., ISTANBUL TICARET ODASI ® TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ Prof. Dr. Nurettin ABACIOGLU YAYlN NO: 2009-41 İstanbul, 2010 Copyright © İTO Tüm haklar saklıdır. Bu yayının hiç bir bölümü, yazann ve İTO'nun önceden. yazılı izni olmaksızın mekanik olarak, fotokopi yoluyla veya başka herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri veya paragrafları, sadece araştırma veya özel çalışmalar amacıyla, yazarın adı ve İTO belirtilmek suretiyle kullanılabilir. ISBN 978-9944-60-515-1 (Basılı) ISBN 978-9944-60-516-8 (Elektronik) İTO ÇAGRI MERKEZi Tel: (212) 444 O 486 İTO yayınları için ayrıntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi Dokümantasyon Servisi'nden alınabilir. Tel : (212) 455 63 29 Faks : {212) 512 06 41 E-posta : ito.yayin@ito.org.tr İnternet : www.ito.org.tr Odamız yayıniarına tam metin ve ücretsiz olarak internetten ulaşabilirsiniz. YAYlNA HAZlRLlK, BASKI, CİLT OKUROFSET Yüzyıl Matbaacılar Sitesi 1. Cadde No:160 Bağcılar 1 İstanbul Tel: 0212 430 99 14 Fax: 0212430 99 13 www.okurofset.com İÇİNDEKİLER Sunuş .......................................................................................................... 13 Onsöz ......................................................................................................... 15 Tablolar ve Şekiller.................................................................................... 17 l.BÖLÜM 1. İLACIN EKONOMİ-POLİTİGİNE İLİŞKİN BAZI TEMEL KAVRAMLAR .................................................................................... 23 1. 1. Meta Olarak İlaç: Kullanım Değeri ve Değer ............................... 24 1.1.1. Meta Olarak İlaç.................................................................. 25 1.1.2. ilacın Ürün Özellikleri......................................................... 28 1. 1.3. Sanayinin Özellikleri .. .. .. ................. .. .... ................... .......... . 34 1. 1.4. İlaç Tüketimi ve Tüketici Olarak Hastanın Özellikleri....... 35 1.1.5. Sağlık Hizmeti ve İlaç: Ekonomik Sistemin Kendisini Yeniden Var Ediş Koşulları ..... .. ......... .... .. .... .... ..... .. ...... ..... 36 1.1 .6. Kullanım Değeri ve İlaçta Terapötik Değer-Endikasyon.... 37 1. 1. 7. Değer Biçimi ya da ilacın Değişim Değeri......................... 37 1.2. Emek Süreçlerinin İlaç Üretiminde Somutlanış Biçimleri ve İlaçta Maddeleşen Emeğin İkili Karakteri..................................... 42 1.2.1. Meta Değeri......................................................................... 42 1.2.2. Normal Toplumsal Üretim Şartları ..................................... 43 1.2.3. Meta Olarak İlaçta Maddeleşen Somut ve Soyut Emek Biçimlerinin Karşılaştırılması............................................... 44 3 2.BÖLÜM 2. İLAÇ SANAYİİ İLE İLGİLİ TANlMLAR, SINIFLANDIRMALAR, TÜRKİYE TARİHÇESİ ve İLGİLİ HUKUKi DÜZENLEMELER veMEVZUAT ....................................................................................... 47 2.1. Tanımlar ......................................................................................... 47 2.1.1. Sektörün Tanımı .................................................................. 47 2.1.2. Sektörün Sanayii Sınıflandırmasındaki Yeri.................................. 48 2.1.3. Diğer Tanımlar .................................................................... 48 2.2. Türkiye İlaç Sanayii Tarihçesi....................................................... 58 2.2.1. İlaç Sanayii Tarihçesine Özet Yaklaşım .............................. 58 2.2.2. Özetle Türkiye İlaç Sanayii Tarihçesi ....................... .......... 67 2.2.2.1. I. Dönem: (Cumhuriyet Öncesi)............................. 67 2.2.2.2. II. Dönem: (Cumhuriyet- II. Dünya Savaşı Arası) 71 2.2.2.3. III. Dönem: (U. Dünya Savaşı Sonrasından Günümüze)............................................................. 72 2.3. Hukuki Mevzuata İlişkin Genel Özetlerneler................................. 77 2.3.1. Ulusal Düzenlemeler........................................................... 77 2.3.2. İlaçta Avrupa Birliği (AB) Müktesabatı ve Türkiye Bakırnından Uyum Çalışmalan........................................... 90 4 3.BÖLÜM 3. SlNAi ÜRÜN BOYUTUYLA İLAÇ PAZARI ................................. 97 3.1. İlaç Sanayii Açısından Bazı İktisadi Genel Kavramlar.................. 97 3.2. Piyasa Çeşitleri ve İlaç Piyasası. .................................................... 100 3.2.1. Piyasa Çeşitleri .................................................................... 100 3.2.1.1. Belirliliğe Dayalı 3.2.1.2. Malların Piyasa Oluşma Durumu............. 1O1 ve Hizmetlerin Niteliğine Bağlı Piyasa Oluşma Durumu .................................................... ı 02 3.2.1.3. Rekabet Koşullarına Bağlı Piyasa Oluşma Durumu 102 3.2.1.3.1. Tam Rekabet Piyasası ............................ 103 3.2.1.3.2. Eksik Rekabet Piyasaları.. ...................... 104 3.2.1.3.3. Tekel (Monopol) Piyasası. ..................... 104 3.2.2. İlaç Piyasası Çeşitleri .......................................................... ıo4 3.2.2.1. Piyasalar Olarak İlaç ve Sanayii: Genel Değerlendirme ........................................................ 105 3.2.2.2. Üretici Piyasalar Olarak İlaç Sanayii: Genel Değerlendirme ........................................................ ıos 3.2.2.3. Dağıtım ve Tüketim Piyasalarında İlaç: Genel Değerlendirme ........................................................ ıo6 3.2.2.3.1. İlaç Toptancı Piyasalannda Türkiye Çerçevesi ............................................... 106 3.2.2.3.2. İlaç Toptancı Piyasalarında Dünya Çerçevesi ................................... 109 3.2.2.3.3. İlaç Perakendeci Piyasalannda Türkiye Çerçevesi ................................. 5 ııı 3.2.2.3.4. İlaç Perakendeci Piyasalannda Dünya Çerçevesi ................................... 112 3.2.2.3.5. İlaç Tüketici Piyasaları: ........................ 115 3.2.2.3.6. Genel Değerlendirme ve Sonuç ............ 116 3.3. İlaç Sanayii Piyasasında Çeşitlilik ve Buna İlişkin Örnekler ........ 117 3.3.1. Dünya Farmasötik Pazarının Belirliliğe Dayalı Piyasa Bakımından Örneklenmesi .................................................. 118 3.3.2. Dünya Farmasötik Pazanmn, Rekabet Koşullan Bakımından Örneklenmesi ................................................. 120 3.3.3. İlaç Sanayiindeki Rekabet Koşullannın Ayınınma Göre Genel Değerlendirme .......................................................... 130 3.3.3.1. İlaç Sanayiinde Tekel ve Tekelci Rekabet Piyasalannın Özellikleri Üzerine ........................... 131 3.3.3.1.1. İlaç Sanayii Bakımından Tekelci Piyasa Özellikleri Oluşmasının Birinci Koşulu: Mala Olan Talep, ................................... 132 3.3.3.1.2. İlaç Sanayii Bakımından Tekelci Piyasa Özellikleri Oluşmasının İkinci Koşulu: Toplulaşma Oranı .................................. 133 3.3.3.1.3. (İ) Tekel Piyasasında Kategorik Fark: Oligopol ................................................ 134 . 3.3.3. 1.4. İlaç Sanayii Bakımından Tekelci Piyasa Özellikleri Oluşmasının Üçüncü Koşulu: Malın Fiyatının Belirlenmesi ... 13 7 6 4.BÖLÜM 4. İLAÇ SANAYİİ ve ULUSLARARASILAŞMA ................................ 138 4.1. Küreselleşme "Nasıl Bir Kavramdır?": Özet Değinme .................. 138 4.1.1. Sermaye Küreselleşmesi ve Uluslararasılaşmanın Bazı Özellikleri Üzerine ...................................................... 145 4.1.1.1. Meta Sermayenin Gelişimi-Dolaşan Meta Sernıayede Büyüme ................ ,.............................. 146 4.1.1.2. Finansal Sermayenin Gelişimi-Finansal Sermayeyi Hareketlilik Düzeyinde Yükseltme ........................ 147 4.1.1.3. Üretici Sermayenin Gelişimi-Üretici Sermaye Hareketliliğinde Büyüme ...................................... 14 7 4.1.2. Yerkürenin Durumu: Nasıl ve Ne Oranda Bir Uluslararas ılaşma ya da Uluslarüstüleşme .......................... 148 4.1.2.1. Yükselen Güç Odaklan Olarak İlk 200 Küresel Şirket ........................................... 148 4.1.2.2. İlk 10 Bulgu ve 200 Şirket Raporuna İlişkin Sonuçlar ................................................................ 149 4.1.2.3. İlk 200 ÇokUluslu ŞirketteKüresel Gelir ve Karlar ................................................................. 152 4.1.2.4. İlk 200 Şirket Raporundan İlaç Sanayine .............. 159 4.2. Uluslararas ılaşma-Uluslarüstüleşme Kavramının Geneli Üzerine 15 9 4.2.1. Çok Ulus lu Şirket Kavramına Özet Yaklaşım .................... 161 4.2.1.1. ÇokUluslu Şirketler: "Ekonomi Ansiklopedisi" ... 161 4.2.1.2. ÇokUluslu Şirketler: "Marksist Düşünce Sözlüğü" 163 4.2.1.3. ÇokUluslu Şirketler: "ÇokUluslu Şirketler ve Ekonomik Kalkınma" Kitabı ................................. 164 7 4.2.1.4. ÇokUluslu Şirketler: "Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlüğü-Eleştirel Bir Giriş" ................ 167 4.2.1.5. ÇokUluslu ÇokUluslu Şirketler: "Globalleşme Şirketler" Sürecinde Makalesi ............................. 167 4.2.2. İlaç Sanayiinde Uluslararasılaşmanın Araçları ya da Sermaye Rekabet Süreçleri ................................................ 169 4.2.2.1. Meta Dolaşımı ....................................................... 171 4.2.2.1.1. İlaç Maliyetleri ..................................... 171 4.2.2.1.2. Satış Potansiyelleri ................................ 172 4.2.2.2. Finansal Dolaşım ................................................... 173 4.2.2.2.1. Doğrudan Yabancı Yatırım-Pazar Hareketleri ............................................. 173 4.2.2.2.2. Sermaye Yapısı .................................... 174 4.2.2.2.3. Teknoloji ve Sosyoekonomi ................. 174 4.2.2.2.4. Araştırma-Geliştirme Çalışmalan 4.2.2.2.5. (Ar-Ge) ........................................... 17 5 Uluslararası Mevzuat Düzenlemeleri ve Patent ............................................... 177 4.2.2.3. Emek Süreçlerindeki (İşgücü) Dolaşım ................ 180 4.2.2.3.1. İşgücü İstihdam ve Dolaşımı ................. 180 4.2.2.3.2. Eğitim Harcamaları ............................... 180 4.2.2.3.3. Yönetsel Harcamalar ............................ 181 4.2.3. ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) Yapılanmasının Genel Değerlendirmesi İçin Yaklaşım ........................................... 181 4.2.3.1. Çuş Nedeni Olarak Yoğunlaşma ............................ 183 4.2.3 .Ll. İlaçta Uluslararası Mal Ticaretinin Boyutu ve Büyüme Hızı.. ...................... 183 8 4.2.3.1.2. İlaç Sanayiinde Firmaların Biribirlerinin Ülke-Pazanna Nüfuz Etme Dereceleri ve Pazarların BölgeselleştirilmesiKüreselleştirilmesi ................................ 205 4.2.3.1.3. Önemli Çokuluslu İlaç Şirketlerinin Uluslararası Faaliyetlerinin Çapı. ......... 211 4.2.3.1.4. Önemli Çokuluslu İlaç Şirketlerinin Uluslararası Faaliyetlerinin Çapı. ......... 215 4.2.3.2. Çuş Göstergeleri ve Araçlan .................................... 219 4.2.3.2.1. Doğrudan Yabancı Yatırım ...................... 219 4.2.3.2.2. İhracat-Pazarlama ve Lisans Anlaşmalan 224 4.2.3.2.3. Araştırma Geliştirme 4.2.3.2.4. Sınai (Ar-Ge) Süreci ...... 224 ve Fikri Mülkiyet Olarak Uluslararası Patent Sistemi ve İlaç .......... 235 4.2.3.2.5. Özel Sermaye Birikim Süreci .................. 261 4.2.4. Genel Değerlendirme .......................................................... 261 9 5.BÖLÜM 5. TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ GÖRÜNTÜLERi ................................. 263 5.1. Türkiye İlaç Sanayiinde Yapısal Özellikler ve Çeşitli Sektörel Dinamikler. ..................................................................................... 263 5 .1. 1. Sektör Tanımı ve Genel Yapısı ........................................... 263 5.1.2. Çeşitli Sektörel Dinamikler ................................................. 269 5 .1.2.1. Üretim-Tüketim Değerleri .................................... 270 5 .1.2.1.1. İlaç Hammaddesi ve Mamul İlaç Üretim Değerleri .................................. 271 5 .1.2.1.2. İlaç Tüketim Değerleri .......................... 283 5.1.2.2. İhracat-İthalat Değerleri ......................................... 293 5.1.2.2.1. İhracat-İthalat Ortak Değerleri .............. 293 5 .1.2.2.2. Türkiye İlaç Dış Ticareti: İhracat Değerleri ................................................ 295 5.1.2.2.3. Türkiye İlaç Dış Ticareti: İthalat Değerleri .................................... 301 5.1.2.3. Yatırım ve İstihdam Değerleri .............................. 308 5.1.2.3.1. Yatırım Değerleri .................................. 308 5 .1.2.3 .2. İstihdam Değerleri ................................. 309 5.1.2.4. Türkiye İlaç Sanayinin Dünya Ticareti İçindeki Yeri ve Rekabet Gücü ............................................ 312 5.1.2.4.1. Dünya İlaç Ticareti ve Türkiye'nin Kapasitesine İlişkin Genel Değerlendirme ....................................... 312 5.1.2.4.2. Dünya İlaç Ticareti Bakırnından İhracat ve Türkiye'nin Yeri ............................... 313 5.1.2.4.3. Dünya İlaç Ticareti Bakımından İthalat ve Türkiye'nin Yeri ............................... 318 10 5 .1.2.4.4. Dünya İlaç Ticareti İçinde Sektörün Dış Piyasalardaki Durumunun Yorumlanmas ı ....................................... 320 5.1.2.5. Birleşme ve Devralmalar Bakımından Türkiye İlaç Sanayinin İç Pazar Görüntüleri ....................... 321 5.1.2.5.1. Türkiye İlaç Sektörünün Birleşmeler Bakımında Genel Değerlendirilmesi ..... 322 5.1.2.5.2. Türkiye İlaç Sektöründe Yoğunlaşma Oranları ................................................. 323 5.1.2.5.3. Türkiye İlaç Sektöründe Birleşme ve Devralmalar ........................................... 325 5.1.2.5.4. Türkiye İlaç Sektöründe Birleşme ve Devralmalar Bakımından Sonuç ........... 330 6.BÖLÜM 6. İLAÇTA ULUSAL POLİTİKA ve ULUSLARARASI EKONOMİ­ POLİTİK İKİLEMİ: SEKTÖREL GENEL DEGERL:ENDİRME. 331 6.1. İlaçta Ulusal Politika Kavramı Üzerine ve Uluslararası Ekonomi-Politik İkilemi Üzerine ................................................... 331 6.2. Küreselleşme Sürecinde Nasıl Bir Ulusal İlaç Politikası .............. 335 6.2.1. Kurumsal Değerlendirmeler Ve Öngörüler.. ....................... 335 6 .2 .1.1. Dpt Perspektifi ........ ,. ............................................ 3 3 5 6.2.1.2. Dpt Perspektifine İlişkin Değerlendirme ............... 342 6.2.1.3. İlaç Sektörü Üretici Sendika Ve Dernekleri: Politikalar··································'···························· 346 6.3. Çalışmanın Bütününden Sektörel Genel Değerlendirmeye ........... 348 KAYNAKLAR ..................................................................................... ·359 ll SUNU Ş Hastalıkların tedavisinde sağladığı fayda ve insan yaşamında oynadığı etkin rol bakımından hayati öneme sahip olan ilaç, sanayisiyle de, ülkelerin gelişmesinde yüksek katma değere sahip sektörlerin başmda gelmektedir. Dış ticaret dengesinde artı değer sağlayan ülkeler, ilaç araştırmalarının yapıldığı, eşdeğer ilacın desteklendiği ve ilaç sektörüne öncelikler tanıyarak ihracatı önemli bir düzeye çıkaran ülkelerdir. Büyüklük bakımından Avrupa' da altıncı sırada ve en hızlı büyüyeni olmasıyla dikkatleri çeken Türk ilaç sanayii, teknolojik altyapı ve kalite açısından dünya standartlarına ulaşmış, canlı bir iç pazara sahiptir. Bu stratejik pazann yeni teknolojilerle, Ar-Ge yatırımları ve çalışmalarıyla desteklenerek, sözkonusu birikim ve potansiyelin ilaç ithalatını azaltmaya yönelik kullanılması sektörün rekabet edebilme şansını da arttıracaktır. ilacın Türkiye'nin de aralarında bulunduğu sadece 36 ülkede üretilebilmesi bu sanayinin ithalattan ziyade ihracat yapacak düzeye ilerletilınesi gerektiğinin bir kanıtıdır. Önemli bir ihracat potansiyeline sahip olan sektörün, yüksek rekabetin yaşandığı dış pazarlarda başarılı olabilmesi için teknik ve pazarlama alanlarında yatırım imkanlarını arttırmak kaçınılmazdır. Dış pazarlar için gerekli olan yatınrn ve harcamaları yapabilmek ise ancak fırmaların fon oluşturmalan ile mümkün olabilmektedir. Bu nedenle Türkiye ilaç endüstrisinin mali yapısının güçlenınesini sağlayacak politikalar belirlenmeli ve istikrarla uygulanmalıdır. Türkiye' de üretilmiş ve pazarda olan ilaçların %60'ının eşdeğer ilaç olduğu göz önünde bulundurularak, eşdeğer ilaç üretim ve kullanımının desteklenmesi, Türkiye ilaç endüstrisinin, rekabet gücünün arttırmasına ve bu yöndeki ihracat potansiyelini geliştirmesine imkan tanıyacaktır. Bu hususta sektörde önemli pazar paylarına sahip olan şirketlere de önemli görevler düşmektedir. 12 Tam teşekküllü Ar-Ge merkezleri kurularak, üniversitelerin ve ilgili kamu kuruluşlannın da desteğiyle ülkemiz yeni molekülleri keşif yolunda emin adımlarla ilerleyecektir. İlaç sanayimiz sahip olduğu modem sistem ve AB ülkeleri ile kıyaslanabilir teknolojik düzeyiyle kaliteli, etkin ve güvenilir ilaçlar üreterek dış pazarlarda rekabet gücü yüksek bir konuma ulaşmıştır. İlaç sanayisinin geçmişten günümüze izlediği yol haritasını, ulusal ekonomimizdeki yerini ve sektörün genel bir değerlendirmesini titiz çalışmalar sonunda Odamız adına hazırlayan Prof. Dr. Nurettin Abacıoğlu'na teşekkür eder, "Türkiye İlaç Sanayii" isimli yayınımızın üyelerimize, sağlık sektöründe yer alan firmalanmıza ve ilgili kişi ve kuruluşlara faydalı olmasını dilerim. Dr. Cengiz Ersun Genel Sekreter 13 Prof. Dr. Nurettin ABACIOGLU Ankara Üniversitesi Bezacılık Fakültesinde lisans eğitimini tamamladıktan sonra, Farmakoloji bilim alanında doktora eğitimini 1982 de tamamladı.1984 den bu yana, Gazi Ünivarsitesi Bezacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalında akademik çalışmalarını sürdürmektedir. Kronobiyolojik ve kronofarmakolojik tasarımlı olarak, kardiyovasküler sistem ile ağrı mekanizmaları ve tedavisine ilişkin çalışmalar, temel araştırma konulan arasında bulunmaktadır. Yanısıra, sosyal farmakoloji boyutu içerisinde, sağlık ve ilacın ekonomi-politiği ve farmakoekonomik değerlendirmeler, diğer ilgi ve çalışma alanlarıdır. İlgi alanlarına yönelik olarak uluslararası ve ulusal dergilerde, bildiri kitaplarında yer alan çok sayıda araştırma ve derleme makaleleri ile bildirileri ve telifkitapları bulunmaktadır. Akademik yönetsel etkinlikleri dışında, Türk Bezacıları Birliği Büyük Kongre Doğal Delegesidir. 1984-1990 yılları arasında Birliğin Merkez Heyeti Genel Sekreterliğini yapmıştır. Sağlık Bakanlığı bünyesinde çeşitli komisyon üyeliklerinde bulunmuştur. Türkiye Patent Kurumu Danışma Kurulu üyesidir. Ayrıca, çok sayıda uluslararası ve ulusal meslek kuruluşuna üyedir. 14 ÖN SÖZ Sağlık, eczacılık ve ilaç birbirinden ayrı düşün elemeyecek kavramlardır. lek yaşamıının başından beri bu konular üzerinde senelerin ortalanndan bu yana yazıyorum. düşünüyorum Mesve 1970'li Kuşkusuz ilaca ilişkin öğrenme ve çözümlemelerimi iki alanda sürdürdüğü­ mü söyleyebilirm. İlki biyolojik, tıbbi ve farmasötik bilimlerle ilgili öğren­ cilik çabalarımdır. İkincisi, sağlığa ve ilaca; iktisat, hukuk gibi sosyal bilim alanlan ile pekiştirilmiş bir bilgi birikiminin gerekli olduğu bakışıyla yaklaş­ rna çabalarırndır. Her iki alanla buluşmuş bir bilgi birikiminin, sağlığı, eczacılığı ve ilacı daha iyi anlayabileceğini düşünüyorum ve her geçen gün daha da iyi kavnyomm. Şimdiye değin edinebildiklerimden geriye baktığımda ise, hep öğrenciliğimin başlangıcında olduğunu görüyorum. Burada böylesi bir çabanın bendeki düşünsel görüntüleri yansıtılmaktadır. İlaç sanayiinin ne olup olmadığı, ilacın ekonomi-politiğinden bağımsız değil­ dir. O nedenle, 30 yılı aşkın bir düşün ve yazın çabaının kimi ürünlerini burada özetle birleştirmeye ve bunları literatürden yaptığım alıntılada zenginleş­ tirip bütünleştirrneye çabaladım. Çalışma, kurgusal bir bütünlüğün adım adım inşaa edilme sırasını izlemiştir. Bu izlence içinde değinebildiğim bölümler, değinemediklerimin yanında küçük kalmıştır. Bu düşünülemediğinden değil, tasanının kendine özgü sınırla­ nndan oluşmaktadır. İlk bölümde, ilaç ekonomi-politiğine ilişkin bir kavramsal ve düşünsel özetlerne yapılmaktadır. ilacın hasta açısından neden "olmazsa olmaz" bir özellik taşıdığı ve endikasyon (yani kullanım değerinin, ilacın herhangi bir mal ve ürün olarak hangi iktisadi özelliklere dayandığının anlaşılması çabaları), bu bölümün temel kurgusunu yansıtmaktadır. İlaç sanayii ile ilgili temel tanım, hukuki kavram ve tarihçe ikinci bölümün konusu kılınmıştır. 15 Üçüncü bölüm ilaç piyasasını bölilidere ayırmakta ve bir organizmanın içsel bağ ve özelliklerini sergilerneye çabalamaktadır. Dördüncü bölüm, ilaç üretimin bugünkü doğasına ışık tutacak görüntü ve çözümlemelerin özetine ayrılmıştır. "Çok Ulusluluk" kavramının iktisadi doğa­ sının, ilacın intrinsik özellikleriyle ne denli bir arada bulunduğu, hem kavramsal ve hem de istatistiki göstergelerle açıklanmaya çalışılmıştır. Beşinci bölüm, bir önceki bölümle bağıntı kurar biçimde, "Türkiye İlaç Sanayii"nin doğasının özetini içermektedir. Sanayiinin tüm parametrik alanları incelenmemiştir. Sadece temel göstergeler çerçevesinde verili koşullar özetlenmiştir. Son bölüm, ilaÇ sanayiinde uluslararası yapılanmalarla, ulusallık ve ilaç politikaları bağlamında bir ikilem olup olmadığı tartışmasına ayrılmıştır ve genel çıkanmlarla bir sonuca varılınaya çalışmıştır. Buradaki çaba, bir son nokta savını taşımamaktadır. Tartışmaya başlangıç için sadece şerh düşülmüştür ... Prof. Dr. Nurettin ABACIOGLU 16 TABLOLAR ve ŞEKİLLER 1. Bölüm Tablolar: Tablo 1-1. 1985 Yılı İtibanyla Perakende Satış Fiyatı 100 T.L. Olan Bir ilacın Maliyet Unsurlan Dağılımı.. ..................................... 39 3. Bölüm Tablolar: Tablo 3-l. SelçukEczaKurumsal Yapısı-2007 ....................................... 109 Tablo 3-2. İlaç Dağıtım Şirketleri Bakımından Yoğunlaşma ................... 110 Tablo 3-3. SECOF Üyeleri Avrupa Pazarı Yapısı. ................................... 110 Tablo 3-4. Yıllara Göre Bezane ve Bezacı Sayısı.. ................................... 112 Tablo 3-5. 2000 İtibariyle Avrupa Topluluğunda Farmasötik Endüstrinin Genel Yapısı ........................................................ 120 Tablo 3-6. 2007 İtibariyle Avrupa Topluluğunda Farmasötik Endüstrinin Genel Yapısı ....................................................... 121 Tablo 3-7. EFPIA 2007 İlaç Firmalan Sayısı.. ......................................... 123 Tablo 3-8. AB İlaç Endüstrisinin Profili-1999 (I) .................................... 124 Tablo 3-9. AB İlaç Endüstrisinde İlk Beş Ülke ve Türkiye Bakımından Pazar Büyüklüğü-1999 ....................................... 127 Tablo 3-lO.Türkiye İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İhracatın ithalatı Karşılama Oranı .......................................................... 128 Tablo 3-ll.AB İlaç Endüstrisinin Profili -1999 (H) .................................. 129 Tablo 3-12. Türkiye'de 1979-1992 Arası 5-30 İşletmenin Piyasada Oluşturduldan Değere Bağlı Toplulaşma Oranlan ve 1993-2002 Arası% Değer Olarak Toplam Satışta İlk 20 Kuruluşun Payı ....................................................................... 136 4. Bölüm Tablolar Dizini: Tablo 4-L Küreselleşmenin Yapısal ve Hukuki Organlan ...................... 144 Tablo 4-2. Dünyanın 200 Büyük ÇokUluslu Şirketi (ÇUŞ): Ev Sahibi Ülkeye Göre 1995 de Gelirler ve Karlar ................ 153 Tablo 4-3. Şirket Ulus-Devlet Gelirlerine Göre Sıralama (1993-1996) ... 154 Tablo 4-4. En Büyük 50 ÇokUluslu Şirketin Sektörleri ve 17 İstihdam Sayıları ..................................................................... 157 Tablo 4-5. Küresel Farmasötik ve Biyoteknoloji Sanayiilerinde Rekabet Stratejileri ............................................................... 170 Tablo 4-6. İlaç Sanayiinde Çokuluslu Şirket (ÇUŞ) Yapılanma Kategorileri ve Dayandığı Nedenler-Göstergeler ................. 182 Tablo 4-7. İlaç Sanayiinde Mal Ticaretinin Boyutu Olarak Yıllara Göre Küresel Satışlar ............................................................ 184 Tablo 4-8.1. 1999-2000 Arası Bölgesel Olarak Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer .................................................... 186 Tablo 4-8.2. 1999-2000 Arası Bölgesel Olarak Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer .................................................... 187 Tablo 4-9.1. 2000 Yılı Tedavi Sımflanna Dayalı Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer* .................................................. 188 Tablo 4-9.2. 2001 Yılı Tedavi Sınıflanna Dayalı Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer* .................................................. 189 Tablo 4-9.3. 2002 Yılı Tedavi Sınıflanna Dayalı Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer* .................................................. 190 Tablo 4-1 O. 2000-2002 Arası Satış Değeri Oluşturan İlk 1O ilacın Tedavi Grubu ve Etken Madde Bakımından Sınıflandırılması.. ....... 191 Tablo 4-11. 2000-2002 Arası İlk 1O ilacın Küresel Farmasötik Satışlarda Yarattığı Değer ..................................................... 192 Tablo 4-12. 2003 Bölgelere Göre Küresel İlaç Satışlan .......................... 194 Tablo 4-13. 2003 Küresel farmasötik satışlarda ilk 1Oterapötik sınıf.. .... 196 Tablo 4-14. 2003 Küresel Farmasötik Satışlarda İlk 10 Ürün .................. 198 Tablo 4-15. Dünyada Önde Gelen 10 Küresel Farmasötik Pazar ve 2005 'e Kadar İlaç Satışlarında ve Büyüme Oranlanndaki Projeksiyonlar ....................................................................... 199 Tablo 4-16. Küresel Farmasötik Satışlar, 2000-2007 ............................... 201 Tablo 4-17. Bölgelere Göre Küresel Farmasötik Satışlar, 2007 ........... 201 Tablo 4-18. İlk 10 Küresel Terapötik Sımf, 2007 .................................... 203 Tablo 4-19. 2007 Yılında İlk 10 Küresel Ürün ......................................... 204 Tablo 4-20. 2004 İtibariyle ÇokUluslu İlaç Şirketleri Arasında Birleşme ve Satın Almalar ................................................... 208 Tablo 4-21. AstraZeneca Birleşmesinde Ortaklaştınlan Firma Değerleri ... 218 18 Tablo 4-22. Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Kar Transferleri ............. 223 Tablo 4-23. Finans Sermayesi Olmayan İlk 50 Çokuluslu Şirketler Dizini İçinde İlaç ve Kimya Sanayii Firmalan-2001 ............ 233 Tablo 4-24. Sınai ve Fikri Mülkiyet Haklannın Kapsam ve Ayınınlan .. 237 Tablo 4-25. Dünya Ticaret Örgütü-WTO Yapısı.. .................................... 239 Tablo 4-26. TPE Patent ve Faydalı Model Tanımlamalan ....................... 248 Tablo 4-27. Patent Çeşitleri ve Özellikleri .............................................. 250 Tablo 4-28. Lisans Çeşitleri ve Özellikleri .............................................. 251 5. Bölüm Tablolar Dizini: Tablo 5-1. Türkiye İlaç Sektörünün Genel Y apısı-200 1 ......................... 267 Tablo 5-2. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası Birim Kutu, Değer ve Hammadde Miktan Olarak Üretim Değerleri ........ 274 Tablo 5-3. Türkiye'de 1996-2006 Arası Birim Kutu ve Toplam Hasıla Olarak Üretim Değerleri ............................... 277 Tablo 5-4. Çeşitli Ülkelerde İlaç ve Farmasötik Şekil Sayılan ve Birbirine Oranlan ................................................................... 278 Tablo 5-5. Türkiye'de İlaç, Farmasötik Şekil ve Birbirine Oranlan ...... 278 Tablo 5-6. Türkiye İlaç Sanayii Profili .................................................... 282 Tablo 5-7. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası Üretici-Tüketici Fiyatlarıyla Toplam - Kişi Başına Tüketim Değerleri ve Bir Önceki Yıla Göre Büyüme Oranlan ................................ 285 Tablo 5-8. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İlaç Tüketim Değerleri: Fiyat Farkı ve Büyüme Oranı .............................. 287 Tablo 5-9. Türkiye İlaç Sanayii Profilinde 1990-2004 Döneminde Büyüme Oranları ve İhracatın ithalatı Karşılama Oranları .... 289 Tablo 5-10. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İhracat ve İthalat.. ......... 294 Tablo 5-11. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İhracatın ithalatı Karşılama Oranı ..................................................................... 295 Tablo 5-12. Türkiye'nin 2004-2006 İlaç İhracatı Değer .......................... 297 Tablo 5-13. Türkiye'nin 2007 İlaç İhracatı Değer .................................... 298 Tablo 5-14. Türkiye'nin Ülkelere Göre İlaç İhracatı ................................ 299 Tablo 5-15. Türkiye'nin 2004-2007 İlaç ithalatı ...................................... 302 Tablo 5-16. Türkiye'nin 2007 Yılında İlaç ithalatı Yaptığı 19 Başlıca Ülkeler ...................................................................... 303 Tablo 5-17. Türkiye'nin 2004-2006 Yılları Arası Ülkelere Göre İlaç ithalatı ................................................................................ 304 Tablo 5-18. Türkiye'nin 2005-2007 Yıllan Arası Ülkelere Göre İlaç ithalatı ............................................................................... 305 Tablo 5-19. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası Yatırım Değerleri ......... 309 Tablo 5-20. İlaç Endüstrisinde 1999 Yılı İstihdam Değerleri ................... 310 Tablo 5-21. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İstihdam ........................ 311 Tablo 5-22. GTİP Sınıflandırmasına Göre Dünya İlaç İhracatı ............... 314 Tablo 5-23. Ülkelere Göre Dünya İlaç İhracatı (SITC No: 541) ............... 315 Tablo 5-24. Başlıca İhracatçı Ülkeler.. ...................................................... 316 Tablo 5-25. GTİP Sınıflandırmasına Göre Dünya İlaç ithalatı ................. 318 Tablo 5-26. Ülkelere Göre Dünya İlaç ithalatı (SITC No: 541) ................ 319 Tablo 5-27. 1980-2000 Yıllan Arası Türk İlaç Sanayiinde Yoğunlaşma Oranları ................................................................. 324 Tablo 5-28. 1998-2002 Yılları Arası Kimya-Petrol Sanayii ve imalat Sanayiinde Birleşme ve Devralmalar ......................... 325 Tablo 5-29. 1998-2002 Yıllan Arası İlaç Sanayiindeki Birleşme ve Devralmaların Kimya-Petrol Sanayii ve imalat Sanayii İçindeki Paylan ...................................................................... 326 Tablo 5-30. 1998-2002 Yıllan Arası İlaç Sanayiindeki Birleşme ve Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu İzin Karar Listesi ....... 328 Tablo 5-31. 1998-2002 Yılları Arası Kimya Sanayiindeki Birleşme ve Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu İzin Karar Listesi ....... 329 Tablo 5-32. 1998-2002 Yılları Arası Kimya Sanayiindeki Birleşme ve Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu İzin Karar Listesi ....... 329 6. Bölüm Tablolar Dizini: Tablo 6-1. Türkiye İlaç Sanayiinin GZTF Analizi .................................. 336 Tablo 6-2. Türkiye İlaç Sanayii İçin Temel Amaç ve Politikalar. ........... 341 2. Bölüm Şekiner Dizini: 20 Şekil2-l. 3. Bölüm Şekil 3-1. İlaç Buluşlarının Kronolojisi .................................................... 66 Şekiller Dizini: Rekabet Ölçütüne Göre Piyasalar .......................................... Türkiye'de 1935-1968 Arası Çeşitli Yıllara İlişkin Ecza Deposu Sayısı ............................................................... Türkiye'de 1984-2005 Arası Çeşitli Yıllara İlişkin Ecza Deposu Sayısı ................................................................ Türkiye' de 2006 Yılı İtibariyle Ecza Deposu Sayısı ............. Dünya Farmasötik Pazarının incelenmesi:% Satışlar-2000 .. Dışkaynak Kullanım İndeksi-Asya Bölgesinde İlaç Sanayii Dahil Bütün Faktörler Bakımından Sıralama ......................... Şekil3-2. Şekil3-3. Şekil3-4. Şekil 3-5. Şekil3-6. 4. Bölüm Şekiller Şekil4-l. Şekil4-2. Şekil 4-3. Şekil4-4. Şekil 4-5. Şekil4-6. Şekil4-7. Şekil 4-8. Şekil4-9. Şekil4-10. Şekil4-ll. Şekil4-12. Şekil4-13. 103 107 108 108 118 119 Dizini: 1999-2002 Arası Dünya Satışlan Bakımından İlk 5 İlaç ....... 193 1999-2003 Arası Dünya Satış Hasıla Değeri Gerçekleştiren İlk 5 İlaç Firması .................................................................... 2 12 O-DA Ülkeleri ve Türkiye Farmasötik Piyasasında Satışlar Bakımından Değer 2000-2005 ............................................... 213 1996-2006 Döneminde Küresel/Bölgesel Eczacıhk Pazarında imalatçı Fiyatlarıyla Ortalama Büyüme Hızı (%). 214 İlaç Firması Özelinde Küresel İstihdam ................................. 216 2008 Yılı Bakımından AstraZeneca'da Coğrafi Bölgelere Göre İstihdam Edilen Emek Gücünün % Dağılımı.. .............. 217 G7 ve E7 Ülkeleri 2004 Yılı Verili ve 2020 Tahmini GSMH Değerleri .................................................................... 222 Tedavide Kullanılacak Bir Antitenin Ruhsatlandırılarak İlaç Haline Gelişi: Ar-Ge Süreci ............................................ 225 Klinik Çalışmalara Başlangıç Öncesi Ar-Ge Süreci .............. 226 Klinik Çalışmalarda Ar-Ge Süreci ......................................... 228 Ar-Ge Sürecinde Maliyet/Gelir Eğrileri 2020 Projeksiyonu. 230 Almanya: Yeni Moleküler Antite Olarak 2007 İnnovasyonları. ....................................................................... 232 Küresel Düzeyde TRIP S Anlaşarnasma Taraf Olan 21 5. Bölüm Şekil5-l. Şekil5-2.1. Şekil 5-2.2. Şekil5-3. Şekil5-4. Şekil Ülkelerin Coğrafi Dağılımı .................................................... 242 Dizini: Türkiye İlaç Sanayii 1990-2000 Yıllan Arası Hammadde Üretimi (Ton) ......................................................................... 275 Türkiye İlaç Sanayii 1990-2000 Yıllan Arası Hammadde Üretiminde Dalgalanma ...................................... 276 Türkiye İlaç Sanayii 1995-2000 Yıllan Arası Hammadde Üretiminde Eğimsel Düşme ................................ 276 2005-2007 Yılları Arası Kutu Bazı Ve Parasal Değer Olarak İlk 100 Ve 250 ilacın Pazar Payı Dağılım Değerleri . 279 2005-2007 Yıllan Arası Piyasada Kutu Bazmda Dolaşan İlaç Sayılan ve Yerli Üretim ve İthal İlaç Yüzdeleri ............. 280 2005-2007 Yılları Arası Piyasada Dolaşan İlaçların Parasal Değeri ve Yerli Üretim ve İthal İlaç Yüzdeleri ......... 281 Türkiye'de Üretici ve Tüketici Fiyatlarıyla İlaç Tüketimi (1990-2000) ..................................................... 286 2006 Yılı Dünyada Kişi Başı İlaç Tüketim Harcamalan ....... 288 Türkiye'de 2002-2008 Yıllan Arası Kutu Sayısı Olarak İlaç Tüketimi .......................................................................... 290 Türkiye'de Tüketici Fiyatlarıyla İlaç Tüketimi (2002-2008) 290 Türkiye'de% Kutu Sayısı Olarak Yerli Üretim, İthalat İlaç Oranlannın Karşılaştırılması (2002-2008) ........... 29 1 Türkiye'de% Değer Olarak Yerli Üretim, İthalat İlaç Oranlannın Karşılaştırılması (2002-2008) ........... 292 Türkiye'de 2003-2008 Yıllan Arası İlk Beş Tedavi Grubu Bazında % Değer Pazar Payları ............................................. 293 2003-2007 İlaç Endüstrisinde İhracat Değerleri .................... 301 2003-2007 İlaç Endüstrisinde İthalat Değerleri ..................... 307 Türkiye'de İlaç Sektöründe İstihdam (1990-2000) ................ 310 Türkiye'de İlaç Sektöründe İstihdam (1987-2007) ................ 312 AB İthalatının Yapıldığı Ülkeler.. .......................................... 321 Şekiller 5-5. Şekil5-6. Şekil5-7. Şekil5-8. Şekil5-9. Şekil S-lO. Şekil S-ll. Şekil5-12. Şekil 5-13. Şekil5-14. Şekil5-15. Şekil5-16. Şekil5-l 7. 22 l.BÖLÜM l.İLACIN EKONOMİ-POLİTİGİNE İLİŞKİN BAZI TEMEL KAVRAMLAR Başlangıç Yerine: İlaç, insanın var olduğundan beri, tarih boyunca var olmuştur. Bozulan biyo- lojik sağlığın ikamesi ya da hastalıkların tedavisi için bir deva, çare tarihsel olarak hep sürdürülegelmiş bir insan etkinliğidir. Başlangıçta, arayışı sihir ve büyü, efsun gölgesinde tanrılar­ lütfu için onlara takdime ve kurban sunuşlan yapılmıştır ve dualar okunmuştur. 21. yüzyılın başlangıcında bile bu uygulamalar kısmen devam ededursun, tarihsel olarak bu türden birikmiş bilgilerimiz kütüphanelerde önemli bir külliyat olarak yer tutmaktadır. Büyünün, cinin, efsunun yanında deva olarak şifasından medet umduğumuz onca bitkisel, hayvansal organik etken maddeler ile taşından toprağına, madeninden sıvısına inorganik etken maddeler hakkında yazılmış "Materia Medica" lar Sümer, Mısır, Hint, Yunan, Roma, Arap medeniyetlerinden günümüze süzülüp gelmiş ve modem tıbba da ışık tutan ilk belgelerdir. dan medet dini motiflerle kanşık umulmuştur. Tanrısal sağlık İnsan deneye yanıla ve çoğu kez hayatı pahasına, bugünkü kullanılan modem ilaçlara erişecek bir gelişmişlik düzeyine ulaşmıştır. Bilimdeki genel geliş­ me ile biyoloji ve tıp alanlanndaki paralel gelişmeler, hastalıldarın doğasının anlaşılması ve tedavileri için yeni olanaklann keşfedilmesine kapı aralamış bulunmaktadır. Bilirnde belli bir sonuca erişmek için, bir plana göre izlenen yola yöntem veya metod denir. Bu anlamda bilimsel bilginin üretilmesi bir dizi insani mantık ve uygulama etkinliğini, yani yöntemini içinde barındırır. Bu etkinlikler, göz- 23 lem ve ona bağlı veri toplama ile bunların belli varsayımiara dayandınlarak incelenmesi, değerlendirilmesi ve özelden genele doğru bir sonuca vanlması süreçleriyle tekrar edilebilir olmasını içinde barındırır. ilacın tarihselliği içinde, gerek hastalıkların sağaltımında kullanılan kimyasal bir yapı ve tıbbi ürün olarak ve gerekse değiş-tokuşu yapılabilen herhangi bir iktisadi meta olarak anlaşılabilmesi her iki alan bakımından da eşzamanlı olarak kavranmasını gerektirmektedir. Burada başlangıç olarak, ilacın "mal-ürün" özelliklerine dair bazı kavramlar incelenecektir. Zira, ilacın "mal-ürün" özellikleri, gerçekte iktisadi değişim­ deki rolünü önemle belirlerken, esasen klinik kullanımını olanaklı kılmakta­ dır. Bu belirlenim, ilacın endüstriyel üretim süreçlerine ve koşulların biçimlenmesine kadar uzanan karmaşık ilişkiler ve politikalar süreçlerini de içerir. Bu bakımdan ilacın içerdiği değerin ya da değerlerin, bir bağlama oturtalabilmesi için, ilacın meta özelliklerinin öncelikle ele alınmasında yarar bulunmaktadır. 1.1- META OLARAK İLAÇ: KULLANIM DEGERi ve DEGER İlaç, fizyolojik sistemleri veya patolojik durumları, alanın yararına değiş­ tirmek veya incelemek amacıyla kullanılan veya kullanılması öngörülen bir madde ya da ürün olarak tanımlanır. Bu tanım, Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO-DSÖ) aittir ve yaygın bir kullanıma da sahiptir. Gerçekte ilaç, geniş anlamlı olarak kullanılan bir terimdir. Eski tanımlamayla şifa, deva aracıdır. Tarih boyunca, bitkisel, hayvansal kökenli madde ve karı­ şımlar ve mineraller, deva-i madde olarak kullanılmıştır. Günümüzde de, tıb­ bi etkinliklerde kullanılan, biyolojik etkinliğe sahip saf kimyasal bir madde veya saf madde ile eşdeğer olan bitkisel, hayvansal kaynaklı standart madde karışımı genelde ilaç olarak tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımı ise ağırlıklı olarak, ilacı biyolojik sistemle ilişkileri bakımından tanımlamaktadır. Oysa iktisat açısından "meta, en yalın 24 biçimiyle, değişim için üretilen bir emek ürünü" olarak tanımlanmaktadır ve ilaç da, kullanım değerine sahip, değişim için üretilen herhangi diğer bir meta veya maldan farklılık göstermez. Kısaca, tüm metalarda olduğu gibi ilacın kullanım ve değişim olmak üzere iki değeri bulunmaktadır. Bu bakımdan ilacı, ekonomi-politik açısından da yerli yerine oturtmak gerekir. Bu anlamda yapılan tanımlamalar da bulunmaktadır. Buna göre ilaç: "fizyolojik sistemleri veya patolojik durumları, kullananın yararına değiştirmek veya incelemek amacıyla kullamlan veya kullanılması öngörülen, bu nedenle değişim için üretilen, 'onsuz olunmaz nitelikte', 'toplumsal' bir madde ya da ürün olarak ifade edilmektedir. "Onsuz olunmazhk" özelliği ilacın talep elastikiyeti ile ilgilidir. Bu çerçevede, ilacın fannakolojik tanımı, onun görünen, ön yüzünü oluştururken, iktisadi içsel özellikleri tıbbi değerine başka özellikler de katmaktadır. Ekonomi-politik olarak ilacın nasıl bir meta olduğu kavramı, emek ürünlerindeki değer, malın cinsi ve mala olan talep-talep elastikiyeti bakımm­ dan verilecek yanıtlada açıkhk kazanabilir. Kavramsal olarak burada, ilacın özellikle sayılan bu nitelikleri çerçevesinde irdelemesi yapılacaktır. 1.1.1- META OLARAK İLAÇ Mal veya hizmetleri veya genel anlamda bütün metaları birbiriye eşitleyen iki tür değer vardır. Bunlar, kullanım değeri ve değişim değeridir. Metalarda var olan "kullanım değeri", insani ihtiyaçların giderilmesine yöneliktir. "Değişim veya mübadele değeri" ise en basitiyle, o mal veya hizmete sahip olabilmek için ödenen fiyatı ifade eder. Bu bağlamda, metadaki değer miktarını birbiri içinde üç lamak gerekir. Buna göre: 1. Metadaki 2. ardışık tammla açık­ "değer" miktarının Metanın yaratılmasında, kendisi, "ernek veya çalışma süresi" olarak ifade edilen, "zaman" kavramı, 3. "Toplumsal bakımdan normal üretim koşullan ". tanımlanacak olursa: "metadaki değer miktarz "nın kendisi, "metanzn yapımı için toplumsal bakımdan gerekli emekveya çalışma süresi "ni ifade eder. Bu kavramlar 25 Kavram olarak zamanı ifade eden, "toplumsal bakımdan gerekli emek veya çalışma süresi" de, "her dönemde, toplumsal bakımdan normal olan üretim koşulları altında, yani ortalama emek deneyim ve becerileri ve işin ortalama güçlüğü açısından gerekli olan zaman" olarak tanımlanmaktadır. Yukarıdaki kavramın içerisinde yer alan "toplumsal bakımdan normal üretim koşulları " da, "meta türünün, her dönemdeki ana kütlesinin üretildiği üretim koşulları" olarak tanımlanmaktadır. Bu açıklamalardan sonra "ilaç nasıl bir metadır?" sorusuna daha kolay yanıt verilebilir. Her şeyden önce ilaç, maddi bir nesne olarak ve kullanımı sıra­ sında gördüğümüz bir biçime sahiptir ve buna da onun "farmasötik şekli" denmektedir. İlaçların farmasötik şekilleri arasında tablet, kapsül, pastil, supozituvar, ampul ve viyal, şurup, merhem, süspansiyon, emülsiyon, losyon gibi ilaç biçimleri bulunmaktadır. Farmasötik şekil olarak ilacın biçimi, kullanım yolunu da belirler. Yani ilacın ağızdan (oral) alınacak şekilleri, damar ya da kas içine verilecek biçiminden farklılık göstermektedir. Bir farmasötik şekil halindeki ilaç, tıpkı diğer mallar gibi bir gereksinimi gidermek amacıyla kullanılmaktadır. Yani bu anlamda ilaç da, özgün yapısı, özellikleri ve işlevi bir yana konulduğunda herhangi bir meta, mal veya üründen farklı bir özellik taşımaz. Ancak ilacın kullanım değeri, ilacı, bütün diğer metalardan ayıran özellikler içerir. İlaç; insanı ya hastalıklardan korumak veya hastalığın tanısı ve/veya sağaltınıında kullanılmak özelliklerini ve değerini taşır. Ancak, farklı hastalıkların teşhis ve tedavisi yine farklı ilaçlarla yapılabilir. ilacın kullanım değerindeki bu farka (endikasyon farkına) onun "farmakolojik etkisi" denir. Bu değere özgü diğer bir özellik de, ilacın mal veya ürün olarak birbiri yerine ikame edilemez özelliğidir. Örneğin diyabet hastalığının tedavisinde, ancak insülin ve/veya oral antidiyabetikler kullanılabilir. Bu hastalık, daha ucuz bir ilaç olan aspirinle tedavi edilememektedir. Çünkü endikasyona göre farmakolojik etkileri farklılaşan ilaçlarla ancak ilacın ilgili olduğu hastalık tedavi edilebilmektedir. Sağlık hizmetlerinin verilmesi sırasında çok çeşitli mal ve hizmet sunum şek­ li uygulamaya katılmaktadır. İlaç da, hizmet sunumunun bir parçası olarak ve özgün kullanım değeri taşıyarak, diğer mallar gibi bu süreçte kullanılmakta 26 ve değeri değiş-tokuş edilmesine bağlı oluşmaktadır. Yani ilaç da, diğer mallar gibi bir değişim değeri içerir ve bu değişim değeri, para cinsinden üzerindeki fiyat küpürüne yansır. Ancak, ilacın değişim değerinin, diğer malların değişim değerlerinden farklılaşan özgün bir yanı vardır. İlaca olan tüketici talebinde herhangi bir esneklik olmadığı için, bu malın değişim değeri her ne olursa olsun mutlaka edinilrnek durumundadır. İktisatta, "talep elastikiyeti veya istem esnekliği" olarak geçen bu ifade, bütün metalara atfedilen değer ve onun kategorik özellikleriyle ilgili bir kavramdır. Bu kavram eksen olarak, asıl ve genel kavramlar olan meta ve değer ile ve bu ikisinin sarmalmda talep kavramının bizatihi kendisi ile ilişkili bir örtüşme özelliği taşımaktadır. Diğer yandan, bu malın (ilacın) seçiminde, tüketicinin tercihi, beğenisi, bilgisi olmadığı gibi ilacın fiyatı yönünden de çekiciliği söz konusu değildir. Sağlık alanının, ilaçla ilgili uzmanlan sayılan hekim ve eczacılar, ilaçla ilgili tercihi tüketici adına yaparlar. Bu da, tüketici açısından, malın fiyatının koşulsuz olarak kabul edilmesi zorunluluğunu doğurur. ilacın kullanım değeri bakımından içerdiği birincil özellik, onun endikasyonu bakımından etkin olmasıdır. Etkinlik kavram olarak ilaca özgü bir kaliteliliği içinde barındırır. Burada kalite bir standartlar bileşkesidir ve ilacın üretim, dağıtım ve tüketim alanlarını ilgilendirir. Etkinlik ve kalitenin güvenlilik (emniyet - safety) ve geçerliliği (validasyon) ise, kullanım değeri ile ilgili diğer parametrik ölçütlerdir. İlacm değişim değeri bakımından önemli olan ilk etmen, ilacın edinilebilirhğidir. Aynı zamanda ilaç, ulaşılabilir de olmak zorundadır. ilacın edinilebilirliği doğrudan onun fiyatı ile ilgilidir. Ulaşılabi­ lirlik ise, zamansal olarak her arandığında ve her yerde bulunabilirliğini, yani dağıtım mekanizmalarını kapsamaktadır. Sonuç olarak ilacın meta özelliği aşağıdaki gibi özetlenebilir; 1. İlaç, maddi bir nesne olarak değer üretme özelliklerine sahip bir maldır. 2. İlacı diğer mal veya metalada eşitleyen değerler, kullanım ve değişim değerleridir. 3. ilacın kullanım değeri, onun etkililik, kalite, emniyet ve geçerlilik özellikleriyle ilgilidir. 27 4. ilacın kullanım değeri, diğer mal veya metalardan farklılık gösterir. Mal olarak ilaç yerine başka bir meta ikame edilemediği gibi, ilaçlar da kendi aralannda endikasyon farkına bağlı ikame edilemez özellik gösterirler. 5. İlaçtaki değişim değeri onun fiyatmda belirlenmektedir. 6. İlaç, değişim değeri bakımından her zaman ve her yerde edinilebilir ve ulaşılabilir olmak durumundadır. 7. Bir meta olarak ilacın değişim değeri, bir talep elastikiyeti içermez. 8. İlaç bir istek ve beğeni malı değildir. Seçimini başka eller yapar. 1.1.2- İLACIN ÜRÜN ÖZELLİKLERİ ilacın ürün özellikleri, iki başlık altmda incelenebilir. Buna göre: 1.1.2.1- MALlN CİNSİNE GÖRE İLAÇ NASIL BİR METADIR? Bir mal cinsi olarak ilacın bulunduğu kategori, tüketim mallandır. İktisat bilimine göre, iki tür mal bulunmaktadır. Bunlar hava, su, güneş ışmlan gibi emek harcanmadan elde edilen ve insani gereksinmeleri karşılayan "serbest mallar" ile emek harcanarak elde edilen "gerçek veya ekonomik mallar" dır. Gerçek mallar insani gereksinimleri giderme öznelliğine bağlı olarak "doğru­ dan ve dalaylı giderici fonksiyon" görürler. Bazı mallar ise, kullanılış yerlerine göre, ya tüketim, ya da üretim malı olabilirler. Gereksinimleri doğrudan gideren mallara "tüketim malları", dalaylı olarak gideren mallara ise "üretim, sermaye ya da yatırım malları " denmektedir. İlaç için her ikisi de gerçekliktir. Yiyecek, içecek ve giyecek gibi klasik tüketim mallı örneklerinin yanı sıra ilaç da, bir farmasötik şekil olarak tüketim malıdır. Buna karşın demir, çimento, makineler, yollar, elektrik enerji nakil hatları, fabrika binaları ve üretimde kullanılan hammadde ve yardımcı madde gibi mallar "üretim, sermaye veya yatırım malları" grubuna örnek sayılabil­ mektedir. Bu anlamda, ilaç üretim tesisi olarak fabrikalar, laboratuvarlar ve 28 ayrıca ilaç ham ve yardırncı maddeleri ve bunların mallan kategorisi içindedir. üretildiği her türlü tesis, üretim-yatırım Gerek üretim ve gerekse tüketim mallan kendi içerisinde "dayanıklı-ömürlü" olup olmadıkianna bağlı olarak ikiye ayrılmaktadır. Tüketim mallan bakı­ mından malın ömürlü olup olmadığı tüketim sürecinde dayanıklı ve dayanıksız olarak aynştırılabilir. Örneğin ilaç, yiyecek ve yakacak maddeleri "bir defada tüketilen dayanıksız tüketim malları" kapsamına girerken, giyecek, kırtasiye malzemesi gibi mallar "kısa ömür süreli mallar" a örnek oluştu­ rurlar. Buna karşın televizyon, bilgisayar, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi beyaz eşyalar ya da araba, otobüs, kamyon gibi binek araçlan uzun yıllar ve tekrar kullanılabilmeleri bakımından "dayanıkiz tüketim malfarz "na örnek oluştururlar. Üretim, sermaye veya yatırım malları, hammadde düzeyinde bir defada kullanılıp yok olabiliyorsa, yani yeni üretilen mala geçiyorsa, bunlar değişen sermayenin "döner" kısmını oluştururlar. İlacm bir yatırım malı olarak nesnesi, belli endikasyanda kullanım özelliği içeren bir farmasötik şekildir. Bu farmasötik şekil içerisinde kullanılmış olan etken ve yardırncı maddeler ise, yeni bir mal olarak o endikasyon ve farmasötik şekle geçmiş olduklarından, değişen sermayenin döner kısmını oluştururlar. Örneğin dijital glikoziti, hammadde olarak bir defada kullanılıp bir farmasötik şekil olarak 'tablet' biçiminde ve 'konjestif kalp yetmezliği' gibi belli bir endikasyanda kullanılan ilaca dönüşür. Yeniden üretim sürecinde kullamlan alet, makine, bina gibi dayamldı üretim mallan ise "sabit sermaye" olarak tanımlanmaktadır. Sanayii ölçekli ilaç üretimine ait tesis ve teçhizat da sabit sermaye mallandır. Bu kısımla ilgili ulaşılan başlıca sqnuçlar şunlardır: 1. Mal cinsi bakımından ilaç, gerçek veya ekonomik bir rnaldır. 2. İlaç, gerçek mal kategorilerinden tüketim mallan içerisine girer. 3. İlaç bir kez kullanıldığından dolayı, dayanıksız tüketim malı olarak sayılır. 4. İlaç yapımında kullanılan etkin ve yardımcı maddeler bir üretim, sermaye ve yatırım malı özelliği de taşırlar. Bir diğer ifadeyle, ilaç etkin ve yardırn­ cı maddeleri döner sermaye rnallarıdır. 29 1.1.2.2- TALEP ve TALEBİN NESNEL ÖZELLİKLERİNE GÖRE İLAÇ NASIL BİR METADIR? İktisatta talep kavramıyla ilgili çeşitli tanımlar bulunmaktadır. Örneğin; "ta- lep, satın alma gücüyle talebi, çeşitli fiyatlarda destekfenmiş satın alıcıların alma arzusudur" veya "bir malın o maldan satın almaya razı oldukları mik- tarlardır" şeklinde tanımlar yapılmaktadır. Tüketicinin bir mala talebinden bahsedildiğinde o mala ait talebin a) belirli bir piyasada b) belirli bir fiyatta ve c) belirli bir zamanda ortaya çıkması gerekmektedir. Talebin bir ihtiyacı karşılaması veya üreticisi tarafından sanal olarak yaratılan bir taleple, bir malın veya hizmetin tükettirilrnesi, toplumsal ölçekte belli koşullara bağlıdır. Talebi belirleyen koşullar kısaca sıralanacak olursa; 1. Talebin belirlenmesinin ön şartı, tüketicilerin içinde yer aldıklan toplumun siyasi, sosyal ve ekonomik koşullarına bağlıdır, 2. Talebin belirlenmesi tüketicinin gelirine bağlıdır, 3. Talebin belirlenınesinde malın ve/veya hizmetin fiyatı asal unsurdur, 4. Malın ve/veya hizmetin fiyatının diğer mallardan farklılaşabilmesi ya da esnekliğinin bulunması talebin belirlenınesini ve yaratılmasını sağlar, 5. Tüketicinin toplumsal, kültürel koşullan talebin belirlenmesindeki öncel etmenlerdendir, 6. Tüketicinin bireysel olarak zevk ve alışkanlıklan talebin belirlenmesindeki önemli etmendir, 7. Sonuçta, talebin belirlenmesi yukarıda sayılan koşullara bağlı olarak tüketicinin tüketme isteğine dayanır. Günlük yaşantıda ilaca olan taleple ilgili başlıca iki faktöriyel bileşke tartış­ ma konusudur. İlaca olan talebin birinci bileşkesi, fizyolojik-fizyopatolojik gereksinimiere dayalıdır. Kısaca bu, doğrudan ilacın kullanım değeriyle ilgilidir. İkincisi ise, talebin iktisadi özelliği olarak onun değişim değeri ya da fiyatını konu alır. 30 Mallarının veya hizmetlerin sınıflandırılmasındaki ayırım biçimlerinden birisi, onların zorunluluk veya istek, beğeni malları olup olmadıkianna dayalıdır. Zorunluluk malları yaşam ve onun sürdürülmesi bakımından vazgeçilmezdir; dolayısıyla "onsuz olunmazlık" içerir. İlaç da insan sağlığı ile ilgili bir zorunluluk malıdır. Zorunluluğun asal belirleyicisi, bozulan sağlık sorunlarının giderilmesi ve sağlığın yeniden ikamesidir. Bu anlamda ilaç, bir arzu ve zevk malı olarak düşünülmez ve talep edilmez. Yani ilaçlara olan talep, sadece onların özgün kullanım özelliklerine dayalı olan kullanılma-tüketilme zorunluluğuna dayanmaktadır. Tpketicinin satın alma gücü her ne olursa olsun, ilacakarşı bu satın alma gücü ile desteklenmiş bir satın alma arzusu bulunmamaktadır. Yani ilaca olan talep, onun değişim değerinden (fiyatından) ve bu değere bağlı ortaya çıkabilecek satın alma ya da alınama arzusundan bağımsız bir zorunluluktur. Bu da "toplam talep" bağlamında, ilacı bir mal olarak ekonominin genel dengesinden bağımsız kılar. Talep Esnekliği ve İlaç Arasındaki ilişki: Malın fiyatındaki bir değişme­ ye karşılık, talep edilen miktarının nasıl bir değişme gösterdiği "talebin fiyat elastikliği", ya da kısaca "talep esnekliği" kavramı ile açıklanabilir. Bir başka değişle talep esnekliği, malın miktarındaki yüzde değişmenin, malın fiyatın­ daki yüzde değişmeye oranıdır. ep (talep elastikliği) =Malın Miktarındaki% Değişme ep=- !lq q 1 1Malın Fiyattaki% Değişme 1 *!Llp !lP = !lq p M ep = talep elastikliği ilq = miktardaki artış (azalış) Llp = fiyattaki azalış (artış) Burada asıl sorun, fiyatlardaki herhangi bir değişikliğin, bütün malların talebini aynı şekilde etkileyip etkilemediğidir. Gündelik yaşamda, lüks bir beğeni malı ile, ilaç gibi zorunlu bir malın fiyatındaki aynı oranlı bir artışın, bunların talep edilen milctarlarını aynı oranda azaltınadığı iyi bilinmektedir. Yani ilaç 31 örneğinde olduğu gibi, fiyat artışlan karşısında, malın cinsine bağlı olarak talehinde de farklı tepkiler görülmektedir. İlaç örneği yeniden ele alındığında, zorunlu bir mal olması nedeniyle onun talep elastikiyeti, yani talep eğrisi­ nin eğimi düşük olduğundan, ilaç fiyatlarındaki artış bu malın talebini, arzubeğeni malianna oranla daha az etkileyecektir veya hiç etkilemeyecektir. Fiyatlardaki bir artış, talep edilen miktarda bir azalmaya neden olduğundan (ya da tam tersi), aslında talep elastikliği negatif işaret taşır; ancak bu işaret çoğu kez ihmal edilir. Şu halde, talep elastikliği mutlak değer olarak, talep eğrisinin nin P/q ile çarpımma ait bir eşitlik biçiminde tanımlanabilir. Bu durumda da ilacın talep elastikliği, sıfırayakın eğiminin tersi- ya da eşit olmaktadır. Bütün mallar gibi ilaç-talep ilişkisinde, tüketici veya hastanın gelir düzeyi ile, talebin gelir esnekliği ve talep kayması diğer değişkenler olarak irdelenmek durumundadır. İlaç Talebi-Gelir ilişkisi: İlaca olan talep, talep-gelir ilişkisinden bağımsız­ dır. Yani kişinin gelirinde artma, bu mala karşı tüketim veya kullanım eğili­ mini değiştirmez. Tersine, bireyin gelirinde azalma veya düşük gelire sahip olma, yine ilaç kullanım gerekliliği ve zorunluluğunu değiştirmez. İlaç Talebindeki Gelir Esnekliği: Kişilerin gelirlerindeki herhangi bir deği­ şiklik, ilaca olan talebi değiştirmez. Yani hastanın ilacı edinme gücü, ilacın fiyatına karşı onu korunmasız bir konumda bırakır. İlaç fiyatındaki artış yönündeki değişiklikler, yani ilacın fiyatına yapılacak zam, ilacın kullamlması zorunluluğundan bir vazgeçme nedeni olamaz. Kullanmadan vazgeçme sağ­ lığın geri kazanımına, dolayısıyla yaşamın devamına engel oluşturur. İlaçtaTalep Kayması ve Ürün Farklılaştırdması: Talebin arkasında yatan en önemli dürtü, kuşkusuz tüketicinin talep ettiği mala olan ihtiyacıdır. İhti­ yaç, talebi yarattığı gibi talep ihtiyaçtan bağımsız olarak meta üreticileri tarafından da yaratılabilir ve tüketici yaratılmış olan bu göreceli talebin ardındaki 32 mal veya hizmetlere yönlendirilebilir. Üreticinin güdümünde ve onun tarafın­ dan ve aslında gerçek veya mutlak bir ihtiyaç olmamasma karşın yaratılan bu talebe, iktisatta "talep kayması" denmektedir. İlaca olan talebin belirlenınesini güdüleyen etkenler, a) tüketicinin gelirinden, b) mal olarak ilacın fiyatın dan, c) ilacın fiyatının diğer mallardan farklılaşma­ sından ve d) tüketicinin zevk, alışkanlık ve bunlara bağlı tüketim isteğinden bağımsız olmakla beraber, ilaç sektöründe, hem tıbbi olarak ve hem de, meta üreticileri tarafından yaratılan bir talep kaymasından kavramsal olarak bahsedilebilir. İlaçların temel kullanımının, hastalıklardan korunma ve onların tam ve teda- visiyle ilgili olduldan yeniden hatırlandığmda, tıbbi açıdan hastalık nedenlerinin daha iyi anlaşıldığı ve endikasyon olarak kullanılacak yeni kimyasal moleküllerin keşfedildiği bir süreç, ürün olarak yeni ilaçlarm kullanıma girmesiyle sonuçlanır. Yanı sıra, nedeni bilinen çeşitli hastahklarda, onların tedavisinde kullanılan ilaçlardan daha etkin yeni moleküllerin keşfedilme­ si ve ilaç olarak klinik kullanıma sunulması, talebin bu ilaçlara yönelmesini de sağlayabilmektedir. İnsan sağlığı açısından olumlu olarak nitelenebilecek bu örnekler, tıbbi-klinik kullanım açısından yeni bir talep kayması oluşturur. Bunun yanında, doğrudan ilaç üreticilerinden kaynaklanan ve bilinen bir hastahğın tedavisinde kullanılan bir ilacın endikasyon alanlarını genişleten veya o ilacın yeni bir doz içeriği ve fannasötik şekli ile yeniden kullanıma sunulması, farmasötik sanayii bakımından "ürün farldılaşması" olarak nitelendirilmekte ve iktisaden de tipik bir talep kayması özelliği içermektedir. Sonuç olarak, bir mal ve/veya ürün olarak ilacın başlıca özellikleri şöyle özetlenebilir: 1. İlaç değişim değeri ile kullanım değeri birbirinden çok farldı olabilen bir metadır. Kapitalist ekonomik sistem içinde değişim değeri, metayı üretmek için kullamlan girdilerin hesaplanması ve saptanan maliyete kar oranının eklenmesiyle bulunmaktadır. Kullanım değeri ise tüm ekonomik sistemlercekabul edildiği üzere bireyin metaya olan gereksinimi oranıyla belirlenmektedir. Bir kalp hastası için Trinitrin'in veya bir diyabetli için 33 İnsülin'in değişim değerinin önemi yoktur. Ancak, yaşayabilmek için, buna gereksinimi olduğundan kullanım değeri çok yüksektir. 2. İlaca olan tüketici isteminin esnekliği sıfırdır. Yani ilaç fiyatlannda meydana gelen artış, ilaç istemini azaltmaz. Yukarıdaki ilaçlan yeniden örneklersek, bu ilaçların fiyatlarına yapılacak zamının genişliği önemsizdir. Tüketici, ilaçların kullanım değerlerinin yaşamsal önemi nedeniyle, bunların değişim değeri olan fiyatını mutlak olarak ödemek zorundadır. 3. İlaçların terapötik eşitsizliği, yani üretim asepsisindeki dikkatsizlik nedeniyle doğan kirlilik; ambalajlama, saklama yöntemlerindeki bozukluktan ileri gelen ilaç etkisizliği veya toksik etki; üretim tekniklerindeki farklı­ lıktan ileri gelen potens (kuvvet) ve efilcasi (etki derecesi) değişiklikleri; diğer anlamıyla, ilacın üretim niteliğine bağlı olarak doğacak kalite veya kalitesizlik sorunu, ilaç istemini ve gereksinmesini değiştirmez. 4. İlaç, tüketicinin piyasada en az bilgi sahibi olduğu bir metadır. Tüketiminde özgür seçim zorunlu olarak tüketicide değil, hekim, eczacı gibi uzmanlara bağlıdır. 5. İlaç reklamlannın yapılmasıyla, başka hiçbir meta için olgulaşamayacak bir biçimde aşırı tüketim pompalaması ve sonuç olarak da yanlış kullanım, suistimal ve bağımlılığa yol açma gibi toplumsal sorunlar ortaya çıkabilir. 6. İlaç hakkında bilgi standartlaşmasının, her ülke için aynı düzeyde olmaması, firma satış kampanyalan nedeniyle ilaç etki ve yan etkilerinin istenildiğinde değiştirilebilmesi ve böylece bir "yalancı endikasyon" olgusunun prospektüs ve diğer yayınlarda ülkelere göre farklllaşarak ortaya çıkması, ilacın kullanım değerini çoğu kez yanlış yönde arttıran etmenlerdendir. 1.1.3- SANAYİNİN ÖZELLİKLERİ 1. İlaç sanayii, tıbbi müstahzarcılık yönünde ağır sanayii değildir. Kuruluşu kolaydır. Büyük çaplı yatırım ve uzun zaman gerektirmez. Yaratılan küçük yatırım kaynakları ilacın özelliklerine bağlı olarak büyük karlar getirir. Ana para (sermaye) kısa zamanda kendisini finanse eder. Diğer bir deyimle, bu alana yapılan yatırımlar büyük risk taşımaz. 34 2. İlacm toplum sağlığını ilgilendiren bir meta olması nedeniyle, bu alandaki hammadde dış alırnma her ülkede öncelik, süreklilik ve kolaylıklar tanınmaktadır. Özellikle az gelişmiş ülkelerde, dış ticaret ile ilgili devlet kuruluşlarının bürokratları da, bu konuda, en az tüketici kadar bilgisiz olduklarından hammaddelerin fiyat uygunluğu konusunda yeterli bir denetim gerçekleşernemektedir. Bu olgu da sanayinin çıkarına olmaktadır. 3. İlaç maliyet hesabının temel girdisini oluşturan hammaddelerin taşınması kolay ve navlun ücretleri düşüktür. Buna karşın, fiyat oluşturulması sıra­ smda sanayice bu oranlar yüksek gösterilerek kir yoluna gidilmektedir. 4. İlaç firmaları ürettiği ilaçlar hakkındaki bilimsel ve teknolojik bilgi birikimlerini tekelleştinnektedirler. Özellikle az gelişmiş ülkelerde yaygın olan bu durum, sağlık bakanlıklannın denetim ağı içine de alınamamaktadır. 5. İlaç etken maddesinin eksik dozajı, sorurnsuz üretici tipine doğrudan Idr olanağı sağlayan etrnenlerdendir. 1.1.4=İLAÇ TÜKETİMİ ve TÜKETİCİ OLARAK HASTANIN ÖZELLİKLERİ 1. Bilimsel ve teknolojik gelişimin çağdaş boyutlarda ilaç sanayine de yansı­ ması ve sağlık hizmetlerinde tedaviye yeni, etkili ilaçların girmesi, tüketimi arttıran öğelerdendir. 2. Toplumsal ve ekonomik koşulların gelişmesine oranla nüfus ve ortalama yaşam süresindeki artışlar, ilaç tüketiminde de koşut bir gelişmeyi yaratmaktadır. 3. İlaç sanayiinin yapısal özellikleri tüketimi arttıncı bir etki göstermektedir. 4. İlaç reklam ve/veya tanıtımlan, tedavide ilaç seçimi ile ilgili olan uzmanlarm tercih ve dolayısıyla tüketimi yönlendirme eğilimlerini belirlediği gibi, hasta-tüketicilerin de kullanımlarını tercihleri dışında koşullamaktadır. 5. Hasta-tüketici, genellikle pahalh ilaçların inanmaktadır. 35 tedavide daha etkin olduğuna 6. Çok sayıda ilacın reçeteye yazılması, hasta-tüketicide, tedavi olacağına olan güveni pekiştirmekte ve polifarmasi ile tedavi yapan hekim bilinçaltı bir eğilim olarak yeğlenebilmektedir. 7. Jenerik adlandırmaya bağlı olarak reçete yazılmaması, tüketicinin tedavi olasılıklarını sınırlamaktadır. 8. Hasta-tüketici, ilaç kutusu üzerinde mayacağı güvencesi içindedir. 9. basılı fiyatı nedeniyle malda aldan- İlaç-ilaç etkileşmeleri, gıda-ilaç etkileşmeleri gibi konular haldeında yaygın ve yeterince bilgi sahibi olmayan ve/veya bilgilendirilmeyen hastatüketici, ilacı özgürce kullanma eğilimi gösterebilmektedir. 10. Çeşitli sağlık yardımlanndan yararlanan tüketici, elinde birikmiş ilaç bulundurabilmektedir. İlaçların eskimesiyle etkisi kaybolmuş, fakat tüketimi sağlanrnamış meta yaratımı da bu anlamda gerçekleşmektedir. 1.1.5- SAGLIK HİZMETİ ve İLAÇ: EKONOMİK SİSTEMİN KENDİSİNİ YENİDEN VAR EDİŞ KOŞULLARI olarcık metalann ve özel olarak da ilacın büyüklüğü ve toplumsal nibireysel olarak gerekli emek süreci tarafından değil, toplumsal olarak gerekli emek miktarı tarafından, yani herhangi bir metanın üretimi için "var olan normal toplumsal üretim koşullarında ve emeğin toplumsal olarak ortalama yetenek ve yoğunluğu düzeyinde" gerekli emek süresi tarafından belirlenir. Toplumsal gerekli emek süresi, aynı zamanda, sistemin yeniden kendisini üretme koşullarını da içinde özümser. Genel teliği, Bu çerçeve içerisinde, ilacın sağlık hizmetlerine katılım biçimi yönünde, sağ­ lıklı iş gücü kaynaklannın korunması ve bozulan sağlığın yeniden ikamesiyle, sistemin toplumsal ve ekonomik anlamda yeniden kendisini üretme sürecinin sağlanması kriterleri temel özelliklerdir. 36 1.1.6-KULLANIM DEGERi ve İLAÇTA TERAPÖTİK DEGER- ENDiKASYON İlaçtakullanım amacı, ilacın tanımında yer alan hastalıkların teşhis ve teda- korunmaya kadar geniş bir değer taşıyan yegane maddi ürün olmasıdır. visinden, hastalıklardan tıbbi hizmet skalasında İlaçlar genel bir ifade olarak hastalıklara karşı kullanılmakla beraber her hastalık koşulu farklı ilaçlan ve hatta farklı uygulama yollarından alınabilen farklı ilaç şekillerini de içermektedir. Dolayısıyla farklı farmakolojik etkilere sahip ilaçlar, ancak özgün kullanım alanlan bakırnından bir değer içerebilir. İlaçların farmakolojik profilleri, etkililik farklan olarak endikasyon alanları­ nı da farklı kılarlar. Endikasyon, tıbbi bir müdahale ya da cerrahi girişimin gereklilik nedenidir ve hekimler bakımından saptanması gerekli en önemli karardır. Dolayısıyla bir ilaç ancak belli bir endikasyon alanında kullanım değeri içerir. ilacın bu kullanım değerine terapötik ya da tedavi değeri de denilebilir. ilacın kullanımını belirleyen terapötik değeri, ilaca çok önemli bir başka özelkazandırır. Bu özellik, onun bir mal, ürün özelliği olarak karşımıza Bu da belli bir endikasyonda terapötik değere sahip olan bir ilacın, başka endikasyon alanı ve terapötik değere sahip olan ilaçlarla ikame edilerneyeceği hususudur. lik de çıkar. 1.1.7- DEGER BiÇİMİ ya da İLACIN DEGİŞİM DEGERi İlaç, özgün bir üretim süreci sonunda ortaya çıkar. Bu özelleşmiş sürece, farmasötik teknoloji denmektedir. Farmasötik teknolojisine uygun bir biçimde, farmasötik şekiller halinde ve belli kullanım değerine sahip olarak üretilen ilaçlar (ürün veya meta) "değişim için üretilen bir emek ürünü" olarak anılmaktadır (1 ). Bu bağlamıyla, soru, ilacın nasıl ve neden değişim için üretilen bir emek ürünü (?) olduğudur. ilacın, bir ihtiyaç gideneisi olarak, üretim-tüketim zinciri içerisinde sürekliliğinin sağlanması, yani yeniden üretiminin (ki, 37 çoğu kez ya basit yeniden üretim veya genişletilmiş yeniden üretim) sağlanması gerekir. Bu nedenle de, iktisat açısından bu malın, ancak değişim için üretilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Değişimin olabilmesi için, yani ürünün yeniden üretimiyle beraber, başka bir malla değiş-tokuş edilebilmesi için, ürünün sahip olduğu kullanım değerinin, diğer ürün veya metalada eşidenebilirlik temelinde de olması gerekir. ilacın bu türden bir değer kazanabilmesi, ilacın kullanım değeri ve değerin yaratılmasının fonksiyonu olan ilaçta maddeleşen ernek ile emeğin özgül karakterlerine bağlıdır. Bu emek kategorilerine, başka bölümlerde yeniden değinilecektir. Ancak, burada, ilacın üretilebilmesi için, ortada sarf edilen ve maddeleşen bir emeğin olması gerektiğine vurgu yapmak gerekmektedir. Eğer, ürün içinde maddeleşen bu emek, bir değişim ilişkisine girmezse, yeniden üretim süreci söz konusu olamaz. Kısacası, onun değeri saklı kalır. ilacın (metamn, ürünün) değerini ifade etmek ve ölçmek için tek olanak, ilaçla baş­ ka ürünlerin veya metaların değişim sürecinde eşitlenmesinin sağlanmasıdır. Değer ifadesinin bu biçimine Değişim Değeri veya Değerin Görünüş Biçimi denmektedir. Kullanım değerinde olduğu gibi, değişim değeri üretiminde de başlıca "somut ve soyut emek" üretimi söz konusudur. ilacın, ilaç olarak bir biçim kazanması (örnek: farmasötik şekiller olarak, tablet, kapsül, v.b) için maddeleştirilmiş emek, "somut emeği" ve bunun için sarf edilen iş gücü üretimi ve tüketimi (daha anlaşılabilir olması bakımından fizyolojik emek de denilebilir) "soyut emeği " ifade eder. Değer biçiminin tarihi gelişimi, bugün para ile ifade edilmektedir. Yani ilaç üretildiği aşamada, ancak nispi değer biçimi halindedir. Başka bir deyişle, ilaç, üretim bandında kutulandığında, ancak kendi değer ifadesini arayan bir meta halindedir. Bu haldeyken ilaca, kendi değer ifadesinin nesnesi olarak hizmet edecek bir başka metanın bulunması gerekmektedir. İkinci bir meta, ilacın meta olarak eşitlenmesini sağlar ve eşdeğer biçimini oluşturur. İşte bu, başka bir meta-araç olan, paradır. Soyut ve somut emeğin, bir değişim değeri olarak ilaçta eşitlenmesini sağla­ yan bir örnek, aşağıda verilen tarihi veriler kapsamında tablolaştırılmıştır. Bu 38 tabloda ifade edilen emek kategorilerini eşitleyen nesne olarak paraya atfedilen birimsel değer, fiyattır. İktisat tanımlaması olarak fiyat, "bir metanın değerinde, o meta için harcanmış olan hammaddelerin ve öteki üretim araçlarının değerini yerine koyan (yani bir metanın içindeki geçmiş emeği temsil eden değeri dahil), onunla beraber geri kalan değer, yani çalıştırılan en son işçinin kattığı emek miktarını da kapsayan ve para olarak ifade edilen değişim sürecindeki eşitle­ me ve indirge aracıdır." değer dahil Aşağıdaki tabloya ilişkin veri, 1985 yılına aittir. O yıllar itibariyle, Türkiye' de ilaç fiyatlandırmasına esas olan ölçütleri referans almaktadır. Buna göre: Tablo 1-1. 1985 Yılı İtibariyle Perakende Satış Fiyatı 100 TL Olan Bir ilacın Maliyet Unsurları Dağılımı Maliyet Unsurları (T.L.) Hammadde 37.02 Ambalaj 10.85 İşçilik ve işletme giderleri 8.84 Endirek gider + kar giderleri 16.68 Depocu karı 6.61 Eczacı karı 20.00 TOPLAM 100.00 Tablo 1. Kaynak: Bkz. Bölüm 1.1 Yukarıdaki referans alındığında, malın üretilmesi için harcanan ve değişim değeri olarak fiyata yansıyan başlıca iki emek kategorisi bulunmaktadır. İlki, ilacın üretilmesinde harcanan somut emek kategorisi olup, ilaç fiyatına yansıyan başlıca unsurları da, tabloda verilen değerler olarak hamfiyat tanımı 39 ve diğer endirek giderler ile ambalaj için öngörülen fiyattır. İkincisi ise, soyut emek karşılığı olarak ilaç fiyatmda eşitlenen değer kısmını, yani işçilik giderlerini temsil etmektedir. ilacın piyasada değişim aracı olarak hastaya sunulması sırasında ki diğer giderler de, üretici, depocu ve eczacı karlan içinde eşitlenmektedir. madde, işletme Buradaki 100 TL fiyatlı ilacın üretim sürecinde somut ve soyut emek harcanmıştır. Yani, bu fiyatın içerisinde, ilacın üretimini, dağıtım ve tüketim koşulları dahil, yeniden gerçekleştirecek bütün emek süreçleri bulunmaktadır. Eğer bu ilaç, üretilmiş olmakla beraber, piyasaya yukanda örneklenmiş fiyatla sürülmemiş olsaydı, değeri içinde saklı kalacaktı veya nispi değer biçimi halinden kurtulamayacaktı. İlaç ve para, birbirinden bağımsız ürünler olarak karşılaştırıldığında, her iki nesnenin de içerdikleri maddi özelliklerin toplamının (fiziki ve kimyasal özellikleri) benzeşmedİğİ görülür. Bu nesnelerin, bir diğeri olmadığında, ötekinin yerine ikame olabilecek hiçbir özelliği yoktur. Benzeştikleri yönleri: her ikisinin de üretim sürecinde (ilaç üretimi ve fabrikasındaki işçi, kağıt sanayiinde işçi, para matbaasz-işçi), soyut emeğin yaratılmış olmasıdır. Yani ilaç işçisi ile darphane işçisi, ürünlerini yaratırken, insan olmanın benzerliğiyle aynı fizyolojik işlevleri harcarlar. Bunun dışında, ilacın 100 TL'lik bir para birimi ve değişim değeriyle ifade edilmesi, o bir kutu ilaçta, 100 TL' lik paradaki kadar emek maddeleştiğini veya öyle kabul edildiğini ifade eder. Bu değişim değeri her zaman sabit (durağan) değildir. Çünkü metalar birbirleriyle eşitlenme sırasında değer hareketi (her metanın başka bir metayla değiştirildiği oranlardan ayrılması olanağı) özeHiğini içlerinde taşırlar. Eğer böyle bir değer hareketi olmasaydı veya diğer bir ifadeyle, her metanın oranlardan ayrılma olanağı bulunmasaydı, verilen örnekte olduğu üzere, her zaman için bir kutu ilaç 100 TL' lik para ile eşitlenecekti veya 100 TL' lik para, her zaman bir kutu ilacın üretilmesi kadar emek talep edecekti. Ancak, ilaçla para arasındaki değişim oranlan da yalnız­ ca ilacın değil, paranın değer değiştirmesine göre de değişir. Bir ilacın yapımı başka bir rnetayla değiştirildiği 40 için gerekli emek miktannın iki katına kutu ilacın değeri, artık 100 TL para ile çıktığım Birbirini nesne olarak eşitleyebilen iki ğer'3 olarak adlandırılmaktadır. metanın değil, kabul edelim; böylece o bir 200 TL' lik para ile ifade edilir. bu değer biçimi "basit de- Birbiriyle eşitlenen metalar ne olursa olsun, metalar arasındaki değişim oranlannın değişmesi, nispi değer biçiminde bulunan metanın değer değişmesine değil, aynı zamanda eşdeğer biçimdeki metanın değer değişimine de fonksiyonel olarak her zaman bağlıdır. Bu durumda, değeri ifade etmek için bir metanın karşısına her zaman başka bir eşdeğer metayı çıkarma olanağı bulunmamaktadır. Yeni bütünleşmiş veya genişlemiş değer biçimi söz konusudur. Ancak, hiçbir zaman bir eczaneye girip 3 kutu ilaç içeren bir reçetenin 50 TL' lik tutan için 5 ekmek, 1 kg beyaz peynir, 10 paket makama vs., vermek suretiyle bir değişim değeri yaratmak olası değildir. Bu bakımdan, genel bir değer biçimi olarak, değerin "para" biçimi yaratılmıştır. Para, genel eşdeğer görevi üzerinde sıkı ve sürekli bir tekel kurulan; aynı biçimde sahi olma, bölünebilirlik, kolaylık ve dayanıklılık özelliklerine sahip ayrıcalıklı bir meta kimliği taşımaktadır. ilacın değişim değerinin para olarak ifadesi de bu anlatılanlar temelinden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak, ilaçta olduğu gibi bütün metalann birbiriyle değiştirildiği oranlar, üretimler için gerekli soyut ernekle belirlenir ifadesi bir "değer yasası"mn bulunduğunu gösterir. Değerin yaratılması için, emek ve üretim araçlannın belli oranlar içerisinde toplumsal gereksimnelerin belirlediği çeşitli üretim daUarına dağıtılması gerekmektedir. Bu dağılım, planlı ve/veya kamusal bir biçimde de olabileceği gibi, kapitalist ekonomilerde kendiliğinden de olabilmektedir. Kendiliğinden dağılım, fiyatların sürekli olarak değer etrafında dalgalanmasının bir sonucu olarak doğar. Bu bağlamda fiyatların değerden farklı olması, aynı zamanda "Toplam Toplumsal Emeğin" dağılımındaki dengesizliği de gösterir. İlaç fiyatı kavramını, işte bu temel ölçütlere göre değerlendirmek gerekir. 41 1.2- EMEK SÜREÇLERİNİN İLAÇ ÜRETİMİNDE SOMUTLANIŞ BiÇiMLERİ ve İLAÇTA MADDELEŞEN EMEGİN İKİLİ KARAKTERi 1.2.1- METADEGERi ilacın, değişim ve kullanım değerlerine sahip bir meta olması özellikleri taşı­ dığı "meta değeri" ne işaret eder. Bu bağlamıyla, kullanageldiğimiz tüm metalar, yaşamın normal koşullarının sürekliliğini sağlamaları açısından genelde birbirleriyle değiştirilebilme yeteneğini de içerirler. Diğer bir tanımlamayla; bir metada maddeleşen emek, onun diğer metalada değiştirileceği oranı tayin eden değerini meydana getirir. Sonuç olarak, her metanın tekil olarak kendisinin üretilmesi sırasında, harcanan emek oranında kazandığı değerle ve metaların birbiriyle değiştirebildiği veya eşidenebildiği bir kavramlar süreci ortaya çıkar. Gerçekte, bu genel tanımlama "tek meta üreticisi" açısından doğrudur. Nedenine gelince, bir kat elbisenin, terzi tarafından dikilmesi ve harcadığı emek oranında, o elbisenin kazandığı değişim değerine bağlı pazarlaması ile, bir kutu antibiyotiğin üretilmesi sırasında harcanan emek ile kazandığı değişim değeri açısından önemli farklar vardır. Değişim değeri açısından bir elbisenin fiyatıyla, bir kutu antibiyotiğin fiyatı arasında günlük ortalama piyasa değer­ leri (bir takım elbise ortalama dikiş fiyatı= 800 TL, bir kutu antibiyotik ortalama satış fiyatı= 10 TL, olarak kabul edilmiştir) açısından 1'e 80'lik bir oran vardır. Yani elbise, antibiyotikten çok daha değerli görünmektedir. Bu orana göre de, kuramsal olarak her iki meta eşitlenmez gibi görünmekle beraber, toplumsal değer açısından bir kutu antibiyotiğin içindeki bir kapsülün yerini, elbise sayısı ya da değeri kesinlikle dolduramamaktadır. Bu çerçevede de, herhangi bir metanın gerçek değeri, ancak "normal toplumsal üretim şartları" nın incelenmesi ile anlaşılabilir. 42 1.2.2- NORMAL TOPLUMSAL ÜRETİM ŞARTLARI Değerin karşıtı, harcanan emek olduğuna göre, bir metada maddeleşen emek, üretim sürecinde iki ayrı karakter göstermektedir. Birincisi bireysel emek olup tek bir meta üreticisinin bir metanın üretimine harcadığı emek miktan olarak da tanımlanmaktadır. Bireysel emeğin ölçüsü, aynı zamanda "bireysel meta değerini" de belirleyen bireysel emek süresidir. Tek bir meta üreticisinin ilaç üretim sürecindeki örneği, "eczane eczacısı" dır. Eczacının, eczane laboratuvarında ürettiği "majistral preparatlar" da, bireysel emek biçiminin ürünleridir. "Bireysel emek açısından, harcanan emek miktarları arasında fazla fark olabilir. Çünkü belli bir metanın üreticileri farklı iş aletleri kullanırlar; yetenekleri ve deneyleri farklıdır ve farklı yoğunlukta çalışırlar". Bu genel doğru, eczane eczacısı örneği ile diğer başka tek meta üreticilerinin eczane eczacılığının kendi içindeki bireysel emek açısından ters orantılıdır. Çünkü her eczane laboratuvarında üretilen ilaç için, reçetede yazılı farmasötik şekle bağlı olarak aynı iş aletleri ve ortalama aynı yetenek ve deneyimlerin kazandınidığı eğitimlilik düzeyi ile göreceli farklılaşan yoğunluktaki çalışma temposu kullanılmaktadır. karşılaştırılmalan arasında doğru orantılı; Bir metanın değişim değeri, onun bireysel değerine ne" göre belirlenir. değil, "toplumsal değeri­ "Toplumsal değer" ölçütü bir metada maddeleşen rakteridir. emeğin ilcinci ve asıl ka- Bir metanın büyüklüğü, bireysel olarak gerekli olan emek miktan tarafından değil, toplumsal olarak ~:erekli emek miktarı tarafından belirlenir. Yani herhangi bir metanın üretimi için "var olan normal toplumsal üretim şart­ larında ve emeğin toplumsal olarak ortalama yetenek ve yoğunluğu düzeyinde" gerekli olan emek süresi tarafından belirlenir. "Toplumsal olarak gerekli emek süresindeki ve buna ğerindeki değişmeler, bağlı olarak meta deemeğin üretkenliğindeki değİşınelerin sonucudur". Bir 43 metanın değerinin büyüklüğü, emeğin üretkenliği (emek üretkenliğinden, bir emek süresi biriminde -saat, gün vb.- üretilen toplam ürün miktarı anlaşılma­ lıdır) ile ters orantılı dır. Kuramsal olarak, emek üretkenliği arttıkça metanın değeri düşmektedir ve asıl hedef bu üretkenlik düzeyine varmaktır. Diğer yandan imalat ve doğal maddeleri işleme sanayilerinde pratikte, meta değerinin hem azalan emek üretkenliği ile artması, hem de artan emek üretkenliği ile azalması şeklinde değer gelişiminin her iki şekli de görülebilmektedir. Sonuç olarak, meta değerinin saptanabilmesi, bir metada maddeleşen emeğin bireysel biçiminin değil, toplumsal biçiminin değerlendirilmesiyle yapılabil­ mektedir. Bu karakter de "toplumsal olarak gerekli emek miktan ve süresi özlerini içinde barındırmaktadır. İlaç üretiminde de aynı ögeler rol oynamaktadır. Genellikle kalifiye eleman ve ileri teknolojiyi ellerinde tutan ilaç üretim işletmeleri "toplumsal gerekli emek süresini" en düşük düzeyde, "toplumsal gerekli emek miktanm" ise en yüksek düzeyde tutarak, "normal tophımsal üretim şartlarını" belirlemektedir. Diğer yönden "toplumsal gerekli emek süresini" en düşük düzeyde tutarak "emek üretkenliğini" arttıran ilaç firmalarının ürünlerinin değeri de, pazarda kuramsal olarak azalması gerekirken, bir sabitliği süreidi olarak koruyarak kategorik bir değişkenlik de göstermektedir. 1.2.3- META OLARAK İLAÇTA MADDELEŞEN SOMUT ve SOYUT EMEK BiÇiMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI İlaç herhangi bir meta olarak ele alındığında, üretimi için harcanan emek ve karakterlerinin diğer metalar için harcananlardan kuramsal olarak herhangi bir farkı yoktur. Ancak, ilacın toplumsal özelliğine bağlı sistemin yeniden kendisini üretme sürecine sağladığı katkı nedeni ile kategorisel olarak bazı özellikler göstermektedir. 44 Emeğin değer yaratma özelliği, doğal değil toplumsal bir özelhktir. Bu özelliği de bir metada maddeleşerek ve bir meta olarak farklı kullanım değerine sahip olarak kazanır. Bu saptamalar çerçevesinde, ilacın bir meta olarak rnaddeleşmesi, üretimi aşamasında farklı türden emek yaratılması ve harcanması­ nı gerektirmektedir. Tanım olarak; belli bir biçimde harcanan ve diğer bütün emeklerden farklı olan emeğe "somut emek~~ denmektedir. Diğer bir tanımla, kullanım değeri yaratıcısı olarak emek, her zaman somut emektir. Her meta üreticisinin nitelik olarak sarfettiği ve bir metada maddeleştirdiği belli bir emek somut emeğin ömeğidir. Terzinin elbisede biçimlendirdiği veya ilacın üretimi sürecinde iş­ cinin ortaya çıkardığı farmasötik şekil, amaçları, kullanılan aletler, metodlar ve sonuçları bakımından birbirinden farklı olmakla beraber somut emeği tanımlar. En genel anlamıyla soyut emek; fizyolojik emek olarak da tanımlanabilir. İş gücünün üretimi ve tüketimi fizyolojik bir temele sahiptir. Organizmanın başta beyin olmak üzere tüm sistemleri ile entegre bir fizyolojik homeostaz içinde çalışması meta üretimi ne olursa olsun tüm bireyler için aynı ve eşit­ tir. Diğer bir deyişle, terzi ile maden işçisinin veya ilaç işçisi ile demircinin kendi özelleşmiş iş alanları ve farklı nitelikte ürettikleri metalar bulunmasına karşın, üretimde bulunabilmek için harcadıkları iş gücü aynı fizyolojik mekanizmalara dayanmaktadır. Yani, bir meta için kullanım değerinin oluşabilmesi özel ve belli bir amaca yönelmiş insan gücünün harcanmasını gerektinnektedir. Bu da her türlü emeğin temelini oluşturan "'soyut emek9'tir. Türkiye ilaç sanayiinde, imalatta çalışan işçi sayısı, yıllara göre değişkenlik göstennektedir. Bu sayıdan bağımsız olarak, ilacı üreten işçilerin harcadıklan iş gücü, fizyolojik ya da soyut emek süreçlerinin sonucu olarak belirlenir durumdadır. Tek tek her soyut emek ve bunun için sarfedilen iş gücü, kullamlan aletler ve metotlarla ilaç denilen metanın gerçekleştirilmesinde ve onun gerçek kullanım değerinin oluşturulmasında tüketilirken, tek tek soyut emeklerin birleşmesi sonuçta bir somut ürününe dönüşmektedir. 45 Daha önce de değinildiği üzere, ilacın üretimi, diğer metalarm üretilmesi sıra­ smda yaratılan emek biçimleriyle aynı özellikleri göstermektedir. Diğer yandan üretimin çeşitli aşamalarmda ilaç olarak metanın yaratılması karmaşık emek ürünü olmasını da gerektirmektedir. Yani kalifiye emek gücü, farmasötik şekle bağlı olarak gerekebilmektedir. Karmaşık emek ise gerçekte basit (kaba) emeğin niteliksel bir biçimi olup, günlük pratikte fazla miktarda basit emek, daha az karmaşık ernekle eşitlenebilmektedir. Sonuç olarak, ilaç "onsuz olunmaz" özelliği dışında, gerek değer ve gerekse emek biçimleri açısından diğer metalardan farklılık göstermemektedir. 46 2@BÖLÜM 2e İLAÇ SANAYİİ İLE İLGİLİ TANlMLAR, SINIFLANDIRMALAR, İLAÇTA D-ÜNYA ve TÜRKİYE TARİHÇESİ, İLGİLİ HUKUKi .. DUZENLEMELERveMEVZUAT İlaç sanayinin sektörel ölçek olarak etkinlikleri ve imalat sanayii sektörü içerisindeki yerinin belirlenmesi tanımlar bölümünde verilmektedir. İlaç sanayii esasen farmasötik müstahzar üretimi ve bu ürünlerin üretiminde kullanılan etkin madde ve yardımcı maddelerin üretimini içeren iki bileşke göstermektedir. Müstahzarat üretimi, özgün teknoloji ve metodlara bağlı bir üretim sektörü özelliği gösterirken, ham ve yardımcı maddeler üretimi genel kimya sanayii imalat etkinlikleri kapsamına girmektedir. ayrıca, ilacın özelliklerine uygun ve sanayii etkinliklerinin anlaşılmasında yararlı olabilecek bazı tanımlamalar da verilmektedir. Bu sözcük ve kavram dizini kuşkusuz, yapılabilecek tüm tanımlamalan içermemektedir. Uluslararasıliteratürde geçen ve ayrıcaABD veAB'de, ilaç uygulamasını düzenleyen kurumlarca kabul edilmiş bazı terimler, tanımlama kapsamı içinde Bu bölümde düşünülmüştür. 