T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ GĠYĠM ENDÜSTRĠSĠ ve GĠYĠM SANATLARI EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI GĠYĠM SANATLARI EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI HAZIR GĠYĠM ĠġLETMELERĠNĠN YENĠ ÜRÜN GELĠġTĠRME SÜREÇLERĠNDE MÜġTERĠ ODAKLI YÖNETĠM UYGULAMALARININ BELĠRLENMESĠNE YÖNELĠK BĠR ARAġTIRMA Merve SEVĠNÇ YÜKSEK LĠSANS TEZĠ DanıĢman Yrd. Doç. ġerife MIZRAK KONYA- 2013 i ii iii ÖNSÖZ Sürekli değişen ve hızlı hareket etmeyi gerektiren küreselleşmiş bir pazar ortamında işletmelerin başarıya ulaşmasında en etkin yol yeni ürün geliştirme faaliyetlerinde müşteri odaklı yönetim felsefesine gereken önemi vermektir. Müşteriyi odak noktası olarak ele alan işletmeler, müşteri istek ve beklentilerini belirleyerek bu istek ve beklentiler doğrultusunda yeni ürünler geliştirmelidir. Bu araştırma Hazır giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme süreçlerinde müşteri odaklı yönetim uygulamalarını belirleyip, işletmelere yeni ürün geliştirme ve müşteri odaklı yönetim konusunda önerilerde bulunabilmek amacıyla planlanıp yürütülmüştür. Bu araştırmanın planlanıp yürütülmesinde bilgi ve rehberliğini esirgemeyerek, akademik bakışıma ve birikimime yaptığı katkılardan dolayı değerli danışman hocam, Sayın Yrd. Doç. Şerife MIZRAK‟a, ve çalışmanın gerek araştırma gerekse uygulama kısmında bilgi birikimini ve zamanını benden esirgemeyerek çalışmanın gelişmesinde önemli ölçüde katkıda bulunan değerli hocam Sayın Doç. Dr. Muammer ZERENLER‟e, çalışmaya katılıp bilgilerini paylaşmaktan kaçınmayan işletmelerin değerli yöneticilerine sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca bu çalışmanın hazırlanması sürecinde maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen aileme ve arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. Merve SEVĠNÇ Konya 2013 iv Öğrencinin T. C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Numarası: 094240011010 Adı Soyadı Merve SEVİNÇ Ana Bilim/Bilim Dalı Giyim Endüstrisi ve Giyim Sanatları / Giyim Sanatları Eğitimi Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Şerife MIZRAK Tezin Adı Hazır Giyim İşletmelerinin Yeni Ürün Geliştirme Süreçlerinde Müşteri Odaklı Yönetim Uygulamalarının Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma ÖZET Küresel rekabetin geçerli olduğu günümüz şartlarında faaliyet gösteren hazır giyim işletmelerinin, satışlarını ve pazar paylarını artırarak sürdürülebilirliğini sağlamak için müşteri istek ve beklentileri doğrultusunda yeni ürünler geliştirip pazara sürmesi gerekmektedir. Yeni ürün geliştirme süreçlerinde müşteri istek ve beklentilerini anlayabilmek için yapılması gerekenin de “müşteri odaklı‟‟ düşünceye geçmek olduğu her geçen gün artan bir şekilde kabul görmektedir. Müşteri odaklılık, müşteri açısından düşünmek, müşteriye yakın davranmak, onları daha iyi tanımaya çalışmak, ihtiyaçlarını daha iyi analiz edebilmek ve gelecekteki beklentilerini doğru tahmin etmektir. Bu çalışmanın amacı, Hazır Giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı yönetim uygulamalarını inceleyip, elde edilen bulgular ışığında işletmelere yeni ürün geliştirme ve müşteri odaklı yönetim konusunda önerilerde bulunabilmektir. Bir tarama modeli niteliği taşıyan bu araştırmanın evrenini Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde (TOBB) kayıtlı bulunan İzmir il sınırları içerisinde yer alan 387 orta ve büyük ölçekli hazır giyim işletmesi oluşturmaktadır. Örneklemini ise İzmir il sınırları içerisinde yer alan orta ve büyük ölçekli hazır giyim işletmeleri içerisinden random yöntemi ile seçilen 80 hazır giyim işletmesi oluşturmaktadır. Araştırma hazır giyim işletmelerinin ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı yönetim uygulamaları ile sınırlı v olup diğer konular bilgi verme amaçlıdır. Araştırma kapsamında hazırlanan anket formu, 2013 yılı içerisinde 1 Şubat ile 31 Mart ayları arasında işletme yöneticilerine uygulanmış ve toplanan verilerin analizi yapılmıştır. İşletme yöneticilerinden elde edilen verilerin analizinde SSPS for Windows 11.0 programından yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda hazır giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme süreçlerinde müşteri odaklı yaklaşımları uygulama konusunda ciddi bir gayret içinde oldukları ve söz konusu yaklaşımları hayata geçirmede büyük ölçüde başarı sağladıkları anlaşılmaktadır. vi Student‟s T. C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü ID: 094240011010 Name Surname Merve SEVİNÇ Department/Field Giyim Endüstrisi ve Giyim Sanatları / Giyim Sanatları Eğitimi Advisor Yrd. Doç. Dr. Şerife MIZRAK Research Title A Research İn Order To Determine The Customer Oriented Management Applications İn The New Product Development Processes Of Ready Made Clothing Enterprises ABSTRACT In the current business conditions dominated by global competition, ready-made clothing business enterprises should develop and put new designs on the market according to customers‟ demands and expectations in order to maintain its sustainability by increasing the sales and its market share. It is being accepted day by day that “customer oriented” marketing should be applied in the new product development process in order to understand the customers‟ demands and expectations. Customer orientation means thinking from the point of customer, close relationship with the customer, trying to know them better, better analysis of the customer‟s requirements and better estimation of the customer‟s future expectations. The purpose of this study is to make suggestions to the ready-made clothing business enterprises about new product development and customer oriented management in the light of the findings gained by examining customer oriented management applied by the enterprises, in the new product development processes. The population of this screening model survey is 387 medium and large sized ready-made clothing business enterprises within Izmir province borders which are registered in Turkish Union of Chambers and Exchange Commodities. The sample of this study includes 80 medium and large sized ready-made clothing business enterprises vii chosen randomly located within the borders of Izmir province. The study is focused on the customer oriented management applications during new product development process and other subjects are mentioned for informative purposes. The survey form designed within the scope of this survey was applied to company managers between February 1 and March 31 in the year 2013 and the analysis of the data gathered was performed. SSPS for Windows 11.0 program was utilized in the analysis of the data received from company managers. As a result of this study, it can be understood that ready-made clothing business enterprises are showing great effort for customer oriented approaches during new product development processes and they are achieving great success substantially in actualizing these approaches. viii ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa No BİLİMSEL ETİK SAYFASI ............................................................................................. i YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ................................................................... ii ÖNSÖZ ............................................................................................................................ iii ÖZET ............................................................................................................................... iv ABSTRACT .................................................................................................................... vi İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. viii KISALTMALAR ........................................................................................................... xv TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................. xvi GİRİŞ ................................................................................................................................ 1 BĠRĠNCĠ BÖLÜM HAZIR GĠYĠM ĠġLETMELERĠNDE YENĠ ÜRÜN GELĠġTĠRME 1.1. Ürün Kavramı ............................................................................................................ 4 1.1.1. Ürün Yaşam Döngüsü ...................................................................................... 5 1.1.1.1. Giriş Dönemi ...................................................................................... 6 1.1.1.2. Gelişme Dönemi ................................................................................. 7 1.1.1.3. Olgunluk Dönemi ............................................................................... 7 1.1.1.4. Düşüş Dönemi .................................................................................... 8 1.2. Yeni Ürün Kavramı ve Çeşitleri ................................................................................ 8 1.2.1. Buluş Anlamında Yeni Ürün............................................................................ 9 1.2.2. İşletme İçin Yeni Ürün ..................................................................................... 9 1.2.2.1. Gerçek Yeni Ürün............................................................................. 10 1.2.2.2. Taklit Yeni Ürün............................................................................... 11 1.2.2.3. Mevcut Ürünlerin Geliştirilmesi ve Düzeltilmesi ............................ 11 1.2.2.4. Ürünün Yeni Bir Pazara Sunulması ................................................. 11 1.2.3. Pazar İçin Yeni Ürün...................................................................................... 12 ix Sayfa No 1.3. Yeni Ürün Stratejileri .............................................................................................. 13 1.3.1. Pazar Hedefi Stratejisi .................................................................................... 13 1.3.2. Teknoloji Hedefi Stratejisi ............................................................................. 14 1.3.3. Fonksiyonlar Arası Stratejisi .......................................................................... 14 1.3.3.1. Reaktif Stratejiler.............................................................................. 15 1.3.3.2. Proaktif Stratejiler ............................................................................ 16 1.4. Yeni Ürün Geliştirmenin Önemi ............................................................................. 16 1.4.1. Yeni Ürün Geliştirmenin Ürün Yaşam Süreci Açısından Önemi .................. 19 1.4.2. Yeni Ürün Geliştirmenin Portföy Yönetimi Açısından Önemi ..................... 20 1.4.3. Yeni Ürün Geliştirmenin Müşteri İstek ve İhtiyaçlarındaki Değişim Açısından Önemi.. 20 1.5. İşletmelerin Yeni Ürün Geliştirme Nedenleri ......................................................... 20 1.5.1. Kısalan Ürünün Hayat Seyri .......................................................................... 21 1.5.2. Müşteri Taleplerindeki Gelişmeler ................................................................ 22 1.5.3. Teknolojik Gelişmeler.................................................................................... 22 1.5.4. Rakiplerinin Sürekli Yeni Ürünlerle Piyasaya Çıkmaları .............................. 23 1.5.5. Hızlı ve Sürdürülebilir Büyüme ..................................................................... 23 1.5.6. Kar Marjının Korunması ve Artırılması......................................................... 24 1.5.7. İşletmelerin Stratejik ve Taktik Kararları ...................................................... 24 1.5.8. Riskin Azalması ............................................................................................. 24 1.5.9. Dağıtım Sisteminin Etkinliğinin ve Dağıtım Kanalı Üzerindeki Kontrolün Artırılması ...................................................................................................... 25 1.6. İşletmelerin Yeni Ürün Geliştirmede Başarı ve Başarısızlık Nedenleri .................. 25 1.7. İşletmelerin Yeni Ürün Geliştirme Organizasyonları .............................................. 27 1.7.1. İşletmelerin Yeni Ürün Komisyonu ............................................................... 28 1.7.2. İşletmelerin Yeni Ürün Departmanları .......................................................... 29 1.7.3. İşletmelerin Yeni Ürün Yöneticileri .............................................................. 31 1.7.4. İşletmelerin Yeni Ürün Geliştirme Takımları ................................................ 31 x Sayfa No 1.8. Yeni Ürün Geliştirme Süreci ................................................................................... 32 1.8.1. Yeni Ürün Fikrinin Toplanması ..................................................................... 33 1.8.1.1. İşletme İçi Fikir Kaynakları .............................................................. 35 1.8.1.2. İşletme Dışı Fikir Kaynakları ........................................................... 36 1.8.1.3. Yeni Ürün Fikrinin Toplanmasında Kullanılan Yöntemler.............. 38 1.8.1.3.1. Beyin Fırtınası .................................................................. 38 1.8.1.3.2. Özellikler Listesi Yöntemi ............................................... 39 1.8.1.3.3. Zorlanmış İlişkiler Yöntemi ............................................. 39 1.8.1.3.4. Delphi Karar Tekniği ....................................................... 39 1.8.1.3.5. Nominal Grup Tekniği ..................................................... 40 1.8.1.3.6. Gereksinme/Sorun Analizi ............................................... 40 1.8.1.3.7. Sinektiks (Operasyonel Yaratıcılık) ................................. 40 1.8.2. Ön Eleme........................................................................................................ 41 1.8.3. Kavram Geliştirme ve Test Etme ................................................................... 42 1.8.4. Ticari Analiz .................................................................................................. 43 1.8.4.1. Toplam Satışların Tahmini ............................................................... 43 1.8.4.2. Masrafların ve Karların Tahmin Edilmesi ........................................ 44 1.8.4.3. Yeni Ürün Geliştirilmesinin Bütçelenmesi ...................................... 45 1.8.5. Ürün Geliştirme.............................................................................................. 45 1.8.5.1. Yeni Ürün Özelliklerinin Seçimi ...................................................... 46 1.8.5.1.1. Kalite Seviyesi ................................................................. 46 1.8.5.1.2. Ürün Özellikleri ............................................................... 47 1.8.5.1.3. Ürün Tasarımı .................................................................. 48 1.8.5.1.4. Ürün Emniyeti .................................................................. 48 1.8.6. Pazar Testi ...................................................................................................... 48 1.8.7. Sunuş ve Ticarileştirme .................................................................................. 49 xi Sayfa No ĠKĠNCĠ BÖLÜM HAZIR GĠYĠM ĠġLETMELERĠNDE YENĠ ÜRÜN GELĠġTĠRME SÜREÇLERĠNDE MÜġTERĠ ODAKLI YÖNETĠM 2.1. Müşteri Kavramı ...................................................................................................... 51 2.1.1. İç Müşteri ....................................................................................................... 51 2.1.2. Dış Müşteri ..................................................................................................... 52 2.2. Toplam Kalite Yönetiminde Müşteri Yaklaşımı ..................................................... 52 2.3. Müşteri Odaklılık İle İlgili Kavramlar..................................................................... 54 2.3.1. Müşteri Odaklılık Kavramı ............................................................................ 54 2.3.1.1. Dilim (Segmentasyon) ...................................................................... 54 2.3.1.2. Kalite Kategorileri ............................................................................ 55 2.3.1.3. Kuyruk Modelleri ............................................................................. 57 2.3.2. Müşteri Odaklı Kültür Yaratmak ................................................................... 59 2.3.3. Müşteri Odaklı Kalite..................................................................................... 60 2.3.4. Müşteri Tatmini.............................................................................................. 61 2.3.5. Müşteri Değeri ............................................................................................... 63 2.4. Müşteri Odaklı Yönetimin Ana Öğeleri .................................................................. 64 2.4.1. Hedeflerle Yönetim ........................................................................................ 64 2.4.2. Ölçmek ........................................................................................................... 65 2.4.3. Çalışanların Tam Katılımı .............................................................................. 65 2.4.4. Ara Müşteri Zinciri ........................................................................................ 65 2.4.5. Sıfır Hata ........................................................................................................ 66 2.4.6. Kültürel Değişim ............................................................................................ 66 2.4.7. Üst Yönetimin İnancı ..................................................................................... 66 2.4.8. İletişim ........................................................................................................... 66 2.5. Müşteri Odaklılık Süreci ......................................................................................... 67 2.5.1. Yönetimin Kararlılığı ..................................................................................... 67 xii Sayfa No 2.5.2. Pazarlama Araştırması ................................................................................... 68 2.5.3. Eğitim ............................................................................................................. 70 2.5.4. Kıyaslama ve Standartların Oluşturulması .................................................... 70 2.5.5. Katılımcı Yönetim.......................................................................................... 71 2.5.6. Teknolojik Destek .......................................................................................... 73 2.5.7. Çalışanların Tanınması ve Ödüllendirilmesi.................................................. 74 2.6. Müşteri Odaklı Yönetim Modeli ............................................................................. 75 2.6.1. Müşteri Profilinin Oluşturulması ................................................................... 75 2.6.2. Müşterilerin İhtiyaç ve Beklentilerinin Belirlenmesi..................................... 76 2.6.3. Müşteri Algılamalarının Ölçümü ................................................................... 79 2.6.4. Müşteri Memnuniyetinin Sağlanması ............................................................ 80 2.6.4.1. Memnuniyetsizliğe Müşterilerin Tepkileri ....................................... 82 2.6.4.1.1. Şikayet Etme Davranışları ............................................... 83 2.6.4.1.2. Şikayetlerin Önemi .......................................................... 83 2.6.4.1.3. Şikayetlerin Çözümlenmesi ............................................. 84 2.6.4.2. Müşteri Memnuniyetini Sağlayan Temel Süreçler ........................... 85 2.6.4.2.1. Pazar Araştırma Faaliyetleri ............................................ 86 2.6.4.2.2. Tasarım ............................................................................ 86 2.6.4.2.3. Üretim .............................................................................. 86 2.6.4.2.4. Tanıtım ............................................................................. 87 2.6.4.2.5. Satış .................................................................................. 87 2.6.4.2.6. Satış Sonrası Hizmet ........................................................ 88 2.6.5. Müşteri Sadakatinin Oluşturulması ................................................................ 89 2.6.5.1. Müşteri Sadakat Düzeyleri ............................................................... 90 2.6.5.1.1. Sadakatsizlik .................................................................... 91 2.6.5.1.2. Yüzeysel Sadakat ............................................................. 92 2.6.5.1.3. Gelişmemiş Sadakat ......................................................... 92 xiii Sayfa No 2.6.5.1.4. Mutlak Sadakat ................................................................ 93 2.6.5.2. Müşteri Sadakatinin İşletmeler İçin Önemi ...................................... 94 2.7. Müşteri Odaklı Yeni Ürün Geliştirme Süreci .......................................................... 97 2.7.1. Geleneksel Yeni Ürün Geliştirme Süreci ....................................................... 98 2.7.2. Müşteri Odaklı Yeni Ürün Geliştirme Süreci ................................................ 99 2.7.2.1. Müşteri Odaklı Yeni Ürün Geliştirme Sürecinde Kullanılabilecek Araçlar ............................................................................................ 101 2.7.2.1.1. Kalite Fonksiyon Yayılımı ............................................. 101 2.7.2.1.1.1. Kalite Fonksiyon Yayılımı‟nın Süreci ........ 104 2.7.2.1.1.2. Kalite Fonksiyon Yayılımı ve Ürün Geliştirme Süreci .......................................................... 105 2.7.2.1.1.3. Kalite Fonksiyon Yayılımı‟nın Avantajları ve Dezavantajları............................................. 107 2.7.2.1.2. Hedef Maliyetleme ......................................................... 108 2.7.2.1.2.1. Hedef Maliyetleme Süreci .......................... 111 2.7.2.1.2.2. Hedef Maliyetleme‟nin Yararları ............... 112 2.7.2.1.2.3. Hedef Maliyetlemenin Başarı Koşulları ..... 112 2.8. Hazır Giyim İşletmelerinde Müşteri Odaklı Yeni Ürün Geliştirme ...................... 113 2.8.1. Hazır Giyim Sektörüne İlişkin Genel Bilgiler ............................................. 114 2.8.2. Türkiye‟de Hazır Giyim Sektörü ................................................................. 118 2.8.3. Hazır Giyim İşletmelerinin Rakiplerine Göre Avantajları ........................... 125 2.8.4. Hazır Giyim Sektörünün Rakiplerine Karşı Dezavantajları ........................ 127 2.8.5. Müşteri Odaklı Yönetimin Hazır Giyim İşletmelerine Katkıları ................. 130 2.8.6. Müşteri Odaklı Yeni Ürün Geliştirmenin Hazır Giyim İşletmelerinin Gelişimindeki Önemi ................................................................................... 134 2.9. Araştırmanın Amacı .............................................................................................. 136 2.10. Araştırmanın Önemi ............................................................................................ 137 2.11. İlgili Yayınlar ...................................................................................................... 138 xiv Sayfa No ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YÖNTEM 3.1. Araştırmanın Modeli ............................................................................................. 141 3.2. Kapsam ve Sınırlılıklar .......................................................................................... 141 3.3. Sayıltılar (Varsayımlar) ......................................................................................... 142 3.4. Evren...................................................................................................................... 142 3.5. Örneklem ............................................................................................................... 143 3.6. Veri Toplama Tekniği ........................................................................................... 143 3.7. Veri Analiz Tekniği ............................................................................................... 146 3.8. Tanımlar ................................................................................................................ 147 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ARAġTIRMANIN BULGULARI 4.1. Araştırma Kapsamına Giren Hazır Giyim İşletmelerinin Tanımlayıcı Özelliklerine İlişkin Bulgular ..................................................................................................... 148 4.2. Araştırma Kapsamına Giren İşletmelerin Yeni Ürün Geliştirme Sistemlerine İlişkin Bulgular.................................................................................................................. 151 4.3. Araştırma Kapsamına Giren Hazır Giyim İşletmelerinin Müşteri Odaklı Yeni Ürün Geliştirme Sistemlerine İlişkin Bulgular .............................................................. 165 BEġĠNCĠ BÖLÜM SONUÇ ve ÖNERĠLER 5.1. Sonuç ..................................................................................................................... 178 5.2. Öneriler .................................................................................................................. 184 KAYNAKLAR ............................................................................................................. 189 EKLER ......................................................................................................................... 205 xv KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği ABD : Amerika Birleşik Devletleri Ar-Ge : Araştırma Geliştirme DPT : Devlet Planlama Teşkilatı ĠHKĠB : İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği KOBĠ : Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler SPSS : Statistical Package for Social Sciences TKY : Toplam Kalite Yönetimi TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TÜRKONFED : Türkiye Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu QFD : Kalite Fonksiyon Göçerimi vb : Ve Benzeri vd : Ve Diğerleri xvi TABLOLAR LĠSTESĠ Sayfa No Tablo 1: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyet Süreleri İle İlgili Dağılım ............ 148 Tablo 2: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayısı İle İlgili Dağılım ................ 149 Tablo 3: Araştırmaya Katılan İşletme Yöneticilerinin Eğitim Durumları İle İlgili Dağılım... 149 Tablo 4: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Üretim Şekli İle İlgili Dağılım .................. 150 Tablo 5: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Üretim Türü İle İlgili Dağılım .................. 151 Tablo 6: Araştırmaya Katılan İşletmelerde Yenilik İhtiyacının İlk Olarak İfade Edildiği Bölüm/Kuruluş İle İlgili Dağılım .................................................................. 151 Tablo 7: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ayrı Ürün Geliştirme Bölümü İle İlgili dağılım .. 152 Tablo 8: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Sadece Ürün Geliştirmeden Sorumlu Personel Sayısı İle İlgili Dağılım ................................................................................. 153 Tablo 9: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ürün Geliştirme Nedenleri İle İlgili Dağılım ...... 153 Tablo 10: Yeni Ürünler İle İlgili Plan ve Hedeflerin Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışanları Tarafından Bilinme Durumu İle İlgili Dağılım ........................... 154 Tablo 11: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yenilik Çeşitleri İle İlgili Dağılım ........... 155 Tablo 12: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rakiplerine Göre Yeni Ürün Geliştirme Performansları İle İlgili Dağılım ................................................................... 156 Tablo 13: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yeni Ürün Geliştirme Yaklaşımları İle İlgili Dağılım .......................................................................................................... 157 Tablo 14: Ürün Geliştirme Takımında İşletme Birimlerinin Görev Alma Sıklığı İle İlgili Dağılım .......................................................................................................... 158 Tablo 15: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ürün Portföylerindeki Farklı Model Sayısı İle İlgili Dağılım ............................................................................................ 158 Tablo 16: Yeni Ürün Geliştirme Süreçlerinde İşletmelerin Teknik Destek ve Becerileri İle İlgili Dağılım ............................................................................................ 159 Tablo 17: Yeni Ürün Geliştirme Sürecinde Araştırmaya Katılan İşletmelerin Finansal Kaynak Düzeyleri İle İlgili Dağılım .............................................................. 160 xvii Sayfa No Tablo 18: Yeni Ürünlerin Pazarlama Faaliyetlerinin Yürütülmesi Açısından Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazarlama Alt Yapısı ve Yetenekleri İle İlgili Dağılım . 161 Tablo 19: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Katalogları Ürün Geliştirme Süreçlerinde Kullanım Şekilleri İle İlgili Dağılım ............................................................. 162 Tablo 20: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yeni Ürün Geliştirme Çalışmalarında İşletme Dışı Kuruluşlardan Yardım Alma Durumu İle İlgili Dağılım ........... 163 Tablo 21: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yeni Ürünü Pazara Sürmeden Önce Pazar Potansiyelini Yoklamak Amacıyla Pazar Testi Yapma Durumu İle İlgili Dağılım .. 163 Tablo 22: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yeni Ürün Geliştirmede Başarısızlık Riskini Azaltabilmek Adına Aldıkları Önlemler İle İlgili Dağılım ............................ 164 Tablo 23: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yeni Ürün Sunum ve Satışında Kullandıkları Dağıtım Kanalları İle İlgili Dağılım .............................................................. 165 Tablo 24: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşterilere Bakış Açıları İle İlgili Dağılım ...... 165 Tablo 25: Araştırmaya Katılan İşletmeler Tarafından Müşteri Odaklılığın Tanımlanması İle İlgili Dağılım ............................................................................................ 166 Tablo 26: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşteri Bilgisi Elde Etmede Kullandıkları Yöntemler İle İlgili Dağılım .......................................................................... 167 Tablo 27: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşteri Bilgilerini Ürün Tasarımına Aktarmada Kullandıkları Yöntemler İle İlgili Dağılım ................................. 168 Tablo 28: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşteri İle Tasarımdaki Personel Arasındaki Bilgi Akışını Sağlamada Kullandıkları Yöntemler İle İlgili Dağılım ............ 169 Tablo 29: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşteri Odaklı Yeni Ürün Geliştirme Çalışmalarında Uyguladıkları Adımlar İle İlgili Dağılım .............................. 170 Tablo 30: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşteri Bilgilerini Güncelleme Sıklığı İle İlgili Dağılımı ................................................................................................ 171 Tablo 31: Araştırmaya Katılan İşletmelerde Müşteri Şikayetlerinin Ürün Tasarımına Etkisi İle İlgili Dağılım .................................................................................. 172 Tablo 32: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşteri Şikayetlerini Ele Almada Kullandıkları Yazılı Prosedür Bulunma Durumu İle İlgili Dağılım .............. 172 xviii Sayfa No Tablo 33: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşteri Şikayet ve Önerilerinin İletilmesinde Kullandıkları Araçlar İle İlgili Dağılım ................................... 173 Tablo 34: Araştırmaya Katılan İşletmelerde Müşteri Şikayetlerine İşlem Yapmak ve Sonuçlarını Takip Etmekten Sorumlu Bir Personelin Bulunma Durumu İle İlgili Dağılım ................................................................................................. 174 Tablo 35: Araştırmaya Katılan İşletmelerde Müşteri Bilgilerinin (Şikayet, Görüşleri, Anket Sonuçları) Depolandığı Bir Veri Tabanının Bulunma Durumu İle İlgili Dağılım ... 174 Tablo 36: Araştırmaya Katılan İşletmelerin müşteri memnuniyetinin ölçüm sıklığı ile ilgili dağılım .................................................................................................. 175 Tablo 37: Araştırmaya Katılan İşletmeler Tarafından Müşteri Sadakatinin Tanımı İle İlgili Dağılım ................................................................................................. 175 Tablo 38: Araştırmaya Katılan İşletmelerde sadık müşterilerin takibi ile ilgili dağılım......... 176 Tablo 39: Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşteri Odaklı Olmalarının İşletmeye Katkıları İle İlgili Dağılım ............................................................................. 177 1 GĠRĠġ Küreselleşmenin dünya ekonomisinde meydana getirdiği gelişmeler işletmelerin içinde bulundukları iş çevrelerini değiştirmektedir. Bu değişimler doğrultusunda bir taraftan müşterinin zamanlama, kalite, fiyat ve çevre konusundaki duyarlılıkları artmakta, diğer taraftan ürün fiyat ve hayat seyrinde yaşanan ciddi düşüşler, işletmelerin yönetim ve karar almasında önemli problemler olarak karşılarına çıkmaktadır. Değişen, günden güne daha karmaşık ve daha rekabetçi hale gelen günümüz iş çevresi dört temel özelliğe sahiptir (Ansari vd., 1996: 5-6): - Rekabetçidir; çünkü, çoğu temel endüstride fiyatlar zaman içinde sürekli düşmekte ve piyasalara daha düşük maliyet yapısına sahip yeni firmalar girmektedir. - Hızla değişmektedir; çünkü, teknoloji ve bilginin yayılması önemli düzeyde hızlanmıştır. - Talepkardır; çünkü, bilinçli tüketici, daha üstün kalitede ve daha özellikli ürünleri, kabul edilebilir fiyatlarda talep etmektedir. Kaliteyi düşürme ya da fiyatları arttırma uzun dönemli sürdürülebilir bir strateji değildir. - Hata ve gecikmeleri affetmez; çünkü kısalan ürün hayat süreleri, yeni ürünlerin pazara sunulma sıklığını arttırmıştır. Aynı zamanda, işletmelerin pazar paylarında meydana gelen değişimlere cevap vermek için zamanı azdır. Bir firmanın başarısı, firmanın yeni ürün geliştirme yeteneğine bağlıdır. Yeni ürünler ile yeni pazarlar ve büyüme olanakları yaratılabilir. Rekabetçi ortam sürekli bir dinamizm ve gelişim göstermektedir. Bir firma yeni bir ürünü pazara sunması halinde rekabet avantajı elde eder, ancak rakibinin aynı özellikleri taşıyan ona benzer bir ürün sunması her zaman bir tehdit unsurudur. Doğal bir sonuç olarak tüketiciler bu özelliği tüm ürünlerde talep ederler. Bir süre sonra söz konusu özellikler ürün için bir gereklilik halini alır. Ancak bir özelliğin gereklilik halini alması artık tüketici için yeterli ve farklı bir özellik olamamaya ve dolayısıyla bu özelliği yaratan firma için de bir rekabet avantajı unsuru olmamaya başlar. Bu sebeple rekabet avantajı yaratmanın sürekli olarak 2 mevcut özelliklere yeni özellikler ekleyerek sürdürülebilir olması gerekir. Bir başka deyişle firmaların rekabet avantajı sağlayabilmesi için yeniliğin sürdürülmesi bir gerekliliktir (Walley, 1998: 29). Değişen pazar ve rekabet şartları işletmeleri sürekli yenilikler yapan ve müşterilerinin değişen arzularına cevap veren dinamik kuruluşlar haline getirmiştir. İşletmelerin yeni ürün geliştirmelerinin en gerçekçi ve temel nedeni “hayatta kalabilmek” tir. Günümüzün rekabet şartlarında işletmelerin üzerindeki yenilik baskısı her zamankinden daha fazladır ve yeni ürün geliştirme faaliyetleri işletmelerin geleceğini şekillendirmektedir (Ülker, 2009: 154). Günümüz koşullarında işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri, hedef pazarlarda yer alan müşteri ve tüketicilerin ihtiyaçlarına rakiplerine göre daha iyi cevap verebilmelerine bağlıdır ki bu koşul, pazarlama anlayışının da özüdür. İşletmelerin etkin, verimli ve etkili olarak varlığını devam ettirebilmeleri için tüketici ve müşteri odaklılığı üzerine kurulmuş olan pazarlama anlayışının işletmenin tüm bölümleri ve çalışanları tarafından özümsenmesi gerekmektedir (Atakan, 2006: 16). Müşteri odaklılık, müşteri açısından düşünmek, müşteriye yakın davranmak, onları daha iyi tanımaya çalışmak, ihtiyaçlarını daha iyi analiz edebilmek ve gelecekteki ihtiyaçlarını doğru tahmin etmektir. Bunu gerçekleştirirken, müşteri ihtiyaçlarını karşılamada kullanılan mevcut yaklaşımları değerlendirmek ve gelecekte ne tür yeni hizmetler, ürünler ya da buluşlara ihtiyaç olacağını belirlemektir (Özgenel, 2009:1). Müşteri odaklı yeni ürün geliştiren işletmenin temel odak noktası ürünü belirleyen kişinin müşteri olduğu bilincidir. Bu düşünceye göre de, işletmenin amacının sadece bir şey üretip satmak olmayıp, müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerini anlama ve bu ihtiyaç ve beklentileri karşılayabilmek için en iyi ürünü ya da hizmeti sağlayabilmektir. Bu çalışmanın temel amacı, hazır giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme süreçlerinde müşteri odaklı yönetim uygulamalarını ortaya koymaktır. Teorik bilgiler, ilgili konudaki bilimsel kitap, makale, dergi, kitap, tez örnekleri vb. derlenerek oluşturulmuştur. Çalışmada mümkün olduğu kadar güncel kaynaklara ulaşılmaya çalışılmıştır. 3 Saha araştırması, “Hazır Giyim İşletmelerinin Yeni Ürün Geliştirme Süreçlerinde Müşteri Odaklı Yönetim Uygulamalarının Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma‟‟ konusuna ilişkin bir anket uygulanmasının değerlendirilmesiyle gerçekleştirilmiştir. Anket uygulaması Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği‟ne kayıtlı İzmir ilinde faaliyet gösteren 80 orta ve büyük ölçekli işletme üzerinde gerçekleştirilmiştir. Anket formları işletme yöneticileri tarafından cevaplandırılmıştır. Araştırmanın analizlerinde SSPS for Windows 11.0 programından yararlanılmıştır. Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümde; ürün ve yeni ürün geliştirme ile ilgili temel kavramlar, işletmelerin yeni ürün geliştirme nedenleri, yeni ürün geliştirmede başarı ve başarısızlık nedenleri, yeni ürün geliştirme organizasyonları ve yeni ürün geliştirme süreci konuları ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde; toplam kalite yönetiminde müşteri yaklaşımı, müşteri tatmini, müşteri değeri, müşteri odaklılık ile ilgili kavramlar, müşteri odaklı yönetimin ana öğeleri, müşteri odaklılık süreci, müşteri odaklı yönetim modeli, müşteri odaklı yeni ürün geliştirme süreci, Hazır Giyim işletmelerinde müşteri odaklı yeni ürün geliştirme, araştırmanın amacı, önemi, ilgili yayın ve araştırmalar konuları ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. Çalışmanın üçüncü bölümünde; araştırmanın yöntemi, modeli, kapsam ve sınırlılıkları, sayıtlıları (varsayımlar), evren, örneklem, veri toplama tekniği, veri analiz tekniği ve tanımlar ele alınmaktadır. Çalışmanın dördüncü bölümü araştırmanın bulgular kısmı olup, “Hazır Giyim işletmelerinin ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı yönetim uygulamalarının belirlenmesine yönelik bir araştırma‟‟ çalışması ile ilgili bulgular yer almaktadır. Bu bölümde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği‟ne kayıtlı, İzmir ili sınırları içerisinde yer alan orta ve büyük ölçekli 80 Hazır Giyim işletmesi ile gerçekleştirilen anket uygulamasının sonuçları üzerinde durulmaktadır. Çalışmanın sonuç ve öneriler bölümünde de, araştırma bulguları doğrultusunda sonuçlar ele alınmakta ve gelecekte yapılacak çalışmalar için öneriler bulunmaktadır. BĠRĠNCĠ BÖLÜM HAZIR GĠYĠM ĠġLETMELERĠNDE YENĠ ÜRÜN GELĠġTĠRME 1.1. Ürün Kavramı “Ürün”, bir istek ya da gereksinmeyi karşılamak üzere, tüketim, kullanım, ele geçirme veya dikkate alınması için piyasaya (pazara) sunulan herhangi bir şeydir. Fiziksel objeleri, hizmetleri, mekanları, yerleri, örgüt ve fikirleri içerir. Normal olarak herhangi bir ürün üç ana düzeyde ele alınmaktadır (Tek ve Özgül, 2005: 288-289): ● Öz (Asıl) Ürün: Alıcı bir ürünü satın alırken neyi satın aldığını ifade eder. Ürünün jenerik özelliklerine ağırlık verir. Sorun çözmeye yönelik hizmetler demetinin özünü oluşturur. ● Somut (Maddi) Ürün: Öz ürünlerin büründürüldüğü maddi yapı ve görünümdür. Somut ürünlerin beş temel özelliği bulunmaktadır: a) Kalite düzeyi b) Ayırıcı özellikler c) Stil d) Marka ismi e) Ambalaj ● Genişletilmiş Ürün: Maddi ürünle birlikte sunulan ek yarar ve hizmetler bütünüdür. (Örneğin teslimat, montaj, özel ilgi, garanti, reklamasyon, beğenilmediğinde ürün iade kabulü, satış sonrası servis, kullanma talimatı vs.) Ürün, işletme yöneticileri ile potansiyel müşteriler arasında köprü fonksiyonu görmektedir (Mucuk, 2004: 124). Ürün, bir işletmenin ya da organizasyonun varlığını ve temel dayanağını oluşturmakta ve onun felsefesini yansıtmaktadır. Bu nedenle 5 işletmeler ürettikleri ve pazarladıkları ürünlerin kalitesine göre anılmaktadır (Tek, 1999: 339). 1.1.1. Ürün YaĢam Döngüsü Bir işletme hedef pazara tek bir ürün sunmaz, belirli bir tür ürünün birden fazla çeşidini veya birden fazla türdeki ürünün birçok çeşidini sunar. Bu durumda, ürün karması, ürün dizisi ve ürün birimi söz konusu olur (Cemalcılar, 1998: 93). 1. Ürün Karması: Ürün karması işletmenin pazara sunduğu ürün dizilerinden ve bu dizilerde yer alan ürün birimlerinden oluşur. Ürün karmasında bulunan mal veya hizmetlerin müşteriler, aracılar ve kuskusuz işletme açısından yeterli düzeyde olması gerekmektedir. İşletme tarafından üretilen ve satışa sürülen ürünlerin sayısının ve çeşidinin arttırılması müşterilerin memnuniyetini arttırmaktadır (Cemalcılar, 1998: 93). 2. Ürün Dizisi: Bir ürün karmasını oluşturan ve faaliyetleri aynı olduğundan, aynı müşteri ya da örgüt grubuna aynı tür aracı işletmelerden satıldığından ya da belirli bir fiyat ölçüsünde olduğundan birbiriyle yakın ilişkisi olan bir grup üründür (Cemalcılar, 1998: 93). İşletme ürün dizisi sayısını arttırdığı zaman veya ürün dizisine yeni bir ürün eklediği zaman ürün çeşitlendirilmiş olmaktadır (Yurdakul ve Koç, 1997: 149). 3. Ürün Birimi: Markası, büyüklüğü, fiyatı, görünüşü veya diğer başka özellikleri ile stok ve kod numarası ile ayırt edilebilen belirgin bir ürüne ürün birimi denilmektedir. Ürün karmasının üç boyutu pazarlama yöneticilerinin aldıkları kararlarda önemli bir yer oluşturur. İşletmeler pazarda tutunabilmek için etkili bir ürün karması oluşturmalı, gerektiğinde ürün karmasında değişiklikler yapmalıdırlar. Ürün karmasının iyileştirilmesinde başlıca üç yol bulunmaktadır. Bunlar (Cemalcılar, 1998: 94): ● Var olan üründe değişiklik yapmak ● Ürünü ürün karmasından çıkarmak ● Yeni ürün geliştirmektir. 6 İşletmeler türlü nedenlerle ürün karmasında ve ürün birimlerinde değişiklikler yapma ihtiyacını duyarlar. Bu değişikliklerde çoğunlukla çevresel faktörler etkili olurken, değişikliği gerektiren en önemli nedenler (Mucuk, 2004: 130): ● Talepteki değişmeler ● Rekabet ● Üretim olanakları ve hacmi ● Pazarlama yetenek ve kapasitesi ● Finansal durum olarak gösterilebilir. 1.1.1.1. GiriĢ Dönemi Yeni bir ürün pazara sunulmuştur. Pazara ilk giriş durumunda olduğundan, ürün henüz bilinmemekte ve tanınmamaktadır. Satışlar oldukça düşük olup, ağır bir tempo ile artmaktadır. Maliyetler ise yüksektir ve tipik olarak zarar söz konusudur (Mucuk, 2001: 129). Bu dönemde ana pazarlama hedefi potansiyel tüketicilerin en yüksek oranına ürünü denetmektir. Bunun için geniş bir dağıtım yapılmaya çalışılır, reklam, satış promosyonu, fuarlara katılma yoluyla tüketiciler ürünün varlığı ve özellikleri konusunda bilinçlendirilirler. Satışlar yavaş yavaş artmaktadır (Kozlu, 2000: 165). Giriş aşamasında ürün satışlarının yavaş yükselmesinin birçok nedeni olabilmektedir. Bu nedenlerin bazıları işletme içi, bazıları da işletme dışı faktörlerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenler şöyle sıralanabilir (İslamoğlu, 1999: 309): 1. Üretim kapasitesini arttırmada gecikmeler yaşanabilir, 2. Üretimdeki teknik sorunlar zaman alabilir, 3. Dağıtımda aksaklıklar olabilir, 7 4. Tüketici davranışları doğru değerlendirilmemiş olabilir, 5. Tüketiciler üründen yeterince haberdar edilmemiş olabilir, 6. Altyapı ürün kullanımı için yetersiz olabilir. 1.1.1.2. GeliĢme Dönemi Ürüne olan talep artmaya başlar ve satış gelirleri hızla çoğalır. Yeni ürünü pazara süren yenilikçi (öncü) firma önemli ölçüde kar sağlar, ama rakipler de pazara girmeye başlarlar. Bazıları başarılı ürünü aynen taklit ederken, bazıları daha iyi dizaynlarla ve ürün çeşitleriyle rekabete girişirler. Bu dönem kalkış dönemidir. Pazar, tekelci rekabet piyasası niteliğindedir. Satışlar artmaya devam ederken karlılık maksimum düzeye doğru yükselir (Mucuk, 2001: 129). Gelişme devresinde ürünün dağıtımı ve piyasa payı artmaktadır. Tüketicilerin beğenisini kazanırsa ürünün satışı hızla artar. Reklam, ürünü tanıtmak yerine rakip ürünlere olan üstünlüğünü vurgulamalıdır. Satışlar arttıkça reklam ve özendirme harcamalarının birim maliyeti düşecek, üretim miktarları da yükseldiğinden ürünün karlılığı artacaktır (Kozlu, 2000: 165). 1.1.1.3. Olgunluk Dönemi Pazar doyuma ulaşınca ürün olgunluk aşamasına girer ve uzun süre orda kalır. Satışlar ailelerin sayısındaki ya da nüfustaki artışa bağlıdır (Tek, 1999 : 421). Talep artış hızı yavaşlar ve çoğunlukla ikame edici talep varlığını sürdürür. Sayısız rakip pazara girmiştir. Rekabet sertleşirken karlar düşüş gösterir. Zira, tutundurma masrafları artarken bazı rakipler fiyat indirimlerine başvurur. Ürün satışlarının önceleri yavaşça yükselmeye devam ettiği, sonra da en yüksek düzeyi aşarak düşmeye başladığı bu dönem, genellikle en uzun dönemdir. Karlar da düşmeye devam eder (Mucuk, 2001: 129-130). Bu aşamada mala bağlı olan bakım ve onarım gibi hizmetlerin önemi artar. Ayrıca ürün karmasının boyu büyütülerek her pazar bölümüne girilmeye çalışılır. Reklam ve aracılara yönelik tutundurma çabaları önem kazanır ( Cemalciler, 1998:104). Olgunluk dönemi kendi içinde 3 kısma ayrılabilir ( Mucuk, 2000:147): 8 ● Büyüme olgunluğu: Pazarda ürünü almaya yeni başlayan tüketiciler sebebiyle satışlardaki artış hızını kaybetmekle birlikte devam eder. ● Durgun olgunluk: Satışların sabit düzeyde kaldığı, yeni alıcıların çıkmadığı, sadik müşterilerin alım yaptığı aşamadır. ● Gerileyen olgunluk: Tüketicilerin başka ürünlere veya ikame ürünlere yönelmesiyle başlayan satıların gerilediği ancak hala yüksek olduğu aşamadır. Bu dönemde ürün sorumluları pazarlama karması bileşenleri üzerinde birtakım değişiklikler yapmaya çalışırlar. Bu değişiklikler pazarda değişiklik, üründe değişiklik, diğer pazarlama bileşenlerinde değişiklik gibidir (Tek, 1999: 421). 1.1.1.4. DüĢüĢ Dönemi Gerileme (Düşüş Aşaması): Bu aşama satışların ve karlılığın düştüğü aşamadır. Pazarlama yöneticileri ürünün gerileme aşamasına girdiğini fark etmelerinden dolayı pazardaki firmaların sayısı azalmıştır. Hatta bu aşamada ayakta kalmayı başarabilen firmalar kar bile elde edebilirler çünkü pazarda ürünün pek tedarikçisi kalmamıştır (Zikmund ve Amico, 1996: 168). Satışlardaki azalmaya paralel olarak üretim hızı düşer, dağıtım kanalı daralır, maliyetler artar ancak fiyat düşer. Bu aşamada birçok firma ürününü pazardan çekmek zorunda kalır. Ürünün pazardan çekilmesi birkaç kritere bakılarak yapılır. Bu kriterler satışlardaki düşmelerin süresi, pazar payı trendi, kar imajı ve yatırımların geri dönüş oranıdır (Tek, 2000: 148). Pazarlama yöneticilerinin düşüş aşamasında ürünü pazardan çekmek dışında izleyebilecekleri iki yol daha vardır. Bunlar ürünün pazarlama dağıtım kanallarının ve tutundurma faaliyetlerinin azaltılması yoluyla maliyetlerin düşürülmesi ya da ürünü tekrar canlandırmaktır (Evans ve Berman, 1990: 282). 1.2. Yeni Ürün Kavramı ve ÇeĢitleri Yenilik, insan ve maddesel kaynaklara yeni ve daha çok değer yaratma kapasitesi sağlama görevidir. Yine yeniliği, bir kişi tarafından yeni olarak kabul edilen bir fikir, uygulama veya nesne olarak tanımlayabiliriz (Sarıca, 1997: 23). 9 İşletmeler, çoğu kez değişik ürünleri değişik pazarlarda satarlar. İşletme, hedeflediği pazardaki alıcılara hitap eden pazarlama bileşenlerini kullanmak zorundadır. Tüketicinin tavır ve tercihleri ile rekabet şartlarında yaşanan değişimler nedeniyle, pazarlama bileşenlerinde de zamanla değişiklik yapmak zorunda kalabilirler. Bu etkenlerden dolayı işletme pazara yeni ürünler sürüp eskilerinin niteliklerini değiştirmek zorunda kalabilir. Bir ürünün karlı olmasını etkileyecek en önemli neden tüketicinin önem ve tercihleridir (Hatipoğlu, 1993: 89). Yeni ürün, işletmenin önceden üretmiş olduğu ürünlerden herhangi bir şekilde farklı olan ürünler için geçerli bir kavramdır (Acar, 2006: 8). İşletmenin pazara sürdüğü yeni ürün; daha önceden pazara sürülen bir ürünün taklidi veya geliştirilmiş hali olabileceği gibi, daha önceden hiç pazarlanmamış tamamen yeni üründe olabilir (Özcan, 1996: 108). 1.2.1. BuluĢ Anlamında Yeni Ürün Buluş anlamında yeni ürün, hiçbir pazarda bulunmayan ve herkesin buluş olarak nitelendirdiği bir üründür. En heyecan verici yenilik kategorisidir ve pazarda o zamana kadar gizli kalmış talebi harekete geçirmeyi amaçlar. Buluş anlamında yeni ürünler yüksek bilgi ve teknoloji gerektirdikleri gibi, satış başarısı bakımından da zengin pazarları gerektirirler. Ayrıca yeni oldukları için tasarım maliyetlerinin yanı sıra tanıtım için de ciddi harcamaların yapılmasını gerekli kılacaktır. Bundan dolayı, söz konusu ürünler, genellikle büyük firmalar tarafından yaratılır (İslamoğlu, 1999: 334). Bu tür ürünlerin başarısında iki olgu önem taşımaktadır. ● Yeni mal veya hizmet, mevcut veya yaratılabilecek bir ihtiyaca cevap vermekte midir? ● Kullanılması bazı alışkanlıkların değiştirilmesini gerektirecek midir? Doğal olarak değişiklikler arttıkça ürünün kabul ettirilebilmesi de zorlanacaktır. 1.2.2. ĠĢletme Ġçin Yeni Ürün Çok sayıda işletme, yeni ürün geliştirmek için bilinçli bir şekilde işletme için yeni ürün yaklaşımını benimsemiştir (Brassington ve Pettitt, 2000: 343). Özellikle sınırlı 10 kaynağa sahip olan küçük işletmelerin, yeni ürün geliştirme için hiçbir masraf yapmadan taklit üretim yapmaları daha kolay olmaktadır. Buluş anlamında yeni ürünler genellikle büyük işletmeler tarafından ortaya konulabilir. Çünkü bu tür bir ürünü geliştirebilmek için para, zaman, alt yapı ve nitelikli personele ihtiyaç duyulur. Bu ürünler pazarda tanındıktan sonra, küçük firmalar hatta buluşçu firmanın rakibi konumundaki büyük firmalar tarafından taklit edilirler. Eğer yenilikçi işletmenin deneyimlerinden bir şey öğrenebilirlerse, işletme için yeni ürün yaklaşımını kullanan işletmeler, taklitçi fiyat avantajı sağlarlar (Kızılyazı, 2006: 33). İşletme için yeni ürün yaklaşımının en büyük riski pazarda bu ürünleri satan yerleşik firmaların bulunmasıdır. Ayrıca ürün piyasaya sürülene kadar pazarın doymuş olması söz konusu olabilir. Dolayısıyla bu konuda karar vermeden ürünün hayat eğrisinin seyri ve ürünün hangi aşamada olduğunu belirlenmeli, ürünün çeşitli özelliklerinde değişiklik yapılıp yapılmayacağı, yapıldığı taktirde pazarda başarılı olma sansı araştırmalıdır (Yükselen, 2000: 140). Bazı durumlarda pazar ya da tüketici için yeni olmayan bir ürün işletme için yenidir. İşletme pazarda var olan bir ürünü yeniden tasarlamak veya taklit etmek gibi yöntemlerle kendi ürün karmasına alabilir ya da işletme bir icat yapmak yerine daha önce icat edilmiş olan ürünü Ar-Ge maliyetlerini en aza indirerek, lisans veya patent anlaşmalarıyla kendi ürünlerine dahil edebilir (Yalçın, 2005: 34). Pazara göre yenilik özellikleri bir ürünün pazarda yeni olarak kabul görmesinin ölçütleridir. İşletme yönünden bunları karşılamak hedeftir. Ancak bu hedef içerisinde, sadece pazarın yenilik isteklerini yerine getirmek amaç olmayıp, bu yolla işletmeye kar sağlamak da yatmaktadır. Ayrıca işletme yönünden yeni ürün anlayışı, hem pazar özelliklerini karşılayabilen hem de işletmenin çeşitli fonksiyonlarında alışılmışın dışında değişiklikler yapan nitelikte olmalıdır. Bu anlayışa göre yeni ürünlerin sınıflaması şu şekildedir (Uzman, 2002: 9); 1.2.2.1. Gerçek Yeni Ürün Bu özellikler, hiç kimsenin daha önce yapmadığı, büyük ölçüde yeni ve farklı bir ürünü oluşturan yenilik özellikleridir. Otomobil, sentetik iplik, televizyon ve 11 bilgisayarlar, ilk üretildiklerinde bu tür ürünlerdir. bu tip ürünlere “ icat” da denilmektedir. Bunlar yüksek risk ürünleridir. Çünkü hem işletme için, hem de pazar için yeni olan ürünlerdir. İşletme için yeni olan bu ürünlerin üretilmesi teknoloji, araştırma ve geliştirme için gerekli olan bir yatırımın sonucudur. Bu tip ürünler için, geniş Ar-Ge faaliyetleri ve yoğun dizayn faaliyetleri gerekmektedir (Ülker, 2009: 12). 1.2.2.2. Taklit Yeni Ürün Bu tür ürünler, aynı ülkede ya da öteki ülkelerdeki işletmeler tarafından daha önce yapılmışlardır. Bunlara taklit ürün denilmektedir. Ülkemizde üretilen pek çok yeni ürün bu özelliğe uyan niteliktedir. Önceki gruptaki kadar yoğun olmamakla birlikte, ürünün ve işletmenin özelliğine göre bu tür yeni ürünler, işletmenin pazarlama, mühendislik ve üretim gibi fonksiyonlarında bu yeni ürüne özel yenilikler gerektirir (Ülker, 2009: 12). 1.2.2.3. Mevcut Ürünlerin GeliĢtirilmesi ve Düzeltilmesi İşletmenin var olan ürünlerinin görünümünü, boyutlarını, rengini ya da kullanımını daha kolay ve ekonomik yapacak öteki bazı değişikliklerle bir yeni ürün meydana getirilmesidir. Ancak, bu ürünlerin yeni ürün sayılabilmeleri için eski durumlarına göre performanslarının geliştirilmiş olması ve algılanan değerlerinin daha fazla olması, tüketicide artı bir değer yaratması gerekmektedir. Ürün cinsine ve model değişikliğinin ölçüsüne göre, işletmenin fonksiyonlarında bazı değişiklikler gerekir. İşletmenin kullanmakta olduğu denenmiş metod ve üretim olanaklarından geniş çapta yararlanılır. Risk daha çok pazarlama fonksiyonundadır (Ülker, 2009: 12). 1.2.2.4. Ürünün Yeni Bir Pazara Sunulması İşletme yönünden en zayıf yenilik özelliğidir. Yeni bir pazara girmek ya da farklı dağıtım kanalları kullanmak yoluyla var olan ürünler, yeni ürün özelliklerine sahip olabilirler. Bunu sağlamak için, işletmenin yalnızca pazarlama departmanının, var olan ürünlerin yeni pazarlara veya pazar bölümlerine hedeflemesi gerekmektedir. Bütün yeni ürünlerin sadece % 10‟ u gerçek yeni ürünlerdir. Bu ürünler hem işletme, hem de pazar için yeni olduklarından en büyük maliyet ve riski gerektirirler. Çoğu işletmenin yeni ürün faaliyeti mevcut ürünlerin geliştirilmesi ve düzeltilmesidir (Ülker, 2009: 13). 12 1.2.3. Pazar Ġçin Yeni Ürün Pazar yönünden ele alınınca, genel olarak yeni ürün, tüketicilerin alışılmış yaşam biçimini kolaylaştıran ya da daha zevkli kılan ürünlerdir. Bu değişikliği sağlayacak yenilik nitelikleri, üründeki ayrıntılı fiziksel ve teknik özelliklerden çok, ürün ile birlikte gelen hizmetlerin, tüketici tarafından algılanabilir cinsten olma temeline dayanır. Ancak, yenilik özelliklerinin bir kısmı ürünün pazarda kısa sürede tanınmasına ve benimsenmesine yardımcı olur. Bazı özellikler ise, ürünün pazarda tutunma süresini uzatıcı niteliktedir. Bu noktalar da dikkate alınarak pazar yönünden bir ürünün yeni olarak kabul edilebilme özellikleri, gruplandırılarak şöyle sınıflandırılabilir (Uzman, 2002: 8). Birinci grupta, şu altı yenilik özelliği sayılabilir, bunlar ürünün pazarda kolayca tanınmasını sağlamaktadır: ● Rakip mallardan daha düşük maliyetinin ya da fiyatının olması, ● Kullanımında büyük kolaylık olması, ● Performansının daha çok güvenilir olması, ● Mevsimsel dalgalanmalara bağlı olmaması, yere ya da zamana, ya da her ikisine göre geçerli olması, ● Gösteriş için tüketim olanakları sağlaması, ● İnanılır faydalar sağlaması. İkinci gruptaki şu dört özelliğe sahip yeni ürünün, pazarda tanıtılması ve tutunması oldukça yavaştır: ● Basit olmayan, yeni kullanma metodları gerektirmesi, ● Yeni ürün ile yapılacak işin gereği olarak karmaşık kullanma yöntemleriyle ilgili yeni bilgilerin öğrenilmesine ihtiyaç göstermesi, ● Ürün ile sağlanan faydanın alışılmamış cinsten olması, 13 ● Yeni ürünün kullanılmasında yapılabilecek yanlışlardan doğan masrafların söz konusu olması. Üçüncü gruptaki üç özellik ise, şunlardır: ● Yeni bir görünüm ya da diğer algılanabilen özellikleri olması, ● Tüketiciye yeni hizmetler getirmesi, ● Yeni bir pazara girmesi (farklı satış kanalları ile). Bu özellikler birbirlerine ve diğer bazı faktörlere bağlı olarak bir ürüne yenilik niteliğini kazandırabilir. Örneğin, pazarın gelişmesine etki, yalnızca bu özelliklere bağlı olmayıp o andaki kültürel koşullara da bağlıdır. Ayrıca, bu özelliklerden köklü alışkanlıkları önemli ölçüde değiştirmeyi gerektirenler olumsuz sonuçlar verebilirler. Dördüncü grupta da yalnızca bir özellikten söz edilebilir. Ancak bu özellik, daha önce sayılan özelliklerin bir kısmıyla düşünülmedikçe veya onlarla birleştirilmedikçe tüketiciye hiçbir şey ifade etmemektedir. Söz konusu özellik, ürünün yeni bir yapıya ya da yani bir bileşime sahip olmasıdır. 