T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TRANSÜRETRAL PROSTAT REZEKSİYONU (TUR-P) YAPILAN HASTALARA VERİLEN TABURCULUK EĞİTİMİNİN YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ HAZIRLAYAN Ethel YILMAZ ELALTUNTAŞ DANIŞMAN ÖĞRETİM ÜYESİ Yard.Doç.Dr.Türkan ÖZBAYIR İZMİR 2008 T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TRANSÜRETRAL PROSTAT REZEKSİYONU(TUR-P) YAPILAN HASTALARA VERİLEN TABURCULUK EĞİTİMİNİN YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ HAZIRLAYAN Ethel YILMAZ ELALTUNTAŞ DANIŞMAN ÖĞRETİM ÜYESİ Yard.Doç.Dr.Türkan ÖZBAYIR İZMİR 2008 I ÖNSÖZ Tez çalışmalarım süresince rehberlik ve desteğini aldığım değerli danışmanım Sayın Yard. Doç. Dr. Türkan ÖZBAYIR’a, lisans eğitimim ve yüksek lisans eğitimimde emeği geçen, her zaman saygı ve sevgiyle andığım, çok değerli ve saygıdeğer hocam Prof.Dr.Alev Dıramalı’ya, çalışmamın yürütülmesini destekleyen ve katkı veren İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2.Üroloji Klinik Şefi Doç.Dr.Ahmet Bölükbaşı’na ve hemşire arkadaşlarıma, araştırmaya katılan tüm hastalara, çalışmalarım süresince her zaman yanımda olan arkadaşlarıma, tez çalışmalarım sırasında her zaman maddi ve manevi desteğini esirgemeyen beni yetiştiren aileme, her zaman yanımda olduğunu bana hissettiren beni destekleyen eşime teşekkürlerimi sunarım. Ethel YILMAZ ELALTUNTAŞ İZMİR, Eylül 2008 II İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ…………………………………………………………………………….. II İÇİNDEKİLER…………………………………………………………………….. III TABLOLAR DİZİNİ……………………………………………………………...VII ŞEKİLLER VE GRAFİKLER DİZİNİ…………………………………………… IX SİMGE VE KISALTMALAR……………………………………………………... X BÖLÜM I GİRİŞ 1.1.Problemin Tanımı .……………………………………………………………… 1 1.2.Araştırmanın Amacı……………………………………………………………... 4 1.3. Hipotezler……………………………………………………………………….. 4 1.4. Araştırmanın Önemi…………………………………………………………….. 4 1.5. Sınırlılıklar……………………………………………………………………… 5 1.6. Tanımlar………………………………………………………………………… 6 1.7.GENEL BİLGİLER……………………………………………………………. 7 1.7.1. Prostat Dokusunun Anatomisi………………………………………………... 7 1.7.2. BPH ………………………………………………………………………….. 8 1.7.2.1. BPH’ın Etyolojisi…………………………………………………….. 9 1.7.2.2. BPH’ın Patofizyolojisi……………………………………………… 10 1.7.2.3. Belirti ve Bulgular……………………………………………............ 12 1.7.2.4. Tanı………………………………………………………………….. 14 1.7.2.5. BPH’da Tedavi Seçenekleri………………………………………… 18 1.7.3. Transüretral Prostat Rezeksiyonu(TUR-P) …………………………………. 24 III 1.7.3.1. TUR-P’un Komplikasyonları.……………………………………….. 26 1.7.3.2. TUR-P’da Hemşirelik Bakımı…………………………………………30 1.7.3.2.1. Ameliyat Öncesi Hemşirelik Bakımı………………………...30 1.7.3.2.1. Ameliyat Sonrası Hemşirelik Bakımı ………………………. 34 1.7.4. Taburculuk Eğitimi………………………………………………………….. 41 1.7.4.1.TURP Sonrası Taburculuk Eğitimi ve Evde Bakım……………………44 1.7.5. Yaşam Kalitesi…………………………………………………………… … 47 1.7.5.1.Yaşam Kalitesinde Hemşirenin Rolü……...…………………………...52 BÖLÜM II GEREÇ VE YÖNTEM 2.1. Araştırmanın Tipi……………………………………………………………….53 2.2. Araştırmanın Yeri……………………………………………………………....53 2.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi……………………………………………. 53 2.4. Bağımlı ve Bağımsız Değişkenler……………………………………………...53 2.5. Kullanılan Gereçler………………..................................................................... 54 2.5.1.Geliştirilen Eğitim Materyali…………………………............................. 54 2.5.1.1. Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TURP) Yapılan Hastalar İçin Taburculuk Eğitimi Kitapçığı…………………………………... 54 2.5.2. Veri Toplama Araçları………………………………………………….. 55 2.5.2.1. Hasta Tanıtım Formu…………………………………………... 55 2.5.2.2. Mini -Mental Test……………………………………………… 55 2.5.2.3. SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği………………………………….. 56 IV 2.6. Veri Toplama Yöntemi ve Süresi……………………………………………... 59 2.7. Verilerin Analizi……………………………………………………………… 60 2.8. Süre ve Olanaklar…………………………………………………………….. 60 2.9. Etik Açıklamalar……………………………………………………………… 61 BÖLÜM III BULGULAR 3.1. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre İncelenmesi……………. 62 3.2. Hastaların Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları………………………………... 64 3.3.Hastaların Sosyo-demografik Özelliklerine Göre Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması………………………………………………….73 BÖLÜM IV TARTIŞMA 4.1. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Dağılımı…………………..85 4.2. Hastaların Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları……………………………….. 86 4.3.Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması………………………………………………… 89 BÖLÜM V SONUÇ VE ÖNERİLER 5.1.Sonuçlar………………………………………………………………………. 95 5.2.Öneriler………………………………………………………………………. 99 V BÖLÜM VI 6.1. Özet……………………………………………………………………………100 6.2. Abstract………………………………………………………………………..101 KAYNAKLAR……………………………………………………………………102 EKLER Ek-1: Hasta Tanıtım Formu ……………………………………………………… 111 Ek-2: SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği…………………………………………….....112 Ek-3: SF-36 Özet Değerlerin Hesaplanma Yöntemi……………………………....117 Ek-4: Mini Mental Test…………………………………………………………….121 Ek-5: Hasta İzin Formu………………………………………………………….....123 Ek-6: Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliğin’den Alınan İzin Belgesi………………………………………………………………….124 Ek-7: Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Etik Kurulu İzni………………..125 Ek- 8: IPSS (Uluslararası Prostat Semptom Skoru)………………………………..126 Ek- 9: Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TURP) Yapılan Hastalar İçin Taburculuk Eğitimi Kitapçığı………………………………………………………….. 127 ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………. 143 VI TABLOLAR DİZİNİ Sayfa No Tablo 1: Hastaların Sosyodemografik Özelliklerine Göre Dağılımı……………..62 Tablo 2: Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Alt Ölçek Puan Ortalamaları..64 Tablo 3: Deney Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Alt Ölçek Puan Ortalamaları..66 Tablo 4: Kontrol Grubu Hastaların Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları…………………………………………………………………..67 Tablo 5: Deney Grubu Hastaların Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları ………………………………………………………………………..69 Tablo 6: Ameliyat Öncesi Deney ve Kontrol Grubunda Yaşam Kalitesi Puanlarının Karşılaştırılması…………………………………………………………………….70 Tablo 7: Ameliyat Sonrası Deney ve Kontrol Grubunda Yaşam Kalitesi Puanlarının Karşılaştırılması…………………………………………………….………………71 Tablo 8: Kontrol Grubu Hastaların Yaşa Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması………………………………….....73 Tablo 9: Deney Grubu Hastaların Yaşa Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması…………………………………….74 Tablo 10: Kontrol Grubu Hastaların Eğitim Durumuna Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması……………………75 Tablo 11: Deney Grubu Hastaların Eğitim Durumuna Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması……………………76 Tablo 12: Kontrol Grubu Hastaların Medeni Durumlarına Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması……………………77 VII Tablo 13: Deney Grubu Hastaların Medeni Durumlarına Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması…………….……...78 Tablo 14: Kontrol Grubu Hastaların Mesleklerine Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması…………………………79 Tablo 15: Deney Grubu Hastaların Mesleklerine Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması……………………………80 Tablo 16: Kontrol Grubu Hastaların Gelir Durumlarına Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması…………………...81 Tablo 17: Deney Grubu Hastaların Gelir Durumlarına Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması…………………..82 Tablo 18: Kontrol Grubu Hastalarının Sosyal Güvencelerine Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması………………...83 Tablo 19: Deney Grubu Hastaların Sosyal Güvencelerine Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması……………………84 VIII ŞEKİLLER VE GRAFİKLER DİZİNİ Sayfa No Şekil 1: Prostat Bezi…………………………………………………………….........7 Şekil 2: Benign Prostat Hiperplazisi………………………………………………. 12 Şekil 3: BPH Komplikasyonlar………………………….........................................12 Şekil 4: Transüretral Prostat Rezeksiyonu………………........................................24 Şekil 5: Yaşam Kalitesi Kavramı…………………………………………………...50 Şekil 6: SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeğinin Soruları, Bileşenleri ve Alt Ölçekleri…..57 Şekil 7: SF - 36 Yaşam Kalitesi Alt Ölçekleri……………………………………...58 Grafik 1: Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Alt Ölçeklerinin Puan Ortalaması…………………………………………………………………………...65 Grafik 2: Deney Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Alt Ölçeklerinin Puan Ortalaması…………………………………………………………………………...67 Grafik 3: Kontrol Grubu Hastaların Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları…………………………………………………………………...68 Grafik 4: Deney Grubu Hastaların Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları…………………………………………………………………………70 Grafik 5: Ameliyat Öncesi Deney ve Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması……………………………………………...71 Grafik 6: Ameliyat Sonrası Deney ve Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması……………………………………………...72 IX SİMGE VE KISALTMALAR BPH: Benign Prostat Hiperplazisi TUR-P: Transüretral Prostat Rezeksiyonu AÜSS: Alt Üriner Sistem Semptomları PSA: Prostat Spesifik Antijen IPSS: International Prostate Symptom Score(Uluslarası Prostat Semptom Skoru) FS: Fiziksel Sağlık MS: Mental Sağlık X BÖLÜM I GİRİŞ 1.1.PROBLEMİN TANIMI Benign prostat hiperplazisi (BPH) insidansı ile birlikte önemi giderek artan bir sağlık problemidir. BPH yaşlı erkeklerin, alt üriner sistem semptomları (AÜSS) ile günlük aktivite ve uyku düzenlerinde meydana gelen bozulmayla yaşam kalitesini ciddi olarak etkileyen ve en sık görülen hastalığıdır. Yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. BPH 50-60 yaş arasındaki erkeklerde % 50, 60-70 yaş arasındaki erkeklerde % 60 ve 80 yaş üstündeki erkeklerde % 90 oranında görülmektedir (5, 11, 13, 15, 25). Ülkemizde yapılan epidemiyolojik çalışmalarda 40 yaş üstü erkeklerde semptom oranı % 80- 85 arasında bulunmuştur (54). BPH’da tedavi seçenekleri semptomların derecesine göre tıbbi, noninvaziv ve cerrahi olarak sınıflandırılmaktadır (55). Transüretral Prostat Rezeksiyonu BPH’la ilişkili semptomları tedavi etmek için en sık uygulanan ürolojik ameliyattır (35). TUR-P ameliyatlarından sonra, iyileşme dönemi 4-6 hafta arasında değişmektedir.Ortalama yatış süresi 3-4 gündür (25). Bu nedenle hastalar erken iyileşme dönemlerini evde geçirmekte ve bu dönemde birçok komplikasyonla karşılaşabilmektedir. Çetin çalışmasında (2004) prostat cerrahisi geçiren bireylerin, büyük çoğunluğunun evde ağrı yaşadığını, idrar yapamama, kanlı idrar yapma şikayeti ile tekrar hastaneye başvurduğunu, ameliyattan sonra kabızlık sorunlarının arttığını saptamıştır (20). Vasseur’un(2000) çalışmasında TUR-P ameliyatı uygulanan hastaların % 8.3’ünün evde yaşadıkları sorunlar nedeni ile kontrol zamanından önce doktora gittikleri belirlenmiştir (83). Patema’nın(2000) çalışmasında TUR-P uygulanan hastaların ameliyat öncesi ve sonrasında yaşadıkları sorunlar nedeni ile yoğun bir anksiyete yaşadığı saptanmıştır 1 (65). Gilmartin’in, günübirlik cerrahi hastalarında yaptığı çalışmada (2007), üroloji hastalarının taburculuk sonrasında idrar yapmada sorunlar, ağrılı idrar yapma ve hematüri problemi yaşadıkları saptanmıştır (33). BPH’lı hastaların yaş grubu yüksektir. Yaşlı hastalarda, taburculuk, iyileşme tamamlanmadan gerçekleştiği için yüksek risk taşımaktadır ve etkili bir taburculuk eğitimi evde bakımda hayati önem taşımaktadır (14). Mistianen’in(1997) çalışmasında taburculuk sonrasında özellikle yaşlı bireylerin evdeki yaşamlarında daha çok sınırlandıkları ve problem yaşadıkları ancak sağlık personelinden yardım almadıkları saptanmıştır (57). Sağlık bakım kaynaklarının pahalı ve sınırlı olması, hastanın ameliyat ve ameliyatı takiben hastanede kalış süresinin kısalmasına neden olmakta ve bu nedenle taburculuk eğitiminin önemi daha da artmaktadır. Hastalar taburcu olduklarında karşılaşabilecekleri sorunları bilmeden ya da çözümleyemedikleri çeşitli sorunlarla ve endişelerle kendi ortamına dönmektedirler (18). Ülkemizde yapılan çalışmalara bakıldığında hastaların taburculuk döneminde; evde bakımlarına ilişkin bilgi gereksinimlerinin olduğu, beslenme, diyet, evde ilaç kullanımı, ameliyat sonrası komplikasyon ve önleme yolları hakkında bilgi almak istedikleri saptanmıştır. (7,10,18,45). Taburculuk eğitimi, bakımın devamlılığını sağlamada önemli bir rol oynamakta ve hasta bakım sonuçlarını etkilemektedir. Taburculuk eğitimi, hastaların özbakımları ile ilgili gereksinim duydukları bilgileri edinmelerini sağlamaktadır (41,43). Hastaların evde tedavilerini uygulayabilmeleri, özbakımlarını yapabilmeleri, komplikasyonlardan korunabilmeleri, gelişebilecek komplikasyonları erken dönemde saptayabilmeleri ve bozulan vücut fonksiyonları ile başedebilmeleri için iyi bir taburculuk planına gereksinimleri olmaktadır (85). 2 Henderson ve Zernike’nin (2001) çalışmalarında taburculuk egitimi alan hastaların taburculukları sonrasında sağlık merkezine basvuru oranlarının taburculuk eğitimi almayanlardan daha düşük oldugu saptanmıştır (41). Aytur (1998) çalışmasında laparoskopik abdominal cerrahi sonrası taburculuk eğitimi alan hastaların, eğitim almayanlara göre evde bakımları sırasında daha az sorun yaşadıklarını belirlemiştir (8). Yılmaz’ın (2000) çalışmasında, taburculuk eğitiminin komplikasyonları azalttığı ve hasta memnuniyetini arttırdığı saptanmıştır (86). Taburculuk eğitiminin hastaların yaşam kalitesine etkisinin incelendiği çalışmalarda; yaşam kalitesi puanlarını olumlu yönde etkilediği saptanmıştır (72,76,78) . Savcı (1997) çalışmasında, Benign Prostat Hiperplazili hastalarda ameliyat öncesi bakım ve eğitimin yaşam kalitesine etkisini incelemiş, eğitim alan hastaların yaşam kalitesi puanlarının ameliyat sonrasında eğitim almayan hastalara oranla daha yüksek olduğunu saptamıştır (70). Yapılan çalışmalarda Benign Prostat Hiperplazisi nedeniyle TUR-P ameliyatı geçiren bireylerin ameliyat sonrası dönemde süre ile orantılı olarak yaşam kalitesi puanlarının yükseldiği saptanmıştır (61). Ameliyat sonrasında görülen her komplikasyon yaşam kalitesini ve iyileşme dönemini olumsuz etkilemektedir (20). Taburculuk sonrası dönemde hastaların yaşadıkları problemler göz önüne alındığında, taburculuk eğitiminin hastaların evdeki iyileşme süreçlerini daha iyi yönetmelerini sağlayarak komplikasyonları önleyeceği ve yaşam kalitesini olumlu yönde değiştireceği düşünülmektedir. 3 1.2.ARAŞTIRMANIN AMACI Bu araştırma Transüretral Prostat Rezeksiyonu(TUR-P) yapılan hastalara verilen taburculuk eğitiminin yaşam kalitesine etkisini saptamak amacıyla planlanmıştır. 1.3.HİPOTEZLER 1. H0= Hastaların sosyo- demografik özellikleri ile yaşam kaliteleri arasında ilişki yoktur. H1= Hastaların sosyo- demografik özellikleri ile yaşam kaliteleri arasında ilişki vardır. 2. H0 = Taburculuk eğitimi verilen hastaların yaşam kalitesi puanları ile taburculuk eğitimi verilmeyen hastaların yaşam kalitesi puanları arasında fark yoktur. H1= Taburculuk eğitimi verilen hastaların yaşam kalitesi puanları ile taburculuk eğitimi verilmeyen hastaların yaşam kalitesi puanları arasında fark vardır. 1.4. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ Bu araştırma taburculuk eğitiminin yaşam kalitesine etkisini saptamak amacı ile planlanmıştır. Yapılan çalışmalar taburculuk eğitiminin hasta bakım sonuçları üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu göstermektedir (8, 16, 21, 38, 44, 46, 86). BPH‘ın tedavisinde en sık uygulanan cerrahi tedavi yöntemlerinden biri Transüretral Prostat Rezeksiyonu’dur. TUR-P yapılan hastalar erken taburcu olmakta ve komplikasyon gelişimi için riskli olan günlerini evlerinde geçirmekte, bu nedenle de birçok sorun ile baş etmek zorunda kalmaktadır (20). Çalışmalar 4 hastaların ameliyat sonrası dönemde yoğun anksiyete yaşadığını ve evde bakımla ilgili daha çok bilgi almak istediklerini, taburculuk eğitimi verilmeyen hastalarda daha çok komplikasyon geliştiğini saptamıştır (20, 25, 65, 70) . Bu nedenle taburculuk eğitiminin olası komplikasyonları önleyerek, hastaların iyileşme süreçlerini hızlandıracağı ve yaşam kalitesini olumlu etkileyeceği düşünülmektedir. Bu çalışma taburculuk eğitiminin yaşam kalitesine etkisini göstermesi nedeniyle, hemşirelik literatürü için kanıt özelliği taşıması açısından önemlidir. 1.5. SINIRLAMALAR Bu araştırmanın sınırlılığı yaşam kalitesi ölçümlerinin ameliyattan sonra 14.günde yapılmasıdır. Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TUR-P) yapılan hastalara verilen taburculuk eğitiminin yaşam kalitesine etkisini saptamak amacı ile yapılan bu çalışmaya; • Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği’ne Benign Prostat Hiperplazisi tanısıyla Transüretral Prostat Rezeksiyonu planlanarak ilk kez yatırılan hastalar, • Okuryazar olan, • İletişim kurulabilen, • Mini-Mental Test puanı 19-30 arasında olan, • Yaşam kalitesini etkileyebilecek kronik bir hastalığı olmayan, • Ameliyat sırasında komplikasyon gelişmeyen, • Araştırmaya katılmaya istekli hastalar alınmıştır. 5 1.6.TANIMLAR Transüretral Prostat Rezeksiyonu(TUR-P): Endoskopik olarak üretral yoldan prostat dokusunun çıkarılmasıdır (5) . Yaşam Kalitesi: Bireyin yaşamdan ve kişisel iyilik hali denen genel durumdan sağladığı doyumun bir bütün olarak ifadesidir (28) . Taburculuk Eğitimi : Hasta ve ailesine, taburcu olduktan sonra evdeki bakımını sürdürebilmesi için gerekli bilgi ve beceriyi kazandırmak için yapılan eğitimdir (18). 6 1.7.GENEL BİLGİLER 1.7.1.PROSTATIN ANATOMİSİ (Kaynak No:75) Prostat, mesanenin hemen alt bölümünde bulunan, boyu 3.5 cm, eni 4.5 cm, kalınlığı 2 cm boyutunda, yaklaşık 18 gr ağırlığında, erkek üretrasını çevreleyen fibromüsküler ve glandüler yapıda bir organdır (5). (Şekil 1) Mesanenin altında, rektumun önünde, symphisis pubisin arkasında yerleşmiştir. McNeil’e göre prostatın periferik, santral, transizyonel, preprostatik sfinkterik zonu ve bir anterior fibromüsküler segmenti vardır. Organın % 30’u kaslardan, % 70’i glandlardan oluşmaktadır. Organın % 5’ini oluşturan transizyonel zonu(prostatik üretrayı çevreleyen prostat dokusu ) tüm benign hiperplazilerden sorumlu olan periüretral bezleri içerir. Prostatın içinden geçen üretra segmentine prostatik üretra denir. Prostat bezi esasen mesanenin dış uzunlamasına kaslarından gelen yoğun düz kas yapılanmasına sahiptir. Bu kas yapılanması erkeklerde arka üretranın gerçek istemsiz 7 düz kas sfinkterini oluşturur. Vesiküla seminalislerden gelen ejakülatuar kanallar prostatın içinden geçerek prostatik üretraya açılır. Prostat alkali özellikte, koyu olmayan opal renkli bir sıvı salgılar. Bu sıvı spermlerin geçişini kolaylaştırır, ejakülasyon sırasında kas dokusunun kasılmasıyla ejakülatuar kanallarla üretraya atılır. Verumontanum prostatik üretranın başlangıcında bulunan tümsekliğe verilen isimdir ve ejakülatüar kanallar buraya açılır. TUR-P sırasında verumontanum prostatik üretranın başlangıç noktası kabul edilerek operasyon sırasında bu kılavuz noktadan mesane boynuna kadar olan prostat dokusu rezeke edilir (5, 64, 77) . 1.7.2.BENİGN PROSTAT HİPERPLAZİSİ(BPH) Benign Prostat Hiperplazisi prostat dokusundaki mukozal bezlerin malign olmayan büyümesidir. Yaşla birlikte erkeklerde görülme riski artmaktadır. BPH 60 yaş üzerindeki erkeklerin % 50’sinde, 80 yaş üzerindeki erkeklerin % 90’nında görülmektedir. BPH genellikle yavaş bir biçimde ilerleyen bir durumdur ( 11, 13, 15, 54, 58). BPH temel olarak prostat bezinin büyümesi (≥ 30ml), idrar akım hızının ölçümüyle gösterilen tıkanıklık ve alt üriner sistem yakınmalarıyla (IPSS≥ 8) karakterize bir durumdur. BPH’da bu faktörler farklı oranlarda bir arada bulunarak hastalığa ait klinik tabloyu meydana getirmektedir. Önceki verilere bakıldığında semptomların hastayı tedavi olmaya yönelten ana faktör olduğu görülmektedir. BPH’a ait semptomların tedaviyi ve sonuçlarını belirlemedeki önemi ise yaşam kalitesini kötü yönde etkilemesinden kaynaklanmaktadır. En sık gözlemlenen ilk üç yakınma nokturi, sık idrara çıkma ve idrar akımında azalma iken en az gözlemlenen yakınma ise gecikmeli idrar başlatma olarak rapor edilmiştir (15, 23, 56, 58). 8 BPH’da prostat bezinin büyüklüğünden çok bezin yarattığı tıkanıklık ile doğru orantılı olarak bireylerin yaşadığı sorunların şiddeti de artmaktadır. BPH’la ilişkili semptomlar obstrüktif (zayıf akım, mesanenin yetersiz boşalması, damlama) ve irritatif (sık idrar yapma, noktüri, urgency ) olmak üzere sınıflandırılmaktadır. BPH yaşamı tehdit etmeyen bir durum olmasına rağmen, sık idrar yapma ve geceleri sık idrara kalkma gereksiniminin günlük yaşam aktivitelerini kısıtlaması, uyku ve dinlenmeyi engellemesi nedeni ile yaşam kalitesini olumsuz etkileyen önemli bir sağlık sorunudur (5, 11, 23, 58). BPH’lı hastaların tıbbi tedaviye başvurmalarının nedenlerine bakıldığında; günlük yaşam aktivitelerinin etkilenmesi, semptom sıklığı, kaygı ve utanma, en büyük kaygı nedeni olarak akut üriner retansiyon ve BPH’la ilişkili ameliyat korkusu olduğu saptanmıştır (23). 1.7.2.1. BPH’ IN ETYOLOJİSİ BPH etyolojisi tam olarak anlaşılamamış olmasına rağmen çok etmenli ve endokrin kontrollü olduğu görünmektedir. Epidemiyolojik çalışmalarda değişik risk faktörleri bildirilmesine rağmen, özellikle klinik BPH için standart bir tanımlamanın yapılamamış olması nedeni ile sonuçlar şüphe ile karşılanmıştır. Ancak yine de iki faktörün kesin olarak gerekliliği ortaya konmuştur; bunlardan birincisi yaşla birlikte görülen endokrin değişikliklere (androjenlerin, östrojenlerin ve diğer olası faktörlerin sinerjistik etkileşimi ile) bağlı hücre sayısında artış, ikincisi de fonksiyonel testis yani androjenik hormonların varlığıdır ( 68, 71, 77). BPH’ın ailesel genetik komponenti olduğuna dair önemli kanıtlar vardır (64, 77). Birçok çalışmada sigaranın klinik BPH ile negatif korelasyon gösterdiği ya da ilişkisiz olduğu ortaya konmuştur. Obezlerde düşük testosteron seviyesine bağlı 9 olarak klinik BPH görülme olasılığının daha az olduğu bulunmuştur. Yine benzer şekilde alkol kullananlarda testosterondaki düşmeye bağlı olarak klinik BPH gelişiminde alkolün çok zayıfda olsa negatif bir rol oynadığı iddia edilmiştir (64). Gass (2002)’ın yaptığı çalışmada yaşla birlikte BPH prevalansının arttığı, alkol tüketimi ile BPH görülme riski arasında negatif , fakat kahve tüketimi ile BPH görülme riski arasında pozitif bir ilişkinin olduğu, eğitim düzeyi ve vücut kitle indeksinin BPH’ la ilişkili olmadığı saptanmıştır (32). 