Kamu Yönetimi - SABİS - Sakarya Üniversitesi

advertisement
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
Kamu Yönetimi
Hafta 3
Yrd. Doç. Dr. Hale BİRİCİKOĞLU
Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Sakarya Üniversitesi’ne aittir. "Uzaktan Öğretim" tekniğine
uygun olarak hazırlanan bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan ders içeriğinin tümü
ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve
dağıtılamaz. Her hakkı saklıdır © 2013 Sakarya Üniversitesi
2
Kamu
Yönetiminin
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
Örgütlenmesi (Yerinden
Yönetim)
Sakarya Üniversitesi
Hedefler
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
o Yerinden yönetim ilkesini tanımlayacak
o Yerinden yönetim ilkesi ile örgütlenen kuruluşların özelliklerini öğrenecek
o Yerinden yönetim ilkesinin çeşitlerini öğrenecek
o Yerinden yönetim ilkesinin yararlarını ve sakıncalarını öğrenecek
o Bir ülkede yerinden yönetim ilkesine neden daha çok veya neden daha az önem
verildiğini bilecek
o Desantralizasyon kavramının ne anlama geldiğini bilecek
o Hizmette yerellik ilkesinin ne anlama geldiğini bilecek
Anahtar Kavramlar
Yerinden yönetim, yerel yönetim, desantralizasyon, hizmette yerellik
İçindekiler
I)
Yerinden Yönetim (Adem-i Merkeziyet) İlkesi
A) Siyasi Yerinden Yönetim
B) İdari Yerinden Yönetim
C) Yerinden Yönetim İlkesinin Özellikleri
D) Yerinden yönetim ilkesinin Çeşitleri
1) Coğrafi yerinden yönetim
2) Fonksiyonel yerinden yönetim
E) Yerinden Yönetim İlkesinin Yararları
F) Yerinden Yönetim İlkesinin Sakıncaları
G) Yerinden Yönetim ilkesine Daha Az Önem Verilmesinin Sebepleri
H) Yerinden Yönetim ilkesine Daha Çok Önem Verilmesinin Sebepleri
İ) Desantralizasyon
J) Hizmette Yerellik
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
II. YERİNDEN YÖNETİM (ADEM-İ MERKEZİYET) İLKESİ
Hedef: Yerinden yönetim ilkesini tanımlamak
Yerinden yönetim ilkesi ile örgütlenen kuruluşların özelliklerini öğrenmek
Yerinden yönetim ilkesinin çeşitlerini öğrenmek
Yerinden yönetim ilkesinin yararlarını ve sakıncalarını öğrenmek.
Bir ülkede yerinden yönetim ilkesine neden daha çok veya neden daha az önem
verildiğini bilmek
Desantralizasyon kavramının ne anlama geldiğini bilmek
Hizmette yerellik ilkesinin ne anlama geldiğini bilmek
Yukarıda da belirtildiği gibi, merkezden yönetim ilkesi, kamusal hizmetlerin tek bir
merkezden yürütülmesi anlamına gelmektedir. Eğer kamusal hizmetler sadece
merkezden yönetim ilkesi çerçevesinde yürütülseydi, o ülkede devlet dışında tüzel
kişiliği olan başka bir kamu kuruluşunun bulunmaması gerekirdi. Bu durumda da devlet
o ülkedeki tek kamu tüzel kişisi olurdu. Ancak bu tür bir merkeziyetçilik hiçbir
uygulanmamaktadır; toplumsal gerçeklere de ters düşmektedir. Merkezden yönetim,
yerinden yönetim ilkesi ile birlikte uygulanmaktadır (Gözübüyük, 1999: 36).
Yerinden yönetim ilkesi, idari ve siyasi olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır.
Siyasi yerinden yönetim, siyasi gücün merkezi idare ile mahalli idareler arasında
paylaştırılmasıdır. Ancak burada yerinden yönetimi siyasi anlamda değil, idari anlamda
ele alacağız.
