DHEA-s Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi; DHEA sülfat böbrek üstü bezi tarafından üretilen zayıf bir erkeklik hormonudur ( androjen ). DHEA- sülfat hem kadın hem erkeklerde üretilir. Kadınlarda erkeklik hormonu üretiminin ana kaynağı böbrek üstü bezleridir. Kandaki miktarı böbrek üstü bezlerinin ( adrenal gland lar) çalışması hakkında bilgi verir. DHEA sülfat testi özellikle erkek tipi kilo alan kadınlarda (virilizm), kadın kısırlığının araştırılmasında, adet düzensizliklerinin araştırılmasında ve aşırı kıllanma olan kadınlarda (hirzutizm) istenen bir testtir. Ayrıca çocuklarda erken cinsel gelişim araştırılmasında DEHA sülfat testi de yapılmalıdır. DHEA sülfat normal değeri nedir? Normal değer yaş ve cinse göre değişir Kadınlarda DEHA sülfat normal değeri: Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş 18 20 30 40 50 60 69 – 19: 145 – 395 ug/dL – 29: 65 – 380 ug/dL – 39: 45 – 270 ug/dL – 49: 32 – 240 ug/dL – 59: 26 – 200 ug/dL – 69: 13 – 130 ug/dL ve üstü: 17 – 90 ug/dL dir. Erkeklerde DEHA sülfat normal değerleri: Yaş 18 – 19: 108 – 441 ug/dL Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş 20 30 40 50 60 – – – – – 29: 39: 49: 59: 69: 280 – 640 ug/dL 120 – 520 ug/dL 95 – 530 ug/dL 70 – 310 ug/dL 42 – 290 ug/dL Yaş 69 ve üstü: 28 – 175 ug/dL dir. Not: DEHA sülfat testi için normal değerler laboratuarlar arası değişiklik gösterebilir. DEHA sülfat miktarının artması ne anlama gelir? Kan da Dehidroepiandrosteron- sülfat miktarının artması birçok sebebe bağlı olabilir. Doğumsal adrenal hiperplazi ( nadir bir kalıtımsal hastalık ), Böbrek üstü bezinin tümörleri, Polikistik over sendromu ( kadınlarda sık görülen kıllanma ve kilo alma sebebidir). Referanslar: Guber HA, Farag AF, Lo J, Sharp J. Evaluation of endocrine function. In: McPherson RA, Pincus MR. Henry’s Clinical Diagnosis and Management by Laboratory Methods. 21st ed. Philadelphia, Pa: W.B. Saunders Company; 2006:chap 24. TİROİD HASTALIKLARI Çocuklarda büyüme, gelişme, zeka ve okul başarısını etkileyen en önemli hormon tiroid hormonlarıdır. Büyüklerde kilo problemleri, saç ve deri hastalıkları, psikiatrik bozukluklar, açıklanamayan kalp hastalıkları, cinsel güçsüzlük, uyku problemlerinin çoğundan tiroid hastalıkları sorumludur. Tiroid hastalıkları laboratuar testleriyle kolayca teşhis edilebilir. TİROİD HASTALIKLARI Hipertiroidi nedir? Hipertiroidi, tiroid bezinin normalden fazla çalışması sonucu kanda fazla miktarda tiroid hormonu bulunması anlamına gelir. Belirtileri çarpıntı, sinirlilik, terleme, kas zayıflığı, ellerde titreme, zayıflama, saç dökülmesi, kaşıntı, kısırlık, sık dışkılama, adet düzensizliği dir. Bu belirtilerin hepsi birden bir hastada olmaz, ancak biri veya birkaçı bir kişide mevcutsa hipertiroidi den şüphelenilebilir. Hipotiroidi nedir? Kanda normalden çok az miktarda tiroid hormonu bulunması durumudur. Bebeklerde de görülür ve erken tanınıp tedavi edilmezse fiziksel ve zihinsel geriliğe yol açar. Bu nedenle tüm bebeklere tarama testi uygulanmaktadır. Hipotiroidinin belirtileri yorgunluk hissi, üşüme, kendini sürekli uykulu hissetme, kalp hızında yavaşlama, hafıza zayıflaması, konsantrasyon güçlüğü, kas krampları, kilo alma, ses kısıklığı, saçlarda incelme ve dökülme, deride kuruma ve kabalaşma, depresyon,a det düzensizliği, göğüslerden