2.1.1- SEKTÖRÜN TANIMI İlaç sanayii; beşeri ve veteriner hekimlikte tedavi edici, koruyucu, besleyi- ci ve tanı aracı olarak kullamlan, kimyasal, bitkisel, hayvansal ve biyolojik maddeleri, farmasötik teknolojiye uygun olarak ve bilimsel standartıara göre, belirli dozlarda basit veya birleşik olarak farmasötik şekil haline getiren ve seri halde üreterek, tıp ve tedavinin hizmetine sunan bir sanayi dalıdır. 47 2.1.2- SEKTÖRÜN SANAYİİ SINIFLANDIRMASINDAKİ YERİ İlaç sanayii, maddeleri fiziksel ve kimyasal değişikliklere uğratan imalat sanayi alt dallanndan birisidir. İlaç, ürün özelliği gereği, kimya sanayi ile yakından ilgili olduğundan imalat sanayiinin uluslararası sınıflandırması bağla­ mında, kimya sanayinin bir alt kolu konumunda bulunmaktadır. UNIDO'nun (ISIC-REV-2) sınıflandırmasına göre, 35 no.lu "Kimya, Petrol, Kauçuk, Kömür, Plastik Ürünleri Sanayii" bölümünün, 352 no.lu diğer kimyasal ürünler grubunda, 3552 kod no.su ile "ilaç sanayii dalı" olarak yer alır. 2.1.3- Dİ GER TANIMLAR 2.1.3.1- İLAÇ ve İLAÇ ENDÜSTRiSiNE İLİŞKİN DÜNYA GENELi ve ABD ÖZELİNDEKİ BAZI TERİMLER 1. ADR- Adverse Drug Reaction 1 Advers İlaç Reaksiyonu Hastalıkların profilaksisi, teşhisi veya tedavisi veya fizyolojik fonksiyonun değiştirilmesi amacıyla insanlarda kullanılan normal dozda ilacakarşı gösterilen zararlı ve arzu edilmeyen reaksiyon anlamına gelmektedir. 2. Benchmarking 1 Kıyaslama Kıyaslama, üstün performansı ulaşınaya sağlayacak sanayiideki en iyi uygulamaları bulma arayışıdır. 3. Blockbuster 1 Çok satan ilaçlar Dünya çapında 1 milyar dolardan fazla satan ilaçlar için kullanılan terimdir. 4. Clinical Trials 1 Klinik Araştırınalar üzere bir ilacın güvenilirliği ve insanlar üzerinde gerçekleştirilen araştırma çalışmasıdır. Yeni ilaçlar üzerinde ve ilaç firmalannın sponsorluğunda gerçekleştirilen klinik araştınnalar ancak bileşik, laboratuvar testleri dahil olmak üzere (kimyasal/biyolojik/farmakolojik/toksikolojik), klinik öncesi yoğun geliştirme çahşmalarını başarıyla geçmesi halinde başlayabilrnektedir. Bu testierin istenen ve ancak umut vaat eden sonuçlara ulaşması halinde, şirketler ilaçlan insanlar üzerinde deneyebilir. Klinik araştırma, hastanın sağlığını iyileştirmek etkinliğini değerlendirmek amacıyla 48 5. Compassionate U se insani Amaçlı İlaca Erken Erişim Programı ilacın ruhsat alınadan önce insani nedenlerle hastaya verildiği durumlar. 6. Compulsory Licensing Zorunlu Lisans TRIPs anlaşması, patent sahibinin izni olmaksızın (örneğin acil durumlarda), devletlerin, katı koşullara bağlı olarak, bir ürünün üretimine veya satışına olanak sağlayan hükümler içennektedir. 7. Counterfeit pharrnaceutical Taklit ilaç (WHO-DSÖ'nün tanımı) Kimlik ve/veya kaynak bakırnından bilerek ve sahteidrlık amacıyla yanlış etiketlendirilen sahte ilaçlardır. Taklit ifadesi, hem markalı hem de jenerik ürünler için kullanılabilir. Taklit ürünler: 1) doğru malzemeleri içeren; 2) yanlış malzemeleri içeren; 3) etken madde içerrneyen; 4) yanlış miktarda etken madde içeren; veya 5) sahte ambalajı olan ürünler olabilir. 8. CRO- (Clinical Research Organisa- Klinik Araştırma Organizasyonu tion) İlaç sanayiinde hizmet sunan ve klinik araştırmaların yürütülmesi konusunda uzman organızasyon. 9. DALY- (Disability-Adjusted Life Maluliyet ile Geçen Yaşam Yılı Year) Erken ölümden dolayı kaybedilen potansiyel yaşam yılı ile maluliyetten dolayı kaybedilen verimli yılları birleştirerek bir hastalığın yarattığı toplam yükü ifade eder. Bir DALY, kaybedilmiş olan bir sağlıklı yaşarn yılıdır. 10. Data Exclusivity- (also referred to (Veri Koruma Tekelciliği: Veri Korumaas Data Protection) Veri Münhasıriyeti olarak da anılır) İlaçlara ait tescilli bilgiler, yeni ilaçların etkinliği ve güvenilirliğini ortaya koymak için yapılan bilimsel araştırınalardan elde edilen ve ruhsat almak için ruhsatlandırma yetkililerine sunulan tescilli (gizli) bilgilerdir. Veri koruma süresi, bir şirketin belirli bir tıbbi ürününe ilişkin klinik veriler üzerindeki haklarını koroyabildiği süredir. Bu sürede, başka bir şirket bu verilerijenerik ilaç ruhsat başvurusu yaparken kullanamaz. Veri imtiyazı, TRIPs Anlaşması'nda Madde 39.3 uyannca koruma altına alınmış bağımsız bir fikri mülkiyet haldcıdır. ll. Data Privacy Veri Gizliliği Tıbbi geçmiş ve kişisel sağlık verileri gibi bireyin açıkça onayı olmadan açıklanamayan veya aktanlamayan bireysel bilgiler için kullanılmaktadır. 49 12. Differential Pricing ı Farklı Fiyatiandırma Bazen "kademelİ fiyatlandırma", "hakkaniyetli fiyatlandırma" veya "tercihli fiyatlandırma" olarak da anılmaktadır. Bu terimierin hepsi dünyanın en fakir ülkelerin satın alma gücüne göre fıyatların ayarlanması ilkesini ifade etmektedir. 13. Do ha Declaration ı Doha Deklarasyonu Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) düzenlediği Doha (Katar) Bakanlar Konferansı'nda 14 Kasım 2001 'de kabul edilen "TRIPs Anlaşması ve Halk Sağlığı Deklarasyonu"dur. TRIPs Anlaşması'nda sağlanan mevcut esnekliği daha da netleştiren ve gelişmekte olan ülkelerin ulusal çaptaki acil sağlık konularını ele almalarını sağlayan TRIPs Anlaşması'na yönelik DTÖ'ye üye devletlerin verdiği taahhüt. ı Temel İlaçlar Listesi DSÖ'nün Esansiyel İlaçlar Listesi Modeli, gelişmekte olan ülkelerde makul miktarda ilacın hazır bulunmasını sağlamak amacıyla 1970'li yıllarda oluşturulmuştur. Temel ilaçlar, nüfusun çoğunluğunun sağlık ihtiyaçlarını karşılayan ilaçlardan oluşmaktadır. Yeterli miktarda ve uygun dozajiarda her zaman erişilebilir olmalıdır. DSÖ'nün Temel İlaçlar Listesi Modeli gelişmekte olan ülkelerin önceliklerini tespit etmeleri ve ilaç seçimlerini yapmalarını sağlamaktadır. DSÖ 'nün Liste Modelinde yer alan ilaçların %90'ından fazlasının patent dışı ilaç olduğu, dolayısıyla, neredeyse sıfırayakın maliyetle jenerik firmaları tarafından kanunen kopyalanabildiğine dikkat edilmelidir. ı4. EDL- (Essential Drugs List) ı 5. GATT (General Agreement on Ta-ı Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması riffs and Trade ı 947 yılında 117 devlet tarafından imzalanan kapsamlı serbest ticaret anlaşmasıdır. GATT'ın amacı, dünyada ticareti teşvik ederek ve denetleyerek küresel ekonomik büyümeye katkıda bulunmaktır. Pek çok hususun yanı sıra, üye ülkelerin diğer bütün üye ülkelere ithalat ve ihracat tarifelerinde eşit davranmaları, üye ülkelerdeki müelliflere temel telif koruması sağlamaları, ticarete ilişkin konularda birbirlerine danışmaları ve farklılıkları barışçıl bir şekilde çözmelerini teşvik etmektedir. GATT ile, bu anlaşmaya uyulmasını sağlamak amacıyla Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organisation-WTO) adıyla tanınan düzenleme organı oluşturulmuştur. ı Jenerik Patent dışı ilaçlar. Bir ilaç, patenti sona erinceye kadar sadece o ilacı keşfeden şirket tarafından üretilebilmektedir. Patent sona erdikten sonra, herhangi bir şirket aynı jenerik bileşiği üretme hakkına sahip olmaktadır. ı6. Generic 50 17. GCP- (Good Clinical Practice) İyi Klinik Uygulamaları İnsan denekierin katıldığı araştırmaların tasarlanması, yürütülmesi, kaydedilmesi ve raporlanmasına ilişkin uluslararası etik ve bilimsel kalite standartlarıdır. Bu standartlar, çalışma deneklerinin güvenliği ve sağlığının teminat altına alındığı, Helsinki Deklarasyonu'nda yer alan ilkelere uyulması ve klinik araştırmalara ilişkin verilerin güvenilir olduğu konusunda halka güvence vermektedir. 18. GMP- (Good Manufacturing Prac- İyi Üretim Uygulamaları tice) İyi Üretim Uygulamalan Yönetmeliği uyarınca, Avrupa'daki bütün ilaç üreten firmaların üretim süreçleri kontrol edilmektedir. Üretim tesisleri, denedemnelere ilişkin kurallara uymak zorundadırlar. 19. Hatch-Waxman Law Hatch-Waxman Kanunu Hatch-Waxman Kanunu ABD'de çıkartılan Hatch-Waxman Kanunu (1984) yoluyla jenerik ilaçların daha yaygın şekilde bulunması ile öncü şirketlerin yeni ilaç geliştirmeye devam etmeleri için sağlanan teşvikler arasında denge kurulmuştur. Jenerik şirketler, onay sürecini erken başlatabilmeleri için patentleri kısıtlı şekilde ihlal etme hakkına sahiptirler. Kanunun kabul edildiği tarihten beri jenerik ilaç piyasası neredeyse %50 oranında artmıştır. 20. Health- (WHO definition) Sağlık- (DSÖ Tanımı) Sağlık, sadece bir hastalık veya zayıflık bulunmaması değil, tam bir fiziksel, zihinsel ve sosyal esenlik halidir. Avrupa Birliği Antiaşması'nın 152. Maddesine göre: "Topluma ilişkin politika ve faaliyetlerin tanımı ve uygulamasında insan sağlığı yüksek seviyede gözetilecektir". Sağlık Sonucu 21. Health Outcome Sağlık (veya başka) hizmetlerin sağlanması sonucunda lite ve morbidite) meydana gelen değişiklikler. 22. Health Outcomes Research sağlık durumunda (morta- Sağlık Sonuçları Araştırması Belirli bir ilacın, doğrudan, dolaylı ve somut olmayan yararları dahil olmak üzere katma değerli yararlarını değerlendiren disiplin/metodolojidir. İlaç sanayisine göre, sadece kalite, güvenilirlik ve etkinlik üzerine yoğunlaşması gereken ruhsat onayı sürecinde bu gibi hususların ("farmakoekonomi" veya "maliyet-etkinliği çalışmaları" olarak da anılır) uygun olmadığı görüşündedir. 51 23. HMO- (Health Maintenance Orga- Sağlık İdame Organizasyonu nization Sağlık hizmetini ne şekilde aldığınızı takip eden bir sağlık planıdır. Yönetimli bakım, sizin ve sağlık planına katılan sağlık uzmanlannın koordinasyonuyla yönetilen sağlık planlandır. HMO'lar en yaygın yönetimli bakım planlandır. 24. Informed consent Bilgilendirilmiş Olur Klinik araştırmalara katılabilmek için gerekli olan bilgilendirilmiş olur kavramı, hastaların klinik araştırmaya katılımları konusunda makul bir karar verebilmelerini sağlamak için doktorların/hekimlerin hastalara ilgili bilgileri (örneğin; potansiyel riskler, yararlar ve alternatifler) açıklama görevinin bulunduğu ilkesine dayalıdır. 25. INN- (International NonUluslararası ve mülkiyete konu olmayan proprietary Name) ad Bir molekülün yararlı faaliyet gösterdiği ortaya konduğunda, ona bir INN ismi (international non-proprietary name- uluslararası olmayan ve mülkiyete konu edilmeyen isim) verilmektedir. Bu isim uluslararası olarak kabul edilen kurallara göre verilir ve Dünya Sağlık Örgütü'ne bağlı özel bir komitenin onayı alınır. 26. Innovation Yenilikçilik Yeni bir ürünün (yenilikçi ürün) oluşumuna, üretimde maliyederin azalmasına (yenilikçi süreç) veya hastalara sunulmuş olan bir ürünün terapötik değerin artmasına yol açan teknolojik süreçtir. Yenilikler, yeni etken maddeler, mevcut ürünlerde yeni endikasyonlar ve aynı ürünün farklı kullanım yollarını ortaya çıkarabilmektedir. 27. International Exhaustion of Inter- Uluslararası Fikri Mülkiyet Hakkının Uluslararasında Tüketilmesi national Property Rights Hakların bölgeselliği ilkesine dayanan bu teori koruma altındaki bir ürünün dünyanın herhangi bir ülkesinde ilk kanuni satışından soma, söz konusu ürüne ilişkin fikri mülkiyet halckı sahibinin bu ürünün bir başka ülkeye (yeniden) ihraç edilmesini kısıtlama haldGm kaybetırıesi anlamına gelmektedir. Avrupa'da, haldem uluslararasında tükenınesi ilkesi yürürlükte değildir. Topluluk içerisinde geçerli olan tescilli markalar için haldem tükenınesi rejimine göre AB' deki tescilli marka sahipleri AB bölgesi dışından olan markalı malların Topluluk içerisinde ithalini yasaklayabilmektedir. Aynı durum patentli ınallar için de geçerlidir. Buna karşılık, AB yetkilileri Avrupa Birliğini, koruma altındaki ınalların Üye Devletler arasında serbestçe dolaşabildiği tek ve birleşik bir bölge olarak kabul etırıektedir. Buna göre, AB bölgesi içerisinde paralel ithalata izin verilmektedir. 52 28. IPRs-(Intellectual Property Rights) Fikri Mülkiyet Haklan Hukukta, patent, telif ve tescilli marka kanunlan dahil olmak üzere yaratıcı eserlerin mülkiyeti ve kullanımının düzenlendiği alandır. Fikri mülkiyet hakları, eserlerini insanlığın yararına sunmuş olan yaratıcı kişileri veya firmaları, onayları olmadan eserlerinin kopyalamnası veya taklit edilmesine karşı korumak amacıyla geliştirilmiştir. 29. MedDRA- (Medical Dictionary for Ruhsatlandırma Faaliyetleri Terminolojisine İlişkin Tıbbi Sözlük. Regulatory Activities Terminology) Bu hayati öneme sahip tıbbi kaynak Uluslararası Harmonizasyon Konferansı (ICH) tarafından geliştirmiştir ve İlaç Üreticileri Birliği Uluslararası Federasyonu'na (International Federation ofPharmaceutical Manufacturers Association- IFPMA) aittir. Tek bir tıbbi tenninoloji kaynağı sağlayarak MedDRA, dünya çapındaki tıbbi ürünlere ilişkin ruhsatlandırma faaliyetlerinin etkililiği ve şeffaflığını artırmaktadır. 30. MDGs-(Millennium Development Milenyum Kalkınma Hedefteri Goals) Eylül2000 tarihinde Birleşmiş Milletierin Milenyum Zirvesi'nde benimsenen Milenyum Kalkınma Hedefieri'yle fakirliği ciddi seviyede azaltına ve düşük gelirlilerin sağlığını iyileştirme çağrısında bulunulmuştur. Belirlenen hedef ve amaçlar, "kalkınrnaya ve fakirliğin ortadan kaldırılmasına açık bir ortamın yaratılması" konusunda kararlı olan gelişmiş ülkeler arasındaki ortaklığı temsil etmektedir. Yeni Mokeküler Madde 31. NME- (New malecular entities) Yenimoleküler madde: İnsanlarda hastalıkların ortadan kaldırılması, hafifletilmesi, tedavisi, önlenmesi veya in vivo teşhisi için kullanılmak üzere, insanlarda daha önce tedavi amaçlı kullanıma sunulmamış olan ve sadece reçeteli olarak sunulması hedeflenen ürünlerdir (yeni kimyasal maddeler (NCEs - new chemical entities) biyolojik ürünler, aşılar ve biyoteknoloji ürünleri dahil). Yetim İlaç 32. Orphan Drug Kısıtlı bir hedef nüfusu olan veya nadir bir hastalığı tedavi eden, dolayısıyla ticari ve mali potansiyeli sınırlı olan ilaçlardır. İlk defaABD'de (1983) yürürlüğe giren Yetim İlaç Kanunu bu hastalara yardımcı olmak ve bu ilaçların geliştirilmesini ticari açıdan olanaklı kılmak için teşvikler sağlamak (piyasa münhasırlığı ve araştırma giderleri için vergi kredisi) amacıyla geliştirilmiştir. Avrupa' da, Yetim Tıbbi Ürün Yönetmeliği çok daha sonra (Aralık 1999'da), "nadir" olarak sınıftandınlan ve Avrupa Birliği'nde 10.000 kişiden en fazla 5'ini etkileyen 5.000 civarında hastalığın teşhisi, önlenmesi ve tedavisini yönelik ilaçların AB' de geliştirilmesini canlandırmak amacıyla yürürlüğe girmiştir. 53 33. OTC- (Over The Counter) Tezgahüstü İlaçlar Reçetesiz temin edilebilen ilaçlar için kullanılmaktadır. 34. Parallel Trade Paralel Ticaret Paralel ticaret, bir ülkede malların düşük fiyatlarla satın alınıp sonradan aynı malların daha yüksek fiyatlarla başka bir ülkede satılmasıdır. 35. Patent Patent Patent, patent sahibine fikri mülkiyet hakkı tanıyan kanuni, kamuya açık bir belgedir. Aynı zamanda, icada ilişkin bilgiler de halka açık hale getirilerek hem kamu yararı artmakta hem de mucidin hakları koruma altına alınmaktadır. Mucide, icadının yayınlanması karşılığında, sınırlı bir tekelcilik hakkı tanınarak patent sahibine patentli ürününün başkaları tarafından yapılması, kullanılması veya satılması engelleme olanağı sağlanmaktadır. Tekelcilik hakkı süreyle (artık patent başvurusundan itibaren 20 yıl) ve ulusal sınırlarla (patentin verilmediği yerlerde) sınırlıdır. Ancak üç koşulun yerine getirilmesi halinde patent verilmektedir: yenilik, sanayide uygulanabilirlik ve buluşun yeniliği. 36. Roche- Bolar Trial Roche-Bolar Davası Amerika' da, Roche ile B olar firmaları arasında görülen davanın mahkeme kararı ile Watchman-Hatch Kanunu'nda yapılan tadil (1984), jenerik ilaç üreticilerinin ruhsat başvurusu hazırlığı yaparken patenti henüz sona ermemiş olan patentli ürünleri kullanmasına olanak sağlamıştır. Bu tadil, Amerika'da etkili patent koruması sağlamak amacıyla alınacak tedbirler açısından varılan siyasi uzlaşmanın bir parçasını oluşturmaktadır. Avrupa'da ise bu uzlaşma, SPC (EKB) yönetmeliğinde, yürürlüktekiruhsatı en fazla 15 yıl ile kısıtlamaktadır. Bolar hükmünün ("erken çalışma" olarak da anılır) Avrupa'da hayata geçirilmesi kurulmuş dengelerin bozulması anlamına gelmektedir. Rx 37. Rx Reçete li ilaç (Terim ABD' de kullanılmaktadır) 38. SITC- (Standard International Tra- Standart ması. de Classification). Uluslararası Ticaret Sınıfiandır- 39. TRIPs (Trade-Related Aspects of Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları) Intellectual Property Rights Dünya Ticaret Örgütü'nün TRIPs Anlaşması, GATT'ın "Uruguay Turları" olarak anılan görüşmelerinde ortaya çıkınıştır. Bu anlaşmada, Dünya Ticaret Örgütü'ne üye bütün devletlerin ulusal kanunlarında hayata geçirmeleri gereken, patentler dahil, fikri mülkiyet haklarına ilişkin asgari uluslararası standartlar yer almaktadır. 54 40.WHO (World Health Organisation) 1 (Dünya Sağlık Örgütü) Merkezi Cenevre'de bulunan ve 1948 yılında kurulan Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler'in 191 üyesinden oluşan bir alt k:uruluşudur. Örgüt, sağlık alanında uluslararasında teknik işbirliğini teşvik eder, hastalıkları kontrol etmek ve ortadan kaldırmak için çeşitli programlar yürütür ve projeleri destekler. Temel hedefi insan yaşamının kalitesini yükseltmektir. 2.1.3.2- İLAÇ ve İLAÇ ENDÜSTRİSİNE İLİŞKİN AVRUPA BİRLİGİ ÖZELİNDEKİ BAZI TERİMLER 1. Acquis Communautaire Topluluk Müktesebatı Avrupa Birliği'nin kuruluşundan itibaren kabul edilen ortak kanunlara Topluluk müktesebatı denmektedir. Bu, 15 Üye Devlet'li Avrupa Birliği'nin imzaladığı bir sözleşme olup, yaklaşık olarak 80.000 sayfalık mevzuat içermektedir. 2. Cadreac (Collaboration Agreement Cadreac (Avrupa Birliği Ortak Ülkelerin Between Drug Regulatory Authorities İlaç Ruhsatlandırma Yetkilileri Arasında in European Union Associated Count- İşbirliği Anlaşması) ries) Birliğe katılmak üzere olan ülkelerin ilaç ruhsatlandırma yetkilileri arasındaki gönüllü gayri resmi işbirliğidir. Kurumlar direktörleri tarafından temsil edilmektedir. Bu işbirliğinin amacı, kurumların ilaç ruhsatlandınlmasına ilişkin alanlan katılım için uygun hale getirmeye yardımcı olmaktır MerkeziProsedür 3. Centralised Procedure Tıbbi ürünler, 1995 yılından beri merkezi prosedür aracılığıyla değerlendirilebilmektedir. Bu prosedür aracılığıyla onaylanmış olan tıbbi ürünlere AB çapında geçerli olan bir ruhsat verilmektedir. Ruhsat, Avrupa Komisyonu tarafından verilmektedir. Biyoteknolojik işlemlerden türetilmiş olan tıbbi ürünler için bu prosedürün kullanılması zorunludur. Daha yenilikçi ürünler için (örneğin; yeni bir etkin madde içeren ürünler) firmalar bu prosedürü veya karşılıklı tanıma prosedürünü kullanmayı tercih edebilirler. Merkezi prosedürün kullanılması halinde, Londra' da bulunan Avrupa Tıbbi Ürünleri Değerlendirme Ajansı'na (EMEA - European Ageney for the Evaluation of M edicinal Products) dosya sunulması gereklidir. 55 4. Commitlee for Medicinal Products Beşeri Tıbbi Ürünler Komitesi for Human Use- CHMP Avrupa Tıbbi Ürünleri Değerlendirme Ajansı (EMEA) bünyesinde bulunan Tescilli Tıbbi Üiünler Komitesi beşeri tıbbi ürünlerin değerlendirmesine ilişkin sorular hakkında Ajans'ın görüşlerini hazırlamakla sorumlu bilimsel komitedir. Komite, Üye Devletler tarafından atanan 30 üyeden oluşmaktadır. 5. DTCI (Direct-to-Consumer Infor- Doğrudan Tüketiciyi Bilgilendirme mation) Avrupa' da yasak olan Doğrudan Tüketiciye Tamtırnın (Direct-to-Consumer Advertising- DTCA) aksine, ilaç sanayisi, bütün hastaların doktorlanna damşarak sağlıklanm ilgilendiren konularda bilgiye dayalı olarak karar vermelerine olanak sağlayan doğru, kesin ve kolay anlaşılır bilgilere erişim hakkı bulunduğu görüşü kabul edilmiştir. Avrupalılann, ilaç firmalan dahil olmak üzere, bütün kaynaklardan kaliteli ilaçlara erişim hakkı bulunmaktadır. (bakınız "hastalar için bilgi"). 6. EMEA- (European Ageney for the Avrupa Tıbbi Ürünleri Değerlendirme Evaluation of M edicinal Products) Ajansı Avrupa Tıbbi Ürünleri Değerlendirme Ajansı, şimdiki adıyla Avrupa İlaç Ajansı, faaliyetlerine 1995 yılında başlamıştır. Merkezi Londra'da bulunan Ajans, Avrupa Birliği 'ne üye ülkelerin hem beşeri hem de veterinerlik tıbbi ürünlerini değerlendirmek ve denetlernek amacıyla Üye Devletlerin mevcut bilimsel kaynaklanın koordine etmektedir. 7. EPAR- (European Public Assess- Avrupa Kamusal Değerlendirme Raporu ment Report) Merkezi değerlendirme sürecinin sonunda Tescilli Tıbbi Ürünler Komitesi (Committee for Proprietary Medicinal Products - CPMP) tarafından vanlan nihai bilimsel karan içermektedir. Aym zamanda, rapor, belirli bir tıbbi ürüne ruhsat verilmesi yönünde CPMP kararının gerekçelerini de açıklamaktadır. 8. Medicinal Product Tıbbi Ürün AB kanunlannda, tıbbi ürünler, insanlar veya hayvanlarda hastalıkları tedavi etme veya engellemeye yönelik herhangi bir madde veya maddeler kombinasyonu olarak ifade edilmektedir. İnsanlarda veya hayvanlarda tıbbi teşhis veya insaniann fizyolojik fonksiyonlanm geri kazandırma, düzeltme veya değiştirme amacıyla kullanılan herhangi bir madde veya maddeler kombinasyonu da tıbbi ürün olarak kabul edilmektedir. Aynntılı bilgi için: İlaç yönetmeliğinin çerçevesini belirleyen Direktif 65/65/ EEC'yi tadil eden Direktif2001/83/EEC'ye bakımz. 56 9. MEP- (Member of the European 1Avrupa Parlamentosu Üyesi Parliament) Avrupa Topluluğunun kurumlarından birisi olan Avrupa Parlamentosu'nun üyesi 10. Mutual Recognition 1 Karşılıklı Tanıma Bu prosedüre göre, Üye Devletlerden biri tarafından verilen ruhsat başvuru sahibinin tercihi doğrultusunda bir veya birden fazla başka Uye Devlette de geçerli olmaktadır. Bu prosedür konvansiyonel ilaçlarm çoğu için geçerlidir. 11. Public Health 1 Halk Sağlığı Halk Sağlığı, Maastricht Antiaşması'yla hayata geçirilen AT Antıaşması 'nın 152. Maddesinde kapsanmıştır. Bu maddeye göre: Topluluk, uyuşturucu bağımlılığı dahil olmak üzere, hastalıkların önlenmesi amacıyla hastalıkların kökenieri ve bulaşma nedenlerinin araştırılması, halkın bilgilendirilmesi ve eğitilmesini teşvik etmekle yükümlüdür. Amsterdam Antlaşması, Topluluk politika ve faaliyetlerinin insan sağlığını yüksek seviyede gözetilmesini sağlayacak şekilde tanımlamnası ve uygulanmasını şart koşarak bu hedefleri destekle~_ektedir. Madde 152 gereğince, bu amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen eylemler, Uye Devletlerce gerçekleştirilen eylemleri tamamlayan Topluluk tedbirlerini içerebilmektedir. Ancak, yerindenlik ilkesi doğrultusunda, asıl yaklaşım Üye Devletler arasında işbirliğini teşvik etmek olmalıdır. 12. SmPC- (Summary ofProduct Cha-1 Kısa Ürün Bilgisi racteristics) Bir tıbbi ürünün AB'ye Üye Devletlerin yetkili kurumları veya EMEA tarafından değerlendirilebilmesi için şirketlerin bir dosya sunmaları zorunludur. Içerik ve sunuş bakımından Avrupa'daki mevcut kılavuzlara (Directive 65/65/EEC'yi tadil eden Direktif 83/570/EEÇ) uygun olarak ha~ırlanmak zorunda olan bu dosya dört bölümden oluşmaktadır. Ilk bölümde, Kısa Urün Bilgisinin de yer aldığı idari bilgiler ve dosyanın bir özeti bulunmaktadır. Buna, Avrupa'da SPC veya SmPC adı verilmektedir ve ruhsat onayının esas ve ayrılmaz parçasıdır. 13. SPC-(Supplementary Protection Ek Koruma Belgesi Certificate) i SPC ilaç ürünleri için geçerlidir. Ayrupa Birliği'nde 2 Ocak 1993 tarihinde Yönetmelik yoluyla yürürlüğe ginniştir. U rünün AB ülkesinde ilk defa pazarlama ruhsatı aldığı tarihten itibaren azami 15 yıl geçerli patent sağlamak amacıyla SPC'nin en uzun süresi 5 yıldır. 14. Transparency Committee 1 Şeffaflık Komitesi Direktif89/l 05/EEC (genellikle "Şeffaflık Direktifi" olarak anılır) uyannca oluşturulan Şeffaflık Komitesi Avrupa Birliği'ne Üye Devletlerin temsilcilerinden oluşmaktadır. Komite, ilaçların fiyatlandırılması ve geri ödenmesinden sorumludur ve Şeffaflık Direktifi'ne ilişkin konular haldeında Komisyon'a tavsiyelerde bulunur. 57 2.2- DÜNYA ve TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ TARİHÇESİ 2.2.1-İLAÇ SANAYİİ TARİHÇESiNE ÖZET YAKLAŞlM İnsanların ilaçla ilk tanışmasına ilişkin kayıtlar, yazılı tarih sonrası çok eski çağiara kadar gitmektedir. Buna karşın, bugün tanıdığımız modem, 'bilimsel ilaç endüstrisinin doğuşu çok yakın zamanlara rastlar. araştırmaya dayalı' Burada, sadece ilacın sanayi tipi üretiminin, kronolojik bir tarihçelendirilmesi yapılmayacaktır. ilacın endüstriyel üretiminin, siyasi, iktisadi ve hukuki boyutlarda uluslararası hegemonik bir dönüşüme uğramasının izleri sürülmeye çabalanacaktır. innovatör ilaç firmaları, uluslararası karakteristiklerinin bir parçası olarak, "Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge)" çalışmalarının, özellikle II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana geliştiğini belirtmekte ve farmasötikArGe alanındaki yatırımların artmasının, 20. yy'ın ikinci yarısından bu yana, sağlıklı yaşamın gelişmesine de katkıda bulunduğunu öne sürmektedirler. İlaçta araştırma ve geliştirme çalışmalarının amacını açıklarken, çeşitli hastalıkları tedavi edebilmek, yaşam kalitesini ve süresini artırmak başlıca prospektif hedefler olarak vurgulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) istatistiklerine bakıldığında, 20. yy' ın son 30 yılı öncesinde, poliomiyelitin binlerce okul çocuğunun hayatını etkilerken, bugün tüm dünyada kökünün büyük ölçüde kurumlduğuna dair kayıtlar bulunmaktadır. innovatör firmalarca kamuya yapılan açıklamalarda, 1O yıl önce AIDS hastalığında kullanılabilecek bir ilaç yokken, bugün yaşam süresini uzatan tedavi olanaklarının bulunduğu hususu tekraren duyurulmaktadır. Yapıcı ve insani açıdan esenlendirici bu görüntünün yanı sıra, endüstriyel sürecin karlılık temelinde sürdürülen bir iktisadi etkinlik olduğunu da unutmamak gerekir. 58 ilacın, önce sanayi biçimde üretiminin sağlanması ve sonra, bu üretim süre- cinde Ar-Ge çalışmalarının yeniden bir tarihsel perspektif içine oturması, 19. yy'ın sonundan itibaren 20. yy'ın bütününe bakmayı gerektirmektedir. Sanayi devrimi ile beraber 19. yy'ın sonlannda ilaç, havan üretiminden çık­ maya ve "Taylorist üretim tarzı" na dönük fabrikataşma sürecine girmeye başlamıştır. 20. yy' da özellikle penisilin'in seri üretimin başladığı dönem "Fordist üretim tarzı" na bir dönüşüm göstermiştir. İşte bu üretim süreç ve teknolojisinde meydana gelen değişiklikler ve bu değişiklikleri gerçekleşti­ recek yeni yatırım sermayesinin yaratılması güdüsü ve yanı sıra, pazarda kar etme dürtüsü, ilaç firmalannı ilaç imalatçılığından, yeni ilaçların bulunması­ na doğru yeni bir hareketlenıneye yönlendirmiştir. Günümüz de ise gerek yüksek teknolojinin getirdiği ve gerekse genomik ve proteomik ilaç üretim süreçlerine evrilme, bir taraftan "esnek üretim" tarzı­ nı ve diğer yandan da "Taylorist-Fordist üretim biçimini" verili koşul haline getirmiştir. İlaçta buluşlann, gelişim çizgisi içerisinde ve günümüze ulaşan yönetiminde, başlıca dört aşamanın bulunduğu saptanabilir. Bunlar sıralanacak olursa: 2.2.1.1- RASTLANTlSAL GÖZLEM DÖNEMİ (RGD): Bu dönem 19. yy. sonu ile 20. yy'ın başlangıcı olarak anılmaktadu. Rastlantı­ sal gözlemler, bazı çok önemli ilaçlann keşfinde ve geliştirilmesinde önemli rol oynamıştır. Bu dönemde yeni ilaç ya da grubu olarak, başlıca kazanımlar arasında aspirin, sülfonamidler ve antibiyotikler bulunmaktadu. Klasik örnek, Fleming'in 1928 yılında penisilini keşfedişidir; bu gözlem antibiyotik tedavisinin başlangıcını oluşturmuştur. Yanı sıra, bazı ilaçlann yan etkileri incelenirken, rastlantısal olarak başka bir hastalığın tedavisinde kullanılabile­ ceği de keşfedilmiştir. Antibakteriyel olan sülfonamidlerin oral antidiyabetik olarak tedavide kullanılabileceği, tifo tedavisi sırasında, hastalarda yan etki olarak kan şekerini düşürdüğünün gözlemlenmesiyle mümkün olmuştur. Rastlantısal Gözlem Dönemi, ilacın sanayii biçimi üretimiyle ve sanayinin bir etkinlik sürecine evreleurnesi bakımından, kendi içinde dönemselleştirilerek incelenmesini de zorunlu kılmaktadu. uluslararası yaygın 59 Bu bakımdan, dünya ilaç sanayiinde kavşak olan noktalan başlıca üç evrede değerlendirmelde yarar bulunmaktadır. Penisilinden sonra, 1930'larda keşfe­ dilmesine karşın, "sülfonamid"lerin bulunması 'terapötik devrim' olarak ilk sıraya oturmaktadır. Bu molekülün keşfi, ilaç endüstrisinde seri üretimin başlangıcı olarak nitelenebilir. Sülfa-bazlı ilaçlar grubunun keşfedilip, tedavideki endikasyonlarının tanımlanması, kemoterapi kavramını tıbbın hizmetine sokarken, aynı zamanda, ilaç endüstrisindeki yapısal değişikliklerin başlangıcını da oluşturmuştur. 2.2.1.1.1- SÜLFONAMİDLER: TERAPÖTİK DEVRİM'İN BAŞLAMASI İlk sülfonamid olarak "Prontosil" in 1935 yılında piyasaya sürülmesinden önce, ilaç piyasası özellikle üretim süreçleri ve uluslararasılaşma açısından, bugünkü yapıdan çok önemli farklar gösteriyordu. Farkların neler olduğu sı­ ralandığında i) I. Dünya Savaşı öncesi ve dönemi dahil, tedavide yararlamlabilen çok az ilaç bulunmaktaydı; ii) mevcut ilaçlarla tedavi, bazı hastalıkların semptomlarının giderilmesi, ağrı dindirme veya uykuyusağlama gibi çok sı­ nırlı olanaklan içermekteydi; iii) ampirik tedavi yapma olanaklan dışında da bir şans bulunmamaktaydı. "Terapötik devrim'' olarak nitelenen ve sentetik kökenli ilaç buluş ve üretiminin başlamasım tetikleyen olay, rastlantısal olarak başlamıştır. Prontosil'in keşfindeki öncülük, Alman, I.G. Farbenindustrie grubunun 'Bayer' bölümünde ki laboratuvarlarda çalışan farmakologlarından G. Domagk'a aittir. Dornagk, koyu kırmızı bir tür boyamn, streptokokal enfeksiyonlara karşı oldukça etkili olduğunu rastlantısal olarak keşfetti. Sonrasında ise, Prontosil'in bir sülfonamid metaboliti olduğu anlaşıldı. Bu keşfin öncesinde I.G. Farbenindustrie, Prontosil'i, bir boya hammaddesi olarak patentlemişti. Antibakteriyel özelliklerinin ortaya çıkanldığı sırada, Prontosil'in patent süresinin sonuna da yaklaşılmıştı. Bir boyar maddeden, tedavide etkin ve yaygın kullanılan bir ilaca dönüşen Prontosil'in patent süresinin bitimi, terapötik devrimin birinci ayağının da gerçekleşmesine neden oldu. Patent bitimini takiben, pek çok laboratuvar patentini alacaklan yeni sülfonarnid türevlerini geliştirmek için yoğun bir çaba- 60 ya girdiler. Bu çabaların başlıca nedenleri arasında i) Prontosil'in yapısının oldukça basit olması, kolaylıkla modifiye edilebilirliği ve sentezlenebilirliği, ii) ilk olarak güçlü bir anti-bakteriyel ilacın keşfinden soma, sülfonamid türevi diğer molekül ve ilaçlara, dünya talebinin birden çok artması ve iü) ilaç firmalarının, orijinal moleküle benzer daha etkili molekül geliştirme ve patentlenmesini sağladildan taktirde satış hacimlerini büyük ölçülerde arttıra­ caklarını anlamış olmaları sayılabilir. Sonuç, enfeksiyon hastalıklada mücadele bağlamında ortaya yeni ve sülfa-bazlı 'harika ilaçlar' ın çıkışı olmuştur. Ancak, bu ilaçlar 'terapötik devrim'i başlatmış olsalar da, ilacın seri olarak üretimi ve araştırma işlevinin birey araştırmacıdan ayrılması, Penisilin'in seri üretim tekniklerinin geliştirilmesini izleyen dönemde gerçekleşmiştir. Bu bakımdan, RGD dönemi içindeki evre sıralamasında ikinci önemli kavşak, kemoterapi kavramına zenginlik katan ve ufuk açıcı başka bir tedavi ürünü olan penisilinlere atfedilmektedir. Penisilinlerin seri üretim biçiminin keşfedilmesi ve proses düzenlemelerinde büyük hacimlerde üretilebilir hale gelmesi, farmakolojik bilgilerin ilaç firmalarınca içselleştirmesini olanaklı hale getirmiştir. Bilgi içselleştirme, sorualan sadece sinai bir mülkiyet rejimi olan ilaçta patentten, veri münhasiriyeti ve koruması gibi fikri mülkiyete ilk kapıları aralayan hamle olarak da değerlendirilmelidir. 2.2.1.1.2- PENİSİLİN: İLACIN SERİ ÜRETiLMESi ve FARMAKOLOJİK BİLGİNİN İLAÇ FİRMALARI TARAFINDAN İÇSELLEŞTiRiLMESi Dünya ilaç sanayiinde en büyük evrilme ve bugünkü boyutlara erişim, 'standartiaşmış' ilaçları büyük miktarlarda üretebilmenin yollarının bulunmasıyla olmuştur. Bu dönüşümün en önemli etmeni, II. Dünya Savaşı olmuştur. Savaşın ortaya çıkışı ve gelişimi, bir yandan büyük sayıda insan kıyımına neden olurken, bir yandan da yaralanma ve ortaya çıkan çeşitli hastalıklar bakımın­ dan "tedavi talebi" nde büyük olanak yaratmış ve ilaç sanayilerini büyük miktarlarda ilaç üretmeye zorlamıştır. Savaş, savaşa sürülen insan gücünün, yani orduların büyüklüğünde oluşturduğu telef ile, topyekün insan kırımında oluşturduğu büyük kayıplar nedeniyle, ilacı, en az silah kadar stratejik bir ürün kılmıştır. Bu da, toplu yaralanmalar dahil, savaş nedeniyle ortaya çıkan enfek- 61 siyonlarm sağaltımı bakımından bu tür bir ilacın/ların geliştirilmesi yolundaki araştırma faaliyetlerine gerekli ekonomik rasyoneliği sağlamıştır. Bu konuda A. Kırım şu notlan düşmektedir. "Bu çabalarm sonucu ortaya çıkan bu önemli ilaç Penisilin oldu. Aslında Fenisilin 1928 yılında keşfedilmişti. Ancak o zamanlarda bu ilacı minimum ölçeklerde bile üretebilmenin yarattığı güçlükler, Fenisilin fikrinden vazgeçilmesine neden olmuştu. Fenisilin 'in seri-üretim yöntemlerini araştırmaya yönelik çalışmalar ise ancak, I939 yılında, bu ilacın 'terapötik özelliklerinin' keşfedilmesi sonucu başladı. ABD 'de, hükümetin cari fiyatlarla 7 milyon $ ve I7 Amerikan ilaç firmasının ortaklaşa 20 milyon $ katkılarıyla başlatılan ortak bilimsel araştırma, Fenisilin 'in seri üretim yöntemlerinin bulunmaszyla sonuçlandı. Fenisilin 'un bu ticari gelişmesi, bu ilacın üretiminde muazzam artışlara yol açtı. Örneğin; I943 'te I, 700 milyon ünite olan üretim, I945 yılında 570.000 milyon üniteye yükseldi. Ayrıca, araştırma çalışmala­ rında Amerikan hükümetinin de ortak olması ve bu nedenle ürün patentini her isteyen üreticiye vermesi, Fenisilin fiyatlarında büyük düşüşZere yol açtı: I943 'de dozu 20 $olan ilaç, 1945 'te I $ 'a ve giderek yalnızca maliyetinden bile daha düşük düzeylere ulaştı. Bu olay yeni antibiyotik/erin üretim yöntemlerinin keşfine yönelik bilimsel araştırma-geliştirme 'yi teşvik etmekle birlikte, aynı zamanda, ilaç firmalarını bu bulunacak ilaçları tabfet ve kapsüllerneye yarayacak makinelerin geliştirilmesi yönünde yatırımlara da yöneltti Tüm bu gelişmeler bir yandan bu alanda bireysel olarak çalışan bilim adamım ve diğer yandan asıl işi ilaç bileşimlerini kendi eczanesinde hazırlamak ve bunları hastanın kullanabileceği formZara sokmak olan eczacılzk işlevlerini tarihe gömdü. " İlaçta seri üretim, mal ticaretinin büyümesi ve yoğunlaşmasına ve firmaların da, bu türden araştırma-geliştirme çalışmalarına başlamasına neden olmuştur. Süreç, bir sonra ki dönem olan "doku biyokimyasına odaklanma dönemi" ne sıçramayı kolaylaştırmış ve bu yapılanınayı gerçekleştirebilen firmaların, sermaye birikimi anlamında, pazarda hakimiyet ve belirleyiciliklerinin de mutlaklaşmasına neden olmuştur. 62 2.2.1.2- DOKU BİYOKİMYASINA O D AKLANMA DÖNEMİ (DBOD): Kronolojik olarak bu dönem, 1940'lar ile başlatılmaktadır. Döneme anlam katan en büyük keşif, tetrasiklinlerin bulunuşu olmuştur. Bu keşif rastlantı­ sal olmaktan çok, bilgi birikimine dayalı, araştırma laboratuvarlanndan köken alan bir sürecin ürünüdür. Ar-Ge çalışmalarıyla keşfedilen tetrasiklinler, ilaç endüstrisinin büyümesi, gelişmesi ve uluslararasılaşması bağlamında en önemli sıçrama hasarnağını da oluşturmuştur. 2.2.L2.1- TETRASİKLİNLER: ENDÜSTRiNİN ARAŞTIRMA­ GELİŞTİRME (AR-GE) VE REKLAM-YOGUN BİR SANAYİ DALINA DÖNÜŞMESi Bu konuyla ilgili A. Kırım, yine şunları yazmaktadır: "Bir Amerikan ilaç firması olan Pfizer 'in, kendi markalı "oksitetrasiklin" ini, yani "Terramycin" i, 1949 yılında bulmasına dek, tüm üretici ilaç firmaları ürettikleri ilaçları diğer ilaçfirmalarına ve paketlezne atölyelerine toptan olarak satarlar, ve bu ikinci grup firmalar da, bu ilaçları mamul ilaç haline dönüştürür/erdi. Örneğin; çok büyük iki penisilin üreticisi, Pfizer ve Merck, Penisili 'i kendi markalarz altmda bitmiş ilaç halinde (yani pakette tab/et, kapsül, en} eksiyon vb. gibi) pazartamak yerine, ilacı toptan olarak başka firmalara satmaktaydzlar. Ancak Pfizer 'in teramisin 'i bulması ve durumu kökten dönüştürdü. Firma, 1950 '!erin başlarmda gerekli bir satış ve pazarlama kadrosu kurarak ilacznz hekimlere doğrudan 'ilaç prezentasyonları ' olarak sunma ve bu iş için gerekli bir dağıtım ağı kurma kararz aldı. Bunu izleyen iki ay gibi kısa bir zamanda Pfizer, ilaçlarını bir marka adı altmda pazarlamak üzere, cari fiyatlarla, 500.000 $ satış harcaması yaptı. İlaczn tarihinde ilk olarak uygulanan bu doğrudan üretici firma tarafindan ilaez bitmiş halde ve ticari tanıtma teknikleri kullanarak ve bir 'marka adı' altmda pazarlama stratejisinin, kısa zamanda ticari açıdan çok etkili bir yöntem olduğu anlaşıldı. Dört yıl gibi kısa bir zamanda Pfizer 'in satışları % 250 oranında artış sağladı ve 1951 'e gelindiğinde firma, toplam dünya geniş-spektrumlu antibiyotikler piyasasının %25 'ini eline geçirmeyi başardı." 63 A. Kırım devamla şunları not etmektedir: "Terramycin" ilaçta araştırmaya yönelik büyük bir akıma yol açtı ve farklı sanayi dallarından pek çok sayıda firma bu nedenle ilaç endüstrisine akın etti. Pfizer 'in başarzsının bir diğer etkisi de 'kimyasalljenerik isimler' yerine ilaçta marka-isimlerin, ticari önem kazanması olmuştur. Bunun sonucunda da 'reçete li' ilaçların tıbbi ve benzeri mesleklere reklam ve pazarlanması, modern ilaç endüstrisinin bugün belki de en önemli özelliği haline gelmiştir. Tüm bu sayılan gelişmeler (Batı 'daki) ilaç firmalarının dikey-bütünleşmiş ve AR-GE, üretim, dağıtım ve pazarlama etkinliklerinin tümünü birden yerine getiren dev kuruluşlar haline dönüşmelerine yol açmıştır ve bu da firmalar arası ürün rekabetinin giderek şiddetlenınesi etkisini doğurmuştur. Bunun bir göstergesi, endüstride AR-GE harcamalarmdaki sürekli artış ve dalgalar halindeki yeni ürün buluşlarıdır. Örneğin; 1905-1935 yılları arasındaki dönemde, yılda ortalama 6 ilaç piyasaya sürülürken, bu oran 1935-1945 arasında yılda 3 7 ilaca çıkmış ve 1948-19 58 tarihleri arasında ABD ilaç üreticileri piyasaya toplam 4829 yeni ürün (marka), 3686 yeni bileşim, 1143 adet mevcut ilaçların yeni prezentasyonlarmz sürmüşler ve çok geçmeden bu oran her gün yeni bir ilacın piyasaya sürülmesi boyutuna ulaşmıştır. Ancak, örneğin 1965 yılmda yazılan reçetelerdeki ilaçların % 90 'ı 1950 yılından önce bilinmeyen ilaçlardan oluşmalarına karşın, gerçek anlamda 'yeni' ürün sunumu 1960 'lardan bu yana oldukça önemli düşüş göstermiştir. Bu düşüşün değişik nedenleri arasmda şunlar sayılabilir: Birincisi, görece kolay terapötik alanlarda kitle halinde ilaç keşiflerinden sonra kolay terapötik alanların tükenznesi ve görece az sayıda 'zor' terapötik alanda ise bulgu şansının önemli ölçüde azalmasıdır. İkinci ve daha çok endüstriye yakın çevrelerin savunduk/arı görüşe göre ise, sanayileşmiş ülke hükümetlerinin ilaçların güvenliğini sağla­ mak amacıyla endüstri üzerine uyguladıkları artan kontrol önlemleri Ar-Ge faaliyetlerinin pahalılaşmasına ve bu da giderek üzerinde araştırma yapılabi­ len alanlarm zorunlu olarak daralmasına yol açmıştır. Burada ima edilen tez ise, anlaşılacağı gibi, ilaçta araştırma teşvik edilmek ve yeni üstün ilaçların bulunabilmeleri sağlanmak isteniyorsa, bu 'aşzrz 'güvenlik uygulamalarının gevşetilmelerinin gerekli olduğudur. Ancak bu oldukça tartışmalı bir konudur ve ABD hükümetinin, daha doğrusu Food and Drug Administration 'un 64 (FDA), yakın zamanlarda bu görüş yönünde ve endüstriye bir tutum içerisinde olduğu gözlenmektedir. " karşı daha ılımlı Tetrasiklinlerin yanı sıra, bu dönemde antihipertansif ilaçlar, trankilizanlar, antiaritmik ilaçlar, beta blokerler gibi çeşitli farmakolojik gruplara özgü keşifler yapılmıştır. 1952' de "Rauwoifia Serpentina" bitkisinden "rezeırpin" in izole edilmesi ve hipertansiyon tedavisinde yararlı olduğunun gösterilmesi ile, bitkiler üzerindeki ilaç keşif ve geliştirilme çalışmalan hızlandırılmış olmasma rağmen, doğal kaynaklardan etkin bileşiklerin ayıklanabilmesi için biyolojik sistemler üzerinde yapılan araştırınaların çok uzun zaman alması ve pahalı olması, sentez yoluyla yeni bileşiklerin üretilmesine yol açmıştır. Bu sayede çok sayıda ilaç da tedavi alanına girmiştir. Günümüzdeki yeni ilaçların çoğu, ilaç firmaları tarafından araştırma ve geliştirme çalışmalan sonucunda üretilmiş orijinal bileşiklerdir. 2.2.1.3- ULUSLARARASILAŞMA ve ULUSÖTESi İLAÇ SANAYİİ ÖLÇEGİ Dönemi, kendi arasmda iki özet başhkta tanımlamak ve ilaç endüstrisinin buluşçu (innovatör) firmalar bakımmda sinai ve fikri mülkiyet tekellerine eriş­ tiği bir çağ olarak değerlendirmek gerekir. Dönemi, yapısal olarak üretim ölçeğinde değişikliklerin gündeme geldiği ve yüksek-yoğun teknolojili, esnek üretim modelli, endüstriyel etkinliklerin, patent tekelini elinde tutan firmalara fason üretim yaptığı bir çağ olarak düşünmek gerekmektedir. Dönemi, tıbbi gelişmeler bakımından hücre biyokimyasından, moleküler yapılara odaklanmaya ve özellikle genom ve proteomik çalışmalara evrilme düzleminde değerlendirmek gerekir. 2.2.1.3.1- HÜCRE BİYOKİMYASINA ODAKLANMA DÖNEMİ (HBOD): 1970'ler dönemin başlangıcını oluşturmuştur. Özellilde kanser tedavisine yönelik ilaç araştırmalannın yoğunlaştığı bir dönem olarak bilinmektedir. 65 2.1.1.3.2- MOLEKÜLER YAPlLARA ODAKLANMA DÖNEMİ (MYOD) Bu dönem ise, görece yeni dönem çalışmalarını içinde barındırmaktadır. Özellikle insan genom haritasının çözümlendiği 2000'ler, tedavi alanların­ da kullanılan yeni ürünlerin gündeme gelmesine neden olmuştur. Bu ürünler "terapötik proteinler" olarak gruplandırılmakta ve moleküler biyoloji temelli teknolojiler aracılığıyla, düşÜk yatırım ölçekli, yüksek verim çıktılı ve az sayıda kalifiye eleman aracılığıyla, büyük hacimli üretim yapılması ile karakterizedir. ~ Otoimmün Hastalıklar ve İmrnünolojikler SSS İlaçlan İLAÇTA BULUŞLARIN KRONOLOJiSi ~ ·>--< 00.. Kanser Tedavisi ~ 1 oo-. ~ RASTLANTlSAL ;$ ~ ...... •>--< BetaBlokerler A MOLEKÜLER YAPILARA ODAKLANMA Antiartirikler DOKU BİYOKİMYASINA Trankilizanlar ODAKLANMA Antihipertansifler GÖZLE~ER Antibiyotikler Sülfonamidler Aspirin DOKU BİYOKİMYASINA ODAKLANMA ~-----------------------------------------------+ 1920 1930 1940 1950 1960 1970 1980 1990 2000 2010 1890 1900 1910 Kaynak: Boston Consulting Group, 1993 Şekil2-1. İlaç buluşlarının kronolojisi Yukarıdaki şekil, bu tarihsel süreçlerin tümünü 21. yy.' ın başlangıcına dönük bir projeksiyanda göstermektedir. Özetlenirse, yukarıda sayılan tüm gelişme­ ler, ilaç endüstrisinin karakteristik ve sanayi-yapısal özellikleri üzerinde son derece belirleyici etkiler yapmıştır. Böylece, giderek bu endüstrinin uluslararasılaşmasının temellerini atarak, günümüz manzarasına dönüşümü sağla­ mıştır. 66 2.2.2- ÖZETLE TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ TARİHÇE Sİ Türkiye ilaç sanayi tarihçesini, Cumhuriyet öncesi ve sonrası olarak iki dönemde değerlendirmek gerekir. Cumhuriyet öncesi dönem, coğrafi olarak çok eski çağlara taşınabilir. Anadolu coğrafyası ele alındığında, ortaçağdan, yakın çağa ve günümüze olan dönüşüm sürecinde, Bizans, Selçuk ve Osmanlı dönemleri değerlendir­ me kapsamına alınabilir. Burada sadece, Osmanlı 'mn 19 yy. ortalanndan günümüze olan sürece ilişkin bir kronolojik sıralama yapılacaktır. Kuşkusuz, Osmanlı Devleti'nin başlangıcından itibaren, tıp ve tedavi, çağın koşullarına uygun bir gelişme içerisinde sürdürülmüştür. Bunlara ilişkin kimi etrafh tarih çalışmaları da bulunmaktadır. Bu çalışmalar, hem Cumhuriyet öncesi ve hem de sonrası dönemleri incelemişlerdir. İncelemeleri kitaplaştınlan bazı araştıncılar belirtilecek olursa, Prof. Dr. Turan Baytop, Prof. Dr. Bedi N. Şehsuvaroğlu, Ecz. ve Kim. Naşid Baylav'dan bahsetmek gerekir. Günümüzde bu konuda yapılmış en etraflı çalışma ise, Mert Sandalcı'mn, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı yayınlan arasında yer alan ve "Belgelerle Türk Eczacılığı" adıyla kitaplaştınlan, Gülnur-Mert Sandalcı Koleksiyonu belgesel serisidir. Bir diğer önemli kaynakça da, Ecz. Nurettin Turan'ın Kuruluşundan Günümüze Türkiye ilaç Endüstrisi, başlıklı kitabının içinde yer alan bölümdür. Yukanda sayılan kimi yazarların eserlerinden de yararlanan N. Turan' dan aktanlan kronolojik dizin, tarafıından da yapılan kimi değişiklik ve katkılarla bir düzleme oturtulmuştur. 2.2.2.1- I. DÖNEM: (CUMHURİYET ÖNCESİ) Osmanlı dönemini kapsayan bu tarihsellikte, bütün müstahzar ilaçlar, kalite ve fiyat bakırnından hiçbir kontrol ve ruhsata bağlı olmaksızın, Türkiye'ye ithal edilmiş ve satılmıştır. Dönemin karakteristiği, ithal edilen müstahzarlar dışmda var olan kısmi ilaç üretiminin, yoğun bir biçimde eczane laboratuvarında yapıldığını göstermektedir. Bundan bağımsız olarak, bugünkü müstahzarat sanayinin öncüsü sayılan ilk ilaç imalat laboratuvarlan da 20. yy. başmda ve Osmanlı döneminde İstanbul'da kurulmuştur. Aşağıda, N.Turan çalışmasından alıntı yapılan kronolojik dizin bulunmaktadır. 67 2.2.2.1.1- OSMANLI DÖNEMİ 175 7 Türkiye'de açılış tarihi kesin bilinen ilk eczane İstanbul'da "İki Kapılı eczane" olup yönetimi 1891 'de Ecz. Corci Tülbentçiyan 'a geçmiştir. (Bir başkayayımda kuruluş tarihi 1753 olarak verilmektedir.) 1820 yılı öncesinde Avrupa'dan getirilen az sayıda hazır ilacın (Tiryak (e), Esprit de Me/isse vb. gibi) İstanbul eczanelerinde satılmakta olduğu bilinmektedir. 1839 Mektebi Tıbbiye-i Adliye-i Şahane 'nin bir sınifında ilk eczacı/ık eğitimi resmen başlamıştır. Öğretim dili Fransızca olup, öğretim süresi başlangıçta 2 yıl daha sonra 3 yıl olmuştur. 1840 İlk Türk eczacısı Ahmet Mustafa Efendi mezun olarak Çanakkale Askeri Hastanesi 'ne eczacı olarak atanmıştır Aynı yılda bir ay sonra ikinci Türk Eczacısı Kadri Süleyman Efendi mezun olmuş ve Maltepe Hastanesi 'ne eczacıbaşı olarak atanmıştır. 1844 İlk Osmanlı ilaç kitabı (yarı resmi) Pharmacopea Castrensis Ottomana Dr CA. B arnard tarafindan Fransızca olarak İstanbul'da yayımlanmıştır 1848 15 kadar hazır ilacın satışına dair ilan (Journal de Constantinople no. 65de yayımlanan) bu tarihlerde müstahzar (hazır) ilaçların pazarlandığınz kanıtlamaktadır 185 O (laboratuvar) hazır ilaç (ithal) müstahzarlarzn yerli benzerleriyle baş !anılmıştır Tüm etkin ve yardımcı maddeler ve ambalaj malzemeleri yurtdışından sağlanmakla idi. Bu yıllarda dünyada ve Osmanlı topraklarında hazır ilaçlar giderek kişiye özgü reçete ile eczanede üretilen majistral ilaçZara göre daha fazla rağbet görmüş ve hazır ilaçlar,· Müstahzarat-ı Tıbbiye-i Ecnebiye, Müstahzarat-ı Tıbbiye-i Osmaniye adı ile anılmaya başlanılmıştır İlk geniş çaplı yerli müstahzarlar üretimine İngiliz Eczahanesi (Pharmacie Britannique 1 kuruluşu 1859) sahibi Canzuch (Kanzuk) biraderler tarafindan baş/anılmıştır. Eczanelerin ilaç hazırlama kısımlarında yapımzna yabancı 68 İlk hazır ilaçlar arasında: - Yeni Deri (merhemi), - Balsarnin Şarki, - Vitalin Şurup, - Sirop Pektoral, - Süppogliserin, - Pastil Antiseptik adlı müstahzarlar yer almaktadır Son iki ürünün halen Kanzuk Laboratu yarı San. ve Tic. A.Ş. tarafindan üretimine devam edilmektedir Eczaczlıkla 1853/1861 ilgili ilk nizarnname "Nizamname-i Eczaciyan" yayımlanarak (1853) eczane sayısına tahdid getirilmiştir. 1861 'de 2 'nci nizarnname "Beledi İspençiyarlzk Sanatının İcrasına Dair" nizamnamede ise eczane sayısz serbest bırakzlmzştzr. 1860 İstanbul 'da yaklaşık 60 eczacz sahibinin tümünün azınlıklara mensup olduğu belirtilmiştir 1864 İzmir 'de ilk eczane "Canzuch Eczanesi" ismi ile açılmıştır. 1867 İlk sivil tıp ve eczaczlzk eğitim kurumu Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye-i 1869 Şaha ne açılmıştır İdare-i Tıbbıye-i Mülkiye Nizamnamesinde madde 3 'de 8 kişilik nezaret üyelerinden ikisinin eczacz olması şartı getirilerek sağlık idaresine eczaczların katılımı sağlanmıştır 1870 Bugünkü anlamda ilk Saray Eczanesi Mabeyn-i Hümayun Eczahanesi Topkapı Sarayı 'nda kurulmuş ve saray mensuplarının ilaç gereksinimleri karşılanmıştır 1880 İlk defa bir Türk Eczacısı Hamdi Bey (1879 'da Tıbbiye-i Mülkiye 'den eczacı diplaması almıştır) tarafindan üretilen müstahzarlar: Kala Hamdi, Elixir Di gestif Hamdi, Sirap Adotannique Phosphate isimli preparatlar olmuştur. 1888 Memleket Etibbasz ve Eczacılar Nizarnname yayzmlandz. 1890 Hazır ilaç sayısz tümü Avrupadan ithal edilen 100 müstahzara ulaşmıştır. E ezane sayısı İstanbul'da 2 65 'e ulaşmıştı. Bunların sadece 4 tanesinin sahibi Türk Eczacısı idi. 1885 nüfits sayımına göre İs­ tanbul nüfusu 873565 kişi olup yaklaşık 3.300 kişiye 1 eczane düşmektedir. Aynı yılda İzmir 'de 40, Adana 'da 5, Bursa 'da 7, Di- 69 yarbakır 8, Edirne'de 7, Erzurum'da 4, Ankara'da 2, Konya'da 2, Trabzon'da 3 eczane bulunuyordu. 1895-1899 Ecz. Ethem Pertev tarafindan üretilen "Pertev Şurubu" ve İksir-i Süreyya" büyük bir rağbet görerek 70 yıl süresince kullanımda kalmıştır. Bezacılık ile ilgili resmi tarife "Tarif Officiel a Usage Pharmacien deL 'Empire Ottoman" çıktı. 1900 İlk ilaç üretim tesisi "Osmanlı Kamprime Fabrikası" Ecz. Ethem Pertev ve Ecz. Mehmet Kazım 1903 ortaklığı tarafindan kuruldu. Şark İspençiyari Laboratuvarı kuruldu ve ilk kez geniş çapta am- pul formunda müstahzar üretimi gerçekleşti. 1907/1914 Gülhane Askeri Hastanesi'nde kurulan Malzeme-i Sıhhıye-i Askeriye İma Zathanesinde Dr. Wietig Paşa döneminde kamprime ve ampul şeklinde ilaçlar Almanya 'dan getirilen makinalarda üretilmiştir. 1909 Eczacı Mekteb-i Alisi adı altında tıp fakültesine lu özerk eğitim kuruluşu haline gelmiştir. Aynı yılda gıda ve tıbbi tahlillaboratuvarı bağlı eczacı oku- olarak 1903 'de kurul- muş İbrahim Ethem Laboratuvarı 'nda ilaç üretimine geçilmiştir. İzmir 'de "Süleyman Ferit (Eczacıbaşı) Müstahzarat ve ltriyat Fabrikası" adıyla 1913 kurulan laboratuvar faaliyete geçmiştir. İlk resmi ilaç ruhsatının tarihi bilinmemekle ancak 1913 tarih- li belge, ruhsatların "Sıhhiye Müdüriyet-i Umumisi" tarafindan verildiğini kanıtlamaktadır. 1914 Ecz. Mehmet Kazım Bey tarafindan hazırlanan "lodopepton Kazım" adlı müstahzar ilacı piyasaya sunuldu ve geniş kabul gördü. Aynı yılda Enver Laboratuvarı kuruldu. Alelumum eczacılık talimatnamesi çıktı. 1919 Abdi İbrahim İlaç Laboratuvarı Mahmutpaşa/İstanbul'da faaliyete geçti. 70 2.2.2.2- II. DÖNEM: (CUMHURİYET -II. DÜNYA SAVAŞI ARASI) Dönemin karakteristiği, "Kurtuluş'~ soması, "Kuruluş" periyodu olmasıdır. Anayasal olarak "Devletçilik" şiannın kabul edildiği bu dönemde, sermaye birikiminin kamusal kaynaklada yaratılması ve yatırıma dönüştürülmesi öncel eğilim olmakla beraber, özel sermaye yaratma gayretlerinde de, devlet kamu fonlanndan aktarnn yapma konusunda ve kapitalizmin ülkede inşa edilme sürecinde katkıcı olmuştur. Bu devrede, yerli ilaç üretimi için ilk adımlar atılmış ve yanı sıra, ilaç ithal ve satışında "devlet kontrolü" ilk düzenlemelerle başlatılmıştır. 1O.4.1924 tarihinde, Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti (Sağlzk Bakanlığı), ruhsat alma zorunluluğu koymuş ve gerekli düzenlemeleri ilan etmiştir. Daha soma, 1928 yılmda çıkanlan 1262 sayılı "Tıbbi ve İspençiyari Müstahzarat Kanunu" ile ulusal ilaç sanayiine, ithal malı müstahzarlar ile eşit koşullarda rekabet olanağı kısmen sağlanabilmiştir. Yasanın, 1942'de 4348 kanun sayısı ile yapılan değişikliği, kısmi yararlannın yanı sıra, sanayinin gelişmesinde yeterli koşulları sağlayamamıştır. II. Dünya Savaşının başlangıcına değin, ulusal ilaç sanayiinde yeterli gelişimin olamayışı, yasal mevzuat yetersizliklerinden ziyade, dönemin iktisadi ve yönetsel nedenleriyle bağıntılıdır. Savaş sırasında (1939-1945), Almanya'dan müstahzar ithalinde yaşanan zorluklar, Türkiye İlaç Piyasasını, İngiltere ve ABD kaynaklı ürünlere açmıştır. Aynı dönemde, bu ülkelerden yapılan hammadde ithalatı ile yerli müstahzar ilaç üretimi sürdürülebilmiştir. Aşağıdaki kronolojik dizin N. Turan kaynağından almtılanmıştır. 2.2.2.2.1- CUMHURİYET DÖNEMİ BAŞLANGlÇ YILLARI 1920 Cumhuriyetin ilanından önce Millet Meclisi tarafindan teşkil edilen ilk Heyet-i Vekile 'de az sayıdaki bakanlardan birinin Sağlık Bakanı oluşu; Türkiye 'nin sağlık konularına verdiği önemin açık bir göstergesidir. 1923 Mustafa Nevzat Laboratuvarı istanbul Üsküdar'dafaaliyete geçerek en}eksiyonluk ampul preparatlarz üretilmiştir. 71 1924 İstanbul'da eczane sayısı 300 civarına ulaşmıştır. 1925 İstanbul'da üretilen yerli tıbbi müstahzar sayısz 100 dolayında olup bunların üretimleri 15 kadar tülmekte idi. tıbbi müstahzar laboratuvarında yürü- 1926 Türk Kodeksi Kanunu 3.3.1926'da yayımlanmıştır. 192 7 964 sayılz2 4.1.192 7 tarihli Eczacılar ve Eczaneler Kanunu yayımlan­ m ış ve "eczane tahdidi" (1 O. 000 kişiye 1 eczane) kabul edilmiştir. 984 sayılı 2.3.1927 tarihli Ecza Ticarethaneleri ile Sanat ve Ziraat İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığz Dükkaniara Mahsus Kanun (Ecza Depoları Kanunu) yayzmlandz. 1928 1262 sayılı 26.5.1928 tarihli İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarat Kanunu yayımlanmıştır. 1929 Pertev Müstahzarat (Ethem Pertev) Laboratuvarı Çemberlitaş/İstan­ bulda ilaç ve kozmetik üretimine başlamıştır. 1933 ve 12.6.1933 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi da Kanun ile 2553 sayı ve 8.6.1933 sayı ile Uyuşturucu Maddelerin İnhisarı Hakkında Kanun yayımlanarak yürürlüğe girdi. 2313 sayı Hakkın 1934 984 sayılı (ecza depoları) kanuna dayanılarak 15.4.1934 'de (ecza demahsus talimatname yayım/andı. polarına) 1935 1262 sayılı kanuna göre 13.9.1935 tarih 3238 sayı ile "İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Nizamnamesi "yayımlandı. 2.2.2.3-III. DÖNEM: (II. DÜNYASAVAŞI SONRASINDAN GÜNÜMÜZE) 2. Dünya savaşını izleyen yıllarda, ilaç üreten laboratuvarlar faaliyetlerini ve modem Türkiye ilaç endüstrisinin öncüleri olmuşlardır. Savaş sonrası yıllarda, müstahzar ilaç ithalatmda azalma, nüfus artışı ve kentli nüfusta ilaç talebinin artışı, ulusal üaç laboratuvarlannın üretim kapasitelerini genişletme olanağını sağlamıştır. geliştirmek imkanı bulmuşlar 72 Dönemin en önemli özelliği ekonomide geniş çaplı olarak yürürlüğe sokulan liberasyonun, müstahzar ilaç ithalatında kolaylıklar sağlaması yanında, ilaç fabrikalan için gerekli makine ve aksarnı gibi ekipman ve ilaç ham ve yardımcı maddelerinin ülkeye sokulına kolaylığını yaratmış olmasıdır. Bu ilaç üretim ve tüketiminde önemli değişim etkilerinin yakalanınasma ve tarihsellik olarak, dünya ilaç sektöründe, Doku Biyokimyasma Odaklanma Dönemi (DBOD) ni araştırma-geliştirme çalışmalannda olması bile farmasötik teknoloji yönünden yakalama fırsatını oluşturmuştur. Ulusal ilaç müstahzarat sanayii, 1952-1957 yıllan arasındaki hızlı sanayileşme dönemi yaşamış ve ülke ihtiyacının yüzde 60'ını karşılayacak duruma gelmiştir. Türkiye'de, 1923'ten 1950'lere "ithal ikameci sanayi modeli" yürürlükte kalmıştır. Bu sistem, mantık olarak 66 koırumacıhk" ilkesine dayandınlmış ve ulusal sanayiinin gelişmesi, i) yüksek gümrük duvarı uygulaması, ii) yasaklama ve iii) ucuz kredi temini olmak üzere üç temel tedbir ile sağlanmaya çalışılmıştır. 1954 yılında kabul edilen '"Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu", kapitalizmin gelişme yönündeki engellerden birisinin, dönemsel olarak ortadan kaldı­ rılmasına işaret eden en önemli hukuki düzenlemelerinden birisi olmuştur. Bu kanun yabancı sermayeyi yatırımlarını özendirecek liberasyon tedbirleriyle pazara giriş kolaylıklan sağlarken, bir yandan ithal ikameci sanayi modelinden çıkışın ilk kapı aralamasını da yapmıştır. Yasanın önemli özelliklerinden birisi, yabancı sermayenin ulusal ekonomi içinde var olma koşulunu, kuruluş­ lanndan itibaren 1Oyıl sonra, % 100 yerli üretim yapabilme düzeyine gelme olarak belirlemiş ve bu bağlamda yerli sanayii lehinde koruma tedbirleri de sağlamaya devam etmiştir. Bu yasal düzenleme aynı zamanda çokuluslu ilaç firmalannın da Türkiye ilaç piyasasına girişin sağlamıştır. 1950'li yıllardan 1960'lara, modem ulusal farmasötik sanayinin müstahzarcıhk alanında yaptığı atılımlarla ve diğer yandan da, yabancı sermayeli ilaç firmalannın yasa zorlamasından da kaynaklanan kimi üretim tesislerini Türkiye'de kurarak sektöre girişi, Türkiye toplam ilaç tüketiminin, hızla yerli üretimle karşılanır boyuta taşınmasına neden olmuş ve müstahzar ilaç ithalatı büyük ölçüde gerilemiştir. 73 İlaç etkin harnınade üretim sanayii, müstahzarat sanayii gibi yüksek bir geliş­ me düzeyi gösterememiştir. Müstahzar üretimi ile ilgili etkinlikler 1890'lara tarihlenebilirken, hammadde üretimi 1965'lere tarihlenmekte, sonrada kapatılanAnsa'da yapılan antibiyotik üretimi ise, 1971 tarihine denk düşmektedir. Bugün ilaç hammaddesi önemli ölçüde ithalatla karşılanmakla birlikte, hammadde ve yardımcı maddeler üretiminde bir mesafe alındığını da söylemek gerekir. 1980'lere gelen zaman içinde, ilaç sanayii açısından önemli kavşaklardan birisi de 1963 'de başlayan ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) eliyle sürdürülen planlı kalkınma dönemlerinde, ilaç sanayiine yönelik, ilke, tedbir ve teşvikiere ilişkin düzenlernelerin bulunmasıdır. Ana plan belge ve raporlan içinde ilke ve tedbir ve teşvildere ilişkin düzenlemeler bulunurken, aynca alt komisyonlar aracılığıyla da sektör analizleri raporlan düzenlenmiştir. ilacın plan ve programlar içindeki yeri şu dönemlere denk düşer: o o o o o o o o o Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1963-1967) İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1968-1972) Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1973-1977) Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi(1979-1983) Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1985-1989) Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1990-1994) Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1996-2000) Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (2001-2005) Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (2007-2013) Bu dönemin bir başka özelliği, sektörde etkinlik gösteren firmaların tamamı­ na yakınının özel sermaye girişimine ait olmasıdır. Kamu girişimciliği çok cılız bir gelişme izlemiş olup, SSK'ya ait ilaç fabrikası kapatılmış, Askeri bir kuruluş olarak Ordu İlaç Fabrikası sınırlı bir üretim kapasitesiyle etkinliğine aynı bünyede devam eder vaziyettedir. Bolvadin'de bulunan afyon alkaloideri fabrikası da sınırlı bir üretim kapasitesi içermektedir. 74 1980'lerle başlayan yeni dönemin en önemli özelliği, dünyada asal ekseni ABD'nin temsil ettiği bir hegemonyaya ilişkin siyasi ve iktisadi etkinliklecin gündeme gelmesidir. Önceleri "yeni dünya düzeni", sonralar da ise, "küreselleşme" olarak tanımlanan bu süreç, günümüzdeki yeni evrilme noktalanyla beraber halen yaygın etkilerini sürdüren bir kapitalist evredir. Bu dönemin başında, yani 1980'lerde, Türkiye açısından genel siyaset ve ekonomi politikaları, "ihracata yönelik sanayiileşme" anlayışını öncelemiştir. Ekonomiye hakim kılınan bu modelin mantığı, "yurt içi üretime oranla daha ucuz olan malı alalım, elimizde olan ve bunu karşılayabilecek malı ise satalım" temellerine dayandırılmıştır. Küreselleşmenin bir tez olma ötesinde, siyasi, iktisadi ve kültürel olarak kapitalizme ilişkin ideolojik bir uygulamanın adı oluşu, "değişim referansı" bağlamında ve uluslararası hukuki meşruiyet ekseninde, bir dizi dönüşüme neden olmuştur. Bu dönüşümler, kapitalist sistemin kendisini, dünya ölçeğinde yeniden yapılandırılmasını sağlamıştır. Yeni referanslar, normatİf yeni bir uluslararası işbölümü yapısının ortaya çıkmasını ve kapitalist üretim iliş­ kilerinin gereklerine göre ulusal yapıların, uluslararası güç ilişkilerine göre yeniden ve mutlak bir düzenlemeye tabi tutulmasını gündeme getirmiştir. Değişimin özgül göstergesi, "serbest piyasacılık" olmuş; bu bağlamda da sonuçlan sermaye, mal, hizmet ve emeğin pazarda serbest dolaşımını sağla­ yan özel mülkiyet rejimine dayalı bir dizi siyasi, ekonomik, askeri, kültürel düzenlemeler, toplumların gündelik yaşamına nüfuz ettirilmiştir. Başka bir ifadeyle, küreselleşme, kapitalizmin başlangıcından beri, sürekli büyüme ve genişleme yasasına tabi olarak hareket eden sermayenin, dünya ölçeğinde yayılma ve egemen olma mantığının işleyişindeki yeni bir uğraş olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Dönemin başlıca içsel özelliği, sermaye birikimininin önündeki her türlü engelin kaldırılması ve bu bağlamda da i) sermayenin yerel, ulusal ve bölgesel sınırlan aşarak büyük ölçüde uluslararasılaşması ile "yoğunlaşma" nın sağlanması ve ii) büyük sermaye şirketle­ rinin tekeller, tröstler, kaıteller halinde ekonomilere ve ekonomilerin yönetimine hakim kılınması ile "sermayenin merkezileşme" sinin teminidir. Bu birikimi garanti altına alan hukuki, siyasi, iktisadi, kültürel aygıtlar da, sosyal hegemonya startejilerinin bütünlüğünü oluşturmuştur. 75 ilerleyen 80'li yıllar ve erken 1990' lı yıllar, Türkiye ekonomisinin de özelleştirmeler aracılığıyla tamamen uluslararası etkinlikler arenasma çekilmesi ve tüm siyasi, hukuki ve kurumsal yapılanmalada beraber, neoliberal ekonomiye uyurnun sağlandığı bir dönem olarak hatırlanmaktadır. Dönemin ilaç sanayii açısından en önemli açılımı, sermaye hareketinde çok uluslu şirket yapılanmalarının özellikle birleşme ve devirlerle yaygınlaşması ve ulusal ölçekli olan ilaç üretim sermayesinin el değiştirme sürecinin aşırı ivmelenmesidir. Ayrıca çokuluslu şirket yapılanmasının sinai ve fikri mülkiyet rejimi olan ilaçta patent süreci ve bu sürecin teknik ayrıntılan olan veri rnünhasiriyeti ve veri koruması, 1995 yılı itibariyle yürürlüğe yasal olarak girmiş ve uygulama köklü dönüşümlerinin önünü açmıştır. Bu süreç halen günümüzde de sürmeye devarn etmektedir. Bugünkü sektörün profili ve firma mektedir. dağılımlan da aşağıdaki tabloda gösteril- Tablo 2-1. Türkiye İlaç Sanayiinde Yıllara Bağlı Firma Saydannın Dağılımı Toplam firma Yabancı firma Yeri firma 132 130 81 106 134 182 ll 7 10 37 42 119 74 96 89 140 84 84 42 12 12 ll 38 38 109 İlaç üretim yeri Hammadde üretim yeri 13 İthalatçı firma Kaynak: 7. BYKP ÖİK Raporu+ İEİS Türkiye'de ilaç 1999-2000 76 134 2e3~ HUKUKİ MEVZUATA İLİŞKİN GENEL .. OZETLEMELER Türkiye'de yürülükte olan ilaç ve eczacılık mevzuatı, hem ulusal hukuk çerçevesini ve hem de uluslararası hukuka uyum sonucu kabul edilerek ulusal hukuk konusu ve edimi kılınmış düzenlemeleri içermektedir. Uluslararası hukuk normları bakımından özellikle Avrupa Birliği müktesebatına ilaç ve eczacılık bakımından uyum sağlayan mevzuat belgeleri, sektörel düzenlernelerin işleyişine önemle etki etmektedir. Bu da "ilaç hukuku" açısından önemli ve yeni bir gelişme olarak değerlendirilrnek durumundadır. 2.3.1- ULUSALDÜZENLEMELER En genel çerçevesi ile toplum yaşamının bir düzeni gerektirmesi, hukukun ortaya çıkmasına temel oluşturmuştur. Bu çerçevede, toplum içinde çeşitli mesleki etkinlilderin geliştirilmesi ve yaygınlaştınlması da, o meslek temelinde çeşitli hukuki düzenlemeleri gerekli kılmıştır. Bezacılık rnesleği ile ilgili olarak, özellikle Cumhuriyet'in ilk yıllanndan itibaren, çeşitli yasal düzenlernelerin yapılmasına girişilmiştir. Mesleki, hukuki düzenlemeler G'Sağhk Mevzmııtı." içinde geniş bir yer tutmaktadır. Bu düzenlemeler temel olarak yasalar, tüzükler, yönetmelikler olarak sınıfiandırıhr. Bunun yanı sıra Sağhk Bakanlığı'na ait genelgeler de ilaç ve eczacıhk mevzuatı içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu hukuki düzenlemelerle ilgili olarak, aşağıda tablolar şeklinde verilen envanter, mevzuatın uygulama içindeki yerine bağlı olarak smıflandınlmıştır: 77 YASALAR I. Tüm Sağlık Mesleklerini ilgilendiren Anayasal Düzenlemeler 1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 2. Kısım, 2. Bölüm, Kişinin Haklan ve Ödevler Alt Başlığı (09.11.1982, R.G.l7863, No: 2709) Madde 17. Madde 19: Kişinin Dokunulmazlığı, Kişi Hürriyeti ve Maddi ve Manevi Varlığı Güvenliği 2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 2. Kısım, 3. Bölüm, 8. Sağlık, Çevre ve Konut Alt Başlığı (09.11.1982, R.G.l7863, No: 2709) Madde 56: Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması Madde 58. Gençlik ve Spor Madde 60. Sosyal Güvenlik Hakkı Madde 61. Sosyal Güvenlik Bakımından Özel Olarak Korunması Gerekenler H. Mesleğin Kurumsal Yapısını ilgilendiren Anayasa Hükümleri 1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarına İlişkin 135 inci Maddesi (Kabul tarihi: 23. 07. 1995, Yayım tarihi 26.07.1995, R.G. 22355, No: 4121) 2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının Başlangıç Metni ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanunun 13 üncü Maddesi (Kabul tarihi: 23. 07. 1995, Yayım tarihi 26.07.1995, R.G. 22355, No: 4121) 3. Madde 13: 07.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 135 inci maddesinin üç, dört, beş, altı, yedi ve sekizinci fılaaları değiştirilmiştir. ın. Mesleğin Kurumsal Yapısına İlişkin Yasalar 1. Türk Bezacılan Birliği Kanunu (2.2.1956 R.G. 9223, No: 6643) 2. 6643 sayılı Türk Bezacıları nun (26.6.1962, No: 255) Birliği 78 Kanun'unda Değişiklik Yapan Ka- 30 6643 sayılı Türk Bezacılan Birliği Kanun'unda Değişiklik yapan 69 ve 84 sayılı Kanun Kuvvetinde Kararnameleri Kanunlaştıran Kanun (Kabul Tarihi: 16.5.1983, Yayım Tarihi: 80L1985, No: 3145) 40 6643 sayılı Türk Bezacılan Birliği Kanunu'nda Değişiklik Yapan Kanun (I(abul Tarihi: 23201995, RGO 22221, Yayım Tarihi: 803.1995, No: 4078) 50 6643 sayılı Türk Bezacılan Birliği Kanunu'nda Değişiklik Yapan Kanun (Kabul Tarihi: 200601997, RG. 23025) 60 4267 sayılı Kamu Kurumu NiteliğindekiMeslek Kuruluşlarına İlişkin Kanunların Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun (Kabul tarihi: 180 060 1997; Yayım tarihi: 200 06.1997, Ro Go 23025, No: 4276) IV. Eczacılık Mesleği ve Uygulanmasma İlişkin Çeşitli Yasalar L Bezacılık Yayım ve Eczaneler Hakkında Kanun (Kabul tarihi: 180 120 1953; tarihi: 240 1201953, RGO 8591, No: 6197) 20 Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraat İşlerinde Kullamlan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkanıara Mahsus Kanun (No 984) 30 Gözlükçülük Hakkında Kanun (No 3958) 40 Hafta Tatili Hakkında Kanun (No 394) 50 Öğle Dinlenmesi Kanunu (No 6310) 60 Bağ-Kur Kanunu (No 2249) V. İlaç ve Diğer Farmasötik Ürünlerin Üıretime İlişkin Çeşitli Yasalar L İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu (26S 1928, RGO 898, No: 1262) 20 İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Hakkında 26 Mayıs 1928 Tarih ve 1262 Nurnaralı Kanuna Zeyl Edilecek Madde Hakkında Kanun (122.1930, RGO 1422, No: 1557) 30 İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununa Yeniden Bazı Hükümler İlavesine Dair Kanun (2901L1940, RGO 4691, No: 3940) 79 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. ll. 12. İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununda Değişiklik Yapılması­ na Dair Kanun (No 4348) İspenciyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununda Değişiklik Yapılması­ na Dair Kanun (No 6243) Türk Kodeksi Kanunu (17.3.1926 RG. 324, No: 767) İhtira Beratı Kanunu (Bu kanun Cumhuriyet öncesi dönemden günümüze devretmiştir ve 511 No lu Patent KHK ile yürürlükten kaldırıl­ mıştır), (Tarih: ll Rebiül'ahir 1297, 10 Mart 1296, 23 Mart 1879) Uyuşturucu Maddeler Murakebesi Hakkında Kanun (No 2313) 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakebesi Hakkında Kanun 20 ve 21. Maddelerin Değiştirilmesine Dair Kanun (No 2683) Sıtma ve Frengi ilaçları İçin Kanun (No 2767) Kozmetik Kanunu (No 3977) Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (27.6.1995, Sayı No: 551, R.G. 22326) VI. Eczacılık Mesleği ve İlaçla İlgili Maddeler İçeren Diğer Yasalar 1. Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraatta Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkaniara Mahsus Kanun (12.3.1927, No: 984) 2. Seriri ve Gıdai Taharriyat ve Tahlilat Yapılan ve Masli Teamüller Aranılan Urouma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarı Kanunu (30.3.1927, RG. 580, No: 992) 3. Sosyal Sigortalar Kanunu (No: 506) 4. 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 123 'üncü Maddesinin Tadili Hakkında Kanun (No: 1517) 5. Türk Ceza Kanunu (No: 565) 6. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi­ ne Dair Kanun (No: 2891) 7. Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına Veteriner Hekimler Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği işlere Dair Kanun (No: 6343) 80 Umumi Hıfzısıhha Kanunu (No: 1593) Markalar Kanunu (No: 551) Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu (15-05-1987) Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ( 13-12-1994) Kamu İlıale Kanunu (22-01-2002) 4822 Sayılı Kanunla Değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hald<:ında Kanun (14-03-2003) 14. Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu (20.5.2006, RG. 26173, No:5502) 8. 9. 10. ll. 12. 13. TÜZÜKLER I. Mesleğin Kurumsal Yapısına İlişkin Tüzükler 1. Türk Bezacılan Deontoloji Tüzüğü (27.7.1968,R.G.l2961) 2. Tıbbi Deontoloji Nizamuarnesi (13.2.1960,R.G.l0436) YÖNETMELİKLER I. Mesleğiııı Kunımsal Yapısma İlişkin Yönetmelikler 1. Türk Bezacılan Birliği Esaslarına ve Eczacı Odalan Teşkilat, Çalışma U sul ve Dair Yönetmelik. (2.10.1995, R.G.22422) 2. Türk Bezacılan Birliği Yardımlaşma R.G. 22513) U. Sandığı Yönetmeliği (4.1.1996, Eczacıbk Mesleği ve Uygulamasma İlişkin Yönetmelikler 1. Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 20. maddesine Tevfikan Hazırlanan Talimatname (Yürürlükten kaldırıldı) 2. Eczaneler ve Eczane Hizmetleri R.G. 21374) Hakkında Yönetmelik ( 13.1 O.1992, 3. Eczaneler ve Bezane Hizmetleri Hald<:ında Yönetmelikte Yapılan Değişiklik (05.03.1993, R.G. 21515) 81 4. Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan Değişiklik (15.10.1993, R.G. 21729) 5. Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan Değişiklik (30.12.1993, R.G. 21804) 6. Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan Değişiklik (18.08.1999, R.G. 2379) 7. Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraatta Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkaniara Mahsus Talimatname (15.4.1934, R.G.2676) 8. Zehirli Maddelerin Ecza Ticarethanelerinde Sureti Muhafazası ve Alıcıya Tevdiği Hakkında Talimatname (28.12.1927, Karar No: 6000) III. İlaç Üretimine İlişkin Yönetmelikler 1. İspençiyari ve Tıbbi Müstalızar imalathaneleri Yönetmeliği (1.1 1.1984, R.G. 18562) 2. ithal edilecek İlaç Ham ve Başlangıç Maddeleri, İspençiyari ve Tıbbi MüstalızarlarYönetmeliği (1.11.1984, R.G. 18562) 3. Farmasötik ve Tıbbi Müstalızar, Madde, Malzeme ve Terkipler ile Bitkisel Preparatların Geri Çekilmesi ve Toplatilması Hakkında Yönetmelik (15.8.1986, R.G. 19196) 4. Beşeri Tıbbi Ürünler imalathaneleri Yönetmeliği (23-10-2003) 5. Beşeri Tıbbi Ürünler imalathaneleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (30-06-2004) IV. İlaç Araştırmaları ve İlgili Çeşitli Yönetmelikler 1. Farmasötik Müstahzarların Biyoyararlanım Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik ve Biyoeşdeğerliğinin (27.5.1994, R.G. 21942) 2. İlaç Araştırmaları Hakkında Yönetmelik (29.1 .1993, R.G. 21480) 3. Radyofarmasötik Yönetmeliği (23.12.1993, R.G. 21797) 82 V. İlaç Smıfiandırmasma İlişkin Yönetmelikler 1. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Sınıflandırılmasına Dair Yönetmelik (17-02- 2005) VI. İlaç Rulısatlandı.rmasma İlişkin Yönetmelikler 1. İlaç Ruhsatlandırma Danışma Komisyonu'nun Kuruluş ve Görevleri Haldnnda Yönetmelik (6.2.1990, R.G. 20425) 2. Tıbbi Farmasötik Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği (2.3.1995, R.G. 22218) 3. Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği (19-01-2005) 4. Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasma Dair Yönetmelik (11-06-2005) 5. Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandmna Yönetmeliği'nde Değişikhk Yapılmasına Dair Yönetmelik (28-06-2005) 6. Ruhsatlandınlmış veya Ruhsatlandırma Başvurusu Yapılmış Beşeri Tıbbi Ürünlerdeki Değişikliklere Dair Yönetmelik (23-05-2005) 7. Ruhsatlandınlmış veya Ruhsatlandınna Başvurusu Yapılmış Beşeri Tıbbi Ürünlerdeki Değişikliklere Dair Yönetmelik'te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (28-06-2005) VU. İlaç Ambalaj ve Etiketiernesine İlişkin Yönetmelikler 1. Beşeri İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlann Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliği (24.4.1991, R.G. 20851) 2. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliği (12-082005) 3. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Hasta Kullanma Talimatının Okunabilirliğine İlişkin Kılavuz ( 16-01-2006) 4. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliği'nde Deği­ şiidik Yapılmasına Dair Yönetmelik (O 1-02-2008) 5. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliği (Konsolide hali O1-07-2008 tarihli değişikliklerle) 6. Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasma Dair Yönetmelik (01-07-2008) 83 VIII. İlaç Dağıtırnma İlişkin Yönetmelikler 1. Ecza Depolan ve Ecza Depolannda Bulundurulan Ürünler Hakkın­ da Yönetmelik (20- 10-1999) 2. Ecza Depolan ve Ecza Depolannda Bulundurulan Ürünler Hakkın­ da Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (24-092008) IX. İlaç Tamtırnma İlişkin Yönetmelikler 1. Beşeri İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlann Tıbbi Tanıtım Yönetmeliği (7.9.1990, R.G. 20628) 2. İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarların Tıbbi Tanıtım Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (27.4. 1996, R.G. 22623) 3. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Tanıtım Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik (23-1 0-2003) X. İlaç Denetimine İlişkin Yönetmelikler 1. Farmasötik ve Tibbi Müstahzar, Madde, Malzeme, Terkipler ile Bitkisel Preparatlann Geri Çekilmesi ve Toplatüması Hakkında Yönetmelik (15-08-1986) 2. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Güvenliğinin izlenmesi ve Değerlendirilme­ si Hakkında Yönetmelik (22-03-2005) XI. Kozmetik ve Gıdalam İlişkin Yönetmelikler 1. Kozmetik Yönetmeliği (8.10.1979, R.G. 16778) 2. 8 Ekim 1979 Tarih ve 16778 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanarak Yürürlüğe giren Kozmetik Yönetmeliğinin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelik(*) (2.7.1983, RG.l8095) *Bu yönetmelik ile Kozmetİk Yönetmeliği (8.10.1979, R.G. 16778) yürürlükten kaldırılmıştır. 3. Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği (4.7.1983, R.G. 18097) 84 XII. İlaçla İlgili Diğer Yönetmelikler 1. Tanı ve Tedavi Protokolü Etik Kurulu Haldnnda Yönetmelik (3007-2000) 2. Kontrole Tabi Kimyasal Maddeler Hakkında Yönetmelik (16-062004) XIII. Çeşitli 1. 2. 3. 4. 5. 6. Yönetmelikler Zirai Mücadele İlaçlarını Perakende Satacaklarm Uyacağı Esaslara DairYönetmelik (16.2.1986, R.G. 18668) Umumi Hıfzısıhha kanununun 188. Maddesi Mucibince Yenecek ve İçilecek Şeylere Katılabilecek Boyalada Muhafaza Maddeleri ve Antioksidan Maddeler Hakkında Yönetmelik (19.2.1962, R.G. 11039) 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin M urakabesi Hakkında Kanun Uygulamasına İlişkin Yönetmelik (21.11.1982, R.G. 17875) Ambalaj Atıklannın Kontrolü Yönetmeliği (24-06-2007) Tehlikeli Atıklarm Kontrolü Yönetmeliği (14-03-2005) Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (22-07-2005) KARARNAME, TEBLİG, GENELGE ve REHBERLER I. İlaç Fiyatlanyla İlgili Kararnameler 1. 2. Türkiye'de İmal Edilen Tıbbi ve İspençiyari Müstahzarlarla Galenik Preparatlar ve Kodelcs Ampullerinin Fiyatlarına Dair Karar (28.12.1984,R.G. 18619) Türkiye'de imal Edilen Tıbbi ve İspençiyari Müstahzarlarla, Galenik Preparatlar ve Kodelcs Ampullerinin Fiyatlarına Dair Yürürlükten Kaldırılan Karamameler 2.1) 21 Kasım 1966 tarih ve 1059 sayılı kararname, 2.2) 12 Nisan 1967 tarih ve 1087 sayılı kararname, 2.3) 15 Ocak 1968 tarih ve 6/9311 sayılı kararname, 2.4) 12 Temmuz 1968 tarih ve 6/10362 sayılı ek karar, 2.5) 7 Nisan 1972 tarih ve 7/4129 sayılı kararname, 2.6) ll Mart 1983 tarih ve 81/6167 sayılı kararname, 85 II. İlaç Fiyatlarıyla İlgili Tebliğler 1. İlaç Fiyatlan Hakkındaki Tebliğ (16.1.1985 R.G. 18637) 2. Sürşarj Tebliği (03-03-2001) 3. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Karar (14-02-2004) 4. Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlannın Tespitine İlişkin Karar (29-02-2004) 5. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlan Hakkında Tebliğ (03-03-2004) 6. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (14-04-2004) 7. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlan Hakkında Tebliğ'in Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (22-04-2004) 8. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (25-11-2004) 9. Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlannın Tespitine İlişkin Karar (29-12-2004) 10. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlan Hakkında Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (04-03-2005) ll. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatları Hakkında Tebliğ' de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (28-04-2005) 12. Sürşarj Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (16-07-2005) 13. Beşeri İlaçların Fiyatlanlmasına Dair Karar (30-06-2007) 14. Beşeri İlaçların Fiyatlandırılması Hakkında Tebliğ (22-09-2007) 15. Beşeri İlaçların Fiyatlandırılması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (27-09-2007) 16. Beşeri İlaçların Fiyatlandırılması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (29- 12-2007) 17. Fiyat Değerlendirme Komisyonunun Çalışma Usul ve Esaslan HakkındaYönerge (20-02-2008) 18. Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapıl­ masına Dair Karar (17-01-2009) 86 ın. Eczacıhk ve İlaçla İlgili Çeşitli Genelgeler, Yöne:rgeler ve Rehberler (Kılavuzlar) ve Sımflandınlmış Uygulama Alaııdarma İlişkin Çeşitli Mevzuat Düzenlemeleri 1. 2. Uyuşturucu Maddelerle Sakarin Kaydına Mahsus Defter (1930) Uyuşturucu Maddelerin Kontrolü HaldGnda (6.1.1963, Karar No: 2919) 3. Sılıhat ve İçtimai Muavenet Ve kaletinin Uyuşturucu Madde Reçetelerine Dair Emri (14.3.1966, Karar No: 34930) 4. Uyku Verici ve Uyku Kaçıncı İlaçlarm Listesi (26.11.1966, Karar No: 4411) 5. Uyku Verici ve Uyku Kaçıncı İlaçlarm Listesi Daimi Tamimine Ek (19.12.1966, Karar No: 4439) 6. Bazı Uyuşturucu 7. Psikotrop Maddeler Maddelerin Dozlan (5.6.197l,Karar No: 4915) Sözleşmesi (7.3.1981, R.G. 17272) 8. Reçetesi Kontrole Tabi İlaçlara Ait Faturalar (3.6.1983, Karar No: 5672) 9. Reçetesi Kontrole Tabi İlaçlara Ait Faturalar (8.7.1983, Karar No: 5679) 10. Reçetesi Kontrole Tabi İlaçlara Ait Faturalar (7.9.1983, Karar No. 5691) ll. Reçetesi Kontrole Tabi İlaçlara Ait Faturalar (1.11.1983, Karar No: 5707) 12. 1217/1984 Tarihinde Bakanhğımız, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, Türk Bezacılan Birliği İlaç Sanayii ve Ecza Depolan Temsilcilerinin de Hazır Bulunduğu Toplantıda Sürşarja Dair Müştereken Alı­ nan Kararlarla İlgili Tebliğ: (14.8.1984, R.G. 18489) 13. Eczane-Ecza Deposu Listeleri İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü Genelgesi: (2.4.1985 Sayı: 06-9768) 87 ı4. Kontrole Tabi Uyuşturucu Madde ve Müstahzarların Reçeteleri İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü Genelgesi: 29.5.ı985 Sayı: 5768) ı5. Psikotrop İlaç Reçeteleri İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü Genel- gesi: (2.ı.ı986 Sayı: 09/2677) ı6. Eczauelerde Bulundurulması Zorunlu İlaçlar İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü Genelgesi: (ı2.4.ı994 Sayı: ıı557) 17. Eczane Nöbetleri İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü Genelgesi: (26.8.1994 Sayı: 2645ı) ı8. Hastane Eczaneleri, Serbest Eczaneler ve Ecza Depolannda Teftiş Bakımından Dikkat Edilecek Hususlar İlaç ve Bezacılık Genel Müdürlüğü İç Genelgesi ı9. Ödeme Komisyonunun Çalışma Usul ve Esaslan Hakkında Yöner- ge: (11-08-2008) 20. Sabit Kombinasyonlu Beşeri Tıbbi Ürünlere İlişkin Kılavuz: (ı9-092005) 21. EtilAlkolün PiyasayaArzı Hakkında Tebliğ: 22. Türk Kodeksi Hakkında Karar: (2ı-ı0-2004) (2ı-I0-2004) 23. Türk Gıda Kodeksi Gıdalarda Maksimum Bitki Koruma Ürünleri Kalıntı Limitleri Tebliği: (11-0ı-2005) 24. Beşeri ve Veteriner Tıbbi Ürünlerde Kullanılan Renklendiricilerle İlgili Tebliğ: (18-0 ı-2005) Ruhsatlandırma ı. CTD Kılavuzu (Mart 2005) Üretim ı. Farmasötik Ürünlerin İyi imalat Uygulamalanna İlişkin Kılavuz (03.03.ı994) 2. İyi Üretim Uygulamalan (GMP) Rehber, (1995) 3. Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketierne Yönetmeliğine İlişkin Kıla­ vuz (Oı-06-2003) 88 Denetim 1. Beşeri Tıbbi Ürün Ruhsatı Sahipleri İçin Farmakovijilans Kılavuzu (3006-2005) 2. Farmakovijilans Kılavuzu (30-06-2005) 3. İspençiyari ve Tıbbi Müstahzar İmalathanelerindeki Denetimlerde Dildcat Edilecek Hususlar Dağıtım 1. Ecza Depoları Kılavuzu (22-1 0-1 999) Araştırma 1. İyi Klinik Uygulamaları (29-12-1995) 2. İyi LaboratuvarUygulamaları (GLP) Rehber (29.12.1995 Sayı: 51748) Sımfiamhrma 1. Beşeri Tıbbi Ürünlerin Sınıflandırılmasına Dair Kılavuz (17-02-2005) IV. İlaçla İlgili Diğer Mevzuat 1. Dünya Tıp Birliği Helsinki Bildirgesi (Haziran-1964) 2. Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (13-04-2005) Bu bölümde, envanteri yapılan ve mevzuat içinde bulunan bütün hukuki belgeler sadece başlıklan ile tanıtılmıştır. Kısaca belirtmek gerekirse Eczacıhk Mesleğini ilgilendiren mevzuat içinde eskimiş düzenlemeler ile Avrupa Topluluğu İlaç ve Bezacılık Mevzuatı'na uyumlandmna çalışmalan çerçevesinde hazırlanmış çağdaş düzenlerneler de bulunınaktadır. Eskimiş mevzuatın Avrupa Topluluğu belgeleri ışığında yenileştirilmesi ve uyurnlandınlması gerekmektedir. 89 2.3.2-İLAÇTAAVRUPA BİRLİGİ (AB) MÜKTESABATI ve TÜRKİYE BAKIMINDAN UYUM ÇALIŞMALARI İlaçta Avrupa Birliği (AB) Müktesebatı ı. 2001183/AT sayılı beşeri tıbbi ürünler direktifi konsolide hali (2002/98/ AT, 2004/24/AT ve 2004/271AT sayılı direktifler, 190112006 sayılı Tüzük ve 2008/29/AT sayılı direktifteki değişiklikler ile) 2. Geleneksel bitkisel ürünler çerçevesinde Beşeri tıbbi ürünlerle ilgili 200 ı/83 sayılı Direktif'i tadil eden 2004/24 sayılı ve 3 ı Mart 2004 tarihli AB Direktifi 3. Beşeri tıbbi ürünlerin iyi imalat ve yeni araştırmalara dair uygulama ve kılavuzları düzenleyen 2003/94 sayılı ve 8 Ekim 2003 tarihli AB direktifi 4. Bir üye devletin yetkili otoritesi tarafından beşeri ve veteriner tıbbi ürünler için verilmiş olan pazarlama ruhsatında değişikliklerin değerlendirilmesi­ ne ilişkin ı084/2003 sayılı ve 27 Haziran 2003 tarihli AB Yönetmeliği 5. 