İMÂM-I A`ZAM - Akademik Personel Bilgi Bankası

advertisement
DEVİRLERİ AYDINLATAN MEŞ’ALE
İMÂM-I A’ZAM
Ulusal Sempozyum Tebliğler Kitabı
28-30 Nisan 2015 Eskişehir
1
Hazırlayanlar
Prof. Dr. Ahmet KARTAL
Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN
2015
ESKİŞEHİR
Yayın No: 257
DEVİRLERİ
DEVİRLERİAYDINLATAN
AYDINLATANMEŞ’ALE
MEŞ’ALE
DEVİRLERİ AYDINLATAN MEŞ’AL
İMÂM-I
İMÂM-I
A’ZAM
A’ZAM
İMÂM-I A’ZAM
Ulusal
UlusalSempozyum
SempozyumTebliğler
TebliğlerKitabı
Kitabı
Ulusal
Sempozyum Tebliğler Kitabı
28-30
28-30Nisan
Nisan2015
2015 Eskişehir
Eskişehir
28-30 Nisan 2015 Eskişehir
3
Hazırlayanlar
Hazırlayanlar
Prof.
Prof.Dr.
Dr.Ahmet
AhmetKARTAL
KARTAL Hazırlayanlar
Prof.
Prof.Dr.
Dr.Hilmi
HilmiÖZDEN
ÖZDEN
Prof. Dr. Ahmet KARTAL
Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN
ISBN : 978-605-9975-09-4
Yayın No: 257
DEVİRLERİ AYDINLATAN MEŞ’ALE
İMÂM-I A’ZAM
Ulusal Sempozyum Tebliğler Kitabı
28-30 Nisan 2015 Eskişehir
Yayına Hazırlayan
Prof. Dr. Ahmet KARTAL
Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN
Grafik Uygulama
Yalın Tolga TEKDEMİR
4
Ersoy AKBAŞ
Mizampaj
Yalın Tolga TEKDEMİR
Basımevi Sorumlusu
Nizamettin AKYEL
İdari Sorumlu
Necmettin BAŞKUT
Basım Yeri
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
ISBN : 978-605-9975-09-4
SEMPOZYUM ONUR KURULU
Güngör Azim TUNA (Eskişehir Valisi)
Prof. Dr. Naci GÜNDOĞAN
Prof. Dr. Ahmet KAVAS (Çad Büyükelçisi)
(Anadolu Üniversitesi Rektörü)
Prof. Dr. Mehmet ŞİŞMAN (YÖK Yürütme
Prof. Dr. Azmi ÖZCAN
Kurulu Üyesi)
(Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü)
Prof. Dr. Hasan GÖNEN (Eskişehir Osmangazi
Prof. Dr. Tevfik GEDİKBEY
Üniversitesi Rektörü)
(ESOGÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı)
Niyazi ERSOY (Eskişehir İl Müftüsü)
Prof. Dr. Ahmet KARTAL
Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN
RDİNAT RLER
Prof. Dr. H. Yunus APAYDIN
Yard. Doç. Dr. Ali DUMAN
İLİM
Prof. Dr. Mehmet ATALAY
Prof. Dr. Ömür CEYLAN
Prof. Dr. Recep CİCİ
Prof. Dr. Ali ÇELİK
Prof. Dr. Hilmi DEMİR
Prof. Dr. Kadir GÜRLER
Prof. Dr. M. Zeki İŞCAN
DANIŞMA
R L
Doç. Dr. Hasan Hüseyin ADALIOĞLU
Doç. Dr. Fatih M. ŞEKER
Yrd. Doç. Dr. Sadık ARMUTLU
Yrd. Doç. Dr. Halis Adnan ARSLANTAŞ
D ZENLEME
R L
Yrd. Doç. Dr. Adem KOÇ
Yrd. Doç. Dr. Tuba ONAT ÇAKIROĞLU
Öğr. Gör. Metin ERDOĞAN
Öğr. Gör. Uğur BİLGE
Öğr. Gör. S. Alper SÖKMEN
Arş. Gör. Burcu YILMAZ ÇEBİN
Arş. Gör. Fatih DOĞRU
Arş. Gör. Deniz DEPE
Arş. Gör. Duygu KAMACI
Arş. Gör. Nurcan ANKAY
Arş. Gör. Neşe ŞEN
Arş. Gör. Emrah GÜLÜM
Prof. Dr. Hulusi ARSLAN
Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ
Prof. Dr. Kaşif Hamdi OKUR
Prof. Dr. Saffet SARIKAYA
Prof. Dr. Abdulhamit SİNANOĞLU
Prof. Dr. Ahmet KARTAL
Prof. Dr. İbrahim ŞAHİN
Prof. Dr. Erdoğan BOZ
Prof. Dr. Müzeyyen BUTTANRI
Prof. Halil BUTTANRI
Prof. Dr. Can ÖZGÜR
Doç. Dr. Ferruh AĞCA
Doç. Dr. Muharrem DAYANÇ
Doç. Dr. İsmet ŞANLI
Yrd. Doç. Dr. Soner AKPINAR
Yrd. Doç. Dr. Dilek ATAİZİ
Yrd. Doç. Dr. Eylem SALTIK
R L
Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ
Prof. Dr. Şükrü ÖZEN
Prof. Dr. Hanefi PALABIYIK
Prof. Dr. Nuri TUĞLU
Doç. Dr. Ahmet AK
Doç. Dr. Mustafa YILDIZ
5
içindekiler
Önsöz / 13
İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe: Hayatı ve Eseri / 17
Doç. Dr. Murat ŞİMŞEK
açılış konuşması
Ebû Hanîfe ve İslâmî İlim Geleneği / 35
Prof. Dr. Şükrü ÖZEN
I. oturum
İMÂM-I A’ZAM VE İ’TİKAD
İlk Dönem Mezhep Kavgalarının Afrika’da Hanefîliğin Geniş Kitlelerce Tanınıp Yayılmasını Asırlarca
Engellemesi ve Günümüze Etkisi / 65
Prof. Dr. Ahmet KAVAS
Ehl-i Sünnetin Kurucu Öznesi Olarak Ebû Hanîfe / 71
Prof. Dr. Hilmi DEMİR
Hanîfe’nin Hayatı ve İtikadî Görüşleri / 79
Doç. Dr. Ahmet AK
Türk Devlet Geleneği ve Hanefîlik / 89
Doç. Dr. Fatih M. ŞEKER
II. oturum
İMÂM-I A’ZAM VE İ’TİKAD
Eş’arî Kaynaklarda Ebû Hanîfe’nin Mürciîliği Meselesi / 95
Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ
Yerelden Evrensele: Ebû Hanîfe’nin Din Anlayışında Genel Özellikler / 101
Prof. Dr. Mehmet Zeki İŞCAN
Ebû Hanîfe’de İnanç Etiği: İçeriksel Yükümlülük Karşısında Yöntembilimsel Yükümlülük / 109
Yrd. Doç. Dr. Hamdi ONAY
İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe Hazretleri’nin Çağdaş Hukuk Eğitimi ve Bilimine Katkıları / 117
Prof. Dr. Ömer Adil ATASOY
III. oturum
İMÂM-I A’ZAM VE FIKIH DÜŞÜNCESİ
Ebû Hanîfe’nin Reyciliğinin Anlamı / 135
Prof. Dr. H. Yunus APAYDIN
Ebû Hanîfe’nin Kur’ân ve Ana Dilde İbadet Anlayışı / 139
Prof. Dr. Kaşif Hamdi OKUR
Ebû Hanîfe’nin İctihadlarındaki Değişim: Kaynaklar, Sebepler, Analiz / 149
Doç. Dr. Soner DUMAN
Sâmânîler Devrinde Hanefî Fıkhı Hakkında Farsça Yazılmış Bir Eser: Risâle der-Ahkâm-ı Fıkh-ı Hanefî / 165
Prof. Dr. Mehmet ATALAY
İmâm Buhârî’nin İmâm Ebû Hanîfe Hakkındaki Cerh İfadeleri Üzerine Bir Etüt / 169
Prof. Dr. Mehmet ERDEM
IV. oturum
