D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 92 (1, 2) EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 8 Sayı: 19 (Bahar 2 0 0 4 ) - - - - - - 177 İRAN SÖMÜRGESiNE KARŞI ARAP AŞİRETLERİ DİRENiŞİNİN ÖNDERi: MÜSENNA B. HARiSE VE SiYASİ FAALİYETLERİ İsrafil B ALCI (*) Özet VII. yüzyılın başlarında İran sömürgesine karşı başkaldıran Müsenna b. Harise, Araplar'ın bu ülkeye karşı direnişinin öncüsü olmuştur. O, İslam'ın yayılmaya başladı7 ğı dönemde İran'a karşı başlattığı mücadeleyi sürdürürken Hz. Ebu Bekir'den destek istemiş ve beklediği yardımı almıştır. Bu destek/e birlikte onun İran'a karşı verdiği mücadele bir bakıma Müslüman ve Gayri Müslim Araplar'ın ortak direnişine dönüşmüştür. Bu mücadele Hz. Ömer döneminde de devam etmiş ve neticede İran İmparatorluğunun yıkılmasına kadar uzanmıştır. Müsimnli samimiyeti, cesareti ve kararlılığı}la Araplar'ın ünemli kumwwılarmdwı birsi olmuştur Anahtar Kelime/er: Müsennli b. Hiirise, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Zu Kaar, Bekr b. Wiiil, Sömürge j. Al-Muthannli b. al-Hliritha: Asa Leader and Political Activist of the Chief of Arabian Tribes' Resistance against the Iranian Colony Abstract Al-Muthannli b. al-Hiiritha, who revolted against the Iranian colony in the beginning of the sevent/ı century, became the leader ofArabs' uprising. While he continued his boyco tt against the Iran during the spreading of Islam, he asked for support from the Caliph Abu Bakr and supported by the Caliph. Wıth this support, his fighting against the Iran was transformed in a way to the co-resistance of Muslim and non Muslim Arabs. Thisfighting continued during the Calip/ı Omar as well, andfinally Iranian Empire was collapsed. With his sincerity, courage, and determination Muthannii became one of the famous commanders of Arabs. · Key Words: Al-Muthanna b. al-Haritha, Abu Bakr, W/ii!, Colony. Calip/ı *) Yrd. Doç. Dr., OndokuzMayıs Üniversitesi İHilıiyat Fakültesi (e-posta: isi'afılbalci @hotrnail.com) i' /. Omar, DhU Qlir, Bakr b. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 93 (1, 1) 178 1 Yrd. Doç. Dr. İsrafil BALCI------EKEV AKADEMİ DERCİSİ Giriş Bu makale Hz. Ebu Bekir döneminin önemli komutanlanndan Müsenna b. Harise'nin İran sömürgesine karşı başlattığı mücadeleyi ve onun mücadelesinin Arap-İran ilişkilerinin başlamasında oynadığı rolü konu edinınektedir I. Bilindiği gibi Güney Arabistan'daki kabilelerin bir çoğu, kuzeye doğru göç ederek İran ve Bizans imparatorlukIannın denetimi altında bulunan sınır bölgelerine yerleşmişlerdir2. Arabistan'ın kuzeyine yerleşen Lahm1ler, Tağlib Oğullan, Bekr b. Vai! Oğullan, Şeyban Oğullan, Nemr Oğullan, Terıllm Oğullan, Abdulkayslar, Hanife Oğullan, Rebl'a Oğulları gibi kabileler İran hakimiyeti altında bulunan Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki bölgeleri yurt edinmişlerdiı-3. Arap aşiretlerinin İran sınınna yakın bölgelere yerleşmeleri Sasaniler döneminden (M.S. 226-65 I) itibaren başlamıştır. Örneğin Bekr b. Vail Oğulları, L Şapfir döneminde (M. S. 241-272) Kirman yakınlanna, Terolm ve Abdulkayslar Bahreyn'e, Ezd aşireti Uman'a ve Lahroller ise Hlre bölgesine yerleşmişti4. Başlangıçta Arap aşiretleri­ nin kendi sınır bölgelerini yurt edinmelerine sessiz kalan, hatta bu aşiret reisierine lütufkar davranan İranlı idareciler, zamanla onlan denetim altına alarak bir bakıma sömürgeIeştirmişlerdir. Böylece onlann hem iktisadi potansiyellerinden hem de insan gücünden faydalanmışlardır. Özellikle Bizans ile İran İmparatorluğunun uzun yıllardan beri devam eden mücadeleleri sırasında her iki İmparatorluğun denetimindeki Arap aşiretleri, bağlı bulunduklan ülkenin çıkarlan için mücadele etmek zorunda bırakılmışlardır5. Uzun yıllardan her İr:ın İnıp:ır::ıtcırluğuııuıı çıka:l.ırıııa uygun bir şekilde devam eden Arap aşiretlerinin bağımlılığı, bu ülkenin özellikle 520'Ii yıllardan sonra iktisadi yönden hızla zayıflamasına bağlı olarak giderek bozulmaya başlamıştır. Özellikle İran' daki iç kanşıklıklar, bazı sorumsuz idarecilerin keyfi uygulamalan ve Araplar'a yüklenen ağır vergiler> gibi nedenler aşiretlerin İran'a karşı sadakatini giderek olumsuz bir sürece soktu. Arap aşiretlerini kontrol etmekte zorlanan İranlı idareciler, baskı ve dayatmalan artı­ nnca, bu durum aşiretlerin bağlılığını kopma noktasına getirdiği gibi, bir bakıma onlann direnişe geçmelerine zemin hazırladı. Hatta İran'ın içinde bulunduğu siyasal kanşıkaraştırma bir gısıyla Müsennfi biyografi çalışması olarak düştinülmediği için, konunun sınırlannı aşmamak kayb. Hfirise'nin hayatıyla ilgili bilgilere fazla yer verilmemiş ve daha çok onun siyasi faaliyetleri üzerinde durulmuştur. Taberi, Tiirilıu '1-Ümem ve'l-Müluk, Beyrut, t.y., II, 38; İbn Haldun, Kitiibu'l- 'Iber ve Dlviinu'l-Mubtede've'l-Haber, Beyrilt 1971/1391, II, 262; İbn Kesir, el-Bidiiye ve'n-Nihiiye, Beyrut 1966, II, 163; Hasan Ahmed Mahmud, el-lsliimfi Asyii'l-Vustli, (Nşr. EI-Hey'etu'l-Mısriyye}, 1972,23. Fırat nehrinin gtineyine yerleşen Arap aşiretleri, İran ile Arabistan arasında bir bakıma tampon bir bölge oluşturınuşlardı. Bkz. İmfidüddin Halil et-Tfilib, "Irak", Diyanet Islam Ansiklopedisi (DlA), İst., 1999, XIX, 87. Ayrıca burada sözü edilen Irak toprakları bugünkü Irak topraklan değil, o dönemde Dicle ile Fırat havzasının güney kesimini içine alan daha sınırlı bir bölgedir. Abd al-Husain Zarrinkfib, "The Arab Conquest of Iran and Afterınath", The Cambridge History of Iran, ed. R. N. Frye, Cambridge University Press, Cambridge 1993, Vol., IV, 1-2. Taberi, II, 27-29; Leone Caetani, Islam Tarihi, çev. Hüseyin Cahid, İst., 1926, X, 223; Dwight M. Donaldson, Studies in Muslim Etlıics, London 1953, 1-2. · Bkz. Esko Naskalı, "İran", DlA, İst., 200, XXII, 395. I) Bu 2) 3) . 4) 5) 6) D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 93 (1, 2) İRAN SÖMÜRGESiNE KARŞI ARAP AŞİRETLERİ DİRENİŞİNİN ÖNDERi: MÜSENNA R HARiSE VE SİYAS! FAALİYETLERİ - - - 179 lıklan yakından takip eden bazı aşiret reisieri bu durumu fırsat bilerek çeşitli akınlar ya. parak bölgedeki İran hakimiyetini sarsmaya başladılar. Araplar'ın İran'a karşı direniş başlatmalanna öncülük eden ve onlan bu ülkeye karşı fiili mücadele için örgütleyen kişi Şeyhan Oğullannın reisi Müsenna b. Harise idi. Müsenna b. Harise'nin İslam Öncesinde İran'a Karşı Direnişi Araplar ile İran arasındaki ilişkiler İslam' dan çok öncelere kadar uzanmaktadır?. Ancak bu ilişki İran sınırına yakın bölgelere yerleşen aşiretlerle sınırlı kalmıştır. Uzun süre sorunsuz bir şekilde devam eden ilişkiler, M. 620'Ii yıllarda patlak veren Zil Kaar mevkiindeki savaşla bozulmaya başlamıştır. Bu savaş başta Bekr b. Vail Oğullan olmak üzere bölgedeki aşiretler ile İran ordusu arasında gerçekleşmişti. Savaşın çıkmasına neden olarak gösterilen olay dikkat çekicidir. Tarihi kayıtlara göre Güney Arabistan'dan gelerek bugünkü Kfife yakınianna yerleşen Lahrol Araplan burada Hlre (Eski Lahmi) Krallığı 'nı kunnuşlardı. İranlı idareciler Hlre'ye yerleşen Araplar üzerine Mönzir hanedanın­ dan idareciler atayarak buradaki hakimiyetlerini sürdünnekteydi!er8. Uzun yıllar İran'a sadakati e bağlı ka!an Hireli Araplar ile İran arasındaki ilişkiler Kisra Perviz II döneminde (M.S. 591-628) olumsuz bir sürece girdi. Rivayetlere göre Perviz'in