VI. ÜNİTE DİN FELSEFESİ A. DİN FELSEFESİ NEDİR? 1. Dine Felsefi Açıdan Bakış 2. Teoloji ile Din Felsefesinin Farkı B. DİN FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI C. DİN FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİ Ç. TANRI’NIN VARLIĞI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER 1. Tanrı'nın Varlığını Reddeden Görüş 2. Tanrı'nın Varlığı Veya Yokluğunun Bilinemeyeceğini Savunan Görüş 3.Tanrı'nın Varlığını Kabul Eden Görüşler Temel Kavramlar: İman, Tevhid, Yüce , Tanrı, Kutsal , İnanç , İbadet , Dinî tecrübe , Teoloji , Fıtrat Peygamber , Vahiy A. DİN FELSEFESİ NEDİR? Din; bilim, eğitim, sanat, ahlak gibi temel toplumsal kurumlardan biridir. En ilkel toplumlardan en gelişmiş toplumlara kadar hepsinde din kurumunun bulunduğunu görüyoruz. Din; genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler taşıyan çeşitli ibadet, ayin, uygulama, değer ve inançlar bütününe verilen ortak isimdir. İnsan doğduğunda kendini, varoluş nedenini hiçbir zaman bilmediği bir nesneler dünyası içinde bulur. Bilincinin gelişmeye başladığı andan itibaren genel anlamda varlığın nedenini, özel anlamda ise kendi varoluşunun nedenini ve anlamını sorgulamaya başlar. Tam da burada din felsefesi ortaya çıkar. Din felsefesi ise dinin dayandığı temel ilkeleri, dinle ilgili temel kavramları, Tanrı ile ilgili görüşleri, herhangi bir din değil de genel olarak din olgusunu ele alıp akla dayalı şekilde eleştiren ve değerlendiren felsefe dalıdır. Din felsefesi; öncelikle “Din nedir?” sorusuna cevap verirken bu açıklama ile ortaya çıkan vahiy, Tanrı, mucize, ibadet, iman, peygamber gibi diğer dinsel kavramları da açıklamaya çalışır; insanlık tarihi boyunca ortaya çıkmış olan din ve çeşitli inanç biçimlerini tutarlı, sistemli ve eleştirel bir şekilde inceleme konusu yapar. 1. Dine Felsefi Açıdan Bakış: İlk Çağda Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi filozoflar felsefenin dinden farklı bir bilgi türü olduğunu ısrarla savunmuşlardır. Sokrates'in bu konudaki ısrarlı tavrı onun “Var olan din anlayışına karşı çıkıyor” suçlamasıyla, ölüme mahkûm edilmesine neden olmuştur. Orta Çağ Döneminde ise din, felsefeyi buyruğu altına alarak inancı temellendirme görevini akla yüklemiştir. Dinin dogmatik özelliğinden dolayı bu dönemde felsefenin eleştirici ve sorgulayıcı tavrı ortadan kalkmıştır. Bu baskıcı zihniyetin bir sonucu olarak Gordino Bruno (1548-1600) yakılmış, Galileo (1564-1642) ise mahkemede dünyanın hareketiyle ilgili düşüncesini inkâr etmek zorunda bırakılmıştır. Rönesans hareketiyle birlikte felsefe, dinin emrinden kurtularak eleştirici ve sorgulayıcı tavrını yeniden kazanmıştır. Ancak bu sefer de din; bilim ve felsefenin buyruğu altına girmiştir. Dine karşı bir hareket olarak ortaya çıkan Rönesans, bu kez filozofları değil, din adamlarını bilimin gelişmesine, yayılmasına engel oluyor suçlamasıyla kimi ülkelerde cezalandırmıştır. Günümüzde felsefe ne dinin emrinde ne de dini emri altına alma niyetindedir. Her ikisi de birbirlerini anlamaya çalışan iki bilgi türü olarak gerekli öneme sahiptir. Dine felsefe açısından yaklaşmak ise dini felsefenin konusu yaparak onun üzerine eleştirel, akılcı ve bütüncül düşünmektir. Dinin felsefi temellendirmesinde dinin