Kadın ve İşlevsel Üroloji Dergisi 2014;4:113-6 Üriner Diversiyon Sonrası İnkontinans İlker Gökçe, Kadir Türkölmez Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye DOI:10.4274/kiud.16 Özet Kasa invaze mesane kanserinin altın standart tedavisi olan radikal sistektomi sonrası kontinan diversiyon yöntemleri giderek artan sıklıkta uygulanmaktadır. Kontinan diversiyonlar kullanılarak hastaların yaşam kalitesinde belirgin düzelme sağlanabilmektedir. Uygulanan diversiyon yöntemi sonrasında kontinansın sağlanabilmesi için dikkat edilmesi gereken pek çok faktör bulunmaktadır. İnkontinans geliştikten sonra uygulanabilecek tedavi yöntemleri; davranışçı tedaviler, endoskopik kolajen enjeksiyonu, üretral askı ameliyatları ve artifisyel üretral sfinkter uygulaması olarak sıralanabilir. Tedavi yöntemleri içinde artifisyel üretral sfinkter uygulaması en etkin tedavi yöntemi olarak görülmektedir. Giriş Radikal sistektomi kasa invaze mesane kanserlerinin tedavisinde altın standart yöntemdir ve evrelere göre değişmekle birlikte başarılı onkolojik sonuçlar sağlamaktadır1. Ancak onkolojik sonuçların yanında hastaların yüksek yaşam kalitesi düzeylerinin idame ettirilmesi de bir o kadar önemli bir amaçtır. Hem erkek hem de kadın hastalarda üriner kontinansın sağlanması yaşam kalitesi için en önemli faktörlerden biridir. Bu derlemede mesane kanseri nedeniyle radikal sistektomi ve üriner diversiyon yapılan hastalarda üriner inkontinans gelişimi ve bu hastalara uygulanacak tedavi yöntemleri üzerinde durulacaktır. Üriner Diversiyon Tipleri ve Kontinans Radikal sistektomi sonrası üriner diversiyon için ilk olarak üreterosigmodostomi uygulanmış ve bu yöntem 50 yıla yakın süre kullanılmıştır. İntestinal anastomozun gerekli olmayışı ve anal sfinkterin kontinans için kullanılabilir olması önemli avantajlar olarak görülse de uzun dönemde üreterosigmoidal anastomoza bağlı görülen komplikasyonlar nedeniyle bu yöntem günümüzde terk edilmiştir. Günümüzde sıklıkla kullanılan üriner diversiyonlar kontinan olmayan konduitler, kontinan kütanöz diversiyon ve üretraya anastomoz yapılan ortotopik yeni mesane uygulamaları olarak sıralanabilir. Kullanılan bağırsak segmentine göre değişik metabolik komplikasyonlar görülebilmekte ve üreter anastomozlarında anti-reflü tekniklerin kullanılması ile diversiyon teknikleri değişkenlik gösterebilmektedir. Hastaların yaş, böbrek fonksiyonları, genel durumları ve tümöral özellikleri göz önünde bulundurularak uygun diversiyon tekniği seçilmektedir. Uygulanacak diversiyon tekniğinin kontinan olması şüphesiz hastaların yaşam kalitesini arttıracaktır. Bu nedenle uygun olan tüm hastalarda kontinan diversiyon yöntemleri kullanılmalıdır. Kontinan diversiyon yöntemleri de kullanılan bağırsak segmentinin cilde kateterize edilerek boşaltılan bir stoma ile bağlanan kontinan kütanöz diversiyon ve bağırsak segmentinin uygun konfigürasyon sonrası üretraya anastomozunu içeren ortotopik yeni mesane yöntemleri olarak sıralanabilir. Ortotopik yeni mesane uygulamaları sonrasında kontinans oranları gündüz %80-97, gece %3086 oranında bildirilmiştir2-4. Kontinan Diversiyonlarda İnkontinansın Nedenleri Kontinan diversiyon yöntemleri kullanıldığında oluşturulan rezervuardan beklenen fonksiyon, yeterli kompliyansı sağlayarak güvenli basınçlarda uygun miktar idrarın 113 Kadın ve İşlevsel Üroloji Dergisi 2014;4:113-6 depolanması ve depolanan idrarın hastanın isteğine göre boşaltılabilmesidir. İnkontinans gelişmesi halinde iki ana neden üzerinde durulmalıdır: 1. Rezervuar kompliyansının yetersiz olması. 