KELiME-i TEVHiD zının dengesini bozan aşırı boşluk oluş­ maktadır. Topkapı Sarayı Müzesi Hırka-i Saadet Dairesi'nin kapısı üstündeki Sultan III. Ahmed'in cerı sülüs kitabesi buna örnektir. Bu sebeple Mustafa Rakım'dan itibaren kelime-i tevhide "Allah hQ" eklenerek ortadaki boşluğun dotdurulması ve istifin yayvan bir beşgen şekline getirilmesi, ardından bunun da tezyinatla dikdörtgene tamamlanması yoluyla bir çözüm bulunduğu görülmektedir. Muhtelif celi sülüs üstatları tarafından yazılmış fevkalade örnekleri olmakla beraber bu istif Sami Efendi'nin kaleminde kemale ermiştir. Mustafa Rakım anlayışının bir başka mahsulü olarak görülen ve yine kelime-i tevhid ibaresini taşıyan, "La ilahe illailah hüve rabbi ve rabbü'l-alemin Muhammed ün nebiyyi sallallahü aleyhi ve sellem" levhası da Mustafa Rak.ım'ın şa­ heser istiflerindendir. Aynı istifin çok büyük ebatlı olan bir numunesi de Sultan ll. Mahmud imzasıyla Ayasofya Camii'nde hala asılıdır. Osmanlı hattatlarınca celi sütüste yazılmış bir başka kelime-i tevhid ibaresi, "Fa'lem ennehQ la ilahe illailah Muhammedün ResQiullah"tır. Bunun da en büyük ve güzel örneği Kazasker Mustafa izzet Efendi hattıyla Bursa Ulucamii'ndedir. Kelime-i tevhidin sadece" ..iıf YI 4J! y" şeklindeki birinci kısmı yazıldığında, laf- Ca mii'nde bulunan tuğra şeklindek i zerendOd kelime-i tevhld ile, kOfi hatla tertip edilmiş bir başka levha Altunızade (Muhittin Serin fotograf koleksiyonu) Aziz Efendi'nin eel i ta 'lik hattıyla zerendOd kelime-i tevhid levhası (ÜmmüKenan Dergahı) za-i celalin yukarı alınarak elif -lam gibi dikine uzantılı harflerin üstüne oturtutması yazıya ayrı bir güzellik ve mana derinliği kazandırmaktadır. Bu istifın hangi hattatla başladığı bilinmemekle beraber Kamil Akdik'in billur üstüne oyulmuş böyle bir yazısı Kahire'de Prens Mehmed Ali Türbesi'nde mevcuttur. Kelime-i tevhid de çekilmiştir. Bunların içinde en dikkate değer örnek 1984'te Medine'de yıktırılan Kuba Mescidi'nin kitabesinde yer atmaktaydı. Hz. Peygamber'in ashabıyla birlikte inşa etmiş oldukları bu mescid XIX. asır­ da ll. Mahmud tarafından yenilendiğin­ de, Osmanlı abide kitabelerinin üstüne binayı yaptıran padişahın tuğrasının konulması bir gelenek olduğu halde ll. Mahmud ResGl-i Ekrem'e hürmeten mermer kitabenin üstünde beyzi bir sahaya cell sülüs hatta satır halinde "la ilahe illallah" ve tuğra şeklinde "Muhammedü'r-ResQlullah" ibaresini hakkettirmiş, kendi tuğ­ rasını da alışılmışın dışında kitabenin altına koydurtmuştur. Kelime-i tevhid yazı­ mında ta'lik hattı harekesizliği dolayısıy­ la pek tercih edilmemiştir; fakat nadir de olsa güzel örnekleri vardır. Celi divanl hattıyla yazılması ise ancak zamanımız­ da denenmiştir. Dinl-tasawufi Türk edebiyatında da önemli bir yeri olan. müstakil risale ve şi ­ irler yanında değişik beyit ve mısralarda yer almış olan üç dilde yazılmış kelime-i tevhid manzumelerinin tanınmış hattatlar eliyle yazılmış örnekleri burada söz konusu edilmeye değer eserlerdendir. Müstakimzacte. Tuh{e, s . 187; Melek Celal. ReTsü '1-hattiitrn Kamil Akdik, istanbul 1938, s . 