İMÂM-I A’ZAM’DA HİKMET VE İRFAN
İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’nin Âdap ve Hikmetle İlgili Bazı Özlü Sözleri / 177
Prof. Dr. Azmi BİLGİN
İmâm-ı A’zam: Yesevî’den Gaybî’ye Bir Kültür Çekirdeği / 181
Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ
Ebû Hanîfe’de Ma’rifetullah (Tanrı’yı Bilmek) ve Sonraki Literatüre Yansımaları / 187
Yrd. Doç. Dr. Veysel KAYA
V. oturum
A Salonu
İMÂM-I A’ZAM VE SÜNNÎ DÜŞÜNCE
Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu Dönemlerinde Yazılan Farsça Şiirlerde Sünnî Düşünce / 195
Prof. Dr. Ahmet KARTAL
Selefî Anlayıştan Ehl-i Sünnet Kelamına Geçişte İmâm-ı A’zam / 213
Yrd. Doç. Dr. Mustafa BOZKURT
Türk Hakanlığı (Karahanlılar) Devrinde Mâverâünnehr’de Hanefî Âlimlerin Rolü / 219
Doç. Dr. Ömer Soner HUNKAN
Son Devir Osmanlı Düşüncesinde İtikad Tartışmaları ve Ebu Hanife / 229
Yrd. Doç. Dr. Rıdvan ÖZDİNÇ
V. oturum
B Salonu
TARİHÎ SÜREÇTE HANEFÎLİK
Samanîler Döneminde Hanefî Mezhebi / 237
Doç. Dr. Aydın USTA
Selçukluların Sünnî Siyaseti ve Hanefîlik / 241
Prof. Dr. Hasan Hüseyin ADALIOĞLU
Gazneliler Devletinde Ehl-i Sünnet ve Hanefîlik / 247
Prof. Dr. Hanefi PALABIYIK
Osmanlı Hanefîliği: Hanefî Mezhebi’nin Resmî Mezhep Haline Gelmesi / 261
Prof. Dr. Recep CİCİ
VI. oturum
A Salonu
EDEBÎ ESERLERDE İMÂM-I A’ZAM
Taşköprüzâde İsâmüddîn Ahmed Efendi’nin Gözüyle Ebû Hanîfe Nu’mân b. Sâbit / 277
Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN
Na’t Türünde Yazılan İlk Örnek Ebû Hanîfe’nin Kasîdetü’n- Nu’mâniyyesi / 287
Yrd. Doç. Dr. Sadık ARMUTLU
İmâm-ı A’zam’ın Künyesi “Ebû Hanîfe” nin Mana ve Menşeini Tarihî ve Edebî Metinlerle Anlamlandırma / 301
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Ethem POLAT
Abdülazîz Buhârî’nin Keşfü’l-esrâr Adlı Eserinde Ebû Hanîfe Tasavvuru / 307
Arş. Gör. Şükrü AYRAN
Eski Anadolu Türkçesi Dönemine Ait Satır Arası İlk Kur’ân Tercümesinde Hanefîlik Kaynaklı Anlam Tercihleri / 317
Arş. Gör. Kenan ÖZÇELİK
VI. oturum
B Salonu
İMÂM-I A’ZAM’IN
ÜŞ E İNİN ANSIMA A I
İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’de İman Anlayışı ve Dinî Tutumlara Yansımaları / 327
Yrd. Doç. Dr. Hasan ARSLAN
Toplum-Kültür ve Eğitim Bağlamında Ebû Hanîfe / 345
Yrd. Doç. Dr. Halis Adnan ARS ANTAŞ
Erken Dönem İslâm Toplumunda Feodalitenin Oluşumu Karşısında İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe / 351
Erol CİHANGİR
Günümüz İslâm Dünyasının Sorunları Karşısında İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe / 357
Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN
İmâm-ı A’zam Hazretlerinin Günümüzde Algılanışı / 373
Hilmiye KETENCİ
VII. oturum
A Salonu
İMÂM-I A’ZAM’IN TÜ K KÜ TÜ İNAN VE AŞA IŞINA TESİ İ
İmâm-ı A’zam Şarihi Bir elî: Mevlânâ / 387
Prof. Dr. Ziya A ŞAR
Bilgi Folkloru Bağlamında İmâm-ı A’zam Algısının Türk Halk Kültüründe Paradigmatik Anlatıları Niteliğindeki / 393
Yazılı Kaynakları Üzerine
Prof. Dr. Özkul ÇOBANO
Günümüz İslâm Dünyasında Fıkhî, Fikrî ve Siyasî Özgürlük İçin Ebû Hanîfe’nin Yeniden Okunması ve / 403
Yorumlanmasının Gerekliliği
Prof. Dr. Mevlüt YAN K
İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’de
-767) Ehl-İ Beyt Sevgisi /415
Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN
Satuk Buğra Han’dan Mustafa Kemal’e Türk Müslümanlığı /421
Rıza ZELYUT
EŞİT İ
VII. oturum
B Salonu
N E İ E İMÂM-I A’ZAM
İmâm-ı A’zam’ın İnsan Anlayışı /433
Doç. Dr. Mustafa YILDIZ
Ebû Hanîfe’nin Hukuk Anlayışında İnsan /443
Yrd. Doç. Dr. İzzet SARGIN
İmâm-ı A’zam ve Çevresi /449
Yrd. Doç. Dr. Adil ŞEN
Hanefî Mezhebi Hadîs Tenkidi Anlayışının Oluşumunda Ebû Hanîfe’nin Etkisi /453
Arş. Gör. Mutlu GÜ
Ebû Hanîfe’nin Kur’ân yetlerinin Gerçek Muhataplarını Dikkate Alarak erdiği Fetva: Kadının elisinden /459
İzinsiz Evlenebilmesi Meselesi
Öğr. Gör. Dr. Ömer MÜFTÜO
VIII. oturum
A Salonu
İMÂM-I A’ZAM’IN ESE E İ VE HAKKINDA AZI AN A
lemî’nin Manzûme-i Akâid-i Terceme-i Fıkhu’l-ekber’i /469
Prof.Dr. İsmail Hakkı AKSOYAK
Memluk-Kıpçak Türkçesiyle Yazılmış Bir Fıkıh Kitabı: Şerhü’l-menâr /475
Prof. Can ÖZGÜR
Şemseddîn-i Sivasî’nin Menâkıb-ı İmâm-ı A’zam’ı /481
Doç. Dr. İsmet ŞAN
. Yüzyıl’da Bir Anadolu liminin Ebû Hanîfe Savunusu /493
Öğr. Gör. Mehmet Hicabi SEÇKİNER
HANEF
VIII. oturum
B Salonu
İK VE Dİ E
A
Doğu Hanefî Fırak Geleneğinin Ebû Hanîfe ile İrtibatlandırılmasının İmkânı / 505
Yrd. Doç. Dr. Kadir GÖMBEYAZ
Hanefîlik-Bektaşîlik İlişkisi / 513
Yrd. Doç. Dr. A. Yılmaz SOYYER
Hanefîlik-Caferîlik İlişkisi / 519
Hasan KANAAT İ
İran Kaynaklarına Göre İmâm-ı A’zam / 537
Yrd. Doç. Dr. Ferzanah DO ATABADİ
Ebû Hanîfe’nin Kurucu İmam Olmasının Anlamı / 541
Arş. Gör. Osman BAYDER
IX. oturum
İMÂM-I A’ZAM VE DİN
Merkez ve Çevre Arasında İslâm / 547
Prof. Dr. Abdülkadir İ GEN
İlahî Kelam’ın zaklaşması ve İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe / 561