temel iddiaları hakkında rasyonel, objektif, kapsamlı ve tutarlı bir tarzda düşünmek ve konuşmak vardır. Bu tanımlamayı maddeler hâlinde şu şekilde sıralayabiliriz: *Din felsefesi dine rasyonel açıdan bakmak durumundadır. *Felsefenin dine bakışı olabildiğince kapsamlı olmak durumundadır. Dinin temel iddialarını açıklamaya çalışırken tek taraflı yaklaşım sergilemeden karşıt görüşlere de yer vermek gerekir. *Tanrı'nın varlığı sorununa “Tanrı vardır.” diyen teizmin yanında “Tanrı yoktur.” diyen ateizm ve “Tanrı bilinemez.”diyen Agnostisizm'in görüşlerine de yer verilmesi buna bir örnektir . *Felsefenin dine bakışı tutarlı olmak zorundadır. Tutarlılık ileri sürülen bir düşünce ya da ortaya atılan bir görüşün kendi içinde çelişkisiz olması demektir. Örneğin; “Ruh var mıdır?” sorusuna başta “Yoktur.” deyip sonra reenkarnasyonu (ruh göçü) savunmak çelişkidir, yani tutarsızlıktır. *Felsefenin dine bakış tarzı nesnel (objektif) olmak zorundadır. 2.Teoloji ile Din Felsefesinin Farkı: Teoloji (Tanrı bilimi / ilahiyat) Tanrı'nın varlığını, niteliklerini insanın Tanrı karşısındaki yerini konu alan bir bilgi dalıdır.Teoloji, doğrudan doğruya inanca dayanır; inancın sınırları dışına çıkmaz. Bu nedenle her dinin kendine özgü bir teolojisi vardır. Din felsefesi ise genel olarak dinin kavramlarını, anlamını, temel iddialarını ve insan yaşamındaki yerini,aklın sınırları içinde kalarak açıklamak, sorgulamak ve eleştirmek amacını taşır. Din felsefesi, dinî inançları sorgularken insanları daha inançlı ya da daha inançsız yapmaya çalışmaz Bütün dinlere eşit uzaklıkta kalır. Böylece tarafsızlığını korumuş olur. Bundan dolayı din felsefesi insan yaşamını düzenleyecek kurallar koymayı amaçlamaz. Görüldüğü üzere teoloji gibi din felsefesi de Tanrı, evren ve insan konusunu ele alır. Ancak bu konuya yaklaşımları birbirinden farklıdır ……………Zatı itibarıyla doğa ve evrenin ötesinde olan ve varlığını doğa ve evrenden almayan, her şeyin yaratıcısı olduğuna inanılan, zamandan ve mekândan bağımsız olarak var olan sonsuz ve yüce varlıktır. …………………Her türlü ölçü ve değer üstünde yer alan, en üst noktada bulunan, mutlak, sonsuz, eksiksiz, en.güçlü varlık için kullanılan özellik. ………………….Tanrı tarafından peygamberlere bildirilen ilahi emir ve sözlerdir. Vahiy, ilahi veya tanrısal bilgi türü olup inanç temellidir. …………………….Tanrı'nın bildirdiği emir ve sözleri insanlara iletmek için Tanrı tarafından seçilmiş insanlardır. ………………………Genel olarak birini söylediği sözde tasdik etmek, söylediğini kabul etmek, gönül huzuru ile benimsemek, şüpheye yer vermeden kalpten tasdik etmek anlamına gelir. …………………….Dinî anlamda ise evreni yaratan ve yasalarını koyan bir Tanrı'nın varoluşuna duyulan güven ve bağlanma duygusudur. ………………………Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma, inanılan şey, görüş, öğreti. Tanrı'ya, bir dine ve dinin öğretilerine inanma durumu, duygusu. . …………………..Bir şeyin tek olduğuna hükmetmek ve onun böyle olduğunu bilmek anlamına gelen tevhit, ……………………….Tanrı'nın zatını bütün tasavvurlardan soyutlamaktır. Bu Tanrı'nın ilahlığını tanımak, bir olduğunu tasdik etmek ve ona hiçbir eş, ortak koşmamaktır. ……………………….Tanrı'nın emri gereği yapılan saygı gösterişi ve tapınma etkinliklerine ibadet denir. ……………………..Her dini kendine ait ibadet şekilleri vardır. Örneğin; İslam inancına göre namaz, oruç birer ibadettir. ……………………….Dini emir ve yasaklara bağlı olarak inanan insanda gerçekleşen her türlü dini yaşantı içerikleri.