Hedef Sürdürülebilir Kalkınma F Bir Kamu Girişimcisi

advertisement
TOKİ Haber Dergisi
www.tokihaber.com.tr
Haziran 2017
Sayı: 88
Çankırı
Hedef Sürdürülebilir Kalkınma F Bir Kamu Girişimcisi Olarak TOKİ
F Türkiye Düzcamda Avrupa Birincisi Fİstanbul'u Aydınlatan Miras
TOKİ HABER
Emlak Basın Yayın A. Ş. adına Sahibi
ve Genel Yayın Yönetmeni
Ayşe Bakıcı
Haber Müdürü
Uğur Dülekalp
Haber Merkezi
Tayyar Sevim - Ömer Yılmaz
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
04
Özlem Özdemir Yılmaz
Reklam Müdürü
Karadeniz’de hedef
sürdürülebilir kalkınma
Taylan Alpaslan
Reklam Pazarlama
Levent Yılmaz
16 Girişimcilikte kamu örneği
Ulaştırma Sorumlusu
20 Sinan’ın Yazmaları
Murat Özer
22 Sivas’ta yeni bir yaşam alanı
Adres
Bahçeşehir 1. Kısım Mah.
Doğa Parkı Evleri Seyhan Cad.
No: 10 Kat: 2 Daire: 12 Bahçeşehir
Başakşehir/İstanbul
Tel: 0 212 669 45 46
Faks: 0 212 669 67 20
26 Üç Köprü
34 Cam sektörünün lideri Türkiye
42 Yenilikçi inşaat malzemesi fibercement
Web: www.tokihaber.com.tr
52 Yeniliğin peşinde bir ömür:
YAPIM
Mimar Alaaddin
66 Mutfak tasarımında ipuçları
70 İslam’ın Aynaları
18
Kahramankazan’a
yakışan proje
Rövaşata Yayıncılık Prodüksiyon ve
Reklam Hizmetleri Ltd. Şti.
Web: www.rovasata.co
Tel: 0212 318 01 28
Yayınlar Koordinatörü
Aykut Özdek
Editör
Beyhan Filiz
Tasarım
Bertuğ Yasavullar
Yazı İşleri Müdürü
06
Ulusal Mimari Fikir Yarışması’nda
konsept “Mahalle”
58
İstanbul’un
endüstriyel mirası
SOSYAL MEDYA
www.toki.gov.tr
twitter/MErgun_Turan
twitter/Toki_Kurumsal
Esra Coşkun
Fotoğraf
Serhat Özdek
BASKI
Mavi Ofset Basım Yayın San. Ltd. Şti.
Tel: 0212 549 25 30
Web: www.maviofset.com
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın
youtube/tokikurumsal
7 İklim 7 Bölge
Mahalle
Yaklaşık üç yıldır yeni bir üretim anlayışıyla
hayata geçirdiğimiz konut projelerimiz,
barınmanın yanı sıra sosyal yaşamın tüm
ihtiyaçlarını karşılayan donatılarıyla,
şehirlere model olan yeni yerleşim yerlerine
dönüşüyor. Mimariden kaliteye, yerel ve
özgün tasarımlarla üretimini yaptığımız
konut projelerinde, şehirlerimizin
mimarisini, kültürümüzün geleneksel
yaşam ögelerini koruma hassasiyeti ve
arayışı içindeyiz.
Bu arayışın ilk adımı olarak 2014’te “Gelenekten Geleceğe” teması ile
düzenlediğimiz 7 İklim 7 Bölge Ulusal Mimari Yarışması’nın ödüllü eserleri,
toplamda 7 bini aşkın konutu kapsayan özgün tasarımlar olarak üretime alındı.
Bugün Manisa, Hatay, Adana, Kütahya, Muğla, Amasya, Konya, Bursa, Gaziantep
ve Çankırı’da yapımı süren bu eserler, İdaremizin ve ülkemiz mimarlarının gurur
kaynağı, şehirlerimizin örnek projeleri olarak vücut buluyor.
Mimari yarışmalarda büyük bir emek ve gayretin ürünü olan ödüllü eserlerin hayata
geçirilmeden rafa kalkmasından mustarip olan mimarlık dünyamıza verdiğimiz
sözü yerine getiriyoruz; ödül alan projeleri inşa ederek mimarlarımıza yeni bir
kapı aralamış olmaktan, sektörümüzün lokomotif kuruluşu olarak buna öncülük
etmekten memnuniyet duyuyoruz. Ve şimdi yeni bir çağrı daha yapıyoruz.
TOKİ ve iştirak şirketimiz Emlak Konut GYO ile birlikte, “MAHALLE” teması
üzerine yeni bir 7 İklim 7 Bölge Ulusal Mimari Kentsel Tasarım Fikir Yarışması
başlatıyoruz. İnanıyorum ki, ülkemizin kıymetli mimarları;
içinde pek çok değeri barındıran, yaşam tecrübesinin ilk
mekânı olan Mahalle’yi, serbest yorumlarıyla birbirinden
güzel projelere taşıyacaklardır.
Saygılarımla,
M. Ergün TURAN
T. C. Başbakanlık
Toplu Konut İdaresi Başkanı
HEDEF SÜRDÜRÜLEBİLİR
KALKINMA
Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Örgütü’nün (KEİ) 25’inci Kuruluş Yıldönümü Zirvesi’nde
konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sürdürülebilir kalkınmanın
temel hedef olması gerektiğini vurguladı.
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (KEİ) 25’inci Kuruluş Yıldönümü Zirvesi, Türkiye’nin ev sahipliğinde
gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin kurucusu ve fikir babası olduğu Karadeniz
Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün geride
4 F HAZİRAN P 2017
kalan çeyrek asırlık geçmişin, bir
uluslararası örgüt için hatırı sayılır bir
kıdem ve tecrübe olduğunu söyledi.
Türkiye’nin, Karadeniz bölgesinin
huzuru ve refahını sağlamak için
yapılacak çalışmaları desteklemeye
devam edeceğini belirten Erdoğan,
şu açıklamayı yaptı: “Önümüzdeki 15
yılın temel gündem konularından biri
olan sürdürülebilir kalkınmayı, dönem
başkanlığımızın ana teması haline
getirdik. Dünyanın çeşitli bölgelerinde
ekonomik eşitsizlikler devam ederken
sürdürülebilir kalkınmanın şu aşama-
da bir slogandan öteye geçemeyeceğini
biliyoruz. Sınırsız üretim hırsı ve yüksek kâr anlayışıyla temel gıda ürünlerinin dahi tehlikeli katkı maddelerine
maruz kaldığı bir dönemde, bu konuya
hak ettiği önemin verilmediğini düşünüyoruz. Milyarlarca insan sefalet
içinde yaşarken, kalkınmanın sürdürülebilirliği için herkesin çok daha fazla
gayret sarf etmesi gerekiyor.”
KEİ ORTAK PAYDADA
BULUŞTURUYOR
Erdoğan, bölge ülkeleri arasında siyasi
ve askeri sorunlar olabileceğini, ancak
örgütün bu sorunlardan mümkün
olduğunca uzak tutularak, daha verimli hale getirilebileceğini vurguladı.
Üye ülkelerin her birinin farklı dil ve
kültürlere, siyasi anlayışlara, ekonomik
seviyelere sahip olabileceğini söyleyen
Cumhurbaşkanı, yine de herkesin derdinin, sevincinin, kıvancı ve tasasının
Karadeniz coğrafyasının ortak paydasında birleştiğine dikkat çekti.
Erdoğan, KEİ’nin sadece bir ortaklık
değil, aynı zamanda bir komşuluk dayanışması ve kader paylaşması olduğunu belirterek, “Bugün bize bu örgütün
en büyük başarısı nedir diye sorsalar,
‘Dünyanın en zor coğrafyalarından
birinde, bölge ülkelerini aynı masa
çevresinde ve ortak paydalar etrafında bir araya getirebilme becerisidir’
derim” açıklamasını yaptı.
“TİCARET İŞBİRLİKLERİ
YETERSİZ”
Örgütün bir nevi mutfağı olan Çalışma Gruplarının güçlendirilmesinin
önemine değinen Erdoğan, “Sokaklarımızdaki insanların günlük hayatına hitap eden projelere ne kadar
fazla eğilirsek, o kadar doğru yoldayız
demektir. Karadeniz Çevre Otoyolu
Projesi, bu bakımdan çok güzel bir
örnek olarak karşımızda duruyor. Biz,
projenin ülkemize ait kısmını 10 yıl
önce tamamlamıştık. Diğer ülkeler de
benzer projeleri tamamlarsa, Karadeniz’i çepeçevre saran, insanlarımızı
birbiriyle kucaklaştıran bir ulaşım
ağını kurmuş oluruz” dedi.
Konuşmasında, Türk müteahhitlerinin
Karadeniz coğrafyasının çeşitli şehirlerinde inşa ettiği tesisleri “Geleceğe
yapılmış birer yatırım” olarak gördüğünü ifade eden Erdoğan, bu örneklere
rağmen ticaret ve yatırımların, ülkelerin
potansiyellerinin çok altında ve yetersiz
olduğunu vurguladı. Erdoğan, “Adriyatik’ten Pasifik’e, Sibirya’dan Toroslar’a
kadar uzanan bu engin coğrafyanın
imkânlarını çok daha iyi değerlendirmenin yollarını aramalıyız. Sadece
turizm alanındaki potansiyeli hakkıyla
kullanabilmek dahi, Karadeniz’in geleceğinde yepyeni bir dönemin başlamasını sağlayacaktır” dedi.
•
TOKİ Haber F5
TOKİ ve iştirak şirketi Emlak Konut GYO tarafından mimarlık ve
şehircilik dünyamızda farklı fikir ve arayışların önünü açabilmek
için hayata geçirilen Ulusal Mimari Fikir Yarışmalarının ikincisi
“Mahalle” teması ile düzenleniyor. Yarışmada ödül alan konut
projeleri, ilk yarışmada olduğu gibi bölgelerinde inşa edilecek.
Konut ve inşaat sektörünün öncü kuruluşu TOKİ, yenilediği üretim disiplinleriyle dar ve orta gelir grubundaki
vatandaşlara yönelik konutlarda yeni
konsept ve fikirleri hayata geçirmeye
devam ediyor.
2014’te yenilenen üretim felsefesiyle, günün ihtiyaçlarına yanıt veren,
yüksek kalitede, kültür ve mimariyi
gözeten yeni bir konut anlayışını hayata geçirmeye başlayan TOKİ, az katlı,
yörelerin yerel mimari çizgilerinden,
kültür ve geleneklerinden ilham aldığı
6 F HAZİRAN P 2017
binlerce konutluk özgün projeleri
uyguluyor.
Bu anlayışla üç yıl içinde 100 binin
üzerinde konut ve yeni yaşam alanını
içeren projeler tasarlayan ve inşasını
yürüten TOKİ, aktif ve dinamik üretim kabiliyetini, yeni arayış ve fikirlerle
geliştirmeye devam ediyor.
TOKİ, iştirak şirketi Emlak Konut
GYO ile birlikte 2014’te düzenlediği
7 İklim 7 Bölge Gelenekten Geleceğe
temalı yarışmanın ardından, bu yıl
“Mahalle” konseptiyle ikinci yarışma-
yı hayata geçiriyor. Yarışmada ödüle
değer bulunan projeler, ilk yarışmada
olduğu gibi projenin ait olduğu bölgede belirlenmiş tasarım ve uygulama
alanında hayata geçirilerek, kentlere,
mimarisi ve uygulamasıyla örnek
olacak yeni yerleşim alanları kazandırılacak.
YARIŞMANIN AMACI
Yarışmayla, insanların etkileşimlerde
bulundukları, birbirlerinin hayatlarına
dokundukları en temel alan olan ma-
hallenin, günümüz kentsel ihtiyaçları
ile güncel şehircilik, kentsel tasarım,
mimarlık ve peyzaj anlayışları doğrultusunda kurgulanması amaçlanıyor.
Bu doğrultuda; kentsel ölçekte şehrin
kimliğini ve sürdürülebilir gelişimini
destekleyen, fiziksel ve toplumsal açıdan yaşam alanı ölçeğinde ise yöresel
mimari ve geleneksel değerlere saygılı,
sosyal bütünleşmeyi sağlayan, estetik
açıdan kaliteli ve özünde insanı odağa
alan yaşam alanlarının oluşmasının
teşviki amaçlanıyor.
NEDEN MAHALLE?
TOKİ Başkanı M. Ergün Turan, 7
İklim 7 Bölge Ulusal Mimari Kentsel
Tasarım Fikir Yarışması’nda “Mahalle”
konsepti üzerindeki arayışı, şehirlerin
yıllar içerisinde geldiği seviyeyi değerlendirerek başlattıklarını belirtti.
Hızlı nüfus artışı ve köyden kente
yoğun göçe hazırlıksız yakalanan şehirlerin plansız ve çarpık yapılaşmaya
muhatap olduğunu söyleyen Turan,
söz konusu yapılaşma ve değişen yaşam koşullarının kimliksiz yapılaşma
ve estetik değerlerin göz ardı edilmesi
ve birleşmesiyle, binlerce yıllık bir
mimari kültür, gelenek ve birikimin
yansıması olan mahallelerde özgün
mekânsal ve sosyo-ekonomik dokunun bozulmasına ve kaybolmasına
neden olduğunu vurguladı. Turan,
şunları söyledi: “Geleceğe aktarılması
gereken zengin kültürel birikime sahip
ülkemizde, konut ve yaşam alanlarının
yerel kimliğinin korunması ve yaşam
kalitesinin arttırılması için yeni ve
bütüncül değerlendirmelerin yapılması
son derece önemlidir. “Mahalle”, şehirlerimizin geleneksel ve kadim değerlerinin günümüz yaşam koşullarına
yansıtılmasında, bütün bu değerleri
küçük ölçekte barındırması bakımından model olarak kullanılabilecektir.
Bu nedenle, mahalle diyoruz.
“MAHALLE OKULDUR, YAŞAM
TECRÜBESİDİR, GÜVENDİR”
“Kuşkusuz mahalle sadece fiziki varlık
alanını temsil etmiyor. Mahalle daha
çok sosyolojik ve de psikolojik boyutta
insanları şekillendiriyor. İnsan, hayat
tecrübesine mahallesinde başlıyor.
Eski mahalle geleneğini düşündüğümüzde, bir bakkalın tezgâhında küçük
bir çocuğun bir liralık ilk alışverişiyle
dünyayı satın almışçasına yaşadığı
TOKİ Haber F7
mutluluğu hatırlıyoruz. Özgüven mahallede başlıyor. İnsan, yaşamı mahallede öğreniyor, tartışmayı, uzlaşmayı,
güvenmeyi, dayanışmayı, oynamayı,
gülmeyi ve ağlamayı, kısacası yaşamı,
önce mahalle öğretiyor. Bu yüzden
mahalle okuldur, yaşam tecrübesidir,
güvendir. Mimari kültür ile yaşam
kültürüne nüfuz etmiş bu ortak yaşam
alanının, mimarlarımızca sürdürülebilirlik ve sosyal ilişkiler temelinde
serbestçe yorumlanmasını bekliyoruz.
Mimarlarımızı, şehir plancılarımızı bu
yönde yeni fikirler geliştirmeleri için
samimi bir çaba ile teşvik ediyoruz.”
ÖDÜL ALAN PROJELER KAĞIT
ÜZERİNDE KALMAYACAK,
İNŞA EDİLECEK
Yarışmanın en önemli özelliğinin
ödüllü projelerin hayata geçirilmesi
olduğunu hatırlatan Turan, 2014’te
düzenlenen yarışmada ödül kazanan
eserlerin inşa edilmekte olduğunu
söyledi. Bu eserlerin Türkiye’nin örnek
konut ve yerleşim projeleri olarak
şehirlere değer kattığını vurgulayan
Turan, mimarların emek ve gayretinin,
ortaya çıkardıkları eserlerin, raflarda
biriken pek çok mimari yarışma projesi gibi asla kağıt üzerinde kalmayacağını, İdarenin önümüzdeki dönemde
ülkemizin her bölgesinde uygulama
yapmayı planladığı alanlar arasından
belirlenen yarışma alanlarında geliştirilecek yeni yarışmanın eserlerinin
de aynı anlayışla hayata geçirileceğini
kaydetti.