Doç. Dr. M. Fatih BİRGÜ
X. oturum
A Salonu
İMÂM-I A’ZAM VE Sİ ASET
Ebû Hanîfe’nin İtikadî Görüşlerinin Siyasi Arka Planı ve Onun Siyasi Tavrına Yansımaları / 567
Prof. Dr. Saffet SARIKAYA
Kelâm İlmi Açısından İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’nin Siyasî Görüşleri / 575
Prof. Dr. Abdulhamit SİNANO
Toplumsal Barış ve Bütünlük Açısından Ebû Hanîfe ve İtikadî Görüşleri / 589
Prof. Dr. Hulusi ARSLAN
Ebû Hanîfe’nin Devlet Yöneticileriyle Münasebetleri / 595
Yrd. Doç. Dr. Bilal GÖK
X. oturum
B Salonu
İMÂM-I A’ZAM VE HAD S
Buhârî’nin Ebû Hanîfe’ye Yönelik Eleştirilerine Bedrüddîn El-Aynî’nin erdiği Cevaplar /607
Prof. Dr. Kadir GÜR ER
Hanefîlerde Hadîs Yorumunda Dikkate Alınan Temel Prensipler: Akla ygunluk Prensibi /621
Prof. Dr. Ali ÇE İK
Hanefî Mezhebi Hadîs Yorumunda İnsan Merkezli Yaklaşım /633
Prof. Dr. Nuri T
İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’de Eleştirel Düşünce /647
Yrd. Doç. Dr. İbrahim KAPLAN
Ka anış turumu
turum aşkanı ro . Dr. kul
AN
ro . Dr. M. Z k İŞCAN
Prof. Dr. Yunus APAYDIN
ro . Dr. H lm DEMİ
ro . Dr. Nur T
Doç. Dr. Fat M. ŞEKE
#àUàO:ÚOMFSJZMFƞ.¬.*";".WF)"/&'·-ƞ,4FNQP[ZVNV
Yrd. Doç. Dr. Kadir GÖMBEYAZ
1979 yılında Bandırma'da doğdu. İlk ve orta tahsilini
Bandırma'da tamamladı.1996'da Bandırma İmam Hatip
Lisesi'nden mezun oldu ve aynı yıl Uludağ Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi'ne girdi. 2001 yılında mezun oldu. Mart-Aralık 2002
tarihleri arasında Şanlıurfa'da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
öğretmenliği yaptı. Aralık 2002'de Uludağ Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi'ne İslam Mezhepleri Tarihi araştırma görevlisi
olarak atandı. 2005'te Makâlât Geleneğinde İmam Eş'arî
adlı teziyle yüksek lisansını, 2015’te de İslam Literatüründe
İtikadi Fırka Tasnifleri başlıklı teziyle doktorasını tamamladı.
19 Mart 2015 tarihinden itibaren Kocaeli Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi’nde Temel İslam Bilimleri Bölümü Kelam ve İtikadi
İslam Mezhepleri Anabilim Dalı’nda Yardımcı Doçent olarak
görev yapmaktadır. Evli ve bir çocuk sahibidir. Arapça ve
İngilizce bilmektedir.
Do u Han
Fırak l n n n
E Han
l
İrt atlan ırılmasının İmk nı
yılında Amerikalı araştırmacı Keith
e instein tarafından yapılan Studies in Islamic
Heresiography: Khawarij in Two Firaq Traditions
başlıklı doktora tezinde, İslâm fırak literatüründe
iki ana fırak geleneğinin varlığına dikkat çekildi.
Bunlardan biri, hicrî üçüncü yüzyılda rak
bölgesinde cârî fırak malzemesine dayanan
Mu tezilî-Eş arî Fırak Geleneği iken, diğeri de
Doğu İslâm dünyasında yani Horasan ve
Mâverâünnehr bölgesinde yaşayan Hanefî ulema
tarafından geliştirilen ve kaynakları, sunduğu
malumat, ele aldığı fırkalar, fırkaları tasnif biçimi
vs gibi yönlerden kendine özgü bir yapı arz eden
Doğu Hanefî Fırak Geleneği idi. e instein’in
bu tezi, daha önce çeşitli çalışmalarda farklı ve
özgün yapısı fark edilse bile, Doğu Hanefî Fırak
Geleneğini sınırları belirlenmiş bir fırak geleneği
olarak tanımlamak suretiyle sahaya değerli bir katkı
sundu.1
Elimize ulaşan en erken örneği Ebû Mutî Mekhûl
b. el-Fadl en-Nesefî’nin ö.
Kitâbu’r-redd
alâ ehli’l-bida‘ ve’l-ehvâ’i’d-dâlle adlı eseri2 olan
Doğu Hanefî Fırak Geleneğinin içerisinde üretilen
505
#àUàO:ÚOMFSJZMFƞ.¬.*";".WF)"/&'·-ƞ,4FNQP[ZVNV
506
eserlerde zikri geçen fırkalar, İslam coğrafyasının
diğer bölgelerinde kaleme alınan fırak eserlerinde
yer alan fırkalardan çoğu zaman farklılık arz
etmekte ve en önemlisi fırkalar tasnif
edilirken listelenirken özgün bir yol takip
edilmektedir. Buna göre, öncelikle İslâm
ümmetinin
fırkaya ayrılıp biri hariç diğerlerinin
cehenneme gideceğini bildiren
fırka hadîsi ve
hadîsteki
rakamı esas alınarak kurtuluşa eren tek
fırka haricinde kalan
fırkaya önce ana fırka ve
daha sonra da her bir ana fırkaya
’şer alt kol
belirlenerek (6x12
formülasyonu ile
ulaşılmaktadır.3 Bu geleneğe ait eserlerde
müellifler, öncelikle
fırka hadîsini ele alır ve
hadîste geçen
rakamını gerçek bir sayı olarak
kabul eder. Yani İslâm ümmeti, hadîste bildirildiği
üzere, reel hayatta
fırkaya bölünmüştür.
Müellifler, bu
fırkayı göstermek için bir tasnife
girişir. Bunun için öncelikle fırka-i nâciye olarak
belirledikleri bir fırkayı kenara ayırır. Bu, ele
aldığımız gelenekte, Ehlü’l-Cemâa ve veya Ehli Sünnet ve Cemâat şeklinde nitelenen gruptur.
Daha sonra, geriye
sapkın fırkanın belirlenmesi
kalmaktadır. Bu rakama da ulaşmak için, önce
ana fırka belirlenir ve akabinde her bir ana fırkaya
’şer kol takdir edilir. Böylece
formülüyle
rakamına ulaşılmış olunur. Bu gelenekte çoğu
zaman müellifler her bir fırkayı, kendisini
karakterize eden tek bir görüşüyle tanıtır ve
akabinde bu görüşe karşı kurtuluşa eren fırkanın
eleştirilerini reddiyesini âyet, hadîs ve çeşitli
delillendirmelerle sunar.
