“özel düztepe yaşam hastanesi medikal dergisi” Sayı: 03 Dönem: 2014 / 02 Güzellik nedir ? Liposuction Zayıflama Yöntemi Değildir! Leke Tedavisi Cilt Bakım Uygulamaları Koah ve Sigara Bebek Beklerken Aç Kalmadan İncelmek mümkün mü ? editörden Opr. Dr. Halil YENİŞEKERCİ Merhaba sevgili dostlar... Dergimizin yeni bir sayısıyla tekrar karşınızdayız. Yaprakların sararıp kızıla çaldığı, havaların yavaş yavaş kış moduna girdiği bu günlerde içinizi güzel bir konuyla ısıtmak istiyoruz. Güzellik; Güzellik nedir, zaman içinde güzellik nasıl anlamlara büründü, zamanımız insanı daha güzel görünmek için hangi olanaklara sahip, daha da önemlisi güzel ve sağlıklı olmak beraber mümkün mü, bütün bu soruların cevabını bu sayımızda hep beraber arayacağız. Sahibi: GNG Sağlık Hizmetleri Tur. İnş. San. ve Tic. A.Ş. Adına Op. Dr. Halil Yenişekerci Genel Yayın Yönetmeni: Op. Dr. Halil Yenişekerci Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Seda Kuvvet Operasyon ve İletişim: Kumsal Yurtdüzen Sorumlu Mali İşler Müdürü: Feyzullah Aslanpay Fotoğraf: Kumsal Yurtdüzen Grafik Tasarım: Sanatra Ajans Baskı: İlkim Matbaa ve Tanıtım Hizmetleri Düztepe Mah. Özdemirbey Cd. Sadıklar Sk. No: 2 Şahinbey/Gaziantep T: 0342 211 77 77 F: 0342 250 29 29 info@duztepeyasamhastanesi.com www.duztepeyasamhastanesi.com ÖZEL DÜZTEPE YAŞAM HASTANESİ GÜZELLİK MERKEZİ çalışanlarının bu sayımıza çok büyük katkısı oldu. Güzellik merkezimizin genel koordinatörü gibi her konuya kafa yorup emek veren Cildiye Uzmanımız Uzm. Dr. Esra Arısoy başta olmak üzere Plastik Rekonstriktif ve Estetik Cerrahi Uzmanımız Op. Dr. Yakup Sarıgüney, Güzellik uzmanlarımız Elmas Kader ve İmren Yılmaz, Beslenme ve Diyet uzmanımız Raife Bayel’den oluşan GÜZELLİK MERKEZİ ekibimiz yenilenen ve güncellenen makine ve ekipmanlar yardımıyla hemen tüm işlemleri merkezimizde başarıyla uygulamaktadırlar. Daha önceki lazer cihaz parkımıza eklenen yeni bir lazer cihazıyla Cildiye uzmanımız Uzm. Dr. Esra Arısoy ciltte yer alan lekelere ve damarsal kökenli kötü görüntülere başarıyla müdahele edebilmektedir. Yine Op. Dr. Yakup Sarıgüney yaptığı estetik ve rekonstriktif amaçlı ameliyatlarla şehrimizin aranılan hekimlerinden birisi olmuştur. Merkezimizin kıdemlilerinden güzellik uzmanımız Elmas Kader ve İmren Yılmaz da Cildiye Uzmanımız ve Plastik Rekonsriktif Cerrahımızın gözetiminde çok çeşitli girişimlere yardımcı olmaktadırlar. Beslenme ve Diyet Uzmanımız Raife Bayel “insanlar sağlıklı ve fit olmak için, kilo vermek için aç kalmak zorunda değillerdir” diyor. Uyguladığı özel diyet listeleri ve davranış modelleriyle insanlarımızı yeni bir görünüme kavuşturuyor. Yine bu sayımızda bazılarımızın adını duyupta ne anlama geldiğini bilmediği pek çok cilt ve saç bakım tekniklerinin açıklamasına yer verdik. Okurlarımızın pek çoğu bu konuda fikir sahibidir ama biz bir uzman ağzından bu konuda herkesi bilgilendirelim dedik. Bu konuların yanı sıra yine ilgi çeken bilim köşemiz de yine ilginç bir konuyla beğeninize sunuldu. Yeni bir sayımızda tekrar buluşana kadar sağlıklı ve mutlu kalın. yaşam reklam İÇİNDEKİLER 04 Güzellik 05 Aç Kalmadan İncelmek 4 06 Cilt Bakım Uygulamaları 08 Septorinoplasti 5 Aç Kalmadan İncelmek 6 Cilt Bakım Uygulamaları 10 Leke Tedavisi 12 Hamilelikte Doğru Bilinen Yanlışlar Güzellik 14 Vasküler Lazer 15 Genel Cerrahide Yapılan İşlemler 10 Leke Tedavisi 20 Liposiction 24 Koah ve Sigara 28 Bebek Beklerken 16 Karpal Tünel Sendromu 18 Taşınabilir Müzik: Walkman 19 Boyun ve Bel Fıtığı 20 Liposiction 21 Erkek İnfertilite 22 Estetik Operasyonlara Psikiyatrik Bakış 24 Koah ve Sigara 26 Bebek Beklerken 28 Asm Tanıtımı Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 03 Güzellik Güzellik nedir? Güzel olan nedir? Estetik nedir? hem öznel hem de nesnel niteliklere sahip olduğunu kaydetmiştir. Buna göre "güzellik, sonsuzun sonlu olarak kendini göstermesidir". Kant, güzellik deneyimini vurgular; burada özne ya da nesneden öte, deneyimin kendisi önemsenir. Çünkü Kant için güzellik, farklı bir felsefi kategori olarak nesnelerin duyusal görünümleridir ve duyusallık bu anlamda deneyimle ilintilidir. Pisagor gibi araştırmacılar da altın orana göre ölçülendirilmiş ve simetrik olan insan yüzlerinin olmayanlarınkinden daha çekici olduğunu belirtirler. Güzel, güzel olan ve güzellik gibi kavramlar üzerine Platon'dan beri süregelen birtakım tartışma ve değerlendirmeler söz konusudur. Konu üzerinde bu denli derinlemesine tartışmalar sonucunda güzelliğin bakanın gözünde olduğu söylenmekte ise de gerçekten de öyle midir? Yoksa standart bir güzellikten bahsedebilir miyiz? Sözü edilen konu sadece bir "uyum" olabilir mi yoksa “uyum” güzelliğin vazgeçilmez bir parçası mı? Değerli bir hocam güzel olanı arayan estetiğin vazgeçilmez saç ayaklarına şu gereklilikleri koyuyor ve dolaylı olarak güzelliğin tanımını veriyor: Doğallık, Uyum ve Basitlik. Yani bir "şey" algılanırken doğalsa (yapay değilse), uyumluysa (kendi içinde ve/veya bulunduğu alanda, ortamda) ve basitse (karışık değilse) kısaca güzel olarak algılanıyor. Algı prensipleri neyi nasıl algıladığımızı gösteriyor. Basit olan, yalın olan, net olan, karmakarışık olmayan, devamlılık gösteren, bütünü tamamlayan, onunla çelişmeyen, ona rağmen varlığını sürdürme iddiası taşımayan şey-nesne-obje-canlı-kişi güzel olarak algılanır ve güzel bulunur. Güzellik, bir canlının, somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren özelliğidir. Gözle görülen nesneler, kulakla işitilen bir müzik, dil ile tadılan bir yemek, koklanan bir çiçeğin kokusu gibi beş duyu ile algılananlar yanında güzel ahlak gibi soyut kavramlar da güzellikle ilgilidir. Güzel olanın bakılana değil bakana göre belirlendiğini, öznel olduğunu yaklaşıma karşılık; bir başka yaklaşım, güzelliğin tanımını, 04 bakana değil bakılana özgü olan ve simetri, oran gibi tartışılmaz matematik formüllere bağlanmış bir kurallar dizgesi olduğunu savunan, fenomenik güzellik tanımıyla açıklar. Toplumların beğenileri kültürlere ve zamana göre değişim gösterdiğinden mutlak ve ideal güzellikten bahsedilebilmenin mümkün olmadığı öznel güzellik tanımını destekleyen örneklerdir. Felsefe disiplininde güzelliği onun ve tabiatını anlamanın anahtar temalarından biri de estetiktir. Yunanca duygu, duyum ve algı anlamlarına gelir. Estetik kuramıyla bu konuda söz sahibi olan filozof Immanuel Kant, güzelliğin 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. Bu kapsamda estetik cerrahi de uygulanan cerrahi ve/veya diğer işlemler de güzel olmak için değil, işte bu "tamamla(n)mak" için yapılır. Kişinin tüm bedensel (yaş, deri, diş, saç, boy vb.) ve estetik değer yüklediği vücut ve yüz üniteleri de tek başlarına ve/veya hep beraber bu bütünün tamamlanması anlamında ve daha iyisi uyumu anlamında tamamlanma ihtiyaçları oranında güzel bulunurlar. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Op.Dr. Yakup SARIGÜNEY Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Aç Kalmadan İncelmek Sağlık, yalnız hastalık ve sakatlığın olmayışı değil; bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir (WHO). İnsan sağlığı; beslenme, genetik yapı, iklim ve çevresel koşullar gibi birçok etmenin etkisi altındadır. Bu etmenler arasında en önemlisi beslenmedir. Beslenme; insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin ögelerinin tüketilmesi ve bunların vücutta kullanılmasıdır. Doğru, yeterli ve dengeli beslenme, sağlıklı yaşamın temelidir. Yanlış beslenme alışkanlıkları, başta pek çok kişinin sorunu olan şişmanlık, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, kas ve kemik hastalıkları, şeker hastalığı gibi pek çok hastalığa zemin hazırlar, yaşam kalitesini ve süresini düşürür. Aç kalmadan zayıflamak mı? Yıllarca insanların hafızasına popüler diyetler dediğimiz (kalorisi çok düşük, besin ve besin öğelerinden kısıtlı) diyetler yerleştirilmeye çalışıldı. Sağlıklı beslenme kısmı hep atlandı. Peki sağlıklı beslenerek ve doyarak ideal kilonuza gelmek mümkün mü? Ağırlık kaybı programlarında öncelikle dikkat edilmesi gereken hususlar: Tüm besin gruplarını içeriyor mu? Her grup için yeterli porsiyon ölçüsü var mı? Yiyecekler sizin yaşantınız içinde keyif alabileceğiniz türden mi? Programınızda kolaylıkla temin edebileceğiniz yiyecekler var mı? Sevdiğiniz yiyecekler var mı? Yiyecekler sizin bütçenize ve yaşam tarzınıza uygun mu? Düzenli fiziksel aktivite ekleyebildik mi? Sağlıklı beslenme programı; karbonhidrat, protein ve yağdan belirli ölçülerde içerir ve vücudunuzun tüm kaynaklardan yeteri kadarını alması sağlanarak, işlevlerini en iyi şekilde gerçekleştirmesi hedeflenir. Yeterli ve dengeli beslenerek daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek için işte size bazı öneriler: • Yemek yemekten korkmayın, canınızın istediği besini ölçülü olmak kaydıyla tüketebilirsiniz. • Kesinlikle öğün atlamayın. 3 ana 3 ara öğün şeklinde az ama sık öğünler planlayın. Bu durum metabolizmanızın %35 daha hızlı çalışmasını sağlayacaktır. • Gazlı ve şekerli içecekler normalden daha fazla kalori içerir. Ayrıca sağlık açısından herhangi bir katkısı olmaz. • Yağda kızartmalar yerine fırınlanmış, ızgara edilmiş ya da haşlanmış besinleri tercih edin. Yağlı soslardan (mayonez vs.) uzak durun. Ancak bunu yaparken yağı tamamen hayatınızdan çıkarmayın. Yağlar yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan besin maddelerinden biridir. Enenrji verirler ve yağda eriyen vitaminlerin vücudumuza faydalı olmasını sağlarlar. • Yüksek oranda yağ ve doymuş yağ içeren; salam, sosis, sucuk, pastırma gibi besinlerden uzak durun. • Asla yanmış yağ kullanmayın. • Et tercihiniz kırmızı etten daha fazla beyaz et olsun. • Ekmeği hayatınızdan çıkarmayın (tabi ki ölçülü olmak kaydıyla), ekmek tahıl grubudur ve B vitaminleri açısından zengindir, mümkünse tam tahıllı olanını tercih edin. • Haftada 2-3 kez kurubaklagil tüketmeye özen gösterin. • Günde 2-3 porsiyon süt grubu (süt-yoğurt-peynir) tüketmeye özen gösterin. • Olabildiğince taze sebze meyve tercih edin, koyu yeşil yapraklı, kırmızı ve turuncu meyve sebzeler ilk tercihimiz olsun. • Dolabınızda tüketebileceğiniz sağlıklı besinlere yer verin. • Alışverişe aç karnına çıkmayın ve muhakkak liste yapın. • Yemek yemeden önce su tüketmeye özen gösterin. Televizyon ya da bilgisayar karşısında birşeyler yemekten sakının. • Yemek yerken iyice çiğneyin, h er lokmadan sonra elinizden kaşığı bırakın. • Yemek tabaklarını küçültmek, su bardaklarını büyütmek doygunluk açısından size yardımcı olacaktır. Diyet kişiye özel planlanmalıdır. Bu nedenle düşük kalorili, aşırı kısıtlı, popüler diyet listelerini uygulamak size faydadan çok zarar sağlayacaktır. Kalıcı kilo kaybını ancak size özel planlanan dengeli ve sağlıklı beslenme programı ile başarabilirsiniz. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Raife Bayel Diyetisyen Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 05 Cilt Bakım Uygulamaları Kimyasal Peeling, cildi canlandırmak amacıyla uygulanan, kimyasal maddelerle cildin hasarlı üst kısmının "soyulması" işlemidir. KİMYASAL PEELİNG SAÇ MEZOTERAPİSİ PRP TEDAVİSİ Kimyasal Peeling, cildi canlandırmak amacıyla uygulanan, kimyasal maddelerle cildin hasarlı üst kısmının "soyulması" işlemidir. Bu şekilde daha parlak, genç, temiz bir cilt görünümü kazanılır. Leke tedavisinde meyve asitli peelingler ve TCA peeling tedavide kullanılabilir. 