A) SİYASİ YERİNDEN YÖNETİM
Siyasi yerinden yönetim, siyasi gücün (power) merkezi idare ile mahalli yönetim
üniteleri arasında bölüşümüdür. Bu sistemde siyasi otorite merkezde toplanmamış,
çeşitli birimler arasında paylaşılmıştır. Siyasi yerinden yönetim ilkesiyle ortaya çıkan il,
cumhuriyet, kanton ve eyalet gibi mahalli yönetim üniteleri, egemenliğin bir parçasına
sahiptir. Mahalli yönetim ünitelerine yasama ve yürütme konularında kısmi bir
bağımsızlık verilmektedir. Ancak bunlar, ulusal hükümet karşısında ikinci derecedeki
egemen kuruluşlardır. Bu mahalli yönetim birimlerinin yetkileri federal anayasa
tarafından düzenlenmektedir.
Siyasi yerinden yönetim, federal devlet sistemini ortaya çıkarmıştır. Federalizm, üniter
devlet sisteminden farklı ve onun zıddı bir siyasi sistemi temsil eder. Üniter devlet
sisteminde, vatandaşlarla ulusal hükümet arasına giren egemenlik gücüne sahip başka
yönetim birimleri bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile üniter devlette ulusal hükümetin
dışındaki yönetim ünitelerine bırakılmış bir egemenlik alanı yoktur. Ancak bu devlet
3
4
Sakarya Üniversitesi
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
sistemi, ulusal hükümetin (merkezi idarenin) birçok kamu hizmetinin yürütülmesini
belediye gibi yerel yönetimlere ya da bölgesel kuruluşlara aktarmasına mani değildir.
Üniter devlet sisteminde örgütlenme, merkezi idare ve mahalli idareler olmak üzere iki
şekilde ortaya çıkmaktadır. Federal sistemde ise, merkezi idare ile mahalli idareler
arasında bir başka idari kademe daha vardır; o da eyalet yönetimidir. Federal sistemde
üçlü bir kademenin olması, yönetimler arası ilişkilerinin, merkezi hükümet yapısından
daha karmaşık bir nitelik kazanmasına yol açmaktadır.
B) İDARİ YERİNDEN YÖNETİM
İdari yerinden yönetim, merkezi yönetim ilkesinin aksine, bazı kamu hizmetlerinin
merkezi idare (devlet tüzel kişiliği) ve onun hiyerarşisi dışında kalan kamu tüzel kişileri
tarafından yürütülmesi anlamına gelmektedir.
İdari yerinden yönetim, yerel nitelikteki kamu hizmetleriyle iktisadi, ticari, kültürel ve
teknik bazı fonksiyonların merkezi idarenin hiyerarşi yapısı dışındaki kamu tüzel
kişiliklerince yürütülmesidir. Bu kamu tüzel kişileri, ya belli bir coğrafi bölgede
yaşayan halkı, ya da eğitim, ticaret, sanayi, kültür gibi belirli bazı hizmetleri
(fonksiyonları) temsil ederler. Bu kurumlara, federalizmde olduğu gibi anayasayla
egemenliğe ilişkin bir statü tanınmamıştır.
Yukarıda da ifade edildiği gibi yerinden yönetim ilkesi denildiğinde idari yerinden
yönetim ilkesi kastedilmektedir.
C) YERİNDEN YÖNETİM İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ
Yerinden yönetim ilkesinin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz (Gözler ve Kaplan, 2011:
97-98; Eryılmaz, 2012: 116-117).
1) Yerinden yönetim ilkesi ile ortaya çıkan kuruluşlar, özerk bir statüye sahiptir.
Özerklik yerinden yönetim kuruluşlarının sahip oldukları hareket serbestisini
gösterir. Ancak özerklik hiçbir zaman bağımsızlık anlamına gelmemektedir.
Aksi halde idarede birlik ve bütünlük bozulur.
2) Yerinden yönetim kuruluşlarının tüzel kişilikleri bulunmaktadır. Esasen tüzel
kişilik özerkliğin zorunlu bir unsurudur. Yerinden yönetim kuruluşları, tüzel
kişilik sayesinde hak ve borçlara sahip olabilirler.
3) İdari yerinden yönetim kuruluşlarının kendilerine ait bütçeleri bulunmaktadır.
Bu yönetim birimleri, harcamalarını kendi gelir kaynaklarından karşılamakta ve
yasaların belirlediği sınırlar içinde yeni kaynaklar oluşturabilmektedir.
4) İdari yerinden yönetim kuruluşları, kendi organları tarafından yönetilmektedir.
