SERMAYE PĠYASASI KURULU ORTAKLIKLAR FĠNANSMANI DAĠRESĠ ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASI ARAÇLARI - DÜNYADAKĠ BÜYÜKLÜĞÜ - TÜRKĠYE’DE UYGULANABĠLĠRLĠĞĠ VE GELĠġTĠRĠLMESĠNE YÖNELĠK ÖNERĠLER YETERLĠK ETÜDÜ Önder DOĞAN Uzman Yardımcısı Ankara, 2011 YÖNETĠCĠ ÖZETĠ Modern anlamdaki ilk uygulamaları 1970’lerde ortaya çıkan Ġslami finans, en yaygın Ģekliyle Ġslamiyet’in getirdiği ilke ve kuralların finansal iĢlemlere uygulanması olarak tanımlanmaktadır. Temel olarak bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasasından oluĢan Ġslami finans sektörü önemli seviyelerdeki büyüme oranı ile son yıllarda önemli bir geliĢme kaydetmiĢ ve alternatif bir model olarak dikkat çekmeyi baĢarmıĢtır. Bu model, tüm bileĢenleri ile tamamlanmıĢ ve olgunlaĢmıĢ sayılamasa da, özellikle günümüzde birçok ülke tarafından yürütülen çalıĢmalar önümüzdeki yıllarda Ġslami finans sektöründeki büyümenin devam edeceği ve sektörün daha rekabetçi hale geleceği hakkında fikir vermektedir. Ġslami sermaye piyasası (ĠSP); ekonomik faaliyetlerin niteliğinin ve yatırım araçlarının yapısının Ġslam’ın temel prensipleri ile çatıĢmadığı piyasa olarak tanımlanabilir. Ticari faaliyetlerin, finansman yöntemlerinin ve yatırım araçlarının Ġslami prensiplerle çatıĢmadığı (Shariah compliant) bir sermaye piyasası ihtiyacı Ġslami finansal hizmetlerin geliĢmesinin ve büyümesinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır. Ġslami finansal hizmetler pazarının 2010 yılı sonu itibarı ile 1 trilyon doları geçtiği tahmin edilmektedir. Ġslami finans varlıklarının coğrafi dağılımlarına bakıldığında varlıkların Ortadoğu ve Malezya’da yoğunlaĢtığı görülmektedir. Ancak batıda Ġngiltere de gelecek açısından önemli bir aktör olarak dikkat çekmektedir. Ġngiltere hükümet politikası olarak Ġslami finansın geliĢimini desteklemekte ve düzenlemelerini bu yönde yenilemektedir. Malezya’da Merkez Bankası’nın konu ile ilgili ilk baĢtan beri önemli çalıĢmaları olmuĢtur. Ülkede, 2006 yılında ―Malezya Uluslararası Ġslami Finans Merkezi‖ projesi baĢlatılmıĢ ve bu alanda özellikle vergisel teĢvikler sağlanmıĢ ve insan kaynağı yetiĢtirilmesine önem verilmiĢtir. Ġslami finans ile ilgili çalıĢmaların 1980’lerde Malezya ile aynı tarihlerde baĢladığı ülkemizde Ġslami finansal hizmetler-ürünler henüz daha emekleme aĢamasındadır. Ġslami finans kapsamında sermaye piyasasının geliĢtirilmesi açısından faydalı olacağı düĢünülen öneriler aĢağıda sıralanmaktadır. * Ġslami sermaye piyasasının etkin Ģekilde çalıĢmasının yolu sistemin altyapısının doğru kurulması ile yakından ilgilidir. Bu sistemin en temel yapı taĢı olan geliĢtirilen bir ürünün gerçekten ―Ġslami‖ olup olmadığı hususunda söz söylemeye yetkili kurum veya kurulların (Shariah Advisory Board) ülkemizde tesis edilmesinin atılması gereken en önemli adım olduğu düĢünülmektedir. Böyle bir kurulun özel sektörün danıĢma kurullarının ve ilgili kamu kurumlarının temsilcilerinden oluĢturulmasının pratikte en etkin yöntem olacağı düĢünülmektedir. 1 * SPK tarafından ―icara sukuk‖ formunda yayınlanan Kira Sertifikası Tebliği’nin kapsamının diğer sukuk türlerini de içerecek Ģekilde geniĢletilmesinin uygun olacağı düĢünülmektedir. * Ġslami sermaye piyasasının, sermaye piyasası faaliyetleri altında ayrı bir Ģekilde konumlandırılarak çalıĢmaların sadece sukuk ile sınırlı kalmaması her türlü Ġslami sermaye piyasası aracının ihracının ve ikincil piyasalarda alınıp satılmasının mümkün hale getirilmesinin önündeki varsa yasal engeller kaldırılmalı ve bu araçlar finansal okur-yazarlık faaliyetleri kapsamında tüm yatırımcılara özellikle faiz hassasiyeti olan yatırımcılara ülkemizdeki söz sahibi fıkıh âlimlerinin de desteği alınarak anlatılmalıdır. * Ġstanbul Uluslararası Finans Merkezi projesi kapsamında sadece Ġslami araçların iĢlem gördüğü ve sadece Ġslami prensiplere uygun faaliyet göstereceğini beyan eden Ģirketlerin kote olduğu borsa kurulması ülkemizin bu alandaki prestijini ve tanınırlığını artıracaktır. * Kamu finansmanında da etkin bir Ģekilde kullanılabilecek ve finansal aracıların likidite yönetimlerine yardımcı olabilecek kira sertifikasıyla (kamu menkul kıymeti olarak) ilgili olarak geçtiğimiz yıllarda Hazine MüsteĢarlığı tarafından hazırlanan taslaklarla gündeme gelen ancak sonlandırılamayan düzenlemelerin yürürlüğe koyulmasının hızlandırılması uygun olacaktır. * Ülkemizde 1990’lı yıllarda ihraç edilen Gelir Ortaklığı Senetlerine yeniden iĢlerlik kazandırılması ve ikincil piyasada iĢlem görmesinin temini için bu araçlara iliĢkin olarak referans fiyat açıklama uygulaması gerçekleĢtirilmelidir. * Ġslami sermaye piyasası araçlarının yaygınlaĢmasının vergisel açıdan desteklenmesi gerekmektedir. * Söz konusu araçlar ulusal ve uluslararası yatırımcılara uygun pazarlama stratejileri ve etkin tanıtım kanalları ile tanıtılmalı ve özellikle de dıĢ pazara hitap eden ürünler için iletiĢim stratejisi oluĢturulmalıdır. * Bu alanda yeterli insan kaynağının yetiĢtirilmesi amacıyla üniversiteler, ilgili kamu kurumları ve meslek örgütleri bünyesinde eğitimler verilmesine yönelik çalıĢmalar yapılmalıdır. 2 ĠÇĠNDEKĠLER YÖNETĠCĠ ÖZETĠ .......................................................................................................... 1 KISALTMALAR CETVELĠ............................................................................................ 6 TABLOLAR, ġEKĠLLER VE GRAFĠKLER CETVELĠ ................................................ 7 GĠRĠġ ............................................................................................................................... 8 I. ĠSLAMĠ FĠNANS SĠSTEMĠ ......................................................................................... 9 I.1) Ġslami Ekonomi Modelinin Esasları .......................................................................... 9 1) Faiz Yasağı ..................................................................................................... 10 2) Riskin PaylaĢımı ............................................................................................. 13 3) SözleĢmenin Önemi ........................................................................................ 14 4) Belirsizlik (Gharar) Yasağı............................................................................. 14 5) Spekülasyon (Ġhtikâr) Yasağı ......................................................................... 15 6) Mala Hâkim Olunması Gereği........................................................................ 15 7) Fiyatların Belirlenmesi ................................................................................... 15 8) Haram KılınmıĢ Faaliyetler ............................................................................ 15 I.2. ĠSLAMĠ FĠNANSMAN YÖNTEMLERĠ..................................................... 16 1) KarĢılıksız Finansman Yöntemleri ................................................................. 16 2) KarĢılık Alınan Faizsiz Finansman Yöntemleri ............................................. 17 A) Mudaraba (Emek-Sermaye Ortaklığı) ........................................................... 17 B) MuĢaraka (Kar-Zarar Ortaklığı)..................................................................... 19 C) Murabaha (Maliyet Artı Kar Marjlı SatıĢ) ..................................................... 19 D) Ġcara (Kiralama, Leasing) .............................................................................. 21 E) Karz-ı Hasen (Ödünç) .................................................................................... 22 F) Selem ( Ġleriye Dönük Satın Alma - Future Sale) .......................................... 23 G) Ġstisna (SipariĢle Mal Yaptırma).................................................................... 24 H) Wakala ........................................................................................................... 26 I) Tavarruk (Uluslararası Murabaha) .................................................................. 26 II. ĠSLAMĠ FĠNANS ENDÜSTRĠSĠ .................................................................. 27 II.1. Ġslami Bankacılık ........................................................................................ 28 II.2. Ġslami Sigortacılık (Takaful) ....................................................................... 30 II.3. Ġslami Sermaye Piyasası .............................................................................. 31 III. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASI ARAÇLARI ............................................ 32 3 III.1. Ġslami Hisse Senetleri Piyasası .................................................................. 33 III.2. Ġslami Borçlanma Araçları ( Sukuk) Piyasası ............................................ 35 III.2.1. Ġslami Finansman Tekniklerine Göre Yapılandırılan Sukuk ÇeĢitleri.... 37 A) Ġkincil Piyasada ĠĢlem Görebilen Sukuk ÇeĢitleri ......................................... 37 A.1) Ġcara Sukuk (Leasing Endeksli Sukuk) ...................................................... 38 A.2) Mudaraba Sukuk (Risk Sermayesi Endeksli Sukuk) .................................. 40 A.3) MuĢaraka Sukuk (Kar-Zarar Ortaklığı Endeksli Sukuk) ............................ 41 B) Ġkincil Piyasası Olmayan Sukuk ÇeĢitleri ..................................................... 43 B.1) Murabaha Sukuk (Genel Amaçlı Finansman Desteğine Endeksli Sukuk) . 43 B.2) Selem Sukuk (Ġleri Vadede Teslim SözleĢmesine Endeksli Sukuk)........... 44 B.3) Ġstisna Sukuk (Özel Amaçlı Altyapı Yatırımına Endeksli Sukuk) ............. 46 C) Son Dönemde GeliĢtirilen Sukuk ÇeĢitleri .................................................... 46 C.1) Wakala Sukuk ............................................................................................. 46 C.2) Hibrid Sukuk ............................................................................................... 47 C.3) Hisse Senediyle DeğiĢtirilebilir Sukuk ....................................................... 48 C.4) Hisse Senedine DönüĢtürülebilir Sukuk ..................................................... 48 C.5) Diğer Sukuk Türleri .................................................................................... 48 III.3. Ġslami Türev Ürünler Piyasası ................................................................... 48 III.4. Ġslami Yatırım Fonları (Unit Trust) Piyasası ............................................. 49 III.4. Ġslami Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (ĠGYO)..................................... 50 III.5. Ġslami Emtia Fonları ve Emtia Borsası ...................................................... 50 III.6. Ġslami Borsa Yatırım Fonları (BYF-ETF) ................................................. 51 IV. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASININ GLOBAL BÜYÜKLÜĞÜ ............... 52 V. ULUSLARARASI ĠSLAMĠ FĠNANS KURULUġLARI .............................. 56 V.1. Ġslami Finans Kurumlarının Muhasebe ve Denetim Örgütü (AAOIFI) ...... 56 V.2. Uluslararası Ġslami Finans Piyasası (IIFM) ................................................ 57 V.3. Ġslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB)................................................... 57 V.4. Uluslararası Ġslami Derecelendirme Kurumu (IIRA) ................................. 58 VI. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASININ TÜRKĠYE’DEKĠ GELĠġĠMĠ .......... 59 VI.1 Ġslami Sermaye Piyasası Araçlarının Türkiye Uygulamaları ..................... 59 VI.1.1. Gelir Ortaklığı Senedi (GOS) ................................................................. 60 4 VI.1.2. Katılma Ġntifa Senedi (KĠS) .................................................................... 61 VI.1.3. Kar ve Zarar Ortaklığı Belgesi (KZOB) ................................................. 61 VI.1.4. Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) .......................................... 62 VI.1.5. Kira Sertifikası Tebliği ........................................................................... 63 VI.1.6. Yatırım Fonları ....................................................................................... 65 VI.1.7. Katılım Endeksi ...................................................................................... 67 VI.1.8. Gelire Endeksli Senetler (GES) .............................................................. 67 VI.1.9. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) .......................................................... 68 VII. SONUÇ ....................................................................................................... 69 REFERANS LĠSTESĠ VE KAYNAKÇA ...................................................................... 74 5 KISALTMALAR CETVELĠ AAOIFI : Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions AB : Avrupa Birliği BAE : BirleĢik Arap Emirlikleri BNM : Bank Negara Malaysia DIFC : Dubai International Financial Centre DJIMTR : Dow Jones Islamic Market Turkey DMI : Dar Al-Maar Al-Ġslami GCC : Gulf Cooperation Council GES : Gelire Endeksli Senetler GOS : Gelir Ortaklığı Senedi IFIS : Islamic Finance Information Service ĠFM : Ġstanbul Uluslararası Finans Merkezi IFSB : Islamic Financial Services Board IFSL : International Financial Services London IIFM : International Islamic Financial Market IIRA : International Islamic Rating Agency IMF : International Monetary Fund ĠMKB : Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası INCEIF : International Centre for Education in Islamic Finance IOSCO : International Organization of Securities Commissions ISRA : International Shari'ah Research Academy for Islamic Finance KĠS : Katılma Ġntifa Senedi KZOB : Kar ve Zarar Ortaklığı Belgesi LIBOR : London Interbank Offered Rate LME : London Metal Exchange MIFC : Malaysia International Islamic Finance Centre MII : Mudaraba Interbank Investments OIC : Organization of the Islamic Conference RAO : Regulated Activities Order SAC : Shariah Advisory Council SPK : Sermaye Piyasası Kurulu SPV : Special Purpose Vehicle – Özel Amaçlı ġirket SSB : Shariah Supervisory Board TCMB : Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TTK : Türk Ticaret Kanunu VDMK : Varlığa Dayalı Menkul Kıymet VKġ : Varlık Kiralama ġirketi WB : World Bank 6 TABLOLAR, ġEKĠLLER VE GRAFĠKLER CETVELĠ Tablo 1: Ġslam’da Ekonominin Sosyal Hayattaki Konumu Tablo 2: Mudaraba ve MuĢarakanın Farkları Tablo 3: Selem ve Ġstisna Yönteminin Farkları Tablo 4: Faizsiz Finansman Yöntemlerinin KarĢılaĢtırması Tablo 5: Ġslami Finansal Hizmetlerin GeliĢim Evreleri Tablo 6: Global Faizsiz Finans Endüstrisinin Hacmi Tablo 7: Sertifikasyon Süreçleri Tablo 8: Bazı Ġslami Endekslerin Hesaplanmasında Kullanılan Finansal Oranlar Tablo 9: Bazı Ġslami Endekslerin Hesaplanmasında Kullanılan Finansal Oranlar Tablo 10: Bazı Önemli Sukuk Ġhraçları (2001-2010) Tablo 11: Sukukların Ġhraççı Türüne Göre Dağılımı Tablo 12: Uluslararası Piyasada GerçekleĢtirilen Sukuk Ġhraçlarının Ülkelere Göre Dağılımı Tablo 13: Yurtiçi Piyasalarda GerçekleĢtirilen Sukuk Ġhraçlarının Ülkelere Göre Dağılımı Tablo 14: IFSB Standartları ġekil l: Mudaraba Sukuk Ġhraç Süreci ġekil 2: MuĢaraka Sukuk Ġhraç Süreci ġekil 3: Murabaha Sukuk Ġhraç Süreci ġekil 4: Wakala Sukuk Ġhraç Süreci Grafik 1: Faizsiz Bankacılığın Toplam Bankacılık Sektöründeki Payı Grafik 2: Global Ġslami Varlıkların Dağılımı Grafik 3: Küresel Varlıklar (2010) 7 GĠRĠġ Ġslami finans endüstrisinin geliĢimi geleneksel finans endüstrisinin geliĢimi ile paralellik göstermektedir. Geleneksel finansal enstrümanların çeĢitlerinde yıllar itibariyle yaĢanan artıĢ müslüman toplumların yaĢadığı coğrafyalarda finansal değiĢimin itici gücü olmuĢtur. Modern anlamda yaklaĢık 50 yıllık geçmiĢe sahip olan bu endüstri son 15 yılda önemli bir geliĢim ve büyüme baĢarısı göstermiĢtir. Ġslami finans endüstrisi müslüman toplumların ihtiyacına cevap vermek için doğmuĢ olsada her geçen yıl yakaladığı büyüme baĢarısı ile yabancı yatırımcıların da ilgisini çekmeyi baĢarmıĢtır. Bugün dünyanın çeĢitli devletleri kendilerini bu endüstrinin merkezi olarak görmeye baĢlamıĢ ve sektörden pay alabilmek için çeĢitli teĢvikler ve altyapı çalıĢmaları ile rekabet içine girmiĢlerdir. Ġslami finans endüstrisinin üç temel taĢı bankacılık, sigortacılık ve Ġslami sermaye piyasalarıdır. Global büyüklüğü 1 trilyon USD’yi bulan endüstride Ġslami bankacılık yaklaĢık % 83’lük payla pastanın en büyük dilimini oluĢturmaktadır. Ġslami sermaye piyasaları ise her geçen yıl büyüyen yapısı ve çeĢitlenen enstrümanları ile Ġslami finans endüstrisinin önemli bir dinamiği konumundadır. Bu çalıĢmada daha çok Ġslami sermaye piyasaları ve Ġslami sermaye piyasası araçları üzerinde durulmuĢtur. ÇalıĢmada öncelikle, Ġslami finans sisteminin temel esasları, finansman teknikleri ve tarihsel geliĢim süreçleri ayrıntılı olarak incelenmiĢtir. Ġslami sermaye piyasaları bölümünde, Ġslami sermaye piyasasının dünyadaki büyüklüğü anlatılmıĢ ve Ġslami finansman tekniklerine dayanılarak geliĢtirilen enstrümanlar tanıtılmıĢtır. Türkiye ile ilgili bölümde ise Ġslami sermaye piyasası açısından bugüne kadar olan geliĢmeler özetlenmiĢtir. ÇalıĢmanın sonuç kısmında ise konu ile ilgili önerilere yer verilmiĢtir. 8 I. ĠSLAMĠ FĠNANS SĠSTEMĠ I.1) Ġslami Ekonomi Modelinin Esasları Ġslami ekonomi modelinin esasları, Müslüman toplumların yaĢam değerleri ile somutlaĢmıĢ kurallardan ve onların iktisadi alanda benimsedikleri ve uyguladıkları prensip ve yöntemlerden oluĢur. Bu prensip ve yöntemlerin dört temel kaynağı Kur’an, sünnet, icma1 ve içtihattır2. Ġslami hayat (Hukuki-Ticari-Sosyal) bu dört temel kaynaktan gelen kural ve ilkeler üzerine temellendirilmiĢ ve geliĢtirilmiĢtir. Ġslami yatırım enstrümanlarının ve Ġslami finansal hizmetlerin gerçekten ―Ġslami‖ olabilmesi bunların Ġslami kurallar bütününe (Shariah) uygun (Shariah-compliant) olabilmeleri ile mümkün olmaktadır. Ġslam’ın ticari (ekonomifinans) hayatla ilgili getirdiği ilkeler, Ġslam fıkhının muamelat3 ahkâmını oluĢturur.4 Muamelatın sosyal sistem içindeki konumu Ģekildeki gibidir:5 Tablo 1: Ġslam’da Ekonominin Sosyal Hayattaki Konumu İslam İman Esasları Uygulama ve Faaliyetler Ahlak/ Etik Muamelat (İnsan-İnsan İlişkileri) İbadet Politik Aktiviteler Sosyal Aktiviteler Ekonomik Aktiviteler Sosyal hayata iliĢkin Ġslami bütün konularda olduğu gibi genelde ―Ġslami ekonomi‖ özelde ise ―Ġslami finans‖ sisteminin kuralları Kur’an ve Sünnet’in yorum gerektirmeyen açık ve net hükümlerine dayanmakta olup yeterince açıklanmayan 1 Ġcma: Ġslam hukukuna göre, herhangi bir çağ veya dönemde yaĢamıĢ Ġslam bilgini ve müçtehidlerin Kitap (Kur'an), Sünnet ve bazı mezheplere göre kıyasındelillerinden birine dayanarak, Ģeriatın (Ġslami hükümlerin) bir meselesi konusunda aynı hükmü vermeleri, aynı hükümde birleĢmeleridir. (www.tr.wikipedia.org) 2 Ġçtihat: Arapça kökenli sözcük bir Ġslam hukukçusunun fıkıh usûlü prensiplerini kullanarak hükme varmak için çaba harcamasına ve sonunda vardığı hükme verilen isimdir. (www.tr.wikipedia.org) 3 Muamelat: Ġslam'da fiili ibadet hükümleri dıĢında kalan ve insanların birbiriyle veya ferdin toplumla yahut da toplumların birbiriyle olan hukuki, idari, mâli, iktisadî ve beĢeri münasebetlerini düzenleyen hükümleri ifade eden bir fıkıh terimi. 4 Ġslam ve Toplum – Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları 5 Islamic Banking&Finance in the Kingdom of Bahrain, Bahrain Monetary Agency. 