğüs hastalıkları servisine kabul edilen 102 hasta çalışmaya alındı. Hastane etik kurulunca onay verildi ve tüm hastalardan bilgilendirilmiş onam formu alındı. SFT, MIR spirolab III spirometri cihazı ile değerlendirildi (Roma, İtalya). Birinci saniyedeki zorlu ekspirasyon hacmi (FEV1), zorlu vital kapasite (FVC) ve FEV1/FVC parametreleri ölçüldü. GOLD (Global Initiative for Chronic Obstructive Lung Disease) kriterlerine göre hastalık ağırlığı belirlendi. FEV1 değeri %80’in üzerinde olan hastalar evre 1 (hafif), %50-80 arasında olanlar evre 2 (orta), %30-50 arasında olanlar evre 3 (ağır) ve %30’un altında olan veya %50’nin altında olup kor pulmonale gelişmiş olan hastalar evre 4 112 Bulgular Çalışmaya alınan 102 KOAH akut atak tanılı hastaların, 59’ u erkek (%57.8), 43’ ü kadındı (%42.2%). Hastaların %15.1’ inde diabetes mellitus, %43.2’sinde hipertansiyon ve %29.3’ ünde hiperlipidemi öyküsü mevcuttu. GOLD evrelemesine göre, %1 hastada hafif, %46.1 hastada orta, %38.2 hastada ağır ve %14.7 hastada ise çok ağır derecede hava akımı kısıtlaması tespit edildi. Erkeklerin yaş ortalaması 70.88±8.48, kadınların yaş ortalaması 71.83±11.26 olup; iki grup yaş ortalamaları arasında fark yoktu (p=0.522). Ortalama FEV1 değeri %49.92±15.31, FVC değeri %61.35±15.40 ve FEV1/FVC oranı 60.42±14.15 olarak saptandı. Yaş ile FEV1 arasında istatistiksel olarak ters yönlü korelasyon izlendi (p=0.004, r=-0.282) (Figür 1). Erkeklerin %20.6’ sı halen sigara kullanıyor iken, %47.1’ inde ise geçmişte sigara içme öyküsü vardı. Kadınların ise %30.2’ si sigarayı bırakmış ve %6’ sı ise halen sigara içiyordu. Erkeklerde sigara içme düzeyleri, kadınlara göre daha fazla olarak bulundu (sırasıyla, 42.88±30.13; 18.76±25.24 paket/yıl, p<0.001). Erkeklerde ortalama FEV1 ve FEV1/FVC değerleri sırasıyla, 48.62±15.70 ve 51.69±14.75 iken; bu değerler Journal of Chest Diseases and Critical Care 2014; 1 (3): 111-116 Ogan ve Ekici. Figure 1. Yaş ile FEV1 arasında istatistiksel olarak ters Figure 2. GOLD hava akımı kısıtlaması evrelemesine yönlü korelasyon izlendi (p=0.004, r=-0.282). FEV1: göre ağır-çok ağır seviyede KOAH’ ı olanlarda, hafif-orta birinci saniyedeki zorlu ekspirasyon hacmi sevide olanlara göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha uzun QTd süresi görülmektedir (p=0.003). kadınlarda 59.64±14.45 ve 61.48±13.83 olarak bulundu (sırasıyla, p=0.378; p=0.468). Sigara içmeyen kadınların ortalama FEV1 değerleri 51.45±15.17 olarak bulundu. GOLD evrelemesine hastaların temel özellikleri Tablo 1. de gösterilmiştir. Çekilen 12 derivasyonlu EKG’ lerde temel ritm %83.3 sinüs ritmi, %11.8 atriyal fibrilasyon (AF), %2.9 wandering pacemaker ve %2 ise atriyal flutter olarak bulundu. Hastaların %18.6’sında sık supraventriküler, % 9.8’ inde ise sık ventriküler ekstrasistol şeklinde kardiyak aritmi izlendi. GOLD evrelemesine göre ağır-çok ağır KOAH’ ı olanlarda, hafif-orta derecede KOAH’ı olanlara göre daha sık supraventriküler ekstrasistol (SVE) şeklinde ritm bozukluğu izlendi (sırasıyla, n=15; n=4) (p=0.011). Şiddetli KOAH ve hafif KOAH grupları arasında AF görülme oranları açısından fark izlenmedi (p=0.553). Atrial fibrilasyonu olan hastaların %50’ sinde GOLD evre 2, %41.7’sinde evre 3 ve %8.3’ ünde ise evre 4 KOAH vardı. Frontal planda belirlenen ortalama QRS vektörü (kalbin aksı), %52 normal aks, %39.2 sol aks, %7.8 sağ aks ve %1 ise ileri sağ aks sapması olarak tespit edildi. Sağ dal bloğu %14.7, inkomplet sağ dal bloğu %19.6 ve sol dal bloğu ise %2 hastada bulundu. Ayrıca, %34.3 hastada sol anterior hemiblok, %10.8 hastada ise sol posterior hemiblok görüldü. Sağ atriyum hipertrofisini gösteren p pulmonale bulgusu hastaların %23.5’ inde izlendi. Sol atriyum hipertrofisini gösteren p mitrale bulgusu ise %21.6 hastada izlendi. Sağ ventrikül hipertrofisi kriter- leri %19.6 hastada, sol ventrikül hipertrofisi kriterleri ise %1 hastada görüldü. Patolojik Q dalgası %2 hastada anterior dervisyonlarda, %1 hastada lateral derivasyonlarda ve %9.8 hastada ise inferior derivasyonlarda izlendi. Aynı zamanda hastaların %2.9’ unda anterior derivasyonlarda, %19.6’ sında lateral derivasyonlarda, %6.9’ unda inferior derivasyonlarda ve %4.9’ unda ise inferolateral derivasyonlarda >1 mm ST segment depresyonu tespit edildi. T dalga morfolojisinin %2.9 hastada anteriorda, %2.9 hastada posterior derivasyonlarda ve %3.9 ise inferior derivasyonlarda negatif olduğu görüldü. QTd süreleri istatistiksel anlamlı olarak, ağır-çok ağır KOAH’ ı olanlarda, hafif-orta düzeyde olanlara göre uzamış düzeylerde bulundu (p=0.003) (Tablo 1, Figür 2). Ağır-çok ağır KOAH’ ı olanlarda, hafif-orta derecede KOAH’ ı olanlara göre istatistiksel olarak daha sık sağ dal bloğu (sırasıyla, n=27; n=8) ve sağ ventrikül hipertrofisi (sırasıyla, n=18; n=2) bulguları tespit edildi (sırasıyla, p=0.001; p<0.001). Oniki derivasyonlu EKG’ de ölçülen PR mesafesi ile FEV1, FVC, FEV1/FVC değerleri arasında istatistiksel olarak negatif korelasyon saptandı (sırasıyla, p=0.003, r=-0.318; p<0.001, r=-0.368; p<0.001, r=-0.480). QTd mesafesi ile FEV1, FVC, FEV1/FVC değerleri arasında istatistiksel olarak negatif korelasyon varken (sırasıyla, p=0.001, r=-0.318; p=0.003, r=-0.288; p<0.001, r=-0.402), EKG’ de tespit edilen ST segment depresyonu ve T dalga negatifliğinin GOLD evrelemesi ile istatistiksel olarak ilişkisi görülmedi (p>0.05). Ek olarak sağ atrial hipertrofiyi gös- Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Dergisi 2014; 1 (3): 111-116 1 KOAH’ta EKG değişiklikleri Table 1. GOLD hava akımı kısıtlamasının sınıflandırılmasına göre temel özelliklerin karşılaştırılması Hafif-Orta (n:48) Ağır-Çok ağır (n:54) p değeri Yaş (yıl) 68.54±10.79 73.72±7.97 0.014 Cinsiyet (E/K) (27/21) (32/22) 0.842 Sigara (paket-yıl) 27.18±24.47 37.62±34.47 0.150 Kalp hızı (/dakika) 85.46±17.88 97.49±16.73 <0.001 PR aralığı (sn) 0.14±0.02 0.16±0.04 0.055 QRS aralığı (sn) 0.10±0.02 0.11±0.02 0.059 QTd aralığı (sn) 