1.7.2.2. BPH’IN FİZYOPATOLOJİSİ Prostatın büyümesi ve gelişimi testosteron ve daha aktif metaboliti olan Dihidrotestosteron(DHT) etkisi altındadır. Testosteron DHT’ye dönüşmesinden sorumlu enzim 5 α-redüktazdır. BPH’ın oluşması için androjen reseptörlerinin DHT stimülasyonu gerekir. Dihidrotestosteron(DHT) prostatik epiteldeki androjen reseptörlerini bağlar ve yeni hücre üretimi başlar. Yaşlanma sürecinde kandaki testosteron seviyesi düşmekte fakat androjen seviyesi arttığı için prostatın büyümesi devam etmektedir (11, 13, 64, 68, 71, 75). BPH kademeli biçimde ilerleyen bir hastalıktır. BPH hiperplazik (hücre sayısında anormal artış) bir süreçtir. Yaşlı erkeklerde prostat bezinde değişiklikler üriner sistemle ilgili birçok probleme neden olabilir. BPH semptomatik olmadığı sürece tedavi gerektirmez. Prostat bezinde belirgin büyümesi olan bazı erkeklerde hiç semptom olmayabilir fakat orta derecede büyüme olan bazı erkeklerde semptomların şiddeti tedavi gerektirebilir. Semptomların şiddeti prostat bezinde büyümenin geliştiği bölgeye bağlıdır. Prostatın üretraya yakın olan kısmı (transizyonel zon) glandüler büyümenin başladığı yerdir. Büyüme ilerledikçe prostat dokusunda 10 nodüller gelişir. Prostat dokusundaki büyüme üretranın dışına doğru gelişirse erkek çok az sorun yaşar ya da hiç sorun yaşamayabilir. Büyüyen prostatın nodüler dokusu üretraya doğru genişlediğinde üretraya baskı yapar ve üriner obstrüksiyona neden olur. (Şekil 1) Bu durum mesane duvarında kompansatuar hipertrofiye bağlı kas bantlarına neden olur. Mesane duvarında trabekülasyon oluşur. Mesane duvarındaki kalınlaşma mesane kapasitesini azaltır. Bu nedenle mesane tam boşalamaz ve stazdan dolayı idrar alkaliye döner ( 5, 11, 23, 25, ). Büyüyen prostat bezi mesane boynunda yarattığı obstrüksiyonla üretra, mesane, üreterler ve böbreklerde patolojik değişikliklere neden olur (Şekil 2). Bu üretra ve mesane değişimleri üriner obstrüksiyon ve irritasyona bağlı semptomlara neden olur. Obstrüksiyona bağlı değişiklikler derecelidir ve akut üriner retansiyon gelişmedikçe hissedilmeyebilir. Obstrüksiyon belirtileri idrar akışında azalma ve işeme sonrasında damlama ile kendini gösterir. Diğer semptomlar idrara başlamada zorlanma, duraksama, idrar akışında kesilme, idrarı sürdürmede zorlanmadır. Hasta mesanesinin boşalmadığından yakınır ve idrar yaparken zorlanır. İrritasyona bağlı semptomlar obstrüktif semptomlara eşlik eder. Mesanenin yetersiz boşalması nedeni ile noktüri sık görülür. Disüri, ani idrar yapma hissi (urgency), urge inkontinansı mesane kas tonusunun kaybına bağlı ve mesane boynunda değişimlere bağlı olarak gelişir. Hastada mesanenin tam boşalamamasına ve enfeksiyon riskinin artmasına bağlı ayrıca idrar yolu enfeksiyonu gelişebilir. Prostat dokusundaki büyüme damarlanmanın artmasına neden olur, idrar yaparken zorlama ile birlikte kılcal damarlar çatlayabilir ve hematüri gelişebilir. BPH’a bağlı gelişen diğer semptomlar idrarın geri kaçışına bağlı böbreklerde gelişen bozukluklardır. Üriner retansiyon hidronefroz ve pyelonefrite neden olabilir (64, 68, 75). 11 (Kaynak No: 75) 1.7. 2. 3. BELİRTİ VE BULGULAR BPH genellikle yavaş gelişir ve major bir problem yaratmadan gizli kalabilir. Erkekler yaşlandıkları zaman idrar yapma sıklığının artmasını yaşlanmanın bir sonucu olarak görebilir ve idrar retansiyonu yaşamadıkça tıbbi yardım aramayabilir. Semptomlardan duyulan rahatsızlığın tıbbi yardım aramada en önemli belirleyici faktör olduğu olduğu bulunmuştur (64). BPH’ la ilgili semptomların şiddeti her hastada farklıdır ve prostattaki büyümenin boyutuyla ilgili değildir. Klasik olarak klinik BPH’ı oluşturan, hastayı doktora getiren semptomlara prostatizm semptomları 12 adı verilmekte olup, obstrüktif ve irritatif olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır (5). Obstrüktif semptomlar; mesane fonksiyonlarının özellikle de boşalma fonksiyonunun bozulması sonucunda oluştuğuna inanılmaktadır (77). • İdrar başlatmada gecikme ve tutukluk • Zayıf akım • İdrar kalibrasyonunda azalma • İdrar yapmada zorlanma • Uzamış işeme zamanı • İşeme sonunda damlama • Mesanenin tam olarak boşalmama hissi • Akut üriner retansiyon • Kronik retansiyona bağlı idrar kaçırma gece ve gündüz (taşma tarzında) İrritatif semptomların oluşumunda ise detrüsör insitabilitesinin (mesane kaslarının düzensiz kasılması) ve azalan kompliyansın rol oynadığı düşünülmektedir (77). • Sık idrara çıkma • Sıkışma • Noktüri • Sıkışma tarzı(urge) idrar kaçırma(inkontinans) Amerikan Üroloji Birliği (AUA) tarafından geliştirilen Uluslararası Prostat Semptom Skoru (IPSS) BPH’lı hastalarda semptomların sıklığını değerlendirmek için kullanılmaktadır (EK-8). Mümkün olan en yüksek skor 35’dir, 0-7 arasındaki skorlar genellikle hafif olarak adlandırılır, 8-19 arası orta dereceli ve 20 ya da daha 13 yukarısı ciddi olarak değerlendirilir. Semptom skoru aynı zamanda tedaviye cevabı ya da hastalığın ilerlemesini belirlemede en önemli göstergedir. Hafif semptomlu hastalarda ( 0-7) dikkatli izlem, orta grup(8-19) ya da daha ağır (20-35) semptomlar daha ileri tetkik ve tedavilere alınması önerilmektedir (5, 64, 77 ). Daha sonraki dört soru semptomların vermiş olduğu sıkıntının değerlendirilmesi içindir.Bu BPH etki indeksi(BII) olarak bilinir ve en yüksek skor 13’tür. IPSS ve AUA skorları sadece semptomların şiddetini ölçmek için kullanılır ve semptomların BPH’a bağlı olup olmadığını tespit etmek için kullanılabilecek tanısal bir test değildir (5, 77). 1.7.2.4. TANI Daha önceleri prostatizm olarak kullanılan ve prostata spesifik olamayan semptomlar kompleksi son zamanlarda (LUTS=Lower Urinary Tract Semptom) Alt Üriner Sistem Semptomları olarak adlandırılmaktadır (5,79). Yaşlı erkeklerde farklı alt üriner sistem patolojileri (prostat kanseri, mesane boynu kontraktürü, üretral striktür, mesane taşı, nörojenik mesane) aynı olmasa bile benzer semptomlar gösterebilir (5, 64, 77). Bu hastalarda teşhiste ilk yapılacak iş semptomların BPH’ya bağlı olduğunu göstermektedir. İlk inceleme testlerin amacı budur (5). BPH’ ı değerlendirmeye yönelik olarak ; • Medikal Öykü • Fizik Muayene • İdrar Analizi • Serum Kreatinin Ölçümü 14 ve tanısal • Prostat Spesifik Antijen (PSA) • Ultrasonografi • İdrar Yapımı Sonrası Rezidüel Hacmin Saptanması • Uroflowmetri yapılmalıdır (5, 68). Medikal Hikaye Üriner sistem üzerine detaylı medikal hikaye, önceki cerrahi girişimler, genel sağlık problemleri sorgulanmalı ve muhtemel cerrahi girişimlere uygunluğu araştırılmalıdır. BPH semptomlu bir hastanın hikayesinde özellikle sorgulanması gereken konular hematüri, üriner sistem enfeksiyonları, diyabet, sinir sistemi hastalıkları, üretra darlığı, idrar retansiyonu ve semptomların soğukla alevlenmesidir (5, 77). Fizik Muayene PRM (Parmakla Rektal Muayene) ve üriner sistemi ilgilendiren nörolojik muayene yapılması şarttır. PRM ve nörolojik muayene prostata ya da rektuma ait bir maligniteyi saptamak, anal sfinkter tonusunu incelemek ve semptomlara sebep olabilecek herhangi bir nörolojik problemi ekarte etmek için yapılır. PRM ile prostatın yaklaşık büyüklüğü tespit edilir. Amerikan Kanser Birliği 50 yaşından sonra riskli bireylerin her yıl rektal muayene ile kontrol edilmesi gerektiğini bildirmektedir ( 68, 77, 75 ). 15 Tam İdrar Analizi Tam idrar analizi hematüri ve üriner sistem enfeksiyonunu ekarte etmek ve semptomların BPH dışı sebeplerini belirlemek için yapılır. İdrar analizi aynı zamanda BPH’ı mesane kanserinden ayırd etmede yararlıdır (77). Serum Üre -Kreatinin Ölçümü Alt Üriner Sistem Semptomu (AÜSS) bulunan tüm hastalarda obstrüktif üropatinin sebep olabileceği renal yetmezlik durumunu ekarte etmek için başlangıç incelemesi olarak serum üre-kreatini ölçülmektedir. BPH çalışmalarının genel analizinde renal yetmezlik oranı %13.6 bulunmuştur. Renal yetmezlikli BPH’lı hastalarda postoperatif komplikasyon riskinin yüksek olduğu saptanmıştır (5, 64, 77). Prostat Spesifik Antijen(PSA) Prostat Spesifik Antijen (PSA), prostat epitel hücrelerinden salgılanan ve prostat salgılarının önemli bir bileşenini oluşturan bir glikoproteindir. Normalde sadece ufak bir bölümü kan akımına tabakasını bozan geçer. Prostat kanseri gibi bazal hücre durumlar absorbsiyonda artışa ve serum PSA seviyelerinde yükselmeye neden olur. BPH PSA’da orta dereceli bir artışa neden olur. Kanser yokluğunda, serum PSA değerleri prostat hacmi hakkında bilgi edinilmesi için yararlıdır. Artmış PSA seviyeleri ( > 4.0nq/ ml) BPH’ı olan erkeklerin % 25 ya da daha fazlasında ve belirgin hacmin olduğu prostat kanseri hastalarında görülür (64). Sonuç olarak, özellikle 50-70 yaş grubundaki her hastada ve hatta aile öyküsü nedeniyle yüksek risk taşıyanlarda 40 yaşından sonra PSA tetkiki yapılmalıdır (77). 16 Ultrasonografi Bu yöntemle böbrekteki anatomik değişiklikler (dilatasyon), prostatın volümü, rezidüel idrar miktarı ölçülebilir. Mesanede taş, tümör, divertikül gibi oluşumlar görülebilir. Günümüzde noninvazif olması nedeniyle daha çok tercih edilen bir yöntemdir (77). Transrektal Ultrasonografi (TRUS): PRM (Parmakla Rektal Muayene) bulguları ve/veya PSA değerleri prostat kanseri mevcudiyetini işaret ettiği zaman endikedir. Aynı zamanda prostat biyopsisinde de kullanılmaktadır (5). İdrar Yapımı Sonrası Rezidüel Hacmin Saptanması İşeme sonrası mesanede kalan idrar volümüne rezidüel idrar denilmektedir. Normal erkeklerde 12 ml’nin altında olması gerektiği belirtilmiştir. Bunun aksine 100ml.’nin üzerindeki bir rezidüel idrar volümünün saptanması önemli bir boşaltım bozukluğunun varlığına işaret etmektedir. BPH hastalarında rezidüel idrar miktarının giderek artması sonucu gece ve sık idrar yapma gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle işeme sonrası rezidüel idrar ölçümü BPH’ ın değerlendirilmesinde faydalı olan opsiyonel bir testtir (68). Üroflowmetri Üroflowmetri, işeme olayı süresince idrar akım hızının elektronik olarak kaydedilmesidir. Bu test non-invazif bir ürodinamik test olup, mesane çıkım obstrüksiyonu semptomları gösteren hastaların tetkikinde kullanılır. BPH’ı olan bireylerde son derece yararlı bir testtir. Üroflowmetri en önemlisi tepe akım hızı 17 olan obtrüksiyonun bir dizi parametrelerini ölçer. Tepe akım hızın 15ml/ saniyenin altında olması obstrüksiyonu düşündürür (5, 64, 77). 1.7.2.5. BPH’ da Tedavi Seçenekleri BPH’da tedavi seçimi semptomların şiddetine bağlıdır fakat BPH ve alt üriner sistem semptomları olan hastalardaki tedavinin amacı sadece semptomların iyileştirilmesi olmamalıdır. Uygulanacak tedavi ile hem alt üriner sistem semptomları giderilmelidir hem de hayat kalitesi yükseltilmeli ve cinsel yaşamın devamı sağlanmalıdır (79). Sağlık bakımında yeni gelişmeler daha az invaziv ve daha pahalı- etkili yöntemlere doğru ilerlerken, orta dereceden şiddetliye semptomları olan BPH’lı hastalar için birçok yeni tedavi yöntemi ve alternatif tedaviler mevcuttur. Bu tedavi yöntemlerinin uzun dönem sonuçları bilinmese de, birçoğu başlangıçta hastalar için pozitif sonuçlar sağlamaktadır. Hangi yöntemin seçileceği hastanın bireysel sağlık durumuna, hekimin deneyimine ve en önemlisi hasta için istenen sonuca bağlıdır (11,23). BPH tedavisinde her yöntemin riskleri ve yararları göz önüne alındığında, hastalar daha invaziv tedaviler yerine, önce konservatif tedavileri sonuna kadar kullanmayı şeçmektedirler. Çünkü cerrahi tedavi, sadece semptomlarını oral ilaçlarla yönetemediklerinde hastalar BPH düşünülmektedir. Fakat bazı hastalar semptomlarını en efektif BPH tedavisi ile yönetmek için cerrahiyi tercih etmektedirler. Hastalar uygun tedavi seçenekleri, yararları ve riskleri konusunda bilgilendirilmeli ve tedavi seçimine katılmalıdırlar (56). BPH’da tedavi seçenekleri şunlardır ( 56, 68); a. İzlem b. Medikal Tedavi 18 c. Cerrahi Tedavi d. Minimal İnvazif Tedavi a. İzlem BPH’lı hastaların büyük çoğunluğu semptomların güçlük vermemesi, tedavinin komplikasyonlarının semptomların verdiği güçlükten daha büyük olmasının farkına varılması, uzun süreli yan etkisi bilinmeyen bir ilacı hergün almaya karşı isteksizlik ve tedavinin maliyeti sebebiyle medikal ve cerrahi tedaviyi seçmeyeceklerdir. Hafif derecede semptomu olan hastalar ya da orta derecede semptomu olan fakat hayat kalitesinde bozulma olmayan hasta gruplarında tedaviye başlamadan periyodik izlemler yapmayı ifade eden bir tedavi yöntemidir. Semptomların şiddet ve güçlüğü; özellikle yatmadan önce olmak üzere total sıvı alımının kısıtlanması, alkol alımın ve kafeinli ürünlerin azaltılması ve belirlenen zamanlarda işeme gibi basit yöntemlerle düzeltilebilir (56,79). b.Medikal Tedavi BPH’lı hastaların büyük çoğunluğunda girişim için endikasyon, semptomların ortadan kaldırılması yoluyla hayat kalitesini düzeltmektir, bu nedenle hastanın tedavi seçimine karar verdiği durumlarda medikal tedavinin düşük morbiditesi büyük önem kazanmaktadır. Medikal tedavi halen mutlak cerrahi endikasyon taşımayan hastalar için tercih edilen alternatif tedavidir. Medikal tedavi için ideal adaylar, güçlük veren semptomları olan ve bu semptomların hayat kalitesini olumsuz etkilediği kişilerdir. Medikal tedavinin potansiyel rolü, BPH gelişimini ve progresyonunu önlemektir (5, 15, 56). 19 Medikal tedaviye olan ilginin bir sebebi de cerrahinin morbiditesi , her zaman başarılı sonuç alınamaması, tekrar tedavi gerektirebilmesi ve hayatı tehdit edici kardiyak olayları arttırma riski gibi prostatektomiye ait kısıtlamalar bulunmasıdır (56). BPH’ın medikal tedavisinde iki grup ilaç önerilmektedir bunlar; Alfa 1 Reseptör Blokörleri ve 5-Alfa Redüktaz İnhibitörleri’dir (55). Alfa 1 Reseptör Blokörleri : Alfa 1 reseptör blökorleri, mesane boynu ve prostatın düz kaslarındaki alfa 1 adrenerjik reseptörleri inbibe ederek kaslarda gevşeme sağlar ve böylece BPH’a bağlı alt üriner sistem semptomlarının giderilmesine yardımcı olur. BPH’ın medikal tedavisinde dört tane alfa 1 reseptör antagonisti kullanılmaktadır. Bunlar; terazosin, doksazosin, alfuzosin tamsulosin’dir (55) . Orta derecede semptomları olan, kesin cerrahi tedavi gerektirmeyen, operasyonun kontraendike olduğu sistemik hastalığı olan ya da cerrahi tedavi istemeyen hastalarda kullanım endikasyonu vardır (79) . 5-Alfa Redüktaz İnhibitörleri: Bu grup ilaçlar testosteronun aktif formu olan dihidrotestosterona dönüşümünü engelleyerek, prostatın glandüler dokusunu küçülterek BPH’ın statik komponenti üzerinde etkili olur (55). c.Cerrahi Tedavi BPH’la ilişkili ciddi alt üriner sistem semptomları olan ve mesane çıkım obstrüksiyonu ve akut üriner retansiyon gibi komplikasyonlar gelişen hastalarda cerrahi tedavi uygun bir seçenektir. BPH tedavisinde en çok seçilen cerrahi tedavi 20 seçenekleri; Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TURP), suprapubik transvezikal prostatektomi ve Transüretral Prostat İnsizyonu (TUIP)’dur (64). Kesin cerrahi tedavi endikasyonları; Tekrarlayan akut üriner retansiyon Tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonları Obstrüksiyona sekonder oluşan mesane taşları Böbrek fonksiyonlarının bozulması Makroskopik hematüri olmasıdır (5,23, 77) . Açık Prostatektomi: Büyümüş prostat adenomlarının alt batın insizyonuyla retropubik veya transvezikal yaklaşımla çıkartılması operasyonudur. 80 ml ve daha büyük prostatlarda açık prostatektomi uygulanır. TURP’a göre morbiditesi yüksektir. Kateterizasyon ve hastanede kalış süreleri daha uzundur (5,77). Transüretral Prostat İnsizyonu (TUIP): Transüretral yolla mesane boynundan prostat cerrahi kapsülünü içerecek şekilde tek bir hat üzerinden insizyon yapılmasıdır. Küçük prostatlar için uygun bir tedavi alternatifidir (5). TURP’dan daha hızlı ve daha az morbiddir. Özellikle sistemik hastalık nedeniyle operasyon riski olan veya cinsel aktivitesinin korunması öncelikli olan genç hastalarda iyi bir alternatif tedavi yöntemidir (63). Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TUR-P): Üretradan endoskopik cihazlarla girilerek prostat dokusunun çıkarılmasıdır. 30- 80 ml arasındaki prostatlarda uygundur (25). 21 d. Minimal İnvaziv Tedavi 2003 Amerikan Üroloji Birliği (AUA) rehberinde BPH semptomlarının tedavisi için birçok minimal invazif tedavi önerilmiştir. Bunlardan bazıları; Lazer Prostatektomi, Transüretral Prostat Elektrovaporizasyonu (TUEV), Transüretral İğne Ablasyonu (TUNA)’dur (64). Lazer Prostatektomi: Lazer prostatektomi, transüretral olarak lazer enerjisi kullanılarak prostatta koagülasyon nekrozu ve/ veya vaporizasyon (yüksek ısı ile dokunun buharlaştırılması) oluşturulmasıdır. Avantajları; minimal kan kaybı, nadir TUR sendromu olgusu, antikoagülan alan hastaları tedavi edebilme ve ayaktan bir işlem olarak yapılabilmeye olanak tanımasıdır. Dezavantajları patolojik inceleme için doku elde edilememesi, daha uzun postoperatif kateterizasyon süresi, daha irritatif işeme yakınmaları ve maliyetin yüksek olmasıdır (5, 77). Transüretral Prostat Elektrovaporizasyonu (TUEV): Küçük prostatlarda ve riskli hasta gruplarında TURP’a alternatif bir yöntemdir. Prostata yüksek akım verilerek ısı ile buharlaşmasını sağlayarak prostatik üretrada kavite açılır. Operasyon süresinin kısa olması, perioperatif kanama riskinin az olması, üretral kateterizasyon süresinin daha kısa ve hastanede kalış süresinin oldukça az olması nedeniyle TURP’ a alternatif olarak klinik kullanıma girmiştir (47). Transüretral Microdalga Tedavisi (TUMT): Bir tür termoterapi tedavisi olarak klinik kullanıma sunulmuştur. TUMT’ ta mikrodalga antenli bir transüretral kateter aracılığı ile prostat dokusunda sıcaklık (45-50C) ile koagülasyon 22 oluşturulurken, klasik yöntemlerde sık olarak görülen irritatif semptomları önlemek ve işlem sonrası kateterizasyon riskini azaltmak amacı ile üretra mukozası, sfinkter ve mesane boynu soğutulabilmektedir. Uzun dönem sonuçları incelendiğinde TUMT her ne kadar etkinliği TUR-P kadar olmasa da uygulama kolaylığı ve komplikasyonlar açısından güvenilirliği dikkate alındığında alternatif bir tedavidir. Bu tedavi kalça implantı, pacemakerla hastalarda ve implante edilmiş defibrilatör cihazı bulunan hastalarda mikrodalga probun yakınlığı nedeniyle kullanılamaz. TUMT yapılan hastalarda seksüel fonksiyonların daha iyi korunduğu söylenebilir. Maliyet yüksekliği önemli bir dezavantajıdır (5,77). Transüretral İğne Ablasyonu (TUNA): TUNA, özel bir sistemle radyofrekans enerjisinin iğneler vasıtasıyla direkt olarak uygulanması ile prostat dokusunda, koagülasyon nekrozu oluşturulmasıdır. Genel olarak TUNA 60gr’dan küçük prostatlarda, obstrüktif BPH’ı olan hastalarda önerilmektedir. Komplikasyonları; uzun kateterizasyon, akut üriner retansiyon, irritatif işeme semptomlarıdır (11, 42, 55) . Balon Dilatasyonu Prostatik üretraya çeşitli boyutlardaki kateterler yerleştirilerek önce şişirilmekte sonra indirilmektedir. Çalışmalar obstrüksiyonu ortadan kaldırmadığını göstermiştir (11). 23 1.7.3. TRANSÜRETRAL PROSTAT REZEKSİYONU (TUR-P) (Kaynak No:25) Transüretral Prostat Rezeksiyonu 1930’ da geliştirilmiş ve BPH tedavisinde standart bir tedavi olmuştur. TUR-P giderek açık prostatektominin yerini almıştır ve A.B.D.’de cerrahi tedavinin % 95’ini oluşturmaktadır. Klasik olarak 60 grama kadar olan prostat için önerilirken, günümüzde tecrübeli ellerde 90-100 gram kadar olan prostatlara da uygulanabilmektedir (5, 11, 25 ). Zaman içerisinde TUR-P’ un sanıldığı kadar etkin olmadığı, tedavi sonrası hastaların 1/3’ünde semptomların devam ettiği, komplikasyonların önemli olduğu bildirilse de halihazırda TUR-P sadece cerrahi seçenekler içinde değil medikal tedavi dahil BPH’ ye yönelik tüm tedavi alternatifleri arasında, klinik başarı dikkate alındığında altın standarttır (25,35, 64, 77). TUR-P ile semptom skoru ve akım hızı düzelmesi tüm minimal invaziv tedavilerden daha üstündür (35). Günümüzde artık BPH’ya yönelik pek çok tedavi alternatifi sunulmuş olsa da TUR-P’un uzun dönem etkinliği kanıtlanmış, kısa dönemde düşük komplikasyon oranına sahip bir tekniktir (5). 24 TUR-P prostatik üretradaki obstrüksiyonun giderilmesi hiperplastik dokunun amacıyla uygulanır. ortadan kaldırılarak, Üretraya yerleştirilen rezekteskoptan geçirilen teleskop aracılığı ile ürolog mesane içini görebilmektedir (11, 13, 25,42 ) (Şekil 4). Rezekteskoptan gönderilen elektrik akımı taşıyan hareketli loop ile prostat dokusununun kesilmesi ve kanayan damarların koterizasyonu sağlanır. Kesilen doku parçaları mesaneye düşer, rezekteskoptan gönderilen yıkama sıvısı ile mesane yıkanır. Fazla kan kaybını ve yıkama sıvısının absorbsiyonunu önlemek için ameliyat 60-90 dakika içinde bitirilmelidir (5). İşlem sonrasında mesaneye üç yollu foley kateter yerleştirilir. Kateter aracılığı ile kan pıhtılarının mesaneden uzaklaştırılması sağlanır. Kateterin balonu şişirildikten sonra balon prostatik fossaya yerleştirilerek kanamanın durdurulması sağlanır (68). Rezeksiyon alanına basınç yaparak kanamayı kontrol etmek için foley katetere traksiyon uygulanabilir. Kateterin balonu mesane iç sfinkterine bası uyguladığı için hasta sürekli olarak ani işeme hissi duyar. Kateter iyi drene ederse bu durum geçici bir süre devam eder. Kateterin etrafından idrar yapılmaya çalışılması mesane kaslarının kasılmasına ve ağrılı mesane spazmlarına neden olabilir. Mesane spazmları 24-48 saatte geçer. Rezeksiyon sonrasında kanamaya bağlı pıhtı oluşumunu ve pıhtı retansiyonunu önlemek için 24-48 saat (kanama durmuşsa) sürekli mesane irigasyonu yapılır (68). TUR-P genellikle spinal anestezi altında yapılmaktadır. Hastanede kalış süresi kısadır. Hastalar ameliyattan 1-2 gün sonra taburcu edilmektedirler (75). Avantajları; ∗ Cerrahi kesi yapılmaz. ∗ Cerrahi risk taşıyan hastalarda güvenlidir. ∗ Hastanede kalış süresi kısadır. 25 ∗ Morbidite oranı düşüktür. ∗ Daha az ağrıya neden olur (13,75). Dezavantajları; ∗ Cerrahın deneyimli olması önemlidir. ∗ Tekrarlayan obstrüksiyon ve striktür gelişebilir. ∗ Gecikmiş kanama olabilir. ∗ Tekrar operasyon gerekebilir (75). 