9 veya dönemin ihtiyaçlarına göre ortaya çıkan meselelerde Ġslam fıkıh âlimlerinin (fakih) yorumlarına baĢvurulmaktadır. Bu durumun doğal sonucu olarak farklı sosyal birikimleri olan, farklı Ģartlarda yetiĢen fakihlerin aynı konularda farklı yorumlar getirdiği görülmektedir. Hayatın hangi alanında olursa olsun Kur’an ve Sünnet’in getirdiği temel prensipler arasında ihtilaf yaĢanmadığı sürece fakihlerin sosyal konulardaki yorum farkları Ġslami yaĢayıĢ açısından sorun oluĢturmamaktadır. Ġmani değil de muamelata dair konularda ortaya çıkan ihtilaflar sakıncalı kabul edilmemektedir. Zira Ġslam Peygamberi Hz Muhammed’in (SAV) ―Ümmetimin ihtilafı rahmettir‖ hadisi Ġslam âlimlerinin ekserisi tarafından böyle yorumlanmıĢtır. Ġslami finans uygulamalarının dünyadaki örneklerine bakıldığında Malezya’nın Ġslami kurallar konusunda daha liberal, Ortadoğu ülkelerinin ise daha muhafazakâr davrandığı gibi yorumlar yapılmakta ve temel esaslara aykırılık teĢkil etmediği sürece bu durum meselenin özü açısından problem teĢkil etmemektedir. Ġslami finansal sistemde temel olarak uyulması gereken emir ve yasaklar: 1) Faiz Yasağı Türkçedeki yaygın karĢılığı ―faiz‖ olan Arapça ―riba‖ kelimesi sözlükte ―fazlalık‖ nema, artma, çoğalma; yükseğe çıkma; (beden) serpilip geliĢme, gibi anlamlara gelir. Arapça’da tepelere, düz araziye nispetle daha yüksek oluĢları sebebiyle râbiye, canlıları besleyip büyütmeye de terbiye denir. Bu sözlük anlamıyla riba hem bir Ģeyin kendi içinde bulunan hem de iki Ģey arasında mukayeseden doğan fazlalığı ifade eder.6 Kur’an’da riba kelimesi iki anlamda da kullanılmıĢtır. Fıkıh literatüründe riba, borç verilen bir para veya mal, belli bir süre sonra belirli bir fazlalıkla yahut borç iliĢkisinden doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade tanıyıp bu süreye karĢılık onu fazlalıkla geri almanın veya bu Ģekilde alınan fazlalığın adıdır. Türkçe’de kullanılan ―faiz‖ kelimesi de Arapça kökenli olup, genelde riba ile eĢ anlamlı kabul edilir.7 Faiz yasağı Ġslam’la baĢlamıĢ olmayıp uzun bir geçmiĢi vardır. Yahudilik ve Hıristiyanlıkta da faiz yasağı olmakla birlikte, Yahudiler Tevrat’ı tahrif ederek faizi kendi aralarında yasak sayıp kendilerinden olmayanlara karĢı serbest saymıĢlardır. Kur’an’da Yahudilerin bu tutumuna değinmekte, yasaklandığı halde faiz alıp vermelerinin yol açtığı ve açacağı sonuçlardan söz etmektedir. (Nisa/160–161) Tarih boyunca gelip geçmiĢ birçok düĢünür, filozof ve devlet adamı açık bir haksızlığa yol açtığı, sermayeyi belli bir sınıfın elinde topladığı, geniĢ halk kitlelerinin sömürülmesine sebep olduğu için faize karĢı çıkmıĢtır. Nitekim Eflatun faizi doğru bulmamakta, Aristo, ―paranın para doğuramayacağını‖ belirterek faiz yoluyla sağlanan kazancı, tabii olmayan kazanç diye nitelendirmektedir. Ġslam’ın ortaya çıktığı VII. yüzyıl Arap toplumunda da faiz bütün çeĢitleriyle biliniyor ve 6 7 Ġslam ve Toplum, Diyanet Vakfı Yayınları A.g.e, Diyanet Vakfı Yayınları 10 uygulanıyordu. Bu yüzden sermaye belli kesimin elinde yoğunlaĢmıĢ, gittikçe katlanan faiz borcunu ödeyemeyen kimseler veya bunların çocukları köle olarak satılmaya baĢlanmıĢtı, sonuç itibariyle az bir kesim büyük çıkar sağlamasına karĢı geniĢ halk kesimi periĢan olmuĢtu. Kur’an-ı Kerim bu yaygın âdeti aĢamalı bir akıĢ içinde, gerekli önlemleri alarak ve bu uygulamanın yerini tutacak kurumları da göstererek yasaklamıĢtır. Hz. Peygamber de devrinde bilinen ve yapılan faizli ticari iĢlemlerin faizden arındırılmasına kılavuzluk etmiĢ, bu konudaki emir ve yasaklarıyla, belli ölçü ve ilkeleri çıkarmaya elveriĢli bir uygulama baĢlatmıĢtır. Kur’an’da Faiz Yasağı: Kur’an’da (riba) yasağına değiĢik üslup ve anlatım tarzlarıyla birden çok yerde temas edilir. Fakat hiçbirinde ribanın tanımı yapılmaz. Ayırıcı özellikleri ve kapsamı belirtilmez. Ancak Kur’an’da geçen ribanın anlamı, o dönem Araplarının bu kelimeye yüklediği manadan farklı değildir. Kur’an’da riba meselesi dört yerde ele alınmıĢ ve riba yasağı aĢamalı yöntem izlenerek dört aĢamada ortaya konmuĢtur. Bu konuda ilk ayet Mekke döneminde, yani müslüman toplumun inanç ve ahlak temellerinin kuruluĢunun sağlamlaĢtırıldığı dönemde nazil olmuĢtur. Mekkî Rum suresi 39.ayette: ―Ġnsanların mallarında artıĢ olsun diye verdiğimiz faiz Allah katında artmaz. Fakat Allah’ın rızasını isteyerek verdiğimiz zekâta gelince, iĢte onu verenler (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır.‖ buyrulmaktadır. Bu ayet faizi açıkça yasaklamamakla birlikte Allah katında çirkin görüldüğüne ve bereketsizliğine değinerek onu dolaylı olarak reddetmekle, müminlere bu yönde uyarıda bulunmaktadır. Medine döneminde nazil olan Nisa Suresi’nin 160– 161.ayetleri ile Allah, Yahudilere faizin haram kılındığını, fakat onların bunu helal sayıp alıp vermeye devam ettiğini, bu yüzden de birçok ceza ve azaba uğradıklarını ve uğrayacaklarını haber vererek yine dolaylı olarak faiz yasağına temas etmiĢ ve bu konuda Müslümanları yönlendirmiĢtir. Üçüncü aĢamada ise, ―Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin. Allah’tan korkun ki, kurtuluĢa eresiniz.‖ (Al-i Ġmran/130) buyrularak faiz açıkça yasaklanmıĢtır. Tabii ki Kur’an’ın bu üslubu, ilk planda Mekke’de yaygın olan bileĢik faizli borç iĢlemlerini kapsıyor gözüküyorsa da ayetteki ―kat kat‖ ifadesi, tek dereceli faizin helal olduğu anlamında olmayıp, o günkü olguyu açıklamak için gelmiĢtir. Dördüncü aĢamaya gelince, artık faiz bir önceki kaydı da taĢımaksızın Ģiddetli bir üslupla yasaklanmıĢ, faizi bırakanlara bazı imkânlar gösterilerek faizde ısrar edenlere acı sonuçlar bildirilmiĢtir. Bu konuya ayrılmıĢ bulunan Bakara Suresi’nin 275–279. ayetlerinde Ģöyle buyrulur: ―…Oysaki Allah, ticareti helal, faizi haram kılmıĢtır ...‖ Sünnette Faiz Yasağı: Hz. Peygamberin sünneti, Kur’an’ın koyduğu ―faiz yasağı‖ ilkesini açıklamıĢ, uygulamasını göstermiĢ, ayrıca Kur’an’da iĢaret 11 edilmeyen bazı iĢlemleri de faiz olarak nitelendirip yasaklanmıĢtır. Mesela Hz. Peygamber Veda Haccı’nda Ģöyle buyurmuĢtur: ―Dikkat edin. Cahiliye döneminin faizlerinin hepsi de kaldırılmıĢtır. Anaparalarınız sizindir. Bu surette ne haksızlığa uğratılmıĢ, ne de haksızlık yapmıĢ olursunuz.‖8 Bir baĢka hadiste de, ―Faiz ancak veresiyededir‖9 buyururken cahiliye döneminde yaygın olan ―vade karĢılığı alacağı artırma‖ âdetine iĢaret etmiĢtir. Buna ilave olarak Hz. Peygamber, kendi döneminde uygulanan bazı alımsatım türlerini de, ya faize yol açacağı, ya da faiz olduğu için yasaklamıĢtır. Mesela ―eĢya-yı sitte‖ veya ―emval-i ribeviyye‖ hadisi diye meĢhur bir hadiste Ģöyle buyrulmuĢtur: ―Altına mukabil altını, gümüĢe mukabil gümüĢü, buğdayla buğdayı, arpa ile arpayı, hurma ile hurmayı, tuza mukabil tuzu satmayınız. Ancak eĢit miktardan ve peĢin olursa o müstesna. Her kim artırır veya fazla alırsa faiz alıp vermiĢ olur. Bunda alan ile veren arasında fark yoktur.‖10 Bu konuda birçok hadis rivayet edilmiĢ olup bunlarda Hazreti Peygamber özetle, altın ve gümüĢün, hurma, buğday, arpa ve tuzun aynı cins karĢılıkla vadeli veya fazla karĢılıklı değiĢimini yasaklamıĢ cinslerin değiĢmesi halinde, peĢin olması kaydıyla mübadeleye izin vermiĢtir. Ancak altın ve gümüĢ karĢılığında sayılan malların alım satımında bu Ģartlar geçerli değildir. Aynı Ģekilde kuru hurma ile yaĢ hurmanın, iyi cins hurma ile kötü cins hurmanın fazlalıkla değiĢimi, gümüĢün vadeli olarak altın karĢılığı satımı yasaklanmıĢ, altının altınla, gümüĢün gümüĢle değiĢimine ancak peĢin ve tartılarının eĢit olması halinde izin verilmiĢtir. Hatta Hz. Peygamber, üzerinde altın bulunan bir gerdanlığın bile altını ayrıldıktan sonra satılmasını istemiĢ, iki ölçek kötü cins hurmayı verip, bir ölçek iyi cins hurma alan sahabeye böyle bir iĢlemin faiz olduğunu belirterek, ―Sakın böyle yapma! Ġyi cins hurma almak istediğin zaman önce kalitesi düĢük hurmayı parayla sat, sonra eline geçen para ile iyi cins hurma satın al‖11 buyurmuĢtur. Faiz Yasağının Amacı: Faiz yasağı, Ġslam iktisadının hem ana öğelerinden birisi, hem de makul bir gereğidir. Ġslam, servetin atıl bırakılmamasını, üretim ve yatırım dıĢında tutulmamasını isteyerek faiz ortamının doğuĢunun engelleyici bazı tedbirleri almıĢtır. Ġslam’da temel üretim faktörü olarak ―emek‖ kabul edilip, sermayenin risk ve zarara katlanmadan tek baĢına kazanç aracı olması önlenmiĢtir. Çünkü bu, sermaye ve servetin giderek belli bir zümrenin elinde toplanmasına, neticede insanların sınıflaĢmasına, büyük bir kesimin mağduriyetine sebep olacaktır. Ġslam’ın yerleĢtirmeye çalıĢtığı ahlâkî anlayıĢ, yardımlaĢma ve sosyal dayanıĢma ilkesi, zekât ve infak emri, emek ve sermayenin birlikte üretime ve yatırıma yönelmesi, kâr ve zararı birlikte göğüslemesi prensibi vb. düzenlemeler, bir bütünün 8 Ebû Davud, Bûyu/5 Buhari, Bûyu/79. Müslim, Mûsakât, 101–103 10 Buhari, Bûyu/77–81. Müslim, Mûsakât, 79–85 11 Müslim, Mûsakât, 96 9 12 birbirini tamamlayan parçalarıdır. Ġslam, nimetleri ve külfetleri topluma dengeli biçimde yaymayı ilke edinmiĢtir. Ağır diyet borcu altındaki suçlulara hazine veya akrabalarının hatta mensubu bulunduğu meslek kesiminin yardımını sağlarken savaĢ ganimetini, sermayenin belli ellerde dolaĢmasını önleme gerekçesiyle, geniĢ bir kesime yaymıĢtır. Ġslam miras hukukunda mirasçı zümrenin geniĢliği de bu anlayıĢın sonucudur. Kur’an faiz ile ticaret arasındaki iliĢkiye değinerek ticaretin helal, faizin haram olduğunu bildirmesi de dikkat çekicidir. Çünkü ticaret üretken olup, toplumda emeğe ve sermayeye dengeli bir pay verir. Paranın akıĢını hızlandırır, belli istihdam imkânları ortaya çıkarır. Faiz ise üretken değil tek taraflı çıkar sağlayan bir sömürü olarak görülmüĢtür. EĢit ve iki taraflı risk taĢıyan ticaret ile eĢitsiz ve tek taraflı risk taĢıyan faiz arasında önemli bir mahiyet farkı vardır. Faiz Hileleri12: Ġslam’ın faiz yasağını dolanmak için bazı yöntemler geliĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır. Bunlardan en yaygın kullanılan iki yöntem ―Ġne SatıĢı‖ ve Muamele’i ġer’iyye‖ yöntemleridir. a) Ġne SatıĢı: En yaygın tanımlamaya göre ine, "bir malın belli bir fiyat karĢılığında vadeli olarak satılıp, satılan fiyattan daha düĢük bir fiyatla geri satın alınması"dır. Bu iĢlemde amaç gerçek bir alıĢveriĢ olmayıp finansman ihtiyacı olan tarafa kredi kullandırmaktır. Aynı iĢlemin, araya üçüncü bir kiĢi sokularak yapılması da ine satıĢı kapsamında değerlendirilmektedir. Böyle bir usulün genelde faiz yasağını aĢmak ve vadeli kredi temin etmek isteyen kimseler tarafından kullanılmakta olması, ine satıĢını normal bir alım satım olmaktan çıkarıp faizle yakından iliĢkili hale getirmekte, bunun için de fıkıh kültüründe konu bu çerçevede ele alınmaktadır. Ġne satıĢı Ġslam hukukunda, akidlerde Ģekil Ģartlarının mı tarafların gerçek niyet ve maksatlarının mı esas alınacağı, akdi yapanların kasıt ve niyetinin akde etki edip etmediği, yasak olan bir sonuca meĢru birtakım yollardan gidilerek ulaĢmanın yani hile-i Ģer`iyenin caiz olup olmayacağı gibi açılardan ele alınıp tartıĢılmıĢtır. b) Muamele-i ġer’iyye: Osmanlı toplumunun özellikle sonraki dönemlerinde görülmeye baĢlanan muâmele-i Ģer`iye de, faizle borç para sağlama yolunda zorlanmıĢ hileli bir yoldur. Bu iĢlem de Ģöyle yapılır; Bir kimse baĢka bir kimseden belli bir meblağı borç olarak alır, sonra onun yanında bulunan bir malı faiz olarak ödenecek miktarda bir bedelle ve aynı vade ile satın alır, sonra bu malı geri hibe ve iade eder. 2) Riskin PaylaĢımı Ġslami anlayıĢta faizin yasak oluĢu nedeniyle tasarruf sahipleri kreditör olmak yerine yatırımcı kimliği ile karĢımıza çıkmaktadır. Tasarruf sahipleri ve tasarruf 12 A.g.e, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları 13 sahiplerinin temin ettiği fonları kullanan yatırımcılar ticari faaliyetler neticesinde oluĢacak kar veya zararı paylaĢmak için yatırım riskini ortaklaĢa üstlenirler. Faizin yasak olmasının en önemli gerekçeleri sosyal adaletin tesisi, nimet ve külfette eĢitlik ve mülkiyet haklarının korunmasıdır. Bunun bir gereği olarak yatırımcı ve giriĢimci yatırımın riskini ve kazancını dengeli bir Ģekilde hakça paylaĢmalıdır. Servetin birikme süreci ve ekonomik yapıda dengeli dağıtılması gerçek verimliliğin yansıması olarak telakki edilir.13 3) SözleĢmenin Önemi Ġslam sözleĢmede Ģeffaflığı önerir. Hak ve sorumlulukların açık bir Ģekilde, Ģüpheye yer bırakmadan sözleĢmeye yazılması gerekir. Gerekli bilgilerin sözleĢmeye kaydedilmesi son derece önemli bir durum olarak addedilir. Bu sayede tarafların farklı bilgilerle hareket etmesi nedeniyle oluĢabilecek sübjektif risklerin engellenmesi hedeflenir. SözleĢmelerde belirsizliklere yol açacak hükümlere de yer verilmemesi gerekir. Yerine getirilmesi zorunlu yükümlülükleri belirleyen maddeler kesin ifadelerle belirtilmelidir.14 4) Belirsizlik (Gharar) Yasağı Ġslam hukukçuları ve hukuk ekolleri tarafından birçok farklı anlam yüklenen gharar terimi öz olarak bir borç iliĢkisinde akid konusunun meydana gelip gelmeyeceğinin belirsiz olması, akıbetinin kapalı olması, akdin haksız kazanca yol açacak Ģekilde kapalılık taĢımasını ifade eder. Hadis kitaplarının çoğunda Hz Peygamberin ghararlı alıĢveriĢi yasakladığı rivayeti yer almakla birlikte Kur’an ve Sünnette sözleĢmenin açıklık, dürüstlük ve güven ilkeleri üzerinde ısrarla durulur; karĢılıklı rızanın bulunmadığı akidler ―batıl yol‖ olarak nitelendirilir.15 Ġslam hukukunda taraflar arasında çekiĢmeye yol açması kuvvetle muhtemel olan bilinmezlik durumlarına aĢırı ve belirgin bilinmezlik manasında ―fahiĢ cehalet‖ denilir ve bu tür bir bilinmezliğin akdi fasid kılacağı ittifakla benimsenir. Mesela satım akdinde satılan malın, bedelin, ödeme Ģeklinin ve zamanının; kirada kiralanan malın evsafının, kira bedelinin, sürenin ve kullanım Ģeklinin; iĢ akdinde iĢin tür ve özelliğinin, çalıĢma Ģartlarının ücret miktarının ve ödeme usulünün akid esnasında belirlenmesi ve taraflarca bilinmesi Ģarttır. Günlük hayatta insanlar arasında meydana gelen ve giderek ciddi boyutlara ulaĢan çekiĢmenin önemli bir sebebi de baĢlangıçta tarafların hak ve sorumluluklarının etraflıca konuĢulup belirlenmeyiĢidir. Hukuki ve 13 Katılım Bankacılığı, Hüseyin Tunç A.g.e, Hüseyin Tunç 15 Ġslam ve Toplum – Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları 14 14 ticari iĢlemlerde baĢlangıçta açıklık ve bilinirliğin sağlanması tarafların rızalarının ve akdin hür iradeyle oluĢmasının ön Ģartıdır. 5) Spekülasyon (Ġhtikâr) Yasağı Ġslam’ın kesin olarak yasakladığı bir diğer davranıĢ da toplumsal değere ve iktisadi hayatın canlanmasına hiçbir katkısı bulunmayan spekülasyondur. Satın alma gücü olanların, ucuz zamanda çarĢı ve pazarı tarayıp ne varsa toplamaları, sonra da fahiĢ fiyatla bunları satmaları bir ihtikâr hareketidir. Ġslam bu tip spekülatif hareketleri yapay krizlerin sebebi olarak görmüĢ ve vurgunculuk manasında yapılan spekülasyonu ticari ahlaksızlık olarak görmüĢtür. 6) Mala Hâkim Olunması Gereği Ġslam’da bir malın alınıp satılabilmesi için o malın kiĢinin hâkimiyeti altında olması gerekir.16 Yani insan sahibi olmadığı bir Ģeyi satamaz. Bu yönüyle açığa satıĢ iĢlemi Ġslam’da yasaklanmıĢtır. Ancak ticari bir akit Ģekli olan para peĢin mal veresiye olmak üzere yapılan ve belirli Ģartlar taĢıması gereken selem ve istisna (mal sipariĢi) akitleri bundan müstesna kılınmıĢtır. 7) Fiyatların Belirlenmesi Normal bir alıĢveriĢte veya düzgün iĢleyen bir piyasada fiyatlar arz ve talebin seviyesine göre belirlenir. Ġslamiyet’te malların mümkün olan en ucuz Ģekilde tüketicilere ulaĢması amaçlanmakta ve bunun için tedbirler alınmakla birlikte piyasaya saygı duyulmakta ve fiyatlandırma yapılmamaktadır. Aldatma, karaborsacılık veya manipülatif hareketler olmadıkça fiyatlar piyasa Ģartlarında belirlenmelidir. 8) Haram KılınmıĢ Faaliyetler Ġslami hükümlere göre yasaklanmıĢ olan alkol, domuz ürünleri, pornografi, kumar gibi faaliyetlerden kazanç elde etmek ve bunların üretimini ticaretini veya finansmanını yapmak yasaklanmıĢtır. Netice olarak bir ticari faaliyetin gerçekleĢtirilmesi veya finansal bir enstrümanın ekonomik hayatta canlandırılabilmesi için temel Ģart söz konusu faaliyetin Ġslami prensiplere aykırı olmaması gereğidir. 16 Mecelle-i Ahkâm-i Adliye, mad. 369; Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-u Ġslâmiye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, 6/28-31. 15 Ayrıntıları bu çalıĢmanın konusu olmamakla birlikte temel esasları yukarıda belirtilen prensipler çerçevesinde sürdürülmekte olan Ġslami finansal hizmetlerde ve yine bu prensipler çerçevesinde geliĢtirilen Ġslami finansal ürünlerde son yıllarda önemli geliĢmeler meydana gelmiĢtir. Ġslami prensiplere uygun finansal hizmet ve ürünlere yönelik son yıllarda artan talep söz konusu piyasanın yani Ġslami finans sisteminin geliĢmesinde kilit rol oynamaktadır. Ġslami finans piyasası küresel finans sisteminde küçük bir paya sahip olmakla birlikte son yıllarda hızlı büyümesi ve alternatif model arayıĢındaki geliĢmiĢ ekonomilere alternatif yatırım enstrümanları ve alternatif bir sistem sunması açısından dikkat çekmektedir. I.2. ĠSLAMĠ FĠNANSMAN YÖNTEMLERĠ Ġslam sermayenin üretim ve kardan sabit bir pay alarak bütün risk ve sorumluluğu emeğe yükleyen faizli finansman yöntemlerine karĢı çıkmıĢtır. Bununla birlikte servetin üretim ve yatırım dıĢında atıl bırakılmamasını istemiĢ faizin ekonominin çarklarını döndüren en önemli dürtü-teĢvik aracı olmasını engelleyici bazı tedbirler almıĢtır. Sermayenin herhangi bir riske veya yapılacak olan yatırımların sonucu karĢılaĢılabilecek zarara maruz kalmadan tek baĢına kazanç aracı olması önlenmiĢtir. Riske maruz kalmayan sermaye ve servetin giderek belirli bir zümrenin elinde toplanacağı ve bunun neticesinde sınıflaĢmanın ortaya çıkarak geniĢ halka kitlelerinin mağdur olacağı düĢünülmüĢtür. Sonuç olarak zaman içerisinde, bir kısmı Ġslamiyet’in ortaya çıktığı ilk yıllardan itibaren de kullanılan sermayenin payını değiĢken bir oran/miktar üzerine oturtarak emek ile sermaye arasında makul bir denge kurmaya çalıĢan finansman yöntemleri geliĢtirilmiĢtir. Ġnsanların finansman ihtiyaçlarının karĢılanması noktasında Ġslâmiyet’te baĢlıca iki faizsiz yöntem kullanılmıĢtır. Bunlar karĢılıksız finansman yöntemleri ile karĢılığı alınan finansman yöntemleri olarak ele alınabilir.17 1) KarĢılıksız Finansman Yöntemleri Maddi sıkıntı içinde olana veya herhangi bir mala gereksinim duyan ihtiyaç sahibine yapılacak olan desteğe mukabil hiçbir maddi karĢılık beklememektir. Bu kapsamda baĢta zekât, sadaka, adak, kefaretler, vakıf gibi yöntemlerle yapılan iĢlemler karĢılıksız finansman kapsamında değerlendirilebilir. Ġslam’da belli bir zenginlik düzeyine ulaĢmıĢ Müslümanların her yıl ticaret mallarından, paralarından, toprak mahsullerinden, bir kısım hayvanlarından, gelir getiren gayrimenkul ve araçlarından muayyen bir kısmını özellikle ve öncelikle fakir fukaraya diğer bir 17 Ġslam Hukuku Çerçevesinde Finansman ve Bankacılık, Ġshak Emin Aktepe 16 deyiĢle mal ya da finansmana muhtaç olanlara ödemesi temel dini görevlerden biridir.18 Zekât sosyal hayattaki diğer etkileriyle birlikte Ġslami ekonomi modelinin en temel öğelerindendir. Zekât serveti biriktirerek atıl kalmasına sebep olmanın en güçlü düĢmanıdır. Biriken servet-sermaye zekâtın tarh edildiği birinci kalem matrahtır. Zekât sermayeyi ekonomiye kazandırıp yatırıma zorlar, çünkü yastık altında atıl tutulup yatırıma kanalize edilmeyen sermaye, yıldan yıla zekât ödemeleriyle tükenmeye yüz tutar. 2) KarĢılık Alınan Faizsiz Finansman Yöntemleri Ticari hayatta Ġslami prensiplere uygun olarak geliĢtirilen ve günümüzde de en sık kullanılan finansman yöntemlerinden bazıları aĢağıda açıklanacaktır. Bu finansman yöntemlerinin karĢılığı, ticari yatırımlar ve kurulan ortaklıklar yoluyla yapılan iĢlemler sonucu elde edilen kar yâda zarardır. Ġslam faizi ve ticari hayatta içinde faizin ve diğer haram kılınmıĢ faaliyetlerin (alkol, kumar, pornografi, Ģans oyunları v.s) yer aldığı her türlü ekonomik aktiviteyi kesin ve net bir dille yasaklarken meĢru ticareti, ĢirketleĢmeyi, emek-sermayenin ve toprağın atıl bırakılmamasını, beĢeri ve iktisadi tüm kaynakların en etkin Ģekilde ekonomiye katılmasını ciddi anlamda teĢvik etmiĢtir. Yukarıda da değinildiği üzere bazıları Ġslam’ın doğduğu yıllardan itibaren kullanılan bazıları yeni geliĢtirilen finansman yöntemlerinin en temel ortak özelliği kar-zarar ortaklığına ve alım satım arasındaki fark (mark-up trading) prensiplerine dayanmasıdır. A) Mudaraba (Emek-Sermaye Ortaklığı) Bir tarafın sermaye (rabb-al-mal) diğer tarafın da emeğini (mudarib), bilgi ve tecrübesini ortaya koyduğu güvene dayalı bir ortaklıktır. Sermayedar ve mudarib bir projeyi gerçekleĢtirmek için bir araya gelirler. Mudaraba finansmanda projenin finansmanın tamamı tek taraf yani ―rabb-al-mal‖ tarafından karĢılanır. Mudaraba finansman yöntemi sermayesi olan ancak ticari hayatta yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmayan fon sahipleri ile çeĢitli iĢ-proje fikirleri olan fakat yeterli sermayesi olmayan giriĢimcileri bir araya getiren ve her iki ekonomik birimin de atıl kalmasını önleyen bir finansman metodudur. Mudaraba iĢlemi sonunda elde edilen kar, fonu temin eden sermayedar ile fonu kullanan mudarib tarafından önceden belirlenen orana göre paylaĢılır. Projeye baĢlamadan önce hiçbir tarafa sabit bir kazanç tayin edilmez. Mudaribin bir ihmali veya anlaĢma Ģartlarını ihlali söz konusu olmadığı sürece projenin zararı durumunda zararın tamamı sermayedar tarafından karĢılanır. 18 Age, Ġshak Emin Aktepe 17 Mudaraba finansman yönteminin temel özellikleri Ģu Ģekilde sıralanabilir19; Dengeli bir ortaklıktır: TeĢebbüs ve sermayeyi tarafların arzularına uygun bir biçimde; kabiliyet, emek ve maddi imkânları ölçüsünde bir araya getiren müĢterek bir giriĢimdir. Çoğu kez sermayedar kârlı görse bile çeĢitli nedenlerle bir giriĢimin yürütülmesine fiilen katılmaktansa finansal açıdan katkıda bulunmayı uygun bulabilir. Yine aynı Ģekilde giriĢimci de sermaye desteğine ihtiyaç duymakla birlikte ortaklığa girip yetkinin paylaĢılmasını istemeyebilir. ĠĢte böylesi durumlarda mudaraba tarafların bu tür müĢterek arzularına aynı anda cevap verebilecek özelliğe sahiptir. Adil bir kâr/zarar dağıtımı esastır: Kâr önceden tayin edilen oranlar üzerinden taraflar arasında bölüĢtürülmekle beraber zarar tamamen sermayedara aittir. Faizsiz ekonomik sistem burada iĢin emek yönünden esas sorumluluğunu yüklenen giriĢimcilere öncelik vermekte ve giriĢimin zararla sonuçlanması halinde emeğinin karĢılığını alamamasının yanında bir de zarardan nakdi pay almasını adalet yönünden uygun bulmamaktadır. Kaldı ki çoğu kez emeğinden baĢka ortaya koyacak bir değeri olmayan böylesi bir giriĢimciden, mali gücünün olmaması bakımından böyle bir katılımı beklemek doğru olmaz. Sermayedar ilgisi: Basit kredi iĢlemlerinde krediyi veren, kredi açıldıktan sonra kredinin nasıl kullanıldığı ile pek ilgilenmez. Oysaki mudarabanın getirisi olan kâr önceden bilinmeyen, giriĢimin baĢarısına bağlı olan değiĢken bir unsur olduğundan, hatta zarar da söz konusu olabileceğinden; sermayedar kâr/zarar ortaklığı esasına dayalı bir giriĢime para yatırırken firmanın etkinliği, faaliyetin kârlılığı ve fonların kullanımıyla faizli kredilerde olduğundan çok daha fazla ilgilidir. Kararlara katılmasa bile sermayedar artık o faaliyetlerle yakından ilgili gerçek bir ortak konumundadır. Günümüzde bu finansman yönteminin yoğunlukla kullanıldığı katılım bankalarında; bankalar sadece kredi verip geri çekilen kurumlar değil ortaklığın veya katıldığı projenin her aĢamasında iĢin içinde olup projeyi idari, mali ve teknik yönden sürekli takip etmekte ve gerektiğinde giriĢimciye bu konularda destek sağlamaktadır. Kolektif nitelikte bir iĢbirliği tarzı: Bir yandan iĢe yatırmıĢ olduğu sermaye üzerinde mülkiyet ve her türlü tasarruf hakkı bulunan sermayedar, herhangi bir emek ortaya koymadan aldığı kâr payına karĢılık zarar halinde sorumluluk yüklenirken; diğer yandan giriĢimdeki aktif rolü ve gayretleri çerçevesinde mudaribe, kârdan faydalanamama Ģeklinde sorumluluk düĢmektedir. Bu kendisine has iĢbirliği tarzı mudaraba finansmanını diğer ortaklık türlerinden ayıran en önemli özelliklerden birisidir. 