1-4 hafta aralıklarla ortalama 3-5 seans tedavi gerekmektedir. Saç mezoterapisi saç dökülmesinde yardımcı tedavi olarak kullanılmaktadır. Saç dökülmesinin durdurulması ve yeni saç gelişimi sağlanabilmektedir. Saç mezoterapisi saçlı deride dolaşımı düzenler. Kan dolaşımını canlandırır. Saç için faydalı maddeler, vitamin ve minerallerin direk saçlı deriye verilmesi saç sağlığını olumlu etkiler. Saç mezoterapisi saç yağ salgılanmasını düzenleyebilir, diğer saç dökülmesi tedavileri ile kullanılabilir. Tedavilerin etkinliklerini arttırır. Saç ekimi tedavilerinden önce ve sonra uygulanabilir. Kök hücre mantığından yola çıkan PRP (Platelet Rich Plasma) yöntemi kırışıklık, leke, cilt yenileme, yara izi, sivilce izleri ve saç dökülmesi tedavisinde kullanılmaktadır. PRP tedavisi, hastanın kendi kanı alınarak, 8 dakika boyunca 3000 devir/dakika santrifüj edilir. Santrifüj sonucu kırmızı kan hücrelerinden ayrışan plazma kısmı, mezoterapi veya dolgu yöntemi ile cilde uygulanır. PRP tedavisinde elde edilen bu plazma yoğun trombosit (pıhtı hücreleri) ve lökositler (beyaz kan hücreleri) mevcuttur. Aktive olmuş trombositler ve lökositler büyüme faktörleri salgılar. PRP yönteminde büyüme faktörleri kök hücrelerin göçünü ve çoğalmasını tetikler. Böylece dokuda yenilenme meydana geldiği düşünülmektedir. Bu yöntemin en önemli avantajı hastanın kendi kanından elde edilmiş olması ve alerji riski taşımamasıdır. PRP yöntemi 2-4 haftalık aralarla 3-4 seans yapılması gerekir. Cildi yoğun şekilde onaran PRP yöntemi ve leke lazerlerinin birlikte kullanılması lekelerin kaybolmasını veya azalmasını sağlayabilir. Aynı zamanda cildin gençleşmesine de katkıda bulunur. Kimyasal Peeling Nasıl Etki Eder? Zamanla ciltteki kollajen ve elastin liflerde bozulma olur. Bunun sonucunda ince çizgiler ve kırışıklıklar oluşur. Kimyasal Peeling ile daha bol ve daha iyi organize olmuş yeni dokuların oluşması sağlanır. Cildin üzerindeki hasarlı kısımın ayrılması ile daha sağlıklı; rengi ve dokusu daha güzel bir cilt oluşur. Peeling Tedavisi Hangi Problemlerde Kullanılır? Saç mezoterapisi seansları şikayete göre değişmekle birlikte ortalama 10 seans yapılmalıdır. İşlemin etkinliği 3-4 seanstan sonra görülmeye başlar. Saç tellerinde kalınlaşma ve saç sıklığında çoğalma görülebilir. Saç mezoterapisi seansları başlangıçta 1-2 haftada bir yapılabilir, daha sonra seans aralıkları açılabilir. Akne (sivilce) tedavisi Aknelerin iyileştikten sonra bıraktığı izlerin (skarların) tedavisi Kırışıklıklar ve ince çizgilerin giderilmesi Ciltteki açık porların kapanması Eldeki yaşlılık lekeleri giderilmesi Gebelik lekelerinin giderilmesi Yaşlılık ve güneş lekelerinin tedavisi Yaşlanma etkilerini geciktirmek için peeling tedavisi uygulanmaktadır. Kimyasal peeling işlemi ile alttan yeni deri hücre yapımını uyardığı için sanılanın aksine deriyi incelmez, üstteki kaba ve pürüzlü tabaka kaybolur. 06 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. CİLT BAKIMI DERMAROLLER KRİYOTERAPİ Cilt bakımı sadece estetik açıdan değil, sağlık açısından da cildimizin temizlik ve bakımına özen göstermek, yaşımız ilerledikçe oluşacak kırışıklıklar ve deformasyon gibi problemlerin önlenmesi açısından çok faydalıdır. Aksi takdirde UV ışınları, makyaj, serbest radikaller, sigara, stres, hava değişimleri ve yanlış beslenme cildimizi olumsuz yönde etkiler ve genç yaşta olmamıza rağmen yorgun ve solgun görünmemize neden olur. Cildimizin canlılığı, parlaklığı ve diriliği en önemli sağlık göstergelerindendir. Dolayısıyla 20’li yaşlardan itibaren her kişinin temizlik, bakım ve koruma amaçlı olarak ayda 1 kez cilt bakımı yaptırması çok faydalıdır. Cilt bakımı yaparken doğru ürün seçimi çok önemlidir. Bu yüzden hangi ürünün kullanılacağına karar verebilmek için bakıma başlamadan önce kapsamlı bir cilt analizi yapılması gerekmektedir. Yağ, nem ve elastikiyet oranı göz önünde bulundurularak cildin yağlı, kuru, normal, olgun ya da hassas olduğuna karar verebiliriz. Dermaroller yönteminde, üzerinde çok ince çelik iğneler olan silindir şeklindeki cihaz problemli alanda gezdirilir. Sivilce (akne) iz 0,25 mm genişlikte 1,5-2 mm uzunlukta iğneler kullanılır. Mikroiğneler ciltte mikrodelikler açar. Mikroiğnelerin oluşturduğu mikrokanallar, cilt tarafından yara gibi algılanır. Cildin doğal yara iyileşme sürecinde ortaya çıkan büyüme faktörleri, kollajen, elastin ve hyaluronik asit yapımı tetiklenir. Bunun sonucu olarak o bölgede cilt yenilenmesi meydana gelir. Kriyoterapi, dondurma, kar ya da soğuk tedavisi olarak da bilinir. Uygulanan bölgede hastalıklı dokuları yok etmek için doku harabiyetine neden olarak etkisini gösterir. Hangi hastalıklarda kullanılabilir? Siğiller (genital bölge siğilleri dahil), Molloskum kontagiozum, Güneş lekeleri Epidermal kistler, Keloid, Seboreik keratoz, Aktinik keratoz, Keilit, Dermatofibrom, Alopesi areata (pelad), Şiddetli akne, Tırnak batması, Bazal hücreli cilt kanserinde uygulanmaktadır. Mikroiğneler cilde uygulanan krem, losyon, serum gibi ürünlerin derinin alt tabakalarına geçişini 200 kat arttırır. 2-4 hafta aralıklarla uygulanabilen yöntemin sonuçlarının iyi olabilmesi için en az 4-6 seans yapılması gerekmektedir. Yaz aylarında rahatlıkla uygulanabilir. PRP ile kombine edilerek etkinliği artırılabilir. Lazer tedavileriyle birlikte veya lazer tedavilerinden önce veya sonra tamamlayıcı tedaviler olarak tercih edilebilir. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Uzm.Dr. Esra ARISOY Dermatoloji Uzmanı Cilt bakımı yaklaşık 1 saat sürer ve bu süre içerisinde sırası ile süt ve tonik ile temizleme, peeling, ozon ve buhar, serum ve ampul emilimi yüz masajı, maske, yüksek frekans ve kremleme işlemleri uygulanır. Bu uygulamalar ile cilt temizlenir, tıkalı gözenekler açılır, kan dolaşımı hızlandırılır, nem depo edici ve hücre yenileyici işlemlerle taptaze canlı bir görünüm ortaya çıkar. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 07 Septorinoplasti Septorinoplasti burun boşluğunu ikiye ayıran kıkırdak ve kemikten oluşan septumdaki mevcut eğriliklerin burun estetik operasyonu ile birlikte düzeltilmesi işlemidir. Ameliyat sonrası dönemde burun içinde plastik splintler ve dış kısımda özel alçı bulumaktadır. Alçı ve splintleri 1 hafta sonra alarak flaster sargı yapmaktayız. Flaster sargıyı ise 1 hafta sonra çıkarıyoruz. İşe dönme süreci hasta kendini iyi hissettiği takdirde ve aşırı efor gerektirmeyen bir işte çalışıyor ise 1 haftanın sonunda olmaktadır. Tavsiyemiz, 2 hafta sonra, burun dış kısmında herhangi bir bandajın yer almadığı süreçte işe başlanmasıdır. Ameliyat sonrası 24 saatlik dönemde burun kenarı ve göz altlarına buz tatbiki uygulatıyoruz. Alçı ve bandajların gevşememesi için aşırı mimik hareketlerinden kaçınmasını tavsiye ediyoruz. Kuaför usülü saçlarını yıkamasını, dişlerini kibarca fırçalamasını öneriyoruz. Septorinoplasti burun boşluğunu ikiye ayıran kıkırdak ve kemikten oluşan septumdaki mevcut eğriliklerin burun estetik operasyonu ile birlikte düzeltilmesi işlemidir. Burnun solunan havanın nemlendirilmesi, ısısının ayarlanması, partiküllerden temizlenmesi, nazopulmoner refleks yoluyla ventilasyonun optimizasyonu, ses rezonansına olan katkısı gibi önemli işlevleri bulunmaktadır. Bu önemli işlevleri yanında burun yüzün önemli bir estetik parçasıdır. Burun şeklindeki estetik kusurlar tüm yüz yapısındaki kompozisyonu bozarak bakış, yüz ifadesi, üst dudak yapılarının konumu, çenenin görece pozisyonunu etkilemektedir. Dolayısıyla burun şekli tüm yüz yapılarının içerisinde bir bütünün parçası olarak değerlendirilmelidir. Diğer taraftan burundaki bazı estetik problemler burun fonksiyonlarını da etkilemektedir. Örneğin burun ucundaki düşüklük, burun sırtındaki düzensizlik, çöküntü ve eğrilikler estetik problem yanında fonksiyonel açıdan da sorun oluşturarak nefes almayı güçleştirmektedir. Dolayısıyla rinoplasti terimi içerisinde fonksiyonel düzeltmede yer alır. Septorinoplasti operasyonu burnun fonksiyon ve estetik açıdan düzeltilmesini amaçlayan bir operasyondur. Burun septumunda oluşan eğrilikler doğuştan olabildiği gibi, doğum esnasında ve sonrasında maruz kalınan darbelere bağlı büyüme noktalarının etkilenmesi neticesinde de ortaya çıkabilmektedir. Erişkin dönemdeki travmalar da 08 aynı şekilde burun kemik ve kıkırdak yapılarını doğal olarak etkilemektedir. Burnun dış görünümünü ise yine aynı şekilde gelişme çağında ve sonrasında maruz kalınan darbeler ile genetik faktörler etkilemektedir. Septorinoplasti ameliyatının en önemli aşaması ameliyat öncesi muayene, değerlendirme, hastanın beklentilerinin tam olarak anlaşılmasıdır. Beklentilerin gerçekçi olup olmaması çok önemlidir. Gerçekçi olmayan beklentiler hasta ile açık bir dille konuşulmalı, hastanın çekilen fotoğrafları üzerinde ameliyat sonrası görünümle ilgili optimum konsensüs sağlanmalıdır. Bazen ikinci kez ameliyat gerekebileceği ve oluşabilecek komplikasyonlar hastaya anlatılmalıdır. Ameliyat öncesi konka (burun eti), polip, sinüzit problemleri varsa tespit edilerek ameliyat esnasında düzeltilmelidir. Bazı hastalar burun tıkanıklığından yakınmazlar ancak rinoplasti öncesi çok sorun oluşturmayacak düzeydeki septum eğrilikleri, burun eti büyümeleri, ameliyat sonrası burun çatısındaki küçülme ve daralmaya bağlı olarak burun tıkanıklığına neden olmaktadır. Bu nedenle ameliyat esnasında yeterli pasajı oluşturacak şekilde bu deformiteler düzeltilmelidir. Septorinoplasti ameliyatını kliniğimizde 1 ile 3 saat arası sürede genel anestezi altında gerçekleştirmekteyiz. Çoğunlukla hastalarımızı aynı gün taburcu ediyoruz. 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. Yatarken baş yüksekte yatmasını, tam sağına ya da tam soluna (45 dereceden fazla) yatmamasını tavsiye ediyoruz. Ameliyat sonrası 2 haftalık dönemde koşma, spor yapma, cinsel ilişki gibi efor gerektiren aktiviteleri yasaklıyoruz. Sümkürme hareketi yapmamasını, ıkınmamasını ve hapşururken ağzını açarak hapşurmasını öneriyoruz. Alçı ve splintleri aldıktan sonra burun açıcı sprey ve burnun temizliği ve nemlenmesine yönelik medikasyon öneriyoruz. Ameliyat sonrası 2 ay gözlük takılmamasını ve burun cildinin güneş ışınlarına karşı korunmasını öneriyoruz. Yine bu dönemde burun bölgesine darbe almamaya azami özen gösterilmesini vurguluyoruz. Ameliyatımı Plastik Cerraha Mı, Yoksa Kulak Burun Boğaz Hekimine Mi Yaptırmalıyım? Septorinoplasti ameliyatı her iki bölüm hekimleri tarafından tek başına gerçekleştirilebilmektedir. Seçim yapmanız gereken konu bölüm değil hekimdir. Burun ameliyatı bir şey değil de sonrasında alçı ve tamponların alınması beni çok korkutuyor. Canım çok yanar mı? Hayır. Burun içine koyduğumuz plastik malzemeden yapılmış yumuşak materyallerin burun içerisinden çıkarılması, alçının alınması çok az ağrıya neden olmaktadır. Daha önceki dönemlerde burun içine yerleştirilen materyallerin alınması süreciyle ilgili anlatılan kötü anılar sizi endişelendirmesin. Ameliyat Sonrası Dönemde Olumsuzluklarla Karşılaşabilirim? Ne Gibi Kanamanız biraz fazla olabilir. Yine kanamaya bağlı erken veya geç dönemde müdahale ve tampon uygulaması gerekliliği ortaya çıkabilir. Göz çevresinde şişlik ve morluklar fazla olabilir. Septum kıkırdağı ile kıkırdağı besleyen tabaka arasında kan birikmesi, geç dönemde iltihap birikmesi olabilir ve bunun boşaltılarak tekrar tampon konulması gerekebilir. Burun septumunda delik oluşabilir. Burun kıkırdağının tekrar eğilmesi, burun şeklinde ameliyat sonrası görülebilecek deformiteler 2. kez ameliyatı gerektirebilmektedir. Tekrar ameliyat ettiğimiz hatalar % 10’dan azdır. Burun Estetiği Sonrası Çöküntü Olur Mu? Burunda Düşme, Gereğinden fazla doku çıkarılmadığı ve usulüne uygun yapıldığı sürece