KÜRESEL VE BÖLGESEL ÇALIŞMALAR DÜNYA EKONOMİSİ-FİNAL ÖDEVİ Ekonomide Hızlı Büyüme ve Balon Hızla Şişmeye Başlayan Balon ve Zincirleme Krizler Dünya ekonomisinin 1990’ ların ikinci yarısındaki gelişiminin dönüm noktası ABD, Japonya ve Almanya arasında oluşturulan ve sonradan “ Ters Plaza Anlaşması” olarak adlandırılacak olan anlaşmadır. Bu anlaşmanın etkileri kısa zamanda kendini gösterdi ve doların değerini arttıran güçler, hızla yükselen hisse senedi fiyatlarıyla şirket karları arasındaki uçurum ile tüketim artışlarına neden oldu. Bu durum 1997-1998’ e gelindiğinde önce Doğu Asya sonra Japonya ve en sonunda ABD’ yi de kapsayacak olan uluslararası krizi de tetikledi. 1996 ve 1997 yıllarında imalat sanayi yeniden canlanmaya başlamıştı. İmalat sanayi üretimi yılda %3,5 gibi oldukça yüksek bir oranda büyüdü. Bu dönemde emek maliyet artış ortalaması -%1,5 olmasına rağmen doların on yıl süren değer kaybı tersine döndü ve kar hadlerinin uzun süreli yükselişi sona erdi. Maliyetlerini aşağıda tutmakta olan sanayiciler 1986-1995 arasında %60 arttırabildikleri kar hadlerinin 1996 ve 1997 de aynı kaldığını gördüler. İmalat dışı sektörde maliyetler, imalat sanayi sektörüne göre daha hızlı artmasına rağmen uluslararası rekabete maruz kalmadıklarından fiyatlarını daha çabuk yükseltebilme avantajından yararlanarak kar hadlerinde ciddi artış sağlayabiliyorlardı. 1995’ te Japon Merkez Bankasının iskonto oranında indirime gitmesi yenin değerini düşürdü, bu durum ihracatın canlanmasını sağlasa da aşırı düşük faiz oranları likiditenin önemli bir kısmının Japonya dışına çıkmasına neden oldu. ABD’ li yatırımcılar Japonya’ da ucuz yen ile borçlanıp bunu dolara çevirdikten Hizmete Ozel 1 sonra elde ettikleri fonu dünyanın başka bölgelerinde yatırım yapmak için kullandılar. Elde edilen kazancın büyük bir bölümü de ABD borsasına dönüyordu. ABD ‘ de borçlanma maliyetleri düşerken dolar hızla yükseliyordu. 1997 Ağustos- Eylül aylarında Doğu Asya ülkelerinin hükümetleri bölgedeki kriz derinleşirken ellerindeki ABD Hazine kağıtlarını büyük ölçüde satmaya başladılar. Bu durum ABD hisse senedi fiyatlarında hızlı bir düşüşe neden oldu. Merkez Bankası ise piyasalara güven verme çabası içerisine girerek faiz oranlarını arttırmayı planladığını açıkladı ve hisse senedi fiyatları yeniden alevlendi. 1990 -1993 yılları arasında şirketler hem hisse alımına hem de borçlanmaya geniş ölçüde son vermişlerdi.1994’ ten itibaren şirket satın almaları ve birleşmeleri başladı bunu gerçekleştirebilmek için şirketler büyük ölçekli borçlanmaya başladılar. Ancak şirketlerin sadece kendi hisselerini geri almak için yaptıkları alımlar hızla artış gösterdi. Mali sektör dışı şirketler borçlanma olanaklarını kendi şirket hisselerini geri almak kadar başka şirketlerin hisselerini de almak için kullanıyorlardı bu durum hisse senedi fiyatlarını arttırırken Merkez Bankası bu şirketlerin kredi olanaklarını kolaylaştıran tutumunu sürdürmeye devam ediyordu. ABD hisse fiyatları balonunun 1995 ‘ teki genişlemesi ekonomiyi kısa sürede büyütüyordu. Hane halkının mali sektör dışı şirketlere hisse satışları ve bu şirketlerin söz konusu alımları borçlarla yapmaları sonucu oluşan sermaye kazançları yoluyla hane halkı satın ama gücü önemli ölçüde artmıştı. Bir taraftan borçlanılırken diğer tarafta tasarrufları eritme çabası tüketim harcamalarını daha da arttırmıştı. Hane halkı bu dönemde piyasaya güvenerek daha az tasarruf sağlayarak tüketimlerini arttırmışlardı. Ortaya çıkan tüketim talep artışı imalat sektöründe karlılığa ve ihracatta artışa neden olan güçlü bir ekonomiye gelişmeye katkı sağlamıştır. Bu dönemde yatırım artışları da büyümüştü. Hizmete Ozel 2 ABD 1990’ ların başında öteki gelişmiş kapitalist ekonomileri de daralmadan kurtarmıştı.1997’ nin sonlarında ABD ekonomik canlanmasının ilk ve temel kaynağı hızla kurumaya başlamıştı. ADB hisse senetlerinin artışına katkıda bulunan dolar ve bu nedenle ortaya çıkan servet etkisi yatırımları ve tüketimleri arttırmıştı. Bu artış imalat sanayinin karlılığını ve genişlemesini engellemişti. Bu yüzden ABD Asya ‘ da