_____________________________________________________________________________________ Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date 24.07.2017 Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 19.09.2017 Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kürşat TÜRKAN Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Halk Bilimi khturkan@gmail.com hkturkan@mku.edu.tr Okan ATAHAN Mustafa Kemal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Öğrencisi ok.atahan@hotmail.com HATAY / OVAKENT ÖZBEKLERİNDE EVLİLİK Öz Kültür, bir milleti millet yapan ve onu diğer milletlerden ayıran ve farklı kılan her unsurdur. Bu denli önemli bir yapıya sahip olan kültürün maddi ve manevi olmak üzere iki kolu vardır. Bireyler ait olduğu toplumun bir üyesi oldukları için maddi ve manevi kültür yapılarını öğrenip benimsemeye çalışırlar. Söz konusu kültürel unsurlar bireyleri bir arada tutma ve ortak bilinçle hareket etme anlayışı oluşturur. İşte bu bağlamda bireyler kültürel unsurları sosyal normlar vasıtasıyla kalıcı hâle getirir. Millî unsurlardan biri olan sosyal normlar, toplum hayatının işleyişinde önem arz etmektedir. Zira sosyal normların toplum hayatını düzenleme gibi bir işlevi de vardır. Belirli bir bölgede yaşayan insan toplulukları normlar ile düzen kurmakta ve millet olma anlayışına sahip olabilmektedir. Dolayısıyla halkın var olma durumu bu kuralların varlığıyla mümkündür. Aksi takdirde birlik ve düzen sağlanamayacağından topluluk dağılma sürecine girer. Aynı millete ait olan sosyal normlar kimi zaman bölgesel farklılık göstermesine rağmen içerisinde mutlaka toplumun kültür öğelerini barındırır. Böylelikle sosyal normlar, toplum hayatının hemen hemen her alanında karşımıza çıkmaktadır. Bu alanlardan birisi de şüphesiz ki geçiş dönemleridir. Geçiş dönemlerindeki uygulamalarda sosyal normların yaptırım gücünün olduğunu burada vurgulamakta fayda vardır. Bireylerin sosyal normlara uymaması veya normlara aykırı hareket etmesi manevi yaptırımları da beraberinde getirir. Dolayısıyla bireylerin genellikle normlara uyum çerçevesinde uygu- Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik lamalarını gerçekleştirdiği görülmektedir. Bu bakımdan sosyal normlar arasında yer alan töre, gelenek ve görenekler kültürün devamını sağlar. Gerek toplumların gerek bireylerin hayatında önemli bir yeri olan geçiş dönemleri denildiğinde akla gelen “doğum, evlilik ve ölüm” sürecidir. Ancak bu çalışmamızda özellikle Hatay’ın Ovakent Mahallesi’nde yaşayan Özbeklerin sadece evlilik pratikleri üzerinde durulacaktır. Batınî bir yapıya sahip olan Özbeklerin geçiş dönemlerinden “doğum ve ölüm” üzerinde Türkiye’de yapılan uygulamalardan çok ciddi bir fark görülmemesine rağmen soyun devamı niteliğindeki “evlilik” pratiklerinde ise Türkiye’de yapılanlardan farklı uygulamalar olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda Özbek Türklerinin evlenme gelenekleri, saha araştırması ve katılımlı gözlem yoluyla tespit edilen bilgiler doğrultusunda değerlendirilecektir. Anahtar kelimeler: Hatay, Ovakent, Özbek, kültür, evlilik, gelenek. MARRIAGE IN HATAY / OVAKENT UZBEKS Abstract Culture is not only the crucial instrument that constructs a nation and but also distinguishes the nation from the others with its specific features. Culture, which is pretty significant for a nation, has two sections – material and spiritual. Individuals of a society are eager to embrace the material and spiritual structures of the society. These cultural instruments build a conception to hold a nation together and actin a collective consciousness. In this context, individuals make these cultural components permanent via social norms. Social norms, which are part of national components, take an important place in social life mechanisms. Likewise, social norms have a function to regulate the social life. Human bodies living in a specific area set their own order and could have an understanding of being a nation. Hence, sustainability of that community is provided by these social rules. Otherwise, community has a risk of dissolution in case of lacking order and unity. Even though social norms of a nation vary in different regions, they certainly consist of cultural components. So one can come across the social norms in every spheres of community life.No doubt that one of these domain is transition rituals. Here we should emphasize the sanction power of social norms of transition rituals through practices. Disobeying or improper actions on social norms result in spiritual sanctions. Consequently, it is noticed that individuals in generalact in harmony with the norms. In this regard, morals, traditions and customs that take place among social norms provide the sustainability of culture. When it’s to say transition rituals which has a special place both in societies and individuals the first things come to mind are “birth, marriage and death” periods. In this research, yet, the marriage practices of Uzbek community living in Ovakent town will be studied. Itis ascertained that the Uzbek community which has esoteric features has different practices about marriage which is important to sustain the lineage though there is no significant difference on birth and death practices. Within this scope, marriage traditions of Uzbek Turks will be studied through field studies and the information gathered via participant observation. Keywords: Hatay, Ovakent, Uzbek, culture, marriage, tradition The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 223 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik GİRİŞ Ovakent’te ilk Özbek yerleşimi 1982 yılında başlamıştır ve bugüne kadar beldeye sürekli olarak farklı yollardan gelenler bulunmaktadır. Özellikle akrabalık ve tanışıklık üzerinden kurulan bağlar, beldeye olan göçün sürekliliğine neden olmaktadır. 