T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİM DALI TÜRK ÇALIŞMA HAYATINDA KORUMALI İŞYERLERİ VE ENGELLİ İSTİHDAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Esin ÖZBAYRAM Tez Danışmanı Doç. Dr. İbrahim AYDINLI Ankara-2014 T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİM DALI TÜRK ÇALIŞMA HAYATINDA KORUMALI İŞYERLERİ VE ENGELLİ İSTİHDAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Esin ÖZBAYRAM Tez Danışmanı Doç. Dr. İbrahim AYDINLI Ankara-2014 i ÖZET ÖZBAYRAM, Esin, Türk Çalışma Hayatında Korumalı İşyerleri ve Engelli İstihdamı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2014. Ülkemizde yıllardır göz ardı edilen, nüfus sayımlarında bile toplam sayıya dahil edilmeyen engellilerin artık, “engelin” onların olmadığının anlaşılması, hayata karışmaları ile birlikte çalışma hayatına girmeleri söz konusu olmuştur. Normal eğitim imkanları dahi kısıtlı olan engellilerin işgücü piyasasına kazandırılması amacıyla mesleki rehabilitasyon ve de istihdam imkanı ilgili yasa beraberinde devlet tarafından desteklenmektedir. Amaç, engelli bireyleri de toplum içerisinde var olan, bağımsız, aktif ve üretken bireyler haline getirebilmektir. Engelli kişilerin kendi kendilerine yetebilmeleri, ekonomik olarak ayakları üzerinde durabilmeleri, üretken konuma gelebilmeleri için uygun koşulların sağlanmasına yönelik faaliyetlerde bulunulmalıdır. Engellilerin ve ailelerinin sorunların üstesinden gelebilmeleri için eğitim, sağlık ve destek hizmetleri almaları büyük önem taşımaktadır. Temel insan haklarından biri de çalışmadır. Engellilerin başkalarına yük olmadan, kendilerine toplumda bir yer edinmelerinin birincil koşulu istihdam edilmeleridir. Anahtar Kelimeler: 1) Engelli 2) Engelli İstihdamı 3) Engellilerin Çalışma Hayatında Korunması 4) İstihdam 5) Rehabilitasyon ii ABSTRACT ÖZBAYRAM, Esin, Sheltered Workshops in Turkish Working Life and Disability Employment, Master’s Thesis, Ankara, 2014. For many years in our country censuses are not included in the total number of disabled people, even now, "disability" is found not in their life, to take their career have been concerned with interference. In the labor market, regular training opportunities to people with disabilities, even with limited employment opportunities in order to obtain the vocational rehabilitation and supported by the government with relevant laws. The aim is that there are people with disabilities in the community, independent, active, and turn them into productive individuals. Self-reliance of persons with disabilities, to stand on its feet economically productive activities in order to ensure favorable conditions for them to accompany location. Persons with disabilities and their families to overcome the problems of education, health and support services is of great importance to take. One of the basic human rights work. Without being a burden to others with disabilities, their place in society is that they are acquiring the primary condition of employment. Key Words: 1) Disability 2) Employment of the disabled 3) Protecting the disabled in working life 4) Employment 5) Rehabilitation ÖNSÖZ Engellilik tarih boyunca bütün toplumlarda büyük bir sorun olarak varlığını sürdürmüştür. Türkiye’de engelli sayısı ve türü ile engelliliğe neden olan faktörler hakkında yeterince bilimsel veri mevcut değildir. Engelliliğin önlenmesi, engellilere yardım için alınacak tedbirler ve uygulanacak tedavilerde öncelikle üzerinde durulacak olan konuları saptamak için bu tür bilgilere gereksinim vardır. Bu konularda bilimsel net veriler bütün ülkeyi kapsayan geniş çaplı çalışmalar ile sağlanabilir. Çalışmak, temel insan haklarındandır. Engellilerin yetenekleri doğrultusunda yapabilecekleri bir işte eğitilmesi, verimli kılınarak ekonomik ve sosyal refahının sağlanması, onlara meslek kazandırılması amacıyla mesleki rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmasının sağlanması gerekmektedir. Engellinin toplumda bağımsız bir birey olarak var olması, ancak toplumsal yaşama eşit haklarla katılımının sağlanması ile gerçekleşebilir. Bu doğrultuda engellilik kavramı ve doğurduğu sonuçlar anlaşılmaya çalışılmış olup bu durumun ülkemizde ve yabancı ülkelerdeki ele alınışı değerlendirilmiştir. Yüksek lisans tezimin oluşturulmasında bana sürekli destek veren aileme, birlikte çalıştığım yöneticilerime, çok sevgili arkadaşım Sezgi KOLSUZ’ a ve de değerli katkılarından dolayı tez danışmanım Sayın Doç. Dr. İbrahim AYDINLI’ ya çok teşekkür ederim. iv İÇİNDEKİLER ÖZET ................................................................................................................... i ABSTRACT ........................................................................................................ ii ÖNSÖZ ...............................................................................................................iii İÇİNDEKİLER .....................................................................................................iv KISALTMALAR .................................................................................................vii TABLOLAR LİSTESİ........................................................................................viii ŞEKİLLER LİSTESİ............................................................................................ix GİRİŞ .................................................................................................................. 1 BİRİNCİ BÖLÜM ENGELLİ KAVRAMI VE İLGİLİ KAVRAMLARIN ULUSAL VE ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDEKİ YERİ VE ANLAMI 1.1. ENGELLİ KAVRAMI VE İLGİLİ KAVRAMLARIN İNCELENMESİ .............. 3 1.1.1. Sakat Kavramı ...................................................................................... 4 1.1.2. Malul Kavramı ....................................................................................... 4 1.1.3. Özürlü Kavramı ..................................................................................... 6 1.1.4. Engelli Kavramı..................................................................................... 7 1.2. TÜRKİYE’DE VE DÜNYA’DA ENGELLİLERE YAKLAŞIM AÇISI ve FARKLILIKLARI ........................................................................................ 12 1.3. MEDİKAL MODEL AÇISINDAN ENGELLİLİK.......................................... 14 1.4. SOSYAL MODEL AÇISINDAN ENGELLİLİK ........................................... 16 1.5. ENGELLİLİK VE SOSYAL DIŞLANMA .................................................... 17 1.6. ULUSAL DÜZENLEMELERDE ENGELLİLER VE ÇALIŞMA HAKKI ...... 21 1.6.1. Türkiye’ de Engellilik Kurumunun Tarihsel Gelişimi ............................ 21 1.6.2. Türkiye’ de Engellilik İle İlgili Kamusal Alandaki Yapılanmalar............ 23 1.6.2.1. Dokuzuncu Kalkınma Planı.......................................................... 25 1.6.2.2. Onuncu Kalkınma Planı ............................................................... 26 v 1.6.3. Ulusal Düzenlemelerde Engellilerin Çalışma Hakkı ............................ 28 1.6.3.1. Genel Olarak ............................................................................... 29 1.6.3.2. Engelliler İle İlgili Anayasal Düzenlemeler ................................... 29 1.6.3.3. Engelliler İle İlgili Genel Yasal Düzenlemeler .............................. 31 1.6.3.4. Deniz İş Kanunu’nda Engelliler .................................................... 33 1.6.3.5. İş Kanunu’nda Engelliler .............................................................. 34 1.6.3.6. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda Engelliler .................................................................................... 38 1.6.3.7. Engelliler Kanunu ........................................................................ 43 1.7. ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDE ENGELLİLER VE ÇALIŞMA HAKKI ........................................................................................................ 46 1.7.1. Tarihsel Gelişim .................................................................................. 46 1.7.2. Engellilerin İstihdamında Uygulanan Modeller .................................... 46 1.7.3. Avrupa Birliği Hukuku’nda Engellilere Yönelik İstihdam Stratejileri ..... 48 İKİNCİ BÖLÜM ENGELLİLERİN İSTİHDAMINDA KORUMALI İŞYERLERİ, SOSYAL POLİTİKA UYGULAMALARI VE İSTATİSTİKİ DEĞERLENDİRMELER 2.1. ENGELLİ İSTİHDAMINDA KORUMALI İŞYERLERİ ................................ 54 2.1.1. Korumalı İşyeri Kavramı...................................................................... 55 2.1.2. Korumalı İşyeri Statüsü Kazanılması İçin Başvuru Şartları ................. 56 2.1.3. Korumalı İşyerinde Çalıştırılacak Personel ......................................... 59 2.1.4. Korumalı İşyerinde Çalışacak Engelliler ............................................. 59 2.1.5. Korumalı İşyerlerine Sağlanan Teşvik Düzenlemesi ........................... 60 2.1.6. 2006 Tarihli Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan 2013 Değişikliğinin Karşılaştırılması............................................................ 66 2.1.7. Dünya’da Korumalı İşyerleri ................................................................ 70 2.1.7.1. Almanya Örneği ........................................................................... 71 2.1.7.2. Hollanda Örneği ........................................................................... 73 vi 2.1.8. Türkiye’de Korumalı İşyerleri .............................................................. 75 2.2. ENGELLİLERİN ÇALIŞMA HAYATINA KATILMA GEREĞİ AÇISINDAN REHABİLİTASYON KAVRAMI .................................................................. 78 2.3. ENGELLİLERİN İSTİHDAMINA YÖNELİK İŞVEREN TUTUMLARI ......... 79 2.4. ENGELLİLERİN İSTİHDAMINDA ETKİLİ OLAN POLİTİKALAR ............. 81 2.5. İSTATİKSEL VERİLERLE ENGELLİLER ................................................. 83 2.5.1. Türkiye Engelliler Araştırması ............................................................. 83 2.5.1.1. Engelli Nüfus Oranları.................................................................. 83 2.5.1.2. Yaş Yapısı ................................................................................... 84 2.5.1.3. Eğitim Durumu ............................................................................. 85 2.5.1.4. Tamamlanmış Eğitim Durumuna Göre Engelli Nüfus Oranı ........ 86 2.5.1.5. İşgücüne Katılım .......................................................................... 87 2.5.1.6. Sağlık........................................................................................... 88 2.5.1.7. Sosyal Güvenlik ........................................................................... 91 2.5.1.8. Engellilerin Kurum Ve Kuruluşlardan Beklentileri......................... 92 2.5.1.9. Engellilik Oranı ............................................................................ 93 2.5.1.10. Engelin Ortaya Çıkışı ................................................................. 94 2.5.2. Engellilerin Sorun ve Beklentileri Araştırması ..................................... 96 2.5.3. Türkiye İş Kurumu İstatistikleri ............................................................ 99 SONUÇ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ....................................................................101 KAYNAKÇA ....................................................................................................105 vii KISALTMALAR A.g.e. A.g.m. AB ASPB BM. BOİB Çeis DSÖ. ICIDH İş-Kur Kamu-İş KDV Md. Mess No. OECD ÖTV RG. s. SSGSSK STK TBMM T.C. Tes-İş TL TÜİK UWV yy. : Adı geçen eser : Adı geçen makale : Avrupa Birliği : Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı : Birleşmiş Milletler : Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı : Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası : Dünya Sağlık Örgütü :Bozukluklar, Yetiyitimi ve Engellilerin Uluslararası Sınıflandırılması (International Classifisation of Impairments, Disabilities and Handicaps : Türkiye İş Kurumu : Kamu İşçileri Sendikası : Katma Değer Vergisi : Madde : Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası : Numara : Organisation for Economic Co-operation and Development Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü : Özel Tüketim Vergisi : Resmi Gazete : Sayfa : Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu : Sivil Toplum Kuruluşu : Türkiye Büyük Millet Meclisi : Türkiye Cumhuriyeti : Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası : Türk Lirası : Türkiye İstatistik Kurumu :Uitvoeringsinsituut Werknemers Verzekeringen (Çalışan Yardımları Planlama Kurumu) : Yüzyıl viii TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ............................... 84 Tablo 2: Engelli nüfusun ortanca yaşı .............................................................. 85 Tablo 3: Okuma yazma oranları ....................................................................... 85 Tablo 4: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus % 86 Tablo 5: Süreğen hastalıklara sahip olan nüfus % ........................................... 87 Tablo 6: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus % 88 Tablo 7: Süreğen hastalığa sahip olan nüfus % ............................................... 88 Tablo 8: Ortopedik engellilerin tedavi olma durumları ...................................... 89 Tablo 9: Görme engellilerin tedavi olma durumları %....................................... 89 Tablo 10: İşitme engellilerin tedavi olma durumları % ...................................... 90 Tablo 11: Dil ve konuşma engellilerin tedavi olma durumları ........................... 90 Tablo 12: Zihinsel engellilerin tedavi olma durumları ....................................... 90 Tablo 13: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus.. 91 Tablo 14:Süreğen hastalığa sahip olan engelli................................................. 91 Tablo 15: Parasal katkı yapılmasını isteyen engelliler...................................... 92 Tablo 16: Yaşa göre engellilik oranları ............................................................. 93 Tablo 17: Ortopedik Engelli .............................................................................. 95 Tablo 18: Görme Engelli % .............................................................................. 95 Tablo 19: İşitme Engelli % ................................................................................ 95 Tablo 20: Dil ve Konuşma Engelli .................................................................... 95 Tablo 21: Zihinsel Engelli ................................................................................. 95 Tablo 22: Engelli Kontenjanları ........................................................................ 99 Tablo 23: Engelli Çalışan Sayısı .................................................................... 100 ix ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1: Fiziksel çevre düzenlemelerinin engelli bireyin kullanımına uygun olmadığını düşünenler, ....................................................................... 97 Şekil 2: Kamu kurum ve kuruluşlarından beklentilerinin özür türüne göre dağılımı, ............................................................................................. 98 GİRİŞ Günlük hayatta engellilerin, ayrımcılığa maruz kaldıkları, eğitim, tecrübe ve özgüvenden yoksun oldukları için istihdam olanakları sınırlıdır. Aslında, gelişmekte olan ülkelerde engelli bireyler için istihdam olanağı neredeyse yoktur. Engelililer için günlük yaşamdan tüm hayat boyu dışlanmaktan kurtulmanın tek yolu çalışmak yani işe yerleşmektir. Engelliler özellikle çocukluk dönemlerinde toplum içine karışmamışlar ise büyüdükçe aynı yaştaki engelli olmayan akranları ya da vatandaşlarca; söz konusu engellilerin sahip oldukları haklar ile değerleri tanımak bir yana onların varlığını bile fark etmeyebilirler. Bundan dolayı engellilerin çalışma hayatına ve de sosyal hayata katılımlarının sağlanması gerekmektedir. Engelli kişilerin işgücü piyasasında yaşamış oldukları en büyük olumsuzluk eğitim yetersizliğidir. Engelli kişilerin eğitim, mesleki eğitim ve rehabilitasyon yönünden yeterince desteklenememeleri sonucunda vasıfsız olmaları nedeniyle istihdam edilememektedirler. Bu yüzden engellilere istihdam olanağı sağlayan kişi veya kurumların devlet desteği görüyor olması piyasalar açısından teşvik edici bir nitelik taşımaktadır. Sonuç itibariyle doğuştan ya da sonradan bedeni, ruhi ya da zihni engele sahip kişilerin topluma kazandırılıp işgücüne dahil edilmesini sağlayan korumalı işyerleri toplumsal bir önem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın ana temeli 2005 tarih ve 5378 sayılı Engelliler Kanunun 14.madddesine dayanarak hazırlanmış olan 30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı ve de 23.11.2013 tarih, 28833 sayılı Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmeliğidir. Bu yönetmeliğe göre gerçek ve tüzel kişilerin, işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan engelliler için istihdam oluşturmak amacıyla korumalı işyeri açabilmeleri birçok yönden teşvik edilmiştir. Ayrıca çalışmada engellilerin işgücü piyasası içindeki yeri istatistiki verilere göre ele alınmıştır. 2 Çalışma iki bölümde ele alınarak incelemeye tabi tutulmuştur. Engellilik ile ilgili kavramların değerlendirildiği ilk bölümünde geçmişten günümüze ulusal ve uluslararası gelişmeler incelenmiştir. Son bölümde ise rehabilitasyon kavramına değinilerek engelli bireylerin çalışma hayatına dahil edilmesi ele alınmıştır. Engelli istihdamında işverenlerin tutumlarından bahsedilmiş ve korumalı işyerleri ile ilgili düzenlemelere ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir. Konuya ilişkin istatistiksel verilerin değerlendirilmesi ile tamamlanmaktadır. de son bölümde sunulması ile çalışma BİRİNCİ BÖLÜM ENGELLİ KAVRAMI VE İLGİLİ KAVRAMLARIN ULUSAL VE ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDEKİ YERİ VE ANLAMI 1.1. ENGELLİ KAVRAMI VE İLGİLİ KAVRAMLARIN İNCELENMESİ En gelişmiş canlı olan insan, doğuştan ve/veya sonradan meydana gelen nedenlerle bazı organlarını ve melekelerini tam anlamıyla normal bir şekilde kullanamayabilir. Çeşitli bedensel ve zihinsel engelleri olabilir. Bu engeller, doğumla ya da doğumdan sonra ortaya çıkabilirler. Hatta normal olarak yaşamını devam ettiren her insan, her an engelli durumuna düşebilir. 1 Yapılan tanımlarda özürlü, engelli veya sakat kelimelerinin çoğu kez aynı anlamda kullanıldığı görülmektedir. Engellilikle ilgili konuların farklı kanunlarda farklı biçimlerde; engelli, özürlü, sakat veya malul şeklinde kullanılmış olduğu görülür. Bu farklılık dildeki gelişme veya değişme sonucu meydana gelmektedir. Dilimizde kullanılan sakat, malul, özürlü ve engelli kelimelerinin yabancı dillerdeki karşılıkları her zaman aynı anlamda kullanılmamaktadır. Örneğin “disability” kavramı genellikle engellilik olarak çevrilmesine rağmen bazı durumlarda yetersizlik kelimesi anlamına da gelmektedir. Hatta “disability” kavramının hem “engelli” hem de “engellilik, özürlülük” olarak kullanıldığı da görülmektedir. Yabancı metinlerde yer alan “disability rights” veya “disability law” Yayman, Derya, Çımat, Ali; “Türk Vergi Hukukunda Yer Alan Sakat ve Engellilere Yönelik Vergisel Ayrıcalıklar”; Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XVI, Sayı 3,Ankara 2012, s.297 1 4 şeklindeki tamlamalar ise bizim dilimizde engelli hakları veya engelli hukuku olarak karşılık bulmaktadır. 2 1.1.1. Sakat Kavramı Uluslararası Hukuk alanında sakatlığın tanımı konusunda kültürler ve toplumlar arasında değişik anlamlar söz konusudur. Çeşitli mevzuatlar ilgili hizmet konularına göre engelliyi birçok şekilde tanımlanmıştır. Engelliler için eskiden beri sakat ve/veya yakın geçmişte sakat yerine daha fazla engelli kelimesi kullanılmaktaydı. Ülkemizde yapılan yeni düzenlemelerle, engellinin tanımı yeniden gözden geçirilmiş ve daha kapsamlı hale getirilmiştir. Sakat kelimesi kelime anlamı olarak; bozuk veya eksik, vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü demektir. 3 Tanımdan da görüleceği üzere birbiri yerine kullanılan kelimelerdir. 1.1.2. Malul Kavramı Malul kavramı, “bir kimsenin bir dış etki, hastalık veya kaza sonucunda çalışma gücünü kısmen veya tamamen yitirmesi” olarak tanımlanmaktadır. 4 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSSK) 25.maddesinde de ilgili düzenlemeye yer verilmiştir. Çalışma gücünü veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü en az %60 Çakmak, Naci Munci; Türk Kamu Hukuku Açısından Engellilerin Hukuki Statüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2006, s. 13 3 Genel Türkçe Sözlük, (Erişim) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.52cbf6eea29971.3371519 0 06.01.2014 4 Yılmaz, Ejder Yılmaz; Hukuk Sözlüğü, Genişletilmiş 5. Baskı, Ankara 1996, s. 516. 2 5 oranında kaybedenler malul sayılmaktadırlar. Söz konusu açıklama ilgili kanunun md.4/I, (a) ve (b) bendine göre sigortalı sayılanlar içindir. Kanunda md.4/I, (c) bendine göre sigortalı olanlar için ise daha farklı bir malullük durumu belirlenmiştir. Buna göre çalışma gücünün en az %60 oranında kaybı ya da vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünün kaybedilmesinden bahsedilmektedir. Bu koşulun dışında ayrıca, malullüğün çalışmaya başladıktan sonra ortaya gerekmektedir. çıkması ve durumun sağlık raporuyla tespit edilmesi 5 T.C. Emekli Sandığı Kanununda (1949 tarih ve 7325 sayılı) malullük; adi malullük, vazife malullüğü ve harp malullüğü olarak üçe ayrılmıştır. Adi malullük olarak nitelenen durum Kanunun 44/I hükmünde şu şekilde ifade edilmiştir. “Her ne sebep ve suretle olursa olsun, vücutlarında hasıl olan arızalar veya duçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere malul denir”. Vazife malullüğünün düzenlendiği md.45’e göre ise, md.44’te yazılı malullük: İştirakçilerin vazifelerini yaptığı sırada vazifelerinden doğmuş olursa, vazifeleri dışında kurumların verdiği herhangi bir kuruma ait işleri yaparken bu işlerden doğmuş olursa, kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş olursa ya da fabrika, atölye ve benzeri işyerlerinde, işe başlamadan evvel, iş sırasında veya iş bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa, buna vazife malullüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malulü denir. Vazife malullüğü hali, savaşta ateş altında, savaş bölgelerindeki harekat ve hizmet sırasında, harbe hazırlık döneminde, düşman silahlarının etkisiyle, askeri iç tedip veya sınır hareketleri sırasında, görevli olarak uçuş sırasında, uçuşun havadaki ve yerdeki etkisiyle, görevli olarak dalış sırasında, görevli olarak denizaltı gemisinde veya dalgıç kıtasında Güzel, Ali; Okur, Ali Rıza; Caniklioğlu, Nurşen; Sosyal Güvenlik Hukuku, 5510 sayılı Kanuna göre hazırlanmış, 12.Bası, Nisan 2009 İstanbul, s. 413 5 6 bulunduğu sırada Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararıyla veya milletlerarası antlaşmalar gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker veya sivil personelin, yurt içinde veya yurt dışında meydana gelmişse harp malullüğü söz konusu olur (md.64) . 6 Genel anlamdaki malullüğe yol açan durumun, kişinin kendisinden kaynaklanan nedenlerle veya dış etkenlerle meydana gelmesi sonuca etki etmez. Malullüğe yol açan sebebin maddi veya manevi kökenli olması; kişinin kendi ihmali veya kastıyla meydana gelmesi; hatta söz konusu fiilin ceza hukuku ve disiplin hukuku çerçevesinde cezai yaptırıma bağlanmış olması; çalışılan kurum içinde veya dışında gerçekleşmesi; görevi nedeniyle veya göreviyle ilgili olmaksızın meydana gelmesi herhangi bir farklılık yaratmamaktadır. Bu durum Kanunda “her ne sebeple olursa olsun” şeklindeki ifade ile tartışmalara yer vermeyecek şekilde ifade edilmiştir. Dolayısıyla sebep ne olursa olsun, kişi vazifesini yapamayacak hale gelmişse malul sayılır. 7 1.1.3. Özürlü Kavramı Sözlük anlamı olarak “özürlü” kelimesi; bir şeyin düşük ve işe yaramaz kısmı; fena ve faydasız şey bozuk ya da yanlış anlamlarına gelmektedir. Özür, doğuştan ya da sonradan bir kayıp, işleyiş bozukluğu olarak ifade edilmekle beraber, geçirilen bir hastalık ya da kazadan sonra geriye kalan bireysel faaliyetin sınırlanmasına neden olan engel şeklinde ifade edilmekte ve özrün belirlenmesi, konunun tıbbi boyutunu oluşturmaktadır. Özür; zihinsel, ruhsal, bedensel, (konuşma, görme veya işitme özrü) ya da kas, iskelet, dolaşım ve solunum gibi 6 7 Bostancı, Yalçın; “Yargı Kararları Işığında Vazife Malullüğü”, Kamu-İş Dergisi; C.8, S.1/2005, s.1 Bostancı, a.g.m., s. 4 7 sistemlere ait zedelenme ve buna bağlı olarak yetersizlik biçiminde ortaya çıkabilir. 8 Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu, engelliyi, “bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinde belirli oranda fonksiyon kaybına neden olan organ yokluğu ve bozukluğu sonucu, toplumsal rolünü gerçekleştirilebilmesi için bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi” olarak ele alınırken; bugün “doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaşamın gereklerine uymama durumunda olup; korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyacı olan kişi” olarak tanımlanmaktadır. 9 Bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerindeki engelleri nedeniyle çalışma gücünün en az yüzde 40’ından yoksun olduğu sağlık kurulu raporuyla belgelenen kimseler özürlü olarak tanımlanmaktadır. 