SEÇKİN JÜRİ
Özellikle genç mimarların teşvik
edilmesi amacıyla çeşitli ödüllere yer
verilen “Mahalle” temalı 7 İklim 7
Bölge Ulusal Mimari Kentsel Tasarım
Fikir Yarışması’nın Asli Jüri üyelerini,
İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Murat Gül (Jüri Başkanı), Prof. Dr.
Zekiye Yenen (YTÜ - Mimar ve Şehir
Plancı), Doç. Dr. Yasin Çağatay Seçkin
(İTÜ - Mimar), Hicran Çakmak (Emlak Konut GYO A.Ş. Projeler Dairesi
Başkanı - Mimar), Mustafa Levent
Sungur (TOKİ Toplu Konut Projeleri
ve Araştırma Dairesi Başkanı - İnşaat
Mühendisi), Bünyamin Derman (Y.
Mimar) ile İbrahim Hakkı Yiğit (Y.
Mimar) oluşturuyor.
Yarışmanın Danışman Jüri Üyeliğini,
Fatma Varank (Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Müsteşar Yard. V. - Mimar),
Uğur İnan (Başbakanlık TOKİ İmar
Planlama ve Kentsel Yenileme Dairesi
Başkanı - Y. Şehir ve Bölge Plancı), Beşir Ayvazoğlu (Araştırmacı ve Yazar),
Ömer L. Arı (Y. Mühendis), Prof. Dr.
İsmail Coşkun (İstanbul Ü. - Sosyolog) ve Kamil Bulut (Bakkallar Odası
Bşk.) yaparken; Raportör olarak ise şu
isimler yer alıyor: Veysel Gençdal (Mimar), Ahmet Kutluğ Gayretli (Mimar),
Evrim Keskin (Mimar) ve Başak Betül
Karabulut (Mimar).
İNSANIN ŞEHIRLE
BÜTÜNLEŞTIĞI KAPI…
Mahalle, literatürde sosyal ve
fiziki bir birim olarak tanımlanıyor. Dünyanın farklı coğrafyalarında farklı biçimlerde tanımlanan bu kavram, bölgenin kültürel
yapısı, inançlar ve yüzyıllar boyu
biriken alışkanlıklar sonucu
şekilleniyor. Türkiye özelinde
mahalle anlayışı da içerisinde
yaşayan insanlar ve ailelerin
bölgeye özgü sosyo-ekonomik
değerleri ve uzun bir sürecin
sonunda oluşan sosyal yapıları
çerçevesinde oluşuyor. Bir ülkenin sadece farklı bölgelerinde
bulunan şehirlerde değil, aynı
kentin içindeki farklı yerlerinde
dahi mahalle anlayışı farklılık
gösterebiliyor. Ancak sosyolojik
araştırmalar dışında tanımlanan
bu değişkenler dışında, bu “özel”
yaşam alanlarında pek çok
ortak değer de bulunuyor. Tarih
boyunca şekillenen Türk mahalle
yapısında, bir arada yaşayan
insanlar birbirlerine karşı sorumlu olup, sosyal bir dayanışma
içerisinde hareket ediyor. Türk
mahalle kültürü üzerine araştırmalar yapan Selçuk Üniversitesi
Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Köksal Alver’e göre
mahalle, şehre ait olma ve onu
sahiplenme durumunu tanımlıyor; “Bu kavram, insanın insanla
olduğu kadar, insanın şehirle,
şehir dokusuyla, şehrin mekânlarıyla ve şehrin ruhuyla iletişime geçtiği, şehirle bütünleştiği
bir kapıdır. Mahalle, şehirden kopuk bir hal değil, aksine varlığını
şehrin varlığıyla tamamlayan,
ruhunu şehrin ruhuna ekleyen
bir var oluş zeminidir.”
www.7iklim7bolge.com
Özellikle genç mimarların teşviki
amacıyla çeşitli ödüllere yer verilen
yarışmaya ilişkin ayrıntılı bilgi ve
şartnameye www.7iklim7bolge.com
adresli web sitesinden ulaşılabiliyor.
8 F HAZİRAN P 2017
F TOKİ Haber
CİHAN SEVİNDİK
Manisa Akgedik
“YARIŞMA ÖRNEK TEŞKİL EDİYOR”
“Günlük ve kentsel ihtiyaçların
gözetilerek, tasarlanmış çevreler
yaratılması ve bu girişimin diğer
idarelerce örnek teşkil etmesi
bakımından bu yarışmanın hayata
geçirilmesi büyük önem taşıyor.
Günümüzde uygulanan, mimari
bağlamından kopuk toplu konut
fikrine eleştirel yaklaşılması ve Türkiye
genelinde bu fikrin olgunlaştırılması
amacıyla, yarışmanın açılmasının
çok büyük bir adım olduğuna
inanıyoruz. Projelerimizi hazırlarken,
yarışmanın da ana konsepti
olan, düşük yoğunluklu ve alçak
katlı konut tipolojisinin günümüz
koşullarında işlevselliğini araştırıp;
kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel
alışkanlıkları ve komşuluk ilişkilerini
yeniden canlandırmayı amaçladık.
Tasarımı, bulunduğu çevreyle,
içerdiği bağlamıyla ve sosyo-kültürel
çevresiyle birlikte ele almak gerekir.”
Muğla Emir Beyazıt
ZEYNEP CANAN SEVİNDİK
“TEKTİPLEŞMEDEN UZAKLAŞMAYA
KATKIDA BULUNMAK İSTEDİK,
DENEYİM KAZANDIK”
“Mimari proje yarışmaları, özellikle
genç mimarlar için farklı konularda
fikrini söyleyebilmek, eşit koşullarda
proje geliştirebilmek adına büyük
önem arz ediyor. TOKİ’nin, konut
yapılarının tektipleşmesinden
uzaklaşmak ve az katlı yapılaşmaya
doğru yönlenmek fikrini olumlu
bularak bu yarışmaya katkıda
bulunmak istedik. Projelerimizi
hazırlarken, toplu konut yapılarının
süregelenin aksine, farklı şekilde
yorumlanabileceği fikrini benimsedik.
Yarışma, mimarlık kariyerimizin ilk
dönemlerinde büyük bir deneyim
sahibi olmamıza ve farklı disiplinlerle
ortaklaşa bir projeyi hayata
geçirmemize olanak sağladı. Aynı
zamanda bu yarışmayla ilk mimari
projemiz, uygulama süreciyle nihayete
ermiş oldu.”
10 F HAZİRAN P 2017
ÖZLEM EREN
MEHMET HAKAN AKAY
Amasya Merkez
“MAHALLE KONSEPTİ
SEÇİMİ ÖNEMLİ”
“Yarışmaya katılırken hedefimiz
öncelikle daha yaşanabilir, insan
ölçeğinde konut alanları tasarlamak,
insanlar arasındaki karşılaşmaları
arttırarak komşuluk ilişkilerini
canlandırabileceğimiz kamusal ve
yarı kamusal alanlar yaratmaktı.
Yarışmanın fikir bazlı olması,
konu hakkında özgür bir biçimde
düşünebilmemizi sağladı. Ayrıca,
sonrasında projelerin uygulanabiliyor
olması, yarışmacılar açısından da
önemliydi. TOKİ’nin bu yarışmayla
beraber benimsediği ‘mahalle’ unsuru,
günümüz şehirlerinde, kaybedilen
değerlerden biri olması nedeniyle
önemli. Zira, toplumsal dayanışmayı
temelinde barındıran bu olgu, kişilerin
bulundukları mekanlara olan aidiyet
duygusunu arttırır.”
İLKER İĞDELİ
CEYDA GÖKOĞLU İĞDELİ
“EN ÖNEMLİ NOKTA FİKİRLERİN
UYGULANMASI”
“Bu yarışmanın ‘yer’ ile bağlam
arayışında olması, yerel mimariyi ön
planda tutmaya çalışan bir çabası
oluşu, ilgimizi çeken yaklaşımlar oldu.
Bölgelere göre dağılan bir yarışma
programı olduğu için sunacağımız
önerinin yer aldığı bölgeyle ilgili
ön okumalar yaparak, yarışmanın
bağlamına katkıda bulunmaya
çalıştık. Bizler için bu yarışma
sonrasında fikirlerin uygulanıyor
olması mimar olarak mesleğimizde
ulaşmak istediğimiz önemli bir nokta.
Ayrıca, uygulama sürecindeki mimari
üretimin yanı sıra diğer mühendislik
dalları ile koordineli bir şekilde
çalıştığımız için teknik olarak önemli
bir bilgi birikimimiz oldu.”
Kütahya
TOKİ Haber F11
KORKUT YILDIRIM
“ŞEHİRCİLİKTEKİ ANLAYIŞ BAŞARILI”
“Katılma kararı alırken yarışmanın
amacı olan her bölge ve iklim
bağlamında, gelenekten referans
alarak geleceği kurgulama fikri
de bu kararımızı etkiledi. Yarışma
ile elde edilen projelerin çoğunda,
günümüz konut siteleri anlayışından
farklı olarak mahalle ve meydan,
sokak kurgusunun yapılmaya
çalışıldığını görüyoruz. Bu anlamda
konut ve apartman tiplerinden
bağımsız olarak şehircilik anlamında
yapılmaya çalışılan anlayışın başarılı
olduğunu düşünüyorum. Yarışma
ortamları, birçok fikri de ortaya
çıkarıyor. Bunlara fırsat verilip
değerlendirildiğinde, mimarlığımız ve
şehirciliğimiz için çok önemli katkıları
oluyor.”
AHMET YILMAZ
“MİMARLIK ŞEHİR
PLANLAMASINA KATKI
SAĞLAMALI”
“Yarışma hakkında mimarlık
yayınlarından bilgi sahibi olduk.
Projelerimizi hazırlarken mevcut
şehircilik yaklaşımlarının tek
çözüm olmadığını, yaşamaya
uygun olmayan fiziksel çevrenin
kaderimiz olmadığını, geçmişteki
şehircilik birikimlerimizin
ve değerlerimizin bugünün
koşullarında tekrar ele
alınabileceğini düşünerek
vurgulamaya çalıştık. TOKİ’nin
bu yarışmadan sonra yaptığı
çalışmalarda, yeni açılımlar
sağladığını düşünüyorum.
Yarışma sürecinde ve
sonrasında mimarlık ortamının
şehir planlama sürecine
katkı sağlaması ve etkin rol
oynaması gerektiğini daha da iyi
kavradım.”
Gaziantep Şehit Kamil
Konya Gödene
12 F HAZİRAN P 2017
Hatay Payas
Hatay Payas
H. LEVENT FIRAT
TUĞBA OKCUOĞLU FIRAT
“MÜELLİFLERLE BİLFİİL HAYATA
GEÇECEK PROJELER ÇALIŞILIYOR”
“Yarışmanın en önemli tarafının
TOKİ’nin dereceye giren müelliflerle bilfiil
hayata geçecek projeleri çalışmaya başlaması
oldu. Kendi adımıza, şu an ilk etabı uygulanmakta
olan ve 1.906 konuta sahip kentsel ölçekteki
yerleşimde, özellikle vaziyet planı bakımından
yarışmada ortaya koyduğumuz planlama
anlayışının bir devamı olarak uygulama olanağını
bulduk. ‘Geçmişin mimari yapısını’ günümüze
uyarlamakla uğraşmanın doğru bir tavır olduğunu
düşünmüyoruz, gerekli de değil. Gelenekten
bahsedebilmek için tutarlı sürekliliklerden ve
daha da önemlisi geçmişle kurulan bir anlam
bütünlüğünden söz edebilmek gerekir.”
TOKİ Haber F13
TOKİ TARAFINDAN UYGULANAN
YARIŞMA PROJELERİ
TOKİ, 2014 yılında düzenlenen 7 İklim 7 Bölge Gelenekten
Geleceğe Ulusal Mimari Proje Yarışması’nda ödüle değer bulunan
projeleri, kazandıkları bölgelerde ve uygun diğer bazı konut alanlarında hayata geçirmeye başladı. Eserler, toplamda 7.351 konutun
üretileceği yeni yaşam alanlarında, şehirlere değer katan örnek
uygulamalar olarak inşa edilmeye devam ediyor.
EGE BÖLGESİ
1’İNCİ - Cihan Sevindik
MANİSA YUNUS EMRE AKGEDİK - 1.101 (1.101+8) KONUT
AKDENİZ BÖLGESİ
1’İNCİ - Fatma Tuğba Okçuoğlu Halit Levent Fırat
HATAY DÖRTYOL PAYAS
GECEKONDU ÖNLEME BÖLGESİ-1.818 KONUT
2’NCİ – Rıdvan Fil
ADANA İLİ SARIÇAM İLÇESİ,
BURUK MAHALLESİ - 825 KONUT
2’NCİ MANSİYON – İlker İğdeli
KAYAŞEHİR 22. BÖLGE
İÇ ANADOLU BÖLGESİ
1’NCİ - Zeynep Sevindik
MUĞLA MERKEZ EMİRBEYAZIT - 1.106 KONUT
2’NCİ - Özlem Eren
AMASYA MERKEZ ZİYARET 2. ETAP - 356 KONUT
3’ÜNCÜ - Korkut Yıldırım
KONYA MERAM GÖDENE - 804 KONUT
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
1’İNCİ – Ahmet Yılmaz
BURSA İZNİK SELÇUKLU -165 KONUT
GAZİANTEP ŞEHİTKAMİL BEYLERBEYİ - 666 KONUT
ÇANKIRI MERKEZ KENTSEL DÖNÜŞÜM
2’NCİ ETAP - 502 KONUT
•
14 F HAZİRAN P 2017
F TOKİ Haber
DOĞAL ve GÜÇLÜ
ISI, SES ve YANGIN
BLOK ve
KAPLAMA
YALITIM
SIVASI
YALITIM
PANELİ
BLOK ve PANEL
YAPIŞTIRICI
www.perstone.com.tr
3. Organize Sanayi Bölgesi 83303. Cadde No:34 Başpınar, Şehitkamil / Gaziantep
Tel: +90 (342) 337 94 66 Faks: +90 (342) 337 94 67
fikirzen.com
YALITIMI
BİR KAMU GİRİŞİMCİSİ
OLARAK TOKİ
TOKİ Başkan Yardımcısı Mehmet Özçelik, TOKİ’nin başarı
parametrelerinin liderlik ve kararlılık, siyasi ve ekonomik istikrar,
yetkilendirme ve finansman olduğunu söyledi.
TOKİ Başkan Yardımcısı Mehmet
Özçelik, İstanbul Üniversitesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Dünya
Teknoloji, İnovasyon ve Girişimcilik
Konferansı’nda, Yenilikçi Ekonomi
Merkezli Kamu ve Özel Sektör Uygulamalarına dönük TOKİ tecrübesini
paylaştı. Özçelik, teknoloji, inovasyon
ve girişimciliğin özellikle inşaat ve
konut sektörü içinde hayati bir öneme
sahip olduğunu belirtti.
GİRİŞİMCİLİĞİN ARTAN ÖNEMİ
“Bir Kamu Girişimcisi Olarak TOKİ:
Yaygın, Yenilikçi, Konut Üretim Politikaları” başlığı altında TOKİ tecrübesini anlatan Özçelik, dünya nüfusunun yılda 80 milyon arttığını, bu
verilere göre, 2050 yılında 11 milyar
nüfuslu bir dünyanın öngörüldüğünü
16 F HAZİRAN P 2017
söyledi. Buna göre 2030 yılına kadar
yaklaşık iki milyar kişinin konuta
ihtiyaç duyacağını anlatan Özçelik, tüm bu sorunların çözümünde,
girişimciliğin önemli bir rol oynadığı
değerlendirmesini yaptı.
14 YILDA 783 BİN KONUT
140 MİLYAR TL’LİK YATIRIM
TOKİ’nin uyguladığı iş modelinin,
dünyada birçok ülke tarafından ilgiyle
izlendiğini söyleyen Başkan Yardımcısı Özçelik, 1984 yılında kurulan
İdare’nin 2002 yılında büyük bir
hamle yaptığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti: “2002’de 58’inci
hükümetimizle başlayan dönemle,
TOKİ’de mali ve hukuki düzenlemelerle birlikte inanılmaz bir girişimcilik
örneği gösterilmiştir. 14 yıl içinde 783
bin konut rakamına ulaşılmıştır. Bu
sadece TOKİ’nin iş gücünün yarısıdır. Diğer yarısı da kamunun ihtiyaç
duyduğu eğitim, sağlık, güvenlik,
spor gibi hizmet binalarının yapımına
ayrılmıştır.”