1982’den bu yıla kadar Ovakent bir toplanma ve dağılma merkezi gibi kullanılmaya başlanmıştır ve insanlar önce Ovakent’e gelip, buradan da Ankara, Konya, Aksaray ve İstanbul’a akrabalarının ve tanıdıklarının yanına gitmektedir (Şahin, 2013: 480). Özbek Türklerinin Anadolu’ya gelmesi, aslında ilk Türklerin geldiği zamanlara denk gelmektedir. Türkiye’de yaşayan Özbek asıllılar, son yüzyıldan bu yana Anadolu’da yaşamaktadırlar. 20. yüzyılda Anadolu’ya göç eden Özbekler, göç etme şekillerine göre beş ana başlık altında değerlendirilebilir: 1. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı’nın parçalanması ve Hicaz’ın elden gitmesini müteakip şimdiki Suudi Arabistan’dan göç eden Özbekler, 2. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlara esir düşen ve savaş bittikten sonra ülkesine geri dönemeden Türkiye’ye iltica eden Özbekler, 3. 1952 yılında Afganistan’dan Türkiye’ye serbest göçmen olarak gelen Özbekler, 4. Afganistan’ın Sovyet istilâsına uğraması sonucunda mülteci olarak komşu ülkelere sığınan ve Türkiye Devleti’nin girişimleri sonucu 1982 yılında Anadolu’ya getirilen Özbekler, 5. Özbekistan bağımsız olduktan sonra çeşitli sebeplerden dolayı Türkiye’ye yerleşen yeni nesil Özbekler (Şahnazarov, 2008: 77). Hatay’da yaşayan Özbeklerin çoğunluğu yukarıda yer alan tasnife göre dördüncü bölümde belirtilen durumdaki Özbeklerdir. Bir bölümü Hatay/Ovakent’e yerleşen Özbek Türkleri yaşadıkları yerlerdeki savaş durumu dolayısıyla 1982 yılında dönemin Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye’ye Afganistan’dan getirtilmiştir. Yüz yetmiş bir aile olarak Türkiye’ye getirilen Özbek Türkleri, Hatay başta olmak üzere Ankara, İstanbul, Tokat ve Gaziantep’te iskân ettirilmiştir (KK1, KK2, KK5). Hatay iline yerleştirilen Özbek Türkleri şehir merkezine yaklaşık olarak yirmi kilometre uzaklıktaki Ovakent Mahallesi’nde ikâmet etmektedir. Çalışma sırasında, Ovakent’te yaşayan Özbek Türk nüfusunun 6849 olduğu ifade edilmiştir (KK1). Bununla birlikte Ovakent’te yaşayıp resmî olarak kayıtlı olmayan Özbek Türklerinin de olduğu belirtilmiştir. Bu kişiler hesaba katıldığında nüfusun on bin civarında olduğu tahmin edilmektedir (KK1, KK4, KK5). Ovakent’te farklı Özbek Türk boyu bir arada yaşamaktadır (Eraslan, 2015: 110). Kendi içinde Özbek kültürünü yaşatmaya devam eden Ovakent Mahallesi, çevre mahallelere göre ücra bir yerdedir. Burada yaşayan Özbek Türkleri çevre kültürler ile etkileşim hâlinde olmayan dışa kapalı bir toplumdur. Hatta iletişim o kadar zayıftır ki çevre mahallerde yaşayanlar onları Afgan olarak tanımaktadır (KK2, KK5, KK9, KK10). 1. Genel Anlamda Türk Kültüründe Evlilik Evlilik, insan hayatındaki önemli dönemlerden biridir. Türk kültürüne göre evlenme, farklı cinsiyete sahip iki kişinin aile kurma esasına dayanan ilişkisi olarak nitelendirilir. Böylelikle evlenme, aile bağının kurulup toplumun işleyişini sağlamaktadır. Burada soyun devamı gözetilir. Nitekim Türk kültürü incelendiğinde çocuk sahibi olmanın gerekliliği üzerinde durulduğu görülmekte ve soyun devamına önem verildiği dikkati çekmektedir. İlk zamanlarda savaşma, avlanma gibi nedenler dolayısıyla çocuk sahibi olmanın zorunluluğunu üzerlerinde hisseden The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 224 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik Türk toplulukları günümüzde ise çocukları ailenin neşe kaynağı olarak görerek çocuk sahibi olmayı arzulamaktadır. Ancak her ne sebeple olursa olsun çocuk sahibi olma düşüncesinin altında soyun devamının sağlanması fikrinin olduğu söylenebilir. Dolayısıyla da evlenme kurumu soyun devamı için ciddi bir nitelik taşımaktadır. Bu bakımdan evlilik dönemi için çeşitli uygulamalar özen gösterilerek gerçekleştirilir. “Belirli kurallara ve kalıplara uydurularak gerçekleştirilen evlenme olayı özellikle tören, töre, âdet, gelenek, görenek ve inanma bakımından zengin bir tablo çizer.” (Örnek, 1995: 185). Evlilik; toplumların hukukunun, dininin, örf ve âdetlerinin belirlediği kurallara uygun olarak bir kadın ve bir erkeğin yeni bir aile oluşturmasıdır. Dilimizde evlenme veya evlendirme terimleri, evlenen erkek veya kadının ayrı bir yuva ve aile kurması anlamına gelir. Her toplumun kendine ait farklı evlilik kuralları ve merasimleri vardır. Ancak hepsinin amacı ve ortak noktası yeni bir aile kurmaktır. Bu nedenle evlilik olayının hem bireysel, hem de toplumsal boyutu vardır. İnsanlar, içinde bulundukları toplumların kurallarına göre evlenmek zorundadırlar. Evlilik, birey için hayati önem taşır. İnsanın hayatındaki en önemli dönüm noktalarından birisi evliliktir. İnsan doğarken kendi aile ve çevresini seçme şansına sahip olmazken evlilik yoluyla eşini ve yeni aile çevresini seçme şansına sahiptir. Fert ve toplum için hayati önem taşıyan evlilik olayının gerçekleşmesinden önce, toplumumuz tarafından belirlenen eş seçme kıstasları ve evlilik merasimleri vardır. Bu merasimler söz kesme, nişan, kına, nikâh ve düğün gibi uygulamalardır. Türk toplumu millî ve manevi bakımdan aile kurumuna mukaddes bir değer yüklemiş, buna göre de eş seçiminde ve tercihinde çeşitli kıstaslar belirlemiştir. Bu kıstaslara bakıldığında kadında ve erkekte soy, sop, aile, ekonomik durum, fiziki güzellik (kadında), dinî inanç ve meslek gibi özellikler aranmaktadır. Ayrıca bu özelliklerin yanında kırsal bölgelerde kadınların çalışkanlığı, iş becerileri, el becerileri, misafir ağırlama, hizmet ve saygı gibi özellikler önem taşırken erkeklerde çalışkanlık, dürüstlük ve güvenilirlik aranır (Gelenekten Geleceğe, 2009: 128-129). Genel olarak aile kavramı ile farklı soylardan gelen ve birbirleriyle kan bağı ilişkisi olmayan, genellikle özel ve ayrı bir konutta kendi çocuklarıyla oturan bir erkekle bir kadının oluşturduğu birim kastedilir. Aile, sosyal grupların tabii ve en ilkini teşkil eder (Türkdoğan, 