1.3. Yeni Ürün Stratejileri Yeni ürünün gelişmesi büyüme amacı güden şirketlerin yapması gereken aktivitelerin başında gelir. Yeni ürün stratejilerini kendilerine adapte eden firmalar, mevcut ürünlerinin üzerindeki rekabet baskısını daha iyi test ederek daha sağlıklı yol alırlar. Bu stratejilerin uygulanması tüketicilerin teknolojik buluşlara olan ilgisiyle beraber daha da kolaylaşmıştır (Jain, 1990: 448). Yeni bir ürünün geliştirilip üretilmesinde izlenecek üç tip temel strateji vardır (Yıldırım, 1998: 54). 1.3.1. Pazar Hedefi Stratejisi Pazar hedefi stratejisinde üretici “ne satabilirsen onu üret” görüşü doğrultusunda hareket eder (Yıldırım, 1998: 54). Pazar hedefi stratejisinde, amaçlara uygun ürün/pazar alanının bulunması veya faaliyet sahasının seçilmesi gerekir. Çünkü işletmenin gerçekleştirmeyi planladığı amaçlar ile faaliyetleri arasında uyum bulunduğu ölçüde 14 büyüme ve gelişme imkanları yüksek ve düzenli olacaktır. Yeni bir ürün alanı seçilirken önceki faaliyetler arasında ortak bir bağ bulunmalıdır (Dinçer, 1997: 22). Yeni ürün kararları, mevcut teknoloji ve proses imkanlarına pek az ağırlık verilerek sadece tüketici isteklerine göre alınır. Pazar araştırması sonuçları esas bilgi kaynağını teşkil eder (Yıldırım, 1998: 54). 1.3.2. Teknoloji Hedefi Stratejisi Üretici mevcut teknoloji imkanlarını göz önüne alarak “ne yapabilirsen onu sat” politikasını izler. Burada talep yaratılması ve üretilen malın satılması tamamen pazarlamanın sorumluluğu altındadır. Çok pahalı araştırma ve geliştirme çalışmaları sonunda yaratılan üstün teknolojili ürünler için bu stratejinin uygun olduğu söylenebilir (Yıldırım, 1998: 55). İşletme, ürün ile ilgili olarak rekabet üstünlüğü kazanmaya çalışmalıdır. Faaliyet dalında hakim olabilmek için ürünlerde, üretim yöntemlerinde veya pazarlama yöntemlerinde yapılacak teknolojik yeniliklerle işletme, rekabet üstünlüğü kazanabilir (Dinçer, 1997: 22). 1.3.3. Fonksiyonlar Arası Stratejisi Bu stratejiye göre ürün pazarlama, mühendislik, üretim ve diğer departmanların işbirliği ile geliştirilir. Ortaya çıkan ürün, mevcut teknolojik olanakları ve tüketici isteklerini en iyi şekilde bağdaştırır. Yapılan araştırmalar, bu üç strateji içinde sonuncusunun daha başarılı sonuçlar verdiğini göstermektedir. Ancak işletme departmanları arasındaki rekabet ve sürtüşmeler nedeniyle, bu stratejinin uygulanması çok güçtür (Yıldırım, 1998: 55). Urban ve Hauser‟ e göre ise firmalar tarafından benimsenen yeni ürün geliştirme stratejileri firmaların genel politika ve stratejilerini yansıtmalıdır. Dolayısı ile firmalar, yeni ürün stratejilerini oluştururken hem kendi olanaklarını belirlemek, hem de çevrelerini çok iyi analiz etmek durumundadırlar. Bu çalışmayı yapan firmalar, nihai olarak hangi endüstride faaliyet gösterdiklerini ya da göstermek istediklerini ve amaçlarının neler olduğunu açık bir şekilde ifade edebilmelidirler. Amaçlar ve performans ölçütleri belirlendikten sonra firmalar alternatif stratejiler geliştirmelidirler. 15 Yeni ürün konusunda firmalar için temel stratejik karar reaktif ya da proaktif özellik taşıma kararıdır (Ülker, 2009: 20). 1.3.3.1. Reaktif Stratejiler Reaktif ürün stratejisi, gerçekleşen olaylar ile baş edebilmeyi esas alır. Reaktif stratejilerden ilki savunma stratejisidir. Savunma stratejisini benimseyen firmalar, rakip ürünler pazara sürüldükten sonra mevcut ürünlerinde bazı değişiklikler yaparak rekabetten kopmamaya çalışırlar. Reaktif firmaların izleyebilecekleri diğer bir strateji de taklitçiliktir. Bu stratejide firmalar, rakip ürünler pazara sunulduktan hemen sonra bu ürünleri taklit ederek rekabet ederler. Taklit stratejisi özellikle giyim, mobilya ve küçük ev aletleri üreten firmalar arasında yaygındır. Pazara daha iyi bir ürün ile ikinci olarak girme stratejisi reaktif stratejiler arasında en gelişmiş stratejidir. Bu stratejide, rakibin yeni bir ürünle pazara girmesini bekleyen firma, rakip ürünü kopyalamakla kalmaz ürünü iyileştirerek pazara sunar. Buradaki amaç, esnek ve etkin olarak üstün bir ürün ile pazara girmektir. İkinci olmanın en büyük avantajı ise firmanın ürün için gerekli yüksek Pazar geliştirme maliyetlerine katlanmak zorunda olmamasıdır (Ülker, 2009: 20). Reaktif stratejilerin sonuncusu tepkiselliktir. Bu stratejiyi izleyen firmalar boşluk analizi sonucu ortaya çıkan tüketici ihtiyaç ve isteklerine uygun ürünler üretirler. Pazar çekme stratejisi olarak isimlendirilen bu stratejide firmalar, pazarlama araştırmaları yöntemlerini kullanarak potansiyel müşteriler ile yaptıkları görüşmeler aracılığı ile müşteri istek ve ihtiyaçlarını belirlerler ve uygun ürünleri geliştirmeye çalışırlar. Pazarlama araştırmasını doğru şekilde yapan, pazardan elde edilen sonuçları gerçekçi bir şekilde yorumlayan ve pazarlama faaliyetlerini profesyonelce yürüten firmaların geliştirdikleri ürünlerin normal koşullarda satılmaması gibi bir durum söz konusu olamayacağından pazar çekme stratejisi oldukça risksiz bir stratejidir. Bu strateji, içsel ve dışsal çevrelerden yüksek miktarlarda bilgi akışı ve yüksek düzeyde koordinasyon gerektirdiği için uygulanması teknolojik itme stratejisinden daha zordur (Ülker, 2009: 20). 16 1.3.3.2. Proaktif Stratejiler Proaktif stratejileri benimseyen firmalar, yeniliği ya da değişimi başlatan firmalardır. Belirli bir teknolojinin algılanan değerinin yüksek olduğu durumlarda teknolojik itme stratejisini kullanan firmalar, tüketicilerin bir ürünü veya üründe bir değişikliği talep etmelerini beklemeksizin araştırma-geliştirme faaliyetleri ile yeni bir ürün geliştirip pazara sunarlar. Dolayısı ile proaktif firmaların amacı, araştırma geliştirme faaliyetlerine ağırlık vererek üstün teknik özelliklere sahip ürünler geliştirmektir. Geliştirilen bu ürünler pazar için yeni ürünlerdir. Proaktif firmalarda pazarlama etkinlikleri bu tür ürünler geliştirildikten sonra başlar. Pazarlamacıların amacı, geliştirilen bu teknolojik açıdan üstün ürünler için uygun hedef pazarı belirlemek ve ürün için pazarda talep yaratmaktır. Başka bir ifade ile teknolojik itme stratejisi ile geliştirilen ürünler ekonomide Say Kanunu olarak bilinen “arz, talebi yaratır” kuralını uygularlar (Ülker, 2009: 21). Proaktif stratejiler içinde diğer bir yaklaşım da girişimciliktir. Bu yaklaşımda girişimci kişi bir fikir üretir ve gerekli kaynağı sağlayarak fikrini yeni ürüne dönüştürüp pazara sunar. Şirket satın almak da proaktif bir stratejidir. Bu durumda, başka firmalar ürünleriyle birlikte satın alınır ve firma ya da pazar için yeni olan bu ürünler pazara sunularak rekabet üstünlüğü sağlanmaya çalışılır. Firmaların kendilerine uygun stratejiyi belirleyebilmeleri için öncelikle bu karar üzerinde etkili olan büyüme fırsatları, yeni ürünün korunması, Pazar büyüklüğü, rekabet düzeyi ve firmanın üretim/dağıtım sistemindeki yeri gibi unsurların incelenmesi gerekmektedir (Ülker, 2009: 21). 1.4. Yeni Ürün GeliĢtirmenin Önemi İşletmeler kar amacı gütsün veya gütmesinler rekabet düzeyinin çok yüksek olduğu küresel pazarlarda konumlarını korumak ve ya devam ettirebilmek, pazardan daha çok pay alabilmek ya da yeni pazarlara girebilmek için yenilikçi bir politika izlemek durumundadırlar. Pazardaki rekabet, moda, teknoloji, tüketici talebindeki değişme ve benzeri faktörler pazara yeni ürünlerin sunulmasını gerekli kılmaktadır. Aksi halde, ortaya çıkan değişimi yakalayan işletmeler, pazarda var olmaya devam edecek, geride kalanlar ise, pazardan çekilmek zorunda kalacaktır. Bu nedenle işletmeler, çeşitli kaynaklardan elde edecekleri bilgiler ışığında, pazarda oluşan yeni 17 talebi karşılamak üzere, ya tamamen yeni bir ürün geliştirerek ya da mevcut ürünler üzerinde gerekli değişiklikleri yaparak, pazardaki payını korumaya veya artırmaya çalışmalıdır (Atılgan, 2006: 260; Özyaşar, 2007: 18). İşletmeler ürün politikalarını geleceğe dönük planlamalıdırlar. Ne kadar başarılı olursa olsun her ürünün bir ömrü vardır, bu da satışların yüksek seviyelerde kalmasının ve işletmenin karının maksimum düzeyde olmasının sonsuza dek sürmeyeceği anlamına gelmektedir. İşletmeler, sürekli değişiklikler gerçekleştirmeli ve dengeli bir ürün portföyü oluşturmalıdır. Bu nedenle işletmeler için yeni ürün, işletmenin uzun vadeli başarısı için çok önemlidir (Ünlü, 2006: 13). Firmaların yeni ürün geliştirme sürecine başlamadan önce kendilerine amaç belirlemeleri gerekmektedir. Yeni ürün üzerinde çalışan herkes bu amacı bilmek zorundadır çünkü amaç değiştiğinde çalışmalarda birçok yönde değişiklikler meydana gelebilir. Ayrıca ürünün piyasaya sunulması sonrasında bu amaca ne ölçüde ulaşıldığına bakılarak firma bir denetim mekanizması kurmuş olmaktadır. Buradan anlaşılabildiği gibi yeni ürün yönetiminde diğer önemli konu, yeni ürün amaç ve stratejilerinin tespitiyle bunların yönlendirilmesi bulunmaktadır (Turgay, 1995: 43-50). Firmaların yeni ürün geliştirmesinde hedef ve amaçları temel olarak üçe ayrılmaktadır: Kar, büyüme, pazar payını arttırmak. Ayrıca firmaların eski ürünlerinin demode olması sonucu veya başka nedenlerle üretim kapasitelerinde kullanmadıkları atıl kapasiteleri oluşabilmektedir. Firmalar yeni ürün üretip bu atıl kapasitenin kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadırlar. Diğer bir amaç ise rakiplerin yeni ürün geliştirme çalışmaları olarak ifade edilebilir. Ayrıca işletmeler yeni ürün geliştirerek yenilikçi imajlarını da korumak isteyebilmektedirler (Ünlü, 2006: 7). Evans ve Berman (1992)‟a göre işletmeler için yeni ürünün önemi dokuz baslık altında toplanabilir: 1. Yeni ürün, işletmelere farklılık avantajı sağlar. Yeni ürünler işletmenin imajını zenginleştirerek, yenilikçi bir konum oluşturmasını sağlar. 2. Bazı işletmeler için yeni ürünler sürekli büyüme için gereklidir. Özellikle rekabetin yüksek olduğu pazarlarda, sürekli bir ürün geliştirmeye ihtiyaç vardır. 18 3. Yeni ürünler daha yüksek kar marjlarına ve işletmenin pazarlama stratejisine hakim olmasına neden olur. Ürünün pazarda tutunması ve popüler olması ile işletme uygun bir fiyatlandırma politikası sayesinde yüksek kar marjı sağlayabilir. 4. Bazı işletmeler riski dağıtmak amacıyla tek ürüne veya ürün dizisine bağımlılığı azaltmak isterler, bu nedenle de yeni ürünlere ihtiyaç duyarlar. 5. İşletmeler, dağıtım kanallarının verimliğini artırmak için yeni ürün sunarlar. Bu sayede reklam ve dağıtım maliyetleri, birden fazla ürüne dağılmış, bayi desteği artırılmış ve potansiyel rakiplerin dağıtım ağına girmeleri engellenmiş olur. 6. İşletmeler stratejik açıdan rekabet edebilmek için teknolojiyi kullanmak isterler. Yeni ürün, teknoloji kullanımının yansıtılabileceği en güzel yollardan biridir. 7. İşletmeler bazen mevcut ürünlerden çıkan artıkları değerlendirerek hem üretkenliklerini artırmayı, hem de geri dönüşüme önem vererek çevreye karsı duyarlı olmayı amaçlamaktadırlar. Bu amaçla yeni ürün geliştirmeye başvururlar. 8. İşletmeler müşterilerinin demografik (nüfus, yaş, vs.) yapılarındaki ve yasam tarzlarındaki değişikliklere cevap verebilmek için yeni ürün sunarlar. 9. Değişmekte olan kanunlara ve yönetmeliklere uymak amacıyla işletmeler, yeni ürün geliştirme yoluna başvururlar. İyi, uzun vadeli yeni bir ürün planlaması, sistematik bir araştırma ve geliştirme gerektirir. Yeni ürün fırsatlarının değerlendirilmesi esnasında, işletmenin kaynaklarının, müşteri tarafından işletmenin ürünlerinin algılanma derecesinin, ölçülebilir para ve zaman israfının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bütün bunlara ek olarak işletmeler yeni ürünün başarısız olabileceği ihtimalini de göz önünde bulundurmalıdırlar (Evans ve Berman, 1992: 279). Yoğunlaşan rekabet, hızla değişen teknolojiler ve pazar ihtiyaçları, kısalan ürün yasam süreleri ve artan global rekabet sonucu, işletmeler üzerinde giderek daha kısa aralıklarla daha çok sayıda yeni ürünü pazara sunma konusunda yoğun bir baskı oluşturmuştur. Bunun sonucunda hızlandırılmış yeni ürün geliştirme, yeni ürün başarısı ve karlılığı için çözüm olarak görülmektedir (Cooper ve Kleinschmidt, 1994: 381). 19 Yeni Ürünleri rakiplerden daha hızlı şekilde pazara sunmanın faydaları şu şekilde sıralanabilir: ● Satışların devamlılığının uzun süre korunması ● Pazarda ilk olarak yüksek fiyatlandırma ve dolayısıyla daha yüksek kar marjları ● Müşteri bağımlılığının sağlanması ● Daha yüksek pazar payı ● Teknolojik üstünlük ● Yenilikçi imajın sağlamlaştırılması ● Ürün yelpazesinin genişlemesi ● Rekabet Üstünlüğünün Elde Edilmesi 1.4.1. Yeni Ürün GeliĢtirmenin Ürün YaĢam Süreci Açısından Önemi Günümüzde firmaların pazara daha sık yeni ürün sunma zorunlulukları birçok ürünün yasam sürecini kısaltmıştır. Bu sebeple bir firmanın mevcut ürün yelpazesi ile uzun süre yüksek kar marjları elde edemeyeceği açıktır. Firmanın toplam karında herhangi bir düşüş yaşamaması için firmaların ürün yelpazelerinde yer alan ürünlerin yasam süreçlerinin dengeli bir şekilde dağılımının sağlanması gerekmektedir. Yani firmanın ürün gamında ürün yasam sürecinin değişik aşamalarında bulunan ürünlerin aynı anda yer alması gerekmektedir (Ünlü, 2006: 11). Firmalar; mevcut ürünlerine yeni kullanım alanları yaratarak, ürün üzerinde ufak değişiklikler yaparak, mevcut ürünlerini yeni müşteri gruplarına sunarak veya uluslararası pazarlara açılarak ürünlerinin yasam süreçlerini uzatmayı hedeflerler. Sürecin gelişme aşamasının sonlarına doğru ise firmalar, yeni ürün geliştirerek yeni bir ürün yasam süreci başlatmalıdırlar. Ürün yaşam süreci üzerinde gerçekleştirecekleri bu uygulamalarla firmalar, kaynaklarını etkin şekilde kullanabilme ve nakit akışlarını artırma sansını elde ederler (Ünlü, 2006: 11). 20 1.4.2. Yeni Ürün GeliĢtirmenin Portföy Yönetimi Açısından Önemi Başarılı olabilmek için firmaların değişik büyüme hızına ve farklı pazar paylarına sahip bir ürün portföyüne sahip olmaları gerekmektedir. Ürün portföyü, nakit akışları arasındaki dengenin bir fonksiyonudur. Yüksek büyüme potansiyeline sahip ürünler büyüyebilmek için nakde ihtiyaç duyarken, düşük büyüme potansiyeline sahip ürünler nakit girişi sağlamalıdır. Firmalar, portföylerinde aynı anda her iki tür üründen de bulundurmalıdırlar. Firmanın nakdi varsa, büyüme aşamasında olan ve büyüme potansiyeli yüksek pazarlarda rekabet eden ürünlerin pazar payını artırmaya yönelik yatırım yapmak çok çekicidir. Pazar payı büyüyünce kar marjları artar. Yüksek kar marjları yüksek finansal kaldıracı getirir. Bunun sonucunda ulaşılan karlılık büyüme aşamasındaki ürünlerin finansmanına fırsat verdiği gibi temettü miktarını da artırır. Dolayısıyla yatırımın geri dönüsü çok büyük olur (Buell, 1984: 427). 1.4.3. Yeni Ürün GeliĢtirmenin MüĢteri Ġstek ve Ġhtiyaçlarındaki DeğiĢim Açısından Önemi Ürün yaşam dönemi ve portföy analizi yeni ürün gerekliliklerini ortaya çıkarsa da, yeni ürün geliştirme kararı çoğu kez tüketici ihtiyaçlarındaki değişimin düzenli şekilde takip edilmesi ile ortaya çıkarılır. Belirli bir noktada tüketicilerin talepleri ile pazardaki mevcut ürünlerin sundukları faydalar arasında bir boşluk oluşur. Firmanın ayakta kalabilmesi ve büyüyebilmesi için bu boşluğun doldurulması gerekmektedir. Firmalar pazardaki boşlukları belirleyebilmek için müşterilerin mevcut ürünlerden duydukları memnuniyeti ve müşteri tercihlerini tanımlayan ürün kriterlerini değerlendirmek ve rakip ürünleri birbirleri ile karsılaştırmak sureti ile belirleyebilirler (Ünlü, 2006: 12). 1.5. ĠĢletmelerin Yeni Ürün GeliĢtirme Nedenleri İşletmelerin yeni ürün geliştirmelerinin en gerçekçi ve temel nedeni “hayatta kalabilmek için” olarak açıklanmaktadır. Günümüzün rekabet şartlarında işletmelerin üzerindeki yenilik baskısı her zamankinden daha fazladır ve yeni ürün geliştirme faaliyetleri işletmelerin geleceğini şekillendirmektedir. İşletmenin iç ve dış çevre şartlarının hızlı değişimi bir yandan yenilik fırsatları yaratırken, diğer yandan da mevcut ürünlerin kısa zamanda eskimesi tehdidini yaratmaktadır. Ancak değişim yeni 21 ihtiyaçların doğmasına neden olurken, aynı zamanda da bu ihtiyaçların giderilmesi için yeni bilgi ve yöntemlerin geliştirilmesini sağlamaktadır. Bu anlamda işletmelerin yenilik yapma nedenleri şunlardır (Karsu, 2002: 5-7): 1.5.1. Kısalan Ürünün Hayat Seyri Yeni teknolojilerin gelişimi, tüketici isteklerinde değişiklikler ve yoğun rekabet gibi çevresel değişimlerin tümü ürün hayat seyrini kısaltmışlardır. İşletmenin her zaman, mevcut ürünün yerine koyacağı yeni ürününün var olması gerekir. Aksi takdirde işletme er ya da geç yenilikçi işletmeler tarafından pazar dışına itilecektir. Ürün piyasaya çıktıktan sonra, kısa sürede olgunluğa ulaşmakta ve üründen beklenen fayda olgunluk döneminde alınmaya çalışılmaktadır. Diğer taraftan pazarda başarılı olan ürün, çok kısa bir sürede taklit edilerek, durgunluk dönemine girmekte ve piyasadan çekilebilmektedir. Böylece bir ürünün uzun sürede piyasada kalabilmesi mümkün olmamakta, ürünlerin yerini yeni ya da yenilenmiş ürünler almaktadır (Yalçın, 2005: 32). Günümüzde pek çok sektörde ürünlerin hayat seyri kısalmıştır. Bu süre çoğu ürün piyasaya çıktığında kısa sürede olgunluğa ulaşmakta ve üründen beklenen fayda kısa sürede alınmaya çalışılmaktadır. Diğer taraftan pazarda başarılı olan ürün, çok kısa bir sürede taklit edilmesiyle birlikte, durgunluk dönemine girmekte ve piyasadan çekilebilmektedir. Böylece önceleri uzun süre piyasada kalabilen ürünler, şimdi çok kısa bir sürede yerlerini yeni ya da yenilenmiş ürünlere bırakabilmektedir. Bununla birlikte yasam sürelerini uzatmaya yönelik çabalara rağmen, ürünlerin büyük bir kısmının, piyasada ancak sınırlı bir süre kalabildiği görülmektedir (Üreten, 2002: 78). Böylece, bir taraftan işletmelerin sürekli yeni ya da yenilenmiş ürünlerle müşterilere ulaşma çabaları, diğer taraftan müşterilerin sürekli daha iyi ve daha yeni ürünler aramaları ürün hayat seyrini kısaltmıştır. Bu durumda işletmeler bir taraftan ürünlerinin mümkün olduğunca kısa zamanda olgunluk aşamasına ulaşması ve bu aşamanın mümkün olduğunca uzatılmasına yönelik taktikler uygularlarken, diğer taraftan da sürekli olarak yeni ürünler tasarlama ve bunları piyasaya sürmenin yollarını aramaktadırlar. 22 1.5.2. MüĢteri Taleplerindeki GeliĢmeler Bir arada yaşamanın getirdiği standart ve sınırlamalara tepki olarak bireyler kendi özgün yaşamlarını kurgularken, standart ve sınırlamaları aşmaya çalışırlar. Bu çaba, değişimi gündeme getirir. Değişim ticari kaygılarla yönetildiğinde ise, ortaya moda kavramı çıkmaktadır. Moda, değişim taleplerini arttırmakta ve değişimin yönünü belirlemektedir. Böylece bir taraftan bireylerin değişim talepleri, diğer taraftan işletmelerin bunları ticari yaklaşımlarla cevaplama kaygıları, müşteri taleplerinde değişime yol açmaktadır. İletişim teknolojilerinin de gelişmesiyle birlikte müşteri taleplerinin değişmesi ve çeşitlenmesi, müşterilerin bilinçlenmesi gün geçtikçe artmaktadır. Bilinçli müşteri, anında dünyadaki tüm ürünlerle ilgili bilgilere sahip olmakta, satın alacağı ürünün ekonomiklik kurallarına göre üretilmiş olmasını; başka bir deyişle, pahalı olmamasını, kaliteli olmasını ve son yenilikleri içermesini, satın alırken ve kullanırken ve hatta elden çıkarırken ekonomiklik kurallarına uygun olmasını istemektedir (Kartal vd., 2004: 12l). Böylece bilinçlenen müşterinin talepleri değişirken, diğer taraftan rekabet avantajı sağlamak için bu değişimi yönetmeye çalışan işletmeler de müşterileri etkilemektedir. Bu etkileşim, sonuçta işletmeleri yeni ürünler tasarlamaya zorlamaktadır. 1.5.3. Teknolojik GeliĢmeler Teknolojideki gelişmeler, ürün ve hizmetlerle ilgili bilgilerin anında potansiyel müşterilere aktarılmasına olanak sağlayarak, müşteri bilincini arttırmakta ve global rekabeti de arttırarak, daha kaliteli, daha esnek ve daha etkin bir şekilde bilgisayar kontrollü otomatik makineler ve robotlara dayalı olarak üretim teknolojisindeki değişmelere neden olmakta ve aynı zamanda daha fazla verinin kısa süre içinde işlenerek, daha fazla bilgi elde edilmesi ile değişik yönetim düzeylerine raporlanması olanağı sağlamaktadır (Kartal vd., 2004: 121). Teknolojinin gelişimine paralel olarak yeniliklerin hızla yayılması, tüketici isteklerinin çeşitlenmesine neden olmaktadır. İşletmelerin bu değişimi bir rekabet aracı olarak kullanma çabaları da teknolojik gelişmelerin yeni ürünlere yansımasına yol açmaktadır. Diğer taraftan teknolojik gelişmeler işletmelerin üretim yöntemlerinin değişmesine, yeni ürünleri farklı yöntem ve tekniklerle üretmelerine de imkân 23 verebilmektedir. Tüm bu nedenlerle teknolojinin gelişmesi işletmeleri yeni ürün tasarımı konusunda zorlamaktadır. 1.5.4. Rakiplerinin Sürekli Yeni Ürünlerle Piyasaya Çıkmaları Rekabetçiliğin anahtarı rakipler tarafından hızla piyasaya sürülen yeni ürün ve hizmetlere hızlı bir şekilde karşılık verebilme yeteneğidir (Cohen, 1995: 28). Piyasalarda rekabet arttıkça işletmeler kendilerini yenilik yapmak zorunda hissetmektedirler. Çünkü rakipler müşterilere sürekli yeni teklifler sunmaktadır. Böylece işletmeler, rekabet avantajı sağlama ve bunu sürdürme ya da kaybedilen avantajı yeniden kazanabilmek için ürün ve hizmetlerinde yenilikler yapma yoluna giderler. Ayrıca müşteriler de kısa aralıklarla yeni ve çeşitlendirilmiş ürünler talep etmektedir (Lee 1994: 68). Bir taraftan müşterilerden gelen bu talepler, diğer taraftan bu taleplere karşılık vermeye çalışan rakiplerin baskısıyla işletmeler, yenilik yapmak, yeni ya da yenilenmiş ürünleri piyasaya sunmak zorunda kalmaktadırlar. Bu sebeplerle pazardaki rekabette üstün olmak için daha fazla ürün geliştirerek, rekabetçi kalmaya çalışan pek çok firma tespit edilmiştir. Ancak yeni ürün geliştirme özellikle yeni teknoloji gerektiriyorsa, aşırı derecede maliyetli ve risklidir (Tan, 2001: 200). 1.5.5. Hızlı ve Sürdürülebilir Büyüme İşletmeler satışlarını ve pazar paylarını arttırarak daha hızlı büyüme sağlayabilmek için yeniliğe başvurmaktadırlar. Bununla beraber rakiplerin daha iyi ve/veya daha ucuz ürünlerle işletmenin pazarına girebilmesi günümüz şartlarında aynı şekilde daha kolay ve daha hızlı olmaktadır. Bu şartlarda işletmenin satışları ve kar marjı giderek düşmektedir. Bu nedenle sürdürülebilir büyüme için sürekli yeni ürün geliştirme faaliyetlerine devam etmek işletmeler için kaçınılmaz olmaktadır. Yapılan araştırmalar, Ar-Ge harcamalarıyla satışlar arasında direkt bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Ancak burada işletmeler açısından dikkat edilmesi gereken bir durum vardır. Bir pazardaki işletmelerin aynı pazara devamlı yeni ürünler sunmaları, o pazarın erkenden olgunlaşma veya düşüş aşamasına gelmesine neden olabilmektedir. Bu durumdan zarar görmemek için işletme, yeni pazarlarda yeni fırsatlar aramalıdır (Ülker, 2009: 14). 24 1.5.6. Kar Marjının Korunması ve Artırılması Yenilik, işletmelerin kar marjlarını korumaları hatta arttırmaları için de çok önemli bir araçtır. İşletmenin mevcut ürünlerinin üzerinde zamanla rakiplerin baskısı oluşacaktır ve eğer bu baskı karşısında fiyat düşürülmezse fiyata duyarlı pazarlarda başarısız sonuçlar alınacaktır. Bunun karşısında ürün iyileştirme ve ürün hattını genişletme gibi çabalar kar marjının düşmemesini sağlasa da, yenilik çok büyük getiriler sağlayabilmektedir. Ancak işletme, yeni ürün yaratma faaliyetine yatırım yapmadan önce yeni üründen elde edeceği kazancı ve yatırım maliyetini doğru bir şekilde tahmin edip karşılaştırmalı ve yatırım yapıp yapmamaya öyle karar vermelidir (Ülker, 2009: 14). 1.5.7. ĠĢletmelerin Stratejik ve Taktik Kararları Rekabetçi piyasalarda müşteri memnuniyetini sağlayarak uzun dönemli kârlılık ve hayatta kalma, işletmelerin stratejik seçimlerinden biridir. Bunu sağlayabilmek, müşteri odaklı olmayı ve müşterilerini tatmin eden ürünleri kısa sürede piyasaya sürmeyi gerektirmektedir. Müşterileri tatmin edecek olan ise, onlara kabul edilebilir fiyatlarla, rakiplerin ürünlerinden daha üstün kalite ve fonksiyonellikte ürünler sunmaktır. Böylece işletmeler yeniliği bir strateji olarak benimseyebilirler. Diğer taraftan piyasada teknoloji lideri ya da yeni ürün tasarım lideri olarak anılmak, işletmelere rekabet avantajı sağlar. Bu yüzden işletmeler yeni ürün tasarımını işletme stratejileri gereği yaparlar. Böylece yeni ürün tasarım lideri işletme, lider olmanın gereği olarak, trendleri belirlemek ve piyasanın geleceğinde söz sahibi olmak için, bu günden geleceği planlamak zorundadır. Bu da sürekli yenilenme ve yeni ürün tasarımı ile gerçekleştirilebilir (Yalçın, 2005: 103). 1.5.8. Riskin Azalması İşletmelerin yeni ürün yaratmalarının bir nedeni de riski azaltmaktır. Birçok işletme, portföylerine yeni ürünler ekleyerek, tek bir ürüne veya ürün hattına bağlı kalmaktan kurtulmaktadır. İşletmelerin yenilik yapmasının sonucunda oluşan bu avantajların tümü, stratejik rekabet avantajlarını oluşturmaktadır. Son yıllarda, dünyadaki birçok tanınmış büyük şirketin, temel rekabet silahı olarak yeni ürün 25 geliştirmeyi artan bir hızla benimsemeleri, yöneticilerin bakışlarını bu yöne çevirmelerine neden olmaktadır (Ülker, 2009: 15). 1.5.9. Dağıtım Sisteminin Etkinliğinin ve Dağıtım Kanalı Üzerindeki Kontrolün Artırılması Bazı işletmeler, dağıtım sistemlerinin etkinliğini arttırmak için, piyasaya yeni ürünler sunmaktadırlar. Bu durum işletmenin satışlarını, reklam ve dağıtım masraflarını birkaç ürüne yayma imkanı vermekte, kanaldaki aracılara destek sağlamakta ve potansiyel rakiplerin kanala girmeleri konusundaki cesaretlerini kırarak işletmenin kanal üzerindeki kontrolünü arttırmaktadır (Ülker, 2009: 15). 1.6. ĠĢletmelerin Yeni Ürün GeliĢtirmede BaĢarı ve BaĢarısızlık Nedenleri Ürün başarısızlığı yöneticiler için de başa çıkılması zor bir durumdur. Özellikle başarısızlığın kariyere olumsuz yansıyacak olması yöneticileri bu konudaki olumsuzlukları saklamaya ya da rasyonalize etmeye yöneltir. Rasyonalizasyon, başarısızlığa uğramış ürünün gerçekte işletme hedeflerinin bir parçası olmadığı, ya da işletmenin yeteneklerine uymadığı savunularak gerçekleştirilebilir. Ayrıca pazardaki beklenmedik gelişmeler, müşteri araştırmalarının hatalı olması, yanlış yönlendirme, zaman yetersizliği sık sık başarısızlığa neden olarak gösterilir (Kızılyazı, 2006: 62). Yeni ürün başarısızlığı göreceli bir kavramdır ve iki şekilde tanımlanabilir. Birincisi kesin ürün başarısızlığıdır ki bu işletmenin yeni üründen hiç kar edememesi ve yatırım masraflarını bile karşılayamaması anlamına gelir. İkincisi ise bağıl ürün başarısızlığıdır. Bu durumda işletme kar etmiştir ancak hedeflediği kar düzeyine ulaşamamıştır (Evans ve Berman, 1990: 295). İşletmeler yeni ürünün başarısız olmasına neden olan problemlerin önüne geçemezler. Ancak başarısız olma ihtimalini en aza indirebilirler. Bunun için öncelikle, yeni ürün geliştirilmesinde sistematik bir çalışma yürütülmesi gerekmektedir. Buna rağmen, geliştirme sürecinin basamaklarını takip ederken, geliştirme süreci hızlı değişen endüstrilerde uzun zaman alabilir. Böyle durumlarda, pazarlama uzmanları macera takımları veya değişik taktikler gibi geliştirme sürecini kısaltıcı, daha verimli yaklaşımlara ihtiyaç duyabilirler (Ünlü, 2006: 14). 26 Yeni ürün başarı faktörlerini şu şekilde sıralamak mümkündür (Zikmund ve Amico, 1996: 168): ● Tüketici ihtiyaçlarının ve isteklerinin çok iyi bir şekilde belirlenmesi ve bu ihtiyaçların rakiplerden çok daha mükemmel bir şekilde karşılanması ● Rakiplerin sahip olduğu düzeyden çok daha yüksek kalite, güvenirlik ve dayanıklılık sunulması ● Pazar testlerinin gerçekçi bir şekilde yapılması ● Satış ve dağıtım çabalarının hedef müşteriye yönlendirilmesi ● Tüketicilerin fiyat duyarlılığının saptanması ● Tüketicilerin satın alma alışkanlıklarının iyi saptanması ● Ürünün pazara sunulmasında zamanlamanın doğru planlanması ● Tutundurma ve tanıtım faaliyetlerinin dikkatli bir şekilde planlanması ● Ürün tasarımında hata yapılmaması ● Firmanın yeni ürüne inanması ve departmanlar arasında ortak çalışma ortamının sağlanması ● Yeni ürünün firmanın imajı ve hedefleri ile uyum sağlaması ● Ürünün doğru konumlandırılması ● Ürünün rakipler tarafından zor taklit edilir olması ● Maliyetlerin doğru saptanması ve gerekli bütçenin ayrılması ● Çevre koşullarının iyi değerlendirilmesi 27 1.7. ĠĢletmelerin Yeni Ürün GeliĢtirme Organizasyonları Normal olarak yeni bir ürün geliştirme çalışması işletmelerdeki pazarlama, üretim, Ar-Ge ve mühendislik gibi birkaç departman tarafından yürütülür. Üreticiler, reklam ajansları ve araştırma laboratuarları gibi diğer kuruluşlardan da yeni ürün geliştirme sürecinde faydalanılabilir. Başarılı yeni ürünler genellikle çeşitli fonksiyonlar arasındaki planlama, organizasyon ve iş birliğine önem veren işletmelerde ortaya çıkmaktadır (Uzman, 2002: 17). Yeni ürünlerde risk tamamen yok edilemese de belirli uygulamalarla riski azaltarak başarıyı arttırmak mümkündür. Başarılı yenilikte bulunmanın ilk öğesi yeni ürün geliştirmeyi harekete geçirecek ve çabalar arsında uyum sağlayacak etkin bir örgütsel yapıya sahip olmaktır. Bunun için de firmaların, ürün geliştirmeyi diğer faaliyetlerin yanında yürütülebilecek bir iş olarak görmeyi bırakarak asli amaç edinmeleri ve tüm fonksiyonları ile birlikte çaba sarf etmeleri gerekir (Sarıca, 1997: 37). Rekabetçi üstünlüğü elde etmek amacıyla değişime ayak uydurmak isteyen firmaların klasik örgüt yapısından uzaklaşarak farklı bir yapıya bürünmesi gerekmektedir. Bürokrasinin kötü, esnekliğin iyi olduğuna inanan firmalar, daha az yatırım yaparak değişen pazar koşullarına daha rahat ve çabuk adapte olma davranışı göstermektedir. Büyük, köklü firmalar artık örgüt yapılarında daha esnek bir yapı hedeflemektedirler. Hantal yapılarından kurtulan firmalar, tasfiye ettikleri işletme fonksiyonlarını şebeke organizasyonlarla ikame etmektedirler. Bu tip organizasyonlar rekabette firmanın daha hızlı hareket etmesine teknolojiyi daha kolay almasına imkan tanımaktadır (Sarıca 1997: 38). Yeni ürün geliştirmenin başari faktörleri arasında da sayıldığı gibi, ürünün basarisi açısında firma içi organizasyonun büyük önemi vardır. Bu sürece katılan departmanlar arasında uyumun sağlanması ve ortak çalışma ortamının sağlanması gerekmektedir. Firmalarda farklı ürün geliştirme organizasyonları oluşturulmakla birlikte en yaygın olarak kullanılanlar aşağıda açıklanmaktadır. 28 1.7.1. ĠĢletmelerin Yeni Ürün Komisyonu Yeni ürün komisyonu; yeni ürün fikirleri oluşturacak beyin fırtınası, test pazarlaması sürecini kontrol etme veya yeni ürün sunumunun yönetimine yardımcı olma gibi özel işlevleri yerine getirebilir. Bu komisyon organizasyonda gayri resmi olarak bulunduğundan ve üyeliği geçici olabileceğinden sorumluluklar ve çeşitli üyelerin rolleri açıkça tanımlanmamıştır. Bu tip organizasyon yapısının zayıf tarafları olsa da gayri resmi olması ve ihtiyaç halinde kullanılabildiği için yeni ürün planlaması ve geliştirmesi için en yaygın olarak kullanılan yapıdır. Ancak, daha küçük veya daha teknik şirketler için özellikle önemli olan bu yapı, her şirketin ürün geliştirme sürecine uygun olamamaktadır (Ülker, 2009: 28). Yeni ürün komisyonunun avantajları aşağıdaki gibidir; 1. Kilit idarecilerin fikirleri ve uzmanlıkları bir araya getirilebilir. 2. Kararlar üst düzey yönetimce verildiğinden bunlar işletme tarafından kabul edilirler. 3. Komisyon üyeleri ihtiyaç halinde organize edilirler ve bilgilerinden istifade edilir. 4. Üyeler yeni ürün fikirleri için beyin fırtınası veya yeni ürün geliştirme sürecinin tümü için görevlendirilebilirler. 5. Herhangi bir personel ve seviye ihtilafı yoktur. Çünkü komisyon üyelerinin hepsi yüksek düzey yönetimden gelmişlerdir. Avantajlar belirli ve önemli olsa da, bu komisyonun fonksiyonel verimini kısıtlayan bazı önemli zayıf tarafları da vardır (Ülker, 2009: 29); 1. Komisyon faaliyeti değerli olan zamanı harcamaktadır. Üyeler katkılarını sınırlayıp rutin işlerine, sorumluluklarına dönebilirler. 2. Bu tip komisyon belirli konularda otorite ve sorumluluktan yoksundur. 3. Yeni ürün planlaması ve geliştirmesi bazı durumlarda sadece ihtiyaç duyulduğunda ortaya çıkmaz ve sürekli bir iş olabilir. 29 4. Komisyon üyeleri, komisyonun dar bakış açısından kaynaklanan işletme hedeflerinden çok kendi departmanlarının hedefleriyle ilgilenme eğiliminde olabilirler. 5. Komisyonun sürekli olmayışından dolayı üyeler yeni ürün karar verme süresi hakkında tam olarak bilgili değildirler. Daha büyük bir işletmenin ürün planlama ve geliştirme sürecinde, farklı komisyon faaliyetleri için, farklı idarecilerden faydalanabilmektedirler. Bir komisyon yeni ürün geliştirme amacına hizmet ederken, diğeri iş analizinde kullanılabilir. Her bir komisyon bu yüzden geliştirme sürecinin farklı bir safhasında uzmandır. Bu yaklaşımdaki en büyük problem bir kişinin komisyon kararlarının üstünde kendini sorumlu ve otoriter hissetmesi durumunda koordinasyonun güçleşmesidir. Ürün müdürü veya yeni ürün değerlendirme sürecinin koordinatörü bu gereksinimi karşılayabilir. 1.7.2. ĠĢletmelerin Yeni Ürün Departmanları Büyük işletmeler, yeni ürün geliştirme faaliyetinin organizasyon şekli olarak, ürün planlama departmanı olarak da adlandırılan yeni ürün departman organizasyonunu seçebilirler. Bu organize yapı; yeni ürün geliştirme, planlama ve yönetim görevlerini, organizasyondaki mevcut bölümlerden alarak, yeni ürüne karar verme sürecini merkezileştirmek ve bölümler arası görev fazlalıklarını ortadan kaldırmak için yeni ürün geliştirme departmanında toplar. Özerk bölümlerdeki yeni ürün geliştirme sürecinin koordinasyonu ve kontrolü; ortak yönetimde iki kat gayret sarf etme, geliştirme fonlarının ve diğer kaynakların verimsiz kullanılması gibi belli başlı problemler yaratmaktadır. Bu problemler, ortak hedeflere daha çabuk varmak için bölümleri yöneten ve destekleyen merkezi bir otoritenin varlığı ile iyileştirilebilir. Bu merkezi otoritenin idaresi genellikle gerekli işleri koordine ve kontrol eden sorumlu bir kişiye verilir. Bu yeni ürün geliştirme departmanı müdürü veya yöneticisi yüksek seviyedeki bir personel işlevini üstlenir ve başkan yardımcısına rapor vermekle yükümlüdür (Ülker, 2009: 25). Yeni ürün geliştirmenin departman fonksiyonu olması bazı sorunlar yaratmaktadır. Departman fonksiyonu olduğu zaman, otorite problemleri ortaya çıkmaktadır. Çünkü; finans, mühendislik, üretim ve pazarlama gibi diğer 30 departmanların müdürleri, yeni ürün müdüründen teknik olarak daha yüksek derecelidirler. Yani ürün geliştirme departmanının müdürüne otorite desteği sağlanmadığında yeni ürün geliştirme departmanının, departman müdürleri üzerinde bir otoritesi olamaz ve gerekli yenilikler yapılamaz. Bu fonksiyonun organizasyon şeklinden daha önemli olarak, yeni ürün planlama ve geliştirilmesinin en az iç anlaşmazlıkla yürütülebilmesi için iletişim ve otoritenin kesin çizgileri olması gerekmektedir. Üst düzey yönetimin sürekli desteği bu departmanın başarılı yeni ürün programlarını yürürlüğe koyması için gereklidir (Ülker, 2009: 14). Yeni ürün geliştirme departmanının işlevleri aşağıdaki gibidir; ● Yeni ürün hedefleri ortaya koymak, ● Yeni ürün fikirlerinin incelenmesini planlamak, ● Yeni ürün fikirlerini kontrol etmek, ● Yeni ürün niteliklerinin geliştirilmesine yardımcı olmak, ● Test pazarlamasını gerçekleştirmek, ● Değerlendirme aşamasındaki departman içi çalışmayı koordine etmek. Yeni ürün geliştirme departmanının yeni ürün fonksiyonunu tek bir bölümde merkezileştirme avantajı vardır. Sorumluluk belirlidir, gereksiz işler engellenir. Bu bölümün sadece yeni ürünler üzerinde yoğunlaşması gerçeği, bu ürünlerin sistematik gelişimi için gereken ilgiyi vermeye yardımcı olur. Yeni ürün geliştirme departmanı çoğunlukla karar vermek için ihtiyaç duyduğu otoriteden yoksundur. İletişim ve otoritenin kesin çizgilerle belirlendiği organizasyon şekli işletme için zorunluluktur. Genelde büyük firmalar olmak üzere bünyelerinde bağımsız olarak organize edilmiş ürün departmanları bulundurur. Bu departmanlar ürün geliştirme sürecinin tamamından sorumludur (Boone ve Kurtz, 1989: 301). 31 1.7.3. ĠĢletmelerin Yeni Ürün Yöneticileri Ürün yöneticileri belirli ürünlerin yönetiminden sorumludurlar. Ürün yöneticiliği yeni ürün çalışmalarını profesyonelleştirmektir. Ancak yöneticileri sadece kendi sorumlu oldukları ürünler ile ilgili fikirler üretmeye yöneltmektedir (Kotler, 2000: 333). Ürün yöneticileri, bölümler arası organizasyonu da sağlamalıdır. 1.7.4. ĠĢletmelerin Yeni Ürün GeliĢtirme Takımları İşletmede değişik bölümlerden bir araya getirilecek bir gruba belli bir ürünü ortaya koyma görevi verilir, böyle bir gruba yeni ürün geliştirme takımı denir. Bu takım işletme bünyesinde olabildiği gibi, işletmeden ayrı bir birim olarak hatta başka bir şekilde de olabilir. Bir yeni ürün geliştirme takımı oluşturup çalışanların zamanını yeni ürüne adamaları maliyetli olabilir. Ancak bu, çalışanların tüm gayretlerini yeni ürünün başarısı için odaklamasını sağlar (Ülker, 2009: 29). Yeni ürün geliştirme takımları, organizasyonun işlevsel bölümlerinden bağımsız olarak faaliyet gösterirler. Tipik bir yeni ürün geliştirme takımı ürün tasarımı ve bir prototip geliştirmek için bünyesinde mühendisleri barındırır, pazarlamacılar ürün konseptinin testlerini geliştirir, test pazarlamasının sonuçlarını iletir, satışları tahmin eder ve pazarlama karmasını planlarlar, muhasebeciler maliyetleri analiz ederler ve kar oranını değerlendirirler. Yeni ürün geliştirme takımının en büyük avantajı; işletmeye ileri teknolojiler gibi yeniliklerle, mevcut organizasyon içerisinde düşünülmesi güç yeni ürünlerin geliştirilmesini mümkün kılmasıdır. İkinci bir avantajı da, yeni ürün geliştirme takımlarının görev tamamlanana kadar sürekli bu ekipte çalışacaklarından günlük alınması gereken kararlarla dikkatlerinin dağılmamasıdır. Bu yoğun ve odaklanmış çalışma şekli, başarı için iyi bir motivasyon olabilmektedir. Üçüncü bir avantaj; çok iyi bütünleşmiş ve birbirinin etkisini arttıran, disiplin içindeki çalışma ilişkisini oluşturan bir insan grubunu bir araya getirebilmesidir. Son olarak, yeni ürün geliştirme takımının isteği ve kesin kararlılığı oluşturan ve başarı için yeni bir organize yaklaşım sunmasıdır (Ülker, 2009: 30). Pazarlama ve satış personelinden genellikle ürünlerin geliştirilmesi için diğer işletme fonksiyonlarındaki uzmanlarla birlikte çalışmaları istenir. Bu tür bir çapraz 32 fonksiyonel organizasyon, merkezi bir otoriteden, tek bir otoriteden idare edilmeyen paylaşım mekanizmalarına kadar çeşitli yöntemlerle oluşturulabilir. Bu tip yapılar ürün geliştirme zamanını kısaltmak ve bütün projelerde başarı oranını arttırmak için bir fayda sağlar. İşlevleri eş zamanlı gerçekleştirmek ve ortak karar alma becerisi, çapraz fonksiyonel takımların başlıca yararıdır. Takım üyelerini farklı bölümlerden seçip, yeni ürünler üzerinde birlikte çalışmalarını sağlamak, onların keşfetme ve problemleri çözmede daha istekli olmaları sonucunu doğurur. Ürün kavramının yeniliği ve koordinasyon mekanizmasının paylaşımı arasındaki uyum, gelişim sürecinin; (1) ürün ve takım performansının objektif ölçümünde, (2) takım üyelerinin süreç içerisindeki davranışlarında ve (3) yeni ürün geliştirme sürecinin etkinliği ve zamanlaması açısından yarar sağlar (Ülker, 2009: 31). 1.8. Yeni Ürün GeliĢtirme Süreci Yeni ürün geliştirme çabalarının başarısı işletmenin sağlam bir ürün stratejisine sahip olması ve bunu kararlı bir şekilde uygulayabilmesine bağlıdır. Yeni ürün stratejisi, işletmenin genel pazarlama stratejisinin bir parçasıdır. İşletmenin yeni ürünlerden beklentilerini netleştirir ve yeni ürün fikirlerini yaratma, eleme ve değerlendirme aşamaları için genel kurallar oluşturur. Bu tür bir strateji ayrıca yeni ürün geliştirme süreciyle pazarlama hedefleri, çalışma ekibi arasında bağlantı kuracaktır (Kotler, 2006: 76-78). Yeni ürün geliştirme süreci, yoğun araştırma ve çalışma gerektiren bir süreçtir. Ürünün yenilik seviyesi artıkça yani icat ve orijinallik anlamında yeni bir ürün üretmeye doğru gidildikçe araştırma için büyük bütçelere, uzman personellere ve gerekli teçhizata sahip olmak gerekmektedir (Akat, 2008: 100). Yeni ürünlerin geliştirilmesinde işletmelerin üç seçeneği vardır. Bunlar (Tuncer vd., 1994: 102): ● Ürün üretme ya da satma izni (lisans) almak: Bir işletme başka bir işletmeye finansal çıkar sağlayarak, ürünlerinin patent ve teknik bilgilerini kullanma iznine sahip olabilirler. Lisans veren işletmeler, malın üretimini ve pazarlamasını denetim altında 33 tutabilme yetkisine sahiptir. dolayısıyla da üretim ve satma iznini birçok işletmeye verebilir. ● Ürünü üretme ve satma yetkisini satın almak: Bir işletme başka bir işletmenin ürettiği ürünü üretmek ve pazarlamak için patent ve teknik bilgileri satın alabilir. Üretim ve satma izni, patent ve teknik bilgileri satın alan işletmenin dışında başka hiçbir işletmeye verilmez. ● Ürünü işletmenin dışında geliştirmek: İşletmenin kendi kaynakları çerçevesinde Ar-Ge çalışmaları ile birlikte yeni ürünler üretebilir. Yeni ürün geliştirme sürecinin hazırlanmasında işletmeler farklı uygulamalar olmasına rağmen genellikle aşağıdaki süreç uygulanır: ● Yeni ürün fikrinin toplanması ● Ön eleme ● Kavram geliştirme ve test etme ● Ticari analiz ● Ürün geliştirme ● Pazar testi ● Sunuş ve ticarileştirme 1.8.1. Yeni Ürün Fikrinin Toplanması Yeni ürün geliştirmenin ilk aşaması yeni ürün fikirlerinin araştırılmasıdır. Yeni ürün fikirleri işletme ve işletme dışı olmak üzere iki kaynaktan sağlanır (Karataş, 1996: 86). İşletme içi kaynaklar yönetici, mühendis, Ar-Ge elemanı, satış personeli gibi çalışanlardan oluşur. İşletme dışı kaynaklar ise müşteriler, rakipler, bilim adamları distribütörler, tedarikçiler vb. dir. İşletme içi kaynaklarda yeni ürün fikirlerinin gelişmesi için çalışanların dinlenilmesi, cesaretlendirilmesi ve fikirlerine önem verilmesi gerekmektedir. İşletme dışı kaynaklardan yeni ürün fikirlerinin elde edilmesi 34 ise; müşterilerin izlenilmesi ve dinlenmesi, rakiplerin faaliyetlerinin (reklam ve diğer iletişim çalışmalarının) izlenmesi, aracılardan tüketici ve Pazar hakkında gelen bilgilerin değerlendirilmesi ile sağlanabilir (Acar, 2006: 11). Yeni ürün fikri, ürün geliştirme çabalarının başlangıç noktasıdır. Yeni ürün fikri ayrıca bundan sonraki tüm aşamalara temel teşkil edeceğinden büyük önem taşır. Bu fikirler buluş niteliğinde yaklaşımlar olabileceği gibi, mevcut ürünler üzerinde yapılacak revizyonlar, girilecek potansiyel pazarlar, ürün hattında yapılacak değişiklikler, kullanılacak iş modelleri ile ilgili fikirler olabilir (Kızılyazı, 38: 2006). Pek çok yeni ürün fikirleri işletme içindeki dahili kaynaklardan gelmektedir. İşletme araştırma ve geliştirmeler yoluyla da yeni fikirler bulabilir. Yöneticilerin, araştırmacıların, mühendislerin ve üretim elemanlarının fikirlerini alabilir. İşletmenin satış elemanları da yeni ürün konusunda iyi bir kaynaktırlar. Çünkü onlar müşterilerle her gün ilişkidedirler. Bazı işletmeler çalışanları düşünmeye ve yeni ürünleri geliştirmeyi teşvik eden başarılı programlar geliştirmişlerdir. Örneğin; 3M‟ in iyi bilinen “yüzde 15” kuralı, çalışanların zamanlarının „yüzde 15‟ ini şirkete bir fayda getirmese bile kendi şahsi ilgileri üzerindeki projelerde çalışmalarına izin vermektedir. Olağanüstü başarılı olan Post-it notları bu program sayesinde ortaya çıkmıştır (Uzman, 2002: 34). Benzer olarak Texas Instruments‟ ın IDEA (Identify, Develop, Expose, Action), (Belirle, Geliştir, Göster, Harekete Geç) programı kendi fikirlerini geliştiren işçilere fon ayırmıştır (Tek, 1999: 405). İyi yeni ürün fikirleri müşterileri izlemek ve dinlemekle de ortaya çıkmaktadır. İşletme tüketici problemlerini daha iyi çözebilecek yeni ürünleri bulabilmek için müşterilerin sorularını ve şikâyetlerini analiz edebilir. İşletme mühendisleri veya satış elemanları önerilerini almak için müşterilerle bir araya gelebilirler veya işletme, araştırmalarını ve odak gruplarını müşteri ihtiyaç ve isteklerini öğrenmek için değerlendirebilir. İşletmeler müşterilerini, gözlemleyerek ve dinleyerek büyük faydalar kazanabilirler. 35 1.8.1.1. ĠĢletme Ġçi Fikir Kaynakları İşletme içi fikir kaynakları yeni ürün fikrinin oluşturulması ve bu fikrin hayata geçirilmesinde büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle işletme içi fikir kaynakları, araştırma geliştirme uzmanları ve diğer çalışanlar olmak üzere iki baslık altında incelenmiştir. a. AraĢtırma GeliĢtirme Uzmanları: Yeni ürün denince ilk akla gelen mühendisler tarafından yapılan araştırma geliştirme çalışmalarıdır. Araştırma geliştirme çalışmalarında kullanılan yöntemlerin ise bu çalışmaların başarısını etkileyen temel faktör olduğu söylenebilir. Bazı kuruluşlarda, araştırma geliştirme bölümü oldukça kesin talimatlarla çalışırlar. Ürün geliştirme için yapılması gerekenler bu amaçla hazırlanan dokümanlarda ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Bazılarında ise personele rahatça düşünme özgürlüğü verilir. Bu tür organizasyonlarda mühendisler ticari açıdan kabul edebilecek bir şey geliştirmeyi başardıkları sürece serbesttirler (Brassington ve Pettitt, 2000: 348). İlk yaklaşım, proje odaklı olduğundan, amaç ve hedefler önceden tanımlanır. Bu yaklaşım işletmeye araştırma geliştirme faaliyetlerini ve giderlerini kontrol etme imkanı sağlar. İkinci yaklaşım ise araştırma geliştirme takımının iyi oldukları alanlarda çok farklı fikirlerin gelişmesine olanak tanır. Araştırma geliştirme faaliyetleri diğer kuruluşlarla, dış enstitülerle ve üniversitelerle işbirliği içinde bir araştırma yapmak için sadece şirket içinde çalışarak, tamamen kendi olanaklarıyla faaliyet gösterebilir. Bu ikinci yaklaşım, şirketin belli bir proje üzerinde, şimdiye kadar kendileri için kullanabildiklerinden daha geniş bir uzmanlık çeşidinden faydalanmalarını sağlar. Araştırma geliştirme çalışmaları vasıtasıyla fikir üretmek ve geliştirmek oldukça uzun zaman gerektirir. Araştırma geliştirme personeli müşteri ile temas halinde olmadığından diğer işletme çalışanlarının fikirlerine ve piyasa araştırmalarına ihtiyaç duyulacaktır. Bu yüzden bir araştırma geliştirme bölümünü ayakta tutmak oldukça masraflıdır. Fakat özellikle yenilikleri takip eden ve uygulamak isteyen işletmeler için araştırma geliştirme bölümünün gerekli olduğu söylenebilir (Brassington ve Pettitt, 2000: 350). 36 b. ÇalıĢanlar: İşletmelerde çalışanların pazarlama ve satış elemanları ve müşteri temsilcileri müşteri ile sürekli temas halindedirler. Üretim personeli ise işi bizzat icra ettiğinden, yeni ürünün eksikliklerini ve iyileştirmeye açık alanlarını görebilmektedir. Bu nedenle müşteri ile doğrudan temasta bulunmayan birimlerden gelecek bilgiler de en az müşteri ile temas halindeki birimlerden gelecekler kadar kıymetlidir (Kızılyazı, 2006: 39). Günümüzde özellikle küçük işletmeler yüksek maliyetli pazar araştırmalarından kaçınabilmek için, müşteri bilgisini çalışanları aracılığıyla elde etme yolunu tercih etmektedirler. Pek çok ürün ve hizmetle ilgili olarak çalışanlar da, olayları müşteri gözüyle değerlendirerek yeni ürün fırsatlarını tanımlanmasında kritik bilgiler sağlayabilirler (Armstrong ve Kotler, 2000: 263). Çalışanların gelen fikirler doğrultusunda pek çok ödüllü yeni fikir hayata geçirilmiştir (Brassington ve Pettitt, 2000: 349). Şirket içi kaynaklara odaklanmanın olumsuz yanı ise işletme körlüğüne neden olmasıdır. Kendi bünyesinde ortaya atılan fikirlere olan bağlılıkları, birçok işletmenin yeni projelerde işletme dışı fikir kaynaklarına yeterince önem vermemesine yol açmaktadır. Genellikle işletme içinde üretilen fikirler kolay kabul görmekte olup bunun dışındaki ürün fikirleri için yaygın bir şüphecilik vardır. Bununla birlikte işletme personeli her ne kadar müşterilerin fikirlerini aktarsalar da bu süreçte pazar araştırmaları ve müşterilerle kurulan doğrudan diyaloglar kadar nesnel olamazlar. Müşteri bilgisini kendi algı ve beklentileri ışığında yorumlayarak aktarırlar (Dalrymple ve Person 2000: 223). Bu durum gerçek bilgiden uzaklaşmaya yol açacağından yeni ürünün başarısını sınırlandırır. 1.8.1.2. ĠĢletme DıĢı Fikir Kaynakları İşletme içi fikir kaynaklarının ürün geliştirmede yaygın kullanımına rağmen, işletme dışı fikir kaynakları da başarılı ürün geliştirmede kritik öneme sahiptir. Bilginin doğrudan kaynağından alınması doğruluğunu arttırmaktadır. Bu çerçevede işletme içi fikir kaynaklarından nasıl daha etkin olarak yararlanılabileceğini büyük önem kazanmaktadır (Kızılyazı, 2006: 42). İşletme dışı bilgi kaynakları çok farklı olmakla 37 birlikte bunlar müşteriler, rakipler ve dağıtım kanalı üyeleri olmak üzere üç baslık altında incelenmiştir. a. MüĢteriler: Yeni ürün fikirleri için en önemli kaynağın müşteri olduğu söylenebilir. Çünkü yeni ürünün alıp almama kararını verecek kişi müşteridir. Müşterinin beklentilerine karşılık vermeyen bir ürünün satılması düşünülemez. Bu nedenle pazarın incelenip, müşteri ihtiyacı ve beklentileri ile bunlardaki değişmelerin izlenmesi, yeni ürün fikirleri elde etmede en etkin yollardan biridir. Bununla birlikte yeni ürün fikirleri içinde müşterilerden alınan bilgilerin % 30-35 gibi çok düşük bir paya sahip olduğu gözlenmektedir. Bu durum (Goetsch, 1994: 144-145); ● Müşterilerin istek ve beklentilerini net olarak ifade edememeleri, ● Müşteri bilgisinin anket araştırmaları ile elde edilmesinin maliyetli oluşu ● Elde edilen bilginin yeni ürüne dönüştürülmesinde yaşanan güçlük, ● Müşterilerin hayal güçlerinin sınırlı olması ve sadece mevcut ürün hizmetler çerçevesinde düşünmeleri gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Ancak müşteri dışında sayılan diğer kaynakların da aslında müşteri bilgisini aktardıkları düşünülürse yeni ürün tasarımının büyük ölçüde müşteriye bağlı olarak gerçekleştirildiği söylenebilir. b. Rakipler: Yeni ürün geliştirme sürecinde gerçek ve potansiyel müşteriler olmak üzere iki rakip kategorisi söz konusudur. Gerçek rakipler, pazarda faaliyet gösteren ve orada hali hazırda ürünlerini bulunduranlardır. Pazardaki mevcut ürünlere, daha detaylı bakıldığında ve çevresindeki pazarlama stratejileri değerlendirildiğinde bunların güçlü ve zayıf yönleri görülür ve nasıl geliştirilebileceği anlaşılabilir. Bu analiz, daha merkezi bir pazarlama stratejisiyle, ürünün yeni geliştirilmiş versiyonuna, yani işletme için ürün stratejisine temel oluşturur. Potansiyel rakipler her an pazara girmesi muhtemel işletmelerdir. Eğer işletmenin stratejik planı, pazarın yeniden tanımlanmasını gerektiriyorsa o zaman potansiyel rakipler gerçek rakip haline gelebilir (Dalrymple ve Persons, 2000: 225). Araştırma sonuçları yeni ürün fikirlerinin yaklaşık % 30‟unun rakiplerin ürünlerinin analiz edilmesinden geldiğini göstermektedir (Kotler ve Armstrong, 2001: 518). İşletmeler bu analizleri kullanarak müşterilerinin, rakip ürünlerde sevdikleri ve 38 sevmedikleri şeyler öğrenebilirler. Ters mühendislik olarak adlandırılan, rakiplerin ürünlerini satın alınarak parçalara ayrılması bu amaçla kullanılan en yaygın yöntemdir. İşletmeler ürün analizinin yanı sıra, rakiplerin satış rakamlarım veya diğer haberleşme kanallarını izleyerek, onların yeni ürünleri hakkında ipuçları almaktadırlar (Kotler, 2000: 336). c. Dağıtım Kanalı Üyeleri: Dağıtım kanalı üyelerinin müşterilerle yakın ilişkileri vardır. Ayrıca birden fazla firmanın ürününü dağıttıkları için rakiplerinin ürünleri ve müşterinin her iki ürün hakkındaki göreceli görüşleri hakkında bilgi sahibidirler. Müşterilerle her gün temas halinde olduklarından, müşteri şikâyetleri ve istekleri hakkında tam zamanlı bilgi edinirler. Kanal üyeleri, öğrenmiş oldukları bu bilgileri üretici işletmeye aktararak müşteri ihtiyaç ve istekleri ile şikâyetlerine çözüm bulmak için fikir üretmelerine yardımcı olabilirler. Tedarikçiler de bu gruba katılabilir; zira bunlar da yeni ürün geliştirmede yardımcı olabilecek materyaller, teknikler ve yeni kavramlar hakkında işletmeye bilgi verebilirler (Brassington ve Pettitt, 2000: 353). 1.8.1.3. Yeni Ürün Fikrinin Toplanmasında Kullanılan Yöntemler Yeni ürün fikrinin toplanmasında beyin fırtınası, özellikler listesi yöntemi, zorlanmış ilişkiler yöntemi, delphi karar tekniği, nominal grup tekniği, gereksinme/ sorun analizi tekniği, sinektiks (operasyonel yaratıcılık) gibi yöntemler kullanılabilmektedir. Bu yöntemler aşağıda detaylı açıklanmaktadır. 1.8.1.3.1. Beyin Fırtınası Alex Osborn tarafından yaratılmış olan bu yöntemde fikir üretme toplantısına katılan kişiler tarafından, hiçbir değerlendirme yapılamadan sürekli olarak fikir yaratılmaktadır. Bu yöntemin uygulanması sırasında, fikirlerin serbestçe ortaya çıkmasını sağlamak için, toplantıda fikirlerle ilgili hiçbir eleştiri yapılmamasına, akla gelen her fikrin, yadırganabilir nitelikte de olsa kaydedilmesine, çok sayıda fikir yaratılmasına ve çeşitli fikirler arasında bağlantı kurulmasının sağlanmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Böylece işletme çok çeşitli alanlardan, çok sayıda yeni ürün fikri elde etmiş olmaktadır (Ülker, 2009: 40). 39 1.8.1.3.2. Özellikler Listesi Yöntemi Robert P. Crawford tarafından geliştirilen bu yöntemde, Ar-Ge, üretim, pazarlama ve satış gibi şirketin çeşitli bölümlerinden gelen temsilcilerden oluşan bir toplantıda, önce çeşitli yeni ürün seçenekleri belirtilmektedir. Daha sonra, bu ürün seçeneklerinin her birinin çeşitli özellikleri sıralanmakta ve bu özelliklerin geliştirilmesi suretiyle değişik bir yeni ürün fikrinin yaratılmasına çalışılmaktadır. Örneğin; bir radyonun, elektrik tüketimi, çıkış gücü, dalga sayısı gibi çeşitli özellikleri üzerinde oynanarak geliştirilip yenileştirilmesi mümkündür (Gürsel, 1979: 44-47). 1.8.1.3.3. ZorlanmıĢ ĠliĢkiler Yöntemi Charles S. Whitling tarafından geliştirilen bu teknikte fikirler listelenmekte ve birbirleriyle ilişkileri gözlenmektedir. Örneğin; radyo, hesap makinesi ve saat üreten bir işletme bu ürünlerini ikili bir şekilde veya her üçü bir arada tek bir ürün haline getirmeyi düşünebilir. Kredi kartları da bu konuya örnektir. Bankaların sunduğu günün her saati para çekmeyi mümkün kılan ATM kartlarının yanı sıra, hizmete sunulan kredi kartları ile hem para çekmek hem de kredili alışveriş yapmak mümkündür (Ülker, 2009: 41). 1.8.1.3.4. Delphi Karar Tekniği Sorular ve özet cevaplar yoluyla, uzmanlar arasındaki fikir iletişimlerinin eşgüdümlendirilmesidir. Merkezi bir koordinatör bunlarla iletişime geçer. Sorular sorar, cevapları inceler, geri bildirim yapar. Karşı karşıya yapılan komite etkinliklerini gözde olan tarafın genel düşüncedeki etkisini ve bir karar değiştirmedeki isteksizliğin yok edilmesi için özellikle oluşturulmuştur (Ülker, 2009: 41). Yöntemin üç yüzü vardır: Anonimlik, kontrol edilen geri dönüşüm ve grup tepkisidir. Anonimlik iletişim kanallarından etkilenir. Baskın bireyin etkisini azaltma yöntemidir. Kontrollü geri dönüşümde bölüm bölüm ilerleyerek karşı çıkmanın azaltılması, grup tepkisinde ise son cevabın paneldeki ekibin her üyesince dikkate alınması sağlanır. Sistemin belirli sınırlamaları şunlardır; (Uzman, 2002: 37-38). 40 ● Metod sıkıcı olabilir. Tekrarlamanın gerektiği durumlarda zaman harcanması ve katılanların birbirinden uzakta olması kötüdür. ● Girdiye gerek duyulduğunda yeterli eleman bulunmaması ve panel harcamalarının çok olması. ● Bazı öngörülerin anlaşılmaz oluşu ve muallâkta kalışı. 1.8.1.3.5. Nominal Grup Tekniği Beyin fırtınası ile Delphi yönteminin avantajlarını birleştirmeye çalışır. Nominal grup tekniğinde, grup bir araya gelir, fakat üyeler ele alınan sorunun çözümü için, kendi kendilerine fikirler yaratıp, sessizce kaleme alırlar. Sonra grup üyeleri fikirlerini tek tek ortaya koyarlar ve koordinatör de bunları kayıt eder. Daha sonra bunlar grupça teker teker tartışılarak avantaj ve sakıncaları ortaya çıkarılır. Sonunda alternatiflerden biri oylamayla seçilir. Bu yöntemde bir koordinatör yüz yüze etkileşimi sağlamaktadır (Uzman, 2002: 38). 1.8.1.3.6. Gereksinme/Sorun Analizi Müşterilere gereksinmeleri, sorunları ve fikirleri sorulur. Örneğin; bir mal ve hizmeti kullanırken karşılaştıkları sorunlar vb. anketlerle ve diğer yöntemlerle sorulur. Anket tekniğinde de tüketicinin belirli bir üründen “tamamen tatmin olduğu, hiç tatmin olmadığı, çok tatmin olduğu, şöyle böyle tatmin olduğu” gibi dereceleme soruları sorulur. Herhangi bir tatminsizlikleri varsa, derecesi ne olursa olsun, sorunlarını kendi sözleriyle açıklamaları istenir, aynı yöntem tersine de uygulanabilir. Anket yapılanlara bir sorunlar listesi verilir ve her sorunla ilgili olarak, hangi ürünün akla geldiği sorulur. Örneğin; “X‟ in ambalajı raflara iyi oturmamaktadır.” gibi (Uzman, 2002: 38-39). 