2. Rezervuar çıkım direncinin yetersiz olması. İnkontinans meydana geldiğinde hastalar mutlaka kompliyans ve kontinans mekanizmaları açısından dikkatle değerlendirilmelidir. Tüm inkontinans olguları rezervuar çıkım direncindeki azalmalara bağlanmamalıdır. Kompliyansın yeterli olmaması nedeniyle idrar kaçıran bir olguda çıkım direncinin arttırılmasının daha büyük sorunlara neden olacağı unutulmamalıdır. Bu amaçla ürodinamik incelemeler değerlendirmede mutlaka uygulanmalıdır. Oluşturulan rezervuarın kompliyansı ürodinamik olarak değerlendirilmeli ve kompliyansı yetersiz olgularda gerekirse ek uygulamalar yapılmalıdır. Kontinan diversiyon uygulaması planlanan hastalarda günümüzde tüm dünyada ortotopik yeni mesane ugulamaları ilk planda akla gelmektedir5. Bu nedenle özellikle bu uygulamalar sonrası görünen inkontinans olgularına yaklaşım üzerinde durulacaktır. Cerrahi Teknik ve Kontinans Üzerine Etkisi Ortotopik yeni mesane uygulamalarında kontinansın sağlanmasında en önemli faktör sfinkterik aktivitenin korunmasıdır. Bu nedenle cerrahi sırasında onkolojik sonuçlardan ödün verilmeden üretranın dikkatli bir şekilde diseke edilmesi büyük önem taşımaktadır. Cerrahi teknikte dikkat edilmesi gereken başka bir önemli nokta da cerrahi sırasında nörovasküler demetin korunmasıdır. Sinir koruyucu cerrahi ile pelvik taban ve eksternal sfinktere ait aferent intrapelvik anatomik duyusal sinirler korunmuş olur ve böylece üretra duyusu da korunur6. Üretra duyusunun bozulmasının kontinansı olumsuz yönde etkilediği daha önce Hugonnet ve ark. tarafından yapılan bir çalışmada gösterilmiştir7. Yapılan başka bir çalışmada da gece kontinans oranlarının sinir koruyucu cerrahi uygulanan hastalarda daha iyi olduğu gösterilmiştir8. Sinir korunması ile eferent sinir ağı da korunmuş olur ve bu durumun üretral sfinkterin dinlenme halindeki tonusunun korunmasını sağladığı düşünülmektedir. Rezervuar oluşturulurken uygulanacak cerrahi teknik de yeterli kompliyansın elde edilmesini sağlayarak kontinansa olumlu katkı sağlamaktadır. Kullanılacak olan bağırsak segmentinin özellikleri de kontinans üzerine etkili 114 olabilmektedir. Herhangi bir kontraendikasyon yoksa ileum segmenti tercih edilmektedir. İleal segment ve ileoçekal segment kullanılan ortotopik yeni mesaneleri ürodinamik olarak karşılaştırdığımız bir çalışmada her 2 yöntemin de uygulanması ile yeterli mesane kapasitesi (426 ml ve 442 ml, p>0,05) elde edilebildiği gösterildi. Aynı çalışmada kalın barsak segmentinin daha fazla kontraksiyona sahip olduğu ve gece idrar kaçırma oranlarının ileoçekal segment kullanılan grupta daha yüksek olduğu görüldü (%21 vs %8,4)9. Rezervuar oluşturulurken barsak segmentinin detubulerize edilmesi kontinans açısından önemlidir. İlk uygulamalarda detubulerize edilmeyen barsak segmentlerinin yüksek kontraksiyon gücüne bağlı depolama ile ilgili sıkıntılar görülmekte idi. Diğer bir nokta ise rezervuarın konfigürasyonudur. Oluşturulacak rezervuar küresele yakın bir konfigürasyonda elde edilmeye çalışılmalıdır. Küresel konfigürasyon ile aynı uzunlukta bağırsak kullanılarak elde edilen silindirik bir konfigürasyona göre 4 kat fazla hacim elde edildiği bildirilmiştir10. Önemli diğer bir nokta ise seçilen barsak segmentinin