sermaye pġyasası kurulu ortaklıklar fġnansmanı daġresġ ġslamġ

advertisement
SERMAYE PĠYASASI KURULU
ORTAKLIKLAR FĠNANSMANI DAĠRESĠ
ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASI ARAÇLARI
- DÜNYADAKĠ BÜYÜKLÜĞÜ
- TÜRKĠYE’DE UYGULANABĠLĠRLĠĞĠ VE
GELĠġTĠRĠLMESĠNE YÖNELĠK ÖNERĠLER
YETERLĠK ETÜDÜ
Önder DOĞAN
Uzman Yardımcısı
Ankara, 2011
YÖNETĠCĠ ÖZETĠ
Modern anlamdaki ilk uygulamaları 1970’lerde ortaya çıkan Ġslami finans, en
yaygın Ģekliyle Ġslamiyet’in getirdiği ilke ve kuralların finansal iĢlemlere
uygulanması olarak tanımlanmaktadır. Temel olarak bankacılık, sigortacılık ve
sermaye piyasasından oluĢan Ġslami finans sektörü önemli seviyelerdeki büyüme
oranı ile son yıllarda önemli bir geliĢme kaydetmiĢ ve alternatif bir model olarak
dikkat çekmeyi baĢarmıĢtır. Bu model, tüm bileĢenleri ile tamamlanmıĢ ve
olgunlaĢmıĢ sayılamasa da, özellikle günümüzde birçok ülke tarafından yürütülen
çalıĢmalar önümüzdeki yıllarda Ġslami finans sektöründeki büyümenin devam
edeceği ve sektörün daha rekabetçi hale geleceği hakkında fikir vermektedir.
Ġslami sermaye piyasası (ĠSP); ekonomik faaliyetlerin niteliğinin ve yatırım
araçlarının yapısının Ġslam’ın temel prensipleri ile çatıĢmadığı piyasa olarak
tanımlanabilir. Ticari faaliyetlerin, finansman yöntemlerinin ve yatırım araçlarının
Ġslami prensiplerle çatıĢmadığı (Shariah compliant) bir sermaye piyasası ihtiyacı
Ġslami finansal hizmetlerin geliĢmesinin ve büyümesinin doğal bir sonucu olarak
ortaya çıkmıĢtır.
Ġslami finansal hizmetler pazarının 2010 yılı sonu itibarı ile 1 trilyon doları
geçtiği tahmin edilmektedir. Ġslami finans varlıklarının coğrafi dağılımlarına
bakıldığında varlıkların Ortadoğu ve Malezya’da yoğunlaĢtığı görülmektedir. Ancak
batıda Ġngiltere de gelecek açısından önemli bir aktör olarak dikkat çekmektedir.
Ġngiltere hükümet politikası olarak Ġslami finansın geliĢimini desteklemekte ve
düzenlemelerini bu yönde yenilemektedir. Malezya’da Merkez Bankası’nın konu ile
ilgili ilk baĢtan beri önemli çalıĢmaları olmuĢtur. Ülkede, 2006 yılında ―Malezya
Uluslararası Ġslami Finans Merkezi‖ projesi baĢlatılmıĢ ve bu alanda özellikle
vergisel teĢvikler sağlanmıĢ ve insan kaynağı yetiĢtirilmesine önem verilmiĢtir.
Ġslami finans ile ilgili çalıĢmaların 1980’lerde Malezya ile aynı tarihlerde
baĢladığı ülkemizde Ġslami finansal hizmetler-ürünler henüz daha emekleme
aĢamasındadır. Ġslami finans kapsamında sermaye piyasasının geliĢtirilmesi
açısından faydalı olacağı düĢünülen öneriler aĢağıda sıralanmaktadır.
* Ġslami sermaye piyasasının etkin Ģekilde çalıĢmasının yolu sistemin
altyapısının doğru kurulması ile yakından ilgilidir. Bu sistemin en temel yapı taĢı
olan geliĢtirilen bir ürünün gerçekten ―Ġslami‖ olup olmadığı hususunda söz
söylemeye yetkili kurum veya kurulların (Shariah Advisory Board) ülkemizde tesis
edilmesinin atılması gereken en önemli adım olduğu düĢünülmektedir. Böyle bir
kurulun özel sektörün danıĢma kurullarının ve ilgili kamu kurumlarının
temsilcilerinden oluĢturulmasının pratikte en etkin yöntem olacağı düĢünülmektedir.
1
* SPK tarafından ―icara sukuk‖ formunda yayınlanan Kira Sertifikası
Tebliği’nin kapsamının diğer sukuk türlerini de içerecek Ģekilde geniĢletilmesinin
uygun olacağı düĢünülmektedir.
* Ġslami sermaye piyasasının, sermaye piyasası faaliyetleri altında ayrı bir
Ģekilde konumlandırılarak çalıĢmaların sadece sukuk ile sınırlı kalmaması her türlü
Ġslami sermaye piyasası aracının ihracının ve ikincil piyasalarda alınıp satılmasının
mümkün hale getirilmesinin önündeki varsa yasal engeller kaldırılmalı ve bu araçlar
finansal okur-yazarlık faaliyetleri kapsamında tüm yatırımcılara özellikle faiz
hassasiyeti olan yatırımcılara ülkemizdeki söz sahibi fıkıh âlimlerinin de desteği
alınarak anlatılmalıdır.
* Ġstanbul Uluslararası Finans Merkezi projesi kapsamında sadece Ġslami
araçların iĢlem gördüğü ve sadece Ġslami prensiplere uygun faaliyet göstereceğini
beyan eden Ģirketlerin kote olduğu borsa kurulması ülkemizin bu alandaki prestijini
ve tanınırlığını artıracaktır.
* Kamu finansmanında da etkin bir Ģekilde kullanılabilecek ve finansal
aracıların likidite yönetimlerine yardımcı olabilecek kira sertifikasıyla (kamu menkul
kıymeti olarak) ilgili olarak geçtiğimiz yıllarda Hazine MüsteĢarlığı tarafından
hazırlanan taslaklarla gündeme gelen ancak sonlandırılamayan düzenlemelerin
yürürlüğe koyulmasının hızlandırılması uygun olacaktır.
* Ülkemizde 1990’lı yıllarda ihraç edilen Gelir Ortaklığı Senetlerine yeniden
iĢlerlik kazandırılması ve ikincil piyasada iĢlem görmesinin temini için bu araçlara
iliĢkin olarak referans fiyat açıklama uygulaması gerçekleĢtirilmelidir.
* Ġslami sermaye piyasası araçlarının yaygınlaĢmasının vergisel açıdan
desteklenmesi gerekmektedir.
* Söz konusu araçlar ulusal ve uluslararası yatırımcılara uygun pazarlama
stratejileri ve etkin tanıtım kanalları ile tanıtılmalı ve özellikle de dıĢ pazara hitap
eden ürünler için iletiĢim stratejisi oluĢturulmalıdır.
* Bu alanda yeterli insan kaynağının yetiĢtirilmesi amacıyla üniversiteler,
ilgili kamu kurumları ve meslek örgütleri bünyesinde eğitimler verilmesine yönelik
çalıĢmalar yapılmalıdır.
2
ĠÇĠNDEKĠLER
YÖNETĠCĠ ÖZETĠ .......................................................................................................... 1
KISALTMALAR CETVELĠ............................................................................................ 6
TABLOLAR, ġEKĠLLER VE GRAFĠKLER CETVELĠ ................................................ 7
GĠRĠġ ............................................................................................................................... 8
I. ĠSLAMĠ FĠNANS SĠSTEMĠ ......................................................................................... 9
I.1) Ġslami Ekonomi Modelinin Esasları .......................................................................... 9
1) Faiz Yasağı ..................................................................................................... 10
2) Riskin PaylaĢımı ............................................................................................. 13
3) SözleĢmenin Önemi ........................................................................................ 14
4) Belirsizlik (Gharar) Yasağı............................................................................. 14
5) Spekülasyon (Ġhtikâr) Yasağı ......................................................................... 15
6) Mala Hâkim Olunması Gereği........................................................................ 15
7) Fiyatların Belirlenmesi ................................................................................... 15
8) Haram KılınmıĢ Faaliyetler ............................................................................ 15
I.2. ĠSLAMĠ FĠNANSMAN YÖNTEMLERĠ..................................................... 16
1) KarĢılıksız Finansman Yöntemleri ................................................................. 16
2) KarĢılık Alınan Faizsiz Finansman Yöntemleri ............................................. 17
A) Mudaraba (Emek-Sermaye Ortaklığı) ........................................................... 17
B) MuĢaraka (Kar-Zarar Ortaklığı)..................................................................... 19
C) Murabaha (Maliyet Artı Kar Marjlı SatıĢ) ..................................................... 19
D) Ġcara (Kiralama, Leasing) .............................................................................. 21
E) Karz-ı Hasen (Ödünç) .................................................................................... 22
F) Selem ( Ġleriye Dönük Satın Alma - Future Sale) .......................................... 23
G) Ġstisna (SipariĢle Mal Yaptırma).................................................................... 24
H) Wakala ........................................................................................................... 26
I) Tavarruk (Uluslararası Murabaha) .................................................................. 26
II. ĠSLAMĠ FĠNANS ENDÜSTRĠSĠ .................................................................. 27
II.1. Ġslami Bankacılık ........................................................................................ 28
II.2. Ġslami Sigortacılık (Takaful) ....................................................................... 30
II.3. Ġslami Sermaye Piyasası .............................................................................. 31
III. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASI ARAÇLARI ............................................ 32
3
III.1. Ġslami Hisse Senetleri Piyasası .................................................................. 33
III.2. Ġslami Borçlanma Araçları ( Sukuk) Piyasası ............................................ 35
III.2.1. Ġslami Finansman Tekniklerine Göre Yapılandırılan Sukuk ÇeĢitleri.... 37
A) Ġkincil Piyasada ĠĢlem Görebilen Sukuk ÇeĢitleri ......................................... 37
A.1) Ġcara Sukuk (Leasing Endeksli Sukuk) ...................................................... 38
A.2) Mudaraba Sukuk (Risk Sermayesi Endeksli Sukuk) .................................. 40
A.3) MuĢaraka Sukuk (Kar-Zarar Ortaklığı Endeksli Sukuk) ............................ 41
B) Ġkincil Piyasası Olmayan Sukuk ÇeĢitleri ..................................................... 43
B.1) Murabaha Sukuk (Genel Amaçlı Finansman Desteğine Endeksli Sukuk) . 43
B.2) Selem Sukuk (Ġleri Vadede Teslim SözleĢmesine Endeksli Sukuk)........... 44
B.3) Ġstisna Sukuk (Özel Amaçlı Altyapı Yatırımına Endeksli Sukuk) ............. 46
C) Son Dönemde GeliĢtirilen Sukuk ÇeĢitleri .................................................... 46
C.1) Wakala Sukuk ............................................................................................. 46
C.2) Hibrid Sukuk ............................................................................................... 47
C.3) Hisse Senediyle DeğiĢtirilebilir Sukuk ....................................................... 48
C.4) Hisse Senedine DönüĢtürülebilir Sukuk ..................................................... 48
C.5) Diğer Sukuk Türleri .................................................................................... 48
III.3. Ġslami Türev Ürünler Piyasası ................................................................... 48
III.4. Ġslami Yatırım Fonları (Unit Trust) Piyasası ............................................. 49
III.4. Ġslami Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (ĠGYO)..................................... 50
III.5. Ġslami Emtia Fonları ve Emtia Borsası ...................................................... 50
III.6. Ġslami Borsa Yatırım Fonları (BYF-ETF) ................................................. 51
IV. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASININ GLOBAL BÜYÜKLÜĞÜ ............... 52
V. ULUSLARARASI ĠSLAMĠ FĠNANS KURULUġLARI .............................. 56
V.1. Ġslami Finans Kurumlarının Muhasebe ve Denetim Örgütü (AAOIFI) ...... 56
V.2. Uluslararası Ġslami Finans Piyasası (IIFM) ................................................ 57
V.3. Ġslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB)................................................... 57
V.4. Uluslararası Ġslami Derecelendirme Kurumu (IIRA) ................................. 58
VI. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASININ TÜRKĠYE’DEKĠ GELĠġĠMĠ .......... 59
VI.1 Ġslami Sermaye Piyasası Araçlarının Türkiye Uygulamaları ..................... 59
VI.1.1. Gelir Ortaklığı Senedi (GOS) ................................................................. 60
4
VI.1.2. Katılma Ġntifa Senedi (KĠS) .................................................................... 61
VI.1.3. Kar ve Zarar Ortaklığı Belgesi (KZOB) ................................................. 61
VI.1.4. Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) .......................................... 62
VI.1.5. Kira Sertifikası Tebliği ........................................................................... 63
VI.1.6. Yatırım Fonları ....................................................................................... 65
VI.1.7. Katılım Endeksi ...................................................................................... 67
VI.1.8. Gelire Endeksli Senetler (GES) .............................................................. 67
VI.1.9. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) .......................................................... 68
VII. SONUÇ ....................................................................................................... 69
REFERANS LĠSTESĠ VE KAYNAKÇA ...................................................................... 74
5
KISALTMALAR CETVELĠ
AAOIFI
:
Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions
AB
:
Avrupa Birliği
BAE
:
BirleĢik Arap Emirlikleri
BNM
:
Bank Negara Malaysia
DIFC
:
Dubai International Financial Centre
DJIMTR
:
Dow Jones Islamic Market Turkey
DMI
:
Dar Al-Maar Al-Ġslami
GCC
:
Gulf Cooperation Council
GES
:
Gelire Endeksli Senetler
GOS
:
Gelir Ortaklığı Senedi
IFIS
:
Islamic Finance Information Service
ĠFM
:
Ġstanbul Uluslararası Finans Merkezi
IFSB
:
Islamic Financial Services Board
IFSL
:
International Financial Services London
IIFM
:
International Islamic Financial Market
IIRA
:
International Islamic Rating Agency
IMF
:
International Monetary Fund
ĠMKB
:
Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası
INCEIF
:
International Centre for Education in Islamic Finance
IOSCO
:
International Organization of Securities Commissions
ISRA
:
International Shari'ah Research Academy for Islamic Finance
KĠS
:
Katılma Ġntifa Senedi
KZOB
:
Kar ve Zarar Ortaklığı Belgesi
LIBOR
:
London Interbank Offered Rate
LME
:
London Metal Exchange
MIFC
:
Malaysia International Islamic Finance Centre
MII
:
Mudaraba Interbank Investments
OIC
:
Organization of the Islamic Conference
RAO
:
Regulated Activities Order
SAC
:
Shariah Advisory Council
SPK
:
Sermaye Piyasası Kurulu
SPV
:
Special Purpose Vehicle – Özel Amaçlı ġirket
SSB
:
Shariah Supervisory Board
TCMB
:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TTK
:
Türk Ticaret Kanunu
VDMK
:
Varlığa Dayalı Menkul Kıymet
VKġ
:
Varlık Kiralama ġirketi
WB
:
World Bank
6
TABLOLAR, ġEKĠLLER VE GRAFĠKLER CETVELĠ
Tablo 1: Ġslam’da Ekonominin Sosyal Hayattaki Konumu
Tablo 2: Mudaraba ve MuĢarakanın Farkları
Tablo 3: Selem ve Ġstisna Yönteminin Farkları
Tablo 4: Faizsiz Finansman Yöntemlerinin KarĢılaĢtırması
Tablo 5: Ġslami Finansal Hizmetlerin GeliĢim Evreleri
Tablo 6: Global Faizsiz Finans Endüstrisinin Hacmi
Tablo 7: Sertifikasyon Süreçleri
Tablo 8: Bazı Ġslami Endekslerin Hesaplanmasında Kullanılan Finansal Oranlar
Tablo 9: Bazı Ġslami Endekslerin Hesaplanmasında Kullanılan Finansal Oranlar
Tablo 10: Bazı Önemli Sukuk Ġhraçları (2001-2010)
Tablo 11: Sukukların Ġhraççı Türüne Göre Dağılımı
Tablo 12: Uluslararası Piyasada GerçekleĢtirilen Sukuk Ġhraçlarının Ülkelere Göre
Dağılımı
Tablo 13: Yurtiçi Piyasalarda GerçekleĢtirilen Sukuk Ġhraçlarının Ülkelere Göre
Dağılımı
Tablo 14: IFSB Standartları
ġekil l: Mudaraba Sukuk Ġhraç Süreci
ġekil 2: MuĢaraka Sukuk Ġhraç Süreci
ġekil 3: Murabaha Sukuk Ġhraç Süreci
ġekil 4: Wakala Sukuk Ġhraç Süreci
Grafik 1: Faizsiz Bankacılığın Toplam Bankacılık Sektöründeki Payı
Grafik 2: Global Ġslami Varlıkların Dağılımı
Grafik 3: Küresel Varlıklar (2010)
7
GĠRĠġ
Ġslami finans endüstrisinin geliĢimi geleneksel finans endüstrisinin geliĢimi
ile paralellik göstermektedir. Geleneksel finansal enstrümanların çeĢitlerinde yıllar
itibariyle yaĢanan artıĢ müslüman toplumların yaĢadığı coğrafyalarda finansal
değiĢimin itici gücü olmuĢtur. Modern anlamda yaklaĢık 50 yıllık geçmiĢe sahip olan
bu endüstri son 15 yılda önemli bir geliĢim ve büyüme baĢarısı göstermiĢtir. Ġslami
finans endüstrisi müslüman toplumların ihtiyacına cevap vermek için doğmuĢ olsada
her geçen yıl yakaladığı büyüme baĢarısı ile yabancı yatırımcıların da ilgisini
çekmeyi baĢarmıĢtır. Bugün dünyanın çeĢitli devletleri kendilerini bu endüstrinin
merkezi olarak görmeye baĢlamıĢ ve sektörden pay alabilmek için çeĢitli teĢvikler ve
altyapı çalıĢmaları ile rekabet içine girmiĢlerdir.
Ġslami finans endüstrisinin üç temel taĢı bankacılık, sigortacılık ve Ġslami
sermaye piyasalarıdır. Global büyüklüğü 1 trilyon USD’yi bulan endüstride Ġslami
bankacılık yaklaĢık % 83’lük payla pastanın en büyük dilimini oluĢturmaktadır.
Ġslami sermaye piyasaları ise her geçen yıl büyüyen yapısı ve çeĢitlenen
enstrümanları ile Ġslami finans endüstrisinin önemli bir dinamiği konumundadır. Bu
çalıĢmada daha çok Ġslami sermaye piyasaları ve Ġslami sermaye piyasası araçları
üzerinde durulmuĢtur.
ÇalıĢmada öncelikle, Ġslami finans sisteminin temel esasları, finansman
teknikleri ve tarihsel geliĢim süreçleri ayrıntılı olarak incelenmiĢtir. Ġslami sermaye
piyasaları bölümünde, Ġslami sermaye piyasasının dünyadaki büyüklüğü anlatılmıĢ
ve Ġslami finansman tekniklerine dayanılarak geliĢtirilen enstrümanlar tanıtılmıĢtır.
Türkiye ile ilgili bölümde ise Ġslami sermaye piyasası açısından bugüne kadar olan
geliĢmeler özetlenmiĢtir. ÇalıĢmanın sonuç kısmında ise konu ile ilgili önerilere yer
verilmiĢtir.
8
I. ĠSLAMĠ FĠNANS SĠSTEMĠ
I.1) Ġslami Ekonomi Modelinin Esasları
Ġslami ekonomi modelinin esasları, Müslüman toplumların yaĢam değerleri
ile somutlaĢmıĢ kurallardan ve onların iktisadi alanda benimsedikleri ve
uyguladıkları prensip ve yöntemlerden oluĢur. Bu prensip ve yöntemlerin dört temel
kaynağı Kur’an, sünnet, icma1 ve içtihattır2. Ġslami hayat (Hukuki-Ticari-Sosyal) bu
dört temel kaynaktan gelen kural ve ilkeler üzerine temellendirilmiĢ ve
geliĢtirilmiĢtir. Ġslami yatırım enstrümanlarının ve Ġslami finansal hizmetlerin
gerçekten ―Ġslami‖ olabilmesi bunların Ġslami kurallar bütününe (Shariah) uygun
(Shariah-compliant) olabilmeleri ile mümkün olmaktadır. Ġslam’ın ticari (ekonomifinans) hayatla ilgili getirdiği ilkeler, Ġslam fıkhının muamelat3 ahkâmını oluĢturur.4
Muamelatın sosyal sistem içindeki konumu Ģekildeki gibidir:5
Tablo 1: Ġslam’da Ekonominin Sosyal Hayattaki Konumu
İslam
İman Esasları
Uygulama ve Faaliyetler
Ahlak/ Etik
Muamelat (İnsan-İnsan İlişkileri)
İbadet
Politik Aktiviteler
Sosyal Aktiviteler
Ekonomik Aktiviteler
Sosyal hayata iliĢkin Ġslami bütün konularda olduğu gibi genelde ―Ġslami
ekonomi‖ özelde ise ―Ġslami finans‖ sisteminin kuralları Kur’an ve Sünnet’in yorum
gerektirmeyen açık ve net hükümlerine dayanmakta olup yeterince açıklanmayan
1
Ġcma: Ġslam hukukuna göre, herhangi bir çağ veya dönemde yaĢamıĢ Ġslam bilgini ve müçtehidlerin
Kitap
(Kur'an), Sünnet ve
bazı
mezheplere
göre kıyasındelillerinden
birine
dayanarak, Ģeriatın (Ġslami hükümlerin) bir meselesi konusunda aynı hükmü vermeleri, aynı hükümde
birleĢmeleridir. (www.tr.wikipedia.org)
2
Ġçtihat: Arapça kökenli sözcük bir Ġslam hukukçusunun fıkıh usûlü prensiplerini kullanarak hükme
varmak için çaba harcamasına ve sonunda vardığı hükme verilen isimdir. (www.tr.wikipedia.org)
3
Muamelat: Ġslam'da fiili ibadet hükümleri dıĢında kalan ve insanların birbiriyle veya ferdin toplumla
yahut da toplumların birbiriyle olan hukuki, idari, mâli, iktisadî ve beĢeri münasebetlerini düzenleyen
hükümleri ifade eden bir fıkıh terimi.
4
Ġslam ve Toplum – Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları
5
Islamic Banking&Finance in the Kingdom of Bahrain, Bahrain Monetary Agency.
9
veya dönemin ihtiyaçlarına göre ortaya çıkan meselelerde Ġslam fıkıh âlimlerinin
(fakih) yorumlarına baĢvurulmaktadır. Bu durumun doğal sonucu olarak farklı sosyal
birikimleri olan, farklı Ģartlarda yetiĢen fakihlerin aynı konularda farklı yorumlar
getirdiği görülmektedir. Hayatın hangi alanında olursa olsun Kur’an ve Sünnet’in
getirdiği temel prensipler arasında ihtilaf yaĢanmadığı sürece fakihlerin sosyal
konulardaki yorum farkları Ġslami yaĢayıĢ açısından sorun oluĢturmamaktadır. Ġmani
değil de muamelata dair konularda ortaya çıkan ihtilaflar sakıncalı kabul
edilmemektedir. Zira Ġslam Peygamberi Hz Muhammed’in (SAV) ―Ümmetimin
ihtilafı rahmettir‖ hadisi Ġslam âlimlerinin ekserisi tarafından böyle yorumlanmıĢtır.
Ġslami finans uygulamalarının dünyadaki örneklerine bakıldığında Malezya’nın
Ġslami kurallar konusunda daha liberal, Ortadoğu ülkelerinin ise daha muhafazakâr
davrandığı gibi yorumlar yapılmakta ve temel esaslara aykırılık teĢkil etmediği
sürece bu durum meselenin özü açısından problem teĢkil etmemektedir.
Ġslami finansal sistemde temel olarak uyulması gereken emir ve yasaklar:
1) Faiz Yasağı
Türkçedeki yaygın karĢılığı ―faiz‖ olan Arapça ―riba‖ kelimesi sözlükte
―fazlalık‖ nema, artma, çoğalma; yükseğe çıkma; (beden) serpilip geliĢme, gibi
anlamlara gelir. Arapça’da tepelere, düz araziye nispetle daha yüksek oluĢları
sebebiyle râbiye, canlıları besleyip büyütmeye de terbiye denir. Bu sözlük anlamıyla
riba hem bir Ģeyin kendi içinde bulunan hem de iki Ģey arasında mukayeseden doğan
fazlalığı ifade eder.6 Kur’an’da riba kelimesi iki anlamda da kullanılmıĢtır. Fıkıh
literatüründe riba, borç verilen bir para veya mal, belli bir süre sonra belirli bir
fazlalıkla yahut borç iliĢkisinden doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade
tanıyıp bu süreye karĢılık onu fazlalıkla geri almanın veya bu Ģekilde alınan
fazlalığın adıdır. Türkçe’de kullanılan ―faiz‖ kelimesi de Arapça kökenli olup,
genelde riba ile eĢ anlamlı kabul edilir.7
Faiz yasağı Ġslam’la baĢlamıĢ olmayıp uzun bir geçmiĢi vardır. Yahudilik ve
Hıristiyanlıkta da faiz yasağı olmakla birlikte, Yahudiler Tevrat’ı tahrif ederek faizi
kendi aralarında yasak sayıp kendilerinden olmayanlara karĢı serbest saymıĢlardır.
Kur’an’da Yahudilerin bu tutumuna değinmekte, yasaklandığı halde faiz alıp
vermelerinin yol açtığı ve açacağı sonuçlardan söz etmektedir. (Nisa/160–161)
Tarih boyunca gelip geçmiĢ birçok düĢünür, filozof ve devlet adamı açık bir
haksızlığa yol açtığı, sermayeyi belli bir sınıfın elinde topladığı, geniĢ halk
kitlelerinin sömürülmesine sebep olduğu için faize karĢı çıkmıĢtır. Nitekim Eflatun
faizi doğru bulmamakta, Aristo, ―paranın para doğuramayacağını‖ belirterek faiz
yoluyla sağlanan kazancı, tabii olmayan kazanç diye nitelendirmektedir. Ġslam’ın
ortaya çıktığı VII. yüzyıl Arap toplumunda da faiz bütün çeĢitleriyle biliniyor ve
6
7
Ġslam ve Toplum, Diyanet Vakfı Yayınları
A.g.e, Diyanet Vakfı Yayınları
10
uygulanıyordu. Bu yüzden sermaye belli kesimin elinde yoğunlaĢmıĢ, gittikçe
katlanan faiz borcunu ödeyemeyen kimseler veya bunların çocukları köle olarak
satılmaya baĢlanmıĢtı, sonuç itibariyle az bir kesim büyük çıkar sağlamasına karĢı
geniĢ halk kesimi periĢan olmuĢtu. Kur’an-ı Kerim bu yaygın âdeti aĢamalı bir akıĢ
içinde, gerekli önlemleri alarak ve bu uygulamanın yerini tutacak kurumları da
göstererek yasaklamıĢtır. Hz. Peygamber de devrinde bilinen ve yapılan faizli ticari
iĢlemlerin faizden arındırılmasına kılavuzluk etmiĢ, bu konudaki emir ve
yasaklarıyla, belli ölçü ve ilkeleri çıkarmaya elveriĢli bir uygulama baĢlatmıĢtır.
Kur’an’da Faiz Yasağı: Kur’an’da (riba) yasağına değiĢik üslup ve anlatım
tarzlarıyla birden çok yerde temas edilir. Fakat hiçbirinde ribanın tanımı yapılmaz.
Ayırıcı özellikleri ve kapsamı belirtilmez. Ancak Kur’an’da geçen ribanın anlamı, o
dönem Araplarının bu kelimeye yüklediği manadan farklı değildir. Kur’an’da riba
meselesi dört yerde ele alınmıĢ ve riba yasağı aĢamalı yöntem izlenerek dört aĢamada
ortaya konmuĢtur.
Bu konuda ilk ayet Mekke döneminde, yani müslüman toplumun inanç ve
ahlak temellerinin kuruluĢunun sağlamlaĢtırıldığı dönemde nazil olmuĢtur. Mekkî
Rum suresi 39.ayette: ―Ġnsanların mallarında artıĢ olsun diye verdiğimiz faiz Allah
katında artmaz. Fakat Allah’ın rızasını isteyerek verdiğimiz zekâta gelince, iĢte onu
verenler (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır.‖ buyrulmaktadır. Bu ayet
faizi açıkça yasaklamamakla birlikte Allah katında çirkin görüldüğüne ve
bereketsizliğine değinerek onu dolaylı olarak reddetmekle, müminlere bu yönde
uyarıda bulunmaktadır. Medine döneminde nazil olan Nisa Suresi’nin 160–
161.ayetleri ile Allah, Yahudilere faizin haram kılındığını, fakat onların bunu helal
sayıp alıp vermeye devam ettiğini, bu yüzden de birçok ceza ve azaba uğradıklarını
ve uğrayacaklarını haber vererek yine dolaylı olarak faiz yasağına temas etmiĢ ve bu
konuda Müslümanları yönlendirmiĢtir.
Üçüncü aĢamada ise, ―Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin. Allah’tan
korkun ki, kurtuluĢa eresiniz.‖ (Al-i Ġmran/130) buyrularak faiz açıkça
yasaklanmıĢtır. Tabii ki Kur’an’ın bu üslubu, ilk planda Mekke’de yaygın olan
bileĢik faizli borç iĢlemlerini kapsıyor gözüküyorsa da ayetteki ―kat kat‖ ifadesi, tek
dereceli faizin helal olduğu anlamında olmayıp, o günkü olguyu açıklamak için
gelmiĢtir.
Dördüncü aĢamaya gelince, artık faiz bir önceki kaydı da taĢımaksızın
Ģiddetli bir üslupla yasaklanmıĢ, faizi bırakanlara bazı imkânlar gösterilerek faizde
ısrar edenlere acı sonuçlar bildirilmiĢtir. Bu konuya ayrılmıĢ bulunan Bakara
Suresi’nin 275–279. ayetlerinde Ģöyle buyrulur: ―…Oysaki Allah, ticareti helal, faizi
haram kılmıĢtır ...‖
Sünnette Faiz Yasağı: Hz. Peygamberin sünneti, Kur’an’ın koyduğu ―faiz
yasağı‖ ilkesini açıklamıĢ, uygulamasını göstermiĢ, ayrıca Kur’an’da iĢaret
11
edilmeyen bazı iĢlemleri de faiz olarak nitelendirip yasaklanmıĢtır. Mesela Hz.
Peygamber Veda Haccı’nda Ģöyle buyurmuĢtur: ―Dikkat edin. Cahiliye döneminin
faizlerinin hepsi de kaldırılmıĢtır. Anaparalarınız sizindir. Bu surette ne haksızlığa
uğratılmıĢ, ne de haksızlık yapmıĢ olursunuz.‖8 Bir baĢka hadiste de, ―Faiz ancak
veresiyededir‖9 buyururken cahiliye döneminde yaygın olan ―vade karĢılığı alacağı
artırma‖ âdetine iĢaret etmiĢtir.
Buna ilave olarak Hz. Peygamber, kendi döneminde uygulanan bazı alımsatım türlerini de, ya faize yol açacağı, ya da faiz olduğu için yasaklamıĢtır. Mesela
―eĢya-yı sitte‖ veya ―emval-i ribeviyye‖ hadisi diye meĢhur bir hadiste Ģöyle
buyrulmuĢtur: ―Altına mukabil altını, gümüĢe mukabil gümüĢü, buğdayla buğdayı,
arpa ile arpayı, hurma ile hurmayı, tuza mukabil tuzu satmayınız. Ancak eĢit
miktardan ve peĢin olursa o müstesna. Her kim artırır veya fazla alırsa faiz alıp
vermiĢ olur. Bunda alan ile veren arasında fark yoktur.‖10 Bu konuda birçok hadis
rivayet edilmiĢ olup bunlarda Hazreti Peygamber özetle, altın ve gümüĢün, hurma,
buğday, arpa ve tuzun aynı cins karĢılıkla vadeli veya fazla karĢılıklı değiĢimini
yasaklamıĢ cinslerin değiĢmesi halinde, peĢin olması kaydıyla mübadeleye izin
vermiĢtir. Ancak altın ve gümüĢ karĢılığında sayılan malların alım satımında bu
Ģartlar geçerli değildir. Aynı Ģekilde kuru hurma ile yaĢ hurmanın, iyi cins hurma ile
kötü cins hurmanın fazlalıkla değiĢimi, gümüĢün vadeli olarak altın karĢılığı satımı
yasaklanmıĢ, altının altınla, gümüĢün gümüĢle değiĢimine ancak peĢin ve tartılarının
eĢit olması halinde izin verilmiĢtir.
Hatta Hz. Peygamber, üzerinde altın bulunan bir gerdanlığın bile altını
ayrıldıktan sonra satılmasını istemiĢ, iki ölçek kötü cins hurmayı verip, bir ölçek iyi
cins hurma alan sahabeye böyle bir iĢlemin faiz olduğunu belirterek, ―Sakın böyle
yapma! Ġyi cins hurma almak istediğin zaman önce kalitesi düĢük hurmayı parayla
sat, sonra eline geçen para ile iyi cins hurma satın al‖11 buyurmuĢtur.
Faiz Yasağının Amacı: Faiz yasağı, Ġslam iktisadının hem ana öğelerinden
birisi, hem de makul bir gereğidir. Ġslam, servetin atıl bırakılmamasını, üretim ve
yatırım dıĢında tutulmamasını isteyerek faiz ortamının doğuĢunun engelleyici bazı
tedbirleri almıĢtır. Ġslam’da temel üretim faktörü olarak ―emek‖ kabul edilip,
sermayenin risk ve zarara katlanmadan tek baĢına kazanç aracı olması önlenmiĢtir.
Çünkü bu, sermaye ve servetin giderek belli bir zümrenin elinde toplanmasına,
neticede insanların sınıflaĢmasına, büyük bir kesimin mağduriyetine sebep olacaktır.
Ġslam’ın yerleĢtirmeye çalıĢtığı ahlâkî anlayıĢ, yardımlaĢma ve sosyal dayanıĢma
ilkesi, zekât ve infak emri, emek ve sermayenin birlikte üretime ve yatırıma
yönelmesi, kâr ve zararı birlikte göğüslemesi prensibi vb. düzenlemeler, bir bütünün
8
Ebû Davud, Bûyu/5
Buhari, Bûyu/79. Müslim, Mûsakât, 101–103
10
Buhari, Bûyu/77–81. Müslim, Mûsakât, 79–85
11
Müslim, Mûsakât, 96
9
12
birbirini tamamlayan parçalarıdır. Ġslam, nimetleri ve külfetleri topluma dengeli
biçimde yaymayı ilke edinmiĢtir. Ağır diyet borcu altındaki suçlulara hazine veya
akrabalarının hatta mensubu bulunduğu meslek kesiminin yardımını sağlarken savaĢ
ganimetini, sermayenin belli ellerde dolaĢmasını önleme gerekçesiyle, geniĢ bir
kesime yaymıĢtır. Ġslam miras hukukunda mirasçı zümrenin geniĢliği de bu anlayıĢın
sonucudur. Kur’an faiz ile ticaret arasındaki iliĢkiye değinerek ticaretin helal, faizin
haram olduğunu bildirmesi de dikkat çekicidir. Çünkü ticaret üretken olup, toplumda
emeğe ve sermayeye dengeli bir pay verir. Paranın akıĢını hızlandırır, belli istihdam
imkânları ortaya çıkarır. Faiz ise üretken değil tek taraflı çıkar sağlayan bir sömürü
olarak görülmüĢtür. EĢit ve iki taraflı risk taĢıyan ticaret ile eĢitsiz ve tek taraflı risk
taĢıyan faiz arasında önemli bir mahiyet farkı vardır.
Faiz Hileleri12: Ġslam’ın faiz yasağını dolanmak için bazı yöntemler
geliĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır. Bunlardan en yaygın kullanılan iki yöntem ―Ġne SatıĢı‖ ve
Muamele’i ġer’iyye‖ yöntemleridir.
a) Ġne SatıĢı: En yaygın tanımlamaya göre ine, "bir malın belli bir fiyat
karĢılığında vadeli olarak satılıp, satılan fiyattan daha düĢük bir fiyatla geri satın
alınması"dır. Bu iĢlemde amaç gerçek bir alıĢveriĢ olmayıp finansman ihtiyacı olan
tarafa kredi kullandırmaktır. Aynı iĢlemin, araya üçüncü bir kiĢi sokularak yapılması
da ine satıĢı kapsamında değerlendirilmektedir. Böyle bir usulün genelde faiz
yasağını aĢmak ve vadeli kredi temin etmek isteyen kimseler tarafından
kullanılmakta olması, ine satıĢını normal bir alım satım olmaktan çıkarıp faizle
yakından iliĢkili hale getirmekte, bunun için de fıkıh kültüründe konu bu çerçevede
ele alınmaktadır. Ġne satıĢı Ġslam hukukunda, akidlerde Ģekil Ģartlarının mı tarafların
gerçek niyet ve maksatlarının mı esas alınacağı, akdi yapanların kasıt ve niyetinin
akde etki edip etmediği, yasak olan bir sonuca meĢru birtakım yollardan gidilerek
ulaĢmanın yani hile-i Ģer`iyenin caiz olup olmayacağı gibi açılardan ele alınıp
tartıĢılmıĢtır.
b) Muamele-i ġer’iyye: Osmanlı toplumunun özellikle sonraki dönemlerinde
görülmeye baĢlanan muâmele-i Ģer`iye de, faizle borç para sağlama yolunda
zorlanmıĢ hileli bir yoldur. Bu iĢlem de Ģöyle yapılır; Bir kimse baĢka bir kimseden
belli bir meblağı borç olarak alır, sonra onun yanında bulunan bir malı faiz olarak
ödenecek miktarda bir bedelle ve aynı vade ile satın alır, sonra bu malı geri hibe ve
iade eder.
2) Riskin PaylaĢımı
Ġslami anlayıĢta faizin yasak oluĢu nedeniyle tasarruf sahipleri kreditör olmak
yerine yatırımcı kimliği ile karĢımıza çıkmaktadır. Tasarruf sahipleri ve tasarruf
12
A.g.e, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları
13
sahiplerinin temin ettiği fonları kullanan yatırımcılar ticari faaliyetler neticesinde
oluĢacak kar veya zararı paylaĢmak için yatırım riskini ortaklaĢa üstlenirler. Faizin
yasak olmasının en önemli gerekçeleri sosyal adaletin tesisi, nimet ve külfette eĢitlik
ve mülkiyet haklarının korunmasıdır. Bunun bir gereği olarak yatırımcı ve giriĢimci
yatırımın riskini ve kazancını dengeli bir Ģekilde hakça paylaĢmalıdır. Servetin
birikme süreci ve ekonomik yapıda dengeli dağıtılması gerçek verimliliğin yansıması
olarak telakki edilir.13
3) SözleĢmenin Önemi
Ġslam sözleĢmede Ģeffaflığı önerir. Hak ve sorumlulukların açık bir Ģekilde,
Ģüpheye yer bırakmadan sözleĢmeye yazılması gerekir. Gerekli bilgilerin sözleĢmeye
kaydedilmesi son derece önemli bir durum olarak addedilir. Bu sayede tarafların
farklı bilgilerle hareket etmesi nedeniyle oluĢabilecek sübjektif risklerin
engellenmesi hedeflenir. SözleĢmelerde belirsizliklere yol açacak hükümlere de yer
verilmemesi gerekir. Yerine getirilmesi zorunlu yükümlülükleri belirleyen maddeler
kesin ifadelerle belirtilmelidir.14
4) Belirsizlik (Gharar) Yasağı
Ġslam hukukçuları ve hukuk ekolleri tarafından birçok farklı anlam yüklenen
gharar terimi öz olarak bir borç iliĢkisinde akid konusunun meydana gelip
gelmeyeceğinin belirsiz olması, akıbetinin kapalı olması, akdin haksız kazanca yol
açacak Ģekilde kapalılık taĢımasını ifade eder. Hadis kitaplarının çoğunda Hz
Peygamberin ghararlı alıĢveriĢi yasakladığı rivayeti yer almakla birlikte Kur’an ve
Sünnette sözleĢmenin açıklık, dürüstlük ve güven ilkeleri üzerinde ısrarla durulur;
karĢılıklı rızanın bulunmadığı akidler ―batıl yol‖ olarak nitelendirilir.15
Ġslam hukukunda taraflar arasında çekiĢmeye yol açması kuvvetle muhtemel
olan bilinmezlik durumlarına aĢırı ve belirgin bilinmezlik manasında ―fahiĢ cehalet‖
denilir ve bu tür bir bilinmezliğin akdi fasid kılacağı ittifakla benimsenir. Mesela
satım akdinde satılan malın, bedelin, ödeme Ģeklinin ve zamanının; kirada kiralanan
malın evsafının, kira bedelinin, sürenin ve kullanım Ģeklinin; iĢ akdinde iĢin tür ve
özelliğinin, çalıĢma Ģartlarının ücret miktarının ve ödeme usulünün akid esnasında
belirlenmesi ve taraflarca bilinmesi Ģarttır. Günlük hayatta insanlar arasında meydana
gelen ve giderek ciddi boyutlara ulaĢan çekiĢmenin önemli bir sebebi de baĢlangıçta
tarafların hak ve sorumluluklarının etraflıca konuĢulup belirlenmeyiĢidir. Hukuki ve
13
Katılım Bankacılığı, Hüseyin Tunç
A.g.e, Hüseyin Tunç
15
Ġslam ve Toplum – Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları
14
14
ticari iĢlemlerde baĢlangıçta açıklık ve bilinirliğin sağlanması tarafların rızalarının ve
akdin hür iradeyle oluĢmasının ön Ģartıdır.
5) Spekülasyon (Ġhtikâr) Yasağı
Ġslam’ın kesin olarak yasakladığı bir diğer davranıĢ da toplumsal değere ve
iktisadi hayatın canlanmasına hiçbir katkısı bulunmayan spekülasyondur. Satın alma
gücü olanların, ucuz zamanda çarĢı ve pazarı tarayıp ne varsa toplamaları, sonra da
fahiĢ fiyatla bunları satmaları bir ihtikâr hareketidir. Ġslam bu tip spekülatif
hareketleri yapay krizlerin sebebi olarak görmüĢ ve vurgunculuk manasında yapılan
spekülasyonu ticari ahlaksızlık olarak görmüĢtür.
6) Mala Hâkim Olunması Gereği
Ġslam’da bir malın alınıp satılabilmesi için o malın kiĢinin hâkimiyeti altında
olması gerekir.16 Yani insan sahibi olmadığı bir Ģeyi satamaz. Bu yönüyle açığa satıĢ
iĢlemi Ġslam’da yasaklanmıĢtır. Ancak ticari bir akit Ģekli olan para peĢin mal
veresiye olmak üzere yapılan ve belirli Ģartlar taĢıması gereken selem ve istisna (mal
sipariĢi) akitleri bundan müstesna kılınmıĢtır.
7) Fiyatların Belirlenmesi
Normal bir alıĢveriĢte veya düzgün iĢleyen bir piyasada fiyatlar arz ve talebin
seviyesine göre belirlenir. Ġslamiyet’te malların mümkün olan en ucuz Ģekilde
tüketicilere ulaĢması amaçlanmakta ve bunun için tedbirler alınmakla birlikte
piyasaya saygı duyulmakta ve fiyatlandırma yapılmamaktadır. Aldatma,
karaborsacılık veya manipülatif hareketler olmadıkça fiyatlar piyasa Ģartlarında
belirlenmelidir.
8) Haram KılınmıĢ Faaliyetler
Ġslami hükümlere göre yasaklanmıĢ olan alkol, domuz ürünleri, pornografi,
kumar gibi faaliyetlerden kazanç elde etmek ve bunların üretimini ticaretini veya
finansmanını yapmak yasaklanmıĢtır. Netice olarak bir ticari faaliyetin
gerçekleĢtirilmesi
veya
finansal
bir
enstrümanın
ekonomik
hayatta
canlandırılabilmesi için temel Ģart söz konusu faaliyetin Ġslami prensiplere aykırı
olmaması gereğidir.
16
Mecelle-i Ahkâm-i Adliye, mad. 369; Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-u Ġslâmiye ve Istılahat-ı
Fıkhiyye Kamusu, 6/28-31.
15
Ayrıntıları bu çalıĢmanın konusu olmamakla birlikte temel esasları yukarıda
belirtilen prensipler çerçevesinde sürdürülmekte olan Ġslami finansal hizmetlerde ve
yine bu prensipler çerçevesinde geliĢtirilen Ġslami finansal ürünlerde son yıllarda
önemli geliĢmeler meydana gelmiĢtir. Ġslami prensiplere uygun finansal hizmet ve
ürünlere yönelik son yıllarda artan talep söz konusu piyasanın yani Ġslami finans
sisteminin geliĢmesinde kilit rol oynamaktadır. Ġslami finans piyasası küresel finans
sisteminde küçük bir paya sahip olmakla birlikte son yıllarda hızlı büyümesi ve
alternatif model arayıĢındaki geliĢmiĢ ekonomilere alternatif yatırım enstrümanları
ve alternatif bir sistem sunması açısından dikkat çekmektedir.
I.2. ĠSLAMĠ FĠNANSMAN YÖNTEMLERĠ
Ġslam sermayenin üretim ve kardan sabit bir pay alarak bütün risk ve
sorumluluğu emeğe yükleyen faizli finansman yöntemlerine karĢı çıkmıĢtır. Bununla
birlikte servetin üretim ve yatırım dıĢında atıl bırakılmamasını istemiĢ faizin
ekonominin çarklarını döndüren en önemli dürtü-teĢvik aracı olmasını engelleyici
bazı tedbirler almıĢtır. Sermayenin herhangi bir riske veya yapılacak olan
yatırımların sonucu karĢılaĢılabilecek zarara maruz kalmadan tek baĢına kazanç aracı
olması önlenmiĢtir. Riske maruz kalmayan sermaye ve servetin giderek belirli bir
zümrenin elinde toplanacağı ve bunun neticesinde sınıflaĢmanın ortaya çıkarak geniĢ
halka kitlelerinin mağdur olacağı düĢünülmüĢtür. Sonuç olarak zaman içerisinde, bir
kısmı Ġslamiyet’in ortaya çıktığı ilk yıllardan itibaren de kullanılan sermayenin
payını değiĢken bir oran/miktar üzerine oturtarak emek ile sermaye arasında makul
bir denge kurmaya çalıĢan finansman yöntemleri geliĢtirilmiĢtir.
Ġnsanların finansman ihtiyaçlarının karĢılanması noktasında Ġslâmiyet’te
baĢlıca iki faizsiz yöntem kullanılmıĢtır. Bunlar karĢılıksız finansman yöntemleri ile
karĢılığı alınan finansman yöntemleri olarak ele alınabilir.17
1) KarĢılıksız Finansman Yöntemleri
Maddi sıkıntı içinde olana veya herhangi bir mala gereksinim duyan ihtiyaç
sahibine yapılacak olan desteğe mukabil hiçbir maddi karĢılık beklememektir. Bu
kapsamda baĢta zekât, sadaka, adak, kefaretler, vakıf gibi yöntemlerle yapılan
iĢlemler karĢılıksız finansman kapsamında değerlendirilebilir. Ġslam’da belli bir
zenginlik düzeyine ulaĢmıĢ Müslümanların her yıl ticaret mallarından, paralarından,
toprak mahsullerinden, bir kısım hayvanlarından, gelir getiren gayrimenkul ve
araçlarından muayyen bir kısmını özellikle ve öncelikle fakir fukaraya diğer bir
17
Ġslam Hukuku Çerçevesinde Finansman ve Bankacılık, Ġshak Emin Aktepe
16
deyiĢle mal ya da finansmana muhtaç olanlara ödemesi temel dini görevlerden
biridir.18 Zekât sosyal hayattaki diğer etkileriyle birlikte Ġslami ekonomi modelinin
en temel öğelerindendir. Zekât serveti biriktirerek atıl kalmasına sebep olmanın en
güçlü düĢmanıdır. Biriken servet-sermaye zekâtın tarh edildiği birinci kalem
matrahtır. Zekât sermayeyi ekonomiye kazandırıp yatırıma zorlar, çünkü yastık
altında atıl tutulup yatırıma kanalize edilmeyen sermaye, yıldan yıla zekât
ödemeleriyle tükenmeye yüz tutar.
2) KarĢılık Alınan Faizsiz Finansman Yöntemleri
Ticari hayatta Ġslami prensiplere uygun olarak geliĢtirilen ve günümüzde de
en sık kullanılan finansman yöntemlerinden bazıları aĢağıda açıklanacaktır. Bu
finansman yöntemlerinin karĢılığı, ticari yatırımlar ve kurulan ortaklıklar yoluyla
yapılan iĢlemler sonucu elde edilen kar yâda zarardır. Ġslam faizi ve ticari hayatta
içinde faizin ve diğer haram kılınmıĢ faaliyetlerin (alkol, kumar, pornografi, Ģans
oyunları v.s) yer aldığı her türlü ekonomik aktiviteyi kesin ve net bir dille
yasaklarken meĢru ticareti, ĢirketleĢmeyi, emek-sermayenin ve toprağın atıl
bırakılmamasını, beĢeri ve iktisadi tüm kaynakların en etkin Ģekilde ekonomiye
katılmasını ciddi anlamda teĢvik etmiĢtir. Yukarıda da değinildiği üzere bazıları
Ġslam’ın doğduğu yıllardan itibaren kullanılan bazıları yeni geliĢtirilen finansman
yöntemlerinin en temel ortak özelliği kar-zarar ortaklığına ve alım satım arasındaki
fark (mark-up trading) prensiplerine dayanmasıdır.
A) Mudaraba (Emek-Sermaye Ortaklığı)
Bir tarafın sermaye (rabb-al-mal) diğer tarafın da emeğini (mudarib), bilgi ve
tecrübesini ortaya koyduğu güvene dayalı bir ortaklıktır. Sermayedar ve mudarib bir
projeyi gerçekleĢtirmek için bir araya gelirler. Mudaraba finansmanda projenin
finansmanın tamamı tek taraf yani ―rabb-al-mal‖ tarafından karĢılanır. Mudaraba
finansman yöntemi sermayesi olan ancak ticari hayatta yeterli bilgi ve tecrübeye
sahip olmayan fon sahipleri ile çeĢitli iĢ-proje fikirleri olan fakat yeterli sermayesi
olmayan giriĢimcileri bir araya getiren ve her iki ekonomik birimin de atıl kalmasını
önleyen bir finansman metodudur.
Mudaraba iĢlemi sonunda elde edilen kar, fonu temin eden sermayedar ile
fonu kullanan mudarib tarafından önceden belirlenen orana göre paylaĢılır. Projeye
baĢlamadan önce hiçbir tarafa sabit bir kazanç tayin edilmez. Mudaribin bir ihmali
veya anlaĢma Ģartlarını ihlali söz konusu olmadığı sürece projenin zararı durumunda
zararın tamamı sermayedar tarafından karĢılanır.
18
Age, Ġshak Emin Aktepe
17
Mudaraba finansman yönteminin temel özellikleri Ģu Ģekilde sıralanabilir19;
Dengeli bir ortaklıktır: TeĢebbüs ve sermayeyi tarafların arzularına uygun
bir biçimde; kabiliyet, emek ve maddi imkânları ölçüsünde bir araya getiren