6. Beşeri ve veteriner tıbbi ürünlerin kullanımı için verilen pazarlama yetkisi ile ilgili olan 2309/93 sayılı AB Konsey Yönetmeliği'ndeki değişik­ liklerin değerlendirilmesini içeren ı 085/2003 sayılı ve 3 Haziran 2003 tarihli AB Yönetmeliği Beşeri tıbbi ürünlere yönelik 200ı/83 sayılı ve 6 Kasım 200ı tarihli AB Direktifi 7. 200 ı/83 sayılı AB direktiiinin Avrupa Birliği Genel tarafından yapılan Türkçe tercümesi 8. 2001/83 sayılı AB direktifi eklerinin Avrupa (ABGS) tarafından yapılan Türkçe tercümesi 9. Sekreterliği Birliği Genel (ABGS) Sekreterliği Beşeri tıbbi ürünler kullanılarak yürütülen klinik araştırmalarının yürütülmesinde İyi Klinik Uygulamaları ilkelerinin uygulanması ile ilgili 200ı120 sayılı ve 4 Nisan 200ı tarihli AB Direktifi 10. Yetim tıbbi ürünlere ilişkin ı4112000 sayılı Yönetmeliği 90 ve ı6 Aralık ı999 tarihli AB ll. Tıbbi ürünün pazarlama yetkisinin transferine ilişkin başvurunun değer­ lendirilmesi ile ilgili 2141196 sayılı ve 7 Kasım 1996 tarihli AB Yönetmeliği ve veteriner ürünlerin kullanımı için pazarlama yetkisi verilmesi1662/95 sayılı ve 7 Temmuz 1995 tarihli AB Yönetmeliği 13. Tıbbi ürünlere Ek Koruma Sertifikası yaratılmasına ilişkin 1768/92 sayılı ve 18 Haziran 1992 tarihli AB Yönetmeliği 14. Beşeri Tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasını düzenleyen önlemlerin şeffaflı­ ğına ve ulusal sağlık sigorta sistemlerine dahil edilmesine ilişkin 89/105 sayılı ve 21 Aralık 1988 tarihli AB Direktifi 15. Tıbbi ürünlere katılan renklendirici maddelerle ilgili olarak üye devletlerin mevzuatlannın yakınlaştırılmasına ilişkin 78/25 sayılı ve 12 Aralık 1977 tarihli AB Direktifi 12. Beşeri ne ilişkin Türkiye Bakımından Uyum Çalışmaları Türkiye ilaç ve eczacılık mevzuatı ile ilgili 1995 sonrası düzenlernelerin büyük çoğunluğu AB ilaç ve eczacılık uygulama müktesabatı ile uyumlu düzeye getirilmiştir. Özellikle Aralık 1999 tarihli Helsinki Zirvesi sonrasında, sürecin hız kazandığı görülmektedir. AB'ye uyum sürecinde, 24 Mart 2001 tarihli ve 24352 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmış olan Ulusal Program sonrasında çalışmalann yoğunlaştırılmış tır. 24 Temmuz 2003 tarihli ve 25 178 Mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmış olan ikinci Ulusal Program çerçevesinde, bugüne değin yapılan mevzuat uyumlandırmalanna ilişkin düzenlemeler aşağıda verilmektedir. 1. Mevzuatın ismi: Beşeri Tıbbi Ürünler Bilimsel Danışmanlık Kurulu Ve Komisyonların Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Yönetmelik İlgili AB mevzuatı: Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 09 Ekim 2003 tarih ve 25254 Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: 09 Ekim 2003 91 sayılı Resmi 2. Mevzuatm ismi: Beşeri Tıbbi Ürünler imalathaneleri Yönetmeliği İlgili AB mevzuatı: Narkotik ve Psikotrop Maddelerin Yasa Dışı Üretiminde Kullanılan Belli Maddelerin Üretilmesi ve Piyasaya Sürülmesi İle İlgili 9211 09/EEC Sayılı Konsey Direktifi ve Narkotik ve Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Kullanılan Belli Maddelerin Özel Kullanımına İlişkin Müşteri Bildirimleri Hakkında ve 9211 09/EEC Sayılı Konsey Direktiiinin Uygulanması Amacıyla Ayrıntılı Kurallar Belirleyen 1485/96/EC Sayılı Komisyon Tüzüğü Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 23 Ekim 2003 tarih ve 25268 Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: 1 Aralık 2003 3. Mevzuatm ismi: Beşeri tıbbi ürünlerin tanıtım faaliyetleri hakkında sayılı Resmi yönetmelik İlgili AB mevzuatı: 91/356/EEC sayılı Beşeri Tıbbi Ürünler İçin İyi imalat Uygulamaları ilkeleri ve Kılavuzu hakkındaki direktif ve 2001/83/EC sayılı beşeri tıbbi ürünler hakkındaki direktif Resmi Gazete Tarih ve No'su: 23 Ekim 2003 tarih ve 25268 Gazete Yürürlüğe Giriş sayılı Resmi sayılı Resmi Tarihi: 23 Ekim 2003 4. Mevzuatm ismi: Beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasına dair karar İlgili AB mevzuatı: - Resmi Gazete Tarih ve No'su: 14 Gazete Yürürlüğe Giriş Şubat 2004 tarih ve 25373 Tarihi: 14 Şubat 2004 (Karar'ın bazı maddelerinde dedair karar ve tebliğler de daha sonra yayınlandı.) ğiklik yapılmasına 92 5, Mevzuatm ismi: Kontrole tabi kimyasal maddeler hakkında yönetmelik İlgili AB mevzuatı: Narkotik ve Psikotrop Maddelerin Yasa Dışı Üretiminde Kullamlan Belli Maddelerin Üretilmesi ve Piyasaya Sürülmesi İle İlgili 92/1 09/EEC Sayılı Konsey Direktifi ve Narkotik ve Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Kullamlan Belli Maddelerin Özel Kullanımına İlişkin Müşteri Bildirimleri Hakkında ve 92/109/EEC Sayılı Konsey Direktifinin Uygulanması Amacıyla Ayrıntılı Kurallar Belirleyen 1485/96/EC Sayılı Komisyon Tüzüğü Resmi Gazete Tarih ve No'su: 16 Haziran 2004 tarih ve 25494 Resmi Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: 16 Haziran 2004 6, sayılı Mevzuatı.n ismi: Beşeri tıbbi ürünler imalathaneleri yönetmeliğinde dair yönetmelik değişiklik yapılmasma İlgili AB mevzuatı: 91/356/EEC sayılı Beşeri Tıbbi Ürünler İçin İyi imalat Uygulamaları ilkeleri ve Kılavuzu hakkındaki direktif ve 200 1/83/EC sayılı beşeri tıbbi ürünler hakkındaki direktif Resmi Gazete Tarih ve No'su: 30 Haziran 2004 tarih ve 25508 Resmi Gazete Yürürlüğe Giriş sayılı Tarihi: 30 Haziran 2004 7, Mevzu.atm ismi: Beşeri ve veteriner tıbbi ürünlerde kullanılan renklendiricilerle ilgili tebliğ İlgili AB mevzuatı: 78/25/EEC sayılı tıbbi ürünlerde kullanılan renldendiriciler ile ilgili direktif Resmi Gazete Tarih ve No'su: 18 Ocak 2005 tarih ve 25704 sayılı Resmi Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: 18 Ocak 2005 93 8. Mevzuatm ismi: Beşeri tıbbi ürünler ruhsatlandırılması yönetmeliği İlgili AB mevzuatı: 200 1/83/EC sayılı beşeri tıbbi ürünler haldondaki direktif Resmi Gazete Tarih ve Nosuı: 19 Ocak 2005 tarih ve 25705 Gazete sayılı Resmi Yürürlüğe Giriş Tarihi: Yönetmeliğin 9'uncu maddesi ile geçici 1 'inci maddesinin 2. fıkrası O1 Ocak 2005 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Diğer hükümleri, Yönetmelik'te Değişiklik yapılmasına Dair Yönetmelik çerçevesinde, 30 Aralık 2005 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. 9. Mevzuatm ismi: Beşeri tıbbi ürünlerin sınıflandırılmasına dair yönetmelik İlgili AB mevzuatı: 2001/83/EC sayılı beşeri tıbbi ürünler hakkındaki direktif Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 17 Şubat 2005 tarih ve 25730 Gazete . Yürürlüğe Giriş Tarihi: 30 Haziran 2005 sayılı Resmi 10. Mevzuatm ismi: Beşeri tıbbi ürünlerin güvenliğinin izlenmesi ve değerlendirilmesi hakkında yönetmelik İlgili AB mevzuatı: 200 1/83/EC sayılı beşeri tıbbi ürünler hakkındaki direktif Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 22 Mart 2005 tarihli ve 25763 sayılı Resmi Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: 30 Haziran 2005 11. Mevzuatm ismi: Kozmetik Kanunu İlgili AB mevzuatı: 76/768/EEC sayılı Konsey Direktiii ile 96/335/EC ran 94 sayılı Komisyon Ka- Resmi Gazete Tarih ve Nmm: 30 Mart 2005 tarih ve 5324 Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: 30 Mart 2005 sayılı Resmi 12. Mevzuatm ismi: Ruhsatlandırılmış ve ruhsatlanduma başvurusu yapılmış beşeri tıbbi ürünlerdeki değişikliklere dair yönetmelik İlgili AB mevzuatı.: 1084/2003 EC sayılı tıbbi ürünlerin ruhsatlannda değişikliklerin incelenmesi hakkındaki tüzük Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 23 Mayıs 2005 tarih ve 25823 sayılı Resmi Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: Ruhsatlandınlmış veya Ruhsatlandınna Başvu­ rusu Yapılmış Beşeri Tıbbi Ürünlerdeki Değişikliklere Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik çerçevesinde, 28 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 13. Mevzuatm ismi: Kozrnetik Yönetmeliği İlgili AB mevzuatH: 76/768/EEC sayılı Konsey Direktiii ile 96/335/EC sayılı Komisyon Karan Resmi Gazete Tarih ve Nosu: 7 Haziran 2005 tarih ve 2684 sayılı Resmi Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: 7 Haziran 2005 14. Mevzuatm. ismi: Beşeri tıbbi ürünler ambalaj ve etiketierne yönetmeliği İlgili AB mevzuatı: 2001/83/EC sayılı beşeri tıbbi ürünler hakkındaki direktif Resmi Gazete Tarih ve Nosu.: 12 Ağustos 2005 tarihli ve 25904 sayılı Resmi Gazete Yürürlüğe Giriş Tarihi: 30 Aralık 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 95 $tl •• 3eBOLUM 3o SlNAi ÜRÜN BOYUTUYLA İLACPAZARI j) Bu bölümde, öncelikle piyasa kavramı bağlamında sinai ürün olarak ilaç pazarı incelenecektir. İlaç sektörünün yapısal özellikleri, ilacın kullanım değeri olarak endikasyonundan bağımsız bir biçimde onun iktisadi mal olarak nasıl şekillendiğini anlamamızı sağlar. Bu yapısal özellikler, hem uluslararası büyük bir piyasada biçimlenirken, diğer yandan Türkiye İlaç Endüstrisi 'nin de konjonktürel olarak piyasa pozisyonunu belirler. Türkiye ilaç sektörü, uluslararası etkileşimlerden bağımsız, kapalı bir ekonomik girişim alanı değildir. Bölüm içi başlangıç matrisi, bazı iktisadi genel kavramlar çerçevesinde ilaç sanayiinin yapısal özelliklerine vurgu yapan hatırlatmalan içermektedir. Takip eden bölümde piyasa kavramının genelinden, ilaçla ilgili piyasalar özeline gönderme yapılmaktadır. Üçüncü alt bölüm, ilaç sanayii bağlamında piyasa çeşitlerinin örneklerini içermektedir. Son bölümde ise, ilaç sanayiinde uluslararası boyut ortaya konulmaya çalışılmıştır. İlaç sanayiinde çok uluslu şirket yapılanmasının iktisadi özellikleri ve bu süreçte sektörün uluslararasılaşma aracı olarak Ar-Ge sürecine ve sinai-fikri mülkiyet rejiminin işletilmesine özel bir vurgu ile özetlerneler yapılmıştır. Bölümün omurgası, daha önceleri yayırolanmış ve burada da kaynaklar bölümünde belirtilen bazı makalelerin üzerine kurulmuştur. 3~1- İLAÇ SANAYİİAÇlSlNDAN BAZI İKTİSADİ GENEL KAVRAMLAR İlaç üretim piyasaları bakımından ve tüm piyasalardaki sermaye girişimeisi açısından, yatırım kararının alınmasında en önemli faktör ldtrlılıktır. İster özel girişim, isterse kamu yatırımı olsun, sermaye birikim stratejileri farklı olmakla beraber, bir iktisadi işletmenin karlı olması öngörülür. Bu nedenle, yatırım 96 kararlannın alınmasında ve değerlendirilmesinde, yatırım karlılığı önde gelen bir ölçüttür. İktisadi analizin, tüketici ve firmalar bağlamında tek ve ayrı birimlerinin davranışını konu edinen bölüm "mikro iktisat" olarak tanımlanır. İktisatta mikro birimlerle ilgili analizlere ise, "mikro analiz" denmektedir. Tüketici dengesi, firma dengesi, piyasa dengesi veya bir yatırımın gerçekleşmesi ile sağlanacak yıllık karın sağlıklı bir biçimde hesaplanması, "mikro iktisadi analiz" ile yapılmaktadır. bütünlüğüyle ilgili incelemeler "makro iktisat" alanının kap'Makro' kelimesi "büyük" anlamına geldiğinden, makro büyüklükler terimi de, i) toplam üretim, ii) toplam istihdam, iii) toplam işsizlik, iv) genel fiyat düzeyi, v) genel fiyat düzeyinde değişme oranı, vi) ekonominin kalkınma hızı gibi büyüldülder, yani devletin mali yönden düzeyini belirleyen ölçütler ise, "makro analiz" le yapılır. Makro analizi oluşturan başlıca değerler arasında: Katma değer, sermaye/hasıla, hasıla/sermaye gibi oranlar bulunur. Ekonominin samındadır. Katma değer; bir üretim sürecindeki çıktı ile girdi arasındaki farktır. Örneğin; 1O TL değerinde hammadde alınmış, bu hammadde toplam olarak 20 TL ücretle çalıştırılan işçilerle işlenmiş ve 50 TL değerinde bir ürün ortaya konmuş olsun. Burada girdi 1O TL olarak ölçülür. İşyerinde çalışan işçilere ödenen ücretler girdi olarak değerlendirilmez. Çıktı ise 50 TL' dir. Fark 40 TL katma değeri oluşturur. Bu katma değerin 20 TL' sini işçiler alır. Geri kalan 20 TL de (artık değer) kardır. Sermaye girişimeisi bakımından önemli olan, mikro analizde saptanan karlılık faktörünün ne olduğu ve bunun makro analize de yansımasıdır. iktisatın savlanndan birisi, bir yatırımın yıllık kan ne denli yüksek olursa ulusal gelire katkısının da yüksek olacağı şeklindedir. Bu bağlamda, bir girişimin iktisadi etkinlikteki sonucu, o girişimin "katma değeri" olarak tanımlanmaktadır. Başka bir tanımlamayla: Bir üretim kesiminin katma değeri; bir yıl içinde o kesimde üretilen malların değerleri toplamından, diğer kesimlerde üretilmiş 97 olup, o kesimde hammadde, yardımcı madde, enerji, v.b. şekillerde kullanılan mal ve hizmet değerlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmıdır. Yani katma değer, üretim aşamasında bir mala katılan değer olup yapılan ücret, rant, faiz vb. faktör ödemelerinin toplamını ifade eder. Katma değer, malın satış fiyatından bir önceki aşamada yapılmış bulunan ara tüketim harcamasının çıka­ rılmasıyla elde edilir. Düşülen bu değerlere amortisman dahil edilirse "net katma değer", edilmezse, "gayri safi katma değer'' bulunur. Vergi konusu malın üretiminden tüketimine kadar geçen her aşamasında kazandığı katma değer üzerinden alınan vergiye de "katma değer vergisi" denir. Bir ekonomide bütün üretici birimlerin bir yıl içinde ürettiği katma değerlerin toplamı o yılın ''Gayri Safi Milli Hasıla-GSMH" sını oluşturur. Sanayi işletmeleri bakımından önemli olan kimi diğer iktisadi ölçütler özetle şunlardır: *Sermayenin Karlılığı =Net Karl Sermaye * Yatırımın Karlılığz =Net Kar/Toplam Yatırım *Geri Dönüş Süresi= Toplam Yatırım/Toplam Fon *Kişi Başına Yatırım = Toplam Yatırım/İstihdam *Kişi Başına Üretim = Gelirler/İstihdam *Net Katma Değer= Brüt Kar+ Personel Ve İşçilik +Faizler * Yatırımın Üretkenfiği =Net Katma Değer/Toplam Yatırım *Sermaye Hasıla Oranı = Toplam Yatırım/Net Katma Değer *Ekonomiklik = Gelirler/Giderler *Ekonomik Ömür= Sabit Yatırım/Amortisman Üretim değerleri olarak da başlıca ölçütler arasında: * Sermaye yoğunluğu= Sermaye/Hasıla =Toplam Yatırım/Katma Değer ve *Sermayenin Prodüktivitesi (Üretkenliği) = Hasıla/Sermaye (mikro bazda Sermaye Prodüktivitesi =Katma Değer/Toplam Yatırım) bulunmaktadır. 98 3.2~ PiYASA ÇEŞİTLERİ ve İLAÇ PiYASASI İlaç, farmakolojik tanımı bir yana, aslında herhangi bir metadan farklılık göstermez. Ancak var olan metalardan öznel olarak farklılaştığı önemli özellikleri vardır. Her şeyden önce, ilaca olan talep esnek değildir. Yani bir ilacın başka bir ilaçla ikame edilebilirliği, ancak endikasyon alanı ile sınırlıdır. Tüketimi isteğe bağlı değildir. İlaca olan gereksinim, fiyattan hiç etkilenmez. ilacın kullammıyla ilgili karar veren, bedelini ödeyen ve kullananın farklı bireyler ya da taraflar olması, "kullanım" sürecini çok özel kılar. Hastanın ilaç seçiminde rolü ve etkisi yoktur. İş uzmanlara aittir. Etkisinin dönüşümsüz olması, '"ihtiyaç olduğunda anmda tüketim'~ malı olması ve ayrıca iade edilebilen bir mal cinsi olmaması, onu diğer bütün ürünlerden farklı kılar. Kitabın ilk bölümünde ayrıntılarıyla konu edilen bu başlıklar, bu bölümde yeniden ve farldı bir alan olarak değerlendirilmek durumundadır. Yani böylesi önemli ve '"onsuz ohmamaz'' bir ürün olan ilacın, üretim-tüketim biçim ve süreçleri, onun mal olarak özgün bir piyasada var olmasım sağlar. Bu anlamda da gündelik yaşamda sık kullanılan bir kavram olarak, '"ilaç ve eczacılık piyasaları" ndan bahsedilmektedir. Kuşkusuz böyle bir piyasa, '"piyasa 99 genel kavramı içerisinde öznel ve özel bir konuma sahiptir. Genel kavram olarak piyasa, mikro iktisadm önemli bir inceleme alanı olması özelde de ilaç ve eczacıhk piyasası, ekonomi-politik bakımından son derece önemli konuma sahip bir araştırma alanıdır. Kapitalist ekonomi ilişkileri, kavramsal tanımlamalar içerisinde kendisini zaman zaman "piyasa ekonomisi" veya '"serbest pazar ekonomisi' 9 olarak da ifade eder. Bu bağlamda, içinde bulunulan sistem olarak kapitalizmin ekonomi-politiği açı­ sından da, piyasanın ne olduğunun kavranması ve ilaç piyasasının geneldeki yerine nasıl oturduğunun irdelenmesi gerekmektedir. yanında, 3.2.1 ~ PİYASA ÇEŞİTLERİ Piyasa, kavramsal olarak gündelik yaşamımızın içerisine önemle nüfuz etmiştir. Günlük aktiviteınİzin bir bölümü de alışveriş etkinliklerine ayrılmıştır ve piyasadan anlaşılan, bu değiş tokuşun yapıldığı yer veya mekanlardır. Sebze pazarı veya hali, şarküteri ve diğer gıda mallanna ilişkin satış mekanları, 99 her gün gidilen ve içinde yaşamlan piyasalardu. Otomobil piyasası, beyaz eşya piyasası, gayri menkul piyasası gibi tüketici talebine bağlı, gidiş sıklığı göreli daha değişken olan, çok sayıda diğer piyasa örnekleri de bulunmaktadır. Sonuç olarak, çevremizde bulunan her mal ve hizmet için bir pazar bulunmakta ve burada satıcılarla, alıcılar arasmda karşılıklı bir değiş tokuş cereyan etmektedir. İktisat için piyasa; sadece bir mekan, bir görüntü alanı olmaktan çok, onları da kapsar bir biçimde, herhangi bir mal veya hizmetin alıcı ve satıcılan ile kolayca temasa geçebildikleri ve alım-satım işlemini gerçekleştirdikleri bir ortam anlamını taşımaktadır. Demirgil, piyasayı: "mal ve hizmetlerin alınıp satddığı bir çerçeve" olarak tanımlamaktadır. Ona göre: "piyasanın fiziki bir konumda olması şart değildir. Dünya çapında bir haberleşme sisteminin mevcut olması piyasanın oluşumuna imkan verebilmektedir." Buna örnek olarak da hisse senedi piyasaları gösterilmektedir. Faktörlerin de piyasasından bahsetmek olasıdır. "Faktör piyasası; üretim faktörlerinin karşılaştığı piyasadır. Üretim faktörleri emek, sermaye, toprak ve girişimcidir". Bu anlamda faktör piyasalan faktör arzı, faktör talebi, ve denge durumunu içeren bir karşılıklı etkileşim ve etkinlikler piyasasıdır. Buna göre piyasa yeniden tanımlanacak olursa: "bir malm ya da faktörün ah cı ve satıcılannın karşı karşıya geldiği ortama piyasa adı verilir". Malların ve hizmetlerin piyasalan farklı çeşit ve büyüklüklerde oluşmaktadır. Farklı büyüklük, "o~' piyasa için mal veya hizmeti üreten firma (Burada firma, bir kuruluşu tanımladığı gibi üretim faaliyetinde bulunan bireyi de içermektedir.) sayısı, bunların coğrafi veya sektörel dağılımı ve malın niteliği ile ilgilidir. Buna göre piyasa oluşumlan aşağıdaki biçimlerde sımflandınlabilir: 3.2.1.1- BELİRLİLİGE DAYALI PiYASA OLUŞMADURUMU Bunlardan ilki "yer belirlemesine" bağlı piyasalardır. Bu tür piyasalar yerin somut veya soyutluğuna göre ayrılabilir. Örneğin belli bir bölgeye özgü mal veya hizmet üretimini içeren piyasalar "somut piyasalar" olarak tanımlanır- 100 ken yeri belirsiz "soyut piyasalar" dan da bahsetmek olasıdır. Türkiye ilaç sanayii, somut piyasa sınıflaması içerisine girerken, dünya ilaç sanayiinden bahsedildiğinde, ifade edilen sektörün "yer belirsizliği veya tümü kapsaması" nedeniyle ancak soyut bir piyasa ömeklenebilecektir. 3.2.1.2-MALLARIN ve HiZMETLERiN NİTELİGİNE BAGLI PiYASA OLUŞMA DURUMU Piyasa çeşitlernesi ve büyüklüğü ile ilgili ikinci sınıflandırma ölçütü, malların veya hizmetlerin tüketim malı veya üretim faktörü olup olmamasına dayalı aynmdır. Tüketim mallan çeşitli aynınlara göre sınıfiandınlabilir. Başlıca ölçüt, malın dayanıklı olup olmaması ile ilgilidir. Dayanıksız tüketim mallan hemen kullamlan ve tüketilen mallar olup, ilaç bu tür mallara iyi bir örnek oluşturabilir. Ancak ilaç, raf ömrü olarak belirli bir dayanıklığa sahip bir metadır. Yani üretildikten sonra tüketilmesi için beni bir süre geçecek olsa bile bozulup, özelliğini hemen kaybetmeyen bir mal olarak kategorik bir özellik de içermektedir. Buna karşın gıda mamullerinin önemli bir kısmı üretildikten sonra çok kısa bir süre içerisinde tüketilrnek durumundadır. Dayanıklı tüketim mailanna otomobil, beyaz eşya sanayii sektörlerine ilişkin ürünler örnek olarak gösterilebilir. Bu tür ürünler uzun kullanım ömürleri ve farklı çevresel koşullara dayanıklı olmalarıyla diğer mallardan farkhlaşırlar. Üretim faktörü olan piyasalara en iyi örneği emek ve sermaye piyasaları oluş­ turmaktadır. 3.2.1.3- REKABET KOŞULLARINA BAGLI PiYASA OLUŞMA DURUMU Üçüncü ayrım, hem firma sayısının ve hem de onların arasındaki rekabeti kapsar biçimde yapılmaktadır. Bazı sanayii sektörlerinde (telekomünikasyon, otomotiv sanayii, ilaç sanayii gibi) üretim hacmi ve pazarı büyük olmasına karşın etkinlik gösteren firma sayısı sınırlıdır. Buna karşın genel hizmet üretiminde olduğu gibi (berberlik, taksi taşımacılığı, bakkallık gibi), bazı üretim sektörlerinde de çok sayıda firma bulunmaktadır. Firma sayısına bağlı çok 101 sayıda firmanın yer aldığı uç ile, tek sayıda firmanın yer aldığı uç arasında dizilen piyasalar, hem çeşitliliği sergilemekte ve hem de piyasa büyüklüklerinin tanımlanmasına gösterge oluşturmaktadır. Bu dizilim veya ayrımdaki asal ölçüt, piyasadaki rekabetin hangi derecede bulunduğu hususudur. Şekil 1 'de rekabet ölçütüne göre piyasaların sınıflandırılması gösterilmektedir. TAM REKABET PİYASASI EKSİK REKABET PİYASASI Oligopol Piyasalar Tekelci Rekabet Piyasalan TEKEL PİYASALARI Şekil 3-1. Rekabet Ölçütüne Göre Piyasalar 3.2.1.3.1- TAM REKABET PiYASASI Bu en soyut piyasa olarak nitelendirilmektedir. Bu piyasa, çok sayıda alıcı ve satıcının giriş-çıkış serbestliği bulunan, alıcı ve satıcıların tam bilgiye sahip oldukları, her iki kesimin de fiyatlan etkileyemediği ve üretilen ürünlerin homojen olduğu piyasalardır. Bu piyasanın temel özelliği, fiyatın arz ve talebe bağlı olarak düzenlenmesi ve tek fiyatın bulunmasıdır. Bu tanımlamaya göre piyasanın i) çokluk, ii) türdeşhk, iii) akışkanlık (mobilite) ve iv) saydamlık koşullarını yerine getirir bir piyasa olması gerekmektedir. Bu koşullardan sadece (iv). koşul olan saydamlığın yerine getirilemediği piyasalara "saf rekabet piyasaları"; diğer koşullardan bir veya birkaçının yerine gelmediği piyasalara ise "eksik rekabet piyasaları" denmektedir. 102 3.2.1.3.2- EKSİK REKABET PİYASALARI Eğer bir piyasada, aynı mal farklı fiyatlarda oluşabiliyorsa, bu piyasalara eksik veya aksak rekabet piyasalan denir. Diğer bir tanımlamayla da, başlıca oligopol ve tekelci rekabet piyasalan olarak alt smı:flara ayrılan piyasalardır. Bunlardan "oligopol piyasası" ikame mallan üreten az sayıdaki firmanın etkinlik içerisinde olduğu ve firmaların birbirlerinin davranışlarını hesapladığı veya eşit olmayanlar arasında, eksik rekabetin olduğu piyasalar olarak tanımlanmaktadır. Oligopol, özellikle farmasötik müstahzar üretimi yapan firmalarm içinde yer aldığı piyasalara uygun örneği oluşturmaktadır. '"Tekelci rekabet piyasası" mn iktisat yazınma girmesi, diğer piyasalara oranla göreceli olarak yenidir. Tekelci rekabet piyasasından bahsedildiğinde '"satı­ lan malın farklılaştınlmasmdan (ürün farklılaştmlması) dolayı" satıcıların kendi mallannın fiyatını belirlediği rekabet piyasalan anlaşılmaktadır. İlaç sanayiinin oligopolistik özelliğinin yanı sıra tekelci rekabet piyasası özelliği içeren çeşitli göstergeleri de bulunmaktadır. 3.2.1.3.3- TEKEL (MONOPOL) PİYASASI Rekabetin hiç olmadığı piyasalardır. Piyasanın asal göstergesi satıcı, alıcı veya dağıtıcı olarak tek kurumun olmasıdır. Satıcı tekeli "monopol'~; alıcı tekeli, "monopson" ve dağıtıcı tekeli, "monopsol" olarak tanımlanmaktadır. İlaç piyasalarında eczane ve eczacıhk uygulamalan mesleki hizmetin uygulanması bağlammda eczacılann monopolü altındadır. 3.2.2- İLAÇ PİYASASI ÇEŞİTLERİ İlaç piyasasından bahsedildiğinde, temel olarak ilaç üretim piyasaları, dağı­ tım ve tüketim piyasaları olarak 3 ana piyasadan söz etmek gerekir. İlaç üre- tim piyasaları, imalat sanayii kapsamındaki piyasalardır. Dağtım piyasalan ise, üretim zincirinden çıkan müstahzar ilaç ürünlerinin toptan ve perakende olarak hastaya iletildiği piyasalardır. Toptan dağıtım piyasası kapsamına ecza depolan ile kooperetifieri girmektedir. Perakende dağıtım yapıldığı ağ, eczanelerdir. Bezanelerde majistral olarak üretilen ilaç etkin maddelerinin toptan satıldığı depo örnekleri de bulunmaktadır. Tüketim piyasalannın başmda 103 "hastalar" gelmektedir. İlacı hastaya tükettiren hekimlik ve eczacüık hizmetleri de, bu piyasanın alt kategorilerini oluşturmaktadır. Bu bölüm sırasıyla bu piyasaların özet tamtırnma yöneliktir. 3.2.2.1- PiYASALAR OLARAK İLAÇ ve SANAYİİ: GENELDEGERLENDİRME İlaç piyasası, terminolojik olarak çok genel bir ifadedir. Zira bu piyasa, ana ürün olarakilacı eksen almakla beraber; ilacın üretiminden tüketimine uzanan çizgide çok farklı piyasaların birbiri ile iç içe olmasım sergiler. Bu temelde, farklı piyasa etkinlikleri '"ilaç piyasası" etkinliği altında tammlanabilmektedir. Bu bakımdan, bunları ayrıştırmak ve kendi düzlemlerinde tanıtmak da gerekmektedir. ilacın ambalaj içerisindeki bir ürün olarak belli bir farmasötik şekil haline gelebilmesi için ilaç hammadde ve yardımcı maddelerinin üretilmesi gerekmektedir. ilacın dayalı olduğu bu hammadde ve yardımcı madde piyasası kimya sanayii, petrokimya ürünleri etkinlikleri içerisinde yer almaktadır. Piyasanın ilk şekillenmesini takip eden bu basamaktan sonra, ilaç piyasasındaki ikinci basamak, etken ve yardırncı maddelerin bir ilaç şekline sokulduğu "müstahzarat sanayii" etkinlikleri ile ilgilidir. Bu üretim etkinliği, piyasa olarak oligopol ve tekelci rekabetin yoğun yaşandığı piyasalardır. Üçüncü basamak, ilacın dağıtım piyasalarıyla ilgilidir. Bu da ilaç depoculuğu piyasası ve perakende dağıtırula ilgili olan eczane ve eczacıhk piyasası olarak iki alt gruba ayrılır. İlaç piyasası ile ilgili olan dördüncü basamak ise hekimlik uygulamalan ile iç içe geçmiş olan ilaç tüketimi piyasasıdır. Görüldüğü üzere ilaç piyasası, aynı anda farklı piyasaların girdi sağladığı ve farklı artık­ değerler üretilen kompleks bir altyapıya (infrastrüktür) sahiptir. 3.2.2.2- ÜRETİCİ PiYASALAR OLARAK İLAÇ SANAYİİ: GENEL DEGERLENDİRME İlaç sanayii açısından başlıca üretici piyasalar, kimya sanayii içinde bulunan kimi ilaç hammaddesi ve yardımcı maddelerinin üretildiği üretici piyasalardır. Bu üretim kuruluşları ilaç sanayii entegre tesisleri dışında bağımsız olduğu gibi, kimi kuruluşlar bakımından farmasötik imalat. tesisleri içinde de faaliyet göstermektedirler. 104 İkinci piyasa, rnüstahzarat endüstrisidir. Bu ilaç üretim tesisleri, ilaç ham ve yardırncı maddelerini kullanarak, teknolojiye uygun bir biçimde çeşitli dozlardaki farmasötik şekilleri üreten, arnbalajlayan ve dağıtım piyasalarama sunulmak üzere hazır hale getiren bir piyasayı nitelernektedir. Diğer kısım ve bölümlerde, piyasanın teknoloji kimi iktisadi özelliklerine ayrıca değinilecektir. yoğun özellikleri dışındaki 3.2.2.3- DAGITIM ve TÜKETİM PiYASALARlNDA İLAÇ: GENEL DEGERLENDİRME İlaç dağıtım piyasaları, toptancı ve perakende piyasalar olarak ikiye ayrıl­ maktadır. Toptancı piyasalar, ilaç ve ecza depoları olarak adlandırılmaktadır. 3.2.2.3.1- İLAÇ TOPTANCI PiYASALARlNDA TÜRKİYE ÇERÇEVESi Türkiye'de ilaç depoları, özel girişim depoları ve muş olan kooperatiflerden oluşmaktadır. eczacı ortaklığında kurul- Bu depoların işleyişini yasal olarak düzenleyen 1927 tarih, 984 sayılı Kanun ile, buna bağlı 20.10.1999 tarihli Ecza Depoları ve Ecza Depolarında Bulundurulan Ürünler Hakkında Yönetmelik yürürlükte bulunmaktadır. İlaç ve ecza depoları, üç temel işieve sahiptir. Bu bağlamda, i) üretici ve/ veya İthalatçı firmalar ile eczane ve hastaler arasındaki tedarikçilik işlevini yerine getirmek, ii) ilaçların tüketiciye güvenli ve istenilen kalitede sunumunu ternin etmek ili) hatalı, sahte ve bozulmuş ürünlerin, gereken koşullarda geri çekilmesini sağlamaktır. Bu fonksiyonların sürdürülmesi uluslararası bir standardizasyon olan "İyi Dağıtım Uygulamaları" ölçütlerine göre düzenlenrnektedir. sadece depoculuk dağıtım görevini sürdüren firmaların yanı sıra, holding tipi ticari kururnlar bünyesi içerisinde kol faaliyetinin sürdürüldüğü de görülmektedir. Ticari yapılarına bakıldığında, Türkiye' de dağıtım sermaye yapıları ulusal ve uluslararası ölçek olmak üzere, tek ve/veya çok ortaklılık esasına dayalıdır. 105 Ecza Kooperatifleri, yürürlükte bulunan yasa çerçevesinde tesis edilmiş eczacı ortaklığındaki dağıtım kuruluşlandır. Kooperatifler, merkez il dışında bölgesel ölçekli olarak, ortağı bulunan eczanelere dağıtım işlevini, yukanda sayılan temel fonksiyonlar bağlamında sürdürmektedir. Aşağıdaki şekiller, 1935-2005 yıllan arası ecza depolarının sayısal dağılımını ve cirolan itibariyle % pazar paylarını göstermektedir. Verili yıllar bakımından değerlendirildiğinde, gerek ilaç üretim pazar paylannda ve gerekse, eczane sayılannda artışa karşın, ecza depolan ve ecza kooperatifleri arasında yaşanan dağıtım payı rekabeti, 1990'laniı dünya ekonomik krizi ile birleşerek, bu piyasalarada yoğunlaşmanın biçiminde değişiklik oluşturmuştur. 1990'lan takip eden yıllarda ruhsatlı depo sayısında önemli değişiklik olmamakla beraber, fiili ticari faaliyet sürdüren depo sayısı çok önemle azalmış ve birleşmeler yoluyla az sayıda depo elinde, yaygın şube depoların bulunduğu bir dağıtım ağ modeli ortaya çıkmıştır. 80 70 D 1935 60 ll 1936 50 D 1937 40 30 D 1939 D 1940 20 • 1949 10 D 1968 o 1935-68 Şekil3-2. Türkiye'de 1935-1968 Arası Çeşitli Yıllara İlişkin Ecza Deposu Sayısı Kqynak: Bkz. Bölüm 3.2 106 600 D 1984 500 D D D ll D D D D D D 400 300 200 100 o 1984-89 1985 1986 1987 1988 1989 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000-05 1994-99 Şekil3-3. Türkiye'de 1984-2005 Arası Çeşitli Yıllara İlişkin Ecza Deposu Sayısı Kavnak: Bkz. Bölüm 3.2 40 D Hedef-Alliance Grubu 35 30 Seçuk Ecza Deposu 25 20 D Ecza Kooperatifleri 15 D Nevzat Ecza Deposu lO 5 D Diğer Depolar o H-A SD EK ND DD Şekil3-4. Türkiye'de 2006 Yıh İtibariyle Ecza Deposu Sayısı Kaımak: Bkz. Bölüm 3.2 107 Örneğin; Selçuk Ecza'nın kurumsal verilerine, şirket kaynaklarında bir alıntı yapılarak bakıldığında şu tablo görülmektedir: Tablo 3-1. Selçuk Ecza Kurumsal Yapısı-2007 - Ana işi ecza depoculuğu, - Pazann yüzde 35'ine sahip, -Ayrıca - Çatı turizm ve gayrimenkulde faaliyetleri var, şirketi Selçuk Ecza Holding, - Holdinge bağlı iki ecza depoculuğu şirketi, bir de inşaat ve turizm şirketi var, - Grupta 4 bin 600 kişi çalışıyor, - 2007'yi 3.5 milyar TL ciro ile kapattı, - 2008 hedefi 4 milyar TL, - 100 depo, 2 bin araçla 19 bin eczaneye dağıtım yapıyor, -İbrahim Ethem Ulagay İlaç'ın yüzde 12'sinin de sahibi. (*) Selçuk Ecza Kaynak: Kaynak: Bkz. Bölüm 3.2 3.2.2.3.2- İLAÇ TOPTANCI PiYASALARlNDA DÜNYA ÇERÇEVE Sİ İlaç piyasalannda uluslararasılaşmanın önemli göstergelerinden birisi olan birleşmeler ve bu bağlamdaki Aşağıda satın almalar, ilaç dağıtım piyasalarını da önemle etkilemiş ve gelişmeler, özellikle 2000'li yıllardan itibaren ivmelenmiştir. verilen tablo, dünyadaki eğilimleri yansıtması bakımından ilginç bir örnektir. 108 Tablo 3-2. İlaç Dağıtıım Şirketleri Bakımından Yoğunlaşma ABD Japonya 60 80 70 85 85 82 ilk4 Avustralya İlk 3 İngiltere ilk 3 Fransa ilk 3 Almanya İlk 3 Türkiye* ilk 3 (*) Hedef-Alliance, Selçuk Ecza, Ecza Kooperatifieri (*) Tablo 2. Kaynak: Bkz. Bölüm kaynakça Dağıtım kanallanndaki yoğunlaşmanın Türkiye ayağını oluşturan Ecza Kooperatifleri'nin, uluslararası birleşme örneği "Secof' tur. Secof, Avrupa Birliği üye ülkelerinden, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Fransa ve İspanya'nın katılı­ mıyla oluşturulmuş ve Türk Ecza Kooperatifleri Birliği (TEKB) nin de üyesi olduğu "Avrupa Ecza Kooperatifleri Topluluğu" dur. Topluluğun 2001 verilerine göre ecza kooperatifierin ölçeği aşağıdaki tabloda belirtilmektedir: Tablo 3-3, Secof Üyeleri Avrupa Pazan Yapısı 12.9 4 (*) 1833 5500 75 33 1141 8000 11.5 44 1032 2100 FECOFAR 38 7 384 2100 Türkiye TEKB 12 5 260 5500 Yunanistan OSFE 43 29 543 4330 Fransa CERP İspanya COFARES İtalya FARMINTESA Portekiz (*) Üye kooperatif sayısı (*)Tablo 3. Kaynak: Bkz. Bölüm 3.2 109 3.2.2.3.3- İLAÇ PERAKENDECİ PiYASALARlNDA TÜRKİYE ÇERÇEVESi İlaç perakendeci piyasası, eczane piyasasını nitelemektedir. Türkiye'de Osmanlı döneminde var olan eczane piyasasına yönelik ilk yapılanmalar, 2. bölümde, tarihçe kısmında belirtilmiştir. Özellikle, eczane eczacılığı bakımından yapılan başlıca mevzuat düzenlemeler arasında, Bezacılık ve Eczaneler Hakkında Kanun (Kabul tarihi: 18. 12. 1953; Yayım tarihi: 24. 12.1953, RG. 8591, No: 6197) ilk sırayı alır. Bu yasanın kabulüyle beraber mesleki olarak eczacılığın fonksiyonlan ve eczane açılışının sınırlan bir düzene girmiş bulunmaktadır. Ayrıca, Türk Bezacıları Birliği Kanunu (2.2.1956 R.G. 9223, No: 6643) da mesleki iş­ bölümünde yoğunluklu alan olan eczane eczacılarını ve tüm eczacıları, örgütsel olarak düzenleyen bir yasadır. 6197 sayılı yasanın eczaneler açısından en önemli özelliği, Türkiye'de ekonomik bir işletme ve kurum olarak "eczane" lerin tekelinin sadece eczacılık mesleğine yönlendirilmiş olmasıdır. Eczane "sahip ve mesul müdürlüğü" yetkisi, Türkiye' deki üniversitelere bağlı eczacılık fakülteleri ve/veya diploma geçerliliği kabul edilmiş olan yabancı eczacılık fakültelerinden mezun olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilmiştir. Böylece ve bir anlamda bu alanın, hukuken salt bir ticari işletme olmaktan çok, çalışma biçimi ve etkinlik sınırları yasayla belirlenmiş ve sağlık meslek grubu içinde, eczacılara ait olan bir kamusal alan olduğuna da şerh düşülmüştür. Yasal düzenlemenin bir diğer özelliği de, eczanesahip ve mesul müdürü olan eczacı, bu alan ve yetkisini herhangi bir ortaklık biçimiyle pay edememektedir. Dolayısıyla yasalarca emredilen, vatandaşlık ve diplomayla sınırlı, meslek içi ortaklığa da kapalı mutlak bir monopol bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloda, Cumhuriyet dönemi içinde, Sağlık Bakanlığı verilerinden hareketle Türkiye İstatistik Kurumu'nca düzenlenmiş eczacı ve eczane sayılarını gösteren veriler bulunmaktadır. 110 Tablo 3-4. Yıllara Göre Eczane Ve ı·~~ç; ;,<,', '\'• i:, .·:iL Eczacı Sayısı 0': ~ f!~)i•'! •. '~~: ; ı···Jl:' 1t'.CI;/C."(;''~}·····7~.;;~.:~ ı;:~/'::• '''····c,:.::. :···~i''·:·5,' 1928 673 128 1930 455 127 1940 482 129 1950 597 130 1956 1000 1311 1960 1194 1406 1970 2524 3011 1980 6335 12059 1990 13005 15792 1995 15573 19090 2000 20748 23266 2005 - 21344 . ·•0·"··~~ı''~i'x ·· Not. Ecza dolaplannı, hastane ve müessese eczanelerini kapsamaz. (!) 1988 yılından itibaren Milli Savunma Bakanlığı'nda görevli eczacılar da dahil edilmiştir. (*) Tablo 4. Kaynak: Bkz. Bölüm 3.2 kaynakça 3.2.2.3.4- İLAÇ PERAKENDECİ PiYASALARlNDA DÜNYA ÇERÇEVESi Bezanenin sağlık hizmeti bakımından kurumsal işlevi, reçeteli yada reçetesiz ilaçların hastaya ulaştırıldığı ve burada ilaç konusunda bilgilendirildiği en yaygın dağıtım ağı rolünü oynamasıdır. Eczane, bu işlevini yerine getirirken, bir ekonomik işletme olarak da mülkiyet ilişkilerinin konusu olmaktadır. Türkiye'de eczane ve eczacılık uygulamalarım düzenleyen 6197 sayılı yasanın çeşitli maddelerine göre, eczane sahibi bir eczacının, kurumunun hem sahibi ve hem de sağlık-ilaç hizmetleri bakımından sorumlusu (mesul müdür) olmakla ödevlendirildiğine ve eczacılann birden fazla eczaneye salıipiiliğin­ de de kısıtlama olduğuna yukanda değinilmişti. lll Dünyada eczane piyasası, ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir. Türkiye'de olduğu gibi, yasayla düzenlenmiş ve mesleki tekelin ve dolayısıy­ la eczane açma yetkisinin sadece eczacılarda olduğu ülkelerdeki gibi, eczane sahipliğinin eczacı dışı kişi veya kurumlar gibi farklı tüzel kişiliklere ait olduğu ülke örnekleri de bulunmaktadır. Dünyadaki eczane uygulamalarına bakıldığında, ABD (Amerika Birleşik Devletleri), Kanada, AB (Avrupa Birliği) ülkeleri, Japonya, Avustralya gibi ülkelerde, Türkiye' dekinden daha değişik ve çeşitlendirilmiş modellerin olduğu görülmektedir. Buna göre, yerleşik kurumsal özelliğe sahip dört farklı model ile, ileride daha da çeşitlenme olanağına sahip olacak bir sanal model, çeşitli ülkelerde uygulama bulmaktadır. Kuşkusuz bu modellerin tümü, sermaye olarak özel mülkiyete dayalıdır. Bezane biçimleriyle ilgili olarak, merkez ve çevre kapitalist ülkelerdeki yapı­ lanmalar şöyle tanımlanabilmektedir: Kurumsal-Birey ya da 1- Şirket Temelli Eczaneler: Bağımsız Eczane (Independent Pharmacy): Bağımsız eczane, tüzel kişi­ sahip kollektifbir birliğe üye olmayan (banner) ya da kollektifiçinde ortak ancak oy hakkı ayrıcalığına sahip (franchise) veya bir zincir programına dahil olmayan herhangi eczane kurumunu tanımlar. Bağımsız eczanelerde kurumun adı, o eczane dükkanına özgüdür ve sahibi, eczaneye özgü her türlü düzenlemeyi (sipariş verme, pazarlama politikaları, eczanenin görüntüsü vb.) kendi kontrolü ya da denetimi altında yapar/yaptı­ rır. Genelde Angio-Sakson ülkelerinde, bağımsız bir eczane sahipliği bir eczane ile sınırlanmamıştır. Genelde bir eczaemın dört eczane sahipliği, bağımsız eczane modeli olarak nitelenebilirken, beş ya da daha üstü sayı zincir eczane olarak sayılmaktadır. liğe 2- Pankart Eczane (Banner Pharmacy): Bu tanım, "tüzel kişiliğe sahip kollektif bir birliğe üye olan eczaneler" i içermektedir. Bağımsız eczanelerin, merkezi bir bürosu ve tanınmış bir kurum adı olan bir kuruluşa aidat ödemek suretiyle üye olması ve bu kuruluşun sunduğu hizmetlerden olan merkezi satın alma ve dağıtım, pazarlama ve diğer mesleki destek 112 programlardan yararlanma gibi olanaklara kavuştuğu bir modeldir. IDA., Guardian, Uniprix, Price Watchers, Pharmasave gibi kuruluşlar (şirketler) Kanada kökenlidir. Bu şirketler kısmen uluslararası düzeyde de etkinlik gösterirler ve burada anlatılan modele örnek gösterilebilirler. Bu modeli bayrak ya da pankart eczaneler olarak tanımlamak da olasıdır. Pankart eczaneler bakımından en önemli özellik, şirket logosunu kabul etmiş temel birimin bağımsız eczane olmasıdır. Bağımsız eczane, özellikle yerel pazarlama ve mesleki hizmet sunumu bakımından otonom bir yapıya sahiptir. Ancak bu türden ve kurumsal tüzel kişiliğe sahip bir şirketin şemsiyesi altında çalışan bağımsız bir eczane sahibinin, sahip olduğu eczane sayısı beş ve daha fazla olursa bu model yine zincir eczane modeli olarak sayıl­ maktadır. 3- Ortak Eczaıııe (Franchise Pharmacy): Perakende satışların yapıldığı ortak eczane ya da ortakçıhk yapılan eczane modelinde, eczacılar genelde dükkanm ve ilaç dahil demirbaşlarm sahibi olma durumunda değildir. Bir kontratla yönetici olarak bu türden eczanelerin başına atanırlar. Eczane sorumluluğunu yürüten eczacı ortakçısı olduğu şirketin eczanesi içinde kıs­ men yerel pazarlama, satın alma, eczane içi hizmetler gibi uygulamalarda otonom davranabildiği gibi, merkezi programlan da kulanma hakkına ya da ayrıcalığına sahiptir. Yapılan anlaşma türüne göre ortakçı olan eczacı, şirket merkezi ile gelir paylaşımı esasına göre görevini sürdürür. 4- Zincir Eczane (Chain Pharmacy): Zincir eczanelerin sahipleri sermaye şirketleridir. Bu şirketlerin etkinlik ve pazarlama alanlan sadece ilaçla sı­ nırlı değildir. Büyük satış merkezleri içerisinde eczaneler bir reyon olarak da çalıştınlabilmektedir. Sorumlu eczacı (mesul müdür) ve diğer eczacılar şirket tarfından istihdam edilen maaşlı çalışanlardır. Şirket merkezi her türlü pazarlama, ticaret ve mesleki program ve düzenlemeleri merkezi olarak yürütür. Bireysel olarak ya da bir şirket logosu altında beş veya daha fazla eczane düldcanı mülkiyeti zincir eczane modeli olarak sayılrnaktadır. Burada verilen tanımlar ve sınıflandırmalar ülkeler bakımından bazı farklılıklan içerebilmektedir. Pankart ve ortak eczane bazen zincir eczane kavramı içinde de sayılabilmektedir. 113 5. Sanal Eczaneler: Sanal eczaneler adından da anlaşılacağı üzere bilgisayarlı-iletişim teknolojilerinde ortaya çıkan yeni bir satış-pazarlama rnodelidir. Modelde, hasta ya da diğer tüketici açısından ilaç için müracaat edilecek fiziksel-kurumsal bir kurum yoktur. İnternet aracılığıyla ilaç siparişini alan ve bunun bedelini internet aracılığıyla ya da kapıda teslirnat sırasında tahsil eden bir organizasyon bulunmaktadır. İnternet aracılığıyla çeşitli mallara ait alışveriş olanaklarındaki gelişmelere benzer olarak ilaçla ilgili pazarlama yapan kuruluşlar da türerniştir. Bu kuruluşlar kendilerine internet eczaneler (internet pharmacy), posta-sipariş eczaneleri (mail order pharmacyonline pharmacy) gibi adlar vermektedir. Ürün kategorileri içerisinde hem reçeteli ve hem de reçetesiz ilaç grupları bulunabilmektedir. Zincir eczane modelinin temel özelliği, kapitalist sisteme özgü merkezi pazarlama mekanizmaları ile mal alım-satım işlernlerinde karlılık düzeyinin yükselmesini sağlarnaktrr. Bunu sağlayabilecek başlıca politika araçları arasında, doğrudan üreticiden ilaçların büyük stoklar halinde alınabil­ mesi, bu alım sırasında fiyat indirimlerinin sağlanabilmesi, ilacın tüketici tercihi bakırnından ilgisini uyandıracak bir satış tekniği olan reyon ürünü olarak sunulmasını olanaklı hale getirmesi gibi özellikleri sıralamak olası­ dır. Bağımsız eczane küçük meta üretiminin yapıldığı bir üretim modeline daha çok uygunluk gösterir. Halbuki zincir eczane modeli, sermayenin rnerkezileştirildiği ve karlılık oranının rnerkezileşrne ölçüsünde artabildiği bir düzenlerneyi sağlayabilmektedir. Bu bağlarnda da, sisternin özüyle koşut olan mesleki hizmet türevleşrneleri, yeni ilaç dağıtım modelleri olarak gündeme gelmektedir. 3.2.2.3.5- İLAÇ TÜKETİCİ PiYASALARI: İlaç tüketiminin tarafı, hastalık tanısı konulmuş ve tedavi kararı hekim re- çetesi uyarınca belirlenmiş olan hastadrr. Hasta da tüketici olarak reçetesini, perakende dağıtım kanalı olan eczaneden ternin etmektedir. tarafından tüketimi ile ilgili iki temel piyasa rnekaBirincisi, hastanın ilaç bedelini tümüyle ve doğrudan kendisinin ödeyip, ilaca ulaştığı koşuldur. İkinci mekanizma ise, sosyal güvenlik kapsamı altında, sigorta kurumu aracılığıyla ilaca ulaşım söz konusu Türkiye'de ilacın hasta nizması bulunmaktadır: 114 olmaktadır. Sigorta, hastalık tedavi giderlerinin tümünü karşıtayabildiği gibi, ödemek suretiyle, giderlerin bir kısmına katıldığı bir yöntem de izlenmektedir. hastanın katkı payı Sosyal Güvenlik Kurumu ile eczaneler arasında Türk Bezacılan Birliği aracı­ lığıyla yapılan anlaşmalarla tüketiciye düzenlenen ilaç tevzii, Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı'nca ortaklaşa düzenlenen geri ödeme ilaç listelerine uygun olarak da sürdürülmektedir. 3.2.2.3.6- GENEL DEGERLENDİRME ve SONUÇ Bu bölümünün ilk kısmında piyasa kavramı, genel olarak ve ilaç sanayii bakı­ rnından gözden geçirilmiştir. Gerçekte, ilaç piyasasından bahsedildiğinde bu piyasa farklı üretim ve tüketim süreçleri bakımından farklı özellikler göstermektedir. İlaç üretim piyasası, üretimin sanayi veya farklı ölçekte olmasına bağlı değişim gösterir. Sanayii dışı ölçeğe örnek olarak eczanede ilaç üretimi verilebilir. Eczanede ilaç üretimi "küçük meta üretimi" sürecinin bir parçasıdır. Bu türde bir üretimin piyasası, hekimin yazdığı majistral reçeteye dayalıdır. Dolayısıyla bağımlı, sınırlı ve üretim sürekliliği olmayan bir piyasadır. Piyasada rekabeti tetikleyen etmenlerin çok sınırh olması nedeniyle ve sektörel sanayileşme hız ve çapının büyümesine dayalı olarak hızla ortadan kalkan bir piyasa görünümündedir. Bu makalede, bu türden bir piyasanın özellikleri tartışılmamıştır. Sanayi ölçekli ilaç üretiminde asal olarak iki tür piyasa bulunmaktadır: Bunlardan birincisi, ilaç etken ve yardımcı maddelerinin üretildiği sanayii etkinlikleri ve buna dayalı piyasalardır. İkincisi ise, "müstahzarat sanayii" olarak da adlandırılan, ilacın formülasyonunun yapıldığı, buna uygun farmasötik şeklinin verildiği, etiketleme-ambalajlama, tanıtım ve satış etkinliklerinin cereyan ettiği diğer arenadır. Burada, bazı ayrıntı başlıklarla verilen ilaç sanayii piyasası, bu makalenin de genel konusu olmuştur. İlaç müstahzarat sanayiinde, mal olarak ilaca talep elastikiyetinin olmadığı, yani mala olan talebin, malın fiyatınca etkilenmediği bir piyasa etkinliği için üretim yapılır. Bu sanayide etkinlik sürdüren çok sayıda firma olmasına karşın, az sayıda firmanın yüksek toplulaşma oranı ile piyasayı kontrol ettiği oligopohstik bir yapı sürdürülrnektedir. Bu yapı, malın (ilaç) çeşitliliğinin ve fiyatının da somutlaşmasında ayrıca etkili olmaktadır. 115 İlaç piyasasının bir diğer alanı, ilaç hizmet etkinliğinin sunulduğu "eczane piyasası"dır. Yukarıda majistral ilaç üretimiyle ilgili olduğu belirtilen eczanede, hizmet sunum etkinliği de, "küçük meta üretimi" piyasasının bir diğer yan etkinliğidir. Bu piyasanın somut özelliklerinden birisi, tıpkı hekimlik hizmetlerinde sadece tıp eğitimi ve diplamasına sahip hekim tekelinin olması gibi "eczacılık" veya meslek tekelinin bulunmasıdır. Mesleki hizmet tekeli, küçük meta üretim biçiminin sürdürülebilmesine olanak sağlayan önemli bir etken ve eczacılık piyasası bakımından dayançtır. Buna karşın, bu piyasanın, genelde sanayileşme ve özelde de ilaç sanayii etkinliklerine karşı direncinde önemli kınlganlıklar bulunmaktadır. Bu anlamda da, piyasanın mesleki sahibi olan eczacılann sınıfsal konumları, bu dayanç (tekel) ve kınlganlıklar sarmalında şekillenmektedir. Başka bir makalenin konusu olabilecek bu konu, ayrıntılarıyla işlenıneye gereksinim göstermektedir. İlaç piyasası ile doğrudan ilgili asal bir diğer piyasa, sağlık ve hekimlik hizmet- leri piyasasıdır. Bu piyasalarm temel ekseni, üretilen ve sunulan hizmetlerin üretim ve sunum değerlerinin nasıl karşılanacağıyla, hizmetten yararlanacak olan hastaların, hizmetin ilaç dahil tüm biçimlerini nasıl elde edebilecekleri sorunsanarım içerisinde banndumasıdır. Bu gönderme, piyasanın farklı çeşitlilikleriyle beraber toplumsal önemini belirlernek açısından çok çarpıcıdır. Anlatım olarak "toplumsal önem", üretim ve tüketim piyasa süreçlerinin nasıl bir arenada cereyan edeceğini ve belirleneceğini tanımlar. Yani süreçlerin kamusal bir etkinlik olarak mı yoksa kapitalist piyasa süreçleriyle mi ilgili olacağını ifade eder. Bu geniş çerçeve de ayrıca tartışılmak konumundadır. 3.3-İLAÇ SANAYİİ PiYASASlNDA ÇEŞİTLİLİK ve BUNA İLİŞKİN ÖRNEKLER Daha önceki bölümlerde işaret edildiği üzere bu bölüm örneklerneleri yine üç alt başhkta verilecektir. Bunlar: i) belirliliğe dayalı piyasa, ii) malların ve hizmetlerin nitdeğine dayalı piyasa ve iii) rekabet koşullarına bağlı piyasalar, olarak sınıflandırılacaktır. Burada sadece belirliliğe ve rekabet koşullarına bağlı piyasa örneklemeleri üzerinde durulacaktır. 116 3.3.1- DÜNYA FARMASÖTiK PAZARININ BELİRLİLİGE DAYALI PiYASA BAKIMINDAN ÖRNEKLENMESi Farmasötik pazann belirliliğe dayalı olması coğrafi temeldedir. Coğrafi temel, ölçek olarak bir ulusal sanayi sektörü olarak değil, belli bir coğrafya-bölge düzleminde birden çok ulusal sanayi sektörünün ortak değerlerini oluşturur. Aşağıda yer alan daire grafiğinde (şekil 5), dünya ilaç piyasasındaki büyüklük, 2000 yılı itibariyle bölgesel coğrafi temelde satış yüzdeleri olarak ifade edilmektedir. Satış yüzdesi olarak Kuzey Amerika (ABD ve Kanada) % 43 'lük payla birinci sırada yer alırken, bunu % 22.3 'le Avrupa Birliği ülkelerinin içinde yer aldığı BatıAvrupa ve% 15.9'la Japonya takip etmektedir. Merkezi ve Doğu Avrupa, Batı Avrupa veya Avrupa Birliği ülkelerinden aynştınlarak ifade edilmektedir. D D 10.5% 43.0% Afrika, Asya ve Avustralya (Japonya hariç) Latin Amerika D D Japonya D D Merkezi ve Doğu Avrupa Kuzey Amerika (ABD, Kanada) BatıAvrupa Kaynak: IMS Health, May 2001 ŞekH 3-5. Dünya Farmasötik Pazarmm incelenmesi: % Satışlar-2000 Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3 Bu veri piyasadaki büyüklüğü oransal olarak ifade ederken, rekabet koşulları haldeında fazlaca bir bilgi de vermemektedir. Diğer yandan, coğrafi bölgeler temelinde sektörel büyüklük ayrımı yapılmasına karşın, yer belirsizliği başlıca soyutluk özelliğidir. Kısacası şekil 5'de verilen örnek, "belirsizliğe dayalı piyasa oluşma durumu"nu yansıtmaktadır. 117 Bir diğer örnek, Şekil 6' da gösterildiği gibi, Asya Bölgesi ülkelerine ilişkin­ dir. 2008 yılı bakımından, bölgedeki 13 ülke, ilaç sanayii dahil, çeşitli üretim sektörlerinde, bütün faktörler bakımından dış kaynak kullanımında bir sıra­ lamaya sokulmuştur. Çin, Hindistan, Kore, Tayvan ve Japonya ilk 5 piyasa büyüklüğünü paylaşırken, pazar olanakları, risk ve harcamalar bakımından ortalama % 32 oranında yabancı yatırım sermayesi alabilen ülkeler olarak belirginleşmektedir. Bölgede farmasötik sanayii bakımından en güçlü olan ülke Japonya olup, 2000 yılı IMS verilerine göre, ülke-coğrafi bölge olarak ilaç pazarının% 15.9 unu gerçekleştirmektedir. Gene aynı sene istatistiklerine göre Avustralya ve Japonya kendi bölgesinin ilaç pazar istatistikleri içinde değerlendirmeye alınmamıştır. Çin ve Hindistan bölgede büyümekte olan pazarlar olarak belirginleşmektedir. 100 80 60 40 20 o 1 Hindistan Çin 1 Kore Tayvan 1 Avmtra!ya 1 Malezya 1 Tayland 1 Kamboçya 1 Japonya Endonezya Singapur Vietnam Filipinler Şekil 3-6. Dış Kaynak Knllamm İııdeksi -Asya Bölgesinde İlaç Sanayii Dahil Bütiiı:ıı Faktiirleı: Bakımından Sıı:alama (*)Bölge en iyi sıralama skoru [normalize değer]= 100. Yüksek skorlar düşük harcama, daha büyük pazar olanağına işaret etmektedil: Kaynak: Bkz. Bölüm 3.3 118 düşük risk ve 3.3.2- DÜNYA FARMASÖTiK PAZARININ, REKABET KOŞULLARI BAKIMINDAN ÖRNEKLENMESi Sanayi sektörlerinde, rekabet koşullarına bağlı olarak piyasa oluşması, o piyasada var olan firma sayıları ve firmalar arası pazar payı rekabetini içermektedir. Burada dünya farmasötik pazarındaki rekabete dayalı koşullar Avrupa Birliği ölçeğinde ömeklenmektedir. Tablo 5 ve 6, Avrupa Topluluğu Ülkeleri merkezde olmak üzere Avrupa ilaç sektörüne ilişkin genel yapıyı özetlemektedir. Veriler EFPIA (Avrupa İlaç Sanayii Demekleri Federasyonu)'ya aittir. Tablo 5'deki 2000 yılı rakamlan tahmini rakamlar olmakla beraber geçmiş yıl değerlerindeki ortalama büyüme oranlan göz önüne alınarak hesaplanmıştır. Tablo 3-5. 2000 İtibariyle Avrupa Topluluğunda Farmasötik Endüstrinin Genel Yapısı 42,995 59,174 81,886 87,000 (t) 67,247 91,931 123,226 131,000 (t) 42,263 57,916 67,564 71,000 (t) Değerler tersi bildirilmedikçe milyondur; (*)Türkiye 1997 dahil; (**) 1998 den bu yana veriler sadece ambulatuvar bakımla ilgilidir Kaynak: EFPIA üye demekler (resmi rakamlar) - (t): EFPIA tahminleri, Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3 119 Tablo 6'da ise 2007 yılı değerleri tahmini değerlerdir. Genel yapı, 1990-2000 yılları ve 2000-2007 arasındaki dört döneme ilişkin değerler şeklinde, piyasanın veya pazarın büyüme eğilimlerini yansıtmaktadır. 1990-2000 (sadece 2000 yılı tahmini değerlerdir) yıllarındaki tablo 5'te yansıtılan piyasa, Avrupa Topluluğu ülkeleri ve bu sektörde üye ülke olan Türkiye'ye (o dönemde İEİS, EFPIA üyesi olup, yaklaşık Türkiye'deki ilaç firmalarının tümünü temsil etmekteydi) ilişkin değerlerin tümünü kapsamaktadır. Buna karşın, 2000-2007 verilerinin yer aldığı tablo 6'da ise,AB-27 üyeleri ve 2005 den sonraki verilerin içinde EFPIA'ya üye olup, AB üyesi olmayan Norveç ve İsviçre'ye ilişkin değerler de bulunmaktadır. Türkiye değerleri ise EFPIA'ya üye AİFD'e üye firma değerleri olup, bu demek Türkiye'deki uluslararası 36 firmayı temsil etmektedir. Tablo 3-6. 2007 İtibariyle Avrupa Topluluğunda Farmasötik Endüstrinin Genel Yapısı Şirket sayısı Üretim 2202 123,282 172,098 182,339 190,000 (e) İhracat (2) 90,935 181,575 202,316 210,000 (e) İthalat( 2) 68,841 145,823 157,941 161,000 (e) Ticaret dengesi 22,094 35,752 44,375 49,000 (e) AR-GE harcaınaları 17,849 21,778 24,759 26,000 (e) 538,438 635,937 643,138 645,000 (e) AR-GE'de İstihdam (kişi) 88,524 100,013 106,974 107,000 (e) Üretici fiyatlarıyla ilaç pazarı değeri 86,812 129,462 133,350 140,500 (e) 136,627 188,109 194,524 205,000 (e) 74,743 104,370 107,844 111,000 (e) İstihdam (kişi) Tüketici fiyatlarıyla pazarı değeri Kamusal sağlık sigorta sistemleriyle ilaçlar için yapılan ödemeler (3) Değerler tersi bildirilınedikçe € milyondur 120 (l)AB-27 verisi, 2005 den bu yanaNorveç ve İsviçre (EB-15 2005 önce) (2) AB-27 iç ticaret verileriyle ilgili total ihraçat ve ithalat değerleri (bazı koşullarda çift sayım) (3) 1998 den bu yana sadece acil bakım verileri Kaynak: EFPIA üye kuruluşlar (resmi rakamlar) - (t): EFPIA tahmini; Eurostat (EU-27 ticari veriler 1995-2007), Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3 Tablo 5 ve 6, piyasa nitelemesi bakımından iki özellik taşımaktadır. Birincisi somut bir coğrafi bölgeye (ülkeler topluluğu) ilişkin veriler içem1esine rağmen, ikinci özellik olarak piyasa parametrelerini oluşturan büyüklüklerin belirsiz yani soyut değerler olmasıdır. Örneğin; piyasaya ilişkin ilk parametrik değer olan şirket sayısı ele alınacak olursa, tablo 5'te bulunan veri sadece 1999 yılına ait olup 3385 tablo 6'da ise, 2202 olarak bildirilmektedir. İki tablo değerlendirildiğinde, bu firma sayılarının içerisinde en fazla şirket sayısına sahip olan ülkenin hangisi olduğu, bu itibarla şirket sayısının ne kave tüm piyasanın yüzde kaçını oluşturduğu hakkında bir ipucu bulunmamaktadır. Yani şirket sayısı bakımından soyut bir piyasa söz konusudur. Keza her iki tabloda da 1990 ve 2007 yıllan hariç istatistiklere konu olan değerler arasında firma sayılan yoktur. Dolayısıyla değerlerin hangi büyüklükteki firma ölçeğinde üretildiği belirsizdir. dar olduğu Tablolada ilgili değerlendirilebilecek bir diğer parametre Ar-Ge harcamalan ya da Ar-Ge çalışması yapan firmalar bakımından değerlendirilebilir. İstatis­ tiklerde şirket sayılan olmadığı gibi, AB ilaç üretim pazarında rekabet eden ve Araştıncı İlaç Firması olarak nitelenecek, firma sayısı da belirsizdir. Diğer yandan Ar-Ge çalışması yapabilme kapasitesine sahip AB üye ülkeri içindeki ulusal merkezli ilaç firmalan da tablolarda belirtilmemiştir. Dolayısıyla yaratılan değerin nasıl bir dağılım içerdiği de izlenememektedir. Tablo 7 ise, EFPIA'ya üye olan ülke firmalarının dağılımını bildirmektedir. Ne var ki, gerek yaratılan değer, gerekse Ar-Ge istihdamı ve Ar-Ge de yaratılan değerler ile Avrupa pazanndaki ilaç firmalan arasındaki rekabet güçleri hakkında EFPIA 2008 raporunda başka somut bir bilgi bulunmamaktadır. 121 Tablo 3-7. Efpıa 2007 İlaç Firmaları Sayısı Avusturya Belçika 64 Yunanistan 64 Polonya 42 142 Macaristan 26 Potekiz 137 Bulgaristan 22 Izianda 18 Romanya 23 Kıbrıs 47 İrlanda 52 Slovakya 21 Çek Cumhuriyeti 29 İtalya 218 Slovenya 20 Danimarka 38 Latviya 21 İspanya Estonya 22 Litvanya 16 İsveç 62 Finlandiya 64 Maltan.a. İsviçre 67 Fransa 262 Hollanda 43 Türkiye 36 Almanya 310 Norveç 44 Birleşik Krallık 74 218 2002 Toplam Kaynak: Tablonun bütünü N. Abacıoğlu tarafından, EFPIA verilerinden düzenlenmiştir. KÇ!J!_nak: Bkz. Bölüm 3.3 Aşağıda yer alan diğer dört tablodan tablo 8, 9 ve ll EFPIA'ya ait verilerden; tablo 8, 1O ise, İEİS verilerinden yeniden düzenlenmiştir. Tablolar, 1999 yılı itibariyle AB' deki ilaç endüstrisinin profilini çizen ve bu anlamda da rekabet koşulları bakımından piyasanın incelenmesine olanak sağlayan verileri içermektedir. Türkiye, siyaseten AB 'ye aday ülke olmasına karşın, sektörel olarak AB üyesi sayılmakta ve bu bağlamda da, her iki tabloda da değerler açısından yer almaktadır. Tablo 8, parametreler olarak üretim, istihdam, pazar değeri, ihracat ve ithalat rakamlarını içermektedir. Bu parametreler, ülkeler istatistiklerini içerir biçimde düzenlenmiş olup, karşılaştırmalar yapmaya olanak sağlamaktadır. 122 Tablo 3-8. AB İlaç Endüstrisinin Profili-1999 (I) /~):ii;i;,U~,<~,:,::;~;/f"j f",· { .'i?! [<"·! 1: \ \ ?)ii· ·.~ .•.•.••..•.· / l''>i:······. ·. .· ·. tJ~i''Jc'j~j~ 1· .i /t::,/ . >. •'/ .! !/········. .·• • •· ·.·. · ••·· 1· > ,·;~ . i; ı"i"; .. :tI!Pl}i~~ft ~ ~'~·!/. ·n ~~"i'c '(Yft ı· . i .;i •. • /·:;··········· Almanya 18,331 112,996 17,380 14,070 8,142 Avusturya 1,311 9,200 1,660 1,662 2,228 Belçika 4,247 21,817 2,576 6,063 4,728 Birleşik Krallık 18,478 59,500 ı 1,850 9,608 6,484 Danimarka 3,040 17,574 810 2,764 877 Finlandiya 610 6,016 1,068 222 667 Fransa 23,390 92,200 15,915 8,189 5,184 Hollanda 4,548 12,800 2,360 4,026 3,997 İrlanda 5,071 14,000 608 4,830 1,122 İspanya 6,790 38,600 6,610 1,857 3,322 İsveç 5,313 16,300 2,103 3,761 1,347 İsviçre 13,813 26,200 1,810 13,192 5,487 İtalya 13,514 69,970 10,529 5,523 6,138 Norveç 269 4,152 822 209 679 Portekiz 396 9,650 1,989 229 953 Türkiye 1,812 17,440 2,250 121 1,254 438 7,800 1,546 159 1,040 Toplam 121,371 536,215 81,886 76,485 53,649 Dipnot ı 2 Yunanistan Kaynak: Tablonun bütünü N. 3 Abacıoğlu tarafından, 4 5 EFPIA verilerinden düzenlenmiştir. Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3 Tablo not 1: Not: Bütün veriler SITC 54'e dayalıdır; Poıiekiz: 1995 verileri; Yunanistan, İsveç: 1998 verileri ; Belçika, Danimarka, Fransa, Yunanistan, İrlanda, İtalya, İspanya, İsviçre, Türkiye, Birleşik Krallık: tahmini; Portekiz, İspanya, İsviçre, Türkiye: veteriner ürünler hariç; Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar) 123 Tablo not 2: Not: Yunanistan: 1998 verileri; Avusturya, Belçika, Fransa, İrlanda, İtalya, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye: tahmini. Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar) Tablo not 3: Not: Direktif 65/65/EEC tanımlanan tıbbi ürünler: Belçika, Fransa, Yunanistan, İrlanda, İspanya, İsveç. Tahmini: Norveç, İsveç. Bezane alım fiyatlarıyla ilgili Pazar satış verileri Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar) Tablo not 4: Not: Bütün veriler SITC 54'e dayalıdır: Serbest taşınıayla ihracat (Exports free on board (FOB)); İtalya, İspanya, İsviçre, Türkiye: veteriner ürünler hariç; Yunanistan: tahmini. Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar) Tablo not 5: Not: Bütün veriler SITC 54'e dayalıdır: İthalat CIF (Cost- losurance- Freight [MaliyetSigorta-Nakliye]); İtalya, İspanya, İsviçre, Türkiye: veteriner ürünler hariç; Yunanistan: tahmini. Kaynak: EFPIA üye dernekler (resmi rakamlar) Tablo 8 değerleri incelenecek olursa, AB ilaç sanayinin üretim olarak toplam büyüklüğü yaklaşık değer olarak 121.4 milyar Avro (€) tutanndadır. Üretim değeri bakımından topluluk içerisinde en büyük değer Fransa' da yaratılmakta ve 23.4 milyar Avro 'luk bu piyasa, toplam piyasanın% 19.3 'ünü kapsamaktadır. Bu ülkeyi üretimde değer olarak toplam piyasanın% 15.2'sini elinde tutan Birleşik Krallıkla,% ıs.ı 'ini elinde tutanAlmanya izlemektedir. Türkiye ise, Avrupa ilaç üretim piyasasını değer olarak % 2. 7'lik bir payla ve ı 7 ülke içerisinde ı2. sırada bulunmaktadır. Tablo 8'deki bir diğer parametre olan istihdamda, Almanya yaklaşık ı 13 bin çalışanla birinci sırada yer alırken, onu Fransa ve İtalya takip etmektedir. İlk üç ülkenin toplam istihdam içerisindeki payı% 51.2'dir. Buna karşın Türkiye istihdamdasadece% 3.2'lik bir paya sahiptir. Pazar değerine bakıldığında, bu değerin fabrika dışı fiyatlan kapsadığı belirtilmektedir. Fabrika dışı fiyat, üretici fiyatıda dahil, ilacın depocu ve eczacı karını içeren perakende fiyatlarını aldığı piyasalada ilgili olan fiyatlardır. İlaçtapazar değeri önemli bir kavramdır. AB normları açısından malların serbest dolaşımı "pazar değeri"nin tüm AB ülkeleri pazarlannda şekillenebile­ ceği görüşünü telkin etmektedir. Diğer bir ifadeyle Almanya'da üretilen bir ilacın teorik olarak Birleşik Krallık'ta veya İtalya' da satışı serbest olduğun­ dan ülke aidiyetinden ziyade ortak bir pazar değeri düşünmek olasıdır. Bu kavram içerisinde, ülke ve uygulama olarak Türkiye'nin yeri yoktur. Gerçi EFPIA verilerinde, "pazar değeri"nin ortak bir değer olup olmadığı ayrıntı­ da belirtilmediğinden, bu düşünce sadece bir varsayım düzeyindedir. Karşıt ı24 olarak, burada yer alan ülke değerlerinin sadece o ülkeye bağlı ulusal sınırlar içerisinde gerçekleştiğini kabul etmek gerekmektedir. AB' de toplam pazar değeri 81.9 milyar Avro'dur. Bu piyasadaAlmanya yaklaşık 17.4 milyar Avro ile birinci sırada yer alırken, bu ülkeyi sırasıyla 15.9 milyar Avro ile Fransa ve ı ı .9 milyada Birleşik Krallık izlemektedir. İlk üç ülke, toplam pazarda yüzde değer olarak 55.2 lik bir paya sahiplerdir. Listede yer alan toplam 17 ülkeden sadece 3 tanesi piyasanın "pazar değeri" olarak% 55'ine sahipken geri kalan 14 ülke ancak% 45'lik "pazar değerP' oluşturabilmektedir. Bu konuyla ilgili ilk beş ülkeye bakıldığında daha da dramatik sonuçlar ortaya çıkmak­ tadır. Şöyle ki, ilk üç ülkeye ek olarak yüksek pazar payı oluşturan diğer iki ülke sırasıyla, 10.5 milyar Avro ile İtalya ve 6.6 milyar Avro ile İspanyadır. Bu beş ülkenin oluşturduğu pazar payı toplamı 62.3 milyar Avro'dur. Diğer bir anlatırula bu beş ülke AB içerisinde toplam "pazar değeri"nin% 76.1 'ini ellerinde tutmaktadırlar. Bu değer, bu beş ülkenin ulusal sınırlan içerisinde etkinlik gösteren finnalar eliyle Avrupa pazarı toplam değerinde büyük bir toplulaşma oranı oluşturabilme yeteneğine ulaştıklarını sergilemektedir. Geri kalan 12 ülke ise ancak % 23.9'luk bir "'pazar değeri"ne sahiptir. Bu verilerin tümü, AB ilaç piyasasındaki ulusal rekabet koşulları bakımından son derece önemli ve öğreticidir. verileri, ülkelere bağlı üretim, pazar değeri, ihracat ve ithalat ile birleştirerek incelendiğinde daha da anlamlı sonuçlar vermekte ve rekabet koşullan bakımından piyasadaki büyüklük düzeyleri daha belirginleşmektedir. Avrupa topluluğundaki ilk beş ülke ve Türkiye'nin pazar büyüklükleri Tablo 9' da özetlenmiştir. Tablo değerleri hesaplamrken ülkeler temelinde değer olarak yaratılan toplam girdilerden toplam çıktı değerleri çı­ karılmıştır. Toplam girdi değerlerine üretim, pazar değeri ve ihracat değerleri dahildir. İthalat değerleri ise toplam çıktı değeri olarak alınmıştır. Bulunan, ülke ölçekli toplam değerin 17 ülke toplam değerine oranlanması ile de pazar büyüklükleri oransal olarak hesaplanmıştır. Buna göre pazarda toplam değer üretme bakımından ilk sırayı% 18.7 ile Fransa alırken, bunu sırasıyla % 18.4'le Almanya,% 14.8'le Birleşik Krallık,% l0,3'le İtalya ve% 5,3'le İspanya almaktadır. Bu ilk beş ülkenin toplam değeri % 67.6 olmaktadır. Türkiye'nin payı sadece % 1.3 olup, Türkiye dahil geri kalan on iki ülkenin Avrupa pazarında toplam değer üretme bakımından sadece % 32.4'lük bir paya sahip olduklan hesaplanmaktadır. Pazar değerleri değerleri 125 Tablo 3-9. AB İlaç Endüstrisinde İlk Beş Ülke ve Türkiye Bakımından Pazar Büyüklüğü-1999 18,331 ı 7,380 14,070 8,142 41.7 18.4 174.1 18,478 11,850 9,608 6,484 33.5 14.8 147.7 Fransa 23,390 15,915 8,189 5,184 42.3 18.7 157.7 İspanya 6,790 6,610 1,857 3,322 23.4 10.3 57.6 İtalya 13,514 10,529 5,523 6,138 12.0 5.3 90.2 Türkiye 1,812 2,250 121 1,254 2.9 1.3 9.6 121,371 81,886 76,485 53,649 226.093 67.6 Almanya Birleşik Krallık 17 Ülke Toplamı Kaynak: Tablonun bütünü N. Abacıoğlu tarafından, EFPIA verilerinden düzenlenmiştir. KaJ!.nalc Bkz. Bölüm 3.3 İlk beş içerisindeki ilk üç ülke, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık %51.95'lik toplam pazar değeri üreterek diğer on dört ülkeden önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Bu ülkelerin ilaç sanayileri bakırnından ulusal ölçekli önemli bir katma değer yaratma yeteneğinde olmalannın yanı sıra, farklı ülke pazar ve piyasalanna yüksek oranda nüfuz edebilme yeteneği ve özelliği de gösterebildikleri anlaşılmaktadır. Gene bu üç ülkeye ait ithalatın ihracatı karşılama oranlarına bakıldığında, her üçünün de temel karakteristik olarak ihracat değerlerinin ithalat değerlerinden önemli ölçüde büyük olmasıdır. Nitekim Alınanya için bu oran % 174.1, Fransa için 157.7 ve Birleşik Krallık için %147.7'dir. İlk beşindiğer ülkeleri olan İtalya ve İspanya için bu parametreye ilişkin özellik ithalat değerlerinin ilaç ihracat değerlerinden yüksek olmasıdır. Her iki değer açısından birbirini dengede tutacak bir değer yaratı­ labüseydi bu oran % 100 olarak hesaplanabilecekti. Ancak ithalat değerleri arttıkça karşılama oranı % 100 'lük oranların altına düşmektedir. Bu İtalya 126 için% 90.2 olarak hesap edilmiştir. Diğer bir anlatımla İtalya için ilaç ithalat değeri, ihracat değerinden çok az farklıdır. Bu oran İspanya' da daha da açılmakta ve% 57.6'ya ulaşmaktadır. Yani ihracat-ithalat dengeleri arasında denge, ithalattaki artıştan yana bir eğim göstermektedir. Türkiye'nin bu değerlerine bakıldığında 1999 yılında geçmiş yıllara oranla önemli bir erozyonun başladığı görülmektedir. 1990 ile 1996 arası ithalatın­ ihracatı karşılama oranı ortalama % 16.5 olarak seyrederken 1997'den itibaren eğim, ithalat değerleri yönünde artışa ve karşılama oranlarında da % lO'lann altına inen bir düşüşe geçmiştir. Buna ilişkin değerler, tablo JO'da özetlenın ektedir. Tablo 3-10. Türkiye İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası İhracatın ithalatı Karşılama Oranı ı990 89,844,487 470,114,087 ı9.1% ı99ı 79,95ı,ıoı 442,725,356 ı8.ı% ı992 78,346,06ı 522,394,942 ı5.0% ı993 87,547,4ı4 510,532,307 17.1% ı994 ı 04,407, ll 7 489,ı 74,620 21.3% ı995 94,363,94ı 729,565,587 ı2.9% 1996 105,056,699 875,000,000 ı2.0% ı997 97,645,876 981,953,47ı 9.9% ı998 ı 28,706,406 ı,ı80,592,ı94 10.9% ı999 ıo8,459,322 ı,336,979,079 8.ı% 2000 ı45,000,000 ı ,550,000,000 9.4% *tahmini K(!J!_nak: Bkz. Bölüm 3.3 127 Türkiye'de özellikle 1998-1999'dan sonra mamul ilaç ithalatı, üretime oranlandığında % 4'den % 25'1ere varan hızlı bir çıkış göstermiştir. Bu eğilim daha da artarak halen güncelliğini korumaktadır. Tablo ll' de AB ilaç endüstrisinin profiliyle ilgili daha celenmektedir. farklı parametreler in- Tablo 3-11. AB İlaç Endüstrisinin Profili -1999 (lı) Almanya 5,928 2,991 18,522 16.0 16.0 Avusturya -566 n.a. 1,290 (1) 20.0 0.0-20.0 0.020.0 Belçika 1,335 738 1,727 21.0 6.0 6.0 Birleşik Kraliıle 3,124 4,226 8,751 17.5 0.0 ı 7.5 Danimarka 1,887 517 651 25.0 25.0 25.0 Finlandiya -445 115 611 22.0 8.0 8.0 Fransa 3,005 2,744 * 13,877 (2) 20.6 2.1- 5.5 2.1-5.5 29 310 2,811 19.0 6.0 6.0 0.020.0 0.020.0 4.0 4.0 Hollanda İrlanda 3,708 29 475 (3) 20.0 İspanya - 1,465 345 5,920 16.0 İsveç 2,414 1,169 1,571 25.0 0.0 25.0 İsviçre 7,705 1,813 1,173 7.5 2.3 2.3 İtalya -615 845 7,372 20.0 10.0 10.0 Norveç -470 85 682 23.0 23.0 23.0 Portekiz -724 n.a. 944 17.0 5.0 5.0 Türkiye(*) - 1,133 n.a. n.a. 18.0 (*) 18.0 (*) 18.0 (*) Yunanistan - 881 n.a. 1,187 18.0 8.0 8.0 22,836 15,927 167,564 ı 2 3 Toplam Dipnot 4 Kaynak: Tablonun bütünü N. Abacıoğlu tarafından, EFPIA verilerinden düzenlenmiştir. Kal!_nak: Bkz. Bölüm 3.3 128 Tablo not 1: Not: Bütün veriler SITC 54'e dayalıdır; İtalya, İspanya, İsviçre, Türkiye: veteriner ürünler Yunanistan: tahmini. Kaynak: EFPIA üye demekler (resmi rakamlar) haıiç; Tablo not 2: Not: AR-GE'ye ait rakamlar her ülke değeri ile ilgilidir; Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, İsviçre: tahmini. Kaynak: EFPIA üye demekler (resmi rakamlar) Tablo not 3: Not: *Fransa: rakam ortak veya özel ek sigortayı içeren geri ödeme harcamalarını kapsa(1999 da € 2,229 milyon). Kaynak: EFPIA üye demekler (resmi rakamlar) mamaktadır Tablo not 4: (1) Avusturya: 0% sağlık sigortasının kapsadığı ilaçlar, (2) Fransa: geri ödemeli ilaçlar %2.1; geri ödemesiz ilaçlar %5.5, (3) İrlanda: oral ilaçlar %0; diğer ilaçlar %20 (*) 2004 de Türkiye'de ilaçta KDV %8'e düşürülmüştür. Ticaret dengesi, araştmna-geliştinne, zorunlu sağlık sigorta sistemi ödemeleri ve ilaçta KDV oranı bu tabloda incelenen değerlerdir. Avusturya, Finlandiya, İspanya, İtalya, Norveç, Portekiz, Türkiye ve Yunanistan ilaç piyasasında­ ki ticaret dengesi açısından açık vermektedir. Ticaret dengesi negatif seyreden ülkelerden Avusturya, Portekiz, Türkiye ve Yunanistan aynı zamanda araştırma-geliştirme (Ar-Ge) etkinlikleri açısından herhangi bir değer üreten ülke konumunda görünmemektedir. Ar-Ge çalışmalannın ticaret dengeleri pozitif seyreden ülkelerde (1999 yılı bakımından Finlandiya, İspanya, İtalya ve Norveç'te istisna olarak ilaç ticaret dengesi negatif yoğunlaşmış olarak görünmektedir. 3.3.3= İLAÇ SANAYİİNDEKİ REKABET KOŞULLARININ AYIRIMINA GÖRE GENEL DEGERLENDİRME Buraya kadar anlatılanlardan çıkan sonuç, ilaç sanayinin rekabeti içeren bir piyasa yapılanması içinde olduğunu göstermektedir. Ancak rekabetin ne türde olduğu önemlidir. Yukandaki bölümlerde de bildirildiği üzere, ilaç sanayii eksik rekabet piyasalannın özelliklerini göstermektedir. Bu bağlamda, ilaç sanayiinin yapısal özellikleri olarak, oligopol ve tekelci rekabet piyasa görüntüleri incelenmek durumundadır, 129 3.3.3.1- İLAÇ SANAYİİNDE TEKEL ve TEKELCi REKABET PiYASALARININ ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE Tekelin, rekabetin hiç olmadığı piyasalar olması ve piyasa için asal göstergenin satıcı, alıcı veya dağıtıcı olarak tek kurum biçiminde yapılanacağı varsayımı, ilaç ve tekelleşme arasındaki ilişkinin farklı biçimlerde sunulmasına neden olabilmektedir. İlaç sanayii açısından gerek Türkiye'de, gerekse uluslararası düzeyde piyasada çok fazla firma olduğu, bunların arasmda rekabetin mevcut olduğu, bu anlamda bir tekelleşmeden bahsetmenin mümkün olamayacağı ifade edilmektedir. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası yayınlannda bu hususu sıklıkla belirtmektedir. Örneğin; sendikanın yayımladığı "101 SORUDA İLAÇ ENDÜSTRİSİ" adlı broşürde yer alan 8. soru aşağıda aynen alıntılanmıştır. Soru ve yanıt şöyledir: "8- Türkiye'deki ilaç endüstrisinin tekelci bir sürülebilir mi?" yapıda olduğu öne Hayır. Sağlık Bakanlığı, kuruluşlar arasında rekabete olanak sağlamak amacıyla, hiçbir kısıtlama getirmeden, çeşitli kuruluşların aynı etkin maddeyi içeren ürünlerinin pazarda bulunabilmesine izin vermektedir. Ayrıca sektör "Rekabet Kanunu" çerçevesinde hareket etmek zorunluluğundadzr. Özellikle diğer endüstri ürünleri pazarlarıyla karşılaştırıl­ dığında, kuruluş sayısznın çokluğuve kuruluşların pazar payları açı­ sından Türkiye 'de en yoğun rekabetin bulunduğu sektörlerden birinin de ilaç endüstrisi olduğu görülmektedir. " Bu ifadeler ekonomi bilimi bakırnından gerçeği yansıtır görünmemektedir. Olasılıkla, "'tekel" kelimesinin sosyal yansıma ve farklı algılanmasından çekinilerelc bilimsel terminolojiyi yok saymak, her şeye karşın gerçeği değişti­ rememektedir. Şöyle ki: İlaç endüstrisinin yapısal nedenlerle tekelci eğilimleri yoğun bir biçimde içinde taşıyan ve sektör içi rekabet biçiminin "aksak" olarak sürdürüldüğü oligopol bir iktisadi etkinliği içerdiğiniyeniden ifade etmek gerek- 130 mektedir. Bir sanayinin yapısal özelliklerine bakıldığında, değerlendirmeye temel oluşturacak ilk ölçüt, "o" sanayideki talep koşullarıdır. Talep, satm alma gücüyle desteklenmiş satm alma arzusudur" veya "bir mahn talebi, çeşitli fiyatlarda ahcıla:rm o maldan satm almaya razı ol~ duldan miktarlardır" şeklinde tanımlar yapılmaktadır. Bu bağlamda, "bi:ır ekonomide talep~ bir mal ve hizmete karşı duyulan istekle, belli bir fiyatta onu edinmek için gerekli ödeme yeteneğinin bileşimi" olarak tanımlana­ bilir. Ancak, tüketicinin satın alma gücü her ne olursa olsun, ilacakarşı satın alma gücü ile desteldenmiş bir satın alma arzusu bulunmamaktadır. Yani ilaca olan talep, onun değişim değerinden ve bu değere bağlı ortaya çıkabilecek satın alına arzusundan bağımsız bir zorunluluktur. Buna karşın, ilaç sektörü bakımından bu sanayiye yönelik talep koşullan ilacın sahip olduğu kullanım değeri ile özdeştir. Bozulan sağlığın geri kazanılması ve yeniden ikamesi öncelilde ilacın olmasıyla, yani üretilmesiyle özdeştir. Bu bakımdan ilaca olan talep azalmadığı gibi, toplumsal refahm yükselmesi, sağlık harcamalarına genel bütçeden daha fazla pay ayınlabilmesiyle giderek daha da artmaktadır. Yani Hacm kuUamm değerine dayah oiarak, talep zonmhı olarak ve kendiliğinden yaratılmaktadır. Bu da, sektörün tekelci bir yapılanma göstermesi bakımından ilk basamağı oluşturmaktadır. Başka bir anlatırula sektörel tekelleşme eğilimleri üç başlık altmda toplanabilir. Bunlar: '6 3.3.3.1.1- İLAÇ SANAYİİ BAKIMINDAN TEKELCi PİYASA ÖZELLİKLERİ OLUŞMASININ BİRİNCİ KOŞULU: MALA OLAN TALEP İktisat bakımından tekelleşme koşullarını belirleyen temel özellik, bir piyasa- da üretilen mala olan talebin, fiyat karşısındaki duyarsızlığıyla ölçülrnektedir. İktisadm varsayımı olarak bu duyarsızlık ne denli yüksek veya yoğunsa (yani, o maldaki fiyat artışma rağmen tüketici/erin malı tüketmeye devamları halinde), o piyasada tekelleşme koşullan da o kadar fazla olacaktır. Bu anlamda da, ilacakarşı olan talep çok yoğun olmasma rağmen fiyatına karşı tamamen duyarsız bir ortarn bulunmaktadır. ilacın tüketicisi (sağlığı bozulan her birey) 131 çok olmasına karşın, ilaç sanayii bakımından piyasadaki tüketici sayısı, ilacın kullanım değeri bakımından oluşturduğu duyarsızlaştırmaya bağlı fiyatlan etkilemeyecek düzeydedir. Yani, fiyatı nedeniyle herhangi bir tüketicinin ilacı almaması söz konusu olmadığından ve olamayacağından fiyatının değişti­ rilmesini veya aşağıya çekilmesini de gerektirmez. Bu bakımdan, ilaç sanayiinde tekel piyasa özelliği için ilk koşul her zaman var olmaktadır. 3.3.3.1.2- İLAÇ SANAYİİ BAKIMINDAN TEKELCi PİYASA ÖZELLİKLERİ OLUŞMASININ İKİNCİ KOŞULU: TOPLDLAŞMA ORANI Tekelleşme için ilcinci koşul olan, "tek bir satıcının tüm piyasaya malı/mal­ vermesi" özelliği göreli olarak gerçek değilmiş gibi görünmektedir. İlaç endüstrisinde, gerçekten gerek ulusal ve gerekse uluslararası düzeyde çok sayıda firma piyasada etkinlik göstermektedir. 2000 yılı itibariyle Türkiye ilaç sektöründe var olan firma sayısı 196'dır. Ne var ki, çok sayıda firmanın piyasada olması, piyasaya, serbest rekabete açık bir özellik kazandırma­ maktadır. Gerek uluslararası ve gerekse Türkiye ilaç sanayii bakımından var olan görüntü, sektörde tekelleşmenin olmadığını değil, tekelleşmede farklı bir kategorik sürecin söz konusu olduğunu göstermektedir. Bunun temel nedeni de ilaç piyasasında yoğun bir ternerlruzün (konsantrasyon, top/ulaşma) yaşanmasından veya piyasanın yapısı nedeniyle, böylesi bir eğilime açık olmasından kaynaklanmaktadır. "Temerküz", diğer adı ile birleşme hareketleri, her çeşit iktisadi toplanma, biraraya gelme ve iktisadi unsurlardaki yoğunlaş­ madır. Bu bağlamda, bu farklı kategorik süreci tanımlamak ve hesaplamak için kullanılan ayraç "tophdaşma onun" olmaktadır. '"Tophılaşma o.ram (tekelleşme derecesW' bir piyasada satışların, üretimin, ya da istihdamm kaç firma elinde yoğunlaştığım veya birleştiğini gösteren bir orandır. Bu oran ilk 4-5-10-20 firmanın toplam piyasa satışlarının % kaçını elinde bulundurduğu temelinde hesaplanır. Bu hesaplamaya göre piyasa toplulaşma oranı %0-100 arası bir değer alır. Eğer toplulaşma oranı = :=::: %60 olursa tekelleşmenin başka bir kategorisi olan oligopolcü bir piyasadan bahsetmek gerekmektedir. ları 132 Bu bağlamda, ilaç sanayiindeki tekelleşme piyasa özellikleri içinde söz konusu edilebilecek diğer özellik, sektörün oligopol bir piyasa olarak şekillendiği yönündedir. 3.3"3.1.2- TEKEL PiYASASlNDA KATEGORİK FARK: OLİGOPOL Kalenderoğlu, oligopolü ve oligopol piyasaların özelliklerini şöyle açıkla­ maktadır: "Oligopol piyasalan eksik rekabet piyasalarından birisidir. ikame malları üreten az sayıda firmadan oluşan, firmaların birbirlerinin davranışlarını hesapladığı piyasalardır." "Oligopolde az sayıda firma vardır. Kendi fiyatlarını kendileri belirler. Firmalarm her türlü kararı (reklam, satış, promosyon vb.) diğer firmalan da etkiler. Oligopolde yer alan firmalar bir karar verirken, diğer firmalara karşı tetiktedirler." "Oligopol piyasalarm özellikleri şunlardır: o Oligopol piyasaya giriş-çıkış serbest değildir. Bu durumu yasak olarak anlamamak gerekir. Oligopolde az sayıda satıcı olması, piyasaya giriş­ çıkışın sınırlı ve zor olmasından kaynaklanmaktadır. o Oligopolde üretilen mallar homojen de olabilir; heterojen de. Yani bu piyasadaki firmalar farklılaştırılmış mal satabilirler. o Oligopoldeki firmalar fiyatlarını kendileri belirlerler, fakat bunu yaparken de diğer firmaları dikkate alırlar. o Oligopolde en az iki firma varsa, buna düopol denir. o Üretilen mallar homojense, eksik oligopol söz konusudur. 133 o Oligopoldeki firmalardan biri piyasa fiyatını belidiyorsa (yani diğer firmalara göre daha güçlüyse), o firma oligopolde hakim firmadır. o Oligopoldeki firmalardan biri, güçlü olmamasına karşın, piyasayı bildiği ve tecrübeli olduğu için fiyatları o belirliyorsa, o firma oligopolde baromettik (düşük maliyetli) firmadır. o Oligopoldeki firmalar fiyatları belirlemek amacıyla anlaşma yapıyar­ Iarsa organize oligopolden, anlaşma yapmamışiarsa organize olmamış oligopolden söz edilir." Bu alıntıyla koşut olarak konu şöyle özetlenmelidir: Oligopol piyasasının temel özelliği olarak bu piyasada, alıcı karşısında tekelle karışık rekabet piyasasından daha az sayıda firma veya piyasadaki değer büyüklüğünün yarıdan fazlasını iktisaden kontrol edebilen birkaç tane firma vardır ve bunlar aynı veya farklılaştırılmış malları satan firmalardır. Bu bağlamda da oligopolcü firma, az sayıdaki rakiplerinin davranışlarını göz önünde tutmak zorundadır. Oligopol piyasadaki firmaların ürün satış miktarı a) malın fiyatına, b) rakip firmaların fiyatına, c) rakip firmanın gelecekteki tepkilerine bağlıdır. Firmalar arası fiyat rekabeti veya fiyatın ortaklaşa saptanması piyasa içindeki rekabet denge koşullarına göre de tercih edilebilir. Gerek dünya ilaç sanayii ve gerekse Türkiye'deki ilaç sektörü, toplulaşma oranı bakımından oligopolcü piyasa düzeninin tipik örnekleri arasındadır. Türkiye ile ilgili aşağıdaki tablo bu konudaki örneği oluşturmaktadır. 134 Tablo 3-12. Türkiye'de 1979-1992 Arası 5-30 İşletmenin Piyasada Oluşturduldan Değere Bağh Toplulaşma Oranlan ve 1993-2002 Arası 0/o Değer Olarak Toplam Satışta İlk 20 Kı.:ı.ıruhışun Payı İlk 5 %44.8 ± 0.4 1993 %82.0 1998 %75.5 ilk 10 %67.3 ± 0.3 1994 %84.5 1999 %75.3 İlk 15 %79.3 ± 0.3 1995 %79.8 2000 % 76.2 ilk 20 % 85.7 ± 0.4 1996 %78.9 2001 %74.8 ilk 30 %94.4 ± 0.4 1997 %77.1 2002 %75.4 C: N. Abacıoğlu hesaplamaları, [,D İEİS kaynakları Kavnak: Bkz. Bölüm 3.3 Tablo 12 bakımından, 1979-1992 arası Türkiye ilaç piyasasında iktisadi etkinlik gösteren ortalama 100 ilaç firması için yapılan hesaplara göre, ilk 1O firmanın değer olarak piyasanın% 67.3'ünü, ilk 20 firmanın ise% 85.7'sini kontrol ettiğini görülmektedir. Tablonun sol panelinde yer alan 1979-1992 yılları arası toplulaşma oranları, yıllara ait değerlerin ortalaması olarak hesaplanmıştır. Tablonun ikinci bölümünde yer alan 1993-2002 yıllan arası değerler ise İEİS verilerinden aktanlmıştır. Bu tabloda da ilk 20 firmanın değer olarak piyasanın ortalama% 79.0'unu kontrol ettiği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, piyasanın oligopolistik bir yapı taşımasının nedeni, sektörel etkinliklerde çok sayıda firma olmasına karşın çok az sayıda firmanın değer yaratma kapasitesi bakımından sektörü kontrol edebildiği ve bu anlamda piyasayı yönlendirebilme becerisine sahip olmasına dayanmaktadır. 135 3.3.3.1.3- İLAÇ SANAYİİ BAKIMINDAN TEKELCi PiYASA ÖZELLİKLERİ OLUŞMASININ ÜÇÜNCÜ KOŞULU: MALlN FİYATININ BELİRLENMESİ Tekel piyasasının oluşmasındaki üçüncü asal koşul, malın fiyatının belirlenmesiyle ilişkilidir. Tekelci piyasa bakımından mallarda fiyatı belirleyen ana unsurlar, malın tek firmanın arzına ve piyasanın talebine (toplam talep) bağlı olmasıdır. İlaç sanayii bakımından piyasa oligopolcü özellik gösterdiği için ilaçların (malın) tek firma aracılığıyla arzı söz konusu değildir. Ancak her bir ilaç, ana üreticisi bakımından özel bir uzmanlık ürünü olup, genelde belli bir endikasyon alanında baskın üretim yapan ve pazardaki satışları kontrol eden çok az sayıda firma olmaktadır. Bu da fiyatın oluşumunda etkin olabilmektedir. Diğer yandan ürün olarak ilaca karşı toplam talep her zaman fazla olduğundan, ilaç fiyatına karşı duyarsızlık bulunmaktadır. Esasen ilacın sosyal bir ürün olmasına karşın, üretim ve dağıtımının oligopolcü bir piyasa tarafından kontrolünü engelleyen bir faktör olamamakta, tersine böylesi bir pazarın ürünü olmasını daha da teşvik etmektedir. 136 4.BÖLÜM 4. İLAÇ SANAYİİ ve ULUSLARARASILAŞMA 1980'lerden sonra, gündelik yaşamın içerisine giren ve en sık kullanılan terimlerden birisi haline gelen küreselleşme, neredeyse "olmazsa olmaz" bir ikna edilme, ikna olma anlayışı haline dönüştürülmüştür. Kavram olarak küreselleşmeden, çeşitli kesimler farklı anlamlar da türetmektedir. Bir genellerne olarak verili ekonomik düzen ve koşullar referans alındığında, küreselleşme: "Kapitalizmin başlangıcından beri sürekli büyüme ve genişleme yasasına tabi olarak hareket eden sermayenin, dünya ölçeğinde yayılma ve egemen olma mantığının işleyişindeki yeni bir uğrak" olarak tanımlanabilir. Kuşkusuz bu bölümde, aşağıdaki kısa değinme dışında küreselleşme paraAncak, küreselleşmenin belirgin tezahür biçimlerinden birisi olan şirketleşmede çok ulusluluk ya da uluslararasılaşma, hem küreselleşmenin kısaca tanımlanmasına gereksinim oluşturmakta ve hem de, uluslararası ilaç sektörünün küreselleşme bakımından iyi bir örnek oluştur­ digması tartışılmayacaktır. ması öznelliğine dayanmaktadır. 4.1- KÜRESELLEŞME "NASIL BİR KAVRAMDlR?": ÖZET DEGİNME Küreselleşme ile kapitalizm, kavramsal olarak aynı potanın içinde eritilmektedir. Bugün küreselleşmeden, özel mülkiyet biçimine dayalı bir serbest piyasa etkinliğinin, tüm toplumsal yaşam alan ve değerlerine atfedilen bir di:füzyonu anlaşılmaktadır.. Bu bağlamıyla, öncelikle bir kaç satıda kapitalist sermaye birikimine satırbaşlarıyla değinmek yararlı olabilir. Kaoitalizm ve Sermaye Birikimi: Kapitalizm, bir ekonomik sistemin adlandmlması bağlamında kavrandığında, köken kavram "kapital" (sermayeanamal), emek içeren ve pazara sunulabilen mal anlamını taşır. 