(dini duygu, düşünce, uygulama vs.)'dir.Örneğin; kutsal mekânı ziyaret eden bir kişinin o esnada.duyduğu manevi haz durumu. ……………………………Yaratılıştan gelen, dış etkiler ile bozulmayan yapı. …………………………..Din açısından saygıya layık, değerli ve anlamlı olandır. ………………………………….Tanrı veya Peygamber tarafından değer atfedilen her şey. Örneğin; dinler tarafından önemli görülen yerler kutsal yerlerdir. ………………………………Kudüs şehri hem Museviler hem Hıristiyanlar hem de Müslümanlar tarafından kutsal sayılan bir mekândır C. DİN FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİ Din felsefesinin konusunu oluşturan sorunlar çeşitli sorular ile ortaya konulur. Bütün evrensel dinlerde ortak olan bu soruları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. a.Tanrı’nın Varlığı Problemi: Tanrı var mıdır? Tanrının varlığı kanıtlanabilir mi? Bu kanıtlar nelerdir ve onların geçerliği nedir? Bu sorular ile ortaya konulan “Tanrı'nın varlığı sorunu” yeni soruları da beraberinde getirir. Çünkü Tanrı’nın varlığının kabul edilmesi durumunda, bu kez Tanrı'nın varlığının özüne ilişkin sorular gündeme gelir.Tanrı'nın tek mi yoksa çok mu olduğu sorulur. b.Evrenin Yaratılışı Problemi: Evren yaratılmış mıdır? Yoksa ezeli ve ebedi midir? Tanrı ile evren arasında nasıl bir ilişki vardır? Tanrı evrenin kendisi midir yoksa ondan ayrı mıdır?” gibi sorular gündeme gelir. c.Vahyin İmkânı Problemi: Tanrı, buyruklarını bir insan ile nasıl bildirebilir? Bu mümkün müdür? İki farklı varlık olan Tanrı ile bir insan (peygamber) arasında iletişim nasıl gerçekleşmektedir? Ölümlü ve sonlu olan peygamber, ezeli ve ebedi bir varlık olan Tanrı'yı nasıl görüp ilişki kurmaktadır? ç.Ruhun Ölümsüzlüğü Problemi: Dünyada her şey bir değişme içindedir.İnsan bedeni de değişir ve ölür.İnsanın ruhu da bedeniyle beraber ölür mü? Yoksa ruh, bedenin ölümünden sonra da yaşar mı? Ruh ölümsüz müdür? Eğer ruh ölümsüz ise bu nasıl kanıtlanabilir? BİLİYORMUYDUNUZ? Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken, (1901- 1974). Türk düşünce yaşamında ve Türkiye'de bir felsefe geleneğinin oluşmasında büyük etkisi olmuş bir düşünürdür. 70'i aşkın kitabı ve farklı dillerde yazılmış 1300'e yakın makalesi ile kültür ve düşünce tarihimize etkileri hala sürmektedir. Hilmi Ziya Ülken'in etkileri daha çok Türkiye'de felsefe tarihi ve İslam Felsefesi tarihi alanlarında olmuştur. Türk Düşünce Tarihi, Türk Filozofları Antolojisi, İslam Düşüncesi: Türk Düşünce Tarihi Araştırmalarına Giriş, Tarihi Maddeciliğe Reddiye, Felsefeye Giriş ve Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi eserlerinden sadece birkaçıdır. Tanrı'nın varlığı konusundaki görüşler üç ana grupta toplanabilir. Bunlar; Tanrı'nın varlığını kabul edenler, Tanrı'nın varlığını reddedenler ve Tanrı'nın varlığı veya yokluğunun bilinmeyeceğini savunan yaklaşımlardır. 