Bu Proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. Eğitici El Kitabı “Bu yayın Avrupa Birliği’nin desteğiyle hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği sorumludur ve bu yayın herhangi bir şekilde AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.” Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Eğitici El Kitabı İçindekiler I.Bölüm: Kavramlar 4 II.Bölüm: Ayrımcılık 6 III. Bölüm: Cinsiyet Kalıp Yargılarının Aşılmasında Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri 15 IV. Bölüm: Öğrenme Aracı Olarak Filmler Filmlerden Nasıl Yararlanılır? 45 Kaynaklar70 1 Bu kitap, Uçan Süpürge tarafından Avrupa Birliği Merkezi Finans ve İhale Birimi ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle AB Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi Hibe Programı kapsamında yürütülen "Benim Madam Curie'm" projesi çerçevesinde basılmıştır. Proje Koordinatörü Proje Asistanı Danışman Uzman Gönüllü Uzmanlar Kitabı hazırlayanlar Editör Mizampaj ve Görsel Tasarım Sevna Somuncuoğlu Özlem Kınal, Linda Rödel Nur Otaran Hicran Çetin Gündüz Sinem Tarhan, Zeynep Kılıç, Özlem Toker, Canan Mesutoğlu, Derya Gündüz Sevna Somuncuoğlu, Nur Otaran, Linda Rödel, Hicran Çetin Gündüz, Sinem Tarhan, Zeynep Kılıç, Özlem Toker, Canan Mesutoğlu Selen Doğan MG Yapım, Ajans, Halkla İlişkiler yapım, ajans, halkla ilişkiler Uçan Süpürge Mart 2014 Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği Büyükelçi Sokak 20/4, 06700 Kavaklıdere/Ankara Tel: 0 312 427 00 00 • Faks: 0 312 466 55 61 www.ucansupurge.org • info@ucansupurge.org 2 Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Sunuş M illi Eğitim Bakanlığı’nın yürüttüğü Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Hakları Hibe Programı kapsamında başlattığımız “Benim Madam Curie’m” projesi; demokratik yurttaşlık ve insan haklarının gelişmesinin önündeki en önemli engellerden biri olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasını hedefliyor. Bu el kitabı ise bu hedef doğrultusunda, kız çocukların meslek seçiminde rol kalıplarını kırmak için düşünüldü ve öğretmenlerin sınıf içinde toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeterek pratik bir araç olması dileğiyle hazırlandı. Çoğu zaman öğretmenlerin bile farkına varmadan uyguladığı ama toplumsal cinsiyet ayrımcılığını besleyen ve yeniden üreten birçok durum söz konusu olabilmekte. Bunun için duyarlılığı ve farkındalığı arttırmak amacıyla el kitabının ilk bölümde ayrımcılık üzerinde duralım ve bildiklerimizi gözden geçirelim istedik. Meslek seçimi çok genç yaşta yapılan ama hayatın geri kalanını etkileyen bir karar. Özellikle toplumun ve kalıpyargıların kız çocuklarını yönlendirdiği kısıtlı meslekler bu seçimlerin ne kadar doğru yapıldığını düşündürüyor. Kız çocuklarının seçeneklerini çoğaltmak için eğitim hayatlarının ilk yıllarının önemi çok büyük. İşte bu nedenle ikinci bölüm tamamen siz eğiticilere özel. Meslek seçimi konusunda eğitim ve öğretim sürecinin merkezinde yer alan öğretmenlerin toplumsal cinsiyete duyarlı yaklaşımları ile öğrencilere nasıl rehberlik edebileceklerine dair ipuçları içeriyor. Ayrıca toplumsal cinsiyete duyarlı bir sınıf ortamı yaratmak için çocukların bu sürece aktif katılımlarını sağlamak amacı ile bazı uygulama önerileri yer almakta. Üçüncü ve son bölüm ise sinemanın eğitim aracı olarak kullanılması konusunda bazı öneriler içeriyor. Sınıf içinde çocukların dikkatini yoğunlaştırarak ve eğlenerek öğrenmesi konusunda sinemanın etkin gücünden nasıl yararlanabiliriz konusunda düşündük ve iyi örneklerden bir model geliştirdik. Umarız bu bölüm sınıf içi aktivitelerinizi çeşitlendirir ve hem öğrencileriniz hem de sizin için kolaylaştırıcı bir rol oynar. Umarız bu çalışma sizin katkılarınız ile çocukların meslek seçiminden başlayarak ufuklarını genişletmemizi ve kendi yetenek, istek ve hayalleri doğrultusunda istedikleri her mesleği seçebilecekleri konusunda güçlendirir. Uçan Süpürge Ankara, 2014 3 I.Bölüm Kavramlar 4 Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Toplumsal cinsiyet nedir? K işiler doğduklarında biyolojik olarak kadın veya erkek bedeninde dünyaya gelirler. Toplumlar kendi kültürel özellikleri doğrultusunda kişilerin kadın veya erkek olmalarına göre onlara belli roller yüklerler. Toplum tarafından belli normlar çerçevesinde bireylere öğretilmiş kadın ve erkek rolleri, toplumsal cinsiyet rolleri denir. Toplumsal cinsiyet eşitliği neden önemlidir? Toplumsal cinsiyet rolleri; kadınlar ve erkekler olarak düşünce ve davranış kalıplarımızın sınırlarını çizmekle kalmaz, sorumlulukları, paylaşım düzenlerini, kaynaklara ve ayrıcalıklara erişimimizi de belirler. Toplumsal cinsiyet eşitliği kadınların sırf kadın oldukları için önlerine konulan engelleri aşmada onlara yardımcı olur. Erkeklerin sırf erkek oldukları için belli ayrıcalıklara sahip olduğu düşünülür, kadınlar ise aynı gerekçeyle bazı haklardan yararlanamamaktadır. Cinsiyet eşitliği her ikisinin de yasalar ve toplum tarafından eşit kabul edildiğini söylerken, yetersiz kalmaktadır. Toplumsal cinsiyet bakış açısı, kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamda üstlendikleri rolleri yerine getirirken haklardan yararlanmada eşitlikten söz ederek bu açığı kapatmaya çalışır. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliği hak temelli bir yaklaşımdır ve kadın ve erkek rollerine dair önyargıların ortadan kaldırılmasına hizmet eder. Bu nedenle önemlidir ve yaşamın her alanında yaygınlaştırılması, benimsenmesi ve önceliklendirilmesi gerekir. Toplumsal cinsiyet niçin kadınların güçlenmesiyle ilişkilendirilmiştir? Toplumsal cinsiyet hem erkeği hem kadını içerse bile çoğu zaman kadınlar üzerine odaklanılır. Bazı akademik çalışmalarda ‘kadın’ (woman/women) yerine ‘toplumsal cinsiyet’ (gender) kullanılmaktadır. Bunun nedeni toplumda kadınların erkekler kadar fırsata ve özgürlüğe sahip olmamalarıdır; kadınlar eşit olmayan bir statüdedir. Dolayısıyla erkeklere oranla daha özel bir dikkat gerektirirler. Tıpkı biri boş biri yarım dolu bardak gibi; önce boş bardağı doldurmaya başlamak gerekir, iki bardak da eşit seviyede suya sahip oluncaya kadar. Sonra ikisi birden doldurulabilir. Buna pozitif ayrımcılık denir. Eğer içlerindeki su seviyesini göz ardı edip ikisine de aynı miktarda su eklersek aralarındaki eşitliği sağlamaktan söz edilemez. Kaynaklara erişim ve kaynakların kontrolü neden önemlidir? Cinsiyete dayalı iş bölümü kadınları ikincil konumunu pekiştirir ve onları toplumsal cinsiyet rollerine bağlı ve bağımlı kılar. Bu aynı zamanda kadınların kaynaklara erişimini ve onlardan yararlanmalarını da engeller. Bazen kadınlar bazı kaynaklara erişebilir olsalar bile onların kullanımı hakkında kontrole sahip olamazlar. Başka bir ifadeyle; çoğunlukla kaynaklara erişimden yararlansalar bile sadece kullanımından faydalanabilirler, sahip olamazlar veya kontrol edemezler yani karar alamazlar (Örneğin, toprağa sahip değillerdir fakat toprağı işlerler ve ürününden yararlanırlar ama ne ekileceğine karar veremezler). Kaynakları kontrol etmek kaynakların nasıl kullanılacağına karar verip bu kararınızı diğerlerine kabul ettirme fırsatını içerir. Toplumsal cinsiyete duyarlı yaklaşımın en önemli hedeflerinden biri kaynakların eşit kontrolünün sağlanmasıdır. Çünkü karar alma gücü aynı zamanda kaynaklara erişimi ve yararlanmayı garanti eder. 5 II.Bölüm Ayrımcılık 6 Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Ayrımcılık nedir? A yrımcılık hem hukuk hem adalet hem eşitlik hem de sosyal bilimlerle, ama en çok da günlük yaşamımızla ilgili bir kavramdır. Ayrımcılık ister bir hukuk, ister bir adalet ve / veya eşitlik sorunu olarak tanımlansın, insanlar arası ilişkilerde ortaya çıkan insani bir sorundur. Bu sorunun önyargılar ve kalıpyargılarla derinden bir ilişkisi vardır. Üzerinde hemfikir olduğumuz ‘bütün insanların eşit doğduğu’ fikri temel alındığında ayrımcılık sorununun çözümünü bulduğumuzu varsayarız. Oysa günlük yaşamımıza ve insanlık tarihine baktığımızda bu varsayımın gerçekleşmediğini görürüz. Ayrımcılığın odağı tarihsel süreç içerisinde kimi zaman (deri rengi, etnik köken vb. unsurlara dayalı) ırk ayrımcılığı, kimi zaman din-mezhep ayrımcılığı, kimi zaman sınıfsal ayrımcılık olarak kendini gösterir. Ancak, bunlarla sınırlı kalmaz, kadınlara, eşcinsellere, çocuklara, engellilere, yaşlılara ve yoksullara yönelik olarak da karşımıza çıkar. En kısa ve yalın haliyle ayrımcılık; aynı durumdaki bireylere farklı, farklı durumdaki bireylere aynı muamele yapmaktır. Önyargı nedir? Günlük yaşamımızda önyargı kavramını, kanıta ya da bilgiye dayanmayan her türlü ön fikir anlamında kullanırız. Önyargılar sadece olumsuz değil, olumlu da olabilir. Örneğin, tüm Romanların hırsız olduğunu düşünmek olumsuz, tüm Japonların çalışkan olduğunu düşünmek ise olumlu önyargıdır. Ancak, ayrımcılık meselesinde olumlu bir önyargı yoktur. Önyargıyla yaklaştığımız kişi ya da gruplarla aramıza bir mesafe koymamız, ayrımcılıkla sonuçlanan bir tutumdur. Önyargımızın davranışa dönüştüğü durumlarda ayrımcılık söz konusudur. Bir gruba ya da o grubun üyelerine yönelik olumsuz düşüncelerin yanı sıra hoşlanmama, hor görme, kaçınma, yok sayma ve nefret de ayrımcılığa dahildir. Kısaca önyargı; “diğer insanları, bireysel varoluşlarından değil, grup aidiyetlerinden hareketle değerlendiren tutumdur, olumsuz, dogmatik kanaatleri ifade eder.” Kalıpyargı Nedir? Önyargı ve kalıpyargı sıklıkla karıştırılır. Bunlar, birbirlerinden farklı ama birbirlerini tamamlayan iki kavramdır. Kalıpyargılar önceden oluşturulmuş birtakım izlenimler, duyumlar ve görüntüler sayesinde bir nesne, yer, kişi ya da gruba ilişkin karar vermemizi kolaylaştıran zihnimizde oluşturduğumuz imgelerdir. Örneğin, tüm sarışınların aptal olduğu ya da her Kayserilinin tüccar ve kurnaz olduğunu düşünmemizin nedeni o gruplara ilişkin kalıpyargılarımızdır. Kalıpyargılar her zaman olumsuz olmayabilir. Ancak, olumsuz kalıpyargılar önyargıların oluşmasında etkilidir. Kaç tip ayrımcılık vardır? Doğrudan Ayrımcılık: Yasama, yürütme ve yargı organları, gerçek kişilerle kamu ve özel tüzel kişilerin; cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, ulusal köken, etnik köken, cinsel kimlik, felsefi ve siyasi görüş, sosyal statü, medeni hal, hemşehricilik, hamilelik, sağlık durumu, engellilik, bedensel yetenek, yaş ve benzeri temellere dayalı olarak, düzenlenen hak ve öz- 7 gürlüklerden, karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit şekilde yararlanmasını engelleyen veya zorlaştıran her türlü farklı muameleyi ifade eder. Doğrudan ayrımcılık, bir bireye, herhangi bir unsur merkezinde, diğer bireylerden farklı davranmaktır. Şu uygulamalar doğrudan ayrımcılığa örnek verilebilir. •Kişinin cinsel yönelimiyle dalga geçilmesi, aşağılanması. •Bir hastanede Kürt kökenli yurttaşlara sağlık hizmeti verilmemesi. Ayrık tutma: Bir eylem veya eylemsizliğin sonucu olarak bir kişinin veya kişilerin diğerlerinden ayrılması durumudur. Ayrık tutmanın meşru bir amacı yoksa veya amaca ulaşmak için kullanılan araçlar oranlı ve gerekli değilse, eylem ayrımcılık teşkil eder. Ayrık tutmaya şu örnek verilebilir: •Bir şirkette iş beden gücü gerektirmediği halde bedensel engelli birinin işe almada tercih edilmemesi. Dolaylı Ayrımcılık: Kamu tüzel kişileri ile özel gerçek ve tüzel kişilerden kaynaklanan ve görünüşte ayrımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve uygulamalar sonucunda, bir gerçek veya tüzel kişinin veya topluluğun, düzenlenen hak ve özgürlüklerden yararlanması bakımından nesnel olarak haklılaştırılamayan dezavantajlı bir konuma sokulmasıdır. Bir eylem, işlem veya uygulamanın nesnel olarak haklılaştırılabilmesi için, meşru bir amaca sahip olması ve ölçülü olması gerekir. Dolaylı ayrımcı uygulamalarda çoğu halde ayrımcılık ‘farklı’ değil, ‘aynı’ davranmaktan kaynaklanır. Dolaylı ayrımcılığa şu örnekler verilebilir: •Bir okulda asansör varken, engelliler dahil tüm öğrencilerin merdivenleri kullanarak üst kattaki sınıflara çıkmalarının istenmesi. •Kadınlara seçimlerde aday listelerinin ilk sıralarında yer verilmeyerek seçilme şanslarının azaltılması. Taciz: Psikolojik ve cinsel türleri de dahil olmak üzere, insan onurunun çiğnenmesi amacını taşıyan veya böyle bir sonucu doğuran, yıldırıcı, düşmanca, onur kırıcı, aşağılayıcı veya saldırganca bir ortam yaratan veya kişi tarafından bu şekilde tanımlanan ve istenmeyen her türlü davranıştır. Tacize şu örnekler verilebilir: 8 •Din veya etnik köken bakımından azınlık olarak ifade edilen kişi ve gruplara yönelik saldırganca söz veya davranışlar. Zorba Yahudi, Pis Arap gibi… •Engelli olan ve olmayan çocukların bir arada oynayabilmelerini sağlayacak oyun alanları yapılması gerekirken, engelli çocukları yaşıtlarından ayrı tutan ‘engelli oyun parkı’ adı verilmiş parkların yapılması. Mağdurlaştırma: Eşitlik ilkesine uyulmasını talep eden veya yasalarda yasaklanan tutum ve davranışlara karşı şikayette bulunan ve bulunması muhtemel olan veya bu şikayet süreçlerine katılan kişilerle bu kişileri temsil edenlerin, bu talep ve şikayetler nedeniyle maruz kaldıkları her türlü olumsuz tutum ve davranışı ifade eder. Şu örnek verilebilir: •Bir mahallede sürekli gürültü ya- panları şikayet eden mahalle halkının, gürültücüler tarafından şiddet kullanarak tehdit edilmesi. Ayrımcılık talimatı: Bir kişinin kendi adına eylem ve işlemlerde bulunmaya yetkili kıldığı kişilere veya bir kamu görevlisinin bir kamu görevinin icrasıyla ilgili olarak emri altındakilere verdiği ayrımcılık yapma talimatıdır. • Bir belediyenin, kendisine oy vermediğini bildiği bir mahallenin halkını cezalandırmak için, o mahalleye toplu taşıma hizmetini bilerek aksatması. Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Makul düzenleme: Engellilerin yasalarda düzenlenen hak ve özgürlüklerden tam ve diğer bireylerle eşit şekilde yararlanmasını sağlamak üzere belirli bir durumda ihtiyaç duyulan, ölçüsüz veya aşırı yük getirmeyen, gerekli ve uygun değişiklik ve düzenlemeleri ifade eder. Şu örnekler verilebilir: •Bir kamu kurumunda birimlerin tabelalarını görme engelliler için kabartma harflerle de yazmak. Toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ne demektir? Toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık en basit tanımıyla kadınların sırf kadın oldukları için uğradıkları ayrımcılıktır. Türkiye’nin 1985 yılında imzaladığı Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nde (CEDAW) ayrımcılık şöyle tarif edilmiştir: Madde 1: Bu sözleşmede “kadınlara karşı ayrım” deyimi, kadınların, medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya diğer sahalardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına gelecektir. Günlük yaşamımızda kadınların dışlandıkları ve ayrımcılığa maruz kaldıkları alanları ‘politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni alanlar’ olarak sıralayabiliriz. Örneğin iş ilanında askerliğini yapmış olmak koşulu koyan bir kurum ayrımcılık yapıyor, yani açıkça söylemese bile işe bir erkeği alacağını bildiriyor demektir. Çünkü ülkemizde zorunlu askerlik sadece er- kekler için söz konusudur. Kadınlar ayrımcılığa her zaman bu kadar açık seçik maruz kalmazlar. Bazen verilen hizmetlerin yetersizliği de ayrımcılığa uğramamızla sonuçlanır. Eğer yaygın ve ulaşılabilir bir kreş hizmeti verilmiyor ise evde kalıp çocuklara bakacak olan, kadındır. Erkek ücretli işinde çalışmaya devam eder. Çocukların bakımından sorumlu olan ebeveynin anne olduğu düşüncesi kadınların ücretli bir işte çalışmanın dışında kalmalarını bir ayrımcılık ve hak ihlali olarak görmemizi zorlaştırır. Bu noktada cinsiyete dayalı iş bölümünden söz etmek gerekir. Cinsiyete dayalı işbölümünün sonuçları nelerdir? Cinsiyete dayalı iş bölümünün kadınları engellediği bir gerçektir. Ancak, bu iş bölümünden sadece kadınlar etkilenmez. Erkekler açısından da bu durum bazı sıkıntılar doğurur. Aileyi geçindirmek, bunun için en güçlü, en becerikli olmaya zorlanmak gibi… Kadınlar açısından ise durum, seçeneksizlikten ibarettir; ya çocuklarının annesi ve evinin kadını olmak, ya da… Kısaca cinsiyete dayalı iş bölümü bir görev paylaşımı anlamına gelmemektedir. Aksine hayatın yükünü birlikte kaldırmak yerine çoğunu kadınların omzuna yüklemek biçiminde gerçekleşmektedir. Bu durum kadınlar aleyhine büyük bir eşitsizliğe ve ayrımcılığa yol 9 açar. Kadınlar zamanlarını ve enerjilerini sarf edecekleri bir meslek edinemezler çünkü cinsiyete dayalı iş bölümü kadınların esas işinin evle ilgili olduğunu söyler. Mesleğinde başarılı bir kadın için akla ilk gelen düşünce onun kariyer hırsının bedelini kocasının ve çocuklarının ödediğidir. Kadın çalıştığı için ailesine zaman ayıramamakta, evini ihmal etmektedir. Oysa çalışan bir erkek için böyle bir ihmalden söz edilmez. Toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü kadınlara önce çocuklarına ve varsa evdeki yaşlılara bakmalarını, evi çekip çevirmelerini ve aile bireylerinin sağlıklı, başarılı olmaları için destek hizmetlerini vermesini söyler. Bu ayrımcılığın yıkıcı sonuçları hayatımıza her anda, her alanda yansır. Günlük hayatta ayrımcılık nerelerde karşımıza çıkar? Ailede Ev işleri ya da aile üyelerinin bakımı gibi işler genellikle aile içinde eşit olarak paylaşılmaz. Yalnızca Türkiye’de değil bütün dünyada ev işi ve ailenin bakımı sorumluluğunu kadınlar ve kız çocuklar üstlenirken, erkekler çalışıp eve gelir getirmekle yükümlüdür. Bu iş bölümü hane gelirine doğrudan bağlı değildir, özellikle eğer kadınlar da çalışıp para kazanıyorlarsa. 10 Cinsiyetçi iş bölümünün temel nedeni ailenin kadın üyelerine erkeklerden farklı sorumluluklar yükleyen kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rolleridir. Toplumsal cinsiyet rollerine göre erkekler güçlü ve akılcı kabul edildikleri için eve ekmek getiren, işe gitmek için erkenden çıkıp gece geç vakte kadar dışarıda çalışandır! Oysa kadınlar zayıf ve duygusal olarak görülürler ve aile üyeleri arasındaki ilişkilerin iyi gitmesinden de sorumludurlar. Kendini unutmak pahasına herkese ilgi göstermesi, anne ve eş olarak hem kocasına hem çocuklarına duygusal açıdan destek olması beklenen kadınlar, bir de gün boyu ev işlerini yapmak, bebeklerine, hastalara ve yaşlılara bakmakla görevlidir. Toplumsal cinsiyet rolleri yalnızca evdeki görevleri değil, birçok yaşam alanını da tarif eder: erkekler günün büyük bölümünü ev dışında geçirirken, kadınlar ev içlerinde kapalıdırlar. Çağdaş toplumlarda kadınlar ev içinde ya da dışında, giderek daha çok ücretli işlerde çalışmaya başlamışlardır, hatta kimi zaman hane gelirinin esas sağlayıcısı bile olabilmektedirler. Bu durumda ev içindeki iş bölümünde katı ayrımlar giderek çözülecektir. Ne var ki, toplumsal cinsiyet kalıplarının tamamen ortadan kalkması çok zordur çünkü toplum yaşamında bu roller kemikleşmiştir. Sonuç olarak birçok kadın, hem evde ücretsiz işçi olarak hem de dışarıda para kazanacağı bir işte çalışmakta, dolayısıyla çifte mesai yapmaktadır. Toplumsal cinsiyet kalıpları yalnızca yetişkin aile üyelerinin görevlerini belirlemez; çocuk ve gençlerin de bu iş bölümünde yerleri vardır. Çok erken yaşlarda kız çocuklardan temizlik, yemek pişirme ve bebeklerle yaşlıların bakımında annelerine yardımcı olmaları beklenir. Oysa genellikle çok daha özgür olan oğlanlardan böyle işler beklenmez. Oğlanlar futbol oynar, mahalledeki diğer çocuklarla dolaşırlar; kızların bunları yapmaları ise çoğunlukla iyi karşılanmaz. Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Ev idaresinde farklı roller ve öncelikler Evle ilgili bir karar almak gerektiğinde erkeklerle kadınların genellikle birbirlerinden çok farklı yükümlülükleri ve öncelikleri olduğu görülür. Çoğunlukla her aile üyesi kendi denetimindeki kaynağı kendi önceliğine göre kullanmak ister. Uluslararası araştırmalar erkeklerden çok kadınların aile üyelerinin, özellikle çocukların ihtiyaçlarını göz önüne aldıklarını göstermiştir. Kadınlar beslenme, sağlık ve çocukların eğitimi gibi günlük ihtiyaçlarla daha fazla ilgilidirler. Kararlarda ve kaynakların denetiminde söz sahibi olma durumunu belirleyen unsurlar her evde ve her kültürde değişiklik gösterse de, genelde karar verme süreçlerinde erkeklerin kadınlardan daha öncelikli olduklarına dair kanıtlar bulunmaktadır. Dünya genelinde birçok evde günlük ev harcamalarının yönetimi konusunda kadınların ya çok az ya da hiç etkileri yoktur; sağlıkla ilgili veya araba, toprak ya da mal gibi önemli alımlarda kararlarını kendileri veremezler. Kadınlar kendi hareketleri konusunda bile karar veremezler; evden çıkıp bir akraba ya da dost ziyaretine ya da alışverişe gidip gitmeyeceklerine, ne zaman ve nereye gideceklerine kocaları, babaları ya da erkek kardeşleri karar verir. Evle ilgili kararlarda bu tür eşitsizliklerin olması çoğunlukla erkeklerin kadınlardan üstün bir toplumsal statüye sahip olduklarını söyleyen kural ve tutumlara dayanır. Ancak, kişilerin eğitim düzeyi, kazanç ve malları üzerindeki denetimlerinin boyutu, yanı sıra eşler arasındaki yaş farkı gibi unsurlar, aile üyelerinin evle ilgili kararlarda kendi önceliklerini öne çıkarabilmelerini etkilemektedir. Kalıplaşmış cinsiyet rollerinin çocuklara geçirilmesi sal cinsiyet rollerini benimsetmeye çalışırlar. Bu durum, örneğin giysilerin ve oyuncakların seçiminde de kendini gösterir. Birçok aile kızlar için elbise, etek ve pembe renkteki eşyaları beğenirken, oğlanlar için örneğin pembe renkli bir giysiyi kesinlikle seçmezler. Aynısı oyuncaklar için de geçerlidir; kızlara genellikle bebek alınırken oğlanlara oyuncak araba ya da top alınır. Anne-babalar kızlarını oğullarından farklı faaliyetlere de yönlendirirler. Kızlar örgü gibi elişleri yapmaya, oğlanlarsa mahalle takımında iyi top oynamaya özendirilebilir. Çocuklar nasıl davranacaklarını ve hangi faaliyetlerde bulunabileceklerini böylece öğrenirler. Oğlanlara korkmamaları ve ağlamamaları söylenir, güçlü, cesur ve iddialı olmaları istenir. Oysa kızlara talepkar olmamaları, iyi huylu ve itaatkâr olmaları öğretilmektedir. Bu tür farklı tutumlar sonucunda çocuklar davranış ve faaliyetlerin bazılarının kadınlara, bazılarının da erkeklere uygun olduğu şeklinde bir inanç geliştirirler. Daha sonra, örneğin mesleki seçimlerinde, kızlarla erkeklerin kendi tercihlerini benimsedikleri bu cinsiyet rolleri temelinde yapacakları aşikardır. Böylece kızlar hemşirelik, öğretmenlik ya da bakıcılık gibi kadınların çalışma alanları olarak görülen işlere ilgi duyarken, erkek çocuklar asker, otobüs şoförü ya da itfaiyeci olma hayali kurarlar. Dahası, birçok ülkede çocukların gördükleri ilgi ve bakım açısından da farklar vardır. Kadınlar beslenme ve sağlık olanaklarına erkek aile üyelerine nazaran daha az ulaşabildikleri için de ayrımcılığa uğrarlar. Bu gerçek karşısında birçok kız kendini daha değersiz görebilmekte, bu nedenle kendisine erkek çocuklardan farklı davranıldığını düşünmektedir. Doğumlarından itibaren kızlarla oğlanlara farklı davranılır. Çocuk açısından ilk bağlanılan kişiler olan anne-baba ile ailenin öteki üyeleri, çocuklara sürekli kalıplaşmış toplum- 11 Okulda Kız ya da oğlan bütün çocukların eğitim alma hakkı vardır. Bu hak Türkiye Anayasası’nın 42. maddesinde ve çok sayıda uluslararası insan hakları ve çocuk hakları kararında güvence altına alınmıştır. Buna rağmen Türkiye’de, çoğu kız olmak üzere çok sayıda çocuğun okula gitme hakkı elinden alınmıştır. Okula gidenlerin oranı yüksek öğrenimde daha da düşmektedir. İlkokul ve ortaokulda kız ve oğlan öğrenci oranı hemen hemen eşitken, Türkiye’nin birçok ilinde lisede kız öğrencilerin sayısı oğlanlardan düşüktür. 2012-2013 eğitim döneminde Çankırı (%7), Erzincan (%9), Şanlıurfa (%13) ve Bitlis (%15) gibi kentlerde bu oran çok daha düşmektedir. Okullulaşmadaki kadın-erkek farkının çeşitli nedenleri vardır. Birçok aile yalnızca kendi çocuklarının geleceği için değil, toplumun geneli için de eğitimin önemini kavramış değildir. Üstelik bu soruna özellikle Türkiye’nin kırsal kesimlerindeki altyapı sorunları katkıda bulunmaktadır. Ek olarak Türkiye toplumunun derinlerine kök salmış basmakalıp toplumsal cinsiyet rolleri eğitime ulaşmada önemli bir engeldir. Yukarıda değinilmiş olan ailenin kadın ve erkek üyelerinin görev ve rollerindeki farklar sebebiyle, kızların oğlanların aksine ev işleri ve tarım faaliyetlerine yardımcı olmaları istenmekte, bu nedenle de çocuklar okuldan uzak kalmaktadırlar. düzeylerdeki eğitim seviyelerinde öğretmenlik yaparlar. 2012-2013 eğitim yılında okul öncesi öğretmenlerinin %94,2’si, ilkokul öğretmenlerinin ise: 57.8’i kadınken, ortaokul ve liselerde bu rakam 44.3’e düşmektedir. Yüksek eğitim seviyelerindeki eğitimci kadınların oranının düşük olması durumu, Türkiye’deki üniversitelerde çalışan kadınların, öğretim elemanları hiyerarşisi içindeki konumlarında bariz bir şekilde görülmektedir. Dünya standartlarıyla karşılaştırıldığında Türkiye’deki kadın akademisyenlerin sayısı yüksek olmakla birlikte, bu durum cinsiyet eşitliğinden oldukça uzaktır. 2012-2013 eğitim yılında kadın akademisyenlerin sayısı düşerken kadın öğretmenlerin sayısı artmıştır: üniversitelerdeki öğretmenlerin % 42,8’i kadınken, yardımcı doçentlerin % 37,7’si, profesörlerinse % 28,4’ü kadındır. Kadın istihdamının eğitim sisteminin alt seviyelerinde daha yoğun olduğu gerçeği, okulların ve üniversitelerin yönetimlerindeki düşük temsiliyetle iyice belirginleşmektedir: 2010 yılında okulların yalnızca % 11,9’unun, üniversitelerinse % 5,9’unun yönetici kademeleri kadınlardan oluşmuştur. Çalışma Hayatında Eğitim hiyerarşisinde kadınların yetersiz temsili Türkiye’de öğretmenlik kadınlar için en eski mesleklerden biridir, bu nedenle de en iyi kadın mesleği olarak öğretmenlik kabul edilir. Ancak, buna rağmen kadınlar eğitim sisteminin her düzeyinde öğretmen olarak eşit şekilde yer almazlar. Kadınlar daha çok alt 12 Tüm dünyada, kadınlar erkeklerden hiç de geride olmadıkları halde, emek piyasasında ciddi olumsuzluklarla karşılaşmaktadır. Emek piyasasındaki cinsiyet ayrımının temellerini oluşturan, kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rolleridir; bu yüzden kadın istihdamı ile erkek istihdamı Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı arasında büyük bir fark vardır. Türkiye’de çalışma yaşındaki kadınların yalnızca % 27,5’i çalışmaktadır. Ancak bu, geriye kalan %72,5 oranındaki kadınların çalışmadığı anlamına gelmez. Bu kadınlar ‘ev kadını’ olarak sınıflandıkları halde büyük olasılıkla birçoğu aile işlerinde çalışmaktadır. Dünya Bankası ücretlendirilmemiş aile işlerini “güvencesiz istihdam” olarak adlandırmaktadır. Türkiye’de 2011 yılında kadınların % 48’inin güvencesiz olarak çalıştığı tahmin edilmiştir. Ayrıca, kadınlar yalnızca belli sektörlerde ve mesleki alanlarda istihdam edilmektedir. Türkiye’de özellikle hemşirelik, bakıcılık ve öğretmenlik kadınlara özgü meslekler olarak görülür; inşaat gibi erkeklere özgü olduğu düşünülen alanlarda kadın çalışan bulmak zordur. 2012 yılında yasa koyucu, üst düzey memur ve yönetici (% 3), ya da makine operatörü veya montajcısı (% 3.4) olarak çalışan kadın oldukça azken, kalifiye tarım ve balık işçisi (% 28) ya da nitelik aranmayan işlerde (% 20) daha çok kadın çalışmıştır. Bu rakamlar aynı zamanda yüksek konum ve seviyelerdeki mesleklerde kadınların yetersiz ya da hiç temsil edilmediklerini göstermektedir. Kadınlara uygun görülen mesleki alan, sektör ve işlerin sayısı erkeklere uygun görülenlerden çok daha az olduğu için, kadınlar iş seçimlerinde de kısıtlanmış durumdadır. ‘Yatay ayrım’ olarak tanımlanan bu ayrım zamanla pek değişmemekte, düşük gelirli ve az gelişmiş ülkelerden, yüksek gelirli ve gelişmiş ülkelere kadar dünyanın her yerinde hüküm sürmektedir. Gelir eşitsizliği Kadınların iş ve meslek seçimindeki eşitsizlik, kadın ve erkek ücretlerindeki önemli farkla birleşmektedir. Dünyanın her yerinde kadınlar erkeklerden daha az kazanmaktadır. 2010 yılında Türkiye’deki kadınların brüt ücretleri, erkeklerinkinden ortalama %15,8 azdır. Bunun bir nedeni kadına uygun olduğu söylenen mesleki alanların genellikle düşük ücretli işleri kapsıyor olmasıdır. Ancak, kadınlar erkeklerle aynı alanda ve konumlarda çalışıyor olsalar bile onlarla aynı ücreti almamaktadırlar. Ayrıca kadınlar kayıt dışı sektörlerde ya da aile içinde ücretsiz emekçi olarak daha fazla çalışmaktadırlar. Gelir eşitsizliğinin bir nedeni de kadınların yarı zamanlı ya da kayıt dışı gibi esnek çalışma koşullarına sahip işlerde daha fazla oranda çalışmalarıdır. Bu durum kadınlara iş ve bakım sorumluluklarını bir arada götürme fırsatı sağlasa da, bu tür modeller aslında aile içindeki iş bölümünü teşvik edip pekiştirmekte, kadının bakım ve ev işi sorumluluklarını kalıcılaştırmaktadır. 2012’de Türkiye’de, çalışan kadınların %24.4’ü yarı zamanlı işler yapmışken, yarı zamanlı çalışan erkeklerin oranı yalnızca % 6.9 olmuştur. Kadınlar herhangi bir yasal güvencesi olmayan kayıt dışı işlerde çalışmaktadırlar. Türkiye’de çalışan kadınların yarıdan fazlasının Sosyal Güvenlik Kurumu’nda kaydı yoktur: 2012 yılında çalışan erkeklerin %32,7’si kayıt dışıyken, kadınların % 54,2’si kayıt dışı çalışmıştır. Medyada Kadınları ve erkekleri nasıl gördüğümüz konusunda medyanın çok güçlü bir etkisi vardır. Her gün televizyon, gazete, internet ve radyolarda ya da caddelerdeki reklam panolarında binlerce kadın ve erkek görüntüsüyle karşılaşır, ama çoğu zaman bunun farkında olmayız. Medya, gerçeği ve toplumda var olan farkları yansıtır gibi görünmekle birlikte, kitle iletişim araçlarının kadın ve erkek betimlemeleri aslında gerçekdışı ve kalıplaşmıştır, dar algılar barındırır ve bunları sürekli yeniden üretir. Gerçeklik iddiasındaki kadın ve erkek betimlemeleri aslında tamamen toplumsal cinsiyet kalıpları doğrultusunda çarpıtılmış betimlemelerdir. Kadınlar sık sık özverili eş ve anne rolünde, erkeklere bağımlı ya da erkeklerin dikkatini çe- 13 kecek bir nesne, ya da erkek şiddetinin kurbanları olarak görünürler. Dahası, genellikle güzel, teslimiyetçi ve uzlaşmacı niteliklerle resmedilen bir kadınsılık öne çıkarılmaktadır. Erkeklerse eril, güçlü, dayanıklı ve rekabetçi rollerde karşımıza çıkarlar. Başarılı bir iş adamı olurlar ama nadiren sevecen bir baba ya da sadık bir koca olarak görürüz onları. Bu betimlemeler toplumun kadınlardan ve erkeklerden ne beklediğine dair görüşlerimizi etkilemekle kalmaz, kendimizden ne beklediğimize dair kendi algılarımızı da büyük oranda etkiler. Reklam ve dizilerde kalıplaşmış yargıların güçlendirilmesi Televizyon tüm medya organları içinde en geniş izleyiciye sahip araçtır. Türkiye’de de durum böyledir ve Avrupa’daki günlük 180 dakika ortalama televizyon izleme zamanı Türkiye’de 300 dakikadır. Bu nedenle TV’de gösterilen programların kadın-erkek algısı üzerindeki etkisi gayet ciddidir. Durum sürekli basmakalıp görüntü sunan reklam ve dizilerde çok daha önemlidir. Reklam aslında bir ürünün ya da hizmetin satışını artırma aracıdır, ancak satın alma kararlarının ötesinde başka davranışları da etkiler. Örneğin tertipli ev hanımlarını gösteren bir çamaşır deterjanı ya da temizlik malzemesi reklamı ev işlerinin yalnızca kadınların görevi olduğu fikrini pekiştirmektedir. Benzer cinsiyetçi görüntü ve roller TV dizilerinde de boy gösterir. Dizi seyretmek yaygın bir boş zaman faaliyetidir. Tipik aileleri ya da eşleri 14 sergilediğini iddia eden bu diziler Türkiye’de yaşayan insanların günlük hayatlarının böyle olduğunu ileri sürmekle kalmaz, aynı zamanda özdeşleşeceğimiz sıradan karakterler konusunda da öneri de bulunurlar. Sokakta Kamusal alanların kullanımı insanların günlük hayatlarının önemli bir parçasıdır. Caddeler, parklar, meydanlar ve kamu binaları insanların başka insanlarla karşılaşıp buluşmaları, dinlenmeleri, kamusal hayata katılmaları ve benzer faaliyetler için mekan teşkil ederler. Kamusal mekanlar genelde herkese açıktır, ancak kadınlar genellikle erkeklere oranla farklı ve çok daha kısıtlı bir kamusal alan ulaşımına sahiplerdir. Kadınlar için neyin uygun olduğunu, neyin uygun olmadığını söyleyen kurallar bu konuda da etkilidir; kamusal mekanlarda erkekler için ‘doğal’ kabul edilen davranış ve faaliyetlerin birçoğu kadınlar için kabul edilemezdir. Örneğin gece geç saatlerde kadınların sokakta dolaşması ya da kafelerde oturup başka kadınlarla çay içmeleri uygun görülmezken, erkeklerin bu tür davranışları gayet “normal”dir. Toplumsal kuralların başka bir sonucu olarak, kadınlar genellikle kamusal mekanlarda çeşitli biçimlerde tacize maruz kalırlar. Taciz kadınların tanımadığı erkeklerin rahatsız edici bakışlarına, cinsel içerikli sözlerine, ya da temaslarına maruz kalmaları gibi cinsellikle ilgili bir olaydır. Davranış ve hareket özgürlüklerini kısıtlayan toplumsal kuralları aşmaya ya da görmezden gelmeye çalışan kadınların karşılaştıkları taciz biçimleri ise hakaret ve aşağılanmadır. Kamusal alanlar çoğu zaman zaten kadınların zararına olacak şekilde tasarlanmıştır. Yaya yollarının yetersizliği, kaldırımların durumu ve genişliği genellikle bebek arabası süren ya da yanında çocukları olan kadınların caddeleri kullanmalarını ya da öteki kamusal alanlara ulaşmalarını engellemektedir. Toplu taşımacılık da erkeklerin günlük yaşamlarına göre düzenlenmiştir. Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı III. Bölüm Cinsiyet Kalıp Yargılarının Aşılmasında Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri 15 Dünyadaki hızlı toplumsal, ekonomik, sosyolojik, kültürel değişimler sonucunda ortaya çıkan bireysel ihtiyaçların giderilmesi, bireyin kendisi ve içinde yaşadığı toplumla uyumlu olmasına destek sağlanması amacıyla sunulan hizmetler olarak da tanımlanabilir. Günümüzde PDR hizmetleri gelişimsel bir anlayış çerçevesinde planlanmakta ve sunulmaktadır. Gelişimsel bakış açısına göre bireyin her yaş döneminde kazanması gereken özellikler, geliştirmesi gereken davranışlar vardır. Bu özellikler gelişim görevleri olarak tanımlanmaktadır. Örneğin; •Konuşmayı öğrenmek G ünümüzde eğitimin amacı ve işlevi birçok etkene bağlı olarak değişmektedir. Hızlı sosyo-kültürel, ekonomik ve teknolojik değişmeler, bilim alanındaki yeni gelişmeler ve buluşlar, özellikle demokratik düşünceler ve insan haklarındaki gelişmeler eğitimden beklentilerin artmasına yol açmış ve geleneksel eğitimi “birey yararına” değişmeye zorlamıştır. Öğrenciye bilgi yüklemeye, sadece zihinsel gelişmeye önem veren geleneksel eğitim giderek yerini bireyi özgürleştirmeye ve yetkinleştirmeye çalışan çağdaş anlayışa bırakmaktadır. Çağdaş eğitim anlayışı insanı ve insanın ihtiyaçlarını temel alır. Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri ise eğitim süreçlerinin ayrılmaz ve tamamlayıcı bir parçasıdır. Psikolojik Danışma ve Rehberlik (PDR) hizmetleri nedir? Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri; bireyin kendini tanıması ve anlaması, problemlerini çözmesi, hayatıyla ilgili gerçekçi kararlar alması, potansiyelini geliştirmesi, çevresinde bulunan imkanları fark etmesi ve değerlendirebilmesi, çevresine dengeli ve sağlıklı bir şekilde uyum yapabilmesi için sunulan hizmetlerdir. 16 •Öz bakım becerilerini edinmek •Cinsiyet farklılıklarını öğrenmek •Duygusal bağımsızlığını kazanmak •Vicdan, ahlak ve değerler sistemi geliştirmek •Bir mesleğe yönelme ve mesleğe hazırlanmak •Vatandaşlık sorumluluklarını üstlenmek •Meslek edinme ve bir işe girmek bireylerin başarması gereken gelişim görevlerinden birkaçıdır. Gelişim görevlerinin yaş dönemi içinde başarılması sonraki dönemlerde başarıya ve mutluluğa, başarılamaması ise mutsuzluğa, çeşitli sorunlara neden olur. Okul Psikolojik Danışma ve Rehberlik (PDR) hizmetleri Okul PDR hizmetlerinde çocukların gelişim görevlerinin eğitim sistemi içinde desteklenmesi amacıyla kendini tanıma ve kabul etme, başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurma, eğitsel anlamda başarılı olma, mesleki gelişme, hayatını güvenli ve sağlıklı olarak yaşayabilme, okul, aile ve toplumla uyumlu olma gibi yeterlilikler kazandırılması hedeflenmektedir (MEB, 2007). Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Şekil-1. İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Sınıf Rehberlik Programı OKULA VE ÇEVREYE UYUM TOPLUM VE AİLE KENDİNİ BUL GÜVENLİ VE SAĞLIKLI HAYAT EĞİTSEL VE MESLEKİ GELİŞİM Çağımızda hızlı ekonomik, sosyal ve teknolojik değişimler eğitim kurumlarını, bireylerin başarılı bir şekilde okuldan iş yaşamına geçişlerini ve bu geçiş sürecinde hem bireylerin hem de iş piyasasının taleplerini karşılamaya zorlamaktadır. Bu nedenle yeni dünya düzeninde eğitim kurumlarının, ilkokuldan itibaren, programlarını çocukları ve gençleri gerçek yaşamla tanıştıracak içerikte ve okuldan iş yaşamına başarılı geçişi sağlayacak üretken bir eğitim ortamı yaratmak yönünde düzenlemeleri gereklidir (Özdemir Yaylacı, 2007). Söz konusu düzenlemeler bireylerin hem akademik hem de kişisel gelişimlerini hedeflemektedir. Bireyin bir bütün olarak geliştirmesine destek sağlamayı amaçlayan PDR çalışmaları bu noktada önemli rol oynamaktadır. KİŞİLER ARASI İLİŞKİLER EĞİTSEL BAŞARI PDR hizmetleri hangi alanlarda sunulur? PDR hizmetleri kişisel-sosyal, eğitsel ve mesleki olmak üzere üç alanda sunulmaktadır. Kişisel sosyal rehberlik hizmetlerinde; bireyin ilgi, yetenek, istek ve potansiyel olarak kendini tanıması, kendine yönelik olumlu bir benlik imajı geliştirmesi, çevresiyle uyumlu olması, sağlıklı iletişim kurması, sorumluluk alması, karar vermesi, kendi cinsiyetini tanıması ve kabul etmesi kısacası yaşam becerileri geliştirerek yaşamayı öğrenmesi hedeflenir. Eğitsel rehberlik hizmetlerinde; okula ve öğrenmeye karşı olumlu bir tutum geliştirmesi, doğru bilgiye nereden ve nasıl ulaşacağını öğ- 17 renmesi, özelliklerine uygun eğitimi alabilmesi, öğrencinin cinsiyeti nedeniyle okula veya üst eğitim kurumuna gönderilmemesi vb. eğitim engelleri varsa fark edilmesi ve bunlarla mücadele edilmesi diğer bir ifadeyle öğrencinin öğrenmeyi öğrenmesi hedeflenir. Meslek rehberlik hizmetleri ile cinsiyet kalıpyargılarından uzak bir şekilde, bireyin ilgi, yetenek ve potansiyeli doğrultusunda kendine uygun mesleği seçebilmesini diğer bir ifade ile çalışmayı ve üretici olmasını öğrenmesini hedefler. Bireysel farklılıklara saygı duymak, kadın erkek tüm bireyleri insan olarak değerli ve gelişmeye açık görmek PDR hizmetlerinin temel ilkeleri arasındadır. PDR hizmetleri okullarda başta öğrenciler olmak üzere veli ve öğretmenleri kapsar. PDR hizmetleri hedef kitleye dönük tüm çalışmalarda (sınıf ve okul rehberlik etkinlikleri, veli toplantıları, veli görüşmeleri, öğretmen ve idarecilere sunulan müşavirlik hizmetleri, seminer, konferans vb.) cinsiyet kalıpyargılarıyla mücadelede önemli bir araçtır. Şekil-2. PDR Hizmetleri RPD Hizmetleri Kişisel-sosyal rehberlik Eğitsel rehberlik Mesleki rehberlik 1. Çeyrek 2. Çeyrek 18 3. Çeyrek Meslek seçimi sürecinde mesleki rehberlik hizmetlerinden nasıl yararlanılır? Ülkelerin kalkınmasındaki en önemli kaynaklardan biri insan gücüdür. İnsan gücünün etkili ve verimli bir şekilde kullanılabilmesi de meslek seçiminin bilinçli yapılmasıyla mümkün olur. Üretken ve gelişmeye açık nitelikler kazandırmayı amaçlayan bir eğitim anlayışı, bireylerin kendi potansiyellerini maksimum düzeyde ortaya koyabilecekleri en uygun mesleği seçmelerine önem verir. Bu doğrultuda mesleki rehberlik hizmetleri bireylerin sağlıklı meslek seçimi yapabilmeleri ya da seçtikleri meslekte mutlu ve başarılı ilerleyebilmeleri için destek sunar. Mesleki rehberlik hizmetlerinin hedef kitlesi tüm bireylerdir. Meslekleri tanımaya ve uygun mesleği seçmeye çalışan öğrenciler, iş arayan, işini değiştirmek isteyen, işinde ilerlemek isteyen yetişkinler, emekliler ve dezavantajlı gruplar (yaşlılar, engelliler gibi) kısacası tüm bireyler mesleki rehberlik kapsamındadır. Çünkü meslek seçimi bir anda ortaya çıkan ve asla değişmeyecek bir karar değildir. Çocukluk yıllarından itibaren geçirilen yaşantılar ve edinilen izlenimler, eğitim seçenekleri, aile bireylerinin etkisi, toplumsal etkiler, istihdam politikaları, eğitim politikaları vb. bireyin meslek seçimi üzerinde etkilidir. Bu nedenle bireylerin meslek seçimi sürecinde doğru şekillerde yönlendirilmeleri, cinsiyet kalıpyargılarından uzak, kendi ilgi ve yetenekleriyle toplumun ihtiyaçlarını göz önünde tutarak kararlar vermeleri mutlu ve üretken olmalarında önemli bir faktördür. Şekil-3 Mesleki Rehberlikte Önemli Öğeler Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Mesleki rehberlik hizmeti bireyin önce ilgi, yetenek, beklenti, güçlü ve zayıf yönleriyle kendini tanıyıp kabul etmesine, çevresindeki eğitim fırsatlarını değerlendirmesine, meslekleri araştırmasına, kendi özellikleriyle mesleğin özelliklerinin birbirine uygunluğu ölçüsünde de mesleğin seçilmesine destek sağlar. Bu süreçte bireylerin öğrenmeye ve çalışmaya karşı olumlu bir tutum geliştirme, öğrenmeyi öğrenme, zamanı iyi kullanma, girişimci olma, yaratıcılığını ortaya koyma, seçimler yapma ve bunların sorumluluklarını alma becerilerini geliştirir. Doğru ve yeterli düzeyde mesleki rehberlik hizmeti alamayan bireyler kendilerini ve meslekleri yeterince tanımadan meslek tercihinde bulunmaktadırlar. Bu durum bireyin hayatında kararsızlık (doğru bir seçim yaptım mı acaba?), zaman kaybı (eğitime ara verme, sınavlara tekrar hazırlanma), başarısızlık (okulu bırakma, derslerde başarısız olma), kendine ya da çevresindekilere (aile, öğretmen) yönelik olumsuz düşünceler (öfke) geliştirmesine neden olabilir. Meslek nedir? Meslek seçimi neden önemlidir? Meslek; kişilere yararlı mal veya hizmet üretmek ve karşılığında bir gelir elde etmek için yapılan, belli bir eğitimle kazanılan ve kuralları toplumca belirlenmiş faaliyetler bütünü- dür (Kuzgun, 2006). Meslek seçimi; bireyin kendine açık olan meslekleri çeşitli yönleriyle değerlendirip kendi ihtiyaçları ve beklentileri açısından istenilen yönleri çok, istenmeyen yönleri az olan birine yönelmeye karar vermesidir. Meslek edinmenin temelinde para kazanarak fizyolojik ihtiyaçları karşılamak yanında gizil güçleri geliştirmek, sosyal ve psikolojik ihtiyaçların doyumunu sağlamak da söz konusudur. Freud’a göre “Sağlıklı insan, sevebilen ve çalışabilen insandır”. Çünkü mesleği sayesinde birey; • Üretici olur. • Kendini değerli ve önemli görür. • Kendine olan güveni ve saygısı artar. • Sahip olduğu becerileri kullanır. • Toplumsal saygınlık kazanır. • Sosyal kimlik kazanır. • Rol ve bu role bağlı sorumluluk duygusu geliştirir. 