‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ ‹ fi Ç ‹ Bütün Ülkelerin ‹flçileri Birleflin! - K ‹ T L E YIL: 2 • SAYI: 8 • F‹YATI 1 TL. OCAK 2011 G A Z E T E S ‹ Herkesin Yetene¤inden, Herkese ‹htiyac›na Göre! 2011’de Düzen ve Kitleler BU SAYIDA Yeni CHP Eski Hikâye s. 2 Boyal› burjuva bas›n›nda manfletten verilen “haberlere” göre önde gelen falc›lar›m›z(!) 2010 y›l›n›n son günleri için flu tahminlerde bulunmufllar: “Do¤al afetler, düflmanca eylemler, a盤a ç›kan s›rlar, istihbarat bilgileri, ortaya ç›kan gerçekler, fliddet eylemleri, güvenlik güçlerini ön plana ç›karabilecek konular, kad›nlarla ilgili sorunlar, yabanc› ülkelerle ba¤lant›l› problemler, diplomatik iliflkilerde gerilim türünde olaylar›n ön plana ç›kabilece¤i...” 2010 sonunda anlafl›lan gaipten haber verenler bile politize olmufl durumda. Ama 2011 y›l›n›n ayn› geride b›rakt›¤›m›z y›l gibi kapitalizmin hüküm sürdü¤ü dünyada ve Türkiye’nin yukar›daki türden önemli geliflmelere sahne olaca¤›n› tahmin etmek için müneccim olmaya gerek var m›? ‹flçi s›n›f› ad›na konuflan çeflitli renklerden kurumlar ve kifliler kadar, politik olarak yeterince uyanmam›fl olan iflçilerin büyük kitlesi içinde de son derece yayg›n olan bir görüfle göre, iflçiler kendi “ekmek kavgalar›ndan” baflka fleylerle pek fazla ilgilenmez ve ilgilenmemelidir. Bu tür sorunlar tuzu kurular›n iflidir. Bu, iflçilerin “ekmek kavgalar›yla” ve onun ötesinde herfleyi üreten bir s›n›f olmas›na ra¤men sürekli açl›k korkusuyla çal›flan ve yaflayan bir s›n›f olmaktan, ezilen ve sömürülen bir s›n›f olmaktan nihai olarak kurtuluflu kavgas›yla bütün önemli politik olgu ve olaylar aras›ndaki derin ve köklü ba¤lant›y› kavrayamayan, iflçi s›n›f›n›n kaderini bilinçli ya da bilinçsiz olarak sömürücü s›n›flar›n politikas›n›n insaf›na b›rakan son derece darkafal› bir görüfltür. ‹flçi s›n›f› içerde burjuvazinin çeflitli kesimleri aras›ndaki kavgalardan, Kürt sorununa ve polis devletinin uygulamalar›n›n bütün görünümlerine kadar, d›flarda emperyalizmin yeni savafl planlar›na ve bu planlarda Türkiye’ye biçilen rollere kadar bütün önemli politik sorunlar› kendi nihai s›n›f ç›karlar› ve amaçlar› do¤rultusunda de¤erlendirmeyi ö¤renmeden kendisini kapitalist sistemin bask› ve sömürüsünden kurtulmaya götüren yolu çizmeyi ve hayata geçirmeyi asla baflaramayacakt›r. K 2008 y›l›nda bafllayan kapitalizmin dünya çap›ndaki ekonomik krizinin Türkiye’deki yans›malar› emekçi kitleleri onikiden vurmaya devam ederken, tekelci sermaye krizi te¤et atlatman›n da ötesinde servetlerine servet katmaya devam etti. Ekonomist dergisi taraf›ndan her sene sonunda yay›nlanan “En Zengin 100 Aile-Kifli” araflt›rmas›n›n bu seneki sonuçlar›na göre; “en zenginlerimiz servetlerini dolar baz›nda yüzde 20 ila yüzde 50 düzeyinde art›r”m›fl. “Bu y›l da zirveyi kimseye b›rakmayan Koç Ailesi’ni serveti her geçen y›l biraz daha artan fiahenk ailesi izle”mifl. Ülker, Karamehmet ve Do¤an’›n s›ras›yla 3, 4. ve 5. s›rada bulundu¤u listede, her biri 5-6 milyar dolarl›k servetleriyle bafll› bafl›na bir dev haline gelmifl durumda olan “Sabanc› ailesinin” dört üyesi ilk onun 7 ila 10. s›ralar›n› paylafl›yormufl. K Kifli bafl›na gelir rakamlar›nda yap›lan yeni düzenlemelerle dünyan›n 15. büyük ekonomisi olmakla övünen Türkiye, Romanya’n›n 50., Panama’n›n 54., Jamaica’n›n bile 80. s›rada yer ald›¤› Birleflmifl Milletler insani geliflme endeksinde ancak 83. s›rada yer almaktad›r. K Böyle bir tabloda 2011’de de sermayenin en büyük korkusu “sosyal patlama” olmaya devam edecek. Yukar›daki bilgileri aktard›¤›m›z burjuva ekonomi dergisinin editörü bile flunlar› yazmaktan kendisini alam›yor: “Sonuçta zengilerimiz daha da zenginlefliyor. Ya toplumun geneli için ne demeli? Her kesimi kapsayan bir zenginleflme söz edilebilir mi? Böyle bir fley söylenemez. Bunun için geçici mucizeler yerine, kal›c›l›¤›n, uzun vadenin peflinde koflmal›y›z. ‹zlanda, Dubai, Yunanistan, ‹spanya, Portekiz ve son olarak da ‹rlanda örne¤inin iyi incelenmesi gerekiyor.” Gerçekte bunlar› yazan kifli, Türk sermayesinin kapitalist üretim anarflisinde kaç›n›lmaz olan krizlerin sonuçlar›na karfl› an›lan geliflmifl ekonomilerin alamad›¤› hiçbir “uzun vadeli” önlemi alamayaca¤›n› kendisi de biliyor. K Sermayenin “sosyal patlama” korkusu Türkiye’nin do¤usunda sosyal ve ulusal ayaklanman›n birleflmesi korkusuna dönüflüyor. Mustafa Koç’un ifadeleriyle “yükselen iflsizlikle gelebilecek sosyal sorunlar›n, kutuplaflma ile birleflmesi halinde telafisi imkans›z zararlara yol açabilece¤i” düflüncesi para torbalar›n›n uykular›n› kaç›r›yor. Kodamanlar kameralar›n önünde Kürtçe demokrasi ve bar›fl mesajlar› verirken sat›r aralar›nda “sokaklarda ifade özgürlü¤ünün s›n›rlar›n› aflan gösteriler, hatta çat›flmalara” karfl› sert önlemler # Yüz Y›ll›k S›n›f Mücadelesi s. 3 Tarihimizden - II # Liberaller ve Demokratik Özerklik s. 4 # Dünyada ve Türkiye'de Wikileaks Skandal› s. 5 # NATO Zirvesi ve AKP'nin Yalanc› Pehlivanl›¤› s. 5 # Avrupa'da ‹flçiler ve Ö¤renciler Ayakta s. 6 # ‹flçilik-‹flsizlik Güvencesizlik Sorunu s. 8 # 'Vergi Bar›fl›': Sermayeyle Bar›fl ‹flçiyle Savafl s. 9 # ‹kinci Tekel Direnifli Sona Erdi s. 10 # S›n›f Mücadelesinde Cezaevleri s. 11 # Kad›na Yönelen fiiddet ve s. 11 Sömürü # 'Fatih' Projesi - Küresel Sermaye ve Spor s.12 # Tabiât› 'Koruma' De¤il 'Kullanma' Kanunu s. 13 # Okurlardan s. 13-14-15 Devam› 16. sayfada 1 ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Düzen Cephesinden Yeni CHP Eski Hikâye Muhalefetteki burjuva partilerinde moda tabirle hararetli bir “yeniden yap›lanma” süreci yaflan›yor. Saadet Partisi bölünerek Has Parti’yi do¤urdu. MHP’de ise benzer bir bölünme korkusuyla küskünler partiye dönmeye ça¤›r›l›yor. En çalkant›l› süreç ise, sermayenin AKP’ye alternatif olabilecek bir konuma getirmek için teflvik etti¤i CHP’de yafland›. CHP’deki k›ran k›rana koltuk çekiflmesi 15. Ola¤anüstü Kurultay sonucunda flimdilik bast›r›lm›fl görünüyor. Bafl›na “Che” flapkas› geçirilen, K›l›çdaro¤lu’nun delegelere “yoldafllar” diye seslendi¤i Kurultay’dan, burjuva bas›n›na bak›l›rsa, yepyeni bir CHP do¤du. K›l›çdaro¤lu, yeni CHP’nin ne oldu¤unun ipuçlar›n› daha önce vermiflti: “Ekonomik olarak özgür olmayan, siyasî olarak da olamaz” ilkesi uyar›nca yoksulluk ve iflsizlikle mücadele odakl› ekonomik program haz›rlanacak. Ama Bülent Ecevit’ten farkl› olarak ekonomik büyümenin motoru olarak devlet sektörü de¤il, özel sektör, özellikle de sanayici görülecek. Yine -bat›ya hep kuflkuyla bakm›fl olan- Ecevit’ten farkl› olarak Bat›’dan kopmamay›’, Bat›’yla iliflkileri gelifltirmeyi esas alacak. (Murat Yetkin’in K›l›çdaro¤lu’yla Röportaj›ndan, Radikal, 15 Kas›m 2010) Yetkin’in yorumuna göre “Yeni CHP Ecevit’in 1972’deki ç›k›fl›n›n AB ve özel sektör karfl›t› olmayan 2010 model güncellefltirilmifl hali”ydi. Yeni CHP diye sunulan fley bundan ibaretti. Ne var ki, Ecevit’in bizzat kendisi bu güncellemeyi (daha do¤rusu sözde sermaye ve bat› karfl›tl›¤› konusunda bu günah ç›karmay›) 12 Eylül’den sonra sermayenin TÜS‹AD gibi mabedlerinde hem de birkaç kere yapm›flt› - 1991’de ve 1998’de TÜS‹AD’da yapt›¤› “tarihi” konuflmalar hat›rlanabilir. Ne zaman TÜS‹AD sermayesi seçimlerde CHP’nin bafl›na kufl kondurmak e¤ilimini ifade etse, CHP yöneticileri “biz çok de¤ifltik”, “vallahi billahi devletçi-solcu-komünist de¤iliz” diyerek bülbül kesilmifltir. Nitekim ifl dünyas›nda (siz sömürü dünyas› anlay›n) CHP yönetimine tepeden konuflland›r›lan isimler de sermayenin ç›karlar›na asla zarar vermeyece¤i, tam tersi daha da gelifltirece¤i konusunda K›l›çdaro¤lu’na aç›ktan kefil oluyor. Kad›n Giriflimciler Derne¤i baflkanl›¤›ndan CHP yönetimine transfer olan Gülseren Onanç bas›na yapt›¤› aç›klamada “CHP’nin seçimlerde yüzde 30-35 oy almas›n› gerçekçi buluyorum” diyor ve ifl dünyas›n›n CHP’ye kuflkuyla bakt›¤›n› kabul etse de “bunlar ekonomiyi yöntemez imaj›n› de¤ifltirece¤iz, CHP mevcut ekonomi politikalar›n› sürdürüp sosyal politikalar da uygulayacak” diye ekliyor. Gerçekten de, yeni oluflturulan CHP yöneti- Düzen Partileri Kimden Ak›l Al›yorlar? Erdo¤an referandumda 12 Eylül öncesi kuyrukçu “sosyalistlerin” ünlü ileri demokrasi slogan›n› kendine maletmifl, “yetmez ama evet” formülüyle kendisine büyük bir destek sa¤layan “devrimci solcu iflçi partisi”ne katk›lar›ndan dolay› gerici sendikalardan bile önce teflekkür etmeyi de unutmam›flt›. Sahte sosyalistlerden ak›l almak moda olacak ki, K›l›çdaro¤lu da günümüzün hür ve kabul edilmifl, Avrupa standartlar›na uygun T”K”P’sinin “Aya¤a Kalk›n, ‹syan Edin!” fleklindeki içi bofl sloganlar›n› Kurultay’›n bafl slogan› yapt›. Ayn› flekilde, yeni kurulan Has Parti’de ‹flçilerin Kardeflli¤i Partisi ad› alt›nda 1960’lar›n Türkiye ‹flçi Partisi gibi bir etki yaratmak gibi büyük iddialarla kurulup herhangi bir baflar› elde edemeyen partinin sadece sloganlar›n› de¤il Genel Baflkan›’n› transfer etti. Sahte kuyrukçu sosyalizm burjuva partilerinin ak›l küpü rolünü oynamaktan öteye geçemiyor. minin uluslararas› sermaye kurulufllar› yöneticilerinden Kemal Dervifl’çi ekonomistlere, tekstil krallar›ndan TESEV’in süper liberal akademisyenlerine kadar mükemmel bir TÜS‹AD hükümeti kurabilecek yap›ya kavuflturuldu¤unu görüyoruz. Burjuva düzeninde seçimler bir “seçim-toto”dur. Büyük sermaye talih kuflunu kimin kafas›na kondurursa o kazanacakt›r. 1991 seçim-totosunda paras›n› Ecevit’in partisine yat›rmay› düflünen bir patronun söyledi¤i gibi: “‹fl alemi soldan sa¤a iflaret veren bir partiye daima s›cak bakar.” ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Yeni CHP Yönetiminden Portreler Bihlun Tamayl›gil: Sermaye Piyasas› Arac› Kurumu Genel Müdür Yard›mc›s› ve Genel Müdürü olarak görev yapt›. Özel Sektörde Yönetim Kurulu Üyeli¤i, Yat›r›m ve Üretim Finansman› Dan›flmanl›¤› görevlerinde bulundu. Özel flirket orta¤› oldu ve flirketin yöneticili¤ini yapt›. 22. Dönem ‹stanbul Milletvekili. 22. Dönem’de PAB ve NATO PA Türk Grubu Üyeli¤i görevlerini üstlendi. Son kurultayda Süheyl Batum’un yerine Baykalc›lar kontenjan›ndan Genel Sekreterli¤e getirildi. Umut Oran: Koç’un tekstil flirketlerinde yöneticilikten gelerek 1990’larda önde gelen tekstil krallar›ndan biri konumuna yükseldi. Türkiye Giyim Sanayicileri Derne¤i’nin Yönetim Kurulu Baflkanl›¤› ve Dünya Haz›r Giyim Federasyonu Baflkanl›¤› yapt›. Daha önce Kürt illerinde çal›flan iflçilere asgari ücretin yar›s›n›n ödenmesi (bölgesel asgari ücret) önerisiyle gündeme geldi. CHP’nin iktidar olmas› durumunda ekonomi yönetiminde ve Kürt sorununun ele al›nmas›nda önde gelen 2 karar vericilerden biri olaca¤› belirtilen bu beyefendiye göre, yoksullu¤un ve iflsizli¤in çözüm yolu bölgesel yar›m asgari ücret, giderek asgari ücretin kald›r›lmas›, Kore, Çin gibi ülkelerde uygulanan afl›r› sömürü yöntemlerinin uygulanmas›ndan geçmektedir. Süheyl Batum: Demokrat Partili bir bakan›n o¤lu olarak düne kadar Cindoruk’tan sonra Demokrat Parti’sinin Genel Baflkanl›¤› için ad› geçiyordu. Aniden sosyal-demokrat oldu¤unu keflfederek Önder Sav’dan boflalt›lan CHP Genel Sekreterli¤i’ne getirildi. Bülent Tanör’ün 1997’deki “Türkiye’de Demokratikleflme Perspektifleri” raporundan sonra 2001 y›l›nda “Türkiye’de Demokratikleflme Perspektifleri, Düflünce Özgürlü¤ü” adl› raporu yazarak 12 Eylül’ün esas sahibi olan TÜS‹AD’›n demokrat maskesini takmas›na katk›da bulundu. Kendisini protesto eden ö¤rencileri Burhan Kuzu ve benzerlerinden de ileri giderek “faflistler” diye suçlad›ktan sonra birgün içinde çarkedip ö¤rencilerin eyleminin demokratik tepki oldu¤unu aç›klad›. K›sa süren Genel Sekreterlik görevinden muhtemelen kongrede ç›kan sorunlardan sorumlu tutularak al›narak Genel Baflkan yard›mc›l›¤›na getirildi. Gülseren Onanç: Michigan State Univer- sity’de pazarlama ve uluslararas› ifl idaresi alan›nda yüksek lisans›n› tamamlad›. Eczac›bafl›, Ferro ve Balsu’da çal›flt›. 2000 y›l›nda pazarlama flirketi “Go4 Marketing”i, 2003’de de “Ticketturk” flirketlerini kurdu. 2006 y›l›nda kurucu üyesi oldu¤u KAG‹DER (Kad›n Giriflimciler Derne¤i)’nin baflkanl›¤›na seçildi. Didem Engin: Yat›r›m dan›flmanl›¤›, özellefltirme programlar›, AB fonlar›, s›n›r ötesi iflbirli¤i programlar› konusunda uzman. Melda Onur: Kad›n Eme¤ini De¤erlendirme (siz sömürme diye okuyun) Vakf›’n›n Gönüllülerinden. Bu vakf›n destekçileri aras›nda ABD ve Kanada Konsolosluklar›, ABD ve Avrupa Merkezli birçok fon ve sermaye kuruluflu bulunuyor. Sena Kaleli: Kamil Koç’un veliaht›. Faik Özt›rak, Hurflit Günefl (Dervifl’çi ekonomistler kontenjan›ndan). Binnaz Toprak, Sezgin Tanr›kulu (Avrupa Birli¤i sivil toplumcu liberaller kontenjan›ndan) Enver Aysever (yeni ulusalc› demagoglar kontenjan›ndan) K›sacas›; CHP bir düzen partisi olarak TÜS‹AD cumhuriyetinde hükümet olabilmesinin koflulunun sermayeyi ç›karlar›n› AKP’den bile daha fazla gerçeklefltirece¤ine ikna edebilmekten geçti¤ini çok iyi bilmektedir. K›l›çdaro¤lu’nun oluflturdu¤u yeni parti yönetimi de bunu fazla yoruma gerek b›rakmayacak flekilde kan›tlamaktad›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ "‹flçi s›n›f›n›n kurtuluflu, bizzat kendi eseri olacakt›r." (Marx) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Tarih Bilinci 100 Y›ll›k S›n›f Mücadelesi Tarihimizden - II (‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in 7. Say›s›ndan devam) II. Dünya Savafl› Sonras›: • 1945’te savafl sonras› politik mücadele h›zland›. “‹lerici Demokratlar Cephesi Program›” ile iflçi ve emekçi halklar›n demokratik talepleri dile getirildi. • 14 May›s 1946’da Esat Adil Müstecapl›o¤lu baflkanl›¤›nda Türkiye Sosyalist Partisi (TSP) kuruldu. Ard›ndan TKP Genel Sekreteri Dr. fiefik Hüsnü De¤mer baflkanl›¤›nda Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi (TSEKP) kuruldu. • Ayn› dönemlerde TSP ve TSEKP d›fl›nda ‹flçi Çiftçi Partisi, Türk Sosyal Demokrat Partisi, ‹flçi Partisi, Sosyal Adalet Partisi, Liberal Sosyalist Parti gibi partilerin kuruldu¤u görüldü. • 20 fiubat 1947 tarihinde iflçi s›n›f›n›n birleflmesini de¤il da¤›lmas›n› amaçlayan 5018 say›l› Sendikalar Yasas› kabul edildi. Bu yasa; iflçi s›n›f›n›n toplu sözleflme, grev gibi haklar›n› k›s›tl›yor. Ayr›ca sendikalar›n siyasetle u¤raflmas›n› siyasî partilerle ve uluslararas› amaç gütmelerini yasakl›yordu. Mahkemelere, ‹çiflleri ve Çal›flma bakanl›klar›na sendikalar› kapatmaya varan yetkiler veriyordu. Buna ra¤men, çok az say›da toplu sözleflme imzalanm›flt›r. Bunlar aras›nda; Maden-‹fl Sendikas› ile ‹ktisadî ve S›naî Tesisat ve ‹flletmesi Afi aras›nda 400 iflçiyi kapsayan sözleflme ile gene Dumex Ticaret TAfi’a ait Bal›kesir Demir Madenleri ‹flletmesi aras›nda 1200 iflçiyi kapsayan ifl sözleflmesi say›labilir. • CHP güdümünde iflçi s›n›f›n›n geliflme ve bilinçlenme mücadelesini denetlemeyi amaçlayan 73 sendika örgütlendi, tüm bask›lara karfl› iflçi s›n›f› kimi temel taleplerini bu örgütler içinde de gündeme getirmeyi baflaracakt›. 