TOKİ’nin, Türkiye’nin 81 ilinde
yaklaşık 900 ilçede inşaat yapan bir
kurum haline geldiğini vurgulayan
Özçelik, “İdaremizin şu anda 700’e
yakın şantiyesi bulunmaktadır. Burada önemli olan husus, bu hizmetlerin
hangi bütçeyle, nasıl yapıldığı ve bu
bütçenin nasıl oluşturulduğudur.
TOKİ, devletin genel bütçesinden pay
almayan bir kamu kuruluşudur. Yani
kendi kaynaklarını kendisi üretmektedir. İşte burada girişimciliğin
önemli bir rolü vardır” dedi.
TOKİ’nin uyguladığı modelin girişimcilik açısından dört temel parametreyle açıklanabileceğini anlatan
TOKİ Başkan Yardımcısı Özçelik,
bunların; “liderlik ve kararlılık”, “siyasi ve ekonomik istikrar”, “yetkilendirme” ve “finansman” olduğunu söyledi.
Özçelik şöyle devam etti: “Genelde
kamu kurumları, birbirine benzeyen,
esnekliği sınırlı ve değişime daha geç
adapte olabilen yapılardır. Kuruluş
yapıları ve teşkilatlanma biçimleri
birbirine benzer. Fakat TOKİ, bu
konuda uygun çözümler üretebilmiştir. Başbakana doğrudan bağlanarak
bürokrasiden daha az etkilenen bir
kurum haline gelmiştir. İşte İdare’ye
bu girişimci ruh sağlandıktan sonra
kaynak sağlayan projeler üretilmeye başlanmıştır. Bunda da oldukça
başarılı olunmuştur. Son 14 yıl içinde
yaklaşık 783 bin konut ve 140 milyar
TL’lik yatırım yapılmıştır.’’
•
F TOKİ Haber
KAHRAMANKAZAN’A
YAKIŞAN PROJE
18 F HAZİRAN P 2017
TOKİ, Ankara’nın
Kahramankazan ilçesine
340 konut inşa edecek.
Proje modern inşa
teknikleri uygulanarak,
geleneksel mahalle
yapısı ve az katlı
planlamayı esas alan
bir mimari yaklaşımla
hazırlandı.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ),
Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde 340
konutun yer alacağı bir projeye başlıyor.
Tünel-kalıp sistemiyle inşa edilecek proje,
modern cephe tasarımına sahip olacak.
İlçedeki yeni yaşam alanı, geleneksel mahalle
dokusunu esas alan bir konsept içinde az
katlı konutlardan oluşan bir mimari yaklaşım
ile tasarlanıyor.
GÜVENLİ İNŞAAT TEKNİĞİ
TOKİ’nin güvenli yapıların inşası için uzun
yıllardır tercih ettiği tünel-kalıp sistemi,
Kahramankazan’daki konut projesinde de
kullanılıyor. Sistem, bina güvenliği kadar,
projenin daha hızlı tamamlanmasında da
önemli avantajlar sağlıyor. Kahramankazan
konut projesinde farklı taleplere yönelik 300
adet 2+1 ve 40 adet 3+1 oda planlı 340 konut
yer alıyor.
14 BİN METREKARE YEŞİL ALAN
Projenin planlamasında dikkat edilen bir
diğer unsur ise cepheler. Konutların yer
aldığı alanda yapılan planlama ile binalara
geniş açılı bir cephe görüşü sunuluyor. Az
katlı bloklar ile söz konusu cephe görüşünün
birleştirilmesiyle geleneksel mahalle dokusuna dönük bir yansımanın elde edilmesi
amaçlanıyor.
Modern tasarım ile mahalle konseptini
birleştiren yaşam alanının bir diğer önemli
özelliği, sosyal donatılar ve geniş yeşil alanlar. Yaklaşık 14 bin metrekarelik yeşil alana
yer verilen projede, hedeflenen mahalle
kurgusu peyzaj çalışmaları ile tamamlanacak.
Kaya bahçesi, çocuk oyun sahaları, fitness
alanları ve oturma grupları ile Kahramankazan keyifli bir yaşam alanına kavuşacak.
•
TOKİ Haber F19
SİNAN’IN KALEMİNDEN
Prof. Dr. Suphi Saatçi, “Mimar Sinan Yazmaları” konulu seminerde
Osmanlı mimarlık tarihinin en büyük ismi hakkında yaptığı
araştırmalardan edindiği bilgileri paylaştı.
“SİNAN, ÜSLUP VE BİÇİMİ
BİRLEŞTİRDİ”
Prof. Dr. Suphi Saatçi
TOKİ tarafından 18’incisi düzenlenen Ev ve Şehir Seminerleri’nde Fatih
Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi
Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Suphi Saatçi, “Mimar Sinan Yazmaları”
hakkındaki araştırmalarını aktardı.
Sinan hakkında yeterli bilgiye sahip
olunmadığına dikkat çeken Saatçi,
çalışmaları neticesinde büyük oranda
Mimar Sinan’ın yazdığı kanaatine vardığı bazı bilgilere ulaştığını anlattı.
Suphi Saatçi, Mimar Sinan hakkında birkaç tane yazma bulunduğunu,
ancak bunların arasında öne çıkan
iki yazmadaki bilgilerin daha doğru
olabileceğini ifade etti. Saatçi, Tezkiretü’l-Bünyan ve Tezkiretü’l-Ebniye
içerisinde bulunan bazı bilgilerin içeriğinin, sadece Mimar Sinan tarafından
bilinebileceğinden yola çıkarak bunları
kendisinin yazdığı değerlendirmesine ulaştığını belirtti. Bu belgelerden
Tezkiretü’l-Bünyan’da genel yazı karakterinden farklı olan not düşülmüş
20 F HAZİRAN P 2017
yazılar bulunduğunu söyleyen Saatçi,
şu bilgileri paylaştı: “Bu notlarda
bulunan; inşaatların başlama ve bitiş
tarihi, harcanan para miktarı, ayrıca
Tezkiretü’l-Ebniye’de listelenen yapıların türlerinin ve sayılarının keskinliği,
sadece işi yapan tarafından, yani Sinan
tarafından bu kadar ayrıntılı bilinebilir. Ayrıca, metinlerde adı geçen
sadrazam gibi devlet yöneticilerinin
de görevde oldukları yıllar göz önüne alındığında ve devşirildiği yıllar
hesaba katıldığında, büyük ustanın
doğum tarihinin de bilinenden daha
geç olduğunu, yani bir yıl eksik veya
ileri, tahminen 1500 yılında olduğu
sonucuna da ulaşılabilir.”
Tezkiretü’l-Bünyan’da Mimar Sinan’ın
altı eserini anlattığını belirten Prof. Dr.
Suphi Saatçi, sunumunda bu eserlerin
ortaya çıkış hikayelerini ve mimarlık
üzerindeki etkilerini aktardı. Anlatılan
Şehzade Cami, Kırkçeşme Su Tesisleri, Süleymaniye Cami ve Külliyesi,
Mihrimah Sultan Bahçesi’ndeki su
dolabı, Büyükçekmece Köprüsü ve
Selimiye Cami’nin her birinin birer
mühendislik harikası olduğuna vurgu
yapan Saatçi, Mimar Sinan’ı farklı kılan
özelliğini şu sözlerle dile getirdi: “Pek
çok mimari tarz görmüş olsa da Sinan,
bunlardan hiçbiri olmamış. Tümünü
bir potada eritmeyi başarırken yapıları
onlara benzememiş. Çünkü işlerini,
kendi toplumunun sanatı, kültürü ve
malzemesiyle ifade etmiş. Sinan üslup
ve biçimi birleştirdi. Yapılarındaki
kubbe teknikleri, deneye deneye tek
kubbeye kadar gelişmiş. Mühendislik
yeteneği, yaptığı pek çok eserin günümüzde dahi ayakta kalmasını, hatta
hâlâ işlevsel olmasını sağlıyor.”
•
j
“Ser-i mimaran-ı hassa El-fakir Sinan”
Sinan’ın Kanlıca’daki İskenderpaşa
Hamamı inşa defterindeki imzası.
F TOKİ Haber
SİVAS’TA HUZURLU
VE GÜVENLİ YAŞAM
TOKİ, Sivas’ta artan konut ihtiyacını gidermek amacıyla yeni
projeler geliştirmeye devam ediyor. Kısa sürede inşa edilerek teslim
edilen 902 dairelik Sivas Merkez Toplu Konutları, yeşil alanları ve
sosyal donatılarıyla sakinlerine keyifli ve konforlu yaşam imkânı
sunuyor.
22 F HAZİRAN P 2017
Halis Arslan
Hüsne Yıldız
Samiye Şahin
Türkiye’nin hemen her şehrinde konut
ihtiyacını gidermek için yüzlerce
farklı nitelikte projeyi yürüten TOKİ,
Sivas Kılavuz Mahallesi’nde inşa ettiği 902 konutluk proje ile şehir sakinlerine yeni bir yaşam alanı hazırladı.
Temmuz 2015’de yerleşimin başladığı
konutlar, şehir merkezine yakınlığının
yanı sıra altyapı ve sosyal donatılar
açısından da keyifli bir yaşam sunuyor.
GÜVENLİ YAŞAM ALANI
TOKİ’nin Kılavuz Mahallesi’ne inşa
ettiği toplu konutlardaki evine yaklaşık 8 ay önce yerleşen 70 yaşındaki
Samiye Şahin, burada 37 yaşındaki
engelli kızı Güler Üzen ile beraber yaşıyor. Evinden çok memnun
olduğunu ifade eden Şahin, kızı ile
huzuru TOKİ konutlarında bulduğunu
söylüyor. “Evim çok güzel. Kızımla
beraber dışarıya çıktığımızda rahatlıkla gezebiliyoruz” diyen Şahin, “Site
yönetimi, binanın iç kısımlarını ve
etrafının temizliğini çok iyi yapıyor.
SİVAS’IN MİMARİ YAPISI
DEĞİŞİYOR
Mİmar SAMİ AYDIN
SİVAS Beledİye Başkanı
Sivas Belediye Başkanı Mimar
Sami Aydın, gerçekleştirdikleri
çalışmaları anlatırken, Sivas’ta
TOKİ’ye büyük güven duyulduğunu söylüyor. TOKİ’nin uzun vadeli ödeme şartlarının, vatandaşı
teşvik ettiğini ifade eden Aydın,
konut açıklarının çok fazla
olmasa dahi nitelikli konut açığı
olduğunu belirtiyor. “Son yıllarda
Sivas’ta belediye olarak daha
çok az katlı, bahçeli evleri teşvik
ediyoruz” diyen Sami Aydın,
kentte bu anlamda son yıllarda
yapılan inşaatların biraz daha
birbiriyle örtüşen, belli karakteri
içeren, estetiği de önemseyen
bir yapıya büründüğüne vurgu
yapıyor. Sivas’a TOKİ aracılığıyla
mesken dışında çok farklı projelerin de kazandırıldığını anlatan
Sami Aydın, yeni ihalesi yapılan
762 konutluk ve 1.000 konutluk
iki ayrı projenin daha hayata
geçirileceğini kaydetti.
TOKİ Haber F23
“TOKİ SİSTEMİNİ
SÜRDÜRMEYE
ÇALIŞIYORUZ”
HATİCE DEMİROK
SİVAS MERKEZ TOKİ SİTE
YÖNETİM MÜDÜRÜ
Toplam 17 kişi ile hizmet verdiklerini ve insanları memnun etmek için çalıştıklarını
söyleyen Site Müdürü Hatice
Demirok, çalışmalar hakkında
şu bilgileri verdi: “Blok görevlisi arkadaşlar temizlik işlerine
bakıyor. Binada herhangi bir
arıza olması durumunda hemen
müdahale ediliyor. Biz 24 saat
boyunca site içerisinde kalmak zorundayız. 7/24 burada
hizmet veriyoruz. Herhangi bir
arızada; mekanik veya elektrik
hiç fark etmez, hemen müdahale ediliyor. TOKİ’nin kurduğu
sistemi, burada en güzel şekilde
sürdürmeye çalışıyoruz.”
Bir derdim, sıkıntım olduğunda hemen
ilgilenerek kısa süre içerisinde çözüyorlar” sözleriyle memnuniyetini dile
getiriyor.
KULLANIŞLI KONUT DİZAYNI
Sivas Merkez TOKİ Toplu Konutları’na taşınmadan önce yaşadığı evin
kötü olduğunu vurgulayan Hüsne Yıldız taşınma sürecini şöyle anlatıyor:
“TOKİ’nin konutlarına yazılmıştım.
Burası bana kuradan çıktı. Böylece ev
sahibi oldum.” Evde yalnız yaşadığını
söyleyen Yıldız, yeni evinde yaşamaktan çok memnun olduğunu belirterek,
memnuniyetini “Evim 2+1 ve dizaynı-
24 F HAZİRAN P 2017
nı çok beğeniyorum. Epey kullanışlı”
sözleriyle anlatıyor.
YEŞİL ALAN AVANTAJI
Konutlarda eşi ve çocuğu ile yaşayanlardan biri de emekli memur Halis
Arslan... Yeni evlerinde mutluluğu
yakaladığını belirten Arslan, özellikle yeşil alanların fazlalığına dikkat
çekiyor: “Konutlarımızın altyapısında
bir sorun yok. Park ve bahçe çalışmaları da devam ediyor. Yeşil alanlar
evlerimizin çevresini daha da güzelleştiriyor. Burada 900 aile var ve günden
güne komşuluk ilişkilerimiz daha da
güçleniyor.”
j
Konutlar, şehir merkezine yakınlığının
yanı sıra altyapı ve sosyal donatılar
açısından da keyifli bir yaşam
sunuyor.
•
F TOKİ Haber
FLOORPAN ile Konfor Her Yerde
Her zaman, her yerde;
konforu, kaliteyi, şıklığı FLOORPAN laminat parke ile yakalayın.
Şehir
Sohbetleri
BEYHAN FİLİZ
Her ülke ekonomik kalkınmada
farklı yollar izliyor. Gebze Teknik
Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi,
Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet
Küçükmehmetoğlu’na göre bunlardan
biri de “köprüler.” TOKİ’nin
düzenlediği 17’nci Ev ve Şehir
Seminerleri’nde “Üç Köprü: Mekansal
Bütünleşme, Ulaşım ve Eşiklerin
Aşılması” başlığı altında bir sunum
yapan Küçükmehmetoğlu, “köprü”
kavramının, fiziksel anlamının ötesine
geçerek, bölgeler arasındaki engelleri
kaldırdığını, insana değer kattığını
vurguluyor.
“Üç Köprü” tanımını yapan Prof.
Dr. Mehmet Küçükmehmetoğlu,
ilk köprünün fiziksel yatırımlar,
ikincisinin ticareti kolaylaştıran vize
muafiyeti gibi mevzuat ve kurumsal
değişiklikler, üçüncüsünün ise kültürel
yakınlık ve toplumsal uyum anlamına
gelen “gönül köprüsü” olduğunu
belirtiyor.
Oluşturduğunuz “Üç Köprü”
kavramının çıkış noktası nedir?
“Üç Köprü” kavramı ilk kez 1838’de
ortaya atılan bir görüş üzerine kurulu.
Buna göre, örneğin iki bölge arasında
var olan homojen bir ürünün fiyat
farklılıkları, aslında bölgeler arası
ticarete zemin hazırlar. Yani ürün
fiyatının yüksek olduğu bölgeye,
ürün fiyatı düşük olan bölgeden
26 F HAZİRAN P 2017
ÜÇ KÖPRÜ
Prof. Dr. Mehmet Küçükmehmetoğlu, şehirlere
yapılan yatırımların “köprü” görevi görerek bölgeler
ve mekanlar arasındaki engelleri kaldırdığını
söylüyor. “Üç Köprü” kavramını, fiziksel anlamının
yanı sıra “engelleri aşmak” ve “bağ kurmak” olarak
değerlendiren Prof. Küçükmehmetoğlu, bu alana
yapılan yatırımların, rakamların ötesinde değerler
ürettiğini vurguluyor.
mal sevkiyatı olur. Bölgeler arasında
ürünün piyasada oluşan fiyat
farklılıkları, iki bölge arasındaki
nakliye maliyetinden fazla ise orada bir
kâr marjı oluşur. Böylece ticaret erbabı
bir yerde ucuza temin edilen ürünü
diğer tarafa aktararak kâra çevirmiş
olur. Bu şekilde ticaretin de oluşması
sağlanır. Ticaret, iki bölge arasındaki
fiyat farkı, nakil maliyetine denk gelene
kadar devam eder. Çünkü sevk ettiğiniz
bölgede yüksek fiyatlı malın fiyatı
arzı arttırdığımız için düşmeye başlar.
