KADIN OLARAK KORKULARIN ÖTESİNE GEÇMEK Çeşitli telkin ve buyruklarla kontrol altına alınmaya çalışılan kadın, korku cümlelerinin ana karakteridir. Kadın, bireysel özgürlüğünü belirli sınırlar içinde tutmayı öğrenmesi amacıyla toplum, aile ve diğer bireyler tarafından farklı korku cümleleriyle bastırılmaya çalışılır. '' Aman ! Saat onda evde ol.'' cümlesi genellikle aile tarafından söylenir ve söylenen kadına, o saatte sokakta olursan zarara uğrarsın, karşı cins sana zarar vermeden mutlaka evde olmalısın mesajını verir. Gene etrafta oldukça kullanılan korku cümlesi ise, '' o elbise çok kısa,onu giyme.'' şeklindedir. Bu cümle elbiseyi giyen kadına, bu elbiseyle karşı cins tarafından rahatsız edileceği mesajını aşılar ve küçük yaşlardan itibaren bunu duymaya başlayan kadın artık korku duygusuyla bastırılmış olur. Bastırılmış kadın, benzer cümleleri diğer kadınlar için kullanarak tek tip ''kadın'' kavramı oluşturulmasına katkıda bulunur. Kadınların birbirlerini bu denli kontrol altına aldığı bir alanda erkekler sadece durumu kabullenir ve kadına olan bakış kesin çizgilerle belirlenmiş olur. Aslında tam da bu noktada kadına yönelik tecavüz, sözlü veya fiziksel taciz gibi olayların ana karakteri giyilen elbisenin kısalığı veya saatteki sayıların çokluğu değil, korku cümlelerinin yaratıcılarıdır. Korku cümleleri sayesinde karşı cins, kadına zarar verdiğinde bunu haklı çıkarmak için bir sebep bulabilir ve içini rahatlatabilir. Görselde bulunan erkeklerin kadına göstermiş olduğu muamele sorunun etek ya da dışarıda olma saatinde değil, korku cümlelerinin yarattığı kadın algısında olmasına güzel bir örnek oluşturabilir. Resim 1: http://4.bp.blogspot.com/mqLtPqsQOFU/UEwge13wDYI/AAAAAAAAC0g/IFzxKMKI_7o/s16 00/taciz.jpg Kadını tek bir kalıbın içine hapseden ve yaşamlarını tehdit edecek boyutlara oluşan bu sorun ancak kadınlar tarafından çözülebilir. Kadınlar, baskılara ve toplumsal dayatmalara rağmen bireysel hak ve özgürlüklerinin arkasında durur, başkalarına ihtiyacı olmadan düşünebilme yeteneklerini ortaya koyarsa, mevcut düzen değişime uğramak zorunda kalacaktır. '' Aman ! Saat onda evde ol. '' demek yerine '' saat ondan sonra daha dikkatli davran.'' cümlesini kullanmak kadının dışarıda olma hakkına sahip olduğunu ve bunu kısıtlamaya çalışanlara karşı dikkatli davranmasını telkin eder. ''O elbise çok kısa, onu giyme.'' cümlesindense, ''elbisenin boyutuna kendin karar verebilirsin.'' cümlesi kadının kendi belirlediği kuralları ve kendi düşünce sisteminde oluşturmuş olduğu önlemleri hayata geçirmesine yardımcı olur. Böylece kadınlar, kendisi yerine karar vermeye çalışanlara veya kendilerine zarar verme hakkını elde ettiğini sananlara tepki gösterme mekanizması oluşturabilir. Cümlelerde yapılan bir kaç değişiklikle, sistemin oldukça büyük bir değişime uğrama sebebi ise algıdır. Aslında sadece cümleler değil, cümlelerin yardımıyla toplumsal algı değişime uğrar. Sadece bir kaç kelimeyi değiştirerek, erkeklere dayalı bir algı cümlesi, o işi yapan kadınların özgür seçimlerine dayalı bir algı cümlesine çevrilebilir. Kadına evde olma saatini seçme şansı verildiğinde, hava karardıktan sonra dışarıda dolaşan kadınlara karşı bakış açısı değişime uğrayacaktır. Elbise veya etekte dikkat edilen ilk noktanın boyutu olmamasını sağlamak, elbise veya etek giyen kadını ''cinsel obje'' statüsünden kurtaracaktır. Böylece kadınlar metroda, iş yerlerinde veya dışarıda onları rahatsız etme hakkının olmadığı bilincinde olan insanlarla aynı havayı soluyacaktır. Resim 2: http://galeri8.uludagsozluk.com/426/mesele%C3%B6rt%C3%BC-de%C4%9Fil-zihniyet_801431.jpg Bu algı değişikliğini sağlamak için gerekli olan en büyük şey ise zamandır. Cümlelerdeki değişimler sağlandıktan sonra algının oturması biraz zaman alacaktır. Özellikle ülkemizde, uzun yıllardan beri gelen algıyı tamamen yok etmek çok büyük bir sabır ve zaman gerektirmektir. Buradaki en önemli nokta ise kadınların korkuların ötesine geçebilmek için elinden geleni yapmasıdır. Sonuca ulaşıldıktan sonra tüm kadınlar azalan taciz,tecavüz haberlerinin ve artan saygının bulunduğu bir atmosferi paylaşacaktır.