Merhaba Sevgili Veliler; Çevak Anaokulu Rehberlik Servisi olarak sizlere her ay bülten yayınlayacağım. Bültenlerimiz en başta çocuklarımız için sizleri ilgilendiren konuları içerecektir. Bu bültenler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Her çocuk için genel bir tanı ve tedavi gibi kabul edilemez. Zaten çocukların hiçbiri de birbirine benzemez. Sabırla ve istekle okuyan tüm velilerime teşekkür eder, çocuklarımızı büyütürken karşılaşacağımız tüm sorunlarda hepimize kolaylıklar diliyorum keyifli okumalar… AYRLIK KAYGISI, OKULA UYUMU KOLAYLAŞTIRMA Ayrılık kaygısı yaşamın en erken tadılan durumlarından biridir. Okula başlama, tüm başlangıçlarda olduğu gibi, hem coşku, hem de biraz kaygı verici bir olaydır. Okul dönemi, çocuk ve ailesi için yepyeni ve önemli bir evredir. Okula başlama; belirli bir olgunluğa ulaşma, sorumluluk alma, bunların getirdiği sevinç yanında, ana babadan ayrı, kendi başına yeni ve bilinmez bir serüvene başlamanın korkularını birlikte içerir. Oyun ve arkadaş deneyimi olmayan, sorumluluklarını bilmesine ve üstlenmesine fırsat tanınmamış olan çocuklarda, evden kopup okula başlama sorun oluşturabilir. Zekası yeterli olsa bile, çocuk ruhsal yönden okula hazır değildir; evin koruyucu sığınağından çıkmak okul çağına gelmiş olmasına karşın, öğrenme ve kavraması yeterli düzeye ulaşmamış olabilir. Yani Okula uyum sağlama konusunda yaşanan sorun yalnızca anneden ayrılma zorluğu değildir. Okul yeni çocukların bulunduğu farklı bir ortamdır artık. Örneğin eşyaları başkalarıyla paylaşmayı kabul etmek onun için oldukça zordur. ( özellikle ben-merkezci olduğu bu dönemde) Sorunun nedenleri ve çözümleri iyi araştırılmalı, özellikle küçük yaştaki çocuklar için değer verildiğini hissetme, sorunun tüm ailenin hatta öğretmenin de sorunu olduğunu çocuğa anlatma çok önemlidir. Çocuğun okuldan kaçmak için kullandığı en önemli materyal annedir ve annenin katı tutumu bu durumda katı ve kararlı olmalıdır. Burada bahsettiğim sert ve kötü anne olmak değil, değer veren ve bu kararın çocuğunun iyiliği için olduğunu gösteren kararlı anne olmaktır. Uyum Sürecinde Ailenin Yapabilecekleri Ailenin göstereceği kararlılık, sabır, okul öncesi eğitime ve başladığı eğitim kurumuna gösterdiği inanç ve güven çocuğun uyumunu kolaylaştırır. Kreş/anaokulu hakkında çocuğa açıklama yapmak ve kreş/anaokulunu tanıtmak uyumu kolaylaştırır Kreşin/anaokulunun sadece çocukların bulunduğu bir yer olduğu söylenip anne ve babaların bulunmadığı, işe gittiği açıklanmalıdır. Aile çocukla okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece belli bir zaman dilimi içinde kreş/anaokulunda kalacağı söylemeli, onu alabileceği süreyi onun anlayacağı terimlerle anlatıp, o süreyi geçirmeden almaya dikkat etmelidir. Çocuğa evde sürekli bu kaygı durumunu hatırlatan konuşmalar yapılmamalıdır. Abartılmadan ödüllendirme yapılabilir. Her okula gittiği gün için bir artı verilir, 5 ya da 10 artısı olduğunda