45 ; M. Uğur Derman. Türk Hat Sa n atının Ştı. · h eserleri, istanbul 1982, lv. 66; a.mlf .. Sabancı Üniversitesi Sak ıp Sabancı Müzesi Hat Kale k· siyonundan Seçme/er, istanbul 2002, s. 222· 223; a.mlf .. "Kuba Mescidi Kitabesi", KAM, sy. 4 ( 1996). s. 66· 70; İslam Kültür Mirasında Hat San 'atı (haz. M. Uğur Derman). istanbul 1992, lv. 93, 119, 130; Şevket Rada , Türk Hattatları, istanbul, ts. (Yayın Matbaacılık), s. 256, 264; Muhittin Serin, Hattat Aziz Efendi, istanbul 1988, s. 115; a.mlf .. Hat Sanatı ve Meşhur Hat· tatlar, istanbul 1999, s. 159; Bir Yazı Sevda lısı Emin Barın, istanbul 2002, s. 33. ~ M. UöuR DERMAN -, KELİMETULLAH (bk. KELiME). L r _j -, KELİMULLAH (41#) Allah'ın konuştuğu kişi anlamında tuğra şeklinde BİBLİYOGRAFYA : 216 r Hz. Musa için kullanılan tabir (bk. MÜSA). L r _j KEUMULLAH-ı CİHANABAni ıı.s~4f..;ı~ 41# ) -, Şah Kelimullah b. Nuriilah b. Ahmed Sıddiki Cihanabadi (ö. 1142/1729) Çiştiyye tarikatına L sfıfi mensup ve alim. _j 1060'ta (1650) Şahcihanabad'da doğ­ du. Aslen Hucendli olan ataları inşaat ustalığı ile tanınmışlardı. Dedesi ve babası, Delhi'nin La! Kale ve Cuma Camii'nin yapımında önemli katkılarda bulunmuşlar­ dır. Caminin duvarlarını süsleyen esrna-i hüsna ve ayetler babası Nurullah tarafın­ dan yazılmıştır. Kelimullah ilk eğitimini, aralarında Şah Veliyyullah ed-Dihlev'i'nin amcası Ebü'r-Rıza Muhammed'in de bulunduğu hocalardan aldı. Daha sonra hac için Mekke'ye giderek uzun süre orada kaldı. Mekke'de Yahya b. Mahmud ei-Gucerati vasıtasıyla önce Çiştiyye, ardından Mlr Muhterem ve Şeyh Muhammed Gı­ yas'ın aracılığı ile Nakşibendiyye ve Kadiriyye tarikatiarına intisap etti (Abdülhay el-HasenT, VI, 240-24 ı) . Delhi'ye döndükten sonra Lal Kale ile Cuma Camii arasında Hanımpazarı denilen mevkide bulunan bir camiye yerleşti. Burada kurduğu medresede öğrencilerine dini ilimler okutınaya başladı. Mirza Ahter Gürgani, Evrengzib'in Kelimullah için aynı yerde bir hankah yaptırdığını kaydeder (Te?kire-i Euliya'-i Hind, ıı. 272). Yine Gürganl'ye göre Babürlü Hükümdan ı. Sahadır Şah kırk yaşında iken onun öğrencisi olmuş­ tur. Halkın bağışlarıyla uzlette yaşamayı tercih eden Kelimullah ' ın Ferruhsiyer'in yardım teklifini kabul etmediği belirtilir. KELVEZANi Vefatında kendi hankahının haziresine defnedilen Kellmullah ' ın ölüm tarihi kaynaklarda 1727-1730 arasında verilmekt eyse de 1729 tarihi genel kabul görmüş­ tür. Hayatının son yılları Hindistan'da Babürlü hakimiyetinin zayıftadığı bir döneme rastlar. Kellmullah müslümanların birliğini korumak için yoğun gayret göstermiştir. 1857'de Hint ayaklanmasından sonra Delhi'ye hakim olan İngilizler hankahının bulunduğu bölgeyi tamamen yık­ roışiarsa da mezarına dokunmamışlardır. Yıllarca terkedilmiş halde kalan mezar birkaç defa onarılmış ve türbe haline getirilmiştir. Günümüzde Kellmullah ' ın ölürtı yıl dönümlerinde binler ce kişinin katılı­ mıyla törenler yapılmaktadır. Müridierine yöneticilerden uzak durkendisi h oş­ lanınakla birlikte semayı tavsiye etmediği, şeriattan ayrıldığına inandığı sufileri şiddetle eleştirdiği mektuplarından anlaşılmaktadır. Çiştiyye