sık değişken bağışıklık eksikliği hastalarında kulak burun boğaz

advertisement
Dr. Raşit MİDİLLİ, Dr. Ömür ARDENİZ, Dr. Serdar AKYILDIZ, Dr. Aytül SİN, Dr. Sercan GÖDE
Sık Değişken Bağışıklık Eksikliği Hastalarında Kulak Burun Boğaz Bulguları
KBB-Forum
2009;8(2)
www.KBB-Forum.net
KLİNİK ÇALIŞMA
SIK DEĞİŞKEN BAĞIŞIKLIK EKSİKLİĞİ HASTALARINDA KULAK BURUN
BOĞAZ BULGULARI
Dr. Raşit MİDİLLİ1, Dr. Ömür ARDENİZ2, Dr. Serdar AKYILDIZ1, Dr. Aytül SİN2, Dr. Sercan GÖDE1
1E
ge Üniversitesi, Kulak Burun Boğaz, İzmir, Türkiye 2Ege Üniversitesi, İç Hastalıkları-İmmünoloji ve Alerji, İzmir, Türkiye
ÖZET
Amaç: Tedaviye dirençli, tekrarlayan sinopulmoner enfeksiyonlar, otoimmün hastalıklar, maligniteye artmıs duyarlılıkla kendini
gösteren ve önemli bir bağısıklık sistemi hastalığı olan SDBE'nin, kulak burun boğaz (KBB) hastalıklarındaki önemini vurgulamak.
Gereç ve Yöntem: Dahiliye İmmunoloji Bilim Dalı'nda 1993-2003 yılları arasında tanı konan, 13 hastanın izlem dosyaları retrospektif
olarak incelendi, 1 yıl boyunca kulak burun boğaz yakınmaları oldukça ayrıntılı KBB muayeneleri yapıldı.
Bulgular: Hastalarımızın 9'u erkek, 4'ü kadın, yaş ortalaması 39.9 (yaş aralığı 23-51) idi. Hastaların tümü yılda 10'dan fazla tekrarlayan
enfeksiyon tanımladı ve bir hastamız ileri evre bronşektazi ve buna bağlı solunum yetersizliği nedeniyle kaybedildi. Hastaların tekrarlayan
enfeksiyon başlama yaşı ortalaması 13.1, hastaların tanı alma yaş ortalaması 34.3 olarak saptandı. Tekrarlayan enfeksiyonlar içinde ilk sırayı
sinüzit aldı. Hastaların yaklaşık %85'i tekrarlayan enfeksiyonlar nedeniyle en az bir operasyon geçirmişti.
Sonuç: Hastalarımızın ilk atağı geçirdiği yaş ortalaması ve tanı aldığı yaş ortalaması karşılaştırıldığında, 21.2 yıl kadar tanısız geçen bir
dönemin mevcut olması, bu hastalığın hekimler tarafından hatırlanmadığını düşündürmektedir. Birinci basamak hekimleri, KBB uzmanları,
göğüs hastalıkları uzmanları ile klinik immunoloji uzmanlarının işbirliği, bu hastaların erken tanı almalarını, komplikasyonlar gelişmeden
tedavi olmalarını sağlayabilir.
Anahtar Sözcükler: Sık değişken bağışıklık eksikliği; solunum yolu enfeksiyonları, sinüzit, otit, tonsillit
EAR-NOSE-THROAT FINDINGS IN PATIENTS WITH COMMON VARIABLE IMMUNE DEFICIENCY (CVID)
SUMMARY
Objective: The aim of the study is to emphasize the importance of CVID in ear nose throat disorders, which is an important immune
disorder that is characterized by recurrent sinopulmonary infections refractory to medical treatments, autoimmune diseases and increased
tendency to malignancies.
Methods: Medical records of 13 patients who were diagnosed as CVID in Immunology Department between 1993 and 2003, were
evaluated retrospectively. During close follow-up period of one year, all patients underwent detailed ear-nose-throat examinations and all ear
nose throat complaints were noted.
Results: 9 male and 4 female patients with average age of 39,9 years (23-51) were recruited in the study. All patients were reported to
have more than 10 recurrent upper respiratory tract infections and one patient had died because of respiratory insufficiency which was
resulted from advanced stage bronchiectasis. Average age for beginning of the recurrent infections and diagnosis of the disease was found to
be 13,1 and 34,3 years respectively. Sinusitis was found to be the most frequent one within all recurrent infections. Approximately 85% of
patients had underwent at least one surgery due to recurrent infections.