septorinoplasti sonrası bu durum nadirdir. Burnumun Şeklini İstediğim Şekle Getirebilir Misiniz? Böyle bir beklenti baştan operasyonu başarısız kılacak bir durumdur. Öncelik burundaki kusurların ortadan kaldırılarak burun şeklinin yüzle uyumlu bir kompozisyonda olmasını sağlamaya yönelik olmalıdır. Yapılan düzeltmeler fizyolojiyi bozmamalı ve doğal görünmelidir. Unutulmamalıdır ki burun, yüzün estetik bir parçasıdır ve güzel olan her burun şekli her yüzde güzel durmaz. Ameliyat Sonrası Burnumda İz Kalır Mı? Açık teknik septorinoplastide burun deliklerini ikiye ayıran kısımda cildin en dar yerinden kesi yapılmaktadır. Kesinin uzantısı burun içinde devam eder. Nadir görülen keloid oluşumu dışında iz kalmaz. Açık Ameliyat Mı Kapalı Ameliyat Mı Tavsiye Edersiniz? Hangisi İyidir? olmaktadır. Yaklaşımı belirleyen cerrahın tercihleri ve deformitenin boyutlarıdır. Benim kişisel tercihim açık tekniktir. Kapalı tekniği, minimal kemeri olan hastalarda, nazal kemikteki aks deviasyonlarında, sefalik rezeksiyonla düzelebilecek rotasyon kusurlarında yapıyorum. Gelişimsel olarak oluşmuş kıkırdak deformitenin eşlik ettiği eğri burunlarda açık tekniği tercih ediyorum. Ameliyatı Çekiçle Kırarak Mı Yapıyorsunuz Yoksa Lazerle Mi Yapıyorsunuz? Septorinoplasti ameliyatında lazer kullanmıyoruz. Ameliyatta kıkırdak dokuları bistüri ile keserek düzeltiyoruz. Kemik yapıları ise çekiç ve keski yardımıyla keserek ya da törpü ile törpüleyerek şekillendiriyoruz. Septorinoplasti Ameliyatını Hangi Mevsimde Önerirsiniz? Ameliyat sonrası bakım önemlidir. Her dönemde yapılabilir. Güneş gözlüğü takılamayacak oluşu, güneşten korunma gerekliliği nedeniyle yaz dönemi dışında yapılmasını tavsiye ediyorum. Septorinoplasti Yapılmalıdır ? Ameliyatı Hangi Yaşta 18 yaş sonrası yapılmalıdır. Septoplasti ve Yapılmalıdır? Rinoplasti Beraber rinoplastide kullanabilmekteyiz. Ayrıca septum kıkırdağı rinoplastide kullanacağımız en ideal greft kaynağıdır. Bu da bize önemli bir avantaj sağlamaktadır. Aynı seansta hem fonksiyonel hem de estetik sonuç almak daha uygundur. Kaldıki burun uç kısmındaki düşüklük, burun sırtı kıkırdak yapıdaki deformiteler, septum kıkırdağındaki ileri derecedeki düzensizlikler iki ameliyatın birlikte yapılmasını zorunlu hale getirmektedir. Ameliyat Sonrası Burnumdaki Morluklar Ne Zaman İner ? Şişlik ve Ameliyattan sonra göz altlarında şişlik ve morluklar oluşmaktadır. Bunlar 15-20 gün içerisinde kaybolmaktadır. 2 ay sonra şişlikler büyük oranda inmektedir. Şişliklerin tam inmesi ve burun şeklinin oturması 6 ay ile 1 yılı bulmaktadır. Bu Kadar Zahmet Çekerek Septorinoplasti Ameliyatı Olmama Değer Mi? Tavsiye Ediyor Musunuz? Kesinlikle tavsiye ediyorum. Güzel ve rahat nefes alan bir burun kendine güveni artırır. Mutlu bir yüz ifadesine, aynalara ve objektiflere dost bakışlara katkıda bulunur. Yeme içmeden aldığınız tat artar. Uyku kaliteniz, koku almanız iyileşir. Kısaca yaşam kalitenizi bir üst basamağa taşır. Mi Sağlıklı, mutlu ve güzelliklerle bezenmiş bir yaşam diliyorum. Beraber yapılmasını tavsiye ediyorum. Septum kıkırdağından çıkardığımız düzensiz kısımları Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Op.Dr. S.Mehmet CEYLAN KBB Uzmanı Klasik bilgiye göre burun uç kısmında ve burun deliklerinde asimetri yoksa kapalı teknikle ameliyatın yapılabileceği yönündedir. İki yöntem arasında burnu ortadan ikiye ayıran cilde yapılan küçük kesi dışında başlangıç açısından fark yoktur. Ancak açık teknikte görüş daha iyidir. Daha fazla ve rahat bir şekilde dikişle ve eksizyonlarla düzeltme imkanı olmaktadır. Kıkırdak greftler ile augmentasyon simetrinin sağlanması, amaçlanan görünümün elde edilmesi imkan dahilinde ve daha kolay Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 09 Leke Tedavisi Hiperpigmentasyon aslında tanısal bir isimlendirme değildir. Sadece derideki normal dışı lekelenmeleri tanımlar. Hiperpigmentasyon birçok deri hastalığında gözlenebilen bir bulgudur. Hiperpigmentasyon aslında tanısal bir isimlendirme değildir. Sadece derideki normal dışı lekelenmeleri tanımlar. Hiperpigmentasyon birçok deri hastalığında gözlenebilen bir bulgudur. Cilt lekelerinin ana oluş mekanizması, deriye rengini veren melanosit isimli hücrelerin sayıca artması veya fonksiyonel olarak aşırı çalışmasıdır. Bir cilt lekesi: • Güneş lekesi • Hamilelik lekesi • Yaşlılık lekesi • Doğuştan lekeler • Alerji lekeleri • Sivilce izleri • Cilt yaralarindan sonra gelişen lekeler • Çil (Efelid, Lentigo) • Deri benleri (Nevus, Seboreik keratoz, Becker’s nevus vb.) şeklinde yer almaktadır. Cilt lekelerinin tedavileri lekenin cinsine göre değişmektedir. Leke tedavisinde mutlaka bir cilt doktorunun değerlendirmesi gereklidir. Leke tedavilerinde başlıca: • Lazer yöntemi • Işık tedavileri • Kryoterapi (sıvı azot ile dondurma tedavisi, buz tedavisi) • Kimyasal peeling • Meyve asitli peeling • Leke açan kremler yöntemleri kullanılmaktadır. Leke tedavisinde en önemlisi doğru teşhistir. 10 Doğru teşhis sonrası cilt doktoru tarafından gerekli ve uygun tedaviler yapılır. Yüzdeki Güneş Lekeleri (Melazma) Güneş lekeleri (melazma) türü lekeler doğuştan olmayan genellikle yüzde görülen kahverengi oluşumlardır. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Yüz bölgesinde sıklıkla iki taraflı ve simetriktir. Güneş lekesi histolojik olarak yüzeysel, derin ve karışık tip olarak ikiye ayrılır. Yüzeysel güneş lekeleri tedaviye daha iyi yanıt verir. Güneşlenme, hamilelik, hormon tedavileri ve doğum kontrol hapları güneş lekesini tetikler. Güneş lekesi oldukça yaygın bir problemdir. Genç kadınlarda görülme oranı yüksektir. Koyu tenli kişilerde daha sık ortaya çıkar. Nedeni bilinmemektedir. Yüzdeki güneş lekeleri genellikle üst dudak yanaklar ve alın gibi güneşe açık bölgelerde gözlenir. Nadiren çene ve ön kollarda oluşabilir. Deriden koyu renkli düzensiz sınırlı deriden kabarık olmayan lekeler şeklinde kendini gösterir. Derin tip güneş lekesi, mavi-gri, karışık tip güneş lekesi, kahve-gri refle verebilir. Güneş lekesi genellikle yaz aylarında ve solaryum sonrasında koyulaşma eğilimi gösterir Wood’s lamb (ultraviyole lamba) güneş lekesinin derinliğini tespit edebilir. Wood’s lambası ile leke belirginleşiyor ise yüzeysel; değişiklik olmuyorsa derindir. Güneş lekesi yani melazmalı hastaların sürekli geniş spektrumlu 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. güneşten koruyucu kullanmaları ve solaryum benzeri yapay ışık kaynaklarından uzak durmaları gerekir. Hormon ilaçları ve doğum kontrol hapları çok gerekmedikçe kullanılmamalıdır. Yüzdeki Güneş Lekeleri (Melazma) Nasıl Geçer? Güneş lekesi (melazma): tedavisinde sürülerek kullanılan leke kremleri, ağızdan alınan antioksidan haplar, lazer tedavileri ve kimyasal peelingler tek başına veya birlikte kullanılabilirler. Güneş lekeleri (melazma) şikayeti olanların düzenli olarak yaz kış, gün içinde 4 saatte bir en az 30 faktörlü güneşten koruyucu ürünler kullanmaları gerekir. Ayrıca güneşten koruyucu kullanırken bile çok fazla direk güneşe maruz kalınmamalı, gölgede durmaya özen göstermeli ve şapka, gözlük takılmalıdır. Güneş lekesi (melazma) yani melazma tedavisinde dikkatli olunmalıdır. Leke tedavisi yapılırken çok agresif tedavilerden kaçınmak gerekir, bu durum lekeyi tetikleyebilir. Güneş lekesine (melazma) çözümler: • Lazer tedavileri • Leke açıcı kremler • Kimyasal peeling • Mezoterapi- PRP Lazerle güneş lekesi (melazma) tedavisi: Leke tedavisinde kullanılan lazerler, soyarak veya renk hücrelerini (melanosit) tahrip ederek etkili olmaktadır. • Intense pulsed light (IPL) • Pulsed dye lazer (510 nm) • Q- switched ND: YAG lazer (1064 nm) • Fraxionel lazerler Lazer tedavileri, bu tür lekelerde kullanılabilir. Ancak dikkatli olunmalıdır. Lekelerde artış veya kısa sürede lekelerde tekrar görülmektedir. Güneş lekeleri (melazma) için krem: Güneş lekeleri tedavisinde, ilaçlar genel olarak krem olarak kullanılmaktadır. Leke tedavisinde kullanılan maddeler tedavide farklı mekanizmalarla etkili olurlar. Leke ilaçlarının başlıca etki mekanizmaları şunlardır: • Renk maddesi (melanin) oluşumunda görevli, Tyrosinase enzimini baskılar, • Renk maddesinin (melanin) melanositlerden diğer hücrelere geçişini engeller, • Renk hücreleri melanositlere zarar verir, • Cildi yeniler (antioksidan krem ve haplar, retinoidler, meyve asitleri) Yüzdeki güneş lekeleri (melazma) için kimyasal peeling: Leke tedavisinde meyve asitli peelingler ve TCA peeling tedavide kullanılabilir. 1-4 hafta aralıklarla ortalama 5 seans tedavi gerekmektedir. Kimyasal peeling cildi yenileyerek ve kullanılan leke ilaçlarının emilimini arttırarak etkili olabilmektedir. Kimyasal peeling koyu tenli kişilerde dikkatli uygulanmalıdır. Derine kaçan kimyasal peeling işlemlerinde lekelerde artış olabilir. Bu yüzden kimyasal peeling çok dikkatli uygulanmalı, cildi soymak adına agresif davranılmamalıdır. Ters tepebilir. Yüzdeki güneş lekeleri (melazma) için mezoterapi ve PRP: Leke tedavisinde leke bölgesine, deri altına küçük miktarlarda C vitamini, glutation, transexamic asit, pyrüvic asit gibi maddelerin enjekte edilmesi leke rengini açabilmektedir. Klasik bir yöntem olmayıp diğer yöntemler başarılı olmadığında düşünülebilir. Plazma yani PRP yöntemi leke giderilmesinde lazer ile kombine edildiğinde leke tedavisinde başarılı olabiliyor. Genel olarak cildin lekeli kısımları güneşten daha fazla hasar görmüş cilt alanlarıdır. PRP yöntemi leke tedavisinde 2-4 haftalık aralarla 3-4 seans yapılması gerekir. Cildi yoğun şekilde onaran PRP yöntemi ve leke lazerlerinin birlikte kullanılması lekelerin kaybolmasını veya azalmasını sağlayabiliyor. Aynı zamanda cildin gençleşmesine de katkıda bulunuyor. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Uzm.Dr. Esra ARISOY Dermatoloji Uzmanı Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 11 Hamilelikte Doğru Bilinen Yanlışlar Şehir efsanelerinde en çok rastlanan konularından biri hamilelik... Pek çok anne adayı hamile kalınca hayatına bazı kısıtlamalar getirir. Bu kısıtlamalardan bazılarının ise hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Sağlık ile ilgili pek çok konuda kulaktan kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgiler kimi zaman hayatı zorlaştırıyor. Gaziantep Yaşam Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Sema İyiköşker hamilelikle ilgili doğru bilinen yanlışları açıklıyor: Gebelikte Jinekolojik Muayene Zararlıdır! Yanlış Hiçbir yakınma olmasa bile gebeye, kadın-doğum doktoruna ilk başvurduğu zaman genel bir jinekolojik muayene yapılmasında fayda vardır. Bu muayene sırasında papsmear alınması, olası enfeksiyonların ortaya çıkarılması, genital bölgede doğumu riskli hale sokabilecek patolojik durumların saptanması mümkündür. Jinekolojik muayene düşük riskini arttırmaz. Gebelikte Birkaç Tane Sigaranın Zararı Olmayabilir! Yanlış Gebelikte içilen sigara bebeğe zararlıdır. Günlük içilen sigara sayısı arttıkça sigaraya bağlı olarak, düşük doğum tartılı bebek gibi normal dışı durumların ortaya çıkma riski artar. Bu yüzden gebe kalmayı planladığınız andan itibaren ya da en geç gebe kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren sigarayı bırakınız. Sık Yapılan Ultrasonun Bebeğe Zararı Vardır! Yanlış Ultrason insan kulağının duyamayacağı ses dalgalarıyla çalışmaktadır. Bugüne kadar bu ses dalgalarının canlı dokuya zarar verdiği yönünde bir bulguya rastlanmadığından gebelik esnasında yapılan ultrasonun anne adayına ve bebeğe bir zarar vermediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Problemli gebeliklerde gerektiğinde fetus gelişimini ve sağlığını takip etmek için periyodik kontroller dışında ultrason takipleri yapılması faydalıdır. Gebelikte Saçların Boyatılması Zararlıdır! Kısmen Doğru Gebelikte saç boyatılması için organ gelişiminin bittiği üç ay sonrasını beklemekte fayda vardır. Zira boya esnasında ve özellikle de "dip boya" olarak tabir edilen işlem esnasında kullanılan kimyasal maddeler saçlı deriden kana ve buradan da bebeğe ulaşabilmektedir. Saç boyatılmasının bebek üzerindeki etkileri konusunda şu anda fazla bir çalışma olmadığından bu önlemleri almak şu an için en mantıklı yol gibi gözükmektedir. Perma ise gebeliğin hiçbir döneminde uygulanmamalıdır. Gebelikte Diş Tedavisi Yapılamaz! Yanlış Gebelikte diş hekimine rutin kontrollere gitmeye devam ediniz. Kontrollerden birinde eğer diş hekiminin bir müdahale yapması gerekirse bu müdahalenin ilk üç aylık dönem geçtikten sonra yapılması tercih edilir. Ancak abse tedavisi gibi bir durum söz konusuysa bu acil bir durumdur ve mutlaka tedavi edilmelidir. Gebelikte Cinsel İlişki Zararlıdır! Yanlış Gebelikte bir problem olmadığı ve özel bazı durumlar sözkonusu olmadığı sürece gebeliğin hiçbir döneminde cinsel ilişki sakıncalı değildir. Gebelikte İlk Ayda Görülen Leke Tarzı Kanamalar Olağan Sayılabilir! Yanlış İlk 3 ayda görülen kanamalar düşük tehlikesi belirteci olabileceği için mutlaka doktora başvurarak ultrasonografi ile bebeğin gelişimi ile ilgili bilgi almak gerekmektedir. 