137 Oysa, kapitalizmden anlaşılan geniş bir kavramlar ve anlamlar yelpazesi buBu yelpaze, kuramdan, doktrine, siyasallaştınlmış bir düzenden, ürüne-mala-hizmete-eşyaya bakışa, kimi zaman da bir ideolojiye kadar atıflan içermektedir. Kapitalizm bu soyut düzeyden sıyrıldığında, üretim araçlannın ve üretici sermayenin "bireysel mülkiyet" elinde tutulduğu, mülkiyete sahip olanların da, geniş bir ölçüde üretimi örgütlediği bir sistemdir. Bu bireysel mülkiyetçi örgütlenme, üretim araçlarına sahip olmanın yanı sıra emeği de kiralar. Böylece, artık değer üretimi üzerinden kar sağlayarak servet birikimini artırmayı düzenler. lunmaktadır. Bu tarihsel sistemin, 15. yy sonrası Avrupa'da doğuşundan sonra günümüze doğru olan gelişimine bakıldığında, küresel mekan ve verili zaman içinde ağır basan iktisadi amacının, sınırsız sermaye birikimini içeren bir tümleşilc üretim etkinlikleri alanı olduğu görülmektedir. "İktisadi ve Toplumsal Kavramlar Sözlüğü" nde, kapitalizmin temel özellik- leri şöyle sıralanmaktadır: "Temel üretim araçlarının mülkiyeti ve değişimi özeldir. Böylece sistem, kapitaliste iktisadi yapılar üzerinde hareket ve karar yetkisi vermektedir. e Kapitalizmde iktisadi faaliyete yol, hedef gösteren ve ekonominin başlıca doğrultularını belirleyen bir güdü tipi vardır. Bu temel güdü kardır. e Üretilen nesnelerin çoğu maldzr. Üretimin hedefi, dolaysız bir tüketim değil, değişimdir. Mal, pazarda satılmak için üretilir. * Kapitalizm üretim araçlarına sahip girişimcilerin rolü üzerine kurulan bir ekonomik sistemdir. Kapitalizmde piyasa mekanizması ve bu rnekanizmaya dayalı bir fiyat oluşum sistemi mevcuttur. Sistemde bireyler satmak, almak ve kendi çıkarlarına en uygun anlaşmalar yapmakta serbesttir. * Kapitalizmde sermayenin rolü önemlidir. Sadece sermaye olarak değil aynı zamanda bu sermayenin yarattığı etkinin varlığı ve ekonomiye yön vermesi gerekir. Ayrıca kapitalizmde sermaye bir gelir kaynağı durumundadır (kar, rant, faiz). • Kapitalist sistemde nüfusun önemli bir kısmı emeğini bir ücret karşılığında satar. e 138 o Kapitalizmde, bizzat kendi mantığı içinde işlemesine elverişli koşullan yaratacak hukuki-iktisadi bir örgütlenme mevcuttur (liberalizm, bireycilik, özel mülkiyet, miras, sözleşme özgürlüğü, vb .. .). " Sermaye birikimi kapitalist sistemin özüdür. Temel amacı ldnnı en çoklaştır­ mak (maksimizasyon) olan kapitalist sistemde, sermaye birikiminin kesintiye uğraması ya da sağlanamaması krizlere neden olur. Sistemin sürekliliğini ve kendini yeniden üretmesini tehdit eden bu krizler, bir yandan da sistemin iç çelişkilerini açığa çıkarır. Bu nedenle, kapitalist sistemin devinimini sürdürebilmesi için sermaye birikiminin kesintiye uğrarnaması gerekir. "Sermaye birikimi' 3 tanımlanacak olursa, "genişletilmiş kapitalist yeniden üretimle" artı-değerin çap genişleten bölümünün bir kısmının sermayeye dönüştürülmesiyle oluşturulur. Genişletilmiş yeniden üretimin kaynağıdır. Yani sermaye, işçi sınıfının sömürülmesiyle ve kapitalist üretim ilişkilerinin yeniden üretilmesiyle büyür. Seımaye birikimi, sermaye yoğunlaşması ve sermayenin merkezileşmesi ile gerçekleşir. Açılım bakımından Marx'ın Kapital'de bu iki kavramı tanımlamasına, kendi ifadeleriyle bakalım: "Her tekil sermaye, az ya da çok sayıda işçiyi idare eden üretim araçlarının az ya da çok yoğunlaşmaszdzr. Her birikim, yeni birikimin aracı haline gelir. Sermaye işlevini gören servet kütlesi arttıkça, bu servet tekil kapitalistlerin ellerinde giderek yoğunlaşzr. Bu ise geniş ölçekli üretimin ve spesifik kapitalist üretim metotlarının temellerini geniş/etir. Tekil sermaye/erin gelişmesi sosyal sermayenin gelişmesini etkiler. .. Direkt olarak birikime dayanan veya daha ziyade birikim!e özdeş olan bu yoğunlaşmayz iki husus karakterize eder: Birincisi, sosyal üretim araçlannın tekil sermayenin elinde giderek artan ölçüde yoğunlaşması, diğer şeyler değişmezken, sosyal servetin ölçüsü çerçevesinde sınırlandırılmıştır. İkinci olarak, her üretim safhasmda yer alan sosyal sermayenin her bir kısmı, birbirleriyle rekabet eden bağımsız meta üreticileri olan kapitalistlerin arasmda dağzlmıştır. Sosyal sermayenin tekil kapitalistler arasmda parçalanması veya parçalarının birbiriyle el değiştirmesine sermayenin çekici gücü karşı koyar. Bu son durum basitçe üretim araçlarının yo- 139 ğunlaşmasz ve birikinıle özdeş olan emek üzerindeki kumanda gücü değildir. Bu halihazırda şekillenmiş sermayenin yoğunlaşması, tekil bağımsızlıklarının yıkımı, kapitalistin kapitalist tarafindan mülkünden edilmesi, çok sayıda küçük sermayenin birkaç büyük sermaye haline dönüşmesidir. Mevcut ve çalı­ şan sermayenin dağılımında değişiklikten başka bir şeyi içermeyen bu süreç, basit birikim sürecinden farklıdır. Sermaye tek elde toplanzr, zira benim elimden alınmıştır. Böylesi bir durumda, birikim ve yoğunlaşmayla çelişen gerçek merkezileşme söz konusudur. Özetle; yoğunlaşmadan, sermayenin ürettiği artı değerin kapitalizasyonuyla sermayenin artışını, merkezileşmeden, daha geniş bir büyüklüğü oluşturacak tekil sermaye birikimlerinin bir araya gelmesini anlıyoruz. Sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi gelişme sürecinde çeşitli safhalardan geçer, yine yoğuntaşma ve merkezileşme birbirini etkiler. Sermayenin büyük ölçüde yoğunlaşması küçük ölçekli işletmelerin büyük ölçekli işletmeler tarafindan massedilmesini hzzlandzrır. Bunun aksine merkezileşme, tekil sermaye birimlerini arttırzr ve yoğuntaşma sürecini hzzlandırzr. " Bu başlıklar birer ölçek olarak ele alındığında, ilaç sanayii, sermaye yoğun­ laşması, merkezileşmesi ve siyasi, iktisadi, hukuki hegemonya stratejilerine uygun yapılanmaların yaygın ve büyük ölçekli yaşandığı bir endüstriyel etkinlik alanı olarak öne çıkmaktadır. 1980 sonrasında, küreselleşme başat ögeleri olarak dinamikleri içerisinde uluslararasılaşmanın sermaye hareketleri ve Çok Uluslu Şirketlerin (ÇUŞ'lar) daha belirleyici olarak ön plana çıktığı görülmektedir. Bu süreç, özellikle çevre ekonomilerin (gelişmekte olan ülkeler), merkez ekonomilere neoliberal iktisadi düzenlemeler çerçevesinde uyumlandmlmasını sağlamak ve bu ekonomilerde, doğrudan merkez ekonomilerin çıkarım öncelleyen serbest pazar yaratınaya yönelik politikaların geliştirilmesini temel almıştır. Bu da ÇUŞ 'larla bağlantılı doğrudan yabancı sermaye hareketlerini doğrudan yabancı artırmış tır. Küreselleşmeye ilişkin ulusal ölçekli çeşitli tanımlamalar bulunmaktadır. Türkiye'nin en önemli bilimsel kurumlanndan birisi olan TÜBİTAK'ın raporu asal veri kabul edilirse, resmi görüş, aşağıdaki tanımlama çerçevesinde yapılmaktadır: 140 TÜBİTAK ön nitelemesiyle, küreselleşme; "... belli bir kültür, ekonomi ya da siyaset norm unun, değer yargEsmm ya da kurumsal yap mm küresel ölçekte yaygınlık kazanarak o alanda geçerli tek norm, tek değer yargısı ya da tek kurumsal yapı haline gelmesini ifade.... " etmekte ve bu sürecin amacının, "... son çözümlemede, bütün ekonomik faaliyet alanlarmda ulusal smurla~ rm ortaya çıkardığı engel ya da kısıtlamalarm kalktığı tek bir dünya sistemi yaratmak.... " olarak vurgulanmaktadır. TÜBİTAK'ın bu tammına, ancak sınırlı bir katılım yapılabilir. Tanımda, ''... belli bir kültür, ekonomi ya da siyaset normunun, değer yargısmm ya da kurumsal yap mm küresel ölçekte yaygmlığmdan ... " bahsedilmekte ve fakat" ... ekonomi ya da siyaset normu ... " nun ne olduğuna vurgu yapılmamak­ tadır. Esasen vurgunun, emekten ziyade sermayeye olduğu örtük olarak anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, tamından mutlakçı, kesinlikçi ve değişmezlikçi bir aidiyet duygusu çıkarmamak da elde değildir. Çünkü TÜBİTAK raporunun bütünü incelendiğinde, bu sürecin bir bilimsellik parantezindeki, kapitalist ideoloji bağlılığında yapıldığı da anlaşılabilmektedir. TÜBİTAK raporu, küreselleşme yapılanmasının bilim-teknoloji-sanayi ala- mndaki mutlak üstünlükleri olan piyasa ekonomisi ülkelerince gerçeldeştiril­ diğinin altını çizrnektedir. Ancak, görüntüdeki bu doğru saptama, kapitalist küreselleşmenin, piyasa ekonomisi söylemiyle bir sermaye kontrol sistemi olduğunun altını netleştinnemekte ve sermaye tahaldcümünün son tahlilde emperyalist sömürü biçimini sürekli yetkinleştirildiğinin çerçevesinden ise, hiç bahsetmemektedir. Küreselleşmeyi bir sermaye birikim süreci olarak savunanlar ' 6 uhıısal kültür~ lerin, u1mml ekonomHerin ve ııııhnsai s.ı.mdarm çözüidüğü, sosyal hayatm büyük lbölümünü.ıııı küresei sü:reçleır tarafmdaım beHrleııuUği bir çağda yaşandığı,, tezini işlemektedirler. Bu tezin temelini de, yeni ve hızh bir ekonomik küreselleşme sürecine aidiyet fikri oluşturmaktadır. Kuşkusuz ekonomik küreselleşmenin ulusal sınırlar dışmda biçimlenebilrnesi, ulusal ekonomilerin ve ona ilişkin bütün karar süreçlerinin (iktisadi, siyasi, askeri, kültürel) hızla geçerliliğini kaybetmesine bağlı olarak işlemektedir. 141 Küreselleşme karakteristikleri hakkında, çok çeşitli önermeler veya değer­ lendirmeler bulunmaktadır. Bir örnek olması bakımından, küreselleşmeyi beş temel basamakta sınıflandırmak olasıdır. Bunlar: a) özelleştirme, b) kentleştirme, c) pazariaştırma (marketleştirme, küresel pazar, küresel tüketici), d) bölgeselleşme [Avrasya, Asya Birliği, Avrupa Birliği, Amerika Birliği (NAFTA)] ve e) yoksullaşma (süreç sonucunda şirketlerin devletsel güce, ulusal devletlerin kentlere dönüştüğü bir yapılanma) olarak nitelenebilir. Sermayenin kar maksimizasyonu talebine dayanan bu yapılanma, petrol, doğal gaz ve diğer doğal kaynaklar, emek dolaşımı ve ticaret gibi yaşamsal bileşenleri hegemonya altında tutacak siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel bir düzen ve buna uyumu içermektedir. Kuşkusuz küreselleşme (sermaye anlamında) kavramının, yukandan beri kı­ saca anlatılanlar ölçeğinde "emperyalizm" kavramı yerine yumuşatılmış bir ifade gibi kullanıldığı sonucuna da vanlabilir. Emperyalizm, kapitalizmin en yüksek ve tekelci aşamasıdır. Başlıca özellikleri yeniden hatırianacak olursa, şöyle sıralanmaktadır: 1. "Üretim ve sermaye yoğunluğunun ulaştığı yüksek aşama nedeniyle tekellerin iktisadi yaşamda belirleyici rol oynaması; " 2. "Banka sermayesi ve sanayii sermayesinin nans oligarşisinin ortaya çıkışı; " 3. "Meta ihraemın yanı sıra sermaye kaynaşmaları ihraemın gelişmesi sonucu bir fi- ve özel önem ka- zanması; 4. "Uluslararası 5. "Dünyanın kapitalist tekellerin dünya pazarlarını paylaşımı;" emperyalist güçler arasında hegemonik bölüşümü;" İşte, 20. yüzyılın başında saptanan bu özelliklerin bütününe bakıldığında, ka- pitalizmin bu koşullarda, daha da yetkinleşmeye devam ettiği görülmektedir. Ancak, terminolojik olarak emperyalizmin kavramsal içeriği ve ona ilişkin tahlilierin varlığı, kapitalist sermaye açısından rahatsız ediciliğini ortadan kaldıran bir örtük ifade olarak "küreselleşme" ye yaygın bir kullanım alanı oluşturmuştur. 142 Küreselleşme, siyasi ve ekonomik olarak uluslararası hukuka dayalı bir düzenlemeler bütünüdür. Bu düzenlemeler, küresel ve bölgesel oluşurnlar ile bunların yapılandınlmasına olanak veren anlaşmalardan oluşmaktadır. Aşağı­ daki tablo kapitalist sisternin küreselleşme yapılanmasım ve bunun mevzuat dayanaklarım özetlemektedir: Tablo 4-1. '',; • .::·• :: •. .: ı•< ·. Küreselleşmenin Yapısal '·<···,.. \ · • .•.·.·• ..• . .:. . ;<<:, ~:?<::.1'; . ··. ve Hukuki Organlan ... ··;· · ·. •. . . .//,! .. . •••. ;~;<~,~~.< ··.; .• .. ·•.,•. ·· WTO .·.. ; • ·····.· Dünya Ticaret Örgütü EU IMF Uluslararası N AFTA WB Dünya Bankası APEC Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği UN Birleşmiş AS EAN Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği .· Para Fonu Milletler Avnıpa Birliği Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması Ekonomik Kalkınma ve AFRİKA İşbirliği Teşkilatı BİRLİÖİ ICC Uluslararası Ticaret Odası COTONOU WEF Dünya EkonomikForumu MERCOSUR NATO Kuzey Atiantik Antıaşması BALKAN İSTiKRAR Örgütü PAKTI OECD EUROMED 13:.:".'· ; .·. ; GATS i ; •..••. · ·.··.·.. ;"'····· ·. ·<·.·/ Ir··~:·. . ·:,;. :........ ·•·; ·::. Hizmet Ticareti Genel Anlaşması TAFTA GATT Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması TEP AoA Tarım Anlaşması TABD TRIP S Fikri Mülkiyet Patent ve Telif Hakları Anlaşması FTAA TRIMS Teknik Engeller Anlaşması KEİB 143 , ·.;·:: ...· ·•· \/'··:···.' . ·. ·.: . ·...<.. :v<····••·f~·.r!: Trans Atiantik Serbest Ticaret Anlaşması Trans Atıantik Ekonomik Ortaklığı Atiantik Ötesi Sennaye Diyoloğu Amerikalararası Serbest Ticaret Anlaşması Karadeniz Ekonomik İşbirliği Sermaye küreselleşmesi eğiliminin baş örneklerinden birini, ''doğrudan yabancı sermaye hareketleri" ne dayalı "Çok Ulu.shı Şirketler" (ÇUŞ) yapılanması oluşturmaktadır. Şirketleşme temelinde çok uluslulaşma, merkez ülkelere ait ulusal şirketlerin, çevre ülkelere ait ulusal şirketleri çeşitli biçimlerde yönetim ve/veya denetimleri altına alacak mekanizmaları oluşturması ile şekillenrnektedir. Bu biçimdeki sermaye ve pazar büyümesi, gerçekte merkez ülke ulusal sermayesinin kannı artıracak düzenlemeleri küresel olarak içeren bir hegemonik çizgiyi de içinde taşımaktadır. Sanayi ve hizmet sektörleri, bu türden örnekler bakımından son derece zengindir. İlaç sanayii de çok uluslu şirket yapılanmalanna özgün örneklerden birisidir. 4.1.1- SERMAYE KÜRESELLEŞMESi ve ULUSLARARASILAŞMANIN BAZI ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE Sermaye küreselleşmesinin çeşitli özellikleri bulunmaktadır. başlık altında toplamak olasıdır. Şöyle ki; o Sermayenin Yoğunlaşması: Bunları üç temel Sermayenin yerel-ulusal-bölgesel sınırlan aşarak uluslararasılaşmasım, o Sermayenin Merkezileşmesi: Büyük sermaye şirketlerinin tekeller, tröstler, karteller şeklinde ekonomi yönetimlerine egemen olmasını, o Sosyal Hegemonya Stratejileri: Sermaye küreselleşmesinin siyasi, iktisadi, hukuksal, kültürel ve askeri hegemonya stratejileri geliştirmesini ifade etmektedir. Sermaye görünüm olarak ve emek süreciyle ilişkili olarak, yoğunlaşmış bir üretim araçları kitlesi biçiminde varolur. Böylelikle üretim alanlarında ve süreçlerinde de işçi ordusuna kumanda etme olanağı yaratılmış olunur. Üretim araçlan kitlesi, bireysel kapitalistin mülkiyeti haline dönüştüğünde bu sermayenin yoğunlaşmış toplumsal servet bölümünü temsil eder. Sermayenin bu görünümüne yukarıda da değinildiği gibi, Marx sermayenin yoğunlaşması 144 demektedir. Rekabet ve kredi aracılığıyla yoğunlaşmanın artma süreci ise sermayenin merkezileşmesi olarak adlandırılmaktadır. birer ölçek olarak ele alındığında ilaç sanayii, sermaye yoğun­ laşması, merkezileşmesi ve siyasi, iktisadi, hukuki hegemonya stratejilerine uygun yapılanmaların, yaygın ve büyük ölçekli yaşandığı bir endüstriyel etkinlik alanı olarak öne çıkmaktadır. Bu başlıklar dinamikleri içerisinde uluslararasılaşmamn başat ögeleri olarak doğrudan yabancı sermaye hareketleri ve Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ'lar) in daha belirleyici olarak ön plana çıktığı görülmektedir. Bu süreç, özellikle çevre ekonomilerin (gelişmekte olan ülkeler), merkez ekonomilere neoliberal politikalar çerçevesinde uyumlandırılmasını sağlamak ve bu ekonomilerde doğrudan merkez ekonomilerin çıkarım öncelleyen serbest pazar yaratmaya yönelik politikaların geliştifilmesini temel almıştır. Bu da ÇUŞ 'larla bağlantılı doğrudan yabancı sermaye hareketlerini artırmıştır. 1980 sonrasında, küreselleşme Küreselleşme hareketinin üç temel unsuru: 1- Meta sermayenin gelişimi, 2- Finansal sermayenin gelişimi ve 3- Üretici sermayenin gelişimi olarak sı­ ralanabihr. Kısaca açılacak olursa: 4.1.1.1- META SERMAYENİN GELİŞİMİ-DOLAŞAN META SERMAYEDE BÜYÜME Öncelikle meta ticaretindeki temel ölçüyü tanımlamak gerekmektedir. Meta sermaye, ihracat ve ithalatın gayri safi yurtiçi hasılaya oramdır. Yurt içinde meydana getirilen gayri safi yurtiçi hasıla (Gross domestic product-GDP), gayri safi milli hasıladan, dış ülkelerden sağlanan faktör gelirleri çıkanldığın­ da elde edilmektedir. Diğer bir anlatımla, ekonomiyi oluşturan sekiz sektörden (tarım, sanayi, inşaat, ticaret, ulaştırma, mali kurumlar, konut sahipliği, serbest meslek ve hizmetleri) yaratılan katma değere, devlet hizmetlerinden sağ­ lanan katkı ve ithalat vergilerinin eklenmesiyle ortaya alıcı fiyatlarıyla gayri safi yurtiçi hasıla çıkmaktadır. Dolaşan meta sermayede büyüme, bir yandan pazarlar üzerinde belirleyici hegemonya olmayı sağlarken, diğer yandan da 145 merkez ekonomiler arasında sermaye rekabetini daha fazla tetiklemektedir. Bu bağlamda da, merkez ekonomilerin, çevre ekonomiler üzerindeki belirleyiciliklerine başlıca üç yoldan ulaştıkları gözlemlenmektedir. Bunlar: 1- Dışa açık büyümenin zorunlu kabulünü sağlama, 2- İhracat ve ithalatta serbestleştirme, 3- Üretim kalıplarındaki değişmeye dayalı tüketim toplumu yaratma girişim­ leridir. 4.1.1.2- FiNANSAL SERMAYENİN GELİŞİMİ-FiNANSAL SERMAYEYi HAREKETLiLİK DÜZEYiNDE YÜKSELTME Bilgisayar teknolojisinde gelişim ve internet ağının büyük yaygınlık kazanması, özellikle bankacılık ve borsa işlemlerinde önemli bir serbestiye oluş­ turmakta ve böylelikle pazarların oluşturulması, belirlenmesi ve geliştirilme­ si sağlanabilmektedir. Bu sistem sanal bir ortak zaman algısı oluşturmuş ve bankacılık-borsa işlemlerinin eşzamanlılıkla gerçekleşir olması da olanaklı duruma girmiştir. Bilişim teknolojisindeki aygıt ve yazılım bileşkeli bu geliş­ me, sermaye kontrolü altında sürdürülmektedir. 4.1.1.3- ÜRETİCİ SERMAYENİN GELİŞİMİ-ÜRETİCİ SERMAYE HAREKETLiLiGiNDE BÜYÜME Üretici sermaye hareketliliğindeki büyümenin en önemli örnekleri olarak, ÇUŞ'ların yatırımlarını dünya ölçeğinde yaymaları gösterilebilir. Diğer yandan, 1980 sonrası süreçte dünyanın hemen her bölgesinde özelleştirme uygulamaları ve böylece birçok yabancı şirketin, uzun vadeli yatırım yapmadan üretim yapar konuma gelmeleri ile, 1970'li yıllarda yaşanan krizle birlikte Fordist Üretim Tarzından (FÜT), Esnek Üretim Tarzına (EÜT) geçişle, üretimin dünya ölçeğinde çeşitli alanlara kaydınlma olanağının sağlanınası da, üretici sermayenin gelişiminde faktöriyel olarak belirleyici olmuştur. 146 4.1.2- YERKÜRENİN DURUMU: NASIL ve NE ORANDA BİR ULUSLARARASILAŞMA ya da ULUSLARÜSTÜLEŞME? Küreselleşme süreçlerini izleme bakımından pek çok kaynak bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de uluslararası "globalpolicy" organizasyonudur. Site, küreselleşmeye ilişkin çeşitli rapor, makale ve haber kaynakçalarını sayfalannda içermektedir. Aşağıda, sitenin küresel şirketleri ve gelişmeleri mercek altına aldığı 2000 yılı raporu, yeniden düzenlenerek ve başhklandırılarak aynen ahntılanmıştır. 4.1.2.1- YÜKSELEN GÜÇ ODAKLARI OLARAK İLK 200 KÜRESEL ŞİRKET "Bugün dünyada, ulusal sınırları aşan 40 000 şirket bulunmaktdır. Bu firmalar 250 000 yabancı ortağıyla denizaşırı pazarlara nüfuz etmektedirler. Siyaset Çalışmalarz Enstitüsü (SÇE) [(Institute for Policy Studies -IPS)}, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 'nde etkinlik gösteren bir kurumdur. Enstitütü, son on yıldır, küresel şirketlerin gücündeki değişime ilişkin ayrıntılı çalışmalar yürütmektedir. Enstitünün 2000 yılı raporunda, ilk 200 küreselfirmanın karlılıklarmdaki büyümenin, dünya ekonomik etkinliklerinin paylaşımı bakımından tehlike işaretleri oluşturduğu ifade edilmektedir. " "Pek çok ulusal ekonomiden daha büyük olan 200 dev şirket, dünya ekonomik etkinliklerinin dörtte birini kontrol altmda tutmaktadır. Örneğin; Philip Morris firması, Yeni Zelanda 'mn ulusal ekonomik çapından daha büyük olup, işletme olarak 170 ülkede etkinlik göstermektedir. Bu firmaların temel özellikleri de, üretim, tüketim ve sermaye olarak, dünya halklarznzn, nüfus olarak, sadece üçte birinin yararlanacakları bir ekonomik ağ sunmalarzdzr. Dünyanın üçte iki ekonomisi (devlet ya da çalışanlarm etkinliği olarak) bu etkinlikterin ya dışmda bırakılmış ya da marjinalize edilmiştir. " 147 "SÇE raporunda, büyük şirketlerin geneldeki güçleri ile, faaliyet sektörlerindeki yoğunlaşmalarına ilişkin veriler ortaya konmakta ve büyük firmaların sektörel etkinliklerde yarattıkları tehlikeler değerlendirilmektedir. Saptanan en tehlikeli olgu, şirket sayılarındaki artışın, şirketlerin, karlarındaki artı­ şı engellememesine karşın, işçiler ve diğer çalışanların büyüyen pastadan aldıkları payların sürekli küçülmekte olmasıdır. Bu rapordaki verileri olurlayan ve "Bussiness Week Chronical" dergisinde yayımlanan bir makalede, küresel olarak 1990-1995 yılları arasındaki şirket karlan ve CEO (Chief Executive Officer) ödentilerinde patlama oluştuğu, buna karşın işçi ücretlerinde durgunluk izlendiği belirtilmektedir. Başka bir araştırma kurumu olan "Ekonomik Politika Enstitüsü" nün, Amerika çalışma hayatı ile ilgili yaptığı durum saptaması da, burada ifade edilen bulguları güçlendirmektedir: Çalışmaya göre 40 yıllık bir büyüme döneminden sonra 1989-1994 yılları arasında Amerikan aile gelirlerinde ortalama %1 lik bir düşüş gerçekleşmiştir. " 4.1.2.2- İLK 10 BULGU ve 200 ŞİRKET RAPORUNA İLİŞKİN SONUÇLAR 1. Dünyadaki 100 büyük ekonomiden 51'i şirket, geri kalanın sadece 49'u ülkedi.r. 12 şirketin birleşmesiyle oluşmuş Wal-Mart, aralannda İs­ rail, Polonya ve Yunanistan'da dahil olmak üzere 161 ülke ekonomisinden daha büyüktür. Ekonomik varlık olarak Mitsubishi, dünyanın en kalabalık 4'üncü ülkesi olan Endonezya'dan; General Motors, Danimarka'dan; Ford, Güney Afrika'dan ve Toyota'da Norveç ekonomilerinden daha büyüktür. 2. Dünyadaki ilk 200 şirketin yarattıkları toplam hasıla (birleşik satış­ lar), dünyadaki ekonomik etkiniiiderin dörtte birinden daha büyüktür. Hesaplamalar, ilk 200 firmanın paylaştığı küresel ekonomik etkinliklerin son 1O yılda büyüdüğünü belirlemektedir. 1982' de, ilk 200 firma dünya Gayri Safi Yurt İçi Hasılasının (GSYH) (GDP-Gross Domestic Production) %24.2'sine denk düşen satışlan gerçekleştirirken, bugün (2000 itibariyle) bu% 28.3'üne kadar artmıştır. 148 3. Dünyada 191 ülke bulunmaktadır. İlk dokuz büyük ülke ekonomisini de ABD 3 Japonya, Almanya, Fransa, İtalya, Birleşik Krallık, Brezilya, Kanada ve Çin temsil etmektedir. Dokuz büyük ülke ekonomisinin toplamı hariç 3 ilk 200 büyük şirketin birleşik satışları, geride kalan 182 ülkenin toplarumdan daha büyüktür. Eğer 9 büyük ekonominin GSYH'lan çıkarıhrsa, diğer 182 ülkenin toplam GSYH'sı 6.9 trilyon dolardır. İlk 200 şirketin toplam satışlan ise 7.1 trilyon dolardır. 4. İlk 200 şiırket, dünya nüfusunun beşte dördünün yarattığı ekonomik yeterliliğin, iki misli faziasma sahip bulunmaktadır. Dünyada yaratılan ekonomik gelir ve varlıkların toplamı, yüksek oranda zenginler arasında yoğunlaştınlmıştır. Birleşmiş Milletiere göre dünya GSYH'sınm % 85'i insanlığın en zengin l/5'i tarafından kontrol edilmektedir. Buna karşın geri kalan% 15'i ise, yoksul 4/S'i kontrol edebilmektedir. Bundan dolayı dünyadaki fakir 4.5 milyar insan sadece 3.9 trilyon dolarlık ekonomik aktiviteyi kontrol edebilirken, bu gelir, ilk 200 'ün toplam geliri olan 7.1 trilyonun yarısından biraz fazladır. 5. İlk 200 şirketin 2000'ler itibariyle görüntüsü, katıksız işsizlik oluştu­ rucu bir role sahip olmasıdır. Dünyada 5.6 m:.lyar üzerinde insan yaşa­ maktadır. Bu nüfusun, yaklaşık 2.6 milyan iş gücünü oluşturmaktadır. İlk 200'ün sağladığı toplam küresel istihdam ise, sadece 18.8 milyon olup, bu, dünya nüfusunun yaklaşık% 0.003 'üne, iş gücünü oluşturan nüfusun ise, % 0.007'sine eşittir. Dünyadaki ilk 5 patron firmanın dördüABD (General Motors, Wal-Mart, PepsiCo ve Ford) ve diğeri deAlman kuruluşudur (Siemens). Bunların dışında, sadece kamusal sektöre ait bir işveren kuruluş var olup, bu da, ABD posta idaresidir ve kabaca 870.160 kişi istihdam etmektedir. Bu sayı, GM'de çalışan 709.000 personelden sadece 160.000'den biraz fazladır. 6. Dünyanın en büyül{ şirketleri sadece işçi çıkarınakla kalmamaktadır; bu firmalarm CE0 3 lan da bundan finansal olarak büyük çıkar sağla~ maktadır. Küresel ilk 200 içinde bulunan firmalardan 59'u ABD şirketi- 149 dir. 1995'de bunlardan 9'u (AT&T, Boeing, Lockheed-Martin, Bel/South, Kmart, Chase Manhattan, GTE, Mobil ve Texaco) en az 3000 işçinin işine son vermiştir. Daha da kötüsü, işten çıkanlmaların açıklanmasından sonra bu 9 firmanın CEO'larının stok opsiyonlarında milyonlarca dolarlık artış olmuştur. Artış, işten çıkarınaların açıklandığı gün, 9 CEO'ya ait stok opsiyonlarında toplam olarak 25 milyon 218 bin 819 $olarak gerçekleşmiştir. 7. İlk 200 şirket sıralamasında Japonya, ABD'ye üstünlük sağlamıştır. İlk 10 firmanın altısı Japon, sadece üç tanesi ABD şirketleridir. İlk 200 içindeki 58 Japon firması toplam satışlardan% 39'luk hasıla elde ederken, 59 ABD firması bunun sadece% 28'ine sahiptir. İlk 200 içindeki en geniş çoğunluğu oluşturan 186 firmanın merkezi, Japonya, ABD, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Hollanda ve İsviçre olmak üzere 7 ülkede bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerden sadece Güney Kore ve Brezilya merkezli bazı firmalar ilk 200 arasına girebilmektedir. 8. İlk 200'ün satışlarının yarıdan fazlası 5 ekonomik sektörde toplanmıştır ve bu sektörlerdeki şirketleşme sayıları da yüksektir. İlk 200'ün toplam satışlarının yarısı ticaret, otomotiv, bankacılık, perakendecilik ve elektronik sektörlerinde gerçekleştirilmektedir. Bu ve diğer sektörlerdeki ekonomik gücün yoğunlaşması çok büyüktür. Otomotivde, ilk 5 firma küresel satışların yaklaşık% 60'ını gerçekleştirmektedir. Elektronik sanayiinde de ilk 5 firma küresel satışların yarısından fazlasını gerçekleştirmektedir. Ve ilk 5 firma da, uzay-havacılık, çelik, petrol, kişisel bilgisayar, kimya-ilaç ve medya alanında küresel satışların% 30'unu ellerinde tutmaktadır. 9. Dünya ticaretinin üçte birini basitçe, arasındaki işlemler oluşturmaktadır. aynı şirketin çeşitli birimleri General Motors bunlara örneklerden birisidir. Bu görüntü, geçtiğimiz yıllarda bazı ülkelerde yüksek seyretmekle beraber, genelde sabit bir eğilim sürdürmektedir. Örneğin; Japonya ihracatının 2/S'i firma içi satışlardan oluşmaktadır. Brezilya'nın mamul mal ihracatı% 44'tür. ıso 10. İlk 200 şirket, dünya ekonomisi açısından, ekonomik bir ay:ınmcıhğı sembolize etmektedir. Örneğin; ilk sekiz telekomünikasyon firması küresel satışlarını hızla genişletirken, insanlığın 9/lO'u halen telefonsuzdur. AT&T ve GTE'ye televizyonculuk hizmetlerinin eklenmesi telekomünikasyon devlerinin dünyayı birbirine daha yaklaştınyor izlenimini vermektedir. Bu sektördeki ilk sekiz firma 1995'de 290 milyon dolarlık satış yapmıştır. Bu gelişmelere karşın, dünyada yaşayan insanların% 90.1 'i telefon bağlantısı bulunmayan meskenlerde yaşamaktadır. Benzeri şekilde finans sektöründeki bankalar, küresel bankacılığın yeni kolaylıkları hakkında övünürken, dünya nüfusunun büyük çoğunluğu küçük bir kredi almakta büyük zorluklar çekmektedir. Dünyanın 5.6 milyarlık nüfusunun yaklaşık 4.8 milyarı, hala kişi başı gayri safi milli hasılanın yıllık 1000 dolardan düşük olduğu ülkelerde yaşamakta ve bunların sadece küçük bir kısmı uluslararası bankalardan kredi alabilecek durumda bulunmaktadır. Buna rağmen gerçek, İlk 200 içerisinde bulunan 31 bankanın bileşik değerleri­ nin (toplam varlıklarının) 10.4 trilyon ve satışlannın da 800 milyar dolar olmasıdır. Bu bulgular, ABD ve dünyada genişleyen şirketleşmelerden kazanç sağla­ yanlarla, bunların dışmda kalanlar arasındaki artan eşitsizlikleri açıkça ortaya koymaktadır. Bu eşitsizliğin, sennaye yoğunlaşması ile ivmelendirilmesi, bu dönernin siyasi tartışmalannda merkezi bir rol oynamaktadır. Rapor, iki önemli göstergeye sahiptir: Birincisi büyüyen eşitsizlikleri sergilemesidir. İkincisi ise, eşitsizliklere neden olan ekonomik güçlerin doğruluk ve yasallı­ ğını sorgulamasıdır. 4.1.2.3- İLK 200 ÇOKULUSLU ŞİRKETTEKÜRESEL GELİR ve KARLAR İlk 200 şirketle ilgili 2000 yılında yayımlanan rapor öncesinde, rapora da konu olan gelişmeleri izleyen çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Örneklerden birisi aşağıdaki tabloda yer alan verileri içermektedir. Tabloda, şirketlerin ülke aidiyetine göre 1995 yılı, gelir ve karlarının ne düzeyde seyrettiği özetlenmiştir: 151 Tablo 4-2. Dünyanın 200 Büyük ÇokUluslu Şirketi (Çuş): Ev Sahibi Ülkeye Göre 1995'de Gelirler ve Karlar Japonya 62 3,ı96 46.0 40.7 ı8.3 Amerika Birleşik Devletleri 53 ı,998 98.0 25.4 39.2 Almanya 23 786 24.5 ı o. o 9.8 Fransa ı9 572 ı6.0 7.3 6.3 ll 275 20.0 3.5 8.0 İsviçre 8 244 9.7 3.ı 3.9 GüneyKore 6 ı83 3.5 2.3 ı.4 İtalya 5 ı7ı 6.0 2.2 2.5 BK/Hollanda 2 ı59 9.0 2.0 3.7 Hollanda 4 118 5.0 1.5 2.0 Venezueıa ı 26 3.0 0.3 1.2 İsveç ı 24 1.3 0.3 0.5 Belçika/ Hollanda ı 22 0.8 0.3 0.3 Meksika ı 22 1.5 0.3 0.6 Çin ı ı9 0.8 0.2 0.3 Brezilya ı ı8 4.3 0.2 1.7 Kanada ı ı7 0.5 0.2 0.2 Toplam 200 7,850 25ı ıoo.o ıoo.o Birleşik Krallık (BK) Dünya GSYH (GNP) 25,223 200 ÇUŞ Gelirleri (Dünya GSYH'sinin % olarak) Asıl 3ı.2. kaynak: Le Monde Diplomatique, Nisan 1997, syf. 16, 1995 Verileri; Gelir ve Karlar=Milyar ABD$ ısı Aşağıdaki ikinci tabloda ise, 1993-1996 yılları arası en büyük 25 şirket ile en büyük ulus-devletlerin yıllık gelirleri sıralama halinde verilmektedir. Devletlere ilişkin gelir düzeyi verileri, gayri safi yurt içi hasılayı (GSYH) değil, ulusal düzeydeki yönetim gelirlerini bildirmektedir. 25 şirketin gelirleri düzeyine erişebilen ve onlarla sıralamaya girebilen sadece 13 ülke bulunmaktadır. Devletlere ilişkin verilerde mali kurumsal değerler kullanılmadığı, alıntı yapılan kaynakta belirtilmektedir. Bunun nedeni olarak da, bu değerler kullamldığı takdirde devletlerle firmalar arasındaki farkın, devletler aleyhine daha da arttığının vurgulanması biçiminde bir açıklama yapılmaktadır. Tablonun en alt bölümünde yer alan 4 ülkenin gelir düzeyleri, en büyüklerle karşılaştınna yapabilme bakımından ömeklenmiştir. Bu ülkelerle, 25 şirket ve en büyük devlet ekonomileri arasındaki uçurumun ne denli çarpıcı olduğu görülmektedir. Tablo 4-3. Şirket Ulus-Devlet Gelirlerine Göre Sıralama (1993-1996) 1.258 1994 ALMANYA 690 1994 JAPONYA 595 1995 BİRLEŞİK KRALLIK 389 94/95 İTALYA 339 1994 FRANSA 221 1993 Mitsubishi 184 1995 Mitsui 182 1995 Itochu 169 1995 General Motors 169 1995 Sumitomo 168 1995 ABD 153 Marubeni 161 1995 Ford Motor 137 1995 Toyota Motor lll 1995 E xx on 110 1995 110 1992 110 1995 109 95/96 98 1995 İSPANYA 97 1994 AVUSTRALYA 96 95/96 94 1995 90 94/95 Hitachi 84 1995 Nippon Life Insurance 83 1995 Nippon Telegraph & Telephone 82 1995 AT&T 80 1995 Daimler-Benz 72 1995 Intl. Business Machines 72 1995 Matshushita Electric Industrial 70 1995 General Electric 70 1995 69 1995 68 1995 HOLLANDA Royal Dutch/Shell Group İSVEÇ Nissho Iwai Wal-Mart Stores KANADA GÜNEYKORE Tomen 154 Mobil 67 1995 Nissan Motor 63 1995 Volkswagen 61 1995 Siemens 61 1995 59 1994 KENYA 2,4 1990 SENEGAL 0,9 1996 UGANDA 0,6 94/95 NİKARAGUA 0,4 1996 BREZiLYA Diğer bazı ülkeler: Toplam ABD$ (milyar) (Tablo) Kaynafe Data on Corporations: "Fortune s Global 500. The World s Largest Corporations ", in: Fortune, August 5, 1996.; Kaynak: Data on State Revenues: The World Fact book as posted on the web. Tablo 4 'de ise, 1998 yılı itibariyle ilk 50 sırayı paylaşan çok uluslu şirketin endüstriyel faaliyet alanları ile istahdam ettiği çalışan sayılan verilmektedir. Bu şirketlerin merkezlerinin bulunduğu devletlerin ve şirket sayı ve yüzde dağılımianna bakıldığında ABD, 13 şirket ve % 26 payla birinci sırada bulunmaktadır. Japon ve Alman şirket sayıları 9 ve 8 olup, sıralamadaki paylan olarak sırasıyla % 18 ve % 16'dır. Listede 5 Fransız şirketi sıralama payı olarak % lO'u tuttururken, İsviçre merkezli 4 şirket sıralamada % 8 paya sahiptir. İngiltere 3 şirket ile sıralamada % 6 paya ve 6. sıraya sahiptir. İtalya ve Kanada merkezli 2 'şer şirket bulunmaktadır. Bunun gibi merkezi iki ülke li 2 şirket daha bulunmaktadır. Bu şirketler Hollanda+İngiltere kökenlidr. Bu ülkelere ait şirketlerin sıralama içindeki temsiliyet paylan % 4'tür. Sırala­ mada Hollanda ve Avustralya merkezli 1'er şirket bulunmaktadır. Bunların temsiliyet paylan % 2' dir. 155 Tablo 4-4. En B-üyük 50 Çokuluslu Şirketin Sektörleri ve İstihdam Sayılan fi~-Xtt~j ~,,, " ' ,''f:'';;~f:<: 1. General Electric ABD Elektronik lll 000 276 000 2. Ford Motor ABD Otomotiv 174 105 363 892 3. Royal-Shell HOL-İNG Petrol 65 000 105 000 4. General Motors ABD Otomotiv --------- 608 000 5. Exxon ABD Petrol --------- 80 000 6. Toyota JAPONYA Otomotiv --------- 159 035 7. IBM ABD Bilgisayar 134 815 269 465 8. Volkswagen ALMANYA Otomotiv 133 906 279 892 9. Nestle İSViÇRE Gıda 219 442 225 808 10. Daimler-Benz ALMANYA Otomotiv 74 802 300 068 ll. IBM ABD Petrol 22 200 42 700 12. Fiat İTALYA Otomotiv 94 877 242 322 13. Hoechst ALMANYA Kimyasal --------- 137 374 14. ABB İSViÇRE Elk. Aletleri 200 574 213 057 15. Bayer ALMANYA Kimyasal --------- 144 600 16. Elf FRANSA Petrol 40 500 83 700 17. Nissan JAPONYA Otomotiv --------- 137 201 18. Unilever ROL-İNG Gıda 262 840 269 315 19. Simens ALMANYA Elektronik 201 141 386 000 20. Roche İSViÇRE İlaç 41 832 51 643 21. Sony JAPONYA Elektronik 173 000 22. Mitsubishi JAPONYA Otomotiv 23. Seagram KANADA içki 24. Honda JAPONYA Otomotiv --------------------------------- 156 8 401 31 000 109 400 25. BMW ALMANYA Otomotiv 52 149 117 624 26. Alcatel FRANSA Elektronik --------- 189 549 27. Philips HOLLANDA Elektronik 206 236 252 268 28. News Corp. AVUSTRALYA Medya 28 220 29. Philip Morris ABD Tütün ----------------- 152 000 30. BP İNGİLTERE Petrol 37 600 55 650 31. Hewlett-Packard ABD Elektronik --------- 121 900 32. Total FRANSA Petrol --------- 54 391 33. Renault FRANSA Otomotiv 54 860 141 315 34. Cable and Wir. İNGİLTERE İletişim 33 740 46 550 35. Mitsui JAPONYA Çeşitli --------- 10 994 36. Rhone-Poulenc FRANSA Kimya-İlaç 68 377 37. Viag ALMANYA Çeşitli ----------------- 38. BASF ALMANYA Kimyasal --------- 104 979 39. Itochu JAPONYA Ticaret 2 600 8 878 40. Nissho Iwai JAPONYA Ticaret 2 068 6 398 41. Dupont ABD Kimya --------- 98 000 42. Diageo İNGİLTERE İçki-Gıda 63 761 79 161 43. Novartis İSViÇRE Kimya-İlaç 71 403 87 239 44. Sumitomo JAPONYA Ticaret-Makina --------- 8 694 45. ENI Group İTALYA Petrol 23 239 80 178 46. Chevron ABD Petrol 8 610 39 362 4 7. Dow Ch emical ABD Kimyasal 42 861 48. Texaco ABD Petrol 49. MCE İnc KANADA İletişim 50. Xerox ABD Elektronik --------------------------------- Toplam 157 95 561 29 313 122 000 91 400 4.1.2.4= İLK 200 ŞİRKET RAPORUNDAN İLAÇ SANAYİiNE Meta olarak ilaç, üretim-tüketim süreci içerisinde sermaye küreselleşmesi ile ilgili bütün aşamalan içinde barındıran bir özellik göstermektedir. İlaç sektörü, küresel olarak yoğunlaşmanın büyük ölçüde yaşandığı bir piyasadır. Piyasada çokuluslu ilaç şirketlerinin (ÇUŞ) merkezi hakimiyeti, büyük ölçüde birleşme ve satm almalarla (B-S) yaygınlık kazanmıştır. İlaç üretimi ve piyasada değişimine ilişkin bilimsel ve yönetsel olarak üretilen pek çok kural, büyük ölçüde uluslararası bir mevzuat şekline getirilmiştir. GATS ve TRIPS antlaşmaları ilaç hakkında uluslararası düzenlerneleri de içeren belgelerdir. Bir mevzuat örneği olarak ilaçta patent uygulamasına ilişkin düzenlemeler, sermaye küreselleşmesine ilişkin belirgin hegemonik özellikler içermektedir. İlaç sanayiinde, çok uluslu şirket (ÇUŞ) kavramı aralarında göreli ayırım­ lar olmakla beraber uluslararasılaşma ve uluslarüstüleşme kavramlannın bir bileşkesi gibi de kullanılmaktadır. Bu nedenle bu kavramların kısaca tanım­ lanması ilaç sanayiindeki yapılanmaların kavramasma da yardımcı olabilir. 482- ULUSLARARASILAŞMA ULUSLARÜSTÜLEŞME KAVRAMININ GENELi ÜZERİNE Birbirine benzer kavramlar olarak uluslararasılaşma, ya da uluslarüstüleşme gibi firma ortaklıklarını ve bunun küresel tüm etkinliklerini çağrıştıran kavramların ayrımı giderek zorlaşmaktadır. "Enternasyonal" kelimesi uzun süre Türkçe'leştirilmiş bir kavram olarak kullanılmıştır. Uluslararası kavramının kullanımı ise, göreli daha yenidir. Türk Dil Kurumu (TDK) uluslararası tanımını, " ... çeşitli uluslar arasında yapılan; uluslar arasında çok yönlü ilişkiler/e ilgili olan, uluslararası, beynelınilel, enternasyonal ... " olarak vermektedir. 158 Sanayi sektörleri genelinde ve ilaç sanayii özelinde, uluslararası firma kav- ramı, İngilizce yazıhşlarıyla daha çok "transnational" (transnasyonal) ve "multinational" (multinasyonal) kelimelerine yapılan çeşitli ikamelerle adlandırılmaktadır. Uluslararası şirket (international corporation) enternasyonal, ulusal sınırın ötesine ulaşan kuruluşlar (ulusaşın-devletaşın şirket) transnasyonal ya da küreselleşmeye vurgu olarak global şirket (global corporation) olarak da adlandmlmaktadırlar. "Multinasyonel" ya da çokuluslu olarak yapılan adlandırmaya ilişkin yaygın kullanım, Birleşmiş Milletierin Sosyal ve Ekonomik Olaylar Departmanı'nın (DESA) yaptığı ve çeşitli akademik çevreler tarafından genel kabul gören tanıma aittir. Buna göre ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) ler; "iki yada daha çok ül~ kede, varlıkları, fabrikaları, madenleri, §atış ofisleri. ... vb. kontrol eden bütün girişimler" ifade etmektedir. Bu denli kavram tartışmasının, kuramsal düzeyde sürdürüldüğü bir arenada, çeşitliliğin nereden kaynaklandığına da balanak gerekir. ÇUŞ'larla ilgili kuramsal yapıların oluşturulmasında i) "ÇUŞ 'ların niçin yabancı ülkelere sermaye yatırımı yaptıkları" ve ii) "ÇUŞ 'ların dünya ekonomisini nasıl etkiledikleri" sorularına yanıt aranırken, varsayım üzerinden tartışmaya konu olan yapıların, dört ana başhkta toplandığı görülmektedir. Yaşgül'ün sınıfian­ dırmasıyla "ilki, ÇUŞ 'ların yaptıkları yatırımları olumlu bir çerçeveden ele alan i) Neo Klasik Analiz; ikincisi bu yatırımların kapitalist sistemin kendi çıkmazları nedeniyle ortaya çıktığım savunan ii) Marksist Analiz; üçüncüsü ÇUŞ'larzn oligopolistik yapısım vurgulayan ve sorunun kapitalist sistem içinde çözülebileceğine inanan, bu düşünceden hareketle çözüm önerileri getiren iii) Global Uzanun (Global Reach) ve sonuncusu da bütün kurumsal yapıları birleştirip tek bir çatı altına toplama iddiası taşıyan iv) Ekietik Paradigma 'dır." Aşağıda yer alan kaynaklardaki kavramsal tartışmalar, kavramsal örnek oluşturması bakımından olduğu gibi aktanlmıştır. 159 dolaşıma 4.2.1- ÇOKULUSLU ŞİRKET KAVRAMINA ÖZET YAKLAŞlM Buradaki kavramsal yaklaşım, başlıca beş kaynağa atıfta ve aynen aktarım olarak yapılmıştır. Kaynak seçimi, yukanda işaret edilen kuramsal tartışma­ lan da kapsayabilecek kimi ulaşılabilen kaynaklar arasından, rastgele bir seçimi yansıtmaktadır. Farklı kaynaklardan yapılan alıntılar içerisinde, cümle sonlannda rakamla ve/ veya parantez içiden kaynağa yapılan göndermeler, bu metinde gösterilmemiş ve ancak alıntının bütünlüğünü korumak için, aletarım aynen muhafaza edilmiştir. Alıntı metin bölümlerinde geçen kaynaklara, kaynakların aslından ulaşılabilir. 4.2.1.1- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER: "EKONOMİ ANSİKLOPEDİSİ" Ekonomi Ansiklopedisinde, kavram "Çok Uluslu Şirketler" başlığı altında şöyle tartışılmaktadır: "Önceleri sadece kar maksimizasyonu amacıyla etkinlik gösteren çok ulus/u şirket (ÇUŞ) '!erin daha sonra dünya pazarlarına egemen olmak için büyüme amaçlar, uluslararası işbirliğine yeni bir şekil kazandırmıştır. Gösterdikleri hızlı gelişme ve bunun dünya mali sistemindeki etkisi modern ekonominin en belirgin yapısını oluşturmuştur. Rantabilitelerini (verimlilik/erini) maksimize etmek istemelerinin kar maksimizasyonundan daha önemli bir amaç haline gelmesi, ÇUŞ 'leri uluslararası sistemde üretim ve yatırımların kaynağı yapmıştır. Birçok ülkede faaliyette bulunmaları, sermayelerinin değişik ülkelerden toplanmış olması, hükümetler üstü bir yapıya sahip olmaları, ÇUŞ'lerin en tipik özellik/eridir. Şirketin bütünü için bir strateji uygulanmakta ve denetim şirket merkezince sağlanmaktadır. 160 Günümüzde ÇUŞ'ler yatırım şirketleri, büyük holding/er, sigorta şirketleri ve ticaret bankaları gibi mali kuruluşlardan meydana gelmektedir. Böylece bir yandan daha büyük olmak için daha üretim yapmakta, diğer yandan da dünya sistemine egemen olarak geleceği etkilemektedirler. Bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için ucuz hammadde ve işgücü sağlanması, yeni teknolojilerden yararlanma, daha geniş pazarlar bulma gibi politikalar uygulanmaktadır. Ucuz ve bol hammadde sağlamak için, büyük yatırımlarla hammadde üretimini modernleştirici ve emekten tasarruf eden teknolojiler geliştirmektedir­ ler. Ayrıca gelişen ülkelerdeki devamlı develiiasyonlar nedeniyle içerdeki fiyat artışlarının ortadan kalktığı görülmektedir. Ucuz işgücü sağlamak için üretimi ücretierin düşük olduğu ülkelere kaydzrmakta ya da gelişmekte olan ülkelerden göçmen işçi getirmektedir/er. Ayrıca kendileri için standartiaşmış olan teknolojileri emeğin ucuz olduğu bölgelere yollamaktadzrlar. Çok uluslu şirketlerce gelişen ekonomilere yapılan dış yardımlar ise belli proje ve alanlarda kullamlmak üzere verilmektedir. Böylelikle yaratılmış olan ürünlere dolaylı bir şekilde pazar bulunmaktadır. Diğer taraftan, bu ülkelere altyapılarının geliştirilmesi için yapılan yardımlarm hem o ülkenin kendi kaynaklarım kullanabilmesi, hem de gelecekte kurulacak fabrikaların ürünlerine talep yaratacak biçimde olmasına önem verilmektedir. Otomotiv endüstrisinin geliştirilmesi için karayollan projelerinin desteklenmesi buna bir örnek olarak gösterilebilir. Çok uluslu şirketler; ürettikleri sanayi mallarzna olan talebi artırmak için, gelişen ülkelerde reklam ve benzeri yollarla yeni gereksinmeler yaratmaktadır/ar. Böylelikle gelişmekte olan ekonomiler ÇUŞ'lerin büyüme amaçları doğrultusunda yeni tip bir sanayileşme örneğine yönelmektdir ". 161 4.2.1.2- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER: "MARKSiST DÜŞÜNCE SÖZLÜGÜ" Aynı terim Marksist Düşünce Sözlüğünde ise şöyle açıklanmaktadır: "Terim birden fazla ülkede iş gören kapitalist girişimleri karşılar. Böyle geniş bir tanım, Avrupa kolonyalizminin erken dönemine (17. yüzyıl başları) uygulanabilirse de, bu terim II Dünya Savaşı ertesine dek kullanılmamıştır ve özellikle endüstriyel sermayenin uluslararasılaştığı kapitalizmin tekelci evresinin bir fenomenini anlatır. Marksist kuramsal bir perspektif, endüstriyel sermayenin uluslararası/aş­ masını, kapitalizmin gelişmesiyle açıklar. DEGER 'in genişlemesi ya da bi- rikmesi, kapitalist üretim modelinin doğasında vardır ve kapitalist gelişme­ nin erken döneminde bu genişleme, yeni kapitalistleşmekte olan ülkelerin ulusal sınırları içinde bulunan pre-kapitalist üretimin zararınaydı. Marx 'ın "imalat aşaması" olarak tanımladığı gelişmenin erken döneminde, para ihracı ya da üretken sermaye için uygun koşullar yoktu. Bu kapitalist ve prekapitalist alanlar arasındaki ticareti kontrol eden TİCARİ SERMAYE 'nin güçlü olduğu dönemdi. Kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, parasal sermayenin ihracını kolaylaştıran kredi sistemi de gelişti. Lenin bu konuyu ünlü kitabı Emperyalizm 'de incelemiştir. Üretken ya da endüstriyel sermaye, işgücünün mal biçiminde sömürülmesine dayandığından, üretici sermayenin ihracı (sabit üretim biçimleri) pre-kapitalist sosyal oluşumların çöküşünü geri plana itmiştir. Pre-kapitalist sosyal oluşumların çözülmesi, II. Dünya Savaşı 'ndan sonra dünya ölçeğinde olmaya başladı. gibi, üretken sermayenin gelişmiş kapitalist ülkelerden ihracı, bu faaliyetler ihracata yönelik olduğundan ve yalnızca üretimin kapitalist sosyal ilişkilerinin genişlemesiyle büyüyen iç pazara bağlı bulunmadığından; önce, doğal maddeleri işleme faaliyetlerine yönelik yatırımlar ve plantasyon/ar biçimini aldı (Lenin). Üretken sermayenin genel ihracı (yani, imalatçı kesimler arasında genel) ancak kapitalizmin arka plandaki ülkelere yayılmaya başlamasıyla mümkün olmuştur. Üretken sermayenin bu genel ihracı, merkezi bir ülkede bulunan, üretim tesisleri ise dünyaya yayılan çok ulus/u şirketi yarattı. Tahmin edilebileceği 162 Çok ulus lu şirketler hakkında yazın genellikle betimleyicidir ve özellikle BAGIMLILIK KURAMJ'na dayalı kanıtlar kullanmaya yönelen bir eklektik teori doğrultusundadzr. Bu yazında, paranın ve üretken sermayenin uluslararası­ laşmasının karmaşık sürecini belgeleyen, oldukça değerli çalışmalar vardır. Gelişmiş ülkelerden gelişmemiş ülkelere teknoloji aktarımznın analizi, özellikle önemlidir. Bu konuda ampirik çalışmalar, Marksistler arasındaki, kapitalizmin gelişmiş aşamada, üretim güçlerini dünya ölçeğinde geliştirmek mi, geciktirmek mi, eğilimi olduğu hakkındaki temel tartışmaya ilişkindir. Benzer biçimde, şirketler arasında para aktanını (aynı şirketin şubeleri arasındaki uluslararası değişimler) ve pazar paylaşımı anlaşmalarz hakkında çalışma­ larda, emperyalizm aşamasındaki kapitalizmin hala sermayeler arasmda rekabet çekişmeleriyle mi yön/endirildiği tartışmaszyla ilgilidir. Ampirik literatürdeki en temel teorik tartışma konusu, belki de, kapitalist smifla, ulusal devlet arasındaki ilişkidir. Kapitalist rekabetle ilgili birçok Marksist teorinin temelinde, kapitalist sznifla onun çıkarlarını uluslararası areneda koruyan devlet arasındaki köprü yatmaktadır. Bazı yazariara göre, sermayenin uluslararası/aşması, sermayenin tabiyetinin belirsizleşmesine ve çok ulus/u sermayeye egemen olanların, ulusal devlet yapısında sürdürülemeyecek kadar karmaşıklaşmasına neden olmaktadır. Bu konu, diğerleriyle birlikte, teorik ve ampirik çalışmanın uygun bir sentezinin sermayenin uluslararaszlaşmasımn anlaşılabilmesi için tamamlanması gerektiğini ortaya koymaktadır". (JW/BA) 4.2.1.3- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER: "ÇOKULUSLU ŞİRKETLER ve EKONOMİK KALKlNMA" KİTABI Bir özetierne örneği olarak, Cem Alpar'ın, "ÇokUluslu Şirketler ve Ekonomik Kalkınma" adh kitabından aşağıdaki şu bölümler aktanlabilir: " .. .Birinci grup içine giren ve daha yaygın olan mali ve ekonomik gücü üzerinde durmaktadır. 163 tanımlamalar, şirketlerin Bu gücü oluşturan özellikler ise, şirketin büyüklüğü, üretimi, diğer ülkelerde sahip olduğu kaynakların değeri ve dünya ölçeğindeki yaygznlığıdır. LititenthaPJ ve daha sonraları Brook'a3J göre: "gelir varatzcı üretken [aalivetleri birden fazla ülkede sürdüren şirketler çokuluslu olarak tanımlanabilir". Ancak burada üretken faaliyetler kavramının altını çizmek gerekir. Çünkü bu tanıma göre; gelir yaraısa bile, birden fazla ülkede satış acentasz bulundurmak veya yerli şirketin hisse senetlerinin bir kısmına sahip olmak, (portföy, yatırım), uluslararası şirket niteliğini kazanmak için yeterli değildir. Bazı iktisatçılar bu tanıma, ekonomik gücü daha iyi belirleyecek belli kriterler de getirmektedir/er. Örneğin; Vernon4J, I 00 milyon doların altında satış hasılatı olan ve ikiden fazla ülkede üretim faaliyetlerinde bulunmayan şirket­ leri çok uluslu saymamaktadzr. Daha genel bir deyişle, bu tanıma göre, ikiden fazla ülkede yatırım yapan fakat satış hasılatı yüksek olsa bile üretimini yanlızca bir veya iki ülkede sürdüren şirketler de çokuluslu sayzlmayacaktır. Yatırım yapılan ülke sayısı ve satış hasılatı yanında, çok ulus lu olma niteliği­ nin belirlenmesi için dikkate alınması önerilen diğer bir kriter de, istihdam edilen işçi sayzsıdır5J. Buna göre örneğin; dünya ölçeğinde I O. 000 'den az işçi çalıştıran şirket uluslararası olma niteliğini taşımayacaktır. Yukarzdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, ekonomik ve mali gücü belirleyecek kriterler artzrzldıkça ve bu kriterZere sayısal sınırlamalar getirildikçe, tanımlamanın genel niteliği kaybolmaktadzr. " ".,.ikinci grup içerisine giren tanımlamalar üretim ile ilgili kararların bir merkez tarafindan alınması ve denetlenmesi üzerinde durmaktadır. Buna göre; farklı ülkelerde üretim faaliyetlerinde bulunan şirketlerin üretimle ilgili kararlarının ana şirketin bulunduğu ülkede saptanması ve geliştirilmesi şirketin çokuluslu olma niteliğini belirleyen önemli bir özelliğidir6). Bir görüşe göre, toplam sermayenin % 51-I 00 arasında bir oranının ana şirkete ait olması, üretimle ilgili önemli kararlarının ana şirket tarafindan alınmasını sağlayacaktır7J. Tugendhat8J, üretim kararlarının bir merkez tarafindan alın­ masının çok ulus lu şirket olmanın en belirgin özelliği olduğunu kabul etmek- 164 le birlikte, bu gücü sağlayanın, yavru firmadaki sermaye payından çok ana şirketin oligopolistik yapısı olduğunu ileri sürmektedir. Bu yapıyı belirleyen özellikler ise, büyük ölçekte üretim, patentler/e korunmuş bir teknoloji, üretimde mal ve fiyat farklzlaştzrmasz, pazarlama ve işletme bilgilerinde üstünlüktür." " ... Ücüncii grup içinde tanımlama/m~ daha çok şirket yöneticilerinin yönetim/e ilgili kararlara yaklaşımları üzerinde durmaktadır. Örneğin; Perlmutter 'e9J göre: Şirket yöneticileri her yatırım yaptıkları ülkeyi kendi ülkeleri olarak kabul ediyor, başka bir deyişle, yönetirnde milliyetsiz bir politika takip ediyor/arsa, şirket çok ulus/u olma niteliğindedir. Ancak böyle bir tanımlamanın gerçekiere pek uygun düşmediği, çünkü çok uluslu şirketlerin bugüne dek, yanlızca az gelişmiş ülkelerde değil, fakat yatırım yaptıklan gelişmiş ülkelerde bile tarafsız bir politika izlemedikleri ve bağlı oldukları ülkenin çıkarlarını öne aldıkları ileri sürülmektedir IOJ." " ... Yukarıda verilen szniflamanzn sınırlarını yeni tanzmlamalarla genişlet­ mek mümkündür. Örneğin; diğer bir tanımlama şekli de çok ulus lu şirketleri, tek merkezli (ethnocentric), çok merkezli (polycentric), ve Dünya merkezli (geocentric) uluslararası şirketler olarak ayzrmaktzrllJ. Buna göre; eğer ana şirket üretimle ilgili kararları yavru şirketlere dikte ettiriyorsa tek merkezli, yavru şirketlere belli bir özerklik tanınmışsa çok merkezli ve şirket yönetici ve hissedarları çeşitli milliyetlerden oluşuyarsa dünya merkezli uluslararası şirket söz konusudurl2J. " "Gerçekte buraya kadar verilmeye çalışılan çeşitli tanunlardan herbirinin, çok ulus lu şirketin farklı bir özelliğini yanszttzğım söylemek yanlış olmayacaktu~ Ancak biz bu çalışmada daha belirgin ve basit bir tanımlamayı kabul edeceğiz. Buna göre; {yatırım faaliyetlerinin birden fazla ülkede sürdüren ve üretimle ilgili kararlan bir merkezden alan veya çeşitli yollarla bağb şir­ ketlerin kararlanm etki/eyebilen şirketler, çokuluslu şirketlerdir}"o 165 4.2.1.4- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER: "EKONOMİK KURUMLAR ve KAVRAMLARSÖZLÜGÜELEŞTiREL BİR GİRİŞ" "ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ), literatüründe belki de tanımı konusunda en çok yaratan kavramlardan biri olmuştur (Hirst ve Thompson 1998).1 Bugüne kadar da ÇUŞ kavramının herkes tarafindan kabul edilebilir bir tanımı yapılamamıştır. Bunun temel nedeni, bu şirketleri tanımZarken kullanı­ lacak olan kriterlerde bir uzlaşmaya van/amamasıdır (Alpar, 1980; Şatzroğ­ lu, 1984 ve Yıldırım 1983). Genel olarak "gelir yaratıcı üretken faaliyetleri birdenfazla ülkede sürdüren şirket" veya "birden fazla ülkede mal ve hizmet üreten şirket" olarak tanımlanmaktadır. Daha dar anlamda ise CUŞ, "Doğ­ rudan Yabancı Yatırımlar (D Y1} yoluyla, kendi ülkesi dışmda belli ülkelerde kendine bağlı şubeleri denetim altında tutan ve yöneten şirkettir" (Alpar, 1980: 28; Held vd., 1999:237)." tartışma 4.2.1.5- ÇOKULUSLU ŞİRKETLER: "GLOBALLEŞME SÜRECiNDE ÇOKULUSLU ŞİRKETLER" MAKALE Sİ "Globalleşen dünyada en önemli ekonomik aktörlerden biri haline gelen çok ulus lu şirketler 1 birden fazla ülkede kazanç sağlayıcı iktisadi faaliyetlerde bulunan ve uluslararası üretimde bulunan firmalar olarak tanımlanabilir. Oligopolcü bir yapıda olma eğiliminde olan çok ulus lu şirketler birden fazla ülkede üretim ve satış faaliyetlerini yürütür ve şirketin mülkiyeti ve yönetimi birden fazla ülke vatandaş ma ait olabilir (Gilpin, 1987:232). Bir başka tanım yapmak gerekirse, çok uluslu şirketler genel merkezi belli bir ülkede olduğu halde, faaliyetlerini birden fazla ülkede genel merkez tarafindan koordine edilen şubeler veya bağlı şirketler aracılığıyla yürüten büyük firmalardzr. Bu şirketlerin yatırım, üretim, araştırma faaliyetleri ve personel politikası ile ilgili stratejik kararları ana merkezin bulunduğu genel merkezde alınmaktadzr2. Çokuluslu şirketler ulusal sınırlar arasında mal ve hizmet üretir, ürettiği mal 166 ve hizmetleri pazarlar ve dağıtır; fikirleri, zevk ve teknolojileri dünyanın her yanma yayar ve global ölçekte planlar yapıp global stratejilerini hayata geçirir. Bu şirketler üretim, finans, teknoloji, güvenlik, enerji ve ticaret başta gelmek üzere global ekonomik yapznzn tümünde temel belirleyici konumundadır. Global düzeyde üretim zincirlerinin farklı aşamalarını kontrol edebilen, üretim faktörlerinin ve devlet politikaları ile sağlanan avantaj larm kullanımmda coğrafi farklılıklar nedeniyle ortaya çıkan potansiyeli kullanabilen ve kaynak ve faaliyetlerini global ölçekte yön/endirebi/en firmalar global firmalar, yani çokuluslu şirketlerdir (Dicken, 1998:177 ve Jarblad, 2003:11). Firmalarm global faaliyetlerde bulunmalarz değişen koşullara kolayca uyum sağlama yeteneği düşük olan diğer kurumlara (Örneğin; parlamento, sendikalar, üniversiteler v.b.) göre daha kolaydır. Bu stratejik kapasitesinin yanı sıra çok ulus/u şirketleri dünya ölçeğinde gerçek global oyuncular haline getiren iki farklı nitelikleri daha vardır (Petrella, 1996: 74). Modern toplumlar teknolojiye ve daha fazla mal ve hizmet üretimine büyük bir önem vermektedir/er. Sanayileşmiş ülkeler kitlesel üretim telaıolojileri ile büyük ilerlemeler gerçekleştirip ulusal refahlarını arttzrdzkça bu gelişmeye yol açan büyük ekonomik işletmeler önemlerini artırdı ve global ekonomik ve siyasi kültürü belirleyen aktörler haline geldiler. Teknolojik altyapıyı üreten ve global ekonomiye hizmet sunan bu şirketler refah ve istihdam yaratan ve böylece yaşam standardım artıran ekonomik birimler olarak ortaya çıktılar. Çok ulus lu 'leviathan' şirketler, günümüzde, hangi bölge veya ülkelerin istihdamı ve refahı artıran yatırımları çekeceğini, yeni üretim birimlerinin nerelerde inşa edileceğini ve dünyanın geriye kalanına ne kadar teknoloji transfer edileceğini belirleyen kurum/ardır. Ülkelerin rekabet gücü ve dolayısıyla yaşam kalitesi global piyasaların tercihlerine uygun mal ve hizmetleri en elverişli koşullarda üretip satan global firmalarm varlığına, bu firmalarm yabancı ülkelerde yaptığı yatırım tutarına ve benzer firmalar için ne ölçüde çekici bir yer olduğuna bağlı olduğundan çokuluslu şirketler sürdürülebilir rekabet gücü ve yaşam standartlarının da en önemli belirleyicisidirler. Global düzeyde faaliyette bulunan çok ulus lu şirketler dört farklı kategoriye ayrılabilir: (1) sermayenin hangi alanlara yöne/tileceği kaynak ülke tarafın- 167 dan belirlenen ve yerli şirketler/e benzer politikalarla yönetilen çokuluslu şirketler; (2) yatırım politikası kaynak ülke tarafindan belirlenmekle birlikte uluslararası piyasa/ara girebilmek için esnek ve global stratejiler takip eden uluslararası şirketler; (3) herhangi bir ülkeye bağlı olmayan farklı uluslardaki sermayedarların oluşturdukları uluslaraşırı şirketler ve (4) uluslararası bir kuruluş tarafindan kontrol edilen uluslarüstü şirketler3. " 4.2.2- İLAÇ SANAYİİNDE ULUSLARARASILAŞMANIN ARAÇLARI ya da SERMAYE REKABET SÜREÇLERİ Önceki bölümlerde de söz edildiği üzere, 1950'lerde uluslarası bir firma yaveya uluslararasılaşmadan bahsedildiğinde, kavram, bir sektörde farklı ulus-devletlere ait benzer firmalar arasındaki herhangi düzeydeki ortaklığı ifade etmekteydi. Bugün için uluslarüstüleşme, uluslararasılaşmayı da içeren ancak mutlak koşul olarak birden fazla firmanın bir üst hegemonik kategorisi için kullanılmaktadır. pılanmasından İlaç sektöründe uluslararasılaşma düzeyini anlama bakımından üretim süreç- lerinde etkinlik gösteren firmalarm özeHelderine başlıca dört tip firma faaliyet göstermektedir. (i) değinmek gerekir. Sektörde Genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaç Ar-Ge'si yapmayan, jenerik ilaç satışında yaygınlaşan tipik ulusal kuruluşlar. (ii) Dünya ilaç pazarlannda önemli paylar kazanmış, Ar-Ge yapabilen ulusal veya uluslararası j enerik ilaç firmaları. (Bu firmalar patentli veya patent süresi dolmuş ilaçların modifiye jenerik şekillerini de geliştirerek pazarda avantaj sağlamaktadır) (iii) Çok uluslu ve global pazarda üst düzeyde yer alan ve birçok ulusal pazarda paylan% 40-60 olan, yeni ilaçAr-Ge'si yapan kuruluşlar. 168 (iv) Son 20 yılda pazarda yer alan önemli sayıda araştırma ağırlıklı biyoteknoloji firmalan da bulunmaktadır. Bunlar, çoğunlukla buluşlarını çok uluslu firmalada işbirliği içinde pazarlamakta olup, yeni tedavi şekilleri keşfetmek, geliştirmek konusunda uzmanlaşmışlardır. İlaç üretim sektöründeki yoğunlaşma ve buna dayalı uluslararasılaşmayı sağ­ layan başlıca görüntüler şöyle sıralanabilir: i) İlaçta uluslararası mal ticare- tinin boyutu ve büyüme hızı, ü) Büyük ilaç üreticisi ülke ilaç firmalarının birbirlerinin ülke pazarına nüfuz etme dereceleri, üi) Nüfuz edilen pazarların bölgeselleştirilmesi ve küreselleştirilmesine ilişkin firmalar arası birleşme­ lerin koşullarını sağlama, iv) Emek gücünün uluslararası düzeyde satın alın­ ması, v) Firma fonlarının uluslararası olarak küresel kar maksimizasyonuna yönelik dağılımıdır. İlaç sanayiinde uluslararasılaşmanın temel ögelerini belirleyen parametrelerin başında firmalar arası sermaye rekabet stratejileri gelmektedir. Başlıca rekabet stratejileri de meta, finans ve emek-işgücü süreçlerindeki dolaşım olarak sayılabilir. Küresel farmasötik ve biyoteknoloji sanayii açısından bu rekabet stratejilerini şöyle ayrımlandırmak olasıdır: Tablo 4-5. Küresel Farmasötik ve Biyoteknoloji Sanayiilerinde Rekabet Stratejileri İlaç maliyetleri Satış potansiyalleri Doğrudan yabancı yatırım- Pazar ha- İşgücü-isthdam ve dola- reketleri şım Sermaye yapısı Eğitim harcamaları Teknoloji ve sosyoekonomi Yönetsel harcamalar Ar-Ge ve Klinik harcamalar Uluslararası mevzuat düzenlemelerine ilişkşin uyunç harcamaları ve patent Bu rekabet stratejilerinin ayrıntılarına ilişkin aşağıdaki verilmiştir. 169 önerme ve örnekler 4.2.2.1- META DOLAŞIMI Meta dolaşımı, ilaç maliyetleri ve cektir. satış potansiyalleri bakımından incelene- 4.2.2.1.1- İLAÇ MALİYETLERİ Uluslararasıtaşma süreçlerinde ilaç maliyetlerini belirleyen başlıca dört faktörün ön plana çıktığı görülmektedir. Bunlar: o imalat-Paketierne ve Etiketierne (Ambalaj) ve Tasıma: Sayılan özneler her malın maliyetini belirleyen asal unsurlar içindeki faktörlerdir. Kuşku­ suz bu maliyetler içerisinde sabit ve değişken sermaye yatırımıarına ilişkin değerlerin varlığının da bulunduğu kabul edilmelidir. o İhracat ve İhracat Fiyatları: Meta dolaşımı bakımından pazardaki belirleyici diğer bir faktördür. İhracatın temel rolü, üretici ana ülkede üretilmiş olan ilacın, diğer ülkelere satışının uluslararasıtaşma bakımından önemli bir yol olarak gerçekleştirilmesini gerektirmektedir. Üretim teknolojisine ait bilgilerle beraber, üretimin üretici ülkeden, diğer bir ülkeye aktarılma­ sı önemli bir uluslararasıtaşma aracıdır ve lisans çalışmalarının kapsamı­ na girmektedir. Uluslararası rekabet edebilirlik, pazara giriş-pazar payını genişletme ve pazarda hakimiyet sağlanması ihracat fiyatları bakımından önde gelen unsurlardandır. Bu da ilaç sektörü açısından uluslararasıtaşma­ nın temel üç yolundan birisidir. o Taşıma (nakliye) Yolları ve Di2er N akliyecilik Hizmetleri: Bu hizmetlerin bütününün niteliği, uluslararası düzeyde hammadde, farmasötik etken ve yardımcı maddeler bakımından ihracat ve ithalat maliyetlerini önemle etkilemektedir. o İyi imalat Uygulamaları (Good Manufacturing Practice-GMP): Bu kurallar, ilaç üretimi ile ilgili uluslararası düzeydeki düzenlemeleri içermekte ve standardizasyonu sağlamaktadır. GMP kurallarına uygun üretim tesislerinde üretilmemiş herhangi bir ilacın ihracat, ithalat ve iç pazar satışları bakımından şansı olmamaktadır. GMP kurallarının uygulanması başlan­ gıçta sabit sermaye yatırımı olarak hem doğrudan ilaç maliyetini ve hem de meta dolaşımını etkilemektedir. 170 4.2.2.1.2- SATIŞ POTANSİYELLERİ Meta (ilaç) dolaşımı bakımından önemli olgu, malın (ilacın) satışını sağla­ mak, başka bir anlatımla, ilaca talep yaratmaktır. Buna ilişkin başlıca faktörler arasında şunlar sayılabilir: o Hastalık-Hasta Demografisi: Demografik değişkenler ve uygulamalanndaki değişiklikler, ilaca talep yaratılmasım ya da ilaç satış potansiyellerini etkilemektedir. Ülkelerde farklı bölgelere göre, dünya coğrafi bölgelerinde ise, hastalık yayılımının demografik özelliklerine göre, farmakolojikterapötik ilaç kategorilerinin satışmda ya da endikasyon temelli ilaç dolaşırnında farklar ve özellikler ortaya çıkabilmektedir. Türkiye Karadeniz yöresinde antiromatizmal ilaçlara görece yüksek talep ile, HIV-AIDS ve sı tma vakalarında kullamlan ilaçlara kıta Afrikasında talep olması demografik fark ve uygulamalara örnek gösterilebilir. o Üretici Demografisi: Üreticilerin demografik olarak dağılım ve yayılımm­ da değişikliklerle üretim uygulamaları, ilaç satış gücünü önemle değiştire­ bilmektedir. o Talep Kayması: Gelecek kestirimleri bakımından talep kayması ve bu kayınayı yaratabilecek üretim ve firma politikalan pazardaki satışlar üzerinde etkili olmaktadır. o İlaç Tedavisinde Hasta-Kültürel Ögeler: Hastanın ilaç tedavisi uyumuna kültürün etkisi, ilaç satış potansiyallerini değiştiren diğer bir etkendir. o Fiyatıandırma ve Geri Ödeme Sistemleri: İlaçta fiyatlanduma ve geri ödeme sistemleri ilaç satışını belirleyen asal faktörlerin başında gelmektedir. İlaçta fiyat, ona ulaşılabilirlik ve edinebilirliği belirleyen en önemli (sosyal) özelliklerden birisidir. İlaç fiyatı, bir piyasa maliyet unsuru olarak, sağlık hizmetinin kalite ve özelliklerini de belirleyebilmektedir. Diğer bir anlatımla, kapitalist sisternde ister hasta, ister sağlıklı olarak müşteri, satın alacağı mal ya da hizmete erişebilirliği ve bunun kalitesini (öngörülen standart) ancak onun piyasa fiyatını ödeme suretiyle gerçekleştirebilmek­ tedir. Toplumsal açıdan hasta ve yakınlarını, ilaç kullanımında öncelikle ilgilendiren husus, ilacın teminiyle ilgili faktöriyel bir uygulama olarak 171 geri ödeme sisteminin olup olmadığıdır. Geri ödeme listelerine ilacın dahil olması, pazar payındaki artan değeri bakımından değişiklikleri sağlamak­ tadır. o Üretim ve Perakende Dağıtım: İlaç üreticileri ve mal ve hizmetin dağıtı­ mından işlevsel olarak sorumlu olan eczacılara yönelik olarak rnevzu standartlardaki yürürlük, ya da bunlardaki değişiklikler, ilaçların satış potansiyallerini etkilemektedir. o İlaç Bilgi kaynakları: Gerek hasta ve gerekse ilaç üreticileri ile, mesleki hizmet veren hekim ve eczacılara yönelik değişen ilaç bilgi kaynakları, ilaç satışında, potansiyel değişiklikler oluşturabilmektedir. o Tanı: Hastalıklara ilişkin tam koyma hızı tedavi maliyetlerini ve ilaç satış­ larını değiştirebilmektedir. 4.2.2.2- FiNANSAL DOLAŞlM Uluslararasılaşma, farmasötik sanayinin en yoğun yaşandığı sektörlerin başında gelmektedir. Oligopolistik bir tekelleşme sürecindeki sermaye hareketleri, ilaç sektörünü ABD-AB ve Japonya kökenli firmalarm yoğunlaştığı bir alan olarak belirginleştirmektedir. Bu dolaşımla ilgili faktöriyel ögeler şöyle sıralanabilir: 4.2.2.2.1- DOGRUDAN YABANCI YATIRIM-PAZAR HAREKETLERİ İlaç sektöründe, bir başka uluslararasılaşma süreci olan doğrudan yabancı yatırım (dyy) yolunun asal nedenlerini, üç başlık altında toplamak olasıdır. Bunlar: .i) Ulusal pazara nüfuz etmede ilaç üretim birimi açmanın görece kolaylığa sahip olması, ii) Dünya çapmda yavru-şirketler ağının sağlanması, iii) İlaçta, dünya ticaretinde hızla artış sağlanmasıdır. Bu yolla, bir ülkeye nüfuz eden kaynak ülke firması a) Yavru-firma aracılığıyla doğrudan ulusal pazar içinde olma avantajı sağlar; b) Gümrük duvarlan ve diğer korumalı tedbirleri aşa­ bilme avantajı elde eder; c) Ayrıca, bu süreçte ilaç üretiminin c1) Araştırma­ ürün geliştirme, c2) İlaç aktif ve yan hammadde üretimi, c3) Formülasyon ve 172 mamul ilaç üretimi gibi kendine özgü üretim aşamaları ve bunlara özgü diğer nitelikleri de uluslararasılaşma bakımından avantajlar oluşturur. DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) düzenlemeleri (GATT ve GATS), özel sennaye hareketinin önündeki gelişim engellerini kaldırma ile sermayenin uluslararası lcar transferi ve tercihini sınırsıziaştırma uygulamalannda en önemli gelişi­ min köşe taşlarını oluşturmaktadır. Bu mevzuat düzenlemeleri ulusal sınırlar içerisinde doğrudan yabancı yatırım tercih ve ldr transferini engelleyen, ya da ulusal şirketlere tamnan olanaklann gelecek yabancı sermayeye aynılaştı­ rılması özellik ve uygulamalarını içermektedir. 4.2.2.2.2- SERMAYE YAPISI Uluslararası ilaç sanayinin sermaye yapısını belirleyen ya da bu sektörde bulunan firmalar arası rekabet stratejisini tanımlayan başlıca öznellikler şöyle sıralanabilir: o Firma sermaye yapısının proje temelli çalışmalara uygun olması, o Sermayenin geri kazanımı ve çıkarlarına uygun bir pazar yapısının (yönetsel ve iktisadi düzenlemeler) bulunması, o Farklı girişimci ve gruplara yanıt verecek bir teknoloji, şirketleşme ve yönetim yapısıyla bütünleşecek bir banka sistemi ve bu unsurlan kapsayan tüm pazarsal sunumlar, o Karşılıklı olanak ve gereksinimierin sıranabilmesi (siyasi tercih-devlet, yatırımcı-ilaç sanayicisi), o Karşılıklı işbirliği ya da ortakhk gelişimini sağlayacak sermaye anlaşma­ zemini ve bunun dayalı olduğu siyasi-ekonomik larına ilişkin buluşma iklim-ortam. 4.2.2.2.3- TEKNOLOJi ve SOSYOEKONOMİ Teknoloji ve ve sosyoekonomik gelişimierin pazarı, farmasötik ve biyoteknolojik ürünlerin satış çıkarlarına göre biçimlendirmeye açık olması diğer bir faktördür. Örneğin; ABD ve AB' de geleneksel farmasötik pazar, sosyoekono- 173 mik tıbbi gelişimler ve buna uygun teknolojilerle ticarileştirilmektedir. Özellikle biyoteknolojik gelişmeler arasında RNA-interferans (RNAi) teknolojisi, kök hücre araştırmalan ve bütün genom taramalan başta gelen ilk örnekler arasındadır. RNAi teknolojileri özellikle ABD ve AB ülkelerinde gelişim gösterirken, kök hücre araştırmalan başta Singapur olmak üzere, Hindistan'a kaymış görünmektedir. NIH (National Institutes of Health-ABD-Ulusal Sağ­ lık Enstitüsü), ABD Federal Araştırma Fonlanna kök hücreve benzeri jenerik materyal sağlayan 11 enstitü arasında, bu iki ülkeyi ilk sıralarda listelemektedir. Benzer olarak Hindistan, "Biyoinformatik ve diğer veri yönetim teknolojileri" nde dünya merkezi olma yolundadır. Benzer biçimde, Brezilya' da, bu ülkenin önemli ihracat tarım ürünü olan citrus (turunçgil) ta gelişen meyva sineğinin genetik haritası üzerinde çalışan 34 laboratuvarlık bir bilgisayar ağı kurulmuştur. Bu kanalla dünyadaki talebe de yanıt verilmektedir. Sonuç olarak bugün ülkeler, kendi toplumsal gelişmelerine uygun biyoteknolojikfarmasötik teknolojiler geliştirmekte ve uluslararası düzeyde finansal dolaşım kapasiteleri yaratabilmektedir. 4.2.2.2.4- ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME {Ar-Ge) ÇALIŞMALARI İlaç ve biyotek sanayiinde "Araştırma-Geliştirme" (Ar-Ge) çalışmalan ve bu bütünün parçası olan klinik araştırmalar için yapılan harcamalar, finansal dolaşım bakımından en önemli kalemi oluşturmaktadır. ilerleyen bölümlerde ÇokUluslu Şirketler yapılanması göstergesi olarak, bu başlık yeniden incelenecektir. Burada Ar-Ge çalışmalarının finansal dolaşımdaki önemine ilişkin özet bir atıf yapılmaktadır. Farmasötik endüstri bakımından Ar-Ge çalışması yürütebilen firmalara innovatör firmalar denmektedir. Ar-Ge çalışmalan özellikle özel sermaye piyasaları içerisinde bir büyüme (uluslararaszlaşma) ve rekabet stratejisi olarak gelişim göstermektedir. Bu süreç "rekabete yönelik bulus'' süreci olarak tanımlanır. İlaç sanayiinde bu sürecin başlıca iki özelliği bulunmaktadır. Bunlar ilaca ilişkin temel bilimsel bilgi üretim ve geliştirilmesi ile Ar-Ge çalışmala­ nnın bütününe dayanan rekabet stratejisi işlevinin sağlanmasıdır. Bu süreç bilimsel araştırma yapılması ve teknoloji geliştirilmesini, sistemin yeniden 174 kendisini üretim momentiği olarak kullanmaktadır ve bu bağlamda da, a) sürekli yeni ürün geliştirmek, b) bu ürünlerden daha iyiler (etkin/eri) ya da taklitleri yapıhncaya değin "tekel karları'' elde etmek amacını gütmektedir. Sonuç olarak Ar-Ge, farmasötik endüstrisi açısından yeni hastalık(lar) modelleri bakımından yeni endikasyonlara yönelik moleküllerle pazar payını artırmak ve ldrhlığı maksimize etmek için bir rekabet ve büyüme stratejisini tanımlamaktadır. Araştırmalardaki molekül tarama verilerine ilişkin bulgular, yeni bir molekül keşfetme şansının% 0.001 (1/10.000) olduğunu, harcamalann yaklaşık 800.000 $ ve ruhsatlandırılarak piyasaya çıkabilme ortalama süresinin yaklaşık 12 yıl sürdüğünü göstermektedir. Uzun, zahmetli ve pahalı bir süreç sonunda, innovatör firmanın beklentilerini şöyle sıralamak olasıdır: i) piyasadaki rakiplerini molekül bazmda geride bırakma, ii) ilacı mülkiyet olarak kapatma (patentleme), iii) maliyet harcamalarmı amortize edecek yüksek bir karlılık beklentisi. Bu türden bir strateji izlemeyen firmaların uluslararasılaşması mümkün olmamaktadır. Ar-Ge çalışmalan preklinik (hayvan deneyleri) ve klinik (gönüllü ve hasta üzerinde deneyler) araştırmalara olmak üzere başlıca iki fazda yürütülmekte ve ilaç ruhsatlandınlarak piyasaya verildikten sonra pazar soması takibi de (post marketing surveillance) kapsar olarak devarn etmektedir. Klinik araş­ tırmalar firma araştırma merkezli yönetilmekte ve çok merkezli çalışmalar olarak genişletilmekte-desteklenmektedir. Bu fasıl değişken sermaye içindeki yatırım sermayesi olarak finansal dolaşım bakımından büyük önem taşımak­ tadır. Ar-Ge ve klinik araştırma harcamalanna ilişkin diğer başlıklar da aşağıdaki gibi sınıfiandınlabihr: o Araştırma ekibinin, projelerin çeşitli basamaklan ve bitiş noktalarına göreli olarak kültürel yönlendirilmesi, o Araştırınanın çeşitli dayanak noktalan ve materyaline ilişkin etik çalışmalar (örnek: ksenotransplantasyon, kök hücre), o Geleneksel pazarlar dışındaki araştırma elcsperizi için yapılan harcamalar, o Yabancı doğumlu bilim adamlarını işe alma ve çalıştırma harcamaları, o Yabancı yayınlardaki araştırma verileri için yapılan harcamalar. 175 Ar-Ge çalışmalan ilaç sanayiinde çok ulusluluğun öncül unsurlan arasındadır. Ar-Ge bütçesinin maliyetindeki sürekli artışların, uluslararasılaşma sürecini belirleyici bir faktör olarak uluslararası yayılmanın itici faktörü olması durumu birincil örnek olarak verilebilir. Ar-Ge etkinliklerinin sımrlı sayıda seçme terapötik gruplarda yoğunlaşma oluşturması, firmanın bu gruplarda uzmanlaşmasım ve lider konuma geçmesini sağlamaktadır. Böylece, özgün terapötik grupta yoğunlaşma, ilacın üretim, satış ve gelirlerinde az sayıdaki terapötik gruba bağımlık oluşturmayı ve firmaların ulusal boyuttan uluslararası boyuta taşınmasını da mümkün kılmaktadır. Genelinde, Ar-Ge yatırımıanna dayalı, firma sermayesinde oluşan giderler açığımn, kısa sürede arnortize edilme dürtüsü, firmayı "dünya çapında etkinlikte" bulunmaya iter. Ar-Ge çalışmaları, tekel karım maksimize etme amacına yönelik olmakla beraber, kapitalist firmalar açısından bu kar elde edilineeye değin bazı riskler de bulunmaktadır. Bu riskierin başında genel neden olarak araştırma faaliyet ürününün (bilgi) kamu malı olma özelliği bulunmasıdır. Özel nedenlere bağlı riskler ise i) Ar-Ge çalışmalarının zaman harcatıcı olması, ü) bu çalış­ maların çok yüksek masraflı yatırım ve harcamaları gerektirmesi, iii) yeni bir kimyasal bileşiğin ilaç olabilmedeki düşük başarı şansı ve iv) rakipler tarafından taklit kolaylığı olarak sıralanabilir. İlaç sanayiinde Ar-Ge çalışmaları, "rekabete yönelik b ulus" süreci olarak her zaman sektör içi ve firmalar arası karşılıklı risk de taşımaktadır. Bu anlamdaAr-Ge'nin taşıdığı riski azaltmak amacıyla "uluslararası patent sistemi" nin sağladığı korumadan yararlamlmaya çalışılmaktadır. Bu koruma modeli, gerçekte uluslararası olarak oluşturulmuş bir mevzuat sisteminin parçasıdır. Bu anlamda sosyal hegemonya stratejilerinin bir parçası olarak da değerlen­ dirmesi gerekmektedir. 4.2.2.2.5- ULUSLARARASI MEVZUAT DÜZENLEMELERİ ve PATENT Uluslararası hukuki mevzuat, siyasi ve ekonomik sisteme meşruiyet sağlayan ve onu garanti altına alan ve bu bağlamda da askeri olarak müdahale alam oluşmasına olanak veren bir düzenlemeler bütünüdür. Bu düzenlemeler, küresel ve bölgesel oluşumlar ile bunların yapılandırılmasına olanak veren anlaş- 176 malardan oluşmaktadır. Bu bağlamda, daha önceleri küreselleşmenin yapısal ve hukuki organlan tablo 1 'de özetlenmişti. İlaçla ilintili olan hukuki hegemonya stratejisi ya da uluslararası mevzuat dü- zenlemeleri başlıca, i) standart oluşturma ve ii) bu teknolojik aidiyetleri uluslararası düzeyde karşılıklı olarak tanıma olarak kategorize edilebilir. Farmasötik ve biyotek endüstrilerin küreselleşmesini sağlayan uluslararası standart ve anlaşma bulunmaktadır. Bunlar: o Uluslararası Uyumlulaştırma Konferansı Müktesabatı başlıca iki (International Con- ference on Harmonizatian ICH) o Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Haklan Anlaşması (Trade Related Aspects ofIntellectual Property Rights-TRIPs) dır. ICH, ABD-AB ve Japonya'nın ortak katkılarıyla oluşturulmuştur. İlaç ruhsatlandmlmasmdaki düzenleme süreçlerinin belirlenınesini sağlamaktadır. Bu suretle, bir bölgede ruhsatlandırma güvenliliği (emniyeti-safety) sağlanmış bir ilacın buna taraf olan ülkelerde de kabulünü öngörmektedir. Yeni bir ilacın ya da biyotek ürünün, ICH yönetmeliğine göre geliştirilmesini takiben, bu ürünler için herhangi bir ICH bölgesinde ruhsat başvurusu yapılabilmektedir. TRIPs anlaşması, ticaretle ilgili fikri mülkiyet haklarına düzenleme getinnekte ve Dünya Ticaret Örgütünce yönetilmekte ve yürütülmektedir. Bu anlaşma çok taraflı (multilateral) bir anlaşmadır. ilaçlarla ilgili olan bölümü bir dizi alanlar ve kurallar dizgesi içermektedir. Örneğin yoksul ülkeler için zorunlu lisans anlaşmalarına dayalı jenerik ilaç ithalatından, çeşitli yaşam biçimlerine (life forms) ilişkin patentlenebilme süreçlerine kadar farklı alanları, kurallarla düzenlemektedir. Biyomedikal araştırmalarda yabancı sermayenin yaygınlık kazanması, ülkenin patent korumasım kabule zorlanmasına neden olmaktadır. Türkiye 1995 'le beraber, patent korumasını kabul etmiş ve uygulama 2000'de başlamıştır. Diğer yandan veri koruması da TRIPs 39/b maddesine dayalı olarak 1997 'den bu yana kabul edilmiş durumdadır. İlaç ve biyotek sanayini ilgilendiren bu mevzuat düzenlemeleri ülkeler arası uyum ve ülkelerin bu düzene uyuncu ile ilgili önemli harcamalara neden olmakta ve bu yolla da finansal dolaşım sağlanmaktadır. 177 Başlıca hukuki düzenlemelerle ilgili uyunç harcamalan arasmda faktörler sayılabilmektedir: i) ii) iii) iv) v) aşağıdaki TRIPs mevzuatına hazırlık süreci harcamaları, İlaç ve çeşitli yaşam biçimlerine ilişkin patent/marka edinim harcamaları, Biyolojik materyallerle ilgili gümrük/mevzuat düzenleme harcamaları, Yerel mevzuat düzenlemeleri, İyi klinik uygulamalan/ICH hazırlıklarına ilişkin harcamalar İlaca ilişkin patentimarka edinim yöntemleri ile bunlara ilişkin harcamalar "Uluslararası Patent Sistemi" ile düzenlenmektedir. Bu sistemin özellikleve diğer teknik ayrıntılarına ilişkin ayrıntılar ÇUŞ yapılanmalanna ilişkin bölümde yeniden özetlenecektir. ri, tanımlanması, işleyişi AR-GE çalışmalannda riski azaltıcı etmen olarak kullanılan uluslararası patent sisteminin başlıca yetersizlik nedenlerini şöyle sınıflamak olasıdır: a) Etkin patent süresi: Bu süre i- ürünün teknik gelişmesi, ii- klinik deneyler, iii- ürünün ulusal sağlık otoritesine kaydı sırasında harcanan zaman gibi nedenlerle 17 yıllık nominal koruma süresinin altına düşmesi ve b) "Taklit voluyla kesif' adı verilen rakip firma stratejilerini içerisinde barın­ dırmaktadır. Bir firmanın diğer firmalarca taklit edilemeyecek ürünler üretebilmesi, özel sermaye birikimi sürecinin temel özelliğini oluşturur. Bu bağlamda başlıca 2 risk tanımlanmaktadır. Bunlar: a) Yeni ilaçların etkin ömürlerini belirsiz kılan rekabetçi taklit b) Patent süresi bitimidir. İlaç sanayiinde çok ulusluluk nedeni olarak özel sermaye birikimi sürecindeki riskiere karşı başlıca temel önlemler a) en kısa sürede en fazla satış hasılatı elde etme zorunluğu b) pazar boyutunun genişletilmesidir. Bu da, son tahlilde, sektörde daha büyük bir ürün (ilaç) değeri hasıla oranını kontrol edebilecek olan pazar stratejilerinin geliştirilip uygulanmasma bağlıdır. Yukarıda verilen tanımlardan mülkiyet aracıdır. Burada da ilacın anlaşılacağı üzere, patent sonuç olarak bir talep esneldiği olmayan ya da çok az olan 178 bir ürün olması ve insanlar açısından vazgeçilemez olması, kapitalizmde bu ürün üzerinde bireysel mülkiyet kurulmasını engelleyememektedir. Sağlanan mülkiyet ile ve bu mülkiyetİn dolaşırnma ilişkin özel anlaşmalar, ilaç firmaları arasında önemli bir finansal hareketlilik yaratabilmekte ve bu anlamda da sermaye merkezileşmesini sağlayabilmektedirler. 4.2.2.3- EMEK SÜREÇLERiNDEKi (İŞGÜCÜ) DOLAŞlM İlaç sanayiinde uluslararasılaşma ögesi olarak işgücü istihdam ve dolaşımı, bunlara ilişkin yapılan eğitim ve yönetsel harcamalar önemli bir maliyet unsuru olarak belirginleşmektedir. Bunlar ayrıntılandınldığmda: 4.2.2.3.1- İŞGÜCÜ İSTİHDAM ve DOLAŞIMI ilerleyen bölümde '"ilaç şirketlerinin u.hıslararası faaliyetlerinin çapı'~ istihdam ve dolaşımı bir firma örneğinde ömeklenmektedir. başlığı altında ÇUŞ yapılanmalannda işgücü 4.2.2.3.2- EGİTİM HARCAMALARI Eğitim harcamalarına ilişkin uluslararası başlıca ilaç sanayiinde yedi kategoride ortaya çıkmaktadır: ayrılan kaynaklar o Hukuki uyuncu garanti altına alacak ek mevzuat düzenleme ihtiyaçları, o Firma içi çalışma takımlarının iletişimini artıracak ek ihtiyaçlar, o Çalışanlarm (yönetici, işçi ve diğer hizmetliler) hizmetiçi eğitimlerinde zamanlama; proje uygulamalan ve bunlara ilişkin kilometre taşlarını tayin, o Eğitilecek olanların belirlenmesi, o Eğitimin verilmesi, o Uygun öğretim metodlan ve içeriklerin seçimi, o imalat, analiz ve validasyon (geçerlilik) raporlan dahil materyal çeviri harcamaları. 179 4.2.2.3.3- YÖNETSEL HARCAMALAR o Ayrımcılık karşıtı yasa ve politikalara uyum, o Proje bazlı takım çalışmaları oluşturma, o Yüz yüze görüşme, telekonferans, internet ağı üzerinden haberleşme, e-posta gibi yöntemlerde dengeli bir planlama ve yönetim oluşturma, o İletişim biçimlerinde farklılıklar oluşturma ve kendine güvenen küresel bir ekipleşme yaratma, o Yeni bir iletişim altyapısı oluşturmalbuna ilişkin donanım-gereç ihtiyaçları, o Grafikler, proje haritaları ve ek sözlükler geliştirme, o Çalışma ortamında bilgisayar ağları oluşturma ve akıl hocalığı olanakları­ nı geliştirme, o o Aracı ve dışandan danışmanlık hizmetlerini kullanma, Yabancı dil eğitimi ve aksan azaltma. 4.2.3- ÇOKULUSLU ŞİRKET (ÇUŞ) YAPILANMASININ GENEL DEGERLENDİRMESİ İÇİN YAKLAŞlM Küreselleşme hareketinin üç temel unsuru 1- Meta sermayenin gelişimi, 2Finansal sermayenin gelişimi ve 3- Üretici sermayenin gelişimi olarak sıra­ lanabilir. Bu gelişim eğilimleri, daha önceki bölümler içinde de özetlendiği üzere, küreselleşme eğiliminin başat örneklerinden birisini, doğrudan yabancı sermaye hareketlerine dayalı "ÇokUluslu Şirketler" (ÇUŞ) yapılanması oluşturmaktadır. Şirketleşme temelinde çok uluslulaşma, merkez ülkelere ait ulusal şirketlerin, çevre ülkelere ait ulusal şirketleri çeşitli biçimlerde yönetim ve/veya denetimleri altına alacak mekanizmaları oluşturması ile şekillenmektedir. Bu biçimdeki sermaye ve pazar büyümesi, gerçekte merkez ülke ulusal sermayesinin karını artıracak düzenlemeleri küresel olarak içeren bir hegemonik çizgiyi de içinde taşımaktadır. 180 Uluslararasılaşma, bir sektörde farklı ulus-devletlere ait, benzer firmalar arasındaki herhangi düzeydeki ortaklığı ifade eder. Uluslarüstüleşme ise, uluslararasılaşmayı da içeren ancak mutlak koşul olarak birden fazla firmanın bir üst hegemonik kategorisi için kullanılmaktadır. Bu anlamda bir araya gelmiş olan firmaların ÇUŞ yapılanmaları, dayandığı nedenler ve göstergeleri bakımından 3 başlık altında kategorize edilebilir. İlaç endüstrisini de içeren bu kategorizasyon, tablo 2' de özetlenmiş durumdadır. Bundan sonraki bölümlerde bu tablo ile ilgili ayrıntı açıklamalar verilecektir: Tablo 4-6. İlaç Sanayünde ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) Yapılanma Kategorileri ve Dayandığı N edenler-Göstergeler 1. ÇUŞ nedeni olarak yoğunlaşma 2. ÇUŞ görüntüleri a) İlaçta uluslararası mal ticaretinin boyutu ve büyüme hızı, b) İlaç sanayiinde firmalar arası birleşme koşullarının belirlenmesi c) İlaç sanayiinde firmaların biribirlerinin ülke-pazarına nüfuz etme dereceleri ve pazarların bölgeselleştirilmesi- küreselleş­ tirilmesi d) Çok uluslu ilaç şirketlerinin uluslararası faaliyetlerinin çapı. a) Uluslararası düzeyde alım ve satım faaliyetleri, b) Emek gücünün uluslararası düzeyde satın alınması, c) Firma fonlarının küresel kar maksimizasyonuııa yönelik dağılımı 3. ÇUŞ göstergeleri ve a) Doğrudan yabancı yatırım araçları b) İhracat ya da pazarlama ve lisans anlaşmaları c) Ar-Ge çalışmaları süreci d) Sinai ve fikri mülkiyet olarak uluslararası patent sistemi e) Özel sermaye birikimi süreci 181 4.2.3.1- ÇUŞ NEDENi OLARAK YOGUNLAŞMA Bir endüstri dalında uluslararasılaşmanın boyutunu temellendiren başlıca parametreler aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1- Uluslararası mal ticaretinin boyutu ve büyüme hızı, 2- Firmalar arası birleşme koşullannın belirlenmesi, 3- Firmalarm biribirlerinin ülke-pazanna nüfuz etme dereceleri, 4- Pazarların bölgeselleştirilmesi-küreselleştirilınesi. Herhangi bir endüstri dalında yukarıdaki ölçütlere uyan bir uluslararasılaşma süreci ile ortaya çıkan yapı kısaca ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) olarak anılmakta­ dır. ÇUŞ 'ların, uluslararası faaliyetlerinin çapı, uluslararasılaşma aşamasının düzeyini (evre sini) de yansıtmaktadır. İlaç endüstrisi, bugün için uluslararası faaliyetleri en geniş boyutlarda sürdü- ren bir sektör örneği olarak öne çıkmaktadır; diğer bir deyişle en fazla uluslaramsılaşmış olan bir sanayi dalıdır. Konu, tablo 2 ölçütlerine göre şu başlıklar altında incelenecektir: 4.2.3.1.1- İLAÇTA ULUSLARARASI MAL TİCARETİNİN BOYUTU ve BÜYÜME mzı İlaçta, uluslararası mal ticaretinin boyutu ve büyüme hızı yüksektir. F armasö- tik sanayii açısından temel iki tip mal ticaretinden bahsetmek olasıdır: Bunlardan birincisi ürün olarak ilaçla ilgili ticari mübadelelerdir. Diğeri ise ilaç üretim ve teknolojisine ilişkin bilgi mübadelesidir. Ürün olarak ilaçla ilgili mal ticaretinde ilaç etken madde satışları birinci sırayı tutmaktadır. Diğerleri sırasıyla ilaç katkı ve yardımcı madde satışlan ve mamül ilaç satışlandır. İlaç etken madde satışlan bakımından firmalar arası ilişkiler başlıca iki düz- lemde yürütülmektedir. Bunlardan illci, lisansör çalışmaya dayalı etken madde ticaretidir. Belli bir ana firmaya bağlı bir ilacın, başka bir ülkedeki ortak firma tarafından üretiminin yapılması, lisans anlaşmalan ile mümkündür. 