Hire Kralı Nu'man b. Münzir'den kızını haremine göndennesini istemesi üzerine, H'ıre krallığının ve bölgedeki Arap aşiretlerinin İran'a olan sadakatinde ciddi bir zedelenme meydana geldi. Gdeııeksel Arap değer yargılan ve asalet anlayışıyla bağdaşmayan bu yakışıksız teklif, Nu'man tarafından reddedildi. Ancak muhtemelen başına gelecekleri tahmin eden Nu'man, şahsi mülkiyetini ve hazinelerini bölgedeki Bekr b. Vail Oğullan'nın bir kolu olan Şeyhanlar'a bırakarak meseleyi Kisra ile görüşmek amacıyla Medain'e gitti. Kisra'nın huzuruna çıkan Nurnan sorgulandıktan sonra bir süre zindanda tutuldu ve ardın­ dan fillerin altına atılarak öldürdü. Bu olaydan sonra, Hire'deki Mönzir hanedamndan idareciler atama geleneğine son veren Kisra, buraya Tayy kabilesinden Iyas b. Kabise adlı birisini idareci atadı. Yeni vali göreve başlayınca Nu'man'ın Şeyhanlar'a teslim ettiği ailesini ve hazinelerini istedi. Ancak kabile önderleri Iyas'ın bu teklifini şiddetle reddetti. Teklifin reddedilmesini içine sindiremeyen Iyas b. Kabise, Şeyhan Oğullannı cezalandınnak için harekete geçti. İran ordusunun da desteğini arkasına alarak hücumageçen Iyas b. Kabise önderliğindeki askerlerle çoğuuluğunu Bekr b. Vail kabilesinin oluş­ turduğu Araplar aşiretleri bu kabilenin su kuyusu olan Zil Kaar mevkiinde savaşa tutuş­ tu. İlk kez Araplar ile karşı karşıya gelen İran kuvvetleri bir bakıma beklenmedik bir direnişle karşılaştı ve ciddi bir bozguna uğradı9. 7) J. H. Kraıners, "İran", Milli Eğitim Bakanlığı Islam Ansiklopedisi (MEBİA), İst., 1964, IX, 1015; Zarrinkfib, IV, 2. 8) Hüseyin Ali ed-Dakfiki, "Hire", DlA, İst., 1998, VIII, 122; Zarrinkfib, IV, 3. 9) Ya'kfibi, Tarih, Beyrut 1960, I, 215, 225, II, 46; Aynca bkz. Taberi, IV, 3; İbn Habib, Kitabu'I-Mulıabber, nşr. Eliza Lichtenstadter, Beyrut, t.y., 360; Mes'fidi, Mürtıcu'z-Zelıeb ve Metidinu'/-Cevlıer, nşr. M. M. Abdulharnid, Mısır 1964, I, 278, II, 100-101; M. Harnidullah, İslam Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İst., 1993, I, 22, 354-55; M. Harnidullah, Dip/omatic Relations of Islam Witlı Iran in the TIme of the ptoplıet, Hara-i Maarif-i Islarnia, Lahere 1938, 92; Zarrinkilb, IV, 3-4; Julius Wellhausen, D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 94 (1, 1) 180 1 Yrd. Doç. Dr. İsrafil BALCI--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ Bir balama bu başarıyla birlikte Irak topraklan Araplar'a açılmış oldu lO. Başta Şey­ han Oğulları kabilesinin reisi Müsenna b. Wirise olmak üzere Bekr b. Vail kabilesinin bazı aşiretleri Ubulla ile Hire şehri arasındaki bölgede İran'a karşı direnişi sürdürdüler. Bu direniş Hz. Ebu Bekir' i halife olmasına kadar devam etti ll. Özellikle savaşçı yönleriyle tanı na Bekrller İran sınırına yakın bölgede ikamet eden Temlm ve Abdulkayslar ile birleşerek İran'a karşı akınlar yapmaktaydı. Hatta bu akınlar özellikle bölgede merkezi konumda bulunan Hlre üzerinde yoğunlaşınca12, İran Hükümdan Kubaz, Bekrller'in müttefiki olan Kinde kabilesinin reisi el-Haris ile görüşme yapmış ve kendisine Hire'deki bir bö1genin gelirlerini bırakma karşılığında Bekr b. Vail kabilesinin oluşturduğu aşi­ retler ittifaklının direnişini durdurmasını istemiştir13. Araplar'ın İran ordusuna karşı ilk ve önemli bir başarı kazanmasında en büyük pay kuşkusuz Müsenna b. Harise'ye aitti. Cesur ve girişimci özelliğiyle dikkat çeken Müsenna, özellikle taht kavgaları nedeniyle İran'daki iç karışıklıklar ve huzursuzluklardan faydalanarak yerinde bir zamanlamayla bu ülkeye karşı direniş başlatmıştırl 4 . Ancak Arabistan'ın kuzeyindeki Araplar'ın İran'a karşı başlattığı bu mücadele başlangıçta Mekke ya da Hicaz bölgesindeki Araplar'ın dikkatini fazla çekmemiş gözükmektedir. Ya da kendilerinden uzak bölgede cereyan eden savaşa karşı onların yapacağı herhangi bir şey yoktu. Kaldı ki, onların bu ülke ile ticari ilişkileri bulunuyordu. Muhtemelen bu nedenle tarafsızlığı tercih etmiş olabilirler. Nitekim onlar daha öncelerden de, kuzeydeki Araplar'ın aksine Bizas-Pers savaşlan sırasında da bitaraf kalmışlardı 15 Her şeyden önce onların bu bitaraf oluşları ticari kaygılar veya tarafsız kalma isteğinden ziyade, bölgeden çok uzakta olmalarıyla yakından ilgili gözükmektedir. Bunun yanında İran'ın gücünden çekiniyar olmaları da ihtimaller arasında düşünülebilir. Başlangıçta İran'a karşı verilen mücadelenin dışında kalan Hicazlı Araplar, Müsenna önderliğindeki Araplar'ın İran'a karşı başarı kazanmasından sonra yavaş yavaş bölge ile ilgilenmeye başlamışlardır. Nitekim kuzeydeki Araplar'ın İran'a karşı kazanmış olduğu başarı, sadece bölgedeki Araplar tarafından değil, Mekkeli Araplar tarafından da coşku ve sevinç gösterileriyle karşılanmıştır. Hatta bu sevinç gösterilerine bizzat Hz. Peygamber'in bile katıldığı bildirilmektedirl6. Kaynaklar Hz. Peygamber'in sevinç gösislô.m 'ın En Eski Tô.rlhine Giriş, çev. Fikret Işıltan, İst., 1960, 33; L. Premare, "Notes et Documents Les Elephants de Qadisiya", Arabica, Journal of Arabic and islô.mic Studies, Torne, XLV, Fasc. ·3, Juillent, 1998, 268; Fred McGraw Donner,Tiıe Early /slamic Conquests, Princeton University Press, New Jersey 1981, 17 I; Ahmet Önkal, "Bekir b. Vail", DİA, İst., !992, V, 362. 10) Zarrinkilb, IV, 4. I 1) İmadüddin Halil, a.g.m., XIX, 87; Zarrinkilb, IV, 4. 12) Bkz. Zarrinkilb, IV, 4-5. 13) Bkz. Önkal, ag.rn, V, 362; J. Scheleifer, "Bakr b. Viül", MEBİA, İst., 1979, Il, 455 .. 14) İbnü'l-Esir, Usdu'l-Gabefi tenıyizi's-Safıiibe, Kahire 1970, V, 89. . 15) Bkz. Harnidullah, islô.m Peygamberi, 1, 14. 16) Belazuri, Fiitulıu'l-Buldô.n, nşr. Rıdvan Muhammed Rıdvan, Beyrut 1978/1398; Türkçe çev. Mustafa Fayda, Fütulıu'l-Buldô.n (Ülkelerin Fethi), Ankara 1978, 242, (çev. 344); Viikıdi, Kitô.bu 'r-Ridde.ve Nebezetun min Fiitulıi'l-lrak, nşr. M. Hamidullah, Paris 1989, 127. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 94 (1, 2) İRAN SÖMÜRGESiNE KARŞI ARAP AŞİRETLERİ DİRENİŞİNİN ÖNDERİ: MÜSENNA B. HARİSE VE SİYAS! FAALİYETLERİ - - - 181 terisinde bulunmasını, onun Meciisllik inancına sahip olan Persler'e karşı mesafeli durNitekim daha önce de Bizans-Pers savaşları sırasında o, MeciiEhl-i Kitab olan Bi:{ans'ın galip gelmesini desteklemişti. Hatta bu ola- masıyla açıklamaktadır. si Persler'e karşı ya Kur'an'da da işaret edilmiştirl7. Ya'kilbl'nin verdiği bilgiye göre henüz Müslüman olmayan Arap aşiretlerinin bu sa- vaşta "Ya Muhammed"lB şeklinde bir parola kullanmaları dikkat çekicidir. Acaba Hz. Muhammed'in sevinç gösterisinde bulunmasıyla bu parola arasında bir ilinti kurulabilir mi? M. Hamidullah böyle bir ihtimalden söz etmiş ve o dönemlerde bir kurtarıcı beklentisi içinde olan Araplar'ın Hz. Muhammed'den haberdar olduklarını ileri sürerek bu ismi bilinçli kullanmış olabileceklerine işaret etmiştirl9. Ancak konu ile ilgili diğer kaynaklarda bu yorumu destekleyecek herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Kaldı ki, onun yorumu retorik bir içerikte sunulmuş bir temenni görüntüsündedir. Gayr-i Müslim Arap aşiretlerinin İran'a karşı kazandığı başarının Müslüman Araplar tarafından memnuniyetle karşılanması, Araplar'ın İran'a karşı bakış açısını göstermesi bakımından anlamlıdır. Bu bakış açısı daha ziyade İran'ın Araplar için ciddi bir tehdit unsuru ·olmasıyla ·yakından ilgili gözükmektedir. Öte