müĢterek bir giriĢimdir. Çoğu kez sermayedar kârlı görse bile çeĢitli nedenlerle bir
giriĢimin yürütülmesine fiilen katılmaktansa finansal açıdan katkıda bulunmayı
uygun bulabilir. Yine aynı Ģekilde giriĢimci de sermaye desteğine ihtiyaç duymakla
birlikte ortaklığa girip yetkinin paylaĢılmasını istemeyebilir. ĠĢte böylesi durumlarda
mudaraba tarafların bu tür müĢterek arzularına aynı anda cevap verebilecek özelliğe
sahiptir.
Adil bir kâr/zarar dağıtımı esastır: Kâr önceden tayin edilen oranlar
üzerinden taraflar arasında bölüĢtürülmekle beraber zarar tamamen sermayedara
aittir. Faizsiz ekonomik sistem burada iĢin emek yönünden esas sorumluluğunu
yüklenen giriĢimcilere öncelik vermekte ve giriĢimin zararla sonuçlanması halinde
emeğinin karĢılığını alamamasının yanında bir de zarardan nakdi pay almasını adalet
yönünden uygun bulmamaktadır. Kaldı ki çoğu kez emeğinden baĢka ortaya koyacak
bir değeri olmayan böylesi bir giriĢimciden, mali gücünün olmaması bakımından
böyle bir katılımı beklemek doğru olmaz.
Sermayedar ilgisi: Basit kredi iĢlemlerinde krediyi veren, kredi açıldıktan
sonra kredinin nasıl kullanıldığı ile pek ilgilenmez. Oysaki mudarabanın getirisi olan
kâr önceden bilinmeyen, giriĢimin baĢarısına bağlı olan değiĢken bir unsur
olduğundan, hatta zarar da söz konusu olabileceğinden; sermayedar kâr/zarar
ortaklığı esasına dayalı bir giriĢime para yatırırken firmanın etkinliği, faaliyetin
kârlılığı ve fonların kullanımıyla faizli kredilerde olduğundan çok daha fazla ilgilidir.
Kararlara katılmasa bile sermayedar artık o faaliyetlerle yakından ilgili gerçek bir
ortak konumundadır. Günümüzde bu finansman yönteminin yoğunlukla kullanıldığı
katılım bankalarında; bankalar sadece kredi verip geri çekilen kurumlar değil
ortaklığın veya katıldığı projenin her aĢamasında iĢin içinde olup projeyi idari, mali
ve teknik yönden sürekli takip etmekte ve gerektiğinde giriĢimciye bu konularda
destek sağlamaktadır.
Kolektif nitelikte bir iĢbirliği tarzı: Bir yandan iĢe yatırmıĢ olduğu sermaye
üzerinde mülkiyet ve her türlü tasarruf hakkı bulunan sermayedar, herhangi bir emek
ortaya koymadan aldığı kâr payına karĢılık zarar halinde sorumluluk yüklenirken;
diğer yandan giriĢimdeki aktif rolü ve gayretleri çerçevesinde mudaribe, kârdan
faydalanamama Ģeklinde sorumluluk düĢmektedir. Bu kendisine has iĢbirliği tarzı
mudaraba finansmanını diğer ortaklık türlerinden ayıran en önemli özelliklerden
birisidir.
19
Katılım Bankacılığında Ġki Yeni Finansal Teknik Önerisi: Mudaraba-Risk Sermayesi Yatırım
Ortaklıkları ve Mudaraba-Risk Sermayesi Yatırım Fonları, Halil Ġbrahim BULUT, Bünyamin ER
18
Menfaatlerin uyuĢması: Tarafların nihai kazancı giriĢim faaliyetlerinin
baĢarısına bağlı olduğundan, sermayedar ve giriĢimcinin amaçları bir noktada
birleĢir.
B) MuĢaraka (Kar-Zarar Ortaklığı)
Mudarabadan farklı olarak iki veya daha fazla tarafın ortak bir sermaye
sağlayarak yaptıkları yatırımın neticesinde elde edilen kar ve zarara ortak olduğu
finansman yöntemidir. Bu yöntemde de kar paylaĢımı önceden belirlenen oranlarda
yapılır. Bununla birlikte önceden herhangi bir getiri taahhüt edilmez. Kar taraflar
arasında önceden belirlenen oranlarda paylaĢılabilmekte fakat zarar durumunda
herkes sermayesi oranında zarara katılmaktadır. Mudarabada sermayedar pasif,
giriĢimci aktif durumdayken muĢaraka hem sermayenin hem emeğin aktif olarak
ortaya konduğu bir ortaklıktır.
Her iki faizsiz finansman yönteminin karĢılaĢtırmasına iliĢkin tablo aĢağıda
verilmektedir.20
Tablo 2: Mudaraba ve MuĢaraka Yönteminin Farkları
MUDARABA
MUġARAKA
Sermaye
yatırımcının
(rabb-al-mal) Sermaye tüm taraflarca sağlanır.
yükümlülüğüdür.
Yönetim
sadece
giriĢimcinin
(mudarib) Tüm taraflar yönetime katılır.
yükümlülüğüdür.
Zarar sadece yatırımcı tarafından karĢılanır. Zarar tüm taraflarca sermayeleri oranında
Çünkü mudaribin sermayede herhangi bir katkısı karĢılanır.
yoktur.
Mudarabanın tüm aktifleri yatırımcının varlığıdır. MuĢarakanın tüm aktifleri tarafların sermaye
Mudarib ancak aktiflerin karlı bir Ģekilde oranına bağlı olarak tüm tarafların ortak varlığı
satılması durumunda kar paylaĢımına katılacaktır. haline gelir. Buna bağlı olarak her bir taraf kar
Mudarib aktiflerin değer kazanmasından herhangi olmadığı durumda bile aktiflerin değer
bir pay alamaz.
kazanmasından kazanç sağlar.
C) Murabaha (Maliyet Artı Kar Marjlı SatıĢ)
Ġslam hukukunda mudaraba ve muĢaraka bir çeĢit ortaklık iken murabaha bir
çeĢit satıĢ sözleĢmesidir. Bir malın peĢin alınıp vadeli olarak satma yoluyla
finansman kullandırma yöntemidir. Günümüzde katılım bankaları tarafından en çok
uygulanan finansman yöntemidir. Murabaha mal ya da bir mali hakkın bedelini
taksitle ödemek isteyen bir kiĢi veya Ģirketin, satıcıyla satıĢ sözleĢmesini
20
Usmani,
M.T.
(2004).
edu.pk/fiqh/islamicfinance/mudarabah.html
Mudarabah,
19
http://www.darululoomkhi.
tamamlamadan önce katılım bankasına gelerek söz konusu mal ya da hakkın peĢin
alınarak kendisine taksitle satılmasıdır.21
Murabahanın Ġslami prensiplere uygun gerçekleĢmesi için belirli Ģartlar
taĢıması gerekmektedir. Bu Ģartlar aĢağıdaki Ģekilde sıralanabilir;22
-
Murabaha, bir malın veya hammaddenin, alıcı ve satıcının arasında
anlaĢması neticesinde belirli bir kâr marjının eklenmesi ile ödemeyi
direkt satıcıya yapma iĢlemidir.
-
Murabaha iĢleminde kesinlikle gerçek bir malın ticareti söz konusu
olmalıdır.
-
Murabaha iĢleminde genel kural dayanıklı malların finansmanıdır.
Ancak dayanıklılık azaldıkça sözgelimi toptan et finansmanında
vadeler kısa tutularak finansman yapılabilmektedir.
-
Murabaha iĢleminde, alkol ve tütün gibi Ġslamî kuralların dıĢında
finansman mümkün değildir.
-
Malın mülkiyeti mal nihai alıcısına satılana kadar finansmanı
sağlayan kuruluĢa aittir.
-
Murabahada malların üçüncü kiĢilerden satın alınmıĢ olması
zorunludur. Alıcı satıcı arasındaki dolaylı iliĢki kabul edilemez.
-
Satıcı müĢterisinden vadede mal bedelini ödeyeceğine dair teminat
isteyebilir. Bu teminat ipotek, rehin, bono, senet veya ihracat vesaiki
olabilir.
-
Alıcının mal bedelini vadede ödememesi halinde malın fiyatı
arttırılamaz. Aynı zamanda alıcının mal bedelini vadeden önce erken
ödemesi halinde ise malın fiyatı üzerinden indirim yapılamaz.
-
Maddeler içerisinde en önemlisi ise Murabaha iĢlemlerinde alıcıya
nakdi ödeme yapılamamasıdır. Ticari bankacılıktaki nakit kredi
finansmanı seçeneği olmayan Ġslamî bankalar murabaha
iĢlemlerinde de ödemeyi direkt alıcıdan bağımsız satıcıya yapmak
zorundadır.
Pratik ve getiri oranı yüksek olan bu yöntem, ortaklık çeĢitleri olan mudaraba
ve muĢarakanın uygulama imkânlarının daraldığı zamanlarda daha kısa vadeli getiri
olanağı sunması nedeniyle daha fazla rağbet gören bir finansman yöntemidir. Ġslami
21
22
Age, Ġshak Emin Aktepe
Katılım Bankalarında Risk Yönetimi ve Türkiye Uygulaması, M. Fehmi Eken
20
esaslara uygun olarak çalıĢan bankaların en sık kullandığı yöntemdir. Katılım
bankalarının sıklıkla kullandığı murabaha finansmanına iliĢkin iki örnek uygulama23;
a) Satın alma emriyle murabaha satıĢı
Bir mala ihtiyacı olup da gerekli kaynağı bulamayan müĢteri, bankadan söz
konusu malın satın alınmasını ister. Burada müĢterinin hem bankaya malın satın
alınmasını emretmesi, hem de müĢterinin, bankanın satın aldığı malı bankadan satın
alma vaadi vardır. MüĢterinin bu emir ve vaadi üzerine banka nitelikleri belirtilen
malı satın alır. Maliyetinin üzerine müĢteriyle anlaĢtıkları miktarda bir kâr koyar.
MüĢteri bankadan bu malı alır. Parasını bankaya taksitlerle ve bankayla anlaĢtığı
Ģartlar çerçevesinde öder. Murabaha yöntemi daha çok dıĢ ticaretin finansmanında,
iĢletmelere hammadde ve yarı mamul malları sağlanmasında vs. kullanılır. Bir örnek
vermek gerekirse, meselâ yeni tabip olmuĢ bir kimse, iĢinde kendisine lazım olan
tıbbî teçhizatı alma kudretinde olmadığı takdirde katılım bankasından söz konusu
teçhizatı kendisi için satın almasını ister. Tabibin, adı geçen teçhizatı bankadan alma
vaadi vardır. Katılım bankası teçhizatı satın alır. Maliyet fiyatının üzerine tabiple
anlaĢtığı oranda kâr koyar ve bu kârla teçhizatı tabibe satar. Tabip teçhizatın bedelini
bankaya, aralarında anlaĢtıkları Ģekilde taksitlerle öder.
b) Murabaha yoluyla dıĢ ticaretin finansmanı
Bunu bir örnekle açıklayalım: Banka A ülkesinden B ülkesine satıĢ yapmak
isteyen ihracatçıdan, B ülkesindeki ithalatçı tarafından istenilen ve Ģartnamesine
uygun olan evsaftaki malı, tespit edilmiĢ bulunan maliyet fiyatı ve isletme kârı
sınırları içinde satın alır. Burada ortada yalnız B ülkesindeki ithalatçı ajanın bu
evsaftaki malı almak isteğine dair ve yasal olarak bağlayıcılığı olan bir satın alma
sözü ve katılım bankasına vaadi vardır. Bu Ģartlar çerçevesinde katılım bankası A
ülkesindeki ihracatçıdan malı alır, B ülkesindeki ithalatçıya satar. Ġthalatçı, banka ile
anlaĢtığı bir ödeme planına göre parayı ödemeye baĢlar.
D) Ġcara (Kiralama, Leasing)
Geleneksel finansal sistemdeki leasinge benzeyen daha çok orta ve uzun
vadeli bir finansman yöntemidir. Kiracı ve mal sahibi arasındaki bedeli ve süresi
belirli anlaĢmalar üzerine kurulur.
Kiralanan malın mülkiyeti malın sahibi olan Ġslami Banka’nındır. Kiralayan
müĢteri maldan faydalanır. Buna karĢılık bir kira bedeli öder. Kiralama müddeti
malın kullanabilirlik ölçüsüne göre 5-15 yıllık bir dönem olabilir.24
23
24
Katılım Bankacılığı, Ġsmail ÖZSOY
The Politics of Islamic Finance, Clement M.Henry, Edinburgh University
21
Menkul ve gayrimenkul değerlerin finansmanında kullanabilen kiralama
yöntemi, günümüz ekonomilerinde daha çok modern teknolojiye kolay yollarla sahip
olabilmek amacıyla kullanılmaktadır. ABD’de 1950’lerde orta vadeli finansman
ihtiyacının karĢılanması düĢüncesinden doğan leasing sistemi Ġslam toplumlarında
asırlar boyu bir finansman metodu olarak uygulanmıĢ, Ġslam hukuk eserlerinde bu
yöntemin kullanılıĢ esasları çok ince detaylarıyla yer almıĢtır.25
Ġcara, leasing uygulamalarına çok benzemekle birlikte, kiraya verilen malın
kullanılması Ģartını öne sürmesi bakımından farklılık arz etmektedir. Yani Ġslami
finansman tekniği olan Ġcarada kiraya konu edilecek olan malın kullanılabilmesi
gerekir. Kendisini tüketmekle yararlanma mümkün olan Ģeyler kira sözleĢmesine
elveriĢli değildir. Mesela; altın, gümüĢ, para, döviz, yiyecek ve içecek maddeleri gibi
kendisi (fiziken) tüketilmedikçe yararlanılamayan Ģeyler üzerinde kira sözleĢmesi
yapılmaz. Çünkü kirada akdin konusu malın kendisi değil, o şeylerden
yararlanmadır.26
E) Karz-ı Hasen (Ödünç)
Bir nevi sosyal kredi olarak da nitelendirilebilir. Karz-ı Hasen insani yardım
ve refah gibi gayelere matuf olarak bir mukavele altında ihtiyaç sahibine karĢılığında
sadece verilen ödünç miktar kadar geri almak koĢuluyla kullandırılan borçtur. Ġslami
bankalar bu çeĢit finansmanı müĢterilerinin katılım hesaplarından değil bankanın
özsermayesinden veya müĢteri cari hesaplarından yapmaktadır. Banka verdiği bu tarz
bir borca karĢılık teminat alabilmektedir.
Ödünç olarak ihtiyaç sahiplerine katılım bankaları tarafından verilen paraların
iki çeĢidi vardır27:
1. Evlenme, hastalık, çocukların eğitim ve öğretimi, felaket ve olağanüstü
hallerde verilen sosyal amaçlı ödünçler
2. Küçük sanayi erbabının projelerini baĢlatmak ve teknik uzmanlıklar için
üretime yönelik olarak verilen krediler
Ödünç vermenin bu iki türünde de banka bu krediden kâr istemez. Para
bankaya taksitlerle ödenir. Katılım bankalarının gelir sağlamayı düĢünmedikleri bu
ödünçlerde borçluya gerekli her türlü kolaylık sağlanır. Eğer borçlu borcunu meĢru
sebeplerle ödeyemeyecek duruma düĢmüĢse, bu borç bankanın zekât fonundan
karĢılanabilir. Katılım bankalarının bu uygulamalarına Kur’an-ı Kerim’in Ģu ayetleri
temel oluĢturmuĢtur:
25
Age, Ġsmail ÖZSOY
Ticaret Ġlmihali, Hamdi DÖNDÜREN
27
Age, Ġsmail ÖZSOY
26
22
“Yalnız Allah rızası için güzel bir Ģekilde (menfaat beklemeden) ödünç verene
Allah mükâfatını kat kat verecektir.”28
“Eğer borçlu ödemekte güçlük çekiyorsa sıkıntısı geçinceye kadar bekleyin.
Bununla beraber alacağınızı tamamen sadaka olarak bağıĢlamanız hakkınızda daha
hayırlı olur.”29
F) Selem ( Ġleriye Dönük Satın Alma - Future Sale)
Selem para peĢin, mal veresiye olmak üzere yapılan alıĢveriĢtir. Selemde
malın cinsinin, özelliklerinin, miktarının, fiyatının, teslim yerinin ve teslim tarihinin
akit sırasında tespiti Ģarttır.30 Selem ile ileri tarihte üretilecek mallar Ģimdiden
satılmıĢ ve ihtiyaç duyulan para elde edilmiĢ olur. Diğer taraftan müĢteri de ileri bir
tarihte ihtiyaç duyacağı malı Ģimdiden almıĢ ve taraflar faize girmeden ihtiyaçlarını
karĢılamıĢ olur.31
Genellikle tarımsal ürünlerin finansmanında kullanılır. Niteliği ve miktarı
belirlenemeyen mallarda bu yöntem kullanılamaz.
Ġslam hukukuna göre selem akdinin Ģartları icab ve kabuldür. Hükmü ise
mülkiyetin gerçekleĢmesidir. Çünkü selem akdedilince müĢteri mala veresiye olarak,
satıcı ise ücrete peĢin olarak malik olur. Dolayısıyla, satıcı ücreti peĢin alacağından
tasarrufta bulunabilir. MüĢteri ise vadesi gelip malı kabzetmedikçe onda tasarrufta
bulunamaz. Yani o malı Ģirkete sermaye olarak koyamaz ve satamaz.32
Herhangi bir selem muamelesinin sahih olabilmesi için bir takım Ģartlar
vardır. En geniĢ Ģekliyle selemin Ģartları Ģu Ģekilde sayılabilir33;
1. Ücretin cinsinin belli olması. Para mı veya selemde ücret olabilen bir mal
mı olduğu belirtilmelidir. Selemde canlı hayvan ücret olabileceği gibi, keyli (kilo ile
ölçülen) mallar da ücret olurlar. Ancak bu durumda ölçek veya kilogramlarının yani
miktarlarının bilinmesi icap eder.
2. Akid yapılan beldede birden fazla para kullanılıyorsa bunun çeĢidinin de
belli olması. TL veya Dolar gibi. Bir beldede bir tür para kullanılıyorsa, paranın cinsi
tayin edilmeden yapılacak alıĢveriĢlerde o beldenin parası kastedilmiĢ olur.
3. Ücretin miktarının belli olması. Akid, ücretin miktarına bağlı değilse ücret
iĢaretle tayin edilebilir. Selem akdiyle birden fazla mal alınıyorsa her birinin fiyatı
ayrı ayrı tespit edilmelidir. Aksi takdirde akit fasid olur.
28
Bakara 245, Kur’an
Bakara 280, Kur’an
30
Mecelle m. 386
31
Ticaret ve Faiz, Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR,
32
Ġbn Abidin c.5, s. 209, Ö.N. Bilmen H. I. ve I. F. Kamusu c.6, s. 111, Mecelle Mad. 123.
33
Fetâvây-i Hindiyye, Ö.N. Bilmen'in Kâmusu, Mecelle Ģerhlerinden Durerü'l-Hukkâm
29
23
4. Ücretin akid meclisinde satıcıya teslim edilmesi. Buna göre selemde ücret
olarak senet verilemez. Çünkü bu Ģart ihlâl edilmiĢ olur.
5. Malın cinsinin belirtilmesi. Buğday, hurma gibi.
6. Malın çeĢidinin belirtilmesi. Isparta halısı, Gemlik zeytini gibi.
7. Malın sıfatlarının tespit edilmesi. Yani farklı markaları olan bir mal
alınıyorsa, markasının tayin edilmesi Ģarttır.
8. Malın cinsine göre miktarının kg. litre, metre veya sayı olarak tayin
edilmesi. Ölçüsü bilinmeyen bir kap veya ölçekle miktar tayin edilemez.
9. Malın veresiye olması. Mal peĢin olmak üzere yapılan selem akdi, selem
olmaktan çıkar; normal alıĢveriĢ akdi olur ve artık onda selem akdinin Ģartları
aranmaz. Veresiye müddeti en az bir aydır.
10. Malın, teslim tarihinin tayin edilmesi. Bütün malın bir anda teslim
edilmesi Ģart değildir. Meselâ on ton buğday için selem yapılmıĢ ise beĢ tonu bir ay
sonra, üç tonu üç ay sonra, geri kalan iki tonu ise altı ay sonra teslim edilmesi
kararlaĢtırılabilir. Borçlunun ölümü ile vakit son bulur ve borç, satıcının mirasından
hemen alınır.
11. Malın akid zamanından teslim zamanına kadar piyasada bulunabilecek bir
mal olması. Bazen bulunup bazen bulunmayan veya akit zamanında bulunmayıp
teslim zamanı piyasaya çıkacak olan ya da bunun aksi olan malda selem caiz
değildir. Depolarda bulunup piyasaya sürülmeyen (karaborsa olan) mal, bulunmayan
mal hükmündedir. Bu Ģart, borçlu vefat ettiğinde malın hemen tahsil edilebilmesi için
lüzumludur.
12. Malın tayinle belirlenen Ģeylerden olması. Yani altın ve gümüĢ paralarda
selem caiz değildir. Külçe altında ise iĢlenmemiĢ saf emtia niteliğinde olduğu için
caizdir.
13. Nakliyesi ve taĢıma zahmeti olan malın teslim edileceği yerin tayin
edilmesi. Ancak nakliyesi ve taĢıma zahmeti olmayan malda teslim yerinin tayin
edilmesi Ģart değildir. Hayvan veya araba ile taĢımaya ihtiyaç olmayacak kadar az
olan mücevher ve esans gibi.
G) Ġstisna (SipariĢle Mal Yaptırma)
Ġstisna, sünnet ve icma ile meĢru kılınmıĢ bir alıĢveriĢ Ģeklidir. Fiilen olmazsa
bile hükmen var olan bir Ģeyin satıĢı olduğundan vaat değil satıĢtır.
24
Herhangi bir istisna akdinin sahih olabilmesi için Ģu Ģartların yerine gelmesi
icab eder34:
1. Yapılacak Ģeyin cinsi, nevi, ölçüsü ve münazaaya meydan vermeyecek
Ģekilde sıfatları belirtilmelidir. Meselâ; bir Ģahıs, takım elbise yapan terziye beden
ölçülerini söyleyip, keten kumaĢtan olmak üzere Ģu kadar liradan bir takım elbise yap
deyip, terzi de kabul ederse istisna akdi gerçekleĢmiĢ olur.
2.SipariĢle yaptırılması örfen teamül haline gelen birĢey olması; ayakkabı,
elbise, kayık, mobilya çeĢitleri, demir doğrama, kapı—pencere, apartman daireleri
misal verilebilir.
Örfen teamül haline gelmeyen Ģeylerde, bir aydan az olmamak üzere belli bir
süre tayin edilirse, akit seleme dönüĢür ve selemin Ģartlarına uymak icap eder. Ama
süre tayin edilmezse yine istisna' olmakla beraber teamül haline gelmeyen bir iĢ
olduğu için akit fasit olur. Fasit bir istisna' akdi ise sahih selem olarak kabul edilir.
İstisnada hem iş hem de hammadde sanatkârdan olmalıdır. Selem ve istisnanın
farklarına iliĢkin tablo aĢağıda verilmektedir.
Tablo 3: Selem ve Ġstisna Yönteminin Farkları
SELEM
ĠSTĠSNA
Daha genel mallara-emtiaya dayalıdır.
Daha özel mallar için geçerlidir. (Ġmal veya inĢa
edilen)
Ödeme sözleĢmenin baĢında yapılır.
Önceden ödeme yapılması Ģartı yoktur.
SözleĢme ancak iĢleme konulmadan önce iptal SözleĢme üretim aĢamasında tek taraflı iptal
edilir. Daha sonra iptal edilemez.
edilebilir.
Malın teslim tarihi sözleĢmede belirlidir.
Bu Ģekilde bir süre öngörülmemiĢtir.
Buraya kadar sayılan finansman yöntemleri çeĢitli Ġslam ülkelerinde ve Ġslami
esaslara göre bankacılık hizmeti veren bankalarda sıklıkla kullanılan yöntemlerdir.
Her yöntem belli ülkelerde farklı yoğunluklarda kullanılabilmektedir. Türkiye’de
katılım bankalarının en sık kullandığı finansman yöntemi murabahadır. Kullanılan
finansman yöntemlerinden en esaslı ve Ġslam’ın ruhuna ve tavsiye ettiği ekonomi
yapısına en uygun olanları kar ve zarara ortak olmayı gerektiren mudaraba ve
muĢaraka yöntemleridir. Ġslam’da ĢirketleĢmeye ve ortaklığa ayrı bir önem verilmiĢ
olup emek ve sermayenin riski en adil biçimde paylaĢtıkları iĢ yapma Ģekli olan
ortaklık üzerinde önemle durmuĢ ve teĢvik etmiĢtir.
Günümüz ekonomilerinde yaygın olarak kullanılan
tekniklerinin karĢılaĢtırması özetle aĢağıdaki Ģekilde yapılabilir.
Tipi
ĠĢ ġekli
Risk
Getiri
34
Tablo 4: Faizsiz Finansman Yöntemlerinin KarĢılaĢtırması
Mudaraba MuĢaraka Murabaha
Ġcara
Karz-ı H.
Ortaklık
Ortaklık
Finansman
Kiralama
Finansman
Yatırım
Yatırım
Ticaret
Kiralama
Yüksek
Yüksek
DüĢük
Orta
DüĢük
Belirsiz
Belirsiz
Sabit
Sabit
-
Ġslam Hukukunda Selem Akdi, Muhammed AYDOĞMUġ
25
faizsiz
finans
Selem -Ġstisna
Finansman
Ticaret
Orta
Sabit
Tabloda da belirtildiği üzere riskin ve aynı oranda getirinin yüksek olduğu
araçlar olan mudaraba ve muĢaraka ortaklıkları Ġslam’ın ruhuna en uygun iĢ yapma
Ģekilleridir. Fakat günümüzde söz konusu yöntemlerden riski düĢük olan sabit getirili
yöntemler en yaygın kullanılanlarıdır.
H) Wakala
Wakala bir acentelik sözleĢmesi olup yatırım sermayesine sahip olan kiĢi ve
kurumların baĢka bir kurumu acente/vekil olarak ataması Ģeklinde uygulanmaktadır.
Acente olarak atanan kurum bunun karĢılığında sabit bir yönetim/uzmanlık ücreti
alır. Kar ve zarar da sermaye sahibine aktarılır. Yöntem, genellikle Ġslami yatırım
fonlarında kullanılır.
I) Tavarruk (Uluslararası Murabaha)
Ġslami bankaların iĢletme kredisi verememesi nedeniyle ―gecelik plasman‖
genellikle Karz-ı Hasen yöntemiyle karĢılıksız olarak yapılmaktadır. Bu durum fon
fazlası olan Ġslami bankaların önemli ölçüde getiri kaybına maruz kalmasına sebep
olurken likidite ihtiyacı olan Ġslami bankaların da fon bulmasını zorlaĢtırmaktadır.
Bu nedenle faizsiz bankaların birbirleri nezdinde tuttukları hesaplar getiri sağlama
kaygısından ziyade kısa vadeli plasman ve muhabirlik iliĢkileri çerçevesinde
iĢletilmektedir. Sonuç olarak geleneksel bankacılığın aksine Ġslami bankacılıkta
―Ġnterbank‖ türü bir piyasadan kısa vadeli borçlanmanın yolunu kapanmıĢtır. Ġslami
bankalar bu durumu tavarruk yani uluslararası murabaha yöntemiyle aĢmaktadır.
Tavarruk yöntemi Ģu Ģekilde iĢlemektedir;