1.7.3.1. TUR-P’UN KOMPLİKASYONLARI BPH’la ilişkili Alt Üriner Sistem Semptomlarının tedavisinde diğer cerrahi prosedürler düşünüldüğünde en etkili yöntem olarak kabul edilse de bu tedavi yönteminin de bazı riskleri vardır (35, 69). Erken komplikasyonlar Dönem Komplikasyonlar; transfüzyon En sık görülen intraoperatif gerektiren kanama, kullanılan solüsyonların absorbsiyonu sonucunda gelişen TUR sendromu ve ekstravazasyondur ( 69, 77). İntraoperatif Kanama İntraoperatif kanamanın miktarı prostatın büyüklüğüne ve rezeke edilen miktara bağlıdır. Operasyondan sonra kateter yerleştirilirken irrigasyon ile beraber renk açık pembe olmalıdır. Eğer kırmızı renk devam ediyorsa arteriyel kanamadan şüphe edilmelidir. Kateter yerleştirildikten sonra renk açıktır; sonra yine koyu kırmızı bir hal alır (68). 26 Ekstravazasyon Rezeksiyon sırasında mesanenin perforasyonunda ya da prostatik kapsülün derin rezeksiyonu irrigasyon sıvısının abdomene ekstravazasyonuna neden olabilir. Ekstravazasyon hastaların %2’sinde olur. Belirtileri bulantı, kusma ve anesteziye rağmen oluşan karın ağrısı şeklinde ortaya çıkar (64, 69). TUR Sendromu TUR sendromu hastaların % 2’sinde görülmektedir. Prostat 45 gr’dan fazla ise rezeksiyon zamanı 90 dakikanın üstünde ise TUR sendromu riski vardır. Mental konfüzyon, bulantı, kusma, hipertansiyon, bradikardi, görme bozuklukları ile ortaya çıkar. Hipotonik irrigasyon sıvısının prostatın kapsüler venlerinin ve sinüslerinin erken perforasyonu sonrasında absorbsiyonu sonucu gelişen dilüsyonel hiponatremi (serum sodyum <125mEq/l) nedeniyle gelişir. Tedavi edilmediğinde serebral ve bronşiyal ödem oluşabilir (42). TUR-P prosedürü sırasında kanamanın olduğu rezeksiyon alanını görebilmek amacıyla irrigasyon sıvısı verilir. En sık kullanılan irrigasyon sıvısı %1.5’luk Glisindir. İrrigasyon sıvısının basıncı sıvının rezeksiyon alanından emilmesi ile direkt ilgilidir. Rezeksiyon alanını iyi görebilmek için irrigasyon sıvısı kanama hızını yavaşlatacak ve üretradaki kanı yıkayacak hızda olmalıdır. İrrigantın hızı hastanın diastolik kan basıncından yüksek olduğunda sıvı damarlardan absorbe olmaktadır. 40 dakikalık bir TUR-P prosedüründe hasta yaklaşık 1-2 lt sıvı absorbe eder. Hipotonik sıvılar sodyum ve potasyumu intraselüler alandan ekstraselüler alana çeker ve dilüsyonel hiponatremi oluşur. İrrigasyon sıvısının hastadan yüksekliği 60 cm olmalıdır. İrrigasyon sıvısının hastadan yüksekliği ile prostatik fossadaki basınç ve emilen sıvı miktarının ilgili olduğu bulunmuştur (13,42) . 27 Geç Dönem Komplikasyonları; ∗ Kanama ∗ İdrar Yolu Enfeksiyonu ∗ Üriner Retansiyon ∗ İnkontinans ∗ Empotans ve Erektil Disfonksiyon ∗ Retrograd Ejakülasyon ∗ Üretral Darlık ve Mesane Boynu Kontraktürü’dür (69). Kanama Ameliyattan 2 hafta sonra rezeke edilen prostat dokusundan geç dönem kanamalar olabilir. Bu dönemde evinde olan hasta kanama olduğunda doktoruna haber vermelidir. Prostat kanlanması fazla olan bir organ olduğu için arter ve venöz kaynaklı kanamalar açısından riskli bir organdır. Bu nedenle işlem sonrası kanamayı durdurmak amacıyla operasyon alanına balonlu kateter yerleştirilir. Ameliyat sonrası bu kateterden gelen drenajın 24 saat içinde pembeye dönmesi gerekmektedir. TUR-P sonrasında pıhtılaşan kanın uzaklaştırılması ve idrar akışını sağlamak amacı ile mesane sürekli irrige edilir (68). İnkontinans Erken inkontinans hastaların %30-40’ında gelişmektedir (69). Erken inkontinans sıkışma tarzındadır ve bu hem rezeksiyon alanının iyileşme sürecindeki irritatif semptomlarla hem de uzun süreli BPH’a bağlı detrusor (mesane kasları) instabilitesine bağlı olabilir (69). Kalıcı inkontinans hastaların %1’inden az bir 28 kısmında gelişmektedir (64). Yapılan çalışmalar pelvik kas egzersizlerinin (kegel egzersizleri) erken dönemde yapılmasının üriner inkontinansı ve işeme sonrası damlama şikayetlerini ilk bir haftada azalttığı saptanmıştır (39, 60, 67). Ameliyat öncesinde obstrüksiyonla birlikte mesane instabilitesi olan hastalarda idrar kontrolünü kazanmaları bir yıl gerektirebilir. Genellikle ameliyattan sonra bir iki hafta içinde idrar kaçırma şikayeti görülebilmektedir. İdrar kaçırmayı önlemek için kas gücünü geliştirmek amacı ile hastalara ameliyat sonrası dönemde yapmak üzere her saat 10-20 kez kegel egzersizleri öğretilmelidir. Bireylerin normal idrar yapma alışkanlığını kazanması birkaç haftayı alabilmektedir. Bazen tam idrar kontrolünün kazanılması 12 ayı bulabilmektedir (5, 68, 75). Empotans ve Erektil Disfonksiyon TURP’de, ejakulasyon bozukluğu ve empotans sık olarak görülmektedir. 3304 olguda yapılan bir retrospektif meta-analiz sonuçlarına göre; operasyon sonrası dönemde TURP’de %13.6 oranında erektil fonksiyon bozukluğu saptanmıştır. Aynı olgularda ejakulasyon bozuklukları değerlendirildiğinde TURP yapılanlarda %70.4 oranında retrograd ejakulasyon saptanmıştır. TUR-P sonrası erektil disfonksiyon görülme oranı ortalama olarak % 10’dur. Erektil disfonksiyon sadece prostat rezeksiyonu sırasında sinirler zarar gördüğünde oluşur (55, 62, 78, 79). Retrograd Ejakülasyon Hastaların major endişelerinden biri redrograd ejakülasyondur. Yapılan çalışmalarda TUR-P’lu hastaların %70.4’ünde redrograd ejakülasyon saptanmıştır (64, 69). Rezeksiyon sırasında verumontanum zarar gördüğü için antegrad ejakülasyon gerçekleşmez. Semen ejakülasyon sırasında mesaneye kaçar ve ilk 29 idrarla birlikte dışarı atılır. İdrar bulanıktır. Ereksiyonu ya da orgazmı etkilemez (62). Üretral Darlık ve Mesane Boynu Kontraktürü Üretral darlık (% 2.2 - % 9.8) ve mesane boynu kontraktürü ( % 0.3- 9.2 ) uzun dönemde görülen diğer komplikasyonlardır. Çoğunlukla üretranın dilatasyonuyla tedavi edilebilir. Bu etkili olmazsa üretroplasti cerrahi bir seçenektir (69). 1.7.3.2. TUR-P’DA HEMŞİRELİK BAKIMI 1.7.3.2.1. AMELİYAT ÖNCESİ HEMŞİRELİK BAKIMI TUR-P’lu hastanın preoperatif değerlendirilmesi hemşireye komplikasyon gelişme riski olan hastayı tanılama imkanı verir. Hastanın ameliyat öncesi semptomları tanılanmalı ve kayıt edilmelidir. Bu bilgiler ameliyat öncesi ve sonrası dönemdeki semptomları karşılaştırmada ve hastada uzun dönemde gelişmeyi takip etmek için gereklidir. Semptom tanılaması için IPSS (Uluslarası Prostat Semptom Skoru) kullanılmaktadır (13). Prostat çok vasküler bir organ olduğu için TUR-P planlanan hastada ameliyat öncesinde ilaç eğitimi çok önemlidir. Ameliyat sonrasında kanama önemli bir problem olduğu için bu hastalarda pıhtılaşma zamanını etkileyen bir durum olup olmadığı hemşire tarafından dikkatle tanılanmalıdır. Pıhtılaşma zamanını etkileyen ilaçlar kayıt edilmelidir (68). Ameliyat öncesinde hastanın barsak boşaltımı tanılanmalıdır. Konstipasyon ameliyat sonrasında hastanın konforunu önemli derecede etkileyebilir ve konstipasyona bağlı zorlanma prostat dokusunda ağrı ve kanamaya neden olabilir. 30 Hasta ameliyat öncesinde laksatif kullanıyorsa ameliyat sonrasında bu ilaçlara ihtiyacı olabilir (75). Hemşire, ameliyatın amacı, TUR-P’un üriner boşaltım, seksüel fonksiyon ve fertilite üzerine etkisi konusunda hastanın bilgi düzeyini tanılamalıdır. Hastaya lokal ve genel anestezinin etkileri konusunda ameliyat öncesinde eğitim verilmelidir. Ameliyat sonrasında kullanılacak sürekli mesane irrigasyonu ve üç yollu foley sonda konusunda hasta bilgilendirilmelidir. Hastaya ameliyattan günler sonra idrarının kırmızı ya da pembe renkte olabileceği, bunun ameliyatın normal bir sonucu olduğu açıklanmalıdır. Ağrı yönetimi ameliyat olacak hasta için her zaman bir kaygı nedenidir, hemşire hastaya mesane spazmları nedeniyle yaşayabileceği rahatsızlık ve nasıl yönetebileceği konusunda eğitmelidir (68, 75). TUR-P yapılacak hastaların ameliyat öncesi bakımında; hastanın ameliyata bağlı anksiyetesinin giderilmesi, idrar yapamama ile ilgili sıkıntıların giderilmesi ve ameliyat öncesi hasta eğitimi önemli konulardır. Ameliyat öncesi dönemde hastanın idrar yapma durumu değerlendirilmeli ve mesane distansiyon açısından palpe edilmelidir. Hasta idrarını yapamıyorsa üriner kateter takılmalıdır. Eğer mevcut bir üriner enfeksiyon var ise cerrahi işlemden önce mutlaka tedavi edilmeli ve uygun ise günlük 2-3 lt sıvı alımı ile enfeksiyon kontrolü sağlanmaya çalışılmalıdır (13). Antikoagülan kullanan hastalar önerildiği sürede ameliyat öncesinde ilacı bırakmalıdır. Preoperatif tanılama dikkatle yapılmalıdır. Genel ameliyat öncesi hazırlığa ek olarak, yaş grubu yüksek olduğu için bu hastaların kardiyak sorunlarının olup olmadığı da belirlenmelidir. Ameliyat öncesinde hastanın dengeli beslenmesi ve yeterli sıvı alması da önemlidir (25). 31 Psikolojik Hazırlık Ameliyat öncesi psikolojik olarak iyi hazırlanmayan hastalar cerrahi girişim sonrası oluşan stres tepkisine uyum sağlamada zorlanırlar (12,25). Ameliyat, hasta için sadece fizyolojik bir stres kaynağı olmayıp, aynı zamanda güçlü bir psikolojik stres kaynağıdır. Yaşamı ve geleceği konusunda büyük bir endişe ve korku içinde olan hasta/ ailenin güvenilir bir destek aramaları doğaldır. Bu dönemde güvene dayalı hasta- hemşire ilişkisi büyük önem taşımaktadır (17). Ameliyat öncesi dönemde psikolojik hazırlık (17) ; Anksiyeteyi gidermede, Ameliyat esnasında az anestezik, ameliyat sonrasında az analjezik kullanılmasına, Ameliyat sonrası yaşam bulgularının kısa sürede stabil olmasına, Strese tepki olarak salınacak olan kortikosteroid hormonun daha az salgılanmasına, Ameliyat sonrası hızlı iyileşmeye ve erken taburcu olmaya yardımcı olur. Yapılan araştırmalarda; psikolojik yönden iyi hazırlanan hastaların ameliyat travmasıyla daha iyi baş edebildiklerini, komplikasyonların daha az geliştiğini ve hastaların daha kısa sürede iyileştiğini göstermektedir (81). Prostat ameliyatı olacak hastaların, bu ameliyata ilişkin korku ve endişelerinin giderilmesi önemlidir. Erdil’in (1991) çalışmasında hastaların prostat hastalığı, ameliyat öncesi ve sonrası bakım, ameliyatın şekli ve ameliyat sonrası cinsel ilişki sorunu yaşayıp yaşamayacakları, taburcu olduktan sonraki bakım ve diyet konularında bilgi almak istedikleri belirlenmiştir (70). Hastaların pek çoğu seks fonksiyonlarında değişiklik olup olmayacağını (ereksiyon, kısırlık) BPH belirti ve bulgularının giderilip giderilemeyeceğini merak ederler. Hasta ve yakınlarına bu 32 konuda yeterli açıklama yapılmalıdır (25). Hastaya cinsellik ve üreme ile ilgili konularda dürüst cevaplar verilmelidir. Prostat ameliyatı öncesinde daha az anksiyete yaşanmasında ve ameliyat sonrası dönemde daha etkili baş etme yeteneği gösterilmesinde eşlerin desteğinin oldukça önemli olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle hasta ve yakınının kaygıları empatik dinleme, doğru bilgi verme ve destekle giderilmelidir (50). Callaghan (1999) çalışmasında TURP’lu hastalarda ameliyat öncesi eğitimin ameliyat sonrası ağrı ve anksiyete etkisini incelemiş, eğitim verilen hastaların ameliyat sonrasında daha az anksiyete yaşadığı ve analjezi gereksiniminin azaldığını saptamıştır (16). Ameliyat öncesi eğitimin önemi uzun süreden beri bilinmekte ve bireyin cerrahi hazırlığının önemli bir parçası olarak kabul edilmektedir (81). Ameliyat öncesi eğitim hastaya pozitif bir cerrahi deneyim sağlamada oldukça önemlidir. Ameliyat öncesi eğitim, hastanın cerrahi girişimin her bir evresinde ne olacağını bilmesine, fiziksel ve ruhsal olarak kendini daha iyi duyumsamasına ve ameliyat sonuçlarının olumlu olmasına önemli katkı sağlamaktadır (4). Çalışmalar ameliyat öncesi eğitimin postoperatif komplikasyonları ve hastanede kalış süresini azalttığını göstermektedir (86). Ameliyat sonrası komplikasyonları önlemek amacı ile ameliyat öncesinde hastaya; derin solunum, öksürük, dönme ve ekstremite egzersizleri mutlaka öğretilmelidir (4, 81) . Hastanın ameliyat ve sonuçları ile ilgili bilgi düzeyi değerlendirilerek hastaya hastalığı ve ameliyatı ile ilgili bilgi verilmelidir. Prostatın anatomisi, fonksiyonu, ameliyatı şekli, anestezi tipi, uyanma ünitesi gibi konularda hastanın ihtiyacına ve sorularına göre eğitim verilmelidir (75). Hastalardan yazılı onay alınmadan önce hastanın ameliyatın riskleri, kısa dönem ve uzun dönem sonuçları hakkında yeterli bilgi alması sağlanmalıdır.Hasta 33 karar verme sürecine katılmalıdır (13, 68). Prostat cerrahisi geçiren bireylerde yapılan bir çalışmada ameliyattan bir yıl sonrasında, bireylerin üriner problemler yaşadıkları ve bağırsak alışkanlıklarındaki değişimin yaşam kalitelerini etkilediğini, taburculuk sırasında üriner inkontinans ve seksüel problemler konusunda bilgi almadıklarını ifade etmişlerdir (60) . 1.7.3.2.2. AMELİYAT SONRASI HEMŞİRELİK BAKIMI Ameliyat sonrası dönem hastanın ameliyathaneden çıkması ile başlar ve taburculuğa kadar olan süreyi kapsar. Prostatektomiden sonra genel ameliyat sonrası bakıma ek olarak, hastada gelişebilecek komplikasyonların önlenmesi ve erken devrede tanınması çok önemlidir. Prostatektomi sonrası kanama, mesane spazmı, idrar kaçırma ve enfeksiyon gibi komplikasyonların önlenebilmesi için düzenli kanama takibi, mesane irrigasyonu, sfinkter egzersizleri yapılmalıdır (68). Ağrı Kontrolü Rezeksiyon sonrasında ameliyata ve mesane spazmlarına bağlı ağrı gelişebilmektedir. Mesane irritabilitesi kanamayı başlatabilir ve pıhtı oluşumu ile birlikte üriner retansiyona neden olabilir. Hemşire üriner kateterin tıkanmadığından emin olmalıdır. Mesane spazmları oluştuğunda hasta ani idrar yapma isteği ile birlikte, mesanesinde basınç hisseder ve kateterin üretraya giriş kısmında kanama olur. Üretral kateterin mesane spazmına ve ani idrar yapma hissine neden olabileceği ve idrarını yapmaya çalışmaması hastaya söylenmelidir. Spazmın neden olduğu rahatsızlığı gidermek için antispazmotik ilaç verilebilir (13,68). 34 Kanama İşlem sonrasında ilk 24-48 saat idrarda kanama takibi önemlidir. Ameliyat sonrasında kanama normaldir. Fakat aktif kanama (arteriyal ya da venöz) ameliyat sonrası ilk gün gelişir. Arteriyal kanama açık kırmızı, pıhtılı ve visközdür. Hastanın kan basıncı düşebilir ve acil cerrahi girişim gerekebilir. Prostatik alandaki venöz kanama, üretral kateterin ucundaki balonun mesane içinde fossaya doğru şişirilerek prostatik yerleştirilmesi ve kataterin sabitlenmesi ile (traksiyona alma) durdurulabilir. Traksiyon işlemi uygulanan hastada işlemi aralıklı olarak durdurarak sfinkter dokusunun nekrozu önlenmelidir. Kanaması olan hastaların düzenli olarak kan değerlerine bakılmalı ve gerekli durumlarda kan transfüzyonu yapılmalıdır. İdrar drenajının rengi gözlenmeli ve kayıt edilmelidir. Kanamanın rengi giderek açılmalıdır. Hastanın vital bulguları takip edilmelidir (68, 75). Enfeksiyonun Önlenmesi Hasta lokal ve sistemik enfeksiyon belirtileri açısından gözlenmelidir. Üriner kateterle ilgili işlemler aseptik tekniğe uygun yapılmalıdır. Elle yıkama yapılması gerekmediği sürece idrarın kapalı drenajı sağlanmalıdır. Hasta sıvı alımı, erken ayağa kalkma ve derin solunum egzersizlerini yapması için yakınlarına kapalı drenaj sisteminin nasıl desteklenmelidir. Hasta ve çalıştığı, özellikle kateterlerin bükülmemesi, kateterler üzerine yatılmaması ve idrar torbasının mesane üzerine çıkarılmamasının önemi açıklanmalıdır (75). İdrar yolu enfeksiyonu ve epididimit prostatektomi sonrası olası komplikasyonlardır. Hasta bu komplikasyonların gelişimi açısından gözlenmeli, oluştuğunda önerildiği biçimde antibiyotikler uygulanmalıdır (13). 35 Mesane İrrigasyonu Transüretral Prostat Rezeksiyonun’dan sonra üç yollu foley kateter aracılığı ile mesanenin irrigasyonu sağlanmaktadır. Kapalı mesane irrigasyonu pıhtıları ve debrisi uzaklaştırarak üretral kateterin tıkanmasını engeller. Hasta ağrıdan yakındığında kateter kontrol edilmelidir. Tıkanma şüphesi varsa 60 ml. yıkama sıvısı biraz basınçla kateterden verilerek elle irrigasyon yapılabilir. Bu işlem genellikle ağrılı mesane spazmlarına neden olabileceği için işlemden önce ağrı kesiciler verilebilir. Yıkama sıvısının geçişinde zorlanma varsa veya yıkama sıvısı geri gelmiyorsa sıvıyı vermek için zorlanmamalıdır. Doktora haber verilmelidir. Kateterdeki tıkanıklık giderilemezse kateterin değiştirilmesi gerekebilir. İrrigasyon işlemlerinde, mesane içi basıncın aşırı artması nedeni ile incelen mesane duvarını yırtma olasılığı yüksek olduğu için işlem çok dikkatli ve yavaş yapılmalı verilen kadar sıvının dışarı alınıp alınmadığı kontrol edilmelidir. İrrigasyon işlemlerinde aseptik tekniğe dikkat edilmeli ve işlem irrigasyon sıvısı berrak gelinceye kadar devam edilmelidir. Kateterler ve uygulanan işlemler üretral mukusta artmaya neden olabilir. Meatusun ve çevresinin temiz tutulmasına dikkat edilmeli, günde en az iki kez su ve sabunla yıkanmalıdır (13, 68, 75). Retansiyonun Gözlenmesi Üretral kateterin çıkarılması doktorun tercihine, hastanın iyileşme durumuna bağlıdır. Üretral kateter çıkarıldıktan sonra hasta üriner retansiyon belirtileri açısından gözlenmelidir (68). Geçici İnkontinansın Yönetilmesi 36 Hastaya irritatif semptomların (ani idrar yapma hissi, sık idrara çıkma, ağrılı idrar yapma, damlama)tam iyileşme gerçekleşinceye kadar devam edeceği açıklanmalıdır (13). Hastaya bu semptomların geçici olduğu ve zamanla düzeleceği, idrarı bekletmenin mesane basıncının artmasına ve kanamaya neden olacağı ve bu nedenle idrar gereksinimlerini bekletmemeleri açıklanmalıdır (68). Hastaya bu dönemde geçici olarak koruyucu petler kullanabileceği hatırlatılmalıdır. Pelvik kas egzersizleri bu problemin azaltılmasına yardımcı olacaktır. Vasseur ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, TUR-P işlemi sonrası kateterin çıkarılmasından sonra bireylerin sık ve acil idrar yapma, hematüri, zor idrar yapma, ağrılı idrar yapma gibi sorunlar yaşadıkları ancak bu sorunların oranının ameliyat öncesi dönem ile karşılaştırıldığı zaman azaldığı belirlenmiştir (83). Sıvı Alımı Hastanın sıvı alımı, ameliyattan sonra hastaların durumlarına göre arttırılır. Sıvı alımının arttırılması, idrarın akışının kolaylaştırılmasını, pıhtı ve doku artıklarının üriner sistemden kolay atılmasını, idrar yapımı sırasındaki yanmanın azalmasını ve üriner sistem enfeksiyonlarının önlenmesini sağlar. Bu nedenle hastalara idrarda yanma şikayetlerini sıvı alımlarını artırarak hafifletebilecekleri açıklanmalıdır (13, 25, 68). Hareket Yoğun irrigasyon programı bittikten sonra hastalar kademeli olarak günlük yaşam aktivitelerine dönebilmektedirler. Hastalara ağır kaldırma, aşırı egzersiz ve 37 uzun süre dik pozisyonda oturma gibi karın içi basıncının artmasına ve kanamaya neden olan hareketler hakkında eğitim verilmelidir (13). Yeterli İdrar Boşaltımının Sağlanması TUR-P’ da ameliyat sonrasındaki 24-48 saat kateter açıklığının sağlanması veya spontan idrar yapmanın devamı için kritiktir. Bu dönemde kan pıhtılarının oluşumu ve idrar akışını durdurması için çok risklidir. Mesane irigasyonu yapıldığında irigasyon sıvısının akış hızı ayarlanarak idrarın pıhtıdan arındırılması ve idrarın renginin kırmızıdan pembeye dönmesi sağlanmalıdır. İdrardan gelen kan koyu kırmızı olursa yıkama sıvısının akış hızı arttırılmalıdır. Hemşire idrarın rengi ve miktarına göre yıkama sıvısının gidiş hızını ayarlamakla sorumludur. Yıkama sıvısının akış hızı artırıldığı halde kanama devam ederse doktora haber verilmelidir (13, 75). Hastanın aldığı çıkardığı takibi yapılmalıdır, yıkama sıvısının gidiş hızı ve idrar miktarı kayıt edilmelidir. İdrar çıkışını kontrol etmek ve TUR-P sendromu gelişimini önlemek için AÇT ve irrigasyon sıvısı kayıtları doğru olarak tutulmalıdır. Saatlik idrar miktarı 50ml.’den az olmamalıdır. Daha az idrar çıkışı obstrüksiyonun belirtisi olabilir. Kateterlerin bükülmediğinden emin olunduktan sonra, 50ml. yıkama sıvısı kullanılarak kateterin pıhtıdan temizlenmesi için elle yıkama yapılmalıdır (13, 68). Yıkama sıvısının kullanımına bağlı su intoksikasyonu oluşabilir. Yıkama sıvısının absorbsiyonuna bağlı(mesane duvarından) hiponatremi ve elektrolit dengesizlikleri oluşabilir. Hiponatremi hekim istemine Hemşire hastayı yüksek kan basıncı, konfüzyon, semptomlar açısından gözlemelidir (11). 38 göre tedavi edilmelidir. ılık nemli cilt, bulantı gibi Mesane Spazmlarına ve Ikınmaya Bağlı Rahatsızlığın Giderilmesi Kateterin açıklığı kontrol edilmelidir. Hastaya kateterin etrafından idrarını yapmaya çalışmaması konusunda bilgi verilmelidir. Hasta ilk 48 saat mesane spazmları açısından gözlenmelidir. Önerilen analjezikler(antispazmotikler) uygulanmalıdır. Hastaya 24-48 saatte spazmların giderek azalacağı anlatılmalıdır. Ağrının giderilmesi için narkotik analjezikler kullanılabilir fakat çoğunlukla gereksizdir. Sıvı alımının desteklenmesi(günde 8-10 bardak su) üretranın yıkanmasını sağlar ve irritasyona bağlı spazmları azaltır. Ikınmaya bağlı ağrıyı azaltmak için hastanın laksatif alması sağlanabilir (25, 68). Enfeksiyonun Önlenmesi Ameliyattan sonraki birkaç gün intravenöz veya oral antibiyotikler uygulanır. İrigasyon işlemi sırasında aseptik tekniğe uyulmalıdır. Hasta sıvı alması için desteklenerek üriner sistemin yıkanması, üriner stazın önlenmesi ve enfeksiyon riskinin azaltılması sağlanabilir. Hemşire idrar yolu enfeksiyonu belirtileri açısından hastayı gözlemelidir (13). Anksiyetenin Giderilmesi Hastaya prostat ameliyatlarından sonra geçici inkontinansın normal olduğu açıklanmalıdır. Hasta bu durumun normal olduğunu fakat zamanla düzeleceğini anlamalıdır (13). İdrar kontrolünün kazanılmasında kegel egzersizleri yararlıdır (60, 67). Hemşire geçici inkontinansın yönetiminde özel iç çamaşırları ve diğer ürünler konusunda hastaya daha çok bilgi vermelidir (13). BPH’ın cerrahi tedavisi genellikle ereksiyonu etkilemez. Hastaya infertilite ve impotans arasındaki fark anlatılmalıdır. Çıkarılan prostat dokusunun miktarına göre 39 fertilite minimal ya da büyük oranda etkilenebilir. Hemşire BPH’lı hastaların yaşça büyük olması nedeniyle fertilitenin problem olmadığını düşünmemelidir. Erkek çocuk sahibi olmayı düşünmese bile fertilite çoğunlukla seksüel fonksiyonla eşdeğer görüldüğünden hastanın bu konuda kaygıları olabilir. Hastanın kaygılarını paylaşmasına fırsat verilmelidir (13, 68). EVDE BAKIM YÖNETİMİ Prostatektomi ameliyatlarından sonra hastaya ağır kaldırmaması ve iki basamaktan fazla merdiven çıkmaması konusunda bilgi verilmelidir. Hasta ameliyattan sonra 3 hafta boyunca cinsel ilişkiye girmemeli, en az 2 hafta araba kullanmamalıdır. Hasta enfeksiyon belirtilerini gözlemesi ve bilgi vermesi konusunda eğitilmelidir. Hasta idrarını kan, kan pıhtıları ve idrar yapmadaki değişimler açısından gözlemelidir. Hasta evine foley kateter ile gidecekse hemşire hastaya foley bakımı konusunda eğitim verilmelidir. Hemşire hastaya alkol ve üriner retansiyon riskini artıran ilaçları(kanama riskini artıran) almaması konusunda bilgi vermelidir. Hastaya belirli aralıklarla idrarını yapması, ıkınmaktan kaçınması ve kendisini zorlayan aktivitelerden kaçınması gerektiği hatırlatılmalıdır (13, 25, 68, 75). TUR-P’LU HASTANIN AMELİYAT SONRASI BAKIM REHBERİ 1. Kateter sisteminin açıklığı sağlanmalıdır. 