YATIRIMCININ CAN SİMİDİ LEASING

advertisement
YATIRIMCININ CAN SİMİDİ : LEASING
Her fırsatta söylediğim gibi, ülkemiz; gerek coğrafi konumu, gerekse genç iş gücü açısından yoğun bir
yatırım ve yatırımcı çekme potansiyeline sahip olması gereken bir ülke. Buna rağmen, ülkemizdeki
endüstriyel yatırımların istenilen boyutlarda olmadığını söylemek mümkün. Bilhassa katma değerli
ürün üretiminde beklenen ivmeyi bir türlü istediğimiz boyutta sağlayamadığımızı, dış ticaretteki
açıktan da anlayabilmek güç değil. Ancak, son yıllarda bu yönde de bir hayli pozitif adımlar atıldığı ve
her geçen gün daha fazla yatırımın ve yatırımcının cazibe merkezi olmaya doğru yol aldığımız da
muhakkak. Tabi bir ülkenin iç veya dış yatırımcı tarafından tercih edilebilmesi öncelikli olarak ülke içi
istikrardan geçerken, bir yandan da sağlanan teşvikler ve destekler de burada belirleyici bir faktör
oluyor.
Yatırımcılar açısından önemli bir finansman aracı leasing, yani finansal kiralamadır. Leasing’i kısaca
tanımlamak gerekirse; bir yatırım malının mülkiyeti leasing şirketinde kalarak belirlenen kiralar
karşılığında kullanım hakkının kiracıya verilmesi ve sözleşmede belirtilen sözleşme süresi sonunda
mülkiyetinin kiracıya geçmesini sağlayan bir finansman yöntemi olduğunu söyleyebiliriz. Başta iş
makinaları olmak üzere, tarım makinaları, binek otomobiller, matbaa makinaları, tıbbi cihazlar,
gayrimenkul, büro ekipmanları gibi yatırım girdisi olan pek çok malzeme Leasing’e konu olabiliyor.
Leasingin sağladığı en önemli fayda, yatırım mallarını satın almak yerine, kiralanarak kullanılmasını
sağlayarak firmaların mevcut işletme sermayelerini diğer ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanabiliyor
olması ve böylece verimliliğin ve karlılığın artmasına destek vermesidir. Leasing yoluyla satın alınacak
mal, kiracı tarafından belirlenir. Leasing süresi boyunca mülkiyet leasing şirketinde kalırken, malın
kullanım hakkı ise kiracıya aittir. Sözleşmeye uygun şekilde kira bedellerini ödeyen kiracıya sözleşme
süresi sonunda malın mülkiyeti baştan belirlenmiş sembolik bir bedelle devredilir ve böylelikle de
süreç tamamlanmış olur.
Deloitte tarafından çok kısa bir süre önce yapılan bir araştırmaya göre, leasing firmaları büyüme
ivmesini 2016'nın ilk çeyreğinde devam ettirdi. Sektörün aktif büyüklüğü, bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 15 artarak, 40 milyar 460 milyon TL oldu. Yine bu rapora göre, önemli bir ivme
yakalayan leasing sektöründeki işlem hacminin 2018'e kadar 64 milyar TL'ye ulaşması öngörülüyor.
Buradan çıkan sonuca göre de; işletmeler, kuruluş ve büyüme süreçlerinde yatırım yapmak için
operasyonel ve finansal kiralama yöntemlerini yoğun bir şekilde kullanmaktalar. Ülkemizde leasing
şirketlerinin hacmine göz attığımızda yaklaşık 50.000 firmanın bugün leasing hizmetlerinden
yararlandığını görmekteyiz. . Toplam sabit sermaye yatırımları içinde Leasing'in payı gelişmiş sanayi
ülkelerinde yüzde 20 düzeyinde iken, Türkiye'de bu oran yüzde 2’ler seviyesinde. KOBİ'ler ve büyük
ölçekli kurumlar, avantajlı finansman yöntemleri ile yerli ve yabancı firmalarla rekabette avantaj
sağlamak için katma değerli finansman alternatiflerini değerlendiriyor. Ancak elbette buradan çıkan
sonuçlar, Leasing’in ülkemizde yeterince yoğun kullanılmadığı sonucunu da ortaya koyuyor. Dünya
genelinde bu oran her geçen ciddi oranda yükselirken, ülkemizde de böyle bir artışın her geçen gün
arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan teşvik paketi ile, ülkemizde özellikle yatırım yapılma potansiyeli
yüksek olan bölgelerdeki yeni yatırımların artmasını bekliyor ve ümit ediyoruz. Zira yatırım için hiç
şüphesiz çok avantajlı bir döneme girilmekte. İşte tam da bu dönemde, yatırım düşünen tüm
girişimcilerin, Leasing’lerin sunduğu imkanları çok daha iyi tanımaları ve anlamaları gerekiyor. İşletme
sermayesinin son derece sınırlı tutulmasına olanak sağlaması nedeniyle, çok doğru bir finansman
amacı olan Leasing’in, raporda da belirtildiği hacme ulaşmasının son derece mümkün olduğunu
düşünüyorum. İzleyeceğiz, göreceğiz.
Download