0.37±0.04 0.42±0.07 0.003 FEV1 63.16±8.85 38.14±8.79 <0.001 FVC 70.62±12.66 53.11±12.76 <0.001 FEV1/FVC 68.77±9.14 53.00±13.73 <0.001 FVC: zorlu vital kapasite, FEV1: birinci saniyedeki zorlu ekspirasyon hacmi teren p pulmonale bulgusu trend bazında GOLD evre 3-4 olanlarda, evre 1-2 ’ ye göre daha fazlaydı (sırasıyla; n=15, n=9, p=0.192). Tartışma Kronik obstruktif akciğer hastalığı genellikle ileri yaşlarda görülür. Geniş hasta populasyonlu çalışmalarda, akciğer fonksiyonlarındaki kötüleşme ile kardiyovasküler morbidite ve mortalite arasında yaş ve sigara alışkanlığından bağımsız şekilde, güçlü bir ilişki bildirilmiştir (7,8). Lindberg ve ark. ileri yaşın erkeklerde KOAH açısından önemli bir risk faktörü olduğunu bildirmişlerdir. FEV1’ deki düşüşün yaşla daha çok arttığını göstermişlerdir (9). Literatürle uyumlu olarak çalışmamızda da, yaş ile FEV1 değerleri arasında ters yönlü ilişki izlendi. KOAH’ın da içinde bulunduğu pek çok pulmoner hastalığın kadın ve erkekler arasında farklı sıklıkta görüldüğü ve farklı seyredebildiği bilinmektedir (10). KOAH, özellikle sigara içmeye bağlı, erkek cinsiyette daha fazla görülen bir hastalıktır (11). Çalışmamızda da, bu durum ile uyumlu olarak erkeklerde sigara içme düzeyleri, kadınlara göre daha fazla oranda görüldü. GOLD evresinin artması ile orantılı olarak, KOAH’ lı hastalarda kalp hızında artma olduğu yapılan çalışmalarda bildirilmiştir (12,13). KOAH’ da bozulmuş bir nöroregulatuar sistem vardır ve bu durum istirahat kalp hızı artışına, ritm bozukluklarına ve ektopik atımlara neden olabilir. Calatayud ve ark., çalışmalarında KOAH’ lılarda kalp hızı ortalamasını 86 atım/dk olarak bildirmişlerdir (14). Agarwal RL ve ark. ise benzer bir çalışmada ortalama kalp hızını 96.14 atım/dk olarak bulmuşlardır (15). Çalışmamızda, KOAH’ lılarda kalp hızı ortalaması 91.83±18.22 atım/dk’ idi. Kalp hızı ile FEV1 114 ve FEV1/FVC değerleri arasında ters yönlü bağlantı mevcuttu. KOAH’ da kardiyak aritmilerde, özellikle AF sıklığında artış olduğu daha önceden bildirilmiştir (8,16,17). Çalışmamızda evre 3 ve 4 KOAH’ lılarda daha sık supraventriküler ekstrasistol şeklinde ritm bozukluğu izlendi. Literatürle uyumlu olmayarak AF görülme sıklığı açısından KOAH grupları arasında fark gözlenmedi. Hipoksik vazokonstruksiyon, pulmoner kapiller yatağın kaybı, pulmoner vasküler kompliyanstaki azalma ve vasküler damarlarda remodelling gibi birçok mekanizmaların sonucu, sağ ventriküllün kasılmasının artmasıyla beraber kronik pulmoner hipertansiyon gelişmesi ile KOAH’ lılarda uniform hipertrofi meydana gelir (18,19). FEV1 %45’ in altına düşmedikçe p pulmonale ve sağ ventrikül hipertrofisinin elektrokardiyografik bulguları saptanmaz (20). KOAH’ lılarda sağ atrial büyüme göstergesi olan p dalgasında 2.5 mm ve üzerindeki artmayı (p pulmonale), Agarwal ve ark. (15) %35.7, Carid ve Wilcken (20) %15.5 ve Rachaiah ve ark. (21) %42, Sharma ve ark %45 (22), Banker ve Verma %35 (23) ve Lazović ve ark. %14.5 (24) oranında bildirmişlerdir. Çalışmamızda p pulmonale bulgusu, %23.5 hastada izlendi. KOAH’ lılarda, kronik sağ ventrikül basıncının artmasına bağlı olarak, EKG ‘de sağ dal bloğu izlenebilir. Rachaiah ve ark. hastaların %4’ünde (21), Lazović ve ark. %5.45’inde (24), Warnier ve ark’ da %11 oranında (25) sağ dal bloğu sıklığı bildirmişlerdir. Çalışmamızda sağ ventrikül hipertrofisi % 19.6, sağ dal bloğu ise % 14.7 hastada saptandı. Chappell çalışmasında sol aks sapma sıklığını KOAH’lılarda nadir olarak bildirmiştir (26). Singh ve Jain (27) sol aks sapmasını KOAH’ lılarda %14.3, Philips (28) ise %27.8 oranında bulmuşlardır. Bizim çalışmamızda %39.2 Journal of Chest Diseases and Critical Care 2014; 1 (3): 111-116 Ogan ve Ekici. oranında sol aks sapması tespit edilmiştir. Ayrıca %34.3 hastada sol anterior hemiblok, %10.8’inde sol posterior hemiblok tespit edildi. Orta ve ciddi KOAH, sistemik düşük dereceli inflamasyon ve iskemik kalp hastalığı ile ilişkilidir (29). İskemik EKG değişiklikleri, koroner arter hastalığına bağlı ölümlerde yüksek riskle ilişkilidir. Ancak KOAH, bu konuda daha önce detaylı olarak değerlendirilmemiştir (30). Geniş hasta populasyonlu çalışmalarda KOAH’ lıların kardiyovasküler ölüm risklerinin 2-3 kat daha fazla olduğu ileri sürülmüştür ve ölümlerin yaklaşık yarısından sorumlu olduğu bildirilmiştir (31). Singh, 50 KOAH’ lıda yaptığı çalışmada, orta ve ağır şiddetli 4 hastada miyokardiyal iskemik değişiklikler gözlemlemişdir (27). Chappell, çalışmasında %21 vakada anormal ST-T değişiklikleri bildirmiştir (26). Banker ve Verma, %11 oranında iskemik EKG değişiklikleri bulmuşlardır (23). Bizim çalışmamızda patolojik Q dalgası %2 hastada anterior derivasyonlarda, %1 hastada lateral derivasyonlarda ve %9.8 hastada ise inferior derivasyonlarda izlendi. Aynı zamanda hastaların %2.9’unda anterior, %19.6’sında lateral, %6.9’unda inferior ve %4.9’unda ise inferolateral derivasyonlarda > 1 mm ST segment depresyonu izlendi. Ancak, bu EKG değişiklikleri KOAH şiddeti ile istatistiksel olarak ilişkili bulunmadı. References 1. Lozano R, Naghavi M, Foreman K, et al. Global and regional mortality from 235 causes of death for 20 age groups in 1990 and 2010: a systematic analysis for the Global Burden of Disease Study 2010. Lancet 2012;380(9859):2095-128. 2. Jernal A, Ward E, Hao Y, Thun M. Trends in the leading cause of death in the United States 1970-2002. JAMA 2005;294(10): 1255-9. 3. Hurd S. The impact of COPD on drug health world wide, epidemiology and incidence. Chest 2000; 117(2 Suppl): 1S-4S. 4. Fabbri LM, Luppi F, Beghe B, Rabe KF. Complex chronic comorbidities of COPD. EurRespir J 2008;31(1):204-12. 5. NHLBI/WHO. Global Initiative for Chronic Obstructive Lung Disease (GOLD). Global strategy for the diagnosis, management and prevention of chronic obstructive lung disease (Updated 2009). 6. Sokolow M, Lyon TP. The ventricular complex in left ventricular hypertrophy as obtained by unipolar precordial and limb leads. Am Heart J 1949;37(2):161-86. 