10 1.1.4. Engelli Kavramı Engelliliği, doğuştan veya sonradan herhangi bir sebeple bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük ihtiyaçlarını karşılamada güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyulması olarak tanımlamak mümkündür. 11 Hasırcıoğlu, Abdullah; İşverenlerin Engelli İstihdamına Yaklaşımı (Sakarya Örneği), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2006, s.6 9 Hasırcıoğlu, a.g.e., s.7-8 10 Geçer, Bekir; Evcil, Cahit; Açıklama ve Yargı Kararları ile Zenginleştirilmiş 4857 Sayılı İş Kanunu Uygulama Rehberi, İstanbul Haziran 2006, DATASSIST Eğitim Yayınları: 1, s.300 11 Öztürk, Mustafa; Türkiye’de Engelli Gerçeği, Müsiad Cep Kitapları: 30, İstanbul Şubat 2011, s. 21 8 8 Ülkemizde 5378 sayılı Engelliler Kanunu* md.3 gereği engelli: doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi olarak tanımlanmaktadır. 12 Genel tanımıyla engelli, doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal, sosyal yetilerini çeşitli derecelerde kaybetmiş, normal yaşamın gereklerine uyamayan kişilerdir. Engelliliğin sebepleri sonucu çıkan tanımlamalara da değinmekte yarar vardır. Zihinsel Engelli: Çeşitli derecelerde zihinsel yetersizliği olan kişidir. Zeka geriliği olanlar (mental retardasyon), Down Sendromu, Fenilketonüri (zeka geriliğine yol açmışsa) bu gruba girer. İşitme Engelli: Tek veya iki kulağında tam veya kısmi işitme kaybı olan kişidir. İşitme cihazı kullananlar da bu gruba girmektedir. Görme Engelli: Tek veya iki gözünde tam veya kısmi görme kaybı veya bozukluğu olan kişidir. Görme kaybı ile birlikte göz protezi kullananlar, renk körlüğü, gece körlüğü (tavuk karası) olanlar da bu gruba girmektedir. Ortopedik Engelli: Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, eksiklik ve fonksiyon kaybı olan kişidir. Kol, ayak, bacak, parmak ve omurgalarında kısalık, eksiklik, fazlalık, yokluk, hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu, kas güçsüzlüğü, kemik 12 Zaim Gökbay, İnci, Ergen, Ahu, Özdemir, Nesrin; “Engelli Bireylerin İstihdamına Yönelik Bir Vaka Çalışması: Engelsiz Eğitim”; Öneri.C.9.S.36. Temmuz 2001, s.1 * 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun1.maddesiyel bu kanunun adında yer alan “Özürlüler” ibaresi “Engelliler” şeklinde değiştirilmiştir. Çalışmada Engelliler Kanunu olarak yer verilecektir. 9 hastalığı olanlar, felçliler, serebral palsi, spastikler ve spina bifida olanlar bu gruba girmektedir. Dil ve Konuşma Engelli: Herhangi bir nedenle konuşamayan veya konuşmanın hızında, akıcılığında, ifadesinde bozukluk olan ve ses bozukluğu olan kişidir. İşittiği halde konuşamayanlar, gırtlağı alınanlar, konuşmak için alet kullananlar, kekemeler, afazi, dil-dudak-damak çene yapısında bozukluk olanlar bu gruba girmektedir. Ruhsal ve Duygusal Hastalığı Olan: Duygu, düşünce ve davranışlardaki normalden farklı örüntüler nedeni ile günlük yaşam aktivitelerine tamamlamada, kişiler arası ilişkilerini devam ettirmede güçlük yaşayan kişidir. Depresyon şizofreni gibi hastalıklar bu gruba girmektedir. Süreğen Hastalık: Kişinin çalışma kapasitesi ve fonksiyonlarının engellenmesine neden olan, sürekli bakım ve tedavi gerektiren hastalıklardır. (kan hastalıkları, kalp-damar hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, sindirim sistemi hastalıkları, idrar yolları ve üreme yolları hastalıkları, cilt ve deri hastalıkları, kanserler, endokrin ve metabolik hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, HIV) Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu: Çocukta 7 yaşından önce başlayan, en az iki ortamda (ev, okul) 6 ay süreyle yaşına ve gelişim seviyesine uygun olmayan dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileriyle görülen bozukluktur. 13 Engellilik tanımı ülkeden ülkeye, hatta bir ülke içerisinde de değişiklik gösterebilir. Engellilik konularına ilişkin terimlerin standart hale getirilmesi ve verilerin karşılaştırılabilmesi için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), uluslararası T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Özürlülük Eğitimi: Toplum Özürlülüğü Nasıl Anlıyor Temel Araştırması, s.27-28, (Erişim) www.,ozida.gov.tr , 05.03.2011 13 10 yetersizlik, özürlü ve özürlülük sınıflandırması geliştirmiştir. DSÖ’nün tanımlamaları aşağıdaki gibidir; Yetersizlik: Sağlık bakımından psikolojik, fizyolojik ve anatomik (fiziksel) yapı veya fonksiyonlardaki eksikliği ve anormalliği ifade eder. Özürlülük: Sağlığın bozulması sonucu oluşan yetersizlikten dolayı herhangi bir yeteneğin normal kabul edilen bir kişiye göre azalması veya kaybedilmesidir. Engellilik: Yetersizlik veya özürlülük nedeniyle, kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel durumuna göre normal kabul edilen yaşantısını yerine getirememesi durumudur. Bu tanımlamalara istinaden verilen bir örnek şöyledir; “On altı yaşında bir çocuk trafik kazası geçirmiş ve bacağı dizinin üzerinden kesilmiştir. Yetersizlik: Bacağın olmayışı Özürlülük: Yürüme yeteneğinin azalması Engellilik: Çalışma, normal toplumsal etkinliklerden (spor, dans) hoşlanma ve toplumsal ilişkilere girme yeteneğinin azalması”. 14 5378 sayılı Engelliler Kanunu, hafif, ağır ve bakıma muhtaç engelli tanımını yapmıştır. Buna göre engelliler, uluslararası temel engellilik ölçütüne göre hafif ve ağır engelliler olarak ayrılmaktadır. (md 3/b,c,d) Aynı maddenin devamında ise bakıma muhtaç engelli; engellilik sınıflandırmasına göre resmi sağlık kurulu raporu ile ağır engelli olduğu belgelendirilen, günlük hayatın alışılmış, tekrar eden gereklerini önemli ölçüde yerine getirememesi nedeniyle başkasının yardımı ve 14 Hasırcıoğlu, a.g.e., s.7 11 bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede düşkün olan kişileri ifade eder (md.3/e) . Engelliler Kanunu bakıma muhtaç engelliyi tanımlarken düşkün kelimesine de yer vermiştir. Düşkün; bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, meraklı, tutkun, müptela anlamının yanı sıra, eski değer ve onurunu yitirmiş anlamına gelmektedir. Yoksulluk, işsizlik, hastalık, sakatlık, yaşlılık nedeniyle gücünü yitirmiş veya büyük geçim sıkıntısına düşmüş, maddi bakımdan başkalarına muhtaç kimse demektir. 15 Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde, engelliyi; “normal kişinin, kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendine yapması gereken işleri, bedensel ve ruhsal kabiliyetlerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma noksanlık sonucu yapamayan” olarak tanımlamıştır. BM tarafından engelli birey ise “yaşama eşit katılım fırsatlarında azalma ya da kısıtlanma” başka bir deyişle “çevre ile engellinin karşı karşıya kalması” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımla; eksik çevre koşulları ile engelli bireylerin bilgi, iletişim, eğitim ve sosyal alanlarda toplumdaki diğer bireylerle engellenmesi durumuna dikkat çekilmiştir. birlikte aktivitelere katılımlarının 16 Yapılan tanımlar aslında yaşamın normal akışından uzak kalmak ve başkalarının yardımına ihtiyaç duymak noktasında birleşmektedir. Kendisinden başka kişi ya da kişiler olmadan gerekleri karşılamak önemlidir, bu açıdan bakıldığında yoksullar, zenciler, çocuklar ve kadınların da bu tanımlarda gündeme gelme durumu oluşabilir. 15 Düşkün ne demektir?, (Erişim) http://nedir.dictionarist.com/d%C3%BC%C5%9Fk%C3%BCn 06.01.2014 16 Özgöbek, Hatice Reyhan, “Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007, s.4 12 Yıllardır birbirinin yerine kullanılan kelimelerin ‘engelli’ çatısı altında birleşmesi, aynı anlamı göstermesi, literatürdeki birlik açısından sevindiricidir. Aynı zamanda engelli kelimesini kullanırken hitap edilen veya bahsedilen bireyleri incitmeyecek olmak muhteviyat açısından en önemli özelliktir. 1.2. TÜRKİYE’DE VE DÜNYA’DA ENGELLİLERE YAKLAŞIM AÇISI ve FARKLILIKLARI Engellilik, nedenleri ve sonuçları açısından toplumsal bir olgu niteliği taşımaktadır. Bedensel farklılıklar, yüzyıllardır toplumsal yaşam üzerinde belirleyici olmaktadır. Bu belirleme, toplumsal normun dışında kalan bedenlerin “öteki” olarak tanımlanmasıyla gerçekleşmektedir. Tarih içinde engelliliğe, sosyal yönü ihmal eden salt tıbbi boyuttan bakılmıştır. Engelli insanların “farklı” oldukları yolundaki anlayışın yerleşmesinde bu bakış, önemli bir rol oynamış böylece bütünleşmeden çok farklılıkları öne çıkaran “özel çözümler”, kural haline gelmiştir. 17 Türk toplumu, hiç görmeyeni, az veya hiç işitmeyeni, kol ve bacaklarında ağır sakatlığı olanları sakat, özürlü veya engelli olarak tanımlayıp böyle kabul etmektedir. Kalp damar hastalıklarını, böbrek hastalığı sebebi ile diyaliz makinesine bağlananları ve solunum sistemi hastalıklarını ise sakat, özürlü, engelli olarak kabul etmemektedir. Başka bir ifade ile toplumda yerleşen algıya göre hasta, hastalıklı ve engelli kişiler farklı bakış açısı ile tanımlanmaktadır. 18 Engelli kavramına ilişkin söz konusu yaklaşım TBMM tarafından 25 Nisan 2013 tarihinde kabul edilen “6462 Sayılı Kanun ve Kanun Hükmünde 17 Yılmaz, Zühal, Çalışan Özürlülerin İş Yaşamında Karşılaştıkları Sorunlar ve Bunları Etkileyen Etmenler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2004, s. 1 18 Karademir, Şeniz, “Özürlülük Sınıflaması için Bir Model Oluşturma”, Yüksek Lisans Tezi, Aydın 2008, s. 4 13 Kararnamelerde Yer Alan Engelli Bireylere Yönelik İbarelerin Değiştirilmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile mevzuatımızda yer alan sakat, özürlü ve çürük ibarelerinin ve türevlerinin yerine engelli ibaresinin ve türevlerinin kullanılması için yasal düzenleme getirilmiştir. DSÖ, 1980 yılında deneme amacı ile sakatlıkla ilgili terimleri standartlaştırmak ve ortak bir dil oluşturmak amacıyla Bozukluklar, Yetiyitimi ve Engellilerin Uluslararası Sınıflandırılması (International Classifisation of Impairments, Disabilities and Handicaps, ICIDH) isimli bir sınıflama sistemini ortaya koymuştur. Bu sisteme göre: Yetersizlik ya da özürlülük: Kişinin fizyolojik, psikolojik, anatomik yapı ya da işlevlerindeki geçici ya da kalıcı herhangi bir eksiklik yada anormalliktir. Sakatlık (Disability): Yetersizlik sonucu oluşan ve normal bir insanın başarı ile sonuçlandırabileceği herhangi bir aktiviteyi gerçekleştirmede ortaya çıkan eksiklik ya da sınırlamadır. Engellilik (Handicapped): Yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel etmenlere bağlı olarak özürlülük ve sakatlık sonucu oluşan, o birey için normal olarak bir işlevin yerine getirilememesi ya da eksik kalmasıdır. 2001 yılında DSÖ “İşlevsellik, Yetiyitimi ve Sağlığın Uluslararası Sınıflandırılması” adıyla ICF’i yayınlanmıştır. ICF’e göre “engelli” (handicap) terimi küçük düşürücü iması nedeni ile tümden çıkarılmış bunun yerine daha geniş kapsamlı bir terim olan “yetiyitimi” kelimesinin kullanılmasına karar verilmiştir. Bu sınıflandırmaya göre, örneğin “zihinsel engelli” kişi yerine “öğrenme güçlüğü olan kişi” ifadesi kullanılmıştır. 19 Karademir, a.g.e., s. 5 19 14 Geçmişten günümüze gelindiğinde yabancı kaynakları ve çevirilerinde ‘disabilitiy’ kelimesinin kullanıldığı ve buna karşılık olarak da ‘engelli’ kelimesinin yer aldığı görülmektedir. 1.3. MEDİKAL MODEL AÇISINDAN ENGELLİLİK Engelli bireylere yönelik tanımlamalar zaman içinde gelişerek değişmiştir. Engelliliği medikal açıdan ve sosyal açıdan inceleyen modellere göre bu gelişim süreci izlenebilir. Literatürde eziyet veren bir yaklaşım olarak kabul edilen medikal model (tıbbi model), engellilik halini “tedavi edilebilir, iyileştirilebilir veya onarılabilir bir hastalık hali” olarak değerlendirir. Bu modelin engelli insanı “rahatsız/hasta” insan olarak ele alması önemli bir eksikliktir. 20 Medikal model olarak bilinen yaklaşımların engelliliği önleme ya da tedavi etmekteki başarıları oldukça önemlidir. Bununla birlikte modelin kökeninde yatan liberal faydacı normalleştirme düşüncesi engelliler açısından çok ciddi güçlüklere kaynaklık etmiştir. Örneğin; meseleye tıbbi yaklaşımın uç noktalara taşınması sonucu bazı dönemlerde tüm toplumun normalleştirilmesi ve engellilik olgusunun yok edilmesi adına engellilerin yaşam haklarına sistematik saldırılarda bulunulması anlamına gelen öjenizm (soy temizleme) ideolojisi gündeme gelmiştir. Medikal yaklaşımların olumsuz yönleri sadece öjenizm gibi aşırılık durumları ile de kalmamaktadır. Bu yaklaşımlar genel olarak engelli kişiye hasta ve pasif insan rolü vermekte, engellilik olgusundaki sosyal engelleri ve meselenin politik yanını göz ardı etmektedir. Bu süreç ana hatları ile şu şekilde ilerlemiştir; II. Dünya savaşı sonrasında dünyada engelli nüfusun önemli bir artış göstermesi Özgökçeler, Serhat, Alper, Yusuf; “Özürlüler Kanunu’nun Sosyal Model Açısından Değerlendirilmesi”, İşletme ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Cilt:1, Sayı:1 Yıl: 2010, s. 33 20 15 engellilik sorunlarını politika gündemine taşımış ve savaş sonrası dönemdeki sosyal refah devleti uygulamaları kapsamında tüm dezavantajlı kesimler gibi engelliler de önemli kazanımlar elde etmişlerdir. 21 Medikal model perspektifinde engellilik, büyük ölçüde ferdin yetersizliğine dayalı olarak anlatılmaktadır. Engellileri medikal açıdan yetersiz olarak ele alıp incelemek pek çok sıkıntının meydana gelmesine de yol açabilmektedir. Engelli bireylere ilişkin ayrımcı, damgalayıcı ve dışlayıcı tutumlar olarak yapılan tanımlamalar sıkıntılar olarak sıralanabilir. Kişi, engelli olması sebebiyle aciz, yetersiz, biçare ve yılgın biçiminde tanımlandığında bu doğrultuda müdahalelere de hedef olabilmektedir. Bununla birlikte engelli bireye rağmen; kendisi adına türlü düzenlemeler de yapılmaktadır. Halbuki engelliler kendilerini ilgilendiren noktalarda yine kendilerinin karar vermeleri gerektiğini söylemektedirler ve buna gereksinim hissetmektedirler. Söz konusu durumun tersinin işlemesi engellilerin kendilerini daha da sınırlandırılmış hissetmelerine neden olmaktadır. Ayrıca özgüvenleri ve özsaygıları da incinebilmekte; intihara kadar uzanan başta depresyon olmak üzere türlü ruhsal problemler de yaşamaktadırlar. 22 Türkiye dahil olmak üzere pek çok ülkede, medikal modelin normalanormal şeklinde yaptığı sınıflamanın engelli bireylere yönelik ayırımcı tutumları güçlendirdiği söylenebilmektedir. Ayrıca modelin engelli bireyleri tam değil daha az kabul etmesi, insanların farklılıkları olabileceği gerçeğine ters düşmektedir. Bu açıdan bakıldığında medikal model, bir tür sosyal ırk ayrımı olarak ele alınmıştır. 23 Patır, Çağlar, Özürlülük Olgusunun Tarihsel Sürecinde 1980 Sonrası Söylem Ve Politikaların Küreselleşme Ortamında Hayata Geçirilebilirliği Üzerine Bir Tartışma: Türkiye Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2012, s.3 22 Arıkan, Çiğdem; “Sosyal Model Çerçevesinde Özürlülüğe Yaklaşım”, Ufkun Ötesi Bilim Dergisi, C. 2, Sayı.1, Mayıs 2002, s. 2. 23 Özgökçeler, Alper, a.g.m., s. 37 21 16 1.4. SOSYAL MODEL AÇISINDAN ENGELLİLİK Medikal modelle ilgili olarak yöneltilen eleştirilerin fazlalığı, engelliliğin sadece tıbbi ve rehabilitasyon edilebilirliği açısından ele alınması ve kişisel bir trajedi olarak algılanması, dünya ölçeğinde engellilere yönelik bakış açısı yeni bir modele ihtiyaç duyulmasına zemin hazırlamıştır. Bu yeni model, toplumsal bir sorun çözümleyici niteliği taşıyan engelli hakları hareketi temelinde “sosyal model” olarak anılmaktadır. 24 Engellilik, sosyal model çerçevesinde bir bozukluğa veya noksanlığa sahip olmanın sosyal sonuçları olarak tanımlanmıştır. Bu açıdan bakıldığında sosyal model, medikal modelin engelli bireyin yetersiz kabul etmesinden farklı bir tez ileri sürmektedir. 25 Sosyal model; engelliliği büyük ölçüde, toplumun engelliliğe tepkisinin meydana getirdiği dururumun bir sonucu olarak ele almaktadır. Bu anlamda, kişiyi engelli konuma getiren, engelin kendisi değil; toplumun engelli bireye olan engelleyici bakış açısıdır. Sosyal model, baskının yerine yetki sahibi olmayı; tedavi süreci yerine bütüncül bir sosyal bakım ve hizmetler yelpazesini işaret eder ve ayrıştırılmanın, damgalanmanın yerine toplumla bütünleşerek toplumsal hayata katılmayı sağlamak adına uğraş vermektedir. 26 Sosyal model ve medikal model arasındaki temel bakış açışı farklılığı, örnek üzerinden hareketle aşağıdaki şekilde özetlenebilir; 27 24 Özgökçeler, Alper, a.g.m., s. 37 Özgöbek, Hatice Reyhan, Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007, s. 11 26 Özgökçeler, Alper, a.g.m., s. 33 27 Örnekli antaım:. Medikal Model – Sosyal Model Arasındaki Temel Farklılıklar Kaynak: Social Model. (2002). www.southamptoncil.demon.co.uk/membership.htm adlı siteden akt. Arıkan (2002) Erişim Tarihi: 15.08.2007. makaleden akt. Özgöbek, Alper 25 17 MEDİKAL MODEL SORUN’A YÖNELİR Kavanoz kapaklarını, kapıları açmakta zorlanan, açamayan eller SOSYAL MODEL ÇÖZÜM’E YÖNELİR İyi düşünülerek tasarlanmış kavanoz kapakları, otomatik kapılar Uzun süre ayakta kalmakta zorluk çekme Kamuya ait yerlerde oturabilecek daha fazla sayıda koltuk Binalardaki merdivenleri çıkmakta başarısız olma Tüm binalarda rampa ve asansörler Yapamayacağını düşündükleri için insanların engelli bireylere iş vermemeleri İnsanları sorun aramak yerine engellilerin yeteneklerini görmek yönünde eğitmek Sosyal modele göre, engellilik eksikliğin doğrudan sonucu değil, sosyal kısıtlamaların bir sonucudur. Engelli bireyler yürüyebilen, mükemmel görme ve işitmeye sahip, net konuşabilen ve zeka olarak hünerli olan insanların ihtiyaçlarına uyarlanmış bir toplum tarafından, engelli duruma getirilmektedir. Modelde, engelli bireylerin mümkün olduğunca kendi hayatlarını kontrol edebilmesi ve bunu yapması gerektiği öne çıkar. Her şeyden önce onların kişiliğine, sebepsiz kısıtlamaların etkisinde kalmadan bağımsız olabilmelerine, kendi tercihlerini yapabilmelerine ve bunları gerçekleştirebilmelerine saygı duyulmalıdır. Engeli olan ya da olmayan her insanın yapabileceği ve yapamayacağı bir dizi, bireye özgü olan zihinsel ve fiziksel beceriler dizisi olduğu görüşü gelişmiştir. 28 1.5. ENGELLİLİK VE SOSYAL DIŞLANMA Sosyal dışlanma; bireyin toplumla bütünleşmesini sağlayan ve bireyin kendi geleceğini oluşturmasında fırsatların tam olarak erişimini engelleyen temel Özgöbek, Hatice Reyhan, Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007, s. 12-13 28 18 gereksinimlerden yoksun kalması, toplumla bağlarının kopması, sivil, siyasal, ekonomik ve yurttaşlık haklarından yoksun olma, yoksun bırakılma sürecidir. 29 Avrupa kökenli bir kavram olan “sosyal dışlanma” dinamik bir kavramdır ve bir süreci ifade eder. Sosyal dışlanmanın belli başlı nedenleri: işgücü piyasasındaki değişim, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksulluk, sosyal korumanın yetersizliği ve eşitsizlik olarak sayılabilir. Engelli bireylerin topluma uyum sağlayamamış olması da onları sürecin dışına itmektedir. Burada, küreselleşmenin getirdiği serbest rekabet ortamında emeğin ucuz olduğu gelişmekte olan ülkelerde “çalışan yoksul” kavramı karşımıza çıkmaktadır. Düşük gelirli bireyler gelirlerinin büyük bir kısmını ya da tamamını asgari yaşam gereksinimleri için tüketmekte, eğitim ve kültür gibi faaliyetlere yeterince kaynak ayıramamaktadırlar. Bu durum sosyal yaşamla olan bağları zayıflatmaktadır. Günümüzde sosyal risklerin niteliği ve sayısı göz 30 önünde bulundurulduğunda vatandaşların gün geçtikçe daha fazla riskle karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Bu riskler de beraberinde sosyal dışlanma süreciyle birlikte sosyal dışlanmış insanları getirmektedir. Sosyal dışlanma sürecinde bireyler topluma katılmada ve toplumun bir parçası olarak kabul edilmede güçlükler yaşamaktadır. Toplumda sosyal bütünleşmenin gerçekleşememesinin alt yapısını hazırlamaktadır. ve kaynaşmanın 31 Birey siyasi, ekonomik ve sosyal haklarını kullanamaz duruma düştüğünde, toplum ile bağlarını yitirerek sosyal dışlanma tehdidi ile karşı karşıya kalır. Bu durum, bizleri sosyal devletin rolünü ve sosyal dışlanmaya maruz kalan Sapancalı, Faruk; “Avrupa Birliğinde Sosyal Dışlanma Sorunu ve Mücadele Yöntemleri”, Çalışma ve Toplum Dergisi, Sayı 3, 2005, s. 53 30 “Sosyal Dışlanma Sorunsalı Ekseninde Çalışan Yoksul-Mobbing İlişkisi”, (Erişim) http://www.yenimakale.com/sosyal-dislanma-sorunsali-ekseninde-calisan-yoksul-mobbing-iliskisi.html, 20.03.2011 31 Toplu, Aslı, Sosyal Dışlanma Perspektifinde Türkiye’de Engelli İstihdamı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2009, s. 5 29 19 vatandaşları ile ilişkisini tekrar düşünmeye yönlendirmektedir. Böylece sosyal dışlanma ile mücadelede vatandaşlık hakkını temel alan sosyal politikaların gerekliliği kendini göstermektedir. Sosyal dışlanma ile mücadeleyi bir hak arayışı gördüğümüz yerde düşünmemiz gereken diğer konu da sosyal alanda gittikçe önem kazanan sivil toplum kuruluşlarının (STK) rolüdür. Bugün, gerek Avrupa Birliği’nde (AB) gerekse Türkiye’de birçok STK, sosyal hizmet ve sosyal yardım alanında faaliyet göstermektedirler. Kadın, çocuk, yaşlı, engelli, göçmenler gibi sosyal dışlanma tehdidi ile karşı karşıya kalan gruplara yönelik toplum temelli çalışmalar yürütmektedirler. STK’ ların, toplum temelli sosyal hizmet modellerini geliştirilmesinde büyük etkileri mevcuttur. Ancak, sivil toplum örgütlerinin, sağladıkları sosyal yardımın ve sosyal hizmetin sürekliliğinden sorumlu olmadıklarını unutmamak gerekir. Yani, hizmet götürdükleri, yardım sağladıkları gruplara hak temelli bir sorumlulukları yoktur. STK faaliyetleri, sosyal sorumluluk ile keyfilik arasındaki ince çizgide durmaktadır. Ancak, sivil toplum örgütlerinin sosyal dışlanma ile mücadele politikalarının oluşturulmasındaki son derece önemli rolü ise, devletin sosyal politika oluşturma süreçlerine müdahil olmak ve vatandaş hakkını temel alan sosyal dışlanma ile mücadelede politikaları geliştirmesini sağlamaktır. Yani sosyal devletin etkinliğini mümkün olduğunca arttırmaktır. Bu şekilde belki de göz ardı edilmiş konulara ve gruplara dikkat çekilmiş, işaret edilmiş olunmaktadır. 32 Sosyal dışlanmanın en önemli niteliği, bireyin veya belirli bir grubun toplumla olan ilişkilerinin veya farklı refah kurumlarıyla olan bağlarının zedelenmesi veya kopma noktasına gelmesidir. Bireyin toplumla bağlarının kopması ise toplumda dayanışma düşüncesinin zayıfladığını göstermektedir. Devlet, hem bireyleri topluma karşı, hem de toplumu bireylere karşı korumak Ekim, Başak; “Sosyal Dışlanma ile Mücadelede Hak Temelli Yaklaşım: Avrupa Yoksulluk ile Mücadele Ağı”, Tes-İş Dergisi, Haziran 2007, s. 81 32 20 zorundadır. Bu doğrultuda sosyal dışlanma, daha çok biçimsel dayanışmanın zayıflaması ve buna bağlı olarak güven mekanizmasının gerilemesiyle ilgilidir. 33 Toplumlar genellikle engellileri, üretken olmayan, bu nedenle de ailesi ya da devlet tarafından özel bir bakıma muhtaç olan bireyler olarak gördüklerinden, onlara çoğunlukla acıma duygusuyla yaklaşılmaktadır. Bu acıma duygusu engellinin engelini ön plana çıkartırken, sahip olduğu yetenek ve becerilerinin de ikinci plana atılmasına neden olmaktadır. Bu sebeple engellilerin topluma dahil olmaları ve toplumda daha çok yer almaları gerekmektedir. 34 Çalışmak, bireylerin yalnızca bir gelir sahibi olmalarının ötesinde sosyal ilişkileri, kişisel doyumu, mutluluğu ve aile ilişkileri gibi pek çok faktörü etkilemektedir. Engelliler, istihdamda en dezavantajlı kesimlerden biridir. Engellilerin sorunlarının çözümünde istihdamın çok önemli bir rolü vardır. Bu anlamda öncelikle kabul edilmesi gereken, engellilerin sağlam insanlara göre istihdam edilmeye çok daha fazla ihtiyaç duyduklarıdır. Uzun bir süreç ve bazı zorluklar içerse de engellinin çalışma hayatına atılması ya da gelir getirici çeşitli işlerin sorumluluğunu alması, onların hem ekonomik açıdan bağımsız olmalarını mümkün kılacak hem de psikolojik ve sosyal hissetmelerini sağlayacaktır. açılardan kendilerini iyi 35 Engellilik bir sosyal dışlanma unsurudur. Engelliler için sosyal ilişkilerden, kültürel ve toplumsal faaliyetlerden, temel hizmetlere erişimden, yakın çevreden ve iktisadi sahadan engellenmek ikinci bir engel durumu olarak görülmektedir. Bunun için sosyal içerme-toplumla bütünleşme kendileri için ciddi bir önem taşımaktadır. Sosyal içerme, sosyal dışlanmaya maruz kalan bireylerin veya grupların, sosyo-ekonomik hayatta yer almalarına engel olabilecek faktörlerin Sapancalı, a.g.m., s. 55 Ergün, Mehmet; Engellilerin Çalışma Yaşamına Katılımı & İşverenler, Ankara Mayıs 2005 35 Çizel, Rabia, Engellilerin Çalışma Yaşamı, Engelsiz Turizm Sempozyumu Bildiri Kitapçığı, Ankara, s.19 33 34 21 ortadan kaldırılarak; hayat standartlarının toplumda kabul edilebilir bir düzeye getirilerek toplumla bütünleşmelerinin sağlanmasından bahsetmektedir. 36 1.6. ULUSAL DÜZENLEMELERDE ENGELLİLER VE ÇALIŞMA HAKKI Engellilerin çalışma güçlerinin atıl bırakılmaması, topluma kazandırılmaları, uğradıkları maddi ve manevi kaybın toplumsal yönden telafisi bakımından sosyal amaçlarla yasal düzenlemeler yapılmıştır. 37 1.6.1. Türkiye’ de Engellilik Kurumunun Tarihsel Gelişimi Türkiye engelli bireylere ilişkin bilimsel araştırmalara ve bu temelde gelişecek hukuksal, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel düzenlemelere epey geç ulaşmıştır. Batıdaki engelli bireylerin sosyal engellemelere karşı kendilerinin yaptıkları sistemli mücadeleler engelliliğe ilişkin bilimsel bakışın da gelişmesine neden olurken, Türkiye’de oldukça gecikmeli olarak gelişen ve sistemli mücadeleleri içermeyen ama yine de engelliliğe bakışı canlandıran bir kıpırdanmanın 1990’lı yıllara rastladığını görmekteyiz. Engelliliğe ilişkin alt yapı oluşumunun, Türkiye’de engelliliğe ilişkin devlet politikalarının, Cumhuriyet döneminden itibaren şekillenmeye başladığı söylenebilir. Türkiye’de Cumhuriyet dönemiyle başlangıcı yapılan özellikle engelli çocukların eğitimine ilişkin hareketler ile 1950’lerde devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarınca önemsenmeye başlanılan engelli bireyler, 1960’lı yıllardan itibaren toplumsal konuları açısından dikkat çekmiştir. 