Conclusion: Long average period of time (21,2 years) between the onset of symptoms and diagnosis revealed that, physicians do not
remind CVID as a reason for recurrent infections. Collaboration of primary health care physicians, pulmonologist, ENT specialists and
clinical immunologists would provide early diagnosis and treatment before onset of probabl complications.
Keywords: Common Variable Immunodeficiency; Respiratory Tract Infections, sinusitis, otitis, tonsillitis
GİRİŞ
Bazen üst solunum yolu enfeksiyonları tedavi
edilirken, hekimler tekrarlayan enfeksiyonlar
nedeniyle
sıkıntıya
düşebilirler.
Tekrarlayan
enfeksiyonlar, bazı anatomik varyasyonlara, yetersiz
veya yanlış medikal tedavilere, alerjik rinit gibi
enfeksiyonu tetikleyecek başka hastalıklara bağlı
olabilir.
Bağışıklık sistemindeki problemler de tekrarlayan
enfeksiyonlara neden olabilir. Çocuklarda sık
tekrarlayan enfeksiyonlar, bağışıklık sisteminin
henüz olgunlaşmamış olması nedeniyle daha sık
görülmektedir. Yetişkin çağda yeterli medikal ve
cerrahi tedavilere rağmen tekrar eden enfeksiyonlar
nadirdir ve bağışıklık sisteminin mutlaka gözden
geçirilmesini gerektirir1. Yetişkin hasta grubunda
araştırılması gereken hastalıklardan biri de sık
değişken bağışıklık eksikliği hastalığıdır (SDBE).
SDBE,
hipogammaglobulinemi,
tekrarlayan
sinopulmoner enfeksiyonlar, çeşitli otoimmun
hastalıklar ve lenfoma gibi bazı malignitelere
yatkınlık ile kliniğe yansıyan çoktürel (heterojen) bir
İletişim kurulacak yazar: Dr. Sercan Göde, Ege Üniversitesi,
Kulak Burun Boğaz, İzmir, Türkiye, E-mail: sercangode@yahoo.com
Gönderilme tarihi: 12 Mart 2009, revizyonun gönderildiği
tarih: 03 Haziran 2009, yayın için kabul edilme tarihi: 04 Haziran 2009
33
Dr. Raşit MİDİLLİ, Dr. Ömür ARDENİZ, Dr. Serdar AKYILDIZ, Dr. Aytül SİN, Dr. Sercan GÖDE
Sık Değişken Bağışıklık Eksikliği Hastalarında Kulak Burun Boğaz Bulguları
hastalık grubunu tanımlar2,3,4. Bu çalışmanın temel
amacı, takip edilen olguların öykü, yakınma ve 1
yıllık takiplerinden yola çıkarak, başta birinci
basamak ve KBB hekimleri olmak üzere, tekrarlayan
solunum yolu enfeksiyonlarında bağışıklık sisteminin
gözden geçirilmesinin gerekliliğini vurgulamaktır.
KBB-Forum
2009;8(2)
www.KBB-Forum.net
BULGULAR
Hastaların 9'u erkek, 4'ü kadın, yaş
ortalaması 39.9 (yaş aralığı 23-51) idi. Hastalarda
tekrarlayan enfeksiyon başlama yaşı ortalaması 13.1
(yaş aralığı 4-36), hastaların tanı alma yaş ortalaması
34.3 (yaş aralığı 16-47) olarak saptandı. Bütün
hastalar yılda 10'dan fazla tekrarlayan enfeksiyonlar
tanımladı. Bir hasta ileri evre bronşektazi ve buna
bağlı solunum yetersizliği nedeniyle kaybedildi.
Hasta
öykülerinde
tümünün
özgeçmişinde
tekrarlayan sinopulmoner enfeksiyonlar mevcuttu.
Hastaların yaşamlarında geçirdikleri ilk tekrarlayan
enfeksiyonun hangi enfeksiyon olduğu sorgulandı ve
dağılımı Tablo 1'de gösterildi. Bu tablodan da
anlaşıldığı gibi sinüzit, hastaların çoğunda
hayatlarındaki
ilk
tekrarlayıcı
enfeksiyondu.