tarikatına ilk şeyh­ Ierin prensipleri doğrultusunda çekidüzen verip batıni eğilimlerin gelişmesini engellemiş, Pencap, Dekken , Serhad ve Utar Pradeş'te Çiştl hankahlarının çoğal­ ması onun halifelerinin gayretiyle olmuş­ tur. Kellmullah, İmam Rabbanl'nin aksine kalplerinin ısındırılabileceği düşünce­ siyle mensuplarını gayri müslimlerle ilişki kurmaya teşvik etmiş , kendisi de halkla iyi geçinmiştir. Fıkıhçılarla mutasawıflar arasındaki geleneksel soğukluğu gidermeye yönelik girişimlerde bulunmuş ve vahdet-i vücud hakkında tartışmayı da hoş karşılamamıştır. En tanınmış talebesi başhalifesi olan Nizameddin Evrengabadl'dir. mayı öğütleyen Kellmullah ' ın Eserleri. Çoğu Farsça yirmiden fazla kitap telif ettiği kaydedilen Kellmullah ' ın başlıca eserleri şunlard ı r: 1. Seva'ü's-sebil. Tasawufi meselelere dair Arapça bir eserdir (Del hi ı 343/ı 92 5) . 2. İrşadat-ı Kelimi . Nizameddin Evre n ga baôı'ye yazdığ ı mektuplardan ibarettir (Del hi ı 34611927) . 3. Ke şkül . Çeşitli tasawufi meseleler hakkındadır (Delhi. t s.) . 4. Murakka' . Çiştl tarikatının evractına dair olup Keş ­ kül'e zeyl mahiyetindedir (Urduca tercümesiyle birlikte, Del hi , t s ). S. Mektl.i.bdt. Müridierine yazdığı 132 mektubu ihtiva eder (De lhi . ts .). 6 . Tilke 'aş e re kdmil e. İtikafta iken hallettiğine inandığı on tasawufimesele hakkındadır (Del hi, ts. ). 7. Md la büdde fi 't-taşa vvuf. Tasawufun gayesine dairdir (Delhi, t s. ) 8 . K.ıra­ nü 'l-Kur'an . Tek ciltlik bir tefsirdir (Mlrat ı 290) . Kellmullah ' ın astrolojiye dair TeşrilJ,u'l­ eflak adlı kitabı Delhi Neziriye Kütüphanesi'nde, İbn Sina'nın el-Kanun 'una yazdığı Mşiye RampOr Rıza Kütüphanesi'ndedir. Kitabü'r-Red 'ale 'ş - Şi'a ile (Risale-i Redd-i Revafız) yine tasawufa dair Tesnim adlı eserler de ona nisbet edilmektedir. BiBLiYOGRAFYA : Gulam Server Lahüri, fjazin etü 'l-aş{iy a' , Lekn ev 1914, ı, 494 -495; Necmeddin, Me- na~ıbü 'l-maf:ıbübin, Rampür 1289/1872 , s. 45-46 ; M. Hüseyin Muradabadi. Envarü 'l-'ari{in, Bareill y 1290/ 1873 , s. 429-430 ; Gül M. Ahmedpüri, Tekmile-i Siyerü '1-evliya' , Delhi 1312/ 1894, s. 79-85; Rahman Ali. Te?kire-i 'Ulema-i H i nd, Leknev 1894, s . 172 ; Mirza Ahter Gürgani. Mena~ıb-ıFe ridi, Delhi 1314/ 1896, s . 34; a.mlf.. Te? kire-i Ev liya'-i Hind, Lahare 1954, ll, 271 -272 ; Mektabat-ı K elfmi, Delhi 1315/ 1897 ; Beşirüddin Ahmed , va~ı'at-ı oarü'l-J:ıüküm et-l Dlh li, Agra 1909, ııı , 116-117; Azad-ı Bilgrami. Me 'tışirü'l- kiram, Haydarabad 1910, I, 42; Abdülhay el-Haseni. Nüzh etü '1- tıavatır, VI , 240-241 ; Seyyid Ahmed Veliyüllahi, Yadiga r-ı Dlh/i, Delhi, ts ., s. 43; K. A. Nizami. Tari/)-i Meşayi/)-i Çişt, Delhi 1953, s. 231 -232, 366-426; Fakir Muhammed, Hada'i~u 'l-fjane{lyye, Le knev 1914 , s . 483 -489 ; A. s. Bazmee Ansari , "Kallm Allah al-Qjahanabadi" , E/ 2 (in g. ). IV, 507-508. Iii A. s. BAZMEE AN SARI KELÜK b. ABDULlAH (bk. KÖLÜK b. ABDULLAH). L _j KELVEzANi ı (..si' ~,ı.oı) Ebü'I-Hattab MahfCız b. Ahmed b. ei-Hasen ei-Kelvezani ei-Bağdadi (ö . 