süt gelmesi, kısırlık dır. Hipertiroidi veya hipotiroidi tanısı nasıl konur? Troid hastalıklarının teşhisi laboratuar testleriyle kolayca konur. TİROİD CHECK-UP I NEDİR? Tiroid bezinin çalışmasını ve foknksiyonlarını gösteren kan testleridir. T3, T4, TSH, Serbest T3, Serbest T4 hormonTestleri ve kronik tiroid hastalıklarının göstergeleri olan Anti-Tg, Anti-TPO ve TRAb testleri yapılarak tüm troid fonksiyonları ortaya konur PROLAKTİNOMA Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu; Prolaktinoma beyinde yer alan hipofiz bezinin prolaktin salgılayan tümörüdür. Kanserleşmez ancak hormonal dengeyi bozar. Prolaktin hormonu çok artar, birçok organın fonksiyonu bozulur. Prolaktinoma hipofiz bezi tümörlerinin en sık görülenidir. Hipofiz adenomlarının çoğu iyi huyludur ve kanserleşmez. Prolaktinoma 40 yaş altı kadınlarda sık görülür. Genellikle tümörün büyüklüğü 1 cm altındadır ve büyümez. Erkeklerde çok nadirdir. Erkeklerde görülen prolaktinoma lar daha ileri yaşlarda ortaya çıkar, büyük olur ve şikayete sebep olmadan büyümeye devam ederler. Prolaktinoma belirtileri nelerdir? Kadınlarda görülen şikayetler: Normal dışı zamanda göğüsten süt gelmesi (Galaktore), Göğüslerde hassasiyet, Cinsel isteksizlik, Baş ağrısı, Kısırlık, Adet kesilmesi ve düzensizliği, Görme bozuklukları. Erkeklerde görülen şikayetler: Cinsel isteksizlik, Göğüslerde büyüme ( jinekomasti ), Baş ağrısı, Sertleşme zorluğu, Kısırlık, Görme bozuklukları. Hipofiz bezi beynin ortasında yer alan ve 1 cm çapında olan bir hormon bezidir. Beyinden aldığı görevler ile hormon salgılayarak bütün vücuttaki hormon bezlerini kontrol eder. Bir orkestra şefi gibi çalışan hipofiz bezi küçük olmasına rağmen birçok hormon salgılar. Prolaktin hipofiz bezinin salgıladığı hormonlardan sadece bir tanesidir ve gebelikten sonra meme dokusunun gelişmesini ve süt üretimini sağlar. beyin içinde yer alan hipofiz bezi göz sinirlerinin hemen altında bulunur. Büyümüş bir hipofiz tümörü beyin dokusuna baskı yapar ve şu şikayetlere neden olur: Baş ağrısı, Uykuya meyil, Burun akıntısı, Bulantı, kusma, Koku alma zorluğu, Görme bozuklukları, Çift görme, Göz kapaklarında düşme, Görmede kısmi kör bölümler, Özellikle erkeklerde ortaya çıkan prolaktinomalarda çok az şikayet olur. Prolaktinoma Teşhisi: Hastanın şikayetleri ve klinik muayene teşhise yardımcıdır. Kesin teşhis laboratuar testleri ile konur. Prolaktinoma düşünülen hastadan aşağıdaki testler istenir: PROLAKTİN, TESTOSTERON, DHEA- S, FSH, LH, ESTROJEN, PROGESTERON Prolaktin hamilelikte ve doğum sonrasında yükselir. Normalde kadın ve erkeklerde kanda çok az miktarda bulunur. Gün içinde artıp azalır en yüksek olduğu saat sabah saatleridir. En uygunu sabah uyandıktan kısa süre sonra almaktır. Yüksek prolaktin seviyesi prolaktinoma varlığını düşündürür. Erkeklerde Prolaktin artışı ile birlikte Testosteron miktarının da düştüğü görülür. MR ve Tomografi ile tümörün gösterilmesi teşhis koydurur. Prolaktinoma dışında aşağıdaki hastalıklar ve ilaçlar da prolaktin seviyesini arttırır: Anoreksiya nervosa, Polikistik over sendromu, Hipotalamus hastalıkları, Tiroid hastalıkları ( hipotiroidi), Böbrek hastalıkları, Diğer hipofiz tümörleri, İlaçlar; Estrojen, Antidepresan ilaçlar, Opiat, amfetamin, Hipertansiyon ilaçları, Mide ilaçları prokaltin seviyesini arttırır. Prolaktinoma