2. İdrarın rengi gözlenmelidir.( kırmızıdan açık pembeye döner 24-48 saatte) 3. Su intoksikasyonu belirtileri gözlenmelidir.( konfüzyon, ajitasyon, iştahsızlık, bulantı, kusma) 40 4. Hastaya kateterin etrafından idrar yapmaya çalışmaması, idrar yapma hissinin kateterin yaptığı basınca bağlı olduğu söylenmelidir. 5. Hastaya önerilen tedaviler uygulanmalıdır(analjezikler, antibiyotikler) ve mesane spazmların şiddetinin ve sıklığının 24-48 saatte giderek azalacağı açıklanmalıdır. 6. Kateter çıkarıldıktan sonra; ∗ üriner retansiyon belirtileri gözlenmelidir. ∗ kontinans belirtileri gözlenmeli ve damlama varsa kegel egzersizleri öğretilmelidir. ∗ Hasta sıvı alımı ve idrar yapması için desteklenmelidir. 7. Hastaya cinsellik ve olası inkontinans ile ilgili konularda duygularını paylaşması için fırsat verilmelidir. 8. Evde bakım konusunda eğitim verilmelidir. ∗ Ağır egzersizlerden kaçınması ∗ En az 3 hafta cinsel ilişkiye girmemesi ∗ 2 hafta araba kullanmaması ∗ Kabız olmaktan kaçınması ∗ Günde en az 2.5 lt sıvı alması ∗ Kanama olduğunda hekimini araması konusunda eğitim verilmelidir (68). 1.7.4. TABURCULUK EĞİTİMİ Taburculuk eğitimi, hasta ve hastaya bakım verecek kişilerin evde yasayabilecekleri sorunların önlenmesine yönelik yapılan kapsamlı ve planlı bir eğitimdir. Hastanın hastaneye yatması ile başlayan taburculuk süreci, hastanın tedavi gördükten sonra hastaneden ayrılması ile sona erer. Bu nedenle taburcu olan hastaların evde bakımlarını doğru uygulayabilmeleri ve günlük yaşam aktivitelerini 41 sürdürebilmeleri için hastaneye kabul edildiğinden itibaren hastalara planlı sağlık eğitimi verilmeli, taburculuk eğitim programları ile desteklemeli ve evde bakıma hazırlanmalıdır (85). Hastalar evde yasayabilecekleri sorunlara ve bu sorunların önlenmesine yönelik bilgilendirildiklerinde, özbakım yetenekleri artmakta, iyileşme süreçleri hızlanmakta, yaşam kaliteleri yükselmekte, ameliyatın getirdiği değişikliklere daha kolay uyum sağlayabilmekte, bakım maliyeti, hastanede kalış süresi, komplikasyon riski ve buna bağlı hastaneye tekrar yatışlar azalmakta ve hasta memnuniyeti artmaktadır (8, 44, 70, 85). Bu nedenle hasta ve hastaya bakım verecek kişiler taburculuk sırasında evde bakıma yönelik gerekli bilgi ve beceriye sahip olmalıdır. Taburculuk sırasında hasta ve ailesinin eğitiminden sağlık ekibinin bütün üyeleri sorumlu olmakla birlikte taburculuk planlaması hemşirenin sorumluluğundadır. Hemşirenin çağdaş rollerinden olan eğitici ve danışmanlık rollerini etkin olarak kullanması, ameliyat olan bireyin mevcut durumunu geliştirmeyi ve sürdürmeyi öğrenmesine yardımcı olacaktır (18, 44). Ancak yapılan çalışmalar hemşirenin taburculuk sürecinde etkin olarak yer almadığını ve yeterli düzeyde taburculuk eğitimi yapmadığını göstermektedir (7, 18, 85) . Taburculuk planı multidisipliner bir yapıya sahiptir. Taburculuk planının oluşturulmasında hekim ve hemşire başta olmak üzere bireyin gereksinimleri doğrultusunda diğer sağlık disiplinlerinden temsilcilerde yer almalı ve koordineli olarak çalışmalıdırlar. Taburculuk planlamasında hasta ve aile ekibin vazgeçilmez unsurları olarak görülmelidirler (44, 85). Cerrahi kliniklerinde tüm hastaları; hastalık bilgisi, tedavi bilgisi, ağrı kontrolü, solunum ve öksürük egzersizleri, günlük yasam aktiviteleri (beslenme, banyo yapma, boşaltım, uyku ve dinlenme, öz-bakım, günlük isler, araba kullanma, çalışma 42 yaşamına dönüş vb.), yara bakımı, egzersizler, gelişebilecek komplikasyonlar, komplikasyon belirti ve bulgularının tanınması ve önlenmesi, taburcu olduktan sonraki tıbbi izlem/kontrole gelme sıklığı, acil durumlarda başvurulacak kişi/kuruluşlara nasıl ve nerelerden ulaşılabileceği, ilgili kurumlara ilişkin bilgi ve danışmanlık ve sağlığın geliştirilmesi vb. konularda taburculuğa hazırlamak gereklidir (17, 25, 68, 85 ). Ameliyat olan hastaların taburculuk eğitiminde amaç ; ‘ hastaların optimal düzeyde kendi sağlık bakım sorumluluğunu üstlenmelerini sağlamaktır (44). Taburculuk eğitiminin amacı; • Hastaların ameliyat öncesi ve sonrası evde bakım gereksinimlerini karşılamalarına yardımcı olmak • Gerektiğinde sağlık ekibinden yardım almalarını kolaylaştırmak • İyileşme sürecini hızlandırmak • Normal yaşama en kısa sürede geçişi sağlamaktır (44). Bubela tarafından 1990’da hasta öğrenim gereksinimlerini saptama skalası geliştirilmiştir.Bu skala ile kısa sürede hastanede kalan bireylerin taburculuk sonrası bilgi gereksinimleri değerlendirilmiş, en önemli en gerekli bilgilerin; komplikasyonların önlenmesi, ağrı yönetimi, yara bakımı, aktivite düzeyi, tedavi sonucu ve ilaç kullanımı, başvurulabilecek sağlık bakım merkezleri olmuştur (8). Jacops’un(2000) çalışmasında ilk sırayı, hangi aktivitelere ne zaman başlayabilecekleri, yara yeri bakımı, semptomlar ve önlenmesi, ağrı yönetimi, boşaltım ve kişisel bakım alanları oluşturmuştur (43). Hemsirenin temel rolleri arasında yer alan hasta eğitimine verilen önem, bazı gelişmiş ülkelerde ilgili sağlık kuruluşlarının hasta ve hastaya bakım verecek kişilerin eğitiminde dikkate almaları gereken standartların hazırlanmasına neden 43 olmuştur. JCAHO (The Joint Commission on Accreditation of Healthcare Organization) tarafından geliştirilen, sağlık kuruluşlarınca dikkate alınması gereken, eğitim açısından önemli olan ve temel ilkeleri kapsayan standartların bazı maddeleri şöyledir (44); • Hasta ve ailesine, iyileştirmeye ve desteklenmesi gereken fonksiyonları geliştirmeye yönelik gerekli bilgi ve beceriyi kazandırır. • Hasta ve ailesinin eğitim sürecinin her aşamasına katılmasını destekler. • Eğitim programını, hastanın öğrenme gereksinimini, yetisini ve isteklerini dikkate alarak öğretme-örenme süreci doğrultusunda düzenler. • Hasta ve ailesini ilaçların, yardımcı araç-gereçlerin etkin ve güvenli bir şekilde kullanılması hakkında eğitir. • Hasta ve ailesine diyet, ilaç-besin etkileşimi hakkında danışmanlık yapar. • Hasta ve ailesine taburcu olmadan önce, bakımın sürekliliğini sağlamak için, ilgili kuruluşlar hakkında gerekli bilgiyi, yazılı kaynakları vb. temin eder. 1.7.4.1.TURP SONRASI TABURCULUK EĞİTİMİ VE EVDE BAKIM TURP ameliyatı geçiren hastalar ameliyat sonrasında 2. ya da 3.günlerde taburcu edilmektedirler. Ameliyat sonrası iyileşme dönemi 4-6 haftalık bir süreyi kapsamaktadır (25). Hastaya taburculuk öncesinde sözel eğitim verilmesinin yanında, yazılı materyal verilmelidir. Fagermoen’un (2006) yaptığı çalışmada TURP ameliyatı geçiren hastalara taburculuk öncesinde eğitim kitapçığı verilmiş, kitapçığı alan hastalar evdeki bakımlarını daha iyi yönetebildiklerini ve daha az kaygı yaşadıklarını ifade etmişlerdir (27). 44 Aktivite TURP sonrası bazı aktiviteler kısıtlanmaktadır. Hastaya iyileşme döneminde (4-6 hafta) ağır kaldırmaması (4.5 kg.’dan fazla), dik pozisyonda oturmaması(karın içi basıncını arttırarak kanamaya neden olabilir), 3-4 hafta zorlayıcı aktiviteler yapmaması ve 2 hafta araba kullanmaktan kaçınması öğretilmelidir (25, 68). Diyet TURP sonrası önerilen özel bir diyet yoktur. Hastaya idrar yolu enfeksiyonunun önlenmesi, kanamaya bağlı pıhtının idrar yollarının tıkamaması ve kabız kalmaması için günde en az 2-3 litre sıvı alması gerektiği anlatılmalıdır. Hastaya mesaneyi irrite ettiği için kahve ve alkol almaktan kaçınması öğütlenmelidir (13, 25, 68, 75). Konstipasyon Prostat dokusunun iyileştiği bu dönemde hasta kabız kalmamaya özen göstermelidir. Kabızlık ıkınmaya bağlı olarak prostat dokusunun zorlanmasına ve kanamaya neden olabilir. Bunun için diyetinde posalı gıdalara yer vermesi ve kabızlık durumunda doktoruna danışarak hatırlatılmalıdır (13, 25, 68, 75). 45 ilaç kullanabileceği hastaya Üriner Kontrol Hastaya sonda çıkarıldıktan damlama şikayetlerinin olabileceği, idrar kontrolünün kazanılmasının zaman alabileceği fakat bu durumun geçici olduğu ve zamanla gelişeceği anlatılmalıdır. Damlama şikayetleri için koruyucu pedler kullanabileceği hatırlatılmalıdır. Hastaya, bu dönemde idrar kontrolünün kazanılmasında yardımcı olacak kegel egzersizleri öğretilmelidir. Bu egzersizde hasta idrarını yaparken durdurup tekrar devam edecektir. Bu egzersizi saatte 10-20 kez yapacaktır. Hastaya idrarını bekletmemesi öğütlenmelidir (13, 25, 68, 75). Cinsel Yaşam Hastaya TURP’un cinsel yaşam üzerine olası etkileri anlatılmalıdır. Hasta ameliyattan sonra 3-4 hafta cinsel yaşamının kısıtlanacağı anlatılmalıdır. Ameliyattan sonra ereksiyonun her zaman etkilenmediği, hastanın ameliyat sonrasında cinsel yaşamı normal sürdürebileceği anlatılmalıdır. Ameliyat öncesinde normal cinsel yaşam süren erkeklerin pek çoğunun ameliyat sonrasında problem yaşamadığı anlatılmalıdır. Ameliyat sonrasında ilişkiden sonra prostat dokusundaki değişim nedeniyle meninin ereksiyon sonrasında gelmeyeceği (retrograd ejakülasyon), ilk idrarla dışarı atılacağı anlatılmalıdır (13, 25, 68, 75). İlaçlar Hastaya genellikle analjezik, antibiyotikler önerilmektedir. Gerekli olduğunda önerilen ağrı kesicileri kullanarak mesane spazmlarına bağlı ağrıları azaltabileceği anlatılmalıdır. İlaçların kullanımı ve yan etkileri hastaya anlatılmalıdır. Kanama riskini arttıran ilaçları (aspirin) doktoruna danışmadan kullanmaması hatırlatılmalıdır (13, 25, 68). 46 Sonda Bakımı Hasta evine foley kateter ile gidecekse hastaya sonda bakımı öğretilmelidir. Günde 2 kez sondanın etrafını su ve sabunla yıkaması gerektiği anlatılmalıdır. Sondanın ne zaman ve nerde çıkarılacağı anlatılmalıdır (13, 25, 68). Komplikasyonlar Ameliyattan sonraki 2 hafta kanama açısından çok risklidir. Hastaya kanama belirtilerini gözlemesi, kanama veya üriner obstrüksiyon geliştiğinde hemen doktorunu araması gerektiği anlatılmalıdır. Hasta idrarını kan ve kan pıhtılarını açısından ve idrar yapmadaki değişimler açısından gözlemelidir. Hasta ateşi yükseldiğinde, idrar yolu enfeksiyonu belirtileri görüldüğünde doktoruna bildirmelidir. Hastaya doktoruna nerden ve nasıl ulaşabileceği anlatılmalıdır (13, 25, 68). 1.7.5.YAŞAM KALİTESİ Tüm insanlık için evrensel bir kavram olan yaşam kalitesi, 1960’ lı yıllarda öncelikle sosyoloji ve ekonomi bilimlerinin, daha sonra da psikoloji biliminin uğraş alanına girmiş; 1970’li yıllardan sonra sağlık alanında üzerinde durulan bir kavram olmuştur (3). Yaşam süresinin uzaması ve yeni tedavi alternatiflerinin uygulanmaya başlanması, sağlık hizmeti çıktısının ölçümünde geleneksel göstergelerin yetersiz kalmasına yol açmıştır. Artık bir klinik uygulamanın ya da sağaltımın başarı ya da başarısızlığı, biyolojik ve demografik göstergelere ek olarak, o hastanın yaşam kalitesine yaptığı olumlu veya olumsuz gelişmelerle de değerlendirilmeye başlanmıştır (26) . 47 Sağlık ile yaşam kalitesi birbirini kapsayan kavramlardır. Sağlık, yalnızca hastalık ve sakatlığın olmayışı değil fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Sağlığın fiziksel ve ruhsal yönleri tıp ve sağlık bilimleri tarafından bilinmektedir. Ancak ‘tam iyilik halini’ bilinen ölçeklerle tanımlamanın mümkün olmadığını, özellikle ‘sosyal yönden tam iyilik hali’ kavramının açıklanamaması kavramından yola çıkılarak insan hayatının niteliği üzerinde düşünülmeye başlanmıştır (28). Sağlıkta yaşam kalitesi kavramının içine nelerin girmesi gerektiği konusunda farklı görüşler olmakla birlikte, örneğin bedensel ve ruhsal becerilerin, kişinin kendine özgü beklenti ve algılarının bu tanımda yer almasının uygun olacağını aşağı yukarı bütün yazarlar benimsemektedir. Ancak, sağlıkta yaşam kalitesi için otoritelerce üzerinde fikir birliğine varılmış bir tanım henüz geliştirilmemiştir (28). Sağlıkta yaşam kalitesi; • İki komponenti olan iyilik halidir; bunlardan birincisi fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik halini temsil eden gündelik faaliyetleri yürütebilme yeteneğidir, ikincisi ise işlev görme ve hastalıkların kontrolünün düzeyi ile ortaya çıkan hasta doyumudur. • Yaşamın iyi ve doyum sağlayan özelliklerinin bir bütün olarak, öznel biçimde algılanmasıdır. • Hastanın beklentileri ile ulaşabildikleri arasındaki farkın olabildiğince az olmasıdır. • Bir hastalığın ve ona bağlı tedavinin hastada yarattığı işlevsel etkilerin hasta tarafından öznel biçimde algılanışıdır. • Bireyin yaşamdan ve kişisel iyilik hali denen genel durumdan sağladığı doyumun bir bütün olarak ifadesidir. 48 • Hastanın hem içinde yaşadığı kültürel yapı ve değerler sistemi bağlamında, hem de kendi amaçları, beklentileri, standartları ve endişeleri açısından, yaşamdaki durumu ile ilgili algısıdır. Sağlık ile ilgili yaşam kalitesi ölçümleri ile bir hastalık ve hastalığın tedavisinin yaşamın fiziksel, sosyal, emosyonel boyutları üzerine etkilerinin incelenmesi hedeflenmektedir (3). Yaşam kalitesinin objektif ve subjektif göstergeleri vardır (3). 1- Yaşam Kalitesinin Objektif Göstergeleri Fiziksel iyilik hali yaşam kalitesinin objektif göstergesidir. a) Kendine bakabilme (beslenme, giyinme, banyo ve tuvaleti kullanma, uyku) b) Hareket (evin içinde ve dışında hareket etme) c) Fiziksel etkinlik (yürüme, merdiven çıkma, eğilme, doğrulma, yorgunluk) d) Rol etkinliği (aile ve işle bağlantı, sosyal roller) e) Sağlık hastalık inancı, tanı ve tedavinin sonucu fiziksel iyilik halini içerir. Burada bireyin günlük yaşam aktivitelerini ve öz bakımını yerine getirebilmesinin yanında bunların yeterli düzeyde olması ve kişinin bu durumdan doyum bulması önemlidir. 2. Yaşam Kalitesinin Subjektif Göstergeleri a)Psikolojik İyilik Hali: Kişinin farklı durumlara uyum sağlama stratejilerini ve değişik ruh hallerini kapsar. Psikolojik iyilik hali kişinin subjektif yaşam kalitesi göstergelerini ifade eder. Bunlar yaşam doyumu, psikolojik etki ve emosyonel iyilik hali olup yaşam deneyimlerinin subjektif olarak değerlendirilmesi ile elde edilir. Burada kişinin kendi kendini değerlendirmesi olan öznel bir doyum veya sonuç yaşam kalitesidir. 49 b)Psikolojik-emosyonel esenlik; anksiyete, depresyon, beden imajı, otonomi, yararlılık dinlenme ve uğraşı ile ilgili durumlarda yaşamın normalliğini ve mutluluğunu içerir. c)Sosyal ve Bireysel İyilik Hali: Kişinin eş, aile ve arkadaşları ile olan ilişkilerinin niteliği ve niceliği ile sosyal faaliyetlere katılma sıklığı, sosyal destek görme, rollerini yerine getirme sürecidir. d) Maddi İyilik Hali: Varolan durumdaki geleceğe yönelik güvenlik duygusu, barınma, sağlık sigortası, iş güvencesi gibi fonksiyonlardır (3). Glenda (1992) yasam kalitesinin tüm yönlerini degerlendirmede gerekli oldugu varsayılan özellikleri saptayarak farklı bir yaklasım gelistirmistir (34). Bu yaklasımdan yola çıkarak yasam kalitesinde etkileyen faktörler Sekil 5’de görülmektedir. Şekil 5:Yaşam Kalitesi Kavramı Yaşam kalitesi çalışmalarının kullanıldığı alanlar şunlardır (73); ∗ Genel popülasyonda sağlığı belli bir zamanda tanılamak, 50 ∗ Belli bir popülasyonda belli bir zaman diliminde sağlık durumunu tanılamak, ∗ Genel popülasyonun sağlık durumunu belirli aralıklarla izlemek, ∗ Belli bir popülasyonda sağlık durumunu belirli aralıklarla izlemek, ∗ Sosyal duruma etki eden faktörleri tanılamak, ∗ Sağlık bakım uygulamalarının maliyetini tanılamak, ∗ Sağlık bakım sisteminde kalite geliştirme programlarını kullanmak, ∗ Sağlık durumunu korumak, ∗ Sağlık durumunu belirlemek, ∗ Hastaların sağlık durumunu izlemek Yaşam kalitesini ölçmenin amacı birey ve toplumun sağlık durumunu belirlemektir (73). Yaşam kalitesi ve sağlık sonuçlarının değerlendirilmesinde kullanılan ölçütler jenerik ve hastalığa özgü olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Jenerik ölçütler; genel popülasyonda kullanılan, çeşitli sağlık durumları ve hastalıklara uygulanabilen, geniş ilgi alanlarını değerlendiren ölçütlerdir. Hastalığa özgü ölçütler ise sadece o hastalık grubunda kullanılan ölçütlerdir (9). Bunlardan Kısa Form SF-36, Nottigham Sağlık Profili, Hastalık Etki Profili (Siskness Impact Profile), Euro QO-L, Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Anketi (WHOQOL) jenerik ölçütlerdir. Hastalığa özgü ölçeklere European Organization for Research and Treatment of Cancer (EORTC) QLQ -C30 verilebilir (9, 26, 73). 51 1.7.5.1. YAŞAM KALİTESİNDE HEMŞİRENİN ROLÜ Yaşam kalitesi kavramının hemşirelik alanında kullanımı 1980’li yıllardan bu yana gelişmeye başlamıştır. Yaşam kalitesi, sağlıklı ve kronik hastalığı olan bireylerde; tedaviye yönelik girişimsel yöntemler uygulanan ve akut bakım sonrasında olan bireylerin hemşirelik bakımı sonuçlarının incelenmesinde önemli bir değerlendirme yaklaşımı olarak kabul görmüş ve yaygınlaşmıştır (2). Yaşam kalitesi ölçümleri hemşirelik ile yakından ilişkilidir. Hemşireler hemen her zaman hastaların ve ailelerin sağlık durumlarını değerlendirmekte, onların yaşam kalitelerini olası en üst düzeye çıkarmak için planlar yapmakta ve sonucu değerlendirmektedir. Yaşam kalitesi hemşirelik bakım hizmetlerinin değerlendirilmesini sağlar. Hemşireler holistik yaklaşım doğrultusunda hastaların yaşam kalitesini yükseltebilir ve iyi bir hemşirelik bakımı sunabilirler. Bu nedenle tüm sağlık profesyonellerinin yaşam kalitesi ile ilgili kavramları ve felsefeleri sorgulayarak uygulamalarına aktarmaları önemlidir (2,51). Yaşam kalitesi ölçümleri hemşirelik uygulamalarının değerlendirilmesinde, yaşam kalitesini etkileyen değişkenlerin saptanmasında, bakım kalitesinin ve alternatif hastalık yönetme stratejilerinin karşılaştırılmasında, sağladığı kolaylıklar nedeniyle hemşirelik araştırmalarında çok sık kullanılmaktadır (51, 70, 72, 76, 87 ) . 52 BÖLÜM II GEREÇ VE YÖNTEM 2.1. ARAŞTIRMANIN TİPİ Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TUR-P) ameliyatı için hastaneye yatırılan hastalara verilen taburculuk eğitiminin yaşam kalitesine etkisini saptamak amacı ile kesitsel, ileriye dönük, yarı deneysel bir çalışma olarak planlanmıştır. 2.2. ARAŞTIRMANIN YERİ VE ZAMANI Araştırma, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniğin’de 2 Ağustos- 30 Aralık 2007 tarihleri arasında yürütülmüştür. 2.3. ARAŞTIRMANIN EVRENİ VE ÖRNEKLEMİ İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği’ne 2 Ağustos 30 Aralık 2007 tarihleri arasında Transüretral Prostat Rezeksiyonu için yatırılan tüm hastalar araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini Üroloji Kliniği’ne 2 Ağustos - 30 Aralık 2007 tarihleri arasında Transüretral Prostat Rezeksiyonu için yatırılan 60 hasta oluşturmuştur. Örneklem seçiminde olasılıksız örnekleme yöntemi kullanılmıştır. 2.4. BAĞIMLI VE BAĞIMSIZ DEĞİŞKENLER Araştırmanın Bağımlı Değişkenleri ; yaşam kalitesidir. Araştırmanın Bağımsız Değişkenleri; araştırmanın bağımlı değişkenlerini etkilediği düşünülen, taburculuk eğitimi, hastaların yaş, meslek, eğitim durumu, gelir durumu, medeni durumu ve sosyal güvencesidir 53 2.5. KULLANILAN GEREÇLER 2.5.1.GELİŞTİRİLEN EĞİTİM MATERYALİ 2.5.1.1. TUR-P Yapılan Hastalar İçin Taburculuk Eğitimi Kitapçığı TUR-P yapılacak hastalar için literatür taranarak hazırlanan eğitim kitapçığı; ameliyat öncesi, ameliyat sonrası ve taburculuk sonrasında evde bakım ile ilgili bilgiler içermektedir (EK- 8). TUR-P yapılan hastalar için taburculuk eğitimi kitapçığı toplam 22 sayfa olup; • Prostat Nedir? • İyi Huylu Prostat Büyümesi Nedir ? - TURP Ameliyatının • Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir ? Ameliyat Öncesinde Yapmanız Gerekenler Nelerdir ? Ameliyathaneye Nasıl Gönderileceksiniz ? • Ameliyat Sonrası Dönemi Nasıl Geçireceksiniz ? - Ağrı - Hareket etme - Ayak- bacak egzersizleri - Yataktan kalkma - Derin solunum ve öksürük egzersizleri - Beslenmeye Geçiş - Sıvı Alımı - Mesane Spazmı - Mesanenin Yıkanması • Taburculuk Sonrası Dönemde Yaşayabileceğiniz Sorunlar ve Öneriler alt başlıklarını içermektedir. 54 2.5.2. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI 2.5.2.1. Hasta Tanıtım Formu Araştırma kapsamına alınan hastaların sosyo-demografik özelliklerini saptamak için araştırmacı tarafından geliştirilen ve 6 sorudan oluşan ‘Hasta Tanıtım Formu’ kullanılmıştır. Form; hastaların yaşı, eğitim durumu, medeni durumu, mesleği, gelir durumu ve sosyal güvencesine ilişkin soruları kapsamaktadır (EK- 1 ) . 2.5.2.2. Mini -Mental Durum Testi(MMDT) Araştırmada mental durumu ölçmek amacıyla Mini Mental Durum Testi (MMDT) kullanılmıştır. Folstein ve arkadaşları (1975) tarafından geliştirilen Mini Mental Durum Testi (MMDT), tüm dünyada kullanılan adıyla Mini Mental Status Examination (MMSE), demansiyel süreci izlemede tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır (29) . Mini Mental Durum Testi, kognitif bozuklukları taramada hastalığı ve tedaviyi izlemede oldukça kullanışlı kısa ve uygulaması kolay bir testtir. Türkiye’de geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Güngen ve arkadaşları tarafından (1999) yapılmıştır (37). MMDT yönelim, kayıt belleği, dikkat, hesap yapma, hatırlama ve lisan olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır. MMDT puanının toplamı 30 olup, 25-30 arası “normal”, 24-19 arası “hafif yıkım”, 19’un altında puan alanlar olası “demans” olarak tanımlanmıştır ( 29) (EK- 4 ). 