1970’lerde engelli bireylerin ekonomik durumları iş yaşamlarına 36 Genç, Yusuf, Çat, Güldane; “Engellilerin İstihdamı ve Sosyal İçerme İlişkisi”, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt: 8, Sayı:1, Yıl: 2013, s. 365 37 Geçer, Bekir; Evcil, Cahit; Açıklama ve Yargı Kararları ile Zenginleştirilmiş 4857 Sayılı İş Kanunu Uygulama Rehberi, İstanbul Haziran 2006, DATASSIST Eğitim Yayınları: 1, s.299 22 katılımlarına ilişkin tartışmalar, 1980’lerde kalkınma planlarında ve anayasada engellilere ilişkin politikalar oluşturulmaya başlanmış, engellilik tanımı yapılmış, 1990’larda engelli bireylerin sorunlarına ilişkin araştırmalar yapılmak istenmiş, kurumsallaşmaya gidilmiştir. (Örnek olarak 1997 de Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın* kurulması ve 1999 yılında da Birinci Özürlüler Şurası gerçekleştirilmesini gösterebiliriz.) 2000’li yıllarda özellikle Türkiye’nin AB’ ne dahil olabilme çalışmalarının hız kazanmasıyla engelli bireylere ilişin düzenlemeler daha sistemli ve ciddi ele alınmaya başlanmıştır. 38 Türkiye’deki tarihsel sürece bakıldığında dezavantajlı gruplara yönelik olarak her zaman olumlu bir tutum ve davranış sergilendiği gözlenmektedir. Bu kapsamda örf, adet, geleneklerimiz ve halkın dayanışma duygusu engellilere verilen hizmetlere dayanak oluşturmuştur. Yüzlerce yıllık geçmişi olan vakıf, lonca ve hayratları geleneksel kurumlar olarak bu alanda önemli görev üstlenmişlerdir. Osmanlı Devleti döneminde engellilerin yaşlılar evinde koruma altına alındığı ya da bazılarının yeteneklerine uygun işlerde çalıştırıldıkları dikkati çekmektedir. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte engellilik alanındaki çalışmalar uluslararası gelişmelere paralel başlamış, Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuk hakları bağlamında engelli çocukları da kapsayan ilk belge “1924 Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi” nin imzalanması bu dönemin ilk adımını oluşturmuştur. Başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere birçok belgede, engelliliğe temelde bir insan hakları sorunu olarak yaklaşımı; Türkiye Anayasasında ve buna bağlı çıkarılan yasalarda da yerini almıştır. Cumhuriyet Dönemiyle birlikte; toplumun refahını ve insan değerini ön planda tutan bir düşüncenin gereği olan sosyal hukuk devleti anlayışı ve eşitlik ilkesi çerçevesinde engelli bireylerin başta Anayasa Özürlüler Vakfı; Kongre Bildirileri Kitabı Özürlüler’ 07; “Özürlülere İlişkin Hukuki Düzenlemeler”; s.247 * 633 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) göre Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. İlgili KHK ve ilgi yazı gereği 31.12.2011 tarihi itibariyle Özürlüler İdaresi Başkanlığı Kurumu kapatılarak bu kuruma ait iş ve işlemler de ilgili Genel Müdürlüklere devredilmiştir. 38 23 olmak üzere kanunlar karşısında tüm vatandaşlara tanınan yasal hak ve görevlere sahip oldukları ifade edilmiştir. Diğer yandan da fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. 39 Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, engellilere yönelik gelişmeler 1980 yılından itibaren hız kazanmıştır. Engellilere yönelik hizmetlerin koordinasyonu ve izlenmesini sağlamak amacıyla 1981 yılında “Sakatları Koruma Milli Koordinasyon Kurulu” oluşturulmuştur. Türkiye’de de engellilere yönelik oluşturulan politikalar uluslararası gelişmelerden etkilenmiştir. 1980’lere kadar engellilerin toplumda yer alma biçimini büyük ölçüde dini inanışlar ve geleneksel değerler belirlemiştir. Bu doğrultuda engellilere yönelik oluşturulan politikalar ise büyük oranda tıbbi bakım, rehabilitasyon ve yardımla sınırlı kalmıştır. Uluslararası düzeyde 1980 sonrası engellilik olgusuna yaklaşımdaki değişim ve Engelliler için Dünya Eylem Programı’nın Türkiye’de uygulanmasını sağlamak üzere 1981 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde engellilere yönelik hizmetlerin koordinasyonu amacıyla sürekli kurul olarak “Sakatları Koruma Milli Koordinasyon Kurulu” oluşturulmuştur. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın 1997 yılında kurulmasına kadar çalışmalarını sürdürmüştür. Kurul tüm kamu ve kuruluş temsilcileri ile sivil toplumun temsil edildiği yaklaşık 60 kişilik geniş bir katılımla çalışmalarını sürdürmüştür. 40 1.6.2. Türkiye’ de Engellilik İle İlgili Kamusal Alandaki Yapılanmalar Ülkemiz açısından engellilere yönelik uygulamalar için politika belirleme, yasal mevzuatı ve kurumsal yapıyı oluşturma faaliyetlerinin 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren yoğunlaştığı söylenebilir. 1997 yılında “Özürlüler İdaresi Başkanlığı” nın kurulması, 1999 yılında “Özürlüler Şurası” nın toplanması ve 39 40 Özgöbek, a.g.e., s.19 Özgöbek, a.g.e., s.19 24 2005 yılında kısaca “Özürlüler Kanunu” (Engelliler Kanunu) olarak bilinen yasal düzenlemenin yapılması engellilere yönelik politikalardaki yoğunlaşmanın temel göstergelerini oluşturmaktadır. Buna karşın ülkemizde engelli bireylerimizin sorunlarının daha çok hukuki bir zemine taşınarak tartışıldığı gözlenmektedir. Bu düşüncenin, yasama ve yürütme organı tarafından da benimsendiği söylenilebilir. Nitekim yürürlüğe konulan mevzuat ve mevzuat hükümlerinde yapılan değişikliklere bakılacak olursa; ülkemizde engelli bireylerin pek çok yasal düzenlemeye konu olduğu görülmektedir. Mevzuat hükümleri üzerinde bu denli sıkça ve çokça yapılan değişiklikler, hem sorunun varlığını ve hem de çözümü doğrultusunda hukuki düzenlemelere yüklenen önemi göstermektedir. Ancak engellilere ilişkin bir özel kanunun (Engelliler Kanunu) varlığına rağmen engelli bireyimiz ile ilgili düzenlemeler bir araya toplanamamıştır ve bu anlamda mevzuatımızdaki dağınıklık devam etmektedir. 41 Ülkemizde Kalkınma Bakanlığı’nın yayınladığı orta vadeli kalkınma planlarında engellilere ait konular da işlenmiştir. 2014-2016 yıllarına ait Kalkınma Planı istihdam politikaları başlığı altında etkin ve bütüncül bir istihdam politikası izlenerek; kadın, genç ve engelliler başta olmak üzere, işgücüne katılım ve istihdam oranları artırılmaya devam edilmesi konusunda düzenlemeye yer verilmiştir. (md.232) 42 İstihdamın arttırılması, işgücü piyasasının geliştirilmesi başlığı altında gençler, kadınlar ve engelliler başta olmak üzere işgücü piyasasında özel politika Şişman, Yener; “Türkiye’de Özürlülere Yönelik Yasal Düzenlemeler”; Sosyal Siyaset Konferansları, Sayı: 60, 2011/1, s. 171 42 Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan Orta Vadeli Program (2014-2016) 09/09/2013 tarihli ve 2013/5444 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilerek 08/10/2013 tarihli ve 28789 sayılı mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. s.47 42 Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan Orta Vadeli Program (2013-2015) 10/09/2012 tarihli ve 2012/3793 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilerek 09/10/2012 tarihli ve 28436 sayılı mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. s.51 41 25 gerektiren kesimlere yönelik destekleyici politikalar ilave tedbirler alınarak sürdürülmesine yer verilmiştir. 43 Gelir dağılımının iyileştirilmesi ile yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında bulunan birey ve grupların; ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının artırılması, yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ve toplumla bütünleşmelerinin sağlanması temel amaçlardır. Dezavantajlı gruplar için eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal güvenlik gibi temel hizmetlere erişilebilirlik artırılacak ve engellilerin ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının artırılması için sosyal ve fiziki çevre koşulları iyileştirilmeye devam edilecektir. 44 1.6.2.1. Dokuzuncu Kalkınma Planı Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013), TBMM tarafından 28 Haziran 2006 tarihinde kabul edilmiştir. Dokuzuncu Kalkınma Planında engellilere yönelik ilgili durum tespitine yer verildiği görülmektedir. İşgücü piyasası açısından dezavantajlı gruplar kadınlar, engelliler, gençler ve eski hükümlülerdir. Engelliler, işgücü piyasası ve eğitimde yeterince yer alamamaları nedeniyle sosyal yaşamlarında topluma entegre olmakta zorluk çekmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından 2002 yılında yapılan Türkiye Özürlüler Araştırması sonuçları dikkate alındığında ülkemizde özel eğitim hizmetine erişebilenlerin sınırlı sayıda kaldığı görülmektedir. Engellilerin % 21’i okuma-yazma bilmemektedir. Engelliler arasında işsizlik oranı % 11,7’dir. Bu oranın ortalama işsizlik oranından çok yüksek olmayışının en önemli nedeni engellilerde % 22,6 olan işgücüne katılma oranının düşüklüğüdür. Engellilerin işgücüne katılma oranı, ülkemizdeki mevcut 43 44 Kalkınma Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2013-2015) s.51 Kalkınma Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2013-2015) s.55 26 sosyal yaşam alanlarının engellilerin hareket edebilirliklerini kısıtlaması, işyerlerinde uygun ortamın yaratılamaması ve engelli işgücüne olan talebin oldukça sınırlı olmasından dolayı düşüktür. Engelliler temel eğitim, mesleki eğitim ve mesleki rehabilitasyon olanaklarından yeteri kadar yararlanamamakta, bu nedenle işveren taleplerini karşılayamayan engellilerin istihdamı mümkün olamamaktadır. 45 1.6.2.2. Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018 yıllarını kapsayan 10.Kalkınma Planı’nda engellilere yönelik düzenlemeler de yer almaktadır. 10.Kalkınma Planı’nda ele alınan maddeler aşağıdaki gibidir. 46 • Ekonomik kriz döneminde dünyada genel olarak sosyal harcamalar azalırken ülkemizde bu alanda yapılan harcamaların artması, sosyal yardımların gerek kapsam gerekse miktar bakımından artış göstermesi ve yoksullukla mücadelede kurumsal kapasitenin geliştirilmiş olması, krizin yoksulluk ve gelir eşitsizliği üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmiştir. Kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların ekonomik ve sosyal hayatta daha fazla yer almalarına ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesine yönelik önemli adımlar atılmış, geri kalmış bölgelerimizde sosyal içermenin sağlanması kapsamında Sosyal Destek Programı (SODES) başta olmak üzere bölgesel sosyal kalkınma programları uygulanmıştır. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde sosyal harcamalarda denetimin T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Dokuzuncu Kalkınma Planı, Özel İhtisas Kalkınma Raporuİşgücü Piyasası Raporu, Yayın No: DPT: 2709 – ÖİK:662, Ankara 2007, s.60 46 Kalkınma Planları, (Erişim) http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebContentGosterim.aspx?Enc=51C9D1B02086EAF B654E1718CECE5A14 15.12.2013 45 27 artırılması ve destek uygulamalarının, vatandaşları üretim sürecine daha fazla dahil edecek şekilde iyileştirilmesi gereği bulunmaktadır. • İlk ve orta öğretimde başta engelliler ve kız çocukları olmak üzere tüm çocukların okula erişimi sağlanacak, sınıf tekrarı ve okul terki azaltılacaktır. • Özel eğitime gereksinim duyan engellilerin ve özel yetenekli bireylerin, bütünleştirme eğitimi doğrultusunda, uygun ortamlarda eğitimlerinin sağlanması amacıyla beşeri ve fiziki altyapı güçlendirilecektir. • Korunmaya muhtaç çocuklara yönelik sevgi evi ve çocuk evi modellerine geçilmiş, engellilere yönelik evde bakım ve eğitim desteğinin kapsamı genişletilmiş ve istihdam teşvikleri getirilmiştir. • Fiziki çevre şartlarının engellilere uygun hale getirilmesi, engellilerin eğitime ve işgücü piyasasına katılımının artırılması ve bakım hizmetlerinin niteliğinin yükseltilmesi, artan yaşlı nüfusa yönelik hizmetlerin çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması ihtiyacı önemini korumaktadır. • Engellilere yönelik eğitim, istihdam ve bakım hizmetlerinin etkinliği ve denetimi artırılacak, bu kapsamda kaynaklar daha verimli kullanılacak ve fiziksel çevre şartları engellilere uygun hale getirilecektir. • Yaşlılar, engelliler ve çocuklar öncelikli olmak üzere toplumun farklı kesimleri için yaşanabilirliği artırmayı hedefleyen; fırsat eşitliğini ve hakkaniyeti gözeten mekansal planlama ve kentsel tasarım uygulamaları hayata geçirilecektir. • Konut üretiminin gelir gruplarının ihtiyaçlarına, yerleşmelerin gelişme eğilimlerine ve özelliklerine göre yönlendirilmesi; yaşlı, çocuk ve 28 engellilerin ihtiyaçlarına uygun konut ve çevrelerinin tasarlanması ve yapımına olan ihtiyaç devam etmektedir. • Köylerdeki nüfus yoğunluğunun düşmesi nedeniyle yaşlı ve engelli bireylerin, ekonomik ve sosyal hayata katılımı ile bakım ve diğer sosyal hizmetlere erişimini kolaylaştırmak amacıyla yerel düzeyde kamunun hizmet sunum kapasitesi güçlendirilecek ve yenilikçi modeller geliştirilecektir. • Sosyal hizmet ve yardımlar alanında hizmet standartlarının oluşturulması, nitelikli personel istihdamı ve denetimin geliştirilmesi, korunmaya muhtaç çocuklara yönelik kurum bakımı dışında alternatif modeller geliştirilmesi yanında fiziki çevre şartlarının engellilere uygun hale getirilmesi, engellilerin eğitime ve işgücü piyasasına katılımının artırılması ve bakım hizmetlerinin niteliğinin yükseltilmesi, artan yaşlı nüfusa yönelik hizmetlerin çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması ihtiyacı önemini korumaktadır. 1.6.3. Ulusal Düzenlemelerde Engellilerin Çalışma Hakkı Türk çalışma hayatında engelliler ile ilgili hukuksal düzenlemeler yaklaşık 50 yıl öncesine dayanır. 1967 yılında yürürlüğe giren Deniz İş Kanunu’ ndan günümüze konu güncellenerek ilerlemiştir. İşverenlere kota getirilerek istihdam arttırılmak istenmiş ve de aynı zamanda sağlanan teşvikler ile düzenlemeler desteklenmiştir. 29 1.6.3.1. Genel Olarak Ülkemizde, yıllardan beri kota sistemi uygulanmasına rağmen, cezai müeyyidesinin parasal boyutu çok düşük tutulduğundan, ciddi manada bir gelir elde edilememiştir. Ayrıca, bu paraların hangi alanlar için kullanılacağı konusunda da kesin hükümler bulunmamaktaydı. Ancak, geride bıraktığımız son yıllarda hem aylık para cezasının miktarı önemli derecede artırılmış, hem de oluşturulacak fonun engellilerin mesleki eğitimi ve istihdamı için harcanacağı yeni yasal düzenlemelerle belirlenmiştir. Ne var ki, kota sistemine tabi olan işyerlerinin sayısı, bunlardan hangi oranda kotayı uyguladıkları ve bu işyerlerinin engelliler fonuna sağlayacağı veya sağladığı maddi katkılar noktasında çalışmalar ve gerekli denetimler yapılmamaktadır. Bu sebeple fonun yıllara göre gelir dağılımı ve bu gelirlerin şimdiye kadar hangi alanlar için harcandığı konusunda fazla bilgilere ulaşılamamaktadır. Özellikle bu açılardan bakıldığında, Türkiye'de uygulanmakta olan engelli kota sisteminin ülkeler arası boyutuyla mukayese yapmak noktasında güçlük çekilmektedir. 47 1.6.3.2. Engelliler İle İlgili Anayasal Düzenlemeler 1982 Anayasası’nda kişinin hakları ve ödevleri (klasik haklar) ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler düzenlenmiştir. Kişinin hakları ve ödevleri arasında kişi dokunulmazlığı, zorla çalıştırma yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, özel hayatın gizliliği ve korunması, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü, basın ve yayın özgürlüğü, toplantı hak ve özgürlükleri ile mülkiyet hakkı sayılmıştır. Sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler kapsamında ise ailenin korunması, eğitim ve öğrenim hakkı, çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı, Seyyar, Ali; Sakarya Üniversitesi İİBF; “Uluslararası Boyutuyla Engelli Kota Sistemi” Kamu-İş; Cilt: 6 Sayı: 1/2000; s. 12. 47 30 sağlık ve çevrenin korunması, gençliğin, sporcunun, sanatçının ve esnafın korunması bulunmaktadır. 48 Devletin tüm organ ve kurumlarıyla anayasaya ve hukuka uygun davranmasını sağlamak, hakkaniyet ve adaletin tesisi, temel hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkündür. Devlet-birey ve toplum ilişkisini doğrudan, bireylerarası ilişkileri ise dolaylı olarak belirleyen ve sınırlarını çizen anayasal hukuk düzenlerinde ayrımcılık yasağı ve eşitliğin temel ilkelerden sayılmasının nedeni de budur. Ayrımcılığın önlenmesi ve giderilmesinde, eşitsizlik üreten yasal sorunların çözümünde anayasa yargısı, son sözü söyleyen kurumsal sistemiyle diğer yargı kurumlarından daha etkili bir işleyişe sahiptir. 49 T.C. Anayasasına göre her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahiptir. 1982 Anayasasının 48. maddesindeki “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” ifadesiyle güvence altına alınan sözleşme özgürlüğü ilkesi, diğer özel hukuk sözleşmelerinde olduğu gibi, iş sözleşmelerinde de genel olarak geçerlidir. 50 Sözleşme özgürlüğü açısından da durum ele alındığında her bir çalışan gibi engelli çalışanlar için de sözleşme hürriyetine sahip olmak söz konusudur. Özet olarak bakılacak olursa toplumdaki güçsüz gruplardan olan engellilere yönelik 1982 Anayasası “Sosyal ve Ekonomik Ödevler” bölümünde devlete Yazıcı, Ergün; “Engellilere İlişkin Sivil Toplum Kuruluşlarının Sorunları: İzmir İli Bakımından Bir Değerlendirme”, Özveri Dergisi, 2010, s. 188 49 Çağlar, Selda;” Anayasa Mahkemesi Kararlarında Eşitliğin Dar Yorumu”, Ankara Barosu Dergisi, 3/2012, s. 45 50 Özdemir, Cumhur Sinan; “İş Sözleşmesi Serbestîsi ve Sınırlaması”, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Ocak 2007, s. 43 48 31 sorumluluklar yüklemiştir. Bu sorumlulukları taşıyan Anayasa maddeleri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır; 51 Öncelikle eğitim hakkı ve ödevi başlıklı madde ile devletin, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak önlemleri almasını zorunlu kılmıştır (md.42). Bir başka önemli husus ise Çalışma ve sözleşme hürriyeti ve Çalışma hakkı ve ödevi başlıklı maddeler ile herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme yapmasının temel bir hürriyet olduğu konusunun güvence altına alınmasıdır. (md.48,49). Çalışma koşulları ve dinlenme hakkı başlıklı düzenleme ile anayasa koyucu bedeni ve ruhi yetersizliği olanların çalışma koşulları bakımından özel olarak korunmalarını hükme bağlamıştır (md. 50). Anayasanın engellileri doğrudan konu alan ve “Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler” başlıklı 61. maddesinde, “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.” düzenlemesi ile engellilerin korunması devletin sorumluluğuna verilmiştir. Böylece sakatların korunmaları ve toplum yaşamına uyumlarını sağlayıcı önlemlerin alınması görevi açıkça devletin kamusal bir yükümlülüğü olarak anayasal düzenleme şeklinde yerini almıştır. 1.6.3.3. Engelliler İle İlgili Genel Yasal Düzenlemeler 1982 anayasası ile engellilerin sosyal ve ekonomik alanda korunmasına ilişkin devlete yüklenen kamusal görevler dolayısıyla yasama organı, söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmesi amacıyla farklı kanunlar altında düzenlemeler getirmiştir. Yılmaz, Zühal, Çalışan Özürlülerin İş Yaşamında Karşılaştıkları Sorunlar ve Bunları Etkileyen Etmenler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2004, s. 30 51 32 Bu düzenlemelerden ilki 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nda da engellileri içeren düzenlemelere yer verilmiştir. Bu Kanunun amacı, “korunmaya, bakıma veya yardıma muhtaç aile, çocuk, sakat, yaşlı ve diğer kişilere götürülen sosyal hizmetlere ve bu hizmetleri yürütmek üzere kurulan teşkilatın kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları ile faaliyet ve gelirlerine ait esas ve usulleri düzenlemektir” (md.1) Kanunun kapsamına sosyal hizmetlerle ilgili tüm kamu kurumu ve kuruluşları ile gerçek kişiler, özel hukuk kişileri, sosyal hizmet kurum ve kuruluşlarında çalışanlara ayrıca sosyal hizmetlerden faydalanacak olanlar girmektedir. (md. 2) Amaç maddesi herkesi kapsar biçimde kaleme alınmış ise de, genel esasları düzenleyen md.4/c ‘de bu konuda muhtaç, çocuk, sakat ve yaşlıya öncelik tanınacağı açıklanmıştır. 52 Mevzuatımızda, son yıllarda engellilere yönelik ciddi adımlar atılmış, 2005 yılı engellilerin istihdam yılı olarak kabul edilmiştir. Bunu takiben yine 2005 yılında 5378 sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiş, 2005-2010 Engellilerin İstihdamı Eylem Planı hazırlanarak konuyla ilgili temel hedefler belirlenmiştir. 5378 sayılı Kanun ile; engelliliğin önlenmesi, engellilerin sağlık, eğitim, rehabilitasyon, istihdam, bakım ve sosyal güvenliğine ilişkin sorunların çözümü amaçlanmıştır. Aynı Kanun; engellilerin her bakımdan gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma katılımlarını sağlamayı ve bu hizmetlerin hedeflemektedir. 53 koordinasyonu için gerekli düzenlemeleri yapmayı (İş-Kur ise 2013 yılını “Kadın ve Engelli İstihdam Yılı” olarak ilan ederek, engelsiz bir Türkiye için bundan sonraki süreçte de çalışmalarını sürdürmeye devam edeceğini söylemiştir. ) Güzel, Okur, Caniklioğlu, a.g.e., s. 802 Aytekin, Şeyda; “Engelli İstihdamında Korumalı İşyerleri Çözüm Olacak Mı?” Mess Mercek Dergisi, Ekim 2010, s. 151 52 53 33 Engellilerin çalışma hakkına ilişkin yasal düzenlemeler vergisel düzenlemeleri de doğurmaktadır. Türk Vergi Sistemi’nde; gelir vergisi, katma değer vergisi (KDV), emlak vergisi, özel tüketim vergisi (ÖTV), motorlu taşıtlar vergisi kanunlarından vergisel ayrıcalıklar düzenlenmiştir. Engellilere tanınan vergisel ayrıcalıkların önemli bir kısmı gelir vergilerinde, bir kısmı KDV, ÖTV ve gümrük vergileri gibi harcamalar üzerinden alınan vergilerde ve çok az bir kısmı da servet üzerinden alınan vergilerde toplanmıştır. Engellilerin işe girmeleri ve gelir elde etmeleri konusu son derece önemli bir konudur. Çalışma güçlerinin bir kısmını veya tamamını kaybetmiş engelliler, toplum içerisinde daha iyi koşullarda yaşamayı hak etmektedir. 54 Son olarak; TBMM’nce 25 Nisan 2013 tarihinde kabul edilen “6462 Sayılı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Yer Alan Engelli Bireylere Yönelik İbarelerin Değiştirilmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile mevzuatımızda yer alan sakat, engelli ve çürük ibarelerinin ve türevlerinin yerine engelli ibaresinin ve türevlerinin kullanılması için yasal düzenleme getirilmiştir. 1.6.3.4. Deniz İş Kanunu’nda Engelliler Türkiye’de engelli işgücünün piyasa koşullarında ücret karşılığı istihdamında, 1967 yılından beri Türkiye’de uygulanmaya çalışılan zorunlu kota uygulaması terk edilmiş ve primli sistemle teşvik edilen kota uygulaması benimsenmiştir. 55 Yayman, Çımat, a.g.m., s.317 Kayhan Kuzgun, İnci; “Türkiye’de Engelli İşgücünün Ücret Karşılığı İstihdamında Politika Değişikliği ve Nedenleri”, Toprak İşveren Dergisi, 2010, s. 2 * 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu madde başlığında yer alan “Sakat” ibaresi “Engelli” aynı maddenin birinci fıkrasında yer alan “sakat” ibaresi “engelli” şeklinde değiştirilmiştir. 54 55 34 854 sayılı Deniz İş Kanunu 13.maddede engelli ve eski hükümlü çalıştırma konusu düzenlenmiştir. Buna göre, bu kanunun kapsamına giren işveren veya işveren vekilleri, işyerlerinde İş Kanununun ve bununla ilgili tüzüğün bu konuda koyduğu hükümler, esaslar, ölçüler ve şartlara göre engelli ve eski hükümlü gemiadamı çalıştırmak zorundadır. * Önelsiz fesih ve infisah konusunun düzenlendiği madde.14/III’e göre işveren, işveren vekili veya gemiadamı tarafından süresi belirli olan veya olmayan veya sefer üzerine yapılan hizmet akti; geminin herhangi bir sebeple 30 günden fazla bir süre seferden kaldırılması, gemiadamının herhangi bir sebeple sürekli olarak gemide çalışmasına engel bir hastalığa yakalanması veya engelli hale gelmesi durumlarında feshedilebilir. ** Deniz İş Kanunu madde.50/ç’ye göre ceza hükümleri engelli çalıştırma konusunu içermektedir. Söz konusu maddeye göre (Değişik: 23/1/2008-5728/319 md.) 13 üncü madde gereğince engelli ve eski hükümlü gemi adamı çalıştırma ile ilgili kanun ve tüzük hükümlerine uymayan işveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her engelli veya eski hükümlü ve çalıştırmadığı her ay için ikibin Türk Lirası idari para cezası verilir. *** 1.6.3.5. İş Kanunu’nda Engelliler Türkiye'de engellilere yönelik kota sistemi, bir başka ifadeyle işverenlere engelli çalıştırma mecburiyetinin getirilmek istenmesi, 1967 yılında yürürlüğe giren Deniz İş Kanunu ile gerçekleşmiştir. Buna göre, kapsama giren işverenler, işyerinde İş Kanunu’ nun ve bununla ilgili tüzüğün bu konuda koyduğu hükümler, ölçüler ve şartlara göre sakat ve eski hükümlü çalıştırmak mecburiyetindeydi. 56 ** 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu alt bentte yer alan ““engel bir hastalığa veya sakatlığa uğraması” ibaresi “engel bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi” şeklinde değiştirilmiştir. 35 Bu hükme göre, engelli çalıştırma ile ilgili hukuki düzenlemeler, 931 sayılı İş Kanununda ve çıkartılacak tüzükte yapılması gerekmekteydi. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi, 931 sayılı İş Kanununu iptal etmesiyle, söz konusu tüzüğün hazırlanıp yürürlüğe girmesi geciktirilmiştir. 