Faizsiz bankacılık yapan ve fon fazlası olan bir banka (1), faizli veya faizsiz
çalıĢan ve fon ihtiyacı olan baĢka bir banka (2) hesabında mevduat depo eder,

Birinci banka depo ettiği mevduat ile ikinci bankadan kendi nam ve hesabına
emtia almasını sipariĢ verir,

Ġkinci banka müĢterisi birinci banka adına organize olmuĢ bir borsadan emtia
alımı gerçekleĢtirir (Örneğin, Londra Metal Borsası),

Ġkinci banka, müĢterisinin adına tuttuğu emtianın kendisine vadeli ve karlı
Ģekilde satılmasını talep eder,

Birinci banka emtiayı ikinci bankaya (maliyet+kar) satar,

Ġkinci banka mülkiyetine aldığı emtiayı dilerse kendi nezdinde tutar dilerse de
ikinci el piyasada satar. Böylece bankalar arasında emtia ticaretinin izi
kalmaz, arada sadece vadeli plasman iliĢkisi kalmıĢ olur.

Vade bitiminde ikinci banka birinci bankaya borcunu öder. Plasman iliĢkisi
sona erer.
26
II. ĠSLAMĠ FĠNANS ENDÜSTRĠSĠ
Ġslami finans endüstrisinin geliĢimi geleneksel finans endüstrisinin geliĢimi
ile paralellik göstermektedir. Geleneksel finansal enstrümanların çeĢitlerinde yıllar
itibariyle yaĢanan artıĢ Müslüman toplumların yaĢadığı coğrafyalarda finansal
değiĢimin itici gücü olmuĢtur. Ġslami esaslara uygun projelerin finansmanına fon
sağlama veya ortak olma amacıyla 1975 yılında kurulan Ġslam Kalkınma Bankası
(ĠKB) Ġslami finans endüstrisinin ve özellikle Ġslami esaslara uygun faaliyet gösteren
bankaların geliĢiminde öncü rol oynamıĢtır. Bugün her ne kadar küresel finans
pastasından küçük bir pay alsa da sürekli büyüyen yapısıyla Ġslami finans endüstrisi
son dönemlerde Ġslam ülkelerinin yanı sıra geliĢmiĢ piyasalarda da alternatif bir
model olarak kullanılmakta ve yaygınlaĢmaktadır. Özellikle son on yılda artan petrol
fiyatlarıyla zenginleĢen ve fon fazlası olan Ġslam ülkelerindeki yatırımcıların talepleri
doğrultusunda Ġslami prensiplere uygun yatırım enstrümanları ihtiyacı doğmuĢ ve
Ġslami finans sistemi de bu ihtiyacı gidermeye çalıĢmaktadır. Ġslami (faizsiz) yatırım
enstrümanları geniĢleyen ve ilgi çekici ürün yelpazesiyle Müslüman olmayan
yatırımcıların ve geleneksel bankacılık yapan uluslararası kurumların da ilgisini
çekmektedir.
Günümüzdeki Ġslami finansın temelleri 1960’lı yıllarda Mısır’da atılmıĢtır.
Ġslami bankalar, ilk modern Ġslami finans kurumlarıdır. Mısır’da 1963 yılında
kurulan kâr paylaĢımı esasına dayalı Mit Gharm ilk Ġslami bankadır. 1971 yılında
Kahire’de kurulan Nasır Sosyal Bankası ise faizsiz yatırım bankası niteliğinde olup,
günümüzdeki Ġslami yatırım bankacılığının ilk örneklerindendir. Ġslami finans
sektöründeki ilk uluslararası giriĢim olarak, 1975’te Suudi Arabistan’da Ġslami
Kalkınma Bankası’nın (Islamic Development Bank-IDB) kurulması gösterilmektedir.
Daha sonra Dubai Ġslami Bankası kurulmuĢ, kısa bir süre sonra Ġslami bankacılık
Mısır, Kuveyt, Ürdün, Bahreyn, Sudan ve diğer ülkelere de yayılmıĢtır.35
Ġslami finans endüstrisinin bankacılık, Ġslami sigorta (takaful) ve ayrıntılarına
ilerde değinilecek olan Ġslami sermaye piyasası olmak üzere üç ana kolu
bulunmaktadır. Ġslami finansal hizmetlerin büyümesinde öncülüğü bankacılık sektörü
yapmıĢtır. Ġlk Ġslami sigorta Ģirketi 1979 yılında Sudan’da kurulmuĢtur. Bankacılık
ve sigorta sektörünün geliĢmesiyle birlikte sermaye piyasasına yönelik ihtiyaçlar
ortaya çıkmıĢ ve ilk olarak borçlanma araçları ihraç edilmeye baĢlanmıĢtır. Ġlk Ġslami
bono 1983 yılında Malezya hükümeti tarafından çıkarılmıĢtır. Ġslami finansal
hizmetler endüstrisinin geliĢim evrelerine iliĢkin özet bilgiler IOSCO tarafından
hazırlanan tabloda verilmektedir.
35
Ġslami Finans Sistemi, TSPAKB, Gökben ALTAġ
27
Kurumlar
Ürünler
Bölge
Kurumlar
Ürünler
Bölge
Tablo 5: Ġslami Finansal Hizmetlerin GeliĢim Evreleri
1960’lar
1970’ler
1980’ler
Tasarruf Bankaları
Ticari Bankalar
- Ticari Bankalar
- Takaful ġirketleri
- Yatırım Kurumları
- Karz-ı Hasen
- Karz-ı Hasen
- Karz-ı Hasen
- Mudaraba
- Mudaraba
- Mudaraba
- MuĢaraka
- MuĢaraka
- MuĢaraka
- Murabaha
- Murabaha
- Selem
- Selem
- Genel ve Aile Takaful
- Körfez Ülkeleri
- Körfez Ülkeleri
-Körfez Ülkeleri
- Orta Doğu
- Orta Doğu
- Orta Doğu
- Asya Pasifik
1990’lar
- Ticari Bankalar
- Takaful ġirketleri
- Yatırım Kurumları
- Portföy Yönetim ġirketleri
- Aracı Kurumlar
2000’ler
- Ticari Bankalar
- Takaful ġirketleri
- Yatırım Kurumları
- Portföy Yönetim ġirketleri
- Aracı Kurumlar
- E ticaret
- Karz-ı Hasen
- Mudaraba
- MuĢaraka
- Murabaha
- Selem
- Genel ve Aile Takaful
- Yatırım Fonları
- Tahvil/Bono (Sukuk)
- YapılandırılmıĢ Ürünler
- Hisse Senetleri
- Diğer
- Körfez Ülkeleri
- Orta Doğu
- Asya Pasifik
- Avrupa- Amerika
- Karz-ı Hasen
- Mudaraba
- MuĢaraka
- Murabaha
- Selem
- Genel ve Aile Takaful
- Körfez Ülkeleri
- Orta Doğu
- Asya Pasifik
ÇalıĢmanın bu bölümünde Ġslami bankacılık ve sigortacılık sektöründen
kısaca bahsedilecek daha sonra Ġslami sermaye piyasası araçları anlatılacaktır.
II.1. Ġslami Bankacılık
Faizsiz finansman faaliyetlerinin eski bir tarihi olmasına rağmen
günümüzdeki anlamıyla faizsiz bankacılık faaliyetlerinin düĢünce planında ortaya
çıkması 1950’li yıllardan sonra olmuĢtur. Özellikle Pakistanlı Ġslam âlimlerinin
öncülük ettiği faizsiz bankacılık konusundaki ilk araĢtırma 1955 yılında ekonomist
Muhammed Uzair tarafından ortaya konmuĢtur.36
Faizsiz bankacılık dünyada ilk defa 1963-1966 yılları arasında Mısır’da
tasarruf sandığı Ģeklinde uygulanmıĢ ve Almanya’daki bir uygulamadan örnek
36
―Özel Finans Kurumlarında Hesap ĠĢleri Düzeni‖, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, Musa BaĢaran
28
alınmıĢtır. Bugünkü modern bankalarla mukayese edilmeyecek derecede küçük ve az
fonksiyonlu olan bu bankalar belirli kaynaklardan toplanan fonlarla bu fon
sahiplerine, küçük esnaf ve çiftçilere faizsiz kredi kullandırmıĢlardır. 1966 yılında
siyasi nedenlerle kapatılan bu bankalar faizsiz bankacılığın ilk örneğini
oluĢtururlar.37
Kahire’de 1972 yılında faaliyete geçen Nasır Sosyal Bankası modern
anlamda kurulan faizsiz banka uygulamasının ilk örneği sayılabilir. Banka özerk
statüde bir kamu otoritesi yapısına sahipti. Ticari amaçtan ziyade, sosyal içerikli bir
mantıkla çalıĢan bir banka, hastalık, evlenme, ölüm gibi nedenlerle finansman
ihtiyacı olan insanlara faizsiz kredi sağlamıĢtı. Bu özelliğinden dolayı banka,
bankacılık ve kredi kanunun dıĢında tutulmuĢtu.
Bundan sonra, 1970 yılında Cidde’de yapılan Ġslam ülkeleri dıĢiĢleri
bakanları toplantısında, Ġslam ülkeleri arasında ekonomik iĢbirliğine gidilmesine
karar verilmiĢtir. Pakistan’da yapılan sonraki konferansta Mısır ve Pakistan,
milletlerarası bir faizsiz bankanın kurulması gerekliliğini ileri sürmüĢlerdir. 1973
yılında Kahire’de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Ġslam ülkeleri, mali bir
komite kurarak, faizsiz bir ekonomik sistemin oluĢturulması ve Ġslam ülkelerindeki
sermaye birikiminin tüm Ġslam dünyasının yararına sunulması yönünde karar vererek
bunu ilan etmiĢlerdir. Nihayetinde, 1975 yılında Kral Faysal’ın teĢebbüs ve desteği
ile 43 Müslüman ülkenin katılımı sonucu Ġslam Kalkınma Bankası kurulmuĢtur.
Ġslam Kalkınma Bankası’nın varlığı, faizsiz bankacılık hareketinin geliĢimini
hızlandırmıĢtır. Bu örgütsel modeller, 1973’lerden itibaren, petrol canlılığının
ardından, Arap dünyasında ortaya çıkan bütün faizsiz bankalar için de geçerli
olmuĢtur.38
Ġslam Kalkınma Bankası, modern bankacılık anlayıĢıyla 1975 yılında kurulan
ilk faizsiz bankadır. Türkiye bu bankanın kurucu ve halen en büyük ortakları
arasında yer almaktadır. Bu banka bir tür kalkınma bankası niteliğinde olup halktan
fon toplamamakta ve fon ihtiyacını üye bankaların koydukları sermayeden ve
sermaye artıĢlarından sağlamaktadır. Fon kullandırırken Ġslami esaslara uygun
murabaha, mudaraba, muĢaraka yöntemlerini kullanmaktadır. Bankaya halen 56
Ġslam ülkesi üyedir. Banka’nın ana gayesi fakir Ġslam ülkelerinin sosyo-ekonomik
kalkınmalarına yardımcı olmaktır. Banka, aynı zamanda Ġslam ülkelerindeki bazı
kamu ve özel sektör projelerine finansal destek vermekte, ortaklıklara katılmakta ve
Ġslam ülkelerinin birbirleri ile olan ticaretini finanse etmektedir. Banka faaliyetleri
arasında yatırım malları ithalatı da bulunmaktadır. Bankanın Türkiye’deki katılım
bankalarından Kuveyt Türk Katılım Banka’sında % 9, Albaraka Türk Katılım
Banka’sında da % 7.84 oranında ortaklığı bulunmaktadır. Ġslam Kalkınma
37
Faizsiz Bankacılık Ġlkeleri, Osman Nihat Yılmaz, TKBB yayınları,
Katılım Bankacılığı ve Türkiye’deki Finansal Yapı, Rüveyde Ebru Türkmenoğlu, Kırıkkale
Üniversitesi
38
29
Bankası’ndan esinlenerek bugünkü, modern anlamda faaliyet gösteren bankalar
kurulmaya baĢlandı. Önce Dubai Islamic Bank ardından da Abu Dhabi Islamic Bank
kurulmuĢtur. Daha sonra hem körfezde hem de uzak doğuda faizsiz bankaların sayısı
hızla artmaya baĢlamıĢtır.
Bugün 70 ülkede 300 banka ile faaliyet gösteren katılım bankalarının aktif
büyüklüklerinin çeĢitli kaynaklara göre yaklaĢık 850 milyar USD’ye ulaĢtığı ve %
15-20 yıllık büyüme hızına sahip olduğu ifade edilmektedir. Bu bankaların önemli
bölümü Körfez ve Uzakdoğu bölgesinde yer almaktadır. Ġran ve Sudan’da bütün
bankalar faizsiz bankaya dönüĢmüĢtür. Ġngiltere ve Ġsviçre gibi ülkelerde adı Ġslam
bankası olan toplam 7 banka (5’i Ġngiltere 2’si Ġsviçre olmak üzere ) kurulmuĢtur.
Dünya’nın en büyük bankalarından Citibank, Sosciete General, HSCB gibi bankalar
kendi bünyelerinde açtıkları birimlerle faizsiz bankacılık ürünleri pazarlamaktadırlar.
Körfez bölgesinde HSCB ve Citibank’ın kendi isimlerini taĢıyan bankaları
bulunmaktadır. Bunlardan HSCB Amanah dünyanın en büyük faizsiz bankaları
arasında yer almaktadır. Katılım bankacığının toplam bankacılık sektörü içinde en
büyük paya sahip olduğu ülkeler sırasıyla, Kuveyt, Mısır ve Malezya’dır.
Türkiye’deki katılım bankacılığının payı aktifte % 4’e, mevduatta % 5’e ulaĢmıĢtır.39
Grafik 1: Faizsiz Bankacılığın Toplam Bankacılık Sektöründeki Payı
35%
32%
30%
25%
22%
20%
17%
13%
15%
8%
10%
4%
5%
0%
Körfez Ülkeleri
Kuveyt
Mısır
Malezya
Bahreyn
Türkiye
Kaynak: TKBB
II.2. Ġslami Sigortacılık (Takaful)
Takaful en basit tanımıyla Ġslami sigortacılık kavramının karĢılığıdır. Ortak
fayda, ortak sorumluluk manalarında kullanılan ―Takaful‖ kelime itibariyle, AlKafala (Kefalet) Arapça kelime kökünden gelmektedir.40
Sosyal yardımlaĢma, iĢbirliği ve sigortalıların muhtemel zararlarının
müĢtereken tazmin edilmesi üzerine kurulu olan takaful normal sigortacılığa
39
Faizsiz Bankacılık Ġlkeleri, Osman Nihat Yılmaz, TKBB yayınları,
―Islamic Principle and Takaful Insurance: Re-Evaluation‖, Journal of Insurance Regulation,
2007, W. Jean Kwon,
40
30
alternatif olarak geliĢtirilmiĢtir. Belli bir grup bireyin, aralarından birinin
karĢılaĢabileceği muhtemel hasar ve zararları kendi içlerinde yapmıĢ oldukları
katkılarla paylaĢmayı ve telafi etmeyi kabul etmeleridir.41 Takafulda amaç kar elde
etmek değil, bir riskin bir diğeri hesabına üstlenilmesi prensibi ile müĢterek
garantinin sağlanmasıdır.42
II.3. Ġslami Sermaye Piyasası
Ġslami sermaye piyasası (ĠSP); ekonomik faaliyetlerin niteliğinin ve yatırım
araçlarının yapısının Ġslam’ın temel prensipleri ile çatıĢmadığı piyasa olarak
tanımlanabilir. Ticari faaliyetlerin, finansman yöntemlerinin ve yatırım araçlarının
Ġslami prensiplerle çatıĢmadığı (Shariah compliant) bir sermaye piyasası ihtiyacı
Ġslami finansal hizmetlerin geliĢmesinin ve büyümesinin doğal bir sonucu olarak
ortaya çıkmıĢtır. Detayları çalıĢmanın üçüncü bölümünde anlatılan Ġslami sermaye
piyasası araçları (ĠSPA) bir yatırım aracı olmasının yanında birçok Müslüman ülkede
merkez bankaları ve ticari bankalar tarafından likidite yönetimi amacıyla da
kullanılmaktadır.
Müslüman ülkelerde son yıllarda artan petrol fiyatlarının da etkisiyle
meydana gelen fon fazlasının da desteğiyle küresel ölçekte hızla artan Ġslami
prensiplerle uyumlu yatırım enstrümanlarına olan talep, küresel çapta dinamik bir
ĠSP yaratmıĢtır. Ġslami finans endüstrisinin büyümesi ile birlikte bu alternatif
piyasayı desteklemek ve uygulamaları uluslararası piyasada belirli standartlara
kavuĢturmak amacıyla birçok kurum-otorite kurulmuĢtur. Türkiye’nin de çeĢitli
kamu kurum ve kuruluĢlarıyla birlikte bazılarına üye olduğu bu kurumlardan en
önemlileri arasında Uluslararası Ġslami Derecelendirme Kurumu (IIRA), Ġslami
Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB), Uluslararası Ġslami Finans Piyasası (IIFM) ve
Ġslami Finans Kurumlarının Muhasebe ve Denetim Örgütü (AAOIFI) yer almaktadır.
ÇalıĢmanın ilerleyen bölümlerinde söz konusu kurumlar hakkında kısaca bilgi
verilecektir.
Global faizsiz finans endüstrisinde sukuk (Ġslami tahvil/bono) Ġslami
bankacılığın ardından en çok paya sahip olan enstrümandır.
Tablo 6: Global Faizsiz Finans Endüstrisinin Hacmi
Sektör
Hacim (Milyar USD)
Faizsiz Bankacılık
850
Sukuk
145
Faizsiz Fonlar
75
Takaful
14
Toplam
1084
Kaynak: E&Y (2010), KFH, IFN
41
Pay (%)
79
14
6
1
100
―How Does Takaful Differ From Insurance?‖, 2007,
http://www.cii.co.uk/documents/qualifications/fcii_example7.pdf, Liaquat Ali Khan,
42
―Takaful (Ġslami Sigorta)‖, Sigorta AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 4, 2008, Ahmet Karayazgan
31
III. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASI ARAÇLARI
Herhangi bir sermaye piyasasının temel görevi gibi Ġslami sermaye
piyasasının temel görevi de piyasada fon arz edenlerle fon talep edenleri
buluĢturmasıdır. Temel olarak hisse senedi piyasası (stock markets) ve sukuk (bond
markets) olmak üzere iki bileĢenden oluĢan43 Ġslami sermaye piyasası araçları (ĠSPA)
geleneksel yatırım araçlarından Ġslami esaslara uygun olanların (Shariah compliant)
doğrudan kabul edilmesi ve Ġslami prensiplere uygun olarak geliĢtirilen diğer
araçlardan oluĢmaktadır. Bugün dünyanın çeĢitli ülkelerinde Ġslami prensiplere
uygun olarak geliĢtirilen araçların tamamı tüm Müslüman yatırımcılar tarafından
kabul görmeyebilmektedir. Daha önce de değinildiği gibi çeĢitli Ġslami düĢünce
akımları (Shariah Advisory Board - mezhepler) arasında farklı görüĢler olabilmekte
ve bu durum temel prensipleriyle (faizin haram olduğu gerçeği gibi) çatıĢmadığı
sürece Ġslam’ın ruhuna aykırılık teĢkil etmemektedir.
Ġslami esaslara uygunluk Ġslami yatırım araçları için en temel husus olup,
belirli kurul ve otoriteler tarafından gerçekleĢtirilen inceleme ve onay aĢamalarından
sonra uygunluk/sertifikasyon verilmektedir. Uygunluk incelemeleri özel kurumların
kendi içlerindeki bağımsız danıĢma kurulları veya düzenleyici kuruluĢların (kamu
otoriteleri) Ģeriat kurulları tarafından yapılmaktadır. Bu konuda ülke uygulamalarına
iliĢkin tablo aĢağıda verilmektedir.
Tablo 7: Sertifikasyon Süreçleri
Kamu Otoritesince
Sektör Tarafından Yapılan
Yapılan
Ġngiltere
Endonezya
Avustralya
Katar
Malezya
Bahreyn
G.Afrika
Sudan
BangladeĢ
Ürdün
Pakistan
Bosna
Singapur
Ontoryo, Kanada Srilanka
Dubai
Tayland
Hindistan
BAE
ABD
Sertifikasyon Yapılmayan
Kore
Nijerya
Türkiye
Kaynak: IOSCO, 2004
Ġslami hisse senetleri ve sukuk en yaygın kullanılan ĠSPA olup bununla
birlikte Ġslami prensiplere uygun olarak geliĢtirilen türev piyasası, swap piyasası,
yatırım fonları (unit trusts), borsa yatırım fonları (ETF), gayrimenkul yatırım
ortaklıkları (REITs), emtia borsaları (commodity funds) da dünyanın çeĢitli
ülkelerinde kullanılan araçlardır.
43
Ġslamic Capital Markets: The role of sukuk, Rodney Wilson
32
III.1. Ġslami Hisse Senetleri Piyasası
Ġslam’ın ruhuna en uygun yatırım Ģekli riskin ve kazancın yatırılan sermaye
oranında paylaĢıldığı ortaklıklarıdır (muĢaraka). Ġslami hisse senetleri (Shariahcompliant stocks) en basit tanımıyla faaliyet konusu alkol ticareti, kumar, pornografi,
geleneksel finansal hizmetler gibi dinin yasakladığı aktiviteler olmayan Ģirketlerin
hisse senetleridir.
Bununla birlikte faaliyet konusu dinen yasaklanan aktiviteler olmayan her
Ģirketin hisse senedi ―Ġslami‖ olarak nitelendirilmemekte, sağlaması gereken baĢka
kriterler de bulunmaktadır. Ticari faaliyet konusu kriterinin yanında çeĢitli ülkelerde
farklılık göstermekle birlikte;
-
Borç/Özsermaye oranı
-
Faize dayalı iĢlemler/Özsermaye oranı
-
Nakit/Toplam Varlıklar oranı
-
Faiz gelirleri/Gelirler oranı
-
Faizli krediler/Piyasa değeri oranı
gibi mali kriterler, ülkelerin düzenleyici kurumları bünyesinde oluĢturulan
Ģeriat danıĢma kurulları (Shariah Advisory Board) veya sektör temsilcilerinin kendi
bünyelerinde oluĢturdukları bağımsız danıĢma kurulları tarafından, konulmuĢtur.
Diğer taraftan faaliyet konusu ve finansal oranlar kriterinin yanında bazı Ģer’i
otoriteler her türlü hisse senedi veya diğer sermaye piyasası araçlarından elde edilen
kazancın yasaklanmıĢ faaliyetlerden elde edilen kısmının, ortaklar tarafından
alınmadan hayır kurumlarına bağıĢlanarak değerlendirilmesi Ģartını da
koymuĢlardır.44
Ġslami prensiplere uygun hisse senetlerinin belirlenmesine iliĢkin ülke
uygulamalarına ve dünyanın geliĢmiĢ borsalarında oluĢturulan Ġslami endekslerin
kurallarına bakıldığında;
Ġslami kriterlere uygun Ģirketler belirlenirken Ģirketlerin yapmaması gereken
faaliyetler konusunda ittifak sağlanmıĢ olmakla birlikte halka açıklık oranı, piyasa
değeri ve finansal oranlar gibi konularda farklılıklar görülebilmektedir. Tablo 8’de
sertifikasyon sürecinin kamu otoritesi tarafından yapıldığı ülkelerde Ģirketlerin Ġslami
prensiplere uygun olup olmadığının belirlenmesinde kullanılan finansal oranlar yer
almaktadır. Tablo 9’da ise Dow Jones ve FTSE Ġslami endeksleri ile ĠMKB katılım
endeksinin hesaplanmasında kullanılan finansal oran kriterleri yer almaktadır.
44
Islamic Capital Markets Report, IOSCO, 2004
33
Tablo 8: Bazı Ġslami Endekslerin Hesaplanmasında Kullanılan Finansal Oranlar
ÜLKE
KRĠTER
1) Faizli borçlar/Özsermaye oranı %82’den fazla
olmamalı,
2) Faiz ve diğer yasak faaliyetlerden elde edilen
Endonezya
gelirlerin toplam hâsılata oranı % 10’dan fazla
olmamalı.
1) Faiz içermeyen toplam borçların varlıklara
oranı %40’dan fazla olmamalı,
2) Ġslami prensiplere uygun olmayan (Haram)
yatırımların toplam varlıklara oranı % 33’ü
geçmemeli,
3) Haram gelirlerin toplam hâsılata oranı %5’den
fazla olmamalı ve haram gelirlerin tamamı hayır
Pakistan
kurumlarına verilerek temizlenmeli,
4) Nakit varlıkların toplam varlıklara oranı en az
% 20 olmalı,
5) Bir hissenin piyasa fiyatı hisse baĢı net nakit
varlıkların değerinden büyük olmalı.
Malezya
Halka açıklık oranı, piyasa değeri, likidite gibi
kriterlerin yanında sağlaması gereken finansal
oranlar;
1) %33’ünden az olmalı,
2) Faizli iĢlemler toplam varlıkların %33’ünden
az olmalı,
3) Alacakların toplam varlıklara oranı %50’yi
geçmemeli,
4) Haram aktivitelerden elde edilen gelirler
toplam gelirlerin %5’ini geçmemeli.
Kaynak: Ġlgili ülkelerin borsaları ve FTSE
Tablo 9: Bazı Ġslami Endekslerin Hesaplanmasında Kullanılan Finansal Oranlar
ENDEKS
KRĠTER
AĢağıdakilerin hepsi %33’den küçük olmalı;
1) Toplam borcun Ģirketin 24 aylık ortalama
piyasa değerine oranı,
2) ġirketin nakit ve faiz getiren menkul kıymet
Dow Jones Islamic Market Indexes (DJIMI)
toplamının 24 aylık ortalama piyasa değerine
oranı,
3) Alacaklarının 24 aylık ortalama piyasa
değerine oranı,
Halka açıklık oranı, piyasa değeri, likidite gibi
kriterlerin yanında sağlaması gereken finansal
oranlar;
1) Borçlar toplam varlıkların %33’ünden az
FTSE Shariah Global Equity Indexes
olmalı,
2) Faizli iĢlemler toplam varlıkların %33’ünden
az olmalı,
34
3) Alacakların toplam varlıklara oranı %50’yi
geçmemeli,
4) Haram aktivitelerden elde edilen gelirler
toplam hâsılatın %5’ini geçmemeli.
1) Toplam faizli kredilerin piyasa değerine oranı
% 30’dan az olmalı,
2) Faiz getirili nakit ve menkul kıymetlerin piyasa
ĠMKB Katılım Endeksi
değerine oranı % 30’dan az olmalı,
3) Haram aktivitelerden elde edilen gelirler
toplam gelirlerin %5’ini geçmemeli.
Kaynak: Ġlgili borsalar, FTSE, Bizim Menkul Değerler
Ġslami hisse senetleri piyasası geliĢiminin ilk aĢamalarında olmasının da
etkisiyle tüm Ġslami finansal piyasalar içinde en hızlı büyüme yaĢanan piyasadır.
ÇeĢitli kaynaklara göre toplam fon büyüklüğü (under management) 1 trilyon USD’yi
bulan Ġslami finans endüstrisinde bu fonların sadece 20 milyar USD’sinin hisse
senetleri piyasasında değerlendirildiği tahmin edilmektedir.
Malezya Borsası yüzde seksenden fazla Ģirketin Ġslami prensiplere uygunluk
kriterini sağladığı borsa olarak Ġslami hisse senetleri piyasasında dünyada öncü
konumdadır. Söz konusu Ģirketlerin piyasa değeri yaklaĢık 129 milyar USD olup
Malezya borsasındaki Ģirketlerin piyasa değerinin % 64’ü seviyelerindedir.45
III.2. Ġslami Borçlanma Araçları ( Sukuk) Piyasası
Sukuk en yaygın tanımıyla faizsiz borçlanma aracıdır. Arapça ―Sak‖
(sertifika)
kelimesinin
çoğulu
olan
sukuk
sözlük
manası
olarak
―sertifika(lar)/vesika(lar)‖ anlamı taĢımaktadır. ―Finansal sertifika‖ olarak
tanımlanan sukuk Ġslami finans literatüründe ―Ġslami tahvil‖ manasında
kullanılmaktadır. Faizsiz olması yönüyle Ġslami prensiplere uygun ve günümüzde
Ġslami finansta en yaygın kullanılan menkul kıymetlerdir. AAOIFI’nin sukuk tanımı
Ģu Ģekildedir;
“İhraç edildikten sonra eşit değerleri temsil eden; ihraçtan elde edilen
tutarların önceden planlanan şekilde yatırım yapıldığı; yapılan yatırım türüne göre
duran varlıklar ve benzerleri üzerindeki haklar ve payların (intifa-kullanım hakkı
dâhil) temsil edildiği ya da bir projede ya da özel bir yatırım faaliyetinde ortaklık
hakkı veren sertifikalardır”
Ġslami bankacılığın 1983 yılında baĢladığı Malezya’da bankalar tarafından en
çok kullanılan finansman tekniği murabaha idi. Bankalar murabaha alacaklarını
menkul kıymetleĢtirmek suretiyle üçüncü kiĢilere satarak hem yeniden kaynak
yaratmakta hem de likidite yönetimini bu yolla gerçekleĢtirmekteydiler.
Borcun/alacağın bu Ģekilde arada herhangi bir baĢka ticari faaliyet olamadan üçüncü
45
Kaynak: instuteofhalalinvesting.org (2009)
35
kiĢilere satılmasına ―bai al dayn‖ denilmektedir. ―Bai al dayn‖ yöntemine Malezya
ve Endonezya Ġslam hukukçuları izin verirken Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde
izin verilmemektedir. ―Bai al dayn‖ yöntemi ile alakalı tartıĢmalar borçlanma
araçlarının seküritizasyonu konusunda yeni yaklaĢımların geliĢtirilmesi ihtiyacını
doğurmuĢtur. ―Sukuk‖ kavramının ortaya çıkması bu Ģekilde olmuĢtur.46
Sukukun yapısının en temel Ģartı varlığa dayalı olmasıdır. Bu özelliğinden
dolayı dayandığı varlıktan kaynaklanan mülkiyet, kullanma, yararlanma gibi hakları
ve yükümlülükleriyle birlikte alınıp satılabilmesi yani ikinci el piyasada ticaretinin
yapılabilmesi mümkündür. Bu iĢlemin meĢru olmasının dayanağı ise Kur’an’ın
―Allah alıĢ-veriĢi helal, faizi haram kıldı.‖ (Bakara 275) ayetidir.
Geleneksel finansmanda yatırımcılar için yatırım yaptıkları araçtan elde
edilen fonun ne için kullanılacağı çok önemli değilken ―sukuk‖ sahipleri
yatırımlarının ne için kullanılacağını dini nedenlerle bilmek istemektedirler.47 Bu
husus ―sukuk‖ ile geleneksel borçlanma araçlarının farklılaĢtığı önemli bir noktadır.
Oransal mülkiyeti temsil eden sukuk yatırımcılara belirli bir süre için belirli bir
varlık sepetinin yaratacağı nakit akımından doğan risk ve getiriye sahip olma hakkı
vermektedir.
Ġslam her türlü faiz gelirini yasaklamakla birlikte reel değeri olan bir varlığın
performansına dayalı olarak getiri sağlayan menkul kıymetlerin geliĢtirilmesi Ġslam
hukukçuları tarafından ittifakla dinin bu yasağına aykırı görülmemektedir. Sukuk
gelirleri, dayandığı varlıkların performansına endeksli nakit akımlarına bağlıdır.
Nakit akımının kaynağı dayanak varlığın satıĢından, kiralanmasından veya ikisinin