Bu gelenek ortaya çıkışı itibariyle, Mâverâünnehr
bölgesinde doğmuş olsa da, zaman içerisinde bu
bölgedeki ulemanın çeşitli sebeplerle İslam
coğrafyasının değişik bölgelerine göç etmeleri
sonucunda, oralarda tanınır ve bilinir olmuştur. Bu
geleneğin ürünlerini veren ulemanın kâhir
ekseriyetle Hanefî oluşu4, akla geleneğin
kaynağının, daha net bir ifadeyle,
fırka hadîsine
dayanarak yapılan
formüllü
şubeli tasnifin,
Ebû Hanîfe kaynaklı olup olamayacağı sorusu akla
gelmektedir. Tam da bu noktada, meşhur Osmanlı
ulemasından Birgivî’ye ö. 81/1573) nispet edilen
Tuhfetü’l-müsterşid n5 isimli Doğu Hanefî Fırak
Geleneği’ne mensup fırak risalesinde tasnif Ebû
Hanîfe’ye nispet edilmektedir:6
‫قال االمام االعظم ابو حنيفة رحمه َّللا تعالى إن كل فرقة من هذه‬
‫الفرق الستة المذكورة تنقسم الى اثني عشر فرقة فالمجموع اثنان‬
‫ لكل واحد منها قول آخر وبدعة اخرى‬.‫وسبعون‬
İmâm-ı A’zam Eb Han fe rahimehullahi teâlâ,
bu zikri geçen altı fırkadan her birinin on iki
fırkaya bölündüğünü, böylece toplamlarının
yetmiş iki ettiğini, onlardan her birinin başka
bir görüşü, başka bir bidati olduğunu söyledi.
Bu ibareye göre, her biri on iki alt kola ayrılan altı
ana fırkanın toplamda
sayısına ulaştığı tasnif,
Ebû Hanîfe’ye nispet edilmiştir. Ancak bu tasnif
metodunun, bu risale dışında Doğu Hanefî Fırak
Geleneği’ne mensup diğer eserlerde Ebû Hanîfe’ye
nispet edilmemiş olması veya Ebû Hanîfe’ye
atfedilen böyle bir sözün başka bir kaynakta
geçmemiş oluşu, bu ifadenin ve dolayısıyla
’lik tasnifin Ebû Hanîfe’ye dayanma ihtimalini
güçleştirmektedir. Zaten şayet Ebû Hanîfe’nin
böyle bir ifadesi olmuş olsaydı, Hanefî ulemanın
söz konusu tasnif usullerini Ebû Hanîfe’ye nispet
etmekten geri durmayacakları açıktır. O nedenle,
risalenin müellifinin
’lik fırka tasnifini Ebû
Hanîfe’ye nispet etmesi, çağdaş araştırmacılar
tarafından doğal olarak tipik bir anakronizm
örneği, tarihî evrelerin ve gündem konularının
tarihin geriye doğru
karıştırılması 7 veya
işletilerek söz konusu fırak geleneği için Ebû
Hanîfe’yi başlangıç noktası olarak alma arzusu 8
olarak değerlendirilmiştir.9 Ancak bu tasnifin,
hususen Hanefî ulema tarafından tercih edilmesi,
tasnifin Hanefî kimlik ve dolayısıyla Ebû Hanîfe ile
bir bağlantısının olabileceğini olması gerektiğini
düşündürmektedir. Bu noktada, Doğu Hanefî Fırak
Geleneği içerisinde eser vermiş olan Ebû Şekûr
Muhammed b. Abdisseyyid es-Sâlimî el-Keşşî’nin
. . yüzyılın ikinci yarısı et-Temh d f beyâni’ttevh d isimli eseri ile, Ebû Muhammed Osmân b.
Abdillah el-Kirmânî el- râkî’nin
’den
sonra) el-Kenzü’l-haf
isimli eserinin fırak
bölümünde10 Ebû Hanîfe’ye nispet edilen bir söz ile
bu eserlerdeki fırka tasnifinde yer alan altı ana
fırkanın isimleri arasında görülen paralellik, tasnifin
Ebû Hanîfe ile irtibatlandırılabilecek bir yönünün
bulunabileceği fikrini gündeme taşımaktadır:
Din cemaattir, cemaat ise sevâd-ı a’zamdır.
evâd-ı a’zâm ise cebr ile kader, teşb h ile ta‘t l,
nasb ile rafz arasındadır. Ebû Hanîfe’ye ünnet
ve Cemaat hakkında soruldu. O da: Ne nasb ne
rafz, ne cebr ne kader, ne teş î ne ta tîl
dedi.11
Ebû Hanîfe’ye nispet edilen bu söz ile Ebû Şekûr
es-Sâlimî ve Ebû Muhammed el-Kirmânî elrâkî’nin altı sapkın ana fırkanın kimliklerini
Nâsıbiyye, Râfızıyye, Cebriyye, Kaderiyye,
Müşebbihe ve Mu attıla’ biçiminde belirlemesi
arasındaki paralellik göze çarpmaktadır. Sanki bu
tasnifi geliştiren ilk kişi –kimliğini tespit etme
imkânından maalesef mahrumuz- Ebû Hanîfe’nin
bu sözünü esas alarak altı ana sapkın fırkanın
kimliklerini belirlemiştir. Geriye
ana fırkadan
toplamda
fırkaya ulaşma işi kalmıştır. Bunu da
her birine on ikişer kol tayin etmek suretiyle
gerçekleştirmiş, nihayetinde fırka-i nâciye olarak
belirlediği Ehl-i Sünnet ve Cemaat ile birlikte
hadîste beyan edilen
fırkaya ulaşmıştır. O halde
’lik fırka tasnifinin veya en azından tasnifin
belirlediği ana fırkaların sayı ve kimliklerinin
belirlenmesinde Eb Han fe’nin belirleyici olduğu
söylenebilir. Ancak burada bir problem ortaya
çıkmaktadır. O da Doğu Hanefî Fırak Geleneği’nin
#àUàO:ÚOMFSJZMFƞ.¬.*";".WF)"/&'·-ƞ,4FNQP[ZVNV
elimize ulaşan ilk örneği Ebû Mutî en-Nesefî’nin
Kitâbu’r-redd’inde ve onun bu tasnifini genel
anlamıyla takip eden geleneğin diğer eserlerinde
hem Ebû Hanîfe’nin ilgili sözünün zikredilmemesi
hem de ana fırkaların Ebû Şekûr es-Sâlimî ve Ebû
Muhammed el-Kirmânî el- râkî’den farklı olarak
Harûriyye, Râfızıyye, Cebriyye, Kaderiyye,
Cehmiyye, Mürcie şeklinde belirlenmesidir. Esasen
Hâricîleri ifade eden Nâsıbiyye’nin müteradifi
Harûriyye ile Mu attıla’nın da ilâhî sıfatları inkârın
sembol ismi olan Cehm’e nispet edilen Cehmiyye
ile yer değiştirmesi anlaşılabilir bir durumdur.
Dolayısıyla esas problem, arz eden husus
Müşebbihe yerine Mürcie’nin kullanılmasındadır.
Zira Ebû Hanîfe’nin sözünde, üç temel ihtilaf
meselesi ve bunların her biri etrafında ortaya çıkmış
iki aşırı uca işaret edilmiştir. Yani imâmet
meselesinde bir tarafta Hz. Alî’yi Hz.
