MESS, yeni dönemde de rehberlik etmeye ve destek olmaya devam

advertisement
başkan’dan
MESS, yeni dönemde de rehberlik
etmeye ve destek olmaya devam edecek
Türk metal sanayinin en önemli temsilcisi olan MESS’in Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlenmenin
gururunu ve heyecanını yaşıyorum.
Ülkemiz metal sektörü son yıllarda gerçekleştirdiği önemli projeler ile sanayimize önemli
katkılarda bulundu. Yurtiçinde ve yurtdışında piyasa ekonomisi kurallarına göre faaliyet
göstermeye başladı. Sonuçta metal sektörü olarak küresel rekabette yerimizi aldık, işyerlerimiz
büyüdü ve istihdamımız arttı. Ar-Ge’de, kaliteli üretimde, öncü teknolojilerin kullanımında,
verimlilikte, iş sağlığı ve güvenliğinde örnek alan değil, örnek alınan işyerleri olduk.
MESS; vizyonu ve ürettiği projelerle metal sektörüne ve Türk sanayine bu yolculukta hem
rehberlik etti hem de destek oldu. Bugün dünya; Sanayi 4.0, Endüstri 4.0, Yeni Sanayi Devrimi,
Dijitalleşme ve Otomasyon Çağı gibi çeşitli adlarla tanımlanan yeni sanayi dönemine geçmenin
hazırlığını yapıyor. Dünyanın dört bir yanında, bu yeni dönemle ilgili farklı beklentiler var.
Avrupa; Uzakdoğu ve Asya’ya doğru kayan üretim yarışında tekrar liderliği üstleneceği ümidini
taşıyor. Asya, düşük maliyetli üretimden gelen avantajını, yüksek katma değerli üretime geçtiğinde
de koruyacağına inanıyor. Amerika, internet tabanlı teknolojilerin tüm üretim süreçlerinde
pazarın tartışmasız hakimi olmanın planlarını yapıyor.
Türkiye ise bu yeni döneme geçmişte olduğu gibi geç değil, tam zamanında girmek için kararlılık
gösteriyor. Küresel rekabet yarışında; kamunun da özel sektörün de geriye düşmeye niyeti yok.
Sanayide bu yeni dönem; işyeri, işçi ve işverende alıştığımız kalıpların değişmesine neden olacak.
MESS, dün olduğu gibi bugün de; yaşanacak değişimlerin önceden tespitinde, değişim sürecinin
yönetilmesinde ve yeni dönemin getireceği yeni sanayi kültürüne uyum sağlamada rehberlik
etmeye ve destek olmaya devam etmekte kararlıdır. Bu doğrultuda hazırlıklarımızı yapıyoruz.
Yeni dönemin, uygun donanıma sahip bir işgücü ihtiyacı doğuracağı da açıkça görülüyor. Bu
kapsamda, MESS Eğitim Vakfı ile “Türkiye İçin Mesleki Eğitime Tam Destek” projesini hayata
geçiriyoruz. Meslek liselerini hedef alan bu projeyle, sanayide yeni dönemi yaşayacak kuşağı, yeni
işyerlerine hazırlamayı amaçlıyoruz.
57 yıllık geçmişi boyunca MESS’in ana misyonu iş barışını korumak oldu. İş barışı olmadan yeni
sanayi dönemine geçmenin, mevcut rekabetçiliği korumanın ve ekonomiye katkı sağlamanın
imkansız olduğunu biliyoruz. Hedeflerimize ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi bize
sağlayacak olan iş huzuruna her zamankinden çok ihtiyacımız var. İş barışı, önümüzdeki
dönemde de, her zaman olduğu gibi önceliğimiz olacak.
Ülkemizde son bir yılda varlığını tekrar ağır bir şekilde hissettirmeye başlayan terörün, ekonomik
yaşama yönelik olumsuz etkilerini devam ettirdiği de bir gerçek. Bununla birlikte; terörle
mücadeledeki istikrarlı politikalarla yaşamın kısa sürede normale döneceğini ümit ediyorum.
Bütün bu gelişmeler ışığında, ülkemiz ve çalışanların ortak yararları doğrultusunda daha güvenli
ve daha üretken bir geleceğin sağlanması amacıyla çalışacağız. Ar-Ge’de, kaliteli üretimde,
teknoloji kullanımında, verimlilikte, iş sağlığı ve güvenliğinde sadece metal sanayiinin değil,
ülkemizin de öncü olması için üzerimize düşenleri yapmaya devam edeceğiz.
Sanayinin yeni arayışlar içine girdiği bu dönemde tüm gücümüzü ve enerjimizi, siz değerli İşveren
topluluğundan alacağız. Sizlerin desteği ve katkılarıyla ortak hedeflerimize ulaşacağız.
Kudret Önen
MESS Yönetim Kurulu Başkanı
1
içindekiler
4
MESS’TEN HABERLER
10 ÇALIŞMA HAYATI
TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLERİ İŞ
HAYATINA KAZANDIRMA
ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
16 KAPAK
4
MESS’TE YENİ DÖNEM BAŞLADI
20 ÜYELERİMİZDEN
26 İŞ DÜNYASINDA GÜNDEM
KASABA KÜLTÜRÜ, ENDÜSTRİ 4.0’IN
TUZAKLARINDAN BİRİDİR
28
SEKTÖR ANALİZİ
34
DÜNYA GÜNDEMİ
36
SANAYİCİNİN SESİ
42
AVRUPA PENCERESİNDEN
44
ALTERNATİF PAZARLAR
BEYAZ EŞYA SEKTÖRÜ 2016’DA
YÜZDE 6 BÜYÜYECEK
KÜRESEL EKONOMİDE “YENİ VASAT”
DEVAM EDECEK
AHMET BAYRAKTAR: “YENİ NESİL
SANAYİ İÇİN ÇALIŞANLAR EĞİTİLMELİ”
16
DİJİTAL TEK PAZARA ADIM ADIM
YATIRIMCIMIZ DEĞİŞİM RÜZGARLARI
ESEN İRAN PAZARINA GÖZ DİKTİ
50 MEVZUATTAKİ
DEĞİŞİKLİKLER
YILLIK ÜCRETLİ İZNİN
UYGULANMASINA İLİŞKİN
DÜZENLEMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILDI
52
DÜNYA TURU
54
ÜYE PROFİLİ
59
TEKNOLOJİ
60
SEYAHAT
AVRUPA BİRLİĞİ - YUNANİSTAN ÖZBEKİSTAN - İNGİLTERE - KONGO RUSYA - VENEZUELA
DELPHI AUTOMOTIVE SYSTEMS’DE
ÇALIŞANLARIN YARISI KADIN
FUTBOLUN KALBİNİN ATTIĞI BU
ŞEHİRLERİ GÖRMEDEN DÖNMEYİN!
64 ENGLISH
2
28
künye
Yayın Kurulu
Dr. Aykut Engin
Av. Erten Cılga
Av. Mesut Ulusoy
Av. Vahap Ünlü
Dr. Tuba Yaman Aydın
Altan Çetinkal
Fatih Tokatlı
Burcu Karacar
Seçkin Ürey
Çisem Kılıç Çineli
MESS Adına Sahibi
Kudret Önen
Yönetim Kurulu Başkanı
Yazı İşleri Müdürü
Av. Hakan Yıldırımoğlu
Genel Sekreter
Yazışma Adresi
MESS Türkiye
Metal Sanayicileri Sendikası
Merkez Mahallesi
Geçit Sokak No: 2 34381
Şişli-İstanbul
Tel: 0212 232 01 04 (pbx)
Faks: 0212 241 76 19
36
44
54
60
YAYINA HAZIRLIK
İnternet Adresi
www.mess.org.tr
Yayın Türü
Yerel süreli yayın.
Genel Yönetmen
Gürhan Demirbaş
Genel Yönetmen Yardımcısı
Eser Soygüder Yıldız
Görsel Yönetmen
Hakan Kahveci
Editör
Seher Karataş
Grafik Tasarım
Emre Karakoç
Fotoğraf Editörü
Eren Aktaş
Kurumsal Sat›fl Yöneticisi
Özlem Adaş
Tel: 0212 440 27 65
‹letiflim
Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68
E-mail: ajansd@dunya.com
www.ajansdyayincilik.com
Baskı Tarihi
Temmuz 2016
Yazı ve resimler kaynak
gösterilmek suretiyle
kullanılabilir. Dergide yazılan
yazıların sorumluluğu yazarlara
aittir. MESS İşveren dergisinin
basımında geri dönüşümlü kağıt
kullanılmaktadır.
ISSN 1300-9699
Baskı
Gezegen Basım Ltd. Şti.
www.gezegenbasim.com.tr
Tel: 0212 325 71 25
e-posta
mess@mess.org.tr
3
mess’ten haberler
endüstri ilişkileri
uzmanlık ve yönetici geliştirme
programları tamamlandı
endüstri ilişkileri alanında öncülük misyonunu sürdüren mess, üye işletmelerden gelen
talepler doğrultusunda istanbul ve bursa’da “endüstri ilişkileri uzmanlık” ve “endüstri
ilişkileri yönetici geliştirme” programlarını, izmir’de ise “endüstri ilişkileri uzmanlık”
programını gerçekleştirdi.
4
ENDÜSTRI ILIŞKILERI UZMANLIK VE YÖNETICI GELIŞTIRME PROGRAMLARINI
ISTANBUL, BURSA VE IZMIR'DE TAMAMLAYAN KATILIMCILARA 24 VE 31
MAYIS TARIHLERINDE SERTIFIKALARI VERILDI.
mess’ten haberler
MESS, üye işletmelerden
gelen talepler doğrultusunda
İstanbul ve Bursa’da
“Endüstri İlişkileri
Uzmanlık” ve “Endüstri
İlişkileri Yönetici Geliştirme”
programlarını, İzmir’de ise
“Endüstri İlişkileri Uzmanlık”
programını gerçekleştirdi.
MESS tarafından
duyurulmasından sonra
üye işletmelerin yoğun
ilgi gösterdiği “Endüstri
İlişkileri Uzmanlık Programı”,
İstanbul’da 9 Nisan tarihinde
31 kayıtlı katılımcı ile
başladı. 4 hafta süren
program, 30 Nisan tarihinde
yapılan sınav ile son buldu.
Sınav öncesi yapılan panel
oturumunda Türkiye Şişe
ve Cam Fabrikaları A.Ş.
İnsan Kaynakları Eski Genel
Müdür Yardımcısı ve Türkiye
Cam, Çimento ve Toprak
Sanayi İşverenleri Sendikası
Yönetim Kurulu Eski
Başkanı Ali Nafiz Konuk,
Koç Holding A.Ş Endüstri
İlişkileri Eski Koordinatörü
Emre Görgün ve Tat Gıda
Sanayii A.Ş. İK Eski Müdürü
Saim Aşçı katılımcılarla
endüstri ilişkileri alanındaki
deneyimlerini paylaştı.
19 Nisan tarihinde
İstanbul’da başlayan Endüstri
İlişkileri Yönetici Geliştirme
programı ise 28 katılımcısı
ile 17 Mayıs tarihine kadar
sürdü. 27 Nisan tarihinde
Bursa ve İzmir’de eş
zamanlı olarak başlayan
Endüstri İlişkileri Uzmanlık
Programları 18 Mayıs
tarihinde gerçekleştirilen
sınav ile son buldu. Bursa’da
açılan ve 37 yönetici ve
yönetici adayının kayıt
yaptırdığı “Endüstri İlişkileri
Yönetici Geliştirme” programı
ise 26 Nisan tarihinde başladı
ve 24 Mayıs tarihinde son
buldu.
Sertifika töreni
düzenlendi
MESS tarafından organize
edilen, MEV tarafından
gerçekleştirilen Endüstri
İlişkileri Uzmanlık ve
Yönetici Geliştirme
Programları'nı tamamlayan
katılımcılara 24 ve 31
Mayıs tarihlerinde MESS
Genel Sekreteri Av. Hakan
Yıldırımoğlu tarafından
sertifikaları takdim edildi.
PROGRAMLAR, MESS
VE MEV İŞBİRLİĞİNDE
YAPILDI
MESS, “Endüstri İlişkileri
Uzmanlık Programı” ve
“Endüstri İlişkileri Yönetici
Geliştirme Programı”
ile kurumsal uzmanlığı
olan endüstri ilişkileri
alanındaki öncü olma
misyonunu sürdürüyor.
MESS üyesi işletmelerin İK
ve endüstri ilişkileri uzman
ve yöneticilerinin, daha
donanımlı ve değişken bir
süreçten geçen endüstri
ilişkilerinin dinamiğine
hakim hale getirilmesini
amaçlayan programların
hedef kitlesini, MESS
üyesi işletmelerdeki insan
kaynakları yöneticisi ve
uzmanları ile bu alanda
uzmanlaşmak isteyen
çalışanlar oluşturuyor.
Programlar, hedef kitlede
yer alan profesyonellerin
toplu ve bireysel iş hukuku,
sosyal sigortalar, iş sağlığı ve
güvenliği, çatışma yönetimi,
iletişim, müzakere teknikleri
gibi endüstri ilişkileri temel
konularında konularda daha
donanımlı hale getirmeyi ve
uzmanlaştırmayı amaçlıyor.
MESS ve MEV yöneticileri
ile alanında önde
gelen akademisyen ve
eğitmenlerin ortak çalışması
sonucu hazırlanan eğitim
programları, uzman
düzeyindeki katılımcılara
endüstri ilişkilerinin temel
unsurlarını tanıtmayı,
yönetici adaylarına ise
ileri düzey uzmanlık
bilgisi sunmayı hedefliyor.
İçeriklerde hukuk ve
mevzuata yönelik bilgilerin
yanı sıra uygulamaya
yönelik bilgiler yer alıyor.
Eğitimciler konunun
uzmanı akademisyenler
ile saha deneyimi olan
profesyonellerden oluşuyor.
Dersler sınıf anlatımının yanı
sıra örnek olay incelemesi,
pratik çalışma ve panellerden
oluşuyor.
5
mess’ten haberler
türkiye’deki
12.6 milyon işçinin
1.5 milyonu sendikalı
mess endüstri ilişkileri komisyonu, 29 mart’ta toplandı. toplantıda, türkiye’deki 12.6
milyon işçinin 15 milyonunun, metal sektöründeki yaklaşık 1.5 milyon
işçinin 250 bin 422’sinin sendikalı olduğu, toplam 13
sendikanın bulunduğu belirtildi.
MESS Endüstri İlişkileri
Komisyonu Toplantısı,
29 Mart 2016 tarihinde
MESS Merkez Bürosu’nda
yapıldı. Toplantının
birinci bölümünde,
çalışma hayatındaki ve üye
işyerlerindeki gelişmeler
değerlendirilirken, ikinci
bölümünde ise çalışma
6
yaşamını ilgilendiren
güncel yasama çalışmaları
hakkında Prof. Dr. Tankut
Centel tarafından bir sunum
gerçekleştirildi.
Gündem maddelerinin
görüşülmesine geçilmeden
önce MESS faaliyetleri (eğitim,
mesleki yeterlilik, çevre
desteği, mesleki eğitim bursu,
kurumsal iletişim faaliyetleri,
MİDS revizyonu) hakkında
kısa bir izahat verildi.
Eğitim faaliyetleri kapsamında
üyelerin 1.487 beyaz yakalı
personeline ulaşıldığı,
üyelerimizden gelen talepler
doğrultusunda “Endüstri
İlişkileri Uzmanlık Programı”
ve “Endüstri İlişkileri Yönetici
Geliştirme Programı”
olmak üzere Nisan ve
Mayıs aylarında İstanbul
ile Bursa’da iki ayrı eğitim
programı düzenleneceği,
Endüstri İlişkileri Uzmanlık
Programı'nın hedef
kitlesinin, işletmelerdeki
insan kaynakları çalışanları
ve uzmanları ile bu alanda
mess’ten haberler
uzmanlaşmak isteyen
işletme personeli, Endüstri
İlişkileri Yönetici Geliştirme
Programı’nın hedef kitlesinin
ise insan kaynakları ve/veya
endüstri ilişkileri yöneticileri
ile yönetici adayı kıdemli
uzmanlar olduğu belirtildi.
Çalışma yaşamındaki
gelişmelerle ilgili olarak;
“İşkollarındaki İşçi Sayıları
ve Sendikaların Üye
Sayılarına İlişkin 2016
Ocak Ayı İstatistikleri
Hakkında Tebliğ”e göre 30
Ocak 2016 tarihi itibarıyla;
Türkiye genelinde toplam
işçi sayısının, 12.663.783,
sendikalı işçi sayısının
1.514.053 ve sendikalılaşma
oranının ise yüzde11,96
olduğu, aynı dönemde
işkolumuzdaki toplam işçi
sayısının 1.485.906, sendikalı
işçi sayısının 250.422 ve
sendikalılaşma oranının
ise yüzde 16,85 olarak
gerçekleştiği ve işkolumuzda
kurulu 13 sendikanın olduğu
belirtildi.
Toplantının 1. bölümünün
sonunda ise, esneklik (geçici
iş ilişkisi ve uzaktan çalışma),
yıllık ücretli iznin bölünmesi
(İşçilerin yıllık ücretli
izinlerinin bir bölümü altı
günden az olmamak üzere
beşe bölünebilmesine ilişkin
Tasarı) ile kıdem tazminatı
ile ilgili düzenlemeler
hakkında açıklama yapıldı.
Toplantının ikinci
bölümünde ise Prof. Dr.
Tankut Centel, çalışma
yaşamını ilgilendiren güncel
yasama çalışmaları hakkında
bir sunum gerçekleştirdi.
10 Şubat 2016 tarihinde
Resmi Gazete’de yayımlanan
6663 sayılı Kanun’la,
4857 sayılı İş Kanunu’nda
değişiklikler yapıldığı,
buna göre; Kanun’un 74.
maddesinde öngörülen
izinlerin bitiminden sonra
mecburi ilköğretim çağının
başladığı tarihi takip eden
ay başına kadar bu maddeye
göre ebeveynlerden birinin
kısmi süreli çalışma
talebinde bulunabileceği, bu
talebin işveren tarafından
karşılanacağı ve geçerli
fesih nedeni sayılmayacağı,
kısmi süreli çalışmaya
başlayan işçinin, aynı çocuk
için bir daha bu haktan
faydalanmamak üzere
tam zamanlı çalışmaya
dönebileceği, kısmi süreli
çalışmaya geçen işçinin tam
zamanlı çalışmaya başlaması
durumunda yerine işe alınan
işçinin iş sözleşmesinin
kendiliğinden sona ereceği,
“kendiliğinden sona erme”
kavramının Türk hukukuna
yabancı olduğu, ayrıca
kısmi süreli çalışma ile tam
süreli çalışmanın hukuki
sonuçlarının da farklı
olduğu, ancak Kanun’da
buna ilişkin herhangi bir
düzenleme olmadığından
uygulamada sorun yaratacak
nitelikte görüldüğü,
eşlerden her ikisinin de
Prof. Dr. Tankut Centel
çalışması halinde bu haktan
faydalanılabileceği, ayrıca
üç yaşını doldurmamış bir
çocuğu eşiyle birlikte veya
münferiden evlat edinenlerin
de çocuğun fiilen teslim
edildiği tarihten itibaren bu
haktan faydalanabileceği,
bu kapsamda hangi
sektör veya işlerde kısmi
çalışma yapılabileceği ile
uygulamaya ilişkin usul ve
esasların ÇSGB tarafından
çıkarılacak yönetmelikle
belirleneceği, ne var ki söz
konusu yönetmeliğin henüz
yayımlanmadığı aktarıldı.
Öte yandan, çalışma
yaşamının son dönemde en
çok tartışılan konularından
biri olan ve geçici iş ilişkisi
ile uzaktan çalışmaya
ilişkin düzenlemeler getiren
“İş Kanunu İle Türkiye
İş Kurumu Kanunu’nda
Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı” hakkında
bilgi verildi. Toplantının
devamında, Komisyon
üyeleri söz alarak, son
dönemde yaşanan gelişmeler
neticesinde işyerlerindeki
mevcut durum ile ilgili
görüşlerini paylaşıp,
genel değerlendirmelerde
bulundular.
7
mess’ten haberler
iş sağlığı ve güvenliğine katkı
mess’e ödül getirdi
mess, 8. uluslararası iş sağlığı ve güvenliği konferansı’nda ortak eğitim projesi’yle ödül
aldı. konferansta mess üyesi işyerlerinden 15 kişi bildiri sundu.
Türkiye Metal Sanayicileri
Sendikası (MESS), 2000
yılından bu yana yürüttüğü
Ortak Eğitim Projesi’nin
iş sağlığı ve güvenliği
kültürünün gelişimine
yaptığı katkıdan dolayı 8.
Uluslararası İş Sağlığı ve
Güvenliği Konferansı’nda ödül
aldı. Konferansın 11 Mayıs
2016’da yapılan kapanış
oturumunda düzenlenen
törende ödülü Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Müsteşarı Ahmet Erdem,
MESS Genel Sekreteri Hakan
Yıldırımoğlu’na verdi.
Ortak Eğitim Projesi
kapsamında 16 yılda MESS
üye işyerlerinde istihdam
edilen Türk Metal Sendikası
üyesi 96 bin 368 çalışana
eğitim desteği sunuldu. Her
yıl yaklaşık 6 bin kişiye iş
sağlığı ve güvenliği mevzuatı
çerçevesinde geliştirilen
eğitimlerin verildiği Ortak
Eğitim Projesi, çalışanlara
kapsamlı gelişim desteği
sunuyor. Proje kapsamında
iş sağlığı ve güvenliğinin
yanı sıra stres yönetimi ve
empatik iletişim, endüstriyel
ilişkiler ile küreselleşme ve
Türkiye ekonomisine bakış
eğitimleri veriliyor. Proje,
2009 yılında Uluslararası
Çalışma Örgütü’nün (ILO)
tavsiye ettiği en iyi uygulama
seçilmişti.
8-11 Mayıs 2016 tarihleri
arasında düzenlenen 8.
Uluslararası İş Sağlığı ve
Güvenliği Konferansı’na
MESS üyesi işyerlerinden 15
kişi bildiri sundu. Üyelerde
görev yapan 122 iş sağlığı
ve güvenliği profesyoneli
konferansı MESS’in
desteğiyle takip etti.
altın eldiven ve altın öneri yarışması’na
başvurular tamamlandı
ilki geçen sene gerçekleştirilen “mess altın eldiven isg yarışması” ile
“mess altın öneri-mavi yakalı çalışan isg yarışması"nın ikincisi düzenleniyor.
İş sağlığı ve güvenliği alanında farkındalığı artırmak, bu
alanda sürdürülen çabaları desteklemek ve teşvik etmek, iş
güvenliği bilincinin gelişimine
katkı sağlayacak çalışmaların ilgili
tüm kesimlere ulaştırılmasını
sağlamak amacıyla ilki 2015
yılında gerçekleştirilen MESS
Altın Eldiven ve MESS Altın
Öneri İSG Yarışmaları, gelenek
haline getirilerek her yıl düzenlenecek.
“MESS Altın Eldiven İSG Yarışması” ve “MESS Altın Öneri-
8
Mavi Yakalı Çalışan İSG Yarışması”nın ilki geçen sene
düzenlenmiş ve yarışmalarda dereceye girenlere Kasım
ayında ödülleri verilmişti. Bu yıl
ikincisi gerçekleştirilecek olan “MESS
Altın Eldiven İSG Yarışması”nda amaca
uygun, sahada tatbik edilmiş, somut
hedeflere ulaşmış ve işyerinde iş
sağlığı ve güvenliğinin gelişimine katkı
sağlamış iyi uygulamalar; “MESS Altın
Öneri-Mavi Yakalı Çalışan İSG Yarışması”nda mavi yakalı
çalışanlarca yapılmış İSG önerileri ödüllendiriliyor.
mess’ten haberler
metal sektöründeki
iş teftişleriyle ilgili seminere
üyelerimiz yoğun ilgi gösterdi
mess, çalışma hayatının temel unsurlarından biri olan denetim konusunun ele alındığı
iş teftiş uygulamaları seminerini, 25 mayıs tarihinde gerçekleştirdi.
seminerde, metal sektörü teftişlerinde en sık karşılaşılan
mevzuat ihlalleri ele alındı.
Çalışma hayatının temel
unsurlarından olan denetim
konusunu ele alan MESS,
25 Mayıs tarihinde “İş Teftiş
Uygulamaları Semineri”
düzenledi. Seminerin
açılış konuşmalarını MESS
Genel Sekreteri Av. Hakan
Yıldırımoğlu ve ÇSGB İş
Teftiş Kurulu Başkanlığı İş Baş
Müfettişi Osman Nejat Güneri
yaptı.
Yıldırımoğlu konuşmasında
denetim mekanizmasının
etkin işlemesinin, iş sağlığı ve
güvenliği ile sosyal diyalogun
gelişimini sağladığını; risk
esaslı, sonuç odaklı ve
diyalog temelli önleyici
teftiş yaklaşımının hayata
geçirilmesinin önemli
olduğunu vurguladı.
İşin yürütümü ile iş sağlığı ve
güvenliği teftişleri hakkında
bilgilendirme yapılması,
uygulamada yaşanan
sorunların ele alınarak
karşılıklı görüş alışverişinde
bulunulması amacıyla
düzenlenen seminerde, işin
yürütümü ile iş sağlığı ve
güvenliği teftişleri hakkında
İş Baş Müfettişleri Suat Hayri
Akpınar ve Hasan Kutluhan
Kendir tarafından sunumlar
gerçekleştirildi.
Sunumlarda; İş Teftiş
Kurulu’nun idari yapısı,
görevleri, iş teftişinin içeriği,
teftiş türleri, teftiş sistemine
getirilen yenilikler, programlı
teftişler, inceleme teftişleri,
işin yürütümü ve iş sağlığı ve
güvenliği yönünden yapılan
teftişler hakkında bilgi verildi
ve katılımcıların soruları
cevaplandırıldı.
önlemlerle ilgili olduğu
belirtildi.
Ayrıca, metal sektöründe
faaliyet gösteren
işyerlerinin iş sağlığı
ve güvenliği yönünden
programlı teftişlerinin
Ankara ve İstanbul Grup
Başkanlıklarınca yürütüleceği
belirtilen seminerde, teftiş
konularının ise; iş sağlığı
ve güvenliği organizasyonu,
iş güvenliği uzmanı, işyeri
hekimi, çalışan temsilcisi, iş
sağlığı ve güvenliği kurulu,
risk değerlendirmesi, yangın
ve patlamalara karşı güvenlik,
iş ekipmanlarında güvenlik
olduğu vurgulandı.
İSG TEFTİŞ KONULARI
ANLATILDI
Yoğun ilgi gören seminerde,
metal sektörü teftişlerinde
en sık karşılaşılan mevzuat
ihlallerinin; makine
koruyucuları, periyodik
kontroller, elektriğe doğrudan
veya dolaylı temasa karşı
güvenlik, malzeme düşmesi,
patlamadan korunma,
acil durumlar ve meslek
hastalıklarına karşı alınan
9
çalışma hayatı
türkiye’deki suriyelileri
iş hayatına kazandırma
çalışmaları sürüyor
2013-2015 yılları arasında türkiye’ye sığınan suriyeli mülteci sayısında ciddi bir artış
gözleniyor. türkiye’de geçici koruma yönetmeliği kapsamında
2.7 milyondan fazla suriyeli mülteci bulunuyor ve bunların yüzde 10’u geçici
barınma merkezlerinde, yüzde 90’ı şehir merkezlerinde yaşıyor.
mültecilerin iş hayatına girmesi için yapılan çalışmalar devam ediyor.
Suriye krizi beşinci yılını
doldururken, bunu izleyen
mülteci krizi son dönemlerin
en büyük, uzun süreli ve
karmaşık insani sorunu olarak
ortaya çıktı. Suriyeli mülteci
krizinin etkileri ekonomik ve
toplumsal alanlara giderek
daha fazla yayılıyor. Sonuçta
ekonomik faaliyetler aksıyor,
gelir kaybı yaşanıyor, Suriye
10
krizi başlamadan önce de
sosyo-ekonomik güçlükler
yaşayan ev sahibi ülkelerde
kaliteli kamu hizmetlerine
erişim olanakları git gide
daralıyor.
Suriyeli mülteci akınının
giderek artmasıyla, Türkiye
hükümeti açık kapı
politikasını benimseyerek
savaştan kaçarak yurtlarını
terk eden 100 binlerce
Suriyeliye kapılarını açtı.
Savaşla beraber hız kazanan
mülteci akınının başladığı
2011 yılından bugüne
Türkiye’ye giriş yapan Suriyeli
mülteci sayısındaki artışı
grafikte de görmek mümkün.
2013-2015 yılları arasında
Türkiye’ye sığınan Suriyeli
mülteci sayısında ciddi bir
artış gözleniyor. Türkiye’de
Geçici Koruma Yönetmeliği
kapsamında 2.7 milyondan
fazla Suriyeli mülteci
bulunuyor ve bunların
yüzde 10’u geçici barınma
merkezlerinde, yüzde 90’ı
şehir merkezlerinde yaşıyor.