Hastaların pek çoğunda sinüzit ve bronşektazi
atakları olması dikkat çekici idi. Geçirilen tüm
tekrarlayan enfeksiyonların dağılımı Tablo 2'de,
enfeksiyonlar nedeniyle geçirilen operasyonlar Tablo
3'de sunulmuştur. Bütün olguların öykülerindeki
ortak nokta, enfeksiyonlar nedeniyle aldıkları tıbbi
tedavi sayılarının sayılamayacak kadar çok olmasıdır.
İki hasta dışında, hastaların tümü solunum yolları
enfeksiyonları nedeniyle, bir veya birkaç kez
operasyon geçirmişti. Hastaların soygeçmişleri
incelendiğinde, 1 hastada selektif Ig A eksikliği
dışında, 2 hastada ölü doğan kardeş öyküsü, 3
hastada kardeş ölümü öyküsü (ikisi bronkopnömoni,
diğeri lenfoma nedenli), 1 hastada akraba evliliği
öyküsü, 2 hasta ebeveyninde otoimmun hastalık
öyküsü (diabetes mellitüs) göze çarpmaktaydı. Alerji
öyküleri incelendiğinde 9 hastadan 4'ünde (2si
trimetoprim-kotrimaksazole,
biri
penisilin,
sefalosporin ve metamizole, biri octogama olmak
üzere) alerji öyküsü mevcuttu. Yapılan 1 yıllık
periyodik takiplerinde ve yakınmaları oldukça
yapılan muayenelerinde KBB açısından saptanan
bulgu ve hastalıklar tablo 4'de belirtilmiştir. Bu
dönem süresince hastalara immunglobulin replasmanı
da yapıldı.
HASTALAR VE YÖNTEM
Dahiliye İmmunoloji Bilim Dalı'nda 19932003 yılları arasında SDBE tanısı konan, 13 hastanın
izlem dosyaları taranarak öyküleri incelendi,
dosyalarında bulunan daha önceki yıllara ait kulak
burun boğaz hastalıkları ile ilgili tüm tetkikler
değerlendirildi. 1 yıl boyunca hastaların yakınmaları
olduğunda aynı hekim tarafından ayrıntılı KBB
bakıları yapıldı, yakınmalarına göre gereken tetkikler
istendi. Hastalara tanıları konurken göz önüne alınan
ölçütler şunlardı:
1. Hasta öyküsünde tedaviye dirençli
tekrarlayan sinopulmoner enfeksiyonlar olması,
2. Hipogamaglobulinemi olması (Ig G'nin 5
gr/lt'ninve Ig A'nın 0.1 gr/lt altında olması, Ig M
düzeyleri değişkenlik gösterebilir).
3. Sekonder hipogamaglobulinemi yapacak
bütün nedenlerin dışlanması (sülfosalazin, hidantoin,
karbamazepin, penisilamin gibi ilaçlar, kronik
lenfositik lösemi ve lenfoma gibi lenfoid
maligniteler, multiple myelom, timoma, protein
kaybettiren enteropati, nefrotik sendrom, intestinal
lenfanjiektazi, Ebstein Barr virüsü, sitomegalovirüs
ve HIV gibi viral enfeksiyonlar )
4. Klinik bulguların 2 yaşından sonra
başlaması (Bu durum X'e bağlı agamaglobulinemiden
ayırıcı tanıda önemlidir).
5. Silier diskinezi, Samter triadı, Kartagener
sendromu gibi üst solunum yollarında tekrarlayıcı
enfeksiyonlara neden olabilecek hastalıklar öykü ve
tetkiklerle dışlandı.
Olguların kulak burun boğaz bakıları
sırasında, hastaların tümünde işitme ile ilgili subjektif
yakınmalar olduğundan, hastalara odyometri, yüksek
frekans odyometri, timpanometri yapıldı. Tüm
olgulara nazal endoskopik bakı yapıldı. Burunla ilgili
ek muayene olarak elektrorinomanometri, silier
aktiviteyi etkileyen başka hastalıkları dışlamak için
sakkarin ile nazal klirens tayini, subjektif koku
diskriminasyon testi yapıldı. Hastalara ağız bakısı ve
endoskopik larinks bakısı yapılarak muayeneleri
tamamlandı. Ayrıca hastaların dosyasındaki daha
önceden bulunan paranazal sinus BT veya Waters
grafisileri değerlendirildi, tedaviye yanıt alınamayan
durumlarda veya komplikasyon şüphesi oldupunda
bazı hastalar için tetkikler tekrarlandı.