Aynı şekilde, ihracatı yapan bölgede de
ürünün fiyatı yükseliş eğilimine geçer.
Böylece, bir bölgede fiyat düşerken,
diğerinde yükseldiği için hem
tüketiciler hem de satıcılar kâra geçmiş
olur. Sonuç olarak, sistem dengeye
oturur. Bu eylemler ve sonuçları,
Mekansal Fiyat Denge Modeli olarak
tanımlanıyor.
“Üç Köprü” kavramı da tam bu
noktada ortaya çıkıyor. Zira bu
sistemin işlemesi ve yeni imkanların
oluşması için “köprülere” ihtiyaç
vardır. Yani “bağların” sağlanmasına
veya “engellerin” kaldırılmasına...
Bahsi geçen bu “Üç Köprü” nedir?
Bu kavram ilk duyulduğunda
özellikle İstanbul’da bulunan fiziksel
köprüleri çağrıştırıyor. Ancak aslında
anlatmak istediğim bunun biraz
daha ilerisidir. İçerisinde tanımlanan
“köprülerin” ilki gerçekten fiziksel
olanlarıdır. Daha doğrusu, yapılan
pek çok fiziksel yatırımı bunlara dahil
edebiliriz. Örneğin havayollarının
uçuş mesafelerinin kısalması, hem
şirketlerin yakıttan tasarruf etmesini
sağlar hem de yolcuların daha hızlı
ulaşımını sağlayarak zamanlarından
tasarruf ettirir. Telekomünikasyon
altyapısının oluşturulması iletişimi
kolaylaştırır ve ticari iletişimde bu
önemlidir. Teknolojik altyapı ise
para transferini kolaylaştırır. 30
gün yerine 10 günde yerine ulaşan
bir ürün siparişi, hem ürünün daha
hızlı kullanıma sunulmasını hem de
işi yapan şirketin ödemesini daha
erken almasını ve onu daha hızlı
değerlendirebilmesini sağlar. Bir başka
örnek de boru hatlarıdır. Denizin
altından petrol veya doğalgaz iletmek
yerine karada inşa edilecek hatlarla
maliye rakamları önemli ölçüde
azaltılabilir. Geçitler, hızlı tren ve daha
pek çok şey fiziksel “köprüler” arasında
sayılabilir...
İkinci tip “köprüler” ise yasa ve
mevzuatların düzenlenmesiyle oluşur.
Bu “köprü” daha çok uluslararası
düzeyde engelleri kaldırır ve bağlar
kurar. Günlerce vize almak için
beklemek yerine vizesiz başka bir
ülkeye gitmek karşılıklı etkileşimi
kolaylaştırır. Gümrük vergilerini uygun
şekillerde ayarlamak veya benzeri
düzenlemeler sınırın ayrıştırıcılığını
azaltarak ticareti arttırır. Örneğin
petrole zor ulaşan ve fiyatı yüksek
TOKİ Haber F27
Geçitler, hızlı
tren ve daha pek
çok şey fiziksel
“köprüler” arasında
sayılabilir...
olan Türkiye, bu doğal enerji
kaynağına kolay ulaşabilen ve ülke
içinde tüketimden fazla üretim yapabilen
Irak ile arasında kurduğu ve kuracağı
boru hattı ile engelleri kaldırarak bu
durumu çözebilir. Bunun altyapısını
da yasa ve mevzuatlarla oluşturarak
projenin ilerlemesini sağlıyorsunuz.
Birleştirmeden “akış” sağlanamıyor.
Dünyadaki en büyük ekonomilerin en
büyük ticaret ortakları komşu ülkeleridir.
Daha yakından temin etmek kolay ve
kârlı olur. Ucuza mal edildiği için iki
taraf için de ilave katma değer ortaya
çıkar. Çünkü erişim maliyetlerini asgari
seviyeye indiriyorsunuz. Ayrıca ticaret
yapmanın pek çok maliyeti vardır.
Koşulların karşılıklı itibar edilebilir
seviyede olması gerekir. Bunu da mevzuat
ve kurumsal uyumlar ile oluşturulan
köprülerle sağlıyorsunuz.
“Üç Köprü” kavramının sonuncusuna
da “gönül köprüsü” diyorum. Aralarında
kültürel yakınlık olan ülkeler arasında
tarihsel süreç sonucunda oluşan güven,
bazen önceliğin birbirlerine verilmesini
sağlayabiliyor. Taşınan ortak değerler
karşılıklı etkileşimi, itibar edilebilirliği ve
ticareti kolaylaştırıyor.
“Köprüler” sadece ekonomi ve para ile
mi ilgili?
Aslında çok güzel formülize ettiği için
ekonomiden kaynaklanıyor. “Köprüler”
inşa edildiğinde ve ticaret başladığı
zaman, fiyat karşılıklı dengelenir. Arası
bölünmüş bölgelerde iki farklı ekonomi
çalışır. Engeller kalktığında ise tek
olurlar ve birlikte büyürler. Bağladığınız
zaman, daha iyi olunan konularda
karşılıklı ticaret imkanı ortaya çıkar. Bu
sayede üretilen ve tüketilen ürünlerin
geçişi kolaylaştıkça, ekonominin
büyümesini, çalışmasını ve daha verimli
olmasını sağlıyorsunuz. “Köprüler”
28 F HAZİRAN P 2017
iki ayrışık sistemi birbirine bağlayarak
değer üretir.
Ancak ekonomi ticaret ile birlikte ilave
değer de üretir ve bu da bir kazanç
olur. Yani birleştirme öncesi bir artı bir
eşittir iki olan ekonomi, bütünleştiğinde
aslında ikiden fazla olur. “Köprüler”
aracılığı ile üretilecek refah, kültüre de
yansıyor. Ekonomik değer üretildiğinde
tüm faaliyetlere yansıyor. Sosyal alandan
sanata, mimarlığa... Kültür dediğin,
paradan münezzeh bir şey değil. Her
şey paraya dönüşmez ama bağlantılıdır.
Getirisi olmayan hiçbir sistem ayakta
duramıyor.
Tamamen verimsiz bir karşı tarafa
“köprü” kurulur mu? “Köprüler”
ihtiyaç yaratmak için mi, bir potansiyel
olduğu için mi kurulur?
Kazanç sadece para değildir. Uzun
vadede dost da kazanabilirsiniz.
Belki bir gün o ülke güçlenirse,
insani ilişkilerde “gönül köprüsü” de
oluşur. Hatta tercih ederlerse, belki
ekonomik anlamda da karşılığı olur.
Fakat iki tarafta da üretilen bir değer
yoksa, “köprü” inşa etmek bir anlam
ifade etmez. Zira üretilen değerlerin
nakledilmesinden bahsediyoruz... İki
tarafı birleştirdiğiniz zaman, ekonomi
hareketlendiği için büyüme hız kazanır.
Ekonomik yönden bakıldığında ise
boşlukları doldurmak, engelleri aşmak,
köprüleri inşa etmek için bekleyen
pek çok ülke olduğu söylenebilir.
Senin tutmadığını başkası dolduruyor.
Küre ne kadar küçükse, kaynaklar
da o kadar ulaşılabilir oluyor. Tabii
“köprü” kurarken her konuda anlaşmak
da gerekmez. Bazı alanlarda rekabet
ederken bazı alanlarda anlaşırsınız.
Güçlü olmanın bir yolu da etki alanını
genişletmekten geçiyor. “Köprü”
yapmazsanız, sizi kimse duymaz. Diğer
yandan “köprüler” yıkılınca iki taraf
da zarar görür. Bu nedenle ekonomik
neticesi itibariyle, kimse “köprüleri”
yıkma eğiliminde olamaz. Siyasi
anlamda ülkelerarası problemler olsa
da ticarette pek geri adım atılmaz.
“Köprüler” yıkıldığında bir refah
kaybına uğrar ve gerilersiniz.
•
F TOKİ Haber
Bitlis 500 Kişilik Öğrenci Yurdu
Gata Kültür ve İletişim Merkezi
Güzler Parkı
Karabük Gıda Tarim ve Hayvancılık
Müdürlüğü Hizmet Binası
Msb Ant Başkanlığı
Hizmet Binası
Denizli Tavas İlçesi 100 Yatakli
Hastanesi ile Altyapı
ve Çevre Düzenlemesi
Kızılırmak Mah. 1446. Cadde no. 12/8
Çukurambar / Çankaya / Ankara
info@tankyapi.com / tankyapi@gmail.com
5.312 KONUTUN KURALARI ÇEKİLDİ
TOKİ’nin Niğde, Şanlıurfa, Elazığ, Kayseri, Konya, Çankırı,
Kastamonu, Düzce ve Mardin’de inşa ettiği toplam 5.312 konutun
hak sahipleri, noter huzurunda düzenlenen kuralarla belirlendi.
Şanlıurfa Merkez
Elazığ Zafran
ELAZIĞ ZAFRAN
Konut Sayısı: 385
Konutların Durumu: İnşaatları
devam ediyor.
Konut İnşa Planı: 2+1
KAYSERİ MİMARSİNAN
Konut Sayısı: 578
Konutların Durumu: İnşaatları
devam ediyor.
Konut İnşa Planı: 2+1
Konya Meram Gödene
KONYA MERAM GÖDENE
Konut Sayısı: 802
Konutların Durumu: İnşaatları devam ediyor.
Konut İnşa Planı: 677 (2+1), 125 (3+1)
30 F HAZİRAN P 2017
MARDİN MERKEZ
Konut Sayısı: 180
Konutların Durumu: İnşaatları
tamamlanma aşamasında.
Konut İnşa Planı: 2+1
ŞANLIURFA MERKEZ
MAŞUK 4. BÖLGE
Konut Sayısı: 1.297
Konutların Durumu: İnşaatları devam ediyor.
Konut İnşa Planı: 699 (3+1), 598 (4+1)
NİĞDE EFENDİBEY
Konut Sayısı: 1.357
Konutların Durumu: İnşaatları
devam ediyor.
Konut İnşa Planı: 7 (1+1), 475
(2+1), 840 (3+1), 35 (4+1)
Niğde Ulukışla
Kastomonu Araç
Düzce Kaynaşlı
Çankırı Kızılırmak
ÇANKIRI KIZILIRMAK
Konut Sayısı: 97
Konutların Durumu:
İnşaatları tamamlanma
aşamasında.
Konut İnşa Planı: 2+1
NİĞDE ULUKIŞLA 1 .ETAP
Konut Sayısı: 425
Konutların Durumu: İnşaatları
tamamlanma aşamasında.
Konut İnşa Planı: 319 (2+1), 106
(3+1)
KASTAMONU ARAÇ
Konut Sayısı: 96
Konutların Durumu:
İnşaatları tamamlanma
aşamasında.
Konut İnşa Planı: 2+1
DÜZCE KAYNAŞLI
Konut Sayısı: 95
Konutların Durumu:
İnşaatları tamamlanma
aşamasında.
Konut İnşa Planı: 2+1
TOKİ Haber F31
TÜRKİYE DÜZCAMDA
AVRUPA BİRİNCİSİ
İleri teknoloji yatırımıyla yüksek standartlarda üretim yapan
cam sektörü, düzcam üretiminde Avrupa lideri oldu. Yıllık
5.6 milyon ton üretim kapasitesiyle dünyada yüzde 4 paya
ulaşan sektör, kaliteli ürünleriyle iç ve dış pazarda büyümesini
sürdürüyor.
DÜRDANE SEVİNÇ
Cam, içi dışı bir, sade, temiz, sağlıklı
oluşuyla altı bin yıldan uzun zamandır
insanlığın vazgeçilmezleri arasında
yer alıyor. İlk keşfedildiğinde değerli
taşlardan kabul edilen cam, zamanla
sanat eserlerinden yemek masalarına
hayatımızın pek çok alanına girdi. Bugün inşaat, otomotiv, beyaz eşya, gıda,
meşrubat, ilaç, kozmetik, turizm, mobilya, boru, elektrik-elektronik, enerji
gibi hemen her sektörde kullanılan
cam, Türkiye’nin de en önemli sanayi
kollarından biri haline geldi.
Türkiye’de yaklaşık 80 yıllık
geçmişe sahip olan cam
sanayisi, camın ana
gruplarını
oluştu-
34 F HAZİRAN P 2017
ran düzcam (işlenmiş camlar dâhil),
cam ev eşyası, sınai kaplar, cam ambalaj, cam elyafı, taşyünü ve camyünü
üretiminde ileri teknolojilerle gelişmesini sürdürüyor. Cam sektörü, son 1012 yılda üretimini yaklaşık yüzde 140
oranında artırarak dünya cam
sektöründe etkin konuma
geliyor. Sektörün
Türkiye’de ve
yurt
ÇOK KATLI YALITIMLI CAM İHRACATINDA İLK 5 ÜLKE (BİN DOLAR)
dışında kurduğu toplam 5.6 milyon
ton/yıl üretim kapasitesi, dünya pazarında yüzde 3-4 oranında paya sahip.
Çimento, Cam, Seramik ve Toprak
Ürünleri İhracatçıları Birliği verilerine
göre cam sektörü üretiminde Türkiye’nin dünya sıralamasındaki yeri;
düzcamda Avrupa’da birinci, dünyada
beşinci; cam ev eşyasında Avrupa’da
ikinci, dünyada üçüncü; cam ambalajda Avrupa’da ve dünyada beşinci; cam
elyafta Avrupa’da altıncı, dünyada ise
11’inci sırada yer alıyor.
Cam sektörü, girdilerinin tamamına
yakınını yurt içinden temin eden, ülke
ekonomisine net katma değer yaratan
bir sektör. Yurt içi üretim kapasitesinin
yüzde 50’si düzcam, yüzde 32’si cam
ambalaj, yüzde 16’sı cam ev eşyası,
yüzde 2’lik kısmı ise cam elyaftan
oluşuyor.
DOĞAYI KORUYAN CAMLAR
Pencerelerdeki ısı kaçağı nedeniyle her
yıl doğaya 27.5 milyon ağaç borçlanıldığı düşünüldüğünde, binadaki
ısı kontrol kaplamalı camlar daha
da önem kazanıyor. Bu nitelikteki
bir camın üretimi, iki meşe ağacının
görevini görüyor. Yüzyıllardır mimarinin ayrılmaz bir parçası olan camlar,
günümüzde enerji dostu cephelere
hayat veriyor. Teknolojisini her geçen
SIRA
ÜLKELER
2014
2015
DEĞİŞİM (%)
1
2
İsrail
6.083
10.489
72,4
Türkmenistan
6.487
3.175
-51,1
3
İngiltere
1.239
2.533
104,5
4
Azerbaycan
6.574
2.220
-66,2
5
Meksika
714
2.014
182,1
Kaynak: Türk Yapı Sektörü Raporu 2016
gün daha da geliştiren cam sektörü,
çevre dostu ürünleriyle, yapılarda
enerji tasarrufuna katkıda bulunuyor.
İnşaat camları, geniş ürün yelpazesi
ile sektörün yalıtım, enerji tasarrufu,
güneş kontrolü, güvenlik, gürültü
kontrolü, dekorasyon ihtiyaçlarına
cevap verebiliyor.
Düzcam grubunun yüzde 70-75’lik
kısmı inşaat sektörüne hitap ediyor.
Toplam cam sektörü içinde inşaat
sektöründe kullanılan camların oranı
ise yaklaşık yüzde 35 mertebelerinde
bulunuyor.
İHRACATTA YENİ PAZARLAR
ÖN PLANDA
Türkiye cam sektörü, 150 ülkeye
ihracat yapıyor. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları
Birliği verilerine göre 2016 yılında cam
sektörü genelinde 678 bin ton ve 792
milyon dolar ihracat gerçekleştirildi.
Sektör ihracatı bir önceki yılın aynı
dönemine göre miktar bazında yüzde
18.6 artarken, değer bazında yüzde 10
azaldı. Aynı yıl ithalat ise 800 milyon
dolar oldu.
Yapı-Endüstri Merkezi’nin Türk Yapı
Sektörü Raporu 2016 verilerine göre
2016 yılında düzcam ihracatı 114.1 milyon dolar, düzcam ithalatı 170.5 milyon
dolar olarak gerçekleşti. Türkiye camyünü ihracatı da son iki yıldır düşerek
84.9 milyon dolara geriledi. İthalat ise
yüzde12.6 artarak 217.6 milyon dolara
yükseldi.