1.8.1.3.7. Sinektiks (Operasyonel Yaratıcılık) William J. Gordon “Beyin Fırtınası” yönteminin, yeterli sayıda perspektif gözden geçirilmeden, fazla çabuk çözümler bulunduğunu, bunun yerine uzmanları koşullandırmamak için, önce spesifik sorunun açığa vurulmamasına, genel bir sorundan yola çıkılarak, genel olarak çeşitli fikirler alıp, daha sonra spesifik sorunlarla ilgili görüşler oluşturulmasına dayanır. Bu teknik, problemi kesin şekilde tarif etmek yerine, 41 grup üyelerine esas problemi ima etmeden, meseleyi en geniş şekliyle tarif etmeyi öngörmektedir. En az üç saat sürer ve yorgunlukla birlikte fikirlerin daha çok açığa çıkacağını varsayar (Tek, 1999: 408). 1.8.2. Ön Eleme Fikirlerin elenme aşaması, bir önceki adımda elde edilen fikirlerin hangilerinin işletme hedeflerine ve yapısına uygun olduğunun analizinin yapıldığı aşamadır. Bu adım çok önemlidir çünkü bu adım diğer fikirler kadar başarı vaat etmeyen ve risk taşıyan alternatiflerin elenme aşamasıdır. Bu aşamada elde edilecek doğru karalar sayesinde kaynaklar, pazarlama hatalarını önleyecek en iyi fikirler üzerine yoğunlaştırılır. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken bir diğer konuda sonradan başarılı olabilecek fikirlerin bu aşamada elenmesidir (Zikmund ve Amico, 1996: 162). İşletme yönetimi, değişik kaynaklardan gelen yeni ürün düşüncelerinin tümünü hayata geçiremez. Bunlar arasından işletme için en faydalı ve uygulamaya dönük olan seçilmelidir. İşletme açısından en faydalı ve uygun denilince akala; satış hacmi, kar, hammadde kaynaklarının elde edilebilirliği, üretim ve pazarlama olanakları, mali kaynaklar gibi faktörler gelmektedir (İslamoğlu, 1999: 338). İşletmeler tarafından yeni ürün fikirleri toplandıktan sonra, yeni ürün fikirleri işletmenin hedeflerine ve stratejilerine uygun mu, firma bu ürünü üretmek için gerekli kaynak ve donanımlara sahip mi, firmanın imajına uygun mu, müşterilerin istek ve ihityaçlarına cevap verebilir mi, müşteriye rakip firma ürünlerden daha üstün bir kalite sağlayabilir mi, firmanın karlılığına, satışlarına ve pazar payı artışlarına olumlu etki yapar mı gibi birçok kriter ile değerlendirmelidir. Fikirlerin elenmesini aşamasında bir takım kriterlere dikkat etmek gerekmektedir. Bu kriterleri şu şekilde sıralayabiliriz (Gorchels, 1996: 162; Griffin, 1996: 25): ● Mevcut ürün karması ile uyum ● Patent durumu ● Rakiplerin durumu 42 ● Hedef kitlenin boyutu ● Taşıdığı riskler mevcut dağıtım kanalı yoluyla satılabilme yeteneği ● Stratejik plan ile tutarlılığı ● Kabul edilebilir geri dönüş periyodu ● Büyüme potansiyeli ● Üretim ve makine maliyet ● Ana teknoloji ile uyumu Firmalar arasında bu yukarıda sayılan tüm kriterlere dikkat edenler olduğu gibi, hiçbirine dikkat etmeyen firmalar da bulunmaktadır. Ancak bu kriterlerin sıralanması bir tartışma ortamının yaratılmasına ve değerlendirme yapılmasına olanak sağlamaktadır. 1.8.3. Kavram GeliĢtirme ve Test Etme Kavram geliştirme en yalın ifadeyle ön eleme aşamasından geçen fikirlerin somutlaştırılmasıdır. Bunun için ürün, potansiyel müşterilerin anlayabileceği şekilde tanımlanır, profili çıkartılır ve görselleştirilir. Kavram geliştirme aşamasında cevap aranacak sorular; “Bu ürünü kimler kullanacak?”, “Bu ürünün müşterilere sağlayacağı fayda ne olacak?, “insanlar bu ürünü ne zaman kullanacaklar?” seklinde özetlenebilir. İşletme, bu soruları cevaplandırırken belirli bir ürün kavramı geliştirecektir. Yeni ürün kavramı geliştirildikten sonra müşterinin ürün hakkında verdiği tepkiler yapılacak testler yardımıyla ölçülür. Bir kavram testlerinin başlıca amaçları; alternatifler arasından en çok basarı vaat edenini seçmek, bir kavramın, ticari başarı şansını belirlemek, kavrama en çok kimlerin ilgi gösterdiğini öğrenmek ve bu konudaki ek gelişmelerin hangi yönde ilerleyeceğini göstermektir (Kızılyazı, 2006: 46). Yeni ürün geliştirme süreci içerisinde bu aşamaya yer verilmesinin nedeni; yeni ürün geliştirmenin maliyetli bir iş olması ve yeni ürün başarısızlık oranının yüksek düzeyde olmasına bağlı olarak yeni ürün geliştirme süreci içerisinde fikir üretme 43 aşamasıyla ortaya çıkan ve fikir elenmesi sonucunda kesinleşen yeni ürün fikrini bir ürün kavramına dönüştürerek test etmek ve eğer fikir ürün kavramı olarak başarısız sonuç veriyorsa, yeni ürün geliştirme sürecindeki diğer aşamaların maliyetine katlanmadan yeni ürün fikirleri arayışına geri dönmektir (Ülker, 2009: 46). 1.8.4. Ticari Analiz Ön elemeyi geçen yeni ürün fikirleri bu aşamada, ticari yönden bir analiz aşamasına tutulmaktadır. Ticari analiz aşamasında, eleme aşamasından geçerek geliştirilmesi yönünde karar alınan yeni ürün satış potansiyeli, karları ve kar oranları tahmin edilerek bu tahminler doğrultusunda işletme hedeflerine uygun olup olmadığı araştırılır. Bu aşamada işletmenin elinde finansal analiz için gerekli müşteriler, rakipler, Pazar portföyü, deneme fiyatı, teknoloji, yatırım düzeyi, üretim maliyetlerinin tahmini hakkında yeterli bilgi vardır. Pazar ve rekabet analizinde satış trendi, yıllık ve mevsimlik talep, moda, yaşam dönemi, olgunluk dönemine ulaşma süresi, rakiplerin Pazar payına girme durumu, pazar payı dalgalanmaları, fiyat dengesi incelenmektedir. Ar-Ge analizinde, Ar-Ge süreleri, kapasitesi, teknik yapı, patent sorunları ele alınmaktadır. Üretim ve mühendislik analizinde rakiplerin kapasitesi hammadde ve maliyetler, ek işletmeler ve araçlar araştırılmaktadır. Pazarlama analizinde ise pazar geliştirme talepleri, potansiyel alıcıların sayısı, mevcut alıcılara pazarlama yeteneği, ürün rekabeti, mevcut ürün ile yeni ürün arasındaki benzerlikler, yeni ürüne etkisi, yeni ürünün mevcut satış gücüne uygunluğu, tutundurma ihtiyacı, fiziksel dağıtım ihtiyacı ve teknik servis ihtiyacı belirlenmelidir. Bütün bu işlemlerin herhangi bir yeniliğin ölçülmesinin, onun çevre üzerindeki etkisinin belirlenmesi esasına göre yapılması gerekmektedir (Druçker, 1977: 3). 1.8.4.1. Toplam SatıĢların Tahmini Yönetim, satışların yeterli bir kar sağlayıp sağlamayacağını tahmin etme ihtiyacı duymaktadır. Tahmini toplam satışlar, ilk kez yapılan tahmini satışların, tekrarlanan satışların ve yeni yapılan satışların toplamıdır. Satış tahmini ürünün bir defa satın alınan bir ürün mü (nişan yüzüğü veya emeklilik evi) olduğuna, ürünün, ara sıra satın alınan bir ürün mü olduğuna veya sık sık satın alınan bir ürün mü olduğuna göre yapılır. İlk defa satılan ürünlerde satışlar başlangıçta artar, zirveye çıkar ve potansiyel alıcıların 44 sayısı azaldıkça sıfıra yaklaşır. Eğer pazara yeni satın alıcılar girmeye devam ederse, satışlar sıfıra kadar inmeyecektir. Otomobiller, ekmek kızartıcıları ve sanayi cihazları gibi sık sık satın alınmayan ürünlerin yenilenme dönemleri, fiziki eskimeye veya stillerin, özelliklerin ve icraatın değişmesine bağlıdır (Ünlü, 2006: 51). Yeni ürün satışlarını tahmininde yöneticinin ilk görevi, yeni ürünün her dönemde ilk defa ne kadar satılacağını tahmin etmektir. Bunun içinde çeşitli teknikler vardır. Satılanların yerine konan ürünlerin satılış tahmini için yönetimin, ürünün yaşantısını sürdüğü süre içerisindeki dağıtımını araştırması gerekir. Dağıtımın sonu, yerine konan ürünün ilk satışlarının ne zaman yapılacağını belirler. Ürünün ne zaman değiştirileceği, çeşitli faktörlerin etkisine bağlıdır. Ürün satışa sunulmadan önce, yerine konacak birimlerin satışının tahmini zor olduğundan, bazı üreticiler pazara yeni bir ürün sürme kararlarını sadece ilk defa satış tahminleri üzerine yaparlar. Fakat sık sık satın alınan bir ürün için satıcı, ilk defa yapılan satışlarla birlikte tekrarlanan satışları da tahmin etmelidir. Yüksek oranda tekrarlanan bir satış, müşterilerin tatmin olduklarını, ilk satışlardan sonra da satışların yüksek olacağını gösterir (Uzman, 2002: 46-47). 1.8.4.2. Masrafların ve Karların Tahmin Edilmesi Yönetim, satış tahminini hazırladıktan sonra, beklenen masrafları ve karları tahmin etmelidir. Masraflar; araştırma ve geliştirme, üretim, pazarlama ve mal bölümler tarafından tahmin edilir. İşletmeler yeni ürün fikirlerinin değerini çeşitli mali ölçülerle değerlendirebilirler. Bunların en basiti “Başabaş Analizi” dir. Bu analizde işletme, ürünün fiyatı ve yapılması için gereken masraf düşünüldüğünde, masrafı kurtarmak için üründen kaç birim satılması gerektiğini tahmin etmektedir. Eğer yönetim masrafı kurtaracağına kolaylıkla inanıyorsa, projeyi muhtemelen ürün geliştirme safhasına sokacaktır (Kotler, 2000: 342). Başabaş analizi modeli; Yeni ürünlerle ilgili kararlarda kullanılabilecek, belki de en çok kullanılan bir modeldir. Modelin yeni bir ürünün geleceğini değerlendirmek amacıyla kullanılmasında, başabaşı diğer bir ifadeyle kara geçiş noktasını sağlayacak hacmi tayin edilip, yeni ürünün satışlarının bu seviyeyi geçip geçmeyeceği tahmin edilmeye çalışılır. Öz sermayenin alternatif maliyeti de dahil olmak üzere, ürünün geliştirilmesi, üretimi ve pazarlaması ile ilgili maliyetlerin karşılandığı satışlar seviyesi 45 birim olarak başabaş satış hacmini verir. Başabaş analizi modeli, bir işletmenin bütünü, bir bölümü, belirli bir ürünü veya ürün grubu veya işletmenin, bu analizin faydalı olabileceği herhangi bir kısmı için de kullanılır (Ünlü, 2006: 52). 1.8.4.3. Yeni Ürün GeliĢtirilmesinin Bütçelenmesi Üst yönetim, yeni ürün geliştirilmesiyle ilgili olarak bütçesinin ne kadar olacağına karar vermek zorundadır. Araştırma ve geliştirme bulguları o kadar kesin değildir, burada normal yatırım kriterlerini kullanmak zordur. Bazı işletmeler, hiç olmazsa birkaç tanesinin başarılı olacağını ümit ederek mümkün olan sayıda projeyi finanse ederek bu sorunu çözmektedir. Diğerleri, geleneksel satış rakamları yüzdelerini uygulayarak veya rakipleri kadar para harcayarak bütçelerini hazırlamaktadırlar. Ve bazıları da, kaç tane başarılı ürüne ihtiyacı olacağını belirledikten sonra yatırımın ne kadar olması gerektiğini, eldeki verilere göre hesaplarlar (Ünlü, 2006: 53). 1.8.5. Ürün GeliĢtirme Yeni ürün fikirlerinden çok azı yapılan tüm analiz ve elemeler sonucunda ürün geliştirme adımına ulaşabilir. Bu adımda yeni ürün fikri, ürün konseptinden ürün prototipine dönüşür. Temel yerleştirme ve hedef market stratejileri geliştirilir ve fiziksel özellikler, paket tasarımı ve marka ismi gibi kararlar verilir (Zikmund ve Amico, 1996: 163). Yani bu aşamada yeni mamul, soyut fikir düzeyinden çıkarak somut fikir halini alır (Mucuk, 2000: 49). Bu adımda ARGE bölümü ürün konseptinin, bir veya birkaç fiziksel versiyonunu geliştirir. Bu ürün prototipinin şu kriterleri karşılaması beklenir (Kotler, 1988: 428): ● Tüketicilerin prototipi ürün konsepti aşamasında tanımlandığı hacimlendiğini, ● Prototipin normal kullanım ve şartlarda güvenle kullanılabilir olması, ● Prototip, imalat masraflarını bütçelendirmek için üretilebilir gibi 46 Üretilen prototipin efektif ve güvenli çalışıp çalışmadığını test etmek için laboratuarda ve saha koşullarında fonksiyonel ürün testleri yapılır ve daha sonra tüketicilerin ürünü kullanmaları ile ilgili tüketici restlerine geçilir (Tek, 1999: 339). İşletmeler tarafından piyasaya yeni bir ürün sürülmesi, pazarlama dünyasının en zor ve beceri gerektiren sorunlarından biridir. En büyük işletmelerin bile bu konuda yanılabildikleri çoğunlukla görülmektedir. Eleştirdikleri ürün kavramının başarısından çok emin olarak en temel vazifelerini bile ihmal eden ve “sezgilerine” güvenerek araştırma sonuçlarına itibar etmeyen şirketler sonuçta hüsrana uğramaktadırlar. Yeni ürün projesi nihai tüketicilere yönelik pazarlama faaliyetlerinin yanı sıra, dağıtım kanallarının, satış organizasyonu ve operasyonel birimleri kapsayan bütünsel bir strateji gerektirir. Bu nedenle başarılı bir lansman stratejisi kritik iç ve dış pazarlama hususlarına ek is süreçlerinin pek çok alanını içeren bütünleşmiş bir faaliyettir. Ürün geliştirme ve pazarlamanın hemen tüm aşamalarında araştırmadan yararlanılabilir. Ürünü kimler alabilir, potansiyel alıcılara ürün hakkında neler söylenmeli gibi temel soruların cevapları araştırma ile bulunabilir. Ürün geliştirme sürecinde bir diğer önemli faktör ise; ürün geliştirme zamanının iyi tespit edilmesidir. Yeni ürünün piyasaya arzı için bir zaman planı hazırlanmalı ve bu plana sadık kalınmalıdır. Nihai olarak ürünün son tüketiciye nerede, kimler vasıtasıyla sunulacağına sıra gelmektedir. Bunun için gerçekleştirilecek dağıtım analizi, doğrudan satış, distribütör, bayi organizasyonu perakendeci veya temsilcilik fonksiyonlarının uygun bileşenleri ortaya çıkarmaktadır. Sonuç olarak yeni ürün programı bir kuruluşun sadece satış ekibi değil bir çok farklı biriminin çalışmalarını içine alan bir faaliyettir (Seyhun, 2002: 108). 1.8.5.1. Yeni Ürün Özelliklerinin Seçimi Yeni ürünler geliştirirken pazarlamacıların ürünün özellikleriyle ilgili bir dizi kararları söz konusudur. Bunlardan başlıca dördü; kalite seviyesi, ürün tasarımı, ürün özellikleri ve dayanıklılık seviyeleridir. (Uzman, 2002: 52) 1.8.5.1.1. Kalite Seviyesi Tüketiciler ve toptancılar yeni ve mevcut ürünlerin satın alma kararlarını verirken ürün kalite seviyesini göz önünde bulundururlar. En azından tüketiciler, ürünlerin beklenilen fonksiyonlarını yerine getirmesini ve bunu makul bir şekilde yapmalarını 47 istemektedirler. Bazı müşteriler eğer ürün fazla talep edilmiyorsa ve fiyatı da daha düşükse kaliteyi kabul etme eğilimindedirler. Eğer ürünler arasındaki farklılık oldukça azsa kalite daha düşük kabul edilebilir (Ünlü, 2006: 57). Yeni ürünlerin tasarımında üreticiler potansiyel müşterilerin kalite anlayışlarını hangi kriterin belirlediğini göz önünde bulundurmak zorundadır. Bütün bunlar değişik ürünler, müşteriler ve durumlar için değişiklik gösterirken aşağıdaki sekiz genel kriteri kapsar (Churchill ve Peter, 1998: 268-269); ●Performans: Ürün kendinden bekleneni ne kadar iyi yapıyor? ●Özellikler: Ürünün cazip gelen kendine has özellikleri var mı? ●Güvenilirlik: Ürünün çalışması iyi mi ve makul bir zaman aralığında bozuluyor mu? ●Rahatlık: Ürün güvenlik açısından tespit edilmiş standartlara uyuyor mu? ●Dayanıklılık Süresi: Ürün yıpranmadan ve değiştirilmek zorunda kalınmadan ne kadar dayanacak? ●Servis: Ürünle ilgili herhangi bir problem ne kadar hızlı ve basit çözümlenebilecek? ●Estetiklik: Ürün uygun görünüş, tat, doku, duygu ve ses standartlarına ne kadar uygun? ●Toplam Değerlendirme: Fiziksel özellikleri, üreticisi, marka imajı, ambalajlama ve fiyatı içeren ürünle ilgili her şeyi düşündüğümüzde bu ürün ne kadar iyi? 1.8.5.1.2. Ürün Özellikleri Pazarlamacılar yeni ürünleri sunarken tüketicilerin istediklerini belirlemek suretiyle yeni ürün özelliklerini seçmektedirler. Fiyatın belirlenmesinde etkili olan işletmeler potansiyel müşterilere sadece ne istediklerini sormakla kalmayıp, bu müşterilerin olası ihtiyaçlarını öğrenerek işe başlamaktadırlar. Böyle organizasyonlardaki pazarlamacılar, hedef pazarların henüz düşünülmediği ve hatta bilinemediği durumda yeni ürün özelliklerinin karşıladığı bir ihtiyacı tespit edebilmektedir (Churchill ve Peter, 1998: 269-270). 48 1.8.5.1.3. Ürün Tasarımı İyi dizayn yeni bir ürünün değerini arttırabilmektedir. İyi dizayn edilmiş bir ürün daha fazla bir bedel ödemeye gerek duymaksızın müşterileri memnun edebilir. Bu özellikle şirketin, ürünlerini geliştirmek için çapraz fonksiyonlu takımlar kullandığı zaman mümkündür. Eğer, mühendis, pazarlamacı ve üretici ürünün neye benzeyeceği ve nasıl çalışacağı üzerinde birlikte çalışma yaparlarsa ürünün kullanılmasına ilaveten kolay ve ekonomik bir tasarım yaratabilirler (Uzman, 2002: 56-57). 1.8.5.1.4. Ürün Emniyeti Pazarlamacılar makul bir ürün güvenlik seviyesine sahip olan yeni ürünler geliştirmelidir. Güvenlik hem etik hem de uygulanabilir bir sonuçtur. Ahlak prensiplerine uygun olarak tüketicilerin bir ürünü tasarladığı şekilde kullanmasının o ürüne zarar vermeyeceği yaygın bir görüştür. Kullanıcılar bir ürünü kullanırken zarar görürlerse, o ürünü ileride satın almayabilirler, ailelerine ve arkadaşlarına o üründen (kötü olduğundan) bahsedebilirler, belki de o ürünü yapan ya da satan şirkete dava açabilirler. Kaybedilmiş satışları ve zarar görmüş bir ismi tekrar eski haline getirmek güçtür (Ünlü, 2006: 59). 1.8.6. Pazar Testi Pazar testleri ürünün gerçek pazar koşulları altında ve belirli bir/birkaç bölgede satışa sunulmasını içerir. Ürünün tüketici tarafından kabulü ve satın alma davranışlarını test etme konusunda hiçbir araştırma yöntemi gerçek pazar şartlarında yapılan araştırmaların sonuçlarını veremez (Zikmund ve Amico, 1996: 163). Pazar testi yapmanın şu faydaları vardır (Cemalciler, 1998: 85): ● Yeni ürünün gelecekteki satış durumunu ölçebilmek için, doğal pazarlama koşulları içinde ürünü inceleme fırsatı verir. ● Ürün sınırlı bölgede pazara sunulacağından, ürünün niteliklerindeki ve pazarlama karmasındaki eksikler ve kusurlar görülebilir. Ürünün eksikleri ve kusurları, ürün tüm pazara sunulduktan sonra ortaya çıkarsa, gerekli düzeltmeleri yapmak, hem pahalı olur hem de tüketicilerin mala karşı ilk izlenimleri olumsuz olur ve mali tekrar 49 denemeyebilirler. Bazı firmalar ürünlerin taşıdığı özelliklerden dolayı test pazarlaması yapmayabilirler. Örneğin hızın çok önemli olduğu moda pazarlarda ürünler direkt olarak pazarda denenir. Ya da üretimin çok yüksek maliyetli ve uzun süreli olduğu ürünler için de ayni konu söz konusudur. Ancak bu durumlarda önceki adımların çok dikkatli atılmış olması ve hata riskinin en aza indirilmiş olması gerekmektedir. Ayrıca pazar testlerinin rakiplere ürün hakkında bilgi verme riski unutulmamalıdır (McCarthy ve Perraulant, 1990: 307). Test pazarları ile ilgili başlıca işlemler test yapılacak şehir sayısını saptamak, örneğe girecek şehirleri belirlemek, test süresini saptamak, toplanacak bilgileri belirlemek ve alınacak önlemleri karşılaştırmaktır (Tek, 1999: 412). Pazar testi ayni zamanda pahallı bir süreçtir. Lokal dağıtım, tutundurma faaliyetleri ve satışların izlenmesi büyük çaba gerektirir. Ancak ürünün pazara sunulmasından sonra karşılaşılacak hataların maliyeti, pazar testinin maliyetinden çok daha yüksektir (Zikmund ve Amico, 1996: 164). 1.8.7. SunuĢ ve TicarileĢtirme Pazar testlerinde başarılı olan ürünler, daha büyük çapta üretilerek, daha geniş bölgelerde pazarlara sürülür (Karabulut, 2006: 54). Ürünün pazarda yer almasına karar verildiğinde, üretim ve pazarlama faaliyetleri için tüm harcamalar öngörülmüştür. Ürün pazara çıkmadan önce, ürünün sunduğu değeri tanımlayacak ve iletecek bir pazarlama karması geliştirilir. Pazarlama karması ürün için; isim, ambalaj, reklam, fiyat, logo, patent, vb. unsurlardan oluşur. Burası satış ve dağıtım kanalları, ürünün tanıtımın yapılacağı araçlara, müşterilerin algılanmasını kolaylaştırıcı mesajlara ve etkin Pazar konumlanmasına karar verilir. Bilgi varlığı ve paylaşımı açısından bu aşamada ağırlıklı olarak örtülü ve ya açık bilgilere rastlanır. Ürünün ticarileştirilmesinde açık bilgi unsurları hakimken, reklam ve tanıtım çalışmalarında yaratıcılık ve müşteri algılanması açılarından örtülü bilgi unsurları hakimdir. İletişim modeli açısından baktığımızda kanalların çeşitliliği göz önüne alındığında; birden çok kişi ve kurum ile ilişkilere rastlanır. Özellikle tanıtım ve lansman aşamasında hedef kitlenin tümünü içine alacak görsel ve yazılı araçlarına ağırlık verilir (Kulaklı, 2005: 108). 50 Başarının en önemli noktalarından biri de alıcının malın varlığından haberdar edilmesidir. Bu aşamada ürünün pazara yavaş yavaş sürülmesinin bir takım yararları vardır. Çünkü başarı sağlanamadığında risk bir ölçüde azaltılmış olur. Bununla birlikte piyasaya sunulması gecikirse rakiplerin mallarının piyasaya çıkması riski vardır (Cemalciler, 1998: 94). Bu aşamaya gelindiğinde işletme yeni ürünün geleceğine güven duymaktadır. Risklere göre görünen kârlar umut vericidir. Piyasaya sürümde dikkate alınacak baslıca konular ne zaman, nerede, kimlere ve nasıl pazarlanacak sorularına verilecek taktiksel cevaplardır. Bu aşamada ayrıca somutlaştırılmalıdır (Tek, 1999: 413). ürünün ve ambalajının tüm özellikleri ĠKĠNCĠ BÖLÜM HAZIR GĠYĠM ĠġLETMELERĠNDE YENĠ ÜRÜN GELĠġTĠRME SÜREÇLERĠNDE MÜġTERĠ ODAKLI YÖNETĠM 2.1. MüĢteri Kavramı Geleneksel anlamıyla müşteri, “belirli bir kurumdan ya da kuruluştan düzenli alışveriş yapan kişi ya da kuruluşlar” olarak tanımlanabilir. Daha başka bir ifade ile müşteri, “bir mal veya hizmeti alıp, kullanan kişi ya da kurumdur” denilebilir (Kılınç, 2003: 2). Satın alma eylemi düşünüldüğünde genellikle, satın alma işlemini gerçekleştiren kişi müşteri olarak düşünülür. Oysaki satın alma işlemini gerçekleştiren kişi, satın aldığını bir başkası için alıyor olabilir. Örneğin bir anne, süpermarketten alışverişi ailesi için yapar. Bu nedenle, müşteriyi; ürün veya hizmeti kullanan kişiler olarak tanımlamak yerinde olacaktır (Özevren, 1997: 63). Müşteriyi, tüketiciden ayıran en önemli özellik, onun talebinin türev talep oluşudur. Müşteri bir başkasının istek ve ihtiyacını karşılamak için pazara çıkmaktadır (Erzen, 1994: 24). 2.1.1. Ġç MüĢteri İç müşteriler dış müşterilere nihai ürünü sunma sürecinde görev alan işletmedeki diğer kişilerdir (Acuner, 2001: 28). Başka bir tanıma göre; kendisinden önceki bir sürecin çıktısını, kendi uğraşı içerisindeki süreçte çıktı olarak kullanan kişiye iç müşteri denir (Erzen, 1994: 24). İç müşteriden anlatılmak istenen, işletmede çalışanlardır. Bu balgamda, en üst düzeydeki yönetim kurulu başkanından en alt düzeydeki ise yeni başlayan işçiye kadar bütün çalışanlar, eğer birbirleri ile ilgili iş ve görevleri yapıyorlarsa, iç müşteri tanımlanması içine girmektedir. İç müşteri kavramı, bir örgütün üretim süreci etkinliğinin iyileştirilmesi bakımında son derece önem arz eder. İşletme içindeki iç müşterileri ilişkileri, sistemler, 52 kurallar, talimatlar, iletişim ve kişisel destek gibi konularla da yakından bağlantılıdır. İşletme içinde kullanılan bu alanlarla ilgili olarak iç müşterilerin etkinliği daha da artacaktır. Bütün işletmeler için bu iş, müşteri ilişkilerinin geliştirilmesinde yapılması gereken belki de tek somut iştir (Acuner, 2001: 28). Bu bilgiler doğrultusunda, toplam kalite anlayışında yalnızca dış müşteri kavramı değil, iç müşteri kavramı da önemlidir ve beraber ele alınması gerekir. 2.1.2. DıĢ MüĢteri Dış müşteriler genel anlamda, “bir işletmenin mal ve hizmet ürünlerinin genellikle nihai müşterileri” olarak tanımlanmaktadır. Dış müşterilerle ilgili olarak yapılan söz konusu tanımda nihai müşteri ile dış müşterinin genellikle aynı anlama geldiği, özellikle vurgulanmakta: bu da, dış müşterilerin basitten karmaşığa bir sıralamasının bulunmasından kaynaklanmaktadır. Tanımın daha iyi anlaşılması açısından bir örnek vermek gerekirse, büyük mağazalardan yemek satın alan bir müşteri hem dış müşteri, hem de nihai müşteri olarak kabul edilirken; aynı yemeği satın alan bir havayolları veya restoran işletmesi, dış müşteri olarak nitelenmekte, ancak nihai müşteri olarak kabul edilmemektedir. Dolayısıyla nihai müşteri ile dış müşteri, her zaman aynı anlama gelmemektedir. Bu bilgiler ışığında, yeni bir dış müşteri tanımı vermek gerektiğinde, “dış müşteriler, işletmenin ürettiği mal veya hizmeti nihai müşterilere kadar ulaştıran zincir içinde yer alan tüm müşteriler” olarak tanımlanabilir (Orcanus, 1995: 73). 2.2. Toplam Kalite Yönetiminde MüĢteri YaklaĢımı Müşteri odaklılık, Toplam Kalitenin en önemli unsurlarından biridir ve müşteri beklentileri ile ihtiyaçlarının anlaşılması ve bu ihtiyaçları karşılayacak ürün ya da hizmetin sunulması için gerekli çalışmaların yapılması anlamına gelir. Başka bir deyişle müşteri odaklılık, işletme ve tüm çalışanların her eylem ve kararının, sunulan ürün ve hizmetlerin müşterilerde tatmin yaratacak şekilde planlanmasıdır. Dinamik ve rekabet dolu bir ortamda, konusunda lider bir kuruluş olabilmek için, bir işletmenin rakiplerinden daha iyi bir durumda olması gereklidir. Daha iyinin anlamı, daha iyi ürün ya da hizmetler, daha iyi fiyatlar ve ürünün daha kolay bulunabilmesinin sağlanmasıdır (Sarıkaya, 2003: 25). 53 Toplam Kalite Yönetiminin bu temel öğesi, belki de etkili olarak uygulamasını en zor, ancak uzun dönemde işletmeye en çok katkı sağlayacak alanıdır, çünkü rekabetin ana hedefi müşteridir ve müşteriyi ele geçirip tatmin eden işletme pazarda kalıcıdır. Toplam Kalite Yönetimi anlayışında iki tür müşteri kavramı vardır: İç müşteri kavramı, üretimin her safhasındaki bir önceki departmanı satıcı, bir sonrakini ise müşteri olarak algılamak olarak açıklanabilir. İşletme içinde çalışan her departman, bir başka departman için bir ürün veya hizmet üretmektedir. Bu tip düşünce tarzıyla her eleman bir sonrakinin memnun etmeyi amaçlayacak ve nihai müşteriye ulaşıldığında ürünün ve hizmetin kalitesi çok yüksek olacaktır. Dış müşteri ise, işletmenin ürettiği mal ve hizmetleri kullanan veya tüketen kişidir. Dış müşteriler ile mutlaka kesintisiz, yakın bir ilişki içinde olunmalı ve iyi tanınmalıdır. İşletme içinde çalışan herkes, sonuçta dış müşteri için çalışıldığının ve tatmin edilmiş müşterinin çok değerli olduğunun bilincinde olmalıdır. İç ve dış müşteri beklentilerini her şeyin üzerinde tutan, müşteri tatminin arttırılması ve müşteri bağlılığının yaratılması amacıyla iyileştirme ve yenilik yapmayı ilke edinen ve şirketin başarısında çalışanları anahtar faktör olarak gören Toplam Kalite Yönetiminin müşteri odaklılıkla ilgili bazı farklılıkları vardır. Toplam Kalite Yönetiminde herkesin katılımıyla düşük maliyetle müşteri isteklerinin aşılarak karşılanmasına yönelik sürekli iyileştirmeler içsel süreç iyileştirme konularına daha fazla odaklanırken, müşteri odaklı yaklaşımda ise öncelikle var olan iç kalite geliştirme çalışmadan üzerine dışa odaklanılmaktadır. Dış müşteri kavramı daha yoğun olarak kullanılmakta ve ürün ve hizmet kalitesini en son noktada değerlendirecek olanın dış müşteri olduğu çok iyi bilinmektedir (Kağnıcıoğlu, 2002: 80). Toplam Kalite Yönetiminin temel amaçlarından bir iside yukarıdaki temel öğelere uygun işletme kültürünün gelişmesidir. Ancak, bunun uygulanması oldukça zor fakat uzun vadede işletmeye büyük yararlar sağlayacaktır. Toplam Kalite Yönetimi uygulaması yaptığını söyleyen birçok işletme incelendiği zaman, müşterilerin istek ve beklentilerinin tatminine yönelik örgütlü bir sürecin olmadığı görülmektedir. Bunun en önemli nedeni ise uygulamalarda herkesin katılımıyla birlikte sürekli gelişmenin ön plana çıkarılması ve müşteri odaklığın göz ardı edilmesidir. Bu nedenle, yapılan çalışmaların başarısını değerlendirecek olanların müşteriler olduğu unutulmamalı ve çalışmaların odak noktası her zaman müşteriler olmalıdır (Kağnıcıoğlu, 2002: 80). 54 2.3. MüĢteri Odaklılık Ġle Ġlgili Kavramlar Bu bölümde müşteri odaklılık kavramı, dilim (segmentasyon), kalite kategorileri, kuyruk modelleri, müşteri odaklı kültür yaratmak, müşteri odaklı kalite, müşteri tatmini ve müşteri değeri gibi konulara değinilmektedir. 2.3.1. MüĢteri Odaklılık Kavramı Müşteri odaklılık, müşteriyi tanıma süreciyle başlayan ve onları memnun etme çabalarıyla devam eden, şirketin tüm birim ve yöneticilerinin, müşteri önemini anlaması, ona göre davranması sürecidir (Özmen, 2003: 111). Başka bir tanıma göre, müşteri odaklılık, firmanın müşteri ihtiyaçlarını tanımlama, analiz etme, anlama, karşılama yeteneği ve istekliliğidir (Matsuo, 2005: 242). Müşteri odaklılık; müşterileri merkeze almakta, üreticileri yaptıkları her şeyi satan kişiler olmaktan çıkarıp, satılabiliri üreten kişiler durumuna getirmektedir. „Kaliteyi müşteri belirler‟, „kalite müşterinin isteğidir‟ sözleri bu gerçeği yansıtmaktadır. Müşteri odaklı olmak müşterilerin sesinin tüm faaliyetlere yön vermesi demektir. Müşteri tarafından yönlendirilme ilkesi öncelikle işletmenin piyasanın nabzını elinde tutmasını sağlayarak pazarda meydana gelen değişimlere cevap verebilme becerisini artırmaktır. Çünkü müşteriler bir şirkete pazar bilgisi ve en önemlisi rakiplerinin faaliyet düzeyi hakkında bilgi sağlayan en değerli kaynaktır. Müşteri odaklı olmak ürün ve hizmetlerin olası iyileştirme alanları hakkında bilgi sağlayarak sürekli iyileştirme çalışmalarına yön vermektir (Tek, 1999: 573). 2.3.1.1. Dilim (Segmentasyon) Müşteri segmentasyonu, müşterilerin istek, ihtiyaç ve davranışlarının esas alınarak pazarın benzer karakteristikler taşıyan müşteri gruplarına bölünmesidir. Müşteri segmentasyonu ile şirketler geniş ve heterojen pazarları küçük gruplara ayırarak müşteriye bireysel istek ve ihtiyaçlarına cevap veren ürün ve hizmet sunar, müşteri grupları bazında ürün önerileri oluşturur ve pazarlama programları geliştirirler (Hwang ve Jung, 2004: 182). 55 Segmentasyonda asıl amaç, “çok karlı” müşterileri “az karlı” müşterilerden ayırmaktır. Karlı grupların karlı olmayanlardan ayrılması, pazarlama faaliyetlerinin müşteri grupları bazında farklılaştırılmasını sağlar (Hsu, 2006: 253). Müşteri segmentasyonu, şirket açısından müşterilerin değerini grupları itibariyle ortaya koyarak, pazarlama faaliyetlerinin uygulanmasında en değerli müşterilere öncelik verilmesini sağlar ve böylece mevcut müşterilerden elde edilen geliri maksimize eder. Ayrıca, doğru kitleye doğru mesajın gönderilmesini sağlayarak kampanya yönetim maliyetlerini azaltır (Kotler, 1997: 145). Müşteriler; coğrafi, demografik, psikografik ve davranışa dayalı özelliklerine göre gruplandırılırlar (Kotler ve Armstrong, 2001: 245). Coğrafi segmentasyon; pazarı şehir, bölge, ülke gibi coğrafik birimlere ayırır. Günümüzde birçok şirket; reklam promosyon ve satış faaliyetlerini farklı özellikler gösteren coğrafik birimlerin ihtiyaçları ile uyumlu hale getirmeye çalışmaktadır. Demografik segmentasyon; müşterileri yaş, cinsiyet, aile büyüklüğü, gelir, meslek, tahsil gibi kriterleri baz alarak gruplandırır. Psikografik segmentasyon; müşterileri sosyal sınıf, yaşam tarzı ve kişilik özelliklerine dayalı olarak gruplandırır. Davranışa dayalı segmentasyon ise müşterileri ürünü kullanma, kendisine sunulan önerilere cevap verme, satın alma sıklığı, satın alma miktarı gibi kriterlere dayalı olarak gruplandırmaktadır. 2.3.1.2. Kalite Kategorileri Toplam Kalite Yönetimi, müşteri gereksinimlerini karşılamak hatta bu gereksinimlerin ötesine geçmek için örgütsel eğilim gösteren bir yaklaşımdır. Müşterinin gereksinimlerini ve beklentilerini anlamak, yeni işler almak ve var olan işleri sürdürebilmek için büyük önem taşır. Bir işletme müşterilerinin gereksinimlerini, fiyat beklentilerini, ürünün zamanında ulaştırılmasını ve sürekli servis hizmetlerini karşılayabilmelidir. Bu ise, kalite sisteminin düzenli ve sürekli kontrolünü gerektirir (Özveren, 1997: 46). 56 Günümüzde işletmelerin varlıklarını devam ettirebilmeleri hedef pazarlarda yer alan müşterilerin memnuniyetini daha iyi sağlamaya bağlıdır. Kalite ile ilgili literatür incelendiğinde bu alanda yapılan çalışmaların imalat işletmelerine yönelik olduğu görülmüştür ve kalitenin mal ve hizmet üretimine yönelik bir yaklaşım olduğuna inanılmıştır. Ancak son yıllarda kalite yeni bir yaklaşım olarak irdelenmiştir. Kalite artık bir işlem değil bir stratejidir. Stratejik yaklaşıma göre müşteriler işletmenin stratejik çıkar taşıyan gruplarıdır. Bundan dolayı bir işletmenin ürettiği mal ya da hizmet müşterilerinin gereksinimleri ve beklentileri karşılandığında kaliteli olmaktadır (Uyguç, 1998: 1). Kalite genel olarak; kaynakların verimli kullanılmasını sağlayan, mal ve hizmetlere kullanım uygunluğu kazandıran, müşteri gereksinimlerine uygun hizmet ve üretim anlayışını egemen kılan ve böylece işletmelerin kamusal sorumluluklarını da olumlu olarak gerçekleştirmelerine olanak sağlayan bir performans boyutu olarak tanımlanmıştır. Kalite amaca uygunluk derecesi ve bir malın müşteri gereksinimlerini karşılama yeteneklerine bağlı özellikleri olarak da tanımlanmaktadır. Hizmet kalitesi araştırmacılarına göre ise kalite; müşteri isteklerine uygunluk derecesi olarak tanımlanmaktadır. Müşteri memnuniyeti, müşteri ilişkileri yönetiminin doğal bir çıktısı olmasının yanı sıra müşteri sadakati ve sürekliliği açısından da bir ön şart konumundadır (Egan, 2000: 288). Verilen sözlerin tutulması da müşteri memnuniyetini artıran faktörlerin basında gelmektedir. (Grönroos, 1994: 4). Güven, müşteri memnuniyeti ve şirket-müşteri ilişkileri gibi kavramların temelinde kalite yatmaktadır. Müşteri tarafından algılanan kalite kavramını iki ayrı boyutta tanımlamaktadır (Grönroos, 1994: 35): ● Teknik anlamda çıktı (müşterinin elde ettiği fiziksel sonuç), ● Buna ek olarak müşterinin firma ile daha önceden süregelen ilişkilerinden ortaya çıkmış olan önyargı. Kalite boşluğu kavramı bu temanın üzerine geliştirilmiştir (Teare, 1998: 10). Kalite boşluğu müşterinin beklentisi ile deneyimi arasındaki açıklıktır. Sağlıklı bir ilişki için müşteri beklentileri ile deneyimleri arasında bir fark olmaması gerekmektedir. 57 Kalitenin çeşitli açılardan incelenmesi yapıldığında en kapsamlı çalışmada müşterinin algıladığı kalite sekiz kategoride değerlendirilmiştir. Bunlar (Bozkurt 1998: 108): 1- Performans: Mal ya da hizmette bulunan önemli özelliklerden birisidir. Performans bir malın temel işlev özellikleri anlamına gelmektedir. Performans bir bilgisayarın hızı, görüntüsü, internete bağlanma hızı olarak gösterilirken, hizmet işletmelerinde ise performans bekleme azlığı, işin çabuk yapılması, sorunsuz yapılması olarak tanımlanabilmektedir. 2- Özellikler (Görünüş): Bir malın çekiciliğini sağlayan ana özellikler olarak tanımlanmaktadır. Özellik bir malın temel işlevini tamamlayan kavram olarak tanımlanabilmektedir. 3- Güvenilirlik: Bir malın kullanımı sırasındaki performans özelliklerinin sürekliliği olarak tanımlanmaktadır. Aldığınız bir çamaşır makinesinin tam kapasite çalıştığında bozulmaması, yedi yıl garantili bir buzdolabının yedi yıl boyunca mükemmel çalışması vb. 4- Uygunluk: Uygunluk malın tasarım ve işleyiş özelliklerini önceden belirlenmiş standartlara uyma ya da uymama derecesi olarak tanımlanmaktadır. 5- Dayanıklılık: Bir malın veya hizmetin kullanım ömrünün uzunluğu olarak tanımlanmaktadır. Müşteriler; alacakları malın dayanıklılık özelliğinin test edilerek kanıtlanmasını isterler. 6- Hizmet Görme Yeteneği: Hizmet görme yeteneği yani hız, çabukluk, nezaket, ehliyet ve tamir edilebilme kolaylığı olarak tanımlanmaktadır. 7- Estetik: Estetik müşterilerin beş duyusuna hitap eden malın özellikleri olarak tanımlanmaktadır. 8- Algılanan Kalite: Algılanan kalite müşterilerin bir üründen beklediği özellikler olarak tanımlanabilmektedir ve ya bir malın imajı olarak da tanımlanmıştır. 2.3.1.3. Kuyruk Modelleri Bir hizmet için talep çok fazla olduğunda bir kuyruk meydana gelir. Sözgelimi bir manavda bulunan ve saatte 25 müşteriyle ilgilenebilecek kapasitede bir kasiyeri ele 58 alırsak; bu kasiyere saatte ortalama 40 kişinin gelmesi, manavda bir kuyruk oluşmasına neden olur. Talep kapasitenin önüne geçmiş ve kuyruk oluşmuştur (Sönmez, 2007: 35). Bir çalışma alanı olarak kuyruk modelleri kuramı araştırma yöntemlerinin en zengin alanlarından biri olarak nitelenebilir. Bu alanda yeni durumları betimleyen modellerin sayısı son yıllarda hızla artmaktadır. Kuyruk modelleri en erken nicel (kantitatif) yöntemlerden biridir. 1909‟da kaleme aldığı Danimarka telefon sistemi ile ilgili makalesinde Erlang, bu terimi ilk kullanan kişi olmuştur. Erlang‟ın adı matematikte olasılık hesaplarında kullanılan birçok olasılık dağılımında anıla gelmiştir. Söz konusu tarihten bu yana konu hakkında binlerce makale ve yüzlerce kitap hazırlanmıştır (Banks vd., 2001: 17). Kuyruk modelleri ister matematiksel olarak çözülsün, ister simulasyonlarla analiz edilsinler, analiste kuyruk sisteminin performansının düzenlenmesi ve değerlendirilmesi konusunda güçlü bir araç sunarlar. Sistem performansı ve kuyruklar konusunda bilindik ölçücülerden biri „sunucu kullanımı‟dır (server utilisation) ve bir sunucunun meşgul olduğu zaman yüzdesini verir. Kuyruk uzunlukları da söz konusu ölçücüler (parametreler) arasındadır. Ayrıca müşteri gecikmeleri de (sırada bekleyen müşterilerin bekleme süreleri/zamanları) bu değişkenler arasında sayılabilir. Kuyruk modelleri ve simulasyon analizi verilerin bir işlevi/fonksiyonu olarak söz konusu parametrelerin sistem performansındaki konumlarının kestirilmesine olanak verir. Söz konusu veriler ayrıca „müşterinin varış oranı‟nı, müşterilerin hizmet taleplerini, bir sunucunun çalışma oranını ve sunucuların/hizmet veren dizge/aygıtların düzenlenme oranını da kapsar. Bir dereceye kadar bu işlemlerde kullanılan veriler dolaylı denetim altında tutulabilir. Bu denetim ancak performans ölçüleri ve veriler arasındaki ilişkinin yeterli bir biçimde tanımlanabilmesine ve anlaşılabilmesine bağlıdır (Banks vd., 2001: 40 - 41). Görece daha basit sistemlerde yukarıda söz konusu edilen performans ölçümleri, simulasyon kullanımına alternatif olarak büyük ölçüde zaman tasarrufu sağlayacak bir biçimde, matematiksel olarak hesaplanabilir. Yine de kompleks sistemler konusunda gerçekçi modeller kurabilmek simulasyon oluşturabilmeye bağlıdır. Analitik olarak ölçülebilir modeller, her ne kadar bu modeller birçok yalınlaştırıcı varsayım gerektirseler de, sistem performansı konusunda kabaca kestirimlerde bulunmaya olanak 59 tanırlar. Kuyruk modeli kuramı önemlidir ve yaşamın birçok yerinde karşılaşılan sorunların çözümünde aracı olabilir (Sönmez, 2007: 35). Temel bir kuyruk modeli matematiksel olarak iki alanda birlikte değerlendirilebilir: Biri matematiksel formüllerin türevlenerek bulunduğu spesifik örneklerle ilgilenen alandır. Diğeri ise klasik, empirik ya da hipotezlere dayalı dağılımlar aracılığı ile bir simulasyon oluşturulması üzerinden sağlanan kestirimlerde kullanılır (Sönmez, 2007: 35). Bekleme olayı servis veya hizmet vasıtalarının çalışmasındaki rassallığın direkt bir sonucudur. Genel olarak müşterilerin gelişleri ve hizmet süreleri önceden bilinemez aksi takdirde servis vasıtalarının beklemeyi tamamen ortadan kaldıracak şekilde programlamak uygun olabilirdi. Bir servis vasıtasının (service facility) rassal şartlar altındaki operasyonunu incelemekteki amaç incelenmekte olan sistemin performansını ölçer bazı karakteristikler elde etmektir (Banks vd., 2001: 38). Örneğin performansın mantıki bir ölçüsü bir müşterinin hizmet vermeden önce ne kadar bekleyeceğidir. Başka bir ölçü servis vasıtasının kullanılmadığı zaman yüzdesidir. Birinci sisteme müşteri açısından bakar, ikinci ölçü ise servis vasıtasını kullanılma derecesini değerlendirir. Müşterinin bekleme zamanı ne kadar fazla ise servis vasıtasının boş kalacağı zaman yüzdesinin az olacağını veya bunun aksinin de doğru olacağını anlayabiliriz. Bu performans ölçüleri birbiriyle çelişen iki durum arasında makul bir denge kuracak servis hızını seçmek için kullanabilir (Pritsker, 1994: 23). 2.3.2. MüĢteri Odaklı Kültür Yaratmak Etkin müşteri ilişkileri işletme kültürünün aynasıdır. Etkin müşteri ilişkileri sadece çalışanların bilgi ve becerilerine dayanmaz aynı zamanda çalışılan işletmenin kültürüne dayanır. İşletme kültürünün yansıması, yönetim stratejisi, işletme politikaları, kalite ve davranışlarını, açık işletme talimatlarına ve pazarlama yaklaşımlarına dönüştürülmesi şeklinde olabilir. Müşteri ilişkileri işletmelerde en üst kademeden en alt kademeye kadar herkesin sorumluluğunda olmalıdır (Kağnıcıoğlu, 2002: 83) Müşterilerle ilgilenen herkese müşteri sorunlarını çözme yetkisi verilmelidir. İşletme kültürü, tepe ve üst kademe yöneticilerin müşteri ilişkilerinin geliştirilmesi 60 konusunda liderlik yapmasını, müşteri odaklı işletme talimatlarını, işletmenin kalite standartlarının bulunmasını, istikrarlı pazarlama iletişimini, organizasyon yapısının ve sistemlerin, müşterilere yönelik olarak kurulmasını, işletmelerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için müşteri odaklı olmaları bir gereklilik olarak kabul edilmektedir. İşletmeler, gerçekten müşteri odaklı olduklarını amaçları ve faaliyetleri ile göstermek durumundadır (Zairi, 2000: 34). Müşteri odaklılık sadece kağıt üzerine yazılan bir açıklama değildir. Müşteri odaklık sözünü eyleme dönüştürürken işletme için uygunluğu ve işin ciddiyet derecesi incelenmeli ve üst düzey yönetim müşteri odaklılık kültürünü teşvik etmelidir. Müşteri odaklık bir niyettir. İşletmenin şu anki durumunu değiştirmek istediğinin ve dünya piyasalarında başarılı işletmelerin kullandığı yeni kavranılan ve yönetim disiplinlerini benimseyeceğinin bir işaretidir. Müşteri odaklık aynı zamanda, bir defada doğru işi zamanında yaparak yeni sistemler, yöntemler ve yollar yaratmak ve müşterilere hizmet konusunda en iyinin yapılmaya çalışılmasıdır (Kağnıcıoğlu, 2002: 83). 2.3.3. MüĢteri Odaklı Kalite Günümüzün dinamik gelişim şartlarında rekabet olgusu, ister mal ister hizmet üretiyor olsun tüm kuruluşlar için hayati önem arz etmektedir. Organizasyon yapılarını ortamın gerektirdiği şekilde revize edemeyen kuruluşlar sistem dışına itilmektedirler. Eski üretim amaçlı “ne üretirsem onu satarım” düşüncesi yerini kalite ve müşteri odaklı “müşteri ne isterse onu üretirim” anlayışına bırakmıştır. Artık en büyük yatırım, ürün ya da hizmetleri üreten ve kullanan insana yapılan yatırım olarak görülmektedir. Üst düzeyde çalışan ve müşteri memnuniyeti hedeflenmekte, bu hedefe ulaşabilmek için yoğun çabalar sarf edilmektedir. Bu çabalardan biri de, kuruluşların sundukları ürünlere ek bir değer katabilmek amacıyla, kaliteli hizmet performansı gösterme yolundaki üstün gayretleridir. Müşteri odaklı kalitede en temel fikir “müşteri yaratmak” olmalıdır. Çünkü müşteri ihtiyacını tam anlamıyla tatmin eden bir ürün veya hizmet, yüksek kaliteli rekabetçi bir üründen daha iyidir. Bu nedenle en önemli kalite ölçüsü müşteri tatminidir. Müşteri odaklı kalitede müşteri uzun vadeli stratejik bir işletme varlığı olarak görülmelidir. Çünkü müşteriyi kalite sürecine dâhil edebilmek, kaliteyi onun 61 beklentilerine uygun olarak belirleyebilmek ve müşteri tatmini çıktısına ulaşabilmek için bu gereklidir (Acuner, 2001: 22). Peki, günümüzün modern işletmeleri, bu derecede baskılı ve dengesiz piyasa koşullarında, anlık ve değişen müşteri taleplerini karşılayacak ürün/hizmetleri nasıl üretecek, bu ürün ve hizmetlerin kalite düzeylerini en ekonomik seviyede, en maksimum düzeyde nasıl tutabileceklerdir? Kısaca ifade etmek gerekirse, “değer üretimi” kavramını gerçekleştirerek, müşterilerine bir “değer çıktısı” sunabilecek sistemleri nasıl kurabileceklerdir? Şüphesiz ki tüm düzey işletme yöneticilerinin kendilerine sıkça sordukları bu soruların yanıtını bulmak bir o kadar zor ancak çözümsüz, cevapsız da olmayacaktır (Doğan ve Ersöz: 2000). Kalite kavramının gelişimi ile müşteri beklentilerinin ön plana çıktığı günümüz Pazar koşullarında, hızla değişen müşteri isteklerine en kısa sürede cevap verebilme kabiliyeti işletmelerin rekabet gücünü arttıran en temel unsurlardan biri olarak görülmektedir (Güllü ve Ulcay: 2002). Kalite; işletmelerin aktüel ve potansiyel müşterilerinin isteklerini ve mantıklı beklentilerini tam ve sürekli olarak karşılayabilecek ürün/hizmetleri, en ekonomik seviyede üretebilme becerisidir (Kovancı, 2003: 80). Artık müşteriler, tanımlanan saf kalitenin oluşturulmasında ve geliştirilmesinde tek ve hayati bir merkez konumundadır. Böylelikle ortaya çıkan müşteri odaklı kalite kavramı da işletmeler açısından kusursuzluk arayışına sistemli bir yaklaşım haline gelmektedir. Günümüzde faaliyet alanı ne olursa olsun her işletme kaliteyi, müşterisini referans alarak tanımladığından emin olmalı, kalitenin beşeri ve teknik unsurları birleştirmede etkili ve sürekli aranılan bir bağ olduğunu kavramak zorundadır. Artık klasikleşmiş “iyi kalite- yüksek fiyat” uygulaması tüm iç ve dışı pazarlarda hızla yerini, “müşteri odaklı kalite-mantıklı fiyat” anlayışına bırakmaktadır. İşletmelerin de stratejilerini bu anlayış üzerine kurmasına sevk etmektedir. Daha önceleri de kalite kavramı işletmelerin gündeminde olduğu halde, özellikle 1980‟ li yıllarda müşteri memnuniyetinin özel bir amaç haline gelmesiyle stratejik bir öneme kavuşmuştur (Kovancı, 2003: 80). 2.3.4. MüĢteri Tatmini Müşteri tatmini; “müşterinin bir mal ya da hizmetten beklediği faydalara, müşterinin katlanmaktan kurtulduğu külfetlere, mal ya da hizmetten beklediği 62 performansa, sosyokültürel değerlere (kendi aile ve kültürüne, sosyal sınıf ve statüsüne, kendi zevk ve alışkanlıklarına, yasam tarzına, önyargılarına) uygunluğuna bağlı bir fonksiyondur”. Müşteri tatmininin korunması ve arttırılması için, müşterinin satın alma öncesi mal ya da hizmetten haberdar olmasından, onun ilişkisi tamamen kesilene kadar geçen süreçte; müşteride tatmine katkıda bulunabilecek herhangi bir mal ya da hizmetin, müşteride değişen yukarıdaki değerlere zaman içerisinde doğru karşılık vermesi gerek ve yeter şarttır. Müşteri tatminini ciddi anlamda etkileyen kriterler olarak sağlıklı, temiz, bakımlı, dayanıklı, moda, kibar, saygılı, çabuk olmak gibi mal ya da hizmetin fiziksel özelliklerinin yanı sıra; aranan mal ve hizmetin istenen zamanda, istendiği yerde, uygun fiyatta, uygun ödeme koşullarında bulunması gibi kriterler de sayılabilir (Acuner, 2001: 22). Müşteri tatmini, işletmelerin bir sistem içerisinde çalıştıkları düşünüldüğünde, belli bir zaman aşımından sonra müşterilere sunulan mal veya hizmet açısından firmaların sorumluluk anlayışlarının bir göstergesi olarak algılanmaktadır (Altuntaş, 2000: 21). Müşteri ile birebir ilişki >Sadakat Yaratma > Tekrarlanan Satışlar. Bu şekilde bir ilişki kurulabilmesinin mümkün olması için her şirket kendi şartlarına uyumlu yaratıcı uygulamayı ve planlamayı gerçekleştirebilmelidir. Fakat pazarlamada oluşan değişim “müşteri odaklı” olmayı şart koşmuştur. Müşteriye yakın olma, önem verme, müşteriyle temas halinde olma ve müşteriyi izleyerek yeterli düzenlemeleri amaçlayan müşteri odaklı pazarlama, nitekim müşteri ilişkilerine dayanan uygulamaların tamamını içerir. Müşteri odaklı bir uygulama; yeni müşteriler kazanmaya yoğunlaşarak, satın alabilecek herkese ürünleri satmak yerine, sahip olduğumuz müşteri potansiyelinin mümkün olan satın alma paylarının artırılmasına uğraşılmalıdır. Bu şekildeki uygulamanın unsurları müşterilerle uzun dönemli irtibata önem verme, yaşam boyu yanlarında olma, yüksek kalitede ürünler ve hizmetler sunma, müşterileri ayrıştırarak daha değerli olanlara daha fazla kaynak harcanması, pazar payı oluşturma yerine, müşteri payı oluşturmaya çalışma şeklinde olabilir (Odabaşı, 2001: 15). 63 Müşterinin istek ve ihtiyacını karşılamak amacıyla, yüksek kalite standartlarında hizmet sunmak müşterinin, firmanın devamlı müşterisi olmasını ve dolayısıyla da sadakatini sağlayacaktır. Sadık müşteri, rakip firmanın gerek tutundurma çabalarından gerekse fiyat indirimlerinden daha az etkilenecek, rakiplere ve rakip ürünlere geçmeyecektir. Hizmetin kalitesinin yüksek olarak algılanması bu hizmetlerden müşterinin tatmin olmasını ve aynı zamanda çevresine firma ve hizmetleri hakkında pozitif bilgiler vermesini, firmanın hizmetlerinden yararlanmaları için tavsiyelerde bulunmasını sağlayacaktır. Oysa tatmin olmamış müşterinin çevresine verdiği negatif bilgiler, tatmin olmuş müşterinin pozitif bilgilerinden daha çok olabilecektir. Müşteri sadakati arttıkça, müşteri tatmini gelecekte de gelir sağlayabilecek, gelecekteki değişimlerin maliyetini azaltabilecek, fiyat esnekliğini düşürebilecek ve müşterinin kalite ile ilgili toleransını arttırabilecektir (Özgür, 2009: 52). 2.3.5. MüĢteri Değeri Müşteri değeri, bir mal ya da hizmet ile müşterilerin ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığı hakkındaki yargıdır. Bunun temelinde müşterinin neye sahip olmak istediğinin anlaşılmasıdır. İşletmelerin mal ve hizmetlerinin rakiplerin mal ve hizmetlerine göre dayanıklılık, güvenirlik, standartlara uygunluk gibi kalite boyutları açısından daha üstün olup olmamasından ziyade, müşterilerin reklam ve işletmeyi bilinçaltında konumlandırma etkisiyle mal ve hizmetleri nasıl algıladığı önemlidir. Bu nedenle müşteri değeri, bir işletmenin mal ve hizmetlerinin rakiplerinin mal ve hizmetlerine göre müşteride bıraktığı izlenimdir (Acuner, 2001: 47-48). Güçlü müşteri memnuniyeti oluşturmada müşteri ihtiyaçlarına uygun müşteri değeri yaratmanın önemli rolü vardır. Müşteri değeri, alınan hizmetten elde edilen yararın, hizmetten beklenen zarara oranıdır. Eğer fayda fazla ise müşteri değeri yüksek olacaktır aksi takdirde müşteriler ürünün değerinin düşük olduğunu düşüneceklerdir. Bir tüketicinin, bir mal veya hizmetten memnun olması, o mal ya da hizmetten umduğu performans ile gerçeklesen performansın eşit veya üstün olması demektir. Toplam kalite anlayışı kusursuz mal anlamına gelmediği gibi, mal ya da hizmet için aşağıdaki öğelerden oluşur (İslamoğlu, 1999: 24): ● Performans, 64 ● Nitelikleri, ● Güvenirliği, ● Tutarlılığı, ● Dayanıklılığı, ● Hizmet düzeyi, ● Estetiği, ● Algılanan kalitesi. Müşteri memnuniyetine ulaşmanın ve rakiplere karsı üstünlük kurmanın yolu hedef kitlenin ruhunu okumaktan geçer. Yönetim gruplarının ulaşmak istedikleri hedeflerin başında müşteri memnuniyeti gelmektedir. Bu doğrultuda da yöneticiler müşteri memnuniyetini arttırmaya yönelik planlar yapmaktadırlar (Polat, 1998: 134). İşletmeler, müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayarak ve onları tatmin ederek varlığını sürdürebilir. Çünkü tatmin olmuş müşteri sadık müşteri konumundadır. 2.4. MüĢteri Odaklı Yönetimin Ana Öğeleri Ekonomik Etkinlik: Toplam kalite dilinde önlem almak demektir. Önlem almaya ne kadar çok kaynak ayrılırsa, bitmiş ürün rötuş giderleri ve garanti giderleri o denli düşük olacaktır. Ekonomik etkinlik, bir taraftan daha önce yapılmış hataları tekrarlamamak anlamına gelirken, diğer taraftan çıkması olası problemleri öngörüp bunların önlemlerini şimdiden almak demektir. Bu durumda esas olan satıştan tasarıma, imalattan montaja kadar her aşamada ve tüm birimlerde hata yapmamak ya da her işi ilk seferde doğru yapmaktır (Bayram, 1999: 26–33). 2.4.1. Hedeflerle Yönetim Hedeflerle yönetimin esası, temel faaliyet alanlarında açık, ölçülebilir ve gerçekleştirebilir hedeflerin belirlenmesi ve bunlara ulaşılıp ulaşılmadığıdır. Hedef yönetiminin başarı anahtarı tepe yönetimince benimsenmesi, desteklenmesi ve uygulanmasıdır. Alt kademedeki yöneticiler, üst kademe bu sistemi kullanmadıkça söz konusu bu yaklaşıma isteksiz olacaklarından sadece sözlü desteğin başarıya ulaşmada katkısı yeterli olmaz (Bayram, 1999: 26–33). 65 2.4.2. Ölçmek Rekabetin temel kriteri olan kalite-maliyet-termin üçlüsünde üstünlük sağlamak için şirketin her yönüyle gelişmesi gerekir. Ölçülmeyen şey geliştirilemeyeceğine göre, ölçüm ve istatistik toplam kalitenin vazgeçilmez parçalarıdır (Bayram, 1999: 26–33). 2.4.3. ÇalıĢanların Tam Katılımı Sürekli gelişime ulaşılabilmesi için çalışanların tam katılımı sağlanmalıdır. Çalışanların tam katılımını sağlamada çok spesifik amaçlar, belli yöntemler ve uyulması gereken sıkı bir disiplin vardır. Ayrıca çalışanların tam katılımında motivasyon ve ödüllendirmenin de önemli bir rolü vardır. Modern iş ortamında, geleneksel karar verme mekanizması yalnızca yöneticilerin katıldığı bir organ olmaktan çıktı, alt seviyelerdeki çalışanların da katılımıyla homojen bir görünüm aldı. Son yıllarda kendi kendini yöneten ekipler, çalışanları güçlendirmenin merkez noktası haline geldi. Bu tür ekipler bir sürecin tamamı ya da bir ürünün bütünü üzerinde sorumlu. Kendi kendini yöneten ekiplerin performansını arttırmak için rol oyunları, tartışma seansları ve ekip çalışmaları yaygın olarak kullanılıyor. Ekip lideri işine bağlı ve işini çok seven, hevesli, idare kabiliyeti, pozitif bir karakter ve sorumluluk alma isteğine sahip olmalı (Fakılı, 2007: 30). 2.4.4. Ara MüĢteri Zinciri Müşterinin yalnızca nihai mal veya hizmeti satın alan kişi olarak düşünülmesi son derece yanlıştır. Müşteri bir bölüm olabileceği gibi yaptığınız işi talep eden şirket içinde herhangi bir kişi de olabilir. Kalite çok sayıda halkanın bir araya getirilmesiyle oluşan bir zincire benzer. Her bir süreç zincirine yeni bir halka eklenmektedir. Bir halkanın zayıf olması tüm zincirin mukavemetini azaltacaktır. O halde yapılan her işlemde ara müşteri kavramı göz önünde bulundurularak, nihai ürün kalitesine gösterilen itina, üretimin her aşamasına yansıtılmalıdır. Bir sonraki süreç sizin müşterinizdir ve en az dışı müşteri kadar önemlidir (Bayram, 1999: 26–33). 66 2.4.5. Sıfır Hata Toplam kalite modelinin temelinde hataları ayıklamak yerine hata yapmama yaklaşımı vardır. Sanayide kalite verimi de son muayeneden başlamış, tasarımda kalite aşamasına kadar gelmiştir. Sıfır hataya ulaşmak için sadece standartlar ve tanımlar değil, hata paylaşma, hatayı tekrarlamama isteğinin de olması önemlidir (Bayram, 1999: 26–33). 2.4.6. Kültürel DeğiĢim Küreselleşme ile rekabet koşullarının sertleşmesi işletmeleri kalite ve verimlilik odaklı çalışmaya yönlendirmiştir. Artık müşteri memnuniyeti ve bağlılığına yönelik pazarlama anlayışı tüm firmalarda egemen oldukça kalite odaklı veya müşteri odaklı çalışmak ve verimlilik artışını sağlamak yönetimin en önemli hedefleri arasına girmiştir. Bu arada teknolojinin hızlı gelişimi, bilgi üretiminin hızlanması ve bilginin üretiminde, pazarlamada ve diğer fonksiyonlarda öneminin artması mevcut tüm sistemlerin değişimini zorunlu hale getirmektedir. Özellikle son 15–20 yıldır yaşanan değişim korunabilir statü bırakmamıştır. Değişim, insanları, örgütleri ve toplumu etkilemekte ve değişime zorlamaktadır (Bayram, 1999: 26–33). 2.4.7. Üst Yönetimin Ġnancı Yöneticilerin en önemli hatalarından birisi firmanın yeterince iyi olduğu konusunda önyargılı olmalarıdır. Bu yargı büyük ölçüde, kendilerini mevcut durumun sorumlusu konumunda görmeleri nedeniyle, bir çeşit psikolojik savunma içgüdüsünden kaynaklanır. Aksini kabul etmek başarısızlığı kabul etmek gibi gelir. İşte en büyük hata bu noktada başlar. Bu nedenle, eğer üst yönetim firmanın şimdiki durumundan daha iyi olabileceğine ve gelişmenin gerekli olduğuna samimi bir şekilde inanmıyorsa, bu işe başlamanın hiçbir faydası yoktur. Yenilik süreci inançla başlar, yok olduğu zamanda biter (Bayram, 1999: 26–33). 2.4.8. ĠletiĢim Müşteri odaklı yönetim anlayışında iletişim; örgüt içi, örgüt dışı ve hedef kitlede yer alan insanlar açısından kalite hedeflerine dönük kodlanmış bilginin, duygu ve 67 fikirlerin etkileşiminin ve paylaşımının yanı sıra TKY felsefesinin uygulandığı tüm örgüt birimleri içinde sembolleri ve anlamları ortak bir yapıya getirme kararlığı sürecidir. Bu süreç sonunda TKY felsefesi altında örgütlenen bireylerin bilgi, düşünce, duygu, tutum ve davranış kalıplarının iletişim ve etkileşim yoluyla bireyler arasında paylaşıldığı görülmektedir (Bayram, 1999: 26–33). 2.5. MüĢteri Odaklılık Süreci Faaliyette olan işletmeler incelendiği zaman çok az işletme gerçek anlamda müşteri odaklıdır. Bu nedenle, genellikle yapılmaya çalışılan var olan bir işletmeyi müşteri odaklı hale getirmeye çalışmaktır. Bu hiç de kolay olmayan bir dönüşümdür. Bu dönüşüm çok büyük kararlılık ve çaba gerektiren örgütsel bir değişikliktir. Ayrıca, çalışanlar yıllardır yapmaya alıştıkları işlerinin değiştirilmesine büyük direnç göstereceklerdir. Bu dönüşüm bir gecede değil uzun dönemde çok iyi planlanarak gerçekleştirilebilir (Costin, 1999: 463). Bu süreç, müşteri odaklı yönetimi başarmak için yönetimin kararlılığı ile başlar. Çalışanların eğitimi ve müşterinin bulunduğu pazar hakkında geniş araştırma gerektirir. Daha sonra, kıyaslama ve standartların kurulmasıyla birlikte çalışanların yönetime katılması ile devam eder. Gerekli ise teknolojik destek sağlanır. Son olarak, çalışanların tanınması ve ödüllendirilmesi ile tamamlanır (Kağnıcıoğlu, 2002: 85). 2.5.1. Yönetimin Kararlılığı Müşteri odaklı olmak hem zor, hem de her zaman düzenli ve planlı değildir, çünkü insanların umutlarını, korkularını ve isteklerini işletme formülüne dönüştürmek kolay bir iş değildir. Ayrıca, daha da önemlisi, insan davranışlarına yönelik işletme ve mühendislik konularında öğretilenler müşteri odaklılık ile tam anlamıyla çelişkilidir. Bu tip güçlükleri asmak için özellikle üst yönetimin tam ve sürekli desteği çok önemlidir. Yönetim bu konudaki kararlılığını sadece dile getirmekle kalmamalı, aynı zamanda uygulamaya da geçerek çalışanlarına yol göstermeli ve örnek olmalıdır. En üst yönetimden en alt yönetimine kadar tüm yöneticiler müşterilerle ilgili tüm bilgilerin var olduğundan ve karar vermede kullanıldığından emin olmalıdır. Yöneticiler bu konuda kesin kararlı olduklarını diğer çalışanlarla birlikte müşteri ziyaretlerine ve müşterilerle anketlere katılarak göstermelidir (Ulusoy, 2008: 26). 