Yapılan tonal odyometri ve yüksek frekanslı
odyometrilerde, kronik otitis medialı hastadaki iletim
tipi işitme kaybı dışında, 6 hastada 4000 Hz'den
sonra, bir hasta dışında bütün hastalarda 8000 Hz'den
sonra nörosensöryel tip işitme kaybı saptandı. Kronik
otitis media nedenli iletim tipi işitme kaybı ve adeziv
otit olan hastalar dışında tüm hastaların
timpanometrilerinde A tipi eğri izlendi ve stapes
refleksleri normal olarak elde edildi.
Hastaların tümü öyküde subjektif burun
tıkanıklığı yakınması tanımladığından aktif anterior
rinomanometrik değerlendirme yapıldı. Hortmann
Elektrorinomanometri cihazı kullanılarak Avrupa
34
Dr. Raşit MİDİLLİ, Dr. Ömür ARDENİZ, Dr. Serdar AKYILDIZ, Dr. Aytül SİN, Dr. Sercan GÖDE
Sık Değişken Bağışıklık Eksikliği Hastalarında Kulak Burun Boğaz Bulguları
Rinomanometri
Standartizasyon
komitesinin5
kararlaştırdığı sabit 150 pascal'da (nazal rezistans=
basınç farkı/hava akımı; R=P/V) formülü kullanılarak
ortalama nazal rezistans ve nazal volüm hesaplandı.
Hastaların elektrorinomanometrik değerleri hasta
sayısının
azlığı
nedeniyle
istatistiki
değerlendirilmedi; Hortmann elektrorinomanometri
cihazının standart değerleri ile karşılaştırıldı .
Hastaların 4'ünde anlamlı burun tıkanıklığı saptandı.
Bu hastaların birinde nazal polip varken diğer üç
hastada aşırı pürülan akıntı dışında patolojik bulgu
saptanmadı. Subjektif burun tıkanıklığı tanımlayan
diğer olguların elektrorinomanometri değerleri
normal sınırlarda saptandı.
KBB-Forum
2009;8(2)
www.KBB-Forum.net
sinüzit nedeniyle operasyon geçirmiş olan bir hasta
amonyak dışındaki kokuları alamadı.
Nazal klirens değerlendirilmesinde alt konka
başına sakkarin konarak sakkarin tadının ağızda
hissedilmesine kadar geçen süre (sakkarin zamanı)
hesaplandı. SDBE hasta grubunda sakkarin time
ortalama 16.1 dakika (11-19 dakika) bulundu.
Sakkarin zamanı tüm hastalarda normal sınırlarda
saptandı.
Yapılan radyolojik tetkiklerde 1 hastada
etmoidal sinüzit, 3 hastada maksiller sinüzit, 8
hastada pansinüzit bulguları mevcut idi.
Amonyak, nane, vanilya, anason, kahve ve
sarımsak bileşenlerinden oluşan subjektif koku
diskriminasyon testinde hastaların biri dışında tümü
tüm kokuları ayırt edebildi. Nazal polipektomi ve
Tablo 1: Hastalarda ilk başlayan, hastalığı ilk haber veren tekrarlayan enfeksiyonun hastalara dağılımını gösteren tablo.
Geçirilen ilk
enfeksiyon
Sinüzit
Tonsillit
Otitis media
Bronşit
Pnömoni
Diare
tekrarlayan
Hasta
sayısı
7
2
1
1
1
1
Tablo 2. Tekrarlayan enfeksiyonlardan hangi enfeksiyonun kaç hastada görüldüğünü gösteren tabloda, tekrarlayan
sinüzitin hemen her hastada görülmesi dikkat çekicidir.
Tekrarlayan enfeksiyonun adı
Sinüzit
Bronşit
Giardiasis
Tonsillit
Pnömoni
Otitis media
Herpes labialis
İlgili tekrarlayan enfeksiyon atağına maruz kalan
hasta sayısı
12
7
5
5
5
3
1
35
Dr. Raşit MİDİLLİ, Dr. Ömür ARDENİZ, Dr. Serdar AKYILDIZ, Dr. Aytül SİN, Dr. Sercan GÖDE
Sık Değişken Bağışıklık Eksikliği Hastalarında Kulak Burun Boğaz Bulguları
KBB-Forum
2009;8(2)
www.KBB-Forum.net
Tablo 3. Tekrarlayan enfeksiyonlar nedeniyle 2 hasta dışındaki tüm hastaların, solunum yollarından bir veya daha fazla
sayıda operasyon geçirdiğini gösteren tablo.