55 2.5.2.3. SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği (The MOS 36 Item Short Form Health Survey SF-36) Yaşam kalitesi ölçekleri içinde jenerik ölçüt özelliğine sahip ve geniş açılı ölçüm sağlayan Kısa Form- 36 (Short Form-36; SF-36) Rand Corporation tarafından 1992 yılında geliştirilmiş ve kullanıma sunulmuştur (84) . Ölçegin Türkçe formu için geçerlilik ve güvenirliligi Koçyigit (1999) tarafından bedensel hastalıgı olan örneklem grubunda yapılmıstır (52). SF-36 Yasam kalitesi ölçegi; yas, hastalık veya tedaviye özel olmayan genel olarak bakım sonuçlarını ölçmek ve sağlıkla ilgili yasam kalitesini incelemek için uygun, genel bir ölçüm aracıdır (6). Ölçek geliştirilirken kısa kolay uygulanabilir olmasının yanı sıra çok geniş bir kullanım alanına sahip olması da amaçlanmıştır. SF- 36 Yaşam kalitesi ölçeği, klinik araştırmalarda, kronik hastalığa sahip kişilerde ve toplum sağlığı incelemelerinde kullanılmaktadır. SF-36 geliştirildiğinden bu yana 500’ün üzerinde çalışmada, hemen her hasta grubunda kullanılmıştır. Bu avantajları yanında ölçeğin uyku, seksüel fonksiyon ve aile fonksiyonu ile ilgili başlıkları içermemesi dezavantajıdır (6). SF-36 Yaşam Kalitesi ölçeği kendini değerlendirme ölçeğidir, 36 sorudan ve sekiz alt ölçekten oluşmaktadır. Ölçeğin ikinci sorusu son 12 ayda sağlıktaki değişim algısını içermekte, diğer sorular son dört hafta göz önüne alınarak değerlendirilmektedir (6). Ölçeğin değerlendirilmesi her bölüm için farklılık göstermektedir.Ölçeğin dördüncü ve beşinci sorusu evet/hayır, diğer sorular likert tipi (3, 5 ve 6’lı) derecelendirme ile değerlendirilmektedir. Ölçeğin 1, 6, 7, 8, 9a, 9d, 9e, 9h, 11b, 11d maddeleri ters çevrilerek puanı hesaplanmaktadır (6). SF-36 Yaşam Kalitesi ölçeğinin alt ölçeklerini içeren soruların skorları ağırlıklı toplanarak Fiziksel ve Mental Sağlık Özet Skoru elde edilir. Toplam puan hesaplaması söz konusu değildir. 56 Elde edilen özet skorlar ve alt ölçek puanları 0 ile 100 arasında değişen sürekli değişken olarak ifade edilmiştir. Sıfır kötü sağlığı, 100 iyilik durumunu göstermektedir. Ölçeğin kesme noktası yoktur. Özet skorların elde edilmesindeki amaç yorumlama ve karşılaştırmalarda kolaylık sağlamasıdır (22). Özet skorların elde edilmesi üç basamakta yapılmaktadır (EK- 3’te gösterilmektedir ). 1.Alt bileşen skorların hesaplanması 2.Alt bileşenlerin Z skor standardizasyonu, 3.Alt bileşenlerin ağırlıklı toplamları ile fiziksel ve mental sağlık özet skorlarının elde edilmesidir. Fiziksel sağlık özet skorunun elde edilmesinde fiziksel işlev, fiziksel rol, ağrı ağırlıklı iken, mental sağlık özet skorunun elde edilmesinde mental rol ve mental işlev ağırlıktadır. Genel sağlık algısı, yaşamsallık ve sosyal işlev her iki özet skora benzer katkı sağlamaktadır. İkinci soru son iki ayda sağlıkta olan değişim algısını içerdiği için değerlendirmede yer almamıştır (EK- 2 ) . Şekil 6: SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeğinin Soruları, Bileşenleri, ve Alt Ölçekleri YAŞAM ALT ÖLÇEKLER KALİTESİ SORU MİN-MAX NUMARALARI BİLEŞENLERİ Fiziksel Sağlık Fiziksel İşlev 3a, 3b,3c, 3d, 3e, 3f, 0-100 3g, 3h, 3ı, 3j Ağrı Fiziksel Rol Genel Sağlık Algısı Mental Sağlık 7,8 0-100 4a,4b,4c,4d 0-100 1,11a, 11b, 11c, 11d 0-100 Mental İşlev 9b, 9c, 9d, 9f, 9h 0-100 Yaşamsallık 9a, 9e, 9g, 9i 0-100 Sosyal İşlev 6, 10 0-100 Mental Rol 5a, 5b, 5c 0-100 57 Şekil 7: SF - 36 Yaşam Kalitesi Alt Ölçekleri SF-36 Yaşam Soru Kalitesi Düşük Puan Yüksek Puan Alt Sayısı Ölçekleri Fiziksel İşlev 10 Yıkanma ve giyinme dahil tüm En zor olanlar dahil tüm fiziksel etkinlikleri yerine fizisel etkinlikleri, sağlıkla getirmede kısıtlılık ilgili bir kısıtlama olmaksızın yerine getirme Fiziksel Rol 4 Fiziksel sağlık nedeni ile işte ya Fiziksel sağlık nedeni ile da diğer günlük etkinliklerde işte ya da diğer günlük sorunlar etkinliklerde sorunların olmaması 2 Ağrı Çok şiddetli ve aşırı kısıtlayıcı Ağrı ya da ağrıya bağlı ağrı Genel Sağlık 5 Sağlığın kötü olduğuna ve daha Sağlığın kötüye gideceğine inanma Algısı Yaşamsallık kısıtlılık olmaması 4 Sürekli yorgun ve olduğuna inanma bitkin Her zaman yaşam dolu, hissetme Mental İşlev 5 canlı ve enerjik hissetme Sürekli sinirlilik ve depresyon Sürekli sakin mutlu ve duyguları Sosyal İşlev 2 mükemmel rahat Fiziksel ya da duygusal sorunlar Normal nedeni ile normal sosyal sosyal etkinliklerin fiziksel ya da etkinliklerde aşırı ve sık kesinti duygusal sorunlar nedeni ile kesintiye uğramaksızın yürütülmesi Mental Rol 3 Duygusal sorunlar nedeni ile Duygusal sorunlar nedeni işte ya da günlük etkinliklerde ile işte ya da günlük sorunlar etkinliklerde olmaması 58 sorun 2.6. VERİ TOPLAMA YÖNTEMİ VE SÜRESİ Veriler 2 Ağustos 2007- 15 Ekim 2007 tarihleri arasında kontrol grubundan 30, 15 Ekim - 30 Aralık 2007 tarihleri arasında deney grubundan 30 olmak üzere toplam 60 hastadan elde edilmiştir. Veri toplama araçları araştırmacı tarafından karşılıklı görüşme yoluyla uygulanmıştır. Deney grubu hastalara; Kliniğe yatışlarının yapıldığı ilk gün araştırmacı tarafından dosya bilgileri incelendikten sonra örneklem kriterlerine uyan hastalarla, araştırmanın amacı açıklanıp yazılı onayları alındıktan sonra (EK-5), sosyo-demografik verileri içeren Hasta Tanıtım Formu, SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği (EK-2) ve Mini-Mental Durum Testi (EK- 4 ) karşılıklı görüşme yoluyla uygulanmıştır. Araştırmacı tarafından literatür incelenerek hazırlanan‘Transüretral Prostat Rezeksiyonu(TUR-P) Yapılan Hastalar İçin Taburculuk Eğitimi Kitapçığı’ (EK-8) verilerek, içeriği hasta ile birlikte gözden geçirilmiş ve sözel eğitim verilmiştir. Veri toplama araçlarının uygulanması 15 dakikada tamamlanmış, sözel eğitimin verilmesi için geçen süre 20 - 40 dakika arasında değişmiştir. Kontrol Grubu Hastalara; Veri toplama aşamasına kadar deney grubundaki hastalarla izlenmiş, aynı süreç hastalara taburculuk eğitimi ve eğitim kitapçığı verilmemiştir. Deney grubuna verilen eğitimin kontrol grubuna verilmemesinin nedeni ; ameliyat öncesi verilen eğitimin yaşam kalitesi puanlarını değiştireceği ve her iki grup arasındaki farkı ortadan kaldıracağı öngörüsüdür. Etik açıdan 59 kontrol grubu tamamen eğitimden yoksun bırakılmamış, rutin uygulama içinde kurumdaki sağlık profesyonellerinden eğitim almıştır. Araştırmacı tarafından, çalışmaya katılan tüm hastalara ameliyattan 14 gün sonra poliklinik kontrolünde SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği yüz yüze görüşme yöntemi ile tekrar uygulanmıştır. Çalışmaya katılan hastaların isimleri belirtilmemiştir. 2.7. Verilerin Analizi Analiz verileri araştırmacı tarafından SPSS 11.0 ( Statistical Package for Social Sciences) yazılım programında analiz edilmiştir. Verilerin analizinde tanımlayıcı verilerde sayı ve yüzde, karşılaştırmalı verilerde Ki-Kare analizleri kullanılmıştır. Hastaların yaş ortalamaları ve yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki ilişkiyi incelemek için korelasyon analizi; eğitim durumu, medeni durum, meslek, gelir durumu ve yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki farkı incelemek için t testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır (1, 74) . 2.8.SÜRE VE OLANAKLAR TARİH YAPILAN İŞLEMLER Eylül- Kasım 2006 Literatür taraması Kasım 2006 - Şubat 2007 Belirlenen tez konusu ile ilgili ön çalışmalar 11 Nisan 2007 Tez öneri sınavı Nisan- Temmuz 2007 Tez konusu ile ilgili genel bilgilerin yazımı 31 Temmuz 2007 Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Bilimsel Etik Kuruldan izin alınması 2 Ağustos 2007 İzmir Atatürk Hastanesi Eğitim ve Araştırma Başhekimliği’nden çalışmanın yapılabilmesi için izin alınması Ağustos- Aralık 2007 Verilerin Toplanması Aralık 2007 – Eylül 2008 Verilerin kodlanması, analizi ve Tez yazımı 60 2.9.ETİK AÇIKLAMALAR İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniğin’de Temmuz Aralık 2007 tarihleri arasında araştırmanın yapılabilmesi ve etik yönden değerlendirilmesi için gerekli işlemler yapılmıştır. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği’nden (EK- 6) ve Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Bilimsel Etik Kurulundan resmi izin alınmıştır (EK-7) . İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2.Üroloji Klinik Şefliği’nden, Klinik Sorumlu Hemşiresi’nden sözel izin alınmış, çalışmaya katılmayı kabul eden hastalardan çalışma ile ilgili açıklama yapıldıktan sonra yazılı onayları alınarak veriler toplanmıştır (EK-5). 61 BÖLÜM III BULGULAR 3.1. HASTALARIN SOSYO-DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİNE GÖRE İNCELENMESİ Tablo 1. Hastaların Sosyodemografik Özelliklerine Göre Dağılımı DENEY KONTROL N= 30 N= 30 Yaş Grupları Sayı % Sayı % 50- 59 7 5.6 8 26.7 60- 69 10 33.3 7 23.3 70 ve ↑ 13 43.3 15 50.0 Okuryazar 8 26.7 10 33.3 İlkokul 18 60.0 14 46.7 Orta ve lise 4 13.3 6 20.0 28 93.3 28 93.3 Bekar - - 2 6.7 Dul 2 6.7 - - İşçi 1 3.3 - - Emekli 22 73.3 18 60.0 Serbest meslek 6 20.0 8 26.7 Diğer 1 3.3 4 13.3 - - - Geliri giderine denk 21 70 24 80.0 Geliri giderinden az 9 30 6 20.0 Eğitim Durumu Medeni Durum Evli Meslek Gelir Durumu Geliri giderinden fazla 62 Tablo 1’in Devamı Sosyal Güvence S.S.K 13 43.3 19 63.3 Bağkur 11 36.7 9 30.0 Emekli Sandığı 4 13.3 2 6.7 Yeşil Kart 2 6.7 - - TOPLAM 30 100 30 100 Tablo 1’de hastaların sosyo-demografik özelliklerine göre dağılımları görülmektedir. Buna göre araştırmaya katılan deney grubu hastaların %5.6’sının 5059 yaş grubunda, %33.3’ünün 60-69 yaş grubunda ve %43.3’ünün 70 yaş ve üzerinde olduğu saptanmıştır. Kontrol grubu hastaların yaş dağılımları incelendiğinde % 26.7’sinin 50-59 yaş grubunda, %23.3’ünün 60-69 yaş grubunda, %50’sinin ise 70 ve üzerinde olduğu saptanmıştır. Yaş ortalaması değerlendirildiğinde deney grubu 66.5 ve kontrol grubu 66.9 olarak bulunmuştur. Hastaların eğitim durumlarına göre dağılımları incelendiğinde; deney grubunun % 60.0’nın ilkokul, % 26.7’sinin okuryazar , % 13.3’ünün ortaöğrenim mezunu olduğu; kontrol grubunun % 46.7’sinin ilkokul, %33.3’ünün okuryazar, %20.0’ının ortaöğrenim mezunu olduğu saptanmıştır. Hastaların medeni durumlarına göre dağılımları incelendiğinde; deney grubunun %93.3’nün evli, % 6.7’sinin dul olduğu; kontrol grubunun % 93.3’ünün evli, %6.7’sinin bekar olduğu görülmektedir. Hastaların meslek gruplarına göre dağılımları incelendiğinde; deney grubunun %73.3’ünün emekli, %20.0’sinin serbest meslek, %3.3’ünün diğer; kontrol grubuna bakıldığında %60.0’ının emekli, %26.7’sinin serbest meslek ve %13.3’ünün diğer meslek gruplarında olduğu belirlenmiştir. 63 Hastaların gelir durumlarına göre dağılımları incelendiğinde; deney grubu hastaların %70.0’nin gelirinin giderine denk, %30.0’unun gelirinin giderinden az; kontrol grubu hastaların %80.0’nin gelirinin giderine denk ve %20.0’sinin gelirinin giderinden az olduğu görülmüştür. Hastaların sağlık güvencelerine göre dağılımları incelendiğinde; deney grubundaki hastaların %43.3’ünün S.S.K, % 36.7’sinin Bağkur, %13.3’ünün Emekli Sandığı, %6.7’sinin Yeşil Kart; kontrol grubu hastaların %63.3’ünün S.S.K, %30.0’unun Bağkur, %6.7’sinin emekli olduğu görülmektedir. Hastaların sosyo-demografik özelliklerine ilişkin bulguların tümünde, deney ve kontrol grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05) . 3.2. HASTALARIN YAŞAM KALİTESİ PUAN ORTALAMALARI Tablo 2. Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Alt Ölçek Puan Ortalamaları SF-36 YAŞAM Ameliyat Öncesi KALİTESİ Ameliyat Sonrası ALT ÖLÇEKLER X Sd Fiziksel İşlev 71.00 Fiziksel Rol Min Max X Sd 24.99 20.00 100.00 82.33 18.83 50.00 100.00 48.33 49.53 0.00 100.00 51.66 47.76 0.00 100.00 Ağrı Genel Sağlık Algısı 46.73 10.14 30.00 64.00 50.36 8.58 31.00 60.00 48.83 11.12 30.00 80.00 73.73 16.68 60.00 97.00 Yaşamsallık 37.66 20.91 20.00 80.00 67.00 14.53 35.00 85.00 Sosyal İşlev 37.91 15.56 0.00 62.50 63.26 19.59 25.00 87.50 Mental Rol 37.73 47.70 0.00 100.00 55.53 49.01 0.00 100.00 Mental İşlev 36.26 15.25 20.00 68.00 70.66 11.85 44.00 92.00 64 Min Max Tablo 2’ de kontrol grubunun ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası yaşam kalitesi ölçek ve alt ölçeklerinden aldıkları puanlar görülmektedir. Hastaların ameliyat öncesi alt ölçek puanları incelendiğinde; fiziksel işlev puanı 71.00± 24.99, fiziksel rol puanı 48.33±49.53, ağrı puanı 46.73±10.14, genel sağlık algısı puanı 48.83± 11.12, yaşamsallık puanı 37.66± 20.91, sosyal işlev puanı 37.91 ±15.56, mental rol puanı 37.73± 47.70, mental işlev puanı 36.26±15.25’tir. Hastaların ameliyat sonrası alt ölçek puanları incelendiğinde; fiziksel işlev puanı 82.33±18.83, fiziksel rol puanı 51.66 ±47.76, ağrı puanı 50.36 ±8.58, genel sağlık algısı puanı 73.73± 6.68 , yaşamsallık puanı 67.00 ±14.53, sosyal işlev puanı 63.26±19.59, mental rol puanı 55.53±49.01, mental işlev puanı 70.66±11.85’tir (Grafik 1). 90 82,33 80 70 73,73 71 60 50 67 70,66 63,26 55,53 51,66 50,36 48,33 48,83 46,73 37,66 40 30 37,91 37,73 36,26 20 10 A ğr Sa ı ğl ık A lg Y ısı aş am sa ll ı So k sy al İş lev M en tal Ro M l en tal İş le v en el G el İ şle Fi v zik se lR ol 0 Fi zik s Yaşam Kalitesi Puanı (0-100) Grafik 1: Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Alt Ölçeklerinin Puan Ortalaması Yaşam Kalitesi Alt Ölçekleri 65 Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası Tablo 3. Deney Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Alt Ölçek Puan Ortalamaları SF-36 YAŞAM Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası KALİTESİ ALT ÖLÇEKLERİ X Sd Min Max X Sd Min Max Fiziksel İşlev 78.66 19.64 25.00 100.00 91.00 15.72 45.00 100.00 Fiziksel Rol 45.00 47.52 0.00 0.00 100.00 Ağrı Genel Sağlık Algısı 43.40 9.95 54.20 6.34 42.00 60.00 44.70 11.82 25.00 67.00 83.66 10.48 35.00 97.00 Yaşamsallık 40.16 16.99 10.00 65.00 72.50 19.72 35.00 100.00 Sosyal İşlev 37.08 15.90 0.00 75.00 39.16 15.30 12.50 62.50 Mental Rol 26.66 44.97 0.00 100.00 82.20 36.89 0.00 100.00 Mental İşlev 36.66 14.82 12.00 60.00 28.00 92.00 100.00 80.00 40.68 31.00 80.00 72.66 19.42 Tablo 3’ de deney grubunun ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası yaşam kalitesi ölçek ve alt ölçeklerinden aldıkları puanlar görülmektedir. Hastaların ameliyat öncesi alt ölçek puanları incelendiğinde; fiziksel işlev puanı 78.66±19.64, fiziksel rol puanı 45.00±47.52, ağrı puanı 43.40± 9.95, genel sağlık algısı puanı 44.70±11.82, yaşamsallık puanı 40.16±16.99, sosyal işlev puanı 37.08±15.90, mental rol puanı 26.66±44.97, mental işlev puanı 36.66±14.82’dir. Hastaların ameliyat sonrası alt ölçek puanları incelendiğinde; fiziksel işlev puanı 91.00 ±15.72, fiziksel rol puanı 80.00 ±40.68, ağrı puanı 54.20±6.34, genel sağlık algısı puanı 83.66±10.48, yaşamsallık puanı 72.50±19.72, sosyal işlev puanı 66 39.16±15.30, mental rol puanı 82.20±36.89, mental işlev puanı 72.66±19.42’tir (Grafik 2). Grafik 2: Deney Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Alt Ölçeklerinin Puan Ortalaması 100 91 Yaşam Kalitesi Puanı (0-100) 90 80 82,2 83,66 80 78,66 72,5 72,66 70 60 Ameliyat Öncesi 54,2 50 45 43,4 44,7 40 40,16 37,0839,16 Ameliyat Sonrası 36,66 26,66 30 20 10 v en tal İşl e Ro l M M İşl e ya l en tal v k llı So s ağ lık el S Ge n Ya şa m sa Al gı sı Ağ rı l Ro ik se l Fi z Fi z ik s el İş lev 0 Yaşam Kalitesi Alt Ölçekleri Tablo 4. Kontrol Grubu Hastaların Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları ( n=30) YAŞAM KALİTESİ KONTROL GRUBU Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası t p X Sd X Sd 29.69 11.07 44.01 9.69 -5.50 0.000* 44.43 8.15 51.22 7.30 -3.64 0.001* Fiziksel Sağlık Mental Sağlık (p<0.05) 67 Tablo 4’te kontrol grubunun ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puanları görülmektedir. Hastaların ameliyat öncesi fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması 29.69± 11.07, mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması 44.43±8.15; ameliyat sonrası fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması 44.01± 9.69, mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması 51.22 ± 7.30’tir. Tablo 4 incelendiğinde; kontrol grubunda, ameliyat öncesine göre ameliyat sonrası fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında yükselme olduğu görülmüş ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05) (Grafik 3) . Grafik 3: Kontrol Grubu Hastaların Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları 60 Yaşam Kalitesi Puanı (0-100) 51,22 50 44,43 44,01 40 30 29,69 Fiziksel Sağlık Mental Sağlık 20 10 0 Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası Yaşam Kalitesi Özet Skorları 68 Tablo 5. Deney Grubu Hastaların Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları ( n=30) DENEY GRUBU YAŞAM KALİTESİ Ameliyat öncesi X Fiziksel Sağlık Mental Sağlık Ameliyat sonrası Sd X Sd t p 28.05 7.94 47.64 10.49 -7.51 0.000* 45.17 5.63 44.29 7.68 0.457 0.651 (p<0.05) Tablo 5’te; deney grubunda ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puanları görülmektedir. Hastaların ameliyat öncesi fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması 28.05±7.94, mental 45.17±5.63 ; ameliyat sonrası sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması 47.64± 10.49, mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması 44.29± 7.68’dir. Tablo 5 incelendiğinde; deney grubunda ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırıldığında, fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarının yükseldiği, mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında düşüş olduğu görülmüştür. Mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarındaki düşme istatistiksel olarak anlamlı değilken(p>0.005), fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarındaki artış istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.005) (Grafik 4). 69 Grafik 4: Deney Grubu Hastaların Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları (0- 60 47,64 Yaşam Kalitesi Puanı 100) 50 45,17 44,29 40 30 Fiziksel Sağlık 28,05 Mental Sağlık 20 10 0 Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası Yaşam Kalitesi Özet Skorları Tablo 6. Ameliyat Öncesi Deney ve Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması Ameliyat Öncesi YAŞAM KALİTESİ Kontrol Grubu (n=30) X Deney Grubu (n=30) Sd X Sd 7.94 Fiziksel Sağlık 29.69 11.07 28.05 Mental Sağlık 44.43 8.15 45.17 5.63 t 0.659 0.407 p 0.513 0.685 (p<0.05) Tablo 6’da ameliyat öncesi deney ve kontrol grubunda yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırılmış, fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması ve mental 70 sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05) (Grafik 5). Yaşam Kalitesi Puanı (0-100) Grafik 5: Ameliyat Öncesi Deney ve Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması 50 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 44,43 29,69 45,17 28,05 Kontrol Deney Fiziksel Sağlık Mental Sağlık Yaşam Kalitesi Özet Skorları Tablo 7. Ameliyat Sonrası Deney ve Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması Ameliyat Sonrası YAŞAM KALİTESİ Kontrol Grubu (n=30) Deney Grubu(n=30) X Sd X Sd Fiziksel Sağlık 44.01 9.69 47.64 10.49 1.389 0.170 Mental Sağlık 51.22 7.30 44.29 7.68 -3.580 0.001* t p (p<0.05) Tablo 7’de ameliyat sonrası deney ve kontrol grubunda yaşam kalitesi puanlarının karşılaştırılması görülmektedir. Ameliyat sonrasında deney ve kontrol 71 grubunun fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında fark görülmemiş (p>0.05), mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p<0.05) (Grafik 6) . Grafik 6: Ameliyat Sonrası Deney ve Kontrol Grubu Hastaların Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması Yaşam Kalitesi Puanı (0-100) 52 51,22 50 47,64 48 46 44 Kontrol 44,01 44,29 42 40 Fiziksel Sağlık Mental Sağlık Yaşam Kalitesi Özet Skorları 72 Deney 3.3. HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİNE GÖRE YAŞAM KALİTESİ PUAN ORTALAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASI Tablo 8. Kontrol Grubu Hastaların Yaşa Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) KONTROL YAŞAM KALİTESİ GRUBU Ameliyat Öncesi (n=30) FS YAŞ Ameliyat Sonrası MS X Sd X Sd 50-59 yaş arası 35.88 6.44 45.87 7.05 60-69 yaş arası 31.63 16.92 70 ve üzeri 25.04 6.93 TOPLAM F=2.957 p=0.69 FS Sd X 47.88 11.74 51.27 9.04 45.25 11.20 44.60 8.12 53.94 8.36 43.13 7.10 36.65 7.08 49.64 5.48 F=0.326 p=0.725 X MS F=4.190 p=0.260 Sd F=0.875 p=0.428 (p<0.05) Tablo 8 incelendiğinde; kontrol grubunda ameliyat öncesi ve sonrası fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında yaşa göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05) . 73 Tablo 9. Deney Grubu Hastaların Yaşa Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ DENEY GRUBU (n=30) Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası FS FS MS MS X Sd X Sd X Sd X Sd 50-59 yaş arası 31.99 10.75 46.86 2.76 47.62 5.63 46.67 4.11 60-69 yaş arası 31.54 4.36 43.78 4.95 44.59 12.19 47.43 7.61 70 ve üzeri 23.24 6.01 45.32 7.16 49.99 11.18 40.59 8.02 TOPLAM 28.05 7.94 45.17 5.63 47.64 10.49 44.29 7.68 YAŞ F=5.523 p=0.010* F=0.608 p=0.552 F=0.732 p=0.490 F=3.061 p=0.063 (p<0.05) Tablo 9’da deney grubu hastaların yaşa göre ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırılmış, yaşa göre ameliyat öncesi fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması puanları arasındaki fark anlamlı (p<0.05), mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması puanları arasındaki fark anlamsız iken (p>0.05) ; yaşa göre ameliyat sonrası FS ve MS puanları arasında anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05) . 74 Tablo 10. Kontrol Grubu Hastaların Eğitim Durumuna Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ KONTROL Ameliyat Öncesi GRUBU (n=30) FS MS X Sd Okur yazar 33.22 17.05 İlkokul 27.29 Orta ve Lise TOPLAM EĞİTİM Ameliyat Sonrası Sd MS X Sd X Sd 42.26 4.49 45.83 4.91 55.27 3.43 6.91 44.68 5.91 45.79 7.81 49.29 6.18 29.22 14.40 47.39 14.33 50.62 6.13 55.46 8.31 29.69 11.07 44.43 8.15 44.01 9.69 51.22 7.30 F=0.468 p=0.707 F=4.151 p=0.016* F=0.557 p=0.648 X FS F=2.897 p=0.54 (p<0.05) Tablo 10’da kontrol grubu hastaların eğitim durumuna göre ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırılmış, eğitim durumuna göre ameliyat öncesi puanlarda istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken (p>0.05), ameliyat sonrası FS puan ortalamalarındaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Ameliyat sonrası MS puanları arasındaki fark ise istatistiksel olarak anlamsızdır (p>0.05). 