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
5) Yerinden yönetim kuruluşları, bir kanuna dayanarak kurulmakta ve ona göre
yönetilmektedir. Yerinden yönetim kuruluşlarının bir tüzük ya da yönetmelikle
kurulması ve ona göre çalışması mümkün değildir.
D) YERİNDEN YÖNETİM İLKESİNİN ÇEŞİTLERİ
Yerinden yönetim ilkesi, “coğrafi yerinden yönetim” ve “fonksiyonel (hizmet) yerinden
yönetim” olmak üzere iki şekilde uygulanmaktadır.
1) Coğrafi Yerinden Yönetim
Eskiden beri, köy, kasaba, şehir gibi yerlerde bir arada yaşayan insanlar, bir arada
yaşamalarından kaynaklanan ortak ihtiyaçlarını bizzat kendileri gidermeye
çalışmışlardır. Belirli bir bölgede yaşayan insanların sadece o yerde yaşamalarından
doğan ihtiyaçlarının merkezi idare tarafından tüm ülkede aynı şekilde karşılanması
mümkün değildir. Zaten tarihsel olarak, şehir, kasaba ve köylerde oturan insanlar, bu
müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kendi kendilerine örgütlenmiş, çeşitli teşkilatlar,
çeşitli kurullar kurmuşlardır. Merkezi idare (devlet) de, kendisinden önce ortaya çıkan
bu köy, kasaba ve şehir teşkilatlarını birer kamu tüzel kişisi olarak tanımış, onların
eskiden beri yürüttükleri kamu hizmetlerini yine yürütmeye devam etmelerine izin
vermiştir. Böylece coğrafi yerinden yönetim ilkesi doğmuş ve gelişmiştir (Gözler ve
Kaplan, 2011: 42-43).
Coğrafi yerinden yönetim kuruluşlarına, yer yönünden yerinden yönetim kuruluşları,
yerel yönetimler veya mahalli idareler de denilmektedir.
Coğrafi yerinden yönetim, bazı kamusal hizmetlerin yürütülmesi yetkisinin, merkezi
idareye bağlı olmayan ve karar organları seçmenlerin oylarıyla belirlenen bölge, il,
belediye ve köy gibi, faaliyetleri belirli bir coğrafi alanla sınırlı olan yönetimlere
verilmesidir.
2) Fonksiyonel Yerinden Yönetim
Fonksiyonel yerinden yönetim ise, belirli bazı işlevlerin merkezi idareden alınarak
özerk kurumlara aktarılması anlamına gelmektedir. Çünkü devletin üstlendiği bazı
hizmetler özel ve teknik bir bilgi ve uzmanlık gerektirmektedir. Böylesine bilimsel,
kültürel, teknik hizmetlerin merkezi idare (devlet) tarafından yürütülmesi oldukça
zordur. İşte bu tür hizmetleri, merkezi idare dışında örgütlenen fonksiyonel (hizmet)
yerinden yönetim kuruluşlarınca yerine getirilmektedir (Gözler ve Kaplan, 2011: 44).
Fonksiyonel yerinden yönetim kuruluşlarına örnek olarak, Üniversiteler, kamu iktisadi
teşebbüsleri, TRT, SGK verilebilir. Devlet bu tür hizmetleri, aslında merkezi idare
içinde yerine getirebilir. Örneğin ilk ve orta öğretim hizmeti Milli Eğitim Bakanlığı’nca
yürütülür. Ancak yükseköğretim (üniversiteler) hizmet yerinden yönetim ilkesine göre
örgütlenmişlerdir. Çünkü, uzmanlık, bilimsel özerklik gibi sebeplerden dolayı bu
hizmetin merkezi idare tarafından yürütülmesi bazı sakıncaları ortaya çıkarır.
5
6
Sakarya Üniversitesi
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
Sonuç olarak hizmet yerinden yönetim kuruluşlarını, uzmanlık isteyen bazı kamu
hizmetlerini yerine getirmek için, merkezi idarenin dışında örgütlenen ve belli bir
özerkliğe sahip kamu kuruluşları olarak tanımlayabiliriz.