Hastanın kodu
1. Hasta
Operasyona
neden
olan
tekrarlayan
enfeksiyon
Tekrarlayan Sinüzit
2. Hasta
Tekrarlayan Sinüzit
3. Hasta
Tekrarlayan Sinüzit
4. Hasta
Kronik
adenotonsillit, nüks
adenoid hipertrofisi
Kronik tonsillit
Tonsillektomi
Tekrarlayan Sinüzit
Sinus lavajı
Operasyon tanımlamadı
Tekrarlayan Sinüzit
Endoskopik sinüs cerrahisi
ve nazal polipektomi
Kronik tonsillit
Tonsillektomi
Tekrarlayan
Lobektomi
bronşektazi
Operasyon tanımlamadı
Tekrarlayan otit
Ventilasyon tüpü
uygulaması
Tekrarlayan sinüzit
Sinus lavajı
5.
6.
7.
8.
Hasta
Hasta
Hasta
Hasta
9. Hasta
10. Hasta
11. Hasta
12. Hasta
13. Hasta
Geçirilen operasyonun adı
Geçirilen
sayısı
Caldwell-luc (2) ve
endoskopik sinüs
cerrahisi(1)
Caldwell-luc ve sinus
lavajı
Caldwell-luc ve
septoplasti
Adenotonsillektomi,
adenoidektomi revizyonu
3
operasyon
2
2
2
1
2
2
1
1
1
2
Tablo 4: Olguların immunglobulin replasmanı almasına karşın bir yıllık takip sürelerinde KBB hastalıkları nedeni ile
hekime başvurdukları yakınmaları, muayenede saptanan bulgular, tanıları ve tekrarlama sayılarını veren tablo.
Yakınma
İşitme azlığı
Otore ve
tekrarlayan işitme
kaybı
Yok
Burun akıntısı ve
geniz akıntısı
Burun ucunda
kızarıklık
Bulgu
Retrakte ve adeziv timpan
zar
Timpan zarda bilateral
perforasyon ve akıntı
1
Devamlı
Kronik otitis media
1
2
1
Devamlı
10
Ortalama 4
1
3
Miringoskleroz
Epitelize sekel
BURUN
Postnazal ve nazal pürülan Sinüzit
akıntı
Vestibülde hiperemi ödem Nazal vestibülit (resim 1)
ORAL KAVİTE
Oral aft
Ağız içinde ağrılı
lezyon
Dilde paslanma
Ağızda aftöz lezyon
Boğazda takılma
hissi
Yok
Posterior larenjit ve kord
vokalde ödem
Kord vokal kapanma
kusuru
Farinksde vaskülarizasyon
artışı ve ödemli-mat kord
vokaller
Boğazda takılma
hissi
Muayene
KULAK
Adeziv otitis media
Dil üzerinde beyaz-sarı
alanlar
Oral candidiasis
LARİNKS
Faringolaringeal reflü
Kord vokal kapanma
kusuru
Kronik larengofarenjit
36
Hasta sayısı/Tekrar sayısı
1
2
1
1
1
1
1
Devamlı
1
Devamlı
Dr. Raşit MİDİLLİ, Dr. Ömür ARDENİZ, Dr. Serdar AKYILDIZ, Dr. Aytül SİN, Dr. Sercan GÖDE
Sık Değişken Bağışıklık Eksikliği Hastalarında Kulak Burun Boğaz Bulguları
KBB-Forum
2009;8(2)
www.KBB-Forum.net
ve X' e bağlı). Sporadik vakaların sayısı daha
fazladır, % 20 oranında ailesel geçiş gösterilmiştir 8.
Bizim olgularımızda ailesel geçiş saptanmamıştır.
SDBE tanılı hastaların birinci derece akrabalarında
selektif IgA eksikliği sıktır ve başlangıçta selektif
IgA eksikliği tanısı almış bazı hastalar SDBE'ye
ilerleme gösterebilmektedir9. Bulgular selektif IgA
eksikliği ve SDBE'nin, ortak bir genetik defektin
farklı yansımaları olduğununu desteklemektedir 10.
SDBE'lı hastalarımızın hiçbirinde aile öyküsü
alınmamış
ve
hepsi
sporadik
olarak
değerlendirilmiştir. Aile taramasında, sadece 1
hastamızın oğlunda selektif IgA eksikliği belirlenmiş
ve izleme alınmıştır.