Önceki yıllarda komşu ülkeler, Türkiye’nin en önemli ihracat pazarlarını
oluştururken bölgedeki türbülans, bu
pazarlarda durgunluk yarattı. Ancak
2016’da Meksika ve İngiltere ilk beş ülke
arasına girerek ihracatta kaybedilen
pazarların yerini aldı. Teknolojik yatırımlarla kendini yenileyen cam sektörü,
ihracatta son birkaç yıldır dalgalı seyir
izlese de, kaliteli ürünleriyle iç ve dış
pazarda büyümesini sürdürüyor.
TOKİ Haber F35
ŞİŞECAM
DÜNYANIN BEŞİNCİ
DÜZCAM ÜRETİCİSİ
Alanında Avrupa’nın birinci, dünyanın beşinci üreticisi olan
Şişecam Düzcam, İstanbul Yeni Havalimanı projesi için
Temperlenebilir Solar Low-E Cam ürününü geliştirdi.
Cam, bir mimari projenin en önemli
malzemelerinden biri. Günümüzde
üretilen camların, gün ışığını mekanların içerisine almanın ötesinde
birçok farklı işlevi de bulunuyor.
80 yıldan uzun zamandır Türkiye’nin
cam ihtiyacını karşılayan Şişecam,
binalardaki camların bu işlevleri
içermesi gerektiğini vurgulayarak,
bu malzemede doğru seçim yapmanın önemine dikkat çekiyor. Şişecam
Düzcam Pazar­lama Grup Müdürü
Tansu Kumru, projelerde doğru
cam seçimi yapı­lamadığında, binayı
soğutamama veya ısıtamama gibi
sorunlarla karşılaşılabileceği gibi
yeterli mik­tarda ışık alamadığı için
de yapay aydınlatmadan kaynaklı
elektrik tüketiminin artabileceği
konusunda uyarıyor. Bunun tersi
durumunda içeriye kontrolsüzce ışık
alınması ise iç mekanda kamaşma
yapıyor diyen Kumru, cam seçiminin doğru yapılmaması sonucu
insan çarp­ması sonucu yaralanma
riski, saldırı ve hırsızlık girişimleri
sebebiyle maddi kayıplar yaşama
36 F HAZİRAN P 2017
gibi sonuçlar ortaya çıkabileceğini,
ayrıca gürültü kaynaklı fiziksel ve
psikolojik rahatsızlık­ların da olabileceğini ifade ediyor.
CAM ÜRETİMİNİN HER
ALANINDA VAR
Türkiye’nin en köklü sanayi kuruluşları arasında yer alan Şişecam,
bugün camın her alanında üretim
yapan dünyadaki tek Topluluk.
Düzcam alanındaki faaliyetleriyle,
alanında Avrupa’da birinci, dünyada
ise beşinci büyük üretici durumunda bulunuyor. Şişecam Düzcam,
Türkiye’nin yanı sıra Bulgaristan,
Romanya, Almanya, Slovakya,
Macaristan, İtalya, Rusya, Hindistan
ve Mısır olmak üzere, toplam 10
farklı ülkede üretim faaliyetlerini
sürdürüyor. Türkiye’nin 3.5 milyon
ton olan cam sanayi üretim kapasitesinin yüzde 90’ını karşılayan Şişecam
Topluluğu’nun yurt içi ve yurt dışı
toplam üretim kapasitesi ise yaklaşık 5 milyon tona ulaşıyor. Şişecam
Düzcam, yurt içi üretim kapasite-
TOKİ Haber F37
sinin yüzde 50’si düzcamdan, yüzde
32’si cam ambalajdan, yüzde 16’sı cam
ev eşyasından, kalan yaklaşık yüzde
2’lik kesimi de cam elyafından oluşuyor. Şişecam Düzcam; mimari camlar
(düzcam, buzlu cam, ayna, lamine
cam, kaplamalı cam), otomotiv camları, güneş enerjisi camları ve beyaz eşya
camları olmak üzere dört ana ürün
grubunda faaliyet gösteriyor. Şişecam,
bu ürünlerini Rusya, Bulgaristan ve
Türkiye gibi yerel üreticisi olduğu
pazarların yanı sıra ABD ve Brezilya
hattından Hindistan ve Güney Kore’ye,
Orta Afrika’dan Almanya’ya uzanan
coğrafyada birçok ülkeye sunuyor.
Her pazarın özelliğine ve talebine
uygun ürün çeşitlemesine gidildiğini
belirten Tansu Kumru, “Enerji tasarrufunun önem kazandığı, çevre koruma
bilincinin yüksek olduğu pazarlarda,
bu talebe yönelik ürünlerle hizmet
veriliyor, otomotiv ve beyaz eşya sanayilerine girdi olarak üretilen camlarda
ise sanayinin talebi doğrultusunda
yeni tasarımlar ön plana çıkıyor” dedi.
YENİ HAVALİMANI
İÇİN ÜRETİM
Şişecam Topluluğu, Ar-Ge faaliyetlerini Gebze Çayırova’da bulunan ve 15
38 F HAZİRAN P 2017
bin metrekare alana kurulu, cam
bilimi ve teknolojisinde Türkiye’nin
en büyük ve donanımlı, dünyanın
da sayılı büyük kampüsleri arasında
yer alan Şişecam Bilim ve Teknoloji
merkezinde yürütüyor. Kumru, cam
bilimi ve teknolojisinde geleceğin
ürünlerine yön veren Ar-Ge merkezinin, Şişecam’ın rekabet gücünü
artırdığını dile getiriyor.
Kışın ısı kayıplarını yüzde 50, yazın
da güneş ısısı girişini yüzde 40 azaltan ürünleriyle enerji tasarrufuna
katkıda bulunan Şişecam Düzcam,
tesisinde geliştirdiği ürünlerle
inşaat sektörünün yalıtım, emniyet, güvenlik ve gürültü kontrolü
ihtiyaçlarına cevap veriyor.
Şişecam Düzcam’ın en yeni ürünlerinden biri de İstanbul’da inşa
edilen yeni havalimanı projesi için
geliştirdiği Temperlenebilir Solar
Low-E Cam... Bu üründe oluşturulan
Isıcam kombinasyonu, yüzde 51’lik
ışık geçirgenliği ile bir yandan projede ihtiyaç duyulan optimum ışık
geçirgenliğine ulaşılmasını sağlarken, diğer yandan da düşük yansıtma özelliğiyle şeffaf tasarım imkânı
sunuyor. Yeni havalimanı projesinde
tercih edilen Isıcam kombinasyonu,
ayrıca yaz aylarında güneş enerjisinin sadece yüzde 29’unun içeri girmesine izin vererek soğutma giderlerinden, kışın da ısı kayıplarını yüzde
50 azaltarak ısıtma giderlerinden
tasarruf sağlanmasında katkı yapıyor.
j
Türkiye’nin 3.5 milyon ton olan cam
sanayi üretim kapasitesinin yüzde
90’ını karşılayan Şişecam Topluluğu’nun yurtiçi ve yurtdışı toplam
üretim kapasitesi ise yaklaşık 5
milyon tona ulaşıyor.
F TOKİ Haber
Hayal edileni değil,
hayal ettiğinizi gerçekleştiriyoruz.
MERGİÇ MAH. 2130.Cad. No.17
MERKEZ DÜZCE
Tel. 0380 523 3243 Faks. 0380 523 4243
info@duzcekocinsaat.com
www .duzcekocinsaat.com
/ duzcekocinsaat
ÇİMENTO, CAM, SERAMİK VE TOPRAK ÜRÜNLERİ
İHRACATÇILARI BİRLİĞİ Y. K. BŞK. YARD. EBRU ŞAPOĞLU:
“İNOVATİF ÜRÜNLERLE
FARKLILAŞMAK GEREKİYOR”
Ebru Şapoğlu, cam ihracatının artırılması için inovatif ürünlerle
farklılaşarak, rekabetin daha düşük olduğu yüksek katma değerli
ürün alanına geçilmesi gerektiğini belirtiyor.
Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri’nde
camdan sorumlu birim olan Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri
İhracatçıları Birliği’nin Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Ebru Şapoğlu, Birlik
olarak 2023 yılı ihracat hedefinin 7.3
milyar Dolar olduğunu belirtti. Şapoğlu,
küresel marka yaratabilme potansiyeline sahip olan cam sektöründe yüksek
katma değerli üretimlerin artmasının
önemli olduğunu belirterek, değeri
yüksek üretimi sınırlı söz konusu butik
ürünlerle, daha büyük ihracat artışı elde
etmenin mümkün olabileceğini söyledi.
Cam sektörüne ilişkin genel bilgi verir
misiniz?
Türkiye’nin cam sektöründe, yüksek kapasiteyle kaliteli üretim imkânına sahip
yerel üretimin yanı sıra camı işleyerek
40 F HAZİRAN P 2017
pek çok sektöre girdi sunan ve Avrupa
pazarında kaliteli üretimleri ile iddialarını her geçen gün artıran çok sayıda
KOBİ ölçeğinde sanayici firma hizmet
veriyor.
Türkiye olarak cam ihracatında 17’inci
sırada yer alan Birliğimiz, Türkiye’nin dış
ticaret dengesine katkı yapmayı sürdürüyor. İhracat performansı genel olarak her
yıl artan Birliğimizle bu grafiği devam
ettirmeyi ve 2023 yılında ortalama yüzde
7 büyüme oranıyla 7.3 milyar Dolar
ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Birlik ihracatından yüzde 30 pay
alan ulusal cam sanayinin, Türkiye’de
konumlandırdığı üretim kapasitesinin
toplamı 4 milyon ton/yıl düzeyinde.
Bu kapasite ile camın hemen bütün
ana alt gruplarında üretim yapılıyor.
Önemli miktarda ihracat da gerçekleştiren sektör, yüksek standartlarda üre-
tim yapıyor ve dünya cam üretiminde
üst sıralarda bulunuyor. Dünya yıllık
cam üretim kapasitesi miktar olarak
yaklaşık 180 milyon ton, değer olarak
130-140 milyar Dolar düzeyinde bulunuyor. Toplam üretim de yaklaşık 140
milyon tondur.
Türk cam sektörünün üretim kapasitesi ise yurtdışında kurduğu tesislerle
birlikte 5.6 milyon ton/yıl düzeyindedir. Sektör, dünyada yüzde 3-4 pay aldığı bu miktarıyla önemli bir konuma
sahiptir.
İnşaat camlarına ilişkin bilgi verir
misiniz?
Düzcamın tüketildiği ana sektörlerden
biri olan inşaat sektöründeki gelişmeler,
nitelikli cam ihtiyacını da beraberinde
getiriyor. Enerjisinin yüzde 70’ini ithal
eden ülkemizde enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 30’u binalarda gerçekleşiyor.
Binalarda ısı kayıplarının yaklaşık yüzde
30’u yalıtımsız pencerelerden kaynaklanıyor. Pencerelerdeki cam alanlarının,
pencerenin yüzde 80-85’ini oluşturduğu
düşünüldüğünde, camla yalıtımın önemi
ortaya çıkıyor. Ayrıca giderek önem
kazanmaya başlayan yeşil bina tasarımı, enerji verimliliğinin yanı sıra doğal
ışıktan maksimum faydalanma ihtiyacını
da beraberinde getiriyor.
Cam, ısı yalıtımı ve güneş kontrolü yanı
sıra emniyet, güvenlik, gürültü kontrolü,
doğal ışık geçişi, iç mekanlar için ise
dekorasyon ve estetik gibi ihtiyaçlara da
cevap veriyor. Bu kapsamda dış cephe
için; ısı ve güneş kontrol özelliğiyle etkin
enerji tasarrufu sağlayan, aynı zamanda
emniyet ihtiyacını da karşılayan kaplamalı cam ürünleri pazara sunuluyor.
Darbe aldığında kırılmayan ve parçaları
yerinde tutarak yaralanmaları engelleme
özelliğine sahip lamine camlar ile emniyet ve güvenlik ihtiyacı da karşılanıyor.
İç mimaride ise camın yüzeyine uygulanabilen farklı desen ve renklerle, tasarımla özdeşleşebilecek ya da istendiğinde
ayrışabilecek ürünlerle inşaat sektörüne
hizmet veriliyor.
Cam sektöründe ihracat ve ithalat
nasıldır? Bu rakamlar içinde inşaat
camlarının oranı nedir?
2016 yılı Türkiye geneli cam sektöründe
678 bin ton ve 792 milyon Dolar ihracat
gerçekleştirildi. Sektör ihracatı bir önceki
yılın aynı dönemine göre miktar bazında
yüzde 18.6 artarken, değer bazında yüzde 10 azaldı. İhracat gerçekleştirilen ilk 5
ülke İtalya, Almanya, İngiltere, ABD ve
Fransa’dır. Aynı yıl ithalat ise 800 milyon
Dolar olmuş ve ithalatta ilk sırada Çin
yer alıyor. Onu sırasıyla, Almanya, İtalya,
Bulgaristan ve Fransa takip ediyor.
İnşaat sektöründe kullanılan camların
cam sektörü ihracatındaki payı 2016
yılında yaklaşık 241 milyon Dolar ile
yüzde 25 düzeyinde. İhracat seviyesi bir
önceki yıla göre değer olarak yüzde 4.5,
miktar olarak yaklaşık yüzde 12 arttı.
İnşaat sektöründe kullanılan camların
cam sektörü ithalatındaki payı 2016
yılında yaklaşık 240 milyon Dolar ile
yüzde 30 düzeyindedir. İthalat seviyesi
bir önceki yıla göre değer olarak aynı
kalsa bile, miktar olarak yaklaşık yüzde
4 azaldı.
Sizce sektörde ihracatın artırılması
için neler yapılabilir?
Cam ve cam ürünlerine yönelik talep
artışı önümüzdeki yıllarda sürecektir.
Talebin katma değeri yüksek ürünlere
yöneldiğini görüyoruz. Bu anlamda
inovatif ürünlerle farklılaşarak, rekabetin
daha düşük olduğu yüksek katma değerli
ürün alanına geçmemiz gerekiyor. Orta
ve uzun vadede izlenmesi gereken yol,
gelişmiş ülkelerde görüldüğü gibi daha
yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesi ve birim değeri daha yüksek ürünlerin ihraç edilmesi, böylece miktar ve
sınırlı değer olarak daha büyük ihracat
artışları elde edilmesidir.
İhracat pazarlarında, coğrafi bir perspektifle genişlemeye ve her pazarın özelliğine, talebine uygun ürün çeşitlemesine
gidiliyor. Ayrıca, ihracatı artırma çalışmaları kapsamında, maliyet düşürme,
hizmet seviyesini artırmaya yönelik satış
örgütlenmesi ve tedarik zinciri geliştir-
me, ürün ve marka bilinirliğini artırmaya yönelik pazarlama projelerinin
yürütülmesine devam edilecektir.
Türk cam sanayisinin en önemli girdilerinden olan enerjideki yüksek maliyetler
nedeniyle yerli cam sanayi haksız ve eşit
olmayan koşullarda rekabet etmek zorunda kalıyor. Artan enerji maliyetleri ile
üretim maliyetlerinin daha da yükseldiği
günümüzde, enerjiye yönelik vergilerin
düşürülmesi, enerji girdilerine özel fiyat
tarifelerinin uygulanması gibi önlemler
sektörün rekabet gücünü ve ihracat
potansiyelini artıracaktır.
•
j
Tabloda yer alan rakamlar,Türkiye
Şişe ve Cam Fabrikaları başta
olmak üzere cam üretimi ile “ölçek
ekonomileri” düzeyinde ilgilenen
kuruluşların rakamlarından
üretilmiştir. Bunun dışında cam
üretimi gerçekleştiren pek çok işletme
olmakla birlikte, bunların rakamları
ihmal edilebilir boyutlardadır.
TÜRKİYE CAM SEKTÖRÜ YILLIK ÜRETİM KAPASİTESİ
CAM ÇEŞİDİ
BİN TON/YIL
Düzcam
2.250
Cam Ev Eşyası
430
Cam Ambalaj
1.240
Cam Elyaf
106
TOPLAM
4.026
TOKİ Haber F41
ÇAĞIN İNŞAAT MALZEMESİ:
FİBERCEMENT
42 F HAZİRAN P 2017
“Elyaf takviyeli çimento levha” olarak
tanımlanan fibercement, yangına, suya,
neme karşı dayanıklılığıyla farklı kullanım
seçenekleri sunuyor.