tedavisi: Tüm prolaktinoma vakaları tedavi edilmez. Bazı vakaların tedaviye ihtiyacı olmaz. İlaç ile prolaktinoma adenomları başarılı şekilde tedavi edilebilmektedir. Tümörün görmeyi bozduğu durumlarda ve etrafa bastırarak şikayetlere neden olması durumunda cerrahi olarak çıkarılması önerilir. Kadınlarda tedavi ile prolaktinomanın neden olduğu: Kısırlık Adet kesilmesi ve düzensiz adet görme, Cinsel isteksizlik, Normal dışı süt salgısı ve Baskı nedeniyle ortaya çıka baş ağrısı şikayetleri başarılı bir şekilde tedavi edilir. Erkeklerde tedavi ile prolaktinomanın neden olduğu : Cinsel isteksizlik, Sertleşme güçlüğü, Kısırlık ve Baskı nedeniyle ortaya çıkan baş ağrısı şikayetleri başarılı bir şekilde tedavi edilir. Büyük prolaktinomalar görme problemine yol açabilirler bu nedenle cerrahi olarak alınmaları önerilir. Prolaktinoma tedavisinde Bromokriptin ve Cabergolin kullanılmaktadır. Bu ilaçların hayat boyu alınması gerekir. İlaçların kesilmesi adenomun tekrar büyümesine ve hormon salgılamasına yol açar. Prolaktinoma büyüdükçe ilaçla tedavisi zorlaşır. İlaçların her ikisi de baş dönmesi ve bulantı yapar. bromokriptin tedavisi cerrahi olarak alınan adenomun tekrarlamasını önler. Eğer cerrahi olarak adenomun alınması gerekirse bu işlemin bromokriptin tedavisinin ilk 6 ayı içinde yapılması önerilir. Tedaviye cevap kan prolaktin seviyesi ile yakından izlenmelidir. İlaç ve cerrahi sonrası tekrarlayan vakalarda ise ışın tedavisi veya gamma knife ile tedavi önerilir. Prolaktinoma tehlikeli bir hastalık mıdır? Prolaktinoma tedaviye rağmen büyüyebilir yada cerrahiden sonra yeniden ortaya çıkabilir. Tekrar ortaya çıka adenom hızla büyür ise aynı şikayetlere neden olur. Tümör içine kanama ani ortaya çıkan baskı şikayetlerine neden olur. Körlük, çift görme, şiddetli baş ağrısı ortaya çıkar Referanslar: 1. Melmed S, Kleinberg D. Anterior pituitary. In: Kronenberg HM, Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR, eds. Williams Textbook of Endocrinology. Philadelphia, PA: Saunders Elsevier; 2008:chap 8. 2. Prolactinoma. National Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases. http://endocrine.niddk.nih.gov/pubs/prolact/prolact.htm Accessed Jan. 7, 2010. 3. Schelchte JA. Prolactinoma. New England Journal of Medicine. 200;349:2035. 4. Mancini T, et al. Hyperprolactemia and prolactinomas. Endocrinology Metabolism Clinics of North America. 2008;37:67. 5. Melmed S, et al. Disorders of the anterior pituitary and hypothalamus. In: Fauci AS, et al. Harrisons Principles of Internal Medicine. 17th ed. New York, N.Y.: McGraw-Hill Medical; 2008. http://www.accessmedicine.com/content.aspx?aID=2876725 Accessed Jan. 7, 2010. 6. Nippoldt TB (expert opinion). Mayo Clinic, Rochester, Minn. Jan. 20, 2010 POLİKİSTİK OVER SENDROMU Polikistik Over Hastalığı; PCOS; Stein Leventhal Sendromu; Polifolliküler Over; Hiperandrojenik Anovulasyon; Polikistik over sendromu kronik endokrin bir hastalıktır, kadınlarda görülür, karakteristik olarak hastalarda erkeklik hormonları yüksektir (androjenler), Kısırlık vardır, Obezite vardır, İnsülin direnci vardır, Yüz ve vücutta kıllanma artışı olur, Anovülasyon olur (overlerden olgunlaşmış salınamaz). yumurta Overler yumurtayı tutan ve olgunlaştıran folliküller yapar, olgunlaşan yumurtayı daha sonra döllenmek üzere dışarı