götürülmüştür. Daha sonra sevgili Peygamberimiz buradan da

advertisement
Mayıs-1982
İSRA VE MİRAÇ
‫ِِس ِْم ه‬
‫الر ۪ح ِيم‬
َّ ‫الرحْ مٰ ِن‬
َّ ِ‫اّٰلل‬
‫س ْب َحانَ الَّ ۪ـذي اَس ْٰرى بِعَ ْبدِه۪ لَ ْيالً مِ نَ ْال َمس ِْج ِد ْال َح َر ِام اِلَى ْال َمس ِْج ِد ْالَ َْصْق َ ا‬
ُ
‫ير‬
ُ ۪ َ‫ار ْكنَا َح ْولَه ُ ِلنُ ِريَهُ مِ ْن ٰايَاتِن َۜا اِنَّهُ ه َُو الس َّ۪مي ُع ْالب‬
َ َ‫الَّذ۪ ي ب‬
Muhterem Müslümanlar!
Bildiğiniz gibi Peygamberler, Allah tarafından
kendilerine nübüvvet ve risalet vazifesi verilmiş seçkin
kişilerdir. Onlar, Allah tarafından kendilerine verilen
tebliğ vazifesinin, noksansız olarak yerine getirmişlerdir.
Nübüvvet ve risalet çalışarak elde edilmez. İsteğe bağlı
olarak kimseye verilmez.
Yüce Allah insanlar arasında dilediğini Peygamber
olarak seçer. Onlar vasıtasıyla emir ve yasaklarını biz
insanlara duyurur. Peygamberlerini tey'it ve tasdik
maksatı ile Yüce Allah onlara mucizeler göstermek
kudreti vermiştir. Mucize, Peygamberler tarafından
gösterilen ve bir benzeri insanlar tarafından yapılamayan,
beşer gücü üstünde harikulade bir hadise demektir.
Hz. Peygambere (s.a.v.) verilen en büyük mucize,
Kuranı Kerimdir. Bunun dışında Peygamberimize başka
mucizeler de bahşedilmiştir. Bunların en önemlisi "İsra
ve Miraç" mucizesidir.
"İsra" gece yolculuğu yapmak, "Miraç" ise yüce
makamlara yükselmek, melekut alemine "uruç" etmek
demektir. "İsra ve Miraç" dini anlamıyla, Hz.
Peygamberin yaptığı ilahi ve semavi bir yolculuğun
adıdır.
Kuranı Kerim'in 17. suresi "İsra" adını taşımaktadır.
Bu surenin birinci ayeti kerimesinde mealen şöyle
buyurulmaktadır: "Kulu Muhammed'i bir gece Mescidi
Haram'dan, kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek
için çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya
götüren Allah'ın şanı yücedir. Doğrusu O, en iyi işiten ve
görendir" Ayeti kerime mealinden de anlaşılacağı üzere
Hz. Peygamber, Allah'ın izni ve emriyle bir gece semavi
yolculuk yapmak üzere, Mekkei Mükerremedeki Mescidi
Haram'dan Kudüs'te bulunan Mescidi Aksa'ya sür'atle
götürülmüştür.
İslam'a göre üç kutsal mescitten biri Mescidi Haram,
diğeri Mescidi Aksa, üçüncüsü ise Medine'de ki Mescidi
Nebi'dir. Mescidi Haram'da müslümanların beş vakit
namazda cihetine yöneldikleri Kabe bulunur. Mescidi
Aksa ise, İslam'ın doğuş yıllarında müslümanların ilk
kıblesi olmuştur. Medine'de, Meseidi Nebi de Hz.