510/ 1116) L Hanbeli fakihi. _j 2 Şewal432 (5 Haziran 1041) tarihinde dünyaya geldi. Nisbesinden çok Ebü'IHattab künyesiyle tanınmıştır. Zirikil kaynak göstermeden Bağdat'ta doğ d uğunu kaydetmektedir. Ancak eserlerini yayı m­ layan araştırmacılar, klasik kaynaklardaki ~ Kelvezalı . sonra Bağdatlı" ifadesinden hareketle Bağdat'ın 1 fersah güneyindeki Kelveza köyünde doğmuş ve küçük yaşta Bağdat ' a göç etmiş olmasını daha kuvvetli bir ihtimal olarak görmektedirler. H oca larından büyük bir kısmının 450-458 ( 1058-1 066) yılları arasında vefat etmesi erken yaşta öğrenime başladığını. kaynaklarda Bağdat d ışına çıktığına dair bir kayıt bulunmaması da tahsilini bu şehir­ de tamamladığını göstermektedir. KelvezaniBağdat'ta Muhammed b. Hüseyin el- Cazirl, Ebu Talib Muhammed b . Ali eiUşarl, Hasan b. Ali ei-Cevherl ve EbQ Ca'fer İbnü 'I-Müslime'den hadis dinledi; Hüseyin b. Muhammed ei-Vennl'den feraiz, Ebu Abdullah Muhammed b. Ali ed-Dameganl'den fıkıh dersi aldı. Ancak bu konudaki en önem li hacası Kadı Ebu Ya'la ei -Ferra olup vefatma (45 8/ ı 066) kadar ondan ayrılmamıştı r. Dönemin önde ge!en Hanbeli alimlerinden Ebü 'I-Vef a İbn Akil ile hem bu hocasının ders halkasın­ da hem İmam Gazzall'nin Nizarniye Medresesi'ndeki derslerinde arkadaşlık etti. Hocalarından Vennl ile Gazzall'nin Şafi'i, Bağdat kadılkudatı Dameganl'nin Hanefi olması, o devirdeki yaygın taassuba rağmen Kelvezanl'nin mezhep ayırımı yapmadan alimlerden faydalandığını ortaya koymaktadır. Bu husus, eserlerinde de görüldüğü gibi Kelvezanl'nin kendi mezbir ilmi birikime sahip olmasını ve mezhep taassubundan mümkün olduğu ölçüde uzak kalmasını sağlahebi dışında geniş mıştır. Kelvezanl hadis, kelam, edebiyat ve şiir alanlarında derin bilgi sahibi' olmakla birlikteasıl fıkıh , fıkıh usulü ve hilaf konula- rında kendini göstermiş, eserlerinin hepsini bu konularda telif etmiştir. Bu alanlardaki birikiminden faydalanan alimler arasında Abdülkadir-i Geylani, Ahmed b. Muhammed ed-Dineverl, Ebu Ali İbn Şa­ tll, Ahmed b. Mühelhil ed-Darlr, İbrahim b. Dinar en-Nehrevanl, Mübarek b _ Muhammed ei-Bezzar, Ebü 'I-Feth İbnü 's­ Saiğ, Ebu Tahires-Silefi ve Hibetullah b. Nasr ei-Harranl anılabilir. Yaşadığı devirde taklidin hakim olması, mezhep taassubunun yaygınlık kazanması ve dolayısıyla kendi mezhebinin görüşlerini savunma gayreti hacası Ebu Ya'la, ders a r kadaşı İbn Akil, Hanefiler'den Debusl ve Kudurl ile Şafiiler'den EbQ İshak eş-Şirazl gibi dönemin alimlerinde ol d uğu gibi onun . eserlerinde de hilaf ve cedelin a ğır basmasını açıklayıc ı m ahiyettedir. Kelvezanl muhakkik ve müctehid bir alim olup mezhep imarolarına muhalif görüşler ortaya koymuştur. Mezhebinde hakim görüşle­ re aykırı bazı kanaatleri arasında , katur vb. bir maddeyle özelliği değişen suyun dinen temizleyici sayılmayacağı, yırtıcı hayvanların derisinden fayda lanmanın caiz ve ölmüş hayvan kemiğinin temiz olduğu , gayri müslimlerin istila yoluyla müslümanların maliarına malik alamayacakları, katı cisimlerin silmekle temizleneceği ve mezinin temiz olduğu yolundaki ictihadları sayılabilir (u sul ko nu l a rında hocas ı Ebu Ya'la ve di ğe r mezhep alimlerine 217