75 Tablo 11. Deney Grubu Hastaların Eğitim Durumuna Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ DENEY GRUBU (n=30) Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası FS FS MS X Sd Okur yazar 32.30 5.77 42.05 2.32 49.42 15.92 36.96 5.10 İlkokul 27.18 7.50 44.68 5.62 46.71 9.81 48.17 6.12 Orta ve Lise 21.19 8.95 50.32 7.42 52.96 2.24 35.52 0.88 TOPLAM 28.05 7.94 45.17 5.63 47.64 10.49 44.29 7.68 F=2.284 p=0.103 F=0.787 p=0.512 EĞİTİM F=2.959 p=0.51 X Sd X MS Sd X Sd F=10.586 p=0.000* (p<0.05) Tablo 11’de deney grubu hastaların eğitim durumuna göre ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırılmış, ameliyat öncesi yaşam kalitesi puanları arasındaki fark anlamlı değilken, ameliyat sonrası mental sağlık skorlarındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır( p<0.05). Ameliyat sonrası fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark ise anlamsızdır (p>0.05). 76 Tablo 12. Kontrol Grubu Hastaların Medeni Durumlarına Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ KONTROL GRUBU (n=30) MEDENİ DURUM Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası FS FS MS X Sd X Sd MS X Sd X Sd Evli 31.04 10.16 62.84 1.28 45.38 8.47 50.54 7.07 Bekar 10.72 0.08 43.11 6.66 24.84 0.00 60.79 0.00 t=-4.113 p=0.000* t=3.372 p=0.002* t=2.782 p=0.010* t= -2.016 p= 0.053 *Puan ortalamaları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğunu göstermektedir (p<0.05). Tablo 12’de kontrol grubu hastalarının medeni durumlarına göre ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırılmıştır. Kontrol grubu hastaların medeni durumlarına göre ameliyat öncesi FS ve MS puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır (p<0.005). Ameliyat sonrasında FS puanlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark puanlarındaki fark anlamsızdır (p>0.05). 77 görülürken (p<0.005), MS Tablo 13. Deney Grubu Hastaların Medeni Durumlarına Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ DENEY GRUBU Ameliyat Öncesi (n=30) FS MEDENİ DURUM X Ameliyat Sonrası MS Sd X FS Sd X MS Sd X Evli 27.99 8.23 45.26 5.83 47.18 10.71 44.97 Dul 28.95 0.000 43.89 0.000 54.06 3.18 t= -0.163 p= 0.872 t= 0.326 p= 0.747 t= -.893 p= 0.379 Sd 7.50 34.76 0.054 t=1.894 p=0.000* (p<0.05) Tablo 13 incelendiğinde; deney grubu hastaların medeni durumlarına göre ameliyat öncesi yaşam kalitesi puanlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken (p>0.05), ameliyat sonrasında mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıştır (p<0.05). Ameliyat sonrası fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark ise anlamsızdır (p>0.05). 78 Tablo 14. Kontrol Grubu Hastaların Mesleklerine Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ KONTROL GRUBU Ameliyat Öncesi (N=30) MESLEK FS X Ameliyat Sonrası MS Sd X FS MS Sd X Sd X Sd 9.21 51.70 7.12 Emekli 31.81 11.22 44.20 5.99 43 Serbest Meslek 24.87 11.65 48.41 10.83 43.55 12.27 51.41 9.12 Diğer 29.78 8.18 37.50 7.65 49.51 5.36 48.69 4.87 TOPLAM 29.69 11.07 44.43 8.15 44.01 9.69 51.22 7.30 F=2.684 p=0.086 F=0.738 p=0.487 F=1.097 p=0.348 F=0.268 p=0.767 (p<0.05) Tablo 14 incelendiğinde; kontrol grubu hastaların meslekleri ile ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür (p>0.05) . 79 Tablo 15. Deney Grubu Hastaların Mesleklerine Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ DENEY GRUBU Ameliyat Öncesi FS (n=30) MESLEK Emekli Serbest Meslek Diğer Ameliyat Sonrası MS FS MS X Sd X Sd X Sd X Sd 28.17 8.09 44.30 6.02 46.67 11.50 43.62 7.88 31.47 4.26 47.02 4.24 50.25 8.11 45.68 8.40 - - - - - - - - t=-0.951 p=0.350 t=-1.028 p=0.314 t=-0.710 p=0.484 t=-0.558 p=0.581 (p<0.05) Tablo 15 incelendiğinde; deney grubu hastaların meslekleri ile ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı saptanmıştır (p>0.05). 80 Tablo 16. Kontrol Grubu Hastaların Gelir Durumlarına Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ KONTROL GRUBU (n=30) GELİR DURUMU Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası FS FS X MS Sd X Sd MS X Sd X Sd Gelir Gidere Denk 29.98 11.55 43.83 8.96 48.65 4.24 52.03 7.03 Gelir Giderden Az 28.52 9.77 46.81 2.77 42.85 10.37 47.98 8.13 t= 0.284 p= 0.778 t= -0.795 p= 0.434 t= -1.327 p= 0.046* t= 1.223 p= 0.231 (p<0.05) Tablo 16 incelendiğinde; kontrol grubu hastaların gelir durumları ile ameliyat öncesi yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken (p>0.05), ameliyat sonrası fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Gelir durumuna göre ameliyat sonrası mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark ise istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0.05). 81 Tablo 17. Deney Grubu Hastaların Gelir Durumlarına Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ DENEY GRUBU (n=30) Ameliyat Öncesi FS GELİR DURUMU X Ameliyat Sonrası MS Sd X FS Sd MS X Sd X Sd Gelir Gidere Denk 27.34 8.86 46.01 5.66 48.50 11.53 50.70 3.36 Gelir Giderden Az 29.71 5.30 43.19 5.36 45.63 7.75 7.40 t=-0.743 p=0.464 t=1.272 p=0.214 t= 0.680 p= 0.502 41.54 t=-3.532 p=0.000* (p<0.05) Tablo 17 incelendiğinde deney grubu hastaların gelir durumları ile ameliyat öncesi yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmazken (p>0.05), ameliyat sonrası mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır (p<0.05). 82 Tablo 18. Kontrol Grubu Hastaların Sosyal Güvencelerine Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ KONTROL GRUBU (n=30) SOSYAL GÜVENCE Ameliyat Öncesi FS X Ameliyat Sonrası MS Sd X FS Sd MS X Sd X Sd S.S.K 31.08 7.92 44.81 3.18 43.46 11.22 48.72 4.79 Bağkur 29.07 4.74 43.00 6.66 50.14 11.10 41.67 8.73 Emekli Sandığı 21.19 8.95 50.32 7.42 52.96 2.24 35.52 0.88 Yeşil Kart 16.43 4.75 49.09 1.17 50.40 3.42 47.44 3.95 TOPLAM 28.05 7.94 45.17 5.63 47.64 10.49 44.29 7.68 F=2.250 p=0.106 F= 1.328 p=0.287 F=4.109 p=0.016* F=5.392 p=0.005* (p<0.05) Tablo 18 incelendiğinde; kontrol grubu hastaların sosyal güvenceleri ile ameliyat öncesi fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırıldığında farkın istatistiksel olarak anlamlı(p<0.05), mental sağlık skorlarındaki farkın anlamlı olmadığı bulunmuştur (p>0.05). Ameliyat sonrasında ise kontrol grubunun sosyal güvencelerine göre fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı değilken (p>0.05), mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). 83 Tablo 19. Deney Grubu Hastaların Sosyal Güvencelerine Göre Ameliyat Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n:30) YAŞAM KALİTESİ DENEY GRUBU (n=30) Ameliyat Öncesi FS SOSYAL GÜVENCE X Ameliyat Sonrası MS Sd FS MS X Sd X Sd X Sd S.S.K 31.36 7.36 42.80 7.07 45.59 8.96 50.71 7.21 Bağkur 30.38 15.03 43.77 6.07 44.95 7.80 50.16 7.17 Emekli Sandığı 10.72 0.081 62.84 1.28 24.84 0.00 60.79 0.00 - - - - - - 29.69 11.07 44.43 8.15 44.01 9.69 51.22 7.30 F=8.260 p=0.002* F=3.767 p=0.036* Yeşil Kart TOPLAM - - F= 5.507 p= 0.10* F=1.981 p=0.157 (p<0.05) Tablo 19 incelendiğinde; deney grubu hastaların sosyal güvenceleri ile ameliyat öncesi fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur(p<0.05). Ameliyat sonrasında ise deney grubunun sosyal güvencelerine göre fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı (p<0.05) , mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark anlamsızdır(p>0.05). 84 BÖLÜM IV TARTIŞMA 4.1. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre İncelenmesi Araştırma kapsamına alınan deney grubu hastaların %5.6’sının 50-59 yaş grubunda, %33.3’ünün 60-69 yaş grubunda ve %43.3’ünün 70 yaş ve üzerinde olduğu saptanmıştır. Kontrol grubu hastaların yaş dağılımları incelendiğinde %26.7’sinin 50-59 yaş grubunda, %23.3’ünün 60-69 yaş grubunda, %50’sinin ise 70 ve üzerinde olduğu saptanmıştır. Yaş ortalaması değerlendirildiğinde deney grubu 66.5 ve kontrol grubu 66.9 olarak bulunmuştur (Tablo 1) . Eğitim durumuna göre dağılımları incelendiğinde; deney grubunun % 60.0’nın ilkokul, %26.7’sinin okuryazar, %13.3’ünün ortaöğrenim mezunu olduğu; kontrol grubunun % 46.7’sinin ilkokul, %33.3’ünün okuryazar, %20.0’ının ortaöğrenim mezunu olduğu saptanmıştır (Tablo 1) . Medeni duruma göre dağılımda; deney grubunun %93.3’nün evli, %6.7’sinin dul olduğu; kontrol grubunun %93.3’ünün evli, %6.7’sinin bekar olduğu görülmektedir. Hastaların mesleki durumları incelendiğinde; deney grubunun %73.3’ünün emekli, %20.0’sinin serbest meslek, %3.3’ünün diğer; kontrol grubuna bakıldığında %60.0’ının emekli, %26.7’sinin serbest meslek ve %13.3’ünün diğer meslek gruplarında olduğu belirlenmiştir (Tablo 1) . Gelir durumlarına göre dağılıma bakıldığında; deney grubu hastaların %70.0’nin gelirinin giderine denk, %30.0’unun gelirinin giderinden az; kontrol 85 grubu hastaların %80.0’nin gelirinin giderine denk ve %20.0’sinin gelirinin giderinden az olduğu görülmüştür (Tablo 1) . Hastaların sağlık güvencelerine göre dağılımları incelendiğinde; deney grubu hastaların %43.3’ünün S.S.K, % 36.7’sinin Bağkur, %13.3’ünün Emekli Sandığı, %6.7’sinin Yeşil Kart; kontrol grubu hastaların %63.3’ünün S.S.K, %30.0’unun Bağkur, %6.7’sinin emekli olduğu görülmektedir (Tablo 1) . Hastaların sosyo-demografik özelliklerine ilişkin bulguların tümünde, deney ve kontrol grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05) (Tablo 1). Bu çalışma sonuçlarında örneklem özellikleri, Savcı ve Çetin’in çalışma grubuyla benzerlik göstermektedir (20,70) . 3.2. Hastaların Yaşam Kalitesi Puan Ortalamaları Kontrol grubunun ameliyat öncesi ölçek ve alt ölçek puanları incelendiğinde; fiziksel işlev puanı 71.00, fiziksel rol puanı 48.33, ağrı puanı 46.73, genel sağlık algısı puanı 48.83, yaşamsallık puanı 37.66, sosyal işlev puanı 37.91, mental rol puanı 37.73, mental işlev puanı 36.26’dır (Tablo 2) . Hastaların ameliyat sonrası alt ölçek puanları incelendiğinde; fiziksel işlev puanı 82.33, fiziksel rol puanı 51.66, ağrı puanı 50.36, genel sağlık algısı puanı 73.73, yaşamsallık puanı 67.00, sosyal işlev puanı 63.26, mental rol puanı 55.53, mental işlev puanı 70.66’dır. (Tablo2). Deney grubunun ameliyat öncesi alt ölçek puanları incelendiğinde; fiziksel işlev puanı 78.66, fiziksel rol puanı 45.00, ağrı puanı 43.40, genel sağlık algısı puanı 44.70, yaşamsallık puanı 40.16, sosyal işlev puanı 37.08, mental rol puanı 26.66, mental işlev puanı 36.66’dır (Tablo 3). 86 Hastaların ameliyat sonrası alt ölçek puanları incelendiğinde; fiziksel işlev puanı 91.00, fiziksel rol puanı 80.00, ağrı puanı 54.20, genel sağlık algısı puanı 83.66, yaşamsallık puanı 72.50, sosyal işlev puanı 39.16, mental rol puanı 82.20, mental işlev puanı 72.66’dır (Tablo 3). Deney ve kontrol grubunun ameliyat öncesi SF-36 yaşam kalitesi alt ölçeklerinden aldıkları puanlara bakıldığında, ameliyat öncesinde her iki grupta alt ölçek puanlarının düşük olduğu ameliyat sonrasında ameliyat öncesine göre belirgin bir artış olduğu görülmektedir. (Tablo 2 ve 3) BPH’lı hastalarda yapılan çalışmalar ameliyat öncesinde yaşam kalitesi puanlarının düşük olduğunu ve bu hastalarda yaşam kalitesinin olumsuz yönde etkilendiğini göstermektedir (31, 58, 59, 64 ). TUR-P ameliyatının hastaların yaşam kalitesini artırdığı çalışmalarla da gösterilmiştir (31, 35, 56, 61). Kontrol grubunda ameliyat öncesi ve sonrasında yaşam kalitesi puanları incelendiğinde; ameliyat öncesine göre ameliyat sonrası fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında yükselme olduğu görülmüş ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 4). Mental sağlık skorları, ameliyat öncesinde ve sonrasında fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarına göre daha yüksektir. Sullivan’ın (2004) çalışmasında da, ameliyat öncesinde ve sonrasında mental skorların fiziksel skorlardan yüksek olduğu ve ameliyat sonrasında mental skorlarda artış gözlenirken fiziksel skorlarda düşüş olduğu saptanmıştır (61). Literatüre bakıldığında BPH’lı hastaların semptomlardan duyulan rahatsızlığın derecesi çok şiddetlendiğinde tıbbi yardım arama davranışına girdikleri görülmektedir (64). Bu nedenle hasta uzun bir dönem bu semptomlarla yaşamakta, yaşam kalitesi düşmektedir. Ameliyatın getirdiği olumlu etkiler ve tedavi sürecine 87 giriş hastanın mental skorlarını olumlu etkilemekte, iyileşme dönemi ve devamında yaşanan problemler fiziksel skorların daha düşük olmasına neden olmaktadır. Deney grubunda ameliyat öncesi ve sonrasında yaşam kalitesi puanları incelendiğinde; ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırıldığında, fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarının yükseldiği, mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında düşüş olduğu görülmüş fakat bu fark istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Mental sağlık skorlarındaki düşme istatistiksel olarak anlamlı değilken, fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarındaki artış istatistiksel olarak anlamlıdır (Tablo 5). Savcının(1997) çalışmasında, ameliyat öncesine göre ameliyat sonrasında deney grubunda fiziksel ve mental skorlarda yükselme olduğu saptanmıştır (70). TUR-P ameliyatı geçiren bireylerin ameliyat öncesi fiziksel ve mental sağlık skorlarına bakıldığında; her iki grubun yaşam kalitesi puan ortalamalarının ameliyat öncesinde düşük olduğu, iki grup arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görülmüştür (Tablo 6). Hastaların ameliyat sonrası yaşam kalitesi puan ortalamalarına bakıldığında; deney grubunda ameliyat öncesine göre fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında yükselme olduğu görülmüştür, fakat bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Yapılan çalışmalar taburculuk eğitiminin yaşam kalitesini olumlu yönde etkilediğini desteklemektedir (70, 72, 76, 82, 87). Taburculuk eğitimi hastaların kendi bakımlarını daha iyi yönetmelerini sağlamakta, komplikasyon gelişimini azaltmakta yaşam kalitesini artırmaktadır. Çetinin çalışmasında kapalı prostat cerrahisi geçiren bireylerin %24’ünde hastanede komplikasyon geliştiğini, evde bakımda ağrı, sık idrar yapma, uyku ve kabızlık problemleri yaşadıkları, günlük yaşam aktivitelerinin etkilendiği saptanmıştır (20). Savcının çalışmasında ameliyat 88 öncesinde bakım ve eğitim verilen hastalarda ameliyat sonrasında üriner semptomlarda (sık idrara çıkma, inkoninans, noktüri,) belirgin iyileşme görülmüştür ve yaşam kalitesi puanları kontrol grubuna göre yüksek bulunmuştur (70). Çalışmamızda deney grubunun kontrol grubundan yüksek fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarının olduğu saptanmış fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamış, mental skorlarda ise kontrol grubunun puanları yüksek bulunmuş, fark istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Deney ve kontrol grubunun yaşam kalitesi alt ölçek puanlarına bakıldığında; ameliyat öncesinde farklılık olmadığı görülmekte, ameliyat sonrasında fiziksel skorların deney grubunda daha yüksek olduğu, mental skorlardan sosyal işlev puanı dışında diğer alt ölçek puanlarının kontrol grubundan yüksek olduğu görülmektedir. Sosyal işlev puanı fiziksel ya da duygusal sorunlar nedeni ile normal sosyal etkinliklerde aşırı ve sık kesinti nedeni ile düşebilmektedir. ‘Yaşam Kalitesi; hastanın, hem içinde yaşadığı kültürel yapı ve değerler sistemi bağlamında, hem de kendi amaçları, beklentileri, standartları ve endişeleri açısından yaşamdaki durumu ile ilgili kişisel algısı’ olarak tanımlanmaktadır (9). Bu nedenle yaşam kalitesinin eğitim dışında pek çok değişkenle ilişkili olduğu göz önüne alındığında, sonucun diğer değişkenlerden etkilenmiş olabileceği düşünülmektedir (3, 73) (Tablo 7) . 3.3. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Yaşam Kalitesi Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması Kontrol grubundaki hastalarda ameliyat öncesinde ve ameliyat sonrasında yaş ile birlikte yaşam kalitesi puanlarının düştüğü saptanmış, farklılık saptanmamıştır(p>0.05) (Tablo 8). 89 fakat anlamlı bir Deney grubu hastaların, yaşa göre ameliyat öncesi fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı(p<0.05), mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması puanları arasındaki fark anlamsız iken(p>0.05) ; ameliyat sonrasında yaş ve yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında, istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05) (Tablo 9). Literatüre bakıldığında yaş ile yaşam kalitesi arasında negatif bir ilişki olduğu görülmektedir (53). Tüm populasyonda artan yaş ile birlikte hastaların fiziksel fonksiyonları kısıtlanmakta, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmedeki yetersizlikleri artmaktadır. Yaşlılık bireyin fiziksel açıdan kayba uğradığı, yeti yetimlerinin artarak bireyin çevreye bağımlı hale geldiği ve ruhsal sorunların daha fazla gözlendiği, bağımlılığın arttığı bir dönemdir (19,53) . BPH’lı hastalarda yaş grubunun yüksek olduğu göz önüne alındığında, ameliyat sonrası dönemin hastaların bağımlılığını artıracağı ve özbakımını yapmasını güçleştireceği Çetin’in düşünülmektedir. çalışmasında prostat cerrahisi geçiren bireylerin günlük yaşam aktivitelerinin etkilendiğini saptamıştır (20). Savcı’nın çalışmasında da yaşla birlikte yaşam kalitesinin düştüğü saptanmıştır (70). Bizim çalışmamızda istatiksel olarak anlamlı bulunmasa da, kontrol grubu hastalarında ameliyat öncesi ve sonrasında yaşla paralel olarak fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları düştüğü saptanmış, deney grubunda 70 yaş üstü erkeklerin ameliyat öncesi fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları anlamlı olarak düşük bulunmuştur. Kontrol grubu hastaların eğitim durumuna göre ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırılmış, istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (Tablo 10). Ameliyat sonrasında ortaokul ve lise mezunu 90 hastaların fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarındaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Deney grubu hastaların ameliyat öncesi yaşam kalitesi puanları arasındaki fark anlamlı değilken, ameliyat sonrası ilkokul mezunu olan hastaların mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları yüksek bulunmuş, farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.005) (Tablo 11). Eğitim yaşam kalitesini etkileyen faktörlerden birisidir ( 24). Yaşam kalitesi bireyin şu andaki durumu ve beklentileri arasındaki farklılıkları tanımlamaktadır. Eğitim bireyin beklentilerini etkileyen faktörlerden birisidir, bu nedenle yaşam kalitesini etkileyen faktörlerden birisidir (73). Literatürde eğitim düzeyi ile yaşam kalitesi arasında ilişkili veya ilişkisiz sonuçlar bulunmaktadır ( 19, 70, 84). Anlamlı ilişkilerin nedeni, eğitim düzeyi yüksek olan hastaların maddi olanaklarının daha iyi olacağı, sağlık ekibi ile daha iyi iletişim kurabileceği, bilinçli baş etme mekanizmaları geliştirebileceği, sosyal durumlarının daha iyi olacağı, sosyal destek sistemlerinin artacağı ve tedavi sürecine daha kolay uyum sağlayabileceği olarak tartışılmaktadır. Bu çalışmada da istatistiksel olarak anlamlı olmasa da deney grubunda ortaokul mezunu hastaların ameliyat sonrası fiziksel sağlık skorlarının okuryazar ve ilkokul mezunu hastalardan daha yüksek olduğu görülmüştür (Tablo 11). Kontrol grubundaki hastaların medeni durumlarına göre; evli olan hastaların ameliyat öncesi fiziksel ve mental sağlık puan ortalamalarında, evli olan hastaların ameliyat sonrasında fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmüştür (p<0.05) (Tablo 12). 91 Deney grubu hastaların medeni durumlarına göre ameliyat öncesi yaşam kalitesi puanlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı, ameliyat sonrasında evli olan hastaların mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıştır (p<0.05) (Tablo 13). Evliliğin bireylerin psikolojik durumlarını olumlu etkilediği, evli bireylerin sosyal destek sistemlerinin daha güçlü olduğu ve bu durumunda yaşam kalitesini olumlu olarak etkilediği düşünülmektedir. Prostat ameliyatı öncesinde daha az anksiyete yaşanmasında ve ameliyat sonrası dönemde daha etkili baş etme yeteneği gösterilmesinde eşlerin desteğinin oldukça önemli olduğu belirlenmiştir (50). TUR-P ameliyatlarından sonra empotans, inkontinans, retrograd ejakülasyon gibi komplikasyonlar görülebilmektedir ve bu komplikasyonların cinsel hayatı, eşlerle ilişkileri, bireylerin benlik saygılarını olumsuz etkileyebileceği belirtilmiştir (65). Çetin çalışmasında prostat ameliyatı geçiren bireylerin ameliyat sonrasında %50’sinin eşleri ile ilişkilerinin etkilendiğini, 60 yaş ve altındaki %46.9’unun ameliyattan sonra cinselliklerinin etkilendiğini Yapılan çalışmalarda BPH’lı hasta eşlerinde de bireylerin saptamıştır (20). yaşam kalitesinin olumsuz etkilendiği görülmüştür (59) . Savcı’nın çalışmasında medeni durum ile yaşam kalitesi arasında ilişki saptanmamıştır (70). Çalışmamızda hastaların %70’inden fazlasının 60 yaş üstünde olduğu saptanmıştır, bu nedenle eşlerle ilişkilerinin olumsuz etkilenmediği, bu durumun çalışmamızda elde edilen mental ve fiziksel yaşam kalitesi puanlarındaki olumlu farklılıkları açıkladığı düşünülmektedir. Kontrol grubu ve deney grubu hastaların meslekleri ile ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür (Tablo 14-15). Bu sonuç Savcının çalışma bulgularıyla 92 benzerlik göstermektedir. Hastaların meslek dağlımlarında büyük çoğunluğunun emekli olduğu görülmektedir (70). Kontrol grubu hastaların gelir durumları ile ameliyat öncesi yaşam kalitesi puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, ameliyat sonrasında fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.05) (Tablo 16) . Deney grubu hastaların gelir durumları ile ameliyat öncesi yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki görülmemiş, ameliyat sonrası geliri giderine denk olan hastaların mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları yüksek bulunmuştur (p<0.000) (Tablo 17). Savcının çalışmasında benzer bulgular elde edilmiştir. Çalışmamızda geliri giderine denk olan hastaların mental sağlık yaşam kalitesi puanlarının anlamlı olarak yüksek olduğu saptanmıştır. Ekonomik durum bireylerin daha sağlıklı bir hayat sürmeleri için gerekli olan kaynaklara ulaşmasını sağlayarak bireylerin fiziksel ve mental yaşam kalitesini olumlu yönde değiştirmektedir (19). Bu nedenle ekonomik durum yaşam kalitesini destekleyen bir faktördür. Kontrol grubu hastaların sosyal güvenceleri ile ameliyat öncesi fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları, ameliyat sonrasında mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0.05) (Tablo 18) . Deney grubu hastaların sosyal güvenceleri ile ameliyat öncesi fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p<0.05). Ameliyat sonrasında ise deney grubunun sosyal 93 güvencelerine göre fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı (p<0.05) bulunmuştur (Tablo 19) . Savcının çalışmasında deney grubunda ameliyat öncesi semptomlara göre yaşam kalitesi değerlendirmesinde sağlık güvencesi olanların sağlık güvencesi olmayanlara göre yaşam kalitesinin daha yüksek olduğu saptanmıştır (70). Çalışma kapsamına dahil edilen hastaların sosyal güvenceleri olduğu için böyle bir karşılaştırma yapılamamıştır. Sosyal güvenceye sahip olan bireylerin sağlık kurumlarından daha rahat yararlandıkları ve sosyal güvence ile ekonomik durum arasında bağlantı olduğu düşünüldüğünde yaşam kalitesini etkileyebileceği düşünülmektedir. 