24 Mart 1948 de federasyon niteli¤inde ‹stanbul ‹flçi Sendikalar› Birli¤i kuruldu. Bunu di¤er flehirlerde kurulan Bölge ‹flçi Sendikalar› Federasyonlar› izledi. K›sa sürede sendikalara kay›tl› iflçi say›s› 52 bine ulaflt›. CHP’nin iflçi s›n›f› hareketini tamamen denetiminde tutma amaçlar› bofla ç›kar›ld›. dan (A‹D-CIA) yararlanmay› ve iflçi s›n›f›n›n mücadelesini amaçlar›ndan sapt›rmay› hedef alan bir kurulufl oldu¤unu gösterdi. • 1948 y›l›nda CHP güdümünde kurdurulan sendikalara karfl› ‹stanbul ‹flçi Sendikalar› Birli¤i ile Anadolu’daki di¤er ‹flçi Birlikleri tabandan gelen bask›lar›n ve iflçi s›n›f›ndaki bilinçlenmenin zoru ile CHP’nin kontrolünden ç›kmaya ve daha olumlu bir geliflmeye yönelmifllerdi. Ve giderek bunlar, Türk-‹fl’in karfl›s›nda ve iflçi s›n›f›n›n sendikal birli¤ini gerçeklefltirme mücadelesinde daha gerçekçi bir tutum tak›nd›lar. Birliklerin bu durumundan çekinen Türk-‹fl yöneticileri ve onlar› yönetenler, sonradan D‹SK’i kuran sendikac›lardan baz›lar›n› da etkileyerek 1963’te Ankara’da düzenledikleri toplant›da Birliklerin la¤vedilmeleri karar›n› ç›kartmay› baflarabildiler. Böylece Birlik temsilcileri olarak görevlendirmeyi sa¤lad›lar. • Türk-‹fl kuruluflundan bu yana ülkemizde Amerikan tipi sar› sendikac›l›¤›n kötü örneklerini vermifl, daima iktidarlar›n dümen suyunda yürümüfl, patronlarla anlaflma yoluna girmifl, özetle iflçi s›n›f›n›n ekonomik mücadele örgütü olma niteli¤ini kazanamam›flt›r. 15/16 Haziran 1970 Direnifli’nin ve olaylar›n›n en önemli nedenlerinden biri de budur. • Bu dönemin ilerici siyasî örgütlerinden biri Dr. Hikmet K›v›lc›ml›’n›n öderli¤inde kurulan Vatan Partisi, di¤eri ise Avukat Orhan Arsal’›n kurdu¤u Demokrat ‹flçi Partisi’dir. (Devam edecek) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ * Bu yaz›, S›rr› Öztürk’ün kaleme ald›¤›, Sorun Yay›nlar› taraf›ndan yay›mlanan ve 1976’da 1. Bask›s›, 2001’de 2. Bask›s› yap›lan “‹fiÇ‹ SINIFI SEND‹KALAR VE 15/16 HAZ‹RAN -Olaylar-Nedenleri-Davalar-Belgeler-An›lar-Yorumlar” isimli çal›flmas›ndan yararlan›larak haz›rland›. • 4 Eylül 1949’da ‹stanbul ‹flçi Sendikalar› Birli¤i’nin karfl› koymas›na ra¤men Mensucat Sanayi ‹flçileri Sendikas› ve onu izleyen baz› sendikalar bir aç›k hava toplant›s› düzenlediler. Bu miting DP’nin 1950’deki baflar›s› aç›s›ndan etkili oldu¤u gibi 1960 sonras›na kadar da siyasal nitelikli tek iflçi mitingi olarak kald›. • Hükümetle sendikalar aras›ndaki mücadele, hükümet lehine sonuçland›. Kurulan birlikler, an›lan yasan›n 8/2. maddesine uygun olmad›klar› gerekçesiyle kapat›ld›lar. • Siyasal-ekonomik bunal›m›n artmas›, iflsizli¤in giderek ço¤almas› ve 3008 say›l› yasadaki boflluklardan yararlanarak patronlar kolayca Lokavt yap›yor ve toplu iflten ç›karma yoluna gidiyor, sendikalara ve iflçilere bask› uyguluyorlard›. ‹flçiler bu uygulamalara karfl› yer yer direnifle geçtiler. Örnek: Zeytinburnu Çimento ve Kireç fabrikas›nda, haklar›n› savunan bir iflçinin iflten at›lmas› üzerine üç vardiya halinde çal›flan fabrikan›n iflçileri topluca ifli b›rakt›lar; iflten ç›kar›lan iflçinin geri al›nmas›na kadar çal›flmayacaklar›n› patrona bildirdiler. Bu direnifl fliddetli oldu. Özellikle Lastik-‹fl, Maden-‹fl ve Zonguldak Maden ‹flçileri Sendikalar› bu yolda fliddetli bir mücadeleye giriflti. • 6 Nisan 1952 de kurulacak konfederasyonun Ana Tüzü¤ünün haz›rlanmas› için çeflitli iflçi sendikalar›n›n 28 delegesi Bursa’da topland›. Bu toplant›da 5 kiflilik bir icra komitesi oluflturuldu, haz›rlanan Ana Tüzük 31 Temmuz 1952 tarihinde Ankara Valili¤ine verilerek Türk-‹fl kurulmufl oldu. • Bafllang›çta iflçi s›n›f›n›n ekonomik mücadelesini daha iyi yürütmek ve CHP vesayetinden kurtarmak gibi parlak iddialarla kurulan Türk-‹fl’in k›sa sürede gerçek yüzü ortaya ç›kt›. D›fl yard›mdan, özellikle ABD yard›mlar›n- "S›n›f bilincinin büyük bölümü tarih bilincidir." (Lenin) Resimler: Tan Oral’›n Albümünden 3 ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Ulusal Sorun Liberaller Ve Demokratik Özerklik Tart›flmas› Despotizmin simgesi say›lan Frans›z kral› XIV. Louis flu sözleriyle tarihe geçmiflti: “l’etat c’est moi!” (“Devlet benim!”). Bizim sahte demokrasi ve özgürlük flampiyonu liberallerimiz ise flöyle diyorlar: “Demokrasi benim!”. Öteden beri tutucu hükümetlerin eteklerinde demokrasicilik oynam›fl olan liberal bay ve bayanlar kendilerini düflünülecek en ileri demokrasinin temsilcisi say›yorlar. Bu durumda emekçi y›¤›nlar kendi mevcut ufuklar›n› aflan herhangi bir taleple ortaya ç›kt›klar›nda tepkileri en tutucu kimlikleriyle tan›nan (bu anlamda kendi içinde tutarl› olan) yazarçizer-politikac› tak›m›yla bu “afl›r›” taleplere karfl› sald›r›, afla¤›lama ve küfür yar›fl›na girmek oluyor. Öyle ya, en süper demokrat liberallerimizin ufkunu aflacak talepler demokrasi s›n›rlar›n›n ötesinde “anarfli” say›labilir ancak. Liberal süper zekâlar›m›z›n zihninde yaln›zca taleplerin belli bir s›n›r› yok, görece kabul edilebilir ya da en az›ndan tart›fl›labilir sayd›klar›, kitlelerin aflmamas› gereken taleplerin gündeme getirilifl yöntemi konusunda da belli s›n›rlar vard›r. “Sivil” hükümetlere yalvarma yolu d›fl›ndaki tüm yollar› gayri-meflru ve y›k›c› bulmaktad›rlar. Özellikle de kitlelerin mevcut anti-demokratik rejime karfl› kitlesel ç›k›fllar ve militan eylemler yoluyla geri ad›m att›rarak haklar›n› alma yolunu tutmas›na temelden karfl›d›rlar. Son olarak gündeme gelen “iki dillilik” ve “demokratik özerklik” tart›flmalar›nda bunun örneklerini gördük. BDP Genel Baflkan› Demirtafl’›n “bölgede yasalar› beklemeden çift dilli yaflam› bafllat›yoruz” aç›klamas›na karfl› burjuva medyada görüfllerine bafl vurulan yazarlar›n demeçlerinden birkaç örnek: Ümit F›rat: “Uzun y›llar siyasiler, STK’lar iki dili resmî statüye kavuflturmak için mücadele veriyorlar. Ama Demirtafl’›n dedi¤i gibi ‘yasay› tan›m›yoruz’ diyerek olmaz. Mevcut Anayasan›n gayri meflru say›lmas› ona uyulmayaca¤› anlam›na gelmiyor… Demirtafl’›n ça¤r›s› itaatsizli¤e ça¤r›d›r, ‘ben bildi¤imi okuyaca¤›m’ demektir, bu yaklafl›mla elbette ki olmaz.” Etyen Mahçupyan: “Bu iki dilli yaflam eninde sonunda gelinecek olan bir nokta. Bunun içerik olarak yanl›fl olu¤unu söylemek son derece zor. Önemli olan bu geçiflin nas›l bir tarzla yap›laca¤›. Do¤ru bir tarzda yap›l›rsa ve bir güç gösterisi gibi de¤il de, olmas› gerekenin ad›m ad›m hayata geçmesi olarak sunulabilirse hükümetin de deste¤ini alacak bir hava ortaya ç›kar›labilir ve sonuca daha h›zl› gidilir… Bir güç gösterisi olarak sunulursa hükümet de do¤al olarak bunun tersine do¤ru kayma gösterebilir.” Devlete, hükümete, hatta 12 Eylül Anayasas›’na itaatsizlik, liberal baylar için görüldü¤ü gibi affedilmez bir suçtur. ‹flte liberal tak›m›n demokrat maskesini kullanmak isteyen tutucu hükümetler için oynad›¤› hayati rol tam da burada yatmaktad›r. Taleplerinizde ya da bu talepleri gerçeklefltirme yöntemlerinizde liberallerin kafalar›ndaki s›n›rlar› afl›yorsan›z sizler ezilmesi tamamen meflru olan ak›l d›fl›, z›vanas›ndan ç›km›fl anarflistlerden baflka bir fley olamazs›n›z. “Liberaller bile” bu kadar›na olmaz diyor bahanesi, devletin ve hükümetin bask›y› meflrulaflt›rmakta kulland›klar›, en güzel silahlardan birisidir. Böylece bu baylar gerici rejimin genifl emekçi y›¤›nlar› ezmekte ve okumufl kamuoyunu bu bask›n›n meflruiyetine ikna etmekte kulland›¤› en önemli, en büyük ideolojik aletlerden biri rolünü oynuyorlar. Ama ayn› zamanda, böyle yaparak politik olarak uyanmakta olan genifl kitlelerin gözünde bütün aldat›c› parlakl›klar›n› da yitiriyorlar. L‹BERAL: “EVET KÖTÜ B‹R DURUM, AMA SAKIN fi‹DDETE BAfiVURAYIM DEME! HAKSIZ DURUMA DÜfiERS‹N!” Bu, kitlelerin daha da radikal, daha da ba¤›ms›z bir mücadele çizgisine kaymas›na yol aç›yor, en demokrat geçinen temsilcileri de dâhil olmak üzere düzen politikas›ndan hiçbir fley beklememeyi onlara ö¤reterek bizim yapabilece¤imizden çok daha fazla fley yapm›fl oluyorlar. Dünyan›n Türkiye’sinde tutucu hükümetlerin eteklerinde ve emperyalist merkezlerin güvencelerine s›rt›n› dayayarak oynanan ucuz demokrasicilik oyunu, kitlelerin her ba¤›ms›z ç›k›fl›nda trajikomik bir soytar›l›k fleklini almak zorunda kal›yor. Yusuf Özçelik Lenin’den Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› Üzerine “… Kendi kaderini tayin özgürlü¤ü, yani ayr›lma özgürlü¤ü yandafllar›n›, ayr›l›kç›l›¤› teflvik etmekle suçlamak, boflanma özgürlü¤ü yandafllar›n›, aile birli¤ini y›kmay› teflvik etmekle suçlamak kadar aptalca ve riyakârcad›r. Nas›l burjuva toplumda, burjuva evlili¤in üzerinde yükseldi¤i ayr›cal›klar›n ve sat›n al›nabilirli¤in savunucular› boflanma özgürlü¤üne karfl› ç›k›yorsa, yine o flekilde, kapitalist devlette uluslar›n kendi kaderini tayin, yani ayr›lma özgürlü¤ünün reddi, sadece, egemen ulusun ayr›cal›klar›n›n ve yönetimde demokratik yöntemlere karfl› polis yöntemlerinin savunulmas› anlam›na gelir. “… Halk kitleleri günlük deneyimleri gere¤ince co¤rafi ve ekonomik ba¤lar›n önemini; büyük bir pazar›n ve büyük bir devletin avantajlar›n› mükemmel biliyorlar, ve bir ayr›lmaya ancak ulusal bask› ve ulusal sürtüflmeler ortak yaflam› tamamen katlan›lmaz hale getirir ve tüm ve her türlü ekonomik iliflkileri bozarsa yanafl›rlar. “… Uluslar›n kendi kaderini siyasî tayin ilkesine karfl› liberal düflmanl›¤›n bir tek gerçek s›n›f anlam› vard›r: ulusal liberalizm, Büyük Rus burjuvazisinin devlet ayr›cal›klar›n›n savunulmas›. “‹flçi s›n›f›n›n ve onun kapitalizme karfl› mücadelesinin ç›karlar›, tüm uluslar›n iflçilerinin tam dayan›flmas›n› ve en s›k› birli¤ini gerektirir, hangi milliyetten olursa olsun burjuvazinin milliyetçi politikas›na karfl› direnifli gerektiriyor. Bu yüzden, sosyal-demokratlar›n [marksistlerin] gerek kendi kaderini tayin hakk›n›, yani ezilen uluslar›n ayr›lma hakk›n› yads›maya kalk›flmalar›, gerekse de ezilen uluslar›n burjuvazisinin her türlü ulusal talebini desteklemeye geçmeleri, proleter politikan›n görevlerinden kaçmak ve iflçileri burjuva politikas›na tabi k›lmak olurdu. Ücretli iflçi için, a¤›rl›kl› olarak, sömürülmesinde yabanc› kökenliye nazaran daha büyük paya sahip olan Büyük Rus burjuvazisi taraf›ndan m›, yoksa Yahudi burjuvazisine nazaran daha büyük paya sahip olan Leh burjuvazisi taraf›ndan m› vs. sömürüldü¤ü, hiç 4 farketmez. S›n›f ç›karlar›n›n bilincine varm›fl ücretli iflçi için, Büyük Rus kapitalistlerinin devlet ayr›cal›klar› gibi, kendileri devlet ayr›cal›klar› kazand›klar›nda yeryüzünde cennet vaadeden Polonyal› veya Ukraynal› kapitalistlerin vaadleri kadar önemsizdir. Kapitalizmin geliflimi öyle de, böyle de, ister çok renkli yekpare bir devlette olsun, ister ayr› ulusal devletlerde olsun, ilerliyor ve ilerleyecek. “Her halükârda ücretli iflçi bir sömürü objesi olarak kal›r ve buna karfl› baflar›l› bir mücadele, proletaryan›n milliyetçilikten ba¤›ms›zl›¤›n›, deyim yerindeyse, çeflitli uluslar›n burjuvazisinin üstünlük mücadelesinde proleterlerin mutlak tarafs›zl›¤›n› gerektirir. Herhangi bir ulusun proletaryas› taraf›ndan “kendi” ulusal burjuvazisinin ayr›cal›klar›n›n en ufak bir flekilde desteklenmesi, zorunlu olarak, di¤er ulusun proletaryas›nda güvensizlik do¤uracak, iflçilerin enternasyonal s›n›f dayan›flmas›n› zay›flatacak, onlar› kendi aralar›nda bölerek burjuvaziyi memnun edecektir. Ancak, kendi kaderini tayin veya ayr›lma hakk›n›n yads›nmas›, pratikte zorunlu olarak, egemen ulusun ayr›cal›klar›n›n desteklenmesi anlam›na gelmektedir. “… Marx’›n [ulusal soruna iliflkin] bütün bu elefltirel notlar›ndan ç›kan sonuç aç›kt›r: ‹flçi s›n›f› ulusal sorunu asla bir fetifl haline getirmemelidir, çünkü kapitalizmin geliflimi mutlaka tüm uluslar› ba¤›ms›z yaflama uyand›rmaz. Fakat ulusal kitle hareketleri bir kez ortaya ç›k›nca, onlara s›rt çevirmek, onlar›n içindeki ilerici yan› desteklemeyi reddetmek, gerçekte milliyetçi önyarg›lara teslimiyet, yani: “kendi” ulusunda “örnek ulusu” (ya da, kendimiz ekleyelim, devlet kurma imtiyaz›na sahip biricik ulusu) görmek olur.” (Lenin, Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› Üzerine, Ulusal ve Sömürgesel Ulusal Sorun, ‹nter Yay., çev.: ‹. Yark›n, S. Kaya, içinde s. 230-3132-46) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ "Baflka bir ulusu ezen uluslar asla özgür olamaz." (Marx) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Dünyadan Dünyada Ve Türkiye’de Wikileaks Skandal› 20 Kas›m 2010’da biten NATO zirvesinin ard›ndan patlak veren Wikileaks skandal›, “özgür dünya”n›n gerçek yüzünü bir kere daha ortaya koydu. Wikileaks adl› internet sitesine s›zan (veya s›zd›r›lan) Amerikan diplomatik yaz›flmalar›, ulusal ve uluslararas› düzeyde s›n›f mücadelesinin, emperyalistler aras› çat›flman›n hangi boyutlara ulaflt›¤›n› kan›tlad›. Toplulu¤u” kurmaya kalkan yi¤itlerin as›l yapt›¤› ise, emperyalistleraras› pazar kavgas›nda Avrupal› ve ABD’li efendilerinden daha çok bahflifl kazanmak için dansözlük yapmakt›r. Emperyalizmin ve “beyaz” Türk sermayesinin deste¤i olmadan AKP’nin iki gün bile iktidarda kalamayaca¤› aç›kt›r. Wikileaks Aynas›nda Dünya: Türkiye’deki Yank›lar› Emperyalistler Aras› Çat›flma Derinlefliyor Wikileaks’e s›zd›r›lan Amerikan diplomatik belgeleri, Türkiye’yi de kaBelgeler, Çin ve ABD ç›karlar›n›n karfl› karfl›ya geldi¤ini tüm kan›tlar›yr›flt›rd›. Hükümet, bu belgelerde geçen bilgileri yalanlad› ve okyanus öte- la gözler önüne seriyor: Almanya’y› sollayan ve dünya pazarlar›nda ciddî sindeki patronunu hemen suçlamaya cesaret edemedi¤inden önce ‹srail’i bir rakip olan Çin’in geliflen sanayisi ve artan enerji tüketimi, askeri teknosuçlad›. Hâlbuki bu bilgilerin ABD’nin AKP hükümetindeki, Türk ordusun- lojisinin gelecekte alaca¤› durum, ABD’yi korkutuyor. ABD Pekin Elçilidaki ve Türk medyas›ndaki “ba¤lant›lar›ndan”, birinci el kaynaklardan der- ¤i’nin 24.02.2008 tarihli yaz›s›na göre, Tayvan (Milliyetçi Çin) sorununun lenip toplanan bilgiler oldu¤u aç›kça ortadayd›. Sonradan suçland›¤›nda ABD-Çin iliflkilerine en büyük tehdit oldu¤u ve “potansiyel olarak” silahl› ise ABD, Erdo¤an hükümetinden elbette özür dilemedi. Sadece herkese çat›flmayla sonuçlanabilece¤i belirtiliyor. Ayn› belgede Çin’in artan gücüyapt›¤› gibi “üzüntülerini” dile getirdi. ABD belgeleri asla yalanlayamad› ve nün onu ABD ile karfl› karfl›ya getirece¤i öngörüsü yer al›yor. Bu öngörü diplomatlar›n›n aynen baflka ülkelerin diplomatlar› gibi görevlerini yapt›kla- do¤ru ç›k›yor. Yaz›l›m flirketlerinin rekabeti, ihracat ve kur politikalar›, karr›n› savundu, Erdo¤an’› ciddiye almad› bile. Belgelerde baz› AKP’lilerin fl›l›kl› korumac›l›k önlemleri iki ülke aras›ndaki gerilimi art›r›yor. ABD’nin ve yaflça küçüklere olan cinsel e¤ilimlerinden tutun Erdo¤an ve çevresinin di¤er Bat›l› güçlerin “fikri mülkiyet” ve ileri teknoloji üzerinden devasa Çin yolsuzluklar›na, AKP içindeki menfaat pazar›na girerek kolay para kaçat›flmalar›na kadar birçok fley yer ald›. zanma planlar›n›, Çin hem temel “… ordusunun yönetmeliklerine varana kadar Amerikan Ama en önemlileri kuflkusuz flunlard›: sanayisini gelifltirerek hem de etkisini tafl›yan bir ülkenin bu tür “ba¤›ms›z” davran›fllar›n›n, daha çok … sat›fl fiyat›n› art›rmas›n› amaçlad›¤› da Büyükelçi Wilson taraf›ndan göndekendi ileri teknolojisini gelifltirerek aç›kt›r.” rilen 8 Aral›k 2005 tarihli belge, AKP’nin baltal›yor. Afrika ve di¤er dünya çeflitli menfaat gruplar›n›n bir koalisyopazarlar›nda ABD ve Avrupa flirnu oldu¤unu aç›kl›yor. Bunlar›n içinde “milliyetçiler” (yani ›rkç› faflistler), ketleriyle rekabete giriyor. Çin’de haklar› k›s›tlanan ve rekabetle karfl›laflan Türk ve Kürt muhafazakârlar ve son olarak da Erdo¤an’›n büründü¤ü sah- Amerikan flirketleri için Amerikan hükümeti üst düzeyde fliddetli giriflimlerte dindarl›k kisveleriyle pek ilgisi olmayan pragmatistler vard›r. Bu son de bulunuyor. 26 Ocak 2010 tarihli belgeye göre, Çin bas›n›, Amerikan ve grup, “Erdo¤an’›n kaybetmeyi göze alamayaca¤›” adamlardan olufl- Çin bilgi sanayilerinin bu rekabetinin bir ticaret savafl›na dönüflebilece¤inmaktad›r. Bunlar Egemen Ba¤›fl ve TÜS‹AD üyesi ifl adam› Cüneyt den aç›kça bahsediyor. ‹ran’da Çin’e ait Sinopec flirketinin enerji yat›r›mlaZapsu gibi “hepsi d›flar›da e¤itim görmüfl” ve AKP’ye ABD ve Avru- r› mevcut. 