20. yy başlarında ‘mesleki gelişim’ kavramı ortaya çıkmış, bireylerin herhangi bir mesleki ya da eğitsel seçim yapması yerine bu seçimler için gerekli akademik, psikolojik ve sosyal gelişimlerinin sağlanması, becerilerinin geliştirilmesi, transfer edilebilir becerilere sahip olmaları ve bu doğrultuda mesleki gelişimlerini planlamaları söz konusu olmuştur. Çünkü konunun sadece ‘seçim’ noktasında ele alınması süreç içinde eğitim kademeleri ve sınıflar boyunca öğrencinin gelişim ve değişimlerinin göz ardı edilmesine neden olmuştur. Bir sınıf veya eğitim kademesinde yapılan seçim, öğrencinin gelişim dönemi ve özelliklerinin farklılaşması, bilişsel becerilerin ve yaşam deneyimlerinin artmasıyla geçerliliğini yitirmektedir. Önemli olan, öğrenciye kendini tanıma, yaptığı seçimleri fark edebilme, mesleki gelişimini ve eğitim sürecini başarıyla yönetebilme gücünü ve yeterliliğini kazandırmaktır. 19 Mesleklere yönelik cinsiyet kalıpyargıları • Kadınlar yönetici olabilir mi? • Kadınlar mühendis ya da doktor olabilir mi? • Erkekler hemşire olabilir mi? • Kadınlar ya da erkekler için ideal meslekler hangileridir? Bu sorulara verilen yanıtlar toplumda mesleklerin cinsiyet kalıpyargıları çerçevesinde nasıl şekillendiğini göstermektedir. Yüzyıllardır cinsiyete dayalı kalıpyargılar erkekleri kamusal alana, iş hayatına, bilime, teknolojiye, yönetime yönlendirirken, kadınları eş, anne, ev işlerinden ve aile bireylerinin bakımından sorumlu kişi konumuna getirmiş ve yaşadıkları deneyimleri de bu alanlarla sınırlamıştır. Bu nedenle cinsiyete dayalı kalıpyargılar kadınların ve erkeklerin seçebileceği meslekler üzerinde etkili olmuştur. Günümüzde hızla değişen ve gelişen dünyada her ne kadar meslek seçiminde kadın-erkek ayrımları yok gibi görünse de kız ve erkek çocukların mesleki gelişimlerinde onları yönlendiren pek çok kalıpyargının varlığını sürdürdüğü bir gerçektir. Özellikle kız çocukların okula gidip gidemeyeceği, çalışıp çalışamayacağı, doktor, avukat, öğretmenlik, sanat, spor ya da bilim insanlığı ile ilgili alanlardan hangisinde çalışabileceği genel toplumsal kabuller çerçevesinde şekillenmektedir. Bu durum kadınların kendileriyle aynı düzeydeki erkeklere oranla daha az maddi kaynaklara, sosyal statüye, güce ve kendini gerçekleştirme fırsatına sahip olmalarına neden olmaktadır (Ulusoy, 1999). Cinsiyet kalıpyargıları kız çocukların potansiyellerini ortaya koymalarını da engellemektedir. Üstün yetenekli kız çocukların cinsiyet kalıpyargıları nedeniyle, cinsiyetleriyle başarıyı bağdaştırmayan bir ortamda olduklarında veya yetenekleri erkeklere özgü alanlarda geliştiğinde sorun yaşayabilmekte, yeteneklerini ve ilgi alanlarını gizlemeye çalışmaktadır (KUYEM, 2014). Matematik, fen ve okuma becerilerini kapsayan PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçlarına göre 2003-2012 yıllarında yapılan sınav sonuçları karşılaştırıldığında yoksun ve başarılı kız öğrencilerin başarı oranının yüzde 400 oranında artması, imkan sağlandığı durumlarda kız öğrencilerin matematik ve fen başarılı olduğunu göstermektedir (PISA, 2014) Çelikten (2004) Kayseri’de devlet okullarında görev yapan kadın okul müdürlerinin sayı olarak az olmasının sebeplerini araştırdığı çalışmada toplumsal ve kültürel normlar nedeniyle kadın yöneticilerin kabullenilmesinde sıkıntılar olduğunu belirlemiştir. Kadın öğretmenlerin okulda yönetici olmalarını engelleyen etmenler 20 de “toplumun bakış açısı, gelenekler, ev işlerinin yoğunluğu, evlilik ve çocuk sahibi olmanın getirdiği yükümlülükler, başaramamaktan çekinme ve özellikle diğer kadın öğretmenlerin kadın yöneticilere karşı olumsuz tavır takınmaları” olarak sıralanmıştır. Bu durum kadınların kendi istekleriyle yönetici olmaktan vazgeçme- Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı lerine, okul yöneticiliği sınavlarının kadın-erkek bütün öğretmenlere açık olmasına rağmen sınavlara başvuran kadın oranlarının yüzde 10 civarında olmasına, başarılarının düşük olmasına ya da sınavı kazansalar bile öğretmenlik yapmaya devam etmelerine neden olmaktadır. Kadının yönetim kademesine gelmesini engelleyen önyargıların temelinde cinsiyet kalıpyargıları bulunmaktadır. Araştırmalara göre bu kalıpyargılar arasında “kadının etkili bir yönetimin gereklerini yerine getiremeyeceği, çalışmak istemeyeceği, kariyerlerine erkekler kadar bağlı olmadığı, yeteri kadar sert ve dayanıklı olmadığı, mesai saatleri dışında çalışmayacağı, karar verme kapasitesinin olmaması, çok duygusal olması, kadınların, yöneticilik yaşamının ağır çalışma koşullarına ayak uyduramayacağı, toplumsal görev olarak kadına yüklenen aile, ev işleri ve çocuk büyütmek gibi sorumlulukları bütünleştiremeyeceği” gibi ifadeler mevcuttur (Çelikten, 2004). Bu durum toplumumuzda halen pek çok meslek alanında kadınların geri planda kaldığı göstermekte, diğer taraftan eczacılık ve tıp gibi sağlıkla ilişkili alanlarda kadınların daha yoğun yer aldığı ve bu alanların kadın meslekleri olarak tanımlandığı görülmektedir (Urhan ve Etiler, 2011). Bir çalışma da plastik sanatlar alanında yapılmıştır. Bu çalışmanın sonuçları da cinsiyet temelli farklılık örüntülerinden dolayı kadınların bu alanda profesyonel düzeyde kariyer sahibi olmalarını kısıtlayıcı ve cesaret kırıcı olduğunu göstermektedir (Ulusoy, 1999). Araştırmalar genel olarak değerlendirildiğinde, kadınların meslek seçiminde toplumsal cinsiyet rollerinin ve mesleklere atfedilen kalıpyargıların önemli bir etken olduğu görülmektedir. Toplumun ihtiyaçları ve gelişmesine paralel olarak bu kalıpyargılar zamanla değişime uğrasa da geçerliliğini korumaktadır. Bu kalıpyargılar ancak ailede başlayan ve okulda devam eden eğitimle kırılabilir ve bireylerin cinsiyet ayrımı gözetmeksizin meslek seçmeleri için fırsatlar yaratılabilir. Örneğin, ülkemizde yakın bir zaman kadar erkeklerin sağlık sektöründe hemşire ve hastabakıcı olmaları düşünülemezken günümüzde erkek hemşireler sağlık sektöründe tercih edilen kişiler konumuna gelmiştir. Diğer yandan kadınların mühendislik, yöneticilik gibi pek çok alanda önyargılara rağmen başarılı oldukları görülmektedir. Cinsiyet kalıp yargıları meslek seçimini nasıl etkiler? Cinsiyet kalıpyargıları neredeyse doğum öncesi dönemden başlayarak bireyin tüm hayatını etkiler. Adımız, ne renk giysi giyeceğimiz, hangi oyuncaklarla oynayacağımız, hangi kurallarla büyütüleceğimiz, hangi haklara sahip olacağımız, nasıl bir eğitim alacağımız, nerede çalışacağımız, hangi mesleği seçeceğimiz vb. cinsiyet kalıpyargıları çerçevesinde şekillenir. Çok eski yıllarda insanlarda şeytani güçlerin, küçük çocukların odalarında dolaştığına ve çocukların vücuduna girmek için fırsat kolladığına yönelik bir inanç varmış. Bu şeytani güçlerin ancak gökyüzünün rengi olan mavi renk tarafından kovulduğuna inanılırmış. Bu nedenle ailenin devamı için önemli görülen erkek bebeklere mavi giydirilirmiş. Çocuklar 2-6 yaş döneminde cinsiyet farklılığını öğrenmeye ve cinsel kimliklerini kazanmaya başlarlar. Bu yıllardan itibaren kızların narin, kibar ve saygılı olmaları beklenirken, oğlanların sert, inatçı ve kavgacı tutumları övgü almaya başlar. Özellikle ailenin oğlu yoksa kız çocukların oğlan gibi giydirilmesi ve ‘öyle dav- 21 ranmaya’ zorlanması onaylanırken, oğlanların kızlara özgü bir oyun oynaması, sakin ve kibar olması paniğe neden olur. Kız çocukların kendilerini ifade etmeleri ve ağlamaları normal karşılanırken oğlanlarda bu davranışlar kızlara özgü bir özellik olarak nitelendirilir ve hoş karşılanmaz. Çocukların çevreleriyle iletişim kurdukları andan itibaren aldıkları bu tepkiler onların dünyaya bakışını ve ileride seçecekleri meslekleri etkiler. Büyüyünce ne olacaksın sorusuna kız çocuğun verdiği “astronot” ve oğlan çocuğun verdiği “öğretmen” cevabı “erkekler astronot olur, sen kızsın olamazsın” ya da “öğretmenlik kızlara uygun bir meslek, sen mühendis ol” tepkisiyle karşılandığında çocuğun zihninde toplumda kadın ve erkeklere uygun görülen ve görülmeyen meslekler şekillenmeye başlar. “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna verilen “öğretmen, pilot, şoför, polis…” yanıtlarıyla ya da oynadıkları oyunlarda üstlendikleri rollerle birlikte çocuklarda aynı zamanda mesleki gelişim süreci de başlamış demektir. Meslek seçimi sürecinde çocuklar aile üyelerinin, yakın çevrelerinde yaşayan sevdikleri büyüklerin, öğretmenlerinin, arkadaşlarının, izledikleri filmlerdeki kahramanların, medyada öne çıkan ünlü kişilerin etkisinde kalarak meslekleri araştırmaya ve mesleklerin kendilerine uygunluğunu test etmeye başlarlar. Toplumsal kalıpyargılar temelinde mesleki gelişim sürecini etkileyen faktörler şöyle sıralanabilir: • Bireyin ilgi, yetenek, mesleki değerleri ve hayalleri • Anne-baba-aile • Öğretmen • Arkadaş • Mesleklere atfedilen toplumsal değerler • Bireye sunulan eğitim olanakları, okul başarısı, çalışma alışkanlıkları • İstihdam ve eğitim politikaları Deniz (2001), bireylerin meslek seçimine etki eden faktörlere bilgisayar teknolojilerini de eklemiş, internet kullanımının bireyleri daha girişimci yaptığını ve kendi işlerini kurmaları konusunda cesaretlendirdiğini ileri sürmüştür. Şekil-4. Meslek Seçimi Kendi İstek ve Hayalleri Cinsiyeti ve Fiziksel Özellikleri Meslek Hakkında Bilgi Düzeyi Benlik Kavramı İlgileri, Özel Yetenekleri ve Zekası Mesleki Olgunluk Düzeyi Çalışma Alışkanlıkları ve Okul Başarısı MESLEK SEÇİMİ Ailenin Sosyo-Ekonomik Durumu Ailenin Beklentisi ve Kendisi Hakkındaki Düşünceleri Çevrenin Etkisi, Ülkenin Ekonomik Durumu ve Teknolojik Gelişmeler Mesleğin Toplumdaki Yeri, Getirdiği Gelir ve Mesleğe olan talep 22 Akranlarının Etkisi ve Düşünceleri Okul Başarısı ve Öğretmenlerin Düşünceleri Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Bireyin ilgi, yetenek, mesleki değerler ve hayallerinin meslek seçimine etkisi Bireyin ilgisi, yeteneği, mesleki değerleri ve hayalleri hangi mesleğe yöneleceğini, meslekte başarılı olup olmayacağını ve mesleğini sevip sevmeyeceğini büyük ölçüde etkilemektedir. İlgi, yetenek, değer ve hayaller de büyük ölçüde cinsiyet kalıpyargılarından etkilenerek gelişmektedir. Yetenek; bireyin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyeti olarak tanımlanmaktadır (TDK). Diğer bir ifadeyle bireyin çok da çaba harcamadan başarılı bir şekilde yaptığı, anladığıdır. Herkesin farklı yetenekleri vardır, bazıları sanatta, bazıları sporda daha başarılıdır. Bu nedenle birey yeteneklerini kullandı mesleklerde daha başarılı olur. İlgi; belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma (TDK). İlgi duyma yapılan işte başarılı olmada ön koşullardan biridir. Birey yeteneği olsa da eğer o alana ilgi duymuyorsa başarılı olması ve yaptığı işten keyif alması zordur. Fakat toplumsal kalıpyargılar yeteneğin ve ilginin ortaya çıkışını etkilemektedir. Erkek çocukların matematik- mekanik ve sporla ilgilenmesinin teşvik edilmesi onların bu alandaki yeteneklerinin ortaya çıkışını kolaylaştırmaktadır. Kız çocuklarda ise sözel, sosyal ve sanatsal alanlarla ilgilenme desteklenmekte ve dolayısı ile bu alanlardaki yetenekleri daha rahat ortaya çıkmaktadır. Daha kırılgan görülen kız çocukların erkeklere özgü olarak nitelendirilen mekanik –matematik ve spor ilgisi desteklenmezken, kız çocuklara özgü olarak nitelenen sözel, sosyal ve sanat alanlarına oğlanların ilgisi neredeyse engellenmektedir. Seçilen meslek sadece ilgi ve yetenekle örtüşmekle kalmamalı hayatta öncelikli gördüğümüz, önem verdiğimiz de- ğerlerimizi yaşamamıza da imkan sağlamalıdır. Örn. bazıları için toplumsal saygınlık, bazıları için tanınma, bazıları için ise para önemli birer değerdir. Mesleki değerler bireyin büyüdüğü ortamdan, anne-baba tutumundan, çocuğun kişilik özellikleri ve içinde yaşanan toplumsal çevrenin neye önem verdiğinden ve cinsiyet kalıpyargılarından etkilenerek gelişir. Toplumlarda genellikle erkek çocukların kazanması gereken mesleki değerler saygınlık, güç, yüksek kazançken, kız çocuklarda aileye bağlılık ve çalışma hayatını ikinci plana alma, daha az kazanç, otoriteye itaat olarak görülmektedir. Yetenek ve ilgi her zaman bir arada bulunmayabilir. Yetenekli oluğumuz şeye ilgimiz olmayabilir ya da ilgi duyduğumuz bir alanda yeteneğimiz olmayabilir. Cinsiyet ayrımı yapılırsa, uygun ortam yaratılmazsa, çocuğun yapmak istedikleri geçici birer heves olarak değerlendirilirse çocuk ilgi ve yeteneğinin farkına varamayabilir. Bu nedenle küçük yaştan itibaren cinsiyet farkı gözetmeden çocukların farklı oyunlar oynaması için ortam yaratılması ve farklı uyarıcılarla karşılaştırılması ilgi ve yeteneğin belirlenmesinde etkilidir. Bireyin kurduğu hayaller ise ilgi, yetenek ve kapasitesi ile neler yapabileceğini ya da toplumun kendisinden beklentileri ve cinsiyet kalıpyargıları doğrultusunda bu ilgi ve yeteneği nasıl kullanacağını şekillendirir. Ginzberg’e göre mesleki gelişim hayal, deneme ve gerçeklik olmak üzere üç dönemi kapsar. İlk basamak olan hayal dönemindeki çocuk önceleri hoşlandığı, hayal ettiği bir mesleğe girmek isterken yaklaşık 11 yaşına doğru gerçekleri ve çevre değişikliklerini değerlendirebilecek gelişim düzeyine geldiğinde anne-babasının onayını da dikkate almaya başlar (Kuzgun, 2006) . Çocuğun ailesinin onayını dikkate alması aynı zamanda aile içinde egemen olan toplumsal cinsiyet kalıp- 23 yargılarını da içselleştirmesi anlamındadır. Bu süreçte cinsiyet kalıpyargılarından uzak bir şekilde çocukla hayalleri konusunda konuşmak, onun bilişsel ve duygusal olarak gelişmesine, kendini ve meslekleri tanımasına, hayallerini gerçekleştirebilmesi için neleri yapması gerek- tiği konusunda farkındalık kazanmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca çocukların kurdukları hayallerin ve yaptıkları seçimlerin de o kadar özgür ve kendilerine özgü olmasını sağlayacaktır. Şekil-5. Mesleki Gelişim Basamakları • • • • • • • • 24 Mesleğe başlama Uygun eğitimi alma Kişisel özelliklerle mesleğin özelliklerini eşleştirebilme Meslekleri tanıma Kendini tanıma Özdeşleşme Meslekleri tanıma Mesleklerle ilgili oyun oynama ve meslekleri hayal etme Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Özellikle küçük yaşlardan itibaren seçilen oyuncaklar, okunan kitap ve anlatılan hikayeler çocukların ilgi, yetenek ve hayallerinde etkilidir. Kızlara bebek ve ev eşyasını temsil eden oyuncaklar alarak, masallarda kızları yardıma muhtaç ve güçsüz göstererek oğlanlara araba ve silah alarak ve masallarda güçlü, savaşçı ve kahraman olarak göstererek aslında farkında olmadan gelecekte onlardan neler beklediğimizi de vurgularız. Ayrıca oğlanlara lego, araba vb. mekanik oyuncaklar alarak üç boyutlu ve yaratıcı düşünmelerini desteklerken, kız çocukların bebek, ev eşyası ve makyaj malzemeleri ile oynamasını sağlayarak dış görünüşe önem veren, sadece evle sınırlı bir dünyada yaşayan ve sınırlı bilişsel becerilere sahip bir birey olmasının önünü açıyoruz. Bu durum sonraki yıllarda erkeklerin bilim, teknoloji ve mühendislik alanlarında ilerlemelerini sağlarken, kızların daha çok sosyal bilimler alanında meslek edinmesine neden olmaktadır. Oyun çocuğun bilişsel, duygusal, sosyal gelişiminde dil ve ahlak gelişiminde, yaratıcı ve girişimci olmasında önemlidir. Oyun çocuk için hayatın kendisidir ve oyuncak seçimi de tüm gelişim alanlarıyla ilgilidir. Ayrıca çocuk, oyunlar aracılığıyla yetişkinlerle özdeşleşerek meslekleri tanır (Kuzgun, 2006). Çocuklardaki oyuncak tercihinin doğuştan mı yoksa çevreden mi geldiği konusundaki tartışmalar bilim insanları arasında devam etmektedir. Kızların bebeklerle, oğlanların arabalarla oynamasının kalıtımın bir parçası olduğunu gösteren çalışmaların yanı sıra, oyuncak seçiminin çevreden görülen davranışlarla şekillendiğini gösteren araştırma sonuçları da vardır. Diğer bir grup bilimsel çalışma ise sağlıklı bir psikolojik gelişim için her iki cinsin de bebeklerden arabalara, doldurulmuş ayıcıklardan legolara kadar her tür oyuncakla oynaması, hatta bu oyuncaklarla birlikte oynaması gerektiğini göstermektedir (Arıcan, 2012). Çocukların bilişsel becerilerinin güçlü olması için cinsiyet ayrımı gözetmeden farklı oyun ve oyuncaklarla oynamasını böylece ilgi ve yeteneğini keşfetmesini ve hayata hazırlanmasını desteklemeliyiz. Kızlarla birlikte oynayan veya bebeklerle de oynayan oğlanların, büyüdüklerinde kendi çocuklarına karşı daha sevecen olduğunu, oğlan kardeşleri ve onların oyuncaklarıyla oynayan kızların ise üç boyutlu düşünme becerilerinin diğer kızlara göre çok daha güçlü olduğu saptanmıştır. Anne-babaların meslek seçimi üzerindeki etkisi Mesleki gelişim bireyin doğduğu andan itibaren başlar ve ömür boyu süren gelişim evrelerini kapsar. Bu nedenle aile çocuğun/gencin meslek tercihinde en önemli faktörlerden biridir. Freud’a göre, yaşamın ilk 6 yılında kişiliğin olduğu kadar ileride seçilecek mesleğin de temelleri atılmaktadır. Kişilik gelişimini psikososyal olarak inceleyen Erikson’a göre çocuklar kabul edildikleri, sevildikleri ve bireysellikleri- nin desteklendiği bir aile ortamındaysa doğdukları andan itibaren temek güven, bağımsızlık, girişimcilik, çalışkanlık gibi olumlu duygu ve becerileri geliştirirken, reddedildikleri ya da bireyselliklerinin engellendiği durumlarda güvensizlik, utanç, kararsızlık, suçluluk ve aşağılık duyguları içinde olurlar. Kişilik kuramcılarına benzer şekilde Roe da meslek gelişiminin temelinin çocukluk yıllarında atıldığını, çocukla anne-baba arasında kurulan iletişimin ve çocuğun ihtiyaçlarının 25 karşılanma durumunun mesleki gelişimi belirleyen temel etken olduğunu belirtmiştir (Yeşilyaprak, 2007). Hayatın ilk yıllarında çocuğun yaşadığı hayal kırıklıkları veya yaşadığı doyum, yaşantı zenginliği veya yoksunluğu bireyin ihtiyaçlarını belirlemede, hangi ihtiyacının öne alınacağına karar vermede öncelik sağlar. Super’a göre meslek seçimi bireyin benlik tasarımının bir mesleğe yansımasıdır ve mesleki gelişimde bireyin ilgi, yetenek ve benlik tasarımının önemli bir yeri vardır. Benlik tasarımı doğduğu andan itibaren bireyin çevreden aldığı tepkilerle gelişir. Bu tepkiler olumlu ve destekleyici ise çocuk kendini değerli ve önemli, yetenekli ve başarılı biri, tepkiler olumsuz ise sevilmeyen, yeteneksiz, başarısız ve değersiz biri olarak algılar. Çocuğun kendine güvenli, başarılı, mutlu, kendisi ve çevresiyle uyumlu bir birey olması temelde ailesinden aldığı olumlu tepkiler ve geliştiği sağlıklı benlik tasarımıyla olur. Sağlıklı benlik tasarımı çocuğun var olan potansiyeli ortaya koymasını ve mesleğini ilgi, yetenek ve yapabilirliği doğrultusunda seçmesini sağlar. Kız çocukların bilim ve teknolojiyle uğraşan mesleklere yönelmesi anne-babaların elindedir. Bunun yolu ise kız çocukları küçük yaşta bilim ve teknolojiyle tanıştırmaktır. Ailenin sosyo-ekonomik düzeyi, kültürü, inancı, sunduğu fırsatlar ve içinde yaşadığı çevre gencin meslek seçimini olumlu ya da olumsuz şekilde etkilemektedir. Ekonomik ve kültür düzeyi yüksek ailelerde gençler, yetenek ve ilgileri doğrultusunda meslek seçebilirken, özellikle ekonomik olanakları elverişsiz ailelerde gençler, kısa zamanda çok para ve saygınlık kazandıracak mesleklere yönlendirilmektedir. Hatta ekonomik ve kültür düzeyi ne olursa olsun aile kurallarının katı olduğu durumlarda çocuğa baba mesleğini sürdürmesi için baskı 26 yapılmaktadır. Bazı anne-babalar ise kendilerinin gerçekleştiremediği meslek ideallerini çocukları üzerinden gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Diğer önemli bir nokta da cinsiyettir. Bazı aileler eğitim alma ve meslek sahibi olma hakkını oğullarına tanımakta ve kızlarını bu haktan mahrum etmektedir. Oysa eğitim alma ve meslek sahibi olma her çocuğun en doğal hakkıdır (MEB, 1973,). Bazı ailelerde ise kız çocukların eğitim almasına izin verilirken, oğlan çocuklara aile işini yürütmek dışında bir seçenek tanınmamaktadır. Her iki durumda da çocuklar mağdur olmakta, bir bölümü kendi ayakları üzerinde duracak bir işe sahip olamazken, diğerleri de başkalarının onlar için seçtiği hayatı yaşamak zorunda kalmaktadır. Bandura, sosyal öğrenme kuramında çocukların pek çok şeyi çevrelerindeki bireyleri gözleyerek ve onları model alarak öğrendiklerini belirtmiştir. Bu doğrultuda çocuğun meslek seçimini etkileyen önemli faktörlerden biri de aile içinde gördüğü rol modeller ve çocuk yetiştirme tutumlarıdır. Anne ile baba arasında cinsiyete dayalı katı bir rol paylaşımı varsa çocuğa tanınan haklar, disiplin anlayışı ve çocuktan beklentiler kız ya da oğlan olmasına göre değişiyorsa çocuk toplumda var olan cinsiyet kalıpyargılarına uygun bir mesleğe yönelecektir. Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Kız çocukların meslek gelişimini etkileyen pek çok faktör var. Çalışmalar yeterliliklerin beş yaşından itibaren gelişmeye başladığını gösteriyor. Anaokulundan itibaren oğlanların matematiğe olan ilgisi fark ediliyor. Performanslarında bir farklılaşma olmamasına rağmen üçüncü sınıfta oğlanlar kendi yeterliliklerini kızlardan daha üstün değerlendirmeye başlıyorlar. Böyle başlayınca da kızlar kendilerini daha rahat hissedecekleri diğer alanlara yöneliyor. Kızların matematikte yedi yaşından itibaren potansiyellerinin altında performans göstermeye başladıkları görülüyor. Annelerle yapılan bir çalışmada ortalama 22 aylık çocuklarla annelerinin yaptığı konuşmaların analizinde, annelerin o yaşta bile oğullarıyla konuşurken kızlarla konuştuklarının iki-üç katı daha fazla rakam ve miktar telaffuz ettikleri belirlendi; "iki gözü var, kaç ayağı var?" vb. soruları daha çok oğlan çocuklara soruyorlar. Belki de onların özgüveni bu erken deneyimlerle açıklanabilir. Buradan yola çıkarak şunlar söylenebilir: Toplumsal cinsiyet kalıpyargıları kültürümüze derinden işlemiş ve bunun sonucu olarak kadınlar başarılı olabilecekleri pek çok mühendislik vb. alanda meslek edinemiyor. Alicia Chang "Bridging the Gender Gap: Encouraging Girls in STEM Starts Home, 27 Aralık 2013 www.huffingtonpost.com/alicia-chang7bridging-the-gender-gap-encouraging girls-in-stem_b_4508787.html Her anne-baba çocuğunun iyi bir eğitim almasını ve iyi bir meslek sahibi olmasını istemekle birlikte pek çok öğrencinin mesleki yönelimi ailenin ve çevrenin çocuk için uygun gördüğü seçeneklerden oluşur. Aile çocuğun mesleki tercihleri ve planlarıyla ilgili rolünü çocuğu yönetmek ya da zorlayıcı olmaktan çok yönlendirici, bilgi ve destek sağlayıcı olma yönünde kullanmalıdır. Çünkü kişilik gelişimini yaşam boyu devam eden bir süreç içinde değerlendiren Erikson’a göre bireylerin yaşlılık dönemlerini huzurlu ve mutlu geçirebilmeleri çocukluktan başlayarak güvenli, girişimci, çalışkan ve üretici olabilmeleri özellikle de kendilerine uygun mesleği seçmeleri ve bu meslekte çalışmalarına kadar giden bir süreç sonunda gerçekleşir. Aileler; • Çocuk yetiştirme tutumlarında, çocuklarından beklentilerinde, aile içindeki iş bölümlerinde cinsiyet ayrımından kaçınmalı, lerde çocuğun yaşını ve yapabilirliğini göz önünde tutmalı, • Çocuklarına ilgi ve yetenek alanlarını keşfetmeleri için destek olmalı, örneğin, çocuklarını sinema, tiyatro, müze, spor, sergi, bilim fuarı vb. farklı etkinliklere götürerek bu alanları tanıtmalı ve bu alanlarda istediği bir etkinliği denemesi için imkan sağlamalı, • Çocuklarını serbest zamanlarında farklı oyunlara, etkinliklere yönlendirmeli, • Çocuğa sürekli yeni oyuncaklar almak yerine onun kendi oyuncağını yaratması için materyal desteği sağlamalı, böylece yaratıcılığı desteklenmeli, • Çocuklarının okulda ve serbest zamanlarda edindikleri deneyimleri ve izlenimlerine ilişkin duygu ve düşüncelerini paylaşmalarına izin vermeli, • Çocuktan beklentilerde ve verilen görev- 27 • Meslekleri iyi/kötü olarak sınıflandırmamalı, toplumda her mesleğe ihtiyaç olduğunu belirtmeli, • Çocuklarının hangi mesleği, neden seçmek istediğini ifade etmesine imkan sağlamalı, • Çocukların seçmek istedikleri meslek hakkında etraflıca bilgi edinmesi (eğitim süreci, çalışma koşulları, kazanç durumu vb.) sağlanmalı, • Kendi eğitim süreçlerini, meslek seçimlerini, iş deneyimlerini ve sonuçlarını çocuklarıyla paylaşmalı, • Sınıf öğretmeniyle işbirliği içinde olup çocuklarını farklı yönleriyle tanımaya çalışmalıdır. Anne-babalar kendilerini değerlendirerek çocuklarına daha çok destek olmak için Ek-1’de verilen ‘Mesleki Gelişimde Çocuğu Destekleme Anne-Baba Formu’ndan yararlanabilirler (Ek -1). Öğretmenlerin meslek seçimi üzerindeki etkisi İlkokul düzeyindeki çocuklar aktif alıcılar olarak, çevrelerinden gelen her türlü uyarının, gizli ve açık mesajın etkisi altında kalmakta, yaşam hakkında tutum ve algıları sürekli olarak geliştirmekte ve değiştirmektedirler (Özdemir-Yaylacı, 2007). Bu yaş düzeyi çocuklar için pek çok konuda olduğu gibi mesleki gelişim sürecinde de temel belirleyicilerden biri sınıf öğretmenleridir. Çünkü çocuklarla birebir iletişim içindedir, öğrenciyi izleme ve tanıma olasılığı yüksektir, çocuklar ve gençler için rol modeldir. Kişilik gelişimini psikososyal olarak inceleyen Erikson’a göre çocuklar okulda akademik becerilerin yanında sosyal olarak da gelişmekte arkadaşlarıyla birlikte olmakta tüm 28 bu süreçlerde başarı- başarısızlık duygularını yaşamakta, yetenekleri, yeterli ve yetersiz olduğu alanlar konusunda fikir edinmektedir. Çocuğun başarı duygusu tadabilmesinde, kendini yeterli görmesinde, girişimciliği ve merak duygusunu destekleyecek sorular sormasına izin verilmesinde, hayatıyla ilgili yaşına uygun seçim yapma ve karar verme imkanı tanınmasında kısaca kişiliğinin ve benlik algısının sağlıklı gelişmesinde sınıf öğretmeni önemlidir. Okul öncesinden 5. sınıfa kadar olan dönemde çocukların mesleki açıdan, kendisini, çevresini, iş ve çalışma dünyasını, insanlar arasındaki farklılıkları, eğitimle iş yaşamı arasındaki ilişkileri tanımaya ve anlamaya başlaması amaçlanır (Yeşilyaprak, 2001). Ayrıca bu dönemde öğrencinin bireysel özelliklerini, güçlü ve zayıf yönlerini tanıması ve kabul etmesi, zayıf yönlerini geliştirmeye çalışması ve sorumluluk alabilmesi (Kuzgun, 2000), sağlıklı iletişim kurmayı, karşılaştığı problemleri çözebilmeyi öğrenmesi, yaşamıyla ilgili seçim yapmayı ve bu seçimlerin sorumluluğunu almayı öğrenmesi gerekir. Öğretmenin sınıfta toplumsal cinsiyet kalıplarına dayalı söz ve davranışları ne ölçüde yaygın olarak kullandığı da çocukların mesleki gelişiminde ve seçiminde etkilidir. Önce öğretmenin sahip olduğu toplumsal cinsiyet kalıpyargılarını gözden geçirmesi ve bunları sınıf ortamına ne kadar taşıdığını fark etmesi gerekir. Örneğin, sınıf başkanlığını hep erkek öğrenciler mi yapıyor?, Sınıfın düzeni ve temizliği hep kız öğrencilere mi veriliyor? Matematik dersinde erkek öğrenciler, Türkçe dersinde kızlar mı daha aktif? Tüm bu nedenlerden dolayı öğretmen; • Ders ortamında ve ders dışı etkinliklerde yaptıkları gözlemlerle, Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Eda 8 yaşında çok düzenli ve çalışkan bir öğrencidir. Sıra arkadaşı Ahmet’in düzensizliğinden çok rahatsız olmaktadır. Durumu öğretmenine bildirmiş öğretmeni de düzenli olması konusunda Ahmet’e yardımcı olmasını söylemiştir. Öğretmen bir daha konu ile ilgilenmemiştir. Eda yardımcı olma konusunu Ahmet’in sırasını düzletmek ve eşyalarını toplamak olarak algılamıştır. Ahmet her teneffüs dışarıda koşup oynarken Eda Ahmet’in dağınıklığını toplamak durumunda kalmıştır. • Ders ortamında kullandığı tekniklerle (grup çalışmaları, sunumlar, deneyler, proje çalışmaları), • Ders dışı zamanlarda yaptığı etkinliklerle (sosyal faaliyetler, sportif etkinlikler, kulüp çalışmaları vb.), • Rehberlik çalışmalarıyla (grup rehberliği, meslek inceleme çalışmaları, uygulanan test ve envanter vb.), çocukların ilgi ve yeteneklerini tespit edebilir, bu doğrultuda ders ve üst eğitim kurumu ve meslek seçmelerine yardımcı olabilir. Öğretmenin yaptığı gözlemleri ailelerle paylaşması ailenin de çocuğunu daha iyi tanımasına ve mesleki seçimlerini anlayışla karşılamasına, çocuğun tercihleriyle ailenin istekleri arasında orta bir nokta bulunmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca öğretmenler; • Öğrencilerin gelişim dönemi ve özelliklerini göz önünde tutarak, • Öğrencilerin gelişim görevlerini başarmalarını destekleyerek, • Öğrencilerin sorumluluk, kendine güven, karar verme, problem çözme vb. becerilerini güçlendirecek ortamlar hazırlayarak, • Öğrencilerin meslekler ve meslek seçimi konusunda yanlış düşünceleri varsa bunların üzerinde durup düzeltmelerini sağlayarak, sağlayacak etkinlikler düzenleyerek (mesleği inceleme görevi verilmesi, sınıfta bir mesleğin canlandırılması, meslek elemanlarının okula davet edilmesi ve meslekleri hakkında bilgi vermelerinin sağlanması vb.) (Ek-2), • Eğitsel rehberlik çalışmalarıyla okula ve öğrenmeye dair olumlu bir tutum geliştirerek, kitap okuma alışkanlığı kazandırarak, bilgiye nasıl ulaşacağı ve bilgi kaynaklarından nasıl yararlanacağı konusunda bilgi vererek, • Kişisel-sosyal rehberlik çalışmalarıyla öğrencilerin gerçekçi bir benlik algısı geliştirmelerini destekleyerek, kendilerini tanımalarını sağlayacak testler uygulayarak, • Derslerdeki başarı-başarısızlık oranlarını cinsiyet faktörünü de göz önüne alıp değerlendirerek, • Cinsiyet kalıpyargılarının eğitim ortamına etkileri hakkında bilgi edinerek ve kendi cinsiyet kalıpyargıları hakkında farkındalığını artırarak, • Cinsiyet ayrımına gitmeden tüm çocukların tüm ders ve etkinliklere katılmasını sağlayarak, • Meslekleri tanıtırken ya da çocukların mesleki tercihlerini dile getirirken kadın mesleği-erkek mesleği gibi bir ayrıma gitmeyerek ve çocukların gitmesini önleyerek, • Sınıf içi görev dağılımında cinsiyet eşitliğine dikkat ederek, • Öğrencinin bir mesleği tanımasına fırsat 29 • Çocukta merak duygusu uyandırarak ve çocukların sorularını cevaplayarak • Çocukların zeka alanları ve öğrenme stillerini fark etmelerini sağlayarak, • Çocukların yaratıcılıklarını ortaya koya- • Cinsiyet kalıpyargılarından uzak durarak, mesleki gelişim süreçlerine destek sağlayabilir. cak ve girişimciliklerini destekleyecek etkinlikler düzenleyerek, Şekil-6. Nasıl Bir Öğretmen-Rehber Öğretmen? 30 Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Okul Rehber Öğretmeni/ Psikolojik Danışmanın meslek seçimi üzerindeki etkisi Okulda rehber öğretmen; • Rehberlik çalışmalarında sınıf/sınıf rehber öğretmenleriyle işbirliği yapar. • Öğrencinin ilgi ve yeteneklerini saptamaya çalışır. • Aile eğitimi ve rehberliğiyle ilgili çalışmalarda aktif rol oynar. • Toplumsal yaşam ve insan ilişkileri ile ilgili becerilerin kazandırılmasında grup etkinlikleri ve bireysel rehberlik çalışmalarını yürütür. • Öğrencilere seçmeli dersler, üst eğitim programları, meslekler vb. hakkında bilgi verir. • Okul genelinde meslek günleri, okul gezileri, işyeri gezileri, meslek elemanlarını okula davet etmek vb. etkinlikler düzenler. • Çocuklarda çalışmaya ve üretmeye karşı olumlu bir tutum geliştirmeye çalışır. • Öğrencilere rol model olur. Anne-baba ve öğretmenler çocuklarını, onların gelişim sürecinde yaşadıkları zorlukları, eğitim sürecinin çocuklar üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için Ek-3’de önerilen ve özetleri verilen “Öğretmen ve Anne-Babalara Önerilen Filmler” izleyebilirler (Ek-3 Form). Filmlerin mümkünse çocuklarla birlikte izlenmesi aynı zamanda ailelerin çocuklarıyla zaman geçirmelerini ve paylaşımda bulunmalarını sağlayacak, öğretmenler için önemli birer ders materyali olacaktır. Arkadaşların meslek seçimi üzerindeki etkisi Arkadaş etkisi, çocuğun bilişsel olarak gelişmeye ve kendini diğerlerinden ayırmaya başladığı andan itibaren hissedilir. Bireyin yaşamının her döneminde arkadaşların varlığı, tercihleri, tutumları, duygu ve düşünceleri çok önemlidir. Çocuk için arkadaş etkisi okulla birlikte başlar ve özellikle ergenlik yılları boyunca artarak devam eder. Önceleri oyun ve dersle sınırlı olan arkadaşlıklar daha sonra okul dışında, serbest zamanlarda da etkili olmaya başlar. Hatta çocuğun hayata bakış açısı ve meslek seçimi arkadaşlarından etkilenir. Arkadaşlarının beğenileri, tercihleri ve yöneldiği meslekler, çocuğun benlik ve meslek gelişiminde anne-baba ve öğretmenler kadar önemlidir. Özellikle ergenlik döneminde çocuk bir arkadaş grubuna dahil olmak isteyecek, grup içinde kendi varlığını bulma ve yer edinme çabası içinde olacaktır. Gittikçe anne-baba ve öğretmenin yerini arkadaşlar alacaktır. Bu nedenle anne-babanın çocuklarıyla açık ve yakın bir ilişki kurması, onlarla arkadaş baskısı hakkında konuşması, bir gruba ait olmanın, arkadaşlardan etkilenmenin normal olduğunu ve bu süreci tanımalarına destek olması, arkadaşlarını tanıması, arkadaşlarını eleştirmek yerine, arkadaşlarının problem olan davranışları üzerinde konuşması, her durumda kendi inandıklarını savunabilmeyi ve gerektiğinde de “hayır” demeyi öğretmesi, olumlu arkadaşlıkları desteklemesi, iki yakın arkadaşın birbirlerine her durumda destek olacağını vurgulaması, o yaş dönemine ilişkin olarak kendi deneyimleri hakkında konuşması, çocukluklarında karşılaştıkları baskılardan ve nasıl baş ettiğinizden örnekler vermesi ve arkadaş baskısı ne kadar güçlü olursa olsun, ailen için önemli olan kurallara uyması gerektiğini fark ettirmesi önemlidir (Lewis, 2012). 31 Şekil-7. Arkadaş Baskısı Herkes yapıyor olsa da Yanlış Yanlıştır, hiç kimse yapmıyor olsa da Doğru Doğrudur: Herkesin yapmış olması o işin doğru olduğunu göstermez, inandıklarını savun! Eğitim politikalarının cinsiyet kalıpyargılarına etkisi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, ilköğretim kurumları yönetmeliği vb. eğitim hakkı cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlara sağlanmış bir haktır. Ancak, devletin anayasal yükümlülüğü olan eğitim hakkından kadın ve erkeklerin eşit olarak yararlanmalarını sağlamak konusunda mevcut politikalar yetersizdir. Öncelikli olarak eğitim sisteminde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, eğitimin toplumsal değer ve dinamikleri toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyecek şekilde dönüştürmesi gerekir (ERG, 2008). 32 Kız çocuklar için eğitim fırsatlarının artırılması, onları okula devam etmekten ve okulda başarı göstermekten alıkoyan tüm engellerin sistematik biçimde ortadan kaldırılması, tüm çocukların eğitiminde ulaşabilecekleri en üst düzeye kadar varabilmeleri için fırsat eşitliğine sahip olmaları, kız ve oğlanlara karşı cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılığın da ortadan kaldırılması amacıyla “Haydi Kızlar Okula! Kız Çocukların Okullulaşmasına Destek Kampanyası” Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti-UNICEF 2001-2005 Ana Uygulama Planı kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı ile UNICEF arasında imzalanan protokolle 2003 yılında başlatılmış, 2006-2007 yıllarında ülke genelinde yaygınlaştırılmıştır (MEB, 2014). Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Sivil toplum kuruluşlarının da kız çocukların okullulaşmasıyla ilgili çalışmaları mevcuttur. Doğan Gazetecilik 2005 yılında kız çocukların okula gönderilmesiyle ilgili sorunları saptamak, maddi destek çalışmalarının yanı sıra toplumsal bilincin geliştirmesine de katkı sağlamak amacıyla “Baba Beni Okula Gönder” (BBOG) başlıklı sosyal sorumluluk projesini hayata geçirmiştir (Doğan Holding, 2014). Anne Çocuk Eğitim Vakfı (ACEV) da okuma-yazma ve aile eğitim programları kapsamında Cinsel Sağlık, Üreme Sağlığı Hakları (2004), “7 Çok Geç” (2005), erken çocukluk eğitimi, aile eğitimi, okuma-yazma ve kadın destek eğitimi (2007), Kadınların Çok Yönlü Güçlendirilmesi Projesi (2009) vb. ile tüm çocuklara eğitim ve yaşam kalitesi anlamında destek sağlama çalışmaları içindedir. 2003 yılında “herkes için kaliteli eğitim” hedefiyle Sabancı Üniversitesi bünyesinde hayata geçen Eğitim Reformu Girişimi, Türkiye’de toplumsal ve ekonomik gelişmeyi sağlayacak eğitim reformu politikaları geliştirilmesini amaçlamaktadır (ERG, 2014). Gerek hükümet gerek özel sektör tarafından yapılan ve eğitime erişimde eşitsizlikleri ve cinsiyet kalıpyargıları ortadan kaldırmayı amaçlayan çalışmalarla önemli derecede yol kat edilmiştir. Fakat kız çocukların okullaşma oranı hala olması gereken düzeyde değildir. Özellikle kırsal kesimde kız çocuklarının okula gitme oranı oldukça düşüktür (ERG, 2014). Toplumdaki önyargıları yıkmak, cinsiyet kalıpyargılarını değiştirmek şüphesiz çok uzun zaman alır. Fakat iyi örnekler göstererek, haklı bilinçlendirerek ve devletin gerek ulusal gerek uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde yaptırım gücünü kullanarak cinsiyet ayrımcılığının önleyecek çalışmalar içinde olması gerekir. Ayrıca burada en önemli görev eğitimcilere düşmektedir. Eğitimli kadın ve erkekler olarak toplum için birer rol model olduklarını unutmadan, sınıf ve okul uygulamalarında, aile eğitimleri ve toplantılarında cinsiyet ayrımcılığını ve kalıpyargılarını yenecek mesajlar vermeleri önemlidir. Eğitim konusunda eşitlik sağlanamaması erken yaşta evliliklere, kadının istihdam edilememesine ya da düşük ücretli işlerde çalışmasına, cahil ve kendine güvensiz kalmasına, yenilikleri takip edememesine, yönetim kademelerinde söz sahibi olamamasına kısaca hayatı boyunca tüm alanlarında hep bir adım geride olmasına neden olacaktır. “Kadınlarımız alim ve teknik bilgi sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün tahsil derecelerinden geçeceklerdir.” M. Kemal Atatürk İstihdam politikalarının cinsiyet kalıpyargılarına etkisi Ülkemizde yasalar önünde kadın ve erkek eşit eğitim olanaklarına ve eşit çalışma koşullarına sahip olmakla birlikte sosyal ve kültürel engeller nedeniyle eğitim sürecinde ve istihdam alanında kadınlar aleyhine eşitsizlikler gözlenmektedir. Böylece eğitim hayatına eşit şartlarda başlansa bile mesleki gelişim süreçlerinde cinsiyete dayalı kesin ayırımlar yaşanmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında ülkemizde kadın istihdamı oranı çok düşüktür. Köyden kente göç, ekonominin istihdam yaratma kapasitesindeki zayıflık, ve kadının çalışmasına yönelik kültürel faktörler, kadınların düşük istihdam oranlarını açıklamak için 33 kullanılan nedenlerden bazılarıdır (Dedeoğlu, 2009). Sosyo-kültürel faktörler diğer bir ifade ile ailede, toplumda ve devlette egemen olan erkek egemen yapılar, düşünce ve uygulamalar kadınların eğitim ve istihdama erişimini engelleyerek kadın işgücü arzının sınırlı kalmasında etkili olmaktadır (Toksöz, 2012). TÜİK Çalışma Hayatı Verileri’ne göre Türkiye’de çalışan kadın sayısı 6,7 milyondur. Kadınlarda işsizlik oranı %13, Türkiye’de kadın istihdam oranı %24, kadınlarda kayıt dışı çalışma oranı %58’dir. Diğer bir ifadeyle, çalışan kadınların yarısının sosyal güvencesi yoktur (Kader, 2011-2012). Kadınlarda görülen yüksek işsizlik oranlarının en önemli nedenleri arasında yetersiz iş tecrübesi, cinsiyet ayrımcılığı ve kadın istihdam etmenin işverene yarattığı ek maliyetler sayılabilir (Gürsel ve Uysal-Kolaşin, 2010). Kadın işgücünün en çok istihdam edildiği sektör, hizmet sektörü olup bu sektördeki iş alanlarından bazıları özellikle “kadınlar için uygun alanlar” olarak toplumsal kabul görmüştür (TKİ, 2014). TİSK tarafından Eylül 2009’da düzenlenen ve yönetim kademesindeki kadınların durumlarını belirlemeyen ankete göre üst düzey yöneticilerin (genel müdür düzeyi) %23’ü kadın, orta düzey yöneticilerin (müdür düzeyi) % 22’si kadın, alt düzey yöneticilerin (şef düzeyi) %21’i kadındır. Üst düzey yönetici kadın oranı özelde % 22,8 iken, devlette % 6,8’dir (TİSK 2014). Milli Eğitim Bakanlığı, Şubat 2012 verilerine göre okuma-yazma bilmeyen kadınların oranı %81.6’dır. Bitirilen eğitim düzeyi % 49.8’lerde kalmaktadır. Üniversite düzeyinde öğretim elemanı kadın oranı % 41’dir. Siyaset yaşamında, sendikalarda vb. kadın oranı yok denecek kadar azdır. Okullarımızdaki kadın öğretmen sayısı okul öncesi dönemde % 92.9, ilköğretim 34 döneminde% 52.8, orta öğretim döneminde % 41.5’dir (TKİ, 2014). AB ile uyum sürecinde kadın istihdamını artırmaya yönelik olarak uygulamaya konan kanun değişiklikleri (eşit ücret, eşit davranma, doğum izni, ebeveyn izni, gece çalıştırma, esnek çalışma, çocuk bakımı vb.), çalışan kadınların yalnızca bazıları için etkili olmaktadır. Yasaların ve sosyal güvenlik sisteminin yetersiz kalması kadınların toplum içindeki temel rollerinin eş ve anne olarak algılanmasına neden olmaktadır (Dedeoğlu, 2009). Kadınların istihdam oranlarının artması için özellikle çocuk, yaşlı ve hasta bakım işlerinin hane içinde ve toplum düzeyinde paylaşılmasını sağlamak üzere kamusal düzenlemeler yapılması, kamusal hizmet sunulması, istihdamda kadınları destekleyici politikalar oluşturulması gerekmektedir (Toksöz, 2012). Sayılan tüm bu eksikliklere rağmen ülkemizde kadın istihdamı konusunda olumlu gelişmeler de olmaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından hazırlanan ve 11 Şubat 2012 tarihli Resmi Gazete’de yer alan “Kurumsal Yönetim İlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına ilişkin Tebliğ’de Değişiklik yapılmasına Dair Tebliğ “ile “Yönetim Kurulunda en az bir kadın üye bulundurma” ilkesi getirilmiştir. İlke tavsiye niteliğinde olmakla birlikte cinsiyet kalıpyargıların kırılması açısından önemli bir adımdır. Diğer bir girişim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından başlatılmıştır. Mart 2012’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğünce yürütülen “Çalışma Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Eşleştirme Projesi” kapsamında, cinsiyet eşitliği konusunda iyi uygulama örnekleri olan işyerlerine “Çalışma Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülü” verilmiştir. Ödül; ‘cinsiyet eşitliği konusunda bilgilendirme çalışmaları’, ‘cinsiyet eşitliğini Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı geliştirmeye yönelik taahhüt ve yöneticilerin eğitimi’, ‘ayrımcılık karşıtı mekanizmalar’, ‘işe alım, kariyer planlaması ve terfi süreci’, ‘iş-yaşam dengesi’ ve ‘eşit ücret’ kriterleri dikkate alınarak verilmiştir. Ayrıca TÜSİAD “Tek Kanatla Geleceğe Uçamayız” temalı bir film hazırlayarak kadınların çalışma hayatına katılımına vurgu yapmıştır (Toksoy- Redman, 2014). Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından cinsiyet eşitliği anlayışının kamu politikalarına yerleştirilmesinde itici güç olması adına “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı 2008–2013” yayınlanmıştır (TCEUEP, 2008). Tüm bu çabalara karşın kadının çalışan ya da yönetici olarak istihdama katılımı olması gereken düzeyin çok altındadır. Yeni, kapsayıcı ve aktif politikalara ihtiyaç vardır. Gürsel ve Uysal-Kolaşin’e (2010) göre kadınlar için önerilen politikalar şu ana başlıklarla özetlenebilir: •Toplumsal cinsiyet eşitliğinin işgücü piyasasında hukuki bir zemine oturtulabilmesi için mevzuatta çeşitli değişiklikler yapılması •Aile ve iş yaşamını uzlaştırıcı politikalar dahilinde çalışma koşullarında esneklik •Sağlanması ve çocuk bakımı teşviklerinin düzenlenmesi •Ebeveyn izinlerine dair yasa tasarısının bir an önce TBMM’de onaylanması •Sosyal güvenlik başta olmak üzere her türlü politika, program ve düzenlenmenin, kadın işgücüne katılımına olası etkileri bakış açısıyla incelenmesi •Kadının işgücüne katılımın ve kadın girişimciliğinin desteklenmesi Kadın-erkek herkes ruh ve beden sağlığı yerinde olduğu sürece, ilgisi ve yeteneği olan alanda, uygun eğitimi alarak çalışabilir ve başarılı olabilir. İstediği işte çalışmanın temel bir insan hakkı olduğu göz önünde bulundurularak çocuklarımızın bakış açılarını, yaşantılarını, duygu ve düşüncelerini zenginleştirmemiz ve onlara yeni imkanlar sunabilmemiz gerekir. Ayrıca, insan olmanın ve toplum içinde yaşamanın bir gereği olarak iyi ve güzeli kendisi için olduğu kadar başkası için de istemelerini, kendi hakları olduğu kadar başkalarının da hakları olduğunu onlara öğretebilmeliyiz. Şekil-8. Mesleki Seçenekler 35 EK-1 Mesleki Gelişimde Çocuğu Destekleme Anne-Baba Formu Çocukların meslek seçiminde anne- babaların rolü çok önemlidir. Çocuğunuzun gelişimini ve meslek seçimini ne kadar desteklediğinizi gözden geçirmek için aşağıda verilen davranış örneklerinden yararlanabilirsiniz. Maddeleri dikkatlice okuyunuz. Her birini “Evet” ya da “Hayır” diye işaretleyerek mevcut durumunuS.NO 36 zu gözden geçiriniz. İşaretlemeleriniz kendinizi değerlendirmeniz içindir, başkalarıyla paylaşmanız gerekmez. Meslek seçimi çocuğunuz ve sizin için zor bir süreçtir. Desteğe ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu nedenle, “Hayır” diye işaretlediğiniz davranışları geliştirmenizin süreci kolaylaştıracağını düşünüyorsanız, okul rehber öğretmeninden ya da okulunuzun bağlı olduğu Rehberlik ve Araştırma Merkezinden destek alabilirsiniz. Kolay gelsin. MADDELER 1 Çocuğumun bana söylediklerini duyuyor ve gerçekten dinliyorum. 2 Çocuğum hatalı karar verdiğinde ya da başarısız olduğunda çocuğumu reddetmiyorum, ona destek olmaya çalışıyorum. 3 Çocuğum başarılı olduğu zaman ona güzel şeyler söyleyip takdir ediyorum. 4 Çocuğumun meslekleri tanıması için teşvik ediyorum ve imkan sağlıyorum. 5 Çocuğumun yapabildiği veya yapamadığı şeyleri fark edip kendini geliştirmesi konusunda fırsat yaratıyorum. 6 Çocuğumun kendi özeliklerini göz ardı ederek benim istediğim mesleği seçmesini istemiyorum. 7 Çocuğumun resim yapmasını, müzik ya da sporla ilgilenmesini destekliyorum. 8 Çocuğumun doğada gözlem yapmasını ve küçük deneylerle bilime yakınlık duymasını destekliyorum. 9 Çocuğumun sorularına cevap vererek merak duymasını teşvik ediyorum. 10 Çocuğumla kendi meslek seçim sürecimi, yaşadıklarımı ve duygularımı paylaşıyorum. 11 İş hayatıma ilişkin yaşantılarımı çocuğuma anlatıyorum. 12 Çocuğumun yaşına uygun kararları kendisinin vermesini destekliyorum. EVET HAYIR Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Sürenin bitiminde bulmacada yer alan meslekleri tek tek ele alarak öğrencilere aşağıdakilere benzer sorular yöneltin: Ek-2 Meslek Bulmacası • Amaç: Öğrencilerin çeşitli meslekler hakkında bilgi sahibi olmalarına yardımcı olmak. • Bu meslekte çalışan bir tanıdığınız var mı? • Düzey: 2. Sınıf ve üstü • Bu mesleğin elemanlarının yaptıkları başlıca işler nelerdir? • Materyal: Her öğrenci için birer adet bulmaca formu • Bu meslek elemanları olmasaydı ne olurdu? Etkinlik Süreci: Bulmacaları öğrencilere dağıtın ve cevaplamaları için uygun süre vererek cevapları bulmalarını isteyin (bu süreçte öğrencilerin yardımlaşmalarına izin verin). Bulunacak meslek adları Mimar Sekreter Mühendis Öğretmen Pilot Polis Savcı Hakim Avukat Subay Hemşire Şoför Berber Aşçı Ressam Bulmaca Aşağıdaki bulmacada 15 meslek adı gizlidir. Bunlar yukarıdan aşağıya, soldan sağa ya da sağdan sola yazılmış olabilir. Bakalım kaçını bulabileceksiniz? T A T B D K C L Ş R Ş L A R B E K R H Z A F V I U E E T Ş S M R İ B M K S Ş L S E O İ E R A A İ K İ T F K R L T M R C D E Ö Ğ R E T M E N N R R S T O L İ P M E K K U D L O M O İ H E T B Ü M O A L K Ü S P A H Ç I R İ A M Ü Z Y I C V A S H C 37 Meslekler birbirleriyle bağlantılıdır • Amaçlar: • Toplumsal çekiciliği olmayan bazı mesleklerin önemini takdir etmelerinde öğrencilere yardımcı olmak. • Bir işin önemini değerlendirmede birçok yol olduğunu öğretmek. • İş dünyası hakkında birbirlerinden bir şeyler öğrenme fırsatı sağlamak. • Düzey: 4-8. Sınıflar Etkinlik Süreci: Öğrencilerin sınıfa girdiklerinde çeşitli düzeylerdeki meslekleri gösteren bir liste dağıtın ve “bu mesleklerden hangisi en önemlidir” sorusunu sorun. Öğrencilerin verdikleri cevapları tahtaya yazın ve tekrarlanan cevapları işaretleyin. Daha sonra üstten başlayarak her bir mesleği önemli bulanlardan bunun gerekçesini söylemelerini isteyin. Bundan sonra daha az gösterişli olan fakat çok gösterişli mesleklerin yürütülmesini sağlayan meslekler üzerinde konuşulmasını sağlayın ve o mesleklerin önem ve katkıları konusunda görüşlerini sorun. Örneğin; • Elektrikler sönerse doktor ameliyat yapabilir mi? • Aletleri kim sterilize ediyor? • Avukatlar için yasaları kim yapıyor, kim basıyor? • Telefon çalışmazsa kitapçı-gazeteci işini nasıl yapar? • Çöpçü sokakları temizlemezse ve salgın hastalıklar çoğalırsa doktor ne yapabilir?.. gibi. Meslekler listesi Elektrikçi Kasap Manav Asker Temizlik işçisi Doktor Gazeteci Mühendis Otobüs şoförü Fırıncı Polis Hemşire Eczacı Öğretmen Zabıta Araba tamircisi Ben Olmasaydım Ne Olurdu • Amaçlar: • Mesleklerin toplumda önemini anlama • Meslekleri analiz etme becerisi kazanma. • Günlük hayatımızı sürdürmemizi kolaylaştıran meslekleri tanıma • Düzey: 4-8. Sınıflar • Materyal: Küçük kesilmiş kağıtlar ve bunların konacağı bir sepet veya kap. Ekteki listedeki meslek adları bu kağıtlara yazılacak. 38 Etkinlik Süreci: Şu yönergeyi öğrencilerinize verin: “Bir caddede yürürken çevremizde görebileceğimiz tabelalar, bazı işleri yapanları gösterir. Ayrıca sokakta bazı meslek üyelerini de görebiliriz. Bu sepette bunlardan bazılarının adları yazılı. Şimdi yoklama listesine göre her üç kişiden biri gelip bu sepetten bir kağıt alacak ve bu kağıtta adı yazılı meslek üyesinin yaptığı işi kendisi yapıyormuş gibi bize anlatacak, yaptığı işi övecek, bize faydasını anlatacak ve o olmasaydı neler olacağını söyleyecek. Her öğrencinin sepetten çektiği mesleği ne kadar benimseyerek anlattığına dikkat edin. Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Eğer çektiği mesleği tanımayanlar varsa öğrenmeleri için zaman verin. Öğrencilerin şu yargılara varmalarını sağlayın: • Bir cadde üzerinde bile çok çeşitli insanlar çalışıyor. • Bütün çalışanlar bizim hayatımızı kolaylaştıran işler yapıyorlar. • Bütün yapılan işler önemli ve değerlidir. • Bütün yapılan işler birbirine bağlıdır. Meslekler listesi Televizyon tamircisi Doktor Elektrikçi Gözlükçü Temizlik işçisi-çöpçü Banka veznedarı Camcı Ayakkabı tamircisi Otobüs şoförü Fırıncı Eczacı Terzi Dondurmacı Musluk tamircisi (tesisatçı) Kasap Postacı Manav Çorap satıcısı Polis memuru Kitapçı Zabıta memuru Gazeteci EK-3 Öğretmen ve AnneBabalara Önerilen Filmler Üç İdiot Yönetmen: Rajkumar Hirani Oyuncular: Aamir Khan, Kareena Kapoor, Sharman Joshi, R.Madhavan, Boman Irani Tür: Dram, komedi, romantik Yapım Yılı: 2009 Süre: 170 dk. Film Hindistan’ın en iyi mühendislik okulundaki üç arkadaşın dostluklarını ve hayatını anlatırken eğitim sistemini de insanları tek tipleştirdiği, ezberciliğe ve yarışa zorlayan gerekçesiyle eleştirmektedir. 39 Her Çocuk Özeldir Yönetmen: Aamir Khan, Amole Gupte Oyuncular: Aamir Khan, Darsheel Safary, Abhishek Bachchan, Tanay Chheda, Tisca Chopra Tür: Drama Yapım Yılı: 2007 Süre: 165 dk. Harfleri sayıları algılama problemi yaşayan Ishaan çevresi ve ailesi tarafından tembel gerizekalı muamelesi görmektedir. Derslerinde başarısız, yaptığı işlerin çoğunda tutarsız bir çocuktur, yazı yazmayı ve okumayı üçüncü sınıfta olmasına rağmen öğrenememiştir, kitabı her açtığında kelimeler sanki dans ediyor gibi gelir ona. Bu başarısızlığın sonucunda içine kapanık ve karamsar bir ruh haline bürünür, mutluluğu ve özgürlüğü insanlardan uzaklaşmakta bulur. Annesinin ilgisine karşın babasının katı tutumu Ishaan’ın duygusal dünyasında gidiş gelişler yaşamasına sebep olur. Çalışmayı öğrenebilmesi için yatılı okula verildikten sonra tanıştığı resim öğretmeni onun hayatını değiştirecektir. Powder Yönetmen: Victor Salva Oyuncular: Sean Patrick Flanery, Jeff Goldblum, Mary Steenburgen, Lance Henriksen, Ray Wise Tür: Dram, fantastik, gizem Yapım Yılı: 1995 Süre: 111 dk. Annesi hamileyken yıldırım çarptığı için bembeyaz, kılsız, elektriklenme özelliği ile dünyaya gelmiş dünyanın en zeki çocuğunun hikayesinin anlatıldığı bir film. Annesi bu olayda ölmüş, babası onu reddetmiştir. Birlikte yaşadığı büyük anne ve büyük babası ölünce, gencin 40 Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı varlığı keşfedilir. Liseye başlatıldığında ‘PUDRA’ lakabı takılan genç, özellikleriyle çevresindekileri etkilemeye çalışmakta fakat olumsuz tepkiler almaktadır. Stand and Deliver Yönetmen: Ramón Menéndez Oyuncular: Andy Garcia, Edward James Olmos, Carmen Argenziano, Rosanna DeSoto Tür: Dram Yapım Yılı: 1988 Süre: 102 dk. Film bir matematik öğretmeninin İspanyolların yoğun olarak okuduğu bir okula atanmasıyla başlar. Okul umutsuz ve ilgisiz öğretmenler nedeniyle eğitimden soğuyan ve çete kurmaya yönelmiş gençlerle doludur. Matematik öğretmeni bu gençlerdeki potansiyeli fark edip o çocukları matematik alanında en başarılı öğrencilere dönüştürür. October Sky Yönetmen: Joe Johnston Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Chris Cooper, Laura Dern, Chad Lindberg, William Lee Scott Tür: Aile, biyografi, dram Yapım Yılı: 1999 Süre: 108 dk. Film bir madencinin oğlu olan Homer Hickam isimli bir gencin gerçek hikayesine dayanmaktadır. Sovyet mekiği Sputnik 1’ in fırlatılışından çok etkilenen Homer, babasının karşı çıkmasına rağmen amatör olarak roket yapımıyla uğraşmaya başlar ve sonunda NASA’da mühendis olur. 41 Terimler Sözlüğü Kapsamlı Gelişimsel PDR yaklaşımı: PDR hizmetlerini meslek, program seçimi, kriz durumlarına müdahale vb. ile sınırlamayan, bireyin gelişimsel ihtiyaçlarını ön plana alan, rehberlik hizmetlerinin öğrencilerin içinde bulundukları gelişim dönemlerinin ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak sunan yaklaşım. Meslek: İnsanlara yararlı mal veya hizmet üretmek ve karşılığında bir gelir elde etmek için yapılan, belli bir eğitimle kazanılan ve kuralları toplumca belirlenmiş faaliyetler bütünü (Kuzgun, 2006). Meslek seçimi: Bireyin kendine açık olan meslekleri çeşitli yönleri ile değerlendirip kendi ihtiyaçları ve beklentileri açısından istenilen yönleri çok, istenilmeyen yönleri az olan birine yönelmeye karar vermesidir. Mesleki gelişim süreci: Mesleğe yönelme ile ilgili düşünceler, meslek seçimi, mesleğe giriş, mesleğe uyum, meslekte ilerleme, emeklilik ve sonrası gibi bireyin yaşamının büyük bir bölümünü kapsayan süreç. Mesleki olgunluk: Bir kimsenin bulunduğu yaş döneminde kendisinden beklenen görevleri yerine getirebilme başarısıdır (Kuzgun, 2006). Transfer edilebilir beceri: Bireyin hedeflediği mesleki amaçlarına ulaşabilmesi için yaptığı işlerin gerektirdiği becerilerdir. Bir alanda sahip olunan becerilerin (Örn. Kendini iyi ifade edebilme, liderlik, yabancı dil, öğrenmeyi öğrenme, problem çözme, takım çalışması vb) başka bir alanda kullanılması, (British Conncil). 42 Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Yararlanılabilecek Kaynaklar me Sanatı. Us-A Yayıncılık Ahmet Saban, Çoklu Zeka Teorisi ve Eğitim, Nobel Yayın Adnan Kulaksızoğlu, Kişisel Gelişim Uygulamaları, Nobel Yayın Muharrem Yıldız, Öğrenciyi Tanıma Teknikleri ve Sınıf İçi Rehberlik Etkinlikleri, Nobel Yayın Ayşe Kocayörük, Duygusal Zeka Eğitiminde Drama Etkinlikleri, Nobel Yayın Mustafa Yılman, Sınıf Yönetimi, Nobel Yayın Neriman Gökçegöz Karatekin, Karakter Okulu Aile Seti, Nobel Yayın Betül Aydın, Çocuk ve Ergen Psikolojisi, Nobel Yayın Nida Temiz, Çoklu Zeka Kuramı Okulda ve Sınıfta Kimim, 1, Nobel Yayın Bilal Çoban, Eyüp Nacar, İlköğretim 1. Kademe Eğitsel Oyunlar, Nobel Yayın Nilay T. Bümen, Okulda Çoklu Zeka Kuramı, Pegem A Yayınları Bilal Çoban, Eyüp Nacar, İlköğretim 2. Kademe Eğitsel Oyunlar, Nobel Yayın Nilüfer Pembecioğlu, İletişim ve Çocuk, Nobel Yayın Fatih Töremen, Öğrenen Okul, Nobel Yayın Fatma Gül Cirhinlioğlu, Çocuk Ruh Sağlığı Ve Gelişimi, Nobel Yayın Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 1. Sorumluluk. (1. Baskı). Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Firdevs Güneş, Yapılandırıcı Yaklaşımla Sınıf Yönetimi, Nobel Yayın Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 2. Yardımseverlik (1. Baskı). Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Hakan Uşaklı, Drama ve İletişim Becerileri, Nobel Yayın J. Fulford, M. Hutchings, H. Schmitz (Çeviri: Leyla Küçükahmet), İlköğretimde Drama, Nobel Yayın Leyla Küçükahmet (Edt), Sınıf Yönetimi, Nobel Yayın Leyla Küçükahmet, Sınıf Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar, Nobel Yayın Mehmet Yalçıner, Eğitimde Gözlem ve Değerlendirme, Nobel Yayın Mc Whirter, J., Acar, N.V. Ergen ve Çocukla İletişim: Öğretme, Destekleme ve Çocuk Yetiştir- Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 3. Adalet. (1. Baskı).Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 4. Özgüven (1. Baskı). Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 5. Liderlik. (1. Baskı). Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 6. Dostluk. (1. Baskı).Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım 43 Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 7. Doğruluk. (1. Baskı). Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 8. Sabır. (1. Baskı). Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 9. Saygı. (1. Baskı). Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Perese Karakter Okulu Öğretmen Kitabı: 10. Özdenetim (1. Baskı). Edam (2003). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Pınar Koç Yıldırım, Mustafa Otrar, Öğrenciler ve Aileler için Rehber Kitap. Nobel Yayın Serap Erdoğan, Dramayla Matematik Etkinlikleri, Nobel Yayın Thomas Gordon, Etkili Öğretmenlik Eğitimi, Sistem Yayıncılık Tufan Aytaç, Okul Merkezli Yönetim, Nobel Yayın Yıldız Kuzgun, İlköğretimde Rehberlik, Nobel Yayın Yıldız Kuzgun, Deniz Deryakulu (Edt), Eğitimde Bireysel Farklılıklar, Nobel Yayın PDRem Derneği, Eyvah Çocuğum Zor Durumda Ne Yapabilirim?, Nobel Yayın Yıldız Dilek Ertürk, Aşen Akkor Gül, Rüya Turna, Çocuğunuzu Televizyona Teslim Etmeyin Medya Okuryazarı Olun, Nobel Yayın Philip C. Schlechty (Çeviri: Yüksel Özden), Okulu Yeniden Kurmak, Nobel Yayın Yılmaz Kösmen, Çocuğunuzun Kullanma Kılavuzu Var mı? Nobel Yayın Ramazan Arı, Engin Deniz (Edt), Sınıf Yönetimi, Nobel Yayı Rüştü Yeşil, Okul Ve Ailede İnsan Hakları ve Demokrasi Eğitimi, Nobel Yayın Safire Aksarı, İlköğretimde Günlük Ders Planlarında Yöntem Olarak Drama Önerileri, Nobel Yayın Sefer Ada, Münevver Ölçüm Çetin, Eğitim ve Öğretim Ortamında Disiplin Nedir?, Nobel Yayın Selahiddin Öğülmüş, Ben Sorun Çözebilirim, Nobel Yayın Selda için Akçalı, Çocuk ve Medya, 44 Nobel Yayın Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı IV. Bölüm Öğrenme Aracı Olarak Filmler Filmlerden Nasıl Yararlanılır? 45 Filmlerden Nasıl Yararlanılır? G elişen teknolojiyle birlikte üretilen bilgi miktarı çok artmış, bilgiyi üretme biçimleri de çok çeşitlenmiştir. Teknolojik gelişime paralel olarak okul ortamlarında öğretmenlerden ve çocuklardan beklentiler de farklılaşmıştır. Teknolojik gelişmeler aynı zamanda bilginin edinilebileceği kaynakları çeşitlendirmiş, öğretmenler ve çocuklar görsel malzemeleri daha çok kullanır ve üretir duruma gelmişlerdir. Bu bağlamda, hareketli görsel malzemelerin: gerçek yaşam durumları, canlandırma ya da kurgusal, vb. filmlerin eğitim ortamında kullanılması hızla artmıştır. Öğretmenler ve çocuklar, derslerinin amacına uygun olarak sınıf ortamında çeşitli yaşam öykülerini yansıtan konulu filmleri, belgeselleri, spotları, amatör kayıtları birlikte izlemekte, TV dizilerinden örnekleri paylaşmakta, tartışmaktadır. Film başlığı altında toplanabilecek bu hareketli görsel malzemelerin hepsi, bir mesaj içeren iletişim araçlarıdır. Filmler, her yaştan çocukla birlikte izlenip doğru okunduğunda, ve analiz edildiğinde çocuklarda olumlu davranış değişiklikleri geliştirilebilir. Öğrenmeyi kolaylaştırmak ve kalıcı kılmanın yanı sıra, çocukların gelişimine destek olmak, onların eşitlikçi, özgürlükçü ve ayrımcılığa karşı tutumlar geliştirmelerini sağlamak amacıyla filmlerin eğitim ortamlarında doğru kullanılması çok önemlidir. Okulda öğretmeniyle birlikte film izleyen çocuklar filmleri evlerde de anne-babalarının gözetiminde, onlarla birlikte izleyip filmler üzerine tartışabilirler. Çocukların seyredeceği filmlerin seçimi, eğitim amaçlı olanların seçiminde olduğu gibi eğlence amaçlı seyredilecek olanlar için de önemlidir. Ancak, izlenecek film seçiminden daha da önemli olan filmlerin yetişkinlerle birlikte ve onların yönlendirmesi ile birlikte izlenmesi gerektiğidir. 46 Bu kitapçık, filmlerin öğrenme ortamlarında etkili kullanımı sağlamak için gerekli yöntem ve teknikleri gözden geçirmek ve alternatifler oluşturulmasına önayak olmak üzere hazırlanmıştır. Kitapçıkta eğitim ortamlarında demokratik tutum ve davranışların yerleşebilmesi için, eleştirel bir bakış açısıyla ayrımcılığa izin vermeyen, eşitlikçi davranışların kazanılmasına hizmet etmesi beklenen konular gözden geçirilmiş ve örnek ders planları ile alıştırmalara yer verilmiştir. Filmlerin Eğitim Amaçlı Kullanımı Yirminci yüzyılda ancak sinema salonlarında izlenebilen filmler, önceleri televizyonla, şimdi de iletişim teknolojisinin sunduğu yeni olanaklarla çocukların yaşamının her anına girmiştir. Artık okumaya ve dinlemeye dayalı olan sınırlı görsel malzemeyle öğretimin yerini, hemen her derste eğitim amaçlı olarak kullanılan filmler alabiliyor. Yabancı dil ve edebiyat öğretmenleri, bir edebiyat eserini temel alan bir film seçip, öğrencilerin dikkatini kitabın belli bölümlerine çekebilir. Sosyal bilgiler dersinde, işlenen konuya göre bir dönem filmi seçilebilir. Rehberlik saatlerin- Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı de çocuklara farklı ilgi alanları, farklı meslekler tanıtılabilir. Çocukların kimlik ve duygusal gelişimleri açısından önemli olan problem çözme, liderlik, bir hedef belirleyip ona ulaşma gibi becerilere odaklanan filmler izlenebilir. Teknolojinin gelişmesi öğrenme ortamlarını zenginleştirdi. Öğrenmeyi desteklemek üzere filmler ve hareketli görsel malzemeler ağırlıklı olarak kullanılıyor. Sınıfta kullanılan, öğrenmeyi olumlu etkileyen görsel materyaller arasında şunlar sayılabilir. Fen Bilgisi derslerinde laboratuvar ortamında yapılması riskli olan ya da yapılamayan deneylerin filmleri: Okulda yeterli bir laboratuvar bulunmuyorsa ya da yapılmak istenen deney okul ortamında yapılamayacak kadar pahalı ya da tehlikeliyse görsel materyallerle deneyin aşamalarının ve sonucunun neredeyse canlı olarak gözlenmesi olanaklıdır. Bilgisayar ortamında görsel materyaller interaktif olarak da kullanılabilmektedir. Belgeseller: Farklı coğrafyaların (Kuzey Kutbu, Yağmur Ormanları, Kızıldeniz, vs.) özellikleri, hayvan ve bitki türleri ve yaşamları, tarihsel dönemler, ünlü kişilerin biyografileri, vb. kitaplardan, ansiklopedilerden görmek ve sadece öğretmenin anlattığını dinlemek yerine sınıf ortamına taşınabilecek belgesellerle daha canlı, kalıcı ve ekonomik olarak öğrenilebilir. Konser Kayıtları: Müzik türleri hakkında bilgi, sınıfa getirilemeyecek müzik enstrümanlarının tanıtımı, ünlü müzisyenlerin eserleri, vs. konser kayıtları ile sınıfa taşınabilir. Spor etkinlikleri kayıtları: Günlük yaşamda tanık olmadığımız pek çok spor etkinliğinin tanıtıldığı, gösterildiği etkinlikler, müsabakalar. Spotlar: Kazandırılmak istenen değerler ve davranış örnekleri hakkında kısa süreli filmlerle tartışma, düşünme ortamları kolaylıkla yaratılabilir. Konulu Filmler: İçeriğine göre tema odaklı aktiviteler, tartışmalar yapılarak, farkındalık artırmak, eleştirel düşünmeyi geliştirmek, vb amaçlarla kullanılabilir. Animasyonlar: Yukarıda verilen örneklerin çoğunun canlandırmaları olabilir; Disney filmleri, Japon çizgi filmleri bu alanda en sık izlenen örnekler arasındadır. Bu örnekleri okurken pek çok başka örnek aklınıza gelmiştir, örnekler çeşitlendirilebilir. Filmlerin Eğitim Amaçlı Kullanımının Yararları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler Yararları Çocuklar günlük yaşamlarında film seyretmekten hoşlanırlar ve filmlerden pek çok şey öğrenme alışkanlığı edinmiş durumdalar. Bu alışkanlıklarından yararlanarak filmler, daha kontrollü bir öğrenme ortamı olan sınıflarda da kullanılabilir. Her yaş grubu çocuk için eğitim amacına uygun olarak farklı yöntem ve teknikler uygulanabilir. Sınıfta kullanılacak filmlerin seçimi ve kullanılma biçimleri önemlidir. Amaca uygun olarak seçilen filmler; • gerçek yaşamı sınıf ortamına getirerek öğrenmeyi ders kitaplarının ötesine taşır, • öğretmene zaman kazandırır; müfredatta bulunan ve vurgulanmak istenen bilginin, kazandırılmak istenen becerinin geleneksel öğretim yöntemlerine göre çok daha hızlı bir şekilde aktarılmasını kolaylaştırır, • öğrencilerin motivasyonunu artırır, derslere katılımını sağlar, 47 • öğrencilerin ilgisini çekmeye yardımcı olur, (örneğin, sömestr tatiline girerken okulun son günlerinde öğrencilerin derse azalan ilgilerini toplamak için ya da öğrenciler bir nedenle konuya odaklanamıyorlarsa öğretilen konuya uygun bir film sınıfa götürülebilir.) • öğrenme fırsatları yaratır, (örneğin Gandhi filmiyle din, emperyalizm, şiddet içermeyen protestolar, kişisel özgürlükler, haklar ve sorumluluklar, toplumsal cinsiyet eşitliği konuları, bir ülke olarak Hindistan, ve daha pek çok konuda eleştirel bakış açısıyla tartışma sağlanabilir.), • sınıf ortamında deneyimlenmesi mümkün olmayan durumlar üzerinde öğrencilerin düşünmesine, tartışmasına, böylece kendilerine ait fikirler üretmesine olanak tanır, • eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik değerlerin geliştirilmesi için araç olur, • cinsiyet ayrımcılığı dahil olmak üzere, ayrımcılığın her türüne karşı farkındalık oluşturmaya ve çeşitliliğin zenginliğini vurgulamaya olanak sağlayarak mevcut olumsuz yargıların olumluya dönüştürülmesine ortam hazırlar (örneğin, Titanik faciasını anlatmak ve beraberinde sınıf ayrımını tartışmak isteniyorsa Titanik filminden kesitler kullanılabilir.). Filmi İzlerken Dikkat Edilmesi Gerekenler • Eğitim amaçlı film izletmenin bazı olası sakıncalarını ve bunlar konusunda yapabileceklerinize aşağıda yer verilmiştir. • Filmler öğrencilerin dikkatini dağıtabilir. Bu yüzden, öğrencilerin aralarında tartışıp güleceği durumlara yol açmamak için filmi sınıfa götürmeden önce bütününü bu gözle izlemek önemlidir. 