68 2.5.2. Pazarlama AraĢtırması Pazar araştırması, müşteri odaklı bir işletme olma sürecinin erken aşamalarında başlaması gereken bir basamaktır. Müşteriler kesin olarak tanımlanamadığı sürece müşterilerin istek ve gereksinimlerinin karşılanmasının söz konusu olamayacağı açıktır (Costin, 1999: 464). İşletme kararlarının alınmasında karar vericilerin müşterilerin istek ve gereksinimlerinin ne olacağı konusunda düşünceleri değil müşterilerin gerçek istek ve gereksinimleri önemlidir ve bu nedenle müşteriler hakkında sürekli bir bilgi akısı sağlanarak, bilgiler güncellenmelidir. Böylece, kararların alınmasında odak noktası müşterilerin kendisi olacaktır. İşletmelerin müşteri istek ve gereksinimlerine göre kendi işletme içi politikalarım belirlemesi, pazarda rakiplerine karşı üstünlük sağlamalarına olanak tanır. Ancak, günümüzün hızla değişen ve gelişen koşullarında teknolojideki yeni gelişmeler ve buluşlar gelecekteki müşteri istek ve gereksinimlerinin tahmini konusunu oldukça zorlaştırmaktadır. Pazarda uygulanacak tekniklerin işletme içinde belirlenmesi surecine müşteri ile doğrudan ilişkisi olan personelinde dahil edilmesi sonuçların daha başarılı olmasına neden olacaktır (Kağnıcıoğlu, 2002: 86). Pazar araştırmalarında bir diğer önemli konu, varsa rakip işletmelerin benzer ürünün pazardaki durumu ve müşterilerin bu ürün konusundaki görüşleridir. Rakip ürünlerin müşteri istek ve gereksinimlerini karşılama oranı, müşterilerin bu üründen hoşnut olup olmadığı, ürünün en fazla beğenilen ya da beğenilmeyen özellikleri ve benzeri konular önemli noktalardır. Müşterilerle de görüşerek, onların istek ve gereksinimlerini de belirleyebilirler. Müşteri istek ve pazar araştırmasının en önemli amacı olan müşterilerin istek ve gereksinimlerinin belirlenmesinde en fazla kullanılan yöntemlerden birisi de anketlerdir. İlk olarak hedef pazarın belirlenmesi gerektiği için anketin kimlere uygulanacağı önemli bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu karmaşık bir konudur ve pazar oluşturma konusunda bilgisi ve deneyimi olan kişiler görev almalıdır (Day, 1998: 29). Araştırmanın amacı yeni ya da mevcut bir ürünün yenilenmiş modeli ile ilgili ise anketler mevcut müşterileri kapsayacaktır. Ancak, pazarlarını genişletmek isteyen işletmeler potansiyel müşterilerle de görüşerek, onların istek ve gereksinimlerini de 69 belirleyebilirler. Anket yapılacak müşteriler ve yukarıda belirtilen diğer koşullar belirlendikten sonra müşterilerin düşüncelerini dile getirmesini sağlayarak gerekli bilgiler elde edilmelidir. Müşterilerin düşüncelerini dile getirmesini sağlarken çeşitli yöntemler kullanılabilir. Bunlardan bazıları yüz yüze görüşmeler, telefonla görüşmeler, mektupla anket yapılması, kullanıcıların gözlenmesi ya da ürünle ilgili söylentilerdir. Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın müşteri hakkında doğru bilgiyi elde edebilmek için müşterinin söylediklerinin ya da söylemek istediklerinin çok iyi analiz edilmesi gereklidir. Müşterilerin sorulan sorulara verdikleri cevaplar her zaman istek ve gereksinimlerini ortaya çıkarmaz (Day, 1998: 30). Görüşme sırasında müşteriler temel konulardan uzaklaşarak önemsiz ayrıntılar üzerinde yoğunlaşabilirler ve temel kalite konularından söz etmeyebilirler. Bu nedenle, müşterilerle yapılan görüşmelerde ürün ya da hizmete ait ürünün fonksiyonu, görünüşü, dayanıklılığı gibi temel kalite konuları ile ilgili sorular sorularak müşteriler yönlendirilmelidir. Ayrıca, müşterilerin ürün ve/veya hizmetle ilgili görüşleri dinlenirken, müşterilerin üründen istedikleri özellikleri ön plana çıkaran yaratıcı fikirler dikkatle araştırılmalıdır. Bu yaratıcı fikirler, bir ürünün heyecan seviyesini ve ilgi derecesini arttırarak müşteri çekerler. Böylece, ürünle ilgili müşterilerin ilgisini çeken özelliği geliştirmeyi başaran bir işletme rakiplerini geçebilir ve sonunda bu özellik beklenen özellikler kategorisine geçer. Müşterilerin görüşleri ile ilgili temel istekleri belirleme düşüncesi, görüşme surecinin başarısı acısından hayati önem taşır (Day, 1998: 38). Müşteriler gereksinimlerini, çözümleri ve sorunlarını karıştırma eğiliminde olduğundan temel istekleri çok iyi belirlenmelidir. Müşterilerin ürün ya da hizmet konusunda görüş ve düşünceleri belirlendikten sonra müşterilerin ürünün özelliklerine verdikleri öneme göre sıralama yapılmalıdır. Ürünün özellikleri ile ilgili önem seviyesinin belirlenmesinde kullanılan müşteri görüşlerinin farklılık göstermesi çok karşılaşılan bir durumdur. Bu durumda, genel olarak bu değerlerin ortalaması alınarak önem seviyelerinin belirlenmesi en fazla kullanılan yöntemdir. 70 2.5.3. Eğitim Kişi, grup ve/veya işletmelerin performanslarını geliştirmeye yarayan planlı ve düzenli etkinliklere eğitim adı verilir (Çetin, 1998: 233). Çalışanların eğitiminin işletmelere belirli bir maliyeti olmasına rağmen, işletmelerin başarısı için mutlak gereklidir. Bu nedenle, çalışanların eğitimi ne kadar iyi olursa, ürün ve/veya hizmetin müşteri istek ve gereksinimlerini karşılama oranı o kadar yüksek olacaktır. Çalışanlara verilen eğitimde sadece işin hızlı yapılması değil bunun yanında işin istenilen standartlara uygun yapılması da öğretilmelidir (Efil, 1998: 160). Ayrıca, müşteri istek ve gereksinimlerinin belirlenmesinde önemli bir paya sahip olan pazar araştırma teknikleri konusunda işletme çalışanları eğitilmelidir. Müşteri ile doğrudan ilişkili olarak çalışanların müşteri ile ilgili topladıkları veriler çok önemlidir, çünkü bu veriler işletmenin, müşterilerin İstek ve gereksinimlerini doğru ve açık olarak anlamasına yardımcı olmaktadır. Ancak, bu verilerin toplanmasında çalışanlar yeterince eğitilmezse, kazanç olarak gözüken veriler işletme açısından büyük hatalara ve kayıplara neden olabilir (Kağnıcıoğlu, 2002: 86). 2.5.4. Kıyaslama ve Standartların OluĢturulması Kıyaslama, toplam kalite yönetimi uygulamasında da kabul gören ortak bir faaliyettir. Kıyaslama ile yapılan işletmenin alanındaki en iyi uygulamaların ortaya konularak işletmenin kendi performansını en iyi işletmeninki ile karşılaştırması ve bu işletme ile ortak olarak kendi işletmesinin performansını geliştirebilmek için neler yapılabileceğinin ortaya konulmasıdır. Daha basit olarak ifade edilecek olursa, daha üstün performansa ulaştıracak olan en iyi uygulamanın incelenmesidir. Sonuç olarak fonksiyonlar en başarılı örnekleri araştırmaya ve bunları kendi operasyonlarına uygulamaya zorlanırlar. Böylece, müşteri istek ve gereksinimlerini karşılayan ve müşteri avantajı olan karlı varlıkların akıllıca kullanıldığı bir işletme ortaya çıkar. İşletmenin, alanındaki en iyi işletme ile karşılaştırılması performansını geliştirmesi açısından hem önemli hem de zorlayıcı bir güçtür. Bazı durumlarda, kıyaslama ortağı sektör içinden olabileceği gibi farklı bir sektörden de seçilebilir. Bu durumda benzer süreci daha etkin uyguladığı bilinen bir fonksiyon, bolum ya da kısım ortak olarak kıyaslanabilir (Şimşek, 2001: 327). 71 Genel olarak kıyaslama, pazarda rekabet gücünü ve müşteri memnuniyetini arttırmak, yeni fikirler elde etmek, hedef belirlemek, işletme performansını arttırmak ve stratejik planlama yapmak gibi amaçlara hizmet eden bir araçtır. Ayrıca, kıyaslama yapılan işletmenin müşteri ile ilişkisi de (satış sonrası hizmet, müşteri şikâyetlerinin çözümlenmesi, müşterilerin ürün ya da hizmet konusundaki fikirleri v.b.)üzerinde önemle durulması gereken konulardan birisidir. Kıyaslama yapılmasındaki önemli nedenlerden birisinin de müşteri memnuniyeti olduğu unutulmamalıdır. Müşteri istek ve gereksinimleri kıyaslama yapılmadığı zaman ancak geçmişe bakılarak, ön seziler ve araştırmalar sonucu elde edilen tahminlere dayanarak yapılır. Kıyaslama uygulandığı zaman pazarın durumu ortaya çıkarak daha doğru ve önyargısız değerlendirmeler yapılabilir. Ayrıca, kıyaslama ile öğrenilen çok iyi bir uygulama işletmenin hangi konularda geri kaldığı ve hangi konularda radikal değişiklikler yapması gerektiği konusunda yardımcı olacaktır. Böylece, işletmeler kendi araştırma ve çalışmaları ile fark edemedikleri eksikliklerini gidererek müşteri istek ve gereksinimlerini karşılamada büyük aşamalar kaydedebilir (Kağnıcıoğlu, 2002: 87). Bir işletme ürün ve/veya hizmetin özellikleri ile ilgili standartları belirlerken müşteri istek ve gereksinimlerini taban olarak ele almalı ve bu standartlarının amacı müşteri istek ve gereksinimlerini kesinlikle karşılamaya yönelik olmalıdır. Standartlar iki durumda ortaya çıkmaktadır. Birincisi, işletmenin kendisini kıyaslayabileceği iyi uygulamaların bu alanda bulunmaması ya da diğer işletmelerin bu bilgileri paylaşmaya yanaşmamasıdır. Diğeri ise, kıyaslanacak bilgilerin teknik bilgilerden daha çok müşterilerin istek ve gereksinimleri ile ilişkili olmasıdır. Bu durumda, müşteri istek ve gereksinimleri belirlenerek ölçülebilir duruma getirildiği zaman standartların kurulmasında bu beklentiler ölçüt olarak kullanılabilir. Standartların belirlenmesinde de işletmenin vermesi gereken önemli bir karar vardır. Müşterilere göre belirlenen bu standartlar basit olarak sadece müşteri istek ve gereksinimlerini mi karşılamalıdır, yoksa bu standartlar bunların üstüne çıkarak müşteri beklentilerini de üst düzeye mi çıkarmalıdır (Costin, 1999: 465). 2.5.5. Katılımcı Yönetim Katılımcı yönetimin temelinde kalite çemberleri yer almaktadır. 1960‟lı yıllarda Japonya‟da uygulanmaya başladıktan sonra işletmelere çok büyük katkılar sağladığı 72 ortaya çıkmış ve bunun sonucunda 1980‟li yılların başlarında Amerika‟da yeniden kullanılmaya başlanmıştır. 1980‟li yılların ortasından günümüze kadar yaygınlaşarak gelerek binlerce işletme tarafından başarı ile uygulanmıştır (Schmidt vd, 1992: 18). Katılımcı yönetim, çalışanların başlarındaki yönetici ile birlikte belirli dönemlerde toplanarak sorunları çözmeye yönelik çalışması ve yöneticiler kadar çalışanların da bu çözümde katkıların sağlanması ve söz sahibi olarak yer almalarıdır. Böylece, çalışanların kendilerini ilgilendiren sorunlar hakkında fikir sahibi olmaları ve görüşlerini sunmaları sağlanmaktadır. Ayrıca, hiç kimse bir işi yapan kadar iyi bilemeyeceği için beraber bulunan çözüm yolları da son derece başarılı sonuçlar vermektedir. Tabi ki, katılımcı yönetimin uygulanmasında serbest bir ortam yaratan yöneticilere de büyük sorumluluk düşmektedir. Yöneticilerin diğer çalışanları teşviki ve güdülemesi önemli bir rol oynamaktadır (Kağnıcıoğlu, 2002: 87). Tüm işletmelerdeki çalışanlar basit birer iş gören olmak yerine çalıştıkları işletmenin yönetimine katılmak isterler. İşleri ile ilgili her turlu kararın görüşülmesinde ve sonuçlandırılmasında aktif çalışanların katılımının sağlanmasının ilk koşulu onlara yetki devredilmesidir. Çalışanlara yetki devredilmesi, çalışanın yaptığı işle ilgili tüm kararlan verebilmesi ve bunun için eğitilmesi anlamına gelmektedir. Müşteri odaklı olmanın gereği olarak tüm çalışanlara müşteri memnuniyeti sağlama sorumluluğu verilmektedir. Bu nedenle, çalışanlara en az yüklendiği sorumluluk kadar yetki verilmelidir ki, bu sorumluluğun gereğini yerine getirebilmesi mümkün olsun. Yönetime katılma üç önemli özellik taşımaktadır (Kovancı, 2001: 253). Bunlar: Alt yönetim kademelerinin ya da çalışanlarının işletme politikası ve yönetimi konusundaki kararlara katılması, Katılanların böyle bir yönetim turu ile psikolojik benliklerini tatmin edecekleri bir demokratik ortama kavuşmaları, yönetici ile yönetilenler arasında iyi bir diyalog ve işbirliğinin geliştirilerek işletmenin daha gerçekçi ve ekonomik karar verme olanaklarına, başka bir deyişle, yönetsel etkinlik ve verimliliğe kavuşturulmasıdır. Yetki devredilecek çalışanların başarılı olabilmeleri içini işletmenin amacı, pazar durumu, rakip işletmeler hakkında ilgili bilgiler, müşteri profili, üretim ya da hizmet performansı ve olanakları, işletmenin zayıf ve güçlü yönleri, sorun çözme yöntemleri gibi konularda bilgilendirilmeleri gerekmektedir (Çetin, 1998: 80). 73 Genel olarak bakıldığı zaman, katılımcı yönetimle yapılmaya çalışılan karar verme görevinin mümkün olan en alt düzey çalışanlara verilerek üst düzey yöneticilerin her kararda yer almasını engellemek, böylece, üst düzey yönetimin önemli kararlara daha çok zaman ayırmasını sağlamaktır. Alt düzeyde çalışanlar acısından bakıldığı zamanda, karar verebilme yetkisine sahip olarak, gerektiğinde hızlı, zamanında ve doğru kararlar alarak müşteri memnuniyetini üst düzeye çıkarmak gereklidir. Özellikle, hizmet sektöründe müşterilerle bire bir iletişim kuran çalışanlara bir takım kararlar verebilme yetkisi verilmesi, sorunların kısa zamanda çözülebilmesi ve müşteri memnuniyetinin hemen sağlanabilmesi acısından çok önemlidir. Müşteri odaklı olmanın en önemli gereklerinden birisinin sonsuz müşteri memnuniyeti olduğu düşünülürse çalışanlara bazı kararları alma yetkisinin verilmesinin mutlak yapılması gerekli bir adım olduğu ortaya çıkmaktadır (Kağnıcıoğlu, 2002: 87). 2.5.6. Teknolojik Destek Teknolojide ki gelişmelerin ve yeni buluşların bir işletmeye uygulanması büyük bir rekabet gücü ve fırsatı vererek müşteri memnuniyetinin üst düzeye çıkarılmasını sağlayabilir. Ancak, bu teknolojik gelişmelerin ya da buluşların işletmeye uygulanmasında çok dikkatli olunmalı ve müşterilerin istek ve gereksinimleri karşılanırken gereksiz yatırımların yapılmasına ve işletmenin büyük bir mali sorumluluk altına alınmamasına dikkat edilmelidir. Aksi durumda, müşteriler memnun edilmeye çalışılırken yanlış yatırımlarla işletme güç duruma sokulabilir. Bu nedenle, teknolojik gelişmeler ve müşteri istek ve gereksinimleri ile ilgili bilgiler paralel tutularak yanlış kararların alınması engellenmelidir (Kağnıcıoğlu, 2002: 88).68 Yetki verilen çalışanlara müşterilerin istek ve gereksinimlerini karşılayabilmeleri için de gerekli olan teknik destek verilmelidir. Bazı durumlarda müşterilerin istek ve gereksinimlerini karşılamak işletmenin olanakları dışına çıkabilir. İşletmenin var olan teknolojik altyapısı (makine, teçhizat gibi) müşteriyi memnun etmeye yetmeyebilir. Bu durumda yeni teknolojilerin kullanılması ve dolayısıyla yeni yatırımların yapılması söz konusudur. Teknoloji ile ilgili yatırımlar zamanında ve doğru yapılabilirse hem çalışanların verimliliği arttırılabilir hem de müşteri daha iyi memnun edecek ürünler ortaya çıkabilir. Teknolojiye yapılan yatırımlar ile müşteri istek ve gereksinimleri karşılanabilirse işletme rakiplerine göre pazarda bir adım öne çıkar. Doğru teknolojiye 74 zamanında yapılan yatırımla çalışanlara destek olunursa elde edilecek fazla kazanç her zaman tam olarak ölçülemeyebilir. Fakat uzun dönemde mutlaka kendisini amorti edecektir. Eski teknoloji pazarda daha ne kadar kullanılabilir, yeni teknolojiye yapılan yatırımlar gerekli mi, yeni teknoloji gerçekten rekabet avantajı sağlar mı gibi sorular her zaman için işletmeleri düşündürmüştür. Ancak, unutulmamalıdır ki, müşteri istek ve gereksinimlerini karşılama doğrultusunda yeni teknolojik yatırımlara başlayan işletmeler genel olarak pazarda rekabet avantajı elde ederler (Kağnıcıoğlu, 2002: 86). 2.5.7. ÇalıĢanların Tanınması ve Ödüllendirilmesi Çalışanların tanınması ve ödüllendirilmesi, işletmeler için müşteri odaklı olmanın gereklerinden birisidir. İşletmede müşteriye verilen ürün ve/veya hizmetin kalitesinin artması ve müşteri memnuniyetinin üst düzeyde sağlanması durumunda buna katkısı olan tüm çalışanların da tanınması ve ödüllendirilmesi güdüleme ve verimlilik acısından kaçınılmazdır. Müşteri odaklı olma konusunda çalışma yapan işletmelerin sistemlerinde gelişmelere paralel olarak tanınma ve ödüllendirme sisteminde de değişiklikler olabilecektir. Sistemin geliştirilmesinde çalışanların desteği ve geliştirilen sistemin kabulü de ödüllendirme sisteminin şekillendirilmesinde önemli bir yer tutar. Buna bağlı olarak, tanınma ve ödüllendirme sistemi kurulurken ya da geliştirilirken dikkat edilmesi gereken ve aşağıda açıklanan önemli noktalar bulunmaktadır (Schmidt vd., 1992: 255). Çalışanların sistemin gelişmesine yönelik az ya da çok katkı sağlayan her faaliyetleri takdir edilmeli ve teşvik edilmelidir. Çalışanların başarısızlıklarından daha çok başarılar konuşulmalı ve her fırsatta çalışanların başarıları olanaklar ölçüsünde ödüllendirilmelidir. Çalışanların tanınması ve ödüllendirilmesi tüm çalışanların önünde yapılarak, bu başarıdan tüm çalışanların haberinin olması sağlanmalıdır. Bu şekilde verilen ödülün değeri çok daha fazla olacaktır. Genelde, ödül başarının büyüklüğüne orantılı şekilde ayarlanmalıdır. İşletmeler tanınma ve ödül sistemini; müşteri memnuniyetim, maliyet bilincini, yeniliği, risk almayı, grup çalışmasını, çalışanın ilgisini, bilgi paylaşımını ve mal sahipliğini teşvik edecek şekilde düzenlemelidir. Performansı oluşturan verimlilik, zamanında teslim, maliyet gibi diğer faktörlerinde kalite ve müşteri memnuniyeti ile ilgili ortak yönleri belirlenerek kalite ve müşterinin 75 zaten artan önemini daha da belirgin hale getirmek ve performans değerlendirme ve dolayısıyla ödül sistemini basitleştirmek mümkün olacaktır (Kovancı, 2001: 218). 2.6. MüĢteri Odaklı Yönetim Modeli Bu bölümde müşteri odaklı yönetim modelini oluşturan; müşteri profilinin oluşturulması, müşteri ihtiyaç ve beklentilerin belirlenmesi, müşteri algılarının ölçümü, müşteri memnuniyetinin sağlanması ve müşteri sadakatinin oluşturulması gibi konulara değinilmektedir. 2.6.1. MüĢteri Profilinin OluĢturulması Sağlıklı bir profil oluşturabilmek için müşterilerin eğitimi, kültür düzeyi, estetik anlayışı, prestij ihtiyacı, demografik özellikleri ve gelir düzeyi hakkında güvenilir bilgilere gereksinim vardır. Detaylı bir tanım için, pazar belli özelliklerine göre bölümlere ayrılmakta ve bu bölümler içinden biri ya da bir kaçı seçilmektedir. Demografik, sosyo-ekonomik, psikolojik, coğrafi yerleşim ve alıcı davranışları gibi kriterlere göre bölünerek seçilen hedef müşteriler hakkında toplanan bilgiler yeni ürün tasarım sürecinin girdisini oluşturacaktır (Practor, 2005: 41). Ancak tek bir ürün için yapılacak bu tür bir araştırma yeterli değildir. Müşteri odaklı bir yönetim için araştırmaların sürekliliği sağlanmalıdır. Aşağıda işletmelerin müşteri profillerini sistematik bir şekilde oluşturmalarını sağlayacak adımlar tanımlanmıştır (Kızılyazı, 2006: 15). a) Müşteri listesinin hazırlanması ve bu müşterilere ait tüm bilgilerin elektronik ortama aktarılması. b) Müşterilerin alışveriş hacmi, miktarı, sıklığı gibi kategorilere göre sınıflandırılması. c) İşletme yüksek kazanç sağlayan müşterilerin belirlenmesi ve özel müşteri olarak tanımlanması. d) Müşteri memnuniyetini ve sadakatini sağlayan kritik faktörlerin belirlenmesi ve bu faktörlerin listelenmesi. 76 e) Kritik faktörlerdeki iyileştirmeye açık alanların tespiti ve iyileştirilmesi için çalışanların yetkilendirilmesi ve sorumluluk verilmesi. Müşteri memnuniyeti oluşturma sürecinde eski müşterilerin önemi fazladır. Bu müşterilerin kim olduğu ve niçin ayrıldıklarının bilinmesine gereksinim vardır. Eski müşteriler ile görüşülmesi, memnuniyetsizliğe neden olan konuların tespitini ve yeniden gözden geçirilmesini sağlamaktadır. Müşteri memnuniyeti sadece problemlerinin çözümü ile oluşmamaktadır. Müşterilerin işletmenin en önemli parçası olduğu, gereksinimlerine ve beklentilerine uygun ürün ve hizmetler sunulmadığı takdirde, rakipler tarafından kazanılma riskinin olduğu unutulmamalıdır (Kızılyazı, 2006: 16). 2.6.2. MüĢterilerin Ġhtiyaç ve Beklentilerinin Belirlenmesi Müşteriler demografik özellikleri, kişilikleri, algıları, davranışları, sosyal ve ekonomik özellikleri bakımından farklıdırlar. Bu ayrılık, istek ve ihtiyaçlarında da farklılık yaratır. Ancak müşterilerin aynı düşüncede birleştiği ortak şey, istek ve ihtiyaçlarının bekledikleri gibi karşılanmasıdır (Bayraktaroğlu, 1998: 42). Müşterilerin üç temel ihtiyacı vardır (Cinemre, 2000: 67-68). Bunları söyle sıralayabiliriz: a) Güvenlik: “Fiziksel, psikolojik ve ekonomik bakımdan baskı hissetmeme ihtiyacıdır.” Verilen ürün ve sunulan hizmetlerin müşterinin güvenliğini tehlikeye sokmamasına dikkat edilmelidir. Özellikle sağlık, ilkyardım, itfaiye hizmetleri gibi konular müşterilerin duyarlı ve seçici davrandıkları konulardır. Bu kriterlerde güven ihtiyacının en yüksek seviyededir. b) Saygınlık: “insanın başkalarının saygısını kazanması, bunu sürdürmesi ve güçlendirmesi ihtiyacıdır.” Müşteri saygı görmek, fark edilmek ister. Bu nedenle müşteriyle tartışmak, onu suçlamak gibi davranışlardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Müşteri her zaman haklıdır politikası çalışanlar tarafından göz ardı edilmemelidir. c) Adalet: “insanın kendisine gösterilen muamelenin adil olması ihtiyacıdır.” Müşteriler diğer müşterilerle eşit seviyede ilgilenilmesi, onlarla aynı ücreti ödemek, 77 başkalarının sıfatının veya makamının ayrıcalık yaratmaması gibi konularda adil olunmasını isterler. Müşterilerin genellikle ortak beklentileri şunlardır (Cinemre, 2000: 42). ● Önemsenme, kendisine önemli biri olduğu duygusunun verilmesi. ● Ayrıntılar konusunda duyarlı olunması. ● Sunulan hizmetin izlenmesi. Servis sonrası memnuniyetinin sorulması. ● Kendisine kişisel ilgi gösterilmesi. ● Açıklık ve dürüstlük. ● Kendisine zaman ayrılması. ● Seçenek sunulması. ● Ürün ve arıza hakkında teknik açıklama. ● Temiz işçilik. ● Hizmet garantisi. Genel olarak beklentiler satış öncesinde oluşmaktadır. Beklentiler satış öncesinde; tanıtımlardan, geçmiş tecrübelerden, şirketin sahadaki imajından, diğer müşterilerden gelen haberlerden, müşterilerin maddi olanaklarından, ilgi duydukları alanlardan, bireysel niteliklerinden etkilenmektedir. Satış esnasında ise; satısı yapan personelin hareketlerinden, garanti koşullarından; satısın ardından sağlanan servis hizmeti, kullanım kolaylığı, güvenirlilik gibi etmenlerden etkilenmektedirler (Bayraktaroğlu, 1998: 44). Fakat ürün ya da hizmetten fark edilen kalite, isteklerin ötesine geçtiğinde müşteri memnuniyeti oluşacaktır. Verilen ürün ya da sunulan hizmetin kalitesi, beklentilere eşit olduğunda ise müşteri memnuniyeti tekrar sağlanmış olacak ama müşterinin firmaya bağlığı tam anlamıyla değiştirebilecektir olmayacaktır. Çevresindeki bilgilerden kolayca karar 78 Müşterinin bir hizmetten memnun olması, kendi istek ve ihtiyaçlarının karşılanmasıyla mümkün olacaktır. Kalite; en genel olarak ifade edilirse beklenti ve ihtiyaçlara uyumluluk olarak tanımlanır. İstek ve ihtiyaçların yerine getirilmesi durumunda müşterinin düşlediği kalite sağlanmış demektir. Bu kalitenin sürekli göz üzerinde olması gerekmektedir (Özgenel, 2009: 13). Müşteri ihtiyaç ve isteklerinin toplanması ve değerlendirilmesi sırasında müşterilerin istediklerini ve istemediklerini belirlemeye yönelik olarak çeşitli yöntemler uygulanır. Bu yöntemlerden bazıları (Pardee, 1996: 31): ● Mühendisin ve pazarlamacıların vizyon, deneyim ve yargılarının kullanımı. ● Müşteri araştırmaları. ● Satış sonrası hizmetler ve müşteri şikayetleri. ● Odak grup çalışmaları, müşteri gözlemleri, işletmenin ürünleri ile ilgili açık uçlu sorular sorulması. ● Similasyon, ürünün prototipi benzeri araçlarla müşterilerin deneyimlerini almak için gözlenmesi ve sorgulanması. Müşteri ihtiyaç ve isteklerinin işletmede kullanılır hale getirilmesi için toplanması ve analiz edilmesi gereklidir. Böylece öncelikli hedefler saptanarak, bunların gerçekleştirilmesinde kullanılacak yöntemler belirlenir. Bu analizin temel adımları (Cohen, 1995: 75): ● Müşterileri dinle ve müşterilerin yapılandırılmamış kelimelerini toparla. ● Müşterilerin çeşitli kategorilerde yapmış oldukları yorum tiplerini sınıflandır. ● Doğru müşteri gereksinimlerinin bir kategorisini al ve çeşitli seviyelerde çalışılabilmesine imkân verecek bu gereksinimlerin hiyerarşik yapısını oluştur. Bu çalışmalardan sonra ürün kavramı ortaya konabilir. Bu aşamada ürün ve kâr planları belirli bir ürün kavramına dönüştürülür (Ansari vd., 1996: 21). 79 2.6.3. MüĢteri Algılamalarının Ölçümü Ürün ile ilgili algılamalarda, gereksinimlerle birlikte, geçmiş deneyimler ya da çevreden gelen telkinler etkili olmaktadır. Bu durum işletmelerin tanıtım politikalarını belirlemelerinde önemlidir. Müşteri beklentilerinin yönetim tarafından yanlış algılanması performansı etkilemektedir. Zaman zaman kaynak kısıtları, kısa dönemli kara yönelme, pazar koşulları, yönetimin ilgisizliği gibi nedenlerle müşteri isteklerinin, yönetim tarafından algılanan şekli ile sunulan şekli arasında farklılıklar olmaktadır. Bu durum müşterilerin gereksinimlerinin karşılanamamasına dolayısıyla memnuniyetsizliğe yol açmaktadır (Erkut, 1995: 35-36). Ürün ile ilgili algılamalarda, gereksinimlerle birlikte, geçmiş deneyimler ya da çevreden gelen telkinler etkili olmaktadır. Bu durum işletmelerin tanıtım politikalarını belirlemelerinde önemlidir. Müşteri beklentilerinin yönetim tarafından yanlış algılanması performansı etkilemektedir. Zaman zaman kaynak kısıtları, kısa dönemli kara yönelme, Pazar koşulları, yönetimin ilgisizliği gibi nedenlerle müşteri isteklerinin, yönetim tarafından algılanan sekli ile sunulan sekli arasında farklılıklar olmaktadır. Bu durum müşterilerin gereksinimlerinin karşılanamamasına dolayısıyla memnuniyetsizliğe yol açmaktadır (Erkut, 1995: 35-36). Müşteri memnuniyeti ölçüm programının, işletmenin içinde bulunduğu rekabet, müşteri ve pazar yapısı koşulları dikkate alınarak gerçekleştirilmesi önemlidir. Bu tür bir programın oluşturulmasında aşağıda sayılan hususların dikkate alınması elde edilecek sonuçların güvenilirliğini yükseltecektir. a) Anket uygulanacak müĢterilerin seçilmesi: Anket uygulanan müşteri sayısının maksimize edilmesi, bir müşteri tarafından dile getirilmeyen problemin diğer bir müşteri tarafından açıklanması, müşterilerin önem verdikleri konular üzerindeki farklılıklarının yorumlanabilmesi ve her müşterinin isteklerinin, memnuniyetsizlik kaynaklarının belirlenebilmesi amaçlarına hizmet edecektir. Bu nedenle, işletme kaynaklarının yeterli olduğu durumlarda tüm müşterilere anket uygulanması tercih edilmektedir. Ancak müşteri sayısının çok fazla olması ya da yerleşimin dağınık olması durumunda, belirli kriterlere (satış gücü, piyasadaki etkisi vb) göre odak grubu oluşturulmaktadır. 80 b) Anket sorularının kapsamı: Sorgulanacak parametrelerin belirlenmesi ve ilgili soruların hazırlanmasını içermektedir. Bu parametreler, işletmelerin faaliyet alanına göre değişiklik göstermektedir. c) Anket formlarının biçimi: Yanıtlanması istenen sorular, müşterilerin fazla zamanlarının almayacak şekilde, kısa, açık ve anlaşılır olmalıdır. Genellikle cevaplar için 5‟li ya da 7‟li skalalar kullanılmaktadır (Kızılyazı, 2006: 21). d) Anketi uygulama sekli: Müşteri anketlerinin gerçekleştirilmesi kullanılan seçenekler şu şekilde sıralanabilir: ● Anketi bağımsız bir şirkete yaptırmak; maliyetlerin yükselmesi nedeniyle tercih edilmemektedir. Ancak finans açısından güçlü şirketler tarafından, sonuçların daha tarafsız değerlendirilmesi olanağı olması nedeniyle kullanılabilir. ● Posta /faks aracılığıyla anketlerin gönderilmesi ve bilgilerin toplanması; maliyet açısından avantajlıdır ve müşterilerin dağınık coğrafi yerleşimi durumunda en etkili yöntemdir. Ancak yanıtların geri alınamaması riski bulunmaktadır. Anketlerin telefonda uygulanması; hızlı bilgi edinmek için avantajlıdır ancak maliyet açısından tercih edilmemektedir. ● Anketin çalışanlar aracılığıyla yüz yüze görüşmelerle doldurulması; verilen tüm yanıtların anlaşılırlığı açısından yararlı olmaktadır. Ancak bazı durumlarda işletme ile ilişkilerin bozulma endişesi ile samimi görüşlerin alınamaması söz konusu olabilmektedir. Yukarıdaki tercihlere ek olarak müşteri anketlerinin uygulama şekilleri, müşteri yapısına, hizmet özelliklerine ve işletmenin kaynaklarına bağlı olarak değişiklik göstermektedir (Kızılyazı, 2006: 22). 2.6.4. MüĢteri Memnuniyetinin Sağlanması Müşteri memnuniyeti, tüketim sırasında elde edilen duygularla tüketim öncesi duyguların değerlendirilmesi sonuçlarının bir bileşimi olarak değerlendirilmektedir (Yılmaz, 2007: 131). İşletme yönetimlerinin sağlıklı bir müşteri potansiyeline dolayısıyla uzun vadeli kârlılığın sürdürülmesine ilişkin bütün işlemlerinin adağında müşteri ve ona sunulacak hizmetin kalitesi bulunmaktadır. Müşteri odaklı düşünmek ve 81 organizasyon yapısını bu yönde oluşturmak, işletmenin pazarlama, üretim, finans ve personelden oluşan temel fonksiyonlarının, müşteri ve müşteri memnuniyeti temelinde örgütlenmesi anlamındadır. Müşteri odaklılık, müşterilerin istek ve gereksinimlerinin işletmenin tüm faaliyetlerine yön vermesini ve tek bir hedef üzerinde odaklanmasını sağlamaktadır. Müşteri odaklılık, müşteri memnuniyetini getirir. Müşteri memnuniyeti, birinin istek, ihtiyaç ve beklentilerinin tamamen yerine getirilmesini kapsar. Müşteriyi memnun etmek, “onu tatmin etmek, sürekli kılmak, ihtiyaç ve beklentilerini karşılamak günümüz işletmelerinin çok daha yoğun çaba harcamasını gerektiren, strateji ve politikalarını müşterilerin beklenti ve ihtiyaçlarına göre saptamayı başarılı olmak isteyen işletmeler için zorunlu kılan bir faaliyetler zinciri” olarak tanımlanır (Taşkın 2000: 187). Hangi kritere göre olursa olsun, müşterilerin herhangi bir hizmetten duyacakları memnunluk büyük bir memnuniyetsizlikten, fazlasıyla memnun olmaya kadar değişen bir yelpazede olacaktır. Bazı müşterilerin çok memnun kaldığı hizmetler, bazıları tarafından dikkate değer bile bulunmayabilir. Bu ayrımı yapmak hizmeti sunan işletmeye kalmaktadır (Deming, 1998: 52). Günümüzde sadece güler yüz veya “Müşteri Velinimetimizdir” levhaları ile bilinçli ve bilgili müşteriyi tatmin etmek mümkün değildir. İşletmeler müşterilerle varlıklarını sürdürebildiklerine göre, onlara kendileri için ne kadar önemli olduklarını hissettirmeleri zorunlu hale gelmiştir. Fakat bunu yaparken de sadece kendi çıkarları doğrultusunda değil, iki taraflı çıkar ve memnuniyeti sağlamaya çalışmak göz ardı edilmemelidir. Müşteriyi bir partner olarak değerlendirip, üretilen ürünlerde ve sunulan hizmetlerde bu hususun dikkate alınması işletmelerin felsefesi olmalıdır (Tunçer ve Ergunda, 2002: 5). Müşteri memnuniyetinde ürün ve hizmet kalitesini belirlerken aşağıdaki sekiz noktaya dikkat edildiği gözlemlenmiştir (Öçer, 2001: 2). 1. Performans; Ürünün birinci sırada yer alan özelliklerinin, kalitesinin, tatmin ediciliğidir. Bir televizyon için performans ses ve görüntü kalitesidir. 82 2. Özellikler; Ürünün temel çalışma özelliklerini tamamlayan ikincil özellikleridir. Uçakta ikram edilen içki, televizyonun otomatik kanal bulma düğmesi gibi. 3. Güvenilirlik; Ürünün belirli bir zaman aralığında bozulma ya da iyi çalışmaması olasılığıdır. 4. Uygunluk; Ürünün tasarımının ve çalışmasının önceden belirlenmiş spesifikayonlara ya da kullanıcıların beklentilerine ne derecede uygun olduğudur. Bir gömlek ya da ayakkabının belirtilen ölçüye uyması gibi. 5. Dayanıklılık; Ürünün fiziksel olarak bozulma olmadan ya da modası geçmeden önce ne kadar kullanıldığıdır. 6. Hizmet Alabilme; Bir ürünün onarımında gösterilen sürat, nezaket, uzmanlık ve kolaylıktır. 7. Estetik; Ürünün görünümü ile ilgili olarak kişisel değerlendirmenin sübjektif unsurlarıdır. 8. Ün (Algılanan Kalite); Şirketin genel imajı ve ünüdür. Sonuç olarak, müşteri odaklı bir kültürün yaratılmasında, doğru işin doğru şekilde yapılması kadar, bilginin yönetilmesi, müşterinin de sürecin içersine dâhil edilmesi gereklidir. Bu şekilde, müşteri tercihleri, tatmin düzeyleri, yeniden satın alma istekleri ve başkalarına önerme arzuları analiz edilebilir ve gerekli kurumsal düzenlemelerin yapılması sağlanır. Müşteri odaklı bir kültüre sahip olan kurumlar ise, tatmin ve motivasyon düzeyi yüksek çalışanlar kadar, ihtiyaçları karşılanmış, mutlu tüketicilere sahip olurlar ki, bu durum da işletmenin varlığını sürekli kılmasında önemli parametrelerden birisidir. 2.6.4.1. Memnuniyetsizliğe MüĢterilerin Tepkileri Memnun olmayan müşterilerin işin değerini aşındırmasını önlemek, işletmenin ayakta kalması ve gelişmesi için mevcut satışlarını korumaya ve satışlarını yükseltmeye ihtiyacı vardır. Bunun için de işletmenin mevcut müşterilerini memnun etmeyi 83 sürdürmesi ve ayrıca yeni müşterilerin de gelmesini sağlaması gerekmektedir. Bir işletme, ilk olarak mevcut müşterilerine yaptığı satışları yükseltebilir, ikinci olarak yeni müşterilere satış yapabilir. Fakat, küçük veya büyük, bütün işletmelerde, önemli olan müşteri odaklı bakış açısıdır (Taşkın, 2000: 46). 2.6.4.1.1. ġikayet Etme DavranıĢları İşletmelerin ayakta kalması ve gelişmesi için mevcut satışlarını korumaya ve satışlarını yükseltmeye ihtiyacı vardır. Bunun için de işletmenin, mevcut müşterilerini memnun etmeyi sürdürmesi ve böylece yeni müşterilerin de gelmesini sağlaması gereklidir. Bu nedenle, müşterilerden gelen şikayet ve itirazların öğrenilmesi, hatta müşterilerin şikayet, itiraz veya diğer isteklerini söylemeleri için daha fazla cesaretlendirilmeleri gerekir (Taşkın, 2000: 46). Bir işletmenin müşteri şikayetleri olmadan veya müşterilerin görüşlerine gereken önem verilmeden ve gerekli önlemleri önceden almadan piyasa rekabetine dayanması çok zor olabilir. Müşteri şikayetlerinin etkin bir şekilde çözümlenmesinin işletme için yaşamsal bir öneme sahip olması, işletmenin gelişme potansiyeli açısından önemlidir (Taşkın, 2000: 46). 2.6.4.1.2. ġikayetlerin Önemi Müşteri ilişkileri alanında çalışanların çoğu, müşterilerinin şikayetlerinden çok şey öğrendiklerini söyler. Fakat, gerçeği söylemek gerekirse müşterilerinin hiç şikayet etmemesini tercih eder. Oysa müşteri şikayetleri çoğunlukla şikayetlerin önlenmesi fırsatlarını da sağlar. Aslında, en iyisi aynı şikayetin bir kez daha meydana gelmesine engel olmak için, müşteriden bir adım daha önde olmaktır. Müşteriden gelen şikayetler sistemli bir şekilde ele alınmalıdır. Müşterinin ürün veya hizmetten bekledikleri ile kullanımı arasında bir uygunsuzluk varsa bir şikayet ortaya çıkabilir. Bu şikayetler işletmenin varsa kendi kusurlarını düzeltme imkanı verir. Gereken düzeltmeler yapıldığı taktirde, müşteri şikayetleri de önlenebilir (Kılıç, 1993: 22). Bir işletmenin varlığını sürdürmesi ve gelişebilmesi için satış düzeyini koruması ve satışlarını yükseltmesi gerekir. Günümüz işletmesinin amaçlarını gerçekleştirmesi, işletmenin müşterilerini sürekli olarak memnun etmesi ile mümkün olabilir. Bütün 84 müşterilerin memnun edilmesi işletme için yaşamsal değer taşır. Müşterilerin tam olarak memnun edilmesinin, işletmenin geleceği açısından yaşamsal önem taşımasının çok çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenle müşteriden gelen şikayetleri işletmenin bir eksikliğini düzeltme fırsatı olarak algılaması gerekir (Taşkın, 2000: 46). Bir işletmenin müşterilerini kaybetmesinin nedenlerinin basında müşteriden gelen şikayeti değerlendirme biçimi, sunulan ürün veya hizmeti iyileştirme konusunda gösterdiği yaklaşım gelmektedir. Unutmamak gerekir ki, müşteri memnuniyetsizliğinin en açık ifadesi şikayettir. İşletmenin memnuniyetsizliğe bağlı kaybettiği müşterileri, geri kazanması için memnun müşterilere yaptığı masrafın, çok daha fazlasına ihtiyacı olacaktır. Ayrıca memnun olmayan müşteri çevresindekilere yaptığı olumsuz konuşmaları, eleştirileri veya tepkileri sonucunda başka müşterilerin de olumsuz etkilenmesine sebebiyet verecektir. İşletmeler her müşteri şikayetinin işletmeye tanınan yeni bir şans olduğunu ve değişimin herkes için iyi bir fırsat olduğunu bilmek zorundadır. İşletme yöneticileri, müşterilerinin beklentilerini sürekli olarak asmalıdır. Müşterilerinin her işten önce geldiğine inanmalıdır. Memnun müşteriler, çoğu zaman işletmenin gönüllü satışçısı olur ve işletmenin daha fazla müşteri kazanmasına yardımcı olurlar. Memnun olmayan müşteriler ise, tatminsizliklerini herkesle paylaşır, işletmenin mevcut müşterilerinin azalmasına ve muhtemel müşterilerinin de kaybına neden olabilirler (Taşkın, 2000: 47). 2.6.4.1.3. ġikayetlerin Çözümlenmesi Şikayetin ortaya çıkması halinde şirket içinde, şikayetin türüne bağlı olarak, ilgili süreç sahibi bölüm tarafından çözüm geliştirilebilir. Söz konusu şirket birden fazla işletmeye sahipse, geliştirilen çözümler merkezi bilgi bankasına aktarılmalıdır. Bu da problemin şirket genelinde olup olmadığının teşhisinde, şirket genelinde olması durumunda ise çözümünde kolaylık sağlar. Eğer söz konusu şikayet, aynı şirketin tüm bölümlerini ilgilendiriyorsa, daha detaylı analizler için ilgili bölümlere gönderilir. Bu durumda problemin çözümünden ve bu çözümün tüm organizasyonda uygulandığından emin olmak gerekmektedir. Ancak, bu problemin çözüldüğü anlamına gelmez. Önlemin etkin olup olmadığı mutlaka izlenmelidir. Şikayetlerden kaçınmak, öyle olmadığını bildiğimiz halde her şey yolundaymış gibi davranmak yanlıştır. Çünkü “kötü haber tez yayılır” (Kalder, 1999: 33). 85 a) Kök nedenlerin teşhisi: Öncelikle problemin kök nedenleri teşhis edilmeli ve probleme etki oranları belirlenmelidir. b) Düzeltici faaliyetler: Düzeltici faaliyetler söz konusu ürün ya da hizmetteki memnuniyetsizlikleri gidermeye yönelik çözümlerdir. Örneğin garanti ödemesi, malın geri alınması ya da geri alınıp hatanın düzeltilmesidir. c) Önleyici faaliyetler: Önleyici faaliyetler ise problemin tekrarını önleyecek uzun vadeli çözümlerdir. Örnekler; süreç geliştirme, süreç iyileştirme, eğitim vb. d) Çözüm ve geri besleme: Çözüm aşamasında müşteriye faaliyetler ve işin sahipleri hakkında bilgi verilmesi, problem için tespit edilen kök nedenlerin düzeltici ve önleyici olarak geliştirilen çözüm faaliyetlerinin ve süreçlerinin faaliyet sahiplerinin isimlerinin müşteriye bildirilmesi, şirketin bu konudaki şeffaflığını göstermek ve çözümün her aşamasında müşteriyi bilgilendirmek açısından yararlıdır (Kalder, 1999: 33): 2.6.4.2. MüĢteri Memnuniyetini Sağlayan Temel Süreçler Firmalar, bu temel süreçlerin ve bu süreçlerle birlikte diğer destek süreçlerinin, birbiri ile ahenkli ve eş zamanlı çalıştıkları ve müşterinin ihtiyaçlarını karşılayabildikleri ölçüde daha çok müşteri memnuniyeti sağlarlar. Temel destek ve süreçlerinden biri veya birkaçının eksik veya diğerleri ile uyumlu çalışmaması, müşteri memnuniyetini olumsuz yönde etkileyecektir. Burada tüm süreçler arasında ahenkli bir döngü söz konusudur. Bu döngü sayesindedir ki, değişen müşteri istek ve ihtiyaçları her aşamada dikkate alınmakta, varsa mevcut eksiklikler ve hatalar giderilmekte veya giderilip giderilmedikleri kontrol edilerek sürekli iyileştirmeler yapılabilmektedir (Kalder, 1999: 38). Ürün ve hizmetlerin kalite seviyesini nihai olarak müşteri belirler. Fakat müşteri isteklerini, beklentilerini hızlı ve doğru olarak karşılayacak süreçleri ve sistemleri de temel ve destek süreçlerde rol alan çalışanlar gerçekleştirir (Atakan, 2006: 90). 86 2.6.4.2.1. Pazar AraĢtırma Faaliyetleri Pazar araştırma faaliyetleri, bir yandan şu andaki ve gelecekteki müşteri istek ve ihtiyaçlarını belirlerken, bir yandan da mevcut ürünlerin, müşterilerin beklentilerini ne kadar karşıladığını ölçmeye çalışır. Bu sayede, hem mevcut ürünlerin iyileştirmeye ihtiyaç yönleri ortaya çıkarken, hem de gelecekte müşteri beklentilerinin ne yönde değişeceği bilgileri elde edilir. Böylece müşterinin sesinin düzenli ve sistematik bir şekilde firmada duyulması ve dikkate alınması sağlanır (Kalder, 1999: 38). Bugünün pazarlaması müşterilerle daha verimli ve daha etkin bir organizasyon içine girilmesini gerektirmektedir. Çünkü işletmede pazarlama yönlü olmak demek, ürün veya hizmetin değerini belirleyenin yönetici değil, müşteri olduğunun anlaşılması demektir. Çağdaş pazarlama da müşteriye hizmettir. İşletme faaliyetleri, müşterinin istek ve arzularının belirlenmesi ile başlamakta ve müşteriden gelen taleplerin etkili olarak karşılanması ile sürmektedir (Taşkın, 2000: 48). 2.6.4.2.2. Tasarım Tasarım süreci müşterinin sesinin firma tarafından doğru algılanması ile başlar. Burada esas olan, müşteri beklenti ve ihtiyaçlarının kendi değerlendirmeleri ile önem derecesine göre sıralanmış olmasıdır (Kalder, 1999: 38). Ürünü tasarlayanların bunu tüketicinin yaşam tarzına uyarlamanın yollarını bilmeleri gerekmektedir (Atakan, 2006: 92). Firmalarda, pazar araştırma faaliyetleri sonucu elde ettikleri bilgiler ile, kendi iç kanallarından elde ettikleri bilgiler ışığında, mevcut ürünlerin tasarımında ihtiyaç varsa gerekli değişiklikler yapılırken, diğer taraftan pazara yeni sunulan ürünlerle birlikte, gelecekte sunulabilecek ürünler üzerinde tasarım çalışması yapılmalıdır. Tasarım aşamasına dahil edilen, çeşitli yöntemleri ile müşterilerinden düşünceleri alınan yeni veya geliştirilmiş ürünlerin piyasada başarı şansı artmaktadır (Atakan, 2006: 93). 2.6.4.2.3. Üretim Firma, mevcut ve yeni tasarımları doğrultusunda, müşteri istek ve beklentilerini karşılamayı hedeflediği üretimini gerçekleştirmelidir. Tasarımcılar mutlaka, seri 87 üretimden önce ve sonra üretilen ürünleri test ederek, müşterinin isteklerinin tasarıma ne kadar uygun üretilebildiğini düzenli olarak izlemelidirler. Bu izleme yapılmazsa veya müşterinin sesi, ürün ve hizmet sunanlar tarafından yeterince algılanmaz ve üretime yansıtılmazsa müşteri memnuniyetinin sağlanması zorlaşır. Üretimden tüketime işletmenin her aşamasında, müşterilerin hepsinin olmasa bile bir kısmının düşüncelerini almak işletmeye yarar sağlamaktadır. Ürün tasarımı, envanter planlaması, siparişlerin işlenmesi gibi birçok aşamada müşteriler ile yakın işbirliği istenmektedir. Bu işbirliği ve iş ortaklığından müşteri ve tedarikçi işletme birçok faydalar sağlamaktadır (Taşkın, 2000: 48). 2.6.4.2.4. Tanıtım Pazarlama, tasarımı yapılan ve seri üretimine başlanan ürünün fiyatını, satış noktasını ve şeklini belirleyerek, müşterilere tanıtım faaliyetlerini organize ederek, satış öncesi talep geliştirmede bulunur. Tanıtım faaliyetleri daha çok, oluşacak müşteri beklentilerinin seviyesi üzerinde etkili olur (Kalder, 1999: 38). Tanıtım faaliyetlerinde verilen mesajların abartılı ve yanlış olmamasına özen göstermek gerekir. Aksi taktirde müşteriler fazla beklenti içine girerek ürün performansı ve beklentileri çakışmadığı için müşteri memnuniyetsizliği söz konusu olacaktır. Özetle müşteri, tanıtımından etkilenip aldığı üründe tanıtımın uyandırdığı beklentilerle, ürünün tüketiminden elde ettiği sonucun aynı olmasını beklemektedir. Memnuniyetin alım öncesi beklentilere dayandığını bilmekteyiz. Tüketicinin memnun olması ya da olmaması beklentilerle ilişkili olmaktadır. Bu nedenle pazarlamacıların beklentiler konusunda çok hassas davranmaları gerekmektedir. Bir ürünle ilgili reklam yapılınca, insanlar söylenenlere inanacak ve ürünü kullandıklarında reklamın abartı olduğunu, ürünün reklamda anlatılanlar gibi olmadığını anladıklarında, firmayı sorumlu tutacaklar ve firmaya olan güvenleri sarsılacaktır (Atakan, 2006: 93). 2.6.4.2.5. SatıĢ Üretilen ürünün, pazarlama tarafından hedeflenen pazara, bölgeye ve müşteri grubuna satış öncesi çalışmalar yapılarak satış geliştirme faaliyetleri ile, satışları gerçekleştirilir. Satış yapan grup, satış yapacağı müşterilerinin ürün hakkındaki görüşlerini satış sırasında veya satış sonrasında mutlaka almalıdır. Satış faaliyetlerini 88 yakından izlemek ve satışların olumsuz gelişmemesi için alınabilir önlemleri hızla almak için bu gereklidir (Kalder, 1999: 38). Bir pazarda birden fazla satıcı varsa aralarında da rekabetin olması kaçınılmazdır. Bu durumda müşterinin seçimi belli kriterler doğrultusunda olacaktır. Müşteri çok nadir olarak ona satılmaya çalışılan şeyleri alır. Müşteri, seçimini ona kazandırılacak değere göre yapar. Müşteri toplam maliyete ve göreceli toplam kaliteye bakmaktadır. Kalitenin parasal olmayan tüm unsurları da içerdiği unutulmamalıdır. Müşteri ürüne, hizmete ve imaja da para vermektedir (Onay ve Köroğlu, 1995: 109). Satış sırasında üzerinde durulması gereken nokta satılan ürün ve hizmetin sağlayacağı ekonomik değer ve bu değerin rakiplerle olan farklılıklarıdır. Çünkü müşteri bu farkın ne kadar büyük olduğunu görebildiği müddetçe o firmanın ürün veya hizmetini talep edecek ve satın almaya devam edecektir. 2.6.4.2.6. SatıĢ Sonrası Hizmet Satış sonrası hizmetler ürünün kalitesini tamamlayan faaliyetlerdir. Dolayısı ile ürünün tek basına kaliteli olması müşteri memnuniyetinin sağlanması için yeterli olmamaktadır. Ancak kaliteli ürünle birlikte kaliteli satış sonrası hizmetin sunulması müşteri beklentilerini karşılar ve memnuniyeti sağlar. Bunun için hizmet sürecinin kalitesini belirleyen aşağıdaki temel konular üzerinde titizlikle durulmalıdır (Kalder, 1999: 38). ● Satış mekanı, teçhizat, ekipman, personelin görünümü ● Güvenirlik ● Nezaket ve saygı ● Güvenlik ● Ulaşılabilirlik ● İletişim, müşteriyi bilgilendirme ● Müşteriyi anlama 89 2.6.5. MüĢteri Sadakatinin OluĢturulması Sadık müşteriler; bir markayı tekrardan satın alan ve bu markayla ilgili bilgi aramaya gerek duymayanlar olarak tanımlanır. Tüketici, hangi firmanın malının en iyi seçim imkânı sunduğuna inanıyorsa o firmaya bağlı kalacaktır. Tüketicinin düşünce biçimlerinden, çeşit araması, sadakatin güçlenmesini engelleyebilir. Ürün kategorisinde çoklu marka sadakati varsa, diğer firmaya yönelme eğilimleri söz konusu olabilecektir. Müşteri sadakatinde önemli etmenler şunlardır (Altunbaş, 2000: 38). ● Veri depolarının en önemli kullanım alanlarından biri sadakat programlarıdır. Bu programlar vesilesiyle mağaza veya işletmeye karşı sadık müşteriler katılabilir. ● Sadık müşteriler diğer müşterilere oranla, ürün veya hizmetin fiyatlarına daha az duyarlıdırlar. ● Sadık müşteriler firmanın mamul veya hizmetlerini alırken istekli davranışlarda bulunurlar. ● Anlık müşteri tatmini, müşteri için sürekli değer sağlandığı anlamına gelmez. ● Müşterilerin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmeti başka bir firmadan satın almalarının anlamı, daha önceki firmayla ilişkisinin firma açısından “düzenleme sürecine” girdiğidir. Düzenleme süreci firmanın müşterisi ile olan bağının inceldiği anlamına gelir. Ancak müşteri odaklı çalışmak sadakati sağlar. Bir işletmeyi sürdürmenin yegane koşulu “sadık müşteriler “ kazanmaktır. Çünkü sadık müşteriler diğer müşterilere oranla daha sık alışveriş yapmaktadır. Ürün veya hizmet hakkındaki olumlu fikirlerini çevresindekilere anlatmaktadır. Bu şekilde sadık müşteriler yeni müşterileri işletmeye getirmekte ve işletmeye daha çok kazanç elde etmesini sağlamaktadırlar. Sadık müşteriler aynı zamanda firmaya olumlu bir geri dönüş oluşturarak sadık müşterilere yönelmeyi sağlamaktadırlar. Zaten müşteri sadakatinin tanımında “tekrar satın alma eğilimi” ve diğer müşteri olabilecek kişilere “yol gösterme ve öneri” vardır. Bu sadık müşterilerin firmaya geri geldiğini ve diğer tüketici veya müşterilere firmayı önerdikleri seklinde tanımlanması mümkündür (Altunbaş, 2000: 38). 90 Yeni müşteri elde etmenin, şu anki müşterileri korumaktan çok daha maliyetli olduğu göz önüne alınırsa, bir müşteri ne kadar uzun süre elde tutulursa o kadar kârlı olunacağı gerçeğinin birçok şirket tarafından göz ardı edildiği söylenebilir. Müşteri tatmini ölçümüne çalışmanın aracılığıyla müşteri ilişkilerine devam etmenin bir nedeni de tatmin sağlamak yoluyla müşteri sadakati yaratmaktır. Bu yolla, en iyi müşterilerle ilişkileri geliştirmek için sadakat (bağlılık) programları uygulanır. Müşterinin bir seçim hakkı olduğunda, aynı markayı satın alma ya da benzer ihtiyaçlarına çözüm bulmak için her zamanki sıklıkla aynı mağazayı tercih etme eğilimi, arzusu ve eylemine müşteri sadakati, bağlılığı dendiğini biliyoruz. Memnuniyet seviyesini arttırmak ve müşteri sadakati oluşturmak, sonuçta iyi bir müşteri ilişkileri yönetimini zorunlu hale getirmektedir (Odabaşı, 2001: 18). 2.6.5.1. MüĢteri Sadakat Düzeyleri Müşterinin işletme ile olan ilişkisinde çeşitli sadakat seviyeleri oluşur. Bu müşterinin işletme açısından sadık müşteri haline gelmesi için birkaç aşamadan geçmesi gerekir. Herhangi bir müşteri sadık müşteri konumuna gelene kadar öncelikle şüpheli müşteri konumundadır. Daha sonra potansiyel müşteri, belirsiz muhtemel müşteri, ilk kez satın alma yapan müşteri, tekrarlanan müşteri, düzenli müşteri ve sadık müşteri aşamalarından geçer. İlk konumda müşteri işletme ürün ve hizmetlerini bilen herkesi içerir. Bu müşterilere şüpheli müşteri gözü ile bakılır. Çünkü müşterinin ürünleri alabileceği varsayımı yapılmasına rağmen bu aşamada kesinlik yoktur. Potansiyel müşteriler işletmenin ürün ve hizmetlerine ihtiyaç duyan ve bunu alabilecek durumda olan müşteri grubudur. Bu müşteriler işletmeden henüz satın alım yapmadıkları halde işletme hakkında birçok şey bilmektedir. Belirsiz potansiyel müşteriler işletmenin ürünlerine ihtiyaç duymayan gruptur ve işletme, ürünlerinin bu müşteri grubunun ihtiyaçlarını karşılamadığını bilir. Daha sonraki aşamada işletmeden ilk kez satın alma yapan müşteriler bulunur. Müşteriler halen işletmenin müşterisi konumunda olabileceği gibi rakip işletmelerin müşterisi konumunda da olabilir. Bu aşamada işletmeler müşterilerinin kaybedilmesi durumunda katlanacakları maliyetleri incelemelidir (Erk, 2009: 58). Müşteri gruplarının farklı satın alma özellikleri göz ardı edilmemeli ve yönetim karar alırken müşteri grupları arasındaki farkı mutlaka dikkate almalıdır. Müşterilerin 91 ürün satın alırken marka ve işletmeye olan bağlılıkları farklılık gösterebilmektedir. Bir müşterinin firmaya ya da markaya olan bağlılığı bir anda gerçekleşmemektedir. Müşteri sadakati bir süreçtir. Her müşteri bu sürecin farklı noktalarında olabilir. Bir müşteri, işletmenin üretmiş olduğu ürünlerden öncelikle temel ihtiyaçlarını satın alma eğilimi göstermektedir. İşletme, sadık müşteriler oluşturabilmesi için öncelikle müşterilerin temel ihtiyaçlarını karşılamalı ve o ürünlerin sürekli kullanımını sağlamalıdır (Erk, 2009: 58). 2.6.5.1.1. Sadakatsizlik Sadakatsiz müşteriler, özel bir ürün veya hizmet için bağlılık ve tekrar alma amacı olmayan (Hançer, 2003: 40). müşterilerdir. Bu tür bir sadakat düzeyi özellikle farklı pazar koşullarının olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır (Değermen, 2006: 80). Müşterilerin düşük nispi tutumlarının iki nedeni olabilir (Dick and Basu, 1994: 99-113); birincisi pazara ilk giren bir markanın gerekli tutundurma faaliyetlerini gerçekleştirmemesi, ikincisi ise bütün markaların bir birine benzeyen bir pazarda rekabetin sürmesidir. Bu gibi durumlarda pazarlama yönetimi müşterinin tatminini artıracak pazarlama karmasını oluşturmaya çalışmalıdır. Müşteri sadakatsizliği işletmelerin pazarlama politikalarından kaynaklanabileceği gibi müşterilerin özelliklerinden de kaynaklanabilir. Sadakatsizliğin müşteriden kaynaklanan bazı nedenleri (Erk, 2009: 59). ● Akıllılık; kişi çapraz alışveriş sayesinde, daha iyi alışveriş yaptığını hisseder, daha iyi fiyatlar, aynı fiyata daha iyi kalite ve aynı fiyata daha çok miktar gibi. ● Adama; kişi çapraz alışverişi normal bir davranış olarak düşünür ve daha iyi alışverişler yapar. Kişi çapraz alışverişi bir görev olarak düşünür. ● Katmerli eğlence; kişi birden fazla mağazayı ziyaret etmeyi daha eğlenceli bulur. ● Para tasarrufu; kişi hem çok limitli geliri olduğundan hem de tatillerine, sosyal hayatına, kıyafetlerine vs. daha geniş pay ayırmak için bütçesine dikkat etmeye ihtiyaç duyar. 92 ● Merak; kişi, bakkal çeşitleri, ürünler ve markalar hakkında bilgi edinmekten hoşlanır. ● Vakit öldürme; kişinin her gün çok fazla zamanı vardır. Çapraz alışveriş sayesinde, kişi her gün bir aktiviteye sahip olur ve can sıkıntısına katlanmaz şeklinde sıralanabilir. 2.6.5.1.2. Yüzeysel Sadakat “Nispi tutumu” düşük olan fakat “yeniden satın alma davranışı” yüksek olan müşteriler yüzeysel sadakatle nitelendirilmektedir. Yani müşteri işletmeden ya da markadan tekrar tekrar ürün aldığı halde marka ya da işletmeye karşı duygusal bağlılığı zayıf olan müşterilerdir. Örneğin, endüstriyel ürünler satan bir işletme, yine endüstriyel bir işletme ile yaptığı kişisel satış görüşmeleri sonucunda tekrarlanan siparişler verebilir (Değermen, 2006: 81). Burada alıcı konumundaki işletmenin satıcı işletmeye tutumsal bir bağlılığı olmamasına ve diğer işletmelerden farklı bir duygu ile bağlanmamasına karşın alışverişine devam etmesi yüzeysel sadakatin bir neticesidir. Söz konusu alıcı işletme, daha cazip olan satıcı bir işletmeyi bulduğu anda alımlarını yeni işletmeye yönlendirmesi beklenen bir eylemdir. Yüzeysel sadakate sahip müşterilerin yeniden müşteri olma olasılıkları, kişisel faktörler kadar daimi satın alma, finansal teşvikler, uygunluk, ve alternatiflerin olmayışı gibi faktörler tarafından etkilenmektedir (Baloğlu, 2002: 47). Sahte sadakat konumundaki müşteriler her an için başka bir işletme tarafından sunulan cazip ürün veya hizmetleri satın alma kolaylığı ve ucuzluk gibi nedenlerden dolayı tercih edebilmektedirler (Selvi, 2007: 47). 2.6.5.1.3. GeliĢmemiĢ Sadakat Bu sadakat düzeyi, müşterinin yüksek “nispi tutumla” işletmeye ya da markaya bağlanmasına karşın “yeniden satın alma davranışının” düşük olmasıdır. Yani müşteri işletmeyi ya da markayı beğendiği, taktir ettiği ve duygusal olarak bağlandığı halde, işletmeden az sayıda alışveriş yapmaktadır. Başka bir ifade ile gelişmemiş sadakat, müşterilerin bir işletmenin sürekli müşterisi olmamasına rağmen, o işletmenin mal ve hizmetlerine karşı olumlu bir tutuma sahip olması olarak tanımlanmaktadır. Bu tür sadakatte kuvvetli satın alma davranışı fakat bunun satın alma davranışında net olarak 93 ortaya çıkmamasının nedenleri vardır. Örneğin; İşletmenin bulunduğu yerin uzakta oluşu, istenen ürünün stokta bulunmayışı veya diğer insanların kişinin satın alma kararını etkilemeleri gibi. Bu tür sadakate sahip olan kişilerin satın almalarını arttırmak için ilk olarak satın alma sıklığının neden düşük olduğunu belirlemeli ve sonra bu durumsal faktörlerin üstesinden gelmek için stratejiler geliştirilmelidir (Selvi, 2007: 48). 2.6.5.1.4. Mutlak Sadakat Mutlak Sadakat, yüksek düzeyde yeniden satın alma davranışı ve yüksek nispi tutumun bir arada olduğu, işletmeler tarafından en tercih edilen sadakat düzeyidir. Mutlak Sadakat, rakip işletmelerin müşterileri ele geçirme çabalarına karşı en dirençli sadakat düzeyi olduğundan işletmelerin ulaşmaya çaba gösterdikleri en üst düzeydeki sadakat düzeyidir (Değermen, 2006: 83). Sadakatin bu düzeyinde müşteri hem “nispi tutum” olarak hem de “yeniden satın alma davranışı” olarak yüksek seviyededir (Dick ve Basu, 2004: 99). Mutlak sadakat işletmenin ortaya koymuş olduğu olumlu faaliyetlerin neticesi olabileceği gibi müşterilerin bazı özelliklerinden de kaynaklanabilir. Gerçek sadakatin dayanak noktası, bireyin duygusal ve mantıksal ihtiyaçlarının kişisel ilişki biçimlerinin önem kazandığı ortamlarda karşılanıp karşılanmadığı ile doğrudan ilgilidir (Hançer, 2003: 40). Mutlak sadakatin müşteriden kaynaklanan sebepleri (Erk, 2009: 62); ● Tembellik, müşteri tembelliğinden dolayı yakın olan işletmeyi sürekli olarak seçiyor olabilir, ● Alışkanlık, kişi her hafta aynı dükkânı ziyaret eder, ● Rahatlık-uygunluk, kişi için açılış saati, ürünlerin seçimi, park etme, mesafe konularında çok rahat olabilir, ● Zaman tasarrufu; kişi diğer mağazaları ziyaret etmek için günlük işleriyle çok meşguldür, ● Tam eğlence; kişi dükkânda tamamıyla mutludur değiştirmek için nedeni yoktur, şeklinde ifade edilebilir. 94 2.6.5.2. MüĢteri Sadakatinin ĠĢletmeler Ġçin Önemi Küresel rekabetin artmasıyla müşteri odaklı pazarlama geliştirilmiştir. Müşteri odaklı pazarlama, müşterilere “işlem” satış yönlü yaklaşılmasına karşılık “İlişkisel Pazarlama” denilen yeni bir anlayış ile karşımıza çıkmaktadır. Geliştirilen bu anlayış, firmaların esas ilişkiyi satıştan sonra geliştirmesi gerektiği düşüncesine dayanır. Klasik pazarlama teorisi mevcut müşterileri elde tutmaktan ziyade, yeni müşterileri cezbetme sanatı üzerine kurulmuştur. Tartışmalar, satış sonrasından çok satış öncesi ve satış aktiviteleri üzerine yoğunlaşmıştır. Yeni anlayışa göre ise, satış nişanlılık devresine benzetilmekte ve firmanın başarılı olabilmesi için bunun kalıcı ve mutlu bir evliliğe dönüştürülmesi gerekmektedir. Burada sözü edilen evilik müşterilerle kalıcı, sıcak ve verimli bir ilişki kurulmasını içermektedir (Demirel, 1996: 155). Yoğun rekabet ortamının görüldüğü günümüzde, işletmelerin müşteriye karşı yaklaşımları, işletme başarısında son derece önem kazanmaktadır. Ünlü pazarlama otoritelerinden Roger Blackwell içinde bulunduğumuz dönemi “ müşteri yüzyılı “ olarak tanımlamakta ve güç dengesinin üretici, dağıtıcı yada perakendecilerden müşterilere kaydığını belirtmektedir (Tekinay, 2002: 60). Müşterilerin sadakatini sağlamanın ve devam ettirmenin kuralları şu şekilde sıralanmaktadır (Kalder, 2000: 19). Müşterilere Önemli Değerler Sağlamak; ● Müşterilerin gerçek ihtiyaçlarını anlamak, ● Ürünleri müşteri ihtiyaçlarına göre değiştirmek, ● Müşteri hizmetlerini geliştirmek, ● Memnuniyeti garantilemek, ● Şikâyetleri çabuk ve etkili şekilde ele almak, ● Ürün ve hizmetleri çok hızlı şekilde sunmak, Müşterilerle İlişkileri Geliştirmek, Ortaklık; ● Müşteriye yönelik önleyici düşünce tarzını benimsemek, 95 ● Müşteri yapısını, organizasyonunu ve sektörünü özümsemek, ● Çözüme yönelik düşünmek, ● Müşteri maliyetlerini düşürmesi için verimliliklerini arttırmak veya ürün hizmet fiyatlarını düşürerek yardımcı olmak, uygulamaya sokmak, basitleştirip her seviye tarafından anlaşılmasını sağlamak, ● Elektronik ve bilgi sistemlerinin birleşmesini sağlamak, Kişisel İlişkiler; ● Müşteri ile uzun dönemli kişisel ilişkiler kurmak, ● İşletme tarihini öğrenmek, ● İş İlişkilerinin insan boyutu olduğunu da göstermek, ● Açık günler, bayii günleri yapmak, ● Kullanıcıların derneklerine üye olmak, Bağlılık Programları Oluşturmak; ● Ürün veya hizmetler için ödüller koymak, ● Çeşitli piyangolar düzenlemek, ● Önemli günlerde hediyeler vermek, ● Haberleşmeyi düzenli yapmak, ● Prestij kartları, dernek üyelikleri vb. uygulamalarda bulunmak, ● Özel ve farklı hizmet programları sunmak, İmajı Yükseltmek; ● Rakipler tarafından henüz keşfedilmemiş olanakları sunmak, ● Müşterilere çeşitli ekonomik imkânlar sunmak, ● Müşterilerin işletmeye güvenmelerini sağlamak için fiyat hesaplarında şeffaf olmak, ● Pazar alanında rekabetçi olmak. 