Grafikte de görüleceği üzere;
geçici koruma kapsamında
bulunan Suriyelilerin yoğun
ILO Türkiye Direktörü
NUMAN ÖZCAN
çalışma hayatı
olarak yaşadığı iller; sırasıyla
Şanlıurfa, İstanbul, Hatay ve
Gaziantep olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, Suriyeliler Kilis
nüfusunun yüzde 50’den
fazlasını, Şanlıurfa nüfusunun
yüzde 25’ini ve Gaziantep
nüfusunun yüzde 22,5’ini
oluşturuyor. Bu kentler,
özellikle belediye, sağlık,
eğitim ve sosyal hizmetler
açısından ilgili altyapıların
yetersiz kalması nedeniyle
taşıma kapasitelerini aşmış
durumda. Sosyal hizmetlere
erişim, ev sahibi halk ve
Suriyeliler açısından giderek
güçleşiyor.
ILO Türkiye Ofisi tarafından
Şanlıurfa’da Suriyelilerin
istihdamına yönelik işveren
ve işçilerin yaklaşımını
analiz edebilmek için Harran
Üniversitesi ve Karacadağ
Kalkınma Ajansı ortaklığında
gerçekleştirilen ve sonuçları
2016 yılı başlarında
kamuoyuyla paylaşılan çalışma
bulgularına bakıldığında:
l Kapsanan işyerlerinin yüzde
27’si Suriyeli çalıştırıyor. Bu da
söz konusu işyerlerinin toplam
istihdamı içinde yüzde 3,2’lik
bir paya karşılık geliyor.
Çalışan Suriyelilerin yüzde
77’si erkek, yüzde 23’ü kadın.
l Suriyelilerin yarıdan fazlası
imalat sektöründe çalışıyor.
Bunu, hizmetler yüzde 33 ile
ve tarım yüzde 10 ile izliyor.
l Suriyelilerin üçte biri yani
yüzde 33'ü asgari ücretin
altında çalışıyor.
l İşverenlerin yüzde 60’ı
ihtiyaç olduğunda Suriyeli
çalıştırabileceğini, yüzde
64’ü de devlet desteği
sağlanması halinde Suriyeli
istihdam edebileceğini
belirtiyor. Hiçbir şekilde
Suriyeli çalıştırmayacağını
söyleyenlerin oranı ise yüzde
32.
l İşverenlerin yüzde 41’i
Suriyeliler için çalışma
izni verilmesi gerektiğini
düşünürken aynı oranda
işveren de devletin
Suriyelilerin istihdamını
desteklemesi gerektiği
görüşünde.
l Suriyeli çalıştırma
konusunda işverenler
çoğunlukla olumlu görüş
bildirmekle birlikte bunun
önündeki en büyük engelin
yüzde 50 oranında dil, yüzde
32 oranında sosyal uyum,
yüzde 24 oranında çalışma
izni olduğu belirtiliyor.
SURİYELİLERİN
İŞGÜCÜ PİYASASINA
GİRMESİ İÇİN ADIM
ATILDI
15 Ocak 2016 tarihi
itibarıyla “Geçici Koruma
Sağlanan Yabancıların
Çalışma İzinlerine Dair
Yönetmelik” Resmi Gazete’de
yayımlanarak, yürürlüğe girdi
ve böylece geçici koruma
altındaki Suriyelilerin işgüçü
piyasasında kayıtlı istihdamına
yönelik önemli bir adım atıldı.
Yönetmeliğe göre;
l Geçici koruma sağlanan
yabancılar, çalışma izni
olmaksızın Türkiye’de
çalışamaz veya çalıştırılamaz.
l Geçici koruma sağlanan
yabancılar, geçici koruma
kayıt tarihinden altı ay
sonra çalışma izni almak
için Bakanlığa başvuruda
bulunabilir.
l Çalışma iznine başvurulan
işyerinde çalışan geçici
koruma sağlanan yabancı
sayısı, işyerinde çalışan
Kaynak: Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, 21.04.2016 itibarıyla.
işbaşı eğitimi görecekler ile
bu kişilerin eğitim süresinin
sonunda aynı işyerinde
çalıştırılması için Bakanlığa
başvuruda bulunulabilir.
Çalışma izinlerinin
yürürlüğe girmesiyle beraber
ILO Türkiye Ofisi de,
Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis
illeri özelinde yürüttüğü
çalışmalar kapsamında
Suriyelilerin ve yerel halkın
insana yakışır iş fırsatlarına
erişimlerini artırmaya
yönelik faaliyetlerini
hızlandırdı.
Türk vatandaşı sayısının
yüzde onunu geçemez.
Ancak mevsimlik tarım veya
hayvancılık işlerinde çalışacak
geçici koruma sağlanan
yabancılar, çalışma izni
muafiyeti kapsamında.
l Geçici koruma sağlanan
yabancılara asgari ücretin
altında ücret ödenemez.
l Türkiye İş Kurumu
tarafından aktif işgücü
hizmetleri kapsamında
düzenlenen kurs ve
programlar kapsamında bir
işyerinde mesleki eğitim ve
Kaynak: Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, 21.04.2016 itibarıyla.
11
çalışma hayatı
ILO Türkiye Ofisi, 28-29 Temmuz 2015 tarihlerinde İstanbul’da bir bölgesel konferans düzenledi.
ILO’NUN SURİYELİ
MÜLTECİ KRİZİNE
YÖNELİK STRATEJİSİ
Mültecilerin geldiği ülkeler,
durumla baş edebilme
ve ev sahibi toplulukları
destekleme açısından önemli
sorunlarla karşı karşıya. İnsani
ihtiyaçların karşılanması,
bu çabaların ön planında
yer alırken son dönemde
insanların geçimlerinin
sağlanması giderek daha fazla
önem kazanıyor. Bu çerçevede,
ILO, Birleşmiş Milletler
(BM) tarafından yürütülen
Bölgesel Mülteci ve Direnç
Planı (3RP) kapsamındaki
“geçim sağlama” bileşeninde
önemli bir rol oynuyor.
ILO Türkiye Ofisi, BM
tarafından yürütülen bu Plana
özellikle geçim kaynakları
çerçevesinde katkı sunuyor,
çocuk işçiliği ile mücadele,
12
kadınların güçlendirilmesi vb.
başlıkları da içeren çalışmalar
sürdürüyor. Bu çerçevede
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Başbakanlık Afet
ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı (AFAD), Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü,
Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı,
işveren ve işçi kuruluşları,
sivil toplum kuruluşları ve
üniversiteler ile işbirliği içinde
bir dizi çalışma yürütüyor.
ILO’nun Türkiye’deki
Suriyelilere yönelik çalışma
stratejisi şu bileşenleri
kapsıyor:
»Ulusal politika geliştirme
çabalarının üç taraflı
(hükümet, işveren ve işçi
kuruluşları) mutabakat
zemininde gerçekleştirilmesi
için kolaylaştırıcılık yapılması,
»Bilgi temelini geliştirmek
üzere yerel ve ulusal ölçekte
değerlendirmeler, araştırmalar
ve etki analizlerinin
gerçekleştirilmesi,
»İşgücü piyasasındaki
sorunların aşılmasına
yönelik ulusal ve yerel
düzeyde kurumsal ve teknik
kapasitenin güçlendirilmesinin
desteklenmesi,
»Suriyelilerin ve yerel halkın
istihdam edilebilirliklerinin
artırılmasını teminen ulusal
paydaşlarla işbirliği içinde
beceri geliştirme, mesleki
eğitim ve yerel ekonomik
kalkınma çalışmaları
gerçekleştirilmesi, kayıt dışı
çalışma ve çocuk işçiliği ile
mücadelenin desteklenmesi,
»Yasal düzenlemeler, işgücü
piyasasındaki sorunlar ve
fırsatlara ilişkin hedef illerdeki
Suriyelilerde ve yerel halkta
farkındalık yaratılması.
ILO STRATEJİSİ
KAPSAMINDA
YÜRÜTÜLEN
FAALİYETLER
Ulusal politika geliştirme
çabalarının üç taraflı
(hükümet, işveren ve işçi
kuruluşları) mutabakat
zemininde gerçekleştirilmesi
çalışma hayatı
için kolaylaştırıcılık yapmak
l ILO koordinasyonu ile
Suriyeli mülteci krizinin
işgücü piyasaları üzerindeki
etkilerine yanıt verecek
sürdürülebilir politika ve
programların geliştirilmesi
üzerine ülke tecrübelerinin
paylaşılması amacıyla ILO
Türkiye Ofisi, 28-29 Temmuz
2015 tarihinde İstanbul’da
Türkiye, Lübnan, Ürdün,
Irak ve Mısır’dan üst düzey
temsilcilerin bir araya geldiği
bir Bölgesel Konferans
düzenledi. Toplantıya katılan
temsilciler; Suriyeli mülteci
krizinden kaynaklanan
işgücü piyasası sorunlarının
üstesinden gelinmesi için ev
sahibi ülkelerde ekonomik
üretimi ve üretkenliği
destekleyecek politika
ve programlar geliştirme
konusunda deneyim ve bilgi
alışverişinde bulundular.
l 16 Kasım 2015’te
Gaziantep’te merkezi ve yerel
düzeydeki paydaşların da
katılımıyla proje faaliyetlerini
tanıtmak, Suriyelilerin
işgücü piyasasına etkilerini
tartışmak ve Suriyelilere
hizmet vermede karşılaşılan
sorunların ve deneyimlerin
paylaşılması için bir paydaş
toplantısı düzenlendi.
Toplantıda, Suriyelilerin
yerel ekonomiye sağladıkları
katkılar değerlendirildi, risk
ve fırsatların beraber ele
alınmasının gerekliliğine
dikkat çekildi.
l 17 Aralık 2015’te Ankara’da
“Suriyelilerin Türkiye’de
İşgücü Piyasası Üzerindeki
Etkileri ve İstihdam
Edilebilirlikleri” toplantısı
düzenlendi. Toplantı, kamu
kurum ve kuruluşlarının, işçi
ve işveren kuruluşlarının,
yerel yönetimlerin,
uluslararası kuruluşların,
sivil toplum kuruluşlarının
ve üniversite temsilcilerinin
geniş katılımıyla gerçekleşti.
Toplantıda, Gaziantep,
Şanlıurfa, Kilis ve Ankara’da
yürütülen dört saha
araştırmasına yönelik bulgular
katılımcılarla paylaşıldı.
Hali hazırda Şanlıurfa, Kilis ve
Gaziantep illerinde İl İstihdam
ve Mesleki Eğitim Kurulları’na
teknik uzman düzeyinde
katılım sağlayarak, iller
düzeyinde proje yönlendirme
komiteleri kurarak ve düzenli
bilgilendirme toplantıları
düzenleyerek geniş
katılımlı yerel platformlarda
işgücü piyasasına ilişkin
değerlendirmeler ve
mevzuata ilişkin gelişme ve
yerel düzeyde Suriyelilere
yönelik hizmet sunmakta
olan kurum ve kuruluşların
hizmet sunumunda
yaşadıkları sorunların
azaltılmasına ve hizmet
kalitelerinin artırılmasına
katkıda bulunmak üzere
kurumsal kapasite ve eğitim
ihtiyaç analizi çalışmaları
yürütüldü. Gaziantep, Nizip
ilçesi ve Şanlıurfa ili özelinde,
mesleki, teknik ve beceri
eğitimi için öncelikler ve
yerel düzeyde işgücü piyasası
arz ve talep değerlendirmesi
yapılarak mesleki eğitim
modeli geliştirildi. Ayrıca,
Ankara’nın Çankaya, Altındağ
ve Yenimahalle ilçelerinde
sokakta çalışan Suriyeli
çocuklara yönelik Ankara
Aile ve Sosyal Politikalar
İl Müdürlüğü ortaklığında
uygulamaların tartışılması
kolaylaştırılıyor.
Bilgi temelini geliştirmek
üzere yerel ve ulusal
ölçeklerde değerlendirmeler,
araştırmalar ve etki analizleri
gerçekleştirmek
Bu bileşen kapsamında
bilgi temelini geliştirmek
üzere yerel ve ulusal ölçekte
araştırmalar ve etki analizleri
gerçekleştirildi. Bu kapsamda,
Harran Üniversitesi ve
Karacadağ Kalkınma Ajansı
ile birlikte işgücü piyasasının
talep yönüne odaklanan
“Şanlıurfa’da Suriyelilerin
İstihdamına Yönelik
İşverenlerin Görüşü” adlı
araştırma gerçekleştirildi.
Bununla birlikte, Ankara,
Gaziantep, Şanlıurfa ve
Kilis illerinde merkezi ve
17 Aralık 2015’te Ankara’da “Suriyelilerin Türkiye’de İşgücü Piyasası Üzerindeki Etkileri ve İstihdam Edilebilirlikleri” toplantısı
düzenlendi.
13
çalışma hayatı
Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis’te yürütülen mesleki eğitim ve Türkçe dil kurslarına toplam 250 kişi katıldı.
Hacettepe Üniversitesi
Çocuk Hakları Araştırma ve
Uygulama Merkezi ile birlikte
bir saha çalışması yürütüldü.
İşgücü piyasasındaki
sorunların aşılmasına
yönelik ulusal ve yerel
düzeyde kurumsal ve teknik
kapasitenin güçlendirilmesini
desteklemek
Merkezi ve yerel düzeyde
Suriyelilere yönelik hizmet
sunan kurum ve kuruluşların
hizmet sunumunda
yaşadıkları sorunların
azaltılmasına ve hizmet
kalitelerinin arttırılmasına
katkıda bulunmak üzere
Ankara, Gaziantep, Şanlıurfa
ve Kilis illerinde kurumsal
kapasite ve eğitim ihtiyaç
analizi çalışmaları yürütüldü.
14
Suriyelilere hizmet sağlayan
kurum ve kuruluşların
çalışmalarını etkin, verimli
ve sürdürülebilir bir şekilde
yürütmeleri için gereken
destekler ayrıntılı şekilde
analiz edildi, kurumsal
kapasite geliştirmeye yönelik
çeşitli eğitim faaliyetleri
planlandı. İhtiyaç analizi
çalışmalarını takiben,
öncelikle Gaziantep, Şanlıurfa
ve Kilis Çalışma ve İş
Kurumu İl Müdürlükleri
ve Halk Eğitim Merkezleri
personelinin, daha sonra ilgili
diğer kuruluşların Suriyelilere
hizmet sunmada ve çalışma
izni düzenlemesinin
uygulanmasında eğitimler,
rehberler ve tanıtım, savunu
materyalleri vasıtasıyla
desteklenmesi planlandı.
Suriyelilerin ve yerel halkın
istihdam edilebilirliklerinin
artırılmasını teminen ulusal
paydaşlarla işbirliği içinde
beceri geliştirme, mesleki
eğitim ve yerel ekonomik
kalkınma çalışmaları
gerçekleştirmek
ILO Türkiye Ofisi tarafından
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Milli Eğitim
Bakanlığı, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı,
Başbakanlık Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı
(AFAD), Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü, Yunus Emre
Enstitüsü, işveren ve işçi
kuruluşları, sivil toplum
kuruluşları ve üniversitelerle
işbirliği içinde yürütülen
geçici koruma altındaki
Suriyelilerin ve yerel halkın
insana yakışır ve üretken
işler bulma fırsatlarının
geliştirilmesi çalışmaları
kapsamında Şanlıurfa,
Gaziantep ve Kilis’te yürütülen
mesleki eğitim ve Türkçe dil
kurslarına toplam 250 kişi
katılıyor.
l Harran Kaymakamlığı,
GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı ve Şanlıurfa Esnaf
ve Sanatkarları Odaları Birliği
ortaklığında toplam beş
merkezde yürütülen kurslar
şöyle: Türkçe dil kursu,
Kaynakçılık kursu, CNC
Programlama kursu, Hasta
Kabul İşlemleri kursu ve
Kuaförlük kursu.
l Harran ilçe merkezinde
Harran Kaymakamlığı
ile geliştirilen işbirliği
çerçevesinde kurulan
kaynakçılık atölyesinde
Suriyelilere yönelik
Kaynakçılık kursu 26 kişilik
ilk grup için tamamlandı
ve ikinci grup eğitimler 20
kursiyerle başladı. Yunus Emre
Enstitüsü ile gerçekleştirilen
işbirliği neticesinde, Harran
ilçe merkezinde kadınlara
yönelik 30 kişilik ve Harran
Geçici Barınma Merkezi’nde
ise erkeklere yönelik 40 kişilik
Türkçe dil kursları devam
ediyor.
l Şanlıurfa Esnaf ve
Sanatkarları Odaları Birliği ile
yapılan protokol çerçevesinde,
Şanlıurfa Evren Sanayi
Sitesi’ndeki İşletmelerüstü
Eğitim Merkezi’nde
Şanlıurfalılara yönelik 20
kişilik CNC Programlama
kursu tamamlandı. Suriyelilere
yönelik Kaynakçılık kursu 20
kişinin katılımıyla başladı.
Aynı zamanda nisan ve mayıs
aylarında Şanlıurfalılara ve
çalışma hayatı
Suriyelilere yönelik Plastik
Boru Tesisatı, Gazaltı Kaynağı,
Otomotiv Lastik Onarımı ve
CNC Programlama eğitimleri
verilmesi planlanıyor.
l GAP Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığı ile yapılan
protokol kapsamında da
Şanlıurfa Ahmet Yesevi
ve Parmaksız Çok Amaçlı
Toplum Merkezleri’nde
(ÇATOM) Suriyeli kadınlara
yönelik 56 kişilik Türkçe dil
kursu düzenleniyor. Her iki
ÇATOM’da toplamda 100
kadına ulaşılması hedefleniyor.
l Benzer şekilde Gaziantep
Esnaf ve Sanatkarlar Odası
Birliği ile yapılan protokol
çerçevesinde ise; Küsget
Sanayi Sitesi’nde yerel halka
yönelik 20 kişilik kaynakçılık
kursu başlatıldı. Nizip
Geçici Barınma Merkezi’nde
konaklayan Suriyelilerin
de bu eğitim merkezindeki
faaliyetlerden yararlanması
için gerekli hazırlıklar
sürdürülüyor.
l Başlatılan ve planlanan
tüm eğitimlerde MEB Hayat
Boyu Öğrenme Genel
Müdürlüğü’nün modüler
programları baz alınarak
eğitimler Türkçe veriliyor
ve çevirmenler aracılığıyla
kursiyerlerle iletişim
kuruluyor. Böylelikle her
kursiyer eğitim bitiminde MEB
onaylı sertifika sahibi olacak,
gelişen Türkçe bilgisiyle
de kayıtlı istihdam şansını
artırmış olacak.
l 14 Nisan 2016 tarihinde
Şanlıurfa’da Harran
Kaymakamlığı ve Şanlıurfa
Esnaf ve Sanatkarları
Odaları Birliği ortaklığında
yürütülen mesleki eğitimler
kapsamında bir sertifika töreni
düzenlendi. Kaynakçılık ve
CNC Programlama kurslarını
başarıyla tamamlayan 46
katılımcıya sertifikaları takdim
edildi.
l Mesleki ve teknik eğitimlerin
yanı sıra, Suriyeli çocukların
eğitimlerinin desteklenmesi
yoluyla çocuk işçiliğiyle
mücadele kapsamında, Ekim
2015-Ocak 2016 döneminde
İstanbul Sultangazi İlçe
Milli Eğitim Müdürlüğü
ile ortaklaşa 6-15 yaş arası
323 Suriyeli çocuğun (92’si
çalışmakta olan ve/veya
çalışma riski altında olan)
eğitimleri için finansal ve
teknik destek verildi. Ayrıca
Ankara Valiliği ve Ankara
Aile ve Sosyal Politikalar
İl Müdürlüğü ile ortaklaşa
sokakta çalışan çocuklar
sorunu ile mücadele il
eylem planı çalışmaları
Ulusal düzeyde Suriyeliler
ve yerel halka yönelik
yürütülen çalışmalar, mevzuat
gelişmeleri ve uygulamalarına
ilişkin çıktı ve deneyimler
uluslararası platformdaki
tanıtım, savunu ve kaynak
geliştirme çalışmaları ile
destekleniyor.
ILO’nun öncelikli hedefi,
kadınlara ve erkeklere,
özgürlük, eşitlik, güvenlik ve
saygınlık koşullarında insana
yakışır ve üretken işler bulma
fırsatlarının sağlanmasıdır.
Bu çerçevede ILO Türkiye
Ofisi tarafından ulusal kurum
ve kuruluşlar ve işçi, işveren
örgütleriyle işbirliği içinde
üçlü mutabakat gözetilerek
yürütülen bu çalışmalar
Suriyeli mülteciler ve yerel
halk için insana yakışır
işler sağlanması çabalarında
önemli katkılar sunuyor.
Suriyeli çocukları da dikkate
alarak katılımcı bir süreçle
yürütüldü, taslak eylem
planı hazırlandı. Eylem
planının Türkiye geneli
illerine yaygınlaştırılması
öngörülüyor.
Yasal düzenlemeler, işgücü
piyasasındaki sorunlar
ve fırsatlara ilişkin hedef
illerdeki Suriyelilerde ve
yerel halkta farkındalık
yaratmak
Suriyelileri ve yerel halkı
yasal düzenlemeler ve kamu
istihdam hizmetleri hakkında
bilgilendirmeye yönelik bir
iletişim stratejisi hazırlandı.
Strateji kapsamında
geliştirilecek iletişim araçları
vasıtasıyla hedef grubun
çalışma şartları, haklar ve
sorumluluklar konusunda
bilgilendirilmesi planlanıyor.
Kaynakçılık ve CNC Programlama kurslarını başarıyla tamamlayan 46 katılımcıya sertifikaları takdim edildi.
15
kapak
16
kapak
olağan 45. genel kurul yapıldı
mess’te yeni
dönem başladı
türkiye metal sanayicileri sendikası’nın (mess) 16-17 nisan tarihlerinde
yapılan olağan 45. genel kurulu’nda belirlenen yeni yönetim kurulu,
çalışmalarına başladı. ilk toplantıda gerçekleştirilen görev
dağılımında, yönetim kurulu başkanlığı görevini kudret önen üstlendi.
önen, yaptığı açıklamada, “ülkemiz ve sektörümüzün küresel rekabet
yarışında ön sıralarda yer alması için üzerimize düşen
her görevi yerine getireceğiz” dedi.
17
kapak
166 bin çalışana istihdam
sağlayan 198 üyesiyle 57 yıldır
faaliyetlerini sürdüren Türkiye
Metal Sanayicileri Sendikası’nın
(MESS) iki gün süren seçimli
Olağan 45. Genel Kurulu 16
Nisan tarihinde düzenlendi.
İşveren ve işçi sendikalarıyla
kamu kurum ve kuruluşlarının
temsilcilerinin de katıldığı
genel kurulun ilk gününde
MESS üyeliğinde 50, 35 ve 25
yılını dolduran toplam 23 üye
şirkete hatıra plaketleri takdim
edildi.
Ayrıca, 25 yıldır MESS’te çalışan
Av. Erten Cılga ile Av. Mesut
Ulusoy’a ve 10 yıldır MESS’te
çalışan Altan Çetinkal, Av. Vahap
Ünlü, Av. Selçuk Kocabıyık,
Av. Nağme Nibal Hozar, Ekrem
Gögen, Raziye Karataş ve Murat
25 yıl hatıra plaketi alan MESS üyeleri
18
Orhan’a da plaket verildi.
MESS Yönetim, Denetim ve
Disiplin Kurulları Seçimleri ise 17
Nisan tarihinde yapıldı.
Seçimler sonucunda MESS’in
dokuz üyeli Yönetim Kurulu şu
isimlerden oluştu: “Kudret Önen,
Hasan Özcan Aydilek, Oğuz Nuri
Özgen, Özgür Burak Akkol, Erkan
M. Kafadar, Celal Kaya, Bora
Koçak, Erol Bakan ve Ayhan Özel.”
Öte yandan MESS Denetleme
Kurulu Üyeleri Fatih Kemal
Ebiçlioğlu, Adnan Öztürk ve
Nurer Yüksel olurken, Disiplin
Kurulu’nda Mehmet Tahir
Demirpençe, İbrahim Orhan,
Ahmet Bayraktar, Nejat Çankaya
ve Bülent Demircioğlu yer aldı.
MESS Yönetim, Denetim ve
Disiplin Kurulları üç yıllık görev
süresi için seçildi.
35 yıl hatıra plaketi alan MESS üyeleri
YENI GÖREVIYLE ILGILI BIR AÇIKLAMA YAPAN KUDRET ÖNEN, “ÜYELERIMIZE GENEL KURUL’DA KULLANDIKLARI
OYLAR YOLUYLA, ŞAHSIMA VE YÖNETIM KURULU’NDA GÖREV ALAN DIĞER ARKADAŞLARIMA GÖSTERDIKLERI
GÜVENDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERIM” DIYE KONUŞTU.
kapak
Kudret Önen, Yönetim
Kurulu’nun gerçekleştirdiği ilk
toplantıda yapılan görev dağılımı
sonucunda Yönetim Kurulu
Başkanlığı görevini üstlendi.
Hasan Özcan Aydilek ve Oğuz
Nuri Özgen ise Başkan Vekili
oldu.
“SANAYİNİN İTİCİ
GÜCÜYÜZ”
Yeni göreviyle ilgili bir
değerlendirmede bulunan
Kudret Önen, “Üyelerimize
Genel Kurul’da kullandıkları
oylar yoluyla şahsıma ve Yönetim
Kurulu’nda görev alan diğer
arkadaşlarıma gösterdikleri
güvenden dolayı teşekkür ederim”
dedi. MESS’in metal işkolunda
çalışma barışının sürmesi için
57 yıldır faaliyet gösterdiğini
hatırlatan Önen, “Türk sanayisinin
itici gücünü MESS üyelerinin
oluşturduğu gerçeğinden hareket
ederek, ülkemiz ve sektörümüzün
küresel rekabet yarışında
ön sıralarda yer alması için
üstümüze düşen her görevi yerine
getireceğiz” diye konuştu.
Bir önceki dönemde de MESS
Yönetim Kurulu’nda görev
alan Önen, şunları söyledi:
“Sektörümüz geride bıraktığımız
dönemde yasa dışı eylemlere
sahne oldu. Üyelerimizin
verdiği destekle o zor günleri
geride bıraktık. Yeni dönemde
muhatabımız işçi sendikalarıyla
sosyal diyalog ilkeleri çerçevesinde
yürüteceğimiz 2017 Grup Toplu
İş Sözleşmesi görüşmelerine
hazırlanacağız.”
“ÜÇ YILDA BİRÇOK
PROJEYE İMZA ATTIK”
MESS Yönetim Kurulu Eski
Başkanı Mehmet Celal Betil,
açılışta yaptığı konuşmada
Yönetim Kurulu’na verilen
destek için teşekkür ederek
yeni dönemde MESS’in
bugüne kadar olduğu gibi
Türkiye ekonomisine katkı
yapmayı sürdüreceğini belirtti.
Betil, sözlerine şöyle devam
etti: “Dünyanın teknoloji ve
bilimin önderliğinde yeni bir
sanayi devriminden geçtiği bu
dönemde, biz de bilgiye daha
fazla yatırım yaptık. Geride
bıraktığımız üç yılda, birçok
projeye imza attık. Sanayi
Devrimi Endüstri 4.0 hedefleri
çerçevesinde faaliyetlerde
bulunmak, vizyonumuzu
buna göre ortaya koymak
durumundayız.”
Üyelere sağlanan desteklerle
ilklerin yaşandığı bir dönemin
geride bırakıldığını anlatan
Betil, çalışma barışı ve rekabet
gücünün devamını sağladıklarını
dile getirdi.
KUDRET ÖNEN KIMDIR?
Kudret Önen, iş hayatına 1975
yılında Ford Otosan’da makine
mühendisi olarak başladı. Koç
Holding ve çeşitli iştiraklerinde
bölüm müdürü, genel müdür
yardımcılığı ve genel müdürlük
görevlerinde bulunan Önen,
2005-2006 yılları arasında
Koç Holding Yan Sanayi ve
Diğer Otomotiv Grubu’nun eş
başkanlığı görevini yürüttü.
Önen, 2006-2016 döneminde
Koç Holding Savunma Sanayi,
Diğer Otomotiv ve Bilgi Grubu
Başkanı olarak görev yaptı.
Türkiye İşveren Sendikaları
Konfederasyonu (TİSK)
Yönetim Kurulu Üyesi olan
Önen, aynı zamanda 2010
yılından bu yana Otomotiv
Sanayii Derneği (OSD)
Yönetim Kurulu Başkanlığı
görevini sürdürüyor.
50 YIL HATIRA PLAKETİ ALAN MESS ÜYELERİ
Alarko Carrier Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Ford Otomotiv Sanayii A.Ş.
Kerim Çelik Mamulleri İmalat ve Ticaret A.Ş.
Özköseoğlu Isı San. ve Tic. A.Ş.
Perfektüp Ambalaj Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Siemens Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri A.Ş.
Türk Traktör ve Ziraat Makineleri A.Ş.
35 YIL HATIRA PLAKETİ ALAN MESS ÜYELERİ
Asmaş Ağır Sanayi Makinaları A.Ş.