1991: 25). Evlenme dönemi üzerine yapılan bu uygulamalarda kimi zaman bir değişim yaşanabilir. Türk kültüründe zamanla bir değişim yaşanmakla birlikte bazı hususlarda geçmiş dönem uygulamaları devam ettirilmektedir. Böylece Türklerin yapmış olduğu uygulamalarda bir sentez oluşturulur. Örneğin İslamiyet’in kabulü ile Türklerin yaşayış ve kültürlerinde bir değişim yaşanmıştır. Doğal olarak, toplum hayatında yaşanan çeşitli değişimler sosyal normları etkileyeceği gibi diğer alanları da etkileyecektir. Çalışmamızda örneklem olarak belirlediğimiz Ovakent Özbek Türkleri de hayatlarını İslamî kaidelere göre şekillendirmiştir. Bahsi geçen sosyal zümrenin bireyleri yaptıkları tüm davranışlarda İslamiyet’i esas almaktadır. Böylece eski zamanlarda yapılan uygulamaların İslamiyet etkisiyle farklılaştığı görülmektedir. Çalışmamız kapsamında bu dönüşüm sürecine konumuz dâhilinde değinilmekle birlikte Özbek Türklerinin Özbekistan ve Anadolu’da evlenme üzerine gerçekleştirdikleri ortak uygulamalar tespit edilmeye çalışılacaktır. Zira Ovakent’te yaşayan Özbek Türkleri, yaşadıkları coğrafya değişmesine rağmen Özbekistan’da yaptıkları uygulamaları günümüzde de devam ettirmektedirler. Bu kapsamda çalışmada Erman Artun’un (1998: 9-18) tasnifinden hareketle Ovakent’te yaşayan Özbek Türklerinin evlenme geleneklerini ana ve alt başlıklar altında incelenecektir. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 225 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik 2. Ovakent Özbeklerinde Evlilik ve Aşamaları Ovakent Özbeklerinde bugün hâlen yerli ve göçmen arasındaki sınırlar korunmaktadır. Özellikle yerliler açısından göçmen olarak gelenler için kendi aralarında görünmeyen bir çatışma sahası tespit edilmiştir. Yaklaşık otuz yıl geçmesine rağmen ve aynı etno-dinsel gruptan gelmelerine rağmen, yerli ve yabancı sınırı durumu farklı yollardan inşa edilmeye devam edilmektedir. Özbekler ile burada yaşayan yerliler arasında evlilik yoluyla kurulan akrabalık bağları yoktur. Sosyal ilişkilerin zayıf olduğu, dostluk ve arkadaşlık bağları kurulmadığı, yalnızca birkaç aile ile görüşüldüğünü dile getirenler de vardır. Bunu da yine yerli olanlar şu şekilde ifade ederler: “Özbekler zaten dışarıya kız vermiyorlar ancak, civar köylerden ve başka illerden çok az sayıda kız alanlar var. Biz onların bayramlarına, düğünlerine gitmeyiz. Gitsek de sıkılırız zaten, onların çeyizleri bile çok farklı. Sadece birkaç aile var onlar ile görüşürüz. Onlarda eğitimli ve temiz insanlar.” (Şahin, 2013: 481). 2.1. Evlilik Öncesi Dönem Yaşamın ikinci geçit dönemi olan evlenme, gerek kızın ve erkeğin sosyalleşme sürecinin önemli bir aşamasını oluşturması, gerekse aileler arasında kurulan dayanışmayı, toplumsal ve ekonomik ilişkiyi belirlemesi ve düzenlemesi bakımından her zaman ve her yerde önemli olay olarak değerlendirilmiştir. Ailenin, toplumsal yapının temeli olması, bu birliği sağlayan evlenme olayına evrensel bir nitelik kazandırmıştır. Evlenme olayı, dünyanın her yerinde her aşaması, bağlı bulunduğu kültür tipinin öngördüğü belirli kurallara ve kalıplara uydurularak gerçekleştirilir. Öte yandan, toplumların tarihsel boyutları, ekonomik yapıları, yerleşim düzenleri, üretim ilişkileri yani kısaca kültürleri, evlenme biçimlerini de belirlemektedir. Her toplum ya da her grup, kendi yapısına uygun evlenme biçimlerini yeğlerken yapısına aykırı düşecek olanları da önlemeye çalışmaktadır (Örnek, 1995: 185; Artun, 2015: 147). Evlilik öncesi dönem, evlenme için hazırlık aşaması gibi görülebilir. Bu dönemde, evlenme arzusu içerisindeki bireylerin evliliğe hazır olmaları gerekmektedir. Evlenme yaşı kız ve erkek için farklıdır. Ovakent Özbek toplumuna göre erkekler, evlenmek için öncelikle askerlik vazifesini yerine getirmeli; kızlar ise 20 yaşına gelmelidir. Genellikle kızlar yirmi yaşından önce evlendirilmez. Bunun sebebi olarak da kızın tam olarak olgunlaşıp damat evinde ezilmesinin engellenmesi gösterilmektedir. Bu kıstaslar ile bireylerin evlilik çağına geldiği kabul edilir (KK1, KK2, KK3, KK4, KK8, KK9). Bununla birlikte evlilik için “sıra gütme” adı verilen ve öncelikle büyük kardeşlerin evlenmelerini öngören usul söz konusudur (KK1, KK2, KK3, KK6). Ancak bu durum evlilik için büyük bir engel değildir. Evlenme niyetinde olan kız ve erkeğin kimi zaman akraba olma durumu görülmekle birlikte dördüncü dereceden akrabalık ve sonrası, evlilik için uygun bulunmaktadır. Örneğin yapılan görüşmeler esnasında bir kişi, halasının kızı ile nişanlı olduğunu ifade etmiştir (KK5). Ancak bu durumun istisna olmadığı ve bu tip evliliklerin fazlaca görüldüğü dile getirilmiştir (KK1, KK4, KK5). Zira yapılan incelemelerle Ovakent Özbek Türklerinde “iç evlilik” durumunun varlığı tespit edilmiştir. Bu toplum, kendi bireylerinin başka topluma mensup bireyler ile evlenmesini hoş karşılamamaktadır. Hatta Ovakent içerisinde bile bir gruplaşma söz konusudur ve kimi zaman farklı gruplardan (bölgede yaşayan Araplar, Türkler, vb.) bireylerin evliliğine izin verilmediği tespit edilmiştir. Buradan hareketle dile getirilen: “Burada farklı boylar var. Bazı boylar asla başka boylardan kız alıp diğer boylara kız vermezler.” (KK6) ifadesi, varılan kanıyı destekler niteliktedir. Bu durumun nedeni ise bu boyların soylarını başka soylar ile karışmasını engellemeye çalışmasından ileri gelmektedir (KK5, KK6, KK9). The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 226 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik 2.2. Eş Seçimi Evlenme çağı gelen delikanlının evlendirilmesi anne ve babanın en başta gelen görevlerinden biridir. Kız beğenme olayı, bu amacın gerçekleşmesi için bir başlangıçtır (Bakırcı, 2006: 135). Geleneksel kesimde, evlenme işine girişme “kız bakma”, “kız arama”, “kız soruşturma” ile başlar. Oğullarını evlendirmek isteyen aileler, ilkin akrabalardan, komşularından, yakın