182 Buna dayalı olarak hsansör firma, ya ilaç etken maddesini kendi üretim tesislerinde üretmekte ya da büyük ölçüde lisansı aldığı firmadan ithal etmektedir. Ticari mübadeleye esas olan süreç, firma içi satışlada ilgili bir etkinliği tanımlar. İlaç etken maddesi ile ilgili ikinci ticari mübadele jenerik ilaç üretimi ile ilgili olarak sürdürülmektedir. Jenerilc ilaç üreticileri, ilaç etken maddesini, başka jenerik üreticilerden sağlama yoluna gitmektedir. Aşağıdaki tablo 7' de, ilaç sanayiindeki küresel satış eğiliminin yıllara göre artışı sergilenmektedir. 1968'de pazarın küresel değeri sadece 1.9 milyar $ iken, bu 2002'de toplamda yaldaşık% 211 'lik bir büyüme ile 400.6 milyar $ düzeyine çıkmıştır. 1968-1981 yılları arasında küresel pazar satış hasıla değeri ortalama olarak% 3.6'lık bir büyüme gösterirken bu eğilim 1999'dan 2002' de ortalama olarak% 10.3 'lük bir oran artışı göstermiştir. Tablo 4-7. İlaç Sanayiinde Mal Ticaretinin Boyutu Olarak Yıllara 1968 1.9 1970 2.69 1971 Göre Küresel Satışlar 1978 10.2 5.1 1.4 1979 ı 1.92 6 3.10 1.6 1981 14.0 7 1972 3.55 1.8 1999 337.2 ll :1973 4.68 2.4 2000 317.2 lO :1974 5.91 3.0 2001 364.2 12 1975 6.56 3.3 2002 400.6 8 1977 8.14 4.1 2003 466.3 9 Mamül ilaç satışlan ile ilgili larda özetlenmektedir. diğer IMS 1999-2007 verileri, 183 aşağıdaki tablo- IMS (Intercontinental Marketing Services), bir uluslararası ilaç piyasa araş­ tırma ve damşma firmasıdır. Uluslararası ve ulusal düzeydeki ilaç piyasaları­ na ilişkin sunduğu raporlar ve diğer veriler, piyasanın ya da sektörün analizi bakımından en kapsamlı kaynaklardan birisini oluşturmaktadır. IMS yıllık raporlama tekniği olarak kesinleşmiş piyasa değerlerini içeren dünya pazarına ilişkin projeksiyonlan sunmaktadır. Aylık ve yıllık rapor özetleri, izlenebilen kaynaldar arasındadır. Bu kaynaklardan derlenen tablolar, IMS projeksiyonlarını yansıtmaktadır. İlaç endüstrisinin, uluslararası ve ulusal ölçekli incelenmesindeki paramet- relerden birisi de, küresel coğrafi dağılım eksenidir. Küresel coğrafi dağılım, merkez ekonomileri ölçeğinde ilaç üretim ve satış piyasalarının yoğunluk ve merkezileşmesini önemle yansıtmaktadır. Dağılıma ilişkin bölgesel dinamikler, gerçekte küresel büyüklüğün çeşit ve gücünü de sergiler. IMS verilerinde, farmasötik endüstri için önemli büyüklük indikatörlerinden bir tanesi, satış hasılalandır. Satış hasıla değeri, çoğu kez sabitlenıniş kur değerleri üzerinden Amerika Birleşik Devletleri dolan (ABD $) olarak ifade edilir ve satış hasılasındaki gerek değer ve gerekse yüzde (%) değer olarak büyüklük, aynı zamanda pazar büyüklüğünün eşdeğeri olarak da kabul edilmektedir. IMS verilerinde, küresel farmasötik satışlarda yaratılan değer, öncelikli olarak coğrafi bölgesel bir temelde incelenrnektedir. Bu bağlamda IMS, küresel farmasötik satışlar bakımından beş bölgesel coğ­ rafya bölümlendirmesi yapar. Buna göre Amerika kıtası, Kuzey ve Latin Amerika olarak ikiye ayrılır: Kuzey Amerika'yı Kanada ve ABD oluşturur. Latin Amerika içinde ise, başta Brezilya, Arjantin, Meksika gibi ülke ekonomileri ölçek veri olarak alınmaktadır. Avrupa, 2003 yılı başından bu yana, Avrupa Topluluğuna (AT) üye ülkeleri, topluluk dışında olan Orta ve Doğu Avrupa (ODA) ülkelerini ve Türkiye'yi içeren üçlü bir aynınma göre ele alın­ maktadır. Japonya, 1999 öncesi istatistiklerdeAsya-Afrika-Avustralya üçgeni içerisinde gruplandırılırken, buradaki tablolarda da gösterildiği üzere, daha sonraki yıllarda ayrı bir coğrafi bölge olarak aynştınlmıştır. 184 o IMS Veırileri-1999-2002: Mal ticaretinin boyutuna yaklaşım sağlama bakı­ mından, öncelikle küresel farmasötik satışiara göz atmak yararlı olacaktır. İlk tablo, küresel fannasötik satışlarda bölgesel olarak yaratılan 1999-2002 yıllan arası değerleri içermektedir. Küresel Satış Değ;erleri: Tablo 4-8.1. 1999-2000 YııUan Aras:ıı Bölgesel Olarak Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan. Değer Kuzey Amerika Avrupa* 135.6 %40.2 152.8 %48.2 %14 90 26.6 75.3 23.7 8 51.5 16.2 3 Avrupa Birliği (AB) AB-Dışı Avrupa Japonya Latin Amerika 22.4 6.6 18.9 6.0 9 Asya, Afrika ve Avustralya* 89.1 * 26.4 18.7 5.9 lO TOPLAM 337.2 317.2 %100 %10 %11 * Japonya dahil Dünya ilaç satışlan bakımından en büyük üç pazar sırasıyla, Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya' dır. Bu üç bölge, küresel ilaç satışlannın% 88.1 'ini elinde tutmaktadır. Bu rakamlar toplam olarak 27 ülkeye aittir. 185 Tablo 4-8.2. 1999-2000 Arası Bölgesel Olarak Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer *Japonya dahil 2003 yılı bakımından Birleşmiş Milletler'e (BM) üye ülke sayısı toplam 191 'dir. Buna göre% 14.1 oranındaki ülke, satışiann yaklaşık %88'ini gerçekleştirirken, toplam ülkenin% 85.9'una denk düşen 164 ülke ise, toplam satışlarda ancak% 12'lik pazar payına sahip görünmektedir. Bu veri, belli coğrafi bölgelerde konuşlanmış farmasötik endüstrinin üretim ve satış olarak pazarda yoğunlaştığını kanıtlamaktadır. İlk 10 Terapötik Sınıf-Küresel Satış De2erleri: Tablo 9.1, Uluslararası "Al- fabetik Tedavi Kategorisi" (ATK) ne göre sınıflandırılmış farmakolojik/terapötik gruplar içerisindeki ilk 10 grubu göstermektedir. Tabloda, 2000-2002 yıllan bakımından terapötik gruplar i) ATK sıralaması, ü) milyar $ cinsinden yıllık satış değerleri, iii) bu küresel satış değerlerinin % olarak ifadesi ve iv) kategorilere ilişkin yıllık % büyüme oranları olarak 4 parametrede incelenmiştir. % büyüme oranları sabit $ kuru üzerinden hesaplanmıştır. Tablo'nun incelenmesinde, farmakolojik/terapötik sınıflandırmaya giren ilaç grubunun 12 olduğu görülmektedir. Ancak bu gruplardan 3 tanesi, oluştur­ dukları satış değerleri bakımından, istatistiklere sadece bir yıl girebilmiştir. 186 Bu da diğer 9 grubun, 2000-2002 arasında istatistiklerde hep olduğunu göstermektedir. Bahse konu olan 3 gruptan birincisi, 2000 yılı istatistiklerine aittir. Bu grup non-narkotik analjeziklerdir. Diğerleri ise sırasıyla 2001 'de, sistemik antihistaminikler ve 2002 'de de, eritropoietinlerdir. Tablo 9.1, 9.2 ve 9.3'de, 2000-2003 yıllarına ait değerler, yıl bazında ayrı tablolaştırılmış olup, terapötik ajanların tedavi sınıflandırılmasına göre sırası, satış hasıla değeri ve yüzdesi ile % büyüme hızı verilerini içermektedir. Tablo 4-9.1. 2000 Yılı Tedavi Sınıfiarına Dayalı Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer* Antiülserler ı 17.4 %5.5 %13 Kolesterol ve Trigliserit Düşürücüler 2 15.9 5.0 21 Antidepresanlar 3 13.4 4.2 18 Kalsiyum Antagonistleri, (Sade) 4 9.8 3.1 2 Antiromatik Non-Steroidaller 5 9.5 3.0 26 ADE İnhibitorleri, (Sade) 6 7.3 2.3 3 Sefalosporinler ve Kombinasyonlar 7 6.9 2.2 -5 Antipsikotikler 8 6.0 1.9 22 Non-NarkotikAnaljezik:ler 9 6.0 1.9 3 Oral Antidiyabetikier lO 5.9 1.9 26 98.2$ %31.0 %+13 Antihistaminikler, Sistemik Eritropoietinler 3. Düzey ATK*deki temel lO Grup Toplamı *ATK: Alfabetik Tedavi Kategorisi 187 Tablo 4-9.2. 2001 Yılı Tedavi Sınıfiarına Dayalı Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratdan Değer* Antiülserler ı 19.5 %6 %+14 Kolesterol ve Trigliserit Düşürücüler 2 18.9 5 +22 Anti depresanlar 3 15.9 5 +20 Kalsiyum Antagonistleri, (Sade) 5 9.9 3 +4 Antiromatile Non-Steroidaller 4 10.9 3 +16 ADE İnhibitorleri, (Sade) 8 7.5 2 +5 Sefalosporinler ve Kombinasyonlar 9 6.7 2 o Antipsikotikler 6 7.7 2 +30 Oral Antidiyabetikler 7 7.6 2 +30 Antihistaminikler, Sistemik 10 6.7 2 +22 111.3$ 32 %+16 N on-Narkotik Analj ezikler Eritropoietinler 3. Düzey ATK*deki temel lO Grup Toplamı 'rATK: A(fabetik Tedavi Kategorisi 188 Tablo 4-9.3. 2002 Yıh Tedavi Sıımfiaırma Dayah Küresel Farmasötik Satışlarda Yaratılan Değer* Antiülserler 1 21.9 %6 %+9 Kolesterol ve Trigliserit Düşürücüler 2 21.7 5 +12 Anti depresanlar 3 17.1 4 +5 Kalsiyum Antagonistleri, (Sade) 4 11.3 3 +1 Antiromatile N on-Steroidaller 5 9.9 3 -1 ADE İnhibitorleri, (Sade) 6 9.5 2 +19 Sefalosporinler ve Kombinasyonlar 8 8.0 2 +2 Antipsikotikler 9 7.8 2 o HI 7.6 2 -3 7 8. ı 2 +18 Non-Narkotil<: Analjezikler Oral Antidiyabetilder Antihistaminilder, Sistemi!<: Eritropoietinler 3. Düzey ATK*deki temel10 Grup Top- 122.8$ lamı %+16 *AT!(: Alfabetik Tedavi Kategorisi 2000 yılı verilerine göre, 1Oterapötik grup içerisinde satış hasıla değeri ve % oranı bakımından ilk grup, antiülser ilaçlardır. 2000 yılında ilk 1O terapötik gruptan eldelenen satış hasıla değeri ise, 98.2 milyar ABD $'dır. Bu değer küresel satışlarm% 31 'ine denk düşmektedir. 2001 yılında ise, toplam satış hasılası 111.3 milyar ABD $ olarak gerçekleşmiştir. Bir önceki yıla göre baş- 189 lıca fark, non-narkotik analjezik ilaçların ilk 10 terapötik grupta yerini antihistaminiklere bırakmış olmasıdır. İlk 10 terapötik grup içine giren ilaçlarla gerçekleştirilen satış hasıla oranı% 32 olup, yine bu dönemde pazarın büyüme oranı % 16 olmuştur. 2002 yılında da ilk 1O terapötik ilaçlar pazarında %6'lık bir büyüme gerçekleşmiş ve 122.8 milyar ABD $'lık bir satış hasılası gerçekleşmiştir. İlk 10 İlaç-Küresel Satış De2erleri: 2000-2002 yılları arasında küresel ölçekte satış değeri yaratan ilaçlara ait çeşitli veriler tablo 1Ove ll' de toplanmıştır: Tablo 4-10. 2000-2002 YıllarıArası Satış Değeri Oluşturan İlk 10 ilacın Tedavi Grubu Ve Etken Madde Bakımından Sınıflandırılması Lipitor Antihip erlipidemik Atorvastatin +(2Adet) Zocor Antihiperlipidemik Sirnvastatin + (4Adet) Norvasc Kalsiyum Kanal Bl. Amlodipin +(lO Adet) Tablet Antiülser Lansoprazol + (8Adet) Mikropellet kapsül Prozac Antidepresan Fluoksetin + (7 Adet) Seroxat/Paxil Antidepresan Paroksetin + (1 Adet) Film tablet Zyprexa Nöroleptik Olanzapin + (1 Adet) Film tablet Celebrex Antiinflamatuvar Selekoksib + (1 Adet) Kapsül Zoloft Antidepres an Sertalin + (3 Adet) Erypo Eritropoietin Epoetin alfa Vi oxx Antiinflamatuvar Refokoksib Ogastro/Prevacid * 2002 de Türkiye'de bulunan ilaç sayısı 190 + (1 Adet) Film tablet Tablet Film tablet Kapsül Kapsül Likit Tablet Tablet Tablo lO'da herhangi bir sıralamaya bağlı olmaksızın 2000-2002 yılları arası ilk 1O ilaç listesine giren ilaçlarm tedavi gruplan ve etken madde içerikleri bakımından sımflandınlması yapılmıştır. Ayrıca ilk 10 ilacın Türkiye'de bulunup bulunmadığı ve varsa piyasadaki adetleri ile farmasötik şekilleri listelenmiştir. Bir antiülser ilacı olan ve omeprazol etken maddesini içeren Losec/Prilosec, Türkiye'de de satışta olan ilaçlardan bir tanesidir. Türkiye'de, omeprazol etken maddesini içeren 1O preparat üretilmektedir. 2000-2002 yılları arası ilk 10 ilaç listesi içerisinde yer alan ve amlopidin içeren Norvasc'da Türkiye'de üretilmektedir ve etken maddeyi içeren 1O preparat bulunmaktadır. Tablo ll de ise, ilk 1O ilacın küresel farmasötik ilişkin veriler gösterilmektedir: satışlarda yarattığı değerlere Tablo 4-11. 2000-2002 Yıllan Aras.a İlk 10 İlacm Küresel Farmasötik Satışlarda Yarattığı Değer* [~1~'\\m),ft~l,$-r:,~v,'!t: 0;;ı• /·... :;;.2?Y<. ~~~rı~~;~ı >•, ;. r· .•;... \.·. ;: f':.· •. · · •c:c· ••• ;• Losec/Prisolec ı 6.ı %1.9 %9 2 6.ı %0 3 5.2 %-19 Lipitor 2 5.4 1.7 %44 ı 7.0 +3ı ı 8.6 +20 Zocor 3 4.4 ı.4 %ı5 3 5.3 +25 2 6.2 13 Norvasc / 4 3.3 1.1 %ı5 4 3.7 +14 5 4.0 +6 Ogastro/Prevacid 5 3.ı 1.0 %33 5 3.5 +13 7 3.6 +3 Prozac 6 2.9 0.9 %-ı - - - - - - Seroxat/Paxiı 7 2.4 0.8 %20 9 2.8 +19 8 3.3 +13 Zyprexa 8 2.4 0.8 %30 6 3.2 +35 4 4.0 +21 Celebrex 9 2.4 0.7 %65 7 3.ı +32 9 3.ı -ı Zoloft lO 2.2 0.7 %ı2 - - - o 2.9 +ı2 Erypo - - - - 8 2.9 +35 6 3.8 +ı8 Vi oxx - - - - 10 2.6 +44 - - - $34.5 %ı0.9 %+2ı $40.2 %+22 $44.7 %+11 İlk 10 Ürün Toplamı ı * Veriler IMS World Review 2001, 2002, 2003 'de yukanya doğru 53 haftalık ABD lanmıştır; **Pazarda satış: milyar$ 191 satışlarından hesap- Bu tablo da, pararnetrik olarak dört veriye yer vermektedir. Bunlar sırasıyla, ilaçların yıllara göre en büyük değerden küçüğe doğru sıralanışlan, milyar $ cinsinden satış değerleri ile bunların% değerleri (sadece 2000 yılı için) ve her ilacın sabit $ kuru üzerinden piyasadaki % büyüme değerleridir. İlk 5 İlac-Pazar Hareketleri: Tablo ll' de yer alan ilk üç ilaç, yıllara göre sıralamadaki yerleri değişse bile satış hasılası bakırnından ilk üç sıradaki yerlerini koruya gelmişlerdir. Bu durum, şekil I' de de görülmektedir. Şekil I, tablo ll'den küçük bir farkla 1999-2002 yıllan arasını kapsamakta ve ilk 5 ilaca ilişkin bilgi vermektedir. Tablo ll verilerine geri dönülecek olursa, her üçünün yıllara göre değer olarak yarattıkları ortalama satış cirosu 18.1 milyar $'dır. 2000 yılında ilk sırada bulunan Losec/Prilosec bir önceki yıla oranla %9'luk bir büyüme gösterirken, 2001 'de büyüme durmuş ve 2002'de% 19 değer kaybıyla negatife geçmiştir. İlk 3 ilaç içerisinde yer alan Lipitor ve Zocor bütün yıllar bakımından satış hasıla büyüme yüzdesinde en istikrarlı gelişen ilaçlar olmuştur. Lipitor'un% büyümesi 44-20 arasında seyrederken, Zocor için büyüme % 15-13 arasında gerçekleşmiştir. İlk 5 ilaç: 1999-2002 ı 1. Lipitor 2. Losec 3. Zocor 4. Norvasc 5. Ogastro 2 3 4 5 IMS Health. IMS Drug Monitor sıralaması, önde gelen 13 ülkenin eczane satışlarına dayalıdır. Şekil4-1. 1999-2002 arası dünya satışları bakımından ilk 5 ilaç 192 İlk 10 İlac-Tümünün Pazar Hareketleri: 2000-2002 yıllara arasında ill<: ı o ilacın ortalama toplam satış cirosu 39.8 milyar$ olurken, bu ilaçlar için büyüme ortalama % 18 olarak gerçekleşmiştir. İncelenen dönem içerisinde bir antidepresan olan Prozac sadece 2000 yılında ve COX-2 inhibitörü olan antiinftamamvar Vioxx da 200 ı yılında ilk ı O arasına girebilmiştir. Buna karşın, Vioxx'a benzer, başka bir koksib türevi olan ve yetişkin osteoartiriti tedavisi için Pharmacia-Pfizer firmalannın ortaklığı ile üretilen Celebrex ise, her üç yılda da ilk 1O arasındaki yerini korumuş ancak 2000 yılında satışlardaki %65 'lik büyüme ile diğer ilaçlar arasında en büyük gelecek vaat eden görünmesine karşın, bu değer 200ı 'de% 32'ye ve 2002'de ise,-% 1'e düşmüştür. IMS Verileri-2003: Küresel Satıs De2erleri: IMS 2003 raporunda, daha önceki yıllardan farklı olarak, dünya denetimli ilaç satışları 5 değil 6 bölge içerisinde değerlendiril­ mektedir. Aşağıdaki tabloda bu veriler özetlenmektedir. Tablo 4-12. 2003 Yılı Bölgelere Göre Küresel İlaç Satışları Kuzey Amerika 229.5 49% +ll% Avrupa Birliği ll5.4 25 8 Diğer Avrupa Ülkeleri 14.3 3 14 Japonya 52.4 ll 3 Asya, Afrika ve Avustralya 37.3 8 12 Latin Amerika 17.4 4 6 $466.3 milyar 100% +9% TOPLAM Kaynak: IMS World Review 2004 Buna göre, Kuzey Amerika, Avrupa (Avrupa Birliği 'ne o dönem bakımından üye 15 devlet) ve Japonya 2003 dünya denetimli ilaç satışlarının% 88'ini gerçekleştirmiştir. Önde gelen bölgeler arasında gelişim hızları suaya konulacak ı93 % ll 'lik büyüme ile ve 229.5 milyar $'lık save bunun dünya küresel satışlannın yaklaşık yarısını denk geldiği anlaşılmaktadır. AB ise, satışlarda% 8'lik istikrarlı bir büyüme ile 115.4 milyar$ hk satış hasılasına erişmiş vaziyettedir. Diğer Avrupa ülkeleri ise, % 14'lük bir büyüme göstererek 14.3 milyar $'lık satış gerçekleştir­ mişlerdir. Diğer Avrupa ülkeleri, geçmiş yıllardan farklı olarak yeni bir analiz bölgesi olarak ele alınmaktavebu durumda toplam satış hasıla değeri 129.7 $ olarak hesaplanmaktadır. Diğer ülkeler içerisinde Türkiye de bulunmaktadır. Geçmiş yıllardaki Türkiye pazar satış hasıla projeksiyonları için hesaplanan yaklaşık 6 milyar $'hk büyüklük, 2003 yılı için baz alındığında, diğer Avrupa ülkeleri içerisinde Türkiye pazarı % 41.9 'luk bir büyüklüğe sahipken, toplam Avrupa pazarı içerisinde bu oran% 4.6'dır. olursa, Kuzey Amerika'nın tış hasılası oluşturduğu Japonya' da satışlar önceki yıla göre, % 3 'lük bir büyüme göstererek 52. 4 milyar $ 'a erişmiştir. Latin Amerika bölgesinin gelişmekte olan ekonomilerinde (Brezilya, Arjantin, Şili), 2003 'de, 2002 'deki "-1 O" luk düşüşten keskin bir geri dönüşle,% 6'lık bir büyüme gerçekleştirilmiş ve satışlar 17.4 milyar $'a ulaşmıştır. Japonya hariç, Asya-Afrika-Avustralya bölgesindeki ilaç satışları, önceki yıla göre,% 12 büyüme göstererek 37.3 milyar $'a ulaşmıştır. IMS 'ye göre, küresel ilaç sanayii 2003 'te de hızla büyümeye devam etmekle birlikte, i) dünyadaki ekonomik koşullar ve kriz, ii) çeşitli düzenlernelerin (idari ve hukuki) sektör üzerindeki sürekli baskılan ve bunun basında gündem ediliyor olması sanayii üzerindeki başlıca zorluldar olarak değerlendiril­ miştir. Bu basınçlara karşın, IMS 2003 verileri, ABD'nin pazarda en yüksek büyüme oranlarına sahip olduğunu; Avrupa ve Asya' da ise, bu gelişmenin daha düşük profilli seyrettiğini göstermektedir. IMS değerlendirmelerine göre, Japonya'nın satış hasılası olarak büyüme hızı ivmelenirken, Latin Amerika pazarında da düzelme işaretleri bulunmaktadır. Çin pazarı ise, büyümesini anlamlı bir biçimde sürdürürken, küresel sanayi açısından giderek önemli stratejik bir pazar görüntüsü de vermektedir. Raporda, küresel büyümenin ardındaki gelişimi yönlendirici temel etmenler ise, i) ilaç araştırma-geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarında artışların güçlü bir biçimde devamı, ii) innovatif tedavilere süren talep ve iii) yaşlarran dünya nüfusu olarak sıralanmaktadır. 194 2003 'te, jeneriklerle ulaşılan büyüme hızına karşın, küresel ilaç pazarındaki toplam büyüme halen% lO'lar civarındadır. Önceki dönemlerin istatistiklerine bakıldığında da jenerikler, toplam ilaç pazarındaki satışların % 4-5'ini oluşturmaktadır. İlk 10 Terapötik Sınıf-Küresel Satış De2erleri: 2003 'te ilk ı O tedavi grubu, denetimli dünya pazarının% 30'unu oluşturmaktadır. İlk ı o unun dördü -kolesterol ve trigliserit düşürücüler, antipsikotikler, eritropoietinler ve antiepileptikler (antikonvülzanlar) bir önceki yıla göre her biri % ıO'dan fazla büyümüştür. Örneğin anti-epiletiklerin satışları % 22 büyürken bu oran antipsikotiklerde% 20'lerin üstündedir. Anti-epileptiklerdeki bu güçlü büyüme ADE inhibitörlerini vurmuş ve bu ilaç grubunu ilk ıo sıralamasından çıkar­ mıştır. Bu olgu, bazı antihipertansiflerdeki patent süresi dolumu ile de uygun olarak güçlü bir biçimde etkilenmiştir. Aşağıdaki tablo terapötik gruplardaki ilk ı O'u özetlemektedir. Tablo 4-13. 2003 Küresel Farmasötik Satışlarda İlk 10 Terapötik Sınıf Kolesterol ve Trigliserit Düşürücüler 26.1 6% +14% 2 Anti-ülser ilaçlar 24.3 5 9 3 Antidepresanlar 19.5 4 10 4 Antiromatİk 12.4 3 6 5 Antipsikotikler 12.2 3 20 6 Kalsiyum Antagonistleri, Tek 10.8 2 2 7 Eritropoietinler 10.1 2 16 8 Anti-Epileptikler 9.4 2 22 9 Oral Antidiyabetikler 9.0 2 10 10 Sefalosporinler ve Kombinasyonları 8.3 2 3 $142.0 milyar 30% +ll% 3 N on-Steroitler SınıfBTK'da Yer Alan ilk 10 Toplamı ATC: All Therapeutic Category, Bütün terapötik kategoriler (B TK) Kaynak: IMS World Review 2004 ı95 Tablo incelendiğinde, kolesterol ve trigliserid düşürücüler önde gelen terapötik sınıf sırasında ilk sırayı almaktadır. Bu grubun 2003 satışları,% 14'lük büyüme ile 26.1 milyar $'a ulaşmıştır. Bu satışlar içerisinde, Pfizer'in, Lipitor (atorvastatin) adlı ilacı, 10.3 milyar $'lık satışla (tüm satışların % 39 'u) kolesterol ve trigliserit düşürücü ilaçlar arasmda birinci durumundadır. Bu kategoriyi asal olarak statinler oluşturmalda beraber, aynı grubun içerisinde fenofibratlar ve Schering-Plough ve Merck ortaklığına ait kolesterol absorbsiyon inhibitörü Zeita (ezetimib) da bulunmaktadır. Daha önceki yıllarda ilk sırada olan, anti-ülser ilaçların ilk sıradan düşüşle­ rinde, omeprazol'ün (Astra Zeneca'nzn Prilosec adlı ilacu) ABD'de Aralık 2002' den itibaren jeneriğe geçişi, temel neden olarak sayılmaktadır. 2000 'den bu yana Prilosec/Losec dünyanın en çok satan ilacı olarak başta geliyordu. Genel olarak, GERD (gastro-özofagal reflü hastalığı) ve kalp yanması (heartbum) smda kullanılan diğer proton pompa inhibitörleri 2003'te% 9'luk büyüme göstererek satış hasılasında 24.3 milyar $ 'a ulaşmıştır. Antidepresanlar/ruh hali stabilizörleri, yine 3 sıra tedavi grubunu oluştur­ makta ve bir önceki yıla göre, satışlardaki %10'luk büyüme ile 19.5 milyar $' a ulaşmıştır. NSAİİ (Non-Steroidal Anti-injlamatuvar ilaçlar) ler, 2003 'te de sıralamadaki 4. sıra yerlerini korumuştur. Diğer yandan şizofreni ve daha yeni olarak hipolar hastalıklarda kullanılan antipsikotikler, hipertansiyoncia kullamlan kalsiyum antagonistleri ile yer değiştirerek 5. sıraya yükselmiştir. İlk 10 İlaç- Tümünün Pazar Hareketleri: 2003 yılmda dünyada en iyi satan ilaçların, 2002'ye göre% 4'lük artışla satış hasılalannm 48.3 milyar $'a ulaş­ tığını görüyoruz. Denetimli dünya pazarının toplamında, Lipitor (Pfizer), 2003 satışlan bakımından ilk sıradaki ilaç görünmektedir. Aynı gruptan baş­ ka bir statin türevi olarak Merck ve ortaklanna ait Zocor (simvastatin) ise, 2002'deki 2. sıra yerini 2003'te de 6.1 milyar$ ile korumuştur. Aslında, bu ilacın satışlannda bir önceki yıla göre (2002)% 4'lük bir düşme gözlenmektedir. Bu da statinlerin bazı Avrupa pazarlanndaki korumayı (exclusivitymünhasiriyet) kaybetmeleri nedenine dayanmaktadır. 2003 'te, en iyi satan ilk 1O ilaç arasında, dünya çapında en hızlı gelişmeyi gösteren AstraZeneca'nm GERD tedavisinde kullamlan Nexium (esomeprazole) adlı ilacıdır. Bu ilaç, bir önceki yıla göre satışlanndaki% 62'lik artışla 196 3.8 milyar $'lık bir hasıla oluşturarak ilk IO'a, 7. sıradan girmiştir. Bu çarpıcı büyüme, AstraZeneca'nın, hekim ve hastalan bu ilacı kullanmaya ikna edici satış kampanyalarındaki başarısına bağlı görünmektedir. Diğer yandan, yine bu firmaya ait olan Prisolec, pek çok ülkede jenerik olarak üretilmektedir. Prilosec/Losec, 2002' deki üçüncü sırada olan ilk 1O içindeki yerlerini süratle kaybetmiştir. Başka bir patent kazazedesi olan ilaç, 2002 'de 8. sırada bulunan Glaxo Smith antidepresan Paxii/Seroxat (paroksetin) adlı ilacıdır. Pfizer'in Zoloft (sertralin) adlı ilacı, GSK'nın Paxil ve Lilly'in Prozac (fluoksetin) adlı ilaçlannın patent korumasını kaybetmelerinden bu yana dünya pazarında 10. sıradaki en önde gelen ticari marka olmuştur. Buna karşın GSK, pazara bir astma ilacı olan SeretidelAdvair (flutikazon/salmeterol) ile yeni bir giriş yapmış ve satış hasılası bakımından 9. sırada kendisine yer bulmuştur. Pfizer, 2002'de 9. sırada bulunan artrit ilacı Celebrex (selekoksib), için yeni bir çıkış yakalayamamış ve bu bir antitrombosit-antiagregan olan Sanofi-Synthelabo ve Bristol-Myers Squibb'in Plavix (klopidogrel), adlı ilacına 8. sırada bir yer kazandırmıştır. Tablo' da 2003 'ün ilk 1O ürününe ilişkin satış hasılalan özetlenmektedir. Kline'ın (GSK) Tablo 4-14. 2003 Küresel Farmasötik Satışlarda İlk 10 Ürün 4.8 4.0 3.8 3.7 10 Zoloft İlk 1OÜrün Toplamı 3.4 48.3$ Kaynak: IMS World Review 2004 197 3 +7 +13 +62 +40 +ll +14% IMS raporu, Lipitor, Zyprexa, Nexium ve benzeri ürünlerin tümünün, kendi gruplan içindeki daha yoğun rekabete karşın, daha anlamlı bir büyüme sağ­ layabildiğille de işaret etmektedir. Ayrıca raporda, 2003 'te 64 ürünün pazar satış hasılası olarak 1 milyar $'dan, 23 ürünün ise 2 milyar $'dan daha fazla hasıla oluşturan bomba ilaçlar olduğuna işaret edilmektedir. o IMS Verileri Bakımından Kısa Erimli Projeksiyon-2005: Sektördeki büyüme eğilimlerine ilişkin projeksiyon hesaplamalan yıllık % büyüme oranlan üzerinden kestirim olarak yapılmaktadır. Yakın gelecek tahminlerinin en önemli özelliklerinden bir tanesi, uluslararası ilaç endüstrisince yapılacak Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) çalışmalarının, planlama ve izlenecek politikaları konusunda bilgi veriyor olmasıdır. Aşağıda yer alan tablo, küresel büyüklüğe sahip ve aynı zamanda Ar-Ge çaulusal endüstrilerin 2005 yılına doğru büyüme ve geeğilimlerini sergilemektedir. lışmaların yürütüldüğü lişme Tablo 4-15. Dünyada Önde Gelen 10 Küresel Farmasötik Pazar ve 2005'E Kadar İlaç Satışlannda ve Büyüme Oranlarmdaki Projeksiyonlar Avustralya Belçika Kanada Fransa Almanya 3 2 6 16 17 İtalya ll Japonya İspanya 58 6 Birleşik Krallık ll ABD TOPLAM 150 281 5 3 10 22 24 16 66 10 16 263 9.3 5.6 10.7 6.0 7.5 8.2 2.3 9.9 8.3 11.8 434 +9.1 (Ortalama) Kaynak: IMS HEALTH Pharma-Prognosis International, 198 2001~2005 1.1 0.7 2.4 5.0 5.6 3.6 15.1 2.3 3.7 60.5 100 ı Oküresel farmasötik pazar içerisinde yer alan ülke örnekleri içinde, Kanada, ABD, Japonya ve Avustralya'nın yanısıra bazı AB ülkeleri de bulunmaktadır. AB ülke örneklerinin seçiminde başlıca iki ölçüt gözetilmiştir. Bunlar: i) farmasötik endüstri açısından majör büyüklüğe erişmiş olmak ve ii) Ar-Ge çalışmalan yürütmektir. 2000-2005 döneminde, satış hasılatanndaki yıllık büyüme oranı projeksiyonu bakımından, tablodaki AB ülkeleri için büyüme oranı, toplam% 45.5 hesaplanırken, geride kalan 4 ülke (Avustralya, ABD, Kanada ve Japonya) için bu oran toplam % 34.1 olarak kestirilmektedir. Bu da tüm ülkeler ortalaması bakımından, bu beş yıllık dönemde, ortalama % 9 .ı 'lik bir büyümeye denk düşmektedir. Projeksiyonun anlamı, lanması dışında, bu 10 ülke için ulusal ölçekli gereksinimierin karşı­ yeni ihracat olanaklarının yaratılması gerekliliğinin bulun- masıdır. o IMS Verileri-2007: Küresel Satıs De2erleri: IMS verilerinde, dünya ilaç pazanndaki küresel satışlann büyüme dağılımı bir önceki yıla göre hesaplanmaktadır. 2000-2007 arasındaki değerlendirmede aynı ölçüte göre yapılmış olup, tablo 16' da da gösterildiği üzere döneme 8 yılın ortalaması olarak bakıldığında, büyüklüğün % 8.9 olara1c seyrettiği gözlemlenmektedir. Ortalamayı oluşturan pik değer 2001 yılına ait% 1ı.8, en düşük değer de 2007 yılındaki% 6.4 'tür. İlginç olarak her iki yıl ekonomik kriz bakımından dönemsel periyotlan oluşturmak­ tadır. İlki, merkez ekonomilerden ziyade yükselen pazarlara ait bir dönem olarak hatırlanmaktadır. 2008 'de patlak veren kriz ise, ABD kaynaklıdır. 2000-2007 arası farmasötik yılına göre 2007'de pazarda edilebilir. satış eğilimlerindeki artışa bakıldığında, yaklaşık% 199 2000 50'lik bir büyüme olduğundan söz Tablo 4-16. Küresel Farmasötik Satışlar, 2000-2007 Küresel satışlar (ABD $-Milyar) Dünya Pazarı Toplamı (Cari ABD$) 365 392 428 499 560 605 649 712 Bir önceki Yıla Göre Büyüme (Sabit ABD $ Büyünıe) % 11.5 % 11.8 % 9.5 % 10.3 % 8.0 % 7.3 % 7.1 % 6.4 Kaynak: IMS Health Market Prognosis (IMS denetim/i ve denetimsiz pazarları dahil) Tabloda yer alan bilgiler 28 Mart 2008 tarihine değin geçerlidir. Bölgelere göre ilaç sanayii küresel satışlan incelendiğinde satışlar, doğrudan ve dolayh farmasötik kanallar, ecza depolan ve üretici verilerini kapsamaktadır. Tablo 17' de yer alan değerler, dağıtım kanalları aracılığıyla dolaşıma sokulan, reçeteli ve reçetesiz (banko üstü-OTC) üretici fiyatlarını yansıtmaktadır. Tablo 4-17. Bölgelere Göre Küresel Farmasötik Satışlar, 26 2007 Şubat Dünya ölçeği 663.5 100 6.1 7.8 Kuzey Amerika 304.5 45.0 4.2 8.7 Avrupa 206.2 31.1 6.7 6.6 AAA 62.2 9.4 13.1 11.3 japonya 58.5 8.8 4.2 2.8 32 4.8 12 13.4 529.5 79.8 5.1 7.4 Latin Amerika 1OAnahtar Pazar Kaynak: IMS-MIDAS, Aralık 2008 2007 Tabloda yer alan bilgiler 26 Mart 2008 tarihine değin tüm verilerin sonuçlarını yansıtmaktadır. Buna göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kanada'dan oluşan Kuzey Amerika, 2007, dünya verileri bakımından% 45'lik payla, ilaç üretim ve satışlarındaki en büyük piyasayı oluşturmaktadır. 200 Avrupa% 31.1 'lik pazar paylaşım payına sahip olarak, Avrupa Birliği ülkeleri (Gümrük Birliği ülkesi olan Türkiye dahil) ve Rusya, Ukrayna ve Belarus denetimli "pazar verileri"ni kapsamaktadır. Denetimsiz pazar verileri istatistiki sonuçlar içine dahil değildir. Anılan iki bölge, dünya pazarının% 76.1 'ini oluşturmaktadır. Tabloda yer alan "10 anahtar pazar" ülke kapsamına ise, Kuzey Amerika ülkeleri, AB'nin merkez ekonomi ülkeleri (İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya) ve Japonya girmekte ve pazann% 80'nini paylaşan ülkeleri oluş­ turmaktadır. Tablo 16 ve 17, geneliyle değerlendirildiğinde, sermaye yoğunlaşması ve pazar paylaşımını % 80'ler olarak kapsayan ülkeler tarafından belirlendiğini göstermektedir. Kuşkusuz, sosyal hegemonya stratejisi olarak değerlendirilecek temel alanlara bakıldığında, bunların ilaçta nonnIaşmayı sağlayan hukuki mevzuata ilişkin düzenlemeler (ilaç üretim, ruhsat/andırma ve dağıtım standardizasyonu) kapsamında yapıldığma işaret etmek gerekmektedir. Bu bağlamda da, pazar kontrolünü sağlayan ülkelerin "hegemonik asal belirleyici" olduklarına da vurgu yapmak gerekmektedir. Örnek verilecek olursa, ABD bakımından ilaç alanında kurumsal özgünlüğü ön plana çıkan kurum FDA (Food and Drug Administration) ve AB bakımından da EMEA (European Medicine Ageney) dır. merkezileşmenin, Aşağıda yer alan son iki tablo (Tablo 18, 19), küresel olarak üretim ve satışı yapılan ilk 1O terapötik grupla, ilk 1O ilaca ilişkin mal ticareti boyutunu göstermektedir. Her iki tabloda da verilen değerlere, daha önce de belirtildiği üzere Rusya, Ulaayna ve Belarus denetimli verileri dahil, denetimsiz pazar verileri ise hariçtir. Satışlar, direkt ve indirekt farmasötik kanallar, ecza depolan ve üretici verilerini kapsamaktadır. Değerler reçeteli ve reçetesiz (banka üstü-OTC) üretici fiyatlarını yansıtmaktadır. İlk 10 Teırapötik Snmf-Küıresel Satış Değerleri: 2007 yılı bakımından tera- pötik gruplarda ilk sırayı onkolojik ilaçlar almaktadır. Bu grup, 663.5 milyar dolarlık pazann% 6.2 mal ticaretine dayalı değer gerçekleştiren büyüklüktedir. 201 Tablo 4-18. İlk 10 Küresel Terapötik Sımf, 2007 ı.,,;J,. ':~/~::?:,;!( .}(;~ p('+~~:~ı~~;l:~~;,~~~t·! 1'~';·;:; .,;, ~L."·~ :c ,.ı . \ . '~ ·, { ·.'. :· .; 1 ;;•~~~\; ;m:•\;.;··..•• ABD $ Milyar % Pazar Paylaşımı 2007 Dünya ölçeği 663.5 100 6.1 Onkolojik ilaçlar 41.4 6.2 16.2 Lipid düzenleyiciler 33.7 5.1 -6.7 Solunum sistemi ilaçları 28.6 4.3 12.3 Asit pompa inhibitörleri 25.6 3.9 2.8 Antidiyabetikler 24.1 3.6 10.7 Anipsikotikler 20.7 3.1 10.7 Anti depresanlar 19.7 3.0 -6.8 Anjiyotensin II antagonistleri 19.4 2.9 13.6 Antiepileptikler 15.2 2.3 13.5 Otoimmün ajanlar 13.3 2.0 20.3 241.6 36.4 7.3 İlk 10 Kaynak: IMS-MIDAS, Aralık 2007 (26 Mart 2008 tarihine değin >,, . T:..:. tüm verilerin sonuçlarını) 2000'li yıllardan itibaren terapötik grup sıralamasma dahil olan ilaçlar, ilk 10 içinde yerlerini korumaya devam ederken, son sırada sıralamaya dahil olan yeni grup, otoimmün ajanlar olmuştur. İlk 10 İlaç-Küresel Satış Değerleri: İlk 10 ilaç içerisinde, geçmiş yıllarda olduğu üzere Lipitor, ilk sıradaki yerini korumuş 13.5 milyar dolarlık satış değerine erişerek, dünyada üretilen ilaçlar içinde markah ürün olarak % 2 pazar paylaşım değerine erişmiştir. Buna karşın sabit büyüme oranında negatife doğru bir eğilim de ortaya çıkmıştır. Negatif eğilim bağlamında benzer bir diğer ürün ise darbapoetin etken maddesini içeren aranesp 'tir. 202 Tablo 4-19. 2007 Yılmda İlk 10 Küresel Ürün 663.5 100 6.1 1. Lipitor (atorvastatin) 13.5 2.0 -2.8 2. Plavix (klopidogrel) 7.3 1.1 20.5 3. Nexium (esomeprezol) 7.2 1.1 5.3 4. Seretide/Advair (flutikazon+salmetero 1 7.1 1.1 9.6 5. Enbrel (Etanersept) 5.3 0.8 15.3 6. Zyrexa (Olanzapin) 5 0.8 1.9 7. Risperdal (Risperidon) 4.9 0.7 4.4 8. Seroquel (Kuetrapin) 4.6 0.7 16.2 9. Singulair (Montelukast) 4.5 0.7 14.7 10. Aranesp (Darbepoetin) 4.4 0.7 -12.9 563.9 9.6 5.6 Dünya ölçeği Önde gelen 1Oürünün toplamı Kaynak: IMS-MIDAS, Aralık 2007 (26 Mart 2008 tarihine değin tüm verilerin sonuçlarını) Sonuç olarak, 2007 yılı sonu itibariyle küresel ilaç pazarı, ABD, AB merkezi ekonomileri ve Japonya'nın baskın tayin edici rolleri aracılığıyla belirlenmektedir. Bu ekonomilerin başat özelliği ise, küresel sermaye birikimi ve yoğunlaşmasım sağlayacak uluslararası siyasi ve hukuksal düzenlemeleri gerçekleştirme konumuna ve gücüne sahip olmalarıdır. 203 4.2.3.1.2- İLAÇ SANAYİİNDE FİRMALARlN BİRİBİRLERİNİN ÜLKE-PAZARINA NÜFUZ ETME DERECELERİ ve PAZARLARlN BÖLGESELLEŞTİRİLMESİ­ KÜRESELLEŞTİRİLMESİ ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) yapısının genişletilmesi bakımından yoğunlaşma göstergelerinden bir diğeri de firmalar arasındaki "Birleşme-Satın Alma (BS) yoludur. Gerçekte B-S operasyonları "doğrudan yabancı yatırım'' (dyy) işlenılerinin bir parçası ve ana belirleyicisidir. Tanımsal kavrarnlara ilişkin özetlerneler olarak şunlar söylenebilir: Birleşme­ almalarda başlıca iki yol izlenmektedir. Bunlar: i) sınır ötesi birleşme ve satın almalar ve ii) yeni (greenfield) yatınmlardır. Satın Sınır ötesi birleşme, iki firmanın, iki farklı ülkedeki sahip oldukları aktiflerini yeni bir yasal yapı oluşturmak için birleştirmesidir. Sımr ötesi satın alma ise, varlıkların kontrolünün yerel bir firmadan yabancı bir firmaya transfer edilmesi olarak tanımlanabilir. Sınır ötesi satın alnıalar da kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Bir şirketin% 10-% 49'u arası payım satın alma işlemine "azınlık satın alma işlemP',% 50-% lOO'ü arası payı satın alma işlemine ise, "çoğunluk satın alma işlemi" denilmektedir. % lO'un altında bir satın alma işlemi ise, "portfolyo yatırım" olarak adlandırılmaktadır. Yeni "Greenfield" yatırım ise, yabancı bir ülkede firmanın finna kurma dahil her türlü yatırımı tanımlamaktadır. yaptığı yeni bir B-S 'ler i) yatay, ii) dikey ve iii) holding tipi olmak üzere başlıca üç tipte gerçekleştirilmektedir. "Yatay B-S" tipi aynı endüstri sektöründeki firmalar arasında gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle oligopol bir pazar yapısına açık, ya da onu oluşturan bir yapısal özellik göstermektedir. Yatay B-S tipi birleş­ melerde firmalar, çok büyük bir pazar gücü elde ederler. Yani yoğunlaşma ve bu anlarnda da toplulaşma oranı büyük boyutta gerçekleşir. Bu tür birleşme­ lerin oluşmasında teknolojik gelişmenin ve ekonomik serbestleşmenin etkisi çok büyüktür. Bu tür birleşmelerin yoğun görüldüğü sektörler ilaç, otomobil ve petrol sektörüdür. 204 UNCTAD, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun organlanndan birisidir. 1963'de kurulmuş olup, merkezi Cenevre'de olan hükümetler arası bir kuruluş tur. Doğrudan yabancı yatırımlar dahil, sektörel yoğunlaşmalann izlenme ve yol göstericiliği Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü UNCTAD tarafından yapılmaktadır. Etkinlikleri arasında, ticarete konu malların çeşit­ lendirilmesi ve kalkınma, uluslararası yatırım, teknoloji ve işletme gelişimi, malaoekonomik politikalar, borç ve kalkınma finansmanı, taşıma, gümrük ve enformasyon teknolojileri gibi konular bulunmaktadır. Ayrıca hükümetler arası tartışma formu, araştırma yapma ve veri toplayarak yayımlama fonksiyonlarını da sürdürmektedir. Tarihsel gelişimi içerisinde 1980'lere değin kalkınına iktisadı temelinde, yoksul ülkelerin kendi kaynaklanna dayalı kalkın­ masına önemle rehberlik etmesine karşın, neoliberal politikalarm hükümetler nezdinde benimsenmesine paralel olarak, kalkınma stratejileri perspektifi önemle dönüşüme uğramış ve bunların piyasa odakh hale gelişi ve birbirine bağımlılık temeline oturtulması sürecin özgüllüğü olarak ortaya çıkmıştır. Bugünkü misyonu sermaye küreselleşmesiyle uyumlu kalkınma stratejisi olan UNCTAD, "Dünya Yatırım Rapo:ru-World Investment Report", başh­ ğında raporlar hazırlamakta ve yayırnlamaktadır. Her yıl uluslararası doğru­ dan yatırımlardaki eğilimiere bağlı olarak farklı bir alt başlık ile yayımlanan raporu'nun 2007 yıh alt başlığı, "ÇokUluslu Şirketler, Doğal Kaynak istihraç Sanayileri ve Kalkınma" olarak belirlenmiştir ve 2006 yılının kesinleşmiş verilerini içermektedir. Kısacası UNCTAD, büyük ölçüde, dünya doğrudan yatınmlarına ilişkin gelişmeleri ve eğilimleri inceledikten sonra, firmalar arası birleşme ve satın alınalara ilişkin kapsamlı bir veri içeren bu raporu hazır­ lamıştır. Raporun belli, başlı ana hatlan şunlardır: en çok uluslararası yatırım yapan ve çeken ülkeleri; ii) uluslararası yatırımlardaki artış ve gerileme eğilimleri; Hi) gelişmiş ülkeler, geçiş ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farklar; iv) dünyadaki Raporda, i) dünyanın 205 belli başlı birleşme ve satın almalar; v) yeni gibi veriler yer almaktadır. yatırımların nerelere yöneldiği Raporun doğrudan yabancı yatırımlarla ilgili özet verilerine, daha sonraki bölümlerde değinilecektir. Burada ise, sadece birleşme ve satın alınalara dair özet bilgiye işaret edilmektedir. UNCTAD tarafından açıklanan "Dünya Yatırım Raporu", sınır ötesi birleşme ve satın almaların 2005'de 716 milyar dolar düzeyinden, 2006'da 880 milyar dolara çıktığım da ortaya koymaktadır. Bu birleşme ve satın alına­ lann % 17'si gelişmekte olan ülkeler ve geçiş ekonomilerinde gerçekleş­ miştir. 2006 yılının başlıca birleşme ve satın almaları arasında, ilk sırada Lüksemburg'daki çelik şirketi Arcelor'un Rollandalı Mittal Steel tarafından 32.2 milyar dolara satın alınması yer alırken, Türkiye'de Telsim'in Vodafone tarafından 4.6 milyar dolara satın alınması dünya ligine 34. sıradan girmiştir. Uluslararası yatırımlarla ilgili tüm verileri sunan rapor, birleşme ve malar dışmda yeni yatırımlardaki tabioyu da ortaya koymaktadır. satın al- Bu rapora göre, uluslararası yatırımların geleceği açısından öncelikli konular arasında değerlendirilen yeni yatırımlara ilişkin toplam 11. 813 greenfiel d projeden, 5 .197'sini gelişmiş ülkeler; 5.218 'ini gelişmekte olan ülkeler; 1.398'ini ise geçiş ekonomileri çekerken, Türkiye, ülkeler arası sıralamada 84 adet projeyle 37. sırada yer almaktadır. Firmalar arası birleşme ve satın almalar kavramı çerçevesinde, özellikle ilaç sektörü ileri teknoloji ve Ar-Ge faaliyeti gerektiren bir sektör olması nedeniyle bu tür birleşmelere iyi örnek oluşturmaktadır. Aşağıdaki tablo bu türden birleşme ve satın almaların gerçekleştiği Çok Uluslu İlaç Şirketlerini listelemektedir: 206 Tablo 4-20. 2004 Yılı İtibariyle Çok Uluslu İlaç Şirketleri Arasında Birleşme ve Satın Almalar 45.Dakryon ca1s 4. Agouron cals, Ine. Pharmaceuti- 87. Mylan Pharmaceuticals, Ine. Pharmaceuti- 46. Dermik Laboratories 88. Novartis - (Ciba-Geigy ve Sandoz'un birleşmesiyle kuruldu) 5. Akorn Ophthalmics 4 7. Dow Hickam Pharmace- 89. Novo Nordisk uticals, Ine. 6. Alcon Laboratories, Ine. 48. Duramed Pharmac.,Inc. 90. Novopharm USA Ine. 7. Allergan Pharmaceuticals 49. Dura Pharmaceuticals 91. Nycomed Arnersham plc 8. Alliance Pharmaceutical 50. Eisai Ine. Co rp 92. Ohmeda Pharmaceutical Products Division 9. Alınirall 51. Eli Lilly and Company ll. Allscrips Pharmaceutical, 53.ESI Lederle Ine. 12. Alza Pharmaceuticals 95. Ortho-McNeil Pharmaceutica1, Ine. 54. Fischer Pharmaceuticals, 96. Paddock Laboratories Ltd. 13. American Home Products 55. Forest Pharmaceuticals, 97. Parke-Davis ·adı Ine. 14.AMRAD 56. E. Fougera & Co. 98. Parnell cals, Ine. 15. Amstelfarma 57. Fujisawa USA, Ine. 99. Pasteur Merieux Conna- 16.Amylin 58. GenDerın Corporation 100. Pfizer dahil) 17. Apothecan 59. Genentech, Ine. 101. Pharmaceutical Specialties, Ine. 18. APS/Berk 60. Genetics Institute, Ine 102. Rhone-Poulenc Rorer Pharmaceuticals, Ine. 207 Pharmaceuti- (Pharmacia 19. ARJAD Pharmaeeutieals, 61. Gensia Automedies, Ine. Ine 103. Roehe Laboratories 20. Aronex Pharmaeeutieals, 62. Gensia Laboratories, Ltd. 104. Roxane Ine. Ine. Laboratories 21. Astra USA, Ine. 63. Giliad Seienees 105. Sanofi-Synthlebo [Sanofi-Synthelabo] 22. Astra Merek, Ine. 64. Glaxo Welleome, Ine. 106. Seandipharm, Ine. 23. Astra Zeneea 65. Guilford Pharmaeeutieals 107. Sehein PharmaeeutiIne. cals, Ine. 24. Aventis (Daha önce- Ho- 66. Hoechst (Yeni adı- Av en- 108. Schering Laboratories tis) echst) 25. Barr Laboratories, Ine. 67. Hoeehst Marion Roussel, 109. G.D. Searle & ComIne. pany - (Pharmacia tarafından edinilmiştir) 68. ICN Phannaceuticals, Ine. 110. Sequus Pharmaceuticals, Ine. 27. Baxter Healthcare Corpo- 69. Immunex Corporation ration lll. Sigma-Tau Pharmaceuticals, Ine. 28. Bayer Corporation Diag- 70. Ipsen Limited nostie Divion 112. Smith Kline B eecham Consumer Healthcare 26.BASF 29. Bayer, Ine. 71. Isis Pharmaceuticals 113. Solvay Pharmaceuticals, Ine. 30. Bayer Corporation Pharmaceutical Division 72. Ivax Pharmaceuticals 114. Takeda Pharma GmbH 31. Berlex Laboratories 73. King Pharmaceutieal 115. Takeda Pharmaceuticals Aınerica, Ine 32. Berna Products, Corp. 74. Janssen 116. Taro Pharmaceuticals 33. Beutlich Pharmaceuticals 75. Janssen-Cilag 117. Teva Pharmaceuticals USA 34. Blaine Company, Ine. 118. UCB Pharma, Ine. 76. Johnson & Johnson, Ine. 35. Boelıringer Ingelheim 77. Knoll 119. Wamer-Lambert 36. Bristol-Myers Squibb 78. Konsyl Pharmaceuticals, Ine. 120. Wyeth 37.C&M Ine. Pharmaceuticals, 79. Eli Lilly and Company 208 121. Westwood-Squibb 38. Celgene Corporation 80. Mallinckrodt 122. Dennatologic Division 39. Centocor 81. Medeva PLC 123. Zeneca cals 40. Cephalon 82. M erek & Co. 124. Zila Pharınaceuticals 41. Chiron Therapeutics 83. Merck KGaA 42. Chugai Pharınaceutical Co. Ltd. 84. Meridian Medical Technologies Pharınaceuti- Bu liste içerisinde yer alan ve Türkiye' de de etkinlik gösteren bir kaç firmanın B-S bakımından pozisyonu ve büyüklükleri hakkında bazı örnekler verilebilir. GlaxoSmithKline (GSK), araştırma yapan farmasötik firmalardan birisidir. merkezi Birleşik Krallık (BK)'tadır. Buna karşın üretim ve araş­ tırma tesisleri önemli bir bölümü ABD'de bulunmaktadır. Glaxo (ABD) ve SmithKline (BK) firmalarının birleşmesi ile kurulmuş yeni firma, küresel satışların tahmini olarak % 7'sini elinde tutmaktadır. Antiinfektifler, santral sinir sistemi, solunum ve metabolikigastrointestinal sistem olmak üzere dört majör terapötik alanda araştırma ve üretim yapmaktadır. Yanısıra, aşı üretiminde dünya lideri firmalardan birisi olup, onkoloji ilaçlannda da büyüyen bir portfolyo bulunmaktadır. Firmanın Firma ayrıca, tüketici sağlık bakım portfolyosuna da sahip olup, çeşitli OTC ilaçlar, oral bakım ürünleri ve sağlık beslenme içecekleri üretiminde de pazar içi liderlerden birisidir. 2003 yılı bilançosuna göre satışlarda 35.2 milyar $ ciro sağlamış ve vergi öncesi kan da ll milyar $ olmuştur. Firmanın farmasötik ürünlerde toplam sermaye devri %5 'lik büyüme ile 29 milyar $ 'a ulaşmıştır. GSK dünya çapında sürdürdüğü etkinlikleri itibariyle 100 000 çalışan istihdam etmektedir. Bunlardan 40 OOO'i satış ve pazarlamada, 35 OOO'i 37 ülkede konuşlanmış 85 fabrikada ve 16 OOO'i aşkın personel de Ar-Ge laboratuvarlannda çalıştırılmaktadır. GSK Ar-Ge çalışmaları, 7 ülkeye dağılmış 24 laboratuvarda sürdürülmektedir. Ar-Ge bütçesi yaklaşık 4 milyar $'dır. Firma 209 genomiks/genetik ve yeni ilaç şirketlerden birisidir. buluş teknolojilerinde de dünyada ileri gelen Sanofi Aventis, Hoechst ve Rhône-Poulenc firmalannın 1999'da birleşmesi ile kurulmuştur. Hoechst bir Alman firmasıdır. Bu firma halen bazı ticari etkinlikleri kısıtlı olarak sürdürmektedir. Ancak ilaç üretimiyle ilgili bütün etkinliklere Aventis logosu altmda katılmaktadır. Hoechts hisselerinin% 98 'ine merkezi Fransa' da olan Aventis sahip bulunmaktadır. Geri kalan% 2 hisse de farklı hissedarlara dağılmış durumdadır. Aventis 2003 raporuna göre, firma kardiyovasküler, tromboz, onkoloji, diyabet, santral sinir sistemi, iç hastalıklan ve aşılar olmak üzere yedi majör terapötik alanda çalışmaktadır. Dünya çapında 99 700 çalışam bulunmakta ve bunlardan 33.150'si de satış ve pazarlamada istihdam edilmektedir. Beş kıta­ ya yayılmış 100 ülkede etkinliği bulunmaktadır. 2003 yılı itibariyle, konsolide satışlar 25 milyar €'ya erişmiş olup, Ar-Ge bütçesi de 4 milyar €' dur. Bu büyüklüklerle Avrupa'da 1. sırada olan firma, dünyada da pazarın %5.6'smı elinde tutarak 3. sırayı elde etmiştir. 4.2.3.1.3- ÖNEMLİ ÇOKULUSLU İLAÇ ŞİRKETLERİNİN ULUSLARARASI FAALİYETLERİNİN ÇAPI İlaç sanayii piyasalannın, gerek ulusal ve gerekse küresel ölçekte satış değeri bakımından kaç firma tarafından kontrol edildiğinin bilinmesinin son derece önemli olduğundan daha önce bahsedilmiş ve mal ticareti bakımından etraflıca ömeklenmişti. Genel olarak bir piyasada üretilen mala olan talebin, fiyat karşısındaki duyarsızhğınm (yani, o maldaki fiyat artışına rağmen tüketicilerin malı tüketmeye devamları halinde), o piyasada tekelleşme koşullarını hızlandırdığı da ayrıca vurgulanmıştı. Pazardaki oligopolistik tekelleşmeye dayalı bu yoğunlaşma­ nın diğer nedenleri arasında, firmaların, birbirlerinin coğrafi pazarlarına nüfuz etme dereceleri ve böylece pazarların sonuçta ÇUŞ arasında bölgeselleş­ tirilmesi bulunmaktadır. Firmaların nüfuz edebilmesi, pazarı kontrol bakı­ mından ulaştıkları toplulaşma oranının büyüklüğü ile ilgilidir. Ülke pazarına birbirlerinin ülke pazarına 210 nüfuz edebilmenin en önemli göstergelerinden birisi doğrudan yabancı yatırımdır. 1999-2003 arası küresel satışlar bakımından pazarın % 20'sinden fazlasını kontrol eden ilk beş firma hemen her ülkede etkinlik göstermekte ve bu ülkelerin iç pazarında da benzer bir sıralamayla yer almaktadır. Ayrıca bu firmalar, etkinlik içerisinde bulundukları bir çok ülkede doğrudan yabancı yatırımla üretim birimleri kurarak hem ulusal pazarı ve hem de civar ülkeler bakımından bölgesel pazarı denetleme yolunu tercih etmektedir. Şekil2'de, 1999-2003 yılları arası dünyada en yüksek satış hasıla değeri gerçekleştiren ilk 5 ilaç firması gösterilmektedir. Bu firmalar sırasıyla Pfizer, GlaxoSmithKlein, Merck, AstraZeneca ve Novartistir. Burada anılan firmalar Türkiye'de de yabancı sermayeli firmalar olaraküretim ve satış etkinliğinde bulunmakta ve Türkiye istatistikleri bakımından da ilk 20 firma arasında yer almaktadır. İlk 4 firma olan, Pfizer, GlaxoSmithKlein, Merck ve AstraZeneca 1999-2003 yılları arasında pazardaki sıralama düzeylerini korurken, Novartis firması 2000-2002 arasında 5'nci sıradan alt sıralara kaymış ve 2003'te tekrar ilk 5 içine girmiştir. İlaç Endüstrisinde İlk 5 Firma: 1999-2003 ~~ 1999 Şubat Şubat Şubat 2000 2001 2002 ı ~~ 2003 1. Pfızer 2. GlazoSmithKline 3. Merck 4. AstraZeneca 5. Novartis 2 3 4 5 IMS Health. Drug Monitor sıralaması önde gelen 13 ülke eczane satışlarına dayalıdır. Şekil4-2. 1999-2003 Arası Dünya Satış Hasıla Değeri Gerçekleştiren İlk 5 İlaç Firması 211 Bölgesel pazar hareketlerine bir örnek oluşturması bakımından Avrupa iç pazarı, 2002 IMS istatistiklerinde bölgesel olarak üç kategoriye ayrılmıştır. -a ..., 6000 ~ 5000 j, 4000 :i .... "' .ı JOOD ı:: f 2000 02005 2000 ı:tl 1000 o Polanya IÜildye lıbcarisl:an Çek Sloven)fa Slo~ Bullgarishm Cumhul'iyei:i Şekil4-3. O-DA Ülkeleri ve Türkiye Farmasötik Piyasasında Satışlar Bakımından Değer 2000-2005 Buna göre Avrupa Birliği'ne dahil ülkeler ana eksen olarak alınmış ve çoğu AB'ye üye olma yolunda olan Orta ve Doğu Avrupa (ODA) ülkeleri ile Türkiye diğer kategorik sınıflandırmalar olarak gösterilmiştir. Şekil 3'te, bu sınıf­ landırma özeline giren ülkelere ilişkin 2000-2005 projeksiyon değerleri yer almaktadır. Türkiye ve Polonya temsil ettikleri piyasanın iki büyük aktörü olarak öne çıkmaktadır. Üretici fiyatları üzerinden 3 milyar ABD $ ile Türkiye 2000 de pazann en büyük ülkesi olarak öne çıkarken, 2005 büyüme projeksiyonuna dayalı olarak 4 milyar ABD $'lık bir değer beklentisi ile Polanya'nın gerisine düşeceği hesaplanmaktadır. Polonya ise 2000'de, 2.6 milyar ABD $'hk satış hasıla değeri üretirken bunun 2005'te yaklaşık 6 milyar ABD$ olacağı beklentisi bulunmaktadır. Bu tahmini analiz Türkiye açısından 2004 yılı itibariyle aşılmış gibi görünmelde ve pazarın yaklaşık 6 milyar $'lık bir büyüklüğe ulaştığı hesaplanmaktadır. Yanı sıra, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya Slovak Cumhuriyeti ve Bulgaristan'ın 2000 yılı itibariyle ortalama satış hası- 212 la değeri 640 milyon ABD $ iken, 2005 beklentisi 1.6 milyar ABD $'dır. 2005 projeksiyon değerleri bakımından Türkiye'den, Polonya hariç diğer ülkelerin 2.5 katı kadar daha büyük bir ilaç sanayii satış hasıla değeri üretmesi beklenirken, bunun Polonya ayağındaki beklenti Türkiye hariç 3. 7 5 kat daha büyük olacağıdır. ODA ülkeleri ve Türkiye, dünya ilaç üretim ve ticaretinin, satış hasıla değeri olarak% 88'ini kontrol eden 27 ülke arasında bulunmaktadır ve gerçekleştirdikleri değer Avrupa istatistikleri arasında sayılmaktadır. Şekil 4'te, küreselibölgesel ilaç satış pazarlarında, 10 yıllık bir dönemde, imalatçı fiyatıyla % ortalama büyüme hızları gösterilmektedir. Cari fiyatlarla büyüme, Avrupa pazarlannda% 6.1 büyüme gösterirken, bu değer enflasyona uyarlanmış sabit fiyatlarla % 4.1 'dir. ABD bakımından bu oranlar sırasıyla % 10.8 ve% 8.2 olup, Japonya pazarında gerçekleşen büyüme oranları% 4.5 ve % 4.4 olarak gerçekleşmiştir. 12 10 8 4 2 o Jaıpo"yaı .Avrupa ooolama) (ağıııiı!dı ~~ D caıi ıl'iyaijar sabil. fiyalaır (eıııilllasyona tıya~al'lmış) Şekil4-4. 1996-2006 Döneminde Küresel/Bölgesel Eczacılık Pazarmda imalatçı Fiyatlarıyla Ortalama Büyüme Hızı (%) Kaynak: EFPIA, PhRMA, JPMA, IMS Health 213 Bu değerler, önde gelen ilk üç pazarda büyümenin ortalama % 7.1 olduğunu ve bu değerinde, 2006 yılı IMS verilerine göre 649 milyar dolar olan küresel satış değerlerinin bir önceki yıla göre % 7. 1 oramnda büyüme sağlayan toplam ortalama değerle uyumlu olduğunu göstermektedir. 4.2.3.1.4- ÖNEMLİ ÇOKULUSLU İLAÇ ŞİRKETLERİNİN ULUSLARARASI FAALİYETLERİNİN ÇAPI Farmasötik sanayide, ÇUŞ yapılanmn faaliyet çapı, nüfuz ettikleri üretim alan ve kapasiteleri, sektörde oluşturdukHın istihdam, Ar-Ge faaliyetinin olması ve mal (ilaç) ticareti kapasitelerinin hacmi olarak değerlendirilmektedir. Önceki bölümlerden birisi olan birleşmeler ve satın almalar bölümünde farmasötik ÇUŞ örnekleri olarak GlaxoSmithKline ve Sanofi-Aventis firmalarının faaliyet çapları örneklenmişti. Buradaki örnek, Şekil 5 ve 6' da gösterilen, AstraZeneca firmasının 2000 yılına ilişkin verilerini içermektedir. AstraZeneca, 1999 yılında İsveç şirketi Astra ve İngiliz şirketi Zeneca'mn birleşmesiyle kurulmuş çokuluslu bir şirkettir. 2000 yılı verilerine göre, toplamda 50 bin kişi istihdam eden firma, bunun 20 binini satış ve pazarlamada, 13 binini üretimde, 10 bin elemarn Ar-Ge laboratuvarlarında ve 7 bin kişiyi de diğer hizmetlerde konuşlandırmıştrr. AstraZeneca İlaç, 2006 yılı bakımında faaliyetlerini 100'den fazla ülkeye taşıınıştrr. Bunlar arasında, 8 ülkede 16 araştırma merkezinde sürdürdüğü ArGe faaliyetleri, firmamn ÇUŞ olarak biçimlenmesine önemle katkı sağlayan etmen olmuştur. AstraZeneca İlaç, Ar-Ge çalışmaları bakımından 13 bin kişi­ yi istihdam eden ve Ar-Ge'ye yılda ortalama 5 milyar Amerikan dolan yatı­ rım yapan bir şirket konumunda olduğunu bildirmektedir. 214 Şekil 4-5. İlaç Firması Özelinde Küresel İstihdam 2008 yılı bakımından dünyanın önde gelen firmalanndan birisi olarak faaliyetlerini sürdüren AstraZeneca, ilaç portföyü olarak, solunum hastalıklan ve enflamasyon; enfeksiyon, kardiyoloji, gastroentereloji, onkoloji ve merkezi sinir sistemi olmak üzere altı terapötik alanda yoğunlaştığını bildirmektedir. Bu gruplar içinde Arimidex, Crestor, Nexium, Seroquel ve Symbicort gibi markalı ilaçların, önde gelen ilaçlar olarak küresel satış hasıla istatistiklerinde ilk sıralarda olduğu da bilinmektedir. Firma bu ilaçlan anahtar ve/veya lokomotif ilaçlan olarak değerlendirmektedir. da, 100 kadar ülkede etkinliklerini sürdüren firmanın en önemli birleşen piyasa ortağı Çin' dir. Merkez ofisler Londra'da ve majör Ar-Ge laboratuvarlan da İsveç, İngiltere ve ABD'de konuşlanmış durumdadır. Şekil 6' da, firmaların istihdam sağladığı bölgeler % değer olarak ifade edilmektedir. 2008 yılında 215 %17 Asya, Afrika ve Avustralya %51 Avrupa %32 Amerika Şekil4-6. 2008 Yılı BakımmdanAstraZeneca'da Coğrafi Bölgelere Göre İstihdam Edilen Emek Gücünün %Dağılımı Firmanın 2008 toplam satış hasılası 31.6 milyar $ olarak gerçekleşmiştir. 2008'de, 12 bin çalışanla, 8 ülkedeki 17 Ar-Ge merkezinde sürdürülen araş­ tırma etkinliklerine 5 milyar$ 'hk yatırım yapan firmanın 18 ülkede 26 üretim tesisi de bulunmaktadır. Firma 1999 yılında kurulurken, vektör ortaklanndan birisi olan ve 1913 kuruluş tarihli ''Astra" firmasının başlıca birleşme ürünleri şunlar olmuştur: o Gastrointestinal- Losec (omeprazol), küresel satışlarda önde gelen ürün o Kardiyovasküler - Seloken (metoprolol), Plendil (felodipine), Ramace (ramipril), Atacand (kandesartan sileksetil) o Solunum - Pu.lmicort (budesonid), Bricanyl (terbutalin), Rhinocort (budesonid) ve Turbulıaler (inhalatör araç) o Anestezi - Xylocaine (lidokain), küresel lokal anestezik gelen ürün 216 satışlarda önde İkinci vektör ortak olan "Zeneca" firmasının anahtar birleşme ürünleri ise şunlardır: o Onkoloii - Zoladex (goserelin asetat), Casodex (bikalutamid), Nolvadex (tamoksifen sitrat), Arimidex (anastrozol) o Kardiovasküler- Zestril (lisinopril dihidrat), Tenoı·min (atenolol) o Solunum - Accolate (zafirlukast) o Santral Sinir Sistemi - Zomig (zolmitriptan) o Anestezi - Dip.rivan (propofol), küresel genel anestezik gelen ürün satışlarda önde o Agrokimyasal - G.ramoxone~ Fusilade, Touchdown ve Surpass (herbisit); Ka.rate (insektisid); Amistar (fungisid) Aşağıdaki tabloda ise, gösterilmektedir. firmaların birleşme sırasında ortaklaştırdığı değerler Tablo 4-21. Astrazeneca Birleşmesinde O.rtaklaştınlan Firma Değerleri Toplam satış 57 milyar$ 5.5 milyar f Kar 16 milyar$ 1 milyar f 10.6 milyar $ 602 milyon f 22,000 34,000 Ar-Ge harcamaları Çalışan 217 4.2.3.2- ÇUŞ GÖSTERGELERİ ve ARAÇLARI İlaç sanayiinde çokuluslu şirket (ÇUŞ) yapılanma kategorileri ve dayandı­ ğı nedenler-göstergeler başlığını taşıyan tablo 6'da, çok uluslulaşma gösterge ve araçlan sırasıyla i) Doğrudan yabancı yatırım, ii) Lisans anlaşmaları, iii) İhracat ya da pazarlama anlaşmaları, iv) Ar-Ge çalışmalan süreci, v) Uluslararası patent sistemi ve vi) Özel sermaye birikimi süreci olarak sıralanmıştı. Çokuluslu şirketlerin ortak özellikleri arasında, bunların innovatör (buluşçu) firmalar oldukları, yani araştırma-geliştirme faaliyetlerini yürütebilecek bir sermaye birikimine sahip oldukları görülmektedir. Diğer yandan, bu firmalar karlılıklarını maksimize edebilmenin garantisi olarak ürünlerinin her tür sinai ve fikri mülkiyetini uluslararası patent sistemi ile garanti altına alma çabasını sürdürmektedir. Bu süretlede özel sermaye birikimi garantisi sağlanabilmek­ tedir. Bunların rılmasını irdelenmesi, küresel ilaç sanayiinde ÇUŞ bütünleyecektir. yapılanmasının tablolaştı­ 4.2.3.2.1- DOGRUDAN YABANCI YATIRIM Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY), önemli sektörel uluslararasılaşma araçlarından birisidir. Konuya Türkiye cephesinden bakıldığında, özet bir tarihçe olmakla beraber, 17 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4875 sayılı "Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu" ile 18.01.1954'de çıkarılmış olan 6224 sayılı "Yabancı Sermayeyi Teşvik" Kanunu arasmda hem paralellikler ve hem de siyasi ve iktisadi perspektifte dönüşüme dair izler bulunmaktadır. 4875 sayılı yasa, doğrudan yabancı yatırım, yabancı yatırımcı ve yabancı sermayenin tammını uluslararası normlara uygun olarak yeniden düzenlenmiştir. 4875 sayıh Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, yabancı ülkelerin vatandaşlığına sahip olan gerçek kişiler ile yurt dışmda ikamet eden Türk vatandaş­ lannın yanı sıra, yabancı ülkelerin kanunianna göre kurulmuş tüzel kişileri ve uluslararası kuruluşlan yabancı yatırımcı olarak tanımlamaktadır. 218 Doğrudan yabancı yatırım ise, yabancı yatırımcı tarafından getirilen; - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca alım satımı yapılan konvertibl para şeklinde nakit sermaye, - Şirket menkul kıymetleri (Devlet tahvilleri hariç), - Makine ve teçhizat, - Sınai ve fikri mülkiyet hakları, - Yurt içinden sağlanan, yeniden yatırırnda kullanılan ldr, hasılat, para alacağı veya mali değeri olan yatırımla ilgili diğer haklar, - Doğal kaynakların aranması ve çıkanlmasına ilişkin haklar, gibi iktisadi kıymetler aracılığıyla, yeni şirket kurmak ve şube açmak, menkul kıyınet borsalan dışında hisse edinimi, menkul kıyınet borsalarından en az % 1O hisse oranı ya da aynı oranda oy haldo sağlayan edinimler yoluyla mevcut bir şirkete ortak olmak şeklinde ifade edilmektedir. Kısacası, DYY ile teknoloji getirildiği, istihdam yaratıldığı, sermaye birikiminin sağlandığı, büyümenin yukarı çekildiği, sıcak para gibi volatil olmayan ve döviz kazancı sağlayan bir olgudan bahsedilmekte ve umut edilmektedir. Buna karşın kimi iktisatçılar açısından DYY, sadece mülkiyetİn el değiştir­ mesinden ibaret olan ve DYY girişleriyle, "sermaye birikimini, istihdamı, büyürneyi yukarı çekecek, teknoloji getirecek" bir etkinliğin bulunmadığı bir faaliyet olarak da değerlendirilrnektedir, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü UNCTAD'ın "'Dünya Yatı­ rım Raporu-World Investment Reporf', 2007 alt başlığı, "Çok Uluslıt Şirketler, Doğal /(aynak İstihraç Sanayileri ve Kalkınma" olarak belirlenmiştir. 2008 itibariyle yayımlanan rapora göre, ", .. dünya genelinde uluslararası doğrudan yatırım girişleri 2006 yılında bir önceki yıla göre % 38 artışla 1,3 trilyon dolara ulaşmış bulunmaktadır. Dünya genelinde en fazla ulus lararası doğrudan yatırım çeken ülkeler ABD ve İngiltere olurken, 2005 yılında 23, sırada yer alan Türkiye, 20,1 milyar dolarla 16. sıraya çıkmıştır. Gelişmekte olan ülkeler arasında ise, Türkiye 5, sırada yer alırken; Çin, tüm dünyada 5, sıradaki yeri ve çektiği 70 milyar dolarlık yatırım ile gelişmekte olan ülkeler arasında başı çeker görünmektedir. 219 Türkiye, dünya genelindeki uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı 2006 yılı itibari ile% 1,5 'e çıkarırken, gelişmekte olan 160 ülke toplammda ise payını % 5 'in üzerine çıkarmıştır. payı En fazla doğrudan yatırım yapan ülkeler arasmda ABD ve Fransa ilk sı­ rada yer alırken, Türkiye 934 milyon dolarlık dış yatırımı ile 51. sırada bulunmaktadır. UNCTAD 'zn verilerine göre, 2006 yılı itibarı ile, toplam uluslararası doğrudan yatırım stoğu 12 trilyon dolara ulaşırken, ABD ile İngiltere en fazla uluslararası doğrudan yatırım stoğunasahip ülkeler olmuşlar; Türkiye ise, 79 milyar dolarlık stoğu ile dünya liginin 27. sırasın­ da yer almıştır. Uluslararası yatzrzmlarzn ülke gruplarına göre dağılımına bakıldığında, 2006 yılında uluslararası doğrudan yatırımlar, gelişmiş ülkelerde % 45 artışla 857 milyar dolara, gelişmekte olan ülkelerde % 21 artışla 379 milyar dolara ve geçiş ekonomilerinde (Bağımsız Devletler Topluluğu ve Güney Doğu Avrupa ülkeleri) % 68 artış ile 69 milyar dolara ulaştığı görünmektedir. Rapor aynı zamanda son yıllarda gelişmiş bölgelerin doğru­ dan yatırımlardan aldığı payın azaldığını, buna karşılık gelişmekte olan bölgelerde ise, bu payın arttığını ortaya koymaktadır. UNCTAD raporu verilerinden hareketle, dünya pazarlarında i) birleşme ve satın almaların finansmanında hisse değişiminin yerini nakit ve borca bırakmış olması, ii) gelişmekte olan ülkelerdeki çok uluslu şirketlerin faaliyetlerinin artmakta olması ve iii) gelişmekte olan ülkeler arasındaki doğrudan yatzrzm akışı temel eğilimler olarak öne çıkmaktadır. Bu çerçevede de, 2007- 2009 döneminde temel beklenti/er, i) uluslararası yatzrımlardaki büyümenin devam etmesi, ii) sınır ötesi birleşme ve satın almalarm buradaki payını koruması ve iii) yeni (greenfield) yatzrzmlarm özellikle gelişmekte olan ülkelerde artması yönündedir. Raporda ayrıca yatırımların artmasındaki pozitif eğilimi olumsuz etkileyebilecek unsurlar arasında i) küresel cari hesap dengesizlikleri ve kur etkileri, ii) petrol fiyatlarında dalgalanma, iii) finansal piyasalarda muhtemel bir daralma, iv) bazı ülkelerde korumacı -kısıtlayıcı düzenlernelerin artması ve v) terörizm ile savaş riski gibifaktörlere de dikkat çekilmektedir." 220 18,000 E7Üikeleri G7Üikeleri 16,000 14,000 "12,000 10,000 Çin 8,000 6,000 o ABD Almanya Fransa Kanada - ı ı 1'iırıdıstan Brenlya ı Eıııdonezya ~ 2004 ~ 2020 OOgOO:i Şekil4-7. G7 ve E7 Ülkeleri 2004 Yılı Verili ve 2020 Tahmini GSMH Değerleri Kaynafe PricewaterhouseCoopers Macro Economic consulting Group http://www. correo[armaceutico. com/documentos/18060 7P HARMA202 OFINAL. pd[ Not: 2004 yılı kestirimleri Dünya Bankası Gelişme İndikatörleri veritabanına dayalıdır. 2020 projeksiyonları araştırma kaynağı modeline aittir. Yukanda yer alan Şekil4-7. gelişmiş ülkeler (G7) ve yükselen piyasalar (E7) olarak nitelenen ülkeler bağlamında, Gayri Safi Milli gelirleri ve buna dayalı Doğrudan Yabancı Yatırım alma kapasitelerini verili ölçek olarak 2004 yılı değerleri ve projeksiyon ölçeği olarak da 2020 yılı kestirimleri olarak göstermektedir. Doğrudan yabancı yatırımlar (DYY), küreselleşme sürecinin sermaye birikimi oluşturması bakımından önemli bir motorunu oluşturmaktadır. Bu bağ­ lamda sermaye girişimcileri açısından, teknoloji getiren, istihdam yaratan, sermaye birikimini, büyürneyi yukarı çeken, sıcak para gibi volatil olmayan ve döviz kazancı sağlayan bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Karşı argümanlarılll da içeren ve K. Boratav'a ait bir çalışmada, DYY'm sıcak para hareketleriyle karşılaştırılmasım içeren Türkiye verileri tablo 18 (22) olarak buraya alıntılanmıştır. 221 Tablo 4-22. Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Kar Transferleri Yabancı kökenli sermaye 23363 40234 38108 DYY girişleri 2847 9650 12804 DYYpayı,% 12,2 24,0 33,6 Kar transferleri , 1040 1011 891 Kar transferi/D YY,% 36,5 10,5 7,1 Bu tabio, geçen iki yılda ve 2006'nın ilk dokuz ayında DYY toplamını ve sermaye girişleri içindeki payını içermektedir. Buna göre 2005 ve 2006'da DYY girişlerindeki hızlı artış çarpıcıdır. Toplam yabancı sermaye içindeki DYY payı da 2004'teki yüzde 12 civarından 2006'nın ilk dokuz ayında% 33.6'ya yükselmiştir. yabancı "net döviz kazancı" savına karşılık da, konunun iki DYY girişlerinin, döviz kazancı sayılabile­ ceği; ancak, yabancı şirketlerin kar transferlerinin ise, döviz kaybı anlamına geldiği ifade edilmektedir. Bu çerçevede, net döviz kazancı olup olmadığını, iki akım arasındaki farkın belirlediği de vurgulanmaktadır. Boratav çalışmasında, ayağı olduğu vurgulanmaktadır. Ancak Boratav soruna genel çerçevesinde bakarak, DYY'nin mülkiyetİn el değiştirmesinden ibaret bir iktisadi etkinlik olduğunu ileri sürmekte ve "sermaye birikimini, istihdamı, büyürneyi yukarı çekecek, teknoloji getirecek" etkiler genellikle ortaya çıkamaz demektedir. Bu tür yabancı "yatırım" ları, yerli özel ve kamusal mülkiyetİn yabancılara geçmesinden ibaret gören araştırmacı, son yıllarda Türkiye'deki DYY'nin çok büyük bir oranının da, başta özelleştirmeler olmak üzere, salt "mülkiyet devri" içeren işlemlerden oluştuğunu ifade etmektedir. İlaç sektöründe doğrudan yabancı yatırım, büyüme ve pazarda yoğunlaşma sağlamanın asal unsurlan arasındadır. İlaç üretim birimi açma, ulusal paza- ra nüfuz etmede menşei firma bakımından görece kolaylık oluşturur. İşçilik 222 giderlerinde sağlanabilecek ucuzluk ve mamul madde ihracatma oranla hammadde transferi için ödenecek daha düşük navlun ücretleri, ekonomik tercih olarak doğrudan yabancı yatırıma yönlenmeyi özendirebilmektedir. Bu türden bir yapılanma, dünya çapmda yavru-şirketler ağına sahip olma avantajı yaratabildiği gibi, dünya ticareti açısından ilaçta, hızlı satış hasılalan oluş­ turma olanağı da doğurabilir. Bu suretle, menşei ülke firması, yavru- firması aracılığıyla doğrudan ulusal pazar içine nüfuz edebilmekte, gümrük duvarlan ve diğer korumalı tedbirleri aşabilme avantajı yakalayabilmekte ve ayrıca, i) araştırma-ürün geliştirme (Ar-Ge), ii) ilaç aktif ve yan madde üretimi, iii) formülasyon ve mamul ilaç üretimi gibi ilacın kendisine özgü üretim aşarna­ lannın çeşitli basamak ve niteliklerine ilişkin avantajlar da oluşturabilmektedir. 4.2.3.2.2- İHRACAT~PAZARLAMA ve LİSANS ANLAŞMALARI Uluslararasılaşma sürecinde, üretici ana ülkede üretilmiş olan ilacın diğer ülkelere satışı ya da diğer bir deyimle ihracatı, firma büyüme eğilimi belirlenmesi bakırnından asal yol olarak tercih edilir. Üretim teknolojisine ait bilgilerle beraber, üretimin menşei ülkeden, diğer bir ülkeye aktarılması, önemli bir uluslararasılaşma aracı olan lisans transferiyle gerçekleştirilmektedir. Üretim teknolojisine ait bilgilerin, üretimin menşei ülkesinden diğer bir ülkeye aktarılması, ÇUŞ 'ların, büyüme ve gelişmelerini sadece mal ihracatı ile değil, yanı sıra lisans transferi ile de yaptıklarını göstennektedir. İlaç sektöründe "lisans" kavramına, ilerleyen bölümlerde, sinai ve filai mülkiyet olarak uluslararası patent sistemi özetienirken değinilecektir. 4.2.3.2.3~ ARAŞTIRMA GELİŞTİRME (Ar-Ge) SÜRECi Tedavide kullamlan yeni ilaçlar ve tedaviye ilişkin gelecek öngörüleri, ilaçta araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) kavramının tanımıyla ve aynı zamanda bu sürecin tarihiyle ve yönelimleriyle ilgilidir. Daha önceki bölümlerde ilaçta buluşların kronolojik tarihine ilişkin ayrıntı veridiğinden, burada yeniden örneklenmeyecektir. Öncelikle saptanması gereken husus, Ar-Ge'nin, tedavide kullamlacak yeni ilaçların keş:finin anahtarı olduğudur; bu anlamda da genel kabul gören tanım şöyle yapılmaktadır: Ar-Ge, tedavide kullamlacak endikasyon alanı ya da alanları hedeflenmiş yeni moleküllerin keşfinden, bunların etkin ve ruhsatlı bir ilaç formu olarak 223 sağlık otoritesince onaylanması ve denetlenmesini içeren her türlü yöntem ve içinde barındıran bir süreçtir. uygulamayı İlaç sanayiinde Ar-Ge çalışmaları, yukanda verilen tanıma uygun başlıca iki açıdan incelenebilir. Bunlardan birincisi, Ar-Ge çalışmalannın yöntemine ilişkin teknik açıklık getirilme zorunluluğudur. I- Ar-Ge Çalışmalarmda Yöntem ve Sürecler: Ar-Ge çalışmalarında yöntem ve bunların teknik açılımiarına bakıldığında da, yeni ilaçların keşfedilme­ si ve geliştirilmesinin pahalı ve zaman alan bir süreç olduğu görülmektedir. İlaç geliştirme süresi 4 ana bölümden oluşur: Bunlar: 1) keşif ve araştırma, 2) preklinik çalışmalar, 3) klinik çalışmalar, 4) onay ve pazar sonrası denetimdir. Aşağıda bu süreci tanımlayan bir şekil yer almaktadır. Preklinik Geliştirme A j § Klinik 1iJ Denemeler .g~ i ~~~ ı--; ı--; H~ s cd saJ§ ;::: tU:~ @j ~ N ·"d O ~~~~:O~ 1 Tıbbi Ürün ! 1 O 5YIL lOYIL 15 YIL TARAMA (1 O 000 Molekül) Araştırma: 1OYIL 1 1 i 1 1 20 YIL Patent Süresi Bitimi 1 25 YIL EKS (Ek Koruma Sertifikası) Maksimum+ 5 YIL Yönetsel süreçler: 2-3 YIL FARMASÖTiK AR-GE SÜRECi Şekil 4-8. Tedavide Kullamlacak Bir Antitenin Ruhsatlandırılarak İlaç Haline Gelişi: Ar-Ge Süreci 224 Dünyada, biyomedikal olarak, yeni ilaç geliştirilmesi ve değerlendirilmesi birbirini ardışık olarak izleyen başlıca asal iki basamaktan oluşur: Bunlar: i) klinik-öncesi (prekilinik) çalışma ve değerlendirmeler ve ii) klinik çalışma ve değerlendirmedir. Süreç yukandaki şekilde özetlenmektedir. Klinik-öncesi (preklinik) değerlendirme: Doğal kaynaklardan veya sentez yoluyla ortaya çıkanlan bir kimyasal rnolekülün insanda denemneden önce uygun deney hayvanlan üzerinde farmakolojik etki pro:fillerinin, toksisitelerinin ve farmakokinetik özelliklerinin denenınesi ile insanlar üzerindeki olası yarar ve zararlannın öngörülrneye çalışılınası preklinik değerlendirmenin esasını oluşturur. Bu biçimde yapılan etrafh çalışmalar genelde 2-3 yıllık bir çalış­ ma dönemini kapsar. Binlerce ınolekül arasmda tarama testleri ile ilaç olmaya aday olan moleküll(ler) aynştılır ve sonuçta bu aday moleküllerin farmasötik şekil haline getirilmesi için araştırmalar yapılır. Deneyler başlıca tarama ve toksisite testleri olarak sürdürülür. Tarama testleri başlıca canlı deney hayvanı, izole organ preparatlan ve/veya hücre kültürleri gibi laboratuvar koşullarmda­ ki araştırmalar olarak sürdürülür. Toksisite testlerine gelince bunlar genellilde fare, sıçan (rat) ve kemirici dışı bir tür olarak köpeklerde yapılır. Toksisite araştırmalan doğası ve içeriği bakımından başlıca dört basamak deneyle gerçekleştirilir. Bunlar: i) akut toksisite, ii) subakut toksisite, iii) kronik toksisite ve iv) özel toksisite (teratojenik, kanserojenik, mutajenik ve fertilite üzerine etkiler) incelemeleri olarak gerçeldeştirihr. Tüm preklinik incelemelerin temel amacı insanda tıbbi amaçlarla yeterince etleili olacak ve toksisitesi fazla ve ciddi problemler oluşturmayacak bir molekülü insan için öngörüsel bir seleksiyonla aynştrrabilmektir. Bu süreçler aşağıdaki şeldlde özetlenmektedir. i) Araştırma Süreçleri !!ili Bilgisayarlı tasanrn!Labaratuvar çalışması D Laboratuvar çalışmalan lll Insanda deneme Kaynak: PricewaterhouseCoopers Şekil 4-9. Klinik Çalışmalam Başlangıç Öncesi Ar-Ge Süreci 225 ü) Klinik de2erlendirme: Yukanda anlatıldığı biçimde insan üzerinde kullanılabileceği öngörülen aday ilaç molekülleri çeşitli farmasötik biçimlere getirilerek ve ilgili etik kuruldan mutlaka izni alınarak gönüllü sağlam ve hasta denekler üzerinde denenir. Klinik denerneler başlıca dört basarnaktaki dönemsel çalışmalarla gerçekleş­ tirilir: Bunlar: i) Faz I (birincidönem), ii) Faz II (ikinci dönem), iü) Faz III (üçüncü dönem) ve iv) Faz IV (dördüncü dönem) çalışrn~1ardır. i) Faz I (birinci dönem): Bu dönem daha önce sadece deney hayvanında de- nenmiş ilacın ilk kez insanda denendi ği dönemdir. İnceleme genellikle sağlam gönüllü denekierde ve 10-15 kişilik ufak sayıdaki bir grup üzerinde yapılır. ilacın belirli bir uygulama yolundan verilmesi koşuluyla insanda maksimum tolere edilebilen dozu, farmakokinetiği (emilme -bu arada biyoyararlanzmı-, dağılım, metabolizma ve atılımı) ve doz bağımlı kinetiği incelenir. Faz II (ikinci dönem): Önceki dönernde saptanmış maksimum tolere edilebilen dozdan hareketle bu dönernde kısıtlı sayıdaki hastada ilacın terapötik (tedavi edici) ve profilaktik (koruyucu) dozları araştırılır ve ilacın bu dozları, aynı zamanda plasebo ile de karşılaştırılır. ii) iii) Faz III (ücüncü dönem): Bu dönem çok merkezli (rnulti-centre) olası en fazla hasta üzerinde terapötik etkinliği sağlamak için yapılan çalışma dönemini kapsar. İncelemenin çok merkezli olması, bir tıp merkezinde terapötik etkinlik için denemeyi kabul edebilecek yeterli hasta bulunmarnası olasılığın­ dandır. incelenecek ilaç, plasebo veya o hastalık endikasyonunda daha önce kullanılan ve etkisi bilinen bir başka ilaçla karşılaştırılır. Karşılaştırmanın yansız (unbiased) ve rastgele (randomized) olarak gruplara dağıtılmış hastalar üzerinde yapılıyor olması gerekmektedir. Karşılaştırma incelernelerinde çift-kör yöntem uygulanır. Yani incelerneyi yürüten grubun dışında o ilacı hastaya uygulayan doktor ve ilacın uygulanmasını kabul etmiş hasta, yapılan uygularnanın ilaç mı, yoksa plasebo mu olduğunu bilmez. Uygulama biçimi, gruplarda bulunan hasta bireyler arasında değişkenliği en aza indirecek çapraz geçrneli (crossover) ve gruplar arasında paralel olarak yürütülen bir düzenleme şeklindedir. Bu dönem, çalışma ile ilgili olarak istatistiki yöntemlere göre (beta-tip II yanılma olasılığını göz önüne alan bir biçimde) hasta sayı büyüklüğü önceden belirlenir. 226 iv) Faz lV (dördüncü. dönem): Temelde pazar sonrası incelemeye benzer metodlarla ilaca ilişkin çalışmalann yapıldığı bir dönemdir. Bu dönemde ilaç artık deneme amacıyla verilmez. Sadece hasta için tıbbi bakım gerektiğinden, hekimin öngörüsü nedeniyle, ilaç hastalara rutin olarak kullandırılır. Sonuçlar bakımından ilacın tedavi etkinliği ve/veya yan etkileri izlenir; değerlen­ dirilir. ilacın relatif riskinin boyutu rastgele kontrollü denemeler (kohort) ile prospektif veya olgu-kontrol yöntemiyle retrospektif olarak incelenir. Farkh araştırma gruplannın yaptığı incelemeler sonuçta birleştirilir ve meta-analiz istatistiki yöntemlerle değerlendirilir. Bütün bu araştırmalar sonrasında ilaç ruhsat için sağlık otoritesinden onay almak ve tedavide kullanılmak üzere piyasaya verilmek durumundadır. ilacın ruhsat sonrası faz IV çalışmalanna benzer biçimde etkinlik ve yan etkileri bakımından izlendiği ve klinik takibe alındığı sürece de "pazar sonrası izleme" (post marketing surveilence) denir. Şekil 1 O bu süreci özetlemektedir. Araştırma Süreçleri 8Yıl Yeni İlaç için Klinik Deneme Talebi CIM Ruhsat için Müracaat ers Başlatılması CIM: [MG] Mekanizma Güvenirliği CIS : [GG] Güvenlilik (emniyet) Güvenirliği Kaynak: PricewaterhouseCoopers Şekil 4-1 O. Klinik Çalışmalarda Ar-Ge Süreci Bu biyomedikal araştırma dönemi için esas olan, hastanın veya hasta yakınla­ nnın rızasının alınması ve olası her türlü riskten de haberdar edilmeleri hususudur. Genelde uygulamanın bilimsel akış şeması özetlendiği biçimde olup, sürecin tümünü uluslararası düzeyde düzenleyen kural, konvansiyon ve ulusal düzeyde yasa, tüzük, yönetmelik gibi mevzuatlar bulunmaktadır. 227 II- İlac Üretiminde Uluslararası Sanayü Yapılanmasının Bir Aracı Olarak Ar-Ge Cahsmalan: Sermaye küreselleşmesinin iktisadi motoru olan kapitalist sistemde, ulusal ölçekteki ilaç endüstrileri, diğer endüstri sektörleriyle benzer olarak "kirhhk" ve "eksik tüketim krizleri"ni yaşamaktadır. İlaç endüstrisi özelinde intrinsik difüzyon gösteren krizler, sektörün yapısal özelliklerine ve bu anlamdaki rekabet koşullarına dayalıdır. İlaç sektöründe, karlılık krizinin aşılmasının ilk adımı, uluslararasılaşmaya dayalı rekabettir. Bu da, doğrudan Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) çalışmalan yapabilme kapasitesine ve sonuçta da "kir maksiınizasyonu" yaratmaya dayanmaktadır. Ar-Ge çalışmaları gerçekte sermayenin kendi arasıdaki asal rekabet biçimidir ve "rekabete yönelik buluş" süreci olarak tanımlanır. Bu bakımdan, Ar-Ge çalışmalan ilaç sanayiinde çokulusluluk nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Sürecin Özelli&i: Bu sürecin başlıca 2 özelliği bulunmaktadır: Bunlar ilaca yada ilaç olacak moleküle ilişkin i) temel bilimsel bilginin üretilmesigeliştirilmesi ve sürece ii) Ar-Ge çalışmalarıyla, rekabet stratejisi işlevinin sağlanmasıdır. Süreçte firmalar, yeni ürün olarak ilaca ve onun endikasyonuna ilişkin temel bilimsel bilgi üretimi ve geliştirilmesini yaparlar. Böylelikle fırmalar arası, rekabet stratejisi de işlevsel olarak sağlanmış olur. Sürecin Stratejik Amacı: Ar-Ge sürecinin amacı, ilaçtabilimsel araştırma ve teknoloji geliştirilmesi ile iktisadi sistemin yeniden kendisini üretmesinin dolayımlı olarak gerçekleşmesini sağlamaktır. Bu bağlamda da, ilaçta i) sürekli yeni ürün geliştirmek, ü) bu ürünlerden daha iyileri (etkinleri) ya da taklitleri yapılıncaya değin "tekel klirlan" elde etmek, amaca uygun olarak temel strateji hatlarını oluşturmaktadır. Bu bakımdanAr-Ge faaliyetleri, pazarlama ve satış faaliyet ve giderlerinden gerçekte büyüklük olarak daha önde gelmektedir ve yüksek maliyetli yatırımı gerektirmektedir. yapılması Sürecin Sermayeye ve Topluma Yönelik Yansımalan: Yeni bir molekülün keşiften, ruhsatlı bir ilaç haline gelebilmesi, ortalama on bin kimyasal arasın­ dan birinin kazanahileceği bir başarıdır. Maliyet giderlerinin 400-800 milyon dolar arası değiştiği hesaplanmaktadır. Bu harcama "ilacın kendisini var eden 228 sermayeye dönük yüzü" dür. Bu türden bir molek:ülü, ilaç olarak kendi üzerine patentleyebilen bir firmanın bu ilaçla ilgili tamtım, satış ve pazarlama giderleri için yaptığı faaliyetler de, "ilacın topluma (sağlık sektöründeki hekim, eczacı ve diğerleri) dönük yüzü" nü oluşturmaktadır. Sonuçta ilaç firmalan, her yeni molek:ülden hem içe ve hem de dışa dönük faaliyetler harcamasını amorti edecek ve kara geçmeyi sağlayacak bir düzlem yakalama beklentisi içindedir. Bu nedenle ilaç sektöründe, "innovatörbuluşçu" veya "araştırmacı" firmalar olarak anılan ilaç şirketleri, karlılık rasyolarının artınlabilmesi bakımından Ar-Ge maliyetlerinin azaltılmasına özel bir önem de vermektedirler. Aşağıdaki şekilde, geleneksel Ar-Ge maliyet/gelir eğrisinin günümüzdeki dalgalanması ile, Ar-Ge çalışmalarında harcama minimizasyonu ve karlılık marjında artış sağlayabilme stratejilerine ilişkin bir projeksiyon yansıtılmak:tadır. Geleneksel eğrideki sinüzoidal tepeçukur değerlerinin 2020'lere hasarnaklı ve göreli doğrusal bir maliyet/gelir ilişkisine dönüşmesi, çoklu diğer stratejilerin konusudur. Özellikle aşağıda değinilecek olunan sinai ve tıkri mülkiyet hakianna ilişkin tekel süreleri, kar maksimizasyonu bakımından da daha önemli görülmektedir. 2020 de Ar-Ge Pazarda HızlamnaBaşlangıç Ar-Ge Güncel Lisanslada Gelecekteki MaliyetiGelir E- si ,-"!'------"' Harcamalannı Düşürme ---- ----$0 Geleneksel Ar-Ge Maliyet/Gelir Eğrisi Zaman Kaynalr: PricewaterhouseCoopers Şekil 4-11. Ar-Ge Sürecinde Maliyet/Gelir Eğrüeri 2020 Projeksiyonu 229 Ar-Ge Sürecinde Riskler: Ar-Ge çalışmaları firma bakımından tekel karını maksimize etme amacına yönelik olmakla beraber bu kan elde edinceye değin bazı riskler taşır. Bu riskierin başında genel neden olarak araştırma faaliyet ürününün (bilgi) kamu malı olma özelliği bulunınasıdır. Özel nedenlere bağlı riskler olarak da Ar-Ge çalışmalannın i) zaman harcatıcı olması, ii) çok yüksek masraflı yatırım ve harcamalan gerektinnesi, iii) yeni bir kimyasal bileşiğin ilaç olabilmedeki düşille başarı şansı, ve iv) rakipler tarafından taklit kolaylığı sayılmaktadır. Bu çerçevede innovatör firmalarAr-Ge'nin taşıdığı genel ve özel riskleri azaltmak amacıyla "uluslararası patent sistemi" nin sağladığı korumadan yararlanmaya çalışmaktadır. Patent sistemi ayrı tartışma konusu ve perspektifi oluşturduğu için şimdilik burada içeriğine değinilmi­ yecektir. Ar-Ge Sürecinde Risk Minimizasyonu ve Diğer Özellikler: Yukanda anlatıldığı üzere, ilaç sanayiinde Ar-Ge çalışmalan "rekabete yönelik buhış" süreci olarak her zaman sektör içi karşılıklı riskler taşımakla beraber, Ar-Ge'nin taşıdığı riski azaltmak amacıyla "uluslararası patent sistemi" nin sağladığı korumadan da yararlanılmaya çalışılmaktadır. İlaç sanayiinde çok ulusluluğu teşvik edenAr-Ge çalışmalannın başka özellikleri de vardır. Bunlar sıralanacak olursa: i) Ar-Ge bütçesinin maliyetindeki sürekli artışların uluslararası yayılmanın itici faktörü olması durumu, ii) Ar-Ge etkinliklerinin sınırlı sayıda seçme terapötik gruplarda yoğunlaşma oluştur­ ması, iii) Özgün terapötik grupta yoğunlaşmanın, ilaç satış ve gelirlerinde az sayıdaki terapötik gruba bağımhk oluşturması ve firmalan ulusal boyuttan uluslararası boyuta taşınması ve iv) Ar-Ge yatırımları sonucunda, firma sermayesinde oluşan giderler açığının, kısa sürede amorti edilme dürtüsü, firmayı "dünya çapmda etkinlikte' bulunmaya iter. Ar-Ge çalışmalarıyla ilintili uluslararası çapta innovatör firmalara sahip olan ülkelerin başında Almanya gelmektedir. Almanya, hem AB istatistikleri bakımından lokomotif ülkelerden birisidir ve hem de ilaç rnolekülü buluşu ve ruhsatlı ilaç halinde dünya piyasalannda rekabet edebilme kapasitesi yüksek düzeye erişmiş bir ülke örneğini oluşturmaktadır. Şekil 12'de yer alan grafik incelendiğinde, 1988-2007 yeni moleküler antite olarak keşfedilen ve patentlenen ilaç buluş sayıları dökümante edilmiştir. 230 44 1989 1991 1993 1995 1997 1999 2001 2003 2005 2007 Şekil4-12. Almanya: Yeni Moleküler Antite Olarak 2007 İnnovasyonları. Yeni Moleküler Antite (NME: New Malecular Entity) Kaynak: Phannazeutische Zeitung, VFA http://www.vfa.de/en/statistics/innovation/ 20 yılda 562 yeni molekülün keşfedildiği bu sektör ortalama yılda 28 molekül keşfinin sürdürüldüğü bir etkinlik merkezidir. 2007'de Almanya pazarına NME (New Molecular Entity) yeni moleküler antite olarak 31 farmasötik ürün giriş yapmıştır. Küresel araştırma süreçlerine dayalı olarak, Almanya' da pazara giren substans sayısının, bu kapasite ve sermaye birikimine sahip diğer ülkelerdeki gelişim eğilimleriyle yakmdan ilgisi bulunmaktadır. 2007 bakımından pazara giren ürünler, önce yerel öneme sahip görümnekle beraber, bu ürünler çok kısa bir zaman aralığında bütün anahtar ülke pazarlannda da yer almaktadır. Bu özellik, küresel olarak 800 milyon ABD $'ma ulaşmış yeni moleküler farmasötik antite için yapılan Ar-Ge harcamalarının dengelenebilmesi anlamında, bu tür kapasiteye sahip ülke firmalan için de yegane yoldur. 231 Nitekim bunun yansımalanın ilaç sektöründe ÇUŞ olarak nitelenen ve ilk 50'lik sıralama içine giren ilaç şirketlerinin ulusal aidiyetleri bağlamında da görmekteyiz. 2001 yılı verilerine göre, Tablo 19'da finans sermaye şirketi olmayıp ilk 50 içinde bulunan şirketlerden dördünün ilaç sanayiine ait olduğunu ve bunlar arasmda bir firma menşei ülkesinin Almanya olduğu görülmektedir. Tablo 4-23. Finans Sermayesi Olmayan İlk 50 Çok Uluslu Şirketler Dizini İçinde İlaç ve Kimya Sanayii Firmaları-2001 İş gücü 33 Aventis SA (FR) Farmasötik 26 368 34 761 20 567 91729 39 Roche Group (CH) Farmasötik 22 794 25 289 17 463 63 717 40 BASFAG(GE) Kimya 20 872 32 671 29136 92 545 42 Bayer AG (GE) Farmasötiluıcirnya 20297 32 817 27142 116 900 43 GlaxoSmithkline Farmasötik Plc 20295 31 758 29 689 107 470 Değerler: Milyon ABD $ ve Çalışan sayısı FR: Fransa; CH: (İsviçre); GE: (Almanya); UK: (Birleşik Krallık) Kaynak: www.unctad.org/en/docs/gdscsir20041 en.12.df Ar-Ge ve Sektörel Büyüme: Ar-Ge çalışmalan sektörde büyüme ve yeni pazar paylan bakımından da önem taşımaktadır. Bu bakımdan araştırmacı çok uluslu ilaç firmalan önümüzdeki yirmi yıl bakımın<ian ilaç sanayiini çok farklı bir yapılanma içine çekecek çalışmalar içine girmiş bulunmaktadır. Çalışmalar, dıracak günümüzde kullamlan kutularca ilacı gündelik kullammdan kalyeni bir yönelime rota kırmış durumdadır. Yeni ilaç şekilleri olarak, dozlam, hedefe yönelme ve ilaç için uygun kullanım zamanını bir arada içeren farmokolojik çipler üzerinde yoğun biçimde çalış­ malar sürdürülmektedir. 232 Bu çalışmalann ana hedefi, ilaçlann etkin uygulanmasına engel olan ve tıbbi tedaviyi başarısız kılan nedenleri ortadan kaldırmaktrr. Bilindiği gibi, doğru hedefe, doğru dozda ilaç tedavisi uygulamanın ciddi zorluklan mevcuttur. Var olan zorluklar arasında, oral yoldan kullanılan pek çok ilacın etkin bileşenleri, kana kanşmadan sindirim sistemi tarafından önemli ölçüde elimine edilmektedir. Enjeksiyon yoluyla kullamlan ilaçlar ise, hem pahalı hem de insanlarm kendi kendine kullanımı için uygun değildir. Her iki yoldan ilaç kullanımının ise dozlam dalgalanmaianna neden olabilmesi de diğer önemli salaneayı oluşturmaktadır. Çalışma örnekleri, genelde yeni bir farmasötik şekil olarak "nanofarına-sötik" lere yönelim düzeyindedir. Bu, küçük bir bozuk para büyüklüğünde mikroçipte, farklı ve çok sayıda ilacı uygun dozlarnda ve hedef yöreye yönlendirerek verebilecek içi dolu depo kanalcıklar ve bir güç kaynağı tasarlanmaktadır. Mikroçip içinde yaratılacak elektrik sinyalleriyle, ilaç kanalmda depolu bulunan içeriğin hedefe yönelik salnm, yeni farmasötik biçimin başlıca özelliğini oluşturmaktadır. Sorunun yaşandığı bölge yakınındaki deri altına yerleştirilen bu akıllı ilaçlarla, aynı anda çeşitli tedavi uygulamalannın hedeflenmiş yörede gerçekleştirilmesinin de olanaklı kılınması öngörülmektedir. Örneğin; tümör tedavisinde, kötü huylu hücrelerin olduğu bölgeye, çevredeki diğer doku hücreleri ve organıara zarar vermeden, kemoterapötik uygulaması mikroçip yardımıyla sağlanabile­ cektir. Bu türden uygulama, doğrudan hedef hücre düzleminde olacağından, hem çok düşük ilaç derişimleri ile yüksek etkililik sağlanabilecek ve hem de sistemik doz uygulanmadığı için, ilaç yan etkileri ve istenmeyen etki riski büyük ölçüde önlenebilecektir. 