Peygamber’den sonra ümmetin dinî ve dünyevî
lideri olarak gören rafz, diğer tarafta Hz. Alî’ye
düşmanlık eden nasb görüşü insanın fiilleri kader
konusunda bir tarafta insanın iradesi olmadığını
kabul eden cebr, diğer tarafta insanı fiillerinin
yaratıcısı olarak gören tefv z kader görüşü ilâh
sıfatlar konusunda bir tarafta ilâhî sıfatları
yaratılmışların sıfatlarına benzeten teşb h, diğer
tarafta Allah’ı bütün sıfatlarda uzaklaştıran ta‘t l
görüşleri yer almaktadır. Ehl-i ünnet ve emaat de
bu üç meselede toplam altı aşırı uçtan uzak olup
onların orta yolunu ifade eden görüşleri benimseyen
fırka olmaktadır. İşte Allah’ın sıfatlarını
yaratılmışların sıfatlarına benzetme anlamında ilâh
sıfatlarla alakalı teşb h görüşü ile büyük günah
işleyeni mümin kabul edip gerçek imanî durumunu
Allah’a havale etmek şeklinde keb re meselesiyle
alakalı ircâ görüşü birbirinden tamamen farklıdır ve
bu bağlamda Müşebbihe ile Mürcie’nin birbirinin
müteradifi olarak görülmesi ve Mürcie’nin diğer
aşırı görüşü benimseyen Cehmiyye’nin karşısına
oturtulması zordur. Bu durum, Doğu Hanefî Fırak
Geleneğinin
kaynağını,
Ebû
Hanîfe
ile
ilintilendirme yönündeki yukarıdaki tezimizi
geçersiz kılmaktadır. akin bu noktada, Ebû Mutî
ve tasnifini takip eden müelliflerin Mürcie fırkası
altında zikrettikleri alt kolların yakından incelemesi
tezimizi hemen bir kenara bırakmayıp üzerine
gitme cesareti vermektedir. Zira Ebû Mutî ’in,
Mürcie ana fırkası altında verdiği on iki alt kol
incelendiğinde, bunların yalnızca ilk beş fırkasının
ircâ görüşü ile bir şekilde irtibatlandırılabileceği, 12
diğerlerinin ise Mürcie altında zikredilmesinin güç
olduğu görülecektir.13 Üstelik bunlardan çoğu Ebû
Muhammed el-Kirmânî el- râkî’nin tasnifinde,
Müşebbihe
ana
bidat
fırkasının
altında
zikredilmektedir.14 Buna göre, ya Ebû Mutî ,
tasnifin ilk şeklinde var olan Müşebbihe ana
fırkasını,
Mürcie
olarak
değiştirmiş
ve
Müşebbihe’nin alt kollarının önemli bir kısmını
Mürcie altında zikretmiş veyahut da Ebû
Muhammed
el-Kirmânî
el- râkî
Mürcie’yi
Müşebbihe olarak değiştirmiştir. Ebû Mutî ’in
tasnifinin Ebû Muhammed el-Kirmânî el- râkî’nin
tasnifinden önce yapılmış olması, tasnifin
ori inalinde Müşebbihe’nin değil Mürcie’nin
olduğu ihtimalini güçlendirmektedir. Ancak Ebû
Mutî , eserinin başlarında zikrettiği Onların bid’at
(ehv
fırkaların isimlerine dair haber bize
ulaştı, ki onlar altı sınıf olup onlardan
fırka
doğmuştur. 15 şeklindeki ifade, onun eserinde
gerçekleştirdiği fırka tasnifinin öncesinin olduğunu
işaret etmektedir. O halde, Doğu Hanefî fırka
tasnifinin ilk örneği Ebû Mutî ’in er-Redd’i
olmayabilir ve bu ilk örnekteki ana bidat fırkaları,
Ebû Hanîfe’ye nispet edilen Ehl-i Sünnet’e dair
tanıma göre oluşturulmuş ve Mürcie yerine
Müşebbihe zikredilmiş olabilir. Esasen Ebû
Mutî ’de Mürcie altında zikredilen fırkaların ortak
noktasının, Mürcie’yi karakterize eden iman-amel
ilişkisi meselesi etrafında döndüğü görülmektedir.
Ancak bu görüşlerin önemli bir kısmını, ameli
imandan ayıran Mürcie ile irtibatlandırmak
mümkün
değildir.
Üstelik
Menkûsiyye,
Müstesniyye, Müşebbihiyye, Haşviyye, Eseriyye ve
Bide ıyye fırkaları, Ashâbu’l-hadîs’i ifade eden ve
zaman zaman kimi muhalifleri tarafından ilâhî
sıfatlar’ konusundaki fikirleri sebebiyle Müşebbihe
şeklinde isimlendirilen gruplardır.16 O nedenle, bu
grupların Mürcie değil de Müşebbihe altında
zikredilmesi garipsenmeyecek bir durumdur. Zaten
yukarıda işaret edildiği gibi, altı sapkın ana fırkanın
üç meseledeki iki aşırı ucu ifade ettikleri
düşünüldüğünde,
Cehmiyye’nin
karşısına
Mürcie’nin değil Müşebbihe’nin konulması
gereklidir. Zira Cehmiyye, iman-amel ilişkisi
meselesinde değil, ilahî sıfatlar konusunda
belirginleşmiş bir taraftır ve bunun karşısında diğer
aşırı ucu ifade eden grup Müşebbihe’dir. Eğer
mesele, iman-amel ilişkisi olsaydı, bunun bir
ucunda Mürcie’nin yer alması gayet doğal olurdu,
ancak karşısında yer alan diğer aşırı grubun
Cehmiyye değil, a îdiyye olması gerekirdi. O
halde, tasnifin ori inalinde Müşebbihe’nin olduğu,
ancak Ebû Mutî ’in bunun Mürcie olarak
değiştirdiği pekala düşünülebilir. Fakat burada
önemli bir soru akla gelmektedir: Ebû Mutî , niçin
bu değişikliği yapmış veya yapma ihtiyacı
hissetmiştir
Ebû Hanîfe ve Hanefîler, özellikle Ashâbu’l-Hadîs
tarafından iman konusundaki görüşleri sebebiyle
Mürcie ismiyle anılmış17 ve Mürcie aleyhine
ifadeler barındıran hadîs rivayetleri18 kullanılmak
suretiyle dışlayıcı ve kötüleyici bir bağlama
mahkum edilmiştir.19 O nedenle, Hanefî âlimler,
kendilerini Mürcie suçlamasından kurtarmaya
çalışmışlardır. Bu bağlamda, İmâm Mâturîdî gibi
kimisi, Mürcie’yi övülen Mürcie ve yerilen
Mürcie
şeklinde ikiye ayırarak hadîslerde
kötülenen Mürcie’nin yerilen Mürcie olduğunu
ispata çalışmışlardır.20 Bu sebeple Ebû Mutî de,
hem bir Hanefî hem de -kesin bir dille
507
#àUàO:ÚOMFSJZMFƞ.¬.*";".WF)"/&'·-ƞ,4FNQP[ZVNV
söyleyemesek de- Mürciîlikle suçlanan bir başka
grup olan Kerrâmîliğe mensubiyeti21 sebebiyle,
üzerindeki Mürcie yaftasından kurtulmak adına altı
sapkın ana fırkadan Müşebbihe’nin yerine
Mürcie’yi yazmış olabilir. Böylece hem Mürciîlik
suçlamasından kendini kurtarmış hem de
kendilerini Mürcie olarak yaftalayan Ashâbu’lhadîs fırkalarını Mürcie altında zikrederek
suçladıkları yaftayı onların üzerine atmış
olmaktadır. Bu değişiklik Ebû Mutî ’in Ebû
Hanîfe’nin Ehl-i Sünnet tanımına dair sözünü –eğer
haberdar ise- görmezden gelmesini de gerekli
kılmaktadır.