ödüllendirilebilir. Kreş/anaokulun her gün gidilmesi gereken oyun, arkadaş ve eğitim yeri olduğu anlatılmalı ancak abartılmış ve yanlış bilgi verilmemelidir. Aksi durumda çocuk kendisine anlatılanlarla bulduklarını karşılaştığında aradığını bulamayacak ve okula güveni kalmayacaktır. Özellikle ilk günlerde çocuk kapıdan teslim edilip kapıdan teslim alınmalı, vedalaşma mümkün olduğunca kısa tutulmalı. Vedalaşmada çocuk ağlamaya başlasa bile ayrılma konusunda kararlı davranılmalı. (Onu öpüp “Ben şimdi gidiyorum” deyin ve geri geleceğinizi söyleyin. Bunun ne zaman olacağını onun anlayacağı terimler çerçevesinde ifade edin. Sonra elinizi sallayıp yolunuza devam edin. İyi olduğunu kontrol etmek için durup arkaya göz atmayın.) Çocuk kreş/anaokuluna birlikte geldiği ebeveyni yanında ağlıyor, onun gitmesine izin vermiyorsa okula bağımlı olmadığı bir kişi tarafından getirilmeli ve okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı olunmalıdır. Yakınmaya devam etse bile sakin ve kararlı davranılmalıdır. Çocuğun kreş/anaokulu reddetmesi durumunda, büyükanne/büyükbaba gibi aileden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri uyum içinde olmalıdır. Aile çocuğa okulda mutlu olacağını, güvenlikte olacağını, orada onunla ilgilenecek bir öğretmeni olacağını, isteklerini öğretmeni ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine karşı güven duymasını sağlamalıdır. Uyum sorunları hafta başından hafta sonuna doğru aşağı ivme gösterecektir. Ancak hafta sonundan sonra bu ivme tepe yapabilir. Bu normal bir süreçtir. SABIR-SAKİNLİKKARARLILIK bu süreci kısaltıcı faktörlerdir. YEMEK VE BESLENME ALIŞKANLIKLARI Dünya üzerinde 2-6 arası çocuğu olan kaç ebeveyn varsa hepsinin ortak cümlesi şu olsa gerek: „Bu çocuk yemiyor!‟ Senin ki de mi yemiyor rahatla yalnız değilsin.. Çok az çocuk, „sofra hazır‟ dendiğinde ikiletmeden gider ellerini yıkar, masaya oturur ve hiç uyarıya gerek kalmadan yemek yer. Çok az çocuk, çatal bıçağı doğru kullanır, dökmez, ağzını peçeteyle siler, „ellerine sağlık annecim‟ diyerek senin ikazın olmadan dişlerini fırçalamak için banyoya gider. Aslına bakarsan tüm bunları bir sürü yetişkinde yapmıyor. Ama nedense, söz konusu çocuklar olunca gözümüze batıyor… Yemek konusunda anneler hep „bu çocuk hiçbir şey yemiyor‟ diyorlar. Hiçbir şey yemiyor olsa yaşayamaz. Demek ki bir şeyler yiyor. Ama yedikleri bize yeterli gelmiyor olabilir. Çocuk hakkında sürekli „yemiyor, yemiyor‟ diyerek onu böyle daha da yememeye iteceğimize, porsiyonları kontrol etsek daha iyi olabilir. Diyetisyenler yaş gruplarına göre çocukların gereksinim duyduğu besin miktarlarını yazıyorlar. Diyelim ki akşam yemeğinde iki köfte bir kaşık yoğurt iki kaşık pilav yemesi yeterli ise önce o kadar tabağına koyup daha sonra „ biraz daha ister misin?