DÜRDANE SEVİNÇ
Sağlam, güvenilir, sağlıklı duvarlar ve
çatılar elde etmek için yüzyıllar boyunca taş, toprak, ahşap gibi geleneksel
malzemeler kullanıldı. Günümüzde
ise modern teknolojinin imkanlarıyla binalar yeni malzemelerle tanıştı.
Fibercement, bu malzemelerden en
sağlamlarından biri.
İngilizce lif (fiber) ve çimento (cement) kelimelerinden oluşan fibercement, genel olarak lif (elyaf) takviyeli
çimento esaslı ürünleri tanımlayan
ve tüm dünyada aynı ifade ile anılan
yenilikçi bir ürün. Desenli veya oluklu
türden oluşan fibercement levhaların
özelliği; takviye elemanı olarak organik veya inorganik lif bulundurması,
bağlayıcı element olarak da mutlaka
çimento kullanılması.
Lifin elastikiyet, hafiflik ve işlenebilirlik özelliklerine, çimentodan aldığı
güçlülük özelliğini katan fibercement,
suya, rutubete, yanmaya dirençli üstün
yapısal özellikleriyle inşaatın hemen her
alanında kullanılabiliyor. Hafif ve esnek
bir malzeme olmasından dolayı tüm
konutların çatı ve cephelerinde, otellerde, mağazalarda, dükkânlarda, ofis
binalarında, restoranlarda, prefabrik
yapı ve konteynerlerde tercih ediliyor.
YANGINA DAYANIKLI YAPI
Fibercement levhalar, 120 dakika
yangın dayanımına sahip olduğu, F120
testiyle resmi olarak belgelendirilmiştir. Uluslararası A1 yanmazlık belgesine sahip olan fibercement levhalar,
yangın riski yüksek yapılarda ve yangın geciktirici ara bölmelerde güvenle
kullanılabiliyor.
ÇEVRE İLE UYUMLU
Binanın birçok bölümünde kullanılabilen fibercementin, özellikle dış
cepheler ve çatı kaplamasında tercih
edilmesinin nedenlerinden biri, neme
dirençli olması. Sudan etkilenmeyen,
şişmeyen, küflenmeyen, kimyasal
ürünlere ve haşerelere karşı dayanıklı,
ekonomik bir yapı malzemesi olan
ürün, aynı zamanda doğallığıyla da
önem kazanıyor. Sürdürülebilir olması,
ürünü yeşil binalar için de tercih nedeni haline getiriyor. Dolayısıyla LEED,
Breeam gibi sertifikalara sahip olan
yeşil binaların yaygınlaşması, fibercement kullanımını da artırıyor.
İç ve dış cephe kaplama malzemesi
olan bu fonksiyonel ürün, sandviç
panel şeklindeki ara bölme duvar
elemanı, dekoratif kaplama malzemesi,
çok katlı ön üretimli yapılarda ara kat
döşeme malzemesi ve reklam panolarında zemin malzemesi gibi pek çok
alanda da kullanılıyor. Ürün, ayrıca
ıslak hacimlerde fayans altı uygulamalarında, asma tavan sistemlerinde,
yangın duvarı yapımında, ses yalıtımı
istenen yerlerde, ısı yalıtım sistemlerinde de tercih ediliyor.
Giderek yaygınlaşan fibercementin
ekonomik değeri de giderek artıyor,
ürün hızla sektöre dönüşüyor. Bugün
Türkiye’de fibercementin pazar hacmi
250-300 bin metreküp. Bu da tahmini
400-450 milyon TL.
Ürünün ihracatı ise giderek artıyor.
Türkiye’deki üreticiler, Türkmenistan
başta olmak üzere Türk Cumhuriyetleri, Gürcistan, İran ve Irak’ta dahil dünyanın pek çok ülkesine fibercement
ürünlerini düz veya desenli levha,
oluklu çatı levhası veya bitmiş prefabrike bina olarak ihraç ediyorlar. İthalat
ise Hindistan, Uzakdoğu ve Avrupa
ülkelerinden düşük seviyede yapılıyor.
Üreticiler, gayrimenkul sektöründeki hareketlilik, kentsel dönüşüm ve
konut satışlarındaki artışla 2017’de
fibercement sektörünün iç ve dış
pazarda daha da büyüyeceğini öngörüyor.
TOKİ Haber F43
ATERMİT TEKNİK PAZARLAMA ŞEFİ ERTUĞRUL KAHYA:
“FİBERCEMENT KONTEYNER
PAZARIYLA BÜYÜYECEK”
2017 yılında fibercement sektörünün gelişeceği öngörüsünde
bulunan Ertuğrul Kahya, özellikle prefabrik ve konteyner
pazarının yükselişe geçtiğine dikkat çekti.
Atermit firmasının Teknik Pazarlama Şefi Ertuğrul Kahya, fibercement
sektörünün, 2016 yılında yaşanan terör
olayları ve ardından dövizin istikrarsızlaşmasına bağlı olarak olumsuz etkilendiğini, 2017 yılında ise beklentilerin
pozitife döndüğünü kaydetti.
“Özellikle prefabrik ve konteyner pazarında yeni çalışmaya başladığımız noktalar ile pazarımızda bir artma beklentisi
doğdu. Yeni desen çalışmalarımızla dış
cephe sektöründe daha iddialı hale geldik” diyen Kahya, fibercementin konteynerlerde kullanımına ilişkin şu bilgileri
verdi: “Fibercement, konteynerler ve
hafif çelik binaların (prefabrik) kompozit
zemin kaplamalarında, dekoratif iç ve
dış cephelerinde, tavan kaplamalarında,
banyo, duş vb. ıslak zeminlerinde, duvar
ara bölmelerinde kullanılmaktadır.
Hafif, darbelere dayanıklı, ekonomik,
boyana­bilir, A sınıfı yanmaz özellikte
ve dekoratif olmasıyla bu sektörde en
yoğun kullanılan yapı elemanı olarak
ön plana çıkmaktadır. Zemin döşemele44 F HAZİRAN P 2017
rinde 13-16 milimetre aralığında tercih
edilmektedir. İç, dış ve ara bölmelerin
duvar uygulamalarında ise 6-12 milimetre arasında tercih edilmektedir.”
Ertuğrul Kahya, fibercementin iç ve dış
cephelerde kullanımına ilişkin de bilgi
verdi. Levhaların ısı, yüksek rutubet ve
şiddetli don etkisine maruz kalabilecek
yerlerde kullanılmak üzere tasarlandığını, çatı formülüyle üretildiği için en ağır
dış şartlara karşı dayanıklı olduğunu ve
yapının her yerinde kullanılmaya uygun
olduğunu kaydetti. İç cephelerde daha
çok düz levhaların, 6-10 milimetre kalınlığında, dış cephelerde ise görselliğin ön
plana çıkarıldığı desenli levhaların 8-12
milimetre kalınlığında tercih edildiğini
dile getirdi.
la ürünlerin çeşitlendirildiğini söyleyen
Ertuğrul Kahya, fibercement ürünlerine
dair şu bilgileri verdi: “Bugün toplamda
beş fabrikada Asbest içermeyen yeni
teknolojisi ile esnek ve darbelere dayanıklı fibercement çatı ve cephe kaplama
malzemeleri, tek kat ve ısı yalıtımlı sandviç paneller, EPS ısı yalıtım ve asmolen
dolgu ürünleri ayrıca plastik köpükten
üretilen otomotiv yan sanayi ürünleri ile
imalat sektörlerinde liderliği sürdürüyoruz. Adana ve İzmir fabrikalarında imal
edilen farklı tipteki ürünlerin, 21 ülkeye
ihracatı gerçekleştiriliyor.”
Farklı kullanım alanlarına dönük muhtelif ölçekler ve renkte üretimlerin de
yapıldığını belirten Kahya, fibercement
sektöründe yüzde 100 yerli sermaye ile
imalatı sürdürdüklerini kaydetti.
21 ÜLKEYE İHRACAT
1956 yılında Adana’da çatı ve cephe
kaplama malzemeleri üretmek amacıyla kurulan Atermit, Türkiye’deki ilk
fibercement çatı kaplama malzemesinin
üreticisi. Yıllar içinde yapılan yatırımlarF TOKİ Haber
Sonsuza kadar sizinle...
Çakmaktepe Mevkii Ürgüp/Nevşehir
0(384) 341 68 30
info@kaptas.com
ÇEVRE DOSTU TEPEPAN
Organik lif takviyeli çimento ile imal edilen
fibercement levha tepePAN, yüksek
dayanıklılık aranan, çevreyle uyumun ön
planda olduğu alanlar ile yeşil binalar için
ideal çözümler sunuyor.
Dünyada kendi sistemini geliştirerek,
sektörde yenilikçi ürünler geliştiren
Tepe Betopan, fibercement sektörüne
tepePAN markası ile üretim yapıyor.
1984 yılında kurulan ve Ankara Beytepe Tesisleri’nde Türkiye’de ilk çimentolu
yonga levhayı üreten firma, 2014’te
32 milyon dolarlık yatırım ile Ankara
Temelli’deki, LEED Gold Sertifikası’na
sahip yeni tesisinde tepePAN’ı üretmeye başladı.
Tepe Betopan Pazarlama ve Teknik İşler
Yöneticisi Tarık Günalp, tepePAN’ın
ses ve ısı yalıtımı, nemden ve sudan
etkilenmeyen çevre dostu özelliklerinin yanında yanmaz yapısıyla binalara
güven ve estetik kattığını kaydetti.
Organik lif takviyeli (selüloz) çimento ile imal edilen Fibercement levha
tepePAN, A1 yangın direnç sınıfına
sahip, yangın geçişine direnci yüksek,
aynı zamanda çevreci bir ürün. Ürün,
iç mekân ve dış cephe kaplamalarında,
prefabrik ve çelik yapılarda, duvar kaplama malzemesi ve backerboard olarak,
ıslak hacimlerde fayans altı uygulamalarında, asma tavan sistemlerinde, yangın
duvarı yapımında, ses yalıtımı istenen
yerlerde, ısı yalıtım sistemlerinde, çatı
üstü kaplamalarının alt levhası olarak,
dolap ya da panoların alt malzemesi
olarak uygulanabiliyor.
Tarık Günalp, ürünün Türkiye’nin
önemli gayrimenkul projelerinden
Ankara’daki Tepe - Mesa ortaklığı ile
yükselen Park Mozaik projesinde ve
Akfen GYO’nun İncek Loft projesinde
tercih edildiğini belirterek, şu bilgileri
verdi: “Yüksek dayanım istenen tüm
alanlarda tercih sebebi olan tepePAN;
sağlığa zararlı hiçbir madde içermez,
mükemmel ses ve ısı yalıtımı sağlar,
prefabrik yapılar için idealdir, suda
şişmez, küflenmez, nemden etkilenmez,
böceklenme yapmaz, alev almaz. Bitim
malzemesidir ve alçı esaslı malzemeler
gibi sıva gerektirmez. Fibercement grubu levhalar, özel fibercement makasları
ve bıçaklarıyla da temiz bir şekilde
kesilebilmektedir. Bu özellik, kapalı
alanlarda tozsuz kesim yapılmasına
olanak sağlar. Montajı hızlı ve kolaydır.
6 milimetreden 14 milimetreye kadar
üretim yapılabilmektedir.”
j
Ürün, iç mekân ve dış cephe
kaplamalarında, prefabrik ve çelik
yapılarda, duvar kaplama malzemesi
ve backerboard olarak kullanılıyor.
46 F HAZİRAN P 2017
F TOKİ Haber
PfB ENSTİTÜSÜ ROSENHEIM TEST SONUÇLARI
(PfB INSTITUTE OF TEST RESULTS ROSENHEIM)
Hava Geçirgenliği ( Air permeability ) EN : 1026 : 12207 Class 4
Su Geçirmezlik ( Water tightness ) EN : 1027 : 12208 Class E 900
Rüzgar Yüküne Direnç ( Resistance to wind load ) EN : 12211 : 12210 Class C5 / B5
Isı Geçirgenlik (Thermal transmittance) Uw: 2,5 W/m2K
PASCal Pencere sistem dizaynı %100 yerli...
Ekstrüzyon profil imalatı %100 yerli...
Kalite onayı % 100 Almanya
Rosenheim Enstitüsü...
ÜRETİCİ BAYİLER
EKOBORD GENEL MÜDÜRÜ ALİ İHSAN SAĞLAMKAYA:
“KAMUDA KULLANIM
YAYGINLAŞTI”
Fibercementin kamuda kullanımının
yaygınlaştığına dikkat çeken
Sağlamkaya, 2017 yılında, yapıların
cephesinde daha fazla kullanılmasının
hedeflendiğini söyledi.
Ekobord Genel Müdürü Ali İhsan
Sağlamkaya, Türkiye’de ilk uygulama
alanı oluklu çatı kaplamaları olan
terementin, daha sonra prefabrik
binaların cephe ve taban sistemlerinde de kullanıldığını kaydetti.
Sağlamkaya, gelişen prefabrike yapı
sektörünün, fiberleşme sektörünün de
şekillenmesini sağladığını vurguladı.
Diğer yandan Türkiye’de ısı yalıtımı ve
giydirme cephe sistemlerinin büyümesiyle, terementin cephe sektöründe
de uygulanır hale geldiğini söyleyen
Sağlamkaya, “Binalardaki görselliğin
önem kazanmasıyla bugün konutlardan kamu binalarına (okul, hastane,
hükümet konağı, metro durakları
vs.), ofislerden plazalara kadar birçok
yerde cephe malzemesi olarak kullanılmaktadır. Ancak henüz Avrupa,
Amerika ya da Uzakdoğu ülkelerinde
olduğu gibi yoğun bir kullanıma ulaşmamıştır” dedi.
Fibercement sektörünün 2016 yılı
gelişmelerine ve 2017 hedeflerine de
değinen Sağlamkaya, 2016’nın iyi bir
yıl olduğunu dile getirdi. “Fibercementin kamuda kullanımının yaygınlaşması, uygulamacı ekiplerin artışı
ve referanslara bağlı olarak firmalar
tarafından tercih edilmesiyle ürünün
kullanılma oranı arttı. Bu da sektörümüz için oldukça iyi bir gelişme” diyen Sağlamkaya, öte yandan prefabrik
sektörünün iç ve dış pazarda büyü48 F HAZİRAN P 2017
mesinin, fibercement üreticilerinin
satışlarını da artırdığına işaret etti.
İnşaata ilişkin her ihracat noktasının,
fibercement sektörü için de bir pazar
haline geldiğini ifade eden Sağlamkaya, sektörün 2017 yılında cephe
sektöründen daha fazla pay almayı
hedeflediğini açıkladı.
Ekobord, önceliğini cepheler olarak belirleyen bir firma. Üretiminin
yüzde 60’tan fazlasının cephe sektörüne satıldığını açıklayan Ali İhsan
Sağlamkaya, “Rakiplerimize göre bu
oran oldukça yüksek. Özellikle geçtiğimiz yıl Ekobord Flat ürünümüz çok
fazla talep gördü, sade ve şıklığıyla
göz doldurdu. Desenli ürünlerimiz de
doku gerçeklilikleri nedeniyle tercih
ediliyor” diye konuştu.
Ekobord’un geçen yıl iki büyük hasta­
ne, birçok konut ve okul olmak üzere
farklı projelerde ve prestijli yapılarda
kullanıldığını belirten Sağlamkaya,
“Ayrıca ahşap ve taş dokulu ürünlerimiz Ekobord Wood ve Ekobord
Stone, villa tarzı yapılarda tercih ediliyor, boyalı ürünlerimizin Avrupa’ya
ihracı da sürüyor” dedi. Türkiye’deki
fibercement üreticileri arasında boya
tesisine sahip tek firma olduklarını
da vurgulayan Sağlamkaya, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Firmamız, rakiplerine kıyasla uyguladığı proses farklarıyla öne çıkıyor. Donma, çözülme
mukavemetlerini artırmak, malzeme-
nin ömrünü uzatmak, katmanlar arasındaki mukavemetleri artırmak için
7 bin ton kapasiteli pres kullanıyoruz.
Rakiplerimize göre daha maliyetli
üretim yapsak da daha kaliteli bir
ürünle cephelerin ömrünü arttırıyoruz. Aynı zamanda doku derinliklerimiz, üretim tekniğimizin bir ürünü
olarak daha yüksek ve bu da cephede
estetik bir görünüm sağlıyor.”