26.03.2008 tarihli bir baflka elçilik belgesinde, Çinli yetkililerin pa nezdinde ifle yarayan imaj›n› kazand›rma görevini gören, AKP için bu flirkete yapt›r›m uygulanmas› halinde sonuçlar›n iyi olmayaca¤› konuAnkara ve ‹stanbul seçkinleriyle (yani büyük sermaye sahipleriyle, sunda ABD’yi üstü kapal› bir biçimde tehdit etti¤i yer al›yor. Amerikal›lar›n TÜS‹AD’la) ba¤lant› kuran adamlard›r. Çin tekstil ürünlerine karfl› ABD’de bafllatt›klar› giriflimler, ABD’nin TayBu kadrodan AKP’ye kat›lan, eski asker ve savunma bakan› Vecdi Gö- van’a silah satmas›, ‹ran ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne karfl› nül, 16 fiubat 2010 tarihli belgeye göre, Amerikan savunma bakan› Gates sald›rgan tutumu da Çin’i korkutuyor. Tayvan ve Kore, Çin ve Amerikan reile yapt›¤› görüflmede savunma ihaleleri ve Rusya, Çin ve ABD aras›nda- kabetinin bahanesini teflkil ediyor. Bütün bu kavga dövüfl, diplomaside ki rekabeti konufluyor. Türk bakan, helikopter ihalesinde Amerikan Si- “karfl›l›kl› ortak ç›karlar”, “uluslararas› iflbirli¤i”, “dostluk”, “bar›fl ve istikrar›n korsky firmas›n›n “flansl› oldu¤unu” belirterek Amerikal›lara göz k›rp›yor. korunmas›” lafazanl›klar› aras›na gizleniyor. Her iki gücün de en büyük K›sacas› AKP’nin esas kadrosu, ulusal ve uluslararas› ölçekte avanta ve korkusunu, Çin’de “gerçek sosyalizm” ve yeni bir “kültür devrimi” taihale da¤›t›c›l›¤› yapan her devrin adamlar›ndan olufluyor. lep eden iflçi ve ö¤renci hareketleri ile Çin’in rekabeti sonucu duru20.01.2010 tarihli, James Jeffrey imzal› belgede, Türkiye’nin “Yeni Os- mu a¤›rlaflacak olan Amerikan iflçi s›n›f› oluflturuyor. Wikileaks belmanl›” politikas› ve komflularla “s›f›r sorun” politikas›n›n ekonomik temelle- geleri bunu itiraf ediyor. rine de¤iniliyor. Çinliler, Arap, Rus ve ‹ranl›larla ticaretinin geliflmesinin Tan›d›k di¤er bir emperyalist güç olan Almanya’n›n yüz y›ll›k ünlü do¤u Türkiye’de Ortado¤u ve “Avrasya”ya yönelifl hezeyanlar›na neden oldu¤u politikas›n›n de¤iflmedi¤i de (bu bilinen gerçek de) a盤a ç›k›yor. ABD’nin belirtiliyor. Bu “Yeni Osmanl›” politikas›n›n yar› alayla karfl›land›¤› ve ancak Berlin Elçili¤inden Washington’a gönderilen 11.08.2009 tarihli rapora göABD ç›karlar›na (Suriye’yle ticareti gelifltirerek onu ‹ran etkisinden kopar- re, Almanya, Balt›k ülkelerini Rusya’n›n sözde olas› sald›r›lar›na karfl› koruma giriflimleri gibi) hizmet etti¤i ölçüde desteklendi¤i bu belgelerin kaleme ma bahanesiyle NATO’nun “savunma” planlar› yapmas›na görünüflte çeal›n›fl tarz›ndan anlafl›l›yor. Ancak yine de Çin ve Türkiye’nin 20 Eylül-4 kinceyle bak›yor. Ama di¤er yandan buradaki NATO faaliyetlerinde öncü Ekim 2010 tarihleri aras›nda Konya’da ortak yapt›¤› hava tatbikat› gibi olay- rol üstleniyor. Baflka deyiflle kendine en yak›n topraklardaki pazarlar› gülar, ABD’yi flüphelendiriyor. Çin, Rusya ve ‹ran’›n Türkiye ile geliflen tica- venceye almak için hareket ediyor. Alman diplomasisinde bu üstü örtülü retinin ABD ve Avrupa’y› zorlayacak duruma geldi¤i ve Erdo¤an’›n bundan savafl›n ad› kibarca “Rusya’y› NATO ile iflbirli¤ine teflvik” oluyor. cesaret ald›¤› gerçektir. Ama ordusunun yönetmeliklerine varana kadar Örneklerde görüldü¤ü gibi Amerikal›lar, Avrupal›lar, Çinliler ve di¤er büAmerikan etkisini tafl›yan bir ülkenin bu tür “ba¤›ms›z” davran›fllar›n›n, da- yük devletler, “dünyay› kapitalistler için nas›l daha yaflan›r bir yer haline ha çok Türkiye’nin Do¤u’yla flört edip Bat› karfl›s›ndaki sat›fl fiyat›n› art›rma- getiririz, nas›l daha rahat sömürü ortam› yarat›r›z, iflçi devrimlerini ve halk s›n› amaçlad›¤› da aç›kt›r. ayaklanmalar›n› nas›l engeller ve bast›r›r›z, hem de ayn› anda birbirimizi Görülüyor ki Erdo¤an ve muhafazakârlar çetesi, sadece “halk adaml›- nas›l kaz›klar›z?” diye aralar›nda “diplomatik nezaket” sergiliyorlar! ¤›” görüntüsünü kurtarmaya çal›flan vitrin elemanlar›d›r. As›l ifli emperyalizmin ve Türk sermayesinin has adamlar› yürütmektedir. “Osmanl› Milletler ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ NATO Zirvesi Ve Yalanc› Pehlivanlar NATO devletlerinin liderleri, Rusya, Japonya ve Dünya Bankas›’n›n da kat›l›m›yla 19 Kas›m’da Portekiz’in baflkenti Lizbon’da topland›lar. Bu zirve tüm liderlerce imzalanan 20 Kas›m tarihli resmî deklarasyonla sona erdi. Deklarasyonda NATO’nun kendi s›n›rlar› d›fl›ndaki “kar›fl›kl›klara” bunlar “do¤rudan tehdit” olabilece¤i için müdahale edece¤i aç›kça belirtildi. Balistik ve nükleer füzelere karfl› mevcut karma “savunma” sistemlerinin korunaca¤› da belirtildi. Balistik füze tehdidinin artt›¤› belirtilerek buna karfl› bir füze savunma sisteminin (füze kalkan›n›n) kurulmas›na karar verildi. Üç y›l önce ABD, Rusya’ya karfl› Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne bu sistemi kendi bafl›na kurmaya çal›flt›¤›nda, Rusya bu ülkeleri savaflla tehdit etmiflti. Bu sefer NATO çerçevesinde Rusya da “iflbirli¤ine” davet edildi. Deklarasyonda Ukrayna, Kafkaslar ve Karadeniz’de istikrar ve reform- lar›n önemine de¤inilerek Rusya’dan iflbirli¤i iste¤i dile getirildi. Ayr›ca ‹ran ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin ad› verilerek bu ülkelerin nükleer silaha sahip olmas›n›n “endifle verici” oldu¤u da belirtildi. Oysa NATO’nun “istikrar” temennilerini dile getirdi¤i Ukrayna, Kafkaslar ve Karadeniz bölgesine ‹ran da eklenirse iyice kuflat›laca¤›n› Rusya bilmektedir. NATO zirvesinden hemen sonra, daha önce Rusya ve ABD aras›nda imzalanan nükleer silah indirimine yönelik Start II anlaflmas›, ABD Kongresinden onay almakta gecikti. ABD ve NATO’nun bu “iflbirli¤i” anlay›fl›na karfl›, Rusya devlet baflkan› Medvedev, 30 Kas›mda (daha sonra baflbakan Putin’in 1 Aral›kta teyit etti¤i) bir aç›klama yaparak füze kalkan› konusunda bir anlaflmaya var›lmazsa silahlanma yar›fl›n›n tekrar bafllayaca¤›n› bildirdi. Çin, aral›k ay› bafl›nda ABD donanmas›n›n savunma bahaDevam› 10. sayfada “Savafllar›n kaç›n›lmazl›¤›n› ortadan kald›rmak için, emperyalizmi ortadan kald›rmak gerekir." (Stalin) 5 ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Dünyadan Avrupa’da ‹flçiler Ve Ö¤renciler Ayakta ‹spanya: ‹spanya devleti, batan bankalar› kurtarmak için yapt›¤› harca- dilmesini, araflt›rma harcamalar›n›n ve ö¤renim burslar›n›n k›s›tlanmas›n› malardan kaynaklanan bütçe aç›klar›n› kapatmak için Aral›k ay›nda devlet öngören yüksekö¤retim reform paketine karfl› ülkenin birçok kentinde protahvillerini sat›fla ç›karma yoluyla 6 milyar Euro borç ald›. Böylece ‹span- testo gösterileri düzenlendi. On binlerce ö¤renci Roma’da parlamento biya’n›n devlet borcu, 203.3 milyar Euro’ya ulaflm›fl oldu. Borç veren devlet- nas›na yürüdü, büyük kentlerde kara ve demiryollar›n› iflgal etti. Protesto ler ve kredi kurulufllar› kredi notunu düflürme tehdidiyle ‹spanya devletin eylemlerine ülkedeki toplam ö¤renci nüfusunun yüzde otuzundan fazlas› kat›ld›. Reform paketinin senatoda görüflüldü¤ü s›rada Roma flehir merkekamu harcamalar›n› daha fazla k›smas› yönünde bask› yap›yor. Zapatero hükümeti bu bask›ya kölece boyun e¤erek, ülkede genifl çap- zi polis çemberine al›nd›. Milano ve Palermo’daki protesto eylemlerinde l› bir özellefltirme sürecinin bafllayaca¤›n› ilan etti. Buna göre, piyango ida- ise polis sald›r›s›na u¤rayan yüzlerce ö¤renci yaraland›. resi ve havaalanlar›n›n devlete ait hisseleri sat›fla ç›kar›lacakt›. Ayr›ca, iflRomanya: Romanya’da kamu emekçilerinin maafl› IMF’nin dayatmasizlik maafllar›n›n düflürülece¤i aç›kland›. ‹spanya’daki iflçiler bu dayatmalara sessiz kalmad›. Ahflap imalat› ve s›yla %25 oran›nda düflürüldü. Sat›fl vergileri ise yüzde 19’dan yüzde 24’e sa¤l›k sektöründeki iflçiler greve gittiler. Ama en çok ses getiren eylemi ç›kar›ld›. Bu durumu protesto eden Adrian Sobaru ad›nda k›rk yafl›nda bir hava trafik kontrolörleri gerçeklefltirdi. ‹spanya’da havaalanlar› günlerce iflçi, Romanya Devlet Baflkan› Emil Boc’un Meclis’te konuflma yapt›¤› s›rada balkondan Genel Kurul salonuna atlad›. Adrian Sobaru’nun üzerinde ifllevsiz kald›. Hükümet, ola¤anüstü hal ilan ederek havaalan›n›n kontrolünü orduya “Bizi mahvettin, Çocuklar›m›z›n Gelece¤ini Öldürdün Ama Özgürlü¤ümüzü devretti ve diktatör Franko döneminden beri kullan›lmayan bir yetkiyi kul- Elimizden Alamazs›n” yaz›l› bir tiflört vard›. Sobaru’nun hayati tehlikesi ollanarak grevcilerin iflbafl› yapmad›kmad›¤› aç›kland›. lar› takdirde askeri mahkemede yarg›lanmalar›n›n önünü açt›. Bankalar› kurtarmak için milyarlarca Euro Portekiz’de Genel Grev: PorteHava trafik kontrolörleri bu bask›harcayan Avrupa hükümetleri, bütçe aç›klar›- kiz’de CGTP ve UGT sendikalar›n›n ya boyun e¤ip grevi sona erdirse de, ‹spanya’daki iflçiler hükümetin “ren› iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n haklar›na sald›- 22 y›l aradan sonra birlikte gerçeklefltirdikleri ilk genel greve kat›l›m formlar›na” sessiz kalmayacaklar›n›n rarak kapatmak istiyor. ‹flçi s›n›f› ve ö¤renci- rekor düzeyde oldu. 10 milyon nüiflaretlerini veriyorlar. Tabandan gelen bask›lar sonucunda sendikalar ler bu duruma grev ve militant kitle protesto- fusa sahip olan ülkede, sendikalar›n aç›klamas›na göre 3 milyon çal›Ocak ay›nda yeni bir genel grev yalar›yla karfl›l›k veriyor. flan 24 Kas›m 2010’da iflbafl› yappabileceklerini aç›klad›lar. mad› ve böylece Portekiz tarihinin en genifl kat›l›ml› genel grevi gerYunanistan: Yunanistan’›n çekleflmifl oldu. IMF’den ald›¤› “yard›m” bu ülkenin 30 Eylül’de CGTP, Sosyalist bütçe a盤›n› kapatmaya yetmedi. Parti hükümetinin aç›klad›¤› krize Bütçe a盤› 2008 y›l›nda 22 milyar Eukarfl› önlem paketinin ard›ndan gero’dan, 2009 y›l›nda 36 milyar Eunel grev ilan etmiflti. Daha sonra ro’ya, kamu borcu ise 261 milyar EuSosyalist Parti’ye yak›n UGT sendiro’dan, 298 milyar Euro’ya yükseldi. kas› da tabandan gelen bask›lar soYunanistan ekonomisi, y›l›n üçüncü nucu genel greve kat›lmak zorunda çeyre¤inde geçen y›l›n ayn› dönemikalm›flt›. ne göre yüzde 4,5 oran›nda darald›. Önlem paketine göre; memur Bu durum karfl›s›nda IMF, Yunan maafllar›nda %5’lik kesinti, sosyal hükümetinden kemer s›kma politikayard›mlar›n k›s›lmas›, KDV’nin lar›na h›z vermesini talep etti. Yunan %23’e ç›kar›lmas›, emekli maafllar›hükümeti, AB ve IMF’den 110 milyar n›n dondurulmas› öngörülüyordu. Euro’luk yard›m al›rken tasarruf pakeGrev özellikle kamu sektöründe tini hayata geçirece¤ine dair söz vermiflti. Hükümet, verilen borçlar karfl›s›nda taahhüt edilen “istikrar progra- etkili olurken, özel sektörde de kilit fabrikalarda üretim durdu. Lizbon metm›” çerçevesinde 2011 bütçesini parlamentoya getirdi ve parlamento 14 rosu 23 Kas›m saat 23.20’de son seferini yap›p, gece yar›s›ndan itibaren Aral›k’ta kamu harcamalar›nda k›s›nt›lar ve vergi art›fllar›yla dolu yeni büt- kap›lar›n› kapatt›. Yine Lizbon’da “Carris” tramvay ve otobüslerinin %70’i çal›flmad›. Deniz ve hava ulafl›m› ise tamamen durdu. Di¤er flehirlerde de çeyi kabul etti. Bu karar üzerine Yunanistan’dan iflçi ve emekçiler 15 Aral›k’ta genel durum Lizbon’dan pek farkl› de¤ildi. Ancak özellefltirilen toplu ulafl›m firgreve gitti. Bu, 2008 krizinden sonra Yunanistan’da düzenlenen yedinci malar›nda greve kat›l›m nispeten daha düflük oldu. Grevden en çok etkilen ulafl›m sektörünün yan›s›ra; ilkö¤retim, lise ve genel grevdi. Hayat, Yunanistan’da yedinci kez durdu ve demiryollar›, havaalanlar› çal›flmaz oldu, otobüs ve vapur seferleri durdu, okullar kapand›, üniversitelerin ço¤unda e¤itime 1 gün ara verildi. Hastanelerde ise yaln›zca acil servisler çal›flt›. hastaneler hizmet vermedi. Bunlar›n d›fl›nda postahaneler (CTT) ve kamu bankas› CGD’de de gre40 bin kiflinin kat›ld›¤› protesto gösterilerinde Yunan halk› polisle çat›flt›. ve kat›l›m yüksekti. Özel sektördeyse, ülkenin en önemli fabrikas› olan ‹ngiltere: ‹ngiltere hükümetinin bütçe a盤›n› kapatmak için Kas›m ay› 3.000’den fazla iflçinin çal›flt›¤› Volkswagen Autoeuropa fabrikas›nda grebafl›nda e¤itim harçlar›na yapt›¤› zamlar on binlerce ö¤renciyi Londra so- ve kat›l›m %90’› bulunca üretim tamamen durdu. Ayr›ca pek çok çimento, kaklar›na döktü. Hükümetin, ortalama 3 bin sterlin olan yüksekö¤renim demir-çelik, cam, tekstil ve g›da fabrikas›nda üretim 24 saat boyunca yaharçlar›n› 9 bin sterline kadar yükseltmeyi ve üniversitelerin bütçesinde p›lmad›. ‹ki konfederasyon en son 1988 y›l›nda flu anki cumhurbaflkan› Cayüzde 40 oran›nda kesinti yapmay› planlad›¤› yasa tasar›s› 9 Aral›k’ta ya- vaco Silva’n›n baflbakanl›k yapt›¤› hükümete karfl› ortak genel grev düzenlemifllerdi. O tarihten sonra UGT hiçbir genel greve kat›lmam›flt›. 24 Kap›lan oylamada meclisten geçti. 2012’de yürürlü¤e girmesi planlanan zamlar, ilk olarak 10 Kas›m günü s›m’dan önceki son genel grev ise CGTP taraf›ndan 30 May›s 2007’de düUlusal Ö¤renci Sendikas› (NUS) ile Üniversite ve Kolej Sendikas› zenlenmifl, greve 1 buçuk milyon iflçi kat›lm›flt›. 24 Kas›m’daki grevin ard›ndan gücünü iyice kaybeden Sosyalist Parti (UCU)’n›n düzenledi¤i ve yaklafl›k 52 bin ö¤renci ve e¤itimcinin kat›ld›¤› bir eylemle Londra’da protesto edildi. Muhafazakâr Partinin Millbank’taki bi- az›nl›k hükümetinin ömrünü tamamlayamadan erken seçime gidilece¤ine nas›n› iflgal eden ö¤renciler burada polis sald›r›s›na u¤rad› ve 50 eylemci kesin gözüyle bak›l›yor. Son anketlere göre partiye olan destek yüzde yirgözalt›na al›nd›. ‹ki hafta sonra Londra’da düzenlenen ikinci protesto eyle- milere kadar gerilemifl görünüyor. mine 25 bin kifli kat›ld›. Eylemler Londra s›n›rlar›n› aflt› ve Manchester, Li‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nin Sözü: 10 milyon nüfusu olan Portekiz’de 3 milyon iflçi ve verpool, Brigton ve Bristol’da da binlerce ö¤rencinin kat›ld›¤› protesto gösterileri düzenlendi. Birçok üniversite ö¤renciler taraf›ndan iflgal edildi. emekçinin kat›ld›¤› bu eylem, bizim sendika konfederasyonlar›n›n düzenledi¤i ge‹ngiliz medyas› bu eylemleri küçük bir az›nl›¤›n düzenledi¤i “fliddet gös- nel grev karikatürleriyle (26 May›s 2010 eyleminde oldu¤u türden) karfl›laflt›r›ld›¤›nterileri” olarak yans›tt›. Eylemi düzenleyen sendika yöneticilerinin ise iflgal- da genel grevin ne olup ne olmad›¤›n› bize göstermelidir. Aradaki fark›n nedeni ler bafllad›ktan sonra burjuva bas›n› ve medyan›n karalamalar›na paralel Portekiz’de iflçilerin büyük ço¤unlu¤unun örgütlü olmas› ve oradaki sendikalar›n biaç›klamalar yapmalar› dikkat çekti. zimkilerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda gerçek sendika olmas›nda aranmal›d›r. ‹talya: ‹talya’da e¤itime ayr›lan bütçede 9 milyar Euro’luk kesintiye gi- 6 "Devrimler tarihin lokomotifleridir." (Marx) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ S›n›f ve Politika S›n›f Mücadelesinde Yeni Aray›fl Ve Yönelifller Pratik Örgütçü Çabalar›m›zla Bu Yolda Neler Yapmal›y›z? “Sol Cenahta” iflçi s›n›f›na dayal› tüm çal›flmalarda yeni aray›fl ve yönelifllerin yafland›¤› gözlemleniyor. Bu olguyu her siyasî e¤ilim kendi ideolojik, politik ve örgütsel konumuna göre alg›lay›p de¤erlendiriyor. Tutarl› ‹flçi-Kitle çal›flmalar›na büyük de¤er veren ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in çal›flanlar› olarak bizlere deneyimlerimizin uzant›s›nda bu aray›fl ve yönelifllere nas›l bakt›¤›m›z› soranlar giderek art›yor. Yeni kadrolar Gazete Büro’muzu ziyaret ediyor. Tan›flmak ve tart›flmak ihtiyac›n› duyuyor. ‹flçi ve Gençlikten oluflan kadrolar genellikle de flu sorular› yöneltiyor ve ikna edici cevaplar›n› ar›yorlar: K “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal ve Sendikal Birli¤i” davas›n› neden yaln›zca ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in çal›flanlar› dillendiriyor? K ‹zmir, Kocaeli, Gebze gibi il ve ilçeler baflta olmak üzere iflçi s›n›f›n›n taban›ndaki ilerici inisiyatiflerini kullanarak gerçeklefltirdi¤i grev, direnifl, iflyeri iflgali, yürüyüfl, bas›n aç›klamas› vb. eylemler neden yeterince sahiplenilmiyor ve etkili olam›yor? K ‹flçi s›n›f›n›n siyasal birli¤i mücadelesi baflar›ya ulaflt›r›lmadan iflçi s›n›f›n›n sendikal birli¤i mücadelesi için çeflitli ve çok yönlü ifltiflari toplant›lar, kurultaylar düzenleniyor. Bu türden etkinliklerde “Dar grup kültü” ile konu ve sorunlar›m›za yaklaflanlar da ifllevsiz kald›klar›n›n bilincinde olarak “birlik” telaffuz ediyor?! Hâkim gerici s›n›flar ise ellerindeki iktidar gücüyle iflçi s›n›f›n› kendi burjuva politikas› içinde tutmak ve politikas›zlaflt›rmak, sendikas›zlaflt›rmak için “rahatl›kla” sald›r›ya geçiyor. ‹flten ç›karma tehditleri art›yor. “Sol Cenah›m›z” politikada etkisizlefltirilmifl durumda. “Devlet Sendikas›” konumlar›yla sendika bürokrasisi de sistemle uzlafl›yor. Devrimci ve Marksist Sol Kadrolar bu durumu dönüfltürebilmek için nas›l bir inisiyatif gelifltirmelidir? K Fabrikalarda