508
Hulasa, yukarıda ortaya konan tabloya göre, Doğu
Hanefî Fırak Geleneği’nin
fırka hadîsini ve
hadîsteki
rakamını esas alan, buna göre bir
fırkayı kurtuluşa eren fırka olarak belirledikten
sonra, geriye kalan
sapkın fırkayı her biri on
ikişer alt kola ayrılan altı ana sapkın fırka üzerine
kurgulayan ve böylece
formülünü
kullanan metodunun kaynağı Ebû Hanîfe’den
nakledilen Ehl-i Sünnet’in neliğine dair bir soruya
“Ne nasb ne rafz, ne cebr ne kader, ne teşb h ne
ta‘t l şeklinde verdiği yanıt olabilir. İtikâdî
fırkaları ve görüşlerini ele almak ve tasnif etmek
isteyen ve bu noktada
fırka hadîsini temel bir
referans kaynağı olarak gören bir Hanefî âlim Ebû
Hanîfe’nin ilgili sözünden hareketle altı sapkın ana
fırkayı Nâsıbiyye, Râfızıyye, Cebriyye, Kaderiyye,
Müşebbihe ve Mu attıla olarak belirlemiş, daha
sonra da altı ana fırkadan
sapkın fırkaya
ulaşmanın yolunu her birine on ikişer kol tayin
etmek suretiyle bularak söz konusu tasnif metodunu
geliştirmiş olabilir. Nitekim geleneğin bazı
eserlerinde, ana fırkaların Ebû Hanîfe’nin söz
konusu sözüne referansla oluşturulmuş olması,
bunu desteklemektedir. Ancak, geleneğin elimize
ulaşan ilk örneği olan Ebû Mutî ’in er-Redd’inde,
ana sapkın fırkalar arasında Müşebbihe’nin yerine
Mürcie’nin zikredilmesi ve Ebû Hanîfe sözünün
nakledilmemiş olması kafaları karıştırmaktadır.
Ancak, bunun Ebû Mutî tarafından mezhebî
aidiyetleri olan Hanefîlik ve Kerrâmîliği
kendilerine
yöneltilen
Mürcie
yaftasından
kurtarmak amacına matuf olduğu, Mürcie altında
zikrettiği kolların çoğunun Müşebbihe fırkası
olarak ele alınmasının pekâlâ mümkün olması
sebebiyle söylenebilir. O halde, Ebû Mutî , Ebû
Hanîfe’nin ilgili sözünden hareketle oluşturulmuş
altı ana fırkalı fırka tasnif sisteminde ana
fırkalardan birini değiştirmek suretiyle müdahalede
bulunmuş olabilir. Hâsılı, Doğu Hanefî Fırak
Geleneği’nin
’lik tasnifini Ebû Hanîfe ile
ilintilendirmek mümkündür. Ne var ki, öne
sürdüğümüz tüm bu ihtimal ve tezlerin kesin bir
dille ifadesi mümkün değildir. Bu, ancak geleneğin
şu an elimizde olmayan ve özellikle Ebû Mutî
öncesine ait örneklerinin gün yüzüne çıkmasıyla
test edilebilecektir.
Dipnotlar
1. Lewinstein, K., (1989), Studies in Islamic Heresiography: The Khawarij in Two Firaq Traditions,
Yayımlanmamış Doktora Tezi , Princeton niversity, s.
vd. a.mlf.,
, Notes on Eastern Hanafite
Heresiography , ournal of the American Oriental Society, C
, s.
-598.
Aslında e instein’in bu tezinde belirlediği Mu tezilî-Eş’arî Fırak Geleneği sınırları ve karakteristikleri
net bir biçimde belirlenmiş bir gelenek olmaktan ziyade Doğu Hanefî Fırak Geleneği’ne ait olmayan tüm
eserleri içine alan bir yığına işaret etmektedir. Zira bu geleneğin karakteristiklerini Doğu Hanefî Fırak
Geleneğinde olduğu üzere standartlaştırmak kolay değildir. Bu geleneğin içine dâhil edilen eserler arasında
fırkaların tasnifinde takip edilen metot, üslup, kullanılan fırak malzemesi vs açısından farklılıklar
bulunmaktadır ve dilenirse içerisinde birden fazla fırak geleneğinin mevcudiyetine dair tespit ve öneriler
sunulabilir. Buna dair bir deneme için bkz. Gömbeyaz, K.,
, İslam iteratüründe İtikâdî Fırka
Tasnifleri, Yayımlanmamış Doktora Tezi , Bursa, ludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. -206.
Bu nedenle e instein’in sahaya yaptığı en önemli katkı Doğu Hanefî Fırak Geleneği tespit etmesidir.
2. Bu eser, ilk defa
yılında Marie Bernand tarafından Fransızca kısa bir giriş yazısıyla birlikte
neşredilmiştir bkz. Bernand, M.,
, e Kit b al-radd al l-bida d’Ab Mu Mak l al-Nasaf ,
Annales Islamologiques, XVI, s. 39. Daha sonra bu neşirdeki okuma yazım hatalarından arındırılmış bir
neşir yapma amacıyla Seyit Bahcıvan tarafından eserin yeni neşri gerçekleştirilmiştir bkz. en-Nesefî, E.,
, Kitâbu’r-redd alâ ehli’l-bida ve’l-ehvâi’d-dâlle, thk. Seyit Bahcıvan, Konya, Kitap Dünyası
Yayınları.
3. Bu gelenek içerisinde aynı fırak malzemesini kullandığı anlaşılan ancak ana fırka-alt kol şeklinde bir dizilimi
tercih etmeyip
adet fırkayı art arda ve rastgele sıralayan eserler de mevcuttur hakkında bilgi ve örnekler
için bkz. Gömbeyaz, K,
,
-172.
4. Bu Hanefîlik amelî bir mezhep olmakla sınırlı kalmayan özellikle Doğu İslam coğrafyasında hem itikâdî hem
de amelî mezhep olma vasfını kendinde birleştirmiş bir aidiyet olup müntesipleri kendilerini hem itikatta hem
de amelde Hanefî olarak tanımlamaktadırlar. Örneğin Pezdevî bu durumu Biz Ebû Hanîfe’ye ittiba
ediyoruz. O, bizim hem usulde hem de furuda imamımız ve önderimizdir. ve Ebû Hanîfe bu meselede ve
#àUàO:ÚOMFSJZMFƞ.¬.*";".WF)"/&'·-ƞ,4FNQP[ZVNV
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
her meselede Ehlü’s-sünne ve’l-cema a’nın reisidir. Ehlü’s-sünne ve’l-cemâ anın görüşünün tamamı Ebû
Hanîfe’den rivayetle gelmiştir. şeklindeki ifadeleriyle bu durumu ortaya koymaktadır Pezdevî,
,
sûlü’d-dîn, thk. Hans Peter inss, Kahire, el-Mektebetü’l-Ezheriyye li’t-türas, s. .