F TOKİ Haber
GÜVEN İNŞA EDİYORUZ...
Cevizlidere Cad. 1236 Sokak No:1/6
Balgat / Çankaya - ANKARA
www.ndogusinsaat.com.tr info@ndogusinsaat.com.tr
HEKİM YAPI GENEL KOORDİNATÖR YARDIMCISI ÖZGE HEKİM:
“FİBERCEMENT İNSAN
VE ÇEVRE DOSTUDUR”
İnsan ve çevre dostu bir malzeme olan
fibercement levha kullanımının, sektörel
eğitimlerin etkisiyle arttığını vurgulayan
Özge Hekim, pazarda büyümenin devam
edeceğini kaydetti.
cek fibercement levhalar, içerik olarak
doğal elyaf, mikronize edilmiş silika ve
çimento ile hazırlanan hammaddenin
özel bir makinede levhalar haline getirilmesi ve daha sonra otoklavlanması
ile elde edilir.
Hekim Yapı’nın fibercement sektöründeki yeri nedir?
Türkiye’nin ilk otoklavlı fibercement
levha üreticisi Hekim Yapı A.Ş., bu
alanda HekimBoard markasıyla üretim
yapan üç fabrikası ile sektöre katkısını
sürdürüyor. Hekim Yapı A.Ş. Genel
Koordinatör Yardımcısı Özge Hekim
ile tüketicinin bilinçlenmesiyle son
yıllarda kullanımı artan ürünün avantajlarını konuştuk.
Fibercementin gelişiminden kısaca
bahseder misiniz?
Yirminci yüzyılın başlarında Avusturya asıllı Hatschek tarafından geliştirilen ve kendi adıyla anılan bir yöntemle
50 F HAZİRAN P 2017
üretilmeye başlayan levhalar, 100 yıla
yakın bir süre pek çok uygulama alanında yaygın olarak kullanıldı. 1990’lı
yıllarda yapılan çalışmalar sonunda,
günümüzde fibercement levha denildiğinde ilk akla gelen ürün olan selüloz
elyafı ile takviye edilmiş çimentolu
levhalar geliştirildi. Bu alanda yapılan
en son yeniliklerle fibercement olarak
bilinen; yapıların her türlü iç ve dış
cephe kaplamalarında kullanılan,
otoklavda sertleştirilmiş, düz, ahşap,
doğal taş gibi birçok yüzey görünümüne sahip doğal lifli çimento esaslı levhalar da üretildi. Kısaca “elyaf takviyeli
çimento levha” olarak tanımlanabile-
Türkiye’nin ilk otoklavlı fibercement
levha üreticisi Hekim Holding şirketlerinden Hekim Yapı A.Ş.’dir. Hekim
Yapı, 2004 yılındaki ilk fabrikasının ardından, 2008 ve 2014 yıllarında yüksek
kapasiteli 2 fabrika daha açarak toplam
3 fabrika ve yıllık 125.000 metreküp ile
fibercement üretimine devam etmektedir.
2001 yılında ülkemizde bilinmeyen
fibercement, bugün seçkin projelerin,
hızlı montajın, yanmazlığın ve daha
birçok özelliğin arandığı projelerin
vazgeçilmez kaplama ürünü olmuştur.
İhracat ayağı ile de 100’e yakın ülkeye
satılmaktadır.
Mimarlar açısından ürünün avantajları nedir?
Fibercement levhalar, insan ve çevre
dostu bir malzemedir. Yapısında hiçbir
şekilde insan veya çevreye zararlı
madde bulundurmamaktadır. Aynı
zamanda çok uzun ömürlüdür. Gerek
çimento gerekse silika için öngörülmüş
bir ömür söz konusu değildir. Levhalar
üretimi esnasında zaten yüksek sıcaklık ve basınç altında pişirildiğinden en
zorlu şartlara karşı son derece dayanıklı bir yapı kazanmaktadırlar.
Ultraviyole ışın etkisinden etkilenmeleri söz konusu değildir. Kimyasallara
karşı (kireç çözücüler hariç) çok iyi dayanım gösterirler. İklim koşullarından
etkilenmezler. Uzama-kısalma miktarları, benzer malzemelerden belirgin
miktarda düşüktür.
Fibercement levhalar, kesinlikle sudan
ya da deniz suyundan etkilenmezler.
Bu nedenle, bu tarz sorunları olan
binalarda mükemmel bir çözüm olarak
kullanılabilirler. Kesinlikle suyu geçirmezler. Su emme oranları, betonarme
binalara oranla daha düşüktür.
Şüphesiz fibercement levhalar, esas itibarı ile tek başına bir yalıtım malzemesi değildir. Bununla birlikte oldukça iyi
sayılabilecek ısı ve ses yalıtım değerlerine sahiptir. Yüksek yalıtım değerine
sahip malzemelerle beraber kullanıldıklarında çok iyi ısı ve ses yalıtımı
elde edilebilmektedir.
j
1990’lı yıllarda yapılan çalışmalar
sonunda, günümüzde fibercement
levha denildiğinde ilk akla gelen ürün
olan selüloz elyafı ile takviye edilmiş
çimentolu levhalar geliştirildi.
Fibercement ihracatınızdan bahseder misiniz?
Fibercement sektörü 2016 yılını nasıl
geçirdi? 2017 hedefleri nelerdir?
Hekim Yapı A.Ş. tarafından, ilk fabrikanın kurulmasında teknoloji transferi
yapılan Belçika dâhil 100’e yakın ülkeye ihracat yapılmaktadır. 2001 yılında
Hekim Yapı’nın kurulmasından önce
ithal edilen fibercement ürünler, son
15 yıldır tersine işlemle ithalat yapılan
ülkelere (İngiltere, Fransa, ABD, Belçika dâhil) satılmaktadır. Özellikle yakın
coğrafyamızda Türk Cumhuriyetler
ve Arap Yarımadası’nda HekimBoard
marka fibercement ürünlerimiz tercih
edilmektedir.
Fibercement sektörü diğer sektörlerdeki düşüşe rağmen hem kapasite
artırımları hem yeni ürünlerle gelişerek başarılı bir dönem geçirmiştir.
Seminerler ve eğitimlerin de etkisiyle
ürün bilinilirliğinin ve ürüne güvenin
artmasıyla, kullanımı hem kamu hem
özel binalarda artış gösterdi. 2017 yılı
için Hekim Yapı olarak pazarda büyüme hedefimiz yüzde 7 civarındadır.
Yılın ilk periyodunda, bu hedeflerin
tutturulacağı ve hatta geçileceği öngörülmektedir.
•
TOKİ Haber F51
OSMANLININ YENİLİKÇİ İSMİ
MİMAR HACI ALAADDİN
Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’dan önceki iki başkenti olan
Bursa ve Edirne’de onlarca eser inşa eden Konyalı Mimar Hacı
Alaaddin, uyguladığı teknikler ve getirdiği yeniliklerle, Erken
Osmanlı Dönemi’nden Klasik Osmanlı Dönemi mimarisine geçişte
en önemli isimlerden biri oldu.
BEYHAN FİLİZ
SERHAT ÖZDEK
Şehirler zamanla değişime uğrar.
Kitaplarda, şarkılarda veya anılarda
yer eden hiçbir şehir, zaman içinde
aynı kalmaz. Ancak geride iz bırakır.
En küçük yerleşim alanlarında bile
sorulduğunda, yeri gösterilecek yapılar
vardır. Bunlar, yüzyıllar boyunca ayakta kalmayı başaran ve o şehrin simgesi
haline gelen mekanlardır. Bu yapılara
ruh veren insanlar ise isimleri yüzyıllar
boyunca unutulmayan mimarlardır.
Özgün ve yenilikçi fikirlere sahip olan,
52 F HAZİRAN P 2017
ustalığını ayrıntılara gizleyen her mimarın, şehir kimliklerinin oluşmasına
önemli bir katkısı olur. Türk mimarlık
tarihine adını yazdıran isimlerden biri
de göz alıcı eserleri, günümüzde hâlâ
ayakta duran Mimar Hacı Alaaddin’dir...
KLASİKTEN YENİYE
Her mimarın mesleğine yaklaşımı
farklıdır. İnşa ettiği en basit bina bile
mesleki bilgisinin ve hayata bakış açı-
sının izlerini taşır. Bu dokular, bazen
gözle görülebilecek özelliklere sahip
olur bazen sadece işin uzmanları tarafından fark edilebilecek ince ayrıntılara... Bunu pek çok eserinde başaranlar
ise mimariye yön verebilecek kadar
çevresini ve meslektaşlarını etkiler.
Bunlardan biri olan Hacı Alaaddin’in
bazı kaynaklara göre Konya’da doğduğu belirtiliyor. Onun yaşadığı dönemde, mimari eğitim ustadan çırağa
aktarılarak yapılıyordu. Bu zanaatın
yoğunlaştığı ve okulların bulunduğu
merkezlerin Bursa ve Konya olduğu
biliniyor. Çıraklıktan ustalığa benzersiz çizgileri eserlerine taşıyan Mimar
Hacı Alaaddin, etkilediği mimarlar ve
inşaat tekniklerine getirdiği yenilikler
ile bugün mimarlık dünyasının unutulmaz isimleri arasında yer alıyor.
NESİLDEN NESLE
j
Selçuklular tarafından
benimsenen cami
formlarında düz gövdeli
ve ender rastlanan üst
kubbeli yapılar, ilk kez
Mimar Hacı Alaaddin’in
dokunuşlarıyla değişime
uğruyor.
Çağların sınıflandırılması gibi mimari
de farklı dönemlere ayrılıyor. Üstelik
uzmanlar, dünya çapındaki akımlar
dışında, yerel değişimlere göre de
sınıflandırma yapıyor. Bu durum,
Türk mimari tarihi için de geçerlidir.
Başlangıç noktası olarak kabul edilen
dönem ise 1299 ve 1447 yılları arasındaki zaman kabul ediliyor. Erken
Osmanlı Dönemi’nde mesleğe başlayan Konyalı Mimar Hacı Alaaddin’in
hatırlanmasını sağlayan ise 17’inci
yüzyılın sonlarına kadar süren Klasik
Osmanlı Dönemi mimarisine geçişte
yaptığı katkılar ve etkilerdir.
Alaaddin, bu dönemde yaptığı eserlerde, geçmişteki inşa tekniklerine bağlı
kalmak yerine, yeni fikirler uygulayarak zamanın mimarlık anlayışında
değişiklikler yapmıştır. Mimar Alaaddin’in tespit edilen yapılarının çoğu
Bursa ve Edirne’de bulunuyor. İstanbul’un fethinden önce Bursa, ardından
da Edirne Osmanlı İmparatorluğu’na
başkentlik yaptığı için, eserleri bu
şehirlerde ağırlık kazanıyor.
Aynı dönemde ve şehirlerde inşa edilen ve günümüze kadar ulaşan çeşitli
yapılar karşılaştırıldığında, Mimar
Hacı Alaaddin’in getirdiği yenilikler
açıkça görülüyor. Yapılar, gerek görselliği gerek farklı mimari teknikleri ile
dikkat çekiyor.
YENİLİKÇİ TEKNİKLER
Mimari, nesilden nesle yeni bilgilerle
değişime uğrasa da belli dönemler aynı
çizgiyi barındırıyor. Fethedilen toprakTOKİ Haber F53
larda dahi bu kural değişmiyor. Tıpkı
İstanbul’da Bizans mimarisinin etkisinin fetihten sonra yaklaşık bir asır
sürmesi gibi, Osmanlı’nın başkentliğini yapan kentler de Selçuklu mimarisinin etkisini taşıyor. Osmanlı’nın
yükselişe geçtiği dönemlerde üçüncü
başkenti olan Edirne’de bulunan tarihi
camiler, bunu kanıtlar nitelikte. Selçuklular tarafından benimsenen cami
formlarında düz gövdeli ve ender
rastlanan üst kubbeli yapılar, ilk kez
Mimar Hacı Alaaddin’in dokunuşlarıyla değişime uğruyor. Kubbe sayısının artmasına neden olan yenilikler,
farklı mimari tekniklerin uygulanmasıyla hayata geçiriliyor.
Örneğin camiyi kapatan kubbelerin
inşaatında kullanılan eski tarz sistemler, daha da sadeleştirilmesine rağmen
daha fazla kubbenin yapılmasına izin
veriyordu. Mimar Hacı Alaaddin’in
eserlerinde kubbeler veya yapının
54 F HAZİRAN P 2017
kendisini oluşturmak için kullanılan
ayakların özellikleri, boyutlar, ölçüler
ve ince hesap yapılarak uygulanan
tüm yenilikçi mimari teknikler, gelecek nesillere aktarılmak üzere mimarlık tarihinde yerini alıyor.
GELECEĞE KATKI
Mimar Hacı Alaaddin, Edirne’nin
tarihi kimliğini bugüne taşıyan en
önemli isimlerden biri. Şehrin ziyaretçilerini, ihtişamlı yapısıyla önce
Mimar Sinan’ın ustalık eseri olan
Selimiye Cami karşılasa da Edirne’ye
kimliğini asıl veren pek çok tarihi
yapının ustası Hacı Alaaddin’dir
Mimarın elinden çıkan dünyaca
ünlü Eski Cami’nin yanı sıra kentte
hamam, cami, köprü, han, bedesten,
medrese ve benzeri onlarca yapı inşa
eden Konyalı Mimar Hacı Alaaddin
bugün, eserlerini ilk kez görenleri de
çizgisiyle kendine hayran bırakıyor.
j
Alaaddin, eserlerinde,
geçmişteki inşa
tekniklerine bağlı
kalmak yerine, yeni
fikirler uygulayarak
zamanın mimarlık
anlayışında değişiklikler
yaptı.
F TOKİ Haber
56 F HAZİRAN P 2017
ESKİ CAMİ
1403 yılında yapımına başlanan
Eski Cami’nin yan kapısı üzerinde
yer alan kitabeye göre, Mimarı
Konyalı Hacı Alaaddin ve kalfası
İbrahim oğlu Ömer’dir. Erken Osmanlı Mimarisi döneminden Klasik
Osmanlı Mimarisi’ne geçişte en
önemli yapılardan biri olarak kabul
edilen caminin, iç mekân alanı kare
planda düzenlenmiş. Yapıda kullanılan kubbe çaplarının büyümesi,
Osmanlı mimarisindeki değişimin
ilk kanıtlarından biri olarak kabul görüyor. Kendi dönemindeki
benzerleri arasında çok kubbeli
sınıfında tanımlanan Eski Cami’nin
eşit parçalara bölünen kubbelerinin
tamamı, yarım kubbe biçimindedir.
Binanın enine ve boyuna üçer adet
kubbesi bulunuyor. Dokuz bölmeli
iç mekânın orta yerinde ise merkezi kubbeyi destekleyen, kenarı
2.80 metre kalınlığında dört kare
ayak bulunuyor. Diğer sekiz kubbe,
merkezdeki kubbenin dört yanında
bir veya iki yönde dış duvarlara binecek şekilde düzenlenmiş. Kubbelerin çapı 13.50 metredir. Ana beden
duvarlarında bulunan bağımlı payelerin kullanımı, iç mekanlardaki çok
ayaklı yapıya çözüm olarak düşünülmüş. Böylece iç alan genişletilmiş. Kuzey köşesinde bulunan tek
şerefeli minare camiyle birlikte inşa
edilmiş. Batı köşesinde diğerinden
daha yüksek ve iki şerefeli olarak
tasarlanan müstakil minare ise
sonradan yaptırılmış.
Klasik Osmanlı Mimari dönemindeki
yapılarda bulunan cami içerisindeki
son cemaat yeri de ilk kez Edirne
Eski Cami’de yapılmıştır. Caminin
giriş kapısı yönünde bulunan bu
eklenti, namaz vakitleri dışında
gelenlerin ibadetlerini yapmaları
için sütunlar ve tonozlarla oluşturulmuştur.
Caminin iç duvarları ve payeleri
üzerinde yazılmış çeşitli yazılar da
bulunur. Farklı dönemlerde farklı
hat sanatçıları tarafından ilave edilen bu yazılardan en dikkat çekici
olanları giriş kısmında dış duvar
yüzeyindeki büyük olanlarıdır. Yapı,
Edirne’nin ilk Ulu Cami’si olarak
inşa edilmiştir.