kombinasyonundan elde edilen kardır.
Sukuk genel kullanım alanlarına göre proje, varlık ve bilanço endeksli olarak
sınıflandırılabilir.
46
47
a)
Proje Endeksli Sukuklar: Bu tip sukukta niteliği önceden bilinen
belirli bir proje için proje endeksli sukuk aracılığıyla fon
sağlanmaktadır. Bu sukuk türüne Katar Hükümeti tarafından 2003
yılında bir hastanenin inĢaatı için kaynak sağlanması amacıyla
çıkartılan Katar Global Sukuku örnek verilebilir. Projenin
gerçekleĢmesi için kurulan özel amaçlı Ģirket (SPV) hastane inĢaatı
için gerekli arsa, araç v.s ekipmanları satın almıĢ bunları inĢaatı
yapan firmaya kiralamıĢtır. Bu sayede elde edilen kira gelirleri
sukuk yatırımcısına ödenmiĢtir.
b)
Varlık Endeksli Sukuk: Bu tip sukukta, varlıkların kazanç
hakkının yatırımcılara satılmasıyla fon sağlanmaktadır. Malezya
Hükümeti 2002 yılında 600 milyon USD’lik varlık endeksi sukuk
Islamic Capital Market:The role of sukuk, Rodney Wilson
Sukuk’un Türk Sermaye Piyasası açısından değerlendirilmesi, Necla Küçükçolak
36
ihraç etmiĢtir. Malezya hükümeti tarafından SPV’ye satılan
arazinin her türlü kazanç hakkı oransal mülkiyeti temsil edilen
sukuk sertifikaları vasıtasıyla 5 yıl için yatırımcılara satılmıĢtır. Ġtfa
tarihinde SPV araziyi tekrar hükümete satmıĢ elde ettiği para ile
sukuk sahiplerinin anaparalarını ödemiĢtir.
c)
Bilanço Endeksli Sukuk: Ġslam Kalkınma Bankası tarafından
2003 yılında üye ülkelerin çeĢitli projelerini finanse etmek için
uluslararası piyasaya 400 milyon USD değerinde beĢ yıl vadeli
sukuk ihraç edilmiĢtir. Bu tip sukukta dayanak varlık olarak banka
bilançosundaki varlıklar kullanılmıĢtır.
III.2.1. Ġslami Finansman Tekniklerine Göre Yapılandırılan Sukuk
ÇeĢitleri48
A) Ġkincil Piyasada ĠĢlem Görebilen Sukuk ÇeĢitleri
Uluslararası sermaye piyasalarında çıkarılan sukuklar genellikle Ġngiltere
hukuku ve mahkemelerine tabi çıkarılmaktadır. Global sukuk ihraçları, uluslararası
borçlanma araçları eurotahvillere benzer olarak sabit veya değiĢken dönemsel gelir
sağlamakta, kredi derecelendirmesi yapılmakta, Euroclear gibi uluslararası takas
kuruluĢları tarafından takasları gerçekleĢtirilmekte ancak ikincil piyasaları
eurotahvillere göre daha az geliĢmiĢtir. Diğer bir fark ise, tahvil ihraçcının borcunu
temsil ederken, sukuk ilgili varlıkta payı oranında malikliği temsil etmektedir.
Malezya ve Körfez ülkeleri, sukuk ihraçlarının ana merkezleri konumunda olmakla
birlikte Ġslam ülkeleri dıĢında da ABD, Avrupa ve Asya çok sayıda ihraçcı sukuk
ihraç etmektedirler.
Sukuk, konvansiyonel eurotahviller ile benzer özelliklere sahip olmakla
birlikte, eurotahvillerden farklı fiyat davranıĢı göstermekte olup, portföye
eurotahvillerin yanı sıra ilave edildiklerinde portföy riskini azaltmakta ve
Eurotahvillerin getirilerinin birbiriyle korelasyonuna göre eurotahvillerin sukuklar ile
getiri korelasyonu daha düĢüktür (Çakır, Raei; 2007).
DeğiĢken dönemsel gelir sağlayan sukuklar Londra Bankalar arası Borç
Verme Oranına (LIBOR) endeksli olarak çıkarılmıĢ ve gelir LIBOR esas alınarak
belirlenmiĢtir. Bu Ģekilde ihraç edilen finansman sertifikasının tümü bir varlıkla
desteklenmekte ve varlıktan elde edilecek dönemsel (genellikle kira) geliri sertifika
maliklerine dönemsel gelir olarak ödenmektedir. LIBOR’un gösterge olarak
kullanılmasında iki yaklaĢım bulunmaktadır:
48
Bu bölüm yazılırken ağırlıklı olarak Dubai Ġslamic Financial Center tarafından hazırlanan ―Sukuk
Guide‖ adlı rehberden faydalanılmıĢtır.
37
a) ĠĢlemin kendisinin faize dayanmaması, kârın belirlenmesinde LIBOR’un
bir gösterge olarak kullanmasının iĢlemin kendisini haram veya geçersiz
yapmayacağı,
b) Helal bir iĢlem için faiz oranının kullanılmasının doğru olmadığı ve temel
Ġslam ekonomisi felsefesine ters olduğudur.
Sukuk, genellikle icar veya diğer sukuk anlaĢmalarından oluĢan bir sepete
dayalı çıkarılmaktadır. Bu sepetler ikincil piyasada iĢlem görme kapasitesine sahip
olması çerçevesinde oluĢturulmaktadır. Tedavül kabiliyeti olan sukuk türleri,
kiralama sözleĢmeleri, kar-zarar ortaklığı sözleĢmeleri ve kar ortaklığı
sözleĢmelerine dayalı çıkarılan sukuklardır.
A.1) Ġcara Sukuk (Leasing Endeksli Sukuk)
Günümüzde en yaygın kullanılan sukuk türü icara sukuktur.49 En yaygın
kullanılan sukuk türü olmasının nedenlerine iliĢkin çeĢitli yorumlar vardır. Bunlardan
en yaygını icara sukukun diğer sukuk türlerinin kendisinden türetildiği sukuk türü
olması ve icaranın Ġslamiyet’in ilk yıllarından itibaren kullanılan bir finansman
tekniği olması nedeniyle değiĢik mezhepler tarafından ittifakla Ġslami prensiplere
uygun olduğunun kabul görmesidir.
Ġslami finansta ―icara‖ kelimesi bir varlığın kullanım hakkının belirli bir
vakte kadar üçüncü kiĢilere transfer edilmesidir.
Sukukların yapısı gereği sukuk yatırımcılarının kazançları dayanak
varlıklarının getiri performansına bağlıdır. Ġcara sukuk bu yönüyle diğer sukuklara
göre daha avantajlı olup düzenli kira geliri getirmeleri bakımından öne çıkmaktadır.
Ġcara sukuku yatırımcılarına varlıkların (genellikle gayrimenkul) mülkiyet
hakkını, kirasını almayı ve sukuku kiracının haklarını etkilemeyecek Ģekilde ikinci el
piyasada alım satıma konu yapma hakkı verir. Sukuk sahipleri söz konusu
gayrimenkulün bakım masraflarına da sahiplilikleri oranında üstlenirler.
Ġcara sukukun taĢıması gereken baĢlıca özellikler Ģu Ģekilde sıralanabilir;
a) Bir icara kontratı yapılırken söz konusu varlığın kiralanabilir olduğu ve
kira miktarının ne kadar olduğunu tarafların açıkça biliyor olması gerekmektedir.
Eğer her ikisi de biliniyorsa henüz inĢa edilmekte olan varlık veya gayrimenkuller de
kontratta açıkça tanımlanmak kaydıyla kiraya verenin normal Ģekilde elde edeceği,
inĢa edeceği veya alacağı varlığın kiraya verilmesini sağlayarak sukuka konu olabilir.
49
Kaynak: Moody’s Investor Service- Special Report, 2010
38
Kiraya veren, kiracının varlıktan yararlanma hakkını engellemeyecek Ģekilde varlığı
satabilir. Varlığın yeni sahibi kirayı alma hakkını da elde edecektir.
b) Kira tutarı kiralamanın ilk döneminde açıkça ve sonraki dönemler için
yenilerek belirlenebilir. Kira sabit bir oranda artabilirken, bilinen bir değiĢkene bağlı
olarak artabilir veya azalabilir.
c) Ġslami prensiplere göre, varlığın temel yapısıyla ilgili ödemeler ve
maliyetler varlığın sahibinin sorumluluğundadır. Kullanımı ile ilgili oluĢan bakım
giderleri ise kiracının yükümlülüğündedir.
d) Ġcara sukukunun ihraç sürecinde varlığı satın alan ve yatırımcılara sukuku
dağıtan bir SPV vardır. SPV varlığı ödemeyi yaparak satın alır ve daha sonra varlık
üçüncü tarafa kullanım için kiraya verilebilir. Kiracı SPV’ye periyodik olarak kirayı
öder ve SPV sukuk sahiplerine kira bedelini dağıtır.
e) Ġcara sukuk ciro edilebilir ve ikincil piyasada alım satımı yapılabilir.
f) Ġcara sukuk ihraç edenlere yönetim ve pazarlama açısından yüksek
derecede esneklik sağlar. Merkezi hükümetler, belediyeler özel ve kamu sektöründe
faaliyet gösteren varlık sahipleri bu sukuk türünü ihraç edebilmektedirler. Buna ek
olarak finansal aracı kuruluĢlar veya doğrudan varlık sahipleri de ihracı
gerçekleĢtirebilirler.50
Ġcara sukuk ihracında iĢlem adımları ise aĢağıdaki Ģekilde sıralanabilir;
1- Yüklenici tarafından sukuk ihracı için özel amaçlı bir kuruluĢ (SPV)
kurulur.
2- Ġhraçcı SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir.
3- Yatırımcılar sukuk için ihraçcı SPV’ye ödemeleri yaparak sukuk
sertifikalarını satın alır.
4- SPV yatırımcılardan topladığı fonları kiraya konu varlığı satın almak
üzere yükleniciye aktarır.
5- Yüklenici kiraya konu varlığın mülkiyetini SPV’ye aktarır.
6- SPV, varlığı yükleniciye bir kira anlaĢması altında sukukun vadesine
kadar kiralar.
7- Yüklenici, SPV’ye düzenli kira ödemeleri yapar.
8- SPV, yükleniciden aldığı kira ödemelerini yatırımcılara sukuk için
yapacağı periyodik ödemelerde kullanır.
50
Introduction to Ijara Sukuk, Syed Ali Salman, Islamic Devolopment Bank
39
A.2) Mudaraba Sukuk (Risk Sermayesi Endeksli Sukuk)
Mudaraba sukuk ortak mülkiyeti ifade eder ve yatırımcısına özel projelerde
hisse hakkı verir. Yatırım amaçlı ve risk sermayesi yöntemi ile yapılan büyük
projelerde sukuk ihraç edilerek yatırıma katkı sağlanır. SPV vasıtası ile sukuk ihraç
eden kurum yatırımcılara söz konusu giriĢimin sermayesinden hisse vermiĢ olur.
Yatırımcılar sözleĢmeye aykırı bir durum olmadığı sürece sukukları ikincil piyasada
satarak sermaye üzerindeki payını devredebilir.
SözleĢme yatırımcılar (rabb-al-mal/sukuk sahipleri) ile vekil yönetici (Ġslami
finans kurumu) arasında gerçekleĢir. Karın hangi oranlarda paylaĢılacağı sözleĢmeye
yazılır. SözleĢmenin bitiminde baĢlangıç sermayesi yatırımcılara hisseleri oranında
ödenir. Yapılan yatırım zararla neticelenmiĢ ise sukuk sahipleri zarara katlanacak ve
sermayelerini kaybedecek, yatırımcılardan toplanan sermayeyi kullanan mudaribin
ise emeği karĢılıksız kalmıĢ olacaktır. Mudaribin iĢ sürecinde ihmali olduğu
kanıtlanmadığı sürece emeği dıĢında herhangi bir sermaye kaybı olmamaktadır.
Mudaraba sukukta kar payı garantisi yoktur. Sabit bir getirisi olmayıp kardan pay
alma hakkı vardır, bu yönüyle hisse senetlerine benzer. Sukuk sahiplerinin gelirleri
sermaye koydukları projenin performansına bağlıdır.
ġekil l: Mudaraba Sukuk Ġhraç Süreci
Mudaraba Girişimi
5
6
7
Mudaraba Sözleşmesi
3
4
Yüklenici (Mudarib)
8
1
2
İhraçcı SPV
9
40
Yatırımcılar
SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir,
Yatırımcılar ödemesini yapar,
SPV yatırımcılar adına sermayeyi koyar,
Mudarib emek ve yönetim becerisini koyar,
Mudaraba giriĢimi (projesi) kurulur,
GiriĢim kar ederse sözleĢmede belirlenen oranlara göre SPV (yatırımcılara
vekâleten) ve mudarib arasında paylaĢılır,
7) Kar paylaĢımına ek olarak belirli bir getirinin üzerine çıkması karĢılığında
mudaribe performans primi verilebilir. Bu prim mudaraba sözleĢmesinin
sonunda giriĢim/proje tasfiye edildiğinde ödenir.
8) SPV aracılık faaliyetinden dolayı kardan belirli bir pay alır,
9) SPV yatırımcılara periyodik olarak kar payı ödemelerini yapar,
1)
2)
3)
4)
5)
6)
Mudaraba sukukun baĢlıca özelliklerini özetlemek gerekirse51;
-
Mudarib sözleĢme ile belirlenen yükümlülüklerini gerekli özen ve
gayreti göstererek ifa eder,
-
Mudaraba giriĢiminin yapacağı yatırımın ġer’i ölçülere uygun
olması gerekir ve bu durum sukukla ilgili her tür açıklayıcı doküman
ile ilan edilir,
-
Mudaraba anlaĢmasına çeĢitli sınırlamalar koyulabilir. Örneğin ġer’i
kurallara göre sermayenin en az % 33’ünün her zaman maddi
varlıklara yatırılmasının gerekliliği gibi,
-
Yatırımcı ile yüklenici (mudarib) arasındaki kar paylaĢım oranının
mudaraba sözleĢmesi yapılırken belirlenmesi gerekir. Fakat bu
kesinlikle önceden garanti edilen belirli bir kazanç olacak Ģekilde
yapılmamalıdır,
-
Mudaraba giriĢiminin zararına yatırımcılar yani sukuk sahipleri
katlanır. Diğer taraftan yatırımcının sorumluluğu yatırdığı sermaye
ile sınırlı olup daha fazla borçlandırılamaz,
-
Yatırımcıların katlandığı zararın azaltılması için SPV yükleniciden
(mudarib) yatırımcıların sahip olduğu bazı hakları piyasa fiyatından
satın alması için önceden taahhüt isteyebilir,
A.3) MuĢaraka Sukuk (Kar-Zarar Ortaklığı Endeksli Sukuk)
Taraflar belirli bir proje için ortaklık iliĢkisi içerisinde bir araya gelerek,
yatırım faaliyeti sonucunda oluĢan kar ve zararı paylaĢmaktadırlar.
51
Dubai islamic financial center, sukuk guide book
41
AAOIFI’nin muĢaraka sukuk tanımı Ģu Ģekildedir;
“Tahvili ihraç eden taraf, belli bir projenin ya da aktivitenin
gerçekleştirilmesi için kurulmuş bir ortaklığa daveti yapan taraftır. Fon sağlayıcılar
(yatırımcılar) muşaraka sözleşmesinde ortak konumundadırlar. Toplanan fonlar,
yatırımcıların, muşaraka sermayesine olan katkısını hisse olarak temsil etmektedir.
Sukuk sahipleri ortaklığın varlıklarının da sahibi konumunda olup, gerçekleşecek
kârda hak sahibidirler.”
MuĢaraka sukuku ortaklık sözleĢmesine dayalı mevcut bir iĢin finansmanını
geliĢtirmek veya yeni bir projeyi tesis etmek için kullanılır. Sukuk sahipleri hisseleri
oranında projenin veya faaliyetin sahibi olurlar. MuĢaraka sukuk ciro edilebilir
enstrüman olarak iĢlem görür ve ikincil piyasalarda alınıp satılabilirler.
ġekil 2: MuĢaraka Sukuk Ġhraç Süreci
Muşaraka Girişimi
3
6
5
Yüklenici (Diğer Ortak)
4
İhraççı SPV
1
2
7
Yatırımcılar
1) SPV sukuk ihracını yapar,
2) Yatırımcılar ödemeyi yapar,
3) SPV topladığı fonu koyar,
4) Yüklenici sermayesini koyar ve muĢaraka giriĢimi kurulur,
5) Eğer varsa kar-zar paylaĢılır,
6) Yüklenici kar-zarardan payına düĢeni alır,
7) SPV yatırımcılara periyodik ödemelerde bulunur.
GiriĢim sermayesinin yönetimini de yüklenici yapıyor ise kendisine bunun içinde
ekstra ücret ödenebilir. ĠĢin sonunda muĢaraka giriĢimi tasfiye edilir. GiriĢimin varlıkları
piyasa fiyatından satılarak herkese payı oranında dağıtılır.
42
MuĢaraka sukukun baĢlıca özelliklerini özetlemek gerekirse52;
1)
MuĢaraka giriĢiminin yönetimini yapan vekil iĢletme sürecini ve
yatırımları Ģartları iĢin baĢında taraflar arasında Ģer’i kurallara
uygun olarak belirlenen iĢ planına göre yapmalı,
2)
Kar paylaĢım oranı baĢta belirlenmelidir. Sermayeye yapılan katkı
oranında paylaĢım yapılmayabilir. Örneğin sukuk yatırımcıları
toplam sermayenin %50’sini koyduğu halde kardan %40 oranında
pay alabilir,
3)
Zarara herkes sermayesi oranında ortaktır,
4)
Ġslam hukukçularına göre muĢarakanın %33-50 arasında bir oranda
maddi varlığı olması gerekmektedir,
5)
MuĢaraka ortaklığı tarafların anlaĢması ile her zaman
sonlandırılabilir. Bu durumda muĢaraka giriĢiminin varlıkları
satılarak nakde çevrilir ve herkese payı oranında dağıtılır.
B) Ġkincil Piyasası Olmayan Sukuk ÇeĢitleri
B.1) Murabaha Sukuk (Genel Amaçlı Finansman Desteğine Endeksli
Sukuk)
Ġslami finans endüstrinde uygulaması en az olan sukuk türüdür. Murabaha
finansman tekniği basitçe ifade etmek gerekirse bir emtianın önceden anlaĢılan bir
kar payı üzerinden ihtiyaç sahibine satılmasıdır. Banka kendisine yapılan kredi
baĢvurularının finansmanı SPV aracılığı ile sukuk ihraç ederek yapabilir. Murabaha
sukuklar bir varlığa sahip olmanın göstergesi olmayıp alacak hakkını gösteren
senetlerdir. Yani murabaha sukukta dayanak bir varlık yoktur.
Borç senetlerinin (alacak hakkının) ticaretini yasaklamıĢ olan Ġslami sistemde
murabaha sukukların ikincil piyasada tek başına iĢlem görmesine izin verilmez.
Günümüz uygulamalarında murabaha sukuk geniĢ bir portföyün küçük bir parçasını
oluĢturuyor ise ikincil piyasada iĢlem görmesinde sakınca görülmemektedir.
52
Dubai islamic financial center, sukuk guide book
43
ġekil 3: Murabaha Sukuk Ġhraç Süreci
Kredi Müşterisi (Alıcı)
5
6
İhraçcı SPV
3
Tedarikçi
4
1
2
7
Yatırımcılar
1. SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir,
2. Yatırımcılar ödemeyi gerçekleĢtirir,
3. SPV tedarikçiden kredi müĢterisinin talep ettiği ürünü satın alır,
4. Tedarikçi ürünü SPV’ye teslim eder,
5. SPV ürünü alıcıya teslim eder,
6. Alıcı periyodik olarak yada belirli bir vadenin sonunda ürün maliyeti ve
kar payı ödemesini yapar,
7. SPV yatırımcılara periyodik olarak kar payı ödemesini ve vade sonunda
ana para ödemesini yapar, yada tüm ödemeyi (anapara+karpayı) vadeli olarak
yapar.
Murabaha sukukun baĢlıca özelliklerini özetlemek gerekirse;
1) Ödemelerin vadesi ve kar payı oranı önceden belirlenmiĢ olmalıdır,
2) SPV tedarikçiden ürünler üzerinde rehin veya ipotek olmadığı hususunda
taahhüt alabilir,
3) Eğer alıcı ürünlerin zımni teslimini değil fiziken kendisine teslim
edilmesini isterse taĢıma esnasında ürünlere gelecek zarara razı olacağına
iliĢkin murabaha sözleĢmesine hüküm koyulabilir.
B.2) Selem Sukuk (Ġleri Vadede Teslim SözleĢmesine Endeksli Sukuk)
Ödemenin peĢin malın daha sonraki bir tarihte teslim edilebildiği selem
sözleĢmeleri esas alınarak ihraç edilen sukuk türüdür. Selem sözleĢmelerine konu
olan malların standart mallar, genellikle emtia (alüminyum, bakır, pamuk v.b) olması
gerekir.
44
Selem sukuk bir SPV aracılığıyla çıkartılır. Yatırımcılardan alınan fonlar belli
bir malın ileriki bir tarihte teslim alınacağı sözleĢmesi ile SPV Ģirketine ödenir. SPV
ayrıca sözleĢmede belirtmiĢ olduğu miktardaki malı teslim etme zamanında daha
yüksek bir fiyattan pazarlaması için bir acente ile anlaĢabilir. AlıĢ fiyatı ile satıĢ
fiyatı arasındaki fark SPV’nin ve ayrıca sukuk sahiplerinin karıdır. Selem için geçerli
olan tüm ser-i gereklilikler selem sukuk için de geçerlidir. Alıcının ödemeyi tam
olarak yapması, seleme konu malın standart bir yapıya sahip olması, malın
miktarının, kalitesinin, teslim tarih ve yerinin açıkça belirlenmiĢ olması bu
gerekliliklere örnek olarak gösterilebilir. Selem ve aynı zamanda selem sukuk ile
ilgili Ģer’i Ģartlardan biri de alınan malın vade zamanı gelmeden ikinci bir satıĢının
yapılamamasıdır. Selem sukuk uygulamada genellikle kısa vadeli finansman için
kullanılır. Ġkincil piyasada ancak nominal değeri üzerinden alım satıma konu
edilebilir.
ĠĢlem adımları Ģu Ģekilde özetlenebilir;
1. SPV bir kaynak kuruluĢ adına (banka, finans kurumu veya baĢka bir Ģirket
olabilir) selem sukuk ihracını gerçekleĢtirir,
2. SPV, emtiayı vadesi gelince almak üzere tedarikçiyle anlaĢır ve ödemeyi
yapar,
3. Vadesi gelince tedarikçi malı SPV’ye teslim eder,
4. SPV ürünleri spot piyasada satar ve elde edilen geliri sukuk sahiplerine
dağıtır. SözleĢmeye konu emtianın piyasa fiyatı ilk anlaĢma fiyatına göre (2.adım)
yükselmiĢse sukuk sahipleri kar etmiĢ olur.
Selem sukuk uygulamada çok sık kullanılmamaktadır. Bunun baĢlıca
nedenleri ise; bir alacak hakkını gösteren sukukların ikincil piyasada iĢlem
görmemesi, seleme konu malların standart olması zorunluluğu ile ilgili problemler,
SPV ve sukuk yatırımcılarının selem emtiasının vade sonunda tedarikçiden teslim
alındığı andaki fiyatının ilk anlaĢma fiyatından düĢük olmasından kaynaklanan riske
maruz kalma olasılığı, vade tarihi geldiğinde emtianın spot piyasada SPV tarafından
satılamama riski gibi problemlerdir.
SPV vadesi geldiğinde teslim aldığı ürünü satamama riskine karĢılık üçüncü
bir tarafla ―paralel selem‖ anlaĢması yapabilirse de selem sukuk uygulamaları hem
yatırımcılar hem de ihraççılar tarafından fazla rağbet görmemektedir, çünkü bedeli
peĢinen ödenen ve belirli bir vade sonunda teslim alınacak malın fiyatının teslim
alma zamanında ne olacağının belirsizliğine katlanmak yatırımcı ve ihraçcı açısından
cazip görülmemektedir.
45
B.3) Ġstisna Sukuk (Özel Amaçlı Altyapı Yatırımına Endeksli Sukuk)
Büyük altyapı projelerinin finansmanı için ihraç edilen sukuk türüdür. Ġstisna
Arapça ―Sanayi‖ kelimesi ile aynı kökten gelmekte olup yapmak, inĢa etmek,
üretmek gibi manalara gelmektedir. Sürecin iĢleyiĢi kısaca Ģu Ģekilde özetlenebilir;
MüĢteri bir projeyi gerçekleĢtirmek amacıyla fon temin etmek için bankaya
baĢvurur. Banka bu projeyi sukuk ihraç ederek finanse edecek ise bir SPV kurar.
SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir. SPV ve alt yüklenici arasında belirli bir tarihte
teslim Ģartı bulunan bir satıĢ sözleĢmesi yapılır. SPV projeyi üçüncü bir taraf olan alt
yüklenicilere teslim eder ve topladığı fonlardan projenin ödemesini yapar. SPV
projenin asıl sahibi olan ilk müĢteriye projeyi kiralar ve düzenli kira geliri elde eder.
SPV elde ettiği kira gelirini sukuk yatırımcısına öder.
C) Son Dönemde GeliĢtirilen Sukuk ÇeĢitleri
C.1) Wakala Sukuk
Sukuk çeĢitleri arasında son dönemde en önemli yenilik wakala sukuktur.
Wakala Arapça vekil/acente manasına gelmektedir. Yatırımcı fonlarını yönetmesi
için bir vekil tayin eder, vekil fon yönetim ücretine ilave olarak yatırımların
performansından pay alır. Ġslami yatırım fonlarının en çok kullandığı yöntemdir.
ġekil 4: Wakala Sukuk Ġhraç Süreci
5
Wakala Yatırımları
5
6
Vekil/Acente
3
2
4
7
İhraçcı SPV
1
2
8
Yatırımcılar
46
Tedarikçi
1. SPV sukuk ihracını gerçekleĢtirir,
2. Yatırımcılar ödemeyi gerçekleĢtirir ve SPV gelirleri acenteye aktarır,
3. SPV yatırımcılar adına acente ile vekalet sözleĢmesi yapar,
4. Acente sukuk gelirleri ile her türlü yatırımı (varlık alımını) yapabilir,
5. Alınan varlıklar ve yapılan diğer yatırımlar ile bir havuz oluĢur,
6. Varlıkların performansından elde edilen gelirler acenteye aktarılır,
7. Acente kendi komisyonunu aldıktan sonra gelirleri SPV’ye aktarır,
8. SPV sukuk sahiplerine periyodik ödemesini yapar,
Wakala sukuk geleneksel finanstaki yatırım fonu katılma belgelerinin Ġslami
finanstaki karĢılığı niteliğindedir. Wakala sukuk yöntemiyle yapılacak ihraçlarda
diğer sukuklarda olduğu gibi en baĢtan tüm Ģartların belirlenmesi gerekmekte ve
acentenin yapacağı yatırımların veya alacağı varlıkların Ġslami prensiplere uygun
olması gerekmektedir.
Wakala sukuk birçok farklı enstrümana yatırım yapmaya imkân sağlaması
açısından yatırımcılar için caziptir. Portföydeki varlık karması için Ģer’i kurallar
uygulanır. Portföyde Ġslami hisse senetleri, her çeĢit sukuk, her türlü gayrimenkulün
bulunmasına izin verilmiĢtir. Portföydeki varlıkların çoğunluğu 53 maddi varlıklardan
oluĢuyor ise sukukların ikincil piyasada iĢlem görme imkânı vardır. Wakala sukuk
bilançosunda çoğunlukla murabaha alacakları bulunan finans kurumları için de
oldukça kullanıĢlı bir araçtır.
C.2) Hibrid Sukuk
Birden fazla varlık havuzuna (murabaha, mudaraba, icara) dayandırılarak
oluĢturulan sukuk türüdür. Ġkincil piyasasının olması için portföyün %51’i maddi
varlıklardan oluĢmak zorundadır.
Sukuk Al Ġstithmar: En çok kullanılan hibrid sukuk türüdür. ―Sukuk Al
Ġstithmar‖ varlıklarının %51 i icara sukuktan oluĢmak zorundadır. Yapılan iĢin
doğası gereği düzenli olarak alacak hakkı yaratan Ģirketlerin alacak haklarına karĢılık
ihraç edilebilmesi yönüyle elektrik, doğalgaz firmaları tarafından kullanılabilen bir
sukuk türüdür. Örneğin Suudi Arabistan elektrik dağıtım firması abonelerinden olan
gelecek 10 yıllık alacaklarının belirli bir yüzdesine karĢılık yaklaĢık 2 milyar USD
tutarında ―sukuk al Ġstithmar‖ ihracı gerçekleĢtirmiĢtir.
53
Bu oran için AAOIFI’nin belirlediği sınır %30 olmakla birlikte, uygulamada çoğunlukla %51 oranı
kullanılmaktadır.
47
C.3) Hisse Senediyle DeğiĢtirilebilir Sukuk
Sukukun önceden belirlenmiĢ bir değiĢim fiyatından ihraççısının hisse
senetleri ile değiĢtirilebilmesidir. Sukuk ihraççısı ve hisse ihraççısının aynı Ģirket
olduğu durumlarda uygulanabilir. Örneğin X ġirketini hisseleri ile 50:1 oranıyla
değiĢtirilebilir sukuk ihracı, her 1000 TL nominal X sukuk için 50 X hissesi ile
dönüĢtürebilme opsiyonu taĢımaktadır. Böylece yatırımcının 1000/50=20 TL’den bir
X hissesi bulunmaktadır. Eğer X hissesi 50 TL’den iĢlem görüyorsa/satıĢa çıkıyorsa
sukuk hisse ile değiĢtirip hisse baĢına 30 TL kar elde edilebilmekte ancak, hisse 10
TL’den iĢlem görüyorsa/satıĢa sunuluyorsa, sukuk hisse ile değiĢtirilmeyip dönemsel
kupon geliri elde etmek tercih edilecektir.54
C.4) Hisse Senedine DönüĢtürülebilir Sukuk
DeğiĢtirilebilir sukuk ile benzer olup, farkı sukuk ihraççısının hisseleri yerine
önceden bilinen baĢka bir Ģirketin hisseleri (genellikle sukuk ihraçcısının iĢtiraki bir
Ģirketin hissesi) ile değiĢtirilecek olmasıdır. Diğer bir deyiĢle, dönüĢtürülebilir sukuk,
üzerinde sukukun ihraççısı dıĢında bir Ģirketin hissesine gelecekte belli bir vadede
belirlenen Ģartlar çerçevesinde dönüĢtürülebilme opsiyonu bulunmaktadır. Sukuk
ihraçcısı, portföyündeki hisse senetlerini elden çıkarmak amacıyla bu tip programları
tercih edebilmektedir.55
C.5) Diğer Sukuk Türleri
Körfez ülkelerinde tutarları çok küçük olsa da tarım ve sulama amaçlı