Avni İlhan tarafından
yılında Birgivî’ye nispetle neşredilen bu eser Keşfü’z-zünûn’da geçmediği gibi
Birgivî’nin eserleri arasında da zikredilmemektedir. Türkiye’de birçok yazma nüshası bulunan bu eserin
metin kısmında da Birgivî’ye aidiyetine dair bir ibare bulunmamaktadır. Birgivî’ye ait olduğunu düşündüren
bazı nüshalara düşülmüş notlardır. O nedenle konu üzerinde derinlemesine bir inceleme yapılmadan eserin
Birgivî’ye ait olduğunu söyleme hususunda ihtiyatlı olmak yerinde olacaktır.
Bkz. Birgivî,
, Tuhfetü’l-müsterşidîn, nşr. Avni İlhan, Birgili Mehmet Efendi ve Mezhepler Tarihi ile
İlgili Risalesi içinde, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, , s.
.
Bkz. Aydınlı, O.,
, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İslâm Mezhepleri Tarihi Yazıcılığı, Ankara, Hititkitap
Yayınevi, s.
-125.
Tan, M.,
, Geç Dönem Hanefî-Mâturîdî Fırak Geleneği Bağlamında Bir Risale: el-Makâlât fî Beyâni
Ehli’l-Bida ve’d-Dalâlât’ , Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, XIV/1, s. 183, dn. 11.
Nitekim Ebû’l-Yüsr el-Pezdevî ö.
eserinin bir yerinde itikâdî fırkaları ve görüşlerini inceleyen ve
tasnif eden makâlât türü eserlerden bahsederken
’lik fırka tasnifine örnek olarak Ebû Mutî i zikretmekte,
ancak bu tasnifi Ebû Hanîfe’ye nispet etmemektedir. Yine aynı pasa da Semerkand Hanefîlerinin önemli ismi
İmam Mâturîdî’nin Makâlât’ını fırkaları belli bir sayı ile sınırlandırmayan eserler arasında saymaktadır ki, bu
durum hem bölgedeki Hanefîler arasında
şubeli fırka tasnifi yapma şeklinde ortak bir tavrın olmadığını
hem de
’lik tasnifin Ebû Hanîfe ile ilişkilendirilmediğini göstermektedir krş. Pezdevî,
, s.
.
Şayet
’lik tasnif Ebû Hanîfe ile ilintilendirmiş olsaydı veya böyle bir durum yaygın olarak biliniyor
olsaydı, Pezdevî bunu hususen belirtmeden geçmezdi.
Eserin fırak bölümünü Yaşar Kutluay bulduğu yazma nüshadan hareketle müstakil bir eser zannederek elFıraku’l-müfterika beyne ehli’z-zeyg ve’z-zendeka şeklinde isimlendirip Türkçe çevirisi ile birlikte
yayımlamıştır bkz. râkî,
, Sapıklarla Dinsizlerin Çeşitli Mezhepleri, nşr. Yaşar Kutluay, Ankara, Nur
Matbaası. Ancak bulduğumuz bir başka yazma nüsha Kastamonu Yazma Eser Kütüphanesi, no.
,
vr Kutluay’ın neşrinin müstakil bir eser olmayıp müellifin el-Kenzü’l-hafî adıyla kaleme aldığı ağırlıklı
olarak tasavvufî muhtevalı eserinin son kısmı olduğunu ortaya koymuştur.
Keşşi,
H. , et-Temhîd fî beyâni’t-tevhîd, Delhi, el-Matbaatu’l-Farûkî, s.
Kirmânî râkî, vr. 198a.
Allah’ın insanlara iman dışında herhangi bir farîza yüklemediği ni söyleyen Târikiyye Allah’ın insanları
dilediklerini yapsınlar diye serbest bıraktığı ve yalnızca iman ile yükümlü tuttuğu nu iddia eden Sâyibiyye
Allah aralarında hüküm verinceye dek itaat edeni itaatkâr’, isyan edeni de isyankâr’ diye isimlendirmeyiz
diyen Râciyye İman söz ve ameldir
deyip iman dışında farz olan bir amelin olmadığı nı söyleyen
Şâkkiyye İmanın bilmek bilgi ilm olduğu nu kabul eden Beyhesiyye bir şekilde amel imandan ayıran
Mürcie ile irtibatlandırılabilir.
İmanın amel olduğu nu söyleyen Ameliyye imanın artıp eksileceğini kabul eden Menkûsiyye İmanda
istisnayı benimseyen Müstesniyye Allah’ın insan suretinde olduğu na inanan Müşebbihiyye Çokça hadis
rivayet edip bunların mana ve mahiyetlerinden habersiz olan Haşviyye kıyas ve re’yi bâtıl gören Eseriyye ve
meşru halifeye isyanı caiz görmeyen Bide’ıyye’nin Mürcie altında gösterilmesi güçtür.
Örneğin Târikiyye, Sâyibiyye, Şâkkiyye, Beyhesiyye, Müşebbihiyye, Eseriyye Müşebbihe’nin alt kolları
olarak zikredilmiştir bkz. Kirmânî râkî, vr.
b-216a.
Nesefî,
, s. . Ayrıca, Doğu Hanefî Fırak Geleneğini incelediği yazısında Muzaffer Tan, Ebû Mutî ’in
bidat fırkalarının görüşlerini aktardıktan sonra onları reddetmek üzere Ehlü’l-Cemaa’ adına cevap verirken
kimi zaman .. Ebû Mutî dedi ki... şeklinde ilavelerde bulunduğuna, bu durumun da Ebû Mutî ’in Ehlü’lCemaa’nın görüşlerini aldığı önceki bir kaynağın varlığına işaret edebileceğine dikkat çeker bkz. Tan, M.,
, Hanefî-Mâturîdî Fırak Geleneği Bağlamında Mezheplerin Tasnifi Meselesi , Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. , S. , Ankara, s.
.
Benzer bir değerlendirme için bkz. Kutlu, S.,
, Türklerin İslâmlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri,
Türkiye Diyanet akfı Yayınları, . bs., Ankara, s.
-266.
Ebû Hanîfe’nin risalelerinden biri Osman el-Bettî’ye kendisine yönelik Mürciîlik iddiasına dair sorusuna
cevap niteliği taşıyan risaledir. Burada kendisine yönelik Mürcie yaftasını bidat ehli hakkı söyleyen
kimseleri bu isimle isimlendirirse hakkı söyleyenlerin bunda ne günahı olabilir sözleriyle reddeder bkz.
Ebû Hanîfe,
, İmam-ı A zam’ın Beş Eseri, çev. Mustafa Öz, İstanbul, Kalem Yayınevi, s. .
509
#àUàO:ÚOMFSJZMFƞ.¬.*";".WF)"/&'·-ƞ,4FNQP[ZVNV
18.
19.
20.
21.
510
Ebû Hanîfe’nin irca ve Mürciîlikle ilişkilendirmesiyle alakalı olarak şu çalışmalara bakılabilir: Bahcıvan, S.
, İrca Fikri ve Ebû Hanîfe’nin İrca ile İthamına Bir Bakış , Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, 8, s. 141Türcan, G.,
, İrcâ ve Ebû Hanîfe’nin İrcâ İle İlişkilendirilmesi, Süleyman
Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, , s. İnal, İ.,
, İmâm-ı A zam Ebû Hanîfe ve
Düşünce Sistemi Sempozyum Tebliğ ve Müzakereleri
-19 Ekim 2003, Mudanya/Bursa, I- , ed. İbrahim
Hatiboğlu, Kurav Yayınları, Bursa, ,
-231.