1.Tanrı'nın Varlığını Kabul Eden Görüşler Teizm: Teizm, evrenin ve evrende var olan her şeyin bir Tanrı tarafından yoktan yaratıldığını ve bu Tanrı'nın evrenin mutlak hâkimi ve koruyucusu olduğunu kabul eder. Bu anlayışa göre Tanrı, işiten, gören, bilen, mutlak güce sahip, ezeli ve edebi olan yüce bir iradedir. Teist anlayışa göre varlıkların ilk nedeni olan Tanrı, var olma nedeni bulunmayan temel varlıktır Deizm: Deizm, dinî açıklamada ve Tanrı'nın varlığını temellendirmede teizmden ayrılır. Deizm, dünyayı akla dayanarak açıklamayı amaçlayan aydınlanma çağının (18 .yy.) Tanrı anlayışıdır ve Tanrı'yı akla dayanarak açıklamak ister. Tanrı'nın varlığını kanıtlamak için mucizelere, vahiylere ihtiyaç yoktur. Deizme göre, Tanrı dünyayı bir kere yaratmıştır, ondan sonra dünyaya müdahale etmesi akla aykırıdır ve bu kabul edilemez. Panteizm: Teist anlayışlar Tanrı'yı, dünya üstü, dünyanın dışında var olan bir varlık olarak anlarlar. Panteizm ise, Tanrı ile evreni bir, aynı ve özdeş olarak kabul eder. Yani Tanrı'nın evrenden ayrı ve ondan bağımsız bir varlığı yoktur. Panteist anlayışın kökleri Hint ve Yunan felsefelerine kadar uzanır. Plotinos, Bruno, Spinoza en önemli temsilcileridir. Spinoza “Tanrı ve doğa bir ve aynıdır.” der. Panenteizm, Her şey Tanrı'dadır diyen ve Tanrı ile evreni bir saymayan Tanrı görüşüdür. Buna aynı zamanda çift kutuplu Tanrı anlayışı da denir. Panenteizm, Tanrı'yı soyut¸ mutlak ve değişmez gibi yönleriyle evrenin üstünde; somut, göreli ve değişen yönleriyle de evrenin içinde görür.İnsanın yapması gereken bu çokluğun arkasında bulunan birliğe ulaşmak olarak , tanımlanmıştır. Monoteizm yalnızca tek bir Tanrı'nın var olduğunu yada Tanrı'nın bir olduğunu öne süren ve bundan dolayı çok tanrıcılığa ve bir dizi ilahi varlığa duyulan inanca karşı olan Tanrı anlayışıdır. Politeizm, tanrısal gerçekliğin özü itibari ile, bir değil de çok olduğunu birden çok tarının var olduğunu savunan anlayıştır 2.Tanrı'nın Varlığını Reddeden Görüş Ateizm : Tanrı'nın varlığını reddeden görüşe ateizm denir.Ateizm evrende ve doğada yaratıcı bir gücün varlığını kabul etmeyip evrenin maddesel bir bütün olarak kendiliğinden var olduğunu öne sürer. Bundan dolayı ruhun ölümsüzlüğünü ve ahiret hayatını da kabul etmez.Ateizm çok yaygın olmasa da tarih öncesi dönemlerden akıp gelen ve Karl Marks, Leibniz, Feuerbach Nietzsche, Jean Paul Sartre gibi bazı filozoflarca da savunulan bir görüştür. 3.Tanrı'nın Varlığı Veya Yokluğunun Bilinemeyeceğini Savunan Görüş Agnostisizm: Tanrı'nın varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunan görüşe agnostisizm denir. Agnostisizm Tanrı'yı reddetmez. Fakat Tanrı ile ilgili bilgiye sahip olunamayacağından herhangi bir yargıda da bulunmaz. FİLOZOFLARIN GÖRÜŞLERİ *Evrendeki her şey Tanrı tarafından yoktan yaratılmıştır. *Tanrı akla dayandırılarak açıklanmaya çalışılır. *Her şey Tanrı'dandır. *Tanrı; işiten, gören, bilen, ezeli ve ebedi olan yüce iradedir. *Tanrı ile evren bir, aynı ve özdeştir. *Tanrı'yı görelilik, değişkenlik yönleriyle evrenin içinde görür. *Yalnızca tek bir Tanrı vardır. *Tanrı dünyayı bir kere yarattıktan sonra bir daha müdahale etmemiştir. *Birden fazla Tanrı'nın var olduğunu savunur. 1-Genellikle doğa üstü, kutsal ve ahlaki öğeler taşıyan çeşitli ibadet, ayin, uygulama, değer ve inançlar bütününe verilen ortak isme……………………………. denir. 