uzunluğudur. Kısa seçilen barsak segmentine bağlı erken dönemde yeterli depolama olmaması ve oluşan yüksek basınca bağlı inkontinans olabilir. Segment çok büyük olursa o zaman da boşaltım problemi yaşanabilir. Hasta Eğitimi ve Kontinans Üzerine Etkisi Cerrahi öncesi dönemden başlanılarak hastalar uygulanacak cerrahi ve bunun normal fizyoloji üzerine olan etkileri konusunda bilgilendirilmelidir. Öncelikle hastalara mesane duyusunun kaybolacağı anlatılmalıdır. Ancak ileum segmenti kullanıldı ise rezervuarın dolması ile birlikte ileum duvarındaki gerilmenin bir dolgunluk hissi şeklinde algılanacağı hastaya öğretilmelidir. Dolgunluk hissinin algılanamaması rezervuarın aşırı dolması ve sonuçta taşma inkontinansı ile sonuçlanabilir. Ayrıca özellikle erken postoperatif dönemde mesane kompliyansının arttırılması için hastalar güvenli periyotlarda idrarı tutmaya zorlanmalıdır. Bu uygulama ile başlangıçta 150 ml olan mesane kapasitesinin 450-500 ml çıkarılabildiği gösterilmiştir5. İşeme fazına geçildiğinde de sfinkterin ve pelvik tabanın gevşetilmesi konusunda hasta eğitilmelidir. Hastalar ayrıca gündüz ve gece kontinansı konusunda da eğitilmelidir. Yeni mesanenin kompliyansının artması ile hastaların çok büyük çoğunluğunda gündüz kontinansı sağlanır. Ancak gece kontinansı pek çok hastada daha Kadın ve İşlevsel Üroloji Dergisi 2014;4:113-6 geç sağlanabilmektedir. Burada en önemli nokta fizyolojik mekanizmaların bozulmuş olmasıdır. Normal bir bireyde gece mesane dolumu ile birlikte detrusor-sfinkter refleksi devreye girer ve duvar gerilmesini takiben sfinkter tonusu arttırılarak mesane çıkım direnci arttırılır. Sistektomi sonrası bu mekanizma ortadan kalktığı için mesane çıkım direnci arttırılamaz ve gece inkontinansı görülür. Vazopressin etkisi ile gece idrar üretiminin azaltılması da başka bir koruyucu mekanizmadır. Ancak yine sistektomi sonrası ortotopik yeni mesanenin bağırsak mukozası duvarın izoosmolaritesini sağlamak için rezervuar lümenine sıvı salgılamaktadır ve bu etki vazopressin etkinliğinin önüne geçerek gece idrar üretimini arttırmakta ve gece inkontinansı ortaya çıkmaktadır11. Hastalar bu fizyolojik mekanizmalar açısından sade bir dille bilgilendirilmeli ve özellikle erken dönemde gece idrara kalkmaları konusunda uyarılmalıdır. Yapılan başka bir çalışmada radikal sistektomi yapılan 101 hastadan inkontinansı olan 12 hastanın sonuçları değerlendirilmiştir ve 6 hastanın tedaviden hiç fayda görmediği, 4 hastanın kısmi fayda gördüğü ve 2 hastada ise tam kuruluk sağlandığı rapor edilmiştir13. Sfinkterik Yetmezliğe Bağlı İnkontinansın Tedavisi Ortotopik yeni mesane uygulamaları sonrasında gelişen inkontinansın tedavisinde yukarıda sıralanan tedavi yöntemlerinin başarısının oldukça düşük olduğu görülmektedir. Bu hasta grubunda artifisyel üretral sfinkter uygulaması üzerine yapılan çalışmalar mevcuttur. İlk çalışma 2002 yılında O’Connor ve ark. tarafından yapılmıştır ve 5 hastanın sonuçları ve yaşam kalitesi düzeyleri değerlendirilmiştir. Hastaların üçünde daha önce kolajen enjeksiyonu yapıldığı ve başarısız olduğu belirtilmiştir. Hastaların tamamında sosyal kontinans sağlanırken (1 ped veya daha az ıslatma), tam kuruluk 2 hastada elde edilmiştir. Ayrıca hasta memnuniyetinde anlamlı artış olduğu gösterilmiştir15. Yapılan daha güncel bir çalışmada da 12 hastanın verileri incelenmiş ve anket formunu yanıtlayan 10 hastanın sonuçları