yandan İslam'ın yayılmaya başla­ dığı yıllarda Şeyban Oğulların'dan bir elçilik heyetinin Hz. Peygamber ile görüşmek Medine'ye geldiği ve bu delegeler arasında Müsenna'nın da bulunduğu belirtilmektedir20. Ancak bu elçilik heyeti ile sözü edilen parola arsında herhangi bir ilinti kurmak tarihsel olarak mümkün değildir. Zira savaş hicretin henüz ilk yıllarında vuku bulmuş, elçilik heyeti ise 628'li yıllarda Medine'ye gelmiştir. Bununla birlikte cahiliye döneminde Kuzey Arabistan'da yaşayan Araplar'ın Hac maksadıyla Mekke'ye geldiklerine ve bu ziyaret sırasında Hz. Muhammed ile görüşmüş olabileceklerine dair bazı bilgiler bulunmaktadır21. Ancak bütün bu bilgiler İran'a karşı mücadele eden Arap aşiret­ leriyle Hz. Peygamber'in doğrudan bir ilişkisinin olduğu anlamına gelmemelidir. amacıyla Öte yandan m. 628 yılından sonra Hz. Muhamrried'in İran Kisra'sına İslam'a davet mektubu gönderdiği, ancak bu davetİn olumsuz bir şekilde neticelendiği belirtilmektedir. Bu olay aynı zamanda İran ile ilişkilerin henüz başlamadan son bulduğunu göstermektedir. Tarihi kayıtlara göre Kisra, yazının içeriğini öğrendiği zaman mektubu yırtıp atmış ve Müslüman elçiye hakaretler yağdırarak huzurundan kovmuştur. Diplomatik nezaket kurallarına uymayan bu tavır, Hz. Peygamber'i fazlasıyla rahatsız etmiş ve tepkisini, "Allah da onun mülkünü parçalasın."22 sözleriyle dile getirmiştir. 17) Rilm Suresi'nin 2-5. ayetlerinde, Rumlar ile Persler'in savaşlan hakkında şu bilgiler yer almakta"Rumlar yeni/di. Onlar bu yenilgilerinden sonra galip geleceklerdir. Birkaç yıl içinde ama, neticede Allalı'ın dediği olacak ve o gün bu galibiyerle mü'minler sevinecek/er. Allalı dilediğine yardım eder. O galip gelen ve çok esirgeyendir." Ya'kilbi, Il, 46 Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, I, 22. İbnü'l-Esir, Usdu'l-Gfibe, V, 90. Bkz. Hamidullah, Islam Peygamberi, l, 22-23. Buhar!, iİfrn, 7; Cihad, 101; İbn Sa'd, I, 260; Aynca bkz. Naskalı, a.g.m., XXII, 395. dır: 18) 19) 20) 21) 22) D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 95 (1, 1) 182 1 Yrd. Doç. Dr. İsrafil BALCI------EKEVAKADEMİ DERCİSİ !. Putperest ve Hıristiyan Arap aşiretlerinden bir kısmının İran' a karşı birlikte savaşma­ lan ve onların başarılarının bölgeden çok uzak yerlerdeki kabileler tarafından desteklenmesi, bir bakıma Araplar arasında düşmana karşı ortak hareket etme duygusunu canlandırmıştır. Kaynaklar bu savaşın Hz. Peygamber zamanında vuku bulduğundan ve Hicretten yaklaşık iki-üç yıl sonraya (M. 624) denk geldiğinden söz etmektedir. İran'a karşı kazanılan bu başarının belki de en çok dikkate değer yönü, o tarihlere kadar Arapların gözünde çok güçlü gözüken ve adeta yenilmez bir kuvvet olarak algılanan bu ülke ordusunun yenilebileceği kanaatinin hakim olmasıdır. Kazanılan başarı bir bakıma İran'a karşı bir kınlm; noktası olarak değerlendirilebilir. Nitekim ileride değinileceği gibi Hz. Ömer döneminde Medine'den destek isteyen Müsenna b. Hiirise, İran'dan çekindikleri için bölgeye gitmek istemeyen askerlere, bu ülkenin düşünüldüğü kadar güçlü olmadığından ve kendilerinin onlara karşı önemli başanlar kazandığından söz edecektir. Zı1 Kaar savaşından sonra bölgedeki Araplar ile İran'abağlı kuvvetler arasında sınır çatışmaları şeklinde devam eden mücadeleler Hz. Ebu Bekir dönemine kadar devam et- miştir. Özellikle Araplar'ın kendilerine üstün gelmesini içine sindiremeyen İranlı merzu- banlar ve idareciler başlarına musallat olan Bekir b. Vail kabilesini İkarnet ettiği bölgeden sürüp çıkarmak için sürekli rahatsız etmeye başladılar. İranlı idarecilerin bu kabileye karşı izlediği politika Ebu Bekir'in iç isyanlar ile uğraştığı yıllarda yoğunluk kazanmıştır. Muhtemelen İranlı askerlerin baskısından bunalan Müsenna b. Harise kendisine clcc:tck ~nm:ık ~nı:ıc;; 1:: :-<·1:: ,·ıL;~ıı? 'c hu ~;:ıyı) 'c•nucuııcl:ı Hz. Ebı~ Bekir' elen ilıtiy:ıç duyduğu desteği bulabilmiştir23. İran'ın içinde bulunduğu siyasi karışıklıklar ve mezhep aynlıklan24, kuşkusuz Müsenna b. Harise'nin işini kolaylaştırmış ve onlara karşı ciddi başanlar kazanmasını sağ­ lamıştır. Yine Sevad topraklanndaki ordunun önemli bölümünün Suriye bölgesine kaydınlmasına rağmen, Farslar'ın herhangi bir saldırı girişiminde bulunmamalannın, bu ülkenin içinde bulunduğu istikrarsızlıklayakından alakah olduğu anlaşılmaktadır25. Hz. Ebu Bekir Döneminde Müsenna b. Harise Müsenna b. Harise'nin İran'a karşı sürdürdüğü mücadele, Hz. Ebu Bekir'in ilgisini ve halife onun hakkında bilgi edinmek istemiştir. O sırada Hz. Ebu Bekir iç savaştan henüz yeni çıkmış ve ordunun asıl gücünü oluşturan kuvvetler Hanife oğullan yurdundaki Yername'de bulunuyordu26. Bu bölgenin Irak topraklanna yakin bir yerde olduğunu unutmamak gerekir. Halifenin bilgi istemesi üzerine Müsenna'yı tanıyan Kays b. Asım onunla ilgili şu açıklamada bulundu: "Bu adam meşhur olmayan, nesebi belirçekmiş 23) İmiidüddin Halil, a.g.m., IX, 87. 24) Taberi, IV, 62; T. W. Arnold, İntişar-ı Islam Tarihi, çev. Hasan Gündüzler, Akçağ Yay., İst., 1982, 209-211. 25) İbnü'I-Esir, el-Kamil fl Tarih, nşr. J. Tornberg, Beyrut 1965-66, II, 448. 26) Zarrinkub, IV, 5, 6; Sir Mark Percy Sykes, History of Persia, Third ed., London 1930, I, 527-28: Bu eserin Farsça çevirisi için bkz. Muhammed Taki Keylani, Tarih-i İran, III. Baskı, Dünyay-yı Kitab, Tahran 1987, I, 732. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 95 (1, 2) İRAN SÖMÜRGESiNE KARŞI ARAP AŞİRETLERİ DİRENiŞİNİN ÖNDERİ: MÜSENNA B. HARiSE VE SİYAS! FAALİYETLERİ - - - 183 >:1 siz ve evi alçak birisi değildir. O Müsennô. b. Harise eş-Şeybô.nf'dir. "27 Bu bilgi üzerine Ebu Bekir onu Medine'ye davet etti. Burada halife ile görüşen Müsenna, ondan Medine hükümeti adına İran'a karşı savaşabilmek için yetki istedi. Kaynaklar bu görüşme sırasında Müsenna'nın halifeyeşu tekiifte bulunduğunu belirtir: "Beni kavmime reis olarak tayin edersen İran halkından bize komşu olanlara karşı savaşır ve sınırlarımızı senin için korurum. "28 Ebu Bekir onu aşiretine emir yaptı ve yurduna gönderdiği zaman kendisine Medine hükümetini temsilen bir hilat ve bayrak bile verdi29. Hz. Ebu Bekir ile Müsenna b. Harise'nin görüşmesi hakkında bilgi veren kaynaklann bu konuşmanın içeriğinde herhangi bir dini söylemden söz etmemeleri dikkat çekicidir. Öte yandan daha önce Ebu Bekir ile bu bölgede İkarnet eden Arap aşiretleri arasın­ da herhangi bir görüşmenin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Bu durum görüşmenin karşılıklı siyasal çıkarlar ve konjonktürel şartlar gereği gerçeklemiş olduğunu akla getirmektedir. Bir başka ifade ile Ebu Bekir'in, bu bölgeye asker gönderirken öncelikli hedefinin burada İslam'ın yayılmasını sağlamaktan ziyade -ki, bu amaç ihtimaller arasında sayılabilir (devletin sınırlannı güvenceye almak olduğu söylenebilir. Özellikle Müsenna'nın "sınırlanmızı senin için korurum" teklifi halifeyi ona destek verınede etkilemiş gözükmektedir. Anlaşıldığı kadaoyla İran'a karşı mücadele sırasında kendisine destek bulmak için arayış içinde olan Müsenna ile yeni iç savaştan çıkmış ve henüz dağıimarınş orduyu asli fonksiyonu olan sınır güvenliği için istihdam etmek isteyen Ebu Bekir'in karşı karşıya bulunduğu şartlar, her iki tarafı bir bakıma ortak düşmana karşı bir araya getirmiş gözükmektedir. Bu durum