2020'lere projeksiyon yapıldığında, ilaçta mikroçip ya da nanorobot uygulama eğilimi, enerji, taşımacılık, iletişim teknolojileri gibi tüm "filtre medya sanayii" lerinin genel gelişim süreciyle benzerlik gösterecektir. Bunun da bazı koşullan bulunmaktadır. 2020'ye giden zaman kesitinde ilaç sanayinin de içerisinde bulunduğu "filtre medya sanayileri" lerinin biçimini ve gelişme 233 büyüklüğünü dünyanın toplam nüfusu, toplumların refah düzeyi, toplumların sahip olduğu teknoloji düzeyi belirleyecektir. Herhangi bir dünya savaşının olmaması durumunda, gelişmelere ilişkin başlıca eğilimlerin i) dünya nüfusunda ortalama % 20-60 oranında bir artış olacağı; ii) dünya da gayrisafi milli hasılaların% 58-307 oranında artacağı ve iii) biyoteknolojik gelişmeler çerçevesinde terapötik proteinlerin üretim ve klinik kullanımının orta hızda ve iki hasarnaklı bir büyüme eğilimi içerisinde olacağı şeklinde kestirimler yapılmaktadır. Bu sürecin sonucunda sanayilere özgü bazı filtre segmentler daha da büyüyebilecek, bazıları ise küçülecektir. Sonuç olarak, farmasötik sermaye birikimi bakımından yoğunlaşmanın daha şiddetleneceği, esnek üretim modellernesinin yaygınlık kazanacağı ve yanı sıra klinik açıdan da "yeni bir ilaç çağı" başlangıcında olduğumuz söylenebilir. Daha önceki bölümlerde, "rekabete yönelik buluş" süreci olarak ilaç Ar-Ge çalışmalarının "sermaye içi rekabet" e konu olduğu vurgusu yapılmıştı. İn­ novatör firma bakımından risk, kendi özel mülkiyetinde olan yeni ilaç molekülüne ilişkin sinai ve fikri tüm birikimin, başka üretici firmalarınca kullanılması durumunda, tekel karını sürdürebilme ve karı maksimize edebilme faktörlerinin sağlanmasında yaşanan güçlüklerdir. Bu bağlamda, buluşçu firmalar, Ar-Ge'nin taşıdığı riski azaltmak amacıyla "uluslararası patent sistemi" nin sağladığı korumadan da yararlanmaya çalışılmakta ve bunun uluslararasi ilişkiler ve hukuka konu olan normlarını genişletebilmek için çaba harcamaktadırlar. Bu bakımdan aşağıdaki bölümde bu konu ayrı bir baş­ lık olarak özetleiınıektedir. 4.2.3.2.4- SINAİ ve FİKRİ MÜLKİYET OLARAK ULUSLARARASI PATENT SİSTEMİ VE İLAÇ İlaç sektöründe uluslararasılaşma süreçlerindeki temel mekanizmalardan olan "uluslararası patent sistemi" ni kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır. Sınai ve Fikri Mülkiyet Rejiminde Tanımlamalar ve Özet Tarih~e: Sınai ve fikri mülkiyet, piyasa ekonomilerine özgü bir mülkiyet rejimi olup, reji- 234 min kendisi, meta olarak kendisini var edip, bundan sahip ve paydaşianna çıkar sağlayan bir sistemdir. Bu sistem, sağlanan çıkan (imtiyaz) bir "hak" ayrıcalığı oluşturan "hukuksal düzenlemeler" şeldinde özgülleştirir. Bu anlamda da, kendi aralannda ortaklıklara ve aynınlara sahiptir. Tanımsal olarak şöyle açılımlar bulunınaktadır: 1. tanım: Sınai Mülkiyet Hakları: "Sınai Mülkiyet", genel tanımı ile, sanayide ve tarımdaki buluşlann, yeniliklerin, yeni tasarımların ve özgün çalış­ malann ilk uygulayıcıları adına; ticaret alanında üretilen ve satılan malların üzerlerindeki üreticisinin veya satıcısının ayırt edilmesini sağlayacak işaret­ lerin, sahipleri adına kayıt edilmesini ve böylece ilk uygulayıcıların ürünü üretme ve satma hakkına belirli bir süre sahip olmalarını sağlayan gayri maddi bir haktır. 2. tanım: Fikri Mülkiyet Hakları: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (Türkiye) eserler arasında yürürlükteki mevzuat bakımından bilim ve edebiyat, müzik, güzel sanat ve sinema eserleri koruma altındadır. kapsamında korunan Genel olarak sınai ve fikri mülkiyet haklan olarak tanımlanan patent, marka, telif gibi kavramlar kapitalizmin ilk kez tekelleşme sürecine girdiği 1880'lerden sonra çok önem kazanmıştır. Bu konuda 1883 yılında yapılan "Sınai Mülkiyetİn Korunmasına Dair Paris Sözleşmesi" ilk uluslararası sözleşmedir. Türkiye bu sözleşmeye taraf olarak 1925 yılında katılmıştır. İkinci sözleşme ise 1886 yılında yapılan "Telif Hakları için Bem Sözleşmesi" dir. Bu sözleşmelere ek olarak Sınai ve Fikri Mülkiyet haklarının korunması üzerine özellikle geçtiğimiz yüz yılda çeşitli anlaşmalar yapılmış ve örgütler kurulmuştur. Bu örgütlerden en önemlilerinden biri 1967 yılında Birleşmiş Milletierin altında kurulan WIPO-Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatıdır. 235 Tablo 4-24. Sınai ve Fikri Mülkiyet Haklannın Kapsam ve Ayınmlan Mülki Hak Kapsamı Sınai Mülkiyet Haklan o Patentler ve faydalı modeller o Markalar o Endüstriyel tasarımlar o Coğrafi işaretler Entegre devrelerin topoğrafyaları Fikri Mülkiyet Haklan Dil ve yazı ile ifade olunan eserler Bilgisayar programlan ve hazırlık tasarımları Her nevi sözsöz sahne eserleri, Teknik ve bilimsel özellikteki fotoğraf eserleri, haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafya ya ait mak:et ve benzerleri, o Her çeşit mimarlık ve şehireilik tasarım ve projeleri, mimari mak:etler, Müzik eserleri o Her nevi sözlü ve sözsöz besteler Güzel sanat eserleri Estetik değere sahip olan; o Yağlı ve suluboya tablolar, o Her türlü resim, yazıl, kazıma, oyma eserler, o Heykeller ve mimari eserler, o El işleri, minyatürler ve tekstil, moda tasarımları, o Fotoğrafik, grafik eserler ve karikatür ve tiplemeler, Sinema eserleri o Sinema, öğretici ve teknik iilimler ve bilimsel, teknik projeksiyon diyapozitifleri Bilim ve edebiyat eserleri, o o o o Koruma, eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder. Sahibinin ölümünden soma alenileşen eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden soma 70 yıldır. Buradan da anlaşılacağı üzere, her iki rejim, insan emeği ve düşüncesine dayalı maddi veya fikri (genelde toplamı) bir ürünü hedef alıp, metalaştırmakta ve bunu bireysel mülkiyetİn aidiyeti kılmaktadır. Diğer yandan, çıkar ayncalığı olarak kendisini var etme biçimini de metalaştırarak, bunun mülkiyet ilişkileri içerisinde değiş-tokuşunu olanaklı kılan hukuki düzenlemeleri de içermektedir. Rejimin Kendisini Metalastırması: Daha sonra tekrardan değinilebileceği üzere, patentli bir ilacın her hangi patent özelliğinin, lisans anlaşması yoluyla 236 başka üreticiler elinde ürettirilip, bundan birinci imtiyaz sahibinin, anlaşma ile ldir transferi yapma olanağının yaratılması, rejimin kendisini metalaştır­ makta ve bu anlamda da var etmektedir. Bu örnek, verili bir metanın kendi değerini iki kez üretmesi olarak da açılımlandmlabilir. Şöyle ki: Birinci olarak, ürünün bir meta olarak değişim değerine konu kılınması; ikinci olarak ise, bu metanın başka bir metalaşma aracı (yani sınai mülkiyet rejimince tamnan imtiyaz özelliğini intrinsik olarak içinde barmdlrarak) ile yeniden değişim değer aracı olarak var edilmesini sağlamadır. Sımai Mülkiyet Hakianna ve Rejimine iliskin Verili Durum: Uluslararası ve Ulusal Ölçek: Mülkiyet rejimleri, iktisadi sistem olarak kapitalizmin, siyasal, ekonomik, askeri ve kültürel alanda oluşturduğu sosyal hegemonyanın pekiştiricisi olan geniş hukuksal düzenlemeleri kapsamaktadır. Bu bölümün başında küreselleşme yapılan ve bu yapılar aracılığıyla gerçekleştirilen hukuki düzenlemeler tablo 1 'de özetlenmişti. Küresel örgütlenmeler içinde uluslararası siyasi organ olarak Birleşmiş Milletierin (UN) ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu şemsiyesi altmda bulunan diğer kurumsal yapılann yanı sıra, Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD), Uluslararası Ticaret Odası (ICC), Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) ve Dünya Ekonomik Fonnu (WEF) gibi kuruluşlar, uluslararası piyasa düzenlemeleri ve eşgüdü­ münü sağlayan ve uluslararası anlaşmalarla, bu mekanizmalann sürdürülmesi ve denetlenmesini yürüten siyasi yaptının güçlerine sahip örgütlenmeler olarak hareket etmektedir. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), 1995'te kurulmuştur. Merkezi Cenevre'dedir. Küresel ticareti düzenleyen uluslararası, çok taraflı bir örgüttür. Bu düzenlemeler 30 kadar anlaşma ile sağlanmaktadır. 2006 yıh bakırnından örgüte 150 ülke üyedir. II. Dünya Savaşı sonrası dünyanın yeniden şekillendirilmesi bağlamında, bu türden bir örgüte olan gereksinim, ilk kez 1944 Bretton Woods Konferansın­ da dile getirilmiş ve kurulma karan alınımştır. 1948 Havana "BM-Ticaret ve Çalışma Yaşamı Konferansı"nda kurulma belgesi açıklanmasına karşın, kuruluşun motoru sayılan ABD'nin Senato karan o dönemde bir engel oluştur- 237 muştur. 1986 başlayan Uruguay Raundları sonrasında kurulma kararı yeniden verilmiştir. DTÖ'ye göre ticaretin temel ilkeleri arasında: i) Bir ülkenin yabancı malIanna ayrımcılık yapamaması, ii) ticaretin önündeki engellerin kaldırılma­ sı zorunluğu, iii) ticaretin öngörülebilir olması ve pazann önünde engeller olmaması, iv) ticaretin daha da rekabetçi olması ve v) ticarette az gelişmiş ülkelerin gözetilmesi, esnek olunması ve bu ülkelere ayrıcalıklar sağlaması bulunmaktadır. DTÖ'nün yapısı başlıca dört düzeyden oluşmaktadır. Bu yapılanma tablo da gösterilmektedir: Tablo 4-25. Dünya Ticaret Örgütü-WTO Yapısı Ticaret politikası düzenleme Üçüncü düzey Ticaret Konseyleri organı GATT, GATS Dördüncü düzey Destek organlan Dünya Ticaret Örgütüne üye 162 ülke TRIP s anlaşması ile ilaç ve aşı da patent kapsamında iken, bazı ülkeler geçiş aşamasında, müzakerelere devam etmekte veya üye değildir. i) Uluslararası Ölcek: "Özellikle Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması ve Eki Ticaretle Bağlantılı Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklan Anlaşmasının yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1995 tarihinden itibaren, fikri ve sınai hakların etkin biçimde korunması konusunda tüm ülkeler, bu konudaki diğer uluslararası anlaşma hükümlerini de içerecek ulusal mevzuatlarını yürürlüğe koymakta; uygulamalar ise, tüm ulus devletler bakımından eşit biçime yürütülmesi zorunluluğunu içerir biçimde WTO tarafından denetlemekte ve ihlaliere karşı 238 etkin yaptırımların yollan da gereğinde uygulanmaktadır. Az gelişmiş olan ülkelere tamnmış olan 10 yıllık geçiş süresinin sonu itibariyle, yani 2005 yı­ lında, dünyada tüm ülkeler aynı standartlarda sınai mülkiyet sistemlerine sahip kılınmıştır." Dünya Ticaret Örgütü (WTO) anlaşmasım imzalayan ülkelerin konuya ilişkin başlıca kabul yükümlülükleri, uluslararası mevzuat içerisinde düzenlenmiş vaziyettedir. DTÖ'nün kendi kuruluş belgeleri de olan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret GenelAnlaşması (GATT) ve Hizmet Ticareti GenelAnlaşması (GATS) ile onların eki, ya da bütünleyici parçalan olan Tarım anlaşması (AoA), Ticaretle Bağlantılı Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPs ), Teknik Engeller Anlaşması (TRIMS) gibi uluslararası düzenlemeler, bu türden hukuki düzenlemelerdir. Şekil 13 'de patent uygulamasma ilişkin dünya coğrafi dağılımı verilmektedir. Türkiye, sayılan bütün düzenlernelerin siyaseten tarafıdır. Filai ve Sinai Mülkiyet Haklan bakımından en önemli uluslararası düzenleme, TRIPS anlaşmasıdır. İlaçta patent ve veri koruma, veri imtiyazı kavramıanna açıkhk getirmesi, düzenleyici hükümlerin uluslararası siyasa bağlarnındaki yükümlülük ve zorunlulukları bakımından burada anlaşmaya ilişkin kısa bir özetleme aktanlacaktır. Akla bir soru gelebilir. WIPO gibi bir kuruluş varken ve bu kuruluş gözetiminde düzenleyici anlaşmalar söz konusuyken, neden WTO bünyesinde düzenleyici anlaşmalardan birisi olarak neden bir TRIPs (Trade-Related Aspects of lnteUectual Property Rights-Ticaretle Bağlanülı Fikri Mülkiyet H akları Anlaşması) düzenlemesi yapılmış ya da buna gereksinim duyulmuş­ tur? Yılmaz bu argümana şöyle bir açıklık getirmektedir: önce yapılan anlaşmaların imza/anmasının isteğe bağlı olması ve kurulan örgütlerin kararlarının tavsiye niteliğinde olması ya da yaptırım güçlerinin olmaması yüzünden ülkelerin gerekli iç hukuk düzenlemelerini yapmamaları olarak açıklayabiliriz. Ancak TRIPS anlaşması, 1995 yılının başından beri faaliyette olan WTO-Dünya Ticaret Örgütü'nün ve onun 4 temel kuruluş anlaşmasından biridir ve artık WTO hukukunun geçerli olduğu bir anlaşmadzr. WTO, tahkim mekanizması "Bunun te1nel nedenini, TRIPs Anlaşmasından 239 üzerinden ambargo uygulama gücüne sahip olan sermayenin en önemli örgütlerinin başında gelmektedir ve bugün için (2004) 147 ülke üyesi bulunmaktadır. WTO 'ya üye ülkeler dünya ticaret hacminin % 85 'inden fazlasına sahiptir ve üyelik görüşmeleri sürdürülen Rusya 'mn da önümüzdeki yıllarda katılımı ile bu oran % 90 '!ara ulaşacaktır. Bu yüzden TRIPs Anlaşması 'mn tekelleşme ve özel mülkiyet hakkının uluslararası güvence altına alınması açısından önemi çok büyüktür. TRJPs Anlaşması ülkeler tarafindan müzakere edilmeden ve başta ilaç ve kimya tekelleri olmak üzere tekeller tarafindan GATT'ın Fikri Mülkiyet Haklan Komitesi 'ne hazır/atılmıştır. " TRIPs'in Kısa Tarihcesi: Burada İ. Eren'den alıntıyla tarihçe şöyle özetlenmiştir: "Uluslarötesi ilaç sermayesinin, 1980 'li yıllarda siyasi anlamda gösterdiği en önemli baş an, patent koruması sağlamayan ülkelere karşı, ticari yaptırım­ larm uygulanmasına yönelik bir mekanizmanın geliştirilmesinde ve uygulanmasında oynadığı roldür. " "Bu rol özellikle1984 ve 1985 yılları boyunca ve 1986'da başlayanfikri mülkiyet haklarının GATT Uruguay ticari müzakereleri kapsamına alınması sı­ rasında ön plana çıkmıştır. Özellikle ABD ve AB kökenli uluslararası ilaç firmalarının yürüttüğü lobi çalışmalarıyla, gelişmekte olan ülkelerde patent korumasının kapsamının, ilaç üretim yöntemleri ve ürünlerini de içermesi için yapılan büyük ısrar ve has/alar (patent koruması sağlamayan ülkelere karşı tutarlı bir şekilde uygulanan ticari yaptırımlar) 1992 yılında, henüz GATT müzakereleri sonuçlanmadan, bir çok gelişmekte olan ülkede ilaç üretim yöntemleri ve ürünlerine patent korumasının kabulünü sağlamıştır. Sonuç, 1994 yılında imzalanan TRIPs (Trade Related Aspeccts of Intel/ectual Property Rights) anlaşmasıdzr." "TRIPs, fikri ve sınai hakların korunmasına yönelik uluslararası anlaşmalar arasında en kapsamlısı olmakla birlikte, Uruguay Müzakerelerinin tartışmalı içeriğinden dolayı ulusal otoriteZere gerek patent rejimlerinin ilaç ürünlerine yönelik uygulamalarında (örneğin; mecburi lisans sistemi, paralel ithalata yönelik koşulların belirlenmesi ve patent korumasından önce tanınacak geçiş sürelerinin belirlenmesi) ve gerekse ilaç ürünlerine ait verilerin koruması ile 240 ilgili önemli esneklikler tanımıştır. Böylece, TRIPs sonrasında, ulusal ve uluslararası alandafikri mülkiyet hakları ile ilgili tartışmalar anlaşma içerisinde bulunan esnekliklerin ya da boşlukların nasıl değerlendirileceği konusuna odaklanmıştır. Söz konusu alanlar, gelişmekte olan ülkelerde temel ilaçZara ulaşım ve yerli ilaç sermayesinin geleceği için önemli sonuçlar içerdiği için, TRIPs hükümlerinin ulusal rejimiere eklendiği siyasal süreçler içerisinde en önemli noktalar olarak ortaya çıkmış ve bu süreçlerde aktif rol alan uluslarötesi ilaç sermayesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki toplumsal sıniflar arasın­ daki mücadelelerin odak noktasını oluşturmuştur. Daha da önemlisi, TRIPs anlaşmasının ulusal rejimiere eklemlenmesi sürecinde yaşanan bu mücadeleler, Dünya Ticaret Örgütü'nün sağladığı platform sayesinde, 2001 yılında benimsenen Doha Deklarasyonu örneğinde de görüldüğü gibi, küresel düzeyde fikri mülkiyet hakları ile ilgili müzakereleri yeniden yapılandırmıştır. " -üye üye Avrupa Birliği il!/ gözlemci, katılım sürecinde B gözlemci llllll üye değil, müzakereler döneminde üye değil Şekil 4-13. Küresel Düzeyde TRIPsAnlaşmasına Taraf Olan Ülkelerin Coğrafi Dağılımı Dünya Ticaret Örgütü'ne üye 162 ülke TRIPs anlaşması ile ilaç ve aşılarda patent kapsamına girmeyi kabul etmiştir. Şekilde yeşil ile gösterilen coğrafi bölgeler TRIPs anlaşmasını kabul eden ülkeleri kapsamaktadır. Yeşil taralı alan TRIPs üyesiAvrupa Birliğiulkelerini göstermektedir. San renkli alan ka- 241 tılım sürecinde olan gözlemci ülkeleri; turuncu rekli alanlar sadece gözlemci statüsünde olan devletleri, koyu gri alanlar müzakereleri devam ettiren üye olmayan ülkeleri ve açık gri alanlarda üye olmayan devletleri göstermektedir. TRIPs İceri2ine iliskin Özetleme: TRIPs anlaşmasının I. Bölümü, Genel Hükümler ve Temel Prensipler başlığı altında toplanmıştır. Bu bölümle ilgili en çarpıcı olan hususlar, madde 3 ve 4 'te toplanmış vaziyettedir. Madde 3 -Ulusal Muamele; l.Üye devletler, diğer üye devletlerin gerçek ve tüzel kişilerine kendi yurttaşlarına sağladıklarından daha az lehte bir koruma sağlamayacaklardır. 2. Üye devletler hukuki ve idari prosedürlerle bağlantılı olarak kendilerine paragraf 1 'de izin verilen istisnaları alabileceklerdir. Ancak bu istisnalar ancak bu anlaşma hükümleriyle çatışmayan, ticarete engel olmayan ulusal yasa hükümleri uyarınca alınabilecektir. Madde 4 - En Çok Kayrılan Ülke Muamelesi; Fikri Mülkiyet Haklarının ilgili olarak bir üye devlet tarafından başka bir üye devletin gerçek ve tüzel kişilerine sağlanmış her hangi bir imtiyaz, ayrıcalık, avantaj veya dokunulmazlık derhal ve koşulsuz olarak tüm diğer üye devletlerin gerçek ve tüzel kişilerine de uygulanacaktır. korunmasıyla Düzenlemelerini getirmektedir. Bu madde düzenlemeleri uluslararası düzeydeki sinai ve fikri mülkiyet korumacılığını ulusal düzeydeki korumacılıkla eşitlemekte, uluslararası ilişkilerde ikili anlaşmalarla tesis edilebilecek özel ve karşılıklılık ilkesine (mütekabiliyet) dayalı korumacılığı genelleştirmektir. Bölüm içinde 8 temel kategori bulunmaktadır. Bunlar: i) telif ve bağlantılı haklar, ii) ticari markalar, iii) coğrafi özellikler, iv) endüstriyel dizaynlar, v) patent hakları, vi) entegre devreler veya topografya dizaynları, vii) yayınlan­ mamış bilgilerin korunması ve viii) sözleşmeye bağlı lisanslardaki rekabete aykırı uygulamaların denetimi, başlıklarını taşımaktadır. Yılmaz'ın yorumlarıyla bu başlıklara yaklaşılacak varılabilmektedir: 242 olursa aşağıdaki sonuçlara "Özellikle telif hakları, sahiplerine kendi haklarının ticari olarak kiralanmasını yasaklama ve bu hakları istedikleri gibi kullanma yetkisi vermektedir. (Sanat sanat için mi yoksa toplum için mi yapılmalı? sorusuna açık­ lık getiriliyor ve üçüncü bir şık olarak 06sanat ticaret içindir" geliyor.) Anlaşma, bilgisayar programcılarma ve ses kayıt prodüktörlerine kendi yapıtlarının kamuya kiralanmasınz yasaklayabi/me veya izne bağlayabil­ me hakkı vermiştir. Benzer bir hak sinemalografik eserZere de uygulanmaktadır. (Bilimsel icat ve buluşlarm insanlık için kullammı engellenmiş oluyor) Endüstriyel tasarım ve modellerin en az on yıllık bir dönem için koruma altına alınması öngörülmüştür. Korunan hak sahipleri; korunan endüstriyel tasarım veya modelin kopyalarının üretimi, satışı veya ithalatım engelleme hakkına sahiptir. (Burada sözü geçen "hak sahipleri" endüstriyel tasarımı yapamn bizzat kendisi değil, bu kişinin çalışmakta olduğu şir­ kettir.) Anlaşmada yenilik, lirliktir. bir buluşun tekniğin patent ile korunabilmesi için aranan kriterler: bilinen durumunun aşılması ve sanayiye uygulanabi- Ticari değer taşıyan ticari sırlarm ve know-how gizliliğinin korunması ve dürüst ticari uygulamalara aykırı hareketlerin yasaklanması da TR!Ps çerçevesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. (Bu hüküm/e birlikte, neredeyse bütün ikili ve çok taraflı yatırım-ticaret anlaşmalarında gerekçe bölümü altında yer verilen "teknoloji transferr' argümam da geçerliliğini kaybetmiş oluyor) üye ülkelere fikri ve sınai hakların etkin bir şekilde sağlanması amacıyla iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yapmalarını öngörmektedir. Düzenlemeler fikri haklarm ihlaline karşı etkin önlemlere izin vermeli; adil, eşit ve açık olmalı ancak pahalı olmamalıdır. Makul süreleri aşmamalı veya haksız gecikmelere yol açmamabdır. TRIPs Anlaşması, Hak ihlaline karşı önlemler pahalı olamaz, zira bu ihlaller bir yandan da ticaretin gelişmesine yardım etmektedir. İhlal adz verilen uygulamalar 243 aslında fikri haklar konusunda ikincil pazarlar yaratmış durumdadır. Her fikri üretimin bir de korsan piyasası vardır ki bu, kapitalist sistem için son derece önemlidir. Bu durum, sistemin önemli çelişkilerinden de birini teşkil etmektedir: bir yandan tekeller, "haksız" rekabete karşı korunacak. ve ihlali yapanlara cezai müeyyide uygulanacak, fakat bir yandan da piyasalardaki canlılık korunacak, pazar öldürülmeyecektir ve işte kapitalist sistem için de aslolan budur." ü) Ulusal Ölcek: Bu bölümde, geçmiş dönemlerde bir bürokrat olarak çeşitli (1992- 1994 yılları arasında Sanayi ve Tıcaret Bakanlığı Sınai Mülkiyet Dairesi Başkanlığı ve 1994 - 1999 yıllan arasında da Türk Patent Enstitüsü Başkanı ve Yönetim Kurulu Başkanı) damşmanlık firması web sayfasında yer alan kim başlıklada bir yaklaşım yapmak öğretici olacaktır. hizmetler üreten UG Yalçıner'in, "... Bugün Dünya Tıcaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf bir ülke olmanın yanı sıra, Avrupa ile Gümrük Birliği yapmış Türkiye, hem ulusal sanayii ve ticareti için, hem de uluslararası ticaret ve rekabette layık olduğu yeri alması ve uluslararası işbirliğine uygun ortam yaratmak için ülke içinde sınai mülkiyet haklannın uluslararası standartlarda ve etkin biçimde korunmasına önem vermiştir. "; "... Türkiye'de aynı sektörde birden fazla büyük ve güçlü firmanın varlığını, bunların birçoğunun, birçok yabancı firma ile işbirliği yaptığını, bazılannın uluslararası alanda yabancı firmalarla kıyasıya rekabet ettiğini, firmalanmızın sadece yurtiçinde değil yurtdışında da birbirleri ile rekabete girdiğini görüp değerlen­ dirdiğimizde, "Türkiye 'nin, taklitçiliğin yaratıcılığa dönüşmesi aşamasına gelmiş, kendi özgün çalışmalannı yaparak özgün tasanmlannı ve yeni buluşlannı üretme noktasına ulaşmış bir ülke" olduğunu rahatça ifade edebiliriz."; "... Uluslararası alanda başkaları ile rekabet etmek istiyorsak oyunu kuralına göre oynamamız gerektiğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Oyunun kuralı uluslararası işbirliği ve !icarette fikri ve sınai haklar da dahil olmak üzere uluslararası mevzuata uyumlu hareket etmektir. Bunun da yolu; i) Taklit ürün üretim ve pazarlanmasından kaçınmak, ii) Yeni ve 244 özgün üretim ve pazarlama yollarını aramak, bulmak ve uygulamak, iii) Elde edilebilecek tüm sınai haklara hem yurtiçi hem de yurtdışmda sahip olmaktan, geçmektedir. Aksi takdirde hem ticari zarariara uğramak hem de cezai yaptlrımlara maruz kalmak söz konusudur. " Patent. Faydalı Model ve İlaca Yaklaşım: Bir ekonomik sistem olarak kapitalizmde de, üllcelerin bir görünür ya da yansıyan ulusal hedefi(leri), bir de bunun ardındaki sınıfsal çıkar bulunmaktadır. Ulusal çıkar; sanayi, tamn gibi üretim alanlamıda ya da ekonominin tümünde gelişmişhği ve bunun da değişen koşullar karşısında korunarak daha da geliştirilmesini öngöriir. Bu öngörünün gerçekleşmesinde bazı etkeniere de gereksinim vardır. Bunlann başmda araştınna ve geliştirmeye (Ar-Ge) dayah yeni teknolojilerin üretilmesi ve bu teknolojik gelişmelerin sanayiye uygulanması, büyüyen sanayi gelirleri ile yeni yatınm, istihdam ve katma değer yaratılması beklentileri gelmektedir. Kuşkusuz, çıkar ilişkileri bağlamında, zeminin böylesi bir "ulusalhk" temeline oturtulması ya da kaydmlması, beşeri üretim faktörü olarak insan iş gücü ve emeğinin gözünde de sınıfsal çıkarlarm nasıl biçimlendiğini çoğu kez perdeleyebilir. Oysa gerçekte, üretim araç ve telmolojilerinin bireysel mülkiyetini içseHeştirmiş sermaye sımflan, '"ulusalcı" paydada, toplumsal yarardan ziyade çoğu kez kar maksimizasyonunu hedef almaktadır. Ancak siyasal olarak yansıtılan "ulusal çıkarcılığa dayalı yatınnıcıhk" olmaktadır. Kapitalist üretim ilişkileri içerisinde sermaye karhlığmm büyümesi bakımm­ dan yeni ve farklı ürünlerin üretilmesi ve bu üretim sürecindeki teknolojik üstünlüğü ortaya çıkaran, koruyan ve geliştiren bir Ar-Ge alanma sahip olmak önemli bir ayncalığı oluşturmaktadır. Ar-Ge ye dayalı yeni teknolojik gelişmelerin yaratımı ise, sanayideki yeniliider ve buluşlar ile sağlanır. Buluş kısa ifade ile, sanayideki teknik bir problemin çözümü olarak tanımlanabilir. Sanayideki yenilikler ve buluşlar ise, bir yandan yeniden yeni teknolojilerin üretilmesi ve yeni ürünlerin geliştirilınesini sağladığı gibi, diğer yandan da var olan teknolojilerde yenilikler, geliştirmeler ve iyileştirilmderin de sağ­ lanınasma olanak oluşturur. Kapitalizm, sanayideki yeniliklerin ve sanayiye uygulanabilen buluşlann çoğalmasmı, buluşlara ait doğru ve eksiksiz bilginin yaygınlaşmasını kamusal 245 içerisinde görmez. Tersine bunu özel mülkiyetİn alanı içinde değerlendirerek ve buradan da "buluş yapılınasının özendirilmesi" olarak tanıınlanabilecek yeni bir mülkiyet ve meşruiyet alanı oluşturulmasını öngörür ve düzenler. mülkiyet alanı Özetle kapitalist ilişkiler ağı, yenilikler ve buluşların sanayiye uygulanınası ve sonuçta ekonomiye katkı sağlayabilmesi için buluş sahibinin ödüllendiritmesini ve böylece buluş yapılınasının özendirilmesini ilke olarak benimser. İşte buluş yapılınasının özendirilmesi için, buluş sahibine, buluşunu kullanma ve kullandırına konusunda belirli bir süre ayrıcalık veren ve böylece buluş yapılınasını özendirerek sanayinin gelişınesine yardım edeceği tasarımiandı­ rılan "patent sistemi" geliştirilmiştir. Patent ile korunabilecek buluşların uygulanabilirlik olarak, "yenilik", "tekniğin bilinen durumunun aşılması" ve "sanayiye uygulanabilirlik" niteliklerini taşıması gerekmektedir. Buluşların korunmasına uygulanan faydalı model korumasında ise, yalnızca "yenilik" ve "sanayiye uygulanabilir" olma kriterleri aranınaktadır. Buradaki yenilik de, yine "mutlak yenilik" tir. U suller ve bu usuller sonucunda elde edilen ürünler ile kimyasal maddelere ilişkin buluşlar, koruma ölçütlerini içerseler bile faydalı model belgesi verilerek korunaınazlar. Tanım olarak "patent", başkalarının belirli bir ürünün üretimi, kullanıını ve satışından veya üretim yönteminden yararlanmayı belirli bir süre men edebilmek için sahiplerine ve haklarını buluş sahiplerinden alan kimselere hükümetler tarafından verilen hukuki bir iıntiyazdır. Patentlerin temel özelliklerini iki basaınakta sınıflandırmak gerekir. Şöyle ki: i) sınai mülkiyet haklarından biri olan patent ya da ihtira beratı, bir sınai veya ticari icadın kullanma hakkını temsil eder ve ii) bu hak, maddesel olmayan, "duran varlık" niteliğinde olup, işletmenin aktifleri arasında gösterilir. Türk Patent Enstitüsü'nün, patent ve faydalı model için kabul ve ayrıcalıklar aşağıdaki tabloda verilmiştir. 246 ettiği tanımlar Tablo 4-26. Tpe Patent ve Faydah Model Tammlamalan Patent Faydalı Model "Bir buluş için buluş sahibine devlet tarafından verilen bir patent, sınai mülkiyet haklarından biri olup, buluş sahibinin izni olmadan başkala­ rının buluşu üretmesini, kullanmasını veya satmasını belirli bir süre boyunca engelleme hakkı vermektedir. Ayrıca, buluşun ayrıntılarıyla açık­ ladığı belgeye, tescil edildikten sonra patent denilmektedir." "Faydalı Model, Türkiye'de ve dünyada yeni olan, sanayiye uygulanabilen buluşların sahiplerine verilen, patent niteliğinde koruma sağla­ yan bir sistemdir." Buluş sahibine, buluşunu açıklaması karşılığında buluş konusu ürünü üretme, pazarlama, satma ve kullandınna konusunda tercihe göre 7 veya 20 yıl ayrıcalık Faydalı model korumasında haldar için 10 yıl ayrı­ aynı calık İlaç Patentleri: İlaç, iktisadi özellikleri bakımından değişim ve kullanım değeri içeren herhangi bir metadan farklılık göstermedİğİ için, buluşa konu olabilen bir tasarım ve ürün olarak değerlendirilmektedir. ilacın ürün haline gelmesi sürecinde, filai tasarım ile bu tasarımı maddi bir ürüne dönüştürme süreçleri olmak üzere başlıca iki genel dönem bulunmaktadır. Filai tasarım döneminde, önceki dönemlere ait verili bilgilerden yeni soyutlamalar yapıl­ ması süreci yaşanır. Takiben, bunun ürüne dönüştürülme süreçleri olarak öncelilde deneysel aşamaların yaşandığı laboratuvar çalışmalan ve sonrasında da ürünün beşeri uygulanmalarını kapsayan klinik çalışmalann bulunduğu­ nu da ayırt etmek gerekmektedir. Bu süreçlere ilişkin genel özetlerneler bir önceki bölüm olan ilaçta Ar-Ge kısmında verilmiştir. Bu tasarım ve ürüne dönüştürme süreçlerinin bütünü patente ya da buluşa konu oluşturabilen bir "imtiyaz" müracaatı ve edinimini olanaklı kılmaktadır. İlaçta patentin, siyasi iktisat bakımından önemi ve hedeflerinin neler olduğu­ na yanıt aranması ve değerlendirilmesi, anlaşılınayı daha da kolaylaştırabilir. İlaeta Patentin Ekonomi-Politiğt İlaçta patentin tarihsel olarak gelişimine bakıldığında, ilaç sanayiinde uluslararasılaşmanm 247 bir aracı olarak dönemsel ve sürekli ekleınlenme ya da çelişkileri içinde barındıran bir mülkiyet rejimi olduğu görülmektedir. Gelişmiş merkez ekonomiler, tarihsel olarak yeni coğrafyalara nüfuz etme, nüfuz alanlanndan kalıcı kar transfer mekanizmalarının oluşturulması (doğ­ rudan yatınmlar, ya da işbirliği sağlanan yerel sermaye gruplan ile beraber ortak üretim ve pazarlama yatınmlan gibi araçlarla) ve nüfuz alanlarını gerek ürün ve gerekse işgücü olarak doğrudan kontrol yöntemlerini etkin kıla­ cak arayışlar içerisinde olmuşlardır. Gelişmekte olan çevre ekonomiler ise, tarihsel olarak çoğu kez ithal ikameci sanayileşme politikalarını (ulusal sermaye oluşturulması, ulusal sanayi yeterliliği, gümrük duvarlan aracılığıyla korumacılık, yatınm teşvikleriyle ulusal sermayelerin önünü açma) öncelikle tercih etmişlerdir. Bu politikalar özellikle ikinci dünya savaşı sonrası dönemden başlayarak, 1980'lerin başına değin süren bir tarihsellik de göstermiştir. Buradaki önemli ortak payda, ithal ikameci sanayileşme politikalarının kapitalist gelişme sürecinin bir parçası olarak işlev görmesi olup, hem uygulandı­ ğı dönemde ve hem de özellikle 1980'ler sonrası, kapitalizmin ve bu anlamda sermayenin küresel gelişme ve yayılma sürecini beslemiş ve büyütmüştür. ithal ikameci sanayileşme politikaları yerel özel sermaye gruplarını, ulusal gümrük korumacılığı ve yatırım teşvikleri ile bir yandan geliştirip, palazlarken, diğer yandan da uluslararası sermayenin çevre ekonomilere nüfuzunu kolaylaştıracak işlev de görmüştür. Etmen olarak, gümrük duvarlanyla sağ­ lanan ucuz hammadde, işçilik maliyetlerindeki ucuzluk ve destek alımlan ile doğrudan yatırımları da özendiren teşvikler, bu nüfuz etme süreç ve sıklığını arttıran başlıca faktörler arasmda olmuştur. Çevre ekonomiletin ulusal sermayesi, bir yandan ulusal ekonomi içerisinde sınıfsal çıkarlarını diğer sınıfiara üstün tutacak politikalarm sahibi olurken, bir yandan da uluslararası sermayeye karşı, sermayeler arası bir rekabet içerisinde olmuştur. Kısacası sınıfsal çıkar ortaklığı ve işbirliği, diğer sınıflar üzerindeki hegemonyanın aracı olurken, sermaye içi rekabete dayalı ortaya çıkan eksik tüketim ve kirWık krizi içsel çelişki ve mücadelelerin de yaşanmasına neden olmuştur. Sermaye içi rekabet stratejileri çok çeşitli araçlara sahiptir. İlaç sanayii açısından Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirebilme gücü ve büyüklüğü, bir yandan uluslararasılaşmanm, diğer yandan da sermaye içi 248 rekabetin asal unsurudur. Ar-Ge çalışmalannın dönüştürücü lokomotifi, ilaç olarak adlandmlan metanın kendisi ve onun ara yüzü olarak da tanımlanabi­ lecek imtiyaz mülkiyeti patenttir. Ürün Olarak ilacın Smai Mülkiyet Ara Yüzü: Patent: Patent bir sınai mülkiyet ürünü ve imtiyazı olarak, eksik tüketim ve karlılık krizini lcar maksimizasyonuna taşıyabilen araçlardan birisidir. Patente ilişkin bilimsel bilgi ve teknolojilerin üretilmesi, bunlann bir ürün portföyü haline getirilmesi, sermaye yatınıncısmm gücü ve sermayeler arası rekabetin bir biçimi olarak şekillemnektedir. Bu türden bir yatmm ve organizasyon büyüklüğüne erişe­ bilen firma yapılanmalan da, uluslararasılaşma ya da ulusötesileşmenin görüntülerinden birisi olan ÇokUluslu Şirket (ÇUŞ) dönüşümünü sağlayan asal etmendir. Teknik belge olarak patent, ürüne ya da ürünün üretilme yöntemine ilişkin farklılıklar gösterir. Bu çeşitlenıneler de aşağıdaki tabloda sımflandı­ nlmaktadrr. i) Tablo 4-27. Patent Çeşitleri ve Özellikleri Ürün pate:ııti Bir etken maddeye, üretim a) Ürün patenti alınmış bir maddenin, yöntemine bakılmaksızın veri- farklı yöntemle dahi izinsiz üretimi söz konusu değildir, b) Ürün patenti, · len patenttir. yöntem · · de kapsar. Yöntem patenti. Bir etken maddenin üretilmesi Ayın etken maddeyi. başka bir sentez için başvuru dosyasında belir- yöntemi ile üretebilen kişi ya da kurutilen sentez yöntemine verilen luşlar, kendi adianna patent alarak bu maddeyi kendi yöntemleriyle üretebipatent hakkıdır. lirler. Patent kapsamı içerisinde olan bir başka sınai mülkiyet biçimi de lisanstır. Lisans, patenti (beratı) başkasına ait olan bir malı yapmak, bir olanağı kullanmak veya bir teknik yöntemden faydalanmak üzere alınmış izin karşılığı anlamını taşır. Başlıca özelliği lisans sahibi işletmecinin, patent kapsamına giren bir sınai mülkiyet hakkım sürekli ya da geçici olarak kullanabilmesidir. Lisans çeşitleri de tablolaştmlmıştır. 249 Tablo 4-28. Lisans Çeşitleri ve Özellikleri Sözleşmeye Dayalı. a) Lisans (SDL) Zorunlu lisans (ZL) b) c) d) e) f) g) geliştirme ve yeniden yapma lisansları, üretim lisansı, montaj lisansı, kullanma lisansı, ithal lisansı, ihraç lisansı ve satış lisansıdır. Bir patentin tescil edildiği üllcede Bu süre uluslararası sözleşmelerden belirli bir süre içinde uygulamaya birisi olan Paris sözleşmesinde üç konmamasına bağlı olarak ve pa- yıl olarak saptanmıştır. TRIPs antent sahibinin isteği dışında, üre- !aşması da zorunlu lisansa yönelik timi için lisans vermeye mecbur hükümler içermektedir. olması durumu. Uluslararası patent sisteminin bir diğer parçası da "süreç bilgisi (know-how)" dir. Süreç bilgisi, belirli bir amaç için teknolojinin unsurlarından olan araş­ tırma ve/veya tasarımın meydana getirilmesi ile tasarlanmış bir konunun uygulamaya konmasında kullanılan ve i) usul, yol ve yöntemlerini anlamlı bir sıraya sokma, ii) bu konuda belirli kurallar oluşturma, iii) yeni yöntemler yaratma ve iv) eksik, yetersiz yöntemleri iyileştirme, gerekirse sırasını değiş­ tirme etkinlikleri olarak sayılan bir işlemler bütünüdür. Lisansör işletmelerin, patent sahiplerine mülkiyet kullanım bedeli olarak lisans ücreti, isim hakkı ücreti ve/veya telif ücreti ödeme zorunluluklarına "royalti hakkı" denmektedir. Ar-Ge çalışmalarında riski azaltıcı etmen olarak kullamlan uluslararası patent sisteminin başlıca yetersizlik nedenleri arasında etkin patent süresi ve taklit yoluyla keşif sayılmaktadır. Etkin patent süresi, i- ürünün teknik gelişmesi, iiklinik deneyler, iii- ürünün ulusal sağlık otoritesine kaydı sırasında harcanan zaman gibi nedenlerle 17 yıllık norninal koruma süresinin altına düşmesi ile sınırlandmlrnaktadır. Bu süre ilaç finnalanm tatmin etmemektedir. b) Taklit yoluyla keşif ise, rakip firma stratejileri arasında bulunmaktadır. 250 ii- Ürün Olarak İlac:m Fikri Mülkiyet Ara Yüzü: Veri Koruması ve Veri imtiyazı: İlaçta patenti de kapsayan sınai mülkiyet rejiminin, kapitalist geliş­ me içerisindeki tarihsel serüveni ana hatlarıyla yukanda açılımlandınhrken, gelişmekte olan ülkelerin, ulusal sermayelerini ithal ikameci sanayileşme politikaları ile yapılandırma ve tahkim etme politikalan geliştirdiklerini ve bu çabaların merkez ekonomilerin hegemonyasına karşı sermaye içi bir tepld ya da direnç olarak doğruasma karşın, sonunda entegrasyonu engelleyemediği yukarıda özetlenmişti. Bu sürecin en belirgin sonuçlarından birisi ilaçta patent korumasının gelişmekte olan ekonomiler tarafından en zayıf biçimiyle uygulanmasıdır. Tanımsal farklanna bakmadan önce veri koruması ve (veya) veri imtiyazının TRIPs anlaşmasının 39. maddesi ile ilgili olduğunu ve tartışmalarm merkez ve çevre ekonomilerce farklı çıkar ve rekabet konusu edildiğini vurgulamak gerekmektedir. Başını ABD, AB ülkeleri ve Japonya gibi gelişmiş merkez ekonomiterin çek- tiği İlaç sanayii yapılanması tarafında, uluslararasılaşma süreci, adına buluşçu (innovatör) denilen araştırma-geliştirmeye dayalı firmalarca belirlenmektedir. İlaç sanayiinde Ar-Ge çalışmaları, "rekabete vönelik bulus'J süreci amlmaktadır. Bu süreç, sektör içi ve finnalar arası pazar karlılığını etkilediğinden, birbirleri varlığında karşılıklı riskler de taşımaktadır. Bu rekabete yönelik buluş sürecinde, innovatör firmaya ait ilacın hem bilgisi ve hem de ürün olarak kendisi, patent sistemi ile bir mülkiyet ve çıkar konusu kılınmak­ ta ve korunmaktadır. innovatör firmalar bu sistemin yetersizliklerinden şika­ yetçidir. Birinci neden, ilaca ilişkin araştırma-geliştirme ve ruhsatlandınlarak piyasaya sunulması süreçlerinin patent süresi içerisinde sayılmasıdır. İkinci neden ise, kalan sürenin imtiyaz haklannın kullanılması ve k<1r maksimizasyonu yapılması bakımından olarak değerlendirilmesidir. Üçüncü neden ise, patent süresi dolumuyla birlikte ürünün jenerik üretime geçmesiyle birlikte pazarda yeni rakiplerle karşılaşmak ve böylece ürüne ilişkin tekel olma özelliğinin yitirilmesidir. Çevre ekonomilerde bulunan ilaç sanayinin asal yapısını ise, jenerik ilaç üreticileri oluşturmaktadır. Jenerik ilaç, önceleri inovatör firmaya ait olan ve patent süresi dolduğu için (patent koruması bitmiş) innovatör firma im- 251 tiyazmdan çıkmış bir ilacın, ulusal resmi otoritece, hem hammaddesi bakı­ mmdan (üretici ülkeye ilişkin tanıklık belgesi-menşe şahadetnamesi ile yasal koşullara uygunluğu belgelenmiş) hem de ruhsatlandırma koşullarına uygun olarak üretim ve satışı bakımından, izin verilen ilacı tanımlamaktadır. Kısa­ cası, jenerik ilaç üreticileri, buluşçu firmaya ait ilaç bilgisinin ruhsata konu olan bölümlerini, patent süresi sonrası, jenerik ilaçlarm ruhsatlandırılmasmda da kullanabilmektedir. Bu, jenerik ilaçlarm bir taraftan daha ucuz olmalarmı ve diğer yandan da, inovatör firmalarm pazarı yönlendicim güçlerini önemle baskılamakta ve onlara karşı pazar paylarını azaltıcı bir tehdit ve risk oluştur­ maktadır. Bütün bu olgular, uluslararası rırmalarca, patent sistemine atfedilen bir yetersizlik olarak görüldüğü için, DTÖ'nün kuruluş sürecinin parçalarmdan birisi olan TRIPs anlaşması içerisinde çözülmeye çalışılmıştır. Ancak tanım, veri koruma ve veri imtiyazı farklı yorumlarını içeren bir tartışmaya da konu olacak bir biçimde sektörün gündemine oturmuş bulunmaktadır. Şimdi uluslararası ilaç firmaları ile jenerik üreticilerin arasmda bir rekabet olarak tartışmaya konu olan veri korumanın ve veri imtiyazının ne anlama geldiğine bakılması gerekmektedir. anlayışı Veri koruma, Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması'nın eklerinden olan TRIPs Anlaşması'nın 39/3 maddesinde ve 551 sayılı Kanun Hükmünde Karamamenin 83/3 maddesinde tanımlandığı gibi, "Patent başvurusu yapılmış olan beşeri, veteriner ve zirai ilaçlarm imalat ve satış ruhsatlarmm tasdiki için ilgili makamlarca talep edilen ve yaratılmalan ve birikimleri önemli bir gayret ve masraf gerektiren ve sahipleri tarafından umuma açıklanmamış olan bilgi ve test sonuçlarının talep sahibi makam tarafından gizli tutulup, bunların haksız kullanımının önlenmesi için gerekli tedbirleri almasıdır." 2/97 sayılı Ortaklık Konseyi Kararmda ifade edilen data exclusivity veya veri imtiyazı ise, özellikle AB ve ABD'de belli bir süre için sağlık otoritelerinin jenerik ilaç ruhsat başvurularını kabul etmelerini engelleyen patent süresinin bitiminden itibaren başlayan pazar koruması olup, süresi ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin, ABD'de 5 yıl olan bu süre, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin bazılarmda 6, bazılarmda 1O yıl olmakla birlikte Avrupa 252 Komisyonu'nda bu sürenin 10 etmektedir. yılın üzerine çıkanlması tartışmalan devarn Talep edilen "Veri İmtiyazıı" ruhsatlandınlmış orijinal ürüne ait verilerin, patent süresi dolduktan sonra yerli jenerik: ilaç üreticileri tarafından ruhsat başvurulan esnasında referans gösterilmesine izin verilmemesi ve sadece orijinal ürüne ruhsat hakkı tanınmasıdır. Burada söz konusu olan asıl durum şudur: a. Uluslararası ilaç finnalan ile jenerik ilaç üreticileri, TRIPs daki hükümleri farklı yorumlamaktadır, anlaşmasm­ b. ABD ve Avrupa Birliği gibi gelişmiş ülkelerdeki uluslararası ilaç semıa­ yesi, TRIPs anlaşmasındaki hükümleri şöyle yorumlamaktadrr: b.l- TRIPs anlaşmasındaki hükümler veri imtiyazı olarak değerlendir­ melidir (IFPMA,2000). Buna göre de, b.2- Ulusal otoritelere ruhsat almak için başvuran üçüncü kişilere, koruma süresi boyunca orijinal ilaca ait bilgiler teşhir edilmemelidir, b.3- Başka ilaç başvurolanın değerlendirirken, orijinal ilaca ait veriler, resmi otoriteler tarafından temel alınmamalıdır. c. Jenerik ilaç üreticileri ise, TRIPs anlaşmasındaki hükümleri şöyle yo- rumlamaktadır: c.l- TRIPs anlaşmasındaki hüküm sadece veri korumasına yöneliktir, c.2- Bu hüküm, patent başvurusu yapılan orijinal ilaçla ilgili bilgilerin üçüncü kişilerce kullammını kısıtlamaktadrr, c.3- Jenerik ilaç dur, başvurulan patent süresi biten ilaçlar için söz konusu- c.4- Jenerik ilaç başvurulannda yürürlükte olan uygulama, inovatör firmamn orijinal ilacına atıf yapılarak sunulan bilgilerin ruhsatlandmlmada temel kabul edilmesidir, c.5- TRIPs de söz konusu olan kısıtlamamn, orijinal ilaca ait bilgilerin jenerik ilaç ruhsat başvurulannda kullanılınası ile ilgisi olmadığından, 253 bu türden bir müracaatta, resmi otoritelerce kabulünü de engellememektedir. Burada, asıl sorunun, uluslararası ilaç sektörünün çıkarlarının jenerik ilaç üreticilerince zedelendiği bir tablonun varlığının söz konusu olmasıdır. Bu sonuçlan değerlendirmek gerekirse: a. Kavramsal olarak veri imtiyazı, uluslararası ilaç sermayesi için, temelde patent alacak kadar yenilik arz etmeyen ilaçlar ya da patent süresinin sonuna gelmiş olan ilaçlar bakımından önem göstermektedir. b. Uluslararası ilaç sermayesinin veri imtiyazı kavramını tercih nedeni, jenerik üreticilerin rekabetine maruz kaldığı ürün portfolyosunu kısıtlama­ ya yönelik bir uygulama gerçekleştirmek istemesidir. c. Bu bağlamda, uluslararası ilaç serınayesince, veri imtiyazı konusuna atfedilen önem başlıca üç açıdan değerlendirilebilir. Bunlar: c.l- Uluslararası ilaç sermayesinin, veri imtiyazı haldarını kullanarak kendi ürün portfolyosunu genişletme yolu ilekar maksimizasyonu artır­ maya çabalamak, c.2- Veri imtiyazmı, DOHA Deklarasyonuna karşı kavramsal ve uygulama alanının bir siyasi taktiği olarak kullanmak. c.3- 2006 itibariyle, birçok ülkede patent süreleri sona erecek olan ve karlılığı çok yüksek olan bioteknoloji ürünlerini pazarda veri imtiyazı ile koruma altına alma isteğidir. Burada DOHA deklarasyonuna (2001 yılmda benimsendi) bir not daha düş­ mek gerekmektedir. Bu deklarasyon, gelişmekte olan ülkelerin, yerli ya da yabancı üreticilere tahsis edecekleri patent haklarını, uygun gördükleri durumlarda, zorunlu lisans hakkına dayanarak kısıtlayabilmelerini onaylamaktadır. Uluslararası ilaç sermayesi de, veri imtiyazı kapsamında jenerik ilaç üreticilerinin piyasaya girişini engelleyecek yeni kısıtlamalar ile karşı bir dengeleme çabasını sürdürmek istemektedir. 254 Smai ve Fikri Mülkiyet Rejimlerinin Doğası Üzerine Cözümlemeler: Kapitalizmin olgusal bir ürünü olan sınai ve fikri mülkiyet rejimlerini ve bu rejirnlerin kabul, uygulama ve yürütülrnesindeki yeni politika düzenlernelerini doğası bakırnından çözümlernek gerekmektedir. Yukandaki açılırnın mantığı­ na bakıldığında, ortada olan durumun, sınai ve fikri mülkiyet rejimlerinin, az gelişmiş ulus devlet ekonornilerine, gelişmiş ulus devlet kapitalist ekonomilerince, siyaseten ve hukuksal bir entegrasyonla kabul ettirildiği yönündedir. Bu yaklaşım, 'ulus devlet ölçekli-devletler arasıbir ilişki çözümlemesi' yapıl­ ması olgusunu ortaya çıkarır. Bu türden çözümleme yapan iki kuramsal yaklaşım da bulunmaktadır. Bunlardan birincisi liberal kurumsal teori ve ikincisi de oyun kurarncı yaklaşımdır. i) Ulus Devlet Ölcekli-Devletler Arası İlişki: Liberal kurumsal teori, sınai ve fikri mülkiyet rejimlerine geçişle ilgili dönüşümlerin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve Japonya gibi merkez ekonomilerinin kendi ulusal devlet çıkarlan adına, çevre ekonomi olan gelişmekte olan ülkelere ve devlet aygıtıanna oluşturduğu baskılar olarak açıklarnaktadır. Oyun kurarncı yaklaşım ise, özelinde ilaçla ilgili sınai ve fikri mülkiyet rejimlerinin, gelişmekte olan ülkelerce bazı tavizler karşılığı kabulünü, GATT müzakerelerinin bütünü sonunda oluşturulan Dünya Ticaret Anlaşması 'na ve eki olan TRIPSanlaşmasına dayandırmaktadır. Gerçekte, her iki kurarnsal yaklaşımın birbirini tamamlayan dayanaklar içerdiğini belirlernek gerekmektedir. Ancak açılırola ilgili eleştirel bir bakış açısı geliştirilir ise, sorunun devlet içi ve devletler arası bir ilişki olarak yansıma­ sının iktisadi açıdan herhangi bir sınıfsal analiz temeline dayanmadığmı da ayrıca saptamak gerekmektedir. Devletin toplumsal-sınıfsal ilişkilerden bağımsız bir özne, siyasi, ekonomik gündem ve çıkarlar sahibi gibi görülmesi ve bunların 'ulusallık' kalibmda birbiriyle mas edilmesi, devlet ve toplumu birbirinden bağımsız ve zıt gerçeklikler olarak kavrayan kuramsal yaklaşım­ lan tümüyle yanlışlaşmasa bile, eksik bırakmaktadır. Kapitalizmin, emperyalizm ile ilgili aşamasındaki 'devlet' çözümlemesi ve bunun toplumsal ilişkiler ağı içerisindeki yerinin tespitine ilişkin iki temel alanın varlığını görmek olasıdır" Bunlardan birincisi, bir siyasi proje ve aygıt olarak devleti eksen alan çözümlemeler ve ikincisi ise, kapitalist sermaye ile ilgili yapı ve süreçlerdir. 255 Kapitalist Devletle İlgili Yapı ve Süreder: Kapitalist devlet kendisini siyasi bir proje olarak ele alır ve bu projedeki yapıyı, "bir ülkenin yönetilmesi ile bunu üstlenen yöneticilerin, bu ülke üzerindeki beşeri ve doğal kaynaklan siyasi, ekonomik ve askeri amaçlarla seferber edebilme yeteneğini gösterecek aktörler olması" zorunluluğuna dayandınr. Bu anlamda kapitalist devlet kendisini, dünya üzerindeki çıkarlanm, yeni hedeflerinin belirlenmesini, geliştirilmesini ve bunlara ulaşma ve korunması için izlenmesi gereken bütün siyasi, ekonomik, diplomatik ve askeri yönetsel stratejileri içerir bir aygıt olarak sunar. Oysa, yöneticiler eliyle ortaya konulan yönetim biçiminin, sözde tüm yurttaşlar ve var olan tüm sınıf ve katmanlar için kollektif avantaj elde etme zorunluluğu taşıyormuş gibi gösterilmesine karşın, ortada gerçekte belli sınıfsal çıkariann gözetilif olduğu 'ulusallık' bağlarnındaki bir gölgelendirme bulunmaktadır ve bunun ardında da, kapitalist devlet aygıtı, sermaye ve piyasa çıkarlan için biçimlenecek bir toplumsal ilişkiler dizgesini işlevsel olarak yaratmaktır. Bu öznellikler, devlet aygıtım yöneten siyasetçilerin, yönetim bakımından tüm erke sahipmiş gibi görünmesini sağlamakla birlikte, onlann eylemliliğinin ve egemenliklerinin gücü, ülkeselleştirilmiş coğrafi bir mekanda, gerçekte devletin siyasi, ekonomik ve askeri koşullanmn çapının büyüklüğüyle ve burjuva demokratik seçim süreçlerinin kısıtı ile sınırlıdırlar. ii) Yöneticiler ve yönetim biçiminin tüm yurttaşlan kavrayan sanal bir yansı­ ma ile sunulmasının çerçevesini, yukanda da ifade edilen retorik 'ulusçuluk' kavramı oluşturur. Kavram gerçekte bir sis perdesidir. Sımfsal çıkarların özgün farkhlıklannı törpüleyip, herkesi ve her şeyi aynı kabın içerisinde masere etmeye yönelmiş bir anlayışı içerir. Ulus 'un nicelik ve niteliklerine yönelik farklı çağnşım ve beklentiler, özünde farklı sınıfsal aidiyetlerle ilgilidir. Bu farklılıklarm ortak bir paydada toplanması ise, bazı örneklerde görüldüğü üzere 'ulusun bölünmez bütünlüğü' ya da 'üniterizm' tanımlanyla sağlanma­ ya çalışılmaktadır. ili) Kapitalist Sermaye ile İl~ili Yapı ve Süreçler: İkinci alana gelince, sermayenin kendisine tabi olan ya da temsil eden özel girişimciler eliyle ve gerekse devlet aygıtındaki siyasi yöneticiler aracılığıyla yönetilmesi ve kullanımının önemli hale gelmesi, siyaseten ve ekonomik süreç olarak zaman ve mekanda yeniden yayılmasını zorunlu kılar. 256 Soyut olarak sermaye, kendisini yeniden üretecek avantaj alanları içinde bulunmak durumundadır. Sermayenin yönlenditim taşeronu olan kapitalist de, var olan hukuksal düzenlemeler içerisinde bireysel avantaj oluşturma peşinde hareket eder. Sorumluluğu kendisine ve işletme içerisindeki yakın çevresine yöneliktir. Bu nedenle, sermaye birikimi ve bunun coğrafi ya da mekansal dağılım süreçleri, siyasi karar alma edinılerinden görece bağımsız ve dağı­ nıktır. Kapitalist işletme, şirket ya da banka gibi sermaye kurumları, iktisadi etkinlik göstereceği her coğrafya veya mekanda ve zamanda var olurlar; benzeri kurumsal yapılada karşılaşırlar; etkileşme gösterirler ve ortak eğilimleri yönünde çoklu güçler biçiminde hareket ederler. Bu görüntüler kapitalist devlet örgütlenmesinden çok daha esnek ve bağım­ sızdır. Yani, "ekonomik gücün, üretim şekilleri, ticaret, her türlü sermaye hareketleri, para transferleri, işgücü göçü, bilgi-teknoloji transferleri, dövizborsa spekülasyonları, kültürel etkinlikler" gibi ülke içi ya da ülkeler arası mekansal ve zamansal hareketleri, bu esnekliğin ya da bağımsızlığın örnekleri arasında sayılabilir. Kısacası temel güdü, sermayeyi elinde tutan kapi:. talistin kar sağlayacağı alan ve mekana yatırım yapma ve oradan sermaye yoğunlaşmasını sağlama isteği taşımasıdır. Devlet ise, coğrafi sınırsal kısıt ile ona ait hukuksal biçimieniş denklemi içerisindeki bir alan daralmasında varlık bulmaktadır. Temel fonksiyon olarak devlet aygıtının kurumsal düzenlemelerinin sermaye birikimini mümkün kı­ lıcı role sahip olması kipine sahiptir. Onu bu bağlamda güçlü kılan ve ekonomik bir aktör haline getiren faktörler olarak da, mali ve diğer parasal araçlar ve vergilendirme düzenleri, gelir dağılımı politikaları, kamusal mülkiyetİn tasarruf edilmesi gibi müdahale biçimlerine sahip olması sayılabilir. Sermaye birikiminin mekansal ve zamansal daralmasıyla görülen eksik tüketim veya karlılık krizlerinin aşılmasında da devletin başka coğrafi mekanlarda askeri yaptırıma sahip olması bu gücü daha da eşsiz kılar. Uluslararası Patent Sistemine iliskin Genel De~erlendirme: Yukarıda­ ki açılımlara dayanarak, sınai ve fikri mülkiyet rejimlerinin ve özelinde sı­ nai mülkiyet hakkı olarak ilaçta patent ile, fikri mülkiyet hakkı olarak veri koruma-veri imtiyazının, işlevsel özelliklerinin gözden geçirildiği bu bölüm, gerek yöntemi ve gerekse değerlendirdİğİ veriler bakımından şu sonuçlara ulaşmış olarak değerlendirilebilir: 257 1- Bu çalışma, ilacın bir ürün olarak sınai ve fikri mülkiyet rejimine konu edildiğinin bir çerçevesini çizmeyi amaçlamıştır. nasıl 2- Bu çerçevenin cereyan ettiği seçili alan, kapitalist ekonomik ilişkiler ekseni olarak değerlendirilmiştir. 3- Kapitalizmin, uluslararası ilişkiler bağlamında bir sanayii sektörüne verili alan oluşturma koşulu ise, özel mülkiyeti, yani serbest piyasa düzenini sürekli ve değişmez kılacak sınıflar arası, sınıflar içi ve devletler arası ilişkiler bütünün kavranması ve analiz ile koşutluk olarak anlaşılmıştır. 4- Kapitalizmde, ilaçta sınai ve fikri mülkiyet rejiminin ortaya çıkışı, ilacın diğer metalardan ayrışmayan ürün özelliklerine ve değerlerine dayalı görünmektedir. 5- Uluslararası alanı patent sistemi, ilaçta mülkiyet rejimi tartışma ve uygulama olarak sermaye çıkarlannın biçimlenmesine olanak oluştunnaktadır. 6- Patent sisteminin burada ineelenmeyen kronolojisi, 19.yy'dan bu yana kapitalizmin gelişim dinamikleri ile beraber işleyen ve bugün somutlanı­ şını DTÖ'nün kuruluş belge ve eki anlaşmalannda somutlayan bir tarihsel gelişim içermektedir. 7- İlaçta patent sistemi uluslararası ilaç sermayesinin artan yapısal gücüne karşın, yaşadığı lcarlılık krizinin derinleşmesiyle belirgin bir gündem oluşturma alanı haline dönüşüm göstermektedir. 8- Bu karlılık krizi bir yandan merkez devlet siyasallarını etkilerken, diğer yandan da çevre ekonomileri hegemonik düzlemde tutmayı tasarlayan bağlayıcı uluslararası bir hukuk düzeni ile tahkim edilmektedir. 9- Sermaye içi çatışma ve rekabet alanları karlılık krizinin birer sonucu olarak uluslararası ilaç firmaları ile yerel ilaç sanayicilerini hem karşı karşıya getirmekte ve hem de bunun bir diğer sonucu olarak sermaye birleşmelerinin önünü ve yolunu açmaktadır. 10- İlaçta sınai ve fikri mülkiyet rejimierindeki tüm düzenlemelere karşın kapitalizmin süregelen karlılık laizinin önüne geçebilecek başka bir kapitalist refah dönüşümü gelecekte öngörülememektedir. 258 ll- Sermaye görünüm olarak ve emek süreciyle ilişkili olarak, yoğunlaşmış bir üretim araçlan kitlesi ve teknolojisi biçiminde varolmaktadır. Bunun kapitalistin bireysel mülkiyeti biçimine dönüşümü de sermayenin yoğun­ laşmış toplumsal servet bölümünü temsil eder. Kısaca sermayenin yoğunlaşması demek olan bu olgunun, ilaç sanayiinde son derece yaygın bir gerçeklik olduğu görülmektedir. 12- Yoğunlaşan sermayenin, çeşitli rekabet stratejileri ve krediler aracılığıy­ la, yoğunluğunda daha da artış olması sermayenin merkezileşmesini gündeme getirmektedir. 13- İlaç sanayinin uluslararası bölümünün hem sermaye yoğunlaşması ve hem de merkezileşmesi bağlamında eşsiz bir endüstriyel etkinlik alanı olduğu saptamak gerekmektedir. 14- Bu bağlamda ve bütüne bakıldığında ve özellikle ilaçtasermaye merkezileşmesi bakımından, sınai ve fikri mülkiyet rejimlerinin, uluslararası bir siyasa garantörlüğünü ve yaptırımsal edimlerini taşıyan hukuksal düzenlemeler biçiminde bir hegemonya aracı haline dönüştüğü saptanabilir. 15- Sınai-fikri mülkiyet rejimleri, uluslararası sermayenin yaşadığı karlılık krizinin çözümündeki ulus devlet ölçekli devletlerarası ilişki temeline dayandırılan bir yaptırım aracıdır ve 16- Sınai-fikri mülkiyet rejimleri, sınıflar arası ilişkiler temelinde sermaye koruyan ve geliştiren araçlardan birisidir. sınıfı çıkarlarını 17- Tek tek ülkelerin ve devletlerin özgül çıkar ve karşılıklı mücadelelerinden çok, ortak bir sermaye eksenli sınıfsal çıkarlar ve ona göre siyasa konumlanmaları da görüntünün asıl parçasını oluşturmaktadır. 4.2.3.2.5- ÖZEL SERMAYE BİRİKİM SÜRECi Özel sermaye birikimi sürecinin temel önemi, herhangi bir firmanın diğer firmalarca taklit edilemeyecek ürünler üretebilmesidir. Bu bağlamda başlıca 2 risk tanımlanmaktadır: Bunlar: a) Yeni ilaçların etkin ömürlerini belirsiz kı­ lan rekabetçi taklit ve b) patent süresi bitimi dir. İlaç sanayiinde çokulusluluk nedeni olarak özel sermaye birikimi sürecindeki riskiere karşı başlıca temel önlemler: i) En kısa sürede en fazla satış hasılatı elde etme zorunluluğu ve ii) 259 pazar boyutunun genişletilınesidir. Bu da son tahlilde, sektörde daha büyük bir ürün (ilaç) değeri hasıla oranını kontrol edebilecek olan pazar stratejilerinin geliştirilip uygulanmasına bağlıdır. 4.2.3- GENEL DEGERLENDİRME Serbest rekabet piyasası, rekabetçi fiyatlar altında göreceli üstünlük kuramma göre serbest ticarete dayalı bir sistem olarak ifade edilmektedir. Gerçekte ortada olan durum serbest rekabet piyasasından ziyade sermaye yoğunlaşması ve merkezileşmesinin hüküm sürdüğü bir piyasa varlığına kanıt oluşturmaktadır. Sermaye, kapitalizmin tüm gelişim aşamalannda olduğu gibi günümüzde de küreselleşme eğilimini sürdürmektedir. Genelde küreselleşme paradigması­ nın ana aktörleri finans, meta ve üretici sermaye hareketleridir. Özellikle bu eğilim, çokuluslu şirket (ÇUŞ) yapılanmasmda önemli bir etmen oluşturan şirket birleşmelerinin, 1980 ve sonrasında daha belirginleşmesi ve hızlan­ masıyla yeni bir sürece girmiştir. Neoliberal politikalar, pazarda serbestiyeyi gerçekleştirmenin ön koşullanndan birisi olarak ÇUŞ 'larla bağlantılı olan doğrudan yabancı sermaye hareketlerini de özendirrnektedir. Bu olgu, farmasötik sanayii ile ilişkilendirildiğinde, uluslararası kapitalist sistemin devasa boyutlu bir ilaç sektörüne sahip olduğu görülmektedir. Bu sektörde 2005 yılı itibariyle yaklaşık 1 trilyon dolarlık bir üretim ve satış değeri gerçekleştirilmektedir. Bu değer dünya ticaret hacminin 1/lO'una denk düşmektedir. Uluslararası düzeyde ilaç araştırması, üretimi ve satışı gerçekleştiren başlıca üç coğrafi bölge bulunmaktadır. Bu bölgelerden birincisi Kuzey Amerika olup, ABD ve Kanada'yla beraber toplam üretim ve satışların % 48'i bu bölgede gerçekleşmektedir. AB ülkeleri (Türkiye dahil) dünya ilaç üretim ve satışlarının % 26'sını, Japonya ise % 13 'ünü gerçekleştirmektedir. Dünya ilaç üretim ve ticaretini % 87 olarak gerçekleştiren 31 ülke sayıhr­ ken, % 13 üretim ve satış ise geri kalan 160 ülke arasında paylaşılmaktadır. Bu, kapitalist sistemin ne denli yoğun ve merkezi bir yapılanma gösterdiğini ve dünya nüfusunu oluşturan büyük bir çoğunluğun ilaca ulaşma konusunda piyasanın düzenleyici hukuki ve ticari yapısı altında büyük bir basınç içeri- 260 sinde bulunduğunu göstermektedir. Bu basıncın aşılması kuşkusuz, sistem içi düzenlemelerle ve kolaycı olarak sağlanabilecek bir gelişme ve süreci içermemektedir. İlaç sanayii pazarı, az sayıdaki ulusal ekonominin hegemonik merkeziliğine dayalı görünmektedir. Başı çeken merkez ekonomiler ABD, AB ülkeleri ve Japonya' dır. Bu ülkelerin ilaç firmaları ulusal öznelerinin yanı sıra, gelişmek­ te olan ülkelerde doğrudan ya da dolayh yabancı yatırım ortağı olarak bulunmakta ve bu anlamda da şirketler arasında birleşme ve satın almalar yoğun olarak yaşanmaktadır. Sayılan üç bölgesel coğrafyadaki ülke firmalannın en önemli özelliği Ar-Ge çalışmalan yürütme ve bu alanda tekel oluşturabilme kapasitelerinde olmalarıdır. Bu da fikri ve uygulamalı mülkiyet haklarının korunmasım sağlayacak hukuk sistemlerinin küresel uygulamaya sokulmasını ÇUŞ'lar açısından zorunlu kılmıştır. İlaçta patent uygulaması ve daha güncel olarak tartışılan veri koruma bu alanda ulaşılmış son hedefler değildir. İlaç sanayiinde çok ulusluluğa neden olan unsurlar, uluslararası ilaç endüst- risinin özelliklerine bağlı bir neden sonuç ilişkisi olarak tanımlanmıştır. Bu neden-sonuç ilişkisi, ilaç endüstrisinin belirleyici özellikleri bakımından açı­ lacak olursa bunlar a) endüstrinin temel nitelikleri, b) temel niteliklerin belirledikleri parametreler, c) ilaca olan "toplam talep", d) ürün kategorileri, e) kategorik ürünlerin pazarlanmasıdır. İlaç endüstrinin temel niteliklerini a) ilaca olan talebin niteliği ve b) ilaç ürünlerinin deneyim mallan olması endüstrinin temel niteliklerini belirler. Bunun sonucunda da, ürün olarak ilaca olan talebin niteliği ile ilaç ürünlerinin deneyim malları olması, yani endüstrinin temel nitelikleri a) endüstrinin yapısını ve b) endüstri içindeki hakim rekabet stratejilerini pararnetrik olarak belirler. Herhangi bir zaman dilimi içinde, ilaca olan "toplam talebi" belirleyen başh­ ca unsurlar ise: a) Nüfusun yaşı, b) nüfusun artış oranı ve kompozisyonu, c) kişi başına düşen gelir miktarı, d) gelir dağılımı, e) yaşam standartının genel düzeyi, f) eğitim düzeyi, g) hastalıklarm ortaya çıkış oranıdır. Bu bölümde yapılan özetleme, ilaç politikalannın gelişim eğilimlerinde, önem taşıyan ekonomik indikatörlerden bazılarının tanıtımı bakımından öz ve kısa bir not olarak değerlendirilmelidir. 261 S. BÖLÜM 5. TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİ . GÖRÜNTÜLERİ 5.1-TÜRKİYE İLAÇ SANAYİİNDE YAPISAL ÖZELLİKLER ve · ÇEŞİTLİ SEKTÖREL DİNAMiKLER Bu bölümde, Türkiye İlaç Sektörü'yle ilgili özet bazı bilgiler verilecektir. Burada aktanlan verilerin önemli bir kısmı, ilaç sektöründe üretici kurumlan temsil eden sendika, demek gibi kuruluşların verilerinden, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 8 ve 9. V Yıllık Kalkınma Planı-İlaç Sanayii Özel ihtisas Raporları'ndan (bundan böyle DPT raporu olarak anılacaktır) ve Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi (DTM-İGEM) raporlanndan alıntılanmıştır. Doğrudan üretici sektör verileri, özellikle İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği (TİSD) ve Araştırıcı İlaç Firmalan Derneği (AİFD) yayınlanndan derlenerek aktarılmıştır. Aktanlan her türlü veri (tablo, şekil) ilgili olduğu yerde kaynak atfı ile belirtilmiştir. Daha kapsamlı bilgi için, ana kaynaklara bakılmasında yarar vardır. 5.1.1- SEKTÖR TANIMI ve GENEL YAPISI Daha önceki bölümlerde tanımlanmış olmasına karşın, ilaç üretim sektörünü yeniden tanımlamanınyararı olabilir. Gerek 8. ve gerekse 9. Plan-İlaç Sanayii Özel ihtisas Raporlan'nda belirtildiği üzere önce "ilaç" tanımı verilmekte ve paralel olarak, sektör şöyle tanımlamaktadır: 262 " .. .İlaç (tıbbi farmasötik ürün), insanlarda ve hayvanlarda hastalıklardan korunma, tam, tedavi veya bir fonksiyonun düzeltilmesi ya da insan (hayvan) yararına değiştirilmesi için kullanılan, genelde bir veya daha fazla yardımcı maddeler ile formüle edilmiş etkin madde(ler) içeren bitmiş dozaj şeklidir. " Bu tanıma ilişkin ara bir not olarak şu şerh düşülebilir: Genellikle AB ilaç ve eczacılık uygularnalan müktesebah içinde, ruhsatlı bir ürün olarak, "ilaç" deyimini ikame eden adlandırmanın İngilizce karşılığı, "medicinal product" olarak geçmektedir. Genelde İngilizce terim olarak "medicinal" kelimesi, "tıbbi" anlarnma geldiği gibi, doğrudan "farmasötik ürün"ü ya da "ilaç" terimini de karşılamaktadır. Türk hukuk mevzuatına bu terim çeviri olarak kazandınlırken, DTP raporlannda ifade edildiği üzere "tıbbi farmasötik ürün" veya ilaç mevzuatmda olduğu üzere "tıbbi ürün" olarak geçmiş bulunmaktadır. Esasen, bu tartışmalı bir kavram gibi görünmekte ve farmasötik bir ürünün "tıbbi" olamayacağı gerçeğinden hareketle "tıbbi ürün" teriminin de, genel bir ifade olarak ilaç dışı, teşhis, tedavi ve koruma ile ilgili beşeri yaşamı ilgilendiren herhangi bir başka ürüne de atıf sayılma riskini içermektedir. Bu bakımdan, kavramiaştırmanın "ilaç ürünü" olarak yapılması teknik bir tartışma olgusu ve gerçekliği olmakla beraber, bu deyim mevzuata yerleşik olarak ve geri dönüşümsüz bir biçimde girmiş görünmektedir. Sektör tanırnma telaar bakılacak olursa: "İlaç Sanayii beşeri ve veteriner hekimlikte tedavi edici, koruyucu, besle- olarak kullanılan sentetik, biyolojik, bitkisel ve hayvansal kaynaklı ilaç etkin ve yardımcı maddeleri ile farmasötik teknolojiye uygun olarak müstahzar ilaç üreterek sağlık hizmetlerine sunan bir sanayi dalıdır. yici, tanı aracı İmafat sanayiinin bir dalı olan ilaç sanayii, ISIC-Rev3 'e göre 24. sayı­ lı "Kimyasal Madde İmalatı" bölümünün 242 sayılı "Diğer Kimyasal Ürünlerin İmalatı" grubunda 2423 kod numarası ile "Eczacılıkta ve Tıpta Kullanılan Kimyasal ve Bitkisel Kaynaklı Ürünlerin İmalatı " olarak yer almaktadır. " 263 Kuşkusuz, bu çalışmadaki mevcut durumla ilgili veri aktanmı, sadece "beşeri ilaç üretimi ve sektörü" ile sınırlıdır. 8. plan DPT raporunda, ilaç sanayii ile ilgili genel sunuş şöyle verilmiştir: "Kimya sanayii üretimi içinde incelenen dönemde (199 5-1998) yaklaşık% 20 'lik bir paya sahip olan ilaç sanayii, yaklaşık 100 milyon ABD $ civarında ilaç ve ilaç hammaddesi ihracatı ve batı ülkeleri seviyesine ulaşmış yüksek teknoloji düzeyi ile ülke ekonomisinde dikkati çeken sektörlerden birisini oluşturmaktadır. Türk ilaç sanayii, biyoteknoloji ve bazı çok yeni ilaç üretim teknolojileri dışında, Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki düzeyde ilaç üretebilecek düzeye ulaşmış bulunmaktadır. " 9. plan DTP raporunda ise, verili dönem bakımından beşeri ilaç ve hammadde üretimine ilişkin sektör profili şöyle çizilmektedir: "1999-2005 döneminde ekonomik dalgalanmalar, ilaç pazarını ve firmaların faaliyetini önemli ölçüde etkileyen ruhsatlandırma, fiyatiandırma ve geri ödeme vb. sistemlerin uygulanmasında yetkili merciierin bazı radikal deği­ şim kararları nedeniyle sektörde yıllar itibariyle değişken bir profil ortaya çıkmıştır. Üretimde miktar olarak mamul ilaçta yüzde 6 artış, hammaddede yüzde 7 önemli etken bu dönemde yaşanan ekonomik krizler olmuştur. artış gerçekleşmiştir. Artışların düşük seyretmesindeki en Pazarda değer olarak ortalama mamul ilaçtayüzde 36 artış, hammadde de yüzde 40 artış yaşanmıştır. Bu olguda kur değişikliklerinin önemli etkisi olmuştur. İlaç tüketimi dönem başında kişi başına 40 USD'den dönem sonunda 85 USD ye ulaşmıştır. Dış ticarette dışa bağımlılık oranı yüzde 90 düzeylerinde olan ilaç hammadde ithalatının miktarı, üretime paralel olarak yıllık ortalama yüzde 5 artarak, 2005 'te 15 bin tona ulaşmıştır. Ruhsatlandırma ve ithalatta yaşanan liberal yaklaşımlar nedeniyle ülkemizde kurulu kapasite ve teknolojik olarak üretilebilecek ürünleri de içeren mamul ilaç ithalatı çok önemli boyutta artmıştır. Miktar olarak ortalama yıllık yüzde 264 14 artarak 2005 'te 12 7 milyon kutuya ve değer olarak yıllık yüzde 22 artarak 2 milyar USD ye ulaşmıştır. Bu durum sektörün üretim yapan kesiminin gelişmesini ve yatırımlarını olumsuz etkilemektedir. Gerçekleştirilen ithalatm değer olarak yüzde 74 'ü AB ülkelerinden gerçekleştirilmiştir. İhracat, dönem içinde ciddi gelişme ile mamul ilaçta ortalama yıllık miktar olarak yüzde 46, değer olarak yüzde 29 artmış, 2005 'te 165 milyon USD ye ulaşmıştır. Hammadde ihracatında ise miktar olarak ortalama yüzde 9 artış ile 153 tona, değer olarak ortalama yüzde artışla 2004 'te 62 milyon USD ye 2005 'te 51 milyon USD 'ye ulaşmıştır. Mamul ilaç ihracatında 2003 'ten itibaren yüzde 100 'ü aşan gelişme yaşanırken hammadde ihracatı Asya ve Güney Asya ülkelerinin fiyat rekabeti nedeniyle gerileme göstermiştir. Toplam ihracatın ithalatı karşılama oranı dönem içinde yüzde 9-1 O düzeyinde kalmıştır. Sektörün yatırımları; yeterli fon oluşturulamamasz, kredi maliyetlerinin yüksekliği ve sektöre doğrudan yabancı yatırımların düşük oluşu ile istenen boyutta gerçekleşememiştir. Ekonomik çalkantılar ve istikrarsız bir dönem yaşanmış olmasına rağmen 700 milyon TL (yaklaşık 500 milyon USD) değe­ rinde yatırım yapılmıştır. İstihdam açısından ele alındığında, sanayinin en yüksek oranda (yüzde 60) üniversite mezunu personele sahip olma özelliği göze çarpmaktadır. Dönem içinde yıllık ortalama yüzde ll artış ile toplam çalışan sayısz 24.000 'e ulaş­ mıştır. Mevcut profili ile Türkiye ilaç sanayii dünyada ilk 20 ülke içinde yer almaktadır. 50 yılı aşan modern ilaç üretim deneyimi, insan gücü, ülke ekonomisine katkılarz ve stratejik önemi ile ülkemizde yaşam kalitesinin ve refah seviyesinin yükseltilmesinde önemli bir role sahip olduğu açıkça görülmektedir. " Tablo I' de sektörle ilgili mevcut durum gösterilmektedir. Tablo 2001 yılı verisi olarak "Güncel Farmalist Türkiye İlaç Rehberi Veri Tabanı "ndan derlenmiştir. Bu veri tabanı, dönem olarak Türkiye İlaç Piyasası'nda hareket eden tüm firmaların (üretici, fason üretim yapan ve/veya İthalatçı) kayıtlarını içermektedir. 265 Tablo 5-1. Türkiye İlaç Sektörünün Genel Yapısı-2001 Kamu 2 Özel 194 Yerli Sermaye 159 84 75 49 Yabancı 35 8 27 51 Sermaye Toplam 196 81.5 18.5 Buna göre 2001 yılı itibariyle toplam 196 firma sektörde etkinlik göstermektedir. Bunlardan ikisi kamuya ait firmalar olup, geriye kalan 194 özel kuruluş içinde de 35'i yabancı, 159'u yerli sermayelidir. Piyasadaki toplam mamul ilaç payı% 81.5 ve ithal ilaç payı da 18.5'dir. 9. Plan DTP raporu, genel sektörel projeksiyon olarak, mektedir: "Global olarak sektörde başlıca şu hususlara da değin­ dört tip firma faaliyet göstermektedir. (i) Genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaç Ar-Ge 'si yapmayan, jenerik ilaç tipik ulusal kuruluşlar. satışında yaygınlaşan (ii) Dünya ilaç pazarlarmda önemli paylar kazanmış, Ar-Ge yapabilen ulusal veya uluslararası jenerik ilaç firmaları. (Bu firmalar patentli veya patent süresi dolmuş ilaçların modifiye jenerik şekillerini de geliştirerek pazarda avantaj sağlamaktadır) · (iii) Çok ulus/u ve global pazarda üst düzeyde yer alan ve birçok ulusal pazarda payfarz % 40-60 olan, yeni ilaç Ar-Ge 'si yapan kuruluşlar. (iv) Son 20 yılda pazarda yer alan önemli sayıda araştırma ağırlıklı biyoteknoloji firmaları. Çoğunlukla buluşlarını çok ulus lu firmalar la işbirliği içinde pazarlamakta olup, yeni tedavi şekilleri keşfetmek, geliştirmek konusunda uzmanlaşmış !ardır. 266 Orijinal ilaç; dünyada ilk kez ilaç olarak kabul edilerek pazara sunulmak üzere ilaç (sağlık) otoritesinden izin (ruhsat) alan ve yeni bir kimyasal veya biyolojik etkin madde(leri) içeren farmasötik ürün olarak tanımlan­ maktadır. Jenerik ilaç ise; orijinal ilaç ile farmasötik eşdeğer olan ve etkinliğinin orijinal ilaç ile biyoeşdeğer olduğu, otoritelerce belirlenmiş testlerle bilimsel olarak, kanıtlanmış olan farmasötik ürünler olarak tanımlanmıştır. Orijinal ilaçlar fikri ve sınai mülkiyet haklarının uluslararası ilkelerini kabul etmiş ülkelerde uygulanan patent sistemine göre 20 yıl koruma süresine hak kazanmaktadır. AB, ABD, Japonya ve diğer bazı ülkelerde orijinal ilaçlara ruhsat sonrası 5-11 yıllık değişik sürelerde "veri münhasıriyeti" ile patentten bağımsız ayrı bir koruma uygulanmaktadır. Türkiye 'de orijinal ilaçZara ve proseslere patent verilmesi 1995 yılında, veri münhasıriyeti hakkının tanınması da 2005 yılında iç mevzuatımıza girmiştir. Veri münhasıriyeti; orijinal ürünlerin ruhsatlanabilmesi için ilaç otoritelerine sunulan klinik,toksikolojik ve farmakolojik testierin yayımlanma­ mış, firmaya ait gizli veriler nedeniyle belirli sürede pazarda münhasıran bulunma hakkıdzr. Bu koruma sadece ilaçZara ve tarımsal kimyasaliara uygulanmaktadır. Jenerik ilaçlar uluslararası kabul edilmiş koşullarda ve orijinal ilaçlarla mukayeseli testlerde biyoeşdeğer olduklarının kanıtlanması şartı ile ruhsatlandırılmaktadır. Klinik ve toksikolajik testierin jenerik ürünler için tekrarlanmasına gerek olmadığı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ilaç otoriteleri tarafindan kabul edilmiştir. Bu olgu; orijinal ilaçlarm pazarda münhasıran bulunduğu süre (yaklaşık 10-12 yıl) sonrasında pazara verilebilen jenerik eşdeğer ilaçların önemli ölçüde ucuz olmalarına da imkan sağlamaktadır. " 267 Başkaca bir ayrıntıya girmeden, aşağıda yer alan bölümlerde sektörel dinamikler de incelendiğinde görüleceği üzere, Türkiye İlaç Sanayii ölçek üretim sektörü olarak DPT raporunda bahsedilen ölçütlere bakıldığında: i) Türk Farmasötik Sektörünün, genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaç Ar-Ge 'si yapmayan, jenerik ilaç satışında yaygınlaşan tipik ulusal kuruluşlar olduğu, ii) Bir kısım firmaların, dünya ilaç pazarlarında önemli paylar kazanmış, Ar-Ge yapabilen ulusal veya uluslararası jenerik ilaç firmaları (Bu firmalar patentli veya patent süresi dolmuş ilaçların modifiye jenerik şekillerini de geliştirerek pazarda avantaj sağlamaktadır) olduğu, iii) Çok ulus lu ve global pazarda üst düzeyde yer alan ve birçok ulusal pazarda payları % 40-60 olan, yeni ilaç Ar-Ge 'si yapan kuruluşların Araştırıcı İlaç Firmalan olarak sektörde faaliyet gösterdiği, ancak bu firmalara ilişkin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye'de olmadığı, iv) Çoğunlukla buluşlarını çok uluslufirmalarla işbirliği içinde pazarlamakta olup, yeni tedavi şekilleri keşfetmek, geliştirmek konusunda uzmanlaşmış ve son 20 yılda pazarda yer alan önemli sayıda araştırma ağırlıklı biyoteknolojifirma örneğinin Türkiye'de bulunmadığı görülmektedir. 5.1.2~ÇEŞİTLİ SEKTÖREL DİNAMiKLER Sektörel dinamik olarak incelenen, derlenen ve tartışılan başlıca parametreler i) ilaç üretim ve tüketim değerleri, ii) ilaç ihracat ve ithalat değerleri ve iii) yatırım ve istihdam değerleri iv) dünya ticareti içindeki yeri ve rekabet gücü ve v) birleşme ve devralmalar bakımından sektörün iç pazar görüntüleridir. Bu dinamiklere bakıldığında, Türkiye İlaç Sanayi'sinin kurulu kapasiteye ilaç üretimi ve tüketimine dayalı olarak değer üretebilme kapasitesi, çapı ve büyüklüğü haldeında fikir edinilebilmektedir. Yine bu dinamikler, sektörün uluslararası rekabet çapına ve diğer sanayi sektörleri bakımından da gelişim eğilimlerine dair projeksiyon yapılabilme olanağını sağlamaktadır. bağlı Sektörel dinamiklere ait tabloların önemli bir kısmı İEİS, TİSD, DPT ve Baş­ bakanlık DTM-İGEM verilerinden derlenmiştir. 268 5.1.2.1- ÜRETİM-TÜKETİM DEGERLERİ Bir sektörde üretilen mal ile, bu malın tüketimine dayah veriler, sektörün gelişme kapasitesi hakkında veri olmaktadır. İlaç; mal ve hizmet sektör üretim endüstrileri bağlamında, diğer metalardan önemle ayrılan bir üründür. Daha önceki bölümler de değinildiği üzere, farmakolajik tanımı dışında, genel olarak ilacın sosyal özellikleri i) talep esnekliğinin olmaması, ii) bir zevk ve beğeni ürünü olmaması, iii) tüketiminin isteğe bağlı olmaması, iv) gereksiniminin fiyattan etkilenmemesi, v) hastanın ilaç seçiminde öznel bir tercihinin bulunmaması, vi) tercihin uzmanlan tarafından yapılma zorunluluğunun bulunması, vii) gereksinim olduğunda anında tüketilebilmesi ve viii) mal olarak iade edilememesi; bu bağlamıyla "olmazsa olmaz" bir ürün olması biçiminde sınıfiandınlmıştı. Bu özellikler aynı zamanda, endüstrinin de ölçeklerinin genişliğini belirlemektedir. Sektörel üretim eğilimleri bakımından ilacın sosyal özellikleri dikkate alındı­ farmasötik üretimin tüketilmeme sorunu bulunmamaktadır. Dolayısıy­ la, meta dolaşımı sürekliliğinin bulunması, tüketimine dayalı değer üretimini de, diğer sektörlerden farklı kılmakta ve bağlamıyla minimum riskli bir ürün olarak nitelenmesini sağlamaktadır. Toplumsal ve beşeri diğer faktörlerin gelişimi de, tüketimi büyük ölçüde yönlendirmektedir. Bu çerçeve içinde, ilacın üretim hacminde gerek kutu ve gerekse değer olarak yıllık artışların olması, yani sektörel büyüme, neredeyse ilaç üretim sektörü bakırnından "olmazsa olmaz" bir ölçek haline gelmiştir. ğında, Bir genelleme olarak bu ifade edilenlerin, Türkiye İlaç Sanayii bakımından da, gerçek olduğu veriler incelendiğinde anlaşılmaktadır. Aşağıda yer alan tablo ve şekillerin bir kısmı, 1990-2000 yıllan arası toplu verilerini içermektedir. Sanayide ilaç üretim değerleri olarak yer alan veriler i) birim kutu ilaç üretimini, ii) üretim hacminin TL ve ABD $'ı cinsinden yıl­ lara göre dağılımını ve toplam hasıla değerlerini ve iii) ton ağırlık cinsinden hammadde üretimini ifade etmektedir. Daha yakın tarihe ilişkin diğer istatistikler lerin saptanmasına olanak bulunmaktadır. 269 incelendiğinde de benzer özellik- İlaç tüketim değerleri olarak yer alan istatistikler ise, 1990-2000 yılları arası­ na ilişkin i) üretici ve tüketici fiyatlarıyla toplam ilaç tüketimini ve aynı yıllar arası ii) kişi başına düşen ilaç tüketim değerlerini ABD $ cinsinden ifade etmektedir. Verilerin diğer bir kısmı 2000 yılı somasına aittir. yıllık bir eğilim açıklıkla izlenebilmektedir. Dolayısıyla yaklaşık 20 5.1.2.1.1- İLAÇ HAMMADDESİ ve MAMUL İLAÇ ÜRETİM DEGERLERİ Türkiye İlaç Sanayinin üretim kapasitesine ilişkin farklı kaynaklarda özedenen genel profil, kimi değerler bakımından ufak değişiklikler içermekle beraber, benzer özellikler göstermektedir. Farkların bir kaynaktan alınan istatistiki bilginin, kurumsal düzeyde katılan veri ve düzeltmeleri de içeriyor olmasına dayandırmak mümkündür. Ancak verilere ilişkin özel bir kayıt olmadığı için de farkların nerden kaynaklandığını ayrıştırmak güçtür. Örneğin; Türkiye ilaç üretim profili İEİS kaynaklarında şöyle özetlenmektedir: "Türkiye, üretim standartları, teknolojisi ve kurulu kapasitesi açısından çok gelişmiş bir ilaç endüstrisine sahiptir. Ülkemizdeki üretim tesisleri bir yandan sürekli Sağlık Bakanlığı 'nın denetiminden geçerken, diğer yandan uluslararası otoritelerden akredite olmaktadır. İyi Üretim Uygulamaları, ilaçların kalite standartları doğrultusunda üretimini ve kontrolünü sağlayan bir kurallar bütünüdür. Dünya Sağlık Örgü- tü tarafindan belirlenen GMP, üretimin bütün süreçlerini kapsar. Birçok ülke Dünya Sağlık Örgütü Kılavuzu 'nu temel alarak kendi GMP kurallarını oluşturmuştur. Türkiye bu kuralları, 1984 yılında yayımlanan "İspençiyari ve Tıbbi Müstahzar imalathaneleri Yönetmeliği" ile Sağlık Bakanlığı denetiminde uygulamaya koymuştur. Türkiye, dünyada ilaç üretiminde kendine yeterli az sayıda ülke arasında yer almaktadır. Sadece, biyoteknoloji ürünleri gibi belirli üretim merkez- 270 lerinde yapılabilen ürünler ile tüketimi az olması nedeniyle yurt içi üretimi ekonomik olmayan kan ürünleri ve kanser ilaçlan gibi ürünler ülkemizde üretilmemektedir. Sektördeki firmaların tamamma yakını istanbul ve çevresinde faaliyet göstermektedir. Alt yapının daha uygun oluşu, ambalaj malzemeleri ve teknik personelin teminindeki kolaylık/m~ ulaşım ve iletişim imkanları, sağlık kuruluşlarının Marmara Bölgesi 'nde yoğunlaşması gibi faktörler sanayinin büyük bir bölümünün İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ illerinde kurulmasına yol açmıştır. Ülkemizde, 14 'ü yabancı sermayeli olmak üzere toplam 43 adet üretim tesisi mevcuttur. " Başbakanlık DTM-İGEM 2007 ve 2008 raporlannda ise, Türkiye ilaç sana- yii, büyük çoğunluğu lisans anlaşmalarıyla gerçekleştirilen, önemli miktar ve çeşitiililde üretim ve ihracat olanaklarına sahip ve katma değeri yüksek olan bir imalat sanayileri sektörlerinden birisi olarak tanımlanmaktadır. Her iki raporda yer alan diğer veri ve değerlendirmeler şöyle sıralanmıştır: "Türk ilaç sanayii, "klasik farmasötik şekil" !erin tümünü üretebilecek ve kontrol edebilecek modern sistem ve ekiprnana sahiptir. Ayrıca 1984 yı­ lında yürürlüğe giren İyi Üretim Uygulamaları 'mn (GMP-Good Manufacturing Practices) gerektirdiği yatırımları yaparak teknolojik gelişimini hzzlandzrmzş AB ülkeleri ile kzyaslanabilir bir teknolojik düzeye ulaşmzştu~ ilaç sektöründe 134 (ilaç üreticisi firma sayısz: 85, hammadde üreticisi firma: ll ve ithalatçz firma: 38) firma faaliyet göstermektedir. Bu kuruluşlardan Sosyal Sigortalar Kurumu İlaç ve Tıbbi Malzeme Müessesesi (yazar notu: bu firma kapatılmzştır) ile Milli Savunma Bakanlığı Ordu ilaç Fabrikası kamu sektörüne, diğerleri özel sektöre aittir. Sektörde 35 adet yabancı sermayeli firma bulunmakta olup bunlardan 8 'i üreticidir. Diğerleri ilaçlarını fason üretimle ya da ithal ederek piyasaya vermektedir. ilaç hammaddesi üreten ll adet firma mevcuttw~ Bunlardan 1Otanesi özel sektör bir tanesi ise kamuya aittir. Özel sektördeki firmalardan 1 tanesi yabancı sermayelidir. 271 Sektörde antibiyotikler ve analjezikler başta olmak üzere fermantasyon ekstraksiyon ve sentez yoluyla birçok ilaç etken maddesi üretilmektedir. İlaç üretiminde kullanılan hammaddelerin yaklaşık % 80 'i ithalaıla sağ­ lanmaktadır. 1965'ten bu yana ilaç hammaddesi üretimi yapılan Türkiye'de 1971 'den başlayarak fermantasyon yoluyla tetrasiklin oksitetrasiklin ve türevlerinin üretimi gerçekleşmiştir. Daha sonra ampisilin ve amaksisiZin üretimine geçilmiştir. Günümüzde ise başlıca ağrı kesiciler antibiyotikler mide kalp ve damar hastalıklarında kullanılan etkin maddeler kodein morfin gibi afyondan üretilen maddelerden oluşan toplam 48 çeşit ilaç etkin maddesi yurtiçi kullanım ve ihracat amacıyla üretilmektedir. Türkiye' de 3100 çeşit ilaç üretilmekte olup hastaların yaş durumuna veya hastalığın seyrine göre gereken dozajiarda veya değişik farmasötik şekil­ lerde hazırlandığında bu sayı 7200 civarında olmaktadır. İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası verilerine göre Türkiye ilaç pazarın­ da antibiyotik tüketimi yüzde 17.2 'lik oranla birinci sırada yer alıyor. Antibiyotik/eri yüzde 11.8'likoranla ağrı kesici/er, yüzde 10.9 ile romatizma ilaçları, yüzde 8. 7 ile soğuk algınlığı ve öksürük ilaçları, yüzde 6.5 ile vitamin mineral ve kan yapıcı ilaçlar, yüzde 5.1 ile deri hastalıkları ilaçları, yüzde 5.2 ile sindirim sistemi ilaçları, yüzde 6.5 ile kalp ve damar hastalıkları ilaçları, yüzde 4.2 ile hormon ilaçları, yüzde 3.4 ile sinir sistemi ilaçları yüzde, 4.2 ile kulak burun boğaz ve göz ilaçları, yüzde 1.4 ile diyabet ilaçları ve yüzde 14.9 ile diğer ilaçlar izliyor. 2004 yılında yaklaşık 3. 4 milyon dolar olan ilaç üretimi 2005 yılında % 18.8 oranında artarak 4 milyon dolara ulaşmıştır. " Sektörde 1990 ile 2000 yılları arası birim kutu olarak üretim büyüme oranı yaklaşık 1.63 olmuştur. Bu değerler tablo 2'de verilmektedir. Buna karşın, dolar bazında değer olarak büyüme 2.28 olmuştur. 272 Tablo 5-2. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Arası Birim Kutu, Değer ve Hammadde Miktan Olarak Üretim Değerleri Değer: 1990 674,446,100 2,432,010 922 9,632 1991 721,657,327 5,400,000 1,265 9,151 1992 775,922,204 8,300,000 1,184 8,807 1993 791,223,349 16,561,000 1,477 10,735 1994 692,754, ı 83 33,967,082 1,124 9,042 1995 810,669,000 66,638,450 1,425 12,646 1996 840,999,132 120,493,917 1,461 11,083 1997 885,341,459 271,479,735 1,729 8,860 1998 922,912,131 476,578,000 1,819 7,076 1999 1,005,420,472 811,439,936 1,932 5,552 2000* ı, ı 00,000,000 ı ,308,300,000 2,100 5,550 milyon TL; Değer: milyon ABD $; ''tahmini Kaynak: İEİS Tabloya bakıldığında, 1990 yılında iç piyasa hammadde üretim kapasitesi 9632 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu değerler içinde ithal hammadde miktan bulunmamaktadır. Aynı yıl yaldaşık 674 milyon kutu ilaç üretilmiş ve yaklaşık 2.5 milyarlık TL veya 922 milyon$ lık bir pazar cirosu sağlanmıştır. Buna karşın 2000 yılında üretilen ilaç kutu sayısı yaklaşık 1.1 milyara erişirken, iç piyasada üretilip, bu süreçte ilaç imalatında kullanılan hammadde kapasitesi 5500 ton olarak gerçekleşmiştir. 1990-2000 arası ortalama hammadde üretim kapasitesi 8921.2 ton/yıl olarak hesap edilmektedir. Ortalama hammadde üretimine göre bu azalma, özellikle o dönem son iki yılı bakımından% 60.7 gerçekleşmiştir. Bu veriler, hammadde üretimi bakırnından sektörde o dönem için önemli bir gerilemenin olduğunu işaret eder görünmektedir. Oysa bu eğilimin nedenlerine hammadde iç üretim kapasitesinde azalma meydana gelirken, hammadde ithalat miktarla- 273 rında bir artışın olduğu, bu artışa dönem içi ruhsatlandırılarak klinik kullanı­ ma sunulan yeni ilaç antitelerinin katılması nedeniyle hammadde ithalat dış bağımlılığının daha da arttığı şeklinde bir yaklaşım yapılması daha gerçekçi görünmektedir. Hammadde üretimine mektedir. ilişkin değerler yanısıra, şekil tablo 2'nin l'de veril- Şekilde de görüldüğü üzere, 1990-1995 yılları arası dalgalı bir değişkenlik içermektedir. Bu dönem ortalama üretim kapasitesi 10002 ton olarak gerçekleşmiştir. 