Aygaz A.Ş.
Bosch Fren Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.
BSH Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Ege Endüstri ve Ticaret A.Ş.
Federal-Mogul İzmir Piston ve Pim Üretim Tesisleri A.Ş.
25 YIL HATIRA PLAKETİ ALAN MESS ÜYELERİ
50 yıl hatıra plaketi alan MESS üyeleri
CMS Jant ve Makine Sanayii A.Ş.
Çolakoğlu Metalurji A.Ş.
Delphi Automotive Systems Ltd. Şti.
Ege Fren Sanayii ve Ticaret A.Ş.
Noksel Çelik Boru Sanayi A.Ş.
Pressan Madeni Eşya San. ve Tic. A.Ş.
Teknik Malzeme Tic. Ve San. A.Ş.
Temsa Global Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Valeo Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş.
19
üyelerimizden
ford otosan’a “engelli dostu
fabrika” ödülü
türkiye işveren sendikaları konfederasyonu’nun (tisk) “2015 kurumsal sosyal sorumluluk
ödülleri” organizasyonunda, ford otosan yeniköy fabrikası “engelli dostu
bir fabrika” projesi ile büyük ödül’ü kazandı.
Ford Otosan, TİSK tarafından
geleneksel olarak düzenlenen
“Kurumsal Sosyal Sorumluluk”
organizasyonunda, Yeniköy
Fabrikası “Engelli Dostu Bir
Fabrika” projesiyle “Büyük
Ödül”e layık görüldü. Koç
Holding’in başlattığı “Ülkem
İçin Engel Tanımıyorum” projesi
kapsamında bir araya gelen
gönüllü Ford çalışanlarının, adım
adım planlayıp geliştirdikleri,
Ford Otosan Yeniköy Fabrikası
“Engelli Dostu Bir Fabrika”
projesi, kapsayıcılık, etkililik,
iyi uygulama, yenilikçilik ve
sürdürebilirlik kriterlerinin
tamamını içermesi nedeniyle
büyük ödülü almaya hak
kazandı.
“LİTERATÜRE
ÖRNEK BİR ESER
KAZANDIRDIK”
Ford Otosan Genel Müdürü
Haydar Yenigün, böylesine
kıymetli ve anlamlı bir ödüle
layık bulundukları için gurur
duyduklarını belirterek: “2014
yılında hizmete sunduğumuz
Yeniköy Fabrikamızı yüzde
yüz erişilebilir 'Engelli Dostu
Fabrika' olarak inşa ettik. Üretim
alanlarımızı engelli dostu haline
getirerek; engelliler sanayi
tesislerinde çalışamaz önyargısını
yıktık ve engelli vatandaşlarımıza
cesaret aşıladık. İleri engelli
kategorisindeki istihdama da
ağırlık verdiğimiz fabrikamızla,
literatüre örnek bir eser
20
kazandırdık” diye konuştu.
Yeniköy Fabrikası, engelli
bireylerin sadece ziyaret
edebileceği değil, “çalışabileceği”
bir tesis olarak öne çıkıyor ve
sanayi kuruluşlarına örnek
oluyor. Görme engelliler için
Braille alfabesinden, rampalara,
bariyerlere ve özel yaya yollarına
kadar pek çok detay Yeniköy
Fabrikası’nda engellilere “engel
oluşturmamak” için tasarlanırken
atölyelerde de özel bölümler
oluşturuldu.
Yeniköy Fabrikası’nın kaynak
atölyesinde ergonomik
sehpalar sayesinde işitme
engelli, ortopedik engelli, kalp
rahatsızlığı olan, endokrin
veya ampute engellilere uygun
istasyonlar mevcutken montaj
atölyesinde ise tekerlekli
sandalyeli çalışanlar için
tasarlanmış “Montaj Kapı Hattı”,
down sendromlu çalışanlar için
dizayn edilmiş proses hatları
mevcut. Fabrikada engelli
bireylerin oryantasyon sürecini
kolaylaştırması için “kanka”
sistemi devreye alınırken,
ortopedik engellilere özel
güvenlik ayakkabıları sunuluyor
ve tekerlekli sandalyeli
çalışanların transferi için
tasarlanmış Transit Custom araç
ile ulaşım sağlanıyor.
FORD OTOSAN, KARSAN, DEMİRDÖKÜM
üyelerimizden
karsan, “sa 8000
sosyal sorumluluk
belgesi” aldı
yarım asırlık geçmişiyle türk otomotiv sanayisinin
en köklü kuruluşlarından olan karsan, tüv süd
firmasından “sa 8000 sosyal sorumluluk belgesi”ni
alarak, türkiye’de otomotiv sektöründe
bu belgeye sahip ilk üretici oldu.
Türkiye’nin alanında
lider kuruluşu TÜV SÜD
firması tarafından 7-11 Mart
tarihleri arasında Karsan’da
gerçekleştirilen SA 8000
Sosyal Sorumluluk (Social
Accountability) denetimi
başarı ile sonuçlandı. Böylece
Karsan, markasının yurtdışında
varlığını güçlendirmek ve
işveren markasına prestij
kazandırmak için, sahip
olduğu ISO/TS 16949, ISO
9001, ISO 14001 ve ISO
18001 sertifikasyonlarına
SA 8000 Sosyal Sorumluluk
sertifikasyonunu da eklemiş
oldu. Bu sertifika ile birlikte
Karsan, Türk otomotiv
sanayisinde ilk SA 8000 Sosyal
Sorumluluk belgeli üretici
kimliğine de sahip oldu.
Karsan, uzun soluklu
çalışmaların ardından,
tüm yönetim seviyelerine
ve çalışanlara yönelik
gerçekleştirdiği eğitimler,
bilgilendirmeler, sosyal
sorumluluk politikasının
yayınlanması, prosedür ve
dokümantasyon hazırlıkları
ve denetçilerin çalışanlarla
yaptığı birebir görüşmelerin
sonucunda tüm denetim
etaplarından başarı ile geçti.
Karsan’ın aldığı SA 8000 Sosyal
Sorumluluk belgesi, uygun
çalışma koşullarının, çalışana
verilen değerin ve şeffaf iletişim
ortamının bir göstergesi oldu.
SA 8000, çocuk ve genç işçi
çalıştırma, zorla ve zorunlu
çalıştırma, sağlık ve güvenlik,
sendikal örgütlenme ve toplu
iş sözleşmesi, ayrımcılık
ve insana saygı, disiplin
uygulamaları, çalışma
saatleri, ücretlendirme ve
haklar, yönetim sistemleri
gibi konularda sertifikanın
beklediği detaylı gerekliliklere
sahip olmak anlamına geliyor.
sloganıyla hayata geçirilen doğa
yürüyüşünde ise, DemirDöküm
çalışanları 12 kilometrelik
zorlu bir yürüyüş rotasını
tamamladı ve ardından Bilecik
civarındaki yedi göletten biri
olan Bozcaarmut Göleti’ni
ziyaret etti.
demirdöküm
çalışanları sağlık
haftası’nı kutladı
Dünya Sağlık Örgütü
Anayasa'sının 7 Nisan 1947’de
yürürlüğe girmesiyle birlikte
tüm dünyada kutlanmaya
başlanan Sağlık Haftası,
DemirDöküm’de de coşkuyla
kutlandı. Bu özel hafta için
bisikletli yaşamı teşvik eden
Sosyal Sorumluluk Kulubünün
çalışmaları sonucunda, Sağlık
Haftası süresince çok sayıda
DemirDöküm çalışanı işe
bisikletle gelip gitti.
Kampanyayı “Sağlıklı yaşam
için sağlıklı gıdalar tüketmek,
koşmak, spor yapmak yetmez,
güzel olan doğamızı ve havamızı
da korumamız gerekiyor”
diyerek duyuran DemirDöküm
Sosyal Sorumluluk Kulübü,
işyerine bisikletle gelerek trafik,
gürültü ve çevre kirliliği gibi
sorunlara dikkat çekti.
“Sağlığın için bir adımda sen at”
21
üyelerimizden
türktraktör
iş makineleri
yatırımlarına
devam ediyor
türktraktör iş makineleri istanbul tesisi hizmete
açıldı. tesiste case marka ürünlerin dağıtımı
yapılacak, case ve new holland markalı ürünlere
servis hizmeti verilecek.
TürkTraktör, 25 bin
metrekarelik alana kurduğu
doğrudan satış ve servis hizmeti
sunan iş makineleri tesisinin
üçüncüsünü hizmete açtı.
Tesis bölgeye Case marka iş
makinelerinin ürün yelpazesinde
bulunan tüm ürünlerin
dağıtımını yaparken; Case ve
New Holland markalı ürünlerin
servis hizmetini de sunacak.
Tesisin açılış töreni, Gebze
Belediye Başkanı Adnan
Köşker, CNH Industrial N.V
CEO’su ve Case ile New
Holland İş Makineleri Marka
Başkanı Richard Tobin, Koç
Holding Savunma Sanayi,
Diğer Otomotiv, Bilgi Grubu
Eski Başkanı Kudret Önen,
TürkTraktör Genel Müdürü
Marco Votta ve çok sayıda
önemli davetlinin katılımıyla
gerçekleşti.
Açılış töreninde konuşan
TürkTraktör Genel Müdürü
Marco Votta,“Hedefimiz,
müşterilerimizin ekipmanlarının
sahada her zaman tam kapasite
çalıştığından emin olarak;
yatırımlarının geri dönüşünü,
en yüksek seviyeye ulaştırarak
almalarını sağlamak” dedi.
Koç Holding Savunma Sanayi,
Diğer Otomotiv, Bilgi Grubu Eski
Başkanı Kudret Önen ise, 62 yıllık
geçmişiyle Türkiye’de sektörünün
en eski üreticisi TürkTraktör
olarak farklı alanlardaki yatırımlara
devam ettiklerini belirtti.
çocuklar için
23 nisan etkinliği
TürkTraktör, 23 Nisan Bayramı
kapsamında çalışanları ile
çocukları için
Ankara ve Erenler
fabrikalarında özel
etkinlikler düzenledi.
Kutlamalara toplam
250’den fazla
TürkTraktör çalışanı
ile 400’e yakın çocuk
katıldı. TürkTraktör
fabrikalarına gelen çocuklar;
balon ve bayraklarla süslenmiş
etkinlik alanında kendilerine
özel hazırlanmış birçok
eğlenceli aktivite, en sevdikleri
yiyeceklerden oluşan menü ve
oynamaları için dağıtılan toplarla
karşılanınca; kendilerini adeta
bir panayır alanında buldular.
bosch çalışanları
"yeşil bursa
gecesi"nde buluştu
Bosch Bursa Dizel ve
Benzinli Sistemler Fabrikası
çalışanlarından oluşan Bosch
Gönüllü Kulüpleri, 3 Nisan’da
“Yeşil Bursa Gecesi” düzenledi.
110 kişinin görev aldığı
etkinlik, yaklaşık bin davetlinin
katılımıyla Merinos Kongre
22
Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Türk Sanat Müziği, Türk Halk
Müziği ve Halk Oyunları
Kulüpleri’nin birlikte
sahneledikleri gösteriyi
izleyenler unutulmaz bir
gece yaşadı. “Yeşil Bursa”
temasıyla sahnelenen gösteride
Bursa’nın sanat tarihine ve
kültürüne katkı sağlayan
sanatçılar eserleriyle anıldı.
Halk Oyunları Kulübü başta
Kılıç Kalkan olmak üzere
Bursa yöresinin folklorunu
oluşturan oyunlarıyla geceye
renk kattı. Küçük izleyicilerin
de unutulmadığı etkinlikte,
geleneksel Türk orta oyunu
Karagöz ve Hacivat’tan keyifli
bir gösteri sunuldu. Etkinlikte
çocuklara özel sürpriz
hediyeleri verildi. 700 kişinin
katıldığı etkinliklerde çocuklar
doyasıya eğlendi.
TÜRKTRAKTÖR, BOSCH, BORUSAN, ARÇELIK
üyelerimizden
borusan’dan bursa’da
meslek liselerine
güçlü destek
borusan holding ve bursa il milli eğitim
müdürlüğü arasında bursa’nın ilçelerindeki
14 meslek lisesini kapsayan işbirliği protokolü
imzalandı. borusan, artık öğrencilerin
profesyonel yaşamı ve sanayiyi yakından
tanımalarına katkıda bulunacak.
Sosyal sorumluluk
programlarının temel
unsurlarından biri olarak
eğitime verdiği güçlü destekle
bilinen Borusan, meslek lisesi
öğrencilerinin eğitimlerini
ve profesyonel gelişimlerini
desteklemek yönünde yeni bir
adım attı. Bursa İl Milli Eğitim
Mesleki ve Teknik Eğitim
Müdürü Ömer Faruk Bektaş,
Bursa İl Milli Eğitim Şube
Müdürleri, Hürriyet Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi Müdürü
Mustafa Sezer ve Borusan
Holding İnsan Kaynakları
Başkanı Semra Akman’ın
katılımıyla Hürriyet Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi’nde bir
işbirliği protokolü imzalandı.
Bursa’nın farklı ilçelerindeki
14 meslek lisesini kapsayan
protokol çerçevesinde Borusan
bu okullarda öğrencilerin
mesleki eğitim ve deneyimlerinin
artmasını destekleyecek ve onları
profesyonel yaşama hazırlayacak
etkinlikler gerçekleştirecek.
14 MESLEK LİSESİNE
DESTEK!
Protokole dâhil olan meslek
liseleri arasında; Atatepe Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesi
(Gemlik), Gemlik Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi (Gemlik),
Ticaret ve Sanayi Odası Gürsu
Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi (Gürsu), Orhangazi
Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi (Orhangazi), Ali Osman
Sönmez Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi (Osmangazi),
Demirtaşpaşa Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi (Osmangazi),
Hürriyet Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi (Osmangazi),
İlhan Parseker Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesi
(Osmangazi), BTSO Hayri
Terzioğlu Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi (Osmangazi),
Osmangazi Mesleki Eğitim
Merkezi (Osmangazi), Ovaakça
Şarık Tara Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi (Osmangazi),
Veysel Karani Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi
(Osmangazi), Yıldırım Beyazıt
İMKB Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi (Yıldırım) ve
Mimar Sinan Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi (Yıldırım) var.
Borusan bu okullarda
koçluk ve staj programlarını
hayata geçirecek, meslek
ve şirket tanıtımları yapacak,
sanayi tesislerine teknik
geziler düzenleyecek ve
kariyer günlerine katılarak
şirketlerindeki iş olanaklarıyla
ilgili bilgi verecek.
İmzalanan protokolle ilgili bir
açıklama yapan Borusan Holding
İnsan Kaynakları Başkanı Semra
Akman şunları söyledi: “Mavi
yakalı istihdam için yüksek
nitelikli insan kaynaklarının
yetişmesi ülkemizde sanayinin
geleceği açısından büyük
önem taşıyor. Biz Borusan
Gemlik Kampusu'ndaki üretim
tesislerimizde mesleki becerileri
yüksek çalışma arkadaşlarıyla
birlikte olmak istiyoruz. Bu
kapsamda, böyle önemli bir
projenin parçası olmaktan
mutluluk duyuyoruz.”
yaş arasında fidanı, öğrencilerle
birlikte Arçelik yetkilileri dikti.
Daha sonra yetkililer, 1’inci sınıf
öğrencilerinden oluşan iki sınıfı
ziyaret ederek onlara “Beko”
logolu mini maskot oyuncaklar
dağıttı. Arçelik Ağaç Dikme
Şenliği’ne, gönüllü Arçelik
Çerkezköy çalışanlarının yanında,
Belediye Başkanı, İlçe Milli Eğitim
Müdürü, Emniyet Genel Müdürü
ve okul yönetimi katıldı.
arçelik ağaç dikme
şenliği’nde
100 fidan dikildi
Arçelik A.Ş. Kurutucu ve
Elektrik Motorları Ürün
Direktörlüğü, 20 Nisan tarihinde,
Arçelik Ağaç Dikme Şenliği
düzenledi. Sanayiciler İlk
Öğretim Okulu minik öğrencileri
ile yılın son fidanlarının birlikte
dikildiği şenlikte çocuklar,
katılımcılara keman resitali ve su
temalı defile sürprizi yaptı.
Şenlikte, okul bahçesini
yeşillendirecek 100 tane 1-10
23
üyelerimizden
otokar, toplumsal
cinsiyet eşitliğini, toplu
taşıma sektörüne taşıdı
otokar, “ülkem için” projesinin bu yılki teması olan
“toplumsal cinsiyet eşitliği”ni, toplu taşıma sektörüne
taşıdı. otokar, proje kapsamında 2016 yılı boyunca
toplumsal eşitlik için çalışmalar yürüten, kadın
istihdamını artıran kurumlara ödül de verecek.
Koç Topluluğu şirketlerinden
Otokar, “Ülkem İçin
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini
Destekliyorum” projesi
kapsamında toplu taşıma
sektöründe toplumsal cinsiyet
eşitliği bilincinin oluşması,
özellikle sektördeki kadın
istihdamının artırılmasına
yönelik sektörün önde
gelen birlik, federasyon ve
derneklerinin desteğini aldı.
Koç Holding’in 10 yıldır
yürüttüğü “Ülkem İçin” projesi
kapsamında toplumsal cinsiyet
eşitliğini desteklemek için
yürütülen çalışmaları sektöre
aktaran Otokar’a, 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü’nde
gerçekleştirilen Ulaştırma
Platformu Ödül Töreni’nde
sektörden destek geldi. Türkiye
Otobüsçüler Federasyonu
(TOFED), Turizm Taşımacıları
Derneği (TTDER), Tüm
Otobüsçüler Federasyonu
(TOF), Tüm Özel Halk
Otobüsleri Birliği (TÜHOB),
İstanbul Taşımacılar Birliği
Derneği (İSTAB) ve Uluslararası
Karayolu Yolcu Taşımacılığı
Birliği (IPRU) törende
imzalanan setifika ile sektörde
toplumsal cinsiyet eşitliğine ve
bu yönde yapılacak çalışmalara
destek vereceklerini teyit ettiler.
“SEKTÖRE ÖRNEK
OLAN HER KURUMUN
YANINDA OLACAĞIZ”
Kaptanlar Kulübü “Ulaştırma
Platformu Ödül Töreni”nde
proje hakkındaki detayları
paylaşan Otokar Genel Müdür
Yardımcısı Basri Akgül,
kişilerin, cinsiyetlerinden
bağımsız olarak; iş ve özel
hayattaki konumlarında eşit
olmaları, sağlıklı ve refah
toplumlar açısından hayati
önem arz ettiğini belirtti.
Basri Akgül, ilk kez iki kadın
kaptan şoförün ödüllendirildiği
törende, toplu taşıma
sektöründe de toplumsal
cinsiyet eşitliğine yönelik kadın
kaptan şoförlerin her geçen
gün arttığını görmekten dolayı
büyük mutluluk duyduklarını
belirtti.
aileleri keyifli vakit geçirdi.
Çocuklara özel sürpriz
hediyelerin verildiği
kutlamalarda çocuklar;
olta balıkçılığı, şekerleme
yapımı, amatör telsizcilik,
boyama, çim adam yapımı,
tenis, fotoğrafçılık, su
altı simülasyonu, koro
çalışmasının yanı sıra şişme
oyun parkları, tiyatro ve
panayır yiyecekleri ile
çocuk bayramının tadını
çıkardı. 700 kişinin katıldığı
etkinliklerde çocuklar
doyasıya eğlendi.
borçelik ve kerim
çelik’ten 23 nisan
kutlaması
borçelik ve kerim çelik’in geleneksel hale gelen 23
nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlamaları
bu yıl da festival havasında geçti.
Her sene olduğu gibi bu
yıl da 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk
Bayramı’nı çalışanları ve
aileleriyle birlikte kutlayan
Borçelik ve Kerim Çelik,
çocuklara unutulmaz bir
bayram yaşattı. Borçelik
24
Hobi Kulüpleri üyelerinin,
çalışanların çocuklarına şirket
içinde kurdukları kulüpleri
tanıtmak ve çocukların çeşitli
hobileri daha yakından
tanımalarını sağlamak
amacıyla düzenlediği
etkinliklerde çocuklar ve
OTOKAR, BORÇELIK, OTIS, MERCEDES-BENZ TÜRK
üyelerimizden
çocuklar otis’ten
güvenli asansör
kullanmayı
öğreniyor
asansör firması otis’in, sosyal sorumluluk projesi
“bay otis” kapsamında güvenli asansör, yürüyen
merdiven ve yürüyen yol kullanımı eğitiminin
sonunda başarılı olan tüm çocuklara
sertifika verdi.
Dünyanın ilk asansöründen
en yüksek asansörüne, ilk
yürüyen merdiveninden en
uzun yürüyen merdivenine
kadar, kurulduğu günden bu
yana sektöre hep öncülük
eden Otis, sosyal sorumluluk
projeleriyle de fark yaratıyor.
Asansör, yürüyen merdiven
ve yürüyen yollarda yaşanan
üzücü olayların önüne geçmek
amacıyla yaratılan “Bay Otis”
projesiyle, özellikle çocukların
güvenliğini sağlamayı
hedefleyen Otis Türkiye,
asansör, yürüyen merdiven
ve yürüyen yol kullanımını
öğretiyor.
Daha önce Kanyon ve İstinye
Park AVM’de çocuklarla
bir araya gelen Bay Otis’in
son buluşması, Resim
İstanbul Projesi satış ofisinde
gerçekleşti. Bay Otis ve ekibi
gün boyunca çocuklara
birebir ve toplu olarak
eğitimler verdi. Çok renkli
bir atmosferde, görsellerle
eğlenceli bir sunum
yapılan çocuklarla bol bol
uygulama gerçekleştirildi.
Bay Otis, eğitimin sonunda
testi başarıyla geçen
tüm çocuklara adlarına
düzenlenmiş sertifikaları
hediye etti.
mercedes-benz
türk'ten sosyal
sorumluluk
projeleri
Mercedes-Benz Türk’te
kurumsal sosyal sorumluluk
kavramı, ana işlerin yanında
yürütülen tali bir faaliyet
olarak değil, iş yapış
şekillerinin bir parçası, bu
süreçte izlenen bir yol olarak
görülüyor. Bu anlamda
yaratılan istihdam, ödenen
vergi, çevre dostu yönetim
ve üretim süreçleri, çalışan
ve müşteri memnuniyeti
politikası, bayii ve
tedarikçilerle birlikte gelişmeye
yönelik işbirlikleri de topluma
sağlanan katkılar olarak
değerlendiriliyor.
Bu bilinçle yürütülen
çalışmaların yanında MercedesBenz Türk’ün kurum kültürüyle
birleşen ve tüm paydaşları
kapsayan sosyal sorumluluk
çalışmaları da yürütülerek,
toplumsal değer yaratmak için
çalışılıyor.
“Her işin başı eğitim” prensibi ile
yürütülen projeler arasında Her
Kızımız Bir Yıldız, MobileKids
Trafik Eğitim Projesi, EML’miz
Geleceğin Yıldızı projeleri
ile üniversite-sanayi işbirliği
çalışmaları yer alıyor.
25
iş dünyasında gündem
kasaba kültürü, endüstri
4.0’ın tuzaklarından biridir
sloganların ciddi fikrin yerini alması, kasaba kültürünün tipik göstergesidir.
kasaba kültürü, endüstri 4.0’ın tuzaklarından biridir.
biz kavramları düşüncelere, düşünceleri projelere taşımazsak,
sürdürebilirliği kapsayıcı kurumların güvencesine emanet etmezsek,
uygarlığın bu yeni aşamasını da kaçırabiliriz.
Turquie Diplomatique’nin
86’ıncı sayısında Bernd
Riegert’in yazısından öğrendim:
Bir rakamın undesilyon
olması için sonuna 36 sıfır
eklememiz gerekiyor. Aynı
yazıda, AB’nin “IP v6 İnternet
Standardı” çerçevesinde 3 bin
400 undesilyon makine ve
araç-gerecin bağlantılı hale
geleceğinin öngörüsünü de
aktarılıyor.
Almanya’nın piyasaya sunduğu
“Endüstri 4.0 İnisiyatifini”
izlemeye çalışıyorum. Hanover
Fuarı bu açıdan öğretici oldu.
Endüstri 4.0, makinelerin,
araç-gereçlerin, ürünlerin
eşzamanlı bağlantılı hale
gelmesidir. İnsanoğlu bu
yeni aşamaya doğru hızla
ilerlemektedir.
Son dönemde endüstri 4.0’ın
yatırım ihtiyacı ve yatırım
stratejisinin ne olması
gerektiğini analiz etmeye
çalışıyorum.
İnovasyon ve kümelenme gibi
iki temel kavramın bileşen ve
bağlamlarından koparılarak
kullanılması, kavramların
düşüncelere, düşüncelerin
projelere taşınmasını
zayıflatmıştır. Daha genel
anlatımıyla söz konusu
kavramlar içselleştirilememiş,
yaygın biçimde toplumsal yarar
üretimine dönüşememiştir.
26
Sloganların ciddi fikrin yerini
alması, kasaba kültürünün tipik
göstergesidir. Kasaba kültürü,
endüstri 4.0’ın tuzaklarından
biridir. Biz kavramları
düşüncelere, düşünceleri projelere
taşımazsak, sürdürebilirliği
kapsayıcı kurumların güvencesine
emanet etmezsek, uygarlığın bu
yeni aşamasını da kaçırabiliriz.
BÜTÜNSEL ANALİZ
GEREKLİ
Endüstri 4.0 inisiyatifi gibi
hepimizin yaşamını derinden
etkileyecek bir gelişmeyi
açıklayan kavramların, bileşen ve
bağlamlarından kopuk biçimde
kullanılmaması gerekiyor.
Endüstri 4.0 inisiyatifini
öğrenmek istiyorsak, başlangıç
noktasına, hassas bağlılık
ilkesine uymak hepimizin temel
sorumluluğudur.
Endüstri 4.0, akıllı, bağlantılı
ürün temelli bir gelişmedir.
Söz konusu ürünlerin fiziksel
bileşenleri, mekanik ve elektriksel
parçalarıdır. Akıllı bileşenleri ise
sensörler, mikroişlemciler, veri
depoları, kontroller, yazılımlar,
entegre iletim sistemleri,
dijital kullanıcı ara yüzleri
ve benzerleridir. Bağlantı
bileşenleri de girişler, antenler,
protokoller, şebekeler gibi
yapılardan oluşur.
Endüstri 4.0 inisiyatifi
bileşenlerinin satın alma ve
üretme stratejileri hayatı
önemdedir.
Endüstri 4.0 aşamasını
yakalamamız için gereken
yatırımları ve aşamayı
yakaladıktan sonra serbest
kalacak sermayenin hangi
alanlara yönetileceğini bir
stratejiye dayandırmazsak,
geçmişte olduğu gibi belirlenen
hedefleri yakalamamız mümkün
olmaz.
Tartışmalarımızı, günlük siyaset
gevezeliği olmaktan çıkararak,
endüstri 4.0 inisiyatifi
yatırımlarının verimi üzerine
odaklamalıyız.
Analizler çok net gösteriyor
ki bu yeni aşama güçlendiren,
sürdüren ve verimlilik
yenilikleri üzerine inşa ediliyor.
Dünya Gazetesi Yazarı
DR. RÜŞTÜ BOZKURT
iş dünyasında gündem
Güçlendiren yenilikler,
ürünlerin geniş kitleler
tarafından satın alınabileceği
düzeylere indiren, aynı
zamanda insan yaşamını
kolaylaştırmada yeni bir boyut
ekleyen yeniliklerdir. Sürdüren
yenilikler ise ürününün
piyasada tutunmasını sağlar.
Verimlilik yenilikleri de
girdi kullanımından işleme
yöntemlerine, stoklamadan
dağıtım sistemlerine tasarruf
yaratan yeniliklerdir. Bu
yenilikler insan kaynağı
tasarrufu da içerir. O nedenle
işgücü açığa çıkarır ama aynı
ölçüde yeni iş alanları yaratır.
BİLGİYE DAYALI FİKİR
İş insanlarımızın endüstri 4.0
inisiyatifini indirgemeci bir
yaklaşımla değil, kapsayıcı bir
bakış açısıyla analiz etmeleri
gerekiyor. Bu yeni süreci
kavramamız ve yönetmemiz
için aşağıda başlıklarını
aktaracağımız konularda
bilgiye dayalı fikir sahibi olmak
hayati önem taşıyor:
* Çipler, entegre devreler
ve bilgisayar bilimindeki
gelişimler, uygun olanlarının
seçilmesi ve uygun kanallardan
sağlanması başlı başına önem
taşıyor. Her şeyin en iyisini
yapmak bir idealdir. İnsan
doğasında yanılma vardır.
İnsan yanılır, ondan ders
çıkarır ve yanlışları tekrar
etmezse bilinçli hareket etmiş
olur. Komşunun yaptığını
yapan taklitçi anlayışı aşmak
gerekiyor. Endüstri 4.0
aşamasına geçebilmemiz için
öncelikle bilgisayar biliminin
donanım cephesini kavramak
gerekiyor. Bu konudaki temel
ilke, “en iyisi” değil “uygun
olanı” seçecek donanıma sahip
olmaktır.