96 Yapılan çalışmalarda genellikle; sadık müşterilerin işletme ile ilgili ilişkilerine değer verdikleri, fiyata karşı daha az duyarlı oldukları, geri bildirim yoluyla işletmenin bilgi edinme sürecini kolaylaştırdıkları, daha fazla miktarlarda satın alma gerçekleştirdikleri, fırsatçı davranışlardan kaçındıkları ve işletme ile işbirliği içerisine girerek ürün ve hizmet sürecinde daha aktif rol oynamaya eğilimli oldukları görülmektedir (Selvi, 2007: 11). Ayrıca sadık müşteriler ağızdan ağza olumlu reklamlar yaparak pazarda yer alan potansiyel müşterilerin işletmeyi tercih etmelerini ve fiyata daha az duyarlı olarak bu sayede daha yüksek karlı satış yapmaya olanak sağlarlar (Doyle 2003: 162). Müşteri Sadakatinin Firmalar açısından sağladığı başlıca avantajlar (Şarlıgil, 2003: 83); 1- Sadık müşteriler satış işlemini kolaylaştırır. Sadık müşteriler markanın ya da mağazanın temel ve üstün özelliklerini bilirler, dolayısıyla bu müşterilere yeniden satış yapılması değil, sadece ihtiyaçlarının hatırlatılması yeterlidir. 2- Sadık müşteriler ilgili mağazayı daha sık ziyaret ederler. Bu ziyaretler sırasında daha önce satın almayı düşünmedikleri ürünleri görür ve satın alırlar. Firmanın özel bir ürününden kaynaklanan tatmin, müşterinin, firmanın sunduğu diğer ürünlere de olumlu yaklaşmasını sağlar. 3- Sadık müşteriler fiyatlar üzerinde kontrol olanağı sağlar. Sadık müşteriler ihtiyaçlarının, tatmini ilk sırada gördükleri için, fiyatlar üzerindeki küçük değişimleri çok önemsemeyebilirler. Bu yüzden geniş bir sadık müşteri kitlesine sahip firmalar fiyatlandırma konusunda daha rahat davranırlar. 4- Sadık müşteriler pazara istikrar sağlarlar. Firma pazar payını daha kesin olarak tahmin edebilir. Satışlarda büyük iniş çıkışlar görülmez. İstikrarlı bir pazar yönetiminin daha etkili planlar yapmasını ve kaynaklarını daha etkin kullanmasını olanaklı kılar. 5- Sadık müşteriler sayesinde firmalar daha düşük maliyete veri tabanı sahibi olur. Bugün müşteriler hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmak, müşteri ihtiyaçlarını beklentilerini bilmek ve onlara özel uygulamalar, kampanyalar vs. geliştirmek kısaca CRM altyapısını oluşturup işler hale getirebilmek gittikçe sertleşen rekabet ortamında çok önemli bir silah halini almıştır. Dolayısıyla 97 müşteri bilgilerini içeren veri tabanlarına sahip olan işletmeler için daha da önem kazanmıştır, sadık müşterilerin yoğunluğu bu bilgi bankasına daha kolay ve ucuza sahip olmayı sağlar. 2.7. MüĢteri Odaklı Yeni Ürün GeliĢtirme Süreci Bulundukları rekabetçi çevrede başarılı olmak isteyen bazı işletmeler, rekabet avantajı sağlamak için etkinlik ve üretkenliğe odaklanarak tasarım çalışmalarını işletme içinden başlatırlarken bu çabalar, genellikle gösterişsiz geliştirmeler sağlamış ve kolaylıkla taklit edilmiştir. Bazıları ise hammaddeleri ürün ve hizmetlere çevirme yeteneklerini önemli oranda arttıran ileri teknolojilere (bilgisayarlı üretim, esnek üretim sistemleri ve hücre tipi üretim) ve yönetim tekniklerine (tam zamanlı üretim ve kaynak planlama gibi) yatırım yapmışlardır. Bu stratejiler işletmelerin etkinlik ve verimliliklerini önemli derecede arttırmış; ancak, bu işletmelerin yeni ürün tasarımları, müşteri ihtiyaç ve taleplerine odaklanmadıkları için, müşterilerin değişen istek ve ihtiyaçlarına ayak uyduramamıştır (Vonderembse ve Raghunathan, 1997: 254). İşletmeler, müşteri ihtiyaçlarına ve pazar fırsatlarına gözlerini kapatamazlar. Bir işletme stratejisinin, müşteri ve pazarın ihtiyaçlarını karşılaması, potansiyel fırsatları değerlendirmek için imkânlar sunması ve işletmeye rekabetçi güç sağlaması gereklidir. İşletme stratejileri doğrultusunda hazırlanacak ürün planlamalarında şu unsurların yer alması gereklidir: ● Yeni ürün tasarım projelerinin seçiminde rehber olacak işletme seviyesi stratejiler. ● Hedef müşteri, pazar ve rekabet gücü değerlendirmeleri. ● Rekabetçi ürünler için pozisyon tanımlamaları ve rekabet gücü sağlamak için bu ürünlerin diğerlerinden ne kadar farklılaştırılacağı. ● Rekabetçi tasarım projelerinin karşılaştırılması ve önceliklerinin belirlenmesi. ● Tasarım kaynakları tahmini ve genel iş planında bütçelerle tasarım kaynak gereksinimlerinin dengelenmesi. 98 2.7.1. Geleneksel Yeni Ürün GeliĢtirme Süreci Tasarım faaliyetlerini müşteriyi odak almadan, farklı kaygı ve öncelikleri ön plana çıkararak yürüten yaklaşımların tümünü geleneksel yöntemler olarak değerlendirebiliriz. Geleneksel yeni ürün tasarım süreci, birbirini izleyen ve biri sonuçlanmadan diğerine geçilemeyen aşamalardan meydana gelir. Bu durumda yeni ürün tasarım çalışmaları, ürünün fonksiyon, özellik ve yaklaşık maliyetlerini belirleyen pazarlama tarafından başlatılır. Pazarlamadan elde edilen bilgiler ışığında tasarım mühendisliği bir prototip tasarlayarak, arzulanan ürünün detaylı özellilerini raporlar. Bu özellikler daha sonra ihtiyaç duyulan araç, malzeme ve üretim gereçlerini tasarlamak ve düzenlemek için üretim mühendisliği tarafından kullanılır. Daha sonra ürün bir miktar üretilir. Nihayet üretim, satış, dağıtım ve hizmet gruplarının sorumluluğunda başlatılır (Yalçın, 2005: 105). Geleneksel Yeni Ürün Tasarım Süreci‟nde ürün pazara sunulmadan önce çoğu zaman deneme satışları ile müşterinin tepkisi alınmaya çalışılır. Ürünün işletme için yeterli getiriyi sağlayabileceği düşünülürse, imalat ve satışına başlanabilir. Yapılan tüm bu çalışmalar sonucunda piyasaya sunulan ürünün gerçek başarısı ancak pazarda görülebilir. Bu, tasarım çalışmalarını işletme içinden başlatan geleneksel tasarım yaklaşımının en önemli dezavantajıdır (Yalçın, 2005: 106). ● Yeni ürün tasarımı, pazar taleplerinden daha çok, mühendislerin tasarımlarına dayalıdır. ● Fiyatlar maliyet artı yaklaşımına göre belirlenir. Böylece hedef kâr marjları ürünlerin son maliyetlerine eklenir. ● Ürünün son maliyeti, nihaî ürün piyasaya sürülmeye hazır hale gelmeden saptanamaz. ● Yeni ürün tasarım sürecinde müşterinin istek ve ihtiyaçları ile ödeme gücünün çok geç farkına varılır ve neredeyse tamamlamış ürünün sadece ayarlanmasına yardım eder. ● Mühendisler ve pazarlamacılar arasında işbirliği en alt seviyededir. 99 Geleneksel Yeni Ürün Tasarım Yaklaşımı, etkisiz, zaman israfına neden olan ve pahalı bir yaklaşımdır. Tasarım mühendisleri faaliyetlerin sürdürülmesi, üretimin tasarımı, üretim ve hizmet maliyetleri hakkında çok az bilgi sahibi olarak ya da bilgisizce ve dışarıya kapalı olarak çalışırlar (Tatikonda ve Tatikonda 1994: 23). Bunun sonucunda, müşteri gereksinimlerini karşılamayan, doğru fiyatlanmayan, büyük satış ve kâr potansiyellerini rakiplerine hediye eden, bir süre sonra yeniden tasarlanması gereken ürünler ortaya çıkar. Pek çok işletme hatta endüstrinin tamamı, işletme içinden dışarı doğru yapılan yeni ürün tasarımı yaklaşımları nedeniyle benzer problemlerle karşılaşmıştır (Butscher ve Laker, 2000: 49). Günümüzde işletmeler, kârlarında ve pazar paylarında artısı sürdürebilmek için, yeni ürün tasarım süreçlerini geliştirmeye odaklanmıştır (Vonderembse ve Raghunathan, 1997: 254). Bu çerçevede yeni ürün tasarımının müşteri odaklı yapılması -müşteriden başlatılması- ortaya konan çözümlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Müşteri Odaklı Yeni Ürün Tasarımı, bir taraftan müşteri ihtiyaçlarını daha iyi karşılayan yeni ürün tasarımlarına izin verirken, diğer taraftan ekonomik ve çabuk üretim yapma imkânı sağlamaktadır. 2.7.2. MüĢteri Odaklı Yeni Ürün GeliĢtirme Süreci Piyasaya sunulacak yeni bir ürünü tasarlamak ya da var olanı geliştirmek kolay değildir. Bunun için öncelikle hedef müşteri grubu, işletme faaliyet ve ürünleri, rakipler ve ürünleri ile ilgili bilgiler toplanması ve bunlarla ilgili stratejik ve taktik kararlar alınması gereklidir. Pek çok işletme, kendi müşterileriyle iletişimde garanti programları, müşteri şikayetleri ve kendi satış görevlilerinden yararlanır. Bunun sonucu tasarlanan ürün ya da hizmetlerde müşterinin gerçekten istediklerine yoğunlaşmadan, yanlışlıklara odaklanmaktır (Bouchereau ve Rowlands 2000: 8). Yeni ürün tasarımında bu tür yaklaşımlar genellikle kapsamlı yeniden tasarımlara ya da üretim başladıktan sonra problem çözme çalışmalarına yol açar (Shillito, 1994: 41). Bunu önlemenin yolu, tasarım çalışmalarına müşteri istek ve ihtiyaçlarından başlamaktır. Rekabetin yoğun, müşterilerin bilinçli, iletişimin hızlı, ürünlerin ve üretim süreçlerinin hızla taklit edilebildiği bir ortamda, işletmelerin başarısı, müşterilerin 100 istediği kalite ve fonksiyonlara sahip ve fiyatı müşterilerin ödemeyi kabul edebileceği seviyede olan ürünler tasarlayıp piyasaya sürmelerine bağlıdır. Etkili yeni ürün tasarımı pek çok işletme fonksiyonunun karşılıklı ve yakın ilişkisini gerektirir. Bu yüzden, Müşteri Odaklı Yeni Ürün Tasarım Süreci‟nde tasarım faaliyetleri, çapraz fonksiyonlu bir yeni ürün tasarım ekibi tarafından yürütülmelidir. Böylece ekip çalışmasıyla ürün ve süreç mühendisliğinin eşzamanlı geliştirilmesi, tasarımın tamamlanma zamanını kısaltır ve ürünün performans ve kalitesini arttırır (Vonderembse ve Raghunathan, 1997: 255). Sürekli yenilenen ürünler tasarlamak ve piyasaya sürmek için takıma pazarlama fonksiyonunun dahil edilmesi gereklidir. Diğer taraftan tasarım sırasında ürün ve süreç maliyetlerinin yönetilmesi amacıyla ekipte maliyet muhasebesi de yer almalıdır. Tasarım sırasında belirlenen ürün fonksiyon ve özelliklerinin hedef maliyetlerinde temin edilmesinden satın alma sorumlu olacaktır. Bu yüzden tasarım ekibinde satın almanın da bulunması gerekmektedir. Bununla birlikte, yeni ürün tasarımında başarı, söz konusu ekibin fikir aşamasından ürün piyasaya çıkana kadar yeni ürün oluşturmak için kullandığı taktiklere ekibin eşgüdüm ve işbirliğine bağlıdır (Cooper, 2004: 43). Müşteri Odaklı Yeni Ürün Tasarım Süreci‟nde, tasarım faaliyetleri müşterinin istek ve ihtiyaçlarından başlatılır. Bu yüzden süreç pazar araştırmalarıyla başlar. Bu süreçte işletme, öncelikle müşterinin olası istek ve ihtiyaçlarını anket, ilgi grupları benzeri yöntemlerle toplar. Daha sonra bu istek ve ihtiyaçlar, Kalite Fonksiyon Yayılımı ile değerlendirilir. Böylece müşterilerin ürün üzerinde istedikleri ve istemedikleri özellikler, işletmenin teknik yeterlilik ve yetenekleri ile müşterinin rakip ürünler ve işletmenin mevcut ürünleri hakkında rekabetçi değerlendirmeleri doğrultusunda ürün kavramı oluşturulur (Yalçın, 2005: 108). Müşteri Odaklı Yeni Ürün Tasarım Süreci ile, bir taraftan ürün özellikleri ve işletme yeterlilikleri doğrultusunda tasarım gerçekleştirilirken, diğer taraftan ürünün, müşterinin ödemeye razı olabileceği fiyatlarla satılmasını sağlayabilecek olan maliyetlerin yönetim süreci devam ettirilecektir. Bu süreçte maliyetlerin yönetimi Hedef Maliyetleme ile sağlanacaktır. Ekip, bir taraftan Kalite Fonksiyon Yayılımı ile ürün özellikleri ve işletme yeterliliklerini bir arada değerlendirip ürün kavramını ortaya çıkarırken, bununla eşzamanlı olarak, Hedef Maliyetleme ile pazar araştırmalarından 101 elde edilen hedef satış fiyatı doğrultusunda ürün seviyesi ve bileşen seviyesi hedef maliyetleri belirleyecektir. Belirlenen hedef maliyetler, tasarım sırasında ekibe yol gösterecek, ekibin ürün fonksiyon ve özelliklerini belirlerken, başarması gereken hedefler olarak kullanılacaktır. Bu hedefler aynı zamanda işletmenin satın alma fonksiyonu için de geçerli olacaktır. Böylece satın alma bu hedefleri başarmak için tedarikçilerle işbirliğine gidecektir. Tasarlanan ürün fonksiyon ve özellikleri ile bunlar için ayrılan hedef maliyet payları arasında uyuşmazlık olması durumunda, ürün özellik ve fonksiyonları yeniden tasarlanacak, bu mümkün değilse, ürün seviyesi hedef maliyetler asılmadan diğer fonksiyon ve özelliklerden pay aktarılacaktır. Bu çalışmalarla eşzamanlı olarak ekipte yer alan üretim ve tasarım mühendisleri tarafından, oluşmaya başlayan ürün kavramının endüstriyel açıdan üretilebilirliği sağlanacaktır. Yapılan tüm çalışmalara rağmen, belirlenen fonksiyon ve özelliklere paylaştırılan hedef maliyetlerle ulaşılamazsa, yeni ürün tasarımında vazgeçilecek ve ya - eğer ürün işletme için vazgeçilemezse- hedef maliyetler arttırılacak veya ürün fonksiyon ve özelliklerinde azaltma yapılacaktır. Söz konusu süreç sonunda başarı sağlanarak ürün üretildiğinde, müşteri talepleri hem ürün özellikleri, hem de fiyat konusunda karşılanmış olacaktır. Diğer taraftan süreç başarısız olursa, yeni ürün tasarımından vazgeçilecektir. Vazgeçme kararı, bir başarısızlık olarak algılansa da, söz konusu süreçte ürünün üretim kararı verilene kadar, ürünle ilgili hiçbir sabit sermaye yatırımı yapmamakta, sadece ürün tasarlanmaktadır. Böylece işletmenin yeni ürün tasarımında üstlendiği risk ve zararlar en alt seviyede olacaktır (Yalçın, 2005: 109). 2.7.2.1. MüĢteri Odaklı Yeni Ürün GeliĢtirme Sürecinde Kullanılabilecek Araçlar Müşteri odaklı yeni ürün geliştirme sürecini daha etkili gerçekleştirebilmek için kalite fonksiyon göçerimi ve hedef maliyetleme gibi araçlar kullanılabilmektedir. Bu bölümde söz konusu araçlara değinilmektedir. 2.7.2.1.1. Kalite Fonksiyon Yayılımı Kalite Fonksiyon Yayılımı (KFY), biçimi eve benzeyen bir dizi matris kullanan, fonksiyonlar arası bir takım tarafından yürütülen ve müşteri girdilerinin tasarım, imalat ve satış sonrası hizmete kadar işletmeye iletilmesini sağlayan bir ürün ve hizmet tasarım 102 sürecidir (Griffin ve Hauser, 1993: 2). KFY, herhangi bir is kararında, önemli hedefler hakkında bilgileri düzenlemenin sistematik bir yoludur. KFY, yeni ürün tasarımı ve kalitenin müşteri ihtiyaçlarını karşılamasını garantileme süreci olarak kalite literatüründe yaygın olarak kullanılmaktadır (Ansari vd., 1996: 131). KFY metodolojisi, Japonya‟da, Tokyo Teknoloji Enstitüsünde 1960‟ların sonlarında Yoji Akao tarafından geliştirilmiştir. Yöntem, önceleri “Kalite Tabloları” olarak adlandırılmış daha sonra geliştirilerek KFY olarak (Adiano, 1994: 26) tanımlanmıştır. KFY, müşteri ihtiyaç ve isteklerini ürünün tasarım özellikleriyle birleştirmek için kullanılan, pazarlama, tasarım mühendisliği, üretim ve satın almadan oluşturulan fonksiyonlar arası takımlar kullanan bir yaklaşımdır (Tan, 2001: 200). Yeni ürün tasarımı, satışa kadar, pazarlama, planlama, tasarım, üretime hazırlama ve kontrol dahil her süreci kapsar. Kalite Fonksiyon Göçerimi, ürün bileşenlerinin sağlanmasından kaynaklanan problemleri önler. Böylece sıkıntısız bir geliştirme süreci sağlar (Akao ve Mazur, 2003: 31). Kalite Fonksiyon Göçerimi‟nin ilk göze çarpan özelliği, klasik tasarım anlayışını ortadan kaldırmış olmasıdır. Klasik tasarımda üretici, kendi beğenileri ve kalite anlayışına göre bir ürünün tasarımını yapar ve bunu üretir. Daha sonra ürünün piyasadaki satışları ile tüketicinin ürüne olan tepkisini ölçmeye çalışır. Tüketicinin verdiği tepkiler doğrultusunda ürün özelliklerini değiştiren revizyonlarla satış rakamlarından tatmin oluncaya kadar ürünü sürekli olarak değiştirir. Diğer taraftan KFY ile tasarımda müşteri istek ve tercihleri tasarımın başlangıç noktası olduğundan, müşteri beğenişi ilk tasarımla sağlanmaktadır. Böylece zaman ve maliyet tasarrufları sağlanmaktadır. Tasarımda KFY kullanımıyla, tasarımın her aşamasında, gerekli olan “ne” ile başarılacak olan “nasıl” arasındaki ilişkiler sürece ortak olanlar tarafından müşterek olarak belirlenecektir (Adiano, 1994: 27). Müşteri gereksinimlerini ürünün planlama aşamasından, faaliyet seviyesindeki en detaylı sekline kadar takip ettiği için KFY, her aşamada anlam ve sonuçları ilişkilendirmek için birbirine kenetlenen bir yapı kullanır (Adiano, 1994: 26). Birbirine kenetlenen ilişki yapısının yorumlar ve yeni ürün tasarım süreci boyunca tam olarak ilişkilendirilebilen çok fonksiyonlu bakış açılarına izin vermesi önemlidir (Adiano, 1994: 27). 103 Teknoloji yönetimi alanında yapılmış araştırmalar, pazarlama, üretim, mühendislik ve Ar-Ge arasında iletişim ve işbirliğinin, yeni ürün başarısının daha yüksek olmasına ve daha kârlı ürünlere yol açtığını iddia ederler. KFY, müşteri ihtiyaç ve isteklerini mühendislik, üretim ve Ar-Ge kararlarıyla birleştirerek, bu fonksiyonlar arasında iletişimi sağlar (Griffin ve Hauser, 1993: 3). Mühendisler, pazarlama ve üretim arasında konumlanmışlardır ve yeni ürün tasarımında liderlik rolünü üstlenmeleri gereklidir. KFY, mühendisler için yeni ürün tasarım sistemi yapılandırmalarında etkili bir araçtır (Akao ve Mazur, 2003: 30). Ürünün kalitesini belirleyen elemanların ayrıştırılması ve bunların ürünlere dahil edilmesi olarak düşünülebilecek olan KFY, müşterinin tanımlanması, müşteri ihtiyaçlarının belirlenmesi, ihtiyaçların ta işin basında tasarıma aktarılması ve müşteri istekleri değişiminin kontrol altında tutulmasında işletme açısından önemli yararlar sağlamaktadır. Diğer taraftan tasarım faaliyetlerine müşterinin istek ve ihtiyaçlarından başlanmasından dolayı da müşteri odaklı bir sistemdir. KFY süreci boyunca tasarım ekibi, öncelikle müşterilerin istediklerini ve daha sonra tasarımın teknik yönüne konsantre olarak başarılı olmanın muhtemel yollarını düşünmeye zorlanır. KFY sürecinde öncelikle kalite evi olarak da bilinen ilk matrisle, ürün kavramı ortaya konur. Daha sonra sırasıyla, ürün parça, ürün süreç ve üretim süreç matrisleri ile tasarımın dört aşaması tamamlamış olur. Bu aşamalar, tasarım ekibinin müşteri memnuniyetine yönlendirilmesinde yardım eder (Crowe ve Cheng, 1996: 37). Her bir aşama, dikey olarak Ne‟ler ve yatay olarak Nasıl‟ların yer aldığı matrislere sahiptir. Ne‟ler müşteri gereksinimleri, Nasıl‟lar bunları başarma yollarıdır. Her bir aşamada çok önemli yeni teknolojik yatırım gerektiren ya da organizasyon için riski yüksek olan Nasıl‟lar sonraki aşamaya taşınır (Crowe ve Cheng, 1996: 37). Kalite evi, KFY takımı tarafından oluşturulan KFY‟nin temel yapısıdır. Müşteri istekleri ile bunları karşılamaya yönelik olarak belirlenen kalite karakteristiklerini ilişkilendirmeye, ürün özelliklerini algılamaya dayalı olarak karşılaştırmaya, kalite karakteristiklerini objektif ölçülere dayalı olarak belirlemeye ve aralarındaki olumlu ya da olumsuz korelasyonları belirlemeye yarayan bir matrisler setidir (Akbaba, 2000: 3). Kalite evinin anahtarı: “Tüm ürünler, müşterilerin arzuları ve ağız tatlarını yansıtmak 104 için tasarlanmalıdır. Böylece pazarlamacı, tasarım mühendisi ve üreticiler ürün ilk tasarlandığı andan itibaren tamamen birlikte çalışacaklardır” (Adiano, 1994: 27). 2.7.2.1.1.1. Kalite Fonksiyon Yayılımı’nın Süreci Yapılandırılmış KFY süreci boyunca tasarım ekibi, öncelikle müşterilerin istediklerini ve daha sonra tasarımın teknik yönüne konsantre olarak başarılı olmanın muhtemel yollarını düşünmeye zorlanır. KFY sürecinde öncelikle kalite evi olarak da bilinen ilk matrisle, ürün kavramı ortaya konur. Daha sonra sırasıyla, ürün parça, ürün süreç ve üretim süreç matrisleri ile tasarımın dört aşaması tamamlanmış olur. Bu aşamalar, tasarım ekibinin müşteri memnuniyetine yönlendirilmesinde yardım eder (Crowe ve Cheng, 1996: 37). Her bir aşama, dikey olarak Ne‟ler ve yatay olarak Nasıl‟ların yer aldığı matrislere sahiptir. Ne‟ler müşteri gereksinimleri, Nasıl‟lar bunları başarma yollarıdır. Her bir aşamada çok önemli yeni teknolojik yatırım gerektiren ya da organizasyon için riski yüksek olan Nasıl‟lar sonraki aşamaya taşınır (Crowe ve Cheng, 1996: 37). Kalite evi, KFY takımı tarafından oluşturulan KFY‟nin temel yapısıdır. Müşteri istekleri ile bunları karşılamaya yönelik olarak belirlenen kalite karakteristiklerini ilişkilendirmeye, ürün özelliklerini algılamaya dayalı olarak karşılaştırmaya, kalite karakteristiklerini objektif ölçülere dayalı olarak belirlemeye ve aralarındaki olumlu ya da olumsuz korelasyonları belirlemeye yarayan bir matrisler setidir (Akbaba, 2000: 3). Kalite evinin anahtarı: “Tüm ürünler, müşterilerin arzuları ve ağız tatlarını yansıtmak için tasarlanmalıdır. Böylece pazarlamacı, tasarım mühendisi ve üreticiler ürün ilk tasarlandığı andan itibaren tamamen birlikte çalışacaklardır” (Adiano, 1994: 27). Kalite evi planlama ve pazarlama, tasarım mühendisliği ve üretim fonksiyonları ile bağlantılı iletişim iş programları setidir. Müşteri ihtiyaçları, çeşitli müşteri araştırma teknikleri yoluyla öncelikli olarak araştırılır. Bir veya daha fazla müşteri isteği ile ilgili mühendislik özellikleri eşleştirilir ve değerlendirilir. Kalite evinin matris çatısı, mühendislere ikincil olarak geliştirmek zorunda oldukları çeşitli mühendislik özelliklerinde yardım eder. Ev, tasarım takımına da maliyet azaltımlarını içeren geliştirmeler için hedefler belirlemelerinde yardım eder (Chen ve Richard, 2002: 3). 105 2.7.2.1.1.2. Kalite Fonksiyon Yayılımı ve Ürün GeliĢtirme Süreci KFY, (Griffin, 1992: 360) tarafından, yeni ürün tasarım sürecinin en önemli parçası olarak ilan edilmiştir. KFY bilgiye ve insana yapılan bir yatırımdır (Vonderembse ve Raghunathan, 1997: 255). Ürün veya hizmetlerde başarı, müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerinin neler olduğu ve nasıl karşılandığına bağlıdır. KFY, takımın yeni ürün tasarım süresince müşteri gereksinimlerine odaklanmasına yardımcı, görsel bağlantılı süreçlerdir. KFY, ürün ve üretim süreçlerinin her bir aşaması için uygun teknik gereklilikler içine müşteri ihtiyaçlarını yerleştirmeyi amaçlar (Bouchereau ve Rowlands 2000: 8). KFY‟nin ana amacı, yaygın olarak kalite evi olarak bilinen KFY matrisleri yardımıyla, çeşitli elemanlar arasında karşılıklı ilişkileri resmeden, yoğunlaştırılmış etkili miktarda bilgi sağlayan, güçlü net bir görüntü sağlamaktır. KFY, genellikle müşteri gereksinimleri ile teknik yeterliliklerin karşılıklı ilişkilerini açıklamak için bir metodoloji olarak kullanılmıştır. Gereksinimlerin karşılıklı ilişkileri teknik yeterliliklerin müşteri gereksinimleri üzerine etkisini açıklayan iliksi matrislerinde ve teknik yeterlilikler arasındaki karşılıklı iletişimi belirten, karşılıklı ilişki matrislerinde gösterilir. Bu ilişki ve karşılıklı ilişkiler, yüksek müşteri memnuniyetini başarmak için hesaba katılmalıdır (Bode, 1998: 587). KFY, müşterilerin belirttikleri önem derecelerine dayalı olarak tasarım parametrelerine değerler tespit eder. Hedef Maliyetleme maliyetlere dayalı olarak tasarım parametreleri tayin eder. Bu süreç, üretici ya da hizmet sağlayıcılara müşteri memnuniyetini tehlikeye atmadan maliyetlerin düşürülebileceği tasarım ya da üretim alanlarını açıklayıcı bilgiler sağlar (Hales, 1995: 18). KFY, yeni ürün tasarım ekibine Geleneksel Yeni Ürün Tasarım Süreçleri‟nin üstünde önemli geliştirmeleri başarma, ürün maliyetlerini azaltma ve pazara ürün sunma süresini kısaltma konularında önemli fırsatlar sunar (Vonderembse ve Raghunathan, 1997: 254). KFY kullanımının yeni ürün tasarım süresini % 50, üretime hazırlık ve mühendislik maliyetlerini % 30 azalttığı ortaya konmuştur (Clausing ve Pugh, 1991). Yeni ürün tasarımına müşteri istek ve ihtiyaçlarından başlanmasını sağlayan KFY‟nin tasarım çalışmalarına dahil edilmesi, işletmelerin müşteri istek ve ihtiyaçlarına uygun tasarımlar yapmalarına imkân sağlayacaktır. Bu çerçevede yeni ürün tasarımında KFY kullanımını önemli oranda yararlı olduğu söylenebilir. Diğer taraftan, KFY 106 geliştirilmesi ve kullanımı basit olmayan bir araçtır (Bouchereau ve Rowlands 2000: 8). KFY tablolarının hazırlanması için çok zaman harcanır. Ayrıca bilgi toplama ve analizinin daha çok subjektif değerlendirmelerle yapılması KFY‟nin bir başka dezavantajıdır. KFY, pazarlama, mühendislik, ar-ge, üretim ve yönetimin bilgi ihtiyaçlarını bütünleştirmek için, tüm sistem tasarım süreci boyunca yapılandırılması gereken her biri KFY‟nin bir aşamasını oluşturan, dört ev gerektirir (Bouchereau ve Rowlands 2000: 10). Bunun için, kalite evi üzerinde üretim planlaması yapılarak ürün kavramına ulaştıktan sonra ürün, ürün parça, üretim süreçleri ve üretim planlamasının yapılabileceği ASI (Amerikan Tedarikçiler Enstitüsü) tarafından geliştirilen, dört aşamalı KFY modeli kullanılabilir (Cohen, 1995: 311). Bu yaklaşım yeni ürün tasarım sürecinin dört aşamasında müşteri ihtiyaç ve isteklerini işletmeye ulaştıran, birbiriyle ilişkili tablolar kullanır. Bu dört aşama, planlama, tasarım, süreç ve üretimdir. Söz konusu modelde yer alan aşamalar söyle sıralanabilir (Bouchereau ve Rowlands 2000: 10): 1. Ürün planlama: Kalite evi. 2. Yeni ürün tasarımı: Ürün parça ve bileşenlerinin geliştirilmesi 3. Ürün süreçlerinin planlaması 4. Üretim Süreçlerinin planlanması KFY‟nin başlangıç noktası, kalite evinin oluşturulmasıdır. Kalite evinin oluşturulması için öncelikle, “nasıl görünür, nasıl hissedilir, dayanıklılığı nasıldır” gibi sık sık ölçülemeyen müşteri gereksinimleri saptanır (Bouchereau ve Rowlands, 2000: 9). Bu aşama müşteri gereksinimlerinin mühendislik karakteristiklerine çevrilmesi aşamasıdır. Kalite evinde kullanılan bu ilişki matrisi müşteri gereksinimleri ve pazarlamanın dilini mühendislik diline çevirir. ilişki matrisiyle çevrilen “otomatik kapanma zamanı gecikmesi” gibi bir mühendislik tasarım niteliği, müşteri gereksinimlerini tatmin etme aracı olarak kullanılır. Ayrıca tasarım niteliğinin performans ölçüleri (gecikme zamanı gibi) olarak da kullanılabilen bu nitelik, ürünün rekabet yeteneğini tespit eder. Böylece, matrisin çatısı, tasarım nitelikleri, mühendislik nitelikleri arasında karşılıklı ilişkileri belirler. Mühendislik niteliklerinin birbirileriyle etkileşimleri de matrisin çatısında gösterilir. Örneğin daha parlak far, daha fazla elektrik 107 gücü gerektirir- ve böylece aracın diğer alt sistemleri de etkilenir (Griffin ve Hauser, 1992: 364). Matrisin çatısında ortaya çıkarılan bu etkileşimler, tasarım sırasında ayrıca üzerinde durulması ve çözümlenmesi gereken konular arasındadır. Kalite evi pazarlamadan (müşterinin istek ve ihtiyaçları ile ödeme gücü), mühendislikten (mühendislik ölçüleri ve matrisin çatısı) ve karşılıklı iliksilerde anlamsa gerektirdiğinden fonksiyonlar arası iletişim ve ortaklığı teşvik eder. Eğer kalite evine takımın tamamı katılırsa, takımın tüm üyeleri ilişkileri anlar ve kabul ederler. Kalite evi tamamlandığında, diğer evler tasarım niteliklerini parça özelliklerine, parça özelliklerini üretim sürecine ve üretim sürecini üretim hattına bağlar. KFY evlerinin tümü, müşteri gereksinimleri kavramını (nitelikler) yeni ürün tasarım fonksiyonu boyunca yerleştirir (Griffin ve Hauser, 1992: 364). 2.7.2.1.1.3. Kalite Fonksiyon Yayılımı’nın Avantajları ve Dezavantajları KFY süreci boyunca, müşteri gereksinimleri, kritik tasarım özellikleri, bileşen özellikleri ve faaliyet talimatlarına çevrilebilir. Böylece tasarım çalışmalarının sonucu, en iyi tasarım, daha kısa tasarım süresi, daha iyi ürün kalitesi ve daha düşük maliyettir (Crowe ve Cheng, 1996: 37). Diğer taraftan KFY‟nin avantajları arasında, müşteri odaklı bir yaklaşım olması, sadece ürünler için değil, ürün parçaları ve işletme süreçlerinin de yapılandırılmasında yararlıdır (Bouçhereau ve Rowlands 2000: 12). KFY‟nin dezavantajlarını aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (Prasad, 1998: 227): ● KFY‟de ilişki matrislerinin büyüklüğünü tespit etme girişimleri karmaşık olabilir. ● İlişkileri sırasıyla yerleştirmek uzun süren bir çalışma gerektirebilir. ● İhtiyaçların hepsini birlikte kalite fonksiyonları haline getirmek, zor ve sıkıcı olabilir. ● KFY süreci boyunca elde edilen tasarımın, kaliteyle ilgili özellikleri için özellikle tasarlanan bir ürünün alt optimizasyonunda sonlanmayacağından emin olmanın yolu yoktur. 108 ● KFY‟nin kalite evinde belirlenen hedef değerler kesin değildir. KFY niteliksel bir metot olduğundan, ilişkilerin gücünü kötü tanımlar. ● KFY tasarım kayıtları nadiren saklanır. Müşteri araştırmalarının kalite evine dahil edilmesi zaman harcanan ve zor bir iştir. ● Müşteri ihtiyaç ve isteklerinde belirsizlik KFY sürecini zorlaştırır. 2.7.2.1.2. Hedef Maliyetleme Hedef maliyet, yeni bir ürünün planlama, tasarım ve üretim hazırlık aşamaları boyunca ulaşılacak bir maliyet olup, ürünün yapısı ve özellikleri ile ilgili tartışmaları da içerir. Bu bakış açısı ile Hedef Maliyetleme iki yönden ele alınabilir. Bunlardan biri, planlama, tasarım, geliştirme, üretim ve satış maliyetlerini içeren ve üretici tarafından yapılan maliyetler, diğeri ise koruma, işletme, elden çıkarma gibi tüketici tarafından katlanılan maliyetlerdir. Günümüzde, mevcut uygulamalarda hedef maliyet, üreticinin bakış açısı ile de ele alınmaktadır. Ancak gelecekte hem üreticinin hem de tüketicinin maliyetleri ürünün rekabet başarısı açısından önemli olacaktır (Acar, 1998: 98). Böylece ürünün kullanım ömrü boyunca hem üretici, hem de tüketicinin katlanacağı maliyetler daha yeni ürün tasarım aşamasında iken belirlenmiş ve yönetilmiş olacaktır. Hedef Maliyetleme‟nin baslıca amaçları aşağıdaki gibi sıralanabilir (Karcıoğlu, 2000: 180): ● Tüm firmanın ve özellikle maliyetlerin piyasa ile uyumunu sağlamak. ● Bir ürünün ilk proje safhasında maliyet yönetimi desteğini sağlamak. ● Maliyet hedeflerinin sürekli olarak kontrolünü sağlayarak dinamik maliyet yönetimini gerçekleştirmek ve işletme stratejisinin doğrudan piyasaya yönelik ihtiyaçlarından etkilenmesine yardımcı olmak. Müşteri Odaklı Yeni Ürün Tasarım Süreci‟nde tasarım ekibi, Hedef Maliyetleme ile tasarımın başlangıcından üretime geçilmesine kadar maliyetleri yönetecektir. Hedef Maliyetleme, ürün ve üretim tasarımını, maliyet yönetiminde anahtar kabul eder. Tasarım merkezli yaklaşımın dört ana ilkesi bulunmaktadır (Şakrak, 1997: 93-94): 109 ● Hedef Maliyetleme Yöntemi, maliyetlerin ortaya çıkmadan önce yönetimi ilkesine dayanır. Ürün hayat seyrinin tasarım ve geliştirme aşamasında oluşan maliyetler, geleceğe taşınan maliyetler iken, üretim döneminde, döneme ait tahakkuk eden maliyetler ortaya çıkar. Üretim tahakkuk edecek maliyetlerin büyük bir bölümü, tasarım ve geliştirme döneminde oluşmuş ve üretim dönemine kadar ertelenmiş maliyetlerdir. Bu nedenle Hedef Maliyetleme, Ürün Hayat Seyri Boyunca Maliyetleme yaklaşımının ilkelerini benimser. ● Hedef Maliyetleme Yöntemi, mühendisleri ürün, teknoloji ve tasarımın maliyet etkilerini araştırmaya yönlendirir. Tüm mühendislik fikirleri, tasarım aşamasına geçilmeden, müşteri değerlerine göre gözden geçirilerek incelenir. ● Hedef Maliyetleme Yöntemi, firmanın bütün bölümlerini, üretim aşaması öncesinde gerekli teknik değişimlerin yapılabilmesi için, üzerinde çalışılan yeni ürün tasarımlarının incelenmesine yönlendirir. ● Hedef Maliyetleme Yöntemi, ürün süreç ve tasarımında, sıralı teknik işlemler yerine paralel akısı teşvik eder. Bu, tasarım zamanını azalttığı gibi tasarım sürecinin ilk aşamalarında sorunların çözülmesi ve maliyetlerin düşürülmesine öncülük eder. Hedef Maliyetleme, ürünlerin ve üretim süreçlerinin tasarımında maliyet yönetimi için anahtar bir sistem olarak kabul edilir (Ansari vd., 1996: 12). Hedef Maliyetleme, tasarım aşamasında geleneksel tasarım yöntemlerine göre daha fazla zaman harcar ve sonradan gerekebilecek pahalı ve zaman kaybettirici değişiklikleri ortadan kaldırarak, ürünlerin pazara sunulma süresini azaltır. Buna karşın geleneksel maliyet azaltım teknikleri, maliyetleri yönetmek için, ölçek ekonomisi, öğrenme eğrileri, israfları azaltma ve kazançları geliştirmeye odaklanır (Ansari vd., 1996: 12). Üretim öncesi yeni ürün maliyetlerinde, satın alınan hammadde, malzeme ve parça maliyetlerinde, üretim maliyetlerinde, üretim öncesi tasarım değişikliklerinde ve yeni ürün takdimi için gerekli olan zamanda azalma; ürün özellikleri, kalitesi ve işlevleri yoluyla yeni müşteri değeri yaratma, daha kârlı ürün karması geliştirme, ürünler için müşteri beklentilerini karşılama ve bu beklentilerin üzerine çıkma yoluyla 110 kârlılıkta ve piyasa payında ciddi artışlar sağlama gibi avantajlar Hedef Maliyetleme‟yi uygulayan firmaların elde ettiği yararlardan bazılarıdır (Özer ve Savaş, 2003: 220). Herhangi bir ürünü pazarlamaya başlamadan önce, ürün stratejik olarak üretilebilir ve pazarda yaşayabilir olmalı ve onun üretimi için hedef maliyetleri firmanın rekabetçiliğini koruyacak ve yatırımlarını devam ettirmek için firmaya yeterli dönüşü sağlayacak şekilde saptanmalıdır (Morgan, 1994: 16). Hedef Maliyetlemenin uygulama sürecini iyi takip ederek, gerekli aşamaları gerçekleştirirken, tekniklerin uygulanmasında başarı elde edebilmek için aşağıdaki şartlara da dikkat edilmesi gerekir (Coşkun, 2002: 33): ● Çoğu büyük işletme üretimde kullandığı parçaları tedarikçilerden almaktadır. Bu açıdan Hedef Maliyetleme‟de tedarikçiler, sürece dahil edilerek stratejik ortaklar olarak değerlendirilmelidir. Tedarikçilerle iyi ilişkilerin kurulması ve mümkünse daha az sayıda tedarikçi ile çalışılması stratejik öneme sahiptir. Bu çerçevede işletmelerin tedarik zinciri yönetimini uygulamaları yararlı olacaktır. ● Bununla birlikte Tam Zamanlı Üretim Sistemleri‟nin hammadde ve malzeme tedarikinde kullanılması ile Hedef Maliyetleme‟nin işletmeye daha fazla yarar sağlaması mümkündür. ● Hızın önemli olduğu bu yöntemde, ürün ve üretim sürecinin eşzamanlı olarak tasarlanması, çatışan parça ve faaliyetlerin çabuk belirlenmesini sağlayacaktır. Böylece bu tip aksaklıklar, daha az zaman harcanarak düzeltilebilecektir. ● Hedef Maliyetleme‟de fiyat, müşterinin istekleri ve ödemek isteyeceği miktara göre ayarlandığından, maliyet azaltma çalışmalarının da müşteriden elde edilen bilgiler ışığında yapılması gerekir. Bu da işletmenin bilgi sağlama sisteminin iyi olmasını gerektirir. ● Yeni ürün tasarımı yapılırken, eklenen her ilâve parçanın ek bir maliyet getirdiği düşünülerek, tasarımda sadeliğe ve müşteri isteklerine tam olarak uymasına dikkat edilmelidir. Ayrıca, aynı isi görebilecek parçalardan, daha düşük maliyetli olanı tercih edilmelidir. 111 ● Hedef Maliyetleme ile ilgili oluşturulan ekibe, yeni ürün tasarımı, ürün mühendisliği, satın alma, satış ve maliyet kontrol bölümlerinden çalışanlar dahil edilmelidir. Bu ekip, hem çok işlevsel olabilir hem de karar alma sürecini kısaltarak zamandan kazanç sağlayacaktır. ● Değişime ve gelişmeye açık bir örgüt kültürüne sahip olunmalıdır. ● İşletme kendini yenilemeli ve hatalardan ders alarak, aynılarını tekrarlamamalıdır. 2.7.2.1.2.1. Hedef Maliyetleme Süreci Hedef Maliyetleme sürecinin kavramsal dayanaklarını altı temel ilke oluşturmaktadır (Ansari vd., 1996: 10): ● Fiyata göre maliyetleme. ● Müşteri odaklılık. ● Ürün ve süreç tasarımına odaklanma. ● Çok fonksiyonlu takımlar. ● Ürün hayat seyri boyunca maliyet azaltımı. ● Değer zinciri faaliyetlerini dahil etme. Hedef Maliyetleme yeni ürün geliştirilmesi esnasında tüm işletme birimlerine yaygın yönetim fonksiyonları olarak da tanımlanabilir. Hedef Maliyetleme‟de yeni ürün tasarım aşamaları (Monden vd., 1997: 114): ● Müşteri memnuniyetini sağlayacak ürünler planlama. ● Verilen pazar şartlarında orta ve uzun dönemli hedef kârları sağlayacak yeni ürünler için (hedef yatırım maliyetlerini de içeren) hedef maliyetleri belirleme. ● Kaliteyi ve dağıtımı yaymak için müşteri ihtiyaçlarını da karşılarken, yeni ürün tasarımını hedef maliyetlerde başarmak için yöntemler bulmaktır. 112 2.7.2.1.2.2. Hedef Maliyetleme’nin Yararları Üretim öncesi yeni ürün maliyetlerinde, satın alınan hammadde, malzeme ve parça maliyetlerinde, üretim maliyetlerinde, üretim öncesi tasarım değişikliklerinde ve yeni ürün takdimi için gerekli olan zamanda azalma; ürün özellikleri, kalitesi ve işlevleri yoluyla yeni müşteri değeri yaratma, daha kârlı ürün karması geliştirme, ürünler için müşteri beklentilerini karşılama ve bu beklentilerin üzerine çıkma yoluyla kârlılıkta ve piyasa payında ciddi artışlar sağlama gibi avantajlar Hedef Maliyetleme‟yi uygulayan firmaların elde ettiği yararlardan bazılarıdır (Özer ve Savaş, 2002: 220). Herhangi bir ürünü pazarlamaya başlamadan önce, ürün stratejik olarak üretilebilir ve pazarda yasayabilir olmalı ve onun üretimi için hedef maliyetleri firmanın rekabetçiliğini koruyacak ve yatırımlarını devam ettirmek için firmaya yeterli dönüsü sağlayacak şekilde saptanmalıdır (Morgan, 1994: 16). Rekabetçi bir pazarda, fiyatın pazar tarafından belirlendiği düşünülür. Rakiplerin çoğu benzer fiyatlarda benzer ürünleri önerebilirler ve müşteriler kendi paraları için daha yüksek değerler de bekleyeceklerdir. Üreticilerin işi, kendi ürünlerini müşterilerin pazar beklentilerine göre ödemeye hazır oldukları fiyatta satmaktır. İşletme sürekli ayakta kalabilmek ve büyüyebilmek için, satılan ürünlerinde finansal bir dönüş sağlamak; fiyatta ve kâr etmede pazarın beklentilerini karşılayan maliyetlerle bunu başarmak zorundadırlar (Williamson, 1997: 22). 2.7.2.1.2.3. Hedef Maliyetlemenin BaĢarı KoĢulları Hedef Maliyetlemenin uygulama sürecini iyi takip ederek, gerekli aşamaları gerçekleştirirken, tekniklerin uygulanmasında başarı elde edebilmek için aşağıdaki şartlara da dikkat edilmesi gerekir (Coşkun, 2002: 33): ● Çoğu büyük işletme üretimde kullandığı parçaları tedarikçilerden almaktadır. Bu açıdan Hedef Maliyetleme‟de tedarikçiler, sürece dahil edilerek stratejik ortaklar olarak değerlendirilmelidir. Tedarikçilerle iyi ilişkilerin kurulması ve mümkünse daha az sayıda tedarikçi ile çalışılması stratejik öneme sahiptir. Bu çerçevede işletmelerin tedarik zinciri yönetimini uygulamaları yararlı olacaktır. 113 ● Bununla birlikte Tam Zamanlı Üretim Sistemleri‟nin hammadde ve malzeme tedarikinde kullanılması ile Hedef Maliyetleme‟nin işletmeye daha fazla yarar sağlaması mümkündür. ● Hızın önemli olduğu bu yöntemde, ürün ve üretim sürecinin eşzamanlı olarak tasarlanması, çatışan parça ve faaliyetlerin çabuk belirlenmesini sağlayacaktır. Böylece bu tip aksaklıklar, daha az zaman harcanarak düzeltilebilecektir. ● Hedef Maliyetleme‟de fiyat, müşterinin istekleri ve ödemek isteyeceği miktara göre ayarlandığından, maliyet azaltma çalışmalarının da müşteriden elde edilen bilgiler ışığında yapılması gerekir. Bu da işletmenin bilgi sağlama sisteminin iyi olmasını gerektirir. ● Yeni ürün tasarımı yapılırken, eklenen her ilâve parçanın ek bir maliyet getirdiği düşünülerek, tasarımda sadeliğe ve müşteri isteklerine tam olarak uymasına dikkat edilmelidir. Ayrıca, aynı isi görebilecek parçalardan, daha düşük maliyetli olanı tercih edilmelidir. ● Hedef Maliyetleme ile ilgili oluşturulan ekibe, yeni ürün tasarımı, ürün mühendisliği, satın alma, satış ve maliyet kontrol bölümlerinden çalışanlar dahil edilmelidir. Bu ekip, hem çok işlevsel olabilir hem de karar alma sürecini kısaltarak zamandan kazanç sağlayacaktır. ● Değişime ve gelişmeye açık bir örgüt kültürüne sahip olunmalıdır. İşletme kendini yenilemeli ve hatalardan ders alarak, aynılarını tekrarlamamalıdır. Ayrıca, örgütün bölümleri arasındaki uyum da yöntemin etkinliğini artırır. 2.8. Hazır Giyim ĠĢletmelerinde MüĢteri Odaklı Yeni Ürün GeliĢtirme Bu bölümde Hazır giyim sektörüne ilişkin bilgiler, Türkiye‟ de Hazır Giyim sektörü ve gelişimi, müşteri odaklı yönetimin hazır giyim işletmelerinde katkıları, ve müşteri odaklı yeni ürün geliştirmenin Hazır giyim işletmelerinin gelişimdeki önemi konuları üzerinde durulmaktadır. 114 2.8.1. Hazır Giyim Sektörüne ĠliĢkin Genel Bilgiler İnsanlar ilkçağlardan günümüze geçen milyonlarca yıl içinde çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için çaba sarf etmişlerdir. İnsan ihtiyaçlarını gidermek için üretilen mal ve hizmetler zaman içerisinde nitelik değiştirmesine karşın, insanın üç temel ihtiyaçlarından biri olan giyinme ihtiyacı değişmemiştir (Çoban, 1995:1). Gelişme süreci içinde bulunan insanoğlu, ilk zamanlar örtünme amacı ile kullanılan giyim tarzında birçok gelişmeler kaydetmiş ve zamanla kültürlerin refah düzeyinin artması, teknolojinin gelişmesi ve moda gibi etkenlerle toplumların, sosyal gereksinimlerini karşılar hale gelmiştir (Baysal, 1995: 6). Hazır giyim, konfeksiyonun bir bölümüdür. Konfeksiyon (confirece) bitirme anlamına gelen Fransızca‟dan gelmiş bir kelimedir. Konfeksiyon giysilerin tekstil mamulü ya da ev eşyalarının fabrikasyon olarak üretimi anlamına gelmektedir (Korkmaz, 2003: 4). Hazır giyim, giyim sanayi ürünleri elde etmek amacıyla, her türlü kumaştan kesilmiş ya da kalıplanmış parçaların birleştirilmesidir. Hazır giyim sektörü denildiğinde seri olarak giyim eşyası yapıp satan kuruluşlar anlaşılmaktadır (Orbey, 1992: 154). Hazır giyim üretim sisteminin girdisi, kumaş, yardımcı malzeme, bilgi, teknoloji, üretim araçları vb.dir. Üretim süreci; kumaşın ve yardımcı malzemenin, müşteri memnuniyetini sağlayacak nitelikte giysi üretimini kapsamaktadır. Bu süreçte; bilgi, teknoloji, emek ve üretim araçları kullanılmaktadır. Sistemin çıktısı; müşteri memnuniyetini sağlayacak nitelikteki giysidir (Korkmaz, 2003: 4). Konfeksiyon ve hazır giyim kelimeleri genellikle eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Ancak konfeksiyon Latince kökenli bir kelime olup imalat sektörünün hemen hemen bütün branşlarını kapsar. Bu anlamda konfeksiyon sektörü hazır giyim sektöründen daha geniş bir anlama sahiptir (Gümüş, 1995: 119). Tekstil ve konfeksiyon sektörü ise hammadde ve elyaf üretimi ile başlayıp iplik ve dokuma aşamalarından geçerek, hazır giyim ve sınai kullanıma yönelik nihai ürünle kapanan bir üretim sürecinden oluşmaktadır (Çeşmecioğlu ve Çakar, 1999:3). Hazır giyim için yapılan bazı tanımlar ise şu şekildedir; istatistik verilerden yararlanarak bulunan ortalama ölçüler esas alınarak, seri halde üretilen ve alıcının 115 ölçülerine göre satılan eşyaların tümünü kapsamaktadır. Hazır giyim, insanların giysi ihtiyaçlarını fabrikasyon üretim yolu ile karşılayan sanayi dalıdır. Hazır giyim, günün modasının özelliklerini taşıyan, çoğunlukla ucuz ve pratik giyim şeklidir (Sağdık ve Vural, 1996: 299). Hazır giyim sektörü, tasarımdan paketlemeye dört temel süreçte gerçekleşmektedir. Birinci aşama, tasarımdır. Model geliştirme- kalıp çıkarma gibi faaliyetlerin gerçekleştirildiği bu aşamada, işlemler büyük ölçüde bilgisayar destekli tasarım ile yapılmaktadır. İkinci aşama dikim öncesi işlemler olup serileme, kesim pastalı hazırlama ve kesim gibi aşamaları içermektedir. Üçüncü aşama dikim sürecidir. Dikiş makinelerinde artan hız ve ek donanımlarla çok daha hızlı çalışmak mümkün olmuştur. Bazı dikim işlemleri otomatlarda yapılabilmektedir. Giyimin temel hammaddesi olan kumaşın şekil stabilitesine (denge) sahip olmaması nedeniyle el işçiliğinin yerine robot gibi otomatik çalışan sistemler çok fazla kullanılamamakta ve dikim işlemleri emek yoğun özelliğini korumaktadır. Son aşama ise dikim sonrası ütüleme- kalite kontrol, paketleme gibi işlemler olup yine el işçiliğine dayanan işlemlerdir (Tarakçıoğlu, 2007: 114). Hazır giyim sektörü, kumaşın giysiye dönüştüğü üretim, dağıtım ve satışın beraber yapılabildiği emek yoğun sektördür. Bu sektör kalkınma sürecinde olan ülkeler için önemli rol oynamaktadır çünkü hazır giyim sanayi günümüzde önemli bir istihdam ve vergi kaynağı haline gelmiştir. Bunun temel nedeni; sektörün yarattığı istihdam olanakları, üretim sürecinde ve sonrasında yaratılan katma değer, ihracat ve vergi gelirleridir. Bugün dünyada ekonomik kalkınmanın ileri aşamalara geçmiş gelişmiş ülkelerde hazır giyim sektörünün imalat sanayi üretimi içindeki payı sürekli azalırken, gelişmekte olan ülkelerde ise sektörün imalat sanayi içindeki payı giderek artmaktadır (Özbek, 2005: 23). Hazır giyim endüstrisinin doğuşu endüstri devrimine bağlı olarak değişen sosyal koşullar ve teknolojik ilerlemeler sonucunda gerçekleşmiştir. 18. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ilk teknolojik ilerlemeler arasından iplik eğirme ve dokuma ile ilgili otomasyondan söz edilebilir. Böylece tarihte ilk kez pahalı olmayan dokumaların üretimi mümkün olmuştur. ilk giyim fabrikası Amerika Birleşik Devletleri‟nde 1812 yılında üniforma üretmek için kurulmuş, 1820‟li yılların sonlarında hazır giyim sivil 116 nüfus tarafından da benimsenmiştir. Kayıtlara gecen ilk sivil giyim fabrikası 1825‟de kurulmuştur. 1846 da Elias Howe tarafından ihtiyaca uygun dikiş makinesinin icadı ile hazır giyim endüstrisindeki en önemli olaylardan biri gerçekleşmiş, bunu is bolumu izlemiştir. Amerikan iç Savası sadece dikiş makinesine dayalı organize üretim sistemleri acısından değil, ayni zamanda erkek giyeceklerinin standart ölçülerinin gelişmesi bakımından da önemlidir. Askerler için antropometrik üniforma çalışması yapılmış ve daha sonra sivil giyeceklerin ölçülendirilmesinde de temel oluşturacak standart ölçüler geliştirilmiştir. Kadınlara yönelik modanın erkeklere oranla daha karmaşık olması nedeniyle, kadınların hazır giyim üretimi erkekler için olanın gerisinde kalmıştır. Kadınlara yönelik giyim üretimi ise ilk kez 1860 da gerçekleşmiştir. Hazır giyim üretimindeki artışa kadınların iş gücüne katılmaları da yardımcı olmuştur (Gönen vd., 1991: 119-120). Dünya nüfusunun hızla artışı ve teknolojideki ilerlemeler, beraberinde ürün çeşitliliğinin çoğalmasını gündeme getirmiştir. Serbest piyasa ekonomisini izleyen ülkelerin sayısındaki artış ve iletişim kanallarının gelişmesi de, dünya nüfusunu giderek bir tüketim toplumu haline dönüştürmüştür. Zamanla hazır giyim sanayii alt yapı yatırımlarını tamamlayan ülkeler ve Avrupa Birliği tasarım, moda yaratma ve pazarlama faaliyetlerini ise ağırlıklı olarak kendi bünyelerinde toplamışlardır. Üretim faaliyetlerinin yoğunlaşma eğilimindeki ülkelerde uygulanan serbest bölgeler, liberal yatırım yasaları, gümrük muafiyetleri, çeşitli teşvik ve yatırım avantajlarının yanısıra sendikaların yetersiz yapılanması gibi politika ve uygulamalar, ilgili firmalara yüksek kar marjlarına ulaşma ve bunları arttırma imkanını sağlamaktadır (Çoban ve Kök, 2005: 70). Üretim yapısı bakımından hazır giyim sanayi, diğer sanayi dallarına göre daha az kuruluş sermayesi gerektiren bir üretim dalıdır. Ancak, hazır giyim üretiminde toplam maliyetler içerisinde hammadde ve işçilik maliyetleri önemli bir yer tuttuğundan işletme sermayesi çok yüksek olmaktadır (Pazarcık, 1995: 4). Hazır giyim sanayi, yapı olarak incelendiğinde bugüne kadar emeğin yoğun olarak kullanıldığı bir sanayi kolu olarak görülür. Sektör bu özelliği sebebiyle, çok sayıda işçinin istihdam edildiği bir alan olmuştur. Bunun yanı sıra, hazır giyim üretiminde vasıfsız işgücünün de kullanılabilmesi, bu üretim dalının işçiliğin bol ve ucuz olduğu ülkelere doğru kaymasına neden olmuştur (Düzgün, 2007: 72). 117 Üretim yapısı bakımından hazır giyim sanayi, diğer sanayi dallarına göre daha az kuruluş sermayesi gerektiren bir üretim dalıdır. Ancak, hazır giyim üretiminde toplam maliyetler içerisinde hammadde ve işçilik maliyetleri önemli bir yer tuttuğundan işletme sermayesi çok yüksek olmaktadır. Bu özelliklerinin yanında, değişen bir pazar yapısının sonuncu olarak hazır giyim sektöründe, ulusal ve uluslararası pazarlarda sipariş miktarlarında önemli azalmalar ve model sayılarında artışlar görülmektedir (Düzgün, 2007: 72). Hazır giyim üretimi yapan firmalar incelendiğinde, büyüklük açısından atölyeler, küçük ve orta boy işletmeler ve fabrikasyon üretimi yapan işletmeler olarak üç grup altında toplanabilir. Atölyeler grubundaki işletmeler birbirinden değişik yapılara sahiptirler ve sayıları çok fazladır. Bunlar genellikle kendileri için değil, sipariş üzerine üretim yapmaktadırlar. Küçük ve orta boy işletmeler atölyelerin daha büyük boyutları olarak düşünülebilir. Bunlar kendi satışları için üretimde bulundukları gibi, daha büyük ihracatçı firmalar içinde fason üretim yapmaktadırlar. Fabrikasyon üretim yapan işletmeler genellikle belli merkezlerde kurulmuşlardır ve başlangıçta ürettikleri ürün türleri çok sınırlıyken bugün bu ürün türlerinde artışlar olmuştur. Son dönemde, giysi üretiminin hızlanması ile üretim miktarında önemli artışlar olmuş, hammadde ve işçilik problemi olmayan ülkeler, hazır giyim ürünlerini uluslararası pazarlarda satmaya başlamışlardır. Bu nedenle, hazır giyim ürünleri günümüzde pek çok ülkenin ekonomisinde gerek iç piyasada gerekse ithalat ve ihracatta önemli bir yer teşkil etmektedir (Düzgün, 2007: 73). Sonuç olarak, ücret düzeyi düşük ülkelerin sanayileşmiş ülkelerin giyim sanayi üzerindeki baskısı, teknolojik düzeyde sağlanan gelişmeler karşısında artık azalmıştır. Tamamen otomatik teknoloji ile üretim, makine ve işgücü verimliliklerinin çok yükseltilmesini sağlamıştır. Otomasyon ve çok hızlı makinelerin sayesinde işçiliğin ürün maliyeti içindeki payı azalmıştır. Öte yandan, tasarım, üretim ve dağıtım arasındaki ilişkilerin mükemmelleştirilmesini sağlayan ve bilgisayar ile desteklenen üretim ve yönetim sistemlerinin uygulamaya konulmasıyla dönüşüm tamamlanarak, hazır giyim sanayii, aynı zamanda beyin gücü yoğun sanayi durumuna gelmiştir (Temiroğlu, 2007: 8). 118 2.8.2. Türkiye’de Hazır Giyim Sektörü Günümüzde olduğu gibi eski devirlerde de tekstil ve giyimle ilgili uğraşlar dünyanın bütün coğrafi bölgelerine yayılmış durumdaydı. Hatta eski devirlerde, toplumlarda tekstille ilgili uğraşılar dünya yüzünde daha da yayılmış bir durumda idi. Çünkü sanayi devrimi sonrasın da olduğu gibi makineleşme uzmanlaşma ve buna bağlı olarak gelişmiş uluslararası iş bolümü ağı bulunmadığından her bölge, her kafile bütün ihtiyaçlarını kapalı bir ekonomi içinde karşılıyor ve her toplum kendi giyim eşyalarının üretimiyle yakından ilgileniyordu. Tarih kaynaklarına bakıldığı zaman eski Mısır, Çin, Hindistan, Mezopotamya ve Yunanistan‟da tekstille ilgili uğraşların ne kadar yaygın olduğu görülmektedir (Özbek, 2005: 19). Dünyada uluslararası ticaretin başlamasında ve yayılmasında tekstil ürünlerinin önemli bir payı olmuştur. Nitekim Ortaçağ boyunca Çin ve Hindistan ipek ve ipeklilerin batıya taşındığı güzergâhı ve bu güzergâh etrafındaki ekonomik faaliyeti ifade eden tarihi “İpek Yolu” bunun en çarpıcı kanıtıdır. Anadolu da dokumacılığın gelişmesi yüzlerce yıl Çin ile komşu olarak yaşamış olan Türklerin 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu‟ya girmesinden sonra olmuş ve İpek Yolu üzerinde bulunması nedeniyle de tekstil yaygındır. Osmanlı İmparatorluğu‟nun kuruluş ve yükseliş dönemi, Türkiye‟de dokumacılığın büyük bir gelişme gösterdiği dönemdir. İmparatorluğun bu devirlerinde dokuma üretimi diğer birçok malın üretiminde olduğu gibi Loncalar tarafından yapılmakta idi. Devlet Lonca aracılığı ile fiyatları ve kaliteyi kolaylıkla denetleyebildiği gibi, Lonca içerisinde rekabetin kesinlikle yasaklanmış olması nedeniyle, ekonomik kaynakların akılcı bir şekilde kullanılması da mümkün olmaktaydı. Bu dönemde kervanlarla Avrupa‟ya ulaşan Türk kumaşları, orada büyük ilgi görmekteydi (Yaşar, 1995: 38). Osmanlı İmparatorluğu‟nun Duraklama Dönemi‟nde süregelen istikrarsızlık halkın genel yaşamını olumsuz yönde etkilerken, dokumacılıkta bir sarsıntı geçirmiştir. 18.yy‟dan itibaren ise Avrupa‟da makineli üretim ve iş bölümü esasına dayanan fabrikaların yaygınlaşmasıyla gerçek tekstil sanayi kurulurken, Osmanlı imparatorluğu bu gelişmelerden nasibini alamadığı; için, üretim evlerde veya atölyelerde el tezgâhlarıyla sürdürülmeye çalışılmıştır. Avrupa kökenli malların ucuzluğuna, kapitülasyonların verdiği ayrıcalıklarda eklenince yerli dokumacılığın rekabet şansı yok 119 denecek düzeye inmiştir. 1838‟de İngiltere ile imzalanan Ticaret Antlaşması ve 1839‟da Tanzimat Fermanının ilanıyla başlayan dönemde ise sanayileşmeye başlayamamış olan Osmanlı İmparatorluğu yün, ipek ve ham ipeğini Avrupa‟nın sanayileşmeye başlamış ülkelerine satan ve bunun yerine onlardan mamul kumaş alan bir ülke durumuna gelmiştir (Yaşar, 1995: 38). Tekstil ile İlgili; ● 1835‟te İstanbul Feshane Fabrikası ● 1845‟te İzmit Fabrikası ● 1855‟te Hereke Fabrikası ● 1860‟da Bakırköy Fabrikası kurulmuştur. Devletin yanında bazı sermayedarlar da dokuma fabrikaları kurmuşlarsa da bu fabrikaları çalıştıramayarak yabancılara kaptırmışlardır. 1876-1908 yıllarında önce ordunun ihtiyaçlarını karşılamak için dokumacılık sektörü kurulmuştur. Pazar ve üretim pamuklu dokumacılığın gelişmesinde etken olarak, Feshane‟de çuha, bez ve battaniye üretilmiştir. Yünlü ve pamuklu dokuma üretimi, çuha ve askeri elbiseler, fes, kadife ve saten kumaşlar, fanila kumaşlar, pamuklular üretilmiştir. Sanayi Sübyan Mektebi açılmış, pamuk üretimi artmıştır. Fakat bu tarihlerdeki üretim iç pazara dahi yetmemektedir. 1915‟te iç talebin %9, 5‟unu karşılanabilmiş diğer talepler dış alım yolu ile karşılanmıştır. 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu‟nda devletin sahip olduğu dokuma tesislerinin zayıflığına rağmen, ilk kurulan sanayi dalı yinede tekstil olmuştur. İmparatorluk döneminden, cumhuriyet dönemine kalan sadece birkaç tane organize tekstil fabrikası vardır. 1918-1919 Osmanlı üst sınıflarının batılı giyim anlayışını seçmeleri Türk dokumacılarını olumsuz etkilemiştir. 1923 İzmir iktisat Kongresinde alınan kararlar Türkiye‟de Tekstil Sanayii‟nin gelişmesine yardımcı olmuştur. 1925 yılında Sanayi ve Maden Bankası kurulmuş Bakırköy Bez, Feshane Yünlü Dokuma, Hereke İpekli ve Yünlü Fabrikaları bu bankanın yönetimine bırakılmıştır. 1923 ve sonraki yıllarda; dokumacılık sektörü ön planda tutulmuş ve tekstil sektörünün kapasitesi arttırılmıştır. 120 Gümrük yasası ile dokumacılığı koruyan bazı düzenlemeler getirilmiştir. 1923-1931 arasında dokumacılık Türkiye‟nin en büyük 3. sektörüdür. 3 Haziran 1933 Sümerbank kurulmuş ve Sanayi Maden Bankası‟nın yerine geçmiştir. Bu tarihlerde Sümerbank‟ın bünyesindeki dört sanayi işletmesi, bir satış mağazası, iki banka bulunmaktaydı. 1935 ve sonrasında; 1. 1935‟de Kayseri Pamuklu Mensucat, 2. 1937‟de Ereğli Pamuklu Mensucat, 3. 1937‟de Nazilli Basma Sanayi, 4. 1937‟de Malatya Bez İplik fabrikaları kurulmuştur. 1945, Türkiye II. Dünya Savaşı‟na girmediği halde savaştan olumsuz etkilenmiştir. A.B.D. Marshall Planını uygulamaya koyarak Türkiye‟yi Avrupa‟nın ambarı durumuna gelmiştir. 1950‟lere kadar Türk tekstil sektörü devlet öncülüğünde yapılanmış, 1938‟de rejenere selüloz, 1960‟lı yıllardan itibaren sentetik elyaf üretimine geçilmesi ve özel sektörün 1960‟lı yıllarda pamuklu, 1970‟li yıllarda sentetik iplik üretimine girişi ile gelişim sürecini sürdürmüştür. Cumhuriyetin ilk yıllarında elyaf ihracatçısı, iplik kumaş ve hazır giyim ithalatçısı konumundaki Türkiye; 1950‟lerden itibaren tekstil ve hazır giyim ihracatçısı kimliğine kavuşmaya başlamıştır. 1950‟lerde tekstil sektörü, 1970‟li yılların başında ise iç piyasaya yönelik olarak gelişmeye başlayan hazır giyim sektörü; ucuz hammadde ve ucuz iş gücü gibi iki önemli avantaj sayesinde ülke ekonomisinde kendisine yer edinmeye başlamıştır. 1980‟li yılların başından itibaren hazır giyim sanayi hızla büyümeye başlamıştır (Yaşar, 1995: 38). 1950-1952 dokuma sanayinde firma sayısı 160 olmuştur. İstanbul genel dokumacılık A.Ş. ve 1955‟te santral dikiş, sanayi A.Ş. kurulmuştur.1960‟lı yılların en önemli özelliği 1980‟ler de patlayacak olan tekstil ürünleri dış satımının ilk kez başlamasıdır. 1960‟lı yıllarda pamuk ve dokuma sektörü verimliliğinde büyük bir gelişme göstermiştir. 1963‟te İmalat Sanayinin %24‟ü dokuma sektöründedir. 1968‟de pamuk ipliği dış satımı başlamıştır.1963-1972 arası düzenli büyüme ve artış görülmüştür. İmalat sanayi içindeki katma değer payı azalmıştır. 1973-1980 ham pamuk, pamuk ipliği, pamuklu kumaş dış satımı ve tekstil - hazır giyim sektörü yavaş 121 yavaş yükselişini sürdürmüştür.1960-1970 arasında Türkiye dünyada, pamuk üretiminde 7. Sırayı almıştır. 1985 tekstil ve hazır giyim sektörü toplam imalat sanayi içindeki değeri %14, 6‟ya düşmüştür. 1986‟da Haliç‟teki Sümerbank hazır giyim fabrikası Bakırköy‟e taşınmıştır. 1988‟de, İmalat sanayi içindeki katma değeri %15, 7‟ye yükselmiştir.1989‟da Türkiye Avrupa‟nın bir numaralı hazır giyim ürünü tedarikçisi durumuna gelmiştir.1984-1994 Örme eşya üretimi %555 oranında artmıştır (Özbek, 2005: 22). 1990‟lara gelindiğinde sektör toplam ihracat içindeki payını %30‟un üzerine çıkartarak yerini sağlamlaştırmıştır. 1980‟li yılların başında daha çok iplik, elyaf, kumaş gibi tekstil mamulleri ihraç eden Türkiye 1987 yılından sonra daha fazla hazır giyim mamulü ihraç etmeye başlamıştır (Yaşar, 1995: 38). 10 Ocak 1994 Tekstil ürünleri uluslararası ticaret anlaşması MFA (Çok Elyaflılar Anlaşması) yapılmış. Bu yasa ile gelişmekte olan ülkelerin dış satımı engellenmiştir. Bu yasa; son ülkeler arası tekstil ve hazır giyim ticaretini sınırlayan yasadır. 