değerlendirilmiştir. Hastaların dördünde hiç ped kullanımına gereksinim kalmadığı geriye kalan hastaların 4’ünde de yalnızca gece ped kullanımı gerektiği tespit edilmiştir16. Sonuç olarak artifisyel üretral sfinkter uygulaması kullanılan yöntemler arasında en başarılı yöntem olarak göze çarpmaktadır. Ancak uygulama sırasında özellikle rezervuar yerleştirilirken retropubik bölgedeki değişiklikler göz önünde bulundurulmalıdır. Ortotopik yeni mesane uygulaması sonrasında rezervuar çıkım direnci düşüklüğüne bağlı inkontinans geliştiğinde uygulanabilecek tedavi yöntemleri şu şekilde sıralanabilir: 1. Davranışçı tedaviler. 2. Endoskopik kolajen enjeksiyonu. 3. Üretral askı ameliyatları. 4. Artifisyel üretral sfinkter uygulaması. 1. Davranışçı Tedaviler Davranışçı tedavilerin etkinliği üzerine elde edilmiş olan veriler sıklıkla radikal prostatektomi sonrası takipleri içeren çalışmalardan gelmektedir. Pelvik taban egzersizleri, rezervuar kapasitesini arttırmaya yönelik tedbirler, sıvı kısıtlaması yapılması, hastanın yeni mesanenin dolum hissine olan aşinalığının arttırılmasına yönelik çalışmalar bu grup tedaviler içinde sayılmaktadır. Etkinliğin değerlendirildiği kanıt düzeyi yüksek çalışma bulunmamakla birlikte ilk basamakta davranışçı tedavilerin kullanılması önerilmelidir. 2. Endoskopik Kolajen Enjeksiyonu Transüretral kolajen enjeksiyonu üzerine yapılmış sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. İlk olarak 3 hastanın değerlendirildiği bir çalışmada enjeksiyon sonrasında bir hastada tam kuruluk, 1 hastada günlük 1 ped ıslatma ve 1 hastada inkontinansın devam ettiği sonucu elde edilmiştir12. 3. Üretral Askı Ameliyatları Radikal sistektomi sonrası üretral askı ameliyatlarının kullanımı üzerine yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Kadın hastaların dahil edildiği bir çalışmada 4 hastanın sonuçları değerlendirilmiştir ve otolog pubovajinal sling yapılan iki olguda ciddi komplikasyonların geliştiği ve bir hastanın cerrahiye bağlı kaybedildiği, diğer iki hastada ise sling sonrasında inkontinansında devam ettiği bildirilmiştir14. 4. Artifisyel Üretral Sfinkter Uygulaması Sonuç Radikal sistektomi ve üriner diversiyon uygulamaları sonrasında hastaların yaşam kalitesi üriner kontinans ile yakından ilişkilidir. Kontinansın sağlanması için öncelikle 115 Kadın ve İşlevsel Üroloji Dergisi 2014;4:113-6 endikasyon hasta özellikleri ve tümörün özellikleri göz önünde bulundurularak doğru bir şekilde belirlenmelidir. Cerrahinin kalitesi de kontinansın sağlanması için oldukça önemlidir. Üretral sfinkterin korunması, nörovasküler demetin korunması ve yeterli kapasitede küresel konfigürasyonu olan bir rezervuarın oluşturulması çok önemlidir. Hastalar yeni oluşturulan yapının fizyolojik özellikleri hakkında mutlaka bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir. Tüm teknik gelişmelere rağmen hastaların %20’ye varan oranlarda gündüz, %70’e varan oranlarda gece inkontinansı görülebilmektedir. Uygulanacak tedavi mutlaka hastaya özel seçilmelidir. Günümüzdeki tedavi seçenekleri içinde artifisyel üretral sfinkter uygulaması en başarılı tedavi seçeneği olarak görülmektedir. 5. Kaynaklar 11. 1. 12. 2. 3. 4. 