çıkarılan olan sukuk türleri de bulunmaktadır. Bunlar ―ekim‖ faaliyetleri için
çıkartılan ―Muzara’a‖ ―sulama‖ amaçlı çıkartılan ―Musaqa‖ ve genel tarımsal
faaliyetlerin finansmanı için çıkartılan ―Mugharasa‖ sukuktur.56
III.3. Ġslami Türev Ürünler Piyasası
Ġslami türev ürünler piyasası henüz çok geliĢmemekle birlikte risk yönetimi
konusunda kendini gösteren ihtiyaç Ġslami finans endüstrisinde faaliyet gösteren
uluslararası kurumları bu alanda çalıĢma yapmaya zorlamaktadır. Ġslami türev
ürünler olarak yapılandırılmıĢ murabaha mevduatları, ileri vadeli alım satımlar için
kullanılan waad (söz verme), kar payı swapları, çapraz kur swapları sayılabilir.
54
Age, Necla Küçükçolak
Age, Necla Küçükçolak
56
Bu sukuk türleri hakkında ayrıntılı bilgi için: www.aaoifi.com sitesine baĢvurulabilir.
55
48
Ġslami türev ürünler yoğunlukla ―ba’i selem‖, ―ba’i istista‖ 57 yöntemleri aracılığıyla
yapılır.58
III.4. Ġslami Yatırım Fonları (Unit Trust) Piyasası
Yöneticilerinin yatırım kararı verirken Ġslami prensiplere uygun faaliyet
gösteren bankaların-Ģirketlerin hisse senetleri ve borçlanma araçları ile, Ġslami
prensiplere uygun faaliyet gösteren Ģirketlerin bulunduğu hisselerin yer aldığı
endekslere öncelik veren fonlardır.
Ġslami fon yöneticileri geleneksel fon yöneticilerine göre daha az özerktirler.
Yatırım kararları ġer’i kurallara uygun olmak zorunda olduğu için otoriteler veya
ġer’i kurullar tarafından sürekli izlenirler. Ġlk Ġslami hisse senedi yatırım fonu 1993
yılında Malezya’da kurulmuĢtur. Hisse senedinin yanı sıra, gayrimenkul, icara ve
murabaha da Ġslami fonların yatırım yaptığı araçlardır. Murabaha fonlarında satın
alınan malların satıĢından elde edilen kâr fonun getirisidir. Ġcara fonlarının getirisi de
aynı Ģekilde belirlenir. Emtia fonları genellikle alüminyum, bakır, nikel, platin gibi
metallere yatırım yapmaktadır. Bir Ġslami fonun yatırım yaptığı araçlar, fonun
riskliliği ve yatırımcı profili fonun türüne göre değiĢir.
Ġslami fon çeĢitleri;
Gelire Dayalı Fonlar
* Sabit getirili Ġslami menkul kıymetler ve önemli ölçüde temettü dağıtan
Ģirketlere yatırım yaparlar,
* Risk iĢtahı düĢük olan ve kazanç artıĢlarının düĢük oranlı olmasına razı olan
yatırımcılar için uygundur.
Sermaye Kazancına Dayalı Fonlar
* Uzun vadede sermaye kazancı sağlayacak Ġslami prensiplere uygun hisse
senetlerine yatırım yaparlar ve yüksek getiri ve yüksek risk vaat ederler,
* Risk iĢtahı yüksek ve uzun vadede sermaye kazancına önem veren
yatırımcılar için uygundur.
57
Ba’i selem: Belirli niteliklere sahip, ödemesi gelecekte bir tarihte yapılacak olan malların peĢin para
karĢılığı satılmasıdır. Burada önemli olan malların fiziki teslimatının zorunlu olmasıdır.
Ba’i istisna (forward sale): Ödemenin peĢin veya daha sonra yapılabileceği ileri vadeli satım iĢlemi.
58
Detaylı açıklamalar ve uygulamalar için: www.islamic-world.net/derivative instruments,
www.bnm.gov.my internet siteleri ve Priya Uberoi ve Nick Evans, Profit Rate Swap adlı makale
49
Dengeli Fonlar
* Temel hedefi mevcut sermayeyi koruyarak makul ölçüde sermaye kazancı
ve gelir elde etmektir,
* Hisse senedi, sabit getirili menkul kıymetler ve nakit olmak üzere çeĢitli
ürünlere yatırım yaparlar,
* Güvenli, düĢük risk ve ortalama bir getiri hedefi olan yatırımcılar için
uygundur.
Endeks Fonlar
*Bir borsadaki Ġslami prensiplere uygun Ģirketleri seçerek onların hisse
senetlerinden bir sepet oluĢtururlar,
* Orta ve uzun vadede sermaye kazancı elde etmek isteyen yatırımcılar için
uygundur.
Sukuk Fonlar
* Sabit getirili menkul kıymetler ile kısa vadeli para piyasası araçlarına
yatırım yaparlar,
* DüĢük risk ve düĢük ama garanti gelir isteyen yatırımcılar için uygundur.
III.4. Ġslami Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (ĠGYO)
ĠGYO varlıkların en az %50’sini gayrimenkulden oluĢmak zorunda olan ve
Ġslami prensiplere uygun alanlarda yatırım yapan ortaklıklarıdır. Geleneksel GYO’lar
ile birçok yönden benzer özellik taĢırlar. ĠGYO’nun gelirlerinin çoğu
gayrimenkullerin kiralanması ve satılmasından elde edilen gelirlerdir. ĠGYO’nun
Ġslami prensiplere göre uyması gereken kurallar ülkeden ülkeye farklılık
gösterebilmektedir. Örneğin Malezya’da ĠGYO’nun gelirlerinin haram faaliyetlerden
elde edilen kısmı tüm gelirlerin %20’sini aĢamamaktadır.59 Ġlk ĠGYO 2006 yılında
130 milyon USD’lik ihraçla Malezya’da kurulmuĢtur. ĠGYO’lar borsalarda iĢlem
gören likit enstrümanlardır.
III.5. Ġslami Emtia Fonları ve Emtia Borsası
Ġslami emtia fonları da tüm Ġslami araçlar gibi Ģer’i kurallara uygun
çalıĢmalıdır. Ġslami emtia fonlarının genel olarak taĢıması gereken özellikler
Ģunlardır;
59
Intoduction to Islamic Capital Market, Mughees Shaukat
50
1. SatıĢ anında satıcının elinde mal olmalıdır, çünkü Ġslami prensiplere göre
açığa satıĢ yasaktır. Selem ve Ġstisna (forward sale) Ģartlarına uymak kaydı ile
serbesttir,
2. Ticareti yapılan ürünlerin helal olması gerekir,
3. Ürün satıcının fiziken veya inĢa aĢamasında kontrolünde olmalıdır,
4. Fiyatın sabit ve taraflar arasında bilinir olması gerekmektedir,
5. Fiyatın belirsiz olduğu veya belirsiz bir olaya bağlandığı durumlarda satıĢ
geçersiz olur.
Malezya Borsası bünyesinde 2009 yılında dijital ortamda emtia ticaretine
imkân sağlayan emtia borsası (Bursa Suq Al Sila) kurulmuĢtur. Bursa Suq Al Sila
Ġslami prensiplere uygun olarak emtia ticareti yapmaya olanak sağlayan ilk dijital
iĢlem platformu olup son dönemdeki en önemli yeniliklerden olduğu kabul
edilmektedir. Platformda iĢlem kuralları Ġslami prensipler çerçevesinde geliĢtirilmiĢ
olup en önemli kural fiziki mülkiyettir. Yani ticareti yapılan malların iĢlem yapanlar
tarafından sahip olunması ve vadesi geldiğinde alıcı taraf isterse fiziken teslim
edilmesi gerekmektedir. Borsada iĢlem yapmak isteyen Ģirketler baĢvuru aĢamasında
incelenmekte ticareti yapılmak istenen emtianın Ģirket tarafından gerçekten temin
edilip edilemeyeceği kontrol edilmekte ve uygun görülürse iĢlem izni verilmektedir.
Daha sonraki süreçlerde ise Ģirketin beyanı yeterli görülmektedir. 60
III.6. Ġslami Borsa Yatırım Fonları (BYF-ETF)
Borsa yatırım fonu (BYF); fon katılım belgelerinin borsada alım satıma konu
edilebildiği fonlardır. BYF ile yatırım fonun temel farkı BYF’lerin ikincil piyasada
iĢlem görebilmesi özelliğidir. BYF’ler genellikle bir endeksi baz alan, baz aldığı
endeksin performansını yatırımcılara yansıtmayı amaçlayan ve ikincil piyasada her
an alınıp satılabilen fonlardır.
Ġslami BYF’ler ile geleneksel BYF’lerin temel özellikleri aynıdır. En temel
farkı ĠBYF’lerin baz aldığı endekslerin Ġslami endeksler olmasıdır. Ġslami endeksler
ise genellikle Ġslami prensiplere uygun faaliyet gösteren Ģirket paylarından
oluĢmaktadır.
60
Business Seminar On Islamic Finance, The Ritz-Carlton Ġstanbul, 28-29 Eylül 2011
51
IV. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASININ GLOBAL BÜYÜKLÜĞÜ
Ġslami finansın geliĢmesinin itici gücünü Müslüman toplumların geleneksel
finansa olan alternatif arayıĢları, son 20 yılda yaĢanan finansal liberilizasyon ve
Ġslami bankaların bilinirliliğinin önemli ölçüde artması oluĢturmaktadır. Ġslami finans
bugün artık küçük marjinal bir sistem değil küresel finans mimarisinin önemli bir
bileĢeni konumundadır. 1990’larda Dünya genelinde 150 milyar USD olan Ġslami
Varlıklar (Assets Under Management) 2010 yılı itibariyle 1 trilyon USD’yi aĢmıĢ
bulunmaktadır.61
Ġslami finansın baĢarısı ve geliĢimi Ġslami prensiplere göre yapılan
bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasası faaliyetlerinin hem nicelik hem de nitelik
olarak büyümesinde ve geleneksel finansın yoğun olduğu ülkelerce de örnek alınarak
uygulama alanın artmasıyla daha da iyi anlaĢılmaktadır.
Ġslami finansın baĢarılı geliĢimi kendini çeĢitli alanlarda göstermektedir.
Sukuk piyasasının büyüklüğünün 2010 yılı sonu itibariyle yaklaĢık 143 milyar USD
olduğu tahmin edilmektedir. Yine aynı dönem itibariyle Ġslami bankacılığın
büyüklüğünün 850 milyar USD olduğu tahmin edilirken Takaful büyüklüğünün ise 9
milyar USD olduğu62 düĢünülmektedir. Ġslami fon piyasasında ise büyüklüğün 2009
sonu itibariyle bir önceki yıl göre %15 artarak yaklaĢık 53 milyar USD olduğu
düĢünülmektedir. 2010 sonu itibariyle Global Ġslami finans endüstrisinin yaklaĢık %
84’ünü bankacılık, % 11’ini Sukuk ve % 4’ünü Ġslami yatırım fonları
oluĢturmaktadır. (KFH, IFSB)
Grafik 2: Global Ġslami Varlıkların Dağılımı
100%
80%
100%
86,9%
2003
80%
84,0%
60%
60%
40%
40%
20%
2010
7,0%
20%
6,0%
0,1%
11,0%
1,0%
4,0%
0%
0%
Sukuk
Takaful
İslami
İslami
Bankacılık Yatırım
Fonları
Kaynak: Merkez Bankaları, IFSB, Zawya, KFHR
61
Büyüklük verileri KFH, IFSB ve TKBB
Sigortacılığın takaful Ģeklinde yapılmasının zorunlu olduğu Ġran hariç büyüklüğü göstermektedir.
Ġranda takaful piyasasının 5 milyar USD büyüklüğe ulaĢtığı tahmin edilmektedir.
62
52
Dünyanın çeĢitli yerlerinde Ġslami finansa olan giderek artan ilgi bu
endüstrinin global bir yapıya kavuĢmasını sağlamıĢtır. IFSB tahminlerine göre 2012
yılı itibariyle Ġslami finans endüstrisinin büyüklüğünün 1,6 trilyon USD’ye ulaĢacağı
tahmin edilmektedir.
Ġslami finans global finansal krizde rekabet gücünü iyice hissettirmiĢ, krizden
az etkilenen yapısıyla dikkatleri üzerine çekmiĢtir. Kriz sonrası yeni bir dönemece
giren Ġslami finansın bundan sonraki gayretinin daha çok Ġslami piyasaların
geliĢtirilmesi, finansal ve hukuksal alt yapının kuvvetlendirilmesi, yeni ürünler
geliĢtirilerek piyasaya sunulması, yasal denetleyici ve düzenleyici çerçevenin
iyileĢtirilmesi konularında odaklanacağı düĢünülmektedir.63 Henüz standardizasyon
konusunda tam bir bütünlük sağlanamasa ve global finans sektörü içindeki payı çok
küçük olsa da Ġslami finans dikkatleri üzerine çekmeyi baĢarmıĢtır. Her geçen yıl
artan büyüklüğünün yanında Müslüman olmayan toplumlar arasında rağbet görmeye
baĢlayan Ġslami finansal araçlara talep giderek artmaktadır. Ġslami finans
endüstrisinin büyüklüğü geleneksel finans endüstrisi ile kıyaslandığında henüz çok
düĢük seviyelerdedir.
Grafik 3: Küresel Varlıklar (2010)
Banka Varlıkları
Hisse Senedi Piyasası
Küresel GDP
Özel Kesim Borç…
Emeklilik Fonları
Yatırım Fonları
Kamu Kesimi Borç…
Sigorta Şirketleri
Hedge Fon
Kamu Varlık Fonu
İslami Finans
İslami finansal
varlıklar toplam
küresel finansal
varlıkların 1%
inden daha azdır.
0
50
100
USD tln
Kaynak: ÇeĢitli kaynaklar, KHFR tahminleri
Ġslami sermaye ve para piyasalarında en çok kullanılan araç olan sukuk
ihraçları son dönemde oldukça geniĢ bir coğrafyaya dağılmıĢtır. 2001-2010 yılları
arasında gerçekleĢtirilen bazı önemli sukuk ihraçlarına iliĢkin tablo aĢağıda
verilmektedir.
63
Constraints on Growth in Islamic Finance, Baljeet Kaur Grewal
53
Tarih
Tablo 10: Bazı Önemli Sukuk Ġhraçları (2001-2010)
Ġhraççı
Ġhraç Bilgileri
2001
Bahreyn Hükümeti
Bahreyn Merkez Bankası tarafından
uluslararası piyasada ihraç edilen ilk sukuk
(icara sukuk)
Uluslararası piyasada ihraç edilen ilk Ģirket
sukuku (icara sukuk)
Malezya hükümeti tarafından uluslararası
piyasada ihraç edilen ilk devlet sukuku
(icara sukuk)
Uluslararası bir finans kurumu tarafından
ihraç edilen ilk sukuk
Katar Hükümeti tarafından uluslararası
piyasada ihraç edilen ilk devlet sukuku
(icara sukuk)
Ġhraç edilen ilk istisna sukuk
2001
2002
Kumpulan Guthira Comp.
Malezya
Malezya Hükümeti
2003
Ġslam Kalkınma B.
2003
Katar Hükümeti
2003
SKS Power Comp. Malezya
2004
2004
Department of Civil Aviation
Dubai
World Bank
2005
2005
Durrat Al Bahrain Comp.
Cagamas Comp. Malezya
2006
Dubai Ports Authority
En büyük uluslararası muĢaraka sukuk
ihracı. (24 ay vadeli)
2006
2006
Basic Industries Comp. Suudi
A.
Khazanah Nasional
2006
Nakhael Grup, BAE
2007
Aldar Comp, BAE
2007
Cagamas Copm, Malezya
2007
International Financial Center,
Dubai
2007
Holding Comp. SAK, Kuveyt
2007
Jebel Ali Free Zone Comp.
BAE
Suudi Arabistan’da ilk Ģirket sukuku ihracı
(Ġstithmar Sukuk- 240 ay vadeli)
Uluslararası ilk değiĢtirilebilir sukuk ihracı
(60 ay vadeli)
En büyük Ģirket sukuku ihracı (Ġcara
sukuk- 36 ay vadeli)
En büyük tutarlı değiĢtirilebilir sukuk
ihracı (60 ay vadeli)
Uzun vadeli ve yurt içi piyasada
gerçekleĢtirilen en büyük Ģirket sukuku
ihracı (Ġcara sukuk-80 ay vadeli)
BAE tarafından uluslar arası piyasalarda
gerçekleĢtirilen en büyük mudaraba sukuk
ihracı (60 ay vadeli)
Kuveytli bir Ģirket tarafından uluslararası
piyasalarda gerçekleĢtirilen en büyük
hacimli sukuk ihracı(Mudaraba sukuk)
Bir Ģirket tarafından gerçekleĢtirilen yılın
en büyük hacimli ihracı (MuĢaraka sukuk)
BirleĢik Arap Emirliklerinde ihraç edilen
ilk devlet sukuku (36 ay vadeli)
Uluslararası geleneksel bankacılık yapan
bir finans kurumu tarafından yapılan ilk
sukuk ihracı (60 ay vadeli)
Ġlk hibrid sukuk ihracı (60 ay vadeli)
Ġlk Ġslami mortgage sukuku (160 ay vadeli)
54
Tutar
(USD)
100 milyon
150 milyon
600 milyon
500 milyon
700 milyon
1.471
milyon
1.000
milyon
132 milyon
152 milyon
540 milyon
3.500
milyon
800 milyon
750 milyon
3.520
milyon
2.530
milyon
5.790
milyon
1.250
milyon
475 milyon
2.042
2009
Petronas, Malezya
2009
General Electric, ABD
2010
Nomura Comp, Japonya
2010
Kuveyt Türk Katılım Bankası,
Türkiye
Kriz sonrası uluslararası piyasada
gerçekleĢtirilen en büyük hacimli Ģirket
ihracı (Ġcara sukuk-60 ay vadeli)
ABD Ģirketi tarafından gerçekleĢtirilen en
büyük hacimli ihraç (Ġcara sukuk-60 ay
vadeli)
Japonya’da bir Ģirket tarafından
uluslararası piyasada gerçekleĢtirilen ilk
ihraç (Ġcara sukuk-24 ay vadeli)
Bir Türk Ģirketi tarafından uluslararası
piyasada gerçekleĢtirilen ilk ihraç
(Murabaha sukuk-36 ay vadeli)
1.500
500 milyon
100 milyon
100 milyon
Kaynak: IIFM Sukuk Issuance Database (2001-2010)
Ġhraççı Türü
Özel ġirket
Kamu Kurumları
Devletler
Toplam
Tablo 11: Sukukların Ġhraççı Türüne Göre Dağılımı
Toplam Ġhraç
Tutar (Milyon USD)
Oran (%)
1668
124.152
21
6.291
404
67.199
2114
197.642
63
3
34
100
Kaynak: IIFM (2001-2010)
Tablo 12: Uluslararası Piyasada GerçekleĢtirilen Sukuk Ġhraçlarının Ülkelere Göre Dağılımı
Asya & Uzak Doğu Ülkeleri
Tutar (Milyon USD)
Ġhraç Sayısı
Oran (%)
Malezya
5.496
12
12
Endonezya
650
1
1,4
Pakistan
600
1
1,3
Brunei
200
2
0,42
Toplam
6.946
16
15
Körfez & Orta Doğu Ülkeleri
Tutar (Milyon USD)
Ġhraç Sayısı
Oran (%)
Bahreyn
5.633
90
12
Katar
2.020
4
4
Suudi Arabistan
5.440
9
11
BAE
25.050
30
52
Kuveyt
1.575
9
3
Toplam
39.718
142
83
AFRĠKA
Tutar (Milyon USD)
Ġhraç Sayısı
Oran (%)
Sudan
130
1
0,3
Toplam
130
1
0,3
Diğer
Tutar (Milyon USD)
Ġhraç Sayısı
Oran (%)
Japonya
100
1
0,2
Türkiye
100
1
0,2
Ġngiltere
271
2
0,6
ABD
600
2
1,3
Toplam
1.071
6
2
Genel Toplam
47.865
165
100
55
Tablo 13: Yurtiçi Piyasalarda GerçekleĢtirilen Sukuk Ġhraçlarının Ülkelere Göre Dağılımı
Asya & Uzak Doğu Ülkeleri
Tutar (Milyon USD)
Ġhraç Sayısı
Oran (%)
Malezya
108.040
1664
72
Endonezya
4.009
69
3
Pakistan
2.847
34
2
Brunei
976
19
1
Singapur
192
5
0.13
Toplam
116.063
1771
78
Körfez & Orta Doğu Ülkeleri
Tutar (Milyon USD)
Ġhraç Sayısı
Oran (%)
Bahreyn
2.951
122
2
Katar
480,79
2
0,32
Suudi Arabistan
9.912
13
7
BAE
7.151
11
5
Toplam
20.494
148
14
AFRĠKA
Tutar (Milyon USD)
Ġhraç Sayısı
Oran (%)
Sudan
12.928
21
8
Gambiya
2,086
7
0,001
Toplam
12.930
28
8
Diğer
Tutar (Milyon USD)
Ġhraç Sayısı
Oran (%)
Almanya
123
1
0.082
ABD
167
1
0.111
Toplam
290
2
Genel Toplam
149.777
1949
100
Kaynak: IIFM (2001-2010)
V. ULUSLARARASI ĠSLAMĠ FĠNANS KURULUġLARI
V.1. Ġslami Finans Kurumlarının Muhasebe ve Denetim Örgütü
(AAOIFI)
AAOIFI (Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial
Institutions)64 kar amacı gütmeyen, özerk ve uluslararası bir kuruluĢtur. Ġslami finans
sektörü ve bu sektörde hizmet veren kuruluĢlar için Ġslami kurallar çerçevesinde
muhasebe, denetim, yönetim ve etik standartlar hazırlamaktadır.
AAOIFI, 1991 yılında Bahreyn’de kurulmuĢtur. Ġslam Kalkınma Bankası’nın
desteği ile kurulan bu örgütün 45 ülkeden 200 üyesi bulunmaktadır. Bu üyeler
merkez bankaları, Ġslami finans kuruluĢları ve uluslararası Ġslami finans ve
bankacılık sektöründen diğer katılımcılardan oluĢmaktadır.
AAOIFI standartları Bahreyn Krallığı, Dubai Uluslararası Finans Merkezi
(DIFC), Ürdün, Lübnan, Katar, Sudan ve Suriye tarafından uygulanmaktadır. Ayrıca
64
Kaynak: www.aaoifi.com
56
Avustralya, Endonezya, Malezya, Pakistan, S.Arabistan Krallığı ve Güney Afrika da
AAOIFI’nın standartlarını temel alan rehberler yayımlamıĢlardır.
AAOIFI’nın amaçları aĢağıda özetlenmiĢtir.
a. Ġslami finans kuruluĢlarının muhasebe ve denetimleri ile ilgili fikirler
geliĢtirmek,
b. Bu fikirleri eğitim, seminer, periyodik yayınlarla yaymak, araĢtırmalara
destek vermek,
c. Ġslami finansal kuruluĢlar için muhasebe ve denetim standartları hazırlamak,
bunları yayınlamak ve yorumlamak,
d. Hazırladığı standartları gözden geçirmek ve gerektiğinde güncellemek.
V.2. Uluslararası Ġslami Finans Piyasası (IIFM)
IIFM (International Islamic Financial Market)65 temel olarak belirli Ġslami
ürünler, dokümantasyon ve ilgili süreçlerin standartlaĢtırılmasına odaklanmaktadır.
IIFM, Bahreyn, Brunei, Endonezya, Malezya, Sudan, Pakistan, B.A.E.’nin
merkez bankaları ve kamu kurumları ile Ġslam Kalkınma Bankası gibi daimi
üyelerinin ortak çabaları ile 2002 yılında Bahreyn’de kurulmuĢtur. Amacı; Ġslami
bankaları düzenleyen otoriteler arasında iĢbirliği kurulması, enstrümanların vade
yapısını geniĢleterek likidite probleminin çözülmesi, ülkelerin varlığa dayalı menkul
kıymet çıkarma olanağının değerlendirilmesi ile Ġslami sermaye ve para piyasalarının
kuruluĢu, geliĢtirilmesi ve tanıtımıdır.
IIFM, sektörün sermaye ve para piyasası segmentindeki düzenleyicilerle
Ġslami finans piyasası katılımcıları arasında bağlantı kurmaktadır. Birincil ve ikincil
piyasa ile ilgili konularda öneriler, rehberler ve iyi uygulama örnekleri
geliĢtirmektedir. Üye sayısı 47’dir.
V.3. Ġslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB)
2003 yılında Kuala Lumpur/Malezya’da kurulan Ġslami Finansal Hizmetler
Kurulu (Islamic Financial Services Board)66, Ġslami finans piyasasında, düzenleyici
ve denetleyici kurullar için uluslararası standartlar geliĢtirmektedir. IFSB bu
standartları ya yeniden oluĢturarak ya da mevcut uluslararası standartları Ġslami
kurallara uygun olacak Ģekilde uyarlayarak oluĢturmaktadır. Bu anlamda IFSB’nin
çalıĢmaları Basel Bankacılık Denetim Komitesi (BCBS), Uluslararası Menkul
65
66
Kaynak: www.iifm.net
Kaynak: www.ifsb.org
57
Kıymet Komisyonları Örgütü (IOSCO) ve Uluslararası Sigorta Denetimcileri
Birliği’nin (IAIS) çalıĢmalarını tamamlamaktadır.
Sermaye Piyasası Kurulu’nun da ortak üye olduğu IFSB’nin toplam 191
üyesi bulunmaktadır. Üyeler arasında 49 düzenleyici ve denetleyici kurum,
Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB), Uluslararası Ödemeler Bankası
(BIS), Ġslam Kalkınma Bankası gibi kuruluĢlar ve 138 piyasa oyuncusu vardır.
IFSB, Ġslami finansal hizmet sektörü için 12 adet standart, rehber ilke ve
teknik not yayınlamıĢtır. Bu dokümanlar aĢağıdaki tabloda yer verilen konulardadır.
Tablo 14: IFSB Standartları
Ad
Risk Yönetimi
Sermaye Yeterliliği
Kurumsal Yönetim
ġeffaflık ve Piyasa Disiplini
Denetimsel gözden geçirme süreçleri
Ġslami kurallara uygun finansal araçların derecelendirilmesi
Ġslami para piyasalarının geliĢtirilmesi
Kolektif yatırım kuruluĢlarının yönetimi
Sermaye yeterliliği ile ilgili çeĢitli konular
Ġslami sigorta (takaful) operasyonlarında kurumsal yönetim
ile ilgili ilkeler
IFSB-9
Ġslami finans hizmeti sunan kuruluĢlar için iĢ yapıĢ ilkeleri
11
IFSB-10 ġeriat yönetimi sistemine iliĢkin ilkeler
12
Kaynak: www.ifsb.org
No
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Kod
IFSB-1
IFSB-2
IFSB-3
IFSB-4
IFSB-5
GN-1
TN-1
IFSB-6
IFSB-7
IFSB-8
V.4. Uluslararası Ġslami Derecelendirme Kurumu (IIRA)
Ġslam Kalkınma Bankası’nın katkılarıyla, Kasım 2002’de Ġslami finans
kurumları ve bunların ürün ve hizmetlerinden kaynaklanabilecek kayıpların olasılığı
ile ilgili bağımsız fikir ve yargılar üretmek, değerlendirmek ve ölçmek amacıyla
Bahreyn’de kurulmuĢtur. IIRA (International Islamic Rating Agency) 67, ölçülen
kurum ya da Ġslami finansal ürünün, ġer’i esaslara uyumuna iliĢkin bağımsız
değerlendirmeler sağlamayı amaçlamaktadır. IIRA, Ģirketlerin kurumsal yönetimini,
sigorta Ģirketlerinin mali gücünü, ülkeleri ve bankaları derecelendirmektedir.
67
Kaynak: www.iirating.com
58
VI. ĠSLAMĠ SERMAYE PĠYASASININ TÜRKĠYE’DEKĠ GELĠġĠMĠ
Türkiye’de 1980’lerde ekonomide esmeye baĢlayan liberalleĢme rüzgârı ile
birlikte Ġslami finansla ilgili çalıĢmalar da baĢlamıĢtır. Faizsiz enstrümanlar
geliĢtirilmeye baĢlanmıĢ ve faizsiz bankacılık yapıları ortaya çıkmıĢtır. Ġlk faizsiz
banka 1984 yılında kurulmuĢ ve ilk faizsiz enstrüman olan Gelir Ortaklığı Senedi
(GOS) kamu altyapı projelerinin finansmanı için bu yılda ihraç edilmiĢtir. Türkiye’de
uygulamada bu zamana kadar çok tercih edilmemekle birlikte yasal alt yapısı
oluĢmuĢ, katılma intifa senetleri (KĠS), kar ve zarar ortaklığı belgeleri (KZOB),
varlığa dayalı menkul kıymetler (VDMK) gibi faizsiz yatırım araçları mevcuttur.
Bu alandaki en yeni geliĢme ise 01.04.2010 tarih ve 27539 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Seri:
III, No: 43 sayılı "Kira Sertifikalarına ve Varlık Kiralama ġirketlerine ĠliĢkin Esaslar
Hakkında Tebliğ"idir. SPK’nın söz konusu Tebliği yürürlüğe girdikten sonra Kuveyt
Türk Katılım Bankası A.ġ.’nin ihraç ettiği ve Londra Borsasında iĢlem görecek olan
350 milyon USD tutarında sukuk SPK tarafından kayda alınmıĢtır. Ayrıca Tebliğ
yürürlüğe girdikten sonra diğer katılım bankaları da sukuk ihracı için SPK’ya
baĢvurmuĢlardır.
Diğer taraftan uluslararası Ġslami sermaye piyasalarından finansman sağlayan
bir diğer Ģirket Tepe-Akfen-Vie Yatırım Yapım ve ĠĢletme A.ġ.’dir (TAV). Atatürk
Havalimanı DıĢ Hatlar Terminali'ndeki geniĢletme çalıĢmalarında kullanılmak üzere
12.03.2003 tarihinde HSBC liderliğinde 10 bankadan oluĢan bir konsorsiyumdan, 60
milyon dolarlık Ġslamî finansman sendikasyonu sağlanmıĢtır. Sendikasyon,
yatırımcılardan gelen 67 milyon dolarlık isteğe rağmen firmanın ihtiyaçları
doğrultusunda bankaların katılım miktarları düĢürülerek 60 milyon dolar olarak
kapatılmıĢtır. Ġslamî bankacılık kurallarına uygun ―murabaha‖ yöntemiyle 26 ay geri
ödemeli sendikasyona iliĢkin anlaĢma, HSBC Bank Plc.'nin Londra merkezinde
imzalanmıĢtır.68
Son dönemde birtakım olumlu geliĢmeler yaĢansa da Türkiye’de Ġslami
sermaye piyasasının iĢlem hacmi diğer ürünlerle kıyaslandığında çok küçük
tutarlardadır. Ġslami finansın Türkiye’de ciddi ölçüde uygulama alanı bulan tek kolu
bankacılıktır.
VI.1 Ġslami Sermaye Piyasası Araçlarının Türkiye Uygulamaları
Türkiye’de Ġslami sermaye piyasası araçları ile ilgili olarak mevzuat
bulunmakta ve yürürlükte olmakla birlikte uygulamada söz konusu araçlar kısa
denebilecek bir dönem dıĢında kullanılmamıĢtır.
68
Kaynak: http://www.dunyagazetesi.com.tr/haberArsiv.asp?id=117614
59
VI.1.1. Gelir Ortaklığı Senedi (GOS)
Gelir Ortaklığı Senetleri, 17.03.1984 tarih ve 2983 sayılı Tasarrufların
TeĢviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkında Kanun’da
“Kamu kurum ve kuruluşlarına (Kamu İktisadi Kuruluşları ve İktisadi Devlet
Teşekkülleri dahil) ait altyapı tesislerinin69 gelirlerine hakiki ve hükmi şahısların
ortak olması için çıkarılacak senetler”
olarak tanımlanmıĢtır.
2983 sayılı Kanun’un isminden anlaĢılacağı üzere, bu senetlerle kamu kurum
ve kuruluĢlarına kaynak sağlayarak kamu yatırımlarının hızlandırılması ve tasarruf
sahiplerinin söz konusu yatırımlardan elde edilecek gelirlere ortak edilmesi
amaçlanmıĢtır.
Gelir ortaklığı senetlerinin özellikleri Ģu Ģekilde özetlenebilir:

Mülkiyetleri ilgili kamu kurum ve kuruluĢlarına aittir. Yani yatırımcısına
mülkiyet devredilmez. Yine yatırımcının tesislerin iĢletilmesine iliĢkin
olarak herhangi bir söz hakkı yoktur.

Sadece ilgili kamu kurum ve kuruluĢlarına ait alt yapı tesislerinin
gelirlerine (karlarına), belirlenen oranlarda katılma hakkı sağlarlar.

Ġstenildiği anda paraya çevrilebilirler.

Genellikle 3-5 yıl vadelidir.

Hamiline yazılı bir kıymetli evrak ve menkul kıymet niteliğindedirler.

Birden fazla altyapı tesisinin birleĢtirilmiĢ gelirlerine ortak olmayı
sağlamak üzere ―grup senetleri‖ halinde ya da her bir altyapı tesisinin
gelirine ortaklığı sağlamak üzere ―münferit‖ olarak çıkarılabilmektedir.

DeğiĢken faizli bir tahvil özelliği taĢımaktadırlar. Senet sahiplerinin
katılma oranları önceden kesin olarak belirlenmektedir ancak alt yapı
tesislerinin karları, bunlardan ayrılacak kısımlar ve karların hesaplanma
Ģekli değiĢkendir.
Türkiye’de ilk olarak, 1984 yılı sonunda Boğaziçi köprüsü için ve 1985’te
Keban Barajı için GOS ihraç edilmiĢtir.
GOS’lar 1992 yılından itibaren, ĠMKB Tahvil ve Bono Piyasası Kesin AlımSatım Pazarı’nda iĢlem görmüĢtür. Ancak bu senetlerde fiyat belirlemek zor olduğu
için likit bir ikincil piyasaya sahip olamamıĢlardır. Söz konusu menkul kıymetler
ihraç edildikleri 1986-1996 dönemde ihraç edilen diğer tüm menkul kıymetlerin
69
Altyapı tesisleri aynı Kanun’da ―köprü, baraj, elektrik santrali, karayolu, demiryolu,
telekomünikasyon sistemleri ile sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzerleri‖ olarak
tanımlanmıĢtır.
60
yaklaĢık %30’una ulaĢmıĢtır. Öte yandan, bu menkul kıymetlerin ikincil
piyasalarının olmaması bu finansal ürünlerin en önemli dezavantajını oluĢturmuĢtur.
Fiyat/getiri oranının piyasa koĢullarında hesaplanamadığı bir ürünün uzun vadeli
olarak ihracını gerçekleĢtirmek mümkün değildir. Söz konusu araçlara yeniden
iĢlerlik kazandırılması ve ikincil piyasada iĢlem görmesinin temini için bu araçlara
iliĢkin referans fiyat açıklanması önem teĢkil etmektedir.70
VI.1.2. Katılma Ġntifa Senedi (KĠS)
Katılma Ġntifa Senetleri (KĠS) Türk Ticaret Kanunu (TTK) 71 ve 14.07.1992
tarih ve 21284 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri: III, No: 10 sayılı ―Katılma
Ġntifa Senetleri Ġhracına ĠliĢkin Esaslar Tebliği‖nde düzenlenmektedir.
Söz konusu senetler anonim Ģirketler tarafından çıkarılabilmekte ve nakit
karĢılığı satılmakta ayrıca, sahibine ortaklık hakkı vermemektedir. Ancak kar payı,
tasfiye payı ve yeni payları edinmede rüçhan hakkı sağlarlar. Nama ya da hamiline
yazılı olarak düzenlenebilirler.
ĠĢletmeler kendilerine fon sağlayanların yönetime müdahale etmelerini
istemediklerinde mudaraba finansmanına benzer Ģekilde katılma intifa senedi
çıkarabilmektedir. Yatırımcılar açısından bakıldığında da karlı iĢletmelerin
yönetimine katılmadan karından pay almak suretiyle yatırım yaparak kısa vadede
getiri elde etmek için uygun bir araçtır. Ancak pratikte uygulaması yoktur.
Katılma intifa senetleri (KĠS), belirli bir sermayeyi temsil etmedikleri için
sahiplerine Ģirket yönetimine katılma ve oy hakkı vermemektedir.
VI.1.3. Kar ve Zarar Ortaklığı Belgesi (KZOB)
Kar ve Zarar Ortaklığı Belgeleri, 20.03.2003 tarih ve 25054 sayılı Mükerrer
RG’de yayımlanan Seri: III, No: 27 sayılı ―Kar ve Zarar Ortaklığı Belgelerinin Kurul
Kaydına Alınmasına ĠliĢkin Esaslar Hakkında Tebliğ‖ ile düzenlenmektedir.
Tebliğ hükümlerine göre ―ihraçcılar‖
“kâr ve zarara ortak olmak üzere, tüm faaliyetlerin gerektirdiği finansman
ihtiyaçlarını karşılamak için; yurt içinde satılmak üzere Türk lirası üzerinden veya
yabancı paraya endeksli, yurt dışında satılmak üzere ise, Türk lirası veya yabancı
70
71
Ġslami Finans Sisteminde Finansal Aracılık, Hülya Türker DOĞAN
TTK’nın intifa senetleri ile ilgili hükümleri için bkz: TTK 402 ve 403 üncü maddeler
61
para üzerinden ya da yabancı paraya endeksli „Kâr ve Zarar Ortaklığı Belgesi‟ adı
altında”
menkul kıymet ihraç edebilmektedir.
Söz konusu menkul kıymetin vadesi yine Tebliğ hükümlerine göre 1 ay ile 7
yıl arasında olabilmektedir.
Bu belgelere sahip olan yatırımcılar zarara da ortak olmaktadır. KZOB bu
yönüyle ortaklık iliĢkisine biraz daha yaklaĢmaktaysa da yatırımcısına oy hakkı
tanımamaktadır.
KZOB’ların satıĢı halka arz edilerek veya halka arz edilmeksizin yapılabilir.
KZOB yatırımcılar açısından düĢünüldüğünde esasında riskli bir
enstrümandır. Zarara da ortak olunması unsuru yatırımcıya anapara garantisi
vermemektedir.
Ġhraçcılar vade sonunda halka arz suretiyle satıĢı yapılan KZOB sahiplerine
ödenmesi gereken tutar karĢılığında artırılan sermayelerini temsil eden hisse
senetlerini alma hakkı verebilirler. Ancak bu durum izahname ve sirkülerde kamuya
ilan edilmelidir.
Türkiye’de KZOB ihraçları 1980’li yılların sonu ile 1990’ların baĢında çok
kısıtlı miktarda gerçekleĢmiĢ ve bunlarla sınırlı kalmıĢtır.72 Tüm ihraçlar halka arz
edilmeksizin gerçekleĢtirilmiĢtir.
VI.1.4. Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK)
VDMK’nın Türkiye’de sermaye piyasasına giriĢi ilk olarak 1992 yılında
yapılan Kanun DeğiĢikliği73 ile olmuĢtur. Söz konusu Kanun değiĢikliğinden sonra
da 31.07.1992 tarihli RG’de Seri:III, No:14 sayılı ―Varlığa Dayalı Menkul
Kıymetlerin Kurul Kaydına Alınmasına ve Genel Finans Ortaklıklarının KuruluĢ ve
Faaliyet Ġlkelerine Dair Esaslar Tebliği‖ yayımlanmıĢtır.
Düzenlemenin akabinde VDMK ihraçları baĢlamıĢ ve önemli boyutlara
ulaĢmıĢtır. 1992-1997 yılları arasındaki dönemde VDMK ihracının toplam menkul
kıymet ihracına oranı %55 iken, toplam ikinci el piyasa iĢlem hacmine oranı % 0.4
olmuĢtur. Bir baĢka deyiĢle, bu ürünün ikincil piyasasında istenilen baĢarı
72
Ġhlas Matbaacılık, Gazetecilik ve Sağlık Hizmetleri A.ġ.: 1985-86-87-89-90 yıllarında, Kırkaltıoğlu
Motorlu Araçlar Ticareti A.ġ.: 1986 yılında, TaĢöz Yapı Malzemeleri Ticaret ve Sanayi A.ġ. 1988
yılında ve son olarak Baydemirler Tekstil A.ġ.: 1995 yılında KZOB ihraç etmiĢtir.
73
13.05.1992 tarih ve 21227 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 29.04.1992 tarih
ve 3794 sayılı ―Sermaye Piyasası Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına, Bankalar Kanunun Bir
Maddesinin DeğiĢtirilmesine ve 35 Sayılı KHK’nın Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına
Dair Kanun
62
yakalanamamıĢtır. Bu durumun nedenleri arasında VDMK’ların kısa vadeli ihraç
edilmesi ve organize bir piyasada iĢlem görmemesi sayılabilir. Yatırımcıların kısa
vadeli menkul kıymetleri elde tutma arzusu ve ikinci el iĢlemlerin ihraç eden banka
tarafından yapılması sonucunda ikinci el piyasa iĢlemleri sınırlı kalmıĢtır. Öte
yandan, Varlığa Dayalı Menkul Kıymetlerin ihraçları kamu borçlanma gereği
nedeniyle vergi ve diğer konularda kamu borçlanma araçları lehine yaratılan avantaj
nedeniyle aniden sona ermiĢtir. (Erol:2006)
VDMK ile ilgili esaslar daha sonra 27.8.2008 tarih ve 26980 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Seri:III, No:35 sayılı ―Varlık Finansmanı Fonlarına ve Varlığa
Dayalı Menkul Kıymetlere ĠliĢkin Esaslar Hakkında Tebliğ‖ ile düzenlenmiĢtir.
Tebliğ’de varlık finansmanı fonu ve varlığa dayalı menkul kıymet aĢağıdaki
Ģekilde tanımlanmıĢtır:
“Varlık finansmanı fonu, ihraç edilen varlığa dayalı menkul kıymetler
karşılığında toplanan paralarla, VDMK sahipleri hesabına inançlı mülkiyet
esaslarına göre oluşturulan malvarlığıdır.”
“VDMK, fon portföyündeki varlıklar karşılığında ihraç edilen borçlanma
senedidir.”
Sermaye piyasası mevzuatına 1992 yılında giren ve beklediği talebi
göremeyen VDMK’ların önündeki engellerden biri de, VDMK için de mevduata
benzer karĢılık ayrılmasının zorunlu tutulması olarak sayılmaktadır.74
VI.1.5. Kira Sertifikası Tebliği
Kira sertifikası, özel sektör Ģirketlerinin (kaynak kuruluĢ), bir ―Varlık
Kiralama ġirketi‖ (VKġ) aracılığı ve devret-kirala-devral yöntemiyle
mülkiyetlerindeki veya kiralamak suretiyle devralacakları varlıkları kullanarak
finansman sağlamalarına imkân veren bir finansal enstrümandır. Bu yönüyle, kira
sertifikası ihracı sat-geri kirala (sale and lease back) ya da kirala-geri kirala (lease
and lease back) Ģeklinde yapılabilecektir.
Kira sertifikalarının Türkiye’de ihracına imkân veren SPK’nın Seri: III, No:
43 sayılı "Kira Sertifikalarına ve Varlık Kiralama ġirketlerine ĠliĢkin Esaslar
Hakkında Tebliği" 01.04.2010 tarih ve 27539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe girmiĢtir. Tebliğ, özel sektör Ģirketlerinin Kira Sertifikası ihracı yoluyla
sermaye piyasalarından fon temin etmelerine imkân vermektedir.
Tebliğ ile getirilen düzenlemeler ve Kira Sertifikası ihracına iliĢkin genel
esaslar aĢağıda yer almaktadır:
74
A.g.e, Hülya Türker DOĞAN
63

Kira sertifikası, özel sektör Ģirketlerinin (kaynak kuruluĢ), bir "Varlık
Kiralama ġirketi" (VKġ) aracılığı ve devret-kirala-devral yöntemiyle,
mülkiyetlerindeki veya kiralamak suretiyle devralacakları varlıkları
kullanarak finansman sağlamalarına imkân veren bir enstrümandır.

VKġ, yurt dıĢında özel amaçlı kuruluĢ (trust) olarak bilinen yapının, ülkemiz
hukuk sisteminde bulunmaması sebebiyle asgari yükümlülüklerle kurulacak
bir anonim Ģirket olarak düzenlenmiĢtir.

Tebliğ ile yatırımcıların haklarının korunmasını ve VKġ tarafından
yatırımcılar hesabına devralınmıĢ olan varlıkların veya bu varlıklardan elde
edilen gelirlerin amacı dıĢında kullanılmasının önlenmesini teminen, VKġ
esas sözleĢmesinin belirli Ģartları taĢıması ve Kurulca onaylanmıĢ olması
zorunlu tutulmuĢtur.

En temel borçlanma aracı olan tahvil ile aynı iĢleyiĢ yapısına sahip olan Kira
Sertifikasının, satılıp kaynağa dönüĢtürülebilecek bir varlığa dayanak olarak
ihraç edilmesi ve dolayısıyla daha korumalı bir yapı içermesi nedeniyle
yatırımcılar açısından güvenli bir alternatif olarak ön plana çıkması
beklenmektedir.

Sistem temel olarak, kaynak kuruluĢun VKġ'ye devrettiği varlıkları daha
sonra geri kiralaması suretiyle fon temin etmesi üzerine dayanmaktadır. VKġ
ilk etapta devraldığı bu varlıkların finansmanını ihraç edeceği kira sertifikası
ile karĢılamakta, söz konusu sertifikaların dönemsel ödemelerini ise kaynak
kuruluĢtan gelen dönemsel kira gelirleri ile gerçekleĢtirmektedir. Vade
sonunda ise kaynak kuruluĢa geri devredilen söz konusu varlıklardan elde
edilen gelir, kira sertifikası sahiplerine payları oranında dağıtılarak ihraç
edilmiĢ olan kira sertifikası itfa edilmektedir.
Söz konusu tebliğ bu haliyle uluslararası literatürde ―icara sukuk‖ olarak
bilinen enstrümanla benzeĢmektedir. Tebliğin kapsamının diğer sukuk türlerini de
içerecek Ģekilde geniĢletilmesinin uygun olacağı düĢünülmektedir. Kira
sertifikalarının Türkiye’de düzenlenmesi ile ilgili olarak temel bir problem, kira
sertifikasına konu varlıkları yatırımcılar adına devralıp kiraya verecek yapının
örgütlenmesi ile ilgilidir. Bu yapı, yukarıda da bahsedildiği üzere tebliğde ―Varlık
Kiralama ġirketi‖ olarak belirlenmiĢtir ve ―anonim Ģirket‖ olarak kurulması
gerekmektedir. Buna göre kira sertifikası ihraç etmek isteyen banka, aracı kurum ya
da kaynak kuruluĢlar tarafından satın alınacak varlıkları devralmak ve kiraya vermek
üzere bir anonim Ģirket kurulmalıdır.
Bilindiği üzere, yurtdıĢındaki sukuk ihraçlarında ihracı gerçekleĢtiren
kuruluĢlar özel amaçlı Ģirketlerdir (Special Purpose Entity). Yurt dıĢı
64
uygulamalarında bu Ģirketler ―Trust‖75 yapısında örgütlenmektedir. Ülkemiz hukuk
sisteminde ise (Medeni Kanun’da) söz konusu ―trust‖ yapısı düzenlenmemiĢtir.
Diğer yandan, kira sertifikalarının Türkiye’de ihracı ile ilgili olarak Hazine
MüsteĢarlığı’nın da çeĢitli çalıĢmalar gerçekleĢtirdiği bilinmektedir. ―Hazine
MüsteĢarlığı, kamu varlıklarını kullanarak yeni bir borçlanma enstrümanı oluĢturma
düĢüncesiyle, kamu kurumlarının elindeki varlıkların yeni kurulacak bir Kamu
Varlıkları Yönetimi ġirketine (ġirket) satılarak ve oradan tekrar ilgili kamu
kurumuna kiralanarak, elde edilen kira gelirlerinin ġirketçe ihraç edilen kira
sertifikalarının satıldığı kiĢilere gelir olarak aktarılmasını ve itfa tarihinde kamu
varlıklarının ilgili kamu kuruluĢuna tekrar iade edilmesini sağlayan bir yapı oluĢturan
yasal düzenleme üzerinde çalıĢmalarını tamamlamıĢ ve ―Kamu Varlıklarının
Kullanılması Suretiyle Kamuya Finansman Sağlanması Hakkında Kanun Tasarısı
Taslağı‖nı BaĢbakanlığa göndermiĢtir.‖ Söz konusu taslakla alternatif bir borçlanma
aracı olarak Hazine MüsteĢarlığı tarafından kamu finansmanında kullanılmak üzere
kira sertifikası tasarlanmıĢsa da çalıĢmalar sonlandırılamamıĢ ve söz konusu araç
finans sektörüne kazandırılamamıĢtır.
Kamu tarafından ihraç edilecek kira sertifikaları hem kamu finansmanı
açısından faydalı olacak hem de katılım bankalarının likidite yönetimlerini
kolaylaĢtıracaktır. Geleneksel bankaların likidite yönetiminde menkul değerler
kullanılabilmekte ancak katılım bankalarının söz konusu ihtiyaçlarını karĢılayacak
bir enstrüman bulunmadığından bu bankalar nakitte kalmak zorundadırlar. Bu
nedenle söz konusu ihtiyacı karĢılamak üzere ya Gelir Ortaklığı Senetleri ile ilgili
problemlerin çözülmesi ya da kira sertifikaları ile ilgili düzenlemeler bir an önce
yürürlüğe girmesinin uygun olacağı düĢünülmektedir.
VI.1.6. Yatırım Fonları
Yatırım fonları da Ġslami kurallara uygun olarak tasarlanabilecek bir diğer
yatırım alternatifi olarak karĢımıza çıkmaktadır. Yatırım fonlarına yapılan yatırımlar,
birçok yönden katılım bankalarında katılma hesapları yoluyla yapılan yatırımlara
benzetilmektedir.76
75
―Trust‖ kurumu, Ġngiliz yazılı hukuku ve Ġngiliz örf ve adet hukukunun iĢlediği bir konudur.
Trust’lar ilk baĢlarda ayni haklar ve miras hakları ile ilgili olarak meydana çıkmıĢ, giderek iĢ hukuku
alanına da geçmiĢlerdir. Kıta Avrupası hukukunda yaygın bir yeri olmayan trust, Türk hukuk
sisteminde, vakıftan vesayeti infaz organına, hayır cemiyetinden bir yed-i emine ya da büyük mali
müesseselere kadar çok çeĢitli hüviyetlere girebilmekte ve çok çeĢitli görevler yüklenebilmektedir.
Genel bir ifade ile, ―trust‖ın Medeni Kanun’daki ―vakıf‖ kurumuna benzediği söylenebilir. Gerçekten
―trust‖ta da, vakıfta olduğu gibi üçlü bir iliĢki vardır. Trust’u yapan (vakıf kurucusu), trust’u yöneten
―trustee‖ (vakıf idare makamı) ve trust’ten faydalananlar. (Murat TURHAN, Kaynak:
http://btym.org/makale6.html)
76
Konuya iliĢkin ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. Ahmet TOK, SPK Yeterlilik Etüdü, 2009
65
Yatırım fonları SPKn’nun 38’inci maddesi ve Seri: VII, No: 10 sayılı
―Yatırım Fonlarına ĠliĢkin Esaslar Tebliği‖nde düzenlenmektedir. Ġlgili düzenlemeler
uyarınca Türkiye’de “Bankalar, sigorta şirketleri, aracı kurumlar, kanunlarında
engel bulunmayan emekli ve yardım sandıkları ile 506 sayılı Kanunun geçici 20'nci
maddesi uyarınca kurulmuş olan sandıklardan, Kurulun tebliğle belirleyeceği
esaslara uyanlar‖ yatırım fonu kurabilirler.
Yatırım fonu Seri: VII, No: 10 sayılı Tebliğ’de “Kanun hükümleri uyarınca
halktan katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına,
riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre, Tebliğde belirtilen
varlıklardan oluşan portföyü işletmek amacıyla kurulan mal varlığı” olarak
tanımlanmıĢtır.
Tebliğ’de belirtilen varlıklar ise Ģunlardır:

ÖzelleĢtirme kapsamına alınanlar dahil Türkiye'de kurulan ortaklıklara ait
hisse senetleri, özel ve kamu sektörü borçlanma senetleri,

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar hükümleri
çerçevesinde alım satımı yapılabilen, yabancı özel ve kamu sektörü
borçlanma senetleri ve hisse senetleri,

Ulusal ve uluslararası borsalarda iĢlem gören altın ve diğer kıymetli
madenler ile bu madenlere dayalı olarak ihraç edilmiĢ ve borsalarda iĢlem
gören sermaye piyasası araçları,

Kurul'ca uygun görülen diğer sermaye piyasası araçları, repo, ters repo,
future, opsiyon ve forward sözleĢmeleri,