1990-1996 arasında tekstil ve konfeksiyon sektörü Türkiye‟nin en büyük sektörü olmuştur (Özbek, 2005: 22). 1995 yılında kesinleşen Gümrük Birliği ile birlikte sektör ciddi bir sıçrama yaparak %56‟lık bir büyüme sağlamıştır. Yine bu dönemde sektöre uygulanan teşvikler artmıştır. Teşvik belgelerinin %60‟ı tekstil ve hazır giyim sektörüne verilmiştir. Yine bu dönemde Türkiye Avrupa Birliği‟nin Çin‟den sonra ikinci büyük tedarikçisidir. Tekstil ve hazır giyim sektörü ithalatında ise 1995 yılında %31 seviyesinde olan AB payı, 1996 da %44 „e, 1997 ise %45‟e yükselmiştir (Özbek, 2005: 23). 1996 yılı krizin (5 Nisan) yaralarının sarıldığı yıl olmuştur. Bu yılda hazır giyim ihracatı 6, 3 Milyar Dolar olurken 1997 yılında %52‟lik artışla 7, 3 Milyar Dolara ulaşmıştır.1998 yılı genel ekonomideki gelişmelere paralel olarak tekstil hazır giyim sektörü üretimde ve ihracatında gelişmeler olmuştur. 1996 yılı hariç 1995-1998 yıllarında istikrarlı bir gelişme seyri gözlenmektedir. 31.5.1998 itibariyle Türkiye‟de imalat sanayin de faaliyette bulunan 1.028 yabancı sermayeli kuruluş içerisinde 137‟si hazır giyim, 49‟u tekstil kuruluşudur. Firma adedi dikkate alındığında yabancı 122 sermayenin ülkemizde en fazla ilgi gösterdiği imalat sanayi kolu, hazır giyim sanayi durumundadır (Özbek, 2005: 23). Türkiye‟de, tekstil ve hazır giyim sektöründe, AB ile Gümrük Birliği sonrası kotaların kalkmasıyla ihracatta önemli bir artış beklentisi, özellikle 1995 yılından başlayarak yatırımlara hız verilmesine yol açmıştır. Böylece Türkiye, 1995-1997 döneminde tekstil sektörüne en fazla yatırım yapan ülkeler arasında yer almıştır. Yapılan yatırımlar sonucunda sektörde arz, talebin oldukça üzerinde artmış, dolayısıyla, kapasite kullanım oranında önemli gerileme ile birlikte ortaya çıkan aşırı rekabet ortamı, karlılığın büyük ölçüde düşmesine neden olmuştur. 1994 yılında Türkiye‟de yaşanan krizin ardından imalat sanayi üretimindeki hızlı artış eğilimi, 1998 yılının ilk çeyreğinde de devam etmiştir. 1997 yılı Mayıs ayından itibaren bazı Doğu Asya ülkelerinde parasal kökenli bir ekonomik krizin ortaya çıkması, başta Japonya olmak üzere bütün Asya ülkelerini ve dünyanın belli başlı ekonomilerini etkilemiştir. Kriz daha sonra, Rusya Federasyonu‟na ardından da Latin Amerika ülkelerine de sıçramış ve dünya ekonomisi üzerindeki etkisi daha da derinleşmiştir. Buna bağlı olarak 1998 yılında dış talepteki gerileme yanında finansman imkanlarındaki daralma ve yurt içindeki reel faizlerdeki yükselme nedeniyle imalat sanayindeki üretim artış hızı zayıflamıştır. Krize giren ülkeler, ulusal paralarının aşırı ölçüde değer yitirmesinin verdiği bir kolaylıkla, üretebildikleri malları dünya piyasalarına, rekabetçi bir şekilde pompalamaya başlamışlardır. Bu malların önemli bir oranını tekstil ve hazır giyim ürünleri oluşturduğundan, Türk Tekstil ve Hazır Giyim ihracatı da olumsuz olarak etkilenmiştir. 1999 yılında, söz konusu olumsuzlukların devam etmesi yanında Marmara ve Düzce depremlerinin neden olduğu hasarın etkisiyle imalat sanayi üretimi gerilemiştir. 2000 yılında ise, depremin ekonomik etkilerinin giderilmeye başlaması ve genelde sağlanan istikrar ortamı nedeniyle üretimin tekrar artış eğilimine girdiği gözlenmektedir (Düzgün, 2007: 78). Türk hazır giyim sektörü yakın dönemde global yeniden konumlama ve yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Bu sürece girilmesinin 3 temel nedeni bulunmaktadır. 1. Ekonomik gelişme süreci içinde sektörün değişen konumu; 2. Dünya hazır giyim sektöründe yaşanan gelişmeler 123 3. Hazır giyim sektörünün sahip olduğu tecrübe ve kapasiteye dayalı olarak gelişme ve yenileşme ihtiyacı Türk hazır giyim sektörü son 25 yıl içinde uluslararası pazarlara yönelik üretimi ile önemli bir tecrübe ve birikim sahibi olmuştur ve bu ticaret ve birikim sektör için önemli bir potansiyel ve kapasite oluşturmuştur (Düzgün, 2007: 78). Sektör ekonomik gelişmenin doğal bir sonucu olarak bir değişim sürecinin eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Bu değişim baskılarını, dünya hazır giyim ticaretindeki serbestleşme ve buna bağlı olarak ekonomik gelişmelerini hazır giyim ve tekstil sektörüne dayandıran Çin ve Hindistan başta olmak üzere çok sayıda ülkenin dünya pazarları için tedarikçi olmaya başlamaları hızlandırmıştır. Türk hazır giyim sektörü bu koşullar altında dünya pazarları içinde kendini yeniden konumlandırma sürecine girmiştir. Hazır giyim sektörünün global yeniden konumlanması; yurtdışı pazarlarda daha nitelikli, katma değeri yüksek ürünleri ve kendi koleksiyon, moda ve markasını taşıyan ürünleri ve kendi mağaza ve perakende zincirleri içinde satmayı içeren ve rekabette maliyet-fiyat rekabetinden, kalite-fiyat rekabeti alanına geçmeyi hedefleyen bir konumlanmadır. Sektör orta-uzun vadede tedarikçi ülke konumundan piyasa yapıcı ülke konumuna geçmiş olacaktır (Düzgün, 2007: 81). Türkiye‟nin 2004 yılında gerçekleşen toplam 6.3 milyar ABD Dolar‟lık konfeksiyon ithalatının ülkeler itibariyle dağılımı incelendiğinde, İtalya‟nın % 12‟ lik pay ile en önemli tedarikçi ülke olduğu, bu ülkeyi % 10‟ luk pay ile Çin‟in, % 9‟luk pay ile ABD‟nin, % 7‟lik pay ile Almanya‟nın, % 6‟ lık pay ile Güney Kore ve Hindistan‟ın izlediği görülmektedir. AB‟nin tekstil ve konfeksiyon ithalatındaki payı % 35‟dir (Türkan, 2006: 5). Hazır giyim sektörünün 2004 yılında sanayi üretimindeki payı %19, 9, imalat sanayi içindeki payı %18, 4 dür. Hazır giyim sektörü 20 milyar dolarlık üretim değeri, gayri safi milli hasıla içerisindeki % 11‟ lik, sanayi üretimindeki % 14‟ lük, imalat sanayi üretimindeki % 16‟ lık, toplam istihdamdaki % 11‟ lik ve sanayi istihdamı içindeki % 28‟ lik payları ile ülke ekonomisinin en önemli sektörlerinden birisi konumundadır (Kaya, 2004: 15). 2005 yılı itibarıyla dünyada kotaların kalkması ile birlikte Türkiye‟de tekstil ve hazır giyim sektöründe beklenildiği gibi ciddi sorunlar yaşanmaya devam etmiştir. Bu alanda Çin‟in devreye girmesi, bu konudaki mevcut sıkıntıyı daha da artırmıştır. Dev 124 üretim gücü ve neredeyse sıfıra yaklaşan üretim maliyetleriyle Çin, sadece Türkiye için değil, gereken hazırlığı yapamayan bütün üretici ülkeler için büyük bir tehdit durumuna gelmiştir (Özcan, 2006). Hazır giyim sektörü 2008 yılı itibarıyla ülke ekonomisine 12, 4 milyar dolarlık katma değer sağlamıştır (Köse, 2010: 98). İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Eurostat verilerine göre; Türkiye‟nin Dünya çapında hazır giyim ithalat rakamlarının 2008 yılında % 16, 2, 2009 yılında % 15 ve 2010 yılında % 12, 4 olarak düşüş gösterdiğini bildirmiştir. Yine İHKİB başkanı, Avrupa Birliği ülkelerinin 2010 yılının ilk beş ayında hazır giyim ithalatını bir önceki yılın aynı dönemine göre 1, 5 milyar dolar kıstığını belirterek aralarında Çin, Hindistan, Mısır‟ın da bulunduğu 20 ülke içinde sadece Türkiye‟nin % 4, 3‟ lük bir artış yakaladığını bildirmiştir. Türk Moda endüstrisinin tasarım üretim ve pazarlamadaki mutlak başarısını ortaya koyan bu sonucun çok daha iyi noktalara taşınabileceğini vurgulamıştır (Baykal, 2010: 1). Coğrafi yakınlık, özellikli işgücü, kalite, moda ve marka yaratmaya verilen önem AB ülkelerini Türkiye‟nin geleneksel ve en büyük pazarına dönüştürmüştür. Ülkenin hazır giyim ve konfeksiyon dışsatımının % 70‟den fazlası AB üyesi ülkelerdir ve bu ülkelerdeki tüketicilerde yıllardır kalite, çevre, sağlık ve çalışma koşulları ile ilgili büyük bir duyarlılık söz konusudur. Dolayısıyla Türkiye‟nin tekstil ve konfeksiyon ticaretinde AB ülkeleri ile olan yakın ilişkileri, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün de bu konularda sürekli duyarlı olmasını gerektirmektedir (Benli, 2008: 26). Türkiye‟nin dünyada en büyük arz fazlalığının yaşandığı ve yaşanacağı ucuz ürünlerin üretimine devam ederek, başta Çin ve Hindistan olmak üzere Asya, Afrika ve Güney Amerika ülkeleriyle rekabet etmeye çalışması, yapılabilecek en büyük hata olacaktır. Sektörün özgün tasarım, kalite, verimlilik, pazarlama ve dağıtım yeteneklerini daha da geliştirerek, üst sınıf modaya yönelik ürünler ve moda-marka ürünler grubuna yönelmesi şarttır (Görgülü, 2006: 49). Türkiye‟de hazır giyim başta olmak üzere, markalaşmak yerine dünya pazarında söz sahibi markalara fason çalışmak yaygın hale gelmiştir. Türkiye‟nin sahip olduğu bu sektörel avantajı daha etkin kullanması ve ekonomik faydaya dönüştürmesi açısından hazır giyim ve konfeksiyon sektörlerinde yapılacak değerlendirmeler yenilik ve değişimi destekleyici ve kolaylaştırıcı olmalıdır (Temiroğlu, 2007: 9). 125 2.8.3. Hazır Giyim ĠĢletmelerinin Rakiplerine Göre Avantajları Hazır giyim sektörü yapısı gereği dinamik bir sektördür, ihracat olanakları yüksektir, yüksek bir yatırım finansmanı gerektirmez, ürün tipi ve üretim şekli kolaylıkla değiştirilip, pazar koşullarına uyum sağlayabilme avantajı vardır. Tüm bunlar hazır giyim sektörünü yatırımcılar için cazip hale getirmektedir (Öktem vd., 2001: 3). Bütün bu bilgiler ışığında Türk hazır giyim sektörünün rakiplerine karşı avantajları şu şekildedir (Görgülü, 2006: 12); Kolay ve hızlı iletişim olanakları sektörün önemli avantajıdır. Türkiye‟de her türlü teknolojik altyapı konvansiyonel (geleneksel) imalatta sektörün hizmetindedir. Girişimci ruhu ve yetişmiş işgücü mevcudiyeti, iyi eğitimli yönetici ve pazarlama elemanlarının varlığı sektörün ihtiyacına cevap verecek düzeydedir. Sektörde gelişmiş bir alt yapı ve yeterli deneyim mevcuttur. Bu da markalaşma alt yapısını oluşturmada ciddi bir avantajdır. Sektörün yeterli uluslararası rekabet deneyimi vardır. Yeni teknolojilere ve modaya uyum becerisi yüksektir. Uluslararası şartnamelere uyum ve çevre dostu üretim konusundaki deneyim yeterlidir. Genç ve eğitilebilir ülke nüfusu ve bu nüfusun yarattığı rekabetçi işgücü maliyetleri rakip olabilecek gelişmiş ülkelere oranla daha düşüktür. Kişisel talebe yönelik küçük ölçekli işlere yatkınlık vardır. Avantajları maddeleyecek olursak şu şekildedir (Temiroğlu, 2007: 237); ● Komşu ülkeler, Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika ülkeleri ile hammadde ve doğal kaynaklar temininde, üretim ve pazarlama alanında güç birliği yapma olanaklarına sahip olması ● Kullanabileceği gerekli altyapılara sahip olan organize sanayi bölgeleri ve sitelerinin varlığı ve yenilerinin yapılması olanaklarına sahip olması ● Hammadde temini ve üretiminde sürekli bir sıkıntının olmaması ● Sektörde makine parkurunun yeterli olması ● Bilişim sistemlerinin etkin olarak kullanılması ● Türkiye‟de hızlı sevkiyat için gerekli olan lojistik altyapının güçlü olması, bu açıdan üretimdeki gecikmeleri dengelemek açısından önemli bir güç olması 126 ● Otomasyon olanaklarının yeterli düzeyde olmasa bile işçilerin deneyimlerinin ve hız performanslarının uzak doğudaki rakiplerden daha iyi olması ● Hızı etkileyen önemli bir faktör olan laboratuvar ve test olanaklarının rakiplere göre daha çok gelişmiş olması ● Genç, eğitimli, modern yönetim yaklaşımlarını uygulayabilecek yönetici adayları konusunda büyük bir potansiyelin olması ● Kuruluşların TKY, süreç yönetimi, altı sigma yönetimi gibi modern yönetim yaklaşımları konusunda eğitimler almaya başlamış olması ● Türkiye‟de iş gücüne kazandırılacak eğitilebilir yoğun bir genç nüfusun bulunması ● Hızlı karar veren, esnek düşünebilen genç ve dinamik girişimci potansiyeline sahip olunması ● Uzman personel temininde zorluk çekilmemesi ● İşçilik kalitesinin yüksek olması ● Klasik giyim ürünlerinde yeterince know-how‟a sahip olması ● Çalışanlarda müşteri memnuniyeti ve müşteriye hizmet kültürünün, uzak doğudaki rakip ülkelerden daha fazla gelişmiş olması ● Çalışanların, teknik yöneticilerin ve ustaların son 25 yılda önemli bir deneyim kazanmış olmaları ● Avrupa Birliği ülkelerindeki pazar payını artırma olanaklarına Uzak Doğudaki rakiplerine nazaran daha fazla sahip olması ● Gittikçe gelişecek olan teknik tekstil pazarının hazır giyim sektörü için önemli bir fırsat olması ● Moda ve marka yaratmaya yönelik coğrafi, kültürel ve sektörel alt yapının yeterince bulunması 127 ● Türkiye‟de, Avrupa Birliği ve Amerika pazarlarındaki büyük moda ve marka üreticilerinin temsilcilikleri ve ofislerinin bulunması ● Ar-Ge çalışmaları, inovasyon ve know-how elde etme süreçlerinde Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği anlaşmasının bulunması ● Tekstil dışındaki lojistik sektörü, kimyasal malzeme ve boyarmadde sektörü, bankacılık sektörü gibi sektörler ile de güçlü ilişkiler içerisinde olması Türkiye‟nin Avrupa pazarına yakın olması nedeniyle sahip olduğu ayrıcalığı ortadan kaldıracak şekilde faaliyetler öne çıkacaktır. Bu nedenle, hazır giyim sektöründe çalışan Türkiye‟deki girişimlerin maliyet konusunda rekabet edemeyecekleri için marka, tasarım, farklılaşma ile ön plana çıkmaları ve yüksek kaliteli ürünlerin geliştirilmesine ağırlık vermeleri gerekmektedir. Bu bağlamda Türkiye‟nin en büyük ayrıcalığı olan, kalite ve yaratıcılıkta sahip olduğu konum ve potansiyeli kullanmasının önemi açıktır (Benli, 2008: 6). 2.8.4. Hazır Giyim Sektörünün Rakiplerine KarĢı Dezavantajları Dinamik bir sektör olan hazır giyim sektöründe, dış satım olanakları yüksektir, ürün türü ve üretim şekli kolaylıkla değiştirilip pazar koşullarıyla uyum sağlayabilme avantajı vardır. Ancak tekstil sektörü içinde en çok hata ve problemin çıktığı sektör de hazır giyim sektörüdür. Çünkü tüm ham ve yardımcı maddelerin bir modelde bir araya gelerek, anlam kazandığı son üretim zinciridir (Özdemir, 2007: 39). Hazır giyim sektörünün rakiplerine karşı bazı dez avantajları bulunmaktadır bunlar (Görgülü, 2006: 13); ● Öz sermaye yetersizliği, risk sermayesi noksanlığı, işletme sermayesi ve nakit akışı yönetme becerisindeki eksiklikler ● Pazar çeşitlendirmesine gidilememesi ● Enerji, haberleşme ve ulaşım maliyetlerinin yüksekliği ● Kayıt dışı yapılanma ve ekonomisinin büyüklüğü ● Ülke imajının sektörde markalaşmayı olumsuz etkilemesi 128 ● Sektörün büyüme sürecinde aynı oranda markalaşma kültürünü yaratamaması ● İmalatın büyük ölçüde fason, standartlarını müşterinin belirlediği imalat olarak gelişmesi ● İhracatta ve ilgili mevzuatta tutarsızlık ve istikrarsızlıkların söz konusu olması ● Ulaşım maliyetlerindeki düşüşlerin pazara yakınlığın avantaj olma vasfını yitirmesine sebep olması ● ABD pazarına uzaklık olması ● Yüksek girdi maliyetlerine sahip olması ● Dağıtım kanallarını yönlendirme becerisinin zayıflığı sonucu küresel perakende pazarlarında yer alınamaması ● Uluslararası Ar-Ge fonlarından yeterince yararlanılamaması ● Kalite kontrol, süreç otomasyonu ve sanal üretim teknolojilerinin yeterli düzeyde gelişememesi ● Üniversite-sanayi-meslek kuruluşları arasında diyaloğun zayıf olması ● Tekstil ve hazır giyim sektörü arasında gerekli sinerjinin yaratılamaması ● Esnek üretime uymayan katı iş mevzuatının söz konusu olması ● Bürokratik mevzuatın ağırlığı, hukuki altyapı eksikliği, fikri mülkiyet haklarının korunmasındaki hukuki boşlukların hala mevcut olması Başka bir araştırmada hazır giyim işletmelerinin dezavantajları şu şekildedir (Temiroğlu, 2007: 225-243); ● İhracata yönelik kullandırılan kredilerden küçük ve orta ölçekli hazır giyim işletmelerinin yararlanamaması ● Hükümet ile sektör kurumlarının ilişkilerinin zayıf olması 129 ● Hammadde ve makine gibi kaynaklarda dışa bağımlılığın karlılık oranlarını düşürmesi, ekonomik kriz vb. durumlarda sektörün darboğaza girmesi ● Sektörde bilinçsiz yatırım eğiliminin mevcut olması ● Ar-Ge desteklerinin, Ar-Ge‟ye ayrılan payların, Ar-Ge alt yapısının ve ortak ArGe faaliyetlerinin yetersiz olması ● Sektördeki hazır giyim kuruluşlarının genelde KOBİ kategorisinde olan ve mali yetkinlikleri düşük, kurumsallaşmamış kuruluşlar olması ● Teknoloji üretiminde yetersiz olmaları ● E-ticaret bilincinin yeterince gelişmemesi ● Sektörün hızlı üretim konusunda yeterince iyi olmaması ● Sektörde çağdaş yönetim yaklaşımlarının (Müşteri İlişkileri Yönetimi, Tam Zamanında Üretim Yönetimi) yaygın olarak uygulanmaması ● Genelde profesyonel yöneticiler yerine eğitim düzeyi ve yönetim becerisi yeterli olmasa da kuruluş sahiplerinin yönetici olarak çalışması ● Kaliteli ve ucuz üretim için kaliteli ve ucuz hammaddenin yanında işgücünün de ucuz ve verimli olması zorunludur. İşgücü verimliliğinin bu farkı kapatacak düzeyde yüksek olmaması ● Yeterli sayıda markanın yaratılamaması ● Moda oluşturmakta yetersiz olunması, moda ve marka üretmek yerine yurt dışındaki moda ve marka ürünlere fason üretim yapmaya odaklanılması ● Halkla ilişkiler, kamu oyu yoklamaları, trend analizleri ve anketlerinin yeterince uygulanmaması, bu uygulamaya yönelik alt yapı olanaklarının yetersizliği ● İnovasyon altyapı ve becerisinin gelişmemiş olması ● Daha çok katma değeri düşük ürünlerin fason üretimine odaklanılmış olunması 130 ● Yeni ürünlere yeni pazarlar geliştirmede sektörün yetersiz olması ● Kuruluşların ortak girişimcilik ve işbirlikleri konusunda isteksiz ve yetersiz olması ● Sektöre ait sivil toplum örgütlerinin yeteri kadar etkin olmaması ● Türk kuruluşların, Avrupa ülkelerindeki gelişmiş sektör kuruluşları ile ortak girişim ve güç birliği konusunda yetersiz olması 2.8.5. MüĢteri Odaklı Yönetimin Hazır Giyim ĠĢletmelerine Katkıları Günümüzde yönetim anlayışı devrim niteliğinde sayılabilecek önemli bir değişim yaşamaktadır. Klasik Yönetim Anlayışı‟nda tepe yönetimin görüş ve düşünceleri doğrultusunda tepeden aşağıya doğru inen hiyerarşik yapı içinde işletmeler yönetilmekte, astlar amirlerinden aldıkları talimatlara göre işlerini görmektedirler. Doğal olarak burada amaç amirlerin memnun edilmesidir. Halbuki yeni anlayışta amaç; müşteri talepleri doğrultusunda işletmenin tüm birimlerinin yönlendirilmesi, desteklenmesi ve müşteri beklentilerini karşılayarak müşteri tatminine ulaşılması, hatta beklentilerin de ötesine geçip tam olarak müşteri memnuniyetinin sağlanmasıdır. (Çetin vd., 1998: 55). Müşteri memnuniyeti yaklaşımını benimseyen işletmenin genel stratejisi ürün merkezli değil, müşteri merkezli bir strateji olmak durumundadır (Kırım, 2001: 74). Strateji, daha iyi olmak değil, farklı olmakla ilgili bir kavramdır. Farklılaştırma çabalarına ürünü iyileştirmekten başlamak yerine “Müşteri ne istiyor?” sorusuyla başlamak stratejik acıdan farklı acılımlar getirmektedir. Farklı bir stratejik yaklaşım içine girmek ve farkı yaratmak isteyen işletmelerin yapması gereken şey, “Müşterim tam olarak hangi yönde ve ne şekilde değişiyor?” sorusunu detaylı olarak tartışmaktır. Burada yapılan, bütün stratejik düşünme surecine öncelikle müşteriden başlamaktır. Bugünün dinamik müşteri öncelikleri dünyasında bunun dışındaki hiçbir yaklaşım işletmeleri fazla uzağa götüremez (Tepebaşı, 2006: 44). 131 Müşteri merkezli olabilmek için “Müşterinin tam olarak hangi yönde ve ne şekilde değişiyor?” temel sorusundan sonra sorulması gerekenler şunlardır (Tepebaşı, 2006: 44). ● Müşterilerimiz kimlerdir? ● Bunların öncelikleri nasıl değişiyor? ● Müşterilerimiz kimler olmalıdır? (karlılığa göre kategorizasyon) ● Bu her yeni segmentteki müşterime nasıl değer katabilirim? ● Bu müşterilerimin birinci tercihi haline nasıl gelebilirim? ● Kar modelim nedir? Ne olmalıdır? ● Mevcut iş modelim nedir? ● Bu model müşteri önceliklerine uygun mudur? ● Değilse iş tasarımım nasıl olmalıdır? ● Gerçek rakiplerim kimlerdir? ● En güçlü rakiplerimin iş tasarımları nedir? ● Müşterimin birinci tercihi olmam için gereken iş tasarımı ne olmalıdır? ● Bundan sonraki iş tasarımım muhtemelen ne olabilir? Tüm bu sorulan sorulara bağlı olarak müşterilerin genel olarak beklentiler şunlardır (Cinemre, 2000: 71). ● Önemsenme ● Ayrıntılar konusunda duyarlı olunması ● Sunulan hizmetin izlenmesi ve servis sonrası memnuniyetin sorulması ● Kendisine kişisel ilgi gösterilmesi 132 ● Açıklık ve dürüstlük ● Kendisine zaman ayrılması ● Seçenek sunulması ● Ürün ve arıza hakkında teknik açıklama ● Temiz işçilik ● Hizmet garantisi Firmalar uzun dönemde varlıklarını sürdürebilmek için bu şartları yerine getirmek zorundadırlar. Müşteri için sunulan ürün ya da hizmetin cazip olabilmesi ve fark yaratması en önemli kriterdir. Firmalar sürekli müşterilerinin şaşırtmak ve onlara beklentilerinin üzerinde ürün ve hizmet sunmak zorundadırlar. Başarılı bir müşteri merkezli girişimin işlemesini sağlayanın ne olduğu ile ilgili danışmanlar son on yıldır şirketlerin müşteri odaklı stratejiler geliştirmelerine yardım etmek amacıyla saatler süren çalışmalar yaptılar. Çok büyük sıklıklarla karşılaşılan sorulardan birisi: “Başarıya ulaşmış müşteri odaklı şirketlerin ortak özellikleri nelerdir?” olmuştur. Deneyimlerden yola çıkarak, bir şirketin başarılı bir müşteri odaklı girişime başladığı zaman, aşağıdaki özelliklerle nitelendirildiğini söyleyebiliriz (Özgenel, 2009: 25). 1. Şirket için, müşterilerine verdiği değer son derece önemlidir. Bu da müşteri deneyimini arttırmak, müşteri memnuniyetini geliştirmek ve müşteri geri bildirimlerinden yola çıkarak müşterinin tavırları ve tercihlerini yakından takip etmek anlamına gelmektedir. Şirket, müşterilerine verdiği değeri arttırmak amacıyla sürekli kendini yenilemektedir. Gerçek veri ve önerilere ulaşmak için şirketin bir ya da daha fazla danışma kurulu olabilir. Şirketin kalite geliştirme inisiyatifi yardımıyla müşteri anlayışı araştırmaları yapmak da mümkündür. 2. Şirket uzun vadedeki iş sonuçları ile ilgilenmektedir. Daha kısa vadedeki sonuçların iş yatırımı anlayışını ya da iç işlerini etkilemesine izin vermez. Şirke 133 yöneticileri kapsamlı bir müşteri ilişkileri yönetim anlayışını benimser ve paylaşırken, söz konusu anlayıştan doğan değişimin de birdenbire olmayacağının bilincindedirler. 3. Müşteri merkezli inisiyatif üst düzey yöneticiler tarafından desteklenmektedir. Şirketin, söz konusu planı yürütme yetkisine ve sorumluluğuna sahip belirli bir proje yönetmeni bulunur. Ayrıca müşteri odaklı inisiyatif, şirketin bu amaç doğrultusunda kullanacağı tek yöntem değişikliği de olmayacaktır. 4. Şirket, müşteri odaklı inisiyatif planına olan bağlılığını, planı hem içte hem dışta yürürlüğe koyarak göstermektedir. İnisiyatif ilerledikçe, dengeyi sağlamak ve geliştirmek için raporlama becerileri ve başarıları sürdürecek bir araç vazgeçilmez bir hale gelir. 5. Şirket, inisiyatifin seviyeli ilerlemesini ve başarısını ölçmek amacıyla tamamıyla yeni bir metrik serisi kullanmaktan kaçınmamaktadır. Hatta mali olmayan amaçların önceliklerini belirli bir biçimde düzenleyen “dengeli puan kartı” ya da başka araçlar kullanabilir. 6. Şirket, çalışanlarının eğitimine aktif olarak yatırım yapar. Eğitime yatırım yapmaktan kaçınmayan şirketlerin daha başarılı müşteri ilişkileri yönetimine sahip olacağı kaçınılmaz bir gerçektir, çünkü bu tür inisiyatifler şirket personelinin daha farklı ve etkili yöntemler kullanarak iş yapmalarına olanak tanır. Fakat böyle bir durum söz konusu olduğunda, eğitimin müşterilere sürekli daha fazla değer verme kavramı çerçevesinde yoğunlaşması verimliliği arttıran en önemli etmen olacaktır. 7. Şirket iç hisse sahiplerini, müşteri ilişkileri yönetimi vizyonunun temel dağıtımcıları olarak tayin eder ve hisse sahipleri grubunun içerisinde destek oluşturmak için aktif olarak çalışır. Hisse sahipleri için yapılan araştırmalar yalnızca programa doğrudan katılan kişiler arasında değil aynı zamanda şirketin kendi bünyesinde yer alan mali grup içerisinde de yürütülür. 134 2.8.6. MüĢteri Odaklı Yeni Ürün GeliĢtirmenin Hazır Giyim ĠĢletmelerinin GeliĢimindeki Önemi Günümüzde hızla değişen is çevresinde yenilikçilik, işletmelerin hayatta kalma ve rekabetçiliğini sürdürebilmeleri için gereklidir. Üreticiler durağan Pazar şartları ve teknolojik ortamlarda faaliyet gösteremediklerinden, büyük miktarlarda standartlaştırılmış ürünler üretemezler. Hızla değişen pazar şartları ve teknolojik gelişim işletmeleri yenilikçiliğe zorlamaktadır. İşletmeler, yenilikçi olmazlarsa ve sürekli artan farklılaştırmalarla pazar doyurulamamışsa, rakiplerinin arkasında kalmaya mahkûmdurlar (Trueman, 1998: 44). Aynı zamanda rakip organizasyonların artan baskısı altındaki işletmeler, kendi süreçlerinin tasarımında verimli ve yenikçi olmak zorundadırlar. Dahası ekolojik çevre konusunda müşteri derneklerinin ve endüstrinin kaygıları, belirsiz politik gelişmeler, tüketici taleplerindeki sürekli değişim, istikrarsız dünya ekonomisi gibi sebeplerle pazar kontrolü daha da zorlaştırmaktadır. Bunlara ilâveten hızlı teknolojik gelişme ve bilişim ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla bugünün sosyo-ekonomik ve iş çevrelerinin karmaşık ihtiyaçlarına uygun yeni ürünlerin geliştirilmesi gittikçe zorlaşmaktadır (Trueman, 1998: 44). Bu karmaşık iş çevresinde işletme hayatta kalmak için değişime cevap verebilen esneklikte olmalı, ancak aynı zamanda yüksek seviyede etkinlik ve verimlilik sunabilmelidir. İşletmelerin yenilik faaliyetinde bulunmaları sadece o işletme için değil, genel olarak bir ülke ekonomisi için de son derece önemlidir. Yeniliğin ekonomik büyüme, kalkınma ve rekabet gücü üzerindeki etkileri göz önüne alındığında, mikro ölçekte yenilik faaliyetlerinin nasıl yapıldığı ve ne gibi etkiler doğurduğunun anlaşılması çok büyük önem kazanmaktadır. Yeni bir ürün üretmiş olan bir işletme, ürününü piyasaya sunduğunda, piyasada ürünün benzeri başka ürünler olmadığından herhangi bir rekabetle karsılaşmaz. Çünkü, ürün yenidir ve rakipler ürünü kavrayıp taklit edene kadar işletme piyasada tekelci pozisyonundadır. Tekelci piyasada üretim miktarı ve dolayısıyla fiyat tamamen tekelci işletmenin kontrolündedir. Bu nedenle, işletme karını en üst düzeye çıkarmak için üretimi kısar, fiyatı yükseltir ve aşırı kar elde eder. Bunun ardından, aşırı karı gören diğer işletmeler yeni ürünü taklit etmeye başlarlar ve rakip işletme sayısı gittikçe artar. Piyasaya sürülen ürün miktarı yeterince arttığı zaman aşırı kar sıfırlanır. Bundan sonra 135 yeni ürünü üretmiş olan işletme artık başka bir yeni ürün üretme yoluna girmiştir. İşletme için bir ürün yeniliği bitmiş, diğeri başlamıştır. Küreselleşmenin ekonomik sınırları ve teknolojide yaşanan değişimlerin de zaman ve mekan sınırlarını ortadan kaldırması, endüstriyel ekonomiden küresel bilgi ekonomisine geçişi sağlamıştır. Bu durum, işletmeler acısından teknoloji ve bilginin önemini arttıran bir dönüşüm olmuştur. İşletmeler için bilgi artık üretim faktörlerinin basında gelmekte ve tüm bilgi kaynakları büyük önem kazanmaktadır. Küreselleşme ve hızlı teknolojik değişim, rekabet ortamının dinamikleşmesine neden olmaktadır (Güleş ve Bülbül, 2004:126). İşletmeler varlıklarını sürdürebilmek ve rekabet güçlerini korumak veya arttırmak için yenilik yapmalıdır. Bu amaçla, maliyetlerin minimize edilmesi, yeni ürün ve hizmet geliştirilmesiyle çeşitliliğe gidilmesi ve ürün ve hizmet kalitesinin arttırılması gereklidir. Bu gereklilikler, yenilik fikirlerini meydana getiren unsurlardır. Yenilik, ekonomik büyümenin, istihdam ve refah artısının anahtarıdır (Elçi, 2007: 10). Bir ülkenin kaynak ve karşılaştırmalı üstünlük esasına dayanan uluslar arası geleneksel ticaret teorilerinin tersine çağdaş teoriler, pazara sürekli yeni ürünler sunmak ve teknolojik gelişimi sağlamak için yeniliklere yatırım yapılması temeline dayanır. Bir işletmenin yenilik yapma yeteneği, uluslar arası cevrede basarıyla rekabet edebilmesi için gerekli olan unsurların basında gelmektedir (Durna, 2002: 15). Fiyata dayalı rekabet gücünü korumanın veya geliştirmenin en kritik unsurları, üretim surecinin örgütlenmesi ve üretim teknolojisinin yenilenebilme özelliğidir. İşletme içinde yapılacak yenilik faaliyetleri sonucu ortaya çıkabilecek yeni üretim süreci söz konusu işletmeye birim maliyetleri düşürme ve uluslar arası piyasalarda rekabet gücünü artırma imkanı verebilir (Saygılı, 2003: 31). Tüketici istek ve gereksinimlerindeki değişiklikler de yeniliğin önemini arttırmaktadır. Bu değişim karsısında işletmenin mal ve hizmetleri aynı kalırsa, aralarında önemli bir fark ortaya çıkar. Bunun sonucunda da işletme rekabet avantajını kaybedebilir. 136 Giderek yoğunlaşan rekabet ortamı ve sürekli değişen çevre şartları müşterileri yakından inceleme onları anlama gerekliliği doğurmuştur. Müşteri beklenti ve taleplerinin doğru bir şekilde tespit edilerek, kısa sürede müşterilerin istek ve ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Karşılanan ihtiyaçlarla müşterilerin ilk anda kazandıkları memnuniyetin devamlılığını da sağlamak gerekir. Olası bir aksilikle karşılaşılması ve ürünlerin bu nedenle iade edilmesi durumunda da müşterilerin şikayetleri dikkate alınmalı ve müşterilerin zararı giderilmelidir (Denizli, 2010: 113). Müşteri odaklılık devrimsel bir süreç olmaktan daha çok evrimsel bir süreçtir. İtina isteyen bir iştir ve sabır, azim gerektirir. Sonuç olarak, müşteri odaklılık en iyi performansı ve en büyük başarıyı elde etmeyi gösteren bir kavram olmaktan daha çok, onu gerçekten benimsemeyi gösterir. Ara sıra sorulan en temel sorulardan birisi de müşterinin kim ya da ne olduğudur? Müşteriler, yapılanların hedef noktasıdır ve onlar kendilerini işletmeye göre değil, işletmeler kendilerini onlara göre organize etmek durumundadır. Müşteri sorunun kaynağı değildir. İş güvenliğini ve geleceğini tehlikeye atma olasılığı nedeni ile müşteriden kurtulmak söz konusu değildir. Müşteri, gereksinimleri olan ve bu gereksinimleri hem müşteri hem de işletme acısından karlı bir şekilde karşılanması önemli olan herhangi birisi olarak tamamlanmaktadır (Zairi, 2000: 35). Günümüzde, birçok işletme çalışanlarına müşterinin önemini anlatmada çok yol almıştır. Müşteri memnuniyetinin iş hayatında ayakta kalabilmek için gerekli olduğu ve bir müşteri kaybının bile işletme için önemli olduğu vurgulanmaktadır. İşletmeler, müşterilerini çok iyi tanımlamalı ve politikalarını buna göre yönlendirmelidir, işletmeler, ürünlerine para verip satın alacak olanların müşterileri olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır. Bu nedenle, müşteri istek ve gereksinimlerinin belirlenmesinde yoğunlaşılmalı ve hatta gelecekte ki beklentileri bile belirlenmeye çalışılmalıdır. Ayrıca, müşterilerin öncelikli beklentileri tespit edilerek, ne oranda başarıldığı ölçülmelidir. Ürün ve/veya hizmet sureci detaylı olarak incelenerek müşteri odaklı olmak için yapılması gerekenler belirlenip faaliyete geçilmelidir (Lawton, 1993: 18). 2.9. AraĢtırmanın Amacı Hazır Giyim sanayisi, sektördeki rekabetin yoğun olmasına bağlı olarak, işletmelerin başarısı, karlılığı ve devamı için müşteri gereksinim ve beklentilerinin öne 137 çıktığı bir sanayi kolu olma özelliğine sahiptir. Rekabetin böylesine yoğun yaşandığı bir sektörde, firmalar müşteri istek ve beklentileri doğrultusunda yeni ürünler pazara sunarak büyüyen pazarda payını artırmaya çalışmaktadır. Hazır Giyim işletmelerinde rekabetin artmasıyla ve buna bağlı olarak ürün geliştirirken müşteri isteklerinin büyük önem kazanmasına rağmen, literatürde müşteri odaklı ürün geliştirme yaklaşımlarına yönelik gerçekleştirilmiş bilimsel araştırma bulunmamaktadır. Bu çerçevede gerçekleştirilen araştırma ile Hazır Giyim işletmelerinin ürün geliştirme süreçlerinde müşteri odaklı yaklaşımları uygulama düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır; ● Hazır Giyim işletmelerini yeni ürün geliştirmeye iten nedenler nelerdir? ● Hazır Giyim işletmelerinde yeni ürün geliştirme süreci nasıl gerçekleşir? ● Hazır giyim işletmelerinin ürün geliştirirken başarısızlık riskini azatlamak için aldığı önlemler nelerdir? ● Hazır Giyim işletmeleri müşterilerinin bilgisini elde etmede kullandıkları araçlar nelerdir? ● Hazır Giyim işletmeleri müşteri bilgisini ürünlere nasıl aktarılmaktadır? 2.10. AraĢtırmanın Önemi Değişen dünya ve değişen ekonomik düzendeki şaşırtıcı gelişmeler kavramsal alanda da köklü değişiklikleri zorunlu kılmaktadır. Böyle hızlı değişimlerin yaşandığı dünyada artık geleneksel pazarlama anlayışını da değiştirmek zorunda kalmaktayız. Bahsedilen bu değişimler işletme davranışlarını müşteri merkezli hale getirmiştir. Müşterilerle uzun dönemli ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri sadakate dönüştürmek, bu yeni akımla birlikte karlılığın anahtarı haline dönüşmüştür. Müşteri odaklı yönetim gittikçe kızışan rekabet ortamı içerisinde işletmelerin müşterileri bulması, bu müşterileri elde tutması, onları işletmeye sadık müşteriler haline getirmesi ve bu müşterilerle kurulan ilişkilerdeki kârlılık oranlarının arttırılması için bir araç niteliğine dönüşmüştür (Ersoy 2002: 3). Rekabetçi ortamda varlığını sürdürebilmenin günümüzde en hızlı ve etkin yöntemlerinden biride yenilik ve yeni ürün geliştirme stratejisidir. Yeni ürün geliştirme stratejisinin temel hedefi de müşteri ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılamak üzere hareket 138 etmektir. Müşteri ihtiyaç ve taleplerine zamanında çözüm üretmek ve müşteriler tarafından tercih edilmek, pazarını sürekli büyüten işletme haline gelmek demektir. Bu yüzden ürün geliştirirken müşteri isteklerini dikkate alma son dönemin en önemli yönetim felsefesi haline gelmektedir. Müşteri odaklı yeni ürün geliştirme beceri ve yetkinlikleri artık tüm sektörlerde elde edilmeye çalışılan değerleri oluşturmaktadır. Hazır Giyim sektörünün de istihdam ve ülke ekonomisine yaptığı katkıya bakıldığında, ülkemizin en önemli sanayi kollarından biri olduğu görülmektedir. Ülkemizde hazır giyim sektörünün bu durumu devam ettirebilmesi ve dünya pazarlarında iyi bir yer edinebilmesi için yeni ürün geliştirme faaliyetlerinde müşteri isteklerini dikkate alması gerekmektedir. Müşteri odaklı yeni ürün geliştirme ile ilgili olarak literatürde birçok yayının bulunmasına rağmen, müşteri odaklı yeni ürün geliştirmenin orta ve büyük işletmelere kazandırdığı getirilerin belirlenmesine yönelik çalışmaların yetersiz olması, yapılan bu çalışmanın, önceden bu alanda yapılmış olan çalışmalardan farklılık oluşturan en önemli noktasıdır. Bununla birlikte, günümüzde tüm işletmeler için önem teşkil etmekte olan ve işletmelerin geleceklerine ışık tutacak olan “Müşteri Odaklılık‟‟ kavramının tüm boyutlarıyla incelenmesi bu çalışma açısından önem taşımaktadır. Hazırlanan ölçek hazır giyim sektörü dışında diğer sektörler için yönlendirici unsurların belirlenmesinde, üzerinde küçük değişiklikler yapılarak kullanılabilir. Ayrıca bu çalışma ile; ● Bu araştırmanın ürün geliştirirken Müşteri Odaklı Yaklaşımların Hazır Giyim sektöründe uygulanma düzeyini ayrıntılı olarak ortaya koyacağı, ● Bu çerçevede sektörün güçlü yönleri ile iyileştirmeye açık alanları hakkında karar verici konumundaki kişilere bütüncül, sistematik ve tarafsız bilgiler sağlayacağı, ● Hazır giyim işletmelerinde müşteri odaklı yeni ürün geliştirme üzerinde düşünme tartışma ve yeni araştırma olanakları yaratacağı, var olan durum hakkında daha gerçekçi değerlendirmelerin yapılacağı ve burada ortaya çıkan ayrıntılı araştırma sonuçlarından işletmelerin faydalanacakları umulmaktadır. 2.11. Ġlgili Yayınlar Bu çalışmada hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren orta ve büyük ölçekteki işletmelerin yeni ürün geliştirme süreçlerinde yapılan müşteri odaklı yönetim 139 uygulamaları konu olarak ele alınmıştır. Araştırmanın yazımı sırasında konuyla ilgili sempozyum, kongre tebliğleri, kitap ile makaleler incelenmiş, internet ortamında taramalar yapılmış, kütüphane ortamında tezler araştırılmış ve bu kaynaklardan araştırma içerisinde yararlanılmıştır. BAġOK (2006) “Tasarım-Pazarlama Ekseninde Yeni Ürün Geliştirme Yöntemlerinin İrdelenmesi‟‟ adlı çalışmasında ürünün oluşum ve yaşam evrelerinde oluşturulan yenilik stratejisi, fırsat saptama ve tasarım süreci evrelerinde tasarım, pazarlama, Ar-Ge, finans Üretim, idari vb. bölümlerin başarıya ulaşmada koordineli olarak ne şekilde çalışmaları gerektiği incelenmiş ve öneriler ortaya koyulmuştur. DENĠZLĠ (2010) “Hazır Giyim Perakende Sektöründe Müşteri Memnuniyeti ve Ürün İade Hizmeti İle Müşteri Bağlılığının Sağlanması‟‟ adlı çalışmasında hazır giyim perakende sektöründe müşteri kazanmak, mevcut müşteriyi elde tutmak, satış sonrası memnuniyet, satın alınan ürünlerin müşteri üzerinde bıraktığı etki, müşteri beklenti özelliklerinin ve ürün iade bilinç ve tutum özelliklerinin nasıl değiştiği incelenip öneriler ortaya konulmuştur. ĠLHAN (2006) “Yeni Ürün Geliştirme Süreci ve Yeni Ürünün Pazara Sunulmasında Markanın Etkisi‟‟ adlı çalışmasında yeni ürünü geliştirmek ve markanın ilişkini irdeleyerek, yeni ürünün pazara sunulmasında markanın tüketiciler üzerinde etkisi incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda; yeni ürünün pazarda başarılı olması için tek başına yeterli olmadığı, yeni ürünün tüketici için anlamlı olup tüketicinin istek ve beklentilerini karşılaması gerektiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla marka, tüketicilerin yeni ürünler için algıladıkları riskleri azaltmaktadır. Aynı markanın önceki ürünlerini kullanan tüketiciler, markanın yeni ürününü de güvenle kullanmaya başlamaktadır. Marka değerini oluşturan marka sadakati, marka bilinirliği gibi kavramlar yeni ürün pazara sunulduğunda ürünün başarısını artırmakta olduğu araştırma sonucunda ortaya konulmuştur. KUMKUMOĞLU (2007) “Uluslar Arası Pazarlarda Yeni Ürün Geliştirme Stratejisi Açısından Rekabet Avantajı ve Ev Tekstil Sektörü Üzerine Bir Uygulama‟‟ adlı çalışmasında ev tekstilinin uluslar arası pazarlara giriş stratejileri, yeni ürün geliştirme stratejileri, rekabet avantajı olarak ulaşılan işletme performansı ele alınmıştır. İşletmelerin teknolojik boyut özellikleri, pazarlama alt yapısı ve yetenekleri bunları 140 karşılayarak finansal kaynaklar fırsat ve üstünlük kalemlerinde yer alabileceği, işletmelerin karlılık ve pazar paylarını artırabilmeleri için bunların üzerine giderek işletmelerin kendi öz kaynaklarını değerlendirebilip taktik ve stratejiler geliştirmesi gerektiği ortaya koyulmuştur. ULUSOY (2008) “Günümüz İşletmelerinde Müşteri Odaklı Yönetim Yaklaşımları ve Müşteri Memnuniyetine Yönelik Bir Araştırma‟‟ adlı çalışmasında müşteri önemindeki gelişmelerle ortaya çıkan müşteri bağlılığı yaratmak, ilişkisel pazarlama, müşteri odaklılık ve müşteri ilişkileri yönetimi, müşteri memnuniyeti ve bunun ölçülmesi konusu ele alınmıştır. Müşteri memnuniyetinin sağlanmasında, işletmelerin müşteri odaklı strateji izlemesinin çok büyük katkıları olduğu, müşteri odaklı olmanın bir işletmenin müşteri ve pazardaki gelişmeleri odak olarak belirleyerek faaliyetlerine yön vermesi gerektiği çalışma sonucunda ortaya konulmuştur. ÜLKER (2009) “Yeni Ürünlerde Uygulanan Tutundurma Stratejileri ve Bir Uygulama‟‟ adlı çalışmasında işletmelerin yeni ürün geliştirme ve yeni ürünlerde uygulanan tutundurma stratejileri açıklanıp yeni ürün geliştirme çalışmalarında bulunan işletmelerin pazarlama faaliyetlerine ve tutundurma çalışmalarına yeterince önem verdikleri takdirde başarılı olabilecekleri ortaya koyulmuştur. ÖZGENEL (2009) “İşletmelerde Girişim Odaklılık Müşteri Odaklılık ve Firma Performansına Etkisi‟‟ adlı çalışmasında müşteri odaklılık ve girişim odaklılık konusu ele alınarak müşteri odaklılık ve girişim odaklılık ile işletme performansı arasındaki ilişki incelenip müşteri odaklılığın firmalar tarafından içselleştirilmesi konusunda öneriler ortaya konulmuştur. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YÖNTEM Araştırmanın bu bölümünde; araştırmanın modeli, kapsam ve sınırlılıkları, sayıltılar, evren ve örneklem, veri toplama tekniği, veri analiz tekniği ve tanımlar ile ilgili bilgilere yer verilecektir. 3.1. AraĢtırmanın Modeli Bir tarama modeli araştırması niteliği taşıyan bu çalışmada ayrıca “uygulamalı” araştırma modeli kullanılmıştır. Uygulamalı araştırmalar; anket, görüşme, gözlem ve örnekleme gibi araçlarla ana kütlenin ilgenilen özelliklerini ortaya koymaktır (Seyidoğlu, 1993: 25). İzmir ilinde faaliyet gösteren orta ve büyük ölçekli hazır giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı yönetim uygulanmalarını belirleyebilmek için gerekli olan veriler, örneklemi oluşturan işletmelerden elde edilmiştir. Veri toplama tekniği olarak 39 sorudan oluşan anket kullanılmıştır. Anket soruları hazırlanırken çalışmanın teorik kısmında üzerinde durulan konulara yönelik sorular sorulmaya çalışılmıştır. Anketin ilk bölümünde 5 adet kapalı uçlu soruya yer verilerek demografik bilgiler elde edilmeye çalışılmıştır. Ardından ankete katılan işletmelere müşteri odaklı yeni ürün geliştirme sistemleri ile ilgili 34 adet soruya yer verilmiştir. Mevcut durum yapılacak anket sorularına verilen cevaplara göre belirlenmiştir. 3.2. Kapsam ve Sınırlılıklar Hazır Giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı yönetim uygulamalarını konu alan bu araştırmanın amacına hizmet edebilme ve sağlıklı bir biçimde yürütülebilmesi için çeşitli sınırlılıklar getirilmiştir; 1. Araştırma Hazır Giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı yönetim uygulamaları ile sınırlıdır. Diğer konular bilgi verme amaçlı olup araştırma kapsamı dışında bırakılmıştır. 142 2. İzmir‟de faaliyet gösteren orta ve büyük ölçekli 80 Hazır Giyim işletmesinden elde edilen veriler ile sınırlıdır. İzmir ili dışındaki tüm ve İzmir ili içindeki küçük çaplı işletmeler bu araştırmanın dışında tutulacaktır. 3. İşletme yöneticilerine 2013 yılı içerisinde 1 Şubat ile 31 Mart ayları arasında uygulanan anket ile sınırlandırılmıştır. İşletme yöneticileri dışındaki diğer iş görenler araştırmanın kapsamı dışında bırakılmıştır. 3.3. Sayıltılar (Varsayımlar) Hazır giyim işletmelerinde yeni ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı yönetim uygulamaları konusundaki araştırmanın planlanıp yürütülmesinde geçerli olabilecek varsayımlar aşağıda belirtilmiştir; ● Araştırmanın kavramsal çerçevesini oluşturmak amacıyla taranan kaynaklar ve araştırmada yer alan denekler güvenilir ve yeterli bilgi vermektedir. ● Araştırmada kullanılan veri toplama araçlarının ölçülmek istenilen özellikleri doğru olarak ölçtüğü varsayılmıştır. ● İzmir ilinde faaliyet gösteren 80 orta ve büyük ölçekli Hazır Giyim işletmesinin yöneticilerinin ürün geliştirme ve müşteri odaklı yönetim konusunda fikir sahibi olduğu ve yapılan ankete verecekleri cevapların gerçeği yansıttığı varsayılmıştır. ● Bu araştırmada yer alan denekler, anket formunu içtenlikle ve nesnel olarak doldurmuşlardır. ● Deneklerden oluşan örneklem grubunun evreni temsil ettiği varsayılmıştır. 3.4. Evren Bu araştırmanın evrenini, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği‟nde (TOBB) kayıtlı bulunan İzmir ili sınırları içerisinde faaliyet gösteren yaklaşık 387 orta ve büyük ölçekli Hazır Giyim işletmesi oluşturmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan bir araştırmada çalışan sayısı yüksek olan işletmelerin yenilik yapma oranlarının yüksek 143 olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle araştırmanın örnek kütlesi çalışan sayısı 50‟den fazla olan işletmeler olarak belirlenmiştir. 3.5. Örneklem İzmir ili sınırları içerisinde TOBB‟a bağlı hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren orta ve büyük ölçekli işletmeler içerisinden random yöntemi ile seçilen 80 işletme örneklem kapsamına alınmış ve evren % 20 oranında temsil edilmiştir. 3.6. Veri Toplama Tekniği TOBB 2013 yılı kayıtlarına göre, İzmir‟de faaliyet gösteren yaklaşık 387 orta ve büyük ölçekli hazır giyim işletmesi bulunmaktadır. Yapılan görüşmelerde bu sayının ilgili dönemde faaliyet gösteren işletme sayısından yüksek olduğu anlaşılmıştır. İşletmeler tek tek ziyaret edilmiştir. Toplamda 120 işletmeye ulaşılabilmiştir. Bu işletmeler içinde 54 işletme yöneticisi ile yüzyüze görüşerek anket formu doldurulmuştur. Diğer işletmelere anket formları mail yoluyla ve daha sonra teslim alınmak üzere bırakılmıştır. Bırakılan ve mail atılan bu anket formlarından 26‟ı doldurulmuş şekilde geri alınabilmiştir. Dolayısıyla toplam 80 işletmeye anket uygulanmıştır. Bu araştırmada veri toplamak amacıyla 39 sorudan oluşan bir anket formu geliştirilmiştir. Literatür bilgileri, makale, kitap, süreli yayın, dergi, tez örnekleri ve internet yoluyla elde edilen bilgilerden hazırlanan anket formu araştırmacı tarafından geliştirilmiştir (Ek 1). Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından İzmir, ilinde örnekleme alınan Hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren işletmeler tarafından toplanmıştır. Verilerin toplanmasında işletme yöneticilerinin verdikleri bilgilerden yararlanılmıştır. Örnekleme alınan ve çalışan sayısı 50‟den fazla 80 hazır giyim üretimi yapan işletmelere 2013 yılının 1 Şubat ile 31 Mart ayları arasında anket uygulanmıştır. Anket formunun hazırlanmasında azami titizlik gösterilmiştir. Anketin geçerlilik ve güvenirliliği ile, cevap oranı konusunda yakın bir ilişki olduğu dikkate alınarak ankette yer alan soruların düzenlenmesi, anketin tasarımı özenle gerçekleşmiştir. Bunun 144 yanı sıra anketin cevaplandırılma oranlarının en önemli belirleyicilerinden birisi olan anketin uzunluğu konusuna dikkat edilmiş, araştırmanın amaçlarının gerçekleştirilmesini sağlayacak toplam 39 soruya yer verilmiştir. Anket formunda yer alan soruların önemli bir çoğunluğu, literatürde önceden kullanılmış olup, yeni geliştirilen sorular ise benzer biçimde ölçeklendirilmiştir. Bu bağlamda çalışma konularının genişliğinden dolayı, çok sayıda kaynaktan yararlanılarak anket soruları geliştirilmiştir. Anket formunda yer alan; kimi kaynaklardan aynen alınan güvenirliliğini ve geçerliliğini kanıtlamış sorulara ve yeni geliştirilen ölçeklere ilişkin genel bilgiler şunlardır: ● AraĢtırmaya katılan iĢletmelerin tanımlayıcı özelliklerine iliĢkin; işletmelerin faaliyet süreleri, çalışan sayıları, eğitim durumları, üretim şekilleri gibi bilgilerin belirlenmesi amacıyla İşletmeler hakkında genel bilgilenme soruları hazırlanmıştır. ● AraĢtırmaya katılan iĢletmelerin yeni ürün geliĢtirme sistemlerine iliĢkin sorular; işletmelerin yenilik yapma ihtiyaçlarını ilk ifade eden bölüm ve ya kuruluşlar, işletmelerin ayrı ürün geliştirme bölümünün olup olmadığı, sadece ürün geliştirmeden sorumlu personel sayısı, işletmeleri yeni ürün geliştirmeye iten nedenler, yeni ürünler ile ilgili plan ve hedeflerin tüm işletme çalışanları tarafından bilinip bilinmediği, yeni ürün sunumunda işletmelerin kullandığı yenilik çeşitleri, rakiplerine göre yeni ürün geliştirme performansları, yeni ürün geliştirme uygulamaları, yeni ürün geliştirme takımlarında görev alan birimler, ürün portföylerindeki model sayıları, işletmelerin teknik destek ve becerilerinin yeni ürün geliştirme için yerliliği, işletmenin pazarlama alt yapısı ve yeteneklerini, yeni ürünlerin pazarlanma faaliyetlerinin yürütülmesi açısından yeterli düzeyde olup olmadığı, katalogların ürün geliştirme sürecinde kullanımı, işletmenin yeni ürün geliştirme çalışmalarında işletme dışı kuruluşlardan yardım alma durumu, yeni ürünü pazara sürmeden önce pazar testi yapma durumu, yeni ürün geliştirmede başarı ve başarısızlık riskini azaltabilmek adına aldıkları önlemler ile yeni ürünlerin piyasaya sunumunda kullanılan dağıtım kanalları konusunda bilgilenme amacıyla hazırlanmıştır. 145 ● ĠĢletmelerin müĢteri odaklı yeni ürün geliĢtirme sistemlerine iliĢkin sorular; işletmenin müşteriye bakış açısı, müşteri odaklılığın işletme tarafından tanımlanması, müşteri bilgisi elde etmede kullanılan araçlar, müşteri bilgilerinin ürün tasarımına aktarılma şekli, müşteri ile tasarım bölümündeki personel arasındaki bilgi akışının sağlanma şekli, ürün geliştirme çalışmalarında müşteri odaklı adımların kullanılma düzeyi, müşteri bilgilerinin güncellenme sıklığı, müşteri şikayetlerinin ürün tasarımına etkisi, müşteri şikayetlerini ele almakta kullanılan yazılı bir prosedür bulunma durumu, müşteri şikayet ve önerilerinin iletilmesinde kullanılan araçlar, müşteri şikayetlerine işlem yapm+ak ve sonuçlarını takip etmekten sorumlu personel bulunma durumu, müşteri bilgilerinin (şikayet, görüşleri, anket sonuçları) depolandığı bir veri tabanı bulunma durumu, müşteri memnuniyetinin ölçülüp ölçülmediği, müşteri sadakatinin işletme tarafından tanımlanması, sadık müşteri profilinin izlenip izlenmediği, müşteri odaklı olmanın işletmeye katkıları konusunda bilgilenme amacıyla hazırlanmıştır. Hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin günümüz rekabet ortamında pazardaki başarılarını artırması acısından, müşteri odaklı ürün geliştirme konusu önemini arttırmaktadır. Hazır Giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirirken müşteri istek ve beklentilerinin yeni ürünlere yansıtabilmelerine ilişkin soruların belirlenmesinde Kızılyazı ve Kumkumoğlu tarafından geliştirilen ölçeklerden de yararlanılmıştır. Ankette yer alan 9., 12., 13., 14., 16., 17., 18., 19., 26., 27., 28., 29., 39. sorular Likert ölçekli sorular olup toplam 13 adettir. Likert ölçeği olarak (1 Kesinlikle katılmıyorum, 2 Kısmen katılmıyorum, 3 Kararsızım, 4 Kısmen katılıyorum, 5 Kesinlikle katılıyorum), (1 hiçbir zaman, 2 nadiren, 3 ara sıra, 4 sık sık, 5. çok sık) ve (1 çok kötü, 2 kötü, 3 aynı, 4 iyi, 5 çok iyi) şeklinde ifadeler kodlanmıştır. Likert ölçeğinde cevaplayıcıya çeşitli yargılar verilmekte ve bu yargıları verilen beş şıktan birisini işaretleyerek tutumlarını belirtmeleri istenmektedir (Yükselen, 2006:96). Bu araştırmada likert ölçeğinin kullanılmasının amacı, araştırmanın teorisinde tesbit edilen olguların işletmeler tarafından kabul/önem derecesini tesbit etmektir. Araştırmada kullanılan bir diğer ölçekte nominal ölçektir. İki şıklı sorular 6 adettir. Ankette yer alan 7., 20., 21., 32., 34., 35. sorular bu tip sorulardır. Çoklu seçim soruları da birden çok seçeneğin işaretlenebildiği sorulardır. Çoklu seçim soruları 20 146 adettir. Ankette yer alan 1., 2., 3., 4., 5., 6., 8., 10., 11., 15., 22., 23., 24., 25., 30., 31., 33., 36., 37., 38. sorular bu tipte sorulardır. Nominal ölçekte sorulan sorular iki şıklı ve çoklu seçim sorularıdır. Nominal ölçekte kullanılan rakamlar sadece temsil ettikleri olguların karşılığıdır. Rakamlar arasında anlamlı bir karşılaştırma yapmak mümkün değildir (Yükselen, 2006:96). Bu araştırmada nominal ölçek kullanılmasının amacı, araştırmanın teorisinde tesbit edilen çeşitli olgular arasında işletmelerin en fazla hangilerini tercih ettikleri ve ya uyguladıklarını değerlendirme fırsatının oluşturulmasıdır. Anket formunun hazırlanmasından sonra ankette yer alması muhtemel hatalardan kaçınmak için bazı sorulardaki belirsizlik ve varsayımsal sorular alanında uzman çeşitli akademisyenlerden yardım alınarak düzeltilmiş, bunun yanı sıra sorulardaki ifade hataları da giderilmiştir. Hazırlanan anket sorularının iki hazır giyim işletmesinde ön denemesi yapılmıştır. Anket soruları ölçme ve değerlendirme alanında uzman olan kişilerin görüşlerine başvurularak geçerlilik ve güvenilirlik analizleri gerçekleştirilmiştir. Güvenilirliğinden emin olunan anketin uygulama çalışmalarına başlanmıştır. 3.7. Veri Analiz Tekniği Bu araştırmada elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS (sosyal bilimler için istatistik paketi) Windows 11, 0 kullanılmıştır. Araştırma kapsamına giren hazır giyim işletmelerinin verdiği cevaplara istinaden edinilen veri yapısı tanımlanırken betimsel istatistik yöntemleri kullanılmıştır. Betimleyici istatistik, belirli bir konu hakkındaki verinin sayısal gösterimle özetlenmesidir(Gezez, 2006:283). Betimleyici isatatistikte yüzde ve ortalama gibi sayısal gösterimlerden de yararlanılabilmektedir. Araştırmada “SPSS for Windows 11.0 sürümü‟‟ kullanıldığından anket formundaki tüm soru başlıkları kodlanmış, daha sonra anket formundaki cevaplar veri halinde düzenlenerek analiz edilmek üzere programa girilmiştir. Anket sonuçları tablolara dönüştürüldükten sonra değerlendirilerek anlamlı sonuçlar elde edilmesi sağlanmıştır. Elde edilen sonuçlar tablolar halinde sunularak yorumlanmıştır. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda oluşturulandan yaralanılarak sonuçlara varılmış ve öneriler sunulmuştur. 147 3.8. Tanımlar Algılanan Kalite: Müşterinin ürün veya hizmete ilişkin imajı, aldığı bilgiler, reklamlar ve firma imajı bu kapsamda yer almaktadır (Efil, 1999: 15). Ar-Ge: Bilimsel araştırmalar sonucu elde edilen bulguların uygulamaya dönüştürülmesi ve yeni teknolojiler geliştirilmesi gayretidir (Babacan, 1994: 4). Konumlandırma (Positioning): Reklam ve diğer pazarlama bileşenleri yoluyla hedef tüketicinin beyninde, ürün türü ya da marka ile ilgili özel bir yer oluşturması (Karakuş, 2008: 56). Hazır Giyim: Standart ölçülere uygun hazırlanan kalıpların, kumaşa uygulanarak seri şekilde üretimidir (Gökkaya, 2008: 73). Özellik: Mal veya hizmetin temel fonksiyonlarına ilave olarak taşıdığı ikincil karakteristiklerdir (Arı, 2006: 8). DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ARAġTIRMANIN BULGULARI Çalışmanın bu bölümünde, araştırma sonucunda orta ve büyük ölçekli hazır giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme süreçlerinde müşteri odaklı yönetim uygulamalarının belirlenmesine yönelik anket sorularının analizi yapılarak tablolar yardımıyla açıklanacaktır. Sonuçların frekans, yüzde ve standart sapmaları bulunarak istatistiksel bakımdan değerlendirilmesi yapılacaktır. 4.1. AraĢtırma Kapsamına Giren Hazır Giyim ĠĢletmelerinin Tanımlayıcı Özelliklerine ĠliĢkin Bulgular Araştırmaya katılan işletmelerin faaliyet süreleri ile ilgili bulgular Tablo 1‟de yer almaktadır. Tablo 1: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Faaliyet Süreleri Ġle Ġlgili Dağılım Süre Sayı Yüzde 5 yıldan az 2 2,5 5-10 8 10 11-15 20 25 15 yıldan fazla 50 62.5 Toplam 80 100 Tablo 1‟de araştırmaya katılan işletmelerin faaliyet süreleri ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 62,5 oranının 15 yıldan fazla, % 25 oranının 11-15 yıl arası, % 10 oranının 5-10 yıl arası, % 2,5 oranının 5 yıldan az faaliyette bulunduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin, çoğunluğunun hazır giyim sektörü içerisinde köklü işletmeler olduğu ve bu işletmelerin uzun süredir hazır giyim sektörünü tanıdıkları, sektör hakkında yüksek bilgi ve deneyim sahibi oldukları görülmektedir. Sonuç olarak uzun süredir rekabet yarışını devam ettiren bu 149 işletmelerden elde edilen veriler ile araştırma ile ilgili güvenilir bilgiler elde edileceği düşünülmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin çalışan sayısı ile ilgili bulgular Tablo 2‟de yer almaktadır. Tablo 2: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin ÇalıĢan Sayısı Ġle Ġlgili Dağılım ÇalıĢan Sayıları Sayı Yüzde 50-249 54 67,5 250 ve üzeri 26 32,5 Toplam 80 100 Tablo 2‟de araştırmaya katılan işletmelerin çalışan sayısı incelendiğinde; % 67,5 oranın 50-249, % 32,5 oranın 250 ve üzeri olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmeler; ülkemizde AB‟ye uyum çerçevesinde çıkarılan KOBİ yönetmeliğine ve Cansız, tarafından işletmelerin çalışan sayılarına bakılarak yapılan tanımlamalara göre değerlendirildiğinde, işletmelerin %67,5‟inin „„orta ölçekli işletme‟‟ ve % 32,5‟inin Büyük ölçekli işletme‟‟ olduğu görülmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin yöneticilerinin eğitim durumları ile ilgili bulgular Tablo 3‟de yer almaktadır. Tablo 3: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletme Yöneticilerinin Eğitim Durumları Ġle Ġlgili Dağılım Sayı Yüzde Üniversite 40 50 Meslek yüksekokulu 24 30 Yüksek lisans 8 10 Lise 8 10 Ortaokul - - İlkokul - - Diğer - - 80 100 Toplam 150 Tablo 3‟de araştırmaya katılan işletme yöneticilerinin eğitim durumları incelendiğinde % 50 oranının üniversite, % 30 oranının meslek yüksek okulu, % 10 oranının yüksek lisans, % 10 oranının lise olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletme yöneticilerinin en az lise mezunu olduğu büyük bir oranının üniversite mezunu olduğu sonucuna varılabilmektedir. Türk girişim ve iş dünyası federasyonunun raporunda yapılan açıklamaya göre; eğitim düzeyi açısından girişimciler arasında farklılık olmasına karşın, başarılı girişimcilerin önemli bir oranının (Türkiye ortalamasından daha yüksek) üniversite mezunu olduğu, eğitim ve başarının kaynakları arasında da önemli bir ilişkinin mevcut olduğu, üniversite mezunu, özellikle teknik eğitim almış girişimcilerin, teknolojik yenilik yoluyla başarılı olmaya daha eğilimli olduğuna yer verilmiştir (Türkonfed, 2008: 85). Araştırma kapsamındaki işletme yöneticilerinin % 80 oranıyla yüksekokul, üniversite ve yüksek lisans mezunlarından oluşması işletmenin müşteri odaklı yeni ürün geliştirme stratejilerinin belirlenmesinde rol alan eğitimli kişilerin çoğunlukta olduğu ve yeni ürün geliştirme çalışmalarında müşteri odaklı yönetimin sağlanmasını kolaylaştıracağı sonucunu doğurmaktadır. Araştırmaya katılan işletmelerin üretim şekli ile ilgili bulgular Tablo 4‟de yer almaktadır. Tablo 4: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Üretim ġekli Ġle Ġlgili Dağılım Üretim ġekli Sayı Yüzde 48 60 - - Her ikisi de 32 40 Toplam 80 100 Teknolojiye dayalı Emek yoğun (insan gücüne dayalı) Tablo 4‟de araştırmaya katılan işletmelerin üretim şekli ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 60 oranının teknolojiye dayalı, % 40 oranının hem teknolojiye dayalı hem de emek yoğun olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin % 60 gibi bir oranın teknolojiye dayalı olması Hazır Giyim işletmelerinde teknoloji kullanımın giderek arttığı sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin üretim türü ile ilgili bulgular Tablo 5‟de yer almaktadır. 