7. Sin DD, Wu L, Man SF. The relationship between reduced lung function and cardiovascular mortality: a populationbased study and a systematic review of the literature. Chest 2005;127(6):1952-9. 8. Lange P, Mogelvang R, Marott JL, Vestbo J, Jensen JS. Cardiovascular morbidity in COPD: A study of the general population. COPD 2010;7(1):5-10. 9. Lindberg A, Larsson LG, Rönmark E, Jonsson AC, Larsson K, Lundbäck B. Decline in FEV1 in relation to incident chronic obstructive pulmonary disease in a cohort with respiratory symptoms. COPD 2007;4(1):5-13. Sınırlamalar Çalışmaya katılan hastaların sayısının nispeten az olması birici sınırlamamızdır. Geniş ölçekli bir hasta grubu, çalışmanın istatistiksel gücünü arttıracaktır. Buna ek olarak koroner anjiografi yapılmaması ve olası koroner arter hastalığı KOAH ilişkisinin değerlendirilmemesi de bir başka sınırlamadır. Ayrıca, EKG bulgularının ekokardiyografik incelemeler ile desteklenmesi çalışmaya katkıda bulunabilir. KOAH akut atak öncesi, sırası ve sonrasındaki olası EKG değişikliklerinin karşılaştırılmaması da başka bir kısıtlamadır. Kalp hastalıkları, KOAH’ a bağlı ölümlerin önemli bir nedenir. KOAH akut atak ile, kardiyak fonksiyonlarda kötüleşmeye neden olup, hastanın mevcut durumunu daha da ağırlaştırabilir. Aynı zamanda KOAH’ lıların sadece pulmoner açıdan değerlendirilmesi, ortak semptomlara sahip kardiyak hastalıkları gözden kaçırmamıza neden olabilir. Bu açıdan ön-arka akciğer grafisi ve spirometreye ek olarak noninvaziv ve ulaşılması kolay olması açısından beraberinde EKG ile de değerlendirilmesi hastalığın prognozu açısından olumlu etkileri olabilir. Çalışmamızda da, KOAH’ lılarda bazı patolojik EKG bulguları izlenmiştir. Bu konuyu daha detaylı olarak inceleyecek, geniş ölçekli, randomize, ileriye dönük çalışmalara ihtiyaç vardır 10. Caracta CF. Gender differences in pulmonary disease. The MountSinai J of Med 2003;70(4):215-24. 11. Prescott E, Bjerg AM, Andersen PK, Lange P, Vestbo J. Gender difference in smoking effects on lung function and risk of hospitalization of COPD: results from a Danish longitudinal populational study. EurRespir J 1997;10(4):822-7. 12. Gunduz H, Talay F, Arinc H, et al. Heart rate variability and heart rate turbulence in patients with chronic obstructive pulmonary disease. Cardiol J 2009; 16(6):553-9. 13. Volterrani M, Scalvini S, Mazzuero G, et al. Decreased heart rate variability in patients with chronic obstructive pulmonary disease. Chest 1994;106(5):1432-7. 14. Calatayud JB, Abad JM, Khoi NB, Stanbro WW, Silver HM. P-wave changes in chronic obstructive pulmonary diseae. Amer Heart J 1970;79(4):444-53. 15. Agarwal RL, Kumar D, Gurpreet, Agarwal DK, Chabra GS. Diagnostic values of electrocardiogram in chronic obstructive pulmonary disease (COPD). Lung India 2008;25(2):78-81. 