1O yıllık dönem içinde hammadde üretim kapasitesi en yüksek hacmine 1995 yılında erişmiş olmakla beraber, bu yıldan sonra, 2000 yılına değin meydana gelen azalma eğilimi diktir. Hammadde Üretimi "14,001) ,- 12,üü0 ,...... ,.---. ıcı,ooo - ,- r r- 1-- ,...... - r- 1-- 1-- r - 1-- 1-r- r- 1-- - 1-- 1-- - 4,000 t- 1-- - 1-- 1-- :·,ooo 1-- - i-'-- 1-- ti,ÜÜÜ f- 1-- 1-- 1-- - 1-- 1-- 1-- - 1-- - - 1-- 1-- ,...-- - 1-- - ,--- ,- 1) ·ı 990 ·ı ~Nı ·ı 9~32 ·ı 9K: ·ı 994 ·ı 9~3:5 ·ı ~3% ·ı 997 ·ı 99t: ·ı 999 2001J' Şekil5-1. Türkiye İlaç Sanayii 1990-2000 YıllarıArası Hammadde Üretimi (Ton) Kaynak: İEİS Bu eğilim görüntüsünde, veri bir regresyon modeliyle yeniden tanımlanmış ve eğimdeki değişimin istatistiksel önemi üzerinde durulmuştur. Şekil 2.1 ve 2.2 bu modellemelerle ilgilidir. 274 Şekil2. 1, 1990-2000 dönemine ilişkin tüm verileri içermektedir. Yapılan doğ­ rusallaştırrna, yıllara dayalı hammadde üretim dağılımı bakımından düşük bir korelasyon ve determinasyon katsayısına ulaşmıştır (r= -0.2152, r2 =0. 04 6). 13 bin-ton .... 12 --- ---------- ------ -. :~--~~--~~----~~6------ --- --------- --- ll lO 7 6 5--4 3 2 yıllar ı 99 2000 y= 134. 5-0.2x Şekil5-2.1. Türkiye İlaç Sanayii 1990-2000 YıllarıArası Hammadde Üretiminde Dalgalanma 1990 91 92 93 94 1995 96 97 98 Şekil 2.2'de ise, hammadde üretiminde azalma eğilimin arttığı yıl aralıkla­ n olarak 1995-2000 yıllan arası, bir doğrusaHaşma yapılarak incelenmiştir. Doğrusaliaşma eğimi güçlü negatif bir korelasyon göstermekte 1995-2000 yılları arasında hammadde üretiminde (r=-0.97, r2=0.95) istatistiksel anlamlı (p=0.0008) bir azalma olduğu saptanabilmektedir. bin-ton 13 12 ll 10 9 8 7 6 5 4 y~a+bx y ~ 100.1-0.9x r ~ -0.97 r2 ~ 0.95 1995 96 97 98 99 2000 ------------------~yıllar-Şekil 5-2.2. Türkiye İlaç Sanayii 1995-2000 Yıllan Arası Hammadde Üretiminde Eğimsel Düşme 275 Bu dönem sorasına ilişkin DTM-İGEM 2007 ve 2008 ilaç raporlannda sunulan veriler 1996-2006 yıllarını kapsayan İEİS verileridir. Tablo 3, Türkiye'de kutu olarak üretilen ilaç sayısının yıllara göre dağılımı­ nı ve ABD $ olarak toplam hasıla değerlerini göstermektedir. Kutu üretimi 2006 yılında diğer yıllara oranla en yüksek değerine ulaşırken, toplam hasıla değerinin pik yaptığı dönem aralığı 2005 yılına aittir. Veri kaynaklarında, bu değerlerin fabrika çıkış fiyatlan veya perakende satış fiyatlan olup, olmadığı ayrıca belirtilmemiştir. Kuşkusuz, anılan yıl aralıklannda verilen değerlerin bir kur sabitlernesi içerip içermediği de belli değildir. Tablo 5-3. Türkiye'de 1996-2006 Yıllan Arası Birim Kutu ve Toplam Hasıla Olarak Üretim Değerleri 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 Miktar: milyon kutu; 841 885 923 1.005 1.094 952 969 1.130 1.321 1.366 1.433 Değer: 1.461 1.729 1.819 1.932 2.029 1.932 2.262 3.100 3.378 4.410 3.947 milyon ABD $ Kaynak:İEİS ( İlaç ve Kimya Endüstrisi İşverenleri Sendikası) Verileri Benzeri türde ki IMS istatistiklerinde, yapılan hesaplamaların kur sabit ya da yürürlükteki kur biçiminde her zaman bildirilmektedir. özelliği, Sektörel üretim istatistikleri bakımından önemli bir diğer özellik, toplaında üretilen ilaç ürünlerinin farmasötik şekilleri de içerir biçimde pazardaki sayı- 276 larıdır. Başka bir ifadeyle jenerik grup olarak ilaç sayıları ve bunların sunuluş biçimi (farmasötik şekiller) pazar hacmini etkileyen ve belirleyen unsurlar arasmda sayılmaktadır. N. Turan'ın, "Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi" kitabından iki tabloya, yapılan yeni bir hesaplama sütunu ile burada yer vennel( gerekmektedir. Tablo 5-4. Çeşitli Ülkelerde İlaç ve Farmasötik Şekil Saydan ve Birbirine Oranlan 9651 5490 4340 7014 5760 5430 6661 9173 3316 Alınanya Belçika Fransa İsviçre İspanya İtalya Portekiz Taylan d Türkiye 34858 6502 7650 15118 11882 9139 21824 16909 6549 3.6 1.2 1.8 2.2 2.1 1.7 3.3 1.8 1.9 Tablo 5-5. Türkiyede İlaç, Farmasötik Şekil ve Birbirine Onmlan ı,; i 1985 1990 1995 1996 1997 1998 2001 2002 .\ 5 \ :. 1852 2470 4007 4494 4689 3100 2658 3316 :... ; . . ; : ....... ::/ 3586 3446 5232 5866 6290 7200 4635 6549 277 . ·.;; ':·.•:',:. . ··:·• :-:·, ; . 1.9 1.4 1.3 1.3 1.3 2.3 1.7 1.9 ·<'. ·.· ;,··,·; .. 2002 verilerine göre, çeşitli dünya ülkeleri ile Türkiye karşılaştırılması yapıl­ dığında, göreceli olarak Türkiye' de klinik kullanıma sunulan ilaç sayısı daha az görünmektedir. Farmasötik şekil olarak da jenerik gıup başına yaklaşık ortalama bir değer olarak "2" ilaç düşmektedir. Tartışılacak husus, bunun nedenlerinden ziyade, pazann iç büyüklüğü ve pazarda yoğunlaşma sağlayacak bir araç olarak bu sayısal dağılım içinde "hangi" veya "ne kadar ilaç"ın, pazar paylannın ne olduğu saptamasım yapmak gerelanektedir. Aşağıdaki şekiller, TİSD verilerinden almtıyla ve yeniden düzenlenmiştir. % • 100 D D D D 2007 2006 Kutu bazında ilk 250 ürün pazar gelişimi 2005 Kutu bazında ilk I 00 ürün pazar gelişimi YTL bazında ilk 250 ürün pazar gelişimi YTL bazında ilk 100 ürün pazar gelişimi Kavnak: www.tisd.org.tr/pazar:asp Şekil5-3. 2005-2007 YıllarıArası Kutu Bazı ve Parasal Değer Olarak İlk 100 ve 250 İlacın Pazar Payı Dağılım Değerleri 278 Şekil 3 'de gösterildiği üzere, kutu bazı verilerde ilk 250 ilacın 2005-2007 pazar paylan %57 ile %58 arasmda değişmektedir. Aym ilaç grubunun parasal değerine bakıldığında bu ilaçlar pazarda % 77-78 oranmda toplam hasıla sağlamaktadır. İlk 100 ürün de ise, kutu b azınada % 24-31 arasmda değişim varken, parasal değer olarak bu değişim oranı% 53-63 arası seyretrnektedir. Bu sonuç belli ilaçların lokomotif ilaç olarak en çok reçetelendirildiğini ve değer oluşturduğunu göstermektedir. Büyük çoğunluk bir ilaç grubunun ise, değer olarak piyasa payının düşük olduğu anlaşılmaktadır. Buradan, en çok reçetelendirilen ilaçları üretim skalasında tutan firmalarm da, pazarda yoğunlaşma oranlannın yüksek olacağı çıkanınma ulaşılmaktadır. arası Kı.m.ı: bazmda ilaç Şekil pazMı gelişimi 5-4. 2005-2007 YıllanArası Piyasada Kutu Bazmda Dolaşan İlaç Sayılan ve Yerli Üretim ve İthal İlaç Yüzdeleri 279 Şekil4, TİSD verilerinden düzenlenen bir başka piyasa özelliğini belirlemektedir. Burada 2005-2007 yılları arası bir dönemde piyasada kutu bazı ilaç dolaşımı sayıları ve dolaşan ilaç sayısında yerli üretim ve ithal ilaç yüzdeleri verilmektedir. Örneğin; 2007 yılında yaklaşık 1.4 milyar kutu ilaç üretimi yapılmış ve bu üretimin% 82'si yerli üretimle karşılanırken, ithal edilen ilaç % 18 olarak şekillenmiştir. Şekil 5'de aynı değerlerin TL bazındaki pazar gelişimini yansıtmaktadır. TL baz1nda ilaç pazarı geli~imi 2007 YERLI UREliM; ) 2005 2006 l"~ 2007 Ka vnille www.tisd..orq.tr/pilzar.asp Şekil 5-5. 2005-2007 Yılları Arası Piyasada Dolaşan İlaçların Parasal değeri ve Yerli Üretim ve İthal İlaç Yüzdeleri 280 Bu bölümle ilgili son veri aktarması 9. plan DPT raporundandır. Aşağıdaki tablo 1990-2004 yılı verilerine dayanmakta ve DPT raporlarında alıntı kaynağı İstanbul Sanayi Odası Aralık 2004 Kimya Sektörü raporu olarak bildirilmektedir. Profil sadece ilaç hammadde ve mamul ilaç değerlerini içermemekte, ayrıca satışlar ve ilaç tüketimi, ihracat-ithalat değerleri, yatırımlar ve istihdam haklanda da kaynak oluşturmaktadır. Seçili değerler içerisinde para birimi ABD $ olarak verildiği için, TL/$ parite içermeyen bir sabitleme de söz konusudur. değişkenliğini Tablo 5-6. Türkiye İlaç Sanayii Profili İthalat Toplam - Hammadde ithalatı -Mamul Milyon USD ithalatı İhracat Toplam - Hammadde ihracatı - Mamul ilaç ihracatı İstihdam Kişi 470.1 386.3 83.8 89.8 23 66.8 1511 828 683 140 69 71 1534 836 698 149 1716 874 842 157 2419 1236 1183 246 72 78 77 77 79 169 10578 19300 20840 21549 23175 2710 1380 1330 248 67 181 v.y Kaynak: İSO Kimya Sektörü Raporu Aralık 2004; v.y.: veri yok. Dokuzuncu Kalkınma Planı İlaç Sanayiiı Özel ihtisas Komisyonu Raporu Tablo verilerinden hareketle ve ilaç üretim değerleri bakımından, ı 990-2003 döneminde, ı 990 yılı referans alındığında, ilaç kutu sayısı olarak büyüme oranı 1.67 olarak hesaplanmaktadır. Aynı dönem bakımından; hammadde üretim kapasitesi büyüme oranı sürekli düşme eğiliminde olmuş ve ı990'a 28ı göre 2003'te en düşük düzeyine erişmiştir. Küçülme oranı 0.5'lik düzeylere kadar gerileyerek üretim kapasitesi o yıl 3324 tona düşmüştür. Bu yerli üretim hammadde karşılama oranlannda da azalma ve ithalatta artma anlamına gelmektedir. 5.1.2.1.2- İLAÇ TÜKETİM DEGERLERİ İlaçta tüketim değerlerinin analizi, çeşitli başlıklar altında istatistiklere konu olmaktadır. madde i) Bunlar sıralanacak olursa, esasen ikiye ayrılır. Birincisi mamul kutu sayısı. ikincisi ise, parasal m de2er bakımından tüketimin değerlendirilmesidir. Parasal değer bağlamında iki alt farklılık ortaya çıkar. Bunlardan birincisi, i) üretici fiyatlarıyla yapılan tüketim değeri veya toplam hasıladır. Diğeri ise, m tüketici fiyatlarıyla yapılan tüketimdir. Anılan her iki nokta önemlidir. Zira, üretici fiyatıyla ilaç mubayası, daha çok devlet ihaleleri bakımın­ dan önemlidir. Perakende fiyat ile tüketim ise, ilacın eczane çıkş fiyatını ve dolayısıyla piyasa tüketim değerinin çapını ve büyüklüğünü belirler. Diğer yandan "Tüketici-Üretici Fiyat Farkı Büyüme Oranı" ilaç harcamalan tasarruf göstergeleri açısından ve devlet ilaç harcama yönetimi bakımından son derece aydınlatıcı indikatörlerdir. İlintili olan bir diğer özellik, tüketim değerinin, ilaç sektörü olarak pazar büyüklüğünü yansıtmasıdır. lerle büyüme leridir. eğilimi Bu yansımaya en iyi örnek, Türkiye'nin birleşme­ yüksek olan ülkeler grubu içinde bulunduğu gösterge- "IMS 2008 Küresel Farmasötik Pazar Tahminleri" içerisinde 7 ülke verileri, "yükselen pazarlar" olarak değerlendirilmektedir. Bu ülkeler içinde, Çin, Brezilya, Meksika, Güney Kore, Hindistan, Türkiye ve Rusya sayılmaktadır. Bu piyasaların % 12-13 büyüme ile 85-90 milyar ABD $ ulaşacağı öngörülmektedir. Bu gelişim eğiliminin nedenleri şöyle aynntılanmaktadır: i) Bu piyasalarda dolaşıma jenerik ve innovatif ilaç girişinde büyük artış olacağı, ii) birinci basamak sağlık hizmetlerinde iyileşmelerin olacağı ve hizmetlerin kırsal alanlara daha yayılacağı ve iii) daha fazla bireyin sağlık sigortasına kavuşacağı öngörüleri temel dayanaklar olarak verilmektedir. IMS verilerine bakıldığında, küresel farmasötik pazarların çeşitli özellikleri bakımından, 282 2008 yılında önemli büyüme noktalarına ulaşacağı öngörülmektedir. Bu öngörülere göre, en büyük ilk 7 dünya farmasötik pazarı, büyüme eğilimlerini koruyarak, küresel toplam büyümenin yansını oluşturacak bir potansiyele erişecek; yanısıra, aralarında Türkiye 'nin de bulunduğu 7 yükselen piyasanın da geri kalan büyümenin % 25 'ini sağlayan bir gelişkenlik düzeyine varacağı tahmin edilmektedir. Bu, yedi ülke bakımmda, 85-90 milyar $ lık bir piyasa gerçekleşmesi; her bir ülke ve bu arada Türkiye'nin de ortalama 12.1-12.5 milyar dolarlık bir iç pazar kapasitesine ulaşacağı anlamına da gelmektedir. Bu büyüme düzeyi, Türkiye ilaç sektörü ve piyasasına dünyada ilgi odağı olarak bakılınasını da sağlamaktadır. istatistiklere konu olan ilaç tüketici değerleri bakımından, sektörel veriler için bir diğer önemli husus, yıllara bağlı parasal değerlerin bildirilen kurlarma ilişkin değişkenliktir. TL!$ parite değişiklikleri, kurumsal veri kaynağı alın­ dığında kimi farklılıklara neden olabilmektedir. '"Üretici veya Tüketici Fiyatlaırıyla Kişi Başına Tüketim", sağlık harcamalan içerisinde ilaca harcanan payı belirlemektedir. Gelişmiş ülke ekonomilerindeki referans değerlerle, Türkiye istatistikleri karşılaştırıldığında, ortada yine sorunlu bir durum bulunmaktadır. Sorun, kişi başına düşen gayri safi milli hasıladan kaynaklanan gelir düzeyi istatistikierindeki değişkenliklerle, kur farkları ve enflasyon düzeyi rakamlannda ki farkların bu istatistiklere hangi oranda ve nasıl bir indeksle yansıtılıp, yansıtılmadığıdır. Dolayısıyla bireysel yıllık ilaç tüketim düzeylerinin bir sağhk gelişmişlik indikatörü olarak düşük veya yüksek olduğunu, eldeki istatistiki verilerden savlamak çok gerçekçi olmasa gerektir. İlaç tüketim düzeyleri bakımından istatistiklere konu olan bir diğer farklı özellik de, tüketilen kutu ilaç içinde yerli ve ithal ilaç miktarlarının belirleyiciliğidir. Parasal değer olarak da farklılaşan her iki grup ilaç, genel ve katma bütçeye "ith~l ilaç tüketim girdi haırcama!an'' olarak yansırnaleta ve devlet ilaç harcamalan yönetimi bakımından da daha fazla döviz çıktısına işaret sayılabilmektedir. Aşağıdaki tablolar, bu genel perspektif içinde değerlendirilmelidir. Tablo 7 ve 6, 1990-2000 yıllan arası üretici ve tüketici fiyatlarıyla (milyon$) ilaç tüketim eğilimini göstermektedir. şekil 283 Tablo 5-7. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Y:ıUanA:rasll Üretici-Tüketici Fiyatlarıyla Toplam - Kişi Başına Tüketim Değerleri ve Bir Önceki Yıla Gö:re Büyüme Oranlan 1,425 1990 951 1991 1,329 1.39 1992 1,247 1993 1,543 1994 1995 17 1,992 1.40 23 1.35 0.93 1,869 0.93 21 0.91 1.24 2,355 1.26 26 1.24 1,199 0.77 1,879 0.80 20 0.83 1,565 1.31 2,452 1.30 25 1.25 1996 1,669 1.07 2,614 1.07 26 1.04 1997 2,028 1.21 3,178 1.22 32 1.23 1998 2,220 1.09 3,478 1.09 35 1.09 1999 2,500 1.13 3,917 1.13 38 1.52 2000* 2,800 1.12 4,400 1.12 42 1.11 A) Üretici Fiyatlarıyla Bir Önceki Yıla Göre Büyüme Oranı; B) Tüketici Fiyatlarıyla Bir Önceki Yıla Göre Büyüme Oranı; C) Üretici Fiyatlarıyla Bir Önceki Yıla Göre Kişi Başına Tüketim Büyüme Oranı; Değer: milyon ABD $; *tahmini; İEİS Kaynaklarından düzenlenmiş ve yeniden hesaplanmıştır. Tabloda yer alan büyüme oranlarındaki "]"in altındaki değerler o yıl bakumndan küçülmeyi ifade etmektedir. Kaynak: İEİS İEİS kaynaklanndan oluşturulan parasal olarak tüketim değerleri ABD $ cin- sinden verilmiş olup, 1990-2000 yılları arası dönemi yansıtmaktadır. Burada tüketim değerleri i) üretici fiyatları (yani fabrika çzkzşz ve sanayii karını içeren fiyatlar) ve ii) tüketici fiyatlan (yani perakende fiyat olarak ve gerek depocu, gerekse eezane karını içeren fiyatlar) olarak yansıtılrnıştır. Üretici fiyatlarıyla 1990-2000 yılları arasındaki büyüme oranı, 1990 yılı referans alındığında, %2.94 olarak gerçekleşmiştir. Oysa bir önceki yıla göre büyüme oranı ortalaması ise %1.13 olarak hesaplanmaktadır. Üretici fiyatlarıyla 284 kişi başı ilaç tüketim değerindeki büyüme oranı ise %2.48 dir. Tüketici fiyatlan bakımından 1990-2000 arası büyüme oranı 3.08 olarak hesaplanmıştır. İlaçta Tüketim 5,000 4,500 4,000 3,500 3,000 2,500 2,000 1,500 1,000 500 o 1990 1991 1992 1993 1994 1995 rm üretici Fiyatlarıyla Milyon $ 1996 1997 1998 1999 2000* Ei Tüketici Fiyatlarıyla Milyon $ Şekil 5-6. Türkiye'de Üretici ve Tüketici Fiyatlarıyla İlaç Tüketimi (1990-2000) Kaynak: İEİS Şekil 6' dan da izleneceği üzere bu zaman diliminde bazı yıllar bakırnından hafif düşme dalgalanmalan olmakla beraber, genel olarak ilaç tüketim eğili­ minin giderek arttığı bir tüketim piyasası sergilenmektedir. Rasyonun büyüklüğüne ilişkin bir diğer veri sunumu tablo 8'de yansımak­ tadır. 1990-2000 yılları arası 1O yıllık bir dönemde 1990 yılı, tüketici-üretici fiyatlan referans olarak alındığında, aynı değer 2000 yılına ulaştığında farkın açılış (dönem dolar kuru cinsinden) değer oranı 3.376 olarak gerçekleşmek­ tedir. Aynı fark, ortalama büyüme oranı olarak hesaplanırsa, %1.13 'lük bir büyüme hızının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. 285 Tablo 5-8. İlaç End.üstrisinde 1990-2000 Yıllan Arası İlaç Tüketim Değerleri: Fiyat Farkı ve Büyüme Oram 1990 1,425 951 474 1991 1,992 1,329 663 1.40 1992 1,869 1,247 622 0.94 1993 2,355 1,543 812 1.31 1994 1,879 1,199 680 0.84 1995 2,452 1,565 887 1.30 1996 2,614 1,669 945 1.06 1997 3,178 2,028 1150 1.20 1998 3,478 2,220 1278 1.11 1999 3,917 2,500 1417 1.11 2,800 1600 1.12 2000* Değer: 4,400 milyonABD $; *tahmini Kaynak: İEİS Yukarıda, "Üretici veya Tüketici Fiyatlarıyla Kişi Başına İlaç Tüketimi" konu edilerek, indikatör olarak "sağlık harcamaları içerisinde ilaca harcanan pay"ı belirlediği ifade edilmiştir. İşin problematik tarafı tanımlanırken, farklı ülkele- rin, farklı gelişmişlik ve kişi başına düşen milli gelirleri normalize edilmeden ilaç tüketim düzeylerinin bir sağlık gelişme indeksi olarak kullanılmasının doğru olmayacağı nitelemesine örnek olarak aşağıdaki TİSD verisi alıntılan­ maktadır. Şekil 7 dünyada 2006 yılı kişi başı ilaç tüketimini göstermektedir. ABD de bu harcama yılda 912 $iken; aynı değer Fransa'da 560, Almanya'da 385, İngiltere'de 344 $'dır. Yunanistan'da kişi başı ilaç tüketimi, 357 $'dır. 15 ülke içinde Hollanda'da233, Türkiye'de ise, 126$ harcanmaktadır. Bu verilere bakıldığında, İngiltere ve Hollanda'nın Yunanistan ve Türkiye'ye göre kişi başı milli geliri ve gelişmişlik düzeyleri eşdeğer olmamakla beraber, Yunanistan anılan iki ülkeyi de geride bırakırken, Hollanda bu sıralamada ancak 286 Türkiye'nin önünde yer almaktadır. Bir normalizasyon yapılmadığı taktirde, bu değerlerin gerçeklik ölçütü olup, olmadığı tartışma götürecektir. 912 ABD 560 Fransa 475 Kanaıda Beliçika 443 Japonya 442 Alimanya 385 ispanya 375 Portekiz 369 YUI"Iılilllliistan 351 ~ 354 ingıilltere 344 326 AvustralYa 233 Holllanda Türkiye"' U6 Po!OOya '124 o 200 400 60D 1110 tOOO Şekil 5-7. 2006 Yılı Dünyada Kişi Başı İlaç Tüketim Harcamaları Değer: ABD $; *2007 tahmini Kaynak: TİSD (Alıntı kaynak: IMS, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu) Yukandaki bölümlerde gösterilen ve 9. plan DPT raporundan aktanlan tablo 6' da Türkiye ilaç sanayii profilinin genel özelliklerine ilişkin verilen sayısal değerler, burada başka bir tablo hesaplaması olarak ve bu kez de tüketim değerleri yönünden incelenecektir. Profil, bu kez büyüme oranlan ve ihracatın ithalatı karşılama oranları olarak hesaplanmış ve tablolaştırılmıştır. 287 Tablo 9'a göre; 1990-2004 yıllan arası, $ cinsinden üretici fiyatlarıyla ilaç büyüme oranı 6.68'e yükselmiştir. Aynı dönemde, kişi başı ilaç tüketiminde de 3.69'luk bir büyüme oranı tutturulmuştur. satış değerleri İlaç ithalat değerleri gerek hammadde ve gerekse mamul ilaç olarak $ cin- sinden hesaplandığmda, birincisi için 1990-2004 dönemi büyüme oranı 3.57; ikinci parametre için 13.48 olarak gerçekleşmiştir. Mamul ilaçta ithalat büyüme oranları, yerli üretirnde önemli bir azalma olduğunun göstergesidir. İthalat toplammda ise, büyüme oranı dönemsel olarak, 5.76 olarak gerçekleşmiştir. Tablo 5-9. Türkiye İlaç Sanayii Profilinde 1990-2004 Döneminde Büyüme Oranlan ve İhracatın ithalatı Karşılama Oranlan Üretim (Kutu) Milyon adet 1.67 Hammadde Ton 0.5 (küçülme) Satışlar Milyon USD 6.68 USD 3.69 Milyon USD 3.57 13.48 5.76 (üretici fiyatlarıyla) Kişi başına ilaç tüketimi İthalat Toplam -Hammadde ithalatı - Mamul ilaç ithalatı İhracat Toplam 2.91 2.7 2.76 - Hammadde ihracatı - Mamul ilaç ihracatı Yatırımlar Milyon USD 1.17 (küçülme) İstihdam Kişi 2.19 0.81 0.20 0.48 Dokuzımcu Kalkınma Planı İiaç Sanayüı Özel ihtisas Komisyonu Rapormıdaıı. düzenleme İlaç ihracat değerlerinde ise, $ cinsinden hammadde ihracatı 1990-2004 döneminde %2.91 büyüme göstermiş, mamul ilaç ihracatında bu oran %2.7 olarak gerçekleşmiştir. İhracat toplam büyüme oranı ise, %2.76 olmuştur. 288 Yatırımlar 1990' dan 2003 yılına kadar% 1.17 oranında küçülmüştür. Aynı dönemde istihtamda büyüme %2.19 olarak gerçekleşmiştir. İlk iki grup veri kaynağı ile 1990-2004 yıllan arasmda sanayi profili bakı­ mından genel eğilim yansımalan şekiilendirilmiş oldu. Bu tarihten günümüze ilişkin yeni İEİS verileri, Şekil 8 ve 9' da sergilenmektedir. Bu şekillerde 2008 Türkiye reçeteli ilaç pazarının bir önceki döneme göre % 9 oranındaki büyümeyle 12 milyar TL (9,3 milyar Dolar)'Iik bir toplam hasıla hacmine ulaşıldığı saptanmaktadır. Bu değere, kutu üretiminde % 5 oranında büyüme eşiilc etmiş ve üretim 1.38 milyar kutuya ulaşılmıştır. Aynı dönernde (2008 yılı) kişi başı ilaç tüketimi de 136 dolara yükselmiştir. Kutuı (MUyo111 Kııw} L3il2 L379 Şekil 5-8. Türkiye'de 2fHJ2-2008 YıllarıArası Kutu Sayısı Olarak İlaç Tüketimi Kaynak: İEİS Tutar (milyar Tl) 'll i2 1~ 1(1 Iii ll 1 ll 5 4 +---~n.__~ Şekil 5-9. Türkiye'de Tüketici Fiyatlarıyla İlaç Tüketimi (2002-2008) Kaynak:IMS,İEİS (*) Degişim oranları 289 Şekil 9'da tüketici fiyatlarıyla 2002-2008 yılları arası ilaç tüketim değerle­ ri verilmektedir. 2002-2004 yılları arasında tüketim değerlerinde artış hızı­ nın yüksek olduğu görülmektedir. Dönemin ilk yıl aralığında bu artış oranı % 31.1, ikinci yıl aralığında ise, % 23.5 olarak gerçekleşmektedir. Yılla­ ra göre dalgalanmalı bir çift sayılı büyüme değerleri, 2007-2008 arasında % 91.1 olarak gerçekleşip, tek sayılı değere gerilemiştir. Halen sürmekte olan kriz koşullarının Türkiye İlaç Sanayii bakımından ne gibi süprizler oluştura­ cağı mutlaka öngörülmek durumundadır. İlaç tüketimin piyasası kutu ve değer olarak üretici-tüketici fiyatlarındaki değişiklikler bakımından incelendiğinde, bu incelemenin esasen genel olduğu­ nu söylemek gerekir. Zira tüketime sunulan ilacın yerli üretim ürünü veya ithal ilaç olup olmadığı belli değildir. Aşağıdaki şekiller İEİS verilerinden aktarılan ve yukarıdaki saptamaya uygun değerleri içeren gösterimlerdir. Kutu5aJ!lSI 100% 89,6% 88.4% 87,3% 85,9% 84,2% 82,1% 8D,H'<. 2004 2005 2006 2007 2008 80% 60% 40% 20% 0% 2002 96 Kutu sayısı 2003 olarak ithal~yerli ilaç • ithal ilaç .yerli ilaç ŞekilS-I O. Türkiye'de% Kutu Sayısı Olarak Yerli Üretim, İthalat İlaç Oranlarının Karşılaştırılması (2002-2008) Kaynak::IMS,İEİS Şekil lO,% kutu sayısı olarak, mamul ilaç içinde bulunan ithal-yerli üretim oranlarını ve yıllara göre (2002-2008) dağılımı sergilemektedir. Yansıtılan bu dönem, ilaç tüketimi bakımından kendisine yeten bir iç piyasa düzleminde olduğunu olurlamaktadır. Yedi yıllık zaman aralığında, iç pazar tüketiminin 290 ortalama% 85.4'ü yerli ilaçla ve ancak% 14. 6'sı ithal ürünlerle karşılan­ Türkiye'nin üretilemeyen kimi özel farmasötik şe­ kildeki ilaçlarla, terapötik gruplar olarak, herhangi bir üretim kapasitesinin bulunmadığı biyoteknoloji ürünleri, onkolojik ilaçlar ve aşılar kalemlerden maktadır. İthalat payı, kaynaklanmaktadır. Değerlendirmeleri pekiştiren bir diğer parametre, parasal değer olarak yerli üretim-ithal ilaç oranlarının karşılaştırılmasında ortaya çıkmaktadır. Şekil ll 'de gösterilen 2002-2008 döneminde, ithal ilaç ortalama değerleri iç piyasa tüketiminin% 41.7'sini, buna karşın yerli mamul ilaç, % 58.3'ünü oluştur­ maktadır. Tutar 70% 62,7% 62,9% 59,0% 54,8% 52,1% 50,2% 2003 2004 2005 2006 2007 2008 60% 50% 40% 30% 20% 2002 96 Değer olarak ithal-yerli ilaç .ithal .yerli Şekil S-ll. Türkiye'de% Değer Olarak Yerli Üretim, İthalat İlaç Oranlarının Karşılaştırılması (2002-2008) Kaynak:IMS,İEİS Tedavi gruplarına göre ilaç tüketimi de, sektörün değerlendirilmesi bağlamın­ da diğer bir ölçektir. Aşağıdaki şekil 8'de ilk beş tedavi grubu sıralaması­ nın % tüketim değerleri yer almaktadır. Bu gruplar, i) antibiyotikler, ii) kalp/ damar ilaçları, iii) romatizma, iv) sinir sitemi ve v) onkoloji ilaçları olarak sıralanmaktadır. 291 %22 %20 %18 %16 %14 %12 %10 %8 %6 %4 %2 Tedavi Gruplan (TL bazında) Antibiyotik% 19.9 Kalp/Damar% 14.1 %14.9 %12.9 Romatizma% 10.4 %8.3 Sinir sistemi% 7.1 %7.3 %7.2 Onkoloji% 3.8 2003 2004 2005 2006 Tedavi gruplarında % değer pazar payları 2007 2008 Şekil5-12. Türkiye'de 2003-2008 YıllarıArası İlk Beş Tedavi Grubu Bazında% Değer Pazar Payları Kaynak: İEİS 2003'de % 19.9 pazar payına sahip, antibiyotikler 2008'de % 14.9'a düş­ müştür. Diğer tedavi grupları görece bir stabilite içerirken, onkoloji ilaçları % 3.8'den,% 7.2'ye bir yükseliş eğlilimi içindedir. 5.1.2.2- İHRACAT-İTHALAT DEGERLERİ İlaç ihracat ve ithalat değerleri, Türkiye'nin dış ticaret istatsitikleri arasın­ dadır. Bu ortak değerleri bakımdan bu bölümde yapılan değerlendirmeler, i) ihracat-ithalat ii) doğrudan ihracat ve iii) doğrudan ithalat değerleri olarak farklı veri kaynaklanndan buraya aktanlan ve/veya yeniden düzenlenen istatistiki bilgiye dayandırılmıştır. 5.1.2.2.1- İHRACAT-İTHALAT ORTAK DEGERLERİ İEİS verilerinden derlenerek aktarılmış tablo 10, 1990-2000 yıllan arası bir dönemi kapsamaktadır. İEİS verilerinden yeniden düzenlenen bu tabloda, gerek ihracat ve gerekse ithalat değerleri ABD $ cinsinden, hammadde, mamul ilaç ve toplam değer olarak verilmiştir. Bu dönemde ilaç ihracat değerleri ile 292 arada dramatik bir açığın söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Sektörel olarak mamul ilaç ve hammadde ihracatı, dış ticaret gelirleri bakımından bir girdi olmakla beraber, mamul ilaç üretiminde kullanılan, hammadde miktannın ne kadarının gerek ürün ve gerekse değer olarak iç kaynakalardan elde edildiği sorusudur. Yüksek miktarda hammadde ithalatı, belki mamul ilaç olarak ihracatı devamlı kılmakla birlikte, sektörel karhlığı belirleyen temel değişleenin ihracatın ithalatı karşılama oranlan olduğu açıktır. Tablo I Obu bakımdan değerlendirilmelidir. ithalat değerleri karşılaştırıldığında Tablo 5-10. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 Yıllan Arası İhracat ve İthalat 1990 23,029,150 66,815,337 89,844,487 386,257,785 83,856,302 470,114,087 1991 33,695,732 46,255,369 79,951,101 345,673,803 97,051,553 442,725,356 1992 30,708,341 47,637,720 78,346,061 425,530,447 96,864,491 522,394,942 1993 27,892,202 59,655,212 87,547,414 400,532,307 110,000,000 510,532,307 1994 45,033,327 59,373,790 104,407,117 371,174,620 118,000,000 489,174,620 1995 47,701,704 46,662,237 94,363,941 565,785,587 163,780,000 729,565,587 1996 56,278,804 48,777,895 ı 05,056,699 650,000,000 225,000,000 875,000,000 1997 38,754,528 58,891,348 97,645,876 667,728,360 314,225,lll 981,953,471 1998 60,679,171 68,027,235 128,706,406 769,378,609 411,213,585 1,180,592,194 1999 66,942,382 61,516,940 128,459,322 784,631,891 552,347,188 ı ,336,979,079 2000 75,000,000 70,000,000 145,000,000 850,000,000 700,000,000 ı ,550,000,000 Değer: milyon ABD $; * tahmini Kaynak: İEİS Nitekim bu değerler, ihracatın ithalatı karşılama oranı cinsinden hesaplandığı diğer tabloda incelendiğinde, ancak ortalama% 13.98'lik bir düzeye eriştiği görülmektedir. 293 Tablo 5-11. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 YıllanArası İhracatın ithalatı Karşılama Oranı 1990 89,844,487 470,114,087 19.1 1991 79,951,101 442,725,356 18.1 1992 78,346,061 522,394,942 15.0 1993 87,547,414 510,532,307 17.1 1994 104,407,117 489,174,620 21.3 1995 94,363,941 729,565,587 12.9 1996 105,056,699 875,000,000 12.0 1997 97,645,876 981,953,471 9.9 1998 128,706,406 1,180,592,194 10.9 1999 108,459,322 1,336,979,079 8.1 2000 145,000,000 1,550,000,000 9.4 Değer: milyon ABD $; * tahmini Kaynak: İEİS Yani, Türkiye İlaç Sektörü, hem ihracat ve hem de ithalat değerleri bakımın­ dan gerek hammadde ve gerekse mamul ilaçta 1990-2000 dönemi bakımın­ dan güçlü bir İthalatçı ülke görünümündedir. Bu değerlendirmeler ışığında özellikle DTM-İGEM raporlarınde yer alan veriler özel önem kazanmaktadır. Aşağıdaki bölümler bu aktarırnlara yer vermektedir. 5.1.2.2.2- TÜRKİYE İLAÇ DIŞ TiCARETi: İHRACAT DEGERLERİ DTM-İGEM 2007 ve 2008 İlaç Sanayii Raporlarında ihracat değerleri istatistikleri sunumu öncesinde, ihracat potansiyeli genel değerlendirmesi şöyle yapılmaktadır: 294 "İlaç sanayii ürettiği ilaçların kalitesi etkinliği ve güvenilirliği ile birçok ülke ile rekabet edebilecek düzeye gelmiş ve dış pazarlara açılmaya başla­ mıştır. Türkiye 'nin ilaç ihracatı 1978 yılında başlamış ve yıllar itibariyle hızlı bir artış göstermiştir. 2006 yılında ihracatımız bir önceki yıla göre % ll oranında artarak yaklaşık 336 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Son yıllarda ilaç üretiminde merkez konumunda olan AB ülkeleri ve ABD gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu 100 'den fazla ülkeye ihracat yapılmaktadır. 2006 yılında en fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla Almanya (61 milyon $), İsviçre (30 milyon $), İngiltere (28 milyon $), ABD (21 milyon $), KKTC (18 milyon $), Cezayir (15 milyon $), Danimarka (13 milyon $), Belçika (13 milyon $), Kazakistan (8 milyon $), Azerbaycan (6 milyon $) ve Hindistan (5 milyon$) 'dır. 2007 yılında en fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla Almanya (82 milyon$), İsviçre (32 milyon$), İngiltere (30 milyon$), ABD (25 milyon$), KKTC (25 milyon $), Belçika (17 milyon $), Cezayir (15 milyon $), Azerbaycan (1 O milyon $), İspanya (8 milyon $), İran (8 milyon $), İtalya (7 milyon $) ve Kazakistan (6 milyon $) dır. Dünya ilaç sektörü uluslararası rekabetin yoğun olduğu bir sektördür ve çok ulus/u firmalar dünya pazarında önemli etkinliğe sahiptir. Bu nedenle dış pazarlara açılabilmek için önemli potansiyele sahip olan ilaç sektörü ihracatının, uzun vadeli ve kalıcı bir yapıya kavuşturulabilmesi için istikrarsız bir yapı arz eden Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerine ihracatı geliştirmenin yanı sıra özellikle ilaç, ilaç ham ve katkı maddelerinde gelişmiş ve ekonomik gücü yüksek olan pazarlara daha çok önem vermesi gerekmektedir. " Tablo 12 ve 13'de yer alan ve DTM-İGEM verilerinde, ihracata konu olan ilaç ürünleri GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu) sınıflandırmasına göre sıralanmışlardrr. Bu sınıflama farınakolojik olarak tedavi gruplarına göre ilaç sınıflamasına benzerlik göstermektedir. GTİP pozisyonlarına bakıldığın­ da ilaç ürünleri 11 kategori altında toplanmıştır. Her pozisyon bakımından da önem gösteren pazar örnekleri verilmiştir. 295 Tablo 5-12. Türkiye'nin 2004-2006 İlaç İhracatı Değer 2936 Provitamin ve vitaminler 744 1.169 1.183 2937 Hormonlar vb. öncelikle kullanılan türevleri 998 1.084 559 İtalya 2938 Glikoziler vb tuzları Esterleri eterleri ve diğer türevleri ı 34 29 Suriye 2939 Bitkisel allcaloidler vb tuzları esterleri eterleri ve diğer türevleri 25.773 20.206 30.691 2941 Antibiyotikler 13.463 11.560 9.610 3001 Tedavide kullanılan guddel er ve diğer organlar 34 92 196 Bosna Hersek, Irak Fransa, KKTC, Libya, 3002 Tedavide kullanılan kanlar serumlar aşılar ve diğer 4.179 3.937 6.374 Hindistan, KKTC, Ürdün, İsviçre, Gürcistan 3003 Tedavidekullanılan dozlandırılmamış veya perakende 58.905 27.536 14.960 İspanya, Güney Kore, Hollanda, İtalya, Suudi Arabistan ABD, İngiltere, İran, İsviçre, Tayvan hale getirilmemiş ilaçlar getirilmiş Azerbaycan, KKTC, Özbekistan, İran, Almanya Almanya, Hindistan, İran, Brezilya, İtalya 175.246 236.056 272.338 Almanya, İsviçre, İngiltere, KKTC, Cezayir 3004 Perakende hale ilaçlar 3005 Tıpta cerrahide dişçilikte kullanılan gaz bezleri bandajlar vb.maddeler 9224 13.218 14.720 İtalya, İran, Almanya, Ukrayna, Yunanistan 3006 Cerrahide kullanılan steril malzemeler 1.043 2.186 3.336 Almanya, Hollanda, Cezayir, İngiltere, Suudi Arabistan, TOPLAM 279.342 301.644 335.947 I 000 ABD $ Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2007 Değer: 296 Tablo 5-13. Türkiye'nin 2007 İlaç İhracatı Değer 2936 Provitamin ve vitaminler 2937 Hormonlar vb. öncelikle türevleri 2938 Glikoziler vb tuzları Esterleri eterleri ve diğer türevleri 2939 Bitkisel alkaloidler vb tuzları esterleri eterleri ve diğer türevleri Antibiyotikler 38.395 3001 Tedavide kullanılan guddeler ve diğer organlar 257 Bosna Hersek, Irak, Güney Kore, Arnavutluk, Cezayir 3002 Tedavide kullanılan kanlar serumlar aşılar ve diğer 5.169 KKTC, Azerbaycan, Irak, Ürdün, Güney Kore 3003 Tedavide kullanılan dozlandırılmamış veya perakende hale getirilmemiş ilaçlar 12.935 Hollanda, İspanya, Güney Kore, İrlanda, Almanya 3004 Perakende hale 3005 Tıpta 3006 Cerrahide ler 2941 getirilmiş 1.541 kullanılan 580 3.876 Özbekistan, Gürcistan, Cezayir, İran, Azerbaycan İtalya, Belçika, Fas ABD, İngiltere, İran, İsviçre, HongKong Almanya, Belçika, Çin, İran, Panama, Tunus 309.892 Almanya, İsviçre, KKTC, ilaçlar İngiltere, Belçika cerrahide dişçilil(te kullanılan gaz bezleri bandajlar vb.maddeler kullanılan steril malzeme- İtalya, Rusya Fed., İran, Bulgaristan, Irak 13.505 Almanya, Hong Kong, Romanya, Kırgızistan, Bulgaristan 426.391 TOPLAM Değer: 15.541 1000 ABD $ Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatıGeliştirme Etüd Merkezi, 2008 Tablo 14, 2005-2007 yıllan arası, ilaç ihracatı yapılan ülkeler sıralaması ve ABD $ cinsinden pazarda yaratılan değerleri göstermektedir. 2007 yılı bakımından Türkiye'nin en çok ilaç ihracatı yaptığı ülke Almanya'ya ihracat değeri olarak 82 milyon $'lık ilaç dış satımı gerçekleştirilmiştir. İkinci sırada İsviçre (~32 milyon) ve sırasıyla İngiltere e·-J0.5 milyon), ABD (~30 milyon) ve KKTC (~29.5 milyon) ilk beş ülke içinde bulunmaktadır. 297 Tablo 5-14. Türkiye'nin Ülkelere Göre İlaç İhracatı ~:ı: .• ALMANYA ıı;ı&~!,;i[,';~;.~;,&~::ıı: j{ I~J;, 65.961 ),h;.~ ı:ız;~:• llU~ı'~Ji:' ıi~:~; ~Jf,~ ~,~ 63.765 82.390 İSViÇRE ı8.140 29.962 31.947 İNGİLTERE 14.372 29.339 30.472 A.B.D. 22.0ı2 23.32ı 24.965 KKTC ı6.337 ı9.416 24.580 BELÇİKA 26.494 ı4.18 ı ı 7.074 CEZAYİR 17.45 ı ı5.0ı2 14.687 AZERBAYCAN-NAHÇ. 7.066 7.18ı 10.4ı7 İSPANYA 19.867 5.201 8.397 İRAN 3.441 3.887 7.902 İTALYA 5.966 7.349 6.626 KAZAKiSTAN 5.329 8.458 6.475 191 ı47 6.3ı4 SUDAN DANİMARKA 13.537 13.730 5.365 IRAK 2.860 2.325 5.103 KANADA 1.403 2.463 5.091 BOSNA HERSEK 3.303 4.334 4.620 HİNDİSTAN 3.681 8.019 4.431 HOLLANDA 8.584 3.535 4.416 GÜRCiSTAN 1.795 2.553 4.23o BULGARiSTAN 1.263 1.741 4.205 FRANSA 4.088 4.264 4.205 913 2.059 4.155 2.858 3.351 3.871 74 1.522 3.783 GÜNEYKORE 3.664 3.730 3.712 ROMANYA 3.951 3.121 3.431 POLONYA 701 726 3.394 PORTEKİZ 585 2.853 3.339 AVUSTRALYA SİNGAPUR MALTA 298 RUSYA 2.748 5.649 2.813 ÖZBEKiSTAN 1.302 1.844 2.671 BAE 2.754 2.064 2.577 991 1.957 2.558 1.150 1.210 2.414 o 1.987 2.361 1.830 1.427 2.093 UKRAYNA MOLDOVYA SIRBİSTAN MAKEDONYA Diğer Ülkeler Toplam Değer: 54.126 69.707 69.405 340.746 373.394 426.391 1000 ABD $ Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatıGeliştirme Etüd Merkezi, 2008 İstanbul Sanayi Odası'nın ilaca ilişkin 2006 yılı örnek ürün analizleri raporunda, Almanya'nın pozisyonu şöyle değerlendirilmektedir: "Türkiye 'nin ilaç ihracatında ilk sırada Almanya yer almaktadır. Türkiye Almanya'ya 2005 yılında 54.116.000 $'lık ürün ihraç etmiştir. Almanya, Türkiye'nin ihracatında %27'/ik dilimde yer almaktadır. Türkiye, 20042005 yılları arasında Almanya 'ya ihracatını %16 oranında artırarak, bu ülkeye ilaç ihraç eden ülkeler içerisinde 19. sırada yer almıştır. Grafik 2 'de görüleceği üzere 2005 yılında sarı bölgede yer alan Türkiye, bu ürün grubunda Almanya 'nın talebinin üzerinde ihracat yapmıştır. Türkiye, Almanya 'ya ağırlıklı olarak, 300490 gtip kodlu perakende satışa hazır diğer ilaçlar (51.417.000 $)ve 300420 gtip kodlu diğer antibiyotikleri içerenler (2.550.000 $) ihraç etmektedir. Almanya dünya ilaç ithalatında 3. sırada olup % 6 'lık paya sahiptir. 4:lmanya 'nın toplam İlaç ithalatı 2005 yılında 12.803.784.000 $olarak gerçekleşmiştir. 2004-2005 yılları arasındaki ithalat büyümesinin %15 olarak gerçekleşmesi Almanya 'nın bu ürün grubuna talebinin arttığına işaret etmektedir. Almanya dünyadan ağırlıklı olarak, 300490 gtip kodlu perakende satışa hazır diğer ilaçlar (10,646,099.000 $) 300420 gtip kodlu diğer antibiyotikleri içerenler (656.211.000 $) ithal etmektedir. Grafik de de görüldüğü üzere Almanya pazarının büyük bir talep arz etmesi nedeniyle, bu pazara gereken önem verilmelidir. Almanya pazarı ile ilgili bilgiler: i) ABD 'den sonra gelen dünyanın en gelişmiş ikinci ülkesidir; ii) Sosyal piyasa ekonomisi anlayışıyla gelişmiş bir 299 pazar yapısına sahiptir; iii) Dünyada serbest piyasa ekonomisi tüm kural ve yöntemleriyle çalışan ender ülkelerden birisidir. Pazara giriş stratejileri: i) Almanya 'da düzenlenen fuarlara bireysel ve milli düzeyde katılım gerçekleştirilmelidir; ii) Türk firmalarının temsilcilik verme ve özellikle özel sektör kuruluşlarının "Alım Heyeti Programı" düzenlemelerine ağırlık vermeleri gerekmektedir; iii) Ürünlerin fiyatından kalitesine, zamanında teslime kadar gerekli koşulları yerine getirmede azami özen gösterilmelidir. " 250 ıoo 'IMI 1!00 W+-_.......... 2M4 2006 ~Hammadde Değer: 10.01 111 Mamul haç milyon ABD $ Şekil 5-13. 2003-2007 İlaç Endüstrisinde İhracat Değerleri Kaynak: www.tisd.org/pazar.asp (Kaynak: TUİK) İstatistiki değerler bakımından farklılıklara bir örnek olarak Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği'nin (TİSD) ihracat değerleriyle ilgili bir aktarım, yukarıdaki şekil 13 'te yer almaktadır. 2003-2007 değerleri olarak TİSD'nin Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerinden derlediği ihracat değerleri DTM-İGEM değerlerinden farklılık göstermektedir. 5.1.2.2.3- TÜRKİYE İLAÇ DIŞ TiCARETi: İTHALAT DEGERLERİ Türkiye'nin ilaç ithalat değerleriyle ilgili değerlendirme notunu, DTM-İGEM 2007 ve 2008 İlaç Sanayii Raporlanndan alıntılanmıştır. "İlaç sektöründe genellikle çok yeni yüksek teknoloji gerektiren veya biyoteknoloji ürünü olduğu için belirli üretim merkezlerinde yapılabilen ilaç- 300 lar ile tüketimi az olduğu için ülkemizde üretimi ekonomik olmayan ilaçlar ithal edilmektedir. Bunlar arasında bazı serum ve aşılar, kanser ilaçları, hormonlar, radyokontrast maddeler, radyofarmasötikler, bazı oftalmik preparatlar, transdermal terapötik sistemler gibi ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilaçların yanı sıra ilaç üretiminde kullanılan hammaddelerin büyük bir kısmı da ithal edilmektedir. İlaç ve diğer eczacılzk ürünleri ithalatı 2006 yılında bir önceki yıla oranla % 4 oranında artışla 3.201 milyon dolar olmuştur. Bu ithalatın yaklaşık% 73 'ünü dozlandırzlmış ve perakende hale getirilmiş ilaçlar oluşturmaktadır." Tablo 5-15. Türkiye'nin 2004-2007 Yılları Arası İlaç ithalatı 2936 Provitamin ve vitaminler 2937 Hormonlar vb. öncelikle türevleri 2938 36.981 34.620 36.648 47.081 47.369 48.270 42.382 38.800 Glikozitler vb tuzlan esterleri eterleri ve diğer türevleri 5.432 8.357 13.790 19.633 2939 Bitkisel alkaloidler vb tuzlan esterleri eterleri ve diğer türevleri 16.902 16.254 17.997 26.260 2941 Antibiyotikler 219.312 227.709 197.422 186.379 3001 Tedavide kullanılan guddeler ve diğer organlar 9.278 12.461 15.806 18.234 3002 Tedavide kullanılan kanlar serumlar aşılar ve diğer 9.278 12.461 15.806 18.234 Tedavide kullanılan dozlandınlınaveya perakende hale getirilınemiş ilaçlar 329.686 360.294 427.960 540.852 3003 kullanılan mış getirilmiş Perakende hale 3005 Tıpta cerrahide dişçilikte kullanılan gaz bezleri bandajlar vb.maddeler 10.414 11.012 13.770 13.285 3006 Cerrahide kullamlan steril malzemeler 103.281 109.779 107.723 139.175 TOPLAM Değer: ilaçlar 2.146.260 2.235.371 2.344.586 2.684.062 3004 2.923.287 3.581.360 3.781.030 4.262.519 1000 ABD $ Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı)© İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2007-2008 Raporlan 301 Tablo 15 ve 16' da yer alan ve DTM-İGEM verilerinde, ithalata konu olan ilaç ürünleri, önceki ihracat değerleri tablolarında olduğu üzere, GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu) sınıflandırmasına göre sıralanmışlardır. Tedavi gruplarına göre ilaç ürünleriyle, ithalat yapılan öncelikli ülkeler bu tablolarda da gösterilmektedir: Tablo 5-16. Türkiye'nin 2007 Yılında İlaç ithalatı Yaptığı Başlıca Ülkeler İsviçre, 2936 Provitamin ve vitaminler Almanya, Çin, Fransa, 2937 Hormonlar vb. öncelikle kullanılan türevleri Almanya, Fransa 2938 Glikozitler vb tuzları esterleri eterleri ve diğer Hindistan, Fransa, İsviçre, Almanya, Fitürev leri landiya 2939 Bitkisel alkaloidler vb tuzları esterleri eterleri Almanya, İtalya, Hindistan, Çin, İsviçre ve diğer türevleri 2941 Antibiyotikler İspanya, Çin, İngiltere, Japonya, Avusturya 3001 Tedavidekullanılan guddeler ve diğer organlar ABD, İngiltere, Arjantin, Almanya, İtalya 3002 Tedavide kullanılan kanlar serumlar aşılar ve ABD, İngiltere, Aıjantin, Almanya, İtalya 3003 Tedavide kullanılan dozlandırılmamış veya İsviçre, Almanya, ABD, Fransa, Avusturya perakende hale getirilmemiş ilaçlar 3004 Perakende hale getirilmiş ilaçlar 3005 Tıpta cerrahide dişçilikte kullanılan gaz bezle- ABD, Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa ri bandajlar vb.maddeler 3006 Cerrahidekullanılan Hollanda, İtalya, Belçika Singapur, diğer Almanya, Fransa, İngiltere, İsviçre Almanya, İrlanda, İtalya, İngiltere, ABD steril malzemeler Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2008 Raporu Tablo 17, 2004-2006 yılları arası, ilaç ithalatı yapılan ülkeler sıralaması ve ABD $ cinsinden pazarda yaratılan değerleri göstermektedir. 2006 yılı bakımından Türkiye'nin en çok ilaç ithalatı yaptığı ülke, tıpkı ihracattab gibi Almanya olup, ithalat değeri olarak ~511 milyon $'dır. İlaç dış alımında ABD (~363), Fransa (~362), İngiltere (~340) ve İsviçre (~316) den milyon $'lık ilaç ithal edilmiştir. 302 Tablo 5-17. Türkiye~nin 2004-2006 YııUan Arası Ülkelere Göre İlaç İ thalatı !/i~i.i'L;;I,t~ ~t~ :1;:f:~~~;rı:~~:f~[f; il~,ı2ı"r ~~~i !i;lr t'fi~ {l ALMANYA 469.675 523.391 510.819 A.B.D. 288.839 302.336 363.435 FRANSA 329.603 322.412 361.798 İNGİLTERE 360.570 372.724 340.302 İSViÇRE 328.100 290.353 315.934 İTALYA 243.231 276.761 271.117 İRLANDA 97.253 108.952 139.643 İSPANYA 78.394 105.218 122.441 İSVEÇ 136.604 126.524 100.148 DANİMARKA 85.754 80.927 93.825 HİNDİSTAN 62.441 84.810 93.267 BELÇİKA 57.104 74.671 88.726 AVUSTURYA 79.551 69.967 63.941 HOLLANDA 59.490 57.279 63.531 JAPONYA 57.748 59.700 53.209 ÇİN HALK CUMHUR. 31.870 43.725 33.063 KANADA 21.744 26.836 32.787 FİNLANDİYA 11.873 18.565 31.340 AVUSTRALYA 31.623 23.533 27.443 İSRAiL 15.350 19.519 24.424 2.923.287 3.065.016 3.201.546 İlaç ithalatı toplamı Değer: 1000 ABD $ Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2007 Tablo 18, tablo 17'yle büyük benzerlikler göstermektedir. Ancak ilginç olarak, veri alıntısı yapılan DTM-İGEM 2008 raporunda, 2005-2007 yıllan arası veriler, bir önceki sene eşdeğer yıl örneği bakımından, bu kez değişmiş görünmektedir. İlk beş ülke içerisinde de İngiltere ve İsviçre kendi aralannda yer değiştirmişlerdir. Bu sonuçlarm nedeni bilinmemekle birlikte 2008 raporu son veri olarak kabul edildiğinde ithalatın yapıldığı ilk ülke, Almanya, değiş­ memektedir. 303 Tablo 5-18. Türkiye'nin 2005-2007 Yıllan Arası Ülkelere Göre İlaç ithalatı ALMANYA 609.519 599.244 722.678 FRANSA 389.798 432.706 519.071 A.B.D. 320.496 400.019 402.594 İSViÇRE 310.543 340.947 398.263 İNGİLTERE 394.242 363.418 398.263 İTALYA 296.323 300.591 337.020 İRLANDA 177.789 189.263 224.083 HİNDİSTAN 155.400 ı 75.197 186.103 İSPANYA 127.708 143.441 148.744 İSVEÇ 129.424 102.643 129.652 AVUSTURYA 76.478 73.142 123.106 BELÇİKA 78.111 92.595 111.680 DANİMARKA 82.776 95.307 107.923 çiN 82.470 79.979 100.948 HOLLANDA 90.501 99.832 90.969 JAPONYA 63.831 58.219 54.404 KANADA 27.127 34.694 40.164 AVUSTRALYA 23.534 27.444 32.028 İSRAiL 20.850 26.083 31.196 FiNLANDiYA 18.828 31.592 29.142 GÜNEYKORE 14.632 18.457 17.111 MEKSİKA 8.890 9.521 12.117 SİNGAPUR 11.752 18.937 10.421 304 BREZiLYA 3.227 6.748 9.800 YUNANİSTAN 1.011 3.760 7.795 İRAN 3.716 3.687 4.980 MACARİSTAN 4.207 3.936 4.708 ENDONEZYA 2.153 2.285 4.704 Diğer Ülkeler 63.022 47.342 36.545 3.581.360 3.781.030 4.262.519 İlaç ithalatı toplamı Değer: 1000 ABD $ Kaynak:DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) © İGEME İhracatı Geliştimıe Etüd Merkezi, 2008 Her iki rapor da, Türkiye İlaç Sanayii'ni gerek ihracatçı, gerekse İthalatçı bir sektör olarak özel kapasiteler bakımından şöyle değerlendirmektedir: "1.1.1996 tarihinde AB ile Gümrük Birliğinin gerçekleştirilmesiyle birlikte tıbbi müstahzarların terkibinde bulunan ilaç başlangıç maddeleri ile ilaç hammaddeleri üretiminde kullanılan maddeler ve tıbbi müstahzarların AB 'den ithalat ve bu ülkelere ihracatı gümrük vergisinden muaftır. Dış ticarettestandardizasyon (2003/4) sayılı tebliğler kapsamındaki maddeler için Sağlık Bakanlığı tarafindan yapılan kontroller sonucunda verilen Kontrol Belgesi fiili ithal sırasında ilgili gümrük idarelerince aran- maktadır. Avrupa Birliği Dünya Sağlık Örgütü'nün ilkelerini belirlediği İyi Üretim Uygulamaları (GMP) kurallarını 1984 yılında yürürlüğe koymuştur. Avrupa Birliği yasa ve kurallarıyla uyum çalışmaları çerçevesinde Sağlık Bakanlığı ülkemizde İyi Üretim Uygulamaları'nı (GMP) 1 Ocak 1995'ten itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe koymuştur ve bu kurallara kesinlikle uyulması gerekmektedir. Bu kurallara uygun üretim yapılmaması durumunda AB ye ilaç ihracatı mümkün değildir. Aynı şekilde ülkemizde de İlaç Tanıtım Yönetmeliği Ambalajlama ve Eti- ketierne Yönetmeliği İlaç Araştırmaları Yönetmeliği Kozmetik Yönetmeliği Biyoyararlanım Yönetmeliği Ruhsatlandırma Yönetmeliği ve İyi Klinik 305 Uygulamaları (GCP) İyi Laboratuvar Uygulamaları (GLP) İyi Dağıtım ve Depolama Uygulamaları (GDP) ile ilgili yönetmelikler AB kuralları ile uyumlu hale getirilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Eylül 1995'te Patent Yasası yayınlanmış ilaç ve hammaddeleri ürün ve üretim yöntemi bazında 1.1.1999 tarihinde başlayacak şekilde patent kapsamına alınmıştır. AB İlaç Ruhsat/andırma Kriterleri kabul edilerek ruhsatlandırmadaki yükümlülükler genişletilmiştir. Türk İlaç Sanayii teknolojik altyapı kalite açısından dünya standartları­ na ulaşmış olmasına ve canlı bir iç pazara sahip olmasına rağmen yeni teknolojiler, Ar-Ge yatırımları ve çalışmaları konularında ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Ayrıca hammadde konusunda yerli üretimin azalması buna bağlı olarak hammadde ithalatının giderek artması sektörün rekabet edebilme şansını azaltmaktadır. " Daha önce istatistiki değerler bakımından farklılıklara bir örnek olarak, Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği'nin (TİSD) ihracat değerleri olarak alıntılarran şekli verilmişti. Bu kez de ithalada ilgili şekil aşağıda verilmektedir. Bu veri de 2003-2007 değerleri olarak TİSD in Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerinden derlediği ithalat değerleri olup, DTM-İGEM değerlerinden farklılık göstermektedir. 2.000 1.500 1.380 1.330 1.409 1.436 1.231 1.183 1.ooı:l W07 2003 •Hammadde Değer: •Mamul ilaç milyon ABD $ Şekil5-14. 2003-2007 İlaç Endüstrisinde İthalat Değerleri Kaynak: www.tisd.org/pazar.asp (Kaynak: TUİK) 306 TİSD değerlendirmesine göre Türkiye İlaç Sektörünün ithalatla ilgili verili durumu şöyledir: "2007 yılında ithalat %16 oranında artarak 3, 52 milyar dolar, ihracat ise %14 oranında büyüyerek 357 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İhraca­ tın ithalatı karşılama oranı %10,1 olmuştur. 2006 yılında bu oran% 10,3 idi. Başta AB olmak üzere 100 'e yakın ülkeye ihracat yapılmaktadır. İlaç endüstrisi çok gelişmiş olanlar dahil tüm ülkelerde, ilaç ve ilaç ham- maddesi ithalatı yapılmaktadır. İlaç sektörü için önemli olan ithalat miktarı değil, ihracatın sektör kapasitesinin gerisinde kalması (ve dış ticaret dengesinin ithalat lehine gelişmekte oluşudur. Dış pazarlarda rekabet gücünün artırılabilmesi sadece sektörün çabaları ile gerçekleşecek bir olgu değildir. Devletin tanıtım faaliyetlerine katılımı ve teşviki gerekmektedir. Ürünlerimizin kalite ve güvenilirliğini belgeleyecek uluslararası kabul görecek bir kurumsal yapılanma gerçekleşmelidir. " 5.1.2.3- YATIRIM ve İSTiHDAM DEGERLERİ 5.1.2.3.1- YATIRIM DEGERLERİ Sektörde, iyi imalat uygulamalarına (GMP) yatırım bakımından 1990-1999 arasındaki büyüme% l10; iyi laboratuvar uygulamalarındaki (GLP) büyüme % 63 ve kapasite geliştirmedeki büyüme ise % 42 olmuştur. Aynı şekilde harnınade üretimindeki değer bakımından büyüme de yaklaşık% 4 olarak gerçekleşmiştir. Yatırımlar bakımından aynı döneme ilişkin toplamdaki büyüme %84.8 olarak gerçekleşmiştir. 307 Tablo 5-19. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 YıllarıArası Yatınm Değerleri 1990 48,029 15,877 130,384 40,329 29,006 263,625 100 1991 68,337 6,174 28,705 53,471 294,980 451,667 105.8 1992 138,593 22,716 57,792 8,598 260,821 488,520 69.7 1993 289,970 37,270 131,348 57,383 254,808 770,779 68.7 1994 98,412 36,333 518,178 33,778 345,802 1,032,503 34.2 1995 593,712 163,498 393,069 48,113 1,182,357 2,380,749 52.0 1996 2,172,185 331,952 1,424,393 362,072 2,386,104 6,676,706 82.0 1997 1,838,556 435,401 1,666,598 349,535 2,829,054 7,119,144 45.4 1998 3,567,215 335,934 4,558,840 373,672 9,137,592 17,973,253 68.8 1999 5,335,332 1,014,907 5,625,702 191,424 10,463,851 22,631,216 65.8 2000* 70.0 GMP: Good Manufacturing Practice-İyi imalat Uygulamaları; GLP: Good Laboratory Practice-İyi Laboratuvar Uygulamaları; Son sütun hariç diğerlerinde Değer: milyon TL Kaynak: İEİS 5.1.2.3.2- İSTiHDAM DEGERLERİ Şekil 15' de sektördeki istihdam verilmektedir. İstihdam bakımından sektör- de 1990-2000 yıllan arasında çalışan sayısı ortalama 14366 kişi olmuştur. 1990 ile 2000 yıllan çalışanlar bakımından karşılaştırıldığında istihdamda artış yaklaşık% 75 olarak hesaplanmaktadır. Bütün değerlere ilişkin ayrıntılar tablo 20' de yer almaktadır. 308 istihdam :20,0DIJ 1::: ,lXII] 14,0[11] 12,0DIJ 10,0[11] Şekil 5-15. Türkiye'de İlaç Sektöründe İstihdam (1990-2000) *tahmini Kaynak: İEİS Tablo 20' de 1999 yılı itibariyle istihdam edilen personelin mesleki ve sayısal dağılımı, tablo 21 'de ise 1990-2000 yılları arasında istihdam edilen toplam işgücü değerleri verilmiştir. Tablo 5-20. İlaç Endüstrisinde 1999 Yıb İstihdam Değerleri Eczacı 620 Kimya Mühendisi 740 Kimyager 565 Doktor 299 Biyolog 758 309 Diğer Mühendisler 866 Ekonomist Diğer 727 3.58ı Yüksek Tahsilli Personel İdari Personel 3.567 Teknisyen 643 Laborant 273 Kalifiye işçi 1.854 Düz işçi 2.946 Toplam ı 7.440 Kaynak: İEİS Tablo 5-21. İlaç Endüstrisinde 1990-2000 YıHan Arası İstihdam '>< 1> < .·· ,· i ,· . :; . . ' ' • • •• ,~~: c. i 1990 ·,.' .. ,·... ·~···· ) :.'.:• ····· :·::.,.. ': . .. . 10,578 199ı ı4,034 1992 13,070 1993 12,806 ı994 ı2,843 ı995 ı2,634 1996 14,156 ı997 ı5,ı46 1998 ı6,823 1999 ı 7,440 2000* 18,500 Kaynak: İEİS 310 ! ; . .··. :• •·· TİSD verilerine göre sektörde günümüz bakımından toplam istihdam yükselmiştir. Buna ilişkin veriler şekil16'da yer almaktadır. 25.01:10 t992 t997 2002 2007 ~tt Şeki/5-16. Türkiye'de İlaç Sektöründe İstihdam (1987-2007) *tahmini; Kaynak: TİSD TİSD'e göre; "ilaç sektörü, yüksek teknolojiye ve otomasyana dönük bir üre- tim yapısına sahiptir. Yaklaşık 25 bin kişiyi istihdam eden sektörde yüksek öğ­ renim görmüş personel oranı %50 'nin üzerindedir. Sektörde, ileri teknolojiye uyum sağlayacak yüksek eğitim görmüş personel istihdamı artmakta ve buna bağlı olarak teknik bilgi düzeyi yükselmektedir. " 5.1.2.4- TÜRKİYE İLAÇ SANAYİNİN DÜNYA TiCARETi İÇİNDEKi YERİ ve REKABET GÜCÜ 5.1.2.4.1- DÜNYA İLAÇ TiCARETi ve TÜRKİYE'NİN KAPASİTESİNE İLİŞKİN GENEL DEGERLENDİRME DTM-İGEM 2007 ve 2008 İlaç Sanayii Raporları, dünya ticaretinin geneline ilişkin şu değerlendirmeyi vermektedir. "Dünya ilaç pazarz 2005 yılında bir önceki yıla göre % 7 oranında artarak 602 milyar dolar ulaşmıştır. İlaç üretiminde Avrupa en büyük üretim merkezi olup dünya üretiminde % 47 paya sahiptir. Bunu % 30 'luk payla ABD ve %11 'lik payla Japonya izlemektedir. 311 Yüksek teknoloji gerektiren bir sektör olan ilaç sanayiinde ArGe harcamaçok yüksek olması ve pazardaki yoğun rekabet karşısında özellikle son yıllarda çok sayıda şirket birleşmesi ve şirket satın alma anlaşmaları meydana gelmektedir. larının Yapılan uluslararası bir araştırmaya göre toplam 500 anlaşma yapılmış olup bunların 289 'u Avrupa 157 'si ABD ve 30 'u Japonya firmalarına aittir. Son yıllarda yapılan önemli birleşmelerden bazıları; Roche (İsviçre)­ Syntex (ABD), Glaxo (İngiltere)-Wellcome (İngiltere), Hoechst (Almanya)Marion Merrell Dow (ABD), Basf (Almanya)-Boots Pharma (İngiltere) ve Ciba Geigy (İsviçre)-Sandoz (İsviçre) olarak sıralanabilir. Bu anlaşmalar sonucunda bir çok ilaç firması belli ülke ve yerlerdeki üretim faaliyetlerine son vererek bölgesel yoğunlaşmaya yönelmektedirler. Dünya piyasalarına yeni bir ilacın araştırma ve geliştirme çalışmalarz­ nın yapılarak tüketiciye sunulabilmesi için yapılan harcamaların maliyeti yaklaşık 320500 milyon $ 'dır. Yeni ilaçların bulunmasında Avrupa İlaç Endüstrisi 'nin çok büyük bir payı mevcuttur. Piyasaya sunulan ilaçların % 65 'i Avrupa İlaç Endüstrisi tarafindan keşfedilmiş ve geliştirilmiştir. Fakat son yıllarda bu rakam % 40 'a düşmüştür. Dünya ilaç üretiminde olduğu gibi ihracat ve ithalatında da önde gelen ülkeler AB ülkeleri, ABD ve Japonya'dır. Dünya ilaç ihracatında ilk beş sırada yer alan ülkeler; ABD, Almanya, İsviçre, Belçika, Hollanda ve Fransa 'dır. İthalatta önde gelen ülkeler ise: Almanya, ABD, Fransa, İsviç­ re ve İtalya olmuştur. Bu ülkeler genellikle birbirlerinden ithalat yapmakta gelişmekte olan ülkelerden yaptıkları ithalat düşük miktarlarda olmaktadır. AB ülkelerinin kendi aralarznda yapmış oldukları ithalat toplam dünya ithalatının % 83 'ünü oluşturmaktadır. Avrupa ülkeleri ayrıca ithal ettiğin­ den 4 kat fazla ihracat yapmaktadır. " 5.1.2.4.2- DÜNYA İLAÇ TİCARETİ BAKIMINDAN İHRACAT ve TÜRKİYE'NİN YERİ Tablo 22'de yer alan ve DTM-İGEM verilerinde, dünya ilaç ihracatına ilişkin parasal değerler, ilaç ürünlerinin, GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu) sınıflandırmasına göre sıralanmış toplamlarını ifade etmektdir. Tedavi grupla- 312 nna göre ilaç ürünlerinin küresel ihracatma ilişkin değerler 2004-2006 yıllan arasım kapsamaktadır. Bu veriler ışığında, Türkiye'nin GTİP 3004 sınıflaması içerisinde bulunan "perakende hale getirilmiş ilaçlar" da en fazla ihracat yaptığı anlaşılmaktadır. İkinci sırayı pozisyon no 3002' de bulunan "tedavide kullanılan kanlar serumlar aşılar ve diğer ürünler" almakta; bunu da 2941 GTİP no ile "antibiyotikler" takip etmektedir. Tablo 5-22. Gtip Sımfiandırmamıa Göre Dünya İlaç İhracatı 4.012 796 4.072171 4.344 555 7. 121 736 7.230 927 7.547 702 Glikozitler vb tuzları esterleri eterleri ve diğer türevleri 826 850 765 615 827 980 2939 Bitkisel alkaloidler vb tuzları esterleri eterleri ve diğer türevleri 1.674 085 1.754 640 1.851 735 2941 Antibiyotikler 9.237 611 10.476 887 10.009 503 3001 Tedavide organlar 1.534 635 2.143 000 2.186 149 3002 Tedavide kullanılan kanlar serumlar aşılar ve diğer 25.846 950 28.912 866 35.759 536 3003 Tedavide kullanılan dozlandırılmamış veya perakende hale getirilmemiş ilaçlar 5.717 399 5.924 045 7.008 539 3004 Perakende hale 3005 Tıpta cerrahide dişçilikte kullanılan gaz bezleri bandajlar vb.maddeler 3.439 336 3.946 258 4.411 993 3006 Cerrahide kullanılan steril malzemeler 6.702 053 7.643 004 8.023 113 2936 Provitamin ve vitaminler 2937 Hormonlar vb. öncelikle türevleri 2938 kullanılan kullanılan guddeler ve getirilmiş diğer 181.296 944 201.151 008 229.939 968 ilaçlar 247.410 368 274.020 421 TOPLAM Değer: 311.910 773 1000 ABD$; Kaynak:ITC-International Trade Center (Uluslararası Ticaret Merkezi)© Etüd Merkezi, 2008 Raporu İGEME İhracatı Geliştirme 313 Tablo 23 ve .daha sonraki tablo 26 SITC No lara göre sınıflandırmayı içermektedir. SITC, bir kısaltına olarak "Uluslararası Standart Ticaret Sınıflama­ sı" açılımı anlamına gelmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsü, Sorularla Dış Ticaret İstatistikleri ve Endeksieri 2005 kitabında şu ayrıntı bulunmaktadır: "Uluslararası Standart Ticaret Sıniflaması (SITC) Birleşmiş Milletler tarafından hükümetlerin işbirliği ve uzmanların görüşleri alınarak hazırlan­ mış, uluslararası karşılaştırmaZara imkan sağlamak amacıyla 1950 yılın­ dan itibaren kulanılması tavsiye edilmiştir. 1960 'Zara gelindiğinde birçok ülke dış ticaret istatistiklerini SITC ye ve SITC ile ilişkili sıniflamalara göre düzenlemeye başlamıştır. Birçok uluslararası kuruluş dış ticaret istatistikleri için SITC yi temel almıştır. Dış ticaret hacminin büyümesi ve teknolojik yenilikler nedeniyle SITC 'nin revize edilmesi ihtiyaç haline gelmiş, sıniflama 4 defa revize edilmiştir. Halen 1986 yılına ait Revize 3 'ü kullanılmaktadır. Birden beşe kadar basamaklı bir yapı ile oluşturulmuştur. 1O adet 1 basamaklı, 67 adet 2 basamaklı, 261 adet 3 basamaklı, 1033 adet 4 basamaklı, 3121 adet 5 hasamaklı kod içeren bir yapısı vardır. SITC, özellikle uluslararası dış ticaret verilerinin karşılaştırılmasında kullanılmaktadır. " Tablo 5-23. Ülkelere Göre Dünya İlaç İhracatı (Sıtc No: 541) ABD 8.180.298 10.448.979 11.339.642 İsviçre 6.976.843 8.680.362 9.435.460 Almanya 7.093.518 9.162.775 9.039.281 Belçika 4.155.664 4.384.128 5.365.554 Fransa 2.897.624 3.121.573 3.585.627 Hollanda 2.236.846 3.294.014 3.540.651 314 Çin 2.516.465 2.830.385 3.280.467 İrlanda 2.080.815 2.310.606 3.174.247 İngiltere 2.621.921 2.848.033 3.041.744 İtalya 1.943.108 1.997.420 2.328.845 Danimarka 1.452.354 1.722.147 1.948.037 Avusturya 1.144.740 1.323.852 1.404.200 İspanya 1.030.131 1.196.889 1.312.868 Japonya 1.029.820 1.139.814 1.175.339 Singapur 631.310 754.730 1.104.757 Türkiye 49.042 55.029 53.120 Toplam 50.248.827 60.109.344 66.225.219 Değer: 1000 ABD $ Kaynak:ITC-International Trade Center (Uluslararası Ticaret Merkezi))© İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2007 Raporu Tablo 5-24. Başlıca İhracatçı Ülkeler ABD 19211437 24007006 25968056 29140384 Almanya 23586653 34032260 44967437 44967437 Fransa 18041629 20857687 22772604 24605134 İtalya 10254832 11260246 13147869 14020633 Belçika 25480462 30792839 38750956 38750956 İsviçre 18883378 25907430 31178530 31178530 315 İngiltere 19385228 22438203 22261630 25252314 Hollanda 7844670 10546261 11285532 13059814 İspanya 4523256 4944492 6723320 7597629 Kanada 2351348 2999261 3492790 4681642 Avusturya 3343260 3543016 4494500 5325637 Singapur 977302 1184230 2944249 5265155 İrlanda 15085067 18789044 17947588 17862267 İsveç 6586329 7202864 7189535 8713116 Danimarka 4848166 5571499 6327875 6614978 Çin 2860863 3234705 3778078 4486709 Hindistan 2021674 2290485 2882282 3199186 İsrail 959352 13543482 2056656 3152341 Avustralya 1452088 1911941 2464034 2601177 Değer: 1000 ABD$ Kaynak:ITC-lnternational Trade Center (Uluslararası Ticaret Merkezi))© İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2008 Raporu Tablo 23 ve tablo 24 beraber değerlendirildiğinde, Türkiye başlıca ilaç ihracatçısı ülkeler içinde düşük profilli bir ülke tablosu sergilemektedir. Diğer ülkelere bakıldığında, buradaki tablolar, önceki bölümlerde dünya farmasötik endüstrisinin başı çeken ülkelerinin kapasitelerine ilişkin verileri daha da pekiştiren istatistiklerdir. Almanya tablolarda 2003-2006 yılları aralığında ihracatçı ülke olarak ilk sırayı korurnaktadır. Bu ülkeyi sırasıyla, Fransa, ABD, İtalya, Belçika, İsviçre, İngiltere, Hollanda, İspanya ve Kanada izlemektedir. Bu ilk 1Oülke uluslararası Ticaret Merkezi verilerine göre 23 3 milyar dolarlık ihracat yapmış görünmektedir. 316 5.1.2.4.3~ DÜNYA İLAÇ TİCARETİ BAKIMINDAN İTHALAT ve TÜRKİYE 9 NİN YERİ Tablo 5-25. Gtip Sm.ıfiandırmasma Göre Dünya İlaç ithalatı 2936 Provitamin ve vitaminler 4269089 4213861 4209291 2937 Hormonlar vb. öncelikle kullanılan türevleri 8322647 9042855 9028410 2938 Glikozitler vb diğer türevleri esterleri eterleri ve 346712 343573 393099 2939 Bitkisel alkaloidler vb tuzları es terleri eterleri ve diğer türevleri 1777588 1440944 1639796 2941 Antibiyotikler 9878075 11112346 10905759 3001 Tedavide kullanılan guddeler ve ganlar or- 997048 1342106 1446376 3002 Tedavide kullanılan kanlar serumlar lar ve diğer aşı- 26753582 29982872 36476284 3003 Tedavide kullanılan dozlandırılmamış veya perakende hale getirilmemiş ilaçlar 13578755 15423208 16086397 3004 Perakende hale 3005 Tıpta cerrahide dişçilikte kullanılan gaz bezleri bandajlar vb.maddeler 3495793 3978909 4339015 3006 Cerrahide kullanılan steril malzemeler 6435721 7262347 7792038 tuzları getirilmiş diğer 182926960 204597568 227896688 ilaçlar 258781970 288740589 320213153 TOPLAM Değer: 1000 ABD $ KaynakiTC-International Trade Center (Uluslararası Ticaret Merkezi))© İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2008 Raporu Dünya ilaç ticareti bakımından gümrük tarife istatistik pozisyonlanna göre en fazla ithal edilen ilaçlar arasında perakende hale getirilmiş ilaçlar bulunmaktadır. Hormonlar dünya ilaç ithalatmda ikinci sırada yer alırken, bunu cerrahide kullamlan steril malzeme ile, diğer tıbbi malzemeler izlemekte- 317 dir. İlaç ürünü olarak provitamin ve vitaminler, glikozit türevleri, perakende hale getirilmemiş ilaçlarla, bitkisel alkolidier ve antibiyotikler diğer ithal ilaç ürünlerini oluşturmaktadır. Tablo 5-26. Ülkelere Göre Dünya İlaç ithalatı (Sıtc No: 541) ABD 7.925.824 8.557.292 9.324.832 Almanya 6.512.976 8.877.883 9.015.465 Fransa 4.110.530 4.797.960 4.915.750 İtalya 3.379.700 4.464.181 4.681.005 Belçika 2.905.450 3.138.378 3.787.918 İsviçre 3.430.770 3.650.283 3.522.891 İngiltere 2.270.601 2.834.609 3.183.817 Hollanda 1.927.866 2.530.373 2.873.637 Japonya 2.219.381 2.343.108 2.512.867 İspanya 1.633.635 1.497.243 1.737.909 Kanada 1.258.783 1.343.592 1.573.711 Brezilya 834.542 963.054 1.053.961 Avusturya 1.019.151 991.990 1.022.636 Singapur 431.231 405.685 965.414 Meksika 759.541 797.326 911.544 Türkiye 626.876 777.134 826.734 51.700.851 59.561.432 64.715.061 Dünya Toplamı Değer: 1000 ABD $ Kaynak:JTC-International Trade Center (Uluslararası Ticaret Merkezi))© İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2007 Raporu 318 Türkiye'nin ilaç ithalatçısı bir ülke olarak ithalat yapan tüm ülkeler içindeki yerine bakıldığında, tüketimin iç üretim ile karşılanabildiği bir pozisyonda olduğu yorumu yapılabilir. Verilerin en önemli özelliği, ihracat potansiyeli çok yüksek olan ülkelerin bile önemle ilaç ithalatı yaptıklan görülmeketdir. Bu da uluslararası farmasötik sektörünün gerek hammadde ve gerekse mamul ilaç olarak ulusal tilleetim hacimlerini tek başına karşılama kapasitesinin bulunınadığıdır. 5.1.2.4.4- DÜNYA İLAÇ TİCARETİ İÇİNDE SEKTÖRÜN DIŞ PİYASALARDAKİ DURUMUNUN YORUMLANMASI TİSD sektörün dış piyasalardaki durumunu şu ifadelerle yoruınlamaktadır: "Dış ticaret dengesinde artı değer sağlayan ülkeler, ilaç araştırmalarznın yapıldığı ya da eşdeğer ilacın desteklendiği ve ilaç sektörüne öncelikler tanıyarak ihracatı önemli bir düzeye çıkaran ülkelerdir. 2002 yılı verilerine göre dünya ilaç pazarznda dünya ilaç ihracatının payz %27,1 'dir. 2003 yılında bu oranın %26,4 olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye ilaç ihracatı ise 2002 yılında 157 milyon dolar ile dünya ihracat pazarznda %0,13 pay almıştır. 2003 yılmda gerçekleştirilen 246 milyon dolarlık ihracatla dünya ihracatındaki payının %0, 19 olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye İlaç Endüstrisinde dış ticaret açığı, ithalatın giderek artması yanında, ihracatın yeterli düzeyde yapılamamasından kaynaklanmaktadır. Türkiye ihracatını ağırlıklı olarak AB ülkelerine yapmaktadır. AB 'nin 2007 ll aylık verilerine göre 33,16 milyar euroluk ilaç ve tıbbi ürün ithalatznın, ağırlıklı olarak ABD 'den ve İsviçre 'den yapzldzğı görülmektedir. AB aday ülkeleri arasında yer alan Türkiye, Hırvatistan ve Makedonya 'nın AB ye yaptığı ihracat %1 dolaylarında iken Çin 'in %3 düzeyinde ihracat gerçekleştirmiş olması, dış pazar rekabeti açısından sektör hedeflerinin belirlenmesinde önemli bir gösterge olarak dikkate alınmalıdır. Önemli bir ihracat potansiyeline sahip olan sektör, yüksek rekabetin yaşandığı dış pazarlarda başarılı olabilmek için teknik ve pazarlama alanla- 319 rında gerekli yatırımları yapmak ve bu yatırımları devam ettirmek zorundadır. Dış pazarlar için gerekli olan yatırım ve harcamaları yapabilmek ise ancak firmaların fon oluşturmaları ile mümkün olabilir. Mali açıdan güçsüzfirmaların yüksek rekabet ortamında başarılı olmaları beklenemez. Çin Japonya %3 Kanada %2 ABAday Ülkeler %1 ABD %39 Diğer Ülkeler %10 İsviçre %42 Şekil5-17. AB İthalatının Yapıldığı Ülkeler Kaynak: Eurostat, Extemal and Intra-European Union Trade, 2/2008 Bu nedenle her şeyden önce Türkiye İlaç Endüstrisi 'nin mali yapısının belirlenmeli ve istikrarla uygulanmalıdır. Türkiye 'de üretilmiş ve pazarda olan ilaçların% 60 'ının eşdeğer ilaç olduğu göz önünde bulundurularak, eşdeğer ilaç üretim ve ve kullanımının desteklenmesi, Türkiye ilaç endüstrisinin, rekabet gücünün artırmasına ve bu yöndeki ihracat potansiyelini geliştirmesine imkan tanıyacaktır. " güçlenınesini sağlayacak politikalar 5.1.2.5- BiRLEŞME ve DEVRALMALAR BAKIMINDAN TÜRKİYE İLAÇ SANAYİNİN İÇ PAZAR GÖRÜNTÜLERİ imalat sanayii sektörleri içerisinde, kimya endüstrisinin alt sektörlerinden birisi olan Türkiye ilaç sanayii, dünya örneklerine benzer olarak en çok birleş­ me ve devralmalarm olduğu sektördür. 320 Birleşme ve devralmalar endüstrideki yoğunlaşma göstergesidir. Oligopolistik yapıdaki Türk ilaç sanayii bakımından birleşme ve devralama süreçleri ile bunun yoğunlaşmaya yansıması sektörel bakımdan önemlidir. Burada aktarıla­ cak kimi verilerde "yoğunlaşma oranı" olarak Devlet İstatistik Enstitüsü'nün hesaplama yöntemi esas alınmıştır. Bu oranın tanım ve hesaplanma biçimi aşağıdaki kutuda açıklanmaktadır: "Yo~unlasma oranı (CRıJ..:. Satış hasılatma göre, o iktisadi faaliyet sı­ nıfı içindeki N sayıdaki işyeri içinde, faaliyet sınıfı içindeki payı en büyük 'k' sayıda işyerinin oranıdır. Si = (i. işyerinin satış hasılatı/faaliyet sınıfındaki toplam satış hasılatı), o< si=< ı olmak üzere CRk = ISh i:l .... k" Birleşme ve devralmalar bakımından Türkiye İlaç Sanayii'nin iç pazar gö- rüntülerine ilişkin aşağıda yer alan derlemeler, bu konuya ilişkin bir rapordan aktarım olup, alt bölüm başlıkları verinin akışına göre atanmıştır: ~ 5.1.2.5.1- TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜNÜN BiRLEŞMELER BAKIMINDAN GENEL DEGERLENDİRİLMESİ "ilaç üretiminde DİE göstergeleri her ne kadar "yüksek" dereceli bir yoğunlaşma tablosu ortaya koymasa da, 1999 ile 2002 yılları arasında gerçekleşen büyük çaplı 1O birleşme ve devralma eylemi, bu sektördeki tekelleşme eğiliminin artması yönünde önemli bir gösterge sunmaktadır. Toplam şirket sayısının 68 olduğu ilaç üretimi sektöründe, Rekabet Kurulu 'na başvurmayı zorunlu kılacak büyüklükte 1O kadar birleşmenin gerçekleşmiş olması buna kanıttır. " 321 "İlaç sektörü, ürünün niteliğinden dolayı, tekelci bir piyasanın oluşması Bir başka ifade ile ilaç; fiyatı yükseldiğinde az tüketilen, fiyatı düştüğünde ise çok tüketilen bir ürün değildir. Bu nedenle fiyatı ne olursa olsun tüketilmesi zorunlu olan bir üründür. Hem dünyada hem de Türkiye 'de ilaç sektörü oligopol piyasası özelliği sergilemektedir." için elverişlidir. "İlaç sektörüne yönelik incelemelerde dikkat edilmesi gereken bir boyut, ilacın bir mal olmanın yanı sıra toplumsal açıdan çok önemli sonuçlara sahip bir ürün de olmasıdır. Önemli toplumsal boyutlar içeren ilaç sektörünü büyük uluslararası şirketlerin kontrol ettiği bilinmektedir. .. " "Sağlık Bakanlığı verilerine göre ilaç sanayinde 84 'ü ilaç, 12 'si hammadde üreticisi ve 38 'i ithalatçı olmak üzere toplam 134 kuruluş bulunmaktadır. Sektörde faaliyet gösteren, 3 7 yabancı sermayeli şirketten 9 'u ülkemizde üretim tesisine sahiptil~ Diğerleri ise ilaçlarını fason üretimle, ya da ithal ederek piyasaya vermektedir/er. İlaç üretimi yapan şirketlerin sayısı yüksek gibi görünse de, sektörü az sayıda şirket kontrol etmektedir. Bu gözlemin kanıtiarına aşağıda yer verilmiştir. İlaç sektöründeki yoğun­ laşma oranlanndan soma Rekabet Kurulu kararlarına konu olan birleşme ve devralma örneklerine yer verilecektir." 5.1.2.5.2- TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜNDE YOGUNLAŞMA ORANLARI "İlaç sektörünün oligopol piyasası özelliği gösterdiği belirtilmişti. Bu sek- tör/e ilgili en önemli veriler, DİE 'nin yoğunlaşma oranlarıdır. Başta da belirtildiği gibi, bu oranlar, sektörde bulunan en büyük dört firmanın piyasa payının hesaplanması ile elde edilmektedir. Yoğunlaşma oranlarının hesaplanmasında, kamudaki tüm işletmeler ile özel sektörde 1O ve daha fazla kişi çalıştıran şirketler temel alınmaktadır. Tablo da 1980 'den itibaren bu sektördeki yoğunlaşma oranları yer almaktadır. " 322 Tablo 5-27. 1980-2000 Yınarı Arası Türk İlaç Sanayiinde Yoğunlaşma Oranlan 1980 80 36,23 1991 64 34,61 1981 78 34,83 1992 65 32,45 1982 85 34,98 1993 67 32,47 1983 83 36,05 1994 61 37,89 1984 79 36,60 1995 63 31,38 1985 70 38,85 1996 66 32,73 1986 69 37,54 1997 69 31,28 1987 69 35,96 1998 70 31,59 1988 67 39,01 1999 68 29,74 1989 71 40,22 2000 68 33,37 1990 66 35,69 Kaynak: DiE imalat Sanayii Yoğunlaşına verilerinden derlenmiştir. "Tabloda yer alan veriler, ilaç sektöründe genel olarak "orta dereceli" bir göstermektedir. 1980 'den itibaren en büyük dört firmanın piyasa payının zirve yaptığı yıllar 1988 ve 1990 'dir. 1994 yılmda piyasa payı yükselen en büyük dört firmanın, bu payı izleyen yıllarda yeniden gerilemektedir. İşyeri sayıları bakımından 1999 ve 2000 yılları dikkat çekicidir. Her iki yıl için, işyeri sayıları aynı kaldığı halde, yoğun/aşma derecesi yükselmektedir. Bu durum, firma sayısı aynı kalmakta birlikte ilk dört firmanın pazar payının birleşme ya da devralma dışındaki yöntemlerle arttığı anlamına gelmektedir. DİE, bu çalışmanın kaleme alındığı süre zmfznda henüz 2001 ve 2002 yılının yoğunlaşma derecelerini açıklamış değildi;~ Bu yüzden, yukarzdaki eğilimleri günümüze kadar izlemek mümkün olmamıştu~ İşte bu noktada Rekabet Kurulu 'ndan derlenen veriler söz konusu eğilimin genel özellikleri bakımından tamamlayıcı olabilecektir. " yoğunlaşmanın yaşandığını 323 5.1.2.5.3- TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜNDE BiRLEŞME ve DEVRALMALAR "ilaç üretimi sanayi, imalat sanayii içerisinde kimya sanayii altında szniflandırılmaktadır. 1998 -2002 arasında kimyasal ürünler imalatında gerçekleşen toplam 34 adet birleşme ve devralmanın 1O'u ilaç sanayiinde gerçekleşmiştir. Tabloda (5-28) kimya-petrol sanayiindeki birleşme ve devralmalar yer almaktadır; en çok birleşme "diğer kimyasal ürünler sanayii" sıniflandırması içinde yer alan ilaç sanayiinde gerçekleşmiştir. ilaç sanayiindeki birleşme ve devralma sayılarzna ise tablo (5-29) da yer verilmiştiT~" Tablo 5-28. 1998-2002 Yıllan Arası Kimya-Petrol Sanayii ve imalat Sanayiinde Birleşme ve Devralmalar 1998 1999 2000 2001 Diğer 2002 1998-2002 toplamı kimyasal ürünler sanayii (ilaç vb.) o 2 5 6 2 15 Ana kimya sanayii o o 3 ı 4 8 Çeşitli o 2 o 4 Lastik ürünleri sanayii o 2 o 4 Sentetik o o o petrol ve kömür türevleri Plastik o o Petrol rafineri o o o o Toplam ı 5 12 8 324 2 3 ı 3 12 34 "İlaç sanayiinde görülen yoğunlaşma eğilimi, ilaç sanayiinin bilhassa ali- gopal bir piyasa olduğu hatzrlandzğında çok yönlü sonuçlarz olan önemli bir gelişmedir. İlaç sanayiindeki birleşme ve devralma/arın, imalat sanayiinde meydana gelen tüm birleşme ve devralmalar içindeki payı % 7 'dir. Yani, en çok birleşme ve devralma, otomotiv, makine, bankacılık sektöründen sonra ilaç sektöründe yaşanmıştır. Yıllara göre bakıldığında, değişik hızlarda olsa da birleşme ve devralmafaaliyetinin sürekli gerçekleştiği görülmektedir. 2001 yılmda 6 birleşme ve devralma kararz söz konusudur, toplam firma sayısznın 60 ile 70 arasmda olduğu bir sektörde bu sayıdaki birleşme ve devralmaların tekelleşme eğilimi bakımından ihmal edilmemesi gereken bir sayı olduğu rahatlıkla ileri sürülebilir. " Tablo 5-29. 1998-2002 Yılları Arası İlaç Sanayiindeki Biırleşme ve Devralmalarm Kimya-Petırol Sanayii ve imalat Sanayii İçindeki Paylan 1998 1999 2000 2001 2002 1998-2002 toplamı İlaçta birleşme ve devralmalar İlaç sektörünün kimya-petrol sanayiinde- ki birleşme o 2 3 4 %0 % 50 % 30 % 50 %9 %29 %0 %8 %9 % 12 %2 %7 ve devralmalar içerisindeki lO yerı İlaç san. imalat san. birleşme ve devralmaları içindeki yeri "Birleşme sayılarından hareketle, ilaç sektöründeki yoğunlaşmanın artmış olduğu söylendi. Elbette büyük şirketler arasındaki birleşme ve devralmaların etkisi çok daha biiyük olacaktır. İlaç sektöründe 2001 yılındaki birleşme ketlerin ve devralma/ara birleştikleri baktığımız zaman sektörün ortalama cirosundan çok daha büyük cil·oya sahip görülmektedir. Aşağıdaki örnekler bu konuda yeterince bilgi vermektedir. 325 şir- 2001 yılında, Glaxo Wellcome pl. (GW) ile SmithKline Beecham plc. 'nın (SB) Glaxo-SmithKline ünvanlz yeni bir şirket çatısı altında birleşmesiyle kimi ürünlerdeki pazar payları ayrı ayrı % 25 'ten fazla olan GW ve SB 'nin, birleşme sonucunda iki ürün özelindeki pazar payının % 2 5 sımrının çok üstüne çıkacağı açıktır. GW'nin Türkiye toplam cirosu 1999 yılında 5.4 Trilyon TL. olmuştur. Smith Kline Beecham plc. 'zn (SB) toplam cirosu ise 1999 yılı için 24.2 Trilyon TL 'dır. Sektörde 1999 yılında ortalama cironun -DİE yoğunlaş­ ma verilerine göre- 14.2 trilyon olduğu düşünüldüğünde SB 'nin cirosunun ortalamanın oldukça üzerinde seyrettiği görülmektedir. 2001 yılındaki bir başka işlem, Eczacıbaşı Rhone-Poulenc İlaç Pazarlama A.Ş. 'nin% 45 oranındaki hissesininAventis Grubu 'ndan Eczacıbaşı Grubu 'na devridir. Aventis ile Eczacıbaşı Grubu arasında% 50-50 ortaklık ile kurulan Eczacıbaşı Rhone-Poulenc İlaç Pazarlama A.Ş'nin 1999 yılında cirosu 14.9 trilyon TL' dir ve 39 adet ilaç türünü üretmekte ya da ithal etmektedir. Yine 2001 yılında Eczacıbaşı İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş., Eczacıbaşı Holding A.Ş., Eczacıbaşı Yatırım Holding Ortaklığı A.Ş., Girişim Pazarlama A.Ş'nin Eczacıbaşı Warner Lambert (EWL) İlaç San. ve Tic. A.Ş. 'de sahip oldukları hisselerini Pfizer Enterprises Ine. 'e devretmiştir. Böylece, EWL 'deki ortak kontrol sona ermiş ve kontrol tamamen Pfizer 'a geçmiştir. 2001 yılında, SmithK/ine Beecham plc (SB) şirketi, Black Company Ine. 'in (BD) hisselerini devralmıştzr. İngiltere ve Galler 'de tescilli bulunan çokuluslu ve halka açık SB, Glaxo Wellcome Plc. ile birleşerek, Türkiye 'deki faaliyetlerini, hisselerinin %100 'üne sahip olduğu SmithK/ine B eecham İlaç Ticaret A.Ş.(SBT) aracılığıyla sürdürmektedir." Aşağıda aynı rapor eklerinde bulunan çeşitli tablolardan Rekabet Kurulu kararıyla birleşme ve devralmaZara verilen izinierin karar tarih ve sayılarıyla özetlenmesi yeni tablolar olarak sunulmaktadır. 326 Tablo 5-30. 1998-2002 Yılları Arası İlaç Sanayündeki Birleşme ve Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu İzin Karar Listesi 33 99-5/41-16 04.02.1999 İLAÇ 37 99-8/65-22 18.02.1999 İLAÇ. 79 00-19/189-101 23.05.2000 İLAÇ 90 00-29/308-175 03.08.2000 İLAÇ 98 00-36/398-224 26.09.2000 İLAÇ 120 01-06/53-16 30.01.2001 İLAÇ 121 01-06/54-17 30.01.2001 İLAÇ DAÖITIMI 122 01-09/84-23 20.02.2001 İLAÇ 126 01-18/153-41 10.04.2001 İLAÇ 128 01-22/196-52 08.05.2001 İLAÇ 167 02-28/316-131 14.05.2002 ZİRAİİLAÇ Veriler içinden 3 tablolaştırma yapılmıştır. İlki doğrudan ilaç sanayii ile ilgili kararları içermektedir. 327 Tablo 5-31. 1998-2002 Yılları Arası Kimya Sanayiindeki Birleşme ve Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu. İzin Karar Listesi 77 00-18/179-97 16.05.2000 KiMYA 113 00-50/547-302 21.12.2000 KİMYA 132 01-28/275-79 KİMYA 148 01-57/581-143 27.11.2001 ÖZEL KİMYASALLAR 158 02-08/58-27 KİMYA 196 02-52/680-275 05.09.2002 TATLANDIRICILAR, AROMA KİMYASALLARI 197 02-52/666-270 05.09.2002 KiMYA 221 03-01/2-1 KiMYA 19.06.2001 12.02.2002 02.01.2003 İkincisi ilaçla ilintili kimya sanayiindeki birleşmeler ile ilgili olup, sonuncusu da sağlık ve tıbbi malzemeyle ilgilidir. Tablo 5-32. 1998-2002 Yıllan Arası Kimya Sanayiindeki Birleşme ve Devralmalara İlişkin Rekabet Kurulu. İzin Karar Listesi 61 99-57/612-389 14.12.1999 TIBBİ MALZEME 198 02-52/662-269 05.09.2002 DİYALİZ HİZMETLERİ 219 02-81/939-386 26.12.2002 BEBEK BAKIM VE HİJYENİK BAKIM ÜRÜNLERİ Bu tablonun bağlam olarak alınma nedeni, GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu) içinde yer alan ürünler olması bakımındandır. 328 5.1.2.5.4- TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜNDE BiRLEŞME ve DEVRALMALARBAKINUNDANSONUÇ "Türkiye ekonomisinin dışa açık ve özel girişim ağırlıklı bir yapıya büründüson on yıl boyunca, ... ortaya konduğu gibi, tekelleşme oranının% 50'nin üzerinde seyrettiği bir gerçektir. Nitekim, ... Türkiye' de tekelleşme oranı 2000 itibarıyla % 5 6 'dır. 1990 'lı yıllar gibi kamu girişimciliğinin geriletildiği ve tasfiye edildiği koşullarda dahi, yeni-liberal ideologların fetiş haline getirdikleri rekabetçi piyasa ortamının Türkiye' de tesis edilemediği görünmektedir. Bulgular bu ideologların savlarının tam tersi istikametindedir. 2000 'den sonra meydana gelen birleşme ve devralmaZara bir bütün olarak bakıldığın­ da tekelleşme eğiliminin yükselerek artacağını öngörmek çok daha gerçekçi ğü olacaktır. Rekabet Kurulu Kararları 'ndan yola çıkarak hazırlanan bu çalışma sonunda; ... diğer kimyasallar (ilaç vb), .. da tekelleşme eğiliminin arttığı görülmektedir. Özelleştirilen sanayilerden çimento örneğinde görüldüğü gibi, "rekabetçi piyasalar" rekabetin sürekliliğini değil, tekelleşme eğiliminin sürekliliğini beslemektedir. " ''Tekelleşme eğiliminin yüksek olduğu imalat sanayi verilerine farklı bir sı­ ile bakıldığında, birleşme ve devralma eylemlerinin esas olarak yatırım ve ara malları üretiminde yoğunlaştığı, tüketim malları üretiminde ise görece düşük olmakla birlikte istikrarlı bir tekelleşme eğilimin mevcut olduğu görülecektir. niflandırma İlaç ve .. .sektörlerinde incelenen örnek olaylara bir bütün olarak bakıldığın­ da; kapitalist özel girişimlerin faaliyet gösterdiği açık piyasa koşullarında, hem tekelleşme yönündeki eğilimlerin artarak sürdüğü, hem de bu süreç içerisinde yabancı sermayenin egemen bir konuma geldiği görülmektedir. Bir başka ifade ile "devlet tekelinin" alternatifinin "özel girişim tekeli" olmakla da sınırlı kalmayacağı, Türkiye kapitalizminin bağımlı yapısı gereği, yabancı sermayenin tekelleşme sürecinde egemen bir konuma sahip olacağı söylenebilir. Sonuç niteliğindeki bu gözlemlerin ... bir yenilik taşımadığı bilinmektedir. JJ 329 6~ İLAÇTA ULUSAL POLİTİKA ve ULUSLARARASI EKONOMİ­ POLİTİKİKİLEMİ: SEKTÖREL GENEL DEGERLENDİRME kitap ve makalelerde ve sektöre ilişkin düzenlenen çeşitli toplantılarda dile getirilen önemli görüşlerden birisi de ilaç sanayii sektörü bakımından bir "ulusal ilaç politikası" geliştirilmesi isteği, talebi ve dileği dir. Ulusal rapor, çalışma, Kuşkusuz bu talebin yaşama geçirilmesinde devlete yönelik önemli bir beklenti bulunmaktadır. Ve gelip, geçen tüm siyasi iktidarların yönetim temsiliyeti bakırnından "çok haklı bir istek" gibi sunulan bu eğilimi gerçekleştire­ memiş olması hep şikayet konusu olmuştur. İlaçta ulusal bir politika nedir, oluşturulabilir mi, gibi soruların yanıtı; verili koşullan serinkanhhlda gözden geçirilerek yapılabilir. Bu bölümde kısmen bu denenecektir ve sektörel genel bir değerlendirmeyle çalışma sonlandırıla­ caktır. 6o1- İLAÇTA ULUSAL POLİTİKA KAVRAMI ÜZERİNE ve ULUSLARARASI EKONOMİ-POLİTİK İKİLEMİ ÜZERİNE Sektörel olarak ilaç endüstrisinin ve bu anlamda da "ulusal ilaç politikası" mn, siyasal coğrafi bir egemenlik alanı olarak devlet bağlarnındaki aidiyetiyle beraber düşünülmesi, dünyadaki tüm ilaç sanayilerinin "ulusal" bir özne olarak nitelenmesine neden olmaktadır. 330 Ulusallık nitelemesinden kasıt, sermaye birikim süreçleri olarak aniaşılmak istenmekte ve ulusal ölçekli, "yerli" sermaye sahip ve aidiyeti şeklinde bir temele oturtulmaya çalışılmaktadır. Oysa, siyasal ekonominin çerçevesi, iç ilişkiler bakımından sanayinin ne denh ulusal olup, alamadığını açıklıkla tanımlayabilmekte; diğer bir anlatımla, kapitalist sermaye birikiminin iktisadi doğasınm, sanayinin ulusal veya olmayan ölçeğindeki tayin edici rolünü çizrnektedir. İlaç sanayii, bilimsel ve teknolojik doğası gereği, uluslararası etkileşimiere açık bir endüstri sektörüdür. Bu bağlamıyla, ulusal bir boyuta oturup, oturnokta bakımından yeniden tanımlanmalı ve değerlendiril­ melidir. Esasen, bu çalışmanın önceki bütün bölümlerinde de bu yapılmıştır. madığı, evrildiği İlaç özelinden hareketle, sektörel anlarnda bir ulusal politika tanımlaması yapılabilmesi, siyasi bir proje olarak "ulusal devlet" kavramıyla çok özetle bu kavram üzerinde düşünülmesi gerekmektedir. bitişiktir ve Ulusal bir devletin varlığı ve bu bağlarnıyla bir ülkenin yönetilebilmesi, "yöneticilerin, ülke üzerindeki beşeri ve doğal kaynaklan siyasi, ekonomik ve askeri amaçlarla seferber edebilme yeteneğini gösterecek aktörler olması" zorunluluğunu içerir. "Ulusallık" anlayışının kavramsallaştınlması, ulusal devleti yönetenler eliyle ortaya konulan yönetim biçiminin, adeta tüm yurttaşlar ve var olan tüm sınıf ve katmanlar için ortaklaşa bir çıkar ve yarar yaratma zorunluluğu taşıdığı gibi bir düzleme oturtulmaktadır. Gerçekte, sınıfsal yapı ve çıkarlarm toplum yaşamma egemen olduğu siyasi ve ekonomik düzenlerde, "ulusalhk kavramından bağımsız olarak", devlet aygıtını yönetme erkine sahip olanların, sonuçta, dayalı olduğu sınıfsal yapı ve çıkariara uygun bir siyasi, ekonomik iklim tasarrufunda bulunacağı veya bulunduğu da açıktır. Bu anlamda söz konusu olan, devletin hangi alana oturtulrnası gerektiği sorusunu yamtlamaktır. Devletin ne olup olmadığı sorusunu; ulusal çıkarlan kollama (sınıfsal) düzeyiyle, dünya üzerindeki çıkarlarını, yeni hedefierinin 331 belirlenmesini, geliştirilmesini ve bu hedefiere ulaşılması-korunmasını gerektiren ve izlenmesi gereken bütün siyasi, ekonomik, diplomatik ve askeri yönetsel stratejilerinin bütünlüğü yanıtlayabilmektedir. Bu öznellikler, devlet aygıtını yöneten siyasetçilerin, adeta yönetim bakımın­ dan tüm erke sahipmiş gibi görünmeterini sağlar. Oysa, onların eylemliliğinin ve egemenliklerinin gücü, ülkeselleştirilmiş coğrafi bir mekanda, gerçekte devletin siyasi, ekonomik ve askeri koşullarının çapının büyüklüğüyle ve seçim süreçlerinin kısıtı ile sınırlıdırlar. Yöneticiler ve yönetim biçiminin tüm yurttaşları kavrayan sanal bir "ulusallık" yansıması ile sunulmasının çerçevesini, retorik olarak 'ulusçuluk' kavramı oluşturur. Kavram sınıfsal çıkarların özgün farklılıklarını törpüleyip, herkesi ve her şeyi aynı kabın içerisinde masere etmeye yönelmiş bir anlayışı içerir. Ulus 'un nicelik ve niteliklerine yönelik farklı çağnşım ve beklentiler, özünde farklı sınıfsal aidiyetlerle ilgilidir. Bu farklılıkların ortak bir paydada toplanması ve silinmesi ise, 'ulusun bölünmez bütünlüğü' ya da 'üniterizm' tammlanyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu noktada, siyaseten ve ekonomik olarak Türkiye'nin verili koşullarında, devletin anayasada tarif edilen ulusallık kapsamı içerisinde, serbest pazar ekonomisini, üretim ilişkilerinin birincil momenti kılan kapitalist bir devlet oduğunu belirtmek gerekir. Bu aidiyet, uluslararası ilişkilerde, kapitalist sistemle tam entegrasyonu layan bir dizi ilişkiler ağı ve siyasi tercihleri zorunlu kılmıştır. sağ­ Sistemik iktisadi yapılanma, sermayenin kapitalist birikimini içeren yapı ve süreçlere dayalı olduğuna göre, aslolan birikim rejiminin, siyasi ve ekonomik süreçlerin tümünde zamansal ve mekansal olarak yeniden yayılma zorunluğu bulunmaktadır. Bu Türkiye'deki sermaye birikim süreçleri için doğru olduğu gibi, uluslararası sermaye birikim süreçleri açısından da zorunlu bir gerçekliktir. 