2-. ………………………………genel olarak din olgusunu ele alıp akla dayalı şekilde eleştiren ve değerlendiren felsefe dalıdır. 3. Tanrı'nın bildirdiği emir ve sözleri insanlara iletmek için tanrı tarafından seçilmiş olan insanlara …………………………………. denir. 4. Tanrı dünyayı bir kere yaratmıştır ondan dünyaya müdahâle etmesi akla ayrıdır diyen anlayışa………………………….. denir. 5.…………………………………birden çok tanrının var olduğunu savunan anlayıştır. 1. Teoloji, dinî öğretiyi dogmatik otoriteye bağlı kalarak kabul etmez. ( ) 2. Yüce, din açısından saygıya layık, değerli ve anlamlı olandır. ( ) 3. Panenteizm Tanrı ile evreni bir, aynı ve özdeş kabul etmez. ( ) 4. Agnostikler Tanrı ile ilgili bilgiye sahip olamayacaklarından herhangi bir yargıda bulunmazlar. ( ) 5. Felsefenin dine bakışı rasyonel, kapsamlı, tutarlı ve nesneldir. ( ) 1. Aşağıdakilerden hangisi yalnızca tek tanrının olduğunu ileri süren anlayıştır? A)Politeizm B)Panteizm C)Monoteizm D)Agnostisizm E)Panteizm 2. Tanrı ya inanmakla birlikte belli bir dini ve ilkelerini benimsemeyen Tanrı nın evreni yarattıktan sonra, onu kendi yasasına göre işlemek üzere kendi başına bıraktığını ileri süren öğreti aşağıdakilerden hangisidir? A)Teizm B)Deizm C)Panteizm D)Ateizm E)Pananteizm 3.Aşağıdakilerden hangisinin din felsefesinin cevap aradığı temel sorular arasında yer aldığı söylenemez? A) Evren nasıl yaratılmıştır? B)Varlık var mıdır? C)Vahiy mümkün müdür? D)Ruh var mıdır? E)Tanrı var mıdır? 4.Aşağıdakilerden hangisi din felsefesinin temel kavramlarından biri değildir? A)İnanç B)Güzel C)Yüce D)Kutsal E)Vahiy 5.Tanrı nın varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunan görüş aşağıdakilerden hangisidir? A) Agnostisizm B)Ateizm C)Deizm D)Teizm E)Pananteizm YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Çok tanrıcılık. 2. Dini emir ve yasaklara bağlı olarak, inanan insan da gerçekleşen her türlü dini yaşantı içeriklerine denir. 5. Evrende var olan her şeyin yaratıcısı ve koruyucusu olduğuna inanılan yüce varlık. 7. Tanrı'nın buyruklarını insanlara ileten elçi. 9. Bir kutsala inanan, onun etrafında bir birlik meydana getiren ve insanların o kutsalla ilgili olan inanç, ibadet ve ayinlerinden oluşan sistemdir. 12. Tanrı'yı ve dinleri konu alan bilgi dalı. İlahiyat. 13. Tanrı'nın varlığını kabul etmeyen felsefi öğreti. 14. Tanrı'nın evreni yarattıktan sonra onu kendi yasasına göre işlemek üzere kendi haline bıraktığını ileri süren öğreti. 16. Bir dinin inanılmasını istediği doğrulara inanmak. 17. Tanrı'nın buyruklarını yerine getirmek. SOLDAN SAĞA 3. Tek tanrıcılık. 4. Tanrı'nın varlığının ya da yokluğunun bilinemeyeceğini ileri süren felsefi öğreti. 6. Din açısından saygıya değer olan. 8. Tanrı'nın ilahlığını tanımak, bir olduğunu tasdik etmek, ona hiçbir şeyi ortak koşmamak. 10.Tanrı'nın varlığını kabul eden ve onu evrenin yaratıcısı, koruyucusu ve egemeni olduğunu kabul eden öğreti. 11.Tüm tanrıcılık anlamına gelen, Tanrı ile evreni bir ve aynı gören felsefi öğreti. 15. Dinin dayandığı ilkelerin özünü ve anlamını eleştirel, tutarlı, sistemli ve akılcı bir tarzda temellendirmeyi amaçlayan felsefe disiplini. 18.İnsanca ölçüleri aşan, sınırlanamayan, önünde eğilinen. 19.Tanrı'nın kendi buyruklarını peygamberlere bildirmesidir. 20.Yaratılıştan gelen dış etkiler ile bozulmayan yapı.