16. Finkelstein J, Cha E, Scharf SM. Chronic obstructive pulmo- Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Dergisi 2014; 1 (3): 111-116 115 KOAH’ta EKG değişiklikleri nary disease as an independent risk factor for cardiovascular morbidity. Int J Chron Obstruct Pulmon Dis 2009;4:337-49. 17. Sidney S, Sorel M, Quesenberry CP Jr, DeLuise C, Lanes S, Eisner MD. COPD and incident cardiovascular disease hospitalizations and mortality: kaiser Permanente Medical Care Program. Chest 2005; 128(4):2068-75. 18. Fraser RS, Muller NL, Colman N, Pare PD. Chronic obstructive pulmonary disease. In: Fraser RS, Pare PD, editors. Fraser and Pare’s diagnosis of diseases of the chest 4th ed. Philadelphia: W.B. Saunders Company 1999: 2077-263. 19. Stuart R, Vallerie MV. Pulmonary hypertension. Chapter 67. In: Braunwald’s Heart Disease, 7th edition. Elsevier Saunders 2005: 1830-35. 20. Caird FI, Wilcken DE. The electrocardiogram in chronic bronchitis with generalized obstructive pulmonary disease. Its relation to ventilatory function. Am J Cardiol 1962;10:5-13. 21. Rachaiah NM, Rachaiah JM, Krishnaswamy RB. A correlative study of spirometric parameters and ECG changens in patients with chronic obstructive pulmonary disease. Int J Biol Med Res 2012;3(1):1322-6. 22. Sharma RA, Hashim Z, Sharma E, Hashim T, Sharma P. Diagnosis of severity of COPD on the basis of electrocardiogram. Indian Journal of Basic & Applied Medical Research 2013;(6)2:527-30. 24. Lazović B, Śvenda MZ, Mazić S, Stajić Z, Đelic M. Analysis of electrocardiogram in chronic obstructive pulmonary disease patients. Med Pregl 2013;66(3-4):126-9. 25. Warnier MJ, Rutten FH, Numans ME, et al. Electrocardiographic characteristics of patients with chronic obstructive pulmonary disease. Journal of chronic obstructive pulmonary disease 2013;10(1):62-71. 26. Chappell AG. The electrocardiogram in chronic bronchitis and emphysema. BrHeart J 1966;28(4):517-22. 27. Singh VK, Jain SK. Effects of air flow limitation on the electrocardiogram in chronic obstructive pulmonary disease (COPD). Indian J ChestDis & AllSci 1989;31(1):1-8. 28. Philips RW. The electrocardiogram in cor pulmonale secondary to pulmonary emphysema: a study of 18 cases proved by autopsy. AmHeart J 1958;56(3):352-71. 29. Sin DD, Man SF. Why are patients with chronic obstructive pulmonary disease at increased risk of cardiovascular disease? The potential role of systemic inflammation in chronic obstructive pulmonary disease. Circulation. 2003;107(11):1514-9. 30. Thomas AJ, Apiyasawat S, Spodick DH. Electrocardiographic detection of emphysema. Am J Cardiol 2011;107(7):1090-2. 31. 23. Banker H, Verma A. Electrocardiographic changes in COPD. NHL Journal of Medical Sciences 2013;2(2):55-8. 116 Journal of Chest Diseases and Critical Care 2014; 1 (3): 111-116 Holtzman D, Aronow WS, Mellana WM, et al. Electrocardiographic abnormalities in patients with severe versus mild or moderate chronic obstructive pulmonary disease followed in an academic outpatient pulmonary clinic. Ann Noninvase Electrocardiol 2011;16(1):30-2.