* İnternet ve bulut
olanaklarının bilinmesi,
kullanılmasında uygun
platformların seçilmesi ise
sistemin bağlantı ayağını
oluşturuyor. Bizim en uygun
bağlantı yapısını nereden
alacağımızı, bedelinin ne
olacağını “başlangıç noktasına
hassas bağlılık”, “öngörme
ve önlem alma disiplini”,
“gözetim ve denetim” ilkeleri
çerçevesinde belirlememiz
gerekiyor. Bağlantı hizmeti
sunan yapıları yakından
izlemek, yerli imkanlar
yaratma ile ithalat arasında
dengeler kurma endüstri 4,0
aşamasını yakalamanın gerek
şartıdır.
* Akıllı, bağlantılı ürünlerin
sektöre, piyasaya etkileri,
yarattıkları ağlar ve bunların
işimizi etkileme düzeyleri
önemli. Endüstri 4.0
aşamasında akıllı, bağlantılı
ürünler bütün sektör yapılarını
değiştirecek, değer zincirindeki
karşılıklı bağımlılıkları
yeniden tanımlayacak.
Akıllı, bağlantılı ürünlerin
sektörlere etkileri, yeni
ağların oluşumunu derinliğine
izlemeden, anlamadan ve tam
zamanında gerekli yatırımları
yapmadan endüstri 4,0
aşamasına geçiş sürecini etkili
bir biçimde yönetemeyiz. Çok
hızlı biçimde gelişen akıllı,
bağlantılı ürünlerle ilgili ciddi
bir entelektüel çaba gerekiyor.
Buluşların uygulama alanına
geçmesi zamanının daralması,
geçiş sürecini yönetmeyi daha
da önemli hale getiriyor.
* Üç boyutlu baskı ve eklemeli
üretim tekniklerindeki
gelişmelerin yayılma hızı ve
işimizi etkileme düzeyleri
de dikkate alınmalı. Bu yeni
üretim tekniğinin, fabrika
odaklı üretim yapısında alt-üst
oluşlar yaratması bekleniyor.
Üretimde sipariş boyları
kısalıyor. Kişiye özel üretim
olanaklarını alabildiğine
artırıyor. Bireyselleşmenin
artması, erişebilmenin
kolaylaşması yeni yaşam biçimi
ve yaşam tarzları yaratıyor.
Yepyeni bir mülkiyet anlayışına
doğru hızla ilerliyoruz. Bu
gelişmenin farkında olmadan,
kendi olanak ve kısıtlarımız
net tanımlamadan endüstri 4.0
aşamasını yakalamak çok güç
olabilir.
kendimizi teslim etmemeliyiz.
Göçün geri dönüşü
fırsatımızdır; bin yılın fırsat
halısı önümüze serilmiştir. Bu
fırsatı yakalamalı, ona akıl
katmalı, önde gidenler arasında
yerimizi almalıyız
Bizi bugüne kadar “vasat
toplum” durumuna düşüren
etkenlerin başında hemen
hiç bir alanda tam ve net
veri sağlayan bir yapımızın
olmamasıdır. Bütün
önceliği ülke ölçeğinde,
havza bağlamında ve yöre
özelinde dinamik envanter
hazırlanmasına vermeliyiz.
Envanter ve net veri bu ülkede
sözünü söyleyen herkesin
sevdası olmalıdır. Bilgi çağında,
eksikli, tutarsız ve yetersiz
verilerle bir yere gitmek
mümkün değildir. O halde hep
birlikte kendimizi, birbirimizi
ve başkalarını kandıran
yetersiz veri sorununu aşmanın
ya bir yolunu bulmalıyız ya da
yeni bir yol açmalıyız.
* Analitik ihtiyaçları, analitik
destek sağlayan yazılımlardaki
gelişmeleri izlemeden endüstri
4.0 aşamasını yakalamak
gerçekten zor. İnsanlığın
yarattığı bu yeni oluşumu
yakalamak, ciddi bir ön
hazırlık, öngörme ve önlem
alma disiplini gerektiriyor.
Alışkanlıkla iş yapmayı hızla
aşmalıyız. Ülkemizde ciddi ve
dinamik envanter sorununu
hızla çözmeliyiz. Sağlıklı veri,
net bilgi ve anlama derinliğine
hızla erişmeliyiz. Yetmez,
büyük veriyi ehlileştirme, işe
yarar verileri ve bilgileri seçme
sorununu hızla aşmalıyız.
İşe yarar veri ve bilgiyi bir
iş yapma metoduna ve ürüne
gömerek, farklı ve rekabet
edebilir ürün geliştirmeyi
içselleştirmeliyiz.
Burada yaptığım çağrının her
satırı, her sözcüğü, noktası
ve virgülü tartışmaya açıktır.
Özgür tartışmalar yapamazsak,
özgün düşünceler üretemez;
endüstri 4.0 fırsatlarını da
kaçırarak, vasat toplum olma
kamburunu omuzlarımızda
taşırız.
Anadolu insanı, olumsuz bir
vurguyla “Göç geri dönünce
topal öne geçer” der... Biz,
emeksiz, çabasız bir öne geçişe
27
sektör analizi
üretimde dünya ikincisi
beyaz eşya
sektörü
2016’da yüzde 6 büyüyecek
türkiye’nin önde gelen firmalarını bünyesinde
barındıran, üretimi ile avrupa’da birinci, dünyada
ikinci olan beyaz eşya sektörü, 2015 yılında yüzde 6
büyüyerek, toplam üretimini yaklaşık 24.5 milyona,
ihracatını 18 milyona, iç pazar satışını 7 milyona
çıkardı. toplam cirosu 30 milyar tl’yi geçen sektör,
2016’da da geçen yılki büyüme oranını korumayı
hedefliyor. sektör üretiminin yüzde 75’ini 150 ülkeye
ihraç ediyor.
28
sektör analizi
29
sektör analizi
Yıllık yaklaşık 25 milyon adet
üretim yapan Türkiye beyaz
eşya sektörü, aynı zamanda
ülkemizde Ar-Ge’ye en fazla
yatırım yapan ve en fazla
yeni ürün geliştiren sektör
özelliğini taşıyor. Türkiye
Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği
(TÜRKBESD) 2015 rakamlarına
göre Türkiye beyaz eşya sektörü
üretimde tüm dünyada Çin’den
sonra ikinci sırada yer alıyor.
Sanayi Bakanlığı Sanayi Genel
Müdürlüğü 2016 yılı Beyaz Eşya
Sektör Raporu’na göre, sürekli
gelişen teknolojisi, her geçen
gün artan üretimi ve genişleyen
yan sanayisi, servis, bayi ağları
ve istihdam imkânları açısından
beyaz eşya sektörü ülkemizin
ekonomisine önemli katkılarda
bulunan bir sektör konumunda.
Kalite yarışı ve rekabet ortamı
nedeniyle son yıllarda büyük
aşamalar kaydeden sektör, şimdi
rekabet gücünü sürekli artırıyor,
üretiminin büyük çoğunluğunu
ihraç ediyor. Sürekli değişen
ve gelişen tüketici eğilimleri ve
piyasa şartları nedeniyle oldukça
2015 ÜRETİM ADETLERİ
dinamik ve yenilikçi olan sektör,
özellikle tasarım, teknoloji
ve çevreci ürünler alanında
dünyadaki rakipleriyle rekabet
edebilecek düzeyde.
Kendi markalarıyla küresel
olarak büyüyen sektör aynı
zamanda dünyanın farklı
coğrafyalarından satın aldığı
önemli markalarla da dünya
pazarındaki payını artırıyor.
Bugün Avrupa’dan Amerika’ya
Asya’dan Afrika’ya birçok
bölgede beyaz eşya pazarında
ciddi bir aktör haline gelen
sektörde üretilen ürünler, yüksek
standartlara sahip kaliteli ürünler
ve sektörün aldığı patent sayısı
da oldukça yüksek. Sektör AB’ye
yaptığı ihracatın yanı sıra Rusya
ve Çin’de de yaptığı yatırımlarla
geniş pazarlara hitap ediyor.
Türkiye beyaz eşya sektörünün
tabi olduğu teknik mevzuat da
Avrupa ile paralel durumda.
Bu mevzuat uyumu ve coğrafi
konumu, sektörü özellikle AB
pazarında bölgesel rakiplerine
oranla daha güçlü bir aktör
haline getirmiş durumda.
25 MİLYON
ADET ÜRETİMLE
AVRUPA’NIN ÜSSÜ
TÜRKBESD verilerine göre altı
ana ürün grubunda (buzdolabı,
derin dondurucu, çamaşır
makinesi, kurutucu, bulaşık
makinesi ve fırın) 2014 yılında
22 milyon 595 bin 875 olan
beyaz eşya üretimi yüzde 8,7
artarak 2015’te 24 milyon 563
bin 133 olarak gerçekleşti.
2015 yılında toplam 18 milyon
82 bin 490 adet ihracat, 7
milyon 90 bin 51 adet iç
pazar satışı ve 941 bin 689
adet ithalat gerçekleştiren
beyaz eşya sektörü, bu
özellikleriyle Avrupa’nın en
büyük üretim üssü. 2015
yılında ürün grupları bazında
da en fazla üretim sırasıyla,
çamaşır makinelerinde,
buzdolaplarında, fırınlarda,
bulaşık makinelerinde,
derin dondurucularda ve
kurutucularda gerçekleşti.
Türkiye beyaz eşya sektörü
yıllık yaklaşık 25 milyon adet
üretim kapasitesi ile Avrupa’nın
en büyük üretim üssü. Son 10
yılda yüzde 4.7 oranında artan
GSYİH’ya oranla 2.5 kat daha
fazla büyüyen sektör, yüzde
100 büyüdü. Önümüzdeki 10
yılda da bu büyüme oranını
yakalamayı hedefleyen sektör,
2015’te yüzde 6 oranında
büyüdü.
Sektörün 2016 üretim, ihracat
ve satış hedefi de yüzde 6.
Bu yılda yüzde 6 büyüme
gerçekleştirmek isteyen sektör
sahip olduğu teknolojik, kaliteli,
inovatif üretim yapısı ve ürün
yelpazesiyle ürettiği ürünlerin
yaklaşık yüzde 75’ini dünyanın
birçok bölgesine ihraç ediyor.
Bununla birlikte ülkemizin
sahip olduğu toplum yapısı ve
genç nüfus sayesinde sektör,
iç piyasada da ciddi satış
rakamlarına ulaştı.
Yerli malzeme kullanım oranı
yüzde 60-70 seviyelerinde
olan beyaz eşya sektörünün bu
kadar hızlı büyümesinin altında
yatan en önemli faktörden
biri de gelişmiş ve uluslararası
standartlarda üretim yapan
2015 İTHALAT ADETLERİ
BUZDOLABI
6.833.284
BUZDOLABI
DERİN DONDURUCU
1.037.973
DERİN DONDURUCU
314.574
ÇAM. MAK.
7.466.366
ÇAM. MAK.
291.861
BULAŞIK MAK.
3.608.652
BULAŞIK MAK.
145.679
FIRIN
4.365.929
FIRIN
KURUTUCU
1.250.929
KURUTUCU
TOPLAM
24.563.133
2015 İÇ SATIŞ ADETLERİ
DERİN DONDURUCU
61.787
29.465
941.689
Kaynak: TÜRKBESD
Kaynak: TÜRKBESD
BUZDOLABI
TOPLAM
98.323
1.976.199
571.160
2015 İHRACAT RAKAMLARI
BUZDOLABI
DERİN DONDURUCU
4.736.172
849.286
ÇAM. MAK.
2.026.292
ÇAM. MAK.
5.600.506
BULAŞIK MAK.
1.483.435
BULAŞIK MAK.
2.255.847
FIRIN
3.459.846
FIRIN
KURUTUCU
TOPLAM
951.231
81.734
7.090.051
Kaynak: TÜRKBESD
KURUTUCU
TOPLAM
Kaynak: TÜRKBESD
30
1.180.833
18.082.490
BAZI KAYNAKLARDA ELEKTRIKLI EV ALETLERI, BAZILARINDA ISE DAYANIKLI TÜKETIM MALLARI
KAPSAMINA GIREN BEYAZ EŞYA SEKTÖRÜ ÇOK GENIŞ BIR ÜRÜN YELPAZESINE SAHIP. BU
ÜRÜNLERIN BAŞLICALARINI; BUZDOLABI, DERIN DONDURUCU, ÇAMAŞIR MAKINESI, BULAŞIK
MAKINESI, KURUTUCU, FIRIN GIBI TEMEL ÜRÜNLER VE SÜPÜRGE, TOST MAKINESI, ROBOT,
MEYVE PRESI, BLENDER, MIXER GIBI KÜÇÜK EV ALETLERI VE KLIMA, ŞOFBEN, TERMOSIFON, SU
ARITMA CIHAZI GIBI ÜRÜNLER OLUŞTURUYOR.
sektör analizi
yan sanayi firmalarının, ana
üreticilere sağladığı destek ve
kaliteli üretim oldu. Çok geniş
bir ürün yelpazesine sahip olan
sektörün ürettiği başlıca ürünler
arasında: buzdolabı, derin
dondurucu, çamaşır makinesi,
bulaşık makinesi, kurutucu,
fırın, gibi temel ürünler ve ocak,
süpürge, tost makinesi, robot,
meyve presi, blender, mixer gibi
küçük ev aletleri ayrıca, klima,
şofben, termosifon, su arıtma
cihazı gibi ürünler bulunuyor.
SEKTÖR 120 BİN
KİŞİYİ İSTİHDAM
EDİYOR
Sektörde bugüne kadar çeşitli
firmalar faaliyet gösterdi,
bunların bir kısmı zaman
içinde birleşme ve devralmalar
yoluyla el değiştirdi. Bugün
beyaz eşyada yerli sermayeli
olarak Arçelik A.Ş. (Arçelik,
Beko, Altus ve Aygaz) ve Vestel
A.Ş. yabancı sermayeli olarak
da Alman BSH (Bosch-SiemensProfilo), İtalyan Indesit, Ariston
ve Candy şirketleri yerleşik
tesisleriyle üretim yapıyor.
Bu şirketler beyaz eşyada ana
ürünlerde iç piyasa talebinin
yaklaşık yüzde 90’ını karşılıyor.
Sektörün imalatı daha
çok Marmara, Ege ve Orta
Anadolu’da yoğunlaşmış
durumda. Başlıca fabrikalar
İstanbul, Tekirdağ, Manisa,
Eskişehir, Bolu, Bursa, İzmir,
Ankara, Kocaeli, Yalova, Kayseri,
Konya ve Bilecik’te yer alıyor.
Sektörde, yerli sermayeli
olarak Arçelik (İstanbul,
Ankara, Eskişehir, Tekirdağ,
Bolu, Romanya, Rusya ve
Çin) ve Vestel (Manisa),
yabancı sermayeli olarak da
Alman BSH (Bosch-Siemens)Manisa-Bursa, İtalyan Indesit
ve Candy şirketleri, TV’de ise
yerli sermaye olarak Vestel ve
Grundig (Beko) Elektronik
şirketleri yerleşik tesisleriyle
üretim yapıyor.
Beyaz eşya sektörü, iç pazarın
yüzde 90-95’ini meydana
getiren altı büyük beyaz eşya
üreticisinin yanı sıra, 50’nin
üzerinde orta ölçekli imalatçı
ile yaklaşık 500 aksam ve parça
imalatçısından oluşuyor. Ayrıca
yaklaşık 12 bin bayi ve bin 500
yetkili servis bulunuyor.
Sektörde 20 bini üretim
şirketlerinde olmak üzere, yan
sanayi ve diğer tedarikçileri ile
birlikte 120 bin kişi çalıştırılıyor.
Bu çalışanların 105 bini mavi
yakalı, 15 bini beyaz yakalı
personel. Bu personelin 35
bininin lise öncesi eğitimden
geçtiği, 70 bininin ise lise ve
meslek lisesi mezunu olduğu,
14 bin personelin üniversite
ve lisans eğitimi aldığı, birçok
çalışanın lisansüstü ve doktora
eğitimi aldığı görülüyor.
SEKTÖRDE 10 AR-GE
MERKEZİ VAR
Yaklaşık bin kişi ile Ar-Ge
çalışmalarını sürdüren ve
ülkenin en fazla inovasyon
yaratan sektörü konumunda
bulunan beyaz eşya sektörü,
en fazla patent başvurusunda
bulunan sektörler arasında.
31
sektör analizi
teknolojilerinin ürünlere entegre
edilmesi ile tüketicileri daha
akıllı ürünler bekliyor.
Ayrıca beyaz eşya sektörü Sanayi
Strateji Belgesi’nde de ana
sektör olarak ele alınmış ve bu
konuda beyaz eşya sektörünün
rekabet gücünü artırmak için
ürün kalitesinin artırılması,
Ar-Ge teknikleri ile yeni
ürünler tasarlanması, finansman
maliyetlerini düşürücü modeller
geliştirilmesi, enerji sarfiyatı
düşük ve düşük maliyetli
ürünler tasarlanması şeklinde
bir hedef ile konulmuş
durumda.
10 tane Ar-Ge merkezinin
bulunduğu sektörde
hammadde ve malzeme, maliyet
bileşenlerinden önemli bir
kısmını oluşturuyor. Beyaz
eşyalarda kullanılan paslanmaz
çelik sacın büyük bir kısmı ithal
ediliyor. Ayrıca enerji, işçilik
ve test giderleri maliyeti artıran
faktörler arasında. Sektörde
Ar-Ge çalışmaları yoğun
olduğundan Ar-Ge harcamaları
da sektör için maliyet oluşturan
faktörlerden.
Genel olarak bakıldığında
Türkiye beyaz eşya sektörünün
önümüzdeki yıllarda Türkiye
ekonomisine paralel olarak,
büyümesi bekleniyor. Enerji
verimli cihazlar, çevre
dostu gibi kavramlar ve
ankastre ürünler sektörün
başlıca büyüme alanlarını
oluşturacak. Çevre, verimlilik
gibi faktörlerin ve teknolojik
gelişmelerin sektörü etkilemesi
kaçınılmaz olduğundan yaşanan
teknolojik gelişmeler ve Ar-Ge
faaliyetleri sektör tarafından
üretilen ürünlere yansıyor,
sensör, haberleşme ve yazılım
“SEKTÖRÜMÜZÜN
TOPLAM CİROSU 30
MİLYAR TL”
Beyaz eşya sektörünün üretilen
ürünlerin yüzde 75’ini 150
ülkeye ihraç ettiğini söyleyen
Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri
Derneği (TÜRKBESD) Yönetim
Kurulu Başkanı ve Vestel Ticaret
A.Ş. Genel Müdürü Ergün
Güler, “Sektörümüzün toplam
cirosu 30 milyar TL. Türkiye
beyaz eşya sektörü, üretim
DAYANIKLI TÜKETIM MALI İMALATI KAPASITE KULLANIM ORANI
(AĞIRLIKLI ORTALAMA, YÜZDE)
2014
78
76,1
76
72,7
70,6
70,4
68,6
70,1
70,8
72,9
73,3
73,3
76,4
76
75,2
73,8
72
68
75,4
74,8
74
70
2015
75,5
73,6
72,4
71,2
71,2
69,2
68,1
67
66
64
62
Ocak
Şubat
Mart
Kaynak: TCMB
32
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
rakamları ile dünyada Çin’den
sonra 2’nci sırada. ABD, Almanya,
İtalya, Kore’yi geride bırakmış
durumdayız. İhracatımızın
çoğunu AB ülkelerine yapıyoruz.
Son dönemlerde ihracat diğer
ülkelere ve kıtalara doğru da
kaymaya başladı. Bunların içinde
Avustralya, Latin Amerika da
bulunuyor. Avustralya’ya Türk
şirketleri nasıl ihracat yapıyor
diye düşünülebilir” diyor.
2015’te iki genel seçim
olduğunda Tüketici Güven
Endeksi’nin 2008-2009
ekonomik krizindeki seviyeye
indiğini ve en düşük seviyesine
ulaştığını, buna rağmen sektörün
2004 YILINDAN BU YANA ÜRETIMDE YÜZDE 100 BÜYÜYEN BEYAZ EŞYA SEKTÖRÜ, HER
YIL YÜZDE 6’LIK BÜYÜME GERÇEKLEŞTIRIYOR. 2023 HEDEFI, 40 MILYON ADET ÜRETIM
OLAN SEKTÖRÜN BU BÜYÜME ORANININ SÜRDÜRÜLEBILIR OLMASI DURUMUNDA 2023
HEDEFINI YAKALAYABILECEĞI SÖYLENIYOR.
sektör analizi
büyüdüğünü dile getiren Güler,
bu konuda şunları söylüyor:
“Buzdolabı, çamaşır makinesi,
bulaşık makinesi ve pişirici
grubunda 2015’te yüzde 6’lık
bir büyüme gerçekleşti. GSYİH
son 15 yılda ortalama 4.7
oranında büyüdü. 15 yılda beyaz
eşya sektörümüz ise yüzde 11
büyüdü. GSYİH’nın yaklaşık
2.5 katı kadar bir büyüme
gerçekleşti.”
Sektörün, büyüme rakamları
ile ülke büyümesini yukarı
çeken önde gelen sektörlerden
biri olduğunu belirten Güler,
sektörün hem tedarikçileri, hem
çalışanları hem de satış ve servis
noktaları ile sürdürülebilir
istihdama sağladığı katkının
çok büyük olduğunu, güçlü
ihracat ile cari açığı aşağı çeken
sektörlerin başında geldiğini
söylüyor. Güler, sektörün ülke
ekonomisinin büyümesine
büyük katkı sağladığını, bu
büyümenin altında yatan
dinamizmin ihracat olduğunu
sözlerine ekliyor.
“GÜÇLÜ BİR SEKTÖR
GÜÇLÜ YAN SANAYİ
İLE SÜRDÜRÜLÜR”
Türkiye’deki yan sanayi
yapısının esnek üretim
kabiliyeti, teknik birikimleri ve
sektörümüzün geldiği
noktada kritik rol oynamıştır.
Günümüzde yan sanayi
sektörünün, Türkiye dışında
global üreticilere de ürün temin
eden bir konumda olması
sektörün rekabetçiliğinin
bir göstergesidir. Yan sanayi
sektörümüzün üretimleri
ülkemize ciddi istihdam
sağlarken, ithalat ikamesi
ve direkt ihracatı ile de
cari dengeye olumlu katkı
yapmaktadır” diyor.
“Güçlü bir sektörün, güçlü bir
yan sanayi ile sürdürülebileceği
kanısındayız” diye konuşan
Özaydemir, Türkiye beyaz eşya
sektörünün üretim rakamlarına
göre tüm dünyada Çin’den
sonra 2’nci sırada olduğunu
belirtiyor. Özaydemir, “Bu
anlamda beyaz eşya sektörü
global liderlik konumu
ile Türkiye’deki diğer
birçok sektörden
ayrışmaktadır. Yan
sanayi olarak
sektörün iç
piyasadaki
üretimlerin
komponentlerini
sağladık.
Yurtdışındaki ana
sanayilere direkt
ihracat yaptık. Ana
üreticilerimizden
aldığımız verilere göre
ülkemizde beyaz eşya
üretiminde kullanılan yan
sanayinin yüzde 60’a yakınının
yerli üretim olduğunu
söyleyebilirim. Bu oran, dünya
ortalamalarının oldukça
üstünde. Ancak Türkiye’de
üretimi olmayan katma değerli
komponentlerin geliştirilmesi
ve üretim konusunda
derneğimiz ve üyelerimiz
çalışıyor” diye konuşuyor.
yönetim
yapısı açısından bu liderlik
içinde önemli etkisinin
olduğunu düşünen Beyaz
Eşya Yan Sanayiciler Derneği
(BEYSAD) Başkanı Ş. Burak
Özaydemir, “Ana üreticilerin
yüksek üretim hacimleri,
işbirliği ve geliştirme
konusundaki çalışmaları,
33
dünya gündemi
küresel ekonomide
“yeni vasat” devam edecek
küresel ekonominin bugün yaşadığı sallantının politik olarak kolay bir çözümü yok.
sürdürülemez hale gelen yüksek borçluluk, uzatmalı (genellikle 10 yıl veya
daha fazla süren) bir kaldıraçsızlık sürecinden kaçınmak için hızlı ve
nizami bir şekilde azaltılmalı.
NEW YORK
Uluslararası Para Fonu ve
diğerleri geçtiğimiz günlerde
küresel büyüme tahminlerini
-yeniden- düşürdü. Bu çok
şaşırtıcı değil çünkü dünya
ekonomisinin bir kaç aydınlık
noktası olsa da, geneli hızla
kararıyor.
Gelişmiş ekonomilerde ABD
iki çeyrekte ortalama yüzde
1’lik bir büyüme gördü.
Euro Bölgesi’nde parasal
genişlemesi döngüsel bir
iyileşme yaratmış olsa da
birçok ülkede potansiyel
büyüme yüzde 1’in altında
kalmaya devam ediyor.
Japonya’da “Abenomics”in
pili bitiyor ve büyüme
2015’in ortalarından beri
yavaşlayarak şimdilerde
resesyona yaklaştı.
İngiltere’de haziranda
gerçekleşecek AB üyeliği
referandumuna ilişkin
34
belirsizlik şirketlerin işe
alımlarını ve sermaye
harcamalarını askıya almış
durumda. Ve Kanada,
Avustralya, Norveç gibi diğer
gelişmiş ekonomiler düşük
emtia fiyatlarından dolayı
zorluk çekiyor.
En büyük gelişmekte olan
ülkelerde durum bundan
daha iyi değil. Beş BRICS
ülkesinden ikisi (Brezilya
ve Rusya) resesyonda, biri
(Güney Afrika) zar zor
büyüyor, diğeri (Çin) keskin
bir yapısal yavaşlama
yaşıyor. Hindistan’ın iyi
gitmesinin tek sebebi ise
-Merkez Bankası Başkanı
Raghuram Rajan’ın
ifadeleriyle- körlerin
kırallığında tek gözlü adamın
kral olması.
Diğer birçok gelişmekte olan
ülke 2013’ten bu yana zayıf
dış faktörler, (iyi yıllarda
uygulanan gevşek para
politikaları, mali politikalar
ve kredi politikalarından
kaynaklanan) ekonomik
kırılganlık ve genellikle de
piyasa odaklı reformlardan
uzaklaşan, devlet
kapitalizmine yaklaşan
adımlar sebebiyle yavaşladı.
Daha kötüsü hem gelişmiş
hem de gelişmekte olan
ekonomilerde potansiyel
büyüme de düştü. Birincisi
yüksek özel ve sektör
borçluluğu harcamaları
kısıtlıyor, özellikle de
büyümeyi destekleyen
sermaye harcamalarını.
Bu harcamalar (GSYH’ye
oranı) küresel finansal krizin
ardından düştü ve hala kriz
öncesi seviyelere çıkmadı.
Yatırımlardaki bu düşüş,
gelişmiş ülkelerde nüfus
yaşlanırken, daha yavaş bir
üretkenlik büyümesine işaret
ediyor. Ve şimdi gittikçe daha
fazla gelişmekte olan ülke
NOURIEL ROUBINI
dünya gündemi
(örneğin Çin, Rusya ve Kore)
üretimdeki işgücü girdisini
azaltıyor.
Gelir ve servet
eşitsizliğindeki artış, küresel
tasarruf fazlasını daha
da kabartıyor (küresel
yatırım düşüşlerinin
aksine). Gelir işgücünden
sermayeye kaydıkça, sermaye
harcama marjı daha yüksek
olanlardan (düşük ve orta
gelirli hane halklarından)
tasarrufa daha meyilli
olanlara (yüksek gelirli
hane halkları ve şirketlere)
geçiyor.
Dahası uzatmalı bir düşüş
daha düşük büyümeye neden
oluyor. Ekonomistler buna
“hysteresis etkisi” yani
zamana bağlı uzun süreli etki
de diyor. Uzun vadeli işsizlik
işçilerin yetkinliklerini ve
insan sermayesini eritiyor,
inovasyon yeni sermaye
yoğun ürünlerine dahil
olduğu için düşük yatırımlar
kalıcı daha düşük üretkenlik
büyümesine yol açıyor.
Son olarak potansiyel
büyümeyi aşağı çeken
bunca etkenden dolayı
yapısal reformların büyüme
potansiyelini büyütmesi
gerekir. Fakat bu reformlar
hem gelişmiş hem de
gelişmekte olan ekonomilerde
tüm maliyetleri, kısa
vadeli olumsuz sonuçları
ve faydaların sadece orta
ve uzun vadede görünmesi
sebebiyle çok yavaş ilerliyor.
Bu reform karşıtlarına politik
bir avantaj sağlıyor.
Bu arada gerçek büyüme
zaten düşmüş olan
potansiyelin dahi altında.
Acılı bir kaldıraçsızlık
süreci özel ve kamu
borçlarının düşmesi,
tasarrufların artması büyük
cari açıkların ve borçların
azalması anlamına geliyor.
Bu süreç ABD’de konut
balonu patladıktan sonra
başladı, sonra Avrupa’ya
yayıldı, şimdi de son on yılı
aşırı borçlanarak geçiren
gelişmekte olan ülkelere
yayılıyor.