19 Katılım Bankacılığında Ġki Yeni Finansal Teknik Önerisi: Mudaraba-Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıkları ve Mudaraba-Risk Sermayesi Yatırım Fonları, Halil Ġbrahim BULUT, Bünyamin ER 18 Menfaatlerin uyuĢması: Tarafların nihai kazancı giriĢim faaliyetlerinin baĢarısına bağlı olduğundan, sermayedar ve giriĢimcinin amaçları bir noktada birleĢir. B) MuĢaraka (Kar-Zarar Ortaklığı) Mudarabadan farklı olarak iki veya daha fazla tarafın ortak bir sermaye sağlayarak yaptıkları yatırımın neticesinde elde edilen kar ve zarara ortak olduğu finansman yöntemidir. Bu yöntemde de kar paylaĢımı önceden belirlenen oranlarda yapılır. Bununla birlikte önceden herhangi bir getiri taahhüt edilmez. Kar taraflar arasında önceden belirlenen oranlarda paylaĢılabilmekte fakat zarar durumunda herkes sermayesi oranında zarara katılmaktadır. Mudarabada sermayedar pasif, giriĢimci aktif durumdayken muĢaraka hem sermayenin hem emeğin aktif olarak ortaya konduğu bir ortaklıktır. Her iki faizsiz finansman yönteminin karĢılaĢtırmasına iliĢkin tablo aĢağıda verilmektedir.20 Tablo 2: Mudaraba ve MuĢaraka Yönteminin Farkları MUDARABA MUġARAKA Sermaye yatırımcının (rabb-al-mal) Sermaye tüm taraflarca sağlanır. yükümlülüğüdür. Yönetim sadece giriĢimcinin (mudarib) Tüm taraflar yönetime katılır. yükümlülüğüdür. Zarar sadece yatırımcı tarafından karĢılanır. Zarar tüm taraflarca sermayeleri oranında Çünkü mudaribin sermayede herhangi bir katkısı karĢılanır. yoktur. Mudarabanın tüm aktifleri yatırımcının varlığıdır. MuĢarakanın tüm aktifleri tarafların sermaye Mudarib ancak aktiflerin karlı bir Ģekilde oranına bağlı olarak tüm tarafların ortak varlığı satılması durumunda kar paylaĢımına katılacaktır. haline gelir. Buna bağlı olarak her bir taraf kar Mudarib aktiflerin değer kazanmasından herhangi olmadığı durumda bile aktiflerin değer bir pay alamaz. kazanmasından kazanç sağlar. C) Murabaha (Maliyet Artı Kar Marjlı SatıĢ) Ġslam hukukunda mudaraba ve muĢaraka bir çeĢit ortaklık iken murabaha bir çeĢit satıĢ sözleĢmesidir. Bir malın peĢin alınıp vadeli olarak satma yoluyla finansman kullandırma yöntemidir. Günümüzde katılım bankaları tarafından en çok uygulanan finansman yöntemidir. Murabaha mal ya da bir mali hakkın bedelini taksitle ödemek isteyen bir kiĢi veya Ģirketin, satıcıyla satıĢ sözleĢmesini 20 Usmani, M.T. (2004). edu.pk/fiqh/islamicfinance/mudarabah.html Mudarabah, 19 http://www.darululoomkhi. tamamlamadan önce katılım bankasına gelerek söz konusu mal ya da hakkın peĢin alınarak kendisine taksitle satılmasıdır.21 Murabahanın Ġslami prensiplere uygun gerçekleĢmesi için belirli Ģartlar taĢıması gerekmektedir. Bu Ģartlar aĢağıdaki Ģekilde sıralanabilir;22 - Murabaha, bir malın veya hammaddenin, alıcı ve satıcının arasında anlaĢması neticesinde belirli bir kâr marjının eklenmesi ile ödemeyi direkt satıcıya yapma iĢlemidir. - Murabaha iĢleminde kesinlikle gerçek bir malın ticareti söz konusu olmalıdır. - Murabaha iĢleminde genel kural dayanıklı malların finansmanıdır. Ancak dayanıklılık azaldıkça sözgelimi toptan et finansmanında vadeler kısa tutularak finansman yapılabilmektedir. - Murabaha iĢleminde, alkol ve tütün gibi Ġslamî kuralların dıĢında finansman mümkün değildir. - Malın mülkiyeti mal nihai alıcısına satılana kadar finansmanı sağlayan kuruluĢa aittir. - Murabahada malların üçüncü kiĢilerden satın alınmıĢ olması zorunludur. Alıcı satıcı arasındaki dolaylı iliĢki kabul edilemez. - Satıcı müĢterisinden vadede mal bedelini ödeyeceğine dair teminat isteyebilir. Bu teminat ipotek, rehin, bono, senet veya ihracat vesaiki olabilir. - Alıcının mal bedelini vadede ödememesi halinde malın fiyatı arttırılamaz. Aynı zamanda alıcının mal bedelini vadeden önce erken ödemesi halinde ise malın fiyatı üzerinden indirim yapılamaz. - Maddeler içerisinde en önemlisi ise Murabaha iĢlemlerinde alıcıya nakdi ödeme yapılamamasıdır. Ticari bankacılıktaki nakit kredi finansmanı seçeneği olmayan Ġslamî bankalar murabaha iĢlemlerinde de ödemeyi direkt alıcıdan bağımsız satıcıya yapmak zorundadır. Pratik ve getiri oranı yüksek olan bu yöntem, ortaklık çeĢitleri olan mudaraba ve muĢarakanın uygulama imkânlarının daraldığı zamanlarda daha kısa vadeli getiri olanağı sunması nedeniyle daha fazla rağbet gören bir finansman yöntemidir. Ġslami 21 22 Age, Ġshak Emin Aktepe Katılım Bankalarında Risk Yönetimi ve Türkiye Uygulaması, M. Fehmi Eken 20 esaslara uygun olarak çalıĢan bankaların en sık kullandığı yöntemdir. Katılım bankalarının sıklıkla kullandığı murabaha finansmanına iliĢkin iki örnek uygulama23; a) Satın alma emriyle murabaha satıĢı Bir mala ihtiyacı olup da gerekli kaynağı bulamayan müĢteri, bankadan söz konusu malın satın alınmasını ister. Burada müĢterinin hem bankaya malın satın alınmasını emretmesi, hem de müĢterinin, bankanın satın aldığı malı bankadan satın alma vaadi vardır. MüĢterinin bu emir ve vaadi üzerine banka nitelikleri belirtilen malı satın alır. Maliyetinin üzerine müĢteriyle anlaĢtıkları miktarda bir kâr koyar. MüĢteri bankadan bu malı alır. Parasını bankaya taksitlerle ve bankayla anlaĢtığı Ģartlar çerçevesinde öder. Murabaha yöntemi daha çok dıĢ ticaretin finansmanında, iĢletmelere hammadde ve yarı mamul malları sağlanmasında vs. kullanılır. Bir örnek vermek gerekirse, meselâ yeni tabip olmuĢ bir kimse, iĢinde kendisine lazım olan tıbbî teçhizatı alma kudretinde olmadığı takdirde katılım bankasından söz konusu teçhizatı kendisi için satın almasını ister. Tabibin, adı geçen teçhizatı bankadan alma vaadi vardır. Katılım bankası teçhizatı satın alır. Maliyet fiyatının üzerine tabiple anlaĢtığı oranda kâr koyar ve bu kârla teçhizatı tabibe satar. Tabip teçhizatın bedelini bankaya, aralarında anlaĢtıkları Ģekilde taksitlerle öder. b) Murabaha yoluyla dıĢ ticaretin finansmanı Bunu bir örnekle açıklayalım: Banka A ülkesinden B ülkesine satıĢ yapmak isteyen ihracatçıdan, B ülkesindeki ithalatçı tarafından istenilen ve Ģartnamesine uygun olan evsaftaki malı, tespit edilmiĢ bulunan maliyet fiyatı ve isletme kârı sınırları içinde satın alır. Burada ortada yalnız B ülkesindeki ithalatçı ajanın bu evsaftaki malı almak isteğine dair ve yasal olarak bağlayıcılığı olan bir satın alma sözü ve katılım bankasına vaadi vardır. Bu Ģartlar çerçevesinde katılım bankası A ülkesindeki ihracatçıdan malı alır, B ülkesindeki ithalatçıya satar. Ġthalatçı, banka ile anlaĢtığı bir ödeme planına göre parayı ödemeye baĢlar. D) Ġcara (Kiralama, Leasing) Geleneksel finansal sistemdeki leasinge benzeyen daha çok orta ve uzun vadeli bir finansman yöntemidir. Kiracı ve mal sahibi arasındaki bedeli ve süresi belirli anlaĢmalar üzerine kurulur. Kiralanan malın mülkiyeti malın sahibi olan Ġslami Banka’nındır. Kiralayan müĢteri maldan faydalanır. Buna karĢılık bir kira bedeli öder. Kiralama müddeti malın kullanabilirlik ölçüsüne göre 5-15 yıllık bir dönem olabilir.24 23 24 Katılım Bankacılığı, Ġsmail ÖZSOY The Politics of Islamic Finance, Clement M.Henry, Edinburgh University 21 Menkul ve gayrimenkul değerlerin finansmanında kullanabilen kiralama yöntemi, günümüz ekonomilerinde daha çok modern teknolojiye kolay yollarla sahip olabilmek amacıyla kullanılmaktadır. ABD’de 1950’lerde orta vadeli finansman ihtiyacının karĢılanması düĢüncesinden doğan leasing sistemi Ġslam toplumlarında asırlar boyu bir finansman metodu olarak uygulanmıĢ, Ġslam hukuk eserlerinde bu yöntemin kullanılıĢ esasları çok ince detaylarıyla yer almıĢtır.25 Ġcara, leasing uygulamalarına çok benzemekle birlikte, kiraya verilen malın kullanılması Ģartını öne sürmesi bakımından farklılık arz etmektedir. Yani Ġslami finansman tekniği olan Ġcarada kiraya konu edilecek olan malın kullanılabilmesi gerekir. Kendisini tüketmekle yararlanma mümkün olan Ģeyler kira sözleĢmesine elveriĢli değildir. Mesela; altın, gümüĢ, para, döviz, yiyecek ve içecek maddeleri gibi kendisi (fiziken) tüketilmedikçe yararlanılamayan Ģeyler üzerinde kira sözleĢmesi yapılmaz. Çünkü kirada akdin konusu malın kendisi değil, o şeylerden yararlanmadır.26 E) Karz-ı Hasen (Ödünç) Bir nevi sosyal kredi olarak da nitelendirilebilir. Karz-ı Hasen insani yardım ve refah gibi gayelere matuf olarak bir mukavele altında ihtiyaç sahibine karĢılığında sadece verilen ödünç miktar kadar geri almak koĢuluyla kullandırılan borçtur. Ġslami bankalar bu çeĢit finansmanı müĢterilerinin katılım hesaplarından değil bankanın özsermayesinden veya müĢteri cari hesaplarından yapmaktadır. Banka verdiği bu tarz bir borca karĢılık teminat alabilmektedir. Ödünç olarak ihtiyaç sahiplerine katılım bankaları tarafından verilen paraların iki çeĢidi vardır27: 1. Evlenme, hastalık, çocukların eğitim ve öğretimi, felaket ve olağanüstü hallerde verilen sosyal amaçlı ödünçler 2. Küçük sanayi erbabının projelerini baĢlatmak ve teknik uzmanlıklar için üretime yönelik olarak verilen krediler Ödünç vermenin bu iki türünde de banka bu krediden kâr istemez. Para bankaya taksitlerle ödenir. Katılım bankalarının gelir sağlamayı düĢünmedikleri bu ödünçlerde borçluya gerekli her türlü kolaylık sağlanır. Eğer borçlu borcunu meĢru sebeplerle ödeyemeyecek duruma düĢmüĢse, bu borç bankanın zekât fonundan karĢılanabilir. Katılım bankalarının bu uygulamalarına Kur’an-ı Kerim’in Ģu ayetleri temel oluĢturmuĢtur: 25 Age, Ġsmail ÖZSOY Ticaret Ġlmihali, Hamdi DÖNDÜREN 27 Age, Ġsmail ÖZSOY 26 22 “Yalnız Allah rızası için güzel bir Ģekilde (menfaat beklemeden) ödünç verene Allah mükâfatını kat kat verecektir.”28 “Eğer borçlu ödemekte güçlük çekiyorsa sıkıntısı geçinceye kadar bekleyin. Bununla beraber alacağınızı tamamen sadaka olarak bağıĢlamanız hakkınızda daha hayırlı olur.”29 F) Selem ( Ġleriye Dönük Satın Alma - Future Sale) Selem para peĢin, mal veresiye olmak üzere yapılan alıĢveriĢtir. Selemde malın cinsinin, özelliklerinin, miktarının, fiyatının, teslim yerinin ve teslim tarihinin akit sırasında tespiti Ģarttır.30 Selem ile ileri tarihte üretilecek mallar Ģimdiden satılmıĢ ve ihtiyaç duyulan para elde edilmiĢ olur. Diğer taraftan müĢteri de ileri bir tarihte ihtiyaç duyacağı malı Ģimdiden almıĢ ve taraflar faize girmeden ihtiyaçlarını karĢılamıĢ olur.31 Genellikle tarımsal ürünlerin finansmanında kullanılır. Niteliği ve miktarı belirlenemeyen mallarda bu yöntem kullanılamaz. Ġslam hukukuna göre selem akdinin Ģartları icab ve kabuldür. Hükmü ise mülkiyetin gerçekleĢmesidir. Çünkü selem akdedilince müĢteri mala veresiye olarak, satıcı ise ücrete peĢin olarak malik olur. Dolayısıyla, satıcı ücreti peĢin alacağından tasarrufta bulunabilir. MüĢteri ise vadesi gelip malı kabzetmedikçe onda tasarrufta bulunamaz. Yani o malı Ģirkete sermaye olarak koyamaz ve satamaz.32 Herhangi bir selem muamelesinin sahih olabilmesi için bir takım Ģartlar vardır. En geniĢ Ģekliyle selemin Ģartları Ģu Ģekilde sayılabilir33; 1. Ücretin cinsinin belli olması. Para mı veya selemde ücret olabilen bir mal mı olduğu belirtilmelidir. Selemde canlı hayvan ücret olabileceği gibi, keyli (kilo ile ölçülen) mallar da ücret olurlar. Ancak bu durumda ölçek veya kilogramlarının yani miktarlarının bilinmesi icap eder. 2. Akid yapılan beldede birden fazla para kullanılıyorsa bunun çeĢidinin de belli olması. TL veya Dolar gibi. Bir beldede bir tür para kullanılıyorsa, paranın cinsi tayin edilmeden yapılacak alıĢveriĢlerde o beldenin parası kastedilmiĢ olur. 3. Ücretin miktarının belli olması. Akid, ücretin miktarına bağlı değilse ücret iĢaretle tayin edilebilir. Selem akdiyle birden fazla mal alınıyorsa her birinin fiyatı ayrı ayrı tespit edilmelidir. Aksi takdirde akit fasid olur. 28 Bakara 245, Kur’an Bakara 280, Kur’an 30 Mecelle m. 386 31 Ticaret ve Faiz, Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR, 32 Ġbn Abidin c.5, s. 209, Ö.N. Bilmen H. I. ve I. F. Kamusu c.6, s. 111, Mecelle Mad. 123. 33 Fetâvây-i Hindiyye, Ö.N. Bilmen'in Kâmusu, Mecelle Ģerhlerinden Durerü'l-Hukkâm 29 23 4. Ücretin akid meclisinde satıcıya teslim edilmesi. Buna göre selemde ücret olarak senet verilemez. Çünkü bu Ģart ihlâl edilmiĢ olur. 5. Malın cinsinin belirtilmesi. Buğday, hurma gibi. 6. Malın çeĢidinin belirtilmesi. Isparta halısı, Gemlik zeytini gibi. 7. Malın sıfatlarının tespit edilmesi. Yani farklı markaları olan bir mal alınıyorsa, markasının tayin edilmesi Ģarttır. 8. Malın cinsine göre miktarının kg. litre, metre veya sayı olarak tayin edilmesi. Ölçüsü bilinmeyen bir kap veya ölçekle miktar tayin edilemez. 9. Malın veresiye olması. Mal peĢin olmak üzere yapılan selem akdi, selem olmaktan çıkar; normal alıĢveriĢ akdi olur ve artık onda selem akdinin Ģartları aranmaz. Veresiye müddeti en az bir aydır. 10. Malın, teslim tarihinin tayin edilmesi. Bütün malın bir anda teslim edilmesi Ģart değildir. Meselâ on ton buğday için selem yapılmıĢ ise beĢ tonu bir ay sonra, üç tonu üç ay sonra, geri kalan iki tonu ise altı ay sonra teslim edilmesi kararlaĢtırılabilir. Borçlunun ölümü ile vakit son bulur ve borç, satıcının mirasından hemen alınır. 11. Malın akid zamanından teslim zamanına kadar piyasada bulunabilecek bir mal olması. Bazen bulunup bazen bulunmayan veya akit zamanında bulunmayıp teslim zamanı piyasaya çıkacak olan ya da bunun aksi olan malda selem caiz değildir. Depolarda bulunup piyasaya sürülmeyen (karaborsa olan) mal, bulunmayan mal hükmündedir. Bu Ģart, borçlu vefat ettiğinde malın hemen tahsil edilebilmesi için lüzumludur. 12. Malın tayinle belirlenen Ģeylerden olması. Yani altın ve gümüĢ paralarda selem caiz değildir. Külçe altında ise iĢlenmemiĢ saf emtia niteliğinde olduğu için caizdir. 13. Nakliyesi ve taĢıma zahmeti olan malın teslim edileceği yerin tayin edilmesi. Ancak nakliyesi ve taĢıma zahmeti olmayan malda teslim yerinin tayin edilmesi Ģart değildir. Hayvan veya araba ile taĢımaya ihtiyaç olmayacak kadar az olan mücevher ve esans gibi. G) Ġstisna (SipariĢle Mal Yaptırma) Ġstisna, sünnet ve icma ile meĢru kılınmıĢ bir alıĢveriĢ Ģeklidir. Fiilen olmazsa bile hükmen var olan bir Ģeyin satıĢı olduğundan vaat değil satıĢtır. 24 Herhangi bir istisna akdinin sahih olabilmesi için Ģu Ģartların yerine gelmesi icab eder34: 1. Yapılacak Ģeyin cinsi, nevi, ölçüsü ve münazaaya meydan vermeyecek Ģekilde sıfatları belirtilmelidir. Meselâ; bir Ģahıs, takım elbise yapan terziye beden ölçülerini söyleyip, keten kumaĢtan olmak üzere Ģu kadar liradan bir takım elbise yap deyip, terzi de kabul ederse istisna akdi gerçekleĢmiĢ olur. 2.SipariĢle yaptırılması örfen teamül haline gelen birĢey olması; ayakkabı, elbise, kayık, mobilya çeĢitleri, demir doğrama, kapı—pencere, apartman daireleri misal verilebilir. Örfen teamül haline gelmeyen Ģeylerde, bir aydan az olmamak üzere belli bir süre tayin edilirse, akit seleme dönüĢür ve selemin Ģartlarına uymak icap eder. Ama süre tayin edilmezse yine istisna' olmakla beraber teamül haline gelmeyen bir iĢ olduğu için akit fasit olur. Fasit bir istisna' akdi ise sahih selem olarak kabul edilir. İstisnada hem iş hem de hammadde sanatkârdan olmalıdır. Selem ve istisnanın farklarına iliĢkin tablo aĢağıda verilmektedir. Tablo 3: Selem ve Ġstisna Yönteminin Farkları SELEM ĠSTĠSNA Daha genel mallara-emtiaya dayalıdır. Daha özel mallar için geçerlidir. (Ġmal veya inĢa edilen) Ödeme sözleĢmenin baĢında yapılır. Önceden ödeme yapılması Ģartı yoktur. SözleĢme ancak iĢleme konulmadan önce iptal SözleĢme üretim aĢamasında tek taraflı iptal edilir. Daha sonra iptal edilemez. edilebilir. Malın teslim tarihi sözleĢmede belirlidir. Bu Ģekilde bir süre öngörülmemiĢtir. Buraya kadar sayılan finansman yöntemleri çeĢitli Ġslam ülkelerinde ve Ġslami esaslara göre bankacılık hizmeti veren bankalarda sıklıkla kullanılan yöntemlerdir. Her yöntem belli ülkelerde farklı yoğunluklarda kullanılabilmektedir. Türkiye’de katılım bankalarının en sık kullandığı finansman yöntemi murabahadır. Kullanılan finansman yöntemlerinden en esaslı ve Ġslam’ın ruhuna ve tavsiye ettiği ekonomi yapısına en uygun olanları kar ve zarara ortak olmayı gerektiren mudaraba ve muĢaraka yöntemleridir. Ġslam’da ĢirketleĢmeye ve ortaklığa ayrı bir önem verilmiĢ olup emek ve sermayenin riski en adil biçimde paylaĢtıkları iĢ yapma Ģekli olan ortaklık üzerinde önemle durmuĢ ve teĢvik etmiĢtir. Günümüz ekonomilerinde yaygın olarak kullanılan tekniklerinin karĢılaĢtırması özetle aĢağıdaki Ģekilde yapılabilir. Tipi ĠĢ ġekli Risk Getiri 34 Tablo 4: Faizsiz Finansman Yöntemlerinin KarĢılaĢtırması Mudaraba MuĢaraka Murabaha Ġcara Karz-ı H. Ortaklık Ortaklık Finansman Kiralama Finansman Yatırım Yatırım Ticaret Kiralama Yüksek Yüksek DüĢük Orta DüĢük Belirsiz Belirsiz Sabit Sabit - Ġslam Hukukunda Selem Akdi, Muhammed AYDOĞMUġ 25 faizsiz finans Selem -Ġstisna Finansman Ticaret Orta Sabit Tabloda da belirtildiği üzere riskin ve aynı oranda getirinin yüksek olduğu araçlar olan mudaraba ve muĢaraka ortaklıkları Ġslam’ın ruhuna en uygun iĢ yapma Ģekilleridir. Fakat günümüzde söz konusu yöntemlerden riski düĢük olan sabit getirili yöntemler en yaygın kullanılanlarıdır. H) Wakala Wakala bir acentelik sözleĢmesi olup yatırım sermayesine sahip olan kiĢi ve kurumların baĢka bir kurumu acente/vekil olarak ataması Ģeklinde uygulanmaktadır. Acente olarak atanan kurum bunun karĢılığında sabit bir yönetim/uzmanlık ücreti alır. Kar ve zarar da sermaye sahibine aktarılır. Yöntem, genellikle Ġslami yatırım fonlarında kullanılır. I) Tavarruk (Uluslararası Murabaha) Ġslami bankaların iĢletme kredisi verememesi nedeniyle ―gecelik plasman‖ genellikle Karz-ı Hasen yöntemiyle karĢılıksız olarak yapılmaktadır. Bu durum fon fazlası olan Ġslami bankaların önemli ölçüde getiri kaybına maruz kalmasına sebep olurken likidite ihtiyacı olan Ġslami bankaların da fon bulmasını zorlaĢtırmaktadır. Bu nedenle faizsiz bankaların birbirleri nezdinde tuttukları hesaplar getiri sağlama kaygısından ziyade kısa vadeli plasman ve muhabirlik iliĢkileri çerçevesinde iĢletilmektedir. Sonuç olarak geleneksel bankacılığın aksine Ġslami bankacılıkta ―Ġnterbank‖ türü bir piyasadan kısa vadeli borçlanmanın yolunu kapanmıĢtır. Ġslami bankalar bu durumu tavarruk yani uluslararası murabaha yöntemiyle aĢmaktadır. Tavarruk yöntemi Ģu Ģekilde iĢlemektedir; Faizsiz bankacılık yapan ve fon fazlası olan bir banka (1), faizli veya faizsiz çalıĢan ve fon ihtiyacı olan baĢka bir banka (2) hesabında mevduat depo eder, Birinci banka depo ettiği mevduat ile ikinci bankadan kendi nam ve hesabına emtia almasını sipariĢ verir, Ġkinci banka müĢterisi birinci banka adına organize olmuĢ bir borsadan emtia alımı gerçekleĢtirir (Örneğin, Londra Metal Borsası), Ġkinci banka, müĢterisinin adına tuttuğu emtianın kendisine vadeli ve karlı Ģekilde satılmasını talep eder, Birinci banka emtiayı ikinci bankaya (maliyet+kar) satar, Ġkinci banka mülkiyetine aldığı emtiayı dilerse kendi nezdinde tutar dilerse de ikinci el piyasada satar. Böylece bankalar arasında emtia ticaretinin izi kalmaz, arada sadece vadeli plasman iliĢkisi kalmıĢ olur. Vade bitiminde ikinci banka birinci bankaya borcunu öder. Plasman iliĢkisi sona erer. 26 II. ĠSLAMĠ FĠNANS ENDÜSTRĠSĠ Ġslami finans endüstrisinin geliĢimi geleneksel finans endüstrisinin geliĢimi ile paralellik göstermektedir. Geleneksel finansal enstrümanların çeĢitlerinde yıllar itibariyle yaĢanan artıĢ Müslüman toplumların yaĢadığı coğrafyalarda finansal değiĢimin itici gücü olmuĢtur. Ġslami esaslara uygun projelerin finansmanına fon sağlama veya ortak olma amacıyla 1975 yılında kurulan Ġslam Kalkınma Bankası (ĠKB) Ġslami finans endüstrisinin ve özellikle Ġslami esaslara uygun faaliyet gösteren bankaların geliĢiminde öncü rol oynamıĢtır. Bugün her ne kadar küresel finans pastasından küçük bir pay alsa da sürekli büyüyen yapısıyla Ġslami finans endüstrisi son dönemlerde Ġslam ülkelerinin yanı sıra geliĢmiĢ piyasalarda da alternatif bir model olarak kullanılmakta ve yaygınlaĢmaktadır. Özellikle son on yılda artan petrol fiyatlarıyla zenginleĢen ve fon fazlası olan Ġslam ülkelerindeki yatırımcıların talepleri doğrultusunda Ġslami prensiplere uygun yatırım enstrümanları ihtiyacı doğmuĢ ve Ġslami finans sistemi de bu ihtiyacı gidermeye çalıĢmaktadır. Ġslami (faizsiz) yatırım enstrümanları geniĢleyen ve ilgi çekici ürün yelpazesiyle Müslüman olmayan yatırımcıların ve geleneksel bankacılık yapan uluslararası kurumların da ilgisini çekmektedir. Günümüzdeki Ġslami finansın temelleri 1960’lı yıllarda Mısır’da atılmıĢtır. Ġslami bankalar, ilk modern Ġslami finans kurumlarıdır. Mısır’da 1963 yılında kurulan kâr paylaĢımı esasına dayalı Mit Gharm ilk Ġslami bankadır. 