1971 yılında kabul edilen 1475 sayılı İş Kanunu, 1967'deki kota uygulaması ile ilgili düzenlemelerinin birçoğunu aynen benimsemiş ve engellilerin işe alma usul ve esaslarının belirlenmesi noktasında bir yönetmeliğin hazırlanmasını şart koşmuştur. Bunun üzerine, kota sistemi, 1972 yılında "Sakat ve Eski Hükümlülerin Çalıştırılması Hakkında Yönetmelik" in yürürlüğe girmesiyle uygulanabilir hale gelmiştir. Yönetmelik 1974 yılında ve İş Kanunu da 1983 yılında değişikliğe uğramıştır. En önemli değişiklik, engelliler ile eski hükümlülerin ayrı kategoride değerlendirilmesi olmuştur. Bu iki gruba yönelik hükümler, yeni düzenlemeler sayesinde ayrılmış ve 1987 yılında "Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük" hazırlanarak yürürlüğe girmiştir. Engelli istihdam yükümlülüğü, 1475 sayılı İş Kanununun 25. maddesinde "Çalıştırma Zorunluluğu" başlığı ile düzenlenmiştir. Buna göre; “50 veya daha fazla işçi çalıştıran işverenler, işyerlerinde %2 oranında kanun kapsamına giren engellileri, mesleki, bedeni ve mecburiyetindedirler.” ruhi durumlarına uygun bir işte çalıştırmak 57 Yüzde 2 oranındaki bu pay, 1997 yılında, 2001 yılından itibaren geçerli olmak üzere yüzde 3'e çıkarıldıktan sonra 58 yeni bir düzenleme ile %3 engelli çalıştırma oranının yürürlük tarihi, 2 yıl öne, yani 01.01.1999'a alınmış ve bu tarihten itibaren de uygulanmaya başlanmıştır. 59 *** 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu alt bentte yer alan ““engel bir hastalığa veya sakatlığa uğraması” ibaresi “engel bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi” şeklinde değiştirilmiştir. 56 1967 tarih ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu; m. 13. 57 25.08.1971 tarih ve 1475 sayılı İş Kanunu; m. 25 A 58 30.05.1997 tarih ve 572 sayılı KHK m. 13 ve m. 28. 59 21.10.98 tarih ve 4382 sayılı Kanun; m. 1. 36 İş Kanunu ve "Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük" hükümleri gereği, işverenler 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde, bedensel, zihinsel ve ruhsal özürleri nedeniyle, çalışma gücünün en az %40'ından yoksun olduğu sağlık kurulu raporunda çalışamayacakları belirtilmiş olanlardan % 3 oranında engelliyi istihdam etmekle yükümlüdür. 60 4857 sayılı Kanunun 30. maddesine göre çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde kısmı süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılanlar çalışma süresi dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülerek işçi sayısı tespit edilir. İşyerinde çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde belirsiz süreli iş sözleşmesine ve belirli süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. Oranların hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür. 61 Engelli çalıştırma zorunluluğunun doğabilmesi için, öncelikle o işyerinde en az 50 işçinin çalışması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, bir işyerinde 50'den az işçinin çalıştırılması halinde, işveren açısından engelli çalıştırma zorunluluğu bulunmamaktadır. 50'den daha az sayıda işçinin çalıştığı işyerleri için engelli çalıştırma yükümlülüğünden söz edilmemektedir. 62 Engelli çalıştırma yükümlülüğü, İş Kanunu’na tabi işçi çalıştıran tüzel veya gerçek kişilerin yanında kamu işverenlerini de kapsamaktadır. Diğer taraftan, İş Kanunu anlamında işveren olmanın şartının yanında, işyerinde yapılan işin de İş Kanunu kapsamına girmesi gerekmektedir. 5. maddede belirtilen istisnalar Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük; md. 8. Vural, Hüseyin; “Engelli ve Hükümlü Çalıştırma Zorunluluğu”, Maliye Postası Dergisi, sayı 549, Temmuz 2003, s.124 62 Esen, Güven; Bireysel İş Hukuku; 1.Kitap-Temel Kavramlar, İşletmelerde İş ve Sosyal Güvenlik hukuku, İnsangücü Yönetimi; Cilt 1; İstanbul; 1985;s. 174 60 61 37 hariç, engelli çalıştırma mükellefiyeti, faaliyet konularına bakılmaksızın, bütün işverenler için geçerlidir. 63 İş hukukunda da sosyal nedenlerle işverene bazı durumlarda belirli kişilerle sözleşme yapma zorunluluğu getirilmiş ve sözleşme özgürlüğü sınırlandırılmıştır. Bu yükümlülüklere örnek olarak 4857 sayılı İş Kanunu madde 30’da yer alan işverenin engelli ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu gösterilebilir. Aynı kanun madde 30/8 malulen ayrılmak zorunda kalan işçinin maluliyeti ortadan kalktıktan sonra işveren tarafından yeniden işe alınması gerektiğinden bahsetmektedir. 64 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesinde, 15.05.2008 tarih ve 5763 sayılı Kanun’un 2.maddesi ile yapılan değişiklikle, korumalı işyerlerinde çalıştırılan engelli sigortalıların, prime esas kazanç alt sınırı esas alınarak hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı; kontenjan fazlası engelli çalıştıran veya çalıştırma yükümlülüğü olmadıkları halde engelli çalıştıran işverenlerin çalıştırdıkları her bir engelli işçi için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin %50’nin Hazine’ce karşılanması öngörülmüştür. İşverenlerin kanunla getirilen söz konusu sigorta prim teşvikinden yararlanabilmeleri için 5510 sayılı Kanun uyarınca gerekli prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na vermeleri ve sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazine’ce karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı ödemeleri gerekir. Öte yandan işveren tarafından ödenmesi gereken primlerin geç Caniklioğlu, Nurşen; Türk Hukukunda Sakat ve Eski Hükümlü Çalıştırma Yükümlülüğü; Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi; İstanbul; 1991; s. 52 64 Yenidünya, Caner;”5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Ayrımcılık Suçu”, Çalışma ve Toplum Dergisi, sayı 11, 2006, s. 104 63 38 ödenmesi sebebiyle, Hazine’ce Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılacak ödemenin gecikmesinden kaynaklanan gecikme zammı, işverenden tahsil edilir. 65 1.6.3.6. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda Engelliler Kanunun öngördüğü sayıdan fazla engelli çalıştıran işverenlere, 4382 sayılı Kanunla birlikte 1998 yılından beri bazı yeni kolaylıklar getirilmiştir. Buna göre, işverenlerin yüzde 3 oranından fazla engelli çalıştırmaları halinde, fazladan çalıştırdıkları her engelli için 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre ödenmesi gereken işveren karşılanacaktır. sigorta prim payının yüzde 50'si Hazine tarafından 66 Türkiye’de istihdam sübvansiyonları uygulamada birçok şekilde yer almaktadır. Engellilerin istihdamı konusunda uzun bir süredir uygulanan yasal düzenlemelerin yanı sıra, bu konudaki en yakın uygulama olağanüstü hal bölgesindeki, yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu, istihdamı teşvik etmek amacıyla 1998 yılında yürürlüğe giren 4325 sayılı kanun ile başlamıştır. İşverenlerin payına düşen sosyal sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesini öngören yasa işverenlerin ücret maliyetlerini % 21,5-27 arasında düşürülmesine olanak sağlamıştır. 67 Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nı birleştiren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Bu düzenleme ile sosyal güvenlik sisteminde, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nı Makas, Recep; “Korumalı İşyeri”, Çeis Dergisi, Kasım 2011, s. 11-12 Seyyar, a.g.m. , s. 9 67 Taş, Seyhan, Bozkaya, Gülferah; “Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları”, Kahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, Kahramanmaraş Haziran 2012,s.163 65 66 39 kapsayan üç kurumu “tek çatı” altında toplayan “Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığı” (SGK) adı altında tek kurum oluşturulmuştur. Türkiye’de engelli bireylere erken emeklilik konusunda da avantaj sağlanmaktadır. 5510 Sayılı SSGSSK’ na göre, “01.01.2007 tarihi ve sonrasında işe giren sigortalılar” ile ilgili olmak koşuluyla, malulen emekliliğin temel şartı; sigortalının, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce çalışma gücünün en az % 60’ını kaybetmemiş olmasıdır. Diğer bir ifadeyle; sigortalı kişi, sigortalı olarak ilk işe girdiği tarihten sonra, çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybetmiş bulunuyorsa, malulen emekliliğe hak kazanmaktadır. Ancak, sigortalı kişinin, çalışma gücünün % 60’ını, sigortalı olarak ilk çalışmaya başladığı tarihten önce kaybettiğinin tespit edilmesi durumunda, sigortalı, bu hastalık ve engeli sebebiyle malullük aylığından yararlanamayacaktır. Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce, bu hükme göre malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya engeli bulunan ve bu nedenle malul aylığından yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirmiş olmak şartıyla, yaşlılık aylığı bağlanabilmektedir. SGK tarafından yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının, sağlık kurullarınca usulüne uygun olarak düzenlenecek raporlar ve tıbbi belgelere göre Kurum Sağlık Kurulu’nca çalışma gücündeki kayıp oranının; - % 50 ila % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün, -% 40 ila % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4.680 gün, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları 40 primi bildirmiş olmak koşuluyla, yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığı almaya hak kazanacaklardır. 68 Çalışma gücü kayıp oranları ve ilgili indirim düzenlemesi emeklilik şartlarını da etkilemektedir. Engelli İndirimi; çalışma gücü kayıp oranı asgari % 40 ve üzerinde olanların ücret ve/veya kazançlarına girecekleri derecelere göre belirlenen miktarda indirimin uygulanmasıdır. Engellilik bulgularına göre girecekleri derecelere esas oranlar; çalışma gücünün asgari % 80'ini kaybetmiş bulunanlar birinci derece, asgari % 60'ını kaybetmiş bulunanlar ikinci derece, asgari % 40'ını kaybetmiş bulunanlar ise üçüncü derece olarak belirlenmektedir. 69 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na göre; Çalışma gücünün asgari % 80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece engelli, asgari % 60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece engelli, asgari % 40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece engelli sayılır ve aşağıda engellilik dereceleri itibariyle belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir. 70 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 31 inci maddesinde yer alan engellilik indirimi tutarları, 2013 yılındaki rakamlarla aynı olarak 2014 takvim yılında uygulanmak üzere; birinci derece engelliler için 800 TL, ikinci derece engelliler için 400 TL, üçüncü derece engelliler için 190 TL olarak tespit edilmiştir. Engelli indiriminden yararlanmak isteyen kişiler aşağıdaki belgelerle birlikte Vergi Dairesi Başkanlığı olan illerde ilgili Grup Müdürlüğüne, Vergi Dairesi Başkanlığı olmayan illerde ise Gelir Müdürlüğüne, Bağımsız Vergi Dairesi Çakar, Elif; “Türkiye Ve Bazı Yabancı Ülkelerde Özürlülere Sağlanan Avantajlar: Vergi Düzenlemeleri İle Ekonomik Ve Sosyal Düzenlemeler”, Mevzuat Dergisi, Sayı 112, Nisan 2007, (Erişim) http://www.mevzuatdergisi.com/2007/04a/02.htm 25.12.2013 69 10 Soruda Sakatlık İndirimi, (Erişim) http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1318# 02.01.2014 70 TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Araştırma, Geliştirme ve Proje Dairesi Başkanlığı, Engelli Bireylere İlişkin İstatistiki Bilgiler, Kasım 2013, s 19 68 41 bulunan ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğüne, Vergi Dairesi bulunmayan ilçelerde ise Mal müdürlüklerine bir dilekçe ile başvuracaklardır. • Ücretli-Çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge, T.C. Kimlik numarası (no.su), • Bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan ücretli- Çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir, kendisinin ve özürlü kişinin T.C. Kimlik No.su özürlü kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösterir belge. • Sakat serbest meslek erbabı-Vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge. • Bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabıSerbest meslek erbabının vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge, sakat kişinin T.C. Kimlik no.su, sakat kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösteren belge (sağlık karnesi örneği). • Basit usulde vergilendirilenler-Vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge. Başvuru sahibinin çalışma gücü kayıp oranları Gelir Vergisi Kanununa ve bu Kanun gereğince hazırlanan Yönetmeliğe göre belirlenmektedir. İlgililerin hastanelerden aldıkları ve ilgili müdürlükler vasıtasıyla Gelir İdaresi Başkanlığına gönderilen raporları Merkez Sağlık Kurulunca “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ve eki cetvellere göre incelenir. Merkez Sağlık Kurulunca tespit edilen çalışma gücü kayıp oranlarına göre belirlenen sakatlık dereceleri Gelir İdaresi 42 Başkanlığı tarafından ilgilinin başvurduğu Vergi Dairesi Başkanlığına veya Defterdarlığa, bu birimler tarafından da başvuru sahibine tebliğ edilir. 71 Engellilere tanınan pozitif ayrımcılık ödeyecekleri verginin çalışma gücü tam olanlara nispeten daha az olmasıyla sınırlı değildir. Engelliler çalışma yaşamında, emekli olma şartları açısından özellikle korunmuştur. Kadın sigortalının çocuğunun doğum tarihi dikkate alınarak, çocuğun maluliyetinin işe giriş tarihinden önce olması halinde; işe giriş tarihinden, sonra olması halinde ise maluliyet tarihinden itibaren Kanunun erken emekliliğe ilişkin hükümleri uygulanır. Şayet çocuğun başka birinin bakımına muhtaç derecede malullüğü 1 Ekim 2008 tarihi öncesinde oluşmuşsa bu durumda kadın sigortalının 1 Ekim 2008 tarihinden sonra primi ödenen sürelere ilave edilecek ve yaştan indirilecek sürelerin hesabında başlangıç olarak 1 Ekim 2008 tarihi dikkate alınır. Aslında erkek sigortalının da başkasının bakımına muhtaç derecede malul çocuğu varsa ve çocuğa bakacak kimse olmadığı için (annenin ölmesi, boşanma vb.) çocuğa bakacak başka kimse yoksa çocuğun bakımını da erkek sigortalı üstleniyorsa, bu haktan erkek sigortalıyı yararlandırmak gerekir. Zira, diğer sigortalılara göre daha erken emekli olmayı meşrulaştıran ve objektif açıdan haklılaştıran neden, çocuğun başkasının bakımına muhtaç derece engelli olması ve bakımın yerine getirilmesidir. Bakımın erkek yada kadın tarafından üstlenilmesinin önemi yoktur. Asıl olan bakıma muhtaç malul çocuğun bakımının üstlenilmesidir. 72 5510 sayılı SSGSSK hükümleriyle, sigortalı olarak işe başlamadan önce malul olan, çalışma gücü kayıp oranı %40’ın üzerinde bulunup vergi indirim belgesi alan ve başkasının sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu 10 Soruda Sakatlık İndirimi, (Erişim) http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1318# 02.01.2014 Göktaş, Murat; Baki, Gürsel; “Vergi İndirim Belgesine Sahip Engelli Sigortalılar İle Başkasının Bakımına Muhtaç Çocuğu Bulunan Kadın Sigortalıların Emekliliği”, Mali Çözüm Dergisi, Temmuz-Ağustos 2010, s. 185 71 72 43 bulunan kadın sigortalıların daha erken emekli olmaları sağlanmıştır. Sigortalı olarak işe başlamadan önce malul olan veya çalışma gücü kayıp oranı % 40’ın üzerinde bulunup vergi indirim belgesi alan sigortalıların işe giriş tarihinin 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihi öncesi olması halinde, 506 sayılı Kanunda düzenlenen uygulama aynen devam edeceğinden sigortalıların olumsuz etkilenmeleri önlenmiştir. 73 1.6.3.7. Engelliler Kanunu Türkiye’de engelliler pek çok alanda ülke standartlarının oldukça gerisindedirler ve bu gerilik onları yoksullaştırmaktadır. Bazı araştırmacılar ülkemizdeki engellilerin durumunu sosyal felaket olarak ifade etmektedir. Engellilerin içinde bulunduğu bu durum günümüze kadar politika açısından ilgi çekmemiş ve bu konuda gerekli adımlar atılmamıştır. Fakat günümüzde uluslararası değişimler sürecini yaşanmaktadır. BM üyesi ve AB üyeliği için aday olan Türkiye, engellilik konusunda değişimlerin bu kuruluşların etkilerinin doğurduğu yaklaşımlarından etkilenmektedir. Etkilenme sonucunda 5738 sayılı Engelliler Kanunu (eski adı ile; Özürlüler Kanunu) yapılmıştır. 74 2004 yılında hazırlıkları tamamlanan Engelliler Kanunu Temmuz 2005’te yürürlüğe girmiştir. (RG 7/7/2005 tarih ve 25858 sayılı) Toplam 52 maddeden oluşan Kanun; bir çerçeve (16 Madde) ve 36 maddeden oluşan değiştirilen hükümler olarak iki bölümden oluşmaktadır. Çerçeve, engelliler politikasının parametrelerini saymakla birlikte özellikle kamu idaresine bir perspektif Göktaş, Baki, a.g.m., s. 186 Patır, Çağlar, Özürlülük Olgusunun Tarihsel Sürecinde 1980 Sonrası Söylem Ve Politikaların Küreselleşme Ortamında Hayata Geçirilebilirliği Üzerine Bir Tartışma: Türkiye Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2012, s.74 73 74 44 kazandırma işlevini yüklenmiştir; sosyal haklar, istihdam, eğitim, bakım hizmetleri, ulaşılabilirlik ana düzenleme alanlarıdır. İkinci bölüm var olan mevzuatta bulunan engelliliğe dayalı ayrımcı düzenlemeleri kaldırmıştır. Engelliler Kanunu Türkiye’deki mevzuatta yer alan tanımları değiştirdiği gibi yeni alanlarla ilgili tanımlamaları da mevzuata dahil etmiştir. Buna göre hem yeni tanımlar hem de yeni açılan kategoriler kanun metninin tanımlar bölümünde sayılmıştır. Tasarım bütün olarak değerlendirildiğinde, engellilik konusunda sentez bir yaklaşımın eseridir. Dünyada geleneksel yaklaşım dışarıda bırakıldığında iki temel yaklaşımdan söz edilebilir; medikal ve sosyal model. Medikal model ve sosyal model engellilerle ilgili politikaları belirleyen iki uç yaklaşımdır. Engelliliğin toplumsallığını ve engelliliği öne çıkaran sosyal model engelliler hareketinin en önemli dayanağıdır. Türkiye’de engellilik alanında medikal yaklaşımın ağırlığı söz konusudur ve bu yapı karşısında sosyal model daha anlamlı gelen yaklaşımdır. Ancak devlet düzeyinde yapılan çalışma ve düzenlemelerin her ikisinin bir sentezinde yer alması kaçınılmaz olduğu için uygulamaya yansıyan açıkça ne o ne de diğeri diyebileceğimiz bir sentezdir. DSÖ’nün geliştirdiği sınıflandırma, bir sentez modelin Türkiye’de kullanıma girmiş olması tesadüf değildir. Engelliler kanunu bu anlamda gelecek dönemde engellilerle ilgili düzenlemeleri belirleyeceği gibi özellikle sivil toplum ve gönüllü kuruluşların, engelli ailelerinin çalışmalarını da biçimlendirmektedir. Engelliler kanunu modern gelenek olarak sayabileceğimiz kurum temelli ve kamu idaresi merkezli hizmet anlayışı yerine, engellileri sosyal evreninden kopartmadan sunulacak hizmetlere yer vermiştir. Bu yaklaşım Türkiye’de sosyal hizmet kurumlarının yeniden yapılandırılmasını belirlemiştir. Türkiye’de kanundan önce kamu idaresi merkezli bir kurumlaşma yanında sosyal hizmetlerde kamu tekeli 45 söz konusuydu. Sorunları ülke sınırları dışına taşmış olan bu yapılanmanın değiştirilmesi için engelliler kanununda yeterli alt yapı kurulmuştur. 75 Engelliler Kanunu’nun genel esaslar bölümü ayrımcılıkla mücadelenin vurgulandığı ve engellilerle ilgili kamu perspektifinin oluşturulduğu bölümdür. Bu bölümde yer alan vurgu daha sonra getirilen hükümlere Ceza Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle genel olarak yansımıştır. Engelliler Kanunu’nun en önemli bölümlerinden biri istihdamdır. Türkiye’de engellilerle ilgili en önemli sorunların başında istihdam gelmektedir. Türkiye’de engelli istihdamında kota uygulaması bulunmaktadır. Özel sektörde belli bir başarısı olan kota politikası kamu alanında başarısızdır. Ayrıca bu istihdam modeliyle ağır engellilerin istihdamı sağlanamamaktadır. Bu bağlamda Türkiye’de engellilerin istihdamıyla ilgili korumalı işyerleri ve mesleki rehabilitasyon merkezlerinin kurulması, kanunda yer almıştır. Engelliler Kanunu’nun Türkiye’de açtığı yeni alanlardan en önemlisi bakım hizmetleridir. Daha önce sınırlı sayıda bakıma muhtaç engelliye bakım veren Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü kanunla birlikte hizmet alma yoluyla ağır engellilere bu hizmeti sağlamakla yükümlü olmuştur. Ağır engelli çocuğu olan ailelerinin en önemli sorunu olan kendilerinden sonra çocuklarının ne olacağı endişesi karşısında kanunla ağır engellilere bakım teminatı getirilmiştir. Düzenlemeyle Türkiye’de özel bakım merkezlerinin oluşması ve yaygınlaşması öngörülmüştür. Ayrıca ulaşılabilirlik açısından kamu kurumlarına süre verilerek gerekli alt yapının oluşturulması hükme bağlanmıştır. Yine Türk İşaret Dilinin oluşturulması kanunun önemli hükümlerindendir. 76 Aysoy, Mehmet; “Engelliler Kanunu’nun Engelleri”, (Erişim) http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=482 01.09.2013 76 Aysoy, Mehmet; “Engelliler Kanunu’nun Engelleri”, (Erişim) http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=482 01.09.2013 75 46 1.7. ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDE ENGELLİLER VE ÇALIŞMA HAKKI 1.7.1. Tarihsel Gelişim Engelliler, 19. yy.'ın son çeyreğinde sosyal politikalara konu olmaya başlamışlardır. Bu konudaki çalışmaları, tarihi açıdan üç evreye ayırmak mümkündür. I. Dünya Savaşı'na kadar olan dönemde, engellilerin özel ve temel eğitim hizmetlerinden mümkün olduğunca çok yararlanmalarını sağlama amacı taşıyan çalışmalar yapıldığı görülmektedir. I. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde, engellilere tıbbi ve mesleki rehabilitasyon hizmetlerinin sağlanmasına yönelik çalışmalar ağırlık kazanmıştır. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde ise, engellilerin istihdam edilerek korunmalarına yönelik politikalar önem kazanmaya başlamıştır. Günümüzde de engellilere yönelik sosyal politikaların, engellilerin istihdam edilmeleri ile çalışma hayatı ve iş ilişkilerinin engelliler açısından özel olarak düzenlenmesine yönelik olduğu görülmektedir. 77 Engellilerin sosyal ve ekonomik yaşama katılmalarına yönelik çalışmalar 20. yüzyılın başlarına denk düşmektedir. Engelli çalıştırma yükümlülüğü fikri ise, özellikle Dünya Savaşları sonucunda Avrupa toplumlarında harp malulü nüfusunun artışı ile doğmuştur. 78 1.7.2. Engellilerin İstihdamında Uygulanan Modeller Engellilerin istihdamı ile ilgili olarak dünyada belli başlı iki sistem uygulanmaktadır. Bunlardan ilki ve tarih itibariyle de öncelikli olarak uygulanan 77 Engelliler İdaresi Başkanlığı, II. Engelliler Şurası, Komisyon Raporları ve Genel Kurul Görüşmeleri, Nurol Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. Ankara, 2005, s. 51 78 Kayacı, Ekrem; Engelliler İçin Verimli Bir İstihdam Politikası Oluşturulması, Uzmanlık Tezi, Ankara 2007, s. 5 47 engelli çalıştırma yükümü yöntemi, (kota rejimi)’dir. 79 Belirli oranda engelli istihdam edilmesini zorunlu kılan çalıştırma yükümü (kota rejimi), engellilerin istihdam ilişkisi içerisinde pozitif anlamda korunmalarına yönelik ilk düzenlemedir. Bu anlamda kota rejimi, sosyal adalet duygusunun da bir sonucu olarak işverenlerin üzerine kanuni zorlama ile verilmiş bulunan bir moral yükümlülüktür. Kota rejimi, Ocak 1919’da ilk kez Almanya’da uygulanmıştır. Almanya’dan sonra, 1920 yılında Avusturya, 1921 yılında İtalya ve Polonya, 1923 yılında da Fransa engelli işçiler için kota öngörmüştür. Şunu belirtmekte yarar vardır ki, kota sistemi Avrupa’da engellilerin istihdamını sağlamaya yönelik temel sistemdir. 80 Engelli çalıştırma yükümünde, (kota rejimi) iki sistem görülmektedir. Bunlardan ilki doğrudan doğruya kota rejimidir. 1995 yılından önce İngiltere’de uygulanmış olup İtalya, İspanya gibi birçok ülke tarafından yaygın olarak benimsenmektedir. Diğeri ise, kotaya uyulmasa da onun bedelini ödemeyi öngören, Almanya, Fransa ve Avusturya’da uygulanan sistemdir. Doğrudan doğruya kota sisteminde, işverenler kanunun tanımladığı anlamda engelliyi çalıştırmak durumundadırlar. Yine, benimsenen sisteme göre, kotanın ihlalinde de yaptırım farklı olabilmektedir. Birinci sistemi benimseyen ülkelerde, İtalya ve İspanya’da olduğu gibi, kotanın ihlali, para cezası ve/veya hapis cezasını gerektirmektedir. Buna karşılık diğer sistemde, karşılığın ödenmesi söz konusudur. Yine yükümlülük ihlal edilirse burada da ceza söz konusudur. İkincisi ise, son yıllarda uygulama alanı bulan ve engellilere yönelik ayrımcı davranışları ortadan kaldırmayı hedefleyen ayrımcılığı önlemeye yönelik kanunlaştırma hareketleri bir başka ifadeyle, ayrımcılığı önlemeye yönelik mevzuatın oluşturulması yöntemidir. Kayacı, a.g.e., s. 5 Durmuşoğlu, Hasan; İşverenin Engelli, Eski Hükümlü ve Terör Mağduru Çalıştırma Zorunluluğu, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır 2005, s.18 79 80 48 Engellilerin istihdamında ilave olarak bir başka sistem de bahsedilebilir; belli işlerin yalnızca engellilerin istihdam edildiği işler olarak da tanımlayabileceğimiz seçilmiş iş yöntemidir. Örneğin İtalya, Yunanistan ve Danimarka’da telefon santral memurluğu görme engelliler için ayrılmış iştir. Türkiye’de de adı böyle konmasa görme özürlülerin en çok istihdam edildiği iş, telefon santral memurluğudur. 81 1.7.3. Avrupa Birliği Hukuku’nda Engellilere Yönelik İstihdam Stratejileri Avrupa devletleri, I. Dünya Savaşı’ndan sonra kamu ve özel sektörlerde belirli sayıda engellinin istihdam edilmesi yönünde çalışmalar yapmışlardır. 82 Kota biçiminde engelli çalıştırma uygulamaları, özellikle savaşta sakatlanan harp malullerin istihdamını kolaylaştırmak amacıyla, ilk kez Almanya'da (1919), daha sonra Avusturya (1920), İtalya (1921), Polonya (1921) ve Fransa'da (1923) uygulanmaya konulmuştur. 83 Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulamada olan Engelli Amerikalılar Yasası, engelli kimseler açısından önemli bir yasa olup, engellilik hakkında çok yararlı uygulamalar öngörmektedir. Amerikan hukukunda engelli kavramı, kısa ve açık bir biçimde tanımlanmıştır. Geçmişte yaşanmış bozukluk/engellilik durumları ile engelli olmamasına rağmen engelliymiş gibi muamele gören kişiler de Kanunun korumasından yararlanmaktadır. Aynı doğrultuda çalışma hayatında yer bulmaları sağlanmaktadır. 