aynı zamanda Müsenna'ya destek veren Ebu Bekir'in bu bölgeye ordu gönderirken başında bulunduğu toplumun çıkarlannı korumayı hedeflediğini akla getirmektedir. Bir başka ifade ile İran bölgesinden gelebilecek muhtemel bir saldınyı Medine'nin çok uzağında durdurma hedefi ve bu bağlamda bölgedeki Araplar'ın desteğini alarak sağlam bir savunma hattı oluşturma düşüncesi, halifenin Müsenna'ya destek vermesinin muharriki olarak düşünülebilir. Ebu Bekir' den destek sözü alan Müsenna yurduna döndükten sonra llire yakınlann­ daki karargah merkezi Haffan 'a geldi ve bu bölgede İran' a karşı akınlar yapmaya devam etti30. Bu arada akrabası Süveyd b. Kutbe'yi de Ubulla (Eski Basra) bölgesine gönderdi. Her ikisi bulunduklan yerlerden İran'a karşı çeşitli akınlar yapmaya başladıiar31. Me27) Belazuô, Fütuh, 242, (çev. 344); Viücıdi, 127; İbn A'sem, Kitfıbu'I-Fütuh, Beyrut, t.y., I, 89-90; İb­ n!i'l-Eslr, Usdu'I-Gfıbe, V, 90; Wellhausen, 33 vd.; Mustafa Fayda, Halid Bin Velid, lst., 1990,317~ . - 28) Tabeô, IV, 3; Belazurl, Fütilh, 242, (çev. 344); İbn Hacer el-Askalaru, el-lsfibe fi Temylzi's-Sahfibe, Kahire 1970, V, 766; İbnü'l-Eslr, Usdu'I-Gfibe, V, 90. 29) Belazurl, Fütuh, 242, (çev. 344); Viücıdl, 127; İbn Hubeyş, Gazfivfitu lbn Hubeyş, nşr. Süheyl Zekkar, Beyrut 1992, Il, 384; İbnü'l-Eslr, el-Kamil, II, 384; Hamidullah, el-Vesfıiku's-Siyfısiyye, Beyrut !985, 371. 30) Zarrinkfib, IV, 5; Laura Veecia Vagleri, "The Patriarchial and Umayyad Caliphates", The Cambridge History of Islam, ed. P. M. Holt, Ann K. S. Lambton and Bemard Lewis, Cambridge University Press, C~bridge 1970, Vol. lA, 58. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 96 (1, 1) 184 1 Yrd. Doç. Dr. İsrafil BALCI------EKEV AKADEMİ DERGİSl dine'nin resmi temsilcisi sıfatıyla faaliyetlerini sürdüren Müsenna, bir süre mücadele ettikten sonra kazandığı başanlar ve gelişmeler hakkında Hz. Ebu Bekir' e bilgi verip destek isternek amacıyla kardeşini Medine'ye gönderdi32. O, gönderdiği haberde bizzat halife tarafından desteklenmesinin halk arasında yayılmasıyla, bir çok Arap aşiretlerinin İran'a karşı mücadele için kendisiyle birleşebileceklerini hatırlattı ve halifeden askeri kuvvet istedi. Hz. Ebu Bekir yakın arkadaşlanyla yaptığı istişareden sonra Hz. Ömer'in de önerisiyle Akraba savaşını kazanan ve henüz Yername bölgesinde bekleyen Halid b. Velid'i bölgeye göndermekaran aldı33. Bu görevlendirme Ebu Said el-Hudri aracılığı ile Halid'e b"ildirildi. Halife, komutanına gönderdiği yazıda Müsenna b. Harise'ye yardırn­ cı olarak görevlendirildiğini, ikinci bir emri gelinceye kadar görev yerinden aynimarnasını ve bölgeye gittiği zaman komutanlık görevinin kendisinde olacağını hatırlatti34. Bu arada Müsenna'ya da bir mektup yazan halife, Halid b. Velld'i yardırncı kuvvet olarak gönderdiğini bildirmiş ve bölgeye geldiği zaman onun emrine girmesi gerektiğini, herhangi bir değişiklik durumunda komutanlık görevinin yine kendisine verileceğini hatır­ latrnıştır35. Halid b. Velld'i Irak bölgesine gönderme karanyla Hz. Ebu Bekir, aynı zamanda Bu süreçten sonra başlayan fetih hareketleri bir anlarnda onun öncülüğüyle işlevsellik kazanmış ve belki de halifenin bu karan Müslümaniann dış dünyaya açılmalannın en belirleyici yönü olmuştur. Ancak gelişmelere bakıldığında İran İrnparatorluğuna karşı ilk savaşı başlatan ve aynı zamanda Araplan Arabislan sınulanıun ılışma taşıyan Hz. Ebu Bekir.in orduları değil, İran sınınna yakın bölgelere yerleşmiş olan Bekr b. Vail kabilesinden Müsenna b. Harise olrnuştur36. Nitekim Vakıdi de konu ile bilgi verirken bunu vurgularnaktadır37. Araplar'ı yanınadanın dışına taşırnıştır. . Müsenna'nın Ebu Bekir tarafından resmen görevlendirilmesinden sonra, muhtemelen onunla liderlik yanşma giren aynı kabileden Mez'iir b. Adi adlı kişi de, halifeye mektup göndererek kabilesinin durumu hakkında bilgi vermiş ve bu bölgeyi iyi tanıdığını belirterek İran'a karşı mücadele için görev isterniştir38. Ancak halife onun.talebini uygun bir dille geri çevirmiş ve cevabİ yazısında Halid b. Velid'i bölgeye gönderdiğini hatırla­ tarak geldiği zaman onun ordusuna katılmasını tavsiye etrniştir39. zı _Öte yandan Mez'iir'un bu girişimini haber alan Müsenna, Ebu Bekir'e ikinci bir yagöndererek, onun hakkında bilgi vermiş ve bu şahsın kendisine muhalefet ettiğini bil- 31) Vlikıdi, 127. 32) İbn Hacer, V, 766; İbnü'I-Eslr, Usdu'l-Giibe, V, 90. 33) Vlikıdi, 128. 34) Vlikıdi, 129; Taberi, IV, 3; Beyhaki, Kitabu's-Süneni'l-Kubra, Haydarabad-Dekkan 1344, IX, 17980; İbn A'sem, I, 91 vd. Dlneveri, Ahbaru't-Tıval, Kahire 1960, 112; Hamidullah, el- Vesaik, 375 vd. 35) Belazuri, Fütuh, 242, (çev., 344); Vlikıdl, 130; Hamidullah, el-Vesaik, 371. 36) Vlikıdl, 126-27. 37) Vlikıdi, 126. 38) Belazuri, Fütuh, 242, (çev., 344); Taberi, IV, 3; Hamidullah, el-Vesaik, 371-72. 39) Taberi, IV, 3. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 96 (1, 2) İRAN SÖMÜRGESİNE KARŞI ARAP AŞİRETLERİ DİRENiŞİNİN ÖNDERİ: MÜSENNA B. HARiSE VE SİYAS! FAALİYETLERİ - - - 185 dirmiştir4°. Halife ise gönderdiği cevabİ yazıda Mez'fir b. Adi'nin iste~ini reddettiğini ve ona Halid'in ordusuna katılması için talimat gönderdiğini hatırlatmış, ayrıca Halid Irak topraklarından ayrılınca kendisinin eskisi gibi görevine devam edeceğini de bildirmiştir41. Halid, Yername'den ayrıldıktan sonra Basra yakınlarındaKi Nibac'a,geldi. Buradan Müsenna'ya mektup yazarak kendisiyle birleşmesi gerektiğini, bu konuda halifenin talimatının bulunduğunu bildirdi. Onun çağrısı üzerine Müsenna Halid'in yanına gitti ve onula birleşti42. Müsenna ile görüşen Halid, ondan bölge hakkında bilgi aldı ve sonra birlikte Ubulla ve ardından Kfife'ye43 doğru yola çıktı44. Ayrıca Halid, bölgedeki diğer ileri gelen komutanlara da mektup yazıp kendisiyle birleşmelerini istemiş ve buluşma yeri olarak Ubulla şehri yakınlarındaki el-Hafir'i göstermiştir45. Her şeyden önce yeni iç savaştan çıkmış ve bütün gücünü bu savaşlarda tüketmiş olan ordunun, İran'a karşı yeni bir savaşa sürüklenmesi üzerinde durulması gereken bir husustur. Bu girişim Hz. Ebu Bekir'in önceden planlanmış bir politikasından ziyade Müsenna b. Harise'nin yardım talebiyle ortaya çıkan ve ardından olayların gelişimiyle birlikte oluşan bir süi·eç gibi gözükmektedir. Öte yandan Halid'i bölgeye gönderen Hz. Ebu Bekir'in asıl hedefinin bu bölge yerine Suriye bölgesinin olduğu anlaşılmaktadır46. Nitekim bu düşüncemizi destekleyen bir kayıt Taberi'de yer almaktadır. Taberi, Hişam b. el-Kelbl kanalıyla \'erdiği bilgide şunlan söylemektedir: "Ebu Bekir o Sirada }'i>môme'de bulunan Halid b. Velid' e mektup yazarak Şam üzerine yürümesini, bu bölgeye giderken Irak'tan geçmesini,faaliyetlerine buradan başlamasını emretti." Yine Taberi'nin verdiği tamamlayıcı bir bilgide Ebu Bekir'in asıl hedefinin Suriye bölgesi olduğu gayet açıktır. Bu bilgiye göre Irak bölgesinde Müsenna ile reislik yarışına giren ve bu konuda halifeden destek isteyen Mez'fir b. Adi adlı şahsın isteğini kabul etmeyen halife, ona gönderdiği mektupta Halid ile birleşmesini ve Şam'a gitmesini tavsiye etmiştif47. Bu bilgiden açıkça anlaşılacağı gibi halifenin asıl hedefi Suriye bölgesidir. Ancak Müsenna b. Harise'den yardım talebi gelince, Halid'in önce bu bölgeye gönderilmesi uygun bulunmuştur. Nitekim Irak'a gelen Halid bir süre burada fetihlerine devam ettikten sonra, yine halifenin talimatıyla çetin bir çöl yolculuğundan sonra, Suriye bölgesine doğru hareket etmiş ve bölge yeniden Müsenna'nın emrine verilmiştif48: 40) 41) 42) 43) 44) 45) 46) 47) 48) Taberi', IV, 3; Hamidullah, el-Vesaik, 371-72. Taberi', IV, 3; Hamidullah, el-Vesaik, 373. Beliizuri', Fütuh, 242, (çev., 344-45); Taberi', IV, 3. Her ne kadar olaylar anlatılırken Kıife adı geçiyorsa da, bu şehrin henüz o dönemde kurulmadığını hatıriatmakta yarar vardır. Kıife şehri Hz. ümer döneminde kurulmuştur. Ancak müellifler olayları kaleme aldığı dönemlerde bu şehir mevcut olduğu için bu isim kullarulınıştır. Bkz. Beliizuri', Fütıih, 243, (çev. 345). Viikıdi', 129-131, 133. Taberi', IV, 4, 5. Bkz. Zarrinkıib, IV, 8. Taberi', ry, 3 Beliizurl, fütuh, 117, (çev. 159) vd. ı !