Aynı zamanda bu süreçte
politika karışımı ideal
olmadı. En gelişmiş
ekonomiler çok hızlı bir mali
sıkılaşmaya pivotluk ederken,
canlanan büyümenin
yükünün neredeyse tamamı
geleneksel olmayan para
politikalarına yığıldı ki
etkileri ya zararlı ya da
beklenenden daha cılız oldu.
Borçlu ve kreditör ekonomiler
arasındaki asimetrik
denkleşmeler büyümeyi
baskıladı. Eskiden aşırı
harcayan ve az tasarruf
yapan ekonomiler, piyasalar
tarafından daha az
harcamaya ve daha fazla
tasarruf etmeye zorlanırken,
kreditörler daha fazla
harcamaya ve daha az
tasarrufa zorlanıyor. Bu da
küresel tasarruf fazlasını
ve yatırım eksikliğini
körüklüyor.
Son olarak “hysteresis’
etkisi gerçek büyümeyi de
zayıflattı. Döngüsel bir
düşüş potansiyel büyümeyi
düşürünce bu durum
harcamalar azalınca ve
beklentiler düşürülünce
döngüsel bir zayıflığa neden
oldu.
Küresel ekonominin bugün
yaşadığı sallantının politik
olarak kolay bir çözümü
yok. Sürdürülemez hale
gelen yüksek borçluluk,
uzatmalı (genellikle on yıl
veya daha fazla süren) bir
kaldıraçsızlık sürecinden
kaçınmak için hızlı ve nizami
bir şekilde azaltılmalı. Fakat
egemen devletlerin borçlarını
düzenli bir şekilde azaltacak
mekanizma yok. Ve bu
ülkelerdeki hane halklarına,
şirketlere ve finansal
kuruluşlara uygulanacak bir
mekanizma getirmek politik
olarak çok zor.
Benzer şekilde yapısal ve
pazar odaklı reformlar da
büyüme için şart. Fakat bu
reformların maliyetleri ve
faydalarının zamanlamaları,
bu önlemleri zaten düşüşte
olan bir ekonomide
uygulamayı politikacılar için
çok zor hale getiriyor.
Sıra dışı para politikalarını
geride bırakmak da hayli
zor olacak. ABD Merkez
Bankası geçtiğimiz günlerde
politika faiz oranlarını
beklenenden daha yavaş
normalleştireceğini söyledi.
Bir yandan da mali politikalar
-özellikle hem arz hem de
talep yanlı üretken kamu
yatırımları- yüksek borçluluk
ve yanlış yönetilen kemer
sıkma politikalarının
rehinesi gibi. Daha yavaş bir
konsolidasyonu kaldırabilecek
finansal kapasiteye sahip
ülkelerde bile bu böyle.
Bu yüzden, şimdilik IMF’nin
“yeni vasat” dediği, Larry
Summers’ın “seküler
durgunluk” dediği ve
Çinlilerin “yeni normal”
dediği safhada kalmaya
devam edeceğiz. Fakat yanlış
anlaşılmasın: Eşitsizliğin
arttığı bir ekonomilerde,
birçok ülkede -hem sağda hem
solda- popülist yaklaşımların
ticaret, küreselleşme, göçmen,
teknolojik inovasyon ve pazar
odaklı politika karşıtlığının
yükseldiği ekonomilerde hiçbir
şey normal ya da sağlıklı
değildir.
Nouriel Roubini; Roubini
Global Economics (www.
roubini.com) Başkanı ve
New York Üniversitesi Stern
İşletme Fakültesi Ekonomi
Profesörüdür.
9 Mayıs 2016 tarihli Dünya
gazetesinden alınmıştır.
35
sanayicinin sesi
36
sanayicinin sesi
yeni nesil
sanayi için
çalışanlar
eğitilmeli
türkiye otomotiv sektöründe yaklaşık 70 yıldır
faaliyet gösteren bayraktarlar holding’in
şirketlerinden odelo ve farba grubu şirketleri
yönetim kurulu başkanı ahmet bayraktar,
dört kuşaktır sektörün gelişmesine ve ülkenin
kalkınmasına önemli katkı sunduklarını
söylüyor. bayraktar, “bugün, geleceğini
planlayan, hedef koyan, teknolojiyi ve
yenilikleri yakından takip edenler başarılı
oluyor” diyor.
odelo ve Farba Grubu Şirketleri
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Bayraktar, temelleri yaklaşık 70 yıl
önce Kayseri’de atılan Bayraktarlar
Holding’in çatısı altındaki bu
şirketlerin, dördüncü kuşak
yöneticilerinden biri. Hem sektörde
yaptıkları işlerle hem de sivil toplum
örgütlerindeki çalışmalarla sektöre ve
ülke ekonomisine dört kuşaktır katkı
sunan şirketler grubunun yöneticisi
olarak, otomotiv sektörünün bugün bir
sanayi devrimi olarak ortaya çıkan yeni
nesil sanayi devrimi “Endüstri 4.0”ı
bünyesine hızlı katacak sektörlerden
biri olduğunu düşünen Bayraktar’a
göre yeni nesil sanayi; daha nitelikli
daha yetkin daha az sayıda insan
kaynakları ile çalışmayı ön plana
çıkarıyor, daha fazla robot kullanımını
ve makinelerde otomasyon ve iş
istasyonları arasında entegre iletişim
sistemlerinin kurulmasını gerektiriyor.
Bu nedenle yeni nesil sanayi için yeni
nesil çalışanların eğitilip yetiştirilmesi
gerektiğine dikkat çeken Bayraktar ile,
başarılı işlere imza attıkları otomotiv
sektöründeki faaliyetlerini, sektörün
dününü, bugünü, geleceğini ve iş
hayatını konuştuk.
MESS İşveren dergisi okurları için
kendinizi tanıtabilir misiniz?
1955 yılında, otomotiv ticareti ile
uğraşan bir ailenin ortanca çocuğu
olarak Kayseri’de dünyaya gelmişim.
İlkokula Kayseri’de başladım, daha
sonra babamın işlerini İstanbul’a
taşıması ile birlikte ilk, orta ve
lise tahsilimi İstanbul’da tamamladım.
Üniversite tahsili için önce Almanya’ya,
kısa bir süre sonra da Amerika’ya
giderek endüstri mühendisliği
teknolojisi dalında eğitim aldım.
Üniversiteden mezun olduğum 1979
yılı Mayıs ayında, ülkemizde terör
ve ekonomik sorunlar en yüksek
seviyedeydi. Bu zor ve sıkıntılı ortama
rağmen ailemin kurmakta olduğu
37
sanayicinin sesi
Farba adlı far fabrikasında
çalışmak üzere Türkiye’ye
dönerek orada ithalat ve ihracat
konularında görev üstlendim.
24 Ocak 1980’de alınan
ekonomik tedbirler ve ihracatın
teşvik edilmesi ile sanayimiz
için yeni fırsatlar doğdu. 12
Eylül 1980’de gerçekleşen
askeri darbe ile ülkemizde terör
olayları sonlandı. Bu sayede
benim genç yaşta işe başladığım
sanayi yatırımımız Farba’nın
önü açılmış oldu. Bu dönemde yapılan
devalüasyonla iç pazar tamamen
durmuş, ihracat teşvikleri
sayesinde yeni bir dönem
başlamıştı. Ben de çantayı
alarak Mısır, Lübnan ve İran’a
seyahatler yaparak Farba’nın
ürettiği farları satmaya çalıştım.
1980’li yıllarda ihracata
yönelik satışlarımızı yılda 5-6
milyon dolara çıkarttım. Kısaca
söylemek gerekirse iş hayatına,
ürettiğimiz ürünleri ihraç
etmekle başladım.
Hem işte hem de kişisel olarak
bugünkü seviyenize gelene
kadar nasıl bir süreçten
geçtiniz?
Ailemin sanayiye yatırım
yapması hem bana iyi bir fırsat
sundu hem de bugüne kadar
birçok zorluğu yaşayarak
kişisel gelişimime destek
verdi. Ekonomik zorluklar
ve terör olaylarının oldukça
yoğun olduğu 1979 yılı Aralık
ayında işe başladım. Bugüne
kadar sırası ile 1994, 1997 ve
2001 yılı ekonomik krizlerini
yaşadım. Yine bu dönemlerde
Taysad Otomotiv Yan Sanayi
Derneği’nde yedi yılı başkanlık
olmak üzere 17 yıl Yönetim
Kurulu’nda görev aldım.
Ayrıca TOSB Taysad Organize
38
Sanayi Bölgesi kurucusu
olarak ve yönetim kurulu
başkanlığı da yaparak ülkemize
Türkiye’nin en iyi organize
sanayi bölgesinin kazanılmasına
destek verdim. İSO komite ve
meclis üyeliklerinde dört dönem
bulundum. TOBB Otomotiv
Sektör Meclisi Başkanlığı’nı
uzun yıllardır sürdürüyorum.
Halen Kocaeli Sanayi Odası
Meclis Üyeliği, TOBB Delegesi
ve TOBB Sanayi Konseyi Üyeliği
görevlerim devam ediyor. Dokuz
yıl TTGV Yönetim Kurulu’nda
görev alarak, ülkemizin yenilikçi
sanayi ve teknoloji projelerine
katkım oldu. Ayrıca sanayimize
yönelik MESS, İSOV ve TOGEV
Eğitim Vakıfları Mütevellisi
olarak TOGEV Vakfı Başkanlık
görevlerinde bulunarak
sanayimizin rekabet gücünün
artmasına ve gelişimine destek
veriyorum.
Bu süreçte sizin için dönüm
noktaları neler oldu?
Küresel bir sektörde çalışmanın
yanında, ülkemizdeki çalkantılı
ekonomik ve istikrarsız
siyasi ortam, gönüllü görev
aldığım sektörel dernekler,
odalar ve vakıflar bana son
36 yılda önemli tecrübeler
ve öğretiler kattı. Tüm bu
konuların yanında Türkiye’de
müşterilerimiz olan araç üreticisi
ana sanayi firmalarının stratejik
bir imalatçısı olmamak da bize
inişli çıkışlı bir iş ilişkisi yarattı.
Ancak 2011 yılında Almanya’da
“TÜRKIYE’DE ARTIK TÜM ÜRETICILER, KÜRESEL EKONOMININ ÖNEMLI BIR PARÇASI OLARAK
KÜRESEL EĞILIM VE DEĞIŞIMLERDEN DIREKT ETKILENIYOR. OTOMOTIV SANAYIMIZ ISE
KÜRESEL ETKIYI BÜNYESINE TÜM DIĞER SEKTÖRLERDEN DAHA HIZLI VE KAPSAMLI OLARAK
ADAPTE EDIYOR. BU ÇERÇEVEDE BAKTIĞIMIZ ZAMAN GÜVEN ORTAMININ TEMINI VE
SÜRDÜRÜLEBILIRLIĞI ÖN PLANA ÇIKIYOR.”
sanayicinin sesi
“MESS, SEKTÖRÜMÜZ IÇIN ÖNEMLI
BIR IŞVEREN SENDIKASIDIR”
odelo ve Farba Grubu Şirketleri Yönetim Kurulu
Başkanı Ahmet Bayraktar: “Bugün küreselleşen
dünyada, sanayi üretiminin yönetilmesi ve sürdürülmesi
gittikçe zorlaşıyor. Biz sanayiciler; işlerimiz için
teknolojiye, küresel rekabete ve yatırımlara, enerjimizi
ve kaynaklarımızı harcarken, bir yandan da diğer
işverenlerle birlik ve beraberlik içerisinde dünya
gerçekleri ile hareket etmeliyiz. Bu anlamda MESS; birlik
ve beraberliğin sağlandığı, sektörümüz için tek ve önemli
bir işveren sendikasıdır. Büyük bir aile olan otomotiv
sektörümüzün büyük çoğunluğunun üye olduğu MESS,
üyelerine verdiği maddi, manevi ve eğitim desteğiyle
onların rekabet gücünü de artırıyor. MESS bugün
başlattığı yeniden yapılanma ile kendini yeniledi. Bu
sayede üyelerine daha etkin rehberlik edebiliyor.”
satışa çıkan rakip odelo
firmasının gurubumuz
tarafından satın alınması,
otomotiv aydınlatma sanayi
tecrübemizi küresel pazara
taşıma, yeni teknolojilere ulaşma
ve Alman araç üreticilerinin
stratejik imalatçısı olma
fırsatını verdi. Beş yıl önce
satın aldığımız odelo şirketinin
yeniden yapılandırılması,
Almanya’da bazı fabrikalarının
kapatılması, Slovenya ile Çin’de
yeni fabrikaların açılması ve
ülkemize yeni bir otomotiv
elektronik tesisini kurmamız,
Gebze’de yepyeni bir far ve
stop lamba üretim tesisini
faaliyete almamız, geldiğimiz
noktada bana ve gurubumuza
yepyeni bir vizyon kazandırdı.
Sonuç olarak, son beş yılda
Türkiye’deki istihdamımız 400
kişiden 1500 kişiye, ihracatımız
4 milyon eurodan 57 milyon
euroya çıktı, ciromuz dört kat
arttı.
Almanya, Slovenya ve Çin
fabrikalarımızda üst sınıf
Mercedes, BMW, Audi, VW
ve Porsche otomobiller
için yaptığımız üretimlerle
firmalarımız birçok ödüle
layık görüldü ve görülüyor.
Dolayısıyla son beş yılda
otomotiv yan sanayisinde
küresel bir imalatçı olarak Farba
ve odelo Gurubu Şirketlerini,
başarılı bir satın alma projesi
olarak, birlik ve beraberlik
içinde çalıştırabilmek benim
için edindiğim tüm tecrübelerin
kullanılması anlamında önemli
bir dönüm noktası oldu.
Türkiye’nin önde gelen
şirketlerinin birinin
başında olmak, size ve sizin
gibi sanayicilere ne tür
sorumluluklar yüklüyor?
Ülkemizde otomotiv sektöründe
sanayi ve ticari alanlarında 70
yıllık istikrarlı sürdürülebilir
başarılı bir iş hayatını geride
bırakıyoruz. Bu işlerimizi
yaparken dört jenerasyondur
aile bireylerimiz, kendi işleri
kadar sivil toplum örgütlerinde
aldıkları sorumluluklar ve
görevlerle sektörümüzün
gelişmesine ve ülkemizin
kalkınmasına önemli katkılarda
bulundu. Hiç kuşkusuz
sektörümüzün ve ülkemizin
başarısı bizlerin başarısı oldu.
Bu nedenle bugünkü küresel
başarıların kazanılmasında
ülkemize ve otomotiv
sanayimize çok şey borçluyuz.
Bugün tüm işlerimizde
dünyanın önde gelen firmaları
ile uzun vadeli karşılıklı
güvene dayalı taahhütlerle
işlerimizi yapabiliyoruz.
Bu iş ortamlarında her ne
kadar ailemiz, şirketlerimiz
ve çalışanlarımız olarak
dünyanın önde gelen otomobil
fabrikalarıyla muhatap
olarak işlerimizi yapsak da
aslında bizler Türk insanının
performansını gösteriyoruz.
Ülkemizi tanıtıyoruz ve
sürdürülebilir işbirliği içerisinde
olmaya çalışıyoruz. Aslında
ailemiz adına olduğu kadar
ülkemiz adına da büyük bir
sorumluluk almış bulunuyoruz.
Düşünebiliyor musunuz?
Mercedes C modelinin arka stop
lambalarını Farba Bursa fabrikası
tek imalatçı olarak üretip tam
39
sanayicinin sesi
Ahmet Bayraktar (sağda), Slovenya Cumhurbaşkanı Daniel Türk (solda) ile birlikte.
zamanında Almanya’ya, Amerika
ve Güney Afrika’daki Mercedes
otomobil fabrikalarına sevk
ediyor. Tam zamanında üretmek
ve istenilen kalitede tam
zamanında sevk etmek firma
olarak bizlerin sorumluluğunda
olduğu kadar, ülkemizin de
sosyal yaşamı, iş barışı ve
istikrarı ile bu arzu edilen güven
ortamını temin etmesi gerekiyor.
Aksi takdirde yaşanacak
küçük bir olumsuzluk çok
hassas ve kırılgan olan
otomotiv müşterilerimizden
yeni bir iş almamızı mümkün
kılmayacaktır. Dolayısıyla
ülkemizde tüm insanlarımıza ve
görevlilerimize de biz sanayiciler
kadar sorumluluklar düşüyor.
Sizce Türkiye’deki şirketlerin
yönetimsel sorunları neler? Bu
konuda genç nesillere ne tür
tavsiyelerde bulunursunuz?
Türkiye’de artık tüm üreticiler
küresel ekonominin önemli
bir parçası olarak küresel
eğilim ve değişimlerden direkt
etkileniyor. Otomotiv sanayimiz
ise küresel etkiyi bünyesine
tüm diğer sektörlerden daha
hızlı ve kapsamlı olarak adapte
40
ediyor. Bu çerçevede baktığımız
zaman güven ortamının temini
ve sürdürülebilirliği ön plana
çıkıyor.
Bu güven ortamı aile
şirketlerinin kurumsallaşmasını
ve müşterilerinin uzun
vadeli güvenini kazanmasını
gerektiriyor. Hiç kuşkusuz
kurucu aile bireylerine
bu anlamda çok büyük
sorumluluklar düşüyor. Aile
anayasası, aile işlerinde aile
bireylerinden kimin hangi
işlerde çalışabileceği ve
performanslarının ölçülmesi,
devir planlarının zamanında
sağlıklı bir ortamda yapılması
ve gelecek planlaması çok
önemli. Aile bireyi genç
nesillerin de kendilerini
günün gereksinimlerine uygun
yeni vizyoner liderler olarak
yetiştirmeleri ve aile işlerine
sahip çıkarak iş yapmayı
istemeleri gerekiyor. Bugün
sanayide çalışacak gençlerimiz
önce kararlarını ve hedeflerini
doğru belirlemeli, sabırla
kendilerini teknolojiye, yeniliğe
ayak uydurarak yetiştirmeliler.
Aksi takdirde bugünkü
dünyada, küresel rekabet
Slovenya Başbakanı Alenka Bratusek’ın odelo Slovenya’yı ziyaretinde kendisine plaket verildi.
ortamında zaman ve kaynak
kaybının telafisi mümkün
olmuyor.
Dünyadaki küresel rekabet
ortamı her zamankinden daha
hızlı değişimi beraberinde
getiriyor. Bugün yeni nesil
sanayi devriminin konuşulduğu
iletişim çağı, yeni nesil
yetişen gençlerimiz için çok
önemli tehditleri ve fırsatları
beraberinde getiriyor. Bu
nedenle gençlerimizin öncelikle
bugünkü dünya düzenini iyi
anlaması, gelişmelere uygun
kendilerini yetiştirmeleri ve
ulaşabilecekleri hedefleri
belirlemeleri gerekir. Bugün
hangi sektörde ne iş yapıyorlarsa
yapsınlar; geleceklerini
planlamayanların, kendilerine
hedef koymayanların ve
dünyadaki gelişmelerden
uzak kalanların başarılı olması
mümkün olmayacak.
Otomotiv sektörünün
ekonomideki yerini nasıl
görüyorsunuz? Şirket olarak
bu sektörde gelecekteki yeriniz
ne olacak?
Otomotiv ülkemizde de
dünyada da ekonominin
sürükleyici güçlerinden biri.
Diğer bağlı sektörler olan
bankacılık, nakliye, inşaat
gibi sektörlerle yakın işbirliği
içinde. Sektörümüz teknolojik
yapısı ve yenilikçiliğiyle de
diğer sektörlerle işbirliği
fırsatları yaratıyor. Bugün bir
sanayi devrimi olarak ortaya
çıkan Endüstri 4.0 yeni nesil
sanayi devrimini bünyesine
hızlı katacak sektörlerden
biri. Yeni nesil sanayi, daha
nitelikli daha yetkin daha az
sayıda insan kaynakları ile
çalışmayı ön plana çıkarırken,
daha fazla robot kullanımını
ve makinelerde otomasyon ile
iş istasyonları arasındaki
entegre iletişim sistemlerini
beraberinde getiriyor. Bu
nedenle yeni nesil sanayi için
yeni nesil çalışanların eğitilip
sanayi de yetiştirilmesi çok
önemli olacak.
Gurup şirketlerimizin
Almanya’da Alman müşterilerle
çalışması, bizi hızla yeni
nesil sanayi devrimine ayak
uydurmaya itiyor ve otomotiv
aydınlatmalarında da dünyada
teknoloji liderliğini yakalama
fırsatı veriyor.
AHMET BAYRAKTAR’A GÖRE SEKTÖRDEKI AILE ŞIRKETLERININ KURUMSALLAŞMASI VE
MÜŞTERILERININ UZUN VADELI GÜVENINI KAZANMASI GEREKIYOR. “HIÇ KUŞKUSUZ
KURUCU AILE BIREYLERINE BU ANLAMDA ÇOK BÜYÜK SORUMLULUKLAR DÜŞÜYOR” DIYEN
BAYRAKTAR, AILE BIREYI GENÇ NESILLERIN DE KENDILERINI GÜNÜN GEREKSINIMLERINE
UYGUN YENI VIZYONER LIDERLER OLARAK YETIŞTIRMELERI, AILE IŞLERINE SAHIP ÇIKMAYI
VE IŞ YAPMAYI ISTEMELERI GEREKTIĞINI DÜŞÜNÜYOR. sanayicinin sesi
Türk Slovenya Büyükelçisi Serra Kaleli’ye odelo Slovenya ziyaretinde plakit takdim edildi.
Bugünkü aklınızla yirmili
yaşlarınıza dönseniz,
iş hayatınızda neleri
değiştirirsiniz?
36 yıl önce ailemizin otomotiv
aydınlatmasında faaliyete başlaması
ve benim de o yıl üniversiteden
mezun olarak genç yaşta bu
işimizde göreve başlamam güzel
bir tesadüf oldu. Geçmiş 36 yıla
baktığım zaman, hem işimizle
hem de gönüllü görev aldığım
faaliyetlerle “övünebileceğim
güzel işler yaptım ve dostluklar
edindim” diyebilirim. Bu
nedenle başka bir sektör veya iş
düşünmedim.
Ancak Almanya’da satın alarak,
yeniden yapılandırıp küresel
ekonomiye başarılı bir şekilde
kazandırdığımız odelo Gurubu
tecrübelerimden cesaret alarak,
yaşlanmış, günün koşullarına ayak
uyduramayan şirketlerin satın
alınarak, yeniden yapılandırılması
ve küresel pazarda kendi alanında
söz sahibi yapılmasını bugün
kendimi yetkinleştirdiğim bir iş
alanı olarak görüyorum.
İşte bir gününüz nasıl geçiyor?
Genel olarak işle ilgili neler
yapıyorsunuz?
Sorumlu olduğum farklı ülke
ve şehirlerdeki fabrikalarımız
nedeniyle sürekli seyahat
ediyorum. Fabrika ziyaretlerinde
günlük işlerin dışında
şirketlerimizin risk, taahhüt ve
yatırım gerektiren konularında
yöneticilerimize yardımcı
oluyorum. Standart hale
getirdiğimiz faaliyet ve finansal
raporları ilgili yöneticilerden
dinleyerek, tavsiye ve görüşlerimi
aktarıyorum. Yıllık strateji
ve vizyon gözden geçirme
toplantılarıyla da farklı ülke ve
kültüre sahip şirketlerimizin
birlik ve beraberliğinin
sağlanması benim en önemli
görevlerim arasında.
İş dışında ilgilendiğiniz
uğraşlarınız, hobileriniz var
mı?
Tabiatı, zeytini, balığı ve Kuzey
Ege’yi çok seviyorum. Kuzey
Ege’de sahip olduğum köy evine
zaman zaman kısa süreliğine de
olsa giderek kendimi dinliyor,
tabiat ile baş başa kalıyorum.
“FARBA VE ODELO, AYDINLATMADA
DÜNYADA ILK 10 ÜRETICIDEN BIRI”
Temelleri Kayseri’de atılan Bayraktarlar Holding bünyesinde
faaliyet gösteren odelo ve Farba Grubu Şirketleri Yönetim Kurulu
Başkanı Ahmet Bayraktar, otomotiv sektöründeki faaliyetleri
hakkında şu bilgileri veriyor: “Bayraktarlar denildiği zaman
Mercedesçi Bayraktarlar olarak biliniyoruz. Bunun sebebi ailenin
uzun yıllar otomotiv sektöründe olması ve Mercedes yedek
parça ticaretinde faaliyet göstermesidir. Bayraktarlar Holding
çatısı altında Farba, odelo,VLE, Aygersan otomotiv aydınlatma
şirketleri dışında inşaat, gayrimenkul yatırım, turizm ve sigorta
konularında faaliyetlerimiz bulunuyor.
Otomotiv sektörü ailemizin dört jenerasyondur en önemli
iş kolu. Bu yüzden bildiğimiz anladığımız bir iş olduğundan
sektöre daha fazla yatırım yaptık. Küresel otomotiv aydınlatma
sektöründe yakaladığımız yenilikçi ve teknolojik liderliğimizi
sahip olduğumuz dünyanın en iyi araç marka ve modelleri
müşterilerimizle sürdürebilmek, bizim en önemli hedeflerimiz
arasında.
Otomotiv aydınlatma alanında Farba ve odelo grubu şirketleri ile
birlikte çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Aydınlatma gurubumuz
Almanya’da üç, Slovenya’da iki, Türkiye’de dört ve Çin’de bir
fabrikada (toplam 8 fabrikada) 2 bin 800 kişiyi istihdam ediyor.
2015 yılında toplam ciromuz 330 milyon euro oldu. Önümüzdeki
iki yıl içinde taahhüt ettiğimiz işlerle birlikte ciromuzu 500
milyon euro üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Dünyada küresel
pazarda otomotiv aydınlatma konusunda ilk 10 imalatçı firma
içinde yer alıyoruz.”
41
avrupa penceresinden
brüksel’in veri güvenliği gündemi
dijital tek pazara
adım adım
veri güvenliğinin, çağın popüler fenomeni haline gelmesiyle ve 4’üncü sanayi devrimi
kavramının kulaktan kulağa yayılmasıyla, küresel sistemin bütün aktörleri konuyu ana
gündemlerine taşıdı. dolayısıyla benzer bir hevesle fakat farklı eğilimlerle, hem ab’de
hem de türkiye’de etkin veri güvenliğine yönelik girişimler hız kazandı.
Avrupa Konseyi üyesi 47 ülke,
AB kurumları ve sivil toplum
örgütlerinin 28 Ocak 2016
tarihinde kutladığı Avrupa
Veri Güvenliği Günü’nü geride
bırakırken Brüksel’in veri
güvenliği gündeminin tekrardan
mercek altına alınması gerektiğini
düşünüyoruz.
AB’nin AP, Komisyon ve
42
Konsey’den oluşan üçlü karar
alma mekanizması, 15 Aralık
2015 tarihinde AB Veri Güvenliği
Reformu dahilindeki bütün
hükümler üzerinde anlaşmaya
vardı. İlgili reform paketi, tasarı
halindeki iki ayrı düzenlemeden
oluşuyor; 28 AB ülkesinde geçerli
olması ve güncel dijital ekonomiyle
uyum sağlaması öngörülen geniş
kapsamlı AB Veri Güvenliği
Tüzüğü ve adli, cezai meselelerde
kolluk birimlerinin daha etkin veri
paylaşımının ve işbirliğinin önünü
açması beklenen bir AB yönergesi.
İlk tasarının karar alıcılarla
paylaşıldığı 2012 yılından bu
yana konuya ilişkin AP ve Konsey
arasında devam eden derin görüş
ayrılıklarına rağmen sağlanan bu
İKV Uzman Yardımcısı
AHMET CERAN
avrupa penceresinden
uzlaşının, AB çevrelerinde oldukça
olumlu karşılandığını ifade
etmek gerek. Uzun bir süre, AB
merkezli hak savunucuları ve sivil
toplum temsilcileri; Konseyin lobi
şirketleri ve ABD merkezli bilişim
devlerinin etkisi altında kaldığı
yönünde eleştirilerde bulunmuştu.
AB Veri Güvenliği Reformu,
Juncker Komisyonu’nun temel
öncelikleri arasında yer alan
dijital tek pazarın ve dijital
ajandanın en yapısal ve kritik
tamamlayıcısı. Komisyon
tarafından 24 Haziran
2015 tarihinde kamuoyu ile
paylaşılan Eurobarometre
anket çalışmasının sonuçlarına
göre AB vatandaşlarının
yüzde 67’si, çevrimiçi yollarla
paylaştıkları verileri üzerinde
kontrolleri olmadığını veya kısmi
kontrolleri olduğunu düşünüyor.
15 Aralık tarihinde üzerinde
anlaşmaya varılan Tüzüğün
yürürlüğe girmesi halinde, AB
vatandaşlarına, kendi kişisel
verileri üzerinde etkin ve tam
kontrol sağlamaları yolunda
önemli bir güç verilmiş olacak.