Özellikle Kaderiyye ve Mürcie aleyhine kullanılan hadis rivayetlerini ve bunların tariklerini inceleyen ve
önemli tespitlerde bulunan bir çalışma için bkz. Köktaş, Y.,
, Kaderiyye ve Mürcie ile İlgili
Hadislerin Değerlendirilmesi , Hadis Tetkikleri Dergisi,
, cilt: , sayı: , s.
-143.
Ashâbu’l-Hadîs’in Hanefî âlimleri Mürcie yaftasıyla dışladığına verilebilecek tipik örneklerden biri Belhli
Hanefî hadis âlimlerinden el-Mâkiyânî olarak şöhret bulmuş İbrahim b. Yusuf b. Meymûn’un ö.
başına gelen bir hadisedir. Mâkiyânî, kendisinden hadis dinlemek üzere İmam Mâlik’in meclisine girer.
Henüz tek bir hadis dinlemiştir ki, onu tanıyan biri İmam Mâlik’e Mâkiyânî’nin ircâ görüşünde olduğu nu
söyler. Bunun üzerine Mâlik, Mâkiyânî’ye meclisini terketmesini emreder bkz. Mizzî,
, Tehzîbü’lkemâl fi esmâi’r-ricâl, , thk. Beşşâr Avvâd Ma rûf, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, ,
.
Buna dair daha detaylı bilgi için bkz. Ak, A.,
, Ebû Mansur el-Mâturîdî’nin Mürcie’ye Bakışı , Dinî
Araştırmalar, cilt:
, sayı: , s.
-202.
Elimize ulaşan klasik kaynaklarda Ebû Mutî ’in Kerrâmî oluşu veya Kerrâmîlerin görüşlerine meyletmiş
olduğu yönünde iddialar bulunmamakla birlikte bazı çağdaş araştırmacılar bu duruma dikkat çekmişlerdir.
Bu iddia bizzat Ebû Mutî ’in eseri er-Redd’den elde edilecek birtakım delillerle desteklenebilecek bir
mahiyet arzetmektedir. Buna dair bkz. Gömbeyaz,
, s.
-140.
Sönmez Kutlu, hicri üçüncü asrın başlarında imanı söz olarak tanımlayan Muhammed b. Kerrâm’ın
Ashâbu’l-hadîs arasında büyük tepki aldığını ve onlar tarafından Mürcie’nin imanın amelsiz söz olup
amellerin ise imanın şerâi ’i olduğu nu iddia edenler şeklinde tanımlandığını, böylece bu kavramla hususen
Muhammed b. Kerrâm ve taraftarlarının kastedildiğini belirtir Kutlu,
, s. . Böylece eserinin bir çok
yerinde imanın söz ve amellerin ise şerâi pratikler olduğu nu belirten Ebû Mutî ’in Mürcie’yi sapkın
ana fırkalar arasında zikretmesi daha anlamlı hâle gelmektedir.
Kaynakça
Ak, Ahmet,
, Ebû Mansur el-Mâturîdî’nin Mürcie’ye Bakışı , Dinî Araştırmalar, cilt:
, sayı: , s.
193-202.
Aydınlı, Osman,
, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İslâm Mezhepleri Tarihi Yazıcılığı, Ankara, Hititkitap
Yayınevi.
Bahcıvan, Seyit,
, İrca Fikri ve Ebû Hanîfe’nin İrca ile İthamına Bir Bakış , Selçuk Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, , s.
-176.
Bernand, Marie,
, e Kit b al-radd al l-bida’ d’Ab Mu ’ Mak l al-Nasaf , Annales slamologi ues,
XVI, s. 39-126.
Birgivî, Takıyyüddîn Mehmed b. Pir Ali,
, Tuhfetü’l-müsterşidîn, nşr. Avni İlhan, Birgili Mehmet Efendi
ve Mezhepler Tarihi ile İlgili Risalesi içinde, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. VI,
173-215.
Ebû Hanîfe,
, İmam-ı A zam ın Beş Eseri, çev. Mustafa Öz, İstanbul, Kalem Yayınevi
Gömbeyaz, Kadir,
, İslam iteratüründe İtikâdî Fırka Tasnifleri, Yayımlanmamış Doktora Tezi , Bursa,
ludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
İnal, İbrahim Hakkı,
, İmâm-ı A zam Ebû Hanîfe ve Düşünce Sistemi Sempozyum Tebliğ ve
Müzakereleri
-19 Ekim 2003, Mudanya/Bursa, I- , ed. İbrahim Hatiboğlu, Kurav Yayınları, Bursa, ,
225-231.
el-Keşşî, Ebû Şekûr Muhammed b. Abdisseyyid es-Sâlimî,
H. , et-Temhîd fî beyâni’t-tevhîd, Delhi, elMatbaatu’l-Farûkî.
el-Kirmânî el- râkî, Ebû Muhammed Osman b. Abdillah,
, Sapıklarla Dinsizlerin Çeşitli Mezhepleri elFıraku’l-müfterika beyne ehli’z-zeyg ve’z-zendeka , nşr. Yaşar Kutluay, Ankara, Nur Matbaası.
el-Kirmânî el- râkî, el-Kenzü’l-hafî, Kastamonu Yazma Eser Kütüphanesi, no.
,
vr.
Köktaş, Yavuz,
, Kaderiyye ve Mürcie ile İlgili Hadislerin Değerlendirilmesi , Hadis Tetkikleri Dergisi,
2003, cilt: I, sayı: , s.
-143.
#àUàO:ÚOMFSJZMFƞ.¬.*";".WF)"/&'·-ƞ,4FNQP[ZVNV
Kutlu, Sönmez,
, Türklerin İslâmlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, Türkiye Diyanet akfı Yayınları, .
bs., Ankara.
Lewinstein, Keith, (1989), Studies in Islamic Heresiography:The Khawarij in Two Firaq Traditions,
Yayımlanmamış Doktora Tezi), Princeton University.
e instein, Keith,
, Notes on Eastern Hanafite Heresiography , ournal of the American Oriental
Society, CXIV/4, s. 583-598.
el-Mizzî, Ebu’l-Haccâc Cemâlüddîn Yûsuf b. Abdurrahmân,
, Tehzîbü’l-kemâl fi esmâi’r-ricâl, -XXXV,
thk. Beşşâr Avvâd Ma rûf, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut.
en-Nesefî, Ebû Mutî Mekhûl b. el-Fadl,
, Kitâbu’r-redd alâ ehli’l-bida ve’l-ehvâ’i’d-dâlle, thk. Seyit
Bahcıvan, Konya, Kitap Dünyası Yayınları.
Pezdevî, Sadru’l-islam Ebu’l-Yüsr Muhammed b. Muhammed,
, sulü’d-dîn, thk. Hans Peter inss,
Kahire, el-Mektebetü’l-Ezheriyye li’t-Türas.
Tan, Muzaffer,
, Hanefî-Mâturîdî Fırak Geleneği Bağlamında Mezheplerin Tasnifi Meselesi , Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt: IL, sy. 2, Ankara, s. 121-152.
Tan, M.,
, Geç Dönem Hanefî-Mâturîdî Fırak Geleneği Bağlamında Bir Risale: el-Makâlât fî Beyâni
Ehli’l-Bida ve’d-Dalâlât’ , Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt
, sy. , s.
-202.
Türcan, Galip,
, İrcâ ve Ebû Hanîfe’nin İrcâ İle İlişkilendirilmesi, Süleyman Demirel Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, , s. -123.
511
Download