· D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 97 (1, 1) 186 / Yrd. Doç. Dr. İsrafil BALCI------EKEV AKADEMİ DERCİSİ HiHidb. Velid, Müsennii b. Hiirise ile birlikte Ubulla'ya geldiği zaman, o sırada Süveyd b. Kutbe b. Katiide İranlılar'a karşı burada mücadele vermekteydi49. Halid gelince Süveyd onun emrine girdi ve Ubulla halkının kendisine karşı birleştiklerini söyledi. Bu bilgiden sonra Süveyd'in maiyetindeki kuvvetlerle birlikte saldırıya geçen Halid, Ubulla50 halkı üzerine giderek burasını aldı5 ı: Ardından İranlılar'ın karargahı olan el-Hureybe üzerine yürüdü. Rivayetlere göre daha önce Müsennii b. Harise bu şehre akınlar düzenleyerek burasını harabeye çevirdiği için şehrin adı Hureybe olarak kalmıştır52. Bu arada fliilid, Müsennii'yı ordunun önünden kaçan İranlı askerleri yakalamakla görevlendirdi. Kardeşi Müennii ile birlikte yola çıkan Müsennii, Nehru'l-Mer'e (Kadın Irmağı)53, Zendeverd, Düma ve Hürmüzcerd gibi yerleşim birimlerine baskınlar düzenleyerek küçük çaplı direnişlerden sonra buraları teslim aldı54. Hlre'ye doğru yoluna devam eden Halid b. Velid, Fırat nehrinin kenarında bulunan Ülleys'e geldi. Burada İran'ın Hlre merzubanı ve aynı zamanda ileri gelen komutanlanndan Ciibiin bulunuyordu. Halid, Müsennii b. Harise'yi onun üzerine gönder ve Ciibiin'ın ordusu dağıtıldı. Ardından Ülleys halkı ile 3 Receb 12 (13 Eylül 633) yılında bir anlaşma imzalandı55. Hiilidb. Velid Ülleys'den ayrıldıktan sonranehirlerin birleştiği yerde kumandanlığı­ Aziidbek'in yaptığı Araplar'a karşı Kisra'nın hudut muhafızlarıyla karşılaştı. Halid · onların üzerine Müsennii'yı gönderdi. Bu birlik dağıtıldıktan sonra o, yoluna devam etti56 ve KQfe'niıı Uç mil güneyinde ye· ,ılan H!rc:'ye ulaştı. O dönemde burası zirai. iktisadi, kültürel ve askeri bakımdan Siisiinl İmparatorluğu'nun bölgedeki önemli merkezlerinden birisiydi57. Bu bölgede Lahml, Gassiin, Temlm, Tayy ve Tenı1h gibi Arap kabileleri ikamet etmekteydi58. Hlre'nin idareciliğini ise İran'abağlı Tayy kabilesinden Iyiis b. Kabisa yapmaktaydı59. Hlre'nin alınması sırasında Halid ile birlikte olan Müsennii, nı 49) Taberi, IV, 2. 50) Fırat ile Di~le nehirlerinin kesiştiği kanal üzerinde bulunan Ubulla şehri Eski Basra olarak da isimlendirilmiştir. Şehir Sind-Hind ile İran arasındaki deniz ticaretinin birleştiği noktada bulunuyordu. Daha sonra Utbe b. Öavfuı tarafmdan kuurulan Basra ile Ubulla arasindaki mesafenin dört fersah olduğu belirtilmektedir. Bkz. Yakut, Mu'cemu'l-Buldô.n, Beyrut 1957, I, 76; Utbe, Basra bölgesine geldiği zaman askerler burasının taşlık bir yer olduğunu görünce, taşları kastederek "hazihi arzu basrah" (işte görünen yer bu) demişler ve bundan sonra Ubulla bölgesi, Basra olarak isimlendi rilmiştir. Bkz. Iyad Ebil Şakra, "Dilbilim, Düşünce ve Şiirin Beşiği ... Basra", Türkçe çev. İsrafil BALCI, Orta-Doğu Araştırmaları Dergisi, C: !, Sayı: 2, Elazığ 2003~ 172-74. 51) Viikıdi, 131; Yakut, I, 76 vd., 430; İbnü'l-Esir, el-Kô.mil, II, 386. 52) Yakut, II, 363. 53) Beliizuri, Fütiih, 336, (çev. 489); Taberi, IV, 6;Yakut, V, 323. 54) Halife b. Hayyat, Tô.rlhu Halife b. Hayyô.t, thk. Ekrem Ziyael-Umeri Beyrut 1398, I, !Ol; Belazuri, Fütiih, 243, (çev., 346). 55) Beliizuri, Fütiilı, 243, (çev., 346); Taberi, IV, 3; Halife b. Hayyat, I, !Ol. 56) Taberi, IV, 3-4; Halife b. Hayyat, I, !Ol; Belazuri, Fütuh, 243, (çev., 346-47). 57) Fr. Buhll, "Hire", MEBİA, İst., 1975, V, 537. 58) Ebu Ubeyd, Kitô.bu'l-Emvô.l, Kahire 197511395, 35; Yakut, II, 328. 59) İbn Habib, 360; Taberi, IV, 3; Fayda, Hô.lid b. Velfd, 315-6. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 97 (1, 2) İRAN SÖMÜRGESİNE KARŞI ARAP AŞİRETLERİ DİRENİŞİNİN ÖNDERİ: MÜSENNA B. HARİSE VE SİYAS1 FAALİYETLERİ - - - 187 burada İbn Bukeyle'nin sarayını kuşatmış ve şehrin alınmasında etkili olrnuştur60. TabeIi'nin verdiği bir bilgiye göre daha sonraları Hlreliler antlaşmalarını bozmuşlar ve Müsenna bölgeyi ikinci kez fethetmişti.J:61. Halid b. Velid, Hire'de bulunduğu sırada İranlı komutan Caban'ın (Çapan) Tusterde olduğunu haber alınca Müsenna b. Harise ile Hanzala b. er-Rebi'yi onun üzerine gönderdi. Onlar Caban'a yaklaştıklarında o, Enbar'a çekildi. Onu takip amacıyla Halid de buraya geldi ve Müsenna ile birleşerek şehri ele geçirdi. Ardından Müsenna'yı Bağdat pazarı olarak bilinen SOk-u Bağdadüzerine gönderdi ve burası alınarak yüklü ganirnetler elde edildi62. Irak bölgesinde Müsenna b. Harise ile askeri faaliyetlerine devam eden Halid b. Velid, Suriye'deki komutı,ınların Yermuk savaşı öncesi yardım talebi üzerine Hz. Ebu Bekir'in emri ile Şam'a gönderildi63. Irak'tan aynlan Halid, bölgede Müsenna b. Harise'yi vekil bıraktı ve kendisi 5 veya 8 yüz kişilik bir askeri kuvvetle Şam'a gitti64. Halid'in aynlrnasıyla Müsenna b. Harise, tekrar Irak orduları başkomutanı ve bu bölgedeki en üst düzey yetkili sıfatını kazanmış oldu. Bir süre Halid ve askerlerini uğudayan Müsenna, H!re'ye dönerek bölgedeki faaliyetlerine başladı65. Belazun'nin verdiği bilgiye göre Halid, Müsenna ile vedalaşırken ona şu tavsiyede bulundu: "Allah sana merhamet etsin. Kusur etmeksizin ve zaaf göstermeksizin, idare edeceğin yere dön."66 Müsenna, Hlre'ye döndüğü zaman ilk iş olarak Halid ile birlikte aynlan ve orduda yerleri boşalan komutanların yerlerine deneyimli isimler atadı. Bu komutanlar arasında Uleybe b. en-Ndıhas, kanieşi !\-ks.Cıd, .Mez·eır b. Adi gibi isimler bulunuyordu. Aııc::ık Müsenna bu hazırlıkları yaparken İran'daki iç kargaşa bir ölçüde son bulmuş ve Farslar Kisra ve Sabur'un soyundan olan Şehriya'ı (Şehrberaz) hükümdar seçmişti. Yeni hükümdar Hürmüz koroutasında bir ordu hazırlayarak Irak bölgesine gönderdi. Sınır muhafızları vasıtasıyla gelişmeleri öğrenen Müsnna, Hire'den aynlarak Babil'e geldi. Bu bölgede Hürmüz'ün askerleriyle karşılaşan Müsenna, Fars ordusunu dağıttı ve hatta bir süre Medain' e doğru onları takip etti67. Tabeli'nin aynntılı bir şekilde anlattığı rivayete göre, burada bulunduğu sırada MüFars hükümdan Şehrebaz'dan şu mektubu aldığı söylenmektedir: "Sana karşı Sdsiinfler'in en yırtıcılarmdan bir ordu gönderiyorum. Bunlar ancak tavuk ve domuz çobanlarıdırlar. Sana karşı bu askerlerle savaşacağım." Müsenna, mektuba şu cevabİ yazıyı gönderdi: "Sen iki şahsiyetten birisin. Ya zalimsin ki, bu senin için kötü bizim için iyi alanıdır; ya da yalancısm. Unutma ki, Allah katında en çok cezaya çarptırılacaklar, senna'nın 60) 61) 62) 63) 64) 65) 66) 67) Taberi, IV, 12; Zarrinkiib, IV, 8. Taberi, IV, 14. BeHizuri, Fütiilı, çev., 351-52. İbn Sa'd, eı-Tabakiiıu'l-Kubrô., Daru's-Sadr, Beyrut, t.y., VII, 397. Beh1zııri, Fütiilı, I 17, (çev., 159); Taberi, IV, 32, 39. Taberi, IV, 42. BeHizuri, Fütiih, 250, (çev., 357). TabeQ, IV, 43. ı 1. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 98 (1, 1) 188 / Yrd. Doç. Dr. İsrafil BALCI------EKEV AKADEMİ DERCİSİ yalancı hükümdarlar olacaktır. Bize göre siz bu çobanları zaruret dolayısıyla gönderSizi tavuk ve domuz çobanları göndermeye zorlayan Allalı 'a şükürler olsun." Bu abartılı rivayetin devamında Müsenna'nın mektubunu haber alan Fars halkının korkup paniğe kapıldığı ve davranışından dolayı Şehrebaz'a tepki gösterdikleri gibi, son derece mübalağalı ve mesnetsiz rivayetler yer almıştır68. Ancak bu bilgilerin gerçeği yansıtmadığı haberin içeriğindeki abartılı ifadelerden açıkça belli olduğu için, bu konu hakkında aynca bir yorum yapmayı gerekli bulmamaktayız. mişsiniz. Hz. ömer Döneminde Müsenna b. Harise Hz. Ebu Bekir dirayetli komutanı Halid b. Velld'i Suriye bölgesine gönderince Irak'taki komutanlık görevi tekrar Müsenna'ya devredildi. Ancak askerlerin önemli bir bölümü Halid ile gittiği için ordunun gücü hayli azalmıştı. Müsenna b. Harise Hz. Ebu Bekir ile durum değerlendirmesi yapmak ve ordusunu güçlendirmek amacıyla Medine'ye geldW>. Ancak henüz istediğini elde edip şehirden aynlmadan Hz. Ebu Bekir vefat etti70. Müsenna'nın yardım talebi Ebu Bekir tarafından gerçekleştirilememişti, ancak ölüm döşeğindeki halife, yerine geçecek olan Hz. Ömer'e vasiyette bulunarak ona destek olmasını ve Irak bölgesini ihmal etmemesini ısrarla istedi71. Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir'in defin işini tamamladıktan sonra, kendisine yapılan vasiyet gereği münadisi vasıtasıyla halkı Müsenna ile birlikte İran'a karşı savaşmaya çağırdı. Ancak halifenin bu çağnsı halk arasında beklenen ilgi ve desteği görmedi 72. Üç gün aı:b arh.a_ya yapılan çağrıya rağmen hiç kimsenin olumlu cevap vermemesi dikkat çekicidir. Araplar' ın isteksiz ve çekingen tavırlan üzerine73, Hz. Ömer bir konuşma yaptı ve "Allah'ın samimi kullan nerede?" sözleriyle onlardan destek istedi. Ardından Müsenna b. Harise söz aldı ve halkı ikııa etmeye çalıştı. Anlaşıldığı kadanyla Araplar öteden beri gözlerinde çok büyüttükleri ve adeta yenilmez bir güç olarak gördükleri Farslar'a karşı fiili bir savaşı göze alamamışlardı. Nitekim İranlılar'ı yakından tanıyan Müsenna b. Harise halka yaptığı konuşmada bu çekincenin gereksiz olduğunu şu sözlerle dile getirmektedir: · Ey Araplar! Siz Farslar ile savaşmanın zor ve ürkütücü olduğu kanısın­ Ama biz daha önce onlardan Sevad'ın bereketli topraklannın önemli bir bölümünü ele geçirdik. Bu topraklann idaresini onlarla yan yanya bölüştük. Biz sizden önce de onlarla savaştık ve galip geldik. Allah'ın izniyle bu mücadelenin sonunda da zafer bizim olacaktır74. dasınız. 68) Taberi, IV, 42, 43; İbnü'I-Esir, el-Kfımil, II, 415; İbn Kesir, VII, 16-17. 69) Taberi, IV, 43; Ayrıca bkz. Zarrinkfib, IV, 8. 70) Taberi, IV, 61, 63; Temimi, es-Siretu'n-Nebeviyye ve Alıbfıru'l-Hulejfı, thk. Seyyid Aziz Bek ve diğ., Beyrut 198711407, 460-61; Muhammad ei-Hudari Bek, Mulıfıdarat Tfırllıu'l-İsliimiyye edDevletu'l-Umeviyye, Mısır 1969, 199. 71) Beliizuri, Fütulı, 112, (çev. 151): İbn Abdi Rabbih, IV, 268-69. 72) İbn Tiktaka, el-Fahrffi Adiibi's-Sultaniyye ve'd-Duveli'l-İsliimiyye, Beyrut, t.y., 78-79.. 73) Mes'fidi, II, 315; İbnü'I-Esir, el-Kfımil, II, 432-33. 74) Taberi, IV, 61; İbnü'I-Esir, el-Kamil, II, 433; ei-Hudart Bek, 199. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 98 (1, 2) İRAN SÖMÜRGESİNE KARŞI ARAP AŞİRETLERİ DİRENİŞİNİN ÖNDERİ: MÜSENNA B. Hlı.RİSE VE SİYAS! FAALİYETLERİ --- 189 Yapılan çağnlara rağmen Medine'de ordunun toplanması uzayınca Müsenna b. Harise şehirden ayrılıp karargah merkezi olan Hlre yakınlanndaki Haffan'a döndü. Bir rivayete göre bizzat Hi. Ömer onu tez elden göndermişti. Bu gelişmeden sonra Hz. Ömer, İran'a karşı savaş çağnsını ilk kabul eden Sakife kabilesinden Ebu Ubeyd b. Mes'fid esSakafi'yi komutan olarak atamış ve Müsenna'nın ardından bölgeye göndermiştir75. Bu arada Müsenna'ya da bir yazı gönderip Ebu Ubeyd'e itaat etmesi gerektiğini bildirmiş­ tir. Tabeıl'nin verdiği bilgilere göre Müsenna b. Harise Hlre'deki karargahına geldiği zaman, yaklaşık bir ay kadar burada kaldı. Ebu Ubeyd gelince onun emrine girdi ve ordunun sağ kanadının komutanlığına getirildi. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra ordu Nemarık'a doğru yola çıktı. Burada Rüstem'in görevlendirdiği komutan Caban (Çapan) ve askerleriyle karşılaşıldı. Yapılan savaşta Fars ordusu dağıtıldı76. Nemank bozgunundan kurtulan İranlı askerler Keskertarafına kaçıp Nersi'nin yanı­ na sığındılar. Ebu Ubeyd onlar üzerine Müsenna'yı gönderdi. İranlı askerleri dağıtan Müsenna yüklü miktarda ganimetler elde etti. Bu başandan sonra bir süre Kesker'de kaJan Ebu Ubeyd, Müsenna'yı Barusma'ya diğer komutanlan da etraftaki yerleşim birimJerine gönderdi. Sorumlu olduğu bölgede başarılı faaliyetlerini sürdüren Müsenna, kendisiyle anlaşmak isteyen İranlı yerel idarecileri Ebu Ubeyd'in katına getirerek onlarla anlaşma yapılmasını sağladı77. Hz. Ömer tarafından başkomutan tayin edilen Ebu Ubeyd, İran'a karşı başlangıçta ünemli başarıLır kazandı. Ancak daha sorıra bir bakıma accmiliği ve gençliğinin verdiği hırsla aceleci davranınca, hem kendisinin hem de Müslüman askerlerin büyük bir felakete sürüklenmesine neden oldu. Tarihe Köprü (ei-Cisr, Karkes-Karkısya, Kussunnatıf ya da ei-Kuss) Savaşı olarak geçen mücadele sırasında yaptığı stratejik hata sonucunda Ebu Ubeyd, başta Müsenna b. Harise olmak üzere orduda bulunan ileri gelenlerin bütün uyanlanna rağmen78 Fırat Nehri üzerindeki köprüyü geçip İranlı askerlerle nehrin karşı yakasında savaşmayı tercih etti. Ancak arkadan İranlılar'ın köprüyü yıkması ve ani saldırısı üzerine büyük bir bozguna uğradı. Ebu Ubeyd b. Mes'fid es-Sakafi dahil aym kabileden peş peşe altı komutan şehit düştü. Dağılan askerlerin büyük bir bölümü kılıçtan geçirildi, kaçanlardan bir kısmı ise yüzme bilmediği için nehri geçerken boğuldu. Yedinci sıradaki komutan Müsenna b. Haılse sancağı alıp ordunun başına geçti ve dağılan askerleri taparlamaya çalıştı. O, bir grup askerle Köprünün başım tutup askerleri emniyete almayı başardı ve ordunun ui.mamını yok olmaktan kurtardı79. Öte yandan bu savaşta Müsenna b. Harise'nin yedinci sırada tekrar komutanlığı devralması, bizzat halifenin tasarrufu değil, sancağı alan komutanın kendisinden sonra gelecek komutanı belirlemesi sonucu ortaya çıkan bir durumdu. 75) Taberi, IV, 63; İbnü'l-Esir, Usdu'l-Gabe, V, 90. 76) Taberi, IV, 63, 64. 77) Taberi, IV, 64, 65. 78) Dineveri, 113. 