1971 yılında Kahire’de kurulan Nasır Sosyal Bankası ise faizsiz yatırım bankası niteliğinde olup, günümüzdeki Ġslami yatırım bankacılığının ilk örneklerindendir. Ġslami finans sektöründeki ilk uluslararası giriĢim olarak, 1975’te Suudi Arabistan’da Ġslami Kalkınma Bankası’nın (Islamic Development Bank-IDB) kurulması gösterilmektedir. Daha sonra Dubai Ġslami Bankası kurulmuĢ, kısa bir süre sonra Ġslami bankacılık Mısır, Kuveyt, Ürdün, Bahreyn, Sudan ve diğer ülkelere de yayılmıĢtır.35 Ġslami finans endüstrisinin bankacılık, Ġslami sigorta (takaful) ve ayrıntılarına ilerde değinilecek olan Ġslami sermaye piyasası olmak üzere üç ana kolu bulunmaktadır. Ġslami finansal hizmetlerin büyümesinde öncülüğü bankacılık sektörü yapmıĢtır. Ġlk Ġslami sigorta Ģirketi 1979 yılında Sudan’da kurulmuĢtur. Bankacılık ve sigorta sektörünün geliĢmesiyle birlikte sermaye piyasasına yönelik ihtiyaçlar ortaya çıkmıĢ ve ilk olarak borçlanma araçları ihraç edilmeye baĢlanmıĢtır. Ġlk Ġslami bono 1983 yılında Malezya hükümeti tarafından çıkarılmıĢtır. Ġslami finansal hizmetler endüstrisinin geliĢim evrelerine iliĢkin özet bilgiler IOSCO tarafından hazırlanan tabloda verilmektedir. 35 Ġslami Finans Sistemi, TSPAKB, Gökben ALTAġ 27 Kurumlar Ürünler Bölge Kurumlar Ürünler Bölge Tablo 5: Ġslami Finansal Hizmetlerin GeliĢim Evreleri 1960’lar 1970’ler 1980’ler Tasarruf Bankaları Ticari Bankalar - Ticari Bankalar - Takaful ġirketleri - Yatırım Kurumları - Karz-ı Hasen - Karz-ı Hasen - Karz-ı Hasen - Mudaraba - Mudaraba - Mudaraba - MuĢaraka - MuĢaraka - MuĢaraka - Murabaha - Murabaha - Selem - Selem - Genel ve Aile Takaful - Körfez Ülkeleri - Körfez Ülkeleri -Körfez Ülkeleri - Orta Doğu - Orta Doğu - Orta Doğu - Asya Pasifik 1990’lar - Ticari Bankalar - Takaful ġirketleri - Yatırım Kurumları - Portföy Yönetim ġirketleri - Aracı Kurumlar 2000’ler - Ticari Bankalar - Takaful ġirketleri - Yatırım Kurumları - Portföy Yönetim ġirketleri - Aracı Kurumlar - E ticaret - Karz-ı Hasen - Mudaraba - MuĢaraka - Murabaha - Selem - Genel ve Aile Takaful - Yatırım Fonları - Tahvil/Bono (Sukuk) - YapılandırılmıĢ Ürünler - Hisse Senetleri - Diğer - Körfez Ülkeleri - Orta Doğu - Asya Pasifik - Avrupa- Amerika - Karz-ı Hasen - Mudaraba - MuĢaraka - Murabaha - Selem - Genel ve Aile Takaful - Körfez Ülkeleri - Orta Doğu - Asya Pasifik ÇalıĢmanın bu bölümünde Ġslami bankacılık ve sigortacılık sektöründen kısaca bahsedilecek daha sonra Ġslami sermaye piyasası araçları anlatılacaktır. II.1. Ġslami Bankacılık Faizsiz finansman faaliyetlerinin eski bir tarihi olmasına rağmen günümüzdeki anlamıyla faizsiz bankacılık faaliyetlerinin düĢünce planında ortaya çıkması 1950’li yıllardan sonra olmuĢtur. Özellikle Pakistanlı Ġslam âlimlerinin öncülük ettiği faizsiz bankacılık konusundaki ilk araĢtırma 1955 yılında ekonomist Muhammed Uzair tarafından ortaya konmuĢtur.36 Faizsiz bankacılık dünyada ilk defa 1963-1966 yılları arasında Mısır’da tasarruf sandığı Ģeklinde uygulanmıĢ ve Almanya’daki bir uygulamadan örnek 36 ―Özel Finans Kurumlarında Hesap ĠĢleri Düzeni‖, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, Musa BaĢaran 28 alınmıĢtır. Bugünkü modern bankalarla mukayese edilmeyecek derecede küçük ve az fonksiyonlu olan bu bankalar belirli kaynaklardan toplanan fonlarla bu fon sahiplerine, küçük esnaf ve çiftçilere faizsiz kredi kullandırmıĢlardır. 1966 yılında siyasi nedenlerle kapatılan bu bankalar faizsiz bankacılığın ilk örneğini oluĢtururlar.37 Kahire’de 1972 yılında faaliyete geçen Nasır Sosyal Bankası modern anlamda kurulan faizsiz banka uygulamasının ilk örneği sayılabilir. Banka özerk statüde bir kamu otoritesi yapısına sahipti. Ticari amaçtan ziyade, sosyal içerikli bir mantıkla çalıĢan bir banka, hastalık, evlenme, ölüm gibi nedenlerle finansman ihtiyacı olan insanlara faizsiz kredi sağlamıĢtı. Bu özelliğinden dolayı banka, bankacılık ve kredi kanunun dıĢında tutulmuĢtu. Bundan sonra, 1970 yılında Cidde’de yapılan Ġslam ülkeleri dıĢiĢleri bakanları toplantısında, Ġslam ülkeleri arasında ekonomik iĢbirliğine gidilmesine karar verilmiĢtir. Pakistan’da yapılan sonraki konferansta Mısır ve Pakistan, milletlerarası bir faizsiz bankanın kurulması gerekliliğini ileri sürmüĢlerdir. 1973 yılında Kahire’de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Ġslam ülkeleri, mali bir komite kurarak, faizsiz bir ekonomik sistemin oluĢturulması ve Ġslam ülkelerindeki sermaye birikiminin tüm Ġslam dünyasının yararına sunulması yönünde karar vererek bunu ilan etmiĢlerdir. Nihayetinde, 1975 yılında Kral Faysal’ın teĢebbüs ve desteği ile 43 Müslüman ülkenin katılımı sonucu Ġslam Kalkınma Bankası kurulmuĢtur. Ġslam Kalkınma Bankası’nın varlığı, faizsiz bankacılık hareketinin geliĢimini hızlandırmıĢtır. Bu örgütsel modeller, 1973’lerden itibaren, petrol canlılığının ardından, Arap dünyasında ortaya çıkan bütün faizsiz bankalar için de geçerli olmuĢtur.38 Ġslam Kalkınma Bankası, modern bankacılık anlayıĢıyla 1975 yılında kurulan ilk faizsiz bankadır. Türkiye bu bankanın kurucu ve halen en büyük ortakları arasında yer almaktadır. Bu banka bir tür kalkınma bankası niteliğinde olup halktan fon toplamamakta ve fon ihtiyacını üye bankaların koydukları sermayeden ve sermaye artıĢlarından sağlamaktadır. Fon kullandırırken Ġslami esaslara uygun murabaha, mudaraba, muĢaraka yöntemlerini kullanmaktadır. Bankaya halen 56 Ġslam ülkesi üyedir. Banka’nın ana gayesi fakir Ġslam ülkelerinin sosyo-ekonomik kalkınmalarına yardımcı olmaktır. Banka, aynı zamanda Ġslam ülkelerindeki bazı kamu ve özel sektör projelerine finansal destek vermekte, ortaklıklara katılmakta ve Ġslam ülkelerinin birbirleri ile olan ticaretini finanse etmektedir. Banka faaliyetleri arasında yatırım malları ithalatı da bulunmaktadır. Bankanın Türkiye’deki katılım bankalarından Kuveyt Türk Katılım Banka’sında % 9, Albaraka Türk Katılım Banka’sında da % 7.84 oranında ortaklığı bulunmaktadır. Ġslam Kalkınma 37 Faizsiz Bankacılık Ġlkeleri, Osman Nihat Yılmaz, TKBB yayınları, Katılım Bankacılığı ve Türkiye’deki Finansal Yapı, Rüveyde Ebru Türkmenoğlu, Kırıkkale Üniversitesi 38 29 Bankası’ndan esinlenerek bugünkü, modern anlamda faaliyet gösteren bankalar kurulmaya baĢlandı. Önce Dubai Islamic Bank ardından da Abu Dhabi Islamic Bank kurulmuĢtur. Daha sonra hem körfezde hem de uzak doğuda faizsiz bankaların sayısı hızla artmaya baĢlamıĢtır. Bugün 70 ülkede 300 banka ile faaliyet gösteren katılım bankalarının aktif büyüklüklerinin çeĢitli kaynaklara göre yaklaĢık 850 milyar USD’ye ulaĢtığı ve % 15-20 yıllık büyüme hızına sahip olduğu ifade edilmektedir. Bu bankaların önemli bölümü Körfez ve Uzakdoğu bölgesinde yer almaktadır. Ġran ve Sudan’da bütün bankalar faizsiz bankaya dönüĢmüĢtür. Ġngiltere ve Ġsviçre gibi ülkelerde adı Ġslam bankası olan toplam 7 banka (5’i Ġngiltere 2’si Ġsviçre olmak üzere ) kurulmuĢtur. Dünya’nın en büyük bankalarından Citibank, Sosciete General, HSCB gibi bankalar kendi bünyelerinde açtıkları birimlerle faizsiz bankacılık ürünleri pazarlamaktadırlar. Körfez bölgesinde HSCB ve Citibank’ın kendi isimlerini taĢıyan bankaları bulunmaktadır. Bunlardan HSCB Amanah dünyanın en büyük faizsiz bankaları arasında yer almaktadır. Katılım bankacığının toplam bankacılık sektörü içinde en büyük paya sahip olduğu ülkeler sırasıyla, Kuveyt, Mısır ve Malezya’dır. Türkiye’deki katılım bankacılığının payı aktifte % 4’e, mevduatta % 5’e ulaĢmıĢtır.39 Grafik 1: Faizsiz Bankacılığın Toplam Bankacılık Sektöründeki Payı 35% 32% 30% 25% 22% 20% 17% 13% 15% 8% 10% 4% 5% 0% Körfez Ülkeleri Kuveyt Mısır Malezya Bahreyn Türkiye Kaynak: TKBB II.2. Ġslami Sigortacılık (Takaful) Takaful en basit tanımıyla Ġslami sigortacılık kavramının karĢılığıdır. Ortak fayda, ortak sorumluluk manalarında kullanılan ―Takaful‖ kelime itibariyle, AlKafala (Kefalet) Arapça kelime kökünden gelmektedir.40 Sosyal yardımlaĢma, iĢbirliği ve sigortalıların muhtemel zararlarının müĢtereken tazmin edilmesi üzerine kurulu olan takaful normal sigortacılığa 39 Faizsiz Bankacılık Ġlkeleri, Osman Nihat Yılmaz, TKBB yayınları, ―Islamic Principle and Takaful Insurance: Re-Evaluation‖, Journal of Insurance Regulation, 2007, W. Jean Kwon, 40 30 alternatif olarak geliĢtirilmiĢtir. Belli bir grup bireyin, aralarından birinin karĢılaĢabileceği muhtemel hasar ve zararları kendi içlerinde yapmıĢ oldukları katkılarla paylaĢmayı ve telafi etmeyi kabul etmeleridir.41 Takafulda amaç kar elde etmek değil, bir riskin bir diğeri hesabına üstlenilmesi prensibi ile müĢterek garantinin sağlanmasıdır.42 II.3. Ġslami Sermaye Piyasası Ġslami sermaye piyasası (ĠSP); ekonomik faaliyetlerin niteliğinin ve yatırım araçlarının yapısının Ġslam’ın temel prensipleri ile çatıĢmadığı piyasa olarak tanımlanabilir. Ticari faaliyetlerin, finansman yöntemlerinin ve yatırım araçlarının Ġslami prensiplerle çatıĢmadığı (Shariah compliant) bir sermaye piyasası ihtiyacı Ġslami finansal hizmetlerin geliĢmesinin ve büyümesinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır. Detayları çalıĢmanın üçüncü bölümünde anlatılan Ġslami sermaye piyasası araçları (ĠSPA) bir yatırım aracı olmasının yanında birçok Müslüman ülkede merkez bankaları ve ticari bankalar tarafından likidite yönetimi amacıyla da kullanılmaktadır. Müslüman ülkelerde son yıllarda artan petrol fiyatlarının da etkisiyle meydana gelen fon fazlasının da desteğiyle küresel ölçekte hızla artan Ġslami prensiplerle uyumlu yatırım enstrümanlarına olan talep, küresel çapta dinamik bir ĠSP yaratmıĢtır. Ġslami finans endüstrisinin büyümesi ile birlikte bu alternatif piyasayı desteklemek ve uygulamaları uluslararası piyasada belirli standartlara kavuĢturmak amacıyla birçok kurum-otorite kurulmuĢtur. Türkiye’nin de çeĢitli kamu kurum ve kuruluĢlarıyla birlikte bazılarına üye olduğu bu kurumlardan en önemlileri arasında Uluslararası Ġslami Derecelendirme Kurumu (IIRA), Ġslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB), Uluslararası Ġslami Finans Piyasası (IIFM) ve Ġslami Finans Kurumlarının Muhasebe ve Denetim Örgütü (AAOIFI) yer almaktadır. ÇalıĢmanın ilerleyen bölümlerinde söz konusu kurumlar hakkında kısaca bilgi verilecektir. Global faizsiz finans endüstrisinde sukuk (Ġslami tahvil/bono) Ġslami bankacılığın ardından en çok paya sahip olan enstrümandır. Tablo 6: Global Faizsiz Finans Endüstrisinin Hacmi Sektör Hacim (Milyar USD) Faizsiz Bankacılık 850 Sukuk 145 Faizsiz Fonlar 75 Takaful 14 Toplam 1084 Kaynak: E&Y (2010), KFH, IFN 41 Pay (%) 79 14 6 1 100 ―How Does Takaful Differ From Insurance?‖, 2007, http://www.cii.co.uk/documents/qualifications/fcii_example7.pdf, Liaquat Ali Khan, 42 ―Takaful (Ġslami Sigorta)‖, Sigorta AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 4, 2008, Ahmet Karayazgan 31 III. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASI ARAÇLARI Herhangi bir sermaye piyasasının temel görevi gibi Ġslami sermaye piyasasının temel görevi de piyasada fon arz edenlerle fon talep edenleri buluĢturmasıdır. Temel olarak hisse senedi piyasası (stock markets) ve sukuk (bond markets) olmak üzere iki bileĢenden oluĢan43 Ġslami sermaye piyasası araçları (ĠSPA) geleneksel yatırım araçlarından Ġslami esaslara uygun olanların (Shariah compliant) doğrudan kabul edilmesi ve Ġslami prensiplere uygun olarak geliĢtirilen diğer araçlardan oluĢmaktadır. Bugün dünyanın çeĢitli ülkelerinde Ġslami prensiplere uygun olarak geliĢtirilen araçların tamamı tüm Müslüman yatırımcılar tarafından kabul görmeyebilmektedir. Daha önce de değinildiği gibi çeĢitli Ġslami düĢünce akımları (Shariah Advisory Board - mezhepler) arasında farklı görüĢler olabilmekte ve bu durum temel prensipleriyle (faizin haram olduğu gerçeği gibi) çatıĢmadığı sürece Ġslam’ın ruhuna aykırılık teĢkil etmemektedir. Ġslami esaslara uygunluk Ġslami yatırım araçları için en temel husus olup, belirli kurul ve otoriteler tarafından gerçekleĢtirilen inceleme ve onay aĢamalarından sonra uygunluk/sertifikasyon verilmektedir. Uygunluk incelemeleri özel kurumların kendi içlerindeki bağımsız danıĢma kurulları veya düzenleyici kuruluĢların (kamu otoriteleri) Ģeriat kurulları tarafından yapılmaktadır. Bu konuda ülke uygulamalarına iliĢkin tablo aĢağıda verilmektedir. Tablo 7: Sertifikasyon Süreçleri Kamu Otoritesince Sektör Tarafından Yapılan Yapılan Ġngiltere Endonezya Avustralya Katar Malezya Bahreyn G.Afrika Sudan BangladeĢ Ürdün Pakistan Bosna Singapur Ontoryo, Kanada Srilanka Dubai Tayland Hindistan BAE ABD Sertifikasyon Yapılmayan Kore Nijerya Türkiye Kaynak: IOSCO, 2004 Ġslami hisse senetleri ve sukuk en yaygın kullanılan ĠSPA olup bununla birlikte Ġslami prensiplere uygun olarak geliĢtirilen türev piyasası, swap piyasası, yatırım fonları (unit trusts), borsa yatırım fonları (ETF), gayrimenkul yatırım ortaklıkları (REITs), emtia borsaları (commodity funds) da dünyanın çeĢitli ülkelerinde kullanılan araçlardır. 43 Ġslamic Capital Markets: The role of sukuk, Rodney Wilson 32 III.1. Ġslami Hisse Senetleri Piyasası Ġslam’ın ruhuna en uygun yatırım Ģekli riskin ve kazancın yatırılan sermaye oranında paylaĢıldığı ortaklıklarıdır (muĢaraka). Ġslami hisse senetleri (Shariahcompliant stocks) en basit tanımıyla faaliyet konusu alkol ticareti, kumar, pornografi, geleneksel finansal hizmetler gibi dinin yasakladığı aktiviteler olmayan Ģirketlerin hisse senetleridir. Bununla birlikte faaliyet konusu dinen yasaklanan aktiviteler olmayan her Ģirketin hisse senedi ―Ġslami‖ olarak nitelendirilmemekte, sağlaması gereken baĢka kriterler de bulunmaktadır. Ticari faaliyet konusu kriterinin yanında çeĢitli ülkelerde farklılık göstermekle birlikte; - Borç/Özsermaye oranı - Faize dayalı iĢlemler/Özsermaye oranı - Nakit/Toplam Varlıklar oranı - Faiz gelirleri/Gelirler oranı - Faizli krediler/Piyasa değeri oranı gibi mali kriterler, ülkelerin düzenleyici kurumları bünyesinde oluĢturulan Ģeriat danıĢma kurulları (Shariah Advisory Board) veya sektör temsilcilerinin kendi bünyelerinde oluĢturdukları bağımsız danıĢma kurulları tarafından, konulmuĢtur. Diğer taraftan faaliyet konusu ve finansal oranlar kriterinin yanında bazı Ģer’i otoriteler her türlü hisse senedi veya diğer sermaye piyasası araçlarından elde edilen kazancın yasaklanmıĢ faaliyetlerden elde edilen kısmının, ortaklar tarafından alınmadan hayır kurumlarına bağıĢlanarak değerlendirilmesi Ģartını da koymuĢlardır.44 Ġslami prensiplere uygun hisse senetlerinin belirlenmesine iliĢkin ülke uygulamalarına ve dünyanın geliĢmiĢ borsalarında oluĢturulan Ġslami endekslerin kurallarına bakıldığında; Ġslami kriterlere uygun Ģirketler belirlenirken Ģirketlerin yapmaması gereken faaliyetler konusunda ittifak sağlanmıĢ olmakla birlikte halka açıklık oranı, piyasa değeri ve finansal oranlar gibi konularda farklılıklar görülebilmektedir. Tablo 8’de sertifikasyon sürecinin kamu otoritesi tarafından yapıldığı ülkelerde Ģirketlerin Ġslami prensiplere uygun olup olmadığının belirlenmesinde kullanılan finansal oranlar yer almaktadır. Tablo 9’da ise Dow Jones ve FTSE Ġslami endeksleri ile ĠMKB katılım endeksinin hesaplanmasında kullanılan finansal oran kriterleri yer almaktadır. 44 Islamic Capital Markets Report, IOSCO, 2004 33 Tablo 8: Bazı Ġslami Endekslerin Hesaplanmasında Kullanılan Finansal Oranlar ÜLKE KRĠTER 1) Faizli borçlar/Özsermaye oranı %82’den fazla olmamalı, 2) Faiz ve diğer yasak faaliyetlerden elde edilen Endonezya gelirlerin toplam hâsılata oranı % 10’dan fazla olmamalı. 1) Faiz içermeyen toplam borçların varlıklara oranı %40’dan fazla olmamalı, 2) Ġslami prensiplere uygun olmayan (Haram) yatırımların toplam varlıklara oranı % 33’ü geçmemeli, 3) Haram gelirlerin toplam hâsılata oranı %5’den fazla olmamalı ve haram gelirlerin tamamı hayır Pakistan kurumlarına verilerek temizlenmeli, 4) Nakit varlıkların toplam varlıklara oranı en az % 20 olmalı, 5) Bir hissenin piyasa fiyatı hisse baĢı net nakit varlıkların değerinden büyük olmalı. Malezya Halka açıklık oranı, piyasa değeri, likidite gibi kriterlerin yanında sağlaması gereken finansal oranlar; 1) %33’ünden az olmalı, 2) Faizli iĢlemler toplam varlıkların %33’ünden az olmalı, 3) Alacakların toplam varlıklara oranı %50’yi geçmemeli, 4) Haram aktivitelerden elde edilen gelirler toplam gelirlerin %5’ini geçmemeli. Kaynak: Ġlgili ülkelerin borsaları ve FTSE Tablo 9: Bazı Ġslami Endekslerin Hesaplanmasında Kullanılan Finansal Oranlar ENDEKS KRĠTER AĢağıdakilerin hepsi %33’den küçük olmalı; 1) Toplam borcun Ģirketin 24 aylık ortalama piyasa değerine oranı, 2) ġirketin nakit ve faiz getiren menkul kıymet Dow Jones Islamic Market Indexes (DJIMI) toplamının 24 aylık ortalama piyasa değerine oranı, 3) Alacaklarının 24 aylık ortalama piyasa değerine oranı, Halka açıklık oranı, piyasa değeri, likidite gibi kriterlerin yanında sağlaması gereken finansal oranlar; 1) Borçlar toplam varlıkların %33’ünden az FTSE Shariah Global Equity Indexes olmalı, 2) Faizli iĢlemler toplam varlıkların %33’ünden az olmalı, 34 3) Alacakların toplam varlıklara oranı %50’yi geçmemeli, 4) Haram aktivitelerden elde edilen gelirler toplam hâsılatın %5’ini geçmemeli. 1) Toplam faizli kredilerin piyasa değerine oranı % 30’dan az olmalı, 2) Faiz getirili nakit ve menkul kıymetlerin piyasa ĠMKB Katılım Endeksi değerine oranı % 30’dan az olmalı, 3) Haram aktivitelerden elde edilen gelirler toplam gelirlerin %5’ini geçmemeli. Kaynak: Ġlgili borsalar, FTSE, Bizim Menkul Değerler Ġslami hisse senetleri piyasası geliĢiminin ilk aĢamalarında olmasının da etkisiyle tüm Ġslami finansal piyasalar içinde en hızlı büyüme yaĢanan piyasadır. ÇeĢitli kaynaklara göre toplam fon büyüklüğü (under management) 1 trilyon USD’yi bulan Ġslami finans endüstrisinde bu fonların sadece 20 milyar USD’sinin hisse senetleri piyasasında değerlendirildiği tahmin edilmektedir. Malezya Borsası yüzde seksenden fazla Ģirketin Ġslami prensiplere uygunluk kriterini sağladığı borsa olarak Ġslami hisse senetleri piyasasında dünyada öncü konumdadır. Söz konusu Ģirketlerin piyasa değeri yaklaĢık 129 milyar USD olup Malezya borsasındaki Ģirketlerin piyasa değerinin % 64’ü seviyelerindedir.45 III.2. Ġslami Borçlanma Araçları ( Sukuk) Piyasası Sukuk en yaygın tanımıyla faizsiz borçlanma aracıdır. Arapça ―Sak‖ (sertifika) kelimesinin çoğulu olan sukuk sözlük manası olarak ―sertifika(lar)/vesika(lar)‖ anlamı taĢımaktadır. ―Finansal sertifika‖ olarak tanımlanan sukuk Ġslami finans literatüründe ―Ġslami tahvil‖ manasında kullanılmaktadır. Faizsiz olması yönüyle Ġslami prensiplere uygun ve günümüzde Ġslami finansta en yaygın kullanılan menkul kıymetlerdir. AAOIFI’nin sukuk tanımı Ģu Ģekildedir; “İhraç edildikten sonra eşit değerleri temsil eden; ihraçtan elde edilen tutarların önceden planlanan şekilde yatırım yapıldığı; yapılan yatırım türüne göre duran varlıklar ve benzerleri üzerindeki haklar ve payların (intifa-kullanım hakkı dâhil) temsil edildiği ya da bir projede ya da özel bir yatırım faaliyetinde ortaklık hakkı veren sertifikalardır” Ġslami bankacılığın 1983 yılında baĢladığı Malezya’da bankalar tarafından en çok kullanılan finansman tekniği murabaha idi. Bankalar murabaha alacaklarını menkul kıymetleĢtirmek suretiyle üçüncü kiĢilere satarak hem yeniden kaynak yaratmakta hem de likidite yönetimini bu yolla gerçekleĢtirmekteydiler. Borcun/alacağın bu Ģekilde arada herhangi bir baĢka ticari faaliyet olamadan üçüncü 45 Kaynak: instuteofhalalinvesting.org (2009) 35 kiĢilere satılmasına ―bai al dayn‖ denilmektedir. ―Bai al dayn‖ yöntemine Malezya ve Endonezya Ġslam hukukçuları izin verirken Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde izin verilmemektedir. ―Bai al dayn‖ yöntemi ile alakalı tartıĢmalar borçlanma araçlarının seküritizasyonu konusunda yeni yaklaĢımların geliĢtirilmesi ihtiyacını doğurmuĢtur. ―Sukuk‖ kavramının ortaya çıkması bu Ģekilde olmuĢtur.46 Sukukun yapısının en temel Ģartı varlığa dayalı olmasıdır. Bu özelliğinden dolayı dayandığı varlıktan kaynaklanan mülkiyet, kullanma, yararlanma gibi hakları ve yükümlülükleriyle birlikte alınıp satılabilmesi yani ikinci el piyasada ticaretinin yapılabilmesi mümkündür. Bu iĢlemin meĢru olmasının dayanağı ise Kur’an’ın ―Allah alıĢ-veriĢi helal, faizi haram kıldı.‖ (Bakara 275) ayetidir. Geleneksel finansmanda yatırımcılar için yatırım yaptıkları araçtan elde edilen fonun ne için kullanılacağı çok önemli değilken ―sukuk‖ sahipleri yatırımlarının ne için kullanılacağını dini nedenlerle bilmek istemektedirler.47 Bu husus ―sukuk‖ ile geleneksel borçlanma araçlarının farklılaĢtığı önemli bir noktadır. Oransal mülkiyeti temsil eden sukuk yatırımcılara belirli bir süre için belirli bir varlık sepetinin yaratacağı nakit akımından doğan risk ve getiriye sahip olma hakkı vermektedir. Ġslam her türlü faiz gelirini yasaklamakla birlikte reel değeri olan bir varlığın performansına dayalı olarak getiri sağlayan menkul kıymetlerin geliĢtirilmesi Ġslam hukukçuları tarafından ittifakla dinin bu yasağına aykırı görülmemektedir. Sukuk gelirleri, dayandığı varlıkların performansına endeksli nakit akımlarına bağlıdır. Nakit akımının kaynağı dayanak varlığın satıĢından, kiralanmasından veya ikisinin kombinasyonundan elde edilen kardır. Sukuk genel kullanım alanlarına göre proje, varlık ve bilanço endeksli olarak sınıflandırılabilir. 