‟ diye teklif etmek daha uygun oluyor. İstemezse konu kapanmıştır. Çünkü zaten yemesi gerektiği kadarını yedi. Yemek problemi yaşamak istemiyorsak bunu sorun haline getirmemeliyiz. Şimdi yemezse birazdan yer, birazdan yemezse bir saat sonra yer, hiç yemezse bugün sadece süt içer ve öyle yatar diyerek bakıp rahat olmak konuyu sorun haline getirmemenize yardımcı olabilir. Yemek masası, ailenin oturup konuşabildiği, sohbet edebildiği, gülüp eğlenebildiği yere dönüştüğünde ne yendiğinin bir önemi kalmıyor aslında. Varsın o dolma az yensin, varsın yoğurt bitmesin ama yemekte yüzler gülsün, yemekten gülerek kalkılsın. Çocuklara verilecek başlıca besin grupları: (Beslenme Uzmanı Taylan Kümeli) 1- Süt ve ürünleri: süt-yogurt-peynir-çökelek ve benzeri ürünler yer alır. Kalsiyumdan zengin besinler olmaları nedeni ile kemik ve dişlerin gelişimi, boyun uzaması, sinir ve kasların düzenli çalışması için gereklidir. Günde 500 ml. süt veya yoğurt (mümkünse yağı azaltılmış) ve 1 KK peynir 2- Et ve türevleri: et-tavuk-balık-yumurta-kurubaklagil gibi ürünler yer alır. Protein ve minerallerden zengindirler. Kas güçlenmesi, kan yapımı, vücudun sağlıklı büyümesi için gereklidir. Günde 1-2 porsiyon et, haftada 2 kez balık ve haftada 3 kez yumurta 3- Tahıllar: ekmek-pirinç-bulgur-makarna- un gibi besinler yer alır. Bu besinler de bitkisel protein ve B vitaminlerinden zengindir. Günde 1-2 dilim ekmek ve haftada iki kez 4-8 yemek kasığı pilav veya makarna 4- Sebze ve Meyvalar: Bu besinler de vitamin, mineralden zengindirler. Özellikle yeşil yapraklı olanlar A vitamininden zengindir ve büyüme, gelişme ve hastalılardan korunmak için tüketilmelidirler. Günde 3 porsiyon meyva , 1 tabak sebze yemeği ve salata 5- Yağlar ve Şekerler: Bu gruptaki besinler vücuda enerji sağlarlar, boş enerji kaynağıdırlar ama organlarımızın çalışması ve bazı yağda eriyen vitaminlerin kullanımı için gereklidir. Günde 3-5 adet zeytin ve yemeklerinize, salatalarınıza 1 yemek kaşığı sıvıyağ Obeziteden Korunma • Çocuk, düzenli öğün yemeye alıştırılmalıdır. • Günlük beslenmesinde tüm besin gruplarına yer verilmelidir. • Su içme alışkanlığı kazandırmalı, hazır meyve suları ya da kolalı içecekler gibi meşrubatlardan uzak tutulmalıdır. • Yemek, ödül olarak kullanılmamalıdır. • Yeme konusunda çocuğa baskı yapılmamalıdır. • Öğünler dışında abur-cubur olarak adlandırılan yağlı, şekerli ve fastfood tarzı gıdaların tüketimi önlenmeli ve çocuk bunları tüketmeye alıştırılmamalıdır. • Ara öğünlerinde süt+meyve, ya da ekmek+peynir+domates gibi sağlıklı gıdalardan oluşan öğünler oluşturulmalıdır. Hamburger yerine yağsız tost veya peynirli sandiviçi tüketmesini sağlayın. Simit ve ayran da hem ekonomik hem de hamburgerden sağlıklı bir oğün oluşturacaktır. • Yavaş yavaş değişik besinler tattırılmalı ve sağlıklı-sağlıksız gıda ayırımı öğretilmelidir. Sabahları kahvaltı yapmak istemiyorsa evden çıkmadan hiç değilse 1 bardak sut + 1 elmadan oluşan bir kahvaltı yapmasını sağlayın. • Çocuğun, yaşına ve beğenisine uygun bir egzersiz programına katılması sağlanmalıdır. • "Tombul" çocuğun sağlıklı çocuk olmadığı yetişkinlerce kabul edilmelidir.