79) Belazuri, Fütil.h, 252, (çev. 360); Taberi, IV, 67-68; Dineveri, I 13; Mes'fidi, Il, 316; İbnü'I-Esir, elKô.mil, II;138-39; İbn Kesir, VII, 28; Zarrinkfib, IV, 8-9; Donner, 174. \ D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 99 (1, 1) 190 / Yrd. Doç. Dr. İsrafil BALCI------EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yaşanan bozgunda çok sayıda Müslüman hayatını kaybederken, Müsenna b. Hfuise dahil bir çok kimse yaralandı so. Canını kurtaran askerlerin bir çoğu korkudan Medine'ye döndüler. Bu arada dağılan askerleri topariayan Müsenna, bu askerlerin başına Asım b. Amr'ı vekil bırakıp bir grup süvari ile yola çıktı ve savaştan sonra dağılıp yurtlanna dönen Farslar'ı Ülleys'e kadar takip etti. Hatta ikisi İranlı komutan olmak üzere bir miktar da esir aıctısı. Bu gelişmeden sonra Müsenna, Urve b .. Zeyd ile Hz. Ömer' e bir mektup gönderip olup bitenleri bildirdi. Hz. Ömer, gönderdiği cevabİ yazıda kendisine süratle yardımcı kuvvet göndereceğini bildirdi82. Orduyu topariayan Müsenna, el-Leys bölgesine geldi. Ancak orduda bulunan Medineli askerler ondan aynldılar ve Medine'ye döndüler83. Bu gelişmelerden sonra Müsenna b. Hfuise bölgedeki Arap kabilelerle işbirliği yaparak onlardan destek sağlamaya çalıştı ve bunda önemli ölçüde başanlı oldu. Bu arada Hz. Ömer de Arap kabilelerine çağn yaparak çok sayıda askerin Medine'de toplanması­ nı sağladı. Halife toplanan kuvvetiere kendi kabile üyelerinden birisini komutan atadı ve cepheye gönderdi. Onun gönderdiği yardımcı kuvvetler Müsenna ile birleştiler84 . Bu arada Müsenna da H!re, Kfife, Sıffin ve Fırat nehri çevresinde askeri faaliyetlerini sürdürerek Hanafis, Suk-u Bağdat, Enbar ve bu gibi yerleşim birimlerine baskınlar düzenleyerek yüklü miktarda ganimetler elde etti85. Aynca o, en-Nüseyr ile Huzeyfe b. Mıh­ san'ı bir grup askerle Haffan'a gönqerdi. OnlarTağlib Oğullan'ndan bir grup insana baskın yapıp Tıkıit'e kadar iler1ediler6 Hz. Ömer'in ve Müsenna b. Harise'nin gayretleri, bir bakıma Köprü yenilgisinden sonra Arap olma ortak paydasında aşiretleri bir araya toplama girişimiydi. Nitekim bundan sonra İran'a karşı izlenen politika bu zeminde yürütülmüştür87. Bu itibarta bölgede yaşayan Araplar' dan henüz Müslüman olmamış Nemr Oğullan, Tağlib Oğullan ve Rebl'ı;ı Oğullan gibi kabileler İslam ordusundaki askerlere büyük destek vermişlerdir88. İb­ nü'l-Es!r'in bildirdiğine göre, Tayy kabilesinden bir Hıristiyan ofan Ebu Zübeyd et-Ta!, Müsenna b. Hfuise'nin..yanında savaşa katılmıştır89. Müsenna kendisine destek veren Arap aşiretlerinin ileri gelenlerine gerekli ilgiyi göstererek sürekli aynı kökenden geldiklerini vurgulamaya çalışmıştır90. Bu yaklaşım bölgedeki Araplar üzerinde oldukça etki80) İbnü'l-Esir, Usdu'l-Giibe, V, 90. 81) Taberi, IV, 67, 68, 69, 70, 71; BeHizuri, Fütuh, 252, (çev. 360); Dineveri, 113; Mes'Odi, II, 316-17; İbnü'l-Esir, el-Kiimil, li, 439-40. 82) Dineveri, 113, 114; BeHizuri, Fütuh, 253, (çev. 360). 83) Taberi, IV, 69. 84) Dineveri, 114; Belazuri, Fütulı, 253, (çev. 361); Taberi, IV, 71. 85) Taberi, IV, 78-80; Dineveri, 116. 86) Belazuri, Fütulı, 250 (çev. 356-57). 87) İbnü'l-Esir, el-Kiimil, ll, 441-42. .88) Taberi, IV, 73, 74; İbnü'l-Esir, el-Kamil, ll, 439-443. 89) İbnü'l-Esir, el-Kiimil, ll, 439. 90) İbnü 'I-Esir, el-Kiimil, ll, 442-43. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 99 (1, 2) İRAN SÖMÜRGESİNE KARŞI ARAP AŞİRETLERİ DİRENİŞİNİN ÖNDERİ: MÜSENNA B. HARİSE VE SİYAS! FAALİYETLERİ - - - 191 4 Ii olmuş gözükmektedir. Nitekim pek çoğu Farslar ile olan geleneksel bağlannı kopanp Müslümanlara destek vermişlerdir9I. Örneğin Nemr Oğullan 'ndan En es b. Hilal başkan­ lığında kalabalık bir Hıristiyan Arap kuvveti "Bizler kendi kavmimizden olanlarm yanın~ da savaşacağız." gerekçesiyle Müsenna'nın ordusuna katılmış ve büyük yararlılıklar göstermiştir92. İran sömürgesine karşı Arapların ortak hareket etme düşüncesi, bir bakı­ ma Hz. Ömer döneminin bu ülkeye karşı yürütülen resmi devlet politikası haline dönüş­ müştür. Nitekim halifenin "İran Kisralarını Arap aşiret reisieriyle çökerteceğim. "93 sözü bu gerçeği doğrular niteliktedir. Halifenin Arap aşiretlerden yararlanmak istemesinin en somut kanıtı, komutan Müsenna'ya gönderdiği bir mektupta İran'a karşı mücadele sı­ rasında gerektiğinde güç kullanarak bölgedeki Arap aşiretlerinden destek sağlamasını öğütlemesidir94. Köprü bozgunundan sonra orduyu topariayan Müsenna b. Hiirise, bir anlamda Müslümanlara bu yenilgiyi ununuracak Büveyb Savaşı'nın kazanılmasında başrolü oynamış­ tır95. Onun gayretleri sonucunda özellikle bölgedeki Arap aşiretlerinin de desteğiyle önemli bir başan elde edilmiştir. Müsenna dağılan İran askerlerini takip etmek için etrafa süvarİler göndermiştir. Onun gönderdiği askerler Medain yolu üzerindeki Sabat'a kadar ilerleyerek çok. sayıda ganimetler elde etmiştir96. Bu başannın yanı sıra yine Müsenna'nın girişimleriyle Bağdat ve Hanafis pazarlan ele geçirilmiş ve yüklü miktarda ganimetler alınmıştır97. Müsc:nna b. Harisc: bülgc:Jc:ki askeri faaliyetierini sürdürürken, lran ·daki iktidar mücadelelerine bağlı olarak devam eden sorunlar hall edilmişti. Farslar Kisra soyundan olan genç yaştaki Yezdicerd etrafında toplanmışlar ve onu hükümdar yapmışlardı. O, idareye geldikten sonra özellikle Müslümaniann denetimine geçen Hlre, Enbiir, Mesalih ve Ubulla gibi askeri üs olarak kullanılan bölgelere asker yığınaya başladı. Hatta Müslümanlarla anlaşma yapan bölgedeki halka ve onlann reisierine haber göndererek antlaş­ malarinı bozmalan için baskı yaptı. Farslar'ın bu hazırlıklannı öğrenen Müsenna, Hz. Ömer'e haber gönderip Farslar'ın baskı ve dayatmalan sonucu bölgedeki Araplar'ın antlaşmalannı bozduklannı ve bir çoğunun da isyana kalkıştıklannı bildirdi. Kendisi de askerleriyle birlikte Zı1 Kaar mevkiine geldi. Halifenin mektubu gelinceye kadar burada bekledi. Hz. Ömer ona gönderdiği cevabİ yazıda Acemlerin karargahianna yakın bölgeleri ve bu bölgelere yakın yerlerdeki su kaynaklannı kontrol altında tutmasını, sınırlan 91) Donner, 168-9; Milton V. Anastos, Byzantium: Its Internal History and Relations with the Muslim World, London 1971, 218. 92) Taberi, IV, 73, 74; İbnü'I-Es!r, el-Kamil, II, 442, 244. 93) Taberi, IV, 87; İbnü'I-Eslr, el-Kamil, II, 449; İbn Keslr, VII, 63. 94) Taberi, IV, 82. 95) Dlneveri, 114; İbn Keslr, Bidiiye, VII, 31; Zarrinkilb, IV, 9-10. 96) Taberl, IV, 74-75, 76, 77. 97) Belazuri, Fütuh, 254, (çev. 563, 351); Taberi, IV, 27, 80-81; Zehebl, Tarihu'l-İsliim ve Vefeyiitu'lMeşahiri'l-A •tam (Ahdu 'l-Hulefiii Raşidin), thk. Ömer Abdusseliim et-Tedmuri, Beyrut 1987/1407, 127-28, 196. \' D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 100 (1, 1) 192 1 Yrd. Doç. Dr. İsrafil BALCI:..._-----EKEV AKADEMİ DERCİSİ emniyete almasını, bölgede yaşayan Rebl'a, Mudar gibi Arap kabilelerinden destek,almasını, hatta bu konuda gerekirse destek vermeleri için onları mecbur tutmasını ve bu şekilde hazırlıklarını sürdürmesini istedi98. Müsenna b. Harise'nin yardım talebi üzerine Hz. Ömer başta Eecile kabilesinden CeAbdullah el-Beceli olmak üzere bir çok Arap aşiretini bölgeye gitme konusunda ikna etti. Ancak Ceıir bölgeye gelince Müsenna'nın emrine girmeyi reddetti ve 'Ben de senin gibi bir komutamm. Ben senin emrinle hareket etmem.' diye ona çıkıştı99. İki komutan arasındaki ihtilaf ordunun ikiye bölünmesine neden olunca Müsenna, Hz. Ömer'e durumu açıklayan bir mektup yazdı. Ancak Hz. Ömer gönderdiği cevabİ yai:ıda, "Ben seni Allah Rasulu'nun sahabelerinden birine, yani Cerfr'e komutan tayin etmemiştim." sözleriyle bir bakıma onun beklemediği bir karşılık verdilOO. ~ ıir b. Ceıir b. Abdullah, Müsenna ile yetki tartışmasına girince, konuyu danışmanlanyla halife, bölgeye kendisinin gitmesi gerektiği teklifini ileri sürmüş, ancak