Coğrafi yerinden yönetim kuruluşları fonksiyonel yerinden yönetim kuruluşları
arasındaki farklılık şudur; coğrafi yerinden yönetim kuruluşları belirli bir coğrafi alanda
birçok kamu hizmetini yerine getirirken, fonksiyonel yerinden yönetim kuruluşları
sadece tek bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Coğrafi yerinden yönetim
kuruluşlarında özerklik belirli bir coğrafi alana verilirken, fonksiyonel yerinden
yönetim kuruluşlarında özerklik fonksiyona (hizmete) verilmektedir.
E) YERİNDEN YÖNETİM İLKESİNİN YARARLARI
Yerinden yönetim ilkesinin yararları aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Gözübüyük,
2010: 98; Gözler ve Kaplan: 45).
1) Yerinden yönetim ilkesi demokratik esaslara daha uygundur. Bu yolla halkın
yönetime katılması mümkün olmaktadır.
2) Yerinden yönetim ilkesinde kırtasiyecilik azalmaktadır.
3) Hizmetler yerel ihtiyaçlara uygun bir şekilde yerine getirilmektedir.
F) YERİNDEN YÖNETİM İLKESİNİN SAKINCALARI
Yerinden yönetim
sıralayabiliriz:
ilkesinin
doğurduğu
bazı
sakıncalar
aşağıdaki
gibi
a) Yönetimde birlik ve bütünlüğün bozulmasına neden olabilir.
b) Kamusal hizmetlerin yerine getirilmesinde bölgeler arasında eşitsizlik ortaya
çıkabilir.
c) Yerel düzeyde yeterli teknik elemen ve uzman bulma konusunda sıkıntılar
yaşanabilir.
d) Yerel yönetimler parasal güçlüklerle karşılaşmakta ve genel yönetimin yardımı
ile ayakta durabilmektedir.
G) YERİNDEN YÖNETİM İLKESİNE DAHA AZ ÖNEM VERİLMESİNİN
SEBEPLERİ
Her ülkede merkezi idare ile birlikte mahalli idareler de bulunmaktadır. Ülkeler
arasındaki fark, bunlardan birine daha fazla ağırlık verilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bazı ülkeler merkeziyetçi bir idari düzeni benimserken, bazıları yerinden yönetime
ağırlık vermektedirler. Diğer bazıları da merkezden yönetimle yerinden yönetim
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
arasında belirli bir denge kurmaktadırlar. Bu farklı örgütlenme, ülkelerin, siyasi,
kültürel, ekonomik ve tarihi şartlarıyla ilgilidir.
Genelde bir ülkenin yerinden yönetime daha az önem vermesi, şu sebeplere
bağlanmaktadır.
 Mevcut rejim içinde yürütülmek istenilen politikayı tehdit eden bir çekişme
(conflict) ve mücadele varsa, o zaman merkezi idare, mahalli idarelere daha az
önem verme eğilimine girer. Çünkü mahalli idarelerin güçlenmesi halinde hâkim
politikanın olumsuz yönde etkileneceğinden ve yerel otoritelerin
kuvvetleneceğinden endişe edilir.
 Otoriter bir rejim, ülkedeki siyasi örgütlere ve baskı gruplarına faaliyet izni
vermeden, halk kesimlerini iktidarın politikasını desteklemek konusunda
harekete geçirmek istiyorsa, o takdirde yerinden yönetime daha az önem
verecektir. Modernleşme ve batılılaşma politikaları izleyen ülkeler, bu
politikalarının olumsuz yönde etkilenmesinden endişe ettikleri için mahalli
idarelerle yetki paylaşımına yanaşmamaktadırlar. Çünkü mahalli idareler, halka
daha yakın yönetim birimleridir. Modernleşme ve batılılaşma politikaları, halk
tarafından benimsenmezse bunların uygulanması tehlikeye girer. Bu nedenle,
merkezi idare yetki ve kaynakların büyük bir kısmını elinde tutarak,
modernleşme politikalarının yürütülmesini amaçlar. Türkiye’de mahalli
idarelere önem verilmemesinin bir sebebi, modernleşme politikalarının ve hâkim
siyasi anlayışın etkisiz kalacağı endişesidir. Bizim gibi ülkelerde mahalli
idareler, merkezi idarenin yakın denetiminde faaliyet gösteren idari birimler
olarak örgütlenmişlerdir.