84 1990 Engelli Amerikalılar Yasası bir dönüm noktası olarak nitelendirilmekte; hatta engelli insanların “Azad edilme – Serbest Bırakılma İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, s. 53 Uşan, Fatih; “İş Hukuku’nda Sakat İstihdamı”; Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası; 1999; s. 90 83 Kettle, Melvyn; “The Cjuestion of Quota”; in: Floyd, Michael and North, Klaus; Disability and Employment-Report on an Anglo-American Conference; London; 1985; s. 8 84 Çakmak, Dr. Munci, Amerika Birleş,ik Devletleri’ndeki Engelli Tanımı Hakkında Bir İnceleme, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Ankara 2008, s.51 81 82 49 Bildirisi” (Emancipation Proclamation) olarak görülmektedir. Yasa; istihdam, barınma ve ulaşım ile ilgili hakları garanti altına almakta, engellilerin diğer Amerikalılarla aynı haklara sahip olduğu konusunda toplumsal farkındalık uyandırmaya çalışmaktadır ve kendilerine eşit muamele için çalışan güçlü, etkili ve düşüncelerini savunan, engellilere özgü yeni bir kültür oluşturmaktadır. Engelli Amerikalılar Yasası’nın, engelli hukukuna olan ilgiyi önemli ölçüde artırdığı iddia edilmektedir. 85 Pek çok OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development - Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ülkesinde engele odaklanmak yerine mevcut iş görebilirlik kapasitesini desteklemeye ve artırmaya yönelik uygulamalar ağırlık kazanmaktadır, ne var ki pasif sosyal yardım sistemini istihdam özendirici bir araca dönüştürmek için daha yapılması gerekenler mevcuttur. 86 Avrupa Birliği’nin Engellilerle İlgili Stratejisine bakıldığında ise, herkese ve herkesin katılımına açık bir toplumun yaratılmasının amaçlandığı görülmektedir. Bu yönde, engellerin tanımlanması ve ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu yaklaşım, BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen “Engelli Kişilere Fırsat Eşitliği Sağlanması ile ilgili Standart Kurallar”da tanımlanmıştır. AB’nin Engellilerle İlgili Stratejisinin üç temel odak konusu bulunmaktadır: • Komisyon ve Üye Ülkeler arasında işbirliği • Engellilerin katılımının tam anlamıyla sağlanması • Engellilikle ilgili konuların politika yapım sürecinde tüm ana plan ve programlara dahil edilmesi 85 86 Çakmak, a.g.m., s.54 Gökbay, Ergen, Özdemir, a.g.m. s.7 50 Herkesin katılımına açık bir toplumun yaratılması yönündeki uygulamaların çoğu en etkili biçimde Üye Ülkeler tarafından hayata geçirilir. Bu konuda yetki devri ilkesi uygulanır: en etkili sonucu ulusal düzeyde verecek tüm çalışmalar ulusal düzeyde yürütülmektedir. Ancak, Üye Devletlerin temel rol oynadığı durumlarda dahi Komisyon aşağıda sıralanan amaçlar doğrultusunda bir rol üstlenebilir: • Engellilik alanında Üye Ülkelerle ve bu ülkeler arasındaki işbirliğini güçlendirmek • Karşılaştırılabilir bilgi ve istatistiklerle başarılı uygulamaları derlemek, bu türden bilgi ve deneyimlerin ülkeler arasında paylaşılmasını ve daha da geliştirilmesini sağlamak • Engellilikle ilgili konularda farkındalık yaratmak • Komisyonun hem kurum içi hem de kurum dışı tüm politika ve yasama çalışmalarına engellilikle ilgili konuların dahil edilmesini sağlamak. Üye Ülkeler arasında görüş alışverişinin sağlanması için Üye Ülkelerin temsilcilerinden oluşan Engellilerle İlgili Yüksek Çalışma Grubu düzenli aralıklarla toplanmaktadır. Engellilikle ilgili konularda farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar, her yıl Aralık ayında kutlanan “Avrupa Engelliler Günü” çerçevesinde yürütülmektedir. Birleşmiş Milletlerin 1992 yılında aldığı karar ile 3 Aralık “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan etmiştir. İstihdam alanında engellilere yönelik tutumlarının değiştirilmesi en önemli konulardan biridir. İstihdam Ulusal Eylem Planlarında ve Yoksulluk ve Sosyal Dışlamayla Mücadele Ulusal Eylem Planlarında engellilerin durumuna ilişkin bölümler yer almaktadır. Bu belgelerde, önemli istatistiki bilgiler, göstergeler ve erişimin sağlanması konusundaki uygulamalar anlatılmaktadır. 51 Avrupa Birliği Ayrımcılıkla Mücadele konusunda Kasım 2000’de kabul edilen direktif kararıyla birlikte Üye Ülkeler, işgücü piyasasında, mesleki eğitim sürecinde ve işyerlerinde engellilerin ve diğer kişilerin maruz kaldığı ayrımcılığın önlenmesini yönelik uygulamaları (eğer henüz önlememişlerse) hayata geçirmeye karar vermişlerdir. Bu belgeyle birlikte hayata geçirilen en önemli yasal değişiklik, işyerlerinde engelli kişilerin ihtiyaçlarına uygun çalışma koşullarının sağlanmasına yönelik yükümlülüktür. 7 -9 Aralık 2000 tarihlerinde gerçekleşen Nice’deki Avrupa Konseyinde Temel Haklar Şartı Konsey, Avrupa Parlamentosu ve Komisyon tarafından ortak deklarasyonla kabul edilmiştir. Bu Şart, çeşitli uluslararası belgelerde, Avrupa belgelerinde ya da ulusal belgelerde yer verilen kişisel, siyasal, ekonomik, sosyal ve toplumsal hakları tek bir belgede toplamaktadır. Avrupa Konseyi, bu Şartın mümkün olan en yaygın şekilde Birlik vatandaşlarına ulaştırılmasını hedeflemektedir. Komisyon yeni bir politika geliştirirken ya da mevcut politikalarda değişiklik yaparken engellilerin ihtiyaç ve haklarının göz önünde bulundurulmasını hedeflenmektedir. Komisyon, sosyo-ekonomik politika, program ve projelerde engellilikle ilgili konuların yer almasına özel bir önem atfetmektedir. Engellilerin Entegrasyonunun Sağlanmasıyla İlgili Birim, engellilikle ilgili konuların Komisyonun tüm ana plan ve programlarına dahil edilmesini sağlamakla sorumludur. Bu birim Kurum İçi Engelliler Grubu adı altında diğer Genel Müdürlük temsilcileriyle düzenli toplantılar gerçekleştirmektedir. Bu grup engellilikle ilgili konuların Genel Müdürlükler tarafından anlaşılmasını, Genel Müdürlükler arasında bu konularda işbirliğinin sağlanması ve güçlendirilmesini amaçlamaktadır. Komisyon, politika, uygulama ve programlarda gerçekleştirilen değişikliklerin planlanması, izlenmesi ve değerlendirilmesine yönelik süreçlere engelli kişilerin dahil edilmesi gerektiğini düşünmektedir. Komisyon bunu hem 52 kendi işleyiş sürecinde hayata geçirmeyi amaçlamakta hem de bu uygulamaları hayata geçirmeleri konusunda diğer kurum/ kuruluşları teşvik etmektedir. Komisyonun Avrupa Engelliler Forumu ile geliştirdiği diyalog bu türden uygulamalara örnek oluşturmaktadır. (Avrupa Engelliler Forumu bir şemsiye örgüt niteliğindedir. Bu örgüt çatısı altında, örneğin, engelliler konusunda Avrupa’da Koordinasyonu edilmektedir.) sağlayan STK’lar ve Ulusal Engelliler Kurulları temsil 53 Komisyon, sağlanmasına engelli yönelik kişilerin çalışmalara işgücü Sosyal piyasasına Tarafların entegrasyonlarının dahil edilmesini amaçlamaktadır. Sosyal Taraflar, 19 Mayıs 1999’da gerçekleştirilen Sosyal Diyalog Komite toplantısında, engelli kişilerin istihdamıyla ilgili olarak Ortak Deklarasyon yayımlamışlardır. Bir başka örnek 2000-2006 yılları arasındaki EQUAL girişimidir. Bu çerçevede, sosyal taraflar ve aralarında işgücü piyasasında ayrımcılığa maruz kalan grupların temsilcilerinin de bulunduğu diğer kilit oyuncular, iş yaratma konusunda yeni düşünceler geliştirmekte ve geliştirilen programları sınamaktadır. 87 İş-Kur Ankara İl Müdürlüğü, paylaşılan makaleden alıntı, 2012 · Temel belgeler http://europa.eu.int/comm/employment_social/index/7003_en.html · Avrupa Engelliler Günü (European Day of Disabled People) http://europa.eu.int/comm/employment_social/disability/day_en.html · İstihdam Ulusal Eylem Planları (National Action Plans on Employment) http://europa.eu.int/comm/employment_social/news/2001/may/naps2001_en.html · Yoksulluk ve sosyal dışlamayla mücadele konusunda Ulusal Eylem Planları (National Action Plans against Poverty and Social Exclusion) http://europa.eu.int/comm/employment_social/news/2001/jun/napsincl2001_en.html · EQUAL Girişimi http://europa.eu.int/comm/employment_social/equal/index.cfm · Engellilerle İlgili Yüksek Çalışma Grubu (The High Level Group on Disability) http://europa.eu.int/comm/employment_social/disability/contact_en.html · Ayrımcılıkla Mücadele (Anti-discrimination) http://europa.eu.int/comm/employment_social/fundamri/legln_en.htm · Avrupa Engelliler Forumu (European Disability Forum) http://www.edf-feph.org · Engellilerin İstihdamına İlişkin Ortak Deklarasyon (Joint Declaration on the Employment of people with disabilities ) http://europa.eu.int/comm/employment_social/soc-dial/social/news/declaration_en.htm · Temel Haklar Şartı (Charter of Fundamental Rights) http://europa.eu.int/comm/justice_home/unit/charte/index_en.html · Birleşmiş Milletler Engelli Kişilere Fırsat Eşitliği Sağlanması ile ilgili Standart Kurallar (United Nations Standard Rules on Equalization of Opportunities for Persons with Disabilities) http://www.un.org/esa/socdev/enable/dissre00.htm 87 İKİNCİ BÖLÜM ENGELLİLERİN İSTİHDAMINDA KORUMALI İŞYERLERİ, SOSYAL POLİTİKA UYGULAMALARI VE İSTATİSTİKİ DEĞERLENDİRMELER 2.1. ENGELLİ İSTİHDAMINDA KORUMALI İŞYERLERİ Engellilerin istihdam edilme zorunluluğu ve bu zorunluluğun bir yansıması olarak, engellilerin nasıl ve ne şekilde istihdam edilebileceklerine yönelik yapılan yoğun tartışmalar farklı engelli istihdam yöntemleri doğurmuştur. Yaygın olarak kullanılan yöntemler aşağıdaki gibi sıralanabilir. 88 • Kota Sistemi • Korumalı İşyerleri • Kişisel Çalışma Yöntemi • İşverenlerin Zorunluluk Olmadan Engelli İstihdamı • Evde Çalışma • Kooperatif Çalışma Yöntemi En yaygın olarak bilinen ve uygulanan kota sistemi yalnızca kota uygulamasından yararlanabilme aşamasında yer alan prosedürlere katılabilen ve diğer engellerle rekabet edebilen engellileri kapsamaktadır. Bu grubun dışında yer alan engelliler için ise farklı programların varlığı gerekmektedir. Örneğin korumalı işyerleri bu grupta yer alamayan engelliler için tasarlanmıştır. 89 88 Öz, Cihan Selek; Orhan, Serdar; Engelli İstihdam Yöntemlerinin Uygulanabilirliği Üzerine Bir Değerlendirme, Çalışma İlişkileri Dergisi, Temmuz 2012, Cilt 3, Sayı 2, s. 38 89 Yılmaz, Zühal, Çalışan Özürlülerin İş Yaşamında Karşılaştıkları Sorunlar ve Bunları Etkileyen Etmenler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2004, s. 23 55 Korumalı iş istihdamı olarak bilinen ve engelli insanların açık çevrede ancak korumalı binalarda çalıştığı kamu sektörleri, şirketlerde üretim ünitesi olarak yer alan korumalı işyerleri düzeni, geri dönüşüm ve onarım atölyeleri oluşturma gibi programlar en sık bilinenlerdir. Korumalı istihdam, kişisel 90 noksanlıkları veya engelleri nedeniyle yaşamlarını normal bir mesleki faaliyetle kazanamayacaklar için özel olarak düzenlenip, kurulan işyerlerindeki istihdam türüdür. Bu yöntem hem kota rejimini hem de ayrımcılığı önlemeye yönelik mevzuat yöntemini kabul eden ülkeler tarafından uygulanmaktadır. Genellikle özürlülerin istihdamı devletin yasal müdahaleleri ile gerçekleşmektedir. Buna literatürde “korumalı istihdam” denilmektedir. Bu kavram aynı zamanda ileri derecede ki engelliler için kurulup düzenlenen işyerlerinde istihdam olanağı sağlamasını da kapsamaktadır. 91 Korumalı işyeri (korumalı istihdam) yönteminde diğer işyerlerinde çalışamayacak engellileri, özel olarak kurulan ve düzenlenen işyerlerinde istihdam etme yöntemidir. Bu yöntem kota rejiminin yanında ayrımcılığı önlemeye yönelik mevzuat yöntemini kabul eden önemli bir uygulamadır. 92 2.1.1. Korumalı İşyeri Kavramı Korumalı işyeri kavramı, ülkemizde 2005 tarih ve 5378 sayılı Engelliler Kanunu’nun 14.maddesine istinaden hazırlanmış olan 30.05.2006 tarih ve (RG) 26183 sayılı Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelik ile gündeme gelmiştir. 2013 yılında konu ile ilgili yeni yönetmelik yayımlanmıştır. 90 Öz; Orhan,; a.g.m., s. 38 Türkiye Korumalı İşyerleri Araştırması, (Erişim) http://www.eyh.gov.tr/tr/8461/2 01.01.2013 92 T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü, İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, Aralık 2011, Ankara, s. 53 91 56 26 Kasım 2013 tarihli ve 28833 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlan Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmeliğin amacı, “korumalı işyeri statüsünün kazanılması, korumalı işyerlerinin işleyişi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir” (md.1). Yönetmelikte korumalı işyeri: “İşgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal engelli bireylere istihdam oluşturmak amacıyla Devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklenen ve çalışma ortamı özel olarak düzenlenen işyeridir.” şeklinde tarif edilmiştir.(md.3/c). Korumalı işyerlerinde asıl amaç; engelliye, normal çalışma ortamında olduğu varsayılan yarışma ve başarısız olma riski olmadan çalışma fırsatı vermektedir. Engelli kişiyi, problem ve risklerden koruyarak birtakım düzenlemelerle beraber (çalışma tarih ve saatleri, üretim planları gibi) engellinin işin gerektirdiği normal görevlere en kolay şekilde devam etmesini sağlamaktadır. Korumalı işyerlerinin en önemli ve kritik bileşeni “korumalı” kavramının getirdiği anlam ile ilgilidir. Bu kavram, engellilere, rekabet faktörü olmaksızın, korunaklı bir ortamda çalışma ve işi öğrenme olanağı tanımakta ve aynı zamanda rehabilitasyon amacı taşımaktadır. 93 2.1.2. Korumalı İşyeri Statüsü Kazanılması İçin Başvuru Şartları Korumalı İşyerleri Hakkındaki Yönetmeliğe göre; korumalı işyeri statüsünün kazanılması için en az % 40 oranında zihinsel veya ruhsal engelli en az sekiz bireyin çalıştığı işyerinin işvereni, korumalı işyeri statüsünün kazanılması için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) İl Müdürlüğüne başvuruda bulunur. Korumalı işyerlerinde çalışacak engelli bireylerin sayısının toplam işçi sayısına oranı yüzde yetmiş beşten az olamaz. Bu kapsamda çalıştırılacak işçi 93 Aytekin, a.g.m., s. 149 57 sayısının tespitinde, belirsiz süreli iş sözleşmesine ve belirli süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. Oranların hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür (md.4). Yönetmeliğin 5.maddesine göre korumalı işyeri statüsünün elde edilebilmesi için başvuruda istenecek belgeler düzenlenmiştir. Buna göre gerçek veya tüzel kişiler, işyerinin üretim faaliyetini veya faaliyetlerini, işyerinde çalışan veya çalışacak toplam işçi sayısını, çalışan veya çalışacak engelli birey sayısını, engel durumlarını ve işyerinde yaptığı veya yapacağı işler ile işyerinin adresini belirten ve işyerine korumalı işyeri statüsü kazandırma talebini içeren dilekçe ile aşağıda yer alan (md.5/2 ve md.6) belgelerle birlikte Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne başvuru yapılmaktadır. Korumalı işyeri açmak isteyen gerçek kişiden veya tüzel kişi temsilcisinden istenen belgeler aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır; a) T.C. Kimlik numarası beyanı, b) Adli sicil kaydına ilişkin yazılı beyanı, c) Tüzel kişinin temsilcisinin yetki belgesi, ç) Dernek ve vakıflar için, vakıf senedi veya dernek tüzüğünde amaçlar arasında eğitim ve üretim faaliyetlerinin yer aldığını gösteren belge, d) Yıllık gelir ve yıllık kurumlar, katma değer, özel tüketim, özel iletişim ve banka ve sigorta muameleleri vergileri, gelir ve kurumlar vergisine ilişkin tevkifatlar ve geçici vergiye ilişkin vergi asılları ile bu vergi türlerine ait vergi ziyaı cezaları, gecikme zam ve faizleri bağlamında vergi borcu ile 58 sosyal güvenlik kurumlarından alınacak prim borcu olmadığına dair belge, e) İlgili mevzuatı uyarınca alınması gereken izin ve belgelerdir. Korumalı işyeri yöneticisinden istenecek belgeler ise; T.C. Kimlik numarası beyanı, adli sicil kaydına ilişkin yazılı beyanı, bulaşıcı bir hastalığı bulunmadığına ilişkin yazılı beyanı, eğitim durumuna ilişkin yazılı beyandır (md.6). Taleplerin komisyonca değerlendirilmesi ve korumalı işyeri statüsü belgesinin düzenlenmesi 28833 sayılı yönetmelik madde 7’de düzenlenmiştir. Buna göre; “korumalı işyeri statüsü almak üzere Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne başvuran gerçek veya tüzel kişilerin talepleri işyerinde gerekli tespit ve incelemeleri yapmak suretiyle en geç otuz gün içinde Komisyonca değerlendirilir.” Başvurusu yapılanlardan Komisyonca yapılacak değerlendirme sonucunda uygun görülen işyerlerine Valilikçe, Korumalı İşyeri Statüsü Belgesi düzenlenmektedir. Korumalı İşyerinin Yıllık Faaliyet Raporunu Düzenlemesi konusunda ise; korumalı işyeri bir yıllık üretim, istihdam, satış, bağış, yatırım, pazarlama, stok, istihdam ettiği personel gibi faaliyetlerini içeren raporunu her yılın Mart ayı içinde vermelidir. Korumalı işyeri statüsü verilen işyerleri, denetim raporları sonucunda belirlenen ve Yönetmelikte belirtilen koşulların bir veya birkaçını yerine getirmediği tespit edildiği takdirde yazılı olarak uyarılmaktadır. Otuz gün içerisinde belirtilen eksiklikleri tamamlamayan işverenlerin korumalı işyeri belgesi Komisyonun görüşü doğrultusunda Valilikçe iptal edilmektedir. İşyeri taşınma, devir, kapanma gibi durumlarını on beş gün öncesinden bildirmek zorundadır. 94 Aytekin, a.g.m, s. 150 94 59 2.1.3. Korumalı İşyerinde Çalıştırılacak Personel Korumalı işyerlerinde çalışacakların da tanımlamaları yapılmıştır. Korumalı işyerinde işyeri yöneticisi, eğitici personel ve engelliler istihdam edilir. İşyerinin korumalı işyeri statüsü almasından değerlendirilerek, uygun görülmesi sonra gerekli durumunda, teknik belli destekler periyotlarda görevlendirilecek personel tarafından yerine getirilir. Korumalı işyerlerinde çalıştırılacak personelin nitelikleri yönetmelikte “korumalı işyerinde; işyeri yöneticisi ile mesleki ve teknik eğitim alanında yükseköğrenim görmüş veya usta öğreticilik yeterliliğini haiz eğitici personel istihdamı zorunludur” şeklinde düzenlenmiştir (md.8). • İşyeri yöneticisi, birden fazla korumalı işyerinin yöneticisi olamaz. Ancak, nitelikleri haiz olmak kaydıyla, aynı iş yerinde eğitici personel görevini yürütebilir. • Korumalı işyerinde, işyerinin kapasitesine göre ayrıca teknik, idari ve yardımcı personel ile ihtiyaç duyulabilecek diğer personel çalıştırılabilir. Korumalı işyerlerine Komisyon tarafından gerekli görülmesi halinde Valilikçe ilgili il müdürlüklerinden görevlendirme yoluyla uzman personel desteği sağlanabilir. (md.9) 2.1.4. Korumalı İşyerinde Çalışacak Engelliler 26 Kasım 2013 tarihli ve 28833 sayılı yönetmelikte korumalı işyerlerinde çalışabilecek engelliler belirlenmiştir. Buna göre; korumalı işyerinde istihdam edilebilmek için; (md.14) • En az % 40 oranında zihinsel veya ruhsal engelli olmak, 60 • Türkiye İş Kurumuna kayıtlı olmak, • 15 yaşını bitirmiş olmak gerekir. Korumalı işyerine kabulde ise aşağıdaki belgeler istenmektedir; • T.C. Kimlik Numarası beyanı, • Engelliler için Sağlık Kurulu Raporunun aslı veya onaylı örneği, • İki adet fotoğraf, • Var ise öğrenim belgesinin veya çıkış belgesinin aslı veya aslı ibraz edildiğinde Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünce onaylanan örneği istenir. Korumalı işyerinde çalışan engelli bireyin işten ayrılmasında ise aynı yönetmeliğin 15.maddesine göre; “korumalı işyerleri, aylık personel durum çizelgesini takip eden ayın ilk haftasında düzenleyerek Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne gönderir. İşyeri herhangi bir sebeple iş sözleşmesi sona eren engelli bireyin ayrılış nedenlerini on beş gün içinde Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne bildirmekle yükümlüdür.” 2.1.5. Korumalı İşyerlerine Sağlanan Teşvik Düzenlemesi Korumalı işyerleri hakkında yönetmelik (26.11.2013/28833 sayı) tanım kısmında korumalı işyerlerinin devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklenen ve çalışma ortamı özel olarak düzenlenen işyeri olarak açıklandığı görülmektedir. Devlet tarafından yapılan ve/veya yapılacak destek ile ilgili açık bir düzenleme yönetmelikte yer almamaktadır. Engellilerin istihdamında kamu ve özel sektör kuruluşlarında yasal düzenlemelerle, toplam işçi sayısının belli bir oranında engelli işçi çalıştırma zorunluluğunu ifade eden zorunlu kota yöntemi yanında, Devlet tarafından getirilen yönlendirici tedbirler de oluşturulabilmektedir. Söz gelimi, engelli kişi 61 kendi işini kurmak istiyorsa, kendisine uygun krediler verilmesi ve vergi indirimi uygulanması; dernek ya da kooperatif biçiminde örgütlenmelerinin temin edilmesi, zorunlu çalışmanın dışında engellilerin de aday olabileceği işe giriş ortamlarının oluşturulması, vergi indirimi ya da muafiyeti tanınması, ucuz ya da uzun vadeli kredi kolaylığı sağlanması gibi yönlendirmeler sıralanabilir. 95 Zorunlu kota sisteminin devreye girebilmesi için işyerinde en az elli işçinin (tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde 51 veya daha fazla işçi) çalışıyor olması gerekmektedir. Yurtiçinde İşe Yerleştirme Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesine göre; yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar, işyerinin güvenliğinden sorumlu özel güvenlik görevlileri, işyerinde çalıştırılan engelli veya eski hükümlüler, toplam işçi sayısının hesabında dikkate alınmaz. Bunun sonucu olarak, korumalı işyerlerinde zorunlu olarak engelli çalıştırma yükümlülüğünün doğabilmesi için işyerinde varsa, yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar, özel güvenlik görevlileri ile engelli veya eski hükümlü işçilerin dışında iş kanunda belirtilen sayıda (en az 50 işçinin - tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde 51 veya daha fazla) işçinin çalışıyor olması gerekir. Bu ihtimal ise aynı anda hem korumalı işyeri statüsüne sahip olmayı hem de herhangi bir özrü olmayan ve çok sayıda işçinin çalıştığı işyerlerinde söz konusu olabilir. Belirtilen koşulları sağlayan özel sektör kapsamındaki korumalı işyerinde çalışan sigortalı engelli işçiye yönelik sigorta primine ait işveren hissesinin tamamı aynı şekilde Hazine’ce karşılanacaktır. Korumalı işyerinde herhangi bir engeli olmayan işçilerin sayısının fazla olmaması sebebiyle zorunlu kota sisteminin düşünülemeyeceği durumlarda da, Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelikte (md.17) öngörülen engellilik oranını sağlayamayan engellilerin çalıştırılması mümkündür. Söz gelimi, zihinsel, ruhsal engelli grubu dışında olmakla beraber, engellilik oranı %40 - %59 engellilik oranına sahip bireyler korumalı işyerlerinde engelli grubu kapsamında yer Bilgin, Kamil Ufuk; “Engellilerin Çalışma Hayatındaki Sorunları ve Çözüm Önerileri”, Kamu-İş, Yıl 2000, Cilt 5, Sayı 4 95 62 almamaktadırlar. Ancak bu kişilerin korumalı işyerlerinde çalıştırılmaları halinde prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin % 50’si Hazine tarafından karşılanacaktır. Korumalı işyerleri araştırmasının 96 sonuçları doğrultusunda engelli istihdamına ve de konuyla ilgili teşvik konusuna ağırlık verilmiştir. Araştırmalar yapılmıştır ve de proje teklif çağrıları duyurulmuştur. Uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerince fonlanan ve varlık nedeni işgücü piyasasında istihdam edilemeyecek nitelikte ağır engelli bireylerin istihdamı olan korumalı işyerlerinde istihdam yaratılması hedeflenen gerçek kitleye ulaşmada sorun yaşanmaktadır. Örneğin Bizim Köy Engelliler Üretim Merkezi Avrupa Birliği Fonu, Kocaeli Valiliği ve Kocaeli Sanayi Odası’nın bağışlarıyla oluşturulmuş, korumalı işyeri statüsüne sahip bir merkezdir. Çalışanların tamamı engellilerden oluşmaktadır. Yalnız engellilik oranı oldukça düşüktür. Yöneticisinin verdiği bilgilere göre engellilere uygun işten ziyade işe uygun engelliler işe alınmaktadır. Örnek olarak 60 engelli çalışanın olduğu konfeksiyon bölümünde üretim dijital makinelerde yapılmakta buna göre bu makineyi kullanabilecek engellilik oranı düşük olanlar işe alınmaktadır. Yani korumalı iş statüsünde, piyasada iş bulamayan engellilik oranı yüksek kişilerin çalışması gerekirken burada piyasada daha rahat iş bulabilen engelliler çalışmaktadır. 