151 Tablo 5: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Üretim Türü Ġle Ġlgili Dağılım Üretim Türü Sayı Yüzde Seri üretim 48 60 Sipariş üzerine 8 10 Karma 24 30 Toplam 80 100 Tablo 5‟de araştırmaya katılan işletmelerin üretim türü ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 60 oranının seri üretim, % 30 oranının karma (seri üretim-sipariş üzerine), % 10 oranının sipariş üzerine olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin büyük çoğunluğunun sadece seri üretim yaptığı, % 30 gibi bir oranında hem seri üretim hem de gelen sipariş üzerine üretim yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durum Hazır Giyim işletmelerinin üretim sistemlerinin esnek bir yapıya sahip oldukları konusunda fikir verebilir. 4.2. AraĢtırma Kapsamına Giren ĠĢletmelerin Yeni Ürün GeliĢtirme Sistemlerine ĠliĢkin Bulgular Araştırmaya katılan işletmelerin yenilik ihtiyacının ilk olarak ifade edildiği bölüm/kuruluş ile ilgili bulgular Tablo 6‟da yer almaktadır. Tablo 6: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerde Yenilik Ġhtiyacının Ġlk Olarak Ġfade Edildiği Bölüm/KuruluĢ Ġle Ġlgili Dağılım Bölüm/KuruluĢ İşletme üst yönetimi Pazarlama bölümü Araştırma ve geliştirme Müşteriler Üretim bölümü Çalışanların önerileri Tedarikçiler Üniversiteler/ meslek yüksek okulları Araştırma enstitüleri Teknoloji merkezleri Diğer Toplam Sayı 24 20 10 10 8 6 2 80 Yüzde 30 25 12,5 12,5 10 7,5 2,5 100 152 Tablo 6‟da araştırmaya katılan işletmelerde yenilik ihtiyacının ilk olarak ifade edildiği bölüm/kuruluş ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 30 oranının işletme üst yönetimi, % 24 oranının pazarlama bölümü % 12,5 oranının araştırma geliştirme, % 12,5 oranının müşteriler, % 10 oranının üretim bölümü, %7,5 oranının çalışanların önerileri, % 2,5 oranının tedarikçiler tarafından yenilik ihtiyacının ifade edildiği görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerde yenilik yapma ihtiyacı temelinde üniversiteler/meslek yüksek okulları, araştırma enstitüleri ve teknoloji merkezlerinin işletmelere herhangi bir değer katkıda bulunmadığı sonucuna varılabilmektedir. Yeniliklerin daha çok işletme üst yönetimi ve pazarlama bölümü tarafından ifade edildiği görülmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin ayrı ürün geliştirme bölümü ile ilgili bulgular Tablo 7‟de yer almaktadır. Tablo 7: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Ayrı Ürün GeliĢtirme Bölümü Ġle Ġlgili dağılım Ayrı Ürün GeliĢtirme Bölümü Sayı Yüzde Evet 68 85 Hayır 12 15 Toplam 80 100 Tablo 7‟de araştırmaya katılan işletmelerin ayrı ürün geliştirme bölümü ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 85 oranının evet, % 15 oranının hayır yönünde olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin % 85 gibi bir oranının ayrı ürün geliştirme bölümüne sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum Hazır Giyim işletmelerinin ürün geliştirme faaliyetlerine önem verdikleri şeklinde yorumlanabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin sadece ürün geliştirmeden sorum personel sayısı ile ilgili bulgular Tablo 8‟de yer almaktadır. 153 Tablo 8: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Sadece Ürün GeliĢtirmeden Sorumlu Personel Sayısı Ġle Ġlgili Dağılım Ürün GeliĢtirmeden Sorumlu Personel Sayısı Sayı Yüzde 1-2 30 37,5 3-4 40 50 5 ve üzeri 10 12,5 Toplam 80 100 Tablo 8‟da araştırmaya katılan işletmelerin sadece ürün geliştirmeden sorumlu personel sayısı ile ilgili dağılım incelendiğinde; %50 oranın 3-4, % 37,5 oranın 1-2 arasında, % 12,5 oranın 5 ve üzeri olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin büyük bir oranının sadece ürün geliştirmeden sorumlu personel sayısının 3 ve üzeri olduğu sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin ürün geliştirme nedenleri ile ilgili bulgular Tablo 9‟da yer almaktadır. Tablo 9: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Ürün GeliĢtirme Nedenleri Ġle Ġlgili Dağılım Ürün GeliĢtirme Nedenleri Ortalama Std. Sap. Kar marjımızı koruyup artırmak 4,88 0,33 Ürünün hayat seyrinin kısalması 4,63 0,48 Rakiplerimizin sürekli yeni ürünlerle piyasaya çıkmaları 4,56 0,49 Müşteri taleplerindeki gelişmeler 4.41 0,74 Tek bir ürüne ve ya ürün hattına bağlı kalma riskini azalmak 4,31 0,77 Yeniliğin işletmemizin stratejisi olması 4,30 0,77 Teknolojik gelişmeler 3,71 1,13 Hızlı ve sürdürülebilir büyüme 3,63 0,73 Dağıtım sistemimizin etkinliğini ve dağıtım kanalı üzerindeki kontrolümüzü artırmak 2,91 1,12 Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 kesinlikle katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır. 154 Tablo 9‟da araştırmaya katılan işletmelerin ürün geliştirme nedenleri ilgili dağılım incelendiğinde işletmelerin; kar marjlarının korunup artırılması (4,88), ürünün hayat seyrinin kısalması (4.63), rakiplerinin sürekli yeni ürünlerle piyasaya çıkmaları (4,56), müşteri taleplerindeki gelişmeler (4,41), tek bir ürüne ve ya ürün hattına bağlı kalma riskini azaltmaları (4,31), yeniliğin işletme stratejisi olması (4,30), teknolojik gelişmeler (3,71), hızlı ve sürdürülebilir büyüme (3,63), dağıtım sisteminin etkinlini ve dağıtım kanalı üzerindeki kontrollerini artırmaları (2,91) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Günümüzün rekabet şartlarında işletmelerin üzerindeki yenilik baskısı her zamankinden daha fazladır ve yeni ürün geliştirme faaliyetleri işletmelerin geleceğini şekillendirmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin daha çok kar marjlarını koruyup artırma nedeniyle yeni ürün geliştirdikleri sonucuna varılabilmektedir. Ayrıca işletmelerin yeni ürün geliştirmenin işletmeye sağlayacağı yararların farkında olup, yeni ürün geliştirmeyi önemsedikleri şeklinde de yorumlanabilmektedir. Yeni ürün ile ilgili plan ve hedefler araştırmaya katılan işletmelerin çalışanları tarafından bilinme durumu ile ilgili bulgular Tablo 10‟da yer almaktadır. Tablo 10: Yeni Ürünler Ġle Ġlgili Plan ve Hedeflerin AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin ÇalıĢanları Tarafından Bilinme Durumu Ġle Ġlgili Dağılım ÇalıĢanlar Tarafından Bilinme Durumu Sayı Yüzde Yeni ürünlerle ilgili planlar ve hedefler tüm işletme çalışanları ile paylaşılmakta, uygun düzeyde konu ile ilgili bilgiler alınmakta ve güncellenmektedir. 40 50 Belli bir sistem dahilinde ve yazılı olarak konuşulmaktadır. 20 25 Yalnızca üst yönetimdeki birkaç kişi tarafından bilinmektedir. 18 22,5 Belli bir sistem dahilinde ve yazılı olmadan yönetim takımı ile konuşulmaktadır. 2 2,5 Toplam 80 100 Tablo 10‟da yeni ürünler ile ilgili plan ve hedefler araştırmaya katılan işletmelerin çalışanları tarafından bilinme durumu ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 50 oranının yeni ürünlerle ilgili planlar ve hedefler tüm işletme çalışanları ile paylaşıldığı, uygun düzeyde konu ile ilgili bilgilerin alındığı ve güncellediği, % 25 oranının belli bir sistem dahilinde ve yazılı olarak konuşulduğu, % 22,5 oranının yalnızca üst yönetimdeki 155 birkaç kişi tarafından bilindiği, % 2,5 oranının belli bir sistem dahilinde ve yazılı olmadan yönetim takımı ile konuşulduğu görülmektedir Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin yeni ürünleri ilgili plan ve hedeflerini tüm çalışanları ile paylaştığı uygun düzeyde planları ile ilgili bilgileri alıp güncellediği anlaşılmaktadır. Bir kısım işletmelerinde belli bir sistem dahilinde ancak yazılı olmadan yönetim takımlarıyla konuştukları sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin yenilik çeşitleri ile ilgili bulgular Tablo 11‟de yer almaktadır. Tablo 11: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Yenilik ÇeĢitleri Ġle Ġlgili Dağılım Yenilik ÇeĢitleri Sayı Yüzde Ürün iyileĢtirmesi yapar; pazarda mevcut bir ürünü iyileştirerek üst model yaratma yolunu seçer. 36 45 Yeni pazarlar bulur; işletme mevcut bir ürünü yeni bir pazara sunar. 20 25 Yeni kategoriler için ürünler geliĢtirmektedir; örneğin pantolon üreticisi bir firmanın etek de üretmeye başlaması. 12 15 Radikal yenilikler yapar; hem Pazar hem de işletme için yepyeni ürünler bulur. 12 15 Takipçidir; pazardaki bir yeniliği örnek alır ve birebir aynı ürünü/modeli yaparak piyasaya sürer. - - 80 100 Toplam Tablo 11‟de araştırmaya katılan işletmelerin yenilik çeşitleri ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 45 oranının ürün iyileştirmesi yaptığı, % 25 oranının yeni pazarlar bulduğu, % 15 oranının yeni kategoriler için ürünler geliştirdiği, % 15 oranının radikal yenilikler yaptığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin pazarda mevcut bir ürünü iyileştirerek bir üst model yaratma yolunu daha çok kullandığı anlaşılmaktadır. Radikal yenilikler yaparak hem pazar hem de işletme için yepyeni ürün geliştirme konusunda işletmelerin çok üst seviyede olmadıkları sonuçlarına varılabilir. Ayrıca işletmelerin ürün taklitçiliği yapmadığı anlaşılmaktadır. Araştırmaya katılan işletmelerin rakiplerine göre ürün geliştirme performansları ile ilgili bulgular Tablo 12‟de yer almaktadır. 156 Tablo 12: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Rakiplerine Göre Yeni Ürün GeliĢtirme Performansları Ġle Ġlgili Dağılım Yeni Ürün GeliĢtirme Performanları Ortalama Std. Sap. Rakiplere göre ürünlerin kalitesi 4,90 0,30 Rakiplerine göre yeni ürünlerin müşteri memnuniyeti sağlaması 4,56 0,49 Rakiplere göre yeni ürünlerin pazar payı 4,43 0,63 Rakiplere göre yeni ürünlerin amaçlarına ulaşma düzeyi 4,35 0,76 Rakiplere göre yeni ürünlerin satışları 4,19 0,81 Rakiplerine göre yeni ürünlerin karlılığı 3,95 0,71 Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 çok kötü, 5 çok iyi anlamındadır. Tablo 12‟de Araştırmaya katılan işletmelerin rakiplerine göre yeni ürün geliştirme performansları ile ilgili dağılımdan da anlaşılacağı gibi, işletmeler rekabetçi üstünlük düzeyleri açısından rakiplerine göre; yeni ürün kaliteleri (4,90), yeni ürünlerinin müşteri memnuniyeti sağlaması (4,56), yeni ürünlerinin pazar payı (4,43), yeni ürünlerinin amaçlarına ulaşma düzeyi (4,35), yeni ürünlerinin satışları (4,19), yeni ürünlerinin karlılığı (3,95) şeklinde sıralanmaktadır. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmeler; rakipleriyle karşılaştırıldığında işletmelerin ürün kalitesine ve buna bağlı olarak müşteri memnuniyeti sağlamaya ağırlık vermesi günümüz rekabet ortamında müşteri bağlılığı yaratmanın işletmeler açısından öneminin farkında oldukları şeklinde açıklanabilir. Ancak işletme karlılığı açısından kendilerini rakipleriyle aynı düzeyde gördükleri sonucuna da varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürün geliştirme yaklaşımları ile ilgili bulgular Tablo 13‟de yer almaktadır. 157 Tablo 13: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Yeni Ürün GeliĢtirme YaklaĢımları Ġle Ġlgili Dağılım Yeni Ürün GeliĢtirme YaklaĢımları Ortalama Std. Sap. Ürünler tasarım bölümündeki personelin fikirleri doğrultusunda tasarlanır. 4,09 0,99 Ürünler müşteri araştırmalarından elde edilen bilgiler ışında tasarlanır. 3,59 0,86 Ürünlerin tasarımında farklı bölümlerdeki kişilerin de fikirleri alınır. 2,68 1,30 Ürünler farklı kataloglardaki (yerli-yabancı firmaların) ürünleri baz alınarak tasarlanır. 2,14 1,13 Ürünler farklı bölümlerden personelin oluşturulan takımlar tarafından tasarlanır. 2,13 0,90 katılımıyla Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 hiçbir zaman, 5 çok sık anlamındadır. Tablo 13‟de araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürün geliştirme yaklaşımları ile ilgili dağılım incelendiğinde; ürünlerin tasarım bölümündeki personelin fikirleri doğrultusunda tasarlanması (4,09), ürünler müşteri araştırmalarından elde edilen bilgiler ışığında tasarlanması (3,59), ürünlerin tasarımında farklı bölümlerdeki kişilerin de fikirlerinin alınması (2,68), ürünler farklı kataloglardaki (yerli-yabancı firmaların) ürünlerin baz alınarak tasarlanması (2,14), ürünlerin farklı bölümlerden personelin katılımıyla oluşturulan takımlar tarafından tasarlanması (2,13) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin genelinin ürün tasarımında, tasarım bölümündeki personelin fikirlerine önem verdikleri bunun yanında müşteri araştırmalarından elde edilen bilgilerine de sık sık başvurdukları sonucuna varılabilmektedir. Ürün geliştirme takımında işletme birimlerinin görev alma sıklığı ile ilgili bulgular Tablo 14‟de yer almaktadır. 158 Tablo 14: Ürün GeliĢtirme Takımında ĠĢletme Birimlerinin Görev Alma Sıklığı Ġle Ġlgili Dağılım Birimler Ortalama Std. Sap. Tasarım 4,80 0,40 Satış 3,40 1,21 Üretim 3,23 0,94 Pazarlama 3,16 1,04 Finans 1,28 0,44 Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 hiçbir zaman, 5 çok sık anlamındadır. Tablo 14‟de ürün geliştirme takımında işletme birimlerinin görev alma sıklığı ile ilgili dağılım incelendiğinde; tasarım bölümünün görev alma sıklığı (4,80), satış bölümünün görev alma sıklığı (3,40), üretim bölüm ünün görev alam sıklığı (3,23), pazarlama bölümünün görev alma sıklığı (3,16), finans bölümünün görev alma sıklığı (1,28) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin ürün geliştirme takımlarında tasarım bölümünün devamlı bulunduğu, onu takiben satış ve üretim bölümünün bulunduğu sonucuna varılabilmektedir. İşletmelerin büyük bir oranının ürün geliştirme takımlarında finans bölümünün hiçbir zaman bulunmadığı ancak ihtiyaç duyulduğu takdirde nadiren katıldığı şeklinde açıklanabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin ürün portföylerindeki farklı model sayısı ile ilgili bulgular Tablo 15‟de yer almaktadır. Tablo 15: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Ürün Portföylerindeki Farklı Model Sayısı Ġle Ġlgili Dağılım Model Sayısı Sayı Yüzde 51-75 36 45 26-50 24 30 76-100 10 12,5 1-25 8 10 100 ve üzeri 2 2,5 Toplam 80 100 159 Tablo 15‟de araştırmaya katılan işletmelerin ürün portföylerindeki model sayısı ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 45 oranının 51-75 arası, % 30 oranının 26-50 arası, % 12,5 oranının 76-100 arası, %10 oranının 1-25 arası, % 2,5 oranının 100 ve üzeri olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin büyük bir çoğunluğunun başarılı olabilmek için ürün portföylerinde birden çok farklı model bulundurmaya önem verdikleri sonucuna varılabilir. Yeni ürün geliştirme süreçlerinde işletmelerin teknik destek ve becerileri ile ilgili bulgular Tablo 16‟da yer almaktadır. Tablo 16: Yeni Ürün GeliĢtirme Süreçlerinde ĠĢletmelerin Teknik Destek ve Becerileri Ġle Ġlgili Dağılım Teknik Destek ve Beceriler Ortalama Std. Sap. Üretim becerimiz ve teknolojimiz yeni ürün geliştirmek için yeterli düzeydedir. 4,85 0,35 yeni ürün 4,83 0,38 Lojistik kaynaklarımız yeni ürünün zamanında, doğru adreslere sevkini yapmak için yeterlidir. 4,65 0,48 Ar-ge yetenek ve deneyimlerimiz yeni ürün geliştirmek için yeterli düzeydedir. 4,53 0,50 Pazarlama yetenek ve deneyimlerimiz geliştirmek için yeterli düzeydedir. Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 kesinlikle katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır. Tablo 16‟da yeni ürün geliştirme süreçlerinde işletmelerin teknik destek ve becerileri ile ilgili dağılım incelendiğinde işletmelerin yeni ürün geliştirebilmek için; üretim becerileri ve teknoloji yeterlilikleri (4,85), pazarlama yetenek ve deneyimleri (4,83), lojistik kaynaklarının yeni ürünün zamanında, doğru adreslere sevkini yapabilme yeterlilikleri (4,65), Ar-ge yetenek ve deneyimlerinin yeterliliği (4,53) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin teknik destek ve becerilerinin yeni ürün geliştirebilmek için yeterli düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. 160 Yeni ürün geliştirme sürecinde araştırmaya katılan işletmelerin finansal kaynak düzeyleri ile ilgili bulgular Tablo 17‟de yer almaktadır. Tablo 17: Yeni Ürün GeliĢtirme Sürecinde AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Finansal Kaynak Düzeyleri Ġle Ġlgili Dağılım Finansal Kaynak Düzeyleri Ortalama Std. Sap. Finansal kaynaklarımız pazarlama faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. 4,75 0,43 Finansal kaynaklarımız dağıtım faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. 4,58 0,59 Finansal kaynaklarımız reklam ve promosyon faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. 4,39 0,70 Finansal kaynaklarımız pazarlama araĢtırması faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. 4,33 0,72 Finansal kaynaklarımız Ar-Ge faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. 4,14 0,75 Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 kesinlikle katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır. Tablo 17‟de yeni ürün geliştirme sürecinde araştırmaya katılan işletmelerin finansal kaynak düzeyleri ile ilgili dağılım incelendiğinde işletmelerin finansal kaynaklarının; pazarlama faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılama yeterliliği (4,75), dağıtım faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılama yeterliliği (4,58), reklam ve promosyon faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılama yeterliliği (4,39), pazarlama araştırması faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılama yeterliliği (4,33), Ar-ge faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılama yeterliliği (4,14) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin finansal kaynak düzeylerinin; pazarlama faaliyetleri, dağıtım faaliyetleri, Ar-ge faaliyetleri, reklam ve promosyon ile pazarlama araştırması faaliyetlerinde gerekli harcamaları karşılamada yeterli olduğu sonucuna varılabilmektedir. Yeni ürünlerin pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi açısından araştırmaya katılan işletmelerin pazarlama alt yapısı ve yetenekleri ile ilgili bulgular Tablo 18‟de yer almaktadır. 161 Tablo 18: Yeni Ürünlerin Pazarlama Faaliyetlerinin Yürütülmesi Açısından AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Pazarlama Alt Yapısı ve Yetenekleri Ġle Ġlgili Dağılım Pazarlama Alt Yapısı ve Yetenekleri Ortalama Std. Sap. Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürünü destekleyecek satıĢ sonrası hizmetlerin etkin bir şekilde sunulması için yeterli düzeydedir. 4,84 0,37 Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürünün fiyatlandırılmasına yönelik pazarlama faaliyetleri için yeterli düzeydedir. 4,81 0,39 Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürünün tanıtılması yönelik pazarlama faaliyetleri için yeterli düzeydedir. 4,80 0,40 Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz geri bildirimlerin sonuçlarına göre yeni strateji ve taktikler geliĢtirmek için yeterli düzeydedir. 4,78 0,42 Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürün satıĢ etkinliğini ölçmek için yeterli düzeydedir. 4,70 0,62 Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürünle ilgili piyasadan gelecek geri bildirim toplamak ve değerlendirmek için yeterli düzeydedir. 4,65 0,65 Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürün için belirlenen dağıtım kanalının etkin bir şekilde kullanılabilmesi için yeterli düzeydedir. 4,58 0,61 Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 kesinlikle katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır. Tablo 18‟de yeni ürünlerin pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi açısından araştırmaya katılan işletmelerin pazarlama alt yapısı ve yetenekleri ile ilgili dağılım incelendiğinde işletmelerin pazarlama alt yapıları ve yeteneklerinin; yeni ürünü destekleyecek satış sonrası hizmetlerinin etkin bir şekilde sunulması için yeterliliği (4,84), yeni ürünün fiyatlandırılmasına yönelik pazarlama faaliyetleri için yeterliliği (4,81), yeni ürünün tanıtılmasına yönelik pazarlama faaliyetleri için yeterliliği (4,80), geri bildirimlerin sonuçlarına göre yeni strateji ve taktikler geliştirmek için yeterliliği (4,78), yeni ürün satış etkinliğini ölçmek için yeterliliği (4,70) yeni ürünle ilgili piyasadan gelecek geri bildirimleri toplamak ve değerlendirmek için yeterliliği (4,65), 162 yeni ürün için belirlenen dağıtım kanallarının etkin bir şekilde kullanılabilmesi için yeterliliği (4,58) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin pazarlama alt yapı ve yeteneklerinin; yeni ürünü destekleyecek satış sonrası hizmetlerin sunulması, yeni ürünün fiyatlandırılması ve tanıtılması, geri bildirimlerin sonuçlarına göre yeni strateji ve taktiklerin geliştirilmesi, yeni ürünün satış etkinliğinin ölçülmesi, geri bildirimlerin toplanıp değerlendirilmesi ve belirlenen dağıtım kanallarının etkin bir şekilde kullanılabilmesi için yeterli düzeyde olduğu sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin katalogları ürün geliştirme süreçlerinde kullanım şekilleri ile ilgili bulgular Tablo 19‟da yer almaktadır. Tablo 19: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Katalogları Ürün GeliĢtirme Süreçlerinde Kullanım ġekilleri Ġle Ġlgili Dağılım Katalogların Kullanım ġekilleri Ortalama Std. Sap. Kataloglardaki ürünlerden esinlenerek yepyeni ürünler tasarlarız. 3,65 0,95 Kataloglardaki ürünler üzerinde kapsamlı değişiklikler yaparız. 3,25 1,06 2,33 0,65 1,48 0,76 Kataloglardaki yaparız. ürünler üzerinde küçük Kataloglardaki ürünleri aynen kopyalarız. değişiklikler Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 hiçbir zaman, 5 çok sık anlamındadır. Tablo 19‟da araştırmaya katılan işletmelerin katalogları ürün geliştirme süreçlerinde kullanım şekilleri ile ilgili dağılım incelendiğinde işletmelerin; ürün tasarımlarını kataloglardaki ürünlerden esinlenerek gerçekleştirme durumu (3,65), kataloglardaki ürünler üzerinde kapsamlı değişiklikler yaparak gerçekleştirme durumu (3,25), ürün tasarımlarını kataloglardaki ürünler üzerinde küçük değişiklikler yaparak gerçekleştirme durumu (2,33), kataloglardaki ürünleri aynen kopyalama durumu (1,48) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin katalogları önemsediği ancak aynen kopyalama durumuna gitmediği daha çok kataloglar üzerinden kapsamlı 163 değişiklikler yaparak ve ya kataloglardan esinlenerek yepyeni ürünler geliştirdikleri sonucuna varılmaktadır. Araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürün geliştirme çalışmalarında işletme dışı kuruluşlarından yardım alma durumu ile ilgili bulgular Tablo 20‟de yer almaktadır. Tablo 20: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Yeni Ürün GeliĢtirme ÇalıĢmalarında ĠĢletme DıĢı KuruluĢlardan Yardım Alma Durumu Ġle Ġlgili Dağılım Yardım Alma Durumu Sayı Yüzde Hayır 72 90 Evet 8 10 Toplam 80 100 Tablo 20‟de araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürün geliştirme çalışmalarında işletme dışı kuruluşlardan yardım alma durumu ilgili dağılım incelendiğinde; %72 oranının hayır, % 8 oranının evet yönünde olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin genelinin ürün geliştirme çalışmalarını kendi bünyelerinde geliştirdikleri, işletme dışı kuruluşlara ihtiyaç duymadıkları sonucuna varılabilir. Araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürünü pazara sürmeden önce pazar potansiyelini yoklamak amacıyla pazar yapma durumu ile ilgili bulgular Tablo 21‟de yer almaktadır. Tablo 21: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Yeni Ürünü Pazara Sürmeden Önce Pazar Potansiyelini Yoklamak Amacıyla Pazar Testi Yapma Durumu Ġle Ġlgili Dağılım Sayı Yüzde Evet 56 70 Hayır 24 30 Toplam 80 100 Pazar Testi Yapma Durumu Tablo 21‟de araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürünü pazara sürmeden önce pazar potansiyelini yoklamak amacıyla pazar testi yapma durumu ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 70 oranının evet, % 30 oranının hayır cevabı verdiği görülmektedir. 164 Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin büyük bir oranının yeni ürünleri pazara sürmeden önce pazar testine önem verdikleri sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürün geliştirmede başarısızlık riskini azaltabilmek adına aldıkları önlemler ile ilgili bulgular Tablo 22‟de yer almaktadır. Tablo 22: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Yeni Ürün GeliĢtirmede BaĢarısızlık Riskini Azaltabilmek Adına Aldıkları Önlemler Ġle Ġlgili Dağılım Önlemler Sayı Yüzde Birden fazla yeni ürün geliştirmek 58 72,5 Bilimsel yöntemleri kullanmak 12 15 Yeni ürünlerin potansiyel uygunluğunu testlerle araştırmak 10 12,5 - - 80 100 Farklı kuruluşlardan yardım almak Toplam Tablo 22‟de Araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürün geliştirmede başarısızlık riskini azaltabilmek adına aldıkları önlemler ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 72,5 oranının birden fazla yeni ürün geliştirdiği, % 15 oranının bilimsel yöntemleri kullandığı, %12,5 oranının yeni ürünlerin potansiyel uygunlunu testlerle araştırdığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin genelinin başarısızlık riskini azaltmak için birden fazla yeni ürün geliştirdiği sonucuna varılabilmektedir. İşletmelerin bilimsel yöntemlerin ve yeni ürünlerin potansiyel uygunluğunun testlerle araştırılması sınırlı işletmeler tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca herhangi bir başarısızlık riskini azaltabilmek için farklı kuruluşlardan yardım almaya ihtiyaç duymadıkları konusunda fikir verilebilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürün sunum ve satışında kullandıkları dağıtım kanalları ile ilgili bulgular Tablo 23‟de yer almaktadır. 165 Tablo 23: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin Yeni Ürün Sunum ve SatıĢında Kullandıkları Dağıtım Kanalları Ġle Ġlgili Dağılım Dağıtım Kanalları Sayı Yüzde Yeni ürün sunum ve satışı sadece mağaza/dükkan/showrom gibi fiziki mekanlarda yapılmaktadır. 58 72,5 Yeni ürün sunum ve satışı hem mağaza/dükkan/showrom gibi mekanlarda hem de internet üzerinden yapılmaktadır. 22 27,5 Yeni ürün sunum ve satışı sadece internet üzerinden yapılmaktadır - - 80 100 Toplam Tablo 23‟de araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürün sunum ve satışında kullandıkları dağıtım kanalları ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 72,5 oranının yeni ürün sunum ve satışının sadece mağaza/dükkan/showrom gibi fiziki mekanlarda yapıldığını, % 27 oranının hem mağaza/dükkan/showrom gibi mekanlarda hem de internet üzerinden yapıldığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin yeni ürünlerinin sunum ve satışında sadece internet üzerinden yapmadıkları sonucuna varılabilmektedir. 4.3. AraĢtırma Kapsamına Giren Hazır Giyim ĠĢletmelerinin MüĢteri Odaklı Yeni Ürün GeliĢtirme Sistemlerine ĠliĢkin Bulgular Araştırmaya katılan işletmelerin müşterilere bakış açıları ile ilgili bulgular Tablo 24‟de yer almaktadır Tablo 24: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin MüĢterilere BakıĢ Açıları Ġle Ġlgili Dağılım MüĢterilere BakıĢ Açıları Sayı Yüzde Pazara şekil veren ürün ve hizmetler konusunda hevesli insanlar olarak görür. 36 45 Ana gelir kaynağı olarak görülür. 30 37,5 İhtiyaç ve isteklerini karşılama fırsatını öncelik olarak görür. 8 10 Özel değiştirilmiş ürün ve hizmetlerin konusunda bireysel yardımcı olarak görür. 6 7,5 80 100 Toplam geliştirilmesi 166 Tablo 24‟de araştırmaya katılan işletmelerin müşterilere bakış açıları ile ilgili dağılım incelendiğinde işletmelerin müşterileri; % 45 oranının pazara şekil veren ürün ve hizmetler konusunda hevesli insanlar olarak gördüğü, % 37,5 oranının ana gelir kaynağı olarak gördüğü, % 10 oranının ihtiyaç ve isteklerini karşılama fırsatını öncelik olarak gördüğü, % 7,5 oranının özel değiştirilmiş ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi konusunda bireysel yardımcı olarak gördüğü görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin büyük bir çoğunluğu tarafından müşterilerin pazara şekil veren ürün ve hizmetler konusunda hevesli insanlar ve bunun yanında işletmenin ana gelir kaynağı olarak görüldüğü sonucuna varılabilmektedir. Ayrıca müşteriyi, ihtiyaç ve isteklerini karşılanmada öncelik olarak görmedikleri gibi ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi konusunda da bireysel yardımcı olarak düşünmedikleri şeklinde yorumlanabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmeler tarafından müşteri odaklılığın tanımlanması ile ilgili bulgular Tablo 25‟de yer almaktadır. Tablo 25: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmeler Tarafından MüĢteri Odaklılığın Tanımlanması Ġle Ġlgili Dağılım MüĢteri Odaklılık Sayı Yüzde Müşteri beklentisinin ötesine geçmek 30 37,5 Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak 20 25 Müşteriyi merkeze almak 18 22,5 Müşteri sesinin işletmelerin tüm faaliyetlerine yön vermesi 12 15 Müşteri tarafından yönlendirme - - Sadık müşteri ile sadık olmayanı ayırmak - - Sadık müşteriye ekstra hizmet vermek - - 80 100 Toplam Tablo 25‟de araştırmaya katılan işletmeler tarafından müşteri odaklılığın tanımlanması ile ilgili dağılım incelendiğinde; işletmelerin % 37,5 oranının müşteri beklentisinin önüne geçmek, % 25 oranının müşteri ihtiyaçlarını karşılamak, % 22,5 oranının müşteriyi merkeze almak, % 15 oranının müşteri sesinin işletmelerin tüm faaliyetlerine yön vermesi yönünde tanımladığı görülmektedir. 167 Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin müşteri odaklılığın sadık müşteri oluşturmayla doğrudan bağlantılı olduğunu düşünmedikleri, bu nedenle sadık müşterilere ekstra hizmet vermedikleri ve işletmelerin müşteri tarafından yönlendirilmedikleri anlaşılmaktadır. Ancak bunun yanında işletmelerin müşterilerini önemsedikleri ve ihtiyaçlarını karşılayıp beklentilerin ötesine geçme çabalarının olduğu sonucuna da varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin müşteri bilgisi elde etmede kullandıkları yöntemler ile ilgili bulgular Tablo 26‟da yer almaktadır. Tablo 26: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin MüĢteri Bilgisi Elde Etmede Kullandıkları Yöntemler Ġle Ġlgili Dağılım Yöntemler Ortalama Std. Sap. Satış rakamlarının incelenmesi 4,48 0,92 Müşteri şikayetleri 4,43 0,80 Müşterilerle yapılan gayri resmi görüşmeler 3,51 1,01 Son müşterilere (kullanıcılara) uygulanan anket çalışmaları 2,91 0,91 Bayilerle yapılan gayri resmi görüşmeler 2,91 1,02 Bayilere yapılan odak grubu (bilgi edinme) toplantıları 2,79 0,74 Son müşterilere yapılan odak grubu (bilgi edinme) toplantıları 2,48 0,84 Bayilere uygulanan anket çalışmaları 1,75 0,56 Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 hiçbir zaman, 5 çok sık anlamındadır. Tablo 26‟da araştırmaya katılan işletmelerin müşteri bilgisi elde etmede kullandıkları yöntemler ile ilgili dağılım incelendiğinde; satış rakamlarının incelenmesi (4,48), müşteri şikayetleri (4,43), müşterilerle yapılan gayri resmi görüşmeler (3,51), son müşterilere (kullanıcılara) uygulanan anket çalışmaları (2,91), bayilerle yapılan gayri resmi görüşmeler (2,91), bayilere yapılan odak grubu (bilgi edinme) toplantıları (2,79), son müşterilere yapılan odak grubu (bilgi edinme) toplantıları (2,48), bayilere uygulanan anket çalışmaları (1,75) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin genelinin müşteri bilgisi elde etmede daha çok satış rakamlarını incelediği bunun yanında müşteri şikayetlerine 168 önem verdiğini ve bu yöntemleri çok sık kullandığı konusunda bilgi vermektedir. Ancak bayilere uygulanan anket çalışmalarını kullanmadıkları sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin müşteri bilgilerini ürün tasarımına aktarmada kullandıkları yöntemler ile ilgili bulgular Tablo 27‟de yer almaktadır. Tablo 27: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin MüĢteri Bilgilerini Ürün Tasarımına Aktarmada Kullandıkları Yöntemler Ġle Ġlgili Dağılım Yöntemler Ortalama Std. Sap. Müşteri bilgileri tasarımdaki personele iletilir, onlar bu bilgilere göre gerekli tasarım değişiklikleri yaparlar 4,81 0,39 Müşteri bilgileri üretimdeki personele iletilir, onlar bu bilgilere göre üretimde gerekli değişiklikleri yaparlar. 3,80 0,70 Müşteri bilgileri QFD gibi kullanılarak tasarıma aktarılır. 1,58 0,99 sistematik yöntemler Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 hiçbir zaman, 5 çok sık anlamındadır. Tablo 27‟de araştırmaya katılan işletmelerin müşteri bilgilerini ürün tasarımına aktarmada kullandıkları yöntemler ile ilgili dağılım incelendiğinde; müşteri bilgilerinin tasarımdaki personele iletilip, bu bilgilere göre gerekli tasarım değişikliklerinin yapılması (4,81), müşteri bilgilerinin üretimdeki personele iletilip, bu bilgilere göre üretimde gerekli değişikliklerin yapılması (3,80), müşteri bilgilerinin QFD gibi sistematik yöntemler kullanılarak tasarıma aktarılması (1,58) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin genelinin müşteri bilgisi tasarımdaki personele iletilerek ürün tasarımına aktardıkları, bunun yanında kimi zamanlar müşteri bilgisini doğrudan üretim personeline ileterek ürün tasarımına aktardıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca işletmelerin büyük bir çoğunluğunun müşteri bilgilerinin tasarıma aktarılmasında QFD (Kalite Fonksiyon Göçerimi) gibi sistematik yöntemler kullanmadığı sonucuna varılmaktadır. Araştırmaya katılan işletmelerin müşteri ile tasarımdaki personel arasındaki bilgi akışını sağlamada kullandıkları yöntemler ile ilgili bulgular Tablo 28‟de yer almaktadır. 169 Tablo 28: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin MüĢteri Ġle Tasarımdaki Personel Arasındaki Bilgi AkıĢını Sağlamada Kullandıkları Yöntemler Ġle Ġlgili Dağılım Yöntemler Ortalama Std. Sap. yaptığı 4,74 0,44 Araştırma sonuçları, satış rakamları, şikayet kayıtları gibi raporların tasarım bölümüne iletilmesi ile 4,71 0,50 Tasarım bölümünün satış personeli ile yaptığı planlı görüşmeler ile 4,64 0,57 Tasarım bölümündeki personelin müşteri ile yaptığı doğrudan görüşmeler ile 3,48 0,69 Tasarım bölümünün satış personeli yapılandırılmamış görüşmeler ile ile Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 hiçbir zaman, 5 çok sık anlamındadır. Tablo 28‟de araştırmaya katılan işletmelerin müşteri ile tasarımdaki personel arasındaki bilgi akışını sağlamada kullandıkları yöntemler ile ilgili dağılım incelendiğinde işletmelerin müşteri ile tasarımdaki personel arasındaki bilgi akışını; tasarım bölümünün satış personeli ile yaptığı yapılandırılmamış görüşmeler ile (4,74), araştırma sonuçları, satış rakamları, şikayet kayıtları gibi raporların tasarım bölümüne iletilmesi ile (4,71), tasarım bölümünün satış personeli ile yaptığı planlı görüşmeler ile (4,64), tasarım bölümündeki personelin müşteri ile yaptığı doğrudan görüşmeler ile (3,48) sağladıkları görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin en sık müşteri ile tasarımdaki personelin arasındaki bilgi akışını sağlamada tasarım bölümü ile satış personeli arasında gerçekleşen yapılandırılmamış görüşmeleri kullandıkları sonucuna varılmaktadır. Araştırmaya katılan işletmelerin müşteri odaklı yeni ürün geliştirme çalışmalarında uyguladıkları adımlar ile ilgili bulgular Tablo 29‟da yer almaktadır. 170 Tablo 29: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin MüĢteri Odaklı Yeni Ürün GeliĢtirme ÇalıĢmalarında Uyguladıkları Adımlar Ġle Ġlgili Dağılım Adımlar Ortalama Std. Sap. Ürünün teknik resimlerinin çizilmesinden başlayan, ürün prototipinin oluşturulmasıyla devam eden ve üretim kararı alınmasına kadar süren çalışmalar tasarım ekibiyle birlikte çalışılır. Bu şekilde müşterinin tercih ettiği tasarım en iyi şekilde gerçekleştirilmeye çalışılır. 4,75 0,43 Yapılan yeni ürünler müşterinin ödemeye gönüllü olacağı bir fiyatla satılabilmesi için belirlenecek hedef maliyetlerde üretilmesi önemsenir. 4,73 0,44 İşletmemiz stratejileri doğrultusunda rakiplerimizin durumunu da göz önünde bulundurarak tasarladığımız üründen elde edilmesi hedeflenen kar marjını tesbit ediyoruz. 4,63 0,48 Pazar araştırması sırasında elde edilen müşteri istek ve ihtiyaçlarının müşteriler tarafından istenme şiddetine göre öncelik sırasına koyulmasını sağlıyoruz. 4, 25 0,80 Belirlediğimiz hedef pazar bölümünün, ürün üzerinde istediği ve ya istemediği ürün fonksiyon ve özellikleri doğrultusunda ürün tasarımı yapılmasını sağlıyoruz. 3,88 1,08 Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 hiçbir zaman, 5 çok sık anlamındadır. Tablo 29‟da araştırmaya katılan işletmelerin müşteri odaklı yeni ürün geliştirme çalışmalarında uyguladıkları adımlar ile ilgili dağılım incelendiğinde; ürünün teknik resimlerinin çizilmesinden başlayan, ürün prototipinin oluşturulmasıyla devam eden ve üretim kararı alınmasına kadar süren çalışmaların tasarım ekibiyle birlikte çalışması (4,75), yapılan yeni ürünler müşterinin ödemeye gönüllü olacağı bir fiyatla satılabilmesi için belirlenecek hedef maliyetlerde üretilmesi (4,73), işletmenin stratejileri doğrultusunda rakiplerinin durumunu da göz önünde bulundurarak tasarladığı üründen elde edilmesi hedeflenen kar marjını tesbit etmesi (4,63), pazar araştırması sırasında elde edilen müşteri istek ve ihtiyaçlarının müşteriler tarafından istenme şiddetine göre öncelik sırasına koyulmasının sağlanması (4,25), belirlenen hedef pazar bölümünün, ürün üzerinde istediği ve ya istemediği ürün fonksiyon ve özellikleri doğrultusunda ürün tasarımı yapılmasının sağlanması (3,88) şeklinde sıralanmaktadır. 171 Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin, ürünün teknik resimlerinin çizilmesinden başlayan, ürün prototipinin oluşturulmasıyla devam eden ve üretim kararı alınmasına kadar süren çalışmaları tasarım ekibiyle birlikte yaptığı anlaşılmaktadır. Ayrıca yapılan yeni ürünlerin müşterinin ödemeye gönüllü olacağı bir fiyatla satılabilmesi için belirlenecek hedef maliyetlerde üretilmesini önemsedikleri sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin müşteri bilgilerini güncelleme sıklığı ile ilgili bulgular Tablo 30‟da yer almaktadır. Tablo 30: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin MüĢteri Bilgilerini Güncelleme Sıklığı Ġle Ġlgili Dağılımı Güncelleme Sıklığı Sayı Yüzde Gerektikçe 60 75 10-12 ay 8 10 4-6 ay 6 7,5 7-8 ay 4 5 3 ay 2 2,5 Toplam 80 100 Tablo 30‟da araştırmaya katılan işletmelerin müşteri bilgilerini güncelleme sıklığı ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 75 oranının gerektikçe, % 10 oranının 10-12 ay arası, % 7,5 oranının 4-6 arası, % 5 oranının 7-8 ay arası, % 2,5 oranının 3 ay süreyle güncelleme yaptığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin belli bir süreye bağlı kalmadan gerek duyuldukça müşteri bilgilerinde güncelleme yaptıkları sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerde müşteri şikayetlerinin ürün tasarımına etkisi ile ilgili bulgular Tablo 31‟de yer almaktadır. 172 Tablo 31: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerde MüĢteri ġikayetlerinin Ürün Tasarımına Etkisi Ġle Ġlgili Dağılım Ürün Tasarımına Etkisi Sayı Yüzde Şikâyete neden olan problemin düzeltilmesinin yanı sıra benzer problemlere yol açabilecek tasarım hataları araştırılır 48 60 Tasarım müşteri şikâyetine neden olan problem ortadan kaldırılacak şekilde değiştirilir. 32 40 Ürün tasarımında müşteri şikayetleri dikkate alınmaz - - Diğer - - 80 100 Toplam Tablo 31‟de araştırmaya katılan işletmelerde müşteri şikayetlerinin ürün tasarımına etkisi ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 60 oranının şikayete neden olan problemin düzeltilmesinin yanı sıra benzer problemlere yol açabilecek tasarım hatalarının araştırıldığı, % 40 oranının tasarımın müşteri şikayetine neden olan problem ortadan kaldırılacak şekilde değiştirildiği yönünde olduğu görülmektedir. Dağılımlar araştırma kapsamına giren işletmelerin tamamının müşteri şikayetlerini dikkate aldığını göstermektedir. Ayrıca müşteri memnuniyetine önem verdikleri sonucuna da varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerde müşteri şikayetlerini ele almada kullandıkları yazılı prosedür bulunma durumu ile ilgili bulgular Tablo 32‟de yer almaktadır. Tablo 32: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin MüĢteri ġikayetlerini Ele Almada Kullandıkları Yazılı Prosedür Bulunma Durumu Ġle Ġlgili Dağılım Sayı Yüzde Evet 60 75 Hayır 20 25 Toplam 80 100 Bulunma Durumu Tablo 32‟de araştırmaya katılan işletmelerde müşteri şikayetlerini ele almada kullandıkları yazılı prosedür bulunma durumu ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 75 oranının evet, % 25 oranının hayır yönünde olduğu görülmektedir. 173 Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin büyük bir çoğunluğunun müşteri şikayetlerini ele almada yazılı bir prosedür bulundurmaya önem verdikleri sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin müşteri şikayet ve önerilerinin iletilmesinde kullandıkları araçlar ile ilgili bulgular Tablo 33‟de yer almaktadır. Tablo 33: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin MüĢteri ġikayet ve Önerilerinin Ġletilmesinde Kullandıkları Araçlar Ġle Ġlgili Dağılım Araçlar Sayı Yüzde Müşteri ile yüz yüze ve ya telefonla görüşme 50 62,5 Hepsi 22 27,5 Web sitesi 8 10 Diğer - - 80 100 Toplam Tablo 33‟de araştırmaya katılan işletmelerin müşteri şikayet ve önerilerinin iletilmesinde kullandıkları araçlar ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 62,5 oranının müşteri ile yüz yüze ve ya telefonla görüşmeyi, % 27,5 oranının hepsi ( web sitesi, müşteri ile yüz yüze ve ya telefonla görüşme), % 10 oranının web sitesini kullandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin büyük bir oranının müşterilerinin şikayet ve önerilerinin iletilmesinde yüz yüze ve ya telefonla görüşmeyi araç olarak kullandığı sonucuna varılabilmektedir. Yalnızca Web sitesini kullanmaya pek önem vermedikleri de dağılımlar sonucunda anlaşılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerde müşteri şikayetlerine işlem yapmak ve sonuçlarını takip etmekten sorumlu bir personelin bulunma durumu ile ilgili bulgular Tablo 34‟de yer almaktadır. 174 Tablo 34: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerde MüĢteri ġikayetlerine ĠĢlem Yapmak ve Sonuçlarını Takip Etmekten Sorumlu Bir Personelin Bulunma Durumu Ġle Ġlgili Dağılım Sayı Yüzde Evet 68 85 Hayır 12 15 Toplam 80 100 Personel Bulunma Durumu Tablo 34‟de araştırmaya katılan işletmelerde müşteri şikayetlerine işlem yapmak ve sonuçlarını takip etmekten sorumlu bir personelin bulunma durumu ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 85 oranının evet, % 15 oranının hayır yönünde olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin büyük bir oranının müşteri şikayetlerine önem verdiği bu nedenle müşteri şikayetleri konusunda işlem yapan, sonuçlarını takip eden bir personel bulundurduğu sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerde müşteri bilgilerinin (şikayet, görüşleri, anket sonuçları) depolandığı bir veri tabanının bulunma durumu ile ilgili bulgular Tablo 35‟de yer almaktadır. Tablo 35: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerde MüĢteri Bilgilerinin (ġikayet, GörüĢleri, Anket Sonuçları) Depolandığı Bir Veri Tabanının Bulunma Durumu Ġle Ġlgili Dağılım Veri Tabanı Bulunma Durumu Sayı Yüzde Evet 58 72,5 Hayır 22 27,5 Toplam 80 100 Tablo 35‟de araştırmaya katılan işletmelerde müşteri bilgilerinin (şikayet, görüşleri, anket sonuçları) depolandığı bir veri tabanının bulunma durumu ile ilgili dağılım incelendiğinde; %72,5 oranının evet, % 27,5 oranının hayır yönünde olduğu görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin büyük bir oranının müşteri bilgilerine önem verdiği bu nedenle şikayetler, anket sonuçları, görüşler ile ilgili bir veri tabanı oluşturdukları sonucuna varılabilmektedir. Ancak % 27,5 gibi azımsanmayacak bir oranının da veri tabanına sahip olmadığı dağılımlardan elde edilen veriler sonucunda anlaşılabilmektedir. 175 Araştırmaya katılan işletmelerin müşteri memnuniyetinin ölçüm sıklığı ile ilgili bulgular Tablo 36‟da yer almaktadır. Tablo 36: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin müĢteri memnuniyetinin ölçüm sıklığı ile ilgili dağılım Ölçüm Sıklığı Sayı Yüzde Ara sıra müşterilerden geri bildirim alıyoruz. 48 60 Araştırma yaparak peryodik olarak ölçüyoruz. 32 40 Ölçmüyoruz ama ölçmek isteriz. - - Ölçmeye gerek duymuyoruz. - - 80 100 Toplam Tablo 36‟da araştırmaya katılan işletmelerin müşteri memnuniyetinin ölçüm sıklığı ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 60 oranının ara sıra müşterilerden geri bildirim aldığı, % 40 oranının araştırma yaparak peryodik olarak ölçtüğü şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin büyük bir oranının müşterilerden gelen geri bildirimler sonucunda müşteri memnuniyetini ölçtüğü anlaşılmaktadır. Bunun yanında azımsanmayacak sayıda işletmelerin, müşteri memnuniyetine önem verdiği bu nedenle araştırma yaparak peryodik olarak ölçtüğü sonucuna varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmeler tarafından müşteri sadakatinin tanımı ile ilgili bulgular Tablo 37‟de yer almaktadır. Tablo 37: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmeler Tarafından MüĢteri Sadakatinin Tanımı Ġle Ġlgili Dağılım MüĢteri Sadakati Sayı Yüzde İşletmemizle uzun süredir çalışıyor olmak 54 67,5 İşletmemizdeki ürün ve ya hizmet hakkındaki olumlu fikirleri çevresindekilere anlatıp önermek 20 25 Başka işletme ile çalışmamak 6 7,5 İşletmemizde yüksek parasal değerli işlem yapmak - - 80 100 Toplam 176 Tablo 37‟de araştırmaya katılan işletmeler tarafından müşteri sadakatinin tanımı ile ilgili dağılım incelendiğinde işletmelerin; % 67,5 oranının işletmeyle uzun süredir çalışıyor olmak, % 25 oranının işletmedeki ürün ve ya hizmet hakkındaki olumlu fikirleri çevresindekilere anlatıp önermek, %7,5 oranının başka işletme ile çalışmamak olarak tanımlandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamındaki işletmelerin müşterilerinin kendilerine sadakatini işletmeyle uzun süre çalışıyor olmasına bağladığı sonucuna varılabilmektedir. Bunun yanında azımsanmayacak sayıda işletmelerin, müşterilerin işleme hakkındaki olumlu görüşlerini çevresindeki insanlara anlatıp işletmeyi önermesini, müşteri sadakati olarak tanımladığı dağılımlar sonucunda anlaşılmaktadır. Araştırma kapsamındaki tüm işletmelerin yüksek değerli parasal işlem yapmayı müşteri sadakati olarak algılamadığı sonucuna da varılabilmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerde sadık müşterilerin takibi ile ilgili bulgular Tablo 38‟de yer almaktadır. Tablo 38: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerde sadık müĢterilerin takibi ile ilgili dağılım Sadık MüĢteri Takibi Sayı Yüzde Gerek duyulduğunda 60 75 Aralıklı olarak 12 15 İzlemiyoruz 8 10 Sık sık - - Toplam 80 100 Tablo 38‟de araştırmaya katılan işletmelerde sadık müşterilerin takibi ile ilgili dağılım incelendiğinde; % 75 oranının gerek duyulduğunda, % 15 oranının aralıklı olarak, % 10 oranının izlemediği görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin gerek duyuldukça sadık müşterilerini takip ettikleri anlaşılmaktadır. Bunun yanında bazı işletmelerin sadık müşterilerini hiç takip etmediği görülmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin müşteri odaklı olmalarının işletmeye katkıları ile ilgili bulgular Tablo 39‟da yer almaktadır. 177 Tablo 39: AraĢtırmaya Katılan ĠĢletmelerin MüĢteri Odaklı Olmalarının ĠĢletmeye Katkıları Ġle Ġlgili Dağılım Katkılar Ortalama Std. Sap. Karlılığı artırma 4,96 0,19 Kurumsallaşma ve markalaşmayı sağlama 4,93 0,26 Müşteri sadakati oluşturma 4,90 0,30 Rekabet üstünlüğü yaratma 4,88 0,33 Müşteri memnuniyeti sağlama 4,78 0,42 Verimliliğin artması 4,65 0,65 Not: (i) n=80; (ii) Ölçekte 1 kesinlikle katılıyorum, 5 kesinlikle katılmıyorum. Tablo 39‟da araştırmaya katılan işletmelerin müşteri odaklı olmalarının işletmeye katkıları ile ilgili dağılım incelendiğinde; karlılığı artırma (4,96), kurumsallaşma ve markalaşmayı sağlama (4,93), müşteri sadakati oluşturma (4,90), rakabet üstünlüğü yaratma (4,88), müşteri memnuniyeti sağlama (4,78), verimliliğin artması (4,65) şeklinde sıralandığı görülmektedir. Dağılımlara göre araştırma kapsamına giren işletmelerin büyük bir çoğunluğunun müşteri odaklı davranmayı işletmelerinin karlılığını artırma açısından önemli bulduğu, kurumsallaşmayı ve markalaşmayı sağladığı, müşteri sadakati oluşturduğu, rekabet üstünlüğü yarattığı, müşteri memnuniyetini sağladığı, işletme verimliliğini arttırdığı düşüncesinde olduğu sonucuna varılabilmektedir. BEġĠNCĠ BÖLÜM SONUÇ ve ÖNERĠLER 5.1. Sonuç Bu araştırma orta ve büyük ölçekli hazır giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı uygulamalarını belirleyebilmek için gerçekleştirilmiştir. Bu uygulamaları saptayabilmek için literatürde elde edilen bilgiler ışığında anket düzenlenmiştir. Hazırlanan anket TOBB verilerinden yararlanılarak belirlenen yaklaşık 387 orta ve büyük ölçekli hazır giyim işletmesi arasından örneklem olarak kabul edilen 80 işletmeye uygulanmıştır. İşletme yöneticilerine uygulanan anketlerde yöneticilerin verdikleri cevaplar değerlendirilmiş ve araştırma bulguları ışığında aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırmaya katılan işletmelerin yeni ürün geliştirme süreçlerinde müşteri odaklı yönetim uygulamalarını gerçekleştirme durumlarının faaliyet süreleri ile ilişkili olabileceği düşünülmüş ve faaliyet süreleri incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre işletmelerin önemli bir çoğunluğunun 15 yıldan fazla süredir faaliyet gösteren, hazır giyim sektöründe geçmişi olan işletmeler olduğu görülmektedir. Çalışan sayılarına bakılarak yapılan tanımlamalara göre işletmelerin orta ölçekli olup, söz konusu işletmelerin büyük bir çoğunluğunun seri üretim yaptığı, anlaşılmaktadır. İşletmelerin büyük bir oranının teknolojiye dayalı olması hazır giyim işletmelerinde teknoloji kullanımın giderek arttığı göstermektedir. Müşteri odaklılık teriminin günümüzde tam olarak yaygınlaşmaması nedeniyle işletme çalışanlarının müşteri odaklı yönetim ile ilgili bilgilerinin güvenilir olmayacağı düşünülerek işletme yöneticilerinin müşteri odaklı yönetim konusuna hakim olabilecekleri, müşteri odaklı yönetimin ilk önce yöneticilerde ve yöneticilerden de çalışanlara aktarılmasıyla gerçekleşebileceği ve kısaca araştırma konusunun eğitim durumlarıyla ilişkili olabileceği ve fikir verebileceği düşünülmüştür. Araştırma kapsamındaki işletme yöneticilerinin büyük bir oranının yüksek okul, üniversite ve yüksek lisans mezunlarından oluşması işletmenin yeniliğe bakış açısını oluşturmada, 179 müşteri odaklı davranmada, markalaşma alt yapılarını oluşturmada ve modern yönetim tekniklerinden yararlanmada önemli bir avantaj sağlayacaktır. Hazır giyim işletmelerine yenilik ihtiyacının ilk hangi bölüm ve kuruluş tarafından ifade edildiği sorulmuş ve söz konusu işletmelerde yenilik yapma ihtiyacı daha çok üst yönetim ve pazarlama bölümü tarafından ifade edildiği görülmüştür. Bu sonuçlar işletmelerin yenilik yapma ihtiyacı temelinde, üniversiteler/meslek yüksek okulları, araştırma enstitüleri ve teknoloji merkezlerinden yararlanmadığını göstermektedir. Araştırma kapsamındaki hazır giyim işletmelerinin, ayrı bir ürün geliştirme bölümüne sahip olduğu ve ürün geliştirme için personel görevlendirdiği görülmektedir. Bu bulgulardan hareketle hemen hemen tüm hazır giyim işletmelerinde bir ürün geliştirme bölümü bulunduğu ve bu sistemin etkin olarak çalışmasını sağlayabilmek amacıyla gerekli personel görevlendirmesinin yapıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Hazır giyim işletmelerinin ürün geliştirme nedenlerine bakıldığında, işletmelerin kar marjını koruyup arttırmak nedeniyle ürün geliştirdikleri görülmektedir. Ayrıca yoğun rekabet ortamında müşteri taleplerindeki gelişmeler, ürün hayat seyrinin kısa olması ve rakiplerin sürekli yeni ürünlerle piyasaya girmeleri işletmeleri yeni ürün geliştirmeye iten nedenler arasında yer almaktadır. Araştırmaya katılan işletmeler yeni ürün ile ilgili plan ve hedeflerini belli bir sistem dahilinde yazılı olarak tüm işletme çalışanları ile paylaşıp uygun düzeyde konu ile ilgili bilgiler alıp mevcut bilgileri güncellemektedir. Hazır giyim işletmelerinin yenilik çeşitlerine ilişkin bulgulardan işletmeler, pazardaki bir ürünün birebir aynısını yapıp piyasaya sürmek yerine mevcut bir ürünü iyileştirerek bir üst model yaratma yolunu kullanmaktadır. Radikal yenilikler yaparak hem Pazar hem de işletme için yepyeni ürün geliştirme konusunda işletmelerin henüz üst seviyede olmadıkları görülmektedir. Hazır giyim işletmelerinin rakiplerine göre ürün geliştirme performanslarına bakıldığında, işletmelerin ürün kalitesine ve buna bağlı olarak müşteri memnuniyeti sağlamaya ağırlık vermesi günümüz rekabet ortamında müşteri bağlılığı yaratmanın 180 işletmeler açısından öneminin farkında olduklarını göstermektedir. Ancak işletme karlılığı açısından işletmelerin kendilerini rakipleriyle aynı düzeyde gördükleri anlaşılmaktadır. İşletmelerinin ürün geliştirme sürecinde ağırlıklı olarak tasarım bölümündeki görevli personeli kullandığı, diğer bölümlerin fikirlerinin alınmakla birlikte bunların nadiren tasarım sürecine dahil edildikleri sonucuna varılmıştır. Ayrıca ürün, ister tasarım bölümdeki personel, ister farklı bölümlerden personelin katılımıyla oluşturulan bir takım tarafından tasarlansın her iki durumda da tasarım süreci müşteri bilgilerine dayalı olarak yürütülmekte olduğu anlaşılmaktadır. İşletmelerin ürün geliştirme takımlarında tasarım bölümünün devamlı yer aldığı görülmektedir. Onu takiben satış ve üretim bölümü bulunmaktadır. İşletmelerin büyük bir oranının ürün geliştirme takımlarında finans bölümünün hiçbir zaman bulunmadığı ancak ihtiyaç duyulduğu takdirde nadiren katıldığı görülmektedir. İşletmelerin ürün portföylerindeki farklı model sayılarına bakıldığında, işletmelerin 25-100 arasında farklı model sayısına sahip oldukları görülmektedir. Buradan yola çıkarak hazır giyim işletmelerin büyük bir çoğunluğunun birden çok ürün geliştirmeye önem verdikleri anlaşılmaktadır. İşletmelerin üretim beceri ve teknolojileri, pazarlama yetenek ve deneyimleri, Arge yetenek ve deneyimleri yeni ürün geliştirmek için yeterli düzeydedir. Lojistik kaynaklarının da yeni ürünün zamanında, doğru adreslere sevkini yapmak için yeterli düzeyde olduğu görülmektedir. Ayrıca finansal kaynak düzeylerinin; pazarlama faaliyetleri, dağıtım faaliyetleri, Ar-ge faaliyetleri, reklam ve promosyon ile pazarlama araştırması faaliyetlerinde gerekli harcamaları karşıladığı görülmektedir. İşletmelerin pazarlama alt yapı ve yeteneklerinin; yeni ürünü destekleyecek satış sonrası hizmetlerin sunulması, yeni ürünün fiyatlandırılması ve tanıtılması, geri bildirimlerin sonuçlarına göre yeni strateji ve taktiklerin geliştirilmesi, yeni ürünün satış etkinliğinin ölçülmesi, geri bildirimlerin toplanıp değerlendirilmesi ve belirlenen dağıtım kanallarının etkin bir şekilde kullanılabilmesi için yeterli düzeyde olduğu sonucuna varılabilmektedir. 181 Hazır giyim işletmelerinin ürün geliştirme sürecinde yaygın olarak yararlanılan katalogların kullanım şekillerine ilişkin bulgulara bakıldığında, işletmelerin daha çok kataloglardaki ürünlerden esinlenerek yeni ürün tasarlama yolunu tercih ettiği, bununla birlikte kataloglardaki ürünler üzerinde değişiklikler yapma yoluna da gittikleri anlaşılmaktadır. İşletmelerin genelinin kataloglardaki ürünleri aynen kopyalama yolunu seçmedikleri de elde edilen bulgulardan anlaşılmaktadır. İşletmelerin müşteri odaklı yeni ürün geliştirmek için kurum veya kuruluşlardan danışmanlık hizmeti almaları ya da bu kurum ve kuruluşlarla işbirliği gerçekleştirmeleri işletmeleri diğer işletmelerden bir adım öne geçirir. Dış kurumlarla işbirliği halinde başlatılan ve yürütülen faaliyetler, araştırma, geliştirme ve pazara giriş maliyetlerinin düşüşü sayesinde risklerin azaltılması, müşteri odaklı yeni ürün geliştirme sürecinin kısaltılması gibi çok çeşitli avantajları beraberinde getirecektir. İşletmelerin genelinin yeni ürün geliştirme çalışmalarını kendi bünyelerinde geliştirdikleri, işletme dışı kuruluşlarla işbirliğine gitmedikleri görülmüştür. Ancak yeni ürünlerini pazara sürmeden Pazar potansiyelini yoklamak amacıyla pazar testi yaptıkları da görülmektedir. Hazır giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirmede başarısızlık riskini azaltabilmek adına aldıkları önlemlere bakıldığında, genelinin başarısızlık riskini azaltmak için birden fazla yeni ürün geliştirdiği görülmüştür. İşletmelerin bilimsel yöntemlerin ve yeni ürünlerin potansiyel uygunluğunun testlerle araştırılması sınırlı işletmeler tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca herhangi bir başarısızlık riskini azaltabilmek için farklı kuruluşlardan yardım almaya ihtiyaç duymadıkları görülmüştür. Hazır giyim işletmeleri yeni ürün sunum ve satışında daha çok mağaza/dükkan/showrom gibi fiziki mekanları dağıtım kanalı olarak kullanmaktadır. Bazı işletmeler bunlara ek olarak satışlarını internet üzerinde de yapmaktadır. Ancak işletmelerin ürünlerinin sunum ve satışında tek başına interneti dağıtım kanalı olarak kullanmadığı görülmektedir. İşletmelerin büyük bir çoğunluğu müşterileri, pazara şekil veren ürün ve hizmetler konusunda hevesli insanlar ve bunun yanında işletmenin ana gelir kaynağı olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. 