ve tabandaki kararl› ve militan iflçilerin bölünmesinden baflka bir fley getirmeyen “sol” örgütsel rekabetler nas›l afl›lmal›d›r? K Marksizmi ö¤renmek istiyoruz. Marksist oldu¤unu söyleyen örgüt / partiler habire “Marksist Bilimler Akademisi” ad› alt›ndaki çabalar›yla iflçi ve gençleri Marksizm d›fl› öznel e¤itim çal›flmalar›na göre biçimlendirmeye çal›fl›yor. Örgütlenmesinde Kürt Ulusal Hareketi’nin katk›s› ile kurulan “Özgür Üniversite”nin bu y›lki aç›l›fl›nda Fikret Baflkaya da Marksizmi ö¤retme merak›na girdi! Yap›lan ilk toplant›da Ekim Devrimi’ne, Sovyetler Birli¤i deneyimine, Marksizm-Leninizm’e, Bolflevik Partisi’ne, Komünist Enternasyonal’e ve gelene¤imize sald›rmakla söze bafllad›. Fikret Baflkaya Troçkizm, Anarflizm zehrine bulaflm›fl “yoldafllar›yla” Sovyet ve Stalin düflmanl›¤›na endeksli bir “Marksizm” anlay›fl› ile ne yapmak istiyor? Sosyalizmden haberli bu insanlar›n bu türden sald›r›lar› nas›l bir anlay›flt›r? K “Sol Cenah”›n ayr›fl›p bütünleflemedi¤i, ‹flçi S›n›f› Partisi(‹SP)’nin oluflturulup iflbafl› yapamad›¤› koflullarda, baflta ‹flçi S›n›f› Hareketi olmak üzere, emekçi halk hareketleri ve öteki sosyal muhalefet dinamiklerinin mücadelesi asla baflar›ya ulaflamaz ve darbe al›r. K ‹SP’nin oluflturulup alternatif politikalar üretemedi¤i koflullarda sa¤l› “sol”lu burjuva partilerinin iflçi ve emekçi halklar düflman› politikalar› ne geriletilebilinir ne de afl›labilinir. K “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal ve Sendikal Birli¤i” davas›n› yaln›zca ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in çal›flanlar› dile getirmekle kalm›yor, SORUN Polemik Dergi’miz ile bu yolda üretilmifl tüm kitaplar›m›zda da konu ›srarla ve sürekli biçimlerde gündeme tafl›nmaktad›r. ‹flin bir yan›; bu hayatî ve can al›c› sorunumuzu canl› tutmakta, gündemden düflürmemektir. Di¤er yan› ise bu sorunumuzu ilerici, demokrat, devrimci, sosyalist ve Marksist cenah›m›za kabul ettirmeye çal›flmakt›r. Desen: Avni Memedo¤lu Pratik örgütçü çabalar›m›zla bu yolda neler yapmal›y›z? 1.) Konuya duyarl› tüm ilerici güçleri, tüm namuslu ve ilkeli insanlar›m›z› politika sahnesinde eksikli¤i hissedilen ‹SP’nin oluflturulmas› mücadelesine kazanmaya, 2.) Mevcut “sol” siyasal ve sendikal anlay›fllar›n yeterince s›nan›p denendi¤ini, ifllevsiz duruma düfltüklerinin nedenlerini ve nas›l afl›lmas› gerekti¤ini Devrimci ve Marksist Sol Kadrolara kabul ettirmeye, 3.) Bu yolda yap›lan ideolojik, politik ve örgütsel çal›flmalar›n iflçi s›n›f›n›n en ileri ve militan kadrolar›na tafl›nmas›na ve onlar›n öncülük yapmas›na, 4.) ‹lerici, Demokrat, Devrimci, Sosyalist ve Komünist iddial› birey, grup, çevre ve örgütlerle yara- t›c› diyaloga girilmesinin iklim ve altyap›s›n›n oluflturulmas›na, 5.) Farkl› ülkelerin devrimci pratiklerini ithal, taklit ya da yaflad›¤›m›z co¤rafyaya tafl›mak yerine, somut durumun somut tahlilini yaparak, kendi yerli sentezimizi üreterek, tutarl›-somut-amaçl› bir iktidar -siyasal-sosyal devrim- projesini haz›rlamaya, 6.) Tutarl›-somut-amaçl› bir demokrasi mücadelesi ile iktidar mücadelesini atbafl› götürmek ve anlaml› k›lmak için; hayat ve mücadelenin asla do¤rulamad›¤› örgüt / partiler yerine TEK PART‹TEK SEND‹KA-TEK GENÇL‹K ÖRGÜTÜ’ne neden ihtiyaç duyuldu¤unun bilince tafl›nmas›na, 7.) Kadrolar aras› iletiflim ve yarat›c› diyaloglar› gelifltirerek, çeflitli istiflarî toplant›lar yaparak, “Devrimci Oturum” disiplinleri kazanarak, bu türden hayatî sorunlar›m›z› olmas› gereken yerde tart›flmaya ve sonuçlar›na katlanmaya, 8.) Politika sahnesinde eksikli¤i hissedilen Komünistlerin Birli¤i gibi son derece yak›c› sorunumuza acil ve köklü bir çözüm yöntemi üretilmeden, “örgütler anarflisine” dönüflmüfl “Dar grup kültü” y›k›lmadan, iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i davas›n›n asla çözülemeyece¤i bilincini yükseltilmeye, 9.) Parti ve Partileflme Sorunlar›n› atlayarak sosyalizm ad›na(!) yap›lan tüm vekaletsiz giriflimlerle bilim ve ak›ld›fl› tart›flmalar›n burjuvazinin iflini kolaylaflt›rd›¤›n› ö¤retmeye, 10.) Parti, Birlik, ‹ktidar-Devrim projesi olan ve bu yolda çaba gösteren kadrolar› seferber edip kurmayl›k görevini yerine getirecek bir PART‹ oluflturulmadan yap›lan e¤itim, taktik, cephe, platform, ittifak, ifl ve güç birli¤i çabalar› sosyal pratikte s›nan›p denendi¤i üzere ifllevsiz olmufltur. Devrimci Hareket’imizin bu türden sorunlar›na çözüm yöntemi üretilmesi ‹SP’nin oluflturulmas› flart›na ba¤l› oldu¤u gerçe¤inin kabulü ve bu yoldaki çabalar›n daha da gelifltirilmesine, 11.) Büyük bir susuzlukla Marksizmi ö¤renmeye çal›flan iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›z›n, ilerici gençli¤imizin Devrimci ve Marksist e¤itimi ifl ve üretim içinde, örgütsel güvencesine kavuflturulmufl, ‹SP’nin disipliniyle oluflturulmufl, Bilimler Akademisi, Enstitü ve Bilim Kurullar›’nca haz›rlanm›fl programlar uzant›s›nda yap›labilece¤inin bilince ç›kar›lmas›na, 12.) S›n›fs›z parti, s›n›fs›z sendika, s›n›fs›z edebiyat, sanat, estetik anlay›fllar›n›n y›k›labilmesinin ancak; bilim-politika-sanat-estetik-etik bütünselli¤i içerisinde mücadele verilerek gerçekleflebilece¤inin bilince ç›kar›lmas›na çal›flmal›y›z. Yerel, ulusal, sosyal, s›n›fsal ve evrensel kurtuluflumuzun yolu buradan geçmektedir. Devrimci ve Komünist isek, baflkaca bir umar›m›z yoktur. S›rr› Öztürk Eylemdeki Sloganlar›n Dili S›n›f mücadelesine, olay ve olgulara bilimsel yöntemle bakanlar iflçi s›n›f›n›n nitelik ve nicelikçe h›zla geliflip güçlendi¤ini görebilmektedir. Hele yönü proletaryaya dönük olan Devrimciler ve Marksistler aç›s›ndan bu olgu ayr›nt›l› önemsenmeli ve iflçi s›n›f›n›n siyasal ve sendikal birli¤i konusu üzerinde yeniden düflünmelidirler. Henüz tam olarak sosyal kurtuluflunu göremeyen iflçiler kendili¤inden de olsa bu sese kulak vermekte ve baz› ad›mlar atmaya aday olduklar›n› göstermektedirler. Kendili¤indenlik yerine kendisi için s›n›f olma bilinci kazand›¤›nda iflçi s›n›f› harikalar yaratmaya aday oldu¤unu tarihselden-güncele tüm süreçlerde göstermifl ve kan›tlam›flt›r. Örnek mi gerekiyor? ‹flte anlaml› bir örnek: Türk-‹fl’e ba¤l› Hava-‹fl Sendikas› taban›nda “Gökkufla¤› Hareketi” ad›yla sendika bürokrasisine karfl› önemli ve anlaml› bir iflçi inisiyatifi hareketi örgütlendi. Kimi “sol” geçinen sendika bürokratlar›n› ve sistemi elefltiren “Gökkufla¤› Hareketi” Hava-‹fl Sendikas› kongresinde kendi adaylar›n› destekledi ve yönetimi k›l pay› yine sendika bürokratlar›na kapt›rd›. Bu hareketin temel slogan› ise flöyleydi: “Yaflas›n S›n›f Kardeflli¤i, Yaflas›n Akl›n Kardeflli¤i!..” ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nin Sözü: S›n›fl› ve sömürücü toplumlarda “S›n›f Kardeflli¤i, Ak›l Kardeflli¤i” ancak iflçi s›n›f›n›n siyasal ve sendikal birli¤i gerçeklefltirildi¤inde anlaml› olacakt›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ "‹ktidar için mücadelesinde, iflçi s›n›f›n›n tek silah›, örgütüdür." (Lenin) 7 ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ ‹flçi Haklar› ‹flçilik-‹flsizlik-Güvencesizlik Sorunu ‹flsizlik, pahal›l›k emperyalist-kapitalist yönelimli politikalar›n ürünüdür. Konuflma lisan›m›z Türkçedeki kimi sözcükler ya efl anlaml› ya da ikizdirler. Do¤ru-E¤ri, ‹yi-Kötü, Soru-Cevap, Mal-Mülk ve benzerleri gibi ‹flçi‹flsiz sözcükleri de ikiz ifadeleri olan sözcüklerdendir. ‹flsizlik sorunu kapitalist sistemin do¤as›nda bulunan önemli bir sorundur. Kapitalist sistem iflsizlik sorununa asla bir çözüm getiremez. Daha tam olarak ifade edilecekse; kapitalizm üretim iliflkilerini, üretici güçlerin geliflimini, tam istihdam› geriletip körelten bir sistemdir. Art›-de¤er sömürüsüne dayal› olan kapitalizmde iflsizlik sorununun çözülmesi bir yana iyi kötü bir ifl bulmufl olanlar›n sendikal ve siyasal alanda demokratik haklar›n› kullanmamalar› için “yedek ifl rezervini” haz›rlayarak bunu iflçiler üzerinde bir bask› ve tehdit unsuru olarak kullanmaktad›r. Kimileri taraf›ndan “Demokrasi flampiyonu” olarak tan›t›lan ya da “Kürt Sorunu’na çözüm getirece¤i” san›lan Turgut Özal özellikle de Kürt ‹llerinden 4-5 milyon insan›m›z›n büyük flehirlere göçe zorlanmas›yla “Kürt Sorunu ile Kürdistan Sorunu’nun çözülece¤ini” söylemiflti. Bugün baflta ‹stanbul, Ankara, Kocaeli, ‹zmir, Bursa, Mersin, Adana illeri olmak üzere göçe zorlanan tüm illerde hayat ve ekmek kavgas› veren Kürt kökenli iflsizler kapitalizmin “yedek ifl rezervini” oluflturmaktad›r. Turgut Özal Devlet Planlama Teflkilat›’nda, MESS’te, 24 Ocak 1980 kararlar›n›n al›nmas›nda ve uygulanmas›nda, ANAP liderli¤inde ve Cumhurbaflkanl›¤› görevlerinde uluslarötesi tekelci sermayenin “yüksek” ç›karlar›n› korumakla görevli bir memuru, iflçi ve emekçi halklar›n düflman› bir burjuva politikac›s›yd›. Cumhuriyet rejiminin tarihi “devlet eliyle burjuva yetifltirme”, iflçi s›n›f›n›n haklar›n› gaspetme, emekçi halklar› inkâr-imha-asimilasyon politikalar›yla sömürüp ezme örnekleriyle doludur. Yak›n tarihimizdeki iktidarlarda rol alan Menderes-Bayar, Demirel, ‹nönü, Ecevit, Bahçeli, Y›lmaz, Erbakan, Çiller türünden politikac›lar da uluslarötesi tekelci sermayenin ç›karlar›n› gözeten NATO’cu partilerinin liderleri olarak benzer politikalar› yürütmüfllerdi. ‹flsizlik, pahal›l›k emperyalist-kapitalist yönelimli politikalar›n ürünüdür. Metropol kentlerdeki varofllara yerleflen iflsizler ordusu, iflçi s›n›f›n›n siyasal ve sendikal birli¤i davas› için aya¤a kalkan, sendikal› olmak için direnifle geçen, gaspedilen haklar› için mücadele eden, hak arayan iflçiler üzerinde en büyük bir tehdittir. Patronlar demokratik ve ekonomik haklar›n› talep eden ifl bulabilmifl iflçileri “yedek ifl rezervine” -iflsizler ordusuna- güvendikleri için rahatl›kla tehdit edebilmektedir. AKP iktidar›n›n iflsizlik sorunu ile iflsizlerin say›s›n› yans›tan rakamlar› aldat›c›d›r. AKP iktidar› kendinden önceki burjuva iktidarlar›na tafl ç›kart›rcas›na iflçi düflman› bir iktidar oldu¤unu, tekelci sermayenin ç›karlar›n› gözetti¤ini kan›tlam›flt›r. ‹flsizlik oranlar›n› yans›tan rakamlarla hakikî iflsizlerin hesaplanmas›nda son derece yan›lt›c› yöntemler uygulanmaktad›r. Resmî rakamlara göre iflsizlik oran›; 2008’de % 15.8, 2009’da % 14, 2010’da % 13.4 olarak ilan edilmifltir. Her y›l ifl ve ekmek isteyen bir milyonu aflk›n genç emekçilerin % 25.3’ü iflsizdir. ‹flsizlik sigortas› uygulamalar› son derece s›n›rl›d›r. ‹flçilerin iflten ç›kar›lmas› tehlikesi ile iflsizlerin ifl bulamama korkusuyla iflçi s›n›f› maddî, manevî ve psikolojik bask› ve tehdit alt›ndad›r. Avrupa Birli¤i ülkelerinden ‹spanya, Portekiz, ‹talya, Yunanistan, Fransa, Almanya, ‹ngiltere baflta olmak üzere tüm AB ülkelerinde oldu¤u gibi uluslarötesi tekelci sermayenin hegemonyas›ndaki tüm kapitalist ülkelerde ‹flsizlik-Güvencesizlik-Kazan›lm›fl Haklar›n Geri Al›nmas›-Bask›-Sömürü sorunlar› çerçevesinde kütlesel eylemler gerçeklefltirilmektedir. Emperyalist-kapitalizmin art›-de¤er sömürüsüne, hegemonlar›n eflitsiz, adaletsiz, hukuksuz, özgürlüksüz sistemine karfl› kitleler hakl› talepleriyle aya¤a kalkm›flt›r. Yaflad›¤›m›z topraklarda da iflçiler, emekçiler, iflsizler, gençler, emekliler, hakikî ayd›nlar sistemin “rahatl›kla” uygulayageldi¤i bask› ve tehditlerine karfl› soka¤› denemektedir. Hakl› talepleriyle eyleme geçen, sistemi sorgulayarak protesto eden kütlesel ç›k›fllara kurmayl›k görevini yerine getirecek donan›ml› bir örgütsel güvencemiz ise henüz oluflturulamam›flt›r. ‹flçi s›n›f› ve emekçiler siyasal ve sendikal güvencelerinden yoksundur. ‹flçi-Kitle, Köylü-Kitle ve Gençlik-Kitle çal›flmalar›na kurmayl›k yapacak örgütsel güvencelerimizi üretemedi¤imiz süreçlerde hakl› taleplerimizin darbe almas› da kolaylaflmaktad›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ 8 Direnifllerden UPS ‹flçileri “Direnifle Devam” Diyor Sendikal› olduklar› için iflten ç›kar›lan Mahmutbey UPS da¤›t›m merkezi iflçileri 22 Aral›kta direnifllerinin 232. gününü doldurdular. TÜMT‹S fiube Baflkan› Çayan Dursun, Uluslararas› Tafl›ma ‹flçileri Federasyonu’nun 16 Aral›k Küresel Eylemi öncesinde UPS’nin görüflme talep etti¤ini ve bu nedenle eylemin ertelendi¤ini ancak görüflmelerin henüz bafllamad›¤›n› söyledi. UPS bundan önceki küresel eylem kararlar› ard›ndan da görüflme talep etmifl, sendika ile flirket aras›ndaki diyalog artm›fl; ama bu görüflmelerden olumlu bir netice al›namam›flt›. Dursun ayr›ca, UPS’de çal›flan C‹P tafleron iflçilerinin davas›n›n henüz sonuçlanmad›¤›n›, patronun tafleron iflçilerini geri almak istemedi¤ini, k›dem, ihbar ve sendika tazminatlar›n› vermeyi kabul etti¤ini; ama sendikan›n kadrolu, tafleron ay›rmadan bütün iflçilerin ifle geri al›nmas›n› talep etti¤ini belirtti. Yap›lan tüm görüflmelerde iflçilerin de temsilcileriyle kat›lmak için talepte bulunduklar›n›, ancak görüflmelerin flimdilik sendika merkezince yürütüldü¤ünü de ekledi. Sendikan›n direniflteki iflçilere gerekli maddi yard›m› sundu¤unu söyledi. Kurtköy UPS’de, akflam vardiyas›nda çal›flan iflçilerin, direniflteki arkadafllar›ndan örnek alarak uzun çal›flma saatlerine tepki gösterdi¤i, sekiz saatten fazla çal›flmama karar› ald›¤› o bölgede direniflte bulunan iflçilerce aktar›l›rken, bu karar›n Mahmutbey’de hiç uygulanamad›¤› belirtildi. ‹flçiler, Mahmutbey’deki direnifl çad›r›na devrimci ve demokratik örgütlerden deste¤in bafltaki kadar olmad›¤›n› belirttiler. Bir iflçi, deste¤e gelen devrimci gruplardan, partilerden söz ederken flöyle bir yorum yapt›: “Sürekli ‘arkan›zday›z,’ diyorlar, hep arkam›zdas›n›z, bir kere de biz geçelim arkaya. Siz bizim önümüzde durun.” Bir baflka iflçi, çal›fl›rken iflverenin talimat› üzerine 500 kiloluk bant tafl›mak zorunda kald›klar›n› ve band›n üzerine düflerek ifl kazas› geçirmesine neden oldu¤unu, raporlu oldu¤u sürede iflten ç›kar›ld›¤›n› anlatt›. ‹fl kazas› geçirdiklerinde ambulansla de¤il, karga tulumba bir araca konularak hastaneye götürüldüklerini, yanlar›nda hep bir müdür oldu¤u için doktor taraf›ndan umursamazca muayene edildiklerini de ekledi. ‹flçiler, kaza geçirdiklerinde hep ayn› doktora gittiklerini ve o doktorun muhtemelen flirketle anlaflmal› oldu¤unu belirttiler. UPS’deki ücret kesintileriyle ilgili konuflan bir iflçi, 1 gün ifle gelmeyince 2 günlük ücretlerinin kesildi¤ini söyledi. Daha önce iflyerinde emekli asker ve polislerin güvenlik flefi olarak çal›flt›¤› bilgisini veren bir di¤er iflçi ise birkaç kez tuvalete gitse “saat bafl› tuvalete gidilmez” diye uyar› ald›¤›n›, bir gün dayanamayan bir arkadafllar›n›n asker emeklisi güvenlikçiye “madem tuvalete gitmek yasak, o zaman bez getirin de alt›m›za ba¤lay›n” dedi¤ini aktard›. ‹flçiler d›flar›dayken, bir otobüs dolusu geçici iflçi polis korumas›yla binaya sokuldu. Direniflteki iflçiler hemen otobüsün yoluna ç›k›p slogan atmaya bafllad›lar. UPS’nin en hareketli ve en yo¤un aktarma merkezi olan Mahmutbey’deki iflin aksamamas› için sürekli d›flar›dan iflçi getirmesini protesto ettiler. Direnifle devam edeceklerini belirten iflçiler, burada kazan›rlarsa her yerde kazanacaklar›n› bildiklerini söylediler. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ "Ancak insanlar›n tümü, tüm insanlar için üretiyorsa, insanlar›n tümü özgür olur." (Bertolt Brecht) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Politik-Ekonomi Vergi Bar›fl›: Sermayeyle Bar›fl, ‹flçiyle Savafl Geçti¤imiz Kas›m ay› içinde, Devlet Bakan› Ali Babacan “halka” bayram hediyesini aç›klad›. Hükümet, vergi ve sosyal güvenlik primi borcu bulunanlar›n borçlar›n› yeniden yap›land›raca¤›n› ve gecikme cezalar›n›n silece¤ini ilan etti. “Cumhuriyet tarihinin en kapsaml› vergi bar›fl›” olarak nitelendirilen bu ad›m, baflta oda baflkanlar› olmak üzere sermaye çevreleri taraf›ndan alk›flland›. Toplam 120 milyar TL’ye ulaflan bir borcun ödenebilir hale geldi¤i, bunun 50-60 milyarl›k k›sm›n›n tahsil edilmesinin beklendi¤i telaffuz edildi. Afla¤› yukar› devletin bir y›ll›k bütün gelir vergisi tahsilat›na eflit olan bu 50-60 milyarl›k tahsilat›n ne kadar hayali oldu¤u, uygulamada görülecektir. Devlet taraf›ndan bundan önce at›lan bu tür ad›mlar›n hepsi, “bir daha yap›lmayacak, en son” vergi aff› olarak ortaya at›lm›fl, fakat hepsi hüsranla sonuçland›¤› için birkaç y›l içinde yenileri gündeme gelmiflti. 