97 09 Ocak 2014 tarih ve 288877 sayılı Engelli ve Eski Hükümlü Çalıştırmayan İşverenlerden Tahsil Edilen İdari Para Cezalarını Kullanmaya Yetkili Komisyona Dair Yönetmelik engellilerin istihdam edilmesini sağlayacak ve de yaygınlaştıracak projelerin hazırlanması, değerlendirilmesi, uygulanması, izlenmesi ile ilgili düzenlemeleri içerir. Yönetmelikte geçen proje; işsiz engellilerin 96 97 Makas, a.g.m., s. 11-12 Patır, a.g.e, s.65 63 ve eski hükümlülerin mesleki eğitim ve rehabilitasyonu ile kendi işlerini kurmaları, engellilerin iş bulmalarını sağlayacak destek teknolojileri ile engellilerin işe yerleştirilmeleri, işe ve işyerine uyumlarının sağlanması ve bu gibi kapsam ve içeriği başvuru rehberinde ve ilgili mevzuatında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik projeleri ifade eder. (md.2/ı) T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Şubat 2013’te konu ile ilgili çalışmalar başlatılmış ve Korumalı İşyerleri Projesini başlatmıştır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile İş-Kur tarafından alt yapısı geliştirilen Korumalı İşyerleri Projesi ile engelli istihdamında yeni imkanlar sunulması amaçlanmaktadır. Teklif çağrısı kapsamında, Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelik kapsamındaki engellilere yönelik projelere kaynak tahsis edileceği vurgulanmıştır. Kaynak tahsis edilmesine karar verilen projelere, kuruluş sermayesi olarak, engelli çalıştırmayan işverenlerden kesilen cezaların oluşturduğu Ceza Paraları Fonundan karşılanmak üzere, ilgili komisyonun değerlendirmeleri sonucunda, kuruluş tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, en fazla 150 bin TL hibe verilecektir. Proje başlangıcından itibaren kurulan korumalı işyerinde çalışacak engelli işçilerin maaş giderleri (asgari ücret üzerinden) ilk bir yıl boyunca, engelli çalıştırmayan işverenlerden kesilen cezaların oluşturduğu Ceza Paraları Fonundan karşılanacaktır. Proje kapsamında kurulacak korumalı işyeri, 5 yıl boyunca İş-Kur ve ASPB tarafından takip ve denetime tabi olacak. Bu 5 yıllık süre içerisinde başlangıçta alınan makine ve donanımın satış veya devri yapılamayacaktır. Korumalı işyerinin kuruluşundan itibaren 5 yıl içerisinde herhangi bir nedenle kapanması, tasfiye edilmesi veya çalışan engelli sayısının belirtilen orandan ve sayıdan aşağı düşmesinden bir ay içerisinde eski sayı ve orana ulaşamaması halinde başlangıçta hibe olarak verilen kuruluş sermayesi yasal faizi ile birlikte geri 64 alınacak, engelli işçi maaş giderleri kapsamında verilen desteğin ise yüzde 30’u geri tahsil edilecektir. Proje Teklif Çağrısı ile; engelli kişilerin haklarını savunan sosyal desteklenmesi, tarafların engelli istihdamının altyapısının geliştirilmesi, işgücü piyasasında normal şartlar altında çalışma imkanı kısıtlı olan ağır engelli kişilere istihdam ortamları oluşturulması amacıyla korumalı işyerlerinin kurulması ve yaygınlaştırılması, mesleki rehabilitasyon imkanı veren işletmelerin sayısının ve etkinliklerinin artırılması, engelli istihdamında artış sağlanması, engellilerin toplumsal hayatın her alanına aktif katılımını sağlanması, sosyal ortaklar ile İş-Kur hedeflenmektedir. ve ASPB arasındaki diyalogun geliştirilmesi 98 Korumalı İşyerleri ile ilgili 17 Aralık 2013 tarihinde bir proje çağrısı daha yapılmıştır. ASPB Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve İş-Kur koordinasyonunda korumalı işyerlerinin desteklenmesi ve güçlenmesi amacı ile hazırlanacak projeler, 4857 sayılı Kanunun 101. maddesi99 gereğince tahsil edilen fondan desteklenmektedir. Teklif çağrısı kapsamında desteklenecek projeler ile engelli kişilerin haklarını savunan sosyal tarafların desteklenmesi, engelli istihdamının altyapısının geliştirilmesi, işgücü piyasasında normal şartlar altında çalışma imkanı kısıtlı olan zihinsel ve ruhsal engelli kişilere istihdam ortamları oluşturulması amacıyla korumalı işyerlerinin kurulması ve yaygınlaştırılması, bu tür işletmelerin sayısının ve etkinliklerinin artırılması ve engelli istihdamında artış hedeflenmektedir. Bu teklif çağrısı kapsamında, 26.11.2013 tarih 28833 sayılı RG’ de yayımlanan Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelik kapsamındaki Korumalı İşyerleri Projesi, (Erişim) http://www.fatmasahin.net/tr/html/171/KORUMALI-ISYERLERI-PROJESI 23.02.2013 99 4857 sayılı İş Kanunu md.101 Engelli ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğuna aykırılık: Bu kanunun 30.maddesindeki hükümlere aykırı olarak engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan işveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her engelli ve eski hükümlü ve çalıştırmadığı her ay için binyediyüz Tük Lirası idari para cezası verilir. Kamu Kuruluşları da bu para cezalarından hiçbir şekilde muaf tutulamaz. 98 65 zihinsel veya ruhsal engellilere yönelik projelere kaynak tahsis edilir. Teklif Çağrısı kapsamında yapılacak proje teklifleri, bu teklif çağrısı ile ekli dokümanlar kapsamında belirlenen usul ve esaslara uygun olarak 4857 sayılı Kanunun 30/7. maddesi kapsamında oluşturulan Komisyon tarafından değerlendirilir. Proje teklif çağrısına katılım için hazırlanan başvuru formu ve açıklamalı rehber ASPB resmi internet sayfasında yayınlanmıştır. 100 Her ne kadar 2008 yılında getirilen İstihdam Paketi ile engellilerin istihdamı için prim teşviki sağlanmış da olsa, bu teşvik, engelli istihdamının istenilen düzeye gelmesi için yeterli değildir. Yönetmelik’te, devletçe yapılacak teknik yardımın ve mali desteğin kimlere, nasıl ve hangi miktarda verileceği gibi konularda herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Tüm bu hususların açıklığa kavuşturulması ise, korumalı işyerlerinin engelli istihdamı konusunda etkin bir rol oynayabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Kaldı ki, Yönetmeliğin yayımından bu yana geçen süreç içinde, korumalı işyerlerinin engelli istihdamına sağladığı katkı konusunda da sağlıklı bir veri bulunmamaktadır. Bu hususta gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, gerek konuyla ilgili diğer resmi ve özel kuruluşlara önemli görevler düşmektedir. Engelli istihdamında doğru yaklaşım “zorunluluklar” koymak değildir. Bu nedenle, Avrupa ülkelerindeki örneklere uygun şekilde korumalı işyerlerinin kurulması teşvik edilmeli, bu işyerlerinin etkin şekilde işleyişi sağlanmalı ve bununla bağlantılı olarak engelli istihdamı korumalı işyerleri dışında kalan işyerleri bakımından zorunluluk olmaktan çıkarılmalıdır. 101 Korumalı İşyeri Destek Projesi Teklif Çağrısı Başvuru Rehberi ve Başvuru Formu, (Erişim) http://www.eyh.gov.tr/tr/26176/Korumali-Isyeri-Destek-Projesi-Teklif-Cagrisi 19.12.2013 101 Aytekin, a.g.m., s. 152-153 100 66 2.1.6. 2006 Tarihli Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan 2013 Değişikliğinin Karşılaştırılması Korumalı işyerleri konusunda, 2006 yılında düzenlenen ilk yönetmelik ve yakın zamanda 2013 yılında yayımlanan yönetmelik incelendiğinde gerçekleşen değişiklikler maddeler ile incelenmektedir. Madde 1 30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı (1) Bu Yönetmeliğin amacı, normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlüler için açılacak olan gerekli teknik donanımı devletçe sağlanacak olan işyerlerinin korumalı işyeri statüsü kazanması, işleyişi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. (2) Bu Yönetmelik, normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlüler için mesleki rehabilitasyon ve istihdam oluşturmak amacıyla gerçek ve tüzel kişilerce açılan ve açılacak olan işyerlerini kapsar. 26.11.2013 tarih ve 28833 sayılı (1) Bu Yönetmeliğin amacı, korumalı işyeri statüsünün kazanılması, korumalı işyerlerinin işleyişi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. (2) Bu Yönetmelik, işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan engelli bireylere istihdam oluşturmak amacıyla gerçek ve tüzel kişilerce açılan ve açılacak olan işyerlerini kapsar. Korumalı işyerleri hakkında yönetmeliğin birinci bölümü amaç ve kapsam sınırı ile başlamaktadır. 2006 ve 2013 yıllarında çıkan yönetmelik maddelerine bakıldığında; 2006 yılında mesleki rehabilitasyon ve istihdam bir arada yer alırken, 2013 yılında yalnızca istihdam oluşturmak amacı şeklinde düzenlendiği görülmektedir. 2013 yılında, yönetmeliğin amacında ‘gerekli teknik donanımın devletçe sağlanacağı’ yer almamaktadır. 2006 yılında yayımlanan yönetmeliğin 15.maddesinde korumalı işyerinin bölümleri düzenlenmiştir. Bu maddeye göre korumalı işyerinin bölümleri; 67 değerlendirme bölümü, üretim bölümü ve sosyal servis olmak üzere 3 bölümden oluşmaktadır. 2013 yılında ise korumalı işyerlerinin bölümlerine yönetmelikte yer verilmemiştir. 2013 yılında yayımlanan yönetmelikte amaç kısmında mesleki rehabilitasyon konusunun yer almaması ile paralel olarak, engelli bireylerin ihtiyaç duyacağı fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmetleri, bireysel ve grup programlarının düzenlendiği danışmanlık hizmetlerinden bahsedilmemektedir. Korumalı işyerinde istihdam edilecek engelli bireylerin en az %40 zihinsel veya ruhsal engelli olmak kriteri ile sınırlı kalması, diğer özür gruplarından %60 ve üzeri engelli bireyler ilgili madde içeriğinde bulunmamaktadır. Madde 3 30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı 26.11.2013 tarih ve 28833 sayılı c) Komisyon: İllerde Valilik bünyesinde, Türkiye İş Kurumu İl Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve gerekli hallerde Valilikçe görevlendirilen kamu kurum ve kuruluşları temsilcilerinden oluşan, sekreteryası Türkiye İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından yürütülen ve çalışma usul ve esasları Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecek olan komisyonu, b) Komisyon: İllerde Valilik bünyesinde, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü ve gerekli hallerde Valilikçe görevlendirilen diğer kamu kurum ve kuruluşları temsilcilerinden oluşan, sekretaryası Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından yürütülen ve çalışma usul ve esasları Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecek olan komisyonu, ç) Korumalı işyeri: Normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlüler için mesleki rehabilitasyon ve istihdam oluşturmak amacıyla, Devlet tarafından ilgili mevzuatta teknik donanımın sağlandığı ve mali yönden desteklendiği, çalışma ortamının özel olarak düzenlendiği işyerini, ifade eder. c) Korumalı işyeri: İşgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal engelli bireylere istihdam oluşturmak amacıyla Devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklenen ve çalışma ortamı özel olarak düzenlenen işyerini, ifade eder. 68 Yeni yönetmeliğe göre korumalı işyerleri ile ilgili temsilcilerden oluşan komisyon; sekretaryası Türkiye İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından yürütülen ve çalışma usul ve esasları Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü değil, sekretaryası Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından yürütülen ve çalışma usul ve esasları Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecektir. Konunun çıkış yerini oluşturan tanım kısmında da zihinsel ve ruhsal engelliler ve istihdam amacı noktaları ile düzenleme yapılmıştır. Mesleki rehabilitasyon amacı ve diğer yüksek engel gruplarına tanımda yer verilmemiştir. Madde 4 30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı 26.11.2013 tarih ve 28833 sayılı 1) Çalışan sayısının büyükşehir belediye sınırları içinde en az otuz, büyükşehir belediye sınırları dışında en az onbeş olduğu ve çalışanlarının yüzde yetmişbeşini bu Yönetmeliğin 17 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nitelikleri haiz özürlülerin oluşturduğu işyeri işverenleri korumalı işyeri statüsünün kazanılması için il müdürlüğüne başvuruda bulunur. Bu kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde belirsiz süreli iş sözleşmesine ve belirli süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. (1) Bu Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nitelikleri haiz engelli en az sekiz bireyin çalıştığı işyerinin işvereni, korumalı işyeri statüsünün kazanılması için Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne başvuruda bulunur. Korumalı işyerlerinde çalışacak engelli bireylerin sayısının toplam işçi sayısına oranı yüzde yetmiş beşten az olamaz. Bu kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde, belirsiz süreli iş sözleşmesine ve belirli süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. (2) Oranların hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür. (2) Oranların hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür. Korumalı işyeri statüsü için başvuruda bulunma konusunda 2006 yılında; çalışan sayısının büyükşehir belediye sınırları içinde en az otuz, büyükşehir 69 belediye sınırları dışında en az onbeş olduğu ve çalışanlarının yüzde yetmişbeşini bu Yönetmeliğin 17 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nitelikleri haiz engellilerin oluşturduğu işyeri işverenleri korumalı işyeri statüsünün kazanılması için il müdürlüğüne başvuruda bulunabilmekteydi. 2013 yılında ise yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nitelikleri haiz engelli en az sekiz bireyin çalıştığı işyerinin işvereni, korumalı işyeri statüsünün kazanılması için Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne başvuruda bulunabilmektedir. Korumalı işyerinde çalışacak engelli sayısının (ilgili maddedeki düzenlemeye haiz) 15’ten 8’e düştüğü ve de başvurunun Türkiye İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne değil, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne yapılacağı görülmektedir. Korumalı işyerlerine çalışacak engelli bireyler; 30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı 26.11.2013 tarih ve 28833 sayılı Madde 17/1 a) En az %40 oranında zihinsel, ruhsal-duyusal ve davranışsal özürlü olmak veya diğer özür gruplarından ise %60 ve üzeri özürlü olmak, Madde 14/1 a) En az % 40 oranında zihinsel veya ruhsal engelli olmak, Korumalı işyerinde istihdam edilebilme koşulunda sınırın daraltıldığı daha yüksek özür gruplarına yönelme olduğu görülmektedir. En az %40 oranında zihinsel veya ruhsal engelli bireyler istihdam edilmek için başvuru yapabilmektedir, %60 ve üzeri diğer engelli bireyler başvuru şartlarını karşılayamamaktadır. 70 2.1.7. Dünya’da Korumalı İşyerleri Tarihsel olarak korumalı işyerlerinin ilk örneklerine 1800’lü yıllarda ABD’de rastlanmaktadır. Günümüzde korumalı istihdam, pek çok ülkede birbirinden farklı ve çeşitlilik gösteren kurumsal örgütlenmelerle yaygınlaşma eğilimi göstermiş ve çalışmak isteyen engellilere iş imkanı sağlamaya başlamıştır ve de sağlamaya devam edecektir. 102 Engellilerin istihdamı için korumalı işyerleri oluşturulması doğru bir yaklaşım olmakla birlikte Yönetmelik, büyük yatırımlar gerektiren bu tür işyerlerinin kurulmasını teşvik için herhangi bir açıkça hüküm içermemektedir. Halbuki Avrupa ülkelerinde korumalı işyerlerinin kurulmasını teşvik için işverene başka bazı imkanlar tanınmaktadır. Örneğin Almanya ve Fransa’da, korumalı işyerlerinden mal satın alınmasının veya bu işyerleri ile taşeron sözleşmesi yapılmasının zorunlu hale getirilmesi gibi teşvikler bulunmaktadır. Ayrıca engelliler için yasal istihdam zorunluluğu bulunan Avrupa ülkelerinden Almanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Romanya, Avusturya, Belçika, Finlandiya ve Polonya’da işverene vergi indirimi sağlanması, yapılması zorunlu olan yatırımların yarısının devletçe karşılanması, belirli süreyle ücretlerinin ve/veya sigorta primlerinin devletçe karşılanması, işverene kredi veya sübvansiyon verilmesi gibi teşvik edici devlet katkıları da mevcuttur. 103 Engellilerin istihdamında yurtdışı örneklerine bakıldığında Almanya, İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Hollanda’yı ilk olarak görmek mümkündür. Almanya’da Alman Ağır “Özürlüler Kanunu” ile düzenlemiştir. Söz konusu kanunda Alman hukukunda, 1 Ekim 2000 tarihinde yürürlüğe giren “Özürlülerin 102 103 Aytekin, a.g.m, s. 150 Aytekin, a.g.m., s. 152-153 71 İşsizliğe Karşı Mücadelesi Kanunu” ile bazı değişiklikler yapılmıştır. Böylece devlet, ücret telafisi yöntemiyle engellinin mesleki rehabilitasyonu için gereken harcamalara teşvik desteği vermiş, işverenlerinin engelli istihdamı üzerindeki yükleri hafifletilmiştir. İngiltere, engelli istihdamı konusunu, ayrımcılığı önlemeye dönük yasama faaliyetleri ile birlikte ele almıştır. İngiltere, 1995 yılında “Özürlü Ayrımcılığı Kanunu” nu yürürlüğe koymuştur; bu Kanun, adil bir şekilde davranıldığı takdirde engelli kişinin de iş için iyi bir aday olabileceği ön kabulüne dayandırılmıştır. Fransa engelli istihdamında kota rejimini 1987 tarihli kanuna göre uygulamaktadır. ABD “Özürlüler Kanunu” 1990 yılında kabul edilmiştir. Hollanda’da 1986 tarihli “Özürlü Kişiler İstihdam Kanunu”, işverenleri ve sendikaları engelli kişilerle ilişki kurmak ve bütünlük oluşturmakla yükümlü bırakmaktadır. Temel bakış açısı tüm çalışanlara eşit fırsatlar yaratılmasıdır. Korumalı işyerleri açısından bakıldığında ise Almanya ve Hollanda örnekleri öne çıkmaktadır. 2.1.7.1. Almanya Örneği Almanya’da engelli istihdamı ile ilgili önemli bir uygulama, Özürlü Çalışma Atölyeleridir (ÖÇA). Meslek atölyeleri de denebilecek bu uygulama ile engellilerin iş performanslarını geliştirmek suretiyle işe ve toplumsal hayata yeniden kazandırılmalarını amaçlamaktadır. Mevcut iş gücü piyasası dışında engellilerin mesleki rehabilitasyonu, eğitimi ve istihdamına yönelik korumalı işyerleri konumunda bulunan ÖÇA’lar, engellinin yeterliğini artırma, işe alıştırma ve işte çalışma şeklinde aşamalı olarak üç bölüme ayrılmıştır. Her bir aşamayı ifade eden bölümlerde, özürlülere yönelik pedagojik formasyona sahip uzmanlar görev almaktadır. ÖÇA’lar içinde tüm bölümler engellilerin mesleki rehabilitasyonu, 72 pedagojik, sosyal, psikolojik, tıbbi, terapötik destek ve fiziksel bakım hizmetleri açısından sürekli desteklenmektedir. 104 Özürlü Çalışma Atölyeleri – ÖÇA’lar ülkemizdeki korumalı işyerleri uygulamasına benzer bir yapılanmadır. Kuruluş olarak daha önceki yıllara dayanmaktadır. Ülkede ilk olarak çalışma atölyeleri sivil örgütler tarafından inşa edilmiş, 1961’den sonra Federal Sosyal Yardım Kanunu kapsamında, çoğu sivil örgütler tarafından kurulan ÖÇA’lara devlet maddi destek sağlamaya başlamıştır. 1974 yılında ise Federal Meclis ÖÇA’ların nasıl kurulacağı, finanse edileceği, yönetilip, işletileceği konularını düzenleyen bir kanun çıkarmıştır. Günümüz Almanya’sında ÖÇA’lar, ÖÇA Yönetmeliği paralelinde son derece profesyonel ve çok yönlü olarak düzenlenmiş koşullarda, sayısını artırmış, engelli gençlerin istihdamında büyük yol almıştır. Atölyeler iş gücü piyasası şartlarına göre istihdam edilemeyen ve fakat çalışabilir durumda olan engelli bireyleri üretime katmak için Almanya’da engellinin ulaşabileceği her yere, kırsal bölgelere kadar yaygınlaştırılmıştır. ÖÇA’lar engellilerin ikamet ettikleri evlerine yakın yerlerde faaliyet göstermektir. ÖÇA’lar engelliye çalışma kapasitesini arttırıp, kendisini geliştirebileceği uygun mesleki ve fiziki çalışma ortamını hazırlamanın yanında ücret de vermektedir. ÖÇA’larda en az 120 engelli istihdam edilirken; istihdam edilecek engellilerin sayısı ve ne tür bir mesleğe kazandırılmak için istihdam edildiği daha en başında bellidir. ÖÇA’lar içinde istihdam edilebilmeleri için engellinin, asgari düzeyde çalışabilme yetisine sahip olma şartı aranmaktadır. Ancak bu yetinin ekonomik değerinin olması ya da olmaması ikinci derecede önemlidir. Bir diğer önemli nokta da engellinin ÖÇA’da istihdam edilmesinin kendi isteğine bağlı olmasıdır. İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun Özürlüler Mesleki Danışma birimi, temel mesleki eğitimini 104 İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, 2011, s.54 73 tamamlamış engellilere, ÖÇA’larda çalışmanın söz konusu kişi için uygun olup olmadığı konusunda bilgi vererek yönlendirmede bulunmaktadır. İş ve İşçi Bulma Kurumu ve Sosyal Daire çalışanlarından oluşan bir jüri, kuruma başvuru yapan engellinin ÖÇA’ya alınmasını uygun bulmadığında engelliye başka alternatifler sunabilmektedir. ÖÇA’larla engelliye sağlanan bu büyük istihdam desteğinin masrafları İş ve İşçi Bulma Kurumu ve Sosyal Daire tarafından karşılanmaktadır. Engellinin kabulü ve işe alıştırma masrafları İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından üstlenilirken, çalışma aşaması masraflarının büyük bir bölümü Sosyal Daire’ce yüklenilmektedir. 105 2.1.7.2. Hollanda Örneği Hollanda’da uygulamada yaşanan güçlükler nedeniyle engelli istihdamında kota sistemi, yerine daha başarılı sonuç verdiği görülen teşvik sistemi uygulamaya konmuştur. Buna göre devlet, korumalı iş merkezlerine maddi destek vermektedir. Söz konusu desteklerin, serbest rekabet koşullarına zarar vermemesine özen gösterilmektedir. Hollanda örneği çalışana ve işverene istihdamın sağlanması için gerekli ortamı hazırlamaktadır. İşveren ve de çalışanlar için teşvikler maddeler halinde sıralanmıştır. Hollanda’da Engelli Çalışanlara Verilen Teşvikler: 1) İşyerine ulaşımı, 2) İşitme engelliler için tercüman, körler için sesli okuma araçlarının temini, 105 İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, 2011, s.55 74 3) Kişinin engeli nedeniyle işini yaparken kullanması gereken her türlü malzemenin sağlanması, 4) İşyerinde kişiye özel düzenleme teşvikleri, 5) Kişiye iş öncesi işin nasıl yapılacağı, iş etiği konularında rehberlik eden, işe motive eden “iş koçlarının” atanması, 6) Maaş teşvikleri (Ücret yardımları). İşçinin verimliliği oranında iş yerinde hak ettiği maaşı işveren verirken; normal maaşa tamamlanmasını Çalışan Yardımları Planlama Kurumu (Uitvoeringsinsituut Werknemers Verzekeringen - UWV) gerçekleştirir. Hollanda’da İşverene Verilen Teşvikler: 1) Engellinin üç aylık deneme süresi maaşı UWV tarafından karşılanır. 2) Engelli olmayan bir çalışan hastalandığı zaman işveren iki yıl boyunca ücret ödemesi yapmak zorundadır, çalışan engelli ise bu ödemeyi beş yıl süresince UWV yapar, 3) Çalışırken hastalanan 18 yaşından önce engelli olmuş kişilerin maaşları hayatları boyunca UWV tarafından ödenir, 4) İşverenlere üç yıl çalıştırdığı engelli için yılda 2000 Euro vergi indirimi sağlanır; 18 yaşından önce engelli olan bir kişiyi çalıştırıyorsa vergi indirimi 3360 Euro olarak uygulanır, 5) Engellinin çalışması için işyerlerinde gerçekleştirilen düzenlemelerin masrafları UWV tarafından karşılanır, fiziksel 75 6) İşyerinde tüm çalışanlar için alınan tedbirler dışında engelli çalışan için ayrıca alınan tedbirlerin 150 Euro’yu aşması halinde üstü UWV tarafından karşılanır. 106 2.1.8. Türkiye’de Korumalı İşyerleri 2003 yılında korumalı işyerleri araştırması Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından başlatılmıştır. Başkanlık 2003 yılında yapılan çalışma sonuçlarına göre korumalı işyerleri ile iletişime geçmiş ve soru formları ile 25 Mayıs-15 Haziran 2004 tarihleri arasında 13 korumalı işyeri ziyaret edilerek araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada ülkemizde “korumalı işyeri” olarak nitelendirilebilecek tüm işyerlerine ulaşılması hedeflenmiştir. kapsamında değerlendirilen 13 tane merkez bulunmaktadır. Araştırma 107 Araştırma kapsamına alınan merkezler; • Bedensel Engelliler Derneği Hakkari Şubesi Tekstil Atölyesi • Batman Halk Eğitim Merkezi Gümüş İşletmeciliği Kursu • Batman Halk Eğitim Merkezi Oltu Taşı İşlemeciliği Kursu • Diyarbakır Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Bedensel Ev Tekstil ve Galoş Atölyesi • Diyarbakır Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Bedensel Vaksan Ayakkabı Üretim Atölyesi 106 107 İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, 2011, s.56 Türkiye Korumalı İşyerleri Araştırması, (Erişim) http://www.eyh.gov.tr/tr/8461/2 01.01.2013 76 • Karadeniz Ereğli Fiziksel Engelliler İş Atölyesi, Mesleki Rehabilitasyon ve Eğitim Merkezi • Karadeniz Ereğli Fiziksel Engelliler İş Atölyesi, Mesleki Rehabilitasyon ve Eğitim Merkezi • Türkiye Sakatlar Derneği Zonguldak Şubesi Mesleki Rehabilitasyon ve İş Atölyesi Merkezi • Türk Spastik Çocuklar Derneği Zonguldak Şubesi İş- Uğraşı ve Kaynaştırma Merkezi • Çaycuma Özürlüler Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi • Vakıf Sağlık Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi, Amasya • Omurilik Felçliler Derneği Tekstil Atölyesi/Folyo Atölyesi / Resim Atölyesi, İstanbul • Dilek Sabancı Gülen Yüzler Engelliler Mesleki Rehabilitasyon ve İşyeri Projesi, Kocaeli Araştırma kapsamında ziyaret edilen merkezlerde gerçekleştirilmesi planlanan görüşmelerde standart sağlanması amacıyla 20 soruluk bir soru formu geliştirilmiş ve görüşmeler bu soru formu yardımıyla gerçekleştirilmiştir. Yapılandırılan bu görüşme formunda; korumalı işyerinin adres bilgileri, mülkiyet durumu, kuruluşu, işbirliği yapılan kurum ve kuruluşlar, üretim yapılan/yapılması planlanan alanlar ve izlenen yöntem, mesleki rehabilitasyon, mesleki rehberlik uygulamaları ve destek hizmetler, gelirler, giderler ve karşılanma yöntemleri, pazarlama yöntemleri ve karşılaşılan sorunlar, hedefler, çalışan özürlülerin çeşitli değişkenler açısından özellikleri, iş alanı ile ilgili başlıca sorunları ve sosyal güvenlik durumları, işyerinde özürlülere yönelik düzenlemeler ve çalışan eğiticilerin profili gibi konularda bilgi alınmasını sağlayıcı sorular yer almıştır. 77 Ayrıca görüşülen kişinin görüşlerini ve önerilerini daha özgürce ifade edebilmesini sağlamak amacıyla açık uçlu sorulara da yer verilmiştir. Geliştirilen bu soru formu yardımı ile ziyaret edilen merkezler korumalı işyerleri kriterleri açısından değerlendirilmiştir. Bu kriterler: • Korumalı işyerleri normal işgücü piyasasında yer alamayan ağır ve zihinsel engelliler için oluşturulmalı, işyerleri; engellilerin normal işgücü piyasasında çalışabilmelerini sağlayacak geçiş mekanizmaları olarak tasarlanmalıdır. • Engellinin özellikleri ile işin gereklilikleri ve iş organizasyonu birbiri ile uyumlu olmalıdır. • Çalışanların yasal durumu, işin türü, çalışma saatleri ve alacakları ücret göz önüne alınmalıdır. • Çalışanlara tıbbi, sosyal ve psikolojik destek ve yeterli danışman personel sağlanmalıdır. • Çalışanlara normal bir çalışma ortamında özel eğitim ve denetim sağlanmalıdır. • Korumalı işyerleri, iş piyasasında geçerliliği olan iş programları geliştirmeli ve gerekli personel desteğini sağlamalıdır. • Normal firmalara bağlı bağımsız üretim birimleri oluşturulmalıdır. • Korumalı işyerleri engellileri destekleme fonksiyonunu gerçekleştirme yanında mümkün olduğunca rekabetçi bir ekonomik sistemin parçası olmalıdır. • Yapılan işin özelliklerine bağlı olarak tatmin edici ücret sağlanmalıdır. 78 • Korumalı işyerleri sosyal amaçlarını gerçekleştirmenin yanında mali olarak varlıklarını sürdürmeye çalışmalıdır. Bu, çoğunlukla verilen ücretin bir kısmının devlet desteği ile verilmesiyle sağlanır. • Danışman personelin gerekli teknik vasıflara sahip olması gereklidir. Ayrıca gerek duyulduğunda ek bilgi ve eğitimin verilmesi gerekmektedir. • Korumalı işyerlerinde çalışan özürlüler sözleşmeli statüye sahip olmalı ve mümkün olduğunca normal bir işveren\işçi ilişkisi kurulmalıdır. 