94 BÖLÜM V SONUÇ VE ÖNERİLER 5.1.SONUÇLAR Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TUR-P) ameliyatı için hastaneye yatan hastalara ameliyat sonrası dönemde verilen taburculuk eğitiminin yaşam kalitesine etkisini saptamak amacı ile yapılan bu çalışmada; • Araştırmaya katılan kontrol grubu hastaların %50’sinin, hastaların %43.3’ünün, deney grubu 70 yaş ve üzerinde olduğu saptanmıştır. Yaş ortalaması değerlendirildiğinde deney grubu 66.5 ve kontrol grubu 66.9 olarak bulunmuştur. • Deney grubu ve kontrol grubu hastaların ameliyat öncesi SF-36 Yaşam kalitesi alt ölçeklerinden aldıkları puanlar birbirine benzer bulunmuştur. • Deney ve kontrol grubu hastaların ameliyat sonrası SF-36 Yaşam kalitesi alt ölçeklerinden aldıkları puanlar ameliyat öncesine göre yüksek bulunmuştur. • Kontrol grubu hastaların, ameliyat öncesine göre ameliyat sonrası fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında yükselme olduğu görülmüş ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). • Deney grubu hastaların ameliyat öncesine göre fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarının yükseldiği, mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında düşüş olduğu görülmüştür (p<0.005). • Ameliyat öncesi dönemde, deney ve kontrol grubu hastalarında, fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05). 95 • Ameliyat sonrası dönemde, deney grubu hastaların fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları kontrol grubundan yüksek bulunmuş, fakat fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05), kontrol grubu hastaların mental sağlık skorlarının deney grubundan yüksek olduğu görülmüş, fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). • Kontrol grubu hastaların, ameliyat öncesi ve sonrası fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında yaşa göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır(p>0.05). • Deney grubu hastaların, ameliyat öncesinde 70 yaş üstündeki hastaların FS puanları anlamlı olarak düşük bulunmuştur (p<0.05), yaşa göre ameliyat sonrası FS ve MS puanları arasında anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). • Kontrol grubu hastalarında, eğitim durumuna göre ameliyat öncesi puanlarda istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken (p>0.05), ameliyat sonrasında ortaokul-lise mezunu hastaların FS puan ortalamalarındaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Ameliyat sonrası MS puanları arasındaki fark ise istatistiksel olarak anlamsızdır (p>0.05). • Deney grubu hastaların eğitim durumları ile , ameliyat öncesi yaşam kalitesi puanları arasındaki fark anlamlı değilken, ameliyat sonrasında ilkokul mezunu hastaların, mental sağlık skorlarındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.05). Ameliyat sonrası fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark ise anlamsızdır (p>0.05). • Kontrol grubunda evli olan hastaların, ameliyat öncesi FS ve MS puanları yüksek bulunmuş, istatiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır (p<0.005). Ameliyat sonrasında evli olan hastaların 96 FS puanlarında istatiksel olarak anlamlı bir fark görülürken (p<0.005), MS puanlarındaki fark anlamsızdır (p>0.05). • Deney grubu hastaların medeni durumlarına göre ameliyat öncesi yaşam kalitesi puanlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken (p>0.05), ameliyat sonrasında evli olan hastaların mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıştır (p<0.05). Ameliyat sonrası fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark ise anlamsızdır (p>0.05). • Deney ve kontrol grubu hastaların meslekleri ile ameliyat öncesi ve sonrası yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür. (p>0.05) • Kontrol grubu hastaların gelir durumları ile ameliyat öncesi yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken (p>0.05), ameliyat sonrasında geliri giderine denk olan hastaların, fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Gelir durumuna göre ameliyat sonrası mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark ise istatistiksel olarak anlamsızdır (p>0.05). • Deney grubu hastaların gelir durumları ile ameliyat öncesi yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmazken (p>0.05), ameliyat sonrasında geliri giderine denk olan hastaların, mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.05). • Kontrol grubu hastaların sosyal güvenceleri ile ameliyat öncesi fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı 97 bir fark olduğu saptanmış , mental sağlık skorlarındaki farkın anlamsız olduğu bulunmuştur (p>0.05). Ameliyat sonrasında ise kontrol grubunun sosyal güvencelerine göre fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark anlamsızken (p>0.05), mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). • Deney grubu hastaların sosyal güvenceleri ile ameliyat öncesi fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasında farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur(p<0.05). Ameliyat sonrasında ise deney grubunun sosyal güvencelerine göre fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı (p<0.05), mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları arasındaki fark anlamsızdır (p>0.05). 98 5.2.ÖNERİLER Bu araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir ; • Transüretral Prostat Rezeksiyonu yapılan hastalara hemşireler tarafından planlı taburculuk eğitimi verilmesi, • Eğitim programında yukarıdaki konularda anlaşılabilirliği sağlayan kolay bir dil, şekil ve kapsam özelliği taşıyan yazılı materyal kullanılması, hastalara yönelik eğitim kitapçıklarının hazırlanması, • Hemşirelere TUR-P yapılan hastanın taburculuk eğitimi ile ilgili hizmetiçi eğitim verilmesi, • Hemşirelere taburculuk planlaması ve taburculuk kapsamı eğitiminin önemi ve ile ilgili hizmet içi eğitimler verilmesi ve bu eğitimlerin devamlılığının sağlanması, • Klinikte hastaların eve güvenli bir şekilde taburculuğu için taburculuk planı oluşturulması, sağlık ekibinin diğer üyelerinin bu planda ortak çalışması ve ekip işbirliğinin sağlanması, • Bu çalışmanın daha geniş örneklem grubunda tekrarlanması (deney ve kontrol grubu arasında eğitime ilişkin mental sağlık özet skorlarının yeniden sınanması açısından), • Transüretral Prostat Rezeksiyonu yapılan hastalarda taburculuk eğitiminin hasta memnuniyetine, bakım sonuçlarına, komplikasyon gelişimine, bakım maliyetine etkisinin incelenmesi, • Bu hastalarda yaşam kalitesi değerlendirmelerinin yapılabilmesi için hastalığa özgü yaşam kalitesi ölçeklerinin geliştirilmesi önerilmektedir. 99 6.1. ÖZET Bu araştırma Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TUR-P) ameliyatı yapılan hastalara verilen taburculuk eğitiminin yaşam kalitesine etkisini saptamak amacı ile kesitsel, ileriye dönük, yarı deneysel bir çalışma olarak planlanmıştır. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2.Üroloji Kliniğinde 2 Ağustos - 30 Aralık 2007 tarihleri arasında Transüretral Prostat Rezeksiyonu için yatırılan, örneklem kriterlerine uyan 60 hasta araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Örneklem seçiminde olasılıksız örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın verileri Hasta Tanıtım Formu ve SF- 36 Yaşam Kalitesi Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ki-kare analizi , t testi, korelasyon ve tek yönlü varyans analizi yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; taburculuk eğitimi alan hastaların fiziksel sağlık yaşam kalitesi puan ortalaması (47.64) eğitim almayan hastalardan (44.29) daha yüksek bulunmuştur, fakat fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0.05). Ameliyat sonrası mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamaları kontrol grubu hastalarında (51.22), deney grubu hastalarından (44.29) yüksek bulunmuştur ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Hastaların fiziksel ve mental sağlık yaşam kalitesi puan ortalamalarının yaş, eğitim durumu, medeni durum ve gelir durumundan etkilendiği saptanmıştır. Transüretral Prostat Rezeksiyonu planlı taburculuk eğitimi verilmesi, yapılan hastalara hemşireler tarafından çalışmanın daha geniş örneklem grubunda tekrarlanması önerilmiştir. 100 6.2.ABSTRACT This study was designed as a cross-sectional, prospective and semiexperimental study in order to determine the effects of discharge education on the quality of life in patients who underwent transurethral resection of the prostate (TUR-P). The study sample comprised 60 patients consistent with the sampling criteria who had been hospitalized for transurethral resection of the prostate in the 2nd urology clinic in Izmir Ataturk Research and Education Hospital between 2 August30 December 2007. The participants of the study were selected with the randomized sampling method. The study data were collected via the Patient Identification Form and the SF-36 Quality of Life Survey. The data were evaluated with chi-square test, t test, correlation and one way variance analysis. In light of the results of the study, it was noted that the mean score of the quality of life in patients who received discharge education (47.64) was found to be higher than those who didn’t (44.29), which wasn’t considered to be statistically meaningful (p>0.05). Postoperative mental health quality of life scores were higher in the control group (51.22 ) than the test group (44.29), which was found to be statistically meaningful (p<0.05). It was further reported that the mean scores of physical and mental health quality of life measurements were influenced by a variety of factors such as age, educational status, marital status and annual income. It is recommended that nurses provide discharge education for the patients who underwent transurethral resection of the prostate, and that a similar study be repeated with a larger sample group. 101 KAYNAKLAR 1. Akgül A. Tıbbi Uygulamalarda İstatistiksel Analiz Teknikleri “SPSS Uygulamaları”. Ankara, Yükseköğretim Kurulu Matbaası, 1997. 2. Akyol A.D. (1993) ‘Yaşam Kalitesinin Hemşirelik Yönünden Önemi’, Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi,9(3):71-75 3. Akyol A.D. (1993) ‘Yaşam Kalitesi ve Yaklaşımları’, Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi,9(2):75-80 4. Akyolcu N( 2003) ‘Perioperatif Hasta ve Ailesinin Eğitim Gereksinimleri ve Hemşirenin Rolü’, 4.Ulusal Cerrahi ve Ameliyathane Hemşireliği Kongresi, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir. 5. Anafarta K, Bedük Y,Arıkan N (2007) ‘Temel Üroloji’, Güneş Kitabevi, Üçüncü Baskı. 6. Aydemir, Ö., “Konsültasyon-Liyazon Psikiyatrisinde Yasam Kalitesi Ölçümü: Kısa Form-36 (SF-36)”, 3P/Psikiyatri, Psikoloji, Psikofarmakoloji Dergisi: 1999;7(2), syf:14-23. 7. Aydoğan N(2005) ‘Lomber Disk Hernisi Nedeniyle Cerrahi Girişim Uygulanan Hastaların Taburculuk Aşamasındaki Bilgi Gereksinimleri’ Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü,Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara. 8. Aytur T (2001) Laparoskopik Abdominal Cerrahi Geçiren Kadınlara verilen Taburculuk eğitiminin Hasta Bakım Sonuçlarına Etkisi, Dokuz Eylül Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir. 9. Başaran S, Güzel R, Sarpel T (2005) ‘Yaşam Kalitesi ve Sağlık Sonuçlarını Değerlendirme Ölçütleri’ Romatizma, Cilt: 20, Sayı: 1. 102 10. Birol L, Akdemir N ve Ark.(1997) ‘Taburcu olan hastaların durumlarına ilişkin bilgi düzeylerinin ve hemşirelerin hasta eğitiminde karşılaştıkları güçlüklerin saptanması’ Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi; 4(2):28-32 11. Bishop P‘ Bipolar Transurethral Resection of the Prostate A New Approach’ May 2003, AORN Journal Vol 77, No 5. 12. Black M.J, Hawks H.J , Knee M(2001) ‘Clients Having Surgery:Promoting Positive Outcomes’ Medical-Surgical Nursing, W.B.Saunders Company. 13. Black M.J, Hawks H.J , Knee M(2001) ‘Management of Men with Reproductive Disorders’ Medical-Surgical Nursing, W.B.Saunders Company. 14. Bull J.M., Roberts J(2001) Components of a proper hospital discharge for elders Journal of Advanced Nursing 35(4),sy 571-581. 15. Burnett A.L., Wein J.A.(2006) ‘Benign Prostatic Hyperplazia in Primary Care: What You Need to Know’ The Journal of Urology Volume 175, Issue 3,Supplement 1, March, Pages 19-24. 16. Callaghan P(1998) ‘The effect of preoperative education on postoperative anxiety, satisfaction with information, and demand for analgesia in Chinese men having transüretral resection of prostate(TUR-P)’,Journal Of Clinical Nursing;7: 479-480. 17. Candan Y, Kaymakçı Ş, Özşaker E (2002) Cerrahide Hasta Eğitimi, Ulusal Cerrahi Kongresi Kongre Kitabı,Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir. 18. Coşkun H, Akbayrak N (2001)‘Hastaların Kliniklere Kabul ve Taburculuklarında Hemşirelik Yaklaşımlarının Belirlenmesi’ C.Ü.Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi,5(2) 19. Çalıştır B, Dereli F, Ayan H(2006), Muğla İl Merkesinde Yaşayan Yaşlı Bireylerin Yaşam Kalitelerinin İncelenmesi, Turkish Journal of Geriatrics; 9 (1): 3033. 103 20. Çetin Z (2004) ‘Prostat Cerrahisi Geçiren Bireylerin Taburculuk Sonrası Erken Dönemde Günlük Yaşam Aktivitelerinin Etkilenme ve Komplikasyon Gelişme Durumu’Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sivas. 21. Çıtlık S, Tan M (2005) Miyokard İnfarktüsü Geçiren Hastalara Verilen Sağlık Eğitiminin Bakım Sonuçlarına Etkisi, 3 Uluslararası-10.Ulusal Hemşirelik Kongresi Özet Kitabı. 22. Demiral Y. Çalışanlarda ve İşsizlerde Yaşam Kalitesine Etki Eden Etmenler ve Yaşam Kalitesi Düzeylerinin Karşılaştırılması. Doktora Tezi, İzmir, 2001. 23. Emberton M, Martorana G ‘BPH: Social Impact and Patient’s Perspective ‘European Urology Supplements 5 ( 2 0 0 6 ) 991–996 24. Erci B ‘Relıabılıty And Valıdıty Of The Turkısh Versıon Of The Qualıty Of Lıfe Scale’ Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 2, 2005 25. Erdil F, Özhan Elbaş N. (2001) Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği, 4.Baskı, Aydoğdu Ofset, Ankara. 26. Eser E (2006) ‘Sağlıkla İlgili Yaşam Kalitesinin Kavramsal Temelleri ve Ölçümü’ Sağlıkta Birikim Cilt:1 Sayı:2 27. Fagermoen M.S., Hamilton G. (2006) ‘Patient information at discharge—A study of a combined approach’ Patient Education and Counseling 63, 169–176. 28. Fidaner C(2004) Sağlıkta Yaşam Kalitesi(SYK) Kavramı:Bir Giriş Denemesi’ 1.Sağlıkta Yaşam Kalitesi Sempozyumu,İzmir . 29. Folstein MF, Folstein SE, McHugh PR.(1975) Mini Mental State, a practical method for grading the cognitive state of patient for the clinician. J Psychiatr Res. ;12;189-98 104 30. Foust J.B., (2007) ‘Discharge planning as part of daily nursing practice’ Applied Nursing Research 20 72–77 31. Gaccı M , Bartolettı R., Fıglıolı S., (2003 )‘Urinary Symptoms, Quality Of Life And Sexual Function İn Patients With Benign Prostatic Hypertrophy Before And After Prostatectomy: A Prospective Study ‘BJU Internatıonal , 91 , 196 –200 32. Gass R (2002) ‘ Benign prostatic hyperplasia: the opposite effects of alcohol and coffee intake’ BJU International, 90, 649–654 33. Gilmartin J ‘Contemporary day surgery: patients' experience of discharge and recovery.’ J Clin Nurs. 2007 Jun;16(6):1109-17 34. Glenda, A.M., “Quality of Life:a concept Analysis” Journal of Advanced Nursing, 1993; Vol:18, Page:32-38. 35. Gordon N.S .‘Transurethral resection of the prostate’ BJU Int. 2007 Feb;99(2):465. 36. Güler H, Taşkın L (2001) Histerektomi Ameliyatı Sonrasında Ortaya Çıkan Sorunlarla Başetmede Planlı Öğretimin Etkisi, C. Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, , 5 (2) 37. Güngen C, Ertan T, Eker E , (1999) The Standardized Mini Mental State Examination in Turkish. 9th Congress of the International Psychogeriatric Association. August 15-20, Vancouver, Canada. 38. Gültekin G, Özbayır T (2002). Koroner Bypass Ameliyatı Olan Hastalara Taburcu Olmadan Önce Verilen Eğitimin Etkinliğinin Karşılaştırılması, Ulusal Cerrahi Kongresi Kitabı, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir; syf:309-317. 39. Grace N, Waddington D.G. (2006 )‘Systematic Review of the Treatment Of Post-Prostatectomy Incontinence ‘ Urologıc Nursıng / December Number 6. 105 / Volume 26 40. Gray M., Allensworth ‘ Electrovaporization Of Prostate: İnitial Experiences and Nursing Management’ Urologic Nursing Mar :1999, 19:1 41. Henderson A, Zernike W(2001) A study of the impact of discharge information for surgical patients , Journal of Advanced Nursing 35(3), 435-441 42. Holm R, Bakewell S, (2002 )‘ Transurethral Resectıon Syndrome—It Does Not Have To Be A Mystery ‘ January, Vol 75, No 1 43. Jakobs V (2000) İnformational needs of surgical patients following discharge. Applied Nursing Research ; 13(1):12-18 44. Kanan (2002) Cerrahi Hastasında Erken Taburculuk, Ulusal Cerrahi Kongresi Kongre Kitabı, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir. 45. Karadağ M, Sabuncu H (1998). ‘Ameliyat Olan Hastaların Taburcu Olurken Evde Bakımla İlgili Gereksinimleri’ İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Dergisi, 4:4, 53-60. 46. Karadağ M. (1998.) Ayaktan Cerrahi Uygulamalarında Hasta Eğitimi.Ulusal Cerrahi Kongresi Bildiri Özetleri Kitabı, Türk Cerrahi Derneği, İzmir. 47. Karadakovan A. (2005) ‘Yaşlılarda Sağlık Sorunları’ Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi 21 (2) : 169-179. 48. Karasar N (2000) Bilimsel Araştırma Yöntemi. 10.Baskı, Nobel Yayın Dağıtım Ltd. Şti.Ankara:136-153. 49. Kızılcı S (1999) ‘Kemoterapi Alan Kanserli Hastalar ve Yakınlarının Yaşam Kalitesini Etkileyen Faktörler’ C. Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, , 3 (2) 50. Kıvınıemı K., Suomınen T. (1999)`Going to the bathroom four or five times a night: seven men talk about their experiences of benign prostatic hyperplasia and the perioperative period’ Journal of Clinical Nursing; 8: 542-549. 106 51. Koç Z (2004) ‘Hasta Bakım Hizmetleri ve Yaşam Kalitesi’ 1.Sağlıkta Yaşam Kalitesi Sempozyumu. 52. Koçyiğit H, Aydemir Ö, Ölmez N, Memiş A. (1999) SF-36’nın Türkçe için güvenilirliği ve geçerliliği. Ege Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Dergisi. 53. Kurtuluş Z, Yıldız H, Pınar R (2006) ‘Sağlıkla İlişkili Yaşam Kalitesinin Geriatride Kullanımı’ Sağlıkta Birikim Dergisi; cilt 1, sayı 2. 54. Lekili M, Müezzinoğlu T (2005) Benign Prostat Hiperplazisi: Epidemiyoloji ve Doğal Seyir, Cerrahi Tıp Bilimleri Üroloji Dergisi;cilt:1,sayı:1. 55. Miner M, Rosenberg M.T. , Perelman M.A. (2006)‘Treatment of Lower Urinary Tract Symptoms in Benign Prostatic Hyperplasia and Its Impact on Sexual Function’ Clinical Therapeutics/Volume 28, Number 1, 56. Miranda J , Diez M ,Bertrán P (2001) ‘Quality-of-Life Assessment in Patients with Benign Prostatic Hyperplasia Effects of Various Interventions’ Pharmacoeconomics; 19 (11): 1079-1090 57. Mistianen P, Duijinhouwer E, Wijkel D( 1997) The Problems of Elderly People At Home One Week After Discharge From Acute Care Setting’ Journal Of Advanced Nursing; 25:1233-1240 58. Müezzinoğlu T, Çam K (2006) ‘Selim Prostat Büyümesinde Yaşam Kalitesi’ Türk Üroloji Dergisi:32(2); 254-260. 59. Müezzinoğlu T(2006) ‘Ürolojide Sağlıkta Yaşam Kalitesi’,Sağlıkta Birikim, cilt:1,sayı:2 60. O'Connell B, Baker L, Munro I ( 2007) ‘The nature and impact of incontinence in men who have undergone prostate surgery and implications for nursing practice.’ Contemp Nurse. Feb;24(1):65-78. 107 61. O'Sullivan M, Murphy C, Deasy C,( 2004 ) ‘Effects of Transurethral Resection of Prostate on The Quality of Life of Patients with Benign Prostatic Hyperplasia’ , J Am Coll Surg. Mar;198(3): 394-403. 62.Özkara H, Alıcı B, Akkuş E,‘Tur-P ve Transvezikal Prostatektomi Ameliyatlarının Seksüel Fonksiyon Üzerine Etkisi’ www.ctf.istanbul.edu.tr/dergi/ 63. Öztürk U, Eroğlu M, Tuygun C, İmamoğlu C.A.(2004) ‘Seçilmiş BHP Olgularında Transüretral Prostat İnsizyonunun Tedavideki Yeri’ İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi.vol.11.no.4 64. Partin K, Peters N (2005) ‘Campbell Üroloji’ Çev.Edit.Anafarta K, Yaman Ö, Güneş Kitabevi,cilt 2. 65. Pateman B. Johnson M. (2000) Men's Lived Experiences Following Transurethral Prostatectomy For Benign Prostatic Hypertrophy , Journal of Advanced Nursing, 31(1), 66. Pınar R. “Saglık Arastırmalarında Yasam Kalitesi Kavramı” Sendrom, 1996, Ekim, Sy:109-112. 67. Porru D (2001) ‘Impact of early pelvic floor rehabilitation after transurethral resection of the prostate.’ Neurourol Urodyn.;20(1):53-9. 68. Phipps J.W,Sands K.J.,Marek F.J.(1999), Medical-Surgical Nursing, Concepts&Clinical Practices, Mosby Company, Sixth Edition. 69. Rassweiler J ,Teber D , Kuntz R , ( 2006 ) ‘Complications of Transurethral Resection of the Prostate (TURP) Incidence, Management, and Prevention’ European Urology:50; 969–980. 70. Savcı H (1997) ‘Selim Prostat Hiperplazili Hastalara Ameliyat Öncesi Verilen Bakım ve Eğitimin Ameliyat Sonrası Yaşam Kalitesine Etkisi’, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. 108 71. Sampson N, Madersbacher S, Berger P (2008) Pathophysiology and therapy of benign prostatic hyperplasia.Wien Klin Wochenschr.;120(13-14):390-401 72. Saylam M (2005) Histerektomi Ameliyatı Olan Hastalara Ameliyat Öncesi ve Sonrası verilen Danışmanlık Hizmetinin Yaşam Kalitesi ve Cinsel Sorunlara Etkisi Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış yüksek Lisans Tezi, Ankara . 73. Somunoğlu S(2006) Yaşam Kalitesi ve Kanser Hastalarında Yaşam Kalitesinin Önemi, Zonguldak Sağlık Yüksekokulu Dergisi;2-2, sy: 83-90. 74.Sümbüloğlu K., Sümbüloğlu V. (2000) Biyoistatistik, 9. Baskı, Hatipoğlu Basım ve Yayım, Ankara. 75. Smeltzer C.S., Bare B.G., (1996) ‘Benign Prostatic Hyperplasia’ Brunner and Studdarts Textbooks of Medical Surgical Nursing ,Eigth Edition,Lippincott Company. 