çevrelerinden başlayarak kız aramaya çıkarlar. Bu konuda kendilerine, komşuları ve tanışları yardımcı olurlar. Evlenecek delikanlıya kız aramak, kız bakmak için başvurulan bu âdete “görücülük”, “görücüye çıkma” gibi adlar verilir. Evlenecek delikanlının ya da ailesinin daha önceden benimsediği birisi varsa, önce bu eve gidilir. Olumsuz cevap alındığı ya da alınacağı sezilirse, başka adaylar üzerinde durulur (Örnek, 1995: 190). Nişandan sonra birbirlerini daha yakından tanıma fırsatını elde edip karşılıklı eksikliklerini gidermiş olacaklardır. Nişanın amacı, gelecekte yuva kuracak olan gençlerin, yuvalarını sağlam kurmalarına ortam hazırlamaktır. Nişanlı gençler, birbirlerinin hakkında araştırma yaparak ruhen birlik sağlayıp sağlayamayacaklarına karar verirler. Aralarında derin bir uçurum var ise, vakit henüz erken iken ayrılmaya karar verirler. Birbirlerini önceden gören erkek ve kız, kendi aralarında söz almaya karar verirler. Kararlarını ailelerine açarlar. Erkek tarafı kızı görmek dileği ile önceden kız ailesini ziyaret ederek kızlarını istemeye geleceğini duyurur (Kaya, 1995: 19). Türk evlenme geleneğine göre genel olarak eş seçimi bu şekilde yapılırken Ovakent Özbekleri için durum farklıdır. Ovakent Özbek Türklerinde görücü usulü ile evlenme söz konusudur. Evlenme çağına gelen oğulları için eş seçimini genellikle anneler yapar. Erkek, evlilik için hazır olduğunda annesi, ailelerine uygun bir kız arayışına girer. Erkeğin annesi Özbek Türklerinden olan, ahlaki açıdan uygun, dış görünüş yönünden güzel ve kendi ailelerine yakışacak bir kız tercih eder. Erkek annesi kızı belirledikten sonra eşine ve oğluna, kendi gelinleri olabilecek bir kız bulduğunu ifade eder. Bu aşamada erkeğin de erkeğin babasının da kızı görebilme imkânı yoktur. Zira Ovakent Özbek Türkleri hayatlarının hemen her aşamasında haremlik selamlık durumunu yeğlemişlerdir. Burada erkek, annesinin eş seçimine güvenir (KK2, KK3, KK4, KK5, KK6, KK7, KK8). Genel olarak gelin adayı belirleme bu şekilde gerçekleşir. Ancak kimi zaman çok nadir de olsa yine anne tarafından beğenilen kızın fotoğrafı erkeğe gösterilir. Erkek, fotoğrafa bakarak kızı isteyip istemediğini belirtir (KK5, KK9, KK10). Gelin adayının belirlenmesinin ardından erkek ailesi tarafından, kız tarafına haber vermek üzere “savçı” veya “cavçı” adı verilen birkaç kişi gönderilir. “Cavçı”lar kızın ailesine kızlarının bir talibi olduğu söyler. Erkek ailesi, kızı istemeye gitmeden önce kız evine bu kişiler gider. Ancak “cavçı”ların birkaç kez gitmesi gerekir. Çünkü ilk gidildiğinde her zaman ret cevabı verilir. İkinci kez gidildiğinde ise biraz ılımlı bir tavır sergilenir. Üçüncü gidişte erkek ailesinin kız istemeye gelebileceği bildirilir veya talip kesin olarak reddedilir. Bir başka ifadeyle kız alabilmek için kız evine üç defa gitmek gerekir (KK2, KK3, KK5, KK6). Kızı ilk istemede vermeme durumu bir âdet hâlini almıştır. Eğer ilk seferde kız verilirse kızlarının sağlıklı olmadığı veya kızlarına önem verilmediği gibi anlamlar çıkabileceği ifade edilmiştir (KK2, KK3, KK4, KK5 KK6). Eş seçiminin Özbekistan’da da aynı şekilde gerçekleştirildiği dile getirilmekle birlikte eş seçiminde bir değişim yaşandığı ifade edilmiştir. Öyle ki eski zamanlarda gelin adayının sadece erkeğin annesi tarafından görülüp uygun bulunduğu vurgulanmış ve günümüzde nadiren de olsa kızın fotoğrafını gösterme veya yolda görerek beğenme gibi durumların yaşandığı anlatılmıştır. Ayrıca günümüzde kimi zaman kızların da nişanlanmadan önce erkeği görmek istediklerine The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 227 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik rastlanabilmektedir. Böyle durumlarda kız ya belirli bir tarih ve saatte talibin evlerinin önünden geçmesini istemektedir ya da talibiyle konuşmayı talep etmektedir. Böylelikle kız, damat adayının dış görünüşünü inceleme fırsatı bulmaktadır. Ancak bu tip olayların çok nadir yaşandığı belirtilmiştir (KK2, KK5, KK7, KK8, KK9). 2.3. Kız İsteme Kız isteme genellikle “görücü usulle” olur. Oğlan anası ve yakını bir kadın, isteyeceği bir kızı önceden sınar. Temizliğine, düzenliliğine, vücut yapısına, güzelliğine, ahlâkına, becerisine dikkat eder. Boyu boyuna, huyu huyuna, suyu suyuna uygun ise, durum kız tarafına bildirilir. Oğlan tarafı kız tarafına konuk olur ve niyetlerini açıklar (Kaleli, 1995: 330). Gelin adayı olarak görülen kızın, erkek ailesi tarafından oğullarına gelin olarak istenmesi olayına “kız isteme” adı verilir. Ovakent Özbekleri için kız istemenin belli aşamaları vardır. Erkek tarafından gönderilen “cavçı”lar ile kız ailesinin yapmış olduğu görüşmeler sonucunda kız ailesi erkeği uygun görürse kızlarını istemeye gelebileceklerini söyler. Ardından erkeğin babası, annesi, dedesi kısacası aile büyüklerinden birkaç kişi kızı istemeye gider. Erkeğin babası, kız isteme niyetiyle geldiklerini dile getirdikten sonra kızı, babasından “Allah’ın emri, Peygamber’in kavli” ile ister. Kızın babası: “Hayırlısı olsun.” der ve kızını verdiğini ifade eder. Daha sonra söz veya nişan günü belirlenir. Kimi zaman söz kesim töreni yapılmadan direkt olarak nişan yapılır. Söz kesimi aşamasının yapılmayıp sadece nişan töreni ile yetinmenin sebebi tören masraflarının çok olmasıdır (KK1, KK2, KK4, KK5, KK9, KK10). Kız isteme gününden birkaç gün sonra söz kesme ve/veya nişan töreni ve düğün için gerekli harcamaların tespiti adına bir gün belirlenir. Belirlenen günde kız ve erkeğin aile büyükleri toplanır. Bu toplantıda kızın ailesi, belirledikleri ihtiyaç doğrultusundaki “mehr” adı verilen başlık parasını erkeğin karşılamasını ister. Başlık parası, yaygın olarak bilinen anlamıyla kız babasının, kendisi için damat adayından talep ettiği paradır. Ancak burada istenen para bilinen anlamdaki başlık parası değildir. “Mehr” ile gerekli tüm çeyiz eşyaları kız tarafından alınır. Erkek, ev için alınması gereken eşyalara karışmaz, çeyiz eşyalarının tamamını kız alır. Örneğin gerekli beyaz eşya takımı, ev gereçleri, döşekler ve diğer eşyalar “mehr”den karşılanır. Bu sebeple “mehr” ile başlık parası birbirine karıştırılmamalıdır. Çalışmamızı gerçekleştirdiğimiz tarih itibarıyla ortalama “mehr”in on bin dolar olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca “mehr” yanında düğün yemeği olan Özbek pilavı yapımı için gerekli et ihtiyacının karşılanması bakımından koyunların, yine pilav için pirincin ve gerekli diğer malzemelerin erkek tarafından temini istenir. Ardından uygun bir miktar üzerine anlaşılır ve “mehr”in belirli bir sürede teslim edileceği bildirilir (KK1, KK2, KK3, KK4, KK5). 