108 2.2. ENGELLİLERİN ÇALIŞMA HAYATINA KATILMA GEREĞİ AÇISINDAN REHABİLİTASYON KAVRAMI Rehabilitasyon kelime kökeni Latince’ den gelmektedir. Engelli kişilerin profesyoneller tarafından desteklenmesi ve yönlendirilmesi rehabilitasyon kavramı içinde ele alınmaktadır. BM tarafından rehabilitasyon; “engellinin fiziksel, duyusal, zihinsel, psikolojik ve sosyal performansın gelişmesi ile (ulaşması ile) en üst seviyede özgürce hayatını sürdürebilmesi” olarak tanımlamıştır. Rehabilitasyon, fonksiyonların yeniden düzenlenmesi veya sağlanması ya da fonksiyon kısıtlılıkları veya fonksiyon yokluğu-azlığı gidermeyi içermektedir. BM’ in ortaya koyduğu tanımlarda, rehabilitasyon süreci tıbbi bakımı içermemektedir. Mesleki rehabilitasyon gibi özellikli hedefi olan aktivitelerin olduğu temel ve genel rehabilitasyon çerçevesinde ölçüm ve aktiviteleri içermektedir. DSÖ’nün engelli bireyin rehabilitasyon hizmetleri konusunda; “Rehabilitasyon hizmeti kullananın izni olmadan ve katılımı sağlanmadan uygulanamaz. Rehabilitasyon, engelli bireylerin tam katılımında ihtiyaç olan Özürlülük Araştırmaları – Korumalı İşyerleri, (Erişim) http://www.ozida.gov.tr/arastirma/korumaisyeri.htm 05.03.2011 108 79 hizmetler hakkında savunucuların verdiği karar olarak gözlenmektedir. Rehabilitasyon hizmetini veren profesyoneller, engelli bireylere bilgi sağlamaktan sorumludurlar, bu nedenle onlarla ilgili alınacak kararlarda bilgi vermelidirler.” prensiplerini ortaya koymuştur. Türkiye’de ise yine 2005 Tarih ve 5378 Sayılı Engelliler Kanunu, rehabilitasyon kavramını: “Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle oluşan özrü ortadan kaldırmak veya engelliliğin etkilerini mümkün olan en az düzeye indirmek, engelliye yeniden fiziksel, zihinsel, psikolojik, ruhsal, sosyal, meslekî ve ekonomik yararlılık alanlarında başarabileceği en üst düzeyde yetenekler kazandırarak; evinde, işinde ve sosyal yaşamında kendine ve topluma yeterli olabilmesi ve engellinin toplum ile bütünleşmesi, ayrımcılığa karşı tüm tedbirlerin alınması amacıyla verilen koruyucu, tıbbi, mesleki, eğitsel, rekreasyonal ve psikososyal hizmetler bütününü” olarak tanımlamıştır. 109 2.3. ENGELLİLERİN İSTİHDAMINA YÖNELİK İŞVEREN TUTUMLARI Toplumun ve işverenlerin büyük bir çoğunluğu engellilere ne gibi hizmet verilebileceğinden ve onlardan nasıl yararlanabileceğinden habersizdir. Pek çok işveren ise, bazı kaygılardan ve ön yargılar sebebiyle, çalışmaya ihtiyacı olduğu halde engellileri istihdam etmek istememektedir. Engellilerin işe alınmaları konusunda günümüze kadar süre gelen ve gerçek olmayan ön yargılar ve yanlış düşünceler geçerliliğini korumaktadır. 110 Engelliler, yöneticilerin gözünde genellikle hukuki bir zorunluluk ya da özel bir nedenleri olmadıkça çalıştırmayı tercih etmedikleri kişilerdir. Çünkü işverenlere 109 Özgöbek, Hatice Reyhan, Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007, s. 8-9 110 Ergün, Mehmet; “İşverenlerin Engellilere Yönelik Tutumları Ve Öğrenme Güçlüğü Olan Bireylere Yaklaşımları”, Özveri Dergisi, Cilt:III, Sayı 1, Ağustos 2006, s. 708 80 göre, engelliler genelde deneyimsizdirler; kariyer ve mesleki eğitim açısından da işe uygun değillerdir. Bu yüzden, diğer işsizlere göre şansları daha azdır. İşverenler açısından engelli eleman çalıştırmamaları için birden çok nedenleri sıralanabilir. Öncelikle işgücü piyasasında emek arzı, engelli çalıştırmayı gerektirmeyecek kadar fazladır. Engelliler, çokça mazeret izni alırlar, düzgün ve iyi çalışmazlar, kazalara daha çok neden olurlar. Engellilerin hareket yeteneklerindeki sınırlılık işyerlerinde özel düzenlemeleri gerektirir ve diğer diğer çalışanları olumsuz etkilerler. Yurt dışında yapılan bir araştırmaya göre, engelli istihdamı ile ilgili peşin hükümlerin başında şunlar gelmektedir; engelli işçiler, sık sık mazeret izni alırlar ve sürekli hastalanırlar, verimli ve iyi çalışamazlar, hissidirler. Alıngan, kırılgan olurlar ve çabuk kızarlar, kariyer yapmaları zordur, diğer çalışanları rahatsız etmektedirler ve genel çalışma temposunu düşürmektedirler, daha çok iş kazalarına maruz kalmaktadırlar, halkla ilişkiler açısından olumsuz bir manzara oluştururlar, işyerinde özel düzenlemelerin yapılması masraflıdır, işten atmak ve cezai müeyyideler uygulamak daha zordur, emek piyasasında yeterince sağlam işsiz bulunmaktadır. Bu olumsuzluklar, engellilerin vasıflarına uygun olmayan daha geri ve önemsiz görevlerde çalıştırılarak, ücret kayıplarına neden olmaktadır. Diğer çalışanlara tanınan esirgenmektedir. eğitim ve meslek geliştirme imkanları onlardan 111 Yine yurt dışında yapılan bir başka araştırma ise, işverenlerin engellilerle ilgili ön yargılarını tamamen ortadan kaldıracak mahiyettedir. Şöyle ki; engelliler, işyerlerinde sağlam işçilerden daha iyi huy ve davranış göstermektedir. İşi bırakma ihtimalleri daha az olmaktadır. Sorumlu ve kesintisiz olarak çalışmaktadırlar. Daha az iş kazalarına sebep olmaktadırlar. İşlerini daha çabuk kavramaktadırlar. Daha çok iş bilincine sahiptirler. Daha fazla güvenilirdirler. 111 Ergün, Mehmet; Engellilerin Çalışma Yaşamına Katılımı & İşverenler, Ankara Mayıs 2005 81 Normal işçiler kadar verim gösterirler. İşlerine zamanında gelmektedirler. Diğer insanlarla daha iyi diyalog kurmaktadırlar. 112 2.4. ENGELLİLERİN İSTİHDAMINDA ETKİLİ OLAN POLİTİKALAR İstihdam kavramı geniş anlamda, bütün üretim faktörlerinin mal ve hizmet üretmek amacıyla üretim sürecinde kullanılmasıdır; dar anlamda ise yalnızca emek faktörünün mal ve hizmet üretmek amacıyla üretim sürecinde kullanılmasıdır. Dolayısıyla bir ekonomide emek faktörünün eksik istihdamı varsa o ekonomide işsizlik var demektir. 113 Gelişmiş ülkelerde insanların sosyal güvenlikleri büyük ölçüde ele alınmış ve yasal düzenlemelerle işlerlik kazandırılmıştır. Günümüzde istihdam ve istihdamın yaygınlaştırılması, sosyal güvenlikle birlikte ortaya çıkan en önemli sorunlardan biridir. Türkiye’de meydana gelen teknolojik alandaki gelişmeler ve ekonomik büyümede sağlanan somut başarılar takip edilmektedir. Buna rağmen istihdam sorunu önemini ve önceliğini korumaktadır. Türkiye gibi genel bir istihdam sorununun sürekli devam ettiği bir ülkede engellilerin istihdam sorununun çözümlenmesi oldukça güç olmaktadır. Ancak bütün güçlüklere rağmen küçümsenmeyecek bir nüfusa sahip olan engelliler için işsizlik sorunlarına yönelik olarak, ek imkanlar sağlanması ve devletin en kısa sürede bu sorunları çözümleme yoluna gitmesi gerekir. 114 14 Temmuz 2009 tarihli RG’ de yayımlanan Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme, çalışma ve istihdamla ilgili düzenlemeleri de içermektedir. Buna göre md.27 düzenlemeye bakacak olursak; taraf Devletler engellilerin diğer bireylerle 112 Toplu, a.g.e., s. 93-94 Taş, Bozkaya, a.g.m., s.152 114 Baykan, Zeynep; “Engellilük, Engellilik, Sakatlık Nedenleri ve Korunma”, Sürekli Tıp Eğitim Merkezi Dergisi, 09/2000; s. 336-338 113 82 eşit koşullar altında çalışma hakkına sahip olduğunu kabul eder. Bu hak, engellilerin, açık, bütünleştirici ve erişilebilir bir iş piyasası ve çalışma ortamında serbestçe seçtikleri bir işle hayatlarını kazanmaları fırsatını da içerir. Taraf Devletler çalışırken engelli olanlar dahil olmak üzere tüm engellilerin istihdam hakkının yasama çalışmalarını da içeren uygun tüm tedbirleri alarak güvence altına alır. Taraf Devletler engellilerin kölelik altında tutulmalarını engeller ve engellileri zorla veya mecburi çalışmaya karşı diğer bireylerle eşit koşullar altında korur. Taraf Devletler bunların yanı sıra; istihdam, fırsat eşitliği, rehabilitasyon gibi pek çok konuda bu alanda gelişmeler için aktif rol alır. 115 Türkiye’de nüfusun yüzde 12’sini oluşturan engellilerin toplum ile entegre olabilmeleri için istihdamda fırsat eşitliği sağlanmalı, engellilerin işgücü piyasasına katılımlarını teşvik edecek politikalar geliştirilmeli, engellilerin bireysel becerilerini, mevcut potansiyellerini ve fonksiyonel kapasitelerini tanımlayıcı bir kod ve kayıt sistemi geliştirilmeli, engellilerin uygun bir mesleğe yönlendirilmeleri ve işe yerleştirilmeleri sağlanmalıdır. Engelli istihdamının artırılabilmesi için çalışan sayısına bağlı zorunlu istihdam uygulamalarının yanı sıra teşvik sistemi geliştirilmeli, işverene sağlanacak destekler sadece mali boyutla sınırlı kalmayıp, istihdam öncesi eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri ile istihdam sonrası engellilerin işe uyumlarını sağlayacak rehberlik hizmetleri ve iş yerindeki fiziksel düzenlemeleri de içerecek şekilde verilmelidir. Korumalı işyerlerinin teknik ve mali yönden teşvik edilmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. 116 Yayman, Çımat, a.g.m., s.318 İstihdam Politikası Önerileri (Erişim) http://statik.iskur.gov.tr/tr/duyurular/istihdam_politikasi_onerileri.htm 31.08.2013 115 116 83 2.5. İSTATİKSEL VERİLERLE ENGELLİLER T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından Devlet İstatistik Enstitüsü’ne yaptırılan “Türkiye Engelliler Araştırması” ile ülkemizdeki engellilik profili geniş kapsamlı olarak araştırılmıştır. Türkiye Engelliler Araştırması ile Engellilerin Sorun ve Beklentileri verileri ilerleyen sayfalarda sunulmuş olup resmi olarak kullanılmış sonuçlardır. Türkiye İş Kurumu verilerine de yer verilmiştir. 2.5.1. Türkiye Engelliler Araştırması Araştırma sonuçlarına göre, engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %12.29’dur. Buna göre ülkemizde 8.431.937 kişi engelli olarak yaşamlarını sürdürmektedir. Engellilik sadece bu sorunu yaşayan kişiyi değil, ailesini ve yakın çevresini ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak etkileyen bir sorundur. Türkiye Engelliler Araştırması’ndaki bazı bulgulara bakıldığında engellilik öncelikle bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlık sistemindeki eksikliler, ülkenin gelişmişlik düzeyi, vatandaşların kaliteli sağlık hizmetleri almasına engel olmaktadır. Bilgi eksikliği, sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliği, ekonomik yük, tıbbi yetersizlikler vb. nedenler, engellinin yeterli, zamanında ve sürekli sağlık hizmeti almasını engellemektedir. 2.5.1.1. Engelli Nüfus Oranları Engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %12.29’dur. Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engellilerin oranı %2.58 iken (yaklaşık 1,8 milyon) süreğen hastalığı olanların oranı ise % 9.70’dir(Yaklaşık 6,6 milyon)(Tablo 1). Engelli olma oranları yaş grubu bazında incelendiğinde her iki 84 grupta da ileri yaşlarda artmaktadır. Ancak, bu artış süreğen hastalığı olanlarda diğer özür grubundakilere göre daha fazladır. 0-9 yaş grubunda ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli olanların oranı %1.54 iken 0-9 yaş grubunda süreğen hastalığa sahip olanların oranı % 2.60’tır. Bu oran, ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli olanlarda 50-59 yaş grubu, süreğen hastalığı olanlarda ise 20-29 yaş grubunda yaklaşık iki katına çıkmaktadır. Tablo 1: Engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı Ortopedik, görme, işitme, Süreğen hastalığa sahip dil ve konuşma ve zihinsel olan nüfus engelli nüfus Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam engelli nüfus 12,29 11,1 13,45 2,58 3,05 2,12 9,7 8,5 11,33 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması 2.5.1.2. Yaş Yapısı Araştırma sonuçlarına göre engelli grubun ortanca (medyan yaş) yaşı, ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engellilerde yaklaşık 34, süreğen hastalığı olanlar için yaklaşık 49 dur. Ortanca yaş toplam nüfus için ise yaklaşık 26’dır. Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli nüfus, toplam nüfustan daha yaşlı bir nüfus yapısına sahip iken süreğen hastalığı olanların ise en yaşlı nüfus yapısına sahip olduğu görülmektedir. Ülkemizde doğumda yaşam beklentisi kadınlarda 70, erkeklerde 66 yıldır. Genel olarak orta yaşa gelindiğinde eğitim ve işle ilgili sorunların çözümlenmiş ve üretken döneme geçilmiş olması istenir. Engellilerin her yaş grubunda farklı gereksinimleri olmaktadır. Genel bir perspektifle bakıldığında çocukluk döneminde erken tanı ve tedavi, ardından eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri, arkasından da işe yerleştirme gelmektedir. Engellilerin yarısının 34 yaşından küçük olması bu gereksinimlerinin karşılanması için ciddi çabalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. (Tablo2) 85 Tablo 2: Engelli nüfusun ortanca yaşı nüfusun Ortopedik, görme, işitme, dil ve Engelli ortanca(medyan) konuşma ve zihinsel engelli yaşı nüfus Süreğen hastalığa sahip olan nüfus Türkiye 33,86 48,87 Kent 32,6 47,19 Kır 35,37 52,3 Erkek 32,95 47,6 Kadın 35,5 49,71 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması 2.5.1.3. Eğitim Durumu Ülkemizde son yıllarda okuma-yazma bilmeyen nüfusun azaltılması konusunda ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi konusunda oldukça önemli mesafeler kat edilmiştir. Ancak genel nüfusun göstergeleriyle engelli nüfusun göstergeleri arasında çok büyük uçurumlar vardır. Genel nüfusta okuma yazma bilmeyenlerin oranı yaklaşık %13’ tür. Bu oran engellilerde yaklaşık %36, süreğen hastalığı olanlarda yaklaşık %25’dir( Tablo 3) Tablo 3: Okuma yazma oranları Ortopedik, görme, işitme, dil ve Süreğen hastalığa sahip olan konuşma ve zihinsel engelli nüfus nüfus Okuma yazma Okuma yazma Okuma yazma Okuma yazma bilmeyen bilen bilmeyen bilen Türkiye 36,33 63,67 24,81 75,19 Kent 29,58 70,42 20,49 79,51 Kır 43,44 56,56 32,85 67,15 Erkek 28,14 71,86 9,78 90,22 Kadın 48,01 51,99 35,04 64,96 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması 86 2.5.1.4. Tamamlanmış Eğitim Durumuna Göre Engelli Nüfus Oranı 25 ve daha yukarı yaştaki kişilerin tamamlamış oldukları eğitim düzeyidir. Kişinin 25 yaşına kadar tüm eğitim düzeylerini tamamladığı varsayılmıştır. Tamamlanmış eğitim durumuna göre engelli nüfus oranı verileri de genel nüfusa göre oldukça düşüktür. Engellilerin yaklaşık % 41’i, süreğen hastalığı olanların yaklaşık % 47.10’u ilkokul mezunudur. İlkokul sonrası eğitim düzeyi ise oldukça düşüktür. Yüksek okula devam eden engelli oranı % 2.24, süreğen hastalığa sahip olanlarda ise % 4.23’dür. Eğitim düzeyi doğrudan yaşam kalitesini etkileyen bir göstergedir. Sağlık, çalışma durumu, gelir ve sosyal yaşama katılma düzeyi eğitim düzeyi ile doğru orantılı olarak artar. Engelli olmak eğitim yaşamına katılmayı engelleyen bir durum olduğu gibi, bu durumun sonucu engelliliğin yükünü artırır. Bu kısır döngüyü kırmak engelliler için gereken özel eğitim hizmetlerinin nitelik ve niceliğini, ulaşılabilirliğini artırmakta, bunun yanı sıra normal eğitime devam edebilecek engellilere fırsat eşitliği sağlamakla mümkün olabilecektir. Bunu sağlamanın yolu toplumsal bilincin geliştirilmesi çalışmalarına ek olarak yasal düzenlemelerle fırsat eşitliğini devlet garantisi altına almaktan geçmektedir. ( Tablo 4, Tablo 5) Tablo 4: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus % Okuma Ortaokul Lise veya veya dengi dengi Yüksek meslek meslek öğretim okulları okulları 40,97 5,64 6,9 2,42 6,85 42,75 8 10,62 4,36 54,64 8,54 39,17 3,31 3,16 0,47 25,75 74,22 7,95 47,21 6,98 8,98 3,1 51,26 48,74 7,32 32,22 3,78 3,97 1,45 Okuma- Okuma yazma yazma bilmeyen bilen Türkiye 36,37 63,62 7,69 Kent 27,4 72,58 Kır 45,36 Erkek Kadın yazma bilen fakat bir okul İlkokul bitirmeyen Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması 87 Tablo 5: Süreğen hastalıklara sahip olan nüfus % Okuma yazma bilen İlkokul fakat bir okul bitirmeyen Ortaokul veya dengi meslek okulları Lise veya dengi Yüksek meslek öğretim okulları Okumayazma bilmeyen Okuma yazma bilen 26,64 73,36 8,1 47,1 6,31 7,61 4,23 22 78 7,02 46,96 7,92 10,14 5,95 Kır 35,07 64,93 10,07 47,34 3,39 3,01 1,11 Erkek 10,16 89,84 7,42 54,41 9,5 11,43 7,07 Kadın 37,33 62,67 8,54 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması 42,35 4,25 5,14 2,39 Türkiye Kent 2.5.1.5. İşgücüne Katılım Engellilerin işgücüne katılmaları ile ilgili verilere bakıldığında yaklaşık %78’nin işgücüne dahil olmadığı görülmektedir. İşgücüne dahil olan yaklaşık %22’lik oranın ise yalnız yaklaşık % 20’si istihdam edilmektedir (Tablo 6). Süreğen hastalığı olanların % 23’ü işgücüne katılmakta yaklaşık % 20’si istihdam edilmektedir. Bu grupta işgücüne dahil olmayanların oranı ise yaklaşık % 77’dir (Tablo 7). Bu durum engellinin üretim dışı ve tamamen başkalarına bağımlı olduğunun bir göstergesidir. Engellilerin istihdam sorununun çözülmesi hem kendilerinin hem de ailelerinin üretim yaşamına katılmasının yanı sıra, bağımsız yaşama ve yaşam kalitelerinin artmasını sağlayacak tek yoldur. Bu sorun ve çözümü çok boyutludur ve devlete çok önemli görevler yüklemektedir. Devlet tüm vatandaşlarının yaşamlarını idame ettirecek miktarda gelir sağlayabilecekleri iş alanları yaratmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük engelliler için de geçerlidir ve ek olarak engelliler için istihdam alanında fırsat eşitliği yaratma görevi kaçınılmazdır. 88 Tablo 6: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus % Türkiye Kent Kır Erkek Kadın İşgücüne katılma oranı 21,71 25,61 17,76 32,22 6,71 İşsizlik oranı 15,46 17,43 12,58 14,57 21,54 İşgücüne dahil olmayan nüfus oranı 78,29 74,39 82,24 67,78 93,29 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tablo 7: Süreğen hastalığa sahip olan nüfus % Türkiye Kent Kır Erkek Kadın İşgücüne katılma oranı 22,87 23,08 22,48 46,58 7,21 İşsizlik oranı 10,77 12,72 7,08 10,28 12,84 İşgücüne dahil olmayan nüfus oranı 77,13 76,92 77,52 53,42 92,79 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması 2.5.1.6. Sağlık Engellilerin tedavi olma durumları özür türü bazında incelendiğinde, tedavi olan engellilerin oranı, ortopedik, görme ve işitme engellilerde %50’nin üzerindedir (Tablo;8, 9, 10) Bu özür türlerinde engellilerin tedavi olma oranları sırasıyla %56.66, %57.31, % 52.04’tür. Dil ve konuşma ile zihinsel engellilerin tedavi olma oranları ise sırasıyla % 32.92 ve % 42.95’tir (Tablo;11,12).Tedavi olma oranı en yüksek görme engellilerde gözlenirken en düşük oran dil ve konuşma engellilerde gözlenmektedir. Tedavi olanların oranı, tüm özür türlerinde kentte daha yüksektir. Tüm özür türlerinde tedavi olan erkeklerin oranı ise kadınlardan daha yüksektir. Gerek sağlık sistemimizdeki aksaklıklar, gerek ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyi vatandaşların sağlık hizmetlerinden eşit düzeyde yararlanmasına engel olmaktadır. Bilgi eksikliği, sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliği, ekonomik yükü, tıbbi yetersizlikler vb. nedenler engellinin yeterli, zamanında ve sürekli sağlık hizmeti 89 almasını engellemektedir. Engelliler araştırmasına göre engellilerin yaklaşık % 47’si özründen dolayı herhangi bir şekilde tedavi edilmediğini bildirmiştir. Bu durum belki de tedavi sonrası bağımsız ve üretken biçimde yaşamına devam edebilecek pek çok engelliyi bağımlı hale getirmenin başlangıcını oluşturmaktadır. Tablo 8: Ortopedik engellilerin tedavi olma durumları Tedavi yapılıyor Toplam Erkek Kadın Türkiye 17,08 16,09 18,49 Kent 18,38 17,3 19,97 Kır 15,64 14,69 16,93 Tedavi yapıldı Toplam Erkek Kadın 39,58 43,78 33,61 40,62 44,45 34,93 38,42 42,99 32,21 Tedavi yapılmadı Toplam Erkek Kadın Türkiye 38,84 36,17 42,64 Kent 36,8 34,71 39,89 Kır 41,11 37,84 45,56 Bilinmeyen Toplam Kadın Erkek 4,5 3,97 5,25 4,21 3,53 5,2 4,82 4,47 5,3 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tablo 9: Görme engellilerin tedavi olma durumları % Tedavi yapılıyor Toplam Erkek Kadın Türkiye 20,3 19,86 20,91 Kent 23,31 23,8 22,7 Kır 17,02 15,84 18,78 Tedavi yapılmadı Toplam Erkek Kadın Türkiye 38,6 37,07 40,7 Kent 36,64 34,03 39,96 Kır 40,74 40,17 41,59 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tedavi yapıldı Toplam Erkek Kadın 37,01 39,49 33,6 37,17 39,23 34,56 36,82 39,75 32,46 Bilinmeyen Toplam Kadın Erkek 4,09 3,58 4,78 2,87 2,94 2,78 5,42 4,24 7,17 90 Tablo 10: İşitme engellilerin tedavi olma durumları % Tedavi yapılıyor Toplam Erkek Kadın Türkiye 13,02 13 13,04 Kent 15 14,3 15,79 Kır 10,87 11,68 9,81 Toplam 39,02 41,92 35,88 Tedavi yapıldı Erkek Kadın 40,79 36,89 43,59 40,05 37,95 33,2 Tedavi yapılmadı Toplam Erkek Kadın Türkiye 43,61 42,78 44,61 Kent 38,36 38,71 37,97 Kır 49,29 46,91 52,4 Toplam 4,35 4,72 3,96 Bilinmeyen Kadın Erkek 3,43 5,46 3,4 6,2 3,47 4,59 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tablo 11: Dil ve konuşma engellilerin tedavi olma durumları Tedavi yapılıyor Toplam Erkek Kadın Türkiye 11,27 11,09 11,57 Kent 13,8 12,64 15,69 Kır 8,48 9,41 6,88 Tedavi yapılmadı Toplam Erkek Kadın Türkiye 63,02 61,4 65,74 Kent 60,81 60,51 61,31 Kır 65,45 62,36 70,76 Tedavi yapıldı Toplam Erkek Kadın 21,65 23,9 17,87 22,02 24,16 18,52 21,24 23,61 17,13 Bilinmeyen Toplam Kadın Erkek 4,07 3,61 4,83 3,37 2,69 4,48 4,84 4,61 5,23 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tablo 12: Zihinsel engellilerin tedavi olma durumları Tedavi yapılıyor Toplam Erkek Kadın Türkiye 18,07 18,25 17,79 Kent 23,74 23,18 24,5 Kır 12,92 14,08 11,01 Toplam 24,88 24,66 25,07 Tedavi yapılmadı Toplam Erkek Kadın Türkiye 54,08 53,16 55,48 Kent 48,52 47,53 49,89 Kır 59,14 57,92 61,13 Bilinmeyen Toplam Kadın Erkek 2,97 2,75 3,3 3,07 2,51 3,84 2,87 2,95 2,75 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tedavi yapıldı Erkek Kadın 25,84 23,43 26,78 21,77 25,04 25,11 91 2.5.1.7. Sosyal Güvenlik Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli olanların yaklaşık %48’inin (Tablo 13) süreğen hastalığı olanların ise yaklaşık % 64’ünün (Tablo 14) sosyal güvenliği bulunmaktadır. Sosyal güvenliği olan engellilerin oranı kentte daha yüksektir. Engellilerin ve süreğen hastalığı olanların ancak yarısı sosyal güvenliğe sahipken, bunların yarısından fazlası bağımlı olarak sosyal güvenlik şemsiyesi altındadır. Büyük çoğunluğu yoksul olan engellilerin özellikle tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri için sosyal güvenlik önemli bir araçtır. Bundan yoksun olanların tamamen kaderine terk edildiği açıktır. Bunun yanı sıra özellikle çalışamayacak durumda ve ailesine bakamayacak durumda olan engelliler için sosyal güvenlik şemsiyesi altında sağlayacak parasal yardımların önemi de kaçınılmazdır. Tablo 13: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus Sosyal güvenlik durumu Türkiye Kent Kır Erkek Kadın Olan Olmayan 47,55 59,27 35,15 44,84 51,41 52,45 40,73 64,85 55,16 48,59 Kayıtlılık durumu Kendi Bağımlı adına 45,21 54,79 44,86 55,14 45,84 54,16 67,96 32,04 17,04 82,96 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tablo 14:Süreğen hastalığa sahip olan engelli Sosyal güvenlik durumu Türkiye Kent Kır Erkek Kadın Olan Olmayan 63,67 70,8 50,28 62,4 64,56 36,33 29,2 49,72 37,6 35,44 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Kayıtlılık durumu Kendi Bağımlı adına 44,36 55,64 45,23 54,77 42,06 57,94 86,42 13,58 15,89 84,11 92 2.5.1.8. Engellilerin Kurum Ve Kuruluşlardan Beklentileri Araştırma döneminde engelli olan kişilerin kamu kurum ve kuruluşlarından en önemli beklentilerine ilişkin bilgiler alınmıştır. Bu çalışmaya göre engellilerin en önemli beklentilerinin yaklaşık % 61 ile parasal katkı olduğu gözlenmektedir. Parasal katkı yapılmasını isteyen engellilerin oranı kırda % 68 iken kentte yaklaşık % 55’dir. Engelli erkeklerin yaklaşık % 59’u, kadınların yaklaşık % 64’ü kurum ve kuruluşlardan parasal destek istemektedir. Parasal katkı yapılmasını isteyen engellilerin kırda daha yüksek olması ve kadınların bu desteği daha çok istemesi kadınların gelirlerinin daha düşük olmasından kaynaklandığı söylenebilir( Tablo 15). İş bulunmasına yardım edilmesinin en önemli beklenti olduğunu ifade eden engellilerin oranı yaklaşık % 10’dur. Bu beklenti kentte ve erkeklerde daha yüksektir. En önemli beklentilerinin iş bulunmasında yardımcı olunması, eğitim olanaklarının yaratılması ve yasal haklarının savunulması olduğunu ifade edenlerin oranı erkeklerde ve kentte daha yüksektir. Tablo 15: Parasal katkı yapılmasını isteyen engelliler Parasal katkıda bulunma Türkiye Kent Kır Erkek Kadın 61,22 55,28 68,03 59,34 63,76 Evde uzman personel İş Yasal Eğitim tarafından bulmaya hakları olanakları bakım ve yardımcı savunma yaratma tedavi hizmeti olma verme 3,31 4,23 2,25 3,63 2,88 9,55 10,2 8,8 12,33 5,78 3,51 4,6 2,26 4,1 2,72 4,12 4,71 3,45 2,97 5,67 Diğer Bilinmeyen 13,53 15,37 11,41 12,65 14,72 4,76 5,6 3,8 4,98 4,46 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Engellilerle ilgili çalışmalarda pek çok eksikliğine rağmen yine de öncelikli grup çocuklar ve gençlerdir. Yetişkin ve yaşlı grup genellikle göz ardı edilmektedir. Engelli nüfusun yaş kompozisyonuna bakıldığında genel nüfusa oranla daha yaşlı oldukları görülmektedir. Yaşlanmanın sonucu ortaya çıkan engellilik veya engelli olarak yaşlanmak yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. Bunların başında 93 sürekli bakım ve evde bakım gelmektedir. Engellilerin yaşla birlikte artan yardım ve bakım ihtiyacı sosyal devlet ilkesi temelinde öncelikle ele alınması gereken konulardan biridir. Sürekli bakım ve yardım ihtiyacı yalnız yaşlı grubun değil, ağır engellilerin ve özellikle de zihinsel engellilerin acil ihtiyacıdır (Tablo 16). 