12 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. Annenin Aşırı Hareketliliği, Ağır Kaldırması Veya Yükseğe Uzanması Düşüğe Sebep Olabilir! Yanlış Erken gebelikte ortaya çıkan düşüklerin %50’sinden fazlası bebekte tesadüfi olarak ortaya çıkan ve tekrarlayıcı özelliği bulunmayan kromozom anomalilerine bağlı meydana gelir. Dolayısıyla düşüklerin birçoğu ‘doğal seleksiyon’dur. Tüm Gebelik Boyunca Gebelerin Vitamin Hapları Alması Gereklidir! Yanlış Gebelikte bazı özel durumlar hariç düzenli vitamin kullanımına gerek yoktur. Düzenli beslenerek, gebelik dönemi boyunca ihtiyaç duyduğunuz vitaminlerin tümü alınabilir. Düzensiz beslenip vitamin ilaçlarına güvenmek yanlıştır. Ancak erken gebelik dönemindeki şiddetli bulantı ve kusmalarda ve ileri derecede beslenme yetersizliği gösteren gebelerde ise düzenli beslenme tavsiyelerine ek olarak vitamin tedavisi elbette verilmektedir. Kan Testleri Normalse Ve Yeterli Beslenme Söz Konusu İse Gebenin Demir İlaçları Almasına İhtiyacı Yoktur! Yanlış Demir içeriği yüksek gıdalarla beslenilse bile, gebelikte ihtiyaç duyulan demiri alabilmek için belli bir gebelik haftasından sonra düzenli olarak demir içeren ilaçlar kullanmalısınız. Alacağınız demirin bebeğin demir depolarının oluşmasında önemi bulunmaktadır. Çoğul gebeliği bulunan, kansızlık bulguları gösteren, ya da gebeliğin sonlarına gelmiş olmasına rağmen demir ilaçları kullanmamış anne adaylarının daha yüksek dozlarda demir tedavisi alması gerekebilir. Gebelikte Tuz Kısıtlması Gereklidir! Yanlış Gebelikte vücutta sıvı tutulması gebeliğin normal seyrinin bir parçasıdır. Gebeliğin genellikle 20. haftasından sonra ortaya çıkan ve yüksek tansiyon ve ödemle kendini belli eden Preeklampside ani kilo alımı ve sıvı tutulması tuz alımıyla ilgili değildir. Gebelerin yemeklerine normal sınırlarda tuz katmalarında bir sakınca yoktur. bir şekilde, emniyet kemeri mutlaka takılarak araba kullanılabilir ancak gebeliğe bağlı olarak reflekslerde zayıflama olabileceğinin göz önünde tutulması gerekmektedir. Gebelik Esnasında İlaç Kullanılamaz! Yanlış Gebelik süresince gelişen bulantı-kusma, üst solunum yolu enfeksiyonu, idrar yolları enfeksiyonu, mide şikayetleri gibi bazı durumlarda bebek üzerine olumsuz etkisi olmadığı saptanmış birçok ilaç güvenle kullanılabilmektedir. Özellikle ilk üç aylık dönem bebeğin organlarının geliştiği dönem olduğundan ve son dört haftalık dönem de bebeğin doğumuna yakın dönem olduğundan bu dönemler ilaç kullanımında özen gösterilmesi gereken dönemlerdir. Gebelik Döneminde Karında Oluşan Çatlakları Önlemek İçin Kullanılan Kremlerin Düzenli Kullanılması Çatlak Oluşumuna Karşı Kesin Çözümdür! Yanlış Bu ilaçların karın çatlaklarının oluşumunu önlemesi garanti olmamakla beraber, cildin kurumasını önleyerek ve ciltteki kollajen liflerinin elastikiyetini koruyarak çatlakların olabilecek en düşük seviyede oluşmasına önemli katkıları vardır. Ancak gebelikte çatlak oluşumu ailesel özelliklere ve kişinin kendi özelliklerine bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Aşırı kilo alımı, dengeli beslenmeme durumlarında kremler kullanılsa dahi çatlak oluşumu engellenememektedir. bulunabilmesidir. Ev kedilerinde bu parazit nadir görülmekle beraber bu parazit kedinin dışkısıyla bulaştığından önlem olarak kedinizin dışkı kabını başka birinin değiştirmesini sağlayabilirsiniz. Kediyi sevmenizde, ona dokunmanızda bir sakınca yoktur. Köpeklerin en büyük tehlikesi ise "köpek kisti" adı verilen ve yine bir parazit tarafından oluşturulan sıklıkla karaciğer yerleşimli kistlerin oluşumuna neden olabilmeleridir. Gebelikte bu enfeksiyon geçirildiğinde enfeksiyonun bebek üzerinde olumsuz bir etki yaratması beklenmemekle birlikte yine de köpeğinizin bakımını başka birinin üstlenmesinde fayda vardır. Bilgisayar Monitöründen Yayılan Işınlar Bebek Üzerinde Olumsuz Etkiler Yaratabilir! Yanlış Bugüne kadar yapılan çalışmalar bilgisayardan yayılan ışınların iyonize edici olmamaları nedeniyle gebelik üzerinde olumsuz bir etki olmasının beklenmediğini düşündürmektedir. Ancak araştırmalar devam etmektedir. Bu yüzden kendi monitörünüze ve yakınınızda bulunan monitörlere filtre takılmasını sağlamanız ek bir önlem alma açısından yeterli görünmektedir. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Op.Dr. Sema İYİKÖŞKER Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Gebelik Esnasında Evdeki Kedi Veya Köpeği Uzaklaştırmak Gerekir! Yanlış Kedilerin ve özellikle de sokağa çıkarılan kedilerin en büyük tehlikesi bazılarının dışkılarında toksoplazma adı verilen ve doğmamış bebekte enfeksiyon yarattığında ciddi durumlara yolaçabilen bir parazitin Gebelikte Araba Kullanmak Sakıncalıdır! Yanlış Gebeliğin son haftalarına kadar dikkatli Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 13 Vasküler Lazer Toplardamarlarda yetmezlik sonucu ortaya çıkan kılcal damarlar (kılcal varis) günümüzde lazer, skleroterapi, köpük skleroterapi ile tedavi edilebilir. LAZERLE KILCAL DAMAR VE VARİS TEDAVİLERİ Lazerle Bacaklardaki Kılcal Damar (Kılcal Varis) Tedavileri Toplardamarlarda yetmezlik sonucu ortaya çıkan kılcal damarlar (kılcal varis) günümüzde lazer, skleroterapi, köpük skleroterapi ile tedavi edilebilir. Burada önemli olan kılcal damar (kılcal varis) tedavisi olacak olan hastaların toplardamar yetmezliğinin ileri seviyelerde olmaması gerektiğidir. Damarları yaygın ve belirgin hastalarda Doppler veya Duplex sonografi ile tetkik yapılması gerekir. Tetkik sonrasında ileri derecede yetmezlik var ise kalp damar uzmanlarınca değerlendirme ve tedavi uygulanması doğru olacaktır. Toplardamar yetmezliği aşikar olmayan ve 4mm’den küçük damarlarda lazer tedavileri tek başına veya skleroterapi ile birlikte uygulanabilir. Bacak kılcal damarları lazer ile tedavi edilebilir. Ancak tedaviye yanıtlar her hastada farklıdır. Lazerle bacak kılcal varis tedavisi için tercih edilmesi gereken durumlar: • Çok ince kırmızı kılcal damarlar • İğneden korkan hastalar • Skleroterapiye dirençli hastalar • Ayak bileği altındaki damarlar • Skleroterapi sonrası kahverengi leke kalmasına eğilimli hastalar Lazerle Yüzdeki Kilcal Damar Tedavileri Yüz bölgesindeki kılcal damarlar oldukça yaygın görülen bir şikayettir. Yüz kılcal damarlarının nedeni yoğun güneşlenmek, kortizonlu kremlerin uzun süreli kullanımı, rozase hastalığı ve hassas cilt olabilir. Bazı cilt hastalıkları (lupus, scleroderma vb.) kılcal damarları çoğaltabilir. Lazerle kılcal damar tedavileri 4-6 hafta aralıklarla yapılır. Ortalama 4 seans gereklidir. Eğer güneş gören alanlara uygulama yapılmışsa en az 2 hafta güneş koruyucu kremler kullanmaları ve güneş maruziyetinden kaçınmaları önerilir. Uygulama bölgelerinde 14-21 gün devam eden krutlanma (kabuklanma) meydana gelmişse topikal antibiyotikler tavsiye edilir. Ayrıca tedavi sonrasında tedavi alanlarında birkaç saat devam eden kızarıklık ve şişlik meydana gelir. Bu yan etkilerin hiçbiri kalıcı değildir. Hastalara uygulama sonrasında sıkı çorap giymemeleri, aspirin gibi ilaçlar kullanmamaları ve 3 gün boyunca egzersizden kaçınmaları önerilir. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Uzm.Dr. Esra ARISOY Dermatoloji Uzmanı 14 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. Genel Cerrahide Yapılan İşlemler Cerrahi, tarihçesi M.Ö. 600'lü yıllara kadar dayanan bir branş olup; geçmiş dönemlerde berberler tarafından uygulandığı bilinmektedir. Cerrahi, tarihçesi M.Ö. 600'lü yıllara kadar dayanan bir branş olup; geçmiş dönemlerde berberler tarafından uygulandığı bilinmektedir. Kelime anlamı olarak bakıldığında cerrahi; ameliyat uygulamalarını kapsayan bir bilim dalıdır. Ancak aynı zamanda cerrahi bir sanat, cerrah da bir sanatçı olarak da değerlendirilebilir. Hindistanlı bir cerrah olan Susruta “Cerrahi bir kanadı bilim, bir kanadı sanat olan bir kuşa benzer. Bir kanadı olmadan uçamaz” sözüyle de bunu özetlemiştir. Genel cerrahi vücuttaki genel ve bölgesel sorunların cerrahi yöntemlerle tedavisi, yanısıra genel prensipler (yara iyileşmesi, yaralanma ve travmaya vücudun verdiği cevaplar) gibi konuları da içeren bir bilim dalıdır. Genel cerrahi bu konular dışında pek çok cerrahi ve temel tıp dallarını da etkilemiş bir branştır. Genel cerrahinin ilgilendiği alanlardan birisi de travmatolojidir. Travma geçiren hastalarda pek çok farklı organ zarar görebileceğinden pek çok farklı branşın (Ortopedi, Beyin Cerrahi, Üroloji, Kalp ve Damar Cerrahisi gibi) beraber çalışması gerekebilmektedir. Bu tip çoklu yaralanmalarda koordinasyonu genel cerrahi bölümü yürütmektedir. Genel cerrahinin ilgilendiği hastalıklar ise şu şekilde sınıflandırabiliriz: • Mide hastalıkları (Gastrit, Ülser, Mide Fıtığı, Reflü, Kanser) • Bağırsak hastalıkları (Kanserler, Bağırsak tıkanıkları) • Anal bölge hastalıkları (Hemoroid, Fissür, Fistül, Perianal Apse, Pilonidal Sinüs) • Akut apandisit • Fıtıklar (Kasık, Göbek, Kesi Fıtıkları) • Endokrin Cerrahi (Guatr, Paratiroid Bez, Adrenal Bez hastalıkları) • Karaciğer, Pankreas ve Safra hastalıkları (Safra kesesi ve safra kanalı taşları, sarılıklar, pankreatitler,karaciğer kistleri ve kanserler) • Dalak hastalıkları • Meme hastalıkları • Obezite (Şişmanlık) ameliyatlar yapılabilmektedir. Bu yöntemle hastalar daha az ağrı hissetmekte, hastanede daha kısa süre yatmakta ve normal yaşantısına daha kısa zamanda dönebilmektedir. Laparoskopik yöntemle safra kesesi taşı, kasık, göbek ve kesi fıtıkları, apandisit, böbreküstü bezi hastalıkları, mide fıtığı ve gastroözofageal reflü hastalığı, karaciğer kistleri ve şişmanlık ameliyatları güvenli bir şekilde yapılabilmektedir. Gerekli olan hastalara endoskopi ve kolonoskopi yapılarak mide ve kalın bağırsak hastalıklarının teşhis ve tedavileri yapılabilmektedir. Hastalara uygulanan tedavide hastaya en az zarar verme prensibinden yola çıkılarak hastalara kapalı yöntemle (laparoskopik) Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Op.Dr. Anıl ÖZMUTLU Genel Cerrahi Uzmanı Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 15 El-Bilek Kanalı Hastalığı (Karpal Tünel Sendromu) El parmaklarının