2.4. Söz Kesimi – Nişan Söz kesimi, kız isteme aşamasından sonra gelir. Dünürcülük yoluyla anlaşan ailelerin, anlaşmaları geniş bir topluluk huzurunda sözle iyice pekiştirmelerine “söz kesimi” ya da “söz kesme” denir. Söz kesiminde başlık ve hediyeler konuşulur, söze bağlanır (Örnek, 1995: 191). Bu âdetin tüm yörelerde hâlâ işlediği ve oldukça saygın olduğu görülmektedir. Kimi yörelerde kız isteme, söz kesme âdeti birlikte yerine getirilirken kimi yörelerde ayrı zamanlarda yerine getirilir. Kimi yerlerde de söz kesme, nişan yerine geçmekte fakat bu daha çok şehir merkezlerinde gözlemlenmektedir (Artun, 2015: 202). Söz kesiminden sonra nişan merasimine geçilir. Nişan düşün öncesi yapılan önemli bir uygulamadır (Bakırcı, 2010: 76). Ovakent Özbek Türklerinde ise yaygın olarak söz kesme aşaması atlanarak sadece nişan töreni yapılır; söz kesimi ile nişan bir tutulur. Antakya’da yaşayan Özbek Türklerinin yaptığı merasimlerde yemek verme âdeti The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 228 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik vardır. Merasimlerde Özbek pilavı dağıtılması bir nevi zorunluluk gibidir. Nişandan bir gün önce ve nişan günü, misafirlere pilav ikram edilir. Pilav için de belirli malzemelere ihtiyaç vardır. Bunun yanında tören için diğer masraflar vardır ki maliyet fazladır. Nişan töreni ile yetinilmesinin nedeni de budur (KK4, KK5, KK9). Nişandan önce kimi zaman söz kesme töreni yapıldığı olur. Söz kesme töreni gelin ve damat adaylarının birbirilerine evlenme vaadinde bulunmaları anlamına gelir. Söz kesme törenine sadece çok yakın akrabalar katılır. Törende genellikle yaşlı olan kimseler erkek ve kıza söz yüzüklerini takar. Böylelikle söz kesimi gerçekleşmiş olur. Ardından nişan günü için uygun bir zaman belirlenir (KK2, KK3, KK4, KK5, KK6). Söz kesme töreni dolayısıyla kız ile erkeğin evlenme istekleri çevreye duyurulmuş olur. Nişan, evlilik yolunda atılan ilk ciddi adımdır. Bu nedenle nişan aşamasına önem verilir. Nişan töreninden bir gün önce mahallenin büyüklerine Özbek pilavı ikram edilir. Burada amaç, hem sonraki gün yapılacak olan nişan töreninin duyurulması hem de tören hazırlığı için yardım etmek isteyenlerin haberdar edilmesidir. Ovakent Özbek Türkleri, gerçekleştirdikleri uygulamalarda namaz vakitlerini esas almaktadır. Davetler de namaz vakitlerine göre yapılır. Nişan yemeği genellikle öğle veya ikindi namazı sonrası ikram edilir (KK1, KK4, KK5, KK9). Bu sebeple uygulamaların gerçekleştirildiği saatler sonradan yaklaşık olarak tahmin edilebilmektedir. Nişan günü yine pilav yapılır. Nişan töreninde kadınlar için ayrı eğlence düzenlenir. Bu tören kız evinde gerçekleştirilir. Dolayısıyla da nişan töreni hazırlıkları kız tarafından yapılır. Erkek tarafı genellikle nişan tatlısı alır. Törende erkekler bir tarafta sohbet ederken diğer tarafta kadınlar çalgılı eğlence düzenlerler. Birkaç saatlik eğlence sonunda gençlerin yüzükleri takılır. Genellikle yakın akrabalar da geline altın takarlar. Ardından çift, misafirler tarafından tebrik edilir ve tören sona erer (KK1, KK4, KK5, KK9). Nişan günü dinî nikâh da kıyılır. Nikâhta gelin ve damadın vekâleten babası veya erkek kardeşi bulunur, gıyabi nikâh kıyılır. Nikâhı bir hoca İslamî usullere göre kıyar. Nişanlanan kişilere, nişanlılık döneminde birlikte rahat bir şekilde gezmeleri amacıyla dinî nikâh kıyıldığı dile getirilmiştir (KK2, KK4, KK5). 2.5. Heyillik (Hediyeleşme) Hediyeleşme geleneği Ovakent Özbek Türkleri için önemli bir yer tutar. Damat ile gelinin birbirine hediye göndermesi “heyillik” şeklinde nitelendirilir. Nişanlılık döneminde gelin ile damat karşılıklı olarak birbirilerine hediyeler gönderir. Gönderilen hediyelerin her biri çift olmak zorundadır. Örneğin iki elbise, iki terlik, iki ayakkabı gibi hediyeler gönderilir (KK5, KK6). Hediyelerin çift olarak gönderilmesi gelin ile damadın hep bir arada olmaları anlamına gelir. Esas itibarıyla burada bir dileğin ifadesi söz konusudur. Aynı zamanda gelin ve damat, aile bireyleri için de birbirine hediyeler gönderir. 2.6. Düğün Hazırlığı Tüm dünya kültürlerinde olduğu gibi düğün, evlenme denilen geçiş döneminin en belirgin özelliklerinden biridir. Bunun yanı sıra düğünün geleneksel değerlere ve kurallara uygun bir biçimde kutlanmasına çaba sarf edilir (Örnek, 1995: 196). Aile kurmanın bir koşulu olan düğün yapma geleneği bağlamında Ovakent Özbek Türkleri çeşitli uygulamalar gerçekleştirir. Bu uygulamalar sıralı hâlde gerçekleştirilir. Düğünler genellikle iki gün sürer. Düğünden bir önceki gün, misafirler davet edilir ve gelen misafirlere geniş kapsamlı bir yemek verilir. Damat tarafı- The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 229 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik nın misafirleri damat evinde, gelin tarafının misafirleri gelin evinde ağırlanır. Yemek yeme esnasında, sonraki gün düğün töreninin yapılacağı duyurulur. Böylelikle hem düğün için davet gerçekleştirilir hem de yardıma gelecek kişilere haber verilmiş olur. Aynı günün gecesinde gelin evine götürülmek üzere et