ortaya çıkan ve uluslararası bir nitelik kazanan krize karşı korunmasız kalmıştı. Zincirleme Krizler Japon ekonomisi 1995’ in ilk yarısında “yenin” ani yükselişiyle daralmaya geri dönmüştü. Ters Plaza Anlaşmasından sonra yen zaten hedeflendiği gibi ciddi oranda düştü. Düşen yen ihracatın artmasına neden oldu. Bu durum kar hadleri ve yatırımların artmasını sağladı. Alman ekonomisi de Japon ekonomisi gibi değer kaybeden para biriminin getirdiği avantaj ile benzer bir grafik izledi. Bu döneme gelişmiş kapitalist ekonomilerin tümü ADB nin dünya üzerinde yatarmış olduğu büyük canlanma ve düşen para birimleri nedeniyle elde ettikleri avantajla 90 lar boyunca sergiledikleri en iyi performanstı. Fakat bu süreç hep böyle devam etmedi ve dolar karşısında zayıflayan yen bir süre Japonya’ yı ileriye taşısa da artık Doğu Asya ‘ nın hızla gelişen ekonomilerinin felaketi oldu. Yenin 1985-1995 arasındaki istikrarlı yükselişi ekonominin gelişmesine katkıda bulunmuştur. 1995-1997 arasında hızla düşünce ekonomi durma noktasına geldi. Değeri artan dolar yüzünden hisse senedi, emlak ve inşaat piyasalarında balonlar oluştu. Oluşan bu balonların sürdürülebilir olmadığı anlaşıldığında uluslararası ekonomik krizin içine çoktan düşülmüş. Japon ekonomisinin düşük teknoloji kullanan üretimi Doğu Asya’ ya kaydırması Japonya’ nın yatırımlarını ihracatını ve banka kredilerini 1990 lar boyunca görkemli bir artış ile sonuçlanmıştı.1995 teki ters plaza anlaşmasının etkileri ile daralmadan kaçamadı ve felakete sürüklendi. Japonya en iyi pazarı olan Doğu Asya’ yı kaybederek tekrar daralmaya girdi. Hizmete Ozel 3 ABD ekonomisi 1998 de çöken Doğu Asya pazarı ve ihracatı ile karşı karşıya kalmıştı. Bu durum ABD ‘nin savaş sonrası dönemin en ciddi krizi ile yüz yüze gelmesine neden olmuştur. Doğu Asya’da genişlemeden krize: Doğu Asya 1985-95 arasındaki on yıllık dönemde bölgenin bir bütün olarak başardığı ekonomik sıçrama sonrasında yerini ciddi ekonomik krizlere bırakacaktı. Japon imalat sanayicilerinin değeri hızla artan yene karşı tepkileri üretimi sadece aynı vasıf için daha düşük ücret ödendiğinden değil aynı zamanda yen yükselirken dolara bağlı para birimleri düştüğü için Doğu Asya’ya kaydırmak oldu. 91-95 arası Doğu Asya’ya yapılan yatırımlar üç kat artmıştı. Bölgeye o dönemde çok fazla miktarda kısa vadeli sermaye akımı gerçekleşti. 1990 ların başında ABD merkez bankasının ekonomik daralma ile baş etmek üzere kısa vadeli faiz oranlarında indirim yapması dünya ölçeğinde nakit bolluğunu hızla arttırdı. ABD ekonomisinden sağlanan paranın göreli olarak çok küçük bir kısmı yatırımlar için talep edilirken büyük bir kısmı ABD hisse senetlerine ve Doğu Asya’ ya doğru serbestçe akmıştı. 1995 Nisanında yen dolar karşısında % 60 değer kaybetti. Meksikadaki ekonomik kriz sonrasında ise pezo kuru dolar karşında % 57 değer kaybetmişti. Fiyatları aşağıya çeken güçler karlılık üzerinde baskı uyguluyorlardı. Doğu Asya’ da kısa bir süre sonra her bir yabancı borç veren ötekilerin paralarını çekme ihtimalini dikkate alarak mümkün olan en kısa zamanda kaçmanın yollarını aradılar. Asyalı borçluların yurtdışından aldıkları kredileri değeri yitirilmiş olan ulusal paraları ile ödemek zorunda olmaları durumu daha da kötü hale getirdi. Bu noktada IMF devreye girmişti. Kriz 1998 yazında az gelişmiş ülkeler de sıçradı. Rusya ülke borcundan dolayı” temerrüde” düşmüştü. Kısa bir süre sonra Brezilya da aynı sorunları yaşamaya başladı. Tehdit sadece Japon ekonomisini etkilemiyor ABD ekonomisini de hedef alıyordu. Hizmete Ozel 4 1998 başında Asya Krizi patladığında ABD üreticilerinin ihraç pazarı olan Doğu Asya mallarının işgaline uğradılar. Doğu Asya ülkelerinin paralarının değeri hızla düştüğü için ürünler daha da ucuzlamıştı.1998 de ABD genişlemesinin esas motoru olan ihracat durma noktasına gelmişti. Kar hadleri de sürekli düşüşte olan ADB yeniden 80’lerin koşullarına geri dönmüştü. Değerlenen dolar hisse senedi fiyat artışlarını alevlendirmiş “Balonun” yarattığı servet etkisi ABD ekonomisini ileri doğru kamçılamaktaydı. Derya Özhan Uğuroğlu Hizmete Ozel 5