 Kültürel değişme ve modernleşme politikası izleyen ülkeler, güçlü bir mahalli
idare modeli yerine “vilayet” sistemini tercih etmektedirler. Çünkü vilayet
sistemi, merkezi idareye bağımlı ve onun tayin ettiği memurlarca yönetilen bir
modeldir.
 Siyasi partiler, ideoloji ve teşkilat bakımından merkeziyetçi bir özelliğe sahip
iseler, bu tür partiler iktidara geldiklerinde ülke yönetimini merkeziyetçi
anlayışa göre örgütleyecekler ve mahalli idarelerin güçlenmesine fazla ilgi
göstermeyeceklerdir. Ülkemiz bu bakımdan da kötü bir örnektir. Siyasi partilerin
kendi iç yapılarında merkeziyetçi bir eğilim ve uygulama vardır. Genel merkez
organ ve yöneticileri, istemediklerini ve kendilerine muhalefet eden taşra
teşkilatlarını
feshetmekte
tereddüt
göstermemektedirler.
Kendi
iç
organizasyonlarında belirli bir yerinden yönetim anlayışını ve demokratik
hoşgörüyü gerçekleştirmekten uzak bir tavır sergilemektedirler. Aynı partinin
çeşitli yönetim kademelerinde anti-demokratik uygulamalar olurken, farklı
partilere mensup mahalli idare yönetici ve organlarına karşı, siyasi iktidarın
tutumunda hoşgörülü politikalar beklenemez.
7
8
Sakarya Üniversitesi
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
 Merkezi idare kurumlarında çalışan bürokrat ve memurlar, ne kadar çok
yetenekli iseler, sistem mahalli idarelere daha az yetki ve kaynak aktaracaktır.
Birçok ülkede merkezi bürokrasi, siyasi iktidar üzerinde bir baskı grubu gibi etki
yapmaya çalışmaktadır. Merkezi idare bürokratları, kamu kaynaklarını hep kendi
ellerinde tutmak ve bunları mahalli yöneticilerle paylaşmamak eğilimindedirler.
Bürokratların bu eğilimi merkezdeki bu politikacılarca da paylaşılmaktadır.
Merkezdeki bürokrat ve politikacı ikilisi, ülkemizdeki merkeziyetçi eğilimin ve
mevcut hantal yönetim sisteminin en sadık destekleyicisidirler. Bunlara, halktan
kopuk aydını da eklemek gerekir. Bu kesimler, yönetimin desantralizasyonuna,
yetki ve itibar kaybı olacağı için karşı çıkmaktadırlar.
 Bir ülkenin nüfus yapısı çok homojen bir durum gösteriyorsa, söz konusu ülkede
daha az yerinden yönetim esası benimsenebilir. Yerinden yönetim modeli,
genellikle nüfusun yapısındaki etnik, bölge, ırk, din ve dil farklılıklarından
kaynaklanan “özerk” olma eğilimine olumlu bir cevap vermek amacıyla da
uygulanabilir. Böyle bir uygulama, genellikle federasyona benzer siyasi bir
yapılanma biçiminde ortaya çıkar. Bu siyasi yapı, mahalli ve bölgesel düzeyde
ulusal rejime karşı oluşan yerel güçlerin sesini kısmak ya da onlarla işbirliğine
gidildiğini göstermek amacıyla oluşturulur.
 Merkezi hükümet, planlı kalkınma ve gelişmeye daha çok önem veriyorsa, bu
amaçla merkezi düzeyde planlama ve kalkınma örgütleri meydana getirecektir.
Kalkınma ve gelişme için oluşturulan politika ve yatırımlar bu örgütler
tarafından yürütülecektir. Bu da mahalli idarelere kaynak aktarımını azaltacak ve
onlara daha az önem verilmesi sonucunu doğuracaktır.
H) YERİNDEN YÖNETİM İLKESİNE DAHA ÇOK ÖNEM VERİLMESİNİN
SEBEPLERİ
Bazı ülkeler, idari yapılarında ve kamusal fonksiyonların bölüşümünde yerinden
yönetime daha fazla önem vermektedirler. Genellikle bu ülkeler, gelişmiş ve
sanayileşmiş toplumlardır. Teorik olarak bir ülkenin yerinden yönetime ağırlık
vermesini sağlayan sebepler şunlardır:
 Ülkedeki hâkim ideoloji plüralist (çoğulcu) bir niteliğe sahipse, o zaman bu
sistem, yerinden yönetime daha fazla önem vermekte tereddüt göstermeyecektir.