hazırlanır ve et, geceden sabaha kadar kaynatılır. Genellikle koyun eti kullanılır ve koyun temizlendikten sonra tüm hâlde haşlanır. Buna “yahni” adı verilir. Sabahın erken saatlerinde et, suyundan ayrıştırılır ve et suyu damat evine gelen misafirlere ikram edilir. Et ise gelin evine götürülmek üzere hazırlanır. Bunun yanında “kallama”, “petır” adı verilen diğer yiyecekler de hazırlanır (KK2, KK5, KK7). Gelin evinin uzak olması hâlinde diğer malzemelerin gelin evine yakın yerlerden temin edilmesi mümkünken etin mutlaka damat evinde pişirilmesi gerekliliği dikkati çeker. Sabahın erken saatlerinde yapılan hazırlık ardından gelin evine doğru gidecek konvoy hazır edilir. Gelin alayı belirli bir sıra hâlinde ilerler. Alayın en başında koyunlar vardır, daha sonra damat ile damat evindeki misafirler yaya olarak yer alır, onların ardında da etin ve diğer malzemelerin taşındığı araç ve diğer araçlar bulunur. Gelin evine yaklaşık olarak on koyun götürülür ve her koyunun başına kırmızı yular bağlanır. Aynı şekilde konvoya katılacak araçlara da yular bağlanması söz konusudur. Gelin alayı bu şekilde gelin evine doğru araç korna sesleri eşliğinde yola çıkar. Gelin evine varan kişiler gelin evinde misafir edilir (KK2, KK4, KK5). “Gelinin aile bireyleri, damadın aile bireylerine eve girerken un serperler.”(KK5) Bu bir tür saçıdır ve bereket için yapılır. “İslam öncesi Türk kültür hayatının önemli bir uygulaması olan saçı geleneği, ufak tefek bazı değişiklerle bugün de Türk dünyasının pek çok yerinde varlığını canlı bir şekilde devam ettirmektedir.”(Kurtoğlu, 2009: 90) Burada bahsedildiği gibi un serpme uygulamasının değişikliğe uğratıldığı ve Ovakent Özbek Türkleri tarafından günümüzde pek gerçekleştirilmediği tespit edilmiştir. Uygulamanın gerçekleştirilmeme nedeni İslamiyet’in etkisidir. Zira un gibi gıda maddelerinin yere dökülmesinin günah olduğuna inanılır. Bunun yerine buğday, pirinç, şeker gibi nesneler saçılır. Un serpmenin ardından damadın götürdüğü yiyecekler, gelin evinin misafirlerine ve konvoy eşliğinde giden misafirlere ikram edilir. Böylece gelin alayı merasimi sona erer. Yakın akraba dışındaki misafirler evlerine dönerler (KK2, KK4, KK5, KK9, KK10). 2.7. Düğün Yemeği Birçok yörede karşılaşılan düğünde yemek yapma geleneği bugün hâlâ sürdürülmeye çalışılmaktadır. Ortak özellik düğün yemeğinin herkes yardımıyla yapılması ve erkek tarafında yapılmasıdır. Bir başka özellik ise yörenin meşhur ve meşakkatli yemeklerinin düğün yemeği olarak seçilmesidir (Artun, 2015: 216). Bu bağlamda Ovakent Özbek Türklerinin düğün yemeği olarak Özbek pilavını seçmeleri doğal karşılanmaktadır. Ovakent Özbek Türkleri her düğünde mutlaka Özbek pilavı pişirirler. Yemeğe, düğün için hazırlanması hasebiyle “düğün yemeği” adı verilir. Gelin alayı sonrasında gelin ve damadın yakın akrabaları tarafından pilav yapım hazırlıklarına başlanır. Zira yaklaşık olarak tüm mahalleye yetecek kadar pilav yapılır. Düğün yemeği için birer kişi mahallede bulunan camilere giderek cami cemaatine davette bulunur. Pilav öğle namazı sonrası veya ikindi namazı sonrası erkeklere ikram edilir. Kadınlar ve çocukların yemesi için ise eve pilav gönderilir veya çocuklar pilav dağıtılan yerden pilav alarak eve götürür. Yemekten sonra misafirler evlerine gider. Bu arada gelin ve damat, süslenme işleri, fotoğraf çekimi gibi işler ile ilgilidir (KK2, KK5). The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 230 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik Akşam yapılacak olan düğün töreni için de Özbek pilavı yapılır. Düğün gecesi kadınlar eğlence düzenlerler. Bu pilav kadın eğlencesinde dağıtılır (KK3, KK5). 2.8. Dinî Nikâh Töreni Yasalarımız ancak devletin nikâh işi ile görevlendirdiği yetkili memurun huzurunda ve usulüne uygun olarak kıyılan nikâhı evlilik için geçerli saymaktadır. Yasa gözünde geçersiz olmasına karşın imam nikâhı denilen dinî nikâh da hâlâ varlığını sürdürmektedir. Kimi aileler ise medeni nikâhın yanı sıra sonradan bir de dinî nikâh yaptırarak evlilik birlikteliğini kutsamış olurlar. Hatta kimi durumlarda sadece dinî nikâh yaptırmakla yetinilmektedir (Örnek, 1995: 197). Ovakent Özbek Türkleri ise her iki nikâhı da yaptırmakta ancak dinî nikâha daha çok önem vermektedir. Dinî nikâh iki kez yapılmakla birlikte resmî nikâh düğünden sonra kıyılmaktadır. Nişan günü yapılan dinî nikâh yanında gelin, aile evinden çıkmadan önce ikinci dinî nikâh kıyılır. Nikâhı kıymak üzere bir hoca bulunur. Nikâha şahitlik etmek için de birkaç kişi bulunur. Nikâhta gelin ile damat hazır bulunur ve görüşleri sözlü olarak alınır. Bu nikâh, İslam dini akidelerine göre kıyılır (KK1, KK2, KK3, KK4, KK5, KK9, KK10). 2.9. Düğün Töreni Düğün töreni erkek ve kadınlar için farklı mekânlarda yapılır. Burada da harem selamlık yapıyı görmek mümkündür. Gelin ile damat, kadınların eğlendiği mekâna giderler; buraya gelin ve damat ile birlikte sadece aileden bireyler girer. Çift, mekâna girmek üzere araçtan indiğinde veya düğün yapılan mekâna yaklaştığında gelin ve damadın yakın akrabaları oynayarak önlerinde yürürler ve bu şekilde mekâna girilir. Gelin, törenin yapıldığı yere girdiğinde üzerine “çaçala” adı verilen şeker, para gibi nesneler saçılır (KK2, KK5, KK6) Esas itibarıyla bu uygulama da eski Türk kültüründeki saçı saçma geleneğidir. Akabinde gelin ve damat sahnede oynamak için yalnız bırakılır. Yaklaşık yarım saatlik eğlence sonrası damat ve diğer erkekler mekândan ayrılarak erkeklerin eğlendikleri mekâna giderler. Erkek eğlencesinde erkekler genellikle düğün tatlısı (baklava, şam tatlısı, halka tatlı, vb.) yiyerek sohbet ederler (KK2, KK3, KK4, KK5). Düğün töreni bitmeden önce tören alanına damat tekrardan çağırılır. Damat, gelinin yanına oturur. Ardından kına yakmak üzere, damattan avucunu açması istenir. Ancak damat avucunu açmaz. Damada saat, altın