TARTIŞMA
Uygun tedaviler ve doğru yapılmış
operasyonlara karşın tekrarlayan enfeksiyonlar her
zaman hekimleri meşgul etmiştir. Primer bağışıklık
eksikliklerin genellikle pediatrik yaş grubuna
atfedilmesi de, SDBE gibi en sık 2. ve 3. dekadda
semptomatik olabilen immun eksikliklerin akla
getirilmesini güçleştirmektedir3. Sinüzit başta olmak
üzere tekrarlayan üst ve alt solunum yolu
enfeksiyonları,
sık
antibiyotik
kullanımı,
enfeksiyonlar nedeniyle yapılmış birden fazla
operasyon öyküsü varsa ve tüm bunlara karşın
enfeksiyon halen kontrol altına alınamamışsa, SDBE
mutlaka akla getirilmelidir(Tablo 1-4).
SDBE'de çok sayıda immünolojik bozukluk
gösterilmiştir. Çoğu hastada dolaşımdaki B ve T
hücre sayısı normaldir, ancak bir grup olguda B hücre
sayısı çok düşük bulunmuştur 10. B hücrelerin
farklılaşmasındaki erken ve geç döneme ait
bozukluklar
sonucunda,
antikor
sentezi
yapılamamaktadır. SDBE'li olguların B hücreleri,
immünglobulin sekrete eden plazma hücrelerine
farklılaşamamaktadır.
Ayrıca
T
hücrelerde
aktivasyon ve proliferasyon eksiklikleri mevcuttur. T
hücrelerde bulunan ve B hücrelerinin farklılaşma ve
olgunlaşmasında rol oynayan CD40 ligandının
sergilenmesinde bir azalma bildirilmiştir 11. Antikor
sentezinde görev alan bazı sitokinlerde de azalma
belirlenmiştir12.
SDBE, tekrarlayıcı ve tedaviye dirençli
sinopulmoner enfeksiyonlar, çeşitli otoimmün
hastalıklar ve başta lenfoma olmak üzere
malignitelere yatkınlıkla kliniğe yansıyan çoktürel bir
hastalık grubudur2,3,4. Hastalığın yaygınlığı değişik
toplumlarda farklılık göstermekle birlikte 1:30 000
ile 1:50 000 arasında olduğu belirtilmektedir[6].
Hastalığın ülkemizdeki yaygınlığı hakkında bir
istatistik mevcut değildir; ancak kliniğimizde takip
edilen hasta sayısının az olması bize, SDBE
hastalarının
yeterince
tanınmadığını,
birinci
basamakta bu tanının akla gelmesinde ve bu
hastaların üst merkezlere yönlendirilmesinde sorunlar
olduğunu düşündürmektedir.
SDBE, selektif IgA eksikliğinden sonra en
sık gözlenen birincil bağışıklık eksikliğidir ve
cinsiyetler eşit oranda etkilenirler 5. SDBE olgularının
% 95'i 6 yaşından sonra klinik belirti vermeye başlar,
ikinci ve üçüncü on yıl tanının en sık konduğu
dönemdir7. Semptomlar tanıdan 5-10 yıl önce
başlamakla birlikte, hastaların bir immunoloji
kliniğine yönlendirilmeleri geciktiği için çoğu olgu
ağır bronşektazi, sinüzit, otit veya bu hastalıklara ait
komplikasyonlarla karşımıza çıkmaktadır. Hastalar
çoğu kez bu enfeksiyonlar nedeniyle operasyon
öyküsü tanımlar (Tablo 3). Genellikle hastalığın
tanısı, birincil olarak tekrarlayan enfeksiyonların
tedavisi ile uğraşıldığı için gözden kaçmakta ve
gecikmektedir.
Bizim
hasta
grubumuzda
yakınmaların ortalama başlama yaşı 13.1, hastaların
tanı alma yaş ortalaması 34.3'tür. ortalama
Yakınmaların başlaması ile hastalığın tanısının
konması arasında, ortalama 21,2 yıl gibi oldukça
uzun bir zaman aralığı olması ülkemizde bu
hastalığın birinci basamakta yeterince tanınmadığını
düşündürmüştür.