Böylece, mahalli güç ve otorite merkezleri, bir baskı grubu niteliğinde görülecek
ve meşru olacaktır. Demokrasi, siyasi ve idari gücün çeşitli birimler arasında
paylaşımını ve halkın yönetime katılmasını gerektirmektedir. Mahalli idareler,
siyasi ve idari gücün paylaşıldığı ve halkın yönetime katıldığı merkezlerdir.
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
 Kamu yönetiminde, merkezi idarenin taşra birimlerine daha çok yetki ve
inisiyatif tanınmışsa, bu sistemde yerinden yönetime daha fazla önem verilmesi
mümkündür. Çünkü kendi taşra hizmet birimlerine bazı alanlarda serbest karar
alma ve yürütme yetkisi veren merkezi idare, mahalli idarelere yetki ve kaynak
aktarmakta tereddüt etmeyecektir.
 Coğrafi alan ve nüfus bakımından büyüklük, bir ülkenin yerinden yönetime
ağırlık vermesine neden olabilir. Çünkü coğrafi büyüklük, hizmetlerin bir
merkezden kararlaştırılmasını ve yürütülmesini imkânsız hale getirir.
 Demokratik değerler, yerinden yönetimin güçlendirilmesini gerektirir.
Demokrasinin performansı, bir bakıma, mahalli idarelerin gücüyle
ölçülmektedir. Bir ülkede demokrasi düşüncesi geliştikçe, yerel yönetimlere
verilen önem de artar.
İ) DESANTRALİZASYON
Desantralizasyon (yerinden yönetimleştirme), orijin itibarıyla Batı’da ortaya çıkmış bir
düşüncedir. Ancak bugün bu düşünce Batı’daki klasik anlamından daha geniş
boyutlarda ele alınmaktadır.
Klasik anlamda desantralizasyon, merkezi idareden mahalli idarelere doğru yetki, görev
ve kaynak aktarımını ifade eder. Bu anlamda desantralizasyon, merkezi idare-mahalli
idare ilişkilerinde anahtar bir kavramdır.
Modern anlamda desantralizasyon ise, merkezi idarenin elindeki planlama, karar verme
(decision making) ve kamu gelirlerinin toplanması gibi, idari yetkilerin bir kısmını,
taşra kuruluşlarına, mahalli idarelere, federe birimlere, yarı-özerk kamu kurumlarına,
meslek kuruluşlarına ve idarenin dışındaki gönüllü örgütlere (dernek ve vakıf gibi)
aktarılmasıdır. Kısaca desantralizasyon, merkezi idarenin küçültülmesi olgusudur.
1. Merkezi idarenin, yürüttüğü fonksiyonların giderek kompleks hale gelmesi ve iş
yükünün artması.
2. Hizmetlerde etkinliği sağlamak için, bilgi toplama fonksiyonlarının ve karar alma
sorumluluğunun alt birimlere aktarılması (devri) ihtiyacı.
3. Yerel özerkliği geliştirmek için yoğunlaşan siyasi talepler.
4. Genel politikaların yerel şartlara ve ihtiyaçlara uydurulması.
J) HİZMETTE YERELLİK İLKESİ
Hizmette Yerellik (Subsidiyarite) ilkesi, son zamanlarda en çok tartışılan yönetim
prensiplerinden biridir. Hemen her yerde bireye fazla inisiyatif verilmesi arzusu, hem
federal hem de üniter devletlerde desantralizasyon hareketinin temel gerekçesini
oluşturur. Hizmette yerellik ilkesi, bireyi toplumun odak noktasına yerleştirir. Bu
kavram, öz itibariyle “bir hizmeti en yakın birim yürütsün” anlayışına dayanır. İlkenin
altında yatan temel düşünce, bireyden aileye, yerel toplumdan değişik büyüklükteki
9
10
Sakarya Üniversitesi
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
gruplara kadar değişen oluşumlara siyasal yetki ile müdahalenin, ancak bunların çeşitli
gereksinimlerini karşılayamadıkları durumlar ile sınırlı olmasıdır. Başka bir anlatımla,
bireylerin ya da alt idari birimlerin kendi girişimleri ve olanakları ile
uygulayabilecekleri yetkilerin, kural olarak onlardan alınıp üst gruplara veya üst idari
birimlere verilmemesidir. Söz konusu ilke, bireyin tek başına güç yetirebileceği işlere
devletin müdahalede bulunmaması olarak da yorumlanır. Bu da ilkenin liberal devlet
anlayışına yakın olduğunu gösterir.