332 Soyut olarak sermaye, kendisini yeniden üretecek avantaj alanlan içinde bulunmak durumundadır. Sermaye sahipleri, var olan hukuksal düzenlemeler içerisinde bireysel avantaj oluşturma peşinde hareket eder. Sorumluluğu kendisine ve işletme içerisindeki yakın çevresine yöneliktir. Bu nedenle, sermaye birikimi ve bunun coğrafi ya da mekansal dağılım süreçleri, siyasi karar alma ediınıerinden görece bağımsız ve dağınıktır. Kapitalist işletme, şirket ya da banka gibi sermaye kurumları, iktisadi etkinlik göstereceği her coğrafya veya mekanda ve zamanda var olurlar; benzeri kurumsal yapılada karşılaşırlar; etkileşme gösterirler ve ortak eğilimleri yönünde çoklu güçler biçimine dönüşerek hareket ederler. Bu görüntüler, kapitalist devlet örgütlenmesinden çok daha esnek ve bağım­ sızdır. Yani, "ekonomik gücün; üretim şekilleri, ticaret, her türlü sermaye hareketleri, para transferleri, işgücü göçü, bilgi-teknoloji transferleri, dövizborsa spekülasyonlan, kültürel etkinlikler" gibi ülke içi ya da ülkeler arası mekansal ve zamansal hareketleri, bu esnekliğin ya da bağımsızlığın örnekleri arasında sayılabilir. Kısacası temel güdü, sermayeyi elinde tutan kapitalistin lcar sağlayacağı alan ve mekana yatırım yapma ve oradan sermaye yoğunlaşmasını sağlama isteği taşımasıdır. Devlet ise, coğrafi sınırsal kısıt ile ona ait hukuksal biçimieniş denklemi içerisindeki bir alan daralmasında varlık bulmaktadır. Devlet aygıtına ilişkin kurumsal düzenlemelerin, sermaye birikimini mümkün kılıcı role sahip olması onun başlıca temel fonksiyondur. Ancak, kapitalist devleti güçlü kılan ve onu ekonomik bir aktör haline getiren faktörler de bulumnaktadır. Mali ve diğer parasal araçlarla bunlara ilişkin vergilendirme düzenleri, gelir dağılımı politikaları, kamusal mülkiyetİn tasarruf edilmesi ve onlara müdahale biçimleri başlıcalar olarak sayılabilir. Sermaye birikiminin mekansal ve zamansal daralmasıyla görülen eksik tüketim veya ldirhlık krizlerinin aşılmasında da devletin başka coğrafi mekanlarda askeri yaptınma sahip olması, bu gücü daha da eşsiz kılar. 333 Kapitalizm bakımından bu sistemik evrilmenin vardığı yeni uğrak "küreselleşme" olarak tanımlanmaktadır. Küreselleşme kavramı içerisinde, sermaye temerküzünün bütün biçimleriyle, çeşitli ulus devletlere dağılmış toplurnların siyasi, iktisadi, hukuksal, askeri ve kültürel olarak tam ehlileştirdiği merkez ölçekli hegemonik yapılanmalara dönüşüm süreçleri bulunmaktadır. Bu özet genelleme perspektifinden ilaç sektörüne bakıldığında, çalışma boyunca resmedümeye çabalanan, uluslararası sektör yapısı ve bununla içselleşen Türkiye İlaç Sanayii bakırnından ne kadar ve nasıl bir "ulusal ilaç politikası" oluştumlabileceği veya bu politikanın ne olması gerektiği çok tartışmalıdır ve farklı kesimler farklı anlamlar çıkarmaktadır. 6.2- KÜRESELLEŞME SÜRECiNDE NASIL BİR ULUSAL İLAÇ POLİTİKASI 6.2.1~KURUMSALDEGERLENDİRMELER ve ÖNGÖRÜLER Farklı kurumlar, farklı değerlendirme ve öngörülere sahiptir. Atılması gereken somut adımlara ilişkin en verili duruş ve görüşler, Devlet Planlama Teşki­ latı Beşeri İlaç sanayii Özel ihtisas Komisyonu Raporu'nda belirtilmektedir. 6.2.1.1- DPT PERSPEKTiFi 9 plan DPT raporu "ulusal bir ilaç politikası" zorunluluğundan bahsetmektedir. Sektöre ilişkin raporun ortaya rilmektedir. koyduğu 334 GZFT analizi aşağıdaki tabloda ve- Tablo 6-1. Tü:rkiye İlaç Sanayiinin Gzft Analizi Güçlü Yönler o Uluslararası standartlarda klasik üretim teknolojisine, sistemlerine ve üretim kapasitesine sahip olunması o Kalifiye iş gücüne sahip olunması o Pazarda gerçekleşen güçlü büyüme eğilimi o Modem ilaç üretimin ve kontrolunda 55 Zaynf Yönler yıllık deneyim. o Yeni teknolojilerin kullanılamaması ve yeni ilaç için Ar-Ge yapılamaması o Rekabet gücünde yetersizlik o Ulusal kuruluşların önemli bölümünün aile şirketi yapısında olup tam kurumsallaşmamış olması o Devletin pazara müdahalesinin ve Fırsatlar rekabetin yoğun ve uzman personelin kritik sayının altında oluşu Araştırınacı o Sağlık hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve sağlık sigoıiasının tüm nüfusa yaygınlaştırılması ile tek kurum bünyesinde toplanması Ulusal İlaç ve Tıbbi Gereç Kurumu'nun kurulacak olması İlaçta Ar-Ge alanında klinik çalışınaların ülkemizde yapılabilmesi Kamu ilaç alımlarında beklenen optimizasyon AB mevzuatına uyumda alınan önemli mesafe Yabancı yatırımların özendirilmesindeki gelişmeler Ekonomide olumlu ve istikrarlı gelişme Türkiye AB arasında paralel ticaretin müzakere sürecinde kabul edilerek başlatılına olasılığı o o o o o o o Tehditler sağlıksız o o Dünyada bilim ve telmolojideki üste! törünAr-Ge'ye kaynak ayıramaması o Bütçe imkanlarının artış ve fon ve halkın alım gücünün kısıtlı oluşu oluşturamayan sek- oluşu o Kredi maliyetlerinin dış rekabete oranla yüksek oluşu o Yüksek eğitim ve öğrenirnin 21. sı ve beyin göçü o Küreselleşme yüzyıl gereksinimini karşılayanıanıa­ etkileri ile yurtdışı firmalarının pazara penetrasyonların­ da artış Kaynak: Dokuzuncu Kalkınma Planı İlaç Sanayiiı Özel ihtisas Komisyonu Raporu http://ekutup.dpt.gov.tr/imalatsa/ilac/oik694.pdf 335 DPT raporu, sektörün temel amaç ve politikalarını saptarken sektörün vizyonunu: "İnsan sağlığı ve yaşam kalitesinin yükseltilmesinde vazgeçilmez bir araç olan ilacı üreten ve sağlayan stratejik önemde ve dünya standart/arında, uluslararası rekabet gücünü arttıran, ülke ihtiyacının büyük kısmını karşıla­ yabilen, yurdumuzda varlığını sürdüren bir sektör olmaktır" biçiminde saptarken, sektörün misyonuna da şu atıflarda bulunmaktadır: "Teknoloji ve insan kaynaklarz altyapısı itibariyle gelişmiş ülke standartlarında olan Türkiye ilaç endüstrisinin başlıca hedefleri şunlardır: Bilimsel kurumlar, devlet ve sektör işbirliğiyle Ar-Ge ve yeni teknoloji geliştirme çalışmaları ile rekabet gücünü ve dünya pazarzndaki payını artıracak sonuçlara ulaşılması, ® Q Teknolojisi hızla değişen ilaç sektöründe süreklilik göstermesi gereken yatırımların artırılması, • Sağlıklı rekabet koşullarının oluşturulması, • İlaç tüketiminde eşdeğer ilaçlar arasında sağlıklı bir denge kurulması, • Sektörün faaliyetlerini şeffaf, istikrarlı, etkin ilaç alım koşulları, geri ödeme ve fiyatiandırma politikalarıyla sürdürmesinin sağlanması, rekabet gücünün artırılarak ihracat potansiyelinin gerçeğe dönüştürülmesi ve ihracatın ithalatı karşılama oranının yükseltilmesi, s Uluslararası AB ile uyurnun proaktifbir anlayışla sağlanması ve sektörün AB ilaç endüstrisinin önemli bir parçası olması, e Sektörün varlığını koruması, gelişmesi ve rekabet gücünü arttırarak dünya önemli pay sahipleri arasına girmesi; yönetimlerin ve sektörün ilaç politikalarını işbirliği içinde geniş bir vizyon ve gerçekçi yaklaşımlarla, uygulanabilir, ölçülebilir şekilde belirlemelerine ve istikrarla uygulamalarına bağlıdır. " pazarlarında 336 Bu çerçevenin bütünlüğüne bakıldığında misyon olarak saptananlar, gerçekte "ulusal ilaç politikası" nın temel özelliklerini yansıtmaktadır. Sektör stratejileri olarak ortaya konulan temel amaç ve politikalar için DPT raporunda yer alan başlıklar şöyle sıralanmaktadır: i) Bilim ve Araştırma/Ge­ liştirme; ii) Türkiye İlaç Kurumu (Ulusal İlaç ve Tıbbi Gereç Kurumu); iii) Ulusal İlaç Politikası; iv) Sektörle ilgili Ekonomik ve Finansal Politikalar; v) Dış Ticaret Politikaları; vi) Yatırım Politikaları; vii) Üretim Politikaları; viü) Kurumsal Politikalar ve Yasal Düzenlemeler; ix) Teknoloji Politikaları; x) İnsan Kaynaklan Politikalan ve xi) AB'ye Katılım Sürecine Yönelik Amaç ve Politikalar. Bu başlıkların tümü gerçekte izlenecek yolun kılavuzu olan öneri ve düzenlerneleri içerdiğine göre, "ulusal politika" dan bekleti somutlanmak durumundadır. Nitekim, DPT raporu bunu da yapmakta ve "ulusal ilaç politikası" gereksinimini şöyle açıldamaktadır; ayrıca tablo da bu gereksinimi özetleyen bir strateji ve hedefler bütünün ortaya konulduğunu göstermektedir: "Ulusal İlaç Politikası sonra hızla gelişen modern ilaç sanayiimizin ülkenin sağlık, ekonomi, istihdam, katma değer, ihracat, bilimsel ve teknolojik gelişme ve sosyal alanlarda sağladığı katialar ve stratejik konumu dikkate alındığında sektörün önemi yadsınamaz boyutta ortaya çıkmaktadır. 1950'/i yıllardan Bir başka açıdan değerlendirildiğinde gelişmenin her düzeyde gerçekleşmediği belirlenmektedir. açıdan olabilecek Örneğin; yeni ilaç için Ar-Ge yapabilme, teknoloji geliştirme, dünya pazarlarında rekabet gücü yüksek önemli payiara sahip aktörlerden olma ve benzeri alanlarda yeterli mesafe alınmadığı açıktır. 337 Devletin bir "Ulusal İlaç Politikası" olmalıdır. Ulusal ilaç politikası, sağ­ lık sektöründeki çok sayıda farklı katıhmcmzn çabalarzyla eşgüdümlü ve uyumlu hale getirecek bir çerçeve sağlar. Dünya Ticaret Örgütü 'ünün bu konuda "Devlet. ilaç sektörü için belirlediği uzun vadeli hedefleri önceliklerine göre yönlendirme ve kesinlik sağlama yetkisine sahiptir. Bu hedeflere ulaşmak için belir/eveceği gerekli ana stratejiler hem kamu hem de özel sektörü kapsavan ve ilaç alanındaki temel oyuncuları içerir" görüşü dikkate alınmalıdır. Sektörel etmenler, ülkenin politik, ekonomik, sosyal ve bilimsel gelişme­ sinde yaşanan sorunlar kadar sektörün yasal, teknik, endüstriyel, ticari, açılardan teknik bir bakanlık olan Sağlık Bakanlığı 'na bağlı ve denetimi altmda faaliyet göstermesi de ulaşılan durumda rol oynamıştır. 1954'ten 2005'e kadar 50 yıl içinde değişik iktidarZara mensup 43 Sağlık Bakanı görev yapmıştır. Ulusal ilaç politikasının belirlenmemiş olması neticesinde güne göre değişen görüşler paralelinde sektör için alınan kararlarda ve uygulamalarda sıklıkla radikal değişiklikler yaşanmış, istikrarlı bir süreç oluşmamıştır. Sağlzk Bakanlığı ve kamu sosyal sigorta kurumlarının sektöre ve pazara müdahaleleri nedeniyle ileriye dönük planların yapılamadığı, strateji ve hedefierin belirlenemediği uzun dönemler yaşanmıştır. İlaç sektöründe 25-30 yıl önce daha iyi pozisyonda olduğumuz gelişmekte olan ülkeler günümüzde Türkiye 'nin önüne geçmiştir. (İrlanda, Çin, Güney Kore, Hindistan, İsrail vb. bu örnekleri teşkil etmektedir.) aşırı İlgili tüm Bakanlıklarzn, sektörün ve diğer ilgili tarafların katılımı ile bir arama grubu oluşturularak en kısa sürede "ulusal ilaç politikası" belirlenmesinin gereği ve önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. " "Ulusal İlaç Politikası" içinde aşağıdaki unsurların yer alması sağlan­ malıdır. 338 (i) Sektörün konumu belirlenmelidir. 0 @ Toplum sağlığı ve sektörün toplum sağlığına etkinliği için stratejik önemi ve değeri dikkate alınarak varoluşunun vazgeçilmezliği belirtilmeli. Yüksek teknoloji kullanması, katma değeri ve ihracat potansiyelinin yüksek oluşu nedeniyle öncelikli sektörler kategorisine alınmalı. (ii) Vizyon ve misyonu 5 .1. bölümünde yer aldığı gibi belirlenmelidir. (iii) Sektör için ulusal stratejiler belirlenmelidir. • Ekonomik hedefler açıklanmah, istikrarlı fiyatıandırma ve geri ödeme sistemlerinin amaç ve hedefiere katkısı, kamunun piyasaya rnüdahalesinin sınırlan saptanmalıdır. ~ @ Dış ticaret hedef ve stratejileri belirlenmelidir. Teknolojik gelişme ve Ar-Ge için hedef ve stratejiler ile dış yatı­ rımları da cezbedecek özendirme ve teşvik önlemleri belirlenmelidir. Devlet/üniversite/sektör işbirliği ile araştırmada ınükemrneliyet merkezlerinin oluşum planlan ve hedefieri belirlenmelidir. • Üretimin artmasmı, çeşitlendirilmesini ve teknolojik gelişmeyi sürdürmesini teşvik edici stratejiler belirlenmelidir. $ Sektörün rekabet gücünü yükseltmek için strateji ve hedefler belirlenmeli, devletin rekabet kurallanna aykırı olmayacak destekleri saptanmalı dır. o İnsan kaynaklannda ihtiyacın karşılanması ve yenilikçi bilimsel ve teknolojik niteliklerin yükseltilmesi için stratejiler ve hedefler belirlenmelidir. G Sağlık Bakanlığı'nca tüm hekimlere periyodik olarak dağıtılmak üzere "Ulusal İlaç Kılavuzu" (British National Formulary benzeri) yayımlanması planlanmalı dır." 339 Tablo 6-2. Türkiye İlaç Sınıayii İçin Temel Amaç ve Politikalar Ulusal İlaç -İlaç alanında devlet po- Politikası litikası -İlgili Bakanlıklar, Ulusal İlaç ve -İlgili yasanın çıkarılması Tıbbi -Kurumun tesisi ve faali- TBMM yete geçmesi Gereç Kurumu (U. İ. K) l.Derece 2006-2008 l.Derece 2006 ve stratejilerinin DPT, Sektör Kusektörün katılımıyla belir- ruluşları, Hazine lenmesi Müsteşarlığı (-Sektörü etkileyen düzenlernelerin sektörün geliş­ mesini de destekleyecek şekilde ve uygulamaların şeffaf, istikrarlı, tutarlı ve ölçülebilir olması -Rekabet gücünü arttıracak Ar- Ge/teknoloji ve üretime dönük yatınmların özendirilmesi) -Sağlık Bakanlığı -Sağlık Bakanlığı Başbakan Yardım­ 2006-2008 cılığı Mevzua- -Mevzuat uyumu henüz -Sağlık Bakanlığı Uyum ve gerçekleşmemiş yasa ve AB 'ye Katılım yönetmeliklerin tamamSüresi Politika- lanması ve AB' deki deği­ -Sağlık Bakanlığı, ları şikliklerle uyumlu olarak DPT, güncellenınesi AB Genel Sek-AB'ye Katıbın Süreci reterliği ve İlgili çalışınalarında sektörü il- Diğer Bakanlıklar, gilendiren 14 Başlık altın­ Sektör da yer alan konulara dair Kuruluşları Türkiye'nin pozisyonunun AB l.Derece 2006-2008 2.Derece 2006-2013 tına belirlenınesi 340 Ar-Ge ve Yeni Teknolojiler Geliştirme TUBITAK Vizyon 2023 -Başbakan Yarçerçevesinde : dımcılığı -Yüksek Teknoloji ve Ar- -Maliye Bakanlığı Ge Müsteşarlığı kurulması ve Sektör Kuru-Kamu ve Özel Sektör luşlan Kuruluşlarının Ar-Ge'ye -Hazine Müsteayırdıldan kaynakların GSMH'nın en az yüzde 1,5 'a çıkarılması -Ar-Ge teşviklerinin öncelildi konulara dönük genişletilmesi -Yüksek telmoloji ArGe'leri için AB fonlarından yararlanacak projeler üretilmesi -Devlet Yüksek Telmoloji Geliştirme Enstitüleri kurulması ve çalışması Eğitim Politikalan şarlığı 2006-2007 2006-2013 !.Derece -ÜniversiteSanayi-Tübitak -Yüksek Teknoloji ve Ar-Ge M üste- 2006-2013 2006-2013 şarlığı, İlgili Üniversiteler, Kamu Meslek 2007-2013 Kuruluşları -Sanayiye yönelik Ar-Ge -YÖKyapabilecek uzman tekno- Üniversiteler, log ve araştırmacı yetişti- Milli Eğitim rilmesi Bakanlığı !.Derece 2006-2013 6.2o1.2- DPT PERSPEKTİFİNE İLİŞKİN DEGERLENDİRME DPT perspektifine ilişkin değerlendirmeyi rapordaki saptama ve vurgular üzerinden değerlendirmek doğru olacaktır. DPT: Dünya Ticaret Örgütü'nün bu konudaki "Devlet, ilaç sektörü icin belirlediği uzun vadeli hedefleri önceliklerine göre yönlendirme ve kesinlik sağlama yetkisine sahiptir. Bu hedeflere ulaşmak için belirleveceği gerekli ana stratejiler hem kamu hem de özel sektörü kapsavan ve ilaç alanındaki temel ovuncuları içerir" görüşü dikkate alınmalıdır. 341 1. DPT, "ulusal politikayı" DTÖ perspektifiyle öngörmektedir. 2. DTÖ, böyle bir politikanın kapsama alanı içinde kamu ve özel sektörü eşit ağırlıklı görmektedir. 3. Türkiye İlaç Sanayii'nin, minor kamusal yatırırnlar dışındaki mülkiyet biçimi tamamen özel sermaye girişimidir. 4. Özel sennaye içerisinde çok uluslu şirket ağırlığı, pazardaki yoğunlaş­ ma oranlarına bakılırsa, yerli orta/küçük ölçekli jenerikçi firmalarda ziyade, tamamen küresel ilaç politikalannın başaktörleri olan firmalarca kap sanmaktadır. 5. DTÖ, esasmda "Ulusal politika" kavramına değinmemekte, hedefleri öncelikiere göre yönlendirme etkinliğinde devletin rolünden bahsetmektedir. 6. Ulusal bir ilaç politikasından bahisle, temel gereksinimin, kamusal çı­ kar açısından düzenlemeler mi olacağı yoksa sermaye çıkarlarına devlet destekli kamu fonlaması mı yapılacağı meselesi DPT raporu için de çok karanlıktır. DPT: "Ulusal İlaç Politikası'9 içinde aşağıdaki unsurların yer alması sağ­ lanmalzdu~ (i) Sektörün konumu belirlenmelidir. o Toplum sağlığı ve sektörün toplum sağlığına etkinliği için stratejik önemi ve değeri dikkate alınarak varoluşunun vazgeçilmezfiği belirtilmeli. ® Yüksek teknoloji kullanması, katma değeri ve ihracat potansiyelinin yüksek oluşu nedeniyle öncelikli sektörler kategorisine alınmalı. 1. DPT, sektör konumu belirleme meselesini teknik bir tanım olmanın ötesinde kavramaktadır. 2. "Stratejik önem" ve "varoluşun vazgeçilmezliği" sözcük olarak ilacın ve üretiminin önemini vurgular görünrnesine karşın, sektör içinde ve süreçte yer alan firmaların pozisyonlannın yeniden belirlenmesine kapı açabilir. 342 3. Çok uluslulu firmaların giderek asal üretim faktörleri olarak ve yoğun­ laşma oranlanyla, piyasayı kontrol eden aktörler haline geldiği bir sektörde, stratejik öneme ve varoluş vazgeçilmezliğine oturan çokuluslu firma stratejilerinin hangi "ulusallık" la buluşacağım da DPT raporundan öğrenmek mümkün olmamaktadır. 4. DPT raporunda belli olmayan bir diğer husus, bir üretim sektörünün, "öncelikli sektör kategorisi"ne dahil edilmesinin ne anlama geldiği ve sektörün gelişmesi adına nasıl yararlar sağladığı hususudur. 5. Öncelikli sektör kategorisinden beklenen, sektörel yatırımların kamu fonlanndan fonlanma kanallarına üstü örtülü bir gönderme yapılıyorsa, bunun kamusal karşılığı ve yararının ne olması gerektiği saptanmadan, yuvarlak ifadelerle "ulusal politika" oluşturolamayacağı da açıktır. DPT- (ii) Vizyon ve misyonu 5.1. bölümünde yer aldığı gibi belirlenmelidir. (iii) Sektör için ulusal stratejiler belirlenmelidir. $ ® $ o ® Ekonomik hedefler açzklanmalz, istikrarlı fiyatiandırma ve geri ödeme sistemlerinin amaç ve hedeflere katkısı, kamunun piyasaya mildahalesinin sınırları saptanmalzdır. Dış ticaret hedef ve stratejileri belirlenmelidir. Teknolojik gelişme ve Ar-Ge için hedef ve stratejiler ile dış yatı­ rımları da cezbedecek özendirme ve teşvik önlemleri belirlenmelidir. Devletiüniversiteisektör işbirliği ile araştırmada nıükemmeliyet merkezlerinin oluşum planları ve hedefleri belirlenmelidir. Üretimin artmasınz, çeşitlendirilmesini ve teknolojik gelişmeyi sürdürmesini teşvik edici stratejiler belirlenmelidir. Sektörün rekabet gücünü yükseltmek için strateji ve hedefler belirlenmeli, devletin rekabet kurallanna aykırı olmayacak destekleri saptanmalzdzr. 343 • insan kaynaklarında ihtiyacın karşılanması ve yenilikçi bilimsel ve teknolojik niteliklerin yükseltilmesi için stratejiler ve hedefler belirlenmelidir. • Sağlık Bakanlığı 'nca tüm hekimlere periyodik olarak dağıtzlmak üzere "Ulusal ilaç Kılavuzu" (British National Formulary benzeri) yayımlanması planlanmalıdır. 1. DPT öngörülerinde yer alan sektör için "ulusal stratejiler belirlenme" temennisi, herhangi bir gerçekliği temsil etmemektedir. 2. Çok uluslu şirketlerin esnek çıkarlan ile, Türkiye'nin ülkesel ve kamusal çıkarlan birbirini telif etmediği gibi, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası hukuk mevzuatı bakımından bu türde bir anlaşmazlık olması taktirinde "Tahkim" e gitme, ulusal stratejiler oluşturmanın önündeki en önemli engeldir. 3. Ulusal politika oluşturucu paydaşların, ekonomik hedef açıklanmasın­ daki rolü, etkileri ve yaptırım gücü devlet karşısında belirsiz olmakla beraber, DPT raporu, adeta bu aktörlere öncelik tamyıp, kamunun sınır­ lannın o hedeflere göre sınırlandınlmasından bahsetmektedir. Sonuç, ulusal politika diye önedenenin "sektördeki firma önceliklerinde olması gerektiği" üstü örtülü bir dilek olarak düşünülebilir. 4. Eğer durum böyle nitelenirse, araştırıcı ilaç firmalan olarak kendilerini tanımlayan çok uluslu ilaç şirketleri ile, jenerik üretici olarak bu firmaların iç piyasadaki rakibi pozisyonunda olan firmaların hangisine ağırlık sağlanarak ulusal bir politika önceleurnesi yaratılabilecektir. 5. DPT raporu, sektörün rekabet gücünü yükseltme desteği çerçevesinde rekabet kurallanna aykırı olmayacak devlet desteği" yaratılması gereklerinden bahsetmektedir. 6. Birbiriyle sermaye olarak çelişen çıkarların olduğu ve uluslararasılaş­ manın yüksek yoğunluk oranlarına ulaştığı bir sektörde rekabet gücü desteği için kimin hangi kamusal fonlan nasıl tasarruf edeceği çok bilinmeyenli bir denklemden öteye bir anlam taşımamaktadır. 344 Genel olarak söylemnesi gereken husus şudur ki: "Ulusal ilaç politikası" teknik bir sorun olmaktan öte, siyasi ve ekonomik bir tercihtir. Bu, piyasa koşul­ lannın gereklerini yerine getiren planlarnacıhktan çok farklı bir düzlemdir. DPT raporlan ve kimi ilaç firmalannın bu bağlamdaki istekleri, bu türden (siyasi, iktisadi) yeni bir tercih içinde olunmasından ziyade, kamusal fonlada desteklenen bir sektörel yatırımcılık alanının açılmasına olanak hazırlanması isteği olsa gerektir. Kaldı ki, kapitalist piyasa düzenlemeleri de kendi iktisadi doğasından kaynaklanarak siyasi tercihler manzumesi olarak işlerlik kazanmaktadır. Dolayısıyla var olan ve/veya sürdürülen politikalar bütünlüğüne istenirse "ulusal ilaç politikası" denmesinde bir mahzur bulunmamaktadır. 6.2.1.3- İLAÇ SEKTÖRÜ ÜRETİCİ SENDIKA ve DERNEKLERi: POLİTİKALAR İlaç üretim sektörü temsilci kuruluşları, benzeri bir ulusal ilaç politikasının bugüne değin oluşturulamadığı ve fakat oluşturulması gereklerinden bahsetmektedir. Ancak, ortak bir zemini paylaştığı düşünülen bu girişimci sermaye temsilci kuruluşlannın bile "ulusal bir ilaç politikası" ndan anladıklan konusunda bir netlik yoktur ve hatta farklar bulunmaktadır. Türkiye ilaç üretim sektöründeki sendika, demek gibi kurumsal örgütlenmelere şöyle bir göz atmak gerekir. İlac Endüstrisi İşverenler Sendikası CİEİS): Sendikalar Yasası çerçevesinde 1964 yılında İstanbul' da kurulmuştur. İlaç sektöründe faaliyet gösteren 43 finna üyedir. Ankara'da temsilciliği bulunmaktadır. Üye Firmalar: Abdi İbrahim İlaç San., Abdi İbrahim İlaç Pazarlama, Adeka İlaç San., Ali Raif İlaç San., Arorna İlaç San., Avıcenna Farma Dış Tic., Barut İlaç San., Biem İlaç San., Bilim İlaç San., Biomeks İlaç San., Centurian Pharma İlaç, Dr. F. Frik İlaç Sanayi, Drogsan İlaçlan San., Ebv Sağlık 345 Ürünleri San., Eczacıbaşı-Zentıva Sağlık Ürünleri San., Eip Eczacıbaşı İlaç Pazarlama, Fako ilaçları, Farma-Tek İlaç San., Gripin İlaç, Kansuk Lab. San., Keymen İlaç San, Kurtsan ilaçları, Liba Laboratuarları, Mecom Sağlık Ürünleri San., Mecofarm İlaç, Mustafa Nevzat İlaç, Nobelfarma İlaç San., Nobel İlaç ve Hammaddeleri, Nutrifarma Sağlık Ürün, Opakim Tıbbi Ürünler, Orva İlaç, Pensa Pharma İlaç, Polifarma İlaç, Rasyonel İlaç San., Sandoz İlaç Sanayi, Sandoz Syntek İlaç Hammaddeleri, Say İlaç San., Triphanna İlaç San., Turgut İlaç, Ulkar İlaç., Ulkar Kimya, Vem İlaç, Yeni İlaç. Türkiye İlac Sanayicileri Derne2i (TİSAD): 1951 yılında İstanbul'da kurulmuş olan Derneğin şu anda 38 üyesi bulunmaktadır. Üye Firmalar: Apotex İlaç, Atabay İlaç, Atamis İlaç Sanayii, Berksam İlaç, Biofarma İlaç, Carlo Erba İlaç, Casel İlaç, Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı, Derman İlaç, Deva Holding, Diafarma İlaç, Eczacıbaşı-Monrol Nükleer Ürünler, Egis ilaçları, Embil İlaç, Fako Actavis ilaçları, Farmako Eczacılık, Generica İlaç, Hüsnü Arsan ilaçları, İL-KO İlaç, Koçak Farma İlaç, Lokman Lab.İlaç, Med-İlaç, Mustafa Nevzat İlaç, Münir Şahin İlaç Sanayi, Nobel İlaç Sanayii, Osel İlaç San., Pensa Pharma İlaç, PharmaVision San., Saba İlaç San., Sandoz İlaç Sanayi, Sanovel İlaç, Santa Farma İlaç Sanayii, Turgut İlaç­ ları, Tüm Ekip İlaç, Türktıpsan, Ulkar Kimya, Umut İlaç, Unifar Kimya. Araştırmacı İlac Firmaları Derne2i (AİFD): Türkiye' de faaliyet gösteren araştırmacı ilaç firmaları tarafından 2003 yılında kurulmuştur. AİFD İstanbul' daki merkezi ve Ankara' daki temsilciliği aracılı­ ğıyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Üye Firmalar: Abbott, Actelion, Alcon, Amgen, Astellas, AstraZeneca, Bayer Türk Kimya San. Ltd. Şti., Boehringer İngelheim, Bristol-Myers Squibb, Celgene, Chiesi, Daiichi-Sankyo, Ferring, Fresenius Kabi, Fresenius Medical Care, Gilead Sciences İlaç., GlaxoSmithKline, Intendis, İ.E.Ulagay, Johnson&Johnson, Lilly, Lundbeck, Merck Serono, Merck Sharp&Dohme, Nestle, Novartis Sağlık Ürünleri, Novo Nordisk, Nutricia Klinik Beslen- 346 me, Pfizer İlaçları Ltd. Şti, Pierre Fabre, Reckitt Benckiser, Sanofi-aventis, Sanofi-pasteur, Schering-Plough, Servier, Solvay İlaç Türkiye, U.C.B. Pharma, Wyeth İlk iki kuruluş (İEİS ve TİSD), yerli ilaç sanayii sermayesini, diğer bir tanı­ tırula jenerik ilaç üreticilerinin örgütlendiği kuruluşlardır. Sendika ve demek içinde ortak üye olan şirketler mevcuttur. AİFD ise, araştıncı ve çok uluslu firmaları içinde banndmnaktadır. Bu firmaların içinde örgütlendiideri kurumlardan hareketle, sermaye içi çı­ karlar bakımından birbirinden farklılaşrnakta ve ilk iki kuruluş temsilcileri "ulusal ilaç politikası" taleplerini seslendirirken, sonuncu kuruluşun zaten çokuluslu şirket olmalanndan kaynaklanarak çıkarlannın merkez ülke politikalarıyla sınırlı olduğunu söylemek gerekir. Bu kurum üyesi firmalar orjinal ilaç üreticileri oldukları vurgusuyla, ilaçta sınai ve fikri mülkiyet rejiminin ögeleri olan patent süreleri ve veri koruma konusunda yaptırırncılık düzeyinde titizlik göstermektedir ve en önemli rakipleri olarak da jenerikçi firmalan görmektedir. Burada konu sonlandınlırken, yerellik-ulusallık ile, bu firmalar uluslararasılık arasında bakımından ilaç politikasında çok önemli ve farklı büyük açı­ lar bulunmaktadır. 6.3- ÇALIŞMANIN BÜTÜNÜNDEN SEKTÖRELGENELDEGERLENDİRMEYE Bu çalışmanın bütünlüğüne bakıldığında ilaç sektörüne yaklaşım sağlayabil­ mek için, ilk bölümde, ilacın ekonomi-politik bilimine esas olan ölçütlerinin ortaya konulmasına çalışılmıştır. ilacın meta olma özellikleri ve meta olarak üretilen ilacın içerdiği değerler ile, bu değeri ona kazandıran emek süreçlerinin karakteristiklerini anlamıandırma daha sonraki bölümlerde yapılacak kimi çözümlernelere dayanak oluşturma bu bölürnün esas hedefi olarak seçilmiştir. 347 2- Bölüm 1 bakımından ilacın meta özellikleri, içerdiği değere ve bunların yaratımındaki emek süreçlerine ilişkin çözümlemelerden şu sonuçlar çıka­ rılabilir: 1. İlaç, maddi bir nesne olarak değer üretme özelliklerine sahip bir maldır. 2. İlacı diğer mal veya metalada eşitleyen değerler, kullanım ve değişim değerleridir. 3. ilacın kullanım değeri, onun etkililik, kalite, emniyet ve geçerlilik özellikleriyle ilgilidir. 4. ilacın kullanım değeri, diğer mal veya metalardan farklılık gösterir. Mal olarak ilaç yerine başka bir meta ikame edilemediği gibi, ilaçlar da kendi aralarında endikasyon farkına bağlı ikame edilemez özellik gösterirler. 5. İlaçtaki değişim değeri onun fiyatında belirlenmektedir. 6. İlaç, değişim değeri bakımından her zaman ve her yerde edinilebilir ve ulaşılabilir olmak durumundadır. 7. Bir meta olarak ilacın değişim değeri, bir talep elastikiyeti içermez. 8. Mal cinsi bakımından ilaç, gerçek veya ekonomik dayanıksız tüketim malıdır. 9. İlaç yapımında kullanılan etkin ve yardımcı maddeler bir üretim, serma- ye ve yatırım malı özelliği de taşırlar, ya da döner sermaye mallarıdır. 1O. İlaca olan talep, i) tüketicinin gelirinden, ii) mal olarak ilacın fiyatın­ dan, iii) ilacın fiyatının diğer mallardan farklılaşmasından ve iv) tüketicinin zevk, alışkanlık ve bunlara bağlı tüketim isteğinden bağımsızdır. İlaç bir arzu, istek ve beğeni malı değildir. Seçimini başka eller yapar. 11. ilacın üretim süreçlerinde değer yaratan emek somut emektir. Bu emek üzerinden doğrudan artık-değer üretilir. 348 12. İlaca ilişkin bilginin tüketildiği hizmet süreçlerinde üretilen emek ise, soyut emektir. Süreç göreceli artık-değer üretimini kapsar. 13. İlaç, hastalık tanı, tedavi ve korumasmda sağlık hizmetinin birincil aracı olarak, bozulan sağlığın ikame edilmesinin en önemli aracıdır. Üretim süreçlerindeki emek güçlerinin de sağlığına kavuşturulması­ mn aracı olan ilaç, sistemin kendisini yeniden var etme koşullarını da yaratan bir metadır. İkinci bölümde, bir tarihsellik perspektifi içinde, ilacın insanlık tarihi içinde- ki yerini ve bugünkü endüstriyel bir etkinliğe, bu bağlamıyla da, bir siyaset ve iktisat alanına nasıl dönüştüğünün hikayesi anlatılınaya çalışılmıştır. ilacın üretiminin bir sanayii etkinliği olarak gerçekleştirilmesine varan süreçlerin tüm özellikleri, aynı zamanda bir iktisadi sistem olarak kapitalizmin, doğuş ve yaygınlaşmasının tarihi perspektifinden de okunabilir. İncelemenin bundan sonra ki iki bölümü, çalışmanın bütünlüğünü de içeren bir dizi soyutlama ve yeniden örnekler etrafında somuta indirgenme çabasını içermektedir. Bu anlamda ilaç konusuna iki ana noktadan yaldaşılmaya çalı­ şılmıştır. Bunlardan birincisi, ilaç piyasasını, kavramlar ölçeğinde incelemek ve ikincisi de ilaç sanayiinde çokuluslulaşma süreçlerinin siyasi-ekonomik perspektifinin ortaya konulması ve bunun teknik yönlerinin değerlendirilme­ sidir. Ücüncü bölümde incelenen ilaç piyasası çok girdili ve aktörlü bir alandır. İlaç hammadde ve mamul madde üretimi, imalat sanayii etkinlikleri içinde kimya sektörü alt başlıklan arasmda karşımıza çıkmaktadır. Üretildiği piyasadan, tüketici olan hastaya ulaşması; dağıtım kanallannın rolü, işlevi ve özellikleri bakımından daha farklı özellikler içermektedir. Hastanın kendisi ve ilacı hastaya tükettiren uzmanlar olarak helörn ve eczacılık hizmetlerinin doğası ve yapısı, farklı piyasa özellikleri göstermektedir. Bu noktadan bakıldığında, bir sanayii etkinliği konumlanması şöyle değerlendirilmiştir: 349 olarak, ilaç üretiminin piyasa 1- İlaç üretim piyasalan i) belirliliğe dayalı piyasa, ii) malların ve hizmetlerin niteleğine dayalı piyasa ve iii) rekabet koşullarına bağlı piyasalardır. 2- Farmasötik pazann belirliliğe dayalı olması coğrafi terneldedir. 3- İlaç sanayiinde, rekabet koşullarına bağlı piyasa oluşması, o piyasada var olan firma sayıları ve firmalar arası pazar payı rekabetini içermektedir. 4- İlaç piyasasında rekabet piyasalan eksik rekabet piyasası şeklinde yapılan­ maktadır. 5- Eksik rekabete dayalı oligopolistik bir tekelci rekabet piyasası olarak ilaç sektörünün temel yapılanmasını düzenleyen eğilimler i) mala olan talep, ii) toplulaşma oranı ve iii) malın fiyatının belirlenmesi süreçlerinde şekil­ lenmektedir. Dördüncü bölümün konusu olan ilaç sanayiinde çok uluslulaşma süreçlerine gelince, "uluslararasılaşrna" önce kavramsal olarak tartışılmıştır. Kavramın çok boyutlu değişkenler içeriyor olması, ortak bir tanımda buluşma zorluğu içermelde beraber inceleme boyunca odaklamlan temel kabuller şöyle sırala­ nabilir: 1- Çokuluslu şirketler, genel merkezi belli bir ülkede olduğu halde, faaliyetlerini birden fazla ülkede genel merkez tarafından koordine edilen şube­ ler veya bağlı şirketler aracılığıyla yürüten ve birden fazla ülkede kazanç sağlayıcı iktisadi faaliyetlerde bulunan ve uluslararası üretimde bulunan firmalar olarak tanımlanabilir. 2- Uluslararasılaşrnamn, şirketler temelinde anılma biçimleri, i) çok uluslu ii) uluslararası şirket; iii) uluslaraşırı şirket ve iv) uluslarüstü şirket gibi farklı vurgulan taşımaktadır. Genel de literatürde de olduğu gibi, bu metinde de farklı kavrarnsallaştırılabilen tüm terimler, genelde şirket uluslararası ulaşmasını ikame eder biçimde ve birbirinin yerine kullanılmıştır. Ancak ayırım açısından bir kategorizasyon da yapmak gerekmektedir. şirket; 350 3- Çok uluslu şirketler dört farklı kategoriye ayrılabilir: i) sermayenin hangi alanlara yöneltileceği kaynak ülke tarafından belirlenen ve yerli şirketlerle benzer politikalarla yönetilen çok ulusin şirketler (multinational corporation); ii) yatırım politikası kaynak ülke tarafından belirlenmekle birlikte uluslararası piyasalam girebilmek için esnek ve küresel stratejiler takip eden u.lu.sla:rarası şirketler (international corporation); iii) herhangi bir ülkeye bağlı olmayan farklı uluslardaki sermayedarların oluşturdukları uluslaraşıını şirketler (transnational corporation) ve iv) uluslararası bir kuruluş tarafından kontrol edilen uluslarüstü şirketler (supranational corporation). Uluslararasılaşma, kavramsal olarak sermaye küreselleşmesi odağına oturtlilmuş ve çözümlemesi sermaye birikiminin araçlan olarak i) sermaye yoğun­ laşması ve ii) sermaye merkezileşmesi perspektifierinden incelenmiştir. Sermaye birikim süreciyle ilgili ve bağlantılı olan sosyal hegemonya stratejileri de konunun diğer aydınlatıcı bir ögesi olarak incelenmiştir. 1- Küreselleşme hareketinin temel unsurlan i) meta sermayenin gelişimi, ii) finansal sermayenin gelişimi ve iii) üretici sermayenin gelişimi olarak sı­ ralanmış ve ilaç üretim sektöründeki "uluslararasılaşına" süreci bu faktöriyel parametreler ışığında incelenmiştir. 2- İlaç sanayiinde çokuluslu şirket (çuş) yapılanma kategorileri ve dayandığı nedenler-göstergeler i) yoğunlaşına nedeni, ii) görüntüleri ve iii) araçlan bakımından kategorize edilerek aşağıdaki alt başlıklar temelinde incelenmiştir: o CUS nedeni ola.rak yoğunlasma: i) ilaçta uluslararası ınal ticaretinin boyutu ve büyüme hızı; ii) ilaç sanayiinde firmalar arası birleşme koşullannın belirlenmesi; iii) ilaç sanayiinde firmaların biribirlerinin ülke-pazanna nüfuz etme dereceleri ve pazarların bölgeselleştirilmesi­ küreselleştirilmesi; iv) çokuluslu ilaç şirketlerinin uluslararası faaliyetlerinin çapı. 351 o ÇUS ~örüntüleri: i) uluslararası düzeyde alım ve satım faaliyetleri; ii) emek gücünün uluslararası düzeyde satın alınması; iii) firma fonlarının küresel kar maksimizasyonuna yönelik dağılımı o CUS ~öster~eleri ve aradan: i) doğrudan yabancı yatırım; ii) ihracat ya da pazarlama ve lisans anlaşmaları; iii) Ar-Ge çalışmaları süreci; iv) sınai ve fikri mülkiyet olarak uluslararası patent sistemi; v) özel sermaye birikimi süreci başlıkları olarak smı:flandırılmış ve ayrıntıları yorumlanmıştır. 3- İlaç sektöründe uluslararasılaşma düzeyini anlama bakımından üretim süreçlerinde etkinlik gösteren firmalarm özellikleri başlıca dört tip firma faaliyeti olarak smı:flandırılmış ve incelenmiştir. Buna göre: o Genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaçAr-Ge'si yapmayan, jenerik ilaç satışmda yaygınlaşan tipik ulusal kuruluşlar. o Dünya ilaç pazarlarmda önemli paylar kazanmış, Ar-Ge yapabilen ulusal veya uluslararası jenerik ilaç firmaları. (Bu firmalar patentli veya patent süresi dolmuş ilaçların modifiye jenerik şekillerini de geliştire­ rek pazarda avantaj sağlamaktadır) o Çok uluslu ve global pazarda üst düzeyde yer alan ve birçok ulusal pazarda payları % 40-60 olan, yeni ilaçAr-Ge'si yapan kuruluşlar. o Son 20 yılda pazarda yer alan önemli sayıda araştırma ağırlıklı biyoteknoloji firmaları da bulunmaktadır. Bunlar, çoğunlukla buluşlarını çok uluslu firmalada işbirliği içinde pazarlamakta olup, yeni tedavi şekilleri keşfetmek, geliştirmek konusunda uzmanlaşmışlardır. 4. İlaç üretim sektöründeki yoğunlaşma ve buna dayalı uluslararasılaşmayı sağlayan başlıca görüntüler şöyle sıralanabilir: i) ilaçta uluslararası mal ticaretinin boyutu ve büyüme hızı, ii) büyük ilaç üreticisi ülke ilaç firmalarının birbirlerinin ülke pazarına nüfuz etme dereceleri, iii) nüfuz edilen pazarların bölgeselleştirilmesi ve küreselleştirilmesine ilişkin firmalar arası birleşmelerin koşullarını sağlama, iv) emek gücünün uluslararası düzeyde satın alınması, v) firma fonlarının uluslararası olarak küresel kar maksimizasyonuna yönelik dağılımıdır. 352 Bölüm 3 ve 4 tüm tartışmaların ekseni olarak ele alındığında bölüm 5 'te, Türkiye İlaç Sanayiinin bu çerçeveye oturan yapısı, bazı sektörel dinamikler bakırnından analize tabi tutulmuştur. Bu sektörel dinamikler: i) İlaç üretim ve tüketim değerleri, ii) ilaç ihracat ve ithalat değerleri ve iii) yatırım ve istihdam değerleri iv) dünya ticareti içindeki yeri ve rekabet gücü ve v) birleşme ve devralmalar bakırnından sektörün iç pazar görüntüleri olarak kabul edilmiştir. Kuşkusuz sektör dinamikleri ya da sorun-eözüm başlıkları altına girebilecek daha pek çok ayrıntı ve konu bulunmaktadır. Bu başlıkların kimisi, bu çalış­ mada konu edilen bölümler gibi, tek başına bölüm olabilme kapasitesindedir. Ancak sektör dinamiği olarak seçilen temel başlıklar, yani i) meta dolaşım, ii) finansal dolaşım ve iii) emek-işgücü süreçlerinde dolaşım başlıkları, hem uluslararasılaşrnanın temel ölçütlerini ve hem de küresel farmasötik ve biyoteknolojik sanayiilerdeki rekabet stratejilerini karşılar düzlerndedir. Bu bakırndan sektör dinamiklerinin, sadece yukarıda bahsedilen alt başlıklara kısıtlanarak değerlendirilmesi tercih edilmiştir. Bu tanırnlara çerçevesinde ulaşılan başlıca sonuçlar da şunlar olmuştur: 1. Türkiye, üretim standartları, teknolojisi ve kurulu kapasitesi açısından gelişmiş bir ilaç endüstrisine sahiptir. 2. Türkiye İlaç Sektöründe 2008 yılı bakırnından yaklaşık 300 firma faaliyet göstermektedir. 53 firmanın üretim tesisi mevcuttur. 42 adet yabancı sermayeli firmanın 14'ü üretimlerini kendi tesislerinde yapmaktadır. Firmaların çoğunluğu 3. genelde küçük/orta boyutlu yeni ilaçAr-Ge'si yapmayan, jenerik ilaç satışında yaygınlaşan tipik ulusal kuruluşlardır. 4. Bir kısım firmalar, jenerik ilaçlarda Ar-Ge çalışması yapabilen, ulusal ve uluslararası boyutlarda üretim ve satış kapasitesine sahip, olan firmalar dır. 353 5. Çokuluslu ve küresel pazarda ulusal pazar ölçekli diffüz oranları % 40-60 olan, ve yeni ilaçAr-Ge'si yapan kuruluşlar, aktifbiçimde Türkiye pazarmda da yer almaktadır. Yabancı sermayeli firmalar ölçek olarak çokuluslu firma yapısındadır. Bazı yabancı sermayeli firmalar, yerli üretim sektörünün yüksek kapasiteli, önemli firmalarını birleşme ve devralmalarla, kendi sermayelerine katmış ve dünya pazarlarında bu birleşmelerle rekabet koşullan yaratma sürecine girmiştir. 6. Türkiye İlaç Sektörü'nde üretim standartlarının gelişmişlik düzeyi, klasik üretim teknolojisi ve sistemleri ölçeğindedir. Biyoteknolojik üretim yöntemleri henüz kurulu kapasite yatırımına dönüştürülme­ miştir. Sektörde bu türden ilaç üreten firma olmamasına karşın, ürün ithalatı yüksek düzeylere ulaşmaktadır. 7. Sektör, gerek teknik ve gerekse üretim hatlanndaki emek güçleri bakı­ mmdan kalifiye bir işgücüne sahiptir. 8. Sanayi, pazarda gerçekleşen güçlü bir büyüme eğilimine sahiptir. 1990'dan bu yana ortalama büyüme kapasitesi yıllık% 8 olarak gerçekleşmektedir. IMS 2008 sonu itibariyle öngörü olarak, Türkiye'nin de aralannda bulunduğu 7 gelişen ilaç pazarlarının, % 12-13 oranında büyümesi kapasitesine erişmesini ve aynı pazann 85-90 milyar $ 'hk bir toplam hasıla düzeyine ulaşmasını beklemektedir. 9. Klasik üretim teknolojilerinde 50 yılı aşkın bir sektörel deneyim düzeyi tutturulrnuştur. 10. Üretimde, teknoloji ve kalite standartlarının uluslararası düzeyde olması zorunluluğu referans alındığında, buluşçu çok uluslu ilaç firmalannın ürünlerinin fasonolarak üretilebilmesi, WHO düzenlernelerine uygun iyi imalat ve laboratuvar uygulama standartlarında (GMP-GLP) üretim yapılabildiğinin kanıtlandır. 11. Sektörel yatmmlar devrevi olarak dalgalanma göstennekle birlikte, 2000'den bu yana olan dönem de yıllık ortalama 80 milyon$ düzeyine çılamş bulunmaktadır. 354 12. Yatırım kapasitesi, teknoloji yenileme, ürün çeşitierne, üretim kapasitesi verimliliğini artırma gibi özelliklerin yanı sıra, sektörel denetimierin ulusal ve uluslararası sertifikasyona uygun düzeye taşınmasına olanak sağlamaktadır. 13. Türkiye, iç piyasa tüketiminin önemli kısmını (~% 80 oranında) kutu sayısı olarak yerli üretimle karşılayabilme kapasitesine sahiptir. 14. Kutu sayısı bakımından% 20'ler civarında sürdürülen ilaç ithalatı, değer bakımından ve$ kuru itibariyle,% 40'dan fazlaya mal olmaktadır. 15. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2000 sonrası dönemde% lO'lar üzerinde seyretmektedir. Bu hem hammadde ve hem de kimi terapötik kalemlerde mamul ilaç ithalatma dayalı bir gelişmedir. 16. Mamul ilaç ithal kalemleri arasmda başta olan terapötik gruplar arasında onkoloji ilaçları, aşı, serumlar ve kan ürünleri ile biyoteknoloji ürünü terapötik proteinlerdir. 17. Ülke ilaç sektörünün, dünya standartlannda kaliteye, ürün ve süreç esnekliğine, yeterli kapasiteye, teknik bilgi ve deneyim birikimine, nitelikli insan gücüne sahip olması ve mamul ilaçta fiyat avantajlarma rağmen dünya rekabetinde yer alacak kapasiteye ulaşamamıştır. 18. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak yerli ilaç endüstrisinin orta vadede yabancı ortaklıklara ve işbirliklerine yönelme doğrultusu son yıl­ larda hızlanmakta olup, sektör firmalan arasından uluslararası düzeyde birleşme ve devralma süreçlerinde yer alma ortalama % 7 oranmda bir hızasahip olmuştur. Bu eğilim, ulusal firmalarm yabancı sem1ayeli finnalan satın alınmasından çok, ve devralmalan biçiminde seyretmektedir. 19. Sektörde yoğunlaşma oranının 2000'li yıllar itibariyle% 56 olarak DİE verilerine istinaden hesap edilmektedir. Bu da sektörün uluslararası doğasına uygun bir gelişme eğilimi içerisinde olduğunu göstennektedir, 355 20. İlaçla ilgili uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan patent ve veri koruma süreçlerinin yürürlüğe girmesi, önümüzdeki yıllarda jenerik ilaç üreticisi firmalar bakımından yeni pazar daralmalarına neden olabilecek eğilimler olarak değerlendirilebilir. 2 1. Buluşçu firmalarla, j enerikçi firmalar arasında mevzuat uygulamaları da dahil önemle bir pazar payı gerçekleştirme mücadelesi sürdürülmektedir. 22. AB mevzuatıyla uyum konusunda en fazla mesafe alınan sektörlerden birisi ilaç sektörü olarak görünmektedir. Bu mevzautla uyumlu yeni kurumsallaşmalar gerçekleşme sürecinde ilerlemektedir. 23. Sektörün tüm kesimleri ile kamu kurumlarındaki paydaşları (DPT, Tübitak, Üniversiteler, Devlet bürokrasisi) ulusal bir ilaç sanayiinin olmamasından şikayetçidir. 24. Türkiye ilaçta "ulusal bir politika" düzenleme sürecinden önemle ayrılmış ve siyaseten Avrupa Birliğine katılım sürecinin aktörlerinden birisi haline gelmiştir. 25. AB ilaç ve eczacılık müktesebatı ile ilgili önemli ulusal uyumlulandır­ ma çalışmaları yerine getirilmiş ve yapılacak olanlar da sıraya konmuş durumdadır. 26. Avrupa Birliği'ne ilişkin altın özgürlükler olarak sunulan temel dört ölçüt bulunmaktadır. Bunlar i) sermayenin serbest dolaşımı, ii) malların serbest dolaşımı, iii) hizmetlerin serbest dolaşımı, iv) bireyler, meslekler tanımlamasında emeğin serbest dolaşımıdır. 27. Sermayenin serbest dolaşımı ifadesi, neoliberal iktisadi yapılanmalara uygun bir küresel pazarın yaratılması edimini oluşturmaktadır. 356 28. Yani sermaye, ulusal gümrük duvarlarının olmadığı, kapital hareketinin yanı sıra, en geniş anlamıyla bütün mal ve hizmetlerin kendi eliyle piyasalaştınldığı ve bunlara ilişkin ulusal temelde yasama ve diğer hukuksal düzenlemelerden arındırılmış yeni bir egemenlik mekanizması öngörmektedir. 29. Buradaki sihirli öge, ulusal egemenliklerin tammar edilmesinden ziyade, sermaye küreselleşmesinin bir hegemonik bir boyut olarak sınıf­ sal evrilme basamağında yeni bir kavşağa ulaşmasıdır. 30. Başka bir anlatımla, artık tırılımş karşılıklı küresel-bölgesel sermayenin ulusal sınırlar içerisine sıkış­ rekabet ve birlikteliği zincirlerini çözecek yeni bir sıçrama tasanmlandmlmıştır. 31. Bu türden bir siyasi-iktisadi tercihi yapmış bir ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, ulusallıktan ne anlaşıldığı belli olmayan bir sektörel çıkar tercihleri adına politika oluşturma kapasitesinde olmadığım ifade etmek gerekir. 357 KAYNAKLAR Bölüm 1.1 e iliskin Kaynaklar 1. Abacıoğlu N. (1979) Türkiye 'de İlaç Sorunu. AEOB (Ank. Ecz. Od. Bül.), Cilt 1, Sayı 4-5, Syf. 7-16 2. Abacıoğlu N. (1982) İlacın Ekonomi Politiğine Yaklaşım-I: Meta Olarak Sağlık ve İlaç Kullanım Değeri ve Değer, AEOB (Ank Ecz Od Bül) 4:5, 7-15 3. Abacıoğlu N. (1987) İlacın Ekonomi-Politiğine Yaklaşım-IV Değer Biçimi ya da İlacın Değişim Değeri TEB Haberler: 33, 5-8 4. Abacıoğlu N. (2000) İlacın Ekonomi-Politiği AEOB İlaç Forumu 18, 2, 45-60 5. Abacıoğlu N. (2001) Sorularla İlacın Ekonomi-Politiği. AEOB İlaç Forumu 19, 2, 56-62 6. Abacıoğlu N. (2004) Ekonomik Sistem ve İlaç. TFD-Bülteni, 82:5-9 7. Abacıoğlu N. (2005) İlaç: Meta Özellikleri Bakımından İrdelenmesi. Üniversite ve Toplum Cilt 5, Sayı 4. http://www.universite-toplum.org/ text.php3 ?id=252 Eleştirel Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Nalçacı E., Hamzaoğlı 0., Özalp E.) Syf. 306-307, Nazım Kitaplığı, soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006 8. Belek i. Talep. 9. Belek İ. Talep Belirsizliği. Eleştirel Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Nalçacı E., Hamzaoğlı O., Özalp E.) Syf. 307, Nazım Kitaplığı, soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006 ı O. İktisadın İlkeleri (Ed. Çolal ÖF.) Alkım Kitapçılık, Yayıncılık, Anka- ra,1996 ı ı. Kalenderoğlu M Talep "Mikroiktisat", 38-53, Seçkin Yayınları, An- kara, (2002) ı2. Kayaalp O S. Farmakolojiye Giriş, Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji (Ed S. O. Kayaalp) 10. Baskı Hacettepe-Taş Kitapçılık Ltd. Şti. Ankara- 2002 358 13. Marksist Düşünce Sözlüğü. (Yay m Yön. Bottomore T; Yay m Kur. Har~ ris L, Kieınıını VG, Miliband R; Cev. Tunçay M), İieti.şim Yaymiarı, 2. Baskı, İstanllnd, 2001 14. Man K. Kapital, Kapitalist Üretimin Eleştirel Bir Tahlili, Birinci CiU I., Sol Yayıınılan İstanbul, 1986 15. Man K. Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı, Sl[)ll Yaymhnn, İstaınJ:ml, 1979 16. Paırasrz İ. Talep, Arz ve Fiyat: Piyasa Mekanizmaları. Syf 43-47, Ezgi Kitapevi, Bursa, 2000 17. Özalp K Emek-Değer Teorisi. Eleştiırel Sağlık Sosyoiojisi Sözlüğü (Ed. Nıılçacı K, Hamzaoğh O., Özalp E.) Syf. 66-74, Nazım Kitaphğı, soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacıhk, İstanbul 2006 18. Parasız İ. Talep ve Arz Esnekliği. Syf 65-81, Ezgi Kitap evi, Buıırsa, 2000 19. Tunca Z. Talep. Ekonomi Ansiklopedisi, Cilt 3, Syf 1220-1221, Yayınları, İstanbul, 1984 Paymaş 20. Tunca Z. Talebin Gelir Elastikliği. Ekonomi Ansiklopedisi, CHt 3, Syf 1220, Paymaş Yaymlan, İstanJ:nd, 1984 21. 1!lımca Z. Talep Elastikliği. Ekmıomi Ansiklopedisi, Cilt 3, Syf Ji221:U23, Paymaş Yaym!an, istanbul, 1984 22. Tm11ca Z. Talep Kayznasz. Ekonomi Paymaş Yaymlarıı, İstanbul, 1984 23. Zagahııv NA. Ekonorni-Politiğin Aıııs;iklopedisi, TemeUeri Ders Cilt Kitabıı 9 Syf 1225, May Yay. (1979). 24. Tablo 1. Kaynak: Abacıoğhıı N. (1982) İlaczn Ekonomi Politiği­ ne Yaklaşım-I: Meta Olarak Sağlık ve İlaç Kullanım Değeri ve Değer, AEOB (Ank Ecz Od Bü!) 4:5, 7-15 Bölüm 1.2 e İlişkin Kaynaklar 1. Abacıoğlu N. (1982) İlacın Ekonomi Politiğine Yaklaşım-II: Bireysel ve Toplumsal Olarak Gerekli Emek ve Özgül Olarak İlaç Üretimi İçinde Somutlanmzş Biçimi. AEOB (Ank. Ecz. Od. Bül.), 4:6, 10-15. 359 2. Abacıoğlu N. (1983) İlaczn Ekonomi-Politiğine Yaklaşım-III. Metada ve Meta Olarak İlaçta Maddeleşen Emeğin İkili Karakteri. AEOB (Ank. Ecz. Od. Bül), 5:2, 20-22 3. Abacıoğlu N. (2005) İlaç: Meta Özellikleri Bakımından İrdelenmesi. Üniversite ve Toplum Cilt 5, Sayı 4. http://www.universite-toplum.org/ text.php3 ?id=252 4. Abacıoğlu N. (2001) Sorularla İlaczn Ekonomi-Politiği. AEOB İlaç Forumu 19, 2, 56-62 5. Özalp E. Üretken Emek ve Üretken Olmayan Emek. Eleştirel Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Na!çacı E., Hamzaoğlı O., Özalp E.) Syf. 349-350, N azım Kitaphğı, soL Medis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacıhk, İstanbul 2006 6. Zagalov NA. (1979). Ekonomi-Politiğin Temelleri Ders Kitabı, May Yay. Bölüm 2.1 e İlişkin Kaynaklar: 1. İlaç ve İlaç Endüstrisi, İlaç ve Kimya Endüstrisi İşverenler Sendikası­ İEİS, Alaş Basımevi-İstanbu.l, 1984 2. İlaç Sektörü Haldündaki Bazı Terimler (Kaynak)-EFPIA 1999-2005, http://www.kimyaturk.net/index.php?topic= ı 7 ı .O 05.03.2009 3. Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yaymcıhk-İstanbu.l, 2007 Bölüm 2.2 ye İlişkin Kaynaklar: 1. Abacıoğlu N (1989) Türkiye İlaç Endüstrisinde İlk 1O Firma Bakımzn­ dan Ortalama Verimliliğin Tayini. TEB-Haberler 41, 8-18 2. Abacıoğlu N. (2002) Küreselleşme Paradigmaszndan Bir Kesit: İlaç ve Siyaset. Üniversite ve Toplum Cilt 2, Sayı 2 http://www.universitetoplurn.org/text.php3 ?id=69 3. Abacıoğlu N. (1986) Dünyada ve Türkiye 'de İlaç Fiyatlarının Oluşumu­ na Bakış. TEB-Haberler 22, 9-24 360 4. Baytop T. Türk Eczacı/ık Tarihi, (2. baskı yay. haz.- Mat A), İÜ Yay. No: 3358, Ecz. Fak. No: 78, Sınıtay Mat.-İstanbul 2001 5. Baytop T. Eczahane 'den, E ezane ye (Türkiye' de Eczaneler ve Eczacılar, 1800- 1923), Bayer Türk Sağlık Ürünleri Bölümü, İstanbul 1995 6. Baytop T. Laboratuvar 'dan, Fabrika ya (Türkiye 'de İlaç Sanayii, 18331954), Bayer Türk Sağhk Ürünleri Bölümü, İstanbul 1997 7. Başgut B, Abacıoğlu N (2005) İlaç Sanayiinde Araştırma Geliştirme ve Yeni İlaçlar, Üniversite ve Toplum Cilt 5, Sayı 3. http://www.universite- toplum.org/text.php3 ?id=24 7 8. Baylav N. Fatih Sultan Mehmed Devrinde Tıb Eserleri ile İlaçlar, Tür. Tıb. Müsh. Lab. Der. Yay. No.l, Kader Basımevi-İstanbul, 1953 9. Baylav N. Eczacılık Tarihi, Yörük Mat.- İstanbul, 1968 10. Belek İ. Fordist Üretim. Eleştirel Sağhk Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Nalçacıı E., Hamzaoğh 0., Özalp E.) Syf. 86-87, Nazım Kitaplığı, soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006 ll. Belek İ. Taylorisı Üretim. Eleştirel Sağbk Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Nalçacı E., Hamzaoğh 0., Özalp E.) Syf. 312-313, Nazım Kitaphğı, soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006 12. Belek İ. Taylorist-Fordist Üretim. Eleştirel Sağhk Smıyolojisi Sözlüğü (Ed. Nalçacı E., Hamzaoğh 0., Özalp E.) Syf. 313-314, Nazım Kitaphğı, soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacıbk, İstanbul 2006 13. DPT 7. V Yıllık Kalkınma Planı İlaç Sanayii Özel ihtisas Komisyonu raporu, Ankara, 1999 14. DPT 8. V Yıllık Kalkınma Planı İlaç Sanayii Özel ihtisas Komisyonu raporu, Ankara, 1-294, 2001 15. Kırım A (1987) Türkiye İlaç Endüstrisinde Sanayi Yapısı ve Rekabet Yöntemleri Üzerine Rapor. TEB-Haberler 33, 14-27 16. Sandaki M. Gülnur-Mert Sanada/ez Koleksiyonu, Belgeler/e Türk Eczacılığı-1840-1948, (Seri 1- V), Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı, Mas Mat.İstanbul (1997-2006) 361 17. Şehsu.varoğlu. BN. Eczacılzk Tarihi Dersleri İÜ Yay. No:1582, Ecz. Fak. No: 10, Hüsnütabiat Mat.-İstanbu.l 1970 18. Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yaymcıhk-İsümbu.l, 2007 19. Ünver Y. Türkiye 'de Üretim Sürecinde Tıbbi İlaç ve Hammaddesi Sanayii. Devlet Planlama teşkilatı Yayım, Ankara-1980 20. Tablo 1. Kaynak: 7. BYKP ÖİK Raporu+ İBİS Türkiye'de ilaç 19992000 ve Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yaymcıbk-İstanbul, 2007 21. Seki! 1. Kaynak: Başgut B, Abacıoğlu N (2005) İlaç Sanayiinde Araş·· tzrma Geliştirme ve Yeni İlaçlar, Üniversite ve Toplum Cilt 5, Sayı 3. http://www. universite-toplum.org/text.php3 ?id=24 7 Bölüm 2.3 e İlişkin Kaynaklar: l. Abacıoğlu N. Gazi Üniversitesi Bezacılık Fakültesi Sosyal Bezacılık Ders Notları (II) Cumhuriyet Dönemi Bezacılık Mevzuatı Tablolada Kronolojik Dizini Öğrenci Föyü (2008) 2. Bczacıhk, İlaç Yasa ve Yönetmelikleri TBB Yayınları, Fersa Matbaacılık­ Ankara-Şubat 2001 3. Resmi Gazete Koleksiymılan 4. http://www.ieis.org.tr/asp sayfalar/index.asp?sayfa=265&menuk=l2 (11.03.2009) Bölüm 3.1 e iliskin Kaynaklar: ı. Demirgil D. Makro Ekonomi, Ekonomi Ansiklopedisi, Syf. 886, CHt II, Paymaş Yaymlan-İstanbul, 1983 2. Demirgil D. Mikro Ekonomi, Ekonomi Ansiklopedisi, Syf. 940, Cilt U, Paymaş Yaymlan-İstanbul~ 1983 3. Alkin E. Makro Ekonomik Analiz, Ekonomi CiU II, Paymaş Yaymlan-İstanbul, 1983 4. Alkin E. Mikro Ekonomik Analiz, Ekonomi Ansiklopedisi, Syf. 941, CiU II, Paymaş Yaymlan-İstanbul, 1983 362 Ansiklopedisi~ Syf. 887, 5. Sekil1 Kaynak: Abacıoğlu N. (2004) Sınai Ürün Boyutuyla İlaç Pazarı ve Uluslararası/aşma. Toplum ve Hekim, 19(6), 404-430 6. Sekil2 Kaynak: Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007, verilerinden N. Abacıoğlu tarafından düzenlenmiştir. 7. Sekil3 Kaynak: Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007, verilerinden N. Abacıoğlu tarafından düzenlenmiştir. 8. Şekil4 Kaynak: Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007, verilerinden N. Abacıoğlu tarafından düzenlenmiştir. Bölüm 3.2 ye İlişkin Kaynaklar: ı. Abacıoğlu N. (2004) Sınai Ürün Boyutuyla İlaç Pazarz ve Uluslararası­ laşma, Toplum ve Hekim, 19(6), 404-430 2. Şahin H. Piyasa, İktisada Giriş, Syf. 67-72, Ezgi Kitapevi Yayınları, Bursa, 1997 3. Demirligil D. Piyasa, EkonomiAnsiklopedisi, Cilt 3, Syf.llOO, Paymaş Yayınları, İstanbul, 1984 4. Kalenderoğlu Yayınları, M. Faktör Piyasaları, Mikroiktisat, Syf. 153-158, Seçkin Ankara, 2002 s. Alkin E. Piyasa Çeşitler, EkonomiAnsiklopedisi, Cilt 3, Syf.llOO, Paymaş Yayınları, İstanbul, 1984 6. Füsunoğlu M. Tam Rekabet Piyasasında Firma Kuramı, İktisadın ilkeleri, (Ed. Çolak ÖF) Syf. 187-214, Alkım Kitapçılık Yayıncılık, Ankara, 1996 7. Kalenderoğlu M. Piyasalar, Mikroiktisat, Syf. 113-125, Seçkin Yayın­ ları, Ankara, 2002 s. Parasız İ. Talep, Arz ve Fiyat: Piyasa Mekanizması, İktisada Giriş, Syf. 41, 6. Baskı, Ezgi Kitapevi Yayınları, Bursa, 2000 363 9. Füsünoğlu M. Eksik Rekabet Piyasaları, İktisadın ilkeleri, (Ed. Çolak ÖF) Syf. 239-268, Alkım Kitapçılık Yayıncılık, Ankara,1996 10. Abacıoğlu N. Eczane, Eleştirel Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü (Ed. Nalçacı E., Hamzaoğlı O., Özalp E.) Syf. 64-66, Nazım Kitaplığı, soL Meclis Dizisi: 6, Kayhan Matbaacılık, İstanbul 2006 11. Tablo 1. Kaynak: Selçuk Ecza http://www.medimagazin.eom.tr/mm19-bin-eczaneye-ilac-dagitiyor-4-milyar-ytl-ciroya-gidiyor-h -5 5971. html; Erişim: 12.03.2009 12. Tablo 2. Kaynak: İEİS 2000-2003 Türk İlaç Endüstrisi Gelişim Projeksiyonu Raporu (27.05.2002); Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Syf. 86-89, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007 13. Tablo 3. Kaynak: Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Syf. 86-89, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007 14. Tablo 4. Kaynak: TÜİK (2008) -ISSN 1300-0535 İstatistik Göstergeler 1923-2007 TUİK Kaynağı: Sağlık Bakanlığı. Bölüm 3.3 e İlişkin Kaynaklar: 1. Abacıoğlu N (1982) ilacın ekonomi politiğine yaklaşım-I: meta olarak sağlık ve ilaç kullanım değeri ve değer, AEOB (Ank Ecz Od Bül) 4:5, 7-15 2. Abacıoğlu N (1982) ilacın ekonomi politiğine yaklaşım-II: bireysel ve toplumsal olarak gerekli emek ve özgül olarak ilaç üretimi içinde somutlanmış biçimi, AEOB (Ank Ecz Od Bül) 4:6, 10-15 3. Abacıoğlu N (1983) ilacın ekonomi-politiğine yaklaşım-III metadave meta olarak ilaçta maddeleşen emeğin ikili karakteri, AEOB (Ank Ecz Od Bül) 5:2, 20-22 4. Abacıoğlu N (1987) ilacın ekonomi-politiğine yaklaşım-IV. değer biçimi ya da ilacın değişim değeri, TEB-Haberler 33, 5-8 5. Abacıoğlu ma ve fiyat 39,2-4 N (1989) Türkiye ilaç endüstrisinin 1988 itibariyle yoğun!aş­ açısından retrospektif ön değerlendirilmesi, TEB-Haberler 364 6. Abacıoğlu 7. Abacwğlu N. (2000) İlacın ekonomi-politiği, AEOB İlaç Fo:ruımu 18, 2, N (1989) Türkiye ilaç endüstrisinde ilk I Ofirma ortalama verimliliğin tayini, TEB-Haberle.r 41, 8~18 bakımından 45-60 8. Abacıoğlu N. (2001) Sorularla ilacın ekonomi-politiği, AEOB İlaç Fonımuı 9. 19, 2, 56-62 Abacıoğlu N. (2002) Küreselleşme paradigmaszndan bir kesit: İlaç ve siyaset, Üniveırsite ve Toplum (2002) 2(2)- www.universite-toplum.org 10. Abacıoğlu N. İlacm ve teknolojisinin tarihsel serüveni, 2000-2020 yılzn­ da nasıl bir tıpisağlık/ülke/dünya ortamı öngürülebilir? oluşturulabilir? Türk Tabibieri Birliği Yaymı, Ankara, Nisan 2002 ll. Abacwğlu N (2004) Sınai Ürün Boyutuyla İlaç Pazarı ve Uluslararası/aşma, Toplum ve Hekim, 19(6), 404-430 12. EFPIA raporu 2000 13. EFPIA raporu 2007 14. IMS-HEALTH ana sayfası: www.ims.com 15. İEİS (2001) Türkiye'de ilaç endüstrisi-2001, www.ieis.com 16. İEİS: 101 Soruda İlaç Endüstrisi, http://www.ieis.org/tr/endustrilindex2.htm, Erişim: 17. İlkin A. Temerküz, ""Ekonomi Ansiklopedisi'', maş Yaymlan, İstanbul, 1984 18. Kalenderoğlu kanıt, 19. 20. cm 3, 1250-1251, JP'ay- M. Talep, 6"Mikroiktisat'\ 38-53, Seçltin Yayu:ıı1an, (2002) Kalend.eıroğhı n~ 03.11.2002 M. Piyasalar, '"Mikıroiktisat", 113-125, Seçkin YaymRa- Ankara, 2002 Taşdelen S. Rekabet, Ekonomi Ansiklopedisi C:Ht 3, syf 1128, Paymaş Yaymcıhk, İstanbul, 1984 21. Tunca Z. Talep, Ekmıomi Ansikllopedisi, Cilt 3, Syf 1220-1221, IP'ay- 365 maş Yayınları, İstanbul, 1984 22. Tablo 5 Kaynak: EFPIA raporu 2000 23. Tablo 6 Kaynak: EFPIAraporu 2007 24. Tablo 7 Kaynak: EFPIA raporu 2007 25. Tablo 8 Kaynak: EFPIA raporu 2000 26. Tablo 9 Kaynak: EFPIA raporu 2000 27. Tablo 10 Kaynak: Abacıoğlu N. ilacın ve teknolojisinin tarihsel serüveni, 2000-2020 yılında nasıl bir tıp/sağlık/ülke/dünya ortamı öngürülebilir? oluşturulabilir? Türk Tabibieri Birliği Yayını, Ankara, Nisan 2002 28. Tablo ll Kaynak: EFPIA raporu 2000 29. Sekil 5 Kaynak: IMS Health, Mayıs 200 ı 30. Sekil6 Kaynak: The changing dynamics ofpharma outsourcing in asia: Are you readjusting sights? Price Waterhouse Coopers. Erişim: 9.03.2009 www.pharmalot.com/wp-content/uploads/2008/ıO/pwc-asia-report.pdf Bölüm 4.1 e İlişkin Kaynaklar ı. Abacıoğlu N (2000) ilacın ekonomi-politiği AEOB İlaç Forumu 18, 2, 45-60 2. Abacıoğlu N. (2001) Sorularla ilacın ekonomi-politiği AEOB İlaç Forumu 19, 2, 56-62 3. Abacıoğlu N. (2002) Küreselleşme paradigmasından bir kesit: İlaç ve siyaset Üniversite ve Toplum (2002) 2(2), http://www. universite-toplum. org/text.php3 ?id=69 4. Abacıoğlu N. Uluslararası Pazar İstatistikleri ve Dünya İlaç Sanayii: 1999-2003 Döneminden 2005'e Projeksiyon, SM-Sağlık Komisyonuİlaç, Nisan 2004- İstanbul, 2004, Erişim 9.05.2004, http://www.solmeclis.net/tebligler.php?no=3 7 5. Cahit Talas, Ekonomik Sistemler, S.Yayınları, 366 Ankara-1972 6. DPT 8. V YııUık Kaikmma Plam İlaç sanayii özel ihtisas komisyonu raporu, Ankara, 1-294, 200 l 7. Göker A. Niçin Bilim ve Teknoloji Politikası: Niçin Ulusal: Tarihsel Gelişim, Dünya Örnekleri ve Türkiye, Sosyal Demokrasi Deırıııeği, 25 2000~ Ankara 8. Hiırst P, Thompson G. Küreselleşme Sorgulanzyor, (Türkçesi: Erdem~ Ç, Yücel E ..), Syfo 20, Dost Kitabevi Yaym!an, Temmuz 2003, Ankaıra 9. http://www.inovasyon.org/html/AYK. Sosy.Dem.Der.MartOO .htm 1O. Im.manu.el WaHerstein~ Tarihsel Kapitalizm, Metis Yaymhııırıı, İst2mlnd2002. ll. !MS-HEALTH ana sayfası: www.ims.com 12. İEİS (2001) Türkiye 'de ilaç endüstrisi-2001, www.ieis.com 13. Kııırım A, (1987) Türkiye ilaç endüstrisinde sanayi yapısı ve rekabet yöntemleri üzerine rapor, TEB-Haberler 33, 14-27 14. Jan ine Bremoııull, Alahıı Geiedlan, iktisadi ve Toplumsal Kavramlar Sözlüğü, Remzi Kitabev.i, İstauııbu.l-1984, 15. LenJıııı Vt Emperyalizm, Kapitalizmin En yüksek Aşaması, (Çeviren Süreya C), 3. Baskıı, Sol yaymhıın, 1975, Ankara 16. Man K Capital, A Critica! Analysis of Capitalisı Productuon, Volume 1, Lawrence ande Wishaırt~ Lm:ııdon, 1971 17. Türkiye 'nin Bilim ve Teknoloji Politikası -Bilim ve Teknoloji Strateji ve Politika Çalışmaları, TÜBİTAK BTP 97/04, Syf 20-24, Ağustos 1997 18. Türkiye 'nin Bilim ve Teknoloji Politikası -Özet- TÜBİTAK-BTJP 1999 Ankara http://www. tubi tak. gov. tr/btpd/btspd/rapor/btpd tbvtp tr. html 19. Ydmaz S Kapitalist Sistemde Sermaye Birikiminin Evrimi Paribus. Tr.Googlepages.Corn/S Yilrnaz.Doc 367 Bölüm 4.2 ye iliskin Kaynaklar 1. Abacıoğlu N. (1982) İlacın Ekonomi Politiğine Yaklaşım-I: Meta Olarak Sağlık ve İlaç Kullanım Değeri ve Değer, AEOB (Ank Ecz Od Bül) 4:5, 7-15 2. Abacıoğlu N. (2000) İlacın ekonomi-politiği, AEOB İlaç Forumu 18, 2, 45-60 3. Abacıoğlu N. (2001) Sorularla ilacın ekonomi-politiği, AEOB İlaç Forumu 19, 2, 56-62 4. Abacıoğlu N. (2002) Küreselleşme Paradigmasından Bir Kesit: İlaç ve Siyaset, Üniversite ve Toplum 2(2)- www.universite-toplum.org 5. Abacıoğlu N. İlacın ve teknolojisinin tarihsel serüveni, 2000-2020 yılın­ da nasıl bir tıpisağlık/ülke/dünya ortamı öngürülebilir? oluşturulabilir? Türk Tabibieri Birliği Yayını, Ankara, Nisan 2002 6. Abacıoğlu N, (Editör) Türkiye Tıbbi İlaç Rehberi- Güncel Farmalisi 2002 7. Baskı, Palme Yayıncılık, Ankara, 2002 7. Abacıoğlu N, (Editör) Türkiye Tıbbi İlaç Rehberi- Güncel Farmalisi 2003 8. Baskı, Palme Yayıncılık, Ankara, 2003 8. Abacıoğlu N. (2003) Uluslararası Farmasötik Endüstri: 2000 'den 2005'e Kısa Ufuk Turu, TFD-Bülteni, 76:11-16 9. Abacıoğlu N (Nisan 2004) Uluslararası Pazar istatistikleri ve dünya ilaç sanayii: 1999-2003 döneminden 2005'e projeksiyon, SoLMeclis Sağlık Komisyonu Raporu-İstanbul 10. Abacıoğlu N (Aralık 2004) 2003 yılı bakımından farmasötik sanayiiküresel dünya satışları ve eritropoietin, SoLMeclis Sağlık Komisyonu Raporu-İstanbul ll. Abacıoğlu N. (2004) Ekonomik Sistem ve İlaç, TFD-Bülteni, 82:5-9 12. Abacıoğlu N. (2004) Sınai Ürün Boyutuyla İlaç Pazarı ve Uluslararası­ /aşma, Toplum ve Hekim 19(6): 404-430 368 13. Abacıoğlu N. Uluslararaszlaşma Kavramından Uluslararası İlaç Sanayine: Yapısal Süreçler ve Sosyalist Seçenek SoLMeclis-Türkiye 'nin Sosyalist Seçeneği Toplantısı, 23 Ekim 2005-İstanbul 14. Abacıoğlu N. (2005) Sağlığın Ekonomi-Politiğinden Küreselleşen İlaç Sanayiine, Havan, Haziran, 19-42 15. Abacıoğlu N. (2005) İlaç: Meta Özellikleri Bakımından İrdelenmesi Üniversite ve Toplum 5(4)- www.universite-toplum.org 16. Abacıoğlu N (2008) Uluslararası/aşma kavramından uluslararası ilaç sanayine: yapısal süreçler ve sosyalist seçenek Üniversite ve ToplumBilim, Eğitim ve Düşünce Dergisi 8(1) http://www.universite-toplum.org/text.php3 ?id=346 Erişim: 21.03.2008 17. Abacıoğlu N. (2008), İlaç Sanayiinde Küresel Süreçler: 2007 Temel Verileri, TFD Bülteni 97(3-5) 18. About GlaxoSmithKlien, http://www.gsk.com/about/about.htm, Erişim: 23.12.2004 19. Aktan CC, Vural İY. Globalleşme sürecinde çokuluslu şirketler Erişim: 21.01.2009 http://www.canaktan.org/ekonomi/cok-uluslu/aktan-makale.pdf 20. Alpar C. Çok Ulus lu Şirketler ve Ekonomik Kalkınma, Syf 27-30, 3. Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara, 1980 21. Boratav K. Bir cankurtaran simidi: Doğrudan yabancı yatırımlar 26 Kasım 2006, http://arsiv.sol.org.tr/index.php?yazino=5642 22. Başgut B, Abacıoğlu N. (2005) İlaç Sanayiinde Araştırma Geliştirme ve Yeni ilaçlar, Üniversite ve Toplum 5(3)-www.universite-toplum.org 23. DPT 8. V Yıllık Kalkınma Planı İlaç sanayii özel ihtisas komisyonu raporu, Ankara, 1-294, 2001 32. 9. V yıllık kalkınma planı ilaç sanayii ihtisas komisyonu raporu www.dpt.gov.tr/Doc0bjects/Download/3563/oik694.pdf 369 24. Eaton J. Meta Üretimi, Ekonomi politik (Türkçe Çeviri: Yalçm Ş), Üçüncü Baskı: Syf. 28-49, Bilim ve Sosyalizm Yaymlan, Ankara, 1996 25. Eaton J. Sermaye Birikimi, Ekonomi politik (Türkçe Çeviri: Yalçın Ş), Üçüncü Baskı: Syf. 91-111, Bilim ve Sosyalizm Yayınları, Ankara, 1996 26. Ekiz C. Çokuluslu Şirketler, "Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlüğü-Eleştirel Bir Giriş (Ed. Başkaya F., ÖrdekA.)" Syf. 115-132, Özgür Üniversite Kitaplığı: 72, Maki Basın Yaym, Cantekin Mat. İs­ tanbul-2008 27. Eren İ. (2004) Gelişmekte Olan Ülkeler Ve Türkiye 'de İlaç Ürünlerine Yönelik Fikri Mülkiyet Rejimi Değişikliklerinin Siyasal İktisadı. Toplum ve Hekim 19(5), 383-393. 28. Fikri Ve Sınai Haklar Özel ihtisas Komisyonu Raporu T.C. Başba­ kanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Yayın No:DPT : 2373 . Öik: 438 www.dpt.gov.tr/docobjects/download/3187/oik438.pdf 29. Gökten K. UNCTAD, "Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlüğü­ Eleştirel Bir Giriş (Ed. Başkaya F., Ördek A.)'' Syf. 1219-1224, Özgür Üniversite Kitaplığı: 72, Maki Basın Yayın, Cantekin Mat. İstan­ bul-2008 30. Heradeous L, Murray J. (2001) The urge to merge in the pharmaceutical industry European Management Journal19(4), 430-437 31. http://www.efpia.org/Content/Default.asp? 32. http://www.efpia.org/Content/Default.asp?PageiD= 103 &DisplayOrder =PortalPages,Documents,Events&SearchedText=pharmaceutical%20industry%20in %20figures * 33. http://www.globalpolicy.org (Erişim: 26.10.2004) 34. http://www. globalpolicy.org/socecon/tncs/top200 .htm (Erişim: 26.10.2004) 370 35. http://www. gl obalpolicy. org/socecon/tncs/tnctab .htm (Erişim: 26.10.2004) 36. http://www.imshealth.com/portal!site/imshealth/menuitem. 37. http://www.yalciner.com.tr/main.html Erişim: 11.10. 2005 38. http://www.turkpatent.gov.tr/tpe/index.jsp Erişim: 11.10. 2005 39. http://www.vfa.de/en/statistics/innovation/ Erişim: 12.08. 2008 40. IFPMA (2000) Encouragement ofNew Clinical Drug Development: The Role of Data Exclusivity 41. IMS World Review 1999 42. IMS World Review 2000 43. IMS World Review 2001 44. IMS World Review 2002 45. IMS World Review 2003 46. IMS World Review 2004 47. IMS World Review 2005 48. IMS World Review 2006 49. IMS World Review 2007 50. IMS World Review 2008 51. IMS-HEALTH ana sayfası: www.ims.com 52. IMS Report: Lipitor leads the way in 2003, http://open.imshealth.com/webshop2/IMSinclude/i article 20040317. asp Erişim: 18.03.2004 53. ilkin A. ÇokUluslu şirketler, Ekonomi Amıiklopedisi 9 Syf 265~ CHt 19 Payımaş yaymlan, İstanbul 9 1983 54. JuiHet Y. (2003) Internationalization of Regulatory Requirements, Fundament Clin Pharmacol 17~ 21-25 371 55. Kayaalp O S. Farmakolojiye Giriş, Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji (Ed S. O. Kayaalp) 10. Baskı Hacettepe-Taş Kitapçılık Ltd. Şti. Ankara, 2002 56. Kanzık İ. (2004) Türkiye 'de İlaçta Patent ve Veri Koruması 'nın Bugünü ve Yarını Toplum ve Hekim 19(5), 394-397. Kırım 57. A. (1985) Reconsidering Patents and Economic development: A Case Study of The Turkish Pharmaceutical Industry, World Development 13(2), 219-236 58. Kırım A. (1986) The Transnational Corporations and Local Capital: Comparative Conduct and Performance in the Turkish Pharmaceutical Industry, World Development 14(4), 503-521 · 59. Kırım A. (1987) Türkiye ilaç endüstrisinde sanayi yapısı ve rekabet yöntemleri üzerine rapor, TER-Haberler 33, 14-27 60. Kırım A. (1987) Uluslararası ilaç endüstrisinin ekonomisi, ODTÜ Gelişme Dergisi, 14(2): 147-177 61. Marksist Düşünce Sözlüğü, Syf. 114, İletişim Yayınları, 2. Baskı, İs­ tanbul, 2001 62. Pharma 2020: The vision Which path will you take?* Pricewtershousecoopers www.correofarmaceutico.coın/documentos/1 80607PHARMA2 020FINAL.pdf 63. Pharmaceutical Manufacturers Directory, http://www. drugintel. com/pharma/list_J>harmaceutical companies. htm#List%20Pharmaceutical%20Companies. Erişim: 23.12.2004 64. Sanofi Aventis-Key figures, http://en.sano:fi-aventis.coın/. Erişim: 23.12.2004 65. Sınai Haklar ile İlgili Uluslararası Anlaşmalar ve İlişkiler, Bizim BüroKasım 2001-Ankara 66. Stober M. (2004) The New World Of Global Drug Development. Int J Pharm Med 18(2): 69-79 372 67. Soyak A. Küreselleşme,Teknoloji Politikası, Türkiye: Sınai Mülkiyet Hakları ve Ar-Ge Destekleri Açısından Bir Değerlendirme, (Der. Alkan Soyak), Küreselleşme: İktisadi Yönelimler ve Sosyopolitik Karşıtlık­ lar, İstanbul: Om Yayınevi, 2002 68. TRIPS and pharmaceutical patents, WTO-OMC Fact sheet, Sept 2003 69. Türkiye'nin Bilim ve Teknoloji Politikası- Bilim ve Teknoloji Strateji ve Politika Çalışmaları, TÜBİTAK BTP 97/04, Syf 20-24, Ağustos 1997 70. Türkiye'nin Bilim ve Teknoloji Politikası -Özet- TÜBİTAK-BTP Ocak 1999 Ankara http ://www. tub itak. gov. trlbtpd/btspd/raporlbtpd tbytp tr.html 71. World lnvestment Report 2008, Transnational Corporations, and the Infrastructure Challenge http://www.unctad.org/en/docs/wir2008 en.pdf 72. World Investment Report 2008- Overview http://www.unctad.org/en/docs/wir2008overview en.pdf 73. www.unctad.org/en/docs/gdscsir20041 en.pdf 74. Yalçıner G. Türkiye 'de İlaçta Patentin Bugünü ve Yarını, Ankara Barosu, Uluslar arası Hukuk Kurultayı, Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku, Ankara, 8-11 Ocak 2002 75. Yaşgül S. Küreselleşme, çokuluslu şirketler ve şirket birleşmeleri: dünya ilaç endüstrisi örneği, [Alkan Soyak (Ed.), Küreselleşme: İktisadi Yönelimler ve Sosyopolitik Karşıtlıkları, İstanbul, Om Yayınevi, 2002 76. Yılmaz S (2004) Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge): Sermayeler Arası Rekabet Tekelleşmeyi Patent altına alan en önemli anlaşma TRIPS http://www.antimai.org/ınkl/sy04trips.htm 77. Zagalov NA. Meta, Ekonomi-Politiğin Temelleri Ders Baskı: Syf. 129-131, May Yayınları, İstanbul, 1979 373 Kitabı, Birinci Bölüm 4.2 Çercevesinde Meraklısı İdn Cokuhıslu Sirketler Konusunda Cesitli Kaynaklar 1. Sheila L. Croucher. Globalization and Belonging: The Politics ofJdentity ina Changing World. Rowman & Littlefield. (2004). p.lO 2. Bhagwati, Jagdish (2004). In Defense of Globalization. Oxford, New York: Oxford University Press. 3. Summary of the Annual Review of Developments in Globalization and Regional Integration in the Countries of the ESCWA Region by the United Nations Economic and Social Commission for Westem Asia 4. Friedman, Thomas L. "The Dell Theory ofCon:flict Prevention." Emergin: A Reader. Ed. Barday Barrios. Boston: Bedford, St. Martins, 2008. 49 5. Stipo, Francesco. World Federalist Manifesto. Guide to Political Globalization, 6. Globalization http://en.wikipedia.org/wiki/Globalization 7. Nouriel Roubini (January 15, 2009). "A Global Breakdown Of The Recession In 2009". http://www. forbes. com/2009 /0 ı 114/ global-recession2009-oped-cx nr Oı 15roubini.html. 8. Economic Crisis Poses Threat To Global Stability. NPR. February 18, 2009. 9. www.unctad.org/enldocs/gdscsir20041 en.pdf 10. GlobalızatıonAnd Cultural Dıplomacy http://www.culturalpolicy.org/pdf/globalization.pdf ll. Globalization and Its Challenges [Ed. Bordo MD, Taylor AM. ve Williamson J.] www.iie.com/fischer/pdf/fischerO 11903 .pdf 12. Anboğan, Deniz Ülke (1996), Globalleşme Senaryosunun Aktörleri. İs­ tanbul: Der Yaymlan. 13. Global Economy Lecture, 2007 "Globalization and Its Impact on Labor" www. ec on. ucdavis. edu/faculty/fzfeens/pdf/ gl obalization.pdf 374 14. Globalization and Growth in The Twentieth Century www.imf.org/extemal/pubs/ft/wp/2000/wp0044.pdf 15. Büyükuslu, A.Rıza ve G. Kutal (1996), Çokuluslu Şirketler ve Insan Kaynağı Yönetimi, Istanbul: Der Yayınları, 1996. 16. The Globalization ofLabor, Chapter 5, IMF World Economic Outlook ... www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2007/0 1/pdf/c5 .pdf 17. http://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2007/01/pdf/cl.pdf 18. Çam, Esat (1987), "ÇokUluslu Şirketler ve Gelişen Ülkeler", I.Ü. Iktisat Fakültesi Dergisi, Cilt, 45, Sayı 14. 19. ILO,Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Çokuluslu Şirketler ve Sosyal Politika Ile Ilgili Ilkeler Üçlü Bildirgesi, http://www. i lo. org/pub li c/english/employment/multi/download/turkish.pdf 20. Jarblad, Andreas (2003), The Global Politic Econorny of Transnational Corporations: A Theory of Asymmetric Interdependence, Lulea University of Technology, C Ektended Essay No:047. 21. Milanovic, B. (2002), Worlds Apart: The Twentieth Century's Promise that Failed. Manuscript, http://www.worldbank.org/research/inequalityr 22. Milanoviç, Branko (2003), "Two Faces of Globalization: Against Globaalization as We Know It", World Development, Vol. 31, No:4, ss.667683. 23. OECD (2004), OECD Employment Outlook, Paris: Organization for Economic Co-Operation and Development. 24. Petrella, Riccardo ( 1996), "Globalization and Intemationalization: The Dynamics of the Emerging World Order", (Robert Boyer ve Daniel Drache, Eds., State Against Markets: The Limits of Globalization. içinde), London: Routledge, ss.62-83. 25. UNCTAD (2000), World Investment Report 2000: Cross-Border Mergers &Acquisitions and Development, New York: United Nations. 26. Srange, Susan (1989), "Toward a Theory of Transnational Empire", in E.O. Czempiel and J. Rosenau ( eds.) Global Changes and Theoretical Challenges, Lexington, Mass. :Lexington Books. 375 27. World Economic Outlook. October 2008: Financial Stress. Downturns. and Recoveries http ://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2008/02/pdf/ text.pdf 28. World Economic Outlook, April 2008 http://www.imf. org/extemal/pubs/ft/weo/2008/0 1/pdf/text.pdf 29. World Economic Outlook, October 2007: Globalization and Inequality http ://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2007/02/pdf/text.pdf 30. World Economic Outlook. April 2007: Spillovers and Cycles in the GlobalEconomy http ://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2007/0 1/pdf/text.pdf 31. World Economic Outlook, September 2006: Financial Systems and Economic Cycles http://www.imf.org/extemallpubs/ft/weo/2006/02/pdflweo0906.pdf 32. An Evaluation of the World Economic Outlook Forecasts http://www.imf.org/extemal/pubs/ft/wp/2006/wp0659.pdf 33. World Economic Outlook, April2006: Globalization and Infiation http ://www.imf.org/extemal/pubs/ft/weo/2006/0 l/pdf/weo0406.pdf 34. UNCTAD (2002), World Investment Report 2002: Transnational Corporations and Export Competitiveness, New York: United Nations. 35. UNCTAD (2004), World Investment Report 2004: The Shift Towards Services, New York: United Nations. 36. UNCTAD (2004a), UNCTAD Handbook of Statistics 2004, New York: United Nations. 37. UNDP (2004), Human Development Report 2004: Cultural Liberty in Todays Diverse World, New York: United Nations Development Programme. 38. Vemon, Raymond (1971), Sovereignity at Bay: The Multinational Spread of US Enterprises, New York: Basic Boks. 39. WTO (2003), International Trade Statistics 2003, World Trade Organization. 40. WTO (2004), World Trade Report 2005: Explaining the Links between Trade Standards and the WTO. 376 Bölüm 5.1 Kaynaklar: ı. Abacıoğlu N (1989) Türkiye ilaç endüstrisinde ilk 1Ofirma bakımından ortalama verimliliğin tayini, TEB-Haberler 41, 8-18 2. Abacıoğlu N. İlacın ve teknolojisinin tarihsel serüveni, 2000-2020 yılın­ da nasıl bir tıpisağlık/ülke/dünya ortamı öngürülebilir? oluşturulabilir? Türk Tabibieri Birliği Yayını, Ankara, Nisan 2002 3. DPT 8. V Yıllık Kalkınma Planı (2001) İlaç sanayii özel ihtisas komisyonu raporu, Ankara, 1-294 4. DPT 9. V yıllık kalkınma planı İlaç sanayii ihtisas komisyonu raporu www.dpt.gov.tr/Doc0bjects/Download/3563/oik694.pdf 5. İEİS (2000) Türkiye'de ilaç endüstrisi-2000, www.ieis.com 6. KırımA 7. Turan N. Kuruluşundan Günümüze Türkiye İlaç Endüstrisi, Scala Yayıncılık-İstanbul, 2007 8. Bektaşoğlu S (2007) İlaç Sanayi Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi) (1987) Türkiye ilaç endüstrisinde sanayi yapısı ve rekabet yöntemleri üzerine rapor, TEB-Haberler 33, 14-27 http://kobi.mynet.com/pdf/ilacsanayi.pdf Erişim: 21.01.2009 9. Bektaşoğlu S (2008) İlaç Sanayi Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi) http://www.igeme.org.tr/Arastirmalar/ulke sek/sektor.cfm?sec=ara Erişim: 21.01.2009 ı O. İEİS-Üretim http://www.ieis.org.tr/asp sayfalar/index.asp?sayfa=2 ı 5& menuk= ı2 Erişim: 28. ı2.2008 ll. IMS 2008 Global Pharmaceutical Market Forecast http://wwwı .imshealth.com/web/content/0,3 ı48,64576068 63872702 70260998 82829532,00.html (Erişim: 20.03.2009) ı2. Özihtiyar N (2006) Uluslararası Ticaret Merkezi (!TC) Projesi Kapsamında Örnek Ürün Analizleri Çalışması: 3004 GTİP No Kodlu Tedavide veya Korunmada Kullanılmak Üzere Karışık Olan veya Karışık Olmayan Ürünlerden Oluşan İlaçlar www.iso.org.tr/tr/Documents/MKRaporlar/ ilac%20İSO.doc (Erişim tarihi: 04.02.2009) 377 13. TİSD-Dış Ticaret: http://www.tisd.org.tr/disTicaret.asp_ 14. Devlet İstatistik Enstitüsü 5 Sorularla Dış Ticaret İstatistikleri ve Endeksieri www.die.gov.tr/TURKISH/SONIST/DISTICIST/ SORDST 2005 kitap.pdf 15. Bayramoğlu S (2003) Özelleştirme Döneminde Tekelleşme Eğilimi: Rekabet Kurulu Kararlarına Dayalı Bir Çözümleme www.politics.ankara.edu.tr/dosyalar/tm/SBF WP 6l.pdf Bölüm 6 ya İlişkin Kaynaklar: 1. Dokuzuncu Kalkınma Planı İlaç Sanayüz Özel İhtisas Komisyonu Raporu http://ekutup.dpt.gov.tr!imalatsa/ilac/oik694.pdf 2. İEİS: www.ieis.org.tr/asp sayfalar!index.asp?menuk=lO&sayfa=lOO 3. TİSD: www.tisd.org.tr/ 4. AİFD: www.aifd.org.tr/anasayfa.aspx 378 İTO YAYlNLARI (2009) 2009-1 2009-2 2009-3 2009-4 2009-5 Züccaciye-Turizm Sektörleri Ekonomik Etkileşimi Züccaciye-Turizm Sektörleri Ekonomik Etkileşimi (Broşür) Organik Tarım Bakımından Türkiye'nin Potansiyeli, Bugünkü Durumu ve Geleceği Sosyal Güvenlik ve Vergi Mevzuatındaki Düzenlernelerin Etkileri Profesyonel Mutfak ve Ekipmanlan İçin Avrupa Direktifieri ve Standartlannın 2009-6 2009-7 Uygulama Rehberi Haberlerden Yansıyan İTO: 2005-2008 Toptancı Hallerin Tarım Sektörüne Katkıları ve Ekonomideki Önemi (Cd) 2009-8 2009-9 2009-10 2009-1 1 2009-12 2009-13 2009-14 2009-15 2009-16 2009-17 2009-1 8 2009-19 2009-20 2009-21 2009-22 2009-23 2009-24 2009-25 2009-26 2009-27 Dünden Bugüne İstanbul'da Yaygın Eğitim E-Ticaret Güvenlik Rehberi Türkiye'de Optometrik Ürünler Sektörü Meslek Dalları İtibariyle İstanbul' daki Meslek Liseleri Fiyat İndeksleri (=Price Indices) İstanbul Balık Hali'nin Pazarlama ve Satış Durumu Türkiye'de ve Dünyada Tarımsal Destekleme Politikası Türkiye'de Madencilik Düzenleyici Etki Analizi Rehberi İstanbul' da KırkYıllık 40 Le zzet Durağı (40 Relais Gourmands, 40 Ans d'Histoire des Saveurs d'İstanbul) Türkiye' de Otelcilik ve Kongre Turizminin Geliştirilmesi Halkla ilişldler Yönetimi Geçmişten Günümüze İstanbul Hanlan Herkes İçin Ekonomi Makroekonomik Göstergeler (=Macroeconomic Indicators) İşletmelerde İş Eti ği Özürlüler Vadisi Telif Hukukunda Yayın Sözleşmesi Örnekleri Vergi-Sosyal Güvenlik ve Ticaret İşlemleri Açısından Fatura Uygulama Rehberi KOBİ Girişimcileri İçin Yatırım Projelerinin Hazırlanınası ve Değerlendirilmesi 2009-28 İstanbul'un Esnaf Lokantaları (İngilizce-Almanca) 2009-29 Forty Years Old 40 Taste Havens in İstanbul (=Geschmacksoasen in İstanbul 40 Vierzig Jahre Tradition) 2009-30 Dünden Bugüne Kapalıçarşı:İstanbul 2009-3 ı Yaşayıp Unuttuğumuz İstanbul 2009-32 Türkiye'de Regülasyon ve ÖzelleştirmelerinGelir Dağılımı Etkileri 2009-33 Türk İşletme Kültüründe Ortaklık ve Güven 2009-34 Devletin Bankacılık Sektöründe Düzenleyici Denetleyici Rolü ve Türkiye Uygulaması 2009-34 Devletin Bankacılık Sektöründe Düzenleyici Denetleyici Rolü ve Türkiye Uygulaması (2.bs) 2009-35 Türk Bankacılık Sektöründe Pazar Hakimiyeti ve Sektörün Rekabet Gücünün Uygumalı Analizi 2009-36 E-ihale 2009-37 Türkiye İnşaat Sektörü Hammadde Haritası 2009-38 İstanbul Ticaret Odası Yayın Broşürü 2009-39 Dersaadet Ticaret Odası ı882-ı923: Türkiye Ticaretin Öncü Kuruluşu 2009-40 20ı0 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'da Gıda İşyerlerinin Potansiyeli Paneli (DVD) 2009-4 ı Türkiye haç Sanayi 2009-42 Türkiye'de Tıbbi Cihaz ve Malzeme Üretimi 2009-43 Türkiye'de Tıbbi Cihaz ve Malzeme ithalatı, Yarattığı Kayıplar ve Çözüm Önerileri 2009-44 Yeni Perakendecilik Sisteminde Toptancı Hallerinin izlemesi Gereken Stratejiler 2009-45 İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri 2009-46 Social and Economıc Indicators of Istanbul 2009-47 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi 2009-48 Turkey in Figures 2009-49 Türkiye'de Yayın Hayatı (Türkçe-İng-Alm.Fr.) 2009-50 Başarılı İhracatçılar 2008 (=Outstanding Exporters 2008) 2009-5ı Sürdürülebilir kalkınma, yenilenebilir enerji kaynakları ve hidrojen enerjisi: Türkiye Değerlendirmesi 2009-52 2008 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite KullanımAraştırması 2009-53 Başarılı Vergi Mükellefleri: 2008 (Kitap-CD) 2009-54 Toplantı Yönetimi ve Kararlara Katılma 2009-55 2009-56 2009-57 2009-58 Liderlik Sitilleri, Değişim Yönetimi ve Ekip Çalışması Ahilik Kuruluşu, İlkeleri ve Fonksiyonları (Broşür) İTO Bilgi Merkezi ve Uluslararası Ticari Sınıflandırma Sistemi Yaşayıp Unuttuğumuz İstanbul (2.bs.) İTO YAYlNLARI (2010) 2010-3 2010-4 2010-5 2010-6 2010-7 2010-8 2010-9 2010-10 2010-11 2010-12 2010-16 2010-18 2010-19 2010-20 2010-21 2010-22 2010-23 2010-25 2010-27 2010-28 2010-30 2010-32 2010-33 2010-34 Bir Zamanlar İstanbul: Şehir Mektupları(2.bs.) İstanbul'da Kırk Yıllık 40 Lezzet Durağı (=Forty Years Old 40 Taste Havens in İstanbul) (büyük boy) İstanbul'da Kırk Yıllık 40 Lezzet Durağı (=Forty Years Old 40 Taste Havens in İstanbul (küçük boy) Türk Yan Sanayi Borsası Üye Profil Araştırması (Türkçe-İng) Edebiyatımızda Ticaret ve Tacirler Haberlerden Yansıyan İTO: 2009 Fiyat İndeksleri (aylık) Makroekonomik Göstergeler (3 aylık) Osmanlı' dan Cumhuriyete Özel Girişimciliğe Yönelik Devlet Politikaları Büyümenin YoluAfrika'dan Geçiyor Şehbender Raporlarına Göre !.Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Ticareti Avrupa Birliği'nin Serbest TicaretAnlaşmaları'na Türkiye'nin de Dahil Edilmesi Dünyada ve Türkiye'de e-İhracat Uygulamaları Mesleki ve Teknik Ortaöğretİrnde Finansman Harcamalar ve Maliyet Türkiye İçin Yeni Bir Büyüme Modeli Güneş Koliektörü Uygulamaları İstanbul Kentiçi Ulaşımında Servis Taşımacılığı ABD Deneyimi Işığında Emek Piyasası Reformu ve İşsizliği Azaltıcı Politikalar Karikatürlerle İstanbul'da Toplu Ulaşım Kurumsallaşma ve Kriz Yönetimi İşletmelerde Kurumsallaşma ve Kurumsal İletişimin Önemi Tüketim ve Değerler Suyun İki Yakası: Selanik-İstanbul Kaybolan Meslekler ve Son Ustalar 2010-35 Global Krizde Türk Yan Sanayi Borsası'nın Genel Durumu ve Beklentileri 2010-37 İstanbul Ticaret Odası: 2010-38 The İstanbul Chamber of Commerce: an institution devoted to development of Turkey 2010-47 Aile Kültürünün Aile İşletmesi Kültürü Üzerindeki Etkisi 2010-51 Mikroekonomi ve Makroekonomi Düzeyinde Küresel Rekabet Gücünü Etkileyen Faktörler ve Stratejiler Temmuz itibariyle Not: 2004 Yılı ve Sonrası Çıkan Bütün Yayınlarımıza İnternet Sitemizden Tam Metin Olarak Ücretsiz Ulaşılabilmektedire