120 milyara ulaflt›¤› ifade edilen vergi borcu, devletin geçen y›l flirketlerden tahsil etti¤i kurumlar vergisinin neredeyse 6 kat› ediyor… Bu borç her y›l giderek art›yor, çünkü her y›l ödenmesi gereken verginin artmas›yla birlikte, bunun ödenmeyen k›sm› da art›yor. Gelir ‹daresi Baflkanl›¤›’n›n 2009 y›l› verilerine göre, ödenmesi gereken kurumlar vergisi 24 milyar›n üzerindeyken, bunun 4 milyara yak›n›, yani yaklafl›k alt›da biri ödenmemifltir. Zaten ücretli çal›flanlar›n ödedi¤i toplam vergiden daha az vergi yüklenen flirketler, bunun da her y›l önemli bir k›sm›n› ödemiyorlar. Ücretli çal›flan iflçi ve memurlar, her y›l ödenen toplam gelir vergisinin yaklafl›k yar›s›n› ödüyorlar, ücretlilere yüklenen vergi, flirketlerin ödedi¤i kurumlar vergisi toplam›ndan fazlad›r. Üstelik, ücretli çal›flanlar›n vergi borcu bulunamaz, çünkü onlar›n ödemeleri gereken vergi, daha ceplerine girmeden, kaynakta kesilmekte devlete aktar›lmaktad›r (ya da afla¤›da bahsedece¤imiz gibi aktar›lmas› beklenmektedir). Vergi aff› gündeme getirildi¤inde, bu gerçek, CHP’li burjuva muhalefeti taraf›n- dan da dile getirilemedi ve hükümetin vergi aff›na karfl› “vergisini düzenli ödeyenlere de indirim yap›ls›n” önerisi, sadece vergi borcu bulunmayan irili ufakl› çeflitli sermaye kesimlerini kapsayan c›l›z bir muhalefet olarak kald›. Sonuçta, devlet ortaya att›¤› yeni “vergi bar›fl›” projesiyle flu gerçe¤i bir kez daha ifade etmifl oldu: “Sermaye vergisini ödemekte ya da ödememekte serbesttir, istedi¤i zaman öder, istemedi¤i zaman ödemez.” Gelir ‹daresi Baflkanl›¤›’n›n verileri incelendi¤inde, bir baflka gerçek daha göze çarp›yor. Ücretlilerden kesilen, ve devlete ödenmesi gereken tutarla, devletin gerçekten tahsil etti¤i tutar aras›nda da bü- yük bir fark var. Bunun anlam›, devlet ad›na vergi tahsildarl›¤› yapmalar› beklenen flirketlerin, çal›flanlar›n ücretlerinden kestikleri bu vergilerin bir bölümünü devlete aktarmad›klar›d›r. Yasa tasla¤›nda, devlete aktar›lmayan bu borç da yeniden yap›land›rma kapsam›na al›nmaktad›r. Yani, sermaye, “yaln›z kendi vergisini de¤il, devlet ad›na ücretlilerden kesti¤i vergiyi de devlete istedi¤i zaman ödemekte, istemedi¤i zaman ödememektedir.” ‹flçilerin vergisinin, daha ceplerine girmeden, flirketler taraf›ndan kesilip devlete aktar›lmas›, bir yandan, sanki bu vergiyi flirketler ödüyormufl gibi bir görüntü yaratmaktad›r. Bu, iflçinin paras›n›n bir bölümüdür, ama sermayenin sözcüleri, bunun kendileri üzerindeki bir vergi yükü oldu¤unu iddia etmektedirler. Böylece çal›flanlar›n vergisinde herhangi bir indirim yap›lmas› halinde, bu indirimi kendi ceplerine atmak için haz›rl›k yapmaktad›rlar. Di¤er yandan, vergi ödemesindeki bu flekil farkl›l›¤›, sermayenin elinde politik bir güce dönüflmektedir. Devlet, gelir elde etmek için sürekli sermayeyle bar›fl arayan, onu vergi ödemeye ikna etmeye çal›flan taraf konumundad›r. ‹pler, sermayenin elindedir. Ödedikleri vergi üzerinde hiçbir kontrolü bulunmayan iflçiler içinse, vergilerini peflin peflin ödemenin “ödülünün” ne oldu¤u, “vergi bar›fl›” için ç›kar›lan torba yasada yer alan, kendileriyle ilgili baz› maddelerde görülebilir: Sosyal Güvenlik Kanunu’nda, asgari ücret için yafl s›n›r› 16’dan 18’e çekiliyor. 165 sayfal›k yasa metninin tüm laf kalabal›¤› aras›ndaki bir cümlecikle, Sosyal Güvenlik Kanunu’nda yer alan; “16 yafl›ndan büyük iflçiler için belirlenen bir ayl›k brüt ücret” tan›m›ndaki 16 ifadesi 18 yap›lmaktad›r. Böylece, 16 yafl›n alt›ndaki iflçiler için belirlenen düflük asgari ücretin, 18 yafl›n alt›ndakilere uygulanmas› için yasal zemin oluflturulmaktad›r. ‹flsizlik fonunda biriken paran›n %30’unun, dahas› bakanlar kurulu uygun görürse %50’sinin, “‹stihdam› art›rmaya yönelik politika ve tedbirleri uygulamak, iflgücünün istihdam edilebilirli¤ini art›rmak ... istihdam› koruyucu di¤er tedbirleri almak ...” gibi amaçlarla kullan›labilece¤i yasalaflt›r›lmaktad›r. Her yöne çekilebilecek bu gibi terimler, yeni ifl alanlar› yaratma ad› alt›nda iflsizlik fonunda biriken iflçilerin paras›n›n, kapitalistlere hibe ve kredi olarak kulland›r›lmas›nda dayanak oluflturabilecektir. Turizm sektöründe çal›flanlar için denklefltirme süresi 4 ay olarak uygulanabilece¤i belirtilmekte, böylece turizm sektöründe çal›flan iflçilerin 4 ay köle gibi çal›flt›r›lmalar› kanuna girmektedir. Vergisi cebine girmeden kesilen iflçinin mükafat›, iflte bu flekilde; daha az ücret, daha çok çal›flma, kendi paran›n sermayeye kulland›r›lmas›! Can Atefl Fabrikalardan HEY Tekstil’de ‹flçilerin Durumu HEY Grup olarak bilinen firman›n tekstil sektöründe uzunca bir süredir iflçi olarak çal›flmaktay›m. Firman›n bünyesinde bir çok flirket var: Tekstil, d›fl ticaret, turizm ve biliflim. Firmalar›n sahibi Süreyya S›tk› Befltafl ile Aynur Befltafl s›k s›k renkli bas›nda boy gösteriyorlar. Süreyya Bektafl’›n eski solcu, devrimci oldu¤u söyleniyor ama bugün için tam bir kapitalist. Biz iflçileri sömürerek servetlerine servet kat›yorlar, s›n›f bilinçli iflçilerin bildi¤i art›-de¤er sömürüsünün d›fl›nda bir de maafllar›m›z› 3 y›ld›r -dünyadaki ekonomik krizi de bahane ederek- 1-1,5 ay aksatarak ödüyorlar. Ancak kendileri sürekli yeni yat›r›mlar yap›yor, lüks içinde yafl›yor ve iflçilere ise açl›¤›, yoksullu¤u reva görüyorlar. Türkiye Giyim Sanayicileri Derne¤i Baflkanl›¤› yapm›fl olan Aynur Bektafl, halen TOBB Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i Kad›n Giriflimciler Kurulu Baflkan›. Befltafl, Tv’lere bolca ç›k›p; bu kadar yat›r›m yapt›k, bu kadar iflçi çal›flt›r›yoruz, kriz yok ifllerimiz yo¤un diye do¤rular› ters yüz ederek yalan söylüyorlar. Do¤uda devlet destekli fabrikalar kurarak devletten teflvik primi al›yorlar. Daha önce ve flimdi de örgütlenmeye bafllad›¤›m›zda patronun hemen haberi oluyor, kendi s›n›f kardefllerimiz bilinçsiz iflçiler patronla iflbirli¤ine giderek bizlere ihanet ediyor. S›radan iflçiler iflten ç›kar›lmaktan korkuyorlar, yaflad›klar› deneyimlerde de sendikalar›n iflçileri yeri gelince satan örgütler oldu¤unu gördükleri için örgütlenmeye ço¤u iflçi destek olmuyor, kat›lm›yor. Bizlerin çal›flt›¤› örgütlenmeyi bitiremeseler de çok arkadafllar›m›z› belli aral›klarla iflten ç›kard›lar, ç›kart›lan arkadafllar›m›z mahkemeye verdiler, arkadafllar›m›z mahkemeleri kazand›klar› halde alacaklar›n› alamad›lar. Bu düzende ne kadar hakl› olursak olal›m, haklar›m›z› mahkeme yoluyla kazanm›fl olsak da bu düzenin sahipleri kapitalist burjuvalar bizleri aç b›rakmaya kararl›. Üstelik kendi yasalar›n› bile hiçe sayarak, çal›flan iflçi ve emekçi s›n›flara devlet biziz, bizi y›kmadan haklar›n›z› alamazs›n›z diyorlar. Bir vahfli sömürü düzeni olan kapitalizmi y›kmadan ve s›n›fs›z, sömürüsüz bir düzen olan sosyalizmi kurmadan bu sömürü son bulmayacakt›r. Sol, sosyalist, devrimci güçlerin anlams›z biçimde ayr›flt›¤›, bölündü¤ü ve bir türlü buluflup bütünleflemedi¤i ülkemizde sosyalist, devrimci grup, çevre ve örgütlerin temel ilkeler çerçevesinde iflçi s›n›f› hareketi ile bütünleflerek ‹flçi S›n›f›n›n Siyasal-Sendikal Birli¤i sa¤land›¤› zaman iflçiemekçi s›n›flar›n sosyalizmi kuraca¤›na inan›yorum. Ba¤c›lar’dan Tekstil ‹flçisi ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru "Yarg›ç tarihtir - ve infazc›s› da, proletarya olacakt›r." (Marx) 9 ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Direnifllerden ‹kinci Tekel Direnifli Sona Erdi TEKEL iflçilerinin ikinci defa bafllatt›klar› Tek G›da-‹fl Sendikas› genel merkezi önünde 78 gün devam eden direniflleri, 20 Aral›k’ta bas›n aç›klamas›yla sona erdi. TEKEL iflçisi Metin Arslan’›n yapt›¤› aç›klamada, eylemin sendika bürokrasisinin iflçi düflman› tutumunu teflhir etti¤i, iflçilerin her türlü zorlu¤a gö¤üs gerebilece¤ini ortaya koydu¤u belirtildi. Arslan ayr›ca ad›nda “halk”, “emek”, “komünist”, “iflçi” yazsa bile iflçi s›n›f› mücadelesiyle de¤il sendika bürokrasisi ile iflbirli¤ini tercih eden partileri ve sendikalar› da k›nad›klar›n› söyledi. Tek G›da-‹fl’ten ba¤›ms›z olarak kendi yeni eylem planlar›n› oluflturduklar›n› ve di¤er illerde örgütlendiklerini aç›klad›. Sendikan›n 4. Levent’teki genel merkez binas›nda devam eden direnifl 24 Kas›mda polis ve sendika bürokratlar›n›n sald›r›s›na u¤ram›flt›. Bu olay›n ard›ndan direniflteki iflçilerle gazetemizin yapt›¤› ve internet sitemizde yay›nlanan röportaj› burada da aynen yay›nl›yoruz. 24 Kas›m’da, 4. Levent’teki Tek G›da ‹fl Sendikas› Genel Merkezi önündeki direnifllerine 52 gündür devam eden TEKEL iflçilerine, Mustafa Türkel ve korumalar›n›n küfretmesiyle bafllayan sald›r›ya polisin de destek vermesiyle Metin Arslan adl› TEKEL iflçisi ile ona yard›m etmeye çal›flan ‹SK‹ iflçisi Ercan Ball›o¤lu yaraland›. Polis sendika yöneticilerine destek vermek için önce üç el havaya atefl açt›, ard›ndan da iflçileri döverek gözalt›na almaya çal›flt›. Bu flekilde polis karakoluna götürülen Metin Arslan ve Ercan Ball›o¤lu’yla dayan›flma amac›yla ayn› gün saat 16.00 s›ralar›nda içlerinde E¤itim-Sen, Halk Cephesi, Mücadele Birli¤i, Proleter Devrimci Durufl, K›z›lbayrak gibi çeflitli ilerici ve devrimci kurumlar›n da kat›l›m›yla bir bas›n aç›klamas› yap›ld› ve yaklafl›k 50-60 kiflilik bir kortejle iflçilerin serbest b›rak›lmas› için polis karakoluna yüründü. Çevik Kuvvet polislerinin müdahale tehditleri ve sald›rgan tav›rlar› sonuç vermedi. Polis iflçileri 20 dakika içinde serbest b›rakmak zorunda kald›. TEKEL iflçileri, arkadafllar›na yap›lan sald›r›larla ilgili olarak “Polis arkadafllar›m›z› döverken, Mustafa Türkel, bahçede bu manzaray› izliyordu. Polis sendika binas›na yerleflti. Bizim param›zla al›nan yerde yiyip içip y›kan›yor. Geçti¤imiz haftalarda Orta Anadolu 1, 2 ve 3 No’lu flubelerden bize eylemi sonland›rmam›z için tehdit mesajlar› geldi. Devrimci gruplardan destek görüyoruz. Di¤er illerdeki TEKEL iflçileri destekliyor. Karfl›m›zda ise TKP, EMEP (Evrensel gazetesi) ve Halkevlerinden oluflan ‘Kutsal Üçlü ‹ttifak’ var. Biz onlara öyle diyoruz. Kendilerine sosyalist, komünist diyorlarsa, iflçi s›n›f›n›n yan›nda yer almak zorundalar. Ama onlar hep bizim aleyhimize yaz›yorlar. Evrensel’de hep Türkel’in bize etti¤i laflar var. TKP, 10 kiflilik eylem ‘eylemciktir’ diyor. Türkan Albayrak tek kiflilik eylem yapt› ve kazand›: O da m› ‘eylemcik’ yapt›? Bunlar›n kelle hesab›yla öyle. Ama o tek bafl›na kazand›, biz kaç kifliyiz, niye kazanamayal›m? Ankara’da kalabal›¤› görüp üye kazanmak için tezgâh kurdu bunlar. Hakk›m›z yanacak diye avukatlardan yaz› gelince biz de 4-C’ye imza att›k. Türkel, 4C’nin iptali için bize Anayasa Mahkemesi’ne güvenmemizi söyledi. Öyleyse biz Ankara’da neden 78 gün mücadele ettik? O zaman bizi mahkemeyle kand›rarak çad›rlar›m›z› bize söktürdüler. Dan›fltay’›n o yürütmeyi durdurma karar›n›n hiçbir fleyi çözmedi¤ini sonradan anlad›k.” dediler. Bir iflçi olanlar› “Bunlar (sendikac›lar) bunald›. Haks›zl›klar› iyice meydana ç›kt›. Bize ‘eflk›ya’ diyor. Samsun’da sendika binas› 7 trilyon liraya sat›lm›fl, Mustafa Türkel nerede bu para? Bana eflk›ya diyorsa, orada rahat oturamayacak. Biz geldi¤imizde burada lüks araçlar vard› sendikaya ait, kaç›rd›lar medya görmesin diye. Ankara’da o bir fley yapmad›. Olay› iflçiler tetikledi. Yunanistan’dan ö¤renciler geldi buraya ziyarete. Orada Yunan hükümeti sendikalara Mustafa Türkel’i örnek gösteriyormufl, ‘siz de hükümetle böyle uzlafl›n’ diyerek. Ö¤renciler biz bunu dünyaya yayaca¤›z dediler. TKP bizim yapt›¤›m›za ‘eylemcik’ diyor. Halkevleri ve EMEP de öyle davran›yor. Ben normalde CHP’ye oy veren biriyim. Ama beni buraya CHP getirmedi. Buradan gitmemi istemedi, isteyemez de, hadi bir denesin bakal›m. Ama bunlar önce partilerine üye arkadafllar›m›z› ay›r›p bizi bölmeye çal›flt›lar, sonra da ‘eylemcik’ dediler. Ankara’da bunlar ve Perinçek’in kanal› (Ulusal Kanal) yan›m›zdayd›. fiimdi yoklar. Türkel’in yan›ndalar. Sözde solcular, sözde emekten yanalar. Ama bak›n gerçekten her fleyin emek ürünü oldu¤unu bilen bir kimse böyle demez. Ancak kendisi de baflkas›n›n eme¤iyle geçinen, rahat içinde yaflayan biri ‘eylemcik’ der.” Diye de¤erlendirdi. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nin Sözü: Tüm Türkiye’deki milyonlarca emekçinin deste¤ini alan TEKEL Direnifli’nin yeniden canland›r›lmas› için verilen böyle hakl› bir mücadeleye karfl› sar› sendikac›larla el ele veren “devrimci”, “sosyalist”, hatta “komünist” geçinen sa¤ oportünist parti ve gruplar›n teflvik etti¤i bu türden aç›k ve pervas›zca bir grev k›r›c›l›¤› yapmaya CHP gibi en köklü bir -”sol” maskeli- sermaye partisi bile cesaret edemiyor. CHP’nin yerine getiremedi¤i bu görev iflçilerin “kutsal ittifak” diye and›¤› parti ve gruplara düflüyor. Demek ki burjuva politikas›n›n iflçi s›n›f› içindeki uzant›s› rolünü oynayabilmek için sahte devrimci ya da sahte komünist olmak gerekmektedir. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ 5. sayfadaki “NATO Zirvesi Ve Yalanc› Pehlivanlar” bafll›kl› yaz›n›n devam› nesiyle iflbirlikçi Güney Kore ve Uzak Do¤u’daki di¤er emperyalist güç Japonya ile gerçeklefltirdi¤i ortak tatbikat› (“Keskin K›l›ç”) elefltirdi. 10 Aral›¤a kadar sürece¤i bildirilen tatbikat, 34.100 Japon ve 10.400 Amerikan askeri, 150 uçak, bir uçak gemisi ve 20 savafl gemisinin kat›l›m›yla gerçeklefltirildi ve Güney Kore rejiminin gözlemcileri de kat›ld›. K›sacas› NATO’nun “endifle”leri, Kore ve ‹ran’›n tehdit olarak gösterilmesi, as›l Çin ve Rusya’n›n hedef al›nd›¤›n› bir kere daha gösterdi. Zirve öncesinde Erdo¤an hükümeti, ‹ran tehdit olarak alg›lansa bile ad›n›n gösterilmemesini istedi. 14 Kas›mda bas›na aç›klama yapan Erdo¤an, füze kalkan›n›n Türkiye’ye kurulmas› halinde komutas›n›n da Türkiye’de olmas› gerekti¤ini ileri sürdü. ‹lk konuda, emperyalistlerle iflbirli¤inde daha tecrübeli olan Onur Öymen gibi eski d›fliflleri mensuplar›, zaten hiçbir NATO karar›nda hedef ülke isminin belirtilmedi¤ini söylediler. NATO genel sekreteri Rasmussen, bir Alman gazetesine (Welt Am Sontag) verdi¤i demeçte “Özellikle bir ülkenin ad›n›n an›lmas› flart de¤il. 30’dan fazla ülke balistik füze sistemlerine sahip. Bunlardan baz›lar› Avrupa ve Atlantik bölgesini vurabilecek durumda. Bu bir gerçek, bunun için isimlerinin verilmesi gerekmez” diyerek NATO’nun zaten isim gösterme heveslisi olmad›¤›n›, aksine göstermemenin ifline geldi¤ini aç›klam›fl oldu. ‹ran’›n ad›n›n füze kalkan› için hedef olarak geçmemesi, hedef al›nmayaca¤› ve Türkiye’nin de cephe ülkesi olmayaca¤› anlam›na gelmiyordu. 