VERİ GÜVENLİĞİ İLE GELEN
EKONOMİK KAZANIMLAR
Bir gün içerisinde 315 milyon
AB vatandaşının interneti
kullandığı güncel durumda AB
yetkilileri, genel ve kapsamlı
bir veri güvenliği mevzuatının
önemli ekonomik kazanımlar
sağlayacağı görüşünde. Komisyon
verilerin göre, AB’nin Dijital
Tek Pazar Stratejisi’nin hayata
geçmesiyle 415 milyar avro
tutarında ekonomik büyümenin
gerçekleşmesi bekleniyor.
Bu şartlar altında, güvenilir
ve etkin bir dijital tek pazarın
oluşturulabilmesi için bütün
paydaşların kişisel verilerin
etkin şekilde korunduğu yönünde
görüş ve algı sahibi olması büyük
önem taşıyor. Buna rağmen
az önce yukarıda bahsi geçen
Eurobarometre anketinin bir diğer
çıktısına göre, AB vatandaşlarının
yüzde 72’si, internet üzerinden
gerçekleştirdikleri her türlü
aktivitede kendilerine ilişkin
çok fazla bilginin sorulduğunu
düşünüyor.
Üzerinde anlaşmaya varılan
Tüzük, temelde veri sahibinin
ve internet kullanıcısının, kişisel
verileri üzerinde daha etkin
kontrol sahibi olmalarını ve
AB çapında geçerli bir denetim
mekanizmasının kurulmasını,
böylelikle de temel hak ve
özgürlükleri ön plana çıkaracak
şekilde veri güvenliğinin
ve gizliliğin sağlanmasını
amaçlıyor. AB Veri Güvenliği
Tüzüğü ile birlikte, kişilerin
hacklendiklerinde bu bilgiye
erişimleri, unutulma hakkı ile
kasten ve varsayıldığı üzere
(by design and default) veri
güvenliğinin sağlanması garanti
altına alınacak.
Öte yandan kurulması öngörülen
“tek durak mekanizması” ile her
AB üyesi ülkenin vatandaşları,
bütün şikayetlerini o ülkedeki
yetkili veri güvenliği kurumu
aracılığıyla gerçekleştirebilecek.
Komisyon, bütün AB ülkelerinde
geçerli bir Veri Güvenliği
Tüzüğü’nün yürürlüğe girmesinin
oluşturacağı bürokratik ve
teknik entegrasyonun AB’ye
senede ortalama 2,3 milyar avro
kazanım sağlayacağı iddiasında.
Tüzüğün 2018 yılında bütün AB
ülkelerinde yürürlüğe girmesi
bekleniyor. O zamana kadar AB
kurumlarının da desteği ile birlikte
AB ülkelerinin teknik ve idari
altyapıları ile yasal mevzuatlarını
Tüzükle uyumlu hale getirmeleri
bekleniyor.
Şüphesiz ki bu geçiş sürecinin
yumuşak, hızlı ve homojen geçmesi
beklenmiyor. Prensipte anlaşma
sağlanmış gibi görülse dahi, sivil
toplum AP ve Komisyon arasında
anlaşmazlıklar başlamış durumda.
ABAD’ın geçtiğimiz dönemde
uygulamasını durdurduğu Güvenli
Liman Anlaşması’nın nasıl bir
sistemle ikame edileceğine ilişkin
tartışmalar yoğun bir şekilde
sürerken, bu mesele, köşemizde
önümüzdeki dönemde detaylı
şekilde gündeme alacağımız
öncelikli konular arasında yer
almaya devam edecek.
43
alternatif pazarlar
44
alternatif pazarlar
iran’ın üzerindeki ambargoların kalkması, birçok ülkenin gözünü
iran pazarına dikmesine neden oldu. uluslararası para fonu (ımf)
ambargoların kalkmasıyla iran’ın 2016-2017 döneminde büyüme
oranını yüzde 5’e çıkaracağı tahmininde bulunuyor. iç politikadaki
özgürleşmeyle birlikte, türkiye’den iran’a otomotiv yan sanayi, demir
çelik, gıda ve kimya ürünleri satışının artması bekleniyor.
yatırımcımız
değişim rüzgârları esen
iran pazarına
göz dikti
45
alternatif pazarlar
İran’ın nükleer programıyla
ilgili Birleşmiş Milletler’in (BM)
daimi üyesi beş ülke ve Almanya
(P5+1) arasında yapılan
müzakereler sonuç verdi,
ülkenin üzerindeki ambargolar
kaldırıldı. Böylece Avrupa
Birliği’nin (AB) İran petrolünü
alması üzerindeki engel de
kalkmış oldu, İran’ın ticaret ve
bankacılık sektörlerine getirilen
sınırlamalar da... Ayrıca ülkede
26 Şubat’ta yapılan seçimler de
bir değişimin habercisi oldu.
İç politikadaki özgürleşme,
tüketim ekonomisine yönelme
gibi açılımları da beraberinde
getiriyor.
15 yıl önce 99,5 milyar
varil petrol rezerviyle dünya
sıralamasında dördüncü olan
İran, yeni bulunan rezervlerle
137,5 milyar varille ikinci
sıraya yükseldi. Böyle bir
petrol rezervine sahip olan
İran’a konulan yaptırımların
kaldırılmasıyla sadece petrol
ihracatından elde edilecek
gelirden ülkenin ekonomik
kazancı 10 milyar euro artacak.
İran Merkez Bankası’nın dünya
çapındaki banka hesaplarındaki
döviz rezervlerinin 30 milyar
dolar getirisinin olacağı
öngörülüyor.
Uluslararası Para Fonu’nun
(IMF) tahminlerine göre, İran’da
yaptırımların kalkmasıyla
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın
yüzde 5 büyüyeceği tahmin
ediliyor. Ekonomik yaptırımlar
neticesinde İran’ın diğer
ülkelerle olan ticari ilişkilerinde
maliyetin yüzde 15 arttığını ve
yaptırımların kaldırılmasıyla İran
ekonomisinin dış pazarla ticari
ilişkilerinde 15 milyar dolar
tasarrufta bulunacağı belirtiliyor.
Peki, bu gelişmeler Türkiye’nin
tarihsel olarak bölgedeki
46
başlıca rakiplerinden biri olarak
görülen İran ile ilişkilerini
nasıl etkileyecek? Ambargonun
kalkmasıyla birlikte iki ülke
de ekonomik ilişkilerini
geliştirmenin yollarını aramaya
başladı. Yaptırımlara rağmen,
her iki taraf da birlikte iş
yapmanın bir şekilde yolunu
buluyordu. Ancak bu durum
ticareti zorlaştırıyordu. Şimdi
iki ülke arasındaki ticaret hacmi
büyüyecek. Türk firmalarının
İran pazarına yaptığı yatırımlar
da artacak.
TÜRKİYE’NİN
COĞRAFİ
ÜSTÜNLÜĞÜ VAR
İran’a yönelik ekonomik
yaptırımların kalkması, Türk
iş dünyasında işbirliğinin
derinleştirilmesi beklentilerini
doğurdu. Buna rağmen
uzmanlar bölgedeki tansiyon
düşmeden ilişkilerin
gelişmesinin kolay olmayacağı
görüşünde. ABD ve AB’nin
Tahran’a yönelik ekonomik
yaptırımları kaldırması, Türkiye
tarafından heyecanla karşılandı.
Ancak, dış politikada ters
düşen İran ile Türkiye’nin kısa
zamanda yakınlaşması kolay
değil. Türk iş dünyasından
birbiri ardına İran ile işbirliğinin
derinleştirilmesine yönelik
açıklamalar gelse de uzmanlar,
Suriye konusunda ortak çözüm
bulunmadan ikili ilişkilerin arzu
edilen noktaya ulaşamayacağını
belirtiyor.
İran, nükleer programı için
yürütülen görüşmelerde
anlaşma sağlanmasıyla küresel
sisteme entegre olabileceği, yeni
yatırım ve ticaret kanallarını
açmaya hazırlanıyor. 78
milyonluk ülke petrol, doğalgaz
kaynakları ve geniş tüketici
pazarıyla birçok ülkenin
iştahını kabartıyor. Özellikle
Türkiye, İran’da yaşanacak
dönüşümden pay almak için
uzun süredir fırsat kolluyor.
Türkiye ile İran arasındaki siyasi
anlaşmazlıkların temeli yüzyıllar
öncesine dayansa da, ekonomik
alanda işbirliği konusunda
bugüne kadar ciddi bir sıkıntı
yaşanmamış olması Türk
şirketlerine umut veriyor.
İran bölgedeki en zengin enerji
TÜRK IŞ DÜNYASI AMBARGONUN KALKMASIYLA YAKLAŞIK 20 MILYAR DOLAR OLAN IRAN ILE
DIŞ TICARET HACMINI, KISA SÜREDE 30 MILYAR DOLARA ÇIKARMANIN HESAPLARINI YAPIYOR.
IKI ÜLKE ARASINDAKI TICARETIN ÖNEMLI BIR KISMINI IRAN’IN TÜRKIYE’YE SATTIĞI PETROL
VE DOĞALGAZ OLUŞTURSA DA, BUNDAN SONRAKI DÖNEMDE TÜRK ŞIRKETLERININ, 78 MILYON
NÜFUSU OLAN IRAN PAZARINDAKI BAŞTA MÜTEAHHITLIK, HAVACILIK, TURIZM, PERAKENDE,
TELEKOM, GIDA, OTOMOTIV VE MAKINE GIBI SEKTÖRLERE HIZLA GIRMESI BEKLENIYOR.
alternatif pazarlar
IRAN ILE TICARETTE
KARŞILAŞILAN SORUNLAR
kaynağına sahip ülkelerinden
biri. Türkiye-İran ekonomik
ilişkilerinin ambargonun
kalkmasıyla önemli bir ivme
kazanacağa benziyor. Lojistik
olarak bakıldığında da İran’a en
hızlı ulaşabilecek ülke Türkiye.
Türkiye’nin coğrafi üstünlüğü
var. Ayrıca Türk iş dünyasının
dinamizmi önemli bir artı.
Türk sanayicisi İran’a yatırım
yapma konusunda daha atak
davranacağa benziyor. Türkiyeİran dış ticaret hacmi 2001
yılında 1.2 milyar dolarken,
2008 yılında 10 milyar dolar
oldu. 2011’de ise 16 milyar
doları aştı ve 2012’de 21.9
milyar dolara ulaştı. Fakat bu
tarihten sonra İran’a yönelik
yaptırımların etkisiyle iki ülke
arasındaki dış ticaret düşüşe
geçti. Şimdi karşılıklı ticaretin
ciddi anlamda artırılması
hedefleniyor. Ayrıca doğrudan
yatırımların karşılıklı olarak
artırılması da gündemde.
30 MİLYAR DOLARLIK
DIŞ TİCARET HACMİ
Türkiye’nin İran’da otomotiv
yan sanayisinden ev tekstiline,
petro kimyadan mobilya
sanayisine kadar çeşitli
yatırımları bulunuyor. Dış
Ekonomik İlişkiler Konseyi’nin
(DEİK) rakamlarına göre,
Türkiye ile İran arasındaki dış
ticaret hacmi 2012 yılında 22
milyar dolar düzeyindeydi.
Son yıllarda ambargoların da
etkisiyle bunda bir düşüş söz
İhracatçı için her zaman potansiyeli olan yakın bir pazar
konumundaki İran’ın siyasi ve ekonomik olarak istikrarsız bir
yapıda olması, riskleri de beraberinde getiriyor. İran, ticaret
yapacaklar için muhakkak iyi bir pazar, herkes kendi çapında yerini
almalı ama temkinli yaklaşılmasında da yarar var. İran ile ticarette
özellikle risk alınmaması, vadeli alışveriş yapılmaması gerektiğini
vurgulayan uzmanlar, “İran’daki büyük ticaret potansiyelinin
farkındayız. Bu gerçekten hareketle biz de söz konusu ülkenin
pazarını incelemeliyiz. İran’a en fazla satılacak ürünler ve hangi
ürünlere daha fazla ihtiyaç olduğunu tespit etmeliyiz. Bu pazar,
Türkiye’nin ihracatına, cari açığına ve özellikle büyümesine ciddi
katkı sağlayabilir” diyor.
Türk firmaları açısından uygun bir pazar olmasına rağmen, yoğun
dış ticaret bürokrasisi ve mevzuatı, birtakım keyfi uygulamalar,
piyasa ve denetim mekanizmasının işleyişindeki istikrarsızlık ve
teknolojik yetersizlikler gibi sorunlar, İran pazarının firmalarımız
için yeterli düzeyde sürdürülebilir olmaması sonucunu beraberinde
getiriyor. Devlet yapısının ağır işlemesi, kendini her alanda
gösteriyor ve yapılan işlemlerin nispeten uzun sürmesine yol
açıyor. İran’da çalışan yabancı personelden kanunda belirlenen
miktarlar üzerinden vergi alınması ve bu matrahın yüksek olması, iş
adamlarının karşılaştığı sorunlardan biri. İkili ticarette karşılaşılan
diğer sorunlar arasında ise sınır kapılarındaki altyapı, personel,
teçhizat ve donanım yetersizlikleri, İran’da bazı Türk ürünlerinin
taklit edilmesi, marka ve patent mevzuatının yetersizliği, Türk ve
İran bankaları arasında geçmiş dönemde yaşanan sorunlar nedeniyle
teminat mektuplarının tanınmasında ve akreditiflerin açılmasında
karşılaşılan problemler yer alıyor. Bu nedenle İranlı firmalarla
ticari bağlantı kuracak Türk firmaları mutlaka yazılı bir sözleşmeye
dayanarak, uluslararası ticari kurallar çerçevesinde, akreditifli
çalışmaları ve İran’la ticari tecrübesi olmayan ihracatçılarımızın
kesin bağlantıya girmeden önce mutlaka T.C. Tahran Büyükelçiliği
Ticaret Müşavirliği ile irtibata geçmeleri tavsiye ediliyor.
47
alternatif pazarlar
BUNLARA DIKKAT EDIN!
n
• Özellikle İslam devrimi sonrası ticari yaşamın kendine özgü
özellikler kazandığı İran’da ticari acente ve distribütörlük
aracılığıyla iş yapma biçimi oldukça yaygınlaştı. Son dönemde
ülkemizde yaygınlaşan ISO 9000 standartları İran’da da geçerli.
n••
İran’a ihraç edilecek her nevi ambalajlı mamullerin üzerinde
kolay okunabilir ve anlaşılabilir Farsça kullanım bilgilerinin
bulunması, bu ülke yasaları uyarınca zorunlu. İran’da Merkez
Bankası sıkı bir kambiyo kontrolü uyguluyor. Yaptığı ihracat
karşılığı parasını Türkiye’ye transfer edecek iş adamlarının
akreditif seçeneğini kullanmaları halinde İran Merkez Bankası
onayını almaları zorunlu.
n
• İran ekonomisinin dörtte üçü merkezi parametrelerle
yönlendirilen devlet şirketleri ve Bonyad adı verilen vakıf
şirketlerince yönetiliyor. Ambargolar sonrası dış ekonomik
ilişkiler rahatlayarak, uygulanmaya konulan özelleştirme süreci,
haksız rekabeti önleyen yapıların ortadan kaldırılması süreci
hızlanacak. İran çok cazip bir pazar olmasına karşın, korumacı bir
yapıya sahip.
n
• Dünya Ticaret Örgütü’ne 1996 yılında üye olmak için
başvurmuş ancak henüz üye olmamasına rağmen, birçok ikili
ve çoklu anlaşmalarla yatırımların korunması ve ticaretin
geliştirilmesi konusunda uygulamalar mevcut.
n
• İranlılar bizler gibi ülkelerini çok seven duygusal insanlar.
Yatırım ve işbirliği yaparken bütün dünyada olduğu gibi ülkenin
hukuksal yapısı, seçilen sektörün analizi iyi yapılmalı. Hukuksal
destek sözleşme yaparken önemli. Anlaşmalarda netlik olmalı.
n
• Enerji yoğun sektörlerde özellikle seramik, çimento, maden
işleme sektörlerinde enerji fiyatlarının ucuzluğundan dolayı
yatırım anlamlı görünüyor. Hizmet sektöründe özellikle
bankacılık, finans, AVM işletmeciliği, havalimanı işletmeciliği,
hastane işletmeciliği potansiyel görünüyor. Enerji, petrokimya,
tarımsal sulama, altyapı, yol, demiryolu, otoban, toplu konut
sektörlerinde yatırımların önemli olduğu düşünülüyor.
n
• Bürokrasi mevcut durumda ağır işliyor, özel sektörünün karar
mekanizmalarını da ağırlaştırıyor. Dolayısıyla sabır önemli.
n
• İran yalnız bir ihracat destinasyonu olarak düşünülmemeli
üçüncü ülkelerle birlikte çalışılabilecek bir ülke olarak
değerlendirilmelidir.
48
konusu oldu. 2013’te 14,6
milyar dolar, 2014’te de 13,7,
2015 yılında da 9,7 milyar dolar
seviyelerine çekildi.
DEİK Türkiye-İran İş Konseyi
Yönetim Kurulu Başkanı Bilgin
Aygül, ambargoların kalkmasıyla
bu gidişatın tersine döneceğini
söylüyor ve iki ülke arasındaki
dış ticaret hacminin birkaç yıl
içinde 30 milyar doları rahatlıkla
yakalayacağı tahmininde
bulunuyor. Türkiye’nin ambargo
sürecinde İran’ın yanında
durduğunu, 200’e yakın Türk
firmasının İran’a bu süreçte
yatırım yaptığını, bu alanlarda iş
hacminin büyüyeceğini söyleyen
Aygül, bunun yanı sıra sağlık ve
hizmet sektörlerinde bir ivmenin
söz konusu olabileceğini, serbest
bölge ya da otel işletmeciliği
gibi alanlarda Türk firmalarına
önemli roller düşebileceğini,
ayrıca müteahhitlik ve
mühendislik hizmetlerinin de
artacağını belirtiyor.
İran’ın Türk sanayicisi için
bütün sektörlerde işbirliği, dış
ticaret kapısı olma özelliğini
taşıdığına dikkat çeken Aygül,
İran ekonomisinin son 36
yıldır çeşitli ambargolar altında
yaşayarak korumacı bir yapıyla
ihtiyacı olan her şeyi üretmeye
çalıştığını dile getiriyor. 16
Ocak 2016 ‘da ambargoların
kalkmasıyla özellikle gelişmiş
ülkelerin gündeminde birinci
sıraya oturan İran’ın borcu
olmayan, 80 milyonluk iyi
eğitimli genç nüfusuyla,
komşu ve çevre ülkeleriyle
gerçekleştirdiği dış ticaretle,
dünya doğal gaz rezervlerinde
2’nci, petrol rezervlerinde
4’üncü ülke konumunda
olduğunu anlatan Aygül, “Ayrıca
çinko, bakır, demir gibi birçok
hammadde rezervinde dünya
sıralamasında önlerde yer
almasıyla bütün ülkelerin fokus
yaptığı bir ülke.
MAKİNE VE
OTOMOTİV GİBİ
SEKTÖRLER ÖNEMLİ
Türkiye için İran pazarında
(zaten ihracat da yaptığımız)
makine, otomotiv, tekstil,
kozmetik, dayanıklı tüketim
malları, elektronik, teknolojik
ürünler, inşaat sektörü özellikle
otel ve altyapı inşaatları,
hizmet ve lojistik sektörlerinin
önem taşıdığına dikkat çeken
Algül, konuyla ilgili şunları
söylüyor: “Türk firmaları bölgeyi
tanıdıkları, ambargonun en
zor koşullarında bile İran’ı terk
etmedikleri, tarihi, kültürel
bağlar, benzer tüketici tercihleri,
coğrafi yakınlığın sağladığı
lojistik üstünlük, tamamlayıcı
ekonomilere sahip olmak gibi
avantajlara sahip.
Bunlar bizim için büyük önem
arz ediyor. Türk firmaları 1980
sonrası yaşadıklarını İranlı
firmalarla paylaşabilir. İran’da
TARIHI IPEK YOLU SAYESINDE ESKI ÇAĞLARDAN BU YANA AVRUPA VE ASYA’NIN KESIŞME
NOKTASINDA YER ALAN IRAN’IN STRATEJIK KONUMU, ÜLKEDE PETROLÜN KEŞFI ILE DAHA
DA ÖNEMLI HALE GELDI. HAM PETROL TAŞIMACILIĞININ YOĞUN OLARAK YAPILDIĞI UMMAN
KÖRFEZI, BASRA KÖRFEZI VE HAZAR DENIZI’NE KIYILARI OLAN IRAN; TÜRKIYE, AFGANISTAN,
IRAK, PAKISTAN, TÜRKMENISTAN, AZERBAYCAN, NAHÇIVAN VE ERMENISTAN ILE SINIRA SAHIP.
alternatif pazarlar
200’ü aşkın yatırım yapmış
Türk firması bulunuyor.
Çok farklı sektörlerde, farklı
sermayelerle yatırım yapan
Türk firmalarının yanı sıra
İran’la dış ticaret yapan
1000’i aşkın firmamız var.
Ambargonun kalkması,
1 Ocak 2015 tarihinden
beri İran-Türkiye arasında
yürürlükte olan Tercihli
Ticaret Anlaşması iki ülke
arasındaki yatırımı, işbirliği ve
ticareti geliştirecek.”
Ekonomi Bakanlığı verilerine
göre, Tahran’da 100’e yakın
Türk firması faaliyet gösteriyor.
Tebriz’de 2005 yılında
kurulan, ülkenin ilk ve tek
İran Serbest Yabancı Yatırımcı
Bölgesi’nde Türk iş adamlarına
ait 38 yatırım bulunuyor.
İran nüfusunun yüzde 40’ı
Türk kökenli Azerilerden
oluşuyor. Ülke genelinde Türk
televizyonlarının izlenme oranı
oldukça yüksek. Yani İran’da
Türkçe konuşan ve Türk
mallarına ilgi duyan büyük bir
kitle var.
50 MİLYAR DOLAR
ULUSLARARASI
YATIRIM ÇEKECEK
Devreye giren “Tercihli Ticaret
Anlaşması” da ticaret hacmini
genişletecek önemli bir unsur.
Türkiye’den İran’a gıda, kimya,
otomotiv yan sanayi ve demir
çelik ürünleri satışının artması
bekleniyor. Öte yandan, İran
Türkiye’nin bölge ülkelerine
açılan kapısı olacak. Çünkü
daha önce Ortadoğu ve Körfez
ülkelerine Suriye üzerinden mal
sevkıyatı yapan Türkiye, iç savaş
nedeniyle bu kapıyı kaybetti.
Türkiye’nin önünde tek yol
olarak İran kaldı. Ambargonun
kalkması, sınır komşusu iki
İRAN, ABD’DEN
OTOMOBİL
ALMAYACAK
Bu arada, İran Sanayi, Maden
ve Ticaret Bakanlığı, ABD’den
yapılacak otomobil ithalatı
lisanslarının iptal edildiğini
açıkladı. Kararın, Amerikan
menşeli tüm otomobilleri
kapsadığı kaydedildi.
Yasak kararı, dini lider Ayetullah
Hamaney’in ABD markalı
tüketim mallarının İran’a girişini
eleştiren konuşmasının ardından
geldi. Ayetullah Hamaney,
“Amerikan otomobillerinin
İran’a gelmesine gerek yok.
Amerikalılar kendi ürettikleri
arabaları aşırı yakıt tükettiği ve
hantal olduğu için kullanmıyor.
Şimdi bizim gelip de iflasa
yüz tutmuş falanca Amerikan
fabrikasından otomobil
almamızın bir anlamı yok” diye
eleştiride bulundu.
Bu karar da Türkiye otomotiv
sektörünün, İran pazarına
özellikle de otomotiv sektörüne
girmesinde etkili olacak gibi
görünüyor.
ülkenin birçok alanda birbirine
muhtaç olması, İran’daki Türk
nüfusu gibi faktörler ticaret
hacmini artırmada önemli rol
oynayabilir. Ancak iki ülkenin
bölgesel liderlik iddiası var. Ayrıca
Türkiye; Yemen, Suriye ve Irak’la
ilgili dış politikasında İran’la karşı
karşıya gelmiş durumda.
İran’ın şu anda en önem verdiği
konu, kendi ülkesine yatırım
yapılması. İran Cumhurbaşkanı
Ruhani gelecek yıllarda 50 milyar
dolarlık uluslararası yatırım
çekmeyi hedeflediklerini açıkladı.
İran’ın 32.6 milyar dolarlık
varlıklarının da serbest bırakılması
söz konusu. Türkiye’de bunu
değerlendirmek istiyor.
TÜRKİYE-İRAN DIŞ TİCARET DEĞERLERİ
(BİN DOLAR)
YILLAR
İTHALAT
HACİM
2011
İHRACAT
3.589.635
12.461.532
16.051.167
-8.871.898
DENGE
2012
9.921.602
11.964.779
21.886.381
-2.043.177
2013
4.192.776
10.383.117
14.575.893
-6.190.341
2014
3.886.735
9.833.329
13.720.064
-5.946.594
2015
3.665.217
6.096.265
9.761.481
-2.431.048
Kaynak: TÜİK
49
mevzuattaki değişiklikler
yıllık ücretli iznin
uygulanmasına ilişkin
düzenlemede değişiklik yapıldı
bilindiği üzere, iş kanunu’nun katı hükümleri arasında yer alan yıllık ücretli
iznin uygulanması konusundaki sınırlayıcı düzenlemeler, güncel işletme
ihtiyaçları ve üretim süreçlerinin kesintisiz yürütülmesi yönündeki gelişmelerle
uyumlu olmadığı gibi, işçilerden gelen talep ve beklentilerin karşılanması
açısından da uygulama sorunlarına yol açıyordu.
Bu çerçevede; ilgili hükümde
değişiklik yapan 6704 sayılı “65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz
ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına
Aylık Bağlanması Hakkında
Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun”, 26 Nisan 2016 tarih ve
29695 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlandı.
Söz konusu Kanun’un 16. maddesi
ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun
“Yıllık ücretli iznin uygulanması”
başlıklı 56. maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirildi:
“Ancak, 53 üncü maddede
öngörülen izin süreleri, tarafların
anlaşması ile bir bölümü on
günden aşağı olmamak üzere
bölümler hâlinde kullanılabilir.”
Yapılan değişiklikle maddenin
önceki metninde yer alan “en
çok üçe bölünebilir” ifadesi
kaldırılarak, yıllık ücretli iznin,
maddede yer alan şartlar dâhilinde,
bölümler hâlinde kullanılmasına
imkân tanınıyor.
DİĞER KONULARDAKİ
GELİŞMELER
Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu
50
7 Nisan 2016 tarih ve 29677 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan
Kanun ile, kişisel verilerin
işlenmesinde başta özel hayatın
gizliliği olmak üzere kişilerin
temel hak ve özgürlüklerinin
korunması ve kişisel verileri
işleyen gerçek ve tüzel kişilerin
yükümlülükleri ile uyacakları usul
ve esaslar düzenleniyor. Kanun ile
tüzel kişilerin değil, sadece gerçek
kişilerin kişisel verileri korunuyor.
Bu çerçevede;
Kişisel verilerin işlenmesinde,
- Hukuka ve dürüstlük kurallarına
uygun olma,
- Doğru ve gerektiğinde güncel
olma,
- Belirli, açık ve meşru amaçlar
için işlenme,
- İşlendikleri amaçla bağlantılı,
sınırlı ve ölçülü olma,
- İlgili mevzuatta öngörülen veya
işlendikleri amaç için gerekli
olan süre kadar muhafaza edilme
ilkelerine uyulması zorunlu
kılınıyor.
Kanunda sayılan istisnai haller
dışında, kişisel veriler ilgili
kişinin açık rızası olmaksızın
işlenemeyecek.
İsim, doğum tarihi gibi genel
nitelikli kişisel verilere kıyasla,
özel nitelikli kişisel veriler (ırk,
siyasi düşünce, din, mezhep, kılık
ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da
sendika üyeliği vs.) daha yüksek
seviyede koruma altına alınıyor.
Kanun ile; Kişisel Verileri Koruma
Kurulunun kurulacağı, Kurul
oluşturulduktan sonra Kurulun
gözetiminde Veri Sorumluları
Sicilinin oluşturulacağı ve kişisel
verileri işleyen gerçek ve tüzel
kişilerin, veri işlemeye başlamadan
önce Veri Sorumluları Siciline
kaydolmak zorunda olacakları ve
Sicile herkes tarafından erişimin
mümkün kılınacağına ilişkin
düzenlemeler getiriliyor.
Kanunun yayımı tarihinden önce
işlenmiş olan kişisel veriler, yayımı
tarihinden itibaren iki yıl içinde
Kanun hükümlerine uygun hale
getirilecek, Kanun hükümlerine
aykırı olduğu tespit edilen kişisel
veriler derhal yok edilecek veya
anonim hale getirilecek. Kanunun
yayımı tarihinden önce hukuka
uygun olarak alınmış rızalar,
bir yıl içinde aksine bir irade
beyanında bulunulmaması halinde,
bu Kanuna uygun kabul edilecek.
Yeni kaydedilen veriler için ise
yükümlülükler yayım tarihinden
altı ay sonra başlayacak.