116 Goossens-Laan CA, Visser O, Hulshof MC, Wouters MW, Bosch JL, Coebergh JW, Kil PJ; Survival after treatment for carcinoma invading bladder muscle: a Dutch population-based study on the impact of hospital volume. BJU Int 2012;110:226-32. Santucci RA, Park CH, Mayo ME, Lange PH; Continence and urodynamic parameters of continent urinary reservoirs: comparison of gastric, ileal, ileocolic, right colon, and sigmoid segments. Urology 1999;54:252-7. Hautmann RE, de Petriconi R, Gottfried HW, Kleinschmidt K, Mattes R, Paiss T; The ileal neobladder: complications and functional results in 363 patients after 11 years of followup. J Urol 1999;161:422-7. Gutiérrez Baños JL, Martín García B, Hernández Rodríguez R, Portillo Martín JA, Correas Gómez MA, Del Valle Schaan JI, Roca Edreira A, Villanueva Peña A, García Gutiérrez R, De Diego Rodríguez E; [Studer’s type ileal neobladder. Study of complications and continence]. Actas Urol Esp 1998;22:828-34. 6. 7. 8. 9. 10. 13. 14. 15. 16. Hautmann RE, Abol-Enein H, Davidsson T, Gudjonsson S, Hautmann SH, Holm HV, Lee CT, Liedberg F, Madersbacher S, Manoharan M, Mansson W, Mills RD, Penson DF, Skinner EC, Stein R, Studer UE, Thueroff JW, Turner WH, Volkmer BG, Xu A; International Consultation on Urologic Disease-European Association of Urology Consultation on Bladder Cancer 2012 .ICUD-EAU International Consultation on Bladder Cancer 2012: Urinary diversion. Eur Urol 2013;63:67-80. Costello AJ, Brooks M, Cole OJ; Anatomical studies of the neurovascular bundle and cavernosal nerves. BJU Int 2004;94:1071-6. Hugonnet CL, Danuser H, Springer JP, Studer UE; Urethral sensitivity and the impact on urinary continence in patients with an ileal bladder substitute after cystectomy. J Urol 2001;165:1502-5. Kessler TM, Burkhard FC, Perimenis P, Danuser H, Thalmann GN, Hochreiter WW, Studer UE; Attempted nerve sparing surgery and age have a significant effect on urinary continence and erectile function after radical cystoprostatectomy and ileal orthotopic bladder substitution. J Urol 2004;172:1323-7. Bedük Y, Türkölmez K, Baltaci S, Göğüş C; Comparison of clinical and urodynamic outcome in orthotopic ileocaecal and ileal neobladder. Eur Urol 2003;4:258-62. Scardino PT, Linehan M, Zelefsky M, Vogelzang NJ; Comprehensive textbook of genitourinary oncology. ed. 4. Philadelphia, PA: Wolters Kluwer Health/Lippincott Williams & Wilkins; 2011 Mills RD, Studer UE; Metabolic consequences of continent urinary diversion. J Urol 1999;161:1057-66. Tchetgan MB, Sanda MG, Montie JE, Faerber GJ; Collagen injection for the treatment of incontinence after cystectomy and orthotopic neobladder reconstruction in women. J Urol 2000;163:212-4. Wilson S, Quek ML, Ginsberg DA; Transurethral injection of bulking agents for stress urinary incontinence following orthotopic neobladder reconstruction in women. J Urol 2004;172:244-6. Quek ML, Ginsberg DA, Wilson S, Skinner EC, Stein JP, Skinner DG; Pubovaginal slings for stress urinary incontinence following radical cystectomy and orthotopic neobladder reconstruction in women. J Urol 2004;172:219-21. O’Connor RC, Kuznetsov DD, Patel RV, Galocy RM, Steinberg GD, Bales GT; Artificial urinary sphincter placement in men after cystectomy with orthotopic ileal neobladder: continence, complications, and quality of life. Urology 2002;59:542-5. Outcomes of artificial urinary sphincter placement in men after radical cystectomy and orthotopicurinary diversions for the treatment of stress urinary incontinence: the University of Southern California experience. Simma-Chiang V, Ginsberg DA, Teruya KK, Boyd SD.