46 47 a) Proje Endeksli Sukuklar: Bu tip sukukta niteliği önceden bilinen belirli bir proje için proje endeksli sukuk aracılığıyla fon sağlanmaktadır. Bu sukuk türüne Katar Hükümeti tarafından 2003 yılında bir hastanenin inĢaatı için kaynak sağlanması amacıyla çıkartılan Katar Global Sukuku örnek verilebilir. Projenin gerçekleĢmesi için kurulan özel amaçlı Ģirket (SPV) hastane inĢaatı için gerekli arsa, araç v.s ekipmanları satın almıĢ bunları inĢaatı yapan firmaya kiralamıĢtır. Bu sayede elde edilen kira gelirleri sukuk yatırımcısına ödenmiĢtir. b) Varlık Endeksli Sukuk: Bu tip sukukta, varlıkların kazanç hakkının yatırımcılara satılmasıyla fon sağlanmaktadır. Malezya Hükümeti 2002 yılında 600 milyon USD’lik varlık endeksi sukuk Islamic Capital Market:The role of sukuk, Rodney Wilson Sukuk’un Türk Sermaye Piyasası açısından değerlendirilmesi, Necla Küçükçolak 36 ihraç etmiĢtir. Malezya hükümeti tarafından SPV’ye satılan arazinin her türlü kazanç hakkı oransal mülkiyeti temsil edilen sukuk sertifikaları vasıtasıyla 5 yıl için yatırımcılara satılmıĢtır. Ġtfa tarihinde SPV araziyi tekrar hükümete satmıĢ elde ettiği para ile sukuk sahiplerinin anaparalarını ödemiĢtir. c) Bilanço Endeksli Sukuk: Ġslam Kalkınma Bankası tarafından 2003 yılında üye ülkelerin çeĢitli projelerini finanse etmek için uluslararası piyasaya 400 milyon USD değerinde beĢ yıl vadeli sukuk ihraç edilmiĢtir. Bu tip sukukta dayanak varlık olarak banka bilançosundaki varlıklar kullanılmıĢtır. III.2.1. Ġslami Finansman Tekniklerine Göre Yapılandırılan Sukuk ÇeĢitleri48 A) Ġkincil Piyasada ĠĢlem Görebilen Sukuk ÇeĢitleri Uluslararası sermaye piyasalarında çıkarılan sukuklar genellikle Ġngiltere hukuku ve mahkemelerine tabi çıkarılmaktadır. Global sukuk ihraçları, uluslararası borçlanma araçları eurotahvillere benzer olarak sabit veya değiĢken dönemsel gelir sağlamakta, kredi derecelendirmesi yapılmakta, Euroclear gibi uluslararası takas kuruluĢları tarafından takasları gerçekleĢtirilmekte ancak ikincil piyasaları eurotahvillere göre daha az geliĢmiĢtir. Diğer bir fark ise, tahvil ihraçcının borcunu temsil ederken, sukuk ilgili varlıkta payı oranında malikliği temsil etmektedir. Malezya ve Körfez ülkeleri, sukuk ihraçlarının ana merkezleri konumunda olmakla birlikte Ġslam ülkeleri dıĢında da ABD, Avrupa ve Asya çok sayıda ihraçcı sukuk ihraç etmektedirler. Sukuk, konvansiyonel eurotahviller ile benzer özelliklere sahip olmakla birlikte, eurotahvillerden farklı fiyat davranıĢı göstermekte olup, portföye eurotahvillerin yanı sıra ilave edildiklerinde portföy riskini azaltmakta ve Eurotahvillerin getirilerinin birbiriyle korelasyonuna göre eurotahvillerin sukuklar ile getiri korelasyonu daha düĢüktür (Çakır, Raei; 2007). DeğiĢken dönemsel gelir sağlayan sukuklar Londra Bankalar arası Borç Verme Oranına (LIBOR) endeksli olarak çıkarılmıĢ ve gelir LIBOR esas alınarak belirlenmiĢtir. Bu Ģekilde ihraç edilen finansman sertifikasının tümü bir varlıkla desteklenmekte ve varlıktan elde edilecek dönemsel (genellikle kira) geliri sertifika maliklerine dönemsel gelir olarak ödenmektedir. LIBOR’un gösterge olarak kullanılmasında iki yaklaĢım bulunmaktadır: 48 Bu bölüm yazılırken ağırlıklı olarak Dubai Ġslamic Financial Center tarafından hazırlanan ―Sukuk Guide‖ adlı rehberden faydalanılmıĢtır. 37 a) ĠĢlemin kendisinin faize dayanmaması, kârın belirlenmesinde LIBOR’un bir gösterge olarak kullanmasının iĢlemin kendisini haram veya geçersiz yapmayacağı, b) Helal bir iĢlem için faiz oranının kullanılmasının doğru olmadığı ve temel Ġslam ekonomisi felsefesine ters olduğudur. Sukuk, genellikle icar veya diğer sukuk anlaĢmalarından oluĢan bir sepete dayalı çıkarılmaktadır. Bu sepetler ikincil piyasada iĢlem görme kapasitesine sahip olması çerçevesinde oluĢturulmaktadır. Tedavül kabiliyeti olan sukuk türleri, kiralama sözleĢmeleri, kar-zarar ortaklığı sözleĢmeleri ve kar ortaklığı sözleĢmelerine dayalı çıkarılan sukuklardır. A.1) Ġcara Sukuk (Leasing Endeksli Sukuk) Günümüzde en yaygın kullanılan sukuk türü icara sukuktur.49 En yaygın kullanılan sukuk türü olmasının nedenlerine iliĢkin çeĢitli yorumlar vardır. Bunlardan en yaygını icara sukukun diğer sukuk türlerinin kendisinden türetildiği sukuk türü olması ve icaranın Ġslamiyet’in ilk yıllarından itibaren kullanılan bir finansman tekniği olması nedeniyle değiĢik mezhepler tarafından ittifakla Ġslami prensiplere uygun olduğunun kabul görmesidir. Ġslami finansta ―icara‖ kelimesi bir varlığın kullanım hakkının belirli bir vakte kadar üçüncü kiĢilere transfer edilmesidir. Sukukların yapısı gereği sukuk yatırımcılarının kazançları dayanak varlıklarının getiri performansına bağlıdır. Ġcara sukuk bu yönüyle diğer sukuklara göre daha avantajlı olup düzenli kira geliri getirmeleri bakımından öne çıkmaktadır. Ġcara sukuku yatırımcılarına varlıkların (genellikle gayrimenkul) mülkiyet hakkını, kirasını almayı ve sukuku kiracının haklarını etkilemeyecek Ģekilde ikinci el piyasada alım satıma konu yapma hakkı verir. Sukuk sahipleri söz konusu gayrimenkulün bakım masraflarına da sahiplilikleri oranında üstlenirler. Ġcara sukukun taĢıması gereken baĢlıca özellikler Ģu Ģekilde sıralanabilir; a) Bir icara kontratı yapılırken söz konusu varlığın kiralanabilir olduğu ve kira miktarının ne kadar olduğunu tarafların açıkça biliyor olması gerekmektedir. Eğer her ikisi de biliniyorsa henüz inĢa edilmekte olan varlık veya gayrimenkuller de kontratta açıkça tanımlanmak kaydıyla kiraya verenin normal Ģekilde elde edeceği, inĢa edeceği veya alacağı varlığın kiraya verilmesini sağlayarak sukuka konu olabilir. 49 Kaynak: Moody’s Investor Service- Special Report, 2010 38 Kiraya veren, kiracının varlıktan yararlanma hakkını engellemeyecek Ģekilde varlığı satabilir. Varlığın yeni sahibi kirayı alma hakkını da elde edecektir. b) Kira tutarı kiralamanın ilk döneminde açıkça ve sonraki dönemler için yenilerek belirlenebilir. Kira sabit bir oranda artabilirken, bilinen bir değiĢkene bağlı olarak artabilir veya azalabilir. c) Ġslami prensiplere göre, varlığın temel yapısıyla ilgili ödemeler ve maliyetler varlığın sahibinin sorumluluğundadır. Kullanımı ile ilgili oluĢan bakım giderleri ise kiracının yükümlülüğündedir. d) Ġcara sukukunun ihraç sürecinde varlığı satın alan ve yatırımcılara sukuku dağıtan bir SPV vardır. SPV varlığı ödemeyi yaparak satın alır ve daha sonra varlık üçüncü tarafa kullanım için kiraya verilebilir. Kiracı SPV’ye periyodik olarak kirayı öder ve SPV sukuk sahiplerine kira bedelini dağıtır. e) Ġcara sukuk ciro edilebilir ve ikincil piyasada alım satımı yapılabilir. f) Ġcara sukuk ihraç edenlere yönetim ve pazarlama açısından yüksek derecede esneklik sağlar. Merkezi hükümetler, belediyeler özel ve kamu sektöründe faaliyet gösteren varlık sahipleri bu sukuk türünü ihraç edebilmektedirler. Buna ek olarak finansal aracı kuruluĢlar veya doğrudan varlık sahipleri de ihracı gerçekleĢtirebilirler.50 Ġcara sukuk ihracında iĢlem adımları ise aĢağıdaki Ģekilde sıralanabilir; 1- Yüklenici tarafından sukuk ihracı için özel amaçlı bir kuruluĢ (SPV) kurulur. 2- Ġhraçcı SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir. 3- Yatırımcılar sukuk için ihraçcı SPV’ye ödemeleri yaparak sukuk sertifikalarını satın alır. 4- SPV yatırımcılardan topladığı fonları kiraya konu varlığı satın almak üzere yükleniciye aktarır. 5- Yüklenici kiraya konu varlığın mülkiyetini SPV’ye aktarır. 6- SPV, varlığı yükleniciye bir kira anlaĢması altında sukukun vadesine kadar kiralar. 7- Yüklenici, SPV’ye düzenli kira ödemeleri yapar. 8- SPV, yükleniciden aldığı kira ödemelerini yatırımcılara sukuk için yapacağı periyodik ödemelerde kullanır. 50 Introduction to Ijara Sukuk, Syed Ali Salman, Islamic Devolopment Bank 39 A.2) Mudaraba Sukuk (Risk Sermayesi Endeksli Sukuk) Mudaraba sukuk ortak mülkiyeti ifade eder ve yatırımcısına özel projelerde hisse hakkı verir. Yatırım amaçlı ve risk sermayesi yöntemi ile yapılan büyük projelerde sukuk ihraç edilerek yatırıma katkı sağlanır. SPV vasıtası ile sukuk ihraç eden kurum yatırımcılara söz konusu giriĢimin sermayesinden hisse vermiĢ olur. Yatırımcılar sözleĢmeye aykırı bir durum olmadığı sürece sukukları ikincil piyasada satarak sermaye üzerindeki payını devredebilir. SözleĢme yatırımcılar (rabb-al-mal/sukuk sahipleri) ile vekil yönetici (Ġslami finans kurumu) arasında gerçekleĢir. Karın hangi oranlarda paylaĢılacağı sözleĢmeye yazılır. SözleĢmenin bitiminde baĢlangıç sermayesi yatırımcılara hisseleri oranında ödenir. Yapılan yatırım zararla neticelenmiĢ ise sukuk sahipleri zarara katlanacak ve sermayelerini kaybedecek, yatırımcılardan toplanan sermayeyi kullanan mudaribin ise emeği karĢılıksız kalmıĢ olacaktır. Mudaribin iĢ sürecinde ihmali olduğu kanıtlanmadığı sürece emeği dıĢında herhangi bir sermaye kaybı olmamaktadır. Mudaraba sukukta kar payı garantisi yoktur. Sabit bir getirisi olmayıp kardan pay alma hakkı vardır, bu yönüyle hisse senetlerine benzer. Sukuk sahiplerinin gelirleri sermaye koydukları projenin performansına bağlıdır. ġekil l: Mudaraba Sukuk Ġhraç Süreci Mudaraba Girişimi 5 6 7 Mudaraba Sözleşmesi 3 4 Yüklenici (Mudarib) 8 1 2 İhraçcı SPV 9 40 Yatırımcılar SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir, Yatırımcılar ödemesini yapar, SPV yatırımcılar adına sermayeyi koyar, Mudarib emek ve yönetim becerisini koyar, Mudaraba giriĢimi (projesi) kurulur, GiriĢim kar ederse sözleĢmede belirlenen oranlara göre SPV (yatırımcılara vekâleten) ve mudarib arasında paylaĢılır, 7) Kar paylaĢımına ek olarak belirli bir getirinin üzerine çıkması karĢılığında mudaribe performans primi verilebilir. Bu prim mudaraba sözleĢmesinin sonunda giriĢim/proje tasfiye edildiğinde ödenir. 8) SPV aracılık faaliyetinden dolayı kardan belirli bir pay alır, 9) SPV yatırımcılara periyodik olarak kar payı ödemelerini yapar, 1) 2) 3) 4) 5) 6) Mudaraba sukukun baĢlıca özelliklerini özetlemek gerekirse51; - Mudarib sözleĢme ile belirlenen yükümlülüklerini gerekli özen ve gayreti göstererek ifa eder, - Mudaraba giriĢiminin yapacağı yatırımın ġer’i ölçülere uygun olması gerekir ve bu durum sukukla ilgili her tür açıklayıcı doküman ile ilan edilir, - Mudaraba anlaĢmasına çeĢitli sınırlamalar koyulabilir. Örneğin ġer’i kurallara göre sermayenin en az % 33’ünün her zaman maddi varlıklara yatırılmasının gerekliliği gibi, - Yatırımcı ile yüklenici (mudarib) arasındaki kar paylaĢım oranının mudaraba sözleĢmesi yapılırken belirlenmesi gerekir. Fakat bu kesinlikle önceden garanti edilen belirli bir kazanç olacak Ģekilde yapılmamalıdır, - Mudaraba giriĢiminin zararına yatırımcılar yani sukuk sahipleri katlanır. Diğer taraftan yatırımcının sorumluluğu yatırdığı sermaye ile sınırlı olup daha fazla borçlandırılamaz, - Yatırımcıların katlandığı zararın azaltılması için SPV yükleniciden (mudarib) yatırımcıların sahip olduğu bazı hakları piyasa fiyatından satın alması için önceden taahhüt isteyebilir, A.3) MuĢaraka Sukuk (Kar-Zarar Ortaklığı Endeksli Sukuk) Taraflar belirli bir proje için ortaklık iliĢkisi içerisinde bir araya gelerek, yatırım faaliyeti sonucunda oluĢan kar ve zararı paylaĢmaktadırlar. 51 Dubai islamic financial center, sukuk guide book 41 AAOIFI’nin muĢaraka sukuk tanımı Ģu Ģekildedir; “Tahvili ihraç eden taraf, belli bir projenin ya da aktivitenin gerçekleştirilmesi için kurulmuş bir ortaklığa daveti yapan taraftır. Fon sağlayıcılar (yatırımcılar) muşaraka sözleşmesinde ortak konumundadırlar. Toplanan fonlar, yatırımcıların, muşaraka sermayesine olan katkısını hisse olarak temsil etmektedir. Sukuk sahipleri ortaklığın varlıklarının da sahibi konumunda olup, gerçekleşecek kârda hak sahibidirler.” MuĢaraka sukuku ortaklık sözleĢmesine dayalı mevcut bir iĢin finansmanını geliĢtirmek veya yeni bir projeyi tesis etmek için kullanılır. Sukuk sahipleri hisseleri oranında projenin veya faaliyetin sahibi olurlar. MuĢaraka sukuk ciro edilebilir enstrüman olarak iĢlem görür ve ikincil piyasalarda alınıp satılabilirler. ġekil 2: MuĢaraka Sukuk Ġhraç Süreci Muşaraka Girişimi 3 6 5 Yüklenici (Diğer Ortak) 4 İhraççı SPV 1 2 7 Yatırımcılar 1) SPV sukuk ihracını yapar, 2) Yatırımcılar ödemeyi yapar, 3) SPV topladığı fonu koyar, 4) Yüklenici sermayesini koyar ve muĢaraka giriĢimi kurulur, 5) Eğer varsa kar-zar paylaĢılır, 6) Yüklenici kar-zarardan payına düĢeni alır, 7) SPV yatırımcılara periyodik ödemelerde bulunur. GiriĢim sermayesinin yönetimini de yüklenici yapıyor ise kendisine bunun içinde ekstra ücret ödenebilir. ĠĢin sonunda muĢaraka giriĢimi tasfiye edilir. GiriĢimin varlıkları piyasa fiyatından satılarak herkese payı oranında dağıtılır. 42 MuĢaraka sukukun baĢlıca özelliklerini özetlemek gerekirse52; 1) MuĢaraka giriĢiminin yönetimini yapan vekil iĢletme sürecini ve yatırımları Ģartları iĢin baĢında taraflar arasında Ģer’i kurallara uygun olarak belirlenen iĢ planına göre yapmalı, 2) Kar paylaĢım oranı baĢta belirlenmelidir. Sermayeye yapılan katkı oranında paylaĢım yapılmayabilir. Örneğin sukuk yatırımcıları toplam sermayenin %50’sini koyduğu halde kardan %40 oranında pay alabilir, 3) Zarara herkes sermayesi oranında ortaktır, 4) Ġslam hukukçularına göre muĢarakanın %33-50 arasında bir oranda maddi varlığı olması gerekmektedir, 5) MuĢaraka ortaklığı tarafların anlaĢması ile her zaman sonlandırılabilir. Bu durumda muĢaraka giriĢiminin varlıkları satılarak nakde çevrilir ve herkese payı oranında dağıtılır. B) Ġkincil Piyasası Olmayan Sukuk ÇeĢitleri B.1) Murabaha Sukuk (Genel Amaçlı Finansman Desteğine Endeksli Sukuk) Ġslami finans endüstrinde uygulaması en az olan sukuk türüdür. Murabaha finansman tekniği basitçe ifade etmek gerekirse bir emtianın önceden anlaĢılan bir kar payı üzerinden ihtiyaç sahibine satılmasıdır. Banka kendisine yapılan kredi baĢvurularının finansmanı SPV aracılığı ile sukuk ihraç ederek yapabilir. Murabaha sukuklar bir varlığa sahip olmanın göstergesi olmayıp alacak hakkını gösteren senetlerdir. Yani murabaha sukukta dayanak bir varlık yoktur. Borç senetlerinin (alacak hakkının) ticaretini yasaklamıĢ olan Ġslami sistemde murabaha sukukların ikincil piyasada tek başına iĢlem görmesine izin verilmez. Günümüz uygulamalarında murabaha sukuk geniĢ bir portföyün küçük bir parçasını oluĢturuyor ise ikincil piyasada iĢlem görmesinde sakınca görülmemektedir. 52 Dubai islamic financial center, sukuk guide book 43 ġekil 3: Murabaha Sukuk Ġhraç Süreci Kredi Müşterisi (Alıcı) 5 6 İhraçcı SPV 3 Tedarikçi 4 1 2 7 Yatırımcılar 1. SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir, 2. Yatırımcılar ödemeyi gerçekleĢtirir, 3. SPV tedarikçiden kredi müĢterisinin talep ettiği ürünü satın alır, 4. Tedarikçi ürünü SPV’ye teslim eder, 5. SPV ürünü alıcıya teslim eder, 6. Alıcı periyodik olarak yada belirli bir vadenin sonunda ürün maliyeti ve kar payı ödemesini yapar, 7. SPV yatırımcılara periyodik olarak kar payı ödemesini ve vade sonunda ana para ödemesini yapar, yada tüm ödemeyi (anapara+karpayı) vadeli olarak yapar. Murabaha sukukun baĢlıca özelliklerini özetlemek gerekirse; 1) Ödemelerin vadesi ve kar payı oranı önceden belirlenmiĢ olmalıdır, 2) SPV tedarikçiden ürünler üzerinde rehin veya ipotek olmadığı hususunda taahhüt alabilir, 3) Eğer alıcı ürünlerin zımni teslimini değil fiziken kendisine teslim edilmesini isterse taĢıma esnasında ürünlere gelecek zarara razı olacağına iliĢkin murabaha sözleĢmesine hüküm koyulabilir. B.2) Selem Sukuk (Ġleri Vadede Teslim SözleĢmesine Endeksli Sukuk) Ödemenin peĢin malın daha sonraki bir tarihte teslim edilebildiği selem sözleĢmeleri esas alınarak ihraç edilen sukuk türüdür. Selem sözleĢmelerine konu olan malların standart mallar, genellikle emtia (alüminyum, bakır, pamuk v.b) olması gerekir. 44 Selem sukuk bir SPV aracılığıyla çıkartılır. Yatırımcılardan alınan fonlar belli bir malın ileriki bir tarihte teslim alınacağı sözleĢmesi ile SPV Ģirketine ödenir. SPV ayrıca sözleĢmede belirtmiĢ olduğu miktardaki malı teslim etme zamanında daha yüksek bir fiyattan pazarlaması için bir acente ile anlaĢabilir. AlıĢ fiyatı ile satıĢ fiyatı arasındaki fark SPV’nin ve ayrıca sukuk sahiplerinin karıdır. Selem için geçerli olan tüm ser-i gereklilikler selem sukuk için de geçerlidir. Alıcının ödemeyi tam olarak yapması, seleme konu malın standart bir yapıya sahip olması, malın miktarının, kalitesinin, teslim tarih ve yerinin açıkça belirlenmiĢ olması bu gerekliliklere örnek olarak gösterilebilir. Selem ve aynı zamanda selem sukuk ile ilgili Ģer’i Ģartlardan biri de alınan malın vade zamanı gelmeden ikinci bir satıĢının yapılamamasıdır. Selem sukuk uygulamada genellikle kısa vadeli finansman için kullanılır. Ġkincil piyasada ancak nominal değeri üzerinden alım satıma konu edilebilir. ĠĢlem adımları Ģu Ģekilde özetlenebilir; 1. SPV bir kaynak kuruluĢ adına (banka, finans kurumu veya baĢka bir Ģirket olabilir) selem sukuk ihracını gerçekleĢtirir, 2. SPV, emtiayı vadesi gelince almak üzere tedarikçiyle anlaĢır ve ödemeyi yapar, 3. Vadesi gelince tedarikçi malı SPV’ye teslim eder, 4. SPV ürünleri spot piyasada satar ve elde edilen geliri sukuk sahiplerine dağıtır. SözleĢmeye konu emtianın piyasa fiyatı ilk anlaĢma fiyatına göre (2.adım) yükselmiĢse sukuk sahipleri kar etmiĢ olur. Selem sukuk uygulamada çok sık kullanılmamaktadır. Bunun baĢlıca nedenleri ise; bir alacak hakkını gösteren sukukların ikincil piyasada iĢlem görmemesi, seleme konu malların standart olması zorunluluğu ile ilgili problemler, SPV ve sukuk yatırımcılarının selem emtiasının vade sonunda tedarikçiden teslim alındığı andaki fiyatının ilk anlaĢma fiyatından düĢük olmasından kaynaklanan riske maruz kalma olasılığı, vade tarihi geldiğinde emtianın spot piyasada SPV tarafından satılamama riski gibi problemlerdir. SPV vadesi geldiğinde teslim aldığı ürünü satamama riskine karĢılık üçüncü bir tarafla ―paralel selem‖ anlaĢması yapabilirse de selem sukuk uygulamaları hem yatırımcılar hem de ihraççılar tarafından fazla rağbet görmemektedir, çünkü bedeli peĢinen ödenen ve belirli bir vade sonunda teslim alınacak malın fiyatının teslim alma zamanında ne olacağının belirsizliğine katlanmak yatırımcı ve ihraçcı açısından cazip görülmemektedir. 45 B.3) Ġstisna Sukuk (Özel Amaçlı Altyapı Yatırımına Endeksli Sukuk) Büyük altyapı projelerinin finansmanı için ihraç edilen sukuk türüdür. Ġstisna Arapça ―Sanayi‖ kelimesi ile aynı kökten gelmekte olup yapmak, inĢa etmek, üretmek gibi manalara gelmektedir. Sürecin iĢleyiĢi kısaca Ģu Ģekilde özetlenebilir; MüĢteri bir projeyi gerçekleĢtirmek amacıyla fon temin etmek için bankaya baĢvurur. Banka bu projeyi sukuk ihraç ederek finanse edecek ise bir SPV kurar. SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir. SPV ve alt yüklenici arasında belirli bir tarihte teslim Ģartı bulunan bir satıĢ sözleĢmesi yapılır. SPV projeyi üçüncü bir taraf olan alt yüklenicilere teslim eder ve topladığı fonlardan projenin ödemesini yapar. SPV projenin asıl sahibi olan ilk müĢteriye projeyi kiralar ve düzenli kira geliri elde eder. SPV elde ettiği kira gelirini sukuk yatırımcısına öder. C) Son Dönemde GeliĢtirilen Sukuk ÇeĢitleri C.1) Wakala Sukuk Sukuk çeĢitleri arasında son dönemde en önemli yenilik wakala sukuktur. Wakala Arapça vekil/acente manasına gelmektedir. Yatırımcı fonlarını yönetmesi için bir vekil tayin eder, vekil fon yönetim ücretine ilave olarak yatırımların performansından pay alır. Ġslami yatırım fonlarının en çok kullandığı yöntemdir. ġekil 4: Wakala Sukuk Ġhraç Süreci 5 Wakala Yatırımları 5 6 Vekil/Acente 3 2 4 7 İhraçcı SPV 1 2 8 Yatırımcılar 46 Tedarikçi 1. SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir, 2. Yatırımcılar ödemeyi gerçekleĢtirir ve SPV gelirleri acenteye aktarır, 3. SPV yatırımcılar adına acente ile vekalet sözleĢmesi yapar, 4. Acente sukuk gelirleri ile her türlü yatırımı (varlık alımını) yapabilir, 5. Alınan varlıklar ve yapılan diğer yatırımlar ile bir havuz oluĢur, 6. Varlıkların performansından elde edilen gelirler acenteye aktarılır, 7. Acente kendi komisyonunu aldıktan sonra gelirleri SPV’ye aktarır, 8. SPV sukuk sahiplerine periyodik ödemesini yapar, Wakala sukuk geleneksel finanstaki yatırım fonu katılma belgelerinin Ġslami finanstaki karĢılığı niteliğindedir. Wakala sukuk yöntemiyle yapılacak ihraçlarda diğer sukuklarda olduğu gibi en baĢtan tüm Ģartların belirlenmesi gerekmekte ve acentenin yapacağı yatırımların veya alacağı varlıkların Ġslami prensiplere uygun olması gerekmektedir. Wakala sukuk birçok farklı enstrümana yatırım yapmaya imkân sağlaması açısından yatırımcılar için caziptir. Portföydeki varlık karması için Ģer’i kurallar uygulanır. Portföyde Ġslami hisse senetleri, her çeĢit sukuk, her türlü gayrimenkulün bulunmasına izin verilmiĢtir. Portföydeki varlıkların çoğunluğu 53 maddi varlıklardan oluĢuyor ise sukukların ikincil piyasada iĢlem görme imkânı vardır. Wakala sukuk bilançosunda çoğunlukla murabaha alacakları bulunan finans kurumları için de oldukça kullanıĢlı bir araçtır. C.2) Hibrid Sukuk Birden fazla varlık havuzuna (murabaha, mudaraba, icara) dayandırılarak oluĢturulan sukuk türüdür. Ġkincil piyasasının olması için portföyün %51’i maddi varlıklardan oluĢmak zorundadır. Sukuk Al Ġstithmar: En çok kullanılan hibrid sukuk türüdür. ―Sukuk Al Ġstithmar‖ varlıklarının %51 i icara sukuktan oluĢmak zorundadır. Yapılan iĢin doğası gereği düzenli olarak alacak hakkı yaratan Ģirketlerin alacak haklarına karĢılık ihraç edilebilmesi yönüyle elektrik, doğalgaz firmaları tarafından kullanılabilen bir sukuk türüdür. Örneğin Suudi Arabistan elektrik dağıtım firması abonelerinden olan gelecek 10 yıllık alacaklarının belirli bir yüzdesine karĢılık yaklaĢık 2 milyar USD tutarında ―sukuk al Ġstithmar‖ ihracı gerçekleĢtirmiĢtir. 