gibi hediyeler verildikten sonra damat avucunu açmayı kabul eder. Gelin de aynı şekilde bir davranışta bulunur ve yine hediyeden sonra avucunu açar. Gelin ve damada kına yakılır. Kına yakılmasının ardından takı takma töreni başlar. Düğüne gelen kişiler gelin ve damada takı takar. Böylece düğün töreni sona erer. Tören bittikten sonra damat, arkadaşları ile birlikte gelin evine gider. Gelin evinde damada “dokuz tabak” denilen dokuz farklı yemek ikram edilir. Özbek Türkleri için “dokuz tabak”1 önem arz etmektedir. Yemek esnasında damat, ayakkabısını koruma altına almalıdır. Aksi takdirde ayakkabı saklanır ve para vermeden ayakkabısı geri verilmez. Yemekten sonra damadın arkadaşları evi terk eder. Damat da gelin ve ailesinin bulunduğu odaya geçer (KK2, KK3, KK4, KK5, KK6). “Damat odaya girerken yaşlı bir kadın ölü taklidi yapar. Damat bu kadına yeteri kadar para verince kadın gösteriyi sonlandırır.” (KK5) Sabaha karşı saat üç civarında damat ve gelin haricindeki kişiler odadan çıkar. Damat ve gelin bir süre sohbet ederler. Sabah ezanı ile birlikte damat, gelin evinden ayrılır. Ancak eski zamanlarda bu gecenin “gerdek gecesi” olarak kabul edildiği ve gelin annesinin gerdek odasının yan odasında beklediği ifade edilmiştir. Günümüzde ise sadece gelin ile damadın sohbet etmesi için geçirilen bir zaman dilimidir (KK2, KK5, KK9). 1 Formülistik özelliğinden dolayı önemli görülmektedir. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 231 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik 2.10. Gelin Alma ve Çeyiz Çıkarma Arapça “cihaz”dan gelen çeyiz, gelin için hazırlanan sandık eşyası, kızın baba evinden götürdüğü mal ve mülktür. Geleneksel kültürümüzde kız çocukları ergenlik çağına gelmeden çeyiz hazırlıklarına başlanır. Çeyiz olarak ilk önce yatak çarşafı, yastık kılıfı, yorgan yüzü, mendil, örtü ve bunun gibi eşyalara hazırlanır. Hazırlanan bez eşyaların tümü işlemelidir. Çevreler, yağlıklar, kenarları oyalanmış yazmalar, el örgüsü çoraplar çeyizin tamamlayıcı ögeleridir. Gelin alma, gelinin baba evinden damat evine götürülmesi olayıdır. Buna birçok yerde “gelin göçü”, “gelin götürmesi” de denir (Ataman, 1992: 43). Düğünden sonraki gün öğle veya ikindi vaktinde damat, bir konvoy eşliğinde kızı evinden almaya gider. Gelinin tüm çeyizi araçlara yüklenir. Ardından gelinin başına Kur’an-ı Kerim koyulur, yüzü duvak ile örtülür ve evden öylece çıkarılır. Gelin, yeni evine varmadan Kur’an gelinin başı üzerinden çıkarılmaz ve duvağı açılmaz. Gelin, çeyiz konvoyunun en başında gider. Gelin ile damat eve girmeden önce de gelin arabasının altında kurban kesilerek kan akıtılır. Eve varır varmaz gelinin üzerine “çaçala” adı verilen buğday, pirinç, şeker gibi nesneler atılır. Aynı zamanda gelinin üzerine kumaş parçalarının atıldığı da olur. Daha sonra çalgılı eğlence düzenlenir. Eğlence genellikle kadınlar arasında yapılır. Eğlenceden sonra gelin ve damat yeni evlerine giderler (KK2, KK3, KK4, KK5). Gelin, başının üzerinde tutulan Kur’an ile yeni evine girer. Gelinin yüzü duvak ile örtülüdür ve yüzündeki duvağı bir çocuk kaldırır. Bu olaya “bit açar” adı verilir. Duvağı kaldıran erkek veya kız çocuk olabilir. Burada önemli olan, masum bir çocuğun gelin duvağını açmasıdır (KK2, KK5, KK9). Ayrıca gelin çocuk sahibi olabilsin diye gelinin kucağına bir bebek verilir (KK2, KK5). 2.11. Gerdek Medeni ya da dinî nikâhtan sonra gelin ile damadın bir araya gelmelerine “gerdek” denir. Böylece gelin ile damadın evliliği yasa, din ve bağlı bulunduğu toplum üyelerinin onayıyla geçerli sayılmış olur. Nikâhtan sonra bir araya gelecek olan çiftin kalacağı yere “gerdek evi”, “gerdek odası” gibi adlar verilmektedir (Örnek, 1995: 197-198). Düğün töreni sonrası damat ve gelin gerdek odasına gider. Gerdek için gelin ile damat yalnız bırakılır ve gerdeğe müdahil olma durumu söz konusu değildir. Böylelikle düğün sona erer (KK2, KK4, KK5, KK6, KK9). 2.12. Düğün Sonrası Düğünden birkaç gün sonra resmî nikâh kıyılır (KK1, KK2, KK3, KK4, KK5, KK9, KK10). Düğün sonrası gelin evden dışarı çıkmaz. Damat, gelin ve damadın ailesi yedi gün sonra gelinin baba evine davet edilir. Burada damat ile geline hediyeler verilir (KK2, KK3, KK4). Eski zamanlarda gelinin kırkıncı günde baba evine gittiği belirtilerek günümüzde bir farklılaşma yaşandığı ve gelinin yedi gün sonra baba evine gittiği dile getirilmiştir. Gelin, baba evine gittikten sonra evinden dışarı çıkmaya başlar (KK2, KK9, KK10). SONUÇ The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 232 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik Ovakent Özbek Türkleri için evlenme geleneği, dinî inançlar bağlamında şekillenmiştir. Evlilik üzerine yapılan birçok uygulamada dinî akidelere bağlılık söz konusudur. Bu sebeple Eski Türk kültüründen gelen uygulamaların bir kısmı değişim hâlindedir. Ancak yine de gerçekleştirilen uygulamalarda eski Türk kültürünü görmek mümkündür. Örneğin gelin, damat evine girerken başı üstünde Kur’an-ı Kerim vardır. Bu, İslam dininin etkisidir. Bunun yanında bir de gelin, damat evine girerken gelinin üzerine çeşitli nesnelerden saçı saçılır. Burada eski Türk geleneğinden gelen saçı ile birlikte İslam’ın etkisiyle gelinin başına Kur’an koyma davranışı bir arada görülmektedir. Bir başka örnek olarak eski Türk kültürünün özelliği olan yardımlaşma değeri verilebilir. Ovakent Özbek Türkleri, komşularına verdikleri yemeklerle yardımlaşmaya önem gösterirken bunu harem selamlık şekilde gerçekleştirirler. Burada da yardımlaşmanın İslamiyet etkisi ile harem selamlık yapıyla devam ettiği görülmektedir. Bu bağlamda derleme esnasındaki görüşmelerde dile getirilen: “Biz ne iş yaparsak dini ortaya koyuyoruz.” ifadesi İslamiyet ile çeşitli değişimlerin yaşandığını açıklar niteliktedir. Derlemeler sırasında Ovakent Özbek Türklerinin evlenme pratiklerini