182 Hazır Giyim işletmelerin müşteri bilgisi elde etmede birçok yöntemi birlikte kullandığı görülmektedir. Kullanılan yöntemler arasında satış rakamları ve müşteri şikayetleri, müşteri bilgisi elde etmede en yoğun olarak kullanılan yöntemdir. Ancak bilinmeyeni öğrenme fırsatı sağlayan odak gruplarından yeterince faydalanmadıkları anlaşılmaktadır. Hazır giyim işletmelerinin müşteri bilgilerini ürün tasarımına aktarmada kullandıkları yöntemler incelendiğinde, müşteri bilgilerinin genellikle tasarım personeline iletildiği ve bu bilgilerin ürüne söz konusu personel tarafından aktarıldığı, müşteri bilgisinin doğrudan üretimdeki personele iletilmesi yaklaşımına sık sık başvurulduğu görülmektedir. Ancak Kalite Fonksiyon Göçerimi (QFD) gibi yöntemlerin ise hazır giyim işletmeleri tarafından yaygın olarak kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Araştırma sırasında hazır giyim işletmelerinin yöneticileri ile gerçekleştirilen yapılandırılmamış görüşmelerden de giysi tasarımının çok teknik bir faaliyet olarak görülmediği ve bu nedenle QFD gibi ileri tasarım yöntemlerine bu sektörde ihtiyaç duyulmadığı, tasarımda küçük değişiklikler gerektiren bilgilerin doğrudan üretim bölümündeki personele iletilmesinin işletmeye zaman kazandıracağı düşüncesinin bu işletmelerde hakim olduğu görülmüştür. Bu bulgulardan hareketle hazır giyim işletmelerinin ürün geliştirmeyi tasarım personelinin yapacağı çizimlerle gerçekleştirilebilecek ve üretimdeki personel tarafından geliştirilebilecek bir süreç olarak gördükleri anlaşılmaktadır Hazır giyim işletmelerinin müşteri ile tasarımdaki personel arasındaki bilgi akışını sağlamada kullandıkları yöntemlere bakıldığında, işletmelerin söz konusu bilgi akışını esas olarak araştırma sonuçları, satış rakamları, şikayet kayıtları gibi raporların tasarım bölümüne iletilmesi ve tasarım bölümünün satış personeliyle yaptığı yapılandırılmamış görüşmelerle gerçekleştirdikleri görülmektedir. Bu bulgulardan hareketle hazır giyim işletmelerinin müşteri ile tasarımdaki personel arasındaki bilgi akışını sağlamada sistematik yöntemlerden yararlandıkları, yapılandırılmamış görüşme gibi sistematik olmayan yöntemleri destekleyici bilgi kanalı olarak çok sık kullandıkları anlaşılmaktadır. Bunların yanında tasarım bölümünün doğrudan müşteriyle temas 183 kurmasının sağlayacağı yararları tam olarak kavrayamadıkları ve bu yöntemi uygulamaya geçirmede yetersiz kaldıkları sonucuna varılmaktadır. İşletmeler, ürünün teknik resimlerinin çizilmesinden başlayan, ürün prototipinin oluşturulmasıyla devam eden ve üretim kararı alınmasına kadar süren çalışmaları tasarım ekibiyle birlikte yapmaktadır. Pazar araştırması sırasında bilgi sahibi oldukları müşteri istek ve ihtiyaçların müşteri tarafından istenme şiddetine göre sıraya koymaktadır. İşletmelerin stratejileri doğrultusunda rakiplerinin durumu da göz önünde bulundurularak tasarlanan üründen elde edilmesi hedeflenen kar marjını tesbit ettikleri görülmektedir. Ayrıca yapılan yeni ürünlerin müşterinin ödemeye gönüllü olacağı bir fiyatla satılabilmesi için belirlenecek hedef maliyetlerde üretilmesini önemsedikleri anlaşılmaktadır. Hazır giyim işletmelerinde müşteri şikayetlerinin ürün tasarımına etkisi incelendiğinde, işletmelerin ürün tasarımında müşteri şikayetlerini dikkate aldıkları, tasarımları mevcut şikayetleri ortadan kaldıracak ve benzer problemlerin ortaya çıkmasını önleyecek şekilde revize ettikleri görülmektedir. Hazır giyim işletmelerinde müşteri şikayetlerini takip etmekten sorumlu personel bulunduğu, ve bunları yazılı bir prosedüre göre değerlendirip bu şikayetleri bir veri tabanında sakladığı anlaşılmaktadır. Müşterilerin şikayetlerini iletebilmesinde web sitesinin çok sınırlı kullanıldığı bunun yerine müşteri ile yüz yüze ve ya telefonla görüşmeyi kullanan işletmelerin daha çoğunlukta olduğu görülmektedir. Ayrıca işletmelerin belli bir süreye bağlı kalmadan gerek duyuldukça müşteri bilgilerinde güncelleme yaptıkları da anlaşılmaktadır. Bu bulgulardan hareketle hazır giyim işletmelerinin büyük bir bölümünün müşteri bilgi yönetim sistemine sahip oldukları ve bu sistemi dokümante edilmiş prosedürler çerçevesinde çalıştırdıkları, ancak müşteri şikayetlerinin etkin bir şekilde toplanmasını sağlayacak araçları yeterince kullanmadıkları sonucuna ulaşılmaktadır. İşletmelerin büyük bir oranının müşterilerden gelen geri bildirimler sonucunda müşteri memnuniyetini ölçtüğü görülmektedir. Bunun yanında azımsanmayacak sayıda işletmelerin, müşteri memnuniyetine önem verdiği bu nedenle araştırma yaparak peryodik olarak ölçtüğü araştırma sonucunda anlaşılmaktadır. 184 Hazır giyim işletmeleri, müşteri odaklı olmanın işletmelerinin karlılığını artırma açısından önemli bulduğu, kurumsallaşmayı ve markalaşmayı sağladığı, müşteri sadakati oluşturduğu, rekabet üstünlüğü yarattığı, müşteri memnuniyetini sağladığı, işletme verimliliğini arttırdığı düşüncesinde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak hazır giyim işletmeleri müşteri odaklılığın, sadık müşteri oluşturmayla doğrudan bağlantılı olduğu konusundaki fikirlerinin yetersiz olduğu bu nedenle sadık müşterilere ekstra hizmet vermedikleri de yapılan araştırma sonucunda görülmektedir. İşletmeler müşterilerinin kendilerine sadakatini, işletmeyle uzun süre çalışıyor olmasına bağlamaktadır. Bunun yanında azımsanmayacak sayıda işletmelerin, müşterilerin işletme hakkındaki olumlu görüşlerini çevresindeki insanlara anlatıp işletmeyi önermesini, müşteri sadakati olarak tanımladığı anlaşılmaktadır. Araştırma kapsamındaki tüm işletmeler yüksek değerli parasal işlem yapmayı müşteri sadakati olarak algılamamaktadır. İşletmeler gerek duyuldukça sadık müşterilerini takip ettiği görülmektedir. Araştırma bulguları bir bütün olarak incelendiğinde ise hazır giyim işletmelerinin müşteri odaklı yaklaşımları uygulama konusunda ciddi bir gayret içinde oldukları ve söz konusu yaklaşımları hayata geçirmede büyük ölçüde başarı sağladıkları sonucuna ulaşılmıştır. 5.2. Öneriler Yarattığı istihdam, kazandırdığı milli gelir, toplam sanayi içinde sahip olduğu önemli pay ile, kısaca ekonomik etkinliği ve sosyal etkileşimi itibariyle, ülkemizin en gözde sektörlerinden hazır giyim sanayi için de rekabet gücünün tek koşulu müşteridir. Sınırsız rekabetin olduğu ortamda hazır giyim işletmelerinin başarıya ulaşmasında en etkili yol yeni ürün geliştirme çalışmalarında müşteri odaklı olmaktır. Müşteri odaklı olmak, müşterinin istek, ihtiyaç ve beklentilerinden haberdar olmak ve onlara beklentilerinin daha da üstünde hizmet ve ürün sunarak, onları karar alma sürecine dahil etmek ve çalışanların müşteri ile düzenli olarak temasta olmasını sağlamak olarak özetlenebilir. Bu araştırmada ortaya çıkan sonuçlar çerçevesinde Hazır giyim işletmelerinin yeni ürün geliştirme süreçlerinde müşteri odaklı yönetim uygulamalarına ilişkin şu önerilerde bulunabilir; 185 1- İşletmeler müşterileri yeni ürün geliştirme faaliyetlerinin merkezine oturtulmalıdır. Çünkü yeni ürünü alıp almama kararını verecek kişi müşteridir. Müşteri beklentilerine karşılık vermeyen bir ürünün satılması düşünülemez. Bu yüzden işletme gireceği pazarı inceleyip, müşteri ihtiyacı ve beklentileri ile buradaki değişmeleri izleyerek yeni ürün fikirleri elde etmelidir. Müşteri özelliklerinin araştırılmasında, gireceği pazarda sürekli araştırma yapan kuruluşlarla anlaşarak gerekli çalışmalar yapmalı bu kuruluşlardan yardım almalıdır. Ayrıca dağıtım kanalarından da bu konuda fikir edinmelidirler. Çünkü dağıtım kanalları birden fazla işletmelerin ürününü dağıttıklarından işletme rakiplerinin ürünleri ve müşterilerinin her iki ürün hakkındaki göreceli görüşleri hakkında bilgi sahibidirler. Müşterilerle her gün temas halinde olan bu dağıtım kanalarından müşteri ihtiyaç ve istekleri hakkında bilgi almak için yararlanılmalıdır. 2- İşletmeler ürün geliştirirken müşteri odaklı insiyatif, üst düzey yöneticiler tarafından desteklenmelidir. İşletmenin söz konusu planı yürütme yetkisine ve sorumluluğuna sahip belirli bir proje yönetmeni bulunmalıdır. İşletmelerde Araştırma ve geliştirme çalışmaları vasıtasıyla fikir üretmek ve geliştirmek oldukça uzun zaman gerektirebilir. Araştırma geliştirme personeli müşteri ile temas halinde olmadığından diğer işletme çalışanlarının fikirlerine piyasa araştırmalarına ihtiyaç duyacaklardır. Bu nedenle araştırma geliştirme bölümünü ayakta tutmak oldukça masraflıdır. Fakat yenikleri takip eden ve uygulamak isteyen işletmeler için araştırma geliştirme bölümü çok önemlidir. Bu nedenle hazır giyim işletmeleri ürün geliştirme çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yürütebilmek için Ar-Ge bölümü oluşturmalıdır. 3- Müşteri ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak ürün geliştirme çalışmaları bilimsel bir yöntem içinde yürütülmelidir. İşletme dışı uzman kuruluşlarla işbirliği içinde olunmalıdır. 4- İşletmeler yeni ürünlerini pazara sürmeye karar vermeden önce ürünün hayat eğrisinin seyri ve ürünün hangi aşamada olduğunu belirlenmeli, ürünün üzerinde değişiklik yapılıp yapılmayacağı, yapıldığı taktirde pazarda başarılı olma şansının olup olmadığını araştırmalıdır. 186 5- Yeni ürün geliştirme takımları işletmeye ileri teknolojiler gibi yeniliklerle, mevcut organizasyon içerisinde düşünülmesi güç yeni ürünlerin geliştirilmesini mümkün kılabilir. Burada yoğun ve odaklanmış bir çalışma şekli ile başarı için iyi bir motivasyon elde edilebilir. İşletmelerde değişik bölümlerden bir araya getirilebilecek yeni ürün geliştirme takımları oluşturulmalıdır ve bu takımda işletmenin tüm birimlerinin görev alması sağlanmalıdır. Ayrıca oluşturulan takımlar tasarım sürecini müşteri bilgilerine dayalı olarak yürütmelidir. 6- İşletmeler yapılan çalışmaların başarısını değerlendirecek olanların müşteriler olduğu unutulmamalı ve çalışmaların odak noktası her zaman müşteriler olmalıdır. Müşteri odaklılık sözünü eyleme dönüştürürken işletme için uygunluğu ve işin ciddiyet derecesini incelemeli ve üst düzey yönetim müşteri odaklılık kültürünü teşvik etmelidir. 7- Müşteri odaklı yaklaşımın çalışanlara benimsetilmesinde seminerler, psikolojik destek, ödüllendirme gibi yeniliğe teşvik edici çalışmalar gerçekleştirilmelidir. İşletmede karar ve uygulama aşamaları ile birlikte denetim ve kontrol sürecinde tüm çalışanların görüş, düşünce ve fikirlerinden yararlanılmalıdır. Çalışanların sadece kendilerine verilen görevleri yapmalarını değil, yaptıkları işi niçin yaptıklarını, nasıl yaptıklarını ve daha iyi ne şekilde yapabileceklerini sorgulamayı ve bu konuda bilimsel aklı kullanmaları gerekmektedir. Çalışan katılımını destekleyen ödül sistemleri, yeniliği başlatana ödüllendirmeler yer almalıdır. Çalışanların, bu tür çalışmaların bir karşılığı olduğunu bilmeleri gerekmektedir. 8- İşletmeler müşterilerin düşüncelerini dile getirmesini sağlarken çeşitli yöntemler kullanabilirler. Bunlardan bazıları yüz yüze görüşmeler, mektupla anket yapılması, kullanıcıların gözlenmesi olabilir. Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın müşteri hakkında elde edilen bilgiler doğru analiz etmelidirler. 9- Müşteriler ürünleri aldıktan sonra ürünle ilgili memnuniyetleri telefon, mail vb. yolla ulaşarak aldıkları ürün ve hizmet ile ilgili memnuniyetleri sorulmalıdır. Kısaca onlara değer verildiği hissettirilmelidir. 187 10- İşletmeler müşteri şikâyetlerini ciddiye almalı ve bunu müşteriye hissettirmelidir. Şikayetlere mümkün olan en hızlı şekilde cevap verilmelidir. Müşterinin üründen yana sorun yaşaması durumunda, müşteriyi rahatsız eden hata hemen düzeltilmelidir. Ürünlerde oluşan sorun çözüldükten sonra müşterinin gerçekten tatmin olduğundan emin olunca dek sorun takip edilmelidir. Müşteri sorununun çözümüyle ilgili tüm yönetsel aşamalar müşteri veri tabanına kaydedilmelidir. Sorun kısa sürede çözülmeyecekse bile müşterilere bu konuda sık sık bilgi verilmelidir. 11- İşletmeler müşteri bilgi yönetim sistemine sahip olmalı ve bu sistemi dökümante edilmiş prosedürler çerçevesinde çalışmalıdır. 12- İşletmeler müşteri profiline sahip olmalıdır. Oluşturulan profilde müşterilerin eğitimi, kültür düzeyi, estetik anlayışı demoğrafik özellikleri ve gelir düzeyi gibi güvenilir bilgiler yer almalıdır. Bu bilgiler elektronik ortama aktarılmalı ve sık sık güncellenmelidir. 13- İşletmeler açısından en önemli konulardan biride sadık müşteri sayısının artırılmasıdır. Bu önem işletmeler açısından yeni müşteri kazanmanın maliyetinin, sadık müşteri yaratmanın maliyetinden daha fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle işletmeler yapacakları doğru uygulamalarla müşteri istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli hizmet kalitesi ile müşteri memnuniyeti sağlamalı ve kurumsal süreklilik açısından gerekli olan sadık müşteri portföyü oluşturmalıdır. 14- Hazır giyim işletmelerinin oluşturdukları yeni ürünleriyle uzun süre piyasada etkin olarak çalışabilmesi, rekabet edebilmesi, müşteriyi tatmin ederek, onun sadık müşteri olmasını ve çevresine de pozitif imajlar vermesini sağlamasıyla gerçekleştirilebilir. Dolayısıyla hazır giyim işletmeleri, gerek sundukları hizmetin müşteriyi tatmin derecesini ve gerekse müşteri tatminini oluşturabilmeleri için müşterinin ihtiyaç, beklenti ve algılarını saptamak, saptanan bu bilgiler ışığında işletmenin sunum sürecinde ve kalitesinde yapabilecekleri gelişmeleri gerçekleştirebilmek için müşteri tatmini ölçüm programları geliştirmeli ve uygulamalıdır. 188 Sonuç olarak İşletmeler müşterilerini çok iyi tanımalı ve yeni ürün geliştirme politikalarını buna göre yönlendirmelidir. Yeni ürün geliştirme çalışmalarını, müşteri istek ve ihtiyaçlarından başlatmak, hazır giyim işletmeleri açısından hem müşteri memnuniyeti hem de artan rekabet ortamında devamlılığını sağlaması gibi önemli avantajlar sağlayacaktır. Bu çalışmanın, hazır giyim işletmelerinde yeni ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı uygulamaların belirlenmesi ile ilgili literatür bilgilerinin yanında, pratikte bu uygulamaların nasıl değerlendirildiğini alan araştırması ile sunması ve elde edilen verilerin istatistiksel yöntemlerle yorumlanması açısından ileride yapılacak çalışmalar için güvenilir bilgiler sunulacağına inanılmaktadır. Bununla birlikte gelecekte yapılacak çalışmalar için aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir; 1- Araştırmanın geri dönüş oranını artırabilmek ve belirli bir teknik bilgi gerektiren soruların tam olarak cevaplanabilmesini sağlamak amacıyla anket formları işletmelerde konuyla ilgili yetkililere gönderilmiştir. Bu nedenle araştırmada kullanılan anket formunun cevaplanmasında yalnız bir kişiden yararlanılabilmiştir. İşletmelerin tamamını ilgilendiren bilgilerin ölçülmesinde sadece bir kişiden yararlanılması yerine çalışmada ölçülmek istenilen konularla ilgili uzman ve deneyimli kişilerden yararlanılmasının gelecekte yapılacak çalışmalar için yararlı olacağı düşünülmektedir. 2- Hazır giyim işletmelerinde yeni ürün geliştirme sürecinde müşteri odaklı uygulamaların belirlenmesine yönelik olan bu çalışma gelecekte belirli sektörlerle hazır giyim sektörü arasında yapılarak karşılaştırmalı bir araştırma gerçekleştirilebilir. 189 KAYNAKLAR Acar, Durmuş (1998). İleri Maliyet Yönetim Yaklaşımı Olarak Hedef Maliyetleme. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 3, 9-23. Acar, Sevcan (2006). Yeni Ürünlerde Mizahi Reklamlara Yönelik Tüketici Tutum ve Davranışları ve Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Acuner, Şebnem A. (2001). Müşteri Memnuniyeti ve Ölçümü, İstanbul: Mpm Yayınları. Adiano, Cindy and Roth, Aleda V. (1994). Beyond The House Of Quality: Dynamic QFD, Benchmarking For Quality Management & Technology, (1)1, 25-37. Akat, Ömer (2008). Uluslar Arası Pazarlama Karması ve Yönetimi (6.Baskı). Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım. Akbaba, Atilla (2000). Kalite Fonksiyon Göçerimi Metodu ve Hizmet İşletmelerine Uyarlanması, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2, 3. Akao Yoji And Mazur Glenn H (2003). The Leading Edge İn QFD: Past, Present And Future, International Journal Of Quality & Reliability Management, (20)1, 20-35. Altuntaş, Hakan M. (2000). Tüketici Davranışları, Müşteri Tatmininden Müşteri Değerine (1. Baskı). İstanbul: Alfa Yayınları. Ansari, Shahid L and Bell, Jan E. (1996). Target Costing, The Next Frontier In Strategic Cost Management, , Chicago, Singapore, London, Irwin: Professional Publishing Arı, Seda (2006). Müşteri Beklentilerinin Ürün Karakteristiklerine Dönüştürme Aracı Olarak Kalite Fonksiyon Göçeri ve Bir Gıda İşletmesinde 190 Uygulama Denemesi, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Armstrong, Gary and Philip, Kotler (2000). Marketing An Inroduction (5th Edition). New Jersey: Prentice Hall Inc. Atakan, Tümay (2006). Trakya Bölgesinde Tekstil İşletmelerinde Kalite Yaklaşımı ve Müşteri Memnuniyeti Analizi, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Edirne. Atılgan, Turan (2006). Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Değer Zinciri ve Ekonomik Etkileri. Tekstil ve Konfeksiyon Dergisi, 1, 260-27. Babacan, Muazzez (1994). Türkiye‟de Ar-Ge Teknoloji Üretimi Nasıl Yaygınlaştırılabilir, İTO Yayını, No: 1994-4, İstanbul. Baloğlu, Şeymus (2002). Dimensions of Customer Loyalty Separating Friends From Well Wishers, Cornell Hotel and Restaurant Administration Quarterly, 43 (1), 47-59. Banks, Jerry., Carson, John S., Nelson, Barry L. and Nicol, David M. (2001) Discrete Event System Simulation, (3th Edition) New Jersey: Prentice Hall. Baykal, Tanju (2010). Avrupa Hazır Giyim’de 1.5 Milyar Dolar Tasarrufa Gitti. (http://www.abvizyonu.com/ekonomi/avrupa-hazir-giyimde-15-milyardolar-tasarrufa gitti.html) Erişim Tarihi: 21. 09. 2011). Bayraktaroğlu, Arzu (1998). Toplam Kalite Yönetiminde Müşteri Memnuniyeti ve Çok Uluslu Bir Otomotiv Firmasında Müşteri Memnuniyeti Üzerine Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Baysal, Müjgan (1995). Hazır Giyim Sanayiinde Kalıp ve Ürün Ölçülerinin Karşılaştırılması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 191 Benli, Caner (2008). Türkiye‟ nin Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Değişen Dünya Pazarlarına Uyum Süreci. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Brassington, Frances and Pettitt, Stephen (2000). Principles of Marketing (2th Edition). London: Pearson Education Ltd. Bode, Jurden and Fung, Richard Y. (1998). Cost Engineering With Quality Function Deployment, Computers and Enging, 35(3-4), 587-590. Boone, Louise E. And Kurtz, David L (1989). Contemporary Marketing, ABD: The Dryden Press. Bouchereau, Vivianne and Rowlands, Hefin (2000). Methods And Techniques To Help Quality Function Deployment (QFD), Benchmarking: An International Journal, 7 (1), 8-19. Bozkurt, Rıdvan (1998). Kalitenin Esasları ve Deming‟in Ondört İlkesi, Verimlilik Dergisi, 3, 108 Buell, Victor P. (1984). Marketing Management, New York: Mc-Graw Inc Butscher, Stephan A. And Laker, Michael (2000). Market-Driven Product Development, Marketing Management, 9 (2), 48-53. Çoban, Orhan, Kök, Recep (2005). Türkiye Tekstil Endüstrisi ve Rekabet Gücü: AB Ülkeleriyle Karsılastırmalı Bir Analiz Örnegi, 1989-2001, İktisat, İşletme ve Finans Dergisi, 20, (228), 68-85. Churchill, Gilbert A and Peter, Paul J. (1998). Marketing: Creating Value For Customers (2th Edition). USA: Irwin McGraw-Hill. Cansız, Mehmet (2008). Türkiye‟de KOBİ‟ler ve KOSGEB, Devlet Planlama Teşkilatı Uzmanlık Tezi, Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Ankara. Cemalcılar, İlhan (1998). Pazarlama Kavramlar Kararlar (1. Baskı). İstanbul: Beta Yayınları. Cinemre, Çetin (2000). Serviste Kalite (1.Baskı). İstanbul: Panel Matbaacılık. 192 Çeşmecioğlu, Senem, Çakar, Müge (1999). Türk Konfeksiyon Yan Sanayii ve İsrail‟e İhracat Olanakları (Rapor No: 1999-53). İstanbul: Ticaret Odası Yayını. Cohen, Lou (1995). Quality Function Deployment How to Make QFD Work for You (5nd. edition). Massacusetts: Advison Wesley Longman. Coşkun, Ali (2003). Stratejik Maliyet Yönetimi Aracı Olarak Hedef Maliyetleme, Akademik Araştırmalar Dergisi, cilt (15), 25-34. Cooper, Robert G. (2004). Benchmarking Best NPD Practices-III, Research Technology Management, 47(6), 43-55. Cooper, Robert G. and Kleinschmidt, Elko J. (1994). Determinants and Timeliness in Product Development, Journal of Product Innovation Management, 11, 381- 402. Costin, Harry (1999): Strategies for Quality Improvement (2nd edition). ABD:The Dryden Press. Coşkun, Ali (2002). Stratejik Maliyet Yönetimi Aracı Olarak Hedef Maliyetleme, Akademik Arastırmalar Dergisi, 4 (15), 25-34. Crowe, Thomas J And Cheng, Chao C. (1996). Using Quality Function Deployment in Manufacturing Strategic Planning, Bradford: International Journal Of Operations & Prdoduction Management, 16 (4), 35-48. Çetin, Canan; Akın, Besim ve Erol, Vedat. (1998). Toplam Kalite Yönetimi ve ISO 9000 Kalite Güvence Sistemi (2. Baskı). İstanbul: BetaYayınları. Çoban, Nurgül (1995). Türk Hazır Giyim Sanayiinin Teknolojik Düzeyi ve Gelişen Teknolojinin Verimliliğe Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Dalrymple, Douglas L. and Persons, Leonard J. (2000). Marketing Management (4th Edition). New York: John Wiley&Sons Inc. 193 Day, Ronald G. (1998). Kalite Fonksiyon Yayılımı: Bir Şirketin Müşterileri İle Bütünleştirilmesi, (Çeviren: Enternasyonal Tercüme Hizmetleri Ltd. Şti). İstanbul: Cem Ofset. Değermen, Anıl H (2006). Hizmet Ürünlerinde Kalite, Müşteri Tatmini ve Müşteri Sadakati (1.Baskı). İstanbul: Türkmen Kitabevi. Deming, Edwards W. (1998). Krizden Çıkış, (Çeviren: Cem, Akaş). (2. Baskı). İstanbul Kalder Yayınları. Denizli, İlhan (2010). Hazır Giyim Perakende Sektöründe Müşteri Memnuniyeti ve Ürün İade Hizmeti İle Müşteri Bağlılığının Sağlanması, Yüksek Lisans Tezi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bolu. Dick, Alan S. and Kunal, Basu (1994). Customer Loyalty:Towerd an Integrated Conceptual Framework, Journal of the Acamedy of Marketing Science, 22 (2), 99-113 Dinçer, Ömer (1997). Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası. İstanbul: Timaş Matbaası. Durna, Ufuk (2002). Yenilik Yonetimi (1. Baskı). Ankara: Nobel Yayınları. Düzgün, Kenan (2007). Hazır Giyim İşletmelerinde Kriz Dönemlerinde Uyguladıkları Pazarlama Stratejileri, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Doğan, Mehmet D. ve Süleyman, Ersöz (1985). Müşteri Odaklı Kalite Tasarımı ve Kalite Geliştirme Çalışmalarına Yön Verecek Etkili Bir Planlama, Anadolu Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Ankara. Doyle, Peter (2003). Değer Temelli Pazarlama, (Çeviren: Gülfidan Barış). İstanbul: Mediacat Yayınları Drucker, Peter (1977). The Innovative Organisation, Dialogue, 10, 1. Efil, İsmail (1998). Toplam Kalite Yönetimi ve Toplam Kaliteye Ulaşmada Önemli Bir Araç ISO 9000 Kalite Güvencesi Sistemi, (3.Baskı). Bursa: Vipaş A.Ş yayınları 194 Efil, İsmail (1999). Toplam Kalite Yönetimi ve ISO 9000 Kalite Güvence Sistemi (4. Baskı). Bursa: Alfa Yayınları. Egan, John (2000). Drivers to relational strategies in retailing, Retail & Distribution Management, 28(8), 288. Elçi, Şirin (2007). İnovasyon: Niçin, Kimin İçin, http://www.focusinnovation.net/ Innovation.aspx, Erişim Tarihi: 05.03.2011. Erk, Çiğdem (2009). Müşteri İçin Değer Yaratma, Müşteri Sadakati Oluşum Süreci ve Şirket Performansına Etkileri Üzerine Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne. Erkut, Haluk (1995). Hizmet Yönetim (1. Baskı). İstanbul: İnterbank Yayınları. Ersoy, Nezihe F. (2002). Finansal Hizmetlerde Crm Kavramı, Pazarlama Dünyası, 4, 3. Erzen, Ateş Ünal (1994). Gelecek Müşteridir İstanbul: Hayat Yayıncılık. Evans, Joel R and Berman, Barry (1990). Marketing (4th Edition). New York: Maxwell macmillan International Editions. Evans, Joel R And Berman, Barry (1992). Marketing (5th. Edition). USA: Macmillan Pulishing Company. Fakıllı, Zuhal (2007). Müşteri Odaklı Yönetim, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri. Görgülü, Ayhan (2006). Türkiye‟de Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Markalaşma ve İhracata Etkileri. Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa. Gegez, Ercan A. (2007). Pazarlama Araştırmaları (2. Baskı). İstanbul: Beta Yayıncılık. Güleş, Kürşat H ve Bülbül, Hasan (2004). Yenilikçilik: işletmeler için Stratejik Rekabet Aracı (1. Baskı). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Güllü, Emin ve Yusuf, Ulcay (2002). Kalite Fonksiyon Yayılımı ve Bir Uygulama, Uludağ üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dergisi, (7)1, 71. 195 Gümüş, Ümit B., (1995). Uluslararası Pazarlar İçin Üretim Yapan Türk Hazır Giyim İşletmelerinde Moda Tasarımı Çalışmalarının Sektörel Olarak İncelenmesine İlişkin Bir Araştırma. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Gürsel, Hüldan (1979). Firma Açısından Yeni Ürünlerin Planlanması ve Değerlendirilmesi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Yayınları, (431), 44-47. Goetsch, Davit L. And Davis, Stanley B. (1994). Introdution To Total Quality, New York: Macmillan. Gorchels, Linda, (1996). The Product Managers Handbook (2th Edition). Lions: NTC/Contemporary Publising Group Gökkaya, Ayşegül (2008). Faaliyet Alanı Bayan İç Giyim Üretimi Olan Hazır Giyim İşletmelerinde Kullanılan Kalite Kontrol Parametreleri ve Üretim Sürecinde Kalite Kontrol, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Gönen, Emine; Bayraktar, Meltem ve Özgen, Özlem. (1991). Hazır Giyim Üretiminde Ergonomi, III. Ergonomi Kongresi, M.P.M. Yayınları, Ankara. Grıffın, Abbie and Hauser, John R. (1992). Pattern of Communication Among Marketing Engineering and Manufacturing-A Comparison Between Two New Product Teams, Management Science, 38 (3), 360-373. Grıffın, Abbie (1993). The Voice of The Customer, Marketing Science, 12(1), 1-27. Grönroos, Christian (1994). From Marketing Mix To Relationship Marketing – Towards a Paradigm Shift in Marketing, Management Decision, 35, 4. Hales, Robert (1999). Mix Target Costing, QFD For Succesful New Products, Marketing News, 29( 1), 18. 196 Hançer, Murat (2003). Konaklama Endüstrisinde Müşteri Sadakati: Anlam, Önem, Etki ve Sonuçlar, Seyahat ve Turizm Araştırmaları Dergisi, Cilt: 3 (1-2), Hsu, Chian and Chen, Yu (2006). Mining of mixed data with application to catalog marketing, Expert System with Applications, 17, 225-253. Hatipoglu, Zeyyat (1993). Temel Pazarlama (1. Baskı). İstanbul: Beta Yayıncılık. Hwang, Hyunseok., Jung, Taesoo and Suh, Euiho (2004). An LTV model and customer segmentation based on customer value: a case study on the wireless telecommunication industry, Expert System with Applications, 26, 181-188. İslamoğlu, Ahmet H.(1999). Pazarlama Yönetimi Stratejik ve Global Yaklaşım (1. Baskı). İstanbul: Beta Yayınları. Jain, Subhash C. (1990). Marketing Planning&Strategy (2th Edition). USA: South-Western Publishing Co. Kağnıcıoğlu, Hakan C. (2002). Günümüz İşletmelerinin Yaşam Anahtarı: Müşteri Odaklılık, Ege Akademik Bakış Dergisi, 2, 80-87. Kalder (1999). Kalite Anlayışı Değişiyor, Önce Kalite, 6, 34-38. Kalder (2000). Müşteri Memnuniyeti Yönetimi, İstanbul: Rota Yayınevi. Karcıoğlu, Reşat (2000). Stratejik Maliyet Yönetimi/Maliyet ve Yönetim Muhasebesinde Yeni Yaklaşımlar (1. Baskı). Erzurum: Aktif Yayınevi. Karakuş, Gülay (2008). İstanbul İlinde Faaliyet Gösteren Hazır Giyim İşletmelerinin Ürün Tutundurma Faaliyetlerinde Reklamın Yerinin ve Öneminin İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Karataş, Süleyman (1996). Pazarlama Yönetimi Prensipleri (2. Baskı). İstanbul: Veli Yayınları. 197 Karabulut, Fatih (2006). Ürün Yönetimi ve Ürün Hayat Seyri Dönemlerinde İzlenecek Pazarlama Stratejileri ve Ayakkabı Sektöründe Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Kartal, Ali; Sevim Adnan ve Gündüz, Erdin H. (2004). Maliyet Muhasebesi (2.Baskı). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları. Karsu, Cem (2002). Yeni Ürün Ticarileştirmesinde Stratejik ve Taktik Pazarlama Kararları ve Pazarlama İletişimi Enstrümanları Sektöründe Bir Uygulama. Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Kaya, Ümit (2004). Tekstil ve Konfeksiyon Sektöründe Kotaların Kalkması Sonrası Asya Ülkelerinden Kaynaklanan Tehtidin Türkiye‟nin Pazarlarına Muhtemel Etkisi DTM Sektör Raporu, (Mayıs 2004), Ankara: DTM Yayınları Kılıç, Özcan (1993). Tüketicinin Tatmini ve Şikayet Davranışı, Pazarlama Dünyası Dergisi, 7, 42-22. Kılınç, Tanıl (2003). Müşteri Memnuniyeti Ders Notları, İstanbul Üniversitesi İşletme fakültesi, İstanbul. Kırım, Arman (1997). Yeni Dünyada Strateji ve Yönetim (2. Baskı). İstanbul: Der Yayınları. Kızılyazı, İlhan. (2006). Ürün Geliştirme Sürecinde Müşteri Odaklı Yönetim ve Kayseri‟de Kanepe Sektörü Üzerine Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kayseri. Kulaklı, Atik (2005). Yeni Ürün Geliştirme Sürecinde Bilgi Paylaşımının Önemi ve Bir Uygulama, İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 8, 99-114. Korkmaz, Meral (2003). Meslek Yüksek Okulu Hazır Giyim Programı Öğrencilerinin Meslek Stajlarının Yeterliliği, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 198 Kotler, Philip (1988). Marketing Management (11th. Edition). New Jersey: Prentice-Hall International. Kotler, Philip (1997). Marketing Management: Analysis Planing Implementation and Control (9th. Edition). New Jersey: Pretince Hall Kotler, Philip., (2000). Marketing Management. USA: Prentice Hall. Kotler, Philip and Armstrong, Gary (2001). Principles of Marketing (9th. Edition). New Jersey: Pretince Hall, Kotler, Philip (2006). Soru ve Cevaplarla Günümüzde Pazarlamanın Temelleri (2 Baskı). İstanbul: Optimist Yayınevi. Kovancı, Ahmet (2001). Toplam Kalite Yönetimi Fakat Nasıl? (1.Baskı). İstanbul: Sistem Yayıncılık. Kovancı, Ahmet (2003). Toplam Kalite Yönetimi Fakat Nasıl? (2.Baskı). İstanbul: Sistem Yayıncılık. Kozlu, Cem M.(1995). Uluslararası Pazarlama İlkeleri ve Uygulama (5. Baskı). Ankara: Tib Kültür Yayınları. Kozlu, Cem (2000). Uluslararası Pazarlama, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Köse, Zeycan (2010). Verimlilik Arttırma Tekniği Olarak Metot Etüdünün Bir Hazır Giyim İşletmesinde Uygulanmasının İşletme Performansına Etkileri. Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. Lee, John Y. (1994). Use Target Costing To Improve Your Bottom-Line, The Cpa Journal, 1/1994, 68-70. Lawton, Robin L. (1993). Creating a Customer-Centered Culture, Mihvaukee, Wisconsin: ASQC Qualİty Press. Matsuo, Makoto (2005). Customer Orientation, Conflict, and Innovativeness in Japanese Sales Departments, Journal Of Business Research, 59, 242-250. McCarthy, Jerome E. and Perrault William D.(1990). USA: Basic Marketing. 199 Monden, Yasuhiro, Akter, Mahmuda and Kubo, Naoto (1997). Target Costing Performance Based On Alternative Participation and Evaluation Methods: A Labratory Experiment, Managerial and Decision Economics, 18, 113- 129. Morgan, Malcolm J. (1994). Controlling Software Development Costs, Industrial Management & Data Systems, MCB University Press Limited, 94, 13-18. Mucuk, İsmet (2000). Pazarlama İlkeleri (13. Baskı). İstanbul: Türkmen Kitapevi. Mucuk, İsmet (2001). Pazarlama İlkeleri İstanbul: Türkmen Kitapevi. Mucuk, İsmet (2001). Pazarlama İlkeleri (14.Baskı). İstanbul: Türkmen Kitapevi. Odabaşı, Yavuz (2001). Satışta ve Pazarlamada Müşteri ilişkileri Yönetimi (2.Baskı). İstanbul: Sistem Yayıncılık. Orbey, Başak (1990). Tekstil Tasarımında Bilgisayar Kullanımı, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Onay, İrfan ve Koroğlu, Adal (1995). Toplam Kalite ve Müşteri İçin Üstün Değer Yönetimi, Verimlilik Dergisi, (Kalite Özel Sayısı), 109-110. Ankara. Öçer, Abdullah ve Nedim, Bayuk (2001). Müşteri Memnuniyeti, Pazarlama Dünyası, Sayı:2. Öktem, Tülin, Aktuğlu, Ziynet ve Özdoğan, Esen (23-24 Mart 2001). Tekstil ve Konfeksiyon Sektöründe Kaliteyi Etkileyen Teknik Gelişmeler. Türkiye 4. Pamuk, Tekstil ve Konfeksiyon Sempozyumu Bildirileri, İzmir. Özbek, Ahmet (2005). Örnek İşletmeler Bazında Türk Hazır Giyim Sanayinin Yapısı, İhracatı ve Geleceği, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. İstanbul. Özcan, Murat (1996). Kobi‟lerde Pazarlama (1. Baskı). Bursa: Ekin Kitapevi. Özcan, Zafer (Mart 2006). Tekstilde Fırsat Krizi, Aksiyon Dergisi, 587, 1. Özgenel, Nurhan (2009). İşletmelerde Girişim Odaklılık Müşteri Odaklılık ve Firma Performansına Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. 200 Özgür, Pınar (2009). Toplam Kalite Yönetiminde Müşteri Tatmini ve Bir Bankada Uygulanması, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Özmen, Şule (2003). Ağ Ekonomisinde Yeni Ticaret Yolu E-Ticaret (1. baskı). İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları. Özer, Gökhan ve Savaş, Orhan (2002). Türk Hazır Giyim Sektöründe Hedef Maliyet Yönetim Sisteminin Uygulanabilirlik Düzeyi ve Çesitli Firma Özelliklerinin Bu Düzey üzerindeki Etkileri, Uludağ Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 21 (1), 219-235. Özyaşar, Hasan (2007). Uluslararası Pazarlamada Çevresel Faktörlerde Kültürün Yeni Ürünlerin Kabulüne Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya. Özveren, Mina (1997). Toplam Kalite Yönetimi, Temel Kavramlar ve Uygulamalar (Haziran). İstanbul: Alfa yayınları Pardee, William J. (1996). To Satisfy & Delight Your Customer How To Manage For Customer Value, New York: Dorset House Publishing. Pazarcık, Orhan (1995). Türk Hazır Giyim Sanayi, Anahtar Dergisi, (Ocak Sayısı), 4-6. Prasad, Biren (1998). Review of QFD and Related Deployment Techniques, Journal of Manufacturing Systems, 17(3), 221-234. Practor, Tony (2005). Pazarlama Araştırmasının Temelleri, Eskişehir: Bilim Teknik Yayınevi. Pritsker, Alan B., Sigal, Elliot C. and Hammesfahr, Jack D. (1994). Slam II Network Models for Decision Support, U.S: The Scientific Pres. Polat, Can (1998). Müşteri Veli Nimettir, Power Dergisi, (Nisan Sayısı), 35- 37. Sağdık, Şule, Vural, Tuba (1996). Büyük Ölçekli Hazır Giyim İşletmelerinde Yeni Ürün Geliştirme Faaliyetleri Üzerine Bir Araştırma, Tekstil ve Konfeksiyon Dergisi, (4), 299-308. 201 Sarıca, Aydın. (1997). Yeni Ürün Geliştirme Çalışmalarında Pazarlama Anlayışının Rolü ve Bisküvi Sektöründe Örnek Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya. Sarıkaya, Nilgün (2003). Toplam Kalite Yönetimi (1. Baskı.) Sakarya: Sakarya Kitapevi. Selvi, Murat Selim (2007). Müşteri Sadakati (1. Baskı). Ankara: Detay Yayıncılık Serdavaa, Shijirtuya (2006). Yeni Ürün Geliştirme Sürecinde Ticarileşme Kararları ve Bireysel Bankacılık Sektöründe Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Saygılı, Şeref (2003). Bilgi Ekonomisine Geçiş Surecinde Türkiye Ekonomisinin Dünyadaki Konumu, DPT Yayın No: 2675, http://ekutup.dpt.gov.tr/ ekonomi/tarih/tr/saygilis/bilgieko.pdf, Erişim Tarihi: 05.03.2011. Seyidoğlu, Halil (1993). Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı. (Genişletilmiş 5. Baskı). İstanbul: Güzem Yayınları. Seyhun, Şirin (2002). Yeni Ürün, Market Dergisi, 1/2002, 118. Sönmez, Derya (2007). Müşteri İlişkileri Yönetiminde Bilişim Teknolojilerinin Müşteri Odaklılığını Sağlamadaki Rolü, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Şakrak, Münir (1997). Maliyet Yönetimi, İstanbul: Yasa Yayınları. Şarlıgil, Fulya (2003). Müşteri Sadakatinin Arttırılmasına Yönelik İletişimde CRM‟in Rolü, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Şimşek, Muhhittin (2001). Toplam Kalite Yönetimi, (3. Baskı). İstanbul: Alfa Basım Yayıncılık. Tan, Choon K. (2001). A Structural Equation Model Of New Product Design And Development, Decision Sciences, 32( 2), 195-226. Tarakçıoğlu, Işık (2007). Teknik Tekstiller ve Kullanım Alanları (Bölüm 1). Tekstil ve Konfeksiyon Dergisi, 2-2007, 79-114. Taşkın, Erdoğan. (2000). Müşteri ilişkileri Eğitimi (2.Baskı), İstanbul: Papatya Yayınları. 202 Tatikonda, Lakshmi and Tatikonda, Mohan V. (1994). Tools For Cost-Effective Product Design and Development, Production and Inventory Management Journal, 2, 22-28. Teare, Richard E. (1998). Interpreting and Responding to Customer Needs, Journal of Workplace Learning, 10, 2. Tek, Baybars Ö. (1999). Pazarlama İlkeleri: Türkiye Uygulamaları Global Yönetimsel Yaklaşım (8. Baskı). İstanbul: Beta Basım Yayıncılık. Tek, Baybars Ö ve Özgül, Engin (2005). Modern Pazarlama İlkeleri. İzmir: Birleşik Matbaacılık. Temiroğlu, Ahmet (2007). Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektörünün Gelişiminin İzlenmesi ve Yönlendirilmesi. Doktora Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya. Tepebaşı, Cem (2006). Müşteri Memnuniyetinin İyileştirilmesine Yönelik Düzenlemeler ve Tekstil Sektöründe Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, İstanbul. Tuncer, Doğan, Arpacı Tamer, Ayhan, Doğan Y., Böge Erinç ve Üner, Mehmet M. (1992). Pazarlama (1. Baskı). Bursa: Uludağ Üniversitesi Basımevi. Tunçer, Meltem ve H. İbrahim Ergunda (2002). Müşteri Odaklı Pazarlama, Tezsiz Yüksek Lisans, Temel İşletme Bilgisi Dersi Ödevi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. Turgay, Tayfun (1995). Yeni Ürün Yönetiminde Stratejik Hedefler, Dokuz Eylül Üniversitesi iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi Dergisi, 1, 43-50. Türkan, Ercan (2006). Sürdürülebilir Dış Denge ve Kalkınma Açısından Tekstil ve Giyim Sektörü. Tartışma Metni. TEM Yayınları, Yayın No. 2006/6. TÜRKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu) (2008). Kobi‟lerde Dönüşüm: Küçük Firmaların Büyük Başarıları. İstanbul:TÜRKONFED. 203 Trueman, Myfanwy (1998). Managing Innovation By Design – How A New Design Typology May Facilitate The Product Development Process In Industrial Companies And Provide A Competitive Advantage, European Journal Of Innovation Management, 1(1), 44. Tokol, Tuncer (1995). Pazarlama Yönetimi (6. Baskı). Bursa: Uludağ Üniversitesi Basımevi. Ulusoy, Yasemin (2008). Günümüz İşletmelerde Müşteri Odaklı Yönetim Yaklaşımları ve Müşteri Memnuniyetini İlişkin Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli. Uyguç, Nermin (1998). Hizmet Yönetimi, Stratejik Bir Yaklaşım, İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları Uzman, İlkay (2002). Yeni Ürün Geliştirme ve Pınar Entegre Et ve Un Sanayi A.Ş.‟de Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. Ülker, Didem (2009). Yeni Üründe Uygulanan Tutundurma Stratejileri ve Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Üniversitesi, İzmir. Ünlü, Bahadır (2006). Yeni Ürün Geliştirme Süreci ve Türkiye Toz Tatlı Pazarında Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Üreten, Sevinç (2002). Üretim/işlemler Yönetimi (Planlama-Denetim Kararları, Karar Modelleri ve İyileştirme Yaklaşımları), (3. Baskı). Ankara: Gazi Üniversitesi Yayınları. Vonderembse, Mark And Raghunathan, Shriram T.(1997). Quality Function Deployment‟s İmpact On Product Development, International Journal Of Quality Science, 2(4), 253-271. Walley, Keith (1998). Competition: What Does İt Really Mean?, The TQM Magazine, 10, 186–189. 204 Williamson, Andrew (1997). Target And Kaizen Costing, Manufacturing Engineer, (February), 22-24. Yalçın, Selçuk (2005). Müşteri Odaklı Yeni Ürün Geliştirme Aracı Olarak Hedef Maliyetleme ve Kalite Fonksiyon Yayılımının Mobilya Sektöründe Uygulanabilirliliğinin Analizi, Doktora Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya. Yaşar, Ertuğ (1995). Türk Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü, İstanbul: İTKİB Yayını Yılmaz, Arzu ve Girginer, Nuray (2007). Müşteri İlişkileri Yönetimi: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, (8), 2. Yurdakul, Oğuz ve Koç, Ali A. (1997). Gıda Ürünleri Pazarlaması, Adana: Çukurova Üniversitesi Yayınları, No:158 Yükselen, Cemal (2006). Pazarlama Araştırmaları (3. Baskı). Ankara: Detay Yayıncılık. Zikmund, William ve Amico, Michael D (1996). Basic Marketing, (5th Edition) St.Paul: West Publising Company. Zairi, Mohamed (2000). Managing Customer Satisfaction, Perspective, Total Quality Management, 12 (6). A Best Practice 205 EKLER EK-1: ANKET FORMU HAZIR GĠYĠM ĠġLETMELERĠNĠN YENĠ ÜRÜN GELĠġTĠRME SÜREÇLERĠNDE MÜġTERĠ ODAKLI YÖNETĠM UYGULAMALARININ BELĠRLENMESĠNE YÖNELĠK ANKET FORMU Sayın Yönetici; Tarih: Günümüzde artan rekabet ortamında işletmelerin üzerindeki yenilik baskısı da artmaktadır. Söz konusu rekabetçi çevrede, gerek müşteri taleplerindeki değişimler gerekse rakiplerin sürekli yeni ürünlerle piyasaya çıkmaları karşısında, işletmelerin devamlılıklarını sürdürebilmeleri için yenilik yapmaları zorunluluk haline gelmektedir. Bu nedenle devamlılığını sürdürmek isteyen işletmelerin rekabet ortamındaki başarılarının yeni ürün geliştirmelerine ve bunu yaparken müşteriye odaklanmalarına bağlı olduğu söylenebilir. Rekabetin yoğun, müşterilerin bilinçli, ürün ve üretim süreçlerinin hızla taklit edildiği bir ortamda işletmelerin başarısı, ürün geliştirirken müşterileri ürün geliştirme sürecine dahil edip ihtiyaç ve beklentilerini ürünlere yansıyabilmesine bağlıdır. Bu bağlamda müşteri odaklı yeni ürün geliştirme faaliyetleri işletmelerin geleceğini şekillendirmektedir. Bu anket formu Giyim Endüstrisi ve Giyim Sanatları Eğitimi bölümü gereğince, “Hazır Giyim İşletmelerinin Yeni Ürün Geliştirme Süreçlerinde Müşteri Odaklı Yönetim Uygulamalarının Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma” başlıklı yüksek lisans tez çalışması için hazırlanmıştır. Çalışmanın sonucunda elde edilecek bilgilerin tümü genel bir değerlendirme ışığında bilimsel amaçlarla kullanılacaktır. Çalışmaya katılan işletmelerin isimleri gizli tutulacak ve istendiğinde araştırma sonuçları işletme yöneticilerine iletilecektir. Bu nedenle soruların dikkatle cevaplanması sonuçların geçerliliği ve anlamlılığı açısından önem taşımaktadır. Çalışmaya gösterdiğiniz ilgiye şimdiden teşekkür eder, saygılar sunarız. Tez Danışmanı Yrd. Doç. Şerife Mızrak Öğretim Üyesi Merve Sevinç Yüksek Lisans Öğrencisi 206 A. ĠġLETMENĠN TANIMLAYICI ÖZELLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN BĠLGĠLER 1. İşletmenizin faaliyet süresini (x) şeklinde işaretleyiniz? 5 yıldan az 5-10 15 yıldan fazla 11-15 2. İşletmenizin çalışan sayısını (x) şeklinde işaretleyiniz? 250 ve üzeri 50-249 3. Eğitim durumunuz nedir? Size uygun (x) şeklinde işaretleyiniz? İlkokul Ortaokul Lise Meslek Yüksekokulu Üniversite Yüksek Lisans Diğer (Belirtiniz)…. 4. İşletmenizin üretim şeklini (x) şeklinde işaretleyiniz? Emek yoğun (insan gücüne dayalı) Teknolojiye dayalı Her ikisi de 5. İşletmenizin üretim türünü en iyi tanımlayan ifadeyi (x) şeklinde işaretleyiniz? Seri üretim Sipariş üzerine Karma 207 B. ĠġLETMENĠN YENĠ ÜRÜN GELĠġTĠRME SĠSTEMLERĠNE ĠLĠġKĠN SORULAR 6. İşletmenizde yenilik yapma ihtiyacı ilk hangi bölüm veya kuruluş tarafından ifade edilmektedir? Pazarlama bölümü İşletme üst yönetimi Çalışanların önerileri Araştırma ve geliştirme Üretim bölümü Müşteriler Tedarikçiler Üniversite/meslek yüksek okulları Araştırma enstitüleri Teknoloji merkezleri Diğer (Belirtiniz)… 7. ĠĢletmenizin ayrı bir ürün geliĢtirme bölümü var mı? Evet ( Hayır ( ) 8. ĠĢletmenizde sadece ürün ) geliĢtirmeden sorumlu kaç bulunmaktadır? 1-2 3-4 5 ve üzeri personel 208 9. ĠĢletmenizi yeni ürün geliĢtirmeye iten nedenleri önem derecesine göre iĢaretleyiniz? (1 Kesinlikle katılmıyorum, 2 Kısmen katılmıyorum, 3 Kararsızım, 4 Kısmen katılıyorum, 5 Kesinlikle katılıyorum) Ölçek Ürünün hayat seyrinin kısalması 1 2 3 4 5 Müşteri taleplerindeki gelişmeler 1 2 3 4 5 Teknolojik gelişmeler 1 2 3 4 5 Rakiplerinizin sürekli yeni ürünlerle piyasaya çıkmaları 1 2 3 4 5 Hızlı ve sürdürülebilir büyüme 1 2 3 4 5 Kar marjımızı koruyup artırmak 1 2 3 4 5 Tek bir ürüne ve ya ürün hattına bağlı kalma riskini azaltmak 1 2 3 4 5 Yeniliğin işletmemizin stratejisi olması 1 2 3 4 5 Dağıtım sistemimizin etkinliğini ve dağıtım kanalı üzerindeki kontrolümüzü artırmak 1 2 3 4 5 10. Yeni ürünler ile ilgili plan ve hedefler tüm iĢletme çalıĢanları tarafından net bilinmekte midir? Size en uygun seçeneği (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. Yalnızca üst yönetimdeki birkaç kişi tarafından bilinmektedir Belli bir sistem dahilinde ve yazılı olmadan yönetim takımı ile konuşulmaktadır Belli bir sistem dahilinde ve yazılı olarak konuşulmaktadır Yeni ürünlerle ilgili planlar ve hedefler tüm işletme çalışanları ile paylaşılmakta, uygun düzeyde konu ile ilgili bilgiler alınmakta ve güncellenmektedir 209 11. ĠĢletmeniz yeni ürün sunumunda, aĢağıdaki yenilik çeĢitlerinden hangisini/ hangilerini en fazla yapmaktadır. Size en uygun seçeneği (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. Radikal yenilikler yapar; hem pazar hem de işletme için yepyeni ürünler bulur. Yeni kategoriler için ürünler geliĢtirmektedir; örneğin pantolon üreticisi bir firmanın etek de üretmeye başlaması. Yeni pazarlar bulur; işletme mevcut bir ürünü yeni bir pazara sunar. Ürün iyileĢtirmesi yapar; pazarda mevcut bir ürünü iyileştirerek üst model yaratma yolunu seçer Takipçidir; pazardaki bir yeniliği örnek alır ve birebir aynı ürünü/modeli yaparak piyasaya sürer. 12. ĠĢletmenizin yeni ürün geliĢtirme performansı rakiplerinize göre nasıldır? (1 çok kötü, 2 kötü, 3 aynı, 4 iyi, 5 çok iyi) Rakiplere göre yeni ürünlerin amaçlarına ulaşma düzeyi Rakiplere göre yeni ürünlerin pazar payı Rakiplere göre yeni ürünlerin satışları Rakiplere göre yeni ürünlerin kalitesi Rakiplere göre yeni ürünlerin karlılığı Rakiplere göre yeni ürünlerin müşteri memnuniyeti sağlaması Ölçek 1 1 1 1 1 1 2 2 2 2 2 2 3 3 3 3 3 3 4 4 4 4 4 4 5 5 5 5 5 5 13. Yeni ürün geliĢtirme sürecinizde aĢağıdaki uygulamaların önem derecesini belirtiniz. (1 hiçbir zaman, 2 nadiren, 3 ara sıra, 4 sık sık, 5. çok sık) Ölçek Ürünler tasarım bölümündeki personelin fikirleri doğrultusunda tasarlanır. Ürünlerin tasarımında farklı bölümlerdeki kişilerin de fikirleri alınır. Ürünler farklı bölümlerden personelin katılımıyla oluşturulan takımlar tarafından tasarlanır. Ürünler müşteri araştırmalarından elde edilen bilgiler ışığında tasarlanır. Ürünler farklı kataloglardaki (yerli yabancı firmaların) ürünleri baz alınarak tasarlanır. 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 210 14. Ürün geliĢtirme takımında aĢağıdaki her birimin görev alma sıklığı nedir? (1 hiçbir zaman, 2 nadiren, 3 ara sıra, 4 sık sık, 5. çok sık) Ölçek Tasarım 1 2 3 4 5 Üretim 1 2 3 4 5 Pazarlama 1 2 3 4 5 Satış 1 2 3 4 5 Finans 1 2 3 4 5 15. Ürün portföyünüzde kaç farklı model bulunmaktadır? 1-25 26-50 51-75 76-100 100 den fazla 16. Yeni ürün geliĢtirme sürecinde iĢletmenizin teknik destek ve becerileri yeterli midir? (1 Kesinlikle katılmıyorum, 2 Kısmen katılmıyorum, 3 Kararsızım, 4 Kısmen katılıyorum, 5 Kesinlikle katılıyorum) Ölçek Pazarlama yetenek ve deneyimlerimiz yeni ürün geliştirmek için yeterli düzeydedir. Ar-ge yetenek ve deneyimlerimiz geliştirmek için yeterli düzeydedir. yeni ürün Üretim becerimiz ve teknolojimiz geliştirmek için yeterli düzeydedir. yeni ürün Lojistik kaynaklarımız yeni ürünün zamanında, doğru adreslere sevkini yapmak için yeterlidir. 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 211 17. Yeni ürün geliĢtirme sürecinizde iĢletmeniz aĢağıda belirtilen faktörlerdeki harcamaları karĢılayabilme düzeyini değerlendiriniz? (1 Kesinlikle katılmıyorum, 2 Kısmen katılmıyorum, 3 Kararsızım, 4 Kısmen katılıyorum, 5 Kesinlikle katılıyorum) Ölçek Finansal kaynaklarımız pazarlama faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. Finansal kaynaklarımız pazarlama araĢtırması faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. Finansal kaynaklarımız reklam ve promosyon faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. Finansal kaynaklarımız Ar-Ge faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. Finansal kaynaklarımız dağıtım faaliyetleri için gerekli harcamaları karşılamada yeterli düzeydedir. 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 18. ĠĢletmenizin pazarlama alt yapısı ve yeteneklerini, yeni ürünlerin pazarlanma faaliyetlerinin yürütülmesi açısından değerlendiriniz? (1 Kesinlikle katılmıyorum, 2 Kısmen katılmıyorum, 3 Kararsızım, 4 Kısmen katılıyorum, 5 Kesinlikle katılıyorum) Ölçek Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürünün tanıtılmasına yönelik pazarlama faaliyetleri için yeterli düzeydedir. Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürünün fiyatlandırılmasına yönelik pazarlama faaliyetleri için yeterli düzeydedir. Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürün için belirlenen dağıtım kanalının etkin bir şekilde kullanılabilmesi için yeterli düzeydedir. Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürünü destekleyecek satıĢ sonrası hizmetlerin etkin bir şekilde sunulması için yeterli düzeydedir. Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürün satıĢ etkinliğini ölçmek için yeterli düzeydedir. Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz yeni ürünle ilgili piyasadan gelecek geri bildirimleri toplamak ve değerlendirmek için yeterli düzeydedir. Pazarlama alt yapısı ve yeteneklerimiz geri bildirimlerin sonuçlarına göre yeni strateji ve taktikler geliĢtirmek için yeterli düzeydedir. 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 212 19. Katalogların ürün geliĢtirme sürecinde kullanımı ile ilgili her bir ifadenin firmanız içindeki uygulama durumunu iĢaretleyiniz? (1 hiçbir zaman, 2 nadiren, 3 ara sıra, 4 sık sık, 5. çok sık) Kataloglardaki ürünleri aynen kopyalarız Kataloglardaki ürünler üzerinde küçük değişikliler yaparız Kataloglardaki ürünler üzerinde kapsamlı değişiklikler yaparız Kataloglardaki ürünlerden esinlenerek yepyeni ürünler tasarlarız 1 Ölçek 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 20. Yeni ürünü geliĢtirme çalıĢmalarında iĢletme dıĢı kuruluĢlardan yardım alıyor musunuz? Evet ( ) Hayır ( ) 21. Yeni ürünü pazara sürmeden önce pazar potansiyelini yoklamak amacıyla pazar testi yapıyor musunuz? Evet ( ) Hayır ( ) 22. Yeni ürün geliĢtirmede baĢarısızlık riskini azaltabilmek adına aldığınız önemli tedbirleri (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz? Birden fazla yeni ürün geliştirmek Bilimsel yöntemleri kullanmak Yeni ürünlerin potansiyel uygunluğunu testlerle araştırmak Farklı kuruluşlardan yardım almak 23. Yeni ürünü aĢağıdaki dağıtım kanallarından hangisini kullanarak piyasaya sunmaktasınız? Size en uygun seçeneği (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. Yeni ürün sunum ve satışı sadece mağaza/dükkan/showrom gibi fiziki mekanlarda yapılmaktadır. Yeni ürün sunum ve satışı sadece internet üzerinden yapılmaktadır. Yeni ürün sunum ve satışı hem mağaza/dükkan/showrom gibi fiziki mekanlarda hem de internet üzerinden yapılmaktadır. 213 C. ĠġLETMENĠN MÜġTERĠ ODAKLI ÜRÜN YENĠ GELĠġTĠRME SĠSTEMLERĠNE ĠLĠġKĠN SORULAR 24. ĠĢletmenizin müĢterilere bakıĢ açısı nasıldır? Size en uygun seçeneği (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. Ana gelir kaynağı olarak görülür İhtiyaç ve isteklerini karşılama fırsatını öncelik olarak görür. Pazara şekil veren ürün ve hizmetler konusunda hevesli insanlar olarak görür. Özel, değiştirilmiş ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi konusunda bireysel yardımcı olarak görür. 25. MüĢteri odaklılık iĢletmeniz tarafından nasıl tanımlarsınız? Size en uygun seçeneği (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak Müşteri beklentisinin ötesine geçmek Müşteriyi merkeze almak Müşteri tarafından yönlendirme. Müşteri sesinin işletmelerin tüm faaliyetlerine yön vermesi Sadık müşteri ile sadık olmayanı ayırmak. Sadık müşteriye ekstra hizmet vermek 26. MüĢteri bilgisinin elde edilmesinde iĢletmenizin aĢağıdaki araçları kullanım sıklığını iĢaretleyiniz? (1 hiçbir zaman, 2 nadiren, 3 ara sıra, 4 sık sık, 5. çok sık) Ölçek Müşteri şikayetleri 1 2 3 4 5 Son müşterilere (kullanıcılara) uygulanan anket çalışmaları 1 2 3 4 5 Son müşterilere yapılan odak grubu (bilgi edinme) toplantıları 1 2 3 4 5 Bayilere uygulanan anket çalışmaları 1 2 3 4 5 Bayilere yapılan odak grubu (bilgi edinme) toplantıları 1 2 3 4 5 Müşterilerle yapılan gayri resmi görüşmeler 1 2 3 4 5 Bayilere yapılan gayri resmi görüşmeler 1 2 3 4 5 Satış rakamlarının incelenmesi 1 2 3 4 5 214 27. ĠĢletmenizde müĢteri bilgileri ürün tasarımına nasıl aktarılmaktadır? (1 hiçbir zaman, 2 nadiren, 3 ara sıra, 4 sık sık, 5. çok sık) Ölçek Müşteri bilgileri üretimdeki personele iletilir, onlar bu bilgilere göre üretimde gerekli değişiklikleri yaparlar. 1 2 3 4 5 Müşteri bilgileri tasarımındaki personele iletilir, onlar bu bilgilere göre gerekli tasarım değişiklikleri yaparlar. 1 2 3 4 5 Müşteri bilgileri QFD gibi sistematik yöntemler kullanılarak tasarıma aktarılır. 1 2 3 4 5 28. MüĢteri ile tasarım bölümündeki personel arasındaki bilgi akıĢını nasıl sağlıyorsunuz? (1 hiçbir zaman, 2 nadiren, 3 ara sıra, 4 sık sık, 5. çok sık) Ölçek Tasarım bölümünün satış personeli yapılandırılmamış görüşmeler ile ile yaptığı 1 2 3 4 5 Tasarım bölümünün satış personeli ile yaptığı planlı görüşmeler ile 1 2 3 4 5 Tasarım bölümündeki personelin müşteri ile yaptığı doğrudan görüşmeler ile 1 2 3 4 5 Araştırma sonuçları, satış rakamları, şikayet kayıtları gibi raporların tasarım bölümüne iletilmesi ile 1 2 3 4 5 215 29. MüĢteri odaklı yeni ürün geliĢtirme çalıĢmalarınızda aĢağıdaki adımların iĢletmeniz tarafından uygulama düzeyini değerlendiriniz? (1 hiçbir zaman, 2 nadiren, 3 ara sıra, 4 sık sık, 5. çok sık) Ölçek Belirlediğimiz hedef pazar bölümünün, ürün üzerinde istediği ve ya istemediği ürün fonksiyon ve özellikleri doğrultusunda ürün tasarımı yapılmasını sağlıyoruz. 11 22 33 44 55 İşletmemiz stratejileri doğrultusunda rakiplerimizin durumunu da göz önünde bulundurarak tasarladığımız üründen elde edilmesi hedeflenen kar marjını tesbit ediyoruz. 11 22 33 44 55 Pazar araştırması sırasında elde edilen müşteri istek ve ihtiyaçlarının müşteriler tarafından istenme şiddetine göre öncelik sırasına koyulmasını sağlıyoruz 11 22 33 44 55 Ürünün teknik resimlerinin çizilmesinden başlayan, ürün prototipinin oluşturulmasıyla devam eden ve üretim kararı alınmasına kadar süren çalışmalar tasarım ekibiyle birlikte çalışılır. Bu şekilde müşterinin tercih ettiği tasarım en iyi şekilde gerçekleştirilmeye çalışılır. 11 22 33 44 55 Yapılan yeni ürünler müşterinin ödemeye gönüllü olacağı bir fiyatla satılabilmesi için belirlenecek hedef maliyetlerde üretilmesi önemsenir. 11 22 33 44 55 30. MüĢteri bilgilerini ne kadar sıklıkta güncelliyorsunuz? 3 ay 4-6 ay 7-6 ay 10-12 ay Diğer (Belirtiniz)… 31. MüĢteri Ģikâyetlerinin ürün geliĢtirmeye etkisi nedir? Size en uygun seçeneği (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. Ürün tasarımında müşteri şikayetleri dikkate alınmaz Tasarım müşteri şikâyetine neden olan problem ortadan kaldırılacak şekilde değiştirilir Şikâyete neden olan problemin düzeltilmesinin yanı sıra benzer problemlere yol açabilecek tasarım hataları araştırılır Diğer (Belirtiniz)… 216 32. MüĢteri Ģikayetlerini ele almakta kullandığınız yazılı bir prosedür bulunmakta mıdır? Evet ( ) Hayır ( ) 33. MüĢteri Ģikâyet ve önerilerinin iletilmesinde kullandığınız araçları (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. Web sitesi Müşteri ile yüz yüze veya telefonla görüşme Hepsi Diğer (Belirtiniz)… 34. MüĢteri Ģikâyetlerine iĢlem yapmak ve sonuçlarını takip etmekten sorumlu bir personeliniz var mı? Evet ( ) Hayır ( ) 35. MüĢteri bilgilerinin (Ģikâyetleri, görüĢleri anket sonuçları) depoladığı bir veri tabanınız var mı? Evet ( ) Hayır ( ) 36. MüĢteri memnuniyetini ölçüyor musunuz? Size en uygun seçeneği (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. Araştırma yaparak peryodik olarak ölçüyoruz. Ara sıra müşterilerden geri bildirim alıyoruz. Ölçmüyoruz ama ölçmek isteriz. Ölçmeye gerek duymuyoruz. 217 37. MüĢteri sadakatini nasıl tanımlarsınız? Size en uygun seçeneği (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. İşletmemizle uzun süredir çalışıyor olmak. İşletmemizde yüksek parasal değerli işlem yapmak. İşletmemizdeki ürün ve ya hizmet hakkındaki olumlu fikirleri çevresindekilere anlatıp önermek. Başka işletme ile çalışmamak 38. Sadık müĢteri profilini izliyor musunuz? Size en uygun seçeneği (x) Ģeklinde iĢaretleyiniz. Sık sık Aralıklı olarak Gerek duyulduğunda İzlemiyoruz 39. ĠĢletmenizde gerçekleĢen MüĢteri odaklı yönetimin iĢletmenize katkıları nelerdir? (1 kesinlikle katılmıyorum, 2 Kısmen katılmıyorum, 3 Kararsızım, 4 Kısmen katılıyorum, 5 Kesinlikle katılıyorum) Ölçek Rekabet üstünlüğü yaratma 1 2 3 4 5 Verimliliğin artması 1 2 3 4 5 Kurumsallaşma ve markalaşmayı sağlama 1 2 3 4 5 Müşteri sadakati oluşturma 1 2 3 4 5 Karlılığı artırma 1 2 3 4 5 Müşteri memnuniyeti sağlama 1 2 3 4 5