Nakit değerlendirmek üzere yapılan ĠMKB Takas ve Saklama Bankası A.ġ.
nezdindeki borsa para piyasası iĢlemleri.
Yukarıda yer verilen varlıklardan Ġslami kurallara uygun olduğu
düĢünülenlerden (örneğin faiz geliri içermeyen hisse senetlerinden Ġslami açıdan
uygun olan sektörlerle ilgili hisseler seçilerek) oluĢturulacak fonlar 77 da Ġslami finans
sektörü açısından bir yatırım alternatifidir. Hâlihazırda Dow Jones Islamic Market
Turkey78 (DJIMTR) endeksine dayalı bir adet A tipi borsa yatırım fonu ve bir adet A
tipi endeks fon Türkiye’de faaliyet göstermektedir.79 Borsa yatırım fonu DJIMTR
endeksinde yer alan 27 adet Ģirketin hissesine yatırım yapmaktadır. Fon, hem
ĠMKB’de hem de Almanya’da Deutsche Boerse’de iĢlem görmektedir. Bu Ģirketler
77
Örneğin hisse senedi fonları, sektör fonları, kıymetli madenler fonu, altın fonu, vs.
Dow Jones Islamic Market Turkey endeksi içinde Ġ.M.K.B.’de iĢlem gören ve Ġslami ilkelere uygun
olduğu onaylanan hisse senetleri bulunmaktadır.
79
Bizim Menkul Değerler A.ġ. Dow Jones DJIM Türkiye A Tipi Borsa Yatırım Fonu ve Unicorn
Capital Menkul Değerler A.ġ. A Tipi Dow Jones Islamic Market Turkey Endeksi Fonu (UDJ)
78
66
çimento, katılım bankacılığı, ilaç sanayi, otomotiv, imalat sanayi, demir çelik sanayi,
telekomünikasyon gibi sektörlerde faaliyet göstermektedir. Türkiye’nin ilk katılım
bankası altın fonu da 2 Ağustos 2010 tarihinden itibaren ĠMKB’de iĢlem görmeye
baĢlamıĢtır.
Ġslami kurallara uygun olarak fon kurma açısından mevzuat engeli
bulunmayan ülkemizde bu konudaki imkânlara yönelik bilinçlendirme çalıĢmalarının
hem yatırımcı hem de aracılar bağlamında yapılması gerekmektedir. Bu konunun
kurumsal yatırımların teĢviki açısından da önem taĢıdığı düĢünülmektedir. Bu
anlamda, hem yatırımcı hem de aracı tarafında bilincin artırılması ve fonlar açısından
imkân ve fırsatların değerlendirilebilmesi amacıyla eğitim ve bilgilendirme
programları düzenlenmesinin uygun olacağı düĢünülmektedir.
VI.1.7. Katılım Endeksi
Endeks DanıĢmanlığını Bizim Menkul Değerler A.ġ.’nin yaptığı Katılım
endeksi ĠMKB’de iĢlem gören ve faaliyet konusu ile finansal oranları itibariyle
Ġslami prensiplere uygun hisse senetlerinden oluĢan bir borsa endeksidir. Endeks 6
Ocak 2011 tarihinden itibaren ĠMKB tarafından yayınlanmaktadır. Endekste faaliyet
alanı faize dayalı finans, ticaret, hizmet, aracılık, alkollü içecek, kumar, Ģans oyunu,
domuz eti, basın, yayın, reklam, turizm, eğlence, tütün mamulleri, silah, vadeli altın,
gümüĢ, ve döviz ticareti olmayan Ģirketler bulunmaktadır. Ayrıca endekse girecek
Ģirketler bazı finansal oranları sağlamak zorundadır. ġirketlerin toplam faizli
kredilerinin piyasa değerine oranı %30’dan, faiz getirili nakit ve menkul kıymetlerin
piyasa değerine oranı %30’dan ve yukarıda bahsedilen faaliyet alanlarından elde
ettiği gelirlerinin toplam gelirlerine oranının da %5’ten az olması gerekmektedir. Bu
kurallara uygun hisse senetlerinden halka açık piyasa değeri en yüksek ilk 30 Ģirket
endeks Ģirketlerini oluĢturmaktadır.80
VI.1.8. Gelire Endeksli Senetler (GES)
Hazine müsteĢarlığı tarafından 28 Ocak 2009 tarihinde hayata geçirilen
faizsiz bir diğer yatırım aracı da getirileri Kamu Ġktisadi TeĢebbüslerinden (KĠT) elde
edilen ve Bütçe’ye aktarılan Hâsılat Paylarına endekslenmek suretiyle oluĢturulan
Gelire Endeksli Senetlerdir (GES). GES’
GES’lerin getirileri, Kamu Ġktisadi TeĢebbüsleri içerisinde yer alan Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Devlet Hava
Meydanları ĠĢletmeleri (DHMĠ) ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden (KIYEM)
Bütçe’ye aktarılan Hasılat Payları kadar olacaktır.
80
www.katilimendeksi.org
67
Hazine tarafından 28.01.2009 tarihinde ihraç edilen senetlerin özellikleri
aĢağıda özetlenmiĢtir.81
1) Bütçe Kanunu’nda 2009, 2010 ve 2011 yılları için açıklanan Hâsılat
Payına iliĢkin gelir tahmini rakamları, GES’ler için azami getiri sınırını
oluĢmaktadır,
2) 28 Ocak 2009 tarihinde ihraç edilen TL cinsi ve USD cinsi GES’lerin
toplam değeri nominal 1.890 milyon TL’dir,
3) TL cinsi senetlerin her biri nominal 100 TL değerinde, USD cinsi
senetlerin her biri nominal 100 USD değerinde olacaktır,
4) TL cinsi senetler, 3 yıl vadeli 3 ayda bir kupon ödemeli; USD cinsi
senetler 3 yıl vadeli 6 ayda bir kupon ödemeli olarak ihraç edilecektir,
5) Senetler, her bir kupon döneminde asgari gelir payı getiri garantili ve
azami gelir payı getiri limitine haizdir,
6) GES’ler, ĠMKB Tahvil ve Bono Piyasasında iĢlem görebilecektir,
7) Kamu kurumlarının yapacakları ihale ve sözleĢmelerde ve Hazinece satılan
Milli Emlak bedellerinin ödenmesinde teminat olarak kabul edilebilecektir.
VI.1.9. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)
Bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi, bireylerin emekliliğe yönelik
tasarruflarının yatırıma yönlendirilmesi suretiyle emeklilik döneminde ek bir gelir
sağlanarak refah düzeyinin yükseltilmesine, ekonomiye uzun vadeli kaynak yaratarak
istihdamın artırılmasına ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulmasına, sosyal
güvenliğin kapsamının geniĢletilmesine, kamunun sosyal güvenlikten kaynaklanan
yükünün azaltılmasına, mali sektörde uzun vadeli fonların artarak kurumsal
yatırımcıların geliĢmesine ve sermaye piyasalarının derinleĢmesine olanak
sağlayacak bir özel emeklilik sistemidir.82
SPK tarafından ―Emeklilik Yatırım Fonlarının KuruluĢ ve Faaliyetlerine
ĠliĢkin Esaslar Hakkında Yönetmelik‖te yapılan 12.01.2008 tarihli değiĢiklik ile
bireysel emeklilik fonlarında en az %30 oranında Devlet Tahvili-Hazine Bonosu
bulunma Ģartı kaldırılmıĢtır. Yani bu tarihten itibaren faiz geliri içermeyen
enstrümanlardan meydana gelen emeklilik fonu oluĢturulabilir hale gelinmiĢtir. Söz
konusu düzenlemeden sonra Türkiye’de katılım bankaları tarafından faiz geliri
içermeyen emeklilik fonları oluĢturulmuĢ ve faiz hassasiyeti olan yatırımcılara
sunulmaya baĢlanmıĢtır.
81
82
www.hazine.gov.tr
SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-7
68
VII. SONUÇ
YaklaĢık 70 milyonluk nüfusu, Ortadoğu, Avrupa ve Asya’nın ortasında
bulunan konumu ve sürekli büyüyen ve geliĢen ekonomisi ve sermaye piyasası ile
Türkiye çeĢitli yabancı kaynaklarda Ġslami finans açısından potansiyel Pazar olarak
gösterilmektedir.83 Söz konusu potansiyelle ilgili en önemli etkenler olarak ülkenin
nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olması, Ġslami finans açısından henüz çok
geliĢmemiĢ olması (niche market), son dönemde Ortadoğu ile iliĢkilerini geliĢtirmesi,
Avrupa Birliği’ne kabul edilmek için sürdürdüğü çalıĢmalar, Avrupa ve Asya
piyasaları arasındaki konumu ve hükümetin Ġstanbul Finans Merkezi Projesi
kapsamında ileri vadelerde Ġslami finans açısından çeĢitli teĢvikler uygulayacağı
yönündeki beklentiler sayılmaktadır. Ġslami sermaye piyasası araçları (ĠSPA) henüz
yeterli büyüklüğe ulaĢmasada önemli ölçüde büyümekte ve sürekli geliĢtirilen yeni
ürünlerle birlikte geleneksel araçlara ciddi alternatif olmaktadır. Bu alternatif yatırım
araçlarına faiz hassasiyeti olan yatırımcıların yanı sıra diğer yatırımcılar tarafından
da talep her geçen yıl artmaktadır. Türkiye’nin de bu alanda var olabilmesi için bir an
önce gereken adımların atılıp söz konusu pastadan payını alması gerekmektedir.
Ġslami finans ile ilgili çalıĢmaların bu alanda dünyanın en yenilikçi ve öncü ülkesi
olan Malezya ile aynı yıllarda baĢladığı ülkemizin Ģu anda en azından Ġngiltere,
Lüksemburg, Fransa gibi ülkelerden daha önde olması gerekirdi.
Ülkemizde bu alternatif araçlarla Ġslami sermaye piyasasının etkin Ģekilde
çalıĢmasının yolu sistemin altyapısının doğru kurulması ile yakından ilgilidir. Bu
sistemin en temel yapı taĢı olan geliĢtirilen bir ürünün gerçekten ―Ġslami‖ olup
olmadığı hususunda söz söylemeye yetkili kurum veya kurulların (Shariah Advisory
Board) ülkemizde tesis edilmesinin atılması gereken en önemli adım olduğu
düĢünülmektedir. Böyle bir kurulun özel sektörün danıĢma kurullarının ve ilgili
kamu kurumlarının temsilcilerinden oluĢturulmasının pratikte en etkin yöntem
olacağı düĢünülmektedir.
Ġslami sermaye piyasasının, sermaye piyasası faaliyetleri altında ayrı bir
Ģekilde konumlandırılarak çalıĢmaların sadece sukuk ile sınırlı kalmaması her türlü
Ġslami sermaye piyasası aracının ihracının ve ikincil piyasalarda alınıp satılmasının
mümkün hale getirilmesinin önündeki varsa yasal engeller kaldırılmalı ve bu araçlar
finansal okur-yazarlık faaliyetleri kapsamında tüm yatırımcılara özellikle faiz
hassasiyeti olan yatırımcılara ülkemizdeki söz sahibi fıkıhçıların da desteği alınarak
anlatılmalıdır.
Bu kapsamda yapılacak çalıĢmalarda Ġslami finans açısından öne çıkan
ürünlerden hangilerinin Türkiye’de uygulama alanı bulabileceği tespit edilmelidir.
Özellikle sukukların dünya uygulamalarındaki baĢarısı da göz önüne alındığında
83
IFSL Islamic Finance 2009, Kuweyt Finance House Islamic Finance Research 3 August 2009
(Turkey)
69
Türkiye’de baĢarılı bir Ģekilde ihraç edilerek borsada iĢlem görmesi için gerekli
düzenlemeler yapılmalıdır. Bir finansal aracın yatırımcılar tarafından kabullenilmesi
ülkemizde genellikle devletin de bu aracı kullanıyor olması ile olmaktadır. Kamu
finansmanında da etkin bir Ģekilde kullanılan sukukla ilgili olarak da geçtiğimiz
yıllarda gündeme gelen ancak sonlandırılamayan düzenlemeler ivedilikle yürürlüğe
koyulmalıdır. Ġslami sermaye piyasalarının geliĢtirilmesi için araç çeĢitliliği önemli
olmakla birlikte bu araçların doğru Ģekilde isimlendirilerek tanıtımının en etkili
Ģekilde yapılması gerekmektedir. Yasal altyapısı mevcut araçların yeniden
canlandırılması piyasa açısından bir alternatif olmakla birlikte bu araçların Ġslami
prensiplere uygun olduğunun küçük yatırımcıya etkin iletiĢim kanallarıyla
anlatılması gerekmektedir. Bu açıdan Malezya örneğinde olduğu gibi sermaye
piyasası üst baĢlığının altında ―Ġslami sermaye piyasası araçları‖ kavramının
konumlandırılarak kamu otoriteleri tarafından hem piyasada hem ülkemizdeki
teĢkilatlanmıĢ borsalarda bu kullanımın benimsenmesinin uygun olacağı
düĢünülmektedir.
Ġslami sermaye piyasası araçlarının ve bu araçların iĢlem gördüğü borsaların
incelenerek ülkemizde uygun olanlarının doğrudan alınması diğer uygulamaların ise
ülkemize uygun hale getirilerek hayata geçirilmesinin yanında bir adım daha öteye
gidilerek Ġstanbul Uluslararası Finans (ĠFM) Merkezi projesi kapsamında sadece
Ġslami sermaye piyasası araçlarının ve Ġslami prensiplere uygun faaliyet gösteren
Ģirketlerin kote olduğu bir borsa kurulmasının Ġslami finans uygulamaları alanında
çok tanınmayan ülkemiz açısından önemli bir prestij olabileceği düĢünülmektedir.
Bununla birlikte yine ĠFM kapsamında uluslararası emtia ticaretinin yapılmasına
imkân veren, fiziki teslimin ve fiziki mülkiyetin en önemli Ģart olduğu Ġslami
prensiplere göre çalıĢan, her ülkenin kendi mallarını satabileceği bir emtia borsasının
kurulmasının ülkemizin bu alandaki tanıtımı açısından önemli olduğu
düĢünülmektedir.
Ġslami sermaye piyasası araçlarının geliĢtirilmesi aĢamasında söz konusu
araçlara iliĢkin olarak belirlenecek vergi politikası bu araçlar açısından hayati önem
taĢımaktadır. Söz konusu araçların en azından geliĢme dönemini süresince vergisel
açıdan teĢvik edilmesi veya kamu sektörü borçlanma araçları ile vergisel açıdan eĢit
bir uygulamaya tabi tutulmaları önem arz etmektedir.
Hükümet tarafından, Ġstanbul’un kısa vadede bölgesel, uzun vadede global bir
finans merkezi olması stratejisi benimsenmiĢtir. Stratejiye bağlı olarak, araç
çeĢitliliğin coğrafî olarak da desteklenmesi, derinleĢmesi sorumluluk alanları olarak
göze çarpmaktadır. Katılım Bankalarının Körfez ülkeleriyle Türkiye arasında köprü
olması, global faizsiz finans alanıyla diyalog ve iĢbirliği arayıĢları vizyon sahibi olan
sektöre olumlu birikimler, tecrübe ve geliĢim katacaktır. 2023 projeksiyonlarında
%10’luk pazar payı öngörüsü de iĢin ciddiyetini gösteriyor. Geçtiğimiz ay dünya
merkez bankalarınca kabul edilen ve TCMB tarafından da imzalanan protokolle
70
Uluslararası İslâmî Likidite Yönetimi (IILM) tarafından Katılım Bankalarına faizsiz
likidite temin etme imkânı sunulmuĢtur. Henüz ana hatları belirlenen sistemde,
Merkez Bankaları kanalıyla ve devlet güvencesiyle likiditenin faizsizlik prensibiyle
sağlanması hedeflenmiĢ, sanal kağıt satıĢı yerine varlığa dayalı bir mekanizma
geliĢtirilmiĢtir. Bu sistemde, Devletin bazı varlıkları ortak bir yönetim olan IILM’ye
belli süreliğine devredilmektedir. Buna dayalı çıkarılan kira sertifikaları satılarak
elde edilen likidite hem Merkez Bankalarınca kullanılabilmekte, hem de bu
sertifikalar Merkez bankası kanalıyla likidite ihtiyacı olan faizsiz bankaların veya
kuruluĢların emrine verilebilmektedir. Türkiye’de ulusal bazda GES, Kira Sertifikası
ve Katılım Endeksi‟nin yanı sıra uluslararası bazda Merkez Bankalarının varlığa
dayalı faizsiz likidite teminini sağlayan uygulamasını, Ġslami finans ve Ġslami
sermaye piyasası felsefesinin yerel ve global olarak geliĢmesinin göstergesi olarak
görmek mümkündür.
Ġstanbul Uluslararası Finans Merkezi projesi kapsamında alt bir proje olarak
değerlendirilen Ġslami finans konusu ile ilgili söz konusu projede yer alan çalıĢmalar
hızlandırılmalıdır. Devlet Planlama TeĢkilatı’nın koordinasyonunda ve birçok kamu
ve özel sektör temsilcisinin katılımıyla hazırlanan Ġstanbul Uluslararası Finans
Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı (ĠFM Stratejisi ve Eylem Planı) 29 Eylül 2009
tarihinde Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanmıĢ ve daha sonra 2 Ekim
2009’da Resmi Gazete’de yayımlanmıĢtır. Ġlgili belge incelendiğinde Ġslami finans
açısından da çeĢitli öncelik ve eylemlere yer verildiği görülmektedir.
“Öncelik 7:
Türkiye piyasalarında henüz sunulmayan veya yeterli işlem hacmine
ulaşmamış, İstanbul‟u cazip bir finans merkezi haline getirebilecek, gelişme
potansiyeli yüksek finansal ürün ve hizmetler için gerekli altyapı oluşturulacaktır.
31. Bu konuda özellikle, faizsiz finansal ürünlerin geliştirilmesi için gerekli
mekanizmanın kurulması öne çıkmaktadır. Jeopolitik konumuna rağmen
Türkiye‟nin faizsiz finansal ürün ve hizmetler konusunda yeterince gelişemediği
görülmektedir. Bu piyasanın gelişimi için, bölge ülkelerindeki düzenleyici otoriteler,
borsalar, takas ve saklama kurumları ve diğer sermaye piyasası aktörleri ile
işbirliği yapılarak bölge ülkelerindeki yatırımcıların taleplerinin belirlenmesi,
kotasyon, alım satım, takas ve saklama işlemlerine ilişkin teknolojik ve
operasyonel altyapı ve mevzuat konusunda çalışmalar yapılacaktır.”
Yukarıda yer verilen 7 nolu öncelikte, faizsiz finansman ürünlerinin
ülkemizde geliĢtirilmesini teminen;
a. Bölge ülkelerindeki düzenleyici otoriteler, borsalar, takas ve saklama
kurumları ve diğer sermaye piyasası aktörleri ile iĢbirliği yapılması
b. Bölge ülkelerindeki yatırımcıların taleplerinin belirlenmesi
71
c. Kotasyon, alım satım, takas ve saklama iĢlemlerine iliĢkin teknolojik ve
operasyonel altyapı ve mevzuat konusunda çalıĢmalar
yapılması öngörülmüĢtür.
Diğer yandan eylem planının 29 nolu eyleminde de faizsiz finansman
araçlarına iliĢkin altyapının geliĢtirilmesi için ortak bir yol haritası çıkarılması,
ürünlere yönelik düzenleme ve altyapı çalıĢmalarının tamamlanması ve Körfez
Bölgesi sermayesine yönelik sermaye piyasası araçları ve takas bağlantısı projesinin
hayata geçirilmesi hedeflenmiĢtir.
Katolik dünyanın merkezi olan Vatikan’ın da krizlerden kurtuluĢ çaresi olarak
Ġslami Bankacılık ve Finans Sistemini tavsiye etmesi, tüm dünyada bankacılık ve
finans otoritelerinin bu modele yönelmesini sağlamıĢtır. Avrupa’da ise konuya
çoktan beri ilgi duyan Ġngiltere’ye ek olarak Fransa ve Almanya gibi Ġslami
yöntemlere mesafeli duran ülkelerde de faizsiz finans ve bankacılık mercek altına
alınmıĢtır. Bu endüstride küresel bir oyuncu olmak istiyorsak aĢağıda özetlenen
çalıĢmaları hızlandırarak söz konusu uygulamaları biran önce hayata geçmesi
gerekmektedir;
* Ġslami sermaye piyasasının etkin Ģekilde çalıĢmasının yolu sistemin
altyapısının doğru kurulması ile yakından ilgilidir. Bu sistemin en temel yapı taĢı
olan geliĢtirilen bir ürünün gerçekten ―Ġslami‖ olup olmadığı hususunda söz
söylemeye yetkili kurum veya kurulların (Shariah Advisory Board) ülkemizde tesis
edilmesinin atılması gereken en önemli adım olduğu düĢünülmektedir. Böyle bir
kurulun özel sektörün danıĢma kurullarının ve ilgili kamu kurumlarının
temsilcilerinden oluĢturulmasının pratikte en etkin yöntem olacağı düĢünülmektedir.
* SPK tarafından ―icara sukuk‖ formunda yayınlanan Kira Sertifikası
Tebliği’nin kapsamının diğer sukuk türlerini de içerecek Ģekilde geniĢletilmesinin
uygun olacağı düĢünülmektedir.
* Ġslami sermaye piyasasının, sermaye piyasası faaliyetleri altında ayrı bir
Ģekilde konumlandırılarak çalıĢmaların sadece sukuk ile sınırlı kalmaması her türlü
Ġslami sermaye piyasası aracının ihracının ve ikincil piyasalarda alınıp satılmasının
mümkün hale getirilmesinin önündeki varsa yasal engeller kaldırılmalı ve bu araçlar
finansal okur-yazarlık faaliyetleri kapsamında tüm yatırımcılara özellikle faiz
hassasiyeti olan yatırımcılara ülkemizdeki söz sahibi fıkıh âlimlerinin de desteği
alınarak anlatılmalıdır.
* Ġstanbul Uluslararası Finans Merkezi projesi kapsamında sadece Ġslami
araçların iĢlem gördüğü ve sadece Ġslami prensiplere uygun faaliyet göstereceğini
beyan eden Ģirketlerin kote olduğu borsa kurulması ülkemizin bu alandaki prestijini
ve tanınırlığını artıracaktır.
72
* Kamu finansmanında da etkin bir Ģekilde kullanılabilecek ve finansal
aracıların likidite yönetimlerine yardımcı olabilecek kira sertifikasıyla (kamu menkul
kıymeti olarak) ilgili olarak geçtiğimiz yıllarda Hazine MüsteĢarlığı tarafından
hazırlanan taslaklarla gündeme gelen ancak sonlandırılamayan düzenlemelerin
yürürlüğe koyulması uygun olacaktır.
* Ülkemizde 1990’lı yıllarda ihraç edilen Gelir Ortaklığı Senetlerine yeniden
iĢlerlik kazandırılması ve ikincil piyasada iĢlem görmesinin temini için bu araçlara
iliĢkin olarak referans fiyat açıklama uygulaması gerçekleĢtirilmelidir.
* Ġslami sermaye piyasası araçlarının yaygınlaĢmasının vergisel açıdan
desteklenmesi gerekmektedir.
* Söz konusu araçlar ulusal ve uluslararası yatırımcılara uygun pazarlama
stratejileri ve etkin tanıtım kanalları ile tanıtılmalı ve özellikle de dıĢ pazara hitap
eden ürünler için iletiĢim stratejisi oluĢturulmalıdır.
* Bu alanda yeterli insan kaynağının yetiĢtirilmesi amacıyla üniversiteler,
ilgili kamu kurumları ve meslek örgütleri bünyesinde eğitimler verilmesine yönelik
çalıĢmalar yapılmalıdır.
73
REFERANS LĠSTESĠ VE KAYNAKÇA
AKTEPE, Ġshak Emin
2010, Ġslam Hukuku Çerçevesinde Finansman ve Bankacılık
AKBULAK, Yavuz ve Erkan Özgüç
2004 ―Alternatif Finansman Yöntemi Olarak Ġslami Finansal Araçlar ve
Türkiye’de Uygulanabilirliği Üzerine DüĢünceler‖ Active Finans Dergisi,
Sayı:39
ALTAġ, Gökben
2008, Ġslami Finans Sistemi, Sermaye Piyasasında Gündem, Sayı: 69
AYDOĞMUġ, Muhammed
2011, Ġslam Hukukunda Selem Akdi, Yeni Ümit Yayınları
BAYINDIR, Abdülaziz
2007, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları
BAġARAN, Musa
2003, Özel Finans Kurumlarında Hesap ĠĢleri Düzeni, Yüksek Lisans Tezi,
Ġstanbul
BĠLMEN, Ömer Nasuhi
1976, Hukuk-u Ġslâmiye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, Bilmen Basım ve
Yayın Evi, Ġstanbul
BULUT, Halil Ġbrahim ve Bünyamin Er
2009, Katılım Bankacılığında Ġki Yeni Finansal Teknik Önerisi: MudarabaRisk Sermayesi Yatırım Ortaklıkları ve Mudaraba-Risk Sermayesi Yatırım
Fonları, TKBB Yayınları
BUHARĠ
Hadis ansiklopedisi
CLEMENT, M. Henry
2008, The Politics of Islamic Finance, Edinburgh University
DAVUD, Ebu
Hadis ansiklopedisi
DĠYANET VAKFI, Türkiye
2008, Ġslam ve Toplum, Ġlmihal Cilt 2, Ġstanbul
74
DOĞAN, Hülya Türker
2010, Ġslami Finans Sisteminde Finansal Aracılık, SPK Yeterlik Etüdü,
Ankara
DÖNDÜREN, Hamdi
1993, Ticaret Ġlmihali, Erkam Yayınevi, Ġstanbul
DUBAI, Ġslamic Financial Center
2011, Sukuk Guide
EKEN, Mehmet Fehmi
2005, Katılım Bankalarında Risk Yönetimi ve Uygulamaları, Marmara
Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul
GREWAL, Baljeet Kaur
2010, Constraints on Growth in Islamic Finance, IFSB Public Lecture,
Malezya
KARAYAZGAN Ahmet
2008, Takaful, Sigorta AraĢtırmaları Dergisi
KÜÇÜKÇOLAK, Necla
2008, Sukukun Türk Sermaye Piyasası Açısından Değerlendirmesi, Finans
Politik & Ekonomik Yorumlar Dergisi, Cilt: 45, Sayı: 520
KHAN, Liaquat Ali,
2007, How Does Takaful Differ From Insurance, The Chartered Insurance
Instıtute
KWON, Jean
2007, ―Islamic Principle and Takaful Insurance: Re-Evaluation‖ Journal of
Insurance Regulation
KPMG
2009, Luxembourg: A Hub for Islamic Finance Investments, Luxembourg
IFSL, Islamic Finance
2009, Kuweyt Finance House Islamic Finance Research
IOSCO
2004, Islamic Capital Markets Report, Spain
MONETARY AGENCY, Bahrain
2008, Islamic Banking & Finance in The Kingdom of Bahrain
75
MOODY’S
2010, Moody’s Investor Service – Special Report
ÖZSOY, Ġsmail
2009, Türkiye’de Katılım Bankacılığı, TKBB Yayınları, Ġstanbul
SALMAN, Syed Ali
2005, Intoduction to Ijara Sukuk, Islamic Devolopment Bank, Cidde
SHAUKAT, Mughees
2008, Introduction to Islamic Capital Market, Instute of Halal Investing, Lake
Oswego, OR, USA
TUNÇ, HÜSEYĠN
2010, Katılım Bankacılığı, Nesil Yayınları, Ġstanbul
TOK, Ahmet
2009, ―Ġslami Finans Sistemi Çerçevesinde Sukuk (Ġslami Tahvil)
Uygulamaları, Katılım Bankaları ve Türkiye Açısından Değerlendirmeler‖,
SPK Yeterlik Etüdü, Ankara
TÜRKMENOĞLU, Rüveyde Ebru
2007, Katılım Bankacılığı ve Türkiye’deki Finansal Yapı, Yüksek Lisans
Tezi, Kırıkkale
USMANI, M.T
2004, Mudarabah, Darululoomkhi University, Pakistan
YILMAZ, Osman Nihat
2010, Faizsiz Bankacılık Ġlkeleri, TKBB Yayınları, Ġstanbul
WILSON, Rodney
2010, Islamic Capital Market: The role of sukuk, IFSB Public Lecture,
Malezya
76
www.aaoifi.com
www.bddk.org.tr
www.bmd.com.tr
www.bnm.gov.my
www.dpt.gov.tr
www.fsa.gov.uk
www.hazine.gov.tr
www.halalinvesting.org
www.ifsb.org
www.iifm.net
www.isdb.org
www.islamic-world.net
www.katilimendeksi.org
www.mckinsey.com
www.oic-oci.org
www.spk.gov.tr
www.sc.com.my
www.tkbb.org.tr
77
Download