53 Bu oran için AAOIFI’nin belirlediği sınır %30 olmakla birlikte, uygulamada çoğunlukla %51 oranı kullanılmaktadır. 47 C.3) Hisse Senediyle DeğiĢtirilebilir Sukuk Sukukun önceden belirlenmiĢ bir değiĢim fiyatından ihraççısının hisse senetleri ile değiĢtirilebilmesidir. Sukuk ihraççısı ve hisse ihraççısının aynı Ģirket olduğu durumlarda uygulanabilir. Örneğin X ġirketini hisseleri ile 50:1 oranıyla değiĢtirilebilir sukuk ihracı, her 1000 TL nominal X sukuk için 50 X hissesi ile dönüĢtürebilme opsiyonu taĢımaktadır. Böylece yatırımcının 1000/50=20 TL’den bir X hissesi bulunmaktadır. Eğer X hissesi 50 TL’den iĢlem görüyorsa/satıĢa çıkıyorsa sukuk hisse ile değiĢtirip hisse baĢına 30 TL kar elde edilebilmekte ancak, hisse 10 TL’den iĢlem görüyorsa/satıĢa sunuluyorsa, sukuk hisse ile değiĢtirilmeyip dönemsel kupon geliri elde etmek tercih edilecektir.54 C.4) Hisse Senedine DönüĢtürülebilir Sukuk DeğiĢtirilebilir sukuk ile benzer olup, farkı sukuk ihraççısının hisseleri yerine önceden bilinen baĢka bir Ģirketin hisseleri (genellikle sukuk ihraçcısının iĢtiraki bir Ģirketin hissesi) ile değiĢtirilecek olmasıdır. Diğer bir deyiĢle, dönüĢtürülebilir sukuk, üzerinde sukukun ihraççısı dıĢında bir Ģirketin hissesine gelecekte belli bir vadede belirlenen Ģartlar çerçevesinde dönüĢtürülebilme opsiyonu bulunmaktadır. Sukuk ihraçcısı, portföyündeki hisse senetlerini elden çıkarmak amacıyla bu tip programları tercih edebilmektedir.55 C.5) Diğer Sukuk Türleri Körfez ülkelerinde tutarları çok küçük olsa da tarım ve sulama amaçlı çıkarılan olan sukuk türleri de bulunmaktadır. Bunlar ―ekim‖ faaliyetleri için çıkartılan ―Muzara’a‖ ―sulama‖ amaçlı çıkartılan ―Musaqa‖ ve genel tarımsal faaliyetlerin finansmanı için çıkartılan ―Mugharasa‖ sukuktur.56 III.3. Ġslami Türev Ürünler Piyasası Ġslami türev ürünler piyasası henüz çok geliĢmemekle birlikte risk yönetimi konusunda kendini gösteren ihtiyaç Ġslami finans endüstrisinde faaliyet gösteren uluslararası kurumları bu alanda çalıĢma yapmaya zorlamaktadır. Ġslami türev ürünler olarak yapılandırılmıĢ murabaha mevduatları, ileri vadeli alım satımlar için kullanılan waad (söz verme), kar payı swapları, çapraz kur swapları sayılabilir. 54 Age, Necla Küçükçolak Age, Necla Küçükçolak 56 Bu sukuk türleri hakkında ayrıntılı bilgi için: www.aaoifi.com sitesine baĢvurulabilir. 55 48 Ġslami türev ürünler yoğunlukla ―ba’i selem‖, ―ba’i istista‖ 57 yöntemleri aracılığıyla yapılır.58 III.4. Ġslami Yatırım Fonları (Unit Trust) Piyasası Yöneticilerinin yatırım kararı verirken Ġslami prensiplere uygun faaliyet gösteren bankaların-Ģirketlerin hisse senetleri ve borçlanma araçları ile, Ġslami prensiplere uygun faaliyet gösteren Ģirketlerin bulunduğu hisselerin yer aldığı endekslere öncelik veren fonlardır. Ġslami fon yöneticileri geleneksel fon yöneticilerine göre daha az özerktirler. Yatırım kararları ġer’i kurallara uygun olmak zorunda olduğu için otoriteler veya ġer’i kurullar tarafından sürekli izlenirler. Ġlk Ġslami hisse senedi yatırım fonu 1993 yılında Malezya’da kurulmuĢtur. Hisse senedinin yanı sıra, gayrimenkul, icara ve murabaha da Ġslami fonların yatırım yaptığı araçlardır. Murabaha fonlarında satın alınan malların satıĢından elde edilen kâr fonun getirisidir. Ġcara fonlarının getirisi de aynı Ģekilde belirlenir. Emtia fonları genellikle alüminyum, bakır, nikel, platin gibi metallere yatırım yapmaktadır. Bir Ġslami fonun yatırım yaptığı araçlar, fonun riskliliği ve yatırımcı profili fonun türüne göre değiĢir. Ġslami fon çeĢitleri; Gelire Dayalı Fonlar * Sabit getirili Ġslami menkul kıymetler ve önemli ölçüde temettü dağıtan Ģirketlere yatırım yaparlar, * Risk iĢtahı düĢük olan ve kazanç artıĢlarının düĢük oranlı olmasına razı olan yatırımcılar için uygundur. Sermaye Kazancına Dayalı Fonlar * Uzun vadede sermaye kazancı sağlayacak Ġslami prensiplere uygun hisse senetlerine yatırım yaparlar ve yüksek getiri ve yüksek risk vaat ederler, * Risk iĢtahı yüksek ve uzun vadede sermaye kazancına önem veren yatırımcılar için uygundur. 57 Ba’i selem: Belirli niteliklere sahip, ödemesi gelecekte bir tarihte yapılacak olan malların peĢin para karĢılığı satılmasıdır. Burada önemli olan malların fiziki teslimatının zorunlu olmasıdır. Ba’i istisna (forward sale): Ödemenin peĢin veya daha sonra yapılabileceği ileri vadeli satım iĢlemi. 58 Detaylı açıklamalar ve uygulamalar için: www.islamic-world.net/derivative instruments, www.bnm.gov.my internet siteleri ve Priya Uberoi ve Nick Evans, Profit Rate Swap adlı makale 49 Dengeli Fonlar * Temel hedefi mevcut sermayeyi koruyarak makul ölçüde sermaye kazancı ve gelir elde etmektir, * Hisse senedi, sabit getirili menkul kıymetler ve nakit olmak üzere çeĢitli ürünlere yatırım yaparlar, * Güvenli, düĢük risk ve ortalama bir getiri hedefi olan yatırımcılar için uygundur. Endeks Fonlar *Bir borsadaki Ġslami prensiplere uygun Ģirketleri seçerek onların hisse senetlerinden bir sepet oluĢtururlar, * Orta ve uzun vadede sermaye kazancı elde etmek isteyen yatırımcılar için uygundur. Sukuk Fonlar * Sabit getirili menkul kıymetler ile kısa vadeli para piyasası araçlarına yatırım yaparlar, * DüĢük risk ve düĢük ama garanti gelir isteyen yatırımcılar için uygundur. III.4. Ġslami Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (ĠGYO) ĠGYO varlıkların en az %50’sini gayrimenkulden oluĢmak zorunda olan ve Ġslami prensiplere uygun alanlarda yatırım yapan ortaklıklarıdır. Geleneksel GYO’lar ile birçok yönden benzer özellik taĢırlar. ĠGYO’nun gelirlerinin çoğu gayrimenkullerin kiralanması ve satılmasından elde edilen gelirlerdir. ĠGYO’nun Ġslami prensiplere göre uyması gereken kurallar ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmektedir. Örneğin Malezya’da ĠGYO’nun gelirlerinin haram faaliyetlerden elde edilen kısmı tüm gelirlerin %20’sini aĢamamaktadır.59 Ġlk ĠGYO 2006 yılında 130 milyon USD’lik ihraçla Malezya’da kurulmuĢtur. ĠGYO’lar borsalarda iĢlem gören likit enstrümanlardır. III.5. Ġslami Emtia Fonları ve Emtia Borsası Ġslami emtia fonları da tüm Ġslami araçlar gibi Ģer’i kurallara uygun çalıĢmalıdır. Ġslami emtia fonlarının genel olarak taĢıması gereken özellikler Ģunlardır; 59 Intoduction to Islamic Capital Market, Mughees Shaukat 50 1. SatıĢ anında satıcının elinde mal olmalıdır, çünkü Ġslami prensiplere göre açığa satıĢ yasaktır. Selem ve Ġstisna (forward sale) Ģartlarına uymak kaydı ile serbesttir, 2. Ticareti yapılan ürünlerin helal olması gerekir, 3. Ürün satıcının fiziken veya inĢa aĢamasında kontrolünde olmalıdır, 4. Fiyatın sabit ve taraflar arasında bilinir olması gerekmektedir, 5. Fiyatın belirsiz olduğu veya belirsiz bir olaya bağlandığı durumlarda satıĢ geçersiz olur. Malezya Borsası bünyesinde 2009 yılında dijital ortamda emtia ticaretine imkân sağlayan emtia borsası (Bursa Suq Al Sila) kurulmuĢtur. Bursa Suq Al Sila Ġslami prensiplere uygun olarak emtia ticareti yapmaya olanak sağlayan ilk dijital iĢlem platformu olup son dönemdeki en önemli yeniliklerden olduğu kabul edilmektedir. Platformda iĢlem kuralları Ġslami prensipler çerçevesinde geliĢtirilmiĢ olup en önemli kural fiziki mülkiyettir. Yani ticareti yapılan malların iĢlem yapanlar tarafından sahip olunması ve vadesi geldiğinde alıcı taraf isterse fiziken teslim edilmesi gerekmektedir. Borsada iĢlem yapmak isteyen Ģirketler baĢvuru aĢamasında incelenmekte ticareti yapılmak istenen emtianın Ģirket tarafından gerçekten temin edilip edilemeyeceği kontrol edilmekte ve uygun görülürse iĢlem izni verilmektedir. Daha sonraki süreçlerde ise Ģirketin beyanı yeterli görülmektedir. 60 III.6. Ġslami Borsa Yatırım Fonları (BYF-ETF) Borsa yatırım fonu (BYF); fon katılım belgelerinin borsada alım satıma konu edilebildiği fonlardır. BYF ile yatırım fonun temel farkı BYF’lerin ikincil piyasada iĢlem görebilmesi özelliğidir. BYF’ler genellikle bir endeksi baz alan, baz aldığı endeksin performansını yatırımcılara yansıtmayı amaçlayan ve ikincil piyasada her an alınıp satılabilen fonlardır. Ġslami BYF’ler ile geleneksel BYF’lerin temel özellikleri aynıdır. En temel farkı ĠBYF’lerin baz aldığı endekslerin Ġslami endeksler olmasıdır. Ġslami endeksler ise genellikle Ġslami prensiplere uygun faaliyet gösteren Ģirket paylarından oluĢmaktadır. 60 Business Seminar On Islamic Finance, The Ritz-Carlton Ġstanbul, 28-29 Eylül 2011 51 IV. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASININ GLOBAL BÜYÜKLÜĞÜ Ġslami finansın geliĢmesinin itici gücünü Müslüman toplumların geleneksel finansa olan alternatif arayıĢları, son 20 yılda yaĢanan finansal liberilizasyon ve Ġslami bankaların bilinirliliğinin önemli ölçüde artması oluĢturmaktadır. Ġslami finans bugün artık küçük marjinal bir sistem değil küresel finans mimarisinin önemli bir bileĢeni konumundadır. 1990’larda Dünya genelinde 150 milyar USD olan Ġslami Varlıklar (Assets Under Management) 2010 yılı itibariyle 1 trilyon USD’yi aĢmıĢ bulunmaktadır.61 Ġslami finansın baĢarısı ve geliĢimi Ġslami prensiplere göre yapılan bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasası faaliyetlerinin hem nicelik hem de nitelik olarak büyümesinde ve geleneksel finansın yoğun olduğu ülkelerce de örnek alınarak uygulama alanın artmasıyla daha da iyi anlaĢılmaktadır. Ġslami finansın baĢarılı geliĢimi kendini çeĢitli alanlarda göstermektedir. Sukuk piyasasının büyüklüğünün 2010 yılı sonu itibariyle yaklaĢık 143 milyar USD olduğu tahmin edilmektedir. Yine aynı dönem itibariyle Ġslami bankacılığın büyüklüğünün 850 milyar USD olduğu tahmin edilirken Takaful büyüklüğünün ise 9 milyar USD olduğu62 düĢünülmektedir. Ġslami fon piyasasında ise büyüklüğün 2009 sonu itibariyle bir önceki yıl göre %15 artarak yaklaĢık 53 milyar USD olduğu düĢünülmektedir. 2010 sonu itibariyle Global Ġslami finans endüstrisinin yaklaĢık % 84’ünü bankacılık, % 11’ini Sukuk ve % 4’ünü Ġslami yatırım fonları oluĢturmaktadır. (KFH, IFSB) Grafik 2: Global Ġslami Varlıkların Dağılımı 100% 80% 100% 86,9% 2003 80% 84,0% 60% 60% 40% 40% 20% 2010 7,0% 20% 6,0% 0,1% 11,0% 1,0% 4,0% 0% 0% Sukuk Takaful İslami İslami Bankacılık Yatırım Fonları Kaynak: Merkez Bankaları, IFSB, Zawya, KFHR 61 Büyüklük verileri KFH, IFSB ve TKBB Sigortacılığın takaful Ģeklinde yapılmasının zorunlu olduğu Ġran hariç büyüklüğü göstermektedir. Ġranda takaful piyasasının 5 milyar USD büyüklüğe ulaĢtığı tahmin edilmektedir. 62 52 Dünyanın çeĢitli yerlerinde Ġslami finansa olan giderek artan ilgi bu endüstrinin global bir yapıya kavuĢmasını sağlamıĢtır. IFSB tahminlerine göre 2012 yılı itibariyle Ġslami finans endüstrisinin büyüklüğünün 1,6 trilyon USD’ye ulaĢacağı tahmin edilmektedir. Ġslami finans global finansal krizde rekabet gücünü iyice hissettirmiĢ, krizden az etkilenen yapısıyla dikkatleri üzerine çekmiĢtir. Kriz sonrası yeni bir dönemece giren Ġslami finansın bundan sonraki gayretinin daha çok Ġslami piyasaların geliĢtirilmesi, finansal ve hukuksal alt yapının kuvvetlendirilmesi, yeni ürünler geliĢtirilerek piyasaya sunulması, yasal denetleyici ve düzenleyici çerçevenin iyileĢtirilmesi konularında odaklanacağı düĢünülmektedir.63 Henüz standardizasyon konusunda tam bir bütünlük sağlanamasa ve global finans sektörü içindeki payı çok küçük olsa da Ġslami finans dikkatleri üzerine çekmeyi baĢarmıĢtır. Her geçen yıl artan büyüklüğünün yanında Müslüman olmayan toplumlar arasında rağbet görmeye baĢlayan Ġslami finansal araçlara talep giderek artmaktadır. Ġslami finans endüstrisinin büyüklüğü geleneksel finans endüstrisi ile kıyaslandığında henüz çok düĢük seviyelerdedir. Grafik 3: Küresel Varlıklar (2010) Banka Varlıkları Hisse Senedi Piyasası Küresel GDP Özel Kesim Borç… Emeklilik Fonları Yatırım Fonları Kamu Kesimi Borç… Sigorta Şirketleri Hedge Fon Kamu Varlık Fonu İslami Finans İslami finansal varlıklar toplam küresel finansal varlıkların 1% inden daha azdır. 0 50 100 USD tln Kaynak: ÇeĢitli kaynaklar, KHFR tahminleri Ġslami sermaye ve para piyasalarında en çok kullanılan araç olan sukuk ihraçları son dönemde oldukça geniĢ bir coğrafyaya dağılmıĢtır. 2001-2010 yılları arasında gerçekleĢtirilen bazı önemli sukuk ihraçlarına iliĢkin tablo aĢağıda verilmektedir. 63 Constraints on Growth in Islamic Finance, Baljeet Kaur Grewal 53 Tarih Tablo 10: Bazı Önemli Sukuk Ġhraçları (2001-2010) Ġhraççı Ġhraç Bilgileri 2001 Bahreyn Hükümeti Bahreyn Merkez Bankası tarafından uluslararası piyasada ihraç edilen ilk sukuk (icara sukuk) Uluslararası piyasada ihraç edilen ilk Ģirket sukuku (icara sukuk) Malezya hükümeti tarafından uluslararası piyasada ihraç edilen ilk devlet sukuku (icara sukuk) Uluslararası bir finans kurumu tarafından ihraç edilen ilk sukuk Katar Hükümeti tarafından uluslararası piyasada ihraç edilen ilk devlet sukuku (icara sukuk) Ġhraç edilen ilk istisna sukuk 2001 2002 Kumpulan Guthira Comp. Malezya Malezya Hükümeti 2003 Ġslam Kalkınma B. 2003 Katar Hükümeti 2003 SKS Power Comp. Malezya 2004 2004 Department of Civil Aviation Dubai World Bank 2005 2005 Durrat Al Bahrain Comp. Cagamas Comp. Malezya 2006 Dubai Ports Authority En büyük uluslararası muĢaraka sukuk ihracı. (24 ay vadeli) 2006 2006 Basic Industries Comp. Suudi A. Khazanah Nasional 2006 Nakhael Grup, BAE 2007 Aldar Comp, BAE 2007 Cagamas Copm, Malezya 2007 International Financial Center, Dubai 2007 Holding Comp. SAK, Kuveyt 2007 Jebel Ali Free Zone Comp. BAE Suudi Arabistan’da ilk Ģirket sukuku ihracı (Ġstithmar Sukuk- 240 ay vadeli) Uluslararası ilk değiĢtirilebilir sukuk ihracı (60 ay vadeli) En büyük Ģirket sukuku ihracı (Ġcara sukuk- 36 ay vadeli) En büyük tutarlı değiĢtirilebilir sukuk ihracı (60 ay vadeli) Uzun vadeli ve yurt içi piyasada gerçekleĢtirilen en büyük Ģirket sukuku ihracı (Ġcara sukuk-80 ay vadeli) BAE tarafından uluslar arası piyasalarda gerçekleĢtirilen en büyük mudaraba sukuk ihracı (60 ay vadeli) Kuveytli bir Ģirket tarafından uluslararası piyasalarda gerçekleĢtirilen en büyük hacimli sukuk ihracı(Mudaraba sukuk) Bir Ģirket tarafından gerçekleĢtirilen yılın en büyük hacimli ihracı (MuĢaraka sukuk) BirleĢik Arap Emirliklerinde ihraç edilen ilk devlet sukuku (36 ay vadeli) Uluslararası geleneksel bankacılık yapan bir finans kurumu tarafından yapılan ilk sukuk ihracı (60 ay vadeli) Ġlk hibrid sukuk ihracı (60 ay vadeli) Ġlk Ġslami mortgage sukuku (160 ay vadeli) 54 Tutar (USD) 100 milyon 150 milyon 600 milyon 500 milyon 700 milyon 1.471 milyon 1.000 milyon 132 milyon 152 milyon 540 milyon 3.500 milyon 800 milyon 750 milyon 3.520 milyon 2.530 milyon 5.790 milyon 1.250 milyon 475 milyon 2.042 2009 Petronas, Malezya 2009 General Electric, ABD 2010 Nomura Comp, Japonya 2010 Kuveyt Türk Katılım Bankası, Türkiye Kriz sonrası uluslararası piyasada gerçekleĢtirilen en büyük hacimli Ģirket ihracı (Ġcara sukuk-60 ay vadeli) ABD Ģirketi tarafından gerçekleĢtirilen en büyük hacimli ihraç (Ġcara sukuk-60 ay vadeli) Japonya’da bir Ģirket tarafından uluslararası piyasada gerçekleĢtirilen ilk ihraç (Ġcara sukuk-24 ay vadeli) Bir Türk Ģirketi tarafından uluslararası piyasada gerçekleĢtirilen ilk ihraç (Murabaha sukuk-36 ay vadeli) 1.500 500 milyon 100 milyon 100 milyon Kaynak: IIFM Sukuk Issuance Database (2001-2010) Ġhraççı Türü Özel ġirket Kamu Kurumları Devletler Toplam Tablo 11: Sukukların Ġhraççı Türüne Göre Dağılımı Toplam Ġhraç Tutar (Milyon USD) Oran (%) 1668 124.152 21 6.291 404 67.199 2114 197.642 63 3 34 100 Kaynak: IIFM (2001-2010) Tablo 12: Uluslararası Piyasada GerçekleĢtirilen Sukuk Ġhraçlarının Ülkelere Göre Dağılımı Asya & Uzak Doğu Ülkeleri Tutar (Milyon USD) Ġhraç Sayısı Oran (%) Malezya 5.496 12 12 Endonezya 650 1 1,4 Pakistan 600 1 1,3 Brunei 200 2 0,42 Toplam 6.946 16 15 Körfez & Orta Doğu Ülkeleri Tutar (Milyon USD) Ġhraç Sayısı Oran (%) Bahreyn 5.633 90 12 Katar 2.020 4 4 Suudi Arabistan 5.440 9 11 BAE 25.050 30 52 Kuveyt 1.575 9 3 Toplam 39.718 142 83 AFRĠKA Tutar (Milyon USD) Ġhraç Sayısı Oran (%) Sudan 130 1 0,3 Toplam 130 1 0,3 Diğer Tutar (Milyon USD) Ġhraç Sayısı Oran (%) Japonya 100 1 0,2 Türkiye 100 1 0,2 Ġngiltere 271 2 0,6 ABD 600 2 1,3 Toplam 1.071 6 2 Genel Toplam 47.865 165 100 55 Tablo 13: Yurtiçi Piyasalarda GerçekleĢtirilen Sukuk Ġhraçlarının Ülkelere Göre Dağılımı Asya & Uzak Doğu Ülkeleri Tutar (Milyon USD) Ġhraç Sayısı Oran (%) Malezya 108.040 1664 72 Endonezya 4.009 69 3 Pakistan 2.847 34 2 Brunei 976 19 1 Singapur 192 5 0.13 Toplam 116.063 1771 78 Körfez & Orta Doğu Ülkeleri Tutar (Milyon USD) Ġhraç Sayısı Oran (%) Bahreyn 2.951 122 2 Katar 480,79 2 0,32 Suudi Arabistan 9.912 13 7 BAE 7.151 11 5 Toplam 20.494 148 14 AFRĠKA Tutar (Milyon USD) Ġhraç Sayısı Oran (%) Sudan 12.928 21 8 Gambiya 2,086 7 0,001 Toplam 12.930 28 8 Diğer Tutar (Milyon USD) Ġhraç Sayısı Oran (%) Almanya 123 1 0.082 ABD 167 1 0.111 Toplam 290 2 Genel Toplam 149.777 1949 100 Kaynak: IIFM (2001-2010) V. ULUSLARARASI ĠSLAMĠ FĠNANS KURULUġLARI V.1. Ġslami Finans Kurumlarının Muhasebe ve Denetim Örgütü (AAOIFI) AAOIFI (Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions)64 kar amacı gütmeyen, özerk ve uluslararası bir kuruluĢtur. Ġslami finans sektörü ve bu sektörde hizmet veren kuruluĢlar için Ġslami kurallar çerçevesinde muhasebe, denetim, yönetim ve etik standartlar hazırlamaktadır. AAOIFI, 1991 yılında Bahreyn’de kurulmuĢtur. Ġslam Kalkınma Bankası’nın desteği ile kurulan bu örgütün 45 ülkeden 200 üyesi bulunmaktadır. Bu üyeler merkez bankaları, Ġslami finans kuruluĢları ve uluslararası Ġslami finans ve bankacılık sektöründen diğer katılımcılardan oluĢmaktadır. AAOIFI standartları Bahreyn Krallığı, Dubai Uluslararası Finans Merkezi (DIFC), Ürdün, Lübnan, Katar, Sudan ve Suriye tarafından uygulanmaktadır. Ayrıca 64 Kaynak: www.aaoifi.com 56 Avustralya, Endonezya, Malezya, Pakistan, S.Arabistan Krallığı ve Güney Afrika da AAOIFI’nın standartlarını temel alan rehberler yayımlamıĢlardır. AAOIFI’nın amaçları aĢağıda özetlenmiĢtir. a. Ġslami finans kuruluĢlarının muhasebe ve denetimleri ile ilgili fikirler geliĢtirmek, b. Bu fikirleri eğitim, seminer, periyodik yayınlarla yaymak, araĢtırmalara destek vermek, c. Ġslami finansal kuruluĢlar için muhasebe ve denetim standartları hazırlamak, bunları yayınlamak ve yorumlamak, d. Hazırladığı standartları gözden geçirmek ve gerektiğinde güncellemek. V.2. Uluslararası Ġslami Finans Piyasası (IIFM) IIFM (International Islamic Financial Market)65 temel olarak belirli Ġslami ürünler, dokümantasyon ve ilgili süreçlerin standartlaĢtırılmasına odaklanmaktadır. IIFM, Bahreyn, Brunei, Endonezya, Malezya, Sudan, Pakistan, B.A.E.’nin merkez bankaları ve kamu kurumları ile Ġslam Kalkınma Bankası gibi daimi üyelerinin ortak çabaları ile 2002 yılında Bahreyn’de kurulmuĢtur. Amacı; Ġslami bankaları düzenleyen otoriteler arasında iĢbirliği kurulması, enstrümanların vade yapısını geniĢleterek likidite probleminin çözülmesi, ülkelerin varlığa dayalı menkul kıymet çıkarma olanağının değerlendirilmesi ile Ġslami sermaye ve para piyasalarının kuruluĢu, geliĢtirilmesi ve tanıtımıdır. IIFM, sektörün sermaye ve para piyasası segmentindeki düzenleyicilerle Ġslami finans piyasası katılımcıları arasında bağlantı kurmaktadır. Birincil ve ikincil piyasa ile ilgili konularda öneriler, rehberler ve iyi uygulama örnekleri geliĢtirmektedir. Üye sayısı 47’dir. V.3. Ġslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB) 2003 yılında Kuala Lumpur/Malezya’da kurulan Ġslami Finansal Hizmetler Kurulu (Islamic Financial Services Board)66, Ġslami finans piyasasında, düzenleyici ve denetleyici kurullar için uluslararası standartlar geliĢtirmektedir. IFSB bu standartları ya yeniden oluĢturarak ya da mevcut uluslararası standartları Ġslami kurallara uygun olacak Ģekilde uyarlayarak oluĢturmaktadır. Bu anlamda IFSB’nin çalıĢmaları Basel Bankacılık Denetim Komitesi (BCBS), Uluslararası Menkul 65 66 Kaynak: www.iifm.net Kaynak: www.ifsb.org 57 Kıymet Komisyonları Örgütü (IOSCO) ve Uluslararası Sigorta Denetimcileri Birliği’nin (IAIS) çalıĢmalarını tamamlamaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu’nun da ortak üye olduğu IFSB’nin toplam 191 üyesi bulunmaktadır. Üyeler arasında 49 düzenleyici ve denetleyici kurum, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB), Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS), Ġslam Kalkınma Bankası gibi kuruluĢlar ve 138 piyasa oyuncusu vardır. IFSB, Ġslami finansal hizmet sektörü için 12 adet standart, rehber ilke ve teknik not yayınlamıĢtır. Bu dokümanlar aĢağıdaki tabloda yer verilen konulardadır. Tablo 14: IFSB Standartları Ad Risk Yönetimi Sermaye Yeterliliği Kurumsal Yönetim ġeffaflık ve Piyasa Disiplini Denetimsel gözden geçirme süreçleri Ġslami kurallara uygun finansal araçların derecelendirilmesi Ġslami para piyasalarının geliĢtirilmesi Kolektif yatırım kuruluĢlarının yönetimi Sermaye yeterliliği ile ilgili çeĢitli konular Ġslami sigorta (takaful) operasyonlarında kurumsal yönetim ile ilgili ilkeler IFSB-9 Ġslami finans hizmeti sunan kuruluĢlar için iĢ yapıĢ ilkeleri 11 IFSB-10 ġeriat yönetimi sistemine iliĢkin ilkeler 12 Kaynak: www.ifsb.org No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Kod IFSB-1 IFSB-2 IFSB-3 IFSB-4 IFSB-5 GN-1 TN-1 IFSB-6 IFSB-7 IFSB-8 V.4. Uluslararası Ġslami Derecelendirme Kurumu (IIRA) Ġslam Kalkınma Bankası’nın katkılarıyla, Kasım 2002’de Ġslami finans kurumları ve bunların ürün ve hizmetlerinden kaynaklanabilecek kayıpların olasılığı ile ilgili bağımsız fikir ve yargılar üretmek, değerlendirmek ve ölçmek amacıyla Bahreyn’de kurulmuĢtur. IIRA (International Islamic Rating Agency) 67, ölçülen kurum ya da Ġslami finansal ürünün, ġer’i esaslara uyumuna iliĢkin bağımsız değerlendirmeler sağlamayı amaçlamaktadır. IIRA, Ģirketlerin kurumsal yönetimini, sigorta Ģirketlerinin mali gücünü, ülkeleri ve bankaları derecelendirmektedir. 