SDBE' lı hastalarda en sık hastaneye başvuru
nedeni, tekrarlayan ve klasik tedavi rejimleri ile tam
iyileşme sağlanamayan pyojenik üst ve alt solunum
yolu enfeksiyonlarıdır. Çoğu hastada tekrarlayan otit,
sinüzit, bronşit, pnömoni atakları ve buna bağlı
komplikasyonlar nedeniyle sık cerrahi operasyon
öyküsü bulunur (Tablo 3). Takip ettiğimiz 13
olgunun 11‘inde de sinüzit, septal deviasyon,
tonsillit, nazal polip, tekrarlayan otitis media ve
bronşektazi nedeniyle operasyon öyküsü mevcuttu.
SDBE'li hastalardaki bu operasyon sıklığının bu
hastalığın tanınmaya baslaması ile verilecek tıbbi
tedaviler sonucunda azalacağı ve belki de
operasyonlara
gereksinim
kalmayacağı
düsünülmüstür. Bu konuda yapılacak genis olgu
sayılı, ileriye yönelik, kontrollü çalısmalara
gereksinim vardır.
Solunum yollarında en sık saptanan
patojenler Haemophilus influenzae, Streptococcus
pneumoniae, Moraxella Catarrhalis ve Staphilococus
Aureus'tur. Nadiren de olsa, P. carinii, mycobacteria
ve fungus enfeksiyonları gibi fırsatçı patojen
enfeksiyonları da gözlenebilir2. Bizim olgularımızda
da kültürlerde en sık H. İnfluenzae üretilmiştir.
SDBE' da çok sayıda kalıtım modeli
gösterilmiştir (otozomal dominant, otozomal resesif
37
Dr. Raşit MİDİLLİ, Dr. Ömür ARDENİZ, Dr. Serdar AKYILDIZ, Dr. Aytül SİN, Dr. Sercan GÖDE
Sık Değişken Bağışıklık Eksikliği Hastalarında Kulak Burun Boğaz Bulguları
Ancak bir hastamızda literatür bilgilerinden farklı
olarak, Chlamydia pneumonia'a sekonder sinüzit,
pnömoni ve artrit tablosu gelişmiştir 13. SDBE'li
hastalarda Mycoplasma ve Ureoplasma urealyticum
da önemli enfeksiyon ajanlarıdır.
KBB-Forum
2009;8(2)
www.KBB-Forum.net
merkezleri olan üst merkezlere ileri inceleme için
yönlendirebilirler. Tanıdan sonra, 3-4 haftada bir
uygulanan 400-600 mg/kg intravenöz immunglobulin
(İVİG) tedavisi ile, enfeksiyon sıklığının ve
enfeksiyonlara bağlı komplikasyonların azalması
mümkün olmaktadır. Bu küçük hasta grubunda, hasta
yaşları da göz önüne alındığında beklenenden fazla
olarak, tiz frekanslarda özellikle 8000 Hz'den sonra
ılımlı bir nörosensöryel işitme kaybı saptanmıştır.
Ancak bunu söyleyebilmek için tanı konmuş daha
geniş hasta gruplarına ve karşılaştırmalı çalışmalara
gereksinim vardır.
SDBE
olguları
genellikle
viral
enfeksiyonlarla daha iyi mücadele etmektedir. Ancak
bazı hastalarda tekrarlayan herpes simpleks ve
Herpes zoster enfeksiyonları geliştiği, enteroviral
menenjit
ve
meningoansefalit
gözlendiği
bildirilmiştir2. Serimizde yılda 1-2 defa herpes
enfeksiyonu tanımlayan sadece bir olgumuz
mevcuttu.
SDBE hastalarının KBB muayene ve
tetkikleri sonunda elde edilen bulgulardan biri,
yapılan tonal odyometrilerde ve yüksek frekans
odyometrilerde, hastaların biri dışında tümünde tiz
frekanslarda işitme kaybı saptanmasıdır. Bir hastanın
yaşı nedeniyle bu kaybın fizyolojik olduğu
varsayılırsa, 13 olgunun 11inde tiz frekanslarda
işitme kaybı izlenmiştir. Bu kayıp yüksek
frekanslarda özellikle 8000 Hz'den sonra ılımlı düşen
bir sensörinöral işitme kaybıdır. Ayrıca tek taraflı
kronik otitis mediası olan bir hastanın 1 yıl içinde
bilateral dalgalı işitme kaybı atakları olması ve bu
ataklar sonucunda meydana gelen işitme kaybının
tekrar düzelmesi de ilginç bir bulgudur. SDBE
hastalarında otoimmun hastalık gelişiminin sık
olması, dalgalı işitme kaybı geçiren hastamızın aynı
zamanda Tip 1 diabetes mellitüs gibi otoimmun bir
hastalığa sahip olması, otoimmun iç kulak hastalığı
açısından izleme alınmasını gerektirmiştir. Düzelen
dalgalı isitme kaybı bu hastalığın bir bulgusu mu,
yoksa beraberinde var olan ayrı bir otoimmün
hastalığa ikincil bir bulgu mu, ya da bir otoimmün iç
kulak birlikteliği mi söz konusu gibi soruların
yanıtlarının geniş hasta gruplarının kontrollü
incelemelerinde aranması gerektiği kanısındayız.