hareket ve hissinin sağlanmasında önemli bir rolü bulunan ve median sinir olarak isimlendirilen yapının el bileği hizasında sıkışmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Sinir sıkışmaları içinde en sık görülen rahatsızlıktır. Karpal Tünel Sendromu Nedir ? El parmaklarının hareket ve hissinin sağlanmasında önemli bir rolü bulunan ve median sinir olarak isimlendirilen yapının el bileği hizasında sıkışmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Sinir sıkışmaları içinde en sık görülen rahatsızlıktır. Median sinir, el bileğinin iç kısmında parmakları hareket ettiren 9 adet tendon ile beraber karpal tünel denen dar bir boşluk içinden geçer. Median sinir görevi başparmak, işaret parmağı ve orta parmağın iç yüzünün tamamı ile yüzük parmağının iç yüzünün dış yarısının hissetmesini sağlamaktır. Ayrıca parmakların ince bir takım hareketleri yapmasını sağlayan kasların çalışmasında da rol alır. Sinirin karpal tünel içinde bir şekilde uzun süreli basınca maruz kalması Karpal Tünel Sendromuna neden olur. Karpal Tünel Sendromu Kimlerde Sık Görülür ? Karpal Tünel Sendromu daha çok kadınlarda ve 40-60 yaş arasında görülür. Çoğunlukla belirgin bir sebep bulunamaz. Özellikle el bileğinin sürekli bükülü pozisyonda kaldığı durumlarda (daktilo, klavye kullanmak vb.) veya el ve el bileğine sürekli yük binen işlerde çalışanlarda daha sık görülür. Ayrıca şeker hastalığı, romatoid artrit, hipotroidi, aşırı şişmanlık, gut gibi diğer başka problemlerin etkisiyle de ortaya çıkabilir. Gebelik döneminde vücut sıvılarının 16 artması karpal tünel içinde basınç artışına bu da geçici olarak karpal tünel sendromu belirtilerinin oluşmasına yol açabilir... Karpal Tünel Sendromunun Belirtileri Nedir ? Başlangıç döneminde ilk bulgular genellikle elde güçsüzlük, çabuk yorulma ve özellikle ilk üç parmakta karıncalanma hissidir. İlerleyen dönemlerde ağrı şiddetlenirken parmaklarda uyuşmaların başladığı görülür. Ağrı ve uyuşukluk hissi genellikle geceleri hastayı uykudan uyandıracak kadar şiddetli olabilir ve belirtiler hasta elini salladığında ve bileğini hareket ettirdiğinde azalır. İlerlemiş vakalarda kas erimesi ve his kaybına bağlı yanık oluşumu,çok ilerlemiş vakalarda baş parmak tabanı etrafındaki kaslarda erime ve buna bağlı başparmakta güçsüzlük ortaya çıkar. Parmaklardaki his kaybı nedeni ile ağrı ve acı hissi de olmadığından hasta fark etmeden parmaklarını yakabilir veya kesebilir. Karpal Tünel Sendromunda Teşhis Nasıl Konulur ? Klinik bulgular ve hastanın şikayetleri genellikle teşhis için yeterlidir. Ancak kesin teşhis için sinir içindeki elektrik sinyallerinin taşınıp taşınmadığını gösteren EMG (elektromyografi) tetkiki de mutlaka yapılmalıdr. 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. Karpal Tünel Sendromunun Tedavisi Nedir ? Başlangıç döneminde el bileği hareketlerinin kısıtlanması ve alınacak antiinflamatuar ilaçlar semptomları hafifletebilir. Steroid enjeksiyonları da sinir etrafındaki şişlikleri azaltarak semptomların gerilemesine yardımcı olabilir. Birkaç ay süresince geçmeyen ve konservatif önlemlere rağmen devam eden karpal tünel sendromlarında ameliyat gerekir. Avuç içi-el bileği arasında yapılan bir kesi ile karpal tünele ulaşılır ve tünelin çatısını oluşturan transvers karpal ligament tamamen kesilerek karpal tünel açılır. İlerlemiş olgularda median sinirin kalınlaşmış sinir kılıfına mikroskop altında nöroliz (sinir serbestleştirilmesi) yapmak gerekir. Böylelikle sinir etrafındaki basınç ortadan kaldırılmış olur. Ameliyat sonrası şikayetlerin geçmesi hemen olmaz. Hatta ameliyat sonrası ilk ay içinde ameliyata bağlı şişlikler nedeni ile sinirdeki sıkışma devam edeceğinden şikayetlerde artma bile olabilir. Ancak ilk aydan sonra şikayetlerde belirgin bir azalma hissedilir. İyileşme dönemi sinirdeki hasara bağlı olarak 3-6 ay arasında değişebilir. Bazı çok ağır ve geç kalınmış olgularda ameliyattan sonra şikayetler azalmakla beraber tam olarak ortadan kalkmayabilir. Hastanın sigara içmesi, yeterince beslenmemesi, ileri yaşta olması gibi faktörler cerrahi tedaviden alınacak sonucu olumsuz olarak etkiler. Önerilerimiz: • Daktilo ve bilgisayar kullanırken zaman zaman ellerinizi istirahat ettiriniz. • Ev işlerinde bileğe çok güç binen durumlarda dikkatli olunuz. • Gece uykuda bileğinizin üstüne yatmayınız. Özellikle geceleri ellerinizde uyuşmalarla uyanıyorsanız, uykunuz bölünüyorsa el bileği kanalı hastalığı başlıyor demektir. Tedavisi mümkün olan bu hastalıkta basit bir cerrahi girişim kalıcı çözüm sağlar. Elimizdeki kasların çalışması ve duyusunun hissedilmesi üç adet sinir tarafından sağlanır. Bu sinirlerin en büyüğü Median Sinirdir. Median Sinir el bileğinin orta kısmında ve el ayasının olduğu yüzde bir tünel içerisinden avuç içine girer. Median Sinirin bu tünelde sıkışması ‘Karpal Tünel Sendromu’ olarak adlandırılır. Sinirin sıkışması tünel içerisinde basıncın artmasına veya tünelin daralmasına bağlı meydana gelir. Özellikle uzun süre tek tip el işi yapanlarda görülen bir rahatsızlıktır. Ayrıca müzikle uğraşanlar piyano ve kalın telli parmakla çalınan enstrümanlar kullananlarda sıkça görülmektedir. Ayrıca şeker hastalığı, romatoid artrit, hipotroidi, aşırı şişmanlık, gut gibi diğer başka hastalıkların etkisiyle de ortaya çıkabilir. Gebelik döneminde de bu hastalığa sık rastlanır. Hastalarda ilk bulgular elde güçsüzlük, çabuk yorulma ve özellikle ilk üç parmakta karıncalanma hissidir. İlerleyen dönemlerde ağrı şiddetlenirken parmaklarda uyuşmalar başlar. Ağrı ve uyuşukluk hissi genellikle geceleri daha şiddetlidir. Çok ilerlemiş vakalarda başparmak etrafındaki kaslarda erime ve buna bağlı başparmakta güçsüzlük ortaya çıkabilir. Tanı için doktorunuzun yaptırtacağı EMG testi (elektromiyografi) ile teyit edilir. Tedavide ilk basamak el bilek hareketlerinin kısıtlanması ve antienflamatuar ilaç kullanılmasıdır. Çeşitli fizik tedavi uygulamaları ve kortikostreoid enjeksiyonları erken dönemdeki hastalarda faydalıdır. Karpal tünel sendromunun kesin tedavisi cerrahi olarak el bilek tünelinin gevşetilmesi ile sağlanır. Sinir üzerindeki basınçın uzun süre kaldırılmadığı hastalarda sinirlerde geri dönüşümsüz hasarlar oluşabileceği unutulmamalı ve cerrahi tedavi için hastalığın çok ilerlemesi beklenilmemelidir. Ameliyat genellikle sadece kolun uyuşturulması ile yapılmakta ve hastalar aynı gün evlerine dönebilmektedir. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Op.Dr.Kenan TİŞKAYA Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 17 Taşınabilir müzik: Walkman‘ den Taşınabilir İnternete Sony’nin kuruluşunun 35 . yılında artık cebimizde... Dinleyebileceğimizden daha fazla müzik taşıyabiliyoruz. Yapılan geniş çaplı araştırmalarıyla tanınan VivaKi Araştırma Şirketi’nin yaptığı ankete göre taşınabilir cep telefonu kullananların % 63’ü akıllı telefonlarını müzik dinlemek için kullanıyor. Zaten bunun kendimiz de kolaylıkla gözlemleyebiliriz. Metroda, otobüste, yolda yürürken insanların kulakları artık kulaklıklarla tıkalı durumda ve 90’lı yıllarda toplumumuzda biraz da yadırganarak bakılan bu durum hayli olağan karşılanıyor. Tarihler 21 Haziran 1979’u gösterdiğinde artık kulaklıklar bir daha hayatımızdan hiç ayrılmamak üzere yaşantımıza dahil olmak üzereydi. Japon elektronik eşya üreticisi Sony’nin kurucularından Akio Morita ilk defa yanınızda taşınabilen ve kulaklıkla dinlenebilen bir kasetçalar tanıtmak üzereydi. Birkaç gün içinde Japonya’da satışa sunulan cihaz birkaç ay içinde tüm Birleşik Devletler’e ve Avrupa’ya yayıldı. Birkaç yıl içinde bu kasetçaların satışı 200 milyonu geçti ve “Walkman” olarak adlandırılan cihazın satış başarısı Morita’nın tahminlerinin çok ötesindeydi. 2001 yılına geldiğimizde her ne kadar mühendisleri projeye çok itiraz etse de benzer bir atılımı Steve Jobs iPod ile gerçekleştirdi ve bilişim dünyasını tamamen yeni bir çerçeveye oturttu. En fazla 90 dakika kesintisiz müzik sunan Walkman’in aksine iPod, binlerce şarkıyı depolayabiliyor ve kullanıcılara benzersiz bir müzik ziyafeti sunuyordu. Ancak iPod’un asıl başarısı dijital ve manuel taşınabilir eğlence anlayışının arasındaki köprüyü kurmuş olmasaydı. 80’li yılların Walkman kasetçalarları 90’lı yıllarda yerini yine Sony’nin çıkarttığı taşınabilir CD ve en fazla 10 şarkıyı barındıran MP3 çalarlara bırakmıştı. Günümüzde akıllı telefonlar, dijital şarkı dinlemenin çıtasını hayli yükseğe taşımış durumda. Hatta iPhone ile karşılaştırıldığında iPod artık hayli yavaş bir cihaz olarak nitelendiriliyor. Hareket halindeyken kullanılabilen internet sayesinde akış hizmetlerine (streaming) duyulan ilgi ise giderek artıyor. Spotify ya da radyolar milyonlarca şarkıyı veri tabanlarında barındırıyorlar. Sony, 2010 yılında Walkman üretimini tamamen durdurdu. Ancak şirket hala akıllı telefonlarda marka logosunu kullanmayı sürdürüyor. Çünkü bu kez de kullandığı yazılıma bu adı tescillemiş bulunuyor. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Op.Dr. Hakan YAZ • 2008 Akış hizmetleri Spotify gibi portallar milyonlarca şarkıyı tüketicilere ücretsiz sunuyor. • 2001 İPod İPhone, cep telefonu ve taşınabilir müzik eğlencesini bir araya getirerek zirveye taşıdı. • 1995 Mp3 Çalar Apple, çevrimiçi müzik mağazasını müzik çalarıyla birleştirmeye başardı • 1991 Mini Disc Taşınabilir dijital oynatıcılar çok sınırlı bellekle geliyordu. • 1984 Discman Yeni disk biçimi, kasetlerin yerini doldurmaya başlamıştı Günümüzde halen CD’ler için Walkman’ler üretiliyor 200 Milyon Satıldı Sony firması açıkladığı rakalmlara göre Walkman’in satışı başarısı Sony TPS-L2 / Walkman Piyasaya Çıkış: 1 Temmuz 1979 Üretim Bitişi: 2010 Ağırlık: 390 g Fiyat: (1980 Avrupa): 400 DM Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı 18 • 2007 Akıllı telefonlar 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. Boyun ve Bel Fıtığı Yapılan bilimsel çalışmalarda toplumda bel ağrısı, baş ağrısından sonra en fazla rastlanan yakınmadır. Toplumda iş gücü kaybının en fazla nedeni bel ağrısıdır. Toplumun yaklaşık %90’ı yaşantılarının bir yerinde bel ağrısından yakınırlar. • Cerrahi tedavi, Mikrodiskektomi ameliyatları tüm dünyada en yaygın olarak yapılan ameliyat. Sık sorulan sorular. Bel Fıtığım Ya da Boyun Fıtığım Var Ameliyat Şart Mı? Hayır şart değil.Bilimsel çalışmalar bel ve bacak ağrısı ile başvuran hastaların yaklaşık 1 ay içerisinde yakınmalarının %90 azaldığı ya da geçtiğini saptamıştır.Bel ya da boyun fıtıklarında acil durumlar dışında bir süre beklendiğinde yakınmalar çoğunlukla azalmaktadır. Bel ya da boyun fıtığı olan hastaların ancak %3’ü ameliyat edilmektedir. Nedir Acil Durumlar Bel fıtığı ile gelen hastanın ani idrar ya da gaita kaçırması,düşük ayak olması durumunda acil olarak ameliyat edilir. Diğer durumlarda hasta istemi önceliklidir. Cinsel Hayatım Etkilenir Mi? Boyun ve Bel Fıtığı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir ? Yapılan bilimsel çalışmalarda toplumda bel ağrısı, baş ağrısından sonra en fazla rastlanan yakınmadır. Toplumda iş gücü kaybının en fazla nedeni bel ağrısıdır. Toplumun yaklaşık %90’ı yaşantılarının bir yerinde bel ağrısından yakınırlar. Bel Ağrısı: Herhangi bir nedene bağlı olan ve genellikle birkaç haftada geçen, ayağa vurmayan ağrılardır. Çoğunlukla bel fıtığına bağlı değildir. Boyun Ağrısı: Yine herhangi bir nedene bağlı ortaya çıkan ve birkaç haftada geçen kola vurmayan ağrılardır. Bel ve boyun ağrıları çoğunlukla bel ve boynumuzu kötü kullanmaya bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Genellikle 1 ay içerisinde