18 Kas›mda, Amerikan Savunma Bakanl›¤› sözcüsü Geoff Morrell, Erdo¤an’›n füze savunma sistemine ev sahipli¤i yapmakta isteklilik gösterdi¤ini aç›klad›. Türk hükümetinin “komflularla s›f›r sorun” palavras›n›, toplant› sonras›nda, Fransa Cumhurbaflkan› Sarkozy “Tehdit ‹ran’d›r” diye aç›klama yaparak büsbütün bozdu. Zirvenin hemen ard›ndan, Wikileaks adl› internet sitesinde yay›nlanan (veya s›zd›r›lan) ABD diplomatik yaz›flmalar› aras›ndaki 25 fiubat 2010 tarihli belge, Erdo¤an hükümetinin ikiyüzlülü¤ünü iyice ortaya koydu. Buna göre, Türk d›flifllerinden Feridun Sinirlio¤lu, Amerikan elçisine nükleer silah ve füze sahibi bir ‹ran istemediklerini ve Suriye’ye yönelik çabalar›n›n fiam’› ‹ran’›n etkisinden kurtarma amaçl› oldu¤unu, k›sacas› Amerikan ç›- 10 karlar›na hizmet etti¤ini aç›kça itiraf etmektedir. Bu ikiyüzlülü¤ün temeli s›n›fsald›r. Türk sermaye s›n›f›n›n örgütlerinden TOBB Baflkan› R›fat Hisarc›kl›o¤lu, 8 Kas›mda ABD emperyalizmine ba¤l› “düflünce kuruluflu” Franklin Center’›n düzenledi¤i, bakan Babacan’›n da kat›l›m›yla yap›lan toplant›da, ABD-Türkiye ekonomik iliflkilerinin gerilemesini yine Amerikal›lara ‘flikâyet’ etti. Türkiye’nin ABD’ye olan ihracat›n›n toplam ihracat› içindeki pay›n›n 2002’de % 7,3 iken, 2008’de % 4,8’e geriledi¤inden bahsetti. ABD ile stratejik ortakl›¤›n ekonomik temelinin de güçlendirilmesini istedi. ‹ran’›n 8 milyar dolarl›k ticaret hacmiyle Türkiye için önemine de¤indi ve ‹ran’› küresel sisteme kazanman›n yolunun ticaret oldu¤unu belirtti. Amerikal›lara “biz asl›nda sizin tekkenin itiyiz, ondan havlar›z” diyerek dilenmenin kibar yoluydu bu. Komuta konusunda daha önce “füze savunma sistemi Türkiye’de olacaksa, komuta bizde olmal›” diyen Erdo¤an, NATO sözcüsü James Appathurai’nin “komuta Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutan›nda (yani Amerikan generalinde) olacakt›r” diye terslemesinden ve deklarasyonun ard›ndan, 22 Kas›mda büsbütün ayak de¤ifltirip eflekten düflen Nasrettin Hoca misali “biz de zaten komuta NATO’da olsun demifltik” deyiverdi. Ama Erdo¤an’›n ve Türk burjuvazisinin bu kaba güldürüsünden daha önemli olan, Türkiye’de yaflayan herkes için en yaflamsal nokta fludur: NATO deklarasyonunda, füze tehdidinin hedefinin NATO’nun Avrupal› nüfuz bölgesi oldu¤u ve buras›n›n korunmas› gerekti¤i belirtiliyor. Yani savunulmas› gereken esas yer Avrupa oluyor, Türkiye’nin ad› dahi geçmiyor. Türkiye’yi Bat›yla di¤er ülkeler aras›ndaki olas› bir savaflta hedef haline getirecek, sadece bar›fl zaman›nda bulunmalar› bile halk için tehdit olan onlarca nükleer silah›n Türkiye’den çekilmesinden de elbette bahsedilmiyor. Sonuç olarak füzelerin veya radar›n yerlefltirilmesi halinde de, Türkiye yine do¤rudan hedef haline gelecektir. ‹nsanlar›m›z, NATO füzelerine üste para verip gelen füzelere kalkan olacakt›r! "Kapitalizmdeki özgürlük … köle sahipleri için özgürlüktür" (Lenin) Ali Toprak ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ S›n›f ve Politika S›n›f Mücadelesinde Cezaevlerinin Yeri Cezaevleri s›n›f mücadelesinin vazgeçilemez bir bilefleni ve alan›d›r. Kapitalizm; eflitsiz, haks›z, hukuksuz, adaletsiz, özgürlüksüz ve ahlaks›z bir sistemdir. S›n›fl› toplumlardaki cezaevleri önemli sorunlar›m›zdan biri olarak gündemi iflgal ediyor. “Cezaevi”, “Ceza”, “Hukuk”, “Suç” ve “Suçlu” kavramlar›na burjuvazinin yükledi¤i anlamlara göre de¤il, bu vahfli kapitalist sistemden çok büyük zarar gören iflçi ve emekçilerin sosyal kurtuluflu penceresinden bak›lmas›n› daha do¤ru buluyoruz. Kapitalist sistemde, halk deyimiyle “avantalar ve ya¤malar düzeninde”, büyük h›rs›zlar›n vukuat›n› gizlemek ve halka flirin göstermek için daima küçük h›rs›zl›klarla öteki adli suçlar›n cezaland›r›ld›¤› topluma anlat›l›r. Cezaevlerindeki tüm adli tutuklu ve hükümlülerin iflledi¤i “suçlar” ve “suçlular” asl›nda onlar›n de¤il, sistemin suçudur. Cezaevlerinde bulunan ve kapitalist anarfliyi sorgulay›p aflmak için mücadele eden ilerici-devrimci-sosyalist ve Marksist kadrolar da bizim bak›fl aç›m›za göre asla suçlu de¤ildir. Çünkü onlar (çeflitli ideolojik-politik-örgütsel farkl›l›klar›m›za ra¤men) nihai amaç olarak; s›n›fs›z-sömürüsüz-s›n›rs›z-eflitlikçi-özgürlükçü bir dünyan›n inflas› ve insan›n-insanl›¤›n sosyal ve evrensel kurtuluflu için mücadele etmektedir. Tarih ve insanl›k önünde hakikatin ve do¤rular›n kavgas›n› veren devrimci-dönüfltürücü düflünce-davran›fl çizgileri asla suç say›lamaz ve suçlu olarak adland›r›lamaz. Cezaevleri konusunu inceleyen kurumlar›n günümüzde 2010 y›l› için verdi¤i bilgilere göre: Halen 97 bin kapasiteli cezaevlerinde 112 bin tutuklu ve hükümlü bulunmaktad›r. Bu cezaevleri içinde 346 kapal› ceza infaz kurumu, 28 müstakil aç›k ceza infaz kurumu, 3 çocuk kapal› e¤itim evi, 3 kad›n, 1 kad›n aç›k, 3 çocuk kapal› cezaevi vard›r. Çocuk tutuklular›n çok büyük bölümü sistemi taflla protesto eden Kürt çocuklar›d›r. 112.865 tutuklu ve hükümlünün 104.972’si erkek, 4.288’i kad›n, 2.859’u çocuktur. Siyasî tutuklu ve hükümlülerin say›s› da 5.723’tür. Siyasîlerin büyük bir bölümü PKK, KCK ve BDP’lidir. Verilen bu rakamlar giderek artmaktad›r. 2010 y›l›ndaki bütçe görüflmelerinde BDP milletvekillerinin dile getirdi¤i rakamlar ise daha fazlad›r. Aral›k 2010 rakamlar›na göre cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü say›s›: 121.900’dür. Bu rakamlar›n yar›s› tutuklu, di¤er yar›s› hükümlüdür. Tutuklu say›s›n›n bu düzeyde oluflu sistemin “hukuk” anlay›fl›n›n hangi düzeyde oldu¤unu göstermektedir. Tekelci sermayenin “yüksek” ç›karlar›n› gözeten AKP iktidar› habire yeni F Tipi Cezaevleri infla etmekte ve bütçeye bunun için fon ay›rmaktad›r. Tekelci kapitalizm militarist polis devleti kimli¤i ile insana ve insanl›¤a sald›rmaktad›r. Sistem dolay›s›yla toplumda yaflanan tüm sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel sorunlar›n daha da a¤›r› cezaevlerinde yaflanmaktad›r. En büyük hak ihlalleri siyasî tutuklu ve hükümlülerin bulundu¤u F ve E Tipi Cezaevlerindedir. ‹flkence, kötü muamele, keyfî ve fiilî bask›, mevcut mevzuat›n tutuklular›n haklar› aleyhine yorumu, hücre ve tecrit uygulamalar›, infaz yakmalar, sa¤l›k sorunu, ›s›nma, su, banyo, havaland›rma, hastaneye ve mahkemelere sevklerdeki afl›lamayan binbir zorluklar, ölüme terk edilenler, cezaevlerindeki ölümler, kültürel ihtiyaçlarla sorunlar›n›n karfl›lanmamas›, mektup, kitap ve dergilerin verilmeyifli, bas›nyay›n radyo ve TV.lerin sansür edilifli gibi yüzlerce sorun cezaevlerinde yaflanmaktad›r. Siyasî tutsaklar aras›nda yazarlar›m›zdan Turgay Ulu gibi 15 y›ld›r tutuklu(!?) olan çok say›da insan›m›z ise mevcut hukuk anlay›fl›na ve mevzuata göre hâlâ serbest b›rak›lmayanlar da bulunmaktad›r. Siyasal-ekonomik kriz yaflayan sistem hukuk alan›nda da çürümüfl ve çözülmüfltür. Çeflitli amaç ve niyetlerle hâkim ve savc›lar›n da sistemdeki saflaflmalara uygun olarak siyasî, vicdanî ve cüzdanî kategorilerle ayr›fl›p saflaflt›klar› görülmektedir!.. Siyasî tutsaklar 6 metrekarelik “Oda” denilen hücrelerde tutulmaktad›r. Onlar›n temel hak ve özgürlükleri k›s›tlanarak ideolojik-teorik-politik-örgütsel tercihlerinden vazgeçip sisteme uyumlu olmalar› yani “ehlilefltirilmesi” istenmektedir! Yaflamlar›n›n 15-20 hatta 30 y›l›n› bu kötü koflullarda geçiren insanlar›n ideolojik, ruhsal ve bedensel sa¤l›¤› giderek daha da bozulmaktad›r. Siyasî tutsaklar u¤rad›klar› haks›zl›klar› aflmak için çeflitli direnifl, açl›k ve ölüm grevi türünden eylemleriyle sistemi sorgulamaktad›r. Cezaevlerindeki insanlar›m›z talep ve ihtiyaçlar› içerideki cezaevindeki direnifl ve eylemlerle de¤il d›flar›daki hapishanedeki insanlar›m›z›n topyekun birlikte hareket etmesiyle karfl›lanabilir ancak. Yönü proletaryaya dönük ilericidevrimci kadrolar; siyasî tutsaklar› ay›r›m gözetmeden sahiplenmektedir. Çünkü onlar sisteme karfl› düflünce-davran›fl çizgilerinden dolay› cezaevlerindedir. S›n›fl› toplumlardaki cezaevleri; iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›z›n hakl› talep ve ihtiyaçlar› için verilen mücadelenin önündeki engellerden bafll›cas› olma özelli¤ini tafl›maktad›r. Cezaevleri s›n›f mücadelesinin vazgeçilemez bir bilefleni ve alan›d›r. “Sol Cenah›m›z›n” cezaevleri konusunda bütünlüklü ve tutarl› bir projeye sahip olmay›fl› yüzünden sistemin bu konudaki bask› ve terörünün geriletilip afl›lmas› da mümkün olamamaktad›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Emekçi Kad›n Kad›na Yönelik fiiddet Ve Kad›n Eme¤inin Sömürüsü 25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü” nedeniyle bir araya gelen kad›n kurulufllar›, 2002–2009 y›llar› aras›nda kad›n cinayetlerinin yüzde 1400 artt›¤›n›, her gün üç kad›n›n öldürüldü¤ünü, sorunun art›k bir cins k›r›m›na ve katliama dönüfltü¤ünü belirttiler ve ülkenin çeflitli yerlerinde protesto gösterileri düzenlediler. Batman’da kad›n haklar›n› ulusal hak talepleriyle birlikte dile getirmeye çal›flan BDP’li kad›nlar, polis taraf›ndan copland›. Bu sald›r›ya gerekçe olarak gösterinin “izinsiz” yap›lmas› gösterildi. E¤itim-Sen Kad›n Sekreteri Gülçin ‹sbert’in Adalet Bakanl›¤›’n›n verilerine dayanarak yapt›¤› ayn› tarihli bas›n aç›klamas›na göre son yedi ayda 226 kad›n çeflitli bahanelerle öldürüldü, 478 kad›n tecavüze ve 722 kad›n da tacize u¤rad›. Çeflitli kad›n derneklerinden yap›lan bas›n aç›klamalar›nda, gösteri için “izin” arayan polisin ve mahkemelerin kad›nlara “kocana dön” diyerek baflvurular›n› reddetti¤i, katledildiklerinde canilere “erkeklik indirimi” de denen “haks›z tahrik indirimi” yaparak cinayetlere izin verdikleri dile getirildi. Bu indirimin temelinde bedenini kocas›na vermenin kad›n›n görevi oldu¤u yarg›s›n›n yatt›¤›, kad›n bunu reddederse öldüren erke¤in cezas›nda indirime gidildi¤i anlat›ld›. Adalet Bakan› Ergin’in 2009’da, DTP milletve- kili Fatma Kurtalan’›n verdi¤i soru önergesine verdi¤i cevapta, 2002 y›l›nda 66, 2003 y›l›nda 83, 2004’te 164, 2005’te 317, 2006’da 663, 2007’de 1011, 2008’de 806 kad›n›n katledildi¤i bilgisi yer alm›flt›. 2009 y›l›n›n sadece ilk yedi ay›ndaki say› ise 953 olarak verilmiflti. Bu süreçte, sermaye s›n›f›n›n kad›n örgütleri de olaya endi bak›fl aç›lar›n› ortaya koydular. Türkiye Kad›n Giriflimcileri Derne¤i (KAG‹DER) Baflkan› “ifl kad›n›” Gülseren Onanç, bas›na verdi¤i röportajlarda, Türkiye’nin “daha da muhafazakârlaflmas›n›” kad›n›n iflgücüne kat›l›m› üzerinde tehdit olarak gördü¤ünü belirtti. Çal›flabilir durumdaki 24 milyon kad›n›n sadece 6 milyonunun çal›flt›¤›n› söyleyen ayn› bayan, kad›n sorunuyla ve iflsizli¤iyle ilgili Almanya’da iktidardaki H›ristiyan Demokrat Parti’nin programlar›n›, izlediklerini belirtti. “Sosyal demokrat” CHP’nin “yeni” yüzlerinden olan bu han›mefendi, Avrupa’daki muhafazakârl›¤›n a¤ababalar›ndan muhafazakârl›¤›n kad›nlar›n bir iflte çal›flmas›na engel olmad›¤›n› ö¤rendi¤ini aç›klad›. Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün ‹LO’nun 2008 y›l› için verdi¤i bilgilere göre Türkiye’de kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m oran› 1988’de % 34,3’ken, 2008 Kas›m ay› itibar›yla % 25,4. Çal›flan kad›nlar›n % 52’si ücretli veya yevmiyeli ola- rak çal›fl›yor. % 36’s› ücretsiz aile iflçisi, sadece % 11’i ba¤›ms›z çal›flan ve % 1’i iflveren. Ancak ‹LO’ya göre iflsizler için yeni yarat›lan “ifl imkanlar›”n›n ço¤u kay›t d›fl› ifller. Kad›n iflçilerin de % 60’› kay›t d›fl› çal›flt›r›l›yor. Kad›n sorunun Gülseren Onay gibi “çok s›k› feminist” geçinen sermaye çevreleri taraf›ndan dile getirilmesinin temelinde, kad›nlara tam istihdaml› ifl bulmak yerine “iflgücüne kat›l›m” ad› alt›nda geçici iflçili¤e ve düflük ücretle güvence olmadan çal›flmaya, daha a¤›r bir sömürü ve fliddete zorlama yat›yor. MESS, T‹SK ve TÜS‹AD gibi iflveren kurulufllar›na göre kad›n ve genç iflçilerin normal iflçiler gibi çal›flmadan önce “geçici istihdam” yoluyla iflgücüne dâhil edilmesi gerekmektedir. Bu ayr›mc›l›k, Ocak 2010’da MESS ve T‹SK Baflkan› Tu¤rul Kudatgobilik’in aç›klamalar›nda aç›kça yer alm›flt›r. Sermayenin kad›n-erkek “eflitli¤i” ve kad›n iflsizli¤ine getirdi¤i çözüm iflte bu kadard›r! Kad›n cinayetlerinin bu kadar artmas›na neden olan toplumsal yozlaflmadan ve iflsizlikten sorumlu olanlar bu ayn› beyler ve bayanlar de¤il midir? Kad›n örgütleri cinayetlerin “politik” oldu¤unu savundular. fiöyle düzeltmek gerekiyor: Sermayenin s›n›f politikas› anlam›nda “politik”. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ "Proletarya diktatörlü¤ü ancak emekçi kad›nlar›n aktif ve canl› kat›l›m›yla gerçeklefltirilebilir." (Clara Zetkin) 11 ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ E¤itim Dünyas›ndan ‘FAT‹H’ Projesi (F›rsatlar› Art›rma Ve Toplu ‹hale Hareketi) 2010 Kas›m ay›nda 18.’si düzenlenen Milli E¤itim fiûras›’n›n bu y›lki gündeminde, ö¤retmen yetifltirilmesi, istihdam› ve meslekî geliflimi, e¤itim ortamlar›, e¤itime eriflim gibi bafll›klar› kapsayan E¤itimde 2023 Vizyonu vard›. E¤itim-Sen’in, iflleyiflini antidemokratik buldu¤u gerekçesiyle çekildi¤i ve AKP’nin sesi E¤itim Bir Sen’in gövde gösterisi yapt›¤› flûrada, zorunlu e¤itimin 13 y›la ç›kar›lmas›, ö¤retmenlere 24 Kas›m’da ikramiye verilmesi gibi günü kurtaran ve e¤itim sisteminin as›l sorunlar›na çözüm üretmekten çok uzak kararlar al›nd›. fiûradan birkaç hafta sonra Milli E¤itim Bakanl›¤› ve Ulaflt›rma Bakanl›¤›’n›n ortak projesi FAT‹H (F›rsatlar› Art›rma ve Teknolojiyi ‹yilefltirme Hareketi) kamuoyuna sunuldu. 1,5 milyar liral›k proje ile 3 y›l içerisinde 40 bin okul, diz üstü bilgisayar ve ak›ll› tahta gibi teknolojik oyuncaklarla donat›larak e¤itimin “niteli¤inin art›r›laca¤›” müjdelendi. Ayn› dönemde yay›nlanan araflt›rma raporlar› ise Türkiye’deki ö¤renci baflar›s›n›n ve e¤itimin niteli¤inin, bir maafll›k ikramiye ya da ak›ll› tahta gibi “ç›lg›n” projelerle iyilefltirilemeyecek durumda oldu¤unu gözler önüne sermektedir. Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Teflkilat› (OECD) taraf›ndan üye ve kat›l›mc› ülkelerde her üç y›lda bir uygulanarak 15 yafl grubu ö¤rencilerin temel bilgi ve beceri düzeyini ölçen Uluslararas› Ö¤rencileri De¤erlendirme Program› (PISA)’n›n sonuçlar› 7 Aral›k’ta aç›kland›. Araflt›rma sonuçlar›, Türkiye’nin okuma becerileri, fen ve matematik alanlar›nda ald›¤› puanla 33 OECD ülkesi aras›nda 31. s›raya yerleflerek dünyadaki e¤itim ortalamas›n›n oldukça gerisinde kald›¤›n› gösterdi. 2003 y›l›ndan bu yana PISA araflt›rmalar›na kat›lan Türkiye’nin, bu süreçte baflar› grafi¤inde belirgin bir yükselifl görülmedi. Ö¤rencilerin yar›s›ndan ço¤u matematik ve fen bilimleri alan›nda temel yeterlik düzeyine dahi ulaflamad›. MEB’in özetleyerek çevirdi¤i PISA Türkiye raporunda ise ›srarla barda¤›n dolu taraf›na iflaret edildi. Son alt› y›l içinde s›ralamadaki yerimizi de¤ifltiremeyecek ölçüde olsa da puanlarda art›fl görüldü¤üne ve uygulanan e¤itim reformlar›n›n meyve vermeye bafllad›¤›na dikkat çekildi. Raporun Türkçeye çevrilmeyen “Bir Okulu Baflar›l› K›lan Nedir?” bafll›kl› bölümünde, ö¤rencileri sosyo-ekonomik düzeyine göre ay›rmaks›z›n eflit e¤itime tâbi tutman›n, ö¤retmen maafllar›n› iyilefltirmenin ve düzenli kitap okuma al›flkanl›¤›n›n baflar›y› etkileyen önemli faktörler oldu¤u belirtilmektedir. Bu ifadelerin Türkçe çeviride yer almamas› tesadüf de¤ildir. Büyükflehirlerde kenar mahalle, Türkiye genelinde de “bölge” okullar›n›n bak›m, e¤itim araçlar› ve ö¤retmenden bilinçli olarak yoksun b›rak›ld›¤›, s›navlardaki baflar› s›ralamalar›nda aç›kça görülmektedir. Bu nedenle eflit e¤itim ya da e¤itime eriflim hakk› denildi¤inde milli e¤itimin akl›na, okullar› k›z-erkek olarak bölmekten baflka çare gelmemektedir. Türkiye’de ö¤retmenler, OECD ortalamas›ndan 180 saat daha fazla ve daha düflük saat ücretiyle çal›flmaktad›r. Ülke genelinde 4 bin ö¤retmenin kat›ld›¤› bir anket çal›flmas›nda, ö¤retmenlerin yüzde 93’ünün kredi kart› kulland›¤›, yüzde 79,9’unun kredi kart› borcu oldu¤u ve yüzde 50,3’ünün ö¤retmenlik mesle¤ini seçti¤i için piflman oldu¤u belirtilmifltir (Türk E¤itim Sen, 2010). Bir baflka araflt›rmaya göre ö¤retmenlerin yüzde 88’ine meslekî geliflim etkinliklerine kat›lmalar› için ek bir ödeme yap›lmamaktad›r (Uluslararas› Ö¤retme ve Ö¤renme Araflt›rmas›, TALIS, 2008). Bu veriler ›fl›¤›nda, milli e¤itim flûras›ndan ö¤retmen yetifltirilmesi, istihdam› ve mesleki geliflimine yönelik hiçbir gerçekçi sonuca var›lamayaca¤›n› kestirmek güç de¤ildir. Türkiye’de okuma al›flkanl›¤› ve kitaba eriflim ile ilgili haz›rlanan raporlarda, ilkö¤retimin ilk y›llar›ndan itibaren yaln›zca s›nav haz›rl›¤›na / maratonuna yöneltilen çocuklar›n okuma ilgisinin zay›flad›¤› ortaya konmufltur. Bu raporlar okullardaki okuma etkinliklerinin ders kitaplar›yla s›n›rl› kald›¤›n›, çocuk ve gençlik yay›nlar›na kaynak kitap yay›nc›l›¤›n›n egemen oldu¤unu da göstermektedir. Kitaba ücretsiz eriflimi sa¤layacak halk kütüphanelerinin say›s› da y›ldan y›la azalmaktad›r. Uluslararas› Kütüphane Dernekleri Federasyonu (IFLA) verilerine göre 2007 y›l›nda 1179 halk kütüphanesi varken 2009 y›l›nda bu say› 1156’ya düflmüfltür. Nüfusun yüzde 40’›n›n hiç kütüphaneye gitmedi¤i, gençlerin yüzde 70’inin hiç kitap okumad›¤› ve ö¤rencilerin yaln›zca yüzde 