Sınırlı sayıdaki bu seride bile SDBE olgularının
tanısının sık atlandığı, hastaların birçok defa opere
olmaları gerektiği ve ısrarlı antibiyotik tedavilerine
maruz kaldıkları izlenmektedir. Bu hastalığın daha
geniş hekim gruplarına tanıtılması, tekrarlayan
enfeksiyon durumlarının ayırıcı tanısında akla
getirilmesini sağlayacaktır.
KAYNAKLAR
1.
Yılmaz M, Kendirli SG. İmmün Yetmezlik ve Otoimmünite.
Türkiye Klinikleri J Pediatr Sci. 2007; 3(4):37-42.
2.
David A, Webster B. Common Variable Immunodeficiency.
Immunology and Allergy Clin North Am. 2001; 21(1):1-22.
3.
Cunningham-Rundles C, Bodian C. Common variable
immunodeficiency: clinical and immunological features of
248 patients. Clin Immunol. 1999;92(1):34-48.
4.
Karlsson G, Petruson B, Bjorkander J, Hanson LA. Infections
of the nose and paranasal sinuses in adult patients with
immunodeficiency. Arch Otolaryngol. 1985;111(5):290-3.
5.
Clement PA: Committee report on standardization of
rhinomanometry. Rhinology. 1984;22(3):151-5.
6.
Simonte SJ and Cunningham-Rundles C. Up-date on primary
immunodeficiency:defects of lymphocytes. Short Analytical
Review. Clinical Immunology 2003; 109:109-118.
7.
Thickett KM, Kumararatne DS, Banerjee AK, Dudley R,
Stableforth
DE.
Common
Variable
Immune
Deficiency:respiratory manifestations, pulmonary function
and high resolution CT scan findings. QJM 2002;95:655662.
8.
Rosen FS, Cooper MD, Wedgwood RJP. The Primary
Immunodeficiencies. N Engl J Med. 1995; 333(7);431-440).
9.
Salzer U, Grimbacher B. Up-date on common variable
immunodeficiency. Invited Review. European Society of
Immunodeficiencies (ESĐD) Newsletter 2004;3:17-22.
10. Buckley RH, Adkinson NF, Yunginger JW, Buhse WW, et al.
Primary Immunodeficiency Diseases.Middleton's Allergy
Principles and Practice. 6 th Edition. Philadelphia,
Pennsylvania:Mosby 2003;1015-1042.
11. Farrington M, Grosmaire LS, Nonoyama S, Fischer SH,
Hollenbaugh D, Ledbetter JA et al. CD 40 ligand expression
is defective in a subset of patients with common variable
immunodeficiency. Proc Nat Acad Sci. 1994; 91:1099-1103.
SONUÇ
12. Isgrò A, Marziali M, Mezzaroma I, Luzi G, Mazzone AM,
Guazzi V et al. Bone marrow clonogenic capability, cytokin
production, and tymic output in patients with common
variable immunodeficiency. J Immunol. 2005;174:50745081.
Çalışmamızda SDBE olgularının KBB bulgu
ve semptomları incelenmiştir. Dünyada olduğu gibi,
çalışmamızdan anlaşıldığı üzere, ülkemizde de bu
hastalığın, tanısında ve tedavisinde bir gecikme
olduğu açıktır. Oysa iyi bir anamnezle, birinci
basamak hekimleri, KBB ve göğüs hekimleri bu
hastalıktan şüphelenerek olguları immunoloji
13. Ardeniz O, Gülbahar O, Mete N, Ciçek C, Basoğlu OK, Sin
A et al. Chlamydia pneumoniae arthritis in a patient with
common variable immunodeficiency. Ann Allergy Asthma
Immunol. 2005 ;94(4):504-8.
38
Download