kendiliğinden geçmektedir. Boyun Fıtığı (Servikal Disk Hernisi): Boyundan başlayıp sağ yada sol koluna vuran şiddetli ağrı ve güç kaybı ile ortaya çıkan ağrıdır. Çoğunlukla aniden ortaya çıkar. İyi bir muayeneden sonra yapılan MR tetkiki ile tanı konur. Bel Fıtığı (Lomber Disk Hernisi): Aynı şekilde belden başlayıp ayağa vuran ağrı ve bazen güçsüzlük ile ortaya çıkan yakınmadır. En sık nedenleri; ağır kaldırma, özellikle eğilirken, yan dururken, ağır kaldırma, hapşırma, öksürme, hareketsiz yaşam, aşırı kilo, sigara içmektir. Sonuç olarak belimiz ya da boynumuz ağrıdığında bel ya da boyun fıtığı olduğumuzu düşünmeyeceğiz. Bel ya da boyun ağrılarının %80’i mekanik nedenlere bağlı ortaya çıkan ağrılardır. Bel Ağrısı Tedavisi: • Kısa süreli yatak istirahati • Ağrı ve kas gevşetici ilaçlar • Egzersiz • Fizyoterapi şeklinde özetlenebilir. Boyun Fıtığı (Servikal Disk Hernisi) ve Bel Fıtığında (Lomber Disk Hernisi) Tedavi Seçenekleri: Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bel ve boyun fıtıklarında en son tedavi seçeneği cerrahi tedavidir. • Yatak istrahati, sadece bel ağrısı varsa 2-3 gün, bel fıtığı varsa 7 gün süreli tedavi yeterlidir. Eski uygulama olan 20 gün sert yerde yatmak yarar yerine zarar getirmektedir, yanlıştır. • Ağrı kesici ve kas gevşeticiler, egzersiz, manipülasyon, bel yastığı, faset enjeksiyonları. Not: Bel çekme, kupa yapıştırma, sülük, balık bağlama, çeşitli otlar sürmek yapıştırmak çok yanlış ve yararsızdır. Bel fıtığı sonrası libido kaybı çok nadirdir.Bu da yukarıda bahsettiğim acil durumlarda ortaya çıkabilir. Normal bir bel fıtığında olması son derece azdır. Bel ağrısı, bacak ağrısı, boyun ve kol ağrısı yakınmaları ile binlerce hastamız beyin cerrahisi polikliniklerine başvurmaktadır. Bu hastalarımıza çoğunlukla en ileri görüntüleme olan MRG yapılmaktadır. Yukarıda da belirttiğim gibi bu hastaların yakınmaları 1 ay beklendiğinde çoğunlukla geçecektir. Ancak MRG sonucu hastalarımızın çoğu bel fıtığı tanısıyla karşımıza gelmektedir. Acaba gerçekten bu doğru mu? Yapılan araştırmalarda; hiçbir yakınması olmamasına rağmen insanlara boyun MRG’ler yapılmış. 60-65 yaş erkeklerde %95, kadınlarda %70 oranında boyun fıtığı saptanmıştır. Aynı şekilde bel ağrısı olmayan hastalara yapılan bel MRG’lerde %25 bel fıtığı, %60 bel fıtığında taşma saptanmıştır. Sonuç olarak yaşamımızın doğal seyrinde belimizde ve boynumuzda disklerde bozulmalar ve yıpranmalar olur. Bu yıpranmalar doğal bir süreçtir. Bu süreci daha sağlıklı geçirebiliriz. Yaşam boyu spor, Düzenli beslenme, Belimizi ve boynumuzu doğru kullanmamız önemli noktalardır. Sağlıklı bir YAŞAM diliyorum. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Op.Dr.İbrahim YERAL Beyin Cerrahi Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 19 Liposuction Zayıflama Yöntemi Değildir! Günümüzde eskiye oranla artan düzensiz beslenme ve çalışma hayatının farklılaşması sağlıkla ilgili bir takım problemleri de beraberinde getiriyor. Günümüzde eskiye oranla artan düzensiz beslenme ve çalışma hayatının farklılaşması sağlıkla ilgili bir takım problemleri de beraberinde getiriyor. Dengesiz beslenme ve hareketsiz yaşam, oturarak çalışma, stres, uykusuzluk ve yetersiz su tüketimi birçok hastalığa davetiye çıkardığı gibi bölgesel yağlanmanın da başlıca nedenlerinden. Toplumda oldukça sık görülen bölgesel yağlanma ve vücut oranlarında ki dengesizliklere ise tek başına diyet ile çözüm bulunamıyor. Yaklaşık 40 yıldır kullanılan liposuction, en sık uygulanan vücut şekillendirme yöntemidir. Gelişen teknoloji ile mevcut sistemlere her geçen gün bir yenilik eklense de tekniğin temeli aynı. Liposuction yani vakum ile yağları çekmek; yağları çekebilmek için vücuda yerleştirilen ince kanüllerin ucunda ultrason, titreşim ya da lazer ışınları olanlar olsa da hepsinin temeli yağ hücrelerini parçalayarak dışarı almak. İşlem öncesinde verilen özel sıvılar yağ hücrelerinin şişmelerini, patlatılarak sıvılaştırılmasını sağlarken; sonrasında vakum ile bu parçalanmış yağ hücreleri sıvı halde vücuttan uzaklaştırılmaktadır. Doç. Dr. Erdem Güven bahar aylarında insanların yoğun ilgi gösterdiği bölgesel yağlanma ve tedavinin detaylarını aktardı. “2014 yılı estetik trendinin günümüzün en önemli dertlerinden biri olan kilo fazlalığının çözümü ile ilgili olacağını düşünüyorum. Bu durumun çözümünün ise yeni geliştirilen ve son teknolojilerden biri olan Vaser Liposuction olacağı kanaatindeyim” diyor. Liposuction Kilo Verme Yöntemi Değildir! Liposuction uygulamaları için en uygun kişiler, özellikle uygun kiloda olup vücudunun belli bölgelerinde yağ birikimi olan ve bu birikimlere bağlı vücut oranlarında bozukluk olan kişilerdir. Unutulmamalıdır ki tüm liposuction yöntemleri kilo vermek amacıyla uygulanamamaktadır. Kilo verme, diyet ve sporla kazanılması gereken bir durumdur. Kilo verildikten sonra liposuction, vücut oranlarını sağlama, deriyi sıkılaştırma ve olması gereken dış görünümü kazandırmak için uygulanabilir. Liposuction’un kadınlarda sıklıkla uygulama alanları: • Basen inceltilmesi, • Bel ve karın bölgesindeki fazla yağların uzaklaştırılması, • Kol arkasında sallanan yağlı bölgenin inceltilmesi, • Diz iç kısmında şekil bozukluğu oluşturan yağlar, • Gıdı bölgesi ve sırtta bulunan anormal yağların alınması. 20 Erkeklerde Meme Büyümesinde Liposuction Erkeklerde ise özellikle jinekomasti denilen çoğunlukla yağdan dolayı memelerde olan büyümelerde liposuction çok etkili ve başarılı bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca karın ve bel bölgelerindeki lokalize yağ birikimlerinde, sırt ve kollardaki asimetrik yağ alanlarının azaltılmasında ve gıdı bölgesine güvenle uygulanabiliyor. Uygulama özellikle ergenlik döneminden başlayarak üst yaş sınırı olmaksızın sağlıklı her bireye yapılabilir. Operasyon sonrası genellikle günübirlik bir hastanede kalış yeterli olur. Aynı gün veya ertesi sabah hastaneden çıkış yapılarak 3-4 gün sonra aktif hayata 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. başlanabilir. 3-4 haftalık bir korse uygulaması sonrası yaklaşık 1-2 ay içinde ödemler de önemli ölçüde azalır. Aşırı kilolu hastaların öncelikle medikal destek ile zayıflamaları sonrasında bize başvurmaları gerekmektedir. Liposuction aşırı kilosu olanlar için uygun bir seçim olamaz. Liposuction için bahar ayları çok ideal olarak kabul edilebilir. Ancak mevsim sınırlaması olmadan her mevsim uygulama yapılabilir. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Op.Dr. Yakup SARIGÜNEY Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Erkek İnfertilitesi (Kısırlık) İnfertilite vakalarının yaklaşık üçte biri erkek faktörüne bağlıdır. İnfertilite vakalarının yaklaşık üçte biri erkek faktörüne bağlıdır. Son yıllarda gelişen yeni teknikler ile ağır erkek infertilitesi tedavi edilebilmektedir. Menisinde hiç sperm hücresi bulunmayan vakalarda sperm hücreleri üreme kanallarından veya testis dokusundan elde edilerek mikroenjeksiyon işlemi ile sağlıklı bir bebek sahibi olabilirler. Erkek infertilitesi nedenlerinin araştırılması öncelikle ayrıntılı sistemik bir değerlendirme ile başlamalıdır.Laboratuvar testleri olarak ilk planda semen analizi ve hormonal testler uygulanır. Gerektiği durumlarda da daha detaylı incelemeler olarak “sperm fonksiyon testleri, ek hormanal testler, radyolojik görüntüleme yöntemleri, genetik incelemeler ve testis biopsisi yapılabilir. Sık görülen erkek infertilitesinin nedenlerinden bazıları: • Sperme ait bozukluklar • Erkek üreme sisteminde erkek tohum hücrelerinin geçişini etkileyen bir tıkanıklık • Varikosel, hidrosel, inmemiş testis • Diğer nedenler ise enfeksiyonlar, travma, hastalıklar, psikolojik ve cinsel problemler İnfertilite tedavisi nedene göre yapılır. En sık görülen ve cerrahi ile olumlu sonuç alınabilen bir neden de yumurtalık damarlarında varisleşme yani varikoseldir.İnfertil erkeklerin %35’inde bulunmaktadır. Sıklıkla sperm hareketliliğinde düşüklüğe neden olur. Varikosel cerrahi olarak düzeltilebilir ancak direkt olarak infertiliteye yol açmayabileceği gibi infertilitenin tek nedeni de olmayabilir. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Op.Dr. Ali SAĞLAM Üroloji Uzmanı Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 21 Estetik Operasyonlara Psikiyatrik Yaklaşim Görünümü değiştirmek ve daha çekici kılmak için ilk cerrahi girişimler antik çağlara dek uzanır. Bu alandaki uygulamaları amaç, yöntem ve ruhsal etkileri açısından iki alt grupta incelemekte yarar vardır. Kozmetik cerrahi girişimlerinden başarılı bir sonuç alabilmek için ameliyat öncesi aşamada psikiyatrik değerlendirmeye başvurmalı ve kişi ruhsal yönden hazırlanmalıdır. Böyle bir girişime karar verirken ruhsal yönden uygun olmayanlar baştan belirlenmelidir. Bu hastalarının tedavisinde konsültasyon liyezon psikiyatrisi alanında uzmanlaşmış psikiyatristler ile işbirliği tedavide başarı oranını arttıracaktır. • Şizofrenik bozukluk • Paranoid bozukluk • Obsessif kompulsif bozukluk • Major depresif bozukluk • Vücut dismorfik bozukluğu • Hipokondi Görünümü değiştirmek ve daha çekici kılmak için ilk cerrahi girişimler antik çağlara dek uzanır. Bu alandaki uygulamaları amaç, yöntem ve ruhsal etkileri açısından iki alt grupta incelemekte yarar vardır. Doğuştan ya da sonradan oluşan fiziksel hasarlar, travmaya bağlı yaralanmalar, yanıklar, tümörler ve benzer birçok kalıtsal, tıbbi hastalıklar ya da tedavi yöntemleri sonucu ortaya çıkan vücut görünüm değişikliklerinin düzeltilmesine yönelik rekonstrüktif girişimler kişinin ruh sağlığını olumlu etkiler. Kişinin kendine güvenini, vücut imajı algısını, insanlar arası ve sosyal etkileşimlerinin olumlu etkilediği kaydedilmiştir. Burada bir bozukluğun, hasarın, eksikliğin giderilmesi, telafisi ve yapısal görünüm ve işlevselliğin mümkün olduğunca normal hale getirilmesi söz konusudur. Yapılan çalışmalar deformitesi olan insanlarda genellikle kaygı halinin daha fazla olduğunu, bu insanların daha fazla içe dönük olduklarını ve benlik değeri ve özgüvenin yetersiz olduğunu ortaya koymuştur. Psikiyatrik komplikasyonlar açısından dikkat edilmesi gereken kozmetik cerrahi girişimler vardır. Bu durumlarda kişide tedavi gerektirecek anlamlı yapısal ya da işlevsel bozukluk yoktur. Çoğunlukla fiziksel açıdan normal görünüm vardır. Kişinin amacı 22 görünümünü değiştirmek, daha çekici kılmaktır. Bu anlamda kozmetik cerrahiye başvuran kişi kendi görünümünden memnun değildir. Kendi var olan görünüm ya da beden algısı ile tercih ettiği görünüm ve imajı farklıdır. Bu türden cerrahi girişime başvuran kişilerin bir kısmında cerrahi girişime rağmen uyum sağlanamaz, memnuniyetsizlik devam eder, bir kısmı da böyle bir girişime aslında ruhsal yönden hazır ya da uygun değildir. Kişinin bedenini algılaması, güzel çirkin diye yorumlanması psikolojik bir yaşantıdır. Vücut imajı algısı kişinin vücudunu algılama şekli, içsel uyaranlar, düşünsel süreçler, aile, ebeveyn, yakınlar ve dış dünyadan gelen uyaranlarla gelişir. Görünüm ve estetiğe ilişkin değişken toplumsal unsurlar bu algıda rol oynar. Öte yandan vücut bölümleri ve organlarının kişi için sembolik anlamları vardır. Algılama şekli bilinç dışı yaşanan süreçlerle ilgilidir. Kişi temel olarak görünüm ve imajından, yaşam işlevselliğinden memnun değilse sadece cerrahi girişim olumlu sonuç sağlamaz. Kişinin kendi beden imajından memnuniyetsizliği, depresyona bağlı bir olumsuz algı ise ya da eşiyle yaşadığı çatışma gibi nedenlerle görünümünü beğenmiyorsa, cerrahi girişim depresyonu düzeltmez, çatışmasını çözmez, beden algısını düzeltmez, sorununu çözmez. 