•
TOKİ Haber F57
İSTANBUL’U AYDINLATAN MİRAS
SİLAHTA
58 F HAZİRAN P 2017
TARAĞA
ELEKTRİK SANTRALİ
BEYHAN FİLİZ
SERHAT ÖZDEK
TOKİ Haber F59
S
ilahtarağa Elektrik
Santrali, İstanbul’a
elektrik sağlayan ilk
tesis olmasının yanı sıra
kurulduğu ve hizmet
vermeye başladığı
günden itibaren şehrin
değişiminde önemli bir
konumda yer aldı. Santralin etkisi,
onu hafızalardan silinmeyecek bir
şehir objesine dönüştürdü.
60 F HAZİRAN P 2017
Her çağın kendine özgü keşifleri oldu;
her yeni bilgi ve çözüm, bilim ve teknolojiyi bir adım öteye taşıdı. Her şey bir
zincirin parçası gibi birbirine bağlıydı.
Bazen tesadüfen bazen uğruna bir ömür
harcayıp keşfedilenler, insanlığın hafızasında “her şeyin” birikmesini sağladı.
21’inci yüzyılda bugün üretimin ve hayatın vazgeçilmezi olan elektrik kullanımının gelişimi de böyle oldu. Elektrik kullanımı geliştikçe, değişim beraberinde
geldi. Günümüz şehir yapısını oluşturan
en önemli enerji kaynağı olan elektrik,
İstanbul’un da farklılaşmasını sağladı. Bu
gelişimde atılan ilk adımlardan biri ise
Silahtarağa Elektrik Santrali oldu.
MODERNLEŞMEYE İLK ADIM
İstanbul’un Eyüp bölgesi, şehrin fethinden itibaren saray bölgesine yakınlığı ve
j
Günümüz şehir yapısını oluşturan
en önemli enerji kaynağı
olan elektrik, İstanbul’un da
farklılaşmasını sağladı. Bu gelişimde
atılan ilk adımlardan biri ise
Silahtarağa Elektrik Santrali oldu.
coğrafi konumunun sağladığı avantajlar
nedeniyle her zaman önemli bir yerleşim
alanı oldu. Silahtarağa Elektrik Santrali’nin bölgede kurulmasını sağlayan da
bu özellikleriydi. İsmini 3’üncü Selim’in
silahtarı Seyit Abdullah Ağa’dan alan
tesisin kurulması için ilk adım, 1910
yılında devlet tarafından açılan ihaleyle
atıldı. İhaleyi kazanan Avusturya-Macaristan sermayeli Ganz Electric Company, 1911 yılında, Brüksel Bankası ve
Macar Kredi Genel Bankası’ndan aldığı
finansal destekle, Osmanlı Anonim
Elektrik Şirketi’ni kurdu. Yapılan etütler
sonucunda ise İstanbul’da hidroelektrik güç elde etmeye uygun su kaynağı
bulunmadığı için santralin kömür yakıtlı
olmasına karar verildi. Denizin kenarında olması türbinlerin soğutulmasını
da sağlayacaktı. Savaşların etkisiyle 1914
yılında hizmete giren Silahtarağa Termik
Santrali’nin kullanması için gerekli olan
kömür, ilk dönemlerde Zonguldak’tan
deniz yoluyla getirildi.
Cumhuriyetin ilanı ile Türk Anonim
Elektrik Şirketi olarak ismi değişen
şirket, 1926 yılında İstanbul Boğazı’nın
altından sualtı kabloları döşeyerek
Anadolu Yakası’na da elektrik vermeye
başladı. 1937 yılında devlet tarafından
satın alınarak kamulaştırılan santral,
1952 yılına kadar İstanbul’un tüm elektrik ihtiyacını tek başına karşıladı.
ŞEHRİ AYDINLATAN YAPI
Osmanlı’nın başkenti ve en büyük kenti
olan İstanbul, Anadolu’daki şehirlerden
çok daha gelişmiş olsa da, gece karanlığı
Anadolu ile aynıydı. Güneş battığında
koca şehir karanlığa bürünüyordu. 1874
yılında İstanbul’a gelen İtalyan gezgin
ve yazar Edmondo de Amicis, iki ciltlik
“Costantinopolis 1877” adlı eserinde bu
durumu şöyle anlatır: “İstanbul, Avrupa’nın gündüz en parlak, gece en karanlık
şehridir. Tek tük ve birbirinden çok uzak
olan fenerler belli başlı sokakları ancak
aydınlatır; ötekiler mağara gibidir, kimse
elinde bir fener olmadan bu sokaklara
girmeyi göze alamaz.” Asayişi sağlamak için Osmanlı İmparatorluğu’nda
geliştirilen çözümlerden biri, belirli bir
saatten sonra sokaklara çıkacak olanların
fener taşıma mecburiyetiydi. “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul’da Elektrik”
kitabında, bu kurala uymayanların kısa
süreliğine cezaevine gönderildiğini veya
belediye gibi kamu işlerinde çalıştırıldığını aktarır. Bu kural, Silahtarağa Elektrik
Santrali ile başlayan süreçte benzeri tesislerin kurulması ile ortadan kalkar.
KENTİN YENİ HALİ
Takip eden yıllarda, elektrik kullanımının
artması İstanbul’da büyük değişimleri
beraberinde getirdi. Şehirde hava gazına
alternatif bir enerji sunan elektrik kaynağının kullanımı, belediyelerin ulaşımda
farklı çözümler üretmesine önayak oldu.
Tesiste üretilen elektrik önce İstanbul
tramvaylarına ve dönemin Osmanlı
sultanının yaşadığı Dolmabahçe Sarayı’na
verildi. Bu çözümle, atlı tramvaylar ile
kurulduğu 1871 yılından itibaren toplu ta-
TOKİ Haber F61
şıma hizmeti veren Dersaadet Tramvay
Şirketi, hizmet ağını genişletmiş oldu.
İlk elektrikli tramvayların, Karaköy
Meydanı’nda yapılan törenle 20 Şubat
1914 tarihinde Galata Köprüsü üzerinden geçmesinin ardından, yeni hatların
açılması gecikmedi.
Vapurların elektrikle çalışması, İstanbul
Radyosu’nun yayına başlaması, fırın,
buzdolabı, saç kurutma makinesi gibi
hayatı kolaylaştıran eşyaların satışa çıkması, fabrikaların seri üretime geçerek
sanayinin gelişmesi Silahtarağa Elektrik
Santrali ile gerçekleşti. Tesis, kentin günümüzdeki hayat tarzına dönüşümünü
başlatan bir enerji merkezi olarak pek
çok ilki tetikledi.
ENDÜSTRİYEL MİRAS
Osmanlı’da elektrik ile yapılan çalışmalar, aslında Silahtarağa Termik Santrali’nden çok daha öncesine uzanıyor.
1888’de İstanbul Haliç Tersanesi bünyesinde hizmet veren elektrik fabrikası
ile 1902 yılında Tarsus yakınlarında kurulan küçük çaplı hidroelektrik santral,
bu çabaya dönük en önemli örnekleri
oluşturuyor. Ancak girişimlerin gücünün ve hizmet alanlarının sınırlı olması,
sistemin şehir ölçeğine taşınmasına
engel oldu. Silahtarağa Elektrik Santrali
ise Osmanlı Devleti’nin kent ölçekli ilk
elektrik santrali oldu.
Uzun yıllar sürekli büyüyen ve şehre
hizmet veren santral, kentin en önemli
yerlerinden biri olarak kabul edildi ve
içinde ayrı bir yaşam alanı oluştu. Çalışanların içinde yaşayabilmesi için yaklaşık 60 ailenin konaklayabildiği Santral
Lojmanları’nda yaşam, tesis kapanana
kadar uzun yıllar boyunca devam etti.
Silahtarağa Santrali hizmet verdiği 1983
yılına kadar, tam 69 yıl elektrik üretti.
Gelişen teknolojiyle yenilenme ve daha
çok üretim ihtiyacı, tesisin kapanmasına
yol açtı. Santralin içinde üretim yapan
donanımlar, idari binalar, çalışan lojmanları ile toplam 118 bin metrekarelik
bir alanda kurulan Santral, bugün Türkiye’nin en önemli endüstriyel miraslarından biri olarak kabul ediliyor. Bugün
Bilgi Üniversitesi bünyesinde “Santralİstanbul” adı ile müze olarak hizmet veren
Silahtarağa Elektrik Santrali, ziyaretçilerine bir şehrin aydınlanması hikâyesini
anlatıyor.
•
62 F HAZİRAN P 2017
j
Uzun yıllar sürekli
büyüyen ve şehre
hizmet veren
santral kentin en
önemli yerlerinden
biri olarak kabul
edildi, içinde ayrı bir
yaşam alanı oluştu.
TOKİ Haber F63
EVİN KALBİ
MUTFAKLAR
İç mekan tasarımıyla
artık mutfaklar daha
renkli… Verimliliğin ve
hareket serbestliğinin
ön planda olduğu
mutfaklar, yemek
ve sohbetlerde evin
hayat veren köşesi...
66 F HAZİRAN P 2017
Yaşam alanları, bir bütün olarak görünür; ancak farklı parçaların bir araya
gelmesiyle oluşur. İçinde bulunan her
bir odanın kendine özgü kullanım
amacı vardır. Belirlenen, yazılı olmayan ev kuralları, arada es geçilse de her
birinin işlevi çok nettir. Bunların arasında en kesin olanları mutfaklar için
geçerlidir. Hijyene dikkat etmek,
işlerin yapılabilmesi için gerekli bağlantıları doğru şekilde yerleştirmek ve
kullanılan eşyaları, “hızlı ulaşılabilir”
şekilde konumlandırmak, mutfak
dekorasyonunu yaparken daha fazla
özen gösterilmesini de mecburi kılar.
Evlerin bu küçük sayılabilecek alanları, boyutlarına tezat yaşamın mutlu
yanını sunan, evin kalbi mekanlardır.
Yoğun olarak kullanılan ve evin diğer
bölümlerine göre genelde daha küçük
olan mutfaklar, dar alanda doğru kurgu prensibi ile yüksek konfor sunabiliyor. Taşıma ve yer değiştirme seçeneği
az olan mutfak eşyaları, mutfak tasarımını belirleyen en önemli unsur...
Doğru konumlama ve planlama,
kombi, bulaşık makinası, buzdolabı,
fırın ve benzeri beyaz eşya için hemen
j
Mutfak dekorlarına da
sıcaklık ve rahatlığı
çağrıştıran elementler
hakim olmaya hazırlanıyor.
TOKİ Haber F67
her evde yaşanan priz bulma derdini
ortadan kaldırıyor.
PRATİK TASARIM
Verimlilik ve hareket serbestliğine
dönük işlevsellik esaslı tasarım, ev
sakinlerine daha rahat kullanım alanı
ve genişlik sunuyor. Örneğin; buzdolabı kapısının tam açılması, derin
dolaplara kolay ulaşılması, en ve yükseklik açısından doğru ölçeklendirme,
mutfaklarda pratik kullanım imkanı
sağlar. Tabii bu düzenlemeler yapılırken estetiğin de gözetilmesi önemli.
Çöp kutularının bir dolap kapısının
arkasına gizlenmesi, ustaca gizlenmiş
kolay ulaşılabilir mutfak eşyaları, tezgahları geniş ve ferah gösterebilir. Işık
ise her alanda olduğu gibi mutfakların da en önemli tamamlayıcısıdır.
Mutfaklar da bir çalışma alanı olarak
kabul edilebileceği için buradaki
ışığın, yemeğin ve diğer yan işlerin
68 F HAZİRAN P 2017
yapıldığı alanları doğru aydınlatması,
tasarımın işlevselliği açısından büyük
önem taşıyor.
GÜVENLİ ALANLAR
Mutfak eşyaları ve cihazları için
güvenliğin artırılması da önemli bir
konu. Özellikle küçük çocuğu olan
aileler için prizlere ek önlem alınması,
kesici aletlerin ulaşılamaz olmasının sağlanması, yanmaları önlemek
için ocakların ve fırınların yükseğe
kurulması ve daha kolay temizlik yapılabilmesi için döşenen fayanslardaki
kayma ihtimalinin azaltılması tasarım
aşamasında önem taşıyor.
Açık renklerin tercihleriyle oluşan
geniş alan hissi, sessiz çalışan ancak
etkili bir havalandırma sistemi ve
küçük ayrıntılarla renklenen bir mutfakta hazırlanan yemekler, yapılan
sohbetler, evin küçük bir köşesinden
yaşama keyifli anlar hediye ediyor.
j
Verimlilik ve hareket
serbestliğine dönük
işlevsellik esaslı tasarım,
ev sakinlerine daha rahat
kullanım alanı ve genişlik
sunuyor.
•
F TOKİ Haber
İSLAM’IN EN GÜZEL
AYNALARI
Fransız düşünür ve yazar Roger Garaudy, İslam’ın Aynası Camiler
adlı eserinde, dünyanın dört bir yanından örnekler vererek
camilerin İslam’daki yeri üzerine tespitlerde bulunuyor.
TURGAY BAKIRTAŞ
İslam medeniyetinin ürünü olan birçok
eser, dünya sanat tarihinde de özel bir
yere sahip. Zira bu eserler geçmişten
bugüne yalnızca bir estetik anlayışının
değil, derin bir dünya/hayat tasavvurunun izlerini yansıtıyor. Bugün, İslam
sanatlarının klasikleşmiş ürünlerinden
hangisine bakarsak bakalım o izleri
açıkça görebiliyoruz.
2012 yılında vefat eden dünyaca ünlü
Fransız düşünür ve yazar Roger Garaudy, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları’ndan çıkan İslam’ın Aynası Camiler
adlı önemli eserinde, dünyanın dört
bir yanından örnekler vererek camilerin İslam’daki yeri üzerine çok değerli
tespitlerde bulunuyor. Camilerin göğe
yükselen minarelerinden gönül ferahlatan şadırvanlarına kadar birçok ayrıntı,
Garaudy’nin zihninden süzüldükten
sonra okur için birer “aynaya” dönüşüyor. Roger Garaudy, camilerin estetik
özelliklerine karşı ilgisini ortaya koyduğu bu kitabında, camilerin “İslam’ın
en güzel yüzü” olduğuna dikkat çekiyor. İslam’ın “dışa açılan kapıları” olan
camilerin bir ayna olduğunu söyleyen
düşünür, İslam’ın güzelliğinin camilerden başladığı gerçeğine vurgu yapıyor.
Bunu yaparken de en önemli noktayı,
camilerin İslam’ın temelini oluşturan
namaz etrafında vücuda gelen yapılar
oluşunu es geçmiyor.
durmuyor: “Allah ile insan arasında her
türlü aracılığı reddeden İslam ruhaniyetinin mekânı, merkezsiz bir mekândır.
Orada sonsuzluk, organik bütünlükle
değil, aksine ilave ve ahenkli tekrarlarla
telkin edilir. Eski Yunan tapınağının simetrileri ve ölçülerinin aksine ve Hristiyan bazilikasının ayin düzeninin tersine
bir caminin sütunları, insanlar ve eşya ile
ortak noktası bulunmayan ilahi sonsuzluğa nispetle eşyanın natamam oluşunu
ve sınırlılığını telkin ederek hurmalık
şeklinde çoğalır. Böylece Kur’an’ın yüce
anlamı taşa yansıtılır. Hem de madde
bir ışığa dönüştürülerek… Öyle bir ışık
ki orada gri bir güvercinin boynunun
pırıltılarını ve parlaklığını andıran bütün
renk nüanslarından geçer.”
Garaudy, geçmişin ihtişamlı eserlerini
gözler önüne serdikten sonra akıllarda
oluşan karamsarlığı, yani o meşhur “Peki
bugün ne haldeyiz?” sorusunu ümitvar
biçimde cevaplayarak, kitabını Batı’yı ve
geçmişi taklitten kurtulduğu an İslam
medeniyetinin yine görkemli eserler
üreteceğini söyleyerek bitiriyor. Biz
okurlarına da içten bir “inşallah” demek
düşüyor.
•
KAVRAM OLARAK CAMİLER
Elhamra’dan Kubbetüssahra’ya, Tac Mahal’den Osmanlı camilerine kadar İslam
sanatının zirvesini oluşturan tüm eserlerden tek tek bahseden Garaudy, camiyi
bir kavram olarak ele almaktan da geri
70 F HAZİRAN P 2017
F TOKİ Haber
ADALAR MANZARALI
SON FIRSAT,
SON DAiRELER
240ay
0.79
oran
60ay
120ay
0.45
vade farksız
oran
Ağustos 2017 teslim.
PEŞİN ALIMLARDA
15
%
İNDİRİM
Download