Hizmette yerellik ilkesi, geniş bir anlamı içermekle birlikte daha çok merkezi yönetimle
yerel yönetimler arasındaki yetki ve görevlerin paylaşımında uygulanır. Buna göre
merkezi yönetim, yerel hizmetleri, yerel düzeyde hiç yerine getirilemiyor ya da etkin bir
biçimde yürütülemiyorsa üstlenebilir. Hizmette yerellik ilkesinin amacı, karar verme
mekanizmasını vatandaşa mümkün olabildiği ölçüde yaklaştırmak olduğu için, temelde
siyasi bir nitelik taşır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda bu ilke şöyle yer
almıştır: “Kamu sorumlulukları, genellikle ve tercihen vatandaşa en yakın olan
makamlar tarafından kullanılacaktır”.
Hizmette yerellik ilkesi, çeşitli nedenlerden dolayı Avrupa Birliği’nin gündeminde
önemli bir yer tutmaktadır. Bir yandan Birliğin merkeziyetçi eğilimlerden, diğer yandan
da ulusal devletlerin egemenlik haklarını korumak istemelerinden kaynaklanan
sorunlardan korkulmaktadır. Birlik çerçevesinde “yerellik” ilkesinden beklenen temel
amaç, Birlik ile üye devletlerarasında yetki ve görev paylaşımını belirlemektir. Bu
bağlamda, mümkün olduğu ölçüde karar mekanizmalarını vatandaşa yaklaştırmak; üye
devletlerin ulusal kimliklerini güvence altına almak ve haklarını korumak, yurttaşlara
Avrupa’nın bütünleşme sürecinin benimsenmesini sağlamaktır. Bir yönetim basamağı
bir görevi, “yeterli derecede” yerine getiremiyorsa ya da başka bir yönetim basamağı
aynı görevi “daha iyi” yerine getirebilecekse, bu görev o yönetim basamağı tarafından
üstlenilecektir. Avrupa Birliği’nin kurucu unsuru olan Maastricht Anlaşması’nda
(1992), yerellik ilkesine vurgu yapılmıştır. Subsidiyarite ilkesi, ulus-altı birimlerin
yetkilerinin korunmasının temelini oluşturmakta, yerel özerkliğin de garantisi
sayılmaktadır.
İdari Teşkilata Hakim Olan İlkeler
ÇALIŞMA SORULARI
1) Yerinden yönetim nedir? Çeşitleri nelerdir?
2) İdari yerinden yönetimin temel özellikleri nelerdir?
3) İdari yerinden yönetim ilkesinin yararları ve sakıncaları nelerdir?
4) Fonksiyonel yerinden yönetim ve coğrafi yerinden yönetim nedir? Aralarındaki
farklılıklar nelerdir?
5) Bir ülkede yerinden yönetim ilkesine daha az önem verilmesinin sebepleri neler
olabilir? Tartışınız.
6) Desantralizasyon nedir? Desantralizasyonu gerektiren sebepler nelerdir?
7) Hizmette Yerellik İlkesi nedir?
KAYNAKÇA
ERYILMAZ, Bilal (2011), Kamu Yönetimi, Okutman Yayıncılık, Ankara.
GÖZLER, Kemal ve Gürsel Kaplan (2011), İdare Hukukuna Giriş, Ekin Yayınevi,
Bursa.
GÖZLER, Kemal (2009), İdare Hukuku, Cilt I, İkinci Baskı, Ekin Yayınevi, Bursa.
GÖZÜBÜYÜK, A. Şeref (1999), Yönetim Hukuku, On ikinci Baskı, Turhan Kitabevi,
Ankara.
GÖZÜBÜYÜK, A. Şeref (2010), Türkiye’nin Yönetim Yapısı, 11. Baskı, Turhan
Kitabevi, Ankara.
NOHUTÇU, Ahmet (2011), İdare Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara.
11
Download