48 • Film izlemek çok vakit alır. Uzun süreli filmler haftalık ders saatlerinin hepsinin kullanılmasına neden olabilir. Kısa süreli filmler bile birkaç günlük ders saatini alabilir. • Eğitsel katkısı sınırlı olabilir. Örneğin, Titanik filminin kısa bir bölümü eğitimin amacına hizmet edebilir. Bu durumda, filmin sadece bir bölümünü sınıfta göstermek daha uygun olur. • Bazen filmlerde daha ilginç hikayeler yaratmak için tarihsel gerçekler değiştirilebilir. Bunların fark edilip, öğrencilerin dikkatinin bunlara çekilmesi öğrencilerin yanlışları öğrenmemesi açısından önemlidir. Bu süreç uygun şekilde yönetilirse öğretme fırsatları yaratılabilir. • İzletilecek filmin ders planının hangi bölümüne dahil edileceğine karar verebilmek için izleme hazırlığına ayrılan zaman önemlidir. Bir filmi, ders planınızda bulunan bir konuyu/temayı vurgulamak için kullanmak yerine sınıfa öylece getirmek televizyonu bir çocuğu oyalamak için kullanmakla eşdeğerdir. • Film kullanmanın kötü bir öğretme yöntemi olduğu düşünülüyor olabilir. Bu yüzden, çocukların öğrendiği bilgileri ve filmi birleştiren ders planlamak çok önemlidir. Sınıf ortamına katkı sağlamayan filmleri izlettiren bir öğretmen olarak anılmayı kimse istemez. • Anne-babalar filmlerdeki belli içeriğe karşı çıkabilirler. Onlara izletmek istediğiniz filmi izletme nedenlerinizi olabildiğince detaylı belirttiğiniz bir izin kağıdı göndermelisiniz. Filmi izletmeniz istenmeyen bir öğrenciniz varsa siz filmi sınıfa izlettirirken o öğrencinize okul kütüphanesinde yapabileceği bir ödev verebilirsiniz. Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Sonuç olarak, filmlerin etkili kullanımı konusunda başarının sırrı film seçimini akıllıca yapmak ve kullanma yöntemleri konusunda özenli davranarak, filmden öğrenilecek bilgiyi içeren ders planları yapmaktır; çünkü böylelikle sınıfta film kullanmanın sakıncaları en aza indirilebilir ve film izleme yararlı bir deneyim olabilir. Filmler Eğitim Amaçlı Nasıl Kullanılır? Filmlerin sınıf ortamına nasıl getirildiği önemlidir. Öğretmenin sınıf ortamına götürdüğü her malzemede olduğu gibi bu da, filmi sınıfa getirmek ve çocukların izlemesini sağlamanın ötesinde önceden birçok hazırlık yapmayı gerektirir. Filmler eleştirel bakış açısının yerleştirilmesi için önemli olanaklar sunar. Çocuklar filme ilişkin tartışmaları yürütürken doğru soruları sormayı, özellikle kalıpyargıları, önyargıları sorgulamayı, ayrımcılıkları fark etmeyi öğrenebilirler, pekiştirebilirler. Bu aşamada çocukların katılımını ve kendilerinin ve sınıf arkadaşlarının öğrenme sorumluluklarını üstlenebilmesi, dersin her anına katılabilmesi için işbirliğine dayalı öğrenme yöntemi çok kolaylık sağlayacaktır. Bu yöntemin uygulanabilmesi için de bazı ön hazırlıklar gerekmektedir. Hazırlıklar, filmi izlemeden önce, izleme sırasında ve sonrasında olmak üzere kullanılabilecek aktiviteleri içermelidir. Öğretmenin hangi beceriyi kazandırmak ve neleri sorgulamak istediğine bağlı olarak bu gruplandırmalar değiştirilebilir. Hazırlık aşamasında yararlanabileceğiniz bazı örnekler aşağıda verilmiştir. Filmi İzlemeden Önce • Konuya ve konuyla ilgili kavramlara aşinalık yaratmak için, çocuklara konuya ilişkin görseller (resim, fotoğraf) dağıtılır; takımlar halinde ellerindeki görseli belli soruları yanıtlayarak anlatmaları ve bunları sınıfla paylaşmaları istenir. • Konuya ilişkin beyin fırtınası yapılabilir. • Filmdeki tartışmalı bir konuyla ilgili farklı bakış açıları ve konumlardan tartışmalar yaptırılabilir. • Filmle ilgili bilgilendirici okumalar yapılabilir; örneğin, gruplardan rastgele paragrafları sıraya koymaları ve yapılan okumayla ilgili soruları yanıtlamaları istenebilir. • Filmdeki anahtar sözcük, kavram ya da terimlerle kare bulmaca ya da sözcük avı oynanabilir. Filmi İzlerken (Film Sırasında) • Karakterlerle ilgili tablolar doldurmaları istenebilir. Örneğin, öğrenciler filmdeki karakterlerin özelliklerini veya amaçlarını gerçekleştirmek için yaptıklarını veya belli bir durumda neler hissettiklerini gösteren tablolar doldurabilir. • Filmi belli bir noktada durdurup, filmin sonunu tahmin etmeleri istenebilir. • Filmi izlerken yanıtlanabilecek sorulardan oluşan bir çalışma tablosu verilebilir ve bu soruların yanıtı için her sorunun yanıtından sonra filmi durdurup, soruları sınıf halinde yanıtlamaları istenebilir. • Herhangi bir çalışma yaprağı vermeden filmi durdurarak tartışma ortamı yaratılabilir. 49 Çocuklardan takımlar halinde belli bir süre dahilinde tartışmaları istenip, takımların tartışma notlarını sınıfla paylaşmaları sağlanır ve çıkan öğretme fırsatları değerlendirilebilir. • İzleme öncesinde verilen doğru-yanlış, çoktan seçmeli, eşleştirme türü soruları yanıtlamaları istenebilir. • Tartışmaları kolaylaştıracak şekilde bazı anahtar sözcük-nesne-durum-duygu vb.nin kaç kez, nerelerde geçtiğinin tespiti istenebilir. İzleme Sonrasında • Karakterlerle ilgili tablolar doldurmaları istenebilir. Örneğin, öğrenciler izleme sırasında karakterlerle ilgili doldurdukları tabloyu kendilerine yönelik olarak doldurabilirler. • Filmde anlatılan kültüre/zamana ait aktivite, organizasyon planlayabilirler (örneğin bir yemek hazırlama, özel bir kutlama/gün için hazırlıklar yapma) • Filmin senaryosundan parçalar kullanarak rol çalışması yapmaları istenebilir. • Filme ya da sahnelerine alternatif sonlar yazmaları istenebilir. (Beyin fırtınasından sonra takım çalışması yapmak şeklinde uygulanabilir.) • Filmdeki karakter(ler)e tema ya da alt temalarla ile ilgili mektup yazdırılabilir. • Filmdeki tercihen tartışmalı bir konuyla ilgili kompozisyon yazdırılabilir. • Rol çalışmaları yapılabilir: Filmin karakterlerinden biriyle röportaj yapmak, vb. • Filmin karakterlerinden biri gerçek bir kişiyse hakkında duvar panosu hazırlanabilir. 50 • Film izlemeden önce yapılan münazarayı ve taraflarını hatırlatarak, çocukların hala aynı tarafta kalıp kalmadıkları sorulabilir ve oluşan yeni takımlarla münazara yeniden yapılabilir; ya da neden görüşlerini değiştirdikleri sorulabilir. • Filmdeki bir dönemin tarihsel önemi varsa bu dönemdeki yönetim biçimi, eğitim, iletişim, ulaşım, yeme içme, eğlence, giyim kuşam vs. biçimlerini araştırmaları ve bununla ilgili poster hazırlamaları -bu çalışmayı yapboz şeklinde yapmaları istenebilir; yani her takıma aynı döneme ait bir alanla ilgili olarak hazırlık yapıp, böylece posterin bir kısmını hazırlama görevi verilebilir. • Filmde öne çıkarılmak istenen konu yaratıcı drama ile canlandırılabilir. • Filmi izledikten sonra üzerinde genel soruların olduğu bir çalışma yaprağı doğrultusunda filmle ilgili soruları yanıtlamaları istenebilir (Sorulabilecek sorular: Hikaye nerede geçiyor?; hikayenin temel konusu/teması nedir?; ana karakter kim?; ana karakterin karşısındaki karakter kim?; filmi kısaca özetleyin.; film hakkındaki izlenimleriniz nelerdir?) • Öğrencilerin filmin belli sahnelerinden neden-sonuç ilişkilerini tespit etmesi için bir çalışma yaprağı hazırlanabilir. Bunun için olaylar önceden belirlenip, öğrencilerin bunların nedenlerine ilişkin düşüncelerini yazabilecekleri bir sayfa hazırlanabilir. • Olay 1: Korkunç bir sel geldi. • Olay 2: Olay 1 nedeniyle ________________ oldu. • Olay 3: Olay 2 sonucunda ________________ gerçekleşti. vb. • Öğrencilere filmin belli sahnelerinin doğ- Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı ruluğunu araştırma ödevi verilebilir. İzlenen filmde tarihsel ya da filmin dayandırıldığı kitaba göre edebi yanlışlar olduğu düşünülüyorsa, öğrencilerin bunları araştırmaları ve doğruları sınıfla paylaşmaları istenebilir. Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Film İzleme Filmleri izlerken sorabileceğiniz sorulara örnekler: • Çocukların ayrımcılığı ve eşitsizliği yeniden üretip kendilerinin ve başkalarının haklarını yaşamasına izin verebilmesi için filmleri izlerken farkındalığı artırmak üzere genel olarak şu sorulardan yararlanılabilir. • Filmde kaç kadın kaç erkek karakter var? • Filmdeki kadın karakterler arasında arkadaşlık ilişkisi var mı? • Kadın karakterlerin toplumsal hayata katılabilecekleri mekanlar (parklar, kütüphane, eğlence yerleri, vs.) var mı? Bu mekanlar kadın karakterler tarafından kullanılıyor mu? • Kadın karakterler istekleri, amaçları doğrultusunda davranıyor; engellerle karşılaşıyor ve bu engelleri aşarken değişip gelişiyorlar mı? Cinsiyet eşitsizliği, çocukların doğuştan getirdiği biyolojik özelliklerine dayandırılarak yaşamın her alanında ayrımcılık yapılmasına zemin hazırlıyor. Evde, sokakta, okulda, iş yerlerinde yaşanan ve yaşatılan ayrımcılığı ve eşitsizliği fark etmeye başlamak, önlenmesi için atılabilecek ilk adımdır. Eğitimde kullanılan filmler aynı toplumlarda var olduğu şekliyle ayrımcılığı ve cinsler arası eşitsizliği yansıtabilir, örnekleyebilir, teşvik edebilir. Bunları fark etmek ve fark ettirmek öğretmenin görevidir. Eğitim ortamları da çoğu zaman toplumun kalıpyargılarını, önyargılarını barındırır, cinsiyete göre ayrımcılığın sürmesine olanak sağlayabilir. Sınıf ortamında öğretmenlerin kız ve oğlanlara karşı tutumları, okuldaki öğretmen ve yöneticilerin yaklaşımları, özellikleri var olan kalıpyargıları sorgulamak yerine pekiştirebilir. Bir eğitimci olarak sizin buna fırsat vermemeniz çok önemlidir. • Filmin aile içi şiddete yaklaşımı nasıldır? Kayıtsız kalıyor, özendiriyor, sıradanlaştırıyor ya da karşı mı çıkıyor? • Kadın karakterler, birey olarak toplum hayatına aktif katılıyorlar mı yoksa istekleri, ihtiyaçları, varoluşları görmezden mi geliniyor? • Toplum hayatına aktif olarak katılan, eşitlikçi, hakça, özgürlükçü değerleri savunan kadın karakterler demokratik ve barışçıl olarak mı yoksa sevimsiz ve çirkin olarak mı gösteriliyor? • Film iyi kadın-kötü kadın ya da gerçek erkek olmaya dair kalıpyargılar içeriyor mu? • Kadın karakterler için aşağılayıcı, küçük düşürücü sıfatlar ve deyimler (Örnek: eksik etek, kaşık düşmanı, kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin, vs.) sıklıkla kullanılıyor mu? 51 • Kız ve oğlan aile içinde şiddet ve tacize uğruyor mı? Filmin buna yaklaşımı nedir? • Kadın ve erkek karakterler/Kız ve oğlanlar toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun olarak temsil ediliyorlar mı? Böyle temsil edilmiyorlarsa bu durum sıradanlaştırılıyor ve sıkça sunularak kabul edilir hale getiriliyor mu? Filmleri ve Diğer Görsel Malzemeyi Değerlendirmede Yararlanılabilecek Aktiviteler • Kadın ve erkek karakterler meslek sahibi ve ev içindeki görevleri paylaşıyorlar mı? • Kadın ve erkek karakterlerin toplumsal cinsiyete göre belirlenenin dışında meslekleri var mı? (Örnek: Kadın pilot, erkek hemşire.) • Her iki cinsiyetin de güçlü ve zayıf taraflarına yer veriliyor mu? • Her iki cinsiyet de zaman zaman uyumlu, paylaşmayı, dayanışmayı bilen, uzlaşan zaman zaman mücadele eden karakterler olarak tasvir ediliyor mu? • Kadın ve erkek karakterler evde, okulda, sokakta, iş yerinde birbirine eşit temsil ediliyorlar, ya da bu bilince sahip olarak gelişiyorlar mı? • Aile içinde kadın ve erkek yan yana duran, birbirini destekleyip güçlendiren karakterler olarak mı yoksa “her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır” sözüne uygun olarak mı gösteriliyor? • Kızlar ve oğlanların karşı cinsin oyunlarını oynamalarına izin veriliyor mu yoksa bunu yapan çocuklara “erkek Fatma”, “kız Nuri” gibi isimler ya da filmin ait olduğu kültürde kullanılan benzer ifadeler mi kullanılıyor? • Kızlar ve oğlanlara aile içinde verilen görevler (iş bölümü) farklılık gösteriyor mu? 52 Aşağıda cinsiyet eşitsizliğinin önlenebilmesi için çocuklarla yapılabilecek çeşitli aktivitelere bazı örnekler verilmiştir. Bu örnekleri çeşitlendirip diğer öğretmen arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. Alıştırma I- Görüntüler TV veya video klipleri kullanarak, iyi ve kötü karakterleri ayırt etmek için, öğrencilerin vücut ölçüleri ve genel görünüme ilişkin benzerlik ve farklılık tabloları doldurmaları istenebilir. Kliplere yeniden bakıp iyi ve kötü kız ve erkekleri kameranın nasıl çektiğine dair notlar tutmaları istenebilir. Daha sonra, görsellerdeki karakterleri, kendileri, akranları ve aile fertleriyle karşılaştırmaları istenebilir. Alıştırma II- Çalışan Kadınlar TV programlarındaki/izlenen filmlerdeki kadınların mesleklerinden liste oluşturulabilir. Şu sorulara yanıt aranabilir: Onları işlerini yaparken görüyor muyuz? Sizin anneniz evde neler yapıyor? Ev dışında neler yapıyor? Gelir getirici bir iş yapıyor mu? Ev dışında çalışıyorsa, onun iş yerine hiç gittiniz mi? Neler gözlediniz? Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Alıştırma III- Kendim Olurum Daha İyi Biri kızlardan diğeri oğlanlardan oluşan iki grup kurun. Oğlanlardan, farklı görsel araçlarda sıklıkla gösterilen, kızlara ilişkin özellikleri, kızlardan da aynı şekilde erkeklere ilişkin özellikleri listelemelerini isteyin. Listeler genel grupla paylaşıldıktan sonra kızların ve erkeklerin kendi cinsiyetlerine ilişkin kalıpyargıları gözden geçirmelerini, bu özellikle kalıpyargıların pekiştirilip pekiştirilmediğini tartışmalarını isteyin. Her iki cinsten de kalıpyargılara ilişkin neler hissettiklerini aralarında paylaşmalarını isteyin. Alıştırma IV- Meslekler Bazı mesleklerin medyada nasıl temsil edildiğini inceledikten sonra çocukların bu meslekleri yapan insanlarla röportaj yapmalarını sağlayın. Medyadaki temsillerin ne kadar gerçekçi olduğunu tartışın. Bir meslek sahibi olarak temsil edilen kadın ve erkeklerin sayısını bulmalarını isteyin. Kadın ve erkeklere ait meslek çeşitlerinin listelerini yaptırın. Bu bulguların, çocukların ailelerinin yaptıkları işlerle ne kadar örtüştüğünü ve nedenlerini inceleyin. Kalıpyargıların meslek seçimini nasıl etkilediğini tartıştırın. Alıştırma V- Poz ve Doğal Gazete ve dergilerden, kız ve oğlan çocukların ve kadın ve erkeklerin poz verirken ve doğal hallerinde çekilmiş fotoğraflarını seçin. Her birinde neyin vurgulandığını tanımlamalarını isteyin. Alıştırma VI- Tersine Çevrilmiş Masallar Masalları karşı cinsin bakış açısından yeniden yazdırın. Alıştırma VII- Görsel Romanlar Edebiyattan uyarlanan filmleri izleyin. Toplumsal cinsiyete bakış açılarını görmek için filmleri kitaplarla karşılaştırın. Bunlardan biri diğerine göre daha fazla kalıpyargı içeriyor mu? Neden? Daha fazla örnek yaratın. (Medyada Toplumsal Cinsiyet) Toplumsal cinsiyete duyarlı film izlemeye örnekler Elinizdeki kitapçığın hazırlandığı günlerde ilkokul öğrencilerinin en çok ilgisini çeken televizyon dizileri Akasya Durağı’ndan, Alemin Kıralı’ndan, İster Hamur İster Çamur’dan kısa alıntılarla, eğitim ortamında filmlerle ne tür aktiviteler yapabileceği konusunda örnekler oluşturulmuştur. 1. “Akasya Durağı” Dizisi – 151. Bölüm 33:14 dk-34:29 dk. BÖLÜM 1 Aşağıdaki yönerge çocuklara sözlü olarak verilir. Yönergeden hemen sonra kontrol soruları sorulur ve sınıf halinde yanıtlanır. Yönerge: Size az sonra belki bildiğiniz belki de daha önce izlemediğiniz bir TV dizisinden kısa bir bölüm izleteceğim. Daha sonra bu kısa bölüm ile ilgili dağıtacağım soruları sıra arkadaşınızla birlikte tartışıp yanıtlamanızı isteyeceğim. Bunu ve sonraki derslerde yapacağımız buna benzer çalışmaları televizyonda, internette ya da sinemada filmler ya da diziler izlerken benzer soruları kendi kendinize sorabilmeniz ve filmleri daha dikkatli izleyebilmeniz için yapacağız. • Kimler bu diziyi biliyor? • Bu diziyi beğeniyor musunuz? • Neden beğeniyorsunuz/beğenmiyorsunuz? Bu kısa bölümün nasıl bir durumla ilişkili olduğunu anlamaları için, aşağıdaki sorular iki öğrenciden oluşan gruplara verilir; soruları önce okuyup anlamaları beklenir, daha sonra kısa bölüm izletilir ve kendi aralarında tartışmaları beklenir. 53 • İzlediğimiz sahnede neler oldu? Anlatabilir misiniz? 2. “Alemin Kıralı” Dizisi –34.Bölümü 2:13 dk.-3:23 dk. • Kimin sorunu var? Sorun nedir? BÖLÜM 2 Bu bölümdeki eleştirel bakış geliştirecek sorular yukarıdakine benzer bir yönerge ile öğrencilere verilir. Bölüm bir daha izletilir; sınıf üç öğrenciden oluşan takımlara ayrılır. Her bir takıma aşağıdaki sorulardan biri yazılı olarak verilir; her takımın bunları kendi içlerinde ayrıntılı olarak tartışması sonra sınıfla paylaşması istenir. • İzlediğiniz bölümde kaç kadın kaç erkek var? Erkek nerede? • (aslında bölümde erkek yok ama kadınlar bir erkekten ve o erkeğin evlenmek için gruptaki bir kadını seçmemesi ‘sorun’u üzerine konuşuyorlar.) • Merve’nin evlenme kararında etkisi var mı? Bölüm 1: Giriş Bu bölüm video izlenmeden önceki kısımı kapsamaktadır. Öğrencilere derse giriş, onları meraklandırma, motivasyon sağlama ve izleyecekleri materyal ile ilgili uygun ortamı oluşturma gibi işlevleri vardır. Ayrıca öğretmen diziyi bilmeyenler için karakterlerin isimlerinden de bahsedebilir. Öğretmen izleyecekleri videoyu temsil eden aşağıdaki resmi sınıfa gösterir. • Merve ne hissettiğini nasıl dile getiriyor? Bunu başka türlü nasıl ifade edebilirdi? Gruptaki kadın karakterler soruna tepkilerini nasıl dile getirdiler? Onlar başka türlü nasıl ifade edebilirlerdi? • Gruptaki kadınlar Arif’in evleneceği kadının kim olduğunu sorduğunda Merve kadını nasıl tarif ediyor? Neden? Merve bu soruya başka nasıl yanıt verebilirdi? • Merve’nin görünüşünü tarif edin. Eğer Merve esmer, iri yapılı ve ağlamadan konuşan bir kadın olsa ne olurdu? Neden? Daha sonra sınıfa aşağıdaki sorulardan sorarak onları hazırlar: • Resimdeki karakterler hangi tv dizisinden biliyor musunuz? • Bu diziyi takip ediyor musunuz? 54 Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı • Bu dizide neleri seviyorsunuz / sevmiyorsunuz? • Karakterlerin isimleri nelerdir? • Başka kardeşleri var mi? • Kimlerle birlikte yaşıyorlar? • Sizce izleyeceğimiz sahnenin konusu ne olacak? • Sahne nerede geçecek? Bölüm 2: Video izlenmesi Kısa video hep birlikte izlenir. Bölüm 3: Durumun anlaşılması ortaya konması Bu bölümde öncelikle “öğrenciler sahneyi nasıl algılıyor, anlatılan öyküye / verilen diyaloglara dair kafalarında oluşan şema nedir, sahne onlara ne ifade etti, bu sahneyi nasıl özetlerler” gibi noktalar üzerinde durulacak. Sorulacak örnek sorular: • İzlediğimiz sahnede neler oldu? Nasıl özetleyebiliriz? • Bu sahnede konu nedir? • Bu videoyu daha önce izlememiş bir arkadaşınıza anlatsanız nasıl anlatırdınız? • Burada esas sorun / problem neydi? Karakterler hangi konuda anlaşmazlık yaşadılar? • Konuya kimler dahil oldu? Bu anlaşmazlık kimleri ilgilendiriyor? Bölüm 4: Eleştirel bir gözle filmin incelenmesi Bu bölümde öğrencilerin filme eleştirel bir gözle, sorgulayıcı bir bakış açısıyla yaklaşmaları sağlanır. Öncelikle öğretmen sınıfı bu anlamda hareketlendirmek ve farklı fikirlerin tartışıldığı verimli bir tartışma ortamı açmak için aşağıdaki soruları yöneltir: • Sizce Ayben ve Ahsen neler hissediyor bu sahnede? • Sizce Aslan neler hissediyor bu sahnede? • Sizce problem çözüldü mü? • Sahnedeki problemi çözmek için sizce Aslan nasıl daha farklı davranabilir? • Ayben ve Ahsen’in daha iyi hissetmesini sağlayacak nasıl bir yol izleyebilir? • Burdaki sorunun çözülmesinde ve karakterlerin anlaşmasındaki engel sizce nedir? • Sizce sahnede baskın olan bir karakter var mı? Kim? Nasıl daha farklı yansıtılabilir? • Sizce sahnede kendini ifade etmekte zorlanan karakter(ler) var mı? Kimler? Onlar neden kendini ifade etmekte/fikrini söylemekte zorlanıyor? Bu durum nasıl düzelebilir? • Sizler yönetmenin sahneyi bizlere anlatma şeklini sevdiniz mi? Neler daha farklı olabilir? Bölüm 5: Grup etkinliği Bu bölümde öğrenciler 3-4 kişilik gruplara ayrılırlar. Her gruba üzerinde karakterlerden Ayben (kız çocuklarından biri) ve Aslan (baba) olan aşağıdaki Venn Diagramı verilir. Öğrenciler gruplar halinde, Ayben ve Aslan ın karakter özelliklerini, onları tanımlayan özellikleri, uygun yerlere yerleştirirler. Ven Diagramını bilmeyen veya hatırlamayan öğrenciler için öncelikle öğretmen tarafından tanıtılır ve bazı örnekler verilir. Grup haline öğrenciler boş kutuları doldururlar ve daha sonraki sınıfça karşılaştırma yapılır ve tartışılır. 