Lider Serçemeli 21501948 TUHAF Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık adlı romanı gerek çizdiği realist İstanbul portresi gerek bir çocuğun büyürken tüm bu kargaşadaki yerini anlatması açısından çok başarılı bir eser. Benim de içinde bulunduğum milyonlarca insanın hikâyesini anlatan Orhan Pamuk çok başarılı bir toplum sentezi yaparak gerek bireyin iç çatışmalarını gerek toplumla düştüğü ikilemleri hem sağlıklı hem de rafine bir şekilde okuyucuya aktarmış. Kitaptaki her karakterin acıdan, fakirlikten ve kargaşadan delik deşik olmuş ruhları, içlerindeki boşluğu günlük hayatın kargaşasıyla doldurma çabaları bana tanıdığım ve sevdiğim onlarca insanı hatırlattı. Yalnız bir bireyin topluma karşı durma çabası, başarısızlığı sonucunda toplumun bir parçası olma isteği, hiç tanımadığı bir coğrafyada tanımadığı insanlarla yaşamını sürdürmek durumunda kalması ve kaçınılmaz yalnızlıkla tanışması kitaba o kadar iyi ve homojen bir şekilde yedirilmiş ki 300 sayfadan kalın bu kitabı okurken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Toplum sentezinin çok başarılı oluşu karakterlere adeta gerçek hayattan fırça darbeleri eklemiş ve bu da tüm romanın son derece gerçekçi olmasını sağlamış. Tüm bu faktörler bir araya gelince her okuyucunun romanın bir sayfasında, bir satır arasında kendinden bir parça bulması kuvvetle muhtemel. Bir erkek çocuğu olarak büyümek hafife alınmaması gereken bir iştir. Toplumun her daim uyguladığı pozitif ayrımcılık sebebiyle bir türlü kurtulamadığım o suçluluk duygusu, ailenin tek erkek çocuğu olarak bana karşı olan beklentilerin farkında olmam ve bu durumun sırtımda yarattığı yük beni çoğu kere zorlamış, adım atamayacak daha fazla devam edemeyecek hâle getirmiştir. İnsanların bu durumun farkında olmaması veya erkeklerin “maruz kaldığı” bu pozitif ayrımcılığın aslında yabancılaşmış ve gerçeklerin farkında olmayan bireyler yetişmesine sebep olduğunu görmemesi son derece acı bir durum. Orhan Pamuk bu durumun farkına vararak bir erkek olarak büyümenin zorluklarının altını çizmiş romanında. Ne kadar sık baskıyla karşı karşıya gelindiğini, beklentilerin bireyi ne kadar uca Lider Serçemeli 21501948 ittiğini, bir amaç için var olduğuna inanmaktan gerçek amacından bihaber kalmayı ve bunun gibi daha nice durumu ince ince dokumuş Kafamda Bir Tuhaflık’ta. Kafamızdaki tuhaflığı çekip çıkarmış ve bize göstermiş Orhan Pamuk. Sebepleriyle, etki eden faktörlerle, temelleriyle tuhaflığımıza bir ayna tutmuş. Tüm bunları kullanarak tuhaflığımıza bir çözüm üretmeyi ise bize bırakmış. Yalnızca bizdeki tuhaflıklar değil söz konusu olan. Toplumdakiler de. Toplumun yıllardır süregelen en büyük sorunu, en büyük tuhaflığı olan politika. Ana karakterin politikayla tanışmasının onda bıraktığı izler. Yıllarca sırtında koca bir yükü taşımış bir erkek çocuğunun sonunda yükü paylaşabileceğine inandığı yoldaşlar bulmasının heyecanı. Lise çağındaki bir erkek çocuğuna kendisinden daha büyük, daha ulu bir ideolojinin bir parçası olma, koca bir ormanda bir fidan olma fırsatı verilmesi kadar etkili bir o kadar da tehlikeli bir silah yoktur benim nazarımda. Yok olmaya doğru adım adım ilerlerken bir var olma heyecanı insana neler yaptırır kendi yaşantımdan biliyorum. Doğruluk, dürüstlük ve şeref gibi milyonlarca “babasının aslan oğlu”na söylenmiş yalanların ne denli büyük bir itici güç, patlayıcı kuvvet olduğunun bilinmesi gerekir. Yığınla gencecik fidanın bu yolda heba olup gitmesi, kafalarında yaratılan tuhaflıktan faydalanılarak toplumda daha büyük, daha kompleks bir tuhaflık oluşturmak kadar yıkıcı bir eylem daha olamaz. Tam da bu noktada bir gerçeğin altını çiziyor Orhan Pamuk. Tüm bunlara rağmen var olmanın altın anahtarın tutuşturuyor elimize. Hepimizin kafasında tuhaflıklar hatta tuhaflık silsileleri olduğunu söylüyor. Kendimiz böyle kabul etmeyi, sevmeyi, sevgimizi paylaşmayı bilmemizi öğütlüyor. Zira bu tuhaf dünyada var olmak kolay bir iş değil. Hele yalnızken.