salarlar daha sonra follikül ortadan kaybolur. Polikistik over sendromunda overler follikülleri yapar ancak ya yumurta olgunlaşamaz yada dışarı salınamaz. İşini bitiremeyen follikül ise kistleşir ( içi sıvı dolar ). Polikistik over sendromu hastaların overlerinde birçok kist görülür. Overlerde kist gelişmesinin tek sebebi polikistik over hastalığı değildir, birçok hastalık overlerde kist gelişmesine neden olabilir. Polikistik over sendromu bu hastalıklar içinde en sık görülenlerden birisidir. Polikistik over neden olur? Polikistik over sendromunun gerçek sebebi bilinmemektedir. Genetik yapı ve genetik meyil olduğu düşünülmektedir. direncinin hastalıkta rol oynadığına dair bulgular Fazla İnsülin overlerden fazla androjen üretilmesine ovülasyona engel olup kistleşmeye neden düşünülmektedir. İnsülin vardır. bununda olduğu Polikistik over kimlerde görülür? Polikistik yükselir: over sendromu gelişmesi aşağıdaki durumlarda Obezite varlığında, Sedanter ( hareketsiz ) yaşam tarzında, Ailede polikistik over hastası var ise, Polikistik over gelişme şansı yüksektir. Hastalık genellikle 15 – 30 yaş arasında başlar. Polikistik over belirtileri nelerdir? Polikistik over hastalığı aşağıdaki şikayetlere neden olur: Adet düzensizliği yada adet yokluğu, Kısırlık, Yüz ve vücutta kıllanma, Kilo alma, Obezite, Akne, Koltuk altı, kasık ve ensede cilt koyulaşması, Nadiren seste boğukluk, Nadiren temporal bölgede saç dökülmesi ( erkek tipi saç dökülmesi ) görülür. Bu şikayetler sadece polikistik over hastalığına özgü şikayetler değildir, birçok sebebe bağlı olabilir. Polikistik over hastalarında aşağıdaki hastalıklar da sık görülür: Tip 2 diyabet ( İnsülin direncine bağlı olarak ortaya çıkar. Diyabet den önce metabolik sendrom gelişir), Hiperlipidemi ( kan yağları ve kolesterolün artması), Uterus iç tabakasının kalınlaşması ( endometriyel hiperplazi: kanserojen bir durumdur), Endometriyel kanser, Hipertansiyon, Kalp hastalıkları, Metabolik sendrom ( Obezite + İnsülin direnci+ yüksek tansiyon + hiperlipidemi ve pıhtılaşma hastalıkları kombinasyonuna metabolik sendrom denir). Polikistik over teşhisi nasıl konur? Hastanın şikayetleri ve fizik muayene teşhise yardımcı olur. Adet düzensizliklerinin detaylı olarak doktora anlatılması gerekir. Ultrason incelemesinde polikistik görünün önemlidir. Kesin teşhis laboratuar testleri ile konur. Polikistik over şüphesinde aşağıdaki testlerin yapılması gerekir: Total testosteron, Serbest testosteron, DHEA-S, Prolaktin, Tiroid fonksiyon testleri; T3, T4, FT3, FT4, TSH, Açlık kan şekeri, Açlık İnsülin seviyesi, OGTT, Lipit profili, HOMA – IR Polikistik over tedavisi: Polikistik over tedavisi gebelik isteyip istememeye göre farklılık gösterir. Tedavide ana amaç hastalığa eşlik eden İnsülin direnci ile mücadele etmektir. Tedavinin ana noktaları şunlardır: Şikayetlerin azaltılması, Kilo vermek, Egzersiz, İnsülin rezistansı, glikoz intoleransı ve metabolik sendrom ile mücadele Oral anti diyabetiklerin kullanılması Metformin, Glukofaj vb, Oral kontraseptif kullanımı ( adet düzensizlikleri için ), Ovülasyon indüklemesi ( gebelik için ), Komplikasyonların izlenmesi, Anti androjen ilaçlar. Polikistik over değişiklikleri: sendromu tedavisinde yaşam tarzı Kolesterol ve hiperlipidemi seviyesini düşürmek, tip 2 diyabet gelişimini