55 3. “İster Hamur İster Çamur” Programı – 0:34 dk. sonrası Bölüm 2: Video izlenmesi Kısa video hep birlikte izlenir (izlenmeye 0:34’ten başlanır). Bölüm 3: Eleştirel bir gözle filmin incelenmesi Bu bölümde öğrencilerin filme eleştirel bir gözle, sorgulayıcı bir bakış açısıyla yaklaşmaları sağlanır. Filmde mesleklere ilişkin farklı kişiler resmedilmektedir ancak kadın ve erkeklere verilen meslekler epey farklıdır. Erkeklere manav, satıcı, şekerci gibi pek çok rol verilmiş ancak bir kez kadın görüyoruz ve o da sofrayı hazırlarken, evdeyken. Öğretmen sınıfı kadın/erkek meslekleri anlamında hareketlendirmek ve farklı fikirlerin tartışıldığı verimli bir tartışma ortamı açmak için aşağıdaki soruları yöneltir: • Filmde erkek ve kadın sayısı eşit mi? Değilse nasıl? Bölüm 1: Video izlemeden önce Öğretmen yukarıdaki resimleri (programın ismi ve videodan bir sahne) çocuklara gösterir ve aşağıdaki sorulardan faydalanarak onları etkinliğe hazırlar. • Resimler hangi TV programından biliyor musunuz? • Daha önce izlediniz mi? • Sizce izleyeceğimiz sahnenin konusu ne olacak? • Sahne nerede geçecek? • Resimdeki kişiden yola çıkarak konuyla ilgili tahminler? (ipucu verilir, adam bir manav, oradan mesleklere geçiş yapılır) (öğrencilere mesleklerle ilgili bir video olacağı noktasına gelinir) 56 • Erkekler hangi mesleklerde filmde yer aldı? • Kadın hangi meslekte filmde yer aldı? • Sizce filmde erkekler mi yoksa kadınlar mı daha fazla temsil ediliyor? • Bu farklılık sizce uygun mu? Daha farklı nasıl olabilirdi? • Sizce filmde erkeklerin yaptıkları meslekleri kadınlar da yapabilir mi? • Siz bu filmin yönetmeni olsaydınız, kadınları başka hangi mesleklerde gösterirdiniz? • Siz bu filmin yönetmeni olsaydınız, erkekleri başka hangi mesleklerde gösterirdiniz? Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Anne-babaların çocuklarıyla birlikte film izlerken dikkat etmesi gereken noktalar Çocuğun izleyeceği filme/programa nasıl karar veriliyor? Aile bireylerinin fikirleri konuşulabilir ve anne-babanın doğru yönlendirmesiyle ortak karar verilebilir. Onların hayal güçlerini zenginleştirecek, farklı bakış açıları sunacak, yaratıcılığı destekleyen filmlere öncelik vermek önem taşımaktadır. Çocuklar film/program izlemeye ne kadar zaman ayırmalı? Araştırma verilerine göre çocuğun televizyon ve film izleyerek geçireceği süre 1-2 saatten fazla olmamalıdır (Erdoğan, 2004). Bu süre içerisinde de algılama seviyelerine uygun ve olumlu karakterlerin yoğunlukta olduğu filmler seçilmesi anne-babalarca sağlanabilir. Aralarında televizyon ve internetin de bulunduğu kitle iletişim araçları aracılığıyla kültür ürünleri ve değerler evin içine gelerek bireylere ulaşmaktadır. Filmler toplumu ve onun temel çekirdeği olan aileyi bir mesaj yağmuruna tutmakta ve izleyicilere günlük yaşamda etkilenip kullanacakları duygu, davranış ve ilişki örüntüleri ulaştırmaktadır. Başta filmler olmak üzere tüm programların hem olumlu hem de olumsuz içeriğe sahip olduğu tartışmasız bir gerçektir. Çocukların içerik anlamında nitelikli yayınları izlemeleri ve sunulan olumsuz mesajlar konusunda sorgulayıcı olmaları noktasında velilere kritik bir rol düşmektedir. Çocuklara ne izlemeleri ve nasıl bir bakış açısıyla izlemeleri konusunda destek sunmaları onların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimleri açısından büyük bir öneme sahiptir. Aile bireylerinin iletişimleri, duygusal sağlıkları, çocukların okul başarısı, arkadaş ilişkileri, gelişim süreçleri, gibi pek çok alan izlenen filmlerden ve programlardan etkilenmektedir. Böylesi uzun süreli ve geniş etkiler düşünüldüğünde anne babaların yönlendirici rolleri bir kez daha gözler önüne serilmektedir. Bu noktada aşağıda verilen noktalara dikkat verilebilir. Film nasıl izlenmeli? Seçilen filmin nasıl izlendiği de bir diğer önemli noktadır. Çocukla ilgilenilmeden uzun saatler boyunca filmlere/ programlara dalmalarına izin verilmesi uygun değildir. Onlarla film eşliğinde vakit geçirmek, paylaşım yapmak sıklıkla tercih edilebilir. Filmdeki olaylar, karakterler, sahneler birlikte film izlerken veya sonrasında konuşulabilir. Böylelikle kaliteli zaman geçirme etkinliğine ulaşılmış olunur. Anne-babalar film izlemeyi çocukların uslu durması için kullanması yaygın olmakla beraber yanlış bir tutumdur. Film izleme birlikte geçirilecek değerli bir vakit olarak algılanmalıdır. Çocuğun gelişimsel özellikleri Ek olarak çocuğun yaşı gereği içerisinde bulunduğu gelişimsel süreçler de anne-babalarca dikkate alınması önemlidir. Dil gelişimler, fiziksel gelişimleri ve duygu durumları değerlendirilebilir. Örneğin, 2-7 yaş arası dönem dil gelişiminin önemiyle öne çıkarken, 7-11 yaş arası dönem hayal kurma, kendilerini başkalarının yerine koyabilme ve onların gözünden görebilme becerisinin geliştiği bir dönemdir. 57 Filmlerin eğitim amaçlı olarak sınıf ortamında kullanılması, giderek yaygınlaşıyor. Filmler, farklı derslerde çeşitli bilgi ve beceriyi kazandırmak için kullanılıyor; daha hızlı ve kalıcı bir öğrenme sağlıyor. Filmlerin bu amaca yönelik etkili biçimde kullanılması, doğru filmin seçilmesine ve eleştirel bakışla izlenmesine bağlıdır. Filmleri toplumsal cinsiyet eşitsizliği dahil her türlü ayrımcılığı fark ettirmeyi sağlayarak, önce demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü sınıf ortamları yaratmayı, uzun vadede ise bu değerlere önem veren bireyler yetiştirmeyi destekler. Öğretmenlere düşen filmi sınıfa götürmeden önce gereken hazırlıkları eksiksiz yerine getirmek ve eşitlikçi, demokratik katılımlı bir sınıf ortamı yaratmaktır. Hepimiz haklarımıza saygı duyulan kararlara katıldığımız, eşitlikçi bir dünyada yaşamak istemiyor muyuz? Çocuklarımıza bu olanağı sınıf ortamında sağlayabilmek gelecekte onların da başkaları için aynı çabayı göstermesinin ilk adımı olabilir. Ek. 1 Eleştirel Düşünme Toplumsal cinsiyet eşitliği dahil olmak üzere, her türlü ayrımcılığa karşı duran bireylerin yetişmesinde bir öğretmenin sınıf içinde kazandırabileceği en önemli beceri eleştirel düşünmedir. Bu becerinin kazanılması kolay değildir, çünkü eleştirel düşünme kişinin bir konuya ilişkin önyargılarını fark etmesini ve devreden çıkarmasını gerektiren bir düşünme biçimidir. Eleştirel düşünme, gelen bilgiyi anladıktan sonra, sınamak, sorgulamak, değerlendirmek ve genişletmek için bağımsız düşünmektir. Eleştirel düşünme ortamını sağlamak için öğretmenin doğru yanıtları vermemesi, propaganda yapmaması ve çocukları soru sorma konusunda cesaretlendirmesi çok önemlidir. Bu çok çaba ve emek ister. Eleştirel düşünme olmadan demokratik eğitimin olması mümkün değildir. Eleştirel düşünebilen insan, “ne düşünüyorum?”, “ne hissediyorum?” ve “ne diyorum?” sorularını sorup bu sorulara yanıt verebilen insandır. Bu sorular ancak demokratik bir ortamda sorulup yanıtlanabilir. Yani çocuk ancak 58 açık ve özgür, demokrasinin yaşadığı ve yaşandığı bir sınıf atmosferinde gelişir, heyecanlanır, güdülenir, güçlenir ve orada ‘arkadaşıma katılıyorum’un kolaycılığına yüz vermez; kendi adına düşünür ve düşüncesine sahip çıkar. Bu çeşit düşünmeye çocuk, yaşamında yeri olan sorunları çözmesi için yönlendirilir. Bu yönlendirme, aktif öğrenmeyle, öğrenci odaklı eğitimle ve gürültücü, kahkahalı, tartışan, düşünen bir sınıfla ve öğrenciden beklentisi usluluk, itaat olmayan, öğrencilere karşı çıkmak için değil onları anlamak için dinleyen öğretmenlerle ve öğretmenin sorduğu sorularla ve sorma biçimiyle eleştirel düşünmeyi özendirmesiyle yapılabilir. (Gürkaynak, 2008) Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Ek. 2 Sınıfta İşbirliğine Dayalı Öğrenme İçin Hatırlatmalar Sıralar, dörtlü takımlar oluşturacak ve yan tarafları tahtayı görecek şekilde dizilebilir. Bu düzenleme, öğretmenin tüm sınıfa yönerge verdiği ya da bir konuyu anlattığı sırada öğrencilerin sınıfın o kısmına odaklanmasını kolaylaştırır. Takımlara bir görev ‘yapboz’ haline getirilerek paylaştırılabilir. Böylelikle bütün takımlar kendilerine ait görevi tamamlayıp diğer takımların not alması için paylaştıklarında görev tamamlanmış olur. Ayrıca, takım bir ürün ortaya koyacaksa bu üründe takım üyelerinin her birinin rolü öğretmen tarafından dağıtılır. Kimlik ve bütünlük duygusu yaratmak için kalın uçlu bir kalemle yeni oluşturulan sıraların yan taraflarına “Takım 1”, “Takım 2” gibi isimler yazılabilir. İşbirliğine dayalı aktiviteleri öğretmek için ‘takım’ önemli bir kavramdır. Çünkü bu öğrencilere, genel amaçlı bir “grup”ta vakit harcamak yerine “başarı”ya ulaşmak için beraberce çalışmaları gerektiğini hissettirir. Öğrencileri bu şekilde takımlara ayırmak, kağıt ve malzeme dağıtımını, öğrencilerin dikkatini toplamayı ve sınıfın idaresini kolaylaştırır. Takım çalışmasının sonucunu sınıfa kimin anlatacağına karar vermek için takım isimlerini ve takımdaki kişilerin numarasını içeren iki farklı torbadan çekiliş yapılabilir. Öğrencilere kendilerinden beklenen davranışlar açıklanmalı. İşbirliğine dayalı bir aktivite üzerinde çalışırken alçak sesle konuşmaları gerektiği ve sadece kendi takım arkadaşları ile konuşabilecekleri hatırlatılmalıdır. Takımlar halinde çalışmak grup çalışması yapmak anlamına gelmez. Bu nedenle, öğrencilere bir “çalışma yaprağı” verilip, onlardan etkin biçimde çalışmaları beklenmemelidir. Öğrencilere verilen yönergeler açık ve net olmalıdır. Örneğin, “İlk resmi birlikte inceledik. İkinci ve üçüncü resimleri de hepiniz ayrı ayrı incelediğinize göre, şimdi takımınızdaki herkesin bu resimlerle ilgili görüşlerini takım arkadaşlarıyla tartışmasını istiyorum. Öğrenci ve takım numaranızı torbalardan çektiğim zaman sınıf arkadaşlarınızla bir şeyler paylaşmaya hazır olun,” gibi. 59 Ek. 3 Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Öğretmen Davranışları Toplumsal cinsiyete duyarlı ve eğitim amaçlı olarak film izlemeyi öğretmede öğretmenin rolü önemlidir. Öğretmen, çocukların eleştirel bakış açısıyla film izlemelerine ve bu şekilde ayrımcılığın birçok türünü fark etmelerine, onların hayat boyunca karşılaşacakları film ve farklı görsel malzemelerin pasif alıcısı olmalarını engellemeye aracıdır. Ayrımcılık yapmak istemeyen öğretmenin gözden geçirmesi gereken konular aşağıdadır; okuyarak sınıf uygulamalarınızı ve alışkanlıklarınızı gözden geçiriniz. • Oğlan-kız ayrımı yapmadan tüm öğrencilerime karşı güler yüzlüyüm. • Oğlan-kız ayrımı yapmadan tüm öğrencilerime eşitlikçi ve hakça davranırım. • Oğlan-kız ayrımı yapmadan tüm öğrencilerimle yakın ve sıcak iletişim içinde olmaya çalışırım. • Tüm öğrencilerimin farklı istekleri, yetenekleri, ilgileri, görüşleri olduğunu kabul ederim ve onlara saygı duyarım. • Oğlan-kız ayrımı yapmadan tüm öğrencilerimin yaş ve düzeylerine uygun sınıf kararlarına katılmalarına olanak tanırım. • Tüm öğrencilerimin sorun çözmede şiddet içermeyen yolları bulmalarına yardımcı olurum. • Tüm öğrencilerime, hak ve sorumluluklarını, hak aramanın önemini, çevre duyarlılığı, toplumsal cinsiyet vb. kavramları yaşayarak öğrenmeleri için olanaklar sağlarım. 60 • Öğrencilerimle ilgili olarak aileleri ile etkili iletişim kurarım. • Barışçıl, insanların birbirine değer verdikleri/saygı duydukları, duygusal ya da fiziksel şiddetin olmadığı, sorumlulukların paylaşıldığı bir sınıf ortamı yaratmak için çaba harcarım. • İnsanlara ilişkin her türlü genelleyici, sınıflandırıcı, tektipleştirici söz ve davranışlardan uzak durmaya ve tüm öğrencilerimi de uzak tutmaya çalışırım. • Farklı cinsiyetteki öğrencilerimden sınıf içinde ve dışında farklı istemlerde bulunmamaya, onlardan farklı cinsiyette olmaları nedeniyle farklı beklentiler içinde olmamaya/işbölümü yapmamaya özen gösteririm (örneğin, kızlara edebiyat projesi, oğlanlara fen projesi; piknik için kızlar sandviç yapsın, erkekler ateş yaksın, vb.). • Zaman zaman televizyonda sergilenen rol modelleri konusunda öğrencilerimle konuşup tartışırım ve cinsiyete dayalı geleneksel kalıpyargılara dikkat çekerim. • Derslerimin, zamanımın ve emeğimin bir kısmını, öğrencilerimin bu konulara duyarlılık kazanmaları için ayırırım. • Kendim duyarlı davranmaya çalışırım; ancak biliyorum ki bazen bilerek bazen farkında olmayarak; kalıpyargıları ve cinsiyet ayırımcılığını; bir özdeyiş ya da atasözünün içine gizleyerek, bazen statü ve gücüme sığınarak, bazen özellikle kız çocukların önündeki seçenekleri sınırlandırarak, bazen mekana sınırlandırma getirerek, bazen onların merakını törpüleyerek, bazen ayıplayarak, bazen bir ses tonu, bir bakış bir kaş kaldırmayla belli edebilirim. Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı • Bu nedenle sık sık özeleştiri yapmaya ve meslektaşlarımın görüşlerini almaya özen gösteririm. • Cinsiyet ayrımcılığına işaret eden kalıpyargılar ve öğeler içeren ders materyallerini, metinleri ve etkinlikleri öğrencilerimle birlikte düzeltirim. • Öğretmen rolümü, kolaylaştırıcı, yol gösterici biçiminde farklılaştırıp, statümü ve yetkimi rastgele kullanmamaya, cinsiyetçi yargılardan ayırt ederek kullanmaya özen gösteririm. • Bu konularda sadece sınıfımda değil okul içi ve okul dışı çevremde de duyarlı davranıp, başkalarını da duyarlı olmaya çağırırım. Ek. 4 Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Sınıf Kontrol Listesi Toplumsal cinsiyet yanlılığı pek çok şekilde gözlenebilir. Oğlan ya da kız öğrenciler açıkça ya da görünmeyen şekillerde kayırılabilir. Bunun önüne geçmek için aşağıdaki sorulardan yararlanılabilir. Soruların eşitsizliğe işaret eden yanıtları eşitsizlikle mücadelede harekete geçerken ilk adımların belirlenmesinde yararlı olacaktır. Sınıf dekoru: Posterler, resimler, sloganlar, özlü sözler, vb. kadın ve erkekleri eşit olarak temsil ediyor mu? Eşit statüye sahipler mi; kahraman, önder, yazar, vb. olarak eşit olarak gösteriliyorlar mı? Kadın ve erkeklerin, kız ve oğlanların çalışma ve yaşam deneyimleri öğrencilerin sergilenen eserlerinde eşit olarak görünüyor mu? Sınıf yerleşimi: Kız ve oğlanlar sınıfın önünde ya da arkasında kümeler halinde bir arada yerleştirilmişler mi? Sınıfın önünün ve arkasının kullanımında, pencere önünde, ışığa yakın yerlerde, görece daha sıcak/serin yerlerde vb. eşit dağılım var mı? Sınıf yapısı: Kızlar ve oğlanlar eşit olarak sınıf başkanı, etkinlik lideri olabiliyor mu, sınıfla ilgili yapılması gereken rutin işleri (derleme, havalandırma, vb.) eşit olarak paylaşıyorlar mı? Kaynakların kullanımı: Tüm öğrencilerin eşit koşullarda öğrenmeleri için eğitim malzemelerinin paylaşımı eşit olarak sağlanıyor mu? Velilerin de kız ve erkek çocuklarını eşit derecede desteklemeleri teşvik ediliyor mu? Yoksul öğrencilerin kendilerini kötü hissetmemeleri için öğretmenleri özen gösteriyor mu? 61 Oyun alanı: Kadın ve erkek öğretmenler, öğrencilere zorbalık yapan, oyun aletlerini paylaşmayan ya da diğer öğrencilere zarar veren öğrencileri denetliyor mu, disipline ediyor mu? Oyun alanı, araçları ve etkinliklere katılım eşit olarak sağlanıyor mu? Müfredat, ders kitapları, öğrenme/öğretme materyalleri: Kız ve oğlanların tüm okul malzemelerine eşit olarak erişebilmesi ve eşit temsil edilmesi sağlanıyor mu? Öğrenci-öğretmen etkileşimi: Öğretmenler, önde veya arkada oturmasına bakmadan, kız ve erkek öğrencilerle eşit olarak göz teması kuruyor, eşit ilgi gösteriyor mu? Kızlara ve erkeklere eşit sayıda soru yöneltiliyor mu? Aynı güçlükte sorularla muhatap oluyorlar mı? Cevaplama güçlüğü çeken öğrencilere aynı cevaplama süresi ve destek veriliyor mu? Öğrencilerin kendi düşüncelerini açıklaması, kendi hayal güçlerini ve analitik yeteneklerini kullanmaları için eşit fırsatlar veriliyor mu? Her öğrenciye eşit biçimde geribildirim veriliyor mu? Görevler, sorumluluklar: Kız ve oğlanlara güçlük derecesine göre eşit olarak görev ve sorumluluk veriliyor mu? Disiplin: Disiplin kız ve oğlan öğrencilerin okulda ve sınıfta güvende olmaları, kendilerine değer verilmesi, cinsel tacizden veya diğer şiddet türlerinden ve aşağılanmadan korunmaları için gereklidir. Bütün öğrenciler, diğer öğrencilere kötü muamele yapmaya ve istismara izin verilmeyeceğini biliyor mu? Kadın ve erkek öğretmenler disiplin sağlamanın yaratıcı yollarını bilip uyguluyorlar mı? Hiçbir şekilde fiziksel ceza kullanmamaları gerektiğini biliyorlar mı? Kullanıyorlar mı? Dil: Öğretmenlerin, öğrencilerin kullandığı ve öğretim malzemelerinde kullanılan dil toplumsal cinsiyete duyarlı mı? 62 Araç-gereç kullanımı: Kitaplar, bilgisayarlar, hesap makineleri, spor aletleri, laboratuvar malzemeleri ve mesleki aletler kız ve oğlanlar tarafından eşit olarak kullanılabiliyor mu? (UNESCO, 2006) Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Ek. 5 Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Aile Davranışları kimlik oluşturabilmeleri için düşündürücü içeriği olan ve özellikle de bazı kalıplara karşı çıkan filmler çerçevesinde tartışmalar yapmaları, son derece önemlidir. Ailenin okul öncesi çocuklarına davranışlarının çocuğun okul yaşamına önemli etkileri vardır. Bu nedenle; • kız-oğlan ayırmayarak tüm çocuklara, i) eşitlikçi davranmak, ii) adil olmak, iii) istek, ilgi, görüş, yaşlarına uygun kararlara katılma, beceri geliştirme ve bağımsızlık kazanma gibi kendilik değerlerine saygı duymak ve göstermek, • farklı cinsiyetteki çocuklardan farklı isteklerde bulunmamak, hatta kız çocuklarından tamir, erkek çocuklarından kardeş bakımı konusunda yardım istemek gibi cinsiyet ayrımına ters roller almalarını istemek, • her türlü genelleyici, sınıflandırıcı, tektipleştirici söylemden uzak durmak, • medyanın pekiştirdiği geleneksel toplumsal cinsiyet kalıpyargıları konusunda çocuklarla konuşmak, medyadaki rol modelleri konusunda onlarla tartışmaya çalışmak, • bunların hepsi için gerçekten zaman ayırıp, emek vermek, • bunları uygularken bazen açık bazen de örtük biçimde cinsiyetçilik sergilenebileceğinin ayırdında olmak, • okuldaki etkinlikler, sistem, sınıf içi uygulamalar konusunda duyarlı, kurumla bilgi alışverişi içinde ve kurumdan gelebilecek önerilere açık olmak, • çocukların ve gençlerin filmlerin, TV dizilerinin ve programlarının özel olarak toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve diğer ayrımcılık türlerinin etkisinden bağımsız 63 EK 6 : Örnek Ders Planları DİLHAN ERYURT FİLMİ ALTERNATİF DERS PLANI I Ders Süresi: 60 dk. (Üç bölüm) okumaları beklenir. Sorular Dilhan Eryurt Cumhuriyetin ilanından sonra dünyaya gelmiştir. (D)(Y) Dilhan Eryurt, çocukken en çok gece ile gündüzün nasıl olduğunu merak ediyordu. (D)(Y) 1. BÖLÜM (15 dk.) İkili ya da üçlü öğrenci gruplarına alttaki çalışma yaprağı verilir. Çalışma Yaprağı Bu çalışma yaprağının altında iki ayrı sayfa göreceksiniz. İlk sayfada bir sözcük avı bulmacası var. Bu bulmacada soldan sağa, yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya altı meslek gizli. İlk olarak arkadaşınızla birlikte bu altı mesleği bulun. İkinci sayfadaki resimlere bakın; bu resimlerin ilk sayfada bulduğunuz hangi meslekle ilgili olduğunu yanıtlayın. Bu mesleği kısa bir cümleyle tanımlayın ve tanımınızı sınıfla paylaşmaya hazır olun. Sınıfla paylaşılan tanımlardan bir ortak tanım tahtaya yazılır. 2. BÖLÜM (15 dk.) Her öğrenciye, üzerinde “Biraz sonra bir gökbilimcinin gerçek öyküsünü anlatan bir çizgi film izleyeceksiniz. Aşağıdaki “Doğru-Yanlış” sorularını filmi izlemeden önce okuyun. Filmi izlerken gerekli notları alın. Film bittikten sonra soruları notlarınızdan faydalanarak kendi başınıza yanıtlayın” yönergesinin olduğu aşağıdaki soru listesinden verilir, öğretmen yönergeyi yüksek sesle okur, öğrencilerin soruları 64 Dilhan Eryurt, kendisine kendinin verdiği ödülle birlikte toplam dört ödül almıştır. (D)(Y) Dilhan Eryurt, NASA’nın uzay araştırmalarında görevli kadınlardan biridir. (D)(Y) Dilhan Eryurt’un NASA’da yaptığı güneş ve yıldızlarla ilgili araştırmanın sonuçları bugün hala kulanılmaktadır. (D)(Y) Dilhan Eryurt’un önemli bir gökbilimci olmasını sağlayan özellikleri ‘hayal ve merak edebilmek, kendine güvenmek ve çok çalışmaktır’. (D)(Y) Film izlenir. Öğrencilerden üzerine notlar aldıkları soru kağıtlarını ellerine alarak ayağa kalkmaları istenir ve öğrenciler, yüzleri birbirine dönük olarak, aynı sayıda öğrenciden oluşan iç içe iki halka şeklinde dizilir. Her sorunun tartışılması için her öğrenci çiftine birer dakika verilir. Bir dakika dolunca dış halkadaki öğrenciler bir adım sağa ya da sola kayarak eşlerini değiştirir ve her öğrenci yeni eşiyle izleyen soruyu yanıtlar. Soruların daha sonra sınıf halinde hızlı bir şekilde yanıtlanmasıyla yanıtların doğruluğu teyit edilir. Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı 3. BÖLÜM (30 dk.) Sıralar dörtlü takımlar oluşturacak şekilde dizilir. Dilhan Eryurt’un önemli bir bilim insanı olmasının kolay olup olmadığı öğrencilere sorulur; zorluklarına ilişkin tepkiler alındaıktan sonra filmi bir kez de bu gözle izlemeleri; yani, zorlukların neler olduğu/olabileceğini tahmin ettikleri ve onun bu zorlukların üstesinden nasıl geldiğini anlamak/tahmin etmek için izlemeleri istenir. Film bir kez daha izlendikten sonra öğrencilerden takımları içinde Dilhan Eryurt’un karşılaştığını düşündükleri zorlukları/engelleri ve onun bu engelleri aşmak için nasıl davranmış olabileceği konusundaki tahminlerini önce kendi kendilerine düşünmeleri ve sonra kendi aralarında, daha sonra da diğer takımlarla paylaşmaları istenir. Takımlar bulduklarını paylaşırken tahta ikiye bölünür ve bir sütuna engeller, diğer sütuna Dilhan Eryurt’un (karakter özellikleri sayesinde) bunları aşma biçimine dair çözümler beyin fırtınası şeklinde yazılır. Bu çalışma sırasında Dilhan Eryurt’un kadın olmasıyla ilgili dile getirilecek zorluklar ve muhtemel cinsiyet ayrımcı görüşleri olumluya çevirebilmek için çözüm sütununa odaklanılır. 5. maddeye alternatif olarak, tahtadaki bilgilerin ikisini kullanabilecekleri belirtilerek takımlardan Dilhan Eryurt için dört-beş soruluk bir röportaj hazırlamaları ve bunu diğer takımlara rol çalışması şeklinde sunmaları istenir. Takımlardaki öğrencilerin rol dağılımı (soru hazırlayan, yanıt hazırlayan, röportajcı ve Dilhan Eryurt gibi) öğretmen tarafından yapılır. Filmle eğitim dersini izleyen bir aktivite ve ev ödevi olarak, öğrencilerden Dilhan Eryurt’a bir mektup yazmaları istenebilir. Bu mektupta; kendi karakter özelliklerini, ailesini, bulundu- ğu şehri ve ortamı kısaca anlatarak kendilerini tanıtmaları, bir bilim dalı ya da bir meslek seçip amaçlarına ulaşmak için hangi okulları okumaları gerektiğini sormaları, önlerine çıkabilecek engellerden bahsetmeleri ve bunları nasıl aşabilecekleri konusunda ya fikir sormaları ya da kendi düşünebildikleri çözümleri Dilhan Eryurt’la paylaşmaları istenebilir. Öğretmen bu mektupları tek tek yanıtlayabilir. Not: Takım ve ikili çalışmalarda öğretmenin gözlemci ve kolaylaştırıcı olarak sürekli biçimde öğrencilere destek olması ve çalışmaları yönetmesi beklenmektedir. DİLHAN ERYURT FİLMİ ALTERNATİF DERS PLANI II Ders süresi: 40 dk. (Üç bölüm) 1. BÖLÜM: (20 dk.) Ders giriş ve konuya dikkat çekme kısımlarını içeren birinci bölüm iki farklı etkinlik içermektedir. Dikkat çekme (2-3 dakika): Öğretmen tahtada (projeksiyonda) uzay cisimlerinin renkli ve ilgili çekici resimlerinden oluşan resimlerini yansıtır. Bu cisimler arasında; gezegenler, Güneş, galaksi, yıldızlar, NASA, Ay, Ay’a giden uzay aracı, uzayda olan yeni gelişmelere dair yine birtakım ek resimler bulunur. Öğrencilere bunlardan kendilerine tanıdık gelenler, ilgilerini çekenler sorulur nedenleriyle sorulur. Ek olarak kendileri resim ekleselerdi başka ne eklerlerdi diye de sorulur. Böylece konuya giriş açısından kısa bir giriş yapılır. Öğretmen bu bölüm biterken, bugün derste ülkemizden güneş ve yıldızlarla ilgili çok önemli çalışmalar yapmış çok önemli bir kadın bilim kadınının; Dilhan Eryurt’un çizgi filmini izleyeceklerini söyler ve resmini gösterir. Poster etkinliği (10 dk.): öğrenciler 4-5 kişilik gruplara ayrılırlar. Her gruba A3 boyutunda boş kağıt ve renkli kalemler verilir. Her grup 3-4 dakika süresinde, bu çizgi filme bir afiş 65 tasarlayacak olsalar nasıl olurdu? Sorusuna cevap verecek şekilde basit bir afiş tasarlarlar. (Filme isim bulurlar, istedikleri cisimleri eklerler, renklendirirler, gibi...) Daha sonra 5 dakika içerisinde bu filmi birbirlerine gösterip kısaca sunarlar. 2. BÖLÜM: (4 dk.) Çizgi film hep birlikte izlenir. 3. BÖLÜM: (15 dk.) Bu bölüm iki etkinlik içermektedir. Her öğrenciye filmden toplumsal cinsiyet anlamında önemli sahnelerin resimleri dağıtılır (aynı resimler de kullanılabilir). Ve her öğrenci dağıtılan bu çalışma yaprağındaki soruları bu resme bakarak ve sahneyi hatırlayarak yanıtlar (10 dk.). Örnek sorular: Dilhan Eryurt’un çizgi filmde karşılaştığı bir zorluktan / sorundan bahsedelim. 66 • Bu sahneden etkilendiniz mi? Hangi yönlerden? • Bu sahnede sevdikleriniz/sevmedikleriniz nelerdir? • Bu sahnede yönetmen çizgi film izleyicilerine nasıl bir mesaj iletmek istedi sizce? • Bu sahnede önemli olan nedir sizce? • Siz yönetmenle aynı görüşte misiniz? • Bu sahnede nelerin daha farklı olmasını isterdiniz? Nasıl? (Seçilen sahneye/sahnelere bağlı olarak ek sorular üretilebilir) Daha sonra sınıfça tartışılır. Her öğrenci yine aynı çalışma yaprağındaki aşağıdaki tabloyu doldurur (5 dk.). Dilhan Eryurt bu zorlukla nasıl baş etti? Neler yaptı? Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı DİLHAN ERYURT FİLMİ ALTERNATİF DERS PLANI III Ders Süresi: 40 dk. Öğretme-öğrenme-Yöntem ve Teknikleri: Anlatım, soru-cevap, bilgisayarda uygulama, Kullanılan EğitimTeknolojileri-Araç, Gereçler: Bilgisayar, projeksiyon, küçük kağıtlar Öğretme-Öğrenme Etkinlikleri Öğrencilere herhangi bir açıklama yapılmaz. Posterleri dağıtılır ve incelemeleri istenir. Ardından derse başlanır. Film başlatılır ve öğretmen de öğrencilerle birlikte filmi izler. Filmin bitiminde öğrencilere küçük kağıtlar dağıtılır. Kağıtlara akıllarında kalanları birer kelime olarak yazmaları istenir. Yazdıklarının tek bir kelimeden oluşması yönünde öğrencilere gerekli yönerge verilir. Film yeniden izlenir. Tekrar küçük kağıtlara eklemek istedikleri kelimeleri yazmaları istenir. Öğrencilerin kavramları karışık olarak okutulur. Bu kavramlardan toplumsal cinsiyete duyarlı veya cinsiyetçi olanlar öğretmen tarafından belirlenir. Bu kavramlar üzerinde konuşularak; • Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi konusuna değinilir. • Toplumsal cinsiyete duyarlı olmanın önemi konuşulur. • Öğrencilere küçük kağıtlarına yazdıkları kavramları kullanarak bir kavram haritası hazırlamaları istenir. • Kavram haritasında; gök, gökbilim, yıldız, dünya, uzay, başarı, matematik, hayal, ödül, meslek, istek, laboratuvar, güneş, Apollo başarı ödülü, NASA kavramlarının bulunmasına dikkat edilir. • Öğrenciler eklenmesi için kavramları çoğaltabilir ve kavramlar arasındaki bağlantıyı kurmak ve belirtmek için özgür bırakılır. Not: Öğrencilere kavram haritasını hazırlayabilmeleri için 10-15 dakika zaman verilir. 67 KAMİLE ŞEVKİ MUTLU ÖRNEK DERS PLANI Ders Süresi: 40 dk. (Üç bölüm) 2) Laboratuvarda yaptığım çalışmaların fotoğrafını çekemiyordum. Soru: Sizce ne yapmış olabilir? Film bu aşamada durdurulur, aşağıdaki çalışma yaprağını incelemeleri istenir, film baştan izlettirilir, takım çalışmasına geçi1lir. 1. BÖLÜM (10 dk.) Benim Madam Curie’m afişleri sınıfa asılır. “Patoloji,histoloji, profesör, makale, Etnoğrafya Müzesi” kavramları renkli kağıtlara büyük puntolarla yazılıp, kesilir ve asılır. Çocukların en fazla dörder kişilik takımlar oluşturmaları sağlanır. Her takıma yukarıdaki kavramların tanımları numaralandırılmış şekilde verilir. Takımlardan hangi tanımın hangi kavrama karşılık geldiğini bulmaları istenir. Bu kavramların sınıfça anlaşıldığından emin olduktan sonra sınıfa biraz sonra bir patoloğun yaşamını anlatan bir çizgi film izleneceği söylenir. Çocuklardan bu patoloğun cinsiyetini tahmin etmeleri istenir. 2. BÖLÜM (Toplam 5 dk.) Film izlenir ve iki yerde durdurarak, çocuklardan, hemen sonra ne olacağını tahmin etmeleri istenir. Bu bir çalışma yaprağına yazılıp, her takıma bir soru kağıdı verilerek yapılabilir. 68 3. BÖLÜM (Toplam 25 dk.) Bir çalışma yaprağı hazırlanarak eşli çalışma yaptırılabilir. Çalışma yaprağında aşağıdaki soruları önce kendi kendilerine yanıtlamaları sonra eşleriyle paylaşmaları konusunda yönerge verilir. Sorular: Kamile Şevki Mutlu üniversitede başarılı oldu mu? Bunu nasıl anlıyoruz? Berlin’de geliştirilen tekniğin adı nedir? Neden bu ad verilmiştir? Ankara Üniversitesi’nde hangi bölümde uzun süreli çalıştı? Burada ne yaptı? Hayatında çok önem verdiği bir görevi anlatınız. Neden kadın öğrencilerine daha çok emek vermiştir? Verilen sözcükleri kullanarak Kamile Şevki Mutlu ile ilgili iki cümle kurunuz. 1) Lisede iken biyoloji dersleri, özellikle de insan vücudu dikkatimi çekerdi. Sözcükler: öğrencidir-dergisinde-yayımlanan-bir-ilkbilim-kadın-makalesi / üniversitenin-yapanbir-ilk-yönetim kurulunda-kadındır-görev. Soru: Üniversitede ne okumak/Hangi mesleği yapmak istemiş olabilir? ÖDEV 1) Üç paragraflık bir kompozisyon yazdı- Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı rılabilir. Bu kompozisyonda, Kamile Şevki Mutlu’nun neden başarılı olduğunu düşündüklerini, hayatını izlerken nasıl hissettiklerini, Mutlu’nun seçtiği elmaları ve kendilerinin hangi üç elmayı seçebileceklerini belirtmeleri istenebilir. 2) Sınıfta kurulan takımları ile başka bir bilim kadını seçmeleri ve hayatını paylaşarak bir poster hazırlamaları istenebilir. Bu poster sonra sınıfa asılabilir. Takımın her üyesi bilim kadınının hayatının bir bölümünü seçer ve hazırlar. Örneğin; yaşadığı dönemle ilgili kısa bilgi, aldığı eğitim, mesleği (çalışmaları, başarıları, ödülleri, çalıştığı kurum, vs), özel hayatı. Not: Derste kullanabilecek çalışma yaprakları web sayfamızdan indirebilirsiniz: http:// www.benimmadamcuriem.org/kaynaklar. html 69 REMZİYE HİSAR ÖRNEK DERS PLANI 3. BÖLÜM (15 dk.) Ders Süresi: 35 dk. (Üç bölüm) Bireysel çalışma: 1. BÖLÜM (10 dk.) Öğrencilere Çalışma Yaprağı 3 verilir. Her öğrenci kendisi tamamlar. ÖDEV Remziye Hisar ile ilgili bir sınıf panosu hazırlama: Sınıf iki gruba ayrılır. Birinci grup Remziye Hisar’ın öğrenim hayatı ve karşılaştığı zorluklar, ikinci grup ise başarıları ve çalışmaları ile ilgili yazılar da içeren renkli posterler, kartonlar hazırlayıp sınıfa getirirler. Sınıfta bir Remziye Hisar köşesi oluşturulur. İkili çalışma: Öğrencilerin ikili çalışacakları bir etkinlikle derse başlanır. Her öğrenci yanındaki arkadaşı ile katılabilir. Eğer gerekirse bazı gruplar üç kişi olabilirler. Öğrencilere iki farklı sorunun olduğu Çalışma Yaprağı 1 dağıtılır. Sınıftaki ikili grupların yarısı birinci soruya yanıtlar bulurlar ve diğer yarısı ikinci soruya yanıtlar bulurlar. Eğer isterlerse resimler çizerek de soruları yanıtlayabilirler. Cevaplamalar bitince sınıfça tartışılır. Çizgi filme geçmeden önce son olarak öğrencilere “Altınpark Feza Gürsey Bilim Merkezi’ne hiç gittiniz mi?” sorusu sorulur ve gidenler varsa deneyimleri paylaşılır. Bu merkezden çok kısa söz edilir. 2. BÖLÜM (15 dk.) İkili çalışma: Film izlenir. Filmi izlerken yanıtlanabilecek sorulardan oluşan resimli Çalışma Yaprağı 2, ikili gruplara verilir. Bu etkinliğe uygun olan noktalarda gerek görülürse çizgi film durdurulur ve biraz beklenir. Cevaplar sınıfça konuşulur. 70 Not: Derste kullanabilecek çalışma yaprakları web sayfamızdan indirebilirsiniz: http://www.benimmadamcuriem.org/kaynaklar.html Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı NERMİN ABADAN UNAT ÖRNEK DERS PLANI Ders Süresi: 35-40 dk. (Üç bölüm) nının hayatını anlatan bir çizgi film izleyecekleri söylenir ve izlerken bu sosyal bilimlerin hangileri olduğunu not almaları istenir. 2. BÖLÜM (15 dk.) Film izlenir ve filmi birkaç yerde durdurarak, o noktadan sonra ne olacağını tahmin etmeleri istenir ve sonra ne olduğu gösterilir. Takım çalışması: Film tekrar izlettirilir. Filmi izlerken üç soru soracak şekilde not almaları, soruları daha sonra beraberce oluşturup, yazmaları istenir. 3. BÖLÜM (10 dk.) 1. BÖLÜM (10-15 dk.) İkili çalışma: Çocukların ikili çalışacakları bir etkinlikle derse başlanır. Her çocuk etkinliğe yanındaki arkadaşı ile katılabilir ya da atölye çalışmasında uygulandığı biçimde çocuklara farklı eşler seçtirilebilir. Gerekirse bazı gruplar üç kişi olabilir. Çocuklara kadın – erkek eşitliğinden ne anladıkları sorulur. Bunu somutlaştırmak için kendi evlerinde anne ve babalarının görevlerinin ne olduğunu konuşmaları ve kendi evlerini eşitlikçi olarak tanımlayıp tanımlamadıklarını, daha eşitlikçi bir ev ortamının nasıl sağlanabileceğini tartışmaları istenir. Daha sonra eşlerin eşit haklara sahip olduğu ev ortamı sınıfça tartışılır. Tahtaya sosyal bilimlerin kısa bir tanımı yazılır. “Dünyanın ve yaşamın insani ve toplumsal yönlerini inceleyen bilimlere sosyal bilimler denir.” Çocuklara az önce tartıştıkları konuya ilişkin çalışmalar yapan, birkaç sosyal bilim alanında uzman bir bilim kadı- Takım çalışması devam: Takımlar yazdıkları soruları cevaplanmak üzere diğer takımlara verirler. Diğer takımlar soruları cevaplar ve cevaplar sınıfça paylaşılır. ÖDEV Seçmeli Etkinlik 1) Çocuklara bir çalışma yaprağı hazırlanır. Burada, Nermin Abadan Unat’ın seçtiği üç elmanın cesaret, kararlılık ve çok çalışmak olduğu belirtilir. Çocuklardan Unat’ın karşılaştığı zorlukları akıllarına getirerek bu gibi durumlarda kendilerinin seçeceği üç elmanın neler olabileceği konusunda 100-150 sözcükten oluşan bir kompozisyon yazmaları istenebilir. 2) Çocuklardan filmin etkilendikleri bölümünü canlandırmaları istenebilir. Bunun için, ders bitiminde bu ödevi yapmak isteyenlerin etkilendiği bölümü yazması ve aynı bölümü yazan çocukların eşleşerek, o bölüm üzerinde çalışmaları istenebilir. 71 Bu çalışmalar için okul sonrası, teneffüs saatleri ya da başka bir dersinizin 15 dakikası kullandırılabilir. 72 3) Çocuklardan üç tane sosyal bilim disiplini belirleyip, tanımlamaları ve bunların arasından kendilerine en yakın bulduklarını seçip, seçimlerinin nedenini birkaç cümleyle yazmaları istenebilir. Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Yararlanılabilecek Kaynaklar Training Manual for Facilitators. Gender Equity Movement in Schools. www.icrw.org/asia Brown, E.M., (2010). A Gender Toolkit for Educators (Techniques to Assist Educators in Mainstreaming Gender). UNESCO www.commonsensemedia.org www.imdb.com www.kids-in-mind.com UNESCO 2006. Gender in Education Network in Asia (GENIA). A Toolkit for Promoting Gender Equality in Education. Elsa Leo-Rhynie and the Institute of Development and Labour Lae, University of Capetown, South Africa. (1999) Gender Mainstreaming in Education. A Reference Manual for Governments and Other Stakeholders. Commonwealth Secretariat. Annexure L. Checklist for Gender Sensitivity in Schools. http://www.cbse.nic.in/cce/index. html Namtip Aksornkool (derleyen), Cindy Joerger ve Elaine Taylor (Ed.). UNESCO 2004. Gender Sensitivity. A Training Manual (for sensitizing education managers, curriculum and material developers and media professionals to gender concerns). Critical Thinking Int. Inc. (2011). Teaching and Learning Strategies fort he Thinking Classroom, A Sampler. www.criticalthinkinginternational.org Uygun Film Bulabileceğiniz Kaynaklar: www.moviefone.com/coming-soon www.filmsite.org/boxoffice.html www.trulymovingpictures.org/the-list.aspx www.youthFILMproject.org Filmler Hakkında Bilgi Bulabileceğiniz Siteler: 73 KAYNAKLAR 2. Bölüm Kaynakça 1. Bölüm Kaynakça: Akkök, F. (1996): İlköğretimde Sosyal Becerilerin Geliştirilmesi (Öğretmen El Kitabı). MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Ankara Dünya Bankası (2011): Dünya Kalkınma Raporu 2012 - Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kalkınma http://www-wds.worldbank.org/external/default/WDSContentServer/IW3P/IB/2013/02/2 0/000425962_20130220124424/Rendered/ PDF/646650V10WDR0B0URKISH0Overview02012.pdf T.C. Milli Eğitim Bakanlığı: Milli Eğitim İstatistikleri, 2012-2013 Örgün Eğitim dönemi http://sgb.meb.gov.tr/istatistik/meb_istatistikleri_orgun_egitim_2012_2013.pdf Göğüş Tan, Mine (2007): Women, Education and Development in Turkey, s. 115. Carlson, Marie/Rabo, Annika/Gök,Fatma: Education in Multicultural Societies: Turkish and Swedish Perspectives. London: I.B. Tauris, içinde Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi: 2012 - 2013 Öğretim Yılı Yükseköğretim İstatistikleri http://www.osym.gov.tr/dosya/1-69410/h/ 2ogretimelemanlarisayozettablosu.pdf T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (2012): Türkiye’de Kadının Durumu, s. 15 http://www.kadininstatusu.gov.tr/upload/kadininstatusu.gov.tr/mce/2012/trde_kadinin_ durumu_2012_ekim.pdf TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu Uluslararası Çalışma Örgütü (2012): Küresel İstihdamda Kadının Durumu 2012 (İngilizce) http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/--dgreports/---dcomm/documents/publication/ wcms_195447.pdf 74 Arıcan, I. (2012): Kızlar Pembe Giyer, Erkekler Mavi. Açık Bilim Dergisi, Nisan sayısı http://www.acikbilim.com/2012/04/dosyalar/ kizlar-pembe-giyer-erkekler-mavi.html British Counsel: Yeni Çalışma Biçimleri http://www.britishcouncil.org/de/turkey-society-connecting-futures-nwow-brochure.pdf Çelikten, M. (2004): Okul Müdürü Koltuğundaki Kadınlar: Kayseri İli Örneği. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17 ( 2 ), s. 91-118 UNICEF Türkiye (2004): Çocuk Haklarına Dair Sözleşme http://www.cocukhaklari.gov.tr/condocs// mevzuat/cocuk_haklari_sozlesmesi.pdf Dedeoğlu, S. (2009): Eşitlik mi Ayrımcılık mı? Çalışma ve Toplum, 2 Deniz, S (2001): Bireyin Meslek Seçimini Etkileyen Kaynaklar: Yeni Teknolojilerden İnternet. Muğla Üniversitesi SBE Dergisi Güz (6) www.sbed.mu.edu.tr/index.php/asd/article/ download/81/86 Dogan Holding (2014): Baba Beni Okula Gönder Kampanyası www.doganholding.com.tr/kurumsal.../baba-beni-okula-gonder.aspx Eğitim Reformu Girişimi (ERG) (2008): Eğitimde ve Eğitimle Toplumsal Cinsiyet Eşitliği http://erg.sabanciuniv.edu/sites/erg.sabanciuniv.edu/files/Egitimde%20ve%20Egitimle%20Toplumsal%20Cinsiyet%20Esitligi. ERG_.20.10.08.pdf Benim Madam Curie’m Eğitici El Kitabı Eğitim Reformu Girişimi (ERG) (2014): Eğitim Reformu Girişimi http://erg.sabanciuniv.edu/egitimreformugirisimi Özdemir-Yaylacı, G. (2007): İlköğretim Düzeyinde Kariyer Eğitimi ve Danışmanlığı. Bilig (40), s. 119-140 www.yesevi.edu.tr/files/article/77.pdf Gürsel, S./Uysal-Kolaşin,G. (2010): İstihdamda Dezavantajlı Grupların İşgücüne Katılımını Artırmak. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi PISA (2014): Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı http://pisa.meb.gov.tr/ KADER Kadın Adayları Destekleme Derneği: 2011-2012 Türkiye Kadın İstatistikleri h t t p : / / c m s 2 . k a - d e r. o r g . t r / i m a g e s / file/635106274588385879.pdf Kuzgun, Y. (2006): İlköğretimde Mesleki Gelişim (Edt.Yıldız Kuzgun). İlköğretimde Rehberlik (s.125-153). Ankara: Nobel Yayın KUYEM (2014): Karabük Üniversitesi Üstün Yetenekliler Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi http://kuyem.karabuk.edu.tr/%C3%BCst%C3%BCn%20yetenekliler/is.pdf Lewis, R. (2012): How parents can spot and deal with negative peer pressure http://www.thenational.ae/lifestyle/family/ how-parents-can-spot-and-deal-with-negativepeer-pressure MEB (1973): Milli Eğitim Temel Kanunu http://mevzuat.meb.gov.tr/html/88.html MEB (2007): İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Sınıf Rehberlik Programı. MEB Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Ankara MEB (2014): Haydi Kızlar Okula Kampanyası. http://haydikizlarokula.meb.gov.tr/organizasyon.php TCEUEP (2008): Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Ulusal Eylem Planı 2008-2013 http://www.huksam.hacettepe.edu.tr/Turkce/ SayfaDosya/TCEUlusaleylemplani.pdf TDK (2014): Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük www.tdk.gov.tr/ TİSK (2014): Kadın Yöneticiler Anketi tisk.org.tr/tr/Tisk-Duyuru-Detay/606 Toksoy-Redman, B (2014): Üst Yönetimde Kadın Temsili: Avrupa Birliği ve Türkiye’deki Gelişmeler http://www.tusiad.org.tr/bilgi-merkezi/fikir-ureten-fabrikadan/ust-yonetimde-kadin-temsili--avrupa-birligi-ve-turkiyedeki-gelismeler/ Toksöz, G. (2012): Toplumda Kadın: İş Yaşamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Politikalar. Sosyal Dönüşüm, Biyoetik ve Kamu Politikaları Konferansı Ankara Ulusoy, D. (1999): Plastik Sanatlarda Toplumsal Cinsiyet. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi,16 (2), s. 47-73. Urhan, B./Etiler, N. (2011): Sağlık Sektöründe Kadın Emeğinin Toplumsal Cinsiyet Açısından Analizi. Çalışma ve Toplum. 2 (29), s. 191-215. 75 Karabük Üniversitesi, Üstün Yetenekliler Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (2014): Üstün Yetenekli Çocukların İstek ve Sorunları http://kuyem.karabuk.edu.tr/%C3%BCst%C3%BCn%20yetenekliler/is.pdf Yeşilyaprak, B. (2007): Eğitimde Rehberlik Hizmetleri. Ankara: Nobel Yayın. 3. Bölüm Kaynakça: Gürkaynak, İpek (2003): Anababa-Çocuk İlişkisinde Toplumsal Cinsiyet. UNICEF. Aile ve Çocuk Eğitimi: 0-6 Yaş Arasında Çocukları Bulunan Ailelere Temel Bilgiler (içinde). Ankara, Ajanstürk, s.: 73-78. Gürkaynak, İpek (2008): Okulun Değişen Rol ve İşlevi. (TED Ankara Koleji 80. Yıl Eğitim Forumu) Finding Inspiration in Literature & Movies (F.I.L.M project): Teaching with Movies: A Guide for Parents and Educators http://www.trulymovingpictures.org/institute/ film-project/ T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Yetişkin Eğitimi Kılavuzu, Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi. Otaran, Nur/Sinem Aydın (2009): Herkes İçin Ama En Çok Kızlar için Eğitim, HU Seminer Notları 76 Kavaklıdere - ANKARA Tel: (312) 427 00 20 Fax: (312) 466 55 61 info(at)ucansupurge.org