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. Psikiyatrik durumlarda cerrahi girişim uygun olmayıp tedavi önceliği psikiyatrinindir. Hatta ruhsal bozukluk olup olmadığına karar verilmeyen durumlarda da psikiyatrik tedavi bir süre devam ettikten sonra hastanın yeniden değerlendirilmesi önerilmektedir. Vücut dismorfik bozukluğunun (dismorfobi) tanımlanan başlıca özelliği görünümdeki bir kusur ile uğraşıp durmadır. Bu kusur tamamen hayalidir. Ya da küçük bir fiziksel anomali varsa bile kişinin bununla ilgili kaygısı belirgin olarak aşırıdır. Bu hastalarda vücudun her bölümü ile ilgili endişe olabilirken yoğunluk baş ve yüz bölgesindedir. Yüzdeki sivilceler, yaşlılığa bağlı kırışıklıklar, yara izleri, ten rengi değişiklikleri, asimetri en sık rastlanan semptomlardır. Burun, gözler, göz kapakları, kaşlar, kulak, ağız, dudaklar, dişler, çene gibi tüm yüz organları ile uğraşılabilinir. Kişi bu kusurlarından dolayı belirgin bir sıkıntı yaşar. Adeta görünümünü yaşamındaki başarısızlığın ya da çaresizliğin sebebi olarak yorumlar. Kusurlarını düşünmek saatlerini alır. Hatta tüm yaşamlarına egemen olur. Sonuçta işlevselik bir çok alanda belirgin olarak bozulur. Kusurlarından dolayı olan utangaçlık ve çekingenlik işten ya da topluma katılmaları gereken durumlardan kaçınmalarına yol açabilir. Vücut dismorfik bozukluğunda vücut imajında belirgin bozukluk olmasına rağmen hastalar psiksiyatriye değil, sıklıkla plastik cerrahi, cildiye, kulak burun boğaz, dahiliye uzmanlarına başvururlar. Hayali kusurlarını düzelttirmek için tıbbi hatta cerrahi tedavilerle uğraşır dururlar. Bu tedaviler ise hastalığın daha da kötüleşmesine neden olabilir. Çünkü tedaviyi üstlenen hekim böylece hastanın patolojik düşüncesine destek olmaktadır. Bunların bir sonucu olarak daha fazla başarısız girişimlerde bulunulabilir ve bu kişiler kendilerinin de hala beğenmediği ve yediremediği “yapay’’ burunlara, kulaklara sahip olurlar. Çekingen kişilik bozukluğu veya sosyal fobisi olan bireyler görünümlerindeki gerçek kusurlardan utandıkları için üzüntü duyabilirler. Ama bunlarda vücut kusurları ile hayali abartılı uğraşmaktan ziyada başkalarının önünde küçük düşme korkusu vardır. Psikiyatri açısından plastik cerrahiye başvuran ve değerlendirilmesi gereken önemli bir diğer grup da ergenlik dönemindeki gençlerdir. Depersonalizasyon yani kişinin kendi vücuduna ait algı bozukluğunun olmasıdır.Örneğin burnun daha büyük gibi hissedilmesi, elini kendi organı gibi algılamama, vücuduna sanki dışarıdan biri gibi bakma hali bu dönemde normal bir belirti olabileceği gibi aynı zamanda ileride ortaya çıkabilecek bir psikotik tablonun ilk semptomu da olabilir. Ergenlik döneminde özellikle burun, kulaklar ve çeneye talep edilen estetik müdahalelerin depersonalizasyon açısından değerlendirilmesi gerekir. Plastik ve rekonstrüktif cerrahi ile psikiyatri arasındaki lizeyon işbirliği preoperatif dönemde başlamalıdır. Böylece psikiyatrik yönden operasyona uygun olmayan vakalar belirlenecektir. Postoperatif dönemde psikiyatrik komplikasyonların olmaması veya en aza indirilmesi için hastaların ameliyat öncesi dönemde beklentilerinin ne olduğu, kendi vücudunu nasıl algıladığı, kendi özgür kararı olup olmadığı, cerrahi girişimin risk ve komplikasyonlarını bilip bilmediği, davranış ve talebinin altındaki düşüncenin ne olduğu, daha önce herhangi bir psikiyatrik rahatsızlığı olup olmadığı, mükemmeliyetçi bir yapısının olup olmadığı, minimal deformiteye sahip olmasına rağmen aşırı kaygısının olup olmadığı konularında değerlendirilmesi ve gerekiyorsa psikiyatrist ile işbirliğine girilmesi uygun olur. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Uzm.Dr. Mehmet ŞERBETÇİ Psikiyatri Uzmanı Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 23 Koah ve Sigara Koah; Kronik (müzmin, sinsi ilerleyen), Obstrüktif (tıkayıcı) Akciğer Hastalığı'nın baş harfleri ile oluşmuş kısaltma bir isimdir. Koah, Kronik (müzmin, sinsi ilerleyen) Obstrüktif (tıkayıcı) Akciğer Hastalığı'nın baş harfleri ile oluşmuş kısaltma bir isimdir. Yavaş ilerleyerek akciğerin tıkanmasına yol açar ve geri dönüşü olmayan bir harabiyete yol açar. KOAH 'ın en sık sebebi sigaradır. Ortalama 20 yıl bir paket sigara içenlerde genellikle 40 yaşından sonra başlar. Daha çok sigara içenlerde daha hızlı da gelişebilir. Sigara içiresinde yer alan kimyasallar akciğer ve bronş içerisinde harabiyete yol açar. Bu süreç uzun sürede gerçekleşir ve geri dönüşü olmayan bu hasarlı akciğerde KOAH gelişir. Light, ince (slim), nikotini düşük sigara içmek riski azaltmaz. Belirli bir süre sigara içtikten sonra sigara sayısını düşürmekte hastalığın oluşmasını engellemez, sadece gidişatı yavaşlatabilir. Geri dönülmez bir yol olan KOAH, dünyada en sık 4. ölüm sebebidir ve GARD (solunum hastalıklarına karşı küresel karşı koyma insiyatifi) verilerine göre gelecek yıldan itibaren 3. sıraya yükselecektir. En sık özürlülük sebeblerinden biridir. Hastalar uzun yıllar yataktan çıkamaz vaziyet solunum sıkıntısı çekerek yaşayabilirler. Koah için solunumu kolaylaştıran ilaçlar mevcuttur ancak tek etkili ilaç sigarayı bırakarak geri dönülmez yola gidişi durdurmaktır. KOAH Belirtileri Nelerdir ? • Öksürük • Nefes darlığı • Hırıltı • Balgam • Göğüste baskı hissi şikayetlerinden herhangi birine yol açabilir. Balgam çıkarma önceleri sadece sabah görülür. Balgam çok az miktarda çıkar. Hastalar genellikle bu şikayetleri önemsemezler ve sigara içmenin doğal bir sonucu olarak kabul ederler. Gerçekte şiddetli olmayan öksürük ile birlikte az miktarda balgam çıkarmak çok önemli bir hastalığın yani KOAH’ın erken habercisi olabilir. Eğer sigara içmeye devam edilirse ve hastalık ilerlerse öksürükler şiddetlenir ve balgam miktarı gittikçe artar. Hastalar günün her saatinde balgam çıkarmaya başlarlar. Bazen boğulacak kadar şiddette öksürükler olmaya başlar. Nefes darlığı hastalığın erken dönemlerinde koşma, hızlı yürüme veya merdiven çıkma gibi eforlarda ortaya çıkarken, hastalığın ilerlemesi ile istirahatte dahi nefes darlığı oluşur. Genellikle öksürük, balgam ve nefes darlığı şikayetleri 50 yaşına doğru ciddi şekilde artış gösterir. 24 Bütün bu yakınmalar kış aylarında ve özellikle hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde ve gribal enfeksiyonlar sonrasında çok artar. • Şiddetli halsizlik vardır. • Merdiven çıkmada çok zorlanılır. • Gece nefes darlığı nedeniyle uyku düzeni bozulur. Orta KOAH • Ağır iş yapıldığı zaman veya hızlı yürüme ve merdiven çıkma esnasında genellikle nefes darlığı hissedilir. • Bazen günlük işler yapılırken dahi nefes darlığı hissedilir. • Gece uykusu rahattır, nefes darlığı nedeniyle uykusuzluk çekilmez. Çok ağır KOAH • Otururken dahi nefes darlığı hissedilir. • Oda içinde yürümek zorlaşır. • İşe gidilemez. Hastalığın ileri dönemlerinde kanda ve organlarda oksijen miktarı önemli oranda azalacağı için çok daha fazla rahatsızlıklar belirir. Bunlar: • Bol terleme • Dilde, dudaklarda, parmak uçlarında morarma • Şiddetli baş ağrısı • Çarpıntı • Gündüzleri uyuklama, geceleri uykusuzluk • Zihinsel faaliyetlerde azalma (unutkanlık, dikkatsizlik) • Aşırı sinirlilik • Şiddetli halsizlik, yorgunluk • Zayıflama • Cinsel güçte azalma • Mide rahatsızlıkları, karında şişkinlik ve hazımsızlık • Kabızlık • Ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma hissi • Ellerde titreme Ağır KOAH • Günlük işler yapılırken genellikle nefes darlığı hissedilir. Hastalığın ilerlemesi ile kalp yetmezliği meydana gelebilir ve ayaklarda su toplama başlar. Kalp yetmezliği gelişen hastalarda Bu şikayetlerden bir veya birkaç tanesi ortaya çıktığı zaman hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Çünkü erken teşhis ve sigaranın bırakılması ile ancak bu ilerleyici ve akciğerleri sakat bırakan hastalıktan kurtulmak mümkün olabilir. KOAH nefes darlığının şiddetine göre dört gruba ayrılır. Hafif KOAH • Ağır iş yapıldığı zaman veya hızlı yürüme ve merdiven çıkma esnasında bazen nefes darlığı hissedilir. 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. hastalığın ileri dönemlerinde nefes darlığı çok şiddetlenir ve hastalar evden dışarı çıkamaz hale gelirler. Bu dönemdeki hastalar artık günün en az yarısında oksijen makinasına bağlı kalırlar. Hastalığın çok ilerleyerek yukarıda belirtilen ağır rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önlemek için yapılması gereken; SİGARANIN BIRAKILMASIDIR! KOAH teşhisi konmuş hastalara çok önemli bir sorumluluk yüklenmektedir. Bu hastalığın zararlı etkilerini bizzat yaşadıkları için çevrelerinde bulunan sigara bağımlısı yakınlarını ve arkadaşlarını uyarmak ve hatta baskı yapmak zorundadırlar. Koah Nasıl Teşhis Edilir ? KOAH ilerleyici ve geriye dönüşü olmayan bir hastalık olduğu için ne kadar erken teşhis edilir ve ne kadar erken tedaviye başlanırsa hastalık o kadar az rahatsızlığa neden olacaktır. Ne yazık ki KOAH’lı hastalar ilk teşhis edildikleri anda genellikle akciğer kapasitelerinin önemli bir kısmını kaybetmiş oluyorlar. Bunun nedeni öksürük, balgam ve nefes darlığı şikayetlerini ihmal etmeleridir. Hastalığın hafif dönemde iken teşhis edilmesi ile tedavi kolaylaşacak, hastalar tedaviden daha çok yararlanacak ve hastalığın ilerlemesi durdurulmuş olacaktır. KOAH, teşhisi çok kolay olan hastalıklardan birisidir. Bu hastalığı akla getiren iki önemli özellik vardır. Bunlar: • Sigara içimi • Uzun zamandır öksürük,balgam ve nefes darlığı şikayetleri olmasıdır. KOAH hastalığının kesin testi yapılır. Bu çok kolay Derin bir nefesle alınan cihazının plastik borusu şekilde üflenir. teşhisinde solunum uygulanan bir testtir. hava solunum test içinde çok hızlı bir KOAH erken teşhisi için sigara içen ve 40 yaşını aşmış herkes yılda bir kez solunum testi yaptırmalıdır. Uzun süredir öksürük, balgam ve en önemlisi nefes darlığı şikayetleri olan sigara içicilerde KOAH riski çok yüksektir. Bu kişilerin en kısa sürede solunum testi yaptırmaları gerekir. Solunum testi ile hem KOAH teşhisi konur hem de hastalığın şiddeti belirlenir. KOAH tedavisi hastalığın şiddetine göre planlanacaktır. Koah Nasıl Tedavi Edilir ? KOAH tedavisinde başarılı olabilmek için uyulması gereken kurallar şunlardır: • Sigaranın bırakılması • Tozlu ve dumanlı ortamlarda çalışmamak, bulunmamak • Düzenli ilaç tedavisidir. KOAH tedavisinin temelini “sigaranın terk edilmesi” oluşturur. Sigara bırakıldığı zaman bronşlardaki ve hava keseciklerindeki bozulmaların şiddeti yavaşlar. İlaçlar hastalığın ilerlemesini önlemez bu nedenle sadece nefes darlığını azaltmak için kullanılırlar. Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Uzm.Dr. Ufuk MEMİŞ Göğüs Hastalıkları Uzmanı Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 25 Bebeğiniz Dünyaya Gelirken Doğum belirsizlikle dolu olmasına karşın heyecanla beklenen sevinç dolu doğal bir olaydır. Sizin ve tüm aile bireylerinizin bu mutlu olayı en mutlu şekilde geçirmeniz için önceden plan yapmanız, dokturunuzla birlikte gereken hazırlıkları tamamlamanız yerinde olur. Bu şekilde, beklenmedik sürprizlerle karşılaşma olasılığını da en aza indirebilirsiniz Alt Değiştirme Bebeğinizin altını sık sık değiştirin. Beslenme öncesi altı kirli ise altını değiştirin. Beslenme ile bağırsak hareketleri artacaktır. Bu nedenle beslenme sonrası da bebeğinizin altını değiştirmeniz gerekebilir. Bebeğin altını ıslak pamukla silebilir çok kirliyse yıkayabilirsiniz. Eğer ıslak mendil kullanacaksanız mendili ılık suda yıkayıp alkolün tamamen gittiğinden emin olun. Bebeğin cildi çok hassastır. Islak veya kirli bez uzun süre (3-4 saat) kalırsa pişik oluşabilir. Bu durumda bebek cildine uygun bir pişik kremi uygulayabilirsiniz. Unutmayın, kız bebeklerinin altları önden arkaya doğru temizlenmelidir. Cilt Bakımı Bebek cildi çok hassastır. Krem ve yağlar sürülerek cildin terlemesi önlenir. Ufak sivilceler ve isilik tarzında döküntüler ortaya çıkabilir. Bebeğin cildi kurur veya çatlaklar gelişirse, günde iki kere bebek losyonu veya nemlendirici sürebilirsiniz. Doğum belirsizlikle dolu olmasına karşın heyecanla beklenen sevinç dolu doğal bir olaydır.Sizin ve tüm aile bireylerinizin bu mutlu olayı en mutlu şekilde geçirmeniz için önceden plan yapmanız, dokturunuzla birlikte gereken hazırlıkları tamamlamanız yerinde olur. Bu şekilde, beklenmedik sürprizlerle karşılaşma olasılığını da en aza indirebilirsiniz Yenidoğan Bebeğin Ağırlığı 26 gerçekleşmez. Bebek bir seferde tek göğsü emerse bir sonraki sefer diğer taraftan emzirmek gerekir. İlk 10 dakikadan sonra gelen süt daha yağlıdır, bebekte doygunluk hissi uyandırır. Bir göğsü emmesi bu nedenle yeterli olabilir. Günde yaklaşık 10-12 kere emmesi, ilk 4-6 ay gece beslenmesi normaldir. Emzirilen bebeğe su vermek gerekmez. Meyve püresi ve pirinçli mama benzeri ek besinler 6. aydan sonra verilmelidir. Her bebekte farklılık göstermekle birlikte doğum ağırlığı 2,5 - 4 kg arasındadır. Doğum kilosu 2,5 kg altında olan bebekler düşük doğum ağırlıklı iken 4 kg üstündeki bebekler yüksek doğum ağırlıklı (iri bebek) olarak tanımlanır. Genellikle erkek bebeklerin doğum ağırlığı kız bebeklere göre daha fazladır. Bebeğinizin İlk Kontrolü Yenidoğan Bebeğin Beslenmesi Dışkı Ve İdrar Sıklığı Bebeğinizi kucağınıza aldığınız o an geldi. Anne bebeğini kucağına aldığı anda duygusal bağ güçlenir. Anne bebeğini doğumu takiben ilk yarım saat içinde emzirmelidir. Unutulmamalıdır ki bebek emmeye devam ettikçe anne sütü artacaktır. İlk haftalarda emzirme düzensizdir ve bebek her istediğinde emzirilmelidir. 2-3 günden sonra süt gelmeye başlar. Vücudunuzda fazla miktarda süt üretimi olur. Bebek tek memeyi emerek uyuyabilir. Her iki göğsü de eşit sürede emzirmek idealdir. Ancak bu her zaman Bebeğinizin ilk ayında dışkı sayısı fazladır (günde 6-8 kez). Anne sütüyle beslenen bebeklerin dışkıları cıvıktır. Dışkı ilk günler yeşilimsi olur daha sonra altın sarısı rengini alır. Mama ile beslenen bebeklerin dışkıları daha kıvamlı ve sıklığı daha azdır. Bu bebeklerde kabızlık da olabilir. Bebeğin günde en az 6-8 kez idrar yapması gerekir. Bu, beslenmenin yeterli olduğunu gösterir. Bebeğin bir iki ay sonra 2-3 günde bir dışkı yapması normaldir. Taburcu olduktan bir hafta içinde yapılmalıdır. Bundan sonraki kontrol ve aşılar için doktorunuz sizi bilgilendirecektir. Bebeğiniz, doktorunu ziyaret ettiğinde tam bir tıbbi muayeneden geçer. 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. Diş Çıkarma Bebekler genellikle 6. ay civarında ilk dişlerini çıkarırılar. İlk çıkan diş önde ve alttadır bir çok bebekte diş çıkarma geç başlar. Bu çocuğun geç kaldığı anlamına gelmez.Bazı bebeklerde ilk diş 4. ayda da çıkabilir. Diş çıkarma çocuğu halsiz düşürüp ateşinin çıkmasına yol açar. 6. ayında damağını kaşıyan, halsiz, ateşi bulunan bir bebek diş çıkarıyor demektir. Ama bebeğin diş çıkarması tıbbi muayeneden ihmal edileceği anlamına gelmemelidir. Diş çıkarma sırasında ateş 38 derecenin üstüne çıkmaz, havale geçirilmez, kusma ve ishal olmaz. Bunları göz önünde tutmak gereklidir. Bunlar başka hastalıkların belirtileridir ve bir doktora görünmek gereklidir. Yenidoğan Bebekler • Yenidoğan bebek sadece yakın mesafeyi görür. • Parlak renkler daha fazla ilgisini çeker. • Hareketli nesneleri kısa süreliğine gözleri ile takip ederler. • Yenidoğan bebekler 3 haftalık iken anne ve babalarının seslerini ayırt ederler. • Bebekler 1 haftalık iken annelerinin kokularını tanırlar. Doğru Bilinen Yanlışlar • Yenidoğan bebeklere şekerli su verilmesi tamamen yanlış olup bebeğinizin böbreklerine zarar verecektir. • Bebeğin şiş olan memelerini sıkmak ovalamak iltihaplanmaya yol açacağından yanlış bir uygulama olur. • Bebeği üşütmemek için kat kat giydirip terletirseniz onu hasta edebilirsiniz. Eğer bebeğin burnu ve ensesi soğuksa bebek gerçekten üşümüştür. Yeni Annelere Çocuk Bakımı İle İlgili İpuçları • Annenin eli sürekli temiz olmalıdır. • Kulak temizliğinde kulak çöpü kullanılmamalıdır. Sadece kulak kemerini pamuk yardımı ile silmek yeterli olacaktır. • Gözlerinde bulunan çapaklar, kaynatılmış su yardımı ile temizlenebilir. • Doğduğu günden itibaren bebeğin tırnakları düz, batık oluşmayacak şekilde kesilebilir ve kenarları hafif törpülenebilir. • Ağız özel bir temizlik gerektirmez. Çünkü tükürük bezlerinin temizleyici bir etkisi vardır. Fakat pamukçuk gibi bir madde görüldüğünde karbonatlı su ile yıkanabilir. • Alt temizliği kızlarda suya batırılan pamuklarla veya sadece su içeren ıslak mendillerle önden arkaya doğru yapılmalıdır. Kullanılan mendil veya pamuklar alkol içermemelidir. Erkek çocuklarda ise sünnet derisi geriye çekilmemelidir. Bu uygulama ile deri çatlayıp, iltihap kapabilir. • Bebeğin kıyafetlerinin pamuklu ürünlerden seçilmesi önerilip kullanmadan önce sıcak suyla yıkanıp ütülenmesi sağlanmalıdır. • Genellikle göbek kordonu doğumdan sonra 10 gün içinde düşer. Göbek bağı düşmeden önce su ile temas ettirilmemelidir. Bu bölgenin kuru tutulmasına özen gösterilmeli ve doktorun önereceği alkollü bir antiseptikle sabah akşam pansuman yapılması gereklidir. • Bebek doğduğu günden itibaren dışarı çıkartılabilir. Ancak kalabalık ortamlarda bulunmamasında fayda vardır. Sürekli dışarıda olmak bebeğin bakımının ihmal edilmesine neden olabilir. • Yenidoğanda ateş, morarma ve nefes kesilmesi acil bir durumdur. Ateş yüksek ise vakit kaybetmeden hastaneye başvurmak gerekir. • Yandan bağlanan zıbınlar kolay giyilebilirler ve neredeyse tüm giysilerin içinde rahatça kullanılabilirler. Kasığın altından bağlanan tulumlar da pratiktir. • Özellikle omuzlarında çıtçıtlar olan tulumları ya da üst giysilerini tercih etmenizde yarar var. Bu üst giysileri boyun kısmından genişleterek bebeklere daha rahat giydirebilirsiniz. • Pamuk gibi doğal malzemelerden yapılmış giysiler bebeğinizin cildinin en rahat nefes alabildiği malzemelerdir. Özellikle bebeğinizin cildini örten iç giyim seçiminde önemlidir. Kullanılan malzemelere bakın, dikiş yerlerini kontrol edin. Şişkin ya da kabarık olan dikiş yerleri kaşıntı yapabilir. Ayrıca etiketleri de çıkarın ki bebeğinizin cildine zarar vermesin. • Minik düğmeli ya da bağlanması zor giysiler almayın. Geçme düğmeli ya da çıtçıtlı giysilerin kullanımı daha rahat ve kullanışlıdır. • Bebeğiniz kısa sürede gelişeceğinden, en küçük boy giysilerden az alın. İlk giyisleri bol olabilir. Bebeğiniz bu durumu önemsemeyeceği için biraz büyük alabilirsiniz. Kollarını kıvırdığınızda bu durum sorun olmaktan çıkar. • Yatak çarşafının, battaniyesinin temizliğine dikkat edilmesi gerekir. Bunların mutlaka yedeklerinin alınmış olması gerekir. Şu Durumlarda Başvurmalısınız! Derhal • Ateş (popodan 38°C'nin üzerindeyse), • Tüm vücuda yayılmış sarılık varsa, • Bezlerinin dışına kadar taşan sıvı tarzında dışkılama (günde 3-4 defa) oluyorsa, • Üst üste fışkırtır tarzda kusuyorsa acil olarak dokturunuza başvurmanız gerekli demektir. Doktorunuza • Bebek 6-7 saat uyanmazsa, • Kasık bölgesinde ağrılı şişlik olursa, Özel Düztepe Yaşam Hastanesi Uzm. Dr. Gül BALYEMEZ Çocuk Hastalıkları Uzmanı Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02 27 5 Nolu Aile Sağliği Merkezi 5 NOLU ASM, 13 aralık 2010 tarihinde kurulmuştur. 3 hekim, 5 hemşire, 1 temizlik görevlisi olmak üzere 9 kişilik bir kadroyla hizmet vermektedir. Dr. Hikmet İLGÜN Dr. İrfan Osman GÖKÇEK 5 Nolu Aile Sağlığı Merkezi Yapılan Tetkik Ve Testler İletişim 5 NOLU ASM, 13 aralık 2010 tarihinde kurulmuştur. 3 hekim, 5 hemşire, 1 temizlik görevlisi olmak üzere 9 kişilik bir kadroyla hizmet vermektedir. • Biyokimya • Hemotoloji • Hormon • Talasemi • Porter • Seroloji • İdrar ve kan grubu testleri yapılmaktadır. Akdere Mah. 64 Nolu Sokak Şehit Er Zeynel Direkçi Sosyal Tesisi Şahinbey / Gaziantep 200 metrekare alana kurulmuş olup, 13.000 kişilik bir nüfusa hitap eden, A sınıfı bir aile sağlığı merkezidir. Yakındaki Eczaneler 2013 yılı içerisinde ortalama 34.000 muayene yapılmış olup, çalışanların uyumu ve ilgisinden dolayı hasta memnuniyeti yüksek düzeydedir. • Doğu Eczanesi • Ribat Eczanesi Ayrıca aile sağlığı merkezinin yanında 112 istasyonu mevcuttur. 28 Dr. Fatih KALKAN 2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. T : +90 342 123 45 67 F : +90 342 123 45 67 E : randevu@sahinbey5asm.com No:12 Düztepe Yaşam Hastanesi Tanı Tedavi Üniteleri • Acil Servis • Anestezi ve Reanimasyon • Beslenme ve Diyet • Beyin ve Sinir Cerahi • Çocuk Cerrahisi • Çocuk Hastalıkları • Dermatoloji • Diyabet Eğitim Merkezi • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi • Genel Cerrahi • Göğüs Hastalıkları • Göz Hastalıkları • İç Hastalıkları • Kadın Hastalıkları ve Doğum • Kardiyoloji • Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi • Nöroloji • Ortopedi ve Travmatoloji • Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi • Radyoloji • Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Psikiyatri) Bölümü • Üroloji Hizmet Birimleri • Ameliyathaneler • Check-Up Hizmeti • Cilt Bakım ve Lazer Ünitesi • Endoskopi • Genel Yoğun Bakım • Kardiyoloji Yoğun Bakım • Laboratuar Hizmetleri • Odyoloji • Yeni Doğan Yoğun Bakım • Uyku Laboratuarı Düztepe Yaşam Hastanesi Doktorları ACİL • Dr. Bahri BOZGEYİK • Dr. Halil İLHAN • Dr. M.Mete YAŞAR • Dr. Osman KARAKURT • Dr. Samet YARAMIŞLI • Dr. Sultan ÖZÇELİK • Dr. Zihni AYDIN ANESTEZİ • Uzm.Dr. Gıyasettin FİDAN • Uzm.Dr. İbrahim BÜYÜKKÖMÜRCÜ BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ • Opr.Dr. İbrahim YERAL • Opr.Dr. Levent ÇELİK CİLDİYE (DERMATOLOJİ) • Uzm.Dr. Esra Arısoy ÇOCUK CERRAHİSİ • Opr.Dr. M. İdris ERTAŞKIN ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI • Uzm.Dr. Gül BALYEMEZ • Uzm.Dr. Levent TURAN • Uzm.Dr. Mehmet Ali KARAGÖZOĞLU • Uzm Dr. Nurdan TUNÇÖZGÜR DİYABET EĞİTİM MERKEZİ • Dr. Ayhan SÖNMEZ DİYETİSYEN • Dyt. Raife BAYEL FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON • Uzm.Dr. F.Güldem ÇIVGINER • Uzm.Dr. Mehmet BEZGİNCAN GASTROENTROLOJİ • Uzm.Dr. F. Yüksel IŞIKSAL GENEL CERRAHİ • Opr.Dr. Anıl ÖZMUTLU • Opr.Dr. İlhan ASLAN KULAK BURUN BOĞAZ BAŞ VE BOYUN CERRAHİSİ • Opr.Dr. Seyit Mehmet CEYLAN • Opr.Dr. Pelin ARICI NÖROLOJİ • Uzm.Dr. İhsan TOPALKARA OPTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ • Opr.Dr. Ali Şan SARSU • Opr.Dr. Kenan TİŞKAYA GÜZELLİK VE LAZER ÜNİTESİ • Güzellik Uzmanı Elmas KORKMAZ KADER • Güzellik Uzmanı İmren YILMAZ PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİ • Opr.Dr. Yakup SARIGÜNEY GÖĞÜS HASTALIKLARI • Uzm.Dr. Ufuk MEMİŞ PSİKİYATRİ • Uzm.Dr. Mehmet ŞERBETÇİ GÖZ HASTALIKLARI • Opr.Dr. Ataöv GÖKÖZ • Opr.Dr. Ceren Erdoğan POYRAZ RADYOLOJİ • Uzm.Dr. Suat DURAKOĞLUGİL • Uzm.Dr. Fatih CERA İÇ HASTALIKLARI • Uzm.Dr. Fethi ALBAYRAM • Uzm.Dr. Mehmet ÜNAL ÜROLOJİ • Opr.Dr. Ali SAĞLAM • Opr.Dr. Nazım SÖZDUYAR KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM • Opr.Dr. Aysu Nida DAİ • Opr.Dr. Emine SUAT • Opr.Dr. Hakan YAZ • Opr.Dr M.Şahin KORKMAZ • Opr.Dr. Sema İYİKÖŞKER • Opr.Dr. Şükran GÜÇER T: 0.342 211 77 77 Düztepe Mah. Özdemirbey Cd. Sadıklar Sk. No: 2 Şahinbey/Gaziantep T: 0342 211 77 77 / F: 0342 250 29 29 info@duztepeyasamhastanesi.com / www.duztepeyasamhastanesi.com