19’unun evinde 25’ten fazla kitaba sahip oldu¤u Türkiye’de nitelikli e¤itimden, ö¤renci baflar›s›ndan söz etmek henüz mümkün görünmemektedir. E¤itim araç-gereç ve derslik say›s›n›n art›r›lmas›n›n ya da zorunlu e¤itim süresinin uzat›lmas›n›n, baflar›y› yükseltmek için tek bafl›na yeterli olmad›¤› son derece aç›kt›r. MEB’in milyarl›k yat›r›mlar› yaln›zca ihale sahiplerinin yüzünü güldürmekte, e¤itimin, e¤itim emekçilerinin ve ö¤rencilerin sorunlar› yan›ts›z kalmaya devam etmektedir. ‹stanbul’dan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir e¤itim emekçisi Spor Küreselleflme, Sermaye Ve Futbol Bugün küreselleflme süreciyle daha da derinleflen sömürüsüyle beraber “boyal› yüzü”’nü de büyüten kapitalizmin, bir taraf›yla dev bir uyku tulumu futbol. Ayn› zamanda da futbol, gerçekli¤in d›fl›ndaki parçalanmalar›n meflrulaflt›rma kanallar›ndan biri konumunda. Maç günleri d›fl›nda da, hafta boyunca tüketimin yap›ld›¤› birer mekân olarak -özellikle ileri kapitalistleflmifl ülkelerin bafla oynayan kulüplerinin stadlar›n›- ele al›rsak bu bize, kapitalizmin zaman ve mekân üzerindeki tahakkümünün bir parças› olarak futbolu görmemizi sa¤layacakt›r. Art›k rahatça flunu söyleyebiliriz: futbol çim saha, tribünler ve oyunculardan oluflan basit bir oyun de¤ildir ve kapitalizmin kendini yeniden üretti¤i bir aland›r. Yani futbolda her fley pazarlanabilir durumdad›r ve özellikle de küreselleflmeyle beraber tüm iliflkilerini kapsayan bir sald›r› pozisyonu daha da belirginleflmifltir. Stadyumlar›n organize edilmesinden, taraftar›n hareketlerinin de- netimine kadar kapitalizmin iktidar iliflkileri, futbolseverin uykusunu gün geçtikçe daha da derinlefltirmekte. Örne¤in futbolda, burjuvazinin kulüpleri sat›n almas›n›n sermayenin küresel sald›r›s›ndan ba¤›ms›z olmad›¤›n› ve baflka bir taraf›yla da, sat›n ald›klar› kulüplerle yaratt›klar› “vaha”’larla örttükleri kirli yüzlerini görmemiz ve bu örtüyü kald›rmam›z gerekiyor. Dolar milyarderlerinden sat›n ald›klar› kulüplerin taraftar› olduklar› ve tek hayallerinin bir fiampiyonlar Ligi kupas›n› kazanmak oldu¤u tarz›ndaki aç›klamalarla s›kça karfl›lafl›yoruz. En k›demlilerden biri olan Chelsea’n›n sahibi Abramovic’in, tak›m›n›n ma¤lup oldu¤u maçlarda o “üzüntülü” yüzü ekranlara s›kça geliyor. Bu noktada kritik sorulardan biri de, Abramovic’in Chelsea’ya nas›l para aktard›¤› ve bunun nereden geldi¤i…Rusya’n›n kapitalizme geçifl sürecinde, “kapitalizmin kurumlara ihtiyaç duy- madan “piyasan›n sihirli eli’yle infla edilebilirli¤ini” öne sürüyordu liberaller. Tabi “infla edecekleri fley” sömürünün nas›l olaca¤›yd›. Durum pek de bekledikleri gibi olmad› ama ortaya ç›kan sonuç da zaten yine burjuvazinin bir parças›yd›. Piyasan›n sihirli eli’nin kapitalizmi iflleten kurumlardan ibaret oldu¤u tekrar görüldü. Eski Halk Demokrasileri’nde bu kurumlar yoktu. Bu durum da, mafyatik iliflkileri daha ön planda olan (di¤er ülkelerde burjuvazinin gizleme konusunda epeyce yol ald›¤›n› da unutmadan!) yeni palazlanm›fl bir burjuvazinin ortaya ç›k›fl›n› resmediyordu. Bu s›n›f›n önde gelenleri aras›nda yer alan Roman Abramovic, k›sa diyebilece¤imiz bir sürede sömürdü¤ü kara paras›n› aklayabilece¤ini düflündü¤ü çok iyi bir oyuncak bulmufltu kendine: Chelsea. Burjuvazinin oyuncaklar›yla beraber bugün futbol, kapitalist sömürünün bir parças› olarak sömürmeye ve uyutmaya devam ediyor. Osman Bulugil 12 "Bilgi sahibi olmad›klar› sürece iflçiler silahs›zd›rlar. Ama bilgi sahibi olduklar›nda o zaman bir güç olufltururlar!" (Lenin) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Do¤a Ve Toplum Tabiat› Ve Biyolojik Çeflitlili¤i Koruma Tasar›s› Yasalafl›yor Tabiat› “Koruma” De¤il, “Kullanma” Kanunu Tabiat› ve Biyolojik Çeflitlili¤i Koruma Kanunu Tasar›s›, Aral›k ay› bafllar›nda Meclis genel kuruluna görüflülmek üzere gönderilme aflamas›na geldi. Tasar›n›n ad›nda “koruma” sözünün geçmesi kimseyi yan›ltmas›n. Kanunun as›l amac›, do¤al ve kültürel varl›klar›n ve biyolojik çeflitlili¤in “kullan›m›n›n” düzenlenmesi. Dünyada varolan bütün do¤al kaynaklar› birer kazanç kap›s› olarak gören, do¤al ve kültürel varl›klar› kazanca malzeme olmad›klar›nda “bofluna” varoluyor sayan çarp›k kapitalist zihniyetin yeni bir marifetiyle daha karfl› karfl›yay›z. Yasa, Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Kurullar›n› iptal ederek do¤al sit alan› ilan etme yetkisini Çevre ve Orman Bakanl›¤› bünyesinde oluflturulacak Ulusal Biyolojik Çeflitlilik Kurulu’na devrediyor. Kültür varl›klar› hakk›nda karar verme yetkisi ise Kültür ve Turizm Bakanl›¤›’n›n bünyesinde kurulacak Kültür Varl›klar›n› Koruma Kurulu’na veriliyor. Tasar›ya göre bir alan birden fazla koruma statüsüne sahip olam›yor, yani kültürel sit alan› ayn› zamanda do¤al sit alan› olam›yor. Do¤al sit alan› niteli¤inde olan pek çok arkeolojik bölge bu özelli¤ini yitirmifl oluyor. Kültür ve do¤a birbirinden kopart›larak koruma statüsü gevfletilmifl, bu sayede sözü edilen varl›klar›n ticarete tabi k›l›nmas›n›n önü aç›lm›fl oluyor. Kanun’da söz edilen “üstün kamu yarar›”n›n nas›l belirlenece¤i tart›flma konusu. Kanuna göre; tabiat› koruma alanlar›, yaban hayat› koruma sahalar›, gen koruma alanlar›nda hiçbir kullan›ma izin verilmiyor, ancak bu alanlarda ülke düzeyinde “üstün kamu yarar›” bulunuyorsa Bakanlar Kurulu karar›yla tüzel kifliler lehine kullan›m hakk› verilebiliyor. Sözü edilen üstün kamu yarar›n›n hangi ilkelere göre belirlenece¤i de meçhul. Kanun, daha önce birbiriyle çeliflen iki ayr› hak söz konusu oldu¤unda çevre sa¤l›¤›n›n korunmas› için hayata geçirilen “üstün kamu yarar›” ilkesini çarp›tarak, do¤al varl›klar›n “kullan›m›na” izin verme do¤rultusunda yorumlaman›n yolunu aç›yor. “Üstün kamu yarar›”n›n nas›l gerçekleflece¤i konusunda kanunda yer alan baz› maddeler yeterli ipucu veriyor. Sözü edilen yasayla birlikte Türkiye’nin yüksek çeflitlili¤e sahip da¤lar›, meralar›, ormanlar›, su havzalar› ve bu alanlarda yaflayan canl› türlerinin metalaflt›r›lmas›n›n önündeki engeller iyice ortadan kalkm›fl oluyor. Kanunda “korunan alanlarda endüstriyel kullan›ma konu edilecek yabani bitki ve hayvan türlerinin tabii ortamlar›ndan toplanmas›, kullan›lmas› ve elveriflli bir konumda muhafaza edilmeleri için gerekli tedbirler Bakanl›kça al›n›r veya ald›r›l›r.” deniyor. Yani Tohumculuk Kanunu, Biyogüvenlik Kanunu vb. kanunlarda gördü¤ümüz, sermayenin önünü açarken yoksullar›n kullan›m haklar›n› s›n›rlama uygulamas› burada da karfl›m›za ç›k›yor. Köylülerin do¤ada yetiflen, ilaç hammaddesi olabilecek bitkiler, tohumlar vb. maddeleri toplayarak pazarlarda satmas›n›n önüne geçiliyor. Kanun bu maddelerin toplanmas› ve sat›lmas›n› flirketlerin lehine olarak düzenliyor. Kanunun uygulanmaya bafllamas›ndan sonra bafl›m›za nelerin gelebilece¤ini tahmin etmeye çal›flal›m: Kanunun ilk olarak karfl›m›za ç›kacak etkilerinden biri, HES (hidroelektrik santral) projelerinin yap›m›n›n kolaylaflt›r›lmas›. S‹T alan› ilan edilme vb. uygulamalar kontrol alt›na al›naca¤› için HES’ler yasal engellere tak›lmadan yap›labilecek. ‹kinci önemli etkiyi ise kentsel dönüflüm projelerinde görece¤iz. ‹stanbul’a yap›lacak 3. köprü, tüp geçit vb. projeler S‹T engeline tak›lmadan uygulanabilecek. Karadeniz k›y›s›nda, Sar›yer, Beykoz, fiile gibi ilçelerde bulunan S‹T alanlar› gönül rahatl›¤›yla talan edilebilecek. Kanunun önemli bir etkisini de karayolu, tersane, liman vb. projelerin uygulanmas›n›n kolaylaflmas›yla görece¤iz. Sözü edilen projelerin önündeki “tar›m alan›”, “deprem bölgesi”, “S‹T” vb. engeller ortadan kalkm›fl olacak. “Tabiat› ve Biyolojik Çeflitlili¤i Koruma Kanunu”nun tabiat› kimlerden “koruyaca¤›” aç›k olarak görülüyor. Önce yan› bafl›ndan geçen derenin suyunu kullanmas› engellenen, tohumunu saklamas› yasaklanan köylüler flimdi de merada yetiflen otu toplay›p pazarda satamaz hale getirilecek. Hayat›m›z›n her alan› kamu yarar› ve piyasan›n yüksek ç›karlar› bahane edilerek talana aç›l›yor. Gidiflat böyle sürerse kazanç h›rs› u¤runa do¤al olan, yeflil olan her fleyi çi¤neyip geçen bu anlay›fl bize soluyacak hava dahi b›rakmayacak. Mebruke Bayram Ulusal Sorun Türkiye’nin Say›s›z Anadilleri Vard›r! Türkçe d›fl›ndaki anadilleri, Türkiye’de yeterince bilinen, üzerinde durulan, kafa yorulan, tart›fl›lan ve çözüm yollar› aranan bir konu de¤il. Bu sebeple de anadili konusu yanl›fl kavramlar ve yaln›zca “Kürtçe” ve onu konuflanlar›n abart›l› rakamlar› üzerinden tart›fl›lmaya çal›fl›l›nca, ifl daha da anlafl›lmaz ve içinden ç›k›l- maz bir hale geliyor. Oysa; anadili, çözülmemifl milliyetler sorunuyla do¤rudan ba¤lant›l› bir konu. Türkiye’nin Türkçe d›fl›nda da anadilleri vard›r ve bunlar›n tümüne yönelik çözüm politikalar› üretmek gerekmektedir. Türkiye’nin di¤er Anadilleri meselesini, yabanc› dillerde e¤itim-ö¤retim ve Türkçede günün ihtiyaçlar›- na göre de do¤ru dürüst yap›lamayan e¤itimö¤retim meselesiyle beraber ele alma, de¤erlendirme, çözüm yollar› ve projeler üretmenin en do¤ru yaklafl›m oldu¤unu düflünüyorum. Hopa’dan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir e¤itim emekçisi Lazca Da Güzel Günler Gördü! Lazca Türkiye ve Gürcüstan’›n Do¤u Karadeniz k›y›lar›nda binlerce y›ldan beri konuflulan yerel bir dildir. Savafl ve ekonomik sebeplerle bu do¤al co¤rafyadan çeflitli dönemlerde göç edip Türkiye’nin Bat› bölgelerine kitlesel olarak yerleflenler taraf›ndan da konuflulmaktad›r. Siyasî otorite, Lazcay› resmî olarak tan›mad›¤› için, Lazcay› günümüzde kaç kiflinin birinci veya ikinci dil alarak konufltu¤u bilinememektedir. H›ristiyan bir geçmifle de sahip Lazcan›n, bu dönemine iliflkin bilgiler de flimdilik yetersizdir. Lazca, en güzel günlerini Sovyetler Birli¤i’nin ilk döneminde 1940’a kadar yaflad›. Acaristan ve Abkhazia yani Sovyetler Birli¤i’nde yaflayan Laz çocuklar›, anadili dersleri de gördü. Lazca ders kitaplar› ve Lazca gazete yay›mland›. Lazca tiyatro eserleri sergilendi. CHP’nin tek parti diktatörlü¤ü, günlük hayat› sürdürmeye yönelik nafaka ekonomisi iliflkilerinin hâkim oldu¤u ve farkl› anadillerin konufluldu¤u yörelerde ulusal sanayinin kapitalist üretim iliflkilerini ve kurumlar›n› gelifltiremedi. Yerel üretim iliflkilerini tasfiye edemedi. Bu sebeple de dilsel ve kültürel farkl›l›klar› do¤al bir yok olufl sürecine sürükleyemedi. Bunun yerine dilsel ve kültürel farkl›l›klar› do¤al olmayan bir yol ile yani burjuva resmî ideoloji ve resmî tarih tezleri ile ortadan kald›rmaya çal›flt›. Resmî ideoloji, Türkiye’nin di¤er anadilleri gibi Lazcan›n yaflat›lmas› ve gelifltirilmesi ve kurumsal olarak gelecek kuflaklara aktar›lmas›n› engellemekle kalmad›, bu dillerin gelifltirilip yaflat›lmas›na yönelik bilgi ve tecrübe birikiminin ortaya ç›kart›lmas›n› engelledi, korkular oluflturdu. Bunun bir sonucu da günümüzde anadiline yabanc›laflan, onu afla¤›layan insan tiplerinin yan› s›ra, emperyalist ABD ve AB'nin ikiyüzlülü¤ünün bir ifadesi olan UNESCO a¤z›yla konuflan ve A‹HS'ne s›¤›nmaya teflne bir ayd›n türünün de ortaya ç›kmas›na sebep oldu. Büyük flehirlerde etkili olan bu anlay›fl sa¤a sola, sonuç alamayaca¤›n› bile bile dilekçe vermekle ve bas›nda bununla ilgili ç›kan haberleri duyurmakla Lazcay› yaflatma anlam›nda önemli görevler yapt›¤›na inanmaktad›r. Bu ise konunun traji-komik yönünü gözler önüne sermektedir. Oysa; t›ls›m kolektif üretimdedir. ‹stanbul’dan bir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru "Burjuva toplumda sermaye ba¤›ms›z ve özgürdür, oysa yaflayan birey ba¤›ml›d›r ve özgür de¤ildir." (Marx) 13 ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okurlardan Türkiye Pazar›nda Rekabete Dair Ekonomik Veriler ATO’nun TÜ‹K verilerinden hareketle haz›rlatt›¤›, Kas›m ay›nda bas›na da yans›yan rapora göre, Türkiye’nin ithalat›n›n % 60’a yak›n› 10 ülkeden (Rusya, Almanya, ABD, Çin, ‹ran, ‹talya, Fransa, ‹spanya, ‹ngiltere, G. Kore) gerçeklefltiriliyor. Son 10 y›lda Rusya, ‹ran ve Çin’in ithalattaki pay› artm›fl durumda. Türkiye hammadde ithalat›nda yak›t ve ya¤› en çok Rusya’dan al›yor. 2009’da Rusya’n›n pay› yüzde 55, ‹ran’›n pay› yüzde 17 iken, 2010’un ilk dokuz ay›nda, Rusya % 42, ‹ran ise % 31’lik bir paya sahip oldu. Oysa 1999’da Rusya Türkiye pazar›ndan bu alanda sadece % 14 pay al›- yordu. ‹ran, Türkiye’nin hammadde ithalat›nda 1999’da 12. s›radayken 2009’da 7., 2010 Eylül ay› itibar›yla da 5. s›raya yükseldi. 1999’da Çin’in Türkiye’ye hammadde sat›fl› 491 milyon dolarken, 2009’da 5,4 milyar dolara yükseldi. Türkiye’nin toplam ithalat›nda Çin ikinci s›ray› ele geçirmifl durumda. ‹fllenmifl hammadde pazar› ise halen Almanya’n›n elinde bulunuyor. Çin 1999’da Türkiye’nin yat›r›m ve tüketim mal› ithalat›nda arka s›ralardayken 2009’da birinci s›raya yerleflti. Türkiye’ye 4,6 milyar dolarl›k yat›r›m mal› satt›. TÜ‹K verilerine göre en çok ithalat Rusya, Çin, Almanya ve son olarak ABD’den yap›l›yor. Di¤er yandan Türkiye en çok ihracat› baflta Almanya olmak üzere AB ülkelerine yap›yor. Türkiye’nin 2010 Eylül itibar›yla toplam ithalat› 130,5 milyar dolar, ihracat› ise 81,9 milyar dolar. Bunun 40,7 milyar› hammadde, 32,2 milyar dolar› tüketim mal›, sadece 8,5 milyar› ise yat›r›m mal›. En çok hammadde ihracat› (3 milyar dolar) Almanya’ya yap›l›yor. Tüketim mal› ihracat›nda da Almanya 4,5 milyar dolarla bafl› çekiyor. Necati fiengün Patrondan Çok Patroncu Bir “Sendikac›l›k” Nas›l Yap›l›yor? 1978’de Eminönü’nde bir çorap fabrikas›nda çal›fl›yordum. Benim esas iflim çorap makinelerinde operatörlüktür. O zaman 3,5 ay grev yapt›k. Sonunda patron pes etti. Bütün iflim mahvoluyor dedi. Biz de istedi¤imizi ald›k. Sonra, darbeden sonra hepimizi tek tek fifllediler. 1983’te Hürriyet gazetesinin paketleme bölümüne girdim. Resmim orada bir dosyada varm›fl. Bir süre çal›flt›m, bakt›m kimsenin sigortas› yok. Türkiye Gazeteciler Sendikas›’na gittim. Bana oradaki iflçilerden çal›flt›klar›na dair birer imza al getir dediler. Ben de gittim, arkadafllar patron yak›t paras› da¤›tacakm›fl, hepinizden imza istiyor dedim, imzalar› ald›m sendikaya götürdüm. 50 kifli vard›, sendika bask›n yapt›. Müdürlerden biri di¤erine, ‘ben sana demedim mi bu adam sendikac› bunu ifle almayal›m diye’, dedi. Öteki de, ‘nereden bileyim, hemfleriyiz diye ald›m, bir fley yapmaz zannettim’ diye cevap verdi. Sonra müdür bana küfretti, ben de ona küfrettim. Bunun üzerine polisler geldi, beni çok kötü dövdüler. Tam 3 hafta aya¤a kalkamad›m. fiu anda çal›flt›¤›m fabrikada (ünlü bir g›da firmas›na ait) 110 kifli çal›fl›yor. 10 kiflinin maafl› 2 milyar› bulur, di¤erlerininki asgari ücret. Sendika Hak-‹fl’e ba¤l› Öz G›da. Burada patron hem patrondur, hem yöneticidir, hem de sendikad›r. Patron ne derse o olur. Sendika temsilcisi 14 y›ld›r ayn› adam. Onu da patron belirliyor. Patron bile bizim sözde sendikadan daha insafl›. Geçen y›l, sendika temsilcisi, ‘patron krizden dolay› zor durumda oldu¤unu söylüyor, ikramiyelerden bu y›l vazgeçmemizi istiyor’ dedi. ‹flçilerden biri ikramiyelerden vazgeçmeye itiraz etti. ‘Bu karar› al›rsan›z hakk›m› size helal etmem’ dedi. Temsilci bu arkadafl› iflten att›rd›. Sözde ikramiyelerden sadece o dönem vazgeçmifltik. Sonradan da ikramiye mikramiye alamad›k. Patron bu, bir kere ald›ktan sonra bir daha geri verir mi? Daha önce çal›flt›¤›m Merter’deki kola fabrikas›nda da gene Öz-G›da sendikas› vard›. Patron, ‘ayn› haklar›n›z› koruyaca¤›m, gelin sendikadan Tes-‹fl Genel Kurulu’nda Neler Yafland› Bu mektubumun gazetede yay›nlanmas›n› rica ediyorum. ‹flçi düflman› AKP’nin yalakas› Türk-‹fl baflkan› Mustafa KUMLU Tes-‹fl sendikas›n›n ola¤an genel kurulunda delegeden büyük tepki alarak en az oyu ald›. Yönetim Kurulu aras›nda en az oyu ald›. Özellefltirmeye karfl› hiçbir ad›m atmayan, TEKEL direniflinde pasif kalan, AKP’yle yak›n iliflki içerisinde olan Kumlu, iflçilerden kesilen aidatlarla lüks bir hayat yaflamaktad›r. ‹ki sene önceki ola¤anüstü genel kurulda da yolsuzlukla suçlanan Kumlu, Tes-‹fl yönetim kurulunu AKP’nin istedi¤i flekilde yeniden dizayn etti. Bu iflçi düflmanlar›n›n o koltuklarda rahatça oturmamalar› için bunu kamuoyuyla paylafl›p, bu konuda araflt›rma yapman›z› rica ediyorum. vazgeçin’ dedi. ‹flçiler de kabul ettiler. Bu s›rada ses ç›karan belki 200 kifli iflten at›ld›. ‹flçiler sendikadan ayr›ld›lar, patron hemen sosyal haklar› k›rpt›. ‘Hani ayn› haklar›m›z› koruyacakt›n’ diyene, ‘hani sizinle yaz›l› bir sözleflme mi yapt›k, elinizde yaz›l› bir belge var m›?’ dedi. Kaz›¤› yiyince anlad›lar. Sonra tekrar sendikaya girdiler. Patron gene baz› iflçileri iflten atmaya kalkt› ama direnifl mirenifl geri döndüler. fiimdi gene Öz G›da var orada. ‹stanbul’dan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir iflçi Tabela-Reklam Firma Patronlar›n›n Dayan›flmas› Büyük tabela-reklam firmalar› aralar›nda iflçi transferine kesinlikle izin vermiyorlar. Bu firmalardan birinde çal›flan ve oradan ayr›lan bir iflçi bu sektörde bir daha ifl bulamaz. Bunun nedeni bu firmalar›n tümünün maafllar› geç yat›rmas›. Tabela-reklam sektöründe çal›flan bir iflçi firmas›na k›z›p ayr›lmak istese de, ayn› sektörde baflka firmaya gi- remeyece¤ini, girse bile durumun di¤er firmada da ayn› oldu¤unu biliyor. Görüldü¤ü gibi patronlar kendi aralar›ndaki rekabete ra¤men, gerekti¤i zaman ç›karlar› do¤rultusunda birleflebiliyorlar. Bu da onlar›n iflçileri sömürmesini kolaylaflt›r›yor. Peki biz iflçiler birlikte hareket edersek kazanaca¤›m›z› ne zaman anlayaca¤›z? Salim Ç›nar ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir ‹flçi 14 "Kapitalistleri iktidarda tutan sihir, iflçiler aras›ndaki bölünmedir." (Marx) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okurlardan METAL T‹S’leri Metal sektöründe T‹S görüflmeleri çalkant›l› bir flekilde sürüyor. MESS ilk hamleyi yap›p binde 18’lik zam önermiflti. ‹flbirlikçi Türk Metal Sendikas› verdi¤i teklifle MESS’den ilk 6 ay için yüzde 5+maktu 25 kurufl, ikinci 6 ay için enflasyon oran›nda, üçüncü 6 ay için enflasyon+yüzde 2, dördüncü 6 ay için enflasyon oran›nda ücret zamm›, sosyal haklarda da yüzde 15-18 aras›nda de¤iflen oranlarda iyilefltirme yap›lmas›n› talep etti. Birleflik Metal-‹fl Sendikas› ise en düflük saat ücretine bir iyilefltirme yap›ld›ktan sonra saat ücretine göre farkl›l›k gösteren ve ortalama yüzde 18’i bulan ücret zamm› istedi, ayr›ca haftada 45 saat olan çal›flma süresinin 37,5 saate çekilmesi talebinde bulundu. Çelik-‹fl Sendikas› da teklifini ilk 6 ay ücretlere yüzde 20, ikinci, üçüncü ve dördüncü 6 ayl›k dönemlerde enflasyon+yüzde 25 oran›nda zam yap›lmas›, sosyal haklarda yüzde 50-100 aras›nda iyilefltirme sa¤lanmas› fleklinde verdi. Türk Metal bayram öncesi bir geceyar›s› operasyonuyla MESS ile anlaflmaya vard›. Birleflik Metal-ifl ve Çelik-‹fl direnmeye devam ediyor. Türk Metal ve yandafl medya MESS ile yap›lan anlaflmay› sevinç gösterileriyle duyurdu. Birleflik Metal-ifl ve Çelik-ifl ise geri ad›m atmayacaklar›n›. Dan›fl›kl› dövüfl sonras› yap›lan anlaflmaya göre ise Tofafl iflçisinin saat ücretine 33 kurufl, Renault iflçisinin 34 kurufl, Mako iflçisinin 35 kurufl, Bosch iflçisinin 30 kurufl, Valeo iflçisinin 27 kurufl... zam yap›lacak. Yüzde 5,35 oran›nda yap›lacak zamma göre saat ücretlerinde 21 ila 35 kuruflluk fark olacak, bu da aya vuruldu¤unda metal iflçisinin cebine 34 lira ile 55 lira aras›nda bir fark olarak girecek. Bu anlaflma metal iflçisini derinden etkileyecek çünkü Türkiye’de sözleflme kapsam›ndaki toplam 228 iflyerinden 191’inde Türk Metal sendikas› yetkili durumda. Geri kalan 37 iflyerinin 34’ünde Birleflik Metal-‹fl, 3’ünde de Çelik-ifl yetkili durumda. Direniflçi ‹flçiler Ayd›nl›’da Deneyimlerini Paylaflt› ESP Tuzla ‹lçe lokalinde bir araya gelen TEKEL, Çel-Mer, Numarin iflçileri birleflik mücadelenin önemine de¤inerek söylefltiler. Alt›s› bayan yirmibefl iflçinin kat›ld›¤› ve saat: 13.50’de bafllayan etkinlikte Manisa TEKEL iflçilerinden Arzu arkadafl “yaflad›klar›ndan elde ettikleri birikimin ancak on y›l kitap okunarak kazan›labilece¤ini, 4-C’ye, güvencesiz çal›flmaya, tafleronlaflmaya karfl› verdikleri mücadelenin kendi öngörülerini aflarak devam etti¤ini, fakat sar› sendikac›l›¤a karfl› baflar›l› olamad›klar›n›, iflverenin daha planl› hareket etti¤ini ve kendilerinin mücadele bafllang›c›nda geç kald›klar›n›” belirtti ve “iflveren baz› iflçileri di¤er birimlere aktararak tasfiye plan›n› uyguluyordu. Biz ancak b›çak kemi¤e dayand›¤›nda uyand›k. En son da sendika oyunlar›yla ertelemecili¤iyle yaln›z b›rak›ld›k.” dedi. Tekstil-Sen Genel Baflkan› yapt›¤› konuflmada iflkolu farkl›l›¤›na ra¤men Marmaray ‹flçileriyle nas›l bulufltuklar›n›, mücadele deneyimlerini anlatt›. Yol-‹fl’in duyars›zl›¤› ve iflçilerin hukuki mücadele isteklerinin yetersiz oldu¤unu görerek bakanl›k ve meclis ziyaretini, TEKEL çad›r ziyaretleriyle birlefltirerek ve bu kararl›l›ktan etkilenerek yollar›na devam ettiklerini ifade etti. TEKEL çad›r›n› gören Marmaray ‹flçileri bilenmifllerdi. ‹flçiler kendi oluflturduklar› kararlara daha fazla sahip ç›k›yorlard›. Ve Marmaray ‹flçileri hukuki mücadele için mahkemeye giderken toplu ulafl›m araçlar›n› ücretsiz kullan›yorlard›. Çel-Mer Çelik ‹flçisi Ali Türko¤lu, kriz bahanesiyle haklar›n›n verilmek istenmedi¤i durumda direnifl ve iflgal gerçeklefltirdiklerini anlatt›. Valili¤in ve sendikan›n devreye girdi¤ini, mücadeleyi kazand›klar›n›, ancak 11 arkadafl›n›n ifle dönüflünü sa¤layamad›klar›n› söyledi. Yine Çel-Mer’den Ali Asker iflgal s›ras›nda dört gün d›flar›da bekleyerek arkadafllar›na destek olduklar›n›, yemek götürdüklerini ifade etti. ‹flgal sendikadan habersiz gerçeklefltirilmiflti. Patron iki kifli yan yana gelemez demiflti. Ancak onlar 90 kifli yan yana gelmifllerdi. ‹flçilerin kararl›l›klar› sendikadan öndeydi. Numarin iflçisi söz alarak kendi direnifllerinin de mahkeme aflamas›nda oldu¤unu iletti. Limter-‹fl Genel Sekreteri Desan iflçisi Hakk› Demiral, birleflik mücadelenin esas al›nmas› ve direniflteki iflçilerin yaln›z b›rak›lmamas› gerekti¤ini, s›n›f bilincinin yükseltilmesini savundu. TEKEL iflçisinin s›n›f bilincinin yüksek olmas› halinde Tek-G›da ‹fl’e boyun e¤meyece¤ini belirtti. Etkinlik saat:15.40 da sona erdi. Tuzla’dan Bir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Birleflik Metal-‹fl’in ve Çelik-‹fl’in MESS ile yapaca¤› görüflmelere arabulucu atanm›fl durumda. Birleflik Metal-‹fl 11 Aral›k’da yapt›¤› toplant› sonras›nda arabulucunun tayin edici bir etken olmad›¤›n›, mücadelelerinde ikinci evreye girdiklerini, masa bafl›nda anlaflmaya varmak istediklerini fakat anlaflma sa¤lanmazsa üçüncü evreye gireceklerini yani greve gitme karar› alacaklar›n› aç›klad›. Çelik-‹fl de benzer bir aç›klamayla geri ad›m atmayacaklar›n› yineledi. Bursa’da bir otomotiv fabrikas›nda çal›flan iflçi arkadafl ‘’Birleflik Metal‹fl Türk Metal’den ayr›l›p kendi bünyelerinde örgütlenmemizi öneriyor, kamuoyunun da görüflleri bu do¤rultuda, fakat biz iflçiler olarak Birleflik Metal-‹fl’e neden güvenece¤imizi bilmiyoruz. Kendi pay›ma ve birçok arkadafl›m ad›na Türk Metal’den memnun de¤iliz, MESS ile anlaflma koflullar› berbat, fakat Birleflik Metal-‹fl’e geçti¤imizde herfley düzelecek mi sanki! Birleflik Metal-‹fl’in Türk Metal’e göre ilerici bir sendika oldu¤unu zaten iflçiler olarak biliyoruz ama Birleflik Metal-‹fl de güvenimizi kazanmal›’’ fleklinde görüfl bildirdi. Metal sektöründe çal›flan iflçilerin ço¤unun görüflleri de bu do¤rultuda. fiu durumda Birleflik Metal-‹fl Sendikas›n›n MESS ile yapaca¤› anlaflma özel olarak metal iflçisi genel olarak da Türkiye iflçi s›n›f› aç›s›ndan çok daha önem kazand›. E¤er Birleflik Metal-‹fl muzaffer bir sonuçla masadan kalkabilirse metal iflçisinin güvenini kazanabilir, bu da ileriye dönük iyi bir ad›m olabilir. Türk Metal sendikas›’na ba¤l› iflçiler de Birleflik Metal-‹fl’in nas›l bir anlaflmaya imza ataca¤›n› merakla bekliyor. Bursa’dan bir ‹flçi Birli¤i okuru Pameks Davas›nda Bilirkifli Rezaleti: “‹flçileri Do¤a Öldürdü”! ‹stanbul’da 9 Eylül 2009’da gerçekleflen sel felaketinde 8 kad›n iflçinin ölümünden sorumlu patronlar›n yarg›land›¤› davada mahkemeye sunulan yeni bilirkifli raporu skandal yaratt›. Kad›n iflçiler, Pameks tekstil patronlar› taraf›ndan kapal› kasa araçta eflya gibi iflyerine tafl›n›rken sele kap›lan araçta bo¤ularak ölmüfltü. Bak›rköy 4. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde devam eden dava dosyas›na sunulan ilk raporda flirketin arac›n›n insan tafl›maya elveriflli olmad›¤›, yasalara ayk›r› hareket edildi¤i belirtilerek Pameks patronlar› sorumlu tutulurken, san›k avukatlar›n›n itiraz› üzerine haz›rlanan 3 Kas›m tarihli ikinci raporda flu ifadelerle ayn› kifliler akland›: “Yönetim Kurulu Baflkan›’ndan, ‹dare Amiri’nden ve arac›n floföründen sel felâketine karfl› önlem almalar›n› beklemek mümkün de¤ildir. Almalar› gerekli bir önlem bulunmad›¤› için olay›n meydana geliflinde kendilerine kusur bulunmas› mümkün de¤ildir. Kazan›n oluflunda asli ve tek etken meydana gelen do¤al afettir”. Üstelik raporda ölen iflçilerin “ayaklar› ›slan›r” diye inmedikleri öne sürülerek yine ölen iflçiler suçland›. Rapora imza atan bilirkifliler Prof. Dr. Ömer Ekmekçi, Prof. Dr. Metin Ergeneman ve Dr. Murat Kuruo¤lu hakk›nda yap›lan bir araflt›rma raporun hikmetini ortaya koyuyor. Ömer Ekmekçi, T‹SK ve Halit Narin’in Tekstil Sanayi ‹flverenleri Sendikas› gibi sermaye örgütlerine yak›nl›¤›yla bilinen biri. ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ders veren bir ifl hukuku profesörü. ‹flçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i hakk›nda ileri sürdü¤ü görüfllerde patronlar›n “yükünün” azalt›lmas›n› savunuyor. Avukatlar aras›nda ise yazd›¤› raporlar›n iflçi aleyhine olmas›yla tan›n›yor. Metin Ergeneman ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde profesör. Ayn› zamanda Otomotiv Teknolojileri Platformu ad›nda TOFAfi, FORD, TEMSA gibi büyük otomobil üreticisi patronlar›n kurucu üyesi oldu¤u bir oluflumun üyesi. Yani büyük patronlarla ortak ifl yapan, “iflini bilen” bir bilirkifli. Murat Kuruo¤lu da ‹TÜ’de ö¤retim görevlisi ve ‹stanbul Kurumsal Geliflim ad›nda bir firman›n dan›flman›. Bu firma da ne ilginçtir ki ilk çal›flmalar›na ‹TÜ Vakf› bünyesinde bafll›yor. K›sacas› sermaye iflçilerin kan›yla hocalar›, hocalar da sermayeyi besliyor. “Say›n” bilirkifliler iflini biliyor. "Proletarya ya devrimcidir, ya da bir hiçtir." (Marx) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ 15 ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ 1. sayfadaki “2011’de Düzen ve Kitleler” bafll›kl› yaz›n›n devam› almalar› için politikac›lar› uyarmay› ihmal etmiyorlar. K Tekelci sermaye kapitalist aç›dan geliflmifl bat›da hiçbir fley veremedi¤i gençli¤e kapitalist eflitsiz geliflmenin sonucunda âdeta yüzy›l geriden gelen do¤uda da verecek hiçbir fleyi olmad›¤›n› çok iyi biliyor, varofllardaki yeni gelen Kürt gençli¤inin bugünkü koflullar› aratabilecek kadar büyük bir öfkeyle dolu oldu¤una iliflkin de¤erlendirmeleri burjuva gazetelerinde yer al›yor. Çocuk suçlulu¤u ve ma¤duriyetinde ilk on s›rada yer alan illerin bafl›nda Eskiflehir, ‹zmir, Manisa, Kayseri gibi geliflmifl bat› illerinin olmas› sa¤l›“sol”lu istisnas›z tüm düzen partilerinin bütün sorunlar›n çözüm yolu olarak gösterdikleri kapitalist geliflme yolunun gençli¤e, emekçilere ve halklara ne vaadebilece¤ini çok iyi gösteriyor. K Polis akademilerinde çerçevesi çizilen sahte reform “aç›l›mlar›” klasik bir inkar ve imha kampanyas›na dönüflümünü giderek fliddetlenen biçimde sürdürüyor. Düzen hiçbir temel konuda gerici reform dahi yapam›yor. Kimi burjuva politikac›lar› ve gazetecileri aç›kça kanl› senaryolardan söz etmeye, ezilen Tamil ulusundan binlerce insan›n soyk›r›ma u¤rat›ld›¤›, binlercesinin toplama kamplar›na dolduruldu¤u “Srilanka çözümünü” dillendirmeye bafll›yorlar. K ‹flçilerin, ö¤rencilerin, sembolik düzeydeki kimi k›p›rdan›fllar› bile kitlesel ç›k›fllara dönüflebilece¤i korkusuyla hükümeti polis bask›s›n› azd›rmaya, “iflkenceye s›f›r tolerans” edebiyat›n› bir kenara atarak sokak ortas›nda insanlara iflkence edenlere övmeye yöneltiyor. K D›fl politikadaki bütün sahte kabaday›l›k gösterilerine karfl›n Türk devleti NATO’nun bölgeye ve giderek tüm dünyaya iliflkin yeni savafl planlar›ndaki yerini kofla kofla al›yor. Uluslararas› diplomasinin kirli dosyalar›ndan s›zd›r›lan belgeler, Ortado¤u’da “‹slâm Kardeflli¤i” aldatmacas›n›n gerçek yüzünü çarp›c› biçimde gözler önüne seriyor. K Tüm dünyada ve ülkemizde s›n›f mücadelesi güçleniyor, kapitalist Avrupa kitlesel iflçi ve ö¤renci eylemleriyle sars›lmaya devam ediyor ve önümüzdeki y›llarda daha da fliddetlenece¤i görülüyor. ‹flbirlikçi-Tekelci Türk sermayesi Torba Yasa ad› alt›nda gündeme getirilen sald›r›lar›yla iflçi s›n›f›n› kavgaya ça¤›r›yor. ‹flçi s›n›f›n›n mevcut da¤›n›k yap›s›yla, s›n›f›n siyasal-sendikal birli¤ini kazanma yolunda cüretkâr ad›mlar atmadan bu sald›r›lara cevap vermesi mümkün de¤ildir. ‹flçi ve emekçilerin gerçek kurtulufl mücadelesinin yolu, 2011’de de dünyada ve Türkiye’de olup bitenleri kuzu gibi izlemekten ve kaderine raz› olmaktan, vatan-millet-sakarya edebiyat›yla ya da ilerleme, dünyaya uyum ad›na milliyetçifloven, liberal vb. burjuva ideolojilerinin doldurufluna gelmekten de¤il, ba¤›ms›z s›n›f ç›karlar› do¤rultusunda kararl› bir mücadeleden geçiyor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi emekçileri olarak 2011’de tüm milletlerden dünya ve Türkiye iflçi s›n›f›na ve emekçi halklara, kapitalist boyunduruk alt›ndaki aldat›c› bir “bar›fl ve huzur”u de¤il gerçek bar›fl ve nihai kurtulufla giden tek yol olan kitlesel ve militan mücadelelerle dolu bir y›l diliyoruz! ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ EME⁄‹N D‹L‹ Eme¤in dili olsa da konuflsa Babil kulesi e¤ilse Piramitler kendisini gö¤e f›rlatsa Saraylar fiatolar Surlar Kaleler Köprüler Çiftlikler Ak›tsa harc›ndaki kölelerin kan›n› terini Eme¤in dili olsa da konuflsa Tarlalar Fabrikalar Bankalar Silolar Motorlar Bilgisayarlar Banknotlar Nas›l üretildiklerini bir bir deseler ve F›flk›rtsalar art›-de¤erlerini Eme¤in dili olsa da konuflsa Hayk›rsa bir a¤›zdan fiu güzelim tekerlemeyi Bilimin dili yaflam Yaflam›n dili gerçek Gerçe¤in dili madde Maddenin dili ritim Ritmin dili hareket Hareketin dili tarih Tarihin dili s›n›f S›n›f›n dili savafl Savafl›n dili emek Eme¤in dili parti Partinin dili bilim Bilimin dili devrim Eme¤in dili olsa da konuflsa Devrimler Karfl› devrimler Savafllar Barikatlar Grevler Anlatsa bir bir Eme¤in dökülen kan›n› Eme¤in dili olsa da konuflsa Korkular›n› Kuflkular›n› Nas›l sat›ld›¤›n› Niye yenildi¤ini S›n›f›n devrim lafazanlar›na neden güvenmedi¤ini Bir bir anlatsa Silkinip hayk›rsa Ben kör de¤ilim sa¤›r de¤ilim lal de¤ilim Ben dilsizim Kim olacak benim dilim Kim kim kim… ‹smail Hardal Sanat Cephesi Sosyalist Gerçekçi Sanat Dergisi fiairlerinden (Cumartesi Aran›fllar›, Sorun Yay›nlar›, 2001) Arnavut kald›r›mlar› - proletaryan›n bir silah›d›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ e-posta : iscibirligigazetesi@gmail.com web : www.iscibirligi.info ‹fiÇ‹-K‹TLE GAZETES‹ YIL : 2 • SAYI : 8 • OCAK 2011 Süresi: fiimdilik 2 Ayda Bir Yay›nlan›r Fiyat›: 1 TL Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: S›rr› Öztürk Yönetim Yeri ve ‹letiflim: Akb›y›k De¤irmeni Sok. No:33/B 34122 Sultanahmet -Eminönü -‹stanbul Telefon: (0212) 638 81 82 Fax: (0212) 638 81 72 16 Posta Çeki No: 98213 • Banka Hesap No: ‹fl Bankas› Ca¤alo¤lu fiubesi (1095) 325 835 Abone: Yurtiçi y›ll›k: 6 Say› 10 TL • Yurtd›fl›: Üç kat› Yay›n ilkelerimizle ba¤daflmayan ilanlar kabul edilmez. Yay›n Kurulu yazarlar› ve ilkelerimiz d›fl›nda yaz› kabul edilmez. Yaz›l› metinler kaynak gösterilerek kullanabilir. Teknik Büro: Sorun Teknik Büro Bask›: Mutlu Bas›m Yay›n Davutpafla Cad. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 264 Topkap›/‹st. Tel: (0212) 577 72 08 Yay›n Türü: Yerel Süreli • ISSN: 1309-2669