67 Kaynak: www.iirating.com 58 VI. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASININ TÜRKĠYE’DEKĠ GELĠġĠMĠ Türkiye’de 1980’lerde ekonomide esmeye baĢlayan liberalleĢme rüzgârı ile birlikte Ġslami finansla ilgili çalıĢmalar da baĢlamıĢtır. Faizsiz enstrümanlar geliĢtirilmeye baĢlanmıĢ ve faizsiz bankacılık yapıları ortaya çıkmıĢtır. Ġlk faizsiz banka 1984 yılında kurulmuĢ ve ilk faizsiz enstrüman olan Gelir Ortaklığı Senedi (GOS) kamu altyapı projelerinin finansmanı için bu yılda ihraç edilmiĢtir. Türkiye’de uygulamada bu zamana kadar çok tercih edilmemekle birlikte yasal alt yapısı oluĢmuĢ, katılma intifa senetleri (KĠS), kar ve zarar ortaklığı belgeleri (KZOB), varlığa dayalı menkul kıymetler (VDMK) gibi faizsiz yatırım araçları mevcuttur. Bu alandaki en yeni geliĢme ise 01.04.2010 tarih ve 27539 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Seri: III, No: 43 sayılı "Kira Sertifikalarına ve Varlık Kiralama ġirketlerine ĠliĢkin Esaslar Hakkında Tebliğ"idir. SPK’nın söz konusu Tebliği yürürlüğe girdikten sonra Kuveyt Türk Katılım Bankası A.ġ.’nin ihraç ettiği ve Londra Borsasında iĢlem görecek olan 350 milyon USD tutarında sukuk SPK tarafından kayda alınmıĢtır. Ayrıca Tebliğ yürürlüğe girdikten sonra diğer katılım bankaları da sukuk ihracı için SPK’ya baĢvurmuĢlardır. Diğer taraftan uluslararası Ġslami sermaye piyasalarından finansman sağlayan bir diğer Ģirket Tepe-Akfen-Vie Yatırım Yapım ve ĠĢletme A.ġ.’dir (TAV). Atatürk Havalimanı DıĢ Hatlar Terminali'ndeki geniĢletme çalıĢmalarında kullanılmak üzere 12.03.2003 tarihinde HSBC liderliğinde 10 bankadan oluĢan bir konsorsiyumdan, 60 milyon dolarlık Ġslamî finansman sendikasyonu sağlanmıĢtır. Sendikasyon, yatırımcılardan gelen 67 milyon dolarlık isteğe rağmen firmanın ihtiyaçları doğrultusunda bankaların katılım miktarları düĢürülerek 60 milyon dolar olarak kapatılmıĢtır. Ġslamî bankacılık kurallarına uygun ―murabaha‖ yöntemiyle 26 ay geri ödemeli sendikasyona iliĢkin anlaĢma, HSBC Bank Plc.'nin Londra merkezinde imzalanmıĢtır.68 Son dönemde birtakım olumlu geliĢmeler yaĢansa da Türkiye’de Ġslami sermaye piyasasının iĢlem hacmi diğer ürünlerle kıyaslandığında çok küçük tutarlardadır. Ġslami finansın Türkiye’de ciddi ölçüde uygulama alanı bulan tek kolu bankacılıktır. VI.1 Ġslami Sermaye Piyasası Araçlarının Türkiye Uygulamaları Türkiye’de Ġslami sermaye piyasası araçları ile ilgili olarak mevzuat bulunmakta ve yürürlükte olmakla birlikte uygulamada söz konusu araçlar kısa denebilecek bir dönem dıĢında kullanılmamıĢtır. 68 Kaynak: http://www.dunyagazetesi.com.tr/haberArsiv.asp?id=117614 59 VI.1.1. Gelir Ortaklığı Senedi (GOS) Gelir Ortaklığı Senetleri, 17.03.1984 tarih ve 2983 sayılı Tasarrufların TeĢviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkında Kanun’da “Kamu kurum ve kuruluşlarına (Kamu İktisadi Kuruluşları ve İktisadi Devlet Teşekkülleri dahil) ait altyapı tesislerinin69 gelirlerine hakiki ve hükmi şahısların ortak olması için çıkarılacak senetler” olarak tanımlanmıĢtır. 2983 sayılı Kanun’un isminden anlaĢılacağı üzere, bu senetlerle kamu kurum ve kuruluĢlarına kaynak sağlayarak kamu yatırımlarının hızlandırılması ve tasarruf sahiplerinin söz konusu yatırımlardan elde edilecek gelirlere ortak edilmesi amaçlanmıĢtır. Gelir ortaklığı senetlerinin özellikleri Ģu Ģekilde özetlenebilir: Mülkiyetleri ilgili kamu kurum ve kuruluĢlarına aittir. Yani yatırımcısına mülkiyet devredilmez. Yine yatırımcının tesislerin iĢletilmesine iliĢkin olarak herhangi bir söz hakkı yoktur. Sadece ilgili kamu kurum ve kuruluĢlarına ait alt yapı tesislerinin gelirlerine (karlarına), belirlenen oranlarda katılma hakkı sağlarlar. Ġstenildiği anda paraya çevrilebilirler. Genellikle 3-5 yıl vadelidir. Hamiline yazılı bir kıymetli evrak ve menkul kıymet niteliğindedirler. Birden fazla altyapı tesisinin birleĢtirilmiĢ gelirlerine ortak olmayı sağlamak üzere ―grup senetleri‖ halinde ya da her bir altyapı tesisinin gelirine ortaklığı sağlamak üzere ―münferit‖ olarak çıkarılabilmektedir. DeğiĢken faizli bir tahvil özelliği taĢımaktadırlar. Senet sahiplerinin katılma oranları önceden kesin olarak belirlenmektedir ancak alt yapı tesislerinin karları, bunlardan ayrılacak kısımlar ve karların hesaplanma Ģekli değiĢkendir. Türkiye’de ilk olarak, 1984 yılı sonunda Boğaziçi köprüsü için ve 1985’te Keban Barajı için GOS ihraç edilmiĢtir. GOS’lar 1992 yılından itibaren, ĠMKB Tahvil ve Bono Piyasası Kesin AlımSatım Pazarı’nda iĢlem görmüĢtür. Ancak bu senetlerde fiyat belirlemek zor olduğu için likit bir ikincil piyasaya sahip olamamıĢlardır. Söz konusu menkul kıymetler ihraç edildikleri 1986-1996 dönemde ihraç edilen diğer tüm menkul kıymetlerin 69 Altyapı tesisleri aynı Kanun’da ―köprü, baraj, elektrik santrali, karayolu, demiryolu, telekomünikasyon sistemleri ile sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzerleri‖ olarak tanımlanmıĢtır. 60 yaklaĢık %30’una ulaĢmıĢtır. Öte yandan, bu menkul kıymetlerin ikincil piyasalarının olmaması bu finansal ürünlerin en önemli dezavantajını oluĢturmuĢtur. Fiyat/getiri oranının piyasa koĢullarında hesaplanamadığı bir ürünün uzun vadeli olarak ihracını gerçekleĢtirmek mümkün değildir. Söz konusu araçlara yeniden iĢlerlik kazandırılması ve ikincil piyasada iĢlem görmesinin temini için bu araçlara iliĢkin referans fiyat açıklanması önem teĢkil etmektedir.70 VI.1.2. Katılma Ġntifa Senedi (KĠS) Katılma Ġntifa Senetleri (KĠS) Türk Ticaret Kanunu (TTK) 71 ve 14.07.1992 tarih ve 21284 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri: III, No: 10 sayılı ―Katılma Ġntifa Senetleri Ġhracına ĠliĢkin Esaslar Tebliği‖nde düzenlenmektedir. Söz konusu senetler anonim Ģirketler tarafından çıkarılabilmekte ve nakit karĢılığı satılmakta ayrıca, sahibine ortaklık hakkı vermemektedir. Ancak kar payı, tasfiye payı ve yeni payları edinmede rüçhan hakkı sağlarlar. Nama ya da hamiline yazılı olarak düzenlenebilirler. ĠĢletmeler kendilerine fon sağlayanların yönetime müdahale etmelerini istemediklerinde mudaraba finansmanına benzer Ģekilde katılma intifa senedi çıkarabilmektedir. Yatırımcılar açısından bakıldığında da karlı iĢletmelerin yönetimine katılmadan karından pay almak suretiyle yatırım yaparak kısa vadede getiri elde etmek için uygun bir araçtır. Ancak pratikte uygulaması yoktur. Katılma intifa senetleri (KĠS), belirli bir sermayeyi temsil etmedikleri için sahiplerine Ģirket yönetimine katılma ve oy hakkı vermemektedir. VI.1.3. Kar ve Zarar Ortaklığı Belgesi (KZOB) Kar ve Zarar Ortaklığı Belgeleri, 20.03.2003 tarih ve 25054 sayılı Mükerrer RG’de yayımlanan Seri: III, No: 27 sayılı ―Kar ve Zarar Ortaklığı Belgelerinin Kurul Kaydına Alınmasına ĠliĢkin Esaslar Hakkında Tebliğ‖ ile düzenlenmektedir. Tebliğ hükümlerine göre ―ihraçcılar‖ “kâr ve zarara ortak olmak üzere, tüm faaliyetlerin gerektirdiği finansman ihtiyaçlarını karşılamak için; yurt içinde satılmak üzere Türk lirası üzerinden veya yabancı paraya endeksli, yurt dışında satılmak üzere ise, Türk lirası veya yabancı 70 71 Ġslami Finans Sisteminde Finansal Aracılık, Hülya Türker DOĞAN TTK’nın intifa senetleri ile ilgili hükümleri için bkz: TTK 402 ve 403 üncü maddeler 61 para üzerinden ya da yabancı paraya endeksli „Kâr ve Zarar Ortaklığı Belgesi‟ adı altında” menkul kıymet ihraç edebilmektedir. Söz konusu menkul kıymetin vadesi yine Tebliğ hükümlerine göre 1 ay ile 7 yıl arasında olabilmektedir. Bu belgelere sahip olan yatırımcılar zarara da ortak olmaktadır. KZOB bu yönüyle ortaklık iliĢkisine biraz daha yaklaĢmaktaysa da yatırımcısına oy hakkı tanımamaktadır. KZOB’ların satıĢı halka arz edilerek veya halka arz edilmeksizin yapılabilir. KZOB yatırımcılar açısından düĢünüldüğünde esasında riskli bir enstrümandır. Zarara da ortak olunması unsuru yatırımcıya anapara garantisi vermemektedir. Ġhraçcılar vade sonunda halka arz suretiyle satıĢı yapılan KZOB sahiplerine ödenmesi gereken tutar karĢılığında artırılan sermayelerini temsil eden hisse senetlerini alma hakkı verebilirler. Ancak bu durum izahname ve sirkülerde kamuya ilan edilmelidir. Türkiye’de KZOB ihraçları 1980’li yılların sonu ile 1990’ların baĢında çok kısıtlı miktarda gerçekleĢmiĢ ve bunlarla sınırlı kalmıĢtır.72 Tüm ihraçlar halka arz edilmeksizin gerçekleĢtirilmiĢtir. VI.1.4. Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) VDMK’nın Türkiye’de sermaye piyasasına giriĢi ilk olarak 1992 yılında yapılan Kanun DeğiĢikliği73 ile olmuĢtur. Söz konusu Kanun değiĢikliğinden sonra da 31.07.1992 tarihli RG’de Seri:III, No:14 sayılı ―Varlığa Dayalı Menkul Kıymetlerin Kurul Kaydına Alınmasına ve Genel Finans Ortaklıklarının KuruluĢ ve Faaliyet Ġlkelerine Dair Esaslar Tebliği‖ yayımlanmıĢtır. Düzenlemenin akabinde VDMK ihraçları baĢlamıĢ ve önemli boyutlara ulaĢmıĢtır. 1992-1997 yılları arasındaki dönemde VDMK ihracının toplam menkul kıymet ihracına oranı %55 iken, toplam ikinci el piyasa iĢlem hacmine oranı % 0.4 olmuĢtur. Bir baĢka deyiĢle, bu ürünün ikincil piyasasında istenilen baĢarı 72 Ġhlas Matbaacılık, Gazetecilik ve Sağlık Hizmetleri A.ġ.: 1985-86-87-89-90 yıllarında, Kırkaltıoğlu Motorlu Araçlar Ticareti A.ġ.: 1986 yılında, TaĢöz Yapı Malzemeleri Ticaret ve Sanayi A.ġ. 1988 yılında ve son olarak Baydemirler Tekstil A.ġ.: 1995 yılında KZOB ihraç etmiĢtir. 73 13.05.1992 tarih ve 21227 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 29.04.1992 tarih ve 3794 sayılı ―Sermaye Piyasası Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına, Bankalar Kanunun Bir Maddesinin DeğiĢtirilmesine ve 35 Sayılı KHK’nın Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun 62 yakalanamamıĢtır. Bu durumun nedenleri arasında VDMK’ların kısa vadeli ihraç edilmesi ve organize bir piyasada iĢlem görmemesi sayılabilir. Yatırımcıların kısa vadeli menkul kıymetleri elde tutma arzusu ve ikinci el iĢlemlerin ihraç eden banka tarafından yapılması sonucunda ikinci el piyasa iĢlemleri sınırlı kalmıĢtır. Öte yandan, Varlığa Dayalı Menkul Kıymetlerin ihraçları kamu borçlanma gereği nedeniyle vergi ve diğer konularda kamu borçlanma araçları lehine yaratılan avantaj nedeniyle aniden sona ermiĢtir. (Erol:2006) VDMK ile ilgili esaslar daha sonra 27.8.2008 tarih ve 26980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri:III, No:35 sayılı ―Varlık Finansmanı Fonlarına ve Varlığa Dayalı Menkul Kıymetlere ĠliĢkin Esaslar Hakkında Tebliğ‖ ile düzenlenmiĢtir. Tebliğ’de varlık finansmanı fonu ve varlığa dayalı menkul kıymet aĢağıdaki Ģekilde tanımlanmıĢtır: “Varlık finansmanı fonu, ihraç edilen varlığa dayalı menkul kıymetler karşılığında toplanan paralarla, VDMK sahipleri hesabına inançlı mülkiyet esaslarına göre oluşturulan malvarlığıdır.” “VDMK, fon portföyündeki varlıklar karşılığında ihraç edilen borçlanma senedidir.” Sermaye piyasası mevzuatına 1992 yılında giren ve beklediği talebi göremeyen VDMK’ların önündeki engellerden biri de, VDMK için de mevduata benzer karĢılık ayrılmasının zorunlu tutulması olarak sayılmaktadır.74 VI.1.5. Kira Sertifikası Tebliği Kira sertifikası, özel sektör Ģirketlerinin (kaynak kuruluĢ), bir ―Varlık Kiralama ġirketi‖ (VKġ) aracılığı ve devret-kirala-devral yöntemiyle mülkiyetlerindeki veya kiralamak suretiyle devralacakları varlıkları kullanarak finansman sağlamalarına imkân veren bir finansal enstrümandır. Bu yönüyle, kira sertifikası ihracı sat-geri kirala (sale and lease back) ya da kirala-geri kirala (lease and lease back) Ģeklinde yapılabilecektir. Kira sertifikalarının Türkiye’de ihracına imkân veren SPK’nın Seri: III, No: 43 sayılı "Kira Sertifikalarına ve Varlık Kiralama ġirketlerine ĠliĢkin Esaslar Hakkında Tebliği" 01.04.2010 tarih ve 27539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Tebliğ, özel sektör Ģirketlerinin Kira Sertifikası ihracı yoluyla sermaye piyasalarından fon temin etmelerine imkân vermektedir. Tebliğ ile getirilen düzenlemeler ve Kira Sertifikası ihracına iliĢkin genel esaslar aĢağıda yer almaktadır: 74 A.g.e, Hülya Türker DOĞAN 63 Kira sertifikası, özel sektör Ģirketlerinin (kaynak kuruluĢ), bir "Varlık Kiralama ġirketi" (VKġ) aracılığı ve devret-kirala-devral yöntemiyle, mülkiyetlerindeki veya kiralamak suretiyle devralacakları varlıkları kullanarak finansman sağlamalarına imkân veren bir enstrümandır. VKġ, yurt dıĢında özel amaçlı kuruluĢ (trust) olarak bilinen yapının, ülkemiz hukuk sisteminde bulunmaması sebebiyle asgari yükümlülüklerle kurulacak bir anonim Ģirket olarak düzenlenmiĢtir. Tebliğ ile yatırımcıların haklarının korunmasını ve VKġ tarafından yatırımcılar hesabına devralınmıĢ olan varlıkların veya bu varlıklardan elde edilen gelirlerin amacı dıĢında kullanılmasının önlenmesini teminen, VKġ esas sözleĢmesinin belirli Ģartları taĢıması ve Kurulca onaylanmıĢ olması zorunlu tutulmuĢtur. En temel borçlanma aracı olan tahvil ile aynı iĢleyiĢ yapısına sahip olan Kira Sertifikasının, satılıp kaynağa dönüĢtürülebilecek bir varlığa dayanak olarak ihraç edilmesi ve dolayısıyla daha korumalı bir yapı içermesi nedeniyle yatırımcılar açısından güvenli bir alternatif olarak ön plana çıkması beklenmektedir. Sistem temel olarak, kaynak kuruluĢun VKġ'ye devrettiği varlıkları daha sonra geri kiralaması suretiyle fon temin etmesi üzerine dayanmaktadır. VKġ ilk etapta devraldığı bu varlıkların finansmanını ihraç edeceği kira sertifikası ile karĢılamakta, söz konusu sertifikaların dönemsel ödemelerini ise kaynak kuruluĢtan gelen dönemsel kira gelirleri ile gerçekleĢtirmektedir. Vade sonunda ise kaynak kuruluĢa geri devredilen söz konusu varlıklardan elde edilen gelir, kira sertifikası sahiplerine payları oranında dağıtılarak ihraç edilmiĢ olan kira sertifikası itfa edilmektedir. Söz konusu tebliğ bu haliyle uluslararası literatürde ―icara sukuk‖ olarak bilinen enstrümanla benzeĢmektedir. Tebliğin kapsamının diğer sukuk türlerini de içerecek Ģekilde geniĢletilmesinin uygun olacağı düĢünülmektedir. Kira sertifikalarının Türkiye’de düzenlenmesi ile ilgili olarak temel bir problem, kira sertifikasına konu varlıkları yatırımcılar adına devralıp kiraya verecek yapının örgütlenmesi ile ilgilidir. Bu yapı, yukarıda da bahsedildiği üzere tebliğde ―Varlık Kiralama ġirketi‖ olarak belirlenmiĢtir ve ―anonim Ģirket‖ olarak kurulması gerekmektedir. Buna göre kira sertifikası ihraç etmek isteyen banka, aracı kurum ya da kaynak kuruluĢlar tarafından satın alınacak varlıkları devralmak ve kiraya vermek üzere bir anonim Ģirket kurulmalıdır. Bilindiği üzere, yurtdıĢındaki sukuk ihraçlarında ihracı gerçekleĢtiren kuruluĢlar özel amaçlı Ģirketlerdir (Special Purpose Entity). Yurt dıĢı 64 uygulamalarında bu Ģirketler ―Trust‖75 yapısında örgütlenmektedir. Ülkemiz hukuk sisteminde ise (Medeni Kanun’da) söz konusu ―trust‖ yapısı düzenlenmemiĢtir. Diğer yandan, kira sertifikalarının Türkiye’de ihracı ile ilgili olarak Hazine MüsteĢarlığı’nın da çeĢitli çalıĢmalar gerçekleĢtirdiği bilinmektedir. ―Hazine MüsteĢarlığı, kamu varlıklarını kullanarak yeni bir borçlanma enstrümanı oluĢturma düĢüncesiyle, kamu kurumlarının elindeki varlıkların yeni kurulacak bir Kamu Varlıkları Yönetimi ġirketine (ġirket) satılarak ve oradan tekrar ilgili kamu kurumuna kiralanarak, elde edilen kira gelirlerinin ġirketçe ihraç edilen kira sertifikalarının satıldığı kiĢilere gelir olarak aktarılmasını ve itfa tarihinde kamu varlıklarının ilgili kamu kuruluĢuna tekrar iade edilmesini sağlayan bir yapı oluĢturan yasal düzenleme üzerinde çalıĢmalarını tamamlamıĢ ve ―Kamu Varlıklarının Kullanılması Suretiyle Kamuya Finansman Sağlanması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı‖nı BaĢbakanlığa göndermiĢtir.‖ Söz konusu taslakla alternatif bir borçlanma aracı olarak Hazine MüsteĢarlığı tarafından kamu finansmanında kullanılmak üzere kira sertifikası tasarlanmıĢsa da çalıĢmalar sonlandırılamamıĢ ve söz konusu araç finans sektörüne kazandırılamamıĢtır. Kamu tarafından ihraç edilecek kira sertifikaları hem kamu finansmanı açısından faydalı olacak hem de katılım bankalarının likidite yönetimlerini kolaylaĢtıracaktır. Geleneksel bankaların likidite yönetiminde menkul değerler kullanılabilmekte ancak katılım bankalarının söz konusu ihtiyaçlarını karĢılayacak bir enstrüman bulunmadığından bu bankalar nakitte kalmak zorundadırlar. Bu nedenle söz konusu ihtiyacı karĢılamak üzere ya Gelir Ortaklığı Senetleri ile ilgili problemlerin çözülmesi ya da kira sertifikaları ile ilgili düzenlemeler bir an önce yürürlüğe girmesinin uygun olacağı düĢünülmektedir. VI.1.6. Yatırım Fonları Yatırım fonları da Ġslami kurallara uygun olarak tasarlanabilecek bir diğer yatırım alternatifi olarak karĢımıza çıkmaktadır. Yatırım fonlarına yapılan yatırımlar, birçok yönden katılım bankalarında katılma hesapları yoluyla yapılan yatırımlara benzetilmektedir.76 75 ―Trust‖ kurumu, Ġngiliz yazılı hukuku ve Ġngiliz örf ve adet hukukunun iĢlediği bir konudur. Trust’lar ilk baĢlarda ayni haklar ve miras hakları ile ilgili olarak meydana çıkmıĢ, giderek iĢ hukuku alanına da geçmiĢlerdir. Kıta Avrupası hukukunda yaygın bir yeri olmayan trust, Türk hukuk sisteminde, vakıftan vesayeti infaz organına, hayır cemiyetinden bir yed-i emine ya da büyük mali müesseselere kadar çok çeĢitli hüviyetlere girebilmekte ve çok çeĢitli görevler yüklenebilmektedir. Genel bir ifade ile, ―trust‖ın Medeni Kanun’daki ―vakıf‖ kurumuna benzediği söylenebilir. Gerçekten ―trust‖ta da, vakıfta olduğu gibi üçlü bir iliĢki vardır. Trust’u yapan (vakıf kurucusu), trust’u yöneten ―trustee‖ (vakıf idare makamı) ve trust’ten faydalananlar. (Murat TURHAN, Kaynak: http://btym.org/makale6.html) 76 Konuya iliĢkin ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. Ahmet TOK, SPK Yeterlilik Etüdü, 2009 65 Yatırım fonları SPKn’nun 38’inci maddesi ve Seri: VII, No: 10 sayılı ―Yatırım Fonlarına ĠliĢkin Esaslar Tebliği‖nde düzenlenmektedir. Ġlgili düzenlemeler uyarınca Türkiye’de “Bankalar, sigorta şirketleri, aracı kurumlar, kanunlarında engel bulunmayan emekli ve yardım sandıkları ile 506 sayılı Kanunun geçici 20'nci maddesi uyarınca kurulmuş olan sandıklardan, Kurulun tebliğle belirleyeceği esaslara uyanlar‖ yatırım fonu kurabilirler. Yatırım fonu Seri: VII, No: 10 sayılı Tebliğ’de “Kanun hükümleri uyarınca halktan katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre, Tebliğde belirtilen varlıklardan oluşan portföyü işletmek amacıyla kurulan mal varlığı” olarak tanımlanmıĢtır. Tebliğ’de belirtilen varlıklar ise Ģunlardır: ÖzelleĢtirme kapsamına alınanlar dahil Türkiye'de kurulan ortaklıklara ait hisse senetleri, özel ve kamu sektörü borçlanma senetleri, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar hükümleri çerçevesinde alım satımı yapılabilen, yabancı özel ve kamu sektörü borçlanma senetleri ve hisse senetleri, Ulusal ve uluslararası borsalarda iĢlem gören altın ve diğer kıymetli madenler ile bu madenlere dayalı olarak ihraç edilmiĢ ve borsalarda iĢlem gören sermaye piyasası araçları, Kurul'ca uygun görülen diğer sermaye piyasası araçları, repo, ters repo, future, opsiyon ve forward sözleĢmeleri, Nakit değerlendirmek üzere yapılan ĠMKB Takas ve Saklama Bankası A.ġ. nezdindeki borsa para piyasası iĢlemleri. Yukarıda yer verilen varlıklardan Ġslami kurallara uygun olduğu düĢünülenlerden (örneğin faiz geliri içermeyen hisse senetlerinden Ġslami açıdan uygun olan sektörlerle ilgili hisseler seçilerek) oluĢturulacak fonlar 77 da Ġslami finans sektörü açısından bir yatırım alternatifidir. Hâlihazırda Dow Jones Islamic Market Turkey78 (DJIMTR) endeksine dayalı bir adet A tipi borsa yatırım fonu ve bir adet A tipi endeks fon Türkiye’de faaliyet göstermektedir.79 Borsa yatırım fonu DJIMTR endeksinde yer alan 27 adet Ģirketin hissesine yatırım yapmaktadır. Fon, hem ĠMKB’de hem de Almanya’da Deutsche Boerse’de iĢlem görmektedir. Bu Ģirketler 77 Örneğin hisse senedi fonları, sektör fonları, kıymetli madenler fonu, altın fonu, vs. Dow Jones Islamic Market Turkey endeksi içinde Ġ.M.K.B.’de iĢlem gören ve Ġslami ilkelere uygun olduğu onaylanan hisse senetleri bulunmaktadır. 