76. Şendir M, Babadağ K. Total kalça protezi ameliyatı öncesi hasta eğitiminin ameliyat sonrası fiziksel uyum ve yaşam kalitesine etkisi. Hemşirelik Bülteni, 2000; 12(46): 27-40. 77. Tanagho E, McAninch J.W.(2004) ‘Smith Genel Üroloji’ Çev.Editörü:Kazancı G, Nobel Tıp Kitabevleri ,Onaltıncı Baskı, 78. Taher A (2004) ‘ Erectile dysfunction after transurethral resection of theprostate: incidence and risk factors.’ World J Urol. Dec;22(6):457-60. Epub 2004 Oct 16 79. Tuncel A, Atan A ‘ Alt Üriner Sistem Semptomlarına Yönelik Tedavilerin Cinsel Yaşam Üzerine Etkisi ‘ Erkek Cinsel Sağlığı Dergisi 80. Tüzün E, Eker L, Sağlık Değerlendirme Ölçütleri ve Yaşam Kalitesi http://www.sabem.saglik.gov.tr/Akademik_Metinler/erişim tarihi:12.06.2008 109 81. Uzun Ö.(2000) Ameliyat öncesi hasta eğitimi.Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi,; 3(2): 36-45. 82. Üstün M, Karadeniz G(2006) ‘Hemodiyaliz Tedavisi Gören Hastaların Yaşam Kalitesi ve Bilgilendirici Hemşirelik Yaklaşımının Önemi’ Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:1 83. Vasseur A.S., Fitzgerald R (1998) A descriptive Study Examining Postdischarge Patient Needs After Laser Ablation and Transuretral Resection Of The Prostate, Internatıonal Journal Of Nursing Practice,4:33-39. 84. Ware JE, Sherbourne CD. (1992) The MOS 36-item Short-Form Health Survey (SF-36). I. Conceptual framework and item selection. Med Care; 30: 473-483. 85. Yıldırım M(2007) ‘Cerrahi Kliniklerinde Çalışan Hemşirelerin Taburculuk Sürecindeki Rolleri ve Bunu Etkileyen Faktörler’ Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara. 86. Yılmaz M (2000)Ameliyat Öncesi Öğretimin Ameliyat Sonrası Komplikasyonlara ve Hasta Memnuniyetine Etkisi Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü (Yayınlanmış Doktora tezi) Ankara. 87. Yeter K (2006) Kemoterapi Alan Hastalara Verilen Eğitimin Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi, Osmangazi Üniversitesi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir. 88. Yüksel D., Yavuz M ( 2007) ‘Hemşirelerin Taburculuk Eğitimi İle İlgili Girişimleri’, Türk Cerrahi ve Ameliyathane Hemşireliği Kongresi Kongre Kitabı, Ege Üniversitesi Basımevi İzmir. 110 EKLER EK-1 HASTA TANITIM FORMU Anket No: Hastanın Adı Soyadı: Telefon No: 1.Yaşınız……….. Adres: 2. Eğitim durumunuz a) Okuryazar b) İlkokul c) Orta ve lise d) Üniversite 3. Medeni durumunuz a) Evli b)Bekar c)Dul d)Boşanmış e)Diğer….. 4. Mesleğiniz nedir? a) Memur b) İşçi c ) Emekli d) Serbest Meslek e) Diğer 5.Gelir durumunuz nasıldır? a)Gelir giderden fazla b)Gelir gidere denk c)Gelir giderden az 6)Sosyal güvenceniz nedir? a)S.S.K. b)Bağkur c)Emekli Sandığı d) Yeşil Kart e)Özel Sigorta f)Ücretli 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 EK- 4 KISA MENTAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ(SMMT) 121 TOPLAM PUAN: 122 EK-5 HASTA İZİN FORMU Sayın Hasta, Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TUR-P) için İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniğine yatırılmış bulunuyorsunuz.Transüretral Prostat Rezeksiyonu yapılan hastalara ameliyat sonrası dönemde verilen taburculuk eğitiminin yaşam kalitesine etkisini saptamak amacıyla planlanan bu çalışmanın siz hastalarımıza yararlı olacağını düşünüyoruz. Bu araştırmaya katılmak ya da katılmamak tamamen sizin tercihinizde olup, hiçbir zorlama yoktur. Bu çalışmada yer aldığınız süre içerisinde verdiğiniz bilgiler kesinlikle gizli kalacaktır.Kişisel olarak verdiğiniz bilgiler yalnızca araştırma amacıyla toplanacak ve işlenecektir.Çalışma verileri herhangi bir yayın ve raporda kullanılırken bu yayında isminiz kullanılmayacak ve veriler izlenerek size ulaşılamayacaktır. Araştırmaya katılmayı kabul ederek gösterdiğiniz ilgi ve sunduğunuz destekten dolayı teşekkür ederiz. ‘Transüretral Prostat Rezeksiyonu(TUR-P) Yapılan Hastalara Verilen Taburculuk Eğitiminin Yaşam Kalitesine Etkisi’ konulu bu çalışmaya katılmayı kabul ediyorum. Araştırmacının Adı Soyadı Tarih:……/……./2007 Ethel YILMAZ Hastanın Adı Soyadı İmza 123 EK–6 124 EK-7 125 EK- 8 126 EK- 9 TRANSÜRETRAL PROSTAT REZEKSİYONU(TURP) YAPILAN HASTALAR İÇİN TABURCULUK EĞİTİMİ KİTAPÇIĞI KİTAPÇIĞIN HEDEFLERİ 1.TURP ameliyatının yapılış şekli, avantaj ve dezavantajları, yapıldığı durumları anlama 2. Ameliyat yapılacak vucüt bölümünü bilme 3. Ameliyat öncesi yapması gerekenleri bilme 4. Ameliyat sonrası dönemde öz bakımda sorumluluk alma ve bakıma katılma 5. Taburculuk sonrası evde yaşayabileceği semptomları ve sorunları bilme 6. Ne zaman hastaneye başvurabileceğini bilme 7. Kendi öz bakımını yürütebilme 127 İÇİNDEKİLER 1. Prostat Nedir? 2. İyi Huylu Prostat Büyümesi (BPH) Nedir? 3.TURP(Transüretral Prostat Rezeksiyonu), Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir? 6. Ameliyat öncesinde yapmanız gerekenler nelerdir? 7. Ameliyathaneye nasıl gönderileceksiniz? 8. Ameliyat sonrası dönemi nasıl geçireceksiniz? • Ağrı • Hareket etme -Ayak- bacak egzersizleri -Yataktan kalkma • Derin solunum ve öksürük egzersizleri • Beslenmeye geçiş • Sıvı Alımı • Mesane Spazmı • Mesanenin Yıkanması 9. Taburculuk Sonrası Dönemde Yaşayabileceğiniz Öneriler 128 Sorunlar ve PROSTAT NEDİR ? Prostat idrar kesesinin (mesane) hemen altında yer alan ve idrar kanalını (üretra) çevreleyen 18-20 gram ağırlığında kestane şeklinde bir dokudur. Prostat bezi spermlerin hareket etmesini ve beslenmesini sağlayan bir sıvı salgılar. İYİ HUYLU PROSTAT BÜYÜMESİ NEDİR? Erkeklerin pek çoğunda 50’li yaşların üstünde prostat bezi büyümektedir. Prostat bezinin büyümesi ve sonrasında idrar yapmada görülen değişikliklerin oluşturduğu tabloya ‘Prostatın İyi Huylu Büyümesi’ denmektedir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir fakat , yaşla birlikte bazı hormonların neden olduğu düşünülmektedir. Prostat bezinin büyümesi kesik kesik idrar yapma, geceleri sık idrara çıkma, mesanenin boşalmadığını hissetme gibi idrar yapma ile ilgili bazı problemlere neden olur. Çünkü büyüyen prostat dokusu mesane boynunu daraltmakta ve idrar akışını zorlaştırmaktadır. İdrar akışını kolaylaştırmak için tedavi gerekebilir. 129 Bu tedavi seçenekleri; İlaç uygulaması (İlaç tedavileri hafif şikayetleri olan erkekler için uygundur) Açık Prostatektomi (Açık Prostat Ameliyatı) Lazer Prostatektomi (Lazerle yakma) Transüretral Prostat İnsizyonu (TUİP); Prostat çok fazla büyümediği, fakat daralma ve tıkanıklık yaptığı zaman kullanılan bir yöntemdir. Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TUR-P)’dur. (Kapalı Prostat Ameliyatı) TRANSÜRETRAL PROSTAT REZEKSİYONU (TURP) Bu yöntem en yaygın uygulanan prostat operasyonudur, ‘İyi Huylu Prostat Büyümesi’ cerrahi tedavisinin yaklaşık %90-95’i bu yöntemle yapılmaktadır. TUR-P ameliyatı İyi Huylu Prostat Büyümesinin tedavisinde diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında ‘Altın Standart’ tır. (En başarılı yöntem olarak kabul edilmektedir) Kapalı prostat ameliyatında (TURP) kalem kalınlığında metal bir tüp penis boyunca idrar kanalının içerisinden geçirilir. İdrar yolu etrafındaki 130 tıkanmanın nedeni olan prostat dokusu elektrik akımı kullanılarak kesilir ve parçalar halinde aynı kanaldan dışarı alınır. Ameliyat sahasını görmek, dokuları kesmek ve çıkarmak amacıyla işlem sırasında tüpün içerisinden mikroptan arındırılmış, özel karışımı olan bir sıvı verilir.Ameliyat bitiminde idrarınızı rahat yapabilmeniz için yumuşak lastik tüpten oluşan bir sonda doktorunuzun uygun göreceği süreyle kalmak üzere balonu şişirilerek mesaneye yerleştirilir. TURP Ameliyatının Avantajları Nelerdir? ☺ Kapalı ameliyat tekniği olduğu için karın bölgesinde kesi yapılmaz. ☺ Hastanede kalma ve iyileşme süresi kısadır. ☺ Daha az ağrıya neden olur. ☺ Ameliyat açısından riskli hastalar için güvenlidir. TURP Ameliyatının Dezavantajları Nelerdir? ☺ Tekrar yapılması gerekebilir. ☺ Geç dönemde kanamaya neden olur. ☺ İdrar yolunda daralmaya neden olabilir. AMELİYAT ÖNCESİNDE YAPMANIZ GEREKENLER NELERDİR? ☺ Ameliyattan 8 saat önce hiçbirşey yiyip içmemeniz gerekir. Aç kalmanız, ameliyat sırasında mide içeriklerinin akciğerlere kaçmasını önlemek için gereklidir. ☺ Ameliyattan sonra yara yeri enfeksiyonunu( mikrop kapma/bulaşma) önlemek ve rahatlığınızı sağlamak için ameliyat öncesi akşam ya da sabah banyo-duş alabilirsiniz, dişlerinizi fırçalayabilirsiniz. 131 ☺ Ameliyatın yapılacağı bölgedeki tüy ve kılların temizlenmesi ameliyat bölgesinin temizliği açısından gereklidir. Tıraş sonrasında bölgeyi sabunlu suyla yıkamayı ihmal etmeyiniz. ☺ Üzerinizde bulunan saat, yüzük gibi metal eşyalarınızı mutlaka çıkarmalısınız. ☺ Yanınızda bulunan laboratuar, akciğer filmi, EKG (kalp grafiği) gibi tetkik sonuçlarınızı, ameliyat için gerekli olan malzemelerinizi kontrol ediniz. Yoksa doktorunuza gerekli olup olmadığını sorunuz. ☺ Sürekli kullandığınız ilaçlarınız (tansiyon, şeker ilaçları) var ise, hemşire/ doktorunuza bildiriniz. ☺ Aspirin ya da kanamayı Coumadin kullanıyorsanız arttıracağı için ameliyattan 7 gün ameliyat esnasında önce bırakmanız gerekmektedir. Bu ilaçlardan birini kullanıyorsanız doktorunuza mutlaka bilgi vermeniz gerekmektedir. ☺ Takma dişleriniz ve kontak lensleriniz varsa ameliyat öncesinde çıkarınız. İşitme cihazınız varsa kalabilir. ☺ Değerli eşyalarınızı hastaneye getirmemelisiniz. Para ve değerli eşyalarınızı (eğer getirmiş iseniz) yakınınıza, yakınınız yoksa klinik sorumlu hemşiresine teslim ediniz. AMELİYATHANEYE NASIL GÖNDERİLECEKSİNİZ? ☺ Ameliyata gitmeden önce gidebilirsiniz. 132 gereksiniminiz varsa tuvalete ☺ Ameliyathaneye kendi giysilerinizle gidecek fakat ameliyata alınmadan önce bekleme salonunda ameliyathane gömleğini giyeceksiniz. ☺ Ameliyathaneler mikropsuz ortamlardır. Ameliyathane ortamlarının korunması için kendi giysilerinizi ve iç çamaşırlarınızı çıkarıp ameliyathane gömleğini giymeniz gerekir. ☺ Eğer doktorunuzun önerdiği/ hemşirenizin verdiği, ağızdan almanız gereken ilaçlarınız varsa bir- iki yudum su ile alabilirsiniz. ☺ Sedyeye alınmadan önce sizinle birlikte götürülecek dosyanızın yanınızda olduğundan emin olunuz. ☺ Ameliyathaneye sizin sorumluluğunuzu üstlenen klinikten sorumlu personelle sedye ile gönderileceksiniz. ☺ Aileniz, sizi ameliyat süreniz içinde hemşirenizin önereceği (kafeterya, bekleme salonu gibi) yerde bekleyebilir. AMELİYAT SONRASI DÖNEMİ NASIL GEÇİRECEKSİNİZ? Ağrı Ameliyat sonrasında ameliyat bölgesinde (prostat dokusu) ağrınız olabilir. Ameliyat sonrasında doktorunuzun önerdiği ağrı kesici ilaçlar yapılarak bu dönemi ağrısız geçirmeniz sağlanacaktır. Hareket Etme Ameliyattan sonra anestezinin etkisi geçtiğinde kan dolaşımınızı arttırmak için ayak ve bacaklarınızı hareket ettirmelisiniz. Ağrı kesici ilacınızı almanız hareketlerinizi rahat yapabilmenizi sağlar. 133 ∗ Ayak ve Bacak Egzersizleri 1. Bacak kaslarınızı sıkıp gevşetin ve sonra dinlendirin. 2. Ayak parmaklarınızı arkaya ve öne doğru hareket ettiriniz. (Şekil 3) 3. Ayak bileklerinizi çeviriniz. (Şekil 2) 4. Bacağınız dizden bükün ve yukarı doğru kaldırın, birkaç saniye bu pozisyonda tutun ve sonra bacağınızı düzeltip ayağınızı yatağa tekrar uzatınız. Bu hareketi her iki bacakta 5’şer kez tekrarlayınız. (Şekil 1) Resim 1:Aşağıdaki resimde, ameliyat sonrası yatak içinde yapacağınız ayak ve bacak egzersizleri gösteriliyor. Şekil 1 Şekil 2 Şekil 3 Her hareketi beş kez tekrarlayınız. Ameliyat gecesi yıkama sıvısının sürekli gitmesi nedeniyle yataktan kalkmamanız gerekmektedir. Bu sürede bu 134 hareketleri yapmanız yararlı olacaktır. Bir sonraki sabah doktorunuza danışarak yataktan kalkabilir ve yürüyebilirsiniz. Yataktan Kalkma; Ameliyattan sonra erken yürümeniz, kan dolaşımınızı hızlandıracak, bağırsaklarınızın daha çabuk çalışmasını sağlayacaktır. Yatağınızdan kalkarken; yatağın başı yükseltilecektir. Destek alacağız kolunuzu çaprazlayınız. Bacağınızı diğer bacağınızın üzerine koyunuz. Kalkmak istediğiniz yöndeki kolunuz ile yatak kenarlarından destek alınız. Yavaşça yan tarafa doğru kalkarken bacaklarınızı aşağıya doğru sarkıtınız. Dikkat etmeniz gereken kalkarken tam oturur pozisyonda oturmamanızdır. Oturmanız ameliyat bölgesinde kanamaya neden olabilir. Bir kaç dakika yarı oturur pozisyonda kaldıktan sonra tek kalçanızdan destek alarak, (kendinizi iyi hissettiğinizden emin olduğunuzda) ayağa kalkabilir ve yürüyebilirsiniz. Ayağa kalktığınızda baş dönmesi, göz kararması gibi şikayetleriniz olursa yatağınıza uzanınız ve dinleniniz. Resim 2: Yataktan kalkma şekli görülmektedir. 135 Derin Solunum ve Öksürük Egzersizleri Anesteziye bağlı akciğerlerinizde biriken balgamın atılmasını kolaylaştırır, akciğerlerinizi daha fazla genişletir ve bol oksijen alınmasını sağlar, böylece akciğer enfeksiyonunu önler. Ameliyat sonrası yataktan kalkma ve yürümeye geçmeden önce hemşireniz, kan basıncınızı ve nabzınızı değerlendirerek durumunuzun uygunluğunu kontrol edecektir. Ağrı kesicinizi almış olmanız bu egzersizleri daha rahat yapmanızı sağlar. Derin solunum ve öksürük egzersizlerini yatağınızda yarı oturur pozisyonda yapabilirsiniz. Burundan yavaşça soluk alınız, aldığınız soluğunuzu üç saniye tutunuz, sonra yavaşça ağızdan üfleyerek veriniz. Üçüncü kez aldığınız soluğunuzu verirken kuvvetlice öksürün. Daha sonra dinleniniz. Bu solunum ve öksürük egzersizlerini 5-10 kez tekrar edilebilir. Gereksiniminize göre sayı artırabilirsiniz. Ameliyatın ilk gününde saatte 5-10 kez, daha sonra 2-4 saatte bir 1-2 kez tekrarlayabilirsiniz. Beslenmeye Geçiş Ameliyat sonrasında diyetiniz sulu gıdalardan oluşmaktadır. Su, meyve suyu, açık çay, komposto suyu gibi besinleri alabilirsiniz. Bulantı gibi rahatsızlık yaşarsanız hemşirenize bilgi veriniz. Bir sonraki gün sabah normal diyete geçmeniz planlanacaktır. Bağırsak Boşaltımı Ameliyat sonrası dönemde kabız kalmamanız çok önemlidir. Bu nedenle beslenmeye başladıktan sonra bol sıvı ve posalı gıdalar ( taze sebze 136 meyve , kepekli besinler, erik suyu) almalısınız. Normal yaşantınızda kabızlık durumu yaşıyorsanız bu dönemde şikayetlerinizin artmaması için önerilere uymanız önemlidir. Kabız olup olmadığınızı her gün normal tuvalet alışkanlığınıza göre değerlendiriniz. Sıvı Alımı Ameliyattan sonra günde en az 2,5 litre sıvı almalısınız. Yeterli miktarda sıvı almanız idrar yollarınızın daha sık yıkanmasını sağlayacak, enfeksiyon riskini azaltacak ve kabız kalmanızı önlemeye yardımcı olacaktır. Mesane Kasılması (Spazmı) Ameliyat sonrasında mesanenize konulan idrar kateteri kasılmasına ve mesane ani idrar yapma hissine neden olur. Bu durum idrar kateterinin ucundaki balonun yabancı cisim reaksiyonu oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Mesane kasılmasının neden olduğu rahatsızlığı gidermek için tedavinizde spazm giderici ilaçlara yer verilecektir. Kasılmalar ameliyattan sonraki 2 gün içerisinde giderek azalacaktır. Bu sürede idrar yapma hissi oluştuğunda idrar yapmak için kendinizi zorlamayınız . Mesanenin Yıkanması Ameliyat sonrası ameliyathanede mesanenize idrar sondası konulacaktır. İdrar sondanıza yıkama sıvısı bağlı olacaktır. Yıkama sıvısı hızlı bir şekilde mesanenize sıvı verilmesini sağlayarak prostat dokusunun çıkarıldığı bölgeden var olan kanamaya bağlı pıhtı oluşumunu engelleyecektir. Çıkan sıvı sondanızın diğer ucuna bağlı idrar torbasında 137 toplanacaktır. Mesanenin yıkanmasına idrar rengi açılıncaya kadar devam edilir. Sonda bazı durumlarda pıhtı ile tıkanabilir ve idrar torbasına yıkama sıvısının gelmediği görülür. Böyle bir durumda karın ağrısı ve karında gerginlik hissedilebilir. Hemşirenize durumu bildirin. İdrar sondası yıkanarak, pıhtının çıkarılması bu sorunun giderilmesini sağlayacaktır. İdrar sondası ve torbalarının bükülmemesine ve kıvrılmamasına, üzerine yatılmamasına dikkat edilmelidir. İdrar torbası her zaman idrar kesesinin seviyesinden aşağıda olmalıdır. İdrar torbanızı yatar pozisyonda yatak seviyesinin altında, yürürken diz seviyenizin altında tutunuz. İdrar torbanızın dolmasını beklemeyiniz, yenisiyle değiştiriniz. TABURCULUK SONRASI DÖNEMDE YAŞAYABİLECEĞİNİZ SORUNLAR VE ÖNERİLER Ameliyat sonrası hastanede kalış süresi yaklaşık 2-3 gündür. Bu süre ameliyat sonrası iyileşme ve taburculuğa hazır olma durumunuza göre değişebilmektedir. Taburculuk öncesinde endişelerinizi ya da sorunlarınızı doktorunuzla ve hemşirenizle paylaşabilirsiniz. Sıvı Alımı Neden Önemli? ☺ Ameliyat bölgenizin tam olarak iyileşmesi zaman alacaktır. Ameliyat sonrası 2-3 hafta ameliyat bölgesinden kanamalar olabilir ve idrarınızda kan gelebilir. ☺ Bol sıvı almanız çok önemlidir. Bol sıvı almanız idrar yollarınızın daha sık yıkanmasını sağlayarak kanama sonrası pıhtıya bağlı idrar 138 yolunuzun tıkanmasını engelleyecek, aynı zamanda idrar yolu enfeksiyonunu ve kabızlığı önleyecektir. Beslenmede Nelere Dikkat Etmeliyim? Özel Bir Diyet Var Mı? ☺ Önerilen özel bir diyet yoktur. Daha önceki sağlık durumunuza bağlı özel bir diyet uyguluyorsanız, diyetinize devam etmelisiniz. ☺ Ameliyat bölgenizin iyileştiği bu dönemde özellikle kabız olmamaya çok dikkat etmelisiniz. Kabızlık karın içi basıncını artırarak ameliyat bölgenizde kanamaya neden olabilir. ☺ Taze meyve, yeşil yapraklı sebzeler, kepekli ekmek, erik, erik suyu gibi lifli, posalı gıdaları tüketmek ve bol sıvı almak kabızlığınızı önler. ☺ Kahve,çay, kola ve alkollü içecekleri 6 hafta içmeyiniz. Bunları almanız (mesaneyi irrite ettiği için) henüz tam iyileşmemiş olan prostatınıza kan hücum etmesine, kanama, zor idrar yapma gibi sıkıntılarınızın olmasına yol açabilir. Hangi Hareketleri Yapmamalıyım? Ameliyattan sonra 6 hafta boyunca ağır eşya kaldırmaktan kaçının. Ameliyattan sonra 6 hafta boyunca araba kullanmaktan kaçının. (oturmak ameliyat bölgesinde basınca ve buna bağlı kanamaya neden olabilir.) 6 hafta merdiven çıkmayınız. 6 hafta dik oturmayınız ve uzun süreli yolculuklardan kaçınınız. Ameliyattan sonra 6 hafta boyunca cinsel ilişkiden kaçının. 139 Ameliyat Cinsel Hayatımı Etkiler mi? ☺ Ameliyattan sonra cinsel ilişki sırasında boşalmayla beraber penisten meni hemen gelmeyebilir. Ameliyat geçiren hastalarda dokudaki değişim nedeniyle meni mesaneye geçer ve cinsel ilişki sonrasındaki ilk idrarla birlikte dışarı atılır. ☺ Ameliyat öncesi normal orgazm ve ereksiyon güçlüğü yaşamayan pek çok erkek, ameliyat sonrasında aynı düzeyde cinsel yaşamını sürdürebilir. İlaçlarımı Nasıl Kullanmalıyım? Aspirin kullanmadan önce doktorunuza danışınız. İlaçlarınızı doktorunuzun ve hemşirenizin önerdiği şekilde kullanınız. Banyo Yapabilirmiyim? ☺ Banyo yapmanızda bir sakınca yoktur fakat oturarak yapmamaya dikkat etmelisiniz. Duş şeklinde banyo yapabilirsiniz. İdrar Sondasına Nasıl Bakmalıyım? ☺ İdrar sondanızın ucu daima kapalı olmalıdır. Sondanızın ucuna idrar torbası takılı olmalıdır. ☺ Sondanın etrafı günlük ılık su ve sabunla yıkanmalıdır. ☺ Sondanın ve idrar torbasının kıvrılıp bükülmemesine özen gösteriniz. ☺ Sondanıza 4 saatten uzun bir süre idrar gelmezse doktorunuzu arayınız. (Bazı durumlarda sondanızın idrar torbasıyla birleşen 140 yumuşak kısmının avuç içinde parmaklarınızla sıkıp bırakılması suretiyle idrar sondasının ucundaki pıhtının çıkarılması sağlanabilir.) İdrar Sondası Ne Zaman ve Nerde Çıkarılacak? ☺ İdrar sondanız ameliyattan sonra genellikle 5-7. günlerde çıkarılır. ☺ İdrarda kanamanız devam ediyorsa idrar sondasının çıkarılması idrar berrak gelene kadar ertelenebilir. ☺ İdrar sondanızın çıkarılması için bulunduğunuz bölgedeki bir sağlık kuruluşuna ya da hastanemize başvurabilirsiniz. İşe Ne Zaman Dönebilirim? Mesleğinize bağlı olmakla hafta sonra işinize birlikte, ameliyat sonrası genellikle 4-6 dönebilirsiniz. Bu konuyu doktorunuzla görüşebilirsiniz. Sonda Çıkarıldıktan Sonra İdrar Kaçırma Şikayeti Olursa Ne Yapmalıyım? İdrar sondası çıkarıldıktan sonra idrar kontrolünün kazanılması biraz zaman alacaktır. Büyüyen prostat dokusunun mesane kaslarında oluşturduğu değişimler ve ameliyat sonrasında dokunun iyileşme sürecinde olması nedeniyle idrar kaçırma şikayetleri olabilir. Bu nedenle bazı erkeklerde sık idrar yapma ve idrar sızdırma görülebilir. Bu durum genellikle geçicidir. Bu durum ameliyattan genellikle birkaç ay sonra geçer. İdrarın damlaması durumunda ıslanmanızı önlemek için iç çamaşırınıza ped koyabilirsiniz. Bu dönemde perine egzersizlerini yapmanız idrarı tutmanızı sağlayan kaslarınızı güçlendirerek, idrar kontrolünü kısa zamanda kazanmanıza yardımcı olacaktır. 141 daha ☺ İdrarınızı yapmaya başladıktan sonra idrarınızı tutmaya çalışın(birkaç saniye), sonra tekrar devam edin. ☺ Bir dizinizi diğer dizinizin üzerine koyarak kalça kaslarınızı kasıp bırakın (büyük tuvaletinizi tutuyormuş gibi) bu hareketi kolaylaştırmak için sesli olarak kendinize gevşe-sıkıştır diyebilirsiniz. Bu hareketi saatte 10-20 kez tekrarlayabilirsiniz. Ne Zaman Kontrole Gelmeliyim? ☺ Ameliyat sonrası ilk 1 aylık dönem idrar yolu enfeksiyonu açısından riskli olduğundan, ameliyattan sonraki 14.günde idrar kültürü yapılmak üzere polikliniğe başvurmanız gerekmektedir. (İdrar yaparken aşırı yanma, sızlama gibi belirtiler olduğunda 14.günü beklemeyiniz, derhal doktorunuzu arayınız.) ☺ Ameliyat sonrası iyileşme döneminde bazı problemler geliştiyse ya da şikayetleriniz varsa polikliniğe başvurabilirsiniz. Patoloji Sonucunu Ne Zaman Alabilirim? ☺ Patoloji sonucunuzu ameliyatınızdan yaklaşık 15 gün sonra Üroloji Kliniğin’de doktorunuzdan alabilirsiniz. Hangi Durumlarda Doktorumu Aramalıyım? İdrarınızda kan ve pıhtı gelirse, Ateşiniz yükselirse, Testislerinizde ağrı ve şişme olursa, İdrar yaparken zorlanırsanız ya da idrar yapamazsanız, Ağrı kesicilerle geçirilemeyen aramalısınız. 142 ağrınız olursa, doktorunuzu ÖZGEÇMİŞ Ethel Yılmaz Elaltuntaş 01.09.1979’ da Hatay’da doğdu. İlkokulu Kütahya, ortaokulu Aydın’da ve lise öğrenimini Uşak’ta tamamladı. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulundan 1997-2003 yılları arasında öğrenim görerek mezun oldu. 1999 yılında Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hemşire olarak göreve başladı. 2005 yılında Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünün açmış olduğu Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalında Yüksek Lisans eğitimine başladı. Halen Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde acil servis sorumlu hemşiresi olarak çalışmaktadır. Türk Hemşireler Derneğine üyedir. Yabancı dili ingilizcedir. Evlidir. 143