Kişisel verilerin aktarılabilmesi
için kişinin açık rızasının alınması,
kişisel verilerin yurt dışına
aktarılması, ilgili kişinin hakları,
veri sorumlusuna başvuru, Veri
Sorumluları Sicili, Kurula şikayet,
suçlar ve kabahatleri düzenleyen
hükümlerin Kanunun yayımı
tarihinden altı ay sonra yürürlüğe
gireceği düzenleniyor.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu Kanunu
20 Nisan 2016 tarih ve
29690 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren
ve amacı, insan onurunu temel
alarak insan haklarının korunması
ve geliştirilmesi, kişilerin eşit
muamele görme hakkının
güvence altına alınması, hukuken
tanınmış hak ve hürriyetlerden
yararlanmada ayrımcılığın
önlenmesi ile bu ilkeler
doğrultusunda faaliyet göstermek,
işkence ve kötü muameleyle etkin
mücadele etmek ve bu konuda
ulusal önleme mekanizması
görevini yerine getirmek üzere
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumunun kurulması, teşkilat,
görev ve yetkilerine ilişkin
esasların düzenlenmesi olan
Kanun’da;
l Ayrımcılık talimatının; bir
kişinin kendi nam veya hesabına
MESS Müşavir Avukatı
NAĞME N. HOZAR
mevzuattaki değişiklikler
eylem ve işlemlerde bulunmaya
yetkili kıldığı kişilere veya bir
kamu görevlisinin diğer kişilere
verdiği ayrımcılık yapılmasına
yönelik talimatı, doğrudan
ayrımcılığın; bir gerçek veya tüzel
kişinin, hukuken tanınmış hak ve
hürriyetlerden karşılaştırılabilir
durumdakilere kıyasla eşit şekilde
yararlanmasını bu Kanun’da
sayılan ayrımcılık temellerine
dayanılarak engelleyen veya
zorlaştıran her türlü farklı
muameleyi, dolaylı ayrımcılığın;
bir gerçek veya tüzel kişinin,
görünüşte ayrımcı olmayan her
türlü eylem, işlem ve uygulamalar
sonucunda, bu Kanun’da sayılan
ayrımcılık temelleriyle bağlantılı
olarak, hukuken tanınmış hak
ve hürriyetlerden yararlanma
bakımından nesnel olarak
haklılaştırılamayan dezavantajlı
bir konuma sokulmasını, işyerinde
yıldırmanın; bu Kanun’da sayılan
ayrımcılık temellerine dayanılarak
kişiyi işinden soğutmak, dışlamak,
bıktırmak amacıyla kasıtlı olarak
yapılan eylemleri, tacizin;
psikolojik ve cinsel türleri de dâhil
olmak üzere bu Kanun’da sayılan
temellerden birisine dayanılarak,
insan onurunun çiğnenmesi
amacını taşıyan veya böyle bir
sonucu doğuran yıldırıcı, onur
kırıcı, aşağılayıcı veya utandırıcı
her türlü davranışı ifade ettiği,
l Herkesin, hukuken tanınmış hak
ve hürriyetlerden yararlanmada
eşit olduğu, bu Kanun kapsamında
cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç,
mezhep, felsefi ve siyasi görüş,
etnik köken, servet, doğum, medeni
hâl, sağlık durumu, engellilik ve
yaş temellerine dayalı ayrımcılığın
yasaklandığı, ayrımcılık yasağının
ihlali hâlinde, konuya ilişkin görev
ve yetkisi bulunan kamu kurum
ve kuruluşları ile kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının
ihlalin sona erdirilmesi,
sonuçlarının giderilmesi,
tekrarlanmasının önlenmesi, adli ve
idari yoldan takibinin sağlanması
ve ayrımcılık yasağı bakımından
sorumluluk altında olan gerçek ve
özel hukuk tüzel kişilerinin ise,
yetki alanları içerisinde bulunan
konular bakımından ayrımcılığın
tespiti, ortadan kaldırılması ve
eşitliğin sağlanması için gerekli
tedbirleri almakla yükümlü
oldukları,
l İşveren veya işveren tarafından
yetkilendirilmiş kişinin; işverenin
çalışanı veya bu amaçla başvuran
kişi, uygulamalı iş deneyimi
edinmek üzere bir işyerinde
bulunan veya bu amaçla başvuran
kişi ve herhangi bir sıfatla çalışmak
ya da uygulamalı iş deneyimi
edinmek üzere işyeri veya iş ile
ilgili olarak bilgi edinmek isteyen
kişi aleyhine, bilgilenme, başvuru,
seçim kriterleri, işe alım şartları
ile çalışma ve çalışmanın sona
ermesi süreçleri dâhil olmak üzere,
işle ilgili süreçlerin hiçbirinde
ayrımcılık yapamayacağı, söz
konusu hükmün iş ilanı, işyeri,
çalışma şartları, mesleki rehberlik,
mesleki eğitim ve yeniden eğitimin
tüm düzeylerine ve türlerine erişim,
meslekte yükselme ve mesleki
hiyerarşinin tüm düzeylerine
erişim, hizmet içi eğitim, sosyal
menfaatler ve benzeri hususları
da kapsadığı, işveren veya işveren
tarafından yetkilendirilmiş
kişinin, istihdam başvurusunu
gebelik, annelik ve çocuk bakımı
gerekçeleriyle reddedemeyeceği,
4857 sayılı İş Kanunu
kapsamına girmeyen her türlü
iş ve iş görme sözleşmelerinin
de bu madde kapsamında
bulunduğu,
l Ayrımcılık yasağı ihlalinden
zarar gördüğü iddiasında bulunan
her gerçek ve tüzel kişinin
Kuruma başvurabileceği, Kuruma
başvurunun, illerde valilikler,
ilçelerde kaymakamlıklar
aracılığıyla da yapılabileceği,
başvuru hakkının etkin bir
şekilde kullanılmasına hiçbir
surette engel olunamayacağı ve
başvurulardan herhangi bir ücret
alınmayacağı, ilgililerin, Kuruma
başvurmadan önce bu Kanun’a
aykırı olduğunu iddia ettikleri
uygulamanın düzeltilmesini
ilgili taraftan talep edecekleri,
bu taleplerin reddedilmesi
veya otuz gün içerisinde cevap
verilmemesi hâlinde Kuruma
başvuru yapılabileceği, ancak
Kurumun, telafisi güç veya
imkânsız zararların doğması
ihtimali bulunan hâllerde, bu
şartı aramadan başvuruları
kabul edebileceği, dava
açma süresi içinde Kuruma
yapılan başvuruların işlemeye
başlamış olan dava açma
süresini durdurmayacağı,
4857 sayılı Kanun’un 5.
maddesi kapsamına giren
ayrımcılık iddialarına ilişkin
başvuruların, 4857 sayılı
Kanun ve ilgili mevzuatında
belirlenen şikâyet usulleri
izlendikten sonra herhangi
bir yaptırım kararı alınmadığı
hâllerde yapılabileceği,
Ayrımcılık yasağının ihlali hâlinde,
bu ihlalin etki ve sonuçlarının
ağırlığı, failin ekonomik durumu
ve çoklu ayrımcılığın ağırlaştırıcı
etkisi dikkate alınarak ihlalden
sorumlu olan kamu kurum
ve kuruluşları, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları,
gerçek kişiler ve özel hukuk
tüzel kişileri hakkında bin Türk
lirasından on beş bin Türk
lirasına kadar idari para cezası
uygulanacağı, Kurulun, verdiği
idari para cezasını bir defaya
mahsus olmak üzere uyarı cezasına
dönüştürebileceği, hakkında
uyarı cezası verilen kişi veya
kurumun ayrımcı fiilinin tekrarı
hâlinde alacağı cezanın yüzde elli
oranında artırılacağı ve bu artışın
ceza üst sınırını aşamayacağı, bu
Kanun’a göre verilen idari para
cezalarının tebliğinden itibaren bir
ay içinde ödeneceği, bu Kanun’da
hüküm bulunmayan hâllerde
idari yaptırımlara ilişkin olarak
5326 sayılı Kabahatler Kanunu
hükümlerinin uygulanacağı
hüküm altına alınıyor.
Korumalı İşyerlerinde Çalışan
Engellilerin Ücretlerine Karşılık
İşverene Yapılacak Ödeme
Hakkında Yönetmelik
30 Nisan 2016 tarih ve
29699 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren
Yönetmelik ile; korumalı
işyerlerinde çalıştırılan
zihinsel veya ruhsal engellilere,
işverenlerince zamanında
ödenen, yasal yükümlülükleri
tam ve zamanında yerine
getirilen ücretlere karşılık olarak
işverenlerine yapılacak ödemenin
usul ve esasları düzenleniyor.
Yönetmelik ile; korumalı
işyerinde çalışan engelliler
için ödenecek ücretlerin tutarı,
işverenden istenilecek belgeler
ve ücret desteğinden eş zamanlı
yararlanılamayacak durumlara
ilişkin düzenlemeler getiriliyor.
51
dünya turu
avrupa’da her beş
gençten biri işsiz
Avrupa Birliği (AB)
ülkelerindeki çok düşük
enflasyon ve zayıf ekonomik
büyümenin yanı sıra genç
işsizliğin hala yüksek
seviyelerde olması sorun teşkil
etmeyi sürdürüyor. ABD’li
yatırım bankası Lehman
Brothers’ın 2008 yılında iflasını
açıklamasıyla başlayan ve tüm
dünyayı etkileyen küresel
ekonomik krizin üzerinden
sekiz yıl geçmesine karşın
Avrupa ülkelerindeki yüksek
genç işsizlik (25 yaş altı) hala
çözüm bekleyen en önemli
sorunların başında geliyor.
Avrupa İstatistik Ofisi’nden
(Eurostat) derlenen verilere
göre, 28 üyeli AB’de genç
işsizlik oranı diğer yaşlardaki
işsizlik oranlarına kıyasla
daha yüksek seviyelerde
seyrediyor. AB’de genç işsizlik
2014’te yüzde 22,2 düzeyinde
ölçülürken, son verinin mevcut
olduğu 2016 yılı Mart ayında
yüzde 19,1 oldu. Martta 25
yaş altı genç işsiz sayısı ise 4
milyon 287 bin seviyesinde
açıklandı.
52
yunanistan
tartışmalı reform
paketini onayladı
Yunanistan Meclisi geçen
yıl üzerinde anlaşılan 86
milyar euroluk kurtarma
paketinin gelecek dilimleri
için gerekli vergi ve emeklilik
düzenlemelerini içeren yasa
tasarısını onayladı. Yasa
tasarısına ilişkin görüşmelerin
ardından, yapılan oylamada
hükümet ortakları SYRIZA
ve Bağımsız Yunanlar
(ANEL) milletvekilleri fire
vermeden “evet” oyu kullandı.
Yunanistan Meclisi’nde 300
milletvekilinden toplam 153
“evet” oyuna karşın, muhalefet
partilerinden 143 “hayır” oyu
geldi. Dört milletvekili ise
parlamentoda bulunmadı.
Ekonomi yönetiminin “kırmızı
çizgi” olarak savunduğu
vergi muafiyeti üst sınırı ise
yeni düzenlemeyle birlikte 9
bin 545 eurodan 8 bin 636
euroya çekildi. Kanun paketi
kapsamında gelir vergilerinde
yeni artışlar gerçekleşirken,
emeklilik maaşlarında ise
kesintiye gidildi.
özbekistan’a 732
milyon dolarlık
yabancı yatırım
Özbekistan’a yapılan yabancı
yatırım hacmi yılın ilk çeyreğinde
yüzde 14,4 artışla 732 milyon
dolar oldu. Özbekistan
Ekonomik Bakanlığı’ndan
yapılan açıklamada, yılın ilk
çeyreğinde ülkeye yapılan
yabancı yatırım hacminin geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde
14,4 arttığı belirtildi.
Bu yılın başından itibaren ülkede
368 yeni yatırım projesinin
başlatıldığı, ayrıca aynı dönemde
toplam değeri 76 milyon dolarlık
12 büyük yatırım projesinin
tamamlandığı ifade edilen
açıklamada, yılın ilk üç ayında
ülke ekonomisine yapılan 732
milyon dolarlık yabancı yatırımın
563 milyon dolarının doğrudan
yabancı yatırımlardan oluştuğu
kaydedildi.
Açıklamada, ayrıca ekonomide
devletin payının azaltılmasına
yönelik sürdürülen özelleştirme
programı çerçevesinde bu
dönemde devlete ait 178
işletmenin hisselerinin 72 milyon
dolarlık yatırım yapma koşuluyla
özel sektöre satıldığı bildirildi.
AVRUPA BIRLIĞI - YUNANISTAN - ÖZBEKISTAN INGILTERE - KONGO - RUSYA - VENEZUELA
dünya turu
ingiltere
ekonomisi durma
noktasına geldi
İngiltere’de hizmet sektörü
üzerine yapılan bir ankete
göre ülke ekonomisi, haziran
ayında Avrupa Birliği’nden
çıkıp çıkmamaya dair yapılacak
referandum öncesi tüketicilerin
yaşadıkları endişeler nedeniyle
durma noktasına geldi.
Markit tarafından yapılan
ankete göre nisan ayında
görülen zayıflığın kalıcı olması
durumunda birinci çeyrekte
yüzde 0.4 büyüyen İngiltere
ekonomisinin ikinci çeyrekte
yalnızca yüzde 0.1 büyümesi
bekleniyor.
İngiltere ekonomisi geçen üç
yılda dünyanın diğer büyük
ekonomilerine göre daha hızlı
bir performans gösterdi. Fakat
küresel ekonomik zayıflama
ve ülkenin AB’deki geleceğine
dair belirsizlikten zarar gören
ekonomi geçen yıldan bu yana
zayıfladı. Markit verilerine göre
İngiltere’de hizmet sektörü
nisan ayında 53.7’den 52.3’e
gerileyerek son üç yılın en
yavaş büyümesini kaydetti.
kongo’da yeni
hükümet kuruldu
Devlet Başkanlığı’nın yaptığı
yazılı açıklamaya göre,
Kongo’da yeni hükümet
kuruldu. Başbakan Clement
Muamba’nın kurduğu,
38 üyeden oluşan yeni
hükümette üç devlet bakanının
da bulunduğu bildirildi.
Açıklamada, Devlet Başkanı
Denis Sassou Nguesso’yu seçim
kampanyasında destekleyen
genç isimlerin dahil edildiği
yeni hükümette eski kabineden
bazı isimlerin de yer aldığı
ifade edildi.
Ülkede 20 Mart’ta düzenlenen
devlet başkanı seçiminde
Nguesso oyların yüzde
60,19’unu alarak yeniden
iktidara gelmişti. Muhalefetten
beş aday ise seçimde
usulsüzlük yapıldığını ileri
sürmüştü.
Kongo’da 25 Ekim 2015’te
düzenlenen, 32 yıldır iktidarda
olan 72 yaşındaki Nguesso’nun
üçüncü kez göreve gelmesine
imkan tanıyan anayasa
değişikliği referandumunda da
vatandaşların yüzde 95’i “Evet”
oyu kullanmıştı.
rus hükümeti
kemer sıkmaya
hazırlanıyor
Rus hükümeti, maaşlarda
kesinti yaparak kamu ve
özel sektörde yatırımları
artırmayı hedeflerken,
uzmanlar böyle bir hamlenin,
krizin devam ettiği ülke
ekonomisine faydadan çok
zararı olabileceğini belirtiyor.
Rusya Ekonomik Kalkınma
Bakanlığı’nın mayıs ayında
hükümete sunduğu teklife
göre, bu yıldan itibaren 2019’a
kadar maaşlarda kesinti
yapılarak, 2019 yılı sonunda
yüzde 4,5’lik Gayri Safi Yurtiçi
Hasıla büyümesi amaçlanıyor.
Halkın reel ücretlerinin bu
yıl yüzde 2,8, önümüzdeki
yıl da yüzde 0,3 azaltılması,
emekli maaşlarının ise bu yıl
yüzde 4,8, 2017’de yüzde
2 düşürülmesi planlanıyor.
Teklifin uygulanması halinde
ülkedeki yoksulluk oranının
bu yıl yüzde 13,7’ye çıkacağı,
2018’de yüzde 13,9’la en
yüksek seviyesine ulaşacağı
öngörülüyor.
venezuela
tarihteki en kötü
elektrik krizini
yaşıyor
Venezuela 25 Nisan’dan bu
yana, kelimenin tam anlamıyla
karanlıkta. Tarihindeki en
kötü elektrik krizini yaşayan
Venezuella’da, başta günde dört
saat olarak planlanan elektrik
kesintileri, bazı şehirlerde
günde 15 saatten uzun
sürüyor. Ülke aynı zamanda
enerji üretiminin yüzde 60’ını
karşılayan Guri barajındaki
su seviyesini önemli ölçüde
azaltan bir kuraklıkla da karşı
karşıya.
Venezuela hükümeti, krizin
etkilerini azaltmak için
çeşitli önlemleri uygulamaya
koyarken, bu halkın bir
bölümünde tepkiye yol açıyor.
Enerji tasarrufuna gidilen
ülkede Devlet Başkanı Maduro,
kamu çalışanlarının haftada iki
gün işe gitmesine ve eğitimin
cuma günleri yapılmamasına
karar verdi. Uluslararası Para
Fonu’nun (IMF) öngörülerine
göre, bu yıl Venezuela’da
enflasyon yüzde 481’e, 2017’de
de yüzde 1,647’ye yükselebilir.
53
üye profili
delphı automotıve systems’de
çalışanların
yarısı kadın
bugün toplam 4 bin 100 çalışanı ile
otomotiv sektörü için kablo demeti
üreten delphı automotıve systems
packard türkiye’nin genel müdürü
şule uysal, kurumunun güçlü,
heyecanlı ve gerçek takım arkadaşları
sayesinde başarılı olduğunu dile
getiriyor. geçen yılki cirosu yaklaşık
285 milyon dolar olan delphı
türkiye’nin faaliyet gösterdiği iş
grubu, delphı global’in en büyük satış
cirosunu gerçekleştiriyor.
54
2015 yılı sonu itibarıyla
küresel bazda gerçekleştirdiği
15,2 milyar dolarlık satış
cirosu ile tüm “orijinal ürün
üreticisi” tedarikçileri arasında
13’üncü sırada yer alan
Delphi’nin faaliyet gösterdiği
44 ülkeden biri de Türkiye.
Delphi Automotive Systems
Ltd. Şti. adıyla, “elektrik/
elektronik mimarisi” ana
grubunda Türkiye otomotiv
sektörü için kablo demeti
üreten firma, müşterilerine
emniyetli, çevreci ve
bağlantılı ürün ve teknolojiler
sunuyor.
“Güçlü mühendislik
altyapımız, tecrübeli
ve titiz çalışan insan
kaynağımız sayesinde
ekip performansımızı
ve potansiyelimizi öne
çıkartmayı başarıyoruz” diyen
Delphi Automotive Systems
Türkiye Genel Müdürü Şule
Uysal ile firmanın gelişimini,
bugünkü faaliyetlerini ve
“ÇALIŞANLARIMIZIN EN BÜYÜK DEĞERIMIZ OLDUĞU BILINCIYLE ONLARIN MUTLULUĞU VE
MOTIVASYONUNU ÜST SEVIYELERDE TUTMAK EN BIRINCIL HEDEFLERIMIZDEN. HIYERARŞIDEN
UZAK YAPILANMAMIZLA ÇALIŞANLARIMIZLA HER AN ILETIŞIM IÇINDEYIZ.”
üye profili
nasıl başarılı olduklarını
konuştuk.
Delphi Automotive
Türkiye’nin kuruluş hikayesini
ve bugüne kadarki gelişimini
anlatabilir misiniz?
Delphi Automotive Systems
Ltd. Şti. Türkiye’nin geçmişi
1989 yılına kadar gidiyor.
O tarihte General Motors
(GM) kuruluşu olan Packard,
İstanbul Dudullu Organize
Sanayi Bölgesi’nde bir fabrika
yatırımı yapıyor. Bu fabrikada
“elektrik/elektronik dağıtım
sistemleri” yani “kablo demeti”
üretiliyor ve tamamı Avrupa’ya
ihraç ediliyor.
Şirketimiz 1992 yılında
Bursa’da Ovaakça’da kiralık
bir fabrikada da üretime geçti.
Aynı tarihlerde Hasanağa
bölgesinde kendi yatırımı
olan 13 bin 400 metrekarelik
fabrikasının inşaatının
tamamlanmasının ardından
taşınan şirketimiz, bu yeni
fabrikasındaki ilk üretimine
1993’te geçti ve Türkiye’de
faaliyet gösteren otomotiv
üreticileriyle de çalışmaya
başladı.
Delphi’nin Türkiye’deki
üçüncü yatırımı 1997 yılında
İzmir Serbest Bölgesi’nde
kurulan fabrika ile oldu.
Şirketimizin Türkiye’deki
yolculuğu devam ederken
merkezi organizasyonumuz da
zaman içinde kendi bünyesinde
çok ciddi bir kabuk değişikliği
yaşadı. Bu süreçte ana firma
olan GM ile yapılan anlaşma
doğrultusunda kurumumuz
bağımsız bir şirkete dönüştü.
55
üye profili
2013’ün sonunda tamamen
şehrin içinde kalmış
görüntüsünde olan İstanbul
fabrikamızdaki üretimimizi
sonlandırma kararı aldık.
Bunun yerine, ilk 2011
senesi itibarıyla sistemimize
entegre etmeye başladığımız
Bulgaristan’daki bir tedarikçi
firmamızı geliştirerek
pazarın ve müşterilerimizin
beklentilerini karşılama
yönünde stratejik bir adım
atma inisiyatifini gösterdik.
Bugün Bulgaristan’da ikinci
fabrikamızı da bitirip, üretime
başlamış durumdayız.
ŞULE UYSAL: “BIRINCI HEDEFIMIZ
ÇALIŞANLARIN MUTLULUĞU”
Çalışanların en büyük değerleri olduğu bilinciyle onların
mutluluğu ve motivasyonunu üst seviyelerde tutmanın birincil
hedefleri olduğunu söyleyen Delphi Automotive Systems Türkiye
Genel Müdürü Şule Uysal, “Hiyerarşiden uzak yapılanmamızla
her an çalışanlarımızla iletişim içindeyiz. Ayrıca çalışan
memnuniyeti anketleri ile onlardan gelen geribildirimleri dikkate
alıyor ve bu doğrultuda planlarımızı yapıyoruz. Yine aynı anket
sonuçları ile aidiyetle ilgili genel resmi görebiliyoruz. Bu da bize
çalışan motivasyonu için nasıl bir yol haritası izleyeceğimizle
ilgili ipucu veriyor” diyor.
Uysal, çalışanların Delphili olma süreçlerini şöyle anlatıyor:
“İşbaşı yapan her beyaz yaka için hoş geldin organizasyonu ile
çalışanı tanıtıyor, ilk günden ‘değer vereni, destekleyen, duyarlı’
şirket kültürünü hissettirmeye çabalıyoruz. ‘Mükemmelliğe
Adanmışlık’ı her yıl global olarak düzenlenen Mükemmellik
Haftası ile kutluyoruz. Şirket olarak sponsor olduğumuz ancak
çalışanlar tarafından liderlik edilen çeşitli aktiviteler, seminerler
ve sosyal sorumluluk projeleri düzenliyoruz. Gönüllülük
esasına dayanan mentörlük süreci ile deneyimli çalışanlarımız,
‘adaptasyon’, ‘teknik’ ve ‘liderlik’ mentörlükleriyle, mentee’lere
yol gösteriyor. Yine şirket içi eğitimlerimizde, takım geliştirmeye
ve ekip ruhu yaratmaya önem veriyoruz. Üst ve orta seviye
yönetici kadromuza aldırdığımız ‘Koç Gibi Lider’ eğitimiyle
çalışma hayatımızda prosesler ötesinde insan odaklı yaklaşımın
önemine vurgu yapıyoruz, ortak kültürümüzü besliyoruz.”
56
Delphi Automotive
Türkiye’nin bugünkü
faaliyetleri hakkında bilgi
verebilir misiz?
Delphi Automotive Systems
Türkiye olarak Türkiye
ve Avrupa pazarındaki
müşterilerimiz için
kablo demeti üretiyoruz.
Ürünümüz, büyük oranda
el emeği gerektiriyor. Bu
bakımdan şirketim istihdam
açısından Türkiye’nin önde
gelen kurumlardan biri.
Bulgaristan yapılanmamız
hariç, 2015 yılı sonu itibarıyla
organizasyonumuz toplamında
yaklaşık 4 bin 100 çalışanımız
var. Bunların yaklaşık 3 bin
800 kadarı mavi yakalı.
Övünerek paylaşmak istediğim
bir diğer husus ise kadın
istihdamına olan katkımızdır.
Şirketimizdeki tüm mavi
yakalıların yüzde 40’a yakını,
beyaz yakalı çalışanlarımızın
ise yaklaşık yüzde 50 kadarı
kadın çalışanlardan oluşuyor.
Yıllık ciromuz, 2015 sene sonu
itibarıyla yaklaşık 285 milyon
dolar düzeyinde gerçekleşti. Bu
cironun yaklaşık 220 milyon
doları ihracattan elde edildi.
Delphi’nin dünyadaki
faaliyetleri açısından
Delphi Türkiye’nin yeri ve
öneminden bahsedebilir
misiniz?
Dünya üzerinde 44 ayrı ülkede
126 üretim ve 14 teknoloji
merkeziyle faaliyet gösteren,
bu anlamda oldukça büyük
ölçekli bir organizasyon olan
Delphi içinde Türkiye olarak
faaliyet gösterdiğimiz “elektrik/
elektronik mimarisi” ana iş
grubu, en büyük satış cirosuna
ulaşan alt segmenttir. Bugün
dünyadaki otomotiv devlerinin
dağılımı gerek ülke, gerekse
marka/grup bazında bellidir.
Bu açıdan Delphi Türkiye’nin
grubu bünyesindeki önemini
sorgularken bir referans
olması açısından konuya
Türkiye otomotiv pazarının
dünya ölçeğindeki yerine
bakmakta yarar görüyoruz.
2015 itibarıyla Türkiye’deki
otomotiv sanayisi 1,3 milyonu
aşan araç üretimiyle dünya
sıralamasında 15’inci sıralara
ulaşmıştır. Bu oldukça çarpıcı
bir değerdir. Diğer yandan,
toplam üretimimiz dünya
ölçeğinde yüzde 1,5 civarı
bir paya tekabül etmektedir
ki bu da ülkemizin gerçek
potansiyelini ortaya koymak
ve örneğin Avrupa ölçeğinde
ilk üç ülke arasına girebilmek
için daha alması gereken yolu
olduğunu düşündürtüyor.
Delphi Automotive
Systems Türkiye’nin bu
resimden etkilendiğini
söylemek gerçekçi bir tespit
olacaktır. Zira, elbette ki
firmamızın kuruluşundan
bugüne ihracat oranlarımız
hep yüksek düzeylerde
üye profili
gerçekleşmiş olmakla birlikte,
iş hacmi anlamında ölçeğinizi
belirlemede bulunduğunuz
coğrafyanın kendi öz
potansiyeli de önemli.
Bütün bu resimde Türkiye’nin
yetişmiş ve çalışkan işgücü
kaynağı da Delphi Automotive
Systems Türkiye’nin kendi
bünyesindeki önemini
güçlendiren bir unsur olarak
ifade edilmeli. Bu hususta
birkaç somut örnek olarak,
seri parça üretimleri başka
ülkelerdeki kardeş Delphi
fabrikalarında gerçekleştirilecek
olsa dahi, farklı müşteriler
için prototip üretimlerinin
veya otomotiv sektöründe en
yeni teknolojilerin devreye
alındığı hibrid araçlar için
üretim yapma gibi uzmanlık,
yetkinlik ve hassasiyet
gerektiren sorumlulukların
bağlı olduğumuz merkez
organizasyonumuz tarafından
bize, yani Delphi Automotive
Systems Türkiye ekibine
verilmekte olduğunu büyük
bir mutlulukla ifade edebilirim.
Güçlü mühendislik altyapımız,
tecrübeli ve titiz çalışan
insan kaynağımız sayesinde
ekip performansımızı ve
potansiyelimizi öne çıkartmayı
başardığımız düşüncesindeyim.
Türkiye’deki tesislerinizle
ilgili ayrıntılı bilgi verebilir
misiniz?
Türkiye’de faaliyet
gösterdiğimiz Bursa ve
İzmir fabrikalarımız sırasıyla
13 bin 400 ve 20 bin 200
metrekare ölçeğindedir. Her iki
fabrikamızda da asıl üretimimiz
kablo demeti ürün gruplarıdır.
Ek olarak Bursa fabrikamızda,
ürünlerimizin ana girdisi olan
kabloların önemli bir kısmını
üreten ekstrüzyon hatlarımız da
mevcut.
Ürünlerimiz müşteriye ve araç
projesine özel tasarlanıyor,
siparişe göre üretiliyor.