79 Bizim Menkul Değerler A.ġ. Dow Jones DJIM Türkiye A Tipi Borsa Yatırım Fonu ve Unicorn Capital Menkul Değerler A.ġ. A Tipi Dow Jones Islamic Market Turkey Endeksi Fonu (UDJ) 78 66 çimento, katılım bankacılığı, ilaç sanayi, otomotiv, imalat sanayi, demir çelik sanayi, telekomünikasyon gibi sektörlerde faaliyet göstermektedir. Türkiye’nin ilk katılım bankası altın fonu da 2 Ağustos 2010 tarihinden itibaren ĠMKB’de iĢlem görmeye baĢlamıĢtır. Ġslami kurallara uygun olarak fon kurma açısından mevzuat engeli bulunmayan ülkemizde bu konudaki imkânlara yönelik bilinçlendirme çalıĢmalarının hem yatırımcı hem de aracılar bağlamında yapılması gerekmektedir. Bu konunun kurumsal yatırımların teĢviki açısından da önem taĢıdığı düĢünülmektedir. Bu anlamda, hem yatırımcı hem de aracı tarafında bilincin artırılması ve fonlar açısından imkân ve fırsatların değerlendirilebilmesi amacıyla eğitim ve bilgilendirme programları düzenlenmesinin uygun olacağı düĢünülmektedir. VI.1.7. Katılım Endeksi Endeks DanıĢmanlığını Bizim Menkul Değerler A.ġ.’nin yaptığı Katılım endeksi ĠMKB’de iĢlem gören ve faaliyet konusu ile finansal oranları itibariyle Ġslami prensiplere uygun hisse senetlerinden oluĢan bir borsa endeksidir. Endeks 6 Ocak 2011 tarihinden itibaren ĠMKB tarafından yayınlanmaktadır. Endekste faaliyet alanı faize dayalı finans, ticaret, hizmet, aracılık, alkollü içecek, kumar, Ģans oyunu, domuz eti, basın, yayın, reklam, turizm, eğlence, tütün mamulleri, silah, vadeli altın, gümüĢ, ve döviz ticareti olmayan Ģirketler bulunmaktadır. Ayrıca endekse girecek Ģirketler bazı finansal oranları sağlamak zorundadır. ġirketlerin toplam faizli kredilerinin piyasa değerine oranı %30’dan, faiz getirili nakit ve menkul kıymetlerin piyasa değerine oranı %30’dan ve yukarıda bahsedilen faaliyet alanlarından elde ettiği gelirlerinin toplam gelirlerine oranının da %5’ten az olması gerekmektedir. Bu kurallara uygun hisse senetlerinden halka açık piyasa değeri en yüksek ilk 30 Ģirket endeks Ģirketlerini oluĢturmaktadır.80 VI.1.8. Gelire Endeksli Senetler (GES) Hazine müsteĢarlığı tarafından 28 Ocak 2009 tarihinde hayata geçirilen faizsiz bir diğer yatırım aracı da getirileri Kamu Ġktisadi TeĢebbüslerinden (KĠT) elde edilen ve Bütçe’ye aktarılan Hâsılat Paylarına endekslenmek suretiyle oluĢturulan Gelire Endeksli Senetlerdir (GES). GES’ GES’lerin getirileri, Kamu Ġktisadi TeĢebbüsleri içerisinde yer alan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Devlet Hava Meydanları ĠĢletmeleri (DHMĠ) ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden (KIYEM) Bütçe’ye aktarılan Hasılat Payları kadar olacaktır. 80 www.katilimendeksi.org 67 Hazine tarafından 28.01.2009 tarihinde ihraç edilen senetlerin özellikleri aĢağıda özetlenmiĢtir.81 1) Bütçe Kanunu’nda 2009, 2010 ve 2011 yılları için açıklanan Hâsılat Payına iliĢkin gelir tahmini rakamları, GES’ler için azami getiri sınırını oluĢmaktadır, 2) 28 Ocak 2009 tarihinde ihraç edilen TL cinsi ve USD cinsi GES’lerin toplam değeri nominal 1.890 milyon TL’dir, 3) TL cinsi senetlerin her biri nominal 100 TL değerinde, USD cinsi senetlerin her biri nominal 100 USD değerinde olacaktır, 4) TL cinsi senetler, 3 yıl vadeli 3 ayda bir kupon ödemeli; USD cinsi senetler 3 yıl vadeli 6 ayda bir kupon ödemeli olarak ihraç edilecektir, 5) Senetler, her bir kupon döneminde asgari gelir payı getiri garantili ve azami gelir payı getiri limitine haizdir, 6) GES’ler, ĠMKB Tahvil ve Bono Piyasasında iĢlem görebilecektir, 7) Kamu kurumlarının yapacakları ihale ve sözleĢmelerde ve Hazinece satılan Milli Emlak bedellerinin ödenmesinde teminat olarak kabul edilebilecektir. VI.1.9. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) Bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi, bireylerin emekliliğe yönelik tasarruflarının yatırıma yönlendirilmesi suretiyle emeklilik döneminde ek bir gelir sağlanarak refah düzeyinin yükseltilmesine, ekonomiye uzun vadeli kaynak yaratarak istihdamın artırılmasına ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulmasına, sosyal güvenliğin kapsamının geniĢletilmesine, kamunun sosyal güvenlikten kaynaklanan yükünün azaltılmasına, mali sektörde uzun vadeli fonların artarak kurumsal yatırımcıların geliĢmesine ve sermaye piyasalarının derinleĢmesine olanak sağlayacak bir özel emeklilik sistemidir.82 SPK tarafından ―Emeklilik Yatırım Fonlarının KuruluĢ ve Faaliyetlerine ĠliĢkin Esaslar Hakkında Yönetmelik‖te yapılan 12.01.2008 tarihli değiĢiklik ile bireysel emeklilik fonlarında en az %30 oranında Devlet Tahvili-Hazine Bonosu bulunma Ģartı kaldırılmıĢtır. Yani bu tarihten itibaren faiz geliri içermeyen enstrümanlardan meydana gelen emeklilik fonu oluĢturulabilir hale gelinmiĢtir. Söz konusu düzenlemeden sonra Türkiye’de katılım bankaları tarafından faiz geliri içermeyen emeklilik fonları oluĢturulmuĢ ve faiz hassasiyeti olan yatırımcılara sunulmaya baĢlanmıĢtır. 81 82 www.hazine.gov.tr SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-7 68 VII. SONUÇ YaklaĢık 70 milyonluk nüfusu, Ortadoğu, Avrupa ve Asya’nın ortasında bulunan konumu ve sürekli büyüyen ve geliĢen ekonomisi ve sermaye piyasası ile Türkiye çeĢitli yabancı kaynaklarda Ġslami finans açısından potansiyel Pazar olarak gösterilmektedir.83 Söz konusu potansiyelle ilgili en önemli etkenler olarak ülkenin nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olması, Ġslami finans açısından henüz çok geliĢmemiĢ olması (niche market), son dönemde Ortadoğu ile iliĢkilerini geliĢtirmesi, Avrupa Birliği’ne kabul edilmek için sürdürdüğü çalıĢmalar, Avrupa ve Asya piyasaları arasındaki konumu ve hükümetin Ġstanbul Finans Merkezi Projesi kapsamında ileri vadelerde Ġslami finans açısından çeĢitli teĢvikler uygulayacağı yönündeki beklentiler sayılmaktadır. Ġslami sermaye piyasası araçları (ĠSPA) henüz yeterli büyüklüğe ulaĢmasada önemli ölçüde büyümekte ve sürekli geliĢtirilen yeni ürünlerle birlikte geleneksel araçlara ciddi alternatif olmaktadır. Bu alternatif yatırım araçlarına faiz hassasiyeti olan yatırımcıların yanı sıra diğer yatırımcılar tarafından da talep her geçen yıl artmaktadır. Türkiye’nin de bu alanda var olabilmesi için bir an önce gereken adımların atılıp söz konusu pastadan payını alması gerekmektedir. Ġslami finans ile ilgili çalıĢmaların bu alanda dünyanın en yenilikçi ve öncü ülkesi olan Malezya ile aynı yıllarda baĢladığı ülkemizin Ģu anda en azından Ġngiltere, Lüksemburg, Fransa gibi ülkelerden daha önde olması gerekirdi. Ülkemizde bu alternatif araçlarla Ġslami sermaye piyasasının etkin Ģekilde çalıĢmasının yolu sistemin altyapısının doğru kurulması ile yakından ilgilidir. Bu sistemin en temel yapı taĢı olan geliĢtirilen bir ürünün gerçekten ―Ġslami‖ olup olmadığı hususunda söz söylemeye yetkili kurum veya kurulların (Shariah Advisory Board) ülkemizde tesis edilmesinin atılması gereken en önemli adım olduğu düĢünülmektedir. Böyle bir kurulun özel sektörün danıĢma kurullarının ve ilgili kamu kurumlarının temsilcilerinden oluĢturulmasının pratikte en etkin yöntem olacağı düĢünülmektedir. Ġslami sermaye piyasasının, sermaye piyasası faaliyetleri altında ayrı bir Ģekilde konumlandırılarak çalıĢmaların sadece sukuk ile sınırlı kalmaması her türlü Ġslami sermaye piyasası aracının ihracının ve ikincil piyasalarda alınıp satılmasının mümkün hale getirilmesinin önündeki varsa yasal engeller kaldırılmalı ve bu araçlar finansal okur-yazarlık faaliyetleri kapsamında tüm yatırımcılara özellikle faiz hassasiyeti olan yatırımcılara ülkemizdeki söz sahibi fıkıhçıların da desteği alınarak anlatılmalıdır. Bu kapsamda yapılacak çalıĢmalarda Ġslami finans açısından öne çıkan ürünlerden hangilerinin Türkiye’de uygulama alanı bulabileceği tespit edilmelidir. Özellikle sukukların dünya uygulamalarındaki baĢarısı da göz önüne alındığında 83 IFSL Islamic Finance 2009, Kuweyt Finance House Islamic Finance Research 3 August 2009 (Turkey) 69 Türkiye’de baĢarılı bir Ģekilde ihraç edilerek borsada iĢlem görmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bir finansal aracın yatırımcılar tarafından kabullenilmesi ülkemizde genellikle devletin de bu aracı kullanıyor olması ile olmaktadır. Kamu finansmanında da etkin bir Ģekilde kullanılan sukukla ilgili olarak da geçtiğimiz yıllarda gündeme gelen ancak sonlandırılamayan düzenlemeler ivedilikle yürürlüğe koyulmalıdır. Ġslami sermaye piyasalarının geliĢtirilmesi için araç çeĢitliliği önemli olmakla birlikte bu araçların doğru Ģekilde isimlendirilerek tanıtımının en etkili Ģekilde yapılması gerekmektedir. Yasal altyapısı mevcut araçların yeniden canlandırılması piyasa açısından bir alternatif olmakla birlikte bu araçların Ġslami prensiplere uygun olduğunun küçük yatırımcıya etkin iletiĢim kanallarıyla anlatılması gerekmektedir. Bu açıdan Malezya örneğinde olduğu gibi sermaye piyasası üst baĢlığının altında ―Ġslami sermaye piyasası araçları‖ kavramının konumlandırılarak kamu otoriteleri tarafından hem piyasada hem ülkemizdeki teĢkilatlanmıĢ borsalarda bu kullanımın benimsenmesinin uygun olacağı düĢünülmektedir. Ġslami sermaye piyasası araçlarının ve bu araçların iĢlem gördüğü borsaların incelenerek ülkemizde uygun olanlarının doğrudan alınması diğer uygulamaların ise ülkemize uygun hale getirilerek hayata geçirilmesinin yanında bir adım daha öteye gidilerek Ġstanbul Uluslararası Finans (ĠFM) Merkezi projesi kapsamında sadece Ġslami sermaye piyasası araçlarının ve Ġslami prensiplere uygun faaliyet gösteren Ģirketlerin kote olduğu bir borsa kurulmasının Ġslami finans uygulamaları alanında çok tanınmayan ülkemiz açısından önemli bir prestij olabileceği düĢünülmektedir. Bununla birlikte yine ĠFM kapsamında uluslararası emtia ticaretinin yapılmasına imkân veren, fiziki teslimin ve fiziki mülkiyetin en önemli Ģart olduğu Ġslami prensiplere göre çalıĢan, her ülkenin kendi mallarını satabileceği bir emtia borsasının kurulmasının ülkemizin bu alandaki tanıtımı açısından önemli olduğu düĢünülmektedir. Ġslami sermaye piyasası araçlarının geliĢtirilmesi aĢamasında söz konusu araçlara iliĢkin olarak belirlenecek vergi politikası bu araçlar açısından hayati önem taĢımaktadır. Söz konusu araçların en azından geliĢme dönemini süresince vergisel açıdan teĢvik edilmesi veya kamu sektörü borçlanma araçları ile vergisel açıdan eĢit bir uygulamaya tabi tutulmaları önem arz etmektedir. Hükümet tarafından, Ġstanbul’un kısa vadede bölgesel, uzun vadede global bir finans merkezi olması stratejisi benimsenmiĢtir. Stratejiye bağlı olarak, araç çeĢitliliğin coğrafî olarak da desteklenmesi, derinleĢmesi sorumluluk alanları olarak göze çarpmaktadır. Katılım Bankalarının Körfez ülkeleriyle Türkiye arasında köprü olması, global faizsiz finans alanıyla diyalog ve iĢbirliği arayıĢları vizyon sahibi olan sektöre olumlu birikimler, tecrübe ve geliĢim katacaktır. 2023 projeksiyonlarında %10’luk pazar payı öngörüsü de iĢin ciddiyetini gösteriyor. Geçtiğimiz ay dünya merkez bankalarınca kabul edilen ve TCMB tarafından da imzalanan protokolle 70 Uluslararası İslâmî Likidite Yönetimi (IILM) tarafından Katılım Bankalarına faizsiz likidite temin etme imkânı sunulmuĢtur. Henüz ana hatları belirlenen sistemde, Merkez Bankaları kanalıyla ve devlet güvencesiyle likiditenin faizsizlik prensibiyle sağlanması hedeflenmiĢ, sanal kağıt satıĢı yerine varlığa dayalı bir mekanizma geliĢtirilmiĢtir. Bu sistemde, Devletin bazı varlıkları ortak bir yönetim olan IILM’ye belli süreliğine devredilmektedir. Buna dayalı çıkarılan kira sertifikaları satılarak elde edilen likidite hem Merkez Bankalarınca kullanılabilmekte, hem de bu sertifikalar Merkez bankası kanalıyla likidite ihtiyacı olan faizsiz bankaların veya kuruluĢların emrine verilebilmektedir. Türkiye’de ulusal bazda GES, Kira Sertifikası ve Katılım Endeksi‟nin yanı sıra uluslararası bazda Merkez Bankalarının varlığa dayalı faizsiz likidite teminini sağlayan uygulamasını, Ġslami finans ve Ġslami sermaye piyasası felsefesinin yerel ve global olarak geliĢmesinin göstergesi olarak görmek mümkündür. Ġstanbul Uluslararası Finans Merkezi projesi kapsamında alt bir proje olarak değerlendirilen Ġslami finans konusu ile ilgili söz konusu projede yer alan çalıĢmalar hızlandırılmalıdır. Devlet Planlama TeĢkilatı’nın koordinasyonunda ve birçok kamu ve özel sektör temsilcisinin katılımıyla hazırlanan Ġstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı (ĠFM Stratejisi ve Eylem Planı) 29 Eylül 2009 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanmıĢ ve daha sonra 2 Ekim 2009’da Resmi Gazete’de yayımlanmıĢtır. Ġlgili belge incelendiğinde Ġslami finans açısından da çeĢitli öncelik ve eylemlere yer verildiği görülmektedir. “Öncelik 7: Türkiye piyasalarında henüz sunulmayan veya yeterli işlem hacmine ulaşmamış, İstanbul‟u cazip bir finans merkezi haline getirebilecek, gelişme potansiyeli yüksek finansal ürün ve hizmetler için gerekli altyapı oluşturulacaktır. 31. Bu konuda özellikle, faizsiz finansal ürünlerin geliştirilmesi için gerekli mekanizmanın kurulması öne çıkmaktadır. Jeopolitik konumuna rağmen Türkiye‟nin faizsiz finansal ürün ve hizmetler konusunda yeterince gelişemediği görülmektedir. Bu piyasanın gelişimi için, bölge ülkelerindeki düzenleyici otoriteler, borsalar, takas ve saklama kurumları ve diğer sermaye piyasası aktörleri ile işbirliği yapılarak bölge ülkelerindeki yatırımcıların taleplerinin belirlenmesi, kotasyon, alım satım, takas ve saklama işlemlerine ilişkin teknolojik ve operasyonel altyapı ve mevzuat konusunda çalışmalar yapılacaktır.” Yukarıda yer verilen 7 nolu öncelikte, faizsiz finansman ürünlerinin ülkemizde geliĢtirilmesini teminen; a. Bölge ülkelerindeki düzenleyici otoriteler, borsalar, takas ve saklama kurumları ve diğer sermaye piyasası aktörleri ile iĢbirliği yapılması b. Bölge ülkelerindeki yatırımcıların taleplerinin belirlenmesi 71 c. Kotasyon, alım satım, takas ve saklama iĢlemlerine iliĢkin teknolojik ve operasyonel altyapı ve mevzuat konusunda çalıĢmalar yapılması öngörülmüĢtür. Diğer yandan eylem planının 29 nolu eyleminde de faizsiz finansman araçlarına iliĢkin altyapının geliĢtirilmesi için ortak bir yol haritası çıkarılması, ürünlere yönelik düzenleme ve altyapı çalıĢmalarının tamamlanması ve Körfez Bölgesi sermayesine yönelik sermaye piyasası araçları ve takas bağlantısı projesinin hayata geçirilmesi hedeflenmiĢtir. Katolik dünyanın merkezi olan Vatikan’ın da krizlerden kurtuluĢ çaresi olarak Ġslami Bankacılık ve Finans Sistemini tavsiye etmesi, tüm dünyada bankacılık ve finans otoritelerinin bu modele yönelmesini sağlamıĢtır. Avrupa’da ise konuya çoktan beri ilgi duyan Ġngiltere’ye ek olarak Fransa ve Almanya gibi Ġslami yöntemlere mesafeli duran ülkelerde de faizsiz finans ve bankacılık mercek altına alınmıĢtır. Bu endüstride küresel bir oyuncu olmak istiyorsak aĢağıda özetlenen çalıĢmaları hızlandırarak söz konusu uygulamaları biran önce hayata geçmesi gerekmektedir; * Ġslami sermaye piyasasının etkin Ģekilde çalıĢmasının yolu sistemin altyapısının doğru kurulması ile yakından ilgilidir. Bu sistemin en temel yapı taĢı olan geliĢtirilen bir ürünün gerçekten ―Ġslami‖ olup olmadığı hususunda söz söylemeye yetkili kurum veya kurulların (Shariah Advisory Board) ülkemizde tesis edilmesinin atılması gereken en önemli adım olduğu düĢünülmektedir. Böyle bir kurulun özel sektörün danıĢma kurullarının ve ilgili kamu kurumlarının temsilcilerinden oluĢturulmasının pratikte en etkin yöntem olacağı düĢünülmektedir. * SPK tarafından ―icara sukuk‖ formunda yayınlanan Kira Sertifikası Tebliği’nin kapsamının diğer sukuk türlerini de içerecek Ģekilde geniĢletilmesinin uygun olacağı düĢünülmektedir. * Ġslami sermaye piyasasının, sermaye piyasası faaliyetleri altında ayrı bir Ģekilde konumlandırılarak çalıĢmaların sadece sukuk ile sınırlı kalmaması her türlü Ġslami sermaye piyasası aracının ihracının ve ikincil piyasalarda alınıp satılmasının mümkün hale getirilmesinin önündeki varsa yasal engeller kaldırılmalı ve bu araçlar finansal okur-yazarlık faaliyetleri kapsamında tüm yatırımcılara özellikle faiz hassasiyeti olan yatırımcılara ülkemizdeki söz sahibi fıkıh âlimlerinin de desteği alınarak anlatılmalıdır. * Ġstanbul Uluslararası Finans Merkezi projesi kapsamında sadece Ġslami araçların iĢlem gördüğü ve sadece Ġslami prensiplere uygun faaliyet göstereceğini beyan eden Ģirketlerin kote olduğu borsa kurulması ülkemizin bu alandaki prestijini ve tanınırlığını artıracaktır. 72 * Kamu finansmanında da etkin bir Ģekilde kullanılabilecek ve finansal aracıların likidite yönetimlerine yardımcı olabilecek kira sertifikasıyla (kamu menkul kıymeti olarak) ilgili olarak geçtiğimiz yıllarda Hazine MüsteĢarlığı tarafından hazırlanan taslaklarla gündeme gelen ancak sonlandırılamayan düzenlemelerin yürürlüğe koyulması uygun olacaktır. * Ülkemizde 1990’lı yıllarda ihraç edilen Gelir Ortaklığı Senetlerine yeniden iĢlerlik kazandırılması ve ikincil piyasada iĢlem görmesinin temini için bu araçlara iliĢkin olarak referans fiyat açıklama uygulaması gerçekleĢtirilmelidir. * Ġslami sermaye piyasası araçlarının yaygınlaĢmasının vergisel açıdan desteklenmesi gerekmektedir. * Söz konusu araçlar ulusal ve uluslararası yatırımcılara uygun pazarlama stratejileri ve etkin tanıtım kanalları ile tanıtılmalı ve özellikle de dıĢ pazara hitap eden ürünler için iletiĢim stratejisi oluĢturulmalıdır. * Bu alanda yeterli insan kaynağının yetiĢtirilmesi amacıyla üniversiteler, ilgili kamu kurumları ve meslek örgütleri bünyesinde eğitimler verilmesine yönelik çalıĢmalar yapılmalıdır. 73 REFERANS LĠSTESĠ VE KAYNAKÇA AKTEPE, Ġshak Emin 2010, Ġslam Hukuku Çerçevesinde Finansman ve Bankacılık AKBULAK, Yavuz ve Erkan Özgüç 2004 ―Alternatif Finansman Yöntemi Olarak Ġslami Finansal Araçlar ve Türkiye’de Uygulanabilirliği Üzerine DüĢünceler‖ Active Finans Dergisi, Sayı:39 ALTAġ, Gökben 2008, Ġslami Finans Sistemi, Sermaye Piyasasında Gündem, Sayı: 69 AYDOĞMUġ, Muhammed 2011, Ġslam Hukukunda Selem Akdi, Yeni Ümit Yayınları BAYINDIR, Abdülaziz 2007, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları BAġARAN, Musa 2003, Özel Finans Kurumlarında Hesap ĠĢleri Düzeni, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul BĠLMEN, Ömer Nasuhi 1976, Hukuk-u Ġslâmiye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, Bilmen Basım ve Yayın Evi, Ġstanbul BULUT, Halil Ġbrahim ve Bünyamin Er 2009, Katılım Bankacılığında Ġki Yeni Finansal Teknik Önerisi: MudarabaRisk Sermayesi Yatırım Ortaklıkları ve Mudaraba-Risk Sermayesi Yatırım Fonları, TKBB Yayınları BUHARĠ Hadis ansiklopedisi CLEMENT, M. Henry 2008, The Politics of Islamic Finance, Edinburgh University DAVUD, Ebu Hadis ansiklopedisi DĠYANET VAKFI, Türkiye 2008, Ġslam ve Toplum, Ġlmihal Cilt 2, Ġstanbul 74 DOĞAN, Hülya Türker 2010, Ġslami Finans Sisteminde Finansal Aracılık, SPK Yeterlik Etüdü, Ankara DÖNDÜREN, Hamdi 1993, Ticaret Ġlmihali, Erkam Yayınevi, Ġstanbul DUBAI, Ġslamic Financial Center 2011, Sukuk Guide EKEN, Mehmet Fehmi 2005, Katılım Bankalarında Risk Yönetimi ve Uygulamaları, Marmara Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul GREWAL, Baljeet Kaur 2010, Constraints on Growth in Islamic Finance, IFSB Public Lecture, Malezya KARAYAZGAN Ahmet 2008, Takaful, Sigorta AraĢtırmaları Dergisi KÜÇÜKÇOLAK, Necla 2008, Sukukun Türk Sermaye Piyasası Açısından Değerlendirmesi, Finans Politik & Ekonomik Yorumlar Dergisi, Cilt: 45, Sayı: 520 KHAN, Liaquat Ali, 2007, How Does Takaful Differ From Insurance, The Chartered Insurance Instıtute KWON, Jean 2007, ―Islamic Principle and Takaful Insurance: Re-Evaluation‖ Journal of Insurance Regulation KPMG 2009, Luxembourg: A Hub for Islamic Finance Investments, Luxembourg IFSL, Islamic Finance 2009, Kuweyt Finance House Islamic Finance Research IOSCO 2004, Islamic Capital Markets Report, Spain MONETARY AGENCY, Bahrain 2008, Islamic Banking & Finance in The Kingdom of Bahrain 75 MOODY’S 2010, Moody’s Investor Service – Special Report ÖZSOY, Ġsmail 2009, Türkiye’de Katılım Bankacılığı, TKBB Yayınları, Ġstanbul SALMAN, Syed Ali 2005, Intoduction to Ijara Sukuk, Islamic Devolopment Bank, Cidde SHAUKAT, Mughees 2008, Introduction to Islamic Capital Market, Instute of Halal Investing, Lake Oswego, OR, USA TUNÇ, HÜSEYĠN 2010, Katılım Bankacılığı, Nesil Yayınları, Ġstanbul TOK, Ahmet 2009, ―Ġslami Finans Sistemi Çerçevesinde Sukuk (Ġslami Tahvil) Uygulamaları, Katılım Bankaları ve Türkiye Açısından Değerlendirmeler‖, SPK Yeterlik Etüdü, Ankara TÜRKMENOĞLU, Rüveyde Ebru 2007, Katılım Bankacılığı ve Türkiye’deki Finansal Yapı, Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale USMANI, M.T 2004, Mudarabah, Darululoomkhi University, Pakistan YILMAZ, Osman Nihat 2010, Faizsiz Bankacılık Ġlkeleri, TKBB Yayınları, Ġstanbul WILSON, Rodney 2010, Islamic Capital Market: The role of sukuk, IFSB Public Lecture, Malezya 76 www.aaoifi.com www.bddk.org.tr www.bmd.com.tr www.bnm.gov.my www.dpt.gov.tr www.fsa.gov.uk www.hazine.gov.tr www.halalinvesting.org www.ifsb.org www.iifm.net www.isdb.org www.islamic-world.net www.katilimendeksi.org www.mckinsey.com www.oic-oci.org www.spk.gov.tr www.sc.com.my www.tkbb.org.tr 77