Peygamber'in "Ravzaı Mutahhara"sı bulunmaktadır. Bu
sebepten mealini verdiğimiz ayeti kerimede Mescidi
Haram ile Mescidi Aksa'nın Kudsiyetlerine işaret
edilmekte, İsra ve Miraç mu'cizesinin bu mahallerde
başladığı haber verilmektedir. İsra ve Miraç hadisesi
kısaca şöyle olmuştur:
Peygamberimiz (s.a.v.) bir gece uyur uyanık bir
halde iken kalbi, manen yıkanarak göğsü hikmetle
doldurulmuş sonra "Burak" adı verilen çok hızlı bir
binitle
Mescidi
Haram'dan
Mescidi
Aksa'ya
götürülmüştür. Daha sonra sevgili Peygamberimiz
buradan da, vahiy meleği Cebrailin (a.s.) refakatında
dünya semasına yükseltilmiştir. Sırasıyla yedinci semaya
kadar Hz. Cebrail'in refakatında yükselmiş, her semada
gayb alemine ait ilahi sırlara vakıf olmuştur. Bu esnada
kendinden evvel yaşamış olan Peygamberlerin
ruhaniyetleri ile temas kuran Hz. Muhammed (a.s.)
"Sidrei Münteha" denilen makama ulaşmıştır. Bu noktada
Hz. Cebrail, daha ileriye gitmeye mezun olmadığını
beyan etmiştir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz.
Peygamber (s.a.v.) Cebrail'in aşamadığı noktayı aşmış,
vasıtasız olarak Yüce Rabbimizle mülakatta bulunmuştur.
Orada, sayısız gayb sırlarına vakıf olmuş, Cennet ve
Cehennemliklerin hallerini müşahede etmiş ve ümmetine
beş vakit namazı Miraç hediyesi olarak getirmiştir. Bu
mucizevi hadiseyi zaman ve mekan mefhumları ile
açıklamak ve akıl ile izah etmek mümkün değildir.
Çünkü bu iman konusu olan akıl üstü bir mucizedir. Yüce
Rabbimiz kendilerine Peygamberlik verdiği insanları bu
gibi mucizelerle te'yid buyurmuştur.
Aziz Müslümanlar!
Kuranı Kerim'den sonra Hz. Peygember'e bahşedilen
en önemli mucizelerden İsra ve Miraç hadisesini sizlere
kısaca açıklamış bulunuyorum. Bu konuda iman
açısından bizi ilgilendiren husus, Hz. Peygamber'in
Risalet ve nübüvvetini te'yiden, bahşedilen "İsra ve
Miraç" mucizesini, Peygamberimizin bize naklettiği
şekilde aynen kabul edip ona inanmaktır. Zira tekrar ifade
edelim ki bu hadise, gayb alemi ile ilgilidir.
Ayeti kerimede beyan edildiği üzere, Mümin ve
müslümanın ilk vasfı, gayb alemine kesin olarak
inanmasıdır. Aslında "İsra ve Miraç" hadisesi, bizi
sonuçları itibariyle ilgilendirir. Zira günde beş vakit
kılmakla mükellef olduğumuz namaz ibadeti, Miraçta
farz kılınmıştır. Bu itibarla namaz için Allah'ın manevi
huzuruna duran kişi, Onunla mülakat yapmış olur.
Peygamber (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde ihsanı tarif
ederken, bu durumu şu şekilde ifade buyurmuşlardır:
"İhsan ibadet ederken sanki Allah'ı görüyormuşsun gibi
ibadet etmendir. Her ne kadar sen Onu görmüyorsan da, o
seni görür".
Bu hadisi şeriften de anlaşılacağı üzere "Namaz,
Müminin Miraçı"dır. Müminin, Allah ile yaptığı bir
mülakattır. Dolayısıyla, namaz ibadetini bu şuurla sanki
Allah'ı görüyormuş gibi uyanık bir ruh hali ile yapmak
gerekir.
Sonuç olarak, Allah sonsuz kudrete sahiptir.
Kainatta olan her şey, O'nun tasarrufundadır. O'nun yüce
kudreti karşısında hiç bir zorluk ve güçlük tasavvur
olunamaz. Gerçek Müminler olarak O'nun yüce kudretine
sığınalım, rahmet ve hidayetini dileyelim. Hatemü'l
Enbiya olan Hz. Muhammedin (s.a.v.) gösterdiği yoldan
giderek Yüce Rabbimizin rızasını kazanalım.
***
(1) İsra: 1
(2) Bakara: 3
(3) Delilül Falihin Şerhi Riyazüs-Salihin C.1, Sh.207
Download