Ürünümüzün tasarımı, aracın
ve araç içerisindeki diğer tüm
parçalarla ilgili araç ömrü
boyunca söz konusu olabilecek
tasarım değişikliklerinden
etkilenebiliyor. Bu esnek
ve dinamik yapı, üretim
metodu tasarımı açısından
otomasyonun devreye
alınmasını güçleştiren bir
unsur. Bu yüzdendir ki diğer
belli başlı otomotiv parçalarının
üretimiyle kıyaslandığında
bizdeki üretim süreci el
emeğinin de önemli oranda etki
ettiği bir çizgidedir.
Farklı müşterilerimiz için on
binlerle ifade edilebilecek
ayrı parça numaralarının
üretimi için yine on binlerle
ifade edilebilecek bir alt parça
tedarik sürecini de yönetmemiz
gerekiyor. Bu sistem içinde
müşterilerimizin taleplerini
en yüksek kalite seviyesiyle,
tam zamanında ve rekabetçi
maliyetleriyle sunabilmek
şirketimizin temel performans
kriterlerindendir.
Tıpkı artık küresel bazda farklı
ülkelerde tamamen aynı ya da
aynı platformlar üzerine inşa
edilmiş benzer araçlar üreten
müşterilerimizde olduğu
gibi, Delphi Automotive
Systems Türkiye de kendi
küresel organizasyonuyla tam
bir entegrasyon içerisinde
yönetiliyor. Böyle büyük bir
sistemin uyumlu bir biçimde
hareket edebilmesi için oldukça
ileri düzeyde kurgulanmış bir
ortak “işletme çalışma sistemi”
(EOS) kullanma gerekliliği
ortadadır. Mükemmelliği
DELPHI 2015’TE 15.2 MILYAR
DOLARLIK SATIŞ CIROSU ELDE ETTI
Merkezi İngiltere’de olan Delphi, 2015 yılı sonu itibarıyla
küresel bazda gerçekleştirdiği 15.2 milyar dolarlık
satış cirosu ile tüm Original Equipment Manufacturer
(OEM), (orijinal ürün üreticisi) tedarikçileri arasında
13’üncü sırada yer aldı. 44 ülkede 126 üretim ve 14
teknoloji merkezinde 173 bin çalışanıyla küresel bazdaki
müşterilerine emniyetli, çevreci ve bağlantılı ürün ve
teknolojiler sunan Delphi, küresel bazda 6 bin 400
tedarikçiden 250 milyondan fazla alt parçanın temin
edildiği, 2 milyon ayrı parça numarasının yönetildiği, 23
bin ayrı müşteri lokasyonuna günde 60 milyon parçanın
sevk edildiği bir organizasyon.
Dört ana işkolunda faaliyet gösteren Delphi, mega trendler
ve pazarın beklentileriyle uyumlu portföyüyle, üstün
mühendislik ve sistem entegrasyonu sunabilen, yenilikçi,
ileri teknoloji içeren ve dünya ölçeğinde müşteri desteğiyle
kaliteli ürün ve hizmetler arz edebilen bir firma.
Delphi Automotive Systems Ltd. Şti. Türkiye ise, bu 4
ana işkolundan “Elektrik/Elektronik Mimarisi” ana grubu
altında yer alıyor.
57
üye profili
yapısının omurgasına oturtan
bu sistemimiz kurumumuza,
küresel bazda müşteri
memnuniyeti odaklı ve sağlıklı
bir biçimde büyüme, bunu
yaparken de paydaşlarının
beklentilerini karşılayan bir kar
ve nakit akışı yaratma becerisi
sunuyor.
Türkiye’nin önde gelen otomotiv
parçası üreticilerinden biri
olarak, sektörü ve sektördeki
yerinizi değerlendirebilir
misiniz?
Türkiye’nin otomotiv
sektörünün ülkemizin
lokomotif sektörlerinden biri
olduğu ortadadır. Şüphesiz
ki otomotivdeki bu tablo yan
sanayi sektörünün gelişimine
de yadsınamaz biçimde
önemli katkılar sağlıyor. Yan
sanayi kuruluşlarının sadece
Türkiye’deki müşterilerini
değil, küresel müşterileri ve
pazarları da hedef görecek, başta
Avrupa olmak üzere dünya
üzerindeki farklı coğrafyalardaki
ana sanayi firmalarına ürün ve
58
hizmet sunabilecek vizyon,
kabiliyet, kalite ve teknolojik
altyapıya sahip olma düzeyine
ulaştığı düşüncesindeyim.
Günümüzde otomotiv yan
sanayi sektörünün toplamda
ülke ihracatına olan katkısı
ortadadır.
Delphi şüphesiz ki tıpkı
dünya ölçeğinde olduğu
gibi Türkiye’de de kendi
iş kolunun önde gelen
firmalarındandır. Bana göre
ülke organizasyonumuzun
gücü, bağlı olduğu küresel iş
ağının kurumsal ve teknolojik
gücünü bu ülkenin insan
kaynağıyla ve ülke pazarındaki
yeni fırsatlarla mükemmel bir
biçimde buluşturabilmesidir.
Başarınızın temel taşlarından
biri olan İK alanında nasıl
bir fark yaratıyorsunuz? İK
politikalarınızdan da söz
edebilir misiniz?
4 bin 500 çalışanı olan
Delphi Automotive Systems
Türkiye İnsan Kaynakları
olarak, müşteri beklentilerini
karşılamak ve kaliteli üretim
yapmak için yönlendirici
değerler listemizi oluşturduk.
İK prensiplerimizin en
başında “Mükemmelliğe
Adanmışlık” geliyor. Bu amaca
bağlı olarak geliştirdiğimiz
mükemmellik ilkelerimiz;
müşteri odağı, ilk seferde
doğruluk, inovasyon ve sürekli
gelişim, müşteri geribildirimi,
değer veren, destekleyen ve
duyarlı insan profili, takdir
ve gelecek güvencesidir.
Delphi Automotive Systems
Türkiye’nin başarısında fark
yaratan en büyük etken
ise güçlü, heyecanlı ve
gerçek takım arkadaşı olan
çalışanlarımızdır.
Bu anlayışla İnsan Kaynakları
uygulamalarımızı ve işe alım
kriterlerini oluşturduk. Mavi
ve beyaz yaka işe alımları için
standart ve aşamalı adımlar
uyguluyoruz, farklı alım
süreçlerindeki ihtiyaçlara göre
kişilik envanterleri, psikoteknik
ve teknik test uygulamaları
gerçekleştiriyoruz. İşe uygun
çalışanı yerleştirmenin ardından,
her pozisyon için oluşturulan
mesleki eğitim programlarının
uygulanması ve oryantasyon
uygulamalarının tamamlanması
ile çalışanların adaptasyonu,
organizasyonel ihtiyaçlar
doğrultusunda çalışanların
geliştirilmesi ve kariyerlerinin
yönetilmesini hedefliyoruz.
Çevre, iş sağlığı ve güvenliği
gibi konulara önem veriyor
musunuz?
Delphi, iş sağlığı ve güvenliğini
birinci öncelik olarak belirlemiş
olmanın yan sıra Çevre
Yönetim Sistemi ile çevreyi,
doğal kaynakları ve insan
sağlığını korumaya yönelik
kararlı bir duruş sergiliyor.
Binlerce kişinin çalıştığı
organizasyonumuzda somut
sonuçlar almak sadece kurulu
sistemlere uyma çabası ile değil,
kuralların içselleştirilmesi,
gerekçelerinin anlaşılması
ve her bir bireyin katkısı ile
oluyor. Bu da Delphi’ın şirket
kültürünü temsil ediyor. 2012
yılında Bursa Büyükşehir
Belediyesi’nden aldığımız
“Çevreci Tesis Ödülü” de bu
kültürün somut bir örneğidir.
Çalışan farkındalığının
artırılmasına yönelik her ay
hazırlanan Çevre Bülteni, tüm
atıkları kaynağında ayrıştırıp,
Çevre İzin Lisansı’na sahip
geri dönüşüm/geri kazanım
tesislerine gönderdiğimiz
atık yönetimimiz, ergonomi
çalışmaları, çalışanların
başvurabileceği rotasyon kurulu
somut örneklerimizdir.
MESS’e ne zaman üye
oldunuz? MESS’in çalışmaları,
faaliyetleri ve sektöre katkıları
hakkında ne düşünüyorsunuz?
25 yıldır MESS’e üyeyiz.
MESS, metal işkolunda faaliyet
gösteren işverenleri güçlü
bir çatı altında toplayarak
çalışma ilişkilerinde, mevzuat
çerçevesinde, ortak ekonomik
ve sosyal hak ve menfaatlerini
korumak noktasında oldukça
etkin çalışmalar yapıyor. Son
derece açık bir iletişim ve
karşılıklı fikir alışverişi içinde
bulunabiliyoruz.
teknoloji
wah7 706 ile
el
x
y
z
li
ek
st
e
d
g
4
vrimiçi kalın
seyahatlerde çe
,
ZyXEL
dünya liderlerinden olan
Ağ teknolojileri alanında
geçip
ne
önü
inin
iler
int
işim kes
sık seyahat edenlerin ilet
tekli
nı sağlayacak 4G/LTE des
sürekli çevrimiçi kalmaları
sek
yük
. Ürün, kablosuz da
ürünü WAH7706’yı tanıttı
de
hem
z
ojisiyle hem 2.4GH
hızlı IEEE 802.11ac teknol
,
2G
e
bild
mo
en,
eş zamanlı yayın yapark
r.
5GHz frekans bandında
uyo
sun
i
ğin
ene
işim seç
tekleriyle en iyi mobil ilet
3G ve 4G (LTE CAT 6) des
erek mevcut bağlantıyı
ley
tek
des
azı
cih
Wi-Fi
Kullanıcılar, aynı anda 32
fini çıkartacak.
H7706 ile yolculuğun key
WA
an
sun
ân
imk
aya
paylaşm
i yazıcısı
epson’un yen
t tiriyor
e
f
u
r
r
a
s
a
t
yüzde 90
yıl
deli L655, iki
Epson’un yeni yazıcı mo
mürekkeple hızlı ve
boyunca kullanılabilecek
kı sunan, kopyalama,
uygun maliyetli renkli bas
entegre mürekkep
faks ve tarama özellikleriyle
dubleks yazıcı olarak
tankına sahip çok işlevli bir
alımda 70 ml’lik 6
ilk
5
vitrine çıktı. Epson L65
2 sarı) ve 140 ml’lik 2
renk (2 cyan, 2 magenta,
kep şişeleriyle geliyor.
siyah Epson orijinal mürek
kı ve 13 bin sayfalık
de 11 bin sayfalık siyah bas
Gönderilen ilk setler sayesin
tinde yüzde 90’a varan
liye
çeken L655, baskı ma
kat
dik
le
esiy
asit
kap
kı
renkli bas
tasarruf sağlıyor.
let
hp elite x2 tab
sarl andı
a
t
in
iç
r
e
l
l
e
profes yon
te x2 1012 tabletinde,
ürünü Eli
tasarlanmış çok yönlü
nyada ilk
HP, profesyoneller için
i bir arada sunuyor. Dü
ğin
lili
im
ver
r
aya
gis
bil
ü
üst
diz
bir
tiri
etinin birleş ldiği HP
rahatlığı ve tam
bilirlik ve hizmet kabiliy
tile
ne
yö
,
ece
lik
ven
gü
l
bir tasarıma sahip. Sad
kez mükemme
dan işlenmiş üst düzey
um
ny
mi
alü
eye
C
rec
CN
,
de
0
12
Elite x2 10
a sahip olan tablet, 15
kg’dan daha az ağırlığ
ar görüntüleme
8,1 mm kalınlığa ve 1
r. Böylelikle kullanıcıl
iyo
çek
kat
dik
de
ile
i
ayarlayabiliyor
kadar çevrilebilir özelliğ
ürünü dik bir konuma
ve klavye kullanımı için
liyor. HP Elite
abi
yaz
ı
yaz
anı kullanarak
veya arkaya yatırıp ekr
ı 3:2 görüntü
agonal Full HD ekran
x2 1012, 12 inçlik diy
larına göre
tüleri farklı ışık durum
şarj
oranı ile birlikte görün
r. Elite x2 1012 uzun
otomatik ayarlanabiliyo
a
ınd
lar
ma
ara
s
ran
ömrüne ek olarak konfe
te
tlik
ne
ve
ite
kal
l
me
katılımcıların mükem
lıyor.
sağ
ını
lar
ma
yap
me
görüş
fortınet ’ten
ısı
hacker uyar
çözümleri
Siber güvenlik
ik şirketi
geliştiren güvenl
öründe
Fortinet, BT sekt
eti gibi
nesnelerin intern
girmesine
yeni kavramların
hditlerle
te
paralel değişen
yaptı.
a
m
tır
ıllı cihazlar ve
ilgili bir araş
onunu kişisel ak
sy
ta
en
gm
se
ağ
şekillendirilmesi
Şirketlerin
lara göre yeniden
aç
tiy
ih
en
liş
ge
neden olarak
IoT gibi
araştırmada, buna
lan
pı
ya
u
adan
rg
vu
ne
gereği
eki en zayıf nokt
güvenliği, içerid
el
es
ların
vr
er
çe
ck
ın
ha
lar
a,
er
hack
. Araştırmad
olması gösterildi
de
ek
in
er
m
ed
ili
t
eğ
ke
a
re
m
aş
rahat ha
nra yatayda daha
sayede
içeri girdikten so
ıl hedeflerine bu
as
n
na
ru
ko
lı
am
ps
ka
mücadelesinin
dışardan daha
lirtildi. Güvenlik
be
i
ler
ik
ed
nl
ze
saldırılar dü
a bulunuldu.
ine ilişkin uyarıd
zemin değiştirdiğ
yüzde 23’ü
n
ı
r
a
l
n
a
ş
ı
çal
r
oltal anıyo
i dijital çağda,
er hedef haline geldiğ
Bütün şirketlerin bir
çe artarken,
ve çok yönlülüğü gittik
siber saldırıların sayısı
le geliyor.
ha
lı
çe daha hedef odak
saldırılar da gün geçtik
Raporu,
me
ele
İnc
2015 Veri İhlali
Verizon’un yayınladığı
ı açmaya,
rın
ala
ost
e-p
ün oltalama
çalışanların yüzde 23’ün
en e-posta
adıkları kişilerden gel
yüzde 11’inin ise tanım
or. Büyük
kın olduklarını gösteriy
eklerini indirmeye yat
n oltalama
sizin sayısız kuruluşu
veya küçük fark etmek
nın kurbanı
osta dolandırıcılıkları
ve diğer kötü niyetli e-p
afından ihlal
tar
i
tü niyetli web siteler
oldukları, ağlarının kö
güvenlik
er
sib
ı
rın
ların çalışanla
edildiği biliniyor. Kurum
arının
tal
ha
an
ins
e çoğu zaman
konusunda eğitmesi bil
l
sya
So
or.
uy
yeterli olm
tamamen önlenmesi için
Saygın
gın hackleme metodu.
yay
en
a
ınd
asl
k
mühendisli
old
için ukça
siteleri siber suçlular
ve temiz görünen web
kazançlı hedefler.
Saldırganlar
sisteme bir
kez erişim
sağladıktan sonra
fark edilmeden
istedikleri
kaynaklara
ulaşabiliyor.
59
seyahat
60
seyahat
futbolun kalbinin
attığı bu şehirleri
görmeden
dönmeyin!
bu yıl 15’incisi düzenlenen 2016 uefa avrupa şampiyonası,
10 haziran-11 temmuz tarihleri arasında fransa’da yapıldı. tam da
yazın ortasında, toplam 24 takımın yarıştığı şampiyonayı izleyen
futbolseverler, 10 fransız şehrinin caddelerini doldurdu. milli
takımımızın da mücadele verdiği euro 2016’yı izlemek için maçların
yapıldığı şehirlere gidenler, hem eğlendi hem de gezdi. siz de fransa’ya
giderseniz, bu 10 şehri görmeden dönmeyin.
Futbol tutkunlarının heyecanla izlediği 2016 UEFA Avrupa
Şampiyonası’nın yapıldığı 10 Fransız şehrini, seyahat etmeyi
sevenlerin mutlaka görmesi gerekiyor. 10 Haziran-11 Temmuz
2016 tarihleri arasında, şampiyona mücadelesi verilen Paris,
Bordeaux, Lyon, Marsilya, Nice, Toulouse, Lille, Saint-Denis,
Saint-Étienne ve Lens’i zaten bugüne kadar “gezilecek yerler”
listenize almamışsanız, bu yazıyı okuduktan sonra listeye
ekleyeceğinizi düşünüyoruz. Bu listenize küçük de olsa bir
katkı sunmak için, Euro 2016’nın yapıldığı belli başlı şehirlerin
gezilmesi, görülmesi gereken yerlerini sizlere kısaca anlattık.
61
seyahat
Paris, anlatılmaz
yaşanır!
Fransa’nın başkenti Paris,
hemen hemen hepimizin
hayatımızda bir kere gitmeyi
hayal ettiğimiz şehirlerden
biri. Madem futbol için
yada başka bir vesile ile
oraya gittiniz, bu fırsatı iyi
değerlendirerek Paris’te
Şanzelize Bulvarı, Eyfel Kulesi
gibi mutlaka duyduğunuz
yerleri yakından görün.
Parisliler yaz aylarında piknik
örtülerini Canal Saint-Martin
kıyısına sererek, gece boyunca
çalmaya devam eden sokak
müzisyenlerini dinler. Sessizlik
ve huzur istiyorsanız, siz de
onların arasına karışabilirsiniz.
Daha sonra Opéra Bastille’in
arkasından başlayıp, Viaduc
des Arts’ın üzerinden
Vincennes’e kadar giden ve
Coulée Verte René-Dumont
olarak da bilinen Promenade
Plantée yeşil alanında şehri
yukarıdan görebilirsiniz. Jardin
de Reuilly’de soluklanmak,
Bordeaux
Lyon
62
hayatınızdaki tüm sıkıntıları
unutmanızı sağlayacaktır.
Oraya gitmişken, Notre Dame
Katedralini, Louvre Müzesini,
Zafek Takını da mutlaka
ziyaret edin.
İsmini, tasarımcısı olan
Gustave Eiffel’den alan Eyfel
Kulesi, bugün tüm dünyada
Fransa’nın sembolü olarak
tanınıyor. Muhteşem bir
mühendislik eseri ve estetik bir
kule olan Eyfel Kulesi, Fransız
Devrimi’nin kutlamaları için
düzenlenen Paris fuarına kapı
olarak yapılmış. Sadece 20 yıl
kalması için inşa edilen kule,
1909’da yıkılması gerekirken
Atlantik ötesi haberleşmeye
imkan tanıdığı için yıkılmamış.
Muhteşem
Bordeaux, UNESCO
korumasında
Bordeaux, hepimizin bildiği
adıyla Bordo, Fransa’nın
güneybatısında yer alan,
yaklaşık 250 bin nüfuslu
bir şehir. Dünyada şarapları,
bizde ise daha çok futbol
takımıyla meşhur. Aynı
zamanda tarihi bir liman
şehri olmasından dolayı da
2007’den beri UNESCO
Dünya Mirasları Listesi’nde
bulunuyor. Garonne Nehri’nin
kıyısındaki bu muhteşem şehir,
bisikletle gezilebilen en iyi
şehirlerden biridir. Bu yüzden
şehrin pek çok köşesinde
bulunan bisikletlerden birini
kiralamanızı öneriyoruz. Cours
de l’Intendance caddesinden
bisikletinizi sürerek Büyük
Tiyatro’ya hem içten hem
dıştan hayran olma fırsatını
kaçırmayın. Ardından Canelés
Baillardran’da “canelés
bordelais” (karamelli hamur
tatlıları) yiyebilir ve şehrin
bayrağında da kendine yer
bulmuş Grosse Cloche çanını
görmek için tekrar yola
koyulabilirsiniz.
Günbatımında Place de la
Bourse’taki ayna gibi havuzdan
gökyüzünün dansını izleyebilir
veya Capucins-Victoire
semtindeki barlardan birinde
o sırada oynanmakta olan
maçı takip edebilirsiniz.
Sıcak yaz gecesinde, Port
Bastide’de hizmet veren
bir açık hava barı ve dans
salonu olan La Guinguette
Chez Alriq’te tuttuğunuz
takımın galibiyetini enfes
bir Bordeaux şarabıyla da
kutlayabilirsiniz.
Lyon, zarafet dolu
bir şehir
Place Bellecour ve NotreDame de Fourvière Bazilikası
gibi harikalara sahip olan
Lyon zarafet dolu bir şehir.
Vieux Lyon’dan Croix
Rousse’a her caddede sayısız
bar ve “bouchon” (geleneksel
Lyon restoranları) bulunuyor
ve çoğu da Beaujolais şarabı
servis ediyor.
Lyon’da yapılacak tek güzel
şey yemek yemektir” demiş
19’uncu yüzyılın ünlü
romancısı Stendhal. 200 yıl
sonra bugün de Fransa’nın
Paris
PARIS’IN YAKIN KOMŞUSU SAINT-DENIS, UNESCO DÜNYA
MIRASI ALANI STATÜSÜNDEKI DEV MADEN ATIĞI TEPELERI
OLAN LENS, PLACE DU CAPITOLE’UN TUĞLALARI NEDENIYLE
“PEMBE ŞEHIR” LAKABINA SAHIP TOULOUSE, 2010’DA
UNESCO’NUN “TASARIM ŞEHRI” OLARAK KABUL ETTIĞI
SAINT-ETIENNE VE KUZEY FRANSA’NIN EN MISAFIRPERVER
ŞEHRI LILLE DE GÖRMEYE DEĞER ŞEHIRLERDEN.
seyahat
Lens
Nice
Marsilya
Toulouse
Saint-Denis
Saint-Étienne
kendinizi bırakabilirsiniz.
Eski evleri ve yokuşlu
sokakları olan Le Panier’i
dolaşarak buradaki Cathedral
dela Major’da gezebilirsiniz.
Notre Damme de la Garde,
Marsilya’nın doğal en yüksek
tepesinde kurulmuş, 360
derece görüş açısıyla mutlaka
görülmesi gereken bir yer.
Marsilya’nın hemen karşısında
Alexander Dumas’ın “Monte
Cristo Kontu”nda da adı geçen
Chauetou d’İf yer alıyor. Buraya
sık aralıklarla kalkan tekne ile
gitmek mümkün. Siz de bu
fırsatı değerlendirmelisiniz.
Denize girmek yerine etrafı
dolaşmak, şehri tanımak
isterseniz, Nice Eski Şehir
Bölgesi bunun için çok uygun.
Burası dar sokakları ve tarihi
binalarıyla şehrin en tarihi
bölgesi. Opera Binası’nın
da bulunduğu bölgede
yürüyüşten sıkıldığınızda
mola vererek, yöresel
lezzetleri keşfedebileceğiniz
restoranlar bulabilirsiniz.
Nice’nin yemyeşil
parklarından olan Parc Floral
du Phoenix Parkı, şehrin
en büyük camdan evini
de içinde bulunduruyor.
Saint Nicolas Kilisesi, Rusya
dışında bulunan en büyük
Ortodoks kilisesi olduğundan
görülmeye değer. Şehrin
kuşbakışı manzarasını
seyretmek ve fotoğraflarını
çekmek için en uygun
yerlerden biri Parc du Chateau
tepesidir. Nice liman bölgesi
ve çevresinde de keyifli bir
gezinti yapabilirsiniz. Massena
meydanı şehrin en merkezi
yeri.
Lille
üçüncü büyük şehrinde yemek
her şeyin önünde geliyor.
Ülkenin en ünlü şefi Paul
Bocuse, en ünlü geleneksel
restoranları (bouchons)
burada. St. Marcellin
peynirinin, kandan yapılmış
sosisin en lezizi... Alpler’in yanı
başındaki bu lezzet cenneti
aynı zamanda Rönesans
mimarisi, Roma kalıntıları,
geniş sanat mekânları,
yetenekli tasarımcılarıyla bir
cazibe merkezi.
Vieux Lyon’un, Rönesans
çağından kalma, parke taş
döşeli sokakları UNESCO
Dünya Kültür Mirası
Listesi’nde. Kentin ipek
dokumacılık merkezi olduğu
zengin günlerinde inşa edilen
bu semt St.-Jean-Baptiste
Katedrali’yle tanınıyor
(cathedrale-lyon.cef.fr).
Eğer siz de aşırı kalabalık ve
gürültüden biraz uzaklaşmak
isterseniz, Berges du Rhône’da
rahat bir piknik yapabilir
veya tarihi semtteki traboule
(gizli sayılabilecek tünel ve
merdivenler) adı verilen
geçitlerde gezinebilirsiniz
.
Avrupa’nın en büyük
limanı, Marsilya
Bir liman şehri olan Marsilya,
Provence-Cote d’Azur
bölgesinin merkez şehri ve
aynı zamanda bu bölgenin en
büyük, Fransa’nın ise ikinci
büyük şehri... Marsilya halkı
futbolu adeta bir din olarak
görüyor, öyle ki Olympique de
Marseille takımına ait eşyalar
eski limana bakan Notre-Dame
de la Garde Bazilikası’na adak
olarak sunuluyor.
Peki Marsilya’da neler
yapabilirsiniz? Mesela tarihi
Panier semtindeki Montée
des Accoules tepesini Fort
Saint-Jean’e kadar tırmanıp,
yeni inşa edilen yaya
köprüsünden modern MuCEM
müzesine geçerek adeta
geçmiş ve günümüz arasında
kaybolabilirsiniz. Terrasses
du Port’un terasında oturarak,
Fransa’nın liman şehirlerine
özgü güneyin rahat ritmine
Nice’de denizin ve
güneşin tadına varın
Fransa’nın Cote d’Azur
bölgesinin hatta dünyanın en
güzel ve güneşli şehirlerinden
Nice’ye gittiğinizde istediğiniz
yerden denize girebilirsiniz.
Deniz kıyısında güneşin keyfini
çıkarmak istiyorsanız, şehrin
yerlilerinin kısaca “La Prom”
dediği simgeleşmiş Promenade
des Anglais’de yürüyebilirsiniz.
63
englısh
THE 45TH GENERAL ASSEMBLY HELD
ELECTED A BOARD OF DIRECTORS IS ELECTED
THE 45th GENERAL ASSEMBLY OF THE TURKISH EMPLOYERS’ ASSOCIATION OF METAL INDUSTRIES
(MESS) CONVENED IN ISTANBUL BETWEEN APRIL 16-17 AND A NEW BOARD OF DIRECTORS IS
ELECTED. KUDRET ÖNEN WAS ELECTED PRESIDENT OF MESS’s BOARD OF DIRECTORS.
The 45th General Assembly
of Turkish Employers’
Association of Metal Industries
(MESS), which has been
representing Turkish metal
sector for 57 years with
its 198 members and 166
thousand direct employees,
was held on April 16th.
With the participation of
the representatives from
employers’ associations, labour
unions and public institutions;
on the first day of the General
Assembly, commemorative
plaques were given to 23
member companies for
fulfilling their 50th, 35th and
25th years of membership
durations. Commemorative
plaques were also given to
the MESS professional staff,
for their 25 and 10 years of
service.
On April 17, members of
the new Board of Directors,
64
Auditing Board and Discipline
Committee were elected.
Members of the elected MESS
Board of Directors are as
follows: Kudret Önen, Hasan
Özcan Aydilek, Oğuz Nuri
Özgen, Özgür Burak Akkol,
Erkan M. Kafadar, Celal Kaya,
Bora Koçak, Erol Bakan and
Ayhan Özel. Members of
the elected MESS Auiditng
Board as follows: Fatih Kemal
Ebiçlioğlu, Adnan Öztürk and
Nurer Yüksel. Members of
the elected MESS Discipline
Committee as follows: Mehmet
Tahir Demirpençe, İbrahim
Orhan, Ahmet Bayraktar,
Nejat Çankaya and Bülent
Demircioğlu. MESS Board of
Directors, Auditing Board and
Discipline Committee will
serve for a total of three years.
During the first meeting of
the MESS Board of Directors,
Mr. Kudret Önen was elected
as the President, Mr. Hasan
Özcan Aydilek and Oğuz Nuri
Özgen as Vice Presidents of
the Board.
“WE ARE THE
DRIVING FORCE
BEHIND THE
INDUSTRY”
In his first debriefing, Mr.
Kudret Önen stated that “On
behalf of the Board, I would
like to thank our members for
showing their trust by their
votes”. Mr. Önen continued
his statement as “MESS aims
to ensure sustained peace and
harmony at the workplace
among the metal sector for
57 years. Recognizing MESS
members’ role as a driving
force behind the Turkish
industry, during our term
we are going to fulfill our
responsibility in order to
contribute to the competitive
strength of Turkey and our
sector”.
ABOUT KUDRET ÖNEN
Kudret Önen began his professional life at Ford Otosan in 1975 as a
mechanical engineer. During his career, Mr. Önen worked as department
manager, vice general manager and general manager at Koç Holding and its
shareholdings; between 2005 and 2006, Mr. Önen served as co-president of
Koç Holding Supply Industry and Other Automotive Group. Mr. Önen held
the presidency of Koç Holding Defense Industry, Other Automotive and IT
Group, between 2006 and 2016. He is a member of the Board of Directors
of Turkish Confederation of Employer Association (TİSK) and also the
President of the Board of Directors of the Automotive Manufacturers
Association (OSD) since 2010.
Download