2.5.1.9. Engellilik Oranı Engel türlerinin toplam nüfus içindeki yaygınlığının incelenebilmesi amacıyla her engel türü için engelli nüfus oranı hesaplanmıştır. En yüksek engellilik oranı ortopedik engellilerde gözlenirken en düşük engellilik oranı işitme engellilerde gözlenmektedir. Yaşa göre engellilik oranları incelendiğinde, ortopedik, görme ve işitme engellilerde yaşla birlikte engellilik oranı da artmaktadır. (Tablo16) Tablo 16: Yaşa göre engellilik oranları Ortopedik Engelli Görme engelli İşitme engelli Dil ve konuşma engelli Görme engelli Türkiye 1,25 0,6 0,37 0,38 0,48 0-9 yaş grubu 0,64 0,33 0,2 0,46 0,42 10 -19 20-29 30-39 40-49 50-59 60-69 70 + Kent Kır Erkek Kadın 0,77 1,21 1,26 1,39 1,79 2,8 3,94 1,09 1,49 1,48 1,02 0,36 0,45 0,46 0,62 0,91 1,56 2,98 0,52 0,73 0,7 0,5 0,29 0,32 0,35 0,35 0,41 0,77 1,7 0,32 0,45 0,41 0,33 0,43 0,42 0,31 0,26 0,3 0,41 0,39 0,33 0,46 0,48 0,28 0,58 0,65 0,54 0,39 0,26 0,27 0,31 0,38 0,64 0,58 0,38 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması 94 2.5.1.10. Engelin Ortaya Çıkışı Yaklaşık % 12’lik engellilik oranı, engellilerin sağlık, eğitim, iş edinme ve sosyal yaşam gibi alanlarda çok büyük dezavantajlar yaşaması müdahale edilmesi gereken başka bir konuyu karşımıza çıkarmaktadır. Bu da engelliliğin önlenmesi ve erken tanısıdır. Türkiye Engelliler Araştırması sonuçlarına göre engel nedenleri arasında doğuştan engellilik yaklaşık % 34 olarak bildirilmiştir. Ülkemize özgü koşullarda (akraba evliliği yaygınlığı gibi) düşünüldüğünde doğum öncesi nedenlere bağlı engelliliğin önemli bir sorun olarak karşımızda durduğunu kabul etmek zorundayız. Bu durumun genel dünya ortalamalarına bakarak ülkemizde daha büyük bir sorun olduğunu söyleyebiliriz. Engelin ortaya çıkış zamanı doğuştan ve sonradan olmak üzere iki başlık altında incelenmiştir. Engelin ortaya çıkış zamanı, (%73.30)(Tablo17) Engelin görme türüne göre (%76.32)(Tablo 18) incelendiğinde, ve işitme ortopedik engellilerde (%67.10)(Tablo19) sonradan engelli olanların oranı daha yüksektir. Ancak, dil ve konuşma engelli ile (Tablo 20) zihinsel engellilerde (Tablo 21) doğuştan veya sonradan engelli olma oranları arasında önemli bir farklılık gözlenmemektedir. Bu iki engel türünde doğuştan engelli olma oranı %46.63 (Tablo 20) ve 47.92’dir (Tablo 21). Özrün ortaya çıkış zamanı kent- kır ayrımında incelendiğinde, tüm engel türlerinde doğuştan engelli olanların oranının kırda daha yüksek olduğu, sonradan engelli olanların oranının ise kentte daha yüksek olduğu görülmektedir. Engelin ortaya çıkış zamanı, cinsiyet ayrımında incelendiğinde görme ve işitme engelli olanlarda cinsiyet ayrımında önemli bir farklılık gözlenmemektedir. Ortopedik, dil ve konuşma ile zihinsel engellilerde, doğuştan engelli olanların oranı kadınlardan daha yüksektir. 95 Tablo 17: Ortopedik Engelli Doğuştan Toplam Erkek Türkiye 23,91 21,51 Kent 21,69 19,22 Kır 26,39 24,15 Kadın 27,33 25,33 29,45 Sonradan Toplam Erkek 73,3 76,17 75,56 78,61 70,77 73,36 Kadın 69,21 71,05 67,26 Bilinmeyen Toplam Erkek Kadın 2,79 2,32 3,46 2,76 2,17 3,62 2,83 2,49 3,29 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tablo 18: Görme Engelli % Doğuştan Toplam Erkek Türkiye Kent Kır 20,41 19,78 21,1 20,46 19,06 21,88 Sonradan Bilinmeyen Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek 20,35 20,69 19,93 76,09 77,2 74,76 76,32 77,77 74,75 76,49 78,21 74,75 3,27 2,45 4,15 Kadın 3,05 2,73 3,38 3,56 2,1 5,31 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tablo 19: İşitme Engelli % Doğuştan Toplam Erkek Türkiye 29,49 29,14 Kent 24,59 23,83 Kır 34,81 34,53 Kadın 29,92 25,43 35,17 Sonradan Toplam Erkek 67,1 68,13 71,8 73,66 62 62,52 Kadın 65,85 69,71 61,32 Bilinmeyen Toplam Erkek Kadın 3,41 2,73 4,24 3,61 2,51 4,85 3,2 2,96 3,51 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tablo 20: Dil ve Konuşma Engelli Doğuştan Toplam Erkek Türkiye Kent Kır 46,63 41,6 52,18 45,73 38,81 53,22 Sonradan Bilinmeyen Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek 48,14 46,17 50,38 47,39 48,83 45,76 50,16 55,14 44,67 51,81 58,98 44,03 3,21 3,26 3,15 2,46 2,2 2,74 Kadın 4,46 5 3,86 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Tablo 21: Zihinsel Engelli Doğuştan Toplam Erkek Türkiye 47,92 46,12 Kent 45,99 42,17 Kır 49,68 49,45 Kadın 50,64 51,23 50,05 Sonradan Toplam Erkek 49,89 51,98 51,65 56,09 48,29 48,51 Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması Kadın 46,73 45,56 47,92 Bilinmeyen Toplam Erkek Kadın 2,19 1,9 2,63 2,36 1,74 3,21 2,03 2,03 2,04 96 2.5.2. Engellilerin Sorun ve Beklentileri Araştırması Engelliler İdaresi Başkanlığı ile yapılan protokol kapsamında; Ulusal Engelliler Veri Tabanında kayıtlı olan engelli bireylere yönelik olarak, “Engellilerin Sorun ve Beklentileri Araştırması, 2010” ülke genelinde ilk kez gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma ile engelli bireylerin günlük yaşam içindeki sorun ve beklentileri tespit edilerek, bu alandaki politikaların etkin bir biçimde oluşturulabilmesi hedeflenmektedir. Araştırmada, Engelliler İdaresi Başkanlığı tarafından oluşturulan Ulusal Engelliler Veri Tabanı çerçeve olarak kullanılmış, çalışmanın alan uygulaması ise Haziran 2010 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Ulusal Engelliler Veri Tabanına kayıtlı engellilerin % 29,2’si zihinsel engelliler, % 25,6’sı süreğen hastalığı olan engelliler, % 8,8’i ortopedik engelliler, % 8,4’ü görme engelliler, % 5,9’u işitme engelliler, % 3,9’u ruhsal ve duygusal engelliler, % 0,2’si dil ve konuşma engelliler ve % 18’i birden fazla özre sahip olanlardır. Kayıtlı engellilerin, % 58,6’sı erkek, % 41,4’ü kadındır. Kayıtlı olan engelli bireylerin % 56,8’inin özrü hastalık sonucu ortaya çıkmıştır. Kayıtlı engellilerin, özrünün ortaya çıkma nedenlerine bakıldığında, ikinci sırada %15,9 ile genetik veya kalıtsal bozukluk, % 9,6 ile kaza ve % 3 ile gebelikte/doğum sırasında yaşanan problemler yer almaktadır. 97 Şekil 1: Fiziksel çevre düzenlemelerinin engelli bireyin kullanımına uygun olmadığını düşünenler, 2010 (%) 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Kaldırım, yaya yolu ve yaya geçiti Oturduğu bina (katlara ulaşma, bina içinde hareketlilik) Dükkan, market, mağaza ve lokantalar Kamu binaları Postane ve bankalar vb. Kaynak :TÜİK, Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması, 2010, s.27 Kayıtlı olan engelli bireylerin % 66,9’u kaldırımların, yaya yollarının ve yaya geçitlerinin engelli bireyin kullanımına uygun olmadığını düşünmektedir. Yaşadıkları yerdeki fiziksel çevre düzenlemeleri ile ilgili olarak, kayıtlı olan engelli bireylerin % 66,3’ü oturdukları binanın, % 59,5’i dükkan, market, mağaza ve lokantaların, % 58,4’ü kamu binalarının, % 55,4’ü postane ve banka benzeri yerlerin engelli bireyin kullanımına uygun olmadığını belirtmiştir. Kayıtlı olan engelli bireylerin % 38,4’ü sosyal yardımlardan düzenli olarak yararlanmaktadır. Kayıtlı olan engelli bireylerin % 27’si engelli aylığından, % 11,2’si ise Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün ayni ve nakdi yardımlarından düzenli olarak yararlandıklarını belirtmiştir. Kayıtlı olan engelli bireylerin % 55,7’si ağır fiziksel iş ve güç gerektirmeyen işlerde çalışmayı istemektedir. Kayıtlı olan engelli bireylerin çalıştığı/çalışabileceği işte ihtiyaç duyduğu düzenlemeler veya çalışma koşullarına bakıldığında, % 33,3’ü sağlık problemleri nedeniyle çalışma zamanı içinde daha fazla kısa molalar kullanmayı, % 27,6’sı ise yarı zamanlı işte çalışmayı istemektedir. 98 Şekil 2: Kamu kurum ve kuruluşlarından beklentilerinin özür türüne göre dağılımı, 2010 (%) Kamu kurum ve kuruluşlarından beklentiler Görme Toplam özürlü İşitme özürlü Dil ve konuşma özürlü Ruhsal ve Ortopedik Zihinsel duygusal özürlü özürlü özürlü Süreğen hastalık Çoklu Özürlülük Sosyal yardım ve desteklerin artırılması 85,7 85,1 85,3 74,1 84,4 85,0 84,9 86,7 87,0 Sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi 77,0 74,4 73,5 66,3 73,8 74,1 75,0 82,0 79,2 Bakım hizmetlerinin iyileştirilmesi ve yaygınlaştırılması 40,4 33,8 25,4 23,4 38,0 35,4 41,4 48,0 47,0 İş bulma olanaklarının artırılması 28,7 45,5 43,5 31,0 40,5 21,9 28,7 27,0 23,5 Eğitim olanaklarının artırılması 25,6 17,4 33,3 54,4 17,4 43,0 17,6 13,4 21,4 Fiziksel çevre ve ulaşım imkanları konusunda düzenlemelerin yapılması 17,7 23,0 15,1 13,2 23,0 12,3 14,3 19,6 20,4 Hiçbir beklentisi olmayanlar 2,2 1,8 2,5 4,3 2,0 2,6 5,0 1,8 1,9 Diğer 8,6 7,0 8,5 16,0 8,0 11,6 10,4 6,1 7,7 Not. Bir kişi birden fazla seçenek işaretleyebildiği için, toplamı 100 'ü vermemektedir. Kaynak: TÜİK, Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması, 2010 s. 51 Kayıtlı olan engelli bireylerin % 85,7’si sosyal yardım ve desteklerin artırılmasını istemektedir. Kayıtlı olan engelli bireylerin % 77’si sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, % 40,4‘ü bakım hizmetlerinin iyileştirilmesi ve yaygınlaştırılması, % 28,7’si iş bulma olanaklarının arttırılması, % 25,6’sı eğitim olanaklarının arttırılması, % 17,7’si fiziksel çevre ve ulaşım imkanları konusunda 99 düzenlemelerin yapılması yönünde kamu kurum ve kuruluşlarından beklentileri olduğunu belirtmektedir. 117 2.5.3. Türkiye İş Kurumu İstatistikleri Türkiye İş Kurumu resmi internet sitesinde aylık olarak istihdam istatistikleri yayınlanmaktadır. Engelli istihdamına ait veriler de incelenmeye açıktır. Son üç yılda engelli ulaşılmaktadır; istihdamındaki sayılara bakıldığında aşağıdaki bilgilere 118 Tablo 22: Engelli Kontenjanları Sayı 2011 YIL SONU İTİBARİYLE ENGELLİ KONTENJANLARI Engelli Çalıştırmakla Engelli çalıştırmakla Engelli çalışan Engelli açık yükümlü olduğu kontenjan yükümlü sayısı kontenjan sayısı engelli sayısı fazlası sayısı 50+ işyeri sayısı KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL 1.004 15.118 13.511 91.877 12.347 71.088 1.164 20.789 3.015 5.270 Sayı Engelli çalıştırmakla yükümlü 50+ işyeri sayısı KAMU ÖZEL 979 16.980 2012 YIL SONU İTİBARİYLE ENGELLİ KONTENJANLARI Çalıştırmakla yükümlü olduğu engelli sayısı KAMU 13.289 ÖZEL 102.797 Engelli çalışan sayısı KAMU 12.358 ÖZEL 77.547 Engelli açık Engelli kontenjan kontenjan sayısı fazlası sayısı KAMU 931 ÖZEL 25.250 KAMU 3.043 ÖZEL 5.475 2013 EKİM SONU İTİBARİYLE ENGELLİ KONTENJANLARI Engelli Çalıştırmakla Engelli çalıştırmakla Engelli çalışan Engelli açık yükümlü olduğu kontenjan yükümlü sayısı kontenjan sayısı engelli sayısı fazlası sayısı 50+ işyeri sayısı KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL 23.698 Sayı 844 17.386 11.668 102.391 11.008 78.693 660 2.656 5.010 Kaynak: www.iskur.gov.tr, 06.01.2014 117 118 TUİK Haber Bülteni, sayı 71, (Erişim) www.tuik.gov.tr, 7 Nisan 2011 TÜİK İstatistikler, (Erişim) http://www.iskur.gov.tr/tr-tr/kurumsalbilgi/istatistikler.aspx 06.01.2014 100 2011, 2012 ve 2013 yıllarında her geçen sene engelli çalışan sayılarında artış olduğu görülmektedir. 2013 yılı verilerinin Ekim ayına ait olduğu hatırlandığında yılsonu rakamlarında artış olacağı öngörülmektedir. (Tablo 23) Tablo 23: Engelli Çalışan Sayısı Engelli Çalışan Sayısı Kamu Özel 2011 12.347 71.088 2012 12.358 77.547 2013 11.008 78.693 35.713 227.328 Toplam Genel Toplam 263.041 Engelli Çalışan Sayısı 92.000 90.000 88.000 86.000 84.000 82.000 80.000 Engelli Çalışan Sayısı 2011 2012 2013 83.435 89.905 89.701 Kaynak: www.iskur.gov.tr, 06.01.2014 SONUÇ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Engelliler, hemen her zaman toplumun en alt kesimlerinden birini meydana getirmişlerdir. Toplum içerisinde her ne kadar çocuklar, hastalar veya emeklilerden oluşan gruptan belirli bir ölçekte verim beklenmese dahi, engelli kesimlere davranıldığı kadar onlara dışlayıcı davranılmamaktadır. Bununla ilgili olarak çocuklar, toplumun gelecekteki üretken alanın muhtemel potansiyel sahipleri; hastalar iyileşecek ve yaşlılar üretkenliğini yitirmiş bireyler olarak, toplumda engelli gruplardan daha üst bir grupta değerlendirmeye tabi tutulmaktadırlar. 119 Türkiye’nin temel sorunlarını şöyle sıralayabiliriz; Birincisi; ayrımcılıkla mücadele engellilik alanında en önemli stratejidir; ancak engellilik ayrımcılık olgusunun sadece bileşenlerinden biridir. Ayrımcılıkla mücadele Batı dünyasında daha farklı boyutlarda ortaya çıkmış, en son engelliliği kapsamıştır. Irka dayalı, cinsiyete dayalı ayrımcılıkla mücadele Batıda tarihselliğe sahip olmuştur. Geçen sürede cinsiyete dayalı ayrımcılıkla mücadelede belli bir yol alınmasına karşın dine dayalı ayrımcılık karşısında aynı başarıya ulaşılamamıştır. Bu durum ayrımcılık konusunun Türkiye’de diğer boyutlarını da kapsayan bir yaklaşım ve düzenlemelerle çözümlenebilir olmasını göstermektedir. İkincisi; engellilerin topluma katılımında en önemli boyut olan istihdam, gelinen durumda çözümsüzlüğe itilmiştir. Kota-ceza sistemine dayalı politika sınırlı bir sonuç getirmektedir ve Türkiye’de alternatif modellerin hayata geçirilme zorunluluğu bulunmaktadır. Özgökçeler, Serhat, Sosyal Dışlanma Sorunsalı ve Engellilerin Sosyal Politikası Bağlamında Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2006, s.200 119 102 Üçüncüsü; Türkiye’de yaşlılık konusunda önemli bir farkındalık sorunu bulunmaktadır. Sürekli genç bir nüfusa sahip olunduğuna dair yapılan vurgu halihazırda yaşlı yokmuş gibi bir algıyı da koşullamaktadır. Yaşlılık önemli bir engellilik nedenidir, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü verilerinde durum oldukça çarpıcı yanlarıyla belirgindir. Türkiye’de 100 yaşın üzerinde 33.000 kişi, 95-100 arasında 215.000 kişi yaşamaktadır. Yaşlılık sınırı olan 65 ve artı olarak değerlendirildiğinde ortaya çıkan hesap olgunun boyutlarını bize sunmaktadır. 5.3 Milyon kişi yaşlılık sınırı üzerindedir. Yaşlılığın bir engel nedeni olması ve yaşlanmaya paralel olarak ülkemizin engellilik oranının yükselecek olması konuyu çok daha farklı bir boyuta sürüklemektedir. Diğer yandan ülkemizde yaşlılık öncelikle bir yoksulluk nedenidir. Bu durum sadece sosyal güvenlikle ilgili de değildir. Emekli olan bireylerin yaşam kalitelerinde ortaya çıkan farklılık yanında, yaşa dayalı bir ayrımcılığa uğruyor olmaları diğer bir gerçekliktir. Dördüncüsü; ülkemizde sorunları ülke sınırları dışına taşmış olan bakım hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve kurumsallaşmasının sağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda Türkiye’de etkin bir sosyal politikanın kurumlaşamamasını, kendi koşullarına uygun bir toplum modelinin olmadığı argümanına dayandırılabilir. Tanım gerektirdiği takdirde “geleneksel toplum modeli” olarak tanımlanabilecek olan durum karşısında kuşatıcı bir toplum modeli ihtiyacı bulunmaktadır. Halihazır toplum anlayışı Türkiye’de bir yoksulluk kültürünün oluşmasını, yoksulluğun buna yeni yoksulluk da dahil derinleşmesini belirlemektedir. Ayrımcılık konusunda karşımıza çıkan engeller yine bu bağlamın dışında değildir. Toplumu kozmopolit yapısı üzerine değil yoksulluğu, yaşlılığı, engelliliği homojen birer yapı olarak algılayan bu yaklaşım sonuçta çözümü sosyal yardımla sınırlı olarak değerlendirmektedir. 120 120 Aysoy, Mehmet; Engelliler Kanunu’nun Engelleri, (Erişim) 103 Sektör bazlı inceleme yapılarak engelli bireylerin çeşitli fonksiyonlara göre çalışma koşulları uygun işyerlerinin nereler olabileceği düşünülmelidir. Mevcutta herhangi bir ilave değişiklik yapılmasına gerek duyulmaksızın engelliler için fiziksel koşulları uygun olan pek çok çalışma ortamına sahip işyeri bulunmaktadır. Aynı şekilde iş kolları açısından da yapılacak bir çalışma, engelli istihdamına çözüm için yerinde olacaktır. İşverenin, işyerinde engelli işçileri yasal bir zorunluluk bulunmaksızın, kendi istekleri ile istihdam etmeleri nadir karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle sosyal politikaların konuya ilişkin hedefini belirleyen “engelliyi çalışma yaşamının içine alarak koruma” ilkesinin gerçekleştirilmesinde sağlık ve eğitim politikalarının yanı sıra çalışma hukuku da önemli bir araç olarak ortaya çıkmaktadır ve engellilerin istihdamı, çalışılmaktadır. devletin Devletlerin yasal engelli müdahaleleri ile gerçekleştirilmeye istihdamını yasal müdahalelerle gerçekleştirmeye çalışması, korumalı istihdam olarak karşımıza çıkmaktadır. 121 Engelli bireylerin toplumdan dışlanmaması, kendilerini rahatça her konuda ifade edebilmeleri için öncelikle kendilerine güven duymaları gerekmektedir. Bu güven ise bireyin topluma ve kendisine yararlı olması ile doğru orantılıdır. Kendine hayatta yer bulan engelliler, çalışma hayatlarında var oldukları sürece kendilerini ayrı hissetmekten kurtulacaklardır. İşverenlerin engellilere karşı tutumları, o ülkenin engellilere sunduğu rehabilitasyon ve eğitim imkanlarının da birer göstergesidir. Her bir vatandaş için sunulan imkanlar engelliler için de geçerlidir. Engelli bireylerin çalışma hayatında korunmaları onlara uygun koşulları içeren çalışma ortamları ile mümkün olabilir. http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=482 01.09.2013 121 Şişman, a.g.m., s. 192 104 Engelliler için iş yerlerinde adil ücret politikalarının uygulanması ve ayrımcılığın önlenmesi de son derece önemlidir. Engelli bireyler için her türlü eğitim, rehabilitasyon imkanı ile birlikte iş hayatında bulunmalarını destekleyen düzenlemeler birbirini izleyen adımları içermektedir. Devletin önderliğinde, toplumun tüm bireyleri, engellileri çalışma hayatına katılma konusunda desteklemelidir. Engelin ortaya çıkması ile birlikte aile desteği ve beraberinde yürütülecek sosyal politikalar ile engelli bireyler toplum içine karışabilecek, ve kendilerini geliştirebileceklerdir. Bu gelişim toplumun tüm bireylerine ve alanlarına yayılarak devam edecektir. Ancak bu şekilde engellilerin işgücüne katılım arttırılabilir. 105 KAYNAKÇA AYTEKİN, Şeyda; “Özürlü İstihdamında Korumalı İşyerleri Çözüm Olacak Mı?” Mess Mercek Dergisi, Ekim 2010, s. 148 – 153 ARIKAN, Çiğdem; “Sosyal Model Çerçevesinde Özürlülüğe Yaklaşım”, Ufkun Ötesi Bilim Dergisi, C. 2, Sayı.1, Mayıs 2002, s. 2-11. BAYKAN, Zeynep; “Özürlülük, Engellilik, Sakatlık Nedenleri ve Korunma”, Sürekli Tıp Eğitim Merkezi Dergisi, Eylül 2000; s. 336-338 BOSTANCI, Yalçın; “Yargı Kararları Işığında Vazife Malullüğü”, Kamu-İş Dergisi; C.8, S.1/2005 ÇAĞLAR, Selda;” Anayasa Mahkemesi Kararlarında Eşitliğin Dar Yorumu”, Ankara Barosu Dergisi, Mart 2012, s. 43 – 86 ÇAKMAK, Dr. Munci; “Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Engelli Tanımı Hakkında Bir İnceleme”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Ankara 2008, s. 51-62 ÇAKMAK, Naci Munci; Türk Kamu Hukuku Açısından Engellilerin Hukuki Statüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2006 ÇİZEL, Rabia; Engellilerin Çalışma Yaşamı, Engelsiz Turizm Sempozyumu Bildiri Kitapçığı, Ankara DURMUŞOĞLU, Hasan; İşverenin Özürlü, Eski Hükümlü ve Terör Mağduru Çalıştırma Zorunluluğu, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır, 2005 106 EKİM, Başak; “Sosyal Dışlanma ile Mücadelede Hak Temelli Yaklaşım: Avrupa Yoksulluk ile Mücadele Ağı”, Tes-İş Dergisi, Haziran 2007, s. 81 - 82 ERGÜN, Mehmet; “İşverenlerin Özürlülere Yönelik Tutumları Ve Öğrenme Güçlüğü Olan Bireylere Yaklaşımları”, Özveri Dergisi, Cilt:III, Sayı 1, Ağustos 2006, s. 708 ERGÜN, Mehmet; Engellilerin Çalışma Yaşamına Katılımı & İşverenler, Ankara, Mayıs 2005 GEÇER, Bekir; EVCİL, Cahit; Açıklama ve Yargı Kararları ile Zenginleştirilmiş 4857 Sayılı İş Kanunu Uygulama Rehberi, İstanbul Haziran 2006, DATASSIST Eğitim Yayınları: 1 GENÇ, Yusuf, ÇAT, Güldane; “Engellilerin İstihdamı ve Sosyal İçerme İlişkisi”, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt: 8, Sayı:1, Yıl: 2013, s.363-393 GÜZEL, Ali; OKUR, Ali Rıza; CANİKLİOĞLU, Nurşen; Sosyal Güvenlik Hukuku, 5510 sayılı Kanuna göre hazırlanmış, 12.Bası, Nisan 2009 İstanbul GÖKTAŞ, Murat; BAKİ, Gürsel; “Vergi İndirim Belgesine Sahip Engelli Sigortalılar İle Başkasının Bakımına Muhtaç Çocuğu Bulunan Kadın Sigortalıların Emekliliği”, Mali Çözüm Dergisi, Temmuz-Ağustos 2010, s. 181-186 HASIRCIOĞLU, Abdullah; İşverenlerin Özürlü İstihdamına Yaklaşımı (Sakarya Örneği), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2006 Kalkınma Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2013-2015), Ekim 2012 Ankara Kalkınma Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2014-2016), Ekim 2013 Ankara 107 KARADEMİR, Şeniz, “Özürlülük Sınıflaması için Bir Model Oluşturma”, Yüksek Lisans Tezi, Aydın 2008 KAYACI, Ekrem; Özürlüler İçin Verimli Bir İstihdam Politikası Oluşturulması, Uzmanlık Tezi, Ankara 2007 KAYHAN KUZGUN, İnci; “Türkiye’de Özürlü İşgücünün Ücret Karşılığı İstihdamında Politika Değişikliği ve Nedenleri”, Toprak İşveren Dergisi, 2010, s. 2 KETTLE, Melvyn; “The Cjuestion of Quota”; in: Floyd, Michael and North, Klaus; Disability and Employment-Report on an Anglo-American Conference; London; 1985 MAKAS, Recep; “Korumalı İşyeri”, Çeis Dergisi, Kasım 2011 s. 4 – 13 ÖZ, Cihan Selek; ORHAN, Serdar; Özürlü İstihdam Yöntemlerinin Uygulanabilirliği Üzerine Bir Değerlendirme, Çalışma İlişkileri Dergisi, Temmuz 2012, Cilt 3, Sayı 2, s. 36 – 48 ÖZDEMİR, Cumhur Sinan; “İş Sözleşmesi Serbestisi ve Sınırlaması”, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Ocak 2007, s. 43 ÖZGÖBEK, Hatice Reyhan, Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007 ÖZGÖKÇELER, Serhat, Sosyal Dışlanma Sorunsalı ve Engellilerin Sosyal Politikası Bağlamında Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2006 ÖZGÖKÇELER, Serhat, ALPER, Yusuf; “Özürlüler Kanunu’nun Sosyal Model Açısından Değerlendirilmesi”, İşletme ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Cilt:1, Sayı:1 Yıl: 2010, s. 33-54 108 ÖZTÜRK, Mustafa; Türkiye’de Engelli Gerçeği, Müsiad Cep Kitapları: 30, İstanbul Şubat 2011 Özürlüler İdaresi Başkanlığı, II. Engelliler Şurası, Komisyon Raporları ve Genel Kurul Görüşmeleri, Nurol Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. Ankara, 2005 Özürlüler Vakfı; Kongre Bildirileri Kitabı Özürlüler’ 07; “Özürlülere İlişkin Hukuki Düzenlemeler” PATIR, Çağlar, Özürlülük Olgusunun Tarihsel Sürecinde 1980 Sonrası Söylem Ve Politikaların Küreselleşme Ortamında Hayata Geçirilebilirliği Üzerine Bir Tartışma: Türkiye Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2012 SAPANCALI, Faruk; “Avrupa Birliğinde Sosyal Dışlanma Sorunu ve Mücadele Yöntemleri”, Çalışma ve Toplum Dergisi, Sayı 3, 2005 SEYYAR, Ali; Sakarya Üniversitesi İİBF; “Uluslararası Boyutuyla Özürlü Kota Sistemi” Kamu-İş; Cilt: 6 Sayı: 1/2000; s. 12 ŞİŞMAN, Yener; “Türkiye’de Özürlülere Yönelik Yasal Düzenlemeler”; Sosyal Siyaset Konferansları, Sayı: 60, 2011/1, s. 169–221. T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü, İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, Aralık 2011, Ankara, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Dokuzuncu Kalkınma Planı, Özel İhtisas Kalkınma Raporu-İşgücü Piyasası Raporu, Yayın No: DPT: 2709 ÖİK:662, Ankara 2007 TAŞ, Seyhan, BOZKAYA, Gülferah; “Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları”, Kahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi 109 İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, Kahramanmaraş Haziran 2012, s. 151 - 176 TOPLU, Aslı, Sosyal Dışlanma Perspektifinde Türkiye’de Özürlü İstihdamı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2009 UŞAN, Fatih; “İş Hukuku’nda Sakat İstihdamı”; Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası; 1999 YAYMAN, Derya, ÇIMAT, Ali; “Türk Vergi Hukukunda Yer Alan Sakat ve Engellilere Yönelik Vergisel Ayrıcalıklar”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XVI, Sayı 3, Ankara 2012, s. 297 - 321 YAZICI, Ergün; “Engellilere İlişkin Sivil Toplum Kuruluşlarının Sorunları: İzmir İli Bakımından Bir Değerlendirme”, Özveri Dergisi, 2010, 2. 187 – 215 YENİDÜNYA, Caner; “5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Ayrımcılık Suçu”, Çalışma ve Toplum Dergisi, sayı 11, 2006, s. 97 – 116 YILMAZ, Ejder Yılmaz; Hukuk Sözlüğü, Genişletilmiş 5. Baskı, Ankara 1996 YILMAZ, Zühal, Çalışan Özürlülerin İş Yaşamında Karşılaştıkları Sorunlar ve Bunları Etkileyen Etmenler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2004 ZAİM GÖKBAY, İnci, ERGEN, Ahu, ÖZDEMİR, Nesrin; “Engelli Bireylerin İstihdamına Yönelik Bir Vaka Çalışması: Engelsiz Eğitim”, Öneri C.9.S.36. Temmuz 2001; s.1-8 10 Soruda Sakatlık İndirimi, (Erişim) http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1318# 02.01.2014 110 AYSOY, Mehmet; “Engelliler Kanunu’nun Engelleri”, (Erişim) http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=482 01.09.2013 ÇAKAR, Elif; “Türkiye Ve Bazı Yabancı Ülkelerde Özürlülere Sağlanan Avantajlar: Vergi Düzenlemeleri İle Ekonomik Ve Sosyal Düzenlemeler”, Mevzuat Dergisi, Sayı 112, Nisan 2007, (Erişim) http://www.mevzuatdergisi.com/2007/04a/02.htm 25.12.2013 Düşkün ne demektir, (Erişim) http://nedir.dictionarist.com/d%C3%BC%C5%9Fk%C3%BCn 06.01.2014 İstihdam Politikası Önerileri (Erişim) http://statik.iskur.gov.tr/tr/duyurular/istihdam_politikasi_onerileri.htm 31.08.2013 Genel Türkçe Sözlük, (Erişim) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.52 cbf6eea29971.33715190 06.01.2014 Kalkınma Planları, (Erişim) http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebContentGosterim.aspx?E nc=51C9D1B02086EAFB654E1718CECE5A14 15.12.2013 Korumalı İşyerleri Projesi, (Erişim) http://www.fatmasahin.net/tr/html/171/KORUMALI-ISYERLERI-PROJESI 23.02.2013 Korumalı İşyeri Destek Projesi Teklif Çağrısı, (Erişim) http://www.eyh.gov.tr/tr/26176/Korumali-Isyeri-Destek-Projesi-Teklif-Cagrisi 19.12.2013 Özürlülük Araştırmaları – Korumalı İşyerleri, (Erişim) http://www.ozida.gov.tr/arastirma/korumaisyeri.htm 05.03.2011 111 “Sosyal Dışlanma Sorunsalı Ekseninde Çalışan Yoksul-Mobbing İlişkisi”, (Erişim) http://www.yenimakale.com/sosyal-dislanma-sorunsali-ekseninde- calisan-yoksul-mobbing-iliskisi.html, 20.03.2011 TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Araştırma, Geliştirme ve Proje Dairesi Başkanlığı, Engelli Bireylere İlişkin İstatistiki Bilgiler, Kasım 2013, s 19 T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Özürlülük Eğitimi: Toplum Özürlülüğü Nasıl Anlıyor Temel Araştırması, s.27-28, www.,ozida.gov.tr , 05.03.2011 TUİK Haber Bülteni, sayı 71, (Erişim) www.tuik.gov.tr, 07.04.2011 TÜİK İstatistikler, (Erişim) http://www.iskur.gov.tr/tr-tr/kurumsalbilgi/istatistikler.aspx 06.01.2014 (Erişim)