gerçekleştirirken Özbekistan’daki yapıyı koruma gayreti içerisinde oldukları da tespit edilmiştir. Zira evlenme geleneği üzerine yapılan uygulamaların Özbekistan’da yapılanlar ile aynı şekilde olduğu ifade edilmiştir. Ovakent Özbek Türkleri, uygulamaların Özbekistan’daki şeklinin değişmesi durumunda özlerinden ayrılacaklarını düşünmektedirler. Bu sebeple evlenme geleneği üzerine yapılan uygulamalarda Özbekistan’daki yapı korunarak devam ettirilmektedir. Ayrıca Ovakent Özbek Türklerinde iç evlilik söz konusudur. Buradan hareketle Ovakent Özbek Türklerinin evlenme gelenekleri incelenirken âdet, görenek, inanç bağlamında değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu uygulamalarda Ovakent Özbek Türklerinin toplum yapışı, yaşayış tarzları, değerleri, kültürleri görülmektedir. KAYNAKLAR Alay, Okan (2016). Bingöl’de Evlenme Âdetleri, Turkish Studies, V. 11/4, s. 67-90. Artun, Erman (1998). Tekirdağ Halk Kültüründe Geçiş Dönemleri Doğum-Evlenme-Ölüm, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, 9-10, İstanbul, s. 85-l07. Artun, Erman (2015). Türk Halkbilimi, Karahan Kitabevi, Adana. ATAMAN, Sadi Yaver (1992). Eski Türk Düğünleri ve Evlenme Rit’leri, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara. Bakırcı, Nedim (2006). Niğde Masalları, Niğde Yüksek Öğretim Vakfı Yayınları, Konya. Bakırcı, Nedim (2010). Niğde Âşıklık Geleneği ve Niğdeli Halk Şairi İbrahim Dabak, Niğde Belediyesi, Niğde. Balaman, Ali Rıza (1983). Gelenekler Töre ve Törenler, Betim Yayınları, İzmir. Balaman, Ali Rıza (2002). Evlilik Akrabalık Türleri, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara. Demirci, Yusuf Ziya (1938). Anadolu’da Eski Düğün ve Evlenme Âdetleri, Burhaneddin Matbaası, İstanbul. Dikilitaş, Tuba (1997). Şanlıurfa’da Evlenme Gelenekleri ve Törenleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Şanlıurfa. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 233 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik Eraslan, Aylin (2015). Antakya’da Yaşayan Özbeklerde Kimlik ve Aidiyet, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Yeditepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antropoloji Ana Bilim Dalı, İstanbul. Eraslan, Aylin (2015). Antakya’da Yaşayan Özbeklerde Nevruz Bayramı ve Nevruz Tatlısı: Sümelek, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Folklor/Edebiyat Dergisi, Kıbrıs, s. 109-129. Eroğlu, Erol (2015). Geçmişten Günümüze Sosyal Normlar, Akademik Bakış Dergisi, S 50, s. 299-308. Eroğlu, Erol ve Sarıca, Neşe (2012). Midyat Süryanilerinin Düğün Gelenekleri, Turkish Studies, V. 7/3, s. 1189-1199. Gelenekten Geleceğe Örf ve Âdetlerimiz (2009). Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Yay., İstanbul. Güleç, Hamdi (2012). Çan Yöresi Geçiş Dönemi Uygulamalarından Olan Evlenme Ritüelleri Üzerine, Turkish Studies, V. 7/3, s. 1259-1280. Kaleli, Lütfi (1995). Binbir Çiçek Mozaiği Alevilik, Can Yayınları, İstanbul. Karaboğa, Figen (2008). Evlenme Geleneğinin Değişen Karakteri Üzerine Bir İnceleme: Sanal Ortam ve Evlenme, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Halk Bilimi Ana Bilim Dalı, Ankara. Kaya, Haydar (1995). Alevilik Kuralları, Engin Matbaacılık, İstanbul. Koşay, Hâmit Zübeyr (1944). Türkiye Türk Düğünleri Üzerine Mukayeseli Malzeme, Maarif Matbaası, Ankara. Kurtoğlu, Orhan (2009). Klasik Türk Şiirinde Saçı Geleneği, Millî Folklor, S 81, s. 90. Kutlu, S. Seval (2011). Gaziantep Geleneksel Kültüründe Evlenme, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Gaziantep. Oğuz, Öcal (2012). Yazılı Hukuk ve Sözlü Hukuk Açısından Evlenme Pratikleri ve Töre Cinayetleri, Millî Folklor, S 95, s. 103-113. Örnek, Sedat Veyis (1995). Türk Halkbilimi, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara. Sabuncuoğlu, A. Eda (2013). Kilis İlinde Geçiş Ritleri Bağlamında Evlenme, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Gaziantep. Saray, Mehmet (1993). Özbek Türkleri Tarihi, Nesil Yayıncılık, İstanbul. Şahin, Kadriye (2013). Zorunlu Göçün Anadil Üzerine Etkisi: Hatay’ın Ovakent Beldesinde Yaşayan Özbekler, Dilleri ve Kültürleri Yok Olma Tehlikesine Maruz Türk Toplulukları 4. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri (Edt. Marcel Erdal, Yunus Koç ve Mikail Cengiz), HÜ. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, 2013 Ankara. s. 477-496. Şahnazarov, Bahtiyar (2008). Türkiye’deki Özbekler Gerçek Yaşam Öyküleri, Temiz-İş Matbaası, İzmir. Taş, Hülya (2008). Bir Alevi Köyü: Bursa Şehitler Köyü’nde Evlenme Törenleri, Millî Folklor, S 80, s. 53-63. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 234 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik Türkdoğan, Orhan (1991). Kültür ve Sağlık Hastalık Sistemi, MEB Yay., Ankara. Yolcu, M. Ali (2014). Türk Kültüründe Evliliğe Bağlı Tabu ve Kaçınmalar, Kömen Yayınları, Konya. KAYNAK KİŞİLER KK1: Bereket KURT, 49, Muhtar. KK2: Zerifan ÜZER, 51, Bisiklet Tamircisi. KK3: Sefer ÜZER, 27, İnşaat İşçisi. KK4: Abdullah ŞENER, 56, İşsiz. KK5: Abdülveli, ŞENER, 25, İşsiz. KK6: Abdullah YILDIRIM, 24, İşsiz. KK7: Semüriddin MÜCAHİT, 74, Terzi. KK8: H. Muhammet, 48, İşsiz. KK9: Muhammet AYINGER, 34, Tekstil İşçisi. KK10: Hamit AYINGER, 31, Tekstil İşçisi. EKLER Fotoğraf 1. Hayrat ve toylarda tüketilen geleneksel Özbek ekmeği “kallama”. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 235 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik Fotoğraf 2. Düğün yemeğinin davetlilere ikram edilmesi. 236 Fotoğraf 3. Hazırlanan pirincin et, çeşitli sebze ve baharatlarla buluşarak toy yemeğinin hazırlanması. Geleneksel Özbek pilavı. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237 Hatay / Ovakent Özbeklerinde Evlilik Fotoğraf 4. Geleneksel Özbek pilavının pişmiş en son hâli. 237 The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 52, Eylül 2017, s. 222-237