ona gelebilecek muhtemel bir zararın bütün Müslümanları olumsuz yönde etkileyeceği gerekçesiyle bu teklif kurul üyeleri tarafından isabetli bulunmamıştır! Ol. Neticede yapı­ lan müzakerelerden sonra danışmanları ona Allah Rasulu 'nun ashabından birisini başko­ mutan tayin etmesinin daha isabetli olacağını söylediler ve kendisinin Medine'den ayrıl­ masının uygun olmayacağını bildirdiler. Bu öneri üzerine Hz. Peygamber'in yakın arkadaşı Sa'd b. Eb1 Vakkas'ın İran orduları başkomutanı sıfatıyla atanması uygun bulundu ve maiyetine verilen kuvvetlerle cepheye gönderildil02. Halife ayrıca Müsenna ve Cerlr'e gönderdiği mektupta Sa' d b. Ebi Vakkas'a itaat etmelerini istedi. Sa' d Irak'a gittiği zaman buradaki orduların kendisine katılması için yaklaşık üç ay es-Sa'lebiyye'de bekledi ı 03. değerlendiren Bu atamayla birlikte Müsenna b. Harise'nin başkomutanlık sıfatı sona etmiştir. Ancak bütün bunlara rağmen onun samirniyetle ordudaki hizmetini sürdürmesi dikkate değerdir. Görevden alınıp bir bakıma geri plana ötelenmesine rağmen, Müsenna bunu kendisi için bireysel bir sorun haline getirinemiş ve bağlı bulunduğu otoritenin emrine sadakade itaat etmiştir104. O, ölüm· döşeğindeyken bile askerlerine vasiyette bulunarak Sa'd'ın ordusuna katılmalarını istemiştir. Müsenna hastalanıp kabilesine götürüldüğü zaman kendi yaşamış olduğu deneyim ve tecrübelerini başkomutan ile paylaşmak amacıy­ la ona bazı tavsiyelerde bulunmuştur. Onun tavsiyelerini hanımı Selmil ve kardeşi Mü98) 99) 100) 101) 102) Taberi, IV, 82. Taberi, IV, 71, 61, 78; Temimi, 464-65; İbn Kesir, VII, 30. Taberi, IV, 78. Dineveri, 125; Belilzuri, Fütiih, 255, (çev. 364); Taberi, IV, 83-84; Mes'fidi, Il, 318 .. Belilzuri, Fütiih, 255, (çev. 364); Taberi, IV, 83-85; Dineveri, 119; İbnü'l-Esir, el-Kamil, Il, 437, 451; Mes'fidi, II, 317; İbn Keslr, VII, 35; İbn Tıktaka, 79. 103) Belilzuri, Fütiih, 255-56, (çev. 365) 104) Taberi'de, Sa' d bölgeye geldiği zaman Müsenna'nın onun emrine girdiğine dair bir kayıt bulunmaktadır. Bkz. Taberi, IV, 78. ·• D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 100 (1, 2) İRAN SÖMÜRGESİNE KARŞI ARAP AŞİRETLERİ DİRENiŞİNİN ÖNDERİ: MÜSENNA B. HARiSE VE SİYAS! FAALİYETLERİ - - - 193 enna, gelip Sa'd bildirdiler. O, tavsiyesinde Sa'd'a savaş başladığı zaman İran topraklarının iç kesimlerine kadar Müslümanların ilerlememelerini, düşmanı Arap topraklarına ve Acem köylerine yakın yerlerde karşılamalarının daha doğru olacağını, şayet Müslümanlar düşmanı bozguna uğratırlarsa, bu takdirde belli ölçüde İran içlerine kadar gidilebileceğini, yenilgiye uğrarlarsa Müslümanların kendi yurtlarına dönüp tekrar düşman üzerine saldırınaları gerektiğini ve onları bozguna uğratıncaya kadar bu şekilde hareket etmelerinin daha isabetli olacağını hatırlatınıştı ı 05. Kaynakların verdiği bilgiye göre Sa'd b. Ebi Vakkas Irak'a geldiği zaman o yıl kış ayını Şerafi'de geçirdi ve Müsenna o sırada hastaydıl06. Rivayete göre Müsenna'nın yara giderek fenalaşmış ve ardından vefat etmiştir. AhiaMüsenna henüz bölgeye gönderilen başkomutan Sa'd b. Ebi Vakkas ile birleşememiştirl07. Vefatma yakın bir sırada Müsenna kendi yerine Beşir b. el-Hassasiyye'yi atamış ve Sa'd ile birlikte hareket etmesini vasiyet etmiştir. Taberi onun vefatını H. 14. yıl olayları içerisinde zikretmektedir. Buna göre o, 636 yılında vefat etmiştirl08. Belazuri ise onun vefatıyla ilgili şu bilgileri vermektedir: "Sa'd b. Ebi Vakkas Irak'a geldiği zaman üç ay es-Sa'lebiyye'de kaldı. Sonra H. 15 yılında el-Uzeyb'e geldi. O sırada Müsenna b. Hiirise hastaydı. Müsenna, Sa'd'a düşmanla Kadisiye ile Uzeybe arasında bir bölgede savaşmasını tavsiye etti. Sonra ağrıları şiddetlendi ve kabilesine götürüldü. O. orada vefat etti. Bunun üzerine Sa'd onun hanımı ile evlendi."l09 Bu bilgiye göre Müsennii H. 15 yılında, yani 637'de vefat etmiştir. Köprü savaşında almış olduğu şıldığı kadarıyla Müsenna vefat ettikten sonra bir bakıma onun yerine geçen kardeşi Müenna, Sa'd b. Ebi Vakkas'a tabi olmuş ve ordudaki hizmetine devam etmiştir. Kaynaklar onun ünlü Kadisyc savaşı öncesi Sa'd b. Ebi Vakkas tarafından_Medain'e gönderilen kalabalık elçilik heyetinde yer aldığını belirtrnektedirllO. Köprü bozgunundan sonra ancak yedinci sırada komutan olan ve kendisine kadar altı komutanın şehit edilmesi ile birlikte görevi devralan Müsenna'run dağılan orduyu toplamadaki mahareti, bölgedeki Gayr-i Müslirn Arap kabilelerini İran' a karşı örgütlemesi, Arap aşiretlerini ortak amaç doğrultusunda birleştirmesi, kabileler arasındaki karşılıklı çıkariara göre dengeleri gözetmedeki ustalığı, tutarlı ve samimi kişiliği, kuşkusuz onun başarılarının en önemli amilleriydi. Müsenna'nın askere yaklaşımıyla ilgili Taberi'deki şu kayıt, bir bakıma onun başarısını sımnı açık bir şekilde ortaya koymaktadır: " ... Müsenna onlara her konuda adaletle davranır, hüzün ve kederi askerlerle birlikte paylaşırdı. Askerden hiç kimse onun işinde kusur bulamazdı. .. "ııı 105) Taberi, IV, 88-89. 106) Dlneveri, 119; Taberi, IV, 78. 107) Bkz. İbn Kesir, VII, 36. 108) Taberi, IV, 87; İbn Kesir, VII, 36. 109) Belazuri, Fütuh, 255-56, (çev. 365). ı lO) Taberi, IV, 92; İbnti'l-Esir, el-Kamil, II, 456. ll 1) Taberi, ıy, 74. /. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 101 (1, 1) 194 1 Yrd. Doç. Dr. İsrafil BALCI------EKEV AKA.DEMİ DERCİSİ Sonuç Müsenna b. Hfuise Araplar ile İran arasındaki mücadelenin başlamasının miman ve önderi konumundadır. Onun mücadelesi, bir bakıma ileride bu ülkenin Müslüman Araplar'ın eline geçmesine kadar uzayacak olan sürecin başlangıcı olmuştur. O, Müslüman olmadan önce ve Müslüman olduktan sonra İran sömürgesine karşı sürdürdüğü mücadele ile Araplar'ın bu ülkeye karşı direnişinin öncüsü olmuştur. Kararlılığı, samimiyeti, cesareti ve komutanlık maharetleriyle sadece İran sınınna yakın bölgedeki aşiretleri değil, aynı zamanda Arap yanmadasındaki tüm Müslüman ve Gayri Müslim Araplar'ı harekete geçirerek İran'a karşı direnişe cesaretlendirmiştir. Müsenna, İran'a karşı sürdürdüğü mücadelesini Medine'nin temsilcisi sıfatıyla yürütmeye başladığı zaman, Müslümanlar adına bir çok yararlılıklar göstermiş ve önemli başanlar kazanmıştır. Orduda yapmış olduğu hizmetler ve kazanmış olduğu başanlarla Ebu Bekir devrinin en güvenilir ve parlak komutanlanndan birisi olmuştur. Onun girişimleriyle Hz. Ebu Bekir İran sınınna yakın bölgeye asker göndermiş ve Müslüman Araplar Irak bölgesini yakından tanıma fırsatı bulmuşlardır. Daha da önemlisi uzun yıl­ lardan beri korku içinde yaşadıklan bu ülkeye karşı mücadele etme cesaretini kazanmış­ lardır. Bir bakıma onun başlattığı mücadele kısa süre sonra İslam fetihleıjnin muharriki olmuştur. \1üc:enn:1. Medine lıükiimcti :ıdııı:ı f:ı:iliyctlcriııi :'lirdUrdliğl1 di.irıemdc zaman zaman ikinci plana düşmesine rağmen mücadelesinden ve samimiyetinden hiçbir ödün vermemiş, aksine tutarlılığı ve kararldığı ile var gücüyle çalışmış ve üst otoritenin bütün kararianna riayet etmiştir. Özellikle Hz. Ömer döneminde önemli başanlar kazandığı sırada sürekli ikinci planda kalmasına rağmen, bunu bireysel bir sorun haline getirmemiş ve kendisine verilen sorumluluğu kusursuz bir şekilde yerine getirerek, ordudaki Müslüman ve Gayri Müslirn Araplar'ın güvendiği komutanlardan birisi olmuştur.