durdurmak, hipretansiyon gelişimini ve kalp problemlerini engellemek amacıyla polikistik over hastalarının yaşam tarzlarına dikkat etmeleri gereklidir. Özellikle Diyabet, kolesterol ve yüksek tansiyon açından düzenli Check – Up ve kontrol, Düzenli egzersiz, Düşük yağlı diyet, İdeal kiloyu sağlamak bu hastalıkların ortaya çıkışını ve kontrolünü sağlamak açısından önemlidir. Polikistik overde hormon tedavisi: Doğum kontrol hapları adet düzensizliklerini ortadan kaldırır ve uterus epitelinin düzenli yenilenmesini sağlayarak kanser gelişme riskini azaltır. Doğum kontrol hapları aynı zamanda aşırı kıllanmayı azaltır, androjeni baskılayarak akne gelişimini engeller. Progestin gibi diğer hormonlarda adet düzensizlikleri için kullanılabilirler. Gebe kalmak isteniyor ise hormonlar ile ovülasyon indüklemesi yapılabilir. Polikistik overden korunma: 10 lu yaşlardan itibaren ailede polikistik over şikayeti olan, obezite ye meyilli olan, adet düzensizliği olan çocukların dikkatle izlenmesi gerekir. Bu çocuklarda kilo alımının engellenmesi, düzenli egzersiz, diyet ve erken teşhis ile polikistik over ve buna bağlı şikayetlerin engellenmesi, azaltılması mümkündür. Referanslar: 1. The American Congress of Obstetricians and Gynecologists http://www.acog.org/ 2. The International Council on Infertility Information Dissemination, Inc. http://www.inciid.org/ 3. Polycystic Ovarian Syndrome Association http://www.pcosupport.org/ 4. The Society of Obstetricians and Gynaecologists of Canada http://www.sogc.org/ 5. Womens Health Matters http://www.womenshealthmatters.ca/ 6. American College of Obstetrics and Gynecologists. American College of Obstetrics and Gynecologists website. Available at: http://www.acog.org . Accessed June 15, 2008. 7. American College of Obstetricians and Gynecologists Practice Bulletin: polycystic ovary syndrome. Obstet Gynecol . 2002;100:1389-1402. 8. The American Fertility Association. The American Fertility Association website. Available at: http://www.theafa.org/ . Accessed June 15, 2008. 9. Baillargeon JP. Use of insulin sensitizers in polycystic ovarian syndrome. Curr Opin Invetig Drugs . 2005:6:1012-1022. 10. Dambro MR, Griffith HW. Griffiths 5-Minute Clinical Consult . 1999 ed. Philadelphia, PA: Lippincott Williams & Wilkins; 1999. 11. The InterNational Council on Infertility Information Dissemination. The International Council on Infertility Information Dissemination website. Available at: http://www.inciid.org . Accessed June 15, 2008. 12. Polycystic ovary syndrome. American Academy of Family Physicians website. Available at: http://familydoctor.org/online/famdocen/home/women/reproductiv e/gynecologic/620.html . Published September 2000. Updated June 2005. Accessed June 15, 2008. 13. Polycystic Ovarian Syndrome Association. Polycystic Ovarian Syndrome Association website. Available at: http://www.pcosupport.org . Accessed June 15, 2008. 14. Stadmauer L, Oehninger S. Management of infertility in women with polycystic ovary syndrome: a practical guide. Treat Endocrinology . 2005;4:279-292. 15. Stout DL, Fugate SE. Thiazolidinediones for treatment of polycystic ovary syndrome. Pharmacotherapy . 2005;25:244-252. 16. Vibikova J, Cibula D. Combined oral contraceptives in the treatment of polycystic ovary syndrome. Hum Reprod Update . 2005;11: 277-29